Ekonomi Ajandası

Page 1

www.ekonomiajandasi.net

FİYAT: 5 TL YIL:2 / SAYI: 9 / AĞUSTOS 2012

AB ve Türkiye’de ekonomik büyümenin motoru KOBİ’ler

KOBİ’ler AB’de olduğu gibi Türk ekonomisinin de temel taşlarını oluşturuyor.

Türkiye’nin en büyük sektörel ticaret merkezi

YEDPA İSO, EN BÜYÜK 500’Ü AÇIKLADI

Vinç sektöründe yeni standartlar:

TEVİD








Cansın Ajans Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

Cengiz TEPEBAŞ

cengiz.tepebas@ekonomiajandasi.net

Genel Koordinatör ve Reklam Müdürü

Abdurrahman ÇINAR

a.cinar@ekonomiajandasi.net

Editör

Şule DÖLEK

editor@ekonomiajandasi.net

Ankara Temsilcisi

Esmaeil ALİPOUR Görsel Yönetmen

Türkel HOCAOĞLU

turkel_hocaoglu@hotmail.com

DANIŞMA KURULU Akademik Danışman

Prof. Dr. Şenay YALÇIN

Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü

Lojistik Sektör Danışmanı

İsmail YILDIZ Organik Gıda Sektör Danışmanı

Mehmet Tunçay AKYOL

Teknoloji ve İnternet Danışmanı

Kayıhan TURGUTOĞLU Finansal Danışman

Salih EKİNCİ Mali Müşavir

Otomotiv Sektör Danışmanı

Salih ATILGAN

MÜSİAD Otomotiv Sektör Başkanı

Sigortacılık Sektör Danışmanı

Ömür ŞEKER

omur@yildirimanaliz.com.tr

EKONOMİ AJANDASI DERGİSİ

Aylık Süreli Yayındır. Cansın Ajans, Haznedar Mah. Park Sok. No: 17 Güngören-İSTANBUL info@ekonomiajandasi.net İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 0212 454 30 00 İhlas Holding Plaza Medya Blok 29 Ekim Cad. No 29-B/3 Yenibosna-İSTANBUL

Cansın Ajans tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan; yazı, fotoğraf ve tarafımızca yapılan ilanların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Ekonomi Ajandası Dergisi Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir.

8

AĞUSTOS 2012

Editörden Şule Dölek /

editor@ekonomiajandasi.net

Ekonominin fotoğrafı

B

u yılın ilk 6 aylık döneminde 2011 ikinci yarıya kıyasla tüm temel göstergelerde artış bildiren işletmeler oranı azalırken, azalış bildiren işletmeler oranı arttı. İşletmelerin Üçte birinden fazlası kaynak yaratmakta zorlanıyor,2012 yılı ilk yarı sonunda işletmelerin yüzde 31,8′i geçen yılın aynı dönemine göre kar oranlarının daha yüksek olduğunu belirtirken, bu oran 2011 ikinci yarıda yüzde 34,2 seviyesindeydi. Dolayısıyla kar oranlarının daha yüksek olduğunu belirtenlerin oranında 2,4 puanlık bir düşüş söz konusu oldu.Bu yılın ilk 6 aylık döneminde 2011 ikinci yarıya göre kar oranlarında düşüş yaşadığını belirtenlerin oranı yüzde 25,3′den 29,3′e yükselirken, zarar ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 9′dan 6,4′e geriledi.2012 yılı ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre kar oranlarının daha düşük olduğunu veya zarar ettiklerini belirtenlerin toplamı yüzde 35,7 iken, bu oran 2011 ikinci yarıdaki yüzde 34,3′e göre 1,4 puan artışı gösterdi.Çalışmada, bunun, işletmelerin üçte birinden fazlasının kaynak yaratmakta zorluk çektiğine işaret ettiğinin altı çizildi. Ücretli çalışan sayısı artıyor 2012 yılı ikinci yarıya yönelik beklentileri daha iyimser olan işletmeler, 2012 yılı ikinci yarısının tüm göstergelerde ilk yarıya göre daha olumlu geçmesini bekliyor. 2012 ikinci yarıda üretimlerinde daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 15, iç satışlarında yüzde 13,7, dış satışlarda yüzde 16, yeni siparişlerde 13,4 ve istihdamlarda 10,5 oldu. Tüm göstergelerde daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 10′ların üzerinde seyrediyor. Ücretle çalışanlar sayısındaki değişime bakıldığında 2011 ikinci yarıda yüzde 1,3, 2012 ilk yarıda yüzde 2,8 oranında çoğalan ücretle çalışanlar sayısı son bir yılda ise yüzde 4,1 oranında arttı. Çek ve senetlerin karşılıksız çıkma ve protesto olasılıkları artıyor Satış hedefi gerçekleşme oranı, 2011 ikinci yarıda yüzde 75 iken 2012 ilk yarıda yüzde 72,8’e geriledi. Satış hedefi gerçekleşme oranı, tüm ölçeklerde bir önceki döneme göre düştü. Kriz dönemlerinde bozulan finansal dengeler nedeniyle vadeli işlemler karşılığı verilen çek ve senetlerin karşılıksız çıkma ve protesto olasılıkları artıyor. 2009 ikinci yarıda yüzde 77,9 ile 1998 yılından bu yana

en yüksek karşılıksız çek ve protestolu senet oranı ile karşılaşılırken, 2010 ve 2011 yıllarında söz konusu oranda hızlı bir düşüş yaşandı. 2011 ikinci yarıda yüzde 30,5 olan oran, 2012 ilk yarıda yüzde 29 ile 1998 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi. Yatırım yapmayı planlayan işletmelerde düşüş Son yıllarda işletmeleri büyük ölçüde yurt dışına borç almaya yönlendiren döviz kredilerindeki düşük faiz imkanı ve kur artışlarının enflasyonun altında kalmasının 2011 yılı ikinci yarısında büyük ölçüde tersine dönse de 2012 ilk yarısında kredi faiz oranlarındaki nispi düşüş ve kurlarda önemli bir hareket olmaması, işletmelerin yeniden döviz ya da döviz kredilerini arttırmaya yöneltti. büyüme beklentisi Çalışmaya katılan işletmeler, 2012 yılı gayri safi yurt içi hasıla büyüme hızını yüzde 4,1 olması beklentisinde bulunuyor. 2012 ÜFE tahmini ortalaması yüzde 8,5, TÜFE tahmini ortalaması ise yüzde 8,6 olarak belirlendi. Çalışmaya katılan işletmelerin, 2012 yılı sonu ABD doları kur tahmini 1,86 TL iken, avro kuru tahmini 2,35 TL oldu. Bu tahminler göz önüne alındığında avro-dolar paritesinin 1,26 düzeyinde olacağı ortaya çıkıyor.İşletmeler, rekabet gücü açısından karşılaştıkları sorunlar arasında yüzde 15,6′lık pay ile “Kayıt dışı ekonomi, haksız rekabet ortamı” ilk sırada yer alıyor. Bu sorunu, “Hammadde ve enerji maliyetlerinin, vergi oranlarının yüksekliği” ve “Karlılık oranının düşmesi” takip ediyor GSYİH büyüme oranının yüzde 4′ün aşması bekleniyor. İSO’nun 2012 ilk yarı ekonomik Durum anketini özetlediğimiz Ağustos 2012 sayımızda, İkinci yarıda verilerin aşağı doğru indiğini görmekteyiz tabi bunu kötüye gidişat olarak görmemek gerek, çevremizde siyasi gelişmeler ,Avrupa’daki krizin devam etmesi,yeni Türk ticaret kanunundaki yeni düzenlemelerin daha yerine oturmamış olmaması gibi bir çok neden var.İkinci yarı verilerine saydığım nedenlere rağmen diyebiliriz. Öncelikle iş Dünyası olarak üzerimize düşen ülkemizin marka değerini korumamız , yeni pazarlara ufkumuzun açık olması ve siyasi gelişmelere sağ duyulu olmamız gerektiğidir. Ekonomi Ajandası olarak, esenlikler diler, tüm İslam Aleminin Ramazan Bayramını içtenlikle kutlarız.


ICINDEKILER İşte ekonominin son durumu: İSO 500

12 Avea’nın 2012 yarıyıl gelirleri 14 1 milyar 643 milyon liraya

EKONOMİ FİNANS

Akbank’tan ihracatçılara yeni bir kredi imkânı .................10 Şirketler kredi kartına taksiti sevdi....................................11 HUKUKÇU GÖZÜYLE

Fazla saatlerle çalışma..................................................... 20 LOJİSTİK

DHL Express’ten Kuzey Asya’ya 175 milyon $’lık yatırım....... 22 Soğuk zincir araç takip sistemleri ile korunuyor................ 23 Katar’ın lojistiği Transtaş’tan soruluyor!........................... 25 ENERJİ

BP Türkiye’den Sektörde bir ilk ....................................... 28 Türkiye’de rüzgar enerjisine desteğe devam..................... 29 YEDPA

“Sizi aramam için bir sebep olmalı”................................. 32 AYFORD, AYF markası ile pazar payını artıracak............... 38 OTOMOTİV

Otokar’dan İstanbul’a 250 adet KENT................................41 Mitsubishi Motors’dan çok özel yaz fırsatları.................... 42 OSD üyesi tüm firmalar İSO 500 listesinde ....................... 43 TEKNOLOJİ

SAP’tan rekor yazılım geliri.............................................. 44

otomobil zamanı

büyümenin motoru KOBİ’ler

MAKİNE

CHERY frokliftte TETAŞ’ı tercih etti.................................... 46 Ekin Endüstriyel, üretilmeyeni üreterek büyüyecek........... 47 SMS Tork, yerli üretimde mükemmeli hedefliyor............... 48 DOSYA: VİNÇ SANAYİİ

Sektörün en köklü firmalarından, Özarar Vinç.................. 52 İstanbul Vinç Grup ve Jekko işbirliği................................. 53 KİMYA-PLASTİK

İyimserlik 2012 yılının 3. çeyreğine de devam ediyor....... 55 Avrupa’daki kriz kimya ihracatına hız kestirdi.................. 57 İNŞAAT

Mütekabiliyet Kanunu çıktı, peki ya şimdi!....................... 58 KDV’deki adaletsizlik sosyal dönüşümü engeller............... 59 GIDA-PERAKENDE

Pirinç krize meydan okuyor.............................................. 60 Yıldız Holding ile NissinFood Holdings’ten dev ortaklık......61 KÜLTÜR-SANAT

‘Diplomaları yoktu ama âlimdiler’................................... 62 ÜNİVERSİTE-SANAYİ

UTİKAD üniversitelerle buluştu......................................... 64 Işık’tan yaratıcı kuşaklara için eğitim modeli................... 65

30 MÜSİAD: Artık elektrikli 40

Türkiye’nin en büyük sektörel ticaret merkezi YEDPA

16 AB ve Türkiye’de ekonomik

50

Dosya: Vinç sanayii Vinç sektöründe yeni standartlar AĞUSTOS 2012

9


EKONOMİ-FİNANS

Akbank’tan ihracatçı firmalara yeni bir kredi imkânı

Akbank, Türk Eximbank “Kısa Vadeli İhracat Kredisi Sigortası” programı kapsamında ihracat alacakları için firmalara yeni bir finansman imkanı sunuyor.

T

ürk Eximbank ile 1996 yılında imzaladığı Kısa Vadeli İhracat Kredisi Sigortası’na ilişkin protokolü yenileyen Akbank, Türkiye ekonomisinin lokomotifi ihracatçılara yönelik rekabetçi finansman olanaklarını çeşitlendirmeye devam ediyor. KOBİ’lere özel geliştirdiği ürün, hizmet ve çözümler ile verdiği desteği sürdüren Akbank, müşterilerinin hayatlarını kolaylaştırmaya devam ediyor. Akbank son olarak Türk Eximbank’ın ihracatçı firmalara sunduğu “Kısa Vadeli İhracat Kredisi Sigortası” kapsamında sigortalı ihracat bedellerini, vadesinden önce kullanım imkânı sağlıyor. Protokol kapsamında başta Türkiye ihracatının %60’ını oluşturan mal mukabili/açık hesap ödeme şekli olmak üzere, ihracatçıların farklı ödeme yöntemleri üzerinden finansmanı sağlanıyor. Bu amaçla firmaların Kısa Vadeli İhracat Kredisi Sigortası kapsamındaki sigortalı alacak bedelleri Akbank tarafından iskonto edilerek kredilendiriliyor ve ihracatçı firmaların

Kaan Gür

işletme sermayesi ihtiyacı karşılanıyor. KOBİ’lerin finansman ihtiyaçlarını çok hızlı şekilde karşılamayı hedeflediklerini vurgulayan Akbank Ticari ve KOBİ Bankacılığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kaan Gür, “KOBİ’ler her yıl büyüyen Türkiye ekonomisinin dinamosu konumundalar. ‘KOBİ’ler Türkiye’nin, Akbank KOBİ’lerin Gücüdür’

felsefemizle tüm çalışmalarımızı değer yaratmak ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlamak amacıyla yürütüyoruz” dedi. Açıklamasında Türkiye’nin büyümesinde ihracatın çok önemli bir yeri olduğunun altını çizen Gür, Türkiye’nin rotasını 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almaya çevirdiğine dikkat çekti. Gür açıklamasında “Ülkemizin bu hedefe ulaşmasında ihracat yapan şirketlerimize de çok büyük sorumluluk düşüyor. Bu amaçla, biz de Akbank olarak uluslararası piyasalarda birlikte yol aldığımız ihracatçılarımıza rekabette daha da fazla destek olmak istiyoruz. Konvansiyonel ürünlerin yanısıra firmaların değişen ve gelişen ihtiyaçları doğrultusunda bilgi ve tecrübemizi finansal gücümüzle birleştirerek müşterilerimize yeni ve farklı ürünler sunmaya devam ediyoruz. Türk Eximbank ile yenilediğimiz “Kısa Vadeli İhracat Kredisi Sigortası” protokolüyle ihracatçılara yönelik destek yelpazemiz daha da genişliyor.” dedi.

Standard&Poor’s, Albaraka Türk’ün kredi notunu teyit etti!

K

Fahrettin Yahşi

10

AĞUSTOS 2012

redi derecelendirme kuruluşu S&P, yıllık değerlendirmelerinin ardından Albaraka Türk’ün uzun vadeli notunu BB, kısa vadeli notunu B olarak teyit etti. Görünümünü de negatif olarak bıraktı. Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 14 bankası ve temsilciliğiyle faaliyet gösteren Albaraka Bankacılık Grubu’nun Türkiye temsilcisi Albaraka Türk, bu yıl da güçlü aktif kalitesiyle kredi notunu korudu. Çeyrek asırdan uzun bir süredir Türkiye’de katılım

bankacılığı alanında faaliyet gösteren ve ABG’nun desteğini de arkasına alan Albaraka Türk, dünyadaki krize rağmen uzun vadeli notunu BB, kısa vadeli notunu B olarak tutmayı başardı; görünümü de geçen yıl olduğu gibi “negatif”te kaldı. Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, “Kredi notumuzun teyit edilmesi, son yıllarda küresel ekonomide meydana gelen türbülansa rağmen Albaraka Türk’ün sürdürülebilir ve sağlam büyümesini güçlü bir şekilde devam ettirdiğini ortaya koymaktadır” açıklamasında bulundu.


EKONOMİ-FİNANS

Şirketler de kredi kartına taksiti sevdi Şirketlerin taksitli kredi kartı harcamaları bir yıl öncesine göre yüzde 133 oranında arttı.

K

arşılaştırma sitesi Enuygun. com’un analizine göre, kredi kartına taksit uygulaması sadece bireysel müşterilerin değil şirketlerin de ilgisini çekiyor. Ticari işletmeler adına açılan kredi kartlarındaki taksitli borçlar, bir yıl içerisinde iki kattan fazla arttı. Bireysel kredi kartı borçlarındaki taksitli borç oranı ise artmaya devam ediyor. Uçak bileti satın almalarında bile artık taksitlendirme tercih ediliyor. Enuygun.com’un BDDK verilerinden derlediği analize göre, ticari işletmeler adına açılan kurumsal kredi kartlarına olan borçlar 2012 Mayıs ayı itibariyle bir yıl öncesine göre iki katına çıkarak 4 milyar TL’ye ulaştı. Bu tutarın 1,4 milyar TL’sini taksitli borçlar, 2,6 milyar TL’sini ise taksitsiz borçlar oluşturuyor. Şirketlerin kredi kartlarındaki taksitli borç oranı da artmaya devam ediyor. Enuygun.com’un analizine

göre, 2011 Mayıs ayında toplam borçların yüzde 30’unu oluşturan taksitli kredi kartı borçları, 2012 Mayıs ayında yüzde 35’e çıktı. 2010 yılının aynı ayında ise bu oran yüzde 23’tü. 2009 yılı Mayıs ayında 11,8 milyar TL ile taksitsiz bireysel kredi kartı borçlarının yarısı kadar olan taksitli borçlar, 2012 yılı Mayıs ayında taksitsiz borçların yüzde 92’sine ulaşarak 29,6 milyar TL’ye ulaştı. Geçtiğimiz yılın aynı ayında ise taksitli kredi kartı borçları 21 milyar TL idi.

Uçak bileti bedeli bile taksitlendiriliyor

Kurumsal kredi kartlarından yapılan taksitli kredi kartı harcamalarının bir yıl öncesine göre yüzde 133 oranında arttığını belirten Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, “Bireysel kredi kartlarında taksitli borçlar son bir yıl içerisinde

Betül Sungurlu

8,6 milyar TL arttı. Kurumsal kredi kartlarındaki taksitli borçlardaki artış ise 810 milyon TL’yi buldu. Artık kurumsal seyahat harcamalarında bile taksitli uçak bileti tercih edilebiliyor” diye konuştu.

Şekerbank kârını 3’e katladı…

Ş

Meriç Uluşahin

ekerbank, 30.06.2012 tarihli konsolide olmayan mali tablolarını açıkladı. Yılın ilk altı ayında 121 milyon TL net kar elde eden Banka, böylece net karını, bir önceki yılın aynı dönemine göre 3’e katlarken, bu yılın ilk üç ay sonuçlarına göre yüzde 99 artırdı. İlk altı ay solo bilanço verilerine göre, aktif büyüklüğünü 14,9 milyar TL’ye ulaştıran Şekerbank’ın aktiflerinin yüzde 64’ünü krediler oluşturdu. Bankanın 30.06.2012 itibariyle geçen yılın ilk altı ayına göre yüzde 13 artan toplam kredi hacmi, 9,5 milyar TL’ye ulaştı. Şekerbank’ın konsolide olmayan yarı yıl bilançosuna göre, toplam mevduat büyüklüğü ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 9,4 milyar TL’ye yükseldi. Toplam pasiflerin yüzde 63’ünü mevduatın oluşturduğu Banka bilançosunda, özkaynak büyüklüğü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artışla

1,6 milyar TL olarak gerçekleşti.

Kredilerin aktif içindeki payı yükselmeye devam ediyor

Bankanın 30.06.2012 tarihli mali tablolarına ilişkin olarak konuşan Şekerbank T.A.Ş. Genel Müdürü Meriç Uluşahin, Şekerbank’ın üretimi destekleme vizyonu doğrultusunda esnaf, çiftçi ve KOBİ müşterilerinin ihtiyaçlarına paralel olarak kredi süreçlerinde sağladığı hizmet kalitesinin rakamlara da yansıdığını belirterek şunları söyledi: “Anadolu Bankacılığı misyonumuzun ve odaklandığımız alanlardaki uzmanlığımızın getirdiği bilgi birikimi ile mevcut süreçleri müşteri ihtiyaçlarıyla birleştirip alternatif yenilikçi ürünler sunarak ve sahayı iyi bilen yerel bankacılıkta uzmanlaşmış insan kaynağımızın desteğiyle bu bilanço döneminde de üreteni desteklemeyi sürdürdük.” AĞUSTOS 2012

11


EKONOMİ-FİNANS

İşte ekonominin son durumu

İSO’nun, ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’na göre 2011 yılında Türkiye Petrolleri A.O yaklaşık 1,8 milyar lira ile en fazla kar eden kuruluş oldu.

İ

stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) gerçekleştirdiği “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”na göre 2011 yılında en fazla kar eden sanayi kuruluşu 1 milyar 792 milyon 792 bin 942 lira ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)oldu. İSO’nun 44 yıldır aralıksız olarak hazırladığı ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2011 yılı sonuçlarına göre, satış vergileri hariç net üretimden satışlarda, 27 milyar 409 milyon 868 bin 901 lira ile TÜPRAŞ birinci sırayı alırken, bunu 8 milyar 533 milyon 757 bin 811 ile Ford Otomotiv, 7 milyar 357 milyon 961 bin 625 lira ile OyakRenault izledi.

En fazla kar eden kuruluşlar

Araştırmaya göre, 2011 yılında en fazla kar eden sanayi kuruluşu 1 milyar 792 milyon 792 bin 942 lira ile TPAO oldu. TPOA 2010 yılında ikinci sırada yer almıştı. En fazla kar eden kuruluşlar arasında 1 milyar 309 milyon 891 bin 386 lira ile Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ikinci sırada yer alırken, vergi öncesi dönem karında ilk iki sırayı açık ara ile kamu kuruluşları aldı. Üçüncü sırada 1 milyar 259 milyon 93 bin 425 lira ile TÜPRAŞ bulunurken, dördüncü sırada Eti Maden İşletmeleri, beşinci sırada 12

AĞUSTOS 2012

Ereğli Demir ve Çelik, altıncı sırada Ford Otomotiv, yedinci sırada Ülker Bisküvi, (sekizinci sırada şirket ismi belirtilmedi), dokuzuncu sırada Philsa Philip Morris ve onuncu sırada ise Tüprag Metal yer aldı. En fazla kar eden ilk 10 kuruluş arasında 3 kamu kuruluşu bulunurken bu sayı 2010’a göre bir adet azaldı.

İhracatın şampiyonu TÜPRAŞ

Son yıllarda olduğu gibi 2011 yılında da İSO 500 kapsamında en fazla ihracat yapan ilk on kuruluşun tamamı özel sektör kuruluşları oldu. İhracatta 2010 yılında ikinci olan TÜRPAŞ, 2011 yılında 4 milyar 245 milyon 426 bin dolar ile ilk sıraya yükseldi. İkinci sırada ise 2010 yılında üçüncü sırada olan Ford Otomotiv, 3 milyar 472 milyon 580 bin dolar ile 2011 yılında bir sıra yükseldi. Bu şirketi 2010 yılının ihracat şampiyonu olan Oyak-Renault 3 milyar 213 milyon 577 bin dolar ile takip etti. Dördüncü sırada Tofaş, beşinci sırada Arçelik, altıncı sırada Vestel Elektronik, yedinci sırada Toyota Otomotiv, sekizinci sırada OMV Petrol Ofisi, dokuzuncu sırada İçdaş ve onuncu sırada Petkim yer aldı. 2011 yılında, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 17,8 oranında arttı. Aynı yılda Türkiye ihracatındaki artış oranı ise yüzde 18,5 olmuştu.

2011 yılında İSO 500’ün ihracatında ilk sırada, yüzde 25,3’lük payla taşıt araçları sanayi yer alırken, ihracatta lider durumda olan taşıt araçları sanayi ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 14,7 oranında artış sağladı. İhracatta ikinci sırada yüzde 19,8’lik pay ile ana metal sanayi yer aldı. Bu sektör 2010 yılında yüzde 17,7’lik payla dördüncü sırada iken, 2011 yılındaki ihracat artışı yüzde 31,7 olarak gerçekleşti. 2011 yılında üçüncü sırada ise yüzde 17,8 pay ile kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi yer aldı. Bu sektörün ihracat artış oranı yüzde 16,2 oldu.

120 kuruluş zarar etti

İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 çalışmasına göre, 2011 yılında kar eden kuruluş sayısı 380, zarar eden kuruluş sayısı 120 olurken, kar eden kuruluş sayısı 2010’a göre 54 kuruluş azaldı, zarar eden kuruluş sayısı ise neredeyse ikiye katlandı. İSO tarafından hazırlanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” çalışmasının 2011 sonuçlarına göre, İSO 500’ün üretici fiyatlarla yarattığı brüt katma değerin Türkiye GSYH içindeki payı, 2011 yılında ise 0,3 puan azalarak yüzde 9’a geriledi. 2001 yılında yüzde 8 olan bu oran 2002’de yüzde 10,8’e yükselerek en yüksek değerine ulaşmış, 2009’da yüzde 8,6’ya düşerken, 2010’da nispi bir artış göstererek yüzde 9,3’e yükselmişti.


EKONOMİ-FİNANS

500 Sıra No 2011 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50

TÜRKİYE’NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU - 2011 (İlk 100)

500 Sıra No 2010 1 3 4 2 5 6 8 10 9 7 15 12 13 19 14 18 20 16 25 22 17 24 23 26 28 30 21 31 37 33 29 35 27 42 41 32 38 43 40 50 45 52 47 44 48 55 73 34 -

Kuruluşlar TÜPRAŞ-Türkiye Petrol Raf. A.Ş. Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. EÜAŞ Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müd. TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Arçelik A.Ş. Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaş. A.Ş. Aygaz A.Ş. Mercedes-Benz T.A.Ş. PETKİM Petrokimya Holding A.Ş. Vestel Elektronik San. ve Tic. A.Ş. Çolakoğlu Metalurji A.Ş. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu BSH Ev Aletleri San. ve Tic. A.Ş. Unilever San. ve Tic. T.A.Ş. Kroman Çelik Sanayii A.Ş. Milangaz LPG Dağıtım Tic. ve San. A.Ş. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Er-Bakır Elektrolitik Bakır A.Ş. Borçelik Çelik San. Tic. A.Ş. Sarkuysan Elektrolitik Bakır San. A.Ş. Tosçelik Profil ve Sac Endüstrisi A.Ş. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı İpragaz A.Ş. AKSA Akrilik Kimya Sanayii A.Ş. Hyundai Assan Otomotiv A.Ş. Vestel Beyaz Eşya San. ve Tic. A.Ş. Coca-Cola İçecek A.Ş. Diler Demir Çelik Endüstri A.Ş. Goldaş Kuyumculuk Sanayi A.Ş. KARDEMİR Karabük Demir Çelik A.Ş. Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş. PHILSA Philip Morris Sabancı A.Ş. Kaptan Demir Çelik Endüstrisi A.Ş. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Yolbulan Baştuğ Metalurji Sanayi A.Ş. Bosch San. ve Tic. A.Ş. İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş. Aselsan Elektronik San. ve Tic. A.Ş. Yazıcı Demir Çelik San. ve Turizm A.Ş. Borusan Mannesmann Boru San. A.Ş. Yıldız Entegre Ağaç San. ve Tic. A.Ş. BRISA Bridgestone Sabancı Lastik A.Ş. TUSAŞ-Türk Hav. ve Uzay San. A.Ş. Oltan Gıda Mad. İhr. İth. ve Tic. Ltd. Şti. Konya Şeker San. ve Tic. A.Ş. Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş.

Bağlı Bulunduğu Oda/Kamu

Üretimden Satışlar (Net) (TL)

Kocaeli İstanbul İstanbul Kamu İstanbul İstanbul Ereğli İskenderun İstanbul İstanbul İstanbul Ege Bölgesi İstanbul İstanbul Sakarya Kamu İstanbul İstanbul Kocaeli İstanbul Kamu Denizli İstanbul Kocaeli İskenderun Kamu İstanbul İstanbul Kocaeli İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Karabük Ankara İstanbul İstanbul Kamu Osmaniye Bursa Ege Bölgesi Ankara İstanbul İstanbul Kocaeli İstanbul Ankara Trabzon Konya Zonguldak

27.409.868.901 8.533.757.811 7.357.961.625 7.027.130.941 6.366.477.476 6.231.566.091 5.274.727.229 5.099.690.583 4.882.363.871 4.577.117.597 3.470.325.411 3.461.561.136 3.205.573.096 2.908.181.423 2.718.757.803 2.587.078.237 2.423.402.267 2.391.104.773 2.279.354.024 2.278.994.514 2.261.764.615 2.257.383.000 2.141.214.680 2.128.788.694 2.117.270.315 2.083.694.856 2.049.468.936 1.713.591.274 1.696.649.485 1.690.058.112 1.637.349.428 1.630.119.584 1.605.117.912 1.576.305.147 1.556.445.773 1.489.444.695 1.479.613.222 1.474.648.042 1.459.684.176 1.397.955.705 1.377.702.826 1.352.437.058 1.290.530.876 1.274.927.776 1.265.866.351 1.264.397.101 1.237.415.370 1.222.943.808 1.204.158.537 1.175.109.355

500 Sıra No 2011 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100

500 Sıra No 2010 54 49 61 62 56 124 53 46 69 39 58 97 36 64 68 60 59 65 77 85 51 70 74 78 63 76 116 318 82 66 106 92 75 84 90 103 87 89 81 109 88 141 72 146 79 117 99 135 71

Kuruluşlar

Bağlı Bulunduğu Oda/Kamu

Assan Alüminyum San. ve Tic. A.Ş. Kastamonu Entegre Ağaç San. A.Ş. Siemens San. ve Tic. A.Ş. Türk Pirelli Lastikleri A.Ş. Yücel Boru ve Profil Endüstrisi A.Ş. Enerjisa Enerji Üretim A.Ş. Toros Tarım San. ve Tic. A.Ş BANVİT Bandırma Vitaminli Yem A.Ş. HES Hacılar Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Ak Gıda San. ve Tic. A.Ş. Nursan Metalurji Endüstrisi A.Ş. Ege Çelik Endüstrisi San. ve Tic. A.Ş. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Sanko Tekstil İşletmeleri A.Ş. Delphi Automotive Systems Ltd. Şti. Akçansa Çimento San. ve Tic. A.Ş. SÜTAŞ Süt Ürünleri A.Ş Hayat Kimya Sanayi A.Ş. Sasa Polyester Sanayi A.Ş. Ekinciler Demir ve Çelik Sanayi A.Ş. Anadolu Efes Biracılık ve Malt A.Ş. Abalıoğlu Yem Soya ve Tekstil A.Ş. Eti Gıda San. ve Tic. A.Ş. BMC San. ve Tic. A.Ş. Mogaz Petrol Gazları A.Ş. S.S. Trakya Yağlı Tohumlar Koop. Bir. Koza Altın İşletmeleri A.Ş. MMK Metalurji San. Tic. ve Liman A.Ş. Boytaş Mobilya San. ve Tic. A.Ş. C.P. Standart Gıda San. ve Tic. A.Ş. Goodyear Lastikleri T.A.Ş. Tüprag Metal Madencilik A.Ş. Besler Gıda ve Kimya San. ve Tic. A.Ş. ÇİMSA Çimento San. ve Tic. A.Ş. Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Bunge Gıda San. ve Tic. A.Ş. Korteks Mensucat San. ve Tic. A.Ş. Vestel Dijital Üretim Sanayi A.Ş. Trakya Cam Sanayii A.Ş. Karsan Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. Keskinoğlu Tavukçuluk A.Ş. Otokar Otomotiv ve Savunma San. A.Ş. Soma Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. Yeşilyurt Demir Çelik End. Ltd. Şti. Ülker Çikolata Sanayi A.Ş. Aksa Enerji Üretim A.Ş. Şenpiliç Gıda Sanayi A.Ş. Özkan Demir Çelik Sanayi A.Ş. Tat Konserve Sanayii A.Ş.

İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Kocaeli İstanbul Balıkesir Kayseri İstanbul Dörtyol İstanbul Kamu Gaziantep İstanbul İstanbul Karacabey İstanbul Adana İstanbul İstanbul Denizli Eskişehir Ege Bölgesi İstanbul Edirne Ankara Dörtyol Kayseri İstanbul İstanbul Ankara İstanbul Mersin Ankara Kamu İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Bursa Akhisar İstanbul Kamu Samsun İstanbul İstanbul Adapazarı Ege Bölgesi İstanbul

Üretimden Satışlar (Net) (TL) 1.155.762.993 1.153.099.877 1.145.454.407 1.134.939.989 1.111.038.789 1.098.465.236 1.065.362.007 1.059.866.937 1.059.730.150 1.050.044.175 1.049.503.617 1.026.546.379 1.025.388.518 1.025.063.603 985.907.610 982.015.418 969.129.044 958.716.853 938.875.419 928.955.019 928.715.753 921.935.491 838.058.699 838.018.391 822.347.490 814.243.694 805.798.598 797.676.998 796.514.955 795.143.811 794.056.326 779.470.598 774.078.297 769.814.180 765.373.774 762.822.731 749.951.494 746.257.262 731.575.002 726.962.334 725.691.789 725.567.613 723.855.087 721.628.015 699.896.852 687.795.704 687.098.624 671.619.098 666.778.609 664.903.993

AĞUSTOS 2012

13


AYIN KONUĞU

Avea CEO’su Erkan Akdemir: 8. Yılımızda birden fazla rekora imza attık.

Avea 2012 yarıyıl gelirlerini 1 milyar 643 milyon liraya çıkardı Çalışmaya odaklanarak hızlı bir büyüme performansı sergileyen Avea, 8. yılında; 2012 yılı ilk yarıyıl gelirlerimizi 1 milyar 643 milyon TL’ye çıkararak yeni rekorlara imza attı.

T

ürkiye’nin en genç ve hızlı büyüyen iletişim operatörü Avea, 2004 yılında kurulmuştur. Şirket, gelişmiş altyapısı ve teknoloji yatırımlarıyla müşterilerine yenilikçi ve kaliteli hizmetler sunmaktadır. 2012 yılı ikinci çeyrek itibariyle 13 milyon müşteriye sahiptir. 201 ülkede 656 operatörle uluslararası dolaşım anlaşması bulunan şirket, Türk Telekom iştirakidir. Avea’nın %89,99 hissesi Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye, % 0,01 hissesi İş Bankası Grubu’na aittir Avea 2012 yılı ilk yarıyılında da istikrarlı büyümesini sürdürdü. Açıklanan finansal sonuçlarına göre, Avea’nın mobil internet kullanıcı sayısı 2 katı bir artış ile 2 milyondan 4 milyon 250 bin’e çıkarken, toplam mobil internet geliri ise; bir önceki yılın aynı dönemine göre %97 artışla 171,7 milyon TL’ye ulaştı. 2010 yılında 11,5 milyon olan müşteri sayısı 2012 yılının ilk yarısında yüzde 13’lük artışla 13 milyona ulaşırken; 2012 Haziran sonunda 8. yılını kutlayan Avea, yüzde 44 faturalı müşteri tabanı ile bu dönemde de ‘en yüksek faturalı müşteri oranına sahip şirket’ unvanını 6. yılına taşıdı. Avea CEO’su Erkan Akdemir, 2012 yılı ilk 6 ayın yanı sıra son üç yılın

14

AĞUSTOS 2012

Erkan Akdemir

sonuçlarının da değerlendirildi “Avea çalışıyor ve aldığımız sonuçlar da bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. 8. yılında; 2012 yılı ilk yarıyıl gelirlerimizi 1 milyar 643 milyon TL’ye çıkardık” dedi. Akdemir, EBITDA (faiz amortisman vergi öncesi kârlılığı) 165 milyon TL, abone başına aylık gelir rakamımız (ARPU) ise; 20,6 TL oldu. 6,1 milyon müşteriyle başladığımız yolculuğumuza bugün 13 milyon Avealıyla devam ediyoruz. 8 yılda gerçekleştirdiğimiz altyapı ve network yatırımlarımızın meyvelerini alıyoruz; bugün yüzde 98’lik kapsama alanı ile ülkemizi Avrupa’nın en çok konuşan ülkesi yaptık” dedi Çalışmaya odaklanarak hızlı bir büyüme performansı sergilediklerini belirten Avea CEO’su Erkan Akdemir, konuşma süresi, abone başına aylık

gelir rakamı (ARPU), mobil internet gelirleri, akıllı cihaz ve faturalı müşteri oranında rekorlar kırdıklarını vurguladı ve Avea’nın 2012 yarıyıl sonuçlarını hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Mottosunu ‘çalışmak’ olarak belirleyen Avea, 2012 Haziran sonu itibariyle 8. yılını kutluyor. 8 yılda Avea tıpkı bir karınca gibi çalıştı. Bu süreçte rekabeti yeniden şekillendirdik, ekonomiye kaynak yarattık. Bu sayede, cep telefonu faturalarından elde edilen tasarruf, aile ekonomilerine can suyu oldu. Alın terimiz adeta yakıtımız haline geldi. İşte bu yüzden de rekabeti ve oyunu şekillendirmeye önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz. Bu rekabetten de Avealı olsun olmasın tüm ülke kazanacak. Avea, 8 yılda gerçekleştirdiği altyapı ve network yatırımlarının meyvelerini toplamaya başladı. Mobil internet gelirimiz bir önceki yılın aynı dönemine göre %97 arttı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre mobil internet kullanıcı sayımızı 2’ye katladık! Kullanıcı sayımız 2 milyondan, 4 milyon 250 bine çıktı. Bu rekor kıran artışla toplam mobil internet gelirimiz 171,7 milyon TL’ye ulaştı. 3 yıl önceki mobil internet gelirlerimize bakıyorum artış oranı yüzde 377. Bu muazzam bir artış. Başarı grafiğimizi özetlemek gerekirse; gelirimiz son 3 yılda yüzde 27 artarak 1 milyar 643 milyona, EBITDA’mız 165 milyona, ARPU’muz ise 20,6 TL’ye yükselmiş durumda. Avea GSM sektörünün ‘atom karıncası’ oldu” dedi.

Faturalı müşteri oranında 6 yıldır liderliği bırakmadı!

Avea ağ ve kanal yatırımlarını sürdürürken güçlü bir büyüme elde ederek, zorlu piyasa koşullarına rağmen karlılığını artırdığını ifade eden Türk Telekom Grubu CEO’su Hakam Kanafani, basın toplantısı kapsamında yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:


“En son 2011 yılı değerlendirmesinde hatırlarsanız Avea’yı sağlıklı bir atlete benzetmiştim. Bugün görüyoruz ki Avea, dekatlon yarışlarındaki bir atlet gibi farklı birçok dalda başarıdan başarıya koşuyor. Avea, ağ ve kanal yatırımları ile güçlü bir büyüme elde etti ve devam eden güç rekabet şartlarına rağmen karlılığını artırdı. Grubumuzun mobil müşteri sayısı, ikinci çeyrekte net 70 bin artarak 13 milyona erişti. Mobil gelirlerimiz seneden seneye yüzde 13 artarak çeyrek ölçeğinde tarihi bir rekor olan 856 milyon lirayı buldu. Yeni akıllı telefon ortaklıkları ve cihaz satışında belirgin artış nedeniyle mobil internet, Avea’nın büyümesi için itici güç olmaya devam ediyor. Mobil sanal network operatörleri kanalıyla Avea olarak geliştirdiğimiz marka ortaklıkları mobil iştirakimizin büyümesi için yeni kanallar sunuyor. Avea Grup stratejimizin en önemli unsurlarından biri ve çok rekabetçi bir yarışta itici güç olmaya devam ediyor.” dedi.

“Avrupa’nın en çok konuşturan operatörü olduk”

Avea’nın gelirleri, gösterdiği güçlü faaliyet performansı ile 2012 yılı ilk 6 ayında 2011 yılının aynı dönemine oranla yüzde 12; 2010 yılının ilk 6 ayına göre ise yüzde 27 artarak 1 milyar 643 milyon TL oldu. 2012 yılında EBITDA’sını (Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kârlılığı) bir önceki yıla göre yüzde 19, 2010 yılına göre de yüzde 54 artırarak 165 milyon TL’ye çıkaran Avea, faturalı müşteri tabanını da son 3 yılda yüzde 30 artırarak 5,8 milyona yükseltti. Toplam müşteri oranında da yüzde 13’lük artış sağlayan Avea’nın 2010 yılında 11,5 milyon olan müşteri sayısı, ise 2012 yılının ilk yarısında 13 milyona ulaştı. Avea, yüzde 44 faturalı müşteri oranıyla sektörde en çok faturalı müşteriye sahip operatör ünvanını 6 fyıldır koruyarak farklı bir rekora da imza atmış oldu. 2012 yılını ilk yarısında faturalı müşteri tabanını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8’lik artışla 5,8 milyona yükselten Avea, bir diğer önemli artışı da konuşma sürelerinde elde etti. Avea’nın 2010 yılı ilk yarısında ortalama konuşma süresi 258,5 dk iken, müşteri odaklı yaratıcı tarifeleri ile yılın ilk

AYIN KONUĞU

2012’nin ilk 6 ayında toplam cihaz satışı pazar payı yüzde 21’e çıkan Avea’nın toplam cihaz satışı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %15 arttı.

yarısında kişi başına konuşma süresini bir önceki yıla göre yüzde 14 artırarak 294,9 dakikadan 334,9 dakikaya çıkardı. Avea’nın iletişimin anayasal hak ve özgürlüklerini belirleyen bir şirket olduğunu vurgulayan Akdemir, “Telekomünikasyon sektörünün Magna Carta’sını Avea yazıyor” dedi ve ekledi: “Kişi başı konuşma süresinde Avea 6 yıldır tartışmasız lider. Avealıların 2012 yılı ikinci çeyreğindeki konuşma süresi 350 dakika olarak gerçekleşti. Bu da 2012’nin ilk 6 ayında konuşma süresini ortalamada 334,9 dakikaya çıkarttı. Geçtiğimiz çeyrekte Avrupa’nın en çok konuşturan GSM operatörü olmuştuk. Avealılar, konuşma süreleriyle Avrupa’nın pek çok ülkesinden daha fazla konuştular ve konuşmaya devam ediyorlar.”

2012’nin ilk 6 ayında toplam cihaz satışı pazar paylarını yüzde 21’e çıkardıklarını belirten Akdemir, “Bu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31, 2010 yılı aynı dönemine göre ise yüzde 51’lik bir artış anlamına geliyor. Toplam cihaz satışımız ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %15 arttı. Bu başarıda hep söylediğim gibi yenilikçi, seçme özgürlüğü sağlayan, rekabetçi ve ilkleri içeren cihaz kampanyalarımızın payı büyük. Avea olarak önümüzdeki dönem, cihaz satışlarımızın odağında ise; akıllı telefonlar olmaya devam edecek. Türkiye’de akıllı telefon satışlarının, toplam cihaz satışlarındaki

oranı %38’lere ulaştı. Bu oran geçen yıl ise; %24’tü. Avea olarak biz de bu trende paralel akıllı telefon kampanyaları yapıyoruz, ilkleri sunuyoruz ve geçtiğimiz yıl yaptığımız kampanyaların %50’si akıllı telefon iken, bu yıl bu oran %90’lar gibi yüksek seviyelere ulaştı. 2012’nin ilk yarıyılında jet modem satışlarımızda da rekorlara imza attık. Bu alanda yarattığımız grup sinerjisi de, bizim için çok iyi bir katalizör oldu. Bu alandaki performansımız önceki tam yıla göre yüzde 89’luk rekor artışlarla 191.993’e ulaştı. Modem pazar payımız da bu doğrultuda yüzde 17’lerden yüzde 35’lere çıktı” dedi.

Türkiye yatırımlarına aralıksız devam ediyor

Her zaman ve her platformda müşterilerinin beklentilerini dinleyen ve onların ihtiyaçlarına özel çözümler sunan Avea, Avea SEÇ ile ipleri müşterilerinin eline bırakıyor. Sade, Ekonomik, Çeşitli Avea SEÇ ile faturalı ve faturasız tüm Avea müşterileri dakika, SMS ve internet ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak iletişim paketlerini kendileri oluşturabilecek. 2012’nin ilk yarısı itibarı ile iletişim kule sayını ise 21 bin 804’e yükselten Avea’nın, son 3 yılda yarıyıl değerlerinde yüzde 69’luk bir yatırım artışı gerçekleşti. Kapsama alanlarını yüzde 98’e çıkardıklarını ve sadece çağrı hizmeti için son bir yılda doğrudan 900 kişilik ek istihdam sağladıklarını belirten Erkan Akdemir; “Satış ağımızda 2 yıldır bir dönüşüme imza atıyoruz. Dönüşüm büyük oranda tamamlandı. Sadece 2011’de Avea İletişim Merkezi’nin yaygınlığında yüzde 32 artış sağlanırken, mağaza lokasyonlarımız yüzde 26 iyileştirildi. İzmir Bit Pazarı’nda gerçekleştirdiğimiz AİM yatırımımız bu alana en iyi örneklerden biri. Çevre sakinlerinden ‘Bit Pazarına Nur Yağdırdınız’ yorumlarını almak bu noktada, bizi gelecek yatırımlarımız için motive eden en önemli unsur oldu. Avea, bu bölgenin çehresini değiştirince; bizi takip eden firmalar da tek tek bölgeye girmeye başladı. Çağrı merkezlerimizin bulunduğu iller, bayilerimizin bulunduğu cadde ve sokaklar adeta birer cazibe merkezi haline geldi” dedi. AĞUSTOS 2012

15


AVRUPA BİRLİĞİ - KOBİ’LER

AB ve Türkiye’de ekonomik büyümenin motoru KOBİ’ler KOBİ’ler AB’de olduğu gibi Türk ekonomisinin de temel taşlarını oluşturuyor. AB rekabetçilik yolunun KOBİ’lerden geçtiğini biliyor. Bunun için girişimciliğin teşvik edilmesi ve uygun iş ortamlarının sağlanması çok önemli. KOBİ’ler, Türkiye’deki ekonomik büyümeye yakıt sağlamaktan, esneklik yaratmaya; Türkiye ile Avrupa Birliği arasında köprü kurma hedefinden, istihdamın desteklenmesine kadar birçok alanda çok önemli bir rol üstleniyor. 16

AĞUSTOS 2012

A

vrupa Birliği’nde, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) 250 kişinin altında insan çalıştıran, yıllık ciroları 50 milyon Euro’nun üzerinde olmayan (ve/veya yıllık toplam bilançoları 43 milyon Euro’nun üzerinde olmayan) firmalar olarak tanımlanıyor. Bu tanım doğrultusunda, AB genelindeki 23 milyon KOBİ tüm şirketlerin yüzde 99’unu temsil ediyor ve yaklaşık 75 milyon kişiye istihdam sağlıyor. AB genelinde KOBİ’ler toplam istihdamın yüzde 67’sini oluşturuyor. Bunun yüzde 29’unu mikro işletmeler, yüzde 21’ni küçük işletmeler, yüzde 17’sini ise orta boy işletmeler gerçekleştiriyor. Yeni iş imkanı yaratmada KOBİ’lerin payı yüzde 80 civarında. Özellikle ekonomik kriz döneminde istihdam kaybının en az olduğu alan yine KOBİ’ler. KOBİ’nin Türkiye’deki tanımı Avrupa Birliği’ne yakın. Güçlü bir girişimcilik kültürünün mevcut olduğu Türkiye’de firmaların yüzde 99’unu KOBİ’ler oluşturuyor. Sayıları 253 bine ulaşan KOBİ’ler toplam istihdamın yüzde 75’ini, toplam üretimin ise yüzde 65’ini oluşturuyor. Türkiye’deki ticaret ortamı Dünya Bankası’nın 2009 İş Yapabilme Rahatlığı Endeksi’nde 178 ülke içerisinde 59. sırada yer alıyor. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’deki iş ortamı İtalya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan gibi

ülkelerin önünde yer alıyor.

KOBİ’lerin karşılaştıkları zorluklar

KOBİ’ler, kendi ulusal bölgelerinde birçok yeni zorlukla karşılaşıyor. Uluslararası üretimin yayılması ve iç içe geçmiş çok taraflı ve bölgesel ticari anlaşmaların artan sayısı küresel ekonomik coğrafyayı değiştiriyor. Piyasa kuralları hızlı bir biçimde değişirken, şirketler de rekabet güçlerini koruyabilmek için bu değişime uyum sağlamak zorunda kalıyorlar. Öncelikle büyük şirketlere hizmet verme eğiliminde olan ticari bankalar, yüksek sabit maliyet, KOBİ’lere ve pazara ilişkin bilgi eksikliği, yetersiz teminatlar, kredi riskinin klasik mali analiz yöntemleriyle değerlendirilmesine ilişkin zorluklar nedeniyle KOBİ’lere finansman sağlama konusunda çekince yaşayabiliyorlar. AB genelindeki KOBİ’lerin karşılaştıkları zorlukların başında altyapı eksikliği, mali kaynaklara ve yeniliklere kısıtlı erişim, vasıflı işgücü eksiği, pazar araştırmaya ilişkin maliyetler, pazarlık gücü, mevzuat engelleri (fikri mülkiyet haklarına, işgücüne, vergilendirmeye, vs. ilişkin ulusal mevzuat ve AB mevzuatı) geliyor. KOBİ’leri büyümenin ve bölgesel gelişmenin itici gücü olarak gören Avrupa Birliği, bu amaçla belirli


AVRUPA BİRLİĞİ - KOBİ’LER programlar geliştirmiş durumda. Türkiye’de KOBİ’lerin dağılımı büyük bir coğrafi dengesizlik gösteriyor. KOBİ’lerin yüzde 65 gibi büyük bir oranı Marmara bölgesi ve İzmir’de yer alırken, sadece yüzde 20’si Doğu bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Gıda işleme, tekstil ve perakendecilik gibi sektörlerde Türk KOBİ’lerinin verimliliği benzer gelir düzeyindeki ülkelerden daha düşük görünürken, Türk KOBİ’lerin bir diğer sorunu da ihracat ve yatırım konusunda yeterince etkin olamamaları. Türkiye Cumhuriyeti 8. Kalkınma Planı kapsamında Türk KOBİ’lerinin büyümesinin yönelik bir strateji oluşturuldu. Girişimciliğin desteklenmesi; personel eğitimi; ekonomik ve hızlı iş kurma süreçlerinin geliştirilmesi; daha elverişli yasaların ve vergilendirme kanunlarının çıkarılması; KOBİ’lerin teknolojik ve yeniliğe yönelik kapasitelerinin artırılması; KOBİ’lerin yapancı pazarlarda daha fazla temsil edilmesi gibi konular bu stratejinin öncelikleri arasında yer alıyor. Fakat iş ortamındaki birçok iyileştirmeye ve bu iyileştirmelerin ekonomik büyümeye olan katkısına rağmen, yeni iş kurmaya ilişkin resmi oranlar, özellikle şehir dışı alanlarda ve civarında çok düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de KOBİ’lerin kredi erişiminde yaşadıkları zorluklar. KOBİ’lerin kredi erişimi 2000’li yılların başlarından bu yana ciddi bir şekilde artmış olsa da, bu erişim daha çok ülkenin kalkınmış bölgeleri ile sınırlı kalıyor. Bazı bireysel bankaların şube ağını genişletmesine ve birtakım bağışçı destek programlarının uygulamaya koyulmasına rağmen, genel olarak krediler kısa veya orta vadeli oluyor. Türkiye’de faaliyet gösteren 253 bin KOBİ’nin ancak onda birinin bankaların kredi sistemime girdiği ifade ediliyor. Diğer yandan Türkiye’de çoğu KOBİ ihtiyaç duyduğu rekabete sahip değil. KOBİ’lerin gelişmesi için sanayi envanteri olmak üzere birçok hazırlığa da ihtiyaç duyuluyor. Çünkü hala kaç tane firmanın hangi sektörde

hangi kapasite ile çalıştığı bilinmiyor. Böyle bir durumla gerçekçi bir sanayi stratejisinin oluşturulması da zor. Tüm olumsuzluklara rağmen, geçtiğimiz on yıl boyunca Türk KOBİ’leri önemli fırsatlar dönemi oldu. Türk finans sektörünün KOBİ kredi portföyünü büyütmüş olması; uluslararası firmaların Türkiye’nin sanayi alanlarına girmiş olmaları ve Türk şirketlerinin Avrupa

pazarlarına girmeleri ile uluslararası standartların yayılmasını teşvik etmiş olmaları bu fırsatlardan bazıları. Türkiye’deki KOBİ’lerin, mikro finans hizmetlerinden küme oluşumuna kadar farklı yenilikçi stratejiler ve çözümlere yönelmesi de bu alanda yaşanan bir diğer önemli gelişme. Türkiye Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamasının ardından, KOBİ’ler için Strateji ve Eylem Planı’nı kabul etti. Türkiye’nin Avrupa Girişim Ağı’na (European Enterprise Network) dahil olması da, girişimciler ve şirketler açısında oldukça etkili ve somut çözümler üretilmesinde etkili oldu. Ağ sayesinde şirketler, bölgesel hizmetlerden daha kolay faydalanabiliyorlar.

Küçük İşletmeler Kanunu

Küresel rekabetin yoğunlaştığı ve teknolojik değişimin hız kazandığı bir dönemde, Avrupa Birliği, ABD ve

Japonya ile aralarındaki yenilikçilik ve Ar-Ge açığını kapatmak, bilgi ekonomisine geçmek ve daha kaliteli istihdam yaratabilmek için Lizbon Stratejisi’ni uygulamaya koydu. Bu kapsamda uygulamaya konulan ‘Modern KOBİ Politikası’, KOBİ’lerin üzerindeki bürokratik ve finansal yüklerin kaldırılmasını amaçladı. AB, bunun ardından, KOBİ’lerin büyümesi için en uygun ortamı yaratmayı, AB tarafından oluşturulan tüm politikalarda KOBİ’lerin ihtiyaçlarını ön planda tutmayı ve AB devlet başkanları ile hükümetlerine KOBİ vizyonu kazandırmayı amaçlayan “AB için Küçük İşletmeler Yasası”nı yürürlüğe koydu. İşletmelerin ve girişimcilerin şirket kurmasını kolaylaştıran ve işletmeler üzerindeki mali ve bürokratik yükleri kaldırmayı hedefleyen Küçük İşletmeler Yasası, aynı zamanda KOBİ’lere oluşturacakları gruplarla uluslararası pazarlarda birlikte hareket edebilme imkanı da sağlıyor. Haziran 2008 tarihinde yürürlüğe konan ve 10 temel prensip üzerine oluşturulan Küçük İşletmeler Kanunu (Small Business Act-SMA) öncelikle üç hedefe yoğunlaşıyor. Bunlar;

Girişimcilik

‘Önce Küçük Düşün’ İlkesi: Komisyon, KOBİ’ler sorunların üstesinden gelebilsinler diye önce Modern KOBİ Politikası’nı (Modern SME Policy) uygulamaya koydu. “Think Small First” ilkesi ise bölgesel politikaların bir araya gelmesi ile oluşturulan bu stratejinin temelini oluşturuyor. Bu, Komisyon ve bölgesel yöneticilerin KOBİ’lerin ihtiyaçlarını birlikte düşünerek, oluşturulan politikaların en başında bunların hesaba katılması anlamına geliyor. Böylece KOBİ’lerin büyümek ve gelişmek için ihtiyaç duydukları ücret indirimleri, vergi kolaylıkları, yönetimsel süreçlerine yardımcı olacak uygulamalar yaparak onları cesaretlendirmek amaçlanıyor. KOBİ’lerin büyümesinin desteklenmesi: AB, KOBİ’lerin büyümesi açısından ABD’nin gerisinde yer alıyor. Bu kapsamda özellikle yenilikçilik politikalarının ve Ar-Ge AĞUSTOS 2012

17


AVRUPA BİRLİĞİ - KOBİ’LER faaliyetlerinin desteklenmesi gerekiyor. Küçük İşletmeler Yasası’nı oluşturan on ilke ise şöyle: Girişimcilerin ve aile işletmelerinin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için uygun koşulların yaratılması ve girişimciliğin ödüllendirilmesi Yapılan anketler AB ülkelerinde kendi işini kurmak isteyenlerin oranının ABD’ye oranla düşük olduğunu ortaya koyuyor. Bu oran AB’de yüzde 45 iken ABD’de yüzde 61 düzeyinde. Bununla birlikte önümüzdeki 10 yıl içerisinde 6 milyon küçük işletme sahibinin emekli olacağının belirlenmesi de, bu işletmelerin geleceği açısından olumsuz bir gelişme. İflas eden dürüst girişimcilere zaman kaybedilmeden ikinci bir şans verilmesi İşletmelerin kapanmasında yüzde 15 ile önemli bir paya sahip olan iflasların Avrupa’da her yıl 700 bin KOBİ’yi etkilemesi ve iflas işlemlerinin 4 ay ila 9 yıl arasında uzun bir sürede tamamlanması Komisyon’un bu hususta da önlem alma ihtiyacı duymasına neden oldu. Komisyon bu kapsamda, devletler arasında en iyi örnek değişimlerini kolaylaştırarak ikinci şans politikasını destekliyor. İflas eden girişimcilerin lerin taze bir başlangıç yapmaları için toplumda olumlu bir izlenimin oluşmasına katkı sağlanıyor. “Önce Küçük Düşünün” ilkesi temelinde kurallar inşa edilmesi Yoğun bürokrasinin KOBİ’ler üzerinde yarattığı baskı ve büyük maliyetlerin azaltılmasını amaçlayan bu prensip, maliyetler ile işletmeler üzerindeki yüklerin minimize edilmesi amacıyla uygulanan politikaların üye devletler arasında paylaşılmasını, yeni yasal ve idari girişimlerin uygulamaya konulmadan önce bunların KOBİ’ler üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi ve alınan sonuçlara göre tekliflerin hazırlanmasını, işletmeler üzerinde kayda değer etkiye sahip olabilecek bir yasal veya idari düzenleme teklifinden en az sekiz hafta önce KOBİ’lerin de yer aldığı

1

paydaşlara danışılmasını ve mümkün olması halinde özellikle bilgilendirme ve raporlama gereksinimlerinde küçük ve makro ölçekli işletmelere özel istisnalar, geçiş dönemleri ve muafiyetler sağlanmasını içeriyor. 2012 yılına kadar işletmeler üzerindeki idari yüklerin yüzde 25 oranına düşürülmesi hedefine yönelik tasarıların Komisyon tarafından hazırlanması ve mevzuatın basitleştirilmesi çalışmasının 2009 yılı itibarıyla tamamlanması öngörülüyor. Kamu yöneticilerinin KOBİ ihtiyaçlarına duyarlı hale getirilmesi Kamu yöneticilerinin KOBİ

4

2

3

18

AĞUSTOS 2012

Ülkelerinde de KOBİ’lerin kamu alımlarına iştirakleri gerek bilgi eksikliği, gerekse kamu alımlarında uygulanan prosedürlerin karışıklığı nedeniyle büyük işletmelere göre çok daha zor oluyor. Bununla birlikte birçok kamu alımı ihalesinde güvenilir olmaları gerekçesiyle büyük şirketler daha fazla tercih ediliyor. Devlet yardımlarında da benzer şekilde bilgi eksikliği ve karmaşık işlemler nedeniyle, KOBİ’lerin erişimi sınırlı kalıyor. Bu sorunların çözümü için Komisyon tarafından ihale makamlarına yönelik bir gönüllü ‘en iyi uygulama kodu’ sunulması; ihale şartlarının şeffaflaştırılmasını sağlayacak bilgilerin verilmesi ve bu konudaki farkındalığı artırmayı amaçlayan KOBİ’lere yönelik Devlet Yardımları Envanteri yayınlanması hedefleniyor. KOBİ’lerin finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması ve ticari işlemlerde ödemelerin zamanında yapılmasını sağlayacak hukuki çerçevenin ve iş ortamının sağlanması Özellikle yeni başlayan ve ilk kurulum aşamasında bulunan KOBİ’ler finansman imkanlarına erişimde ciddi güçlükler yaşıyorlar. Bu bağlamda Komisyon, bir yandan risk sermayesi piyasalarını güçlendirecek yabancı yatırımları teşvik ederken, üye ülkelere yatırım programları geliştirmeleri yönünde destek sağlıyor. KOBİ’lerin Tek Pazar’ın sağladığı imkanlardan daha fazla yararlanmalarının sağlanması “AB için Küçük İşletmeler Yasası”nda KOBİ’lerin Tek Pazar’ın sağladığı imkanlardan daha fazla yararlanmasını sağlayacak çok sayıda girişime yer veriliyor. KOBİ’lerin yeni pazarlardaki faaliyetlerinin artması; elektronik imza ve kayıt doğrulama sistemlerinin teşvik edilmesi; KOBİ’lerin küresel tedarik zincirlerinde yer almaları; KOBİ’lerin Avrupa standartlarına uyumunu

6

ihtiyaçlarına duyarlı hale getirilmesi hedefine yönelik olarak, şirket kurma süresinin bir hafta altına indirilmesi; işletme lisansları ve izinlerine dair işlemlerin azaltılması; KOBİ’lerin ticari faaliyete başlama sürecinin hızlandırılması; güncelleme amacıyla gerekmedikçe KOBİ’lerden bilgi talebinde bulunulmaması; işletmelerin bilgi alabilecekleri ve her türlü işlem ve formaliteyi elektronik ortamda yapabilecekleri bir tek başvuru noktasının kurulumunu içeren Hizmetler Direktifi’nin zamanında uygulanması hedefleniyor. Kamu politika araçları ile KOBİ ihtiyaçları arasında uyum sağlanması: KOBİ’lerin kamu alımlarına iştirakinin kolaylaştırılması ve devlet yardımlarının KOBİ’ler tarafından daha iyi kullanılmasının sağlanması Türkiye’de olduğu gibi AB

5

7


AVRUPA BİRLİĞİ - KOBİ’LER ve standartlar alanındaki haklarını korumalarını teşvik edecek finansal desteklerin artırılması; KOBİ birliklerinin temsilcileri ile koordinasyon halinde bir ya da daha fazla sayıda “KOBİ Yardım Masaları” oluşturmaları bunlardan bazıları. KOBİ’lerin sahip olduğu becerilerin geliştirilmesinin ve her türlü yenilik faaliyetinin teşvik edilmesi KOBİ’lerin özellikle yeni teknolojiler konusunda eğitimli çalışanlara olan ihtiyacı her geçen gün artıyor. “AB için Küçük İşletmeler Yasası”nda bu ihtiyaca yönelik eylem planları da yer almaktadır. Komisyon tarafından bu kapsamda üstlenilen çalışmalar arasında 2010 yılı Leonardo Da Vinci Programı kapsamında stajyerlerin değişimi sisteminin yaygınlaştırılması; firmaların kendi e-beceri ihtiyaçlarını tespit ederek çalışanlarının kariyer ve niteliklerini geliştirmeleri; KOBİ’lerin e-ihtiyaçlarını kendi kendilerine karşılayabilmelerini sağlayacak online bir e-İşletme Rehberinin yayımlanması; KOBİ’lerin araştırma ve yenilik yapma kapasitelerinin desteklenmesi bu planın önde gelen maddeleri arasında yer alıyor. KOBİ’lerin çevresel sorunları fırsata dönüştürmesine imkan sağlanması Küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji kaynaklarında yaşanan kıtlıklar gibi günümüze ait endişeler her ne kadar KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürmelerini zorlaştırsa da, bu değişiklikler KOBİ’ler için yeni iş fırsatlarını da beraberinde getiriyor. KOBİ’lere özgü ekoverimli faaliyetler, potansiyel pazarlar ve finansman imkanları hakkında tavsiyelerde bulunan bir çevre ağı, enerji verimliliği uzmanlarının finanse edilmesi ve eko-yenilikçi ürünlerle pazara girişi hedefleyen KOBİ’lere yönelik yeni destek mekanizmaları öncelikler arasında. KOBİ’lerin dış pazarlarda büyümelerinin desteklenmesi Kaynaklara sınırlı ulaşımları ve risklere karşı aşırı duyarlılıkları nedeniyle, KOBİ’ler büyük işletmelere oranla ticari engellerden çok daha olumsuz etkileniyorlar. Bu kapsamda, Avrupa Girişimcilik Ağı aracılığıyla ve “Önce Küçük Düşünün” ilkesinin teşviki ile KOBİ’lerin aday ve komşu ülke pazarlarına girişinin kolaylaştırılması faaliyetlerine devam ediyor.

8

9

10

Süper starlar KOBİ’lerin arasından çıkacak

S

Akgiray, “Aile şirketlerinin ermaye Piyasası Kurulu (SPK) kurucuya bağımlı kaldıkları sürece Başkanı Vedat Akgiray, Türkiye ileri jenerasyonlara aktarılmaları gibi ileri gelişmekte olan ülkeler oldukça zor. Dışarıdan bir yardım için önümüzdeki dönemde sermaye almaları bu durumun giderilmesinde açığının çok daha büyük önem arz edeceğini belirterek, geleceğin süper önem arz ediyor. Bağımsız yönetim star firmalarının KOBİ’ler arasından kurulu üyesi de bu konuda yardımcı bir unsur” dedi. çıkacağını kaydetti. SPK ile Boğaziçi Üniversitesi Kârı artıran en önemli tarafından düzenlenen “İnnovasyon unsur inovasyon ve Kurumsal Yönetim” konulu konferansta, serbest piyasa ekonoSPK Başkanı Vedat Akgiray, misinin en iyi ekonomik sistem gelecek 10 yılda sermaye açığının 2 olarak bilindiğini, ancak ekonominin trilyon dolar olacağını ve şirketlerin hayatın tek unsuru sermayeye ulaşmada soolmadığını ifade eden Akrun yaşayacaklarının dile giray, düzenleme fonksigetirildiğine işaret ederek, yonunun da sadece serbest “Dolayısıyla KOBİ’ler piyasanın etkin işlemesi sermaye açıklarını kapaiçin kullanılması gereken tmak için halka açılmayı bir unsur olduğunu, daha kapsamlı düşünmeli” hiç olmaması ya da az dedi. olmasının krizlere neden ABD ekonomisinin olabildiğini söyledi. 2000 öncesinde başarılı Vedat Akgiray “Herkes her şeyi büyüme modeli olarak serbestçe yapamamalı ama regülasy- göze çarptığını ve bu büyümenin onlar da gerekli ölçüde serbestliği kesinlikle borçlanma yoluyla sağlayabilmeli” diyen Akgiray, SPK değil, özkaynak ve halka açılmayla olarak 6 ay önce kurumsal yönetim olduğunu anlatan Akgiray, ancak konusunda yeni ikincil düzenlemebu verimli sistemin şimdilerde leri getirdiklerini, bağımsız yönetim unutulduğunu söyledi. kurulu üyesi konusunda bu dönemde Akgiray, hatta halka birçok tartışma yaşandığına işaret kapanmaların, ortaklardan şirketleri ederek aile şirketlerinin bu konudaki geri satın almaların yaşandığını yaklaşımlarının anlamlı olduğunu ve bu yanlışlığın fark edilmesini söyledi. umduğunu ifade etti. AĞUSTOS 2012

19


HUKUKÇU GÖZÜYLE

FAZLA SAATLERLE ÇALIŞMA Özellikle kitleler halinde açıldığında, işveren için çok ciddi bir külfete dönüşen fazla saatlerle çalışma nedir? Bu hususta nelere dikkat etmelidir?

4

857 sayılı İş Kanunu uyarınca, çalışma koşulları taraflar arasında haftalık 45 saatin altında, örneğin 30 saat olarak kararlaştırılmış fakat işçi o hafta 42 saat çalışmışsa aradaki 12 saatlik fark, fazla sürelerle çalışma olarak adlandırılır ve fark saat ücreti işçiye %25 arttırılmak suretiyle ödenmelidir. Haftalık normal çalışma, 45 saattir. 45 saati aşan her bir saatlik çalışma ise fazla çalışmadır. Örneğin işçi, o hafta 60 saat çalışma yapmışsa aradaki 15 saatlik fark, fazla çalışmadır, beher saat ücreti, %50 arttırılmak suretiyle işçiye ödenmelidir. İşçiye her ay ödenenücret, haftalık 45 saatlik çalışmanın karşılığıdır. İşçi uzun süre itiraz etmese de, baştan kabul etmişse de, hiçbir sebep, işçinin fazla çalışma ücreti talep hakkını ortadan kaldırmaz. Ve hatta işçiyi işten çıkarırken elinden alınan“İşverenden tüm ödemelerimi eksiksiz aldım. İşvereni ibra eder, her türlü dava hakkımdan da feragat ederim” tarzı yazılara sakın güvenmeyin. Birincisi, üzülerek söylüyorum ki geçersizler, ikincisi, ibra deyip geçmeyin, her şeyin bir usûlü, bir geçerlilik koşulu var. O yüzdendir ki,hatalı uygulamalara mani olmak için artık işverenlerle çalışmaya başlarken,ilk önce el attığımız konu, insan kaynakları yönetim yapılarının, baştan ele alınması, mevcut işleyişin irdelenmesi, matbu evrakın incelenmesi ve nihayetinde tüm bu matbu evrak,

20

AĞUSTOS 2012

gerekmektedir. Mantık aynıdır: Fazla sürelerle çalışmada işçi, 10 saat fazla çalıştıysa %25 arttırımla 12,5 saat serbest zaman kullanacak; fazla çalışmada ise 10 saat fazla çalışmanın karşılığında 15 saat serbest zaman kullanacaktır. Fazla çalışma, işverenin talebiyle ve fakat işçinin ön muvafakatiyle gerçekleşir. Yani; iş akdinin başında işveren, işçiden gerektiğinde ve talep edildiğinde fazla çalışma yapması için muvafakat almak zorundadır. İşverenin talebinin önemi ise şu hallerde ortaya çıkmaktadır: İşçinin keyfî olarak işi uzatıp geç çıkması, işini objektif olarak makul bir sürede bitirebilecekken uzun süreye yayıp çalışma saatlerini yükseltmesi ve bunun neticesinde Yasemin KUMBARACIBAŞI fazla çalışma ücreti talep etmesi, mümkün değildir. sözleşmeler, tutanaklar, vs. her türlü Ancak burada da bir sınırlama belgenin mevzuat ve içtihada uygun bulunmaktadır. Eğer işveren, işçiden tanzimini yapmak oluyor. Ancak fazla çalışmasını talep etmiyor ve ve ancak bu sistematiği oturtabilen fakat kendisinden beklenen hızda işverenler, yarın bir davayla muhatap çalışan işçinin, fazla çalışmasına göz olduğunda eli sağlam bir şekilde yumuyor, işini yetiştirmekle yükümlü maça çıkıyor, deyim yerindeyse en işçi, sürekli geç saatlere kadar az golle yahut hiç gol yemeden maçı çalışmak zorunda kalıyorsa, işveren, tamamlıyor. Uygulamada işçiler, bu noktada ben senden fazla çalışma serbest zaman kullanmak yerine, istemedim, diyemez; fazla çalışmanın ücretini almayı tercih etmekte ise karşılığını ödemekle yükümlüdür. de, fazla çalışmanın karşılığında, Fazla çalışma, yasal olarak günde ücret ödemek yerine serbest 11 saati, yılda ise 270 saati aşamaz. zaman kullandırılması da yasal bir Her ne kadar uygulamada bu sürelerin alternatiftir. Serbest zamanın, işçinin çok üstünde çalışmalar yapılmaktaysa talep ve tercihi üzerine işverene da, yasal sınırlama bu şekildedir. yaptığı yazılı bildirim neticesinde, Asgari ücretin üzerinde ve konumuna 6 ay içinde aralıksız ve ücrette göre orantılı olmak kaydıyla 270 kesinti yapılmaksızın kullandırılması


HUKUKÇU GÖZÜYLE saatlik fazla çalışma ücrete dahil edilebilir. Bu suretle ciddi bir yükten kurtulacak olan ve yalnızca 270 saati aşan çalışmalar için ekstra bedel ödeyecek olan işveren, bu konuyu muhakkak doğru bir şekilde akitle tanzim ve imza etmelidir. Hiç şüphesiz çalışma saatlerini kendisi düzenleyebilen bir yöneticinin veyahut işveren vekilinin fazla çalışma ücreti talep etme hakkından söz edilemez. Fazla çalışma ücreti alacağında zamanaşımı süresi, 5 yıldır. Fazla çalışma alacağı, hak etmekle birlikte muaccel olur ve fakat temerrüt, dava ile gerçekleştiğinden (dava öncesi temerrüde yönelik başkaca bir ihtar yoksa) faiz dava açmakla işlemeye başlar. Uygulanacak olan faiz, mevduata uygulanan en yüksek faizdir. İş akdi devam etmekteyken de işçi, işverene fazla çalışma ücreti talepli bir dava ikame edebilir. Yukarıda da izaha çalıştığımız gibi, işveren olarak İş Hukuku karşısındaki konumunuz, ancak mevzuat ve içtihada uygun dokümantasyonun temini ile kuvvetlenebilir. Aksi halde, İş Hukukunun genel prensibi olan “işçi lehine yorum ilkesi” gereği ve ispat kuralları sebebiyle her zaman kaybetmeye mahkûmsunuz. Peki, ispat kuralları nasıl işler ve fazla çalışma ücreti bağlamında nasıl avantajlı konuma geçebiliriz? Öncelikle belirtelim ki fazla çalışma yapıldığının ispatı işçiye, bunun karşılığı ödeme yapıldığının ispat külfeti ise işverene düşer. İşçi, fazla çalışma yapıldığı iddiasını, eğer işveren tarafından aksini ispata yarar daha kuvvetli bir delil yoksa sadece tanıkla dahi ispatlayabilir. Ancak ödeme yapıldığını ispat için işverenin muhakkak yazılı delile ihtiyacı bulunmaktadır. Bu mealde işverenin elini en kuvvetli tutan belge, usulünce düzenlenmiş olan bordrolardır. Yani işyerinizde fazla çalışma varsa, bordrolarınıza muhakkak fazla çalışma sütunu açıp tahakkukunu yapınız, işçiye de her ay düzenli olarak imzalatınız. Yeri gelmişken belirtelim, imzaların

aynı olduğuna ve o işçiden sadır olduğundan emin olunuz zira uygulamada imza itirazlarıyla çokça karşılaşmaktayız. İşçi, fazla çalışma tahakkuku yapılmış bir bordroyu ihtirazî kayıt ileri sürmeksizin imzalamış ise artık ekstra ücret alabilmek için bordroyu aşar mahiyette fazla çalışma yaptığını ispatlamak zorunda kalacak, bunu da ancak bordroya eşdeğer kuvvette yazılı delille yapması gerekecektir. Yani artık tanıkla ispat, kifayetsiz kalacaktır. Bordroda fazla çalışma sütunu açmamak, fazla çalışma yapılmıyor anlamı taşımaz. Bu açıdan fazla çalışma tahakkuku yapılmamış bir bordroda ispat, yine işçi lehine dönebilecek, tanık delili kâfi olabilecektir. Hal böyle olunca, işverenin bordrolamayı düzgün yaptığı, ödeme belgelerini de paralel sunabildiği bir ortamda, fazla çalışma ücreti davasında işçiye nazaran ciddi bir farkla önde olduğunu söylemek, abartılı olmayacaktır. İspat anlamında, işe giriş-işten çıkış saatlerini gösteren her nevi yan delilin de ispata yarar olduğunu belirtmek gerekir.

Fazla çalışma ücreti davalarında bir başka durum ise “hayatın olağan akışına uygunluk kriteri”dir. Şöyle ki Mahkemeler, dosya kapsamındaki tüm deliller, işçinin 5 senelik çalışma dönemi boyuncaörneğinhaftada 20 saat fazla çalışma yaptığını doğruluyorsa da, “işçinin bir robot olmadığı, her günün koşullarının sağlık, işin azlığı vs. pek çok sebeple farklı olacağı prensibinden hareketle, işçiye 5 sene boyunca haftada 20 saat fazla çalışma ücreti ödemek, hayatın olağan akışına aykırıdır” derve takdiri bir hakkaniyet indirimi yapar. Bu oran,hâkimin takdirinde olup uygulamada sıklıkla %30’luk bir indirimle karşılaşıyoruz. Son olarak belirtmek gerekir ki, her sektörün kendine has dinamikleri bulunduğundan, yukarıda özetlemeye çalıştığımız bilgilerin şüphesiz her sektöre uygun ve doğru bir şekilde aplike edilmesi gerekmektedir. Faydalı olabildiğimiz ümidiyle, sağlıklı, başarılı ve bol kazançlı günler dileriz. Yasemin KUMBARACIBAŞI (LL.M.) AĞUSTOS 2012

21


LOJİSTİK

DHL Express ’ten Kuzey Asya’ya 175 milyon dolarlık yatırım

Uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi DHL Express, altyapı ve istihdam yatırımlarını, tüm dünya genelindeki iş ortaklarına en iyi hizmeti sunma hedefi ile sürdürüyor.

D

ünyanın önde gelen uluslararası hızlı hava taşımacılık şirketi DHL Express, altyapı ve istihdam yatırımlarını, tüm dünya genelindeki iş ortaklarına en iyi hizmeti sunma hedefi ile sürdürüyor. DHL Express, 175 milyon dolarlık yatırımla, Şangay’ın Pudong Havaalanı’nda yeni Kuzey Asya Transfer Merkezi’ni hayata geçirdi. Yaklaşık 13 futbol sahasına denk gelen 88 bin metrekare alan üzerine kurulan merkez, saatte 20 bin paket işleme kapasitesine sahip olacak. Uluslararası hızlı hava taşımacılık hacmindeki artan talebi karşılamak için dünya genelindeki yatırımlarını artıran DHL Express; Şangay’ın Pudong Havaalanı’nda, Asya-Pasifik ağı için önemli bir kilometre taşı olacak Kuzey Asya Transfer Merkezi’ni hizmete geçirdi. 175 milyon dolarlık bu yatırımın, DHL Express’in mevcut büyümesinin yanı sıra, Asya-Pasifik ağı için önemli bir kilometre taşı olacağının altını çizen Deutsche Post DHL Dünya CEO’su Frank Appel; “Kuzey Asya Transfer Merkezi ile Asya Pasifik’teki transfer merkezi sayımızı 4’e çıkardık. 2014 yılının sonuna kadar 132 milyon dolarlık bir yatırım daha yaparak 8 adet özel kargo uçağı

22

AĞUSTOS 2012

almayı planlıyoruz. Bu özel uçaklar aracılığıyla Kuzey Asya Transfer Merkezimiz üzerinden Kuzey Asya bölgesi ve ABD ile Avrupa arasındaki güzergahları geliştireceğiz” dedi. DHL Express olarak bölgeye 40 yıldır hızlı hava taşımacılık hizmeti sunan öncü bir kuruluş olduklarına dikkat çeken DHL Express Dünya CEO’su Ken Allen, “32 yıl önce Çin’de pazara giren ilk uluslararası kuruluş olarak hizmet vermeye başladık. Şangay, Çin’in en önemli ticaret merkezlerinden biri olmasının yanı sıra, ülkenin ihracat ve ithalat hacminin yüzde 39’unun gerçekleştiği Yangtze Nehri Deltası’nın ana kapısı olma özelliğini de taşıyor. DHL Express Kuzey Asya Transfer Merkezi ile biz de bölgenin gelişmesine destek vereceğiz” dedi. Türkiye-Çin hattının Türk dış ticaretinin önemli ayaklarından birisi olduğunu vurgulayan DHL Express Türkiye Bölge Direktörü Michel Akavi, “Yeni transfer merkezi ile müşterilerimiz, kısalan transit süreleri ve gönderilerinin neredeyse 1 gün daha erken ulaştırılması sayesinde uluslararası pazara daha hızlı erişim sağlayabilecek. Grubumuzun Kuzey

Asya bölgesine yaptığı bu yatırımın, ulusal dış ticaretimize olumlu katkılar sağlayacağını ve Çin ile ilişkilerimizi güçlendireceğine inanıyoruz” dedi.

Yeni hizmet merkezi çevreci özellikleri ile de dikkat çekiyor

DHL Express Kuzey Asya Transfer Merkezi, Deutsche Post DHL Grubu’nun sosyal sorumluluk stratejilerinin temel bir parçası olan “GoGreen” inisiyatifine uygun olarak inşa edildi. Merkez, enerji verimliliği sağlayan T5 aydınlatma ve güneş enerjisiyle çalışan sıcak su sistemi gibi çevre dostu özellikleri ile dikkat çekiyor. Merkezde yer alan geliştirilmiş ayrıştırma sistemi ile kullanılmayan bileşenler belirlenerek, enerji tüketimini azaltmak üzere otomatik olarak uyku moduna alınıyor. Bölgeye 40 yıldır hızlı hava taşımacılık hizmeti sunan DHL Express, Çin’de hizmet vermeye başlayan ilk uluslararası şirket olma özelliğini taşıyor. Bugün bölgede 40 özel uçak ve günlük 690 ticari uçuşla 40’tan fazla ülkeye hizmet veren DHL Express, uluslararası hızlı hava taşımacılığı alanında Çin’de yüzde 30 oranında pazar payı ile lider konumunu koruyor.


LOJİSTİK

Aşırı sıcaklar bunaltıyor, soğuk zincir araç takip sistemleri ile korunuyor Türkiye’nin İlk ve Tek Mobil Takip Operatörü FiloTürk tarafından sunulan “Yük ve Depo Sıcaklık/Nem Takip Sistemi” sayesinde evimize giren yiyeceklerin üretim merkezlerinden satış noktalarına soğuk hava zinciri kırılmadan ulaşması sağlanıyor.

E

n basit tanımı ile araçların, GPS uyduları aracılığıyla 7/24 internetten takip ve kontrol edilmesi olarak tanımlanan araç takip sistemlerinin kullanım alanları gün geçtikçe yaygınlaşıyor. FiloTürk tarafından sunulan Yük ve Depo Sıcaklık/Nem Takip Sistemi ile nakledilen ve depolanan yiyecek ve içecekler tüketicilere sağlıklı bir şekilde ulaşması sağlanıyor. Sistem özellikle beyaz et gibi hijyen ve ısının büyük önem taşıdığı gıda maddelerinin tazeliklerini kaybetmeden tüketicilere ulaştırılmasında önemli bir role sahip.

Yiyecekler yolda bozulmasın

Sistem sayesinde insan sağlığını tehdit edecek uygunsuz şartların oluşmasının önlendiğini belirten FiloTürk Genel Müdürü Adil Masaracıoğlu: “Tüketici sağlığını korumak için, ürünlerdeki insan sağlığını etkileyecek risklerin minimum seviyeye indirilmesi büyük önem taşıyor. Sağlığı tehdit eden

riskler ürünün üretim aşamasından sevkiyatına, depolanmasına ve satışına kadar devam etmekte. Ürünlerin soğuk hava zinciri kırılmadan satış noktalarına ulaşmasının kontrolü aşırı sıcaklarda daha da önemli hale geliyor. Evimize giren gıdaları güvenle tüketebilmemiz, ürünlerin uygun şartlarda muhafaza ve sevk edilmesinin takibi ile mümkün, bu da ancak her aşamada depolama ve sevk koşullarının kontrolü ile sağlanıyor” dedi.

FiloTürk Yük Sıcaklık Takip Sistemi nasıl çalışıyor?

Yük ve Depo Sıcaklık/Nem Takip Sistemi, sağlıklı besin tedarik zincirinde aracın yük bölümünün ve sabit soğuk hava depoları ile diğer lokasyonların sıcaklık bilgilerinin merkezden izlenebilmesini, belirlenen sıcaklık limitlerinin dışına çıkıldığında merkezin uyarılmasını ve raporlarının oluşturulmasını sağlayan bir sistemdir. Aracın kasasında meydana gelen en ufak bir ısı değişiminde, değerler ürün

Adil Masaracıoğlu

sıcaklık limitlerinin dışında ölçülürse, sistem bu durumu “ALARM” olarak algılar ve ilgili yetkiliye e-posta iletir ya da cep telefonuna kısa mesaj göndererek durumu bildirir. Böylece ürünlerin muhafaza sıcaklıklarındaki anlık değişimler ve sapmalar tespit edilerek anında müdahale edilir. Ürün teslimi, soğuk zincirde bir aksaklık olmadan gerçekleştirilir. Bu sayede, ürünler taze ve sağlıklı bir şekilde tüketicilere ulaştırılır.

UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin BALO Yönetim Kurulu’na seçildi UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin, TOBB öncülüğünde 91 oda, borsa, organize sanayi bölgesi ve UTİKAD’ın iştiraki ile kurulan BALO A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi. Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da alınan karar sonrasında BALO A.Ş.’ye ortak olma kararı alan UTİKAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Turgut ERKESKİN, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun katılımı ile İzmir’de yapılan BALO A.Ş Olağanüstü Genel Kurulu’nda yönetim kurulu üyeliğine

Turgut Erkeskin

seçildi. Turgut ERKESKİN, Türk ihracatının dinamosu olmaya aday BALO A.Ş’nin 11 yönetim kurulu üyesinden biri oldu. Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün çatı kuruluşu olarak, uluslararası alanda faaliyet gösteren, kara, hava, deniz, demiryolu ve kombine taşımacılık ile lojistik hizmet üreten ve sayısı 400’e ulaşan şirketi bünyesinde toplayan UTİKAD’da, 2010 yılından bu yana Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Turgut ERKESKİN, taşımacılık ve lojistik sektörünü İTO Meclis Üyesi olarak 21 nolu Taşımacılık ve Lojistik Komitesi’nde temsil etmektedir. AĞUSTOS 2012

23


LOJİSTİK

Tarihteki en büyük anlaşma imzalandı

O

GEFCO, General Motors’un Avrupa ve Rusya’daki tek lojistik ortağı oldu

tomotiv lojistiği alanında lider olan ve üretim yapan işletmelere yönelik olarak lojistik alanında standartları belirleyen GEFCO Grubu ABD’li otomobil üreticisi General Motors ile tarihteki en büyük lojistik anlaşmasına imza attı.

GEFCO otomotiv lojistiği sektörünün lideri oldu

Yedi yılı kapsayan anlaşma, GEFCO’nun belirli bir süre GM’in tek lojistik ortağı olması şartını içeriyor. Anlaşma 2013’ün başında yürürlüğe girecek. Anlaşma, Avrupa ve Rusya’da GM’in Opel, Vauxhall ve Chevrolet markaları için yurt içi ve ülkelerarası nakliye lojistiğinin (yedek parçaların son aşamada dağıtımı hariç) dışsallaştırılmasını sağlayacak. GEFCO’nun Polonya, İspanya, İngiltere, Almanya ve Rusya’daki montaj tesislerine Avrupalı tedarikçiler ya da dünyanın dört bir yanındaki ihracat limanlarından araçlar taşınacak. GEFCO daha sonra bu araçları dünyanın dört bir yanına taşıyacak ve bu şekilde yılda toplam 1.2 milyon araç dağıtımı gerçekleştirmiş olacak.

Lojistik mühendisliğinden doğan ortaklık

2005 senesinden bu yana General Motors’ın 3PL (üçüncü parti) ortağı olan GEFCO, bugün PSA Peugeot Citroën ile mevcut iş ortaklığına benzer bir şekilde ABD’li araba üreticisinin 4PL (dördüncü parti-üçüncü parti lojistik firmaların faaliyetlerini koordine eden uzman firma) ortağı oldu. Bu ortaklığın oluşturacağı akış ve satın alım havuzları sayesinde yeni 24

AĞUSTOS 2012

sinerjilerin ortaya çıkması bekleniyor. Organizasyon yapısı açısından GEFCO General Motors’un akışlarına etkin biçimde entegre olabilmek için sadece GM’e hizmet verecek özel bir ekip oluşturmaya hazırlanıyor. GEFCO başta Almanya, İspanya, Polonya ve İngiltere olmak üzere GM’in üretim tesislerinin olduğu bölgelerdeki faaliyetlerini de artıracak. GEFCO Genel Müdürü Luc Nadal konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bugün en büyük önceliğimiz başarılı bir şekilde General Motors’un akışları ile entegre olmak ve maliyetler ve

güvenilirlik konusunda verdiğimiz sözleri tutmak.” dedi. GEFCO’nun General Motors İş Programından Sorumlu Proje Başkanı Antoine Redier, de konuya ilşikin olarak, “GEFCO standartları belirleyen bir 4PL oyuncusu olmak için tüm ekiplerini mobil hale getiriyor.” dedi. Luc Nadal sözlerine: “General Motors’un bize duyduğu güven uzmanlığımızın ve alanımızdaki etkinliğimizin onlar tarafından da kabul edildiğini gösteriyor. Bu iş ortaklığı grubumuzun lojistik mühendisliği iş biriminin mükemmelliyetçi anlayışı ile destekleniyor.” diyerek son verdi.


LOJİSTİK

Katar’ın lojistiği Transtaş’tan soruluyor! Katar’daki tek Türk lojistik firması Transtaş, dünyanın her yerinden bu ülkeye taşıma, depolama ve dağıtım hizmetleri sunuyor.

L

ojistik sektörünün köklü kuruluşlarından Transtaş, ihracatın yeni çekim merkezi Katar’daki Türk şirketlerinin çözüm ortağı olmaya devam ediyor. Yerel düşünen fakat global hareket eden hizmet anlayışıyla Katar’da 7 yıldır faaliyet gösteren tek Türk lojistik firması Transtaş, sadece Türkiye’den değil dünyanın her yerinden bu ülkeye ve Katar’dan dünyanın her yerine kara, hava ve deniz taşımacılığı yapıyor. Firma, Katar’da tüm yurt içi komple ve parsiyel taşımaları ile depolama ve dağıtım hizmetlerini tek elden yürütüyor. Yine Türkiye’de bir ilk olan “Katar Ekspress” hizmeti sayesinde küçük ihracatçı için bu cazip pazara kapı açan Transtaş, parsiyel yükleri tek tırda toplayarak, uygun maliyetlerle Katar’a kapıdan kapıya taşıma hizmeti sunuyor. Bu güne kadar Katar’daki Islamic Museum, Doha Havalimanı, Pearl, Lusail, Educational City ve Cultural City projeleri, Türk Konsolosluğu, birçok otel, cami, yol ve inşaat projesi ile

kütüphane ve hatta mezarlık lojistiği gerçekleştiren firma, yıllara dayanan yerel tecrübesi ışığında Katar’da yatırım planlayan Türk girişimcilere gönüllü ticari danışmanlık desteği de veriyor. 1977’de Kamil Topaloğlu’nun kurduğu Transtaş bugün, ikinci kuşak yönetim kadrosunun yenilikçi vizyonuyla yoluna devam ediyor. Türkiye dışında Almanya, Çin, Mısır, Libya ve Kosova’da ofisleri bulunan firma 2005 yılında faaliyete başladığı Katar’da ise halen ülkenin tek Türk lojistik firması olarak hizmet veriyor. Transtaş, buradaki ofisi üzerinden dünyanın her yerine ve dünyanın her yerinden de Katar’a kara, hava ve deniz taşımacılığı gerçekleştiriyor.

Katar, Türk şirketleri için cazip fırsatlar sunuyor…

2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olan Katar,

yeniden yapılanma yolunda önemli projeleri hayata geçiriyor. 7 yıldır ülkede faaliyet gösteren ve bu süre boyunca Katar’a havalimanı yapı malzemelerinden paha biçilemez sanat eserlerine kadar pek çok taşıma yapan Transtaş, yabancıları zor benimseyen Katarlılara kendisini kabul ettirmiş bir şirket olarak hem buradaki Türk firmalara hem de Katar firmalarına hizmet veriyor. Türk Katar İş Adamları Derneği’nin tek Türk kadın girişimcisi olan Berna Akyıldız’ın yönettiği Transtaş, bu ülkeye sadece taşıma gerçekleştirmiyor. Firma, lojistik hizmetlerinin yanında, Katar’da iş yapmak isteyen Türk şirketlerine de gönüllü olarak ticari danışmanlık yapıyor. Bugüne kadar pek çok şirketi Katar’a sokan Transtaş; ”Katar’da neye ihtiyaç duyuluyor? Ekonomik kazanç sağlayacak sektörler neler? Bakir yatırım alanları hangileri? Katarlıların iş modeli nasıl? Nelere dikkat etmek gerekir? Hangi alanlar riskli? Ülkedeki iş fırsatları neler? gibi konularda dileyen firmaları bilgilendirerek onları uygun alanlara yönlendiriyor ve Katar’daki müşterileri ile işbirliği zeminleri yaratıyor. AĞUSTOS 2012

25


LOJİSTİK

T

FARKLI DÜŞÜN, FARKLI YAP

ürkiye’de lojistik sektörü her geçen gün gelişmekte ve bu gelişmelerin izinde yeni bir altyapı ve literatüre yeni kelimeler girmekte. Hele spesifik bir konu olan gıda, ilaç veya bunlar gibi tek bir konu üzerine odaklanılmış her hangi bir ürünün sevkiyatında özel bir lojistik taşımacılık yapıyorsanız, literatürünüze katacağınız bir çok yeni kelime olacağına eminim. Sektöre baktığımız zaman bu dönemde genel olarak lojistik kelimesinin içeriğini öğreten bir çok üniversitede “lojistik bölümü” mezunu öğrenci bulunmakta. Bundan 5 yıl önce lojistik kelimesini anlamayan bir çok kişi varken bu bölümlerden binlerce mezun öğrenci verilmekte ve sektöre taze kan olarak sunulmakta. Bundan 5 yıl sonra ise bir çok lojistik bölümün alt bölümlerimde spesifik bölümler açılacak ve “gıda lojistiği bölümü”, “ilaç lojistiği bölümü”, “taze meyve lojistiği” vb. gibi bir çok alt bölümden mezun iyi eğitimli literatüre hakim mezun öğrencilerle Türkiye’de lojistik sektörü sağlam adımlarla ilerlemeye devam edecek. Doğru bir şekilde düşünen ve doğru adımlarla öğrenmeye ve araştırmaya meraklı yeni bir nesil geldiği sürece eminim lojistik konusunda daha birçok yeni fikir ve farklı düşünen, yeni sistemler oluşturabilen yöneticilerimiz olacak. Şirketlerde çalışan ve “alaylı” diye tabir edilen sistemle çok önemli pozisyona gelen yöneticiler ile Türkiye son 10 yılda lojistik sektöründe dünya ile yarışır hale geldiğine göre, bu koltuklara “okullu” tabir edilen bu işin eğitimini almış yöneticilerle 10 yıl sonra Türkiye lojistik sektöründe ilk 5’te bile olabilir.

26

AĞUSTOS 2012

Gıda ve birçok ürünün lojistiğinde kullanılan “frigorifik” kelimesi, ürünlerin istenilen sıcaklıkta taşınması, depolanması için kullanılan bir sistem. Birçok üründe kullanılan bu sistemi farklı düşünen ve parsiyel taşımalarda ürünlerin farklı ısılarda taşınması gerektiğini düşünen biri, tek konteyner içinde 3-4 farklı soğutma sistemi ile birden fazla değişik derecelerde taşınması gereken ürünleri bir arada taşıyabilmekte.

Düşünmek önemli, okumakta tabii ama okuduğunu anlamayan ve boş düşüncelerle kafasını kurcalamak yerine sorgulayarak düşünen biri olmak için çok geç sayılmaz. “ Dünyayı değiştirecek insanlar, onu değiştirebileceklerini düşünecek kadar çılgın olanlardır.” Farklı düşünmeye yönelik bir örnek ile sizi baş başa bırakayım. Japonya’daki insanlar taze balık

yemeği çok sevmişlerdir. Balıkçıların denizde geçirdikleri süre ile tuttukları balıkları ambarlarında muhafaza eden balıkçıların getirdiği balıklar taze olmadığından lezzet farkı olmakta ve Japonlar bu farkı beğenmemektedirler. Balıkçılar gemilerine soğuk hava depoları yaptırma kararı alırlar ve böylece tuttukları balıkları dondurarak tazeliğini muhafaza edeceklerini düşünürler fakat Japonlar taze balık ve donmuş balık arasındaki lezzet farkını anlamışlar ve donmuş balığa para ödemek istememişlerdir. Bunun üzerine balıkçılar yeni bir yol düşünerek teknelerinin ambarlarına balık havuzu yapmaya karar vermişler. Yapılan balık havuzuna tutulan balık konuyor ve balığın limana kadar taze kalması planlanıyormuş fakat öngörülmeyen bir durum bu planlarını bozmuş. Tutulan balıklar havuza konduğunda hareket alanları yok oluyor ve canlı olmalarına rağmen aptallaşıyorlar ve lezzetleri değişiyordu. Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyorlardı. Balıkçılar bu çözümünde eksik olduğunu hem canlı hem de lezzetini koruyabilmek için tuttukları balıkları attıkları havuza küçük bir köpekbalığı koydular. Köpek balığı tutulan balıkların bir kısmını yiyor ama geri kalan balıklar hem canlı, hem de hareketli kaldıklarından lezzetleri bozulmuyordu. Bu konuyu günümüze uyarlarsak, insanlar her konuda daima en iyisini istemeye devam edecekler. Ama önemli olan yapılan her işte farklı düşünmek ve diğerlerinin aksine o alanda fark yaratmaktır. Artık rekabetin arttığı ve alternatiflerin alabildiğine çoğaldığı bu dünyada yapılan işlerin kaliteden ödün vermeden farkını ortaya çıkarması gerekiyor. Sabri ERGENECOŞAR Metsan Lojistik Pazarlama ve Kalite Yönetmeni



ENERJİ

BP Türkiye’den Sektörde bir ilk

S

ektörde bir ilki başlatan BP Türkiye, Akaryakıtta Kalite Güvence Sistemi Eğitimleri ile 5 yılda 1500 markaya ve 13 binin üzerinde servis görevlisine ulaştı BP Türkiye tarafından başlatılan ve Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir uygulama olan “Rafineriden Aracın Deposuna Kadar BP Akaryakıt Kalite Güvence Sistemi” Eğitimleri Türkiye’yi dolaşmaya devam ediyor. Tüm Türkiye’deki yetkili servislere yönelik olarak gerçekleştirilen Akaryakıtta Kalite Güvence Eğitimleri çerçevesinde BP ekipleri 23 Temmuz Pazartesi gününden itibaren hafta boyunca Akaryakıt Kalite Güvence Eğitimleri vermek için Bursa’da olacaklar. BP Türkiye’nin 2007 yılı Mart ayında Türkiye’de ilk kez başlattığı “Rafineriden Aracın Deposuna Kadar BP Akaryakıt Kalite Güvence

28

AĞUSTOS 2012

Sistemi” Eğitimleri kapsamında 5 yıl boyunca Türkiye çapında 1500’ün üzerinde markaya ve 13 binin üzerinde servis görevlisine eğitim verildi. Katılımcıların, BP Akaryakıt Kalite Güvence Sistemi, BP yakıtları ve BP Ultimate gibi konu başlıklarında bilgilendirildikleri eğitimler çerçevesinde BP uzmanları

ziyaret ettikleri yetkili servislerde kalite güvence sistemi hakkında bilgiler aktarıyorlar, dokümanlar paylaşıyorlar. Katılımcıların akaryakıt kalite güvencesi konusundaki sorularına doğru ve net yanıtlar buldukları ve bilgilerini güncelleme fırsatları buldukları eğitimler görsel malzemelerle de destekleniyor.


ENERJİ

GAMA Holding ve GE Energy Financial Services Ortaklığı’ndan

Türkiye’de rüzgar enerjisine desteğe devam

G

AMA Holding ve General Electric iştiraki olan GE Energy Financial Services ortaklığında faaliyetlerini sürdüren GAMA Enerji A.Ş.’nin yatırımı olarak yapımı tamamlanan 10 Megavat üretim kapasitesine sahip Karadağ Rüzgar Enerji Santralı T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 4 Temmuz 2012 tarihinde geçici kabulü yapılarak elektrik üretimine başladı. GAMA Enerji tarafından yapımı tamamlanan 10 MW Karadağ Rüzgar Enerji Santralı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 4 Temmuz 2012 tarihinde geçici kabulü yapılarak elektrik üretmeye başladı. Karadağ RES’te GE’nin etkinlik, dayanıklılık ve şebeke bağlantısı özellikleri bakımından dünyanın en gelişmiş rüzgar türbinlerinden olan 2,5 MW’lık 4 adet GE 2,5x100 türbini çalıştırılmaktadır. Hem 10 MW İzmir, Aliağa’da bulunan Karadağ RES hem de Çanakkale, Ezine’de bulunan ve geçen yıl elektrik üretimine başlayan 22,5 MW Sares RES’in yatırımcısı olan GAMA Enerji, aynı zamanda bu santralların işletmeciliğini de yürütmektedir. GAMA Enerji, bu iki rüzgâr enerji santralı ile Türkiye’de ortalama 59.000 ev için yeterli elektrik üreteceğini ve yılda 80.000 ton sera gazı salınımının önlenmesini sağlayacağını öngörmektedir. GAMA Enerji, üretim portföy çeşitliliği ve özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık vererek elektrik üretiminin her alanında var olan bir yatırımcı olmayı ve toplam kurulu gücünü 2015 yılı itibariyle 2 bin 500 MW’ın üzerine çıkarmayı hedeflemektedir. AĞUSTOS 2012

29


YEDPA TİCARET MERKEZİ

Türkiye’nin en büyük sektörel ticaret merkezi YEDPA, otomotiv sektörünün satış sonrası faaliyetlerinde özellikle yedek parça sektöründe değişik yerlerde faaliyette bulunan oto yedek parça toptan satıcılarını bir araya getirerek bu sektörel firmaların faaliyetlerini daha kolay ve hızlı bir şekilde yapabilmesini sağlamıştır. 30

AĞUSTOS 2012

Y

EDPA Yönetim Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan, YEDPA’yı anlattı: YEDPA Ticaret merkezi Geniş açılımı ile Oto Yedek Parça Toptan Satıcıları Ticaret Merkezi, 1985 yılında ağırlıklı olarak Taksim, Aksaray ve Sirkecide bulunan pek çoğu hanlar içerisinde faaliyet gösteren yedek parça toptan satıcılarının ortak iradesi ile kurulmuş 1990 yıllarda faaliyete geçmiş bugün geldiği nokta itibariyle %85 üstünde bir doluluğa sahip ağırlıklı yedek parça toptan ticareti olmakla beraber diğer sektörlere kapılarını açmış. Bünyesinde ticari faaliyette bulunan işletmelerin ihtiyaç duyduğu Bankalar, kargo şirketleri, nakliye ambar firmaları, posta hizmetleri mali, hukuki ve benzeri müşavirlik hizmetleri gibi tüm hizmet birimlerini bulunduran, 1000 araç kapasiteli açık ve kapalı otoparkları olan 10 caddesi ve diğer ticaret merkezlerinden farklı olarak caddelerinde kamyonların dolaşabildiği ve caddeler arasında asansör ve yaya bağlantılarının olduğu, şehir merkezlerine yakın, E5 ve TEM otobanlarının kesiştiği eski Ataşehir ilçe sınırları içinde yeralan oldukça güvenli bir ticaret merkezidir. Kuruluş aşamasında 126.000 m2 daha

sonraki imar çalışmaları sonucunda 76.000 m2 arazide kurulmuş bulunan, toplam kapalı alanı 350.000 m2’ye ulaşan Türkiye’nin en büyük sektörel ticaret merkezlerinden birisidir. Bünyesinde 2 bin 250 adet iş yeri bulunmakta ve YEDPA 1700 ortaklı bir kooperatif olarak faaliyetine devam etmektedir.

Sektörü biraraya getiriyor

YEDPA otomotiv sektörünün satış sonrası faaliyetlerinde özellikle yedek parça sektöründe değişik yerlerde faaliyette bulunan oto yedek parça toptan satıcılarını bir araya toplayıp bu sektörel firmaların faaliyetlerini daha kolay ve hızlı bir şekilde yapabilmesini ve toplu bir arada faaliyette bulunmanın ortaya koyacağı sinerjiden tüm firmaların yararlanmasını amaç edinmiştir. 1985 yılında oto yedek parça faaliyetinde bulunan işletmeler ortak iradelerini ortaya koymuş Türkiye’nin en büyük ticaret merkezlerinden birinin inşaatına başlamıştır. İşin zor kısmı olan inşaat yapım süreçleri tamamlanmış bina %100 bitirilmiş faaliyetlere başlanmıştır. İstanbul ilimizi temel sorunlarından olan çarpık kentleşme ve imar iskan ile ilgili sorunlar nedeniyle YEDPA kendisinden beklenen performansın


YEDPA TİCARET MERKEZİ altında kalmıştır. YEDPA ve bölge ile ilgili konularda duyarsızlık gösteren Kamu ve yerel yönetimler iskan ile ilgili sorunların çözümünü sağlayamadığı için YEDPA ticaret merkezi kapasitesinin bir kısmini kullanamamaktadır, atıl kalmaktadır. Ataşehir ilçesinde her türlü yasal yükümlülüğünü yerine getirmiş olan YEDPA Ticaret Merkezi bu sorunların çözümü konusunda Ataşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden duyarlılık beklemektedir.

10 binden fazla insana iş imkanı

YEDPA ticaret merkezi 2250 adet işyeri 350.000 M2 kapalı alanı 10 caddesi ve caddeler arasında her türlü araç ve yaya ulaşımı bulunan YEDPA ticaret merkezinde 10.000 kişinin üstünde insanımız istihdam edilmektedir. Ataşehir ilçesinin en büyük ticaret merkezi konumundadır. İstanbul ve Türkiye’nin en büyük ticaret merkezlerinden birisidir. Yedek parça ticaretinde Türkiye’nin diğer illerinde yedek parça satışı yapan mağaza ve servislere yedek parça tedariki sağlayan en önemli yedek parça satış ve dağıtım merkezidir. Ayrıca YEDPA Ticaret Merkezi’nde yedek parça ihracat ve ithalatında önemli bir hacim kazanmıştır. Son yıllarda yedek parça dışındaki sektörlere de açılım yapan YEDPA Ticaret Merkezi’nde otomotiv sektörü ve türev ürünleri dışında elektronik, ilaç sanayi, tüm müşavirlik hizmet birimleri ve diğer sektörlerde yer alamaya başlamıştır. Duman üretmeyen, gürültü yapmayan tüm sektörlere YEDPA ticaret merkezi kapılarını açmıştır Ticari işletmelerin ihtiyaç duyduğu tüm hizmet birimlerini bankacılık, posta hizmetleri, her türlü müşavirlik, kargo taşıma birimleri gibi bünyesinde bulunduran YEDPA Ticaret Merkezi’nde faaliyette bulunan

Yedpa Yönetim Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan

işletmeler ihtiyaç duymuş oldukları tüm hizmetleri rahat hızlı ve kolay bir şekilde yerine alabilmektedirler. Oldukça güvenli bir yer olan YEDPA Ticaret Merkezi şehir merkezlerine yakın ulaşım imkanları oldukça kolaydır. Son yıllarda hizmete aldığımız otopark alanlarımızla otopark sorunu olmayan ender ticaret merkezlerinden birisidir. Benzerlerine göre oldukça ekonomik şartlar ortaya koyan YEDPA ticaret merkezi otomotiv sektörü başta olmakla birlikte duman üretmeyen gürültü yapmayan tüm sektörler açısından cazibe oluşturmaktadır. Ayrıca fuar ve sergi alanı, sağlık merkezi 112 acil servis, cami ve kulluyesi ile bünyesinde çalışan insanlarımızın sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. İmar sorunlarına bağlantılı yapımını gerçekleşemeyen hizmet binalarımızın tamamlanmasıyla sosyal tesisler, konferans salonuna sahip olmanın yanında, bünyesindeki işletmelerin günlük yaşamda ihtiyaç duymuş olduğu ısınma, güvenlik, aydınlama ve temizlik gibi ihtiyaçlarını karşılama imkanlarını fazlasıyla ortaya koyabilecektir.

Bölgenin cazibe merkezi

Günümüz Ticaret anlayışının değişmesi ve hizmet verme anlayışında ortaya çıkan yeni beklentiler farklı

sektörleri ve tamamlayıcı işletmelerin bir arada çalışmasının daha yararlı ve fonksiyonel kılmaktadır. Ayrıca YEDPA ticaret merkezi 350.000M2 ve 2250 işyeri hacmi ile tek başına yedek parça sektörüne fazla gelmektedir. Bu anlamda atıl bir kapasitesinin ortaya çıktığı gözlenmektedir. Bölgemizde farklı sektörlerde YEDPA gibi tüm hizmet birimlerini bünyesinde bulunduran oldukça güvenli ticaret merkezine ihtiyaç duyulmaktadır . Bu durum hem YEDPA’daki işletmeler hem dışardan gelecek yeni işletmeler acısından bir cazibe arz etmektedir. YEDPA yönetimi diğer sektörlerden ses yapmayan duman üretmeyen işletmelerden YEDPA’da faaliyette bulunmak isteyen tüm işletmelere her türlü kolaylığı sağlamaktadır. YEDPA ana binasını bitirmiş 1990 yıllardan itibaren hizmet vermektedir. Tüm yasal zorunlulukları yerine getirmiş olmasına rağmen. İlgili kurumların duyarsızlıkları ve YEDPA’ya yapılan haksızlar nedeniyle iskan ile ilgili problemlerini halen çözüme kavuşturamamıştır. Bu neden le sosyal binasını bitirememiş bünyesindeki işyerleri gerçek değerlerine sahip olamamıştır. Çözüm aşamasına geldiğimizi düşündüğümüz bu günlerde YEDPA bu sorunlarını çözüme kavuşmasıyla çok daha değerlenecek İstanbul ilinde hak etmiş olduğu yeri alacaktır. Otomotiv yedek parça sektörünün merkezi ve diğer sektörlerde faaliyet veren işletmeler açısından da cazibe merkezi olacak günümüzün modern işletmecilik satış ve dağıtım hizmetlerinin verildiği en önemli ticaret merkezlerinden birisi olacaktır. Tüm YEDPA’lılar bugünleri beklemişlerdir. İnşallah yeni olumsuzluklarla karşılaşmaz YEDPA sıkışmış olduğu hukuki davalar ve imar iskan sorunlarıyla tekrardan karşılaşmaz. Bunu tüm kurumlardan bekliyoruz

AĞUSTOS 2012

31


YEDPA TİCARET MERKEZİ

“Sizi aramam için bir sebep olmalı”

K

ayalar Oto San. Ve Tic.Ltd. Şti. 1 Ocak 1979 yılında kurulmuş olup 33 yıldır sektörün içinde bulunuyor. LAND ROVER yedek parça pazarında konusunda deneyimli, uzman ve araştırmacı kadrosuyla müşterilerinin memnuniyetini göz önünde bulundurarak en üst seviyede hizmet veriyor.

‘Vazgeçilmez ilkemiz müşteri memnuniyetidir’

Kayalar Oto Genel Müdürü Neşet Kaya, “LAND ROVER yedek parça pazarında konusunda deneyimli, uzman ve araştırmacı kadromuzla müşterilerimizin memnuniyetini göz önünde bulundurarak en üst seviyede hizmet verme ilkesiyle dünyanın değişik ülkelerinden ithalatını yapmış olduğu yaklaşık 7500 kalem ürünü, YEDPA Ticaret Merkezi’nde 2500 m2 kapalı alanda 18 personelimiz ile Türkiye genelindeki müşterilerimizin hizmetine birinci elden sunmanın hazzını duymaktayız” dedi. 32

AĞUSTOS 2012

Kaya sözlerini şöyle sürdürdü “İlkemiz, değerli müşterilerimizden birinin bizim için veciz sayılacak ve altını çizdiğimiz “Sizi aramam için bir sebep olmalı” sözünü ilke kabul edinerek firmamızın ilk günkü heyecanını ve dinamizmini koruyarak hizmet vermenin onurunu yaşayarak, grubunun öncüsü olma yolunda çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmekte olup aranan kişi olmanın mutluluğunu ve memnuniyetini yaşayarak en üst seviyede hizmet vermeye devam edecektir. Tüm müşterilerimizin gereksinim ve beklentilerinin tam olarak karşılanması ve koşulsuz yüzde 100 müşteri memnuniyetinin sağlanması için uluslararası vizyonda birçok ülkeden ithalat yaparak ürün yelpazemizi genişletip müşterilerimize kaliteli ürün ve uygun fiyatlar ile farklı seçenekler sunuyoruz. Kayalar Oto olarak her zaman gelişme ve geliştirmekten yanayız. 2011-2012 döneminde yapım sürecinde olan ve 20.07.2012

Neşet Kaya

tarihinde kullanıma açılan Online Bayi Otomasyon sistemimiz www.kayalaroto.com.tr’ı pazara tanıtıp avantajları konusunda muhatap firma ve yetkilileri bilgilendirmeyi, pazarlama ağımızı genişletmeyi hedefliyoruz.”

‘Türkiye’de otomobil imalatı için ciddi bir Ar-Ge oluştu’

Neşet Kaya “Yerli oto çalışmalarındaki gelişmeleri olumlu buluyoruz. Ülke olarak uzun vadede prestijimizi artırmayı istiyorsak kesinlikle bu projenin içinde olmalıyız, otomotiv bir ülkenin tanıtımı için çok önemlidir, ki katıldığımız fuarlarda bunu görmek mümkündür. Türkiye’de 50 yıl içerisinde otomobil imalatı konusunda ciddi bir Ar-Ge oluştu. Yan sanayimiz çok güçlü. Neredeyse her markaya parça üretiyoruz. Bu kadar know-how ile yapamayacağımız şey yok. Bu şansı iyi değerlendirip yerli otomobil için elimizden gelen desteği sağlamalıyız” dedi.



YEDPA TİCARET MERKEZİ

MPA Sigorta 10 yıldır müşteri memnuniyetini ön planda tutuyor

M

Murat Kamil Arseven

PA Sigorta Genel Müdürü Murat Kamil Arseven, “firmamız 2002 yılında sigortacılığa başladı Aksigorta ve Liberty sigorta acentelikleriyle YEDPA Ticaret Merkezi’nde 10 yıldır hizmet vermekteyiz” dedi. Arseven şöyle devam etti “MPA sigorta olarak, Trafik kasko, Yangın Sigortaları, Kaza Sigortaları, Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası, DASK, Nakliyat Sigortaları, Mühendislik Sigortaları, Ziraat Sigortaları, Sağlık Sigortaları, Beşi Bir Yerde Konut Sigortası ve YEDPA Ticaret Merkezi’ndeki firmalarımıza yönelik özel sigortalar yapmaktayız ve en iyi fiyat ve ödeme kolaylıklarıyla müşterilerimize en iyi hizmeti sunmaktayız.” Sigortanın iş yükünün

 Yangın Sigortaları  Kaza Sigortaları  Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası  DASK  Nakliyat Sigortaları

ve yaşamdaki riskin garanti belgesi olduğu söyleyerek, sigortanın önemini belirten Arseven; kalite, fiyat ve müşteri memnuniyeti ve güvenirliğin başlıca prensipleri olduğunu belirti.

‘Hasar anında müşterimizin yanındayız’

İstikrarlı yol almalarının müşterilerine hasar anında her durumda, her zaman yanlarında olmakla olduğunu belirti. Acenteliklerini yaptıkları şirketlerin Uluslararası boyuta olmasının kendileri açısından önemli olduğu, sektörümüzdeki fiyat rekabetin çok fazla olduğunu, sektör olarak rekabeti azaltarak hizmetin ön plana çıkarmanın sektör açısından büyük kazanımlar sağlayacağını belirti.

 Mühendislik Sigortaları  Ziraat Sigortaları  Sağlık sigortaları  Beşi Bir Yerde Konut Sigortası  Trafikasko

Mimar Sinan Mah.YEDPA Tic. Merkezi F Cad No: 37/1 Ataşehir/İSTANBUL Tel: 0216 471 15 48 - 49 Faks: 0216 471 15 50 info@mpasigorta.com www.mpasigorta.com.tr

34

AĞUSTOS 2012



YEDPA TİCARET MERKEZİ

1

ÖZ-İŞ: Öncelikli hedefimiz müşteri memnuniyeti

969 yılında kurulan ve bir aile şirketi olan firmamızın Üretim tesisleri Düzce’de bulunmaktadır. 1997 yılında İstanbul Yedpa’da Satış ofisini açan firmamız 15 yıldır yurtiçi ve yurtdışı satış, pazarlama ve dağıtım faaliyetlerini buradan yürütmektedir. ÖZ-İŞ Şirket Ortağı Mustafa Öz, 12 ülkede onlarca firmaya ihracat yapan firmamızın öncelikli hedefi, satış öncesi ve satış sonrası müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmak, dünyada gelişen teknolojileri takip ederek bu doğrultuda ürün kalitemizi geliştirmek ve rakiplerimize nazaran daha rekabetçi fiyatlar sunmaktır. Bu amaçlarımızı gerçekleştirirken de dünya standartlarını her zaman göz

36

AĞUSTOS 2012

önünde bulundururuz. Hali hazırda bu standartlarla ilgili 4 adet sertifikaya sahibi olduklarını belirten Mustafa Öz sözlerini şöyle sürdürdü. “2012 yılı firmamız açısından oldukça müspet geçmektedir. Müşteri portföyümüz diğer yıllara nazaran daha bir ivme kazanmış ve ürün çeşitliliğimiz daha da gelişmiştir bu bağlamda taleplere daha hızlı cevap verebilmek adına üretimimizi 3 boyutlu tel bükme ve CNC yatay kesimmakineleri ile güçlendirmiş bulunmaktayız.”

‘Yerli otomobil ülkemize prestij kazandırır’

Mustafa Öz “Otomobil yan sanayi konusunda yıllardır yüklü miktarda üretim yapan ve bu sektörde dünyanın

öncülerinden olan ülkemizin artık kendi aracını üretmesinin vakti gelmiş hatta geçmektedir. Yerli otomobil üretiminin ülkemize kazandıracağı en büyük gelişme öncelikle prestij olacaktır. Günümüz dünyasında otomobil üretim sektörü hakkında bizim ülkemizden daha deneyimsiz olmasına rağmen yıllardır kendi otomobilini üreten ülkeler var bizimde artık bu pastadan pay almamız lazım. Tabi bu işin manevi kısmı birde bu olayın maddi kısmı var. Öncelikle istihdam, binlerce insanımıza iş imkânı sunacak bir proje ve umuyorum ki doğru pazarlama stratejileri ile yaptığımız ürünleri birçok ülkeye satabiliriz. Bu sayede zaten çok hızlı gelişen ihracatımızın tavan yapmaması içten bile değildir” şeklinde konuştu.



YEDPA TİCARET MERKEZİ

Faruk Aykan

AYF markası ile sektördeki pazar payını artıracak

AYFORD Otomotiv 1963 yılında Trabzon’da Cemil Aykan tarafından perakende yedek parça üzerine kurulmuş bi firma. Firmanın Trabzon’da iki perakende mağazası bulunuyor ve İstanbul YEDPA’da da toptan olarak Türkiye geneli hizmet veriyor.

Y

EDPA Serüvenimiz 1997 yılı Aralık ayında toptan satış üzerine kuruldu. Ürün olarak genelde Ford Transit, Ford Connect, Escort, Dizel 2, 4, Fiesta, Fusion, Focus, C-max binek ve ticari araçlarının mekanik yan sanayi ve orijinal parçalarının toptan satışını yapmaktayız,marka olarak SKF, DAYCO, BEŞER, TİSAN, GOETZE, FEDERAL POWER, ROYAL CONTA, BERU, SKT, BOSCH, EURO BUMP, VALEO, SACHS, CİFAM, ÖZ-İŞ gibi genelde sektöre hakim firmaların ürünlerini alım satım işlemlerini yapmaktayız, diye konuşan Ayford Genel Müdürü Faruk Aykan sözlerini şöyle sürdürdü. Müşteri memnuniyeti ve kalite başlıca önceliğimiz, AYFORD olarak

38

AĞUSTOS 2012

iki yıldan bu yana araç kilit aksamına önem vererek diğer yandan AYF ön takım aksamı olarak rot, rotil, rotbaşı, z rot üretimi yapmaktayız. Batı ve Doğu Karadeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere Türkiye’nin Dörtte üçüne hitap etmekteyiz.

Yeni yasa çek ve senetlerin ödenmeme oranını artırdı

Otomotiv sektöründe 2012 yılı 2011 yılına göre düşük seviyede gitmekte olup hükümetin çıkarmış olduğu yeni yasa, hapis cezasının kalkmasına senet, çek ödenmeme oranındaki artış tüm sektörleri olduğu gibi bizleride rahatsız etmektedir. Sektöre yönelik yeni teşvikleri olumlu buluyoruz. KOSGEB’in

yapısının genişletilmesiyle otomotiv sektörüne olan katkılarını değerli buluyoruz. Özelikle reklam ve tanıtım çalışmalarında yüzde 50 gibi destek vermesi firmaların ürünlerini yurtdışı ve yurt içinde tanıtım destekleri sektör açısından, ürün kalitesi açısından olumlu görüyoruz. Yeni yeni Türk Ticaret kanundaki değişiklikler olumsuz yönleri konuşulsa da, özelikle kayıt dışı çalışma,merdiven altı imalatın denetim altına alınması ürün kalitesi rekabet açısından olumlu olacağını düşünüyoruz. 2013 yılının bütün meslektaşlarımız açısından bol kazançlı ve bereketli geçmesi dileğiyle…



OTOMOTİV

MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu’nca ‘Yerli Üretimde Elektrikli Araç’ konulu panel düzenlendi

‘Artık elektrikli otomobil zamanı’ Elektrikli araçlar, petrolde dışa bağımlı olan ülkemizde ve dış ticaret açığının önemli bir kısmını oluşturan sorunların ortadan kalkmasına ve daha temiz şehirlerin oluşmasına katkı sağlayacak.

M

ÜSİAD Genel Merkezinde düzenlenen panele, MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı Salih Atılgan, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar ve Okan Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. R. Nejat Tuncay katıldı. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, elektrikli otomobil konusunu yaklaşık 2,5 yıl önce Bursa’da dile getirdiklerini hatırlatarak, “Yerli otomobil konusunda zorluklar olsa da markalaşmanın büyük bir önemi var. Herhangi bir sebepten bile olsa yerli otomobilin konuşulması güzel bir durum’’ dedi. MÜSİAD Genel Merkezinde, MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu’nca düzenlenen “Yerli Üretimde Elektrikli

40

AĞUSTOS 2012

Araç” konulu panelde konuşan Olpak, Türkiye’de konvansiyonel araçlarda markalaşmanın kolay olmadığını, ancak elektrikli otomobil konusunda yerli markanın halen şansı olduğuna inanan bir sivil toplum kuruluşu olduklarını söyledi. MÜSİAD olarak, Türkiye’nin kalkınmasında doğru bildiklerini her zaman kendi üslupları ile ifade eden ve bunu sürdüren bir kurum olduklarını anlatan Olpak, “Elektrikli otomobil konusunu yaklaşık 2,5 yıl önce Bursa’da dile getirdik. Yerli otomobil konusunda zorluklar olsa da markalaşmanın büyük bir önemi var. Herhangi bir sebepten bile olsa yerli otomobilin konuşulması güzel bir durum’’ dedi. MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanı Samih Salih Atılgan da 1800’lü yıllarda başlayan otomobil serüveninin

çağa damgasını vurmakla kalmadığını, geleceğin sektörü olarak büyük ufuklar açtığını söyledi.

“Otomotiv sektörü, yüksek katma değer sağlıyor’’

Atılgan, otomotiv sektörünün diğer sektörler açısından da yüksek katma değer sağladığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Otomotiv sektörü, teknolojinin öncüsü, sürükleyicisi, ana sektörlerin en büyük tüketicisi ve stratejik bir sektör olan savunma sanayisinin da alt yapısını oluşturmaktadır. Otomotivde bir değişim süreci yaşanıyor. Teknolojik yenilik getiren, çözümler sunan, yenilikçi tasarımlar geliştiren ülkeler bu çağda baş rolü alacaklardır. Bugün büyük bir değişim sürecinde olan otomotiv sektöründe bu değişimi bize hissettiren, yaşamın her noktasında, yollarda sık sık karşılaşacağımız alt yapı sistemleriyle kent imar planlarında kayda düşen elektrikli araçları özellikle tam elektrikli araçları konuşuyoruz’’ Atılgan, artık dünyanın otomobile uyum sağlama döneminin sona erdiğini ifade ederek, “Şimdi otomobiller dünyaya uyum sağlamak durumundadır. Bundan böyle çevreye duyarlı olmayan hiçbir ürün müşterinin ilgisini çekmeyecek ve engellemelerle karşılaşacaktır. Otomotivlerde çevre dostu olmayı, yakıt verimliliğini ve alternatif yakıt kullanımını gerekli kılmaktadır. Sektörün bu konudaki çalışmaları da ivme kazanmıştır. Fosil


OTOMOTİV kökenli yakıtların azalması, fiyatının artması ve çevresel beklentiler ile otomobil kavramında ve sanayisinde yeni tanımlar ortaya çıkmıştır’’ diye konuştu.

‘Yeni nesil araçlar geliştiriliyor’

Atılgan, artık elektrikli otomobillerin ve yeni bir teknoloji çağının zamanı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni imkanlar da kullanılarak yeni nesil araçlar geliştirilmektedir. Burada öncelikli olarak araçlarda kullanılacak enerji, çevresel faktörler ve bu iki unsuru da etkileyecek maliyet unsuru. Araçlar daha akıllı teknolojilerden, çarpışmayı önleyici sistemlerden, güçlü ve hafif materyallerden oluşacaktır. Elektrikli araç kavramı geçtiğimiz on yılda otomobil sektörünün Ar-Ge bölümlerinden prototip atölyelerine doğru yolculuğunu bitirmiştir. Seri üretim hatlarına doğru olan yolculuğu ise kısmen tamamlanmıştır. Özellikle hibrid (karma) elektrikli araçlar, önümüzdeki on yıl içerisinde tüm araç

sınıflarında ağırlıklı tercih edilecektir. Elektrik araç teknolojisini ilk yapım maliyeti olan menzil kısıtlığı nedeniyle tam elektrikli teknoloji küçük ve hafif binek araçlarda öne çıkacaktır. MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu’nun, sektörle ilgili resmi ve özel kurumlar, sektörel derneklerle toplantılar yaparak, sektördeki sorunların temelden çözümlenmesine katkı sağlamaya çalıştığını söyledi. Atılgan, 2009 yılından itibaren Türk marka yerli bir otomobilin üretilmesi konusunu gündemde tutmaya, kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, “Elektrikli araçların, özellikle petrolde dışa bağımlı olan ve dış ticaret açığının önemli bir kısmını oluşturan sorunların ortadan kalkmasına ve daha temiz şehirlerin oluşmasına katkı sağlayacağına inancımız tamdır. Ancak bu konuda yüksek menfaatleri olan global petrol şirketleri ve konvansiyonel araç teknolojilerine yatırım yapmış firmaların kısa süreli ticari çıkarlarına yönelik olarak, süreci engelleme, uzatma ve zamana yayma eğilimleri ortaya çıkmaktadır’’ şeklinde konuştu.

Salih Atılgan

Elektrikli ve hibrid araçlara yönelik alt yapının oluşturulması, üretilen ve üretilebilecek araçlarda elektrikli araçların teşvik edilmesi ve mevcut araçların dönüşümüne imkan sağlayacak desteklerin sağlanmasının yararlı olacağına inandıklarını dile getiren Atılgan, düzenledikleri panelle elektrikli araç konusunu gündeme taşımaya ve otomotiv sektöründeki yeni gelişmeleri ortaya koymaya çalıştıklarını kaydetti.

Otokar’dan İstanbul’a 250 adet KENT

K

oç Topluluğu şirketlerinden Otokar’ın engelli taşımacılığına uygun modern şehiriçi toplu taşıma otobüsü KENT, İstanbul Otobüs A.Ş. ve İstanbul Halk Ulaşım A.Ş.nin ardından İETT tarafından da tercih edildi. İETT’nin 14 Haziran 2012 tarihinde açtığı ve Türkiye’nin önde gelen otobüs üreticilerinin katıldığı “250 adet dizel yakıtlı solo tip otobüs, yedek parça ve araçların 5 yıllık bakım ve idamesini kapsayan ihale”nin Otokar lehine sonuçlandığı, İETT tarafından Otokar’a tebliğ edildi. Araçların teslimatı 2012 yıl sonunda başlayıp, 2013 yılının ilk yarısında tamamlanacak. İETT’nin otobüs filosuna dahil olacak 250 adet KENT, çevreci motoru, modern şehirlere yakışan tasarımı, yüksek taşıma kapasitesi ve işletmecisine sunduğu düşük operasyon maliyetleri ile dikkat çekerken sadece Türkiye’de değil, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerde de toplu taşımacılıkta kullanılıyor. Avrupa’nın en önemli otobüs yarışmalarından

KENT Otobüsleri Hakkında

12 metrelik KENT, basamaksız alçak giriş tabanı, engelli yolcuların erişimine sağladığı kolaylık ve geniş iç hacmi ile yolculara modern ve eşsiz bir konfor sunuyor. Düşük işletme giderleri ve dayanıklılığı ile ideal bir belediye otobüsü olan KENT, şehiriçi toplu taşımacılıkta büyük beğeni topluyor. Düşük emisyonlu çevreci EEV motoru ile şehiriçi egzoz emisyonunu asgari seviyede tutan güçlü kliması ile her mevsim ferah bir yolculuk vaad eden Kent, önde bağımsız aks uygulaması ile benzersiz bir süspansiyon, üstün yol tutuşu ve yüksek konfor sağlarken; ABS, ASR, disk frenler ve kapılarda sıkışmayı önleyici sistem ile maksimum güvenlik sunuyor.

biri olan “European Bus&Coach Week”te Jüri Özel Ödülüne, Türkiye’de “Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri”nde İyi Tasarım Ödülü’ne

layık görülen KENT otobüsü İzmir, Ankara, Bursa, Sakarya, Malatya, Karaman, Samsun gibi Türkiye’nin önde gelen şehirlerinde de kullanılıyor. AĞUSTOS 2012

41


OTOMOTİV

Mitsubishi Motors’dan çok özel yaz fırsatları Temsa Global çatısı altında yer alan Japonya’nın güçlü otomotiv markası Mitsubishi Motors, tüketiciye sunduğu yaz aylarına özel indirimler ile heyecan yaratıyor.

Y

az aylarında devam edecek olan kampanya kapsamında Mitsubishi Colt, ASX, Outlander ve L200 modellerinde çok cazip indirim fırsatları bulunuyor. Mitsubishi L200’lere 49.900 TL’den, ASX’lere 57.600 TL ve Colt’lara 34.600 TL’den başlayan fiyatlar ile sahip olmak çok kolay. Mitsubishi yaz kampanyası ile 4 farklı modelinde cazip fırsatlar sunuyor. Mitsubishi Colt’da 1.200 TL, L200’de 2.500 TL, ASX’de 5.300 TL ve Outlander modelinde 10.300 TL’ye varan indirimler bulunuyor. Şimdi bir Mitsubishi araca sahip olmak çok kolay.

Hem güçlü hem çevreci

Mitsubishi Motors’un SUV segmentindeki modeli Outlander 2.0 CVT şanzımana ve Euro 5 benzinli motora sahip. 1998 CC’lik hacmi ile 147 beygirlik güç ve 199 42

AĞUSTOS 2012

Nm maksimum tork üreten motoru Outlander’ın gücünün en önemli göstergesi. Outlander, ortalama (şehir içi/şehir dışı karışık) 7,7 lt/km’lik yakıt tüketimi ile segmentinin en cimri araçlarından biri. Aktif ve pasif birçok güvenlik özelliğine sahip Outlander’ın Intense donanım paketinde sürücü, yolcu, yan ve perde hava yastıkları standart. Outlander’da bulunan virajlarda savrulmayı engelleyen ASC, tekerlekler arası fren denge dağılımını kontrol eden EBD, fren destek sistemi (BA), acil durum stop sinyal sistemi ESS, hız sabitleyici Cruise Control, Immobilizer ve ISOFIX bağlantıları ile darbelere karşı güçlendirilmiş patentli RISE gövde sistemi güven ve konforu bir arada sunuyor. Geniş iç hacim, tek tuş ile açılıp katlanabilen ikinci sıra koltuklar ve geniş bagaj hacmi de

Outlander’ın hayatı kolaylaştıran özellikleri olarak ön plana çıkıyor.

Üstün yakıt ekonomisi

Mitsubishi Motors’un crossover segmentindeki aracı ASX 4x2 1.6 MIVEC benzinli ve 4x4 1.8 dizel motor olmak üzere 2 motor seçeneği ile satışa sunuluyor. ASX’in tüm modellerinde “Auto Stop&Go” teknolojisi bulunuyor. Bu sistem sayesinde ASX doğayı korurken üstün yakıt ekonomisi sunuyor. Yoğun trafikte beklerken veya kırmızı ışıkta durduğunda bu sistem motoru otomatik olarak durduruyor ve yakıt sarfiyatını minimuma indiriyor. Benzinli motorda 5 ileri ve dizel motorda 6 ileri manuel şanzımanla birlikte bu kombinasyon çevreye duyarlı ve daha verimli bir otomobil vaat ediyor. 1.6 benzinli şehir içi – şehir dışı karma yakıt tüketimi 5.9 Litre olan ASX’in 1.8 dizel modelinde şehir içi – şehir dışı karma yakıt tüketimi 5.1 Litre. Sahip olduğu donanımları ile segmentine yeni bir soluk katacak olan ASX; 7 hava yastığı, yokuş kalkış destek sistemi (Hill Start Assist System), ASTC (Aktif stabilite çekiş kontrol sistemi),


OTOMOİV acil durum stop sinyal sistemi (ESS) ve hız sabitleyici (cruise control) ile güvenirliğini kanıtlıyor. Mitsubishi ASX’de Invite ve Intense olarak adlandırılan iki farklı donanım seçeneği bulunuyor.

900 km’yi aşan menzil

Küçük sınıfta yer alan Mitsubishi Colt yakıt ekonomisi ve pratik kullanım özellikleriyle fark yaratıyor. Hem 3 kapılı hem de 5 kapılı hatchback gövde seçeneklerine sahip Mitsubishi Colt, 1.3 litre hacimli 95 HP’lik benzinli motorla ve standart olarak sunulan 5 ileri manuel şanzımanla donatıldı. Mitsubishi Colt, isteğe bağlı olarak 6 ileri vitesli Allshift otomatik şanzımanla da tercih edilebiliyor. Mitsubishi Colt, dizel motorlu rakiplerini kıskandıran 100 km’de 5 litrelik ortalama yakıt tüketim değeriyle, 900 km’yi aşan bir menzile erişebiliyor. Sport ve Elegance adı verilen iki ayrı donanım seçeneğinin yer aldığı Mitsubishi Colt’un Elegance donanımında EBD destekli ABS, fren destek sistemi (BA), ön hava yastıkları, yarı otomatik klima, direksiyondan kumandalı MP3 çalarlı müzik sistemi, iPod bağlantısı, Cruise kontrol, yağmur ve far sensörü, arka park sensörü, karartılmış arka camlar, katlanabilir arka koltuklar, ön ve arka sis lambaları ile gövde rengi kapı kolları ve elektrikli/ısıtmalı dış aynalar standart olarak sunuluyor.

Konfordan ödün vermeyen pick-up

Geniş arka koltuk diz mesafesi ve üstün dönüş yarıçapı performansının yanı sıra Mitsubishi L200, çekici görünümü ve konforu ile de şehir içi kullanımda bir devrim yaratıyor. Tüm bu özellikleriyle sınıfında tartışmasız lider olan L200, ikinci eldeki yüksek değeri ile de kullanıcısına kazandırmaya devam ediyor. Güçlü krom ön ızgara, halojen tipi farları, gümüş alt koruma plakası ve şık çehresi ile Mitsubishi L200 oldukça dikkat çekici. Geniş tip orta konsolu, yeni dizayn yan basamakları, deri koltukları ve 245/65 R17 lastikler ile L200 tüm bakışları üzerine çekiyor.

OSD üyesi tüm firmalar İSO 500 listesinde... İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunu belirlediği 2011 yılı raporu açıklandı. Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) tüm üyeleri listede yer alırken aynı zamanda listedeki yerini de yükseltti.

İ

stanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “2011 Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması” sonuçlarına göre; 2011 yılında tüm Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyesi firmalar listede yer aldı. OSD üyesi Hattat Tarım Makinaları bu yıl listeye ilk kez 363’üncü sıradan giriş yaparken Ford Otosan, Oyak-Renault, Tofaş, Mercedes-Benz, Toyota, Hyundai Assan, Türk Traktör, BMC, Karsan Otomotiv, Otokar, MAN Türkiye, Temsa Global, Honda ve AnadoluIsuzu bir önceki seneye göre listedeki yerini yükseltti. Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen İSO 500 listesindeki otomotiv sanayicilerinin başarısına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu yıl İSO 500 listesinde derneğimize üye olan 15 firmanın hepsinin yer alması gurur verici. Tüm üyelerimizin listenin genel sıralamasında yer almasının yanı sıra listedeki yerlerini de yükseltmesi sektörümüzün gelişiminin somut bir göstergesidir. Derneğimiz üyesi firmalar listede, üretimden satışlar, satış hasılatı, üretici fiyatları ile yaratılan brüt katma değer, öz kaynak, net aktifler, vergi öncesi dönem kar/zarar, ihracat ve çalışan sayısı açısından büyüklük sıralamalarının en üstünde yer alıyor. Yani otomotiv sektörü Türkiye’nin

Kudret Önen

lokomotif sektörlerinden biri olmaya devam etmektedir” dedi. Otomotiv Sanayii Derneği’nin tüm üyelerinin her yıl listede yükselen bir başarı grafiği ile yer almasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Önen “OSD üyeleri, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun bu yılda dahil olmak üzere açıklanan tüm listelerinde, bütün parametrelerde sürekli artış göstermiş ve paylarını arttırmışlardır. 2011 yılı ISO 500 listesi verilerine göre ilk 50 firma arasında; üretimden satışlar ve satış hasılatı sıralamalarında 7, en fazla ihracat gerçekleştiren ve istihdam barındıran kuruluşlar arasında 6, brüt katma değer, özkaynak, aktif toplam, dönem karı/zararı değerlendirmelerinde ise 4 OSD üyesi yer almaktadır” dedi. 2012 yılına yönelik beklentilerini de dile getiren Kudret Önen, ekonomik ve siyasi istikrarın devam etmesine paralel OSD üyelerinin İSO 500 listesindeki yükselişlerini önümüzdeki yıllarda da devam ettireceğine dair inancını vurguladı. AĞUSTOS 2012

43


TEKNOLOJİ

SAP’tan rekor yazılım geliri

SAP, 30 Haziran 2012 tarihinde sona eren ikinci çeyreğe ait finansal sonuçlarını duyurdu. Yazılım gelirlerini tüm bölgelerde çift haneli olarak büyüten SAP, 1 milyon Euro hedefini aşarak yılın ikinci finansal döneminde yine tarihi sonuçlara imza attığını açıkladı.

S

AP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin, 2012 yılı ikinci çeyreğinde tüm bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de çift haneli bir büyüme gerçekleştiğini vurgulayarak, yılı aynı performansla sürdürmeyi beklediklerini söyledi. Keskin açıklamasına şöyle devam etti: “İş ortaklarımızla birlikte özellikle inşaat, perakende ve medya gibi önemli sektörlerde elde ettiğimiz başarılar, hem global anlamda hem de Türkiye’de aldığımız güçlü sonuçlarda önemli rol oynadı. SAP’nin müşteri odaklı yenilikçi stratejisi, sektörde ayırt edici bir faktör olmaya devam ediyor. İkinci çeyrek sonuçları, maliyetleri azaltan, verimliliği artıran ve büyümeyi destekleyen SAP çözümlerinin şirketlerin en yüksek performansla faaliyet göstermesi için doğru seçenek olduğunu kanıtlıyor.”

İkinci çeyrekte öne çıkanlar

Zeynep Keskin

SAP, yılın ikinci çeyreğinde 1 milyar Euro’yu aşan tarihi bir yazılım gelirine imza attı. Tüm

bölgelerde çift haneli yazılım geliri elde edildi. SAP’nin inovasyon gerçekleştirdiği alanlarda gördüğü talepte de artış yaşandı: SuccessFactors ile birlikte Bulut alanında %112’lik büyüme gerçekleşti. SuccessFactors birleşiminden ortaya çıkan güç, SAP’nin lider bulut sağlayıcısı olma stratejisini hızlandırıyor. Yılın ikinci çeyreğinde kaydettiği 85 milyon Euro değerindeki HANA geliriyle SAP, 2012 yılı içinde SAP HANA’dan en az 320 milyon Euro gelir elde etme hedefini koruduğunu gösterdi. SAP’nin, ikinci çeyrekte mobilite alanında 54 milyon Euro gelir elde etmesi, yine bu alanda da yıl genelinde 220 milyon Euro’ya ulaşma beklentisini karşılayacağını gösteriyor. Finansal hizmetler ve perakende gibi stratejik sektörlerde (her iki alanda da yazılım gelirlerinde %60’ın üzerinde büyüme gerçekleşti) önemli gelişim kaydeden SAP, üretim sektörlerindeki yazılım gelirlerinde yakaladığı %20’nin üzerindeki artışla bu büyümesini daha da sağlamlaştırdı.

SAP Hakkında

K

urumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri olan SAP, dünya çapında 55.000’den fazla çalışanı, önde gelen ürün ve servisleri ile müşterilerinin iş alanlarındaki inovasyonu artırmasına yardımcı oluyor. SAP çözümleri, üretim, gıda, tekstil, otomotiv, sağlık, perakende, finans ve kamu sektörünün de aralarında yer aldığı 25’den fazla sektörde faaliyet gösteren farklı ölçeklerdeki 190.000’den fazla SAP müşterisinin (Sybase

44

AĞUSTOS 2012

satınalması dahil) iş süreçlerine destek veriyor. Almanya merkezli faaliyet gösteren SAP, New York ve Frankfurt’un da aralarında yer aldığı birçok borsada “SAP” sembolü ile işlem görüyor. SAP’nin iş yazılımları alanındaki liderliğini Türkiye’de de devam ettiren SAP Türkiye, şirketin 65. ülke ofisi olarak 2001 yılında kuruldu. SAP’nin dünya genelindeki yaygın kullanımına paralel olarak Türkiye’de yıllık ciroya

göre en büyük 10 şirketin 8’i iş süreçlerini, SAP çözümleri ile kontrol ediyor. Türkiye’de neredeyse her evde SAP sistemi üzerinde üretilen on ürün bulunuyor. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’deki gelirlerini ve çalışan sayısını istikrarlı olarak artıran SAP Türkiye, ekosistemindeki onlarca iş ortağıyla birlikte 1.500’ün üzerinde nitelikli iş gücüne de istihdam imkanı sağlamış bulunuyor.



MAKİNA

CHERY frokliftte TETAŞ’ı tercih etti

TETAŞ İç ve Dış Tic. A.Ş. 2012 yılı Ocak ayı itibariyle Çin’in en büyük markalarından CHERY Forklift’in distribütörü olarak Türkiye’de iş ve istif makinaları sektörüne de hızlı bir giriş yaptı. TETAŞ İç ve Dış Tic. A. Ş. İş Makinaları Satış ve Pazarlama Müdürü Hakan Murteza ile CHERY Forklift hakkında konuştuk.

T

ETAŞ Şirketler Grubu’nun en eski ve köklü şirketlerinden TETAŞ İç ve Dış Ticaret A.Ş.’nin 1982 yılında tekstil makineleri sektörüne hizmet vermek amacıyla İstanbul’da kurulduğunu hatırlatan Hakan Murteza, TETAS İç ve Dış Tic. A.Ş.’nin deneyimli kadrosu ve teknolojik alt yapısı ile geçmişten günümüze birçok ürün grubunu tek bir şemsiye altında topladığına dikkat çekti. TETAŞ’ın, müşteri odaklılığı felsefesiyle, 30 yıl boyunca tedarikçi ve müşterileri ile güvene dayanan iş birlikteliği ile başarıyı yakalayan sektöründe ilk ve tek kurumsal bir firma “Müşteri memnuniyetini ilke edinmiş firmamız, 2012 yılı Ocak ayı itibariyle Çin’in en büyük şirketlerinden CHERY Group bünyesinde bulunan CHERY Forklift ile anlaşma imzalayarak Türkiye distribütörü oldu”

CHERY, Türkiye’de en fazla tanınan Çin markası

Murteza, “Bilindiğiniz gibi CHERY, otomobil üreticisi olarak biliniyor ve 2008 yılından beri ülkemizde satışı yapılıyor. ‘Çin’de üretilen otomobil’ deyince insanların aklına CHERY geliyor. Bu durum CHERY’nin Türkiye’deki marka bilinirliğinin oldukça iyi olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra CHERY, Çin’de %100 devletin iştiraki olan bir firmadır. Firma, otomobil sektöründeki bilgi birikimlerini iş ve istif makineleri sektörüne de yansıtmak amacıyla 2008

46

AĞUSTOS 2012

Hakan Murteza

yılında üretime başlamış. CHERY’nin forklift ve iş makinesi departmanının 2015 yılı hedefi 40.000 makine üreterek, 8.000 makineyi dünyanın çeşitli ülkelerinde gönderip CHERY 7.000 makine ile sınırlı üretim kapasitesinin geçtiğimiz Nisan ayı içinde firmanın yeni fabrikasına taşınmasıyla katlanarak artacağına işaret eden Murteza “Yeni fabrikaları yaklaşık 180.000 m2 üzerine kurulmuş durumda. Bu fabrikayla birlikte firma, yıllık üretim kapasitesini 40.000 adete çıkaracak” dedi CHERY bizi seçmesinin nedeni iş ve istif makinesini satmak farklı siz müşteriye gitmek zorundasınız. TETAStanınması hazırda 12 bin müşterimiz var, zaten ilk etapta hazırda kendi müşterimize forklift vermeye başladık tabi müşterilerimiz açısından markanın arkasında TETAŞ isminin olmasına önem veriyor ilk partimizi gelmeden satmıştık. İSDER’in tanımış olduğu 30 ürün var CHERY bunlardan ön plan ayrıca TETAŞ olarakta 30 yıldır müşterilerimize ürün veriyoruz.

Zaten kendi sloganımız güvenli hizmet Türkiye’ye Türkiye yüksek kalite ürünler getirmek istiyoruz ve CHERY markasını yüksek bi yerde konumlandırmak istiyoruz dedi.

‘Satış sonrasında doğru ve kaliteli hizmet veriyoruz’

Satış sonrası sonrasında sattığımız ürünün arakasındayız, yedek parçayı biz sağlıyoruz, satış sonrası hizmetler deparmanımız ve ayrıca anlaşmalı yetkili servislerimiz var. İstanbul Anadolu ve Avrupa yakasında iki yetkili servisimiz Bursa’da, Ankara’da, Van’da yetkili servis ayrıca bayilik için yeni görüştüğümüz müşterimizle anlaşmak üzereyiz, ağımızı yavaş yavaş büyüterek emin adımlarla ilerliyeceğiz müşterinin bakış açısını baz alacak doğru ve kaliteli hizmet vererek müşteri açısından bakarak CHERY markasını iyi bir yerde konumlandırmak istiyoruz . Ayrıca yeni bir mümesiliğimiz olacak. Yine Çin markası Sanword distribütörlüğü aldık onun da tanıtımına yakında başlanacak.


MAKİNA

Ekin Endüstriyel, Türkiye’de üretilmeyeni üreterek büyüyecek Ekin Endüstriyel Satış ve Operasyon Müdürü Süleyman Elma ile sektörün durumunu ve Ekin Endüstriyel’in yaptığı hamleleri konuştuk. “Ekin endüstriyel 2005 yılında kurulmuş olan anlayaşı Plakalı Isı eşanjörlerini yüzde yüz yerli üreten, daha sonra farklı olarak boylerler, akümilasyon tankları, ısı istasyonları, lehimli eşanşörler, gibi farklı ürünleri ürün yelpazesine ekleyerek erek devam eti. Şimdi Türkiye iç pazarında adet olarak baz alırsak, pazar payı en yüksek firmayız. İmalat ve montaj bölümlerimizde 15’i makine mühendisi olmak üzere 40 kişi istihdam etmekteyiz. DES Sanayi Sitesi’de 800 metre kare kapalı alanda imalat yapmaktayız. Ekin Endüstriyel’in felsefesi, Türkiye’de üretmek, Türk ekonomisine bir şeyler katabilmektir.” diyen Süleyman Elma şöyle devam etti. “Tabi bütün imalatçı firmalarda olduğu gibi bize de zamanla iç pazar yeterli gelmemeye başladı. Bir şekilde dışa açılım yapmak gerekiyor. Firma olarak 55 ülkeye ihracat yapıyoruz. 8 yurt dışı bayiliğimiz var. Asıl hedefimiz markamızın yurt dışında oluşması. IMT markasının Türkiye ile anılması bunun için gayret ediyoruz.”

‘Önemli olan yeni ve çok model üretmek’

Süleyman Elma “DES sanayi sitesi 800 metrekare kapalı alanda imalat yapıyoruz, hedefimiz bunu 2000 metrekareye çıkarmak. Bunun haricinde plakalı eşanşörlerde şöyle bi durum var. Asıl önemli yatırım plaka basmak, yeni ve çok model üretmek. Bu da şuan yürüttüğümüz mevcut TUBİTAK projemizde var.

Süleyman Elma

TUBİTAK projeleri kapsamında yeni ürünler üretiyoruz, 2012 yılı sonunda bitecek ve piyasaya sürecek yeni bir plaka, yeni bir dizaynımız olacak, yeni plaka yeni model yapımlarımız hızla devam etmekte. Asıl amacımız yüksek ısıl kapasitelere ulaşarak yurtdışına bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmak. Şu anda beli kapasiteye kadar belli bağlantıya kadar üretim yapabiliyoruz” dedi.

‘Ciromuzun yüzde 15’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz’

Ar-Ge çok önem verdikleri konulardan biri olduğunu vurgulayan Elma “TUBİTAK projemizde belirtiğim gibi iki mühendis arkadaşımız projeyi yürütüyor. Ciromuzun yüzde 15’ini Ar-Ge’ye ayırdığımızı söyleyebilirim. Şimdi imalat parkurunu oluşturmuş firmalar Ar-Ge’ye belki bu kadar yatırmıyor olabilir. Başta belirttiğim gibi ana felsefemiz yüzde yüz yerli üretim olduğu için, olabildiğince yatırıma önem veriyoruz. İmalat parkuru bizim için çok önemli. Öne çıkarmak

isteğimiz yerli üretime destek. Bizim için önemli olan Türkiye’de olmayan ürünü burada üretmek. Yurtdışına olan bağımlığı azaltmak. Devletin Ar-Ge’ye yaptığı desteği, imalat sektörüne verdiği tüm destekleri her sektör için olumlu buluyoruz” şeklinde konuştu.

‘Avrupadaki krize rağmen iyi durumdayız’

Süleyman Elma “Türkiye iç pazarını yurtdışı ile karşılaştığımız zaman, Avrupa’da olan krize rağmen iyi durumda. Yurt dışında var olan bayilerimize gelen talebi Türkiye iç pazarında bize gelen talebi iç pazarla kıyasladığımız zaman Türkiye iç pazarının iyi durumda olduğunu görüyoruz. Tabi yeni kanunla gelen çek yasası, ödemlerdeki sıkıntılar, bütün firmaları olduğu gibi bizi olumsuz etkiliyor. Türkiye’deki istikrarın, yeni pazarların keşfedilmesine, ulaşımda yeni kolaylıkların sağlanmasına, insanların yeni diyaloglar kurmasına olumlu etkisi olduğunu düşünüyoruz.” dedi. AĞUSTOS 2012

47


MAKİNA

S

SMS Tork, yerli üretimde mükemmeli hedefliyor

MS Tork Genel müdürü Ender Kaya, SMS Sanayi malzemeleri üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren 1985 yılında kurulmuş bir firma olduklarını, çalışma konusu, endüstriyel kontrol vanaları ve ölçü kontrol cihazları olduğunu belirtirken endüstriyel kontrol vanalarında aynı zamanda imalat yapan bir firma olduklarını vurguladı. 70 kişilik bir kadro ile üretmiş oldukları ürünlerin yüzde yüz yerli üretim olduğunu ifade etti. Üretmiş oldukları ürünleri iç pazar dahil olmak üzere yurtdışında da 47 ülkeye ihrac etiklerini söyleyen Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Ürünlerimiz akışkanın olduğu her yerde kullanılıyor’

“SMS-TORK olarak üretiğimiz ürünler genel olarak hava, su, gaz, buhar, doğalgaz, asit gibi akışkanların kontrolü için kullanılır. Ürün guruplarımız ise solenoid vana, pnömatik aktüatör, pnömatik aktüatörlü kelebek vana, elektrili aktüatör, elektrik aktüatörlü küresel 48

AĞUSTOS 2012

vana, pnömatik pistonlu vana, elektrtik aktüatörlü kelebek vana, patlaç vana, doğalgaz manuel reset solenoid vana, regülatör imalatıdır. Endüstriyel kontrol vanalarımız sıcaklık, nem, basınç seviyesi gibi değişkenleri ölçen, ölçü kontrol cihazlarımızla değerleri ölçüp vanalara kontrol ederler. Ürünlerimiz fabrikalar, makine imalatçıları, gıda sanayi, kimya sanayi, arıtma sanayi gibi akışkanın olduğu her yerde kulanılmaktadır” dedi. Kaya, firmalarının ürettiği ürün sertifikalarının ürünlerinde TUV ISO9001:2008, TUV CE, LOYD, Ex-Proof TSEK, ATEX, TSE, TSEK, EN264 RoSH, GOST, UKSERPO, Kalite Servis TSE, İmalat Yeterlilik ve TSE belgelerin bulunduğunu, satış gurubu olarak Türkiye bayilik sistemi ile ürünlerini satıklarını Türkiye geneli başta olmak üzere sanayi şehirleri Ankara, Bursa, Denizli, Malatya, Konya, Gaziantep, Kocaeli, İzmir ilerimizde 23 bayileri olduğunu söyledi. Ender Kaya yüzde yüz yerli

üretimin kendileri ve ülke ekonomisi açısından önemli olduğunu, Ürünlerinin tamamınin yüzde yüz yerli üretim ve kendi imalatları, dizaynının kendi ekipleri tarafından yapmakta olduğunu sözlerine ekledi.

‘Büyüme hedefimiz yüzde 25’

Kaya, yılık cirolarının yüzde üçünün Ar-Ge bölümüne ayrıldığını Ar-Ge departmanlarında dört çalışanlarının olduğunu, söyledi. Ender Kaya, ayrıca “TUBİTAK, ile çalışmalarımıza önem veriyoruz. TUBİTAK’ın desteklerini alıyoruz. Şu anda firmamız Dilovası İMES Gebze OSB sanayi sitesinde 850 metrekadre kapalı alanda üretime devam etmekte olup, 2012 yılı için yüzde 25 büyüme hedefimiz var” dedi. Ender Kaya, “Yurtdışındaki firmalar öncelikle ülkemizi marka olarak anıyorlar, daha sonra ürünlerimizi satın alıyorlar, burada belirtmek istediğim bütün kurumların, yurtdışı imajımıza dikkat etmeleri gerektiğidir” diyerek sözlerini bitirdi.


KANUN-MEVZUAT

P

Yeni Türk Ticaret Kanunu

rof. Dr. Ünal Tekinalp önderliğindeki hukukçuların 12 yıl önce çalışmalarına başladıkları ve ticaret hayatının yeni anayasası olarak kabul edilen Yeni Türk Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giriyor. Türk iş dünyasının dünya ile entegre olacağı yeni hukuk düzeni yada kurumsal yönetim ve kurumsallaşma felsefesi olacak 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu 6 ana kitapta düzenlenmiş olup, sadece içerik olarak değil sistematik olarak ve 1100 maddesinin yeniden yazıldığı 1535 maddeden oluşmaktadır.

• •

Başlıca hususlar

Yeni TTK ile getirilen düzenlemeler ile özellikle sermaye şirketlerine getirilen başlıca yükümlülükler ile bu yükümlülüklerden kaynaklanabilecek ve uygulaması problemli olabilecek başlıca hususlar : 01.07.2012 tarihinden itibaren tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt (fatura, irsaliye) ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları gösterilmesi gerekmektedir. (Md 39) 01.07.2012 tarihinden itibaren İşlem Denetçisine ilişkin hükümlere uyulması gerekmektedir. (Md 554) 01.07.2012 tarihinden itibaren ortakların miktara bakılmaksızın sermaye şirketlerine borçlanma yasağı uygulamasına ilişkin hükümlere uyulması gerekmektedir. (Md 358) Vergi kanunlarına göre şirketin emsal faiz oranı üzerinden faiz hesaplayarak ve söz konusu tutar üzerinden Katma Değer Vergisi tahakkuk ettirerek ortaklarına borç vermesi mümkün. Ancak Yeni Ticaret Kanunu pay sahiplerinin ve ortakların şirkete borçlanmasını kesin olarak yasaklıyor. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile borçlu durumda olanların ise söz konusu borçları 3 yıl içinde nakit olarak ödemesini vazediyor. Söz konusu hükümlere riayet etmeyenleri bekleyen ceza ise gerçekten göz korkutucu. 300 günden az olmamak üzere adli para cezası. Adli para cezasının bir günlük tutarı hakim tarafından kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak 20 ile 100 TL arasında belirlenebiliyor. Kanunda 300 günden az olmamak üzere denmiş durumda. Üst sınır yok. Ancak Türk Ceza Kanunu’nun 52.

• •

yönelik belirsizliklerin tacirler üzerinde yapmış olduğu olumsuz etkinin, yayımlanacak olan 3 adet tüzük, 9 adet yönetmelik ve 11 adet tebliğin kanun yürürlülük tarihinden önce çıkartılması ile azaltılması hedeflenmelidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 358. Maddesi hükümlerine göre ortağı olduğu sermaye şirketine 1 TL borçlanan kişi ile 100.000 TL borçlanan kişi de aynı konumda tutularak her ikisine de en az 300 gün adli para cezası öngörülmüştür. İnternet sitesi açma mecburiyeti sermaye şirketleri için her kesimde olumlu karşılanmasına rağmen internet sitesinde bulunacak bilgilerin, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin rekabet güçlerini olumsuz etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi uygun olacaktır. Uygulaması bir çok zorluğa yol açabilecek olan internet sitesi ile ilgili kayıtların izleneceği defterinin tutulması konusunda ki mecburiyetinin kaldırılması daha uygun ve uygulanabilir olacaktır.

Metin Yılmaz

maddesinde kanunda aksine hüküm yoksa adli para cezasının üst sınırı 730 gün. Bu durumda örneğin yıl içinde şirketinden 5 bin TL borç alan bir ortağı en iyi ihtimalle 6 bin, en kötü ihtimalle ise 73 bin TL adli para cezası bekliyor. Üstelik adli para cezası ödenmezse hapis cezası söz konusu. 14.08.2012 tarihine kadar Sermaye Şirketlerinin Ana sözleşmelerinin 6102 sayılı yasa hükümlerine uyumlu hale getirilmesi için son gün. 01.01.2013 Tarihinden itibaren Küçük ve Orta ölçekli sermaye şirketleri ile her ölçüdeki gerçek ve tüzel kişi tacirlerin kayıtlarının Türkiye Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulunca belirlenecek Türkiye Muhasebe Standartları esas alınarak tutulması gerekmektedir. (Geçici Md 6) 01.03.2013 tarihinden itibaren büyüklüğüne bakılmadan sermaye şirketlerince Bağımsız Denetçi atanması gerekmektedir. (Geçici Md 6) 01.07.2013 tarihinden itibaren sermaye şirketlerinin internet sitesi kurulmasına ilişkin hükümlere uyulması gerekmektedir. (Md 1524) 14 Şubat 2014 Mevcut sermayelerin Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen asgari sermayelere yükseltilmesi için son gün. (A.Ş. 100.000 TL- Ltd. 25.000 TL) 1 Temmuz 2015 Pay sahibi ve ortakların şirkete karşı olan borçlarının nakdi ödeme yapılarak kapatılması için son gün Tek kişilik anonim ve limited şirket kurulabilecek. (A.Ş. Md 338- Ltd.Md 573)

• •

• • • • •

Şikayetler ve belirsizlikler giderilmeye çalışılıyor

İkincil mevzuatla ilgili düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. 1535 maddeden ibaret olan 6102 sayılı Türk ticaret Kanunun uygulamasına

6102 sayılı yeni TTK’nın bazı maddeleri yumuşatılacak

Yeni TTK’da öngörülen hapis cezalarında düzenlemeye gidilecek, sahtecilik ve şirketin içini boşaltmaya neden olan işlemler hariç diğer cezalar için ön ödeme sistemi getirilecek ve adli cezaların idari para cezasına dönüşmesi gündeme gelecektir. Tacirlerin tutmakta olduğu defterlere ilişkin açılış ve kapanış tasdik işlemleri yeniden düzenlenecek bazı defterler bu tasdik işleminden muaf tutulacaktır. Şirket ortaklarının şirkete borçlanma yasağı yeniden ele alınacaktır. Kar payı avansı A.Ş. lerde olduğu gibi Limited Şirketleri de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Bağımsız denetim yeniden ele alınacak ve KOBİ’ ler yada belirli ölçeğin altındaki şirketler bu zorunluluğun dışına çıkartılabilecek. Sermaye şirketlerinin internet sitesi kurma zorunluluğu ve bu sitenin içeriği yeniden ele alınarak küçük şirketlere içerik ve güncelleme kolaylığı getirilecektir. Yabancı sermayeli şirketler için A.Ş. yönetim kurlularında en az bir üyenin Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olma zorunluluğu yeniden ele alınacaktır. Bu süreç yapılacak çalışmaların bundan sonraki Ekonomi Koordinasyon Kurulunda netleştirilip, Bakanlar Kurulunun gündemine girmesi ve oradan TBMM’ne Yasa Değişikliği şeklinde sevki ile devam edecek olup 01/07/2012 tarihine yetiştirilecek.

• • • • • •

AĞUSTOS 2012

49


DOSYA: VİNÇ SANAYİİ

Vinç sektöründe yeni standartlar TEVİD, sektörün geleceği için yaptığı çalışmalara yönelik olumlu yorumlar alıyor. Devlet birimlerinden gördükleri ilgi ve destek ise doğru yolda olduklarının ispatı niteliğinde.

T

ürkiye Elektrikli Vinç İmalatçıları Derneği (TEVİD) Yönetim Kurulu Başkanı A. Tekin Çelikbilek ile vinç sektörü hakkında konuştuk. Derneğinizin kurulduğu günden bu yana sektöre yaptığı katkıları kısaca anlatır mısınız? TEVİD, kaldırma makineleri sektöründe merdiven altı üretime düzenleme getirerek, denetimsiz üretimi önlemek ve yerli vinç alımını teşvik etmek amacıyla 13 Ekim 2010’de kuruldu. 100 milyon dolarlık büyüklüğe sahip sektörün yüzde 65’ini temsil eden Türkiye’nin en büyük yerli sekiz elektrikli vinç imalatçısının bir araya gelerek kurduğu derneğin üyeleri arasında Özarar, Viçsan, Kümsan, Cemak, Bülbüloğlu, Güralp, Temomakine ve Elektro-Mak olmak üzere 8 şirket bulunuyor. Sektöre uluslararası imalat standartları getirmenin yanı sıra üyeler arasında teknolojik işbirliği, Ar-Ge, yeniden yapılanma ve sektör çalışanlarına yönelik hayat boyu eğitim programlarıyla mesleki eğitim faaliyetlerinde bulunmayı amaçlıyor.

Uluslararası platformda ülkemizin önünü açmalıyız

Amacımız, denetimsizlik, bilinçsiz üretici, bilinçsiz müşteri başlıklarıyla özetlenen sorunlarımıza çözüm bulmaktır. Sektörümüzdeki ana sorunları ve eksikliklerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak ve en kısa zamanda Türkiye’nin bu iş kolunda önünü uluslararası platformda açmak, sektörümüzdeki haksız ve kalitesiz 50

AĞUSTOS 2012

A. Tekin Çelikbilek

denetimsiz üretimi önlemek birliğimizin sorunları tek çatı altında çözmek. Vinç imalat sektörünü yasa ve kanunlarla denetim altına almak. Rekabet koşullarını iyileştirmek. Vinç üretecek firmaların Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan yeterlilik belgesi almasını zorunlu hale getirmek, düzenlemeleri yapmak yasaları çıkarmak. Vinç kullanım ehliyet kurslarını mevzuata sokmak. Firmaların satın alma portföyüne TEVİD üyesi firmaları sokmak. Uluslararası standartlara uygun üretim koşulları sağlatmak. Vinç konusunda danışılabilecek akredite kuruluş haline gelmek, ithalatı azaltıp ihracatı artırıcı çalışmalar yapmak. Vinçlerde periyodik bakımı zorunlu kıldırtmak. Yerli üreticilerin dünya markası olma çalışmalarına destek vermek Devlet birimlerinde üreticiler adına etkinliklere katılmak.

Bugüne kadar yaptığımız çalışmaları sıralayacak olursak; STK olarak önce Ekonomi Sanayi ve Çalışma Bakanlıkları ile temasa geçip kendimizi tanıttık ve çok ilgi gördük. 28 Mart 2012’de ilk çalıştayımızı yaptık. Çalıştayda 300’e yakın sanayicimize Yerli vinç imalatçılarını destekleyin çağrısında bulunduk.

Bilinçlendirme çalışmalarının önemi

TEVİD olarak sektörü vinç imalatında AB normları konusunda bilgilendirmek amacıyla 2-5 Şubat 2012 tarihleri arasında İTÜ ile gerçekleştirilen WIN 2012 Fuarı kapsamında ‘Vinç Üretiminde CE İşaretlemesi ve AB Normları başlıklı bir seminer düzenleyerek önemli bir bilinçlendirme çalışmasına imza attık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik


DOSYA: VİNÇ SANAYİİ Bakanlığı’na hazırladığımız vinçlerde test ve kontrol yönetmelikleri ile ilgili çalışmamızı verip yanlış olan uygulamanın güncellenmesini rica ettik. Yine İTÜ ile TEVİD öncülüğünde bir ilki gerçekleştirerek sektöre uluslararası standartları getirmek amacıyla imalatçılara ve kullanıcılara önemli bir rehber olacağına inandığımız bir “VİNÇ EL KİTABI” hazırlıyoruz. Bu kitapta FEM (Federation Europeenne de la Manutention. Yani Türkiye’de elleçme olarak tabir edilen malzeme taşıma ve kaldırma için kurulmuş bir federasyon) normlarında, vincin alımından kullanılmasına, bakımından test edilmesine kadar herşeyi tüketicimizle paylaşıyoruz. Bu kitap bugüne kadar hiç basılmamış. Herkes içinde iyi bir rehber olacaktır.

İş garantili staj imkanı

Ayrıca sektöre nitelikli işgücü sağlamak amacıyla sanayi-üniversite işbirliğine örnek nitelikte bir çalışmaya daha öncülük ederek İTÜ transportasyon bölümünde eğitim gören öğrencilere TEVİD üyesi şirketlerde iş garantili staj imkanı sunmaya başladık. Yaptığımız bu çalışmalara yönelik sektörden aldığımız olumlu yorumlar ve devlet birimlerinden gördüğümüz ilgi ve destek şevkimizi artırırken doğru yolda olduğumuzu da gösteriyor bizlere… TEVİD’in 2012 yılı sonuna kadar yapacağı çalışmalar

Kalitesiz ithal ürünlerin Türk pazarına fazlasıyla girmesinin ve haksız rekabet şartlarının altında güç birliğinden, örgütlenmeden uzak denetimsiz imalat, bilinçsiz imalatçı ve alıcılar yarattığı kanaatindeyiz.

hakkında bilgi verir misiniz? Ülkemizde yüksek teknolojiye sahip kaliteli vinç imalatı yapan pek çok şirket bulunmaktadır. Ancak sektörün ilk ve tek sivil toplum kuruluşu olarak sektörün tamamına Dünya standartlarının getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu inançla dernek olarak çok etkili çalışmalara imza atma hazırlığı içindeyiz. Yapmayı amaçladığımız pek çok çalışmayla derneğimiz sektörde referans alınacak kurum haline gelecek. Vinç ihtiyacı olan herkes bizim oluşturacağımız yapıya başvurarak ne tür vince ne kadar ödeyeceğini öğrenebilecektir. Vinç almak isteyenler ihtiyacını karşılamayacak ya da ihtiyacının dışında bir vinci satın almamış olacaktır. Bu organizasyon için “Elektrikli Vinç Danışma Merkezi” oluşturacağız. Bu çalışmaların alt yapısıyla uğraşıyoruz.

‘Vinç kullanıcılarına da önemli sorumluluklar düşüyor’

Elbette sektörde standartları belirledikten sonraki imalat aşamalarının hemen düzelmesini beklemek doğru değil. Biz TEVİD olarak vinç kullanıcılarına da önemli sorumluluklar düştüğü inancındayız. Bu nedenle her türlü çalışmada ve alacağımız her kararda imalatçı ve kullanıcıyla birlikte hareket etmemiz gerekmektedir. İkinci bir çabamız ise yasal düzenlemeleri içeriyor. Sektörde standartlara uygun imalat yapmayan firmaların, bakanlığın derneğimize vereceği yetki ve yaptırımlarla denetlenerek, imalat koşullarının iyileştirilmesi ya da men cezası ile karşı karşıya kalmalarını sağlayacak yasal yetki düzenlemeleri yerleştirmeyi amaçlıyoruz. TEVİD’e imalat denetim yetkisinin verilmesinin sektörün standartlarını arttırması yönünde çok olumlu adım olacağı kanaatindeyiz. Sektörde şimdiye kadar kalitesiz ithal ürünlerin Türk pazarına fazlasıyla girmesinin ve haksız rekabet şartlarının altında güç birliğinden, örgütlenmeden

uzak denetimsiz imalat, bilinçsiz imalatçı ve bilinçsiz alıcılar yarattığı kanaatindeyiz. Bu amaçla yerli vinç imalatçılarının sesi olmak üzere bir araya geldik. Türkiye’de vinç sektöründe gerek üretim gerekse kullanım aşamasında gerekli denetimler yapılıyor mu ve devletten beklentileriniz nelerdir?

İTÜ ile TEVİD öncülüğünde bir ilki gerçekleştirerek sektöre uluslararası standartları getirmek amacıyla imalatçılara ve kullanıcılara önemli bir rehber olacağına inandığımız bir “VİNÇ EL KİTABI” hazırlıyoruz.

Denetimsizlik önemli bir sorun, çok az kullanıcı denetleniyor. Burada hem imalatçının, hem de kullanıcının denetlenmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Öncelikle imalatçının denetlenmesi lazım. Her zaman verdiğim bir örneği burada anlatmak isterim. Bir berber dükkanı açmak isteseniz açamazsınız, öncelikle Berberler Federasyonu’ndan kalfalık belgesi almanız lazım; ama vinç üretmek isterseniz üretirsiniz. Çünkü bunu soran yok. Çok büyük problemlerimizden birisi Çalışma Bakanlığı’nın 40 yıl evvel çıkarttığı iş güvenliği ve iş prosedürleriyle ilgili bir yönetmeliktir. Bu yönetmeliğin dünyada eşi yok. Hem imalatçılar, hem de tüketiciler açısından çok ters bir yönetmelik. Vinçlerde test yükü denetimi, dünyanın hiçbir yerinde yok. Ülkemizdeki firmalar bu teste yüzde 150 gibi bir orana tabii tutuluyor. Bu durum öncelikle üreticiler açısından haksız rekabeti doğuruyor. Biz de TEVİD olarak geçtiğimiz sene bir dosya hazırlayıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na verdik. Tabii prosedür işliyor. Biz de takip ediyoruz. AĞUSTOS 2012

51


DOSYA: VİNÇ SANAYİİ

Ö

Sektörün en köklü firmalarından, Özarar Vinç

zarar Vinç, bu sektörün en köklü firmalarından biri. Özarar Türkiye’nin en modern vinç üretim tesislerinden birine sahiptir. 1959 yılında İstanbul’da kurulan ilk fabrika uzun yıllar başarı ile gelişen Türk sanayisinin ihtiyaçlarına cevap vermiştir. Gelişen ve globalleşen pazarın ihtiyaçları doğrultusunda 2006 yılında Özarar Arslanbey vinç üretim fabrikasının temellerini atarak 2008 yılında 2. fabrika faaliyete geçirilmiştir. Kuruluşunun 50. yılını kutlamaya hazırlanan Özarar kaldırma makineleri sanayi, 1959 yılında Türk sanayisine mühendislik hizmeti vererek başlattığı hamleyi gelişen ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda 1968 yılında, kaldırma ve taşıma sistemleri imalatına yöneltmiş ve bu alanda haklı bir saygınlık kazanmıştır. Kuruluşumuzdan beri amacımız mühendislikte, üretimde ve serviste seçkin kadromuzun katkı ve çalışmaları ile en iyiye ulaşmak olmuştur. Uluslararası standartlara uygun çalışmalarla yüksek kalite, yüksek güvenlik ve

yüksek teknoloji ile hazırlanan ürünler ülke sanayisinde geniş kullanım alanı bulmuştur. Firmamız kuşaktan kuşağa bilgi Mete Özarar ve tecrübe aktararak alanında tecrübeli, eğitimli ve konusunda uzman çalışanları ile üstün başarıyı yakalamış gerek yurtiçi gerekse yurtdışı hizmetleri ile global bir çalışma alanı sağlamıştır. Kurulduğu günden bu yana geçen

yarım asra yakın süreç içerisinde Özarar, her zaman kaliteli üretimi ve buna bağlı müşteri memnuniyetini kendisine hedef seçmiştir. Bu bağlamda Kaliteli ve güvenli üretimimizi American Systems Registrar gözetmenliğinde alınan ISO 9001:2000 kalite sistem yönetimi belgesi ve Bureau Veritas gözetmenliğinde alınan CE belgesiyle de perçinleyerek daima daha ileriyi, daha kaliteliyi, daha güvenliyi hedef alan çalışmalarımız, sizlerin bizlere olan güveniyle devam etmektedir.

Elektro-Mak Vinç Sistemleri bir aile şirketi

Elektro-Mak Vinç Sistemleri Genel Müdürü Hasan Terzi ElektroMak’ı anlattı. “Elektro-Mak Vinç Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti. 1989 yılında İzmir’de kurulmuştur. Kurulduğumuz günden bu yana vinç ve taşıma sistemleri konusunda hizmet vermekteyiz. 2008 yılında büyüme stratejimiz doğrultusunda Manisa fabrikamızı devreye aldık. O günden bu yana üretim, satış, servis, ve yönetimsel tüm faaliyetlerimizi Manisa fabrikamızdan yürütmekteyiz. Elektro-Mak firmasının kurucusuyum. Sektörün sürekli gelişmesi neticesinde bugünkü konumumuza ulaştık. Bugün artık yönetim kadromuzda 2. Nesil aile

52

AĞUSTOS 2012

üyelerimiz de hizmet vermektedir. Kurumsal yönetim odaklı bir aile şirketiyiz. Bu yönetim anlayışı bize değerlerimizi kaybetmeden kurumsal bir firma olabilmeyi ve müşteri memnuniyetimizi üst noktalara taşıyabilmeyi sağladı. Firmamız yıllık yaklaşık 60-100 ünite standart vinç, 15-30 ünite ağır hizmet tipi ve proses vinç sistemleri üretmektedir. Bunun yanı sıra öze projelerde kullanılan özel taşıma sistemleri ve transfer arabaları da üretmekteyiz. Firma olarak teknolojik altyapımızı geliştirerek mühendislik odaklı işlere ağırlık vermiş bulunuyoruz. Standart vinçler dışında özel tasarım ve proses uygulamalarına

Hasan Terzi uygun vinçler ve taşıma sistemleri de, uzmanlık alanlarımızdan birisidir. Bunun yanı sıra standardizasyon çalışmalarımıza devam ediyoruz çünkü küresek pazarlara açılmanın en önemli şartı standardizasyondur.


DOSYA: VİNÇ SANAYİİ

İstanbul Vinç Grup ve Jekko işbirliği İstanbul Vinç Grup, Avrupanın lider paletli mini vinç (örümcek vinç) üreticisi Jekko’nun temsilciliğini aldı.

İ

stanbul Vinç Grup bünyesinde, satış faaliyetlerini sürdürmek amacıyla 2008 yılında kurulan Tower Rent, başarılı Türkiye temsilciliklerine Avrupa’nın önde gelen Paletli Mini Vinç (Örümcek Vinç) Üreticisi İtalyan Jekko’yu da ekledi. İnşaat ekipmanları ve kiralama piyasasına Jekko gibi yeni ve güçlü bir marka ile giren firmanın, uzmanlaşmış kadrosu ve gelişmiş şube ağıyla inşaat ve iş makinaları segmentinde büyümeyi hedefliyor. 25 haziran 2012- İstanbul, Holland Lift, Instant Upright ve IPS gibi Avrupa’nın önde gelen markalarını Türkiye pazarı ile buluşturan İstanbul Vinç Grup’un bünyesindeki satış firması Tower Rent, Dünyanın en büyük ilk 3 Paletli Mini Vinç (Örümcek Vinç) imalatçısı içinde yer alan Jekko ürünlerini Türkiye pazarı ile buluşturacak. Yeni distribütörlüklerini değerlendiren, İstanbul Vinç Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bilgin şunları söyledi; “Uzun süredir, Kiralama filomuza

katmak için Avrupa’da yoğunlukla cam takma ve inşaat işlerinde kullanılan Paletli Mini Vinç (Örümcek Vinç) çalışma sahaları ve imalatçılarıyla ilgili araştırmalar yapıyorduk. Avrupa’da kontakta olduğumuz Paletli Mini Vinç (Örümcek Vinç) kiralaması yapan şirketlerle de görüşmeler yapma imkânımız oldu. Bu araştırmalarımız sonucunda teknolojik özellikleri, kullanım kolaylığı ve kalite yönünden üstünlüğüyle kararımız Jekko oldu. Bu ürüne ve markaya olan inancımız ve son 3 yılda Türkiye ekonomisinde ve inşaat sektöründe yaşanan hızlı büyüme bu ürünün Türkiye temsilciliğini de alma kararımızı hızlandırdı.

Kendisi küçük, marifeti büyük

Türkiye’nin son yıllarda artan bir ivmeyle büyüyen ekonomisi ve her gün bir yenisi eklenen dev inşaat projeleri iş makinalarını sektörünün de büyümesini ve çeşitlenmesini sağlıyor. İstanbul Vinç Grup, Jekko gibi kullanımı kolay, teknoloji ve dayanıklılığı yüksek, ürün yelpazesi geniş bir marka ile kısa

sürede piyasada bekledikleri hedeflerine ulaşacağı kanaatinde. Jekko Paletli Mini Vinçler en dar girişlerden ve kapılardan bile geçebilmeleri sayesinde kullanıcılara büyük avantaj sağlarken, iç mekânlarda akülü çalışabilmeleri özelliğiyle kokusuz ve gürültüsüz olarak işlerini tamamlayabilirler, makineyle uyumlu vantuzlu cam takma aparatları sayesinde dış cephe cam montajı için de mükemmel araçlardır. Tower Rent, özellikle Makine ve Çelik Konstrüksiyon Montajı, Panel Kaplama , Giydirme Projeleri , Cam Montajı,Cephe Kaplama, Genel Kaldırma İşleri, Ahşap Montajı,Çatı Üzerinde Kaldırma İşleri , Endüstriyel Bakım İşleri için Paletli Mini Vinçlerin vazgeçilmez olacağını öngörüyor.

Güralp Vinç, Türk ve dünya sanayisine hizmet ediyor

1

991 yılında İzmir’de kurulan firmamız bugün 12.500 metrekare kapalı alan üzerinde, 250 kişilik tecrübeli ve uzman kadrosu ile faaliyet göstermektedir. Gezer köprülü vinç sistemleri konusunda oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip olan Güralp, müşterilerinin talepleri doğrultusunda özel projelendirme ile mühendislik ve ürün çözümleri de yaratabilmektedir. Uluslararası standartların gerektirdiği şekilde ürün güvenliği başta olmak üzere kaliteli, uzun ömürlü, düşük bakım gereksinimi ve uygun fiyatlı ürünlerimiz ile Türk ve Dünya sanayisine hizmet eden firmamız Türkiye’ nin ilk ve tek FEM’ e (Europan Federation of Materials Handling) üye firmasıdır. Gezer köprülü vinç sistemleri sanayide çok geniş bir yer bulmaktadır. Demir çelik, üretim, cam, prefabrik,

Ali Durgud

alüminyum, galvaniz, ticarethaneler ve benzeri bir çok sektörü sayabiliriz. Buna bağlı olarak da ürün çeşitliliği de artmaktadır.

Özel proses uygulamaları

Standart ürün gurupları da dahil olmak üzere sürekli olarak Ar-Ge

çalışmaları yapılan firmamızın önemli projeleri bulunmaktadır. Özellikle müşterilerimizin talepleri doğrultusunda belirlenmiş prosesler gereğince çalışabilen otomasyona dayalı kaldırma ve taşıma uygulamaları bunun en önemli örneklerindendir. Alüminyum, cam, galvaniz, demir çelik sektörleri gibi hassas ancak ağır şartlarda yapılan uygulamalarda mühendisliğin ve firma tecrübesinin ne denli önemli olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki 23 kişilik mühendis kadrosu ile Türkiye’ nin en önemli mühendislik firmalarından birisi olmaktan gurur duyuyoruz. Bugün olduğu gibi gelecekte de prosese uygun özel tasarımlı uygulamalarımızı müşterilerimizin beklentileri doğrultusunda geliştirmeye devam edeceğiz. AĞUSTOS 2012

53


Tel: +90 212 324 00 00 Faks: +90 212 324 37 57 E-posta: sales@artkim.com.tr www.artkim.com.tr

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĂ?Ă?NCE TOBB (TĂœRKĂ?YE ODALAR VE BORSALAR BĂ?RLĂ?Ă?Ă?) Ă?ZNĂ? Ă?LE DĂœZENLENMEKTEDĂ?R.


KİMYA-PLASTİK

İyimser beklentiler 2012 yılının 3. çeyreğine de damgasını vuruyor D&B’nin her üç ayda bir fikir önderleri konumundaki iş adamlarının katılımıyla gerçekleştirdiği Ekonomik Beklentiler Endeksi Raporu’nun 2012 üçüncü çeyrek verileri açıklandı. Üçüncü çeyrek verileri de 2012 birinci ve ikinci çeyreğinde olduğu gibi iyimser beklentilere işaret ediyor. İyimserlerin ortalaması bir puanlık artışla yüzde 49’a ulaştı.

T

icari bilgi konusunda 170 yılı aşan deneyimiyle tüm dünyada 200 milyondan fazla firmadan oluşan bir veritabanına sahip olan Dun & Bradstreet (D&B), ‘2012 yılı Üçüncü Çeyrek Ekonomik Beklentiler Endeksi Raporu’nu açıkladı. Rapor sonuçlarına göre yılın üçüncü çeyreğine de iyimser beklentiler hâkim oldu. D&B Ekonomik Beklentiler Endeksi Raporu’na göre çalışmaya katılan işadamlarının yüzde 49’u Türkiye ekonomisine dair iyimser beklentilerini bu dönemde de sürdürdü. Yılın ilk çeyreğinde bu oran yüzde 34 iken bunu ikinci çeyrekte yüzde 48’e yükselten fikir önderleri son çeyrekte iyimserlik oranını bir puan daha yükselterek yüzde 49’a çıkardı. D&B Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Selim Seval, genel tabloda iyimserliğin önemli ölçüde devam ettiğini söyledi. Çalışmanın Moody’s’in Türkiye’nin not artırma haberinden önce tamamlandığını belirten Seval, “Moody’s’in açıklaması, işadamlarımızın beklentilerini teyit eder nitelikte olmuştur” dedi. Çalışmaya katılan fikir önderlerinin kendi şirketleri için bekledikleri küçük düşüşlerin yaz durgunluğunu ve Ramazan ayının etkilerini yansıttığını kaydeden Seval şöyle konuştu: “Burada dikkat çeken düşüş, kredi kaynaklarına erişim konusundaki beklentilerdir. Avrupa’daki kriz nedeniyle bu ülkelerdeki bankalar kredi musluklarını önemli boyutta kapatmış durumdalar. Bu da krizin daha derinleşmesine ve yaygınlaşmasına, insanların günlük hayatlarını etkilemesine neden oluyor. Krediye erişimin artırılması için nelerin yapılması gerektiği konusunda Avrupa’da paneller yapılıyor. Ayrıca işadamları bankaların kredi musluklarını tekrar açmaları için çeşitli girişimlerde de bulunuyor. Türkiye’de ise böyle bir durum söz konusu değil. Ancak yine de uluslararası piyasalarda bu konudaki olumsuz beklentinin yeşermekte olduğunu görmek düşündürücü ve dikkat çekici bir bulgudur.”

Endeks hakkında

D&B Ekonomik Beklentiler Endeksi, veya diğer ülkelerdeki adıyla “D&B Business Optimism Index” iş çevrelerinin yakın gelecekte ekonominin geneline, sektörlerine ve şirketlerine yönelik beklentilerini yansıtan, tüm ekonomik oyuncular için güvenilir bir

Dr. Selim Seval

göstergedir. Dun & Bradstreet 15 ülkeyi kapsayan Ekonomik Beklentiler Endeksi’ni 1947 yılından bu yana yayımlıyor. Endeks her üç ayda bir, fikir önderi konumundaki seçilmiş işadamlarının katılımıyla hesaplanıyor. Zaman içinde izlendiğinde endeksin gelişimi, o ülke ekonomisinin önemli dönüşüm noktalarını belirliyor. Bu ülkelerde D&B Ekonomik Beklentiler Endeksi, işadamlarına doğru karar almalarında yardımcı olmanın yanı sıra “Piyasanın Sesi” olma özelliğiyle de iş çevrelerinin izlediği önemli bir gösterge oluyor.

Katılımcıların sektörleri

D&B Ekonomik Beklentiler Endeksi çalışması; demir-çelik ve ana metal sanayi, mobilya imalat, otomotiv yan sanayi, yolcu kara taşımacılığı, basın, halı, iplik tekstil, tarım sanayi, gemi ve yat imalatı, petrol ve madeni yağ, toptan ticaret, çeşitli hizmetler ve danışmanlık, büro makineleri, faktöring, bankacılık, sigortacılık, kiralama, etiket, madeni mutfak ve endüstri ekipmanları, kimya, ilaç, bilişim, enerji, lojistik, sağlık, ambalaj, inşaat, gıda, çeşitli perakende, çimento, inşaat malzemesi üretimi, eğitim, telekomünikasyon, kıymetli maden ve madencilik sektörleri ile çeşitli meslek odalarını temsil etmişlerdir. AĞUSTOS 2012

55


KİMYA-PLASTİK

TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜNÜN HEDEFİNDE DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜ VAR

İstanbul 2023’te dünyanın tasarım ve üretim merkezi olacak Ülkemizin lokomotif sektörlerinden plastik, uluslararası gelişimini sürdürüyor. Dünyanın plastik konusunda lider üreticileri bu gelişimin bir göstergesi olarak Global Plastik Pazarları ve Ticaret Konferansı için İstanbul’da bir araya geldi.

P

lastik sektörü ile ilgili global gelişimler, sorunlar, yeni yatırımlar ve geleceğe yönelik beklentiler konusunda dikkat çekici açıklamaların yapıldığı Global Plastik Pazarları ve Ticaret Konferansı’nda, SEM Plastik Genel Müdürü Yavuz Eroğlu da konuşmacılar arasında yer aldı. Eroğlu, Avrupa’daki istikrarlı yükselişini sürdüren Türkiye’nin, 2023 yılında dünyanın en büyük üçüncü plastik üreticisi haline geleceğini söyledi. SEM Plastik Genel Müdürü Yavuz Eroğlu, plastiğin hayatımızdaki yerine ve önemine değinirken, Türk plastik sektörünün son yıllardaki gelişimi konusunda bilgiler verdi. Eroğlu, “Plastik, yaklaşık 50 yıl önce hayatımıza giren ve günümüzde yaşamın her yerinde rahatça örneğine rastladığımız bir ürün. Bardak, pipet, diş fırçası, lensler, bilgisayar, telefon, kulaklık, müzik seti, otomotiv yedek parçaları, kalp kapakçıkları, enjektörler gibi birçok ürün için plastikten yararlanılıyor” dedi. Plastik sektörünün ülkemizde hızla büyüdüğünü ve şu an Avrupa üçüncüsü olduğunu belirten Eroğlu, “2023 yılında plastik üretiminde ‘biz ortak, Avrupa Birliği pazar’ olacak. Geçmişin meşhur sözü ‘Avrupa ortak, Türkiye pazar’ gerçeği de böylece tersine dönecek” diye konuştu.

2023’e kadar 28 milyon tonluk plastik üretimi

Yavuz Eroğlu

56

AĞUSTOS 2012

Türk plastik sektörünün 2023 yılı hedeflerini de açıklayan Yavuz Eroğlu, şunları söyledi: “Türkiye’de şu an 7 milyon ton civarında plastik işlenirken, yıllık ortalama yüzde 12’lik büyümeyle 2023 yılına kadar 28 milyon tonluk plastik üretimine ulaşacağımızı öngörüyoruz. Avrupa lideri Almanya 17 milyon ton, Japonya ise 12,5 milyon ton civarında üretim yapıyor. Bu ülkelerin büyüme hızlarını dikkate aldığımızda 2023

rakamlarına göre Türkiye’nin plastik üretiminde Çin ve Amerika’dan sonra dünyanın üçüncü büyük plastik üreticisi konumuna geleceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Almanya ve Japonya ise Türkiye’yi takip ederek dördüncü ve beşinci sırada yer alacaktır.” Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın ve yakın bölgesinin plastik üretim merkezi olacağını vurgulayan Yavuz Eroğlu; Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği anlaşması, bölge ülkeleri ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları, ülkemizin lojistik konumu ve güçlü, dinamik iç pazarının en büyük kozumuz olduğunu dile getirdi.

En önemli sorun, hammaddede dışa bağımlılık

SEM Plastik Genel Müdürü Eroğlu ayrıca 2023 yılında dünya petrokimya üretim ve ticaret merkezi konumunun ABD’nin Houston şehrinden Dubai’ye geçeceğini, dünya plastik üretim ve tasarım merkezinin ise İstanbul olacağını sözlerine ekledi. Yavuz Eroğlu, dünyanın en büyükleri arasına girmeyi hedefleyen plastik sektörünün en önemli sorununun ise hammaddede dışa bağımlılık olduğunu söyledi. Eroğlu, petrokimya alanındaki yeni yatırımların büyük önem taşıdığını belirterek, “Ülkemizin stratejik konumu ve yeni teşvik sistemi, yeni yatırımlar konusunda Türkiye’nin cazibesini artırdı. Son dönemde Köksan Grubu’nun Gaziantep’te PET yatırımı, PETKİM’in dikey entegrasyon yatırımları ve Polyplex Group’un Çorlu’da yaptığı PET yatırımları bu konuda verebileceğimiz güzel örnekler, böylece ülkemiz sadece dünyanın plastik üretim merkezi değil aynı zamanda petrokimyasal üreticisi konumuna gelecektir.” diye konuştu.


KİMYA-PLASTİK

Y

Avrupa’daki kriz kimya ihracatına hız kestirdi

edi Ayda 10 milyar dolarlık Kimya İhracatı gerçekleşti. Avrupa’daki kriz derinleşirken, Türkiye’nin ihracatını da olumsuz etkilemeyi sürdürüyor. Tünelin ucundaki ışığı bir türlü göremeyen AB’de devam eden belirsizlik, kimya ihracatını da yavaşlattı. 2012’ye 18 milyar dolarlık ihracat hedefi ile başlayan kimya sektörü, yılın ilk üç ayında iyi bir performans göstererek ihracatını artırmayı başarmıştı. Nisan ayındaki yüzde 4’lük düşüşün ardından Mayıs ayında yeniden toparlanan ve yüzde 8,67 artan kimya ihracatı, Haziran ve Temmuz aylarında ise geçen yıla kıyasla aynı seviyelerde kaldı. Temmuz ayı ihracatı 1 milyar 304 milyon dolar olarak gerçekleşti. Çözümü alternatif pazarlarda bulan kimyacılar, 2008 krizinden sonra yöneldikleri yeni pazarların ihracattaki payını artırmaya çalışıyor.

Kimya sektörü yeni pazar arayışında

Bundan beş yıl önce kimya ihracatının en büyük pazarlarını oluşturan Avrupa ülkelerinin payı giderek azalıyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika rotasına yönelen kimya ihracatçısı kayıplarını bu ülkelerle telafi etmeye çalışırken diğer yandan

Güney Amerika, Çin ve Uzakdoğu gibi yeni pazarların kapısını çalıyor. Ocak – Temmuz aylarında yüzde 8 artan ve 10 milyar dolarlık ihracat yapan kimya sektörünün en fazla ihracat yaptığı ilk üç ülkenin Mısır, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşması da değişen durumu özetler nitelikte. Arap Baharı sonrası Ortadoğu’daki en önemli pazarlarımızdan biri haline gelen Mısır’a olan ihracatımız, bu dönemde yüzde 83 artışla 1 milyar 109 milyon dolara yükseldi. Ocak Temmuz döneminde en çok kimya ihracatı yapılan diğer ülkeler ise şöyle: Almanya, Malta, Rusya Federasyonu, İran, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti. Avrupa’daki krizin yavaşlattığı kimya ihracatçısı, Temmuz ayında gerçekleşen 1 milyar 304 milyon dolarlık ihracatın büyük bölümünü Mısır, Irak ve Rusya Federasyonu’na yaptı. Rusya Federasyonu, 63 milyon dolarlık ihracatla uzun bir aradan sonra ilk üçe girerek sürpriz yaptı. Geçtiğimiz ay Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığımız kimya ihracatındaki yüzde 130’luk artış da dikkat çekti. ABD, 60 milyon dolarlık ihracatla dördüncü sırada yer aldı. Temmuz ayında en fazla

Murat Akyüz

ihracat yaptığımız diğer ülkeler; Almanya, İran, Romanya, Malta, Yunanistan, Azerbaycan - Nahcivan olarak sıralandı.

‘AB’ye olan kimya ihracatı gerilemeye devam ediyor’

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, AB’ye olan kimya ihracatının gerilemeye devam ettiğini ve önümüzdeki dönemde daha da düşeceğini öngördüklerini belirtti. Küresel krizi ve AB’deki yavaşlamayı pazarları çeşitlendirerek aşmaya çalıştıklarını ifade eden Akyüz, “Avrupa’daki kriz önümüzdeki döneme yönelik belirsizlikleri artırırken, kimya ihracatçıları olarak yıl sonu hedefimize ulaşmak amacıyla moralimizi bozmadan yolumuza devam ediyoruz. Şimdiye kadar dünya ekonomisindeki gelişmelerin olumsuz etkisini alternatif pazar stratejimizle en aza indirmeyi başardık. Bir taraftan uluslararası fuarlara milli katılım organizasyonları düzenlerken diğer taraftan Güney Amerika gibi yeni ve potansiyeli yüksek pazarları yakın takibe aldık. Müşterilerin ayağımıza gelmesini beklemiyor, yeni bağlantılar yapabileceğimiz ülkeleri firmalarımızla birlikte ziyaret ediyoruz” diye konuştu. AĞUSTOS 2012

57


İNŞAAT

Mütekabiliyet Kanunu çıktı, peki ya şimdi!

K

Herkese merhaba, ısa bir aradan sonra sizlerle son yazımı paylaşmak istiyorum. Mütekabiliyet Kanunu, kendisi ile ilgili tüm tartışmalardan sonra çıktı, hatta Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandı, ama bir türlü yürürlüğe giremedi. Üstelik, şimdi özellikle Bodrum, Didim, Fethiye, Antalya gibi bölgeler başta olmak üzere güney illerimizde yeni bir sorun ortaya çıktı: “İkinci bir emre kadar Tapu Dairelerinin milliyeti ne olursa olsun yabancılara yönelik taşınmaz satış işlemleri ile ilgili başvuru almaları yasaklandı!” Yani, Bodrum piyasasında iş yapan küçük-orta ölçekli müteahhitleri batıran 2008 yılındaki “yabancılara konut satışını geçici olarak durduran emir” bugün tekrar karşımıza çıkmış durumda. Kişisel olarak bu durumun çok uzun sürmeyeceğini ve kanunlarda yapılması planlanan düzenlemeler sebebiyle böyle bir karar alındığını düşünüyor olmakla birlikte, bu durumun devamının yeni bir kaosun habercisi olacağını da belirtmeden geçemeyeceğim. Yukarıda bahsettiğim soruna rağmen, kanunun yaz bitmeden yürürlüğe gireceğine inanıyorum. En azından umuyorum! Peki Mütekabiliyet Kanunu’nun çıkması her şey için yeterli mi? Öncelikle, herhangi bir kanun ve ülke gözetmeden, başka bir ülkeden konut yatırımı yapmanın koşullarını irdelemek gerekiyor:  Her şeyden önce yapılacak yatırımdan bir çıkış stratejisi olması gerekiyor. Kısa vadeli olarak değer artışı veya uzun vadede kira gelirine yatırım yapılabilir. Ancak burada, değer artışının garantisi yok maalesef. Kira geri dönüş oranımız da, yeni konut projelerinde 25-30 yıl aralığına oturmuş durumda, yani çok fazla. Öyleyse, bu durumda konut geliştiricilerinin yatırımcıyı çekebilecek ikinci el yönetimi, kurumsal işletim gibi sistemleri gündemine alarak bu konudaki güveni yaratmasında fayda var. Bununla birlikte, ilerleyen zamanlarda kira

58

AĞUSTOS 2012

garantisi gibi alternatif pazarlama modelleri de gündeme gelebilecektir, ama tavsiye etmiyorum.  Yatırım yapılacak ülkeye istediği zaman gelip gidebilmeli; ya vize kolaylığı sağlanmalı veya doğrudan oturma izni verilmeli. Özellikle, İran, Suriye, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerde yaşayan zenginler, kendilerinin ve paralarının güvenliği için Türkiye’ye istedikleri zaman gelebilmek ve istedikleri kadar kalabilmek isteyecektir. Oturma izni konusunda, geliştiricilerin de yoğun temaslarda bulundukları ama bir sonuç alamadıkları gerçeği karşısında, belki büyükelçilikler nezdinde vize kolaylığı konusunda daha büyük bir adım atmak mümkün olabilir.  Yatırım yapmayı düşündüğüm ülkede aslında amacım, her gittiğimde kalabileceğim bir ev sahibi olmak da olabilir. Bu durumda da İstanbul dışında, Ege ve Güney sahilleri öne çıkacaktır. Mütekabiliyet Kanunu tam olarak yürürlüğe girdiğinde, konut pazarında bir hareketlilik olacaktır. Ancak, aslolan konu, bu hareketliliğin sürekliliğidir. Bunun yolu da, öncelikle oturma izni veya vize kolaylığı sağlanması, sonrasında da – tıpkı ofis, avm gibi ticari yatırımlarda olduğu gibi – konutu da bir yatırım unsuru olarak görüp, ona göre pazarlama argümanları geliştirmektir. Geliştirmecilerin, bu konuyu da ciddi olarak gündemlerine almalarını tavsiye ederim.

Son olarak, bir de bu işin pazarlama boyutu var. Gördüğüm kadarıyla herkes Araplar’a konut pazarlama işinden kendine bir pay çıkarma derdinde. Doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmadan, dergi – gazete çıkarmaktan, gemi turuna; data satmaktan fuara kadar herkes Türk geliştiricilere bir şeyler satmanın derdinde. Bu arada, herkesin bir anda Araplar’a konut satışı konusunda uzman olduğunu da hayretler içinde görüyorum. Neyseki, en azından Kıvanç Tatlıtuğ’un dizisine reklam vermekten daha yaratıcı fikirler görüyorum… (Bu fikire karşı çıkmıyorum ama!) Bu konuda da, ben çizgi üstü pazarlama faaliyetlerinin (reklam, pr gibi) dernekler tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak üzülerek söylemeliyim ki, ne Gyoder ne de Konutder bu konuda bana yeterli ışığı vermiyor. Turizm Bakanlığı’nın yaptığı ihale yöntemiyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da bir tanıtım ihalesi yapması ve gayrimenkule özel tanıtım faaliyetlerinin ana yöneticisi olması gerekir. Bu konuda, sektörün en büyük gücü ve güveni olan Sayın Bakan’a bir kez daha iş düşüyor. Üstelik kampanyasının başlangıcı da, 2 Ekim’de Dubai’de başlayacak olan Cityscape’in 1-2 hafta öncesi olursa yaratılacak etkinin sonucunu hemen orada görmek mümkün olabilir. Özetle; Mütekabiliyet Kanunu’nun tam olarak yürürlüğe girmesinin ardından elbetteki bir satış ivmesi oluşacaktır. Ancak bu ivmenin sürdürülebilir olmasının yolu, yatırım stratejileri geliştirip bunu pazarlama argümanı olarak kullanmakta ve ayrıca oturma izni veya vize kolaylığı gibi avantajları sunmaktan geçer. Bunun yanında, her zamanki gibi doğru pazarlama yapmak da bu işin ana kuralıdır. Bu konuda da, ister Bakanlık isterse dernekler olsun, isteyen kurumlarla düşüncelerimizi paylaşmaktan her zaman memnuniyet duyarım. Saygılarımla.

Vedat Arslan

vedat@aremas.net


İNŞAAT

K

KDV oranındaki adaletsizlik sosyal dönüşümü engeller

onutlarda KDV oranının arsa rayiç bedeline göre belirlenmesini öngören yasanın uygulanmasında belirsizlik devam ediyor. Yeni başlanacak projelerde tüketiciye yansıyacak KDV yükünün konut satışlarında durgunluk yaşanmasına neden olabileceğini kaydeden Mar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Münir Özkök inşaat sektöründe haksız rekabetin doğabileceğini söyledi Maliye Bakanlığı’nın konutlarda uygulanacak KDV oranlarını değiştirdiği yasa kabul edildiği halde uygulama halen netleşmedi. Metrekare baz alınarak hesaplanan konut vergisi yeni yasanın kabulü ile arsanın bulunduğu yer esas alınarak hesaplanacak. Fakat hangi bölge ve semtlerde oranın ne olacağı henüz açıklanmadığından sektörde belirsizlik sürüyor. Arsa bedellerine göre sosyal konutlardan yüzde 1, orta sınıf konutlardan yüzde 8, lüks konutlardan ise yüzde 18 olarak tahsil edilmesi planlanan KDV oranlarının Türkiye’nin adaletli biçimde yeniden inşa sürecinde önemli rol oynayacağını dile getiren Mar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

Münir Özkök, “Başta İstanbul olmak üzere Türkiye, yeniden ve güvenli bir biçimde inşa ediliyor. Mevcut durumda yapılacak düzenleme sırasında bu sürecin hassasiyetine uygun davranılması gerekiyor” dedi.

Sosyal dönüşüme destek!

İstanbul’daki eski sanayi bölgelerinin markalı konut projeleriyle canlandığını, bu bölgelerin sadece çehrelerinin değil sosyal hayatının da değiştiğini dile getiren Özkök, “Markalı konut projelerini sadece güvenli ve konforlu binalar olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu tip projeler bulundukları bölgelerde de ciddi ve köklü sosyal değişimlere neden oluyor. KDV oranları özellikle bu tip bölgelerde konut yatırımcısını korkutmayacak, aksine teşvik edecek şekilde düzenlenmeli. Bu yapıldığı takdirde başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye hem güzel ve güvenli binalara kavuşacak hem de bu bölgelerde büyük sosyal değişim ve dönüşüm yaşanacak. Bu hassasiyetler göz önünde tutulduğu takdirde inşaat sektörüyle birlikte Türkiye de büyüyecektir” diye konuştu. Söz konusu düzenlemenin hatalı

Münir Özkök

yapılması halinde Türkiye’nin lokomotifi olan inşaat sektörünü durdurabileceğini ve kayıt dışı ekonomiyi arttırabileceğini de dile getiren Özkök, “Yeni başlayacak projelerde tüketiciye yansıyacak KDV oranı konut satışlarında durgunluğa yol açabilir. Firmalar ile tüketiciler arasında KDV pazarlıkları yaşanması, kayıt dışı üretimin artması gibi sektörü olumsuz etkileyecek ve firmalar arasında haksız rekabete yol açacak durumların yaşanmaması için düzenlemenin dikkatlice yapılması gerekmektedir.”

Carlton arazisi hisseleri Ağaoğlu’nun

A

Ali Ağaoğlu

ğaoğlu Şirketler Grubu, İstanbul’un en gözde yerinde bulunan Carlton Arazisi’nin tamamını satın aldı. Grubun daha önce de hissedarı olduğu arazi Sait Halim Paşa Yalısı yanında yer alıyor. Ağaoğlu Şirketler Grubu, hissedarı olduğu İstanbul Yeniköy’deki Carlton Arazisi hisselerinin tamamını Yeniköy Turizm İşletmeleri ve Yatırım A.Ş.’den satın aldı. Daha önce Toprak Holding’in sahibi olduğu arazi TMSF’ye devredilmişti. Carlton arazisinin alımı ile ilgili olarak Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali

Ağaoğlu, son dönemlerde inşaat ve enerji alanında yaptıkları yatırımlara turizm alanında da bir yenisini daha eklemiş olmaktan çok mutlu olduklarını ifade etti. Grubun turizmle ilgili yatırımlarının hız kesmeden devam edeceğini belirten Ağaoğlu, “İstanbul, dünyanın kültür başkenti olduğu kadar aynı zamanda turizm başkenti olma yolunda da hızla yol alıyor. Bu nedenle İstanbul’da turizme yönelik yapılan yatırımları çok önemsiyoruz. Ağaoğlu olarak, inşaat ve enerji alanında yaptığımız yatırımların yanı sıra turizm alanında da büyümeye devam edeceğiz.” AĞUSTOS 2012

59


GIDA-PERAKENDE

Pirinç krize meydan okuyor

Mehmet Erdoğan

Pirinç piyasasının önemli aktörlerinden Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, “2011’i yüzde 25’lik büyüme ile kapattık. 2012’nin ilk çeyreğinde yurtiçi satışlarımızda yüzde 21 oranında artış yaşadık, hedefimiz pazar payımızı yüzde 30 arttırmak” dedi

S

ezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, Türkiye’nin pirinçte dışa bağımlılığının azaldığını dile getirerek yeni büyüme hedeflerini yüzde 30 olarak açıkladı. 2012 yılının pirinç üretimi açısından bereketli bir yıl olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “2010 yılında çeltik üretimi 860 bin ton, 2011 yılında ise 900 bin ton civarında gerçekleşti. Çeltik üretiminin artmasıyla dışa bağımlılığın azaldığını gözlemliyoruz.” dedi.

Dışa bağımlılık azalıyor

Türkiye’nin tarımsal ürünler alanında dışa bağımlılığının azalmasında akılcı politikalar ve olumlu hava koşullarının da rolünün olduğunu dile getiren Erdoğan,

60

AĞUSTOS 2012

“Kapsamlı tarım politikalarıyla ithalatçı ülkeler kategorisinden sıyrılabiliriz. Özel sektör ve devlet el birliği yapmalı ve yeni çözümler üretmeli” diye konuştu. Sezon Pirinç’in, 2011 yılını yüzde 25 ciro artışıyla kapattığını dile getiren Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, “Bu yılın ilk çeyreğine bakıldığında da yurtiçi satışlarımızda yüzde 21’lik bir büyüme kaydettiğimiz görülüyor. Hedefimiz 2012 yılında pazar payımızı yüzde 30 oranında arttırmak.” dedi.

2012 yenilenme yılı

Avrupa’da yaşanan makroekonomik dengesizlikler nedeniyle 2012 yılında yeni yatırımlar planlamadıklarını dile getiren Erdoğan, “Bu yılı kendimizi

yenileme yılı ilan ettik. Spesyal ürünlerimiz arasına siyah ve kırmızı pirinç ile siyah fasulyenin ardından, siyah beluga mercimeğini de ilave ederek insanımızı farklı lezzetlerle buluşturmak istedik.

Krize en dayanıklı sektör!

Gıda sektörünün krize en dayanıklı sektör olduğunu dile getiren Mehmet Erdoğan, “Ekonomik dengesizliklerin yaşandığı dönemlerde farklı sektörlerde daralmalar yaşanır. Bu dönemlerde de yatırımcılar özellikle gıda sektörüne yönelir. Çünkü gıda hayati bir ihtiyaçtır.” dedi. Sezon Pirinç calrose, baldo, basmati, jasmine, osmancık, kırık pirinç, kepekli, risotto, siyah pirinç, kırmızı pirinç olmak üzere 10 pirinç türü ile 22 değişik tarım ürününü yerli ve yabancı tüketiciyle buluşturuyor.


GIDA-PERAKENDE

Y

Yıldız Holding ile NissinFood Holdings’ten dev ortaklık

ıldız Holding’in makarna üretim şirketi Bellini Gıda A.Ş.’ye %50 oranında ortak olan NissinFoodHoldings, makarna ve noodle alanında dünyanın en önemli şirketlerinden biri. Japonya kökenli NissinFood Holdings, Yıldız Holding’in makarna üretiminden sorumlu şirketi Bellini Gıda A.Ş.’ye23.5 milyon ABD Doları karşılığında ve %50 oranında ortak oldu. Yaklaşık 21,900 çalışanı bulunan ve yıllık gelirleri 3.2 milyar ABD Doları’nı aşan NissinFood, 11 ülkede 29 fabrikada operasyonlarını sürdürüyor. Özellikle anında hazırlanabilen noodle ve ramen gibi makarna çeşitleri ile Amerika başta olmak üzere tüm dünyada geniş kitlelere ulaşan Nissin’in en önemli markaları arasında Cup Noodles, BowlNoodles, ChowMein ve Top Ramen gibi isimler bulunuyor. Halen Türkiye’nin önemli

makarna markaları Piyale ve Bizim Mutfak için üretim yapan Bellini Gıda A.Ş.’nin güçlü dağıtım ağı ve yerel üretim gücü, ortaklık sonrası NissinFoods’un özellikle “anında hazırlanabilen noodle” (“instantnoodle”) üretim teknolojileri ile birleşecek. Türkiye pazarında gelecek vadeden kategoriler için konusunda uzman ve dünyanın saygın şirketleriyle ortaklıklar kurma stratejilerini hatırlatan Yıldız Holding Grup Başkanı Dr. Zeki Ziya Sözen “Makarna üretimi konusunda dünyada beşinci durumda olan Türkiye’de tüketim üretime oranla daha düşük seviyede bulunuyor. Şehirleşmenin yanısıra yemek alışkanlıklarının daha hızlı ve kolay hazırlanması yönündeki talep, özellikle makarna, erişte ve noodle konusunda Türkiye’de önemli bir potansiyele işaret ediyor. Türkiye’de hızlı şekilde makarna ve noodle

Dr. Zeki Ziya Sözen

yemek konusunda üretim yapan büyük çaplı bir şirket bulunmuyor ve bu alandaki potansiyelin yıllık 1 milyar porsiyon civarında olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.

Asitane, özel menüsünü lezzet meraklılarına sunuyor

O

smanlı Saray Mutfağının unutulmuş lezzetlerini tarihi reçetelerden uyarlayan ve günümüz Türk mutfağından seçmelerle bir araya getiren Asitane, her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayının geleneklerini yaşatmaya devam ediyor. Asitane’nin, Osmanlı aşçılık sanatının en nadide örnekleriyle oluşturduğu İftar Menüsüyle Ramazan sofraları iftariyeliklerle, çorbalarla, böreklerle ve şerbetlerle zenginleşecek. Ramazan boyunca her iftarda udi eşliğinde canlı Türk Sanat Müziği’nin seçme eserlerinin de seslendirileceği Asitane’de Osmanlı’da iftar yemeklerine katılan eşe dosta ‘diş kirası’ adı altında çeşitli hediyeler verilmesi geleneği de yaşanacak. İstanbul’da en zengin Osmanlı mutfağını sunan Asitane’nin

menüleri; Topkapı ve Dolmabahçe Sarayları’nın mutfak masraf kayıtları, çeşitli kütüphanelerdeki belgeler, eski Osmanlı sözlükleri ve çok sayıda belgenin gözden geçirilerek oluşturuluyor. Ramazanın en önemli özelliklerinden biri de iftar sofralarına davetsiz gidilebilmesiydi. Osmanlı Sarayına Ramazan ayı boyunca iftara davetsiz olarak gelinebilirdi. Bunun haricinde Osmanlı Sarayının özel davetleri de olurdu. Ramazanın ilk on gününde Padişah, ayan ve Mebusan reisleriyle birlikte vükelayı saraya iftar için davet ederdi. Sadrazamın başköşede oturduğu bu sofra, diğer iftar sofralarına göre çok daha mükellef olurdu ve hep birlikte daha çok vakit geçirilirdi. AĞUSTOS 2012

61


KÜLTÜR-SANAT

Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, eski sahafları anlattı:

Diplomaları yoktu ama âlimdiler

İ

stanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen 31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında ESKADER tarafından gerçekleştirilen “Beyazıt Ramazan Sohbetleri”nin 18. gün konuğu, Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar oldu. Prof. Sayar, konuşmasında “Sahhaflar Çarşısı ve Sahhaf Raif Yelkenci” hakkında bilgi verdi.

Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, eski sahhafları anlatırken, “Eski yazı kitapları alıp satanlar birbirlerini eğiten insanlardı. Bunu bizzat gördüm. Dükkânlarını evlerinin kütüphanesi gibi görüyorlardı. Alıcılarla uzun sohbetler ederlerdi. Diplomaları yoktu ama mütebahhir (İlmi deniz gibi derin olan, büyük âlim olan. Allâme) insanlardı” dedi.

Kitap ve insan

Raif Efendi’nin şahsında eski kitap esnafı Sahhaflar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, Hasan Ali Yücel’in “İnsana verilen en büyük nimet kitaptır. Zira kitaptan daha büyük bir şey kimseye verilmemiştir” sözünü aktararak şöyle konuştu: “İnsanın doğal ihtiyaçlarından biridir okumak. Bu ihtiyacını kitap giderebilir. Kitap bir maddedir. Onun bir serüveni ve bir sonu olmuştur her daim. Hazret-i Âdem’e suhuflar hâlinde geldi ve sonra kitaplaştırıldı. Kur’ân’ın kitaplaştırılması da sonradan olmuştur. Kitap ile birlikte hat, hattat ve güzel yazı ortaya çıkıyor. İlk durak yazmaktır.” Matbaanın Osmanlı’nın kapısını çalarak geri dönmesinin ardında yatan sebebi, “yazma eserlerin ayrıcalığından vazgeçememek” olarak değerlendiren Prof. Sayar, İbrahim Müteferrika ile “basma kitap”ın devreye girdiğini, Latin harflere geçişle yazma eser devrinin yavaş yavaş bu toprakları terk ettiğini söyledi. Sayar, Sahhaflar Çarşısı hakkında şunları söyledi: “Sahhaflar, önceleri Kapalıçarşı esnafıymış. 1912-13 yıllarında

Sahaflar Çarşısı

62

AĞUSTOS 2012

Kapalıçarşı’dan çıkıyorlar ve Sahhaflar Çarşısı kuruluyor. 1950 yılında geçirdiği büyük yangın neticesinde sahhafların ellerindeki nadide yazma eserler tamamen yanmıştır. Bu yangınla birlikte kültürümüz adına büyük bir kayıp yaşandı. O dönemin belediye başkanı, yakın dostu olan Süheyl Ünver ve Hakkı Tarık Us gibi önemli değerlerimizin girişimleriyle bugünkü Sahhaflar Çarşısı’nı kurmuştur. Gençliğimde bu çarşıya ilk ayak bastığımda kitapların ucuzluğu dikkatimi çekmişti. Üniversite yıllarından itibaren de hayatım okul, ev ve Sahhaflar Çarşısı arasında geçti.” Çok defa ölen kişilerin ardından kalan kitapların çuvallarla getirilip çarşının orta yerine dökülerek değerinin çok altında elden çıkarıldığına şahit olduğunu anlatan Sayar, çok ünlü insanların kütüphanelerinin ve hatıra evrakının dükkânlara saçıldığını, kendisinin de bu vesileyle Hattat Mehmet Yesarî’ye ait çok değerli meşklere sahip olabildiğini söyledi.

‘Dükkanları evlerinin kütüphanesi gibiydi’

Sahhaflara adeta nur yağdığını söyleyen Sayar, 1965’ten itibaren Sahhaflar Çarşısı’nda kitap kovalamaya başladığını ve bunun büyük bir tutkuya dönüştüğünü anlatarak gerçek sahhaf kimliği hakkında şunları söyledi: “Eski yazı kitapları alıp satanlar birbirlerini eğiten insanlardı. Bunu bizzat gördüm. Dükkânlarını evlerinin kütüphanesi gibi görüyorlardı. Alıcılarla uzun sohbetler ederlerdi. Diplomaları yoktu ama mütebahhir insanlardı. Çarşının asıl sahhafları ölünce çocuklarına geçti dükkânlar ve yeni nesil, eski yazıya vâkıf değildi. Üstelik bugünkü parasal düzenle de başa çıkamadılar. Harf inkılâbıyla evlerdeki yazma eserler ve çok değerli levhalar tekke eşrafı gibi dağıldılar ve yolculukları hâlen sürüyor.” Yazma eserlerin kalitesi ve içeriği ne olursa olsun çoğaltılabilen bir kitap olmadığından değerli olduğunu, eğer ki kitaba dipnot veya derkenar düşülmüşse değerinin daha da arttığını belirten Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, Kandıra doğumlu Raif Efendi’nin de Beyazıt civarında babası Hasan Efendi ile birlikte yazma alıp satmaya başladığını, çarşıdaki taç kapıya yakın bir yerde dükkânı bulunduğunu kaydetti.


KÜLTÜR-SANAT

Yönetmen Metin Erksan son yolculuğuna uğurlandı Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden 83 yaşındaki Metin Erksan, 4 Ağustos 2012 Cumartesi günü hayata veda ederek aramızdan ayrıldı.

U

sta yönetmen Metin Erksan’ın cenazesi Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen törenin ardından Teşvikiye Cami’ne getirildi. Teşvikiye Cami’ndeki cenaze namazına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sinema sanatçıları Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır, Şemsi İnkaya, senarist Safa Önal, Yönetmen Osman Sınav, sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ile Erksan’ın yeğenleri Çiğdem Aydın, Tulip Karamanbey, Demet Gül ile Erksan’ın sevenleri katıldı. Taziyeleri Erksan’ın yeğenleri kabul etti.

‘Onun sayesinde uluslararası ödüllerle tanıştık’

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Metin Erksan bizim sinemamızın en büyük isimlerinden bir tanesiydi. Halit Refiğ, Lütfi Akad, Metin Eksan, bunlar toplumsal gerçekçi akımın tarihle yeni bir Türkiye bakışının, yeni bir sinema dili üretmenin büyük emekçileriydi. Biz Metin Erksan sayesinde uluslararası ödüllerle tanıştık ilk defa. Geçen yıl Berlin’de Altın Ayı ödülü aldığımız zaman onun 1965’te ülkemize getirdiği ödülü bir kez daha anma ihtiyacı hissettik. Çok da güzel oldu bence sağlığında hem bir kez daha Altın Ayı’nın ülkemize gelmiş olduğunu gördü hem de kendi ismini 50 yıl sonra tekrar tepelerde görme şansına erişmiş oldu” dedi. Bakan Günay, “Hepimizin ondan öğreneceği güzel şeyler oldu. O da dersini bence çok güzel anlattı. Nur içinde yatsın. Güzel bir günde

Metin Erksan uğurluyoruz onu. Allah rahmet eylesin” diye konuştu. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış “AB sürecimizin önemini anlayıp, bu konuda kitap yazmış bir entellektüeldi. Rahmetle anıyoruz. Geride bıraktığı öğrencilerine çok önemli mesajlar bırakıp gitti. İnşallah onları idrak ederiz” dedi.

‘Sanatçılar günümüzde çok az hatırlanır oldular’

Cenazeye katılan Yönetmen Osman Sınav “Ben onun asistanıydım. Hayalimi ateşlemiş çok önemli bir sinemacıdır. Allah rahmet eylesin çok şey söylenebilir bir dahiydi” dedi. Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ise Erksan’ın tartışmalı bir Yönetmen olduğunu kaydederek, “Tartışmalı bir yönetmendi. Türkiye’nin gerçeklerini çok güzel verdi. Hep sansürle boğuştu. Ama gerçeklerden uzak saplantılı aşk hikayelerini de çok güzel anlattı ‘Sevmek Zamanı’, ‘Kuyu’ ve ‘Sensiz

Yaşayamam’ filmlerinde. Son 35 yıldır hiç film yapmamış olması çok acıdır. Tabii ki yapmalıydı ama biraz kendisi yorulmuştu biraz da şartlar ağırdı. Allah rahmet eylesin” dedi. Cenazeye katılan sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit ise, sanatçıların gerçek kültür insanları olduklarını söyleyerek “Günümüzde nedense çok az hatırlanır oldular. Birçoğunu da hayatımıza ne kadar değer kattıklarını öldükten sonra hatılıyoruz” şeklinde konuştu. Koçyiğit, “Kaybettiğimiz sadece Türk sinemasının bir değeri değil Türk insanı için yeri çok önemli. Her geçen gün onun eserlerini izledikçe onun Türkiye için ne demek olduğunu anlayacağız. O Türk sinemasının ulusal sinemamızın kurucularından. Sinemamızın temellerini atanlardan. Özgür düşünceyi ifade etmekten yana olan bu nedenle zaman zaman düzene karşı duran, hiçbir şekilde sanatından düşüncelerinden ödün vermeyen gerçek anlamda bir kültür insanımızdı” dedi. AĞUSTOS 2012

63


ÜNİVERSİTE-SANAYİ

UTİKAD üniversitelerle buluştu

Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün çatı kuruluşu UTİKAD, ülkemizdeki lojistik eğitimini konuşmak üzere üniversitelerle buluştu.

‘U

TİKAD-Üniversiteler Buluşması’ adıyla İstanbul Novotel’de düzenlenen toplantıda bir araya gelen UTİKAD üyeleri ve akademisyenler, Türkiye’de taşımacılık ve lojistik eğitiminin bugünkü durumunu ve geleceğini konuştular. UTİKAD’ın, üniversitelerin lojistik bölümleri ile sektör arasında köprü oluşturulması, işbirliği olanaklarının artırılması ve karşılıklı görüş alışveriş ortamının yaratılması amacıyla düzenlediği “UTİKAD –Üniversiteler Buluşması, UTİKAD yönetim kurulu üyeleri ve 11 üniversitenin akademisyen ve temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Dr. Hakan Çınar’ın başkanlık ettiği toplantıda, lojistik sektörünün nitelikli insan gücü talebinin karşılanması başta olmak üzere, lojistik bölümü öğrenci ve mezunlarının staj ve istihdam koşullarının yeniden gözden geçirilmesi ve lojistik eğitimi müfredatının iyileştirilmesi konuları görüşüldü. UTİKAD Genel Müdürü Cavit

Uğur, toplantının açılış konuşmasında, UTİKAD’ın 26 yıllık bilgi birikimi ile lojistik eğitiminin uluslararası standartlara getirilmesi için önemli bir misyon yüklendiğini söyledi. Toplantıya başkanlık eden Dr. Hakan Çınar, Türkiye’de lojistik sektörünün son yıllarda hızlı bir büyüme ve gelişme gösterdiğini belirterek, buna bağlı olarak sektörün nitelikli insan gücü talebinin de arttığına dikkat çekti. Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri çerçevesinde lojistik sektörünün giderek daha fazla önem kazanacağını

kaydeden Dr. Çınar, bu nedenle Türk taşımacılık ve lojistik sektörünü temsil eden UTİKAD’ın eğitim konusunda ayrı bir önem verdiğini ve ülkemizde lojistik eğitiminin dünya standartlarına uygun bir şekilde verilmesi konusunda kararlı olduğunu vurguladı. Türkiye’deki lojistik eğitiminin yeniden modellenmesi konusunda Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, ilgili kamu kuruluşları ve STK’larla işbirliği yapmaya hazır olduklarını ifade eden Dr. Hakan Çınar, üniversitelerden de bu konuda destek beklediklerini belirtti.

Nobel ödüllü dört deha Bilgi’de bir araya geldi

D

ünyaca ünlü matematikçi Nobel Ödüllü John Nash başta olmak üzere Nobel Ödüllü Eric Maskin, Reinhard Selten, Roger Myerson ve 44 Ülkeden 800 bilim insanının katıldığı “Oyun Teorisi Dünya Kongresi 2012” 22 -26 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. 5 gün süren etkinlik süresince Nobel Ödüllü John Nash, Eric Maskin, Reinhard Selten ve Roger Myerson öğrencilerle okulun bahçesinde, panellerde, yemeklerde bir araya gelerek onların tüm sorularını yanıtlayıp sohbet ettiler.

Tercih günlerine gelenlere John Nash süprizi… Etkinliğin, üniversite tercih

64

AĞUSTOS 2012

günlerine rast gelmesi nedeniyle okula bilgi almaya gelen öğrenciler ve aileler John Nash süprizi ile karşılaştı. Öğrenciler, bölümler hakkında bilgi almaya geldiklerini ama karşılarında John Nash’i görünce çok mutlu olduklarını belirttiler. İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver konuya ilişkin yaptığı açıklamada: “Uluslararası akademik camiada büyük saygınlığı olan bu kongre 4 yılda bir yapılıyor. En son Northwestern Üniversitesi’nde gerçekleştirilmişti. Matematik ve iktisat alanının zirvesine bu yıl Bilgi Üniversitesi’nin seçilmiş olması bizim için ayrı bir gururdu. Bu alanda şimdiye dek 7-8 tane Nobel ödülü verildi ve bunlardan 4’ü de bu kongre için İstanbul’a geldi.” dedi.

Oyun Teorisi Nedir? Oyun teorisi, hem rekabetçi hem de işbirlikçi ortamlarda stratejik etkileşim alanlarını çalışır. Başlangıçta uygulamalı matematik dalında zorlu bir alan olarak geliştirilen Oyun Teorisi, geçen yüzyılın ikinci yarısı itibari ile ekonomi için de esaslı bir araç haline gelmiş; günümüzde Bilgisayar Bilimi, Siyaset Bilimi, Yönetim Bilimi, Sosyoloji, Nörolojik Bilimler, Felsefe ve Biyoloji gibi çeşitli alanlarda uygulanıyor. Oyun teorisi sahasındaki araştırmaları, eğitim ve uygulamaları desteklemek için 1999 yılında kurulan Oyun Teorisi Cemiyeti, her dört senede bir uluslararası ve geniş katılımlı bir kongre düzenliyor. Bir önceki kongre 2008 yılında Amerika’da Northwestern Üniversitesi’nde düzenlenmiştir.


ÜNİVERSİTE-SANAYİ Küresel Rekabetçilik Endeksi’ne göre 59. Sırada yer alan Türkiye, inovasyon alanında gelişme ile bu sorunu aşabilecek. Uzmanlar inovatif yaklaşım için öncelikle eğitim sisteminin değişmesi gerektiğini vurguluyor.

I

Işık Üniversitesi’nden yaratıcı kuşaklar için eğitim modeli

şık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü FMV Işık Okulları’nda ve Işık Üniversitesi’nde yaratıcılığı ve inovasyonu teşvik etmek amacıyla İnovasyon: Yaratıcılıktan Girişimciliğe adıyla başlattığı projeyle eğitim sistemine bir model öneriyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl yayınlanmakta olan “Küresel Rekabetçilik Endeksi” raporuna göre, Türkiye Küresel Rekabetçilik Endeksi’ni olusturan 12 bilesenden, 5’inde ortalamanın altında kalarak ‘inovasyon’ alanında 58 ülkenin gerisinde yer aldı. “Patent” “entelektüel sermayenin korunumu” ve “Ar-Ge’ye yapılan şirket harcamaları” başlıklarında Dünya ortalamasının altında kalan Türkiye, yine de 2011-2012’de 142 ülke arasında bir önceki seneye göre 2 sıra yükselerek “verimlilikten, Inovasyon Odagına Geçis Ülkeleri” arasında gösterildi. Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölüm Başkanı ve “İnovasyon: Yaratıcılıktan Girişimciliğe” projesi yürütücüsü Prof. Dr. Hacer Ansal yaptığı

Prof. Dr. Hacer Ansal

açıklamayla inovasyon alanındaki durumu “Türkiye’de inovasyon çok konuşuluyor ama inovatif eğitim için gerekli olan adımlar atılmadan Türkiye geleceği yakalayamaz.” diyerek değerlendiriyor. Yaratıcılık ve girişimcilik arasında bağ kuran çalışmaların önemine vurgu yapan Ansal, “Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, 3 yaşından 5 yaşına kadar çocuklarda yaratıcılık % 98’lerde seyrediyor. 10 yaşında bu oran % 32’ye, 20 yaşında ise % 10’a geriliyor. İleriki yaşlarda bu oran % 2’ye kadar düşüyor. Bu veriler

ışığında söyleyebiliriz ki, inovasyon hedefli bütünsel bir eğitim sistemini içermeli ve anaokulu döneminden başlamalıdır.” Bu yaklaşım doğrultusunda eğitim ve öğretim anlayışını kökten değiştirecek geniş kapsamlı bir projeyle, eğitimde yeni bir model oluşturmak için adım atan Feyziye Mektepleri Vakfı’nın “İnovasyon:Yaratıcılıktan Girişimciliğe” projesinin altını çizen Hacer Ansal, Işık Üniversitesi’nin yaratıcı ve yenilikçi bir neslin yetişmesi için ‘değişimin’ öncülüğünü üstlendiğini vurguluyor. “İnovasyon: Yaratıcılıktan Girişimciliğe” projesi kapsamında ilk ve ortaöğretim düzeyinde FMV Işık Okullarında, yaratıcılık ve yaratıcı düşünme seminerleri uygulamaya sokulurken, Işık Üniversitesi öğrencilerine dönük “I?novasyon Yönetimi ve Giris?imcilik Sertifikası” uygulanmaya başladı. Projenin bir diğer ayağı olan “Işıklı Fikirler Yarışması”nı başarıyla gerçekleştiren Işık Üniversitesi, ‘İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’ ile Türkiye’de inovasyonu bir merkeze kavuşturuyor. AĞUSTOS 2012

65


ABONE FORMU Adı Soyadı: Firma Adı: Telefon: Fatura Adresi: Vergi Dairesi ve No: Derginin Gönderileceği Adres:

EKONOMİ AJANDASI DERGİSİNE yıllık abone olmak için 60 TL.’lik abone ücretini Garanti Bankası IBAN: TR98 0006 2000 3490 0006 6641 19 nolu hesaba yatırılması ve abone formuyla birlikte dekontun info@ekonomiajandasi.net e-posta adresine veya aşağıdaki adrese gönderilmesi gerekir. Cansın Ajans Yayıncılık Ekonomi Ajandası Haznedar Mah. Park Sok. No: 17/4 Güngören - İSTANBUL

 66

AĞUSTOS 2012




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.