Yeniçağ 10122010

Page 12

12

10 ARALIK 2010 CUMA

HABER

Pýnar Selek meselesi siyasi YILDIRIM TÜRKER - Radikal Pýnar Selek adý bir kez daha memleket semalarýna vahþice gerildi. Tam 12 yýldýr izlemekte olduðumuz karanlýk ve sonuçsuz bir davanýn belirli bir aþamaya gelmiþliði, 'bomba' kelimesinin yýldýzlý alarmýyla 'patlatýldý' gazetemizde. Buradaki 'bomba karar' buluþunun pek parlak ve radikal devrimci olduðuna inananlara, böyle bir devrimde yer almak istemiyorum demekten baþka çarem yok. Bir kere, Yargýtay gibi yakýn tarihte pek þaibeli kararlarýnda ýsrar etmiþ, sözgelimi Hrant'ýn yazýsýný inatla yanlýþ anlamýþ bir kurumun bu kararý, hiçbir þekilde 'Bomba!' ya da 'Þok!' vinyetleriyle sunulasý bir þey deðildir. Ayrýca, 12 yýldýr Þahmaran hikâyesine döndürülmüþ bu davayý hâlâ hukuki bir vakýa olarak deðerlendirmek de hiç kimseyi nesnel kýlmaz. Pýnar Selek'in bombacý olduðu iddiasýyla baþlatýlmýþ olan zulüm üstüne 'Haklý olan kazansýn' soðukkanlýlýðýyla gidip, bütün iddialarýn 'fifti-fifti' dökümünü yaparak hukukun üstünlüðüne olan inancýnýzý deðil, ancak 'körleþtirilmiþliðinizi' sergilemiþ olursunuz. 'Bakalým ne gerçekler ortaya çýkacak.' Öyle mi? 12 yýl boyunca bu genç kadýnýn baþýna gelenleri hiç mi izlemediniz? Davanýn aþamalarýnýn ne tür hukuk rezaletleriyle bezeli olduðunu bir yerlere kaydetmemiþsiniz anlaþýlan. Pýnar Selek'ý tanýmamýþ; onu tanýyanlarýn tanýklýðýndan da hiç etkilememiþsiniz besbelli. Birtakým genç Özkökler piyasaya dökülüp Pýnar'ýn 'suçsuzluðu'na inanmakta zorlandýklarýný belirtmeye baþladýlar bile. Önce onun PKK baðlantýlý olduðunu oturduklarý yerden kanýtlayarak. Bu kadýnla 10 yýldýr neden uðraþsýnlarmýþ. Özkök putkýrýcýlýðýndan da medet umuyorlar üstelik. Pýnar Selek 'tabu' kýlýnmýþ, 'mahalle baskýsý'na boyun eðip çarþýda ölen

Salih Batak

insanlarýn haklarýný yoksayamazlarmýþ. Pýnar Selek'i tabu ilan etmek, tipik Özkökgil buluþu bir tabu yýkýcýlýktýr. Aðýr iþkenceden geçmiþ, kolu sakat edilmiþ, hayatýnýn kaç yýlýný hapishanede geçirmiþ, bir an soluklanamadan kendini yine topun aðzýnda bulmuþ bir insanýn 'dokunulmaz, tabu' olduðunu söyleyenin baltasýný bileyen kim? Pýnar Selek davasý, siyasidir. Hukuki bir yaný çoktan kalmamýþtýr. Bir kez daha onun serüvenini yazmak, davasýný anlatmak istemiyorum. Nesneller ve putkýrýcýlar bir zahmet bakýversin. Pýnar'a tanýk binlerce insanýn kaydý duruyor. Mahkeme kayýtlarý da. Nesnellik gayreti konusunu da Pýnar'ýn dostlarýndan Karin Karakaþlý'nýn saklanasý yazýsýndan bir alýntýyla kapatmak istiyorum: "Takip etmek deðil, müdahale etmek istiyoruz. Çünkü ondan bombacý yapýlmaya çalýþýlan dünya yalan bir dünyadýr. Orada kimse huzurlu yaþayamaz. Müdahale ettiðinizde ise taraf olursunuz. Önünüzdeki resme bakar nesnel verileri yan yana getirir, akýl, yürek ve vicdanla kanaatinizi oluþturursunuz. Benim nesnelliðim Pýnar Selek konusunda taraf olmamý gerektiriyor. Sizin de Pýnar Selek'ten yana taraf olmanýzý istiyorum. Hukuk adaletle eþanlama gelene kadar nesnel vicdan adýna taraf olun. Pýnar Selek için deðil, gönül rahatlýðýyla yaþanabilecek bir Türkiye için... Baþka türlüsü haram hepimize."

Son gördüðümde Ben onu son görüþümü anlatmak istiyorum sadece. Yargýtay haberi 'gazetemizin baþarýsý' olarak 'patlatýldýðýnda' NTV'de Banu Güven, Pýnar'la konuþtu. Soðuk bir Berlin akþamý. Ardýnda Brandenburg kapýsý görülüyor. Pýnar her zaman olduðu gibi ýþýk saçýyor. Ama üþüdüðü belli. Kimisi etrafýna ýþýk saçar. Halesi gökkuþaðýndan, dokunuþu efsunludur.

DEMOKRASÝ; DEMOKRATÝK BÝR YÖNETÝM ÞEKLÝ DEÐÝLDÝR! (II)

Geçen hafta "Demokrasi: Demokratik Bir Yönetim Þekli Deðildir" baþlýklý yazýda, kýsaca deðinmek gerekirse, Demokrasi çerçevesinde devletin iþleyiþini ve iktidarýn ve egemenliðin kullanýmýna iliþkin sorunlarý tartýþmýþtýk… Görünürde "devlet toplum için vardýr" demagojisinin temelinden yola çýkarak, iþleyiþi konusunda devletin var olabilmesi için, yönetilen kesim ile hiyerarþik bir iliþki içinde olduðunu, bu yüzden insanlarýn devleti kutsal bir varlýk olarak içselleþtirdiklerini/ kendi üstünde varsaydýðýný belirtmiþtik… Ve yazýyý, demokrasi temelinde devletin sistem içindeki konumunu deðerlendirerek, tüm çeliþkilerine raðmen sistemin oldukça iyi iþlediðini belirterek, hala bir hareket geliþtirilemediði üzerine bitirmiþtik… *** Þimdi geçen haftaki yazýyý, Kýbrýs'ýn kuzeyinde var olan düzen ile kýyaslamak gerekirse, karþýmýzda iki temel yaklaþým vardýr. Birincisi; KKTC'nin devlet olarak kabul edilmesi ve bu doðrultudan yola çýkarak mevcut düzenin, içsel yansýmasýný ve KKTC'nin dýþsal sorunlarý ile baðlantýlarýný ele alabiliriz… Bu yaklaþým izlenirse birçok sorunu da beraberinde getirir elbet. Çünkü uluslararasý hukuk çerçevesinde kabul görmeyen koþullarda varlýðý kabul edilen bir düzenin siyasal örgütlü yapýsý ne kadar iþlevsel olabilir tartýþýlýr… Elbette uluslararasý hukuk dediðimiz þey; þuan dünyadaki emperyalist güçlerin koyduðu yasalar çerçevesinde kabul edilen yasalardýr. Ve bunun yeterliliði her açýdan üzerinden geçilmesi gerekir.* (Burada yeterlilikten bahsederken ki amaç;

Benzemeye çalýþmaz. Gücünü çýplaklýðýndan, tutkusunu dünyanýn kýrýlganlýðýndan alýr. Israrla onu benzetmeye çalýþýrlar. O, tutku ile çilenin ikiz kardeþ olduðunu bilir. Yakýnmaz. Gülüþünü bir an olsun kaybetmez. Bir an olsun acýlaþmaz. Onu incitmeye çalýþan, kendi çirkinliðiyle yüzleþir. Ýyice hýrçýnlaþýr. Pýnar, o nadir insanlardandýr. Þu dünyada onun kadar çok kardeþi olan bir kiþi tanýmadým. Sokak çocuklarýndan travestilere, kadýnlardan erkeklere, caný yanan herkese onun kadar incelikli bir þefkatle dokunabilen bir kiþi tanýmadým. Pýnar, 'Barýþamadýk' kitabýnýn bir bölümüne epigraf olarak Gandhi'nin bir sözünü koymuþtu: "Barýþçýl mücadelede en ufak bir kuþku baþarýsýzlýk için yeterlidir. Sonuna kadar baþarýlý olmanýn yolu saflýk ve dürüstlüktür." Pýnar'ý tanýmlayan iki kelime: Saflýk ve dürüstlük. Birkaç ay önce Berlin'de buluþtuðumuzda kaygýlarýmý dindirmek için orada edindiði arkadaþlardan, hayatýnýn rahat ve iyi yürüdüðünden söz ediyordu. Bana dönüp büyük bir içtenlikle, "Biliyorsun, ben çok þanslýyýmdýr" dedi. Hayýr, þaka yapmýyordu. 12 yýldýr kâbus yaþatýlan, üzüntüden kalbi duruveren anasýnýn acýsýndan yaþadýðý iþkencelere kadar kaç kat cehennem hayatýna itilen Pýnar, gerçekten de þanslý olduðuna inanýyordu. Þimdi, caným kardeþimin yaþadýðý iþkenceyi anlatmak zorunda kaldýðý için mahçup olduðunu görüyorum. Bir baþka programda, telefon baðlantýsýnda, 'Post travmatik stres bozukluðu' raporu aldýðýný söylerken þimdi saðlam ve güçlü olduðunu da vurgulamadan edemiyor. Bir de þakacý br sesle lafýný baðlýyor, '..durum budur efendim.' Pýnar, maðduriyet dilini tanýmaz. O, sevdiklerine dokunabildiði, onlarla kol kola yaþayabildiði için kendini þanslý bulur. Ýþkencesinden söz ederken çok daha beterlerini görenleri anmadan edemez. Babasý Ap Selek de o gece televizyonda

KKTC'nin kabul edilebilmesi için savunur görüþünü yansýtmak deðildir!) Ýkinci yaklaþýmda daha rahat görülecektir: Birinci yaklaþýmý savunan kesimin neden savunduðunu bilmediði bir anlayýþa sahip olmasý ya da altý boþ hurafelerle günübirlik duygusal baðlarýn arkasýna sýðýnarak sadece geçmiþte çakýlýp kalmasý, rejimin çýkarýna dahi olsa, güncel siyasal sorunlardan toplumda mademki alt tabakayý oluþturan kesimin bir üyesidir, kaçýnýlmaz nasibini alacaktýr. Sonuçta devlet olarak kabul ettiði kurumdan bir beklentisi vardýr… Ve toplumsal bir hareket oluþmadan, sistemin dönüþtürülmesi sadece hayaldir… Örgütlü bir yapýnýn baþlattýðý toplumsal bir hareket ancak sonuç getirebilir… Ve toplumsal bir hareket baþlamadan, insanlarýn görüþleri ne olursa olsun sýrf sahip olduðu anlayýþ sistemin doðrudan varlýðýna hizmet ediyor diye, hakkýný aramamak bizi özgürlükçülükten soyutlar…* *** Ýkinci yaklaþým ise KKTC'nin belirli tarihsel süreçlerde, dünya üzerindeki stratejik konumundan kaynaklanan belirsizliklerin ve zaman içerisinde geliþen, tarihsel olaylarýn sonucunda oluþturulan kukla bir devlet olduðu ve günümüzdeki tanýmý ile Türkiye'nin alt yönetimi, bir baþka deyiþle iþgal altýna olduðu görüþüdür. Kýbrýs, Amerika ve Ýngiltere gibi katil devletlerin taþeronu Türkiye'nin, Kýbrýs'ýn kuzeyinde sürdürülen politikalarý ile yönetilen sahte bir devlet pozisyonundadýr… Bu görüþ; Kýbrýs'ýn tarihsel süreci ile geliþen olaylara ve günümüzün siyasal 'gerçek'leriyle incelendiði zaman göreceðiz ki doðrudur… Kýbrýs, kendi tarihi boyunca her zaman sömürge yönetimleri tarafýndan iþgal edilmiþ ve sömürge yönetimlerinin, orta doðudaki çýkarlarýný elde etmek için batmayan üs olarak kullanýlmýþtýr… Kýbrýs'ýn gündeminde þuan çözüm olarak gösterilen alternatiflerin, en üzerinde durulmasý gerekeni Kýbrýs'taki toplumlarýn birbiri ile kalýcý bir çözüm üstünde anlaþýp, federal bir Kýbrýs oluþturma görüþüdür… Bu Kýbrýs Cumhuriyeti'nin uluslararasýnda tanýnýrlýðýndan ve Türkiye'nin sömürgesinden

kýzýnýn 8 gün boyunca aðýr iþkence gördüðünü söyler söylemez, 'tabii 80 gün sürenler de vardý' diye ekliyor. O da utanýyor, kýzýnýn yaþadýklarýný büyütüyor görünmekten. Alp Bey de Pýnar gibi, öfkeye hiç yanaþmýyor. Ýçini karartmadan yanýnda duruyor kýzýnýn. Onu görünce insanýn Pýnar'ýn gerçekten þanslý olduðuna inanasý geliyor. Býkmadan yazacaðýz. Tekrar tekrar yazacaðýz. On iki yýl olmuþ. Pýnar filistinaskýsýndayken yüzünü yumruklayan kahramanlar terfi etmiþ, iþ baþýnda. Onu en ufak bir ahlaki ve mesleki süzgeçten geçirmeden Apo'nun niþanlýsý ilan etmiþ olan 'Büyük gazete'nin de nedamet getirdiðini hatýrlamýyoruz. Özkök bütün günahlarýný zamanýn ruhuna yazýp kurtuldu. Hayat devam ediyor. Katiller, iþkenceciler, katliamcýlar vahþi Türkler cennetine kahraman olarak uðurlanýyor. Hayýr, devletin Pýnar'la iþi bitmedi daha.

Tanýyan bilir Onlar, bu genç kadýnýn bombalardan daha güçlü olduðunu erken fark ettiler. Her acýdan, her zulümden yüzünde ayný ýþýklý gülümseme, ayný tevazuyla çýkýþý besbelli onlarý deli etti. Onu benzetemediler. Pýnar, etrafýna mutluluk ve güç saçarak kendi seçmiþ olduðu hayatý, kendi seçmiþ olduðu hayatýn müttefikleriyle birlikte sürdürüyor çünkü. Kadýnýn özgürleþmesinden, heteroseksizme karþý direnmekten, barýþýn önemli bir tetikleyicisi olan vicdani retten dem vuruyor çünkü. Onun yýllarýný çalan, iþkencecileri üstüne salýp canýný yakan, anasýný alan, hayatý ona zehretmeye çalýþanlara raðmen hep saf ve dürüst kaldý. Biz, Pýnar Selek'i tanýyanlar, onun gözlerimizin önünde kaçak konumuna sürüklenerek, hapislerle, iþkencelerle ya da bitmek bilmeyen gerilimlerle öldürülmesine izin vermeyeceðiz. Her þeyden önce onun sevgisine, barýþa olan inancýna, saflýk ve dürüstlükle beslediði umuduna tanýðýz. Tanýk olacaðýz.

kurtulmaktan baþka bir fayda getirmeyecektir. Ki Avrupa Birliði'ne dâhil olduðu için AB sömürgesi altýnda varlýðýný sürdürecektir. Ama belirtilmesi gerekir; þu anda Kýbrýs'taki en mantýklý kabul edilebilecek görüþ budur… *** Geçen haftaki yazý ile Kýbrýs'ýn kuzeyindeki yapýyý karþýlaþtýrmak gerekirse; hangi anlayýþ tarafýndan kabul edilirse edilsin, demokrasinin kendi içinde çeliþtiði gerçeði ile kýyaslandýðý zaman görülecektir ki; Devlet'in olduðu yerde eþitsizlik her zaman olacaktýr. Ve Halk kendi kendini temsil edebileceðine inanmadan, bu sistem içerisinde kalýcý bir düzen oluþturmak imkansýzdýr. Ve sisteme karþý tek alternatif Komünizmdir!.. ------------------------------------------------------------------------------*Uluslar arasý hukuk dediðimiz emperyalist güçlerin kendi çýkarlarýný korumak için koyduðu yasalarý elbette, Kýbrýs'ýn kuzeyindeki yapýya karþý alternatif bir düzen þekli olarak göstermek deðildir belirtilmek istenen… Düzenin tek alternatifi elbette sosyalizmdir. Ve belirmek istenilen birinci yaklaþýmdaki bakýþ açýlarýna sahip egemen sýnýfý destekleyen bireylerinde haklarýný koruyabilmek için hukuk devleti olarak varsayýlan yapýnýn sorunlarýný kendi içindeki çeliþkilerle birleþtirerek gösterebilmek daha gerçekçi bir yaklaþým olur. * Özgürlükçü bir insan: Sadece kendi siyasal/ ideolojik görüþüne uygun görüþleri savunursa özgürlükçü olmaz. Bencil olur olsa olsa… Ancak baþkasýnýn özgürlüðünü savunduðu bir yerde özgürlükçü olunabilir. Farklý görüþlerin sahip olduðu siyasal/ ideolojik yanlarýný eleþtirmelisin, ama özgürlüðünü savunarak özgürlükçü olabilirsin. Özgürlüðün geliþebilmesi için baþka yol yok! Örneðin Türkiye'deki baþörtüsü yasaðý, insanýn kiþisel özgürlüðüne doðrudan müdahale etmektedir. Biz o insanýn özgürlüðünü savunmalýyýz, baþörtüsü takýyor diye sessiz kalmak yanlýþtýr. Neden taktýðý eleþtirilmeli, ama özgürlüðü savunularak özgürlükçü olduðumuz kanýtlanabilir…

yenicag@yenicag.com.cy


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.