Mersin Yenihafta-sayi-8

Page 1


2

Yeni Hafta

14 Temmuz 2008

Mersin yeni bir yelken kulübü kazandı: BAYSUDER Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Soner Polat , Akdeniz Bölge Komutanlığı Yelken ve Su Sporları Tesisi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada yüce Atatürk'ün “Denizciliği Türkün büyük milli ülküsü olarak telakki etmeli ve kısa zamanda başarmalıyız.” direktifleri doğrultusunda akdeniz bölge komutanlığı olarak imkânları ölçüsünde çaba sarf ettiklerini söyledi. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy ve Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın da katıldığı açılış

töreninde , Tuğamiral Soner Polat konuşmasında “ İçtenlikle inanıyorum ki, burada ilk kıvılcımı atılan bu tesisler, çok kısa sürede bir volkan gibi büyüyecek ve bir deniz kenti olan mersin'in güzel insanlarına deniz sevgisini aşılayarak uzun yıllar hizmet verecektir. Belediyemizin arıtma projesinin tamamlanması ile birlikte, daha temiz bir denize kavuşacak olan ilimizde deniz sporlarına olan ilginin büyük ölçüde artacağı muhakkaktır” dedi.

DENİZ ŞEHRİNDE TATLI BİR REKABET Ercan AKIN 30 Haziran 2008'de kurulan Bahriye Yelken ve Su Sporları Kulübünü ilk lisanslı spocusu Semiha Güngör'ün ağzından tanımaya çalıştık. Semiha Hanım, Mersin'imizde yeni kurulan Bahriye Yelken ve Su Sporları Kulübünün ilk lisanslı sporcususunuz. Kendinizden biraz bahseder misiniz? Çok zor bir soru ile başladınız. Ben Gazipaşa İlköğretim Okulu'nda sınıf öğretmeniyim. Bir deniz subayı ile evliyim. Uluç adında bir oğlum var. Bir deniz subayı ile evli olarak denize gönülden bağlanmışsınız. Peki yelken-ciliğe ilginiz de eşinizden dolayı mı? Denize ilgim hep vardı. Çocukken deniz resimleri yapardım. Siz de yapmışsınızdır. Mavi bir deniz, sarı bir güneş , denizin üstünde bir gemi ve martılar… Denizin insanı büyüleyen, kendine çeken bir yanı var. Uzun zamandır okuduğum kitaplar deniz yolculukları yapan insanların öyküleri. Eşimle beraber bir gün böyle bir yolculuğu yelkenli teknemizle yapmayı düşlüyoruz. Ama bu düşlemekle olmuyor. Bilgi ve tecrübe gerekiyor. Denizi bilenler der ki: Denize kafa tutamazsın, denizle uyumlu yaşamak zorundasın. Yelkenciliğe ilgim belki eşimden kaynaklanıyor, belki de benim deniz sevgim eşimi etkiliyor. Yelkene ne zaman başladınız? Bu soruyu bekliyordum. Yıllar önce, eşimle ilk tanıştığımız yıllarda katıldığımız yat yarışını ve yelkenle ilgili okuduğum kitapları saymazsanız, daha üç hafta önce başladım. İki- üç hafta önce de denize çıktım. Heyecanımı anlatamam. Denizde, yelkenli bir teknenin içinde olmak nasıl bir duygu anlatır mısınız? Peki ben size sorayım. Babanız size ilk bisikletinizi aldığında neler hissettiniz? Teknenin içinde çabuk kararlar almanız gerekir. Rüzgarı ve d e n i z i bilmeniz, hissetmeniz

gerekir. Daha çiçeği burnunda bir yelkenci olmama rağmen size saatlerce ilk deneyimlerimi anlatabilirim. Korkmadınız mı? Korkmaz olur muyum. İlk denize çıktığımda çok tedirgindim. Bir taraftan korkuyorum, bir taraftan da denizde olmak istiyordum. Halikarnas Balıkçısı, “Denizden korkan, korkmaz” der. Gerekli emniyet tedbirlerini aldıktan ve denizle uyum içerisinde yaşamayı öğrendikten sonra, denizden korkmaya gerek yok. Bunları diyorum, ama bazen de kadın başıma burada ne işim var diye de kendime soruyorum. Kadın gözüyle baktığınızda yelkencilik biraz erkek işi değil midir? Maalesef lisanslı kadın yelkenci sayısı erkeklere göre çok az. Ancak bakın kulübümüzün ilk sporcusu kadın. Yelkencilik ile ilgili idealleriniz neler? Denizcilik Bayramı kapsamında ilk yelken yarışıma katıldım. İyi bir yarışçı olmayı istiyorum. Bir de öğretmenlik sevdamla yelkencilik hevesimi buluşturup yelken antrenörü olmak istiyorum. Şimdiki çocuklar bizim yaşadığımız çocukluğu yaşamıyorlar. Seviye tespit sınavları, dershaneler, televizyon, bilgisayar oyunları… Çocuklara özgüvenlerini geliştirecek, inisiyatif kullanmayı, kendi başına olmayı öğretmemiz, denizi sevdirmemiz lazım. 7 yaşında bir çocuk düşünün, teknesini donatıyor ve optimist denilen küçük yelkenlisi ile denize çıkıyor. Bu nasıl bir özgüvendir? İlk yelken dersimi verdiğimi, çocukların denizle buluşmasını görmenin hayalini kuruyorum. Biraz da kulübünüzden bahseder misiniz? Kulübümüz Akdeniz Bölge Komutanlığında görev yapan subay ve astsubay eşlerinin girişimi ile 14 Mayıs 2008 tarihinde kuruldu. Bildiğiniz gibi ulu önder Atatürk, yelken yarışlarını kaçırmaz, bir kısım yurt gezilerini tekne ile yapar, Florya plajında denizde mayo ile çekilmiş fotoğraflarını gazetelerde yayımlatarak halkımı-zın ilgisini denize çekmeye çalışırdı. Türk

mille-tini kendi öz benliğine kavuşturmayı, küsmüş bulunduğu doğa ile barıştırmayı, hayatın anlamını daha fazla tanımasını sağlamak istiyordu. Bizim de amacımız Mersin bölge-sinde denizciliğin tanıtılması, sevdirilmesi ve geliştirilmesine katkıda bulunmaktır. Kulübü kuran asker eşleri dolayısıyla tesislerinizden daha çok asker çocukları mı yararlanacakcak ? Ben aynı zamanda izci lideriyim. Akdeniz Bölge Komutanlığının himaye ve desteğinde “Barbaros Deniz İzci Grubu” ile deniz izciliği faaliyetleri yapılmaktadır. Hatta sizinle beraber karşıdaki izci evine de gidebiliriz. Açılış töreninde izci liderlerimizi ve izcilerimizi gördünüz. Bu çocukların içerisinde asker çocukları da var, memur çocukları da, esnaf çocukları da… İzcilerin %95'i sivil kesime mensup. Deniz izciliğinde olduğu gibi, yelken çalışmaları da her kesime açık. Deniz, kendisini tutkuyla sevecek yelkencileri ile buluşmayı bekliyor. İddialıyız bu buluşmayı sağlayacağız. Yelken kursu vereceğinizi söylediniz, kurs ücretleri ne kadar olacak? Biz aslında kurs ücretini hiç konuşmadık. Bu kurslardan beklentimiz maddi değil daha çok manevi düzeydedir. Akdeniz Bölge Komutanlığının kulübünüze desteğini öğrendik, sizi başka destekleyenler oldu mu? Olmaz olur mu? Biz en büyük desteği bölgemizin güzide kulübü Mersin Yat ve Yelken İhtisas Kulübü'nden aldık. İmkanları ölçüsünde bize çok katkıda bulundular. Biz onların rakibi olduk, ama bu tatlı rekabet Mersin'de yelkenciliği bir yerlere getirecektir. Mersin'in yelken sporunda potansiyelini nasıl görüyorsunuz? Mersin'in denizcilik tarihimizde çok önemli bir yeri var. Ertuğrul Fırkateyni'nin Japonya seferinde, Refah şilebinin batırılması olayında ve Kıbrıs Barış Harekatı'nda Mersin çok önemli bir yere sahiptir. Çanakkale Kahramanı Nusrat Mayın Gemisi'nin Tarsus ilçemizde sergileniyor olması bile bunu kanıtlar. Ben biraz tarihe meraklıyım. Amerikan iç savaşı yıllarında Çukurova'nın pamuğu ve Şüveyş Kanalı'nın yapımında kullanılan sedir ağaçları bile Mersin Limanı'ndan ihraç edilmiştir. Bugün ise Mersin Uluslararası Limanı ile önemli bir deniz kentidir. Ancak bir şehir düşünün ki, insanları deniz kenarında yaşar ve denizden kopuktur. Kopuktur demek belki yanlış olacak ama, bizler okullarımızda, “Anadolu'nun üç tarafı denizlerle çevrilidir” ile büyüdük. Aslında bu yanlış bir bilgidir. Anadolu'nun üç tarafı denizlere açıktır. Biz, upuzun kıyısı olan Mersin'in halkını denize açacağız. Mersin, çok iyi bir potansiyele sahiptir. Öyleyse sizi bir gün Avrupa Şampiyonu olarak görebileceğiz. Çok teşekkür ederim. Öyleyse ben çalışmalarımı hızlandırayım. Ancak size şunu söyleyebilirim. Bir gün kulübümüzün çatısı altında bir şampiyonumuz olacak ve ben onun antrenörü olacağım.

Mualla Aşut: “BAYSUDER’le yelken yarışları daha keyifli olacak”

T

ürkiye Yelken Federasyonu Mersin Temsilcisi Mualla AŞUT Bahriye Yelken ve Su Sporları Kulübü ( BAYSUDER )'nün 30 Haziran 2008'de faaliyetlerine başlamasıyla birlikte Mersin'deki yelken kulübü sayısının ikiye çıktığını ve yeni kurulan kulübün yaratacağı tatlı rekabetle artık yarışların daha keyifli geçeceğini ve Mersin'den ulusal ve uluslararası nitelikte daha çok yelkenci yetişeceğini ifade etti. Mualla Aşut yaptığı açıklamada; “Yelken sporu uluslar arası öneme sahiptir. Dünya genelinde yelken kulübü sayısı binlerle ifade ediliyor. Fakat Türkiye'nin ne yazık ki bu spora olan katkısı çok azdır. Türkiye'de sadece 39 yelken kulübümüz var. Denizi olmayan Avrupa ülkesi İsviçre ve Avustur ya'da bu sayı 150. Pakistan'da ise 450 civarında yelken kulübü var. Hedefimiz Mersin'de yelken sporunu geniş kitlelere ulaştır maya çalışmak. Böylece ülkemizin uluslar arası arenada sesini daha fazla duyurabileceğimiz gibi, çocuklarımıza deniz sevgisini aşılayarak denizle barışık nesiller yetiştirebiliriz. Ben buradan bir kez d a h a y e l ke n s p o r u n a y a p t ı ğ ı katkılardan dolayı deniz kuvvetlerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu. Türkiye Yelken Federasyonu Mersin Temsilcisi Mualla AŞUT yaptığı açıklamada Mesin'de yelken ve su sporlarına dolayısıyla denizin sevdirilmesine yaptıkları katkılardan dolayı Mersin Valisi Hüseyin Aksoy'a , Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Soner Polat'a , Mersin Gençlik ve Spor İl Müdürü Emrullah Taşkın'a teşekkürlerini sundu.


14 Temmuz 2008

Yeni Hafta

3

GÜLNAR ALEV ALEV Gülnar'da başlayan ve üç günde kontrol altına alınan yangında 2 kişi öldü, 40 kişi yaralandı. Hızı saatte 70 kilometreye ulaşan poyraz nedeniyle biranda büyüyen alevlerde yaklaşık 500 hektar kızılçam ormanı ile 12 bin 400 dekar tarım arazisi yandı. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy olay yerinde yaptığı incelemelerde Yangından etkilenenler için Başbakanlık Acil Destek Programı'ndan 1 milyon YTL aktarıldığını söyledi. Yangın nedeniyle evsiz kalan vatandaşlara Kızılay ve çeşitli kuruluşlar çadır, battaniye ve acil ihtiyaçları için yardımda bulunuyor. Vali Hüseyin Aksoy'la beraber bölgeye gelen Ak Parti Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen, Kavakoğlu Köyü'nde yaptığı açıklamada yangının boyutlarının korkutucu olduğunu belirterek; “Yangında zarar gören 10 kilometrekarelik alan dünya ölçeğinde çok büyük bir afet olarak adlandırılır. Bu afetin yaralarının sarılması için Başbakanımızın talimatı doğrultusunda ilk günden itibaren ilgili bütün arkadaşlarımız harekete geçmiştir” diye konuştu. Bakan Tüzmen ayrıca maddi kayıpların en kısa sürede karşılanacağını belirtti. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy'da yaptığı açıklamada, böyle bir olayla karşı karşıya kalmaktan üzüntü duyduklarını özellikle iki vatandaşımızın hayatın kaybetmesinin üzüntülerini daha da arttırdığını belirterek; “Özellikle bir köyde evlerin büyük bölümü yanarak kullanılamaz hale geldi. Diğer köylerimizde de gerek evleri gerekse tarımsal ürünleri zarar gören vatandaşlarımız var. Bu doğr ultuda oluştur ulan hasar tespit komisyonu her alanda çalışmalarını sürdürüyor” dedi. Vali Aksoy, ilk aşamada evleri yanan

vatandaşlara acil ihtiyaçlarını karşılamaları için 3 bin YTL yardımda bulunacaklarını söylerek; “Ayrıca hayvanları telef olan vatandaşlarımızın tespiti yapılır yapılmaz onlara da yardımda bulunacağız. Özellikle afet kapsamında evleri yanan vatandaşlar için

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor. Temennimiz onların bir an önce yeni yapılacak olan evlere taşınmalarıdır” diye konuştu. Yangın sebebiyle, Delikkaya Köyü'nde 38, Kavakoğlu Köyü'nde 9, Tepeköy'de 6,

Korucuk'ta 4, Beydili'de 2, Ulupınar ve Emirhacı'da da birer ev, yangında zarar görmüştü. Ayrıca yangının merkezi olan Delikkaya Köyü'nde Hatice Kırlangıç (84) ile torunu Hatice Bulut (16) yanarak hayatını kaybetmiş, aynı aileden Fatma Bulut da ağır yaralanmıştı. Kriz Merkezi tarafından yangın nedeniyle evsiz kalan vatandaşlara kısa sürede çadır, battaniye yardımı yapılmış. Evsiz kalanların da spor salonunda gece konaklamaları sağlanmıştı. Gülnar'da başlayan orman yangınına müdahale için Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Antalya ile çevredeki ilçe orman işletme müdürlükleri ekipleri söndürme çalışmasına katılmıştı. 40 arasöz, 60 itfaiye, 15 iş makinesi ve 500 ormancının müdahale ettiği yangın, bölgenin sarp olması ve şiddetli poyraz nedeniyle kontrol altına alınamayıp ve gece boyunca ilerlemişti. 3 helikopterin de poyraz nedeniyle aralıklarla havalanıp söndürme çalışmalarına katıldığı yangın, dağdan denize doğru hızla yayılmıştı. Yangın sırasında söndürme çalışmalarına katılan 3 dozer de alevlerden kurtulamayarak yandı. Yetkililer araç personellerinin sağ kurtulduğunu söyledi. Bölgede aynı zamanda 12 bin 400 dekar tarım alanı da yangından zarar gördü. Yanan meyve bahçelerinin yeniden tarıma kazandırılması ve ağaçlandırma çalışmaları için milyonlarca YTL'ye ihtiyaç duyuluyor. Gülnar'da yangın felaketinin sürdüğü saatlerde, Bozyazı ve Anamur'da çıkan orman yangınları korkuttu. Bozyazı'nın Bakırköprü ve Anamur'un Kalınören Mahallesi'nde makilik alanda başlayan yangınlara karadan ve helikopterlerle havadan müdahale edildi.


4

Yeni Hafta

14 Temmuz 2008

Almanlar ihracata dayalı üretim için yer istedi

Bölgede metal sanayinin ağırlığı giderek artıyor

Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) küresel oyuncu olma konusunda gün geçtikçe yerini sağlamlaştırıyor. Dünyanın önde gelen firmalarının dikkatini çeken bölgeye son olarak Alman firması metal sanayinde yatırım yapmak için yer istedi. Metal sektörünün dünyada Çin ve Hindistan'ın büyümesine paralel olarak büyüdüğüne dikkat çeken Başkan Şerafettin Aşut; “Sanayi bölgemiz coğrafi konumu açısından

Metal sektöründe fiyatların Çin ve Hindistan'ın büyümesine paralel olarak arttığına dikkat çeken Başkan Şerafettin Aşut Türkiye'de de yapılan yatırımlarla birlikte metal sanayinin üretiminin giderek arttığını belirtti. Başkan Aşut; “İSDEMİR'in bölgemize olan yakınlığı, Mersin Limanı'ndaki büyüme ve otomotiv sanayindeki gelişmeler metal sektörü için bölgemizi önemli bir pozisyona getirdi. Son olarak yatırım yapmak için gelen Alman firma

bölgemiz uygun ticaret yolları üzerinde. Almanya'dan bir firma 70 dönüm arazi üzerinde sanayi üretim tesisi kurma projesi için yer istedi. İhracata dayalı üretim yapmak için yatırım yapmak istiyorlar. Görüşmelerimizde son aşamaya geldik. Fakat yatırımla ilgili son kararı vermek için AKP'nin kapatılma davasının sonucunu bekliyorlar. Eğer yatırım gerçekleşirse 400 kişiye istihdam sağlanacak” diye konuştu.

da Orta Asya ve Arap Yarımadası'ndaki pazarlara girebilmek için bölgemize yatırım yapma kararı aldı. Amacımız, Mersin ve hinterlandının avantajlarını kullanmak, demiryolu, denizyolu, otoyol bağlantılarımıza ek olarak düşünülen havaalanının uluslar arası olması ve lojistik merkezin kurulmasıyla, bölgemize yapılacak yatırımlar daha da artacak. Bütün bu gelişmelerin ışğında bölgemiz son gelişmelerle dünyanın dikkatini çekmeye başladı” dedi.

BAŞKAN ŞERAFETTİN AŞUT: “OSB, MERSİN’İN POTANSİYELİNİ KULLANMAK İÇİN ÇALIŞIYOR”

M

ersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi yaptığı altyapı yatırımları ve başlattığı programlarla Türk Sanayisi'ne katkı sunmaya devam ediyor. Teşvikli illerin önemli avantajına rağmen yapılan yatırımlarla onların gerisinde kalmayıp çoğu yerde öne geçen MTOSB'de bugün 25 k i l o m e t r e yo l , 2 7 k i l o m e t r e kanalizasyon, 25 kilometre su, 20 kilometre elektrik şebekesi, 15,7 kilometrelik doğalgaz hattı bulunuyor. Mersin'de kentin değişik yerlerine dağılmış olan sanayi işletmelerini bir araya toplayarak yapılanmalarını sağlamaya çalışan Organize Sanayi Bölgesi bu hedefiyle aynı zamanda kentleşmeyi doğr u şekilde yönlendir meyi amaçlıyor. Aynı zamanda sanayicinin ve toplumun en önemli sorunlarından biri olan çevre sorunlarına son verilmesine yardımcı oluyor. Sağlıklı büyüme için Sanayi işletmelerinin bir araya gelmesi bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanma ve ArGe çalışmalarının hızlanması anlamına geliyor. Konuyla ilgili olarak konuşan Başkan Şerafettin Aşut; “ MTOSB'nin kurulmasıyla Mersin'deki sanayi bölgelerinin belirli bir plan dâhilinde uygun şekilde yapılanmasını hedefledik. Böylece alt yapı hizmetleri daha kolay ulaşacaktı. Ayrıca çalışanların ihtiyacına yönelik sosyal tesisler, dinlenme alanları, daha sağlıklı ve daha iyi imkânlar sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca organize sanayi bölgeleri sağlıklı bir çevre için önemli bir sebeptir” diye konuşuyor. Coğrafi konumu bölgenin önemini arttırıyor Organize sanayi bölgesiyle bölgenin g elişmesine önemli bir katkı sağladıklarını söyleyen Başkan Aşut şunları söylüyor; “Mersin ve bölgenin gelişmesi, sanayisinin planlı büyümesi için kurulan sanayi bölgemiz kısa sürede Türk sanayisine önemli katkılar sağlamaya başladı. Bunun en önemli göstergesi çeşitli alanlarda yatırım ve üretim için yaptığımız görüşmelerdir. Geçen zaman içinde savunma sanayi için başlatılan görüşmeler, Çin ve Rus ve Amerikalı yatırımcının bölgemizi ziyareti önemli örneklerdir. Sanayi bölgemiz Mersin'in gelişmesini sağlarken, Mersin'in coğrafi konumu da bölgemizin önemini arttırmaktadır. Kara, deniz, hava ve demiryolu bağlantıları, bölgemizi Doğu Akdeniz'in en önemli merkezlerinden biri haline getirmekte.” 380 hektarlık alan üzerine kurulan bölgede 88 firmanın üretim yaptığını belirten Şerafettin Aşut, 35 firmanın

Bir Dünya Kenti Olma Yolunda...

inşaat aşamasında 8 firmanın ise proje hazırladığını belirterek 2007 yılında çalışan sayısının 5 bin 700 kişi olduğunu söylüyor. Başkan Aşut; “2008 yılında öng ördüğümüz istihdam rakamı ise 9 bin kişi. Bu rakamlar önemli çünkü bölgemizde işsizlik Türkiye or talamasının üstünde” diye vurguluyor. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi'ne gösterilen ilgiden memnun

olduklarını dile getiren Başkan Şerafettin Aşut; “Sanayi bölgemizin gelişmesi demek, istihdamın artması, Mersin'in zenginleşmesi demek. Üstelik kanunlar gereği çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden gelişme demek. Planlı ve sağlıklı büyümenin olduğu yerlerde diğer sektörler de gelişebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas Eyaleti'nde uçsuz bucaksız buğday

tarlalarının arasında Petrol kuyuları göze çarpar. Kurallara uyar ve çevreye saygı gösterirseniz sanayi ve tarımı bir arada geliştirebilirsiniz. Bu yüzden sanayiden sonra bizim için en önemli sektör tarım ve lojistik. Tarım konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle Organize Tarım İhtisas Bölgesi kur mak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuşuyor.

Türkiye'nin; en verimli toprakları üzerine kurulu, dört serbest bölgesinden birine ev sahipliği yapan, ülkenin ilk Ticaret ve Sanayi Odasının kurulduğu, Akdeniz'deki en büyük limana kucak açmış, en uzun gökdeleni üzerinde taşıyan, üç ilahi dine mensup insanların mezarların yan yana yattığı tek şehir olan, ülkenin üç büyük şehrinden sonra devlet opera ve balesini bulunduran, ülkede ilk kez gerçekleştirilecek olan Bölgesel Yenilikçilik Stratejisi proje çalışmalarını yürüten MERSİN; dünya kenti olma yolunda hızlı ve emin adımlarla yol almakta. Türkiye de ki bir çok ilkin yanında, Ortadoğu ve Akdeniz'e Açılan Stratejik Konumu,Yenilenebilir Enerji Kaynakları (güneş, su ve rüzgar), Doğal ve Tarihi Turistik Kaynakları ,Gelişmiş Altyapısı (liman, yollar, demir, kara ve hava yolları, serbest bölge, organize tarım bölgesi, teknopark, vb), Tarıma elverişli toprakları, genç ve girişimci insan kaynakları, Üniversite ve diğer eğitim kurumlarının varlığı, yaşam boyu ve mesleki eğitim imkanları, kültürel zenginlikler, tarım, hizmet ve sanayi sektörünün gelişimi ve göçe bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli ve de aynı zamanda dinamik olan ekonomik aktiviteler, finansal kaynakların birikimi, inovasyon odaklı bölgesel ve uluslararası işbirliklerinin artması, hükümetin Ar-Ge ve inovasyonu artan oranda destekliyor olması marka şehir olma yolunda önemli fırsat sağlayacaktır. Ris Mersin Projesi ile Mersin'in inovasyon stratejisini hazırlayarak, bölgede yer alan işletmelerin, sanayicilerin, çalışanların kısaca tüm yaşayanların da etkin katılımıyla “Yaşam Kalitesi Yüksek Bir MERSİN için neler yapmalıyız?” sorusunun cevaplarını uygulamaya koyacak.


5

Yeni Hafta

14 Temmuz 2008

İstanbullu firmalar Çamlıbel’i fırsat olarak görüyor İstanbul merkezli Türkiye'nin yaygın firmaları Franchise olabilecek yatırımcı arıyor.

Hasan Hazar: “Mersin halkı bu uygulamayı hak etmiyor” İMO eski başkanı Hasan Hazar “Kongre Merkezi Atatürk Parkı'nın kalbine saplanmış bir hançerdir halka önce toz yutturup sonra sorunu ben çözdüm diyecekler. Kongre Merkezi'nden olsa olsa düğün salonu olur” dedi. MO Mersin şube eski başkanı Hasan Hazar, söz konusu binaya Kongre Merkezi denilemeyeceğini belirterek konuşmasına “Kongre Merkezi denilen binaya ben kongre merkezi demiyorum. Orası dolgu alanı ve onun altında da kum var. Teknik olarak inşaat mühendisleri her türlü alanda bina yaparlar. Dolgu alanı ya da bataklık olması önemli değil. Kongre Merkezi teknik olarak oraya yapılır; ama ona Kongre Merkezi denmez. Kongre Merkezi'nin alt yapısı olması lazım. Otopark da olmazsa olmaz koşullardan biridir. Etkinliğe katılmayan insanları rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok. Tesadüfen oradan geçen insanlara cehennem azabı yaşatılıyor. Daha önce de söyledik. Kongre Merkezi orada olmaz dedik. İnsanların trafik keşmekeşi içinde bırakılması doğru değil.” şeklinde devam etti. Kongre Merkezi'nin bundan sonra bir düğün salonundan ibaret bir yer olarak kalacağını öne süren Hazar ,yapılan tanıtım ve açıklamaların da siyasi şov olduğunu, Atatürk Parkı'nın kalbine saplanmış bir hançer ve doğaya ihanet anlamı taşıdığını söyledi. Hazar konuşmasının devamında “İnsanlarımız Türkiye'nin en gelişmiş limanlarından biri olan Mersin Limanı'na bakarak havuzun içindeki o binada düğünlerini yapacaklar. Buna sözümüz yok. Ama kimse kalkıp da ben buraya Kongre Merkezi yaptım demesin. Hele hele bilboardlara

İ

halkımıza söz verdik yaptık diye yazılması çok uçuk ve havada kalan bir söz . Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, halkımıza söz verdik diyor. Halkımız kim? Sivil toplum Örgütleri, meslek örgütleri. Siz bu konuyu meslek örgütleri ile tartıştınız mı? Tartışmadığınız halde nasıl söz verdim diyorsunuz? O zaman bu bir rant, bir siyasi şovdur. Kongre Merkezi Atatürk Parkı'nın kalbine saplanmış bir hançerdir. Doğaya yapılmış bir ihanettir. 60 metre kıyı kenar çizgisi çekip bina yapmak ve etrafını suyla doldurmak doğru değil. Bu para Mersinlilerin cebinden çıktı. Her şeye rağmen yaptılar. Yapılmamalıydı. Bunu kimsenin yapmaya hakkı yok.” Dedi. Atatürk Pakı'nda bulunan lokantaların da yasal boşluklardan yararlanılarak yapıldığını belirten Hazar, Mersin'in hızla betonlaştığını ve Mersinlilerin bu manzarayı hak etmediğini savundu. Hazar: “Alanlar doldurularak yerler kazanılır; fakat bunlar Norveç, Hollanda gibi yerleri az olan kuzey ülkelerde olur. Bunu Dubai'de de yapıyorlar. Onlar zengin insanlar. Adalarını rant uğruna satıyorlar. Mersin'de dolgu alanı yapıldığında insanlarımız bunu alkışladı. İnsanlar spor yapıyordu. Harika gelişmeler yaşandı. Ama daha sonra ticaret amaçlı lokantalar yapıldı. Meslek örgütleri mahkemeye verdi ve buralar yıkıldı. Yıkım kararı verildikten sonra belediye yasal boşluktan yararlanarak, ahşap binalar yapıldı ve

rant uğruna yine lokantalar kuruldu. Bu da yetmiyormuş gibi alanlara Beşiktaş Alanı, Galatasaray Alanı, Fenerbahçe alanı denilerek, alanlar yapıldı. Neredeyse Jet Fadıl alanı yapacaklar. Bunlar olacak şeyler değil. Mersin çok yeşil fakiri bir kent. Korkunç bir manzaraya büründü. Betondan başka bir şey görülmüyor. Betonlardan bizde çok var. Ben Beşiktaşlılara, Fenerbahçelilere, Galatasaraylılara gönderme yapmıyorum. Ama onların güzel duygularını kullanarak alanlar yapmak şık değil.” şeklinde konuştu. Arıtma tesisinin alkışlanması gereken bir proje olduğunu ancak inşaatın başladığı günden bu yana hem Karaduvar hem de Mersin halkının bir kaos yaşadığını öne süren İMO Mersin Şube eski başkanı Hasan Hazar: “ İnşaatın başladığı süreçten bu yana gerek Mersin halkı gerekse Karaduvar halkı inşaatın seyri açısından kaos yaşıyor.300 metrelik hat yapılır,kapatılır normali bu. Karaduvar'dan Mersin Oteli'ne kadar olan yollar kazılmış ve hiçbir yol açılmamış. Borular döşenmiş ama asfaltı dökülüp, bordür taşı döşenerek hizmete açılmıyor. Bu inşaat tekniği açısından son derece ilkel bir teknik. Bunlar ne yapmak istiyorlar? Bunun Mersin'e yaşatılmaması gerekiyor. Halka önce toz yutturup, sonra ben yaptım mı demek istiyorlar? Mersin halkı bunu hak etmiyor” dedi.

KAYNAK: Radyo Ülkü

Geleceğin yazılımcıları Teknopark’ı ziyaret etti

M

ESİAD (Mersin Sanayicileri ve İş Adamları Derneği), MİGEM (Mersin İş Geliştirme Merkezi), Mersin Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu ve Alesta Yazılım'ın ortak katkılarıyla ilki düzenlenen yazılım kursuna katılan öğrenciler Mersin Teknoparkı'nı ziyaret etti. Kursiyerler, teknoparkların avantajlarının ve yeni girişimciye sağladığı imkanları yerinde görmek, incelemek amacıyla, Teknopark bünyesinde bulunan firmaları gezdiler, firma işyeri sahipleriyle yüz yüze görüşerek bilgi aldılar. Kurstan arta kalan zamanlarında öğrencilerin alanlarıyla ilgili kurumlar arası iletişimini sağlamak ve kurumlardan destek almış firmalarla tanıştırmak amacını taşıyan gezilerin ilk

durağı olan Mersin Teknopark'ta Teknopark Müdürü Özgür Durmaz öğrencilere bilgi verdi. Durmaz, gezide öğrencilere sunular eşliğinde teknolojideki gelişmeleri, Neden teknoparklara ihtiyaç duyulduğu, teknoparkların dünyadaki ve Türkiye'deki yeri hakkında bilgiler verdi. Teknopark hakkında da bilgi veren Özgür Durmaz, “Mersin Üniversitesi Çiftlik Kampüsü'nde bu yıl bitirilmesi planlanan Teknopark idari binasının açılmasıyla AR-GE yapacak daha fazla firmaya hizmet verebile-ceklerini söyledi. Özgür Durmaz böylece Mersin'in teknoloji alanındaki gelişimine ve de haliyle yüksek vasıflı eleman istihdamına büyük katkılar sunacağına dikkat çekti.

Mersin Turizm Plaformu çabalarıyla başlatılan çalışma sonucunda fastfood grubundan, Chocolate Cafe, Sultanahmet köftecisi gibi markalar, giyimde Elle, Ccc, Kanz, Wrangler, Rodi, Converse, İntersport gibi markalar başta olmak üzere birçok fir ma krizi fırsata dönüştürmeye yönelik çalışmalarına devam ediyor.. Bayi arayan firma sayısıyla ilgili ayrıntılı bilgi verilmezken, proje hakkında bilgi veren Marinavista Müdür ü Ayhan K aplan, başlatılan çalışmalar sonucunda danışmanlık firmalarıyla çeşitli görüşmeler yaptıklarını, olumlu geçen toplantılar sonunda Marinavista merkez olmak üzere çeşitli sektörlerde pek çok firmayla bayilik vermek üzere anlaşmaya varıldığını belirtti. Firmaların ortaklık kurabilmek için Mersinli yatırımcı aradığını belir ten Ayhan K aplan: “ Ç a m l ı b e l ' i n Ye n i d e n Canlandırılması Projesi Mersin Turizm Platformu'nun projeleri arasındaydı. Bu konuda gerek platform üyesi olarak gerek Marinavista olarak destek verdik. Turizm Platformu olarak bir çalışma yaptık. Yaptığımız çalışma sonucunda krizin sanıldığı kadar derin olmadığını dezavantaj gibi g ör ülen durumun aynı zamanda önemli fırsatları içinde barındırdığını gördük. Bu durum bize güç verdi ve yaptığımız g ör üşmeler sonunda haksız olmadığımızı gördük. Yatırım için Mersin'e gelip Çamlıbel'i gezen firma temsilcileri olumlu izlenimlerle ayrıldılar” diye konuştu.

14 Temmuz 2008 Sayı: 8 SAHİBİ ve SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ:

ERC Gazetecilik, Film Prodüksiyon ve Reklam Ajansı

KATKIDA BULUNANLAR: Aydın Çelik, Ercan Akın, Fevzi Eryılmaz, Coşkun Özdemir


7

14 Temmuz 2008

BELEDİYE BAŞKANI MACİT ÖZCAN ve CHP MERSİN MİLLETVEKİLİ İSA GÖK ORTAK BASIN TOPLANTISI YAPTI:

Çöp depolama alanı ÇİMSA’nın kuzeyine yapılacak

C

HP Mersin Milletvekili İsa Gök ile birlikte Belediye Meclis Salonu'nda basın toplantısı düzenleyen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Çimsa'nın kuzeyine yapılması planlanan fakat mahkemelik olması nedeniyle bir türlü yapılamayan yeni çöp alanına Danıştay 6. Dairesi'nden onay geldiğini belirtti. Yeni çöp depolama alanındaki çalışmaların en kısa zamanda başlayacağını ve 1 ay içinde çöp dökme işlemine başlanacağını kaydeden Macit Özcan, “Çöp sorununu çözmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Danıştay 6. Dairesi bizim lehimize karar vermiştir. Bu bir hukuk zaferidir. Artık Toroslar halkı çöp kokusundan 1-2 ay içerisinde tamamen kurtulacak. Mersinlilerin gözü aydın” dedi. Başkan Özcan, çöp sorununda, 2 yıl boyunca verilen hukuk mücadelesi sonunda verilen kararın hukuk zaferi olduğunu vurgulayarak; “Bu emeğe herkes saygı duymalı. Başkaları çıkıp da sakın ha sakın '2 ayda çözdük 5 ayda hallettik' gibi açıklamalar yapmasın. Bu tamamen Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin projesidir. Bunu herkes çok iyi bilsin” şeklinde konuştu. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, MHP grubunun işi engellemek için uğraşırken, Ak Parti'nin kendilerine destek verdiğini belirterek; “Ancak bu destekleri verirken, bazı yerlerde (Mersin'in çöp sorununu 2-3 ayda biz çözdük) yönünde söylemlerde bulundular. Çöp sorununun çözümü için belediye perso-nelimizle birlikte 9 yıldan beri emek veriyoruz. Kimse bu emeği heba etmeye çalışmasın” dedi.

Tarsus’a 50 milyon Euro’luk yatırım Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. tarafından 1978 yılında kurulan ve Şişecam Topluluğu içinde, düzcam alanındaki faaliyetleri yürüten Trakya Cam Sanayii A.Ş., yenilik zincirine bir halka daha ekliyor. Şirketten İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na gönderilen açıklamaya göre; Trakya Cam, 49.5 milyon Euro yatırımla Tarsus'taki buzlu cam fabrikasının yanına yıllık 61 bin ton kapasiteli enerji buzlu cam fabrikası kuracağını ve enerji buzlu cam fabrikasında üretilecek camları işleyebilmek için de bir işleme fabrikası'nın kurulacağını bildirdi. Fabrikaların 2009'un son çeyreğinde devreye alınmasının planlandığı bildirildi.

“MACİT ÖZCAN 10 YILDIR NEREDEYDİ?”

BAŞKAN HAMİT TUNA: “ÇÖPTE GERGİNLİK POLİTİKASI İZLENDİ” Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, RadyoÜlkü’de yaptığı konuşmasında “Rahmetli Kadri Şaman düzgün depolama şartını çok önemsedi. Geri dönüşüm projeleri de önerdi. Ancak gerginlik politikası izlenmesi nedeniyle hiçbir çözüm önerisi dikkate alınmadı” dedi. Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Radyo Ülkü'de katıldığı programda Başkan Macit Özcan'ın MHP'ye ve Toroslar Belediyesi'ne yüklendiğini fakat Büyükşehir Belediyesi'nin, yıllardır çöp sorununun çözümü için hiçbir adım atmadığına dikkat çekti. Başkan Hamit Tuna: “Bizim üzerimizden siyaset yapmaya devam ediyor. Hayretle karşılıyorum. Çöp konusunda yıllardır hiçbir adım atmadı. 2004 yılında önünde hangi engel vardı da şimdi seçime 1 yıl kala sorun çözülüyor? Adama sorarlar; 10 yıl nerelerdeydin?” dedi. Belediye Başkanı Hamit Tuna, Toroslar Belediyesi olarak çöp sorununu çözüme ulaştırmak için yıllardır uğraş verdiklerini fakat Başkan Macit Özcan’ın çözüm için uğraş vermediğini söyledi. Başkan Tuna: “Biz sivil toplum kuruluşları ile birlikte çözüm için adımlar attık, öneriler sunduk. Desteğimizi hiçbir zaman esirgemedik. Ama hep gerginlik politikası izlendi. Biz hangi konuda onları engelledik? Mersin'in önünü açacak her konuda destekleyici olduk. Sorun devam ederken bana ‘çöpü çöz’ dedi. Bu sorunun vebali bizde mi? Şimdi ise çıkıyor, çöp günahı ile sevabı ile benim diyor. Hayretle izliyorum.” diye konuştu. “İtiraz eden CHP’li belediyeyi sakladılar” Çimsa'nın kuzeyindeki alan için ret oyu veren MHP'li belediyelerin afişe edilirken, CHP'li belediyenin sır gibi saklandığını kaydeden Tuna: “Ben iki MHP'li belediyeyi ikna edemedim diye beni suçluyor. Peki Başkan Özcan neden CHP'li Bahçeli Belediyesi'ni ikna edemedi? Hep bana çöz dedi. Benim yetkim yok. Yetkim olmadan iş yaparsam suç olur, şahsıma zimmet çıkar. Bunu Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan da biliyor. Benim açıklamalarımı hep farklı yansıttılar” dedi.

Arıtıma tesisi için trilyonlarca para ayırdı Başkan Macit Özcan’ın ‘Hamit Tuna çöp sorununun çözümünü istemiyor’ şeklindeki açıklamalarına karşılık Başkan Tuna: “İlgili yasalara göre çöp deposu kurmak, işletmek ya da işlettirmek Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluğundadır. Bizim başından beri duruşumuz net. Bu işin çözüm yeri Büyükşehir Belediyesi’dir. Toroslar Belediye Meclisi olarak, Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı her karara destek verdik, bu konudaki hiçbir kararlarına itiraz etmedik. Aksine somut çözüm önerileri de sunduk. İlk etapta mevcut depolama alanının rehabilite edilmesini önerdik. İkinci etapta, yeni bir çöp depolama alanı bulunana kadar mevcut alanda düzenli depolama yapılmasını önerdik. Ama bu görüşlerimizi dikkate almadılar. Arıtıma trilyonlarca para ayırdı ama çöp meselesini hep erteledi. Üstelik arıtım ile çöp için ayrılacak payın arasında 7 kat fark vardı. Tabi ki arıtma da önemli ama birinci olarak değil. Önce çöp, ardından arıtma tesisi için çözüm adımları belirlenmeliydi. Atatürk Parkı'ndan denize girilecek diye çok iddialı sözler edildi. Çöp sorununa yeterince eğilmedi. Yıllar boyu Çavuşlu halkı eziyet çekti.” “Merhum Başkan Kadri Şaman'ı hiç dikkate almadı, çıkan gibi gösterdi” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın çözüm önerilerinin de dikkate alınmadığını anlatan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna: “Rahmetli Kadri Şaman düzgün depolama şartını çok önemsedi. Geri dönüşüm projeleri de önerdi. Sağlıklı bir şekilde geri kazanım yapılabilirse niye geri dönüşüm yapılmasın denildi. Ön ayrıştırma yöntemini de önerdik. Her şeyi doğaya gömerseniz elbette ki çöp yığınları oluşur. Ancak gerginlik politikası izlenmesi nedeniyle hiçbir çözüm önerisi dikkate alınmadı” şeklinde konuştu.

“Dava sonuçlanmadan hareket ediliyor” Bağcılar Belediye Başkanı Akif Çiftçi, Yenitaşkent Belediye Başkanı İsmail Çarşılı ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Çimsa'nın kuzeyindeki alanda çöp depolama alanının yapımına izin çıkmadığını, Danıştay 6. Dairesi'nin yürütmeyi durdurma talebini reddetmesinin yalnızca bir ara karar olduğunu söyledi.

B

ağcılar Belediye Başkanı Akif Çiftçi, mahkemede görülen davada çöp depolama alanının Çimsa'nın kuzeyine yapılacağına dair bir karar çıkmadığını söyledi. Başkan Çiftçi, mahkemeyi kazanan ve kaybedenin de olmadığını belirterek, Danıştay 6. Dairesi'nin sadece yürütmeyi durdurma taleplerini reddettiğini söyledi. Başkan Çiftçi, bu konuda, yasal haklarını kullanarak açtıkları davalardan dolayı hor görüldüklerini söyledi. Başkan Çiftçi tespit edilen yermin yerleşim yerlerine uzaklığının yeterli olmadığını söyleyerek; “Tespit edilen alan yerleşim yerlerinin tam ortasında bulunuyor. Uzaklık yeterli değil.

İnsan sağlığı tehlikede. Sarıibrahimli, Evci, İhsaniye, Tekke, Burhan, Yakaköy, Kürkçü, Yanpar, Homurlu ve hatta Karacailyas, Adanalıoğlu, Huzurkent bu alandan etkilenir. Burada yaşayan insanların çoğu geçimini tarımdan sağlıyor. Dolayısıyla insanların geçinme hakları ellerinden alınıyor. Tespit edilen alanın 300 metre yakınındaki Organize Sanayi Bölgesi de çöp bu alana gelirse olumsuz etkileneceği için, iş imkanı yaratacak tüm fırsatları kaçıracaktır. Çavuşlu'nun yerine ikinci bir Çavuşlu yaratılacak. Çöp sorunu çözülmüyor sadece Toroslardan yeni kurulan Akdeniz İlçesi'ne taşınıyor” dedi.

E

srarengiz Bermuda Şeytan Üçgeni, gemileri ve uçakları kaybetmesiyle ünlü. Fakat Mersin'nin etrafını saran üçgen hiç de esrarengiz değil. Yıllardır sosyo-ekonomik sorunlarla boğuşan kent, bir yandan da kısır çekişmelerin, günlük politikaların bir sonucu olarak bugün çevre felaketi getirecek planların uygulamaya konulmasıyla karşı karşıya. Mersin'de çevre facialarına yol açacak üçgenin bir köşesini Çavuşlu'daki çöp depolama alanı oluşturuyor. İddialara göre tıbbi ve kimyevi atıklar da dahil olmak üzere kentin bütün evsel atıkları bu alana dökülüyor. Ortaya çıkan, koku ve kötü manzaradan sadece Çavuşlu halkı değil bütün Mersin şikayetçi. Bu konuda yıllardır çaba gösteren Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna geçtiğimiz haftalarda zehir zemberek bir açıklama yaptı. Başkan Hamit Tuna çöp sorununun kentin en önemli meselesi olduğunu söyleyerek; “Mersin dünya kenti olacak iddiasındayız. Şehrin güneyi tamam ama bir de kuzeyine bakın. Büyükşehir Belediyesi'nin Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki yeni çöp depolama alanı dışında bir B planı yok” diye konuşmuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Çavuşlu'daki halkı rahatlatacak olan taşınma işleminin Mersin Ticaret ve

İş makineleri çöp dökümü için hazırlıklara başladı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ile birlikte yaptığı basın toplantısının ardından Çimsa'nın kuzeyine çöp dökülmesiyle ilgili olarak bir engelin kalmadığını belirterek, iş makinelerinin çalışmalara başladığını söyledi. Danıştay kararının ellerine ulaşmasının ardından iş makinelerinin söz konusu alanda hafriyat çalışmalarına başladığını belirten Başkan Özcan, yeni çöp depolama alanının 700 dönüm olduğuna dikkat çekerek, alanın 3 lota ayrıldığını ve iş makinelerinin 250 dönümden oluşan birinci lotta çalışmalara başladığını ifade etti. Birinci lottaki çalışmaların 1 ay süreceğini ve bu sürenin sonunda bu bölümün düzenli çöp depolamaya hazır olacağını belirten Başkan Özcan, Ağustos ayı bitmeden Toroslar bölgesine çöp dökme işleminin sona ereceğinin müjdesini verdi.

Mersin'deki yetkilerin işsizlik sorununa çözüm aramak yerine, istihdam sağlayacak olan bir alana çöp depolama alanı kurmak istediklerini kaydeden Çiftçi; “Mersin'deki işsizlik oranı Türkiye'deki oranın iki katıdır. Her dört kişiden biri işsizdir. Mersin'in öncelikli sorunlarından biri olan işsizliğe değer öncelikli sorunlarla birlikte çözüm aranması gerekir” diye konuştu. Başkan Çiftçi; “Bütün bunlara rağmen dava henüz neticelenmeden fiili bir durum yaratılmaya çalışılıyor. Biz umudumuzu kaybetmedik. Haklı mücadelemizi yasal çerçevede sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız” dedi.

Sanayi Odası tarafından engellendiğini belirtiyor. Ticaret ve Sanayi Odası, çöplüğün Çavuşlu'dan yeni yerine taşınması halinde sorunların da buraya taşınacağını belirterek; “Çavuşlu'daki düzensiz depolama burada da devam edecek ayrıca burası Organize Sanayi'nin genişleme bölgesi. Tarım ve tarıma dayalı sanayi de gelişmek isterken, yaklaşık 6 bin kişiyi iş sahibi yapacak arazinin çöplük olarak kullanılması doğru değil” diye konuşuyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın Toroslar halkını çöpten kurtarmaya çalışmasını ise Ticaret Odası yetkilileri; “Çöplüğün Toroslardan kaldırılmasının gerekliliği kaçınılmaz. Ama sorunun çözümü için Mersin'de istihdam ve ekonomiye engel olmak ne derece doğru?” diye cevaplıyor. Geçtiğimiz günlerde Sanayicilerin çöpün, ekonomiye geri kazandırılacak atıkların ayrıştırılması, organik olanların tarımda gübre olarak kullanılması ve kalanların yakılarak elektrik enerjisi üretilmesini sağlayacak tesise destek ve r e c e k l e r i n i a ç ı k l a m a s ı t a r t ı ş m a l a r ı ye n i d e n alevlendirmişti. Şu günlerde ise taraflar konuyu tekrar gündeme getirmiyor. Hamit Tuna ise çıktığı her platformda bölgenin insan sağlığına verdiği zararı, 21. yüzyılda çöp patlaması, salgın hastalık gibi tehlikelerle Mersin'in karşı

Bağcılar Belediye Başkanı Akif Çiftçi,

karşıya kaldığını anlatıyor. Ve üçgeni tamamlayan köşe olan Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay Adana ve Mersin bölgelerini kapsayan Türkiye'nin ikinci Kimyasal Atık Bertaraf Tesisi Tarsus'a yapılmak isteniyor. Aslında kamuoyunda tartışılmasına rağmen tesisin yapılma sebebini bulmak çok da zor değil. Mersin'in 1980'ler ve 90'lar boyunca yaşadığı sorunlar sosyo ekonomik olarak gerilemesine sebep olmuştu. Fakat gerileme sadece bu alanlarla kısıtlı kalmadı, kentlilik bilinci ve çevresinde gelişen bölgelerin Mersin'e bakış açısı da gerileyip erozyona uğradı. Bu yüzden bölgenin çöplüğü yapılmak istenmesini yadırgamamak gerekiyor. Fakat bu projede tüyler ürpertici bir nokta var. Kimyasal Atık Bertaraf Tesisi Tarsus'a 9 kilometre, Mersin'in içme suyunu karşılayan Berdan Baraj Gölü Havzası'na 4 kilometre uzaklıkta. Tesisin kurulması planlanan köy adeta bütün olayı özetliyor, Kurbanlı Köyü… Projeyle ilgili olarak hala cevaplanmayan sorular var. Örneğin; neden Kahramanaaraş'a 257 kilometre, Gaziantep'e 278 kilometre, Hatay'a 261 km uzaklıkta, bir yere kuruluyor. Ve daha da önemlisi, içme suyu havzasında kimyasal atıkların ne işi var? Bu soruların yanıtları hala verilebilmiş değil…


Yeni Hafta

8 1Aralık 2007 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren Kabotaj Yasası, Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli bir başarısıdır Türkiye'nin, kendi karasularında bağımsızlığını ilan ettiği bu yasa, Türk denizciliği açısından büyük önem taşımaktadır. Yasanın yür ürlüğe girdiği 1 Temmuz günü, her yıl 'Kabotaj ve Denizcilik Bayramı' olarak kutlanmaktadır. Mersin Valisi Üç yanı denizlerle Hüseyin Aksoy çevrili olan ülkemizde, denizciliği geliştirmek, denizlerimizden sağlanan imkanları artırabilmek, deniz kaynaklarından en verimli şekilde yararlanabilmek için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Deniz kenti olan Mersin'de düzenlenen OffShore tekne yarışları, Mersin'in tanıtımının yanı sıra, denizden spor alanında da yararlanma imkanı sağlamıştır. Kutlamalar kapsamında, Mersin Deniz Ticaret Odası Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi'nin temel atma töreni gerçekleştirilecektir. Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi, denizcilik sektörüne nitelikli elemanlar yetiştirecek olması bakımından önem taşımaktadır. Büyük Önder Atatürk'ün, "Denizciliği Türk'ün büyük milli ülküsü olarak benimsemeli ve az zamanda başarmalıyız" sözünden hareketle, bu alandaki çalışmalar hızlandırılacaktır. Bu vesile ile, tüm Mersinliler'in Kabotaj ve Denizcilik Bayramı'nı kutlar, sevgi ve saygılar sunarım.

Denizcilikte istediğimiz seviyede değiliz

Kabotaj Bayramı Mersin’de kutlandı Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törene Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Soner Polat, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Denizcilik Müsteşarlığı Bölge Müdürü Cem Murat Yıldırım ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Denizcilik Müsteşarlığı Mersin Bölge Müdürü Cem Murat Yıldız, Kabotaj Kanunu ile Türk deniz ve karasularında kapitülasyonlarla yabancılara tanınan imtiyazların kaldırıldığını belirterek, kapitülasyonların kaldırılması ile bu sahada yapılan ticaret, sanat, su ürünleri avcılığı ve her türlü limancılık faaliyetlerinin Türk vatandaşlarına ait olduğunun kabul edilerek denizlerde hâkimiyetin yolunun açıldığını söyledi. Türkiye'nin ticaretinde ithalat ve ihracat yüklerinin yüzde 90'a yakınının deniz yoluyla taşındığın dile getiren Yıldız, "Bu ticarette kendi filomuzun taşıma payı ise yüzde 34 civarında. Dünya deniz ticaretinde önemli yere sahip olan ülkemiz, filo kapasitesi bakımından 7,3 DW tonajı ile 25'inci sırada olmasına rağmen yıllık 350 milyar olan bu ticarette yaklaşık binde 8 pay almakta." dedi. Cem Murat Yıldız “ Denizcilik sektörü uluslararası normlara göre yönlendirilen ve işleyen bir sektördür. 3 tarafı denizlerle çevrili ve 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridi bulunan ülkemiz için son yıllarda tersanelerdeki tamamen yerli sermaye ve insan gücü ile inşa edilen gemiler, denizcilik eğitimdeki çağdaş değişim, yetişmiş iş gücü, limanlarımızdaki kapasite artırımları da göz önüne aldığımızda dünya deniz ticaretinde bulunmamız gereken düzeyde olduğumuz söylemek mümkün değil” dedi.

Mersin, dünyaya açılmak için denizden yararlanmalı MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Kabotaj ve Denizcilik Bayramı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada “Mersin'in kent kültüründe olsun, ticari yaşamında olsun, denizcilik hayatın her anında önemli bir yer tutar” dedi.

MTSO BAŞKANI ŞERAFETTİN AŞUT

Kabotaj ve Denizcilik Bayramı'nın 82. yılının kutlanmasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Şerafettin Aşut, Mersin'in dünya kenti olma iddiasını hayata geçirmek için denizden daha fazla yararlanmak zorunda olduğunu söyledi. Başkan Aşut; “Dünya kenti olarak nitelendirilen kentleri incelediğimizde çoğunun ticari ve sosyal yaşamında mutlaka denizin etkisi görülür. Çünkü deniz, dünyaya açılmak için önemli bir basamaktır. Bugün dünya yük taşımacılığının yüzde 95'i deniz yoluyla yapılıyor. Turizm için deniz önemli bir unsur, sosyal hayatın hareketli olduğu kentlerin çoğunun deniz bağlantısı var. İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yer tutan deniz, elbette Mersin için de çok önemli” diye konuştu.

Bakan Bin Ali Yıldırım Denizcilik sektörü’ne özel önem veriyoruz

1

Denizcilik Müsteşarlığı Mersin Bölge Müdürü Cem Murat Yıldız, Türkiye'nin dünya deniz ticaretinde bulunması gereken yerde olmadığını ifade etti.

Atatürk Anıtı'na çelenk konulmasıyla başlayan törende, deniz şehitleri anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Denizcilik Müsteşarlığı Mersin Bölge Müdür Vekili Murat Cem Yıldırım konuşma yaptı. Konuşmaların ardından deniz şehitleri için hazırlanan çelenk Refah şehitleri Anıtı'nın önünden denize bırakıldı.

15 14 Temmuz 2008

Temmuz 2008'de Kabotaj Hakkı'nın elde edilmesinin 82. yıldönümü kutlandı. Denizciliğin son 5 yılda katettiği gelişmeler dikkat çekici. Denizciliğimizin büyüdüğünün göstergesi nedir? Rakamlardır. Gemi inşa alanında 37 tersaneden 85 tersaneye ulaştık ve 2011 yılına kadar da 140 tersaneye ulaşmayı hedefliyor uz. Gemi inşaatında dünyada 23. sıradan, 5'inci sıraya ifade ettik. Bu rakamlar ile büyümenin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi anlatmış oluruz. Diğer yandan Türkiye'de elleçlenen konteyner miktarı bugün 1.6 milyon TEU'dan, 4.6 milyon TEU'ya ulaşmıştır. Sadece Mersin Limanı devredildikten sonra yüzde 35 elleçleme konteyner miktarında artış göstermiştir ve seneye bunu ikiye katlamayı planlamaktadır. İşte bunlar g e l i ş i m i n b a r i z ö r n e k l e r i d i r. Limanlarımızın yıllık taşınan dökme yük miktarı toplam 149 milyon ton iken bugün 225 milyon tona yükselmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak, Mersin Limanı'nın gemi trafiği de her geçen yıl giderek artıyor. Türkiye'nin ilk gemi trafik bilgi merkezi İstanbul ve Çanakkale boğazlarında hizmet veriyor. İkincisini ise Mersin'de kuracağız. Daha sonra İzmir ve İzmit körfezlerinde de birer merkez kurulacak. Denizcilik sektörü son 5 yılda yüzde 360 büyüme gerçekleştirdi. Büyüme ile beraber gelen en önemli sorun yetişmiş denizci açığı.

Eğitimli insanların yetişmesi bugünden yarına olacak bir konu değildir. Eğitim süresi ve uygulamada kazanılan tecrübeler zaman alır. Bugün denizci ihtiyacının sadece Türkiye'de değil dünyanın bütün ülkelerinde söz konusu. Sadece bu yıl içerisinde dünyada gemi adamı açığı 15 bin kişiyi geçti. Aynı ihtiyaç Türk Denizcilik Sektöründe de had safhada. Biz son 5 yılda Türkiye genelinde iki adet olan denizcilik meslek lisesi sayısını 24'e çıkardık. Ancak bu okullar denizciliğe dönüştürülmüş okullardır. Denicilikte bir başka çarpıcı gelişme, ÖTV'nin kaldırılması, liman ücretlerinin düşürülmesi, denizcilik mevzuatlarının kolaylaştırılması ve kabotaj taşımacılığındaki kayda değer gelişmeler. ÖTV'yi kaldırarak karayolunda seyreden 8 milyon aracı, denizle taşır hale getirdik. Bunun anlamı şu; binlerce insanımızın yollarda trafik kazalarında hayatını kaybetmesinin önüne geçtik. Denizlerimizi daha iyi kullanmamız lazım. 620 kilometre bu bölgede sahil şeridimiz var. Buraları Türkiye'nin turizmde, ticarette, balıkçılıkta önemli birer cazibe merkezi haline getirmek bizim öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Bunun için Mersin'de altyapıya önem veriyoruz. Limanıyla, havaalanıyla, lojistik merkeziyle, yenilenen demiryoluyla, tamamlanan otoyollarıyla Mersin, Türkiye'nin parlayan yıldızı, en önemli cazibe merkezlerinden biri haline geliyor. Bunda kararlıyız. Bunu gerçekleştireceğiz.

Başkan Şerafettin Aşut, Mersin'de limanın büyümesinin kente olan yansımalarına dikkat çekerek; “Dikkatli bir göz, sadece limanın hareketlenmesiyle bile kentte birçok şeyin olumlu yönde değiştiğini fark edecektir. Fakat günümüzde küresel oyuncu olmak için bir tek kriteri yerine getirmek yetmemekte. Limanımızdaki hareketlilik arttıkça, lojistik üssün önemi her geçen gün daha da büyüyor. Türkiye'de kurulması planlanan lojistik köylerden çok daha büyük ve çok daha kapsamlı olması gereken lojistik üssün Mersin'e kazandırılmasıyla önemli bir adım daha atılmış olacak” dedi. Uluslararası lojistik üsle yükselen Asya ekonomilerinin yeniden önem kazandırdığı İpek Yolu'ndaki ticaretten Mersin'in dolayısıyla Türkiye'nin alacağı payın artacağına dikkat çeken Şerafettin Aşut şunları söyledi; “Asya'nın ticarette öne geçmesiyle, Doğu Akdeniz'deki yük taşımacılığı sekiz kat artacak. Bir zamanların gözde ticaret yolları yeniden yükselecek. Mersin'in kaderi de İpek Yolu'yla aynı. İstese de istemese de dünyada yaşanan gelişmelerden etkilenecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak amacımız, ülkemizin ulusal politikalarıyla aynı doğrultuda çaba harcayarak kentimizi zenginleştirmek. Bu yüzden denizcilikle ilgili konularda tüm kurum ve kuruluşlarımızla işbirliği yapıyoruz. Mersin Deniz Ticaret Odası'yla birlikte yürüttüğümüz Mersin Lojistik Platformunun çalışmaları bu konuda bizi cesaretlendiriyor” Denizcilikten sadece ticaret olarak değil turizm olarak da yararlanılması gerektiğini belirten Şerafettin Aşut, kruvaziyer turizmiyle önemli gelir elde edileceğinin örneklerle kanıtlandığını söyledi. Bu konuda Kuşadası'nın önemli bir örnek olduğuna dikkat çeken Başkan Aşut; “Kuşadası, Meryem Ana Evi'ni görmek isteyen turistlerin önemli bir uğrak yeri. Bu konuda yaptığı belki de en önemli çalışma, Kruvaziyer turizmine önem vermesi. Gemiyle yolculuk yapan zengin turistler Kuşadasını ziyaret ediyor. Aynı potansiyelin çok daha fazlası Mersin'de de var. Saint Paul'e gelip hacı olmak isteyen turistleri taşıyan gemiler rahatlıkla Mersin'e yanaşabilir. Kentin tanıtımı ve turizm gelirlerinin artması için önemli bir kalem olan bu unsur yine denizcilikle alakalı” dedi. Zengin kentlerin en önemli simgelerinden biri olan Marinalara Mersin'in de sahip olduğuna dikkat çeken Şerafettin Aşut; “Kentimizde iki marina olmasına rağmen atıl durması, hem milli servetin heba olması hem de önemli bir ekonomik değerden yararlanılmaması anlamına geliyor. Akdeniz'in en önemli duraklarından biri olma potansiyelimiz bu şekilde yok edilemez. Mersin yatların kışı geçireceği, tamir ve bakım görebileceği bir yer olması için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.


14 Temmuz 2008

Yeni Hafta

9

Türkiye'nin 2008 Haziran ayı ihracatı Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Mersin'in Tarsus ilçesinde, Berdan 2 tesislerinde düzenlenen toplantıda, Türkiye'nin ihracattaki başarısının artık olağan hale geldiğini belirterek, “Bugün bir çok Avrupa Birliği (AB) ülkesinin bir yıllık ihracatını biz bir ayda gerçekleştiriyoruz” dedi.

D

evlet Bakanı Kürşad Tüzmen, İhracatımızın, ithalatı karşılama oranının yüzde 64-65 seviyesinde olduğunu kaydeden Bakan Tüzmen, “İhracattaki artış oranımız, ithalat artış oranımızın üzerinde seyrediyor. Daha da büyük hedeflere ulaşmak için kararlıyız. Çok zor koşullar altında da olsa kendimize inandığımız zaman neler yapabileceğimizi herkese gösterdik. Türkiye'yi dünyanın en rekabetçi ekonomilerinden birisi haline getirecek, 4 yıl sonra 200 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştireceğiz." diye konuştu. Türkiye'nin Haziran ayında yaptığı ihracatın sektörler bazında yüzde 88.95'i sanayiden, yüzde 8.44'ü tarımdan, yüzde 2.61'inin ise madencilikten geldiğini ifade eden Bakan Tüzmen, “Sanayi sektörü alt başlığı altında yüzde 71.54 payla ilk sırada yer alan sanayi mamulleri içinde en büyük payı yüzde 20.23 payla taşıt araçları ve yan sanayi

oluşturdu. Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının yüzde 6.55 gerilemesi dikkat çekti. Haziran ayında miktar olarak en fazla ihracatı 10 milyar 740 milyon 23 bin dolarla sanayi sektörü gerçekleştirdi. Tarımda 1 milyar 19 milyon 254 bin dolar, madencilik sektöründe ise 314 milyon 749 bin dolarlık ihracat rakamına ulaşıldı. Türkiye'nin Haziran ayında 1 milyar dolar üzerinde ihracat gerçekleştirdiği ülkeler ise Almanya ile Birleşik Arap Emirlikleri oldu.”dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi, TİM Başkanı Oğuz Satıcı ise, yaşanılan güzel tablonun yanı sıra Türkiye'nin aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler arasında en çok borçlu altıncı ülke konumunda bulunduğunu, iç borçlanmada ise beşinci sırada yer aldığını ifade ederek "Yüksek faiz ve düşük kur politikası üretimi baltalayan, tasarrufların yatırımlar yerine devlete borç verilmesine dönüşen bir ortam yaratıyor. Oysa

zenginliğin temeli üretimdir." şeklinde konuştu. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy da, Mersin ilinin Türkiye'nin en önemli illerinden biri olduğunu kaydederek, şunları söyledi: “Mersin, Doğu Akdeniz'in en önemli limanlarından birine sahip. Serbest bölgesiyle, gelişmekte olan Organize Sanayi Bölgesi'yle ve en önemli sektörlerden biri olan tarım sektörüyle dış ticarette, ihracatta önemli bir yeri olan il. 2002 rakamlarında 1.2 milyar dolar olan ihracatı, 2007 yılı sonu itibarıyla 4 milyar doları aşan bir rakama ulaşmıştır. Türkiye geneliyle baktığımızda Mersin'de de ihracata önemli gelişmelerin varolduğunu görüyoruz. Yükselen değer muhtemelen devam edecektir. Uluslar arası alanda acımasızca rekabetin oluştuğu bir or tamda ihracatı g eliştiren bütün ihracatçılarımızı yürekten kutluyorum. Onların başarılarının bundan sonra da devam etmesini diliyorum” dedi.

İnovasyon Yürütme Kurulu Aylık Olağan Toplantısı İnovasyon Yürütme Kurulu aylık olağan toplantısı Vali Aksoy başkanlığında Valilik Toplantı Salonu'nda yapıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Vali Aksoy, RIS Mersin Projesi'nin sürdürülebilir bir noktaya gelmesi bakımından ilgili sektör temsilcileri ile birlikte bir yürütme kurulu oluşturduklarını belirtti. Vali Aksoy “Mersin'in önümüzdeki süreçlerde hangi sektörlerde, nasıl hareket edeceği ile ilgili Türkiye'de ilk kez Mersin bölgesi için kısa adı RIS Mersin Projesi olan 'Bölg esel İnovasyon Stratejisi' geliştirildi. Proje kapsamında 3 sektörün öne çıkartılması kararlaştırıldı. Bunlar, tarım ve tarıma dayalı sanayi, turizm ve lojistik sektörleridir” şeklinde konuştu. Her 3 sektör ile ilgili olarak platformlar oluşturulduğunu vurgulayan Aksoy, "Bu platformların çalışmalarını ise büyük bir titizlikle yür ütüyor uz. Bugünkü toplantının temel amacı, sürdürülen bu çalışmaları koordine etmek, birbirleri ile ilişkileri var ise burada ortaya koymak. Bu çalışmaların en iyi şekilde sonuçlanması için ortak hareket etmek" dedi. İnovasyon projesi kapsamında çalışan, destek veren tüm kurum ve kuruluşların başta Valilik, belediye, üniversite olmak üzere odaların, sivil toplum kuruluşlarının önemli mesafeler aldığını belirten Aksoy, şunları kaydetti: “Bu projenin amacına ulaşması adına bu koordinasyon toplantılarımızı belirli aralıklarla yapacağız. Bu toplantılar sayesinde platformlarımızın bugüne kadar yapmış oldukları çalışmalar ile ilgili bilgileneceğiz ve kurul olarak bir eksik-liğimiz var ise bunu nasıl giderebileceğimizi tartışarak, değerlendireceğiz ve üzerinde bundan sonraki süreçte neler yapabileceğimizi ortaya koyacağız."dedi. Toplantıda, Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi, Lojistik ve Turizm Platformları yetkilileri, çalışmaları hakkında kurula sunum yaptı.

MEÜ Tıp Fakültesi Mezuniyet ve Yemin Töreni Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi'nden 2007-2008 Eğitim ve Öğretim yılında mezun olan 47 öğrenciye diplomaları törenle verildi. Törende Genç Doktorlar 'Hipokrat Yemini' etti. MeÜ Çiftlikköy Kampüsü Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'ndeki törende konuşan Vali Hüseyin Aksoy, insanın doğumdan ölüme kadar hekimlere ihtiyacı olduğunu belirterek, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana hekimliğin niceliksel ve niteliksel g elişme göstererek bugünlere gelindiğini söyledi. Aksoy, "Artık Türkiye, dışarıya hasta gönderen değil, dışardan

hasta alan bir ülkedir" dedi. MEÜ Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın ise öğrencilerin ü n i ve r s i t e d e g e ç i r d i ğ i günlerin önemine değinerek, "Sizler insanlık için umut ışığının kendisisiniz, bunu sakın unutmayın" diye konuştu. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güliz İkizoğlu da, 47 genç doktoru mezun etmenin mutluluğunu yaşadığını dile getirerek, "Karşılaşacağınız her

durumdan yüzünüzün akıyla çıkacağınıza eminim" dedi. Konuşmaların ardından genç doktorlar 'Hipokrat yemini' ederken, dönem birincisi Sevda Ertekin yaş kütüğüne plaket çaktı. Tıp Fakültesi'ni birincilikle bitiren Sevda Ertekin'e ödül ve belgesini Mersin Valisi Hüseyin Aksoy ile MEÜ Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın takdim ederken, diğer öğrencilerin diploması da

öğretim elemanları tarafından verildi. Mezuniyet töreni, genç doktorların 10. Yıl Marşı eşliğinde havaya kep atmalarının ardından sona erdi. Törene, Mersin Valisi Hüseyin Aksoy'un yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkan Ve k i l i E r o l E r t a n , Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Şerif Eren, Rektör yardımcıları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve velileri katıldı.


Yeni Hafta

10

ABD'de tarım ürünlerinde yeni-korumacılık sinyalleri “Gıda zehirlenmesi savaşı”nda

SIRADA NE VAR

?

1988/89'da ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)'nce Şili'den gelen sofralık üzümde siyanür bulunmuştu. Bu durum Şili meyve sektörünü yaklaşık 350 milyon $ zarara uğratmıştı. ABD'nin tutumu aslında, Şili'nin ABD'ye meyve ihracatındaki artışa karşı bir önlemdi.

14 Temmuz 2008

Meksika domatesleri güney sınırındaki depolarda çürümektedir. Meksikalı üreticiler, ihracat satışlarında ABD Sağlık yetkilerinin test ettikleri Meksika domatesinde patojen tespit etmemelerine rağmen milyon dolarlık kayıplarla kaşı karşıya olduklarını belirtmektedir.ABD ve Meksikalı domates üreticileri ABD sağlık yetkilileri nezdinde lobi çalışmalarına başlamışlardır, fakat yine de üreticiler FDA'ya güvenmemektedir. Yanıtı aranan soru; Güneyli domates üreticilerinin bu yeni korumacı gıda güvenliği endişeleriyle nasıl baş edeceğidir.

S

on haftalarda ABD'de gıda kaynaklı hastalıklardan dolayı oldukça çok sayıda insan rahatsızlanmıştır. Ancak, ABD yetkililerinin bu krizlerde meyve tedarikçisi güney ülkeleri karşısındaki tutumu üzerinde durmak gerekir. 1988/89'da ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)'nce Şili'den gelen sofralık üzümde siyanür bulunmuştu. Bu durum Şili meyve sektörünü yaklaşık 350 milyon $ zarara uğratmıştı. ABD'nin tutumu aslında, Şili'nin ABD'ye meyve ihracatındaki artışa karşı bir önlemdi. 2008 yılı Mart ayında ise, bir Honduras firması FDA tarafından salmonellalı meyve ihracıyla suçlanmıştı. Oluşan şüpheler sonucunda 13 milyon dolarlık zarar açıklanmıştı. Hatta Honduras Başkanı, Honduras menşeli ürünleri CNN kameraları önünde kantalup (Van kavunu) yiyerek savunmaya çalışmıştı. Son olarak Mayıs-Haziran aylarında, FDA tüketicileri salmonella tespit edilen domatesler için uyardı. FDA salmonella riski taşımayan ürünlerin üretildiği ülkeleri ve eyaletleri gösteren bir liste yayınladı. ABD'nin en büyük domates tedarikçisi olan Meksika'nın bu güvenli ülkeler listesinde olmaması ve Meksika'nın milyonlarca dolarlık kaybının olacak olması Meksika için büyük bir problem oldu. Meksikalı üreticiler, FDA'ya öfkeli Meksikalı çiftçiler, ABD'de yüzlerce insanın rahatsızlanmasına neden olan salmonellalı domateslerin muhtemel kaynağı olarak özellikle Meksika menşeli domatesler üzerinde duran ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)'ne çok öfkeliler. Meksika domatesleri güney sınırındaki depolarda çürümektedir. Meksikalı üreticiler, ihracat satışlarında ABD Sağlık yetkilerinin test ettikleri Meksika domatesinde patojen tespit etmemelerine rağmen milyon dolarlık kayıplarla kaşı karşıya olduklarını belirtmektedir. ABD ve Meksikalı domates üreticileri ABD sağlık yetkilileri nezdinde lobi çalışmalarına başlamışlardır, fakat yine de üreticiler FDA'ya güvenmemektedir. Yanıtı aranan soru; Güneyli domates üreticilerinin bu yeni korumacı gıda güvenliği endişeleriyle nasıl baş edeceğidir. Salmonella domatese nasıl bulaştı? ABD Federal Sağlık yetkilileri, Nisan ayından beri 17 eyalette en az 167 kişinin rahatsızlanmasına ve Teksaslı bir kanser hastasının ölümüne neden olan salmonellanın bulaştığı domateslerin kaynağını saptamaya çalışmaktadır. Normalde hayvan bağırsaklarında yaşayan bu bakteriler nasıl domatese bulaşmıştır? Cevap; gübre, dışkı ve yabani hayvanlar olabilir. Büyükbaş hayvanlar, özellik kapalı alanlarda büyük sayılarda tutulduklarından salmonella ile temas edebilmekte ve böceği hiç belli etmeden taşıyabilmektedir. Enfekte inekler, domuzlar ve tavuklar, dışkılarında bunu taşıyabilmekte ve bu da bazen yakın alanları gübrelemek için kullanılmaktadır. Gübreleme sonucu ortaya çıkan ısı çoğu bakterinin ölümüne yol açmakta ama hepsini öldürmemektedir. Kirlenmiş su kaynakları da ayrıca domatese salmonella geçmesine neden olabilmektedir. Bir FDA araştırmasında, 2002 yılında Meksika kantaluplarındaki salmonellanın olası nedeninin bu olabileceği belirtilmiştir. Bilim adamları domatesin aşılanması

üzerinde çalışmaktadır S o n b i r k a ç s e z o n d u r, d o m a t e s t e salmonellaya sıklıkla rastlanması tüketicileri endişelendirmiştir. Ancak Guelph Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırma, domatesleri ve domatessiz yapamayanları salmonelladan korumak için bir yol bulunabileceğini göstermektedir. Üniversitede görevli bir gıda bilimcisi ve asistanı, domates aşılaması için bir ürün üzerinde çalışmaktadır. Böylece en hassas dönemlerde (olgunlaşma ve hasat dönemlerinde) domates aşılanabilecektir. Araştırmacı, bu çözüm yolunun kaynağında müdahale anlamına geldiğini söylemektedir. Ürün çok çabuk büyüdüğü için mung fasulyesi üzerinde denenmiştir, fakat domates üzerinde de denenmesi gerekmektedir. Eğer başarılı olunursa bu olumlu bir gelişme olacaktır. Hastalıkla Mücadele Merkezi, 1990 yılından beri domateste salmonellanın 13 kere tespit edildiğini belirtmektedir. Araştırmacılar, domateste salmonellanın büyümesini engelleyen mikrop bileşimi üzerinde çalışmaktadır. Bu mikroplardan biri olan “Enterobakter” insan sağlığına risk teşkil etmemektedir. Diğeri ise, bakteriyofajdır. (fajlar sadece bakterilere saldıran bir virüs türüdür). Tek başına hiçbiri Salmonella ile mücadelede yeterli gelmezken bileşimin salmonellanın domateste yayılmasını engelleyebileceği düşünülmektedir. ABD'de son durum: Domates market ve restoranlara geri dönmekte Domates, salmonella probleminden sonra perakende mağazalara ve restoranlara geri dönmektedir, ama tüketicilerin bu konuda haberlerin yoğun verilmesinden sonra nasıl tepki gösterecekleri merak konusudur. FDA, 20 eyalet ve 6 dış ülkenin temiz olduğunu açıklamış, fakat Florida Domates Borsası Başkan Yardımcısı, krizin bu sezon ve önümüzdeki sezonlarda tüketici güvenini zedeleyerek, tabanı küçülterek ve potansiyel müşteriyi engelleyerek sektörde 500 milyon $ civarında zarara neden olabileceğini açıklamıştır. FDA'in Haziran ortasında Florida'da bazı bölgelerin temiz olduğunu açıklamasının ardından Başkan Yardımcısı, piyasaya geri döndüklerini, ancak daha önemli sorunun tüketicilerin uzun dönemdeki talebi üzerinde ne gibi etkileri olacağını bilmemeleri olduğunu ifade etmiştir. Başkan Yardımcısı, bu krizin önemli oranda etkisinin olacağını da belirtmiştir. 2006 yılında ABD'de taze ıspanakta E. koli tespit edilmesi bu ürün için olumsuz sonuçlara neden olmuştu. Bu çerçevede domates sektöründe de rahatlamanın ne zaman olacağı belli değildir. Değerlendirme: Domates ülkemiz tarımında da önemli bir üründür ve ihracatımızda da önemli yer tutmaktadır. Son olarak Rusya'yla sorun yaşadığımız ürünler arasında domates de bulunmaktaydı. Ayrıca FDA'in yayınladığı listede güvenli ülkeler arasında ülkemiz bulunmamaktadır. Bu çerçevede domates yetiştiriciliğinde üreticilerimizin daha da bilinçlendirilmesine ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. M.Luisa KAYA, Raportör-Sami ZARİÇ, Raportör Yrd. AKDENİZ İHRACATÇI BİRLİKLERİ AR-GE DIŞ İLİŞKİLER


Yeni Hafta

14 Temmuz 2008

11

Mersin’e Havaalanı Müjdesi Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Mersin programı kapsamında Erdemli ilçesine bağlı Kumkuyu beldesinde yapımı planlanan havaalanı yerinde incelemelerde bulundu. Bakan Yıldırım, gemi trafik bilgi merkezini İstanbul ve Çanakkale boğazlarından sonra Mersin'e kuracaklarını hatırlatarak demir yollarıyla, lojistik merkezi ile liman imkanlarının genişletilmesi ile Mersin'in önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde Türkiye'nin parlayan yıldızı olacağını, bu konuda kendilerine düşeni yapacaklarını da sözlerine ekledi. nceleme gezisinde Bakan Yıldırım'a Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, AK Parti Mersin Milletvekilleri Ali Er ve Ömer İnan, Erdemli Belediye Başkanı Musa Mutlu ile belde belediye başkanları eşlik etti. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, yer konusunun her zaman spekülasyonlara neden olduğunu hatırlatarak, "Yer konusu her zaman merak konusu olur. Önceden yatırım yapmak isteyenler bunu öğrenmek ister. Fakat biz en doğru yere karar vereceğiz. Sağ gösterip sol vurabiliriz. Bu gezimizde muhtemel yerlere bakarak incelemelerde bulunacağız. İncelemeler sonucunda en doğru yere karar vereceğiz. Karar verdiğimiz yeri işe

İ

Abant “Körler Sağırlar Birbirini Ağırlar Platformu” Sözde “Kürt Sorununun” konuşulup, çözümler arandığı Abant Platformu malum yazarların katılımı ile coşku ile yapıldı. Platformun toplantılarına ne DTP ne de iktidar partisi katıldı. Platformun kurucusu belli, katılımcıları demokrat! Aydın! mutlaka hayatlarının büyük bir kısmı Avrupa'da ya da Amerika'da geçmiş, bir çoğu Avrupa Birliği Vakıflarının Türkiye borazanlığı yapan çoğunu ortak noktası Millet, Ulus, Türk, Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk, Vatanseverlik, TSK adını duyunca ürperen ve rahatsız olan; karşılarında hiçbir muhalefet kabul etmeyen, kendi söylediklerinin aksine düşünen herkesi ırkçı, faşist olarak damgalayan yüce seçkinler. Binlerce yıl aynı topraklarda yaşamayı bırakın, artık akraba olmuş, sadece can değil kan kardeşi olduğumuz, aynı ağacın farklı dallarından ibaret olan Türk ve Kürt 'ü “Sorun” kelimesine boğan ulu seçkinler… Bir adama kırk gün deli desen deli olur derler. Bunlarda malum aydın! Yazar, çizer takımı… Kürt sorunu, Kürt sorunu diye diye Kürtleri bir sorun haline getirdiler. Şimdide sorunu çözmeye çalışıyorlar. Bu ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Göçmen sorunu yok. Bence bu ülkede aydın sorunu var. Gerçekte kökü bu topraklarda olan, bu toprakların ve tüm dünyanın kurtuluşu için kafa patlatan aydınlar, bir de dışarıdan arpalanan, ellerine verileni okuyan aydın parçaları! Gerçek aydınlarımız milletin gönlünde layık olduğu yeri alırken, Aydın parçaları ise tarihin çöplüğünde çürüyüp gideceklerdir.

başlanıldığında göreceksiniz." Dedi. Bakan Yıldırım, Mersin'in son 1 yıl içinde ön plana çıkan projelerinden bir tanesinin de havaalanı projesi olduğunu kaydederek, “Havaalanı yaparken bugünün ihtiyaçlarını değil, gelecek 50 yılın ihtiyacını göz önüne alarak iyi düşünüp öyle karar vermemiz gerekiyor" dedi. Havaalanı yapılması konusunda Kumkuyu'nun 3 ayrı noktadan biri olduğunu kaydeden Bakan Yıldırım, "3 noktayı da inceleyeceğiz. Ticari bakımdan, uçuş emniyeti bakımından, hizmet edeceği bölgenin hinterlandı bakımından hepsini çok iyi değerlendireceğiz. Bunların içinde de en iyisine karar vereceğiz. Bunun için de ilk

Recep’in tavuğu diyor ki

Şener’in ihaneti! Abdüllatif Şener yeni bir oluşum içine girince, AKP'liler açtı ağzını yumdu gözünü. Kimi 18 yaşından büyük adam olmuş ama hala adam olamamış gibi kabalıklarla; kimi işler yolunda giderken nerden çıktı şimdi bu adam dercesine? Kimi onu hainlik ve döneklik ile suçlayarak konuşup duruyor. Yani AKP demokrasisi tıkır tıkır işliyor. Başka partiden biri ayrılıp AKP'ye geçerse demokrasi, AKP'den ayrılıp demokratik hakkını kullanarak yeni bir muhalefet oluşturmaya kalkarsa döneklik oluyor. Yahu benim mi kafam karışık? Daha 3-5 yıl önce Erbakan'ın çoraplarını öperken, onu bir aziz ilan edip önünde secde ederken, birden adamcağızı ekarte edip kırk yıllık Milli Görüşü bir günde fesheden bunlar değimliydi? Acaba buna döneklik denilebilir mi? İnsanları döneklikle, hainlikle suçlamadan önce herkes önce kendi kısa geçmişine bir bakmalı. Erbakan bile onlara kızdı ama asla dönek, hain gibi hakaretlerde bulunmadı. Siyaset kaypak ve oynak bir zemindir. Bugün düşünmeden söylenen sözler yarın karşınıza çıkar. Aman dikkat bu döneklikte bir şekilde payınızı almayın.

incelememizi Kumkuyu'dan başlattık" dedi. Mersin ile ilgili diğer projelerden de bahseden Bakan Yıldırım, Mersin-Adana arasındaki tren yolunda altyapı çalışmalarının bittiğini, yıl sonu itibarı ile modern makinelerin bu hatta çalışmaya başlayacağını ve yolculuk süresinin 45 dakikaya düşeceğini söyledi. Yıldırım, "Aslında bu süre daha kısa yarım saatin altına düşebilir. Fakat bu hat boyunca 32 tane hemzemin geçit var. Bu geçitlerde her türlü tedbir alınmasına rağmen bazı sürücüler tren yoluna girebiliyor. Bunun için makinistler her hemzemin geçitte yavaşlamak zorunda kalıyor. Bunun için süre biraz uzuyor.” dedi. Mersin-Anamur yolunda çalışmalarını

sürdüğünü kaydeden Yıldırım, bu yolun turizm açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, Yolun en zor yeri olan tünellerin bulunduğu 35 kilometrelik bölümü için ihaleye çıkılacağını belirten Yıldırım, bu yolun bitirilmesi ile bölgenin turizm açısından bir cazibe merkezi olacağını söyledi. Bakan Yıldırım, gemi trafik bilgi merkezini İstanbul ve Çanakkale boğazlarından sonra Mersin'e kuracaklarını hatırlatarak demir yollarıyla, lojistik merkezi ile liman imkanlarının genişletilmesi ile Mersin'in önümüz-deki 5-10 yıl içerisinde Türkiye'nin parlayan yıldızı olacağını, bu konuda kendilerine düşeni yapacaklarını da sözlerine ekledi.

“Atatürk devrimleri travma yaratmıştır” Dengir Mir Mehmet Fırat geçenlerde bir konuşmasında “Atatürk devrimleri toplumda bir travma yaratmıştır” dedi. Evet Sayın Milletvekili kesinlikle haklıdır. Atatürk varlığıyla, tarih ve siyaset sahnesine çıkışıyla ve devrimleri ile gerçekten idrak edilmesi, üstesinden gelinmesi, güç, büyük travmalar yaratmıştır. Ancak travmalar Sayın Milletvekilinin dediği gibi Türk toplumu ve Türkiye için değil, Amerika, Avrupa ve dünya ticaretini elinde tutan birkaç sömürgeci, kapitalist aile açısından yaratmıştır. Yüzlerce yıllık planlar Atatürk yüzünden suya düşmüştür. Yüzyıl önce kurulması planlanan, hayal edilen Kürdistan, Ermenistan hayalleri suya düşmüştür. Milletine yeniden hatırlattığı onur, kahramanlık, adalet, medeniyet, bilim, akıl, hurafeler değil gerçek din, mantık, kendine güven kavramları ile Avrupa ve Amerika'nın prestij ve havası sönmüş, onlar için gerçekten büyük bir travma olmuştur. Yüzyıllardır sömürdükleri ülkeler Atatürk ve Türklerle yeniden uyanmış, sömürgecilere başkaldırmışlardır. 1923 den 1939'a kadar onaltı yıllık bir Cumhuriyet dönemi yani onaltı yıllık bir altın çağın sonunda çökmüş bir devletten, kokuşmuş bir sistemden, aşağılık kompleksi ile yıkılmış onurunu, şahsiyetini kaybetmiş, bilimden, medeniyetten uzaklaşmış, nüfusunun % 90'nı okuma yazma bilmeyen bir toplumdan bu kısa sürede medeni bir millet, akılla ve bilimle hareket eden bir ulus, medeniyetten nasibini alabilen,

aşağılık komplekslerinden sıyrılmış bir toplum meydana getirmiştir. Onaltı yılda tarım toplumu bile diyemeyeceğimiz bir halden, üretken, kendi silah fabrikaları kuran, hiçbir zaman ırkçılık batağına düşmeden, üzerinde yaşadığı her dile, dine, ırka, kültüre saygılı ve kurduğu fabrikalara o kültürlerin isimlerini vererek onore edecek zerafette (Sümerbank-tekstil, Etibank -maden v.b) bir toplum yaratmıştır. Ne diyelim tüm bunlar Amerika, Avrupa ve sömürgecilerde ve bugünde hala devam eden, aşağılık kompleksi ve cehalet içinde yürümeye devam eden zihniyetlerde travma yaratmasında kimde yaratsın?


Tasar覺m

YENIHAFTA

www.mersinyenihafta.com


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.