
5 minute read
Dr. Öğretim Üyesi Rahmi İncekara Yazdı: Petrol Fiyatlarına Koronavirüsü Etkisi
PETROL FİYATLARINA “KORONAVİRÜSÜ” ETKİSİ
Dr. Öğretim Üyesi Rahmi İncekara
Advertisement
İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı
Çin’de ortaya çıkan ve birçok insanın ölümüne sebep olan koronavirüs küresel ölçekte tedirginlik yaratıyor. Koronavirüs salgınıyla birlikte Çin’in petrol talebinde kısa vadeli de olsa, ciddi anlamda düşme yaşandı. Bu salgının hızlı bir şekilde yayılması ve küresel ölçeği tehdit etmeye devam etmesi durumunda, petrol fiyatlarında dalgalanmalar sürecektir.
Gribe benzeyen belirtiler gösteren ve kolaylıkla bulaşabilen koronavirüs (2019-nCoV) tehdidine karşı, birçok ülke farklı tedbirler alarak alarma geçerken, Çin 14 vilayetini karantina altına aldı. Yılbaşı tatili (bayramı) sürecine girmeye hazırlanan Çin’de koronavirüsü hayatı durma noktasına getirdi. Risk iştahının azalması ve üretimin durma noktasına gelmesiyle, günde yaklaşık 13,5 milyon varil petrol tüketimi olan Çin’de anlık olarak azalan tüketimin, artan stoklar ve algısal sebeplerin de etkisiyle küresel petrol fiyatlarında ciddi anlamda düşüş yaşanmasına neden oldu. Çin’de, petrol tüketiminin ortalama yüzde 35’i ulaşımda, yüzde 40’ı da sanayide gerçekleşiyorken, bu sektörlerin etkilenmesi, ülkenin petrol talebinin kısa vadeli de olsa, ciddi anlamda düşmesiyle neticelendi. Bu görünür talep düşüşünün ithalat kalemi kısmında, hiç şüphesiz ülke stoklarındaki artış oranları da etkili olmuştur. Ortalama günlük petrol tüketimi, azalan ulaştırma talebi ve üretimi neredeyse durdurma noktasına gelen sanayi kuruluşları sebebiyle yüzde 20 azalmış olsa da, küresel piyasalar açısından algısal olarak büyük ölçekli bir talep düşüşü olarak göze çarptı.
Petrol Talebindeki Azalma Sürebilir Uluslararası Brent ham petrol ve ABD West Texas Intermediate (WTI) fiyatı, Ocak ayının başlarında zirveye tırmandı, koronavirüs salgını nedeniyle Çin’deki talep endişeleri ile yüzde 20 oranında düştü. Fitch Ratings, koronavirüsü salgınının petrol piyasalarına etkilerine ilişkin yayınlamış olduğu raporda; bu salgının, yayılmaya devam etmesi durumunda petrol talebini daha da azaltabileceği, Brezilya, Norveç ve ABD gibi üretimi artan ülkelerde üretim fazlasının daha da yükselmesine neden olabileceği belirtildi. Fitch raporunda, “2020 yılında jeopolitik gerilimler ve ekonomik algıdaki önemli itici unsurların ışığında petrol fiyatlarının büyük oranda oynaklığını korumasını bekliyoruz” ifadesine yer verildi.
Son 13 Ayın En Düşük Seviyesi Koronavirüs salgınıyla birlikte petrol fiyatları son 13 ayın en düşük seviyesini 4 Şubat 2020 tarihinde gördü. Bu tarihte Brent petrolün varili uluslararası piyasalarda 54,88 dolardan işlem gördü. Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 50,64 dolardan alıcı buldu. Birleşik Krallık’ta bir üniversite olan Imperial College London’daki bilim insanlarının koronavirüs için 14 gün içerisinde aşı geliştirebileceklerini iddia etmelerinin ardından yükselişe geçen Brent petrolün varili uluslararası piyasalarda 56,38 dolardan işlem gördü. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili de artarak 51,95 dolardan alıcı buldu.
600 Bin Varillik Azalma Önerildi Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC, koronavirüsün etkisini telafi etmek için petrol üretimini azaltmak amacıyla OPEC üyesi olmayan ortaklarla bu ayın başında acil bir toplantı çağrısı yaptı. Üreticilere tavsiyede bulunan bir komitenin, enerji pazarında rahatlama sağlamak için petrol üretiminde günlük 600 bin varillik bir azalma önerdiği öğrenildi. Bu kesintiyle OPEC’in temel amacı, koronavirüs nedeniyle yaşanan talep şokunun arz şokuna dönüşmesinin önüne geçmektir. Çin’in petrol talebinin küresel talebin yaklaşık yüzde 15’ini, son beş yıldaki toplam talep artışının ise yüzde 36’sını oluşturduğu göz önüne bulundurulduğunda, koronavirüs salgınının hızlı bir şekilde yayılması ve küresel ölçeği tehdit etmeye devam etmesi durumunda petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar kaçınılmaz olacaktır.

Fethi Karamehmetoğlu
trexDCAS Proje Satış Uzmanı
Dünya Ekonomik Forumu, yeni Küresel Rekabet Endeksi 4.0’ı açıkladı. Ölçülen 140 ekonomi içinde 103 ülkenin skoru, inovasyon kapasitelerinde sorun olduğunu gösteriyor. Rekabetin gücü verimlilik, verimliliğin yolu dijitalleşebilmektir. Dijital dönüşüm, bir eğilimden modern iş stratejisinin merkezi bir bileşenine dönüşmüştür.
KÜRESEL REKABET ENDEKSİ 4.0
Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum-WEF), küresel rekabet endeksi çalışması yaptı. Bu çerçeve içinde WEF, 40 yıldır uzun vadeli küresel rekabetin ölçütlerini belirleyen kurum olarak, yeni Küresel Rekabet Endeksi 4.0’ı açıklarken ekonomi yönetimleri için bir pusula olmayı amaçlıyor. Çalışmanın dayanağı olan 12 ayak (kurumlar, altyapı, ICT’ye uyum, makroekonomik istikrar, sağlık, beceriler, ürün piyasası, emek piyasası, finansal sistem, piyasa büyüklüğü, iş piyasası dinamizmi ve inovasyon kapasitesi) içinde kurumların işleyişi gibi temel kalkınma problemleri küresel rekabet açısından engel teşkil etmeye devam ediyor. Sonuçlar dikkat çekici.
Dünya Ekonomisi Dördüncü Sanayi Devrimi’ne Hazırlıklı Değil Ölçülen 140 ekonomi içinde 103 ülkenin skoru, 100 üzerinden aldıkları 50 ve altı elde ettikleri skorla, inovasyon kapasitelerinde sorun olduğunu; rekabet güçlerini olumsuz etkilediğini gösteriyor. Bu konuda en hazır devlet Singapur (85,6) olarak ön planda; arkasından Lüksemburg (79,0) ve ABD (78.3) geliyor. Türkiye ise 140 ülke içinde rekabet sıralamasında 61’inci sırada. Bu sıralamada üstlerde yer almak için hangi yöntem benimsenmeli, hangi yaklaşım sergilenmeli? Rekabetin gücü verimlilik, verimliliğin yolu dijitalleşebilmektir. Bu veriler ışığında dijitalleşmede yol haritası nasıl olmalı?
Tedarikçi - Partner Yaklaşımı Tedarikçi yaklaşımıyla elde edilen sistemlerde, kullanmak için ehliyetinizin olmadığı bir araca sahip olmaktan öteye geçilemez. Dijitalleşen üretim sahasının izlenmesi tek başına yeterli olamaz. Hedefler, yol haritası, ihtiyaçlar belirlenmeden ve prosese özel uyarlamalar gerçekleşmeden sahaya konumlanan çözümler istenen katma değeri üretemez. Partnerlik yaklaşımı, aynı hedef doğrultusunda senkronizasyona ihtiyaç duyar. Üretim sahasından elde edilen verilerle hedefler doğrultusunda aksiyon alınabilmelidir. Bu uyum için sistem ve birden çok ehliyetli sistem kullanıcısına ihtiyaç duyar. İyi bir partner, sisteminin verilerini kazanca çevirecek eğitimi de beraberinde sunmalıdır. Tecrübesiyle müşterisinin ihtiyaçlarını sisteme uyarlayabilmeli, üretim sahasına doğru konumlanabilmeli ve yol gösterici olmalıdır.
Birincil İhtiyaç Dijital dönüşüm, bir işletmenin her alanını yeniden şekillendirir. Teknoloji gelişmeye devam ederken, başarılı dijital dönüşüm ihtiyaç özelinde uyarlanabilmelidir, 360 derece planlama yapılmalı ve departmanların rolleri dâhil edilmelidir. Dijital dönüşüm, bir eğilimden modern iş stratejisinin merkezi bir bileşenine dönüşmüştür. Partnerlik yaklaşımında bu dönüşümü destekleyici eğitimler ve uygulamalar zaruret değil, birincil ihtiyaç olarak konumlanır. Firmaların ihtiyaç duyduğu işlevler; MES takviyesi, süreç verisi ve performans analizi, bakım yönetimi, zaman ve devamlılık yönetimi, istatistiksel proses kontrolü, kalite güvence, belge ve ürün yönetimi, ürün takibi ve kütüğü, tedarikçi yönetimi olarak sıralanabilir. Farklı yazılım çözümleriyle ihtiyaçlarını üretim sahasındaki MES donanımları üzerinden entegre edebilir olmak önemlidir. Doküman yönetimi, onay süreçleri, kalite süreçleri gibi ihtiyaç duyulan tüm süreçlerde çözümün parçası olabilmek ve bunu sürdürebilmek partnerlik bilincine sahip kurumlarla mümkündür. Doğru partner ile doğru bilgi elde edilir. Kayıplar kazanca çevrilir, kalite ve fiyatta rekabet gücü artar, yeni pazarlara yelken açılır. R. P. Lamont, “Bir iş adamının kararları sahip olduğu bilgiden öteye gidemez” demiştir.













