Haberexen #42 Nisan 2013

Page 1


HABEREXEN


HABEREXEN

®

Dinamik Döneme Doğru Samsun, son 10 yıldır ticaret, sanayi ve turizm yatırımlarını paralel götürmeye çalışıyor. Son 3-4 yıldır ise turizm ve ticarete dönük girişimlerin hızlandığını gözlerimizle görüyoruz. En basiti hızla açılan son derece nezih restaurantlar, konsepti birbirinden farklı AVM’ler, zincir otellerin yükselen binaları turizmin gelecekte canlanacağını işaret ediyor. Ticaretin gelişmesine zemin hazırlayacak fuar ve kongre merkezi eş zamanlı olarak iş turizmini de canlandıracak. İyi işletilecek, fuar ve kongre merkezi Samsun’un kaybettiklerini kısa kazanmada telafi etmesinde itici güç olabilecek. Bölge şehirlerinin birbiriyle iletişimini, işbirliğini tetikleyecek. Kulağı tersinden tutmaya ve yeni keşifler peşinde koşmaya gerek yok. Yalın ve hedef odaklı yatırımları hayata geçirmeliyiz ve cesaretendirmek zorundayız. Sadece Samsun’u planlayarak yapılacak yatırımlar ve projeler bize çok fazla yol aldırmaz. Artık, planlanacak her yatırım bölgeyle entegre olmayı da hedeflemeli. Bölgenin ihtiyaçlarını da gözetmeli. Bu tespit, yalnız Samsun için geçerli değil. Sinop için de, Amasya için de, Çorum için de, Ordu, Giresun, Trabzon için de geçerli. Bu iller birbiriyle entegrasyona geçmeli. Birbirinin ihtiyaçlarını tamamlayan projeler her şehri kendi içinde de güçlü kılacaktır. Samsun’da yapılan bu yatırımların Trabzon’dakilerle de buluşması karşılıklı kazanımları artıracaktır. Samsun’da yükselen otelleri, AVM’leri, sosyal donatıları, fuar ve kongre merkezini şehir özelinde düşünmek talihsizlik olur. Karadeniz’in her ili büyümek ve lokomotiflik üstlenecek yatırımlar için birbirine muhtaç. Orta Karadeniz’in merkezi olmak coğrafi tespit dışında Samsun’a, Doğu Karadeniz’in merkezi olmak da tek başına Trabzon’a birşey kazandırmaz. Öyle olduğunu da yıllardır görüyoruz. Bölgesel işbirliği ve entegrasyon artık kaçınılmaz. Dergi Haberexen, 42’nci sayısında Samsun, Çorum, Amasya, Tokat, Sinop, Ordu, Giresun ve Trabzon’da aboneleriyle buluşacak. 43’üncü sayısı ise bu illerin potansiyellerini, başarı öykülerini içeren dosyalarla çıkacak. Bugüne kadar kalkınmanın eksiklerini görmek kadar pozitif yönleri de vurgulamaktan geçtiğine inanan Haberexen Yayın Gurubu, bölgemizdeki dinamik sürece pasif kalamazdı. Yayın hayıtımızda ki, bu yeni yolun bölgemize hayırlı olmasını diliyorum.

www.haberexen.com AYLIK HABER DERGİSİ Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa ÇAKIR SORUMLU YAZI ISLERI MÜDÜRÜ

Ahmet AK HABER MERKEZi

Mustafa BiLiK Mert Volkan GÜN Cüneyt YASAR HALKLA ILISKILER

Ekrem Yunus KESiCi Onur NURDEMiR Tel Faks Mail

: 0 362 432 64 64 : 0 362 435 47 77 : abone@haberexen.com

REKLAM SATIS

Yavuz YAMAN Kürsad TEKOLUK Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com HUKUK DANISMANLARI

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin SENGÜL AV. Adem AKSOY GÖRSEL YÖNETMEN

Uğur BIYIK BASIM YERi

Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mah. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETiM YERi ADRESi

Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konak Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ

Aylık Yerel Süreli Yayın ISSN: 2147-4397

Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Sayı 42 / Nisan 2013

3


HABEREXEN

Sayı 42 / Nisan 2013

d o s y a l ar 3 EDİTÖR 6 AKILDA KALANLAR 8 KÖŞE YAZISI - BEKİR REŞİTOĞLU 10 ŞEHRE NEŞTER VURMAK ZOR ZANAAT 12 GIDADA GÜVEN ve HİJYEN ETKİN DENETİMLE MÜMKÜN 16 KÖŞE YAZISI - AYLİN TAT 18 250 MİLYON PAZAR ARTIK ÇOK YAKIN 20 MEDİKENT KONFORUNUZA TALİP 22 AHŞAP CAMİLERİNDE ARA BİZİM SAMSUN’U 26 GÜNEŞİN BATMADIĞI ŞEHİR: ST. PETERSBURG 28 NE FARKIMIZ VAR BİZ DE ONLARI DUYMUYORUZ 30 ESAS OLAN KORUYUCU HEKİMLİK 34 KAPAK - SAMSUN’DAN 5 YILDIZLI ATAK 44 HAYATA FOKUSTUR FOTOĞRAF 48 LASTİKLERİNİZ ZARAR DÖNMESİN 50 TV DİZİLERİNDEKİ CİNAYETLER HAYAL ÜRÜNÜ 52 40’INDA YÜZMEYİ KEŞFETTİ 56 KÖŞE YAZISI - AYDIN DOĞDU 58 DAMAK TADI 60 KÜLTÜR SANAT 64 FUTBOL 66 SİNEMA

4

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013 . 9> 5

5


Akılda Kalanlar

LOJİSTİK KÖY İTİRAZCILARINA RET Büyükşehir Belediye Meclisi; Tekkeköy ilçesine konuşlanacak Lojistik Köy ve çevre düzenlemesi hakkındaki 15 Ocak 2013 tarihli kararına 12 vatandaşın yaptığı itirazı oy çokluğuyla reddetti. Yöredeki tarım arazilerini zarara uğratacağı düşüncesiyle karşı çıkılmakta söz konusu çevre düzenlemesine. Sanayiye ihtiyacı ortadayken projeye itiraz edemeyeceğini belirten ilçenin Belediye Başkanı Hayati Tekin’den bir öneri: “Burada daha önce biz imar planı alınmasını istemiştik. Vatandaşlar da bu konuda çok arzuluydu. Ancak bir takım vatandaşlar da bizim tarım alanımız yok ediliyor mantığıyla itiraz ettiler. Benim teklifim şu; mümkünse bu vatandaşların tarım alanlarımız yok edilmesin diye çaba sarf ettikleri bu alanları diğer alanlara kaydırarak hem sanayi isteyen vatandaşlarımızı hem de tarım alanlarının yok olmasını istemeyen vatandaşlarımızı memnun etmiş oluruz.” İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ise olaya farklı açıdan yaklaşıyor: “Hiç dağlarımız tepelerimiz yokmuş gibi böyle ovalarımıza saldırıyoruz, bakalım ne olacak sonu. Bence sanayi alanlarımızı tarımın elverişsiz olduğu alanlarımıza çekmeye çaba göstermeliyiz. Burada hepimizin tarihi bir sorumluluğumuz da var. Yarın buralarda hiçbir şey gidemeyecek hale gelecek. Belki de bizden sonraki nesiller tarım ile ilgili ihtiyaçlarını sorgular hale gelecek. Burada halkın bugün için para kazandıkları için hoşlarına gidebilir ama daha sonraki nesillerin ne olacağı konusunda ben de gerçekten endişe duyuyorum ve hepimizin duyması da lazım. Vatandaşlarımızın da bu konuda çok da bilinçli olduğu kanaatinde değilim.”

RUH VE SİNİR İNŞASINA 4’ÜNCÜ UZATMA

İhalesi Toplu Konut İdaresi (TOKİ) eliyle gerçekleşen 200 Yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin inşası, Eğitim ve Araştırma Hastanesi’yle eş zamanda, 1,5 sene evvel bitirilmesi gerekiyordu. Ancak maddi sıkıntıları ileri süren yüklenici firma taahhüdünü bir türlü yerine getiremedi. Dördüncü defa süre uzatma talebinde bulundu. Samsun Sağlık Müdürü Dr. Yusuf Köksal, “Hastanenin yüzde 80’i bitti. Biz de inşaatta fiziki gerçekleşme görüyoruz ve biran önce hastanemizi halkımızın hizmetine sunulması arzusundayız.” diyor 6

OLİMPİYATLARA SPORCU YETİŞTİRME MERKEZLERİ

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın üzerinde çok titizlendiği eylem planıyla; spor alt yapısını tamamlamış şehirlerin ‘Olimpiyatlara Sporcu Yetiştirme Merkezi’ haline getirilmesi amaçlanıyor. 2020 Olimpiyatları projesindeki 12 şehirden biri de Samsun. Komşu illerdeki yetenekli sporcular da bu merkezlere kaydırılarak 2020’ye hazırlanacaklar. Olimpiyat kentlerine, bünyesinde 7-8 branşta faaliyet gösterecek ‘sporcu fabrikaları’ diye nitelenen salonlar yapılacak. Birçoğunun inşasına başlandı. Sayı 42 / Nisan 2013


2B’YE 46 BİN 15 BAŞVURU

Samsun Defterdarı Hayati Dinç, il genelindeki 43 bin 304 2b taşınmazı için halihazırdaki 58 bin 756 kullanıcıdan 46 bin 15’unun yani yüzde 78’inin başvurduğunu ifade ediyor: “Ancak kadastro çalışması devam eden yerler var. Samsun’da 17 bin 800 hektar 2b arazisi varlığı var. Kadastro çalışmalarının tamamlanması ile bu rakamın 20 bin hektara çıkması planlanıyor. Güncelleme çalışmalarının ekim ayına kadar sürmesi bekleniyor. Dolayısıyla başvuru oranımızın yüzde 85’lere çıkacağını düşünüyoruz.“

OMÜ ZİRAAT’TE VİRÜSSÜZ BİTKİ İMALATI Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi, dünyada baş döndürücü hıza erişen biyo-teknolojide önemli bir başarıya imza attı. Fakültenin Biyoteknoloji Bölümü son sınıf öğrencileri, doku kültüründen virüssüz patates tohumu üretti. Doku kültürü hastalık içermeyen bitki yetiştirilmesinde kullanılıyor. Virüsler verim düşüklüğüne yol açmakta. Muz ve kiraz anaçları eldesiyle de uğraşılıyor fakültede.

3 YILDA 464 BAKKALA KEPENK

DEPREM GERÇEĞİNDEN UZAK DEĞİLİZ Samsun sanıldığı gibi deprem ger çeğine uzak bir şehir değil. Kuzey Anadolu Fay Hattı çok yakınından geçmekte. İstanbul’un ardından buraya da ‘Erken Uyarı Sistemi’ kurulacağı bilgisini aktarıyor Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Dr. Doğan Kalafat: “İstanbul’da var olan bir sistemin Samsun’da da kurulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Samsun Erken Uyarı Sistemi, güneyde yaklaşık 10’un üzerinde kuvvetli yer hareketini bir dizin haline getirecek. Burada farklı istasyonlardan gelen bilgiye göre erken uyarı sinyalleriyle, büyük depremde yıkıcı dalga gelmeden önce büyük tesislerin sistemlerinin kapatılması sağlanacak. Böylece çevre zararlarının oluşması, yangınlar engellenecek.’’ Sistem sayesinde; büyük depremde hangi yörelerin ne ölçüde yıkıma uğrayacağını ve ne kadar can kaybı meydana gelebileceği gösteren haritalar önceden belirlenebilecek. Böylelikle kriz yerlerine en doğru yollarla ve hızlıca ulaşabilecek. 10 cihaz 5’er kilometrelik aralıklarla sıralanacak. Sayı ileride 20’ye çıkacak. Sayı 42 / Nisan 2013

Atakum, İlkadım ve Canik ilçelerinde son 3 sene zarfında 464 bakkal kapanmış. Durumu, “Kent içerisine açılan büyük alışveriş merkezleri, küçük esnafın kepenk kapatmasına neden oluyor.“ sözleriyle yorumluyor Bakkallar Odası Başkanı Eyüp Güler. Bu işte başarı çıtasını yukarılara taşıyan esnaflar da var. Bafra’nın Çetinkaya beldesindeki mahalle bakkalı Ahmet Türe, basit usulde ilçenin vergi rekortmeni. Maliye Bakanlığı, nostaljik radyoyla ödüllendirdi Türe’yi.

TURİZM YERLERİ İŞARETLENİYOR Turizmdeki en önemli unsurlardan biri ‘danışma ve yön hizmetlerindeki kalitedir’, diğer ifadesiyle kılavuzluk faaliyetidir, hiç şüphesiz. Kültür Turizm İl Müdürü Ünal, Samsun’u bu açıdan değerlendirerek eksikliklerin giderilmesi için çalışma başlattıklarını belirtiyor: “İl genelindeki tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerin bilinmesi ve tanıtılması için turizm yerlerini gösteren işaret tabelaları koyacağız.” 7


Köşe Yazısı

Bekir Reşitoğlu Barışa Kim Karşı Çıkabilir?

S

üreçleri doğru okumak ve iyi analiz etmekten söz ederiz her zaman… Büyük fotoğrafı görebilmeyi arzularız. İnsanları bu enstantaneyi algılamaya çağırırız. Dar kalıplardan kurtulmayı öneririz. Ayrıntılara takılmamayı tembihleriz ama satır aralarındaki mühim detayların es geçilmesine mazeret sayarız bunu. Türkiye, Kürt ve PKK probleminde mutlu sona mı yaklaşıyor? Nasıl da birden hayali güç mesafeler alınabildi böyle? Birbirlerini samimiyetsizlikle suçlayan evvelinde mi yalın söylemekteydiler yoksa şimdi mi bizleri kandırmaktalar? Olayın dış bağlantıları ne derece etkin şu sıralar? Evet, son koz Türk-Kürt çatışmasını fitilleyip ülkeyi geri dönülemez yollara sürükleyivermek. Gelinen noktaya benzer yeni sürprizlerle karşılaşabiliriz her an. Ancak ters yönde bu defa… Hesaba katmadığımız unsurların başrole soyunduklarını izleyebiliriz. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Türkleri ve Kürtleri başından bu yana İslam dinine mensubiyetlerinin bir arada tuttuğunu söylemesi ne ilginç, değil mi? Bir hakikati şimdi neden gündeme taşımakta Kürt politikacı? Öküz altında buzağı aramıyoruz; önü8

müze konan buzağının sağlığından endişeliyiz. Barışa kim karşı çıkabilir ki? Her anlamda mantıksızlık ve aptallık bu. Asıl bir mevzuyu iyice bellemeliyiz artık. 1923’ten beri rejimi tartışmaktan bıkıp yorulmadık mı diye sormalıyız. İki alternatif vardır kabaca: Ya kurulan sistem hatalı veya eksiktir. Ya da birilerinin işine yaramaktadır sisli ve kaotik haller... Vatan elden gidiyor denildiğini iddia edip, gerici yaftasıyla kişi ve kurumları karaladılar. Oysa hayal ürünüydü hepsi; kurgulu hezeyandan ibaretti topluma hissettirilenler. Laiklik elden gidiyor diye bağırdılar köşe bucak. Günah keçileri bulup hayatlarını duman ettiler. Şimdi de vatan elden gidiyor diye haykırmaktalar.

diye çıkışmıyor. Kendini ve ötekini kategorileştirmiyor. Başlangıçtaki kuruluş panosunda iki sigorta takılıydı. Biri irtica, diğeriyse bölücülük. O düzeneğin mimarlarıyla, bugün onların izinden sapmayanları eşleştiremedikçe fotoğrafın geneline vakıf olamayacağız. Oyunları, tezgahları ve hileleri yutacağız. Kötüsü, kumpaslar gözlerimizi boyayacak.

Bizden sonra bir dünya savaşı atlatan, taş üstünde taş kalmamış döküklükten sanayi ve teknolojide zirvelere tırmanan Almanya’da, devletin niteliği türü vaziyetler ayrımcılık ögesi konumuna yükselemiyor. Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve öbür köklü Avrupa ülkelerinde de aynı. Çok sayıda etnik yapının topraklarında yaşadığı ABD’de her vatandaş Amerikan kimliğinden kıvanç duyuyor. Kimse kimseye fakat sen Çinlisin, Kızılderili’sin, Portekizlisin, İtalyan’sın, İspanyol’sun; veya Müslümansın, Hristiyan’ın, Musevisin

İnanıyorum ki, bir gün hayır ve şer tüccarları tek tek seçilecek. Ak ile kara ayan beyan olacak. Sahtekârların foyası akacak. O zaman hımmm demek ki şöyle şöyleymiş mırıldanmalarını duyacağız. Bugünden manzaraya hâkimiyet esas. Yarın eller ve kollar iradesizleşebilir. Ahlar ve oflar çaresizliği daha da perçinleştirir. Bu vatan, benim diyenlerinden. Vatanın sahibi bizleriz ve asla düşmanlık besleyemeyiz farklı etnik yapılara ve inanç kimliklerine. Kolaylaştırmalıyız, zorlaştırmamalıyız. Akıllıca, ahlaklıca, vicdanlıca ve hakkaniyetle...

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ülkücü gençliği sokakta dizginlemesi takdire şayan bir siyasi başarıdır. Hep söylerim ve överim. Lakin anlamlandıramıyorum birkaç haftadır büründüğü haleti ruhiyeyi. Neyi vur diyecek ve vuracaklar. Niçin öl diyecek ve ölecekler.

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

9


Gündem

Samsunlular kentsel dönüşüm fikrine ısındırılıyor

Şehre Neşter Vurmak Zor Zanaat Kentsel dönüşüm, söylendiği gibi kolay değil. Çok çileli bir iş. Hukuki boyutu var, vatandaşın endişelerinin gideril mesi var… Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sefer Arlı’nın İlkadım Kıran Mahallesi’nde yürütülen projeyi anlatırken “Vatandaşlarımız güzel örneği gördükten sonra gelip talepte bulunurlar ise kentsel dönüşümün dışında kalmış bölge içinde proje yapılabilir.” demesi hassas davranıldığını gösteriyor. İlkadım İlçesi Kıran Mahallesi’ndeki 37,8 hektarlık bir alanda Büyükşehir Belediyesi ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ortaklığıyla kentsel dönüşüm projesi yürütülüyor. Büyükşehir Genel Sekreter Yardımcısı Sefer Arlı, 600 hak sahibinin -tapusuzlar da dahil- tümüne gayrimenkullerinden doğan hakların verildiğini belirtiyor. Projede 105 m2’den 155 m2’ye değişen ölçülerde 5 tip konut yer alıyor. Dileyen farkını yatırarak daire alabilecek ya da para şıkkını talep edebilecek. Kural işyerleri için de aynı. Bedelleri TOKİ onaylı bir müşavirlik firması saptamakta.

Zorla Güzellik Olmayacak. Mahallede şimdilik başka sahalar için dönüşüm öngörülmüyor. Mevcut haliyle kalan kısımların gelecekte görüntüyü bozacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak Sefer 10

Arlı’dan açık bir teklif var bölge sakinlerine. Bir araya gelip irade ortaya koyduklarında onlara da proje hazırlanabileceğini söylüyor: “Vatandaşlarımız güzel örneği gördükten sonra gelip talepte bulunurlar ise kentsel dönüşümün dışında kalmış bölge içinde proje yapılabilir. Biz İlkadım İlçesi Kıran Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm alanını aktif heyelan haritasını ve daha önceden imarı yapılmış ancak binaları imarlı yapılmayan bölgeyi göz önünde bulundurarak belirledik. Aktif heyelan bölgelerini kentsel dönüşüm projemizde yeşil alan bırakırken sağlam zemini konut alanı olarak değerlendirdik.” Niçin istek beyanı aradıklarınaysa şöyle izahat getiriyor: “İnsanları refaha kavuşturmak istiyorsunuz can ve mal güvenliği olan binalara kavuşturmak istiyorsunuz ama onlar

evlerinin o mevcut hali ile kalmasını istiyorlar. Bizler de insanlar ile cebelleşerek zorla yapmak istemiyoruz. Ancak insanlar bize gelip talepte bulunurlar ise biz hazırız.”

Pek Çok Mahalle Daha Dönüşecek. Yakında Hastanebaşı, Canik Gaziosmanpaşa, Anadolu, Kadıköy, Zeytinlik, Fatih ve Reşadiye mahallelerinde de kentsel dönüşüm projeleri başlatılacak. Buralara ambulans ve itfaiye araçlarının giremediğini ve daha pek çok sorunlarla karşılaşıldığını vurguluyor Arlı: “Binaların hiç birisi depreme dayanıklı değil. Bazı noktaların zemini konuta uygun değil. Bu gidişle birer getto-varoş bölgesine dönüşecekler. Gece belli bir saatten sonra vatandaş sokakta gezemiyor. O nedenle buraların hem fiziki hem kültürel dönüşümü gerekiyor.”

Sayı 42 / Nisan 2013


Dönüştürülmesi kararlaştırılan Samsun Saathane Meydanı’nda Büyükşehir’in yıkım işlemleri sürüyor. Bittiğinde 7 bin 900 m2’lik arazide pratiğe geçirilecek proje sayesinde sahadaki tarihi dokular iyice belirginleşecek. Proje; Buğday Pazarı Caddesi, İhsaniye Sokak, Patlıcan Pazarı Sokak, Eski Telgrafhane Sokak, Çarıkçılar Sokak, Balık Pazarı Sokağı’nı da kapsıyor.

ama netice alınamadı. Vatandaş ‘Evim yıkılacak. Yıkılınca haklarımı kaybedecek miyim?’ düşüncesiyle tedirginlik içinde. Bulvar üstü mahal-

Kentsel Dönüşüm Hamlesinde Samsun 1919 Projesi Bugünkü İlkadım, eski Samsun’dur. İlk konutlaşma ve çarpık yapılaşma buradadır. Kentsel dönüşüm yıllardır konuşulmakta Sayı 42 / Nisan 2013

lelerdeki çarpıklık katsayısı ve gecekondulaşma diğer yerlere nazaran fazlaca. Dönüşüm şart. Tabiki

vatandaşı evsiz bırakıp mağdur etmeden. Hastanebaşı Mahallesi’ndeki dönü şüm çalışmaları İlkadım Belediyesi’nin omuzlarında. Başkan Necattin Demirtaş Mart 2009 yerel seçimleri öncesi verdiği sözünü tutuyor. Pilot uygulamayla, 31 bin m2’lik alanda “Samsun 1919” isimli modern bir site inşa edilecek. 20 katlı 14 bloktan oluşuyor. ‘1+1 99 m2’, ‘2+1 110 m2’, ‘3+1 144 m2’ ölçeğinde 1120 adet daire olacak. Halkın yüzde 50’sini aşan bölümü evet derse kentsel dönüşümün önünde engel kalmayacak. 11


Güncel

GIDADA GÜVEN VE HİJYEN ETKİN DENETİMLE MÜMKÜN Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği bir dizi yenilik getiriyor. Ancak bunların ne ölçüde hileleri engelleyeceği tartışma konusu. Mevzuattaki boşluğun yanı sıra, etkin denetim yapılamadığında usulsüzlüklerin önüne geçilmesi zor gibi görünüyor. Resmi verilere göre 350 bin nokta var gözlerin üzerlerine dikilmesi gereken. Ama denetim personeli sayısıysa yalnızca 4 bin 600. Ne yazık ki çok azı gıda mühendisi öte yandan. “Bir kuralı koymakla iş bitmiyor, denetlenmesi ve yaptırımın etkin biçimde uygulanması gerekli.” diyor, Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman. Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’ndeki yenilikler; daha doğru bir ifadeyle yaptırımlar hileleri tümden sıfırlayabilecek mi? Evet; bundan böyle sucuk, salam ve sosiste kırmızı ile beyaz et ürünleri birbirine karıştırılamayacak. Ama, sakatat ilavesi nasıl anlaşılacak? Ya hayvanın zarları, meme uçları ve kelle eti de bir güzel bocalanırsa… Kısacası yüzde 100 dana etinden demek nihai çözüm mü? Aynı sorular tavuk etinden imal edilenler için de geçerli tabi ki. Kanatlıların etleri sucuktan tamamen ayrıştırılıyor. Sadece salam, sosis ve jambonda karşımıza gelecekler. Fermente ve ışıl işlem görmüş sucuk ile pastırma yalnızda kırmızı etten üretilebilecek. Bir başka gözlerden kaçan detay da şu: Yaban domuzu ve eti artık tebliğde yok. Acaba ne anlama gelmekte bu? Bunları ve diğer merak ettiklerinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman’la konuştuk. Başta, ‘denetlemek lazım’ ifadesini ön plana çıkarıyor Ataman. Metinlerin kendi kendilerine işleri yoluna 12

koyamayacaklarının altını çiziyor: “Daha önce yürürlükte olan tebliğe uygun üretilen ürünler (yani örneğin kanatlı ve kırmızı et karışımı ile üretilenler) de sağlığa uygun ürünlerdi. Ancak hangi et türünün üründe ne kadar bulunduğunun etikette yazılması gerekmekteydi. Bu kuralın işlemesi için de etkin denetim gerekliydi. Sakatat katılması ise zaten hep yasaktı. Bir kuralı koymakla iş bitmiyor, denetlenmesi ve yaptırımın etkin biçimde uygulanması gerekli.”

DENETLENMESİ GEREKEN 350 BİN NOKTA VAR Her ürün grubuyla alakalı benzer endişelerin gündeme getirilebileceğini de belirtiyor: “Eğer denetim sistemi etkin bir biçimde yürümez ve sonuçları etkin biçimde yetkililer tarafından sistematik biçimde paylaşılmazsa; usulsüzlük yapmayı deneyen birileri de çıkar her sektörde; olmayanı olmuş gibi anlatarak tüketiciyi yanıltanlar da çıkar. Bunları yaşıyoruz. Şimdiki mevzuata göre bırakın sakatatı; ineğin bifteğini de katamazsınız tavuk ürününe yasal olarak. Ancak

önce de dediğim gibi; mevzuatı yazarak uygulanması sağlanmıyor, denetlemek lazım. Denetimde de Bakanlığın verdiği rakamlara göre 350 bin civarında nokta var denetlenmesi gereken. Bu noktalar içerisinde gıda üretim yerleri, ithalat kontrol noktaları, depolar, antrepolar, restoranlar, satış yerleri, büfeler hatta oteller olduğunu düşünürseniz, verilen sayının çok da gerçekçi olmadığını görürsünüz. Biz bu sayının 500 bin civarında olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar noktayı 4 bin 600 kişi denetliyor. Bu açıdan bakıldığında, bir yerlerde usulsüzlükler olması şaşırtıcı değil. Resmi kontrolör sayısının biran evvel arttırılması; bu kadroda da ilgili mesleklerin gereğince temsiliyetinin sağlanması lazım. Örneğin bu sayı içerisinde Gıda Mühendisi sayısı da çok az. Bunlar hep olası sorunlu noktaları yakalama şansını azaltan faktörler.” Domuz, yaban domuzu, at ve tavşan kasaplık hayvan sınıfında kalmaya devam mı ediyor? Gıda mevzuatı 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Sayı 42 / Nisan 2013


ve Yem Kanunu’ndan başlayan ve talimat ve yönergelere kadar inen (ki bu belgeler Resmi Gazete’de dahi yayınlanmaz. Bir kısmı Bakanlık web sayfasından görülebilir) bir silsiledir. Bir konuda olan hükümleri anlamak için tek bir tebliğe bakmak yetmez. Tanımlardan domuzu, at ve tavşanı kaldırdığını düşündüğünüz yeni tebliğ aslında hiçbirini kaldırmıyor. Kaldırması da mümkün değil. İlgili tebliğin tanımlar kısmının ilk cümlesinde “Bu Tebliğin uygu lanmasında; 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 3 üncü maddesinde, 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda Hijyeni Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde, 27/12/2011 tarihli ve 28155 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan tanımlara ek olarak aşağıdaki tanımlar da geçerlidir.” ifadesi yer alır. Yani daha basitçe denmektedir ki Sayı 42 / Nisan 2013

“temel tanımlar Kanun ve ilgili yönetmeliklerinde yer almaktadır, bu tebliğ ise kapsamındaki ürünlere yönelik olarak eksik kalan tanımları vermektedir.” Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği ise sözünü ettiğiniz tüm hayvanları et tanımı içinde düzenlemektedir. Bu konuda bir değişiklik yok.

BEYAZ ET AMBALAJSIZ PARÇALANARAK SATILABİLECEK Sucuk, salam, sosiste yüzde 100 dana eti ibaresi kaldırıldı. Bu durum ürünlerdeki kırmızı et miktarının düşürülmesi; yoğun baharat kullanımıyla ucuza mal etme yoluna sapılması neticesini doğurur mu? Bu ifadenin kalkması et ürünlerinde farklı türlerin etlerinin kullanımının yasaklanması ile ilgili. Zaten bu ürünlere dair özellikler çok ayrıntılı biçimde belirlenmiş durumda. Düzgün denetlendiği sürece böylesi bir soruna neden olması beklenmez. Samsun’da yıllarca riskli ürün grubunda bulunduğu gerekçesi ile açıkta tavuk eti satışı yasaktı. Birçok esnafa çeşitli cezalar kesildi açıkta 13


Güncel

?

!

tavuk eti sattığı için. Ayrıca gıda zehirlenmelerinin çoğu bozuk tavuk etinden kaynaklanmakta. Ancak, ‘’Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği’’ ile market ve kasapların, beyaz eti ambalajsız ve parçalayarak satmaları serbestleşti. Buradaki tezat kafaları da büyük oranda karıştırmakta. “Hangi uygulama doğru?” sorusu zihinlerde karışıklığa neden olmakta. Şimdi de hijyen tartışması başladı. Çeşitli baharatların aktarlarda açıkta satılabilmesi sağlıklı mı? Türk mevzuatına göre gıda maddeleri ambalajlı satılmalı. Dökme tabir edilen satış biçiminin ise kendine has birçok kuralı var güvenliği sağlamaya yönelik. Baharat genelde mikrobiyal sorunu fazla olan bir grup. Ayrıca temel özelliğini veren kendilerine has kokuları açıkta bulunduklarında kolaylıkla uçmaktadır. Tüketicilere bu ürünleri ambalajlı olarak tüketmelerini öneriyoruz. Hem dökme tavukta hem de kullanılan baharatlarda izlenebilirlik sağlanması son derece önemlidir. 14

SAHTE BAL TABİ Kİ ÜRETİLMEKTE Son birkaç yılda bal reklamları bir hayli sıklaştı. Arıyı aradan çıkararak sahte bal üretmek mümkün mü? Ticari glikozun içine bir miktar polen, renklendirici ve esans katılarak bal diye satıldığı ileri sürülmekte çünkü… Sahte bal imalatı olduğunu biliyoruz. Bunun burada formülünü vermek anlamlı değil ama yine aynı ifadeyi kullanacağım: koyduğunuz kuralları doğru işletemez ve denetleyemezseniz her şeyin sahtesine rastlamak mümkün hale gelebilir. Mesele sistemi düzgün işletmekte Üretim mevsimlerinde kovanların önüne sakkaroz (şeker şurubu) veya glikoz konulması arıların daha çok ve kolay bal yapabilmesini sağlar mı? Bu uygulama da yasak olan bir uygulama. Ancak zaman zaman bu sorunla karşılaşılabiliyor. Denetimlerde etkinliğin sağlanması lazım.

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

15


Köşe Yazısı

Aylin Tat Bir varmış bir yokmuş Bir dala konmuştu karga cenapları; Ağzında bir parça peynir vardı. Sayın tilki kokuyu almış olmalı; Ona nağme yapmaya başladı: “Oooo! Karga cenapları, merhaba! Ne kadar güzelsiniz; ne kadar şirinsiniz! Gözüm kör olsun yalanım varsa, Tüyleriniz gibiyse sesiniz Sultanı sayılırsınız bütün ormanın.” Keyfinden aklı başından gitti Bay Karga’nın; Göstermek için güzel sesini açınca ağzını düşürdü nevalesini. Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim size küçük bir ders vereceğim; Alıklar olmasa iş kalmaz açıkgözlere; Böyle bir derste değer sanırım peynire” Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç ama Yemin etti gayrı faka basmayacağına… La Fontaine

K

urnaz tilkinin hikâyesini hatırlatarak başlamak istedim sözlerime…

Kurnazlık mı? Akıl mı? Zekâ mı? Hangisi daha üstün ya da gerekli yaşamda? Hangisi olmazsa olmaz? Zekâ bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak 16

çözme yeteneğidir. Akıl ise; yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Zekâ ile akıl arasındaki fark sürekli tartışılıp durur. İşin aslı zekâ ve aklı birbirinden kalın çizgilerle ayırmamak gerekli. Zekânın olmadığı bir yerde akıldan bahsedemezsiniz zira

akılları sıra da kurnazlığı altın taç eder, uzun vade de çuvallarlar. Kısaca kendi çıkarları için olanı olduğundan farklı yansıtmaya kurnazlık, algılama hızına zekâ, düşünebilme becerisine de akıl denir. Akıllı bir insan zekânın sağladığı tüm avantajları kullanmasının yanında, zeki bir insanın sahip olmadığı kavrayış ve yeteneğe sahiptir.

Akıl da tıpkı zekâ gibi aynı zihin yetilerini kullanır. Aklın zekâdan en önemli farkı, insan olgunlaştıkça aklı da gelişir.

Kurnazlık aslında ilkel insanlara yakışan bir olgudur. Oysa bizler kurnazlığı yüksek düzeyde zekâ varlığı gibi algılamaktayız.

Ünlü mizah yazarı Brunet’in verdiği örnek çok çarpıcı doğrusu “Zekâ para gibidir, kötü kullanıldığında büyük bir servet nasıl insanı iflasa götürürse, ustaca kullanıldığında küçük bir sermaye de, kişiyi pekâlâ başarıya götürebilir.” Yani zekâmızı işleyebildiğimiz ölçüde akıllı olabiliyoruz.

Gelişmiş toplumlara bakın; Zekâ ve akıl öndedir, Kurallara mutlak itaat vardır. Bu yüzden bu türlü toplumlarda karmaşalara rastlanmaz. Geri kalmış toplumlarda ise; kurnazlık zekânın önüne geçmiştir. Hatta kurnaz olanlar en zeki insan olarak ilan ederler kendilerini akıllarınca…

Kurnazlık; doğru olmayanı doğru gibi gösterip kendi çıkarları için, yanıltma çabasıdır. Belirli bir süreç içinde kendi kendisiyle çelişkiye düşüp iflas etmeye de mahkûmdur.

Sözün özü şudur ki; Kurnazlık uzun vadede mutlak zararlıdır ve erdemli bir âdemoğluna yakışmaz. Zira yaradan zekâ vermiş bize ki; İşleyebilelim o zekâyı, akıllı olup iyi ve güzel şeyler ortaya çıkarabilelim diye.

Kurnazlar akıldan ve bilgiden daha çok önemserler kendilerini, zayıf durumlardan vazife çıkarıp, semirir,

Kurnazlardan ve kurnazlıklardan uzak bir yaşam sürmeniz dileğiyle, kalın sağlıcakla…

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

17


Kapak

Samsun-Krasnodar tarifeli uçak seferlerine Rusya’dan onay

ARTIK ÇOK YAKIN Samsun-Krasnodar Tarifeli Uçuşları için Rusya’dan onay çıktı. 19 Şubat 2013’te Samsun-Kavkaz Tren Feri Hattı açılış töreninde, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binalı Yıldırım ile Rusya Federasyonu Ulaştırma Bakanı Maxim Sokolov verdikleri Samsun-Krasnodar tari feli uçuş sözü gerçekleşti. 45 dakikada Krasnodar’a varılabiliyor Krasnodar’a. Mevcut halde İstanbul üzerinden bir gün sürüyor yol. Karadeniz’in öbür tarafındaki 250 milyonluk nüfusla ticaret fırsatının pratiğe dönüşmesi yolunda çok önemli bir gelişme bu. Türkiye ile Rusya arasında İstanbul’dan sonra ikinci büyük transfer noktası haline geliyor 19 Mayıs Şehri. Bilhassa oradan intikal edenlerin konaklama ve alışveriş ihtiyaçları piyasayı

canlandıracak. Bölgenin tümü nasiplenecek yeni hareketten. Dünya iki blokluyken adeta balık avlanan bir göl hüviyetine bürünen Karadeniz ve çevresindeki ülkeler barındırdıkları ticari potansiyellerini maalesef kullanamıyordu. Artık koca bir ticaret denizi hüviyetinde bu sular. Uçuş izni, Samsun adına Kavkaz tren-feri hattından daha ön planda. Tren feri Mersin, daha ziyade Ankara, Eskişehir ve Çorum’un işine yaramakta. Hava trafiğiyle charter uçuşlarındaki sıkıntılar da bitecek. Türkiye-Rusya ilişkilerini bir adım ileri gidecek. Her iki ülke arasındaki ticaretin 2015’te 100 milyar doları bulması hedefine de katkı sağlayacak.

İzin Belgesi Türkiye’ye Ulaştı Rusya Ulaştırma Bakanlığı’nın artık Türk havayolu şirketlerinin SamsunKrasnodar seferlerini yapabileceğine dair izin Türk yetkililere ulaştı. THY ve diğer Türk havayolu veto yemişti daha evvelinde. Rusya ile vizelerinden kaldırılmasının ardından karşılıklı yatırımlar 8 milyar doları aşmıştı. Bu ülkede 5 milyar dolarlık Türk, bizdeyse 3 milyar dolarlık Rus yatırım hacmi var. Tarifeli uçak seferleriyle miktarın artması bekleniyor. Samsun, İstanbul Boğazı haricinde Türkiye’nin ticari ve ekonomik ilişkiler için kuzeye yönelebileceği tek müsait kapı. Ulaşım alt yapısıyla Anadolu’nun her yanına bağlanıyor.

Rusya’dan Samsun-Krasnodar arasındaki tarifeli hava seferleri için onay çıkmasıyla, 250 milyonluk nüfus; bölgenin hatta Türkiye’nin ticari ve ekonomik hedefi haline geldi. Her iki ülkenin bakanları 19 Şubat 2013’te olayın sözünü vermişlerdi. Uçuşlar, Türk-Rus ticaret hacminin 2015’te 100 milyar dolara ulaştırılması hedefine de ciddi katkılar sağlayacak.

18

Sayı 42 / Nisan 2013



Kapak

A

özelliğini barındırırken, son yıllarda önemi fark edilen antik mağara ve höyüklerin yanında 10 Kilometrelik Atakum Plajı sayesinde de önemli turizm dinamiklerine sahip.

Karadeniz‘in en büyük şehri, kültür ve ticaret merkezi Samsun, operası, 30 sinema salonu, anfi tiyatro etkinlikleri ile bir yandan bölgenin kültür merkezi olma

Samsun’un elit kenti, Türkiye’nin en güzel kıyı şeritlerinden Atakum sahilinden yer alan Medikent Otel, modern binası ve eşsiz donanımıyla misafirlerini ağırlıyor. Şehir merkezine 4 dakika, havaalanına 20 dakika, alışveriş merkezine yürüyüş mesafesindeki otel, üst düzey standartlarda tamamı deniz ve orman manzaralı delux, teras bağlantılı, aile suiti ve geniş standart sınıflarda 32 oda ve 72 yatak kapasitesiy-

kademi Grup bünyesindeki Medikent Otel, 32 odası ve 200 kişilik restoranı ile başta sağlık turizmi olmak üzere Samsun’un tanıtımında önemli bir rol almaya talip. Samsun’un önemli markaları arasındaki yerini kısa sürede alan Medikent Otel, şehrin seçkin imkanlarından yararlanmak isteyenleri ağırlamaktan memnuniyet duyuyor.

20

le misafirlerini ağırlıyor. Medikent Otel, iş ve eğlence amaçlı her türlü etkinliğe ev sahipliği yapabilecek olanakları sizlere sunuyor.

MEDIKENT OTEL HIZMETLERI Kahvaltı Salonu: 100 Kişilik kapasiteye sahip kahvaltı salonumuz Masmavi Karadeniz’in eşsiz manzarasıyla; güne merhaba demenin en keyifli yeri! Kahvaltı büfesinin tüm dünya mutfaklarından seçilen zengin menüsü ile güne enerjik başlayın. Siz tabağınızı lezzetli yiyecekler ile doldururken istediğiniz taze meyve suyu masanıza servis edilmiş olacaktır. Sayı 42 / Nisan 2013


Sempozyum, Eğitim, Brifing, Lansman, Toplu yemek ve benzeri her türden organizasyonunuza ev sahipliği yapmaya hazır. Çeşitli ihtiyaçlar düşünülerek hazırlanan Osmanlı, Anadolu ve Trakya toplantı salonlarında her türlü kapalı mekan organizasyonlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Medikent Otel çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapabilecek seviyede ortalama 220 kişilik kapasiteye ulaşan 3 adet toplantı salonuna sahip.

Osmanlı Salonu :

Bistro: Samsun’un buluşma noktası olmaya aday olan iki farklı bölümden oluşan Bistro’ da Dünya mutfağını kapsayan zengin yiyecek menüsü ve daha önce tatmadığınız lezzetli içecekleri bulabileceksiniz. Otelin tüm alanlarında ücretsiz wireless hizmetinden yararlanabilirsiniz.

MEDİKENT OTEL, SAYISIZ ORGANİZASYON ALTERNATİFİ SUNUYOR Samsun Medikent Otel organizasyon ihtiyaçlarınız için sayısız alternatif sunuyor. Toplantı, Konferans, Sayı 42 / Nisan 2013

Sinema düzeninde 120, Sınıf düzenindeki toplantılarınızda 60 kişilik toplantı ihtiyaçlarınızı cevaplayabilecek olan Osmanlı Salonu Anfi düzeninde dizayn edilmiş ve teknolojinin son gelişmeleri takip edilerek düzenlenmiştir.

Teknik Ekipmanlar: Barcovision Ses sistemleri Görüntüleme sistemleri DVD Player Sound Mixer Flipchart Laser Pointer Mikrofon seçenekleri (Telsiz, Yaka, Kablolu) Sahne ses-ışık-görüntü sistemleri Kürsü

Trakya VIP Salonu: Trakya salonu VIP servis vermek üzere Bürokrat Masa düzeninde

20 kişilik kapasiteli dizayn edildi. Salonda Dev ekran LCD TV, Ses sistemi, Görüntüleme sistemi, Barcovision, DVD Player, Sound Mixer, Mikrofon Seçenekleri Bağımsız WLAN ve Kablolu İnternet Bağlantısı mevcut.

Anadolu Salonu: Sinema düzeninde 36 kişiyi misafir edebildiği Anadolu Salonunda Ses sistemi, Görüntüleme sistemi, Barcovision, DVD Player, Sound Mixer, Mikrofon Seçenekleri ve Bağımsız WLAN bağlantısı mevcut. Tüm Toplantı molalarında kendine ait fuaye alanında sizleri bekleyen sıcak ve soğuk içecekler ve lezzetli cookieler ile toplantılarınıza lezzet ve keyif katmayı hedefliyoruz.

ODALAR Stresli günün ardından huzurlu ve rahat bir ortam yaratmak adına odalarda 200 kanallı uydu bağlantılı radyo ve TV kanalları, 24 saat oda hizmet alabileceğiniz oda servisi, hizmet dahilinde odaya kahvaltı servisi, çamaşır yıkama, ütüleme, kuru temizleme servisleri, odaya günlük gazete servisi ve birçok hizmetleri bünyesinde bulunduran Medikent otel müşterine 1. Sınıf kalitede hizmet vermekte. Hijyen garantisi dahilinde 2 ay içinde tekrar konaklama durumunda kişiye özel havlu-bornoz servisi VİP araçla havaalanı transferi Ücretsiz vale ve otopark servisi 21


Araştırma

Malzemesi, mimarisi ve süslemesindeki izleri takip et...

AHŞAP CAMİLERİNDE

ARA BİZİM SAMSUN’U Çok sayıda medeniyete ve tarihi olaya şahitlik eden Samsun’daki ahşaptan camiler, geçmişin mimari özelliklerini ve kültürünü yansıtması açısından mühim bir yere sahip. Arkeolog-Sanat Tarihçisi Emine Yılmaz, 1996’dan bu yana şehir sınırlarındaki ahşap camilerin tespiti ve belgelendirilmesiyle meşgul. Şimdiye dek 87 tanesini belirledi. Bunların 35’i tescillendi ve koruma altında. Ülkemiz genelinde en fazla Ahşap Camii sayısına Samsun sahip.

Pek çok medeniyeti bünyesinde barındırmış ve tarihi gelişmelere tanıklık etmiştir Samsun. Ahşaptan camiler geçmişin mimari özelliklerini yansıtması açısından mühim bir yere sahiptir. Günümüze ulaşanlarının sayısı azdır ama taşıdıkları özellikler geçmişe ışık tutmaktadır. Camiler, şehrin Türklerin hakimiyetine girmesiyle başlayan Türk-İslam Dönemi iskan faaliyetlerinde külliyelerin birer parçasıdır. Devirlerinin kültürel mimari zevklerinin iklimsel özelliklerle yoğrulduğu bu yapılarda 22

binlerce yıl öncesi “İslam Öncesi Türk Mimari ve Süsleme Unsurlarını” bulmak da mümkündür. Arkeolog-Sanat Tarihçisi Emine Yılmaz, 1996’dan bu yana Samsun’daki tarihi ahşap camilerin tespiti ve belgelendirilmesiyle meşgul. Şimdiye dek 87 tanesini belirledi. Bunların 35’i tescillenerek koruma altına alındı. Yılmaz’ın araştırmalarıyla insanlığın faydasına sunduğu bilgileri paylaşıyoruz bu dosyada

sizlerle. Anadolu’da inşa edilen ahşap yapılara genellikle ‘çantı’ denilmekte. Tercih edilen ağacın cinsi bölgesel ve iklimsel özelliklere göre farklılık gösteriyor. Samsun’dakilerde sağlamlık, uzun süreli dayanıklılık, neme direnç gibi özellikler ön planda. Karadeniz’in zengin florası seçenekleri artırmış. Yekpare değerlendirilebilen kestane, pelit ve kimi çam türleriyle kara ağaç en fazla rağbet görmüş bölgemizde. Süslemedeyse, işlenmesinin kolaylığı sebebiyle ceviz ağacı yeğlenmiş. Ülkemiz genelinSayı 42 / Nisan 2013


de en fazla Ahşap Camii sayısına Samsun sahip.

BU CAMİLERDE ÇİVİYE YER YOK Çantı yapı tekniğinde çiviye pek yer yok. Ağaç gövdeleri veya çapları kabaca yontuluyor. Yer yer 30-35 cm’yi bulan tomrukların alt ve üst kısımlarının düzgünleştirilerek birbirinin üzerine giydiriliyor. Köşelerde değişik metotlarla kenetleniyor. Ahşap direk ve kirişler, iki taraflı çatılmış tavandan oluşan yapıyı tamamlamakta. İşçilik giderleri dönem ve ekonoSayı 42 / Nisan 2013

13’üncü yüzyıl başlarında yapılan Çarşamba Göğceli Camii, Samsun’daki ahşap yapılıların ilk örneklerindendir. Selçuklu dönemi eseridir. Revaklı bölümünün 1335 yılında ilave edildiği kesinleşmiştir.

23


Araştırma

mik şartlarla paraleldir çoğu vakit. Samsun yöresindeki ahşap camilerin köşe bağlantılarında daha ziyade kurt boğazı geçme tarzı revaçta. Çalma boğaz az sayıdaki eserde denenmiş. Çantı yapının en eski örneklerine Bafra’daki İkiztepe Höyüğü kazılarında denk gelindi. Kalkolitik Çağ’dan itibaren tüm evreler boyunca ahşap mimariden faydalanıldı. Eski Tunç Çağı örneklerinde zeminin düzleştirildiği, temel atılmadan ahşap bir kasnak üzerine kalın kütüklerin yatay ve üst üste konularak duvarların oluşturulduğu, eğik çatının sazlarla örtüldüğü ve kütük aralarının çamurla sıvandığı izleniyor. Bu çağın sonuyla Hitit dönemi başlangıcındaysa kütüklerin yerini düzeltilmiş tahtalar alıyor ve bunlar birbirine kenetleniyor. Kalıntılar ışığında imal edilen çantı teknikli ev örneği İkiztepe Höyüğü’nde sergilenmekte. Karahanlı ve Gazneliler devrinde ahşabın Türk-İslam sanatında ve özellikle dini mimaride yaygınlığına şahit oluyoruz. Samsun’un çantı teknikli ahşap camileri heyelan, sel gibi nedenlerle asgari bir kez taşınmış. Bu yüzden orijinal yerini koruyanlarının adedi bir hayli az.

KÖYLERİN CUMA BULUŞMASI Şehrimizdeki misallerin ziyadesi ‘Cuma Camii’ fonksiyonlu. Birkaç köy cuma günleri buralarda toplanmaktadır. Masrafları cemaatçe sağlanmaktadır. Vakıf kaydı bilinen Ordu Köyü Cami dışındakiler hep böyledir. Birkaç örnek verirsek; Asarcık Gökgöl Caminin bakımı çayır ve otlaklar ile bahçesinde gerçekleştirilen güreş panayırının geliriyle yapılmıştır. Kavak Bekdemir Camii’ninkiyse mihrap arkası kovanın balıyla temin edilir. Engiz

24

Cami için Yörükler Hamamı’nın kazancı harcanır. Samsun’daki ahşap camilerin serüveni Anadolu Selçuklulara dek uzanmaktadır. 13.yy.’ ın ilk yarısından itibaren (1206) mevcutturlar. Üslup zamanla gelişmiş, iklim özellikleri malzemelere yansımıştır. Tecrübelerden bugün dahi istifade edilmektedir. Yığma (Çantı) yöntemli ahşap camilerde zemin iri taşlarla yükseltilerek toprakla bağ kesilmiştir. Nemden korunması amaçlanmıştır böylece. Çatı, ilk örneklerde düz damlıdır. Akabinde kırma çatı ön plana çıkmıştır. Çarşamba’daki Göğceli, Ordu Köyü, Şeyh Habil; Terme’deki Karacalı, Yeni Camii Köyü (Elmalı), Pazar; Ayvacık’taki Gökçeli ve Merkez Camii ile 19 Mayıs’taki Engiz Camii, 13 ve 14’üncü asır eserleridir. Terme Pazar Camii ile Ayvacık Merkez Camii önemli günümüze kadar mühim değişikliklere uğramışlardır. Dolayısıyla dönemlerinin mimari ve süsleme özelliklerini neredeyse yitirmişlerdir.

ÇARŞAMBA VE TERME’DEKİ YOĞUNLUK Bugün de ayakta kalan ahşap cami grubu Çarşamba, Terme ve Kavak ilçelerinde yoğunlaşmaktadır.

Dağılım bölgenin İslam Öncesi Türk ve Türk-İslâm iskan tarihiyle senkronizedir. Bunun yanı sıra, Samsun Büyük Camii, Bafra Büyük Camii ile Vezirköprü, Havza, Kavak’ın merkezlerindeki camilerin ekseriyeti de ilk etapta ahşaptandır ve Anadolu Selçuklu kökenlidir. Farklı ahşap unsurlarda da o zamanın mimari karakteri süzülmektedir ayrıca. Ahşap camisi yıkılan fakat kendisi ayakta kalan; Selçuklulara has çokgen planlı Alaçam İlçesi Soğukçam köyü Türbesi buna iyi bir örnektir. Osmanlı devrindeyse, beyliklerden getirilen unsurların hem geliştiğini hem de ilerlediğini söyleyebiliriz. Zamanla ahşap sütunlarla belirlenmiş mekanlar inşa edilerek muhteşem ‘Klasik Osmanlı Mimarisi’ ile süslenmiştir. 17.yy’dan itibaren Samsun Ahşap Camileri tamamen sivil mimari görünümündedir. Dışarıdan iki katlı konut izlenimindedirler. İç mekanlarda Anadolu haricindeki sanat akımlarının tesiri hissedilir. Rengarenk nakış ve tasvirlerle bezelidirler ve köşkleri aratmamaktadırlar. 13’üncü yüzyıl başlarında yapılan Çarşamba Göğceli Camii, Samsun’daki ahşap yapılıların ilk

Sayı 42 / Nisan 2013


Mimarisi malzeme itibariyle değişim görse de, Gökgöl Camii kendinden söz ettirebilecek yapı karakterine sahiptir. Bölgedeki zaviyeli ahşap örneklerden asli niteliğini koruyan tek camidir. örneklerindendir. Selçuklu dönemi eseridir. Revaklı bölümünün 1335 yılında ilave edildiği kesinleşmiştir. Bu güne birçok değişiklikle ulaşan caminin aşı boyası ve kalem işi nakışları 15.yy-16.yy. çini-seramik süslemeleriyle ortak zamanlıdır. Bu da kalem işlerinin inşadan çok sonra meydana getirildiğinin delilidir. Kalem işi süslemede Göğceli Camii; ahşap süslemedeyse -oyma, kabartma, çakma, çıtakari, ajır ve kündekari teknikleriyle- yine aynı ilçedeki Ordu Köyü Ahşap Camii damgasını vurmaktadır. Mimarisi malzeme itibariyle değişim görse de, Gökgöl Camii kendinden söz ettirebilecek yapı karakterine sahiptir. Bölgedeki zaviyeli ahşap örneklerden asli niteliğini koruyan tek camidir.

İSLAM ÖNCESİ TÜRK İSKAN İZLERİ Samsun’un eski ahşap camileriyle İslam Öncesi Türk İskan ilişkisi ilginç örneklerle ispatlıdır. Terme’ye bağlı Ambartepe Beldesi Tellipınar Mahallesi’ndeki Ahşap Cami’nin bitişliğinde yer alan Çepni Mezarlığı’ndaki ‘Runik Yazılı Mezar Taşı’ ile yakın mesafedeki Salıpazarı Yeşilköy ‘Tamga-Runik Yazı Alanı’ buna delildir. Çarşamba’daki Ordu Köyü, Asarcık İlçesi Gökgöl Ahşap Camilerindeki Mühr-i Süleymanlar ile camilerin hemen hepsinde görülen bitkisel ve geometrik formlar da, geçmişi köklü “İslam Öncesi Türk Sanatı’nın” “Türk-İslam Sanatı’na” aktarımıdır. İslâm öncesi süsleme unsurlarından Mühr-ü Süleyman gibi motiflere, İslami temayla yeni mana yüklenmiştir. Ordu Köyü Ahşap Camii içerisindeki ahşap sütun, Gökgöl Camii kapısı, konutlar, sergenler ve bölge mezar taşlarında Mühr-ü Süleyman betimlemelerine sıkça rastlanılmaktadır. Bunlarda Türk Hazar taş ve ahşap ustalarının etkisinden söz edilse de pratik, İslâm Öncesi Türk inançlarının iz düşümüdür. Bu motifin halihazırda da gizem ve ehemmiyetini muhafaza etmesinden anlaşılmaktadır ki; ayet ve hadisler ışığında mevcut inanç sisteminde de etkin bir yer kazanmıştır. Tezyinatta aşı boyası nakış gözdeyken; ahşap işçilikte ajur, kündekâri, oyma kabartma, çıtakâri, çakma gibi teknikler tatbik edile gelmiştir. Beylikler dönemindeki süslemeler, Anadolu Selçuklu üslubunun devamıdır. Osmanlı süslemelerinde sade bir anlayış hakimdir. 18.yy. dan itibaren batılı sanat akımlarının tesiri çoğalmıştır. Tamamen farklı bir boyuta geçilmiştir. Ustalar adeta çağ ressamı edasıyla tuval misali boyamışlardır cami ahşaplarını. Çoğu isimsiz halk ressamıdır. Ahşap ustalarının adı bilinmez ama her biri nesilden nesile iletmiştir bu sanatı.

Sayı 42 / Nisan 2013

25


Kapak

GÜNESIN BATMADIGI SEHIR St. Petersburg Avrupa’nın kuzeydoğusunda, Baltık Denizi kıyısında, Neva Nehri üzerinde 42 adaya yayılmış beş milyon nüfuslu St. Petersburg (Leningrad) 1703’te Çar Petro tarafından kurulduğu günden bu yana ülkenin batıya açılan penceresi olmuştur. Avrupa’nın en önemli kültür, alışveriş ve eğlence merkezlerinden biri olan St. Petersburg’un önemli bir başka özelliği de, su kenti olmasıdır. Rusya’nın ikinci, Avrupa’nın dördüncü büyük şehrini keşfetmek artık son derece kolay. Vizenin kaldırılmasıyla Samsun’dan THY’nin İstanbul aktarmalı uçuşlarıyla kalabalık turist kitlelerinin uğrak adresi olan St. Petersburg’a ulaşılabiliyor. 200 yıl boyunca Çarlık Rusyası’nın başkenti olarak kalmış, ikinci Dünya Savaşı sıra-

sında 900 gün Alman kuşatmasına direnç göstermiştir. Kanalları ve köprüleriyle “Kuzey’in Ve n e d i k ’ i ” olarak anılan St. Petersburg, geniş bulvarları ve Çarlık döneminden kalma binalarıyla ihtişamlı bir kent.

Peterhof ise özellikle yaz aylarında mutlaka ziyaret edilmeli

Etkileyici Hermitage Müzesi Çarların özel sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Hermitage Müzesi, Çarlık döneminde Kışlık Saray olarak kullanılıyormuş. Bugün ise dünyanın en önemli müzelerinden biri. Yazlık saray

Dostoyevski’nin Evi, Puşkin Tiyatrosu, Aslanlı Köprü, Kazan Katedrali, Saint Catherine Kilisesi, St. Isaac Meydanı, Kızıl Meydan’ın benzeri bir görüntü yaratan Kandaki Diriliş Katedrali’ni de bu gezi güzergâhına eklemek gerek.

Beyaz Geceler’e Davetlisiniz Her yıl haziran ayında Petersburg’un ünlü “Beyaz Geceler”i başlıyor. Gün boyunca hava yalnızca iki saat süreyle çok çok az kararıyor. Dostoyevski’nin ünlü romanı Beyaz Geceler işte böyle bir zaman diliminde geçiyor. Şehrin en işlek caddesi olan Nevsky Prospekt’te dolaşmanın ayrı bir keyfi var. St. Petersburg’un sırlarına

26

ermenin en iyi yolu, köprüleri kullanarak kanallar arasında gezmek, bu sırada sokak müzisyenleri tarafından verilen müzik ziyafetini dinlemek, Neva nehrinde bir tekne turu yapmak, Hermitage Müzesi’ni dolaştıktan sonra meydana çıkıp, gözleri kapatarak görülenleri ağır ağır zihne kazımak.

Beyaz Geceleri St. Petersburg’da yaşamak isteyenler için Tel: 0362 4325454 www.yavuztur.com.tr facebook.com/Yavuztur

Sayı 42 / Nisan 2013


Gece Hayatı St. Petersburg gece hayatı açısından sıkılmayacağınız çılgın bir şehir. Tüm gece dans etmek istiyorsanız; Caz, blues, elektronik, pop, kısacası her türlü müzik zevkine hitap eden kulüp ve barlar bulabilirsiniz burada.

MOSKOVA

Kızıl Meydan: Moskova da kızıl; kırmızı ve güzel anlamına gelmektedir. Bu meydan geçmişte bir çok olaya tanıklık etmiş tarihi bir meydandır. Kremlin Sarayı: Moskova’nın sembolü olarak gösterilen Kremlin Sarayı, savunma kalesi olarak yapılmış, etrafını çevreleyen 19 metre yükseklikteki kırmızı duvarları Saray’a ayrı bir özellik katmaktadır. Sarayın içinde bulunan kiliseleri ve en uzunu 72 metre olan kulesi ile dikkat çekmektedir. Saint-Basile Katedrali: Kremlin Sarayı’ndan sonra Moskova’da en çok ilgi gören yapı, Saint - Basile Katedrali’dir. Rusya hükümeti tarafından hala kullanılmaktadır. LENİN MOZOLESİ Puşkin müzesi: Müzede en dikkat çekici eserler Truva Hazineleri’dir. Nazım Hikmet Mezarlılığı: 3 Haziran 1963 yılında ölen Nazım Hikmetin mezarı Moskova’da Novo - Deviçi Mezarlığı’nda bulunuyor.

bulundurduğu için Moskova’da güzel dakikalar geçirebileceğiniz yerler arasındadır Moskova’yı kuşbakışı birçok tepeden izleyebilirsiniz. “Poklonnoya Tepesi” ve Moskova Üniversitesi’nin ön yakasında bulunan “Lenin Tepesinden” Moskova’nın renkli ve cıvıl cıvıl halini izleyebilirsiniz. Gece eğer bu tepelere giderseniz ışıklandırılmış haliyle ayaklarınızın altına serilmiş olan Moskova’ya bir kere daha hayran kalabilirsiniz. Moskova votkası ve havyarı ile bilinir. Havyar, mersinbalığının dişi yumurtasından elde edilir. Havyarın bir çok çeşidi bulunuyor.

bar ve diskolarda, kareoke yapabilir, dj’ler tarafından yapılan müzikler eşliğinde ya da canlı müzik dinleyebileceğiniz ve meşhur Rus votkalarını içebileceğiniz mekânlar bulabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için

’u arayabilirsiniz, 0362 432 54 54

www.t a t ilin d ir im i . c o m www.yavuztur.com.tr f a ce b ook .com /Ya v u z tu r

EĞLENCE ZAMANI Moskova’da eğlenecek bir yer aradığınızda bulmanız hiç de zor değil. Son yıllarda açılan

Gorki Parkı: Moskova’nın en meşhur parkıdır. Kışın havanın soğuk olmasına aldırmadan bir sanat eseri konumundaki dev gibi buzdan heykellerin sergilendiği, akın akın gelen ziyaretçileriyle meşhurlaşan bu park, aynı zamanda bir çok bar ve kafeyi de içinde

Sayı 42 / Nisan 2013

27


Eğitim

Ne Farkımız Var ki, Biz de Onları Duymuyoruz 19 Mayıs İşitme Engelliler İlköğretim Okulu Müdürü Faik Küçükaltun, eğitim sisteminin ezberciliğe dayanmasının öğrencilerini daha fazla zorladığını vurguluyor: “İşitme engelli çocuklara telefonu öğretmek için resminin altına telefon yazmanız lazım. Bu nedenle ülkemizdeki eğitim sisteminin ezberci sistemden çıkartılması materyallere ve deneylere dayalı görerek öğrenilen bir hale getirilmesi gerekiyor.”

19

Mayıs İşitme Engelliler İlköğretim Okulu Müdürü Faik Küçükaltun’dan ilgili ailelere önemli bir uyarı: Çocukları normal okullara gönderip hafta sonları özel rehabilitasyon merkezlerinden faydalandırma düşüncesi ağır sonuçlar doğurabilir. Elbette ki iyi niyetlerle yöneliyorlar bu tercihe. Ancak evlatlarına istemeden kötülük 28

yaptıklarının farkında değiller. Çünkü küçük yaşta büyük boşluğa düşüyor duyma problemliler. Birincil sakıncaları, “İlköğretim okulunu normal okulda tek bir öğretmen ile tamamlayan işitme engelli çocuğumuz ortaokula geldiğinde bocalıyor. Zira ilkokul öğretmeni o çocuğumuzu fazla zorlamayarak eğitim veriyor. Ancak ortaokul çağı geldiğinde ve her derse farklı

branşlarda değişik öğretmenler geldiğinde durum değişiyor. Sonuçta altıncı sınıfa gelen bir öğrencimiz okuma yazma bilmiyor olabiliyor.” diye sıralıyor Müdür Küçükaltun. 1971 yılında eğitim ve öğretime başlayan 19 Mayıs İşitme Engelliler Okulu’nun ilk tabelasında Sanat Ortaokulu ibaresi de vardır. Zorunlu eğitim 8 yıla çıktığında ilköğretim

Sayı 42 / Nisan 2013


sonrası işitme engelli kişiler devlet daireleri kontenjanından yararlanarak çalışabiliyorlar. Ancak bunun dışında yapabilecekleri işler genellikle bedene dayalı. Okuma yazma bilseler de sesleri duymadıkları için yazışmaları kelime ve harf düşüklükleri yapıyorlar yazı yazarken. Ancak bilgisayar kullanma konusunda başarılılar. İşitme engelli bayanlar ise devlet dairelerinin dışında dikiş nakış işleri konusunda faaliyet gösterebiliyorlar. ”İşitme engelliler için zanaatkârlık bire bir. Mesleki eğitimle lise çağında tanışılması önlerini tıkıyor. Çocuk işçiliğinin önüne geçilebilmesi amacıyla çıraklığın kaldırılması da diğer bir engel.

Toplum Onlara Daha Duyarlı Davranmalı statüsündedir artık. 4+4+4 eğitim sistemiyle ilk ve ortaokul diye ikiye ayrılır yeniden. Samsun genelinde sahasındaki tek okuldur burası. Hâlihazırdaki 64 öğrencisinden 29’u yatılı. Yatılılar; ilçelerden ve işitme engellilere özgü okul bulunmayan komşu vilayet Sinop’tan. Başlangıç senelerinde talebe sayısı 140’a yakını yatılı toplamda 200 civarındaymış. Özel rehabilitasyon merkezlerinin çoğalması ve yakın yerlerde başka kamu işitme engelliler okullarının açılmasıyla talep azalmış haliyle.

Zekâ Geriliği de Varsa Artı Rehabilitasyon Şart İşitme sıkıntısının yanı sıra zeka geriliği sorunu da yoksa okullarındaki eğitimin tek başına yeterlilik arz ettiğini belirtiyor Faik Küçükaltun. Aksi vaziyette artı rehabilitasyona ihtiyaç oluştuğunun altını çiziyor. Okuldaki 10 sınıf öğretmeni de üniversitede işitme engellilere özgü eğitim almış. İkinci dörtteki 12 branş hocası da gönülden tercihleriyle oradalar. Hiç duymayan çocuklar maalesef ömür boyu konuşamıyorlar. Cihaz sayesinde azıcık dahi işitenler daha şanslılar. Konuşulanları anlıyor ve karşı tarafa muratlarını anlatabiliyorlar. Erken tanı bu hastalıkta da çok kritik. Duyulan sesler orijinaline yaklaşık doğrulukta çıkarılabiliyor, Sayı 42 / Nisan 2013

bu yaştaki eğitim takviyesiyle. Umumiyetle engellilerin ziyadesi hayata 1-0, işitmeyenler ise 2-0 geriden başlıyor. Göremeyenler özel alfabeleriyle yüksek öğrenim fırsatına erişebiliyor. Ortopedik problemliler uygun işlerde çalışabiliyor. İşitme yitikse bunların tümü hayal. Onlara örnek olabilip ümit verecek rol model de yok. Sınav sistemindeki yanlışlıklar da tuzu biberi sorunun. Son cümledeki bilgiyi şu ifadelerle detaylandırıyor Küçükaltun: “Ülkemizde sınavların tamamı hafızaya dayalı. İşitme engelli çocuklar telefonu biliyor. Telefon kelimesini de okuyabiliyor ancak nesne ile telefon kelimesini bir araya getiremiyor. İsim ile materyali bir araya getiremiyor. Somut şeyleri kavrasa da soyut şeyleri kavrayamıyor. Bir melek tarif ettiğinizde yada dini bir şey söylediğinizde çocuk bunu anlayamıyor ve kafasında canlandıramıyor. İşitme engelli çocuklara telefonu öğretmek için resminin altına telefon yazmanız lazım. Bu nedenle ülkemizdeki eğitim sisteminin ezberci sistemden çıkartılması materyallere ve deneylere dayalı görerek öğrenilen bir hale getirilmesi gerekiyor.” İş ve meslek konusundaysa şu bilgileri aktarıyor: “Eğitim hayatı

Her kesimden hassasiyet beklediklerini de belirtiyor Küçükaltun; “Engelliler normal insanlar gibi yaşayabilir ve bu dünyadan pay almak ister. Ancak onların önüne konulan engellerin yetkililer tarafından kaldırılması gerekiyor. Bizler eğitim yuvası olarak kendimizi topluma kanıtlamak topluma benimsetmek maksadı ile elimizden geleni yapıyoruz. Ama toplumumuzun daha duyarlı olması gerekiyor. Bu farkındalığı, duyarlılığı oluşturmak için engellilere ilaveten engel oluşturmama maksadı ile hazırlanmış ortamlar istiyoruz.” 19 Mayıs İşitme Engelliler İlköğretim Okulu, spordaki dereceleriyle sesini ülkeye duyurmakta. Hem kız hem erkek basketbol takımları Türkiye ikincisi. Bireysel dallarda altın ve gümüş madalya zengini. Atletizm takımı da ülkede ikinci. Hem de salonsuzluğuna rağmen. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün araçlarıyla haftada bir belediyelerin tesislerini kullanıyorlar. Birinciliği hedeflemekteler. 19 Mayıs İşitme Engelliler İlköğretim Okulu’na kayıt prosedürü ise şöyle: Adrese dayalı kayıt sistemi gereği öncelikle ikametgâha yakınlık esas. Sonrasında veliler mutlaka Milli Eğitim Müdürlüğü Rehberlik Araştırma Merkezi’ne başvurmalılar.

29


Sağlık

Samsun Tıp Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Yarış:

Esas Olan Koruyucu Hekimlik 22 ülkedeki aile hekimliği uygulamasını bizzat yerinde inceleyen Prof. Dr. Füsun Yarış, “İngiltere’deki aile hekimliği uygulamasında sevk zinciri var. Birinci basamak sevk etmeden ikinci basamağa muayene olamıyor insanlar. Hekimlerin büyük bir kısmı birinci basamakta çalışıyor ve sağlık sorunlarının çoğu da birinci basamakta çözülüyor. Ancak bizim ülkemizde 3500 kişiye bir hekim bakıyor.” diyor. 2017 yılından itibaren tıp fakültesini bitirenlerin hemen göreve başlayamayacağını, mutlaka bir uzmanlık dalına yöneleceğini de söylüyor hoca. Probleme dayalı öğrenme teknikleriyle bilgileniyor ve tecrübe kazanıyor tıp öğrencileri. Öğretim üyeleri fakültenin ilk üç yılında haftada ortalama 24 saat klinik ve mesleki beceri eğitimleri sunuyor. Çok az üniversitedeki simüle ve standardize hasta programı kullanılıyor. Ayrıca beşinci ve altıncı sınıfta seçmeli staj da var. Birinci basamak hekimler için sürekli mesleki gelişim kursları da düzenlenmekte.

25 Mayıs 2010 tarihinden itibaren aile hekimliği uygulamasıyla haşır neşiriz. Pilot il Düzce’de 15 Eylül 2005’ten beri test edilmekteydi zaten. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerden İngiltere, Almanya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Danimarka, Norveç, Finlandiya, Macaristan ve Bulgaristan’da da yürürlükte bu sistem. İsrail, Küba ve Avustralya gibi devletlerde de benimsemiş durumda. Aslında 1985’te başlamıştı aile hekimliği girişimlerimiz. Ancak bir türlü hayata geçirilememişti. Peki, amacına uygun mu işliyor? Nerelerde tıkanmalar yaşanmakta? 30

Eksiklikler nasıl giderilebilir? Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1997’de kuruldu Aile Hekimliği Anabilim Dalı. Halen 4 öğretim üyesi ve 5 araştırma görevlisi çalışmakta. 2004 milatlı uzmanlık eğitimiyse, haftada dört saat seminer programı ve klinik işlemlerden oluşuyor. Anabilim dalında periyodik muayenelerin gerçekleştirildiği bir de poliklinik mevcut. 2005’te açılmıştı. Salı, çarşamba ve perşembe günleri ayaktan tanı ve tedavi mümkün. Faydalanmak isteyenlerin 312 19 19’dan 4270’i tuşlamaları kafi.

Sistem Şimdilik Pratisyen Hekimler Eliyle Yürüyor Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Yarış, dünyadaki tatbikatta aile sağlığı merkezlerinde sadece aile hekimi uzmanları vazifelendirilmesine rağmen bizde işin pratisyen hekimlerce götürüldüğünü belirterek, “Ancak, bizler Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nda aile hekimliği uzmanları yetiştiriyoruz. Zaman içerisinde pratisyen hekimler emekli oldukça, görevlerinden ayrıldıkça onların yerini bizim ana bilim dalımızda yetiştirdiğimiz hekimler alacak. Gelecekte birinci basamak sağlık hizmetinin sunulduğu aile sağlığı merkezlerinde daha nitelikli, daha Sayı 42 / Nisan 2013


iyi eğitimli aile hekimliği uzmanları çalışacak. Pratisyen aile hekimi kalmayacak.” diyor. Eskiden Ondokuz Mayıs Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nda yetiştirilen aile hekimliği uzmanları, eğitimin kalitesi dikkate alınarak, ilçe devlet hastanelerine atanmaktaymış Sağlık Bakanlığı’nca. Kadın doğum, dâhiliye, pediatri, genel cerrahi gibi her alanlarda da eğitilmekteymiş aile hekimi adayları. Böylelikle ilçenin tek doktoru hüviyeti yüklenebiliyor sırtlarına. Kırsaldaki ilçelerde bir taşla pek çok kuş vurmuş oluyor bakanlık. Samsun’daki anabilim dalına 19 asistan devam etmekte şu an. Eylülde 10 yeni aile hekimi adayı eklenecek onlara.

Periyodik Muayene Yaygınlaşacak Hastalıkların henüz ilerlemeden teşhisinin önemine işaret ediyor Prof. Dr. Füsun Yarış, “Erken teşhis, tarama testleri gibi uygulamaların yapıldığı erken tanı ve teşhis yapılan yerlerin olması lazım. Bunlarda en iyi periyodik muayenede yapılır. Periyodik muayeneyi de Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Periyodik Muayene Polikliniği uygulamakta.” Periyodiklik gelecekte aile sağlığı merkezlerinde de zorunlu kılınacakmış bakanlıkça: “Şu anda

Sayı 42 / Nisan 2013

aile sağlığı merkezlerindeki hekim başına düşen hasta sayısı çok fazla olduğundan bu uygulanabilir değil. Buna zaman ayrılamıyor. Hasta sayımız az ve her hastaya oldukça zaman ayırabiliyoruz. Hastalarımızı tepeden tırnağa muayene edebiliyoruz. Periyodik Muayene Polikliniği hasta olmayan herkesin randevu alarak başvurabilecekleri bir yer. Herhangi bir hastalığı olmamasına karşın herhangi bir hastalığın risklerini taşıyıp taşımadığını öğrenmek isteyen ya da kan değerlerini merak eden veya bir kanser hastalığına yakalanma ihtimalini öğrenmek isteyenlerin gelip danışmanlık alabileceği bir yer bu poliklinik.”

Birincil Amaç Koruyucu Hekimlik Birincil amaçlarını koruyucu hekimlik diye özetliyor Prof. Dr. Yarış: “Tedavi edici hekimlik daha sonra geliyor. Erken tanı zaten koruyucu hekimlik. Ayrıca erken tanı tedavide daha başarılı ve ekonomik. Örneğin bir meme kanserini evre 1’de yakaladığınız zaman hasta yüzde 99 ihtimalle tamamen kurtuluyor. Ama zaman geçirilir ise kurtulma şansı yarı yarıya azalıyor ve kemoterapi radyoterapi gibi çok sıkıntılı süreçler geçirmek zorunda kalıyor. Bu hizmeti özel sektör check-up adı ile ücretli verirken bizim polikliniğimiz ücretsiz veriyor.

31


Sağlık

“Erken tanı zaten koruyucu hekimlik. Ayrıca erken tanı tedavide daha başarılı ve ekonomik. Örneğin bir meme kanserini evre 1’de yakaladığınız zaman hasta yüzde 99 ihtimalle tamamen kurtuluyor. Ama zaman geçirilir ise kurtulma şansı yarı yarıya azalıyor ve kemoterapi radyoterapi gibi çok sıkıntılı süreçler geçirmek zorunda kalıyor. Bu hizmeti özel sektör check-up adı ile ücretli verirken bizim polikliniğimiz ücretsiz veriyor. Ayrıca hastada olumsuz bir durum tespit edersek ilgili servise yönlendirerek konsültasyon isteyebiliyoruz.”

32

Ayrıca hastada olumsuz bir durum tespit edersek ilgili servise yönlendirerek konsültasyon isteyebiliyoruz. Dolayısıyla fakültemizin tüm servislerini kullanabiliyoruz. Eğer kişide herhangi bir sağlık problemi tespit edilmezse işlemleri aynı gün içerisinde de bitiriliyor.” Öyle ki evvelinde hiç ölçtürmediği için bazıları ilkin orada öğreniyorlarmış tansiyon hastası olduklarını.

inceleyen hoca şunları kaydediyor: “Bir sürü ülkede aile hekimliği çok daha erken başlamış olduğundan geride olsa da Türkiye bu konuda çok kötü bir yerde değil. Dünya global manada aynı yere gidiyor. Ancak lokalde farklılıklar yaşanıyor. Örneğin İngiltere’deki aile hekimliği uygulamasında sevk zinciri var. Birinci basamak sevk etmeden ikinci basamağa mua-

Türkiye’de 3 Bin 500 Kişiye Bir Hekim Bakıyor Dünya’da aile hekimliği kavramının 60’ıncı yılındayız. Ülkemizde 1983’te uzmanlık dalları arasındaki yerini alabildi. İlk uzmanlarımıza 1987’de kavuşabildik. Bu dalın görev sahasının giderek etkinleştiğini ve yaygınlaştığını anlatan Prof. Yarış. 22 ülkedeki pratiği bizzat yerinde

Birincil amaçlarını koruyucu hekimlik diye özetliyor Prof. Dr. Yarış: “Tedavi edici hekimlik daha sonra geliyor. Erken tanı zaten koruyucu hekimlik. Ayrıca erken tanı tedavide daha başarılı ve ekonomik. Örneğin bir meme kanserini evre 1’de yakaladığınız zaman hasta yüzde 99 ihtimalle tamamen kurtuluyor.”

yene olamıyor insanlar. Hekimlerin büyük bir kısmı birinci basamakta çalışıyor ve sağlık sorunlarının çoğu da birinci basamakta çözülüyor. Ancak bizim ülkemizde 3 bin 500 kişiye bir hekim bakıyor. Oysa istenen hekim başına düşen kişi sayısının bu rakamın yarısına düşmesi. 2017 yılından itibaren ülkemizde tıp uzmanlığı da zorunlu hale gelecek. Temel tıp eğitimi alan bir doktor göreve başlayamayacak. Bir uzmanlık dalına yönelecek.” Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nın, web sitesi hazırlığında olduğunu da aktaralım bu arada. Faalleştiğinde hastalar internet üzerinden de danışabilecekler hekimlere. Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

33


Kapak

Turizm, kongre ve fuar merkezliğine doğru

Samsun’dan

5 Yıldızlı Atak Samsun’un jeolojik, ekonomik ve stratejik özelliklerinin hakkı verilmekte son yıllarda. Hakikate de Türkiye’nin Karadeniz’den dünyaya açılan kapısı burası. Gerek iç, gerekse dış ticarette önemli bir geçiş noktası. Üretim merkezi, aynı zamanda. Tarım, tarıma dayalı sanayi, lojistik ve ticaret için bire bir. Eğitim ve sağlıkta optimum avantajlarla donatılı bir üs. Hem tarihi, hem de tabii turizmin gözde şehirlerinden. Pek çok spor dalı için cazip imkanları var. Kongreler ve fuarların değişmez adresi. Ancak bütün bunlarla konaklama kapasitesi ve kalitesi yakından ilgili. Şimdi hızla kapatılıyor bu sahadaki açık ve eksiklik. 5 yıldızlı şehirlerarasına adı yazılıyor 19 Mayıs Şehri’nin.

H

er türlü avantaj ve potansiyeli bünyesinde barındıran Samsun, bunlardan faydalanmanın yolları arıyor son yıllarda. “Sanayi Kenti”, “Tarım kenti”, “Lojistik Kenti”, “Ticaret Kenti”, “Sağlık Kenti”, “Turizm Kenti”, “Eğitim Kenti”, “Spor Kenti” vs. gibi gelişmişlik ifadesi sıfatları hak etmenin en temel şartlarından konaklama tesislerindeki açığını büyük bir hızla kapatma çabasında. 5 yıldızlı şehir statüsüne doğru emin adımlarla ilerliyor. Cevheri keşfeden otel yatırımcıların yeni gözdesi. Şu anda 15 turistik işletme, 12 de yatırım belgeli otel mevcut. Değişik muhitlerde irili ufaklı tesisler yükseliyor.

34

Anemon’dan 5 Yıldızlı Yatırım Türkiye’nin tanınmış otelcilik kuruluşlarından Anemon’un 5 yıldızlı Samsun Oteli de bunlardan biri. Şehir merkezine sadece 2,5 km uzaklıkta. Kaba inşaatı bitti, Mayıs ayı içerisinde açılması bekleniyor. Entegre halindeki alışveriş merkezi (AVM), Karadeniz’in en büyüğü. Kiralanabilir alanı 62 bin metrekare. Deniz manzaralı restoran ve kafeler, hipermarket, ulusal ve uluslararası markaların yerleşeceği 170 satış mağazası, buz pisti, sinema, bowling, çocuk eğlence merkezi ve yeme-içme mekânları yer alıyor içinde. AVM ve 5 yıldızlı otel kompleksinin yatırım

tutarı yaklaşık 300 milyon lira. 2 bin 500 kişi istihdam edilecek burada. Otel 164 odalı. 155’i deluxe, 7’si süit ve 2’si engelliler için. Restoranı 100 kişilik. 4 toplantı salonuyla ana konsepti şehir otelciliği. Kongre, toplantı ve davet odaklı tesiste; seyahat eden iş adamlarına konforlu konaklama hizmeti sunulacak.

Sayı 42 / Nisan 2013


Tanrıverdi’den de 5 Yıldızlı Proje Şehrin batı yakasında muhteşem bir otel projesi daha var. Tanrıverdi Otel projelendirdi. İlk kazması vurulan bu tesis de 5 yıldızlı. Fener Plajı’nın hemen yanındaki 6 bin 300 metrekare alana inşa ediliyor. 20’si odalara tahsisli, 28 kat. 216 odasının 20’si süit. 2013 yılının ikinci yarısında bitirilmesi hedefleniyor. Toplantının yanı sıra balo ve konferans salonları da ihtiva edecek. Hilton da Samsun’da Dünyanın en bilinen otel zincirlerinden Hilton da, Karadeniz’de ilkin Samsun’u tercih etti. Hamptonby Hilton Samsun, Karadeniz sahil yolu üzerinde yapılıyor. Şehir merkezine ulaşımı kolay bir bölgede. 7 bin 500 kişilik kapalı spor salonu ile Fuar ve Kongre Merkezi’yle komşu. Tasarlanan yeni stadyuma da yakın. 140 odalı tesisin 2014’de açılması bekleniyor. Hilton’la franchise anlaşması imzalayan Ümsa Otelcilik Turizm ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. işletecek oteli. Grand De Luxe Amisos’da Doluluk Oranı Yüzde 8 Cumhuriyet Caddesi üzerindeki 65 oda ve 130 yatak kapasiteli 3 yıldızlı Amisos Oteli’yle, Atakum ilçesi Atatürk Bulvarı’nda yeni hizmete giren 107 odalı ve 250 yataklı 5 yıldızlı Grand De Luxe Amisos Oteli de kent turizmine ciddi katkılar sağlıyor. Grand De Luxe Amisos; A’laCarte Restoranı, toplantı ve konferans salonları, fitness salonu, Türk hamamı, saunası, yüzme havuzu, düğün, davet ve çeşitli organizasyonlara hazırlanmış salonlarıyla Grand De Luxe Amisos’nun doluluk oranı tüm aylar dahil yüzde 85. Türkiye ortalamasının üstünde. Fuar ve Kongre Merkezi’nin hemen karşısında da Dedeman Grubu bir oteli devreye sokacak. Liman Kavşağı’ndaysa Serra Otel’in inşası sürüyor.

Fuar ve Kongre Merkezi Eski Günleri Geri Getirecek Ekonomik, tarımsal, endüstriyel, sosyal ve kültürel yönden gelişimi sağlamak ve iç turizmi canlandırmak amacıyla organize edilen Samsun Fuarı ilk defa Temmuz 1963’te görücüye çıkmıştı. üstelik de tamamen mahalli imkanlarla düzenlenmişti. Başlangıçtaki adı 19 Mayıs Karadeniz Fuarı idi. 1964 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’yla Türkiye’nin ilk Milli Fuarı unvanını elde etti. Civar illerden de çok sayıda ziyaretçi uğramaktaydı fuara. Tüm iş sahalarında dişe dokunur bir hareketlilik oluşmaktaydı. Ticari açıdan durgun yaz ayları bereketlenmekteydi. Öte yandan pek çok yerli ürün ulusal ve uluslar arası markaların yanında kendine yer bulabilmiş; markalaşma yolunda güçlü adımlar atabilmişlerdir. Sayı 42 / Nisan 2013

Samsun’a Komşu Ülkelerden Turist Çekeceğiz Rönesans Gayrimenkul Yatırım A.Ş. ve AGP’nin yatırım ortaklığıyla 140 bin metrekarelik inşaat alanı üzerinde yaklaşık 300 milyon TL’lik yatırımla tamamlanan, Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi Samsun’a komşu ülkelerden turist çekmeyi hedefliyor. Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak ‘Piazza’nın şehrin merkezi anlamına geldiğini belirterek, “7 yıl önce Samsun’a yatırım yaptığımız bu arsayı görmeye gelmiştik. İlk görüşte aşk gerçekleşti ve biz bu alana aşık olduk. Uzun bir süre bekledikten sonra arsayı satın almayı başardık. 2 yılda buraya çok sayıda arkadaşımız emek verdi. 300 milyon TL’yi aşan bir yatırımla burayı yaptık. Bizimle birlikte Samsun’a ilk kez gelen bir çok marka oldu. Burada bir hayalimiz gerçekleşti. Alışverişin yüzde 25’ini Samsunlu iş adamlarına kiraladık ve burayı onlarla birlikte yönetiyoruz. Buraya Samsunlu olmak için geldik. Umarım bizi aranıza kabul edersiniz. Biz buraya Samsun’un bir eksiğini tamamlamaya geldik. Samsun Karadeniz Bölgesi’nin merkezi haline gelecek. Buraya komşu ülkelerden turist çekeceğiz. Türkçe isim koymak isterdik ama diğer isimler başka şirketler tarafından alınmıştı. Piazza buluşma merkezi demek. Samsun’da inşallah Karadeniz’in merkezi olacak. Biz gerekeni yaptık, şimdi sıra Samsunlularda” şeklinde konuştu. 35


Kapak

Vali Hüseyin Aksoy: Fuarın 1963’daki alanı 40 bin metrekare idi. 1965’te 100 bin, 1966’da 120 bin ve 1981’deyse 150 bini buldu. İş hacmi hizmet sektöründe yüzde 300, diğer sektörlerde de yüzde 100 artmaktaydı temmuz ayı boyunca. 1980’li yıllardaki ortalama 1 milyon kişi ziyaret etmekteydi. Üçte biri şehir dışındandı.

Samsun Fuar Organizasyonlarında Merkez Haline Gelecek

İzmir Fuarı’na alternatif, popüler bir sanayi fuarıyken, 1980’li yıllardan itibaren düşüşe geçti Samsun Fuarı. Fuarcılık sektöründeki gelişmelere ayak uyduramadı çünkü. Zamanla eski önemini yitirdi ve 90’lı yılların başında da maalesef kapandı. Sonrasında şehirde ve bölgede hissedilir bir boşluk meydana geldi haliyle.

Fuar ve Kongre Merkezi’ne kavuşmak için gün sayılıyor artık. Profesyonel bir firmanın işletmesi hususunda proje ortaklarının ön fikir birliğine varıldığını belirtiyor, Vali Hüseyin Aksoy. “Bu konuda Samsun Ticaret ve Sanayi Odamızı yetkilendirdik. İhale ile bu işi en iyi şekilde yapabilecek hangi firmalar gelip müracaat edecek ise ona kiraya vermek sureti ile buranın işletilmesi hususunu gündemimize alacağız.” Şehrin fuar organizasyonlarında merkez haline gelmesini amaçladıklarını da vurguluyor.

Günümüzdeki Fuar ve Kongre Merkezi projesi fikri böylece doğdu. Değişen şartlara uygun, uluslararası nitelikte bir yer tahayyül edildi. Coğrafyasının özelliği itibariyle, bugün de bölgesinin ticaret merkezi konumunda Samsun. Tekkeköy sınırlarındaki Fuar ve Kongre Merkezi üç etaplı. Proje Ortakları ve payları şöyle: Samsun Valiliği (Samsun İl Özel İdaresi), yüzde 30; Büyükşehir Belediyesi, yüzde 30; Ticaret ve Sanayi Odası, yüzde 30; Ticaret Borsası, yüzde 5 ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı, yüzde 5. Ortaklık adına yürütücülüğü Ticaret ve Sanayi Odası üstleniyor. 36

Merkezin; vilayetin ekonomisine ve sosyal yaşamına mühim katkılar sağlayacağını da ifade ediyor Vali Aksoy: “Burada kongre merkezi de olacak galeri salonları da olacak. Buralarda belirli toplantıların yapılmasına fırsat verilecek. Organizasyonlar gerçekleştirilecek. Samsun için önemsediğimiz bölge için önemsediğimiz Türkiye için önemsediğimiz bir Fuar ve Kongre Merkezi olacak. Samsun’da gıda, tarım fuarı, kitap fuarı, medikal el aletleri fuarı, sağlık ve turizm fuarı, otomobil ve kuyumculuk fuarı gibi süreç içerisinde çeşitli sektör ve alanlarda düzenlenebilecek fuarlar. Samsun bölgenin en önemli kentlerinden bir tanesi ve birçok fuara ev sahipliği yapacak konumu ve potansiyeli var. Bunu süreç içerisinde uluslar arası taşıma özelliği ortaya çıkacak. Belki fuar

ve kongre merkezimizi büyütme isteği duyacağız. Bunları da ömrümüz yeterse göreceğiz.”

Yeni Oteller Boş Kalmayacak 5 yıldızlı otellere ilişkinse şunları kaydediyor Vali Aksoy: “Şu anda 5 yıldızlı olarak iki tane otelimizin inşaatı devam ediyor. Birisi muhtemelen Nisan sonu Mayıs başı itibari ile Anemon grubu faaliyete geçmiş olacak. Biraz ihtiyatlı konuştuğumuzda belki Mayıs sonu. Diğeri de Fener Plajı yanında inşaatı devam eden Tanrıverdi. Onun da öyle tahmin ediyorum ki bir yıl içerisinde inşaatı tamamlanacaktır. Sadece bu iki otel değil bildiğiniz gibi Hamptonby Hilton Tekkeköy civarında yapılıyor. Fuar ve Kongre Merkezi’nin hemen karşısında da Dedeman Grubu bir otel gerçekleştirecek. Liman Kavşağı’nın olduğu yerde Serra otel inşaatı devam ediyor. Çeşitli büyüklükteki bu tür otellerimizde Samsun’da yapılmaya devam ediyor.” Peki, bu oteller nasıl dolacaktı? Soruyu şöyle cevaplıyor Vali: “Bu oteller de boş yer kalmayacak ve oldukça iyi dolacak diye düşünüyorum. Çünkü bu tür otellerin varlığı birbirlerini destekleyici tetikleyici bir konuma gelecek. Samsun’da biz büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmakta zorlanıyoruz. Çünkü konaklama tesislerimiz yeterli değil. Büyük gruplar geldiğinde barındıracak yer bulmakta zorlanıyoruz. Artık buralarda büyük organizasyonlar Sayı 42 / Nisan 2013


ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile ön mutabakat noktasında fikir birliği sağladık. Bir aksilik olmadığı takdirde uluslararası sahne gösterileri ve müzik festivalini bu yıl gerçekleştirme konusunda ortak bir noktaya vardık. Fuar merkezi kurulduğu zaman kitap fuarı olur başka fuarlar olur her türlü fuar organizasyonunu kültürel etkinliği yapabilecek bir konuma sahip olacak.”

yapma fırsatını yakalamış olacağız. Bu yılın 12 ayı devam etmeyebilir ama belirli dönem ve mevsimlerde Samsun’da bu anlamda önemli organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek bir konuma sahip olacağız. Fuar ve Kongre Merkezi ile otellerimizin ortaya çıkması ile ki otellerinde salonları olacak bunlar Samsun’un fuar ve kongre turizminden daha fazla pay almasına katkı sağlayacak organizasyonlar gerçekleştirilecek.”

Kruvaziyer Turizmi Geliştirilecek Kruvaziyer turizm Samsun için önümüzdeki dönemde önemli turizm odaklarından bir tanesi olduğunu vurguluyor Aksoy: ”Bölgemizde önemli bir merkez Samsun. Samsun’a kruvaziyer gemilerin uğraması burada dinlenmeleri ve gezmelerine fırsat verecek bir konuma sahip Samsun. Kruvaziyer turizmi dünyada hızla gelişen ve bulunduğu ülke/şehre oldukça yüklü gelir bırakan, orta ve üst gelir grubuna hitap eden bir turizm çeşididir. Önümüzdeki süreçte Samsun için geliştirilmesi ön görülen alanlardan bir tanesi.” Film Festivalinin Mali Boyutu Var Festival ve fuarların artırılması noktasında artı projeler düşünüSayı 42 / Nisan 2013

lüyor muydu acaba? Antalya iyi bir örnekti buna. Altın Portakal Film Festivali bir Türkiye klasiği uzun yıllardır. Film festivali alternatifinin zaman zaman gündeme taşındığını ama pratikte iyi bir alt yapı gerektiğini söylüyor Vali Aksoy. “Sadece yapalım demek yeterli değil.” görüşünde. Mali boyutuna dikkatleri çekiyor: “O mali boyutu kimler nasıl karşılayacak, bunun iyi hesap edilmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor. Sponsorların bulunması gerekiyor. Bu bakımdan güzel bir fikir ama bu fikrin altını iyice doldurmak olgunlaştırmak ve ondan sonra kamuoyu ile paylaşmak da yarar var. Bunu biraz daha kendi içimizde değerlendirip kentin kurumları olarak sivil toplum örgütleri olarak bunun maliyeti nedir? Bunu biz nasıl ve kimlerin hangi sponsorların desteği ile yapabiliriz? Bunu netleştirmemiz gerekir.” Bu yıl için uluslararası sahne gösterileri ve müzik festivalini müjdeliyor ama: “Birkaç yıldır üzerinde çalışıyorduk. Hemen fikrim geldi uygulamaya koydum değil. Bu yıl biraz daha olgunlaştırdık. Biraz daha 19 Mayıs ile bütünleştirerek Mayıs ayı içerisinde yapabilir miyiz? Konusunda fikir birliğine vardık. Büyükşehir Belediyesi, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası

Uluslararası Müzik Ve Sahne Sanatları Festivali Vali Aksoy’un senelerdir fikrini olgunlaştırdıklarını dile getirdiği Uluslararası Samsun Müzik ve Sahne Sanatları Festivali 25 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Samsun Devlet Opera ve Balesi, şehirdeki sanatsever iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmalarıyla hayat buluyor etkinlik. Viyana Kontesi Andrea Herberstein’in de katılacağı, dünyaca meşhur opera sanatçılarından Thomas Hampson’un gala konseriyle açılacak. Yerli ve yabancı solist, orkestra ve dans topluluklarını buluşturacak festival sahasında iddialı. Program adresleri şöyle: Devlet Opera ve Balesi Opera Sahnesi, Büyükşehir Atakum Kent Kültür Merkezi, Canik Kültür Merkezi ve Yeni Kapalı Spor Salonu… Anadolu Ateşi, Balalayka Grup, Gürcistan Halk Şarkıları ve Dansları Grubu Rustavi, ünlü Azerbeycanlı sanatçı Nezaket Teymurova, Samsun Devlet Opera ve Balesi Koro ve Orkestrası, Samsun Devlet Türk Müziği Korosu, Devlet Türk Dünyası Müzik Topluluğu festivalin ilk yılına katılacak sanatçı ve topluluklardan bazıları. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamındaki Işıklar Dünya Offshore 225 Şampiyonası da göz dolduran aktivitelerden. Valiliği’nin ev sahipliğinde Liman içinde düzenleneniyor ve iki gün sürüyor. 37


Kapak

Samsun Turizmciler Derneği Başkanı Dilek Genç:

Potansiyel Yüksek, Alt Yapı Zayıf Apayrı bir mevzua odaklıyor bizi, Samsun Turizmciler Derneği Başkanı Dilek Genç. Birbiri ardına kurdeleleri kesilecek 5 yıldızlı oteller için yetişmiş iş gücünün varlığından endişe ediyor. Otellerin zorlanmadan dolacağına inanıyor ama kadro temininde o denli rahat değil. Altını çizdiği üzere, zincir oteller şehir dışından personel takviye edebilir. Fakat yerli yatırımcı biraz zorlanabilir. Sektöre eleman yetiştirmek için çeşitli kurumlarla ortak projelere imza attıklarını kaydediyor Genç. Çalışma Bakanlığı’na öneri sunmuşlar mesela. İşkur’la eğitim planlamaktalar. Zincir otellerin de turizm fuarlarında boy göstererek hedef kitleye ulaşmak istediklerini anlatıyor Genç: “Üstelik uluslararası olanlara da katılıyorlar. Nedeni de 10 tane oteli varsa bunları tanıtmak ve müşteri çekmek. Bu otellerden birisi Samsun’da ise onu ayıracak halleri yok. Dolayısı ile mecburen Samsun’un tanıtımını yapacaklar ve buraya müşteri çekecekler. Özel sektör olduklarından bu otelleri doldurmak kendilerine düşüyor. Bu şekilde Samsun’un artan turizm potansiyeli diğer otelleri de dolduracaktır. Aynı şekilde Fuar ve Kongre Merkezi’ni de özel bir işletmeci yürütecek. O da mutlaka kazanmak için fuar ve kongreler düzenlemek için organizasyonlar yapacaktır.”

Bölge Müdürlükleri Yeniden Samsun’a Gelecek Genç’e göre, yaygın zincir otel38

lerin mevcudiyeti, firmaların bölge müdürlüklerini yeniden Samsun’a çekecek: “Trabzon’un otel sektörü ciddi manada gelişti. Firmaların bölge müdürlükleri de buraya kaydı. Aslında Karadeniz Bölgesi’nin her alanına ulaşabilmek için Trabzon sapa kalan bir noktada. Oysa Samsun Karadeniz’in merkezinde ve tüm ulaşım imkânlarına sahip. Buna rağmen bölge müdürlükleri konaklama problemi nedeni ile Trabzon’u tercih etti. Bir diğer problemde Samsun’da iş merkezi olarak düzenli bir hizmet verecek plaza ve binalar yok. Daha ziyade otopark problemi ile boğuşulan, prestijden uzak hanlar var. İş yerleri ile konutlar iç içe geçmiş. İş dünyası plazanın içerisindeki şirketine misafirlerini bölge temsilcilerini çağırmak istiyor. Otopark sorunu yaşamadan toplantısını prestijli bir plazanın içerisinde gerçekleştirmek ya da misafirlerinin tamamını tek bir otelde ağırlayarak toplantılarını da aynı otel veya plazada yapmak istiyor. Samsun’da bu imkan sağlanır ise Samsun’da müşteriler kendiliğinden doğal süreçte gelecektir.“ Denizi, yaylası, kayak merkezi ve tarihi dokularıyla da turist çekebilir Samsun: “Samsun kabuk değiştiriyor. Dışarıdaki insanlar Samsun’a iş için gelseler de denizi, yaylası, kayak merkezi tarihi ile Samsun’un değerlerinin farkına varmaya başlayacaklar. Otellerin artması müşterileri de arttıracak. Şu an Samsun otelleri yüzde 70 doluluk oranı ile hizmet veriyorlar.”

Samsun Turizmciler Derneği Başkanı Dilek Genç, Birbiri ardına kurdeleleri kesilecek 5 yıldızlı oteller için yetişmiş iş gücünün varlığından endişe ediyor. Ayrıca Genç’e göre, yaygın zincir otellerin mevcudiyeti, firmaların bölge müdürlüklerini yeniden Samsun’a çekecek.

Sayı 42 / Nisan 2013


Samsiad Başkanı Emin Bahri Uğurlu:

Otellerde Doluluk Problemi Yaşanmaz Samsun Sanayici ve İşadamları Derneği (SAMSİAD) Başkanı Emin Bahri Uğurlu, yaygın zincir otellerin gittikleri şehirlerdeki konaklama talebini iki katına çıkarttıkları bilgisini paylaşıyor. İnsanların bildikleri ve tanıdıkları otellerde kalmayı yeğlediklerini belirtiyor: “Samsun bunun farkını görecek. Sadece Samsun için yatırım değil global penceresi olan yatırımlar istiyoruz. Ben marka olmuş zincir olan yaygın otellerin Samsun’a gelmesini bu nedenle istiyorum.” Uğurlu’ya göre otellerde doluluk problemi yaşanmaz: “Elbette sürecin kısa vadede kazanımı için gerekli bazı şeyler de var. Örneğin Samsunspor mutlaka bir an önce süper lige çıkmalı. Bu spor turizmini beraberinde getirecek bir unsur.”

Uğurlu aynı zamanda Türk Girişim Ve İş Dünyası Konfederasyonu’nda (TÜRKKONFED) Yönetim Kurulu Üyesi. Konaklama sorununu bizzat tatmışlar yakın geçmişte.

arada: “Etkinliklerin yoğunlaştığı günler boyunca Samsun’da misafir ağırlayacak otel boş yatak bulma imkânınız yok. Hepsi tamamen doluyor.”

Samsun’da program düzenleyememişler: “TÜRKKONFED’in her yıl yaklaşık 500 kişinin katılımı ile gerçekleştirdiği geniş kapsamlı toplantıları oluyor. Bunları Samsun’da konaklama sorunu nedeni ile gerçekleştiremiyoruz. Fuar ve Kongre Merkezi diyoruz. Fuara gelip stant açacak firmalar yeni yapılacak otellerde konaklayacak. Zaten bunca otel yapılıp konaklayacak insanlar getirilemezse milli servete yazık.”

Uğurlu’nun eşi Münevver Uğurlu’nun başkanlığını yaptığı Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD) de TÜRKKONFED’e bağlı. SAMİKAD, kalifiye personel sıkıntısı çeken turizm sektörüne eleman yetiştirilmesi için projeler üretmekteymiş.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri sırasındaki tabloyu da hatırlatıyor bu

Uğurlu da kuzeyimizdeki fırsatlara parantez açıyor: “Krasnodar ile aramızdaki uçak seferleri yeniden işlevsel hale getirilip ya da feribot seferleri düzenlenip karşı kıyımızdan insanları getirebilmeliyiz Samsun’a.”

MÜSİAD Şube Başkanı Erkan Malkoç:

Samsun Potansiyelini Konaklama Sıkıntısı Nedeni İle Kullanamıyordu Müstakil Sanayici ve İşadamları (MÜSİAD) Şube Başkanı Erkan Malkoç, “Samsun’un mevcut potansiyelini konaklama sıkıntıları nedeni ile kullanamadığını” dile getiriyor: “Problem çözüldüğünde doğal seleksiyonu içerisinde hak ettiği yere gelmeye başlayacak.” Birçok organizasyonun otelsizlikten şehir dışına kaydığını ifade ediyor: “Biz iki yıl önce tüm Türkiye’deki MÜSİAD şubelerini Sayı 42 / Nisan 2013

Samsun’da ağırladık. Bunun için üç ayrı otelde konaklama yaptırmak zorunda kaldık. Akşam bir yemekte bir araya gelelim dedik bir düğün salonunda yemek verdik. Gönül ister ki bir otelde tüm misafirlerin ağırlanabileceği üç dört ayrı salonda aynı anda toplantıların gerçekleştirebileceği, akşam yemeğinde aynı otelin restoranında bir araya gelmeyi ister. İnşallah Samsun’da bundan

sonra bu tür organizasyonları gerçekleştirebiliriz.” Samsun’un turizm, sağlık, tarım, lojistik gibi pek çok kulvarda koştuğunu ve bunlardan bir kaçında mutlu sona ulaşılacağını da kaydediyor Malkoç: “Samsun en başta Karadeniz’in çekim merkezi. Çevremizdeki bütün illerin ticaret merkezi. Bu nedenle yapılan yatırımlarında tam karşılığını bulabileceğine inanıyorum Samsun’da.“ 39


Kapak

Samgiad Başkanı Levent Özden:

Yerli Turist Oranı Artırılmalı Uzun yılların ardından tamamlanan ve yapımı süren otellerin kentin turizm ve ticaret hayatına önemli katkılar sağlayacağına yürekten inandığını söylüyor Samsun Genç İşadamları Derneği (SAMGİAD) Başkanı Levent Özden. Otelsizlik döneminde ulusal ve uluslararası hiçbir organizasyon ve etkinliğe talip olunamadığını vurgulayarak, “Önümüzdeki bir yıl içerisinde otellerin doğuracağı pozitif etkiyle turizm potansiyellerimizi daha da verimli kullanacak ve yeni otel yatırımlarının tamamlanmasını bekler olacağız. Şehrimizde yapımı süren fuar ve kongre merkezi, bitirilen 7 bin 500 kişilik spor salonu, 30 bin kişilik stadyum ve diğer irili ufaklı bu yöndeki projeler bizi ulusal ve uluslararası birçok organizasyona rahatlıkla ev sahipliği yapabilecek konuma getirecektir. Tüm bu projeler birbirini tamamlayan tesislerdir. Her kurumun idarecileri kendi konularında önümüzdeki yıllar için Samsun iline ve altyapısına güvenerek ulusal ve uluslararası bu tarz organ izasyonların şehrimizde

gerçekleştirilmesi adına talepte bulunmaları fayda sağlayacaktır. Samsun şehrinin Türkiye Cumhuriyeti yakın tarihinin en önemli kenti olarak etkin tanıtımı ile yerli turist oranımızın arttırılması planlanmalıdır.” diye konuşuyor.

SAMGİAD Başkanı Levent Özden, ”Samsun’un bölgesel merkez olma özelliği ile Rusya’nın güneyinin en büyük kentlerinden biri olan Krasnodar’ın ortak is yapma zorunluluğu devam etmektedir.” diyor. “Krasnodar’la Ortak İş Yapmak Zorundayız” Güney Rusya’nın en büyük kentlerinden Krasnodar’ın ortak iş yapma zorunluluğuna da işaret ediyor Özden: “Samsun Krasnodar arasında iyi niyet paralelinde kurumların sübvanse desteği ile planlanan uçuşlar 2012 yılında beklenen sefer sayıları ile gerçekleştirilememiştir. Buna sebep olarak Rusya’dan bölgemize gelmesi

Duayen Oyunculardan Halit Akçatepe:

Samsun Festivaller İçin Biçilmiş Kaftan 1966 yılında bizzat Samsun’da şehir tiyatrosu kurduğunu anlatan Halit Akçatepe, bir film festivali Samsun’da gerçekleştirilebilir ise bunun çok önemli bir tanıtım olacağını ifade ediyor. Tiyatro, sinema ve dizilerin duayen oyuncularından Halit Akçatepe’ye göre de Samsun festivaller konu40

sunda Antalya’yla yarışabilecek çapta: “Antalya bu festivali yarım asırdır başarı ile sürdüren bir il. Karadeniz Bölgesi’nde böyle bir festivali Samsun yapabilir mi? Yeni başlayan bir festival aynı güzellikte olur mu? Zor ama yavaş yavaş ileride olur. Bir yerden başlamak lazım.”

planlanan turist sayısında azalma gösterilebilir. Ancak Samsun’un bölgesel merkez olma özelliği ile Rusya’nın güneyinin en büyük kentlerinden biri olan Krasnodar’ın ortak is yapma zorunluluğu devam etmektedir. Karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi atılan adımların daha kuvvetli olması adına 2013 ve sonrası için SAMGİAD olarak bu konuda çalışmaya yeni uçuş ya da ulaşım planlarını desteklemeye devam edeceğiz. Dünyada fuar turizminde yaşanan gelişmeden Türkiye son yıllarda İstanbul ile ciddi pay almaktadır. Fuar turizmi ve bu fuar organizasyonlarında Samsun 2000’li yılların başındaki büyümeyi kaçırmış olmasının negatif etkisini ancak iyi bir planlama ile Rusya’yı da içine alacak talepleri iyi planlanan spesifik fuarlarla tersine çevirebilir.” Fuar ve Kongre Merkezi’nin çalıştırılması hakkında da, “Organizasyon yapısı itibari ile ulusal ve uluslar arası tecrübesi olan bir işletmeci tarafından işletilmesi gerekmektedir.” diyor, Özden.

Samsun’un büyük festivaller için biçilmiş kaftan: “Samsun çok değerli bir şehir. Ben tiyatro oyunları için belki de kırk kez Samsun’a geldim. Samsun halkı bu tür kültürel organizasyonlara oldukça açık bir kent. 1966 yılında bizzat ben Samsun’da şehir tiyatrosu kurdum. Yakın çevrelere Samsun’dan giderek oyunlar sergilerdik. Ancak ben İstanbul’a dönünce tiyatro devam edemedi. Samsun güzel değerli ve şık bir şehir. O nedenle festiSayı 42 / Nisan 2013


Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eker:

Samsun Merkezli Karadeniz Film Festivali Düşünüyorum Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Samsun Kültür Sanat Dergisi’nin sahibi Prof. Dr. Metin Eker de, “Samsun artık kültürel sanatsal projelerin de artarak büyüyeceği bir proje şehri konumunda.” diyor. Şehre festivaller kazandırılabileceğini, tiyatro ve film festivalleri organize edilebileceğini, bunun da gelişmeyi hızlandıracağını söylüyor. Eker’in yönetiminde yer aldığı Samsun Kültür Sanat Platformu, bir kitap fuarı hazırlığı içinde. Çabanın neticesi Nisan sonunda netleşecekmiş.

Samsun Kültür Sanat Platformu, bir kitap fuarı hazırlığı içinde. Çabanın neticesi Nisan sonunda netleşecek. Eker’in hedefinde ise Samsun merkezli bir Karadeniz Film Festivali Projesi yer alıyor.

Prof. Eker’den öğreniyoruz ki; üniversitedeki Gençlik Kulübü’nce 3 yıldır tertip edilen Medya Ödülleri için şehre gelen saygın sanatçılar, bir film festivali önermekteymişler:

Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza, Malatya Altın Kayısı gibi simgeleştirilmiş örnekler ile ülkemizde film festivalleri yapılıyor. Antalya bu işte zirvede ve 50’inci

“Kente gelen sanatçıların Samsun’a bir film festivalinin çok yakışacağı ve bunun hayata geçirilmesi konusundaki telkinleri benim için bir çalışma başlangıcı oldu. Ön araştırma çabalarına girdim. Karadeniz’in tamamında böyle bir festival yok.

festivalini yapacak. Ben bölge açısından baktığımda Karadeniz Film Festivali olarak düşünüyorum. Elbette Samsun merkezli. Siz şehrinizde paneller, festivaller, kültür sanat etkinlikleri, sempozyumlar, fuarlar, kongreler, spor müsabakaları yaparsanız otelleriniz istemeseniz de dolar.” Sergi, konser ve tiyatro mekansızlığından da söz ediyor Eker: “Doğru dürüst konser ve tiyatro salonu yok. Samsun’da bir sürü AVM var yeni oteller açılacak. Hangisinin içinde bir sanat galerisi var? Samsun’da birçok büyük hastane var. İçinde sanat galerisi olanı var mı? Hastalarının rehabilitasyonu için dahi olsa sanat galerileri olmalı. Bunları Samsun’da tasarlamaz göz ardı ederseniz Samsun’da kültür turizminden yoksun kalırsınız.”

val için biçilmiş kaftan.” Festivaller şehri daha değerli kılıyor ve zenginleştiriyor: “Sinema yıldızları en az 10 gün sürecek etkinlikler kapsamında kente gelecek. Bu güzellikleri kaçırmak istemeyen çevre şehir halkı Samsun’a gelecek. Burada bir sürü kültürel etkinliğin yapılacak olması da cabası. Eğer böyle bir film festivali Samsun’da gerçekleştirilebilir ise bu çok önemli bir tanıtım olur. Şehre gelen insanlar ya da şehir halkı 10 gün boyunca sevdiği hayranlık duyduğu oyuncular sanatçılar ile birlikte sokaklarda bu kenti birlikte yaşar. Bu az şey mi?” Sayı 42 / Nisan 2013

41


Sektör

Çarşamba ve Bafra ovaları tarıma dayalı sanayi içi son derece müsait ve mümbit

Bir Tekstil Sektörü Var Samsun’da Samsun’dan Dışarı Emek yoğun özelliğiyle istihdama ilaç sektörlerden tekstil Samsun’da da var ama ‘merdiven altında’ önemli bir bölümü. 7 bin işçiye ekmek kapısı bu haliyle bile. Ancak teşvik paketlerinin uğramaması sebebiyle mevcut yatırımlar da destekli civar il ve ilçelere kayıyor. Samsun Tekstil ve Konfeksiyon İmalatçıları Derneği, gayretleriyle makus talihi yenmeye çalışıyor. Dernek Başkanı Ömer Başar’a göre, lojistik ve benzeri imkanlarla dezavantajları elemine edebilir 19 Mayıs Şehri.

Çarşamba ve Bafra ovaları keten yetiştirilmesi için çok müsait. Tarıma dayalı sanayi adına büyük bir fırsat bu. Değerlendirilmemesi anlaşılması güç bir tezat. Eğitimsizlik de vuruyor tekstil sektörün mevcut halini. Artık atadan kalma metotlarla iş yürümüyor

Samsun’daki tekstil firmalarının önemli bir bölümü “merdiven altı” ve “kayıt dışı” işletiliyor. Kayıtlıların sayısı 238. Toplamları yaklaşık 350. Emek yoğun özelliği sebebiyle, en vasıfsızlar bile kolaylıkla görev yapabilecek bir departman bulabiliyorlar sektörde. İstihdam sağlayıcılığı memnuniyet veriyor. 42

7 bin işçi çalışıyor. Her birinin 4 kişilik aile geçindirdiği kabul edilirse, 20 bin insan ekmek yiyor buradan. Ancak sıralamada 19 Mayıs Şehri’nin esamisi okunmuyor. Çünkü teşviklerle civar il ve ilçelerdeki tekstil yatırımları sürekli artarken, şehirdekiler de buralara kaymakta. Çarşamba ve Bafra ovaları keten

yetiştirilmesi için çok müsait. Tarıma dayalı sanayi adına büyük bir fırsat bu. Değerlendirilmemesi anlaşılması güç bir tezat. Eğitimsizlik de vuruyor sektörün mevcut halini. Artık atadan kalma metotlarla iş yürümüyor. Globalleşen dünyanın çarklarını ve sistemlerini öğrenip tatbik etmek gerekiyor. Sayı 42 / Nisan 2013


Kaynaklar Planlanamıyor Tekstil hammaddelerinden keten lifi ezelden beri en fazla Karadeniz’de üretiliyor. Hollanda da uzun yıllardır ısırgan liflerinden anti bakteriyel kumaş imal ediliyor. Kaynakların plansızlığı Samsun’un en büyük sorunlarından biri. Sanayi hasbel kader ilerliyor. İşsizlik de diğer çaplı problem. Tekstil sektörü işsizlik ile mücadelede edilebilecek en müsait sahalardan. Keten tarımının geliştirilmesine paralel, adı geçen sektör programlanabilir. Geleceğe dönük planlarla işsizlik meselesi aşılabilir. Şehirdeki bir kısım konfeksiyon üreticilerince; birbirlerine fayda, ortak hareket etme ve sektöre ivme kazandırma amacıyla Samsun Tekstil ve Konfeksiyon İmalatçıları Derneği’ni kuruldu. 55 faal üyesi var. Ama sektörünün kümelenme gayretleri istenildiği gibi gitmiyor. Henüz avantajları kavranamadı. Bireysel hareket illetinden kopulamıyor.

Lojistik İmkanlarla Dezavantajlar Silinebilir Dernek Başkanı Ömer Başar, desteklerle sektörün Samsun’da da önü açılırsa işsizlik sıkıntısının sona ereceğine inanıyor. Başar’a göre Türkiye, tekstilde Çin karşısındaki en şanslı rakip. Avrupa’ya yakınlığı; yaptığı isim ve kalitesiyle pek çok artılara sahip. İnsanoğlunun hem doğduğunda, hem de öldüğünde tekstil ürünlerine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor Başar, “Samsun’da tekstil sektörünün hak ettiği yeri alabilmesi için kentte var olduğunun bilinmesi gerekir. Bizim için en önemli unsur kentin çevresindeki tüm il ve ilçelerin tam tersine tekstil alanında teşvik alamıyor olması. Samsun lojistik imkânları ile var olan dezavantajları ortadan kaldırabilir. Örneğin hammaddeye ve nihai ürün pazarına uzak olması lojistik imkânları ile çözülebilir. Biz dernek olarak sonuna kadar Samsun’da tekstil sektörünün gelişmesi ve ilerlemesi Sayı 42 / Nisan 2013

adına mücadele vereceğiz.”

Müteşebbisler de Eğitimden Geçmeli Başar’ın üzerinde durduğu şu husus çok mühim: “Bilginin sınırı yok derine indikçe bir şeyler öğreniyorsunuz. Bir işveren olarak çoğu iş kanunundan bile haberdar olmadığımızı gördük örneğin.” Müteşebbisler eğitimden geçmeli. Atadan kalma yöntemler artık geçerli değil. Sınırların kalktığı dünyada herkes kendini yetiştirmek zorunda.

Analizi” çerçevesinde belirlenen ve kümelenenler arasına ad yazdırılamadı.

Tekstile İşçi Bulmada Zorlanılıyor Her şey bir yana, sektörün temel problemlerinden biri işçi temini. Bu konuda şunları söylüyor Başar: “Samsun’da herkesin bir köy veya akraba dayanağı var. Bir hanede 1 kişi çalışıp 5 kişiye bakıyor. İstanbul gibi şehirlerde ise o hanedeki 5 kişinin tamamının çalışması lazım. Bu nedenle Samsun’da tekstil sektöründe eleman bulmakta güçlük çekiyoruz. Bu sektörde 3-4 sene

Güçlü, ihracat yapabilen bir iki firma gerekiyor başlangıçta. Diğerleri bunlara fason üreterek ayakta kalabilir. Aynı zamanda desteklenecekler de. Günümüzde ‘dünya bir tık ötede’ gerçeğine dikkat kesilince pazar sorunundan söz edilemeyeceği görülüyor. Tek sorun bu büyük bir iki firmanın şehre konuşlanması. Tekstil sektörü aynı zamanda kadının sosyal statüsünün düzeltilmesinde en etkili rolü üstlenebilecek potansiyeli barındırıyor. Kırsal alanlarda yahut şehirlerin varoşlarında temel ilköğretim eğitimini alan kız çocukları evlilik çağına adım atar atmaz yuva kuruyor. Ev bütçesine katkı hakikati çıkıyor önlerine ister istemez. Vasıfsız kadınlarımıza adeta bir cankurtaran hüviyetinde tekstil sektörü. Kısa sürede kişi kendini yetiştirebiliyor. Personel talebi hiç bitmiyor. Çalışması ile birlikte sosyalleşen kadının dünyaya bakış açısı ve yaşamı da değişiyor. Küçük ve merdiven altı işletmelerle sektörün ayakta tutulması imkansız Başar’a göre. Atılan taş ürkütülen kurbağa değmiyor. Yapı birlikteliğe de el vermiyor. Sektörünün lobi gücünü zayıflatıyor tüm bu etmenler. “Samsun Ekonomisine Yön Veren Sektörlerin Rekabetçilik

evvelki fiyatlar bugün halen daha geçerli. SGK ödemeleri her sene artıyor. Samsun’da teşvik de yok. Dolayısı ile tekstil sektöründeki adam bir şey kazanmıyor ki elemanına versin. Ayrıca işe yeni başlayan ve makine kullanmayı bilmeyen insanlara asgari ücretin hemen verilmesi beklenemez. Ama makine kullanmayı işe bilen elemanlar asgari ücretin altında maaş almıyor. Bu iş şehir içinde olmuyor. İşçiler sanayi bölgesinde çalışmakta istemiyor. Dolayısı ile birçok sorun var.” İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununuyla, işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırılma mecburiyeti de zorlayacak tekstili. ‘Bu işin altından kalkılması neredeyse imkansız’ görüşünde Başar. 43


Hobi

Her Karede Anı Hissedip İçselleştirince

HAYATA FOKUS’TUR,

FOTOĞRAF Hepimizin yaşamında yer edinen fotoğraf makinesiyle sanat üretmenin püf noktalarını konuştuk Emre Bostanoğlu’yla. Fotoğraflarını birileri beğensin diye çekmediğini vurguluyor: “Öyle çekiyor olsam ortaya iyi şeyler çıkmaz zaten. Ben sadece çektiğim fotoğrafın içinde yaşıyorum ve bana zevk veriyor.” Bugün ardı ardına fotoğrafçılık ödüllerine layık görülen Emre Bostanoğlu aslında bir istatistik uzmanı. 10 yıldır Samsun İl Özel İdaresi’nde çalışıyor. Lise yıllarında başlamış fotoğraf aşkı. Üniversite okurken daha da artmış. Onun hikayesi de klasik pek çoğu gibi: Maddi imkansızlıklar sebebiyle sürekli ertelemiş, bastırmış tutkusunu. Lisedeki makinesi filmli, yüksek öğrenimdekiyse dijital kompakttır. İkincisini devletin verdiği öğrenci kredisiyle almıştır. Amatördür o yıllar. Sanatsallık yoktur karelerinde. Anı görüntülemektedir hep. Gittikçe güzeli, estetiği, doğru ışığı ve açıyı arama dürtüsünün tesirine girmiş. 2007 dönüm noktasıdır onun için. Samsun İl Özel İdaresi’ndedir. Maddi imkanlara kavuşmuştur yani. İyi kareler üreteceği profesyonel cihaz edinebilecektir. Akabinde sanatsallığı keşfeder Bostanoğlu: “Zaten fotoğraf çekiyorum. Çekmişken profesyonel bir makine ile daha kaliteli fotoğraf çekeyim dedim. Yoksa sanatsal fotoğraflar çekme düşüncesinde değildim. Ancak böyle bir makineye sahip olmam ve bu alanda içine karışmaya başladığım ortamlar beni bu yöne sevk etti.” İnternetteki bir foto kritik sayfasında, sonradan FOKUS Derneği’ni kuracak kişilerle tanışmış. Orada görerek yoğunlaştığı örneklerden esinlenmiş deklanşöre basarken: “Doğada, sokakta günlük hayatın içinde dahi çekilebilecek çok güzel fotoğraflar olduğunu keşfetmeye başladım böylece.” Şöyle vücut bulmuş, şimdilerde geniş katılımlı fotoğraf gezileri düzenleyen FOKUS adlı kültür ve sanat derneği: “En başta bizler fotoğraf çekmeyi seven insanlarız. Ama bu sevgiyi içerisinde taşıyan diğer insanlara da ulaşalım düşüncesinden doğdu FOKUS. Fotoğraf çekmeyi seven ama bu konuda bilgi edinme noktasında sıkıntı yaşayan birçok insan olabilir. Ya da öz güven azlığı olabilir. Samsun’da bu bilinilirliği ve fotoğraf kalitesinin arttırılması ve insanlara fotoğrafçılığın sanatsal yönünü gösterme düşüncesi ile yola çıkıldı.”

44

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

45


Hobi

“FOKUS’TA BİR AİLE GİBİYİZ” FOKUS çatısı altında birçok şey daha hızlı gelişmiş: “FOKUS’tan sonra fotoğraf ile ilgilenen ancak bizim daha önce tanıma şansı bulamadığımız çok değerli kişiler ile tanıştık. Tabi bu kişiler bizlere yeni vizyonlar katıyor. Örneğin National Geographic tarafından düzenlenen bir yarışmada üçüncülük alan arkadaşımız FOKUS’un kuruluşunda yoktu aramıza sonradan katıldı. Ancak, yarışma kültürünü bize aşılayan Mustafa Güral adlı bu arkadaşımız oldu. Ben de ilk olarak Amasya Belediyesi’nin düzenlediği yarışmaya katıldım. Orada birinci oldum. Aynı fotoğrafım FİAP 7. Kulüpler Dünya Kupası’nda bronz madalya aldı. Bu fotoğrafın yarışmaya katılmasında FOKUS’un çok büyük etkisi oldu. Çünkü biz FOKUS’ta bir aile gibi birbirimizin fotoğraflarını kritik ediyor ve mükemmeli yakalamaya çalışıyoruz. Bir sonraki fotoğraf çekiminde de oradaki eleştirileri dikkate alıyoruz.” Fotoğrafçılıkta İstanbul, Kocaeli, Ankara ve Konya’nın adı geçer genellikle. Ulusal veya uluslararası organizasyonlarda ön plandadırlar. Köklü dernekler hayat sürmektedir buralarda. Güzel sanatlar bölümleri de etkindir tabloda. Ne yazık ki Samsun’un foto sanatında da esamisi okunmamaktadır. Derken ulaşılan noktada valiliğin ‘Dört Mevsim Samsun’ adlı bir yarışmasının logosundadır, FOKUS. Jüride de üç temsilcisi vardır. Bostanoğlu’na göre dernekleşmenin getirisidir, bu sonuç. Şehirlerin tanıtımında büyük rol oynamaktadır bu uğraş: “Örneğin Ünye’de foto maraton vardı. Biz buna FOKUS olarak 11 kişi katıldık ve ödüllerin dörtte biri FOKUS’a dolayısı ile Samsun’a geldi. Samsun’un adı duyuruldu. Samsun’un tanıtımı sadece içinde Samsun’la ilgili unsurlar barındıran fotoğraf ile olmaz. Samsun’un tanıtımı beğenisi ve ürettikleri ile tanıtılabilir. Örneğin Samsunlu birinin herhangi bir yerde çektiği çok başarılı bir fotoğraf da Samsun’un tanıtımında önemli bir yer tutar. Çünkü yine Samsun’un ürettiği bir değer olarak o fotoğraf eninde sonunda Samsun’un adını duyuruyor.” Makedonya’daki bir yarışmaya Urfa’da çektiği bir fotoğrafla katılmış Bostanoğlu: “Makedonya kendi tanıtımını uluslararası bir fotoğraf yarışması 46

ile yaparken bu fotoğrafların Makedonya’yı içerip içermediğine bakmıyor. Dünya’da bu böyle.” Samsun’da bu tür bir yarışma yapmayı hedefliyorlarmış. FİAP 7. Dünya Kupası’nda ödül törenine gidebilme süreci de çok ilginç doğrusu. Sponsora ihtiyaç duymuş: “Bu ödülü yerinde almak hem benim için hem de ülkemiz için önemli bir şey. Sponsor bulmam konusunda aracı olan Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Aslan Karanfil’e teşekkürlerimi sunarım.”

DİJİTAL ÇIKTI MERTLİK BOZULDU MU? ‘Dijital teknoloji ve fotoğraf sanatı arasındaki ilişki ya da ayrımı hangi kriterler belirler?’ sorusu kafaları kurcalamıyor değil. Photoshopla istenilen müdahaleler kolayca kareye yansıtılabiliyor. Amiyane tabirle, fotoğraf ustalığındaki mertlik ikinci plana geriliyor belki. Acaba Bostanoğlu ne düşünüyordu bu konuda? Hiç karanlık odaya girmemiş. Biliyor ki, “Çok fazla el emeği göz nuruna dayalı.” idi oradaki işlemler. Bugün ise ‘karanlık odada yoğun emek harcanarak yapılan işlemler photoshop ile birkaç harekette’ kolayca ve rahatça yapılabiliyor. Pek fark görmüyor: “Photoshop programı ile gerçekleştirilebilenler geçmişte karanlık odada iyi üstatlar tarafından yapılabilmekte idi. Fark şu ki filmli makinelerde çektiğiniz fotoğrafı karanlık odaya kadar göremediğiniz için karanlık odadaki işlemler fotoğrafı kurtarabilir mi? Yoksa kurtaramaz mı? Bunu bilmiyordunuz. Şimdi dijital makinelerde fotoğrafı anında görüyor ve photoshop üzerinde telefi edilip edilemeyeceği belli oluyor.” Karanlık odanın bugünkünden kat kat fazla maharet gerektirdiğini söylüyor ama: “Karanlık odadaki ilaçların öz imdiki gibi hata yaptığınızda tek tuşla işlemi geri alamıyorsunuz belki fotoğrafı kaybediyorsunuz. Bu nedenle elbette çok fazlası ile ustalık gerektiriyor karanlık oda.” Dijitalin, filmdekine nazaran heyecanı azalttığını da ifade ediyor.

PHOTOSHOP ZARURİ AMA DENGELİ VE KARARINDAYSA Dengeli ve kararındaysa ‘photoshop, zaruri’ görüşünde: “Fotoğrafın kadrajında olmayan nesneleri Sayı 42 / Nisan 2013


alıp başka fotoğraftan oraya eklemek, fona başka mekan koymak ve daha fazlası manipülasyon dediğimiz bambaşka bir fotoğraf tarzı. Oysa bizim fotoğrafa photoshop uygulamaktan kastımız kontrast, ışık, renk düzenlemesi gibi temel unsurlar üzerinde düzenleme yapmak. Çünkü fotoğrafı çektiğiniz anda bunu birden ayarlayamamışsınızdır. Kadrajdaki çekmek istediğiniz an kaçacaktır. Ya da farkında olmadığınız bir ışık yansıması olmuştur bu gibi temel unsurları ayarlamak. Yoksa kesme biçme ekleme gibi şeyler değil. İşin temelinde fotoğraf çekerken kullandığımız makinenin bir işlemcisi var. O işlemci kendine göre makinenin içinde fotoğrafa bir photoshop uyguluyor. Biz bu işlemcinin uyguladığı photoshop üzerinde kendimize göre tekrar bir yorumlama yapıyoruz bilgisayarımızda. Biz fotoğrafa photoshop uygulamaz isek makiSayı 42 / Nisan 2013

nenin zaten uygulamış olduğu bir dijital işlem bir photoshop kalır.” Fotoğrafın özü esas, Bostanoğlu’nun nezdinde. Makinenin dijitalliği veya filmliliği, hatta photoshop tatbiki ikincil konular. Karede sanatsal değer yoksa, her şey; varsa, gerisi boş.

“FOTOĞRAF ÇEKERKEN ANI HİSSETMEK VE İÇSELLEŞTİRMEK GEREK” Göz vizöre dayandığında hissedilen duygunun fonksiyonelliğini, “O anı hissetmeniz yaşamanız ve içselleştirmeniz gerek. O anın içinde tüm benliğiniz ile var olmazsanız olayın dışında kaldığınız oranda o anı aktarma başarınız da düşüyor.” cümleleriyle anlatıyor Bostanoğlu. Fotoğraflarını birileri beğensin diye çekmediğini vurguluyor: “Öyle çekiyor olsam ortaya iyi şeyler çıkmaz zaten. Ben sadece çektiğim fotoğrafın içinde yaşıyorum ve bana zevk veriyor.

Deklanşöre basmayı seviyorum başkaları beğensin diye deklanşöre basmıyorum. Fotoğraflarımın başkaları tarafından beğenilmesi ya da ödül alması beni fazladan memnun eden unsurlar. Zaten fotoğrafı özümseyerek çektiğinizde o fotoğraf mutlaka birileri tarafından beğeniliyor. Fotoğraf çektikçe de seçiciliğiniz artıyor. Bu nedenle fotoğraf makinesi olan ve hevesli olanların makinelerini yanında ayırmamaları ve devamlı gözünün çekebileceği bir fotoğraf araması gerekiyor.” Bostanoğlu da, ‘siyah beyazın tadı bir başka’ diyenlerden. Bu yüzden, son teknoloji cihazlarda bile bu ayarda çekim seçeneği var. Çünkü: Siyah beyaz fotoğraf ilgiyi dağıtmadan sizi tam olarak fotoğrafın anlatmak istediği hikâyeye götürüyor.

47


Hem cana hem de mala kast ediyor olabilirsiniz…

LASTİKLERİNİZ ZARARA DÖNMESİN! Lastik uzmanı değilsiniz ancak kimi basit ipuçlarını bilmek kafi. Aracınıza doğru lastik türü ve ebadını seçmek için araç veya lastik üreticinizin sağladığı bilgilere başvurmalısınız. Hiç karlı koşullarda değilseniz ya da nadiren bu hava şartlarındaysanız, dört mevsim lastikleri sizin için bire bir. Yaşadığınız yerde kış çetin geçiyorsa ya da dağlara çıkıyorsanız, uygun bir kış lastiğiyle buz ve kara

karşı hazırlıklanmalısınız. Kış lastikleri, karda ve çamurda test edilir. “3 dağ zirvesi & kar tanesi” sembolünü arayın. Aracınız özellikle ağır yükler içinse, lastik seçiminiz bu hesaba katılmalı. Lastiğinizin doğru yük sınıfına aitliğinden emin olun. Oto imalatçısının talimatlarına uyun. Doğru lastik, tek bir pakette aradığınız her şeyi size sunar: güvenlik, uzun ömür ve yakıt tasarrufu. Her

yönden iyi bir lastik, ıslak yolda daha kısa mesafede durmanızı sağlayacaktır. Bu, hayat kurtaran bir avantajdır. Ayrıca, uzun ömürlüdür. Yıl boyunca az yakıt tüketmenize yardımcı olur. Tüm lastikler, bu performans faktörlerinden en az birini sunar. Fakat kimileri üç özelliğe de haizdir. Fiyatın cezbine kapılmayın hemen. Gerçek maliyeti iyi hesaplayın. Lastiklerde kalite esastır.

Kalitesiz ve uygun olmayan lastikler ne cana kar, ne de bütçeye. Hatta ikisine de kast edebilir, özen gösterilip zararın bir yerinden dönülmezse. Lastikle alakalı sekiz sırrı paylaşıyoruz sizlerle. Basınç, balans, ön düzen ayarı ve diğerleri… Doğru tercihin ilkelerini de sıralıyoruz ayrıca. Hangi iklimde yaşıyorsunuz örneğin? Aracınız ve yol arasındaki tek bağlantı, lastiklerdir. Otonun tasarımı mükemmel, motor çok güçlü, siz de harika bir sürücüsünüz. Lastiklerde sorun varsa, güvenlik için bunların hiçbiri garanti değil. Kuşkusuz sık sık lastik yenilemeyi yeğlemezsiniz. Ama onları uzun süre kullanabilmek bazı şartlara riayet etmenize bağlı. İşte size buna dair sekiz sır… Basınç: Lastik basıncınızı düzenli kontrol edin. Düşük basınç, sadece aşınmayı hızlandırmaz, yakıt tüketiminizi de artırır. Balans: Balans ayarı lastiklerde dengesiz aşınmadan kaynaklanan erken bozulmayı önler. Eğer arabanız hız arttıkça, örneğin otobandayken titriyorsa balans sorununa işarettir. Hafifleyin: Arabanızda fazladan yük taşımak, üç katı sorun demektir. Çünkü lastikleriniz daha fazla aşınır ve üstelik yakıt sarfiyatı çoğalır. Değiştirin: Çoğu arabada, lastiklerin bir çifti diğerinden daha hızlı aşınır. Lastiklerinizin düzenli olarak yerini değiş48

tirirseniz, eşit şekilde aşınır ve uzun süre dayanırlar. Ön düzen ayarı: Acınızın ön düzen ayarsızlığı lastiklerinizin düzensiz aşınmasına da sebep olur. Süspansiyona öncelik: Süspansiyonunuzu kontrol edin. Eski amortisörler, erken lastik aşınmasına yol açarak güvenliğinizi tehlikeye atabilir. Eğer aracınızı kullanırken sarsıntı-sallantı oluyorsa, süspansiyonla ilgilenilmesi gerekmektedir. Diş derinliğini kontrolü: Lastiğinizdeki aşınma düzeyini kontrol etmek hayati öneme sahiptir ve her lastik üreticisi, bunu kolaylaştırmak adına, dişe birtakım özellikler

eklemektedir. Eğer dişin yüzeyi göstergeye yakın veya aynıysa, lastiklerinizi değiştirme zamanı gelmiş demektir. Uzun ömürlü lastik kullanın: Lastik üreticileri, lastik tasarımının sınırlarını heyecan verici yeni alanlara kaydırmakta. Günümüzde bazı modellerin ömrü 10.000 km uzamakta.

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

49


Asayiş

TV Dizilerindeki Cinayetler ve Polis Karakterleri Hayal Ürünü!

15

yıllık meslek yaşamında hiç profesyonel cinayetle karşılaşmadığını söyleyen Mehmet Öztürk’e göre öldürmeyle biten olaylardaki kilit unsur alkol. Fazlaca alınınca kişiler kontrol mekanizmasını kaybedebi liyor; çekilecek hapis cezası ve ocakların sönmesi hesaba katılmadan insan öldürebiliyormuş. Maktulle akrabalık, yakın arkadaşlık ya da en azından tanışıklık söz konusu imiş. Ne hikâyelerin ne de polis karakterlerinin TV dizilerindekine hiç benzemediğini de vurguluyor Öztürk. Reyting uğruna hayal ürünü senaryolar yazıldığını ifade ediyor.

S

amsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mehmet Öztürk, 15 yıllık meslek hayatında profesyonelce detaylı tasarlanmış cinayet vakası ile hiç karşılaşmadığını söylüyor. Tecrübesiyle sabit ki, cana kastların geneli içki ve kadın temeline dayanıyor. Televizyonlardaki polisiye dizilerde yer alan öldürme olaylarına nadiren rastlanmakta. Çoğu izleyicinin dikkatini çekmek adına hayal ürünü. Öyleyse hangi sebeplerle işleniyor bu cinayetler? İnsanlar durup dururken mi ellerini kana boyuyorlar? Alkol en kilit noktalardan biri, Öztürk’e göre. İnsandaki kontrol mekanizması bu maddenin fazlaca içilmesiyle kısmen, büyük ölçüde veya tamamen kayboluyormuş. 20 yıl cezaevinde yatılacağı ve ölen ile öldürülenin ocağı hiç akla gelmeden katil olunabiliyormuş böylece. Cana kıyanla maktul arasında çoğu vakit 50

bir kan, akrabalık ya da arkadaşlık bağı varmış. En azından tanışıklık söz konusuymuş.

KESİN VE SU GÖTÜRMEZ KANITLAR GEREKİYOR Olayların aydınlatılması da titiz bir çalışma gerektirmekteymiş. Delilden suçluya giderken, son derece hassasiyet gösteriliyor. “İşlenen cinayeti kimin yaptığını bilmek yetmiyor. O kişinin cinayeti işlediğinin kesin ve su götürmez kanıtlarının bulunması tespit edilmesi gerekli. Ayrıca cinayetin ardından ifadesine başvurulan insanlar bazı isimler verebilirler ancak bunları yine sağlam deliller ile doğrulamanız gerekli.” diyor, Öztürk. İlginç bir hikayeyi örnek veriyor ardından: “19 Mayıs ilçesinin Kumcağız Mahallesi Engiz Çayı kenarında meydana gelen olayda, Ahmet K. (56) tüfekle karın bölgesinden vurularak öldürülmüş olarak bulunmuştu. Biz orada yaptığımız araştırmalar neticesinde ifadesine başvurduğumuz vatandaşlardan

öldürülen şahsın 23-24 yaşlarında iki kardeş ile tartıştığını ve kavga ettiklerini öğrendik. Ayrıca bu şahısların cinayetin işlendiği gün işe gitmemesi ve çelişkili ifadeler neticesinde gözaltına alınan kardeşler nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Ancak Cinayet Bürosu olarak dosyayı kapatmadık ve soruşturmayı derinleştirdik. Olay yerinde cesedin yanında bulunan boş sigara paketi üzerinde parmak izi çalışması yaptı ekiplerimiz. Yine olay yerinde kırık bir bisiklet farının parçaları vardı. Sigara paketinin üzerinde cinayet suçundan sabıkalı S.K adlı şahsın parmak izine rastlandı. Yaptığımız soruşturma sırasında maktul ile S.K arasında alacak-verecek meselesi de tespit ettik. Sonra şüpheli, yakalanarak gözaltına alındı. Ayrıca şahsın bisikletinin farının kırık olduğu ve olay yerinde bulunan lamba parçalarının bu bisiklete ait olduğu tespit edildi.” Bireysel silahlanma hususundaki bilinçSayı 42 / Nisan 2013


lendirme ve farkındalık gayretlerinin epeyce işe yaradığını da belirtiyor Öztürk. Samsun’da adam öldürme oranları yıllar geçtikçe düşmekteymiş. 2011’de polis bölgesinde 33 cinayet olurken, 2012’de 21’e gerilemiş. Samsun’da kesici ve dilici aletler üzerine de yoğunlaşmış emniyet. Bıçaklama hadiseleri artınca, her nevi bıçağı taşıma veya bulundurma yasaklanmış. Öyle ki, valilik kararıyla il sınırlarında kamu güvenliği ve düzeninin korunması amacıyla, 6136 sayılı Kanun kapsamına girmeyen bıçaklar da kapsama dahil edilmiş. Aksi tutumdakiler Kabahatler Kanunu doğrultusunda cezalandırılacak.

“TV İZİLERİNDEKİ POLİS KARAKTERLERİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR” TV dizilerindeki meslektaş karakterlerini de konuşuyoruz Öztürk’le. Eşi de meraklanıp soruyormuş, ‘siz de öyle mi davranmaktasınız’ diye: “Bizler şüphelileri gözaltına aldığımız andan itibaren insan haklarına saygılı ve kişi hak ve hürriyetleri konusunda son derece hassas davranmak durumundayız. Ayrıca mahkeme suçlu deyinceye kadar herkes masumdur. Bu anlayış ve doğrultuda hareket ediyoruz.” Herhangi bir eksik ya da fazla anlamaya mahal vermemek için Öztürk’ün şu sözlerini virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz: “(TV dizilerindeki) O karakterler olayın içine dalarak önlerine geleni tokatlıyor ve tokatla cinayet çözüyorlar. Tabi gerçek dünyada bunların olması mümkün değil. Cinayetin işleniş şekli olayın hunharca işlenip işlenmediği bizi ilgilendirmiyor. Çünkü biz yargılama ve ceza verme makamı değiliz. Gözaltına alınan şüpheliler bizim misafirlerimiz ve onun can güvenliği dahi bize emanet. Yemesi içmesi ile de biz ilgileniyoruz. Çünkü bizim görevimiz delilleri toplamak şüphelileri yakalamak onların ifadelerini almak. Gözaltında

Sayı S Sa ayıı 4 422 / Nisan 2013

iken delilleri karartacak hareketler yapmamasını sağlamak ve can güvenliği içerisinde adaletin karşısına çıkarmak.” Zaten yakalanan kişide ‘suçum açığa çıktı’ hissiyatı ve havası belirmekteymiş: “Cinayet büro yaptığı titiz, delilleri net şekilde ortaya koyarak nokta atışları ile şüphelileri tespit ederek soruşturmalar yürüttüğünden karşısında cinayet büro ekiplerini gören şüpheliler doğrudan artık son noktaya geldiklerini anlıyorlar. Çünkü ‘Cinayet büro geldiğine göre suçum açığa çıktı ve ispatlandı’ imajı var. Bu imaj bizim için çok önemli ve korumaya çalışıyoruz. Cinayetin boş yere kimseyi gözaltına almayacağı kabul görüyor.”

FAİLİ MEÇHUL DOSYALARI RAFTAN İNDİRİLİYOR Samsun Cinayet Bürosu, son 10 yılda 4 karmaşık cinayeti aydınlığa kavuşturarak azmettirici ve tetikçilerin adalet önüne çıkarılmasını sağlıyor. İşte onlardan biri: İlkadım İlçesi Pazar Mahallesi Necipbey Caddesi’nde 7 yıl önce yaşanıyor olay. İddiaya göre 1990 yılında adam öldürmeye azmettirmek suçundan Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve müebbet hapis cezası alan 44 yaşındaki A.S., 7 yıl önce şartlı tahliye oluyor. 6 ay sonra bir düğün merasimine katılıyor. Akabinde büfeci arkadaşı U.K.’nin yanına gidiyor. Büfenin dışında otururlarken kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısına uğruyorlar. Ağır yaralı kaldırıldıkları hastanede ölüyorlar. İki ayrı tabancadan çıkan toplam 16 adet boş kovan bulunuyor cinayet mahallinde. Görgü tanıklarının ifadeleri de düğümü çözemiyor ve faili meçhuller rafına konuluyor dosya. 1 yıl önce yeniden açılıyor. Yeni görgü tanıklarının söyledikleriyle soruşturmayı derinleşiyor. Teknik takip sonrası Samsun, İstanbul, Rize, Tokat, Kocaeli ve Trabzon illerine eş zamanlı operasyon düzenleyen polis, çifte cinayet olayıyla ilgili 22 kişiyi gözaltına alıyor. Ortaya konuluyor ki, Ş. S isimli bir şüpheli azmettirici. Pek çok olayın arkasındaki isim de odur. T. S. isimli şüpheli de tetikçidir.

51


Spor

40’INDA YÜZMEYİ KEŞFETTİ, BU YAZ MANŞ’I KULAÇLAYACAK “Bir dağcı için en büyük hedef Everest’i tırmanmaktır. Bir yüzücünün en büyük hedefi de Manş’ı geçmektir. Allah nasip ederse Manş’ı bir Samsunlu olarak tek başıma da geçmek istiyorum.” sözlerinin sahibi; 40’ından sonra gönül verdiği yüzmede master düzeyinde uluslararası yarışlara katılan 47 yaşındaki Samsunlu Kimya Öğretmeni Menderes Eskiçırak. O aslında eski bir sporcu. İki dizinin çapraz bağları kopunca 15 yıl hantal bir hayat sürmek zorunda kalan biri. Özel sağlık şartlarının da zorlamasıyla 2006’da 40 yaşındayken yüzmeyi amatör bir ruhla hayatının merkezindeki uğraşlardan biri haline getiren ve 2011’den itibaren de beynelmilel yarışmalara iştirak eden Menderes Eskiçırak, olayı o kadar ilerletti ki bu yaz Manş Denizi’ni kulaçlarıyla aşacak. Samsun Dikbıyık Lisesi’nde Kimya Öğretmenliği yapan 47 yaşındaki Eskiçırak, vilayetin tek master yüzücüsü. Her gün 40 km yol kat ederek 19 Mayıs Üniversitesi Havuzu’na geliyor. Aslında küçüklüğünden beri sporla içli dışlıdır Menderes Hoca. Yüksek öğrenimi sırasında basketbol ve hentbol oynamıştır. Ancak talihsizlik sonucu çapraz bağlarından sakatlanır. İki dizinden birden ameliyat geçirir. Spordan kopmuştur mecburen. Kilo almaya da başlar. 15 yıl boyunca sürer bu hantallık. Arkadaşının vasıtasıyla havuzu keşfeder. Yüzenleri görünce, kendi kendine ‘ben bu sporu yapabilrim’ der. 2011 ve 2012’de Boğaziçi Kıtalararası yarışlarına katılır. Yunan adasından Türkiye’ye yüzülen Kaş-Meis Maratonu’nda da iyi bir derece elde eder. 7 bin 500 metrelik parkuru 2 saat 34 dakikada kat eder. 250 kişi arasında 57’incidir.

52

-Yüzme sağlığınıza da çok iyi geldi anlaşılan…

40 yaşında bu ameliyatlar yapılmıyordu normalde. Ancak ameliyatlardan sonra şu anda çok formdayım herhangi bir sıkıntım yok. Yüzme gerçekten çok güzel ve faydalı bir spor. Yıllarca salon sporları yaptım ama yüzmede bulduğum zevki asla ve asla hiçbir spor dalında bulamadım. Zaten yeryüzünde yerçekimine etki etmeyen tek spor yüzme. Yere ayak basmadığınızdan dolayı tam anlamıyla vücudun her tarafı çalışıyor. O yüzden mükemmel bir spor.

MANŞ’TA TÜRK BAYRAĞI DALGALANACAK -Yeni hedefleriniz neler? Bu sene de 3’ü bayan 12 kişilik master yüzücü arkadaşlarımızla beraber Manş Denizi’ni yüzeceğiz. Bu deniz bütün yüzücülerin rüyasıdır. Şu anda milli sporcular bile burayı yüzmüyorlar. Bayrak takımı olarak Türkiye’de ilk defa Türk Bayrağı’nı dalgalandıracağımız için çok mutluyum. Allah nasip ederse tabi, bir Samsunlu olarak ben de yaklaşık 34 ve 40 km arası mesafeyi yüzeceğim için gururluyum. Takım arkadaşlarımın içinde Karadeniz’den bir tek ben varım, diğer hepsi İstanbul’dan katılacaklar ve aralarında işletmeci,

doktor, turizmci var, hepsi de güzel insanlar. 21 Temmuz tarihinde İngiltere’ye uçacağız. Muhtemelen 29 – 30 Temmuz gibi de yüzeceğiz. Paraları ve harçlarını yatırdık. Ben İstanbul’dan gönüllü, ismini vermek istemeyen bir iş adamının yardımı ile uçak biletlerimi aldım. -Masraf boyutunu nasıl hallediyorsunuz? Yüzme bir anlamda pahalı bir spor dalı… Samsun’dan da İlkadım Belediyesi adına müsabakalara katılıyorum, onlar da sadece yol paramı karşılıyorlar. Bu alanda bana Samsunlu iş adamlarının ve mülki amirlerimizin de destek çıkmalarını istiyorum. Billboardlarda yaşam boyu spor diye birçok reklam var ve ben de Samsun’un yetiştirdiği tek master yüzücü olarak destek bekliyorum. Bu yüzme sporu birçok anlamıyla farklı. Bir turnuvaya katılıyorsunuz orada en az 3 gün konaklıyorsunuz. Spor gereği protein ağırlıklı beslenmeniz lazım. Yol parası da ekleniyor bunlara ve masraflar çoğalıyor. Ben de öğretmenim ve aldığım maaşım ortada. Samsun’da hizmet veren büyük şirketlerden rica ediyorum bizlere destek çıksınlar. Bana destek çıkmaları halinde ben tek başıma da Manş Denizi’ni yüzeceğimi iddia ediyorum. Kendimde o kapasiteyi görüyorum.

Sayı 42 / Nisan 2013


Menderes Eskiçırak: “Gençlere benim tavsiyem mümkün olduğunca yüzsünler. Bu spora başlayabildikleri kadar erken başlasınlar. Yüzmek mükemmel derecede faydalı ve güzel bir spor.”

SAMSUN’DA MASTER YÜZME ETKİNLİĞİ YOK… -Biraz da başarılarınızdan söz edelim mi? Samsun’da yapılan tüm yarışmalarda 2010, 2011 yıllarına kadar kendi yaş grubumda birinci oldum. Bu tarihten sonra yüzme etkinliği yapılmadığı için de ayrıca yetkilileri kınıyorum. İstanbul’da Ankara’da her yerde yapılıyor ama koskoca milyon nüfuslu Samsun’da master yüzme etkinliği yapılmıyor. En son Datça’da yapılan 5 bin metrelik maratonda 1 saat 34 dakika ile genel klasmanda 13. kendi yaş grubumda ise 3. oldum. Kendi yaş gurubumda bronz madalya aldım ve ilk kez kürsüye çıktım. Bu sene Çanakkale Boğazı’nda düzenlenen maratonda genel klasmanda 550 kişiden 57. oldum. Yine Boğaz’da ve Yassıada’da yapılan maratonlara katıldım, burada da Fenerbahçe Marina’dan başlayarak Yassıada’nın Demokratik Ada olması için İstanbul Büyükşehir A.Ş.‘nin katkılarıyla 25 gönüllü arkadaşımızla 10 km yüzdük. -Yüzmeye hevesli kişilere ve gençlere neleri tavsiye etmektesiniz? Gençlere benim tavsiyem mümkün olduğunca yüzsünler. Bu spora başlayabildikleri kadar erken başlasınlar. Yüzmek mükemmel derecede faydalı ve güzel bir spor. Ancak tabi çok külfetli bir spor. Birçok bakımında masrafınız oluyor, ancak size getirilerini hesaba katarsanız herkesin yapması gereken bir spor.

Sayı 42 / Nisan 2013

53


Opera & Bale

54

Say覺 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

55


Köşe Yazısı

Aydın Doğdu Samsun’un Olimpiyat Listesindeki Anlamı!

H

atırlayan vardır. Daha evvel Samsun’un isminin olimpiyat ve uluslararası düzenlenecek sportif organizasyonlarda neden yer almadığı yönünde yazılar yazmıştım. Sadece birkaç kişinin değil şehrin de bunu talep etmesi gerekliliğini belirtmiştim. Şehrimizin dinamiklerinin bu konuda gerekli taleplerini organize heyetine yüksek sesle belirtmeleri gerekliliği konusu da yazıda yer almıştı. Nitekim, yeni bir stadın da bu manada yapılması ve tüm bu şartları kapsaması gerekiyordu. Hatta Milli Takım’ın maçlarının dahi ilimizde oynatılması üzerinde kısmen durmaya çalışmıştım. Aradan geçen zaman içerisinde bu serzenişimiz, bir nevi duanın kabulü misali; Mart ayı ortasında Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç’ın açıkladığı yarışmaların yapılacağı Olimpiyat İlleri arasında Samsun’umuzun adını gördüğümde bir hayli sevindim. Bu benim meseleyi yazıp hüsnü kabul bulduğundan ziyade ilimizin gelişimi ve bu tür organizasyonlarda da bundan sonra yer alacağı içindir. Bu mesele öyle es geçilebilecek ve çokça eleştirebilecek bir mevzu değildir. Hatta eleştirmek bir yana tüm il olarak hem medyası, hem STK’lar, hem de Devlet Erkan’ının ellerini taşın altına koyarak hatta vücudunu ortaya koyarak “Evet isteriz!” yaklaşımıyla olması gerekir. Bu listede olmak ve bunun hakkından gelmenin de kolay olmayacağını bilerek yazıyorum bunları. Listede ismin olması ne anlam gelir? Bir kere bu tüm dünyada bilinirli56

lik demektir. Bu tanıtım demektir. Hani dünyaları verseniz mümkün olmaz tabirinden bir tanıtım hem de. Tüm dünya medyasında, tüm organizasyon boyunca gündeminde olmak demektir.

gerekir. Yoksa Samsun hep içine kapanık, adı büyük ama bilenin olmadığı bir şehir olarak tarihte ki yerine devam edecektir. “Şirin Samsun’dan” kurtulmak istiyorsak buna destek vermemiz gerekir.

Ben Rusya’da Soçi’yi bilmezdim, Avustralya’daki Sidney’i de. Herhalde Kore’nin Seul’ünü de kimse bilemeyecekti. Tüm bunları bu tür organizasyonlarla duyduk, hafızalarımızda yer aldı. Ayrıca ekonomik değerini de ölçmek gerekirse bir ay içindeki organizasyonlar Samsun’un yıl içerisindeki ekonomisinin neredeyse yarısına yakını demektir.

Fabrikaların olmadığı bir şehirde bacasız fabrikalar nevinden olan tür organizasyonlarla şehrin işsizlik probleminin de üstesinden gelineceği kanaatindeyim. Sadece sportif anlamında değil ayrıca turizminde en temel taşı otelciliğinde gelişeceği muhakkaktır.

Tüm bunları değerlendirdiğimizde bunu eleştirmek yerine Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç’a teşekkür edip destek vermek gerekir. Ne yazık ki bu meselenin ilimizde çok konuşulmadığı hatta ne haberlerde ne de yazarlarımız tarafından tam manasıyla ele alındığını müşahede ediyorum. İstanbul Büyük şehir Belediyesi yıllardır hummalı bir şekilde Olimpiyatlara hazırlanırken ve bu konuda hiçbir maddi destekten kaçmazken bunun ne manaya geldiğini pekala gayet iyi biliyor olmalı ki yatırımlarını ona göre yapmaktadır. Sıradan bir organize olmayan bu tür sportif aktiviteler içinde yer almak için başta Samsun Valimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve tüm ilçe belediyelerle beraber ildeki STK’lar bu duruma seyircisiz kalmamalı. Samsun’un gelişimi ve ekonomik değerinin artacağı bu tür organizasyonların muhakkak yapılması

Samsun’un, çevre illerden ve sahilden de bir hayli göç almış olması, burayı oldukça cazip kılmaktadır. Tüm il nüfusunun bir noktada birleşebileceği böyle bir organizasyona yakın illerden de katılımların olacağı muhakkaktır. Bu yüzden keşke yazın düzenlenecek olan 20 yaş altı Dünya Şampiyonasında Samsun’umuz da olsaydı. Bu vesileyle bizlerde geleceğin yıldızlarını görmüş olurduk! Bugüne kadar ağzımıza bir parmak çalmanın ötesine geçilmiştir artık. Bu reel ve gözle görülür bir gelişmedir. Penceremizi dar siyaset anlayışıyla değil, daha geniş bir açıdan bakmanın zamanı geldi de geçiyor. Herkes bir şeyler başarmanın peşindeyken önümüze gelen bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Artık kabuğunu kırmanın zamanı gelen Samsun için bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Eğer 2020 Olimpiyatları olmazsa da muhakkak ki başka tür organizasyonların için olunmalı. Bunda da ısrarcı olunmalı. Artık “Ok yaydan çıkmıştır!” Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

57


HABEREXEN

sı a b or Ç m e c A

kaın ğ a cik ıms ince r a S ya ın. soyup tere uy a v ya ek haşl rını ava ağı ka ve rcim T a l e . k m s bu ızı ım alça urur eyin s kırm e bulg lçası diliml ıp sar v ı ğ l ne yip ka çalı a i rda ğı inc er sa ı r a ı e b z b al ğın kle 1 Su barda şığı bi ereyağ . Ü tları e din. S esine n t a u u e ı k r r ığ 1 S mek ara am Bir nce kaş bah a dev rba te ırın. ra 1 Ye Yemek t y ma şımı ço karış n son ş 1,5 re su sak ı a p ku t kar edi nattıkt Ne 2 Li ş sarım suyu . e . i kün n ay i lav ö k i r i 2 D blet et u d d g uk bul nu taşım tan in rışımı tav . 1 Ta ş n u ı k a ı e y ılıs ek v la su res- oca mlü k kızarm ervis edi p a s Y rcim faz tence ci- üzü a, yup Me ıkayıp orba e mer n. Yanın ını ko y n. Ç çin eyi tlar ru ürü alıp i u ekl lave bu d z r sü suyu gu ni i ulbul ableti b ine e k v suyu t ek ve adar e k m t ya ee rcim İçin . Me ayınca n ş edi yumu r gu

58

Sayı 42 / Nisan 2013


e y i b a lü r u s u u K iran i l z i v Ce

a kab ı l r i b Yağ . u n n ı u rın ır suy karışt miş fı y a l alıp t seri 1 ç ur ı ğ m kâ i s i n e ha . dar o y u n ps a e k t k k ı i i l ığ leri r z iç kişi kaş a l a r ı viz iç ta 10 zemele ğı cevi r ç e l p a r rine c Yumu şMa barda urta le u rı k e . a Üz ştirin yu ka e 2 su et yum şığı k tozu e in u l a d yer ı ve s n üzer ış 4 a mek k bartma l suyu s i ı ü sar Ceviz n ısıtılm 0 1 ye ket ka şığı g 2 . a a k p tırın ncede rında 1 ek ğı su m ı Ö e f 1 ye y kaşı ün. sür derec a ç 1 3 175 şirin. , pi z i ı s cev kule, dk ı l ı a Yapütülmüş arısı, k ve gül s u Öğ urta toz yum rtma a kab

ı v a l i P k h

rı . Ay n ı t r , kıza zşeker ü l n o ve lı ö , t arka safran ıvıyağ rta p u s O ı koy avaya a ş ığ o y u n . t k vur i b ek ü k a ka 2 k m i e k 1 y zümün te 5 da ereye . c n ş ü kuş eli ate bir ten ğ koyu e şilik ler i k c u a v e d 4 dere Geniş ı sıvıy su zem k su k bu n k ğ ı . a Mal et tavu ğı sıca ş ş n i c P e ru ka a sı a d . d ç k a r n e i ve a c 4 rin yem ısının p pişir a alın su b ağı pi şüzümü 5 ı , 1 ağ oyu abağın karışım bard ağı ku vıyağ Y k u s i t d k c r sı 1 ü tavu pirin ı servis üzüml u ba kaşığı eker ş s ı ½ ş rm v mek pila ne kuş a, kıza edin. ı toz 5 ye kaşığ safran i is n r ı y ı üze n. Yan p serv 1 ça y kaşığ u ü y ı dök a ı ko yağ ½ç sıvı ca arın l ı t ğ u ı b aş zın ılısı yemek k Yağ kı tlarını p a Y aya 2 ırın. bu Tav p kızd tavuk yu p pe p ı y koy a n m ı ş a tırı l yıkl in a la karış ve haş y ı e s l ı z z ıl n ö Yapıcanları kiber ve tuı gezdiri Patl ırmızıb tinyağ yapın. k ey is nir nir rine z k serv y e n p a e r a z z c a ü atlı eya k ol et p ğzız b oğu d s a a 5 gr. y r 250 ızı bibe Kırm Tuz nyağı ti Zey

s e r e Z

sı a t a al S n ıca l t a li P r i n ey P z a Bey

Sayı 42 / Nisan 2013

59


Kültür - Sanat

1001 Gece Masalları; Masalın Dansla Buluşması Şehrazad’ın, hükümdar kocası Şah Şehriyar’a anlattığı masallardan oluşan orta doğu kökenli ünlü edebi eser 1001 Gece Masalları’nı dans ve müzikle anlatan 1001 Gece Masalları balesinin müziği F. Amirov’a ait. 1001 Gece Masalları’nın orkestra şefliğini Tolga Taviş gerçekleştiriyor. Koreografisi Nugzar Magalashvili tarafından gerçekleştirilen eser 6 ve 15 Nisan tarihlerinde bale severlerle buluşacak. Şah Şehriyar, karısı Nurida’nın kendisini aldattığını öğrenir ve tüm kadınların sadakatsiz olduğunu düşünmeye başlar. Her gece yeni bir kadınla evlenen Şah Şehriyar şafak vakti kadınları öldürtmektedir. Şehrazad tüm olup bitenlere son vermek için Şah Şehriyar’ın eşi olmaya gönüllü olur ve her gece bir masal anlatmaya başlar.

Samsun’a Geliyor Samsun Devlet Opera ve Balesi, Dünya Dans Günü olan 29 Nisan’da Bach À La Turca balesinin prömiyerini gerçekleştirecek. J.S.Bach’ın eserlerini farklı yaklaşımla ele alan iki ayrı dans projesinin uyumlu bir bütünlükle sahneleneceği Bach À La Turca iki bölümden oluşuyor. J.S.Bach’ın Klavsen Konçertosu eşliğinde bir masanın etrafında dört dansçı tarafından hayata geçirilen ve Marco Cantalupo tarafından sahneye koyulan Bach Konçerto eserin ilk bölümünü oluşturuyor. Mehmet Balkan tarafından librettosu yazılan ve koreografisi gerçekleştirilen Bach À La Turca, eserin ikinci bölümünü oluşturuyor. Mehmet Balkan’ın, Bach’ın müziğini piyano ve oryantal perküsyonlarla bir araya getiren Anjelika Akbar’ın yaptığı müzikal düzenlemelerden yola çıkılarak hayata geçirdiği À La Turca, Junko Hikasa ve Lale Balkan tarafından sahneye koyulacak. Bach À La Turca balesi için Samsun’a gelecek olan besteci ve piyanist Anjelika Akbar, prömiyer gecesi piyanosu ile gerçekleştireceği canlı performansla Samsunlu sanatseverleri selamlayacak.

60 6 0

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

61


Kültür - Sanat

IV. MURAT SAMSUN’DA Sultan IV. Murat’ın padişah olduğu 1623-1640 yılları arasındaki Osmanlı İmparatorluğu’nu, saray yaşamını ve taht kavgalarını anlatan Okan Demiriş ve Turan Oflazoğlu imzalı IV. Murat operası 11 Nisan Perşembe günü sahnelenecek. Türk opera repertuvarının seçkin örneklerinden IV. Murat operasının orkestra şefliğini Tolga Taviş üstleniyor. Gürçil Çeliktaş’ın sahneye koyduğu eserin dekor tasarımı Kaan Güreşçi’ye, kostüm tasarımı Nursun Ünlü’ye ait. Koro şefliğini Mikhail Iskrov’un yaptığı eserin koreografisi Nilgün Bilsel Demireller’e, ışık tasarımı ise O. Murat Yılmaz’a ait.

BİR TENOR ARANIYOR Dünyada son 20 yıldır en çok sahnelenen müzikal komedilerinden biri olan, Londra ve Broadway’de birçok ödül alan Ken Ludwig’in uluslararası üne sahip eseri Bir Tenor Aranıyor müzikali, Verdi’nin ‘Otello’ operasını sahneleyecek olan bir opera topluluğunun, başroldeki tenorun temsil saatinde ortadan kaybolmasıyla yaşadıklarını komik bir dille anlatıyor. Samsunlu sanatseverlerin geçtiğimiz sezonlarda büyük ilgiyle izledikleri Bir Tenor Aranıyor müzikali 18 Nisan Perşembe akşamı Samsun Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenecek.

KONSER 25 NİSAN’DA Samsun Devlet Opera ve Balesi, 25 Nisan Perşembe akşamı Opera Sahnesi’nde özel bir konser gerçekleştirecek. Genç Türk bestecilerinden Kıvanç Tepe’nin eseri olan “Bu Vatan Bizim” adlı eserin sunulacağı konserin orkestra şefliğini de yine Kıvanç Tepe yapacak. Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin orkestrası, korosu ve solistlerinin katılımıyla gerçekleşecek konserde sunulacak “Bu Vatan Bizim” adlı eser, Kurtuluş Mücadelesi’nin öncesini ve sonrasını konu alıyor. “Yaşamaz Ölümü Göze Almayan”, “Bir Hilal Uğruna” ve “Kendini Tarihe Verenler” başlıklı üç bölümden oluşan eserde, Mehmet Akif Ersoy ve Nazım Hikmet’in şiirlerinden dizeler de yer alıyor.

62

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

63


Futbol

Samsunspor’u Abdülkadir Sırtladı... 24.Hafta Samsunspor 90+’da S a m s u n s p o r 1 – 1 To r k u K o n y a s p o r Alt sıralardan kurtulmak adına kritik Konyaspor maçına çıkan Samsunspor, 24. dakika penaltıdan yediği golle geriye düşse de 90+3’de Abdulkadir’in frikiği ile cevap vererek sahadan 1 puanla ayrıldı. Stat: Samsun 19 Mayıs Hakemler: Volkan Bayarslan, Erkan Akbulut, Esat Sancaktar Samsunspor: Soner 6, Cemil 4, Musa Aydın 4, Abdülkadir 5, Musa Sinan 4, Fatih 3 (Dk. 75 Kemal 5), Haluk 5, Dimitrov 4 (Dk. 83 Ahmet ?), Mustafa 5, Şaban 5, Ercan 4 Torku Konyaspor: Kaya 6, Tolga 6, Muhammet 5 (Dk. 86 Murat Kalkan ?), Erdinç 5, Selim 6, Recep 6, Ömer 6 (Dk. 90 Atilla ?), İshak 5, Fernandes 5 (Dk. 70 Murat Akın 5), Adrianus Ars 6, Erdal 5 Goller: Dk. 24 (Pen.) Adrianus Ars (Torku Konyaspor), Dk. 90+3 Abdülkadir (Samsunspor) Sarı kartlar: Mustafa, Musa Aydın, Fatih, Ercan (Samsunspor), Fernandes, Muhammet, Recep (Torku Konyaspor)

25.Hafta Samsunspor Sonunu Getiremedi Kayseri Erciyesspor 2 – 1 Samsunspor Lider Erciyesspor maçına 3 puan için çıkan Samsunspor, Abdulkadir ile öne geçmesine rağmen, ikinci yarıda kalesinde gördüğü iki golle sahadan mağlup ayrıldı. Stat: Kadir Has Hakemler: Yaşar Kemal Uğurlu (7), Nihat Samuk (7), Hakan Eygü (7) Kayseri Erciyes Spor: Atilla (6)- Tuna (6), Numan (5), M.Ozan (5), Bilal (5), Ragıp (6), Serkan (7, Emrah (7) (Dk.81 Arif ), Sofi Hanni (7) (Dk.90 Alaattin), Göksu (6) (Dk.75 Serdar Eylik 5), Gohou (7) Samsunspor: Soner (7)- Musa (7), Cemil (6), Kere (7), Şenol (6), Musa Sinan (6), Fatih (6) (Dk.83 Serkan Çalık), Mustafa (6), Dimitrov(6) (Dk.55 Kemal Sabri 6), Haluk (5), Abdülkadir (6) Goller: Dk.67 Serkan, Dk.69 Gohou (Kayseri Erciyesspor), Dk.4 Abdülkadir (Samsunspor) Kırmızı kartlar: Dk.84 Abdülkadir (Samsunspor) Sarı kartlar: Emrah, Ozan, Bilal Aziz (Kayseri Erciyesspor), Cemil, Abdülkadir (Samsunspor)

64

Sayı 42 / Nisan 2013


26.Hafta Samsunspor 3 Puana Hasret Samsunspor 1 – 1 Adanaspor Samsunspor mutlak 3 puan parolasıyla çıktığı Adanaspor maçında 35. dakikada Cemil ile öne geçmesine rağmen, 47. dakikada kalesinde gördüğü gol sonucu sahadan 1 puanla ayrılmak zorunda kaldı. Stat: 19 Mayıs Hakemler: Abdullah Yılmaz (7), Mehmet Kısal (7), Muhammet Yumak (7) Adanaspor: Tolgahan (6) - Tuna (6), İlkem (6), İzzet (5), Sedat (6), Marc Kibong (6), Merthan (6), Barış Ataş (4) (Dk.46 Bülent Kocabey 4), Fevzi (5) (Dk.78 Rahman 3), Mbilla (4), Nwogbo (4) (Dk.46 Ümit Tütüncü 4). Samsunspor: Soner, Cemil, Abdulkadir, Musa, Roberts (Dk. 62 Haluk), Canberk, Fatih, Lokman, Nikolay (Dk. 85 Serkan), Mustafa, Ercan Goller: Dk.35 Cemil (Samsunspor), Dk.47 Merthan (Adanaspor) Sarı kartlar: Mustafa, Fatih (Samsunspor), Tuna, Merthan, Ümit, Bülent (Adanaspor) Kırmızı Kart: Dk.72 Mbilla (Adanaspor)

27.Hafta Abdulkadir Tutulmuyor Karşıyaka 0 – 1 Samsunspor PTT 1. Liginin 27. haftasında Karşıyaka ile karşılaşan Samsunspor 33. dakikada Abdulkadir’in golü ile maçtan 1-0 galip ayrılırken, puanını 30 a yükselterek tekrar 14. sıradaki yerini aldı. Stat: Alsancak Hakemler: Kuddusi Müftüoğlu, Gökmen Olgaç, İlyas Emertar Samsunspor: Soner, Musa Aydın, Kere, Cemil, Lokman, Dimitrov (Dk. 82 Serkan), Mustafa, Roberts, Musa Sinan Yılmazer (Dk. 87 Ercan), Abdulkadir, Haluk (Dk. 69 Erdem) Karşıyaka: Necati, Erdi, Osman, Tayfun, Caner Bulut (Dk. 85 Gurur), Onur Türk (Dk. 57 Mustafa), Fatih, Emre, Caner Ağca, Ali Say (Dk. 58 İbrahim), Banahene Goller: Dk. 33 Abdulkadir (Samsunspor) Sarı kartlar: Dk. 71 Emre, Dk. 90+2 Fatih (Karşıyaka), Dk. 7 Kere, Dk. 44 Lokman, Dk. 74 Abdulkadir (Samsunspor)

28.Hafta Samsunspor Taraftarıyla Kazanıyor Samsunspor 2 – 1 Manisaspor Samsunspor, Ptt 1. Lig 28. hafta mücadelesine taraftarının büyük desteği ile çıkarken Abdulkadir ve Roberts’in golleriyle Manisaspor’u mağlup ederek puanını 33’e çıkartarak 12. sıraya yerleşti. Stat: 19 Mayıs Hakemler: Mustafa Öğretmenoğlu, Serhat Malkoç, Recep Yıldırım Samsunspor: Soner, Musa Aydın, Turgay, Cemil, Lokman, Dimitrov (Serkan Çalık dk. 88), Fatih Şen, Musa Sinan (Erdem Şen dk. 74), Mustafa Kayabaşı, Abdulkadir, Roberts (Haluk dk. 81)Manisaspor: Volkan, Bülent, Hikmet, Hüseyin (Ümit Yasin dk. 27), Fuchs, Gökay, Bekir (Hasan Ali dk. 82), Iwanski, Cem Sultan (İsmail dk. 72), Murat Tosun, Murat Gürbüzerol Goller: Abdulkadir (dk. 19) Roberts (dk. 63) (Samsunspor) Ümit Yasin (dk. 37) (Manisaspor) Sarı kartlar: Dk. 38 Erdem, Dk. 90 Haluk, Dk. 90+3 Ahmet (Samsunspor) Kırmızı kartlar: Fuchs (dk. 42) (Manisaspor)

Sayı 42 / Nisan 2013

65


Sinema

Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman

Vizyon Tarihi: 12 Nisan 2013 Yönetmen: Atilla Akarsu Oyuncular: Reha Beyoğlu, Mehmet Tokat, Orhan Kılıç Tür: Tarihi, Epik “Gün gelecek tarihin hiçbir sayfası gizli kalmayacak” gibi güçlü bir söylemle sinema severlerle buluşmaya hazırlanan film Kurtuluş döneminde bu mücadelenin içerisinde önemli rol oynamış olan Milis Yarbay Osman Ağa nam-ı diğer Topal Osman’ın ölümüne yol açan karanlık olayların vurgulandığı özellikle 1. Meclis dönemini yani mücadelenin başladığı ilk zamanları anlatan bir tarih filmi. Kurtuluş mücadelesi uğruna kendi hayatını hiçe sayarak savaşan birçok isimsiz, kenarda köşe de kalmış bilmediğimiz insanlar ve bunlarla ilgili bilgiler su yüzüne çıkmış filmle birlikte. Karakılıç Film, filmin yapımcılığını üstlenirken Atilla Akarsu’yu hem yönetmen hem de senarist koltuğunda görüyoruz.

Karayel Poyraz Vizyon Tarihi: 19 Nisan 2013 (1s 35dk) Yönetmen: Levent İnanır Oyuncular: Emre Gülcan, Buket Gümüş, Birtan Sinan Tür: Dram Çekimleri Samsun’da gerçekleştirilen ve büyük metropol İstanbul’dan Karadeniz Bölgesi’ne yaşamaya gelen farklı hayat görüşlerine sahip gençlerin hikayesi anlatılıyor. Üniversite yıllarındaki kurdukları müzik grubu en büyük tutkularıdır ve müzik onları gitgide yakınlaştırır. Fakat farklı mekanlarda çalmaya başladıktan bir süre sonra pek çok müzisyenin düştüğü ikileme onlar da düşer ve ‘piyasa müziği/’ideal müzik’ yapma arasında kalırlar. İşin içine maddiyat da girince fikir ayrılığı ile dağılırlar. Hepsi ayrı müzik tutkunu olan bu arkadaşlar, ölüm kalım savaşı veren yakın bir dostlarını kurtarmak için yeniden bir araya geleceklerdir... Yönetmenliğini Levent İnanır’ın üstlendiği filmin genç oyuncu kadrosuna Hikmet Karagöz, Yüksek Arıcı, Numan Çakır gibi isimler eşlik ederken, kadroda konuk oyuncu olarak Soner Arıca da yer alıyor.

İntikam Benim Vizyon Tarihi: 26 Nisan 2013 Yönetmen: Niels Arden Oplev Oyuncular: Colin Farrell, Noomi Rapace, Terrence Howard Tür: Gerilim, Aksiyon Profesyonel bir katil olan Victor, New York’ta kimsenin dikkatini çekmeden yaşamaya özen göstermekte, bu arada ‘mesleğini’ icra etmektedir. Aynı zamanda New York’un yer altı bir suç örgütüyle de bağlantısı vardır. Bir gün genç ve yüzü yaralı bir kadın tarafından izlendiğini fark eder. Victor, Beatrice’in kendisini izlediğini fark ettiğinde, ağzını arar. Beatrice Victor’ın katil olduğunu bilmektedir ve kendisine intikam planında yardım etmesi için ona şantaj yapar. Yüzünün yarısını yaralayan adamın ölmesini ve adalete kavuşmayı ister. İntikam planını mecburen kabul eden Victor ve Beatrice’in aralarında karşı koyamadıkları bir kimya ve güçlü bir ilişki doğar. Şimdi intikam için vahşi bir plan yapmanın zamanıdır... Noomi Rapace ve Colin Farrell’ın başrolleri paylaştığı filmin yönetmenliğini ise orijinal Ateşle Oynayan Kız filminin yönetmeni olan Kuzey Avrupalı sinemacı Niels Arden Oplev üstleniyor.

66

Sayı 42 / Nisan 2013


Say覺 42 / Nisan 2013

67


HABEREXEN


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.