çhdfanzin

Page 9

EMPERYALİZM, İŞÇİ SINIFI VE DEVRİMCİ AVUKATLIK İnsanlık tarihin en kanlı yüzyılı olarak kayda geçti yirminci yüzyıl; savaşlar, soykırımlar, kitlesel katliamlar, çatışmalar, toplu göçler… Ancak bütün bunlara karşın, dünyayı değiştirmek iddiasıyla ortaya çıkan sosyalizm karşısında, emperyalizmin büyük ölçüde savunmada kaldığı bir yüzyıl oldu; devrimler, ayaklanmalar, ulusal kurtuluş savaşları, direnişler, boykotlar, hak mücadeleleri… Yüzyılın güzel insanları amansız mücadeleler verdiler pek çok cephede! 90'lı yılların başında sosyalist blokta yaşanan çöküşle birlikte ise, altın çağını yaşamaya başladı emperyalizm. Küreselleşmenin hız kazandığı, artan çokuluslu şirketler ve kontrolden çıkmış bir serbest piyasa mekanizmasının insanların yaşamlarına neredeyse tümüyle hâkim olduğu bir sürece girildi ve bu dönemin egemenlerince sosyalizmin ve sınıf mücadelesinin tarihe karıştığı ilân edildi. Bu süreçte yaşananları doğrudan gözlemlemek için yaşım bütünüyle müsait değildi ancak bugünkü kimi tartışmaların kökenini araştırınca, liberal bir sivil toplumculuk adına sınıf mücadelesinin ölümünü ilan edenleri, daha da kötüsü, anlatılan hikâyeye sol içinden de inananları ya da bütünüyle inanmamakla beraber “işçi sınıfı ama” diyenleri görüyorum. Üzülüyorum ve Küçük'e aynen katılıyorum: “Marksizmin temel ve hiçbir biçimde vazgeçilmez rengi, işçi sınıfının düzen değiştirici ve devrimci rolüne güvendir; burası düğüm noktası oluyor. Marks'tan ve Marksizmden kalanı tartışmak, bu determinizmden kaynaklanan güveni kabul etmek veya yok saymaktan ibarettir; turnusol kâğıdı buraya düşüyor.” Peki, neydi sınıf mücadelesi? Her durum için geçerli bir sınıf tanımlamasını hiçbir zaman yapmayan ve üretim ilişkilerinin dinamik yapısına vurgu yaparak, bir grubun mutlak bir biçimde her zaman sınıf olarak tanımlanamayacağını belirten Marks, sınıfı şu sözlerle ifade etmeye çalışmıştı: “Milyonlarca aile hayat tarzlarını, çıkarlarını ve kültürlerini diğer sınıflardan ayıran ve onları diğer sınıflarla karşıtlık içine koyan şartlarda yaşadığı sürece bir sınıf oluştururlar” Sömürü üzerinden şekillenen, bir karşıtlık ve karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde bulunan farklı sınıflar arasındaki çekişmeyi, sınıf mücadelesi olarak anıyor ve tarihin motor gücünün bu uzlaşmaz karşıtlık olduğunu belirtiyordu. Ve Marks ve Engels, Komünist Manifesto'un başında şöyle diyorlardı: “Bugüne kadarki bütün toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir.” Buradan bakıldığında ise, bütün dünyada işgücünün sanayi sektöründen hizmet sektörüne doğru kayması, işçi sınıfı mücadelesinde yaşanan düşüş, sosyalist partilerin eskisi gibi büyük kitleleri tutamaması ve salt dinsel olmamakla birlikte tüm dünyada ortaya çıkan cemaatleşme olgusu, sosyalizmin ve sınıf mücadelesinin ölümünü ilân etmek için hiçbir biçimde yeterli değildir; çünkü sömürü üzerinden şekillenen temel diyalektik varlığını sürdürmektedir. Sınıflı toplumlarda ise, herhangi bir kavramı sınıf mücadelesi gerçeğinden soyutlayarak ele almak olanaklı değildir. Hukuk da bu kavramlardan bir tanesidir.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.