Haberexen #55 Mayıs 2014

Page 1


Mengerler Tic. Türk A.Ş. Samsun Şubesi - Karadeniz Motorlu Mercedes-Benz Türk A.Ş. Bayi Cumhuriyet Mahallesi, Samsun Ordu Caddesi, No: 142 Tekkeköy Samsun, Telefon 0362 256 21 00 Faks 0362 256 22 01 www.mengerlersamsun.com.tr


Akıllarda Sandıktan Geriye Ne Kaldı?

HABEREXEN

®

www.haberexen.com

Bu ay okuyucularımız için 30 Mart sonrası Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yerel seçim sonuçlarına yakından mercek tuttuk.

AYLIK HABER DERGİSİ

AK Parti, Karadeniz Bölgesi’nde büyük bir seçim zaferi yaşadı.

GENEL KOORDiNATÖR

Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa ÇAKIR Barıs AYTEKiN SORUMLU YAZI iSLERi MÜDÜRÜ

Sizin için Dergi Haberexen olarak, 30 Mart’ın dikkat çekilmesi gereken çok ilginç detaylarını araştırdık. AK Parti’nin, CHP’nin kalesi Ordu’da tulum çıkarması, Samsun’da yalnızca Asarcık’ı kaybetmesi...

Mustafa BiLiK HABER MERKEZi

Mert Volkan GÜN HALKLA iLiSKiLER

Ekrem Yunus KESiCi

Artvin’de 3 dönem sonra kaybeden CHP...

Tel : 0 362 432 64 64 Faks : 0 362 435 47 77 Mail : abone@haberexen.com

İlk kadın başkan ve meclis üyeleri,

REKLAM SATIS

Eski partisine galip gelen adaylar,

Kürsad TEKOLUK Ali TOKUR

İnterneti ücretsiz yapanlar,

Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com

Makam odasındaki kapıyı kaldıranlar…

HUKUK DANISMANLARI

Kısacası seçimin ardından geriye kalanlar...

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin SENGÜL AV. Adem AKSOY

Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Amasya, Çorum, Tokat ve Sinop’ta seçimle yaşanan ilkler...

GÖRSEL YÖNETMEN

Dergi Haberexen, kapak dosyasında seçim sonuçlarının dikkat çeken detaylarını okuyuları için titizlikle bir araya topladı. 30 Mart dosyasının yanı sıra ekip arkadaşlarımız, Karadeniz turizmi için bu sıralar iki büyük fırsat olarak görülen kruvaziyer turizmi ve Arap turistlerin bölgeye olan meraklarını da ayrı ayrı dosyalarda sizler için incelediler. Geçtiğimiz ay yaşanan zirai don olayının ardından Karadeniz ekonomisinin zor günler bekliyor gibi...

Uğur BIYIK BASIM YERi

Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mah. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETiM YERi ADRESi

Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konak Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ

Aylık Yerel Süreli Yayın BASIM TARiHi

10 Nisan 2014

Dergi Haberexen, 55. sayısında, bir kez daha birbirinden özel dosyaları sizler buluşturmanın gurunu yaşıyor.

Ahmet Ak

ISSN: 2147-4397

Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Sayı 55 / Mayıs 2014

3


mayis 2014

İÇİNDEKİLER/

38

10

Muhalefetin Kaleleri Düştü

TELEVİZYON KARŞISINDA YEMEK KİLO YAPIYOR

Televizyon izlerken yemek yemek de kilo almaya neden olan alışkanlıklardan biridir”

20

Hapı Yutmak İstemiyorsanız

GÜRCİSTAN’A İLAÇ GÖTÜRMEYİN! Türkiye’deki bazı ilaçların etken maddeleri Gürcistan’da uyuşturucu madde kapsamında.

6DPVXQ ·Ø .DG×QODU× 'HUQHÊL

36

SUUDİ ARABİSTAN HEYETİ SAMSUN’A BAYILDI

52

İŞİN ERKEK YA DA KADIN OLMAKLA DEĞİL, ÇALIŞKAN OLMAKLA ALAKASI VAR

Araplar, Doğu Karadeniz’in ardından Samsun’u da keşfetti. 19 kişiden oluşan Suudi Arabistan ekibi ilk defa gördükleri şehre hayran kaldılar.

Samsun’da yetkili Ford bayiliğini Melahat Aktaş yönetiyor. İşin ticari bölümünde bayanların daha avantajlı olduğuna kanaat getirmiş Aktaş.

Genel bakış açısıyla AK Parti, Karadeniz Bölgesi’nde büyük bir seçim zaferi yaşadı. Ancak 30 Mart’ın dikkat kesilesi çok ilginç detayları da var. İktidar partisinin, CHP’nin kalesi Ordu’da tulum çıkarması, Samsun’da yalnızca Asarcık’ı kaybetmesi... İlk kadın başkan ve meclis üyeleri, eski partisine galip gelen adaylar, interneti ücretsiz yapanlar, makam odasındaki kapıyı kaldıranlar...

54

140 YILLIK DEREYOLU PROJESİ’NDE MUTLU SON ÇOK YAKIN

Doğu Karadeniz vilayetlerinin yüksek kesimlerinde engebeli arazi şartlarıyla da uğraşmak zorunda kalınıyor. Yıllar içinde inşa teknolojisinin gelişmesiyle kısmen azalsa da yolsuzluk hala ciddi bir problem. Çareyi çelik halatlar yardımıyla teleferik kurmak da bulmuş ahali.

48

SAMİKAD BİR YARDIM DERNEĞİ DEĞİL, ÇOK ÖTESİ

62

YENİ NAİMLER VE HALİLLER YETİŞMİYOR

Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD), üyelerine bölgesel örgütlenme yolunda bilgi, tecrübe ve eğitim desteği sağlıyor.

Rahat olun anne ve babalar; halter boy kısalığına yol açmıyor. Ancak kısalık bu spor dalı için bariz bir avantaj.



Akılda Kalanlar

KARADENİZ YAYLALARINA ERKEN GÖÇ Uçsuz bucaksız ormanları, bol oksijenli havası, doğal kaynak suları, yemyeşil çayırların arasından geçen akarsularıyla tabiat harikası Karadeniz yaylalarına, hava sıcaklıklarının epeydir mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sebebiyle erkek göçülüyor bu yıl. Serin ve temiz doğaya ulaşmak isteyen vatandaşlar için 6 aylık aranın yeniden yayla vakti.

ORTA KARADENİZ ÜNİVERSİTELERİ HİTİT’TE Orta Karadeniz Üniversiteleri Platformu (OKÜP) 5’inci toplantısı Hitit Üniversitesi’nin ev sahipliğinde yapıldı. Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alkan, ilk OKÜP toplantısının sadece üniversite rektörlerinin katılımıyla gerçekleştiğini ancak sonrakilerin birim sorumlularının da hazır bulunduğu geniş istişareli, zengin içerikli ve verimli programlara dönüştüğünü belirtti

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ LOVELET HOME Ekonomi Bakanlığı’nın yürüttüğü KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi kapsamında çalışmalarını sürdüren Samsun’daki mobilya imalatçılarının, Karadeniz Bölgesi’nin en büyük outlet ve yaşam merkezi Lovelet AVM’deki showroomu görkemli bir törenle müşterilerin hizmeti açıldı.

BÜYÜK TOKAT OTELİ DEPREME DAYANIKLI ÇIKTI Tokat Valisi Mustafa Taşkesen, tedbiren yaklaşık 4 aydır kapalı tutulan Büyük Tokat Oteli’nin deprem yönetmeliğine göre sağlam çıktığını, dolayısıyla yıkılmayıp tadilattan geçirileceğini açıkladı.

6

Sayı 55 / Mayıs 2014


SİNOPLULARIN YÜZDE 77,7’Sİ MESUT BAHTİYAR! TÜİK tarafından yapılan ‘İl Düzeyinde Yaşam Memnuniyeti’ anketinin 2013 sonuçlarına göre, Sinop’ta yaşayan vatandaşların yüzde 77,7’si hayatından memnun ve mutlu.

GİRESUN EĞRİBEL TÜNELİ’NDE İHALE SÜRECİ Giresun’u İç Anadolu Bölgesi’ne bağlayan ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Ovit’ten sonraki 2’inci en uzunu özelliğine sahip Eğribel Tüneli’nin ihalesi yapıldı.

SAMSUN’DA 170 ÜRÜN SINIFTA KALDI Samsun Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü Piyasa Gözetim Denetim Şubesi, 2013 yılında başta elektrikli ekipmanlar, asansör, tekstil, otomotiv, petrol ve petrol ürünleri, hazır ambalajlama gibi 20 ayrı ürün grubunda 5 bin 875 denetim yaptı. 170 üründe uygunsuzluk tespit edilirken sanayi kuruluşlarına 15 bin 871 lira idari para cezası uygulandı.

ÖZEL İDARE’NİN 19 MİLYON TL’Sİ BÜYÜKŞEHİR’E DEVREDİLDİ İl Özel İdaresi’nin kapatılmasının ardından Büyükşehir Belediyesi hatırı sayılır bir mirasa konarken borçlar SASKİ’ye kaldı. Samsun İl Özel İdaresi’nin 19 Milyon TL nakit bütçesi Samsun Büyükşehir Belediyesine devredildi. Samsun Büyükşehir Belediyesi’ne 58 milyon 182 bin 672,93 TL, SASKİ Genel Müdürlüğü’ne 14 milyon 367 bin 142,15 TL, Hazine’ye 14 milyon 237 bin 241,01 TL, ilçe belediyelerine 3 milyon 322 bin 28,67 TL alacak devredilirken, Samsun Büyükşehir Belediyesi’ne 13 milyon 784 bin 838,24 TL, SASKİ Genel Müdürlüğü’ne 279 milyon 698 bin 683,15 TL, Hazine’ye 2 milyon 123 bin 758,23 TL, ilçe belediyelerine 22 milyon 226 bin 327,88 TL borç kaldı.

Sayı 55 / Mayıs 2014


Köşe Yazısı

Bekir Reşitoğlu

Kimse Senin Gibi Sevmiyor Anne

H

er mayıs ayının ikinci pazarı annelere özel kabul edilip, eş ve evlatlarca hediyeler alınmakta. Karşılıksız sevginin mimarlarının bize yansıttıklarının karşılığı bu mudur diye düşünmeden eğlenilir, güzel sözler söylenir, gezilir tozulur. Hepimiz de biliriz ki, tüketim ekonomisinde ateşi körükleyen unsurlardan biridir aslında anneler günü. Ne yazık ki böyle bir beklenti de oluşmuştur içten içe. Acaba bana bu sefer hangi sürpriz yapılacak diye akıldan geçirilir. Kırmızı gül en iyisidir kimilerine göre. Sevginin en saf ifadesidir. Allah’ın anneye verdiği gerçekten harikuladedir. Anlatılamayan ancak yaşanan duygulardandır o. Hele işin sorumluluk boyutu yok mu? Yılmadan, erinmeden ve yüksünmeden koşup dururlar. Üstelik herhangi bir hesap da tutmazlar geleceğe dair. Bunu hakkıyla yerine getirdiler mi, cennet ayaklarının altındadır. Eskisi yenisi, şehirlisi köylüsü, Çinlisi, Almanı, uzunu kısası; hepsi de orijinaldir annelerin. Tümü de eli öpülesidir. Fakat annelik fonksiyonun giderek zayıfladığını da gözlemlemekteyiz üzülerek. Kahredici vaziyetin arka planında aile müessesesinin güçsüzleşmesi ve kadının değersizleşmesi yatmaktadır. Daha da irdelersek, insanilik ya da insanın mevcudiyeti yaratılış gayesinden sapmaktadır. Ahlak, etik, saygı ve kardeşlik benzeri kavramlar susuz kalan çiçek misali solmaktadır. Tehlike ve risk büyük. Ne yazık ki yeterince hissetmemekteyiz akıbeti.

8

Anneler ve kadınlar mezunda bir meseleyi açmak istiyorum müsaadenizle. Kız çocuğu başlangıçta evlattır. Evlendiğinde eştir. Çocuklarına anadır. Gelinine ve damadına kaynanadır. Eltidir, görümcedir vs. Hakikaten aklım şuna ermemektedir ki, kayın validesiyle arasına mesafeler koyan o kız, bu kez oğlunun hanımıyla aynı problemi yaşamaktadır. Öte yandan damadının ailesine karşı da kızını korumaya çabalamaktadır. Rol değiştikçe davranışlar taban tabana zıtlaşmaktadır. Peki neden? Cevabını bilmiyorum, bilen lütfen yazsın. Ana gibi yar olmaz. Anadan geçilir yardan geçilmez. Şimdi nasıl çıkacağız işin içinden? Ülkemizin Trakya haricindeki kocaman parçası Anadolu’dur. Kültürümüzü anlatırken sürekli Anadoluluk ruhundan söz ederiz. İstanbul’dakilere muhalif Anadolu sermayesini kollarız. Teoride hoşumuza giden yaklaşımlar, pratikte havada kalmaktadır. Anadolu’dan anaboş’a doğru sürüklenmekteyiz. Yuva kuranlara tavsiyem sorulsa onlara uzun uzun konuşurdum. Başta da şimdiye kadar okuduklarınızı biraz detaylandırırdım. Kısır döngüyü sonlandırmalarını; anneye o hissiyatı yerleştiren Allah’ın, kullarına neleri tembihlediğine odaklanmalarını önerirdim. Bir gün şüphesiz O’na döneceğiz. O gün ananın evlada, evladın babaya ve anneye, kadının kocaya, kocanın kadına, kardeşin kardeşi faydası olmayacaktır. Uçsuz bucaksız uzayda ufacık zerre hükmündeki dünyada kestiğimiz ahkamların tümü boştur. Hadi gidin annenize sarılın, yanınızda değilse arayın. Sonra her ikinizi de Yaradanı tefekkür edin. Maksat ve muradını anlayın.

Sayı 55 / Mayıs 2014


Say覺 55 / May覺s 2014

9


Televİzyon Karşısında Yemek Kİlo Yapıyor O

MÜ Samsun Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özenoğlu: “Televizyon izlerken yemek yemek de kilo almaya neden olan alışkanlıklardan biridir” diyor. Dostların toplanıp sohbet ettikleri sofralara da dikkati çekiyor: “Ne kadar yediğinizin farkına varmakta zorlanırsınız.” Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aliye Özenoğlu’ndan çok önemli bir uyarı: Televizyon izlerken yemek yeme alışkanlığı obeziteye davetiye çıkarıyor. Özellikle ev hanımlarının bu hastalık türüyle karşı karşıya kaldığını belirterek şunları anlatıyor Doç. Özenoğlu: “Ev hanımları ev işlerini tamamladıktan sonra genellikle televizyon programları izliyor. Bazen kendilerini öyle kaptırıyorlar ki televizyondan ayrılmak istemedikleri için bütün işlerini de televizyon başında görüyorlar. Televizyon başında oturdukları yerde yemek yapıyor ya da yemeklerini burada yiyorlar. Oysaki televizyon izlerken yemek yemek de kilo almaya neden olan alışkanlıklardan biridir. Televizyon izlerken dikkatimiz yemekte değil, televizyon ekranındadır. Bu yüzden ne kadar yediğimizi algılayamayız. Üstelik dikkatimizi yemeğe vermediğimiz

için yemeğin lezzetinin bile keyfine varamayız.” FİLM VE MAÇ SIRASINDA YENEN CİPS VE ÇEREZLER Film veya maç seyri sırasında cips ve çerez tüketilmesine de dikkatleri çekerek, “Bu yiyecekler karbonhidrat ve yağ içeriği fazla olduğu için yüksek kalorilidirler. Bu nedenle televizyon karşısında yemek yeme alışkanlığından vazgeçilmelidir. Aynı zamanda televizyon başında uzun süreli kalmak hareketsizliği de artırdığı için kilo alımı daha da hızlı oluyor.” diyor. DOST SOHBETLERİ FAZLA YEDİRTİYOR Yemek yeme miktarını büyük oranda çevresel faktörlerin etkilediğini de vurguluyor Özenoğlu: “Dost sohbetlerinde masa başında yenilen yemekler fazla yemenize neden olur. Ne kadar yediğinizin farkına varmakta zorlanırsınız. Bu gibi durumlarda masada yemeğe başlayan en son kişi olmaya özen göste-

rin. Yemek yeme temponuzu düşürmek için her lokmadan sonra çatal, bıçağınızı sofraya bırakın. Ne kadar yiyeceğinize önceden karar verin. Ayrıca masada sürekli değişen tabaklar dahi kilo alımıza neden oluyor.” TABAKLAR BÜYÜDÜKÇE YİYECEKLER AZ GÖRÜNÜR Temizlenmiş tabakla, doygunluk arasındaki bağa da işaret ediyor: “Tabaklar yenilendikçe ve büyüdükçe, içine koyduğunuz yiyecekler az görünüyor. Hâlbuki normal bir kase veya servis tabağının içinde yiyecekler daha makul büyüklükte görünür. Ayrıca yemek yenilen yerin atmosferi, orada daha uzun süre kalmanıza ve daha fazla sipariş verip çok yemenize neden olabiliyor. Hafif bir aydınlatma ve huzur veren bir müzik kişinin kendini sakin ve huzurlu hissetmesini sağladığı için masada uzun kalınmasına neden olabiliyor. Bu da daha fazla yemeye neden oluyor.”



Evinin Bahçesi Adeta Açık Hava Müzesi

UNUTULAN MESLEKLER

SANATINI TAŞTAN ÇIKARAN ADAM

12

Celal Kaya, Ordu Perşembe’deki evinin önündeki atölyesinde taşları yontarak eserler üretiyor. Bunu yaparken keser ve çekiç darbeleri kullanıyor. Kendi imkanlarıyla bulduğu taşların en hafifi 50 kilo kadar. 45 yaşındaki Kaya şimdiye dek 100’ü aşkın eser ortaya koydu.

O

ce çekiç ve keser darbeleriyle işliyor. Şimdiye dek yüzden fazla taşıta hünerini ortaya koydu. Kaya, “gözü gibi baktığını” söylediği eserlerini her gün temizliyor.

Perşembe ilçesi Saray köyünde çiftçilik yapan 45 yaşındaki Kaya, kendi imkanlarıyla bulduğu ve en küçüğü 50 kilogram ağırlığındaki taşları sade-

SERGİLEMEYİ PLANLIYOR İlerleyen aylarda ise sergi açmayı planladığını söylüyor: “Bir merakla başladığım bu işte ciddi yol kat ettiğimi düşünüyorum. Şu ana kadar balık, cami, saray, villa, el değirmeni, taş arabaları, kale ve insan figürleri yaptım. Bir taşın figüre dönüşmesi yaklaşık 15

rdulu Celal Kaya, taşları keser ve çekiç kullanarak oyduğu sanat eserine dönüştürüyor. 10 yıl önce hobi niyetiyle başladığı taş oymacılığında pek çok eser üreten Kaya’nın ikamet ettiği evin bahçesi adeta açık hava müzesini andırıyor.

günümü alıyor. Sadece çekiç ve keser kullanarak yaptığım bu işten çok zevk alıyorum. Hedefim birkaç ay sonra sergi açmak. Eğer yetkililer bana sahip çıkarsa bu sanatımı genç nesillere aktarmayı düşünüyorum. Şimdilik imkânlarım kısıtlı. Eğer imkan verilirse daha büyük kütleli taşlardan da figürler çıkarmayı amaçlıyorum.” HAYAL GÜCÜNÜ TAŞLARA YANSITIYOR Tamamen kendi hayallerini

taşa yansıttığını belirtiyor: “Hayal gücüme dayanarak taşları birer sanata çeviriyorum. Bu işin eğitimini kesinlikle almadım. Yaptığım tüm eserlerde başarılı oldum diyebilirim. Tamamladığım her taşı evimin bahçesinde sergiliyorum. Bahçemi görenler çok şaşırıyor. Bazıları yaptığım bu eserleri satın almak istiyor. Hatta bazı kişiler insan figürlerini hep birilerine benzetiyor. Kesinlikle satma taraftarı değilim. Bu taşlar benim adeta evladım gibi.”

Sayı 55 / Mayıs 2014



İş Dünyası

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Karamehmetoğlu:

“RİZE 7-8 KİLOMETREYE HAPSEDİLMEMELİ” Rize TSO Başkanı Karamehmetoğlu, hemşerilerini “birlik ve beraberliğin tesisiyle” geleceği inşa etmeye çağırıyor: “Özelikle limanın yanı sıra yapılacak havaalanı bölgeye çok büyük değer katacaktır. Bu tabloda herkes elini taşın altına sokmalı. Rizeli artık hava limanı müjdesini de beklemektedir.”

14

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

S

üren ve gündemdeki yatırımlarla alakalı görüş lerini açıklayan Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, havaalanı projesi, Organize Sanayi Bölgesi ve Doğu Karadeniz Endüstriyel Merkezi çalışmalarını yakından takip ettiklerini söylüyor.

Ovit Tüneli’nin tamamlan masıyla şehrin mutlaka büyük projeler üretmesi gerektiğini belirtiyor: “Rize artık İyidere ile Çayeli arasında planlanmamalı. Şehri 7-8 kilometre içerisine hapsetmek gelişmesine katkı sağlamaz. Bu küçülmesine neden olur. Bu nedenle yapılacak projeler, İyidere’deki Doğu Karadeniz Endüstriyel Merkezi ve planlanan havaalanı çok önemli. İyidere’de yapılması planlanan endüstriyel merkez ve havaalanı Rize’ye mutlaka bir çıta atlatacaktır.”

LOJİSTİK VE ÜNİVERSİTE Karamehmetoğlu’na göre vilayetin lojistik alandaki gelişiminde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne büyük görev düşüyor: “Son çıkan kararname ile lojistik firmaların çalıştıracak olduğu kişilerin lojistik mezunu olması gerekiyor. YÖK’ten kararı çıkarıldı. Önümüzdeki dönemden itibaren Rize’de Lojistik Fakültesi kuruldu ve öğrenci almaya başlayacak. Bu da eleman ihtiyacımızı büyük oranda giderecek ve istihdama büyük katkı sağlayacak. Organize Sanayi Bölgesi içinde yaşanacak ara eleman sıkıntısını üniversite ile çözmek istiyoruz.” Oda-üniversite işbirliğiyle yürütülen Teknokent Projesi de müteşebbislerce manevi açıdan desteklenmeli: “Sürekli projelerle desteklenmesi gerekiyor. Kurulacak bir işletmenin bütün fizibilitesi bu teknokent tarafından yapılacak. Çok büyük katkı sağlayacak bir proje ve uzun vadede yatırımların daha verimli olmasını sağlayacak.”

KRUVAZİYER VURGUSU Kruvaziyer turizminden yararlana madık ları nın altını çizen Rize TSO Başkanı, konuyu şöyle detaylandırıyor: “Her yıl işletmeci firma oraya belli bir ücret ödemesine rağmen kuru yük gemilerinin yanaşacağı bir liman olmadığı için bu konuda bir şey yapılamıyor. Bu gemilerin yanaşabileceği bir rıhtımın mutlaka inşa edilmesi gerekiyor. İlimizin bu işten artık nasibini alması gerekiyor.”

HAVAALANI DEĞER KATAR Rizelileri “birlik ve beraberliğin tesisiyle” geleceği inşa etmeye çağırıyor: “Bu projelerde birlik olmalı ve geleceğini inşa etmeli. Birlik olursak geleceğe dönük önemli projeleri hayata geçirebiliriz. Önemli olan projeleri verimli şekilde hazırlayabilmektir. Özelikle limanın yanı sıra yapılacak havaalanı bölgeye çok büyük değer katacaktır. Bu tabloda herkes elini taşın altına sokmalı. Bütün fizibiliteleri tamamlanmış deniz dolgusu üzerinde planlanmış detaylı bir rapor hazırlanmıştır. Başbakanın talimatı üzerine yapılan çok derin bir çalışma. Rizeli artık hava limanı müjdesini de beklemektedir.”

Sayı 55 / Mayıs 2014

15


Turizm

3 DAKİKA’DA

DOGU MUTFAGI Ordu’dan Çıkan Erişler Ailesi, 2023’te NUDO ihracatından 150 milyon dolar kazanç hedefliyor

NOODLE’I NUDO MARKASIYLA TÜRKİYE’YE SEVDİRİYORLAR 3,5 yıllık AR-GE çalışmaları sonucunda NUDO markasını piyasaya sunan Erişler Gıda, yaklaşık 50 ülkeye 2013 yılında 240 bin ton un ihraç ederek 100 milyon dolardan fazla döviz girdisi sağlayan köklü firmalarımızdan biri. Uzak Doğu mutfağının değişmezi noodle’ı, 64 yıllık gıda sektörü tecrübesini aktararak NUDO adıyla Türk damak zevkine uygun hale getirdi.

cı ve yapay aroma içermemektedir. Bu yüzden çalışanların, gençlerin ve çocukların 7’den 70’e herkesin severek tükettiği noodle’u doğal ve sağlıklı bir forma kavuşturarak tüketicilerle buluşturduğumuz için çok mutluyuz.” diyor.

Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, 21’inci yüzyıl’da gıda üretmenin artık ciddi düzeyde vicdan muhasebesi gerektirdiğini belirtiyor.

Bu pazara ilk giren Türk firma özelliğiyle jenerik marka olacaklarına, önümüzdeki dönemde ihracatını düşündükleri NUDO’nun Erişler Gıda’yı perakende sektöründe taşıyacağına inanıyor Eriş.

NUDO’da sağlığa zararlı hiçbir katkı maddesi kullanmadıklarını ifade ederek, “NUDO’ya tüketiciler nezdinde yıllardır pek çok tartışmaya konu olan MSG eklenmemiştir ve gıda renklendiricisi, yapay koruyucu, tatlandırı-

16 6

150 MİLYON DOLARLIK İHRACAT HEDEFİ

Avrupa Birliği (AB), komşu, Afrika ve Orta Doğu ülkelerini öncelikli pazar görüyor. Noodle tüketiminin dünya genelinde arttığına dikkati çekerek, 2023 yılında 150 milyon dolarlık

NUDO ihracatı hedeflediklerini dile getiriyor. DÜNYADA 104 MİLYAR ADET NOODLE TÜKETİLİYOR Erişler Gıda Perakende Grubu Satış Müdürü Niyazi Hamzaoğlu ise “Neden Türkiye’de damak zevkimize uyan noodle yok?” sorusuyla yola koyulduklarını kaydedip şunları anlatıyor: “Dünyada 5 bin yıllık mazisi olan noodle, tüm dünyada hızlı yaşam trendinin giderek yaygınlaşması ve genç nüfusun yaşam tercihlerine uygunluğundan ötürü her geçen gün daha fazla tüketilmektedir. Rakamlara baktığımızda, dünya genelinde 2012 yılında gerçekleşen noodle tüketimi, 102 milyar adete ulaştı. Türkiye’nin yakın çevresindeki ülke-

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Türkiye’de un üretiminde ilk üç firma arasında yer alan ve ilk 100 ihracatçısı arasında bulunan Erişler Gıda, NUDO markasıyla perakende sektöründe. Uzak Doğu mutfağının değişmezi noodle, NUDO sayesinde tamamen doğal ve katkısız bir içerikle Türk damak zevkine uygun bir forma kavuşuyor. Pazara iddialı giren Erişler Gıda, 25 milyon adetlik Türkiye noodle pazarını 1 yılda 4’e katlamayı hedefliyor.

ERİŞLER GIDA’NIN KISA HİKAYESİ Erişler Gıda’nın geçmişi 1920’ye gidiyor. Büyük dede Ali Eriş Ordu’nun Fatsa ilçesinde zahire ticaretine başlıyor. II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra dede Ali Eriş, babasından edindiği ticaret tecrübesiyle 1950 yılında fındık ihracatına girişiyor. 1976 yılına gelindiğinde ilk un değirmeni yatırımı gerçekleşiyor.

lere baktığımızda ise Rusya’da 2,1 milyar adet, Suudi Arabistan’da 590 milyon adet, Kazakistan ve Özbekistan gibi Türki Cumhuriyetlerde ortalama 150’şer milyon adet ve Almanya’da ise 200 milyon adete yakın noodle tüketildiğini görüyoruz. 2022 yılında ise noodle tüketimi 200 milyar adetleri geçecek.”

Erişler Gıda, Anadolu’da küçük bir ticarethane iken bugün dünyanın yaklaşık 50 ülkesine ürün satıyor. Bünyesindeki şirketlerde 400’ü aşkın personel çalışıyor. Yıllık cirosu 430 milyon lira. 2023 yılında 400 milyon dolarlık ihracat hedefliyor. Erişler Gıda’nın toptan ve perakende grupları var. Eriş Un, Özde, NODU bilinen markaları. Bunlara yakında bitkisel yağ ve premium un markaları da eklenecek.

“TÜRKİYE’DE 150 MİLYON ADET SATACAĞIZ” Türkiye’de noodle pazarının henüz olgunlaşmadığını belirten Niyazi Hamzaoğlu, 2012’de 10, 2013’teyse 25 milyon adet civarında satış gerçekleştirdiklerini dile getiriyor. 2014 hedefleri 70 milyon. 2015’te 150 milyona erişmeyi planlıyorlar. Hamzaoğlu da NUDO’nun lokomotif marka hüviyeti kazanacağını dillendiriyor. “Kaliteli, sağlıklı ve yenilikçi” vizyonlarına güveniyor. Önümüzdeki dönemde alternatif satış kanallarıyla doğrudan hedef kitlelerin bulunduğu noktalara da NUDO’yu taşıyacaklarını sözlerine ekliyor.

Sayı 55 / Mayıs 2014

17 1 7


Köşe Yazısı

Aylin Tat

Kelimelerin Sihri

E

Eski zamanlarda bir kral varmış. Bu kral gördüğü bir rüyadan çok rahatsız olmuş ve rüyasını tabir etmek için bir rüya tabircisini huzuruna kabul etmiş.

Zamanın en alim ve en bilge tabircisi diye bilinen zat kralın rüyasını yorumlamış ve demiş ki “Sevgili kralım sizin için çok üzülmekteyim, akrabalarınız ve yakın çevreniz sizden önce ölecek ve siz çok üzüleceksiniz.” Yorum karşısında daha da çok üzülen kral başka birisinin rüyasını tabir etmesini ister ve başka bir rüya tabircisi gelir. Onun yorumu ise şu şekilde olur: “Sevgili kralım siz akrabalarınızdan ve yakınlarınızdan daha çok yaşayacaksınız ve çok mutlu olacaksınız.” Bunun üzerine kral ikinci tabirciyi altınlarla ödüllendirir.

18

etkisindeyken kimisi de yağ ile bal tadında olabilir. Kelimelerin özensiz sarf edildiği, cümlelerin nereye ve nasıl gittiği hesap edilmeden kullanıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Özellikle sosyal medyadaki özensizlik bir hayli kaygılandırıyor beni. Hem ülkemdeki hem de dünyada yaşananların habercisi olmak adına sıkı bir sosyal medya takipçisi olduğumu söyleyebilirim. Lakin itiraf etmeliyim ki bazen ürkmekteyim okuduklarımdan ve anlamsızca yapılan paylaşımlardan. İnsanoğlunun yaradılışında vardır hep iyiyi ve güzeli duyma isteği.

Aslında iki tabircinin tabiri de aynı manadadır. Lakin sözlerdeki ifade, kelimelerdeki incelik devreye girdiği zaman başka başka anlamlar bırakıyor insanlar üzerinde.

Örnek olmak lazım gelecek kuşaklara.

Ve bu hikaye bana Yunus EMRE’nin o meşhur sözlerini hatırlattı:

Söz ağızdan çıktı mı bir daha telafisi olmuyor çünkü.

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.”

Ve rahmetli anneannemin nasihat niteliğindeki sözleriyle son noktayı koymak istiyorum:

Yani bir söz, savaş bitirebileceği gibi insanın ölümüne de sebep olabilir ve kimi söz zehir

“Rabbim iyilerle, özü sözü bir, ağzından güzel ve hayırlı sözler çıkanlarla karşılaştırsın bizleri.”

Ağzımızdan çıkan her sözün bir anlamı olmalı derin derin.

Sayı 55 / Mayıs 2014



Güncel

Hapı Yutmak Istemiyorsanız

Gürcistan’a

Ilaç Götürmeyin! Türkiye’deki bazı ilaçların etken maddeleri Gürcistan’da uyuşturucu madde kapsamında. Bu ülkeye geçecekler illa da ilaçlarını bulunduracaklarsa reçete ve belge taşımak zorunda. Aksi takdirde hapis veya para cezası göze alınıyor demektir. Batum Konsolosluğumuz, mümkünse ilaçların götürülmemesini öneriyor. Türkiye’deki bazı reçeteli ilaçların etken maddeleri Gürcistan’da uyuşturucu kapsamında değerlendiriliyor. Bu sebeple Batum Başkonsolosluğumuz, komşu ülkeye ilaçsız gidilmesi konusunda vatandaşlarımızı uyarıyor. Soğuk algınlığında ve ağrıları kesmek için kullanılan “BenicalCold, Coldax, Duact, Sudafed, Cold Stop, T-dol 100, Raydol 100, A-ferin, SupraCold, DroFluCold, Katarin Forte, DolorinCold, AcetaminophenCodeine 300/10, Chlordiazepoxide, Diphenoxylate Clonazepam” ile psikotropik etken maddeli ilaçlar riskli kapsamda. Peşinen söyleniyor ki, aksini yaparsanız hapis ve para cezasını göze almışsınız demektir. Aynı uygulama kırmızı, yeşil reçeteli ve kontrole tabi ilaçlarda da geçerli. Sağlık açısından illa da o ilaçlar şartsa; reçete, doktor raporu ve hekimin mesleki ehliyet belgesini (Apostilli İngilizce ya da Gürcüce tercümesi) beraberinizde taşımalısınız. 20

TÜRK VATANDAŞLARI BATUM’DA İSTENMİYOR MU? Rize-Artvin Tabip Odası Başkanı Zelkif Akgül, Türk vatandaşlarının Sarp Sınır Kapısı’nın öte tarafında reçeteli ilaçları dolayısıyla tutuklanmalarının izah edilebilir bir durum olmadığını belirtiyor: “İlaçların içerisinde kötüye kullanılabilecek etken maddeler var diye insanları direkt suçlu gösteremezsiniz. elma soyarken kullandığınızda bıçak silah değildir ama adam öldürmeye kalkıştığınızda bir silahtır. Elma bıçağı taşıyan bir kişinin yolda durdurup ‘sen adam öldüreceksin’ ithamıyla tutuklanması ile olaylar arasında bire bir benzerlik vardır. İlaç olarak taşınan bir maddeyi uyuştu-

rucu madde niteliği içerisine sokup söz konusu kişiyi tutuklamak, bir art niyetin göstergesidir. Diplomatik dilde bunun karşılığı Türk vatandaşlarının Gürcistan’da, Batum’da istenmediğinin işareti olabilir.” Akgül’e göre Gürcistan’ın sakıncalı listesindeki ilaçların hiçbiri dünyada tutuklanmaya sebebiyet veren maddeler içermemekte: “En kötü ihtimalle

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Eczacılar Odası Rize Temsilcili Onur Beyaz

bu ilaçlara ‘kullanımı ve satışı reçeteye tabidir’ denilerek ülkeye girişte el konulur. Tutuklama tamamen art niyetli, Türk vatandaşlarını diplomatik dille zora sokmanın ifadesidir.” Sorun, hükümetler nezdinde giderilebilir. PROBLEM HUKUKİ Eczacılar Odası Rize Temsilcili Onur Beyaz ise insanların hukuki problemlerden ötürü böyle bir olayla karşı karşıya kaldığını söylüyor: “Gürcistan’a geçişte yasak olduğu bahsedilen ilaçlar, reçeteli ve yurt dışına çıkartılırken belirli belgeler eşliğinde çıkartılması gereken ilaçlardır. Soğuk algınlığı için kullanılan ve içerisinde etken madde bulunan ilaçlarımız halkımız tarafından basite alınmakta, rahatça taşınmakta ve dikkat edilmeden kullanılmaktadır. Bu ilaçlar ne yazık ki bazı kimseler tarafından suiistimal edilebilmekte, yüksek dozlarda kullanıldığında uyuşturucu etkisi edebilmektedir.” Gürcistan ya da başka ülkeye gideceklere sağlık müdürlükleriyle irtibat kurmalarını ve ilgili mevzuatı öğrenmelerini de tavsiye ediyor. NÜFUS CÜZDANI YETSE DE BAŞKA ÜLKEDESİNİZ Gürcistan’ü nüfus cüzdanıyla geçilebilmesinin yükümlülükleri ortadan kaldırmadığını hatırlatıyor Beyaz: “İstediğimiz zaman gidebilme duru-

Sayı 55 / Mayıs 2014

mumuz olsa da bir yabancı ülke olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Yabancı ülke vatandaşı olduğumuzu unutmamalıyız. ‘Bir grip ilacı ne olacak, atıp cebime gideyim’ şeklinde davranışta bulunmadan, yurt dışına çıkarılacak her ne olursa olsun dikkatli davranmak gerekir. Kronik hastalığımız varsa bunlarla ilgili mercilerden raporlamaya dikkat etmek lazım.” Sıkın bir hayli ciddi aslında. Gürcistan Mağduru Aileleri Derneği bil kurulmuş. Başkan Nuriye Kaputoğlu, “Vatandaşların kesinlikle ağrı kesici dahi olsa hiçbir ilaçla Gürcistan’a girmemesini istiyoruz.” diyor. 9 Türk vatandaşı yanlarındaki ilaçlar yüzünden mağduriyeti uğramış. Ancak kefaletle serbest bırakılmışlar. Batum Başkonsolosluğu’muzun yoğun çabaları sonucu uzlaşıyla kapatılmış konu. YAZ TURLARI KAPIDA, DİKKAT! Yaz turları da kapıda artık. Kaputoğlu’nun sıraladıkları tecrübeyle sabit: “Firmalar kesinlikle konsolosluktan bilgi almadan, Gürcistan kanunlarını tam bilmeden turlar düzenlemesin. Turlarla yaşlı, devamlı ilaç kullanmak zorunda vatandaşlarımız bu ülkeye konuyu bilmeden yanlarında ilaçla gidebilir. Bunları değerlendirerek tur düzenlesinler. Vatandaşlarımız kesinlikle bu dönemde ilaçlarla gitmesin.

Rize-Artvin Tabip Odası Başkanı Zelkif Akgül’e göre Gürcistan’ın sakıncalı listesindeki ilaçların hiçbiri dünyada tutuklanmaya sebebiyet veren maddeler içermiyor: “En kötü ihtimalle bu ilaçlara ‘kullanımı ve satışı reçeteye tabidir’ denilerek ülkeye girişte el konulur. Tutuklama tamamen art niyetli, Türk vatandaşlarını diplomatik dille zora sokmanın ifadesidir.” 21


cel Güncel

Gürcistan hükumeti de bu mağduriyeti görüp giderme yoluna gidecektir.”. Sarp Sınır Kapısı’nda yolcuların sürekli uyarılmasını istiyor Kaputoğlu: “Bu yılın ilk üç ayında yaklaşık 900 bin vatandaşımız geçiş yaptı. Yaz aylarında bu sayı artacak ve mağduriyet çok daha fazla olacak. Cezaevindeki vatandaşlarımız binleri bulmaya başlayacak. Gürcistan’da bulunan 40 tutuklu vatandaşımızı bir şekilde kurtarmaya çalışırken bu sayı artacak ve insanlar, firmalar, herkes mağdur olacak.”

Gürcistan Mağduru Aileleri Derneği Başkanı Nuriye Kaputoğlu, Sarp Sınır Kapısı’nda yolcuların sürekli uyarılmasını istiyor: “Bu yılın ilk üç ayında yaklaşık 900 bin vatandaşımız geçiş yaptı. Yaz aylarında bu sayı artacak ve mağduriyet çok daha fazla olacak. Gürcistan’da bulunan 40 tutuklu vatandaşımızı bir şekilde kurtarmaya çalışırken bu sayı artacak ve insanlar, firmalar, herkes mağdur olacak.” 22

CEZALAR PARAYA ÇEVRİLMEYECEK Kaputoğlu, Gürcistan hükümetinin uzlaşma ve kefaleten serbest bırakma yolunu geçersiz kılacağını da kaydediyor: “Cezaları paraya çevirme işi kalkacak. Bu kalkınca mağduriyetler çok daha artacak. Gürcistan-Türkiye arasındaki ilişkiler zarar görecek. Buna bir çare bulunmazsa farklı tedbirler alınmak zorunda kalınacak. Suç işleyen Gürcü, Türk, hangi ülke vatandaşı olursa olsun biz onların yanında değiliz. Biz vatandaşların mağdur olmaması için insanları bilinçlendiriyoruz. Vatandaşlarımız biraz sabırlı olsunlar.” Gürcistan’da 40 Türk vatandaşımız tutuklu. Kanunlar sıkılaştırıldı. “Hiç kimsenin mağduriyet yaşamaması için ağrı kesici dahi yanlarında bulundur-

mamaları gerekiyor.” diyor, Kaputoğlu. Etken maddenin türüyle cezalar arasında sıkı bir bağdan da söz ediyor: “Cezalar içindeki etken maddeye göre 1-3 ile 3-7 yıl arasında değişiyor. Vatandaşlar bundan habersiz olduğu için mağdur oluyor. Ağrı kesici, grip ilacı hiçbir şekilde içeri girmemesi gerekiyor. Mağduriyeti başka türlü engelleyemeyiz ama sürekli bu ülkeye seyahat etmek zorunda olan şoförlerimiz de var. Bunların sürekli kullanması gereken kalp, tansiyon hastalıklarına bağlı ilaçları var. Bunu konsolosluklar aracılığı ile gündeme getirdik. Bunun için verilen ilaçların içindeki etken maddenin açık açık doktorlar tarafından yazılması isteniyor. Doktorun verdiği ilacın İngilizce veya Gürcüce’ye tercüme edilmesi gerekiyor. Bu da tek başına yeterli olmadığı için doktorun da doktor olduğuna dair ayrı bir raporu gerekiyor. Bunu her insanın yapabilme imkanı yok. Siyasiler devreye girmediği taktirde yaz sezonunda çok büyük mağduriyetler yaşanacak. Turlar başlıyor ve bu turlar içerisinde ilaç kullanan yaşlı insanlar olacak. Yetkililerin duyarlı olması gerekiyor.”

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

Say覺 55 / May覺s 2014

23


Güncel

BIGWOLF BW 4200:

24

Ülkemizdeki mahalle arası yolları genellikle asfalt kaplamaya uygun değil. Bu yüzden Arnavut kaldırımı ya da kilitli parke yöntemi tercih edilmekte. Taşların birbirine geçerek ve düzgünce döşenmesi belediye personeli için bir hayli yorucu ve zaman alıcı. Artık bu iş de teknolojiyle halledilebiliyor. Taş döşeyebilen araçlar üretildi. Bir ağzı açık araç yavaşça ilerlerken, azami üç işçi onu taşla besliyor. Yerçekimi ku vvetiyle kum zemine inen taşlar, silindir yardımıyla sabitleniyor.

Onlarca avantaja sahip parke ve kilitli taşlar değil de asfaltta karar kılınmasının birincil sebebi, kolaylığı ve hızlıca bitirilebilmesi. Taş döşeme makinesiyle, sürat dezavantajı hatırı sayılır ölçüde ortadan kalkıyor. Zaman ve işçilikten tasarruf imkânı doğuyor. Görev, üç operatörle tamamlanabiliyor. Makine, haznesine atılan dağınık taşları düzeltebiliyor ve adeta halı kaplarcasına temine bırakabiliyor.

Arnavut kaldırım taşları, parke ve kilitli taşlar, asfalt malzemeye nazaran güneş ışınlarını daha fazla içine hapsederek ısı yansımasını önemli ölçüde azaltıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar aradaki farkı çok iyi bilir. Yol asfaltsa civardaki sıcaklık 2 ila 5 derece artmaktadır. Öte yandan bu malzemeler asfalt gibi eriyerek deforme olmaz.

Bu teknoloji harikası araçlar uzun süredir Avrupa ve Amerika’da işlev görmekteydi. Son yıllarda az az bizde de kullanıma girmişti. Üretim aşamasında da varız birkaç yıldır. Çorum’da 1989 yılında Mehmet Büyükkurt tarafından kurulan ve yenilikçi atılımlarıyla dikkatleri çeken Kurt Makine de kilitli taş döşeme makinesi imal ediyor. 2008 yılında AR-GE ve inovasyona yönelen firma, özel amaçlı

KURT MAKİNE’DEN ÖNEMLİ BAŞARI

robotik ve mekatronik sistemle makinelere yoğunlaşmış durumda. Şirket unvanında “Robotik Makine İmalatı ve Otomasyon Sistemleri” yazmakta. 9 AY SÜREN AR-GE FAALİYETİ Şirket Müdürü Ahmet Büyükkurt , “Bugüne dek bir çok önemli proje ve makineye imza atan firmamız yaklaşık 9 ay süren AR-GE ve imalat sürecinin ardından test aşamasını da tamamlayan kilit taşı ve parke taşı döşeme makinesini ürün yelpazesine katmanın gururunu yaşıyor. Firmamız ilk etapta 1,70m. – 6,20m. aralıklarında 10 farklı ölçü ve opsiyonlu model seçenekleriyle piyasaya sunacağı kilit taşı ve parke taşı döşeme makineleri ile bu anlamda önemli bir adım atıyor.” bilgilerini aktarıyor. Kurt Makine’nin döşeme aracı, “BIGWOLF BW 4200” adıyla piyasada. Mekatronik sisteme haiz. Az zamanda ve az iş gücüyle ekonomik işler çıkaSayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Yollara kİlİtlİ parke döşemek hİç bu kadar kolay olmamıştı Çorum’da Kurt Makine, “BIGWOLF BW 4200” adıyla yollara taş döşeyebilen araçlar üretebiliyor. Kapasite ayda 6 araç. Talebe göre artabilmekte. İlk yurt dışı istek Ortadoğu ülkeleri ve Mısır’dan gelmiş. Şirket Müdürü Ahmet Büyükkurt: “Biz ekibimiz ile özel üretim gerçekleştiriyoruz.” diyor.

rabiliyor. 4 işçiyle saatte maksimum 375 m2, gündeyse (8 saatlik mesaiyle) 3000m2 yol yapabiliyor. Yüzde 70-90’lık tasarruf söz konusu. KAPASİTE AYDA 6 ARAÇ Mevcut kapasiteyle ayda 6 makine vücuda getirebildiklerini belirtiyor: “Elbette gelen siparişler doğrultusunda bu sayıyı arttırmak mümkün. Biz zaten mekatronik ve robotik makineleri kendimiz ürettiğimizden dolayı kendi imalathanemizde de iş gücünden ziyade makineleşme ile çalışan bir yapımız oluştu. İmalatımızda sadece montaj ve kaynak gibi işlemleri insan gücü ile yapıyoruz. Siparişlerin artması yoğunlaşmamız durumunda hız sağlamak açısından kaynak işlerini de robotik makineler ile yapabilecek kapasitemiz var.” İlk yurt dışı talep, Ortadoğu ülkeleri ve Mısır’dan gelmiş. Görüşmeler sürmekteymiş. Sayı 55 / Mayıs 2014

25


Bu Sanat Padisahlara Layık! İş Dünyası

Pek çok Osmanlı padişahı çeşitli sanatlara dallarına ilgi duyuyor ve bizzat icra ediyor. Ancak ahşap kakmacılık hepsinden öndedir. Giresunlu Filiz Uzun, sedef kakma sanatını yaşatmayı amaç edinmiş kendine. Marküteriyle başlamış serüveni. Bini aşkın eseri var. Giresunlu Filiz Uzun, ahşap kakma sanatçısı. Başta Fatih Sultan Mehmet ve 2’inci Abdülhamid, pek çok Osmanlı padişahının bizzat uğraştığı “sedef kakma” sanatını yaşatmaya çalışıyor. Ahşabın oyulup içine deniz kabuklarının yerleştirilmesi ve işlenmesiyle icra ediliyor bu sanat. Uzun’un serüveni bir marangozhanede marküteri ile başlıyor. Akabinde çevresinden görerek sedef kakmaya merak salıyor. Ürettiği eserlerle insanlara tarihin içerisinde farklı bir boyut hissettirmeyi hedefliyor Uzun. Tabi ki ana gayesi sanatın yitip ölüp gitmesini engellemek. Şimdiye dek marküteriyle bini aşkın esere imza atmış Uzun: “Yaptığımız çalışmaları toplumsal olaylara değinerek, toplumumuzun ihtiyaç duyduğu çalışmaları konsept olarak uyguluyorum. Hat sanatı, insan portresi, manzara gibi çalışmalar yapıyorum.”

rultusunda bu sanata her geçen gün daha bağımlılık göstermiş oluyorum.” Kakmacılıkta ağaçlar oyulup birbirine geçirilmesi tekniği uygulanıyor. Uzun’un da altını çizdiği üzere günümüzde örneklerine nadiren rastlanabiliyor. Çünkü her aşaması el işçiliği istiyor. Pek uğraşanı da kalmadı. Tarihi mekânlardaki figürler günümüze ışık tutmakta. 2’İNCİ ABDULHAMİD’İN TAMİRHANE-İ HÜMAYUN’U 2’inci Abdülhamid, Yıldız Sarayı’nda “Tamirhane-i Hümayun” adıyla bir atölye kuruyor ve boş zamanlarını burada değerlendiriyor. Masa, sandalye, vitrin gibi ofis mobilyaları tasarlıyor ve bizzat imal ediyor. Beylerbeyi Sarayı’nın 28’inci odasındaki çalışma masası dünya çapında nama sahiptir. Ahşap kakma sanatının tatbik edildiği masada inci, mercan ve sedef kakma vardır.

BU SANATTA PADİŞAH İZLERİ VAR Uzun, Osmanlı padişahlarının da ilgi alanına giren sedef kakma sanatına son yıllarda eğilmiş: “Tarihimizde önemli padişahların uğraş verdiği, ecdadımızın bize miras bırakmış olduğu bu çalışmaları günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyorum. Atalarımızdan izler taşıyan bu ağaç çalışmalarını günümüzde el işçiliğiyle işleyerek insanların tarihe yolculuk etmesini sağlıyorum. Böyle etkili olmasından dolayı da seyircilerimizde bırakmış olduğu intiba doğ26

Fatih Sultan Mehmet de ahşap sanatıyla meşgul olur. Çok güzel kılıç kınları ve hançerler imal eder. Saplarını inci, mercan ve sedef kakmalarla süsler. Kaşıkların üzerine işledikleri de takdire şayandır. Padişahlar sarayda çeşitli zanaat dallarıyla pratik manada ilgilenmişlerdir ama ahşap kakmacılığı revaçtadır. Filiz Uzun, 3’üncü Ahmet’in dünyaca meşhur hat eserlerini marküteri sanatıyla canlandırıyor. Sayı 55 / Mayıs 2014


Say覺 55 / May覺s 2014

27


Yaşam

SAME

neği ( r e D r a l r u m un Me

rak:

n Bay i s h u M ı n a k D) Baş

R U D M U L P O T R E L K E DERN A HİZMET ETMELİ

Sams

tOPLUM

temin menfaat e d il ğ e ı belirtehizmet d ın ığ in d r ıl le k k a e ern yla b tı rak bazı d oluşumlara kuşku rce bir ça y e a b B a r in e s b h ı u or ların r sivil aşkanı M apamadık yı temsil eder.” diy layı bu tü y o k d e t SAMED B n a k d e t anların rulmasın yanışma amaçlı ku plum Kuruluşu, ins i, gönüllüğü ve da ğ To i birlikteli n rek, “Sivil a Y . ır ıd r. Sivil s pma uruluşudu altında ya tek toplum k n tek sivil , insanları eği bir u ş rn e lu D ru u r a K bir çatı m emurl et- Toplu dıklarını beraberce teliği, y li amsun M a fa ır d bir yıl yapama ani birlik (SAMED), Başk anı masıdır. Y p r. a o y temsil y a rü d ü ın anışmayı y a d lerini sürd k, farklı görev, alt e v unun yra gönüllüğü m kuruluş lu n p a ş to Muhsin Ba lı a il ç iv s mu larak eder. Her lerdeki ka e hedef o v tü a ç d ta a s ın m e a lt v a unvan çatısı dine göre leri vardır.” rneklerinin rını; ken la ık ıd n iği öncelik ta larının de d i e n rl ri li e le b ir birb ı paylaşbuluşarak sıkıntıların e v r e d e insani YL E R sevinç, k Derneğin KİN BİRE T r. E o y lü li y m ö K ATKI ne tıklarını s İŞMESİNE mesinde ö T n E e Y tl e v v u k kimluyor. ilişkilerin de resmi ı da vurgu in h ın ri ığ ta d a 3 n 1 y 0 ğin rol o 15 Ocak 2 AMED’teki birlikteli S ltın A lik kazana asına dayandığının a AHISL AR Ş R E L K E DERN , sadece üllülük es k: “SAMED AZ uş- gön ra y a B r o iy AİT OL AM ernek olgusuna k l alanda a çiz il; kamusa etkin ler- nı d ta d ğ k e ıç e d g rn n ö in la ğ ş e a tü B i kö bir dern r sunacak ılmış. Kim li hizmetle e menfad te li sağlakuyla bak il a k ğ e a d h met ine katkı e da iz s h e h p i m ü ş ş ib ti g e n y i a dek lerin ğund de adıdır. ül- birey la kuruldu ir projenin b l a y at amacıy aşkanların şahsi m s o s . B dan yan ülke duyulmuş ranacağın v a d la incinde, il ıy b ış y n la u n a n ğu kiyeti ve daha Sorumlulu daha adil ı rş a k e ürkülmüş. n ri , insani ya- fertle tutum sergileyen o k a y a rt üstünı l o bir mode enfaatlerin etişor saygıl i iy m iy rt n li , e tü k ü b ra b ı y y Ba rleri ların vlilerinin lu- değe ne inandık amu göre k je… n ro bilecekleri latıyor: “Bir ilde top p ta l tu a y de sos ir e n b v a n a rı re y la la le n ç k u a şılarne ve ş mesini am bilir, payla d e ce k d e a e i ıl ğ t n e e a rç tl m e a iz g k ma h olduğu nabilir, inin hâkim nu Yaşa ne ihtiyaç luk bilinc lu m ru o faaliyetleri ha önemliydi ve bu s , e çalışma da ğu- bilir al hayat v u y s ld o o s u ir b b u bizim için ı sağlans ğu asına katk kendi me ilir- oldu i b m ş a iy p lu a n o y e e a ın d termekind mın aliyet gös az, orta ur ailesi iç fa m m e la la o m ıy z it c a a u prenm ra am vet doğar’ ler şahısla toplumun- mak v k u e k rn n e te D k . n bir r dik ‘Birli rak kurula a . Dernekle ir. tedir. ıl ır d ık d li ç lı e a la m tm o a e olm met den y pluma hiz ün- sibin dur ve to bizim olmalıdır düş ernektir.” ğil, ernek d D r. e rl Benim de tü aliyet yürü cesinde fa

S

28

a y ra k : Muhsin B sade“SAMED, neğin ce bir der usal değil; kam a ah alanda d metler kaliteli hiz tkin e s u n a ca k yetişbire ylerin tkı mesine ka s o s ya l sağlayan in de bir projen adıdır.”

Sayı 55 / Mayıs 2014



Sektör

Fındık Ve Çay Çİftçİsİ

Dondu Kaldı!

Mart ayında 250 ile 750 metre arasındaki rakımlı arazilerde kar yağmasıyla don riski oluşmuştu. Korkulan gerçekleşti. Sıcaklık eksi değerlere düştü. Trabzon, Ordu, Giresun ve Samsun’un yüksek kesimlerindeki fındığı don vurdu.

M

art ayı sonunda yaşanan don vakıası sonrası kabuklu fındık fiyatları serbest piyasada 12 liraya kadar çıktı. Uzmanlar; “Bu yükselişin üreticiye bir katkısı yok. Üreticinin elinde fındık neredeyse kalmadı. Birkaç bin tonu geçmez” diyorlar. Görünen o ki Karadeniz ekonomisi be seneyi zararla kapatacak. Çünkü tarımsal ürünlere bağlı bir ekonomiye sahip bölgede en önemli kazanç kapısı fındık. Öte yandan diğer önemli gelir kaynağı çayda da durum farklı değil. Çay da don kurbanı. DON SÜRGÜNLERİ VURDU, KAYIP BÜYÜK 29-30-31 Mart tarihlerinde Orta ve Doğu Karadeniz’de meydana gelen don olayı; yapraklanma, sürgün gelişim ve çotanak oluşum devresindeki fındığa büyük zarar verdi. 2011-2012 sezonunda, 2012 Ocak ayında serbest piyasada kabuklu fındığın kilogram 30

fiyatı ortalama 7,78 liraydı. Son donla 12 liraya yükseldi. Kuvvetli don, orta ve üst kesimlerde yetiştirilen fındık ve diğer meyveleri ciddi boyutta zayiata uğrattı. 2014 ve 2013 yılı sürgünleri büyük zarar gördü. Sürgünlerin etkilenmesi sebebiyle kaybın 2-3 yıl devam edeceği ön görülüyor. Mart ayında 250 ile 750 metre arasındaki rakımlı arazilerde kar yağmasıyla don riski oluşmuştu. Korkulan gerçekleşti. Sıcaklık eksi değerlere düştü. Trabzon, Ordu, Giresin ve Samsun’un yüksek kesimlerdeki fındığı don vurdu. ZİRAİ BORÇLARA BİR YIL TEHİR Gıda, Tarım ve Hayancılık Bakanı Mehdi Eker, çiftçi borçlarının don zararı dolayısıyla 1 yıl ertelenmesi için çalışmalar başlatıldığını açıkladı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ise fiyat artışını ‘spekülatif’ hareketler e bağlayarak, “Doğal afetle karşılaşmamış olsaydık bir fiyat

artışı olamayacaktı. Fiyatlar manipüle ediliyor.” diyor. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkan İbrahim Yetkin de, hasat öncesindeki zamların tüketiciyi zor dur durumda bıraktığını ifade ediyor: “Ürünler hasat olduğu zaman da ürün yok diye tekrar zam yapılacak. Ürünler birden piyasaya sürülmez ki fiyatlar dengede dursun. Ancak tüccarlar don ve kuraklığı kullanarak fiyatları yükselttiler. Tek amaçları daha fazla kâr etmek.” Don afetinin, yaş çay ve kivi rekoltesini de aşağı çekeceği belirtiliyor. Bölgede yaklaşık 1 milyon aile çay yetiştiriciliğiyle geçiniyor. Hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyredince yaş çay bitkisi erken filiz vermişti. Mart ayı sonundaki ani don ve kar yağışı çaya negatif tesir etti. Erken hasat umulurken, aksine gecikmeyle karşılaşıldı. Haliyle olumsuzluk rekolteye yansıyacak. Don yüzünden kivi çiçekleri tamamen döküldü. Zaten geçen yılki üretim de düşüktü.

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Fındık İthalatı İlk Kez Gündemde Mart ayı sonunda yaşanan don felaketinin en çok zarar verdiği ürünlerden birisi olan Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünü fındık. Fındık Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünü. Bu nedenle sadece üretici değil, ürünü alan tüccardan sanayiciye, ihracatçıdan yurt dışındaki alıcıya kadar zincirde yer alan tüm kesimler olumsuz etkileniyor.

Yıl 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Türkiye’nin ortalama yıllık 600-700 bin ton kabuklu fındık üretimi don felaketi nedeniyle rekoltenin yüzde 50 kayıpla 300-350 bin tona gerileyeceği tahmin ediliyor. Don felaketinin yarattığı zarar, kabuklu fındık fiyatında yüzde 100’e varan oranda artışa neden oldu. Mart ayı başlarında kilosu 4.5 lira civarında olan kabuklu fındık 10 liranın üzerine

SON 10 YIL TÜRKİYE FINDIK ÜRETİMİ VE İHRACATI Üretim İhracat (Ton/Kab.)

Miktar (Ton/İç)

Değer ($)

400.000 620.000 825.000 550.000 900.000 450.000 630.000 450.000 740.000 650.000

217.651 209.364 247.186 233.138 228.402 220.986 252.305 243.766 265.745 274.657

1.220.695.599 1.928.378.805 1.467.017.320 1.519.478.325 1.407.871.663 1.180.850.305 1.544.785.708 1.759.162.313 1.802.462.907 1.767.276.552

çıktı. İhracatçılar taahhütlerini yerine getirebilmek için ilk kez fındık ithalatını gündeme getirdi. Dünya üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiren Türkiye’nin fındık ithal edebileceği tek pazar Azerbaycan ve Gürcistan. Fakat bu ülkelerdeki fındığın kalitesi tartışılıyor.

Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, “Yaş çay kilogram taban fiyatını 2014 yılında destekleme ile birlikte 1 lira 60 kuruş olarak belirledik. Yaş çay için bu fiyatın verilebileceğini ümit ediyoruz” dedi. Paliç, odada düzenlediği basın toplantısında, Giresun’dan Sarp’a kadar bölgedeki tüm sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin görüşlerini aldıktan sonra bir milyon insanı ilgilendiren 2014 yılı için yaş çay fiyatını belirlemek üzere oda meclisini topladıklarını belirtti. Sivil toplum kuruluşlarından

Sayı 55 / Mayıs 2014

aldıkları teklifler doğrultusunda meclis üyeleriyle fiyat konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Paliç, “2013 yılında yaş çay kilogram fiyatı olarak odamız 1 lira 50 kuruş talep etmiş, bakanlık fiyatı 1 lira 35 kuruş olarak açıklamıştı. Talep ettiğimiz fiyat ile açıklanan fiyat birbirine yakındır. Günümüz şartlarını göz önüne alarak bu yıl için değerlendirme yaptık. Yaş çay kilogram taban fiyatını 2014 yılında destekleme ile birlikte 1 lira 60 kuruş olarak belirledik. Yaş çay için bu fiyatın verilebileceğini ümit ediyoruz” diye konuştu.

31




Turizm Ukrayna’daki Krİzle Lehİmİze Avantajlar Doğuyorken

KRUVAZIYER TURIZMINDE ATAK ZAMANI

Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin ardından rotası Türkiye’ye dönen kruvaziyer gemileri; Samsun, Sinop, Trabzon ve hatta denize kıyısız Amasya için büyük fırsata dönüştü. Karadeniz’e gemi turları düzenleyen uluslararası kurvaziyer şirketleri, Ukrayna’daki karışıklık sebebiyle Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan limanlarına yöneliyor. Karadeniz Turistik İşletmeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Toktaş, “Hem özel sektör hem de kamunun bu konuda bir grup kurup çalışma yapması gerekiyor.” diyor.

Türkiye 2013 yılında deniz turizminden 6,4 milyar dolar kazandı. Bu da toplam turizm gelirinin yaklaşık yüzde 20’sine denk. Başka bir sayısal ifadeyle geçen seneki 2 milyon 250 bin kruvaziyer turisti vesilesiyle, turizmden kazanılan her 5 liradan 1’i denizden elde edildi. Son 5 yılda ülkeye gelen gemi adedi yüzde 13, yolcu miktarı da da yüzde 34 çoğaldı. Geride bıraktığımız yıl limanlarımıza bin 542 kruvaziyer gemisi yanaştı. Deniz turizmi gelirinde 2023 yılı hedefi, 20 milyar dolar. UKRAYNA’DAKİ KARIŞIKLIK FIRSATA DÖNÜŞECEK Mİ? İşte bunun için tarihi bir fırsatlardan biriyle karşı karşıyayız. Karadeniz’e gemi turları düzenleyen uluslararası kurvaziyer şirketleri, Ukrayna’daki karışıklıklardan dolayı rotalarını Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan limanlarına yönlendirdi. Regent Seven Seas, Azamara, Oceania, ve MSC Cruises Windstar gibi büyük çaplı uluslararası 34

şirketler, Karadeniz’deki gemi güzergahlarını değiştirdi. Amerika Birleşik Devletlerinde yayın yapan, yat gezileri konusunda dünyanın en ünlü referans sitelerinden “cruisecritic.com”, gemilerin Karadeniz sahillerindeki Odesa, Sivastopol ve Yalta’ya uğramaya ara verdiklerini duyurdu. Yeni güzergahlar; Türkiye’de Amasra, Samsun, Bartın ve İstanbul, Yunanistan’da Volos ve Nafplion, Bulgaristan’da ise Varna. SAMSUN, TRABZON, AMASRA VE BARTIN POTADA Karadeniz Turistik İşletmeciler Derneği (KATİD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Toktaş, kurvaziyer turizminin Samsun, Trabzon, Amasra ve Bartın’a avantaj sağlayacağını belirtiyor: “Hem özel sektör hem de kamunun bu konuda bir grup kurup çalışma yapması gerekiyor.” Samsun Valisi Hüseyin Aksoy da ön tespitlerine göre bu yıl söz konusu turizm

dalı kapsamında 35’e yakın geminin Samsun Limanı’na uğrayacağını ifade ediyor: “Bunun, bölgemizi hareketlendirmesini bekliyoruz. Bu anlamda önemli bir turizm çeşitliğini Samsun’da yaşatmış olacağız. Samsun her yönüyle turizme potansiyeli olan ve bunu da gelen insanlara sunabilecek kapasitede bir kent. Herkesi Samsun’a bekliyoruz.” Geçtiğimiz yıl 27 kruvaziyer gemisi ağırlayan Trabzon’aysa 2014’te tahminen 40 gemi yanaşacak. Şehir 16 yıl önce bu kulvara giriş yapmıştı. FIRSATI KALICILAŞTIRMAK ESAS KATİD Yönetim Kurulu Başkanı Toktaş, fırsatı uzun vadeli kabul etmenin yanıltacağını söylüyor: “2014 ve 2015 yılında Karadeniz’e ne kadar gemi koyacakları ve bizim bu konuya nasıl yaklaşacağımız önemli. Bize gelen bilgi Azamara gemisinin, birkaç Ukrayna limanını iptal edip Amasra’ya geleceği, Quenayt gemisinin rotasını değiştirdiği, birkaç küçük geminin de Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

rotasını çevirdiği yönünde. Toplamda 9-10’u geçmez. Karadeniz de çok yoğun kurvaziyer trafiği yaşamadığı için bu oldukça dikkate alınması gereken bir kayma.” Sinop 2013 yılında kruvaziyer turizminde kendi rekorunu kırarak 18 gemiyle 13 bin turist misafir etmişti. Bu hareketlilikle Kuşadası, İstanbul, İzmir, Bodrum, Marmaris ve Antalya’ya rakip konumuna erişmişti. İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, kruvaziyer turizmin dünyadakine paralel Karadeniz’de de hızlıca ilerlediğini vurguluyor. 2001’den beri Sinop Limanı’na 160 civarında gemi uğradığını kaydederek, “2013 yılında dünyanın önde gelen gemilerinin de içinde bulunduğu 18 cruise gemisi Sinop Limanı’na gelerek son 13 yılın Sinop rekorunu kırdı. Son yıllarda Sinop’a gelen cruise gemilerinin sayısal artışlarından ekonomik kriz izlerinin ağır ağır azaldığı görülüyor. Dünya turizSayı 55 / Mayıs 2014

minin hizmetinde olan binlerce kişilik cruise gemileri, tasarruflu birer turizm konumunda.” diye konuşuyor.

Bu faktörlerin getireceği avantajlar bu rekabet unsurlarını da mecburen zorlayacaktır.”

SİNOP’TAKİ EKSİKLİKLER Tosun, öte yandan bazı eksikliklere işaret de ediyor: “Sinop öz kaynak bakımından çok zengin bir il değil. Kent içerisinde turistlere hitap edecek yazılı yön levhalarını yapamadık. Kentin haritasını gösteren tablolar hazırlayamadık. Kent içerisinde özellikle tuvaletlerimiz istenilen düzeyde değil. Çay bahçelerinde turistlere istedikleri içecekleri sunamadık. Devlet turizmin sahibi değildir. Dolayısıyla bu işi devlet yapamaz. Devlet ancak destekler. KOSGEB, KUZKA, bakanlık kredilerinin yanı sıra birçok imkân ve destek var ama yapacak sektör yok ortada. Başka iller bunu nasıl yapıyor, biz de gidip bir bakalım şeklinde bir talep de yok. Cruise gemilerinin sayısı artmaya başladıkça rekabet de artacak.

AMASYA DA KRİVAZİYER ŞEHRİ OLUYOR Karadeniz’den gemiyle gelen turistler duble yolların konforuyla turlara Amasya’yı da ekliyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya, tanıtımlarla ziyaretçi sayısının her geçen gün arttırdığını; en son kruvaziyer turizminde de seyahat acenteleriyle dirsek teması kurmanın meyvelerini topladıklarını anlatıyor: “Duble yolların faydasını biz burada görmekteyiz. Gemi ile gelen turistler, otobüsle yaklaşık 2 saatte Amasya’ya geliyor. Amasya’da 4 saat kültür varlıklarım ve müzelerimizi geziyorlar. Yine 2 saatte Samsun’a dönüyorlar. Toplam 8 saatlik bir mola veriyorlar.” 2012’de 12, 2013 yılının eylül ayına kadar da 14 gemi yolcusu şehzadeler şehri Amasya’yı ziyaret etmiş. 35


Samsun’a Bayıldı A raplar, Doğu Karadeniz’in ardından Samsun’u da keşfetti. 14’ü gazeteci ve 5’i işadamı, 19 kişiden oluşan Suudi Arabistan ekibi ilk defa gördükleri şehre hayran kaldılar. Türkiye kataloglarında yer verilmemesine hayret ettiklerini de bildirdiler. İşadamlarından biri işe çok hızlı başladı. Artık Samsun’da bir şirketin kurucu ortağı ve meslek odasının üyesi. Ayvacık’ı çok beğenen gazetecilerden biriyse ilçeye cami yaptıracağını duyurdu. Suudi Arabistan’da en fazla oto yedek parçaya ihtiyaç duyulduğunu belirten heyet, Samsunlu işadamlarını ülkelerine çağırdı.

Arap ülkelerinden dünyaya açılan turistlerin Karadeniz Bölgesi’ne ilgisi her geçen yıl çoğalıyor. Bundan en büyük payı şu sıralar Trabzon ve Rize alıyor. Samsun’a da yönelmeler var. Hem de hızlı bir seyirle. Suudi Arabistanlı iş adamı Mohammad Alsohaimi şehri ilk görüşünde beğendi ve hayranlığını bir şirketin kurucu ortaklığıyla somutlaştırdı örneğin. Suudi Arabistan’dan, Trabzon’a 2013’ten bu yana direkt charter uçuşları gerçekleştiriliyor. Bundan coğrafi yakınlığı sebebiyle Rize de azami oranda yararlanıyor. Rize’nin sunduğu yayla turizmi imkanları Arapları cezp ediyor. Trabzon ve Rize’deki yaylalar Samsun’da yok ama Arap turistleri çekebilecek kimi farklı özelliklere haiz. Yeşil ve kumsalı isteyen36

Suudi gazeteciler, 19 Mayıs Şehri’nin tabi güzelliğini çok beğendiklerini belirterek, “Bu kadar güzel olan bir şehrin maalesef bize sunulan turizm haritalarında yeri yok.” dediler ve hemen ardından da tanıtım eksikliğine değindiler.

Bu kişilerin 14’ü basın-yayın kuruluşlarının genel yayın yönetmeni, 5’i de iş adamı.

TANITIMLARDA SAMSUN’UN NİYE ADI YOK! Samsun’a gece inen Suudi misafirler, sabahleyin pırıl pırıl bir hava ile güne başladılar. Şehrin doğası, denizi ve rahatlığı karşısında adeta büyülendiler. Heyettekilerden Ahmet Halebi, hac organizasyoncusu turizmcilerin yakından tanıdığı bir isim.

Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz aylar öncesinden bu yönde bir girişim başlatmak amacıyla Türkiye’nin Cidde Başkonsolosluğu’yla temaslar kurmuştu. Ziyaret programı işte bunun ilk meyvesi.

Mekke’deki Türk hacılardan sorumlu. Tatil için aradığı her şeyi Samsun’da bulabileceğini söylüyor ve “Bu kadar güzel olan bir şehir haritada neden yok.” diye soruyor.

Öncesinde Arap turizm acente sahipleri, Samsun’un ve ilçelerinin tarihi ve turistik yerlerini gezdi. Gözlemleri ve tavsiyeleri Arap iş adamlarına aktardı. Onlar da medya yöneticilerini dahil edip Cidde Başkonsolosluğu Basın Ataşeliği’ne Samsun’a gelmek istediklerini bildirdiler. Sonuçta ziyaret vuku buldu.

Seyahat acentelerinin genellikle İstanbul, Bursa, İzmir, Muğla ve Antalya gibi şehirlere yönlendirdiğini ve oraları gezdiğinin altını çizerek, “Samsun’un, doğal güzellikleri bakımından diğer şehirlerden geri kalan bir tarafı yok. Deniz ve doğal güzellikleri, insana doyumsuz zevk

lerin bölgedeki birincil adresi burası. Potansiyeli değerlendirmeye karar veren Büyükşehir Belediyesi, Suudi Arabistan’dan 19 kişilik grubu ağırlayarak Samsun’u tanıttı.

veren yeşillikleri harika.

Bu güzelliklerin dünyaya tanıtılması gerekiyor. Maalesef bize sunulan haritalarda Samsun’un yeri yok.”

ARABİSTAN’DAKİ OTO YEDEK PARÇA İHTİYACI Arap heyet, resmi ziyaretler kapsamında Büyükşehir Belediyesi, Valilik ile Ticaret ve Sanayi Odası’na da uğradı. Odanın başkan yardımcısı Mustafa Kemal Şahin’e şehrin ekonomisine dönük sorular yöneltti. Heyet Başkanı iş adamı Nejdet Katipzadeler, Suudi Arabistan’da en çok oto yedek parçasına ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, Samsunlu iş adamlarını bu fırsattan yararlanmaya çağırdı. İstanbul ve Ankara’dan pek çok iş adamının gelip gittiği bilgisini verip şunları anlattı: “Samsunlu iş adamlarını göremiyoruz. Oysa Arabistan’da Türk malları çok tutuluyor. Kalitesi ve güvenilirliğinden dolayı Türk mallarına büyük önem veriliyor. O nedenle Türk iş adamları ve sanayicilere ihtiyaç var. Samsunlu işadamları da bu potansiyelden faydalanabilir. Şuan en çok oto yedek parçalarına ihtiyaç var. Çin mallarına güven olmuyor. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Bu nedenle oto yedek parça sektöründe iş yapılacak sanayicilerin olması lazım. Suudi Arabistan’daki bu büyük

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

potansiyelin değerlendirilmesi lazım. Bunun için de Samsunlu iş adamlarını davet ediyoruz.” Mustafa Kemal Şahin de şu an sıfır noktasındaki ekonomik işbirliğini başlatmak ve geliştirmek için çalışmalar yürüteceklerini kaydetti. Bandırma Müze Gemisi’ni karış karış dolaşan Arap heyet, Atatürk’ün Samsun’a çıkma sürecini canlandıran heykellere alaka gösterdi ve önlerinde hatıra resmi çektirdi. Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’de ilk defa deniz üzerine kurulan kablolu su kayağı tesisiyle de ilgilendi Suudi grup. Su kayağı sporcularının gösterilerini izledi, bilgiler aldı. Özel Liman Hastanesi ile Medikal Park Samsun Hastanesi ziyaretleri de program çerçevesindeydi. Heyet Samsun’un ‘Sağlık Kenti’ özelliğini yakinen gözlemledi. SUUDİ GAZETECİ AYVACIK’A CAMİ YAPTIRACAK Arap konukları Karadeniz’in “saklı cenneti ”Ayvacık’ın doğal güzelliği de

cezp etti. Haziran tatili için şimdiden yer ayırttılar. Al Riyad Gazetesi Editörü Hani Mosaeel, hayran kaldığı Ayvacık’a cami inşa ettirmeyi düşündüğünü açıkladı: “Burada yaşayan insanlar Ramazan ayında teravih namazı kılsınlar aynı zamanda hafızlar yetişsin diye bu ilçeye cami ve medrese yaptırmak istiyorum. 500 tane de Kur’an-ı Kerim göndereceğiz. Ülkeme dönüşte ailem ile görüşüp resmi temaslara başlamayı arzu ediyorum. İnşallah caminin ismi Mekke-i Mükerreme olacak. Bu cami Mekke’de yaşayan insanlardan Ayvacık’a bir hediye ve bir hatıra olacak. Samsun ve ilçelerini de çok beğendim. Her biri çok güzel ve dünyadaki sayılı yerlerden biri olduğunu düşünüyorum.” TURİSTİK AMAÇLA GELDİ, ŞİRKET KURDU İş adamı Mohammad Alsohaimi, turistik geziye geldiği Samsun’da Blacksea Travel Turizm Şirketi’nin kurucu ortağı

ve Ticaret ve Sanayi Odası’nın (STSO) üyesi artık. Odanın Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, üyelik belgesi ve rozetini takdim ederken Arap müteşebbisi kutladı. Şirketin Türk ortaklarıysa Oğuz Serinkaya ve Metin Çalışkan. Alsohaimi, ilk kez gördüğü Samsun’u bu kadar farklı beklemediğini dile getirdi: “Gerçekten diğer arkadaşlarımızla birlikte şoktayız. Benim için burada iş yapmak gerçekten çok güzel bir duygu. İlk adımımızı attık. Allah niyetimizi kabul etsin. Samsun TSO’nun üyesi olmaktan da büyük gurur duyuyorum. Ülkemize gittiğimizde buradaki izlenimlerimizle ilgili, ‘Suudili gözüyle Samsun’ adı altında sergi açacağız. Samsun’la ilgili hevesimiz ve heyecanımız yüksek. Gittiğim her yerde de Samsun’u anlatacağım. Bundan sonraki amacımız şirketimiz aracılığıyla Arap turistleri Samsun’a çekmek.”

MURZİOĞLU: SAMSUN ÇOK GÜZEL BİR TURİZM KENTİ

M

urzioğlu ise sürpriz gelişmeyi şöyle değerlendirdi: “Avrupalı iş adamlarından üyelerimiz vardı ama ilk kez Suudi Arabistanlı bir üyemiz oldu. Samsun gerçekten çok güzel turizm kenti. Bizim tek eksiğimiz tanıtım. Suudi Arabistanlı halkın istediği her şeye sahibiz. Arap turistler Karadeniz’e geliyor ama maalesef Samsun’u bilmiyorlar. Arabistan’la daha sıkı bağ kurmalıyız. Biraz geç oldu ama inşallah bu girişimler bir başlangıç olur. 2015 yılında mutlaka kentimizi tanıtmak için bir atılım yapmalıyız. Bu konuda da üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.”

Sayı 55 / Mayıs 2014

37


Yaşam

38

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Muhalefetİn kalelerİ düştü

Genel bakış açısıyla AK Parti, Karadeniz Bölgesi’nde büyük bir seçim zaferi yaşadı. Ancak 30 Mart’ın dikkat kesilesi çok ilginç detayları da var. İktidar partisinin, CHP’nin kalesi Ordu’da tulum çıkarması, Samsun’da yalnızca Asarcık’ı kaybetmesi… İlk kadın başkan ve meclis üyeleri, eski partisine galip gelen adaylar, interneti ücretsiz yapanlar, makam odasındaki kapıyı kaldıranlar…

Sayı 55 / Mayıs 2014

39


Kapak

Karadeniz Bölgesi’nde CHP sadece Giresun ve Sinop’ta il belediye başkanlığı kazanabildi. Samsun’da Atakum ve Tekkeköy gibi kalelerini yitirdi. Artvin’in de AK Parti’ye geçmesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu derinden üzdü. Bölgenin ilk ve tek kadın belediye başkanı Amasya Gümüşhacıköy’de.

A

dalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Karadeniz Bölgesi’nin de tartışmasız galibi. Sadece Giresun ve Sinop’u bir numaralı rakibi Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) kaptırdı. Bu iki ili 2009’da da kazanamamıştı. Ama Trabzon’u CHP’den almayı başarmıştı. CHP 30 Mart’ta kalesi niteliğindeki kimi il ve ilçeleri kaybetse de, Sinop ve Giresun’u korumayı bildi. Ordu’da kelimenin tam anlamıyla AK Parti zaferi yaşandı. 20 belediye başkanlığının hepsini elde etti. Tabiri caizse tulum çıkardı. Tokat’taki performansı da Ordu’daki gibiydi. 12’de 12 yaptı. CHP’NİN KALESİNDE AK PARTİ; ‘TULUM ÇIKARDI’ Ordu aslında CHP’nin Karadeniz’deki kalelerinden biri. AK Partili Enver Yılmaz, ilin ilk büyükşehir belediye başkanı oldu. Selefi Seyit Torun 2009’da Demokratik Sol Parti’den (DSP) başkan seçilmiş, ardından CHP’ye katılmıştı. Torun, iki dönem Ordu’da bu görevi yerine getirdi. Yılmaz’ın seçim sonrasındaki ilk açıklaması güçlü vaatlerle doluydu: “Ordu iki yıllık süre içinde, yoluyla, suyuyla, göç vermeyişiyle, yatırımlarıyla, turizm alanlarıyla, Türkiye’de parmakla gösterilen iller arasına girecek.” 19 yıllık aktif siyasi hayatının 13 yılında milletvekilliği vazifesinde bulunduğunu, bir faniye nasip olabilecek çok deği-

40

şik makam ve mevkileri tattığını belirten Yılmaz, “Allah bize 22 yaşında hâkimlik mesleğini tattırıp 24 yaşında istifa ettirdi. Ben 25 yaşımda il başkanı oldum. 30 yaşında milletvekili oldum. 13 yıldır milletvekiliyim. İnşallah Ordu’da tarihine geçecek uygulamaları hayata geçirecek bir büyükşehir belediye başkanı olacağım.” diye konuştu. Torun ise Yılmaz’a ve ekibine başarı dileklerini sundu. nı Eyüp Tokat’ın yeni Belediye Başkanı Eroğlu 37 yaşında. Önceki başkan Adnan Çiçek, iki dönemdir bu görevçesinde deydi. AK Parti rüzgârı, Erbaa ilçesinde aşkanlık de hissedildi. 19 yıldır ilçede başkanlık han, bu koltuğunda oturan Ahmet Yenihan, ti. Yerini defa şansını MHP’den denemişti. Hüseyin Yıldırım’a devretti.

Ordu aslında CHP’nin Karadeniz’deki kalelerinden biri. AK Partili Enver Yılmaz, ilin ilk büyükşehir belediye başkanı oldu. Yılmaz’ın seçim sonrasındaki ilk açıklaması güçlü vaatlerle dolu: “Ordu iki yıllık süre içinde, yoluyla, suyuyla, göç vermeyişiyle, yatırımlarıyla, turizm alanlarıyla, Türkiye’de parmakla gösterilen en ill iller er girecek.” arasına a gi g recek.” recek k.”

AĞABEYİNİ KAYBETTİĞİ GÜN BAŞKAN SEÇİLDİ ülen ve Düzköy’de başkanlığa layık görülen n CHP’li seçim günü ağabeyi vefat eden de seçiAbidin Çelik, “Daha farklı bir şekilde mi kazanacağımızı bekliyorduk. Ancak, Düzköy’de halkın oylarını alabilmek mek ar.” için günlerce malzeme dağıttılar. middiasını ortaya attı. Halka yardımğuların zaten kendi hakları olduğumız nu anlatmışlar: “Vatandaşlarımız ndı. da oyunu bizden yana kullandı. Daha da fark yapabileceğimiz bir ksonuç bekliyorduk. Bizi destekoleyen halkımıza teşekkür ediyom ruz. Rozetimizi çıkarttık ve tüm Düzköy halkının belediye başka-nı olmaya çalışıyoruz.”.

Sayı Sa S ayı y 5 55 5 / Ma Mayı Mayıs y s 20 yı 2014 014


HABEREXEN

®

RİZE’DE TEK FİRE KALKANDERE AK Parti, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de tek fire verdi: Kalkandere Belediye Başkanlığı Saadet Partisi’nde (SP). İş adamı Kenan Yıldırım aslında AK Parti’den aday adayıydı. Tercih edilmeyince, SP’ye yöneldi ve ilçenin 20 yıllık belediye başkanı Nihat Çolak’ı devirdi. AK Parti 5’inci defa Çolak’ın adaylığında karar kılmıştı. Yıldırım’ın ilk icraatı şehrin değişik yerlerine kamera sistemi kurdurmasıydı. Gurbetteki hemşerilerine internet üzerinden hasret gidermesi imkânı tanımıştı böylece. GİRESUN İLKLERİ YAŞADI 30 Mart’ta görevdeki başkan CHP’li Kerim Aksu yeniden Giresun’a başkan seçildi. Aksu, ilin üst üste iki defa aynı partiden seçim kazanan ilk belediye başkanı oldu ayrıca. İldeki başkan oylarının dağılımı: CHP, 47,5; AK Parti yüzde 39 ve MHP ise yüzde 10. Aksu, “Ben balıkçının, pazarcının, inşaatta çalışan işçinin, ben polisin belediye başkanıyım. Ben asla zenginlerin belediye başkanı olmadım. Halkın belediye başkanı oldum. İnşallah önümüzdeki beş yılda da çok güzel şeyler yapacağız. Giresun Türkiye’de özel bir yer, özel bir şehir.” diyor. Diğer partilere oy verenlerin de başları üstünde yeri olduğunu vurguluyor: “Hiç sorun değil. Bu bir demokrasidir, bir sevinçtir. Ben her zaman şunu söyledim, 30 Mart bir savaş değil, bir demokrasi şöleni. Bu şölenden biz galip çıktık. Ama diğerleri de bizim. Oy veren de, vermeyenler de bizim. Giresunlunun hepsi bizim.” Giresun’da bir başka ilk daha gerçekleşti. MHP 40 yıl sonra Belediye Meclisi’nde 2 üye ile yer buldu. 1974 yılında İhsan Doğan MHP’yi mecliste temsil etmişti. Espiye Belediye Başkanı Erol Karadere, 30 Mart sahnesinde görülmemeyi yeğledi. AK Parti ağabeyi eski Giresun Ticaret Sayı 5 55 / Mayıs 2014

Borsası Başkanı Mustafa Karadere’yi aday gösterdi ve seçimi kazandı. Kardeşten görevi devralmak anlatılmaz derecede zordu Mustafa Karadere için: “Kardeşinden belediye başkanlığını almak belki de Türkiye’de ilk. Çok zor, duygularla anlatılmaz. Kader demek böyleymiş. Oy veren vermeyen tüm Espiyeli kardeşlerime teşekkür ediyorum. Aldığımız sorumluluk çok büyük. Bundan sonra hepinizden destek ve dua bekliyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun, hepinize teşekkür ediyorum.” SİNOP’TA DA RAKİPLER İKİNCİ KEZ YARIŞTI 30 Mart’ta ikinci kez Sinop’a başkan yapılan CHP’li Baki Ergül, çıraklık döneminin bittiğini ustalığa başladığını söylüyor: “5 sene iyisi kötüsüyle sıkıntısıyla geldi geçti. Bu bizim de biraz çıraklık dönemimizdi. Biz hedefimizi hep ileriye tutacağız. Hep ileriye koşacağız. Sinop geriye dönüp bakmayacak. Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum, gelecek yıllar Sinop’undur.”

CHP’li Ba CHP’li Baki Ergül, çıraklıkk dön döneminin bittiğini ustalığa ustalığa ba başladığını söylüyor: “5 sene iyisi kötüsüyle sıkıntısıyla geldi geçti. Bu bizim de biraz çıraklık dönemimizdi. Biz hedefimizi hep ileriye tutacağız. Hep ileriye koşacağız. Sinop geriye dönüp bakmayacak. Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum, m, ge gelecek ecek yıllar Sinop’undur.” op’undur.”

Şehre nükleer santral kurulması gündemde. Sahil yolu inşa çalışmaları da hızla devam ediyor. Başbakan Erdoğan’ın verdiği özel önemli il şantiye alanına dönüşse de, halk yine CHP dedi. Baki Ergül, 2004’te bir oy farkla AK Parti’li eki Yılmazer’e yenilmişti. Yılmazer seçim sonrası partisinden istifa ederek görevini bağımsız kimlikle sürdürmüştü. 2004’te Doğru Yol Partisi’nin (DYP) adayı Hamza İnce, Yılmazer’in 137 oy gerisindeydi. AK Parti 2009’da Ergül’ün karşısına onu koydu. Fakat Ergül 3 bini aşkın farkla yarışı önde bitirdi. 2014’de de Ergül ve İnce kozlarını paylaştı. AK Parti 10 yıl önceki zaferle yetinmek zorunda kaldı. Sinop az nüfuslu bir vilayet. Şehre yerleşen Suriyeliler bu sebeple direkt göze batmaktaydı. Seçimlerde bunun da AK Parti aleyhine rol oynadığı iddia ediliyor.

41


Kapak

ÇORUM SÜRPRİZLERLE DOLU Çorum’da AK Parti il ve 7 ilçeyi; CHP 3, MHP 3, Demokrat Parti (DP) ise 1 ilçeyi kazandı. İlde mevcut başkan Muzaffer Külcü makamını korudu. Dodurga İlçesi’nde DP adayı Mustafa Aydın, AK Parti adayına yaklaşık 100 oy fark attı. Laçin, Uğurludağ ve Sungurlu İlçelerinde MHP galip. Mecitözü ve Oğuzlar ’daysa CHP. İLK İCRAATI İSTİFA OLDU Dodurga Belediye Başkanı Aydın, mazbatasını alır almaz Demokrat Parti’den istifa etti ve ardından şunları söyledi: “Sayın Başbakanımızın izlediği politikayı aynen benimsiyoruz ve yapmış olduğu çalışmalarını yakın takip ediyoruz. Birlikte seçimi kazandığımız meclis üyelerimizle toplu olarak istifamızı sunduk. Şu an bağımsız olarak görevimizi devraldık, çalışmalarımızı şu an için bağımsız olarak sürdüreceğiz.” KARADENİZ’İN TEK BAYAN BAŞKANI GÜMÜŞHACIKÖY’DE Karadeniz’in tek bayan belediye başkanı Amasya Gümüşhacıköy’de. CHP’li

TRABZON’U

40 YILDIR

CHP’LİLER YÖNETİYORDU 42

Zehra Özyol, halkın güveni ve teveccühüne layık olabilmek için durmadan ve yorulmadan çalışacaklarını söz veriyor: “Parti yöneticilerimiz, gençlik ve kadın kollarımız, meclis üyesi adaylarımızla birlikte el ele, gönül gönüle vererek bir ve beraber olduk. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ayrıca destekleriyle bize büyük bir teveccühte bulunarak bu önemli makama

layık gören çok değerli hemşerilerime sonsuz teşekkür ediyorum. Hiç kimseye ayrım yapmadan herkese eşit mesafede hizmet edeceğim.”

T

yardımcısı veya şube müdürü dahi sağcı değildi. CHP’lilerle çalıştı. 1989 yerelde, SHP’li Atay Aktuğ’a yenildi.

rabzon’da 40 yıldır CHP hamiyeti vardı. 1963’teki yerel seçimlerde başkan olan Suat Oyman 1973 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Partisiyle ters düşerek yolunu ayırdı. 1973’te Adalet Partisi’nden adaydı. Fakat şehir halkı tercihini yine CHP’den yana kullandı. Emekli Albay Sefer Özgür’e evet dedi. 12 Eylül 1980 darbesinde askeri yönetim, eski meslektaşlarına tolerans göstermedi. CHP tandanslı tüccar Hasan Melek’i tercih etti. 1977’in CHP’li adayı Orhan Karakullukçu 1984 yerel seçimlerinde merhum Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP) rozetiyle oy istedi. Seçilince tek başkan

ADAY GÖSTERMEYEN AK PARTİ’NİN ADAYINA FARK ATTI 2009’da AK Parti’den Amasya’nın Hamamözü İlçesi’nde belediye başkanlığına aday olan Bahattin

Aktuğ da daha sonra CHP’ye geçti. 1994 yerelde Refah Partisi’nden (RP) Asım Aykan seçildi. 1999’da CHP’nin adayı Volkan Canalioğlu belediye başkanı oldu. 29 Mart 2009’da 50 bin 701 oya rağmen kaybetti. CHP İl Başkanı ve PM üyesiydi artık. Hemen ardından 2011 genel seçimlerinde milletvekiliydi. 2014 yerelde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun arzusuyla Trabzon’dan adaydı.122.000 oy alabildi. Milletvekilliği’nden istifa ederek Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday Volkan Canalioğlu, 2009’da da başarı kaydeSayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Destebaş, seçime bağımsız katılan Mehmet Canıbek’ e 20 oy farkla yenilmişti. 2014’te AK Parti Destebaş’ı değil Mehmet Canıbek’i aday gösterdi. Bu defa rövanşı 494 oy ile SP rozetiyle yarışa giren Destebaş aldı: “Türkiye genelinde iddiası olmayan bir partiden halkın büyük teveccühü ve desteği ile bu sonucu yakalayabilmenin mutluluğunu yaşadım. Biz hep şunu söylemiştik, inşallah 30 Mart’tan sonra Hamamözü’nde bereketli, huzurlu, verimli, disiplinli ve Saadetli bir dönem olacak dedik.” Amasya’nın Türkiye ölçeğindeki gözde ilçelerinden Merzifon’daysa CHP 15 yıllık aranın ardından yeniden koltuğu devraldı. Alp Kargı 198 oy fazlasıyla başkanlık koltuğuna oturmayı hak ekti. AK Parti’nin çok sayıdaki itirazı sonuçsuz kaldı. İl Seçim Kurulu, Kargı’nın başkanlığını onayladı.

ARTVİN DE AK PARTİ’NİN

3 dönemdir CHP’li Emin Özgün’ün belediye başkanlığı yaptığı Artvin’de bu kez AK Parti’nin adayı Mehmet Kocatepe seçildi.

YETİŞTİRME YURDUNDAN BELEDİYE BAŞKANLIĞINA

Sürpriz bir neticeyle de Hopa’da da iktidar partisi birinci oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu en fazla Artvin’i kaybetmeye üzüldüğünü açıkladı. İldeki 9 seçim bölgesinin 7’sinde AK Parti üstündü. Kocatepe, başkanlık öncesinde Gençlik ve Spor Genel Müdür Yardımcısı idi.

4 yaşında annesini, 8 yaşında ise babasını kaybeden; yerleştirildiği yetiştirme yurdunda 18 yaşına kadar kalan ve yurttan ayrıldıktan sonra bazı kamu kurumlarında görev yapan Halil Demirkol, 30 Mart’ta AK Parti’den Tokat’ın Sulusaray İlçesi’nde belediye başkanı seçildi: “Yetiştirme yurdunda kalıp daha sonra belediye başkanı olmak bize gurur veriyor, yetiştirme yurdunda kalan kardeşlerimizin daha iyi yerlere gelmesinde örnek olacağımı düşünüyorum.”

Ardanuç ilçesinde CHP’nin adayı sevindi. Yıldırım Demir, üst üste üçüncü dönemini geçirecek. Hopa’daki yarış çok çekişmeliydi. CHP’li Turan Kasımoğlu, ilçeyi 2009 Yerel Seçimleri’nde Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) adayından devralmıştı. Kasımoğlu, bu sefer kıl payı (4536’a 4523) kaybetti.

dememişti. Ülke genelinde 43-45 aralığında oy toplayan AK Parti’nin yüzdesi Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun adaylığıyla 62’ye yükseldi. MHP Trabzon’da 108 bin 907, CHP ise 64 bin 585 oy aldı. İlçe belediye meclisindeki tablo şöyle oluştu: MHP 99 bin 918, CHP ise 73 bin 24 oy. AK Partiyse 247 bin 874. Büyükşehir Başkanın oyu ise 269 bin. Trabzon’da yalnızca iki ilçe AK Parti haricindeki adaylara teveccüh etti. Düzköy’de CHP, Şalpazarı’nda da MHP güldü. Vakfıkebir’deki 46 yıllık bağımsız aday geleneği de yıkıldı 30 Mart seçimleriyle birlikte. Yeni başkan Muhammet Balta, AK Partili.

Sayı 55 / Mayıs 2014

43


Kapak

SAMSUN’DA KİLİTLER KIRILDI, KALELER ALINDI AK Parti Samsun’da 16+1 ile (Büyükşehir, Alaçam, Ayvacık, Bafra, Çarşamba, Havza, Kavak, Ladik, Ondokuzmayıs, Salıpazarı, Yakakent, Tekkeköy, Terme, Vezirköprü, İlkadım, Atakum ve Canik) yeni bir rekora imza attı. CHP hep bir miktar sevindiği, bazen de il merkezini aldığı Samsun’da sıfır çekti. Elindeki Yakakent, Tekkeköy ve Atakum’dan da oldu. Başbakan Erdğan, 25 Mart’taki mitingte Samsunlulardan CHP’deki Tekkeköy ve Atakum ile MHP’deki İlkadım’ı istemişti. Çağrı karşılık buldu. 19 Mayıs şehri neredeyse baştan ayağa AK Parti renklerine boyandı. Sadece Asarcık ilçesini MHP kazandı. 30 Mart’ta Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı mücadelesinde AK Parti geçerli 770 bin 721 oyun 422 bin 607’sini aldı ve Yusuf Ziya Yılmaz tekrar seçildi. MHP’nin adayı Ferhat Günaydın 194 bin 364 oy, CHP’nin adayı Tarık Cengiz de 122 bin 386 oy toplayabildi. AK Parti Büyükşehir oylarında Samsun’daki tüm ilçelerde birinciydi. SAMSUN’DA AK PARTİ ZAFERİ CHP’li Metin Burma, Atakum İlçesi’nin kurucu belediye başkanı idi. 1994 ve 1999 seçimlerinde başkan seçildi. 2004-2009 yılları arasında görev AK Parti’den Adem Bektaş görevdeydi. 2009’de Burma tekrar seçildi. 2014’te AK Parti adayı İshak Taşçı’yla ilçede yeni bir dönem başladı. Canik artık Osman Genç’le özdeşleşmiş vaziyette. Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de aday adayıydı. Fakat 44

bir defa daha Canik’ten yarışa dahil oldu. Üçüncü defa o koltukta oturmayı hak etti. İlkadım İlçesi’ndeyse Erdoğan Tok, AK Parti aday göstermediği için 2009’da bıraktığı koltuğu geri aldı. 2014’te MHP’li Necattin Demirtaş’tan görevi devraldı. 30 Mart öncesi İlkadım, Atakum, Tekkeköy, Yakakent, Alaçam, Kavak ve Ladik AK Parti’de değildi. LARIMIZDAKİ YÜK YILMAZ; “OMUZLARIMIZDAKİ AŞTI” DAHA DA AĞIRLAŞTI” hir Belediye Başkanı Samsun Büyükşehir z, 1999’da ANAP’tan Yusuf Ziya Yılmaz, seçilmişti. 2004 ve 2009’daysa AK Parti’nin adayıydıı ve her iki seçimde rtisi 30 Mart’ta da ona de galip geldi. Partisi oynadı. “Samsun halkının teveccühü ile yeniden seçilmiş olmamdan büyük bir gurur ve mutlulukk duyuyorum. Ancak her zaman olduğu ğu gibi omuzlarımın üzerindeki ki ağır sorumluluğun daa farkındayım. Samsun’u un’u daha iyi yerlere taşıaşımak için mücadeelemiz devam ede-cek” diye konuşuyor Yılmaz. TOK: “İLKADIM’DA GÜNEŞ YENİDEN DOĞACAK” e İlkadım İlçesi’nde idaha önce belediye başkanlığı yap-mış üç isim yarış-n tı. Rakiplerinin bileğini büken

AK Parti Samsun’da 16+1 ile (Büyükşehir, Alaçam, Ayvacık, A Bafra, Çarşamba, Havza, Kavak, Ladik, Ondokuzmayıs, Salıpazarı, Yakakent, Tekkeköy, Terme, Vezirköprü, İlkadım, Atakum ve Canik) yeni bir rekora kora a imza attı. attı.

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Erdoğan Tok, “Herkese kapısı açık bir belediyecilik anlayışını yeniden inşa edeceğiz. Atatürk’ün Samsun’a ilkadımı attığı İlkadım İlçesi’ni 1919’un yüzüncü yılı olan 2019’a Atatürk’ün mirasına yakışır biçimde taşıyacağız.” diyor ve ekliyor: “İlkadım’da güneş yeniden doğacak, şimdi ustalık dönemi. Belediyede artık şu memleketli bu memleketli ayırımına son. Şu partili bu partili ayırımına son.” CANİK’TE YATIRIMLAR BAZI İLLERDE DAHİ YOK Samsun Canik Belediye Başkanı Osman Genç, Başbakan Erdoğan öncülüğündeki AK Parti Belediyeciliğini ilçede en güzel şekilde uyguladıklarını; 10 yılda çekim merkezi haline ve kimi illerle yarışır hale geldiklerini söylüyor. İlçedeki yatırımların çoğu illerde bulunmadığının altını çizen

Genç, seçimden önce sözünü verdiği ücretsiz internet vaadini pilot olarak Karşıyaka ve Gaziosmanpaşa mahallelerinin bir bölümünde hayata geçirdi. Zamanla diğer vaatlerini de gerçekleştireceğini belirtiyor başkan: “Biz yapamayacağımız hiç bir sözü vermedik. Sorumluluklarımızı biliyoruz. Canik’in her alanda gelişimini sağlayarak, ilçemizi 2023’e hazırlıyoruz.” TAŞCI: “ATAKUM’U TURİZMDE MARKA YAPACAĞIM” Atakum Belediye Başkanı İshak Taşcı, Atakum’u turizmde marka yapmayı ilk iş gördüğünü ifade ediyor: “Belediye bünyesinde bir turizm şirketi oluşturarak Atakum’u turizmde bir marka haline getirme yolunda çalışmalarımızı başlatacağız.” Halkın değişim istediğini dile getiriyor başkan: “Atakum halkına bu güzel teveccühünden dolayı

teşekkür ediyorum. İnanın Atakum halkı bir değişim istiyordu. Bu değişimi de bizimle gerçekleştirmek istedi. İnşallah onların bize gösterdiği bu güvenin karşılığını onlara göstereceğiz.” TOGAR, MAKAM KAPISINI SÖKTÜRDÜ Tekkeköy Belediye Başkanlığı’nı devralan Hasan Togar, ilk iş olarak belediye başkanlık makamının kapılarını söktürdü. “İki defa seçime girmiş ve mağlup olmuş bir kişiyim. Üçüncü defada bana bu görev nasip oldu.” diyen Togar’dan başkan tarifi: “Belediye başkanları bu ilçe insanlarının maaşını ödediği, altına son model araba verdiği, en güzel yerlerde yesin içsin gezsin ama bize hizmet etsin dediği işçilerdir. Ben de size hizmet etmek için gelmiş bir işçiyim.”

SAMSUN’DA AK PARTİ KARŞISINDA TEK KAZANAN O Peki AK Parti, niçin 17+1 yapamamıştı? MHP’den Asarcık’ı kazanan Şerif Kılağuz’a göre, ilçeye 10 yıldır hizmet götürülmemesinin sonucuydu bu: “Gelen adaylar hep ben adayım demiş halkın karşısına çıkmış. Kimse çıkıp projesini anlatmamış. Biz bunu yaptık ve halkımızın karşısına çıkıp projelerimizi anlattık. Asarcık halkı 10 yıldır dır hiçbir hizmet alamamış. Dolayısı ile halkımız hem hizmete hem projelere özlem duyuyordu.” uyordu.” AK Parti’ye geçeceği yönündeki iddiaları yalanlıyor Kılağuz: “AK Parti’ye geçecek olsaydım, MHP’den aday olmazdım. AK Parti’ye geçeceğim yönündeki iddialar ar tamamen asılsızdır. Asarcık ilçemizden Milliyetçi Hareket Partisinden aday oldum dum ve kazandım. Böyle aslı astarı olmayan dedikoduların ortaya atılması, sı, ayıptır. Bu iddiaları ortaya atanların amaçları bellidir. Biz partimizdeyiz ve Asarcık ilçemize MHP olarak en güzel hizmetleri sunacağız.”

Sayı 55 / Mayıs 2014

45


Kapak

6 DÖNEMİ BAĞIMSIZ, 7. DÖNEMİ PARTİLİ, KESİNTİSİZ BELEDİYE BAŞKANI Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Yazıcık beldesinde babasından devraldığı belediye başkanlığı görevini 30 yıldır yürüten Tuncer Uzunoğlu, 30 Mart’taki seçimden de galip ayrılmanın mutluluğunu yaşıyor. Babası Yaşar Uzunoğlu’dan belediye başkanlığı görevini 1984 yılında devralan, Tuncer Uzunoğlu beldeye 6 dönem bağımsız olarak hizmet etti. Uzunoğlu, 30 Mart’taki yerel seçimlerde ise CHP’den aday olduğunu belirterek, “Sağ olsun Yazıcık halkı, Yazıcık seçmeni, bizim geçmişte 6 dönemdir bağımsız olarak yaptığımız çalışmaları beğenmiş olmalı ki bize 7. dönemde de CHP’den beldeye ve belde halkına 5

yıl daha hizmet etmek üzere bu görevi verdi.” dedi. Uzun yıllar belediye başkanı olmanın getirdiği tecrübeyle halkın teveccühünü kazandığını anlatan Uzunoğlu, “Hakikaten 7 dönem uzun bir dönem. Türkiye’de var mıdır 6 dönemi bağımsız, 7. dönemi partili, kesintisiz belediye başkan olan bilmiyorum. Burada asıl olan, toplumsal barışı sağlayabilmek, toplumsal barışın temelinde barışı, sevgiyi ayakta tutabilmek, devamlı kılabilmek ve bunlara bağlı olarak da dayanışma içerisinde hizmet yapabilmektir. Halkımızın teveccühünü kazandık. Hizmetlerimize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

SAMSUN KAVAK’TA İLK KADIN MECLİS ÜYESİ

TÜRKMEN 5’İNCİ KEZ AKÇAABAT BAŞKANI

Hanife Asar, Kavak’ın ilk kadın belediye meclisi üyesi. Siyasete AK Parti’de başlayan Asar, “Kavak Belediye tarihinde ilk bayan meclis üyesi seçildiğim için mutluyum. Kadınların yönetimde yer almaması benim zoruma gidiyordu.

Trabzon’un Akçaabat ilçesinde 5’inci kez Belediye Başkanlığına seçilen Şefik Türkmen,

Fakat şimdi kadınların yönetimde yer almasından ve sayılarının artmasından mutluluk duyuyorum.” diyor.

Tokat’ın Yazıcık beldesi belediye başkanı Tuncer Uzunoğlu

“Hakikaten 7 dönem uzun bir dönem. Türkiye’de var mıdır 6 dönemi bağımsız, 7. dönemi partili, kesintisiz belediye başkan olan bilmiyorum. Burada asıl olan, toplumsal barışı sağlayabilmek, toplumsal barışın temelinde barışı, sevgiyi ayakta tutabilmek, devamlı kılabilmek ve bunlara bağlı olarak da dayanışma içerisinde hizmet yapabilmektir. Halkımızın teveccühünü kazandık. Hizmetlerimize devam edeceğiz”

“Akçaabat’ta güzel işler yaptık. Bu çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bize güvenen tüm Akçaabatlı hemşerilerime teşekkür ediyorum.” diye konuşuyor.

25 YAŞINDA BELEDİYE MECLİSİ’NE ÜYE 1989 doğumlu yani 25 yaşındaki Damla Turan, mazbatasını aldıktan sonra Altınordu Belediye Meclisi’ndeki görevine başladı. AK Parti’den 16’ıncı sırada belediye meclisine seçilen ve meclis kâtipliği görevi verilen Turan şunları söylüyor: “Türkiye’nin en genç meclis üyesi olarak buradaki tecrübeli arkadaşlarımla bir arada çalışmaktan dolayı gurur duyuyorum. Ordu’nun yaşayacağı değişim sürecinde bu başarıyı sağlayacak ekibin içinde yer aldığım için kendimi şanslı hissediyorum. Babamın siyasette uzun yıllar hizmet etmesinden dolayı küçük yaşlardan itibaren siyasete her zaman ilgim ve alakam vardı. Halkın teveccühü bizi bu göreve getirdi. Şimdi ise hedefim bana bu görevi layık görenleri mahcup etmeyecek hizmetleri sunmaktır.”

46

Sayı S Sa yı 5 55 5 / Ma M Mayıs ayı y s 2014


HABEREXEN

Say覺 55 / May覺s 2014

47


İş Dünyası

SAMİKAD Bİr Yardım Derneğİ Değİl Çok Ötesİ

Münevver Uğurlu, “Kadın girişimciliğinin ve istihdamının ülke yararı doğrultusunda artırılması için yasa düzenleyicisi organlar, kurumlar ve kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmak, öneriler geliştirmek, katkıda bulunmak.” ifadeleriyle özetliyor gayelerini.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) çatısı altında faaliyet gösteren Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD), kadınların iş dünyasındaki statülerinin sağlamlaştırılması, kadın girişimci sayısının artırılması ve mevcutlarının güçlendirilmesini amaçlıyor. Üyelerine bölgesel örgütlenme yolunda bilgi, tecrübe ve eğitim desteği sağlıyor. Dernek Başkanı Münevver Uğurlu, ömrünün 25 yılında matematik öğretmeye adayan saygın bir eğitimci. Aynı zamanda aileden esnaf. Çocuk yaşlardan itibaren dedesinin yanında kapmış işin tüyolarını. Yaşıtı kız çocukları evde bez bebeklerle oynarken o Bedestan Çarşısı’ndaki manifatura dükkânındadır. Eşi de esnaf.

48

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

6DPVXQ ·Ø .DG×QODU× 'HUQHÊL “BİR YARDIM DERNEĞİ DEĞİLİZ” Birikimlerini sivil toplum örgütüne aktaran Uğurlu, ısrarla SAMİKAD’ın bir yardım derneği olmadığını vurguluyor. Ardından da şöyle sıralıyor gayelerini: “Kadın girişimciliğinin ve istihdamının ülke yararı doğrultusunda artırılması için yasa düzenleyicisi organlar, kurumlar ve kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmak, öneriler geliştirmek, katkıda bulunmak. Toplumda kadının konumu ve statüsünü yükseltecek, kadının mesleki eğitim alması ve çalışma yaşamında daha çok yer almasını sağlayacak iş dünyasının talep ettiği bilgi ve vasfı kazandıracak, kadınlara toplumun sunduğu fırsatlardan eşit olarak yararlanmasını sağlayacak eğitimler için projeler oluşturmak. Girişimci kadınların ülke ekonomisine katkıları yönünde uluslararası ekonomik birimler nezdinde girişimlerde bulunmak ve düzenlemeler yapılmasına katkıda bulunmak. Kadınlara girişimcilik bilincinin ülke çapında oluşturulması, konunun geniş halk kitlelerine yaygınlaştırılması yönünde fon oluşturacak, fon kaynağı sağlayacak projeler üretmek ve ilgili mercilere sunmak. Girişimci kadınlar idari, mali ve hukuki konular bilişim teknolojisi elektronik ticaret ve bu alanlarda meydana gelen son gelişmeler hakkında bilgi vermek, belirtilen konularda üyelerinden gelen talepleri diğer üyeleri veya uzmanları aracılığıyla yanıtlamak ve farklı fikirleri olan kadın girişimcilere faaliyet göstermek istedikleri alanda ihtiyaç duyacakları teknik ve mali desteğe ulaşmalarında yardımcı olmak.”

Sayı 55 / Mayıs 2014

49


İş Dünyası

3 YENİ İSTANBUL İHTİYACI! Uğurlu’ya göre orta gelir tuzağından kurtulmak isteyen Türkiye’nin 3 yeni İstanbul’a daha ihtiyacı var: “Zengin kentler, etkileşimleriyle komşu kentleri de büyütüyor. Yeni oluşturulacak bu metropollerin altyapı çalışmalarına hız vermeliyiz. Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını kabul edilebilir oranlara düşürmeyen Türkiye’nin, orta gelir tuzağından çıkamayacağını anlamalıyız. Burada kadınlarımızın da girişimcilik veya iş dünyasında var olma oranları da önemli. Yani Marmara Bölgesinde ki kadın girişimcilerimizin ya da iş kadınlarımızın oranını diğer bölgelerde de yakalamalıyız. Aksi takdirde kadının da erkekler kadar var olmadığı bir iş dünyası ile ülkemizde üç İstanbul hedefi hayat bulamaz.”

50

rında mutlaka ‘bir işe girmeyi ‘değil aynı zamanda yeni iş fikriyle kendi işlerini kurmayı amaçlayarak hayata atılan gençler, girişimciliğin ve yeni iş alanları yaratmanın temel aktörleri olacaklardır. Genç nüfusun bu yoğunlukta olduğu bir ülkede işsizlik problemini aşmak için, istihdamı artıracak Önlemlerin yanı sıra özellikle nitelikli iş gücünü girişimciliğe yönlendirmek büyük önem taşıyor.

Samsun İş Kadınları Derneği Başkanı Uğurlu, yürüttükleri çalışmaları Dergi Haberexen’e anlattı:

ÜNİVERSİTE SANAYİ BULUŞMASI “Üniversitelerimizde stajı önemsiyoruz. Her branşta gerçek staj yapılarak mezun olunduğunda nasıl bir işte çalışılacağı biliniyor olacaktır. Böylece verimli sonuç alınacaktır. Eğer işi seviyorsak başarıda iyi olacaktır. Bundan dolayı da Üniversite öğrencilerimiz hem üretime heveslenmekte, hem de öğrendikleri bilgilerin uygulamasını görmekteler. Bu çalışmalara devam etmekteyiz.”

OMÜ İŞBİRLİĞİYLE “EYVAH MEZUN OLUYORUM ÇALIŞTAYI” “Üniversite öğrencilerimizin mezun olduklarında iş hayatını atılmak istediklerinde karşılaştıkları problemlere, sorunlara ve engellere çözüm bulmak adına yaptığımız bir çalıştaydı. Bu sorunun çözümleri arasında girişimciliği özendirmek ve örnekler vermek var. Girişimciler ve küçük ölçekli işletmeler, servis ve bilgiye dayalı sektörlerde önemli bir rol oynamaları nedeniyle de ekonominin merkezinde yer alırlar. Değişiminmotoru, ekonominin en dinamik katmanını oluşturan, girişimcilerdir. Mezun oldukla-

ZİRAAT FAKÜLTESİ’YLE TARIMDA GİRİŞİMCİLİK ÖRNEĞİ “Bölgemiz, ülkemizin her köşesi gibi tarihi, coğrafi konumu ile verimli topraklara sahiptir. Turizm, tarımsal ekonomi, lojistik köyümüz, sanayimiz ulaşım ağımız birlikte büyümelidir. Bu büyümenin verimli ve tasarruflu olması için valiliğimiz, üniversitelerimiz, kalkınma ajansımız, KOSGEB, İŞKUR, Ticaret ve Sanayi Odamız, belediyelerimiz, teknopark ve işinde uzman kişilerin deneyimlerden de yararlanmamız gerekmektedir. Bu etkinliklerle işinde uzman kadın çiftçilerimizi ziraat fakültesi öğrencileriyle

buluşturduk.” İL KADIN HAKLARI KOORDİNASYON KURULU FAALİYETLERİ “SAMİKAD, Samsun il kadın hakları koordinasyon kurulu üyesidir. Burada biz sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektörlerle birlikte valiliğimiz nezdinde çalışmaktayız. Biz de İl Kadın Hakları Koordinasyon Kurulu üyesi olarak Samsun’un Kadın Dostu Kent olma yolunda yaptığı çalışmalara katılmaktayız, bu koordinasyonun üyesi olmayı çok önemsiyoruz ve diğer koordinasyon üyesi arkadaşlarımızla birlikte çalışmaktan çok mutluyuz. Samsun’un Kadın Dostu Kent olması için Yerel Eşitlik Eylem Planı ve Kadın Dostu Kentler kapsamında “eğitim, sağlık, istihdam, şiddetle mücadele, karar mekanizmalarına katılım ve kentsel hizmetler çalışmaları yapmaktayız. Biz kadınların toplumdaki siyasi, sosyal ve ekonomik statüsünün güçlenmesi, demokratik gelişmişliğin ve toplumsal refah seviyesinin en önemli göstergelerinden biridir. Nüfusun yarısının potansiyelini gerçekleştirebilmesi ve toplumdaki fırsatlardan eşit yararlanabilmesi, ülke yönetimlerinin başlıca hedefleri arasında olmalıdır. Ekonomide hedefimiz ilk 10 olduğundan, Kadınların ekonomideki rolünün sadece kadınları değil kadın-erkek tüm toplumu ileri taşıyacak bir konu olduğunu bilerek, çözüm süreçlerine erkeklerin de aktif olarak katılmasını zorunlu görüyoruz. Sorun odaklı değil, çözüm odaklı olmalıyız. Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Samsun İş Kadınları Derneği (SAMİKAD) Başkanı Münevver Uğurlu, “İş kadınlarının toplumdaki siyasi, sosyal ve ekonomik statüsünün güçlenmesi, demokratik gelişmişliğin ve toplumsal refah seviyesinin en önemli göstergelerinden biridir. Nüfusun yarısının potansiyelini gerçekleştirebilmesi ve toplumdaki fırsatlardan eşit yararlanabilmesi, ülke yönetimlerinin başlıca hedefleri arasında olmalıdır.” diyor.

Kadınların ülke yönetim kademelerinde eksik temsili bir diğer önemli sorun alanıdır. Bir yandan kamuda çok sayıda kadının yer aldığı fakat yöneticilik düzeylerine yükselmede ciddi bir elemeye maruz kaldıkları görülmektedir. Bunun yanında yerel siyasette ve parlamentoda da kadın temsili çok düşük düzeydedir. Kamu kurumlarının yönetim pozisyonlarında ve siyasette de kadın-erkek eşitliği esas olmalıdır. Ülkenin yarısını oluşturan kadınların eşit bir şekilde temsil edilemiyor olması, görüşlerinin, istek ve ihtiyaçlarının politikalara sınırlı yansımasına yol açmaktadır. Aday belirleme süreçlerinde “eşit temsil” ilkesini göz önünde bulundurmaları büyük önem taşımaktadır. Ekonomiye, toplumsal hayata eşit katılımını sağlayacak sözler değil, artık rasyonel adımları beklediğimizin bilinmesini istiyoruz. Kadınların işgücüne katılım oranındaki yükseliş Trendi’nin artarak devam etmesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiğine inanıyoruz. Eğitimin niceliği ve niteliğinin yükseltici adımlara hız vermenin, özellikle kız çocuklarının eğitim seviyesinin yükseltilmesinin, mesleki formasyon almalarının sağlanması için, gerekli hukuki düzenlemelerin, kadın istihdamını artıracak en önemli politikalardan biridir.” TURKONFED İŞ DÜNYASINDA KADIN RAPORU DEĞERLENDİRME ÇALIŞTAYI “Türkiye’de kadının iş hayatındaki durumu, sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili en kapsamlı çalışmalardan birini 2007 yılında Konfederasyonumuz olan TÜRKONFED yaptı. ‘İş Dünyası’nda Kadın Raporu’ adlı çalışmayı bu yıl güncelliyor. Bunun için biri Diyarbakır’da diğeri 28 Mart 2014 de Samsun’da olmak üzere geniş katılımlı iki çalıştay yapıldı. Akademisyenlerimizle, konunun ilgili tarafları ve biz iş dünyası temsilcileriyle güncel raporu bu yılın 2’nci yarısında kamuoyuyla paylaşılacaktır. Şimdi bu raporlar revize ediliyor. Revize ederken de mevcut istatistiklerle yalnızca masa başı çalışma yapılmıyor. Akademisyenlerin de katılımıyla çalıştaylar düzenliyor, anketler, araştırmalar yapılıyor. Samsun çalıştayında özellikle iş hayatındaki kadınlarımızla, hatta iş

Sayı 55 / Mayıs 2014

hayatında yer almak isteyen kadınlarımızla görüşmeler yapıldı, ilgili kesimlerin görüşleri alındı. GİRİŞİMCİLERİN SADECE YÜZDE 7’İ KADIN! Türkiye’de girişimci sayımızın sadece yüzde 7’si kadın. Türk kadınının iş gücü piyasası dışında kalmasının sebepleri ekonomik, sosyal ve kültürel olmak üzere üç grupta sınıflanabiliyor. “Kadın Girişimciliğinde İlgili Paydaşlar Arasındaki İşbirliğinin Önemi” alanında TÜRKONFED olarak üzerine düşen görevi sadece kadın raporları hazırlayarak yerine getirmiyor. Her fırsatta kadın girişimciliğinin özendirilmesine, teşvik edilmesine yönelik çalışmalar yapıyor. Bu alanda TÜRKONFED’in en etkin komisyonlarından biri “TÜRKONFED İş Dünyası’nda Kadın Komisyonu’dur. Türkiye’nin dört bir yanındaki kadın derneklerimizle birlikte çalışmaktadır. Türkiye genelinde 25 iş kadını derneğimiz, faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürüyor. Yurt genelindeki bütün federasyonlarımıza iş kadını dernek üye sayılarını artırmaları yönlendiriliyor. İzmir’den Tunceli’ye, Antalya’dan Samsun’a iş kadını derneklerimiz hemcinslerinin iş hayatında daha fazla yer almasına yönelik çalışmalar gerçekleştirirken kendi kentlerinin gelişimine de önemli katkı sağlayan projeleri hayata geçiriyorlar. 2011 yılında kurulan bir dernek olarak, SAMİKAD, AB Projelerine proje sahibi veya proje ortağı olarak başvuru yapmıştır ve bundan sonra yapmaya devam edecektir. Özellikle sürdürülebilirlik konusuna önem verilen bu projelerde derneğimizin tecrübe kazanmasına ihtiyaç vardır; bu kapsamda Valilik, Belediye, Üniversite ve benzeri kurumlarla projeler içerisinde olmaya devam etmek istiyoruz.” KARİYERİME YÜRÜYORUM ETKİNLİĞİ “Kariyerime yürüyorum etkinliğimizdeki amacımız çeşitli dallarda başarıya ulaşmış hikâyelerinin anlatımıydı. Burada paylaşılan başarı yolunun kolay olmadığı, ama kolay olan önce kendini tanımak ve sonra çok istemek olduğunu belirttiler.”

51


Yaşam

Ford Samsun yetkili servisi Okutgen Otomotiv’in Müdürü Melahat Aktaş:

İşİn Erkek Ya Da Kadın Olmakla Değİl, Çalışkan Olmakla Alakası Var Özellikle eğitimli kadınlarca, iş dünyasının erkek egemenliği altındaki dallarında da iş bulunabilip kariyer yapılabiliniyor. Samsun’da yetkili Ford bayiliğini asıl mesleği elektrik öğretmeni olan Melahat Aktaş yönetiyor. Servisin her departmanında çalışan Aktaş, ticari bölümünde bayanların daha avantajlı olduğuna kanaat getirir. Çalışan kadınlar çoğunlukla belirli meslek alanlarına veya pozisyonlara sıkışmış haldeler: Satış - pazarlama, halkla ilişkiler, yönetici asistanlığı ve hizmet sektörü... Bu sektörlerde bile yöneticilik kadroları için pek tercih edilmiyorlar.

tajlı olduğuna kanaat getirir: “Erkekler küfür ve bağrışma olayları ile daha sık karşılaşırken bayan olunca müşterilerde hal ve hareketlerine daha dikkat eder oluyor. Sizinle gergin bir vaziyette tartışmıyorlar.” Dezavantajlı durumlardan da söz ediyor Aktaş: “Sanki müşterinin yaşadığı bir problem sizin az bilginiz olduğundan kaynaklanıyormuşçasına bir algıya kapılıyorlar. Ancak siz işinizi biliyorsanız kendinize güvenerek izah edebiliyorsunuz. O zaman sizinle tartışmıyorlar işi bildiğinizi de gördüklerinden sorunlarının çözüleceğine ikna oluyorlar.”

Ancak ülkemizde kadınların eğitim seviyelerinde, -henüz arzulanan seviyelere ulaşılamasa da- bir artış gözlenmekte. Buna paralel işgücüne katılan kadın sayısı da çoğalmakta. Erkeklerin doğrudan ilgilendiği otomobil gibi sektörlerde de kendilerini göstermeye başladılar. Samsun’da Ford otomobillerinin yetkili servisi Okutgen Otomotiv’i Melahat Aktaş yönetiyor. İki üniversite bitiren Aktaş, elektrik öğretmeni. Evli ve çocuk sahibi. Erkek egemen bir işkolunda idareciliğin üstesinden geliyor. BİR YIL GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIR Aktaş’ın otomobiller hakkındaki bilgi dağarcısı yetkin değildir. İlk bir yıl boyunca azimle gece gündüz kendini işine verir ve sonunda başarır. Yaşadığı zorlukları ve kadının iş dünyasındaki yerine ilişkin şunları anlatıyor Aktaş: “Ben teknik liseye gittim oradan yine elektrik elektronik gibi bölümleri okudum üniversitede. Dolayısı ile elimde kontrol kalemi pense hep erkek işi yaptım. Eğitim hayatım erkek öğrencilerin arasında geçti. O nedenle otomobil sektörüne adım atarken yapabileceğime inanıyordum. Ancak ilk bir sene çok uğraştım. Ustalarla birlikte servis bölümünde çalıştım bu süre boyunca. Parçaları ve arızaları öğrendim. Sonra yavaş yavaş güvenim 52

yerine geldi ve emeklerimin karşılığını aldım.” Artık telefonda şikayetlerini ileten müşterilerine tahmini arızalara dair bilgiler aktarabilmekteymiş: “En başta inanmıyorlar. Bayan olduğum için anlar diye düşünüyorlar. Sonra serviste ustamız aracı incelediğinde benim söylediğim arıza ve parçada çıkıyor sorun. İstek ve azim olduktan sonra öğrenilemeyecek hiçbir şey yok. Ben de yapacağıma inandım severek ve inanarak çalıştım.” KADINLARIN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI Aktaş, servisin her departmanında çalışır. Ticari bölümünde bayanların daha avan-

“BAYANLAR ÖNCE İSTEKLİ OLACAK” Aktaş, iş hayatında bunalan ve sıkıntı çektiğini söyleyen hemcinslerineyse şöyle sesleniyor: “Bayanlar önce istekli olacak. Çalışmaktan yorulmayacak. İş hayatı zorlu bir dünya. Özellikle özel sektör için. Özel sektörde haftanın altı günü çalışılıyor. Benim çocuğum da var. Bütün bunları en baştan kabullenip istemek gerekiyor. Bir insan rahata alışmışsa ona yapacak bir şey yok. Benim zaman zaman çocuğum hasta oluyor. Yine de işime geliyorum. Ben de istiyorum sabah kalktığımda bugün yatsam diye. Bütün bunların erkek ya da kadın olmakla da alakası yok. Bunun çalışkan olmakla alakası var.” Aktaş aile yakınlarının ve akrabalarının otomobil danışmanlığını da yapıyor doğal seyir içinde. Kendisi ve bir bayan personeli, Ford tarafından ödüllendirilmesiyle de gurur duymakta.

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

Say覺 55 / May覺s 2014

53


Kent

Ordu başlangıçla Karadeniz-Akdeniz yolunda inşaat çalışmaları sürüyor

140 YILLIK DEREYOLU PROJESİ’NDE MUTLU SON ÇOK YAKIN

İlkin 1873’de gündeme gelen tarihi Dereyolu projesinde, Topçam-Mesudiye arası hariç çalışmalar nihayete ermek üzere. 11 yıl önce başlayan inşa sürecinde DSİ’nin de katkıları büyük. Yeni yol bittiğinde 112 kilometrelik Ordu ile Mesudiye arası 60 kilometreye düşecek. Kat ediş süresi de 3,5 saatten 1,5 saate inecek.

54

Sayı S Sa ayı yı 5 55 5 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

O

rdu üzerinden Karadeniz Bölgesi’ni İç Anadolu’ya bağlayacak tarihi ‘Dereyolu’ projesi 140 yıl önce Sultan Abdülaziz döneminde düşünülmüştü. Maliyet yüksekliği, kesintisiz savaşlar ve benzeri sebeplerle bir türlü somut girişime dönüşememişti. Türk mühendislerinin öncülüğünde adeta Ferhat misali 2003’ten beri dağlar deliniyor. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Hilmi Güler devrinde yerellikten çıkarılarak ‘KaradenizAkdeniz Yolu’ adıyla ulusal nitelik kazanan projenin büyük bölümü tamamlandı. Ordu ile Mesudiye ilçesinin arası 112 kilometre. Üstelik tehlikeli virajlarla dolu. Dereyolu bittiğinde söz konusu mesafe 60 kilometreye, kat ediş süresi de 3,5 saatten 1,5 saate düşecek İKİNCİ ETAP 2014 SONUNA BİTECEK 5 ayrı etaptan oluşan Dereyolu’nda inşaat devam ediyor. Ordu-Uzunisa arasındaki 13 kilometrelik kısım 2010’da hizmete açıldı. Karayolları 7’inci Bölge Müdürü Mehmet Çetin, Uzunisa’dan Topçam’daki HES’lere kadarki 15 km’lik 2’inci Etap’ın 2014 yılı sonuna dek trafiğe hazır hale geleceğini belirtiyor: “15 km uzunluğunda projelendirilen güzergahta 6 adet toplam 2 bin 259 km uzunluğunda tünel, 370 metre viyadük bulunuyor. Toplam maliyeti 130 milyon lira olan güzergah 2014 yılında bitirilecektir.” HES’lerin bulunduğu bölgeden Topçam Barajı’na kadarki 20 kilometre de 3’üncü Etap. Mehmet Çetin, bu bölümün önemli ölçüde Karayolları Genel Müdürlüğü’ne devredilmeden önce DSİ tarafından yapıldığını söylüyor: “Güzergahta toplam uzunluğu 6 bin 757 km olan 13 adet tünel bulunuyor. Yoldaki eksiklikler Topçam-Mesudiye yolu ihalesi kapsamında yapılacaktır.” 4’ÜNCÜ ETAP’TA DA DSİ ELİ VAR Pınarlı-Topçam arasını kapsayan 4’üncü Etap da DSİ’ce proje olmaksızın 10 metreye genişletildiğini kaydediyor Çetin: “Proje bünyesinde 2 adet toplam 2 bin 608 m uzunluğunda tünel bulunmaktadır. Proje bedeli 41 milyon lira olup söz konusu iş keşif dahilinde bitirilemeyip ikmal ihalesi gerekmektedir.”

Sayı 55 / Mayıs 2014

Bu arada Topçam Barajı Gölü altında kalan yola alternatif düşüncesiyle yine DSİ’nin inşa ettiği 8 metre enindeki yolun üst yapı seviyesine getirildiğini, 2011 yılında sathi kaplamasının sonuçlandığını ve öbür eksikliklerin Topçam-Mesudiye yolu ihalesi çerçevesinde halledileceğini anlatıyor: “Topçam ayrımı ile Mesudiye ilçesine kadar olan güzergah 12 metre genişliğinde ihale edildi. Proje bünyesinde 410 metre tünel bulunuyor.” SİVASLILARDA ARSA KAPATMA YARIŞI Dereyolu’nun geçtiği araziler değerleniyor öte yandan. Sivaslıların erken davrandığını söyleniyor. Başta Topçam Baraj gölünün etrafı, farklı güzergahlarda epey arsa kapatmışlar. Yol civarında yatırım planlayan Sivaslı sayısındaki artışı, Ordu Valisi Kenan Çiftçi de doğruluyor: “Şu anda 300 civarında parsel sadece Sivaslılara satıldı ve nasıl yatırım yapabilirizin arayışı içerisindeler.” Dereyolu ilkin 1873 yılında gündeme geliyor. Ancak geçerli mazeretlerle kazma vurulamıyor. 1885-1890 yıllarında Mühendis Çıngıryan Efendi ikinci defa projelendiriyor. Maalesef ayna sebeplerle bu da ön incelemenin ötesine geçemiyor. 1908 yılında Erkan-ı Harp Yüzbaşısı Şevki Efendi, üçüncü kez raftan iniyor dosya. Trablus, Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı araya girince akamete uğruyor. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1926-1928 arası tekrar el atılıyor projeye. Devrin Ordu Valisi Ali Kemal Aksüt’ün iradesiyle yolun Ordu başlangıcının (Çavuşoğlu boğazı) temeli Aralık 1929’da atılıyor. Güzergah tartışmaları yüzünden 1933’te çalışmalar duruyor. Uzun bir sessizlik dönemi yaşanıyor. 1950’li yıllarda Adnan Menderes hükümetinin yatırım planındaki yerini alıyor proje. Acil görülmediğinden pek üzerinde durulmuyor. NATO’NUN KOMÜNİZM KORKUSU İlginçtir 1970’li yıllardaki atak NATO engeliyle karşılaşıyor. Muhtemel Sovyet işgalinde Rus ordularının yolu kullanarak Karadeniz’den kolayca İç Anadolu’ya ilerlemesinden korkuluyor. 1992 yılında Vali Sami Seçkin’in hamlesi de grup köy yolu formatını aşamıyor. 2003’te Bakan Hilmi Güler, baskın bir irada ortaya koyuyor. 5 baraj inşasının da öngörüldüğü 500 milyon dolarlık Ordu Projesi hayata geçiyor. 11 senede, TopçamMesudiye arası hariç, yol neredeyse tamamlanmış durumda.

55


Yaşam

Din Psikolojisi Profesörü Mustafa Köylü:

“AİLENİN YERİ DOLDURULAMAZ” Reissiz bir aile düşünülemeyeceğini belirten Din psikolojisi profesörü Mustafa Köylü net bir dille uyarıyor: “Zorunlu eğitimi istersek 20 seneye çıkaralım ya da bütün toplumu üniversite mezunu yapsak bile eğer ailede gerekli eğitim ve öğretimi veremezsek, özellikle terbiye ve edep bağlamında bir şey kazandıramazsak o yaptığımız eğitim masrafları boşa gidecektir.”

56

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Tabi ki anne şunu, baba bunu yapacak gibi bir kural yok. İdeal bir ailede anne, baba ve çocukların rolleri bellidir. Bu durum çocuk eğitimi açısından da son derece önemlidir. Aile içinde kız ve erkek çocukların rol modelleri alması gerekiyor.”

O

ndokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Köylü, eğitimcilerin “ailenin bir edep ve terbiye okulu” fonksiyonu gördüğü hususunda birleştiklerini kaydederek, “Bir ülke vatandaşlarına ne kadar eğitim imkanı sağlarsa sağlasın, biz zorunlu eğitimi istersek 20 seneye çıkaralım ya da bütün toplumu üniversite mezunu yapsak bile eğer ailede gerekli eğitim ve öğretimi veremezsek, özellikle terbiye ve edep bağlamında bir şey kazandıramazsak o yaptığımız eğitim masrafları boşa gidecektir.” diye konuşuyor. AİLENİN ALTERNATİFİ YOK “ABD veya Almanya’nın okuma yazma oranları yüzde 100’e yaklaşmış durumda. Amerika’da belki insanların yüzde 40’ı üniversite mezunu ancak çok ciddi anlamda sorun var.” tespitini ortaya koyup hemen akabinde şunları söylüyor: “Çocuklar 6 yaşına kadar şahsiyetlerini ve kimliklerinin yüzde 90’ını oluştururlar. Geriye yüzde 10’u kalır. 6 yaşına kadar daha çok aile ortamında geçirilen zamandır. Aile ortamında kazanılamayan terbiye ve eğitimi de daha sonra kazandırmak imkansız olmasa bile çok güçtür. Aile dünyada yeri doldurulamayan ve alternatifi olmayan tek müessesedir.” HER AİLEYE BİR REİS ŞART! Kadın ya da erkek mutlaka eşlerden birinin ailede reisliği üstlenmesi gerektiğini belirtiyor hoca: “Burada

Sayı 55 / Mayıs 2014

Annenin ayrı babanın ayrı konuşması halinde çocukların onları dinlemez bir tavır takınacağını, en nihayetinde de o ailenin varlığını sürdüremeyeceğini vurguluyor: “Burada sözünü dinletebilecek, aileyi disipline edebilecek bir kişinin olması gerekir. Bu durumu gemiye benzetebiliriz. Gemide bir kaptan, uçakta bir pilot vardır. Bir gemiyi üç beş kişi aynı anda kullanamaz. Aile reisi illa erkek olsun demiyoruz. Eğitimi, kültürü, konumu ve durumuyla aileyi idare edebilecek kişinin aile reisi olması gerekir.”

Prof. Dr. Köylü: “Gemide bir kaptan, uçakta bir pilot vardır. Bir gemiyi üç beş kişi aynı anda kullanamaz. Aile reisi illa erkek olsun demiyoruz. Eğitimi, kültürü, konumu ve durumuyla aileyi idare edebilecek kişinin aile reisi olması gerekir.” illa koca aile reisi olsun demiyorum. Eğer aile reisliğini anne ve baba çatışma içinde ele geçirmeye çalışırsa bu ailede huzur olmaz. Bütün kararları bir kişi almalı, her uygulamayı o yapmalı demiyoruz ancak aile içinde son sözü söyleyecek bir kişinin olması lazım.”

ROLLERİN BELİRSİZLEŞMESİ Prof. Dr. Köylü, diğer bir önemli konu, ailede rollerin belirsizleşme problemine de dikkatleri çekiyor: “Tabi ki anne şunu, baba bunu yapacak gibi bir kural yok. İdeal bir ailede anne, baba ve çocukların rolleri bellidir. Bu durum çocuk eğitimi açısından da son derece önemlidir. Aile içinde kız ve erkek çocukların rol modelleri alması gerekiyor. Annenin anne, babanın baba gibi davranması ve birbirlerinin hizmet alanlarına müdahale etmemeleri gerekiyor. Son zamanlarda meydana gelen ekonomik, sosyal değişimler ve kadının da iş dünyasına atılmasıyla artık evde hangi işlerin, hangi rollerin kim tarafından yapılacağı çok net değil. Bu durum çocukları, cinsel gelişimleri başta olmak üzere olumsuz etkileyebiliyor.”

57


Eğitim

Feza Eğitim Kurumları

Başarıya Doymuyor

58

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

Yükseköğrenim sınavlarında aldığı başarılı sonuçları, bilimden spora kadar birçok alanda elde ettiği derecelerle taçlandıran Feza Eğitim Kurumları sadece Samsun’u değil tüm Türkiye’yi uluslararası arenada gururlandırmaya devam ediyor. Her yıl yeni başarıların altına imza atarak yoluna devam eden kurum akademik bilginin yanı sıra sunduğu diğer imkânlarla da 20 yıllık bilgi birikimini öğrencilerine yansıtıyor. 1994 yılında başladığı serüvene şu an sahip olduğu 6 okulla devam eden Feza Eğitim Kurumları “sevgi ile bilginin buluştuğu yer” anlayışından hiç ayrılmadı. Feza Koleji’nden Dünya İkinciliği Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen “Liseler Arası Dahiler Proje Yarışması”nda Feza Anadolu Lisesi öğrencilerinden Abdulhamit Öztürk ve Bahadır Can Çalışkan gümüş madalya kazanarak dünya ikincisi oldu. 58 ülkeden 769 projenin yarıştığı ve New Yor Eyalet Üniversitesi’nin organize ettiği yarışmada proje sunumu ve ülke tanıtımları İngilizce olarak yapıldı. Gelen ziyaretçilerin ve jürinin takdirini kazanan Feza Anadolu Lisesi öğrencileri 100 binin üzerinde ziyaretçinin katıldığı etkinlikte ilgi odağı oldu. Öğrencilerin, yarışma heyecanıyla birlikte kültürel etkileşim ve eğlenme fırsatı da bulduğu “Liseler Arası Dahiler Proje

Sayı 55 / Mayıs 2014

Yarışması” hakkında Özel Feza Lisesi Proje Koordinatörü İsa Cural, “Organizasyon çok güzel ve faydalı oldu, ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğimize inanıyoruz” dedi. Matematik Olimpiyatında 2 Madalya Birden Katıldığı turnuvalardan eli boş dönmeyen Feza Eğitim Kurumları öğrencileri Ankara’da düzenlenen 10. Ulusal Matematik Olimpiyatı’nda da geleneği bozmadı. 1 gümüş, 1 de bronz madalya almaya hak kazanan kurum öğrencilerinden Muhammed Said Yolcu ve Emir Ardahan Gür elde ettikleri başarıyla turnuvaya damga vurdu. Okulun matematik öğretmeni Fikret Ateş’in koordinesinde hazırlanan öğrencilerden Muhammed Said Yolcu gümüş madalya kazanırken, Emir Ardahan Gür ise bronz madalya almaya hak kazandı. Sporda da Başarılı 2013 yılında Gürcistan’ın Tiflis şehrinde gerçekleştirilen Uluslararası Open Taekwondo Şampiyonası 8 ülkeden 450 sporcunun katılımıyla gerçekleşti. Yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde mücadele edilen turnuvada Feza Eğitim Kurumu sporcuların üç kategoride de derece elde etti.Yıldızlar kategorisinde 33 kiloda Arife Elkit ve 37 kiloda Elanur Çelik birincilik kazanırken; genç erkekler kategorisinde 55 kiloda mücadele eden Hasan Berk Gökler ile büyük erkekler kategorisinde 68 kiloda mücadele eden Okan Mırık üçüncülük elde ettiler.

2013 TÜBİTAK Bilim Olimpiyatlarında Samsun’un Gururu Feza TÜBİTAK Bilim İnsanları Destekleme Daire Başkanlığı tarafından ortaöğretim öğrencilerine yönelik her yıl düzenlenen Ulusal Bilim Olimpiyatları’nda Feza Koleji öğrencileri Samsun’u gururlandırdı. İki aşamalı olarak gerçekleştirilen Ulusal Bilim Olimpiyatları’nın ikinci aşamasına 19 bin 59 öğrenci arasından seçilen 351 öğrenci katıldı. Ankara MEB Şura Salonu’nda açıklanan 21. Ulusal Bilim Olimpiyatları sonuçlarına göre Feza Eğitim Kurumları öğrencileri 3 Türkiye üçüncülüğü, 2 de mansiyon ödülü alarak toplam 5 ödülle Samsun’a döndü. Ulusal Bilim Olimpiyatlarında üçüncülük elde eden Şevval Karadağ, Büşranur Durmuş, Müberra Meral Özdemir ile mansiyon ödülü almaya hak kazanan Ahmet Esat Semiz ve Osman Bahadır elde ettikleri başarı ile Uluslararası Bilim Olimpiyatlarına hazırlık için yarıyıl tatilinde düzenlenecek Kış okuluna katılacaklar. Kamp sonrası yapılacak sınav sonucuna göre Milli Takıma girmeye hak kazanacak öğrenciler Türkiye’yi yarışmalarda temsil edecek. Bunun yanı sıra başarı elde eden öğrenciler, TÜBİTAK’tan para ödülü, üniversite hayatı süresince burs ve ÖSYM den ek puan kazandı. Öğrencilerinin elde ettiği başarının Samsun’un eğitimi açısından büyük önem taşıdığını dile getiren Feza Eğitim Kurumları Biyoloji Olimpiyat Koordinatörü Sebahattin AYKAN, “TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları sonuçlarına göre ön elemeyi geçen 11 öğrencimizden 3’ü madalya kazanarak dereceye girdi. Olimpiyatlarında başarılı olan öğrencilerimizi, emeği geçen öğretmenlerimizi ve ailelerini kutluyorum. Bu sonuçla Karadeniz Bölgesinde en çok madalya alan okul olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.” dedi.

59


Köşe Yazısı

Aydın Doğdu

Amatör Futbol!

B

irçok genç, rüyasını gerçekleştirmek için kulüplerin yolunu tutar. Hatta daha çocuk yaşta artık bu rüyayı görmeye başlamıştır. Televizyonlarda izlediği o yıldız futbolcuların, bir gün yerini alabilmek için adeta gün sayarlar.

İşte bu rüyaların gerçekleşmesi için illerde kulüpler kurulmuştur. Bunun için gecesini gündüzünü vermiş futbol gönüllüsü binlerce kişi aslında görünmeyen kahramanlardır. Çünkü onlar geleceğin yıldızlarını yetiştiriyorlar. İsimleri anılmasa da bu iş onların en büyük keyif duydukları ve hayatlarının sonuna kadarda bırakamayacakları bazen bir hobi bazen de ufak çaplı geçim kaynağı. Kim ne derse desin, futbolun isimsiz antrenörleri için o toprak sahaların tozu toprağı hatta çamuru, vazgeçilmez bir unsurdur. Yetiştireceği gençleri bir hedef doğrultusunda yetiştirmeye ve o hedefinde gerçekleşmesinin de öyle basit olmayacağını bilerek tüm bunlara katlanılır. Amatör futbol kulüplerinin en büyük derdi yetersizliklerdir. Hem maddi hem de manevi. Maddi zorluk nedeniyle kapanma noktasında olan birçok kulüpler var. Maddi durumu iyi olanlar zaten belli bir şekilde ikamelerini devam ettiriyorlar. Özellikle de mahalle kulüpleri can çekişmektedir. Aslında bu mevzunun yeterince ele alınmadığı da bir başka gerçek. Hakikaten, masaya yatırılması ve alt yapıların yetkililerce yani Spor Bakanlığı ve TFF, tarafından belli bir şekil ve kontrollerden geçirilmesinin de vakti geldi de geçiyor diye düşünüyorum. Özellikle gerekli şartları yerine getirenlere teşviklerde getirilip yeni yıldızların yetişmesinde daha çok katkı sağlanabilir. Hani “Benimde bir kulübüm olsun!” mantığından ziyade, belli bir maddi alt yapısının oluşmasından sonra ve yeterlilikleri oluştuktan sonra bu kulüplerin kurulmasına veya devamlılığına müsaade edilmelidir.

60

Antrenman sahasından, futbolcuların maç edecekleri alanlara, oradan üzerlerine giyecekleri formaya kadar tüm bu yeterlilikler belirlenmeli. Evet belli bir tüzük var. Ama bunun yeterli olmadığı ve aklına esenin kulüp kurmasının da önüne geçmediği aşikar. Kaldı ki birçok profesyonel kulüplerin dahi maddi imkansızlıklardan hangi hallerde olduğu ortada. Elbette kimse o toprak sahaların büyük izlerini unutamaz. Ancak dünde kalan izlerle, yarınlara mücadele etme zamanı geçmiştir. Bunun içinde bilhassa o çok konuşulan alt yapıların daha güçlenmesi için yeni yatırımlar ve düzenlemelerle birlikte, desteğe ihtiyaç var. Bu işin bir şekilde sistematiği kurularak, daha verimli ve etkili hale getirilmesi gerekiyor. Her zaman dile getirilen sağlıklı koşullar oluşturulmalı. Ayrıca geleceğin yıldızlarının, yetişmesini istiyorsak onların sağlık durumlarından, oynayacağı sahaya kadar en ince ayrıntısına kadar belli bir plan ve takip sistemi kurulmalı. Samsunspor alt yapı okulunu bir ziyaretim sırasında takip çizelgesini incelemiştim. İçeriğinde, yeme içmeden, sokaktaki oyun saatine, okuyacağı kitaba kadar olması gerekenlerin bir benzeri var. Tabi bunlar güzel gelişmeler. Ancak tüm bunların sadece belli kulüplerde değil. Tüm kulüplerimizde olması gerekir. Her ilin kulüp sayılarının önemi muhakkak önemlidir. Spora verdiği katkı ve sporcu yetiştirmek anlamında önemi büyüktür. Ancak işin daha bilinçli yapılması ve daha emin adımlarla geleceğin temelleri oluşturulmak isteniyorsa amatör kulüplerin durumlarını iyileştirmeleri veya onlara destek olunması şarttır. Çünkü ciddi bir futbol endüstrisinin olduğu böylesi bir ortamda Avrupa ve dünya standartlarına ulaşmak ve onlarla mücadele etmenin tek şartı gerekli şartların hazırlanması ve iyileştirilmesidir. Kısacası, bir ildeki kulüp sayıları mı? Yoksa, etkili ve her yönüyle daha güçlü kulüp mü? Bu sorunun cevabını da siz değerli okurlara bırakıyorum.

Sayı 55 / Mayıs 2014


Say覺 55 / May覺s 2014

61


Spor

Halk arasında halterin boyu kısa bıraktığı inancı hakim olduğundan

Yeni Naimler Ve Haliller Yetişmiyor Rahat olun anne ve babalar; halter boy kısalığına yol açmıyor. Ancak kısalık bu spor dalı için bariz bir avantaj. Güreş haricinde Türkiye’ye olimpiyat madalya kazandıran Bulgar göçmeni sporcularımız Naim Süleymanoğlu ile Halil Mutlu’nun inanılmaz başarılarına rağmen, çocuk ve gençler haltere yanaşmıyor.

62

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

Say覺 55 / May覺s 2014

63


Spor

Türkiye’de, Naim Süleymanoğlu’yla halter branşına bakış tamamen değişmişti. Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın hamlesiyle Bulgaristan’dan iltica ettikten sonra ilk defa 1988 Seul Olimpiyatları’nda Ay Yıldız adına yarışmıştı cep herkülü lakaplı milli sporcumuz. Öyle anlatılacak gibi değil 60 kilogramda 6 dünya 9 olimpiyat rekoru kırarak muhteşem bir zafere imza atmıştı. Serbestte 145, 150.5 ve 152.5; silkmede 175, 188,5 ve 190; toplamda da 320, 339 ve 342.5 kilogram kaldırmıştı. Türkiye olimpiyatlarda güreş haricinde de ilk kez altın madalya kazanmıştı onun sayesinde. 1,47 santimetre boyundaki Süleymanoğlu otoritelerce tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilir. Ardından Bulgaristan göçmeni Türk halterci Halil Mutlu da 3 Olimpiyat,5 Dünya ve 9 Avrupa şampiyonluğuna erişti. 52, 54 ve 56 kilolarda 20’yi aşkın dünya rekorunu kırdı. Üst üste kırdığı rekorlar sebebiyle Dinamo sözüyle anıldı. Halter tarihinde 3 defa üst üste Olimpiyat şampiyonu olan 4’uncü sporcudur. O da kısaydı, Süleymanoğlu’ndan yalnızca 3 santimetre uzundu. Halteri Türkiye’de zihinlere kazıyan bu iki isim 7’den 70’e tanındı. Fakat beklenmedik de negatif tesirleri oldu bu sporun popülaritesine. Sanıldı ki haltercilerin boyları kısa kalıyor. Ya da bu spor kısa boylular içindir. Belki de bu yüzdendir onlardan sonra kendilerine yaklaşan halterci yetişmedi bu topraklarda. HALTER BOY KISALIĞINA SEBEP DEĞİLDİR Halter hakkında bilinmeyenleri ve doğru zannedilen yanlışları işin erbaplarıyla konuştuk. Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Antrenörü ve Halter Federasyonu Samsun İl Temsilcisi Gökhan Göktaş, halterin kati suretle 64

boyu kısaltıcı etkisi bulunmadığını ama boy kısalığının ağırlık kaldırmada avantaj doğurduğunu söylüyor: “Halter sporu ağır bir spor olduğundan dolayı ayrıca halterin ilk defa adını ülkemize duyuran Naim ve Halil’in boyları kısa olması sebebiyle ebeveynlerin kafasında halter imajı çocukların boylarının kısa kalmasına neden olan bir spor dalı şeklinde kaldı. Ben 11 yaşımda haltere başladım. O yıllarda boyum 1,52 cm civarında idi. Şimdi 38 yaşındayım ve boyum 1 metre 85 santim. Eğer halter boy kısalığına neden olsa idi benim boyum kısa kalırdı. Halter boyu kısalar için avantajlı olmasından dolayı bu sporun boy kısalığına neden olduğu düşünülüyor. Örneğin jokeylerin boyu kısadır vücutları çelimsizdir. Hatta boyu kısa olan çelimsiz çocuklar özenle seçilerek bu spora yönlendirilmeye çalışılır. Ama at binmek kimsenin boyunu kısaltmaz.” Eski Sovyet Blok’u etkisindeki Doğu Avrupa ülkelerinde çocuklar daha ilkokul çağlarında spor dallarına yönlendirilirdi. Naim ve Halil de Bulgaristan kökenli. Çelimsiz ve kısa boylu Süleymanoğlu haltere adapte edilmiş. Böylelikle vücudunun toplayacağı ve heybet kazanacağı hesaplanmış. Gökhan Göktaş da halter sporunun vücudu zayıf çocukların gelişimine katkı vereceğini dile getiriyor. DÜNYADA AİLE RIZASI GEREKMİYOR Göktaş, Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil edecek yetenekleri bulmak için Samsun’da oluşturulan komisyonda görevli. Okullardaki incelemelerde gelecekte olimpiyat şampiyonluğu getirecek birçok genç yetenek saptamışlar. Ancak ailelerinin haltere sıcak bakmıyorlarmış. Gelir düzeyi yüksek aileler da ilgisizmiş ağırlık kaldırma sporuna. Tenis ve yüzmeye sevk ediyorlarmış evlatlarını.

Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Antrenörü ve Halter Federasyonu Samsun İl Temsilcisi Gökhan Göktaş, Ben 11 yaşımda haltere başladım. O yıllarda boyum 1,52 cm civarında idi. Şimdi 38 yaşındayım ve boyum 1 metre 85 santim. Eğer halter boy kısalığına neden olsa idi benim boyum kısa kalırdı.” diye konuşuyor.

Sayı 55 / Mayıs 2014


HABEREXEN

®

B Bolu’dan ilerisindeki tüm Karadeniz Bölgesi’nde halterin adının dahi geçmediğini de kaydediyor Kahraman; “Samsun Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu’ndaki gibi bir halter imkanı da halter sporcusu rcusu da Karadeniz Bölgesi’nde gesi’nde yok maale maalesef. esef. Okullarda olimpiyat sporcusu belirleme sistemini en iyi uygulayan Bulgaristan, Rusya ve Çin ile birlikte eski doğu Almanya gibi ülkelerde komitenin seçtiği çocuklar, aile rızası aranmaksızın yetenek gözlenen dallara özendiriliyor. Ülkemizde aile rızası belirleyici bir faktör. AİLENİN GELİR SEVİYESİ DE BELİRLEYİCİ BİR FAKTÖR Samsun Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu’nda kamp yapan Halter Yıldızlar Milli Takımı’nın Antrenörü Ünal Kahraman’da ailelerin çocuklarını halter gibi ağır spor dallarına göndermeyi tercih etmediklerini vurguluyor: “Eğitim, gelir düzeyi yüksek ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilen aileler kreşten başlayarak dershane ile birlikte çocuklarını yarış atı gibi sınavlar için koşturmaya başlıyorlar. Özel okullar vs. derken bu tür aileler çocuklarını halter gibi bir spora vermeyi asla ve asla planlamazlar. Gelir seviyesi düşük aileler ise bu tür eğitim koşullarını çocuklarına sağlayamadığından çocuğun kaybedilmemesi için boks, güreş halter gibi sporlara göndermekten çekinmiyor. Çünkü bu çocukların okulla pek alakaları olmayabiliyor. Haylazlık peşinde olabiliyorlar. Ailelerde çocuklarının kötü bir şeylere bulaşmasından ise bir kontrol mekanizması altında bulunmasını yeğliyorlar. Bu çocuklar haltere başladıktan sonra müsabakalara katılıyor arkadaş ediniyor Sayı 55 / Mayıs 2014

ve birçok farklı şehri görüyor, sosyalleşiyorlar.” BABALARIN UHDESİNDE HEP FUTBOLCULUK VAR İçlerinde futbolculuk uhdesi kalan babaların tesirine de işaret ediyor Kahraman: “Baba futbolcu olamamış içinde uhde kalmış bu uhdeyi çocuğunun futbolcu olması ile gidermeye çalışıyor. Bu tür ebeveynlerde çocuklarını tek bir spor dalına futbola yönlendirmeye çalışıyorlar. Bu çocuğun haltere yeteneği var mı? Futbolu seviyor mu? Başka bir spor dalında daha başarılı mı olur? gibi sorulara kulak tıkayarak kendi istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Kendilerini mutlu etmek isteyen bu veliler çocuklarının mutluluğunu ya da ülkemizde bir başka spor dalında dünyada adının duyulmasını önemsemiyorlar.” NURCAN TAYLANLAR, TANER SAĞIRLAR! Unutulmamalı ki, olumsuzluklara karşın tek tük de olsa başarılı halterciler çıkıyor ülkemizden. Kadınlarda Türkiye’ye ilk Olimpiyat şampiyonluğu tattıran sporcumuz Nurcan Taylan bir halterci. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu Taner Sağır ( Daha 19 yaşında katıldığı Olimpiyatlarda 77 kiloda Olimpiyat Rekoru kırarak koparma, silkme ve toplamda en iyi dereceleri yaptı. Böylece oyunlar tarihinin en genç altın madalya alan haltercisi unvanını aldı.) gibi halterciler yetişebilmekte.

“Naim ve Halil bu sporda ilk büyük başarıları aldıkları için bu denli idol oldular. Güreşten başka bir spor dalında olimpiyatlarda varlık gösteremeyen Türkiye’nin ilk defa bir başka spor dalında halterde olimpiyat madalyası kazanması büyük sansasyon olmuştu. Türk milletinin içerisinden çok çok iyi sporcular çıkıyor. Naim ve Halil Bulgar değil Türk’tü. Süreyya Ayhan, Şamil Sam hep Türk. Nerede doğdukları önemli değil.” ifadeleri de Kahraman’a ait. . KARADENİZ BÖLGESİ’NDE HALTERİN ADI YOK Bolu’dan ilerisindeki tüm Karadeniz Bölgesi’nde halterin adının dahi geçmediğini de kaydediyor Kahraman; “Samsun Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu’ndaki gibi bir halter imkanı da halter sporcusu da Karadeniz Bölgesi’nde yok maalesef. Ancak, Gökhan Göktaş Samsun’da bu işi başlattı. Biz haltere başladığımızda bize model olan bir Naim vardı. Şimdiki yeni neslin önünde bu denli popüler modeller yok. Bunun yerine futbolda modeller var. Antrenörümüz Gökhan Göktaş gibi kişiler sayesinde çocuklarımız inşallah Karadeniz Bölgesi’nde halter ile de tanışacaklar halterci abilerini görerek rol model alacaklar.” Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde haltere devam eden 16 lisanslı sporcu var. İki de engelli halterci mevcut.

65


xen habere

AJANDA

Mobilya Aşkı Haberexen Mobilya’nın 3. sayısı sizlerle. Mobilya sektörünün içinde olan herkesin kitaplığınınn bir parçası haline gelen dergimiz içerisindeki başlıklarla da evine düşkün herkesin sıkılmadan okuyacağı bir yayın. Güneşin bize iyice göz kırpmaya başladığı şu aylarda evinize ve mobilyalarınıza daha farklı açıdan bakmanızı sağlayacak sayfaları karıştırırken dileriz hoşça vakit geçirirsiniz. Keza biz hazırlarken geçirdik.

Bu Ay Ne İzlesem? GODZİLLA Godzilla Vizyon Tarihi: 16 Mayıs 2014 Yönetmen: Gareth Edwards Oyuncular: Aaron Taylor, Juliette Binoche, Bryan Cranston Tür: Bilim Kurgu, Macera Dünyanın en ünlü canavarı geri döndü. İnsanlığın haddini aşarak yaptığı bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkarak tüm insanların varlığını tehdit eden acımasız yaratıklarla mücadele ederek bizi koruyor.

Reklam m Camiasında da Devlerin Aşkı Son Buluyor

ŞEKER PORTAKALI My Sweet Orange Tree Vizyon Tarihi: 23 Mayıs 2014 Yönetmen: David O. Russell Oyuncular: José De Abreu, João Guilherme Ávila Tür: Dram Brezilya’nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan Zeze, hayal gücü çok gelişmiş bir çocuktur. Ailesi çok fakir olan Zeze’nin en büyük zevki, hayallerini evinin bahçesindeki bir portakal ağacıyla paylaşmaktır. Zeze’nin çocukluk dönemi, dostlukları ve hayalleri filmde yer buluyor.

Reklam dünyasında kimi zaman kuşkuyla kimi zaman heyecanla karşılanan ve kim ne derse desin bütçesiyle rekor kıran Omnicom Group ve Publicis Groupe, birleşemeden ayrılma kararı aldı. Başlayamadan biten 35 milyar Dolar büyüklüğündeki birleşmeyi baltalayan nedenler, çatışan karakterler, şirketlerin entegrasyonu konusunda her iki network’ün içinden gelen anlaşmazlıklar, konunun hukuki ve vergisel yansımalarına dair karmaşıklıklar olarak gösteriliyor.

MALEFİZ Maléfique Vizyon Tarihi: 30 Mayıs 2014 Yönetmen: Robert Stromberg Oyuncular: Angelina Jolie, Elle Fanning, Juno Temple

Birleşme sürecinin başladığı günden bugüne geçen 9 aylık sürede henüz müşteri bilgilerini birbirleriyle paylaşmayan ve planlanan takım çalışmasına ulaşamayan Omnicom ve Publicis cephesi hizmet verdikleri markaların teknoloji ve dijitaldeki hızlı gelişimlerine ayak uydurmayı tasarlıyorlardı.

“Uyuyan Güzel” için Disney’in yapmış olduğu ilk animasyonları hatırlayanlar “Maléfique”i başlarının tacı yapabilirler. Jolie’nin karizmasıyla süslenen karakterin bize nasıl bir “kötü cadı” profili vereceği merakla beklenirken filmin yönetmenliğini özel efekt uzmanlığıyla aklımızda kalan Robert Stromberg üstleniyor.

Bu Ay Ne Okusam? M MEDYA ve İKTİDAR İK Es D. Arsan & Savaş Esra Çoban Ço Evrensel Basım Ev

“M “Medyanın tanımı gereği bağımsız, ge tarafsız ve iktidardan ta uzak olması gerekir. uz Peki ya kendisi iktidarsa? Ya da sistemin ta kendisiyse? İşte o zaman insanların ‘kişileşme’ sürecini tamamlamadığı bir ülkede, verili olan devreye girer. İktidarın düşüncesi ne ise, toplumunki de o olmaya başlar. En azından çoğunluğunki…

66

G GÖLGELER ve HAYALLER ŞEHRİNDE Ş Murat Gülsoy M Can Yayınları Ca

Murat Gülsoy’un yeni romanı “Gölgeler ve Hayaller Şehrinde”, 1908’de Paris’ten İstanbul’a, yolcuları arasında Prens Sabahattin’in yıllar önce sürgün edilen babasının tabutunun da olduğu bir gemide başlıyor. Franck Chausson ya da gerçek adıyla Fuat Chausson’un Doğu ile Batı arasında kalmışlığının hikâyesi bu.

BRAM STOKER’IN KAYIP GÜNLÜĞÜ Elizabeth Miller Dacre Stoker İthaki Yayınları

Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Dracula’nın yazarı Bram Stoker’ın, ölümünün 100. yıldönümünde yayımlanan ve pek çok edebiyatseverin merakla beklediği kayıp günlüğü Türkçede.

Sayı 55 / Mayıs 2014




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.