Fisher Ocak

Page 1






ocak

2014





AMATÖR OLTACILARIN RÜYASI

GRUP AVLARI Oltayla ister kıyıdan ister tekneden olsun, balık avlama tutkusu ve amatörce bu işi sürdürme gayreti içinde olan tümamatör oltacıların en büyük rüyası, grup avlarına katılmakdır.

Günler öncesinden telefon trafiği başlar, av mevsimine göre vereceği verim, yer konusu masaya yatırılır, gidilecek yer seçilir, bundan sonra hava raporları takip edilir, en uygun gün seçilir. Av günü iple çekilir ve bu arada herkes hünerlerini konuşturur. Değişik olta takımları, avcı iğneler, önceden hazırlanmış yemler değerlendirilir. Artık oltalar hazırdır ,takımlar gözden geçirilir, avda uğraştırmayacak pratik yiyecek- içecekler çantalara yerleştirilir… Yapılacak av heyecanı uykuyu unutturur. Sabah suyunu kaçırmamak için saat 3.00- 4.00 gibi ava katılacak oltacılar yollara dökülür ve o heyecanla beklenen buluşma gerçekleşir. Tekneye yerleşip demir aldıktan sonra avlağa yapılan kısa yolculuk ve su ile buluşan oltalar herşeyi unutturur. Yaşamdaki stresler , iş kargaşası, hayat karmaşası; bunlarda neymiş-o anda tek asıl olan balıktır, vuruş almaktır ve iyi balık beklemektir. Grup avlarının en büyük kazancı olan “geri salımı” uygulamak, “limit aşımını” uygulamaktır.



Daha önce yaptığımız grup avlarındankısa sunuşlar vermek istiyorum.

DARBOĞAZ

KUsADASI AVIMIZ Balık Sevdam grubundan 15 arkadaş bu avı gerçekleştirdik. Buluşma saatine 1 saat vardı ama herkes çoktan yola çıkmıştı. Bu ilk organizasyonumuzdu. İstanbul’dan Manisa’dan gelen arkadaşlarımız vardı ve birçoğumuz yeni tanışacaktık. Aslında birbirimizi tanıyorduk sanal ortamda. Amatör balıkçılık üzerine çok şeyler paylaşmıştık. Buluşma yerine herkes 1 saat erken geldi, dostlar kucaklaştı. Sohbet bile yapmadan Kuşadası yollarındaydık. Tekne demir alıp yola çıktığında, yapılan oltalar ve yem hazırlıkları başlamıştı… Oltalar suyla buluştu, “antenli mercan” bekleyişi üst düzeydeydi. Yakalanan karagözler , normal mercanlar kimseyi kesmiyordu...Çünkü antenli mercan bölgesindeydik, ille de antenli mercan tutmalıydık. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ,hava kararmış akşam olmuştu. Antenli mercan yakalayamamıştık ama bu işin ertesi günü vardı çünkü bu avımız iki günlük bir avdı.


Akşam olunca dostlukların tavan yaptığı, masaların kurulduğu ve bolca av muhabbetinin geçtiği nezih bir ortam yaratılmıştı. Tutulan balıkların bir kısmı kaptan tarafından mangalda pişiriliyordu. Günün yorgunluğu kendini göstermiş ve herkes bir yere kıvrılmış, uyku tulumlarında ve battaniyelerin altında yerini almıştı… Ertesi gün yeni heyecanla daha gün ağarmadan herkes oltasının başında yerini almıştı. Karagözler, mercanlar, gopezler, istavritler, kolyoslar yakalıyorduk ama antenli mercan yine yoktu. Öğlen olmuştu, sabırla bekliyorduk, saatler geçiyordu, bir anda bir çığlık bir bağırış ve ilk antenli mercan teknedeydi. Tekneyi büyük bir heyecan kaplamıştı, fotoğraflar çekiliyor nasıl yakalandığı, ne yem kullanıldığı konuşuluyordu. Aynı heyecanı 3 kere daha yaşadık ve ekip olarak günü 4 adet antenli mercanla kapattık. Bu organizasyonu yapmaktan son derece mutluyduk. Yıllarca konuşulacak bir av macerası gerçekleştirmiştik. Yeni avlarda buluşmak üzere ayrıldığımızda, alınan zevk ve heyecan kendini hüzne bırakmıştı.


mordoğan maceraları Mordoğan’da balık avı yapmak, o mis kokulu diyarda ayrı bir zevktir. Bu avımızı da 4 arkadaş gerçekleştirdik. Ben, Taci, Emrullah sabah 3:00 de Mordoğan yollarındaydık. Ediz bizi Mordoğan’da karşıladı. Tuncer kaptan da tekneyi hazırlamış bizi bekliyordu. Oltalar suya indiğinde, Ediz en mutlu olanımızdı. Nerdeyse kovayı doldurmuştu. Acaba diyorduk, Mordoğa’nın balıkları Ediz’i tanıyorlar mıydı? Çaktırmadan bozuluyorduk ama yapacak birşey yoktu, bugün onun günüydü. Öğleden sonra şanslar biraz dengelendi. Bizler de teker teker mercanları almaya başlamıştık. Yine çok güzel geçen bir av gününü geride bırakıp yeni avlarda buluşmanın planlarına başlamıştık bile...


gökova bayram avı

Arife gününden yemleri hazırlamıştım… Bayram sabahı gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra İzmir’den Muğla-Gökova’ya doğru yola çıktım. Gökova’da Devrim’i aradım, O da teknenin hazırlıklarını yapmıştı. Akşam üzeri saat 17.00 gibi demir alıp yola çıktık. Gökova’da yasaklı bölgelerin dışında avlanmamız gerekiyordu ve yolumuz uzundu. 3 saat sonra Tuzla’ya vardığımızda hava kararmıştı. Tuzla Koyu’nda gece kalacağımız yere demir attık. Avların en zevkli bölümü başlamıştı. Teknede sofrayı kurup muhabbete başlamıştık fakat av yapmadan olmazdı tabii. Mevsim itibariyle melanur gelebilirdi…Biraz teknenin etrafını ekmekle mazmozladıkdan sonra kurşunsuz iğnemi sardalya ile yemleyip 12 metre derinlikteki suya bıraktım. Olta yavaş yavaş suya iniyordu, biz de muhabbeti koyulaştırmıştık, derken bir anda olta gerildi hemen tasmaladım, güzel bir balıktı. Bir iki dakika sonra güzel melanur teknedeydi. Aynı şekilde buralarda ender görünen sargoz da teknedeydi… Akşam balığı çıkmıştı. Ertesi gün Tuzla açıklarında 100-110 metrelerde mercan arayışındaydık. Birkaç tane mercan almıştık, balık verimliydi fakat 10 dakika sonra oltalarımız boş ve bedenden kesik olarak gelmeye başlamışt. Bu durum canımızı sıkmıştı. Hele tekneye 3-4 metre kala, göz göre göre iri mercanı balon balığına kaptırınca durumu anladık… Yer değiştirmeye karar verdik. Nereye gitsek balon balığı vardı. En iyisi biraz masafeli olan Yedi Adalara gitmekti. Yeni takımlarla denizi buluşturduk ama yine balon balıkları akşama kadar bizi uğraştırdılar. Ben böyle bir şey olacağını tahmin ettiğimden, yanıma yeterince kurşun ve dip takımı almıştım. Günün sonunda balon balıklarına 15 kadar takım kaptırdığımızı anladık. Can sıkıcı da olsa bu avımızı da bitirmiştik. Balon balıksız yeni avlara diyerek günü sonlardırdık...




“Oceanis 55, öncü tasarımıyla güçlü ve hemen fark edilen bir karaktere sahip.” Beneteau’nun Oceanis ve Sense Ürün Müdürü Thomas Gaillard yeni Oceanis 55’i bu sözlerle tanımlıyor. Tekneye yakından bakalım... İçeriye 45°’lik açıyla inen merdiven yanındaki rahat tutamaklarıyla güvenli bir geçiş sağlıyor. İskele tarafta L şeklinde kuzine var. Salona doğru bakan kuzinede yemek pişirenler salondakilerle rahatlıkla sosyalleşebiliyor. İçerisi çok aydınlık; boylu boyunca geniş dört pencere, iki tane de heç var. Heçlerdeki perde fazla güneş ışığının içeriye girip mekanı ısıtmasının önüne geçerken havalandırmayı engellemeyecek şekilde tasarlanmış. Salon, içeride nasıl vakit geçirmek istediğinize göre değiştirilebiliyor. Modüler masa ve kanepeler sayesinde

bir koyda demirliyken, rahatlamak için huzurlu bir salona ya da dışarısı çok sıcak olduğunda dinlenme alanına dönüştürülebiliyor. Veya kalabalık misafirlerinizle keyifli bir yemek yiyecekseniz yemek salonuna... Gri antrasit yatak başları ya da Kerok malzemeden yapılan lavabo gibi dekorasyondaki kimi ayrıntılar, tasarımdaki estetiği vurguluyor. Yerleşim planı isteğe göre değiştirilebiliyor. Baştaki ana kamaranın yanı sıra kıçta her biri kendi duş-tuvaletine sahip iki ya da üç kamara seçeneği mevcut. Aile versiyonunda ise yine her biri kendi duş-tuvaletine sahip dört ya da beş kamaralı seçenekler sunuluyor. Dolayısıyla tekne ne kadar kalabalık olsa da herkes birbirinden bağımsız vakit geçirebiliyor.

Ana yelken kontrollerini taşıyan bir ark bulunması nedeniyle boş kalan kasara üstü, havuzluk kapısının iki yanı güneşlenme minderlerine ayrıldı. Havuzluktaki oturma grubu tekne yan yattığında bile rahatlıkla oturulabilecek şekilde tasarlandı. Elektrikle kontrol edilen yüzme platformu denize ulaşımı kolaylaştırıyor. Oceanis 55’le yelken yapmak da çok kolay. Ark üzerindeki ana yelken kontrolleri, çift dümene kadar uzanan cenova vinçleriyle her şey, dümencinin tekneyi tek başına idare edebileceği şekilde düzenlendi. Elbette diğer tüm donanım, yine teknenin dengesini ve performansını en üst seviyede tutacak şekilde düşünüldü. Tam Boy: 16,77 metre En: 4,96 metre




Gran Turismo 49 Fly Gran Turismo serisinin bu yeni modeli, gücü ve zarafeti yansıtıyor. 49 Fly, hem sahibine hem de misafirlerine deniz üstünde beş yıldızlı konfor sunuyor.


Gran Turismo 49 Fly Arkadaşlarınız ve ailenizle görkemli bir atmosferde eşsiz bir tatil geçirmek için Gran Turismo 49 Fly mükemmel bir seçenek. Bu yıl ‘Avrupa’nın en iyi motor yatı ödülü’ne layık görüldü. Flybridge’in muhteşem deniz manzaralı terası sadece kaptana değil, misafirlerine de keyifli anlar sunuyor. İki kişilik dümen koltuğunun arkasında yer alan L şeklindeki oturma grubu ve geniş masa, seyir esnasında tekneyi kullanan kişinin misafirlerinden uzak kalmamasını sağlıyor. Kıç güvertede bir oturma grubu daha var, buradan geniş yüzme platformuna inilebiliyor. Yüzme platformunun hemen arkasında geniş bir bot saklama alanı yer alıyor. Bronzlaşmak isteyenler öndeki güneşlenme minderlerinin tadını çıkarabiliyor. İçeriye gelince… Kuzine L şeklinde ve bolca saklama alanına sahip. Başta ve kıça ikişer kişilik kamara var. İstenirse sancak tarafta iki ayrı yataklı bir misafir kamarası da konumlandırılabiliyor. 49 Fly, 435 HP’lik çift motoruyla aynı zamanda performanslı bir tekne. Uzun seyirlere yönelik çift yakıt ve su deposuna sahip 49 Fly’ın yakıt kapasitesi 2x650, su kapasitesi de 2x320 litre. Tam Boy: 15,60 metre En: 4,30 metre Ağırlık: 12.500 kilogram



mucİze walter tanero Adım Walter ve Galiçyalı bir balıkçıyım. Doğa ve hayvanları severim. Tekniği ve zorluğundan dolayı beni en çok heyecanlandıran balık avı “Çipura”dır. İlgimin çipura olmasına rağmen, onları avlama tutkumdan daha öteye gitmektedir, beni balık olarak da çekiyor, yani biyolojik olarak. Size hikayemi balıkçı ve şahsım olarak anlatacağım. Bunu anlatmadan önce, ben peşinden gidilecek bir örnek değilim, layık olduğum tek şey verdiği karardır, YAŞAMAK! Bana bu hobiyi aşılayan, üstadım BABAM’ın yardımıyla çok küçük yaşlarda balık avlamaya başladım, halbuki bu benim için çok daha fazla bir şey oldu. 5 uzun yıl boyunca talihsizce bırakmak zorunda kaldığım bir tutku olarak tanımlarım onu ve işte onu çok özlediğimi fark ettiğim andı. Fakat insanoğlu böyle aptaldır, ancak kaybettiğimiz anda olayların farkına varıyoruz. Galiçya kıyılarında muhtemel tüm balık avlarını hem de tekne zerinde yaptım. Tüm bunların arasında, en çok hoşuma gidenler surf-casting, spining (dönme) ve teknede çipura avlamak. Hepsini özenle yapardım, bu da bana balık yakalama imkanı sağladı, bildiğiniz üzere aşırı saatler geçirmeden bu mümkün değildir. 2002 yılnda büyük bir trafik kazası geçirdim, arabam yandı ve

vücudumun farklı yerleri yandı, bunların arasında kol ve bacaklarım, ellerin kesilmesi ve her iki ayakta (anlaşabilmemiz açısından diz kapağı kaslarının kesilmesi aşağıya doğru) kısmi bir sendromdan dolayı diz hareketinin tamamında hareket kaybını, ayrıca yüzde belirgin sonuçları sayabilirim. Bugün ayında kendime bakıyorum ve kendimi tanımıyorum. Bir psi-


Balıklar kolog bunu olduğu gibi kabul etmem gerektiğini telkin etti, yoksa ne yaşamak be de mutlu olmak gücüne sahip olamazdım. 10 yıldan sonra, şu an nasıl olduğumu kabul ettiğim günü söylüyorum size, şimdi beni hastaneye yatırmak gerekir çünkü bunu kabul etmem mümkün değil. Aynada yanık yüzünü görmek kimsenin hoşuna gitmeyeceğinden eminim. Her şeye rağmen, mutlu olmayı, hayatımı tekrar düzene

sokmayı ve eş bulmayı başardım. Tüm bunlarla birlikte açıklamak isterim ki bunu kabullenmekten ziyade diğer olayları değerlendirmek söz konusudur. Bu bir öncelikler meselesidir. Böyle olsa bile her gün sokağa çıkmak kolay değil ve herkes her an sana bakıyor. Yaptığım şey nefes almak ve şakalaşmaya sığınmak. Bu nedenle kendimi rahat hissediyorsam yer açık denizde sandalımdır. Çok uzun ve sancılı bir iyileşme süreci yaşadım, (aylarca yanıklar servisinde kaldım, daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Ortaya çıkan çektiğim acılar oldu). Çabam tekrar yürümem ve yeni ellerimi kabullenmem üzerine odaklandı. Uzun süren terapilerden sonra iyileşme yarışı başlıyordu (her zaman ebeveynlerinin koşulsuz desteği vardı, her şeyimi olara borçluyum). Sabahları, akşamleyin, hiç dinlenmeden, ne cumartesi, ne pazar, ne de tatil günleri, ben sadece çabucak iyileşmek istiyordum, ama şimdi yıllar geçti. Fakat tıkandığım bir an geldi. Psikolojik olarak hiçbir ilerleme öremiyordum, hep aynı şeyi yapmaktan bıkmıştım. Halbuki günbegün çok önemli şeyler elde etmişlerdi, benim için yeterli değildi. Bir değişlik yapmak gerekiyordu ve tekrar balık avlama ve dünyada hoşuma giden her şeyi yaparak


iyileşme amacını gütmeyi düşündüm. Evde düğümler atar, ağ atar, toplardım…saatlerce. Ya ki bir gün karar verinceye kadar, tekerlekli sandalyemi aldım, A Coruña iskelesine yaklaştım ve küçük kalamarla avlamaya başladım. Ellerimin pek işlemediğini düşünerek, bu işi gece yapıp insanların bakışlarından ırak kendimi daha güvenli hissediyordum, ayrıca tekerlekli sandalye ile ulaşılabiliyordum. Bir yıl boyunca, her gece, yağmur da yağsa, soğuk ve rüzgar da olsa bu tür kalamar avladım. Her seferinde iyi sonuç alıyordum ve balıkları yakalıyordum. Sizi temin ederim ki sonunda şampiyon oldum ve tekerlekli arabamın gittiği tüm iskeleleri gezdim. Ellerimin dikkate değer biçimde iyileştiğini farkkettim. Önceleri yapamadığım şeyleri yapıyordum, daha önce yardım istiyordum. Balık avlamayla devam etmem beni yüreklendiriyordu, saatlerce yaptığım





Avrupa’nın en büyük Açıkdenİz Turnuvası olan Alaçatı International Fishing Tournament’ta bu sene “Kaçan Balık Büyük Oldu” “Bu sene balık yok ama doğa sporu yaptığı zaman bunlarla karşılaşabiliyor insan. Kayak sporu yapayım dersiniz kar yağmaz, haydi windsurf’e dersiniz hava kıpırdamaz. Bizimkisi de sonuçta denizin içinde bir denge ve bunu kontrol etme imkanımız yok…” diye anlatmaya başlıyor Murat İyriboz.

Röportaj ve Fotoğraflar: Burcu Bülbül

Alaçatı Fishing Turnuvası'nın ilki ne zaman yapıldı? Bundan 7 sene önce, 17 tekne ile startı verdik. 5 tekne Yunan Adaları'ndan geldi. İkinci sene 30 tekne derken bugünlere geldik. 17 tekneden, bugün 88 tekneye gelmişsiniz. Bu, başarının en büyük göstergesi. Evet, bugün katılımcı sayımız 88 tekne. Avrupa'nın en büyük Açıkdeniz Turnuvası artık 'Alaçatı Interational Fishing Tournament.' Dünyada bu işi yapan sayılı organizasyonlardan birisiyiz. Neden Alaçatı ? Çünkü bizim topraklarımız. Ben 20 senedir yaz-kış Çeşme'de yaşıyorum. Bildiğimiz, sürekli balık avladığımız yer, arka bahçemiz. Burası, Türkiye'nin en iyi balık yataklarından biri. Özellikle Orkinos çok var burada. Bunun yanı sıra, Alaçatı bize bir çok şey kattı, bizim Alaçatı'ya kattığımız bir çok şey kadar. Alaçatı çok iyi bir marka ve lezzetli bir yaşam yeri zaten. Üstüne bir de bu tip organizasyonlar eklendiği zaman iyi bir ikili oldular diye düşünüyorum.

Demek oluyor ki, bu mevkii turnuva için olması gereken şartlara uygun. Öyle değil mi? Evet. Avlandığımız yerlerin derinliğinin 350 metre olması lazım. Buradaki arka çukur 1400 metreye kadar düşüyor. Alaçatı açıklarında avlanıyoruz. Bizim avlanma sahamız 20 mile 20 mil gibi bir alan ve toplam alan 400 mil². Dolayısıyla geniş bir alanda avlanıyoruz. Bu arada, dünkü fırtına ve İsmail Boyner'in de içinde bulunduğu 13 metre boyundaki Blue Infiity adlı teknenin, karadan 8 mil açıkta, teknik bir arıza nedeniyle batması oldukça heyecan yarattı. Maalesef teknelerin geri dönüş yolunda yaşanan bu üzücü olayda tek tesellimiz ölen ya da yaralananın olmamasıydı. Cumartesi günkü fırtına nedeni ile, 10:30'da tatil etmek zorunda kaldık turnuvayı. Çünkü 7 kuvvetinde bir hava vardı. Marinanın içerisinde bile neredeyse dalga boyu 1,5 metreyi buldu. Hakem teknelerimiz görev yapamaz hale geldiler, bizde geri çağırdık herkesi.


Peki Turnuvaya katılmak isteyen teknelerde aradığınız koşullar nelerdir? Tekne seçimi yapmıyoruz. Burası herkese açık ama bazı normlarımız var. İlki, bu açık denizlerde görev yapabilecek klasifikasyonlarda, güvenlik açısından riske atmayacak tekneler olmalı. Bunun yanı sıra, ticari lisanslı balıkçı tekneleri bu turnuvaya katılamıyor. Tamamen amatör olmak zorundasınız. Yelkenli tekneyle bile katılabilirsiniz yani. Hatta geçen senenin en büyük balığı, yelkenli bir tekneden geldi. Türk balık sevdalıları dışında, yurt dışından da katılımcıların çoğalması çok sevindirici. Evet, bu sene 'İtalyan Milli Takımı' geldi. Fakat balıksız bir döneme denk geldiler. Ama yine de memnunlar çünkü bu iş sadece balık avlama değil, bu turnuvanın içerisinde bir sürü lezzet var. Balıkçılığa gönül vermiş insanların arasındaki sosyal yakınlaşma bile bu turnuvayı çok keyifli kılıyor. Yunan Adaları'ndan balıkçı dostlarımız bizi yalnız bırakmıyor, biz de onların düzenlediği turnuvaları kaçırmıyoruz. Yunan Adaları'na çok gidiyoruz. Özellikle Patmos Adası. Herkese çok tavsiye edeceğim bir ada. Vodafone 4 yıldır sizi yalnız bırakmıyor. Başarının bir ekip işi olduğunu ve arkanızda böyle kurumsal markaların olması sevindirici. Vodafone benimsedi bu turnuvayı. Onlar da bizim aldığımız hazzı alıyorlar. Dolayısıyla, paralelinde beraberliğimiz iyi gidiyor. Herkes büyük bir aşkla yapıyor işini. Bende bir İzmirli ve deniz aşığı bir kişi olarak, dergimiz Fisher aracılığı ile, bölgeye verdiğiniz destek adına çok teşekkür ediyorum. Ben teşekkür ederim geldiğiniz için. Burada gördüğünüz gibi, ne stres var, ne de ticari bir kaygı. Bu turnuva tam bir keyif ortamı. Hep böyle kalması tek hedefimiz olacak.




Bodrum Famous Cup yarısları uluslararası bİr organİzasyon olma yolunda yelken açıyor

MARINA YACHT CLUB BODRUM ‘un Milta Marina ve BAYK’ın katkılarıyla düzenlediği organizasyon Vodafone Red Famous Cup 21-22 Eylül tarihlerinde Bodrum'da gerçekleşti.

Yine yeniden Bodrum'dayım... Bundan 8 sene önceydi ilk Famous Cup yarışları için Bodrum'a gelişim. İnsan zamanın nasıl geçtiğine inanamıyor, hele ki organizasyonun her yıl profesyonelleştiğine ve daha geniş kitlelere yayıldığına tanık oldukça gurur duyuyorum... Hem kendi adıma gururluyum böyle bir organizasyona en başından beri davet edildiğim ve en iyi şekilde misafir edildiğim için, hem de sırtını denize dönmüş güzel Türkiyemin insanlarını denizle tanıştırdığı ve barıştırdığı için. Kimdir peki bu işin mimarı derseniz, tam bir ekip işi bu. Şenkar Öztüzün, Marina Yacht Club Bodrum, Milta Marina ve Bayk'ın katkılarıyla bu organizasyon tam 8 yıldır gerçekleşmektedir. Bu organizasyonun her sene yelkenlerine rüzgar doldurmasında çok büyük payı olan, mütevazi kişiliği ve "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz" duruşu ile tam bir sporcu ve çok başarılı bir işletmeci olan Şenkar Öztüzün, yelken sporu için bence çok önemli bir isimdir. Şenkar Öztüzün


Her sene yeni bir heyecan ve farklı isimlerle gerçekleşen Vodafone Red Famous Cup'ta bu sene; Gani Müjde, Belma Canciğer Müjde, Alp Kırşan, İvana Sert, Sarp Akkaya, Kaya Akkaya, Berke Üzrek, Pascal Nouma, Mehmet Aslantuğ, Berna Laçin, Billur Kalkavan, Buğra Bahadırlı, Burak Hakkı, Kenan Vural, Tayanç Ayaydın, Ece Erken, Akın Altan, Hande Subaşı, Zeyno Gönenç, Yonca Evcimik, Ozan Güven, Bekir Göksu, Derya Aksoy, serbest dalgıç Şahika Encümen, Ece Vahapoğlu, Ümit Erdim, Ersin Korkut, Güneri Civaoğlu, Fatih Erkoç gibi ünlü isimler yarışçılarla birlikte rüzgara karşı yelken açtılar.


Yarışın ilk gününde Bodrum Kalesi açıklarından start alan tekneler, 1620 knot kuzey-kuzey batıdan esen rüzgar ile 17 millik Bodrum - Kıstak Adası - Bodrum offshore rotasında yarıştılar. Yarışın ikinci gününde ise rüzgarın 25-27 knot esmesi nedeniyle yarış iptal oldu.

Andre Lönne, Gökhan Öğüt, Şenkar Öztüzün


Yarışçılar ödüllerini sanat, spor, basın ve siyaset camiasının en önde gelen isimlerinden aldıktan sonra, Fatih Erkoç & Zafer Çebi Orkestrası'nın gönülleri fetheden şarkıları ve enfes müzik ziyafeti ile yarışın yorgunluğunu attılar. Bu arada, önümüzdeki yıllarda, Famous Cup Yelken yarışlarında, teknelerde dünya çapında ünlü isimleri görürseniz, şaşırmayın. Benden söylemesi. Ödül töreni 22 Eylül Pazar günü Marina Yacht Club Bodrum'da Gani Müjde sunumu ile başladı. IRC 1 Sınıfı birincisi VODAFONE BOREAS, IRC 2 Birincisi OAKLEY MATADOR, Irc 3 Birincisi EFES-PORAZ, Irc 4 birincisi 3T, Destek sınıfı birincisi HARMAN tekneleri oldu. Vodafone Red Famous Cup IRC Genel sınıfı Birincisi OAKLEY Matador teknesi ile Cüneyt Büyükuçak ve ekibi oldu. Teknelere dağıtılan HTC ONE MINI akıllı telefon ile çekilen fotoğraflar arasında yapılan yarışmada Berna Laçin'in çektiği fotoğraf, en iyi fotoğraf hikayesi seçildi. 8 yıl boyunca bu organizasyonda emeği geçen tüm deniz dostlarına ve yarışan yelkencilere, Stiletto dergisi olarak teşekkür ediyoruz.

Matador





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.