Haberexen #52 Şubat 2014

Page 1



HABEREXEN

®

Karadeniz Havalanıyor! Dünyayla uyumun esas kıstas haline geldiği düşünüldüğünde sadece bölgesel ve ülke çapında değil; tarım, sanayi veya turizm merkezi olarak görülen bir bölgenin kolay ulaşılabilirliği oldukça önem kazanıyor. Karadeniz Bölgesi, Samsun-Çarşamba ve Trabzon gibi uluslararası havalimanlarına sahip yeni hava limanlarının da inşasıyla cazibesi artıracak. Avrupa’nın deniz üzerine yapılan ilk havalimanı olma özelliğiyle OrduGiresun hava limanı projesi, şimdiden dikkatleri üzerine çekiyor. Dergi HABEREXEN bu ay okurları için Karadeniz’de yapılan ve yapılması planlanan projelerle sayısı 7’ye çıkacak olan hava limanları dosyasını masaya yatırdı. Bu kadar havaalanı bölgeye neler katar? Hava Limanlarının sayısının artması bölgede kapasite sorunu meydana getirir mi? Fazla havalimanı göz çıkarır mı? Örneğin yanı başında Trabzon’daki varken, Rize’ye de gerekir mi? Rizeliler ısrar etti, şimdiden isim aranıyor. Bölgenin bir yanında durum buyken, sanayi ve tarım şehri Çorum temeli atılmasına rağmen havalimanına kavuşamıyor. Merzifon’dakiyle yetinilmesi istenilen Çorumlu müteşebbisler, Tokat’taki projenin hızlandırılmasına içerliyor. Hava ulaşımı iş dünyası açısından hayati önem arz ediyor. Yabancı yatırımcı kolay ulaşabildiği yerleri daha kolay gözüne kestiriyor. Havalimanlarının sıklığı, bilhassa turizmi pozitif etkileyecek mi? Karadeniz’in tabii güzellikleri ve tarihi zenginliği birkaç günlük programlarla görülebilecek mi? Bütün bu sorulara cevap aradık!

www.haberexen.com AYLIK HABER DERGİSİ Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mustafa ÇAKIR SORUMLU YAZI iSLERi MÜDÜRÜ

Mustafa BiLiK HABER MERKEZi

Mert Volkan GÜN Merve SARISIN Ayse GENÇ Tugay BASSAN HALKLA iLiSKiLER

Ekrem Yunus KESiCi Tel : 0 362 432 64 64 Faks : 0 362 435 47 77 Mail : abone@haberexen.com REKLAM SATIS

Yavuz YAMAN Kürsad TEKOLUK Ali TOKUR Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com HUKUK DANISMANLARI

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin SENGÜL AV. Adem AKSOY GÖRSEL YÖNETMEN

Uğur BIYIK BASIM YERi

Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mah. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETiM YERi ADRESi

Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konak Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ

Aylık Yerel Süreli Yayın BASIM TARiHi

Dergi HABEREXEN’de bölgenin geleceğini şekillendirecek havaalanları ile ilgili kapak dosyamızın yanı sıra birçok özel dosya okuyucuları bekliyor.

19 Şubat 2014 ISSN: 2147-4397

Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Sayı 52 / Şubat 2014

3


subat 2014

İÇİNDEKİLER/

28

14

KARADENİZ HAVALANIYOR

BİZZAT İSPATLANDI Kİ KÜMELENMENİN SONU SELAMET!

24

40

KARADENİZ’İN YÜKÜNÜ KADINLAR ÇEKİYOR

Canik markası altında yılda ortalama 85 bin adet yarı-otomatik tabanca üreten Samsun Savunma Sanayi, imalatının yüzde 85’ini başta ABD olmak üzere, 28 ülkeye satıyor.

Karadeniz Bölgesi’nin cefakâr kadınları her geçen gün icra ettikleri işlere bir yenisini daha ekleyip ev ekonomilerine katkıda bulunuyorlar.

36

İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞANA FARKLI BİR GÖZLE BAKABİLMELİ

Çorum’da üretilen 35 tür leblebi, başta Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar olmak üzere 15 ülkeye ihraç ediliyor.

Küçülmenin eşiğindeki KOBİ’ler bu projeyle atağa geçiyor

SAMSUN YURT SAVUNMA SANAYİ TÜKİYE’NİN GURURU

20

LEBLEBİNİN MAKUS TALİHİ

Sadece bölgesel ve ülke çapında değil, dünyayla entegrasyonun esas kriter haline geldiği hesaba katıldığında; bir tarım, sanayi veya turizm merkezinin kolay ulaşılabilirliği daha da önem kazanıyor. SamsunÇarşamba ve Trabzon gibi uluslararası havalimanlarına sahip Karadeniz Bölgesi, yenilerinin de inşasıyla cazibesini artıracak.

48

KARADENİZ BÖLGESİ’NİN EN GELİŞKİN ROBOTİK KEMOTERAPİ MERKEZİ RİZE’DE

Rize merkez ve ilçeler, Artvin ve ilçeleri, Gümüşhane ve Bayburt’u da kapsayan yakın çevresine ve Gürcistan, Batum, Azerbaycan ülkeleriyle de sağlık turizmini geliştirerek ülke ekonomisine katkı sağlayan bir onkoloji hastanesi olarak hizmet veriyor.

Türkiye’de yaklaşık 540 bin işletme için zorlu dönem başladı. 1 Ocak’dan itibaren tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alanlar işyeri hekimi ve sağlık personeli çalıştırmak zorunda.

26

KARADENİZ’İN LİG KARNESİ

Karadeniz’de spor denince ilkin akla futbol gelir. Basketbol, voleybol ve hentbol gibi branşlarda da sürüyor iller arası aynı yarış.



Akılda Kalanlar

ORDU LİMAN İSTİYOR Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Servet Şahin’den serzeniş içerikli bir teklif: “Limanı olmayan tek il Ordu’dur. İlimizi daha önceki tarihlerde ziyaret eden Sayın Başbakanımıza bu istediğimizi dile getirdik. Biz yolcu limanı istiyoruz. Biz artık İstanbul’a Samsun’a giderken gemiyle gitmek istiyoruz. Birde Fatsa bölgemize yük limanı bekliyoruz. Başbakanımızın değerlendireceğini düşünüyoruz.” .

KARADENİZ’İN HİDROJENİ= 250 YILLIK ENERJİ Karadeniz’in bol miktarda hidrojen sülfür ihtiva ettiğini belirten Turgut Özal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe Elif Sanlı, “Karadeniz dip sularında bulunan hidrojen, bölgenin yaklaşık olarak 250 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasite.” diyor. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları çalışmalarında da Karadeniz Suyu’nun yüzde 90’ının “anaerobik” olduğu belirlenmişti.

EN ÇOK PROJE ÖDÜLÜ TOKAT’A Tokat, “eğitim ve öğretimde yenilikçilik projesinin” hem başvuru hem de ödül sayısında lideri. Milli Eğitim Bakanlığı’nca yenilikçi uygulamaların eğitim sistemine kazandırılması, öğrenci ve öğretmenlerin daha iyi eğitim ve öğretim imkânları sunulması amacıyla 10 kategoride “Eğitim ve Öğretimde Yenilikçilik Ödülleri” verildi. 750 başvurudan 247’i Tokat’tandı.

SAMSUN VE TRABZON EMNİYET MÜDÜRLERİ DEĞİŞTİ Samsun Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli, Trabzon Emniyet Müdürü Ertan Yavaş başka bir göreve atanmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü emrine alındı. Yerlerine Samsun’da, Polis Başmüfettişi Vedat Yavuz, Trabzon’daysa Polis Başmüfettişi Murat Köksal atandı.

6

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

SAMSUN LOVELET’TE MOBİLYACILAR SİTESİ Ekonomi Bakanlığı’nın yürüttüğü KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi kapsamında çalışmalarını sürdüren Samsun’daki mobilya imalatçıları, Lovelet Outlet AVM ile ilk imzaları attılar. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Meclis Başkanı ve Mobilya Kümelenme Koordinatörü Muharrem Durmuşoğlu önderliğinde Lovelet Outlet AVM’de düzenlenen programda 14 mobilya firması kira sözleşmesini imzaladı. Durmuşoğlu, Lovelet Outlet AVM’de mobilyacılar sitesi oluşturmak üzere bir araya geldiklerini ifade ediyor: “Şu anda 14 firma ile başladığımız bu girişimde firma sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Samsun’da ilk defa örnek teşkil eden bir girişim oldu. Burada gerçekleştirdiğimiz ilk adım satışa yönelik oldu. Bundan sonraki hedefimiz de imalat konusunda bir Mobilya y Organize g Sanayi y Bölgesi g kurmak arzumuz var.”

AMASYA ŞEKER FABRİKASI’NDA YOLSUZLUK OPERASYONU Amasya Şeker Fabrikası ve Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne yönelik zimmet operasyonunda 31 kişi gözaltına alındı. Fabrika ve kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı, fabrika genel müdürü, fabrika ve kooperatifin eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 31 kişinin A,B,C kotalarıyla alakalı usulsüzlük yaptıkları ileri sürülüyor.

SAMSUN MİLLİ EĞİTİME YENİ MÜDÜR Mustafa Cora’nın vekalet ettiği Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü görevine Çorum Milli Eğitim Müdürü Aytekin Girgin getirildi. Çorum’a ise Konya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Seyit Ali Büyük getirildi.

ÜNYE’DEKİ LİSANSLI FINDIK DEPOSU KAPANDI TOBB, TMO ve Ordu İl Özel İdaresi ortaklığı 2012-2013 sezonunda kurulan ve 2013-2014 sezonunda ise fındık almaya başlayan Lisanslı Depoculuk A.Ş. (LİDAŞ) beklediği ilgiyi göremeyince kepenk indirdi. Deponun destek verilseydi kapanmayacağını söyleyen Ünye Ziraat Odası Başkanı Osman Sarıkahraman varılan noktaya bir hayli tepkili: “Birilerinin gözü aydın.”

Sayı 52 / Şubat 2014

7


Köşe Yazısı

Bekir Reşitoğlu

Şöyle Bir Geçmiş Seçimleri Hatırlayalım…

m

erhum Turgut Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP) 12 Eylül 1980 darbesi sonrasındaki 6 Kasım 1983 seçimlerinde büyük bir sürprize imza atarak, yüzde 45,14’le tek başına iktidara geldi. Darbeci paşaların komutanlığından Cumhurbaşkanlığına terfi eden Kenan Evren, açıkça asker güdümlü Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni (MDP) işaretlemesine rağmen gerçekleşti bu tarihi başarı. CHP’nin devamı niteliğindeki Halkçı Parti (HP) ise oyların yüzde 30,46’ını toplayabildi. HP ve Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) 26 Eylül 1985’te Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adıyla tek çatıda buluştu. Solda birleşme gayretlerinin somut bir meyve vermişti. 29 Kasım 1987’de TBMM yenilenirken ANAP’ın sandık performansı geriledi, yüzdesi 36,31’e düştü. Doğru Yol Partisi (DYP) yüzde 19,14 oyla sağ seçmeni bölmüştü çünkü. SHP de HP’nin oylarını koruyamadı, yüzde 24,74’te kaldı. Bülent Ecevit genel başkanlığındaki Demokratik Sol Parti (DSP) yüzde 8,53’le sol oylarda ikileme yol açmıştı. 26 Mart 1989’daki yerel seçimleri siyasi yelpazeyi derinden sarstı. Tablo tersine döndü. SHP, İl Genel Meclisi dağılımında yüzde 28,69’la birinci, DYP ise yüzde 25,13’le ikinciydi. ANAP yüzde 21,80’le üçüncülüğe inmişti. 27 Mart 1994’teki yerel seçimlerde Refah Partisi (RP), İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlıklarını kazanarak müthiş sıçradı. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Bedrettin Dalan gibi bir ismi ekarte etti. Ankara’da da ipi halen aynı koltukta oturan Melih Gökçek göğüsledi. 24 Aralık 1995’teki tablo da enteresandı. Oyların yüzde 21’37’si RP, yüzde 19,65’i Anavatan Partisi (ANAP), yüzde 19,18’i DYP ve yüzde 14,64’ü Demokratik Sol Parti (DSP) ve yüzde 10,70’i Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve yüzde 8,18’i Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gitti. 18 yaşındakiler ilk defa seçim sandığına merhaba dedi.

8

Meclis’teki sandalye sayısı da 450’den 550’ye yükseldi. RP’nin 158, ANAP’ın 132, DYP’nin 135, DSP’nin 76 ve CHP’nin 49 vekili vardı. RP hükümet için ANAP’la uzlaşamayınca doğan ANAPDYP ortaklığı (ANAYOL) kısa sürdü. Nihayetinde RP ile DYP el sıkıştı. 28 Şubat 1997’deki MGK toplantısıyla REFAHYOL istifa sürecine sürüklendi. Haziran 1997’de post modern darbenin sahipleri emellerine erişti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan ve RP Genel Başkanı merhum Necmettin Erbakan istifasını sununca hükümeti kurma görevini, iki parti (RP-DYP) arasındaki centilmenlik anlaşması gereği DYP’ye değil de ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verdi (DSP ve DYP’den kopanların kümelendiği Demokratik Türkiye Partisi’nin evet demesiyle) ANASOL-D yürütmenin sorumluluğunu üstlendi. 18 Nisan 1999’daki genel seçimde yelpaze bambaşka bir renge büründü. Aynı yılın 17 Ağustos’undaki depremin evvelinde, politikadaki versiyonu yaşandı. DSP yüzde 22,19’la, MHP’yse yüzde 17,98’le oy patlaması yaptı. Herkes şaşırmıştı. Çoğu kişi zerre kadar şansı yokken sırf listede diye Meclis’in yolunu tuttu. Kapatılan Refah Partisi’nin (RP) yerine ikame edilen Fazilet Partisi (FP) de yüzde 15,41’i buldu. Merkez sağın ANAP’ı yüzde 13,22; DYP’siyse yüzde 12,01’le yetinmişti. Deniz Baykal’ın liderliğindeki -Cumhuriyeti kurduğu söylenen parti- CHP yüzde 8,71’le barajın altındaydı. Tablo ibretlikti ama kıyamet de kopmadı. Nihayet bugünlerdeyiz… 3 Kasım 2002’den beri Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri iktidarda. Bu süre zarfında irili ufaklı pek çok darbeye teşebbüs edildi. Gezi Parkı eylemleri sırasında görüldü ki hevesler tazeliğini koruyor. Demokratik sistemi ve halkın iradesini bir kaşık suda boğma düşüncesinde kimileri. Bu ve önümüzdeki senelerde hassas önemde seçimler olacak. İlki, 30 Mart 2014’te. Yerel yöneticiler yenilecek. Bu yılın yaz aylarında da Köşk için sandığa koşacak vatandaşlar. 2015 yazındaysa Meclis’in yeni üyeleri belirlenecek. Bakalım gelecek nelere gebe?

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

ÂŽ

.FSDFEFT #FO[ 5 SL " Ă› Yetkili Servisi Erçal Otomotiv ,BNZPOMBSĂŽOĂŽ[ĂŽO )J[NFUJOEF

Erçal Plaza AtatĂźrk BulvarÄą Cumhuriyet Mahallesi Cumhuriyet Sokak No:1 TekkekĂśy / SAMSUN Tel:52 0362 2562014 23 23 (Pbx) Fax: 0362 256 37 07 SayÄą / Ĺžubat

www.ercal.com.tr 9


Artvin Hopa’daki Sarp Sınır Kapısı’ndan geçen yıl 6 milyon kişi giriş çıkış yaptı

SINIR YOĞUNLUĞU SARP’A SARMADAN YENİ KAPILAR ŞART SARP

Sınır Kapısı’ndan 2013’te yaklaşık 6 milyon kişi giriş çıkış yaptı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, “Türkiye’nin Gürcistan ile Kafkas ülkelerine açılan ve kimlikle geçiş yapılabilen Sarp Sınır Kapısı ülkemiz için çok önemli bir yere sahip” diye konuşuyor.

A

rtvin’in Hopa ilçesindeki Sarp Sınır Kapısı, Türkiye’nin en önemli giriş çıkış noktalarından biri. 2013 yılında Gürcistan ile aramızdaki bu kapıdan yaklaşık 6 milyon kişi geçti. Gün ortalaması 16 bin. Hudut vilayeti Artvin’in komşuya sınırı tam 109 kilometre. Hopa Limanı, ilin uluslararası ticaretteki rolüne güç katıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı belirtiyor: 2012’de Sarp Kapısı’ndan 2 milyon 788 bin 750 kişinin ülkemize girdi. 2 milyon 818 bin 21 kişinin de karşıya gitti. 2013’e ilişkin verilerse şöyle: Sarp’tan gelen yolcu sayısı 3 milyon 5 bin 906. Giden ise 2 milyon 991 bin 146 kişi. Sirkülâsyonu ve artış ivmesini çok önemsiyor Bakan Yazıcı. SARP KAPISI’NDA KİMLİK KAFİ Kapının iki ülke ilişkileri açısından da büyük işlev gördüğünü vurgulayan Yazıcı, “Türkiye’nin Gürcistan ile Kafkas ülkelerine açılan ve kimlikle geçiş yapılabilen Sarp Sınır Kapısı çok önemli bir yere sahip. Sınır kapısındaki yolcu giriş çıkışlarının önümüzdeki yıllarda da artarak devam edeceğini tahmin ediyoruz” diyor. 2013 Ocak’ta 388 bin 964 kişiyle asgari, Ağustos’ta ise 827 bin 69’la azami hareketliliği gördü Sarp Sınır Kapısı. Artvin’in Borçka’ya inşa edilecek Muratlı Sınır Kapısı’yla Sarp’taki tır trafiği rahatlayacak. Sarp, sınırdaki köyümüzün adı. Hemen ötedeki köyün ismiyse Sarpi. Hopa’nın 15 kilometre doğusundaki kapı 1988’te faalleşti. Bu kapıyla

10

yalnızca Gürcistan’a değil, Kafkasya ve Orta Asya geneline de açılıyor Türkiye. 10 Aralık 2011’den beri Türk ve Gürcü vatandaşlarından pasaport da istenmiyor. Nüfus cüzdanı kafi. BAŞKA SINIR KAPILARI DA AÇILMALI Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan’a göre ticaretin arzulanan seviyelere yükselmesi için başka sınır kapıları da açılmalı. 2013’te Türkiye ve Rusya’nın imzaladığı anlaşmayla, Basitleştirilmiş Gümrük Hattı Uygulaması’nın bölgesel yakınlık avantajına sahip Tuapse Limanı ve Kazbegi-Lars Kapısı’nda yürürlüğe girmesi iyi bir gelişme. Alternatif Gürcistan Güney Osetya Sınır Kapısı ile Sürmene Çamburnu Lojistik Merkezi’ne dair çalışmaların tamamlanması da işleyişe katkı sağlayacak. Sarp’taki yoğunluğu azaltıcı tedbirlerin ciddi ehemmiyet arz ettiğini de söylüyor Gürdoğan: “Gürcistan ile Türkiye arasındaki ticaretin her geçen yıl arttığını göz önünde bulundurduğumuzda iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da gelişmesi için yeni sınır kapılarının açılması kaçınılmaz olacaktır. Yeni kapının açılmasının ardından daha çok ihraç ve ithal yüklerin geçişleri Muratlı’dan, otobüs ve yaya geçişlerinin de Sarp’tan yapılması o bölgenin trafiğini bir hayli rahatlatacaktır. Kapının açılması ile hedeflenen iki ülke arasındaki ticaret hacmini daha yukarılara çıkarma çalışmalarımız ivme kazanmış durumdadır.”

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

11


UNUTULAN MESLEKLER

Semercisi, çarkçısı, kunduracısı, kilimcisi ve tuğlacısıyla

12

Eskİnİn Erbaa’sı Kent Müzesİ’nde Yaşatılıyor Erbaa’daki Kent Müzesi hakikaten sırı dışı bir içeriğe ve fonksiyona sahip. Çarkçılık, semercilik, kunduracılık, bağcılık ve kilimcilik gibi bir zamanların yaygın mesleklerinin ustaları mankenler vesilesiyle, kullandıkları araç ve gereçlerse bizzat teşhir ediliyor. Müze adeta şehrin hafızası niteliğinde

T

okat’ın Erbaa ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş bazı meslekler (Çarkçılık, semercilik, kunduracılık, kalaycılık, bağcılık, tütüncülük, kilimcilik, halıcılık ve tuğlacılık) ve erbaplarının hatıraları üç yıl önce kurulan Kent Müzesi’nde yaşatılıyor. Kullanılan el aletleri, masa ve tezgahlarının sergilendiği; zanaatkarları da

mankenlerin canlandırdığı müze, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Müzelik şahsiyetlerden biri de mesleğini ikinci kuşağına devredemeyen kunduracı İsmail Mahar. İlçenin sevilen ve sayılan esnaflarından Mahar’ın dükkanındaki alet - edevatlar şimdi insanların meraklarını gideriyor. Kent Müzesi fikri hayata geçme-

seydi evinin bodrumunda çürümeye terkti. İlçe halkının esprileri ve enerji dolu haliyle tanıdığı çarkçı Mehmet Usta’nın izleri de müzede. ‘Çarkçı geldi’ diye bağırışları hala belirli yaştakilerin kulaklarda tazeliğini koruyor. Yeni nesil onunla öğrenecek çarkçıların nasıl bir işle uğraştıklarını.

Müzedeki semerci dükkânındaysa el aletleri ve eşyalar teşhir ediliyor. Binek hayvanlarının tedavülden kalkmasıyla semercilik mesleği de tarihe karıştı. Oysa geçmişte olabildiğince yaygındı. Ailesini zamanında semercilikle geçindiren Süleyman Amca’nın çocukları babalarının takım ve eşyalarını müzeye hediye etmiş. En son yaptığı at eyeri de burada.

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

13


Ekonomi

Küçülmenin eşiğindeki KOBİ’ler bu projeyle atağa geçiyor

BİZZAT İSPATLANDI Kİ KÜMELENMENİN SONU SELAMET! İhracata Yönelik KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi’nin beş pilot ildeki uygulamalarında sevindirici gelişmeler kaydedildi. Samsun’da medikal, Trabzon’da gemi inşa ve Çorum’da gıda makineleri imalatında önemli adımlar atıldı. Hamleler bu şehirlerin markalaşmasına büyük katkı sağlayacak. Ekonomi Bakanlığı’nın koordinesiyle 2011 - 2013 yılları arasında beş pilot ilde yürütülen İhracata Yönelik KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi’nde önemli başarılar elde edildi. Avrupa Birliği (AB) destekli proje sayesinde bu vilayetlerdeki küçük ve orta ölçekli işletmeler yavaş yavaş küresel markalara dönüşmeye başladı. Uygulamalar kapsamında Samsun’da medikal OSB kurulması için ilk adım atılırken, Trabzon da 5 milyon dolarlık yeni bir tersaneye kavuşuyor. Çorum’daysa küçülme planları içindeki Dura Makine büyüme sürecinde. Dilerseniz bu projeyle hangi somut ilerlemelerin kaydedildiğini kısaca gözden geçirelim. TRABZON’A TERSANE KURULUYOR Trabzon’da gemi inşa sektöründe faaliyet gösteren Şengül Ailesi’nin üçün-

14

cü kuşak yöneticisi Kenan Şengün, ngün, proje kaynaklı desteklerle küçükk çaptaki işletmesini küresel boyuta taşıdı. Yanmar Motor’la anlaşma imzalayan alayan Şengün, aynı iş kolunda aktif 15 şirketle irketle Hollanda’danın Roterdam ve Groningen, ingen, Almanya’nınsa Hamburg tersanelerinde erinde e incelemelerde bulundu. Neticede e dev devvletin tahsis ettiği alana beş yıl içinde, nde, 5 milyon dolarlık yatırımla tersane kurul kurullması yönündeki karar olgunlaştı. tı. Bu u hamleyle sektörün Trabzon’da canlananlanması öngörülüyor. ÇORUM’DA MAKİNECİLERE YENİ VİZYON Proje, makine sanayinin geliştiği eliştiği Çorum’da gıda işleme makineleri ri sektöründe de tatbik edildi. Macit Çubuk ve Mustafa Sebel’in 1996 yılından bu yana işlettikleri Dura Makina, un fabrikalarına taşıma, tartma ve paketleme

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

İhracata Yönelik KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi’nin beş pilot ildeki uygulamalarında sevindirici gelişmeler kaydedildi. Samsun’da medikal, Trabzon’da gemi inşa ve Çorum’da gıda makineleri imalatında önemli adımlar atıldı. Hamleler bu şehirlerin markalaşmasına büyük katkı sağlayacak. Sayı 52 / Şubat 2014

15


Ekonomi

sistemleri üretiyor. Günün şartları gereği küçülmeyi düşünen müteşebbisler, uzatılan elle rotalarını farklı hedeflere çevirdiler. Macit Çubuk, Kümelenme Bilgi Merkezi’nin üretim programına katılmalarının sonrasında yeniden yapılandıklarını ve böylece cirolarının yüzde 18 artığını belirtiyor. Verimlilikleri de yükselmiş. MEDİKAL’İN KATMA DEĞERİ ÇOK YÜKSEK Samsun’da bu yıl itibari ile medikal ihracatın arttırılması da sektörün ana hedefleri arasında. “Samsun Sağlık Ekipmanları Sektörü İhracat Kapasitesinin Artırılması” projesi paydaşları çalışmalarını sürdürüyor. Ülkemiz ortalama her bir kiloluk dış satımda medikal sektöründe 250, genel ihracataysa 1 dolar 53 cent kazanıyor. Üstelik 250 dolarlık ihracatta ürünün maliyeti 60 doları aşmıyor. Dolayısıyla katma değer çok yüksek. Samsun Sağlık Ekipmanları Sektörü İhracat Kapasitesinin Artırılması” projesi, Ekonomi Bakanlığı’nca yürütülen “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Programı’nın medikal sektörün-

16

MEDİKÜM Başkanı Aydemir, “Biz desteklendiğimizde Samsun’un 2023 ihracat hedefi olan 1 milyar dolar ihracat bandının rahatlıkla yakalanabileceğini taahhüt ediyoruz.” diyor. deki ilk somut adımı. Paydaşlar; ihracat kapasitesinin büyütülmesine yönelik eğitim ve fuar planını netleştirdi. “MEDİKAL ŞEHRİ SAMSUN’A” DOĞRU Samsun Medikal Kümelenme Derneği (MEDİKÜM) Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, çok iyi tanıdığına inandığı sektörünü, proje çalışmaları sırasında yeniden keşfettiğini itiraf ederek; verimlilik ve iş hacminde ivme yakaladıklarını anlatıyor. Sağlık Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB), yakında yer bulunabileceğini umuyor. Firmaların dünden yatırıma hazır olduğunu belirtiyor. MEDİKAL OSB 2,5 YILDIR OLUŞAMADI Medikal kümelenmeyi Samsun ekonomisinin serpilmesi için büyük şans gören MEDİKÜM Başkanı Aydemir, medikal organize sanayi bölgesinin iki

buçuk senedir oluşamamasından yakınıyor: “Samsun için büyük bir katma değer sağlayacak medikal kümelenme ne yazık ki destek görmüyor.” Aydemir’e göre, birileri Samsun’un önünü kesmek istemekte: “Kümelenmenin ismini duyanlar bizim sırtımızı sıvazlıyor ancak kümelenmenin gelişmesi için kimse destek sağlamıyor. Sanki sanayi gelişmesin diye oluşturulan bir gayret var. Burada 30 yıldır bu iş yapılırken, şehrimize başka bir imaj çizmeye çalışmalarını bir türlü anlamıyorum. Tabii başka şeyler de yapılsın ancak, hazır yapılan şeyleri de destekleyip, geliştirmeyi düşünmeliler.” BAKAN ERGÜN SÖZ VERMİŞTİ Aydemir, devletten umdukları desteğin gelememesi sebebiyle medikal kümelenme hamlesini ilerletemediklerini

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Biz, eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’den medikal organize sanayi bölgesi sözü aldık. Ancak iki buçuk seneden beri bir türlü bize bir yer tahsis edilmedi. Samsun’a çok ciddi bir katma değer sağlayacak bu sektöre destek olunması gerekiyor.

kaydediyor: “2 buçuk sene önce oluşturduğumuz medikal kümelenme aslında bir marka oldu. Ancak, devletin destek mekanizmaları tam işlemediği için, istediğimiz ölçüde bir kümelenme yapısı oluşturamadık. Biz, eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’den medikal organize sanayi bölgesi sözü aldık. Ancak iki buçuk seneden beri bir türlü bize bir yer tahsis edilmedi. Samsun’a çok ciddi bir katma değer sağlayacak bu sektöre destek olunması gerekiyor. Bu sektör sayesinde Samsun’un ihracatı ve istihdamı artacak.” MEDİKÜM’DEN 1 MİLYAR DOLAR İHRACAT VAADİ Vali Hüseyin Aksoy’un, medikal kümelenmeye devamlı sahip çıktığını hatırlatarak, “Kendisi ile yaptığımız görüşmelerde de olumlu neticeler alarak epey bir yol kat ettik. Yakında yer sorunumuz çözülecek ancak geç kalınıyor. Samsun’un kaybedecek bir saati dahi yok. Geçen zaman Samsun’un aleyhine işliyor.” diyor, Aydemir. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın konuyla ilgilenmesinden memnuniyet duyuyor: “Biz desteklendiğimizde Samsun’un 2023 ihracat hedefi olan 1 milyar dolar ihracat bandının rahatlıkla yakalanabileceğini taahhüt ediyoruz.” TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ise medikal sektöründeki katma değer yüksekliğinin altını çiziyor ve bu alana dair yatırımlara güvendiğini ifade ediyor. Ülkesel bazda yakalanan rekabet gücünün, uluslararası arenada da yinelenmesini diliyor. Ayrıca sektörün, Samsun İhracat Stratejisi şemsiyesi ve farklı destek mekanizmalarıyla gelişimini hızlandırabileceğine inanıyor.

Sayı 52 / Şubat 2014

17


Güncel

Mühendis Amca’dan Samsun’dan sonra beş komşu mşu ülke çocuklarına da

ENERJİYİ VERİMLİ KULLANMA DERSLERİ Makine Mühendisleri Odası Samsun Şubesi’nin ‘Enerjiyi Enerjiyi ki Verimli Kullanma Projesi’ kapsamında Samsun’daki lincii ilköğretim okulu öğrencilerine “enerji tasarrufu” bilinci is aşılamak için oluşturulan çizgi karakter “Mühendis nya Amca”, Yunanistan, Ermenistan, Moldova, Romanya ve Ukrayna’da da aynı amaca hizmet edecek. Samsun’da Makine Mühendisleri Odası’nca (MMO) ilköğretim okulu öğrencilerine “enerji tasarrufu” bilinci aşılamak için hazırlanan çizgi karakter “Mühendis Amca” karikatürleri Yunanistan, Ermenistan, Moldova, Romanya ve Ukrayna’da da yayınlanacak. MMO Samsun Şube Başkanı Kadir Gürkan, görevlendirdikleri ekipce İngilizceye çevrilen “Mühendis Amca” karikatürlerindeki metinlerin, ülkelerce kendi dillerine dönüştürüleceğini söylüyor. ENERJİYİ ETKİN VE TASARRUFLU KULLANMAK MMO Samsun Şube Başkanı Kadir Gürkan, “Enerjiyi Verimli Kullanma Projesi” kapsamındaki faaliyetleriyle, “standart ve kaliteyi düşürmeden tüketimini azaltarak, enerjiyi etkin ve tasarruflu bir şekilde kullanmanın mümkün olacağını” topluma göstermeyi amaçladıklarını belirtiyor. Günlük yaşantının her safhasında enerjinin verimli kullanılması suretiyle, hiç de ihtiyaçları kısıtlamadan aile bütçesine, ülke ekonomisine ve çevrenin korunmasına katkı sağlanabileceğini ifade ediyor: “Bu kapsamda minik öğrencilere ‘enerji tasarrufu’ bilinci aşılamak için bir karikatürist arkadaşla hazırladığımız ‘Mühendis Amca’ karakteriyle Samsun’da 60 bin öğrenciye eğitim verdik. Öğrencilerin enerji konusundaki bilincinin artırılmasını ve enerji

verimliliğinin n sağlanması konusunda bilgi sahibi olmalarını lmalarını sağladık.” MÜHENDİS AMCA ERMENİSTAN’DA TANITILDI Karadeniz Havzası’ndaki avzası’ndaki ülkelerin Ermenistan’daki toplantısında “Mühendis Amca”yı üye ülkelere anlattıklarını söyleyen Gürkan, “Kitapçık incelendikten sonra Mühendis Amca mca karikatürlerine beş ülkeden talep geldi. eldi. Biz de İngilizce çevirisini yapıp bu ülkelere elere göndereceğiz, onlar da kendi dillerine çevirecek. Böylece öğrenk B l ğ cilerini enerji verimliliği konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyorlar.” diyor. HEM EĞLENDİRİYOR, HEM DE EĞİTİYOR Mühendis Amca karikatürlerinin çocukları enerji tasarrufu konusunda hem eğlendirdiğini hem de eğittiğini dile getiriyor: “Mühendis Amca, çocuklara binaların yalıtım yapılarak enerji tasarrufu sağlanmasını, aydınlatmada verimli cihazlar kullanarak tasarruf yapılmasını, elektrikli ev aletleri alırken dikkat edilecek hususlarla tasarruf yapılabileceğini göstermektedir. Enerji verimliği konusunda enerji uzmanlarıyla çalışılarak tasarruf yapılabileceğini anlattı. Burada çocukların çalışma ve sosyal yaşamlarında alacakları basit önlemlerle nasıl tasarruf sağlayacaklarını anlattık.”

MMO Samsun Şube Başkanı Gürkan: “Mühendis Amca karikatürlerine beş ülkeden talep geldi. Biz de İngilizce çevirisini yapıp bu ülkelere göndereceğiz, onlar da kendi dillerine çevirecek.” diyor.

18

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

19


Kent

Çorum’a gidene sipariş edilir, kuruyemişçide yüzüne bakılmaz

LEBLEBİNİN MAKUS TALİHİ Çorum’da üretilen 35 tür leblebi, başta Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar olmak üzere 15 ülkeye ihraç ediliyor. Üçüncü kuşak imalatçılardan Gülşen, çeşitlenmesinden sonra leblebinin her yaşta insana hitap ettiğini ve daha kaliteli üretmek için çaba gösterdiklerini söylüyor. Avustralya, Fas, İsveç, Çin ve Yeni Zelanda’ya da ürün sattıklarını dile getiriyor: “En fazla talep Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden geliyor.” Çorum’da üç asırdır nohuttan leblebi üretiliyor. Artık şehirle özdeş halde bu herkesin sevdiği ve bildiği yiyecek. Nohudun imalatı hakikaten çok zorlu bir süreçte gerçekleşiyor. İşlemler zinciri bir buçuk ayda tamamlanıyor. İlkin nohut günler boyunca terbiye ediliyor. Ardından özel fırınlarda kavruluyor. Üç ayrı günde 3 kez ısıtılma işlemine tabi tutuluyor. Üçüncü tavlamadan sonra bir alana serilerek yaklaşık 15 gün dinlenmeye bırakılıyor. Leblebi yapılacağı günün akşamı ıslatılarak kabarması sağlanıyor. Ertesi gün imalat tavasında ısıtılıyor ve ‘mafrak’’ denilen aletle hafifçe bastırılarak kabukları çıkarılıyor. Bu esnada nohutların bir kısmı ikiye

20

bölünüyor. Bu kırık leblebiler elekle ayrılıyor. Genellikle de leblebi unu haline getiriliyor. Bir kez daha kavrulan leblebiler sarı üstüne siyah benekli görünüm kazanıyor. İşte ‘’çifte kavrulmuş” buna deniyor. ÇORUM, TAVŞANLI VE SERİNHİSAR Leblebinin çikolatalı, beyaz, karanfilli, biberli, şekerli, susamlı ve sakızlı gibi 35 değişik türü var. Raf ömrü uzun fakat, taze tüketilmesi daha makbul. Tazeliği de iki parmak arasında sıkıldığında un gibi ufalanmasından anlıyoruz. Leblebi şimdiye dek üç yerleşim birimimizde tescillendi: 2002 yılı Çorum, 2003 yılı Tavşanlı ve 2009 yılı Serinhisar. Çorum leblebiyle özdeş ama burada yetişen nohut elverişli değil. Uygun ürün bölgeleri zaman zaman deği-

şiklik gösteriyor. Örneğin bir vakitler Manisa Kırkağaç nohutu müsaitken şimdilerde Uşak’ınki cazip. Araya ekleyelim ki, ithaller hariç, Türkiye’de 30 civarında nohut çeşidinden söz ediliyor. Beyaz leblebininki bile farklı. MİDEDEKİ ZARARLI ASİTLERİ EMİYOR Leblebinin mide rahatsızlıklarına iyi geldiği tıbbi gözlemlerle de sabit. Anlaşıldı ki midedekinin yemek borusuna geri kaçtığı reflü hastalığını (Gastro Özofageal) da terapi ediyor. Başka hastalıklarda da şifa özelliği olduğu belirtiliyor. 88 yıldır Çorum’da leblebi sektöründe faaliyet gösteren Gülşen Kuruyemiş Gıda Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Çorum Leblebi

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

21


İş şD ünyas Dünyası

Üretim ve Pazarlama Derneği Başkanı Mustafa Gülşen, “Yatmadan önce bir avuç sade leblebi zararlı asitleri emerek yok ediyor. Aynı zamanda leblebinin bir diğer faydası ise anne sütünü çoğaltıyor. Lifli yiyecekler grubunda olduğu için leblebinin, bağırsak tembelliği konusunda da faydaları olduğu biliniyor. iliniyor. Yine bir başka faydasıı ise kilo verme konusudur. ur. Günümüzde insanların hassasiyet gösterdiği kiloya karşı da öğün aralarında belirli ölçülerde tüketilmesi diyetisyenler tarafından tavsiye edilmektedir. Bahsettiğimiz konular leblebinin sağlığa olan faydalarından sadece bir kaçıdır. Daha başka birçok faydası bulunmaktadır.” diyor. AMERİKA HARİÇ HER KITAYA İHRACAT Çorum’da üretilen 35 tür leblebi, başta Türk Cumar olmak huriyetleri ve Balkanlar üzere 15 ülkeye ihraç ediliyor. Gülşen, çeşitlenmesinden sonra leblebinin her yaşta insanın tarafından tüketilir olduğunu, daha kaliteli üretmek için çaba gösterdiklerini söylüyor. Avustralya, Fas, İsveç, Çin ve Yeni Zelanda’ya da ürün sattıklarını ifade ediyor: “En fazla talep Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden geliyor.” KURUYEMİŞİN FONKSİYONEL GIDA YÖNÜ Gülşen, kuruyemişin fonksiyonel gıda yönünün ortaya çıktığını da belirtiyor: “İnsanlar, cevizi, leblebi-

22

yi, fıstığı ve bunun gibi birçok kuruyemişi faydalı olduğu için tüketmeye başladı. Dolayısıyla sektör daha fazla katma değer kazandı. Türkiye’nin orijinal tatları unutul-

mamalı ve bilinçli ekim yapılarak, üretici de tüketici de mutlu edilmeli.” Devlet desteklerinin önem arz ettiğini de vurgulayarak: “Aynı zamanda meslek kuruluşları ve üretici birlikleri de ön ayak olmalı. Yetkili kuruluşlar, kendi portföyündeki üyeleri bilgilendirmeli ve teşvik etmeli.” diye konuşuyor. ÜNVANA YAKIŞMAYAN SATIŞ YERLERİ Gülşen, hak ettikleri unvana yakış-

mayan satış yerleri sorununa da değiniyor, “Bunların denetim altına alınması gerekiyor. Bu bize büyüklerimizden kalan bir miras, onu geliştirerek yaşatmamız gerekirken, olaya sadece para kazanma odaklı bakan bazı firmalar Çorum leblebisinin imajın imajını zedeliyor.” Dene Denetlemelerin artırılma masını istiyor: “Leble lebilik nohut rekoltelerinin düşüklüğü hammaddeyi pahalı kılıyor. Kolay para kazanmak isteyen bazı üreticiler de leblebi için uygun olmayan nohut, kalitesiz çikolata sosu gibi maliyeti düşürecek malzemeler ile leblebi üretiyor ve satıyor. Bu durum sektö törde haksız rekabeti de b beraberinde getirdiği ve Çorum leblebisinin adını köt kötülediğinden dolayı sektöre darbe vuruyor. Uzun vadede Çorum leblebisinin marka değerini yok ediyor.” İthal ürünlerdeki kayıt dışılığına dikkatleri çekiyor bu arada. ÇORUM’DA MİSAFİRE BÖREK YERİNE LEBLEBİ Mustafa Gülşen, Gülşen Gıda’nın üçüncü kuşak temsilcisi. Natürel leblebinin birçok üründe bulunmayan özelliklere sahip olduğunu belirterek şunları anlatıyor: “Çerezlik tüketim dışında diyetisyenlerin tavsiye ettiği bir ürün. Lifli yiyecek grubunda yer alıyor ve yağsız. Tokluk hissi

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN HA H AB BE ER RE EXEN

®

“Nohutun ele alınmasından itibaren yaklaşık iki aylık bir yol hikâyesi başlar. Bu aşamalarda çok ciddi hassasiyet gerektiren bir ustalık şart.” veriyor. Ana hammaddesi nohuttur ve üretiminde kullanılan tek katkı maddesi sudur. Çorum’da mide hastalığı çok az ve bunun sebebi leblebi tüketiminin çok olmasıdır. Leblebi ayrıca reflüye de çok iyi geliyor. Çorum’da leblebi ve kuruyemiş kültürü çok yaygındır. Eve gelen misafire pasta börek yerine kuruyemiş ikram edilir. Hâlen şehirde ihracata çalışan tek firma biziz ancak 200 civarında esnaf var leblebi satışı yapan. 70’li yıllara kadar burada leblebi üretimi daha fazlaydı ancak o dönem tuğla fabrikalarının kurulması ve o işin daha fazla gelir getirmesiyle pek çok leblebi ustası ayrılarak, tuğla ustalığına döndü. Buna rağmen leblebi kültürü hâlen devam ediyor. Çorum leblebisi Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillendi ve coğrafi işaret aldı.” İMAJ SORUNU HERKES BİLİYOR AMA Çorum’a yolu düşenlere leblebi siparişleri verilir ancak kuruyemişler alışverişe gidildiğinde ilk tercih sırasında değildir. Bunu imaj sorununa bağlıyor Gülşen: “Bir imaj sorunu var ama bu kadar faydalı bir ürünün daha fazla talep görmesi lazım. Şu anda kuruyemiş satış sıralamasında leblebi 7 veya 8’inci sıralarda. Firma olarak leblebi çeşidini artırıp farklı tatlarla ve iyi bir sunumla leblebinin imajını düzeltmeye çalışıyoruz. Sağlığa faydaları daha fazla bilinirse hak ettiği yere gelebilir. Bunlara önem verilirse ayakta kalınacağını gördük. İleride bunların önem kazanacağını gördük. Esas olan markaya yatırım yapmaktır. Bizi ilgilendiren

Sayı 52 / Şubat 2014

bütün gıda ve ambalaj fuarlarını ziyaret ediyoruz.” USTA SORUNU DA VAR Leblebi imalatının bir hayli hassasiyet gerektirdiğinin altını da çiziyor Gülşen: “Nohutun ele alınmasından itibaren yaklaşık iki aylık bir yol hikayesi başlar. Bu aşamalarda çok ciddi hassasiyet gerektiren bir ustalık şart. İşletmelerin sermaye sıkıntısı yoksa bir grup leblebi işleme alındıktan sonra bekleme sürelerinde yeni alınan nohutlar usta tarafından işleme sokulur. Böylece işin sürekliliği sağlanır. Aksi takdirde geçmişte olduğu gibi leblebi üretimi sadece belli aylarda gerçekleştirilebilir.” ERİK KİRAZ ÇIKINCA LEBLEBİ İMALATI DURURDU Eskiden altıncı ayda kiraz ve erik çıkar çıkmaz leblebiciliğin askıya alındığını dile getiriyor Gülşen: “Tezgâhlarda da erik ve kiraz olurmuş. Kiremit tuğla fabrikaları açılmaya başladığında da leblebi ustaları sezonu kapatır ve bu fabrikalarda çalışmaya gidermiş. Bir çoğu da leblebiciliğe geri dönmemiş. Leblebi sadece kış yiyeceği imiş ve kışın bulunurmuş. 1970’li yıllara kadar sistem bu şekilde işlemiş. Günümüzde ise çok eziyetli bir iş olduğundan gençler leblebi ustalığına heves etmemekteler. Bunun çözümü belki de meslek lisesi ile başlayan ve yüksekokul ile devam eden süreç ile eğitim verilmesi ve gençlerin bu konuda yetişmelerinin sağlanmasıdır. Gaziantep’te kuruyemiş üreticiliği bölümü açıldı.”

Leblebide bir imaj sorunu olduğunu ve bunun aşılması gerektiğini belirten Gülşen, “Şu anda kuruyemiş satış sıralamasında leblebi 7 veya 8’inci sıralarda. Firma olarak leblebi çeşidini artırıp farklı tatlarla ve iyi bir sunumla leblebinin imajını düzeltmeye çalışıyoruz. Sağlığa faydaları daha fazla bilinirse hak ettiği yere gelebilir.”

23


İş Dünyası

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilk polimer gövdeli 25 bin adetlik silah ihalesini de kazandı

SAMSUN YURT SAVUNMA SANAYİ TÜKİYE’NİN GURURU Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamına 1998 yılında dâhil olan Samsun Yurt Savunma Sanayi, bugün Canik markalı ürünlerini dört kıtada toplam 18 ülkeye ihraç ediyor. Canik tabancası, yabancı rakiplerini geçerek, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 25 bin adetlik silah siparişi ihalesini kazandı. Türkiye’nin milli savunma projelerinin tamamında yer aldı. ABD vatandaşlarına Canik adını öğreten firma, şimdi Amerikalı bir firma ile birlikte döner altı namlulu ve helikopter kapısı için makineli tüfek (Gatling Gun) imalatıyla meşgul. Firmanın Genel Müdürü Cahit Utku Aral, dünya pazarı için Türkiye’nin daha çok yol alması gerektiğini vurguluyor: “Samsun Yurt Savunma Sanayi olarak ABD’ye mal satmamız önemli. Çünkü bunun anlamı iyi bir kaliteyi yakaladığınızdır.”

‘Karadeniz Silah Sanayi Projesi’, illegal silah üretimini önlemek, iç piyasanın talebini karşılamak ve istihdam sağlamak amacıyla 1993 yılında hayata geçirildi. Türkiye’de dört tane hafif silah üreten fabrika var. Bunlardan üç tanesi Karadeniz’de. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hariç başka hiçbir ülkede bu sayıda hafif silah imalat fabrikası yok. Silaha tutkunluk Karadeniz halkının bilinen özelliklerindendir. Hatta çoğu evdeki silah adedi birden fazladır. Erkek çocuklara daha küçükken nasıl kullanıldığı öğretilir. Biraz büyüyenler birer tane kendilerine de edinir. Silah atışları ise düğünlerin, bayramların, fındık, ekin toplama zamanlarının vazgeçilmez tutku ve neşesidir. 70’li yıllarda evlerde ve küçük atölyelerde ilkel tezgah ve aletlerle el yapımı silah üretme işi bölgede bir sektöre dönüşmüştür. Kız kaçırma veya arazi anlaşmazlığı sebepleriyle Karadeniz Bölgesi’nde istenmeyen 24

kan davalarına şahit olunmuştur hep. Öyle ki kati suretle hedefe konulmamalarına rağmen bölgenin kadınları bile silahla haşır neşirdir. PROJE 1993’DE BAŞLADI AMA... 1993 yılında heyecanlı bir çalışma başlatıldı Doğu Karadeniz’de. MKE ve KOSGEB’in desteğiyle başta Ordu, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Samsun ve Gümüşhane’de birer şirket kuruldu. Ardından üretime safhası devreye girdi. Ancak hızla gelişen süreçte amaçlanan olamadı. Kurulan fabrikalarda el aletleri ve basit tezgahlarda gerçekleştirilmeye çabalanıyordu imalat. Teknik bilgiden mahrumiyet söz konusuydu. Yabancı tabancaların benzerleriydi üretilenler. Teknolojinin eskiliği maliyetleri de yükseltiyordu. Güvenlik, dayanıklılık, insan anatomisine uygunluk ve benzeri kriterler esas alınmamaktaydı haliyle. Test atışlarındaki başarısızlıklar yüzünden ürünler iade edilmekteydi. Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Canik markası altında yılda ortalama 85 bin adet yarı-otomatik tabanca üreten Samsun Savunma Sanayi, imalatının yüzde 85’ini başta ABD olmak üzere, 28 ülkeye satıyor. Öyle bir raddeye gelindi ki, fabrikalarda kurulu makineler çürümeye terkti artık. Kimi fabrikalar torna-tesviyeye yöneldi mecburen. Halihazırda üç fabrika ayakta: Samsun Yurt Savunma Sanayi A.Ş. Trabzon Silah Sanayi A.Ş. ve Giresun Silah Sanayi. 4 KITADA 18 ÜLKEYE İHRACAT Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamına 1998 yılında dâhil olan Samsun Yurt Savunma Sanayi bugün Canik markalı ürünlerini dört kıtada toplam 18 ülkeye ihraç ediyor. Canik tabancası, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 25 bin adetlik silah siparişi ihalesini Glock firmasını da testlerde yerle bir edip geçmeyi bildi. Samsun Yurt Savunma Sanayii, Milli Savunma Bakanlığı’nın en büyük silah tedarikçisi. İlk yerli üretim taarruz helikopteri Atak’ın, nam-ı diğer T-129’un; füze rampalarını “ROKETSAN’ın imal ettiği 8 km menzilli, lazer güdümlü 70 mm’lik füzenin tüm metal kısımlarını” ve “TAİ’nin yaptığı uçakların parçalarını” da imal ediyor Samsun Yurt Savunma Sanayi. İmalat yelpazesine yine TAİ’nin HÜRKUŞ projesindeki uçakların 1200 parçasından 300’ü de buna dahil.

Çok önemli bir gerçeğe dikkatleri çekiyor Aral: “Türkiye’de 800 bin adet ruhsatlı silah mevcut. Ruhsatsız silah sayısı 8 milyon. Türkiye’deki suçlar ruhsatsız silahlar ile işleniyor.”

ROKETSAN’ın talaşlı metal imalat konusunda en büyük alt yüklenicisi aynı zamanda. Deniz kuvvetleri için gemiden denizaltına karşı taarruz füzelerinin rampalarının tamamı da burada imal ediliyor. Sayı 52 / Şubat 2014

25


İş Dünyası

Firma kuruluş aşamasında 4 bini kapalı toplam 10 bin metrekare alanda 60’a yakın personel ile silah tasarımına merhaba demişti. Üç yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından ilk silah satışını 2002’de yaptı. Çeşit sayısını 13’e çıkardı. Dünyanın en ileri teknolojisi ‘TP’ serisini Türkiye’de bünyesine katan tek firma. Bugün 20 bini kapalı toplam 30 bin metrekare alanda 200’ü aşkın personelle faaliyetlerini sürdürüyor. ‘Canik’ markası altında yılda ortalama 85 bin adet yarı-otomatik tabanca üreten Samsun Savunma Sanayi, imalatının yüzde 85’ini başta ABD, 28 ülkeye ihraç ediyor. Şirket, savunma sanayinin pek çok sahasında etkin. 2007’den beri Makine Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu adına otomatik silahların parçalarını üretiyor. Toplamda yaklaşık 250 bin adet makineli tüfek parçası üreten firma, yine aynı yıl hizmet alanını geniş26

letti. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TUSAŞ) ile de çalışıyor. İMALATIN YÜZDE 65’İ SİLAH, GERİSİ DİĞER SAVUNMA SANAYİ ÜRÜNLERİ Samsun Yurt Savunma A.Ş. 2009’dan itibaren Roketsan ile de üretim birliği içinde. Cirit, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Uzun ve Orta menzilli tanksavar ihtiyacı kapsamında Roketsan mühendisleri tarafından geliştirilen Umtas ve Omtas füze sistemleri gibi Türkiye’nin milli savunma projelerinin tamamında yer aldı. İmalatının yüzde 65’ini silah, kalanını ise diğer savunma sanayi ürünleri oluşturuyor. ABD vatandaşlarına Canik adını öğreten firma şimdi Amerikalı bir firma ile birlikte döner altı namlulu ve helikopter kapısı için makineli tüfek (Gatling Gun) imalatıyla meşgul.

Samsun Yurt Savunma Sanayi Genel Müdürü Cahit Utku Aral, dünya pazarı için Türkiye’nin daha çok yol alması gerektiğini, Türk silah sanayinin kaliteli mal üretme geçmişinin yedi-sekiz seneyle sınırlı olduğunu vurguluyor. Dünyanın en büyük pazarı ABD’yi işaret ederek, “Samsun Yurt Savunma Sanayi olarak ABD’ye mal satmamız önemli. Çünkü bunun anlamı iyi bir kaliteyi yakaladığınızdır. Mesela ABD pazarında Çin malı silah yer bulamaz. Ya da Rus malı, Filipin malı silah bulamazsınız. Çünkü ABD pazarı müşterinin sizi çok rahatlıkla cezalandıracağı bedelleri çok ağır bir pazar. O nedenle kendinize güveniyorsanız mal satabilirsiniz. Amerika’da silah kullanımı bir kültür. Sivil satışlarınızı marketlerde gerçekleştirebiliyorsunuz. Ancak polis ve askeri kuvvetlerine üretiminiz Amerika’da değilse hiçbir şey satamazsınız.” diye konuşuyor.

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Amerrikan silah pasta asıında yerr bulabilmeyi, Fiyat//Performan ns – Kalite verimliliği denkleminin iyyi kurmasına ba ağlayan Aral, şu örneğ ği veriyo or: “Bir yanda 5 liralık ve 5 bin mermi atabilen bir silah olsu un. Diğer yanda 10 liralık ve 10 0 bin mermii atma ömrü olan bir siilah h ollsun. Kimse hayatı boyunca zaten 5 bin mermi atmayacağı için neden 10 liralık silahı alsın?”

FİYAT/PERFORMANS-KALİTE VERİMLİLİĞİ Amerikan silah pastasında yer bulabilmeyi, Fiyat/Performans – Kalite verimliliği denkleminin iyi kurumasına bağlayarak şu örneği veriyor Aral: “Bir yanda 5 liralık ve 5 bin mermi atabilen bir silah olsun. Diğer yanda 10 liralık ve 10 bin mermi atma ömrü olan bir silah olsun. Kimse hayatı boyunca zaten 5 bin mermi atmayacağı için neden 10 liralık silahı alsın?” “FABRİKAMIZI SAMSUN’DAN TAŞIMAYIZ” Samsun Yurt Savunma Sanayi kent sanayisinin tezgahlarına da işlevsellik katıyor. Birçok alt yükleniciye iş yaptırıyor. Dünyadaki en hassas üretim savunma sanayidir. Bu üretim hangi şehirde olursa hassas üretim mantığı,

Sayı 52 / Şubat 2014

becerisi ve teknolojisi o şehre gelir. Aral’a göre Türkiye’nin her şehrinde savunma sanayi firmaları olmalı: “Fazladan para verseniz biz fabrikamızı Samsun’dan taşımayız. Çünkü biz misyon üstlenmiş durumdayız. Buradan çıkan personel bileğinde bir altın bilezikle çıkar ve metal sanayi sektöründe iş bulamama sıkıntısı olmaz. İstanbul’da, Ankara’da savunma sanayi şirketi çok. Ama Samsun’da bir tane var ve bu önemli bir değer. Savunma sanayi sadece Ankara’da ya da başka bir merkezde değil, Türkiye’nin her şehrinde savunma sanayi firmalarının olması gerek.” RUHSAT ZORLUĞU MERDİVEN ALTINI TETİKLİYOR “Türkiye’de 800 bin adet ruhsatlı silah mevcut. Ruhsatsız silah sayısı 8 milyon.

Türkiye’deki suçlar ruhsatsız silahlar ile işleniyor.” diyen Aral, ardından şu konulara dikkati çekiyor: “Ruhsatlı silahı bir suç unsurunda kullanmanız, olay yerine kimliğinizi bırakmanızla aynı. Çünkü ruhsatlı silahların balistik kaydı son derece gelişmiş biçimde mevcut. Bu nedenle devlet ruhsat alımını kolaylaştırıp ruhsatlı silahı teşvik etmesi lazım. Aksi takdirde gün geçtikçe ruhsatsız silahların sayısı artıyor. ABD’de silah alırken sadece bir form dolduruluyor. Hepsi o kadar. Bizde ruhsat almak çok zor. Bedeli yüksek prosedürü çok fazla ve beş yılda bir yenilemeniz lazım. Öte yandan ruhsatsız silah bulundurmaya verilen cezalar çok düşük. Silah almak isteyen kişi ruhsat için bu kadar uğraşıp para harcayacağıma ruhsatsız silah kullanıp, yakalanırsa da ‘cezasını öderim’ diyor. Yakalanmazsa zaten bir şey yok.”

27


Güncel

KARADENi Z

HAVALANIYOR

Sadece bölgesel ve ülke çapında değil, dünyayla entegrasyonun esas kriter haline geldiği hesaba katıldığında; bir tarım, sanayi veya turizm merkezinin kolay ulaşılabilirliği daha da önem kazanıyor. SamsunÇarşamba ve Trabzon gibi uluslararası havalimanlarına sahip Karadeniz Bölgesi, yenilerinin de inşasıyla cazibesini artıracak. Ordu-Giresun projesi, Avrupa’nın deniz üzerine ilk havalimanı olma özelliğiyle şimdiden dikkatleri üzerine çekmiş durumda.

28

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

29


Kapak

Fazla havalimanı göz çıkarır mı? Örneğin yanı başında Trabzon’daki varken, Rize’ye de gerekir mi? Rizeliler ısrar etti, şimdiden isim aranıyor. Bölgenin bir yanında durum buyken, sanayi ve tarım şehri Çorum temeli atılmasına rağmen havalimanına kavuşamıyor. Merzifon’dakiyle yetinilmesi istenilen Çorumlu müteşebbisler, Tokat’taki projenin hızlandırılmasına içerliyor. Yakıt fiyatları son 10 yılda üç katına çıkmasına rağmen hava taşımacılığını tercih edenlerin sayısında azalma yok. Küreselleşmenin insanlığı etkisi altına aldığı süreçte, gelişmiş bir havalimanına sahiplik ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan büyük önem taşımakta. Oteller, ofisler, yaşam ve alışveriş merkezleriyle, havalimanları etrafında akıyor artık hayat. Havalimanlarını, yurt içi ve dışındaki ne kadar noktayı birbirine bağlayabildiği kriteri değerli kılıyor. Havacılık sektöründe kıran kırana bir rekabet, yolcu savaşları söz konusu. Alternatifler çoğaldığından, en iyi hizmeti sunana yöneliyor insanlar. Yerdeki ve havadaki ilgilenme düzeyine bakılıyor ilkin. Karadeniz Bölgesi’nde de yaşanıyor bu yarış. Bütün şehirlerinde havalimanı yok ama hemen hemen her ilinden kısa kara yolu takviyeleriyle hava ulaşımı mümkün. Şubat 2014 sayımızda bölgeye biraz havadan bakıyor ve belirlediklerimizi size aktarıyoruz. SİNOP’UN UÇUŞ HASRETİ ŞUBAT’TA BİTİYOR Pisti 1650’den 1980 metreye uzatılan Sinop Havalimanı’ndaki uçuşların yeniden başlama tarihi Şubat. Liman, 1 Ocak 2013’ten itibaren bakım ve onarımdan da geçmekte. Vali Yavuz Selim Köşger, çalışmaların 22 Ocak’ta sonuçlanacağını ancak uçuşun bir müddet sonra gerçekleşeceğini duyurmuştu: “O tarihte Türk Hava Yolları (THY), önceden olan bağlantıları, yarıyıl tatili ve yoğun dış hat seferleri olduğu için Sinop’a uçak ayıramıyor.” THY’nin 74 liralık tanıtım biletleri satışta. Tarifeli sefer programı şöyle: İstanbul 09.35 Sinop 10:50 Pazartesi, Çarşamba, Cuma, Pazar; Sinop 11:35 İstanbul 30

12:50 Pazartesi, Çarşamba, Cuma, Pazar; İstanbul 14:30 Sinop 15:45 Salı, Perşembe, Cumartesi; Sinop 16:30 İstanbul 17:45 Salı, Perşembe, Cumartesi. SAMSUN-ÇARŞAMBA’DA YÜZDE 9.16’LIK ARTIŞ Samsun-Çarşamba Havalimanı’nda 2012’den 2013’e iç ve dış hatlarındaki toplam yolcu sayısı 1 milyon 250 bin 716’dan 1 milyon 365 bin 277’ye; gelip giden uçak miktarı da 10 bin 582’den 11 bin 153’e yükseldi. Yolcudaki artış yüzde 9,16; uçaktakiyse yüzde 5,39. Vali Hüseyin Aksoy, “2012 yılında iç ve dış hatlarda 467 bin 787 kg. kargo taşınırken, 2013 yılında 616 bin 505 kg. kargo taşınmıştır. 2013 yılında bir önceki yıla oranla kargoda yüzde 31.79’luk bir artış gerçekleşmiştir.” ve “Havalimanı’ndan haftanın her günü karşılıklı olarak İstanbul ve Ankara, haftanın 3 günü İzmir, haftanın 2 günü Antalya, haftanın 1 günü Duesseldorf-Almanya seferleri yapılmaktadır. İstanbul Atatürk, İstanbul Sabiha Gökçen ve Ankara Esenboğa Havalimanlarından bağlantılı olarak yurt içinde her noktaya, yurt dışında ise birçok noktaya uçuşlar yapılabilmektedir.” bilgilerini de paylaşıyor. SAMSUN – KRASNODAR’DA YENİ GELİŞME Rusya-Samsundirektuçakseferlerindebirtürlü arzulanan neticeye erişilemedi. Ancak projeden tümden de vazgeçilmedi. Görüşmeler sürüyor. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, konuyu kati suretle rafa kaldırmadıklarını belirterek, “Türkiye’ye en çok Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

turist Rusya’dan geliyor. Bu büyük pastadan Samsun’un pay alabilmesinin tek ve yegane koşulu Krasnodar ile Samsun arasında havayolu ulaşımının sağlanması. Bu iki nokta arasında kara yolu ulaşımı sağlanması mümkün değil. Deniz yolu ulaşımı kış aylarında seyahate uygun değil. Dolayısı ile tek yol hava yolu. Biz bunu şu açıdan önemsiyoruz; yeni açılan alış veriş merkezleri ve oteller ile Samsun hem ticaret hem turizm açısından çok avantajlı bir şehir haline geldi. Dolayısı ile hem bu avantajları iyi kullanmak hem de yatırımcısının kazanması için Rus turizmi değerlendirilmesi gereken bir nimet.” diyor. Geçtiğimiz yıl Samsun Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ile Ticaret ve Ticaret Odası’nın (STSO) girişimiyle Rus havayolu şirketi Kuban Havayolları, Krasnodar’dan Samsun’a salı ve cuma günleri direkt uçmuştu. Seyahat 55 dakika sürmüştü. THY’nin Moskova’da ısrar ettiğini, bu sebeple Krasnodar için özel bir hava yolu şirketiyle görüştüklerini söylüyor Murzioğlu: “Bize en yuğun ve yakın nokta Krasnodar eyaleti. Bu eyalet içerisinde yer alan Novorossiysk kenti ile hem kardeş şehiriz hem de iyi ilişkiler geliştirdik. Samsun ve Novorossiysk karşılıklı en yakın konumda bulunan iki liman şehri. Dolayısı ile ticari ilişkiler açısından çok stratejik. Görüştüğümüz firma Krasnodar’a doğrudan uçuş gerçekleştiren bir firma.” Henüz netleşmese de, ‘Samsun – Antalya – Krasnodar’ veya ‘Samsun – İstanbul – Krasnodar’ alternatifi de gündemdeymiş bu arada. ORDU-GİRESUN SAMSUN’U ETKİLER Mİ? Ordu-Giresun’a ortak havalimanı inşasıyla Sinop’takinde kapasite artırımının Samsun’un yolcu potansiyeline nasıl tesir eder? Murzioğlu’nun cevabı: “Samsun’un hava yolcusu her Sayı 52 / Şubat 2014

geçen gün artıyor. Ünye ve Fatsa ilçeleri Samsun Havalimanı’na OrduGiresun Havalimanı’ndan daha yakın. Ben Ordu - Giresun havalimanının Samsun’un yolcu sayısına etkisinin olacağını düşünmüyorum. Zira Sinop’ta hep havalimanı vardı sadece kapasitesi arttı. Sinop’unda hiçbir zaman Samsun yolcu sayısına etkisi olmadı.”

ORDU-GİRESUN HAVA LİMANI’NDA PİST TAMAM Avrupa’nın da deniz üzerine ilk havalimanı, Ordu’nun Gülyalı ilçesine

kuruluyor. Denizin doldurulmasıyla kazanılan araziye konuşlanacak alanın temeli 2011’de atıldı; ekipler gece gündüz mesaide. Ordu-Giresun Hava Limanı’nın 3 kilometre uzunluğundaki pistinde dolgu ve asfaltlama işleri tamam. Şimdiye kadar denizde 2 milyon 300 bin metrekare dolduruldu. Ordu Valisi Çiftçi, 2014’ün ikinci yarısında uçakların ineceğini; piste aşınma tabakası (stonmastik) serileceğini ifade ediyor: “Bu sadece Türkiye’de bu havalimanında uygulanan bir yöntem yani uçak indiğinde hissetmeyeceğiniz, 25 yıl garantisi olan uzun süreçli bir yol burada bahara doğru uygulanacak. Peki bu 31


Kapak

havalimanı niçin denize inşa ediliyor? Vali Çiftçi suali, “Karadeniz’de geniş ve düz alan bulmak çok zor, maliyet olarak da hesap ettiğimizde eğer bu alan şahısların olsa ve bunu kamulaştırmaya kalksanız şu anki fiyatlara göre kamulaştırmanız mümkün değil.” sözleriyle cevaplıyor. Altyapı çalışmalarında sona yaklaşıldığını dile getiriyor Vali: “Ekiplerin yürüttüğü yoğun gayret sonucunda havalimanımızın inşaatı için denize 31 milyon 294 bin metreküp malzeme dökülmesi gerekiyordu. Geldiğimiz noktada bunun çok büyük bir miktarı döküldü. Günlük olarak 123 kamyonla yaklaşık 50 bin metreküp malzeme dökülmeye de devam ediyor. 3 kilometre uzunluğundaki pist çalışmaları bitti. Dolgusu ve asfaltlama işleri tamamlandı, sadece ışıklandırma gibi küçük işleri kaldı. Uçakların yaklaşacağı apron dediğimiz alanın beton işleri de tamamlandı. Mendireklerle ilgili çalışmalarımız var. Onlarda da sadece ana mendirekte 290 metrelik bir kısım kaldı.”

miz insanı da kavuşmuş olacak.” Zannediyorum, mart ayının sonuna doğru ışıklandırma da bittiğinde deneme uçuşları başlayacaktır” diye konuştu. DÜNYANIN EN GENİŞ PİSTLERİNDEN BİRİ Mart sonuna doğru ışıklandırmanın biteceğini ve deneme uçuşlarının başlayacağını da kaydediyor Vali: “Şu anda bu piste yukarıdan gözle görülebilecek bütün uçaklar buraya inebilir. 60 metre pist genişliği var. Dünyanın en geniş pistlerinden bir tanesidir. 3 kilometrelik bir uzunluk var. Şu an makineler çekilirse ani inişler yapılabilir.” Ordu Valisi Kenan Çiftçi, Ordu-Giresun Havalimanı’nın pistinin asfaltının bittiğini, gelecek günlerde piste Türkiye’de ilk defa Ordu-Giresun Havalimanı’nda uygulanacak stonmastik (aşınma tabakası) serileceğini söyledi. Çiftçi ”Havaalimanı pistinde asfalt bitti, sadece piste stonmastik uygulanacak, bu sadece Türkiye’de bu havalimanında

DEV DALGALAR VURURSA Ordu-Giresun Havalimanı’nda deniz sakinken kuşkusuz her şey yolunda yürüyecektir. Kritik soru şu: Acaba sert fırtınalar oluştuğunda muhtemelen nasıl bir tabloyla karşılaşılabilir? Çiftçi’ye göre yaşanan tecrübeler gösteriyor ki, problem yaşanmayacak: “Geçtiğimiz dönemler içerisinde birkaç defa denizde etkili fırtınayla oluşan dev dalgaların havalimanı projemize zarar vermediğini gördük. Dalgaların boyu bazen 8-10 metreyi geçti ancak bu dalgalar karşısında proje hiçbir şekilde zarar görmedi. Bu anlamda da oldukça mutluyuz.” Bu havalimanı rantabl ve gerekli bir yatırım: “Karadeniz’de bilindiği gibi Samsun’da, Trabzon’da, en son Kastamonu’ya açıldı, orada havalimanı var. Şimdi bunlara bir de Ordu-Giresun Hava Limanı katılmış olacak. Tarihimizin en modern, hızlı ulaşım aracına bölge32

Sayı S ayı 52 / Şubat 2014 20 014 14


HABEREXEN

®

uygulanan bir yöntem yani uçak indiğinde hissetmeyeceğiniz, 25 yıl garantisi olan uzun süreçli bir yol burada bahara doğru uygulanacak” dedi AK Parti Ordu Milletvekili Fatih Han Ünal ise havalimanın faalleşmesiyle her iki şehrin de havalanacağını söylüyor: “Birçok dünya ülkesi ile her iki ilimizi direk bağlayacaktır. Çünkü 3 bin 120 metre uzunluğunda piste sahip olacak. Bu da uluslararası uçuşlara açık olacağı anlamına geliyor.” TRABZON HAVALİMANI HARIL HARIL Trabzon Havalimanı’na ‘ocak-kasım’ dönemi itibariyle 2013’te gelen-giden uçak sayısı, 2012’ye nazaran yüzde 4 artarak 19 bin 164’e erişti. Yolcudaysa yüzde 9’luk bir ivme yakalanarak, 2 milyon 430 bin 686 kişiye ulaşıldı. Yetkililer potansiyel kullanımının her sene çoğaldığını belirtiyor. Şubat ayı baz alındığında 2012’de 2 bin 933, 2013’teyse 3 bin uçak işlemi gerçekleşti. Fark yüzde 2. Yolcuya dair istatistikler de pozitif yönde. Artış diğer aylarda da devam ediyor.

AK Parti Trabzon İl Başkanı Dr. Adnan Günnar, Ordu-Giresun Havalimanı’nın açılmasıyla Trabzon Havalimanı’nın kapatılıp tadilata gireceği söylentilerini yalanlıyor: “Ordu ve Giresun illerinin ortak kullanacağı Gülyalı İlçesi’nde yapımı süren havalimanının Haziran ayında bitirilmesi planlanıyor. Hem Ordu hem de Giresun illerimize hitap edecek havalimanı bölgemiz adına çok önemli bir yatırımdır. Ulaştırma bakanlığımız ve Devlet Havalimanı İşletme Müdürlüğü yetkilileri ile bir dizi görüşmeler yaptık. Şu an itibariyle Trabzon Havalimanın bakıma alınması söz konusu değildir. Teknik olarak da havalimanı pistinin onarılmasını gerektirecek bir durum yoktur. Bakanlığın da Trabzon Havalimanı’nı bakıma alma planı gözükmemektedir. Turizmin en yoğun olduğu dönem bölge turizminin can damarı olan Trabzon Havalimanı’nın bakıma alınması söz konusu olmayıp söylentiler gerçeği yansıtmamaktadır.” Ordu-Giresun’un Trabzon’da kapasite düşüreceği endişelerini de yersiz buluyor: “Ordu-Giresun havalimanının faaliyete geçmesi bölgemiz adına faydalı olup Trabzon açısından bir şeyi değiştirmeyecektir. Havalimanımız tam kapasiteye Trabzon’umuza ve bölgemize hizmet vermeye devam edecektir.” RİZE’YE HAVALİMANI’NIN FIKRA GİBİ HİKAYESİ Rize’ye de havalimanı düşünülüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan konu ilk dillendirildiğinde, gerekmediğini söylemişti ama şehir halkı ısrarını koruyunca sıcak bakıldı. Hatta isim aranıyor şimdiden. Lojistik alt yapıyı desteklemek amacıyla uluslararası kargo uçaklarına müsait olacak havalimanı. Erdoğan’ın Rizelilere hitaben 2009’daki sözlerini hatırlayalım: “Bana diyorlar ki ‘Rize’ye havaalanı…’ Bende diyorum ki, ‘Kusura bakmayın Rize’ye havaalanı olmaz.’ Niye? Çünkü şurada Batum Havaalanı var. Öbür tarafta da Trabzon Havaalanı var. İnanın İstanbul’dan Atatürk Hava-

Sayı S Sa y 52 / Şubat 20 yı 2014 0114 4

33


Kapak

Havalimanlarının sıklığı, bilhassa turizmi pozitif etkileyecek. Karadeniz’in tabii güzellikleri ve tarihi zenginliği birkaç günlük programlarla görülebilecek. Hava ulaşımı iş dünyası açısından da hayatiyet arz etmekte. Yabancı yatırımcı kolay ulaşabildiği yerleri gözüne kestiriyor. limanı’ndan çık Beşiktaş’a buradan daha geç gidersin. İstanbul’da oturanlar bilir. Öyleyse biz yatırımı yaparken dikkatli olacağız. Ekonomide bir kaide vardır, yatırım rantabl olan araziye yapılır. Zarar edeceksen oraya o yatırım yapılmaz.” RİZELİLER BAŞBAKAN’I İKNA ETTİ Halkın ısrarcı tutumu Başbakan’ı yumuşattı. Talimatıyla şehirdeki sivil toplum kuruluşlarınca rapor hazırlandı. Günde ortalama 15-20 uçuşluk potansiyel olduğu, yılda 800 ila 900 bin arasında yolcu taşınabileceği hesabı yapıldı. Raporda, Havaş’ın Trabzon’dan Rize’ye günde 17 otobüs seferi düzenlediği ve özel araçlar da işin içine katıldığında 2500 kişinin komşudaki havalimanından istifade ettiği vurgulandı. Recep Tayip Erdoğan Üniversitesi gibi kurumların da yer aldığı Rize Kent Konseyi Havaalanı Çalışma Grubu’nun raporu Erdoğan’a ulaştırıldı. Ardından arazi belirleme çalışmaları hız kazandı. Ordu-Giresun’daki gibi deniz dolgusu fikri ağırlık kazanıyor. Ortada proje bile yok ama müstakbel havalimanına isim arayışları hızlandı. Ya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da Milli Mücadele 34

Kahramanı ’İpsiz Recep’ adı ön plana çıkıyor. Rize Kent Konseyi Havaalanı Çalışma Grup Başkanı Metin Topçu’nun gönlü Erdoğan’dan yana: “Havalimanın ismini halkımız yüreğine yazmıştır. O isim; ’Recep Tayyip Erdoğan Havalimanı’dır.” Topçu, projenin Türkiye’nin 53’üncü havaalanını niteliği taşıyacağının altını da çiziyor. MHP Rize İl Başkanı Cem Kazmaz ise havalimanına, Kuvayi Milliye Kahramanı, İstiklal Savaşı Gazisi, Rize’nin İstiklalMadalyalıevladıİpsizRecep’ten başka birinin isminin verilemeyeceği kanaatinde. Proje somutlaşırsa, çok hızlı ulaşılabilen iller arasında Rize de eklenecek. Erzurum ve Trabzon hava limanlarına hem alternatif hem destek imkânı doğacak. Öte yandan lojistik, çağın yeni ticaret yöntemi kabul ediliyor. Başbakan Erdoğan’ın “Buraya yapılsın” direktifiyle Of-İyidere’ye inşa edilecek lojistik merkezine “Karadeniz Lojistik” diye isimlendirildi. 1 milyon 395 bin m2 alan üzerine kurulması planlanan merkez, Türkiye’nin 2013 yılı itibariyle en büyüğü niteliğini taşıyacak. 1 milyar dolara mal olması ve Orta Asya-Kafkasya-Rusya eksenli hayata geçmesi bekleniyor. Derepazarı’na bu lojistik merkezine cevap verecek ölçekte bir deniz limaSayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

nı yapılacak. Merkez de liman da Doğu Karadeniz’in en çaplısı olacak. Rize’deki havalimanına kargo uçakları inip kalkabilecek. MERZİFON HAVALİMANI HER GÜN AKTİF Merzifon`a 6 km, Amasya`ya 45 km ve Çorum`a 63 km uzaklıktaki Amasya Merzifon Havalimanı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki askeri havalimanına sivil tesisler eklenerek, 20 Haziran 2008’de dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım`ın katıldığı resmi törenle tarifeli iç hat seferlerine açıldı. Karşılıklı sefer sayısı ilk etapta hafta üç idi. İstanbul uçuşları 4’e ve nihayetinde de 7 güne çıktı. Havalimanı, coğrafi konumu dolayısıyla Amasya`nın yanı sıra Tokat, Çorum ve Samsun`un bazı ilçelerindeki vatandaşlara da hizmet sağlıyor. Buradan ilk yurt dışı uçuş, 7 Kasım 2009’da Suudi Arabistan’ın Cidde şehrine gerçekleşti. 2008’den beri limandan 350 bin yolcu faydalandı. Doluluk oranı yüzde 80. THY dışındaki şirketlerin de ilgilisini çekmekte. Samsun Havaalanı’na 82, Tokat Havaalanı’na 92, Samsun Çarşamba Havaalanı’na 98, Sinop Hava Alanı’na 137 ve Kastamonu Havaalanı’na 154 kilometre mesafede. TOKAT’A HAFTANIN 4 GÜNÜ UÇUŞ Tokat Havalimanı, İl Özel İdaresince 1988 yılında inşa edildi ve 1995’te DHMİ Genel Müdürlüğüne devredildi. Başbakanlıkça yayınlanan tasarruf tedbirleri gereğince 2002 yılının Şubat ayında hava trafiğine kapatıldı. 11 Nisan 2006’de tekrar açıldı. Pazartesi, çarşamba, cuma ve pazar günleri, haftanın 4 günü İstanbul’a karşılıklı uçak seferleri düzenlenmekte.

Sayı 52 / Şubat 2014

Tokat’a havalimanı düşüncesi, dönemin Valisi merhum Recep Yazıcıoğlu’nun girişimi ve il genel meclisinden 31 Temmuz 1987 ve 23 sayı ile alınan kararıyla yeniden gündeme getirilmişti. Uygun görülen bugünkü arazisi önce Türk Hava Kurumu’na 49 yıllığına tahsis edilmiş ve irtifak hakkı konmuştu. 1988-1990 tarihlerinde 1700 metrelik pist inşaatı Ulaştırma Bakanlığı tahsisat takviyesi ve özel idarenin imkanlarıyla tamamlandı. Havalimanı için Valilik, Ulaştırma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Türk Hava Kurumu arasında sayısız yazışmalar oldu. 1992 yılı başında tümüyle bitmemişti. Fiili, hukuki, mali sebepler yüzünden işletmeye açılamıyordu. Özel idareden görevlendirilen bir işçinin korumasına terkti. 25 Ağustos 1995 günü TOKAT isimli RJ 100 tipi 100 kişilik THY uçağının inişiyle resmen ve fiilen hava trafiğine kazandırıldı. 2001’de Koalisyon Hükümetince tasarruf tedbirleri gerekçesiyle Sivas, Zonguldak Çaycuma, Uşak, Sinop, Tokat ve Balıkesir havalimanları 31 Ocak 2002 tarihine dek devre dışı bırakıldı. Aradan 5 yıl geçti. Pist dahil çok iyi bir bakım gerekmekteydi. Milletvekilleri, yerel sivil toplum örgütlerinin yoğun gayretiyle

pist 1925 metreye uzatıldı. 3 Aralık 2006’da Bakan Yıldırım tarafından ikinci defa hizmete açıldı. ÇORUM’A HAVALİMANI TEMELİ ATILDI AMA Orta Karadeniz Bölgesi’nin sanayi ve tarım üslerinden Çorum’a yapılacak havalimanının temeli 1993’te atıldı. Sonrası tam bir yılan hikayesi. Merzifon’daki askeri limanın sivil uçuşlara açılmasıyla Çorum’un ihtiyacı bir nebze karşılandı ama dile kolay arada 60 kilometrelik mesafe vardı. Çorumlular, kararlıydılar öz sermayeleriyle inşa edeceklerdi havalimanını. Bakan Yıldırım’dan, ‘Çorumlular şimdilik Merzifon’dan uçsunlar’ mesajına muhatap oldular. Kendileri arzularına rağmen mahrumken, 94 kilometre ötedeki Yozgat’ın havalimanına kavuşacak olması Çorumluların tepkisini çekmekte. Anadolu kaplanlarının faaliyet gösterdiği Çorum, demir yolunda da talihsiz. Hat etrafından dolaşmakta. Şehirdeki 138 ihracatçı firmanın sahipleri; iletişim kurdukları yabancı yatırımcıların havalimansız ve demiryolsuz Çorum’a başta soğuk baktıklarını, haliyle sözleşme imzalamakta epey zorlandıklarını söylüyorlar. 35


Sağlık

OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pekşen:

İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞANA FARKLI BİR GÖZLE BAKABİLMELİ OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve İş Yeri Hekimliği Eğitim Kurumu Müdürü Prof. Dr. Yıldız Pekşen, işyeri hekimliğinin ayrı bir donanım ve bilgi birikimi gerektirdiğini söylüyor: “Normal bir hekim elbette iş sağlığı ve meslek hastalıkları gibi konularda bilgili olmalı. Ancak bunu YÖK çekirdek eğitim programının içerisine daha bu sene koydu. Dolayısı ile iş sağlığı ve meslek hastalıkları konusunda hekimlere yeterince iyi eğitim verilemiyordu. İşyeri hekimi çalışana farklı gözle bakabilen bir hekim olmalı.”

Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması, çalışma hayatının öncelikli şartı ve tüm sosyal tarafların ortak sorumluluğunda. Dünyada her gün 1 milyon iş kazası meydana geliyor. Yine her sene 2,3 milyon –başka bir söylemle dakikada 4- kişi ya bu kazalarda ya da meslek hastalıkları sebebiyle ölüyor. Türkiye’deki günlük kaza sayısı 172. Bunlarda 4 ölüm gerçekleşirken, 6 sürekli iş göremezlik durumuyla karşılaşıyor. İş kazaları ve meslek hastalıklarının maddi kaybı ise 7,7 milyar TL civarında. İş kazalarının yüzde 18,3’ünün metalden eşya üretiminde, yüzde 14,4’ünün madende, yüzde 10,2’si ise inşaat sektöründe oluyor. UYMAYANA 80 BİN LİRAYA KADAR CEZA Türkiye genelinde yaklaşık 540 bin işletme için zorlu bir dönem başladı. Ülkemizde büyük-küçük işletme, kamu veya özel sektör ayırımı gözetmeksizin tüm çalışanları kapsayan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla ilk etapta 1 Ocak 2014’ten itibaren tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alanlar işyeri hekimi ve sağlık personeli çalıştırmak zorunda. Kanunla, berber, kuaför, kavun-karpuz yetiştiricileri, kadın ve erkek hamamları, saunalar, kaplıcalar, zayıflama salonları, deniz balıkçıları, masaj salonları, solaryum salonları gibi iş yerleri dahil, 540 bin iş yerinde, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve sağlık personeli (hemşire) bulundurma mecburiyeti var artık.

36

Sayı 52 / Şubat Şuba ubat 2014 4


HABEREXEN XEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014 Say

37


Sağlık

Kademeli uygulanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında ‘balıkçılık ve makine imalatı’ gibi ‘tehlikeli’ ve ‘madencilik, doğalgaz ve petrol çıkarımı, mermer ocağı, inşaat’ gibi çok tehlikeli sınıflarda faaliyet gösteren 50 ve altında elaman çalıştıran işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi istihdamı 2014 yılıyla birlikte zorunlu. Kanuna aykırı hareket etmenin cezası Bin lira ile 80 bin lira arasında değişiyor. İş yerleri hekim, hemşire ve iş güvenliği uzmanı direkt istihdam da edilebilirken; bu hizmeti ‘ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden’ de sağlanabiliyor. Tam zamanlı iş yeri hekimi varsa, diğer sağlık personeli mecburi değil. 1 Ocak 2013’te 50 kişi ve üzerinde işçi çalıştıranlar için getirilen iş güvenliği ve sağlık personeli bulundurma zorunluluğu, 1 Ocak 2014’ten sonra 50 kişinin altındaki iş yerlerini de kapsıyor. 1 ile 9 kişi arasında işçi çalıştıran ve tanımı ‘az tehlikeli’ sınıfta yer alan bakkal, manav, market gibi iş yerleri için mecburiyet tarihi 2016. Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimindekilerle; hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamındaki iş yurdu, eğitim faaliyetleri kapsam dışı. Apartmanlar gibi az tehlikeli işyerlerinde 30 Haziran 2014 de yürürlüğe girmesi programlanan “iş güvenliği uzmanı” ve “iş yeri hekimi” çalıştırma (veya hizmet satın alma) yükümlüğü de 1 Temmuz 2016 ya kadar (iki yıl) ertelendi. 38

bu bölgedeki tüm iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması, çalışana ve iş yerlerine ait sağlık gözetimi hizmetlerinin yapılması ile 6331 sayılı yasanın “eğitim” yönetmeliği çerçevesinde tüm çalışanlara eğitim verilerek katılım belgesi sağlanması gibi iş sağlığı ve güvenliği alanına ilişkin tüm hizmetler bu merkez tarafından yürütülecek.

Türkiye genelinde yaklaşık 540 bin işletme için zorlu bir dönem başladı. 1 Ocak 2014’ten itibaren tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alanlar işyeri hekimi ve sağlık personeli çalıştırmak zorunda. PROF. DR. PEKŞEN: İŞYERİ HEKİMLİĞİ İHTİSAS İSTİYOR Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve İş Yeri Hekimliği Eğitim Kurumu Müdürü Prof. Dr. Yıldız Pekşen, iş yeri hekimliğinin ayrı bir donanım ve bilgi birikimi gerektirdiğini söylüyor. Prof. Pekşen aynı zamanda, OMÜ’de açılan iş sağlığı ve Meslek Hastalıkları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ÖMÜ-İŞSEM) de mesulü. Samsun ve

Diğer taraftan OMÜ Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığınca “İşyeri Hekimliği Eğitim Kurumu” olarak yetkilendirildi. 6 aydır iş yeri hekimliği sertifika kursları ile yenileme eğitimleri veriyor. “İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞANA FAKLI GÖZLE BAKABİLMELİ” İş yeri hekiminin hastasına diğer hekimlerden farklı bir gözle bakabilmesi gerektiğini belirten Prof. Pekşen; “Normal bir hekim elbette iş sağlığı ve meslek hastalıkları gibi konularda bilgili olmalı. Ancak bunu YÖK çekirdek eğitim programının içerisine daha bu sene koydu. Dolayısı ile iş sağlığı ve meslek hastalıkları konusunda hekimlere yeterince iyi eğitim verilemiyordu. İşyeri hekimi çalışana farklı gözle bakabilen bir hekim olmalı. Hem işçinin sağlığını gözetecek hem de o işçinin çalıştığı ortamı gözetecek işçi sağlığına bütüncül bakabilecek.” diyor. 1994 yılına kadar hekimlere iş yeri hekimliği kursunu Tabipler Odası’nca verildiğini kaydediyor: “Sonra bu eğitimi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verdi. Şimdilerde özel kurslarda iş yeri güvenliği ve iş yeri hekimliği kursları verebiliyor. Biz de OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Dalı Başkanlığımız bünyesinde İş Yeri Hekimliği Eğitim Kurumumuzu hayata geçirdik. Karadeniz’de iş sağlığı haritası çıkarmak üzere bizim yeni bir çabamız da olacak. Eğer kayıt konusunda veri elde edebilirsek böyle bir girişimimiz olacak.” Pekşen’e göre Türkiye’de bir meslek hastalığı farkındalığı yok: “Karadeniz Bölgesi’nde meslek hastalıkları konusunda sağlıklı bir analiz yok. Bu konuda yapılan bir çalışma da var denilemez.” MESLEK HASTALIĞINA YAKALANANLARIN HAKKI Birçok fabrika işçisinin hastalığıyla çalışma şartları ilişkili. Kansere yakalandıysa sebep belki de işyerinde maruz kaldığı kanserojen etkiler. Belirtiler netleşince gittiği hekim kişinin işi ile ilgili geçmişi bilmediğinden hastanın hak arama imkânı kayboluyor. İşyeri hekimleri işte bu boşluğu dolduracak. Tespitlerin ardından sözü yeniden Pekşen’e bırakalım: “Artık iş yerlerinde bir kişi dahi çalıştırılıyorsa işverenin iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık personel istihdam etmesi ya da bu hizmetleri bir OSGB’den ( Ortak Sağlık Sayı 52 / Şubat 2014

ve Güvenlik Birimi) satın almış olması gerekmekte. Yeni yasada iş güvenliği uzmanları çalıştırma ya da sözleşme yapmada süreleri aylık olarak, az tehlikeli sınıf için çalışan başı aylık 6 dakika, tehlikeli sınıf için 8 dakika, çok tehlikeli sınıf için 12 dakikadır. İşyeri hekimleri için ise yine tehlike sınıfına göre 4, 6 ve 8 dakikadır. 20 çalışanı olan tehlikeli sınıfta yer alan işletmede iş güvenlik uzmanı 8x20=160 dakika, 160/60 =2,6 saat aylık çalışma süresi, aynı işyerinde hekim için ise 6x20=120 dakika 120/60= 2 saat olarak hesaplanır. Artık iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırmayanlar her biri için ayrı ayrı cezaya maruz kalıyor. Bu durum devam ettiği her ay için geçerli. A sınıfı iş güvenlik uzmanlarının bütün tehlike gruplarına, B sınıfı uzmanların tehlikeli ve az tehlikeli sınıfa, C sınıfı uzmanlar ise sadece az tehlikeli sınıftaki işyerlerine bakabiliyor. İşverenler ‘yeterince A ve B sınıfı uzmanı olmadığı’ için iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimi ile sözleşme yapma zorunluluğunun erteleneceğini bekleyerek de yanıldı.”

Türkiye genelinde yaklaşık 540 bin işletme için zorlu bir dönem başladı. 1 Ocak 2014’ten itibaren tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alanlar işyeri hekimi ve sağlık personeli çalıştırmak zorunda.

39


Yaşam

40

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

KARADENİZ’İN YÜKÜNÜ KADINLAR ÇEKİYOR Karadeniz Bölgesi’nin cefakâr kadınları her geçen gün icra ettikleri işlere bir yenisini daha ekleyip ev ekonomilerine katkıda bulunuyorlar. Geçmişte tarlada sırtlarında bebek ellerinde çapa vardı. Şimdi organize sanayi sitelerinde boy gösteriyorlar. Adeta ekmeklerini taştan çıkarıyorlar. İşin en önemli yanı ise bu meslekleri severek yapıyorlar. Pek çok erkek işinin üstesinden kolaylıkla gelebiliyorlar. Sayı 52 / Şubat 2014

41


Yaşam

Kâh tarlalarda kâh İnşaatlarda kâh fabrİkalarda Eşi 17 yıl önce hastalanan Ayten Sevim, Tokat’taki evinde pişirdiği ekmekleri mahallede satarak ailesini geçindirdi. Sonunda bir ekmek fırınına ortak olmayı başardı. İki oğlunu burada istihdam ediyor. Trabzon Beşikdüzü’ndeki Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu fabrikalarda çalışan 400 işçiden 150’si kadın.

Karadeniz kadını çalışkanlığıyla bilinir. Hem iyi bir annedir hem de eşinin en büyük destekçisi. Güçlüdür; tarlada, bağda ve bahçede çalışır. Didinir durur. Gözü pektir, cesurdur. Erkekler mi? Sormasanız daha iyi. Ama severler eşlerini. Ne kadar mı? Şu türkü sözü bütün gerçeği ortaya koyuyor: “Çayeli’inden öteye giderim yali yali… Sırtındaki sepetin ben olayım hamali. ” E koca adam, sen varken o sepet niçin kadının sırtundadur da? Neyse en iyisi mi biz sözü haberimizin kahramanlarına bırakalım. Rize’nin Çamlıhemşin İlçesinde 80’li yaşlardaki kadınlar, hala ağır köy işleriyle uğraşarak gençlere taş çıkartıyor. Bu yaşına rağmen sırtında odun taşıyan Fikriye Zararsız onlardan biri. “Çocukluğumdan bu yana çalışırım. Çalışmadığım dönemler vücudum zayıf düşer hasta olurum. Sağlıklı bir hayat sürdürebilmek için sürekli çalışıyorum. İki gün çalışmadan oturursam kireçlenme ve eklem ağrıları oluyor.” diyor. 78 yaşındaki Emine Şahin de çalışmaktan zevk aldığını, sağlığını ve enerjiyi böyle koruyabildiğini dile getiriyor. İKİ YILDA MERMER USTASI OLDU Karadeniz Bölgesi’nin cefakâr kadınları her geçen gün icra ettikleri işlere bir yenisini daha ekleyip ev

42

ekonomilerine katkıda bulunuyorlar. Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde yaşayan Sevgi Kırcı, iki yıl önce oğlu askere gidince, mermer ustası eşine yardım etmeye başlamış. Zamanla mesleğin tüm gereklerini yapabilir hale gelmiş: “Daha önceden bu işte çalışmışlığım yoktu. İki yılda mermerle ilgili tüm ayrıntıları öğrendim. Merdiven, mezar işleri, park alanları işlerini eşimle birlikte rahatlıkla yapıyorum. Yapamadığım hiçbir mermer işi yok ve her türlü mermeri tanıyorum. Artık usta oldum. İşimden çok büyük haz duyuyorum. Azmim ve gayretlerimle Karadeniz kadınını bu sektörde de temsil etmenin haklı gururunu yaşıyorum.” Karadeniz kadınında azmin bitmeyeceğini belirtiyor Kırcı, “Hayat pahalı ve ihtiyaçlarımız var. Sıkıntılarımız var. Biz oturduğumuz yerden ekmek parası kazanmıyoruz. Ben evimi geçindirmek için ekmeğimi taştan çıkartıyorum. Oğlumun askerden dönmesine az bir zaman var. O dönünce ben işime yine devam edeceğim.” EV EKMEĞİYLE EVİNİ GEÇİNDİRDİ Tokat’ta oturan dört çocuk annesi ve 46 yaşındaki Ayten Sevim, 17 yıl boyunca evinde pişirdiği ekmekleri mahalle arasında satarak ailesinin Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

geçimini sağlıyor. Ekonomiye Kadın Gücü Projesi kapsamında aldığı 8 bin liralık mikrokrediyle ildeki organize sanayi bölgesindeki bir ekmek fırınına ortak oluyor. İki oğlunu yanında istihdam etmekte şimdi. Eşi Cafer Sevim, inşaatlarda rızkını kovalarken astım hastalığına yakalanarak iş gücünü kaybetmiş. Haliyle iş başa düşmüş: “Mahallemizde komşumuz, fırına ev ekmeği yapıyordu. Onun teşvikiyle ben de başladım.” Evinin teras katında ürettiği ekmekler çok beğenilmiş: “Pişirdiğim ekmekleri çevremdekilere sattım. Birkaç sene çalıştım, işimi büyüttüm. Bir çuval, iki çuval oldu.” Hep aza kanaat etmiş: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile zabıtadan dolayı sıkıntı oldu. Bana ‘Organize Sanayide yer açacaksın, yoksa ceza keseceğiz’ dediler. Turkcell’in katkısıyla, Türkiye İsrafı Önleme Vakfından 8 bin lira kredi aldım. Sonra buraya ortak oldum. İki oğlumla çalışıyorum. Sabır gösterdik ve çok çalıştık. Burada ev ekmeği yapıyoruz. Çocuklarım, tavsiyem üzerine işe başladı.” ÇAKIL TAŞI BOYAMA HOBİSİYLE EK GELİR Taş boyama sanatı, hobisiydi Samsun’un Terme İlçesi’nde yaşayan Selma Ekin’in. Birbirinden farklı taşlara renk, şekil vermekten ve resimler çizmekten mutluluk duymaktaydı. Eserlerine ilgi artınca internette kurduğu blog’undan satışa çıkardı. İsteğe göre özel işlere de imza atıyor. Taşları deniz ve ırmak kenarından topluyormuş: “Gördüğüm değişik şekildeki taşların görüntüsü çok hoşuma gitti. Yine başka bir gün gittiğim kına gecesinde bahçeye serpilmiş boyalı taşların görüntüsünden çok etkilendim. Torunlarımın Sayı 52 / Şubat 2014

43


Yaşam

44

‘biz de boyayalım’ demesi ve benden yardım istemeleri üzerine hobi olarak başladım çakıl taşlarını boyamaya. Bu iş bana huzur ve mutluluk verdi. Boyadığım taşları tanıdıklara hediye ettim. Hiçbir ticari amacım yoktu. Önceleri etrafımdaki insanların bu kadar beğenisini kazanacağını da hiç düşünmemiştim. Torunlarımla birlikte hobi olarak başladığım taş boyama sanatı bana ek bir gelir kaynağı oldu.”

şekillerine hayran oluyorum. Bu iş emek ve sabır isteyen bir iş, biraz yorucu ancak yorucu olduğu kadar da zevkli ve dinlendirici. Bu şekilde taşları renkli bir dünya haline getirmek benim için çok büyük bir mutluluk kaynağı oldu.” Çiçek motifli, gül desenli, hayvan figürlü, resimli ve hat yazılı taşların masa süsü veya duvar dekoru olarak değerlendirilebileceğini ve kavanoz içinde sergilenebileceğini ifade ediyor Ekin.

Küçüklüğünden bu yana taşlar ilgisini çekermiş: “Biraz hava alabilmek ve kendimi dinlendirebilmek için sahilde her gezdiğimde bazen elime alıp, evirip çevirip fırlatıp atmaya dahi kıyamadığım taşların

TARLANIN ARDINDAN SANAYİYEDELER Karadeniz kadını artık köyde değil sanayi bölgelerinde de yük taşıyor. Yeni yeni canlanma aşamasındaki Trabzon Beşikdüzü Organize Sanayi

Bölgesi’nde üretime geçen fabrikaların birçoğunda pek çok erkek işine kadın eli değiyor ve verimlilik artıyor. 400 işçiden 150’si kadın. Girişimcilikte de kendilerini gösteriyorlar. Hiç de erkeklerden geri değiller. İlkay Algan, 4 yıldır kontrplak fabrikasında işçi. Fabrikayı ilk gördüğünde ‘bu işi kesinlikle yapamam’ diye düşünmüş: “Çalışmaya başladıktan sonra da bu işi bayanların yapması gerektiğini düşündüm. Erkeklerin gücü kuvveti var ama bunu bayanlarında yapabileceğini ispatlamak gerekiyordu. Patronumuz da bizi işimizde destekledi. Çok memnunum. Artık bu fabrikayı bir bayanın yönetmesi Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

gerektiğini düşünüyorum. Bayanın her yerde yapabileceğini ispatlamak istiyorum.” MAHKUM OĞLU ÜRETİYOR, ANNESİ SATIYOR Samsun Bafra’daki 55 yaşındaki Fatma Aslanoğlu ise Sinop Cezaevi’nde yatan oğlu Ahmet Aslanoğlu’nun imal ettiği süs eşyalarını satarak gelir kazanıyor. 10 yıl zarfında çeşitli hapishanelerde kalmış oğlu: “Oğlum, yanında Bafralı arkadaşı Barış Kurt ve 4 arkadaşı ile birlikte boncuklardan yaptığı süs eşyalarını, tespihleri ve diğer hediyelik eşyaları bana gönderiyor. Ben de bu yaşımda Atatürk Bulvarı’nda sabahın erken vaktinden akşama Sayı 52 / Şubat 2014

kadar satış yapıyorum. Ve kazandığım parayı görüş günü oğluma götürüyorum. O da bana bir miktarını verip geri kalan parayı alıyor. İhtiyaçlarını gideriyorlar.” Tüm mahkum annelerine Allah’tan sabır diliyor Fatma Hanım: “O benim oğlum. Ben onu çıkana kadar bekleyeceğim. Tüm devlet büyüklerimden ve vatandaşlardan tek isteğim var. Bana destek olsunlar. Elimde bulunan bu eşyaları satmam gerekiyor.’’ 26 YILDIR İNŞAATLARDA TUĞLA TAŞIYOR Trabzon Çarşıbaşı’ndaki bir inşaatta tuğlayı kadınlar çekmekte. 50 yaşın-

daki üç çocuk annesi Emriye Güdü, 26 yıldır bu sektörde: “Hep tuğla işi yaptım. Trabzon’un ilçelerinin yanı sıra Rize’de bile tuğla taşımacılığı yaptım. Bu işe önceleri inşaatlara tuğla çekerek başladık. Kamyonlar geliyordu bizde yükleyelim dedik ve bugüne kadar bu işi getirdik. Hiç zor olmadı. Şimdi bu işi kolayladık tabi ki zorluğu da var.” Ücreti tatmin edici buluyor: “İşe gitmediğimiz gün evde canımız sıkılıyor. Hem babaanneyim hem anneanneyim.” Dört çocuklu Zülfiye Yanık da ailesine destek amacıyla yedi aydır bu işte: “İşimiz zor. Evdekiler çalışmamı destekliyor. Ev işi de zor, bu iş de. Eşim de inşaatlarda çalışıyor.” 45


Gündem

46

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

47


Sağlık

Bu merkezden dünyada 50, Türkiye’deyse sadece 7 tane var.

KARADENİZ BÖLGESİ’NİN EN GELİŞKİN ROBOTİK KEMOTERAPİ MERKEZİ RİZE’DE Rize’deki Robotik Kemoterapi Merkezi’nin hastalarına -uzman kadrosu ve yetkin donanımıyla- dünya standartlarında tedavi imkânları sunduğunu belirten Doç. Dr. Hasan Türüt, “Rize merkez ve ilçeler, Artvin ve ilçeleri, Gümüşhane ve Bayburt’u da kapsayan yakın çevresine ve Gürcistan, Batum, Azerbaycan ülkeleriyle de sağlık turizmini geliştirerek ülke ekonomisine katkı sağlayan bir onkoloji hastanesi olarak hizmet vermeyi hedeflemekteyiz.” diyor. 48

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

BÜYÜKŞEHİRLERE GİTME MECBURİYETİ KALMADI Artık kanser hastalarının büyükşehirlerdeki sağlık ünitelerine gitmek zorunda kalmadıklarını vurguluyor: “Merkezimiz, ileri teknoloji cihazları, multidisipliner yaklaşımı ve konusunda uzman, deneyimli doktor kadrosuyla Karadeniz Bölgesi’nin kanser tedavisinde sağlık üssü olma yolunda ilerlemektedir. Rize merkez ve ilçeler, Artvin ve ilçeleri, Gümüşhane ve Bayburt’u da kapsayan yakın çevresine ve Gürcistan, Batum, Azerbaycan ülkeleriyle de sağlık turizmini geliştirerek ülke ekonomisine katkı sağlayan bir onkoloji hastanesi olarak hizmet vermeyi hedeflemekteyiz. Uzak mesafeden gelen hastalarımız için de yatış işlemi yapılarak tedavinin ardından hastamız kendisini iyi hissettiği zaman taburcu edilmektedir. Bu da uzak mesafeden gelen hastalarımız için önemli bir avantaj, rahatlık ve yaşam kalitesini artırıcı bir unsur olmaktadır.” Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hasan Türüt, gelişmeler bu hızla sürerse hastanelerine bağlı Robotik Onkoloji Merkezi’nin, “ileri teknoloji cihazları, multidisipliner yaklaşımı ve konusunda uzman, deneyimli doktor kadrosuyla” Karadeniz Bölgesi’nin kanser tedavisi ve

Sayı 52 / Şubat 2014

araştırmalarındaki birincil üssü haline geleceğini ifade ediyor. DÜNYANIN EN İLERİ TEKNOLOJİSİ Doç. Dr. Türüt, Robotik Kemoterapi Merkezlerinin, kemoterapik ilaç hazırlama konusunda dünyanın en ileri teknolojisini kullandıklarını belirtiyor: “Dünyada 50, Türkiye’de 7 merkezde, Karadeniz Bölgesi’nde ise ilk olarak Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde Robotik Onkoloji Merkezi olarak hizmete açılmıştır. Merkezimiz bölgedeki tüm hastalara hizmet vermektedir.” AĞUSTOS 2013’TEN BERİ FAALİYETTE Ağustos 2013’ten beri faaliyet gösteren merkezin kadrosu ve tıbbi donanımı hakkında şu bilgileri aktarıyor: “Robotik Onkoloji Merkezi bünyesinde barındırdığı medikal onkoloji, radyasyon onkolojisiradyoterapi ünitesi, nükleer tıp ünitesi ve iyot 131 ünitesi, biyokimya laboratuvarı ile en çağdaş tedavileri uygulamayı hedeflemektedir. Merkezimiz bünyesinde 2 uzman medikal onkolog, 3 uzman radyasyon onkoloğu, 3 nükleer tıp uzmanı, 5 onkoloji hemşiresi, 3 ilaç hazırlama hemşiresi, 2 robot operatörü ve 4 tıbbi sekreter ile hastalarına en iyi hizmeti vermeyi amaçlamaktadır.”

ÜST DÜZEY GÜVEN VE RAHATLIK Üniversitesindeki merkezin hasta ve yakınlarına üst düzey güven ortamı ile rahatlık sunduğunu da kaydediyor Türüt: “Merkezimiz 80 yatak kapasitesine sahiptir. Ayakta kemoterapi uygulama ünitesi geniş, ferah ve modern yapısı ile hastaların rahatlığı ön planda tutularak dizayn edilmiştir. 40 tane yatabilen, ergonomik kemoterapi koltuğu, 2 özel oda, bir acil müdahale odası ile konforlu bir uygulama mekanı sağlanmaktadır. Hasta odaları, hasta ve yakınlarının kendilerini huzurlu hissedecekleri ve ihtiyaçlarının tamamını karşılayacakları şekilde tasarlanmış olup, müzik, internet, kütüphane, gazete ve süreli yayınları içeren konforlu sosyal alanlar oluşturulmuştur.”

49


Sinema

20 YIL DIR PÖS te kİ de tüy sa yı yor

EKİ PÖST : Nimeti AK lde SAYMen az veya e meğe e d n n külfeti ın, harcana a söyler d r â a k edilen eceği duruml ki saymak’. e y t e s ö m ‘p ğ , e r d nen r sözdü ici gibi görü arf i b n e n hâr ret s İmkân için boşa gay lığını z ı y s e bir ş in mantık n e r m et anlatı

Başlığın ne manaya geldiğini biliyor musunuz? Sıradan bir bulmaca meraklısı değil o. 20 yılda 3 bin 250 sayfalık soru ve cevaplar sözlüğü hazırladı. “10 yıl boyunca her akşam yazdım çizdim. Ailemden tepki almadım. Onlar da benim bu hobime belli bir süre sonra alıştılar. Bir nevi pöstekide tüy saymak gibi bir şey yaptım.” diyen Sinoplu Şeyda Yılmaz, 62 yaşında. 62 yaşındaki Sinoplu Şeyda Yılmaz bir bulmaca meraklısı ama öyle sıradan değil. Erinme bilmeden 20 yıl sürdürdüğü titiz çalışmayla, 235 bin soru ve cevaptan oluşan 3 bin 250 sayfalık bulmaca sözlüğü çıktı elinden. Dile kolay tam altı ciltlik bir eser bu. Emekli Yılmaz’ın, gençliğinde merak saldığı bulmacada derecesi de var. 20 yıl önce ulusal bir gazetenin Türkiye geneli düzenlediği “zamana karşı bulmaca çözme” yarışmasının 350 kişi arasından 10’uncusu. Eşi Lütfiye Yılmaz ise “Bulmaca merakı eşimde vazgeçilmez bir tutku oluşturdu. Bunlarla çalıştığı sürece çok da mutlu oluyor. Ben de zaman zaman kendisine yardımcı oluyorum.” ifadeleriyle anlatıyor aynı yastığa baş koyduğu kişinin bu ilginç tutkusunu. 10 YIL HER AKŞAM YAZIP ÇİZMİŞ İlk önceleri bilmediği soruların cevaplarını kaleme aldığını söylüyor Yılmaz: “‘Daha sonra baktım ki çıkan her soru ve karşılığı olan kelimeler çoğalmaya başladı. Merakım ve ilgim giderek arttı. Akşam evime geldiğimde masama oturur, bulmacaları bir tarafa, ansiklopedileri bir tarafa koyar, gecenin geç saatlerine kadar bunun üzerinde çalışırdım. Bu yıllarca böyle devam etti. 10 yıl her akşam yazdım çizdim. Ailemden tepki almadım. Onlar da benim bu hobime belli bir süre sonra alıştılar. Bir nevi pöstekide tüy saymak gibi bir şey yaptım.”

50

KOCA ANSİKLOPEDİLERİ SAYFA SAYFA İNCELEMİŞ 12 yıl önce emekliye ayrılan Yılmaz, boş zamanlarında bulmaca sözlüğü için çalışmış: “Emekli olmadan önce ve emekli olduktan sonra 20 yıllık zaman içinde 235 bin soru ve cevabı içeren 3 bin 250 sayfalık, 6 ciltten oluşan bir ansiklopedik bulmaca sözlüğü hazırladım. Bu bilgileri ayrıca bilgisayarıma yükledim. Bulmaca sözlüğünü hazırlarken Büyük Larousse, Meydan Larousse, Türkçe sözlükler, yöresel sözlükler ve diğer kaynakları defalarca sayfa sayfa inceleyerek aldığım kelimelerin sorusunu ters çevirmek suretiyle alfabetik olarak sıraladım. Böylece bulmaca sözlüğü meydana geldi. Yani bu bulmaca sözlüğü normal sözlüklerin ters çevrilmiş hali.” KAYNAK BULMAKTA ZORLANIYORMUŞ Yılmaz, soru ve cevap adedini 300, hatta 400 bine çıkarmayı hedefliyor: “Bulmaca için kaynak bulmakta zorlanıyorum. İncelediğim bütün kaynaklardan alacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Kütüphanelere gidiyorum. Oralarda da yararlanacak kaynak bulmakta zorluk çekiyorum.” Bulmaca hobi ve merakının devam edeceğini belirtiyor: “20 yıldır günde asgari 8 saat bulmacalarla ilgili çalışmalar yapıyorum. Emekli olmadan önce dahi çalıştığım iş yerinde boş zamanımda kitapları inceliyordum. Eve gittiğimde gece geç saatlere kadar çalışıyordum. Bu çalışmalarım aralıksız devam ediyor. Evde eşim ilk zamanlarda sıkılıyordu ama daha sonra o da bana yardımcı olmaya başladı. Kendisine teşekkür ediyorum.”

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

51 51


Sektör

Sezon üç - dört aya kadar düşse ve yazları yaprak kımıldamasa da

VAROL’DUKÇA YÜN İŞİNİ BIRAKMAYACAK 30 yıldır yün ve iplik satışıyla uğraşan Halil Varol, bu süre zarfında kati suretle müşteriye kalitesiz ve seri üretimsiz mal vermediklerini; zaten böyle yapan esnafların tutunamadığını belirtiyor. Sezon zamanla 7-8 aydan 3-4 aya daralmış ve işler yazın tümüyle kesata uğruyormuş. Yalnız AVM’lerden olumsuz etkilenmemişler.

1982 senesinde çalışmaya başladığı Karayollarından 2001’de emekli ayrılan Halil Varol, babasının 1984’ te açtığı ve kız kardeşinin desteğiyle işlettiği yün ve iplik satış dükkânının o tarihten beri dış alımıyla ilgileniyor. Emeklilik sonrası tüm mesaisini buraya ayırıyor artık. Nice hikâyeler barındırıyor bu iş yeri. İçerde asılı kazak ve bebek yeleklerine sorsanız kim bilir neler anlatacaklar size? Nesneler adına soruyu Halil Varol’a yöneltiyoruz. Bir teyzeden söz ediyor ilkin. Senelerdir o örüyormuş onları: “Üniversitede okuyan yetim bir torununa harçlık çıkarmak için örüyor ve bize getiriyor. Biz de burada onları koyup satıyoruz.” Varol’un bu sözlerin hemen ardından “Örgü kazaklara, yeleklere fazla talep yok.” demesine üzülüyoruz haliyle. “SEZON 3-4 AYA DÜŞTÜ” Genel satışlar eskiye nazaran biraz durgunmuş ama yeni yeni canlanma meydana geliyormuş. Dile kolay tam 30 senedir yün işiyle uğraştığını söylüyor Varol: “İplik işi, örgü işi genelde bu

52

şekilde olur bazı sene yavaşlar bazı seneler hareketlidir. Yün satışı olarak bu sene bir ilerleme söz konusu. Geçen seneye göre bu sene bir canlanma var. Eskiden dokuzuncu ayda sezon başlardı beşinci ayda biterdi; şimdi sezon 12’inci ayda başlıyor üçüncü ayda bitiyor, üçdört aylık bir sezona düştü. Eskiye göre bir gerileme var tabi ki.” Yazın bıçak vurmuş gibi kesiliyormuş sirkülasyon: “Yazın bomboş oturuyoruz, sadece esnafız diye dükkanı açıp kapatıyoruz. Bizim bu işte tam 30’ncu senemiz. 1984’ te başladık bu işe, bu tarihten beri aynı dükkândayız ve yün işi yapmaya devam ediyoruz. Burası bizim kendi mekânımız kira vermiyoruz, bu çok önemli bir şey. Kira vermiş olsaydık eğer, işin yoğun olmadığı sezonlarda kirayı veremezdik ve belki de kapatabilirdik.” “AVM’LERDEN ETKİLENMEDİK ÇÜNKÜ” Merak ettik; peşi sıra AVM’lerin açılması, bu tip satış yerlerinin ziyaretçi sayılarına ve tabi ki cirolarına nasıl yansımaktaydı acaba? Negatif bir tesir hissetme-

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

diklerini belirtiyor Varol: “Çünkü alışveriş merkezlerinde bizim yaptığımız işi yapan yok. Bu işi hobi ya da gerçekten işi olarak yapanlar da var. Buralarda yün satışı olmadığı için yine bize geliyorlar.” Öte yandan her yaş grubundan insanlar uğramaktaymış dükkânlarına: “Dükkânımıza her yaş grubundan gelen müşteri var. Özellikle polis okulundan gelen öğrencilerin yoğun talebiyle karşılaşıyoruz. Üniversite öğrencileri de aynı şeklide. Gençlerin de örgüye olan merakı söz konusu, bu özenti gençlerde de başladı.” “DAHA UCUZA VAADİYLE MÜŞTERİ ÇALMADIK” Önceleri onlarca esnaf daha yün ve iplik işiyle meşgulmüş. Ancak zamanla dördü ayakta kalabilmiş. Varol’a göre dükkânların tutunamayarak kapanma sebepleri şöyle: “Oradaki arkadaşlar satıştan ziyade, rekabete girdiler kendi aralarında; dükkânları birbirine yakın olduğu için. Burada herhangi bir dükkândan çıkan müşteriye, yanındaki bir dükkân sahibi müşteriye, diğer dükkândan aldığını daha ucuza vereceğini söyleyerek, müşteri çekmeye çalışıyordu. Bu şekilde rekabete girerek birbirlerini yediler. Bizim 84’ ten beri ayakta kalmamızın sebebi istikrar.” “MERDİVENALTI FİRMALARLA ÇALIŞMADIK” Bir de ulusal çapta tanınmış firmalarla irtibatlı olmaya bilhassa özen gösterdiklerini de vurguluyor Varol: “Buradaki arkadaşların çoğu, merdiven altı denilen firmalarla çalışıyordu. Ürünü müşteriye bugün sattı, yarın o ürünün aynısını müşteri bulamadı. Bulamayınca müşteri

Sayı 52 / Şubat 2014

memnuniyetsizliği oluştu; ama biz istikrarımızı hiç bozmadık, 30 senedir hep aynı ve devamlılığı olan firmalarla çalışıyoruz. Örneğin bana gelen bir yünün üzerindeki etikette her şeyi yazar; nerede imal edilmiş, kaç metre, ipin özellikleri nedir hepsi yazar. Ama merdivenaltı yün satışı yapanlarda bakıyoruz ipin üzerindeki etikette sadece ‘made in Turkey’ yazıyor.” “MÜŞTERİMİ MAĞDUR EDEMEM” Her daim sattıkları ürünün arkasında durduklarını ifade ediyor: “Sattığımız ürünün arkasındayız, çalıştığımız firmalar da aynı şekilde. Merdiven altı üretim diye tabir ettiğimiz ipleri Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde 20 tane dükkân varken çuval çuval sattılar. Ben böyle kalitesiz malı satıp müşterimi de kendimi de mağdur edemem. Aldığım ürünün arkasında duramayacaksam ben o ürünü niye satayım. Biz bu tür şeylere girmediğimiz için ayaktayız ve devam ediyoruz.” Konunun iyice anlaşılması için şu anekdotu da paylaşıyor Varol: “Geçenlerde Atakum’ a yeni taşınmış bir abla İstanbul’ daki bir firmanın bizi tavsiye etmesiyle, beni aradı örgüsünün yarım kaldığını söyledi ve ardından dükkâna elinde bir iple geldi. İpin üzerindeki etikette bir telefon numarası ve sadece ‘Made in Turkey’ yazısı vardı. Ona, bu ipin belli bir firmanın ürünü olmadığını söylesem de ablayı inandıramadım. Etikette yazan numarayı aradık, İzmir’ de benim gibi satış yapan bir bayii bu ipi on sene önce piyasaya sürmüş, o ürünü kendi de unutmuş ve o ipin devamını bulmak mümkün değil; zaten bulamadı da. Böyle ilginç şeyler de görebiliyoruz.”

53


Gündem 2013’te fındığımızı 105 ülkeye ihraç ettik. Almanya, İtalya ve Fransa ilk üçte

REKOR FINDIK İHRACATINDA ASLAN PAYI TRABZON’UN

2013’te 105 ülkeye yaklaşık 275 bin ton iç fındık satarak karşılığında 1 milyar 767 milyon dolar gelir elde ettik. İhracatımızın 732 milyon dolarlık kısmı yani yüzde 42’si Trabzon’dan gerçekleşti. Türkiye ihraç rekortmeni Oltan Gıda’nın yanı sıra Özgün Gıda, Arslantürk Tarım Ürünleri, Sabırlar ve Cirav Gıda gibi büyük fındık ihracatçısı firmaları bünyesinde barındıran Trabzon Ticaret Borsası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu, fındıktaki toplam dış satımda şehrin yüzde 42 ile tarihi bir paya eriştiğine dikkatleri çekerek, “Trabzon’dan yapılan fındık ihracatımızın artmasının önemli etkenlerinden birini, 2013 ürününün önceki yıllara göre kaliteli oluşu teşkil etmiştir. Doğu Karadeniz’de üretilen fındıkların kalitesinin yükselmesi, işlenerek ihraç edilmesine kolaylık sağlamış, olumlu katkı yapmıştır.” diyor. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Oğuz Gürsoy da 2013’ün fındık ihracatçıları açısından bereketli ve güzel geçtiğini belirterek şunları söylüyor: “Rakamsal olarak 2012 yılı ile karşılaştırdığımızda 2013 yılında 9 bin ton daha fazla fındık ihraç etmiş durumdayız. Çok büyük fark olmamasına rağmen, yine de tablo bizi sevindirdi. Döviz bakımından değerlendirdiğimizde ise 2012 yılında 1,8 milyar dolar gelir 54

sağlanmışken, 2013’te ise 1 milyar 760 milyon dolar döviz sağlanmış durumdayız. Genel olarak değerlendirdiğimizde 1,8 milyar dolarlık ihracat gelirimizi korumaktayız. Bu, oldukça sevindirici bir gelişme. 2013 yılında bir önceki yıla göre fazla ihracat yapmamız hepimizi mutlu etti. Fındık ihracatçısının yüzü 2013’te güldü.” FINDIK TÜKETİMİNDE İSTİKRARLI ARTIŞ KFMİB Başkanı Gürsoy, 2014’ten de bir hayli umutlu: “Türkiye olarak yaklaşık 105 ülkeye fındık ihracatı yapıyoruz. Bu ihracatın yüzde 74’ü Avrupa Birliği ülkelerine. En fazla Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Fransa gibi ülkeler fındığımızı satın alıyor. Bilindiği gibi genellikle çikolata ve dondurma sanayisinde fındık tercih ediliyor. Fındık tüketimi istikrarlı şekilde artıyor. Hem dünyada hem de ülkemizdeki artışla 2014 yılında da bu rakamların korunacağını ümit ediyoruz. Hatta daha iyi rakamlara ulaşırız diye umut diyoruz. Tarımsal ürünler arasında en büyük ihracat girdisi sağlayan fındığın bölgemiz adına olduğu kadar ülkemiz adına da son derece önemli bir ihraç ürünü olduğunu görüyoruz.” 2023 yılı ihra-

cat hedeflerine ulaşılması açısından son gelişmelerin önem arz etiğini de vurguluyor, Gürsoy. ALMANLAR FINDIĞI ÇOK SEVDİ Dünya fındık üretim ve ihracatının büyük kısmını elinde bulunduran Türkiye, 2013’te yüzde 22,55 oranıyla en fazla fındığı Almanya’ya sattı. Bir önceki yıl da öyleydi. Bu ülkeyi İtalya ve Fransa izliyor. Almanya’ya gönderdiğimiz 61 bin 938 ton ürünün parasal karşılığı 402 milyon 892 bin 222 dolar. İkinci sıradaki İtalya’ya 52 bin 594, üçüncü Fransa’ya ise 30 bin 321 ton gönderdik 2013’te. 2012’de de ihracat listemizin ilk üçünde bu ülkeler yer almaktaydı. 105 ülkeye fındık satıyoruz ama miktar kimilerinde ‘hadi canım’ dedirtecek kadar az. Örneğin, Angola’ya 5, Somali’ye 20 ve Myanmar’a da 32 kilogram ihraç etmişiz sadece. Toplamda da 492 dolar almışız. Fındıktaki ihracatın artması verim ve kalitedeki ilerlemelere endeksli. Bunun için de bahçelerin yenilenmesi, organik tarımın yaygınlaştırılması ve lisanslı depoculuğun geliştirilmesi gerekiyor.

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

55


Köşe Yazısı

Aydın Doğdu

Futbolu Yaşayan Şehir!

S

Samsun’un futbolu ne kadar sevdiğini hepimiz biliriz. Bu sevgi o kadar büyük ki, son 8 sezonun sadece bir sezonunda Süper Lig’de olmamıza rağmen, halen stadımız doluyor. Bununla birlikte her maç şehirde farklı bir heyecan ve farklı bir telaş uyandırıyor.

Bu sevgi sadece, ilin büyük takımı Samsunspor’a yoğun biçimde olmasına rağmen, ilimizin diğer takımlarında ki başarı durumlarına göre de ilgimiz onlara kayıyor. Onların başarılarına da seviniyor, alkış tutuyoruz. Sıkıntılı durumlarında da üzülüyor ve düzelmelerini temenni ediyoruz. Bu bazen Çarşambaspor, bazen Bafraspor da olsa. Geçmişte Kadıköyspor oldu, Termespor oldu. Öyle zamanlar oldu ki birkaç kulübümüzün profesyonel liglerde yer aldığı oldu. Hatta Bafraspor 2. Lige kadar yükselme başarısı gösterdi. Yine uzun süre gol yemeden adından söz ettirdiğini bugün kaç kişi hatırlar? Talihsizlik o dur ki; TRT çekimler için maça gittiğinde hem ilk golü yiyor hem de ilk mağlubiyetini alarak sahadan 1-0 mağlup ayrılıyordu. İçimizdeki futbol sevgisi o kadar büyük ki, birçok maçta hazırlanan koreografilerle tüm Türkiye’ye örnek olacak gösteriler yapıldı çoğu zaman. Bunu salt futbol olarak mı görmek gerekir? Yoksa bu bir ilin iç yansıması mı? Doğrusu bunun cevabını bu noktada vermek güç ama şehrimizde futbol aşkı bambaşka. Kazada vefat edenlerden Nuri Asan, Muzaffer Badalıoğlu, Mete Adanır ve Tomiç için 3 boyutlu koreografi ile hem hüzünlendik hem de unutturulmayacaklarını gördük. Nitekim, bunun hazırlıklarını yapan gençler onları bizler gibi görmediler bile!

56

Hazırlanan bu görselliklere geçen aylarda kazanılan reklam filminde alınan ödüllerde eklendi. Hatırlayacaksınız, benimde yazımda yer verdiğimi “o ağlayan çocuk!” bu duygusallığın sembolü oldu. Lig TV’nin Futbol aşkı! için hazırlanan “Samsunspor-Baba&Oğul” reklamı ödül aldı. Bir diğeri de taraftarımızın maça olan olumlu müdahalesinin simgesi olan “Ergün git golü at!” söylemine binaen bekten ileri çıkıp Trabzonspor’a golü atan Ergün Teber’in hikayesi. Samsunlular için futbolu anlatmak ve yazmak, belki de bizler için kolay gelse de hangi birini yazacağımıza karar vermek açısından da bir hayli zordur. 7’den 70’e herkesin yakından ilgilendiği futbolun belki de keyif alındığı ender illerden biridir Samsun. Kimi zaman otobüste, kimi zaman taksilerde. Bazen parklarda, bazen de çay bahçesinde otururken. Berber koltuklarının da hiç bitmeyen mevzusudur Samsunspor! Her ne kadar, çile dolu yıllar yaşasak da, halen Süper Lig için mücadele içinde olsak da ve belki bu yıl için de bunun zorluğunu iliklerimize kadar yaşamış olsak dahi bu sevginin bitmesi mümkün gözükmüyor. Herkes biliyor ki bu takım halen ayaktaysa, gücünü aldığı taraftarların sayesindedir. Bu takıma gönül veren binlerce kişinin çarpan yüreğidir, bu takımı ayakta tutan. Bunu sadece bizler söylesek abartmış oluruz belki. Ama şehrimize gelen ve uzun yıllar başka takımlarda da oynamış futbolcular ve teknik adamlarda söyleyince, demek ki diyoruz Samsun da futbol bambaşkadır. Yani futbol burada gerçek tutkusunu yaşamaktadır. Bu aşkın yaşaması da bu takıma yön verenlerin mahir ellerine bakmaktadır.

Sayı 52 / Şubat 2014


Sayı 52 / Şubat 2014

57


Güncel

58

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

59


Lezzet Karadeniz’de spor denince ilkin akla futbol gelir. Samsun’undan Trabzon’una, Ordu’sundan Giresun’una ve Rize’sine kadar sahil şeridinde tatlı bir rekabet vardır. Basketbol, voleybol ve hentbol gibi branşlarda da sürer aynı yarış. Türk futbolunun köklü ekiplerinden Trabzonspor Avrupa Ligi ikinci turunda da başarı kovalarken, Samsunspor ve Orduspor Süper Lig için mücadele ediyor. Rizespor da Spor Toto Süper Lig’de alt sıralardan kurtulmaya çabasında.

sı yok. Pazarspor ikinci devre ateş hattından uzaklaşma hamleleri yapacak. 3. Lig 1. Grupta Trabzon Akçaabat ve 2. Grupta Çorum Belediyespor zirvede. Ünyespor ile 1930 Bafraspor profesyonel liglerde tutunmaya çabalayacak.

TRABZON: HEM AVRUPA HEM LİG Avrupa’daki performansıyla sevindiren Trabzonspor, Süper Lig’in ikinci devresinde ilk üçü zorlamaya gayret gösterecek. İtalyan devi Juventus’u eleyerek yoluna devam etmek de istiyor.

BASKETBOL ŞEHRİ GİRESUN Karadenizli için futboldan sonra gelen spor dalı ise basketbol. Bu sezon ikinci ligden tekrar Beko Basketbol Ligi’ne yükselen Trabzonspor Medical Park, ilk devrede durgundu. Bordo-Mavililerin iki yıl önceki hüznü yeniden tatmaması için toparlanması gerekiyor. Basketbol şehri olma yolunda ilerleyen Yeşil Giresun Belediyespor ise Trabzonspor’a kaptırdığı 1. Lig biletini bu kez sağlam tutuyor. Çotanaklar, 2. Ligde zirvede.

RİZE İYİ BAŞLADI AMA… Rıza Çalımbay yönetimindeki Çaykur Rizespor, bu sezon yükseldiği Süper Lig’e fırtına gibi girmişti. İlk 6 haftadaki tablo şehirde yüzleri güldürüyordu. Ardından inanılmaz bir düşüş yaşandı. Tehlike sınırının biraz üzerindeler. Yeşil-Mavililer, yeni transferlerinin de katkısıyla ikinci yarıdan umutlu. ORDU VE SAMSUN SÜPER LİG’E İki kardeş takım Samsunspor ile Orduspor ise PTT 1. Lig’de şampiyonluk mücadelesi veriyor. Transfer yasağına rağmen aldığı başarılı sonuçlarla ilk iki yarışından kopmayan Orduspor, sezonu en kötü ihtimalle ilk 6’da bitirmeyi hedefliyor. Maddi sıkıntılarla boğuşan Samsunspor ise ilk devredeki istikrarsızlığa dur diyebilmeyi amaçlıyor. O da play-off biletini cebine koymaya çalışacak. 3. LİG’DE YA ZİRVE YA DA DİP Karadenizin diğer önemli şehirleri Giresunspor ile Tokatspor ise Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup’ta orta sıralarda yer almaktalar. Onlar için de play-off ümidi sürüyor. Kırmızı Grup’taki Ofspor’un iddia60

KADIN BAKKESİNDE SAMSUN Kadınlar Basketbol 1. Ligi’nde mücadele eden Samsun ekibi Canik Belediyespor ile Orduspor orta sıralarda. Her iki takım galibiyet serisiyle play-off, mağlubiyet serisiyle de ateş hattına yakın. İkinci ligde sezona iddialı bir kadro ile giren Tekkeköy Belediyespor’un play-off’u garanti. 55 Gençlik’in ilk altıya girmesi ise muhtemel. 3. LİGDE KARADENİZ GRUBU Karadeniz’i voleybolda Tokat temsil ediyor. Erkekler Acıbadem Voleybol Ligi’ndeki Belediye Plevne, alt sıralarda ama voleybolun en üst liginde mücadele ortaya koyuyor. 3. Lig B Grubu ise adeta Karadeniz tahsisli gibi. Samsun ekibi 1930 Bafraspor, Orduspor, Rize Fındıklıspor, Trabzonspor, Sinop Boyabat Kale ve

Amasya Atatürk Liseli grupta kıran kırana çekişme oluyor. FİLEDE ORDU FARKI Kadınlar 2. Lig’de ise Trabzon İdmanocağı fırtınası esiyor. Önüne geleni deviriyor ve Acıbadem kadınlar Voleybol 1. Lig’inin en güçlü adayı. Mutlu sona ulaşırsa gelecek sezon 1. Lig’deki tek Karadeniz temsil edecek. Kadınlar 3. Lig C grubundaki ekiplerin çoğu da Karadeniz’den. Ordu Telekom lider. Samsun Gazi Lisesi orta sıralarda. Ordu Tenis İhtasas Kulübü ve Çorum Hitit Üniversitesi ise altlarda. HENTBOLDA AMASYA RÜZGÂRI Hentbolda Doğu Karadeniz takımlarının başarısı dikkat çekiyor. Erkekler Süper Lig’de Trabzonspor üst sıralarda. 1. Lig’de ise Amasya Taşova YBO lider. Trabzon Akçaabat Tütünspor’un iddiasız. Rize Gençlik Spor ve Ordu Gençlerbirliği zorlanıyor. Tekkeköy İlköğretim Okulu GSK’nin liderliğindeki 2. Lig B Grubu’nda Ordu Perşembespor, Rize Karadenizspor ve Ordu Boztepe Gönülspor play-off mücadelesi veriyor. DOĞU KARADENİZ BAŞARISI Ardeşen Gençlik, Kadınlar Süper Lig’de şampiyon adayı. Ordu Boztepe Gönülspor ile Rize Pazarspor ise 1 Ligin ilk ilk ikisi. Ardından Trabzon Hentbol Akademi geliyor. Genç kadrolu Samsun Gençlik Spor Kulübü istikrarsız sonuçlarına rağmen orta sıralarda. Amasya Atatürk Anadolu Lisesi GSK da, Samsun GSK gibi ligin iddiasız ekiplerinden. 2. Lig’deki tek Karadeniz temsilcisi Ordu Gençlerbirliği ise galibiyetsiz ve sonuncu.

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Futboluyla, basketboluyla, voleyboluyla ve hentboluyla

KARADENİZ’İN LİG KARNESİ

Sayı 52 / Şubat 2014

61


u d l io z e m il ç e g z a v n i en t ye s o s en k ıy c ı at s ar y y e S

: R E : Z iL A R E M T L I S O Y Ü D M OR N A B S i R V E A M

Yıllarca Trabzon’da moloz arasında zabıtalarla köşe kapmaca oynadı, Erşan Yılmaz. Seyyar satıcıyken zamanla sosyetenin vazgeçilmez balık restoranının, Bordo-Mavi’nin sahibi oldu. Balığı hala ilk günlerdeki gibi pişiriyor. Yöntem arayışında değil. Dükkanına uğrayanların reklamını yaptığını söylüyor.

O

kul harçlığını çıkarmak için sabahın 5’inde kalkıp, çoğu kez abisinin balık tezgahında uyuya kaldı. Kimi zaman karakola düştü yolu, bazen tezgâhı elinden alındı. Ama hayat mücadelesinden hiç vazgeçmedi! ‘Trabzon’dan gitmeyi aklından geçirmedi. Şimdi 15 kişinin ekmek yediği ve sosyetenin de tercih ettiği restoranın sahibi. Lakabı da, ‘Sosyete balıkçısı’ . Trabzonspor’un starları Zokora’dan Bosingwa’ya, Nihat Hatipoğlu’ndan ünlü siyasetçilere kadar ünlülerin tercih ettiği balık restoran Çukurçayır’da. Yani deniz kenarında değil. Tam aksine 62

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

dağ başında sayılabilecek bir yerde. Erşan Yılmaz’ın balık pişirme sırları bir hayli basit. Seyyar satıcılık yıllarındaki tarzını muhafaza ediyor: Yağ, mısır unu ve taze balık. Şu yöntem, bu yöntem kaygısı gütmüyor. Genelde küçük teknelerin getirdiği balıkları alıyor. Büyük gözlü ağlarla tutulmuş dolayısıyla boyutuda büyük ve ezilememiş olmalarına özen gösteriyor. Bu nedenledir ki yıllardır aynı balıkçılarla muhatap. -Sizin ilk iş tecrübeniz nasıl gerçekleşti? Okuldan gelmiştim. Abim “geç şu arabanın başına işim var” dedi. Ben de bir kaç saat durdum. Balık kestim. Temizledim, abime poşet tuttum… Sonra bana harçlık verdi. O para bana bir hafta yetti. Ticaret muazzam bir şekilde hoşuma gitmişti. İnsanlar da tanımaya başlamıştım. Sonra devam ettim bırakmadım. KARAKOLLUK OLDUM Zabıtayla karakolluk oldum. Sonra birbirimizden şikayetçi olduğumuz zabıta komşum çıktı. İkimizde vazgeçtik şikayetçi olmaktan. Bir gün zabıta yine Sayı 52 / Şubat 2014

bizi uyardı. Ama karşımızdakilere bir şey demedi. Ben de niye böyle yapıyorsunuz? diye sordum. Tartışmaya başladık. İtiş kakış derken soluğu karakolda aldık. Şikayetçi olduk birbirimizden. Ertesi sabah evimden çıkarken bir baktım aynı binadan beraber çıkıyoruz. Beni görünce şaşırdı tabi… “Bak komşuymuşuz da… Şikayetçi olmaktan vazgeçelim” dedim. Sonra vazgeçtik. Ben sadece seyyar satıcılık yapmadım. Ayakkabı boyacılığı, garsonluk, inşaat işçiliği de yaptım. BABASI: “VAZGEÇ BU SEVDADAN” -Bordo Mavi Balık restoranını açış hikayenizden söz eder misiniz? Belediye “seyyar satıcılığı bitireceğiz” dedi. Hayalimde böyle bir restoran vardı. Sonra bu yeri buldum. Burası atıl duruyordu. Babam bana, “Oğlum elinde zaten üç kuruş para var onu da buraya mı yatıracaksın! Delirme.. Vazgeç bu sevdadan..” dedi. Ama ben uğraştım. İlk iki masayla başladım. Sonra nasıl bu kadar tutulan hatta Trabzon sosyetesinin de uğrak yeri olan bir mekan haline döndü? Ben işimde dürüst biriyim. Hep dürüst oldum. Kimseye kötülüğüm olmadı. Sanırım bundan dolayı. Bir de balığın

hangisinin taze hangisinin iyi olduğunu biliyorum. Bu da benim garsonluk ve seyyar satıcılıktan gelen tecrübemle alakalı. En başta burası sahile uzak bir mekan. Balıkçı dediğin sahilde olur kanısı var. Ben dağ başı denilebilecek bir yere mekan açtım. Bu durum en başta yadırgandı ama şimdi çok tutuldu. REKLAMIMI MEMNUN AYRILANLAR YAPIYOR Benim reklamımı buradan memnuniyetle ayrılan insanlar yapıyor. O bana yeter. Onların buradan hoşnutsuz ayrılmasına asla müsaade etmem. Balıkların tavada dizilişine kadar önem gösteririm. Hiçbir zaman işimde dağınık olmadım. -Somon şiş yapıyormuşsunuz. Çok da ilgi görüyormuş Bir gün arkadaşımla kendimize yapalım dedik. Bakalım nasıl olacak. O sıra bir müşteri geldi yedi gitti. Sonra beş kişi getirdi. Sonra onlarda… Derken baktım ki beğenildi. Her gün menüye koymaya başladım. Mezgit kadar somon da ilgi gördü.

63


64

Sayı 52 / Şubat 2014


HABEREXEN

®

Sayı 52 / Şubat 2014

65


xen habere

AJANDA

İnternet’e Sansür Mü? Meclis onayını da alan “İnternet Yasası”na tepkiler sürüyor. TİB başkanına “erişim engelleme kararı” verme yetkisi, URL tabanlı yasaklama, sayfa bazında engelleme ve yurt dışındaki yer sağlayıcılara da ulaşımı imkansız hale getiren yasanın sınırları ve nasıl kullanılacağı ise merak konusu.

Bu Ay Ne İzlesem? ROBOCOP Robocop Vizyon Tarihi: 14 Şubat 2014 Yönetmen: A. Taner Elhan Oyuncular: Joel Kinnaman, Gary Oldman, Michael Keaton Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon, Macera

Kredi Kartına Taksit Döneminin Sonu!

1987 yapımı klasik Robocopla ufak değişiklikler yapılsa da aynı senaryayo paylaşıyor 2014 versiyonu. Kanun koruyucumuz artık daha parlak ve teknolojik olmasının yanında çok da büyük farklılıklar sunmuyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ‘’Banka kartları ve kredi kartları hakkında yönetmelik” üzerinde yaptığı değişiklik ile hayatımızda yeni bir dönem başladı.

MEYDAN Al Midan Vizyon Tarihi: 28 Şubat 2014 Yönetmen: Jehane Noujaim Oyuncular: Khalid Abdalla, Aida El-Kashef Tür: Belgesel, Dram, Tarih Hüsnü Mübarek´in düşmesine önderlik eden Tahrir Meydanı´ndaki çadırlarda geçen günleri 6 farklı direnişçinin bakış açısından anlatan Meydan, devam eden olayları gerçek bir hikaye üzerinden gözler önüne seriyor

Her yıl neredeyse yüzde 50 büyüme kaydeden teknoloji marketleri pazarında televizyonun yüzde 25, dizüstü bilgisayarın yüzde 18, cep telefonunun yüzde 30, tabletin yüzde 7 paya sahip olduğu bu ürün gruplarının halihazırda teknoloji marketlerinin yüzde 80’lik cirosunu oluşturduğu ve 2013 yılında büyüklüğü 9 milyar TL’ye ulaşan teknoloji piyasasında çözüm arayışları ve kılıf uydurma çabaları sürüyor olsa da şimdilik hiçbir yol mübah gözükmüyor.

JACK RYAN: GÖLGE AJAN

Cep telefonunda taksit yasağını delmek için telefon kılıfını 1000 liraya verip yanında telefon da “hediye” eden “girişimciler” hapis cezası da alabilir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine göre vergi suçu işlemek için sadece vergi kaçırmak gerekmiyor. Maddeye göre sahte ve içeriği itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemeyi ve kullanma suç sayılıyor. Sadece telefonu satanlar için değil alanlar içinde kanun bazı cezai yaptırımlar söz konusu. Kanuna göre cep telefonunu ‘kılıf’ olarak satanları18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası bekliyor. Kuyumcular ise birçok ilde pos cihazlarını bankalara iadeye başladı.

Jack Ryan: Shadow Recruit Vizyon Tarihi: 28 Şubat 2014 Yönetmen: Peter Berg Oyuncular: Mark Wahlberg, Eric Bana, Emile Hirsch Tür: Belgesel, Dram, Tarih Gerçek bir olaydan sinemalara uyarlanan filmde Red Wing Operasyonu adı verilen bir görevle birlikte dört kişilik Amerikan SEAL ekibi, Taliban lideri Admad Shad’ı ölü ya da diri ele geçirmek için Afganistan’ın Kunar bölgesine gönderilirler.

Bu Ay Ne Okus Okusam? Bir EEyüp Sultan Romanı

MİHMANDAR M İskender Pala İsk Kapı Yayınları Kap

“Pe “Peygamber’in mihhmandârı! Bir arzun ma n varsa yapayım. Bir var ir vasiyetin varsa yerivas ine getireyim!” “Ey Emîr! Sakın n Allah’ın dinini bozma, müminler m arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele eyle ve düşman karşısında can kaygusu çekme.“

66

GÖ GÖKÇEN EFE DE DESTANI

GÜM GÜMÜŞ NİLÜ NİLÜFER

Sabahattin Burhan Sab n

Thomas Steinbeck Thom

Bilge Kültür Kitapları

Nemesis Kitap Nemesi

Kurtuluş Savaşı’nda Gökçen Efe Destanı işte bu destanlaşan hayatı, sanki dün yaşanmışçasına gözler önüne seriyor... Aktarılan her olay delilleriyle, vesikalarıyla, resimleriyle, en önemlisi onu tanıyan, onunla birlikte mücadele verenlerin hatıralarıyla destekleniyor.

Güzel, zeki, ahlaklı ve adaletli olan asil bir kadının, derinden etkileyen, başarı ve heyecan dolu hayat hikâyesi… Çin, Hindistan ve Madagaskardan San Franciscoya uzanan bu hikâyede umutsuzluğa ve başarısızlığa asla yer yoktur.

Sayı 52 / Şubat 2014




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.