Haberexen #43 Mayıs 2013

Page 1


HABEREXEN


Haberexen ve Glokalizm

HABEREXEN

®

Haberexen.com kurulduğunda yıl 2008’di.

www.haberexen.com

2009 yılında Dergi Haberexen yayın hayatına başladı.

AYLIK HABER DERGİSİ

2010 yılında sektör dergileri de eklenince haberexen.com’dan Haberexen Yayın Gurubu doğdu. Bu da yeterli değildi. Yapılacak çok iş vardı.

Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa ÇAKIR SORUMLU YAZI iSLERi MÜDÜRÜ

Ahmet AK

Çünkü, alanında yetkin uzman kişilerden oluşan ekiplerin çalıştığı proje fikirleri bize yeni hedefler koymayı zorunlu kılıyor. Tamamlanan her hedefin ardından yeni fikirler, projeler 5 yılda Karadeniz’e açılmayı işaret etti.

HABER MERKEZi

İki yılı aşkın zamandır Haberexen’in ortaya koyduğu pozitif habercilik, yatırım fırsatlarının anlatılması, başarı öykülerinin başka başka şehirlere de taşınması gerektiği üzerinde çalıştık.

HALKLA iLiSKiLER

‘Küresel düşünmek ama lokal davranmak’. Kısaca: Glokalizm. Bu kaide, hızla yaygınlaşıyor dünyada. Bölgesel işbirliği ya da entegrasyon çok önemli bu yüzden. Sinop’undan Trabzon’una, Ordu’sundan Amasya’sına, Tokat’ından Çorum’una ortaklık kültürünü oluşturma ve harekete geçirme zamanı şimdi. Bölgenin ticaret ve sanayi alanındaki sivil oluşumlarına mikrofon uzattık. Gördük ki bölgesel atak mevzuunda herkes hem fikir. Detaylarda farklı düşünülse de geleceğin dizaynına dair beyanlar çelişmiyor. Geçmişte kaçan fırsatlara hayıflanmaktansa, önümüzdekileri değerlendirme fikri ön planda. Karadeniz Bölgesi makûs talihini yenmeye niyetli. Ve aradığı güç kendinde. Ekiplerimizin ortaya koyduğu tespitler doğrultusunda Dergi Haberexen’in 42’nci sayısı Nisan ayında Samsun, Trabzon, Ordu, Çorum, Giresun, Sinop, Tokat ve Amasya’da okuyucularıyla buluştu. 8 şehirde aylık düzenli yayınlanan tek ve ilk dergi unvanı, Dergi Haberexen’in. 1 Mayıs itibariyle haberexen.com da 8 ile dönük haberleri manşetten vermeye başladı. Haberexen, internet gazetesi, Aylık Haber Dergisi ve Sektör Dergileri Çorum’dan Trabzon’a, Sinop’tan Amasya’ya Tokat’tan Samsun’a yatırım fırsatlarını, başarılı şirketleri, işadamları öykülerini birbiriyle haberdar edecek. Halihazırda devam eden bu iller arasındaki iletişimin bilinçli hale gelmesi ve bölge ekonomisinin kendi içinde dinamizm oluşturması için katkı sağlayacak. Dosya haberciliğini devam ettirerek bölgenin bir bütün halinde nasıl kalkınabileceğine, potansiyellerini nasıl kullanabileceğine kafa yoracağız. Bu projemizin haklılığı da bölgesel ilk kapak dosyasına konuşan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları’nın açıklamalarında göreceksiniz.

Mustafa BiLiK Mert Volkan GÜN Cüneyt YASAR

Ekrem Yunus KESiCi Onur NURDEMiR Tel Faks Mail

: 0 362 432 64 64 : 0 362 435 47 77 : abone@haberexen.com

REKLAM SATIS

Yavuz YAMAN Kürsad TEKOLUK Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com HUKUK DANISMANLARI

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin SENGÜL AV. Adem AKSOY GÖRSEL YÖNETMEN

Uğur BIYIK BASIM YERi

Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mah. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETiM YERi ADRESi

Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konak Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ

Aylık Yerel Süreli Yayın ISSN: 2147-4397

Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Sayı 43 / Mayıs 2013

3


HABEREXEN

Sayı 43 / Mayıs 2013

d o s y a l ar 3 EDİTÖR 6 AKILDA KALANLAR 8 KÖŞE YAZISI - BEKİR REŞİTOĞLU 10 AYIKLA ŞİMDİ PİRİNCİN GDO’SUNU 14 SANAYİ KAVAK’A ÇIKAR MI? 18 KÖŞE YAZISI - AYLİN TAT 20 DÜNYANIN MEDENİYETİ ÇORUM’DA 24 30 BİN KONUT NASIL ERİR? 26 ŞEHRİN EN GÖRKEMLİ BİNALARIYDILAR 28 KAPAK - BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ 44 HER İLAÇ BİR ZEHİRDİR 52 KÖŞE YAZISI - AYDIN DOĞDU 54 VÜCUT GELİŞTİRME SABIR VE EMEK İSTİYOR 58 TEKNOLOJİ DEVLERİNİN PERFORMANS YARIŞI 60 DAMAK TADI 62 FUTBOL 64 YENİ SEZON’DA YENİ ESER MÜJDESİ 66 SİNEMA

4

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

5


Akılda Kalanlar

SAMSUN 6 MİLYAR DOLAR İÇİN ÇALIŞACAK Samsun Valisi Hüseyin Aksoy’a göre, 422 milyon dolarlık ihracat şehir için arzu edilen miktar değil. Yelken Kulüp’teki İhracat Stratejisi ve Eylem Planı Tanıtım ve Değerlendirme Toplantısı’nda, “Bunu daha iyi bir noktaya taşımak adına gerçekleştirilen stratejik eylem planı da önümüzdeki dönemde bu alanda nasıl hareket edeceğimiz konusunda bizlere fikir verecektir, yol gösterecektir.” diyordu, Vali Aksoy. Samsun TSO Genel Sekreter Yardımcısı Okan Gümüş ise, Samsun İhracat Stratejik Planı tanıtım ve değerlendirmesi ile ilgili sunumunda Samsun’un ihracat vizyonu ve hedefinin 2023 yılında 6 milyar Dolar olduğunu açıklayarak, “Karadeniz havzasına açılan bir kapı ve yolların kesiştiği bir sanayi ve ticaret şehri olmak, gerek Samsun’dan gerekse Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha fazla ‘katma değeri yüksek ürünü’, Samsun’dan ihraç etmek, 2015 yılında 1 milyar dolar, 2019 yılında 3 milyar dolar ve 2023 yılında da 6 milyar dolar ihracat yapan bir il olmaktır” dedi. Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, OMÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, OKA Genel Sekreteri Mevlüt Özen, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Arslan, Samsun Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır, firma sahipleri ve iş adamları da toplantıdaydı.

ESKİ DMO BİNASI, MALİYE SARAYI OLUYOR

Defterdarı Hayati Dinç, 2008 yılında hizmete kapatıldıktan sonra atık bekleyen Devlet Malzeme Ofisi(DMO) binasının yerine yeni maliye sarayı inşa edileceğini belirtti. İlkadım İlçesi’ndeki arsa imar planında otel sahası görünüyordu. Bu niyetle gerçekleştirilen üç ihaleden de sonuç alınamamıştı. Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında resmi yazışmalar tamamlanmış. “Yeni yapılacak Maliye Sarayı’nın içerisinde kent içerisinde dağınık yerlerde olan Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı, Vergi Dairesi Başkanlığı ve Zafer Vergi Dairesi Başkanlığı’nın yer alması planlanılıyor.” diyor, Dinç. 6

SAMSUN’A TÜRK EXİMBANK BÜROSU

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan söz: Türk Eximbank’ın Samsun’a irtibat şubesi açılıyor. Şehirdeki ihracatçıları yakından ilgilendiren müjdeyi, ‘Türkiye Yatırım Haftası’ dolayısıyla bulunduğu ABD’de verdi bakan. Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ile Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır da o programdaydı. TSO bünyesinde Türk Eximbank irtibat bürosu fikrine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan da tam destek geldi.

Sayı 43 / Mayıs 2013


GALİP ÖZTÜRK’E TAHLİYE

Yargılandığı çete davasında ‘örgüt kurmak, tehdit ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından’ 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk, sürpriz bir kararla tahliye edildi. Öztürk ile birlikte iki sanık daha “hakkındaki delillerin toplanmışlığı ve tutuklama sebep ve şartlarının devam etmemesi” gerekçesiyle serbest kaldı. Davanın tutuksuz sanığı Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdulkadir Emek ise kesin ve inandırıcı delil yetersizliği sebebiyle “suç örgütüne yardım etmek” cürümünden beraat etti. Diğer tutuksuz sanıklardan eski milletvekilleri Tarık Cengiz ve Mustafa Baş için de aynı karar geldi.

SAVCI GÖK LOJMANINDA ÖLÜ BULUNDU Murat Gök, İzmir Adliyesi’nde Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı idi. İmza attığı operasyonlarla ‘Süper Savcı’ diye tanındı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kararnamesi ile 2009 Ekim ayında Samsun’a Cumhuriyet Savcısı atanmıştı. Adliye lojmanlarındaki evinde ölü bulundu.

AKİL İNSANLARI DİNLEDİK

BAŞKAN YILMAZ’DAN TURİZMCİLERE REHBERLİK Vilayetin 3 günlük davetine icabet eden Türkiye’nin önde gelen doğa ve kültür turizmi firmalarının temsilcileri, Büyük şehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın misafiriy di. Samsunum 1 Gemisi’yle yapılan deniz turunun ardından, Başkan Yılmaz bizzat Protokol Yolu ve Kurtuluş İskelesi gezdirdi 29 konuğa. Programla, daha fazla yerli ve yabancı turistin şehre intikali hedefleniyor.

DONETSK-SAMSUN KARDEŞ ŞEHİR Büyükşehir Belediyesi Protokol ve Dış İlişkiler Müdürlüğü önerisinin Meclis’te oy çokluğuyla kabulüyle, Ukrayna’nın Donetsk şehri ile Samsun’un kardeş oldu. 1 milyon 131 bin nüfuslu Donetsk, dünyanın en büyük metal ve alaşım merkezlerinden biri. Sayı 43 / Mayıs 2013

Akil İnsanlar Heyeti, Canik Kültür Merkezi’nde Samsunlularla buluştu. Yusuf Şevki Hakyemez, Fatma Benli, Bendevi Palandöken, Oral Çalışlar ve Yıldıray Oğur’dan oluşuyordu heyet. Bir grubun tepkisiyle karşılaşılsa da davetlilerin soru ve görüşlerini dinledikten sonra fikir ve cevaplarını paylaştı.

93’ÜNCÜ YILINDA 23 NİSAN COŞKUSU

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu yıl da coşkuyla kutlandı Samsun’da. Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasıyla başladı şölen. Kamu kurum ve kuruluş müdürlerinin yanı sıra, çok sayı da öğrenci de iştirak etti törene. de İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu ile başladı. 7


Köşe Yazısı

Bekir Reşitoğlu Sanal Dünyalar

S

anal yani sanılanla hakikat tamamen ayrıdır birbirinden. Aralarında ikame söz konusu değildir. Birinin yerine diğerini koymakta özgürüz ama. Bu bir seçimdir. İlahi manadaki karşılığı cüzi irade yansımasıdır. İki değişik sanallık tehlikesiyle karşı karışayız. Birincisi yaşadığımız dünyayı algılamaktan bizi uzak tutuyor. Üç boyutun dışına çıkarıyor. Zihinde olup bitiyor her şey. Kişilikler dahi su üzerindeki akis gibi. Bir ufak taşla veya çubuk darbesiyle darmadağın. İkincisi ise dünyaya bağımlı kılıyor. Öteyi unutturuyor. Zevk ve sefanın peşinde koşturuyor. Gerisi yalan dedirtiyor. Oysa çok iyi biliyoruz ki dünyanın bizzat kendisi yalandır. İlkinde teknolojinin kurbanıyız. İnternette kaybolmaktayız. Sosyal medya aldatmacasını yutmaktayız. Paylaştığımız görüş ve fotoğraflarla varız zannetmekteyiz. Dozajı kaçırmadan dengeleyenler bir tarafa, selin sürüklediği kütüklerden farksızız. İdoller, modeller, hayranlıklar ve hitlerle ölçüyoruz benlikleri. Nefretleri, düşmanlıkları, aykırılıkları ve kural tanımazlıkları körüklüyoruz. Bireycilik akımıyla iyice körelen insani ilişkiler, bencillik metaforlarında boğuluyor da haberimiz yok. Akıllı denen cihazların tahayyül

8

gücüne terk eyliyoruz mevcudiyetlerimizi. Parmakların dokunduğu sanallık iliklerimize işliyor. Sanallığın hangi boyutu korkunçtur acaba? Her ikisine de aynı negatif puanı mı verebilir miyiz? Bütün değerleri yitirmenin zeminliği açısından çok benzemekteler. Ancak dünyayla özdeşleşmek öbüründen kötü. Çünkü telafisi

Zoruna gidiyorsa hayat Şükür et ki gidiyor; Onca hatana rağmen üstelik… Hep istediğin gibi süremez ki o Çünkü zaman da yaratılmıştır Zamanda karşılaştıkların da.

imkansız sonlara itiyor bizleri. Teknolojinin sanallığında uyuşmaktayız. Dünya endekslisindeyse uyumaktayız. Uyuşan şahsiyetler umarız ki çözülür sebeplerin devreye girmesiyle. Ya ömür boyu uyanamazsak dünyaya kapılma gafletinden! Son nefeste imanımızı koruyamazsak…

Boşluğa, hiçliğe ve naçarlığa… Hayatın size dayattığını iddia ettikleriniz öz eserlerinizdir. Bahaneler bayattır o gün. Asıl mühimi bugün ve nasipse yarın.

Ne doğrudur, ektiğini biçersin sözü Ekmeme lüksümüz yok… Kaderi ekemezsiniz ancak ve Sebepleri es geçemezsiniz…

Ümit sizsiniz İçinizdekisiniz. Problem, dışavurulmamışlıkta Biraz da umursamazlıkta. Açın kapattığınız kapıları Tıklatın zaten kapalıları. Ve dalın içeri. Duyumsayın hayatı. İçinize çekin. Teslimim, deyin. Alın beratınızı.

Aksini talep bir nevi bitkisel hayattır Beyin kalpten habersiz, kalp beyinden İnlerseniz de derinden Duyanınız yoktur. Neler neler akar aklınızdan Fakat hepsi bir yıldız kaymasıdır

Yeryüzü de sizindir artık Uzay da… Atomun çekirdeğini turlayan elektronlar kadar hürsünüz. Yaratılmışlığınızın bilinciyle mütemadiyen özgürsünüz.

İraden ufak bir kılavuzdur sadece Ama her yere götürebilir seni Çukura da uçuruma da Ya da uçsuz bucaksız ovalara…

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

9


Gündem

Taşını, Çöpünü Ayrıştırmak Kolay

AYIKLA SİMDİ PİRİNCİN GDO’SUNU

10

Sayı 43 / Mayıs 2013


Mersin Gümrüğü’nde ithal pirinçteki analizlerde GDO belirlenmesi bir ara bu tahılın tüketimini durma nok tasına getirdi. Yetkili mercilerin çelişkili ifadeleriyle kafalar iyice karıştı. Yerli üreticiler kendi hasatlarına güvenilmesini istiyor. Problemin iç ekimin artıp ihtiyacı karşılamasıyla bitebileceğini vurguluyor. Şu sual cevap bekliyor bu arada: Bakanlık, büyük ithalatçıyı koruyor mu? Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) tartışmaları, işgal ettiğinde gündemi derinden sarsıyor. Sonuncusunu, ‘Mersin Limanı’nda ABD’den ithal 23 bin ton pirince bulaştı’ iddialarıyla yaşadık. Aslında söz konusu partinin Afrika ve Çin’de üretildiği, Amerika’ya giremediğinden rotanın Türkiye’ye çevrildiği bilgisiyle şüpheler daha da koyulaşmıştı. ‘Modern ıslah türü’ GDO’nun menfi ve ya da müspet yanlarından bihaberlik yüzünden kaydedilenler doğru algılanamamaktaydı. İHBAR MEKTUBUYLA BAŞLADI SÜREÇ Ekim 2012’de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na gönderilen ihbar mektubuyla başlamıştı süreç. Mersin Gümrüğü’nden on binlerce ton GDO’lu pirincin ülkeye sokulduğu, bazı üst düzey yetkililerin de olayı görmezden geldiği ileri sürülmüştü. Mektubun, G ıdaa Tarım ve Gıda Hayvancılık Ba aka k Bakanlığı’na da

gönderildiği ancak uzun süre işlem yapılmadığı da iddia edilmekteydi. Kamuoyunda yankı uyandıran operasyonun ardından, Tarım Bakanı Mehdi Eker, ‘pirinçte GDO yok güvenle tüketin’ derken; Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın sözleri tam aksi yöndeydi: Tekirdağ’da da GDO’lu ithalat saptanmış ve pirinçlere el konulmuştu. ABD elçiliği ise ‘GDO’lu üretim yok, tozlar sıkıntı oluşturuyor’ açıklamasını paylaşıyordu. BAKANLIK İZMİR LABORATUVARI: GDO VAR Alınan örnekler TÜBİTAK’ın Ankara’daki merkez laboratuvarında incelenmişti. Yüksek oranda GDO vardı. İTÜ raporu da bu yöndeydi. Pirinçler tamamen steril edilmiş ama yine de GDO belirlenmişti. Mersin Savcılığı, 3 parti halinde ithal edilip piyasaya dağıtılan 8 bin ton pirincin araştırılmasını istemişti 25 ilin Tarım Müdürlüğü’nden. Manisa’daki müdürlük marketlerde satışa sunulan ürün numunelerini

bakanlığına ait İzmir’deki laboratuvara ulaştırmıştı. İşte o rapordan bir cümle: “Pirinçte GDO tespit edilmiştir.” PİRİNÇTE YERLİ ÜRETİM YETMİYOR Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) rakamlarına göre, 2012 yılında Türkiye’de 528 bin ton pirinç üretilirken, 600 bin ton tüketildi. Sektörden elde edilen bilgiler daha farklı: Üretim 450 bin ton, tüketimse 700 bin. 50 ila 100 bin ton arasında stok bulunduğu hesaba katılırsa, açığın miktarı ciddi boyutlardaydı. Hasadımız kendi kendimize yetseydi bu tabloyla karşılaşmayacaktık. İthaldeki GDO şaibesiyle yerli pirinç fiyatları yüzde 30 artı. Vatandaşlar bulgura yönelince satışlar yüzde 20 daraldı. Stoklama eğilimi de baş gösterdi işin garibi. 2013 hasadı çeltik ürünleri 4-5 ay zarfında raflardaki yerini alacak çünkü. TÜKETİCİNİN KAFASI KARIŞINCA Samsunlu sektör temsilcileri kamuoyunu yanıltacak bilgi kirliliğinin önüne geçilmesini isterken; ülke-

Zaten ithal pirincin yerli pirinç ile karıştırılarak piyasada satıldığını Z vatandaş biliyor. Dolayısı ile ithal pirinçte GDO varmış yokmuş diye yapılan tartışmalar ithal ya da yerli üretici ayırt etmeksizin sektörün tamamına sirayet ediyor. Bafra Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı İsmail Ak

Sayı 43 / Mayıs 2013

11


Araştırma

“Ben pirincin genetiği ile oynandığını düşünmüyorum. Soya ve mısırda yapıldığını biliyoruz. Ancak, pirinçte büyük üretimlerin yapıldığını zannetmiyorum. Ama burada bir muamma var.”

“Şu anda bizim pirincimizi vatandaş rahatlıkla tüketiyor. Çünkü bizim pirincimize biliyor ve güveniyor. Dolayısı ile GDO söylemleri bizim bölgemizde pirinç tüketimini etkilemedi.”

“Vatandaşımızın Türkiye’de yetiştirilen yerli pirince yönelmesi gerekiyor. Çünkü beslenmemiz sağlıklı olmazsa eğer hastalıklardan kendimizi kurtaramaz ve koruyamayız.”

Pirsan Pirinç San. Sahibi İbrahim Karaçuha

Osmancık Ziraat Odası Başkanı Mustafa Çalışkan

Osmancık Belediye Başkanı Bekir Yazıcı

ve çekingen kaldı. Durum ortaya net konmadı. Şimdi Türkiye’de GDO’lu pirinç olup olmadığını vatandaş bilemiyor. Halbuki ‘Bu pirinçler yerli pirinç ile karışmadı gümrükte yakalandı bunun dışında GDO’lu pirinç ülkemize giremedi’ gibi açıklamalar yapılmış olsa idi durum böyle olmazdı.”

Mecburen ithal pirinç getiriliyor. Onda da durum bu. Dolayısı ile yapılacak en doğru hareket yerli pirinç üretimini arttırarak iç piyasaya yeter hale getirmek ve dışa bağımlılığı bitirmek.”

nin en önemli çeltik merkezlerinden Çorum’un Osmancık’ta keyifler yerindeydi. Bafra Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı İsmail Ak, kafalardaki şüphelerle ister istemez pirinçten uzaklaşıldığını kaydediyordu: “Zaten ithal pirincin yerli pirinç ile karıştırılarak piyasada satıldığını vatandaş biliyor. Dolayısı ile ithal pirinçte GDO varmış yokmuş diye yapılan tartışmalar ithal ya da yerli üretici ayırt etmeksizin sektörün tamamına sirayet ediyor. Kafası karışan vatandaş ise ortalık duruluncaya kadar pirinç tüketmekten vazgeçiyor. Şu anda da bunun etkilerini görüyoruz. Piyasada pirinç tüketimi gözle görülür oranda bir düşüş yaşadı.” ÇELİŞKİLİ SÖYLEMLER TEREDDÜT OLUŞTURDU Hükümet mercilerindeki çelişkili ifadelerle tereddütlerin körüklendiğini de anlatıyordu Ak: “Yetkililer GDO kelimesini kullandığı andan itibaren vatandaş şüpheye düşer ve korkar. Ortalık duruluncaya kadar da o ürüne yaklaşmaz. Şimdi ortada fazlasıyla bilgi kirliliği var ve yetkililer en son söyleyeceklerini en baştan söyleyerek bir defa GDO dediler. İthalatçı firmada büyük olduğu için söylemler çelişkili 12

TARIM BAKANLIĞI İTHALATÇIYI KORUYOR MU? Terme İlçesi’nde faaliyet gösteren Pirsan Pirinç Gıda Sanayi Ticaret Ltd Şti sahibi İbrahim Karaçuha, ithal pirinçte GDO’dan değil, kalitesizlikten bahsedilmesi gerektiğini dile getiriyordu. Yerliyle karıştırılarak sofralara arz ediliyormuş. Bunu bilen tüketicinin, GDO lafını duyduğu anda yerli ya da yabancı ayırmaksızın pirinçten uzaklaşıyormuş: “Ben pirincin genetiği ile oynandığını düşünmüyorum. Soya ve mısırda yapıldığını biliyoruz. Ancak, pirinçte büyük üretimlerin yapıldığını zannetmiyorum. Ama burada bir muamma var.” Tarım Bakanlığı’nın büyük ithalatçı firmaları koruduğunu da öne sürüyor Karaçuha: “Bugün Türkiye’de pirincin kaderi ile oynayan 10 kişi ve firmadır. Onlar para kazanırken sektör ölüyor. Yerli pirinç iç piyasaya yetmiyor.

YERLİ PİRİNÇ TERCİHİ ÇÖZÜM MÜ? Osmancık Belediye Başkanı Bekir Yazıcı da, ‘iyi görünüş veya gösterişli’ yerine ‘kaliteli, doğal ve sağlıklı’ pirinç tanelerine odaklanmalarını tavsiye ediyordu halka: “Gündemde yer alan ve bizi son derece üzen bir olay yaşandı. Vatandaşımızın sağlıksız ürünlerle muhatap olmasından yana değiliz. GDO’lu pirinçlerin ülkemize sokulmak üzereyken yakalandığını görmüş olduk. Bu bizim için memnuniyet verici gelişme. Bu da gösteriyor ki, vatandaşımızın Türkiye’de yetiştirilen yerli pirince yönelmesi gerekiyor. Çünkü beslenmemiz sağlıklı olmazsa eğer hastalıklardan kendimizi kurtaramaz ve koruyamayız.” “YERLİDE GDO YOK” Osmancık Ziraat Odası Başkanı Mustafa Çalışkan da yerli mahsulü salık veriyordu: “Şu anda bizim pirincimizi vatandaş rahatlıkla tüketiyor. Çünkü bizim pirincimize biliyor ve güveniyor. Dolayısı ile GDO söylemleri bizim bölgemizde pirinç tüketimini etkilemedi.” Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

13


İş Dünyası

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı müteşebbis hürriyetinde sanayi hamlelerinin yeri büyüktü. Ülkenin dört bir yanında Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) oluşturuldu. Samsun’da da halihazırda 5 tane var bunlardan. Ancak başta merkezdekinde, alan sıkıntısı yaşanmakta. Mevcudun en optimum değerlendirilmesi için çaba harcansa da bir kalemde 5 bin kişilik istihdam doğuracak çaptaki işletmeler şimdilik hayalden öte değil.


Türkiye’nin 8’inci Cumhurbaşkanı ve eski başbakanlarından merhum Turgut Özal’la birlikte hayatımıza girdi Organize Sanayi Bölge (OSB) kavramı. Özal’ın ısrarla üzerine vurgu yaptığı üç temel hürriyet sahasından biriydi –fikir ile din ve vicdanın ardından gelen- müteşebbislik. Ülkenin dört bir yanı OSB’lerle donatıldı. Müthiş bir üretim kampanyası başlatıldı böylelikle. İstanbul’daki İkitelli OSB, yalnızca bu metropolün değil, Marmara Bölgesi’nin belki de yurt genelinin ekonomik lokomotiflerinden. Samsun’da da 5 tane var bu imalat membalarından. En büyüğü ile gıda ihtisaslısı şehir merkezinde. Öbürleri Kavak, Bafra ve Havza’da. OSB’ler bünyesinde pek çok avantaj barındırmakta. Ancak Samsun’dakilerde kimi handikaplar da göze çarpmakta. Hiçbirinde binlerce istihdam sağlayan ve yan sanayi unsurlarını sürükleyen büyük yatırımlar yok henüz. Dilerseniz çap, potansiyel ve kapasitelerini şöyle bir irdeleyelim tek tek.

İşte Samsun’daki OSB’lerin Potansiyelleri: SAMSUN MERKEZ OSB loji Bakanlığı Bölge Kalibrasyon ve Metroloji Laboratuarı Bölge İdare Merkezi, Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Uluslararası Akredite Metal, Metroloji ve Kalibrasyon Laboratuarı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Yeşilyurt Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Tesisleri de sanayicilere hizmet sunuyor burada.

M

erkez Organize Sanayi Bölgesi (OSB), SamsunOrdu karayoluyla denizin arasında. Tekkeköy Belediyesi sınırlarına dahil. 1 milyon 606 bin 522 m2’lik alana kurulu. Bölgeye hem karayolu, hem demiryolu, hem de havayoluyla ulaşılabiliyor. Çarşamba Havalimanı’na ve Samsun Limanı’na 13 km; Yeşilyurt Limanı ile demiryolunaysa 2 km mesafede. 98’i üretim, 12’si inşaat ve 1’i proje merhalesinde toplam 111 sanayi parseline sahip. Çeşitli ölçeklerdeki 74 firmada yaklaşık 5.152 kişi çalışıyor. Tahsisler 2005’te sona ermişti. OSB müdürlüğünün yanı sıra, KOSGEB İşletme Geliştirme Merkez Müdürlüğü, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Ürün Belgelendirme Müdürlüğü, Kızılay Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi ve İlk Yardım Eğitim Merkezi, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA), Bilim Sanayi ve TeknoSayı 43 / Mayıs 2013

GENİŞLEME SIKINTISI Hakan Tütüncüoğlu, 23 yıldır görev yaptığı Merkez OSB’nin 4 yıldır da müdürü. 59 ve 60’ıncı hükümetlerin Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in bir ziyaretinde dile getirdiği “Samsun’un organize sanayi bölgesi geçmişte doğru planlanmadığından dolayı bugün genişleyecek yer bulamamakta ve yer sıkıntısı yaşamakta.” İfadelerini o da tasdik ediyor. Genişleme imkansızlığına dikkatleri çekiyor özellikle: “Bu belki de çok fazla OSB’de olmayan bir sıkıntıdır. Bölge sınırları Azot ve Bakır fabrikaları, 19 Mayıs ve İlkadım Küçük Sanayi Siteleri ile kısıtlanmış durumda. Samsun merkezinde benzeri bir ek alan oluşturulabilecek bir yer de yok. Karadeniz Bölgesi’nde arsa değerli ve kıymetli çünkü engebeli arazi çok. Oysa sanayi bölgeleri için düz araziler istenir. Engebeli arazilere inşaat yatırımı açısından sıcak bakılmaz.” Tütüncüoğlu, çevre illerden Çorum’daki arazi elverişliliğini örnek

gösteriyor: “Çorum OSB merkeze 15 km uzaklıkta ve halen genişleme imkanı var. Bizimle aynı oranda başlangıç yapmasına karşın günümüzde Samsun Merkez OSB’nin 4-5 katı büyüklüğe ulaşmış durumdadır. Oysa bizim arsamız değerli. Ancak bütün bunlara rağmen 30 yıl önceki şartlar düşünüldüğünde Samsun Merkez OSB kurulabileceği en doğru alana kurulmuş. Çünkü bu denli düz bir alanın tercih edilmiş olması gayet doğru. Keşke tarım arazisi üzerine kurulmamış olsaydı elbette.” Samsun Merkez OSB, Karadeniz Böl gesi’nin metrekare açısından değil ama enerji tüketiminde lideri. Potansiyeliyle doğru orantılı bu sonuç. Az evvelki sebepler yüzünden güçlü yatırımcılar pek tercih etmiyor burayı. Bir kalemde 5 bin kişiyi işe alacak işletmeleri beklemek tam anlamıyla hayal. 5 bin 152 kişilik mevcut istihdam ikiye katlanabilir ama. Şöyle bir açmazla da karşı karşıyayız. Aynı vilayette OSB’ler dolmadan başkaları açılamıyor. Kavak ve Bafra OSB’deki tahsisin yüzde 90’ı bulması şart. Ayrıca genişlemeye müsait bunlar. İhtisas OSB’ler için engel söz konusu değil yalnız. Maliyetleri yükselteceğinden, vatandaş arazilerinin tercih edilmemesi özen isteyen mühim bir detay. Bu kriterlerde Samsun’da alternatif saha tesisi zor görünüyor. Tütüncüoğlu’na göre, gelecek Kavak OSB’de. 15


İş Dünyası

KAVAK OSB Kavak OSB, yatırımcılara birçok artılar arz ediyor. Her türlü alt yapısı tamam. Daha ziyade çevre kirliliğine yol açmayacak tesisleri seçiyor. 50 hektarlık kısmında 47 adet sanayi parseli var. Toplam yüzölçümü 419.595 metrekare. 5084 sayılı yasa çerçevesinde bedelsiz 14 parsel tahsis edilmiş. Yasal süre bitince durgunluk baş göstermiş. 12 Nisan 2011 tarih ve 27903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6215 sayılı kanunla bedelsiz arsa tahsisine yeniden başlanınca talepler hızlanmış. Kavak OSB’nin avantajları şöyle sıralanabilir: Samsun Limanına 50 km, Çarşamba Havaalanı’na 70 km, Merzifon Havaalanına 65 km, SivasAnkara Demiryolu’na 6 km, SamsunAnkara Karayoluna 3 km uzaklıkta. Halihazırda (makine, endüstriyel mutfak, gıda, temperli cam, plastik profil, mobilya, prefabrik yapı elemanları, stropor -köpük- imalatı, çay kazanı, biçer döver ve tekstil sektörlerindeki) 15 firmaya 18 parsel bedelsiz tahsisli. 2 parsel de, TEİAŞ’ NE 154/33 KV Trafo İndirici Merkezi’ne ayrılmış. 3 firma inşaat, 9 firma da proje aşamasında. Faal işletmelerde 462 kişi istihdamlı. Elektriği, Samsun-Kavak enerji nakil hattıyla temin ediliyor. Kurulu gücü 25 MW’dir. Aylık sarfiyat ortalama 220.000 kWh. OSB, KAVAK’A GÖÇ ALDIRACAK Kavak OSB Müdürü Ali İhsan Uzun “Kavak ilçesinde OSB ‘nin kurulu bulunmasının bölgeye ve yöre halkına büyük avantajlar getirmesiyle yörede işsizliğe bir büyük ölçüde faydamız olduğunu düşünüyor, ilçeyi göç veren konumundan çıkarıp göç alan konumuna getirmeyi hedefliyoruz.” diyor. Ardından da şu bilgileri aktarıyor: “Bölge içerisinde halen 12 adet sanayi parseli tahsise hazır haldedir bu parsellerin 69.bin metrekaredir. Ayrıca doluluk oranının artması halinde 2’inci 16

etap 385.bin metrekarelik 30 adet sanayi parseli kapasiteli genişleme alanımız mevcut olup bu alanın tüm alt yapı projeleri hazırlanmış gereksinim duyulması halinde alt yapı ihalesine hazır durumdadır. Hedefimiz bölgemize yeni yatırımcıları kazandırabilmek bu hususta yeni yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor bölgede bu güne kadar toplam faaliyetteki fabrikalarda 462 kişi istihdam edilmekte bu sayıyı yeni yapmış

nemsiz bir çalışma ortamı gerektiren dökümcülük gibi sektörler için Kavak OSB özellikle tercih nedeni olacak bir uygunlukta.” Samsun’daki Merkez OSB’de yatırım alanı kalmaması da Kavak’ı mecburi istikamet kılıyor. Arsa bedelinin yüzde 30’u yerine sadece 10’u ödeniyor Kavak’ta. İlk etapta 12 parsel kaldı geriye. İki Samsunlu yatırımcı İstanbul’dan kalkıp geldi ilçeye. Metropolde günün 3-5 saatini yollarda harcarken, Samsun’dan

olduğumuz tahsislerle ve yılsonuna kadar 800 kişiye çıkarmayı hedefliyoruz.”

Kavak’taki işyerlerine yarım saatte varabiliyorlar. Bunca cazibesine rağmen Kavak’ta da istihdamı patlatacak yatırıma şahit olunmadı şimdiye dek. Bunun için 7/24 esasıyla gayret sarf ettiklerini belirtiyor, Ali İhsan Uzun. İleride bunun meyvesini yiyeceklerinden emin. Medikal benzeri sektörler, yan sanayi imalatına ihtiyaç duymakta. Kavak OSB bundan da mahrum an itibariyle. Yan sanayici de büyük yatırımcı kovalıyor haliyle. Samsun merkezde çok sayıda tornacı pastayı bölüşüyor. Kavak OSB’de açık doğduğunda hemen koşacaklar olacaktır. Bu kısır döngünün kırılmasıyla değişecek tablo

23 senelik OSB tecrübesiyle, Kavak OSB’nin 5 yılda cazibe merkezi haline geleceğini ve boş yer kalmayacağını da sözlerine ekliyor Uzun: “Bedelsiz arsa tahsisinin yeniden çıkmış olması yatırımcılar için cazibeyi arttırıyor. Bölge içerisinde yatırımcılardan alt yapı katılım payı altında hiç bir bedel alınmamaktadır. Bölgede ayrıca her türlü ruhsat ve izinlerden hiçbir harç alınmamakta. Bu nedenle OSB’miz yatırımcılar için son derece cazip. Her geçen gün tahsislerimiz artıyor. Ayrıca

Sayı 43 / Mayıs 2013


SAMSUN GIDA IHTISAS OSB İnşaat mühendisi Koray Yavuz’un müdürlüğündeki Samsun Gıda İhtisas OSB, dev yabancı yatırımcılara cevap veremiyor. 100- 200 bin metrekarelik araziler istenmekteymiş. Halen de isteklilermiş. Alan darlığından olumlu cevap verilemiyormuş. Denebilir ki, kuruluş sürecinde daha. Samsun’a 12 km, Azot Limanı’na 2 km uzaklıkta. Demiryolu ve havaalanına da son derece yakın. 47 hektara yayılı. 24 parselini 23 firma paylaşmış durumda. Sosyal alanları çıkıldığında 47 hektardan 26 kalıyor sanayiye. Parsellerin en irisi 38 bin metrekare. En küçüğüyse 3 bin. İmar Yasası gereği parsellerin yüzde 55’ine inşaat mümkün. OSB’nin güneyden 26 hektar genişlemesi gündemde. Bu yönde talepler. 11 firma inşaatta. Biri faal. 4’ü de faaliyete hazır. İlk parsel tahsisi 2010’daydı. Sonuncusu da 2011’de. “Biz büyük yatırımcının sağlayacağı istihdamı OSB’deki firmaların toplamında sağlayabiliyoruz. Bizden büyük yabancı yatırımcılar 100- 200 bin m2 araziler istiyorlar. Bunların taleplerine cevap veremiyoruz. Burada asıl olan istihdamın yanı sıra Çarşamba ve Bafra ovalarındaki tarım ürünlerinin değerlendirilmesi. Zaten bizim hiç boş yerimizde yok.” diye konuşuyor, Yavuz. BAFRA OSB Bafra OSB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 6 Ağustos 1997 tarih ve 10229 sayılı kararıyla aynı yıl yatırıma dahil edilmişti. Samsun Karayolu’na 5 km, limanı ve demiryolunaysa 50 kilometrede. Çarşamba Havalimanı’na

80 kilometre mesafede. Toplam alanı 228 hektar. 143 parselli. 66’sı 5 bin, 58’i 10 bin, 16’sı 15 bin, 3’üyse 20 bin metrekare. Sanayi parsellerinin dışındaki 191 bin metrekaresi; İdari ve Sosyal Tesis, Sosyal Donatı Alanı Eğitim, Teknik Altyapı Arıtma Tesisi, Spor, Akaryakıt vb. alanlara ait.

di. Ormanlık alan ayrıldı. OSB’nin iki alternatifli. Biri demiryolu kenarından, diğeri de batı yakasından. Arazisi genelde hafif eğimli ve dalgalı. Yolları eğime paralel. Parsel içinde kot farklarının yapılaşmayı olumsuz etkilememesi temin edildi. Adalar sektörlere göre düşünüldü. En küçük parsel büyüklüğü ise 5000 metrekaredir.

HAVZA TARIMSAL ÜRÜNLER İŞLEME VE TARIM MAKİNALARI İHTİSAS OSB Havza Tarımsal Ürünler İşleme Ve Tarım Makinaları İhtisas OSB’nin alanı 50 hektar. 23 Kasım 2005 tarihinde tamamlanan yer seçiminde 120 hektardı. Sonradan farklılıklar oluştu. Alanın kuzeyi orman vasfındaydı çünkü. Buradaki mülkiyete yönelik çalışma 23 Kasım 2007’de ilçedeki Tapu Sicil Müdürlüğü’nce tescillen-

Sanayi adalarının planlanmasında altyapı tesislerinin (su, kanalizasyon, elektrik, doğalgaz, v.b.) maliyetleri dikkate alınarak araç yolları inşa edildi. Zemin kotları da gözetildi. Arıtma Tesisi, en düşük kotta yer aldı. Bölgeye ulaşım, Samsun-Ankara karayolundan, Bekdiğin kavşağına bağlanan yoldan sağlanıyor. Bu kavşağa 2 km’de. OSB’nin ana intikal yolları 20 metre genişliğinde.

Samsun ve ilçelerindeki OSB’ler ciddi avantajlara sahip ve potansiyel barındırmakta. Ulaşımları sorunsuz. Lojistik için bire bir konumdalar. Gerisi yerel yönetici ve politikacıların mahirliğine kalıyor gibi. Bir de fırsatları fark eden bölge müteşebbislerinin sergileyecekleri performanslara. Hep mazeret üretmekle bu geminin yürümeyeceği ortada. Güçlü hedeflerin belirlenmesi için ufka yürüyen şaşmaz perspektifler gerekiyor. Karadeniz sahilinde arazi az ama değerli. Çorum gibi komşu illerdeyse elverişli alan çok. Nasıl bir koordinasyonla ne tür imkanlara ulaşılabilir sorusunun cevabı aranmalı şimdilerde.

Sayı 43 / Mayıs 2013

17


Köşe Yazısı

Aylin Tat Karton Kahramanlar Sözlükte savaşta ya da tehlikeli bir durumda yararlılık gösteren kimseye kahraman denir. Gençliğinden, hayallerinden, ulaştıklarından, ulaşma ihtimali bulunanlardan vazgeçerek ortaya düşüp, canı pahasına bir doğruyu yaşatmaya çalışandır kahraman. Cinsiyeti yoktur kadında olur, erkek de … Yaşı ne olursa olsun herkesin bir kahramanı vardır kendi dünyasında. Özellikle çocukken kahramanlık kavramı daha kıymetlidir. Zira çocuk kalbi henüz kirlenmemiştir. Başka bakar gökyüzüne çocuk. Başka bakar evsize, yırtık ayakkabıyla gezen yaşdaşına… Pırıl pırıl, berraktır zira çocuk kalbi ve okuduklarından, yaşadıklarından, gördüklerinden bir kahraman seçmiştir kendine. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’nın ünlü şiirindeki Elif Ana gerçek bir halk kahramanıdır mesela. Cepheye kağnısıyla mermi taşıyan Elif

18

Ananın Kocabaşı yığılınca çamura, koşmuştu ya kendini Elif Ana düşman üstüne… İşte O Elif Ana Türk kadınının gerçek kahramanıdır. Mücadeleci, ülkesini seven, bayrağını seven, milletini ve bayrağını namusu kabul eden biz Türk kadınları, işte o Elif Ana’nın torunlarıyız… Kahramanlık sözle olmuyor, topla tüfekle de olmuyor aslında. Kahramanlıkta asıl olan yürektir. Yüreği varsa ve hakkını veriyorsa her yaşananın, ilkesi varsa ülkesi adına kahraman odur işte … Muhakeme ve eylemlerinde yaptığı hataların sonunda, kaçınılmaz olarak kendi mahvına sebep olan trajik kahramanlar vardır. Ben onlara karton kahramanlar diyorum. Bir üflemeyle yıkılacak güçleri varken Herkül sanırlar kendilerini. Sürekli övünüp, böbürlenmektir oysa ellerinden gelen. Yapmadan yapmış gibi görünmek, riyalarla makam

sahibi olmak, oturdukları koltuklara güç vermek yerine oturdukları koltuktan güç almaktır en önemli meziyetleri. Bencillikleri ise hak getire… “İnsanoğlunun değerini bir kesirle ifade edecek olursak; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür” demiş ya Tolstoy; işte karton kahramanlarda da payda oldukça büyüktür. Vatan, millet aşkı dökülürken ağızlarından eylemde vatanı, milleti tanımaz, bilmezler. Ne yazık ki bugün yurdumuzu çepeçevre sardılar karton kahramanlar. Ama ben korkmuyor ve umudumu yitirmiyorum. Mehmet Akif ERSOY; “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak “ demiş ya. Evet evet korkmuyorum çünkü muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut…

Sayı 43 / Mayıs 2013


ev

’de

Tüm Seçkin Markalar úçin...

okul

’da

ofis

’te

...önce

aka

’ya

www.akakirtasiye.com.tr AÇIK 24 SAAT Sayı 43 / MayısGüvenli... 2013 Daha Daha Ucuz... U Daha Bol Çeüit...19


Turizm

Almanlar ve Japonlar koşa koşa geliyor, ya sİz!

DÜNYANIN MEDENİYETİ

ÇORUM’DA ‘Medeniyetlerin beşiği’ Anadolu’da, Hitit’in başşehri Çorum’un konumu biraz daha ayrıcalıklı. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Özdoğru, bu hususiyetin böyleye yurt dışından turist çektiğini söylüyor. Yabancıların, bilhassa da Almanlar ile Japonların Türkiye’deki en önemli uğrak yerlerinden biri burası. Adeta her yanı açık hava müzesi. Pek çok uygarlığın kalıntısı, 5 bin yıllık tarihin izleri var topraklarında. BİR EKOTURİZM DİYARI İç Anadolu’nun gizli çiçek bahçeleri, antik kentler, gökyüzü mavisini kuşanan berrak göletler, güneş ışıklarıyla pırıltılı oyunlar oynayarak akan şelaleler, her mevsim değişik renk lere bürünen gür ormanlar, vadiler, sonsuzluk hissi uyandıran bozkırlar, yüze yakın çeşidiyle özgün yöresel yemekler ve asırların birikimini günümüze taşıyan el sanatları sizi bekliyor Çorum’da. Bakir doğal doku ve tarifsiz güzellikler arasındaki Hitit Yolu yürüyüş ve bisiklet parkurları ile -ülkemizde bir ilk- Kızılırmak Havzası Gastronomi ve Yürüyüş Yolu da ekoturizm açısından bir harika. Tabiat severlerin gözdesi. 20

Karadeniz ile İç Anadolu bölgelerinin geçiş ya da kesişme noktasındaki Çorum’da yerleşen, döneminin süper gücü idi Hitit İmparatorluğu. Kendilerinden evvel o yöredeki Hattilerden etkilenen Hint-Avrupa kökenli bu topluluk, Milattan Önce (M.Ö) 2000’lerde Anadolu’ya göç etmişlerdi. Kil tabletlere yazılmış çivi yazısı ve hiyeroglif kullanıyorlardı. Sanatta ileri düzeyde eserler bırakmışlardı artlarında. Federatif yapıları da diğer başat özelliklerindendi. ‘Bin tanrılı’ hallerinin arka planındaki garip hakikatte söz etmeliyiz. Yendikleri düşmanlarının tanrılarını da benimsiyorlardı. Zira onların gazabına uğramaktan korkmaktaydılar. Farklı etnik kültürler resmi panteonda birleşmekteydi böylece. DÜNYANIN İLK BAŞKENTLERİNDEN Kültür ve Turizm Müdürü Özdoğru, şöyle anlatıyor Hitit dönemini: “Çorum’da yer alan Hattuşa 450 yıl hüküm sürmüş bir milletin başkenti. Ayrıca dünyada kurulan ilk başkentlerden bir tanesi. Yine dünyada ilk organize devlet de Hititler. Onlardan önce de Hatti adında

Çorum’un adeta bir açık hava müzesi olduğunu ve Hitit İmparatorluğu’na baş şehirlik yaptığını belki genel kültür düzeyinde çat pat bilmektesiniz. Peki hiç gidip gezdiniz mi burayı? Cevabınız hayırsa, en kısa sürede mutlaka programınıza almalısınız.

Anadolu’nun yerli halkı olan bir millet vardı bu topraklarda. Hititler Hatti’leri kendi egemenlikleri altına alarak onların yaşadığı Hattuşa’yı kendilerine başkent yaparak organize bir devlet kuruyorlar. Bu başkentin altında Mısır’a kadar uzanan fetihler düzenliyorlar. Kadeş şehrine kadar uzanan Hititler ile Mısırlılar arasında gerçekleşen savaşın ardından da Mısır Firavunu II. Ramses ile Hititliler arasında dünyanın ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması yapılıyor. Bu antlaşmanın metninin yer aldığı kil tablet Hattuşa’da ki kazılarda çıktı. Birleşmiş Milletlerin duvarında da bu antlaşmanın metni yer alıyor.” Sayı 43 / Mayıs 2013


Hititlerin akabinde Frig, Roman ve Bizans hakimiyetlerini gördü Çorum. 1071’deki Malazgirt Zaferi’nin rüzgarıyla Selçuklu egemenliğine girdi. Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075’de fetih edildi. O gün bu gündür Türklerin yönetiminde. Camileri, kaleleri, saat kuleleri, köprü ve sivil mimari örnekleri ile Selçuklu, beylikler ve Osmanlı’yı görmek mümkün bu vilayette. HATTUŞA 1834’DE KEŞFEDİLDİ Hattuşa’yı, 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier keşfediyor. Tamamen unutulan Hititlerin de keşfidir bu. 1893-94’te Ernest Chantre’nin birkaç sondajında ilk çivi yazılı tabletler gün yüzüne çıkar ve yayınlanır. Bunun öncesinde çokça bilim adamı ve gezgin Hattuşa’ya gelir. Müze-i Humayun Müdürü Osman Hamdi Bey, 1906’da Boğazköy Sayı 43 / Mayıs 2013

Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürü Özdoğru, şöyle diyor Hitit dönemini için: “Çorum’da yer alan Hattuşa 450 yıl hüküm sürmüş bir milletin başkenti. Ayrıca dünyada kurulan ilk başkentlerden bir tanesi. Yine dünyada ilk organize devlet de Hititler.” 21


Turizm

kazılarını başlatır. Zamanın çiviyazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de heyete dahildir. Anlaşılır ki, burası Hitit’in başşehri Hattuşa’dır. 1931-39 arası 2’inci Dünya Savaşı sebebiyle durur kazılar. 1952’de yeniden hızlanır. Alman Arkeoloji Enstitüsü, yaklaşık 100 yıldır bölgededir. 1986’DA DÜNYA KÜLTÜR MİRASI 1986’da artık UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesindedir Hattuşa. Ayrıca ören yerinde bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de, İstanbul’daki Kandilli Rasathanesi ile birlikte UNESCO’nun Dünya belleği Listesi’ndedir. Şu ifadelerle, Çorum’un dünya nezdindeki kıymetine işaret ediyor Özdoğru: “Çorum kültür turizmi açısından çok önemli bir noktada. Bunun ilk adımı da Hitit medeniyeti. Hitit medeniyeti nedeniyle her geçen gün artan ziyaretçi sayısı 150 bin civarında yıllık. Bu rakamın 45 bini yabancı. En çok yabancı turistlerin başını Almanlar 22

çekerken ikinci sırada Japonlar yer alıyor. Onların da son yıllardaki bölgeye olan ilgisi katlanarak artıyor.” HİTİT REHBERLE GEZİLMELİ Turistin yerli ya da yabancı olduğunun, Hitit medeniyetine bakışına göre hemen anlaşılabildiğini de kaydediyor Özdoğru: “Biz Türk milleti olarak daha ziyade yakın tarihimiz ile ilgileniyor ona yöneliyoruz. Hitit medeniyeti ise eski bir medeniyet. Avrupa’da ki kültür ve okuma alışkanlığı bize göre daha farklı. Onlar buraya zaten bir ön bilgi ve araştırma ile geliyorlar. Ayrıca gelirken yanlarında birde rehber bulunduruyorlar. Yerli turist ise daha ziyade manzara olarak bakıyorlar ve tarihi bilgileri ile pek ilgilenmiyorlar. Hitit uygarlığından kalan bu yerleri gezerken bir rehber eşliğinde gezmek önemli. Aksi takdirde bilgimiz de az olduğu için bu alanları gezerken çok fazla doyuma ulaşamayız. “

HATTUŞA ÖRENYERİ Hititler’in başkenti Hattuşa Çorum’un 80 km güneybatısındaki Boğazkale İlçesi’nde. Örenyerinin etrafı eski çağlarda etrafı 6 km’lik surlarla çevrilidir. Sur duvarı canlandırması 2007’de tamamlandı. Döneme ait kil yapı tarzıyla türünün nadir örneklerindendir. YAZILIKAYA AÇIKHAVA TAPINAĞI Hattuşa’nın en etkileyici kutsal mekânı, şehrin biraz dışındaki, yüksek kayalıklar arasına saklanmış Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı’dır. Özellikle ilkbahardaki yeni yıl kutlamaları içindir. Tanrı ve tanrıçaların kabartmaları sıra halinde kayalardadır. ALACAHÖYÜK ÖRENYERİ Alaca İlçesi Alacahöyük Beldesi’ndedir. Hititlerin kültür ve sanat merkezlerindendir. 1935’ten bugüne ki kazılarda 4 uygarlık açığa çıkartılmıştır. İlk arkeolojik çalışma Atatürk’ün

Sayı 43 / Mayıs 2013


emriyledir. Çorum’un 45 kilometre güneybatısındaki Alacahöyük’ü gezerken görülecek anıtsal kapılar ve taş temeller Hitit İmparatorluk Çağı’na (MÖ 1450-1200) aittir. Bu medeniyetin mimarisine ışık tutmaktadır. Kenarları taşla örülü ve ahşap hatıllarla kapatılan Kraliyet mezarları öne çıkan yapılardır. Eski Tunç Çağı’dır o vakitler. 13 mezar muhtemelen prens ve prenseslerindir. ORTAKÖY-ŞAPİNUVA ÖRENYERİ Hititlerin siyasi, askeri, dini ve coğrafi yönlerden stratejik idari merkezlerinden biridir, ŞapinuvaOrtaköy örenyeri. Vilayetin 53 kilometre güney doğusundadır. Tokat Maşat

Sayı 43 / Mayıs 2013

Höyük kazılarında ele geçen büyük krala ait bir mektupta “Bu tablet size ulaşınca, 1701 askeri İshupitta’dan acele olarak sevk ediniz ve onları

iki gün içerisinde Şapinuva şehrine, Majeste’nin huzuruna getiriniz.” yazmaktadır.

Şapinuva’da bir kraliyet çiftinin varlığını ispatlamaktadır bu ve benzeri mektuplar. LÂÇİN KAPILIKAYA KAYA MEZARI Osmancık karayolu üzerinde ve ilin yaklaşık 27 kilometre kuzeyindedir. Kırkdilim mevkiindeki bir hayli sarp kayalık ve derin vadilerin oluşturduğu engebeli arazidedir. Kuzeye doğru uzanan bir kaya kütlesinin kuzey-batı köşesindedir. Kapılıkaya bir Helenistik Dönem (M.Ö. 2’inci Yüzyıl) kaya mezarıdır. Mezar odasının kapısında “İKEZİOS” yazısı ve aşı boyasıyla renklenen bir haç motifi göze çarpmaktadır. Kare planlı odanın girişinde sağ ve solda niş şeklinde oyulmuş ölü şekilleri vardır. 23


Sektör

Her dileyen müteahhitlik yapabilmeli mi?

Yap-satçılığı şartların doğurduğu kabul edilebilir. Ama halen sürdürülmek istenmesini ise asla… Konut üretiminin belirli bir plan dahilinde gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak Samsun’da 30 bin stok oluştu şimdiden. İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Hüseyin Tüfek, kentsel dönüşüm sırasında bunların eritilmesini; yıkılanların yerine hastane türü sosyal binaların yapılmasını öneriyor. “Ev barınma ihtiyacını gideren bir unsurdur. Aşırıya kaçılmamalıdır. Konut sayısı arz talep dengesini aştığından Samsun’da konut fiyatları da yerinde sayıyor.” diyor, Tüfek. Son yıllarda nüfusu yerinde sayan Samsun’daki konut stoku 30 binin üzerinde. Şehir halkına kısa sürede bu konutları dolduracak miktarda yaklaşık 100 bin kişi eklenemeyeceğine göre inşaat sektörünün durumu hiç de parlak görünmüyor. Bu bir plansızlığının mı sonucu yoksa öngörüsüzlüğün mü? Müteahhitlik, hangi sistem dahilinde yürüyor? Herkes adı geçen mesleği kolayca yapabilmeli mi? Karadeniz Bölgesi’yle özdeşleşmesinin perde arkasındaki hakikatler nelerdir? Soruları uzatmak mümkün. Ama amacımız o değil. YAP-SATÇILIĞI ŞARTLAR DOĞURDU ‘Yap-satçı laz müteahhit’ tanımlamasındaki isabeti tartışmak anlamsız. Sonuç ortada. Kimi firmalar inşaatçılıkta devleşmiş ve standartları oturtmuşken; ek iş nevinden piyasada dolaşan binlerce insan var. Köyden kente göçle çoğalan konut ihtiyacını gidermek adına pratik zekalarını ve müteşebbis 24

ruhlarını kullanmalarıyla topluma yarar sağladıkları gerçeği yadsınamaz. Ancak tarzsızlıkları zamanla yerini sistemleşmeye terk etmeyince hilkat garibesi semtler oluştu sanayi vilayetlerinde. Alışkanlık halen devam ediyor. En azından bina üretimini, nüfus hareketliliğiyle paralel kılamamada. Rize ve Trabzon’dan inşaat işinde çalışmaya gelenler başlangıçta ameleydiler. Sonraki yıllarda sırasıyla sıvacı, kalfa ve ustalığa terfi ettiler. 1960’lı yıllarda da müteahhitliğe giriştiler. Arazilerde ‘kat karşılığı’ konutlar yükseldi boy boy. “Laz müteahhit” kavramı böyle yerleşti sektör literatürüne. Günümüzde artık ‘yap-satçı’ deniyor onlara. Karadenizli müteahhitler, evsizlere ev imkanı sağladı akımın ilk senelerinde. Arsadan 10 daire çıkarıyorsa, sahibine ‘5 senin 5 benim veya 6 benim 4 senin’ diyorlardı. Ülkenin her yanına taşıdılar bu metodu.

Bilim ve tekniği yeterince takip etmediler ne yazık ki. Ne statikten anlıyorlardı, ne de dinamikten. Güvenlik ve yaşam garantisini umursamıyorlardı. Binanın çökebileceğine ihtimal vermiyorlardı belki de. Varsa da yoksa da kazanç değerliydi. En fazla daire eldesinin formülleriyle meşguldü kafaları. Sorumsuzluğun faturasını depremlerde vatandaşlar ödemekteydi hep. 17 Ağustos 1999’daki acının günahı da aralarından birine, Veli Göçer’e yıkılmıştı. Sarsıntıda yerle bir olan binaların tümünü de o inşa etmişti sanki! FAY HATLARI ÜZERİNDEYİZ Fay hatları açısından zengin bir ülkeyiz. Fakat tecrübeleri çabuk unutuyoruz. Kontrol ve denetimlerde sınıfta kalmaktayız. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Hüseyin Tüfek’in Sayı 43 / Mayıs 2013


Tüfek’e göre, inşaatı yapan kişi veya kurumun tarifsizliğinde yatmakta sorun: “Gerekli tanımlamaları yaparak tüm bu firmaları belgeye bağlamalı. Firmaların finans tablosu irdelenmeli. Bünyesinde uzman mimar, mühendis bulundurulması şartını koymalı.”

de vurguladığı gibi, “İnşaat yapabilmek bir hak. Bir insan inşaat yapabilir ve inşaat bir yatırım aracıdır. Arsası olan veya cebinde bunu yapabilecek kadar capitali olan herkesin inşaat yapmaya hakkı var.” Ancak “binaları kaliteli mühendislik hizmeti alıp bilim ve fen kurallarına uygun inşa ettirmek” şartıyla. İNŞAATÇININ TARİFİ YOK Sorun, inşaatı yapan kişi veya kurumun tarifsizliğinde yatmakta. Bu konuda şunları söylüyor Tüfek: “Gerekli tanımlamaları yaparak tüm bu firmaları belgeye bağlamalı. Firmaların finans tablosu irdelenmeli. Bünyesinde uzman mimar, mühendis bulundurulması şartını koymalı. Ayrıca bu yatırımcıları gruplandırarak yapabileceği maksimum bina büyüklüklerini belirlemeli. Fakat şu an her isteyen parası olan inşaat yatırımcısı olabilir. Bu durum ince, ancak hayat kurtaran bazı detayların gözden kaçırılmasına neden olmakta. Bir müteahhit ya da inşaat ustası bu detayları bilmiyor ve iyi niyetli olmasına karşın gözden kaçırıyor olabilir. Bu da depremlerde verdiğimiz can kayıplarının başlıca nedenlerinden bir tanesi halini alıyor. İnsanımızı eğitirseniz karşılığını mutlaka alırsınız. Depremde can kaybı Sayı 43 / Mayıs 2013

yaşanmamasının tek yolu kalite ve eğitim, başka çare yok.” SAMSUN’DAKİ MÜTEAHHİTLER ALMANYA’DAKİNDEN FAZLA Ülkemizdeki müteahhit bolluğunu, Almanya’daki sayıyla kıyasladığındaki tablo çok korkunç doğrusu. Oradakilerin toplamından fazla olabilirmiş sadece Samsun’dakiler. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Van depreminde başı yere bakan inşaat sektörüne çeki düzen için bazı tedbirleri yürürlüğe koydu. Her inşaat yapıcıya bir sicil numarası kararlaştırıldı. Çürük inşaatların yüklenicileri gerekirse meslekten men edilebilecekti. Reelleşemedi bu uygulama. İnce eleyip sık dokuma şöyle dursun, dileyene sicil numarası dağıtıldı aksine. İnşaatçılıkta güven olmazsa olmaz ilke artık. Enerji tasarrufuna kafa yorulmakta şimdilerde. Düz konut, halk tabiriyle ‘başını sokacak yer’ mantığı geçersizleşiyor. Yaşam alanları odaklı projeler tutuluyor. Beklentiler ve çıta sürekli yukarılara tırmanıyor. Yapsatçılık tarihe karışıyor yavaş yavaş. STOKTA İFRAT NOKTASINDAYIZ Haberin girişinde vilayetteki konut

stokunun altını çizmiştik. Tüfek’in tabiriyle ‘ifrat’ noktasındayız: “Ev barınma ihtiyacını gideren bir unsurdur. Aşırıya kaçılmamalıdır. Konut sayısı arz talep dengesini aştığından Samsun’da konut fiyatları da yerinde sayıyor. Hatta bazı bölgelerde düşüşler oluyor. Ama genelde yeni binaların metrekaresi bin liradan başlıyor. Ek donatılara göre bin 500 lirayı buluyor. İkinci el konutlarda ise bin liranın biraz altında da daire bulmak mümkün.” Kentsel dönüşüm faaliyetinde de artı konutlar üretilecek. 30 bin daire yine elde kalacak yani. Tüfek’in çözüm önerisi şöyle: “Her bireyin sağlıklı konutlarda yaşamaya hakkı vardır. Ancak bunca konut yapmak yerine mevcut konutlar alıcılara sunulsa kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda oluşan arazilerde sosyal alanlara ayrılsa hem mevcut konut fazlalığı eritilir hem de şehrin içerisinde nefes alınacak alanlara kavuşulur.” Şimdi de Tüfek’in tespitini aktaralım: “Türkiye’nin dev firmaları bu alana gelip kentsel dönüşüm çerçevesinde konut yaparsa bizim yerli yatırımcımızın elindeki 30 bin konut kalır. Peş peşe iflaslar yaşanır.”

25


Kent

BİR ZAMANLAR

ŞEHRİN EN GÖRKEMLİ BİNALARIYDILAR Bir şehrin tarihini ve sosyokültürel değişimini binalarına bakarak anlayabiliriz pek ala. 1960’lara dek bahçe içlerinde iki üç katlı evlere sahipti Samsun. İlk çok katlı binası Kefeli Apartmanı 1930’larda inşa edilmişti. İlk asansörlü yapı Şişik Apartmanı 1960’ta yapılmıştı ve 7 katlıydı. Bunları Başoğlu Hastanesi ve Yüksel Apartmanı izler… Samsun 1960’lı yıllara dek bahçe içerisinde çift katlı evlerin bulunduğu bir mimariye sahipti. İlk çok katlı binası ise 1930’larda inşa edilen Kefeli Apartmanı’dır. 30 Ağustos İlköğretim Okulu Ermenilerin Katedralidir; Gazipaşa İlköğretim Okulu ise yetimhanesi. Çiftlik Rumların, Kale mahallesiyse Türklerin. Başkaca büyük yapı görmeyen şehir halkı için çok etkileyiciydi. Her önünden geçen başını göğe kaldırır hayranlıkla incelerdi onu. Fötr şapkalar yere düşerdi. Kefeli ailesinindi. Cumhuriyet döneminin Samsun’daki ilk görkemli binasıydı. Benzerleri İstanbul’daydı. Kentin ana geçiş yolu, Irmak Caddesi’ndeydi. Onur Anıtı’nın tam önündeydi. Atatürk heykeli en güzel ona çıkılarak fotoğraflanırdır. Heykel deniz tarafından çekildiğinde devasa bina arkayı kaplardı. Tek katlı lokantalar, pastaneler ve dükkânların arasından tüm heybetiyle sivrilirdi. Girişi arka sokaktandı yalnız. Yüksek demir kapıdan içeri girildiğinde yan duvarlarda bal rengi ve lacivert karo seramikler 26

karşılardı insanları. Girişin iki yanında, duvara resmedilmiş -Kemal 1934 İstanbul- imzalı büyük boy renkli iki tablo vardı. Mozaik tabanlı merdivenler kıvrılarak sizi yukarı katlara taşırdı. Bugün yanındaki binalar kendisinden büyük ve kalın. Önünden geçenlerin ayırt etmesi imkansız. Tarihi değerini nereden bilecekler hem? Yılların yorgunluğuna rağmen dimdik ayakta taş bina. ŞİŞİK APARTMANI Kefeli Apartmanı Samsun’un ilkiydi fakat asansörsüzdü. 7 katlı Şişik Apartmanı ile 1960’lı yıllarda geldi bu sistem. Başta kimse alışamadı inen ve çıkan araca. İlk yerleşenler Radar Üssü’nde görevli Amerikalı subaylardı. Şişik’in konuşlandığı Gündoğdu Sokak , günümüzün 100. Yıl Bulvarı. Bu yüzden bulvara inşa edilenlerden iki metre geride. İlkadım Belediyesi arşivlerinde 17 Mart 1960’ta Celal Şişik adına ruhsatlandırıldığını görüyoruz. Şehrin en yüksek binasıdır. Tüm manzaraya hakimdir.

BAŞOĞLU HASTANESİ Başoğlu Hastanesi, Samsun’un ilk özel sağlık kuruluşudur. Çiftlik Caddesi’ndedir. 9 katlıdır. Selma ve Abdurrahman Başoğlu ismine 7 Temmuz 1962’de ruhsatlandırılmıştır. üzerinde yine bir başka çok katlı bina olarak yükselirki adı meşhur Başoğlu hastanesidir. İkinci asansörün adresidir aynı zamanda. YÜKSEL APARTMANI Çok katlı binalar yükselmektedir yavaş yavaş. 1963 yılında yine Çiflik Caddesi’ne 6 katlı Yüksel Apartmanı kondurulur. O da asansörlüdür. Dikkat çekicidir. Şişik Apartmanı, birkaç sokak ötede Başoğlu hastanesi ve hemen yanı başında da o. Sacayağın üçüncü bacağını oluşturur gibidir. Şevket Yüksel’e tescillidir. Mekanik kısmen değişse de, Schlieren marka asansörün orijinal kabini halen kullanımda. Vaktiyle ilköğretim öğrencileri gruplar halinde binaya getirilerek ders konusu olarak incelerlermiş.

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

27


Sekt繹r

28

Say覺 43 / May覺s 2013


Kalkınmanın En Akıllı Yolu;

BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ ‘Küresel düşünmek ama lokal davranmak’. Kısaca: Glokalizm. Bu kaide, hızla yaygınlaşıyor dünyada. Bölgesel işbirliği ya da entegrasyon çok önemli bu yüzden. Samsun’un, Türkiye’nin Karadeniz’den dünyaya açılan kapısı olduğunu vurgulamaktayız yıllardır. Sinop’undan Trabzon’una, Tokat’ından Çorum’una ortaklık kültürünü oluşturma ve harekete geçirme zamanı şimdi.

Sayı 43 / Mayıs 2013

29


Kapak

Global düşün, bölgesel davran

ENTEGRESYON ZAMANI Bölgenin ticaret ve sanayi alanındaki sivil oluşumlarına mikrofon uzattık. Gördük ki bölgesel atak mevzuunda herkes hem fikir. Detaylarda farklı düşünülse de geleceğin dizaynına dair beyanlar çelişmiyor. Geçmişte kaçan fırsatlara hayıflanmaktansa, önümüzdekileri değerlendirme fikri ön planda. Karadeniz Bölgesi makûs talihini yenmeye niyetli. Ve aradığı güç kendinde. İnternet vasıtasıyla dünyanın küçük bir köy haline geldiği iletişim çağında farklı kavramlar gelişiyor ve anlam kazanıyor zamanla. Bir yandan küresellik veya globalizm ağırlık kazanırken, diğer yandan yerellik ve bölgesellik ön plana çıkıyor. İkisi ilk bakışta taban tabana zıtlık içeriyor. Ancak ekonomik, sosyal ve kültürel hareketlilikler denge kurulabilirse isabet yakalayabiliyor bugün artık. Yeryüzündeki ilerlemelerden bihaber hedef belirleme ve onlara ulaşma neredeyse imkansızken; yerelin dinamiklerinin farkına varmak ve bunları değerlendirmek de gerekiyor. Yeni anlayışı şöyle sloganlaştırabiliriz: Global düşüneceksin ama yerel davranacaksın. Buna ‘glokalizm’ deniyor. Samsun’a kapağa taşıdığımız dosyaların tümünde bu gerçeğe dikkatleri çekmeyi çalıştık aslında. Şehrin, ‘Karadeniz’in Dünya’ya açılan kapısı’ olduğunu vurguladık. Türkiye üzerinden Avrupa, Asya, Akdeniz, Afrika ve Ordodoğu bağlantısı mümkündü 30

dile getirdiğimiz tezlere göre. Şimdi bir adım daha yükseğe taşıyoruz çıtayı. Bölgesel entegrasyonu vurgu yapıyoruz elinizdeki bu sayımızla. Dünya ölçeğinde büyük başarılar elde etmek için pek çok komşu vilayetin dayanışabileceğini, birlikten güç doğurabileceğini ve böylece ortaklaşa zenginleşebileceğini anlatıyoruz. Ticarette, tarımda, sanayide, turizmde, sağlıkta, sporda ve kültürde potansiyelini daha verimli kullanabileceğinin altını çiziyoruz. Sinop neden yalnızca kapatılan eski cezaevi ve hamsi avıyla hatırlansın ki? Şimdi de nükleer santral tesisiyle az çok kamuoyunda. Samsun’un 19 Mayıs şehri sıfatını çoktan aşması lazım değil miydi? Trabzon’un ilin futbol takımıyla avunmasının faturası ödenmiyor mu onlarca senedir? Çorum’un ‘sanki kelime karşılığıymışçasına’ leblebiyle özdeşleşmesi ne kadar realist? Gerçi, leblebinin doğru dürüst tanıtıldığını da söylemiyoruz maalesef. Tıpkı Karadeniz sahilinde yetişen fındığı yetiştirmemize rağmen yönetemememizdeki durum gibi olabildiğine pasifiz ve dağınığız.

Ordu’nun derelerinin tersine akmasına endeksli civanmertlikler. Giresun’daki kayıklar ve kızların fındık ayıklamasıyla sayıklıyor Türkülerimiz. Çarşamba’nın ortasından Yeşilırmak, Bafra’nınsa Kızılırmak akıyor fakat kimse kızmasın boşuna… Mümbit ovalar hala atıl. Trabzon ve Samsun’un giriştiği rekabet kuru gürültüden ibaret. Ankara’dan yatırım kaçırmaca oynanıyor. Oysa işbirliğiyle nice istifade kaynaklarına erişilebilir. Bölgesellik, bölgecilikle karıştırılmamalı. ‘Bir şehrin nesi var, 5-10 şehrin sesi var’ mantığı hakim kılınmalı hinterlanda. Coğrafi konuma bakıldığında suyun hangi yöne akacağı netçe görülüyor. Sinop Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) üyesi. Çankırı ve Kastamonu gurubun diğer üyeleri. Artvin, Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Ordu, Rize DOKA yani Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı’na çatısı altında. Samsun, Çorum, Tokat ve Amasya ise Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) bünyesinde. Saydığımız illerdeki üç belediye (Samsun, Trabzon ve Ordu) büyükşehir statüsünde. Bu üç şehrin iletişimi diğerlerine nazaran

Sayı 43 / Mayıs 2013


kolay. Giresun’un da bu hatta dahil tabi ki. Sinop’ta işler tersine dönük. Kastamonu ve Çankırı’dan ziyade az önceki hatta yakışıyor. Çalışmaları süren karayolu bittiğinde entegrenin önündeki engeller kalkacak. Çorum’a ayrı bir parantez açılmalı. Türkiye genelinde örnek bellenen, “Kalkınma’da Çorum Modeli” diye bir terimi ekletti literatüre. 1950’li yıllardan bu yana çok ortaklı yatırımlarla şehirdeki sanayinin serpilmesine zemin oluşturdu. Yüzünün Ankara çevrikliğinin de meyvelerini yemekte öte yandan. Her saat başı otobüs kalkıyor Başkent’e. Öğrendiğinizde Sayı 43 / Mayıs 2013

garipseyeceksiniz belki, birkaç yüz kilometre mesafede Samsun varken, Çorum Mersin limanıyla bağlantılı. Sebep gayet açık: Arada demiryolu bağlantısı yok çünkü. SamsunÇorum ve Amasya’dan Ankara’yla buluşacak tren hattı tabloyu tamamen değiştirebilir. Rusya’nın Krasnodar şehrinden Samsun’a karşılıklı uçak seferlerinin başlaması da mühim bir fırsat. Ulaştırma Bakanlığı’yla Samsun ve Çorum heyetlerinin beraber gitmesi gerçeğin hissedildiğinin işaretlerinden. Ordu’daki kaliteli ‘Bentonit’ kaynakları göz kamaştırmakta. Trabzonlu yatı-

rımcılar da ortak burada. Fındık ve çayda da yatırım müşterekliklerine şahidiz. Fındık ihracının yüzde 40’ı Trabzon’dan. Üretimininse sadece yüzde 8’i. Bölge illerindeki mahsul Trabzon’dan satılıyor yani. Sağra tesisleri iyi bir misal. Çikolata sanayinin hammaddesi fındık. İşlendiğinde katma değeri geometrik artıyor. Endüstriyel şekillenmesi de Karadeniz’de ölçülüp biçilebilir. Bölgedeki illerin ticaret ve sanayisinde söz sahibi kuruluşların başındakilerle irdeledik işbirliği imkanlarını. Tümüne de ilettik sorularımızı. Neler söylediklerini sizlerle paylaşıyoruz.

31


Kapak

Samsun TSO Başkanı Murzioğlu:

“Bölgeler Arası Farklılıkları Minimize Etmek Hepimizin Menfaatine” Bölgesel farklılıkların minimi ze edilerek ülke kalkınmasına odaklanılmasını istiyor, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO)Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu: “Takdir edersiniz ki kalkınma çok yönlü bir kavram pek çok dinamikle doğrudan ilgili. Bu nedenle ne kamuyu bu kavramdan ayrı tutabi lirsiniz, ne de özel sektörü, ne de herhangi bir bölgeyi, ülkenin veya içinde bulunduğu coğrafyanın bütününden bağımsız değerlendirebilirsiniz. Netice itibariy le hepimiz ülkemizin kalkınmasına hizmet ediyoruz. Bu nedenle de bölgeler arası farklılıkları minimize etmekte hepimizin menfaati var.” Dünyadaki gidişatın paralelliğinden söz ediyor Murzioğlu: “Bölgesel işbirlikleri giderek önem kazanıyor. Kalkınma Bakanlığımızda bu bölgesel kalkınma anlayışıyla Türkiye’de 12 düzey I bölgesi, 26 düzey II bölgesi belirledi.” Ve ardından şunları anlatıyor: “Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğini destekleyerek yerel potansiyelin açığa çıkmasını sağlamak amacıyla kalkınma ajansları kuruldu. Samsun’da Çorum, Tokat, Amasya illerini kapsayan ve bölgesel kalkınma anlayışıyla kurulan Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın hizmet alanının merkezi Samsun’dur. Bölgesel kalkınma planlarında belir tilen tespitler doğrultusunda çalışmalar da devam ediyor, kurum ve kuruluşlar proje32

ler üretiyor. Bu bağlamda verilebilecek en güzel, en somut örnek ise, Devlet Planlama Teşkilatı (şimdi T.C. Kalkınma Bakanlığı oldu) tarafından onaylanmış olan Yeşilırmak Havza Gelişim Planında elde edilen tespitlerle paralel, Türkiye’de bu kapsamda ilk uygulanan OKA Güdümlü Proje Desteği’ni aldığımız Samsun Fuar ve Kongre Merkezimizdir. Bölgesel kalkınma hususuna daha geniş bir perspektiften bakacak olursak, DOKAP (Doğu Karadeniz ProjesiBölgesel Kalkınma İdaresi Başkanlığı) örneğini verebiliriz. DOKAP bölgesinde yapılan toplantılarla bilgi ve belgeler toplanmış ve eylem planları hazırlığına geçilmiştir. Eylem planı, bütüncül bir yaklaşımla bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına hizmet edecek yatırımları tespit etmektedir. Bu kapsamda çok önemli bir gelişme olmuş ve bizleri oldukça memnun etmiştir; Doğu Karadeniz Bölgesini kapsayan Turizm Master Planı’na Samsun’un entegre edilmesi bu bölgesel işbirliğinin de çok açık göstergesidir.” KENT BÖLGEDEN İZOLE EDİLEMEZ Somut faydalarına şahit olundukça bölgesel kalkınma modellerinin benimsendiğini de söylüyor Murzioğlu: “Aksi tutum ve davranışlar, kentimizi bölgeden izole etmek anlamına gelir. Takdir edersiniz ki bu durum bizim bu güne kadar ortaya koyduğumuz projelerimizle

taban tabana zıt bir yaklaşım olur. Yönetim olarak da zaten kurumsal vizyonumuzu; “Karadeniz bölgesindeki lider ve öncü rolümüzü muhafaza etmek ve Samsun TSO’yu Karadeniz Havzası’nda etkin bir uluslararası aktör haline getirmek” olarak belirledik. Lojistik Master Planı gibi, İhracat Master Planı gibi çalışma ları mıza hep bu anlayışla yön veriyoruz. Malumunuz odamız koordi natörlüğündeki Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyumu Zonguldak’tan Trabzon’a kadar uzanan bir faaliyet alanına hizmet ediyor, KOBİ’lerin uluslararasılaşmasına destek sağlıyor. Öte yandan Samsun Fuar ve Kongre Merkezi yine bölgenin dinamikleri göz önüne alınarak projelendirildi ve tamamlandı. Yine Samsun’un lojistik merkez olma iddiası bölgedeki konumu dikkate alınarak şekillendi ve planlandı. Şüphesiz tüm bu işbirliklerinin temelinde bölgemizin ve birlikte kalkınmamızın ortak paydası öngörülmüştür. Ortak pay dada buluşulduğu takdirde bölgesel işbirliği tüm taraflar için kazançtır. Biz, hem şehir, hem de kurum olarak “ortak fayda’nın olduğu her türlü işbirliğinde, etkin bir aktör olarak yer alıyoruz ve bundan sonra da almaya devam edeceğiz.”

Sayı 43 / Mayıs 2013


Trabzon TSO Başkanı Hacısalihoğlu:

“Şehirler Arasında Kutuplaşma Değil, Bir Yarış Var”” Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu’na göre, bölgesel ekonomik iş birliğine soğukluk ve uzak duruş mazide kaldı: “Günümüzde iş birliği içerisinde bölge illerinin çalışmaları devam ediyor. Bilhassa bizim tanıtım faaliyetlerimiz bölgesel, bölgenin tanıtımı şeklinde yürütülmektedir. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) kapsamında bulunan Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon’u bir arada, hatta bazı projelerimizde Samsun’u da düşünerek hareket etmekteyiz. Örneğin Turizm açısından sadece bir şehri tanıtmak o şehre çok fazla bir şey kazandırmaz. Bölgesel tanıtım ile daha zengin değerler sunulacağını herkesin kazanacağını görüyoruz. Doğu Karadeniz çok alışılmış olan bir tanım. Ancak, biz projelerimizde Karadeniz havzasını dikkate alıyoruz.” Faaliyet kapsamına Sinop’u da dahil etmişler: “Karadeniz’e gelen kurvaziyer (Büyük gezinti gemisi) gemilerinin uğradığı limanlar sırası ile Sinop, Trabzon, Batum, Sochi ve Yalta limanları. Biz bu nedenle Amerika Miami’de bir fuara katıldık. Bu fuara sadece Trabzon için katılmadık. Karadeniz havzasında, Sinop’ta da kurvaziyer turizmini geliştirmek için katıldık.” PEK ÇOK SEKTÖRDE ORTAKLIK KURULABİLİR Turizm haricindeki sektörlerde de

Sayı 43 / Mayıs 2013

ortaklığa gidilebileceğini vurguluyor Suat Hacısalihoğlu: “Hammadde kaynaklarının değerlendirilmesi açısından bölgede yatırım ortaklıkları önemli bir hal alıyor. Örneğin bölgemizin bir diğer bir büyükşehri olan Ordu ilinde ön planda kaliteli ‘Bentonit’ kaynakları var. Bizim Trabzonlu yatırımcılarımızın da iştirakleri ve ortakları var. Bölgedeki zenginliklerin ortaklaşa değerlendirilmesi son derece faydalı olacaktır. Yine tarımda fındıkta ve çayda ortaklıkların bölgesel olduğunu görüyoruz. Trabzon fındıkta yüzde 40 gibi bir rakama ulaşan ihracat oranına sahip. Ancak, üretim rakamlarına bakıldığında yüzde 8 civarında olduğunu görüyoruz. Dolayısı ile Trabzon’un bölgesel ekonomik iş birliği alanında nasıl bir çalışma sergilediğini görebiliriz.” KARADENİZ’DEKİ MÜTEŞEBBİS RUHA VURGU İlginç bir yaklaşım sergileyerek, bölgenin verdiği yoğun göçü de müteşebbisçi ruhla izah ediyor Trabzon TSO Başkanı: “Bizim bölgemizdeki girişimciler kendilerine koydukları hedefleri gerçekleştirmek amacı ile hep bölge dışına gidiyor. Bunun dışında bölgeye dönen insanlar emekliler ve yaşamlarının geri kalanını huzur içinde geçirmek isteyenler. Dolayısı ile dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka bölgemizin insanları ile karşılaşırsınız.”

Günümüzde ortaklık kültürünün eskiye kıyasla güçlendiğini belirtiyor ayrıca: “Eskiden ortaklık kültürü az denecek oranda vardı. Ancak günümüzde ortaklık kültürü gelişti. Gittikçe de gelişmekte bu kültür ve insanlar artık güçlerini birleştirerek daha sağlam bir yapı ile ticaret içerisinde olmak istiyorlar. Trabzon bu konuda iyi bir yerde diye düşünüyoruz ve gelecekte belki diğer illerde de bu kültürün gelişmesi ile çok ortaklı yapılar Karadeniz havzasını kapsayacak çeşitlilikte gerçekleştirilebilir. Ticaretin dili, dini, ırkı ve memleketi yoktur.” Bölgede mevcut şehir kutuplaşmalarını da müspet yarışa yoruyor: “Şehirler arasındaki kutuplaşma esasında ‘onda var bizde niye yok’ söylemlerinden ibaret. Bu durum da şehirler arasında var olan bir yarışı gösteriyor. Bir şehre yatırım gelirken, bir başka şehir ‘Bu yatırımı ben isterim’, başka bir şehir ‘ben de isterim’ diyor. Bu mantığın önüne de geçmek mümkün değil elbette. Uygun yatırımı kendine istemesi en doğalıdır. Ancak sadece bir başka şehir o yatırımı istedi diye ‘Bende isterim’ demek doğru değil. Yine de buna hoşgörü ile bakmak gerekiyor.” Krasnodar uçak seferleri konusunda Samsun’u desteklediklerini ve arkasında olduklarını; bölgeye faydalı her projeyi savunacaklarını da kaydediyor Hacısalihoğlu. 33


Kapak

Çorum TSO Başkanı Başaranhıncalı

“Maalesef Ülkemizde Bölgesel İşbirliği Kültürü Yok” “Dünyada bölgesel iş birlikleri var ama bizim ülkemizde maalesef bu kültür yok. Ancak biz Çorum olarak bu konuda iddialıyız.” diyor, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) Başkanı Çetin Başaranhıncal. Şehir desteklemelerinin sosyal projelerle sınırlanmamasını temenni ediyor. 1950’lilerdeki çok ortaklı sanayi yatırımı hamlesi hakkında şöyle bilgilendiriyor bizleri: “Bunun neticesinde ‘Kalkınmada Çorum Modeli’ diye bir terimi kazandırmışız. Türkiye’ye örnek olmuşuz. Yatırımın şekli ne olursa olsun çok sayıda girişimcinin, yatırımcının bir araya gelerek kurduğu tesisler var Çorum’da. Sanayileşmede hızlı olduğumuz 1950’li yıllardaki başarılarımızın altındaki neden bu.” O senelerdeki hava sonrasında tümden korunamamış ama: “Dönemin ekonomik olarak bakirliği ortaklık yapısı oluşturulmasını kolaylaştırmış. Şimdi kar marjları düşerken riskler arttı. Fazlası şehir büyüdü kişiler büyüdü ve ortaya bir diyalog eksikliği çıktı. Eskiden bir ya da iki yerde oturulup

sohbet edilerek kaynaşılıyordu. Şimdi herkes ayrı bir yerde. Diğer bölge illerine bakıldığında ise ortaklık kültürü açısından Çorum’un açık ara önde. Geçmiş ile kıyasladığınızda zayıfladığı bir gerçek.” ORTAKLIK KÜLTÜRÜNÜ YAYMALIYIZ Ortaklık kültürünün yayılmasını arzuluyor Çetin Başaranhıncal: “İsterim ki Tokat’ta bir yatırım yapılacak ise Çorum’dan bir ortak ile yatırım yapılsın. Sadece ticari yatırımları konuşuyorum. Samsun’da büyük bir marka çıkacak ise Çorum’da alt yapısı olan girişimciler ile birlikte hareket edilsin. Bu Türkiye’yi İstanbul bağımlılığından kurtaracak formüldür. Yatırımcılar İstanbul bölgesine gidiyor. Anadolu ve taşraya soğuk bakılıyor. Hâlbuki güçlü bir bölge imajı çizerseniz yatırımcıyı da bölgenize çekerseniz.” İllerinin, Samsun, Tokat ve Amasya’yla OKA’da yer almasından bir hayli memnun: “Güzel bir dörtlü. Tokat’a

baktığımızda hayvancılıkta ileri. Amasya’ya baktığınızda turizmde ileri. Samsun lojistik anlamda çok güzel bir üs. Samsun’dan dünyanın her yerine açılabilirsiniz. Çorum’a dönüyorum bir KOBİ başkenti. Sanayisi oldukça güçlü. Bizim marka olamayıp adımızı duyuramama nedenimiz ise; tarım var. Turizm var. Hem de sanayi şehriyiz. Üç kulvarda yarışıyor ve gücümüzü üçe bölüyoruz. Amasya sadece turizmi seçti ve tüm gücünü buna yönlendirdi örneğin ama Çorum’da bunu seçme şansınız yok.” KALKINMA AJANSLARI GÖZLERİ AÇTI Kalkınma ajansları sayesinde, bölgesel ekonomik iş birliği fırsatlarının görünürleştiğine de söylüyor Çorum TSO Başkanı: “Tokat’ta neler olup bittiğini öğrenmek zor değil. Ama ajans araştırıp bir masa etrafında ajans paydaşlarına Samsun, Çorum, Tokat, Amasya’ya bunları anlattığında bakış açılarımız değişiyor. Çorum’da hayvancılık olmasına karşın bir hayvancılık yatırımı yapmak için Tokat

Sinop TSO Başkanı Derici:

“Bizi Devlet Samsun’dan Uzak Gördü” Samsun ve Sinop’un coğrafi yakınlığı ne yazık ki işbirliği kıvamına eremiyor bir türlü. Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (STSO) Erol Derici, Devlet Planlama Teşkilatı planlamasıyla ayrıştırıldıklarını haykırıyor: “Devlet Samsun’dan ve Orta Karadeniz coğrafyasından uzaklaştırmış bizi. Samsun bizim için daha kolay ulaşılabilir ve büyük bir pazar. Aynı zamanda Karadeniz’in en büyük şehri olması ile de Samsun her zaman daha avantajlıdır.” Ticaretin yanı sıra kamu kurumları yetki sahasında da icraya konulmuş ayrılık: “Sadece DSİ ve Karayolları Bölge Müdürlükleri’nde Samsun’a diğerlerinde Kastamonu’ya 34

bağlıyız. Ayrıca Samsun Sinop arasında tamamlanan Karadeniz Sahi Yolu’ndan önce dahi Bafra ve Alaçam’daki uçak yolcuları Sinop Havaalanını kullanmakta idi. Şimdi ulaşım daha da kolay ve daha rahat gelebilirler.” BÖLGEDE ORTAKLIK KÜLTÜRÜ YOK Bölgede ezelden beri ortaklık kültürünün yeşermediğini anlatıyor Erol Derici: “Bölgemizde ortaklık kültürü yok. Yatırımcılar ‘Ben’ odaklı ve ‘Küçük olsun benim olsun’ mantığı ile hareket ediyor. Dolayısı ile şehirlerde ortaklık kültürü sağlanamaz iken bölgede ekonomik iş birliklerinin sağlanması çok daha zor. Ayrıca karşımızda ticaret

yaparken de ticaretin ahlakına uyulan bir ortam yok. Sinoplu esnafın ticaret yaptığı Samsunlu esnaf her gelen müşteriye istediği miktarda perakende ürün alabilme imkanı da sunuyor. Yani perakende satış yaparak toptan alışveriş yapan müşterisine rakip oluyor.” Sinop’un Samsun ile entegre iş yapabileceği alanlar var mı? Derici’nin kısa cevabı ‘hayır’. Sebeplerini meraklanıyorsanız buyurun: “Örneğin Sinop’ta demir yolu yok, konteynır limanı yok, lojistik üssü yok. Bunlar Samsun’da var ama Sinop’un bunları kullanmasını gerektirecek bir üretimi mevcut değil. Sayı 43 / Mayıs 2013


Samsun’un Çorum ve Amasya üzerinden Ankara’ya bağlanacağı bir tren hattını ve Samsun ile Krasnodar arasında başlatılacak uçak seferlerini biz Çorum olarak sonuna kadar destekledik ve desteğimizi sürdüreceğiz. ile iş birliği yapmanız gerekliliğinin önemini anlıyorsunuz o masada. Dört il ile birlikte düşünmeyi o ajansla birlikte öğrendik. Her il kendine bir şeyler yaparak ön planda tutarak hareket etmeye çalışır. Bunu diyalog ile iş birliği güç birliği ile aşarız.” Ankara’ya dönüklüklerini ise ‘gayet normal’ diye niteliyor Başaranhıncal: “Ankara nihayetinde bir başkent ciddi bir sanayi kenti. Birçok konuda da bağlıyız. Resmi dairelerin bölge müdürlüklerinde ise kısmen Samsun’a bağlıyız.” Şu cümleleri hakikaten bam teli hüveyetinde: “Çorum kendini Karadenizli olarak da hissetmiyor. Biz çok arada kalmış bir iliz. Kısmen İç Anadolu, kısmen Karadeniz. Karadeniz’in birçok özelliği bizde var ama birçok özelliği de yok. Baktığınızda bizde daha ziyade İç Anadolu görüntüsü var. ” SAMSUN BÖLGESEL FUAR MERKEZİ OLABİLİR Çorum’un Mersin limanıyla irtibat mecburiyetini ‘asıl mesele’ başlığıyla

değerlendiriyor: “Oysa Samsun’a malımızı taşıyabileceğimiz bir demir yolu olsa Samsun Limanını kullanabiliriz. Bu konuda Samsun’un Çorum ve Amasya üzerinden Ankara’ya bağlanacağı bir tren hattını ve Samsun ile Krasnodar arasında başlatılacak uçak seferlerini biz Çorum olarak sonuna kadar destekledik ve desteğimizi sürdüreceğiz. Çünkü bu projeler sadece Samsun’a değil bölgeye değer katacaktır. Konu ile ilgili olarak da Ulaştırma Bakanlığı’na Samsun heyeti ile birlikte gittik. Bu projeler ile Samsun limanını daha aktif kullanabileceğiz.” Fuarlar mevzuuna da değiniyor Başaranhıncal: “Öte yandan biz fuarlara İstanbul’a gidiyoruz. Oysa bizim küçüklüğümüzden hatırladığımız Samsun Fuarı ile bu kentte zaten bir kültür mevcut. Dolayısı ile Samsun’u bölgede fuar merkezi haline getirdiğinizde biz de İstanbul yerine daha kolay ulaşabileceğimiz bir imkana kavuşuruz. Ama siz Samsun fuar yapıyor ya ben de iki tane yapayım derseniz

bölgede bir fuar merkezi oluşmaz. Fuar dendiğinde sizin bölgeniz akla gelmez. Bu tür konularda iller birbirini mutlaka desteklemeli.” TR83’ÜN AĞABEYİ SAMSUN “TR83 Bölgesi’nin; diğer bölgelerle, örneğin Doğu Karadeniz illeri Ordu, Sinop, Giresun ve Trabzon’la diyalogunda ağabeylik vazifesi Samsun’da” görüşünü de dillendiriyor Başaranhıncal: “TR83 güzel bir birleşim oluşturmuş. Bu dört ilin kendi aralarındaki diyaloğu ile ortaya çıkan enerji etrafını da toplar. Çorum bugün yumurtacılıkta çok güçlü, gıda da çok güçlü, toprak sanayinde Türkiye’de söz sahibi, ülkemizin en çok kiremit üretiminin yapıldığı il, makine sanayinde anahtar teslimi fabrika yapabiliyor. İleride ise enerjisini ve odağını makine sanayisine çevirmiş bir Çorum karşımıza çıkacak. Bu sektörde Samsun ile iş birliği içerisinde adım atılıyor. Çorum ile Samsun’da proje evlilikleri yapılabilecek alt yapılara sahipler.”

Trabzon ile aralarındaki iletişimsizlikten yakınan Derici: “Trabzon ile bu konuda ortak bir çalışma girişimi taraflar arasında hiç olmadı. Oysa biz el ele versek bu konuda daha sağlam adımlar atabilir ve elimizi birlikte güçlendirebilirdik.” Sinop geleceğini Turizm ve eğitim şehri olarak planlıyor. Satacak ürünümüz yok turizme ve eğitime yöneldik. Samsunlu vatandaşlarımız Sinop’a günübirlik gelirken Akdeniz ve Ege kıyılarını uzun süreli tatil için tercih ediyorlar. Sinop’a bölgeden en çok gelen ziyaretçi ise Kastamonu’dan. Giresun’dan, Trabzon ve Rize’den gelenler ise tatillerini burada geçiriyorlar. Bizim bölgemizde zaten çalışma ve yoğun iş temposu alışkanlığı olduğu kadar bu yorgunluğu atmayı sağlayacak oranda tatil kültürü mevcut değil. Biz bölgedeki tüm illere turizm konusunda açılmayı da istiyoruz.”

Sayı 43 / Mayıs 2013

Kurvaziyer gemileri Karadeniz’de ilkin Sinop’a uğruyor, sonra da Trabzon’a. Aralarındaki iletişimsizlikten yakınmakta Derici: “Trabzon ile bu konuda ortak bir çalışma girişimi taraflar arasında hiç olmadı. Oysa biz el ele versek bu konuda daha sağlam adımlar atabilir ve elimizi birlikte güçlendirebilirdik.” Trabzon TSO, ABD Miami’deki Kurvaziyer fuarına katılırken kendileriyle temasa geçmemiş. KARŞI KIYILARA GEMİ SEFERLERİ Karadeniz’in karşı kıyılarına gemi seferleri planlamışlar: “Ukrayna ile gerçekleştirmeye çalıştık. Şimdi de uluslararası havaalanımız var. Biz Sam-

sun gibi Rusya kıyıları ile de değil Ukrayna ile ilgilendik. 160 deniz mili yani 290 Km gibi bir uzaklığa sahip Sinop ve Ukrayna arası. Yine de ben karşı kıyı ile turizm hareketliliği olacağına inanmıyorum. Karşı kıyının turisti Akdeniz ve Ege bölgelerini tercih ederken Karadeniz kıyılarını tercih edenler geliri daha düşük olan alt tabaka turistler. Para harcayacak zengin tabaka daha sıcak iklimleri tercih ediyor. Biz daha ziyade Türkiye içinde ve daha iç bölgelere yönelik turizm planlamaları yapıyoruz. Ankara, Çorum, Çankırı ve Sinop arasında örneğin.”

35


Kapak

Giresun TSO Başkanı Çakırmelikoğlu:

“Bölgede Kabuğuna Çekilmişlik Yok, Olumsuzluklar Coğrafi Şartlardan Kaynaklanıyor” “Karadeniz Bölgesi’ndeki her ilde benzer sektörde faaliyet gösteren firma temsilcileri ortak hareket edebilir.” diye konuşuyor, Giresun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu. Bölgede kabuğuna çekilmişlik olduğu görüşüne katılmıyor. Coğrafi şartlara dayandırıyor yaşanan olumsuzlukları. Her vilayet bu arızaları elimine etmenin gayretindeymiş: “Biz şehrimizin geleceğini olumlu yönde etkileyebileceğini düşündüğümüz projeleri her fırsatta gündeme taşıyor, hayata geçirilmesi için bir takım çalışmalar yürütüyoruz. Olması yolunda ciddi çabalar sarf ettiğimiz ve sonunda yapımına başlanılan OrduGiresun Havalimanı her iki ilinde geleceği açısından tartışılmaz nitelikte olması sebebi ile bence büyük çapta bir entegrasyon örneğidir.” SEKTÖREL İŞBİRLİĞİ KONSEYLERİ KURULMALI Bölgesel işbirliğinde öncelikli ve elverişli sektörlere ilişkin ise şunları kaydediyor: “Öncelikle bu sektörlerin belirlenebilmesi için sektörel işbirliği konseyleri oluşturulmalıdır. Mesela Karadeniz Bölgesi’ndeki her ilde benzer sektörde faaliyet gösteren firma temsilcilerinden oluşan bir kurul(hatta bu kurul her ilin ticaret ve sanayi odasına kayıtlı meslek komitesi başkan ve başkan yardımcılarından ya da meslek komitesi üyelerinden seçilebilir) düzenli aralıklarla farklı bir ilde olmak kaydı ile toplantılar düzenlemeli, bu toplantılar esnasında sektörün sorunları, çözüm önerileri tartışılmalı, yatırım için cazip sektörlerle alakalı bölgesel stratejiler geliştirilmelidir. Geliştirilen stratejilerle alakalı daha geniş bir bakış açısına sahip olabilmek için yurt dışı iş seyahatleri düzenlenmeli, yurtdışında ikili iş görüşmeleri oluşturulmak sureti ile sektör temsilcileri bir araya gelmeli, böylelikle ticari iş ilişkileri de geliştirilmeli ve yeni pazarlar yakalama şansı elde edilmelidir.” 36

TURİZM POTANSİYELİNİ DEĞERLENDİREMİYORUZ Kullanılmayan işbirliği noktalarını sorduğumuzdaysa direkt turizmi işaret ediyor: “Karadeniz Bölgesi aslında turizm konusunda oldukça renkli bir coğrafyaya sahip. Ancak bölgenin turizm envanterindeki eksiklikler sebebi ile var olan potansiyelinin açığa çıkartılması konusunda sıkıntılar yaşanmakta. Özellikle yayla ve kültür turizmi açısından Karadeniz Bölgesi coğrafik, kültürel ve beşeri bir dokuya sahiptir. Çünkü Giresun da dahil olmak üzere bölge köylerinde geleneksel yaşam halen devam etmekte olup bununla birlikte yöresel yemekler ve kıyafetler, gelenek ve görenekler, doğal ortamında yetişen bitkiler, bölgenin marka olarak öne çıkabilecek değerleridir.” Giresun’da Marka Kent Kalkınma Planı çerçevesinde Bulancak’ın İnece Köyü ve Piraziz’in Şeyhli Köyü Eko Turizm yeri ilan edilmiş: “Bu sayede hem Giresun’un derin kültürel zenginliği

tekrar hayat bulmakta hem de köylü yeni bir ekonomik gelir kapısına kavuşmaktadır. Eğer bölgemizin kendi coğrafi, beşeri ve tarımsal özelliklerine uygun bir politikayla eko turizm anlayışı benimsetilerek eko turizmin sürdürülebilir şekilde yapılabilmesi için gerekli envanter, uygulama, izleme ve değerlendirme yöntem ve araçları konularında araştırmalar artırılırsa Karadeniz Bölgesi’nin eko turizm sektöründe bir marka olma ihtimali hiç de uzak değildir. Biz Giresun Ticaret ve Sanayi Odası olarak eko turizm konusundaki farkındalığı artırmak ve benzer projeler için emsal teşkil etmesini sağlamak amacı ile 1 Kasım 2012 tarihi itibari ile Back To Nature (Doğaya Dönüş) Projesini yürütmeye başlamış bulunmaktayız. Bu farkındalığın yaratılması amacıyla proje kapsamındaki hedefimiz; kırsal turizm konusundaki eğitimlerin kalitesini artırmak ve her bir proje ortağının yarattığı değerleri bir araya getirmektir.”

Sayı 43 / Mayıs 2013


Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Gürdoğan:

“Ortaklık Kültürü İle Büyük Markalar Oluşturmaktan Başka Çare Yok” Dış Ticaret Müsteşarlığı Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, kurtuluşu ufak sermayenin birleşerek büyük markalar meydana getirmesinde görüyor. Bu da bölgesel işbirliğiyle mümkün. Fakat ülkemizde, özellikle de Karadeniz’de, kümelenme modelleri henüz emekleme evresinde. Gürdoğan’ın vurguladığı üzere, dış piyasada tutunmak için marka şart: “Maalesef bunu biz başaramıyoruz. Fakat uzak doğu ülkeleri ve Avrupa ülkelerinde ki ekonomik iş birliği modellerini incelememiz gerekiyor. Onlar bunu başarıyorlar ve dünyada güçlü markalar oluşturuyorlar.”

KARADENİZ’DE HERKES KOMUTAN ASKER YOK Kahramanmaraş, Gaziantep ve Denizli’deki başarılı örnekleri hatırlatarak, “Karadeniz’in bu konuda zayıf olmasının nedeni doğasıyla insanlarının eş değer hırçın yapısı. Burada herkes komutan ama asker yok. Savaşlar sadece komutanlar ile kazanılamaz. Askerlere de ihtiyaç vardır. Biz piyasada figüran değil aktör ve başrol oyuncuları olmak istiyor isek küçük sermayeli güçleri birleştirerek güçlü markalar oluşturmalıyız.” Diyor, Gürdoğan. Ve şu örneği dile getiriyor akebinde: “Trabzon’da irili ufaklı 20 kadar fındık kırma fabrikası var. Fakat bu 20 fabrikanın yaptığı işi tek bir fabrika yapabilir. Dolayısı ile biz burada kurulacak iş birlikleri sayesinde fındığı nihai ürün haline getirebilecek entegre tesisleri kümelenme mantığı çerçevesinde oluşturmaya enerjimizi yönlendirebiliriz.” ÇAYDA DÜNYA GERÇEKLERİNDEN UZAĞIZ Gürdoğan’ın tespiti: Trabzon’daki büyü-

Sayı 43 / Mayıs 2013

me yolları ‘ufak olsun benim olsun zihniyeti’ ile tıkanıyor. Samsun, Ordu ve Giresun’daki tablo da böyle. Çay fabrikalarındaki hikaye de aynıymış: “Bunlar içinde birkaç tanesi aktör rolünü üstlenirken diğerleri figüranlık yapıyor. Sonucuna baktığımızda Türkiye çay ihraç edebilen bir ülke değil. Çayın ülkemizdeki üretiminin yüzde 40’ı ihraç edilmeli çünkü iç tüketime fazla geliyor. Ben Honk Kong’da bir çay fuarına katıldım ve orada gördüm ki Dünya çay konusunda farklı bir noktaya gitmiş. Türkiye ve İran taş devrinde kalmış gibi sadece siyah çay üzerine çalışırken dünya bitkisel çaya dönmüş. Uzakdoğu ülkeleri ve Hindistan bin bir çeşit çay üretiyor. Biz dünya gerçeklerini alıp kümelenme modeli çerçevesinde ülkemizde uygular ve dünya piyasasının gereklerini sunabilir isek çay ihracatını da gerçekleştirebiliriz. En çok çay ithal eden Rusya hemen bizim çay kaynaklarımızın yanı başında yer alıyor ama biz hiç Rusya’ya çay ihraç edemiyoruz. Çünkü Rusya’nın da bitki çayına yönelmiş olduğunu görüyoruz. Tüm

sektörlerde olduğu gibi gerek çayda gerekse fındıkta ufak firmaları birleştirerek büyük markalar oluşturulması şart.” FINDIK BİZDE, BORSASI HAMBURG’DA “Çok ağır bir taşı bir kişi kaldıramaz. Ancak kaldıraç ile bu taşı kaldırmayı başarabilir. Bu kaldıraç AR-GE birlikte çalışma, ortaklık kültürü, ekonomik iş birliği ve markalaşmaktır. Bunu yapamıyor isek düşünmemiz lazım. Devletin de bu ortaklık modellerini desteklemesi ve teşvik etmesi lazım.” Diyen Gürdoğan’dan çarpıcı bir örnek: “Fındık borsası Almanya Hamburg kentinde. Çünkü çikolata üretimi orada. Karadeniz ise fındığın yani nihai ürün olan çikolatanın hammadde tedarikçisi. Biz bu hammaddeyi burada nihai ürüne çeviremiyoruz. Oysa biz Belçika Almanya ve İsviçre gibi çikolata konusunda marka olabilsek fındık konusunda dünyaya hükmedebilir ve fiyatını arzını talebini dolayısı ile sektörün tamamını elimizde tutar kendimiz belirleriz.” 37


Kapak Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu: ğlu:

“Turizm En Önemli İşbirliği Alanıdır” “Dünyada sadece ekonomik kalkınma hareketleri değil, tüm gelişmeler çekirdekrde rde de ekk ten hareketle planlanıp, projelendirilerek uygulamaya konuluyor.” diyor, Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu. ‘Öncelikle doğru bir tercih olduğunu söylüyor bunun. ‘Çünkü’ deyip şöyle devam ediyor: “Suya atılan bir taşın önce kendi etrafında halka yapması misalidir genişleme ve büyüme. O nedenle, ekonomik politikaları bölgeselliğinde ötesine şehirler bazına kadar indirip oradan hareketle büyütme için çaba gösterilmelidir.” Karadeniz’in genelinde değilse bile Doğu Karadeniz’in merkezi konumundaki Trabzon’da, bölgesel tanımlı ekonomik politikaların çok az da olsa pratiğe geçirilmeye başladığını söylüyor: “Örneğin Trabzon’u bir spor kenti yapacak, spor turizmini teşvik edecek tesisler. Bunun yan ısıra kendi gerçeği için gelişen fındık sanayisi.. Yüzde 8’ini üretirken, yüzde 40’a yakın ticaretini elinde bulundurmanın sorumluluğu ile sektöre yapılan yatırımlar. Bulunduğu jeopolitik konum nedeniyle Trabzon’un lojistik üs olarak seçilmesi. Küresel ısınmandan en az etkilenen yöreler arasında yer alacak olması nedeniyle turizm yatırımları için var olan düşünceler. Tabi iki bunların yeterli olduğu söylenemez.. Planlı ve programlı bir şekilde hareket edilmeli, yatırımlar bilinçli yapılmalı ve teşvik edilmelidir.” KABUĞUNA ÇEKİLMİŞLİK TAM KIRILAMADI Karadeniz’de insan bazında kabuğuna çekilmişlik hali gözlenmediğini dile getiriyor Köleoğlu: “Karadeniz insanı değil Türkiye’nin dünyanın dört bir yanında her alanda müteşebbisliğini göstermektedir. Karadeniz’in kendi içindeki şartlarını özelde değerlendirmek gerekir. Arazi şartlarına göre planlamalar ve teşvikler düzenlenmeli. Siyasiler bugüne kadar genelde hep oy hesabı ile hareket ettiler. Son yıllarda ekonomiye müdahale edebilecek yetkileri oldukça 38

kısıtlandığı için bu alanda bir gelişme var. Mesela fındığa artık eskisi gibi müdahil olamıyorlar. Bu da sektörü geliştiriyor. Kabuğa çekilmişlik eskisi gibi değil. Ama tam da kırılmış değil. Bunun nedenlerini de tek bir başlık altında toplamak da doğru değil. Saydığınız tüm unsurların öyle veya böyle etkisi var.” DÖRT DÖRTLÜK TURİZM TESİSLERİNDEN MAHRUMUZ Bölgede gerçek anlamda değerlendirilmeyen alanların başına turizmi yazıyor, Trabzon Ticaret Borsası Başkanı: “Küçük işletmeler şekliyle parça parça yapılan bir takım yatırımları saymaz isek, Doğu Karadeniz’de şöyle dört dörtlük turizm tesisi diyebileceğimiz neresi var ki? Dağ ve yaylarımızda tesisler sadece yatmak ve yemek amaçlı kuruluyor. Oysa öylesine tesisler kurulmalı ki, insanlar buralarda 5-10 gün kalabilmelidir. Bunun için de tesislerin sportif ve sosyal amaçlı bölümlerde donatılması gerekir.” ‘Neden Karadeniz’de futbol takımları veya başka spor dalları için kamp yapılmasın?’ sorusunu da ortaya atıyor: “Siz yeterli tesis ile donatırsanız, insanlarda, kulüpler de, şirketler de gelir kalırlar. Kongre turizmi için de hakeza aynı şeyler geçerlidir. Yani tesisler mutlaka kapsamlı inşa edilmelidir. Turizm en önemli işbirliği alanıdır. Bunun dışında ulaşım sektörü de, deniz ve demiryolu ağırlıklı hale getirilerek kullanılmalıdır. Taşımacılığının en ucuz olduğu alanlarda deniz ve demiryoludur. Bunun için Doğu Karadeniz demiryolu

ile sadece ülkemizin değil, çevremizdeki ülkelerinde yol ağına bağlanmalıdır.” YÖRESEL ÜRÜNLER İÇ VE DIŞ PAZARDA ALICI BULABİLİR Trabzon’da kırsal kesimdeki hayvancılık kültüründen de bahsediyor: “Özellikle Tonya, Vakfıkebir, Beşikdüzü, Şalpazarı, Akçaabat ilçelerinde asırlardır var olan süt inekçiliği projelendirilip, daha fazla katkı ve teşvik ile geliştirilebilir. Organik ürünlerin giderek önem kazandığı ve talep gördüğü günümüzde meşhur Trabzon Tereyağı ve yöresel peynirler iç ve dış pazarlarda alıcı bulabilecektir.” 1989 FIRSATI TEPİLDİ İşbirliği için nakliyat ve dış ticaret de Köleoğlu’na göre. Mazi kritik edildiğinde çok fırsatlar tepildi: “Kaybettiklerimiz noktasına Trabzon üzerinden bakacak olursak, 1989’da açılan Sarp Sınır Kapısı’ndan sonra elimize geçen fırsatları nasıl birer birer harcadığımızı, tekstilinden inşaat sektörüne kadar neleri kaybettiğimizi kolaylıkla sıralayabilirsiniz.” Küçük sermayelerle büyük işler yapma hevesi bir kenara bırakılmalı: “Sermaye gücünüz yok ise birleşerek bu güce erişmelisiniz. Aksi takdirde dünya piyasalarında rekabet edebilme, Pazar da yap alabilme şansınız yok demektir.”

Sayı 43 / Mayıs 2013


Karadeniz Sanayici Ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Reis:

“Ortaklık Fikri Geçmişten Bu Yana Törpüleniyor” Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) Başkanı Osman Reis, ülkemizde ve bölgemizde ortaklık olgusunun geçmişten bu yana törpülendiğine işaret ediyor. Entegrasyona soğuk bakışın etkenlerini şöyle sıralıyor: “Birinci derecede sorumluluk girişimcinin kendisindedir. İkinci derecede ise yürütülen iktisadi politikalarda, yani Kamudadır.

Bakınız ülke mizde ve bölgemizde ortaklık konusunda geçmişte yaşanan “olumsuz örnekler” adeta bir “zihin kelepçelenmesi” oluşturarak çoğunluğumuzu, “… bizde ortaklık olmaz” önyargısına taşımıştır. “Ortak eve gelin gidilmez”, “Ortak atın beli kırık olur” gibi atasözlerimiz var.

insanları ile ortaklık konusunda 15 ayrı toplantı yaparak başarılı bir ortaklığın kurulmasında dikkat edilmesi gerekenler hususları tek tek iş insanlarımıza anlattık. Keşke bu hususları 30 sene evvel 40 sene evvel konuşsak ve yukarıda bahsetti ğimiz kötü örnekleri yaşamasaydık.”

Her ürünün bir son kullanma tarihi olduğu gibi bu sözlerinden son kullan ma tarihi çoktan geçti. Bu önyargıyı kırmak için ortaklıklar kurarken geçmişin eksiklerini ve yanlışlarını tekrarlamamalı, yeni yol ve yöntemler aramalıyız.

Reis’ten önce bölgesel işbirliği fırsatları: “ Tarım, gıda, turizm, sana yi, sağlık, eğitim vb birçok alanda işbirliği yapılabilir. Öncelikli olarak işbirliği yapılacak konularla ilgili fizibilite çalışmaları yapılmalı.

SİNOP’TAN BATUM’A Yeterli bulmasa da bölgesel düşünmede son zamanlarda bir hareketlilik olduğunu söylüyor: “Bunu Karadeniz Bölgesi’nin çeşitli illerinde yaptığımız çalışmalarda görüyorum. Artık iş insanlarımız bir iş fikrini değerlendirirken il ölçeğinden bölge, havza ölçeğinde planlama yapıyor. Eskiden hedef pazarı Samsun olan girişimciler şimdi Sinop’tan Batum’a oradan da Kırım’a uzanan Karadeniz Havzası diyor.

İş ve yatırım fırsatlarıyla ilgili saha çalışması yapılarak girişimcilerle paylaşılmalıdır. Bu çalışmalar sahada, konunun uzmanları tarafından yapılmalıdır. Bizde herkes uzman, herkes danışman.

Biz KASİF olarak Sinop’tan Hopa’ya kadar çok sayıda il ve ilçede iş

Sayı 43 / Mayıs 2013

Sanırım “uzmanlık” kadrosunda çalışanlar ile “uzman” karıştırılıyor. Bakın, değişik kurumlar tarafından hazırlanan raporları okuyoruz, yabancı kaynaklardan aldıkları tablo ve grafikleri Türkçeye bile çevirmeden girişimcilerimizin önüne sunulan, 3-5 yıl evvelki veri lerle hazırlanmış sektör analizleri var ve bunu da Kalkınma

Ajansından fonlamışlar. Bu tarz çalışmalar faydadan çok zarar verir.” GEÇMİŞTE ÇOK FIRSAT KAÇIRDIK Şimdi de geçmişte kaçırdıklarımız: “Kayıp çok, hemen karşımızdaki eski Sovyet pazarındaki kayıpları mı saysam yoksa yanı başımızdakileri mi? Bu kayıpları sıralayarak moral bozmayı doğru bulmuyorum. Önümüze bak malıyız, ama geçmişten ders almalı, eksikleri ve yanlışları tekrarlamadan önümüze bakmalıyız, çünkü hayal edemeyeceğimiz fırsatlar bizi bekliyor, bari onları kaybetmeyelim. Artık Batılıların bizim için kullandığı “Türkler fırsat kaçırma fırsatını asla kaçırmazlar” sözünü boşa çıkarmalıyız. İş insanlarımızın cesareti var ama yol ve yöntem konusunda sıkıntısı oldu. Örneğin Rusya kapısı açıldı, dış ticaret yapmak istiyor ama yol gösteren olmadı. İkincisi, uzun yıllar önce küçük küçük sermayelerle iş yapılamayacağını anladı ve ortaklıklar kurmaya başladı ama orda da yöntem bilmediğinden acı tecrübeler yaşadı.”

39


Kapak

Ordu TSO Başkanı Servet Şahin:

“DOKAP’ta Oluşturulan Kaynaklar Yeterli Değil” Sorularımızı Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Servet Şahin’e de yönelttik. Ana metinde yanıtları tekrardan kaçınmak amacıyla özetleyerek ve vurucu yanları belirginleştirerek sunduk. Sık ara başlıklarla detaylara spot yaktık. Şahin’de röportaj bütünlüğünü korumamızın özel bir sebebi yok. Ne sorduğumuzun ve olaya nereden yaklaştığımızın görülmesini de arzuladık bu vesileyle.

uzaması ve planın finansal kaynağını oluşturan ajansın (DOKA) kuruluşunun gecikmesi nedeni ile süreç gerçek manada 2 yıl önce başlamış ve her sene destek kaynak ve bütçelerini arttırarak gelişme hedefini tutturmaya çalışmıştır. Süreçte en önemli unsur teşvik edilecek sektörlerin ve teşvik destek bütçelerinin oluşturulması, bunlarla ilgili plan ve stratejilerin tespiti aşamaları olarak ortaya çıkmaktadır.

-Bölgesel ekonomik politikalar ile büyüme modeli benimseniyor dünya genelinde artık. Sizce Karadeniz Bölgesi’nde bu yönde hareketlilik söz konusu mu? Cevap evetse, bu yeterli mi? Hayırsa, bunun sebepleri nelerdir? Kalkınmanın bölgesel olarak planlanması ve bölgesel finansman sağlanması politikaları artık yeni planlı dönemin gereği olarak ortaya çıkmaktadır. 5 yıllık kalkınma planları dönemleri sona ermiş ve 20-25 yıllık plan ve stratejiler sürecine girilmiştir. Doğu Karadeniz Bölges’indeki DOKAP olarak tanımlanmaktadır. Plan sürecinin

Son iki yılda DOKA Yönetim Kurulu’nda sağlanan konsensüs ve ortak planlama iradesi ile özellikle KOBİ işletmelerimize ve altyapı faaliyetleri için bütçe doğrultusunda önemli kaynaklar oluşturmuş olmakla birlikte Türkiye’de 6 vilayeti kapsayan tek bölge ve tek ajans olmamız nedeni ile oluşturulan kaynakların yeterli olduğunu ve çok önemli ivmeler kazandırdığını söylemek bu gün için mümkün görülmemektedir. Bir diğer önemli sorun ise verilen desteğin Avrupa Birliği proje destekleri ve Kırsal Kalkınma Ajanslarının proje destekleri ile sağlamış olduğu teşvik ve muafi-

40

yetlerden daha az destek içermesidir. Genellikle 5. Bölge kapsamında olan DOKAP illerinde teşvik ve destek verilen projeler için Genel Teşvik Mevzuatında bu bölgelere (5. Bölge) verilen diğer destek ve teşvik kriterlerinde ilave edilmesi halinde Ajans Desteklerinin yatırımların büyümesi ve ekonomik kalkınma açısından daha büyük ivme yaratacağını düşünmekteyiz. AŞIRI BİREYCİ YAPIMIZ ORTAKLIĞA KISMEN MANİ -Karadeniz Bölgesi’ndeki kabuğuna çekilmişliğin ve her türlü –küçük ya da büyük çaptaki- entegrasyona soğuk bakışın sorumlusu siyaset mi, bölge sakinlerinin duyarsızlığı mı, coğrafi şartlar mı, eğitim seviyesi mi, ülkedeki genel politikalar mı, yoksa hepsi mi? Bölgemizde genel olarak bir kabuğuna çekilmiş sendromundan bahsetmek kanaatimce çok uygun bir tanım olmayacaktır. Buna karşılık bölge insanının yaşam ve genel yapısından kaynaklanan aşırı bireyselci tavır ve davranış biçimi sermaye ortaklıkları

Sayı 43 / Mayıs 2013


Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bölgede oluşan yeni dinamikler ve transkafkasya hattının açılması bölge insanının daha geniş pazarlara dönük talep ve uygulamalarını gündeme getirmiştir. veya büyük çaptaki sermaye entegrasyonuna kısmen mani olmaktadır. Ancak, unutulmamalıdır ki, 19911992 yıllarına kadar ilimizin de dâhil olduğu Doğu Karadeniz Bölgesi tek yönlü ve varışı olmayan bir çıkmaz sokak durumunda idi. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bölgede oluşan yeni dinamikler ve transkafkasya hattının açılması bölge insanının daha geniş pazarlara dönük talep ve uygulamalarını gündeme getirmiştir. Ülke genel politikalarını, sanayi ve ticaret merkezlerini belli alanlarda toplama yönündeki uygulamaları doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan sonra Karadeniz’in de ve özellikle Doğu Karadeniz’in kalkınma ve gelişmede daha alt seviyelerde bulunmasına sebep olmuştur kanaatindeyiz. Dikkat edilirse, Doğu ve Güneydoğu komşularımızla olan ilişkililer normalleştikten ve ticarette liberal ekonomik modelin esas alınmasından sonra bölgemizde üretim ve ticaret yapısında gelişmeler ve farklılıklar ortaya çıkmış, 90’lı yıllardan önc-

Sayı 43 / Mayıs 2013

esine göre iktisadi faaliyetlerde ciddi gelişmeler yaşanmıştır. Bugün için bölgemizde iktisadi entegrasyonlara çok da soğuk bakıldığını söyleyemeyiz. Yani, geçmişe göre önemli bir değişim sürecine girdiğimiz kanaatindeyim. TURİZM İMKANI DEĞERLENDİRİLMELİ -Bölgemizde aslında var olup da kullanılmayan ne gibi işbirliği noktaları mevcut? Bunları fark ettirmek ve işler hale getirmek içen neler yapılmalıdır? Hangi sektörler bölgesel işbirliği adına daha öncelikli ve elverişlidir? Şu aşamada bölgemizde aslında kuzey ve doğu komşularımızla yapılabilecek turizm imkânı olduğu kanaatindeyim. Özellikle Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi’ndeki bölgesel potansiyelin bölge içi ülkeler ve iller arasında hiç kullanılmadığı görülmektedir. Bu gerek turizm dinamikleri ve gerekse özellikle ihtiyaç malları açısından ticari potansiyel yönünde görülmektedir. Kısmen, Trabzon’un Sochi

bağlantılı transit ticaret ve lojistik faaliyetlerindeki hareketlilik ile Samsun’un son zamanlarda Ukrayna üzerinden sağladığı transit ticaret ve lojistik faaliyetler ilişkilerin daha da geliştirilebilme potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu potansiyeli fark ettirmek için öncelikle işadamlarımızın uluslararası ticarete bakışlarında bir farklılık yaratmak gerektiği kanaatindeyim. Bunun için karşılıklı irtibat, görüşme ve farkındalık toplantılarının faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu aşamada turizm, bölgemizde hızla gelişen sağlık sektörü ve transit gıda ticareti alanlarının ve özellikle lojistik sektörünün işbirliği ve gelişimi adına ümit vadeden sektörler olduğunu, bununla birlikte yakın komşularımız açısından inşaat ve yapı malzemeleri sektörlerinin de önemli bir potansiyel olduğunu görmekteyiz.

41


Kapak

42

Say覺 43 / May覺s 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

43


Sağlık

Dozajında ve Gerektiği Gibi Kullanılmadığında

HER ILAÇ BIR ZEHIRDIR Gereksiz, zamansız, ayarsız ve başka maddelerle etkileşimi hesaba katılmaksızın kullanıldığında her ilaç keskin bir zehre dönüşebilir. Vücudun bütün fonksiyonlarını bozabilir yada durdurabilir. Hatta,öldürebilir. Zaten böylesine tesir gücünden dolayı hastalara verilmekte ve kendisinden fayda umulmakta. Metabolizmanın işleyişini normale çevirmesi beklenmekte. İlaçların geliştirilmesi ve üretilmesi, farmakoloji ilminin sahasına girmektedir. Eski Yunanca’da farmakon, ilaç; logos ise bilim anlamındadır. Yeni sentezlenmiş veya bitkilerden ayrıştırılmış unsurların biyolojik etkilerini laboratuvar çalışmalarıyla önce deney hayvanlarında; ardından da klinik araştırmalarla insanlarda inceler. İlaç keşfine katkı sağlayan tıp ve eczacılık dalıdır. İmalattan, tüketime dek her safha ilgisindedir. YANLIŞ İLAÇ ÖLDÜREBİLİR Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi bünyesindeki Farmakoloji Anabilim Dalı, 1983 yılında kurulmuş. Farmakoloji Anabilim Dalında bir doçent, 2 yardımcı doçent, 2 Tıpta uzmanlık asistanı, 5 Doktora öğrencisi ve 4 master öğrencisi akademik olarak çalışmakta. Laboratuvarlarında değişik hayvanlar (sıçan, fare, kedi, köpek, maymun gibi) üzerinde ilaç araştırmaları yapılmakta. Prof. Dr. Yüksel Kesim 1987’den beri bölümün başında. “Alınan ilacın, alıcının tüm vücut fonksiyonlarını beyinsel işlevlerini sosyal yaşamını varsa bedensel hastalıklarını etkileyeceğini ve 44

kullandığı diğer ilaçlar ile aldığı besinlerle etkileşebileceğini hatırda tutmalıdır. Bazı etkile şim lerde ölüme kadar g ö t ü r e b i l i r.” diyor, hoca. ‘Derdi veren Allah (c.c) devayı doğada bizlere vermiştir.’ düşüncesiyle insanların ilk çağlardan itibaren şifa arayışını sürdürdüklerini belirtiyor: “İnsanlar bitkilerden, doğadan yararlanmışlar. Ancak, etken maddeler bitkilerin değişik yerlerinde bulunabilirler: Yaprağında, kökünde çiçeğinde. Ayrıca bitkilerin bu etken maddeyi hangi dönemde ürettiği ve gerçekten etken maddenin üretildiği dönemde toplanıp toplanmadığı bilinemiyor. Bu nedenle bitkisel ürünlerin ön araştırılması yapılmadan ilgi gösterilmemeli.” Bitkisel ürünlerin şifasına inandığını da söylüyor devamında: “Alternatif tıp ve fototerapi, dersleri tıp fakültelerinin müfredatlarına giriyor artık.” Peki, ilaçlar nasıl elde edilmekte? İşte cevabı: “İlaçlar, doğal kaynaklardan bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar ve mineraller ’den elde edildiği gibi günümüzde kimya laboratuvarlarında doğal kaynaklı ilaçların yapısı değiştirilerek yarı sentez veya doğrudan sentez usulü ile bazen de gen klonlama metodu ile elde edilirler. Her ne şekilde

elde edilirse elde edilsin ilaçlar piyasaya çıkmadan önce etkileri önce hayvanlarda denenir sonra uygun bulunanlar çok sayıda gönüllü insanlarda klinik araştırmalarla incelenirler. Uygun bulunan yeni araştırma ilacının başvuru dosyası, ruhsat almak (Lisans verilmesi) için Türkiye’de İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğüne sunulur. Bu dosyada yeni araştırma ilacının hayvan denemeleri ve klinik denemelerinin bütün verileri mevcut olur. Ruhsat alan ilaç müstahzar şeklinde eczanelerde tıbbi kullanıma sunulur. Bunun için de pazarlama izni alınır. Bir ilacın piyasaya çıkması 6-10 yıl alır. Bu 20 yıla kadar uzayabilir. Yaklaşık 250-500 milyon dolarlık masraf gerektirir. Özellikle hayvan denemelerinde

Sayı 43 / Mayıs 2013


İlaçları en az zarar ile kullanmak durumundayız. Bu da akılcı ilaç kullanımı kavramını ortaya çıkartmıştır. Bunun amacı toplumda yanlış ilaç kullanımından kaynaklanan fizyolojik, biyolojik ve psikolojik zararların önlenmesi ve ilaç israfının önüne geçilerek ekonomik yükün azaltılmasıdır.

girmiştir.”

çok sayıda araş tırmacı yer alır. Bu ekibin başında Farmakologlar gelir. Ayrıca ekipte Toksikolog, Eczacı, Kimyager ve diğer uzmanlar da bulunurlar. Gönüllü insan çalışmalarında ilacı hastaya vermeye tek yetkili kişi hekimdir. Yeni (innovatif ) ilacın pazarlama hakkı, belirli bir süre için patent veri koruma (data protection) ve veri tekellenmişliği gibi hukuksal yöntemlerle koruma altına alınır. Bu sürede ilacı içeren ürünler başka firmalar tarafından yapılıp pazarlanamaz. Türkiye’de ilaç patent uygulaması 01.01.1999’dan itibaren yürürlüğe

Sayı 43 / Mayıs 2013

İLAÇTA ETKİLEŞİM ÇOK ÖNEMLİ Kimyevi ilaçlarla, bitkisel kategorisindekiler birlikte alınabilir mi? Tabidirler, toksik içermezler ön kabulü tümden doğru mu? İstatistiki çalışmalarda görülmüş ki, dört kişiden biri her ikisini beraber tüketiyor. Başta ileri yaştakiler, herkesin sağlığını riske sokuyor bu yaklaşım. Kestirilemeyen etkileşimler hiç de arzulanmayan neticeler doğurabiliyor. Aslında ilaç nevindeki mamuller tamamıyla ilmi eleklerden geçirilmeli ve eczanelerde satılmalı. Talepçisi bilerek içmeli veya yutmalı. 1940’lardaki sanayi devrimle küçük laboratuarlardan fabrikalara taşında ilaç imalatı. Endüstrileşti. Toksik tehdit daha da büyüdü haliyle. Söz yeniden Prof. Kesim’de: “İlaçları en az zarar ile kullanmak durumundayız. Bu da akılcı ilaç kullanımı kavramını ortaya çıkartmıştır. Bunun amacı toplumda yanlış ilaç kullanımından kaynaklanan fizyolojik, biyolojik ve psikolojik zararların önlenmesi ve ilaç israfının önüne geçilerek ekonomik yükün azaltılmasıdır. Akılcı ilaç kullanımı için doğru ilacı gerektiğinde, gerektiği dozda ve

veriliş yolu ile uygun aralıklar ile gerektiği süre zarfında hasta için uygunluğu ve maliyet yarar ilişkisi belirlenerek kullanımı gereklidir. Akılcı ilaç kullanımından sorumlu kişilerde en başta hastanın kendisi ardından hekim ve eczacıdır.” İLACA BAĞIMLI OLMAK Türkiye’de toplumun kayda değer bir bölümü için ilaca bağımlı nitelemesi yapmak gayet mümkün. Henüz hiçbir ilacı bulmamamıza rağmen ortaya çıktı bu hal. Hasta tavsiyesiyle reçeteyi dahi okumadan derman arıyoruz dertlerimize. Öyle bir psikozdayız ki, Prof. Kesim’in de altını çizdiği üzere, ilaç yazmayan hekim teşhis koyamamıştır bize göre: “Hastaların doktora bu yöndeki baskıları neticesinde de doktorlarımız art arda ilaç yazmaktan çekinmeyebiliyorlar. Eğer bir doktor yazdı ise

İnsanlık yaratıldığından bu yana hastalıklara şifa aramakta. İlaçlar tarihimiz kadar eski aslında. Geçmişin tecrübeleriyle modern tıbbi buluşturmanın tam sırası şimdi. Kimyasal ve bitkisel ilaçları eş zamanlı kullanmak da kötü sonuçlar doğurabiliyor. OMÜ Tıp Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kesim, “Bitkisel ürünlerin ön araştırılması yapılmadan ilgi gösterilmemeli.” diyor. Diğer yandan da, “Alternatif tıp ve fototerapi, dersleri tıp fakültelerinin müfredatlarına giriyor artık.” bilgisini aktarıyor.

45


Sağlık

Prof. Dr. Kesim: “Hastalığa odaklı dar spektrumlu bir antibiyotik tedavisi ile başlanılmalı. Bununla tedavi edilebilecek bir hastalık için geniş spektrumlu antibiyotik kullanılırsa antibiyotik direnci oluşuyor.” Tüm dünyada hastaların ancak ortalama %50’si ilaçlarını doğru şekilde kullanmakta de hasta o ilacı beğenmiyor doktor doktor gezerek her doktora ayrı bir ilaç yazdırıyor. Sonucunda ise polifarmasi ile birlikte tam bir arapsaçı ortaya çıkıyor. ”Olayın bu kritik noktasında hekimlerden sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini istiyor Prof. Kesim: “Burada doktorlarımıza büyük görev düşüyor. Hipokrat’ın dediği gibi tıbbın ilk kuralı “Primumnonnocere” (Önce zarar verme!) ilkesini doktorlarımız unutmamalı.” GREYFURT SUYUYLA İLAÇ İÇİLMEZ İlaçlar sıvıyla alınacakta, kati suretle bu su olmalı. Greyfurt tercihi çok yanlış. Bu meyvenin öze ilaçları parçalayan enzimin etkisini sıfıra indirgiyor. Bu arada doktorun yazdığı miktarı yine vurguladığı süre aralıklarıyla tüketmeliyiz. Etken maddenin kandaki seviyesinin ilmi değerleri söz konusu. En galiz hata antibiyotiklerde yaşanıyor. Kişi kendini biraz iyi hissedince vaktinden 46

evvel kesiyor ilacı. Mikroplara direnç kazandırdığından habersiz tabi ki.

kolayca temin ediliyor ve içiliyor geniş spektrumlu antibiyotikler.

GENİŞ SPEKTRUM DİRENÇ OLUŞTURUYOR Geniş spektrumlu (tesirli) antibiyotiklerdeki kargaşaya da dikkatleri çekiyor Prof. Kesim: “Maalesef doktorlarımız hastalarına sürekli olarak yeni çıkan ilaçları ve özellikle geniş spektrumlu (alan) antibiyotikleri yazıyor. Bu doğru değil. Örneğin hastalığa odaklı dar spektrumlu bir antibiyotik tedavisi ile başlanılmalı. Bununla tedavi edilebilecek bir hastalık için geniş spektrumlu antibiyotik kullanılırsa antibiyotik direnci oluşuyor. Geniş spektrumlu antibiyotik kullanıldığında hakkımızı yitiriyor ve bir sonraki hastalıkta daha geniş spektrumlu bir antibiyotik kullanmak zorunda kalıyoruz.”

İlacın saklandığı şartlar da ehemmiyet arz etmekte. Eğer bilhassa belirtilmemişse yaygın kanaatin aksine asla buzdolabında bekletilmemeli örneğin. Etik bir sorun da var ilaç endüstrisinde. Evet en basiti dahi 20 yıllık süreçlerde geliştirilebiliyor. 500 milyon dolarlık bütçeler harcanıyor. Ama geri kalmış toplumların denek haline getirilmesi son dereci gayri insani. Açıkça kobay rolü oynatılıyor muhtaç milletlere. İlaca duydukları yoğun ve acil ihtiyaç sömürülüyor.

Hekime görünmeden eczacı çırakları ya da komşudan ‘sanki bir sakızmışçasına’

Prof. Kesim’in yönetimindeki laboratuarda hayvan deneyleri gerçekleştirilmekte. Her hayvanda farklı bir ilaç türü denenmekte. Kediler ve köpekler kalp-damar ilaçları için ideal. Psikolojik ilaçlardaysa maymunlar uygun.

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

47


30 Yıldır Tatilin Adresi Ayların veya yılların yorgunluğu atmanın en güzel yoludur TATİL yapmak. Kimimiz deniz veya havuz kenarında güneşlenmeyi, kimimiz kültür yolculuğuna çıkmayı, kimimiz Karadeniz’in yeşil yaylalarında yürüyüş yapıp oksijen depolamayı, Kimimiz Kruvaziyerle gezerken dinlenmeyi ve eğlenmeyi, kimimiz Eyfel kulesinden Paris’in ışıltılı akşamlarını, kimimiz ise Londra’da alışverişi ve müzeleri gezmeyi bazılarımız ise safari turlarına katılmayı hayal ederiz. İşte tüm bu beklentileri karşılamak amacıyla 1 Şubat 1984 yılında kurulmuştur YAVUZTUR. Henüz çok az insanın TATİL düşündüğü bir dönemde, hele hele Turizm olmaz denen bir kentte geleceğin sektörü olarak turizme yatırım yapmıştır Mustafa–Betül Yavuz çifti. Bugün gelinen noktada Samsun, turizmdeki gelişmeden pay alabilmek için yoğun bir çaba içerisindedir. 30 sene önce temelleri atılan Yavuztur Seyahat Acentası her zaman çalışmaların en önünde yer almış ve Turizm konusunda Samsun’a yenilikleri getiren, uygulayan bir anlayışla onbinlerce insana keyifli tatiller yaşatma misyonunu başarıyla yerine getirmiştir. Yavuztur’dan tatil alan her misafir beklediğinin en iyisini alacağını bilir. Misafirleri Yavuztur’a GÜVENİR, Yavuztur da bu güvene her zaman layık olmaya çalışmış ve olmuştur. Yavuztur adı sadece Karadeniz Bölgesinde değil, ulusal ve uluslararası alanda bilinen ve aranılan bir marka haline gelmiştir. YAVUZTUR onbinlerce insana hizmet vermekten mutludur, gururludur...

48

Tel: 0362 4325454 www.yavuztur.com.tr facebook.com/Yavuztur

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

49


Akademi Grup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hayati Ergür:

Lİman Hastanesİ

Bir Samsun Markası Olacak Samsun’un en eski sağlık grubu olarak faaliyetine devam eden Akademi Tıp Merkezi 2005 yılından itibaren Samsun genelinde faaliyetine devam etmekte. 35 Milyon Dolar’a yakın yatırımı ve hızla büyüyen kurumsal yapısıyla Samsun’a sağlık sektöründe ciddi bir ivme kazandırmanın yanı sıra istihdam noktasında da büyük katkı sağlamakta. Samsun’da son beş yıldır, özellikle sağlık turizmi noktasında ciddi yatırımlara imza atıldığını dile getiren Akademi Grup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hayati Ergür, “Bu durum Samsun’a sağlık turizmi kenti olma yolunda büyük mesafeler aldırmıştır. Akademi Grup olarak biz de büyüyen bu alanda yeni bir yapılanma sürecine girdik. Kadın doğum ve çocuk hastalıkları noktasında hizmet veren Anaklinik Tıp Merkezi ile birleşerek yeni bir sağlık üssü oluşturmuş bulunmaktayız.” dedi.

| KADIN DOGUM | ÇOCUK | DIS CUK | KULAK ULAK BURUN BOGAZ BOG | GÖZ GÖ Ö | CILT ILT | DAHILIYE AHI D |

Liman Hastanesi adı altında oluşturulan bu yapının, kadın hastalıkları, doğum, çocuk hastalıkları, kulak, burun, boğaz, göz, cildiye

ve dâhiliye branşlarıyla hastalarına hizmet sunacağını belirten Ergür, “Bütün imkânlarımızı, Liman Hastanesinin bir Samsun markası haline gelmesi ve en yeni teknolojik alt yapı ile donanımsal özelliklere sahip olması için kullanıyoruz.” diye konuştu. Kurum olarak Samsun’dan kazandıklarını yine Samsun’da yatırıma dönüştürme gibi bir vizyonlarının olduğunun altını çizen Dr. Hayati Ergür, “Yeni hastane yapılanmamız ile de sağlık turizmi yönünde gerçekleşecek dönüşlerin hem bize hem de şehrimize büyük katkılar sağlayacağına eminiz.” şeklinde konuştu. Samsun’un ulaşım imkânları bakımından Türkiye’deki dört şehirden biri olduğuna değinen ve Samsun’u Karadeniz’in İncisi olarak nitelendiren Ergür, “Samsun’un imkânlarını doğru kullanıp şehrimizi daha ileri seviyelere taşımayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda attığımız adımlardan biri olan Liman Hastanesi’nin 1 Ağustos itibariyle şehrimize yeni bir ivme kazandıracağına inanıyoruz.” dedi.


Say覺 43 / May覺s 2013

51


Köşe Yazısı

Aydın Doğdu Theofanis Gekas

Y

unan Futbolcu ilk ülkemize geldiğinde, herkeste bir şaşkınlık vardı. Çünkü o güne kadar hiçbir Yunan futbolcu oynamamıştı ligimizde. Yunanistan’da Erol ve Tümer oynamıştı uzun süre. Onlara olan ilgi de hepimizi şaşırtmıştı. Ya Gekas? Nasıl karşılanacaktı ülkemizde oynaması? İlk duyduğumda ben de şaşırmış ama uluslararası ününü bildiğim için, milliyetinden öte futboluna bakıyorum diye yazmıştım. Ligimize Samsunspor, formasıyla ilk merhaba dediğinde tüm futbol kamuoyunun da gözü hem takımımızın hem de onun üzerindeydi. Süper Ligde istediğini alamayan ve alt sıralarda bulunan Samsunspor’a, ilaç olması için transfer olmuştu. Gol yollarında olan sıkıntı had safhadaydı. Takım ilk yarı boyunca oynadığı maçlarda mücadele ediyor ama skora yansıtamayınca da gol yollarının usta ismini Almanya 2.Lig takımlarından E.Frankfurt da istediği performansı yakalamayan Gekas’ı transfer ediyordu. Herkesin merak konusuydu; Hem ülkemizde nasıl bir performans sergileyeceği hem de gol yollarımızda istediğimiz sonuçları almaya yarayıp yarayamayacağı. Ülkemizin İlk Yunan futbolcusu; ilk golünü de kupa maçında Orduspor’a atıyordu. Maç penaltılara gidiyor ve sıra ona geldiğinde de hiç zorlanmadan golünü atıyordu. İlk lig maçında Trabzonspor karşısında oynamıştı. O maçta farklı yenilmemize rağmen, sergilediği iştiyaklı futbol herkesin dikkatini çekmişti. Daha sonrasında da sahamızda oynadığımız Orduspor maçında ilk lig golünü atıyor ve Türkiye macerasına da böylelikle hızlı bir giriş yapıyordu. Yunan futbolcu ilerleyen haftalarda hem taraftarın hem de takımın takdirini ve sevgisini kazanmış, kısa süredeki uyumu herkesi

52

memnun etmişti. Petkoviç ile yolların ayrılmasından göreve gelen Mesut Bakkal ile önemli işlere imza atmaya devam etmişti. Kritik maçlar oynanıyor ve o gollerini atmaya devam ediyordu. Özellikle futbol hayatında ilk kırmızı kartı Eskişehirspor maçında görmesi ilginç olduğu kadar, hakemin kartı gösteriş tarzı da bir hayli tartışılmıştı. Çünkü kimse böyle bir kırmızı kartı tasvip etmemişti. “O maçın hakemi mi?” Bizi son Sivas maçında da yakan Hüseyin Göçek’ten başkası değildi. Fenerbahçe maçında attığı 3 gol onun Türkiye gündemine oturmasına yol açtı. Oyunu takibi, gelen ortalara vurduğu tek vuruşlarla topu ağlara gönderişi, rakibi eksiltmesi, hırsı ve kolay kolay yıkılmayıp ayakta kalması. Bunlar onun başlıca önemli unsurlarıydı. Gençlik yıllarının güreşçisi şimdilerde sahanın yılmaz adamıydı! Attığı her golden sonra stat hoparlörlerinde “sirtaki” çalışması da ona gösterilen bir vefaydı. Sezon bitimine yakın sakatlanıp takımda yer almaması ise Samsunspor adına önemli bir kayıptı. Gerçi yakın zamanda verdiği bir röportajda özellikle son Sivasspor maçında oynayabileceğini, sakatlığının geçtiğini belirtmesine rağmen Mesut Bakkal tarafından kadroya alınmadığını belirtmişti. Bu durum ise hepimizi derinden üzmeye yetmiş ve artmıştı. Ne yapabilirsiniz ki? Olan bu takıma oluyor sadece. Ligin bitiminden sonra birçok Süper Lig takımında adı geçmesine rağmen o tercihini İspanya’nın Levante takımından yana yaptı. Orada da istediği performansı yakalayamadı. Takımda istediği süreleri alamadı. Devre arasında Samsunspor için ismi anıldığında herkesi bir heyecan sardı. Herkes Gekas’ın gelmesini takımda yer almasını bekledi. Samsunspor ise düştüğü borç batağından ve Gekas’ın maliyetinin yüksek olmasından dolayı transferin mümkün olmadığını belirterek transferden vazgeçti. Takımda

olsaydı ne olurdu? Sorusunu sormak değil düşünmek bile istemiyorum. Abdülkadir ile birlikte herhalde uyum halinde olmaları durumunda inanın yaşadığımız sıkıntıları görmezdik. Niçin mi? Cevabını zaten Aksihar Belediyespor ile veriyor bizlere. Akhisar Belediyespor’a transfer olduktan sonra ikinci Türkiye macerası da başlamış oldu. Yine herkes onun bu sezonun ikinci yarısında nasıl bir performans yapacağını merak ediyordu. Çünkü Samsunspor’dayken biraz da şansa goller atıyor! diyenler vardı. Onları da yanıltmayı başardı Gekas.Kritik ve bir o kadar da önemli bir işe imza attı Gekas. Kendisine güvenenleri boşa çıkartmadı. Attıkça Akhisar kazandı, taraftarlarını da sevindirdi. Bizlere de iç çektirerek, ahlar vahlar içinde bıraktı! Özellikle Trabzonspor ve Beşiktaş maçlarında attığı gollerle tekrardan Türkiye gündemine oturdu Gekas. Çünkü attığı gollerle maçların kazanılmasında önemli bir faktör olmuştu. Bunların dışında bir de Kasımpaşa maçı var ki lige tutunmak için çok kritik maçtı ve orada da attığı golle takımına 3 puan kazandırmıştı. Bir diğer önemli Bursaspor maçında da attığı gole takımına 1 puan kazandırarak üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmiş oldu Theofanis Gekas. Akhisar Belediyespor maçıyla oynadığı 12 maçta 11 gol atan Gekas’ın, 2014 Mayıs sonuna kadar sözleşmesi bulunuyor. Eğer Akhisar, ligde kalırsa Gekas’ın bunda çok ama çok önemli katkısının olduğu muhakkaktır. Kaldı ki son haftalar girerken büyük bir avantaja sahipler. Dilerim bu mütevazi takım ligde kalır ve dilerim Gekas gollerini atmaya devam eder. (Siz bu yazıyı okurken hem Akhisar’ın hem de Gekas’ın, Süper Ligde devam edip etmediğini görmüş olacaksınız!) Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

53


Spor

g e ri d ö n ü ş a d m la n a o muz, r.” b iz im s p o ru iz g e re k iyo m ir e d il tm ğ e re d b i a ra k s eo l g ib d a b a s k e tb e k il d e y a p a iş il e r k e n d il ş k a y n ir l a b o p n a tb y ü g r fu z o “ B ir re l. “ S p ve d ü boyunca gö Fe rh a t A k yo o k d ik k a tl i ç i rı is la c in m n iç a ’i ş 2 k a a e y a lm rı n ı ü rk iy b u n u n a r tı la G e li ş ti rm e T e t v u r c ti ü k V e r, c o e d iy is s e d te. ç ve z in d e h in d a h g il e n d ir m e k a il d i i iz n ri im p e h a d e le ri ys e c e k le rd ir.” if i ye Türrkk iy n Tü düzenlenen ay iz im ğ ti d n ’ ’n eç ı a sı’n ası nas rme Şampiyo ti iş el G t cu ü V cilliik nci k in manında ik as kl i d n ke ne n’da kendin kmıştı, Samsu a d lık ca o kürsüsüne çı de h or Merkezi’n ait Power Sp iyle bu spor is d en Akyol. K yapan Ferhat eslenenklerini ve hev dalının özelli nuştuk. gerekenleri ko lerin bilmesi ve emek ir hayli sabır Öğrendik ki b bi ki progeliştirme. Ta istiyor vücut buriyeti eslenme mec tein yüklü b ı. az da masrafl açısından bir nasıl ve rme sporuna z? Ne ızz? -Vücut gelişti riyle başladın si te n ri le n hangi etke ? ği diiğ evvd ev n sse pmaktasınız essiiin es rum. Heerrrkkke zamandır ya o iy ut ed üccu am por vvü iil dev m ssp ğiim vdiiğ evvd e de sse 20 yıldır bilf im n ıın en m b ı r rı ; a la l ır n mkkââân ı vard m. İİm başşllaadıım ve bir spor dal im rd a y ve a ay l ü m n p ya ini ya Ona gö en iyyissin n en inin iğ geliştirmeydi. d el g en d ce elim olduğu süre çalıştım.

G

ği y a p a b il d iiğ Bunu an o ra llaan spora ce de sp ece rec üre ssü ezz me e em te t s i is ter isstte ten is zate vgissi za sevg se iz imiz im r ri er e le çl ç n en e akk.. G aşşaaacccaak yoğunllaaş yo ke kes r e er h , n u s su ls l ız o ımız llaarrıım aşşllılııla un, yyaaş ollssu en. en zatte ır za adır rundad oru apmaakk zo yap nda spor ya sp a ar l yaşşl rın ki ya errriikki le ni iliile ettin me y ym ı R k kı O n P u n S n T u i B A a r ya y er e A el por paan a nel ıçta ÜN 1 S gıç akktttııır.rr.. SSp cak yaacca aya lay anla yi an iyi HAFTADA 3 G ora gönül verenleree başşllaan e ha iy d ah a n in d z zi e v inç ve sp aha din ni dah errriin ilile ile d n e ke k -Sizin gibi bu r ı e er le l n i ın r şi ş rı r i er e ar le l ki k l la ıl ı el e tı t te t i vit tivvi aktti tesiniz? ibi ak e bunun aarrt ak gib tir vve ti kumak ku k o e ek c p ec e tavsiye etmek ta d . e ed ki r. r i ir. se s , ss d is i p r h ek a ap er le l y ya k ecekl spor le sp nlar gezm kle lliikl ca göre inlik sin essi yunca ke boyu saa ke ı rı r ar ar la rl l Öncelikle insa o m r ıy a o i ş şa ır ş şi p a i iş s sp ya y ay K r . ir ed ened ekiyyor.r sen erek ne zaman 20 se rı ger arı ıma 20 alaar al adım için kendileri kendi ad ği en ke diiğ zaman ayırrm rssaa Ben rs ır ı errrd e yı y ay a n l vve ri a el ya y ile ay a d m ım ı m n ğ p ı lığ l lı a ap ke ğ y e ssaaağ spor ya vve i sp in m u at ru r mak için de o sa y yo ıy ı 1 p , a . n y ya k. k ü a lacca miişş ola aftada 3 g ellm el ksse yüks ri yü eri en azından h el aktivitele ks zi fi e ed ec inanılmaz der

54

Sayı 43 / Mayıs 2013


Fe rh a t A k yo

l

EKTİRİR E SABIR GER me bilinci de M İR T İŞ L E G e getir VÜCUT şartları yerin

ce re ce ü re ssü um. orru ünüyyo apmaayyyıı düşşü yap de ya

ım belirli ırım -SSanır eliştirmede yaparken azzıım vvücut g la gibi bu sporu u ğ u ld o a d ı gere err sspor dalın He birinin olmas el n o sy fe ro p i bölgeyi de yyanında eketin hang ar h ız ın ğ tı hem bir kiiyyyor. Yap ki en yaparsan ed ilm b ı ın sakatlanççalıştırdığ n hem de si ez m re ö ıg llikle ağır faydasın açabilir. Öze l yo i ah d ığımızın, malara lgeyi çalıştırd ö b i g an h noktaları sp sporlarda ngıç ve bitiş la aş b in et ek rdır. Bunu ya yapılan har faktörleri va li em n ö k profesyolamında ço an anla ocaları ya da h n ile b i iş u l rında b anla yan r. da ya a daha iyi olu iğine yapılırs l liğ şl ş e iğ er eş ler elllle nel sporumuz, eğildir bizim d i ib g l o tb düzgün ya da baske bol ya çok dikkatli ve futb ir fu in Bir iç ak m al ş eri dönü iyor. lamda ge o anla tmemiz gerek re b sa ak ar p a y lde ya kild ir şeki bir

İR SPOR AN PAHALI B uğraş mı D IN IS Ç A I C İYA İHTİY ha pahalı bir YEME İH ran biraz da

s öz klar sö lıkl lılı rklı rine naza fark leri erle de fa ğer Diğ -D lenmeed esle Bes -B asına masrafsız olm ? ve ? u u li b m vk u su ze n u e en n l le o ko essl nler bu gün bes l ası gayet yapıılm en düzzg en ate a ya diğimiz öğü zat za d ı n ye ı ın cı c lı l a ac sl s A in m a am iç n ra u ek n r ru so cuduSpo Sp ııllığı alabilm bur yedikten karrşşılı , ka al şartlarda vü cu n ı ın r rm ş rş r u o a N k ka ab r. ip a yo id yd ru u fa vardır. mek. G asrraafını oluşt zaten hiçbir ine ihtiyacı un mas te ru r ak o ro m p p s sp p ya an d r o em ugün yem gelip sp işmesi açısın eliiş gel li besin et. B ana amacı; n em u n n z zu ö u ru o m en Sp e in r. iç ld i asında ir şeki sağlamıyo ın da gelişim ile 35 TL ar mızzın rıım ri düzgün b a ar la l 30 le s sl as a in a K d es ız b a ın rl ığ o en d ların da de sp iz gerek sunu hesapla losu olarak yapan kiillo ki ız kalorileri el n ım in n t ti ığ o et e d sy al fe m ri ro ve p ve sadece yemek ve bu sporu tığımız sürece tein değ yor ve iyyo gerekiyor. Bu p ş şi i i iş ğ ya es e r m o ye Sp et . orcular 1 kilo ve pro yakmak bizim gibi sp deeyyysssee günde sağlık, kalori ; e ed re ve e er ak ü n rs n ü yo ğ ti ik ö is d et almak esinlere nde aalldığımız ığımız tüm b gün iççin açısından ald yor.r. iyo kiy ekki e errre iz ge miz em k t ettme ka

Sayı 43 / Mayıs 2013

55


Spor

için 3 öğün de yeterli gelmiyor. Özellikle yarışma dönemlerinde bu öğün sayıları 5 – 6 ‘yı buluyor. İster istemez yemekle alakalı olduğu için pahalı bir spor oluyor.

YARIŞLARA HAZIRLIK BİR YIL ÖNCE BAŞLIYOR -Geçtiğimiz ayki Türkiye Şampiyonası’nın ikincisiniz. Yarışlara hazırlanma sürecinden bahseder misiniz? Bizim yarışmalarımıza hazırlanış sürecimiz aslında 1 sene önceden başlıyor. Ancak biz devamlı spor yaptığımız için o kadar uzun vadeli bir hazırlığa ihtiyaç duymadık. Yarışmadan önceki son 4 ay gibi kısa bir sürede hazırlıklarımıza başladık ve son 2 ay sadece diyetle geçirdik. Tatlı ve yağlı yiyecekler olmadan kasların daha belirgin çıkması için hazırlandık.

|Adalelere şekil veren ve geliştiren, gerinme hareketidir. |İdmana başlamadan evvel mutlaka 5 - 10 dakika arası ısınma hareketleri yapmalısınız (gerinme şeklinde olacak) |İdman sonralarında da 5 - 10 dakika arası aynı ısınma hareketlerini tekrarlamalısınız. (bu sefer gerinme hareketi yapmadan ki bu gevşeme hareketi demektir) |Antrenman sırasında bir yanınızda partneriniz olmalıdır (Örneğin herhangi bir zorlama veya kitlenme durumunda ağırlığınızı alarak yardımcı olacaktır.) |Vücut Geliştirme sporu yapan bir kişinin günde en az 8 saat deliksiz uyuması gerekmektedir. (Adalelerin tekrar dinlenerek kendini toparlayabilmesi için)

Antalya Kemer’de düzenlenen şampiyonaya Samsun’dan güzel bir ekiple gitmiştik. Oldukça yoğun bir katılımın olduğu şampiyonada hem salonumuz hem de Samsunlu diğer arkadaşlarla güzel başarılar elde ettik. Ben kendi klasmanımda Türkiye 2.’si oldum ve haricimde bizim salonumuzdan 3 arkadaşımız daha derece yaptı. Bunun yanında yine Samsun’dan katılan 3 arkadaşımız daha kendi klasmanlarında derece yaparak toplamda Samsun’a 7 derece yaparak döndük. Bence spor her zaman kişinin hayatında yapılması gereken şeylerden bir tanesi. Ne mutlu ki Samsun’dan bu kadar katılım oldu ve ne mutlu ki aldığımız başarılarla bir şeyler katıp da birilerine sporu sevdirebildiysek.

56

|Aşırı yorgun kişilere o gün idman tavsiye edilmez. O günkü çalışmalarını ertelemeli, dinlenmeli ve kendini hazır hissettiğinde çalışmalıdırlar. |Çalışmaya başladığınız an enerjiniz tam kapasitededir ve çalışmalarınız ilerledikçe, bu enerjide mutlaka düşüş olacaktır. Bu nedenle de daha fazla ağırlık gerektiren hareketlerinizi ön sıraya almalısınız. Daha sonra daha hafif ağırlıklarla daha az zorlanarak alışabilirsiniz. Bu şekilde hem bütün enerjinizi kaybetmemiş, hem de n bir sonraki gün yapacağınız çalışmalar için daha rahat enerji toplamış olursunuz.

Sayı 43 / Mayıs 2013



Teknoloji

SAMSUNG GALAXY S4

Teknoloji Devlerinin

Boyut: 136.6 x 69.8 x 7.9 milimetre Ağırlık: 130 gram Ekran: 4.99 inç, Super AMOLED,1080x1920Piksel Engine,Tam HD İşlemci: 1. Model: Exynos y 5 Octa 5410 Sekiz Çekirdekli Ç 1.6 - 1.2 GHz 2. Model: Qualcomm Snapdragon p g 600 Dört ÇÇekirdekli 1.9 GHz Ara Bellek (RAM): 2 GB Arka Kamera: 13.1 MP, EXMOR RS Lens ve Gülümseme Tanıma, Fotoğraf ğ Dengeleme, g , Dual Shot/Recording/Video g Call,, Sound & Shot,, 360 Photo,, HDR,, Panorama,, Sports, p , Saniyede y 30 kare ile 1080pp Tam HD Video Çekimi Ç Ön Kamera: 2 MP,, 1080pp Tam HD Video Kaydı y Depolama: p 16 GB / 32 GB / 64 GB Kablosuz Bağlantılar: ğ LTE (4G), ( ), NFC,, WiFi 802.11 a/b/g/n, g , DLNA,, WiFi Direct,, WiFi hotspot, p , HSDPA,, HSUPA,, GPRS/EDGE,, GPRS,, Gelişmiş ş ş Kızılötesi Sensörler : Jiroskop, p, İvmeölçer, ç Dijital Pusula, Yakınlık Algılayıcı, Nemölçer, Isıölçer, ç , Hareket Algılayıcı g y Pil: Çıkarılabilir 2600 mAh Li-Ion

VS

Boyut: 139 x 71 x 7.9 milimetre Ağırlık: 146 gram Ekran: 5.0 Inç, TFT Sony Mobile BRAVIA, 2, 1080x1920 Piksel Tam HD İşlemci: Qualcomm MDM9215M, Dört Çekirdekli 1.5 GHz Krait Ara Bellek (RAM): 2 GB Arka Kamera: 13 MP, Panorama Modu, Otomatik Odaklanma, LED Flaş, Yüz Tanıma, 1080p tam HD Video Çekimi Ön Kamera: 2.2 MP, 1080p Tam HD Video Kaydı Depolama: 16 GB Kablosuz Bağlantılar: LTE (4G), NFC, WiFi 802.11 b/g/n, Bluetooth 4.0, GPRS/EDGE, WiFi Direct, WiFi hotspot, HSDPA, HSUPA, EGPRS Sensörler : Jiroskop, İvmeölçer, Dijital Pusula, Yakınlık Algılayıcı, Mıknatısölçer Pil: Çıkarılamaz 2330 mAh Li-Ion, 2G açıkken 14 saate kadar konuşma, 3G açıkken 11 saate kadar konuşma, 3G açıkken 530 saate kadar bekleme, 2G açıkken 550 saat bekleme, 40 saate kadar müzik dinleme süresi.

58

SONY XPERIA Z

Performans Yarışı

Sayı 43 / Mayıs 2013


Samsung Galaxy S4 ve Sony Xperia Z görkemli tanıtım toplantılarının ardından Nisan ayında piyasaya sürülürken şimdiden üstün performans özellikleriyle teknoloji düşkünlerinin yeni gözdesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. SU GEÇİRMİYOR Sony Xperia serisinin son ürünü olan Xperia Z hakkındaki en ilgi çekici özelliklerin başında kuşkusuz yapılan testler sonucu su geçirmemesi geliyor. Yaklaşık 30 dakika boyunda su altında tutulan ürünün su geçirmediği ve çalışmasını sürdürdüğü çeşitli testlerle kanıtlanarak kullanıcıların dikkatini çekmeyi şimdiden başardı. Cihazın göze hitap etmesindeki en büyük faktör ise mükemmel ekranı. Keskin hatları ile siyah, beyaz ve mor olmak üzere 3 renk ile piyasaya sunulan ürünün inç başına 443 pikselin düştüğü ekranı, 1920x1080 tam HD çözünürlüğü özelliğine sahip. Öte yandan telefonun 13 megapixel değerindeki Exmor RS kamerası da oldukça yüksek bir seviyede.

GÖZLE KONTROL Samsung Galaxy S4 serisinin kendinden önceki ürünlerine göre 7,9 milimetrelik inceliği ile oldukça hoş bir görünüme sahip olurken S4’ün kullanıcı uşkusuz şşku usuzz üzerinde bıraktığı en büyük şaşkınlık ise kuşkusuz Z rra bu b Smart Scroll ve Smart Pause fonksiyonları. Zira are areket rek eke e ket efonksiyonlar telefon kullanıcısının göz hareketssa ağ ağ ğla ğl lalerini algılayarak göz ile komut verilmesini sağla sağlayabiliyor.

Nokia’nın Renkli ve Ucuz Silahı: Lumia 620 Android, pazardaki hâkimiyetini her geçen gün artırırken, Nokia da Lumia 620 modeliyle cebini düşünen kullanıcıları etkisi altına almayı hedefledi. Windows Phone 8 işletim sisteminin hızını renkli ve şık bir dizaynla birleştiren Lumia 620, 3,8 inçlik ekranıyla tek elle kullanılmayı sağlayarak Android sistemli dev telefonların kullanıcılara veremediği rahatlığı sunmayı amaçladı. Kendi performansındaki akıllı telefonlara göre oldukça uygun fiyatıyla dikkat çeken Lumia 620’in kapaklarının çıkarılabilir olması ve bataryasının değiştirilebilmesi gibi özellikleri birçok akıllı telefon kullanıcısının hoşuna gidecek gibi görünürken, birden fazla renkteki kapak seçenekleriyle de kullanıcısının sıkılmasını engelliyor.

Teknik Özellikleri: Ekran: 3,8 inç Boyut: 115,4 x 61,1mm x11mm İşletim Sistemi: Windows Phone 8 Depolama: 8 GB dahili + 64 GB’a kadar microSD Kamera: 5 megapixel, VGA ön kamera Bağlantılar: 3G, Wi-Fi, GPS, NFC, microUSB, BT 3.0 Batarya: 1330 mAh Ağırlık: 127 gram

kksiyonu ks ksiy siyyo yonu on nu u Samsung Galaxy S4 Smart Scroll fonksiyonu zün zün zünüzü zü nüzü ü üzü zü ü sayesinde telefonda bir metin okurken gözünüzü yyukarı ukkkaar arı yukarı doğru hareket ettirdiğinizde ekran yu ssağla ağl ağ ğl ğla la-doğru kayıyor ve böylece okuma sürekliliğii sağlaiile de de nıyor. Aynı şekilde Smart Pause özelliği ile rklı rrk kllıı bir biirr b telefondan bir video izlerken, başınızı farklı ruyor ruyor. ru uyor u yor o yöne çevirdiğinizde video otomatikman duruyor. sah sahip p Yine Xperia Z gibi 13 megapixellik kamerayaa sahip naa göre göre g e olan Galaxy S4 de serinin diğer telefonlarına sii ilee de de bariz bir üstünlük sağlarken iddialı işlemcisi kullanıcılarını heyecanlandırıyor.

Sayı 43 / Mayıs 2013

59


HABEREXEN

Tavuklu Yesil Mercimek

haşlayın. Tencereye 1 su bardağı yeşil mercimek zeytinyağını koyup kuşbaşı doğradığınız 2 adet göğüs tavuk tavukları ekleyip rengi 1 adet kuru soğan 1 yemek kaşığı domates salçası dönene kadar kavurun. Üzerine yemeklik ½ yemek kaşığı biber salçası doğranmış soğanı ila3 yemek kaşığı zeytinyağı ve edip birkaç dakka Tuz, karabiber daha pişirin. Salçayı ekledikten sonra iyiYapılısı ce karıştırıp yeşil mercimeği Yeşil mercimeği bir gece ekleyin. Üzerine çıkacak kadar önceden ıslatıp bir taşım su ekleyip tuzunu ve karakaynatın ve sabaha kadar biberini ilave edin. Tavuklar bekletin. yumuşayıncaya kadar pişirin. Suyu azaldıkça sıcak su ilave Ertesi gün yumuşayana kadar edebilirsiniz.

Malzemeler

Pirinç Salatası Malzemeler

1/2 demet dereotu 1 kutu konserve mısır 1 limon suyu 1 su bardağı bezelye 1 büyük havuç rendesi 1 adet kırmızı biber 4-5 salatalık turşusu Tuz Pirinç Pilavı İçin 2 su bardağı pirinç 1 çay bardağı sıvıyağ Tuz Göz kararı sıcak su

Yapılısı Salatamızı yapmadan önce tıpkı pilav yapar gibi 3-4 saat önceden sıcak suya koyduğumuz prinçler süzülerek sıvıyağla güzelce kavrularak göz kararı suyu ve tuzu ilave edildikten sonra ocağın altı kısık ayara getirilerek pilavımız pişiriliyor. Pilavımız pişerken bizde salata malzemelerimizi 60

yıkayıp biber, salatalık turşusun ve dereotumuzu incecik kesip, havucumuzu rendeleyip, bezelye ve mısırlrımızı yıkayıp süzdükten sonra pişmiş ve soğumuş olan pilavımızı alıp malzemeyle beraber karıştırıyoruz. Üzerine tuz ve limonumuzu ilave edip harmanladıktan sonra servis tabağına ters çevirip servise sunun.

Sayı 43 / Mayıs 2013


Sütlü Mantar Çorbası Malzemeler

1 kase çok ince kıyılmış mantar 3 kaşık un 2 bardak süt 4 bardak su 1 kaşık tereyağ + 1 kaşık sıvıyağ 1 tatlı kaşığı tuz 1 çorba kaşığı limon suyu 1 adet çok ince kıyılmış taze soğan

Yapılısı Mantarları ve taze soğanları 1 kaşık tereyağda çok yüksek ateşte sürekli karıştırarak soteleyip bir kenara alın. Tencereye 1 kaşık sıvıyağ koyun unu kavurun. Üzerine yavaş yavaş sütü ve suyu ilave edin. Mikser ile topak kalmayıncaya kadar çırpın. Limon suyunu

da ekleyin. Kaynamaya başlayınca taze soğanlı mantarı ilave ederek 25 dakika kadar pişmeye bırakın. Üzeri için bir tavada tereyağını kavurun. Ocağın altını kapatınca nane ve pul biberi ekleyin. (Ocağın altı açıkken atarsanız nane ve pul biber yanar) Servis yaparken bu sostan tabakların üzerine dökün.

K A M A D I D TA Yalancı Laz Böregi Malzemeler 1 pk. milföy

1 pk. Vanilyalı Puding

Pudra şekeri

Yapılısı Pudingi üzerinde tariften 1/2 bardak eksik süt ile pişiriyoruz. Diğer yanda milföyleri dörde bölüp, fırında pişiriyoruz. Pişirdiğimiz milföyleri sıcak sıcak ortasını bir bıçak veya çatal yardımı ile ayırıp içine 1-2 kaşık hazırlamış olduğumuz muhallebiden koyup, bir borcama veya servis kabına yerleştiriyoruz. Bir sıra tamamlandıktan sonra üzerine bir süzgeç yardımı ile pudra şekeri serpiştiriyoruz. Bu şekilde hamurları bitirip

Sayı 43 / Mayıs 2013

soğuttuktan sonra servise hazır hale getiriyoruz. Afiyet olsun.

61


Futbol

Samsunspor Ateşle Oynuyor... 29.Hafta Samsunspor Avantajını Kaybetti Şanlıurfaspor 2 – 1 Samsunspor Alt sıralardaki rakipleriyle arasındaki puan farkını açmak için 6 puan değerindeki Şanlıurfaspor deplasmanına çıkan Samsunspor, 1 – 0 geriye düştüğü maçta Abdulkadir ile cevap vererek durumu eşitlemesine rağmen ikinci yarıda sahada hiçbir varlık göstermeyince sahadan 2 – 1 mağlup ayrıldı. Stat: GAP Arena Hakemler: Koray Gençerler, Serkan Çimen, Volkan Akçit Şanlıurfaspor: Atacan, Tisdell (Dk. 63 Mehmet Ayaz), Onur, Serdar Özkan (Dk. 83 Tunç), Abdulhamit, Sankoh, İbrahim, Bangura, Kıvanç (Dk. 89 Hamza), İzzet, Murat Samsunspor: Soner, Cemil, Musa Aydın, Abdulkadir, Musa Sinan, Roberts, Fatih Şen (Dk. 81 Erdem), Lokman, Turgay, Dimitrov (Dk. 71 Serkan Çalık) Mustafa (Dk. 64 Haluk) Goller: Dk. 7 ve 60 Bangura (Şanlıurfaspor), Dk. 23 Abdulkadir (Samsunspor) Kırmızı kartlar: Dk. 90 Erdem (Samsunspor) Sarı kartlar: Dk. 22 Abdulhamit, Dk. 42 Onur, Dk. 79 Kıvanç, Dk. 85 Tunç (Şanlıurfaspor), Dk. 10 Musa Aydın, Dk. 73 Roberts (Samsunspor)

30.Hafta Samsunspor Yokları Oynadı Samsunspor 2 – 4 MKE Ankaragücü Mutlak 3 puan parolasıyla çıktığı Ankaragücü maçında rakibi karşısında hiçbir varlık gösteremeyen Samsunspor kendi evinde 4 gollü mağlubiyetle rakibine boyun eğdi. Stat: 19 Mayıs Hakemler: Mustafa Aydın, Bahtiyar Birinci, Ceyhun Sesigüzel Samsunspor: Soner, Musa Aydın, Şaban, Cemil, Turgay, Fatih Şen, Dimitrov, Roberts, Abdulkadir, Mustafa (Dk.60 Haluk), Serkan (Dk.76 Ahmet Arı) Samsunspor: : Gökhan, Volkan, Bilal, Kaan (Dk.89 Emre), Mehmet (Dk.60 Hasan), Gürkan, Aytaç, Serkan, Orhan, Timur, Teoman (Dk.82 Mehmet Uğur) Goller: Dk.5 Dimitrov, Dk.45 Roberts (Samsunspor), Dk. 31,41, 75 Timur, Dk.85 Mehmet Uğur (Ankaragücü) Sarı kartlar: Fatih Şen (Samsunspor), Serkan, Volkan, Gürkan, Aytaç, Mehmet Uğur (Ankaragücü) 62

Sayı 43 / Mayıs 2013


31.Hafta Revizyonla Gelen 1 Puan Bucaspor 0 – 0 Samsunspor Üst üste alınan mağlubiyetler sonrası küme düşme tehlikesiyle burun buruna gelen Samsunspor kadroda revizyona giderek çıktığı maçta Bucaspor ile birer puanı paylaştı. Stat: Yeni Buca Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşçıoğlu, Mustafa İspiroğlu Bucaspor: Ömer, Okan, Fahri, Luiz Henrique, Alparslan (Dk. 82 Civar), Yasin (Dk. 62 Mehmet İncebacak), Taylan (Dk. 73 Umut), Nsaliwa, Erkan, İrfan, Mehmet Batdal Samsunspor: Atilla, Erdem, Kere, Cemil, Lokman, Roberts, Fatih, Mustafa (Dk. 69 Haluk), Musa Sinan Yılmazer (Dk. 79 Musa Aydın), Dimitrov (Dk. 90+2 Serkan), Abdulkadir Sarı kartlar: Dk. 79 Erkan (Bucaspor), Dk. 73 Erdem, Dk. 84 Cemil (Samsunspor)

32.Hafta Tehlikeye Bir Adım Daha Samsunspor 0 – 0 1461 Trabzon Samsunspor taraftarı üzerine düşen görevi yine fazlasıyla yaparak 3 boyutlu koreografi ile futbolcularını motive ederken, haftalardır kaybedilen puanlar sonrasında mutlak 3 puan hedefiyle çıktığı 1461 Trabzon karşısında yakaladığı net fırsatları harcayan Samsunspor, sahadan 1 puanla ayrılarak küme hattına bir adım daha yaklaştı. Stat: 19 Mayıs Hakemler: Bülent Yıldırım, Mehmet Şahan Yılmaz, Mehmet Cem Hanoğlu Samsunspor: Atilla, Lokman, Cemil, Kere, Erdem Şen, Mustafa Kayabaşı (Haluk Dk. 68), Dimitrov (Ahmet Arı Dk. 86), Fatih Şen, Musa Sinan (Musa Aydın Dk. 76), Roberts, Abdulkadir 1461 Trabzonspor: Necati, Erdi, Osman, Tayfun, Caner Bulut (Dk. 85 Gurur), Onur Türk (Dk. 57 Mustafa), Fatih, Emre, Caner Ağca, Ali Say (Dk. 58 İbrahim), Banahene Goller: Dk. 33 Abdulkadir (Samsunspor) Sarı kartlar: Dk. 71 Emre, Dk. 90+2 Fatih (Karşıyaka), Dk. 7 Kere, Dk. 44 Lokman, Dk. 74 Abdulkadir (Samsunspor)

Sayı 43 / Mayıs 2013

63


Opera & Bale

Yenİ Sezonda Yepyenİ Eserler Müjdelİyor

Volkan Kıran Samsun Devlet Opera ve Balesi, perdelerini Mayıs ayında kapatıyor. Bu dosyamızda dergi elinize ulaştığında henüz sahnelenmiş ve daha sonra görülecek eserleri tanıtıyoruz. Kurumun bale kökenli Müdür ve Sanat Yönetmeni Volkan Kıran’ın, hazırlıklarını büyük bir heyecanla sürdürdüğü Bach Alla Turca balesinin prömiyeri 29 Nisan’daydı. Sanatseverler yoğun ilgi gösterdi programa. J.S.Bach’ın eserlerini farklı yaklaşımla ele alan iki ayrı dans projesi uyumlu bir bütünlük içindeydi.

ANJELİKA AKBAR RENK KATTI Ünlü perküsyon sanatçısı Mehmet Akatay eşliğinde Bach A L’Orientale adlı albümündeki düzenlemelerini çalan Anjelika Akbar ise ayrı bir renk kattı geceye. J.S.Bach’ın Klavsen Konçertosu eşliğinde bir masanın etrafında iki kadın iki erkek dansçının hayata geçirdiği ve Marco Cantalupo ile Katarzyna Gdaniec’nun sahneye koyduğu Konçerto eserin ilk bölümüydü. Çağdaş bir dans yorumu niteliğindeki konçertoda, dört karakter arasındaki karmaşık ilişkisel değişim Bach’ın tempolarına göre ritimleniyor. Karşılıklı uzlaşma ve ortak görüş elde edene kadarki savaşmalar anlatılıyor. Sosyal durumların vücut üzerindeki 64 4

yansımalarını sorgularken dansı da sosyal olgular sayesinde keşfetmeye yönelik bir yaklaşımı benimseyen modern dans projesi Konçerto’nun Samsun’da sahnelenmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirtti, Kıran. Mehmet Balkan’ın koreografisini üstlendiği ve eserin bütününe adını veren Bach Alla Turca, ikinci bölümdü. Akbar’ın müzikal düzenlemelerden yola çıkılarak pratiğe dökülen Alla Turca, Junko Hikasa ve Lale sahnelendi. Bach Alla Turca’nın ikinci temsili 2 Mayıs perşembe akşamıydı. Prömiyer günü, sezon başından beri hazırlanılan Sanat Sokağı da açıldı bu arada. Opera ve Bale Fotoğraf Sergisi ilgiyle karşılandı.

Sayı y 43 / Mayıs yı Mayı y s 2013 13 3


Mayıs ayı itibariyle temsil sezonunu ezonunu kapanıyor Samsun’da. Samsun’d sun’d da 2013 2013–2014 2014 sanat sezonu için şimdiden çalışmalara başladıklarını ifade ediyor Volkan Kıran. Yepyeni eserlerle dolu ve zengin bir repertuvar müjdeliyor şimdiden.

ALİ BABA VE 40 HARAMİLER Diğer ekinlikler ve tarihleri şöyle: 4 Mayıs cumartesi akşamı, Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin özel bir şan konseriyle seyircisiyle buluşması. 6 Mayıs; Ali Baba ve 40 Haramiler Operası’nın son temsil günü. Kıran, izlemeyenlere bu operayı ısrarla kaçırmamalarını tavsiye ediyor: “Ali Baba ve 40 Haramiler üç sezondur oynanan

ve seyircinin çok sevdiği bir Türk operası. Değerli bestecimiz Selman Ada’ya ait olan bu opera, 1001 Gece Masalları’ndaki Ali Baba ve 40 Haramiler masalından yola çıkılarak yazılmış. Sanatın eleştirel gücüyle desteklenen ve Anadolu topraklarının müziğini yansıtan yapısıyla ulusal opera tarihimizde gerçekten özel bir yere sahip.”

IV. MURAT 11 Mayıs da, Okan Demiriş’in dünya prömiyeri 1980’de İstanbul’da yapılan IV. Murat Operası’nın sezondaki son temsil günü. Türkiye’de en çok sahnelenen ve beğenilen her temsilde dakikalarca ayakta alkışlanan bir eser bu. IV. Murat, 7 – 8 Temmuz tarihlerinde 4. Uluslararası İstanbul Opera

Festivali kapsamında Topkapı Sarayı’nda da sahnelenecek. Sultan IV. Murat’ın tahtta kaldığı 1623-1640 yılları arasındaki Osmanlı İmparatorluğu’nu, saray yaşamını ve iktidar mücadelesi dile getiriliyor operada. Eserdeki diğer imza da Turan Oflazoğlu’na ait.

KARADENİZ RAPSODİSİ 18 Mayıs’ta Karadeniz Rapsodisi’ni izleyeceğiz. Bölgenin ritim ve coşkusu klasik müzikle birleşiyor bu rapsodide. Hemen ekleyelim; 19 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydanı’nda da sahnelenecek eser. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin daimi şefi Bujor Hoinic düzenledi

Sayı Sa ayı y 43 3 / Mayıs Ma ayı y s 2013 20 013

rapsodiyi. “Ben Seni Sevduğumi”, “Oy Trabzon”, “Yalgızam”, “Karadeniz Oyunu”, “Karadeniz Türküsü”, “Köçekçe”, “Divane Aşık Gibi” “Galevera Deresi”, “Asiye”, “Aygız” gibi pek çok türkünün bu formunu da beğeneceksiniz.

65 5


Sinema

Kod Adı: Olympus

Vizyon Tarihi: 10 Mayıs 2013 (1s 59dk) Yönetmen: Antoine Fuqua Oyuncular: Gerard Butler, Aaron Eckhart, Dylan McDermott Tür: Aksiyon, Gerilim Mike Banning, Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı çalışan, özel kuvvetler biriminde görevli bir gizli güvenlik ajandır. Bir akşam Başkan ve eşi bir davete giderlerken yolda trajik bir kaza meydana gelir. Banning’in tek bir kişiyi kurtarma şansı vardır, o da tercihini eşini feda ederek Başkan’dan yana kullanır. Olay sonrası büroda herkes doğru yaptığını söyleyerek Mike’ı desteklese de saha görevinden alınarak masa başı bir işe atanır. Fakat ABD’yi hiç hesapta olmayan büyük bir saldırı beklemektedir. İçeriden köstebeklerin yönettiği terörist bir eylemle Beyaz Saray büyük bir saldırıya ve ihanete uğrar. Başkan teröristlerce esir alınmıştır ve Pentagon’un eli kolu bağlıdır. Bu olağanüstü koşullar altında tek çareleri Mike’ın cesur ve kahramanca giriştiği kurtarma operasyonuna bağlıdır. Yönetmenliğini King Arthur, Tears of the Sun ve Training Day gibi aksiyon filmlerinden tanıdığımız Antoine Fuqua’ın üstlendiği filmin senaryosu ise ilk yapımlarına imza atan Creighton Rothenberger ve Katrin Benedikt ikilisine ait. Filmin başrolünde Gerard Butler yer alırken kadroda kendisine Aaron Eckhart, Ashley Judd ve Morgan Freeman eşlik ediyor.

Koğuş Akademisi Vizyon Tarihi: 17 Mayıs 2013 (1s 34dk) Yönetmen: Tolga Baş Oyuncular: Çetin Altay, Erdal Tosun, Umut Oğuz Tür: Komedi ‘Tek Maç’ Erdem, korsan film satıcısı Settar, kapkaççı Şahin, boyacı Nadir, Bekir Ali, Levent ve Genco hepsi birbirinden farklı karakterlere sahip ve farklı suçlardan hapse düşmüş koğuş arkadaşlarıdır. Her biri ayrı ‘kafada’ olan bu mahkumlar kendi düzenleri içerisinde yaşarken, bir gün hapishaneye Kâmuran adında yeni ve seksi bir müdire atanır. Müdire Kamuran bir emirle koğuşta bir tiyatro oyunu sergilenmesini ister. Bu planla ortak bir amaç uğruna aynı hizaya gelen mahkumlar, kendi sonlarını hazırladıkları bir oyunun parçası olduklarını ise anlamazlar! Eğlenceli komedi filminin başrollerini Salih Kalyon, Çetin Altay, Erdal Tosun, Umut Oğuz, Turgut Tunçalp ve Arzu Yanardağ paylaşırken kadroda kendilerine Erkan Can ve Pascal Nouma gibi isimler de konuk oyuncu olarak eşlik ediyor. Filmin yönetmenliğini ise Tolga Baş üstleniyor.

Özgür Balık Vizyon Tarihi: 24 Mayıs 2013 (1s 30dk Yönetmen: Thom Lu Oyuncular: Yuri Lowenthal, Kath Soucie, Tim Curry Tür: Animasyon, Aile Kevin, New York Limanı denizinde ailesiyle yaşayan genç bir balıktır. Bütün hayali ise hep beraber uçabilen balıkların krallığı olan Barbados’a gitmektir. Fakat bir gün kader onu balıkçı ağları arasına sürükler ve New York’ta Çin Mahallesi’nde bir balık restoranına satılır. Ama bu restoranda tanıştığı küçük ve maceracı bir çocuk Kevin’ın ‘eve’ dönmesine yardım edecektir... İnsanın içini ısıtan sıcak bir çocuk masalı olan filmin yönetmenliğini Thom Lu üstleniyor.

66

Sayı 43 / Mayıs 2013


Say覺 43 / May覺s 2013

67


HABEREXEN


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.