EG 141. sayı

Page 28

Ekim Devrimi ve kadın sorunu…

Kadının kurtuluşu sosyalizmde…

Kadının yaşadığı baskı ve eşitsizlik özel mülkiyetle birlikte ortaya çıkmış ve bugüne taşınmışsa, kadının kurtuluşu özel mülkiyet düzeninin kalkmasından geçmektedir. Bunun önkoşulu da mevcut kapitalist iktidarın devrilmesi ve proletarya iktidarının kurulmasıdır. Eşitliğe ve özgürlüğe dayalı olan sosyalizm, tüm toplum için olduğu gibi kadınlar için de eşitsizliği ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.

28

Dünya ölçeğinde emperyalistler arası rekabetin ve sınıf çatışmalarının keskinleştiği, militarizmin tırmandığı 20. yüzyılın başında gerçekleşen Ekim Devrimi, bu tabloya Rusya’dan ilk neşteri vurmuş, proletaryanın iktidarı ele geçirmesiyle burjuvazinin egemenliğine son vermiştir. Ekim Devrimi, Rusya topraklarının çok ötesinde bir etki yaratmıştır. Beklenen Avrupa devriminin gerçekleşmemesine rağmen tüm dünyada çığır açmış, proleter devrimler döneminin başlangıcı olmuştur. Bunalımların ve savaşların kaynağı olan emperyalist kapitalizmin yıkılmaya mahkum olduğu tüm dünyaya ilan edilmiştir. Ekim Devrimi ile işçiler, köylüler ve kadınlar için gerçek eşitlik ve özgürlüğün yolu açılmıştır.

Kadının kurtuluşunun önkoşulu! Kapitalizmde kadın çifte ezilmişlik, baskı ve sömürü koşullarında yaşamaktadır. Ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşamda kadın-erkek eşitsizliği sürmektedir. Erkek egemen sistem binlerce yıllık geleneklere dayanarak varlığını sürdürmektedir. Kadının karşı karşıya kaldığı baskı ve eşitsizlikler sınıflı toplumların ortaya çıkışına dayanmaktadır. “Avcılıktan hayvancılığa geçişte, erkeğin sürüleri mülk edinmesiyle başlatılan erkek egemenliği üzerine kurulmuş tek-eşli ailenin ortaya çıkışı, babaların mirasçılarının kendi çocukları olduğundan emin olmak istemeleriyle ilintilidir.” der Engels ve “analık hukuku”nun yıkılışının kadın cinsinin büyük tarihsel yenilgisi olduğunu ifade eder. Üretim araçlarını ve dolayısıyla özel mülkiyeti elinde bulunduran erkek, evde de yönetimi ele geçirir. İlk sınıflı toplum aynı zamanda erkek egemen toplum olarak şekillenir.

Kadının baskı görmesi ve aşağılanması sınıflı toplumların ortaya çıkışıyla başlamış, katmerlenerek sonraki toplumlara devredilmiş, kapitalizmde ise yeni biçim ve görünümler kazanmıştır. Binlerce yıllık gelenekler ve ataerkil kültürel değerler bugüne taşınarak kadının ikincil konumu pekiştirilmiştir. Kadının yaşadığı baskı ve eşitsizlik özel mülkiyetle birlikte ortaya çıkmış ve bugüne taşınmışsa, kadının kurtuluşu özel mülkiyet düzeninin kalkmasından geçmektedir. Bunun önkoşulu da mevcut kapitalist iktidarın devrilmesi ve proletarya iktidarının kurulmasıdır. Eşitliğe ve özgürlüğe dayalı olan sosyalizm, tüm toplum için olduğu gibi kadınlar için de eşitsizliği ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bunun için kadınların toplumsal üretime katılmasını, kadının üzerindeki ev işleri, çocuk bakımı vb. yükleri alacak kurumlaşmaların yaratılmasını, ataerkil kültür ve değerlere karşı bilinçli ve sistematik bir ideolojik mücadeleyi ve eğitimi esas almaktadır. Bolşevikler Ekim Devrimi’nin ardından bu bakışa uygun bir pratik sergilemişler, kadınların kurtuluşu doğrultusunda önemli adımlar atmışlardır.

Ekim Devrimi’nin ardından atılan köklü adımlar Bolşevikler iktidarı ele geçirdikten sonra ilk olarak işçi-emekçi kadınları da doğrudan etkileyen iki kararnameye, barış ve toprak kararnamelerine imza atarlar. İlerleyen süreçte kadınların eşitsizliğini ve aşağılanmasını içeren yasa ve uygulamalar yerle bir edilir. Kadın yasalar önünde erkek ile tam hak eşitliği kazanır. Kadınlar için tam


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.