2012 06 01 haziran kitap eki

Page 8

8

1 HAZ RAN 2012 CUMA

Aydınlık KİTAP

Materyalizmin manası ve mananın maddesi

“Madde ve Mana” ortaya att sorular, eski sorular ele al yla ve farkl ba lamlarda ortaya ç km ürünleri materyalizm-idealizm kar tl nda ba ar yla konu land rmas yla materyalist felsefeye katk da bulunan bir eser CENK ÖZDAĞ ozdagcenk@hotmail.com

2011 yılının Mart ayında Metis Yayınları Saffet Murat Tura'nın ''Madde ve Mana / Rasyonalitenin kökeni'' başlıklı çalışmasını yayımladı. Aynı zamanda psikiyatri uzmanı da olan Tura, yıllardır felsefeyi ele alan çalışmalar yapmaktadır. Söz konusu çalışmalarda psikoterapi ve psikiyatri alanlarındaki uzmanlığından edindiği bilgileri felsefenin birçok temel sorununa yaklaşımında açığa çıkmaktadır. Bu yazıya konu olan eserinde de uzmanlığının felsefeye katkısı sıkça gözlenmektedir. ''Madde ve Mana'' ortaya attığı sorular, eski soruları ele alışıyla ve farklı bağlamlarda ortaya çıkmış ürünleri materyalizm-idealizm karşıtlığında başarıyla konuşlandırmasıyla materyalist felsefeye katkıda bulunan bir eser.

Metafizik aran yor Geçen haftaki yazımızda Cem Kızılçeç tarafından çevrilen Wang Nanshi'nin ''Marksist Pratik Materyalizmi'' adlı eserini tanıtmış ve yazıya 'Metafizik' Marksizm başlığını atmıştık. Saffet Murat Tura'nın eseri de temel olarak bilimselliği savunan, materyalist bir dünya görüşü için gerekli olan bir metafizik arayışı olarak kavranabilir. Eserin temel tezi, doğa ile doğaüstü ayrımını göz önünde tutarak ''çağımızın metafizik ufkunun diyalektik materyalizm'' olduğudur. Yürütülen beden-zihin, ruhmadde, özne-nesne, idealizmmateryalizm çatışmaları ekseninde materyalizme uygun bir metafizik arayışı eserin tamamına yayılıyor. İnsanın ve toplumun neliği, içini doldurduğumuz, dönüştürdüğümüz dünyanın tözselliği ve insanın dünyayla ilişkisinin sonucu oluşan bilginin karakteri mercek altına alınıyor. Beden-zihin ikiliği denince akla gelen Descartes'ın ''düşünüyorum öyleyse varım'' şeklindeki akıl yürütmesi masaya yatırılıyor. Beden-zihin ikiliğinin ikinci terimi olan zihnin esas kabul edilmesi biçimdeki yanılsamaya (Kartezyen yanılsama) odaklanan Tura, sorunu dil ve felsefe temelinde ele alıyor, yanılsamanın ötesine uzanıyor. Bu yanılsamanın aşılması için özne-nesne ikilisinden öncelikle özneye odaklanmakta. Bu girişim haklılığını daha en baştan gösteriyor. Çünkü Kartezyen özne bir an-

lamda nesnelliğe kapı aralayan bir özne olduğundan, nesne özne üzerinden tanımlanmıştır. O halde yanılsamanın kökleri ''özne''nin konumlanışında yatmalıdır. Bilimle çelişmeyen dahası bilime zemin oluşturan bir metafizik arayışı eserde farklı biçimlerde beliriyor. Bilimin felsefeye gereksinimi çerçevesinde ve doğanın bilimin nesnesi olmasından ötürü ortaya çıkan ilk beliriş, metafiziğin doğanın ele alınmasındaki gerekliliğidir. Bu kapsamda bilimin doğayla ilgisi, sonlu-sınırlı sayıda deneyimden türetilecek ve tüm olası deneyimleri kapsama iddiasında olan bilimsel önermelerin savunulması açılarından bu metafizik kendisini bilim cephesine dayatmaktadır. Bu dayatma eserde ''felsefenin vazgeçilemezliği'' biçiminde anılmış ve daha başlangıç bölümünde felsefenin gerekliliği ortaya konmuştur. ''Felsefenin vazgeçilemezliği''nden söz açmışken klasik felsefeye karşı konumlanan Wittgenstein'a ilişkin saptamalar yapmadan olmazdı. Tura, eserinde daha çok Tractatus dönemindeki Wittgenstein'ı ele almakta ve eleştirmektedir. Tura'nın değerlendirmeleri bir yana, dil felsefesinden Descartes gibi klasik felsefenin tartışmalarına dek farklı terminolojiler benimseyen farklı dönemlerin birarada ve bir bütünlük içinde ele alınması oldukça zor bir iş. Anlam (mana) sorununa odaklanan böylesi bir tartışmada, metafiziğin gerekliliğinin savunulduğu böyle bir eserde ''metafizik''in sıkı karşıtı olan Wittgenstein'ı sadece adı anılan bir bölümde değil, eserin tümüne yayılan bir biçimde ele alması kaçınılmazdı

ve Tura bunu en iyi bir biçimde başarmaktadır.

''Mana'' ne cinstendir? Soru hem dilbilgisel olarak hem de felsefi olarak sorunludur. Ancak eserin amacını da düşündüğümüzde mananın dayanağını ve özelliğini sormanın ironik bir yolu olduğundan bu soruyu seçtik. Tura, eserinde ''mana''nın maddi bir özellik olduğunu belirtmekte ve ''mana''nın kökenine ilişkin evrimsel ve diyalektik açıklamalara girişmektedir. Elbette, bu açıklamalar, bir süreç olarak ''mana''nın ortaya çıkışı bütünsel bir süreç olduğundan süreci ayırt etmeye yarayan ''metafizik'' yaklaşım olan Diyalektik Materyalizmin kavramsal çerçevesi içinde yapılmaktadır.

Anlam, olay, edim, davran Kartezyen ikiciliğinin çürütülmesine dönersek Tura'nın özenle vurguladığı ''düşünme''nin bir edim olmadığı fakat bir olay olduğu iddiasına yer verebiliriz. Bu iddianın sonuçlarından bir tanesi de öznesiz bir süreç olarak toplumsal ilişkilerin, insanın özelliklerinin ve bütün bu ilişkilerin, özelliklerin oluşum sürecinin kavranmasına kapı aralanmasıdır. Wittgenstein bütün davranışları, dahası düşünceleri dilsel zemine indirgemişti. Buna uygun olarak anlamın belirdiği bütün bir öznelerararası alanda Saffet Murat Tura, ''anlam teknolojileri'' başlığı altında düşüncenin anlamının izini sürüyor. Davranışın nasıl bir anlam içerdiği, dilsel olaylarla ilişkisi açısından ele alınıp psikiyatrinin alanına geçiş hazırlanmış oluyor. Yazının başında psikiyatrinin

Tura'nın uzmanlık alanı olduğunu belirtmiştik. Bir okuyucu olarak eserde karşılaştığımız en özgün başlık altıncı bölüme adını veren ''psikiyatri felsefesi''dir. Diyalektik materyalizme karşı ruh sorunları ve zihinsel olaylar öteden beri bir argüman konusu olmuşken bu türden olayların bilimsel yaklaşımına ilişkin bir felsefi-kavramsal bölümün ayrılması zincirin halkalarından en zayıf olanının bir onarımı adeta. Başlangıç bölümünden son bölümüne kadar serimlediği kavramsal araçlarla Tura, eserin sonuna sakladığı ''Büyük Yanılsama'' başlığı altında Kartezyen yanılsamayı yeniden ele alıyor. Bu kez içeriği bir bütün olarak gelişmiş bir halde okuyucu Kartezyen ikiciliğinin ardında yatan yanılsamayla yüzleşiyor. Fenomenolojik tartışmaları yüzeysel ve ciddiyetsiz bir biçimde bu yazı içerisine sıkıştırmamak için bu yüzleşmenin betimlemesine girişmiyor, meraklısının kitabı okuyarak bu yüzleşmenin tarafı olmasını diliyoruz.

Üçüncü k? Madde-bilinç ikiciliğinde birinin diğerine indirgenmesi dışında, ikisinin birlikte tek bir zeminden çıktığı düşünülürse benimsenebilecek üçüncü şıkkın imkansızlığı gösterilmeden materyalizmidealizm savaşının bir zafere kavuşmayacağı açıktır. İndirgenme sorunu ve indirgenecek tözselliğin ne olduğu bu savaşın taraflarınca çözülmeyi beklemektedir. Saffet Murat Tura'nın eseri bu çözüm için önemli bir adım olarak kendisini gösteriyor. Geçen hafta tanıtımını yaptığımız Marksist Pratik Mater-

yalizm adlı eserde ortaya atılan pratik-teorik felsefe karşıtlığıyla Tura'nın eserindeki argüman ve tezleri birlikte düşündüğümüzde bunların bütünselliğe kavuşturulmasının çok çetrefil bir iş olduğu hemen görülüyor. Bu bakımdan materyalizmin farklı boyutlarını, karşıtının iddialarına yanıt veren tartışmacı bir anlatımla ortaya konmasının sürdürülmesi ucu açık bir süreçtir. Yazar psikiyatrist olunca okuyucunun yanıtını bekleyeceği görüngülerin çeşitliliği eserden beklentileri arttırmaktadır. Örneğin bu satırların yazarı, eserde psikosomatik hastalıkları Saffet Murat Tura'nın nasıl ele aldığını okuyabilme umudunu kitabın sonlarına kadar sürdürmüştür. Psikosomatik hastalıklar, bilindiği gibi, bir ruhsal durumun sonucu olarak beliren fonksiyon bozukluklarıdır. Bu bozuklukların materyalist bir bakış açısıyla yorumlanması insanın maddiliği tartışmasına dayanak oluşturabilecektir. Dolayısıyla materyalist ontolojiyi hakkıyla ele almanın zorluğu da görülmektedir. Dilsel yapıların, bilimsel önermelerin, ilişkilerin, kuramların, kurguların, duygulanımların, nesnelerin ontolojik statüsü eserin ortaya koyduğu zeminde yeniden ve yeniden tartışılmalıdır. Bu anlamda eser okuyucuya ve kamuoyuna eski sorunları yeni bir bağlamda yeniden ele alma görevini yüklemektedir.

Do u tan Dü ünceler Eser her ne kadar Descartes'ın kartezyen yanılgısına kapsamlı yanıtlar ve çözümler önerse de ''doğuştan düşünceler'' düşüncesine karşı açık ve seçik bir argüman koymamaktadır. Doğuştan düşünceleri anarken özellikle de Chomsky'nin evrensel dilbilgisi ve yaratıcı dilbilgisi kavramlarını düşündüğümüzde ''doğuştan düşünceler''in, ''a priori kategorilerin'' kapsamlı bir eleştirisi ve materyalist bir çözümlemesi hala eksiktir. Bunun tamamlaması yolunda adımlar atan bu eserin merakla okunup uzun tartışmalara zemin hazırlayacağı açıktır. (Madde ve Mana, Saffet Murat Tura, Metis Yay., 392 s.)


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.