Haberexen #46 Ağustos2013

Page 1


HABEREXEN


HABEREXEN

®

Karadeniz’in Zenginliği Karadeniz’in her özelliği ayrı bir değer. Lakin, kültürü ile ekonomisi arasında ters bir orantıya sahip bölge, son yıllarda daha bilinçli adımlarla yatırımlara imza atıyor. Kültüründeki zenginliği ekonomisine de taşımak istiyor.

www.haberexen.com AYLIK HABER DERGİSİ Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa ÇAKIR SORUMLU YAZI iSLERi MÜDÜRÜ

Ahmet AK

HABER MERKEZi

Tam olarak hissedilmese de bölgesel enteg­ rasyon içten içe büyüyor.

Mustafa BiLiK Mert Volkan GÜN Cüneyt YASAR

Ordu ve Giresun’un ortak kullanacağı havaalanı da bunun göze çar­ pan ilk örneği.

HALKLA iLiSKiLER

Fındık ürününde de kendiliğinden oluşan bir durum söz konusu. Karadeniz fındığının ihracatının tamamına yakınını Trabzon yapıyor. Samsun, Ordu, Giresun’dan fındık üreticileri ürünlerini bu şehre satıyor.

Tel Faks Mail

Diğer alanlarda da benzerlikler var. Bu çabaların sürdürülebilir ekonomik sistem oluşturabilmesi için daha fazlasına ihtiyacımız var. Karadeniz bölgesi, çay, fındık, süt, balık ana başlıklarından oluşan tarım ürünlerinin lezzeti ve kalitesi ile biliniyor. Çay dışında diğer ürünlerin etinden ve sütünden faydalanamıyor. Sadece sofraya konulan ürünlerin market raflarında yer almaması işten bile değilken mevcutla yetinmek kaybettiriyor. İşlenerek çeşitlendirebilecek ürünlerin ham haliyle pazara sunulması en büyük kısıt. Potansiyeller sanayiye dönüşmediği için bölge insanı gurbeti kendine mesken tutuyor. Bu fırsatların her biri iyi bir tanıtım ve pazarlama stratejisi çok rahat ekonomik değere dönüşebilecek. Yol da, formül de basit aslında; kimimiz üretecek, kimimiz işleyecek kimimiz de satacağız. Karadeniz’in her bir şehri birbirinin eksiğini tamamlamaya muhtaç. O ihtiyaçtan muazzam bir ekonomik güç doğacak. Doğadan aldığımızı doğal yöntemler yerine işleyip ekonomik değeri yüksek hale getirmek iki elin birbiriyle buluşmasına bağlı. İşte o zaman kültürel zenginlik aş ve işle birlikte ekonomide de eşitlenecek. Belki geçecek kültürün zenginleşmesine lokomotiflik edecek. Dergi Haberexen’in A’dan Z’ye Karadeniz’de Süt Gerçeği dosyası da bütün bu tespitlere ışık tutuyor.

Ekrem Yunus KESiCi Onur NURDEMiR : 0 362 432 64 64 : 0 362 435 47 77 : abone@haberexen.com

REKLAM SATIS

Yavuz YAMAN Kürsad TEKOLUK Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com HUKUK DANISMANLARI

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin SENGÜL AV. Adem AKSOY GÖRSEL YÖNETMEN

Uğur BIYIK BASIM YERi

Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mah. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETiM YERi ADRESi

Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konak Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ

Aylık Yerel Süreli Yayın BASIM TARİIHI

06 Ağustos 2013 ISSN: 2147-4397

Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Sayı 46 / Ağustos 2013

3


HABEREXEN HABEREXEN

R

10

Sayı 2013 Sayı 40 46 // Şubat Ağustos 2013

dos y al ar

14

33 ('ø7g5 EDİTÖR 6 AKILDA KALANLAR

6 AKILDA KALANLAR

8 KÖŞE YAZISI - BEKİR REŞİTOĞLU

8 .gù( <$=,6, %(.ø5 5(ùø72ö/8

10 ÇORUMLU BAKIRCILAR ALTIN ÇAĞLARINI 10 ÖZLÜYOR hd %(<$='$1 %ø5ø +$<$7,0,='$1

20

d,.,<25 *ø%ø

14 GİRESUN’A KALKINMA REÇETELERİ

14 7h5. <81$1 0h%$'(/(6ø <$ù,1'$ 16 AMASYA’YI OSB’LER SIRTLAYACAK 18 NÜFUS ARTIŞIMIZ HIZ KESİYOR 20 +85'$ .$5721'$.ø <$%$1&,

7(.(/ø1ø .,5$&$ö,=

20 KÖŞE YAZISI - AYLİN TAT

24

24 1( <('øöø1ø='(1 (0ø16(1ø= 22 AFETTEN KURTULANLARA SAĞLIK ELİ: UMKE $)ø<(7 ù(.(5 2/681

24 KARADENİZ’İN MİLLİ PARKLARI

34

30 7ø5ø'ø1( 7ø5ø'ø1( %$1,/,5 '2678./$5,1

26 TRABZON’DA HER ŞEY GÜZEL OLACAK 30 SİNOP AYANCIK’TA BİR ÇILGIN PROJE

34 520$7ø=0$1,1 <$./$ù,.

32 KAPAK - KARADENİZ’DE SÜT GERÇEĞİ 7h5h 9$5

40

43 PLAKALAR GÜRCİSTAN, FİYAKALAR LÜKS

38 .gù( <$=,6, $</ø1 7$7

50 İSO 500-TARIMSAL SANAYİDE SAMSUN’UN ADI 40 6$.,1 *(d .$/0$ YOK

.h0(/(1 '( *(/

54 SİNOP’A DÜNYAYA YELKEN AÇTIRAN SANAT

54 .gù( <$=,6, $<',1 '2ö'8

58 KÖŞE YAZISI - AYDIN DOĞDU

56 2.d8 <$5,ù7,5$&$. 60 SAMSUN ULUSLARARASI TURNUVALARI ÇOK SEVDİ $/$1 $5$1,<25 62 TEKNOLOJİ - HİBRİT OTOMOBİLLER 60 23(5$ 64 DAMAK TADI

60

56

62 '$0$. 7$',

66 SİNEMA

64 )87%2/ 6$06816325 66 6ø1(0$

44

Sayı 46 / Ağustos 2013

Sayı 40 / Şubat 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

5


Akılda Kalanlar

İSO 500’DE KARADENİZ’DEN 13 ŞİRKET İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu“ listesine Karadeniz Bölgesi’nden 13 şirket girmeyi başardı. İllere göre dağılım şöyle: Samsun 4, Trabzon 3, Ordu 3, Tokat 2 ve Giresun 1.

AMASYA’DA BİN 800 YILLIK MOZAİK

Amasya’nın merkez Yavru köyü yakınlarında daha önce kaçak kazı yapılan alanda başlatılan kurtarma faali­ yetinde yaklaşık bin 800 yıllık tapınak ve 20 metrekare genişliğinde ortası 1,5 metrekare çapında elma ağacı figürlü mozaik bulundu. İlk değerlendirme kazıyı yerinde inceleyen Vali A. Celil Öz’den: “Amasya’da belki ilk örneklerden birisi olan bir mozaikle karşı karşıyayız.”

SAMSUN’DAN ARTVİN’E “YEŞİL YOLCULUK”

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Doğu Karadeniz Turizm Mastır Planı çerçevesinde hazırlanan ‘Yeşil Yol’ projesiy­le şehri Artvin’e bağlayacak alternatif bir tu­rizm güzergahının oluşacağını belirterek, “Ege’de nasıl mavi yolculuk varsa, proje ile Karadeniz’de yeşilin içerisinde doğa ile baş başa bir şekilde yeşil yolculuk yapılacaktır.” diyor.

EKSİ 35 DERECEYE DAYANAN FINDIK Giresun’daki Fındık Araştırma İstasyonu’nda fındığın soğuğa karşı dayanıklılık kazanması amacıyla çalışmalar başlatıldı. Erzurum’un Karaçoban ilçesinden get­ irilen fındıktaki mukavemet özelliğinin diğer ırklara aktarabilmesi için uğraşılıyor. İstasyon Müdürü Gökhan Kızılcı, Erzurum’da fındık yetiştiğini bir süre öğrendiklerini ve derhal konuyla ilgilendiklerini söylüyor.

ORDU’DA TEMMUZ SELİ Ordu şehir merkezinde 17 Temmuz günü sabah saatlerinde başlayan ve yaklaşık 2 saat süren sağanak yağmur, hayatı olumsuz etkiledi. Bazı ev ve iş yerleri sular altında kaldı. 6

Sayı 46 / Ağustos 2013


DENİZCİLİKTE KRİZ AYLARI Samsun Liman Başkanı Aydın Ünal, dünya denizciliğindeki kriz sebebiyle 2013 yılının ilk 6 ayında idaresindeki limana yalnızca bin 79 geminin demir attığını vurguluyor: “Önümüzdeki aylar­ da gemi sayısının düzeleceğini tahmin ediyoruz.”

FINDIK VE ÇAY EKONOMİNİN MOTORU Fındık ve çayın Karadeniz Bölgesi ekonomisinde belirleyici rol oynadığını söyleyen Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında yer alan bu sektördeki firmaların bölgenin iktisadi haraketliliğinde motor fonksiyonu ifade ettiğini belirtiyor.

TOKAT’TA 13 KARAKOLA KİLİT İçişleri Bakanlığı’nca ülke genelinde hayata geçirilen konsept gereği; Tokat’ta da (aralarında 7 askerin şehit edildiği Sazak’ın da bulunduğu) 13 karakol kapatıldı. Vali Mustafa Taşkesen olayı duyururken açıkladı: “Bakanımızın açıkladığı kadarıyla ekiplerin daha mobil olması sağlanacak. Yeni bir yapılanma.”

PROTOKOL CAMİİ ATAKUM’A Samsun Protokol Camii, Atakum ilçesine inşa edilecek. İlgili karar Büyükşehir Belediye Meclisi Temmuz Ayı birleşiminde oyçokluğuyla alındı. Atakum Belediye Başkanı Metin Burma, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ve Tekkeköy Belediye Başkanı Hayati Tekin ile birçok meclis üyesi caminin yeri konusunda farklı düşüncüler dile getirmekteydi.

ORDU-GİRESUN İHALESİ İÇİN 27 TEKLİF Türkiye’nin deniz üzerine kurulan ilk havalimanı OrduGiresun’un üst yapı ihalesine 27 firmadan teklif geldi. İhale Komisyonu Başkanı Yalçın Eyigün, şartname alan 29 fir­ madan 27’sinin ön yeterlilik için başvurduğunu söyledi. Sayı 46 / Ağustos 2013

6 AYDA 2 MİLYON 884 BİN HASTA TEDAVİ GÖRDÜ Samsun Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın, 2013 yılı ilk 6 ayında il genelinde 2 milyon 884 bin 459 hastanın ayakta, 68 bin 590 hastanın ise yatarak tedavi gördüğünü açıkladı. 7


Köşe Yazısı Köşe Yazısı

Bekir Reşitoğlu Reşitoğlu Bekir Türkiye Ve Mısır gO PV ]O ùH GRùXP Mısır ile Türkiye birbirlerine benziyorlar mı? Cevap ‘evetse’, hangi yönleri itiba­ riyle? Arap Baharı denilen sosyo-poliďŝƌ ŐƺŶ duraklarından ĕĂƚ ŬĂƉŦ ŐĞtik rüzgârınůƺŵ en önemli ůŝǀĞƌŝLJŽƌ͙ KŶƵŶůĂ LJĂƔĂMısır’da, her geçen ay kanlı hale gelen ŵĂLJŦ ƂŒƌĞŶŵĞůŝLJŝnj͙ Ƶ darbe süreci yaşanıyor. Demokratik ĚƺŶLJĂĚĂŶ ŶŝŚĂŝ ĂLJƌŦůŦƔŦ ŚŽƔ seçimlerle iktidara oturan Mursi’nin al ŬĂƌƔŦůĂŵĂLJŦnj͙ aşağı edilmesi yetmeyecek. Ülkenin eski dönemlerindeki askeri kimlik­li 7ůŬ ĐƺŵůĞĚĞ ŐĂnjĞƚĞĐŝ DĞŚotoriter rejimeĚƵĂLJĞŶ dönülüyor yavaş yavaş. ŵĞƚ ůŝ ŝƌĂŶĚ͛ŦŶ͕ ͲŚĂƐƚĂůŦŒŦŶĂ ƌĂŒŵĞŶ En azından böyle bir güdüm oluş­ ĚŝŵĚŝŬ ĂLJĂŬƚĂLJŬĞŶͲ turulmak isteniyor. ǀĞĨĂƨ Őŝnjůŝ͘ 7ŬŝŶĐŝƐŝŶĚĞ͕ ϭϵϵϵ DĂƌŵĂƌĂ ĞƉƌĞŵŝ͛LJůĞ ĂĚŦŶŦ ďƺƚƺŶ dƺƌŬŝLJĞ͛ŶŝŶ ƂŒƌĞŶĚŝŒŝ Türkiye’de AK Parti 10 yılı aşkın süredir WƌŽĨ͘ ƌ͘ ŚŵĞƚ DĞƚĞ /ƔŦŬĂƌĂ͛ŶŦŶ Ŭŝ͙ tek başına iktidarda. Gezi Parkı eylemmĕƺŶĐƺƐƺŶĚĞ ĚĞ ŵƺƚĞŵĂĚŝLJĞŶ ĨĂƌŬůŦ leriyle ülke geneline yayılmaya çalışılan ŐƂƌƺƔůĞƌĞ ĕĂƨƔolaylarda, ƐĂŚŝƉůŝŒŝŶ atmosfer ŬĂǀŐĂLJŦ öyle birǀĞ noktaya ŵĂLJŦ ŐĞƌĞŬƟƌŵĞĚŝŒŝŶŝ ǀƵƌŐƵůĂLJĂŶ ǀĞ çekildi ki, sanki parlamenter sistem ďŝƌďŝƌŝŵŝnjŝ ĂŶůĂLJĂďŝůŵĞLJŝ ƂŶĞƌĞŶ WƌŽĨ͘ ve sandık bir kaşık suda boğulacaktı. ƌ͘ dŽŬƚĂŵŦƔ ƚĞƔ͛ŝŶŬŝ͙ Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) tavır ve tutumları ƂƌĚƺŶĐƺLJƺ ĚĞ ĞŬůĞŵĞůŝLJŝnj͕ ϮϬϭϯ KͲ da etkiliydi bunda. ĐĂŬ͛ƚĂŬŝ ŵĞƔŚƵƌ ŬĂLJŦƉůĂƌŦŶĂ͘ ƺŶLJĂĐĂ ŵĞƔŚƵƌ ƌĞƐƐĂŵŦŵŦnj ƵƌŚĂŶ ŽŒĂŶĕĂLJ͛Ŧ Hükümet 2003’ten bu yana çok sayıda ĚĂ ĞďĞĚŝLJĞ ƵŒƵƌůĂĚŦŬ͘ ƐĞƌŝ ĞŶ ƉĂŚĂůŦLJĂ gizli veya aleni darbe girişimlerine ƐĂƨůĂŶ ƐĂŶĂƚĕŦŵŦnjĚŦ Ž͘ ŝƌ ƌƂƉŽƌƚĂũŦŶĚĂ maruz kaldı. 2007 cumhurbaşkanlığı ƔƂLJůĞ ƐŽƌƵůŵƵƔƚƵ ŬĞŶĚŝƐŝŶĞ͗ ͞zĂƔĂLJĂŶ oylamasında oturumun açılması ĞŶ ƉĂŚĂůŦ dƺƌŬ ƌĞƐƐĂŵŦ ŽůŵĂŬ ŶĂƐŦů ďŝƌ için 367 yeter şartı aranması, hemen ĚƵLJŐƵ͍͟ ƔƵ Temmuz ŝĨĂĚĞůĞƌ akabin­de ƵĚĂŬůĂƌŦŶĚĂŶ gerçekleşen 22 ĚƂŬƺůŵƺƔƚƺ ĐĞǀĂďĞŶ͗ ͞sĂůůĂŚŝ seçimlerindeki yaklaşık yüzdeďĞŶŝŵ 48’lik ŝĕŝŶ Śŝĕďŝƌ ƔĞLJ ĚĞŒŝƔŵĞĚŝ͘ ĞŶ ŬĞŶĚŝŵdesteğe rağmen hakkında kapatma ĚĞŶ ĞŵŝŶĚŝŵ ŚĂƩĂ ďŝƌĂnj ŐĞĕ ďŝůĞ ŽůĚƵ͘ davası açılabildi. AK Parti ve Gülen’i ϱϬ ƐĞŶĞŵŝ ĂůĚŦ yazılıp ďƵ ĚƵƌƵŵĂ ŐĞůŵĞŵ͘ Bitirme Planları icraya konulmaϱϬ ƐĞŶĞ Ăĕ ŬĂůĚŦŵ͕ ĞŬŵĞŬ ĂůĂŵĂĚŦŵ͕ ya kal­kışıldı. Balyoz davası Yargıtay’da, ŵĞƚƌŽLJĂ ďŝŶĞŵĞĚŝŵ͕ başladı. ĞǀŝŵŝŶ Ergene­ ŬŝƌĂƐŦŶŦ tem­yiz duruşmaları kon davası ise karar aşamasında. ‘Darbe­cilerin savcısıyım’ anlayışından, ‘onlar mesai arkadaşlarıma’ doğru

Ö

8

8

bir geri­leme yaşanmasının faturası meçhul hala… ƂĚĞLJĞŵĞĚŝŵ͖ ŬŝŵƐĞ ďŝůŵĞĚŝ ďƵŶYıllar önce Śŝĕ Hekimoğlu İsmail’in ůĂƌŦ͘​͘​͘ zĂďĂŶĐŦůĂƌ ŚĂŬŬŦŵĚĂ Ăůƨ ƚĂŶĞ “Minyeli Abdullah” romanı filme ŬŝƚĂƉ ĕŦŬĂƌƴ͘ ŦƌĂŬŦŶ ƐĂŶĂƨ͕ ŚĞƌŚĂŶçekilmişti. Güya Mısır’da geçiyordu Őŝ ďŝƌ ƐĂŚĂĚĂ ŚĂŬŬŦŶĚĂ ƚĂŶĞ ŬŝƚĂƉ hikâyeler. Aslında asıl Ăůƨ adres Türkiye ĕŦŬĂƌƨůĂŶ ŬĂĕ ŬŝƔŝ ƚĂŶŦLJŽƌƐƵŶƵnj dƺƌŬŝidi. O günlerden bugünlere bağlantı LJĞ͛ĚĞ͍ mƐƚĞůŝŬ hiç ďƵ LJĂnjĂƌůĂƌ ďŝůĂŝƐƟƐŶĂ kurulmasında beis yok. İhtilalci ŬĞŶĚŝ ĂůĂŶůĂƌŦŶĚĂ ĚƺŶLJĂŶŦŶ ĞŶ ŵĞƔŚƵƌ zihniyet Mısır’daki General Sisi önder­ ŝƐŝŵůĞƌŝ͘͟ cuntanın yaptığının pek liğindeki ala Türkiye’de de başa­rılabileceğine ,ĞƉŝŵŝnj ƺŶLJĂ ĚĂ ƂLJůĞ͘ ^ĂŶinandı veĨĂŶŝLJŝnj͘ inanıyor. Ŭŝ ŚĞƉ ďƵƌĂĚĂ ŬĂůĂĐĂŬŵŦƔ ŚŝƐƐŝŶĚĞŶ ŬƵƌƚƵůŵĂĚŦŬĕĂ ƉƌĂŶŐĂůĂƌĚĂLJŦnj͘ ,ĂŬŝŬŝ Mısır eşsiz fırsatlarla donatılı coğraf­ ƂnjŐƺƌůƺŬ ƐŽŶƐƵnjůƵŒƵ ŐƂƌŵĞ ǀĞ ŽŶĂ yada. Neredeyse bütün kıta­ların ticari ŐƂƌĞ ŚĂLJĂƟ ĚŝnjĂLJŶ ĞĚĞďŝůŵĞĚĞ͘ zĞƌŬƺͲ anlamda geçiş güzer­gahında. Avrupa, ƌĞLJĞ ŶĂƐŦů ďĂŬŵĂŬƚĂƐŦŶŦnj͍ zŽŬƐĂ ĞƐŬŝ Asya ve Afrika’nın kavuştuğu yer. ĕĂŒ ŝŶƐĂŶůĂƌŦ Őŝďŝ ƂŬƺnjƺŶ ďŽLJŶƵnjůĂƌŦŶͲ Akdeniz ile okyanusları buluşturuyor. ĚĂ ĚĞŶŐĞůĞŶĞŶ ƚĞƉƐŝ njĂŶŶĞƚŵĞŬͲ Sanayi merkezliği ve ŵŝ ticaret üslüğü ƚĞƐŝŶŝnj͍ dĂďŝ Ŭŝ ďƵ ƚĞƔďŝŚƟ͘ &ĂŬĂƚ Nil ŶĞ için bir hayli ideal konumda. ĨĂƌŬŦŵŦnj ǀĂƌ ďƂLJůĞ ƐĂŶĂŶůĂƌĚĂŶ͍ 7ƔƚĞ gibi müthiş bir nehir­le besleniyor ƚĞŵĞů ƐƵĂů Tarım ďƵ͘ ĞĚĞŶůĞƌŝŵŝnjĚĞŶ͖ ĞůŝͲ toprakları. açısından da şanslı. ŵŝnjĚĞŶ͕ ĂLJĂŒŦŵŦnjĚĂŶ͕ ŐƂnjƺŵƺnjĚĞŶ͕ Turizm imkânları anlatmakla bitme­ ŬƵůĂŒŦŵŦnjĚĂŶ͕ ďƵƌŶƵŵƵnjĚĂŶ ǀĞ ŬĂůďŝyecek zenginlikte. Belki turizm hariç ŵŝnjĚĞŶ ǀƐ͖ ƌƵŚƵŵƵnjƵ ƐŦLJŦƌĂĐĂŒŦnj ŵƵƚbunların hiçbirinden faydalanamadığı ůĂŬĂ͘ ĂŵďĂƔŬĂ ĂůĞŵůĞƌĞ ŐŝĚĞĐĞŒŝnj͘ ortada. Söz sahibi devletler arasına ŽŒŵĂĚĂŶ ĞǀǀĞů ĚĞ ŽƌĂůĂƌĚĂLJĚŦŬ͘ adını yazdırabilecekken, şuna buna el ƐůŦŶĚĂ Ƃůƺŵ͕ ƂůƺŵƐƺnjůƺŒĞ ĚŽŒƵŵĚƵƌ͘ açar vaziyette. &ŦƚƌĂƨŵŦnjĚĂŬŝ ĞďĞĚŝLJĞƚ ĚƵLJŐƵƐƵ ďƵŶƵŶ ŝƐƉĂƨĚŦƌ͘ Çok kritik ayrıntıdayız şimdi. Başta Suudi Arabistan petrol tüccarı Arap ŝƌ LJĂŶĚĂ Ƃůƺŵ͕ ĚŝŒĞƌ LJĂŶĚĂ ƐŽŶƐƵnjůƵŬ͘ krallıkları neden Mursi’yi değil de Sisi’yi 7Ŭŝ ďŝůŝŶŵĞLJĞŶůŝ ĚĞŶŬůĞŵ͘ ŶĐĂŬ ƂůƺŵĞ el üstünde tutuyor? Sıranın kendiley͕ ƐŽŶƐƵnjůƵŒĂ ĚĂ z ĚĞƌƐĞŬ͖ z ƚĂŵĂrine ilerlediklerinin farkındaydılar. O yüzden milyarlarca doları sanki torunlarına harçlık verirmişçesine Kahire’ye gönderdiler.

Öte yandan Ortadoğu ve Arap Yarım­ adası’nı cetvelle ülkeciklere bölen kim? Bu sülaleler dileseler dünya ŵĞŶ y͛ƚĞŬŝ ƉĞƌĨŽƌŵĂŶƐĂ ďĂŒůŦ͘ ĞŵĞŬ ekonomisini parmaklarında oynata­ Ŭŝ ďŝůŝŶŵĞLJĞŶ ŽƌƚĂĚĂ͘ ŝůŵĞŵŝnj mazlar mıydı?LJŽŬ Onları parçacıklara ůĂnjŦŵůĂƌĂ ƚƺŵĚĞŶ ǀĂŬŦķnj͘ 7ŶŬĂƌ͕ ŝƐLJĂŶ ayıranlarla, Kurtuluş Savaşı sonrasında ǀĞ ŝŬŝLJƺnjůƺůƺŬ ĚĞƌƚůĞƌŝŵŝnj͘ ĞǀĞŬƵƔƵ Türkiye’nin yeni siyasi, idari, kültürel ƌŽůƺ ďŝnjnjĂƚ ƚĞƌĐŝŚŝŵŝnj͘ ve etnik yapısını belirleyenler aynı eller. Sözde Kürt bölücülüğü ile şeriat ŝƌĂŶĚ͛ŦŶ͕ rejimin /ƔŦŬĂƌĂ͛ŶŦŶ͕ ƚĞƔ͛ŝŶ ǀĞ tehlikesini sigorta paneline ŽŒĂŶĕĂLJ͛ŦŶ ǀĞĚĂůĂƌŦŶĚĂŶ ŚĂŶŐŝ ĚĞƌƐͲ yerleştirenler, şu sıralar PKK ile yürü­ ůĞƌŝ ĕŦŬĂƌŵĂůŦLJŦnj ĚŝLJĞ ƐŽƌĂďŝůƐĞŬ ĚĂŚŝ tülen barış görüşmelerinde de aktif. ŬĂĮ͘ ,Ğƌ Ƃůƺŵ ďŝƌ ŝďƌĞƫƌ͘ ŽŒƌƵLJƵ Panelde arzulamadıkları değişiklik ƵŶƵƩƵƌŵĂŵĂ ŝŬĂnjŦĚŦƌ͘ çabasındalar. 7Ŭŝ ĞůůĞ ŶĞůĞƌĞ oluşmasını engelleme ƐĂƌŦůĚŦŒŦŵŦnjŦŶ ŵƵŚĂƐĞďĞƐŝŶŝ LJĂƉŵĂ ķƌƐĂƨĚŦƌ͘ Mısır potansiyelini kullanamadı. Mursi kalabilseydi kıpırdanmalara şahit ĐĂďĂ ĂŶĂŵŦnjŦŶ ǀƺĐƵĚƵŶĚĂŶ ŬŽƉolacaktık. Ancak Türkiye içine hap­ ŵĂĚĂŶ ŚĂƩĂ ƌĂŚŵĞ ĚƺƔŵĞĚĞŶ ĞǀǀĞů sedildiği fanusu çoktan kırdı. Beyaz ďŝƌ ŝŵŬĂŶ ƚĂŶŦŶƐĂLJĚŦ ŶĞ LJƂŶĚĞ ŬĂŶĂĂƚ Türk denilen zümrenin hegemonyası ŽůƵƔƚƵƌƵƌĚƵŬ͍ ĐĞnjƉ ĞĚĞƌ ŵŝLJĚŝ büyük ölçüde ƺŶLJĂ güç kaybetti. İletişim ďŝnjŝ͍ zĂƌĂƨĐŦ͛ŶŦŶ ƌĂŚŵĂŶŝLJĞƟ ǀĞ ƌĂŚŝŵimkanlarının sayesiyle dünyayla ůŝŒŝ ƐŽŶƐƵnj͘ bŝŵĚŝ ƐŽƌƵůƵLJŽƌ ĂLJŶŦ ƐŽƌƵ͘ enteg­ reli bir ülkeyiz. Anadolu’daki mƐƚĞůŝŬ sermaye ƚĞĐƌƺďĞ ĞƚŵĞLJŝ ĚĞ Uluslararası ůƺƞĞĚĞƌĞŬ͘ küçük serpildi. ďĞĚŝLJĞƩĞŬŝ ŐƺnjĞůůŝŬůĞƌ ŵŝ͕ ϯͲϱ LJŦůůŦŬ ticaretle meşgul. Yabancı yatırımların ƐĂůƚĂŶĂƚůĂƌ ŵŦ͍ ŽŬ ŶĞƚ ďŝƌ ŚĂů͘ <ĂĨĂůĂƌ gözdesiyiz. ĚŝŶŐŝŶ͘ ůŵĂ ŝůĞ ĂƌŵƵƚ ĂLJƌŦƔŦLJŽƌ͘ bĞLJƚĂŶ ŚĂƌŝĕ ŬĂŶĚŦƌŦůŵĂ ŝŚƟŵĂůŝ ĚĞ ƐŦķƌ͘ Ama bunlara karşın Türkiye’yi Mısır­ laştırma zihniyeti tümden bitmiş 7ŶƐĂŶŦnj͘ Kursaklarındaki sĂƌůŦŒŦŵŦnjĚĂ͕ ƵĨĂĐŦŬ ďŝƌ ŝƐƚĂƐͲ değil. sevinç her LJŽŶ ĚƺŶLJĂ͘ ^ŽŶ ĚƺĚƺŒĞ ĚĞŬ ƺŵŝƚůŝLJŝnj͘ an midelerine inebilir. Aynı yerden ŵĂ ŶĞĨĞƐůĞƌŝŵŝnjŝŶ ĚĂ ısırılmayı nihayete ƐŽŶƵŶĐƵƐƵŶĚĂ erdirme zamanı ĂƟŬ ĚĂǀƌĂŶĂďŝůŵĞŬ njŽƌƵŶĚĂLJŦnj͘ ůůĂŚ şimdi. Anlattıklarımın hepsi partiler ŬŽƌƵƐƵŶ ďŦƌĂŬŦŶ ĚƺŶLJĂLJŦ͕ ƐŽŶƐƵnjůƵŬ üstü hakikatlerdi. Büyük fotoğrafın ďĂƔŦŵŦnjĂ LJŦŬŦůĂďŝůŝƌ͙͘ kendimce dile getirilmesiydi. İran’ın; Suriye ve Mısır’da izlediği dış politikaya da pür dikkat lütfen… Sayı 40 / Şubat 2013

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

9


Çorumlu Bakırcılar

Altın Çağlarını Özlüyor Bakırcılık ve ona bağlı yürüyen iş kolu kalaycılık Çorum’un gözde mesleklerindendi bir zamanlar. Şimdilerde nostaljik talepleri karşılamakla yetiniyor geleneği sürdürme azmin­deki esnaf grubu. Geçmişte 4 bin 500 metrekareye kurulu bakırcılar arastasında 300 esnaf faaliyet göstermekteydi. Çok önceleri bebek bekleyen kadınlar, “Karnımdaki çocuk kız da olsa bakırcıya, erkek de olsa bakırcıya.” derdi. Yani kızsa bakırcı ustasıyla evlendirilir, erkekse bakırcı ustası yapılmak istenirdi.Teknolojinin gelişip hayatın her alanına sirayet etmesiyle; mutfakların ve çeyiz sandıklarının vazgeçilmezi bakır eşyaların pabucu dama atıldı. Son ustalar mesleklerini sürdürme niyetindeler ama zorlanıyorlar. Bakırcılık, Çorum’un geleneksel iş kollarındandı. Üretilen kap, kaçak, kazan ve tencereler hem şehrin hem de çevredeki kırsal nüfusun ihtiyacını karşılamaktaydı. Bu meslek yazının girişinde de vurgulandığı üzere; öz kardeşi kalaycılıkla birlikte bir zamanlar burada da el üstündeydi. Öyle ki dükkanların yanı sıra seyyar kalaycılar da köy köy dolaşarak taleplere yetişmeye çalışırdı. Artık seyyarlardan eser yok. Sabit yerler bile kapanmanın eşiğinde

Sırasıyla alüminyum, çelik ve teflon malzemeler piyasayı kapladığından, geçmişte 300 esnafın harıl harıl çalıştığı 1959 inşa tarihli ve 4 bin 500 metrekarelik alana sahip Çorum Bakırcılar Arastası da nostaljik talepleri karşılamakta yetiniyor şimdilerde. Pek çok eski mesleğin ortak akıbetindeki gibi yeni kalaycı ustaları da yetişmiyor. HAMMADDE TOKAT’TAN 19. Yüzyıl’da çok sayıda bakırcı ve demirci esnafı faaliyet gösteriyordu Çorum’da. Ayrı sokaklarda dükkânları diziliydi. Ancak o günün şartlarında hammadde temini bir hayli güçtü. En yakındaki haddehaneler (Haddehane: Metallerin ezmek suretiyle şekil, ölçü ve profilinin değiştirilmesi işleminin yapıldığı yer.) Tokat’taydı. Üretim girdisi buradan karşılanıyordu. Adı geçen asrın ikinci yarısında Tokat’taki saf bakır imalatındaki gerileme, özellikle de 1887’de en büyük dökümhanelerin

kapanması, Çorum’u da olumsuz etkiledi. 20’inci Yüzyıl’ın başlarında çöküşe geçen bakırcılığın yerini demirciliğin aldığını görüyoruz. Her türlü demir tarım aleti imal edilmektedir. Bu işin serpilmesinde Samsun limanından yaş ve kurutulmuş sebze, meyve ve tahılın dış pazarlara gönderilebilmesi de rol oynamıştır. Bölgedeki bahçecilik ve tahıl yetiştiriciliği ön plana çıkmış ve yeni aletlerin devre­ ye girmesi gerekmiştir. 20’inci Asrın ortalarına doğru bakırcılığın tekrar canlandığı da görmekteyiz. Gelenek İskilip ilçesinde sürdürülüyor. Bakır ustanın eline ulaştığında yaprak halindedir. İlkin ölçülerine göre kesilir. Ardından kaynak işlemi vardır. Sonrasında çekiçle dilenen şekle sokulur. Ağaç tokmaklar kullanılmaktadır. Fabrikasyon sürecine dek, dip de ustaların hünerli ellerinden çık­maktaydı.

Kıvrımlı, işlemeli ve kavisliler fırçayla ovulmalı. Kalaylı bakır kaplar su, sabun veya deterjanla temiz­lenmeli. Aşınmış bakır pişirme kapları kalaylanmalı. Bakırın temizliğinde bir avuç un, yarım kilo tuz, yarım bardak sirke, limon suyu, 3 yumurta beyazından yapılacak doğal temizleyiciler kullanılabilir. Oksitlenmeyi gidermek için sirkeyle tuz karıştırılıp bakır bununla fırçalanabilir, üzüm sirkesi ve otomobil yağıyla ovarak da eski bir görünüm de verebilirsiniz. Ancak bu temiz­ leme yöntemleri yalnızca doğal bakır ürünler içindir. Nikel kaplılar gerektiğinde elde duru suyla yıkanıp pamuklu bezle iyice kurulanmalı. Gerekmedikçe de yıkanmamalı. 10

Sayı 46 / Ağustos 2013


Pek çok eski meslekteki gibi, bakırcılıkta da usta yetişmiyor artık.

Sayı 46 / Ağustos 2013

11


Gündem

HABEREXEN Yayın Grubu, yurt dışı yayın atağı için gün sayıyor. Grup, ilk yurtdışı yayınına Rusya ve Türkiye’ye hitap edecek www.haberexen.ru ile başlayacak. www.haberexen.ru Eylül ayında yayın hayatına “merhaba” diyecek. Rusça ve Türkçe dillerinde yayın yapacak Haberexen Rusya, bölgeyi Rusya’ya Rusya’yı da Türkiye’ye taşıyacak. Bünyesindeki aylık ve düzenli yayınlanan 11 dergi ve 1 internet gazetesi ile Karadeniz’in tek bölge­ sel Yayın Grubu kimliğine sahip Haberexen, Rusya projesinde anadili Rusça ve Türkçe’yi ileri düzeyde bilen Rus editörlerle çalışacak. Ekip çalış­ masını önemli oranda tamamlan­ an Haberexen Rusya için 3 yıllık bir profesyonel çalışmanın sonucunda karar alındı.

RUSYA VE TÜRKİYE’DE TOPLANTILAR YAPILDI Haberexen Yayın Grubu Başkanı Mustafa Çakır, 3 yıldır takip ettikleri Rusya - Türkiye ilişkilerindeki siya­ si ve ekonomik gelişmelere katkı

12

verecek projede son aşamaya geldiklerini vurguladı. Hem böl­ genin hem de Rusya’nın yatırım iklimini takip edecek bir projeyi hayata geçirmek için yürütülen hazırlıkların sonuna gelindiğini kaydeden Çakır; “Ekipler kuruldu. Yayına başladığımız andan itibaren Haberexen Rusya, bugüne kadar sürekli istişare ederek ilerlediğimiz, başta Ankara, İstanbul, Moskova, St. Petersburg, Krasnodar’daki kurum ve işdünyasının önde isimleri olmak üzere Türkiye ve Rusya’da etkin, vergi rekortmeni işadamlarıyla bir­ likte büyüyecek. Bu proje hem bölgemiz hem de

Türkiye için önemli fırsatları ortaya çıkaracak. Samsun’dan, Türkiye’den ve Rusya’dan uluslar arası iş dün­ yasından paydaşlarla yaptı­ğı­mız görüşmeler büyük heyecan kay­ nağı oluşturdu. Öyle ki, Samsun ve bölgemizden kimi işadamları, kurumlar; projeden haberdar olduklarında bizden daha fazla heyecanlandılar. Birçok kesimden gelen işbirliği teklifleri oldu. Uluslar arası alanda aktif birçok kurum ve kişilerden bizim adımıza randevular alındı, toplantılar yaptık.”

İLETİŞİM KÖPRÜSÜ KURACAĞIZ Çakır, Haberexen Rusya’yı niçin önemsediklerini; “Bu hamleleri

Sayı 46 / Ağustos 2013


Ekipler kuruldu. Yayına başladığımız andan itibaren Haberexen Rusya, bugüne kadar sürekli istişare ede­ rek ilerlediğimiz, başta Ankara, İstanbul, Moskova, St. Petersburg, Krasnodar’daki kurum ve işdünyasının önde isimleri olmak üzere Türkiye ve Rusya’da etkin, vergi rekortmeni işadamlarıyla birlikte büyüyecek.

ne için gerçekleştirdik? Herkesin bulunduğu pozisyonda kalkınmaya vereceği katkılar elbette var. Amacımız, Karadeniz Havzası’nın Kuzeyi ile Güneyi’ni buluşturmak. Rusya ziyaretim sırasında aldığımız destekler Haberexen Rusya’nın üst­ leneceği misyonu tarif ederken, bizlere de ciddi sorumluluklar yükle­ di. Bu nedenle çalışmalarımızı yoğun­ laştırdık. Başta Karadeniz Bölgesi ile Rusya’nın Güneyindeki illerin ihra­ catının, turizm gelirlerinin artırılması ve büyük hacimli yatı­rım­larda yaban­ cı ortak bulun­masının sağlanması için Rusya ile Karadeniz arasında iletişim köprü­sünü Haber­exen Rusya kura­ cak.” cümle­leriy­le anlattı.

Sayı 46 / Ağustos 2013

SIRADA ULUSLARARASI YENİ PROJELER VAR Samsun’dan Karadeniz’in 9 şehrine yayılan Haberexen’in enerjisinin 2013’de sınırların dışına çıktığını vurgulayan Yayın Grubu Başkanı Mustafa Çakır; “Ekiplerimiz çalışıyor, önümüzdeki günlerde uluslararası yeni projelerimizi de işdünyası ve kamuoyu ile paylaşacağımızın müjdesini şimdiden haber verebiliriz. Bugün www.haberexen.ru. Yarın başka projeler.” dedi.

13


Kent

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çakırmelikoğlu’ndan

Giresun’a Kalkınma Reçeteleri Giresun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu, kuru Ordu-Trabzon çekiştirmesinin şehre fayda sağlamayacağını düşünüyor: “Diğer illerle olan kıyaslamadan ziyade Giresun’un kendi içindeki istikrarı, öncesinde ve sonrasında geldiği noktaya bakılarak değerlendirmeler yapılması daha doğru sonuçlar ortaya koyacaktır.” gerçekleştirmede turizm olumlu rol oynayacak bir dinamik olmasına rağ­ men şehrin turizm envanterindeki eksiklikler sebebi ile varolan turizm potansiyeli açığa çıkartılamamaktadır. Özellikle yayla ve kültür turizmi açısından Karadeniz Bölgesi coğrafi, kültürel ve beşeri bir dokuya sahiptir. Bölgenin bu özelliklerine uygun bir ekoturizm anlayışı benimsetilerek bu yöndeki araştırma ve tanıtımlar artırılırsa turizmde pozitif bir katma değer yaratılabileceği muhakkaktır.

14

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) verileriyle, 2012 yılının Ocak-Haziran döneminde Giresun’dan 74 bin 259 dolarlık ihracat gerçekleşti. Tutar, 2013’ün aynı döneminde 67 bin 778 dolara geriledi. Batısındaki Ordu 89 bin 416 dolarla önünde yer alıyor. Doğusundaki Trabzon’un dış satımıysa kendisiyle kıyaslanmayacak kadar fazla: 529 bin 492 dolar. Aktardığımız bu sayılar neyi ifade ediyor? Şehrin arada kalmışlığının resmini mi, yoksa yönetsel bazı arızaları mı? Karadeniz’in 419 bin 555 nüfuslu bu güzide ilinin Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu’yla görüşerek

soruların cevaplarını bulmaya çalıştık. Çakırmelikoğlu, 2005-2009 yılları arası odanın meclis başkanlığını yaptı. 2009’dan bu yana da başkanı.

TURİZM POTANSİYELİ DEĞERLENDİRİLEMİYOR

-Giresun’un gelişmesi adına sizce ilk planda nelere ihtiyacı var? Şehirdeki ekonomi nasıl canlanabilir?

Hem yerel kapasitenin geliştirilmesi hem de sosyo-kültürel ve ekonomik ortamın iyileştirilmesine yönelik faaliyet ve projelerin gerçekleştirilmesiyle; şehre yeni bir vizyon kazandırılabilir. Örneğin; kentin ekonomik vizyonunu

Yatırım ve yatırımcı yönünden şehrin ekonomik profiline bakıldığında öncelik arz eden durum yatırımcıların önündeki en büyük engel olan ulaşım ve nakliye probleminin ortadan kal­ dırılması için gündeme taşınan projelerin hayata geçirilmesi gerektiğidir.

ULAŞIM PROJELERİ ÇOK ÖNEMLİ -Nelerdir bunlar?

Yapımına başlanılan Ordu-Giresun Havalimanı bu konuda önemli bir adımdır. Kentin pazarlama kabiliyetini yukarıya çekecek hususların başında Demiryolu Projesi’ne işler­ lik kazandırılması, bunun içinde Tirebolu ilçesine yeni bir liman pro­ jesinin başlatılması gelmektedir. Demiryolunun Giresun’a ve dolayısı ile Doğu Karadeniz’e ulaşmasıyla ulusal boyutta sağlanan gelişim, gelecekte uluslararası boyutlara ulaşacaktır. Sayı 46 / Ağustos 2013


Ulaşım ağına öncelik kazandırılması konusunda bir diğer proje Karadeniz sahil şeridini İç Anadolu’ya bağlayacak olan Eğribel Tüneli’dir. Eğribel Tüneli, Şebinkarahisar, Alucra, Suşehri ve o aksı, kuzeyi güneye bağlayacak olan çok önemli bir yol olması sebebi ile yolun kullanıma açılmasından sonra ekonomik anlamda şehir hayatında ciddi kazanımlar olacağı aşikârdır. Şehrin çehresini değiştirebilmesi yönünden vizyoner bir proje örneği olan, Giresun İlinin güneyinden geç­ mesi tasarlanan Giresun Güney Çevre Yolu Projesi nin tamamlanması ile sosyo-ekonomik düzeyde bir ilerleme kaydedilecektir.

TEKSTİLKENT KURULMALI

-Şehir hangi sektör ve sanayi kollarının büyümesi için elverişli size göre?

Giresun’da son yıllarda fındıktan sonra ekonominin lokomotif sektörü tekstil ve hazır giyim sanayi olarak göze çarpmaktadır. Bizler Giresun Ticaret ve Sanayi Odası olarak KOBİ ölçeğinde çok sayıda firmanın bulun­ duğu sektörde firmaları aynı çatı altında toplayacak bir model olması düşüncesi ile Giresun’da bir Tekstil­ kent kurulması fikrini gündeme taşıdık. Bu konuda gerek yerel gerek ulusal platformlarda projemizin hayata geçirilmesi konusunda çalışmalar yapmaya devam etmekteyiz. Projenin gerçekleştirilmesi ile aynı zamanda şehirde ciddi bir istihdam meydana gelmiş olacaktır.

ORDU VE TRABZON’LA KIYAS DOĞRU DEĞİL

-Giresun’un her iki yanındaki illerden bir miktar geride kalışını neyle açıklayabiliriz?

Giresun’un çevre illerle olan kıyas­ laması yapılırken coğrafi yapılan­ma ve nüfus oranlarına da dikkat edil­ mesi gerekiyor. Ayrıca kentin idari olarak da küçük bir il olmamakla birlikte kendi içerisinde alternatifleri ve hedefleri olan bir ildir. DOKA, DOKAP, Sayı 46 / Ağustos 2013

KOSGEB gibi kaynakların etkin bir şekilde kullanımını sağlayarak bölgesel gelişmeyi hızlandıran ve bölge­ ler arasındaki kalkınmışlık farklarını azaltan kurumların varlığı Giresun ekonomisinde ve geleceğinde fark oluşturan ayrıntılar haline gelmiştir. Bu kurumların istatistiksel verilerine bakıldığında şehrimizin üst sıralarda yer aldığı görülmektedir. Bu sebeple ben diğer illerle olan kıyaslamadan ziyade Giresun’un kendi içindeki istikrarı, öncesinde ve sonrasında geldiği noktaya bakılarak değerlendirmeler yapılmasının daha doğru sonuçlar ortaya koyacaktır.

FINDIK POLİTİKALARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

-Sizce Giresun için fındık avantaj mı yoksa dezavantaj mı?

Fındığın Giresun’da avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğu konusuna karar verilebilmesi için öncelikle fındığın Giresun’daki geleceğiyle alakalı bazı tespitlerin yapılması gerekir. Serbest piyasada spekülatif fındık hareketlerini düzenleyici borsa altyapıları oluş­ turulmalı, kabuklu fındık alım satımı yapılan pazar yerleri kurularak borsa kontrolünde çalışmaları sağlanmalıdır. Verasetle bölünmüş olan fındık bahçeleri birleştirilerek teknik tarım yapar hale dönüştürülmeli, alan bazlı doğrudan gelir desteği ürün bazlı gelir

desteğine çevrilerek üretimi destekleyici hale getirilmelidir. Tüm bunlar gerçekleştirildiğinde fındık Giresunlu için yan gelir olmaktan çıkacak, çiftçi mantığı ile üretim yapan kişi sayısı artacaktır.

HAMMADDEYE UZAKLIK OLUMSUZ ETKİLİYOR

-Giresun aslında dünya çapında iş adamları ve müteşebbisler çıkarmayı başarmış bir şehir. Acaba taşın altına el koymada mı eksiklik var?

Giresun’a dışarıdan gelen yatırımcılar için öncelikle Giresun’un yatırım için cazip bir şehir haline gelmesi gerekmektedir. Çünkü Giresun hammaddeye uzak bir il olmakla birlikte ulaşım maliyetlerinin yüksek olması sebebi ile de dezavantajlı bir konumdadır. Ancak bölgesel teşvik ve 5084 gibi devlet destekleri sayesinde bu dezavantajlar ortadan kalkmaktadır. Ayrıca 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde yatırım alanı kalmamış 2’incisinde de ciddi yatırım talebi olmasından dolayı 3’üncüsü için yer arayışları başlamıştır. Giresun ekonomisine canlılık vere­ce­ ğini yukarıda belirttiğimiz projelerin hayata geçirilmesi ile yatırımı olumsuz yönde etkileyen bütün engeller ortadan kalkmış olacak; ekonomik kalkınmışlık düzeyi istenen ve hak edilen seviyeye gelecektir. 15


Kent

Avantajlar ve imkanlar keşfedildikçe

Amasya’yı OSB’ler Sırtlayacak Amasya merkez ile Merzifon ve Suluova ilçelerindeki organize sanayi bölgeleri yatırımcılar açısından pek çok avantaja sahip. Bölgeleri birbirine bağlayan transit yollar üzerinde bulunmalarıyla bir adım öndeler. Teşvik paketleri itibariyle de cazipler. Tam kapasite ve rantabl işlemeleri için çalışılıyor. Amasya ve ilçeleri hem tarım-hay­ vancılık hem de sanayi elverişli vila­ yetlerimizden. Ulaşım ve iklim özellikleri bu işkollarını cazip kılıyor. İyi tanıtıldığında yurdun diğer yörelerin­ den hatta yut dışından müteşebbis çekebilir. Nitekim Kuveytli bir enerji firması, şehirdeki Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) 1,2 milyar dolarlık doğalgaz çevrim santrali yatırımına hazırlanıyor. Yeni firmaların buraya gelmesi açısından büyük önem arz eden projenin ilk planda 600 mil­ yon dolarlık bölümü hayata geçecek. Gerekli şartlar oluştuğunda 530 mw`lık ikinci etap ta tamamlana­rak toplam kapasitesi 1060 mw’a çıka­ rılacak. Yer tahsisi işlemi biten sant­ ralde başlangıçta 155 kişilik istihdam öngörülüyor. Mavi Akım Gaz Boru Hattı’yla bağlantılı tesi­ sin soğutma suyu kıyısına

kurulacağı Yeşilırmak Nehri’nden sağlanacak. 80 hektara yakın araziye yayılan 34 parselli Amasya OSB’de mermer sektö­rü ağırlıkta. Onu ağaç mobilya, tekstil, gıda ve ambalaj sa­nayi izliyor. Bölge, Samsun Limanı’na 155 km, demiryo­luna 10 km, Merzifon Havaalanı’naysa 50 km mesafede. Parsellerin 30’u tahsis­li. 19 parselde 16 firma hâlihazırda üretimde. OSB’de 308 kişi çalışıyor. 5084 sayılı yasa kapsamındaki Amasya OSB’de gelir vergisi stopajı ve sigor­ ta pirimi işveren his­sesi teşviki ile enerji desteğinden yarar­lanılabiliyor. Doğalgaz yok. Su kuyulardan temin ediliyor. Ek alan gayretleri 2011’den bu yana sürüyor. 2014 yılı sonlarına doğru biri PVC, ikisi mermer sektöründe 3 yatırımın daha ev sahibi olacak bölge.

MERZİFON ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

112 hektarlık ve 49 parselli Merzifon Organize Sanayi Bölgesi (OSB) 1987 yılında kuruldu. 12 Nisan 2000 tarihinde yayımlanan 4562 sayılı OSB Kanunu’yla da özel hukuk tüzel kişi­liği kazandı. 2002 yılında da aktif ha­­ le geldi. Tahsisli47 parselin 34’ünde üretim var. 6’sı inşaat, 7’siyse proje aşamasında. Buradaki işyerlerinde 2700 kişi istihdamlı. Çalışanların bir bölümü civar il ve ilçelerden. OSB’nin Ankara-İstanbul kara yolu üzerinde 16

olması önemli bir artı. Kalkınmada öncelikli yörede yer alması da cabası. Samsun limanına 110 km, demiryo­ luna 25 Km ve Merzifon Havaalanına 5 km uzaklıkta. Karadeniz’in gözde tica­ ret ve sanayi merkezlerinden.

SULUOVA TARIMA DAYALI İHTİSAS BESİ OSB

Suluova, Orta Karadeniz Bölgesi’nin geçiş kuşağında. Uluslararası kara yolu ve tren yolu kavşağında. Merzifon Havaalanı 12, Samsun Limanı ise 100 km uzağında. Buradaki Tarıma Dayalı İhtisas (TDİ) Besi Organize Sanayi Bölgesi (OSB), mevcut hay­vancılık potansiyelinin büyütül­mesi ve hakkıyla değerlendirilmesi amasıyla 2004’te kuruldu. Toplam 77 parselden 56’si tahsisli. 19’u besi tesisi üst yapı ruhsatlı, 7’si de Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu destekli. 10 sana­ yi parselinden birinde biyoenerji üretilecek. Ülkemizdeki büyükbaş hayvan besi­ciliğinin ana merkezlerinden biri Suluova. 2012 yılsonu verileri itibariyle ilçede 1208 hayvancılık tesisi faaliyette. Buralardaki aktif işletmeci sayısıysa 3359 işletmeci. Ahırların 305’i; işlet­mecilerin 1573’ü ve 36 bin 500 büyükbaş hayvanın 13 bini köylerde. Besi OSB’deki kimi parsel­ lerin boş kal­ması, uygulanan teşvikin yatırımcıyı derinden tetiklememe­sine bağlanıyor. Destek oranının asgari yüzde 60’lara yükseltilmesi gereğine işaret ediliyor. Sayı 46 / Ağustos 2013


6$Ý/,Ý,1 * 9(1/ï /ï0$1,

2@LRTMŗTM DM DRJH R@ÚKìJ FQTAT J@CDLH &QTO HGSHX@¢ CTXCTÚTMTYC@ TYL@MKìÚìXK@ X@MìMìYC@ NK@B@J UD M@JKHMHJ '@RS@MDRHXKD AHQKDĚDM ]HO 6DPVXQ /LPDQ +DVWDQHVL LOH ¢NJ X@JìMC@ GHYLDSHMHYCD

[ *

# ( - # . Ù 4 , [ . " 4 * [ * 4 +

'@M¢DQKH ,@G AA@R@Ú@ 2NJ -N ëKJ@CìL 2@LRTM

Sayı 46 / Ağustos 2013

* ! 4 1 4 - ! . Ù 2@LRTM +ë, - '@RS@MDRH

9 [ & 9 [ " ë +3 [ #

' ë + ë 8 $ [ # ë ę [

www.limanhastanesi.com

17


Güncel 2050’de 94 milyona yaklaşırken, 2075’te 90 milyona gerileyeceğiz

NÜFUS ARTIŞIMIZ HIZ KESİYOR Tahminlere göre Türkiye’nin nüfusu Cumhuriyet’in 100’üncü yılı 2023’e gelindiğinde yaklaşık 85 milyon olacak. 2050’de 93 milyon 475 bin 575’e ulaşacak. Bu tarihten sonra düşüş başlayacak. 2075’te 89 milyon 172 bin 88’e gerileyecek. 2023’te nüfusun yarısı 34 yaşını aşanlardan oluşacak. Ortanca yaşımız 2012’de 30,1 iken 100’ü Cumhuriyet senesinde 34’e çıkacak. Yaşlanmada erkekler kadınlardan daha şanslı. Ortanca yaşta 2012 değerleri az önceki sırayla 2012’de 29,5’a 30,6 idi. 2023 öngörüsüyse yine aynı sırayla 33,3’e 34,6. Ortanca yaş 2050’de 42,9 ve 2075’te 47,4’e yükselecek. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın üç çocuk vurgusunun altında yatan tablo bu.

racak. Amasya’nın 2012’deki 322 bin 283’lük nüfusu 2023’te yüzde 4 aza­ larak 308 bin 348’e inecek. Aynı yıllar arasında Çorum’unki 529 bin 975’ten 459 bin 82’ye törpülenecek. 419 bin 555’lik Giresun’daki nüfus kaybı yüzde 7’yi bulacak. Samsun ise 1 milyon 251 bin 722’den yüzde 0,7’lik erimeyle 1 milyon 242 bin 365’e düşecek. Sinop’taki erozyon yüzde 4,5’ler seviyesinde seyredecek. 201 bin 311’den 191 bin 604’e azalacak. 613 bin 990’lık Tokat’taki iniş nispeti yüzde 8,1. Trabzon’da artış gerçekleşecek.757 bin 898’den 758 bin 130’a yükselme söz konusu. Ordu’daki çoğalma Trabzon’un fevkinde. 741 bin 371 iken 2023’te 753 bin 396’ya erişecek.

2023 ORTANCA YAŞINDA SİNOP BAŞI ÇEKECEK Bölge vilayetlerindeki istatistiklere göz attık sizler için. 2023 senesinde 44,4’lük ortanca yaşla Sinop başı çekecek. Onu 42,9’la Çorum izleyecek. Ülkedeki en düşük ortanca yaşı ve yöresini de aktaralım: 2012 verileriyle 18,5-Şırnak. 2023’de 20,8’le zirveye Şanlıurfa otu-

2050’DE HİNDİSTAN ÇİN’İ GEÇECEK 2011’de dünya nüfusu yaklaşık 6 milyar 974 milyon idi. Çin Halk Cumhuriyeti 1 milyar 348 milyon kişiyle en kalabalık ülke. Hindistan 1 milyar 242 milyonla ikinci. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de 313 milyonla üçüncü. 74 milyon insanıyla Türkiye dünyanın yüzde 1,1’i. 187 ülke arasında 18’inci sırada. Dünya

üzerinde yaşayanların sayısı 2050’de 9 milyarı aşacak. Hindistan’ın 1 milyar 692 milyonla Çin’i ekarte edecek. Çin 1 milyar 295 milyonda kalacak. ABD 403 milyon olacak. Türkiye bir basamak aşağıya düşecek. 2010-2015 dönemine dair dünya nüfu­ sunun artış hızı yüzde 1,1. 3,5’luk hızla Nijer birincilik kürsüsünde. Afganistan 3,1; Yemen ise3’le ilk üçte yer alıyor. Yüzde -0,2’yle Alman­ya ve Romanya düşükte rekor kıra­cak. Ukrayna’daki kayıp -0,6, Bulga­ristan’dakiyse -0,7. Bu dönemde yüzde 1,3 artacak nüfu­ sumuz. Artış hızında 187 ülkelik listenin 92’incisi olacağız. 2045-2050 aralığında dünya nüfusu yüzde 0,4 büyüyecek. Zambiya yüzde 3’le listenin tepesinde yer alacak. Onu 2,7’iyle Nijer ve 2,6’ıyla Somali takip edecek. Çin ve Portekiz yüzde –0,6’ıyla; Bosna-Hersek’se yüzde -1’le eriyecek. Bu dönemde Türkiye’nin nüfus yüzde 0,2 çoğalacak. Ülkeler sıralamasında 109’culuğa ineceğiz.

Türkiye, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 85 milyonluk bir ülke olacak. Ortanca yaşımız 34’lerde seyredecek. Bölgemize bakarsak, 2023 senesinde 44,4’lük ortanca yaşla Sinop başı çekecek. Onu 42,9’la Çorum izleyecek.

18

Sayı 46 / Ağustos 2013


Haykırış

Samsun’u tepeden izleyen bir bölge. Televizyon sapağı bölgesinden yukarıları doğru çıktığımızda yalnız bir ağaç gökyüzüne adeta haykırıyordu. Bulutlar ile bu yalnız ağaç arasında sanki bir iletişim var gibiydi. Sayı 46 / Ağustos 2013

19


Köşe Yazısı

AylinTat Tat Aylin

Rüyalar Gerçek Olsa

9HID

Çocukluğumdan beri hayal kurmayı çok severim. Kendim için, ülkem için, dünya için, gelecek güzel günler için. Kurduğum hayaller gerçekleş­ mesi zor da olsa olası hayallerdir. Bu hayaller bazen rüya olarak yansır ƂnjůƺŬƚĞŬŝ ĂŶůĂŵŦ ƐƂnjƺŶĚĞ duygu dünyamda. ĚƵƌŵĂ͕ ƐĞǀŐŝ ǀĞ ĚŽƐƚůƵŬƚĂ ƐĞďĂƚ ǀĞ ĚĞǀĂŵĚŦƌ ǀĞGeçenlerde yoğun ve keyifsiz bir ĨĂŶŦŶ͘ 'Ğƌĕŝ͕ ĕĂŒŦŵŦnjĚĂ gün geçirdim. Gün boyu karşı­ ŝŚĂŶĞƚ ǀĞ ďĞŶĐŝůůŝŬůĞƌĞ LJĞƌŝŶŝ ďŦƌĂŬĂŶ ďŝƌ ŬĂǀƌĂŵ ŚĂůŝŶĞ ŐĞůŵŝƔƟƌ laştığım insanlar, trafik derken ǀĞĨĂ͘ gergin bir şekilde uykuyla hayal arasında bir dünyaya dalıverdim. ,ĂǀĂůĂƌ ƐŽŒƵLJƵƉ͕ ĂŒĂĕůĂƌ dediğim LJĂƉƌĂŬůĂƌŦŶŦ Hiç uyanmasaydım bir ĚƂŬƚƺŬƚĞŶ ƐŽŶƌĂ ĚĞƌŝŶ ďŝƌ ŚƺnjƺŶ ĕƂŬĞƌ âlemdi bu. ŝĕŝŵĞ͘ EĞĚĞŶƐĞ ŬŦƔ ŵĞǀƐŝŵŝ͕ LJĂƔĂŵŦŵ ďŽLJƵŶĐĂ ƐŽƌŐƵůĂŵĂ ŵĞǀƐŝŵŝ ŽůŵƵƔƚƵƌ Hayalimdeki mesleği yapma şansım ŬĞŶĚŝ ĚƺŶLJĂŵĚĂ͘ <ĞŶĚŝŵŝ͕ olduğu için kendime şanslıƐĞǀĚŝŬůĞƌgörürüm. ŝŵŝ͕ ƐĞǀŵĞĚŝŬůĞƌŝŵŝ͕ LJĂƉŵĂŬ ŝƐƚĞLJŝƉƚĞ Meğer ben yine öğretmenmişim LJĂƉĂŵĂĚŦŬůĂƌŦŵŦ ƐŽƌŐƵůĂƌ ĚƵƌƵƌƵŵ͘ üstelik milli eğitime bağlı bir dev'ĞŶĞůĚĞ ĚĞ ŚƺnjƺŶůƺĚƺƌ ƐŽƌŐƵůĂŵĂlet okulunda. Okul öylesine güzel, ůĂƌŦŵ͘ öylesine düzenli, öylesine temiz ki şaşılacak şey doğrusu.ĚŽƐƚ ďŝůĚŝŒŝŵ <ĂLJŦƉůĂƌŦŵŦ͕ ŝŚĂŶĞƚůĞƌŝ͕

S

Okula geldiğimde öğretmenler odasında yeni tayin olmuş bir öğretmenle karşılaşıyorum ‘’Çağdaş Öğretmen Akademisinden‘’ mezun olduğunu söylüyor. Mutluluktan ağzım kulaklarıma varacak gibi. 7ŶƐĂŶƐĂŬ ĞŒĞƌ͕ ŝŶƐĂŶĐĂ LJĂƔĂŵĂŬSonunda bu da olmuş demek ƐĂ ĂŵĂĐŦŵŦnj͖ ďĂƔŬĂ ŝŶƐĂŶůĂƌĂ ĚĂ ki. Kapatılan köy enstitüleri, öğretmen ŝůůĞ ĚĞ Ğů ƵnjĂƚŵĂŬƨƌ LJĂƔĂŵŦŶ ĂĚĂďŦ͘ okullarının ardından bu meslek için dĂŶŦŵĂĚŦŒŦŶ͕ ŽƚƵƌƵƉ ƚĂ ďŝƌ ďĂƌĚĂŬ ĕĂLJ yapılacak en ideal karardı bu diyoďŝůĞ ŝĕŵĞĚŝŒŝŵŝnj ŝŶƐĂŶůĂƌĂ ŬĂƌƔŦ ďŝůĞ ǀĞĨĂ ŐƂƐƚĞƌŵĞŬƟƌ ŝƔŝŶ ĂƐůŦ͘ rum. Artık gerçek anlamda çağdaş, kültürel donanımlı öğretmenler ŝƌŝŶŝ ͚͛LJĂ ƂůĚƺƌ LJĂ LJĂƔĂƚ ĂŵĂ ĂƐůĂ LJĂƌĂůŦ mezun oluyor. ďŦƌĂŬŵĂ͛​͛ ĚĞŵŝƔ bĞŵƐ dĞďƌŝnjŝ͘ Sınıfa giriyorum sıralar tek kişilik ve ŽƐƚůƵŒƵŶ ǀĞ beş ŵŝŶŶĞƩĂƌůŦŒŦŶ sınıflar on kişilik. HerŽůŵĂnjƐĂ üç-dört ŽůŵĂnjŦĚŦƌ s & ͕ öğrenciye bir rehberlik öğretmeni düşüyor. Rehberlik servisi harıl harıl sĞĨĂ͕ ƂnjůĞŵ ĚŽůƵ͕ ƐŦĐĂĐŦŬ ďŝƌ ŬƵĐĂŬůĂŵçalışıyor. ĂĚŦƌ͘

ve hortumlama tarih olduğu için, gerçekten hizmet etmek isteyenler siyaset yapıyorlar. FEVKALADE MUAZZAM! Bir devlet dairesine ŵĂĚĂŶ ĚŽŒƌƵůĂƌŦ ĂŶůĂƚĂŶ uğruyorum, LJƺƌĞŬůĞƌĚŝƌ dairede işler tıkır tıkır çalışıyor. ǀĞĨĂůŦ ĚŽƐƚ͙ Kuyruklar yok olmuş, memurlar ŽƐƩƵŶ ŚĂŬŬŦŶĂ ŝůŝƔŵĞŵĞŬƟƌ ǀĞĨĂ͘ güler yüzlüŬĂŚǀĞŶŝŶ ve sevecen derde ͚͛ ŝƌ ĮŶĐĂŶ ŬŦƌŬ her LJŦů ŚĂƨƌŦ deva oluyorlar. ǀĂƌĚŦƌ͛​͛ ĚŝLJĞ ďŝůĞŶĚŝƌ ǀĞĨĂůŦ ĚŽƐƚ͘ sĞĨĂ ŶĞĚŝƌ͍ ŝůŝƌ ŵŝƐŝŶ ĚĞƌ DĞǀůĂŶĂ͖ Markete uğruyorum, sebze alırken ͚͛sĞĨĂ͕ ĂƌŬĂŶĚĂ ďŦƌĂŬƨŒŦŶŦ͕ ŐŝĚĞƌŬĞŶ her zaman ki gibi hangisi hormonlu, LJĂŬƨŒŦŶŦ LJĂďĂŶĂ ĂƚŵĂŵĂŬƨƌ͘ hangisi genetiği ile oynanmış ürün

diyorum. Hepsi doğal, onlar tarihe

sĞĨĂ͕ ĚŽƐƚůƵŒƵŶ ĂƐĂůĞƟŶĞ͕ ďŝƌ ĚƵĂ ƐŽŶkarıştı diyorlar. ƌĂƐŦ ǀĞƌŝůĞŶ ƐƂnjůĞƌĞ͕ ŚĂLJĂůůĞƌĞ ŝŚĂŶĞƚ ŬĂƚŵĂŵĂŬƨƌ͛​͛ Bir kafede oturuyorum, garson-

lar inanılmaz şık ve kibar. Gazete

ŒĞƌ ƚƺŵ ďƵ ŐƺnjĞů ĚƵLJŐƵůĂƌŦ ƐŝnjĞ ŚŝƐokuyorum, okudukça anlıyorum ki ƐĞƫƌĞŶ ĚŽƐƚůĂƌŦŶŦnj ǀĂƌƐĂ ƐĂŚŝƉ ŽůĚOKS, SBS, ÖSS, LYS, KPSS Sınavlar- ülkem; çağdaş medeniyet seviyesini Žƌ njĂŵĂŶůĂƌŦ ďŝƌůŝŬƚĞ ĂƔŵĂŬ͕ ĚŽƐƚ Žů- ƵŒƵŶƵnj͕ ĚƺŶLJĂŶŦŶ ĞŶ ĚĞŒĞƌůŝ ŶŝŵĞƟŶĞ sınavlar, hepsi tarih olmuş her ƐĂŚŝƉƐŝŶŝnjĚŝƌ ĂƐůŦŶĚĂ͘ yakalamış, laik, sosyal ve tam bir ŵĂŬƨƌ s & ͘

öğrenci başarı ve ilgi alanına göre hukuk devleti olmuş. arzuladığıLJĂůŶŦnj mesleği seçiyor. Gereksiz ƌŝLJĂŬąƌůĂƌŦ ŚĂƨƌůĂƌŦŵ͘ <ĞŶĚŝŵŝnjŝ ŚŝƐƐĞƫŒŝŵŝnjĚĞ͕ Śŝĕ ĞŶĚĞ LJĂƌĂĚĂŶŦŵ Ă ƔƺŬƌĞĚŝLJŽƌƵŵ Ŭŝ͖ Okula gitmek için evimden çıktı­ ďŝƚŵĞLJĞĐĞŬ ƐĂŶĚŦŒŦŵŦnj ĂĐŦůĂƌŦ LJĂƔĂƌŬĞŶ bilgi birikimi yok yani, öğrencilerin ŚĂLJĂƨŵĚĂ͕ ƐŦĐĂĐŦŬ ŶĞĨĞƐůĞƌŝŶŝ ĚĞƌŝŶĚĞŶ Sonra saat çalıyor, kalkmam lazım. ğımda insanların yüzündeki mutlugözlerindeki ışıltı umudumu ve Bu âlemden kopmak istemiyorum. <ŦƔŦŶ LJƺnjƺ ƐŽŒƵŬ ŽůĚƵŒƵ ŝĕŝŶĚŝƌ ďĞůŬŝ ĚĞ ŐƺůƺƔůĞƌŝ͕ ƐĂŵŝŵŝ ďĂŬŦƔůĂƌŦLJůĂ ďŝnjĞ ŦƔŦŬ ŚŝƐƐĞƫƌĞŶ ĚŽƐƚůĂƌŦŵ ǀĂƌ͘ luk ışıltısı şaşırtıyor beni, görünen sevincimi daha da coşturuyor. Ve düşünüyorum bunların hepsi ďƵ ŚƺnjŶƺŵ͘ ƚƵƚĂŶ ďŝƌ ĕŝŌ ŐƂnjĚƺƌ ǀĞĨĂůŦ ĚŽƐƚ͘ o ki, ekonomik sorunlar çözülmüş, ütopyaŐƺůŵĞLJŝ͕ mı? Biz Türk halkı için sadece ͚͛zĂƔĂŵ ƐĞǀŐŝ ŚĂŬ ĞƚŵĞLJŝ͕ ülkemizde. Mezun ŬĞŶĂƌŦŶĂ olduğum üniversiteyi hayallerde ve rüyalarda mı kalacak ,ĂůĂ ǀĂƌ ŽůĂŶ LJŽŬƐƵů ŝŶƐĂŶůĂƌ͕ ĕĂƨƐŦnj͕ hĕƵƌƵŵƵŶ ƵŶƵƚŵĂŵĂLJŦ͕ ĚŽƐƚůƵŬ ƐĂĚŦŬ ŬĂůŐĞůĚŝŒŝŵŝnjĚĞ͕ ďŝƌ ǀĞĨĂ ŽĚƵŶƐƵnj͕ ŬƂŵƺƌƐƺnj ŽŶůĂƌĐĂ ĕĂƌƉĂŶ ĂLJĂŒŦŵŦnj ŬĂLJŵĂŬƚĂLJŬĞŶ merak ƵĕƵƌƵŵĂ ediyor, kampüse doğruďĞyol ŵĂLJŦ ďŝůĞŶůĞƌ ŝĕŝŶĚŝƌ͛​͛ ĚĞŵŝƔ LJĂ DĞǀůĂbütün bunlar. LJƺƌĞŬ͙ ďŝůĞ ƵƚĂŶĂƐŦŵ Herkes7ŶƐĂŶůŦŒŦŵĚĂŶ birbirine günaydın diye- ĚĞŶŝŵŝnjŝ ƐŦŵƐŦŬŦ ƚƵƚĂŶ LJƺƌĞŬůŝ ŬŽůůĂƌĚŦƌ alıyorum. Kampus girişinde fakülte ŶĂ͖ ƂŶĐĞůŝŬůĞ ƐŝnjůĞƌŝ ĚƺŶLJĂLJĂ ŐĞƟƌŝƉ͕ ŐĞůŝƌ͘ sĞ ďƂLJůĞ njĂŵĂŶůĂƌŦŵĚĂ ĚĂ ĞŶ ĕŽŬ biliyor. Arabama biniyorum hala ǀĞĨĂůŦ ĚŽƐƚ͙ isimleri yazıyor, Allah Allah ‘’Siyaset ŚĞƌ ĚĂŝŵ ĞůŝŶŝnjĚĞŶ ƚƵƚĂŶ ďƺLJƺŬůĞƌŝŶŝnjĞ Kalmasın rüyalarda Ülkemiz adına ƐŽƌŐƵůĂĚŦŒŦŵ ƔĞLJůĞƌŝŶ kurallara ďĂƔŦŶĚĂĚŦƌ ǀĞĨĂ <ĞŶĚŝ ĚŽŒƌƵůĂƌŦŶŦ LJĂŶ- ǀĞ ĚŽƐƚůĂƌŦŶŦnjĂ ŚĞƌ ĚĂŝŵ ǀĞĨĂůŦ ŽůŵĂŶŦnj şaşkınım, herkes uyuyor. Bilimi Fakültesi’’LJĂƔĂƌŬĞŶ͕ meclistekiƐŝnjŝŶ kavgaları hepimiz bir şeyler yapmalıyız. ĚƵLJŐƵƐƵ͙ Aslında sokaklarda fazla arabada yok ůŦƔůĂƌŦŶŦnjĂ ŚŽƔŐƂƌƺ ŝůĞ ďĂŬĂŶ ǀĞ Ɛŝnjŝ ŬŦƌizlerken rast gele herkes oraya git- ǀĞ ĂLJŶŦ ǀĞĨĂLJŦ ĚĂ ŐƂƌŵĞŶŝnj ĚŝůĞŒŝLJůĞ͙ Geleceğimiz için, çocuklarımız 38 gibi. Tabi tabi insanlar toplu taşıma memeli, bunun bir yolu yordamı için asıl şu anki gaflet uykusundan araçlarını kullanmayı öğrenmişler olmalı diye düşünmüştüm hep. uyanmalıyız. Sayı 40 / Şubat 2013 galiba, yollar kazılmıyor, çukurlar kaybolmuş. Kırmızı ışıkta dur­ Siyaset yapabilmek için bu okulları Rüya gibi güzel günler geçirmeniz duğumda araba­nın camına atlayan bitirmek zorunlu değilmiş, ama dileğiyle, sevgiyle kalın… çocuklar kay­bol­muşlar. ayrıcalık kazandırıyormuş. Yalan 20

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

21


Güncel

Ekipler kesinlikle gönüllülük esasına göre belirleniyor…

Afetten Kurtulanlara Saglık Eli: UMKE Gönüllü sağlık personelinden oluşan UMKE yapılanmasının Samsun Sorumlusu Bulut, afetlerde medikal hizmet desteği sağladıklarının altını çiziyor: “Biz arama kurtarma yapmıyoruz. Arama kurtarma yapan profesyonel ekipler var. Medikal açıdan destek verilmediği zaman kurtarma ölümleri çok sık oluyor. Özellikle boyun ve bel travmalarında hareket ettirmemek yaralıya yapılacak en büyük iyiliktir.” Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), asli işlerinin yanı sıra bu fonksiyona da zaman ayırabilecek ve buna istekli gönüllü sağlık personeli arasından seçiliyor. Kimileri uzman dağcı veya of roadçı da olabiliyor. Yetkin eğitim ve tatbikatlara katılıyorlar. Gerektiğinde olağan dışı olaylara müdahale ediyorlar. Görevlendirmeler bakanlık veya valilikçe yapı­lıyor. İcra saha­la­rına ve bulun­dukları yerin afet risk durumuna göre türlere ayrılıyor ekip­

ler: Dağda kurtarma timi, suda kurtarma timi, Kimyasal biyolojik Radyoaktif Nükleer (KBRN) tim, hava kurtarma-nakil timi…

21 UMKE BÖLGESİ VAR Başlangıçta 11 koordinatör ilden oluşan UMKE ekipleri 5 Temmuz 2004 tarihinde aktif hale getirildi. Samsun’daki birim Ordu, Giresun, Trabzon, Amasya, Tokat, Sinop ve Kastamonu’yu koordine etmekteydi. 9 Temmuz 2012’deki değişiklikle Tür­kiye 21 bölgeye ayrıldı. 6’ıncı Böl­ge Samsun’a yeni düzen­le­me­de Amasya, Ordu ve Sinop illeri bağlı. İlk yurt dışı işi Pakis­tan depremiydi. Van depremi ve Sam­ sun’daki sel afetinde de etkin rol aldı. Salıpazarı Devlet Hasta­ ne­si’ndeki acil servis sular altında kalınca, bu ekipçe kısa sürede kahra hastanesi kurulara hizme­te sokuldu. Ülkemize sığınan Suri­yelilere bakılan sahra hastanesinde de çalıştı tim. Samsun Sorumlusu Harun Bulut’a olayın detaylarını sorduk. -Samsun’daki ekip hakkında bilgi verir misiniz? Çekirdek ekip kim-

22

lerden oluşuyor?

Samsun UMKE’de 72 gönüllü sağlık­ çı görev yapmakta. Samsun, Ordu, Sinop ve Amasya illerinde toplam 150 personel mevcut. Ancak, UMKE çekirdek personeli çok daha az. Bölgesindeki afetlere denetlemek acısından programlama planlama yapacak ekip çekirdek ekiptir. İçerisinde Acil Ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Bölge Koordinatörü Gökhan Tamkoç, Haberleşme Ve İletişim Sorumlusu Oğuz Çevik, Lojistik Ve Ulaştırma Da Sinan Yavuz ve ben varım. EĞİTİM SÜRECİ ÇOK ÖNEMLİ -Sağlık personeli zaten yeterince yoğun ve yorucu bir mesai içeri­ sinde. Buna ilaveten UMKE’de de gönüllüler… Bu biraz da mesleğin verdiği vicdani sorumluluk. Bir şekilde sorumluluğu biraz daha fazla alabilmek. Bir insana yardım elini uzatmanın bir insana yardımcı olmanın çok farklı bir vicdani boyutu var. Ayrıca UMKE içeri­ sinde farklı eğitim modülleri de var. Kendilerini farklı yönlerde ve farklı dallarda da geliştirebiliyor gönüllüler. Gönüllü personel dağcılık konusunda su altı dalışı konusunda eğitim alabiliyor. Farklı yönlerden de kendini geliştirebiliyor. Kişisel gelişim açısından da önemli. Temel UMKE eğitimimiz var.

Sayı 46 / Ağustos 2013


-Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

5 gün süren temel eğitim veriyoruz. Bu 5 gün de tatbikat yapıyoruz. Masa başında tatbikatlarımız var. Enkaz ve çevre güvenliği, travmaya müdahale konusunda, medikal çantanın eğitimi, kullandığımız sedyelerin eğitimi, su temin etme ve enerjisini iktisatlı kullanma eğitimlerimiz var. Bu eğitimler ek özellikler katıyor arkadaşlarımıza.

da tatbikatlarımız olu­ yor zaman zaman. Birebir gerçek enkaz alanlarımız var. Orada enkazın altından yaralı nasıl çıkarılır onu çalışıyoruz daha önce­ sinden hazır olmak adına. Çünkü afet plansızlıktan kaynaklanıyor. ‘En büyük afet plansızlıktır.’ diye bizim

Açıkçası gönüllü olma­ sının sebeplerinden bir tanesi de, afet olayının yıpratıcılığı. Gönüllü olmayan profesyonel anlamda dedi­ğimiz bu işi meslek anlamında yapanlarda belli bir süre sonra bazı travmalar oluşuyor Ama gönüllüyse kafa hazır oluyor.

EN BÜYÜK AFET PLANSIZLIKTIR

-Ekibe katılmayı düşünenler peşinen neleri göze almalı?

Yani afette yeri gelirse kişisel ihtiyaçlarını bile birkaç gün bo­y unca karşılayamayacağının far­k ında. Zaten bunlarla alakalı

Sayı 46 / Ağustos 2013

bir ana çıkış noktamız vardır. -UMKE afetlerde hangi rolü yerine getiriyor?

Biz afet müdahalelerinin medikal bölümünü oluşturuyoruz. Diğer birimler arama kurtarmayı yapıyor. Yaralıya ulaşıyorlar. Güvenli alanı

bizim için de temin ediyorlar. Biz ondan sonra yaralıya müdahale­ye başlıyoruz. Biz arama kurtarma yapmıyoruz. Arama kurtarma yapan profesyonel ekipler var. Medikal açıdan destek verilmediği zaman kurtarma ölümleri çok sık oluyor. Özellikle boyun ve bel travmalarında hareket ettirmemek yaralıya yapılacak en büyük iyiliktir. Medikal kurtarma işi zannedilenin aksine enkazın içinde çalışan ekip değildir. Enkazın içine kurtarma ekipleri girdikten sonra enkazın içinden çıkarılırken bize yaralının durumunu canlı nefes alıyor kalp atışları şu diye haber verirler. Biz medikal müdahalesini yaparız. UMKE sadece yaralanan kazazedelere değil her an tehlikeyle karşı karşıya olan kurtarma perso­neli içinde bir güven oluşturuyor. Onla­rın da medikal can güvenliğini biz sağlıyoruz. Enkaz altında başlarına bir şey geldiğinde biz destek veriyoruz.

23


Gezi

Yedisi de birbirinden güzel ve görülmeye değer

Karadeniz’in Milli Parkları Türkiye’deki 40 milli parktan 7’si Karadeniz Bölgesi dahilinde: Küre Dağları, Boğazköy-Alacahöyük, Karagöl-Sahara, Altındere Vadisi, Kaçkar Dağları, Ilgaz Dağı ve Hatila Vadisi. Dünyadaki ilk Millî Park uygulaması 1872 yılında ABD’de “Yellowstone Millî Parkı” ile başlıyor. Bizdekinin evveli­ yatı ise 31 Ağustos 1956 tarih ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na uzanıyor. 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu’nun 2’inci Maddesi’ndeki tanım ise şöy­ le: “Millî Park: Bilimsel ve estetik bakımdan, millî ve milletlerarası ender bulunan tabiî ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarıdır.” Bizdeki ilk uygulama 1958’de Yozgat Çamlığı Mili Parkı’yla hayat buluyor. 2008 yılı sonu itibarıyla bizdekilerin sayısı 40’ı buldu. Hepsi­ ni topladığınızda Yellowstone Milli Parkı ediyor. Milli parklarımızın 7’si Kara­deniz Bölgesi’nde. Bunları kısaca tanıyalım. KÜRE DAĞLARI MİLLİ PARKI Batı Karadeniz Bölgesi’nde Kastamo­nu ve Bartın illeri sınırları içinde yer almaktadır. Bünyesinde Valla Kan­yonu, Ilgarini Mağarası gibi jeolojik oluşumları; 24

Ilıca Şelalesi gibi doğal güzellikleri; zengin bir flora ve fauna ile otantik, folklorik kültür zenginliklerini barındırmaktadır. Doğal değerleri fazla tahrip görmemiştir. İyi bir orman örtüsü ve otsu floraya sahiptir. Ayı, kurt, çakal, yaban domuzu, geyik, karaca, sansar sincap gibi memeliler ve ötücü kuşlar yaşamaktadır. BOĞAZKÖY-ALACAHÖYÜK MİLLİ PARKI Çorum’daki bu parkın ilan tarihi 1988’dir. Yüz ölçümü 2.600 hektardır. Anadolu’nun en eski uygarlıklarından Hitit’lere başkentlik yapmış Hattuşaş (Boğazköy) ve çevresindeki çeşitli tarihi eserler de vardır içinde. Şehir surları, Aslanlı Kapı, Yer kapı ve Yazılıkaya bunların başlıca örnekleri­dir. Tahminen Hititler zamanında ormanlarla kaplıdır bölge. Şimdilerde tamamen antropojen bir step görünümümde. KARAGÖL-SAHARA MİLLİ PARKI Artvin’dedir. 1994’de bu sta­

tüye erişmiştir. Büyüklüğü 3.251 hektardır. Karagöl bölümü ormanları, çayırları ve gölü ile ünlü olup yaz aylarında yöre halkının rekreasyon alanı haline gelmektedir. Sahara bölümündeyse geleneksel yayla faaliyetlerinin yaşatılmaktadır. Ladin köknar ormanları, jeolojik yapısı ve faunasıyla dikkat çekmektedir. ALTINDERE VADİSİ MİLLİ PARKI Trabzon’dadır. 1987’de milli parklar arasına adını yazdır­mıştır. 4.468 hektardır. Milattan son­ra (M.S.) 4’ün­cü Yüzyıl’da kurulan Sümela Manastırı vadinin batı yamacındadır ve 1.300 metre yüksekliktedir. Hris­ Sayı 46 / Ağustos 2013


tiyanlığın çev­rede yayılmasında etkili olmuştur. Duvarları dik ve derin bir vadi içinden akan Altındere, Doğu Karadeniz Bölgesi otsu ve odunsu florasına ait örnekler sergilemektedir. KAÇKAR DAĞLARI MİLLİ PARKI Rize’dedir. 1994’de milli park olan coğrafya 52.970 hektardır. Dört bin metreye yaklaşan zirve­ siy­le Kara­de­niz Bölgesi’nin en yüksek yeridir. Bol yağışlıdır. Ormanları, orman altı florası ve çayırları olağan­ üstüdür. Akarsularıysa bölgeyi ben­zer­ siz­leştirmektedir. Park, aslında ırmak büyüklüğündeki Fırtına ve Hemşin Sayı 46 / Ağustos 2013

dereleriyle çevrelenmektedir. Ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, yaban domuzu, sansar, tavşan, kakım, gelincik gibi memeliler, yırtıcı ve ötücü kuşlar ve yaban horozuna tabii mekandır. Fırtına Deresi’nde Deniz Alası yaşa­ maktadır. ILGAZ DAĞI MİLLİ PARKI Çankırı ve Kastamonu illerin­ dedir. 1976 yılında ilan edil­ miştir. Yüz ölçümü 1.118 hek­tardır. Orman örtüsünde iğne yapraklı ağaçlar hakimdir. Kara­çam, sarıçam ve göknar ağaçları yaygındır. Ardıçlara da rastlanmaktadır. Az sayıda ayı, kurt tilki, geyik, karaca ve yabandomuzu

görülmektedir. Yıllar ilerledikçe kış sporları merkezi halini almaktadır. HATİLA VADİSİ MİLLİ PARKI Artvin’dedir. 1994 tarihli­dir. 16.944 hektardır. V tipi, dar tabanlı derin karakterdeki Hatila Vadisi jeomorfolojik yapısı kadar, Botanik özellikleriyle de öne çık­ maktadır. Bu karakteriyle ülkemiz­ deki nadir doğal yapılardandır. Akdeniz Bölgesi bitki türlerini de içermektedir vadi. Ayı, tilki, yaban keçisi, sansar, porsuk gibi memelileri, ötücü ve yırtıcı kuşları ve ünlü Hopa Engereği’ni barındırmaktadır.

25


Kent

Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu:

“Trabzon’da Her Şey Daha Güzel Olacak” Başkan Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, “Bugün Trabzon Belediyesi hizmet ettiği 293 bin insan için yılda kişi başına 238 lira harcayabilmektedir. Bütün il sınırlarımız ile büyükşehir belediyesi olduğumuzda kişi başına 360 lira harcayabileceğiz.” diyor. Peki, nasıl olacak bu? Meraklısına cevabı: “Büyükşehirlerin ilde toplanan vergi gelirlerinden aldığı pay oranı yüzde 5’ten 6’ya, İlçe Belediye payları ise yüzde 2,5’dan 4,5’a çıkarılmıştır. Ayrıca ilçe belediye paylarından bağlı oldukları Büyükşehirlere yüzde 30 pay verilecek.”

26

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

27


Kent Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde emlak vergisi, harç ve katılım payları 5 yıl süreyle alınmayacak. Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret, 5 yıl süreyle en düşük tarifenin yüzde 25’ini geçmeyecek

Yıllardır beklenen sonunda gerçekleşti: Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Şanlıurfa, Ordu ve Van’la birlikte Trabzon da büyükşehir belediyesi artık. İsimleri sıralanan 14 ilin de ilavesiyle, Türkiye’deki büyükşehir sayısı 30’a çıktı. Yasaya göre buralardaki yerel yönetimler vilayetin tümünden sorumlu. Beldeler lağvedilirken köyler mahalleye dönüşüyor. Ortahisar adında yeni bir ilçe belediyesi kurulacak Trabzon’un Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrük­ çüoğlu’yla statünün şehre neler kata­ bileceğini ve yapılanma seyrindeki önemli durakları irdeledik. 20 yıldır büyükşehirliği arzulayan halkın ‘tarihi, bilgi birikimi ve gelişimiyle’ bunu hak ettiğini vurguluyor başkan: “Büyük­ şehirle birlikte her şey daha güzel olacak. Trabzon, üniversiteleri, uluslararası gümrük giriş kapıları olan hava ve deniz limanlarıyla, Sarp-Samsun Otoyolu ile tarihi İpekyolu hatlarını geçmişten beri oluşturmasıyla, ulaşımın ana kavşak noktasında olmasıyla, kültürde, sanat­ ta, sporda öncü bir şehir olmasıyla büyükşehir olmaya hakikaten çok layık bir kentti. ” Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve milletvekilleri; çaba gösteren herkese teşekkürlerini bildiriyor.

HİZMET KALİTESİ ARTACAK…

Mevcut ilçe, belde ve köylerin şimdiye kadarkinden daha iyi hizmet alacağını dile getiriyor: “Mahalleye dönüşen köylerde, tarım ve hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler ile bu yerlerde oturanların ihtiyaçlarını karşılayan bakkal, manav, berber, fırın, kahve, lokanta, pansiyonlar, büfeler işletme ruhsatı almış sayılacak. Bu işletmelerin bulunduğu binalardan, kanunun yayımlandığı tarihe kadar bitirilmiş 28

olanlar da ruhsatlandırılmış sayılacak. Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde emlak vergisi, harç ve katılım payları 5 yıl süreyle alınmayacak. Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret, 5 yıl süreyle en düşük tarifenin yüzde 25’ini geçmeyecek.” Kişi başına harcamanın ve hizmet kalitesinin artacağını belirterek, “Bugün Trabzon Belediyesi hizmet ettiği 293 bin insan için yılda kişi başına 238 lira harcayabilmektedir. Bütün il sınırlarımız ile büyükşehir belediyesi olduğumuzda kişi başına 360 lira harcayabilece­ ğiz.” diyor, Gümrükçüoğlu. İstih­ dam imkânlarının çoğalacağını merkez ve kırdaki hayat stan­ dartlarının yükseleceğini ifa­ de ediyor. Finansın nereden sağlanacağınıysa şöyle özetliyor: “Büyükşehirlerin ilde top­lanan vergi gelirlerinden aldığı pay oranı yüzde 5’ten 6’ya, İlçe Belediye payları ise yüzde 2,5’dan 4,5’a çıkarılmıştır Ayrıca ilçe belediye paylarından bağlı oldukları Büyükşehirlere yüzde 30 pay verilecek. İlçe belediyeleri ve bağlı idareler yatırım bütçelerinin en az yüzde 10’unu 10 yıl süreyle tüzel kişilikleri mahalleye dönüştürülen köylerin altyapı hizmet­ leri için ayırarak kullanacaktır.” Yetki ve sorumluluk değişimine ilişkin de şunları anlatıyor: “Büyükşehir Bele­ diyesi’nin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek görevi Büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Hizmet alanının genişlemesiyle birlikte kırsala daha fazla hizmet götürülmesi sağlanacaktır. Büyükşehir yasasıyla bir-

likte köylerde yaşayan vatandaşlarımız mahalle muhtarlığı, İlçe Belediye Baş­ kanlığı ve Büyükşehir Belediye Başkanlı­ ğı seçimine katılarak daha fazla söz sahibi olacaktır. Büyükşehir Belediyeleri’ne mabetlerin inşası, bakım ve onarımı yapabilme imkanı getirilmek­tedir.”

KANUNİ BULVARI’YLA ULAŞIM RAHATLAYACAK…

Çalışmaları devam eden 19,5 kilo­metre uzunluğundaki Kanuni Bulvarı’nın “Trabzon’u bir Trabzon daha yapaca­ ğına” inanıyor başkan. Akyazı ile Akoluk arasındaki 3’er gidiş-gelişli bulvarda 3 tünel, 10 köprülü- 4 hemzemin kavşak, bir viyadük ve 5 metre genişliğinde sağlı, sollu yaya kaldırımı olacak. Ahi Evren Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi’nin batı tarafından başlanan 1.200 metrelik bölüm hızla ilerliyor. Proje il ulaşımının ana omurgasını oluşturacak. Beşirli, Toklu, Karşıyaka, Aydınlıkevler, Soğuksu, Erdoğdu, Bahçecik, Yenicuma, Boztepe, Çömlekçi, Esentepe, Çukurçayır, Kireç­hane, Gölçayır, Düzyurt ve Gözalan mevkilerine bağlantısıyla şehrin gelişi­ mini rahatlatacak.

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

29


Turizm

Deniz 400 metre içeriye alınacak

SiNOP AYANCIK’TA BiR ÇILGIN PROJE Ayancık’ta yerel yönetim; Çağ Ağzı mevkiinden Şevki Şentürk Köprüsü’ne kadarki bölümde deniz 400 metre içeriye almayı planlıyor. Belediye Başkanı Ergün, “Oluşacak gölet içeri­ sinde balıkçı kayıklarının girebildiği, ördek ve kuğuların yüzebildiği, etrafında insanların gezebildiği doğal bir balıkçı barınağı ve yeni bir turizm alanı üretmiş olacağız.” diyor. DENİZ SUYUNDAN GÖLET Ayancık Belediye Başkanı Ayhan Ergün, proje hakkında şunları anlatıyor: “Deniz tarafından köp­ rüye doğru eksi 4 metre derinlikten ‘0’ noktasına kadar köprüye yaklaşılarak derinleştirme çalışması yapılacak. Sinop’taki yarımadanın kanalla ana karadan ayrılması projesinin ardından bir diğer çılgın yaklaşım da ilçesi Ayancık’ta kamuoyuna yansıdı. Belediye denizi, Çağ Ağzı mevkiinden Şevki Şentürk Köprüsü’ne kadarki bölümde 400 metre içeriye almayı planlıyor. Devlet Su İşleri (DSİ) Bölge Müdürlüğü’nün onayı çoktan tamam. Çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. Şevki Şentürk Köprüsü altına ayak­ ların askıda kalmaması için yapılan ve çayın iki yakasını bir­leştiren yak­ laşık 4 metre derin­li­ğindeki briit betonlama işlemi bitmek üzere.

30

Çayın her iki yakasında ağaçlandır­ ma ve peyzaj çalışmaları, ahşap iskeleler, çevre düzenlemeleri ve bunun gibi birçok çalışma yapılacak. Yaklaşık 400 metre denizin içeriye doğru girmesi sayesinde oluşacak gölet içerisinde balıkçı kayıklarının girebildiği, ördek ve kuğuların yüzebildiği, etrafında insanların gezebildiği doğal bir balıkçı barınağı ve yeni bir turizm alanı üretmiş olacağız. Hedefimiz, yılsonuna kadar bu çalışmanın tamamlanması. Bu projeyle birlikte Ayancık’ta bir hayal daha gerçek oluyor diyebiliriz.”

SİNOP YARIMADA KALACAK Kanal İstanbul’dan esinlenmeyle Sinop merkezindeki yarım adanın adaya dönüşmesi fikrini vilayetin eski Valisi Ahmet Cengiz gündeme getirmişti. Böylece şehirdeki turizm potansiyelinin artacağını düşünüyordu. Ancak pek gerçekçi bulunmamıştı. Yeni Vali Yavuz Selim Köşger de hiç sıcak bakmıyor: “Sinop’un doğal yapısı içerisinde denize uzanan bir köprü yapısı var. Bunu bozarak üzerine yeni ve suni bir köprü yapılması projesi çok ras­ yonel değil.” diyor. Ayancık Belediye Başkanı Ayhan Ergün’ün denizi 400 metre içeriye alacak çılgın projesinin akıbetini ise bekleyip göreceğiz.

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

31


Turizm

32

Türkiye’de yılda 17 milyon tonu aşkın çiğ süt üretiliyor. Yaklaşık yüzde 40’ı sanayide işlenerek süt ve süt ürünleri halinde piyasaya sunuluyor. Hayvan yetiştiriciliğindeki bir numaralı girdi yem. 700-750 yem fabrikasının birçoğu düşük kapasiteyle çalışıyor. Çünkü hammadde sıkıntısı içindeler. Üstelik önemli bölümü ithal ediliyor.

üretici. Sürdürülebilirlik tehlikede. Oysa gelişmiş ülkeler tarımın stratejik öneminin farkında. Temel besin maddesi çiğ sütteki; üretim, arz ve fiyat istikrarını sağlamak için piyasaları etkin biçimde düzenliyorlar. Kırsal kalkınmanın yolu da buradan geçmekte. 10 yıldır tarıma en çok katma değerin çiğ sütten elde edildiği görülmekte.

Dışa bağımlılık yem fiyatlarını katlıyor. Öyle ki 1 litre ham sütün bedeliyle 1 kilo yem alamaz halde

Mevcut tablomuz içler acısı. Yem parasını peşin öderken, sattığı sütün karşılığı günler sonra tahsil edebili-

yor üreticilerimiz. Sanayicinin fason çalışanı konumundalar. Ne ürünün ne de yemin tarifesini belirlemede söz sahibi değiller. Klasik bir tabirle, ‘üretimden kaynaklanan güçlerini kullanamıyorlar.” Nüfusumuz 40 milyon ekin, her kişiye 2 baş hayvan düşmekteydi. 1983’te yurt dışına 500 milyon dolarlık canlı hayvan satıyorduk. Bu tüm ihracatımızın yüzde 20’siydi. Bugün hayvancılıkta da ithalci ülke konumundayız. Sayı 46 / Ağustos 2013


Coğrafi özellikleri ve iklim şartları itibariyle Karadeniz Bölgesi’nde büyük süt üretim çiftlikleri kurulamıyor. Markalı süt için çok ciddi yatırımlar gerekiyor. Peki mazeretleri aşmak mümkün değil mi? Sorunun cevabı detaylarıyla kapak dos­yamızda. Ancak süt ürünlerin­ de bir hayli iddialı bölge. Peynir, tereyağı, kaymak ve yoğurtları Türkiye geneline dağıtılıyor. KARADENİZ’DE ULAŞIM ZOR, YEM AZ Coğrafi yapısı sebebiyle Karadeniz Bölgesi’nde ulaşım zorlu. Yem bitkisi ekim arazileri de dar. Dolayısıyla süt üretimi için ilk etapta elverişli görünmü­ yor. İhtisaslaşmış büyük işletmeler kurulamıyor bu yüzden. Küçük aile işletmeciliği yaygın daha ziyade. Arzdaki azlık ve parçalılık da maliyeti katlıyor. Sütçülükte Karadeniz Bölgesi için özel bir teşvik programı uygulanmıyor. Bakanlık; Doğu Karadeniz Bölge İlleri Kalkınma Projesi (DOKAP) çerçevesinde adım atmayı planlıyor. Çiğ sütte 2012 toplam desteği 470 milyon 390 bin 512 lira. Karadeniz Bölgesi’nin bundaki payı 17 milyon 665 bin 371 lira yani yüzde 4. Süt sektöründe tek noktadan çok miktarda ürün temini esas. Tesiste modern sağım yapılması da tercihi direkt etkiliyor. Bu özellik uzaklık dezavantajını ortadan kaldırıyor. Samsun Gelemen’de faaliyet gösteren Aksa Tarım ve Hayvancılık İşletmesi Bin 500 civarında hayvandan günde 30 ton civarında süt üretiyor. Bunlar Ülker’in Adapazarı’ndaki fabrikasında işleniyor.

VERİMLİLİKTE ÇOK GERİLERDEYİZ Ülkemizde bir inekten 15-20, Hollanda gibi bu sahada ilerleyen ülkelerdeyse 80 kg süt sağılıyor. Yerli ırklarımızda verim sorunu yaşıyoruz. Yabancı ırk ithali ve ıslah çalışmaları gündemden hiç inmiyor. Montafon, Holstein, Simental ve Anguslarla dolu ahırlarımız. Nüfusun yanı sıra kişi başı süt tüketiminin arttığı da göz önüne alınırsa, verimlilik daha da önem arz ediyor. Yüksek verimli hayvan ithalatında izin problemi yok. Bakanlığın gayretleriyle, sığır varlığımız içindeki kültür ve kültür melezi oranı 2002’den 2012’ye yüzde 63’ten 82’ye iler­ ledi. Yeni damızlıkçı işletmelerin kurul­ ması amaçlanıyor. 1999 ila (3 Haziran itibariyle) 2013 ara­sın­ da 192 bin 398 baş damızlık dişi sığır ithal ettik. 7 bin 315 başı Angus, 4 bin 492 başı Brown Swiss, 148 bin 527 başı Holstein Fresian, 785 başı Hereford, 30 bin 270 başı Simmental, 409 başı Jersey, 434 başı Avrupa kırmızısı ve 166 başı da Limuzin ırkından.

MANDIRADA 80 KURUŞ, BAKKALDA 3 LİRA Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakan­lığı’nın “kırsal kalkınma yatırımla­­rının desteklenmesi prog­ramlarıyla” süt işleme tesis­ lerimiz çoğalsa da; çiğ süt, içme sütü, süt yemi ve süt ürünleri fiyatı serbest piyasa şartlarında belirleniyor. Bir litre sütü yetiştirici azami 70-90 kuruşa elden çıkarabiliyor. Son ele ulaşıncaya dek eder 2-3 liraya tırmanıyor. Organikse etiket üzerine 5 lira yazılıyor. 70 kuruştan 3 liraya; arada ciddi bir uçurum söz konusu.

BAKANLIK DESTEKLERİ Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı hastalıklardan izole işletmelere, müracaat halinde hayvan başına 375 liralık ‘ari işletme’ desteğine ilaveten 50 liralık da “onaylı süt çiftliği” desteği veriyor. Buralarda yetiştirilen sertifikalı hayvanlar diğerlerinden yüksek fiyatlara satılabiliyor. Bakanlık ayrıca bazı ırklarda 50, bazı ırklardaysa 100 baş ve üzeri işletmelere, yine talep ederlerse ithalat izni imkanı tanıyor. Yalnız hemen belirtelim ki, halihazırdaki ırk değişimi, mevcut hayvanlara kültür ırkı hayvan sperması tatbik ederek yürüyor.

6 firmamız Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihracat kriterlerine haiz. 2012’de 98 bin ton süt ve süt mamulü (büyük bölümü peynir ve peynir altı suyu tozu) ihraç ederek 225,3 milyon dolar kazandık.

Sözün özü; 2009 yılında kurulan Ulusal Süt Konseyi’nin yapacak çooook işi var. Sadece onun mu?

Sayı 46 / Ağustos 2013

Toplam süt üretimi 2012 yılında 17 milyon ton olarak gerçekleşerek bir önceki yıla göre yüzde 15,6 artmış oldu. Bu miktarlar;

33


Kapak

Ürettigi Süt Karadeniz’e Yetmeyecek Bakraç Süt ve Süt Ürünleri Genel Müdürü Karakaya, tüketime paralel üretim de artmadığı taktirde Karadeniz Bölgesi’nin kendine yetemez hale geleceğini söylüyor. Bakraç Süt ve Süt Ürünleri Genel Müdürü Sabit İlhan Karakaya, Türkiye genelindeki gibi Karadeniz Bölgesi’nde de süt ve süt ürünleri tüketiminin arttığına dikkat çekiyor: “Bu artışa paralel süt üretiminin bölgede artması gerekiyor. Aksi takdirde bölgenin sütü kendisine yetmeyebilir. Çünkü irili ufaklı birçok üretici bölgede faaliyet gösteriyor.” Kullandıkları sütü büyük ölçüde Elmaköy çiftliğinden karşıladıklarını belirtiyor: “Her geçen gün çiftliğimizdeki hayvan varlığını artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz.” Batıdan doğuya gidildikçe veri­ min düştüğünü de ifade ediyor: “Bunun nedeni de iklim şartlarına bağlıdır. Amasya bu anlamda bölgedeki istisna illerden birisidir. İklimi ve sahip olduğu mera alanları hayvancılığa müsaittir. Gerekli yatırım ve coğrafya şartlarına uygun çiftlik kurabilirseniz verim almanız mümkündür.” İşte süte ilişkin merak edilenler ve Karakaya’nın cevapları: -Mevcutta üretilen sütler nasıl ve hangi yollarla değerlendiriliyor?

Türkiye’de süt üretimiyle ilgili net ve sağlıklı bilgilere ulaşmak pek mümkün değil. Biz kendi çalışmalarımız ve sektör raporlarına göre zaman zaman pazarı değerlendiriyoruz. Dünyada kişi başı yoğurt tüketiminde üst sıralarda olmamıza rağmen bunda halen çok ciddi bir kayıtdışılık olduğunu düşünüyoruz. Peynir ve diğer süt ürünleri tüketiminde kayıt dışının yoğurda göre daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde üretilen sütün yüzde 50’sini 15’e yakın ulusal marka işliyor. Geri kalanının bir kısmını mandıra ve küçük işlet­ meler işlerken bir kısmı da kaynağında ya da sokak sütü olarak tüketiliyor. -Bölge büyük entegre süt ve süt mamulleri üretimi için elverişli mi? Elverişliyse niye tesis ya da tesisler kurulamıyor?

olan bir sektör; ancak mevcut haliyle dahi rekabet şartlarının çok ağır olduğu da bir gerçek. Tesis yatırımı da oldukça yüksek. Bu nedenlerden dolayı yeni işletmeler kurulamıyor olabilir. -Bu bölgeye markalı sütler neden dışarıdan geliyor ve piyasada ki etkinlikleri nedir? Hangi markalar daha fazla satılmakta ve niye?

Süt üretim teknolojisi büyük yatırım gerektirir, küçük bir işletmenin böyle bir yatırım yapması pek mümkün değildir. Bu nedenden dolayı ulusal markaların süt satışları daha fazladır. Diğer bir yandan tüketiciler bilinen ulusal markaların sütlerini satın alma eğilimi gösterir; nedeni de o markalara karşı duyulan güvendir. -Karadeniz ölçeğindeki bir tesis kendini kurtarmıyor mu? İlla Türkiye geneline de hitap edebilen bir işletme mi kurmak zorundayız, zarar etmemek için?

İşin zarar etmeyle alakası yok. Belirli bir ölçeğin üzerin­ deki firmalar sektörel krizlerin yaşanmadığı ortamlarda kar edebilirler. Ama rekabet edebilmek ve katma değerli ürün satabilmek için ulusal marka olmak zorundayız. Çünkü sektörde binlerce kayıtlı üretici var. 30’a yakın ulusal büyük oyuncu var. Ulusal markalarla rekabet edebilmeniz için ölçeğinizi en az onlar kadar büyük tutmak zorundasınız. Aksi takdirde sürdürülebilir bir iş yapmanız pek mümkün olmayabilir. -Yoğurt ve ayran üreticileri var bölgede. Onlar niçin markalı süt üretmiyorlar?

Süt, yoğurt ve ayran üretiminden farklı bir teknoloji gerektiriyor. Bu teknolojinin yatırım maliyeti de olduk­ ça yüksek. Yerel bir üreticinin süt üretimi için böyle bir yatırımı yapabilmesi oldukça güç. Sektörde UHT süt üretim tesisine sahip üreticiler büyük üreticiler olarak görülür.

Süt ürünleri sektörü büyüme potansiyeli olan geleceği 34

Sayı 46 / Ağustos 2013


Otat’ta görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Ünal Işıker, Karadeniz sahil bölgesinde yer alan illere göre tarım ve hayvancılık konusunda Samsun’un daha avantajlı olduğunu kaydediyor.

Samsun, Bölgesine Göre Avantajlı Otat’ta görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Ünal Işıker, Karadeniz sahil bölgesinde yer alan illere göre tarım ve hayvancılık ko­nusunda Samsun’un daha avantajlı olduğunu kaydediyor. göre avantajlı. Çalıştığı bölgesel süt ve süt ürünleri işletmesi Otat’ın ürün alırken iç kesimleri tercih ettiğini anlatıyor Işıker: “Biz sütü Samsun’un iç kazalarından, Çorum’dan, Amasya ve Tokat’tan alıyoruz. Çünkü bu yörelerde köyler ve köy içerisindeki evler daha bir arada daha toplu. Ayrıca buralarda hayvancılık daha ağırlıklı yapılıyor. Çünkü iç kesimlerde sahil kesimlerinin aksine hayvancılığın çok da alternatifi yok. Böylece bizlerde bu bölgelerde toplu halde süt alımı yapabiliyoruz.”

“Karadeniz Bölgesi’nde Samsun dışındaki diğer illerde tarım için dar bir alan var. Dağlar denizden itibaren hemen yükselmeye başlıyor. Oysa Samsun’un iki büyük ovası mevcut.” diyor, Ziraat Yüksek Mühendisi Ünal Işıker. Şehirdeki sütçülüğün serüvenini kısaca şöyle özetliyor: “Bizim bölgemizde yıllardır Jersey ırkı hayvanlar ağırlıktaydı. Bu hayvanların sütü nispeten daha yağlı ama süt verimi daha düşüktür. Son yıllarda ise sütün değer­len­di­ rilmesi arttıkça vatandaş süt verimi

Sayı 46 / Ağustos 2013

daha yüksek hayvan ırklarını tercih etmeye başladı. Holstein cinsi inek türü arttı. Dolayısı ile süt üretim potansiyellerinde de artış yaşandı. ”Samsun’daki üretim potansiyel­ lerinin arttığını, bu sayede geniş sahalardan süt toplama mecburiyetinin asgariye indiğini belirtiyor. Işıker’den öğreniyoruz ki; öbür Karadeniz şehirlerinde durum ter­ sine. Çünkü köyler çok dağınık. Süt 3’er 5’er kilo toplanabiliyor bura­ lardan. Bunlar da maliyeti yükseltiyor. İç Anadolu Bölgesi de Samsun’a

10-15 ton süt üreten soğutma tanklı işletmeler veya süt birlikleriyle kontak halindeymiş Otat. Potansiyelleri sebebiyle Türkiye’de süt fiyatlarının Balıkesir, Çanakkale, Burdur illerindeki süt birliklerinin her üç ayda bir yaptıkları ihale­ lerle belirlendiğini söylü­yor Işıker. Bölgedeki süt fiyatları şuan ortalama 90-95 kuruş seviyesindeymiş. Yüklü üretim yerlerinde 1 liraya ula­ şabiliyor. Satıcının sütü ne kadar azsa fiyat da aynı oranda törpüleniyor. Aracıların payı da onların cebinden çıkıyor.

35


Kapak İl Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cemalettin Şanoğlu:

Sinop’ta Süt, Sudan Daha Ucuz Sinop Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cemalettin Şanoğlu, şehirde sütün litre fiyatının 50 kuruşa kadar indiğini, buzağıya içirmenin daha karlı olduğunu anlatıyor.

Sinop Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cemalettin Şanoğlu; “Sinop’ta hayvancılık kendi evinin ihtiyacını karşılayacak düzeyde bir veya iki inek ile yapılıyor. Süt işletmelerindeki hayvan sayısı 3 ila 10 inek arasında değişiyor. Bu da sağlıklı bir hayvancılık ve süt üretiminin yapılabilmesi için uygun değil.” diye konu­ şuyor. Ardından şunları ekliyor: “Önceden baba hayvancılık yapıyordu. Yanına oğlu geldi 2 ineklerini 4 inek yaptılar. Ancak kötü olan zor olan bu üreticiler sütünü tüketemedi.” Bölgede yıllarca bir yanlışın icra edildiğini vurguluyor: “Karadeniz Bölgesi’nde Jersey cinsi inek zorunlu tutuldu. Ama Jersey ineğinin sütünün üretim miktarı düşük, yağ

36

oranı yüksek. Ayrıca bu hayvan besiye gelmiyor. Et artış miktarı çok az.” Son yıllarda Montofon, Simental, Hostein cinsi inekler yetiştiriliyormuş ama bu sefer de sütü değerlendirecek imkanlar yokmuş: “Sinop’ta üretilen süt Samsun’a götürüldü toptancılar vasıtası ile. Bu da karlı olmadığı gibi toptancılar yüksek maliyeti kaldıramadı ve üreticinin parasını ödeyemeden kaybolup gittiler.” İlde bir süt ürünleri işleme tesisi faaliyette. Fakat kapı kapı dolaşmıyor. Toplu alım yapabileceği yerleri yeğliyor. Bu yüzden litre fiyatının 50 kuruşa düştüğünü vurguluyor Şanoğlu. “Kente süt işletmesi kurmak bölgenin süt ürünlerini işlemek de karlı değil.” diyor. İşlenmiş ürünü satacak pazar sıkıntısına, yaygın markalarla rekabetin zorluğuna işaret ediyor.

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

37


Kapak

AY-Pİ’nin sahibi Ahmet Aydın, organik tavuktan sonra sütte de iddialı

Türkiye’nin Organik Merkezi: Bafralı Yeşil Küre Bafra’da Yeşil Küre’nin ürettiği organik sütler, Amasya’da işleniyor, İstanbullu firma aracılığıyla tüm Migros marketlerde müşterilere ulaşıyor. Aydın’dan müthiş bir iddia, “UHT sütlerde ise sütün içerisindeki bütün canlı organizmalar öldüğü için süt bir su haline geliyor.” Organik tarım dendiğinde Sam­ sun’da akla ilk Ahmet Aydın geliyor. AY-Pİ A.Ş.’yle 1980’de tavukçuluk sektörüne girdi. Organik üretim yapma kararı alınca 2003’te Yeşil Küre’yi kurdu. Ülkedeki organik tavuk üretiminin yüzde 90’ı, orga­ nik yumurta üretimininse yüzde 35’i burada gerçekleşmekte. Süt çiftliğinde ayda 100 tonu aşkın organik süt imal ediliyor. Detayları, Aydın’dan dinleyelim: “Bizim Yeşil Küre olarak hem kendi organik üretim arazilerimiz hem de sertifikalı ve sözleşmeli tarım yaptırdığımız Bafra Alaçam Tokat Erbaa’da ekili arazilerimiz var. Bu arazilerden elde ettiğimiz yemlerle hayvanlarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Yetmeyen veya eksik kalan yemleri de sertifikalı firmalardan ithal olarak sağlıyoruz. Bu şekilde elde ettiğimiz organik sütleri de Doğan Holding’in yani Aydın

38

Doğan’ın Doğan Organik diye bir firması var ona satı­ yoruz. O firmada Amasya’da faaliyet gösteren Bakraç süt fabrikasında işle­ niyor. Yoğurt, ayran ve peynir gibi ürünlere dönüşen organik süt Migros marketle­ rinde M life markası adıyla tüketicilere ula­şı­yor.” Yeşil Küre markalı süt üretmeye niyetlendiklerini de belirtiyor Aydın: “Biz de şişeli pastoral süt yapmayı düşünüyoruz. Yani yoğurt, ayran, kaşar, beyaz peynir gibi organik ürünlerin yanı sıra organik pastörize süt üreteceğiz yeşil küre markası ile. Pastörizeyle UHT süt arasında çok büyük fark var. Pastörize sütte sadece insan sağlığına risk oluşturacak

bakteriler ölüyor. Ama sütün esas faydalı bakterileri hayatta kalıyor. UHT sütlerde ise sütün içeri­sindeki bütün canlı organizmalar öldüğü için süt bir su haline geliyor. Üreticiler tarafından pastörize yerine UHT tercih edilmesinin nedeni ise pastörize sütlerin raf ömrünün az olması. Pastörize sütlerin dayanma süresi bir haftayı geçmiyor.”

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

39


Kapak

Kebir Süt’ten Utku Karadeniz:

Karadeniz’de Üretici Sütten Para Kazanamaz Utku Karadeniz; “Süt üretiminden para kazanmanın ilk yolu hayvana yedirilecek üç yemden en azından iki tanesini kendinizin üretebiliyor olmalısınız.” diyor. Kebir Süt Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde faaliyet gösteriyor. Bölge coğrafyası gereği süt topladığı arazi­ de bulunan evler son derece dağınık bir yerleşime sahip. Bir ev ile diğer ev arasında kilometrelerce gidip 3-5 kilo süt almak zorunda kalınıyor. Süt konusunda maliyetleri de en çok etkileyen faktör işte bu. Sütçülükte asıl olan tek bir noktadan çok miktarda sütü alabilmek. Yani büyük bir süt üretim çiftliğinden çok miktarda ürün temin edebilmek firmalarına büyük avantaj sağlıyor. Kebir Süt adına konuştuğumuz Utku Karadeniz, coğrafyası gereği Karadeniz Bölgesi’nde büyük büyük ölçekli tarım ve hayvancılık yapı­ lamadığını dile getiriyor: “Dağlık bir alana sıkışmış olan bölgemiz­ de özellikle kıyı şeridinde yapılan hayvancılık hane ihtiyaçlarını karşı­ layacak düzeyde iki ya da üç baş hayvandan ibaret. Birbirinden 40

oldukça uzak mesafelerde bulunan hane­lerden kapı kapı dolaşıp üç beş kilo süt toplamak bizim için büyük bir maliyet. Fakat bu maliyet karşısında bizim rakiplerimiz ile aramızda oluşan farkı bölgemizin sütünde bulunan kalite kapatıyor. Bizim sü­tümüz maliyetli ancak kaliteli bir süt.” Ona göre bölgedeki süt üreticisinin para kazanması epey güç: “Karadeniz Bölgesi’nde halk ineği sütünden para kazanmak için beslemiyor. Kapısında bir ineği olsun diye alışkanlık olduğundan besliyor. Yoksa 3-5 kilo sütten para kazanamayacağını biliyor. Süt üretiminden para kazanmanın ilk yolu hayvana yedirilecek üç yemden en azından iki tanesini kendinizin üretebiliyor olmalısınız.” Yoğurt, terayağı ve ayran halinde süt ürünleri imalatı yaygın Karadeniz’de. Bunun sebebini şöyle izah ediyor

Karadeniz: “Sütü sadece süt olarak işleyen makinelerin bulunacağı bir üretim bandını kurmak 4-5 milyon avroyu bulacak yatırımlardır. UHT üretim bandı kurulup belli bir üretim seviyesinin üzerinde kalamadığınız takdirde para kazanabilme şansınız yok. Bizim bölgemizde zaten o bandı asgari seviyede çalıştıracak kadar süt tedariki yok. Diyelim ki gerekli sütü temin edebildiniz ve üretime geçtiniz. Bunu satarken Türkiye’nin en büyük firmaları ile rekabet edeceksiniz. Onlarla rekabet edebilmeniz için Türkiye’nin dört bir yanına sütü göndermeniz lazım. Diyelim ki bir kamyona süt yükleyip gönderdiğinizde o kamyonda 50 bin liralık mal gönderiyorsunuz 4 bin lira nakliye ödüyorsunuz. Ama aynı kamyonla tereyağı gönderdiğinizde 400 bin liralık mal gönderiyor ve yine 4 bin lira nakliye ödüyorsunuz. Bütün bu maliyetler sütün sadece süt olarak işlenmesine engel.” Sayı 46 / Ağustos 2013


1 Litre Sütün Fiyatı 1 Lira Oldu Çiğ sütün litre başına tavan fiyatı 1 Ekim 2012’de 90 kuruş oldu. 1 Nisan 2013’e kadar bu fiyat uygulandı. 1 Nisan 2013’ten bu yana resmi bir fiyat açıklanamadı. Aylardır bir litre çiğ sütün fiyatı belirlenemezken İzmir’de düzenlenen Tarım Zirvesi’ne katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker 14 Haziran’da çiğ sütün referans fiyatını 90 kuruştan 95 kuruşa çıkardığını müjdelemişti.

Bu müjde fiyat krizini çözmeye yetmedi. Son olarak Ramazan ayından önce bir araya gelen üretici ve sanayici kesiminin sonuçsuz kalan çiğ sütte fiyat pazarlığının ardından 25 Temmuz’da Ulusal Süt Konseyi’nde (USK) yapılan toplantıda süt fiyatı belli oldu. Ulusal Süt Konseyi 1 Ağustos’tan geçerli olmak üzere yılbaşına kadar 1 litre çiğ sütün tavan fiyatını 1 lira olarak belirledi.

1 liralık fiyatla, geriye dönük olarak bakıldığında 10 ayda çiğ sütün tavan fiyatı 10 kuruş artmış oldu. Yapılan 10 kuruşluk zammı ise yeme gelen zamlar çoktan aldı götürdü. Belirlenen 1 liralık fiyatında tavan fiyat olduğunu unutmamak gerekir. Bu fiyattan süt satabilen üretici sayısı çok azdır. Sütün büyük bölümü yine 50 ila 80 kuruş bandından alınacak.

Bölgelere Göre Bir Litre Sütün Maliyeti Marmara Bölgesi 1 lira 187 kuruş Ege Bölgesi 1 lira 0,6 kuruş. İç Anadolu Bölgesi 0,974 kuruş.

Sayı 46 / Ağustos 2013

Karadeniz Bölgesi 1 Lira 256 kuruş. Ortalama 1 Lira 106 kuruş.

41


Kapak

Bafra Türkiye’ye Manda Yogurdu Yetistiremiyor Manda varlığında Samsun Türkiye birincisi. Onu İstanbul ve Diyarbakır izliyor. Ancak parsayı Bitlis, Balıkesir ve Düzce’nin ardından 7’inci sırada gelebilen Afyon götürü­yor. Bafra’da yetiştirilen mandaların sütünden elde edilen yoğurt hastalara şifa olarak değerlendiriliyor.

S

amsun’un manda yetişti­ riciliğinde Türkiye birincisi olduğunu ama pazarda­ ki bütün etkinliği yedinci sıradaki Afyon’a kaptırdığını biliyor muydunuz? Biz de bilmiyorduk. Türkiye Damızlık Manda Yetiştirici­ leri Merkez Birliği Başkan Yardımcısı ve Samsun’daki birliğin başkanı İsmail Metin’den öğrendik gerçeği. Ülkedeki 84 bin mandanın 13 bin 400’ü 19 Mayıs Şehri’nde. Bunların 6 binden fazlasıysa Kızılırmak Deltası’nda. Şehrin manda sütü kaymağı ve yoğurdunu duyurmak için sürekli fuarlara katıldıklarını kaydediyor 42

Metin: “Tüm Türkiye’de meşhur olan Saray Muhallebicisi markasının süt ihtiyacını biz Bafra’daki mandalardan karşılıyoruz. Ayrıca Bafra ilçe­ mizdeki mandaların sütünden elde edilen yoğurdu Bafmanda adı ile markalaştırdık. Bu sayede bizler de ülkemizde manda yoğurdu konu­ sunda söz sahibi olacağız. Burada köy ve ev tipi yoğurt üretiliyor. Böylece manda yoğurdunun damak tadını bilen insanlar bu ürünü mutlaka beğeniyorlar.” Türkiye’nin dört bir yanından sipariş alındığını belirtiyor: “Ancak üretim sınırlı ve siparişlere hemen cevap verilemiyor. Listeden sıranın sizin

siparişinize gelmesini beklemeniz lazım. Bunun nedeni bir mandadan günde elde edilebilecek süt miktarının 3 ila 5 kilogram arasında olması ve Bafmanda’nın günde maksimum 600 kilogram süt işle­ye­ bilmesi.” Kızılırmak Deltası’nda sazlıkların arasında dolaşan mandalar diğer hayvanların erişemediği otları yiye­ biliyor. Bu mandalar adeta yarı yabani ve özgür bir yaşam sürü­ yor. Göründüğünden daha uysallar ve sahiplerini kolayca dinliyorlar. Sağılmalarına izin veriyorlar. Sabah sağılan süt öğlene kadar kaynatılıp beklemeye alınıyor. Kaymak tutması

Sayı 46 / Ağustos 2013


için tüm gece soğutuluyor. Ertesi sabah Bafra’nın lezzetli kaymaklı lokumu üre­ tiliyor. Bafra’da yetiş­tirilen mandaların sütünden elde edilen yoğurt hastalara şifa olarak değerlendiriliyor. Mandaların düşük süt verimi sorunu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2011’de başlattığı ıslah projesiyle aşılmaya çalışılıyor. İngilizce adı ‘Water Buffalo’ olan manda Türkiye’de ayrıca Dombay, camış veya kömüş gibi isimlerle de anılmaktadır. Çevreye son derece iyi uyum sağla­ yabilen mandalar genellikle sulak alanlarda ve bataklıklarda yaşarlar.

Sayı 46 / Ağustos 2013

43


Araştırma

Yüksek oto vergilerinden kurtulmanın illegal yolları

Plakalar Gürcistan, Fiyakalar Lüks Gürcistan ikametli Türk vatandaşları, bu ülkeden alıp getirdikleri otoları 6 ay süreyle Türkiye’de kullanabiliyorlar. Avrupa menşeli lüks otolar bizdeki ikinci elin yarı fiyatına elde edilebiliyor. Ama artık olay alenen ticarete dönüştü. Giderek sektörleşiyor. Tezgâhı yürütmek için de bir dizi formalite hilesine başvuruluyor. Distribütörler ve bayiler çok tepkili. “Araban mı var, derdin var.” cümlesi, Türkiye’de halk arasında dola­ şan en özlü sözlerdendir. Bunun arka planında, vergi oranlarındaki yükseklik –araç bedelinde yüzde 52, benzinde yüzde 70- yatmakta. Lüks otomobillere binmek neredeyse hayal. İşte bu yüzden 20’li yaşlarındaki otolar

vatandaşlardan talep görüyor. Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda buna pratik bir çözüm üretiliyor son birkaç yıldır. Avrupa’nın ikinci el oto çöplüğü konumundaki Gürcistan plakalı lüks araçların sayısı hızla artıyor. Bu yöntemle ağır vergi yükü (ÖTV ve KDV) ekar­ te ediliyor. Aynı işlem geçmişte

Kıbrıs’a tescilli otolarla da ger­ çekleştirilmişti. Şimdi Suriye’ye kayıtlılar da kara­yol­la­rımızda. Yüzde 70’i vergiden oluşan benzi­ nin litre fiyatı 5 liralık psikolojik eşiği aştı. Gürcistan’dan yurda dönerken depoları tıka basa doldurmak da epey karlı. Bizdeki

Bir İki Püf Noktası Gürcistan’da yakıt türü fiyatları birbiri­ ne yakın. Dizel araçların cazibesi yok. Pazarda benzinliler ağırlıkta. Bu alışta ve satışta önemli bir faktör. Sonradan oto gaz sistemleri de yaygınlaşıyor ülkede. Ancak henüz standartları oturma­dı­ğın­ dan güvenli değil.

44

Sayı 46 / Ağustos 2013


Türkiye Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu Kurucu Genel ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Hasan Kahyaoğlu, “Paravan ve illegal yollardan işi kılıfına uydurarak Gürcistan’dan alınan arabaların ülke­ mizde kullanılması ahlaki bir sorundur.” diyor. Aslında Türkiye’nin de Gürcistan durumundaki ülkelere ikinci el araç ihraç edebilmesi gerektiğini söylüyor. etiketin üçte birine lastik elde etmek de mümkün komşuda. Sınıra yakın yerleşimlerimizde bu yüzden akaryakıt istasyonu ve lastik satıcısı yok. Bu şartlarda lüks otoya binmek biraz da külfetli tabi ki. İsme kayıtlı yabancı plakalı araçla ülkemizde seyir hakkı 6 ay. Yılda da sadece bir defa giriş çıkış yapılabiliyor. ‘Formalite evrak düzenleme’ hi­l esine başvuruluyor bunun için. Pazar ekonomisine yeni yeni adapte sürecindeki Gürcistan’da kuralsızlıklara göz yumulu­ yor. Avrupa’nın ikinci el lüksleri, özellikle de Almanya’da hurdaya ayrılmış otomobiller kol geziyor burada.

KAÇAKÇI DAMGASI YEMEK DE VAR Öte yandan dolandırma riski de söz konusu ucuz otonun yahnisini yiyeyim derken. Kim bilir; internetteki ’20 bin liraya lüks araç’ reklamı belki de kallavi bir tuzaktır! Zira arabayı görmeden bedeli ve vekâletname isteniyor sizden. Bizzat gidip başında durmak en iyisi. Ancak diğer prosedürler de zorlu. Mevzuata göre, oto o ülkede ikamet edenlerce getirile­biliyor ve kalış süresi azami 180 gün. “Eski, kullanılmış, yenileştirilmiş, kusurlu (defolu) ve yatık (zamanla daya­ nıklılığını kaybetmiş)” malların ithali Ekonomi Bakanlığı’ndan

izne tabi. Gümrük Bakanlığı buna soğuk bakıyor. Bu tür araçlar kağıt üzerinde sıfır km şeklin­d e gösterile­ rek ithale çalışılıyor. Yakalanılırsa sahip hakkında (gümrük vergilerinin iki katı para cezası türünden) cezai işlemler devreye giriyor. Başta Almanya, çoğu Avrupa ülkesinde trafikteki araçların yaş ortalaması 3-4. Buralardaki kriterler çerçeve­ sinde iktisadi ömrü biten araçlar eski Doğu Bloku’na, Kafkasya’ya ve Türki Cumhu­r iyetlerine satılıyor. Yılda 400 bin adetten söz ediliyor. Bunların kimisi vuruk. Onarılarak piyasaya sürülüyor. Avrupalılar basit kazalar sonrasında dahi araçlarını elden çıkarıyorlar. Bunda şu detay da hayli etken. Bizdekinin tersine araçların vergileri yaş büyüdükçe katlanıyor.

KAHYAOĞLU: YASAL BOŞLUKLARI DOLDURMADA MAHİRİZ Türkiye genelinde Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu Kurucu Genel ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı; Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Otomotiv Sektörü Meclis Üyesi; Samsun’daysa İkinci El Otomotivciler Derneği ve İkinci

Avantajları “Lüksü ucuza elde etmek; Türkiye’deki bir takım yüklü harçlardan muafiyet; az yakan ve daha konforlu araçlara sahip olmak.” diye sıralayabiliriz. Şunlar da dezavantajlı noktalar: 6 aylık periyotlarla Gürcistan’a gidiliyor. Süre aşılırsa günlük ceza ödeniyor. Mutlaka aracın plakası ve sahibi değişiyor. Gürcistan’da oturum izinli birinin bulunması gerekiyor. Otoyu üzerine kayıtlı kişiden başkası kullanamıyor; belirlenirse cezası var. Sayı 46 / Ağustos 2013

45


Araştırma

El Otomotiv Galericileri Sitesi Başkanı sıfatlarını taşıyan Hasan Kahyaoğlu’na göre buraya kadar anlattığımız icraat hiç de etik değil: “Biz vatandaş olarak yasalardaki boşlukları değerlendirerek her işi bir kılıfına oturtmayı çok iyi biliyoruz. Gerçekten hak ederek bu tür araçları ülkemizde kullanan, Gürcistan’da ikamet eden orada iş yapan ve Gürcü plakalı araçlar ile ülkesine gelen kişilere diyecek bir sözümüz yok. Ancak, paravan ve illegal yollardan işi kılıfına uydurarak Gürcistan’dan alınan arabaların ülke­ mizde kullanılması ahlaki bir sorundur.” Aslında Türkiye’nin de Gürcistan durumundaki ülke­lere ikinci el araç ihraç edebilmesi gerektiğini söylüyor Kahyaoğlu: “Her gün Avrupa’dan yola çıkarak ülkemiz üzerinden geçen ve Gürcistan, Türkî Cumhuriyetler gibi noktalara ulaşan ikinci el otomobil ihracatına tanık oluyoruz. Daha sonrasında bizim vatandaşlarımız illegal yollar ile işi kılıfına uydurarak bu araçları ülke­mizde kullanmaya çalışıyor. Bu ah­laki değil. Ben bu ülke­ye vergilerimi öde­yerek çok daha pahalıya aldığım aracımı kullanırken,

bu kişiler benim vergilerimle yapılan yollarda benim ülkemin trafiğinde başka bir ülkeye vergi ödeyerek geziyor. Biz sadece zararlarını görüyoruz. Ayrıca dürüst vatandaş emsal arabaya kat kat daha fazla para öderken fırsatçılar çok daha ucuza bu arabaları gözümüzün önünde kullanıyor. Hem de bu ülkeye vergi ödemeden. Bu haksız bir rekabet değil de nedir? Bu yollar ile ülkemize yılda 100 bin araç girdiğini düşünün.”

VERGİLER ISLAH EDİLMELİ Yetkililerden kanunsuzluğa dur demelerini bekliyor: “Gelişmiş ülke­ lerde araçlar yaşlandıkça vergi maliyetleri artıyor. Yaşı küçüldükçe ise tam tersi vergi yükü hafifliyor. Ülkemizde en çok verginin alındığı sektörün başında otomobil geliyor. Çünkü devlet en kolay bu sektörden vergi alıyor. Bir otomobilin yüzde 52’si vergi. Bir otomobile ilk trafiğe çıktığı andan hurdalığa gidinceye dek bedeli belki de onlarca defa yeniden ödenmiş oluyor vergilerle. Bu vergilerin öncelikle ıslah edilmesi lazım. Adaletli değil. Düşürüldüğünde Avrupa gibi bizler de ikinci el otomobil ihracatı gerçekleştirebiliriz.”

Süreç Nasıl İşliyor? Gürcistan’da da ikamet izinli vatandaşlarımız yılın herhangi bir bölümünde azami 6 ay şartıyla Türkiye’de yabancı plakalı araç kullanabiliyorlar. Birinci şart aracın sahibi olunacak. Bu da ancak o ülkede çalışanlar ve iş yapanlar (tek başına ya da ortaklık statüsüyle şirket işetenler) için mümkün. Otomobili sağlayanın vekaletle bırakması da şart. 46

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

47


48

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

49


Güncel

sun ş e h ir S a m n a k o s t e 0 ’e k 0 e n fa z la aşnird a n S a m s u n ’d a n il ks 5 n e ’d iz ayi n n e a d s in e K a raa ç ık a ra ö n d e . Ö te y ln ız c a b ir i ta rı m s a l te s li 2 1 0 2 0 a n i S O 5 0 o ö lç e ğ in d e Tra b z o b it o v a y a ra ğ m e n y a m a c ir k e tl e rd e n ik i m ü m g ir e n ş ir fa a li y e t g ö s te ri y o r. a la n ın d a

5

iSO 500 R

rginlesen li e B e ic y i la y aporu

Gerçek:

k o Y ı d A n u ’ n u s m a S e d i y a n a S Tarımsal

ektrik orsan Kablo El bir yeninin (B A.Ş.) at San. ve Tic. Aydınlatma İnşa rım, ktı. Karaçuha Ta ilavesiyle 4’e çı ldi. bir yıl koruyabi listedeki yerini

Bu şirketi yine gerçekleştirdi. tış sa ) O (İS 215 milyon Odası’nın n merkezli ve zo ab stanbul Sanayi Tr n ni Gıda izlidığı Türkiye’ ş tutarlı Özgün tı sa a her yıl hazırla lir şu ıncılıktan nayi Kurulu dizilişinde 426’ 0 50 r. 500 Büyük Sa yo en Samsun, lgisini de msun bit ovasına rağm ğa yükseldiği bi nuncusuna Sa lu üm so cu m i un un İk 9’ un i 38 or er p ra rünl edilen satış sun lantürk Tarım Ü Ordu (3), Gire sanayiden elde rs l ), A . sa (3 n lim rım zo ye ta le ab Tr ek düşük ilyon (4), i. Karadeniz’in en ) 13 şirket gird . A.Ş. de 184 m (2 a ith nd an Ve su t’t r. ro ka İh ci To n. ligin­ (1) ve ık Sa şehri. Büyükler da. ı ra n başında aç sl sı ni an si cü m te ün or lis rf üç z la pe ni alat, liray Karade esinden 3’ü im a Maddeleri üy ıd yi G na sa an lt 4 O ki la de ara fark İKİ 100’e steriyor. Sadece Şti. var. Birinci AN İSO 500’DE ında faaliyet gö ’D N an al SU M SA İhr. Ve Tic. Ltd. a diğer 9 fir­ firm sal. Bölgedeki ayı başaran m rım ır ta i zd 1’ ya IP ı ın AY K ad inin nayide boy unda hem de bölges O 500 rapor 7’si tarımsal sa İS un ın n’ ki an zo ce m ab ön Tr r m Bi he n­ laşılan o Kablo Elektrik Verilerden an et vardı. Sonu . rk an şi or rs 5 üy Bo n . üş ­ ç da ğü öl n’ yü su hariç m en bü zyılmaz Fındık ki, bölge genelinde Samsun n. ve Tic. A.Ş. Sa (Ö Sa a at m şa fir İn i ik a a tm cusund Aydınla Tarım ruru yaşıyor. i ve Karaçuha lişiyor. Tic. San. Ltd. Şt ise ilk defa bu gu ve tarım ge n. Sa t ca ra İh eri İthalat ve Ancak üretimin­ Ürünl l yı n çe liste dışı kaldı. ge i.) Şt d. Lt c Ti Oltan Gıda, liralık ar 203 milyon den net 1 mily

I

rı: Samsun: 224 la I: ro R ci A i L O ek d İR n C rü tö IM sek ENİZ TAR illere göre tarım yon 415 bin lira; il ın m ar İSO 500 KARAD al 5 3 5 rm : fi u i rd ek O d ; lira iz listesin 1 milyon 924 bin 0 6 İSO 500 Karaden ar y il m 1 : n ra; Trabzo yon 374 bin lira. il m 5 3 2 : n u es milyon 853 bin li ir G n 196 bin lira ve Tokat: 301 milyo

50

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

51


Yaşam

Tasarımı ve Mimari Yapısıyla Örnek Bir Yaşam Alanı:

Çarşamba Belediyesi Çarşı, Sehir Meydanı ve Yaşam Alanı Çarşamba Belediyesi “Kentsel Tasarım Çalışmaları” kapsamında eski hal ve eski stadyum bölgesinde yapımına başlanılan Çarşı - Şehir Meydanı ve Yaşam Alan inşaatı devam ediyor.

Çarşamba Belediyesi tarafından eski sebze hali ve stadyumun yenilerinin yaptırılıp şehir dışına taşın­ malarından sonra, şehir merkezinde boşa çıkan değerli alanlar belediye tarafından en iyi şekilde değerlendiriyor. Kentsel yenileme çalışmalarına başlanan bu alan içerisinde, kentin ihtiyaçları doğrultusunda kapalı otopark, alışveriş, eğlence, sinema, kafe fast food ihtiyaçlarının görülebileceği bir çarşı Avm ile birlikte şehir meydanı ve yaşam alanı inşa ediliyor.

“Konutlar Yoğun Talep Görüyor”

Çarşı, şehir meydanı ve konut çalışmaları hakkında konuşan Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, “Tamamlandığında ilçemizin ticari ve ekonomik yapısına önemli katkı sağlayacak olan bu çalışma toplamda 43 bin metrekare alan üzerinde devam ediyor.” dedi. İnşaatı devam eden 320 konutun satışına başladıklarını belirten Başkan Dündar, “Kentsel tasarım çalışmaları kapsamında eski stadyum alanında bulunan 22 bin m2’lik alana 8 blok ve 320 daireden oluşan bir konut alanı yapıyoruz. Modern görünümü ve mimari yapısı ile örnek bir yaşam alanı oluşturuyoruz. İnşaatı halen devam eden konutların satışları iyi gidiyor. Hemşehrilerimiz belediye çalışmalarına güveniyor ve destek veriyor.” şeklinde konuştu. 52

Sayı 46 / Ağustos 2013


“Çarşamba Modern Bir Çarşıya Kavuşuyor” Çarşamba’ya modern bir Çarşı kazan­ dıklarını kaydeden Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, “Çarşı - Şehir Meydanı ve Yaşam Alanı projemizin önemli bir bölümünü oluşturan alışveriş merkezi inşaatı çalışmaları aralıksız devam ediyor. Eski hal bölgesinde bu­lunan 21 bin metrekarelik alanda; altında büyük otopark, üstünde ise market, kafeler, fast-foodlar, camii, meydanı ve yeşil alanı olan bir çarşı inşa ediyo­ ruz. Bu proje ile Çarşamba’nın çehresi

Sayı 46 / Ağustos 2013

değişecek. Çarşı ve marketin dışında bu alanda 6 adet cep sinema salonu ve sinema salonlarının yanında da bir çocuk eğlence merkezi olacak. Çarşı ile Kızılay Caddesi’ni birbirine bağlayan bir de yol yapıyoruz. Bu çalışma ile ilçemizin sosyo kültürel yapısına önemli katkıda bulunmuş olacağız. Şehrimize hayırlı olsun.” diye konuştu.

“AVM Ekim 2013 Sonuna Bitecek” Çarşı inşaatı yanında bulunan Mustafa

Dağıstanlı Kapalı Spor Salonu ve Pancar Kooperatifi’nin buradan taşı­ nacağını kaydeden Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, “Öncelikle buraları yıkıp yaptığımız alışveriş merkezi­ nin önünü açmayı ve Karayolundan görünürlüğünü sağlamayı hedefliyo­ ruz. Alışveriş merkezimizi Ekim 2013 sonuna bitirmeyi hedefliyoruz. Bu alanda mimari kimliği olan bir Camii ile İlçe Müftülük hizmet binası yapıyo­ ruz.” dedi. 53


Kapak

Cezaevinin Duvarlarına Vuran Deli Dalgalarla Doğdu

SiNOP’U DÜNYAYA YELKEN AÇTIRAN SANAT Tarihi cezaevinde yatan iki mahkumun yaptığı Kotra ve Gemi modelciliği, tahliyeleri sonrasında Sinop’a yerleşip işi sürdürmeleriyle adeta mini bir sektör halini aldı.

54

Sayı 46 / Ağustos 2013


Tarihi Sinop Cezaevi’nde doğan gemi maketçiliği sanatının ünü sadece Türkiye’ye değil, ABD ve Avrupa ülkelerine de yayılmış durumda. Yarım asırdır bu işle uğraşan Ayhan Demir’in binlerce maketi Amerika’da. Güzelim uğraşın gelecekte de yaşaması için küçük yaşlardan itibaren oğlunu yetiştirmiş duayen usta. Beğenilere uygun pek çok alternatif maket tekne var Sinop’ta: Çektirme, taka, sandal, kalyon, gulet, yat, balıkçı. Başlarda Sinop Limanı’na gelen yolcu vapurlarındaki ziyaretçilere sunulan hediyelik eşya idi. Ünü zamanla ülkenin her yanına ulaştı. Bu minik tekneler şehrin en belirgin simgelerinden şimdi. Olayın geçmişi 1950’lere uzanıyor. Tarihi cezaevinde yatan iki mahkumun yaptığı Kotra ve Gemi modelciliği, tahliyeleri sonrasında Sinop’a yerleşip işi sürdürmeleriyle adeta mini bir sektör halini aldı. Yanlarında yetişen çıraklarca el sanatı bugünlere taşındı.

TAMAMEN AHŞAPTAN VE EL EMEĞİ

Kotralar çoğunlukla bir direkli, randalı ve ince gövdeli bir yelkenli türüdür. Halen devam eden geleneksel kotra maketçiliğinin yanı sıra; teknik gerek­ tiren projeli tekne modelciliği bir hayli gelişmiş durumda. Üretim tamamen ahşaptan ve el emeğine dayalı. En fazla ceviz, gürgen, kayın, kavak, dişbudak ve akçaağacı kullanıyor usta­ lar. Donanımlarda misina ve naylon iplerden faydalanıyor. Beğenilere uygun pek çok alternatif maket tekne var Sinop’ta: Çektirme, taka, sandal, kalyon, gulet, yat, balıkçı. Gemi maketçiliği imalatı bugün ikinci kuşağın elinde. Pazarlardaki rağbet, fuarlardaki tanıtım ve büyük firmaların promosyon düşünceleriyle her geçen Sayı 46 / Ağustos 2013

yıl büyüyor. Ayhan Demir, 1936’da doğduğu şehrin en önemli gemi maketçiliği ustası. Öyle ki sanatlarını ve Sinop’un adını Amerikalarda da bilinir kılan bir isim. 1950 senesinde o meşhur cezaevinde yatan ve aftan yararlanıp çıkınca açtığı ufak atölyesinde gemi maketleri üreten eski bir mahkumdan etkilenir bu işe girişirken. Sanat okulu marangozluk bölümünde okumaktadır. Her gün okul çıkışı atölyeye uğrar ve giderek püf noktalarını kavrar.

AMERİKAN ASKERLERİYLE OKYANUSLARI AŞTI

İleri yaşına rağmen tezgâhının başından ayrılmayan Demir’in yarım asırlık sanatkârlık yaşamına sığdırdığı 100 binlerce tekne maketinin 10 bini Amerikalılara satıldı. Hikâyeyi bir de onun ağzından dinleyelim: “1950 senesinde Sinop’ta açılan sanat okuluna devam ederken evde imalata başladım. Yaptığım maketleri Sinop’a gelen yolcu vapurlarına satarak okul masraflarını çıkarttım. 1950 senesinde ilk ve orta sanat okulundan takdir edilir bir öğrenci olarak mezun oldum. 15 yaşında kotra imalatı yapmak üzere küçük bir işyeri açtım. Sinop Limanına gelen yolcu vapurlarına maketlerimi satmaya başladım. Bu maketler 1957 senesinde Sinop’ta kurulan Amerikan radar teşkilatı askerlerinin çok ilgisini çekti ve 40 sene Sinop’ta kalan Amerikan

askerleri vasıtası ile Amerika’ya kadar ulaştırmış olduk. Üzerinde Sinop – Turkey yazan gemi maketleri seneler geçtikçe Sinop turizminde önemli bir yer almış oldu. Bu sanat Türkiye’de yalnız Sinop’a ait ve Sinop’un simgesi olmuştur.”

KARGOYLA HER YERE ULAŞTIRILIYOR

Sanatın ölmemesi içi oğluna el verdiğini söylüyor Demir:“Benden sonra bu sanatı icra eden bazı işyerleri açıldı. Sinop’un tanıtılmasında ve bu gemi maketleri küçük yaşta yetiştirdiğim oğlum Sinan Demir inşallah bu sanatın ilerle­mesine büyük katkılarda bulunacak. Bu sanatın ölmemesinin bir gerekliliği de çok sayıda insana ulaşmak ürünlerimizi ulaştırabilmek. Bu nedenle ürünleri­ mizin kod numaralarının belirtilmesi ile internet üzerinden satışlarımız da var. Müşterilerimizin istekleri doğrul­ tu­sunda gemi maketlerini paketleyerek yurt içinde olmak üzere kargo ile sipariş yapabilmekteyiz.” Babasından sanatı devralan Sinan Demir, her yıl şampiyon futbol takımının rengine boyadıkları maketlerin yoğun ilgi gördüğünü belirtiyor. Amerikan askerleri şehirden ayrıldıktan sonra eskisi gibi bu ülkeye maket gitmiyor ama Sinoplu gurbetçiler vasıtasıyla Avrupa’da yaygınlaşıyor. 55


Spor

56

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

57


Köşe Yazısı Köşe Yazısı

Aydın Aydın Doğdu Doğdu Şampiyonluk, +ROLJDQL]P Kaf Dağının Arkasında (mı) ?

ø

7ŶŐŝůŝnjĐĞ ŬĞůŝŵĞ ŽůĂŶ ƚĞŬ ƐƵĕůƵ ŐƌƵƉůĂƌ ŵŦĚŦƌ͍ Önümüzdeki sezona Süper LigŚŽůŝŐĂŶŝnjŵ͖ parola­ transfer döneminin ikinci haftasında ƺŒƺŶůĞƌĚĞ ĕŽŬ Őƺƌƺůƚƺ ǀĞ ŽůĂLJ sıyla başlayan ve tüm yoğunluğunu başkanın, “İsteğimiz futbolcular bir hayli ĕŦŬĂƌĂŶ ďŝƌ ĂŝůĞ ͞ŚŽůŝŐĂŶ͟ ĂĚŦLJůĂ dĂƌĂŌĂƌ ŐƌƵƉůĂƌŦŶŦŶ͕ ŝĕŝŶĚĞ ďƵůƵŶĂŶ da buna göre yapmakta olan yönetim yüksek fiyat istiyorlar!” cümlesinden ĂŶŦůŦƌŵŦƔ͘ ,ŽůŝŐĂŶ ƐƂnjĐƺŒƺŶƺŶ ĂŶ- ŐĞŶĕůĞƌ ĚŽŒƌƵ ǀĞ ŝƐƚĞŶŝůĞŶ ƔĞŬŝůĚĞ LJƂŶbunu başarabilecek Kalpar Hoca, ůĂŵŦ͖ 'ŝƫŒŝ mi? ŽƌƚĂŵŦ ĚĂŒŦƚĂŶ͕ ŝĕŬŝĐŝ͕ anlamıştık. ůĞŶĚŝƌŝůĞŵĞnjƐĞ ƚĂďŝ Ŭŝ ĚŽŒĂů ŽůĂƌĂŬ Ŭŝŵŝ bir kez daha Samsunspor’u Süper Lige ƔĂŵĂƚĂĐŦ ǀĞ ŚĂƔĂƌŦ ďŝƌ ŬĂƌĂŬƚĞƌ͟ Ěŝƌ͘ ;ĞƐ- Ăƌƚ ŶŝLJĞƚůŝůĞƌŝŶ ŐƺĚƺŵƺŶĚĞ ŽůĂďŝůŝƌůĞƌ͘ taşımaya muvaffak olabilecek mi? Doğrusu o günden sonra benim ŬŝƐƂnjůƺŬ͘ĐŽŵͿ ŶĐĂŬ ďƵŶůĂƌŦŶ ƂŶƺŶĞ ŐĞĕŵĞŬ LJŝŶĞ öyle ŽŶisimli futbolcu beklentimde kalmamıştı. ůĂƌŦ LJƂŶůĞŶĚŝƌĞŶůĞƌŝŶ ŵĂŚŝLJĞƚůĞƌŝ ǀĞ ĞĚŝŶ&ƵƚďŽů ůŝƚĞƌĂƚƺƌƺŶĞ͕ 7ŶŐŝůŝnjůĞƌŝŶ ŚĞŵ ŬĞŶĚŝŬůĞƌŝ kadar ŬĂƌĂŬƚĞƌ LJƌŦĐĂ ve ĞŵÖncelikle, şampiyonluk için olacaksa Bugüne da ƂnjĞůůŝŬůĞƌŝĚŝƌ͘ olayı takip etmek ne ŶŝLJĞƚ LJĞƚŬŝůŝůĞƌŝŶĐĞ ĚĞ ƐƺƌĞŬůŝ tekrarĚŝ ƺůŬĞ ŵĂĕůĂƌŦŶĚĂ ŚĞŵ ĚĞ ŐŝƫŬůĞƌŝ ƺůŬĞͲ aday olurum! diyerek, şehirden olup bittiğini anlamaktan ötesiĚĞŶĞƟŵĞ olmadı. ŵĂĕůĂƌĚĂ ǀĞ ĕŦŬĂƌƚ- Başkanın, ƚĂďŝ ƚƵƚƵůŵĂůĂƌŦ ǀĞ ŬŽŶƚƌŽů ĂůƨŶĚĂ ŽůŵĂgelenůĞƌĚĞŬŝ o destek sonrasıLJĂƉƨŬůĂƌŦ heyecanlanarak olaylara soğukkanlı bakması ƨŬůĂƌŦ ŽůĂLJůĂƌůĂ ĂŶŦůŵŦƔ ǀĞ ďƵŶƵŶ ƺnjĞƌŝŶĞ ďŝƌ ďĂƔŬĂ ĚŝŬŬĂƚ ĞĚŝůŵĞƐŝ tekrardan aday olan ve başkanlığa ve ůĂƌŦ bu ĚĂ “ustalık!” döneminde daha ŐĞƌĞŶ kalıcı ĚĞ LJŝŶĞ ŬĞŶĚŝ ƺůŬĞ ƚĞƌŝŵŝ ŽůĂŶ ͞ŚŽůŝŐĂͲ ƵŶƐƵƌĚƵƌ͘ seçilen Emin Kar, bugünlerde yine ve yapıcı çözümlere başvurması gerekir. Ŷŝnjŵ͟ ĨƵƚďŽů ǀĞ ƐƉŽƌ ƚĞƌƂƌƺŶĚĞ ĚĞ LJĞƌŝŶŝ bunun üstesinden nasıl gelirim diye Bunda yönlendirenlerinde ĂůŵŦƔ ďƵůƵŶƵLJŽƌ͘ dƺŵ etrafında ďƵŶůĂƌŦŶ onu ĚŦƔŦŶĚĂ ďŝƌĞLJƐĞů ĂŶůĂŵdüşünüyordur. etkisinin önemi büyüktür. ĚĂ ĚĂ ƐƚĂƚůĂƌĚĂ ŐƂƌŵĞŬ ŝƐƚĞŵĞĚŝŒŝŵŝnj LJƌŦĐĂ

ŚĞƌŬĞƐŝŶ

ŚĂůĞŶ

ŚĂķnjĂƐŦŶĚĂ

ŽůĂLJůĂƌŦ ŚĂůŝ ŚĂnjŦƌĚĂ LJĂƔĂŵĂLJĂ ĚĞǀĂŵ

Malum gün yapılan toplantı>͘hŶŝƚĞĚ sonrasıŝůĞ Samsunspor’un, temel problemi zaten LJĞƌ o ĂůĂŶ͖ 'ĂůĂƚĂƐĂƌĂLJ͛ŦŶ͕ ĞĚŝLJŽƌƵnj͘ DĂĂůĞƐĞĨ ŚĞƌ ƚƺƌůƺ ŵĂĕ ĂĚĞƚĂ ďŝƌ ƐĂǀĂƔĂ ŚĂnjŦƌůĂŶŦLJŽƌŵƵƔ ŚĂnjŦƌůĂşehir ŽLJŶĂĚŦŒŦ ǀƌƵƉĂ <ƵƉĂůĂƌŦŶĚĂŬŝ ŵĂĕƚĂ ĚĂ heyecanlanmış, acaba makus talih birlik ve beraberliği teminŐŝďŝ edemeyiş LJŝŶĞ ŚŽůŝŐĂŶůĂƌ ďĂƔƌŽůƺ ŽLJŶĂŵŦƔ͘ ŦŬĂŶ olmasıdır. ŶĂŶůĂƌ ǀĂƌ ƺůŬĞŵŝnjĚĞ͘ ŝŒĞƌ ƚĂƌĂŌĂŶ ĨƵƚdeğişecek mi? diye düşünürken maalesef Bundan dolayı başkanın, ŽůĂLJůĂƌ ƐŽŶƵĐƵ͕ Ϯ 7ŶŐŝůŝnj ƂůŵƺƔ ďŝƌ ŝŬŝƐŝ ĚĞ ďŽů ƚĂďŝƌŝŶŝ ďŝƌ ƺƐƚƺŶůƺŬ Őŝďŝ ŬĂƌƔŦ ƚĂƌĂĨĂ istenilen veya beklenilen destek henüz geçtiğimiz yıl olduğu gibi buna daha LJĂƌĂůĂŶŵŦƔƨ͘ ŶĐĂŬ ŽůĂLJ LJŝŶĞ ƺůŬĞŵŝnjŝŶ olmamışa benziyor. Zira olsaydı onu da daĞnjŝĐŝůŝŬ Őŝďŝ ŐƂƐƚĞƌŵĞLJĞ ĕĂůŦƔĂŶ ŬŝƔŝůĞƌ ŝƐĞ dikkatli bir şekilde hareket ederek ŽůƵŵƐƵnj ŚĂŶĞƐŝŶĞ LJĂnjŦůŵŦƔ ǀĞ ŝnjůĞƌŝ LJŦů- ŽůĂLJůĂƌŦŶ ĕŦŬŵĂƐŦŶĚĂ ĞŶ ďƺLJƺŬ ĞƚŬĞŶ͘ herhalde duyar veya okurduk. devam etmesi gerekir. ůĂƌ LJŦůŦ ŚĂůĞŶ ƐƺƌŵĞŬƚĞĚŝƌ͘ ,Ğƌ ŽLJŶĂŶĂŶ ƵŶůĂƌŦŶ ͞ŐƂnjůĞƌŝ ŬĂƉĂůŦ͊͟ ŽůĚƵŒƵ ŬĂĚĂƌ 7ŶŐŝůŝnj ƚĂŬŦŵůĂƌŦLJůĂ ŵĂĕůĂƌĚĂ͕ ŐƺŶĚĞŵĞ ͞ŐƂŶƺůůĞƌŝ ĚĞ ŬĂƉĂůŦ͊͟ ŽůƵŶĐĂ ŽƌƚĂLJĂ ,ŽůŝBaşkanın tüm bu gelişmeler sonrasında Hüseyin Kalpar’ın, transferlerde önce ŐĞƟƌŝůĞƌĞŬ ĂĐŦůĂƌ ƚĂnjĞůĞŶŵĞŬƚĞĚŝƌ͘ ŐĂŶŝnjŵ ĕŦŬŦLJŽƌ͘

biraz moralinin bozuk olduğu ve bunun defansı güçlendirmesi ve orta alanda da acısını bir kısım medyadan çıkardığını sahip olabilecekƐŝů futbolcuları termůŬĞŵŝnjĚĞ͕ LJŦůůĂƌ LJŦůŦ ďŝƚŵĞŬ ďŝůŵĞLJĞŶ topa ĞůŬŝ ĚĞ ƚĞŬƌĂƌĚĂŶ ďĂƔƚĂŶ ĞůĞ ĂůŦŶŐĞƌĞŬĞŶ ͞ƚĂƌĂŌĂƌůŦŬ͟ ŬĂǀƌĂŵŦLJůĂ duyar ƔĞŬŝůĚĞ ŚĂůĞŶ ĚĞǀĂŵ ĞƚŵĞŬƚĞ ŽůĂŶ ŽůĂLJolduk. Bunlara çok girmeyeceğim. cihŵĂƐŦ etmesi onun karakteristik oyun ŝƐĞ ďŝƌ karşısında ƚƺƌůƺ ƂŶůĞŶĞŵĞŵŝƔƟƌ͘ ,Ğƌ anlayışının ďƵ ŽůŐƵŶƵŶ tezahürüdür. ƐŽƐLJĂů ǀĞ ƚŽƉůƵŵƐĂů ŶĞĚĞŶAma ůĂƌ yazılanlar belli ki “şoke” Gündeme ŶĞ bir LJĂƐĂ ĕŦŬĂƌŦůŦƌƐĂ ƚƺŵ ĐĂLJ- gelen ůĞƌŝ ƺnjĞƌŝŶĚĞ ĚƵƌƵůŵĂůŦ͘ ,ĂƩĂ ŽŬƵůĚĂŬŝ olduğu gerçek. LakinĕŦŬĂƌŦůƐŦŶ͕ bunun üzerin­ isimler, oyunu durdurup kontra ĚŦƌŦĐŦůŦŬůĂƌĂ ƌĂŒŵĞŶ͕ ŝƐƚĞŶĞŶ ǀĞ ďĞŬůĞŶĞŶ ͞ ĞĚĞŶ ŒŝƟŵŝ ĞƌƐůĞƌŝŶĚĞ͟ ƚĞŬƌĂƌĚĂŶ͕ de çok durarak kendini yıpratmaktan atağa yönelik futbolculardır. ͞^ƉŽƌ <ĂƌĚĞƔůŝŬƟƌ͊͟ ŽůŐƵƐƵŶĂ ďŝƌ ƚƺƌůƺ ƐƉŽƌ ŚĂƌĞŬĞƚůĞƌŝŶŝŶ LJĂŶŦŶĚĂ͕ ďƵ ŬŽŶƵĚĂ başka bir şey yapmıyor. ĞƌŝƔŝůĞŵĞŵŝƔƟƌ͘ ƵŶĚĂŬŝ ƚĞŵĞů ƉƌŽďůĞŵ ĚĂ ĚĞƌƐůĞƌ LJĂƉŦůŵĂůŦ ǀĞ ŐĞƌĞŬŝƌƐĞ ďƵ ĚĞƌƐͲ isim gitmeye gerekŚĞŵ yok.ĚĞ Ama tercih ŝƐĞ ƂnjĞůůŝŬůĞ ŬƵůƺƉůĞƌŝŶ ŚĞƌ ĚĂŝŵ ĚĞƐƚĞŬĕŝ- İsim ůĞƌĞ ŚĞŵ ƉƐŝŬŽůŽŐůĂƌ ƐƉŽƌĐƵůĂƌ Yapılan transferler doğrusu ilk başta edilen futbolcular bunu gösteriyor. Yılan Ɛŝ ƚĂƌĂŌĂƌ ŐƌƵƉůĂƌŦ ŐƂƐƚĞƌŝůŵŝƔƟƌ͘ KLJƐĂ ĕĂŒƌŦůĂƌĂŬ ŬŽŶƵLJůĂ ŝůŐŝůŝ ĚĞƌƐůĞƌ ǀĞƌŝůŵĞkonuşulan ve yazılanlar kadar cafcaflı hikayesine dönen transferler taraftarları 54 Bunun ilk emarelerini zaten da hayal kırıklığına uğratıyor. Elbette değil.

58

ůŝ͘ ƵŶƵŶ her ĚŦƔŦŶĚĂ ŵŶŝLJĞƚ LJĞƚŬŝůŝůĞƌŝ ĚĞ taraftar zaman ki desteğini verir, ŽůĂLJŦŶ LJĂƐĂů ĕĞƌĕĞǀĞƐŝLJůĞ ŝůŐŝůŝ ŬŽŶĨĞƌĂŶƐͲ bunda da kimsenin kuşkusu olmasın! ůĂƌ ǀĞƌĞďŝůŝƌ͘ LJŶŦ ƔĞŬŝůĚĞ dĂƌĂŌĂƌ ŐƌƵƉͲ Ancak bundan çok değil 3 sezon önceki ůĂƌŦŶŦŶ ĚĞƌŶĞŬůĞƌŝŶĚĞ Ŭŝ ďĞŶnjĞƌ ŐĞŶĕůĞƌĞ gibi küserse kimse bu takımı toparlayaĚĞ LJƂŶĞůŝŬ ďƵ Őƺƌ ƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌ LJĂƉŦůĂďŝůŝƌ͘ maz! ŚĞƉ ĕŦŬĂƌ ĂŵĂ ǀŝĐĚĂŶĚĂ LJĞƌ ĂůzĂƐĂůĂƌ͕ ŵĂnjƐĂ͕ LJĞƌŝŶŝ ďĂƔŬĂ LJĂƐĂůĂƌĂ ďŦƌĂŬŦƌ͘ Bugüne kadar ŐƺŶĚĞŵĚĞŶ hali hazırda ĚƺƔŵĞLJĞŶ͕ dişe dokunur ^ŽŶ ŐƺŶůĞƌĚĞ ͞ ůĞŬƚƌŽŶŝŬ ŝůĞƚ͟ ƵLJŐƵůĂŵĂƐŦ ĚĂ͕ ƔĂŚƐĞŶ bir forvet alınmaması da başlı başına bir ŵĞƌĂŬ ĞƫŒŝŵ ďŝƌ eski ƵLJŐƵůĂŵĂĚŦƌ͘ Ƶ sorundur. Jaba’nın günlerinde olması ƵLJŐƵůĂŵĂLJŦ ƚĞŽƌŝ ŽůĂƌĂŬ sadece temenni olur. ĚĞƐƚĞŬůĞŵĞŬůĞ Diğer tara­ftan ďĞƌĂďĞƌ͕ ƉƌĂƟŬƚĞ ƵLJŐƵůĂŵĂƐŦŶŦŶ ĕŽŬƚĂ öyle zannediyorum ki tüm umutlarını ŬŽůĂLJ ŽůŵĂLJĂĐĂŒŦŶŦ ĚƺƔƺŶƺLJŽƌƵŵ͘ ŝŒĞƌ Abdülkadir’in, Carlos tarafından kadroya ƚĂƌĂŌĂŶ ͞^ƉŽƌ ^ĂǀĐŦůŦŒŦ͊͟ ĚĂ LJŝŶĞ ŵĞƌĂŬ alınmamasına bağlanmış gibiĞŒĞƌ görünü­ ĞƫŒŝŵ ƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌĚĂŶ͘ ƺŶŬƺ ďƵ yor. Ancak sezon yaklaştı. Ağustos ƚƺƌ ƵLJŐƵůĂŵĂůĂƌĚĂŶ ĚĂ ƐŽŶƵĕ ĂůŦŶŵĂnj 17’sinde başlayacak ŝƐĞ ŽůĂLJŦŶ sezonun ǀĂŚĂŵĞƟ ƐĂLJŵĂŬůĂ olması ďŝƚŵĞnj ve halen transferlerini tamamlayamamış ŚĂůĚĞĚŝƌ ĚĞŵĞŬƟƌ͘ ƺƔƺŶƺŶ ŵĂĕůĂƌĚĂŬŝ bir ŽůĂLJůĂƌŦ ŶŽƚ ĂůĂŶ ^ĂLJŦŶ ^ĂǀĐŦŵŦnj͕ ƐŽŶƌĂ Ŭŝ takım görüntüsü bizlerinde bu yıl “Şam­ ŐƺŶ ŽŶůĂƌĐĂ ŝŶƐĂŶŦŶ ŚĂLJĂƨŶŦ ĞƚŬŝůĞLJĞďŝ-mı?” piyonluk Kaf Dağının arkasında ůĞĐĞŬ͊ diye sormasına neden oluyor. Oturma­

mış ve halen eksikleri olan takımın sezo-

dƺŵ ŚĞƌŬĞƐŝŶ ďŝůŵĞƐŝ ŐĞƌĞŬŝƌ Ŭŝ ͞ŵĂĕůĂƌ na iyi başlaması da mümkün! Ancak hafŬŝŵŝůĞƌŝŶŝŶ ĚĞƔĂƌũ ŽůŵĂ LJĞƌŝ ĚĞŒŝůĚŝƌ͊͟ talar ilerledikçe de bunun acısı maalesef ǀĞƚ LJĂŶůŦƔ ŽŬƵŵĂĚŦŶŦnj͊ ĞŶŝŵ ƐŦŬĕĂ ŬƺĨƺƌ çıkıyor. Kaldı ki geçen sezondan ĞĚĞŶůĞƌŝ ƵLJĂƌŦƌŬĞŶ ĚƵLJĚƵŒƵŵ ŬĂƌƔŦůŦŬ-ders çıkarmamız gerekiyordu. Ama maalesef ƨƌ ďƵŶůĂƌ͘ KůĂLJůĂƌŦŶ ƂŶƺŶĞ ŐĞĕŵĞŶŝŶ gerekli dersler çıkarılmamış. ĞŶ ƂŶĞŵůŝ ǀĞ ŐƂnjĂƌĚŦ ĞĚŝůŵĞŵĞƐŝ ŐĞƌĞͲ ŬĞŶ ďŝƌ ďĂƔŬĂ LJƂŶƺĚƺƌ ďƵ ƚƺƌ ŚĂĚŝƐĞůĞƌ͘

Dilerim, şapkadan tavşan çıkar ve dile-

ƺŶŬƺ ŚŝĕƚĞ LJĂĚƐŦŶĂŵĂnj ƔĞŬŝůĚĞ ŵĂĕůĂƌĂ rim bu takım kendinden beklenenin ŬƺĨƺƌ ĞƚŵĞŬ ƐƚƌĞƐŝŶŝ Bu ĂƚŵĂŬ ŝĕŝŶ ŐĞüstünde işlerǀĞ yapar. saatten sonra ůĞŶůĞƌ ǀĂƌ͘ KLJƐĂ ŵĂĕůĂƌŦŶ ŝnjůĞŶŵĞƐŝ ĚĞ bu temennilerin dışında yapılacak bir ďĞůůŝ ďŝƌ Ŭƺůƚƺƌ ĕĞƌĕĞǀĞƐŝŶĚĞ ǀĞ ƚŽƉůƵŵƵdurumda gözükmüyor. Hüseyin Kalpar ŵƵnjƵŶ ƂnjƺŶĞ LJƂŶĞůŝŬ ŽůŵĂůŦĚŦƌ͘ ^ĂŶŦŵŦŵ Hoca, kendi disiplinini ve oyun anlayışını ďƵŶƵ LJĂƉŵĂŬ ĚĂŚĂ ŬŽůĂLJĚŦƌ͘

iyi bir ekip ruhuyla birleştirebilirse bu da mümkün olabilir. Sayı 40 / Şubat 2013

Sayı 46 / Ağustos 2013


Sayı 46 / Ağustos 2013

59


Spor

Yeni hedef 2019 Avrupa Gençlik Olimpik Yaz ve Kış Festivali

Samsun Uluslararası Turnuvaları Çok Sevdi FİBA U-20 Avrupa Ümit Kızlar Basketbol Şampiyonası’ndan da yüzünün akıyla çıkmasını başaran Samsun, oylarıyla TBMM’ye gön­derdiği Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın yakın desteğiyle yeni organizasyonlara göz kırpıyor. Öncelikli hedef 2019 EYOF’u almak.

S

on yıllarda dünya çapında sportif turnuvalara imza atıyor Samsun. 2012’de Dünya Artistik Bilardo Şampiyonası, Işıklar World Offshore Championship ve Uluslararası Judo Federasyonu’nun (IJF) en yüksek prestijli aktivitesi Grand Prix’in adresiydi. 4-14 Temmuz 2013 tarihleri ara­ sında ev sahipliği yaptığı FİBA U-20 Avrupa Ümit Kızlar Basketbol Şam­

60

piyonası’ndan da yüzünün akıyla çıkmayı başardı. Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Turgay Demirel, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Güven Özyurt’a ilettiği mektupla teşekkürlerini bildirdi. İşi sıkı tutan TBF, organizasyon önce­ sinde Samsun’a gönderdiği Organi­ zasyonlar Direktörü Can Duraslan, Bilgi İşlem Müdürü Murat Biricik ve yetkili isimlerinden Borga Aydoğdu’dan

oluşan heyetle gelişmeleri ve hazır­ lıkları yerinde incelemişti. Şimdi de 2019 Avrupa Gençlik Olimpik Yaz ve Kış Festivali (EYOF) meşalesini yakmak istiyor. 48 ülkenin katılımıyla 2 yılda bir yineleniyor bu yarışmalar. Trabzon’un EYOF 2011’deki başarısı, arzunun pratiğe dönüşme ihtimalini kuvvet­ lendiriyor. 2015 EYOF Gürcistan’ın Tiflis şehrinde hayat bulacak. 2017 ve 2019’un yerleşim birimleri önümüzdeki dönemde belirlenecek.

Sayı 46 / Ağustos 2013


Güven Özyurt Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü

Bugün hem Türkiye’de hem de spor kenti Samsun’da müthiş tesis­ler kazandık. 33 bin kişilik kapasi­teye sahip olacak 19 Mayıs Samsun Stadyumu’nun kente kazandırılması da bunları taçlandıracaktır. Bu müthiş tesislere de büyük organizasyonlar gerekiyor. Judo Grand Prix 4 yıl boyunca Mart ayının son haftasında Samsun’da yapılacak. BAKAN KILIÇ EYOF’U İSTİYOR Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, EYOF’a ayrı bir önem veriyor. Vali Yardımcısı Hakan Kubalı, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Güven Özyurt ve Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanı Mustafa Yurt, 2013 EYOF’un organizatörü Hollanda’nın Utrecht kentine 2 gün boyunca seminerlere katılıp sorumlulardan bilgiler aldı ve tesisleri gezdi. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Özyurt, bu tür organizasyonların şehirleri hem ulusal hem de uluslar­ arası çapta tanıttığını vurguluyor. Bunun için bazı dinamiklere ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Bunların başında Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç, Sayın Valimiz Hüseyin

Sayı 46 / Ağustos 2013

Aksoy, Büyükşehir Belediye Başka­ nımız Yusuf Ziya Yılmaz gelmektedir. Bu dinamikler harekete geçtiğinde çok güzel organizasyonlar ortaya çıkıyor.” diyor. SAMSUN EYOF’A HİÇ DE UZAK DEĞİL Bakan Kılıç’ın ülkeyle paralel, milletvekili seçildiği Samsun’un da çıta­ sını yükselttiğini söylüyor Özyurt: “Samsun’un yeni amacı da 2019 EYOF Olimpiyat meşalesini yakmak. Bu konuda yine Sayın Bakanımız Suat Kılıç bizlere talimatlarını verdi. Hollanda Utrecht’da programda olmamasına karşın ben bir sunum yaptım. Sam­sun’u ve spor tesislerini tanıttık. Yanımda götürdüğüm broşürleri tek tek dağıttım. Trabzon’da yapıldığında oldukça memnun kalan

EYOF yetkilileri Samsun’a ve ülke­ mize de sıcak bakıyorlar.” Özyurt’un devamındaki açıkla­ma­larıysa şöyle: “Bugün hem Türkiye’de hem de spor kenti Samsun’da müthiş tesis­ ler kazandık. 33 bin kişilik kapasi­ teye sahip olacak 19 Mayıs Samsun Stadyumu’nun kente kazandırılması da bunları taçlandıracaktır. Bu müthiş tesislere de büyük organizasyonlar gerekiyor. Judo Grand Prix 4 yıl boyunca Mart ayının son haftasında Samsun’da yapılacak. Geçtiğimiz müsabakalara 43 ülke katılmıştı bundan sonraki hedef 2016 olimpiyatları için son sınav halini alacak bu organizasyonda 120 ülkeyi ağırlamak. 120 ülke demek 1500 sporcu ve antrenör demek. Otellerimizin dolacağı organi­ zasyonlar olacak bunlar.”

61


Teknoloji

HiBRiT OTOMOBiLLER YakIt Tasarrufu Mükemmel, Çevre DuyarlIlIgI da CabasI

Y

akıt tasarrufunu elektrikli ve benzinli olmak üzere çift motorunun sistematik şekilde çalışmasıyla sağlayan bu otomobiller elektrik motorları sayesinde benzin motorlu otomobillere göre yüzde 20 ila 50 oranında daha az karbondioksit açığa çıkarıyorlar. Hibrit otomobiller, sıkışık bir tra­fikte veya düşük hızlarda benzin motorunun yerine elektrik motorunu kullananırken hibrit otomobiller, elektrik motorunun çalışması için gerekli enerjiyi ise prize bağlanarak şarj edildiğinin inanılmasının aksine benzin motorunun çalıştırıldığı zamanlarda ve frenleme esnasında akülere şarj edilerek karşılıyor. Benzinin yerini elektriğin almasıyla hız tutkunlarını tatmin edemeyecek gibi görünen hibrit otomobillerden bazıları 0 – 100 kilometreye 12 saniyede çıkabiliyor ve 165 km/saat hıza ulaşabiliyorlar. Dışarıdan şarj gerektirmeden elektrikli ve benzin-

Toyota Yaris Hybrid

li motorlarının senkronize şekilde çalışarak fren

TARİHTE İLK OLARAK 1902 YILINDA esnasında kendi kendini şarj edebilen Toyota Yaris, Tarihteki ilk hibrit otomobil 1902 yılında 165 km’lik maksimum hıza ulaşılabilirken 0 – 100 km Ferdinand Porsche tarafından ürearasını da 11,8 saniyede alıyor. Toyota Yaris’i diğer tirken,“Mixte Wagen”adını verdikleri otomobillerden bir adım öteye taşıyan özelliği ise 0 araçta 4 silindirli daimler motoru­ – 50 km arasını 4 saniyede alma özelliği ile şehir içi nun yanına akü, jeneratör ve trafiğinde sürücülerine büyük kolaylık sağlaması. elektrik motoru ekle­yerek çalıştırmıştı. Bu sayede araç benzinli motor stop ettiğinde bile akülerin çalıştırdığı elektrik motoruyla iler­le­ me­ye devam ede­b il­m ek­ teydi.

62

Sayı 46 / Ağustos 2013


Renault Fluence Z.E Yüzde 100 elektrikli motorla çalışan Renault Fluence Z’ler, konfor, performans, tasarım ve güvenliği ile beklentileri karşılamaya yetiyor. Maksimum hızı 135 km olan sedan tipi otomobil, 0 – 100 km arasını da 13,7 İki kişilik olarak üretilen Survoltlar saniyede alıyor. Ön kapağında iki adet şarj 300 beygirlik gücünü 2 adet elekgirişi bulunan Fluence Z’nin tam şarjı 6 ila trikli motordan alıyor. 260 km’e 8 saat arasında sürerken full şarjlı Fluence kadar çıkabilen bu araç, 0 – 100 km 160 km yol kat edebiliyor. arasını da 5 saniyede alabiliyor. Şehir elektriğinde 10 saatte doldurulabilen 140 kiloluk 2 adet pile sahip olan motorları özel şarj ünitesine bağlandığında ise 2 saatte şarj oluyor ve dolu pille tam 200 km gidilebiliyor.

Citroen Survolt Sayı 46 / Ağustos 2013

63


Kapak

SI

BA ÇOR

ağı tiny y e ız İ aşığ C k R k E me LI M 6 ye ş A N nmı ek R a r m A i ğ mı c o MAK y e ş i l m emr i ş s a lna,mi n c e dı ş y l a k a r ı şdıa ç a y ı b i b e r len oğa ranm a su ara gr oz a 2 2 5 g r d i l i ma b o y s c e d o ğ u y a d a ş ı ğ ı t i l m i ş k n ra 50 et ort uç, in uk suy çay k ze çek , so n i t d 4 a e v l 1 a et ha ğı tav da 1/ z ve t ri bek 2-3 a at Tu e ş i t l e s 1 ad barda aze ya ı 3 ç 2ında irin. t u l ğ a e s a a k n d 9 apra iny piş kar ik d k ase zeyt hafifçe imeği 1 y ze kek çük ma bir z ı u l n ı rc r o 1 ta gr kü ırdığ a kada rin. Me su d d z k ı n 5 i u 17 e k aypiş aya soğ ip, k te ered yumuş akika ler i ün y c k e n l e e d k t eş e ip süz rcim b ir kte orta at i kley rarak 5 tırın. l e r i ı • M e ı p i y i c e gen iş ğan y dar yla b arış r ıştı n yıka amları, yin. So tıp ka kadar k daçayı ana ka viste r a l e a y l e a k a a e e S S ş t n u a u • kv so in. vuc ulan ika keki ler yum kın pişir r dak asın ha iyice b suyu, a a k b a a r a kad ime Son in, yağ u ya d . Merc p tadın nceye n i u y n l i u y e ekl uk suy r pişir eri ko ına ge a ib • Tav na kad karab e kıvam dirin. e a v y na n. Tuz katın v a dinlen i ı pişir karnay 5 dakik a yı a M • orb ç e önc

MEK

64

Sayı 46 / Ağustos 2013


K

E ÇÖR

m üzü ker h a y şe ru yıp i yık a ne ük sağı toz a hamu e ç c ü i ri y gr k u bard ış pizz nyağı r a , i p ü ze n 0 o 5 i u s 7 ım s eyt an arm k oy ladıkt aseye Ya r e t k a b a ş ı ğ ı z a l k ı ok e ı d k n y k ı a a s r ı ı i 1 emek ya r afifç n. B lar ın . Bir açıp, h yın. 2y s a p u r u l ay ı ı r ı n . n ı r n ı i ya k ay ay er de üml vluyla kenara p ikiye şeklin zerine in. z Ü • a e u ire i n ü leştir . Bir ğur dair ıt h kağ r serpin fifçe yo da bir epsisin ine yer bir da t a r n a e ş e k u r u h a l ı n l ı ğ ı r f ı r ı n u n ü ze a l ı n l ı k t r m k i k oda • H a 1 c m a s s ı b h a m u a ay n ı . üp, etit r u a y n l ö ı d b y ış va ını rısını ne yay vluyla C’ye g er ar ıs i a lanm ml ha 90 y a ğ l e r i n y i ğ e r y i n ü ze r b i r l ı ğı n ı 1 ı n . D i l i m un d u n i r ü y k u z k l a i Ü Ham n sıca fır ınl mur n ve • Ha nde açı eştirin. . Fırını 0 dak. i ir l k ın 0-6 şek l ak b ya bıra dirip, 5 r a a r ma k at l gez içe a kaba inyağı ırakın ç i b ı ik ze y t ar ın ay a dak n a r l d a 3 0 ze r i n e s o ğ u m e K • ın izin ü n ce k lığ sıca öreğin eden ö Ç m r in. de kes n i ­ l ha

M ÜZÜ

EK M K E

ASI T A AL

S

ekm

ek

n a y l a İt - İşiatası Sal ella

n Panza tesli Ekmebku salata m o D aana’ya özgüekmeklerin el

Tosc ç günlük i geleneks birka lendirildiğ Güneşte değer y yemeği. çok bir kö slerle omate d ş ı laşm olgun leziz olur. a h a d yerine ekmek ilir. e t t e f b a a Bu ziy ne kullanıl k Calzo n bıça ırlarke kir. Çok z a h en re nu Fesleğ mamak ge şak dokusu z kullan s ve yumu ufalamanı hassa aklarınızla rdir. parm iyi bir fiki daha

ı ane ğan ı so nu ğan ya da n z o ı s n ze K ır m uyu M 6 ta fesleğe yn. eyin. S eyaz a o b O k d t l D aya tes sine n ya taze r i ek tuz gr. b i doma zı soğa aprak k a s e a te s l e s 0 r ine r ın. i 0 e v y r ı m r 4 z i o ç e ü m t s tı d e ır ka yıp, e karış en sip, leyip, a 4 ad et iri k çin bir e l k r ı z ic ce a lim de 1 ad lemek i alin ince di katın. sunu h küp, iy dan ön h r ö o Süs pma üple lere e d i n ce le s e s i k ğ a n l a r ı i s e bze s i r k e y ü ze r i n e r v i s y a t a ğ m s n e o • Do taze s ız ekme yağı v ı sosu sleyip, y a n ü i n a s d ı t ı ğ r ze y la l at ya sıkt . Sa lar ıy a i y i ce e r i k a d s e r p i n y a p ra k . ş r t n e S nmi • Ye arabibe da nan bırakı E e l T m e i kte TA nce dil A ve k ğ e n y a l e n m e y birli niri P a l İ i e y Fesl saat din ESL arı soğann, miş ates, suyukaşar pey T 2 A z a OM ı ya da cse dilimlreve domdelenmiğşı D ına A ız e in se r. ren arda kab n D m o r n ı ı v k N b r ir fı FIRI orta boysokyulmuaşze ya da 115 g 1/4 su iş b ın n e t t G ı e ş s, a ğı n y n i n r i i 2 ad patate mlenmi ytinyağabiber t get Ze y 1 kg gr dili aşığı ze iş kar in. rpin. ve C’ye r i t 0 ş m sler 18 se rle e r 450 mek k çekil t e n e y e m do s te ced abib irin. 6 ye ve taze s t ü ve k a r a k a d a ı g e zd ı ön . ü n z ı i u ğ n b ı s z ğ T ın ate . Tu t ta cakl ny a sürü ir fır n sı inyağı at dom serpin . En üs z zeyti yın ı b n z ı r i • Fı la zeyt i r k p e y n i r a r l a y ı n i p, b i r a ) f ı r ı n l a a d a d ü y a b t y fırça , sonr sonra ar tek r nir serp k 1 saa folyo r n ı n i y d a ş e b o ğ i rd i k t n e k a i n e p e y a k l a r i n e ( e at s ir k e gezd e bite ir. Üzer k adar ğın üz b a a m n a d i e i b b r n l z a a e l a e ay a r s a t • K ını üz ri ma gelm z muş şl e b i r a i ş l e m l n y a n a e l e r y u e ye b a a z • B u t e s l e r y i p, s e b n g i l e ş m a p ı n . y a e t r e sy l a e p e k k a hv er vi u s y k • Su ü fazla n. Sıca t • Üs i s i k oy u s te p

SLİ

ATE

Sayı 46 / Ağustos 2013

a ya d

er esm

65


Sinema Sinema WĞŶŐƵĞŶ <ƌĂů ϯ dƺƌ ͗ ŶŝŵĂƐLJŽŶ ELYSIUM 'ƂƐƚĞƌŝŵ dĂƌŝŚŝ ͗ ϴ bƵďĂƚ ϮϬϭϯ ;ϭƐ ϭϴĚŬͿ Vizyon Tarihi: 09 Ağustos 2013 (137 Dak) zƂŶĞƚŵĞŶ ͗ <ƵĚƌĞƚ ^ĂďĂŶĐŦ Yönetmen: Neill Blomkamp KLJƵŶĐƵůĂƌ ͗ ĂǀŝĚ ƩĞŶďŽƌŽƵŐŚ Oyuncular: Matt Damon, Jodie Foster, William Fichtner můŬĞ ͗ 7ŶŐŝůƚĞƌĞ Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon, Dram &ŝůŵŝŶ ŬŽŶƵƐƵ͗ ZĞdž ŚĞŶƺnj ŐĞŶĕ ǀĞ ƚƺŵ ƉĞŶŐƵĞŶůĞƌ Őŝďŝ ƐĞǀŝŵůŝ ďŝƌ ŚĂLJǀĂŶĚŦƌ͘ WĞŶŐƵĞŶ Yıl 2154, insanlar iki sınıfa ayrılıyorlar: bir grup çok varlıklı olup Elysium adı verilen bir uzay ista­ bĞŚƌŝ͛ŶĚĞ ŬƵnjĞŶůĞƌŝ >ĂƌƌLJ ǀĞ DŽĞ ŝůĞ ďĞƌĂďĞƌ LJĂƔĂŶ ZĞdž ĕĞǀƌĞƐŝ ĚĂŒůĂƌůĂ ĕĞǀƌŝůŝ ƔĞŚƌŝŶĚĞ syonunda yaşıyorlar, geriye kalanlarsa çok kalabalık bir nüfus olarak çökmüş, yıkılmış dünyada ŬĞƔĨĞ ĕŦŬƨŒŦ ďŝƌ ŐƺŶ ĂƔŦŬ ŽůƵƌ͘ Ƶ ĂƔŬ ZĞnj͛ŝŶ LJĂƔĂŵŦŶĚĂ ƉĞŬ ĕŽŬ ƔĞLJ ĚĞŒŝƔƟƌĞĐĞŬ ǀĞ ǀĂŚƔŝ yaşam savaşı veriyorlar. LJĂƔĂŵŦŶ ďŝůŵĞĚŝŒŝ ŬĂƉŦůĂƌŦŶŦ ĂƌĂůĂLJĂĐĂŬƨƌ͘​͘​͘ Dünyada yaşayan insanlar umutsuzca gezegenin suç ve yoksulluk ortamından kaçmaya WĞŶŐƵĞŶ <ƌĂů͕ ŐĞŶĕ ǀĞ ƐĞǀŝŵůŝ ďŝƌ ƉĞŶŐƵĞŶŝŶ njĂĨĞƌůĞƌůĞ ĚŽůƵ ĞƉŝŬ ŚŝŬĂLJĞƐŝŶŝ ďĞLJĂnjƉĞƌͲ çalışıyorlar ve birçoklarının Elysium’daki medikal imkanlara ihtiyaçları var. Ancak, Elysium’dakiler ĚĞLJĞ LJĂŶƐŦƨLJŽƌ͘ <ĞŶĚŝŶĞ ďŝƌ ĞƔ ďƵůĂďŝůŵĞŬ ŝĕŝŶ ĚŝŒĞƌ ďŝŶůĞƌĐĞƐŝLJůĞ LJĂƌŦƔĂŶ ŬĂŚƌĂŵĂŶŦŵŦnj͖ dünyadan göçü yasaklayan yasalar doğrultusunda yurttaşlarının “lüks” yaşantısını koruyabilmek için herşeyi yapmaya hazırlar. ďƵnjƵůůĂƌ͕ ŬĂƌůĂƌ ǀĞ ƂůƺŵĐƺů ĚĂůŐĂůĂƌ ĂƌĂƐŦŶĚĂ ŚĂǀĂĚĂŶ͕ ŬĂƌĂĚĂŶ ǀĞ ƐƵĚĂŶ ŐĞůĞŶ ƚĞŚůŝŬĞůĞƌĞ ŬĂƌƔŦ ŵƺĐĂĚĞůĞ ĞƚŵĞŬ njŽƌƵŶĚĂ ŬĂůŦLJŽƌ͖ ĂƐŦů njŽƌůƵ ŐƂƌĞǀ ŐĞůĚŝŒŝ ĂŶ ŝƐĞ ŬĞŶĚŝƐŝŶĞ Bu iki dünya arasında eşitiği sağlayabilecek tek kişi ise Elysium’a gitmekten başka çaresi olmayan ƐŽŶƵŶĂ ŬĂĚĂƌ ŐƺǀĞŶĞŶ ĂŝůĞƐŝ ƚĂƌĂķŶĚĂŶ LJĂůŶŦnj ďŦƌĂŬŦůŦLJŽƌ͘ ĞƐƵƌ ƉĞŶŐƵĞŶŝŵŝnj ŬĂĚĞƌŝLJůĞ sıradan bir adam olan Max (Matt Damon). İstemeyerek de olsa Max çok tehlikeli bir görev üstle­ LJƺnjůĞƔŝƉ LJŽůĐƵůƵŒƵŶ ƐŽŶ ĞŶŐĞůŝŶŝ ďĂƔĂƌŦLJůĂ ĂƚůĂƚĂďŝůĞĐĞŬ ŵŝĚŝƌ͍ nerek Elysium’un Sekreteri Delacourt’un (Jodie Foster) güçlerine karşı gelmek zorunda. Ancak, başarılı olduğu takdirde sadece kendi hayatını değil, Dünya’da yaşayan milyonların hayatını da dƺƌŬĕĞ ĚƵďůĂũŦŶŦ zĞŬƚĂ <ŽƉĂŶ͛ŦŶ ƐĞƐůĞŶĚŝƌĚŝŒŝ ďƵ ƐŦƌĂ ĚŦƔŦ LJĂƉŦŵ ϯ ĕĞŬŝůĚŝ͘ kurtarabilir...

dĂƔ DĞŬƚĞƉ dƺƌ ͗ ƌĂŵ 'ƂƐƚĞƌŝŵ dĂƌŝŚŝ ͗ ϭϱ bƵďĂƚ ϮϬϭϯ zƂŶĞƚŵĞŶ ͗ ^ĂĚƵůůĂŚ ĞůĞŶ KLJƵŶĐƵůĂƌ ͗ DĞůƚĞŵ ƵŵďƵů͕ DĞůŝƐĂ ^ƂnjĞŶ͕ ƺůĞŶƚ 7ŶĂů Jobs můŬĞ ͗ dƺƌŬŝLJĞ &ŝůŵŝŶ ŬŽŶƵƐƵ͗ <ĂLJƐĞƌŝ >ŝƐĞƐŝ͛ŶŝŶ ƐŽŶ ƐŦŶŦķŶĚĂŬŝ ϲϮ ƂŒƌĞŶĐŝ ϭϵϮϬͲϭϵϮϭ LJŦůůĂƌŦŶĚĂŬŝ ƂŒƌĞVizyon Tarihi: 16 Ağustos 2013 Yönetmen: Robert Redford Ɵŵ ĚƂŶĞŵŝŶĚĞ ŽŬƵůůĂƌŦŶŦ ƚĞƌŬ ĞĚĞƌůĞƌ͘ dĞŬ ĂŵĂĕůĂƌŦ ^ĂŬĂƌLJĂ DĞLJĚĂŶ ^ĂǀĂƔŦ͛ŶĂ ŬĂƨůŦƉ Oyuncular: Kutcher, Josh Gad,ŶĞĨĞƐ J.K. Simmons, Woods, Mulroney ŽƌĚƵLJĂ ĚĞƐƚĞŬ Ashton ŽůŵĂŬƨƌ͘ Ƶ ϲϮ ŐĞŶĕ <ƵƌƚƵůƵƔ James ^ĂǀĂƔŦ͛ŶŦŶ ĞŶ Dermot ĕĞƟŶ ĕĂƨƔŵĂůĂƌŦŶŦŶ Tür: Biyografi, Dram LJĂƔĂŶĚŦŒŦ ŐƺŶůĞƌĚĞ ǀĂƚĂŶůĂƌŦ ƵŒƌƵŶĂ ƔĞŚŝƚ ŽůƵƌůĂƌ͘ dĂƔ DĞŬƚĞƉ ĂĚůŦ Įůŵ ďƵ ϲϮ ŐĞŶĕ ƔĞŚŝTeknoloji mucidi olarak anılan 2011 yılında hayatını kaybeden Steve Jobs’un hayalleri, hayallerine ĚŝŶ ƂLJŬƺƐƺŶƺ ďĞLJĂnjƉĞƌĚĞLJĞ ƚĂƔŦLJĂŶ ďŝƌ LJĂƉŦŵ͘​͘​͘ kavuşması ve her şeyini kaybetse bile yılmadan nasıl devam ettiğini anlatan filmin yönetmenliğini &ŝůŵŝŶ LJƂŶĞƚŵĞŶůŝŒŝŶŝ ^ĂĚƵůůĂŚ ĞůĞŶ ƺƐƚůĞŶŝƌŬĞŶ͕ ƐĞŶĂƌLJŽ ŝƐĞ dƺƌŬ ĞĚĞďŝLJĂƨŶŦŶ ƵƐƚĂ Joshua Michael Stern’in üstlenirken senaryosunu ise Matt Whiteley kaleme aldı. ŬĂůĞŵůĞƌŝŶĚĞŶ zŦůŵĂnj <ĂƌĂŬŽLJƵŶůƵ͛LJĂ Ăŝƚ͘ &ŝůŵŝŶ ŽLJƵŶĐƵ ŬĂĚƌŽƐƵŶĚĂ DĞůŝƐĂ ^ƂnjĞŶ͕ ƺůĞŶƚ 7ŶĂů͕ DĞƚĞ ,ŽƌŽnjŽŒůƵ͕ dƵŶĐĞů <ƵƌƟnj͕ DĞůƚĞŵ ƵŵďƵů͕ LJƔĞŶ 'ƌƵĚĂ͕ ůƚĂŶ ƌŬĞŬůŝ Őŝďŝ ƉĞŬ ĕŽŬ LJŦůĚŦnj ŝƐŝŵ ǀĂƌ͘​͘​͘ &ŝůŵŝŶ ĂŶĂ ĞŬŝďŝ ŝƐĞ :ĞƐƐŝĐĂ ŚĂƐƚĂŝŶ͕ EŝŬŽůĂũ ŽƐƚĞƌͲtĂůĚĂƵ ǀĞ ŬƺĕƺŬ ŽLJƵŶĐƵůĂƌ DĞŐĂŶ ŚĂƌƉĞŶƟĞƌ ŝĞ /ƐĂďĞůůĞ EĠůŝƐƐĞ͛ĚĞŶ ŽůƵƔƵLJŽƌ͘

<ĞůĞďĞŒŝŶ ZƺLJĂƐŦ

Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri dƺƌ ͗ ƌĂŵ Vizyon Tarihi: 23 Ağustos 2013 'ƂƐƚĞƌŝŵ dĂƌŝŚŝ ͗ ϮϮ bƵďĂƚ ϮϬϭϯ ;ϮƐ ϬĚŬͿ Yönetmen: Harald Zwart zƂŶĞƚŵĞŶ ͗ zŦůŵĂnj ƌĚŽŒĂŶ Oyuncular: Jonathan Rhys Meyers, Lena Headey, Jamie Campbell Bowerz KLJƵŶĐƵůĂƌ ͗ <ŦǀĂŶĕ dĂƚůŦƚƵŒ͕ DĞƌƚ &ŦƌĂƚ͕ zŦůŵĂnj ƌĚŽŒĂŶ Tür: Aksiyon, Fantastik, Macera můŬĞ ͗ dƺƌŬŝLJĞ

On beş yaşındaki Clary Fray, New York’ta Pandemonium Kulüp’e doğru yola çıktığında bir cina­

yete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi. Hele ki, bu cinayetin daha önce hiç görmediği acayip &ŝůŵŝŶ ŬŽŶƵƐƵ͗ ŽŶŐƵůĚĂŬ͛ƚĂ LJĂƔĂLJĂŶ͕ ŝŬŝ ŐĞŶĕ ƔĂŝƌ ZƺƔƚƺ KŶƵƌ ǀĞ DƵnjĂīĞƌ dĂLJLJŝƉ hƐůƵ͕ silahlara sahip tuhaf dövmeli üç genç tarafından işleneceğini hayatta düşünemezdi! //͘ ƺŶLJĂ ^ĂǀĂƔŦ͛ŶŦŶ ĕĞƟŶ ŬŽƔƵůůĂƌŦŶĂ͕ LJĂƔĂĚŦŬůĂƌŦ ŬƺĕƺŬ ŵĂĚĞŶĐŝ ŬĞŶƟŶĚĞŶ ƚĂŶŦŬůŦŬ ĞƚŵĞŬƚĞĚŝƌůĞƌ͘ LJĂŬůĂƌŦ ƺnjĞƌŝŶĞ LJĞŶŝ bir ŬĂůŬĂŶ ŐĞŶĕ yok ƵŵŚƵƌŝLJĞƚ ĚƺŶLJĂĚĂŬŝ ĐŝĚĚŝ Clary, polisi arayabileceğini biliyordu LJĞŶŝ fakat ceset anda ortadan olunca ve canileri Clary’den başka kimseďŽŒƵƔƵƌŬĞŶ͕ göremediği içinƐĂŶĂƚĂ͕ durumu açıklamak pekǀĞ kolay Clary’nin görebilm­ ĚĞŒŝƔŝŵůĞƌůĞ ĞĚĞďŝLJĂƚĂ ĞŶ olmayacaktı! ĕŽŬ ĚĂ ƔŝŝƌĞ ŐƂŶƺů onları ǀĞƌŵŝƔ ŽůĂŶ ďƵ esine çok şaşıran katiller kendilerini Gölgeavcıları olarak tanıtacaktı. Yani, dünyayı şeytanlardan ŝŬŝ ŐĞŶĐŝŶ LJƺƌĞŒŝŶĞ Śŝĕ ƵŵƵůŵĂĚŦŬ ďŝƌ njĂŵĂŶĚĂ ĂƔŬ ĂƚĞƔŝ ĚƺƔĞƌ͘ <ĞŶƚĞ LJĞŶŝ ŐĞůĞŶ ŐĞŶĕ arındırmaya ant içmiş gizli bir kabile! ďŝƌ ŬŦnjĂ ĂLJŶŦ ĂŶĚĂ ƚƵƚƵůĂŶ ŝŬŝ ĂƌŬĂĚĂƔŦŶ ĂƌĂƐŦŶĚĂŬŝ ĚŽƐƚůƵŬ ĂĕŦůŵĂnj͖ ďŝůĂŬŝƐ LJƺƌĞŬůĞƌŝŶĞ ĚƺƔĞŶ ďƵ ƐĞǀĚĂ ŽŶůĂƌŦŶ ŬĂůĞŵůĞƌŝŶŝ ǀĞ ŚĂLJĂƚĂ ĚĂŝƌ ŽůĂŶ ŝŶĂŶĕůĂƌŦŶŦ ĚĂŚĂ ĚĂ ŐƺĕůĞŶĚŝƌŝƌ͘ ŵĂ ŚĞŵ ŬĞŶĚŝ ŐĞůĞĐĞŬůĞƌŝ͕ ŚĞŵ ĚĞ ƺůŬĞŶŝŶ ǀĞ ĚƺŶLJĂŶŦŶ ŐŝĚŝƔĂƨ ŚĂLJƌĂ ĂůĂŵĞƚ ĚĞŒŝůĚŝƌ͘​͘​͘ zƂŶĞƚŵĞŶůŝŒŝŶŝ ǀĞ ƐĞŶĂƌŝƐƚůŝŒŝŶŝ zŦůŵĂnj ƌĚŽŒĂŶ͛ŦŶ ƺƐƚůĞŶĚŝŒŝ ĮůŵŝŶ LJĂƉŦŵĐŦůŦŒŦ LJŝŶĞ <D͛LJĞ Ăŝƚ͘ ĞŬŝŵůĞƌ ŽŶŐƵůĚĂŬ ǀĞ 7ƐƚĂŶďƵů͛ĚĂ ŐĞƌĕĞŬůĞƔƟƌŝůĞŶ LJĂƉŦŵ ĂLJŶŦ njĂŵĂŶĚĂ ŽŶŐƵůĚĂŬůŦ ŵĂĚĞŶĐŝůĞƌŝŶ ĚĞ ƂLJŬƺƐƺŶĞ ĚĞŒŝŶŝLJŽƌ͘ KLJƵŶĐƵ ŬĂĚƌŽƐƵŶĚĂ ƌĚŽŒĂŶ͛ŦŶ LJĂŶŦ ƐŦƌĂ DĞƌƚ &ŦƌĂƚ͕ <ŦǀĂŶĕ dĂƚůŦƚƵŒ͕ Ğůĕŝŵ ŝůŐŝŶ͕ 66 dĂŶĞƌ ŝƌƐĞů͕ ŚŵĞƚ DƺŵƚĂnj dĂLJůĂŶ Őŝďŝ ŐĞŶĕͲƵƐƚĂ ƉĞŬ ĕŽŬ ŝƐŝŵ ĚĞ LJĞƌ ĂůŦLJŽƌ͘ Sayı 46 / Ağustos 2013

66



Fark yaratan konseptimiz ve eşsiz tatlarımızla Gazi caddesindeyiz.

Çok yakında Adalet şubemizle hizmetinizdeyiz

Gazi Şubesi

: 19 Mayıs Mh. Gazi Cd. No:63 (eski YKM yanı) İlkadım / Samsun Tel : 432 1 432 - 432 8 432

ÇOK YAKINDA Adliye Şubesi : Kılıçdede Mh. Cumhuriyet Cd. No:167 (yeni Adliye yanı) İlkadım / Samsun Tel : 210 0 111 - 210 0 112


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.