Fecr-i Afak Dergisi 4. Sayı

Page 1

ŞEB-İ HİCRÂN ‚Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır‛ İnşirah Suresi/5 İlk hüzün düştü aklıma. Kalbi titreten, gözü buğulandıran bir hüzün… Gecelerden bir gece, şeb-i hicrân demişler ismine. Hilâl’in ziyasında, yıldızların gölgesinde kalemim bu hüznü yazdı sonra.

‚Bir matematikçi başaramaz ama bir şair tek bir mısraına bütün sonsuzluğu sığdırabilir…‛ Muhammed İkbal

Geceme hüzün, hüznüme hicrân düştü. Şeb-i yeldâm, şeb-i hicrân oldu. Semâ, siyah ferâcesini giyinmiş; ay, hilâl olmuş; yıldızlar, ışığım olmuştu. Artık her gecenin fecri, müjde olmuştu bana. Siyah güller içinde açan bembeyaz bir gül goncasıydı benim için fecir… Şeb-i hicrânın ardında gizliydi o hüzünlü bakış, o ceylan gözler, o gizlenemeyen katre katre gözyaşları… Ömrüm, yandıkça eriyen bir mum gibiydi. Dağlar ardından gelip nârımı söndüren, estikçe ruhumu üşüten bir sabah yeliydi beklediğim… Sonrası aşkın sultanı Fuzûlî’den bir şiirdi: ‚Gamından şem’teg yandım sabâdan sorma ahvâlim Bu ahvâli şeb-i hicrân benimle yâr olandan sor‛ Sanki Yakub’un (a.s.) gözyaşları yağdı üzerime, taa Ken’an ilinden. Üşüdüm, titredim… Karışsın istedim Yûsuf (a.s.) için hüzün damlalarım. Rabbim istemedi, ağlayamadım. Anladım ki bu benim değil Yakub’un (a.s.) şeb-i hicrânı imiş… Hani hüzün vardı her bir zerremde. Bu sefer de senetü’l hazen ile aşk-ı kübrânın Kübrâsı (r.anha.) zihnimde. Sanki Hatice (r.anha.) annem Sevgilinin Sevgilisine yeni kavuşmuştu. ‚Ey annem! Duy sesimi mâtemine beni de kabul et‛ dedim. Rabbim yine istemedi, ağlayamadım. Anladım ki bu da benim değil Habibullah’ın (s.a.v.) şeb-i hicrânı imiş… Hicrân var, hüzün var, melâl var göğsümde. Şehrayin müjdesi beklerken mâtem düştü geceme. Önce Yakub peygamberimden bir dua: ‚Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim…‛, sonra Musa peygamberimden bir dua geldi hatrıma: ‚Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.‛ Tüm kalpler aşk ile hicrânın beraber anıldığı bir yaseminler ülkesi… Tüm gönüller aşkın rahmeti ile hicrânın zahmetinin beraber olduğu, içinden sadece üç harfini: ‚ayn, şın ve kaf‛ ı âşikâr eden bir alfabe… Tüm dillerde o tek hece… işte bu yüzden aşkın şairi Fuzûlî’den bir hicrân şiiri daha: ‚Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

senetü’l hazen… İşte buydu şeb-i hicrân. Dua dua yakarış, şükür, teslimiyetti. ‚Allah bizi zâyi etmez‛ diyebilen Hz. Hacer teslimiyetiydi bizimkisi. Artık âfâk, fecri müjdeledi ve bir şeb-i hicrân daha bitti. Şimdi şükür zamanı: ‚Bizden o üzüntüyü gideren Allah’a hamd olsun…‛

Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı‛

Gecelerimizi şeb-i yeldâ yaptık, sonra şeb-i hicrân oldu… Bu yüzden dergimizin ilk sayısında ‚ŞEB-İ YELDÂ‛ idi yazımız. Bu sayımızda da ‚ŞEB-İ HİCRÂN‛ oldu…

Ne dağlar kabul etti hüznümü, ne sahrâlar, ne de deryâlar. Meğer arzın her köşesi beytü’l ahzân olmuş, asrın her yılı

Selam hem şeb-i yeldâyı hem de şeb-i hicrânı bilenlere, anlayanlara, yaşayanlara… Burak Yazıcı

[YAZ] ٥٣٤١ | SAYI:4


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.