Minerva Dergisi - Sayı:10

Page 25

dahil olan toplulukların büyüklük ve nitelik farklılıklarıdır (Hirschon,2005). Lozan sözleşmesi kendi içinde büyük bir eşitsizlik ifade eden nüfus mübadelesi tanımlamıştır. Bir diğer demografik faktör de ev sahibi nüfusların dengesizliğidir. 5 milyon civarı nüfusu olan Yunanistan devletine bu göç, nüfusun yalnızca 1 yıl içinde devasa bir büyümeye yol açmıştır. Ve son derece büyük sorunları beraberinde getirmiştir. Türkiye ise Yunanistan’ın aldığı göçün oransızlığının aksine, 1923ten sonra Yunan Devleti’nden Türkiye’ye gönderilen Müslümanların sayısı orana vurulduğunda %4 civarındadır ve bu oran görece olarak çok düşüktür(Tahmini nüfus olan 13,5 milyonun 350 bini). Ekonomiye Etkiler

Özellikle Anadolu’nun Yunan toprağı olmasını savunanlar, yaşadıkları dışlanma ve karşılaştıkları önyargılar karşısında hayrete düşmüşlerdi. İnsanlara takılan aşağılayıcı lakaplar(Türk tohumları, şarklılar) bu dışlamanın en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Bu reddedilme deneyimi, gittikleri yerlerin yerlisi olan Türklerden yarı gavur damgası yemiş olan Müslüman göçmenlerce de paylaşılmıştır. Fakat Kemalist ulus devlet kurma ideolojisi altında, ayırt edici bir kimlik iddiası hoş karşılanmazdı. Ege’nin iki yakasında da insan toplulukları üç veya dört kuşaktır ‘‘kayıp vatan’’ duygusunu yaşıyor. Her yerde evlerinden edilmiş insanlar yersizlik, evsizlik, taşındıkları topluma uyum sağlama süreci gibi birçok toplumsal sorunu birlikte yaşıyor. İnsanlar doğdukları yerlere olan bağlarını hiç unutamamış, hep içlerinde bir nükte kalmış ve bunu yeni gelen kuşaklara da aktarılmıştır. Hirschon, bu meseleyi romantizme atfetmeyerek, insanın özgün sosyokültürel bağlamlar içindeki gelişimiyle ilgili daha geniş kapsamlı bir mesele olarak anlaşılabileceğini savunmuştur. Sonuç On dokuz ve yirminci yüzyıllarda büyük devletlerin, imparatorlukların parçalanması ve yerlerine modern ulusdevletlerin kurulması görülür. Yeni ulus-devletlerin en önemli özellikleri de, ülke nüfuslarının homojenleştirilme çabasına gitmiş olmasıdır. Bu amaç özellikle Balkan Devletleri’nde etkili olmuş, açıklanan nedenlerden dolayı, Türkiye ile Yunanistan arasında bir mübadele yaşanmıştır. İki devlet arasında zorunlu hususlarla belirlenen bu göç 1923 yılında Lozan Konferansı sırasında resmen kabul edilmiştir. Bu antlaşma ile 1.200.000 Rum Anadolu’dan Yunanistan’a, 500.000 bin Müslüman Türk de Anadolu’ya göç etmiştir. Bu göçün olmasını gerektirecek nedenler, mübadele sırasında yaşanılan sorunlar ve mübadele sonunda ortaya çıkan yeni toplumsal evre bu yazıda ortaya konulmuştur. Çalışmamda ele aldığım Lozan Antlaşmasıyla kabul edilen Türk Yunan Mübadele konusu, zorunlu olması özelliğiyle çarpıcı ve eşi olmayan bir örnektir.

Ekonomi üzerine etkiler iki ülke için de büyüktür, ancak mübadil toplumların farklı karakterleri, yine bir asimetrinin oluşmasına neden olmuştur. Anadolu topraklarında ekonomi, sanayi ve ticaret büyük oranda gayrimüslim nüfusun elinde olduğu için mübadele Türkiye’de ki müteşebbis sınıfını kaybetti. Mübadil olan tüccarlar ve işadamlarının Anadolu’dan göç ettikleri yerler-İstanbul dışında- hep ticaret merkezi olan şehirlerdi. Ayrıca çok önemli bir ticaret merkezi ve liman kenti olan İzmir’in de savaş esnasında yakılması ve tahrip edilmesi uluslar arası ticareti derinden etkilemişti. Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen mübadillerin büyük bir kısmı ise çiftçilikle uğraşan kimselerdi. Bunu sağladığı avantaj ise, tarımın Türkiye ekonomisinin temelini olması nedeniyle devlet için önemli bir sorun yaratmamıştı. Fakat çiftçilerin alışık olmadığı toprak ve iklim koşulları ile karşılaşmaları ekonomik hayat üzerinde gözle görülür bir artış yapmamış, tarım temelli olan ekonomiyi iyice şişirmişlerdi. Bir diğer Yunanistan açısından sorun da mübadillerin yerleştirme sürecinde ki harcanan paralardır. Yunan topraklarından giden Müslüman sayısı ile topraklarına gelen Rum sayısı bir tutarlılık göstermemiş, gelen Rumların sayısı Müslümanların sayısını ikiye katlamıştı. Mübadil olan Rumların konaklaması için girişimlerde bulunan Yunan devleti, konut sıkıntısını ortadan kaldırmak için dış kaynaklardan yoğun bir biçimde borç ve kredi almak zorunda kalmıştır. Türkiye açısından ise bu durum tam tersi olmuş, Türkiye’de sadece dar anlamda iskan meselesi olarak algılanmıştır. Harcanan para bakımından da Türkiye Yunanistan’ın harcadığı paranın onda birini harcayarak hiç borç ve kredi almamıştır. Sonuç olarak Yunan devleti, aldığı borçlarla ülkeyi dış müdahalelere açık bir konuma düşürmüştür. Toplumsal Sorunlar İki milyon gibi devasa bir sayıda mübadil olması ve mübadelenin gerçekleştirilmesi siyasi açıdan bir başarı olarak görülmüştür. Ne var ki bu durum kısa süre sonra değişmiştir. Çok sayıda insanın yerleştirilmesinin ortaya çıkardığı büyük sorunlar, masraflar ve tehlikeler; düşmanlık ve redde yol açtı. Mübadil olan kişilerce yaşanan aynı sıkıntılar artık bir asimetri içermemekteydi.

KAYNAKÇA ARI Kemal, Büyük Mübadele Türkiye’ye Zorunlu Göç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995 CANATAN Kadir, Göçmenlerin Kimlik Arayışı, Endülüs Yayınları, İstabul 1990 HİRSCHON Renee, Ege’yi Geçerken, 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2003 KİRACI Mehmet, Türkiye ile Yunanistan Arasındaki Mübadele Meselesi (1923-1925) ÜRER Levent, Azınlıklar ve Lozan Tartışmaları, Derin Yayınları, 2003 YILDIRIM Onur, Diploması ve Göç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006

21


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.