16 2f Magazine / Ekim

Page 1

KONUSU 1 KAPAK EKİM 2014 S: 16

magazine www.2fmagazine.com

MODA Değişime ayak uydurun Sezonun en trend jean modelleri

DOSYA Formüle elektrik karıştı: Formula e Türk çayına yakın markaj Vazer nedir?

KAPAK KONUSU

RÖPORTAJ

21. YÜZYILDA BESLENME Tereyağ düşman, şeker ise dostumuzdu. Şimdi ise bunların taraf değiştirdiğini görüyoruz. Peki günümüzde doğru beslenme için kime inanmamız gerekiyor? @2fmagazine @2fmagazine

/2fmagazine

/2fmagazine /2fmagazine

Lomography Türkiye ekibinden Nural İdrisoğlu

www.2fmagazine.com // 39 www.2fmagazine.com


62 ŞUBAT 2014 // 2f MAGAZINE 2 AĞUSTOS 2014


2f Magazine 10.0

2f

Magazine ekibi olarak düşüncemiz her zaman içerik ve tasarım yönünden gelişen bir yayın yaratmak. 2013’te çıktığımız bu yolculukta ilk hedefimiz istikrarlı, ayakları yere basan bir dergi yapmaktı ve birinci yılımızı doldurduğumuzda bu hedefimize ulaştık.

f - stop

Şimdi de ikinci aşamaya geçme zamanı; daha kapsamlı, daha eğlenceli ve hatta daha

önce yapılmamış bir dergi konseptini hayata geçirmek. Bunu yaparken elbette yalnız olmayacağız. 2f Magazine ekibi bu vizyonu daha da öteye taşı-

yacak yeni ekip arkadaşıyla birlikte genişliyor. Genişleyen ekibimizle özellikle dergi tarafında önemli değişikliklere imza atarak 2f Magazine’de yeni bir dönemi başlatıyoruz. Kasım sayımızdan itibaren dergimizdeki değişimi ve gelişimi görmeye başlayacaksınız. Bu yeni değişim süreçinde size en iyi içeriği en iyi şekilde verebilmek için, tabii ki sizin de yardımınıza ihtiyaç duyacağız. Şimdi önünüzdeki derginin tadını çıkarın çünkü kasım sayımızı ekibimizin bir üyesi gibi yargılamanızı ve iyileştirmemize yardımcı olmanızı bekleyeceğiz. Biz de Microsoft gibi düşündük ve bu kapsamlı değişime ‘2f Magazine 2.0’ adını vermek haksızlık olur dedik. O yüzden bu yeni konsepti ‘2f Magazine 10.0’ olarak adlandıracağız (!). Şaka bir yana, Microsoft ile aramızda bir benzerlik olduğunu söyleyebiliriz. O da Windows 10 ile tıpkı bizim gibi teknolojiyi olabilecek en kullanıcı dostu şekilde, yaşamın bir parçası yapmaya çalışıyor. İşte yeni 2f de kendine bunu misyon edinmiş, yepyeni bir teknolojik yaşam dergisi olacak. Derginin keyfini çıkarın. Melih Bilgin Genel Yayın Koordinatörü

www.2fmagazine.com 3


magazine

46

Genel Yayın Koordinatörü Melih Bilgin melih@2fmagazine.com Pazarlama Direktörü Batuhan Dalcı batuhan@2fmagazine.com Editör Melih Bilgin melih@2fmagazine.com Yazarlar Dr. Deniz Öner deniz@2fmagazine.com

20

26

30

32

36

44

Duygu Derun duygu@2fmagazine.com Gizem Arslanoğlu gizem@2fmagazine.com Tuba Ulaştıran tuba@2fmagazine.com Dr. İrfan Aydın irfan@2fmagazine.com İrem Topçuoğlu irem@2fmagazine.com Farah Özçelikel farah@2fmagazine.com Tasarım 2fmagazine tasarim@2fmagazine.com

INSPRAD MEDIA İdealtepe Mah. Park Sok. No: 1/7 Maltepe / İSTANBUL Tel: 0216 489 12 26 info@2fmagazine.com

4

magazine

HAZİRAN 2014


İÇİNDEKİLER

KAPAK KONUSU

KAPAK

konusu

21. yüzyılda beslenme Tereyağ düşman, şeker ise dostumuzdu. Şimdi ise taraf değiştirdiler. Peki günümüzde doğru beslenme için kime inanmamız gerekiyor?

46 06 10 18 20 26 30 32 36 44 58

Haberler Özel Haberler Neler Yeni? Moda: Değişime ayak uydurun (Duygu Derun) Moda: Sezonun en trend jean modelleri (Tuba Ulaştıran) Estetik: Vazer Nedir? Focus: Lomography ekibinden Nural İdrisoğlu Röportajı Dosya: Formule elektrik karıştı: Formula e ÇayÇek: Türk çayı yakın markajda Farahça Tarifler: Tübyaz

www.2Fmagazin.com

magazine

5


HABERLER

Misfit Shine ile sonbahar depresyonuna karşı size hareket katıyor Misfit’in geliştirdiği şık aktivite ve uyku monitörü Shine, sonbahar depresyonuna karşı size koçluk yapıyor. Günlük hareketlerinizi ve uyku kalitenizi ölçen Shine, böylece size hayat tarzınız ile ilgili bilgiler sunuyor ve önerilerde bulunuyor. Özellike tatil dönemlerinden sonra iş temposuna giren kişilerin yaşadığı zorluk, sonbaharda sık görülen durumlardan biri. Misfit Shine sizi temponuzu kademeli olarak artırmaya yönlendiriyor ve böylece etkilerden daha kolay kurtulabilmenizi sağlıyor. Misfit Shine cepte taşınabiliyor, kolye ve bilezik olarak takılabiliyor. 149 TL

ASUS Zenwatch’u Duyurdu ASUS ZenWatch bir süredir teaser’larla gündeme gelen, markanın ilk akıllı saati. Beklendiği gibi ASUS, ZenWatch’u Google ile yakın bir işbirliği içerisinde geliştirmiş. ZenWatch’da Google’ın giyilebilir ürünler için geliştirdiği Android Wear işletim sistemi bulunuyor. Bu pozitif bir durum çünkü Android Wear şuan piyasadaki en iyi giyilebilir ürün işletim sistemi. ZenWatch’un kalbinde ise Qualcomm’un Snapdragon 400 işlemcisi var. 1.2 Ghz hızındaki 512MB RAM ve 4GB dahili hafıza eşlik ediyor. Ekran ise 1.63 inç boyutunda ve 320 x 320 piksel çözünürlüğe sahip. Ayrıca su geçirmezlik göstergesi olarak IP55 sertifikası mevcut. Yazılım anlamında Android Wear’a ASUS’un ZenUI arayüzü eşlik ediyor. Bu arayüzün Whats’ Next ve Do It Later gibi özellikleri de ZenWatch’da mevcut. Ürünün üzerinde kamera olmasa da akıllı telefon kamerasını uzaktan kontrol için kullanılabiliyor. Ayrıca sunum için kumanda olarak kullanabilme, gelen çağrıları telefonun üzerine elinizi koyarak sessize alabilme de ZenWatch’un dikkat çekici özelliklerinden. ASUS ZenWatch’un Türkiye’de ne zaman satışa çıkacağı henüz belli değil. Ancak Avrupa’daki satış fiyatı 199 avro olacak. Bu da 600 TL seviyesinde bir fiyat etiketine sahip olabileceğini gösteriyor. Fakat ZenFone’larda çok rekabetçi fiyatlar belirleyen ASUS, ZenWatch’da iddialı bir fiyat etiketi sunabilir.

6 EKİM 2014


HABERLER

Canon, EOS 7D Mark II’yi duyurdu Canon, APS-C sensörlü üst seviye modeli EOS 7D Mark II’yi resmi olarak duyurdu. Aksiyon çekimleri için tercih edilen 7D’nin yerini alan Mark II modeli birçok özellikle gelişme sunuyor.Genel olarak gövde tasarımı 7D’ye çok benzer gibi görünse de aslında detaylarda birçok farklılık mevcut. 7D Mark II’nin tasarımında 5D Mark III’ten anımsayabileceğimiz birçok detayı görmek mümkün. Gövdenin altında ise 20.2 MP’lik yeni bir sensör görev yapıyor. Ayrıca 65 noktalı yeni AF sistemi 7D Mark II’nin otomatik odaklanma yeteneklerini bambaşka bir seviyeye taşıyor. 7D Mark II, hızlı odaklanmayla birlikte saniyede 10 kare fotoğraf çekebiliyor. Canon, 7D Mark II’nin gövde olarak 1,799 dolardan satılacağını açıkladı.

HP World 2014, İstanbul’da gerçekleştirildi HP, Türkiye’deki müşterilerine ve iş ortaklarına yönelik HP World 2014 etkinliğini İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdi. Binden fazla şirket yöneticisinin katıldığı etkinlikte sektörün önde gelen uzmanları interaktif oturumlar ve özel eğitimler eşliğinde sektör paydaşlarına büyük veri, bulut, mobilite ve güvenlik başlıkları altında Türkiye teknoloji pazarındaki değişimleri anlattı. Intel ana sponsorluğunda yapılan etkinliğin ana temasını HP’nin tüketici ve kurum deneyimini birbirine bağlayan dönüşümsel bir değişim olarak gördüğü “BT’nin Yeni Tarzı” anlayışı oluşturdu. Bilişim teknolojilerinin toplumu yeniden tanımlayan bir endüstri olarak öne çıktığı bir dönemi tasvir eden “BT’nin Yeni Tarzı” anlayışı bireysel üretkenliğin yanı sıra kişilerin iletişim ve iş birlikleri kurma şekillerini değiştirirken birçok fırsatı ve zorluğu da beraberinde getiriyor. Bu dönemde tüketiciler, değişim halindeki dünyada onlara teknoloji konusunda rehberlik edecek güvenilir danışmanlara ihtiyaç duyuyorlar. HP’nin BT’nin Yeni Tarzı stratejisinde “büyük veri”, “bulut”, “mobilite” ve “güvenlik” olmak üzere dört alan üzerinde inovasyon hedefleniyor. www.2fmagazine.com 7


HABERLER

Turkcell’in SağlıkMetre’si ile diyabet kontrolünde yüzde 41’e varan başarı İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi işbirliği ile Turkcell SağlıkMetre çözümünün 100 diyabet hastası için kullanıldığı projede sonuçlar başarılı: Alanında dünyada ilklerden biri olma özelliği taşıyan projenin takip grubunda yer alan hastalarda, ek bir ilaç kullanılmadan ve ilaç dozları arttırılmadan, kan şekeri yüzde 16 oranında azaldı. Turkcell SağlıkMetre cihazı, kronik hastaların her yerde 7/24 doktor kontrolü altında tutulabilmesini sağlıyor. Cihaz, diyabet dışında aritmi, tansiyon, astım, aritmi ve KOAH için de kullanılabiliyor. Turkcell SağlıkMetre, İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi ile yapılan çalışmada, klinik faydasını ispat etmesi ile bireysel kullanıma da açıldı. SağlıkMetre’ye, 24 saat medikal destek merkezi hizmeti de dahil olmak üzere ayda 49 TL ödeyerek sahip olmak mümkün. 8 EKİM 2014


HABERLER

LEGO Grup, Türkiye’deki varlığını güçlendiriyor Danimarkalı oyuncak üreticisi LEGO Grup, Türkiye ofisini açtı. Yeni ofisi ile LEGO Grup, Türkiye pazarında genişlemeyi, bölge genelinde daha fazla çocuğa ulaşmayı ve yüksek kaliteli bir oyun deneyimini sunmayı hedefliyor. İstanbul Mecidiyeköy Trump Towers’da bulunan yeni LEGO Türkiye ofisinde düzenlenen açılış kutlamasına, LEGO Grup Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEEMEA) Başkan Yardımcısı Eric Maugein ve LEGO Türkiye Ülke Müdürü Vadim Gorovoy katıldı.

duyarak keşfetmesini arzu ediyoruz. Çocuklara ve eğitim kurumlarına kaliteli oyuncaklar sunarak onların gelişimlerine katkıda bulunan ve gelecek nesillere ilham veren bir misyonu benimsiyoruz. Tüm LEGO ürünleri oynayarak öğrenme ve gelişme felsefesi üzerine kuruludur. Oyunun çocukların büyümesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynadığına ve hayal gücünü, yeni fikirleri, yaratıcı ifadeleri harekete geçirdiğine inanıyoruz.

Bu doğrultuda ürünlerimizi, kültürleri daha iyi anlayarak tasarlıyoruz. Türkiye aile kavramının, aile bağlarının ve aile ile vakit geçirmenin esas olduğu bir kültüre sahip. Bu LEGO Grup’un temel değerleri ve savunduğu yapıyla da tamamen örtüşüyor. Dolayısıyla, Türkiye pazarının global ve bölgesel stratejimizde önemli bir yeri var ve bu konumunun önümüzdeki dönemde daha da güçleneceğini öngörüyoruz.”

“Oynayarak öğrenme ve gelişme felsefesini destekliyoruz” Türkiye’deki hedeflerini ve yeni atılımı değerlendiren LEGO Grup Başkan Yardımcısı Eric Maugein: “LEGO Grup olarak, her yaştan çocuğun yaratıcılık potansiyelini eğlenerek ve gurur www.2fmagazine.com 9


ÖZEL HABER

Büyük ekranlı iPhone’lar;

iPhone 6 ve iPhone 6 Plus Apple, beklendiği gibi 2 yeni iPhone’la kullanıcıların karşısına çıktı. Bazıları ‘pek fazla şey değişmedi’ dese de iPhone kullanıcıları açısından büyüyen ekranlar önemli bir değişimi simgeliyor.

A

pple’ın Kaliforniya’da düzenlediği, merakla beklenen etkinlikte sahneye ilk olarak CEO Tim Cook çıktı. Apple’ın 30 yıl önce ilk Mac modellerini kullanıcılara sunduğunu söyleyen Cook, ”Bugün de Apple’ın tarihindeki en önemli günlerden biri” dedi. Kısacası Apple için önemli yeniliklerin zamanı. Öncelikle iPhone’lar konusundaki yeniliklerden bahsedelim. Apple, söylentilerde olduğu gibi (bizim beklentilerimizin aksine) 2 farklı iPhone’u birlikte duyuruyor. iPhone 6 ve iPhone 6 Plus. İki cihazın boyutları birbirinden farklı. Yani büyük ve daha büyük iPhone’lardan bahsediyoruz. Tim Cook’un ardından iPhone’lar10 EKİM 2014

dan bahsetmek üzere Phil Schiller sahneye geldi. Schiller ”eğer hala öğ-

renmediyseniz boyutları 4.7 ve 5.5 inç olacak” diyerek sızıntılara da gön-


Melih BİLGİN

ÖZEL HABER

melih@2fmagazine.com

derme yaptı. 4.7 inçlik modelde 1334 x 750, 5.5 inçlik modelde ise 1920 x 1080 piksel ekranlar görev alıyor. Apple, büyüyen ekranlarda kullanım kolaylığını devam ettirebilmek için farklı hamleler yapmış. Örneğin iPhone 6 Plus’ta cihazın ön yüzündeki

bölünebiliyor. Yeni iPhone’lardan 4.7 inçlik model 6.9mmm, 5.5 inçlik model ise 7.1mm kalınlığında.

TouchID düğmesine dokunduğunuz anda bütün uygulamalar ekranın alt bölümüne yaklaşıyor. Böylece tek el ile kullanmak mümkün oluyor. Ayrıca cihazı yan tuttuğunuzda da ekran ikiye

görev yapıyor. 64 bit desteğine sahip olan ve 20nm üretim sürecinden çıkan yeni işlemci A7’ den fiziksel olarak %13 daha küçükmüş. Buna rağmen performansının %25 daha yüksek olduğu açıklandı. Ayrıca %50’ ye kadar daha tasarruflu olacağı söyleniyor. A8 işlemciye, sensörleri kontrol eden M8 işlemcisi de yardım ediyor.

İşlemcİ: İki modelde de yeni A8 işlemci

açısından fazla gelişme sağlamasa da diğer özelliklerde bazı yenilikler sunuyor: panoramalar artık 43MP boyutuna kadar çıkabiliyor, yavaşlatılmış çekim hızı 120fps’den 240fps’ye çıkarılmış ve iPhone 6 Plus’ın kamerasında özel optik görüntü sabitleyici özelliği

mevcut. Apple yeni kameranın daha iyi odaklandığını ve sürekli otomatik odaklama yapabildiğini söylüyor. Fo-

Kamera: Kamera konusunda yeni iPhone’larda çok büyük bir değişiklik yok. 8MP kamera ve f2.2 diyafram bir önceki iPhone’dan farklı değil. Fakat Apple bu kameranın yeni bir sensör kullandığını söylüyor. Ayrıca daha iyi gürültü giderme yazılımı sayesinde daha temiz fotoğraflar verdiği söyleniyor. Apple çözünürlük ve lens www.2fmagazine.com 11


ÖZEL HABER

toğraf modları arasına Time-Lapse de eklenmiş. Ön kamera da gelişmiş. Apple’a göre yeni ”selfie” kamerası %81 daha fazla ışık alıyor ve istenirse HDR fotoğraflar çekebiliyor.

Kapasİte ve Fİyat Yeni iPhone’lar 16GB – 64GB ve 128GB’lık kapasite seçenekleriyle gelecek. Yine gümüş, altın ve uzay grisi renk seçenekleri mevcut. Türkiye fiyatları iPhone 6 için 2349 TL, iPhone 6 Plus için ise 2649 TL’den başlıyor. Apple Türkiye ofisi12 EKİM 2014

nin ve ilk Apple mağazasının açılmasının etkisiyle yeni iPhone’lar, Amerika’dan sadece 7 gün sonra (26 Eylül’de) Türkiye’de satışa sunuldu


ÖZEL HABER

www.2fmagazine.com 13


ÖZEL HABER

Elektrikli ‘Muscle Car’

Sadece elektrikle çalışan otomobillerde performans dendiği zaman akla Tesla Roadster gelir. Fakat şimdi kasabaya yeni bir çocuk geliyor ve Tesla Roadster’a yan bakmaktan çekinmiyor.

METAL GÖVDELİ BİR SAMSUNG GALAXY!

k

asabanın yeni çocuğunun adı Renovo Coupe. Tesla gibi Amerikalı bir şirket olan Renovo, ürettikleri Coupe için ‘ilk elektrikli Amerikan otomobili’ diyor. Yani Tesla Roadster’ın Amerikan otomobili gibi olmadığını iddia ediyorlar.

14 EKİM 2014

Roadster’ın temelde elektrik motorlu bir Lotus olduğunu düşünürsek bu iddialarında çok da haksız sayılmazlar. Peki Renovo Coupe’yi Amerikan yapan ne mi? Temel olarak bir Shelby Daytona kullanıyor olması… Bir Shelby Daytona’yı kimse elekt-

rikli bir otomobile çevirmek istemez. Ama Renovo Coupe bunun aslında çok da kötü bir fikir olmadığını gösteriyor. Eğer gürül gürül benzinli motor yerine tiz bir elektrik süpürgesi sesi duymak sizi rahatsız etmiyorsa geriye kalan her şey etkileyici. Kaputun altın-


ÖZEL HABER

da yer alan motor Renovo tarafından geliştirilmiş ve 500 beygir gücünde. Sıvı soğutmayla serinletilen bu motor Coupe’yi 0’dan 100 km hıza 3.4 saniyede ulaştırabiliyor. Yani Lamborghini ve Ferrari’lerle kapışmak mümkün. Egzotik araçlarla kapıştığı tek konu

kalkış hızlanması değil. 530 bin dolarlık fiyatı da onları utandıracak cinsten. Hatta buna bir de tek şarjla sadece 160 kilometre gidebilmesini de ekleyebiliriz. Pilleri yeniden doldurmanın ise 30 dakika süreceği söyleniyor. Renovo, ilk Coupe’lerin teslima-

tını 2015 yılı içerisinde yapacağını açıkladı. Şimdilik düşük adetli üretim planlıyor. Zaten bu fiyat etiketiyle pek fazla satılmaması da şaşırtıcı olmaz Video: http://vimeo.com/103445206

www.2fmagazine.com 15


ÖZEL HABER

Appleakıllısaat üretirse;

Apple Watch Ve Apple sonunda ilk akıllı saat modelini duyurdu.

A

pple, iPhone hakkındaki yeniliklerin ardından alışıldığı şekilde ”One More Thing” dedi ve Apple Watch’u duyurdu. Aslında herkes isminin iWatch olmasını bekliyordu. Fakat Apple basitçe elma logosunun yanında Watch yazarak yine sade bir isim tercih etmiş. Etkinlikte Apple CEO’su

16 EKİM 2014

Tim Cook bile bu ürün için zaman zaman ‘iWatch’ ismini kullandı. CEO’nun bile aklı karışıyorsa kullanıcıların bu isme alışması da zor olacaktır. Apple Watch kare bir tasarıma sahip. Köşeleri yumuşak olsa d klasik bir saat görünümünden çok uzak. Parlak bir metal ile kaplanan gövdenin üzerinde

iki adet tuş mevcut. Ön taraftaki ekran dokunmatik fakat iPhone gibi çoklu dokunmayı desteklemiyor. Apple, iPhone’un küçültülmüş halini yaratmak yerine bu cihazda her şeyi sıfırdan düşünmüş. Bu sebeple hem çalışma biçimi hem de arayüz olarak iPhone’dan oldukça farklı. Örneğin Apple Watch ”çimdikleme” hareketiyle zum yapılamıyor. Bunun yerine Digital Crown adında bir sistem geliştirmişler. Bu sistem klasik saatlerdeki ayar tekeri gibi çalışıyor fakat yetenekleri çok daha fazla. Zum gibi işlemler bu teker üzerinden yönetiliyor. Apple Watch’u Siri ile birlikte de kullanmak mümkün fakat Siri’nin halen Türkçe bilmediğini hatırlatalım. Cihazın ekranının ”Retina” çözünürlüğe sahip olduğu açıklandı. İçerisinde ise özel tasarlanmış Apple S1 işlemci görev yapıyor. Şuan için bu işlemcinin teknik detaylarını bilmiyoruz. S1’ in yanında bir de dokunmayla ilgili geri bildirim sunan


ÖZEL HABER

Taptic motoru mevcut. Bu cihaza farklı hassasiyetle yapılan dokunuşların farklı geri dönüşler vermesini sağlıyor. Ayrıca bir bildirim geldiğinde bunu kolunuza dokunarak belli ediyor. Apple Watch’un kamerası yok. Fakat arka bölümünde 4 adet lensi var. Bunlar kalp ritmi gibi ölçümleri yapmak için kullanılıyor. Birçok farklı kişiselleştirilebilir arayüz sunan Apple Watch, 7 adet farklı kayış seçeneğine de sahip. Bunlar arasında plastik, deri ve metal kayışlar bulunuyor.

Uyumluluk: Apple Watch, iPhone 5 ve sonrası modellerle birlikte çalışacağını duyurdu. Yani içerisinde 3G özelliği bulunmuyor. Bazı özellikler iPhone’a bağlı olarak kullanılabiliyor. iPad ve Mac uyumluluğu hakkında ise bir bilgi verilmedi.

Pİl ömrü: Apple, etkinlikte Watch’un pil ömrüne dair tek kelime etmedi. Peki sizce unuttukları için mi? Elbette hayır, muhtemelen cihazın pil ömrü tıpkı diğer akıllı

saatler gibi oldukça kısa ve bu sebeple Apple yöneticileri şimdilik bu konuya girmemeyi tercih ettiler.

Çıkış tarİhİ: Ürünün piyasaya çıkış tarihi konusunda da net bir açıklama gelmedi. Sadece 2015’in başlarında piyasada olacağı söylendi. Bu da uzun bir bekleme süresi anlamına geliyor. Dolayısıyla fiyatı da henüz belli değil

www.2fmagazine.com 17


Neler yeni?

01.

Vivident Rainbow

Vivident, en sevilen meyve lezzetlerini ödüllü metal kutu ambalajında buluşturmuş; Vivident Rainbow. Konseptini ve ambalaj tasarımını gökkuşağı renklerinden alan Vivident Rainbow, Meyve Suyu, Karpuz ve Limonata-Portakal lezzetlerini sunuyor.

02.

GoPro Hero 4

GoPro, yeni kamera ailesi Hero 4 ile 4K çekimde 30fps değerini sunuyor. Önceki modellerde 4K çekim sadece 15fps ile yapılabiliyordu. Ayrıca artık 120fps ile 1080p çözünürlükte kayıt yapabilmek mümkün. Bu iyileştirmeleri yaparken pili de büyütmeyi ihmal etmemişler. White edition’ın yerini artık basitçe ‘Hero’ alıyor. Silver ve Black edition modelleri ise en üst seviye özelliklere sahip. ABD’de Hero için 130, Silver için 400, Black için 500 dolar http://www.youtube.com/watch?feature=player_ embedded&v=wTcNtgA6gHs

03.

Samsung Galaxy Gear S Swarowski

04.

Pentax Q-S1

Samsung, en yeni akıllı saat modeli Gear S’i Swarowski’nin kristal taşlarıyla süslemiş. Kayış bölümüne yerleştirilen taşların farklı renkleri mevcut. Altın ya da gümüş renkli kristaller tercih edilebiliyor. Gear S’in kıvrımlı ekranı da saatin kayışıyla uyum içerisinde. Dokunmatik ekranıyla tüm akıllı saat özelliklerini taşıyan Gear S’in fiyatı henüz belli değil ama Samsung yakında piyasada olacağını duyurdu.

Kompakt makinelerde bulunan bir sensörü taşımasına rağmen alışılmadık şekilde değiştirilebilir lensli bir model olan Q-S1, özellikle küçük boyutlara vurgu yapıyor. Klasik tarzda bir tasarımı canlı renklerle birleştiren modelin 1/1.7 inçlik sensörü, performans anlamında pek fazla şey sunmasa da lenslerin de küçük olmasını sağlıyor. ABD’de 5-15mm lensiyle birlikte 499 Dolar 18 EKİM 2014


05.

Panasonic CM1

06.

Canon ‘Linda’

İlk bakışta bir kompakt fotoğraf makinesi gibi görünse de Panasonic CM1 aslında bir akıllı telefon. 4.8 inçlik Full HD ekran, Android 4.4, Snapdragon 801 gibi üst düzey özelliklere sahip olsa da CM1’in asıl dikkat çekici özelliği kamerası. 1 inç gibi oldukça büyük ve bir akıllı telefon için eşsiz olan 20MP sensör taşıyan CM1, 28mm 2.8 lensle birlikte çok kaliteli fotoğraflar sunma potansiyeline sahip. Üstelik 4K video kaydı da yapabiliyor. Avrupa’da 900 avro

Neler yeni?

Canon, ünlü İngiliz tasarımcı Stella McCartney ile işbirliği yapmış. Beyaz renkte üretilen EOS 100D modeli için gerçekleştirilen işbirliği çerçevesinde McCartney, Canon için bir çanta tasarlamış. Çantanın içerisinde Canon EOS 100D, lensiyle birlikte sığabiliyor. Bu sete Stella McCartney’nin fotoğrafçı olan annesinden esinlenilerek ‘Linda’ ismi verilmiş. İngiltere’de 1200 sterlin

07.

Leica M Edition 60

Leica M Edition 60, daha azı için daha fazlasını ödemek isteyenler için üretilmiş. Leica’nın M ailesinin 60. yılı için geliştirdiği bu sınırlı üretim modeli temelde M240 modeliyle benzer özelliklere sahip. Fakat özel bir renkle donatılmış ve arka bölümündeki LCD ekran çıkartılmış. Leica, böylece kullanıcılara filmli makinelerin yaşattığı tecrübeyi sunmayı hedeflemiş. Bu modelden 600 adet üretilecek. 35mm 1.4 lens ile birlikte 20 bin dolar

08.

BlackBerry Passport

Eski günlerini arayan BlackBerry, eylül ayında kullanıcıların karşısına ilginç bir model ile çıktı. Passport isimli bu model 4.5 inçlik kare bir ekranı klasik fiziksel klavyeyle bir araya getiriyor. Güçlü bir donanıma, iyi bir ekrana sahip olan Passport, Android uygulamalarını çalıştırabilmesiyle de dikkat çekiyor. ABD’de 599 Dolar www.2fmagazine.com 19


moda

Duygu Derun

duygu@2fmagazine.com

A Z ÇOK TAR RENK Z ,

DEĞİŞİME AYAK UYDURUN

20 EKİM 2014

Henüz kışı yaşayamadan ardı ardına gelen moda haftalarında 2015 ilkbahar/yaz koleksiyonlarını imrenerek takip ettik. Şimdi ise geldi son hız kışa hazırlanmaya… İpekyol


moda

İpekyol

İpekyol

Mevsİm değİşİrken sİz de değİşmelİsİnİz! İşte sonbahar kış sezonunun en İyİlerİ

İpekyol

Hayatın her anında kendinizi rahat ve cool hissedecek parçalar olmazsa olmaz.. Hele bu parçaların size özel ve sizi kişiselleştirmesine izin verin. Bu kış gardrobunuzun olmazsa olmaz parçası ‘Panço’ olmalı. Boğazlı, düğmeli, desenli, düz, fazlasıyla renkli pançolar kış aylarının demirbaşı olacak. Özellikle plaza çalışanlarının çok işine yarayacak bir trend. Topshop, Beymen Club ve Koton’da bulabilirsiniz. İpekyol

Bu sene tüm kadınlarda mutlaka göreceğimiz sırt çantalar büyük rahatlık vaad ediyor. Hareketli günlerde şahane bir çözüm olacak. Bu çözüme Zara, Accesorize, Topshop, Yargıcı, Network, Mango’dan ulaşabilirsiniz. Sezonun iyi haberiyse çizmelerdeki renk çeşitliliği… kahvenin her tonu, siyah, bordu çizmelerin vitrindeki yerleri hazır. Matraş, Desa, Massimo Dutti, İnci, Hotiç’te sıkça görebilirsiniz. Dizin biraz altında biten kloş etekler favorilerimden… özellikle basen bölgesinin genişliğinden şikayet eden www.2fmagazine.com 21


moda

FOREVER NEW

LEE

kadınları kurtaracak bir trend. Twist, İpekyol, Vakko, Zara’ya bir göz atın. Pembe hayaller kurmaya devam edelim. Geçen sonbahardan beri bizimle olan pembe paltolara çok yakışıyor. Örgü kazaklar, hırkalar ve triko elbiseler, bu kış fazla göreceğiz. Kazanları gömleklerle birleştirmeyi unutmayın ve abartı aksesuarlardan uzak durun. Derinin cazibesine kapılmamak mümkün değil. Sonbahar trendi asimetrik kesimlerle buluşan deri pantolonlar ve deri elbiseler kadının öz22 EKİM 2014

Brooks Brothers


moda

BNG

Charms Company gür ve kendine güvenen tarzını ortaya çıkartıyor. Ee tabi her gardırobun olmazsa olmazları da vardır. Her gardıropta beyaz ipek gömlek olmazsa olmaz. Beyaz ipek gömleğinizi ister deri pantolonla, ister yüksek belli kalem etek

veya yüksek bel pantolonla kombinleyebilirsiniz. Sezonun vazgeçilmezi olan yelek, pantolon ve ceketler, sofistike ayrıntılar eşliğinde kadınların kurtarıcısı olacak. Elbette mini siyah bir elbise. Bu akşam ne giyeceğim sorusunun en güzel ve kurtarıcı yanı-

tı… Network, Twist, İpekyol, Michael Kors, Vakko, Zara, Topshop gibi markalarda bu esintiyi yakalayabilirsiniz. Günün temposunun yanı sıra gece davetlerinde de özgün deri modellerle sıkça karşılaşacağa benziyor. Denimin asiliğini gardrobumuzdan ayırmamamız gerek. Kendinizi rahat ve cool hissedeceğiniz klasik jean’ler, trucker ceketler ve denim gömlekler yerlerini almalı. Mavi Jeans, Levi’s, Diesel’de görebilirsiniz. Floral geometrik motifler, ışıltılı dokunuşlar ve püskül süslemeler de özellikle çanta ve kolyelerde yerini alıyor. Tasma kolyeler, taş detaylı maskülen saatler, dramatik damla küpeler ve minimal bileklikler bu sezon da altın ihtişamını sürdürüyor. Charms Company, Avis, Ariş Pırlanta, Atasay’a

Avis CharmsCompany 8.250TL

Avis

CharmsCompany_3.830TL www.2fmagazine.com 23


moda

DOCKERS

BNG

CharmsCompany 8.250TL göz atın. Ayakkabılarda ise keskin sivri burunlar, chealsea botlar ve loaferlar deri ve tay tüyü ile feminen bir şıklık yaratırken; sert metal aksesuarlar, metal topuklar ve bağcıklı stilettolar da sofistike bir dünyaya adım atıyor. Matraş, İnci, Hotiç, Nine West’te bu esintiyi fazlaca görebilirsiniz.

Hackett London

Beyler gri ve tonlarını unutun

FOREVER NEW

24 EKİM 2014

Sonbahar ile birlikte günler kısalabilir, havalar grileşebilir, modunuz biraz romantikleşebilir. Ama siz siz olun, gardırobunuzu grinin tonlarına hapsetmeyin beyler. Bu sezon renkli alternatiflerle kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Maviler, kırmızılar, yeşiller ve morlar hem üst giyim, hem

Hackett London


moda

DOCKERS

DOCKERS de pantolonlarla kombinleyebilirsiniz. Denizci mavisi, koyu yeşil, kahverengi gibi klasik sonbahar renkleri bir miktar sarı ya da ufak bir kırmızı dokunuşla zenginleşecek. Özenle seçilen kumaşlar ve kesimlerle zamansız parçalar

DOCKERS

sunuluyor. Günlük jean, pantolon ve tişortlerle kombinleyecek sneakerlarla şık bir görüntü yaratabilirsiniz. Dockers, Tommy Hillfiger, Fred Perry, Michael Kors Levi’s, Mavi, Damat, Ramsey, Converse, Matraş’tan gar-

dorobunuzu yenileyecek kombinler bulabilirsiniz. Yeni sezonun size ilham vermesini ve gardrobunuzun başında geçen dakikaların azalması dileğiyle :)

LEVİ’S

HARVEY NICHOLS

CONVERSE - 229.90TL HARVEY NICHOLS

www.2fmagazine.com 25


moda

Tuba Ulaştıran

tuba@2fmagazine.com

SEZONUN EN TREND JEAN PANTOLON MODELLERİ Hadi itiraf edelim, yeni bir adet Jean pantolon hepimizi mutlu etmeye yetebilir ve modanın zamansız ve sınırsız bu parçalarına hiçbir zaman hayır demek istemeyiz. 2014/15 Sonbahar-Kış sezonunda gardıroplarımızın baş tacı ve sokak modasının baş aktörü Jean pantolonlar Retro, çılgın, asi, cool ve silueti vurgulayan modelleriyle karşımıza çıkıyor. Siz de bugünlerde göz alıcı yeni bir adet Jean pantolon arayışında mısınız? Öyleyse, sezonun en trend modellerinden oluşan 10 maddelik Jean pantolon rehberimize göz atmadan alışverişe çıkmayın.

d n e i r f y Bo r e l ’ n a e J

zmodasının gö k a k o s r u d n rsezo ere karşı önya ki son birkaç ’l e n a tt e Je lb u e b ı a ın ş d a i ranız Listenin b ottomuz; “Yen ’ler çekiyor. A m n i a k n Je o d z e n s ie u fr b y nkü desi olan Bo düşünsün. Çü r ra k te e is r a ”. gılı olanlar v iend Jean’ler! fr y o B r, le y n skin

J.Brand Boyfrien

d Jean

a ç a P l o İspany r e l ’ n a Je

İspanyol pan e rd le n e tr n a u en iyi yansıt rşımıza çıkı70’lerin ruhun n pantolonlarda tekrar ka i önerdiğimiz n Jea iz o z n e e s m u iy b g r, a la rl a ç bıla ince ve uzun puklu ayakka a to h a k d e s k k ra ü a Y y r. la o y urgu n modeller ise iluetinizi de v s la o r, la ri a le rç p a e p c u re b ka sağlıyor. Önde şatacak kadar güçlü. İspan i iz n e m n rü ö g ya rsanız, hemen 0’lerin ruhunu 7 o y e ti ’d is 4 k 1 a 0 2 lm e a iz s am nasıl giyilir ilh n a Je a ç öneriyoruz. a ı p ız l n o a y m ç a i m ispanyol Birkin res Frame Denim şimdi bir Jane

26 EKİM 2014


moda

k r o w h Patc r e l ’ n a Je

u sezonun en b r la n lo to n a np landırılmış Jea Jean’lere dikin d a n c ie le fr y y ri o le B y re a g ag Patchwork k nde taşımak en. Özellikle b tü d s n ü ri u le n d u n h e tr ru k n a ’ları çok konuşulac ak serbest. 90 bir parça Jean m i ır n d e ıl y ç e a v rl e la y a e rç esm len kumaş pa e kumaşları k rd le n e s e d lı isteyenler, fark şmaya başlasın! çalı pantolon için an Alexander McQ

ueen Patchwo

rk Je

r e l t e p o Sal

tercihlerinden n lo to n a p n lasik Jea kluk fenomeu c o ç Bugünlerde k ın ın ğ a ş zellikle Y ku ti. Üstelik sıkıldıysanız, ö atınıza sokmanın tam vak a hay ikisini bir aray n e k y a d ni salopetleri o m r Salopet ala bu kada Frame Denim Crop Top’lar h az. lm getirmemek o

Mom a r e l ’ n Jea

ıra anneleris ra n o s n ta k ydu ış bir Anne ’lerine göz ko n lm a a k Je n ın a ız rd a m ’l rı 0 la 9 Erkek arkadaş geldi. Özellikle Mom Jean a y e v a d tm n a l ie e fr y a o n pları isi. B mizin gardıro dlerinden bir en açıklık getirelim; Boyfn e tr n le e s k ü ny em Jean’i sezonu nenler varsa h m annelerin giyebileceği ü ş ü d e iy d r a rk v r, ta arasında ne fa i Mom Jean’le ib k ra lü ç ü g n ne . riend Jean’leri esimlere sahip k l e b k e s k ü y gibi daha Mom Jean Top

shop

www.2fmagazine.com 27


moda

l e B k e s k Yü r e l ’ n a Je

isyak uydurmak a a ın s a d o m an da ez, sezonun Je ye bakın. Bacak boyunuzu tm e rk fa l o b e stDar veya nları tercih etm n’lere en çok göbeği açık ü la o i ll e b k e s k Jea tiyorsanız yü eli yüksek bel d o m a z im n rı uzatan, 90’la en söylemesi. d iz b r, o ıy ış k a ler y Zara yüksek bel

jean 119.95 TL

Rocker Jean’ler

de yırtıklarla in s e lg ö b iz d renkası özellikle Sezonun mod yla hareketlendirilmiş siyah isih tayları Rock yıldızı gib ir b ve fermuar de i iz in d n e k , tolon te bir Jean pan bilir. laya cker jean setmenizi sağ current elliot ro

ş ı m n a y Bo r e l ’ n a e J

umaşlar bu se k n e n rü ö g i gib ümlü bu morinize sıçramış n e z rü ü ö n g e i k k ır s ıl e p a a ç Olduk Evde boya y sokak modak yut getiriyor. ra a o y b la ir m b a i n m e y e ta zon Jean’lere ve gömleklerl rt ö ş ti ic s a b k delleri düz ren ilirsiniz. tab sında fark yara

Topshop Boya 28 EKİM 2014

nmış Jean


moda

i r p a K Dar Jean’ler

biraz da kıu y o b n ri e ’l n ik skinny Jea çılan forma rı la a ç a Bu sezon klas p n e z Jean’ler, ıza çıkıyor. Ba salarak karşım ler şeklinde karşılaştığımız a birapri an stilettolarl y la dan oluşan k u rg u v i iz n e silueti sağlayacak. i iz n e m n bileklerinizi v rü ö n 149.95 TL de cool g Zara Kapri Jea m e h ık ş m e likte h

ş ı m n a r Yıp r e l ’ n a Je

değil trend. ıp y a k e m iy g Jean’leri yırtık klarda göra k o s n ri le in Günümüzde i zih pantolon ın değiştirdiğ n a ın ış Je y t la e n d a a a ir d b Mo lü eski görünüm in şart. İsterseniz Jean’lerı ı ğ tı ş lı a e y e iç m dlere uymanız stres atma yöntemlerinn e tr , iz n e m in ed iyi ılığında yeni getirmenin en rş le a a k h k li iş te m s il Ü it . k es lım nu da hatırlata ı da cabası. u ğ u ld o i ir b n de zun olmas u n lo to n a p ir jean ve trend b R13 Yıpranmış

www.2fmagazine.com 29


Estetik

SAĞ L I K

Vazer nedir? Üçüncü kuşak lazer lipoliz cihazı Vazer ile bölgesel yağlardan nasıl kurtulursunuz?

G

ünümüzde masa başı işler ve özellikle şehir hayatında mecbur kaldığımız beslenme alışkanlıkları kilo problemini yani vücudumuzda olan yağlanmaları önemli bir sorun haline getiriyor. Elbette yağlardan kurtulmak için disiplinli bir diyet uygulamak ve spor yapmak en iyi yöntemler. Fakat belli bölgelerdeki yağlardan kurtulmak hiç de kolay değil. Üstelik bazen kilo veren kişilerin vücutlarında da orantısız, biçimsiz görüntüler ortaya çıkabiliyor. Böyle durumlar için estetik dünyasında uzun zamandır liposakşın yöntemi kullanılıyor. Liposakşın yaygın şekilde bilinen bir isim olsa da aslında farklı türleri var ve zaman geçtikçe gelişmeye devam ediyor. Vazer lipo, liposakşında üçüncü kuşağı temsil ediyor ve 30 EKİM 2014

eskisine nazaran çok önemli gelişmeler sağlıyor. Vazer, ultrasonik ses dalgaları ile yağların eritildiği ve küçük bir kanülle aspire edildiği fizyolojik bir işlemi. Bu işlemin avantajı liposakşın ile kıyaslandığında hastayı yıpratmayan ve iyileşme dönemi çok kısa olan bir yöntem olması. Üstelik Vazer’in başarısı liposakşın’a göre daha fazla olmakla birlikte çevredeki dokuları koruyacak kadar da seçici. Vazer çevre dokuları koruyabildiği için hem boyunda hem de kolda kullanılabiliyor. Deriye olan etkisi ise yüzeye düzgünlük ve yumuşak katması kadar masum. Önemli avantajlardan biri de Vazer’in tek seansta uygulanması. Vazer lipoliz sonrası hasta genellikle birkaç saat içinde taburcu olabilir. Çok bölgeli ve yüksek hacimli vazer lipoliz hastaları genellikle bir gün hastanede kalır. Nadiren ikinci seansı gerektiren durumlar da görülebilmekte. Vazer lipoliz ile vücudumuzun birçok bölgesindeki diyet ve egzersize dirençli cilt altı ve küçük hacimli yağ depolarından kurtulabilmek mümkün. Vazer lipolizin başarısı bölgeden bölgeye ve insandan insana değişeceği için doktor değerlendir-


SAĞ L I K

mesi hasta için belirleyici olacaktır. Vazer ile büyük hacimde yağı kolaylıkla atabilirsiniz. Aynı zamanda Vazer ile cilt altı kas dokusunun fark edilirliğini arttırarak six pack denilen kaslı karın görüntüsüne kavuşmak da mümkün olabiliyor. En yaygın kul-

lanım alanları; yüz bölgesinde gıdı yağlanma ve sarkması, kol arkası, bel, karın bölgesi, erkek meme büyümesi,

popo, basenler, bacak içi ve diz kapağı çevresidir. Erkeklerde de vazer lipoliz ile tüm bu bölgelerdeki cilt altı yağlanmaları azaltılabilir. Jinekomasti-erkek meme dokusunun aşırı büyümesi durumunda da vazer lipoliz başarılı tedavi yöntemidir

Dr. İrfan Aydın

www.2fmagazine.com 31


Focus Merhaba Bu ay da sizlere benim de tutkunu olduğum sevgili Lomography Türkiye temsilcisi Nural İdrisoğlu ile röportajımı sunacağım. http://www.lomography.com.tr/homes/nural

İrem TOPÇUOĞLU irem@2fmagazine.com

İlk olarak Lomography nedir? Türkiye temsilcileri kimlerdir? Lomography aslında deneysel analog fotoğrafçılığa adanmış, 22 yıllık bir topluluk. Dünya çapında bir milyonu aşkın üyesi var. Aynı zamanda yenilikçi kameralar, film, film banyo hizmetleri, fotoğraf aksesuarları ve sürekli genişleyen tasarımlarımızla herkesi fotoğrafçılığa teşvik etmek ve bütün dünyaya bu yaratıcılığı yaymak istiyoruz. Online topluluğumuzun yanı sıra, farklı etkinlikler, atölye çalışmaları ve buluşmalar düzenlediğimiz Lomography Gallery ve Embassy Store’larımız var. Türk Lomograpyciler için şu an online sitemiz ve Galata’daki Lomography Embassy Store’dan hizmet veriyoruz. Türkiye’de bu tutku ne zaman başladı? Lomography Türkiye 2011 sonunda kuruldu. Öncesinde de Lomography meraklıları Lomography’nin uluslararası online sitesinden sipariş verebiliyorlardı ya da farklı mağazalarda ürünleri bulabiliyorlardı. Ama tabii ki bu kadar yaygın değildi. Online site Şubat 2012’de Türkçeleştirildi, Galata’daki Lomography Embassy Store Istanbul ise Mart 2012’de açıldı. 32 EKİM 2014

Diana F+

Instant


Focus

Peki Lomography kimlere hitap ediyor? Herkese :) Çok çeşitli ürünler olduğu için aslında hem daha profesyonel ve kendini fotoğrafçılık alanında geliştirmek isteyenleri tatmin edecek makineler, hem de analog fotoğrafçılık hakkında önceden hiçbir bilgisi olmayıp, yeni başlayanlara hitap edecek modeller var. Yeni başlayanlar ya da farklı teknikler öğrenmek isteyenler için neredeyse her hafta sonu bir atölye çalışmamız oluyor. Elinde makinesi

olanlar, sorularının cevaplarını bulabiliyor bu workshop’larda, makinesi olmayıp, farklı modelleri merak edenlerde, bizden ödünç alıp, makineleri deneme şansı buluyor. En çok satılan ürününüz nedir? Aslında sezonuna göre çok değişiyor. Ama La Sardina modelleri ve özellikle yazın Fisheye No.2 & sualtı kabı daha çok tercih ediliyor. Yani denizde de Lomography makinenizi yanınızda taşıyıp, çekim yapmaya devam edebiliyorsunuz.

www.2fmagazine.com 33


Focus

night-cameras-bundles_thumbnail Şöyle en yeni çıkan ürünlerinizden bahseder misiniz? Bu aralar heyecanla beklediğimiz iki ürün var. Bunlardan biri, Canon ve Nikon modelleriyle uyumlu Yeni Petzval (D)SLR Sanat Lens, 1840’larda Viyana’da ilk kes üretilen orijinal Petzval lensin yenilenen hali. Lensin çok belirgin döngüsel bir bokeh etkisi var.

Hem analog, hem de dijital makinelerle kullanılabiliyor. Bunun dışında bir de yılsonuna doğru gelecek olan Lomo’Instant Camera var. Son dönemde şipşak çekim yapan modeller popüler olmaya başladı. Lomography ürünlerinin bir bölümü aslında arka kapakları değiştirilip şipşak olarak da kullanılabiliyor.

Lomo’Instant ise direkt şipşak bir fotoğraf makinesi. Kickstarter sitesi üzerinden proje olarak lansmanı yapıldı ve 100.000 USD hedeflenirlen, 1.118.333 USD’ye ulaşıldı! Lomo’Instant’la çoklu ya da uzun pozlama yapmak, farklı lensler kullanmak ve flaş filtreleriyle fotoğrafları renklendirmek mümkün.

Belair X 6-12 Jetsetter1

Belair X 6-12 Trailblazer

Belair X 6 12 Globetrotter Belair X 6-12 Jetsetter

34 EKİM 2014


Focus

dianaf Yaklaşık fiyatları nedir? Fiyat aralığı 119 TL ile 1099 TL arasında değişiyor. Birçok flaşlı model 269 ile 329 TL arasında. Lomography’de kaç kişilik bir ekip söz konusu? Lomography Türkiye olarak oldukça küçük bir kadro ile çalışıyoruz. Şu an 5 kişiyiz, herkes biraz her işi yapıyor o yüzden :) Daha da yaygınlaştırmak adına ne gibi projeleriniz var? Mağazamızdaki atölye çalışmalarının dışında genelde her ay bir parti ya da ser-

gi açılışımız oluyor. Yaz sezonunda birkaç festivalde yer aldık. Festivallerde stand açmanın yanı sıra, yarışmalar ve fotoğraf çekimleri de yapıyoruz. Eylül ayında ise Garden Sale’a katılıyor olacağız. Sitenizden de kısaca bahseder misiniz? Sitemiz aslında topluluk üyelerinin katkılarıyla besleniyor. Sitede her kullanıcının kendi LomoEvi oluyor. Topluluk üyelerimiz sınırsız fotoğraf yükleyebiliyor ve Online Dergi’miz için makaleler yazabiliyorlar. Makaleler gidip gezdikleri yerlerle ilgili LomoLokasyon’lar olabilir ya da kullandıkları makine ya da film hakkında inceleme, denedikleri farklı bir teknik hakkında tüyo da olabilir. Bunların karşılığında kazandıkları Piggy Puan’ları da online sitemizden yapacakları alışverişlerde kullanabiliyorlar. Ayrıca sitemizde yapılan yarışmalara katılabilirler.

Ünlü kişilerden ilgilenenler var mı? Tabii ki :) Lomography ile ilgilenen ünlülerin bir kısmını LomoAmigo’muz ilan ettik şu ana kadar. Tüm LomoAmigo’ların listesine sitemizden ulaşmak mümkün ama en yakın zamanda müzisyen Ah! Kosmos ve fotoğrafçı Murat Kıvrak LomoAmigo’muz oldu. Yakın zaman da The Ringo Jets, Nükleer Başlıklı Kız ve birkaç ismin daha röportajlarını yayınlayacağız. Son olarak gelecek dönemde Lomography Türkiye’de nasıl adımlar atacak? Hedefimiz her zaman için Lomography tutkusunu daha da ileri taşımak. Çok kısa süre içerisinde mağazamızda farklı filmleri de bulundurarak Lomographycilere daha çok çeşit sunmayı hedefliyoruz. Bunun dışında kış döneminde de herkesi mutlu edeceğini düşündüğümüz yeni ürünlerimiz geliyor olacak. Böylece ürün çeşitliğimizi sürekli arttırıyor olacağız

www.2fmagazine.com 35


DOSYA

Formüle Elektrik Karıştı:

Formula-e FIA’nin elektrikli otomobilleri popüler hale getirmek için başlattığı Formula E projesi sonun-da gerçeğe dönüştü ve ilk resmi yarış gerçekleştirildi. Artık herkes elektrikli birer otomobil sahibi olmak istiyecek mi?

E

lektrikli otomobiller günümüzde yeni yeni popüler olmaya başlamış olsa da aslında çok uzun yıl-lardır hayatımızdalar. İlk elektrikli otomobilin üretimi, 1800’lerin sonuna kadar dayanıyor. Hatta içten yanmalı motorlar henüz yeterince pratik değilken elektrikli otomobillerin daha popüler olduğu dönemler bile yaşanmıştı. Ancak 1900’lerin başından 36 EKİM 2014

itibaren elektrik teknolojisi yeterince gelişmedi ve içten yanmalı motorlar tüm dünyanın tercihi oldu. Ancak günümüzde ortaya çıkan çevre kirliliği endişesi, küresel ısınma ve petrol fiyatlarındaki artış, insanoğlunun yüzünü yeniden elektriğe çevirmesini sağladı. Elektrik her an evimizde, cebimizde, elimizde olsa da bundan 10 yıl öncesine kadar sadece elekt-

rikle çalışan araçların sayısı çok çok azdı. Bugün Türkiye’de bile, gerekli altyapı yatırımları ve teşvikler olmamasına rağmen sadece elektrikle çalışan otomobiller görebiliyoruz. Dolayısıyla değişimin hızı, bunun gelip geçici bir trend olmadığını gösterir nitelikte. Uluslararası Otomobil Federasyonu FIA da elektrikli otomobillerin cazibesine karşı koyamadı ve geçtiğimiz yıllarda


DOSYA

www.2fmagazine.com 37


DOSYA

bir elektrikli otomobil yarışı organize edeceğini açıkladı. Bu organizasyonun adı Formula E olacaktı.

Formula E’nİn doğuşu Formula E, FIA tarafından 2012 yılında tasarlandı ve çalışmalarına başlandı. Elbette öncelik yarı-şacak aracın hazırlanmasıydı. Bunun için birkaç şirket, mevcut teknolojilerini bir araya getirdi ve aracın çok hızlı bir şekilde test sürecine girmesi sağlandı. Aslında Formula E’nin duyurusunda kullanılan araç Formulec EF01’di. Bu otomobil 2010 yılında Mercedes GP ve Siemens işbirliğiyle üretilmişti. Bu model bir prototip olarak kullanılsa da yarışlara katılacak araçta farklı parçaların kullanılmasına karar verildi. Formula E, Formula 1’in aksine her şirketin kendi otomobilini ürettiği bir organizasyon değil. En azından şimdilik. Tüm araçlar - ki şuan 42 tane var - Fransa’da bulunan Spark Racing Technology tarafından üretiliyor. Fakat Spark’ın işi aslında otomobilleri bir araya getirmek. Temel parçalar ise 3 farklı üreticiden geliyor. Aracın şasisi Dallara şirketinden geli38 EKİM 2014

yor. İtalyan şirket, yarış otomobilleri konusunda oldukça tecrübeli. Motor ise McLaren’dan geliyor. Son yıllarda elektrik teknolojisine yatırım yapan McLaren, Formula E için geliştirdiği elektrik motorunu P1 modelinde de kullanarak bir taşla iki kuş vuruyor. Aracın en önemli 3. parçası ise Williams’tan geliyor: batarya. Willams şirketi, Formula 1’de KERS için kullandığı batarya sisteminin farklı bir versiyonunu Formula E için üretiyor. Tüm bu parçalar 5 vitesli, sabit dişli oranlarına sahip (maliyeti düşür-

mek için) bir şanzıman ile Spark fabrikasında bir araya getiriyor. Spark, nispeten küçük bir şirket olduğu için Renault’dan da destek alıyor. Renault, hem Formula 1 hem de elektrikli otomobiller konusundaki tecrübesini Formula E’ye aktaran şirketlerden. Tüm bunlar neticesinde Formula E’de her takımın kullanacağı standart aracın adı Spark Renault SRT 01E olacak belirlenmiş. Qualcomm ise araçların kolayca şarj edilmesini sağlayan kablosuz şarj sistemini geliştiriyor. Formula E’yi çekici kılmak için atılan adımlardan biri de yarışları gerçek yollarda düzenlemek olmuş. Gerçek şehir yollarının kapatılmasıyla oluşturulan pistler, tüm araçların insanların günlük kullandığı yollarda yarışacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla elektrikli otomobillerin neler yapabileceğini tanıdık oldukları yollarda görüyorlar. Henüz takvimde Türkiye olmadığı için biz göremeyeceğiz… Formula E’nin amacı ise elektrikli otomobilleri sevdirmek, satışlarına katkı sağlamak, onların yavaş ve eğlencesiz olmadığını göstermek. Böylece tüm dünyada elektrikli otomobillerin algısını değiştirip daha çevreci bir otomobil en-


DOSYA düstrisi yaratmak istiyorlar. Tüm bu bilgileri FIA’nin web sitesinde ya-yınladığı yazılardan edindik. Bizce bu konuda birkaç eksiklik var ama onlara yazının sonunda de-ğineceğiz.

Şİmdİ Formula E’nİn otomobİlİnİ ve kurallarını yakından tanıyalım: Spark Renault SRT 01E 270 beygir gücünde elektrik motoru 200kw kapasiteli piller 5 ileri şanzıman 0’dan 100 kilometre hıza 3 saniyede çıkabilme Saatte 225 km’lik son hız 50 dakikada tam şarj olabilme Minimum 888 kg’lık ağırlık 18 inçlik özel Michelin lastikler Standart şehir yollarına dayanıklı süspansiyon

Yarış esnasında tüm araçlar 202 beygir gücüyle yarışabiliyor Tam güç olan 270 beygir yarış içerisinde sadece 5 saniyeliğine kullanılabiliyor Antrenman ve sıralama turlarında tam güç kullanılabiliyor

Kurallar Yarış esnasında lastik değişimi ve batarya şarjı yasak Her sürücü yarış esnasında bir kez pit’e girip araç değiştirmek zorunda Tüm otomobiller aynı özelliklere sahip olmak zorunda

FIA, ilk sezonda standart araçları benimsemiş olsa da önümüzdeki yıllarda birçok kuralı serbest bırakmayı hedefliyor. Böylece takımlar kendi otomobillerini geliştirmeye başlayabilecek. Özellikle batarya konusunda ciddi bir rekabet

olacağı tahmin ediliyor. Bu da geleceğin yol otomobilleri için teknolojinin gelişmesini sağlayacak. Yarış takvimi ve pistler Çin - 13 Eylül (yapıldı) Malezya - 22 Kasım Uruguay - 13 Aralık Arjantin - 10 Ocak 2015 Henüz açıklanmadı - 15 Şubat 2015 ABD - 14 Mart 2015 ABD 2- 4 Nisan 2015 Monte Carlo - 9 Mayıs 2015 Almanya - 30 Mayıs 2015 İngiltere - 27 Haziran 2015 Takımlar ve sürücüler Amlin Aguri: Katherine Legge - Takuma Sato Andretti Formula E: Franck Montagny - Charles Pic Audi Sport ABT: Luca Di Grassi - Daniel Abt China Racing: Ho-Pin Tung - Nelson Piquet

www.2fmagazine.com 39


DOSYA

40 EKİM 2014


DOSYA

www.2fmagazine.com 41


DOSYA

Dragon Racing: Jerome d’Ambrosio - Oriol Servia E-Adam Renault: Nicolas Prost - Sebastian Buemi Mahindra Racing: Karun Chandhok - Bruno Senna Trulli: Jarno Trulli - Michela Cerruti Venturi: Nick Heildfeld - Stephane Sarrazin

Virgin Racing: Jaime Alguersuari - Sam Bird

Projenİn uzun vadelİ hedeflerİ: 2014- 2040 yılları arasında Formula E sayesinde 77 milyon adet ekstra elektrikli araç satılacağı tahmin ediliyor Formula E sayesinde geliştirilecek teknojler sayesinde araç üretim maliyetlerinin azalması ve böylece daha fazla elektrikli araç satılması bekleniyor Elektrikli otomobil endüstrisinde ekstra 42,000 kişiye istihdam sağlanacağı tahmin ediliyor 25 yılda toplam 900 milyon ton CO2 emisyonundan kurtulunacağı tahmin ediliyor Böylece toplam 13.9 milyar avro tasarruf edileceği düşünülüyor 4 milyar varil petrolden tasarruf sağlanacak

Formula E gerçekten çevrecİ mİ? Elektrikli otomobiller konusunda hep tartışılan konulardan biri de gerçekten çevreci olup olmadıkları. Evet, elektrikli otomobiller sıfır emisyon yaratıyor ama elektriği üretmenin çevreye bir etkisi var. Sonuçta dünyanın birçok yerinde elektrik için fosil yakıtla, kömürle ya da nükleer enerjiyle çalışan santraller çalıştırılıyor ve bunlar önemli ölçüde kirlilik yaratıyor. Gelecekte daha fazla elektrikli araç demek - ki çevremizdeki elektrikli cihazların sayısı da her geçen gün artıyor daha fazla elektrik sant42 EKİM 2014

rali anlamına gelecek. Henüz güneş ve rüzgar enerjisi kullanılarak üretilen elektriğin oranı çok çok düşük ve bu yenilenebilir enerji kaynaklarını çok geniş bölgelere kurmak da önemli bir sorun. Dolayısıyla Formula E, tüm bu sorunların etrafından dolaşmış gibi görünüyor. Bir başka dikkat çeken nokta ise araç gövdelerinin, bataryaların, motorların üretiminde kullanılan malzeme ve teknikler. Bunların ne kadar çevreci olduğu konusunda bir bilgi yok. Özellikle batarya-larda doğaya zararlı kimyasalların kullanıldığı biliniyor. Bunların ne kadar geri dönüştürebilir olduğuna değinilmemiş. Genel olarak Formula E organizasyonu içerisinde ne kadar geri dönüşümlü materyal kullanıldığı konusunda da bir bilgi yok. Son olarak organizasyonun kendisi de bu açıdan soru işareti. Takım otobüsleri, etkinlikler, pist ekipmanları, lojistik operasyonlar, yarış günlerindeki aktivitelerin ne kadar çevreci olduğu yönünde bir bilgi yok. Tüm bilgiler elektrikli otomobil sa-


DOSYA

tışlarının artırılması üzerine kurgulanmış. Ancak elektrikli otomobil satışlarını artırmak tek başına çevrecilik anlamına gelmiyor. Bunu da dile getirmek gerek.

Türkiye neden olmasın? Türkiye, otomotiv endüstirisine üretici olarak destek verse de halen kendi içten yanmalı motorlu otomobilimizi yapabilmiş değiliz. Ancak dünya artık

elektrikli otomobillere geçiş yapmak konusunda hazırlık adımlarını atıyor. Dolayısıyla Türkiye belki de burada daha uzun vadeli bir adım atıp elektrikli otomobillere ilgi göstermeli. Dünya çapında bir marka yaratılmasa da bile Ar-Ge geliştirip parça üreticisi olunabilir. Şuan elektrikli otomobil endüstirisinde yapılancak ArGe daha maliyetli ama katma değerli bir hizmet olarak karşılığı da yüksek.

Formula E’nin de 350 bin dolarlık araç maliyetiyle nispeten düşük bütçeli bir organizasyon olduğunu düşünürsek sadece yarış takvimine girmek değil, takımlardan biri olmak da hedef olabilir. Belki de kimsenin adını duymadığı Spark Racing, Formula E araçlarını üretebiliyorsa biz de kendimize daha fazla güvenmeliyiz.

www.2fmagazine.com 43


http://www.caycek.com

TÜRK ÇAYINA YAKIN MARKAJ Çayın Doğuşu Bir rivayete göre Çin imparatorlarından Shen Yung, tesadüfen çay bitkisinin sıcak suya düştüğünü görür ve ardından çay bitkisini sıcak suya atarak içmeye başlar. İşte M.Ö 2737’ye dayanan bu tesadüfle çayın doğuşu gerçekleşir. Nemli iklimde yetişen bir tarım bitkisi olan çayın yıllardır pek çok ulusun kültürünü şekillendiren bir rolü olmuştur. Dünyanın çoğu ülkesinde 44 EKİM 2014

farklı ritüellerde de olsa çay gerek gelenekte gerekse yaşamda önemli bir konumdadır. Türkiye, Japonya, Hindistan, Rusya, İngiltere ve Fas gibi ülkelerin kültürleri birbirinden birçok noktada ayrılırken birleştikleri noktada çay vardır.

Türkİye ve Çay Türkiye, çay içen ülkeler sıralamasında ilk sırada yer almaktadır ve kaynağı Doğu Karadeniz’dedir. Burada


yetişen çayın en önemli özelliği, içeriğinde pestisit denilen yani böceklenmeye karşı kullanılan kimyasal kalıntının bulunmamasıdır. Bu ilacın kullanılmamasının sebebi ise, dünyanın başka hiçbir yerinde çay bitkisinin üzerine kar yağmazken Türkiye’de çay bitkisine kar yağması ve kar altında bakterinin üreme şansının olmamasıdır. Tarihin bilinen yüzünde Türklerin

çayla, Anadolu’ya gelmeden çok önce, Orta Asya’da tanıştıkları görülmektedir. Çayın Osmanlı’ya gelişi ise 19 YY’a denk gelir ve çay yetiştiriciliği üzerine ilk önemli girişimin II. Abdülhamid zamanında olduğu söylenir.Türklerde çay kültürü her ne kadar geç başlamışsa da birçok toplumun çay kültüründen daha hızlı gelişmiştir ve yayılmıştır.

Yöreye Göre Çay İçme Şekİllerİ Türkler çaya gönül vermiş ve hayatlarının bir parçası yapmıştır. Bu yüzden batısından doğusuna herhangi bir ile gittiğinizde çay ikram edilmesi kaçınılmazdır. Çok farklı olmamakla birlikte yöreye göre bir takım çay içme ritüelleri de Türklerin çay kültürünün çeşitliliğini gösterir. • Erzurum, Türkiye’nin en çok çay tüketen yerlerinin başında gelir. Erzurum ve doğusunda çay açık renkli ve kaşıksız gelir. Kıtlama usulüyle (yani şeker ağızdayken) çay içilir. • Tokat’ta bardak çok ufak da olsa dudak payı her zaman bırakılır. Bu boşluğun bir ölçüsü yoktur. Bu yüzden bırakılan dudak payının üzerinden bolca espri yapılır. • Trabzon’da da çay bir vazgeçilmezdir ve genelde açık ve az şekerli içilir. • Van’da çay daha çok kömür ateşinde ve semaverde demlenir. • Güneydoğu illerinde çoğunlukla kaçak çay tercih edilir. Bu çayın özelliği daha acı ve koyu renkli olmasıdır.

Çay İçmenİn Adabı • Türkiye’de çay içilen bardaklar her zaman camdır. Porselen bardak kullanımı yeni yeni yaygınlaşsa da bir çay tiryakisi için her zaman çayın rengi görülmelidir. Çay bardakların şahı ise ince bellidir. • Türkiye’de çay demleme süresi, batı ülkelerine göre daha uzun sürelidir. Çünkü Türkler, çayın buruk tadını hissetmek ister ve bu yüzden daha demli çay içerler. • Türkiye’de yemeğin ardından her zaman çay içilir. Misafirlikte önce çay sonra da Türk kahvesi ikram edilir. www.2fmagazine.com 45


21. Yüzyılda Beslenme:

Kime inanmalıyız? 46 EKİM 2014


Ambalajlı gıdalara dayanan pratik beslenme, sağlık açısından ne kadar doğru? Geçmiş yıllarda tereyağını günah keçisi ilan eden, şekerin zarasız olduğunu söyleyen beslenme uzmanları ve gıda şirketleri bugün bize ne kadar doğru söylüyor?

www.2fmagazine.com 47


2

1. yüzyılda şehir hayatına adapte olan insanoğlu, her geçen gün artan rekabette ön plana çıkabilmek için yemeğe daha az vakit ayırıp daha fazla çalışmayı amaçlıyor. En azından sağlığa dikkat etmemek konusunda üretilen bahane bu. Her sabah sandviçler, protein barları, taze sıkılmış portakal suları ile güne başlayıp öğle yemeğinde yine pratik yemekler yiyor, ara öğünleri geçiştiriyor ve yüklü bir akşam yemeğiyle günü noktalıyoruz. Tüm bunlar şehir hayatının, iş dünyasının modern şehirli insanı zorladığı şartlar. Üstelik 80’lerin sonlarından itibaren yetişen nesil için bunlar normal hatta bazen alışanlık seviyesinde davranışlar. Bu, beslenme alışkanlıklarının ya48 EKİM 2014

rattığı bir problem ve burada yükü sadece gıda üreticilerine yüklemek mümkün değil. Çünkü hem kültürümüzden gelen, damak tadımızla bağlantılı, hem de rekabetçi iş ortamının yarattığı şartlardan bahsediyoruz. Bu da başlı başına bir tartışma konusu olabilir. Yani doğru alışkanlıkları edinip sağlıklı beslenme formülünü bulmanın kolay olup olmadığı. Fakat biz bu yazımızda farklı bir konuya değineceğiz. Bizim asıl ilgilendiğimiz nokta seri üretim gıdaların hayatımıza soktuğu, yıllarca herkes tarafından tüketilen ve sonra birden zararlı ilan edilen içerikler. Aynı şekilde tam tersine yıllarca zararlı ilan edildikten sonra masum olduğu ortaya çıkanlar. Tüm bunlar büyük gıda endüstrisinin dayatmaları sonucu ortaya çıkan çarpıklıklar mı, yoksa insanoğlu gerçekten

temel şeyleri öğrenmeye devam mı ediyor? Bunu anlamak için 1900’lerin ortalarından itibaren gıda sektörüne bakarak yola çıkmamız gerekiyor. Öyleyse şimdi biraz geçmişe gidelim.

Geçmİş yıllar: Dünya savaşı sonrası değİşen dünya 1.ve 2. Dünya Savaşı öncesinde şehircilik ve endüstri devrimleri emekleme aşamasındaydı ve dolayısıyla beslenme alışkanlıkları bölgeseldi. Birçok toplum tarıma ya da hayvancılığa dayalı besleniyordu. En azından daha doğal, bugünün tabiriyle ‘organik’ bir beslenme düzeni hakimdi. O dönemde beslenme üzerine çok kapsamlı araştırmalar yapılmadığı gibi, zaten istediğiniz diyet için elinizin altına her şeyi bulmanız da mümkün değildi.


Ancak savaş sonrası hızlanan ekonomiler, buhran yıllarının ardından gelen özgür tüketimin rahatlığı hızla seri üretimin popüler olmasını sağladı. Arabalar gibi gıdalar da seri üretilmeye ve seri tüketilmeye başlandı. Elbette bu başlarda bir problem olarak görülmüyordu. Çünkü seri üretim maliyetleri düşürüyordu ve daha fazla insanın o yiyeceklere ulaşabilmesi sağlanıyordu.

Yiyeceklerin içinde ne olduğuna da çok fazla bakılmıyordu. Fakat zamanla gıda üreticileri gelirlerini artırmak, daha kolay ve daha fazla üretim yapmak ve tüketicileri kendine çekmek için farklı yollara başvurmaya başladı. Daha lezzetli olması için yüksek oranda yağ içeren besinler, uzun raf ömrü için kullanılan koruyucu kimyasallar ve maliyeti düşüren şuruplar - yağlar neredeyse tüm paketli

gıdaların içerisinde yerini aldı. 1970’lerin sonunda bu durum bazı kesimlerin dikkatini çekmeye başladı ve beslenme alışkanlıkları ilk kez tartışılır hale geldi. Birçok farklı araştırma, özellikle doymuş yağlar ve hayvansal gıdaların zararlı olduğunu ortaya koyuyordu. Bunun neticesinde toplumda kişi başına alınan ortalama kalori miktarı ve aşırı kilolu insan sayısı artmaya başladı. Tüm bunlar kalp ve damar hastalıklarını tetikledi ve bu tür rahatsızlıklar neticesinde hayatını kaybeden insanların oranı artmaya başladı.

McGovern raporu: Güneş balçıkla sıvandı

HP GARAJ

Amerika’da George McGovern, kendi adıyla anılan raporu 1977 yılında yayınladığında aslında çok önemli bir işe imza atmıştı. Senatör McGovern, öncülük ettiği bir kurulla birlikte Amerikalılar için bir beslenme programı hazırlamıştı. ‘Dietary Goals for the United States’ ya da ‘McGovern Report’ olarak anılan bu raporda: kırmızı et, yumurta, peynir ve tereyağ gibi hayvansal kaynaklı gıdalarla bir-

www.2fmagazine.com 49


likte diğer doymuş yağların, şekerin ve tuzun daha tüketilmesi gerektiği, buna karşılık daha fazla sebze, baklagil ve meyvenin tüketilmesinin daha sağlıklı olacağı vurgulanıyordu. Raporda ayrıca günlük alınan kalori miktarının da düşürülmesi gerektiği ve böylece aşırı kilo alımının duracağı vurgulanıyordu. Bugün sahip olduğumuz bilgilerle bakıldığında çok isabetli öneriler olduğuna hiç şüphe yok. Nitekim kurul da raporuna öylesine güveniyordu ki, sigaranın zararlarını ortaya koyan 1964 yılındaki rapor kadar başarılı olacağını düşünüyordu. Fakat beklendiği gibi olmadı. Rapordaki birçok öneri, farklı kesimlerden tepkiler gördü. Başta büyük gıda şirketleri bu rapora büyük tepki gösterdi ve hızlıca karşıt raporlar hazırlattılar. Bu karşıt raporlar öylesine aceleyle ha-zırlanmıştı ki büyük şirketler bazı beslenme uzmanlarını ve doktorları satın aldığı söylentileri 50 EKİM 2014

oluş-muştu. Ayrıca bazı doktorlar da senatonun böyle bir diyet hazırlamasının mantıksız olduğunu, bu konuyu doktorlara bırakmalarının gerektiğini söyleyen bildiler yayınladı. Sonuç olarak yoğun algı yönlendirmesi neticesinde McGovern raporu toplumdaki desteğini kaybetti. Dolayısıyla gıda üreticileri aynı şekilde üretime devam etti ve bir 10 yıl daha bu konuda net adımlar atılmadı. Fakat aradan geçen 10 yıllık sürede McGovern raporundaki verilerin doğ-

ruluğu yönünde daha fazla araştırma sonucu ortaya çıktıkta, McGovern’in mirasını devralan Dietary Guidlines for Americans raporu ortaya çıktı. 1980 yılından itibaren her 5 yılda bir yayınlanan bu rapor, Amerikanın beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor ve sağlıklı beslenme için alınması gereken tedbirleri gösteriyor.

‘Daha az yağ’ trendİ Rapor 1980’lerde yayınlandığında özellikle yağ tüketimi konusunda


olumsuz yorumlar içeriyordu ve hayvansal kaynaklı - doymuş yağlar bir anda düşman olarak görülmeye başlandı. Bunun bir sonucu olarak da popüler kültüre ‘daha az yağ’ - ‘less fat’ trendi ortaya çıktı. Aslında bu trend, gıda üreticileri-

nin ortaya çıkardığı bir trend olarak belirtilebilir. O dönemde özellikle formda kalabilmek için herkes yağ tüketiminden uzaklaşmaya başlamıştı

ve birçok yiyecek kilo aldıracağı endişesiyle daha az tüketilir hale gelmişti. Gıda üreticileri bu kez karşı saldırıya geçmedi ve kaleyi içten fethetmeye karar verdi. Yapılan şey tüketicilere istediklerini vermekti. Yani formülden yağı çıkardılar ve yerine tadı koruyabilmek için şeker eklediler. Mısır ve glikoz şuruplarıyla birlikte yiyeceklere daha az yağ katılıyordu ama lezzetleri korunuyordu. Böylece üzerinde kocaman harflerle ‘less fat’ yazan ürünler tüketici dostu gibi görünmeyi başarıyordu. O dönemde dikkat edilmeyen şey, aslında daha az yağ tüketiminin sadece bir taşların yer değiştirme oyunu olduğuydu. Çünkü kimse gıdaların içerisindeki kalori miktarına bakmıyordu ve az yağ tüketimini önemsiyordu. Bunun bir sonucu olarak yağın yerini rafine şeker ürünleri almaya başladı. Beslenme

www.2fmagazine.com 51


uzmanları şekerin insanları tek başına şişmanlatmayacak kadar masum bir besin olduğunu savunuyordu. Böylece yağ düşmanlığıyla geçen bir süreç başlamış oldu. Aslında bugün de baktığımız zaman tersine işleyen ama aynı hataların yapıldığı bir dönem yaşıyor olabiliriz. Buna yazımızın ilerleyen safhalarında değineceğiz.

Fast Food ve büyük öğünler: Konu sadece sİzİn bel çevrenİzden İbaret değİl Popüler kültürün şehirli toplumlara sunduğu zararlı alışkanlıklardan biri de büyük öğünler oldu. Yapılan bir araştırmaya göre günümüzde tü-

52 EKİM 2014

kettiğimiz birçok şeyin kalorisi 2 kat artmış durumda. Elbette bu aynı besinin içerisinde daha fazla şey koyularak yapılmıyor. Burada uygulanan strateji sürümden kazanma stratejisi. Bunu da tüketicinin fayda - maliyet yaklaşımını ‘okşayarak’ uyguluyorlar. Birçok fast food restoranına gittiğinizde söylediğiniz menüyü 1 lira farkla ‘süper boy’a çevirmeniz teklif edilir. Birazcık daha az ödeyip daha fazla almak istediğinizde restoran size daha fazla ürün satmış oluyor ve bunlar size kalori olarak dönüyor. İki menünün daha hesaplı sunulduğu paketler, %20 daha büyük cips paketleri hepsi bu stratejinin birer parçası. Sonuç olarak bugün bir insanın gün-

lük aldığı ortalama kalori 2,674 kcal civarına yükselmiş durum-da. 1990’da bu rakam 2,405, 1970’te ise 2,057 kcal civarındaydı. Yani her geçen gün daha fazla kalori almaya devam ediyoruz. Dünyada nüfusun hızla artmaya devam ettiğini ve açlık çeken insanların sayısını düşündüğümüzde bu çok zararlı bir gidişat. Yani mesele sadece sizin tartıda gördüğünüz rakamlarla, bel çevrenizin büyüklüğüyle ilgili değil.

Günümüz: Tereyağ dost, şeker düşman Geçmişten günümüze beslenme alışkanlıkları ve besinlere bakış açılarımızı gördükten sonra bugüne bakmanın vakti geldi. Bugün - doğal olarak - her açıdan


daha bilinçli ve daha dikkatli olduğumuza hiç şüphe yok. Dünya çapında yağ tüketimi düşmeye devam ederken organik gıdalar, baklagil ve sebze ağırlıklı beslenme alışkanlıkları popüler hale gelmeye başladı. Ayrıca mısır şurubu gibi eklentilerin zararları, tuz tüketiminde alınması gerekenler önlemler konusunda bilinç her geçen gün artıyor. Tüm bunların yanında şeker tüketiminin azaltılması konusunda da önemli. Bu konuda da her geçen gün artan bir bilinç var ve nitekim Türkiye’de bazı kurallar gelmeye başladı. Artık dondurma gibi gıdalara bir kalori sınırı getirildi ve yakında içerisinde şeker bulunan içecekler de bunu kutu üzerinde açıkça belirtmek durumunda olacak. Tüm bunlar tüm dünyada artan ve insan vücüdunun baş etmekte zorlandığı şekerin tüketimini azaltmak. Elbette şeker tüketimi, yağı azaltmanın neticesinde artışa geçmişti ve günümüzde çok ciddi seviye-lere ulaştı. Dr. Mehmet Öz’ün ‘Siz diyettesiniz’ kitabında belirttiği üzere 1700’lere kıyasla bugün bir insanın ortalama şeker tüketimi 20 kat artmış durumda. Her yıl yaklaşık 70 kilo www.2fmagazine.com 53


şeker tüketiyoruz ki bu çok fazla. Üstelik şeker, çabuk enerjiye dönüşen bir besin olarak kabul edilse de %35 oranında vücutta depolanıyor ve yağa dönüşüyor. Daha önce de bahsettiğimiz gibi şekerin besinlere girme nedeni vücuda alınan yağı azaltmak olsa da aslında şeker de yağ olarak depolanıyor. Dolayısıyla içtiğiniz basit bir şekerli içecek, vücüdunuza birkaç gram yağ girişine sebep oluyor. Tüm bunlar tıpkı bir dönem yağların düşman ilan edilmesi gibi günümüzde de şeker düşman edilir hale geliyor. Bunun karşılığında da yağ ile barışma süreci başladı. TIME’ın kapağında yer alan ‘Eat Butter’ çıkışı, tüm dünyada bu konunun daha da fazla dikkat çekmesini sağladı. Ancak uzmanlar yine bir noktayı gözden ka54 EKİM 2014

çırdığımız görüşünde: kalori miktarı. Bu konunun popüler dergilerde işlenmesinin sebebi yayınlanan

bir rapor. Annals of Internal Medicine ekibinin yayınladığı bir rapor, Amerika’da yağ tüketimi azalsa da kalp


hastalıklarına yakalanma oranının aynı olduğunu ortaya koymuş. Dolayısıyla rapor, kalp hastalıklarının doğrudan yağ tüketimiyle ilgili olmadığını ve tereyağın düşman edilmesinin yanlış olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Time’ın başlığı pek de yanlış sayılmaz. Fakat diyet uzmanları, araştırmayla ilgili popüler başlıklara aldanmamak gerektiğini vurguluyor. Çünkü araştırma, vücuda alınan kaloriler üzerinden yağın rol oynadığı oranı baz almış. Yani daha az kalori alan değil, yağdan daha az kalori alan insanları incelemişler.

Peki yağın oranı düşerken oranı artan besin hangisi dersiniz? Elbette karbonhidrat. Dolayısıyla daha az yağ yerken daha fazla şeker ve hamur yediğimiz için aynı oranda kalp hastalıklarına yakalanmaya devam ediyoruz. Söylediğimiz gibi, sadece taşlar yer değiştiriyor. Kalp krizi oranını artırmıyor diye tereyağıyla fazla haşır neşir olmamıza gerek yok. Belki margarine kıyasla tereyağı tüketmek daha sağlıklı olabilir ama temelde insanlığın yönelmesi gereken nokta sebze

ve meyve ağırlıklı beslenme olmalı. En önemlisi de öğünler azaltmalı.

Şeker düşman dİye meyve de düşman olabİlİr mi? Bu da tıpkı TIME dergisinin ‘tereyağ yiyin’ çıkışına benziyor. Mantıklı bir temele otursa da sadece bunu bir popüler kültür olayı haline getirmek insanları yanlış yönlendirebilir. Belki şahit olmuşsunuzdur, ülkemizde de bazı ünlü beslenme uzmanları bu konuda çıkışlar yaptı. İsim vermek gerekise Canan Karatay. Kendisi, net bir

www.2fmagazine.com 55


dille ‘eğer meyve yerseniz kilo veremezsiniz’ dedi. Bunun mantıklı bir açıklaması var. Birçok meyve, meyve kaynaklı şeker olan ‘fruktoz’ içeriyor ve meyve yediğiniz zaman da vücudunuza şeker almış oluyorsunuz. Dolayısıyla çok meyve tüketirseniz kilo vermeniz zorlaşabilir. Ancak bu çıkışın toplumda yarattığı etkileri de düşünmek gerek. Tüm topluma açık açık ‘meyve yemeyin’ demek doğru bir yaklaşım değil. Kaç kişi bunun arkasındaki sebepleri araştırıp mantıklı bir yol seçebilecek? Burada önemli olan toplam şeker tüketimini düşürmeye yönlendirmek olmalı. Yoksa rafine, işlenmiş şeker karşısında meyve tüketmek her zaman daha faydalı. Sonuçta günümüzde sıfır şeker tüketerek yaşamak mümkün olmadığından o şekeri doğal yollardan almaya çalışmak mantıklı bir tercih. Canan Karatay geçtiğimiz günlerde ‘kadınlar koşmamalı’ türünden bir çıkış daha yaptı. Bu da vücudunuzu aşırı enerji tüketimine alıştırmanın, düzenli spor yapmadığınız zaman zararlı olacağını belirtmeye çalışan bir söz ama fazla keskin. Böyle popüler başlıklar yerine kendi hayat tarzınıza göre en doğru yaklaşımları bulabilmek için kişisel olarak bir beslenme danışmanına başvurmayı tavsi56 EKİM 2014

ye ediyoruz.

Beslenme uzmanları arasında fruktozun etkileri üzerine bir tartışma söz konusu. Bazı uzmanlar diyabet rahatıszlığı bulunan kişilerin meyve yememesi gerektiğini söylerken bazıları da kontrollü oranda alınan fruktozun diyabetin etkilerini azaltacağı görüşünde. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde meyvenin de dost ya da düşman gösterildiğine şahit olabiliriz.

Ne kadar obez olduk? Günümüzde tüm dünyada obezite önemli bir sorun olarak göze çarpıyor. Yani nüfusun sürekli art-tığı, gelecekte kıtlık yaşaması muhtemel insanlık halen gereğinden fazla yiyor. Yapılan araştırmalara göre Amerikalıların %36’sı fazla kilolu. İnsanlara kiloları hakkında sorulduğunda ise %55’i kendini fazla kilolu görüyor. Yani aslında insanlar kilolarının farkında. Ancak sadece %27’lik bir kesim kilo verebilmek için aksiyon alıyor. Aslında çok yediğinin farkında olan ama kilo veremeyen bir toplum yapısı karşımıza çıktığında da ilk akla gelen yağ ve şekerle bizi besleyen gıda üreticileri, porsiyonları büyüten restoranlar oluyor… Türkiye’de de benzer sonuçlar görmek mümkün. Sağlık Bakanlığı’nın 2010 yılında yayınladığı araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de obezitenin görülme oranı %30.3. Erkeklerde 20,5, kadınlar da ise %41 oranında obe-


olmadığım için size burada bir reçete vermem mümkün değil. Nitekim herkese uyacak tek bir diyetin mümkün olmadığı da bir gerçek. Ancak bazı basit öneriler vermemiz mümkün olabilir ki bunların etkileri hiç de küçümsenmeyecek seviyede olacaktır.

zite görülüyor. Erkeklerin yarı yarıya daha az obez olması dikkat çekici ve incelenmesi gereken bir durum. Bölgesel bazda ise Marmara en yüksek orana sahip: %30.5. Batı Anadolu ve Batı Karadeniz ile birlikte Akdeniz onları takip ediyor. Ege’de oran %28’e düşerken Ortadoğu Anadolu’da %20.5’e kadar iniyor. Kuzeydoğu Anadolu %23,5, Güneydoğu Anadolu

%22,9 oranı ile ez obez olan bölgeler. Elbette ekonomik sebeplerle birlikte Türkiye’de de bölgelere göre değişen beslenme alışkanlıklarının incelenmesi de obezitenin önlenmesi için önemli veriler sağlayabilir.

Pekİ ne yapmalı? Kİme İnanmalı, nasıl beslenmelİyİz? Ben şahsen bir beslenme uzmanı

Öğünlerinizi küçültün: Günlük kalori miktarınızı takip edin, arada kaçamaklar yapsanız bile kalori limitinizi aşmamaya çalışın. Daha küçük tabaklarda yemek, daha fazla yediğinizi hissettirebilir. Yağ ve şeker tüketimizi azaltın: tükettiğiniz besinlerin içerisindeki yağ ve şeker oranlarını öğrenin. Fazla tüketimden uzak durmaya çalışın. Hazır gıda tüketimini azaltın: doğal ve organik beslenme her zaman daha sağlıklıdır. Hazır gıdadan tümüyle uzaklaşmak mümkün değil. Ama esiri de olmamak lazım. Destek alın: popüler trendler yerine beslenme uzmanına bizzat danışın. Size en uygun formülü o sunacaktır. Aktif olun: Elbette en önemli noktalardan biri aktif yaşam tarzı. Daha fazla hareket, öğünlerin düzenli tüketimi, düzenli spor.

Kaynaklar: You on a Diet - Mehmet Öz Sağlık Bakanlığı - http://thsk.saglik.gov.tr/obezite-sismanlik/772-türkiye-de-görülme-sıklığı.html TIME - http://time.com/2863227/ending-the-war-on-fat/ New York Times - http://www.nytimes.com/2014/03/26/opinion/bittman-butter-is-back.html?_r=0 David L. Katz - https://www.linkedin.com/today/post/article/20140618223130-23027997-study-saturated-fat-as-bad-as-sugar?trk=mpedit-rr-posts https://www.linkedin.com/today/post/article/20140318132400-23027997-the-new-dietary-fat-study-what-you-ll-hear-and-what-itreally-means?trk=mp-reader-card Annals of Internal Medicine - http://annals.org/article.aspx?articleid=1846638 NCBI - http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23990623 Wikipedia - http://en.wikipedia.org/wiki/George_McGovern Charles Evans MD - http://www.charlesevansmd.com/portion-sizes-are-out-of-control-are-bigger-meals-bloating-your-waistline/ www.2fmagazine.com 57


Farah’ça Tarifler

Farah ÖZÇELİKEL

farah@2fmagazine.com

Merhaba Sevgili Okurlar, Sonbahar yüzünü göstermeye başladı sevgili okurlar. Nedense bu aylar hep hüznü hatırlatır bizlere. Sevinçler hep bizimle olsun diyerek size yine kolay ve lezzetli bir tarif vermek istiyorum. Çocukluğumda (Işığı bol olsun) babaannemin Boşnak arkadaşlarından öğrenip yaptığı bu yemeğin adı yanlış hatırlamıyorsam Tübyaz’dı. Yani bir nevi patlıcan dolması. Onu biraz değiştirip kabakla yapılan tarifi, kabak sandal olarak sizlere tarifini vermiştim. Şimdi de patlıcanlı halini sizlerle paylaşmak istiyorum. Deneyin, seveceksiniz! Afiyet olsun, sevgiyle kalın.

Afiyet olsun, sevgiyle kalın...

TÜBYAZ MALZEMELER - 6-7 ADET ORTA BOY PATLICAN - 200 GRAM ORTA YAĞLI BEYAZ PEYNİR - 3 ADET YUMURTA - 1 ADET BÜYÜK BOY DOMATES - YARIM DEMET MAYDANOZ - 4 YEMEK KAŞIĞI SIVI YAĞ - 1 ÇAY KAŞIĞI TUZ, KARABİBER - 4 YEMEK KAŞIĞI GALETA UNU - 4-5 ADET SİVRİBİBER - 1-ÇAY KAŞIĞI KARABİBER VE TUZ YAPILIŞI Patlıcanları soymadan uzunlamasına ikiye bölün ve kaynayan tuzlu suya atın. Hafif yumuşayıncaya kadar haşlayın ve süzün. Ilınmasını bekledikten sonra bir çay kaşığı ile çekirdekli kısımlarını çıkarın. Çıkardığınız kısımları ince ince doğrayın ve bir kaba koyun. Üzerine ezilmiş beyaz peynir, galeta unu ve yumurtayı ekleyin. İnce kıyılmış maydanoz, rendelenmiş domates ve sıvı yağ ekleyip malzemeleri karıştırın, tuz ve karabiberi serpin. Hazırladığınız iç harcını patlıcanlara doldurun. Patlıcan dolmalarını yağlanmış fırın tepsisine dizin. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üstleri kızarana kadar 25-30 dakika pişirin

58 EYLÜL 2014


www.2fmagazine.com www w ww ww w w.2fm 2 agazine.com 59


KAPAK KONUSU

Ne bİr tavır ne bİr eda...

2f’teki köşe yazarlığımı noktalıyorum. “Aaaağğğğ” dediğinizi duyar gibiyim. Yalnız son yazı olması sebebiyle alışılagelmişin dışında bir performans beklemeyin. Her zamanki gibi özenilmemiş bir yazıyı, derginin çıkmasına son gün kala yazıyorum. Sanki siz de yalandan “aaaağğğğ” demediniz. Yazarlığa vedam, tamamen kariyerimi zirvede bırakmak istemem ile ilgili. Arkasında ne bir katakulli, ne bir bit yeniği, ne bir yalan, ne bir dolan, ne bir tavı, ne bir eda, ne bir dümen, ne de bir düzen var.

son sayfa

2f’in çehresini biraz değiştirelim istedik. Yaptığımız işi daha profesyonel, daha tedbirli, daha hassas ve daha çekici kılalım istedik. Bu sebeple de işi profesyonel ellere bırakıyoruz. Kıymetli editörümüz Melih Bilgin, 2f’i ne gibi değişikliklerin beklediğini yazdı. Tekrar tekrar söylemeye gerek yok, slogan belli: “Yeni 2f Magazine”. (Tabi ki slogan seçiminde de trendi takip etmeliydik) Peki ben yazmayıp ne yapacağım? Zaten köşe yazarlığı ile geçinmiyordum; ne yapıyorsam ona devam... 2f’i tanıtmaya devam edeceğim. Ortaya çıkacak “yeni” harika dergiyi, duymayan kalmayana dek tanıtmakla uğraşacağım. “Ben Batuhan’ın yazmadığı dergiyi okumam!” diyebilirsiniz. Bunda son derece haklı olduğunuzu da belirtmek isterim. Okunmalarda dramatik bir düşüş yaşanırsa tekrar yazarım tabi ki. Çünkü herşey dergimizin mutluluğu ve tesisatı için. Bu “o kadar da” veda değil tabi, ama madem ki Yaşar ile başladık Yaşar ile bitirelim, Bu bir yalan bu bir ceza Bu bir talan gönlüm bu Bu son elveda aşk değil keza Ne bir tavır ne bir eda Savur savrul gönlüm bu, bu son elveda... A. Batuhan Dalcı Köşe Yazarı

60 EKİM 2014


KAPAK KONUSU

www.2fmagazine.com 61


EKİM EEKİ KİM 22014 Kİ 014 01 014 14 62 62 EK


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.