EG 128. sayı

Page 25

NATO’nun Lizbon Zirvesi gerçekleşti...

Türk Devleti, savaş aygıtı NATO’ya kalkan olarak kanlı işbirliğine devam ediyor...

19-20 Kasım’da NATO’nun Lizbon Zirvesi gerçekleşti. NATO’nun gelecek 10 yılına yön verecek “Yeni Strateji Konsepti”nin tartışıldığı zirveye “Yeni Savunma Konsepti” damgasını vurdu. Zirve Türkiye’de sermaye devletinin sözcülerinin “Füze Savunma Projesi tüm yetki Türkiye’de olursa kabul edilebilir” kapsamında çıkışlarıyla tartışılmaya başlandı. Ardından da “zirvenin gözbebeği” Türkiye’nin tüm taleplerinin kabul edildiği(!), “Füze Savunma Projesi”nin Türkiye’de kurulacağı haberleri kamuoyunda geniş yankı buldu. Burjuva medya tarafından başarı olarak lanse edilen projenin aslen Türk Devleti’nin Ortadoğu halklarına karşı NATO’yla yeni bir kanlı projeye imza atması anlamına geldiği açıktır.

Türkiye’de kurulacak olan “Füze Savunma Projesi” ile Türk devleti emperyalizme ve siyonizme kalkan olmayı kabul etmiştir. Böylece başta “komşularla sıfır sorun” ve “din kardeşliği” söylemlerini dilinden düşürmeyen, Ortadoğu halklarının hamisi rolünde zaman zaman sert çıkışlar yapan AKP şefi Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere dinci partinin ve bir bütün olarak sermaye devletinin ne kadar ikiyüzlü davrandığı bir kez daha ortaya çıktı. Erdoğan’ın Ortadoğu’nun hamisi misyonunu benimsemesi ile hanesine artı puanları toplayan AKP hükümeti “Füze Savunma Projesi”ni onaylayarak, bu artı puanları tehlikeye atma pahasına kayıtsız şartsız emperyalizme uşaklık edeceğini ispatlamış oldu.

“Füze Savunma Projesi”ne yakından bakalım:

Lizbon Zirvesi öncesinde Çankaya’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün katılımı ile bir toplantı gerçekleştirildi. Böylece “Füze Savunma Projesi”ne devletin yönetim kadrosundan onay çıkmış oldu. Ayrıca projenin kabul edilmesi için iki de şart belirlendi: birincisi, İran’ın hedef gösterilmemesi; ikincisi, radar ve ateşleme olarak iki parçadan oluşan projenin “bir bütün olarak” Türkiye’de uygulanması. Kısacası Türk Devleti ilk şartla “komşularla sıfır sorun” söylemine uygun bir kılıf ararken, ikinci talebiyle de iç kamuoyunu yatıştıracak bir dayanak edinmeye çalıştı.

Sonuç olarak proje Lizbon Zirvesi’nde NATO ülkeleri tarafından onaylandı. Böylece şartları ile pazarlığa oturan Türk devleti zirveden alnının akıyla(!) çıktı. Başta İsrail olmak üzere emperyalizme ve siyonizme kalkan oldu ve silah tekellerine milyonlarca dolar kazandıracak bir anlaşmanın parçası haline geldi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy “NATO’nun kamuya açıklanan belgelerinde hiçbir isim yer almıyor ama biz kediye kedi deriz, bugünün füze tehdidi İran’dır.” açıklaması yaparken, İngiliz “savunma dergisi” Jane’s’in editörü Robert Hewson, durumu, “Zirvede

onaylanan füze sistemi ABD’li silah yapımcılarına para aktarmakla ilgili. İran’dan Avrupa’ya bir füze tehdidi riskine inanmıyorum. Savunma sistemi insanları korumakla değil, bazı şirketlere para aktarmakla ilgili.” şeklinde değerlendirdi.

Sonuç olarak başta ABD olmak üzere NATO ülkeleri üst düzeyde silahlanırken, Türkiye de NATO’nun savaş üsleri çiftliğine dönüşecek. Projenin başta İran ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’yu hedef aldığı, ancak bununla yetinmeyip “Yeni Savunma Konsepti” kapsamında emperyalizme karşı gelen ve direnen her sesi bastırmayı hedef aldığı açıktır.

“Füze Savunma Projesi”, NATO’nun temel misyonunun özü özetidir...

“Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü” olarak çalışan NATO’nun sözde kuruluş amacı ve asıl işlevi şöyle özetlenebilir:

“Resmi kuruluş gerekçesine ve taşıdığı isme göre NATO sözde ‘savunma amaçlı’ bir devletler ittifakıdır; ittifak kapsamındaki ülkeleri, Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin saldırısına karşı korumayı amaçlamaktadır. Oysa bütün bir tarihi, onun gerçekte bir saldırı ve savaş örgütü, bu çerçevede bir tehdit ve şantaj örgütü olduğunu ortaya koyar. Dahası o sadece bir uluslararası saldırı ve savaş örgütü değil, belki çok daha önemli olarak, aynı zamanda ittifak bünyesindeki tüm ülkeler için gizli ve kirli bir iç savaş örgütüdür de. Özellikle ’89 yıkılışına kadar olan dönemde onun bu özelliği çok daha belirgin ve fiili uygulama olarak önplandadır, buna ilişkin kanlı ve kirli icraatları yıkılışa denk düşen yakın yıllara kadar önemli ölçüde

Erdoğan’ın Ortadoğu’nun hamisi misyonunu benimsemesi ile hanesine artı puanları toplayan AKP hükümeti “Füze Savunma Projesi”ni onaylayarak, bu artı puanları tehlikeye atma pahasına kayıtsız şartsız emperyalizme uşaklık edeceğini ispatlamış oldu.

25


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.