Mersin Yenihafta-sayi-2

Page 1

MARiNAViSTA GENEL MÜDÜRÜ AYHAN KAPLAN:

“Çamlıbel, kendi ruhuna uygun bir alışveriş merkezine kavuştu”

Estetik ve yaratıcı çözümler ustası

MARINAVISTA A L I Ş V E R İ Ş

M E R K E Z İ

MEHMET Ali MERiÇ

Sayfa 12’DE

YENIHAFTA YIL: 1

SAYI: 2

Mualla Aşut: “TSKGV’nin gerçek sahibi Türk Milletidir Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Mersin Fahri Yardım Kurulu 8 Ocak’ta Toros Koleji’nde “Milli Mücadelede Mersin” konulu konferans düzenledi. TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut M. AŞUT burada yaptığı konuşmada, En önemli amaçlarının vakfı halka, özellikle gençlere tanıtmak olduğunu söyledi. 2’DE

21 OCAK 2008

FİYATI: 1 YTL

yenihafta33@gmail.com

Sayfa 10’DA

Kişisel Gelişim, Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi Durmaz Plaza Turgut Reis Mah. İstiklal Caddesi 4132 Sok. Kat:1 No: 13

TEL: 237 96 43 www.norokey.com

Doğu Akdeniz’de Rum ruleti Amaç Türkiye’yi dar alana hapsetmek

Anahtar Taşucu Tersanesi mi?

Asya’nın yükselen ekonomileri nedeniyle önemli bir su yolu haline gelecek olan Doğu Akdeniz’de KıbrısLazkiye seferlerinin askıya alınmasının ardından Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin petrol arama ihalesi sonuçlarını Şubat’ta açıklayacağını söylemesiyle başlayan gerginlik sürüyor. Doğu Akdeniz’in kilidi olan bölgede petrol aranması Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarına tecavüz anlamı taşıyor

Uzmanlar, yaşananların ardında, Meis, Rodos, Kerpe, Kaşot, Girit hattının Yunanistan kıyıları olarak kabul edilerek Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de dar bir alana mahkum edilmek istenmesinin yattığını belirtiyor. Milli Güvenlik Kurulu Kararı’na rağmen yargıya havale edilen Taşucu Tersanesi’nin stratejik önemi giderek ağırlık kazanıyor. Tersane projesi gerçekleşseydi, bölge ülkelerine de hizmet edecekti. SAYFA 9’DA

Vali Aksoy: 2008 atılım yılı olacak

M

ersin Kalkınma ve İşbirliği Konseyi (MEKİK) bünyesinde kurulan İnanç Turizmi Çalışma Komisyonları toplantısında konuşan Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, il turizminin genel değerlendirmesini yaptı. Vali Aksoy, 2008 yılının Mersin’de turizmde bir hamle yılı olacağına inan-

dığını belirterek; “Gerek kanun değişikliği ile ormanların turizme açılmasını öngören düzenlemenin yapılması gerekse hepimizin yakından bildiği gibi 2008 yılının Saint Paul Yılı ilan edilmesi Mersin ve Tarsus’u bu noktada inanç turizmi bakımından önemli bir turizm merkezi haline getirilebileceğine inanıyorum” dedi.

Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna

SAYFA 6-7

Geçmiş zaman olur ki; Mersin tramvayını bekliyor

“Çöp buradan kalksın ama gittiği yerde sorun olmasın”

Mersin’de 1893 yılında Tramvay Projesi yapıldığını biliyor muydunuz? Mersin tam

Toroslar’daki çöp sorunuyla ilgili olarak konuşan Hamit Tuna, Büyükşehir Belediyesi’nin Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki yeni çöp depolama alanı dışında bir B planı olmadığını savunarak çöpün siyasete alet edilmesi doğru değil diye konuştu. Başkan Tuna, “Bu sorun Mersin’in en önemli meselesi. Mersin dünya kenti olacak iddiasındayız. Şehrin güneyi tamam ama bir de kuzeyine bakın. Şehir sadece deniz kenarından ibaret değil. Önemli olan planlı çalışmaktır. Biz bunları her zaman söyledik ama hiç kaale alınmadık” dedi.

110 yıldır tramvayını bekliyor. Evet belki bugün için belki bir nostalji gibi gelebilir. Ancak Taksim İstiklal Caddesi'ni tramvaysız düşünebilir misiniz? Eyfel Kulesi olmayan bir Paris, Paris midir? Bence tramvay çok gecikmiş bir proje. Şehir merkezinden ve Çamlıbel'den geçecek bir tramvay hem turistik açıdan çok ilgi çekecektir hem de Mersin'e yeni bir simge daha kazandıracaktır. 110 yıl önceki belediye ve kamu yetkililerinin arzusu, isteği ve şevkini bugünkü yetkililerden görmek istiyoruz. 3’TE

Çöp sorunu, Napoli ve Mersin MERSİN’İN ÇÖP DOSYASI SAYFA 5’TE

Burhanettin Kocamaz:

“Hodri Meydan” Şerafettin Aşut: 2007 MTOSB’nin atılım yılı oldu Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin 2007 yılında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Şerafettin Aşut, amaçlarının Mersin’in gelişimine katkıda bulunmak olduğunu söyledi. Şerafettin Aşut, “47 adet sanayi parselinden 8’sinin tahsisi yapıldı” diye konuştu. 4’TE

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ne yabancı yatırımcı ilgisi SAYFA 4’TE

Bakan Çağlayan: Belediye Başkanı Nerede? 4. İnovasyon Forumu ve İş Dünyası İstişare Toplantısına katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan Mersin’in önde gelen işadamı, siyasetçi ve bürokratlarıyla biraraya geldi. Toplantıda Mer-

sin’in sorunları tartışılırken, söz alan Bakan Çağlayan, “Bütün Mersin’in kenetlendiği bir yerde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı da bulunmalıydı. Büyükşehir Belediye Başkanı neden burada değil” dedi.

4. iNOVASYON FORUMU HABERi SAYFA 7’DE

Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, 2007 yılın da ya p ıla n hizmetleri değerlendirirken rakiplerine böyle seslendi. Burhanettin Kocamaz yapılan hizmetleri değerlendirdikten sonra tek sorunları kaldığını belirterek; “Tek sorunumuz çöp problemi” diye konuştu. SAYFA 8’DE


Yeni Hafta

2 1Aralık 2007

MERSiN’E BAKIŞ

15 17Aralık 2007

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, incelemelerde bulunmak için geldiği Mersin'de yaptığı açıklamada; “Kazanlı Tarsus Sahil Bandı Projesi’yle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin gösterdiği sınırlar çerçevesinde yasal bir düzenleme yapıp, il turizm tahsis alanlarını hem Mersin'de, hem Türkiye sathında gerçekleşmiş olacağız.”

Mersin International Port (MIP) Genel Müdürü Peter Ong Kim Pong, Mersin Limanını uluslararası standartlara taşıyarak, “Türkiye'nin ticaretini artıran destekleyici bir güç haline getirmeyi hedeflediklerini” bildirdi. Pong, Mayıs ayında devri gerçekleştirilen Mersin Limanında, öncelikle kapasiteyi yüzde 30 oranında arttırdıklarına ve verimliliği yükselttiklerine dikkati çeken Pong, Türkiye'nin hızla gelişen, büyüyen ve potansiyeli yüksek bir ülke olduğunu belirtti.

Mersin ve Adana’da enflasyon Türkiye ortalamasının üzerinde. Yıllık enflasyon oranındaki değişim baz alındığında, Adana ve Mersin 8.9’luk artışla yüzde 8.4 olan Türkiye ortalamasının üstüne çıktı.

MTOSB Müdürü Cenk Cenkcimenoğlu Demir Çelik bölgede atılım yaptı Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Cenk Cenkcimenoğlu yaptığı açıklamada; “Üretimde olan 88 firmanın 21’i demir ve çelik sanayinde faaliyet gösteriyor. Son aylarda demir çelik firmaları Mersin’e büyük ilgi gösteriyor” diye konuştu.

Seracılıkta yatırımların yarısı Mersin’de Hazine Müsteşarlığı'nın 2007'de düzenlediği yatırım teşvik belgelerine göre tarım sektöründe girişimcilerin yarısından fazlası seracılık alanında yatırımı tercih etti. Seracılık alanında firmalar ve kooperatiflerin yarısı yatırımını Antalya ve Mersin’de yapmayı planlıyor.

Mersin’e gelemez mi? Şerafettin Aşut; “280 hektar arazide 5000 m2 ile 115.000 m2 arasında 47 adet sanayi parselinden 8'inin tahsisi yapıldı. Gelişme alanı alt yapı avan projesi onaylandı ve uygulama projeleri tamamlandı” diye konuştu.

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, 2007 yılını değerlendirdi;

Organize Sanayi Bölgesi için 2007 atılım yılı oldu -AYDIN ÇELİK-

MTOSB'nin 2007'de yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Şerafettin Aşut, amaçlarının Mersin'in gelişimine katkıda bulunmak olduğunu söylerken yaptıkları yatırımları anlattı.

Ş

erafettin Aşut yaptığı açıklamada, 2007 yılı boyunca Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi olarak, günde 3000 m3 kapasiteli kimyasal ve biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ni, 7 aylık yapım sürecinden sonra bitirdiklerini söyleyerek, Organize Sanayi Bölgesi’nin su arıtma deşarjı’nın istenilen değerlere ulaştığını belirtti. Şerafettin Aşut ayrıca sanayicilerin öncelikli

“Yaşadığımız yeri güzelleştirmenin en güzel yolu orayı yeşillendirmektir. Bu anlayışla yola çıkan, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi muhtelif refüj ve orta göbek ağaçlandırma işlerinde 487 adet turunç, 188 adet topak asya, 250 adet mevsimlik fidan dikimi gerçekleştirdi. Gelişme alanında yapılaşmaya uygun olmayan alanın üzeri ortalama iki buçuk metre toprak dolgu ile tesviye edilerek, 1550 adet zeytin, 1000 adet akasya fidan dikimi yapıldı” ihtiyaçları ön planda düşünülerek kiraya verilen iş yerleri; Ananas Cafe, Çağlayanlar Bilgisayar Firması, MNG Kargo, Yaşar Hırdavat, Nehir Market ve PTT Bölgemiz Alışveriş Merkezi içerisinde faaliyet göstermeye başladığını söyledi. OSB’de 47 sanayi parselinden 8’inin tahsisinin yapıldığını belirten Yönetim Kur ulu Başkanı Şerafettin Aşut; “280 hektar

arazide 5000 m2 ile 115.000 m2 arasında 47 adet sanayi parselinden 8'inin tahsisi yapıldı. Gelişme alanı alt yapı avan projesi onaylandı ve uygulama projeleri tamamlandı. Uygulama projelerinin Bakanlıkça onayına müteakip Şubat 2008’ de alt yapı inşaatına başlayacağız” diye konuştu. Başkan Aşut, gelişme alanında 17.171 m uzunluğunda yolların

Yabancılar yatırım için Mersin’e geliyor Yabancı yatırımcıların Mersin’e olan ilgisi giderek artıyor. Geçen yaz ayında gelen Çin heyetinin ardından, Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi'ne (MTOSB) özellikle demir çelik sektöründe yatırım yapmak isteyen Fransız, Rus ve Çinli yatırımcılar ile görüşmeler devam ediyor. MTOSB Başkanı Şerafettin Aşut, yabancı yatırımcılarla yapılan ikili görüşmelerin somut projelere dönüşmesi

yolunda önemli mesafeler kat edildiğini belirterek; “Bölgemiz yabancı yatırımcıların gözdesi oldu. Çin, Rusya gibi ülkelerle Ortadoğu pazarına yakınlaşmak isteyen Fransa tamamen ihracata yönelik yatırım yapmayı düşünüyor. Tarıma dayalı sanayi ve demir çelik sanayinde bölgemize yatırım yapmak isteyen Fransızlarla Şubat ayında bir araya geleceğiz” diye konuştu.

ana arterler dahil toplam 7.813 m'lik kısmı tamamlandığını da belirterek, 2007 yılında MTOSB’nin ISO 9001-2000 belgesini aldığını söyledi. Başkan Aşut; “MTOSB, ISO 9001- 2000 Kalite Belgesini 08.03.2007 tarihinde alarak, Kalite Yönetim Sisteminin gerektirdiği standartlarda hizmet vermeye başladı. Ayrıca, MTOSB İtfaiye Teşkilatı MTOSB bünyesinde faaliyet gösteren işletmelerin yangın güvenliğini sağlamak ve meydana gelebilecek yangınlara anında müdahale ederek söndürmek amacıyla çalışmalarına devam etmektedir. İnsan yaşamına verdiğimiz değer açısından, Bölge Sanayicisi ile çalışanlarına sağlık hizmeti vermek ve bölgemizde meydana gelebilecek iş kazalarına gerekli ilk yardımı yapabilmek amacıyla yaptırılan Sağlık Ocağının özelleştirilmesi için Kızılay ile görüşmeler devam etmekte. Yaşadığımız yeri güzelleştirmenin en güzel yolu orayı yeşillendirmektir. Bu anlayışla yola çıkan, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi muhtelif refüj ve orta göbek ağaçlandırma işlerinde 487 adet turunç, 188 adet topak asya, 250 adet mevsimlik fidan dikimi gerçekleştirdi. Gelişme alanında yapılaşmaya uygun olmayan alanın üzeri ortalama iki buçuk metre toprak dolgu ile tesviye edilerek, 1550 adet zeytin, 1000 adet akasya fidan dikimi yapıldı” diye konuştu.

Amerika ve Avrupa pazarından pay almaya kararlı Çin otomotiv firmaları, Türkiye'yi köprü olarak kullanıp Avrupa'ya açılmaya çalışıyor. Çinli Chery'nin Türkiye distiribütörü Mermerler Şirketler Grubu Başkanı Yüksel Mermer, yaptığı açıklamada " Bunları ithal etmek için AB'den izin almaya gerek yok. İzne Türkiye karar verecek" dedi.

Mersin Tarım Platformu Başkanı Seniye Kazanç; “Dünyada tarım sektörünün stratejik öneme sahip olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Gelişmiş ülkeler petrolsüz yaşabileceklerini bilerek farklı enerji kaynaklarını keşfetmeye çalışırken tarımın yerini hiçbir şeyin almayacağının bilincindeler. Mersin Tarım Platformu olarak bölgede tarımın gelişmesi için çabalıyoruz” dedi.

Kadri Şaman: 2007 başarılı geçti Mersin TSO Başkanı Kadri Şaman 2007 yılını değerlendirirken; “Mersin açısından 2007 çok başarılı geçti. Bu dönemde limanın özelleştirilmesiyle birlikte yatırım süreci başladı. Serbest Bölge'deki işlem hacmi de gözle görülür ölçüde artış gösterdi. RİS -Mersin Projesi’yle ilimizin gelecekte rekabet edebileceği sektörleri belirleyip platformları oluşturduk. 2008`de tarım ve tarıma dayalı sanayinin öne çıkmasını bekliyoruz. Bu dönemde Tarım İhtisas OSB `nin kurulması önemli” dedi.


Yeni Hafta

5

17Aralık 2007 Ulaş KAYAPINAR

“Hodri meydan” Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, 2007 yılında yapılan hizmetleri değerlendirirken rakiplerine böyle seslendi Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, kentte 2007 yılında yapılan hizmetleri Belediye Meclisi Üyelerine ve basın mensuplarına yerinde gösterdi. Belediye başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus Belediye Başkanlığı’nın 3. Dönemin son 4 yılını da değerlendirdiği toplantıda, “yılmadım, yıkılmadım, ben halen dimdik ayaktayım” dedi. İlk olarak Yarenlik Alanında gezi yaptıran Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, daha sonra Belediye otobüsü ile yapılan hizmetleri yerinde göstererek basın mensuplarına ve meclis üyelerine bilgi verdi. Sırasıyla Belediye İş Geliştirme Merkezi, Mehmet Çelebi Spor Tesisleri, Berdan Barajı Mesire Alanı, Devlet Parkı Manas Gösteri Merkezi, Muharip Gaziler Parkı, Zirve Parkı, Ülküköy, Paşalar Sekisi 2 ve Yeni Belediye Tesisleri’nde yapılan birimler gezildi. Daha sonra 2007 yılında alınan araçlar tanıtıldı.

“Hep aynı senaryolar” Yine bir seçim arifesine girdiklerini belirten Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, “artık son viraja girdik” dedi. Yine aynı senaryolar yazılıp çizilmeye başlandığını ifade eden Başkan Kocamaz, “Aynı temcit pilavı halkın önüne sürülüyor. Önümüzdeki günlerde bu daha da yoğunlaştırılacak. 1.Dönem, 2.dönem tamam ancak 3.dönem de ne yaptı? T.İ.Y.'dan elini çeksin, talipli çıkar. Çekmeyen namerttir. Kaynağını bulsunlar gelsinler, bizi bu işten kurtarsınlar ama kaynağı biz bulacaksak, parayı biz vereceksek güvenmediğimiz hiç kimseye alın bu parayı bu güne kadarkiler yiyemedi siz yiyin diyecek halimizde yok. Kocamaz'dan başka adam yok mu? MHP'de Kocamazın ipini çoktan çektiler. Kartlar dağıtılıyor, ben kesin adayım diye. Ancak başlangıçta şunu belirtmeliyim ki, yılmadım, yıkılmadım, ben halen dimdik ayaktayım. Bunları daha öncede yaptılar. Bizim camiamızdan da bazı kişiler rastgelen yerlerde, rastgele konuşuyor. Bu da birilerine cesaret veriyor. Dişlerini gıcırdatıyor. Bizim hiç kimseyle bir sorunumuz yok. Ancak bizim camiada bazı çok küçük gurupların beklentisi farklı. O tip insanlara biz geçmişten bugüne yaranamadık.

Hizmet etmek boynumuzun borcu Bu arkadaşlarımızın ulu orta konuşmaları, sermayesi Kocamaz düşmanlığı olanlara cesaret veriyor. Karşılıklı gazlaşıyorlar. Ancak halk öyle demiyor. Anketler öyle d e m i y o r. H a l k v e G e n e l Başkanımız, Genel Merkezimiz, Teşkilatlarımız istediği sürece bu kentin insanlarına hizmet etmek bizim boynumuzun borcudur. 3 kez aday olan 4. Kez aday olamaz diye bir dedikodu çıkardılar. Allah sağlık verdiği sürece bu işin ne yaşı nede sayısı var. Yeter ki o hizmet azmi ve kararlılığı kaybolmasın. Yeter ki sağlıklı olsun.

DOĞRU TEKTİR “22 Temmuz'da gördük, bu tesis buraya yapılacak diyen zat milletvekili de olamadı. Ona yağdanlık olanlar halen aramızda dolaşıyorlar. Demek ki doğru tek. Halka rağmen, birlikteliğe karşı hiçbir yanlış hareketin gerçekleşmesi söz konusu olamıyor.”

Benim yaşım 54. Hemen yanı başımızda ve ülkenin birçok yerinde 60'lı, 70'li yaşlarda belediye başkanları halen görev yapıyor. Kaldı ki Kızılcahamam Toplantısı’nda Genel Başkanımız “biz sizden razıyız, Allah'ta sizden razı olsun hepiniz adayımızsınız” diyerek herkesi şimdiden çalışmak üzere görevlendirmiştir” dedi.

Hizmet yarışında herkes bizimle birlikte Anketlerde halen halkımızın, Tarsus'taki yerleşim camiasının arkamızda olduğunu gösterdiğini de vurgulayan Başkan Kocamaz, “Ve sadece MHP'li olanlar değil, her görüşten insanın bu işte, hizmet yarışında bizimle birlikte olduğunu gösteriyor. Hodri meydan. Tüm siyasi partiler Tarsus'a hizmet edebilecek, bilgi, birikim ve projeleri olan, güven veren, halkı kucaklayacak ve birliği, bütünlüğü devam ettirecek ve Tarsus'u daha da ileriye taşıyacak adayları ortaya çıkarsınlar ve güzel bir demokratik yarış olsun. Neticede kim seçilirse seçilsin Tarsus kazansın. Bazı sivil toplum örgütleri sadece laf üretiyor. Birileri de onlara gaz veriyor. Buradan onlara da sesleniyorum, laf değil icraat yapın. Ticaret Borsası gibi eserler ortaya çıkarın. Onun bunun gazına gelmeyin. Bilesiniz ki o gazlar sizi hayal dünyasında gezdirebilir. Ancak icraatlarla halkın karşısına çıkabilirsiniz. Halkın tabiri ile lafla peynir gemisinin yürümesi söz konusu bile olamaz.

Tek sorunumuz çöp problemi 1. ve 2. Dönem yapılan çalışmalarla acil ve kalıcı hizmetler gerçekleştirilmiştir. O hizmetleri tekrar yapacak halimiz yok. Seçim çalışmalarımızdaki broşürleri incelerseniz çevreye yönelik tek problemin evsel atıklarla ilgili çöp problemi olduğunu görürsünüz. Bununla ilgili başımızdaki belaları hepiniz biliyorsunuz. Kimyasal atık tesisiyle ilgili halkla ve basınla yapılan birliktelik sivil toplum örgütlerini de tetikledi. Ancak Çeksam Tarsus Belediyesi ile birlikte dava açtı. Diğer kuruluşların davaları taraf olmadıklarından reddedildi. Netice de muhtarların açtığı davalarda diğerleri ile Tarsus Belediyesi davasında birleştirildi. Netice de İl ve Bölge İdare Mahkemesi Tarsus'un lehine Sismik A.Ş aleyhine karar verdi. Şu an Danıştay aşamasını bekliyoruz. 22 Te m m u z ' d a g ö r d ü k , Kocamaz bir yerlerini yırtsa da bu tesis buraya yapılacak diyen zat milletvekili de olamadı. Ona yağdanlık olanlar halen aramızda dolaşıyorlar. Demek ki doğru tek. Halka rağmen, birlikteliğe karşı hiçbir yanlış hareketin gerçekleşmesi söz konusu olamıyor. Bazı sivil toplum örgütleri de bizi bu tesisin zararlı olduğuna inandırın diyordu. Onları biz değil ama mahkeme kararı inandıracak” şeklinde konuştu.

İLKELER KANDIRMACASI İlke Bir: İngilizce en iyi tek dilli olarak (yalnızca İngilizce kullanılarak) öğretilebilir.

R

obert Philipson'un 1992 tarihli Linguistic Imperialism (Dil Emperyalizmi) kitabında yer alan bu kandırmacayı aktarmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Tek dillilik ilkesi, ikinci dil ya da yabancı dil olarak İngilizce öğretiminin tamamen İngilizce aracılığı ile olmasını içerir. İngilizce sınıfında kullanılmasına izin verilen tek dil İngilizce'dir. Tek dillilik ilkesinde saklı olan, “eğitimde gerçekten önemli olan tek dil İngilizce'dir” düşüncesi üzerine odaklanma ve öğrencinin konuştuğu dilin ya da bildiği diğer dillerin ne olduğuna bakılmaksızın sadece İngilizce üzerine odaklanmanın öğrenimini en yüksek düzeye çıkaracağı inancıdır. Örneğin, çocukları okumaya değil İngilizce okumaya yönlendirme esastır. Tek dillilik ilkesi, kaynağını 1961'de Uganda Makerere'de düzenlenen ve bağımsızlığını yeni elde etmiş sömürge ülkelerdeki İngilizce öğretimi için gerekli önceliklerin belirlendiği anahtar konferans olan “İngilizce'nin İkinci Dil Olarak Öğretiminde İngiliz Milletler Topluluğu Konferansı”ndan sonra kayıtlara geçen Makerere Raporu'ndan alır. Bu durumda, tek dillilik ilkesinin gelişiminde sömürü geleneğinin çarpıcı bir etkisinin olduğu düşünülebilir. 1808'de Sierra Leone'da Kilise Misyonerler Derneği'nin bir raporunda şunlar söylenir: “Çocukların ailelerinin onları okula göndermelerindeki büyük hedef İngiliz dilini öğrenmeleridir. Böylece, kurallara bağlı öğretime göre Susu dilinde tek bir kelimenin dahi okulda konuşulmasına izin verilmemiştir”. Bu engelleme, sömürü altındaki diğer dillerin İngilizce karşısındaki statülerini yansıtır. Buradan anlaşılan ise İngilizce öğretiminde tek dilliliğin sömürü sürecindeki güç ilişkilerinin doğal bir ifadesi olduğudur. Tek dillilik yaklaşımı okullarda çoğunluğun başarısızlığına ve bu çoğunluğun teknik ve bilimsel bilgiden uzaklaşmasına sebep olur. Eğitimdeki tek dillilik ve özellikle eğitim aracı olarak öğretildiğinde ve kullanıldığında İngilizce'nin ideolojisi ve içeriği, kültürün yerinden oynamasının/oynatılmasının tam kalbinde yer alır. Tek dillilik düşüncesi, çocuğun en yoğun var olma deneyiminin dışlanması anlamına gelen kendi dilindeki yaşantıların reddini ifade eder. Bu ilke, Amerikan/İngiliz merkeziyetçiliğini, İngilizce öğretimi uzmanlığının otoritesini destekleyen ve bu otoriteyi güçlendirmeye hizmet eden tek dilli ders kitaplarının ve tek dilli öğretmenlerin sırasıyla dünya çapında pazarlanmasına olanak sağlar ve dünya çapındaki İngilizce öğretmenleri kadrosu fikrini yasal duruma sokar. Tek dilli bir eğitim, esaret altındaki dillere, beyinlere ya da uluslara, kavramlara ve düşünme biçimlerine yapılan dilkırım saldırılarıyla kökten bağlantılıdır. Aynı zamanda, sömürülen bilinci kandırmada yüksek seviyede işlevseldir. Dilkırım diyor um çünkü dilin kırılması soyun kırılmasından daha acı ve tehlikelidir; nesillerin dönüşümüne, gönüllü esaretine işaret eder. Tek dillilik ilkesi de bu durumu güçlendirme etkisine sahiptir! İkinci kandırmacada görüşmek üzere…


Yeni Hafta

2

1Aralık 2007

Doğu Akdeniz’de gerilim tırmanıyor Resmin parçalarına baktığımızda şunları görüyoruz; Bakü-Ceyhan Boru Hattı’nın anahtarı çıkış kilidi Kıbrıs. Güney Kıbrıs Rum Kesimi Türkiye ile Kıbrıs arasındaki uluslararası sularda Petrol arama ihalesini sonuçlandırıyor... KKTC ile Suriye arasındaki feribot seferleri yine Rum baskısıyla iptal edildi. Taşucu Tersanesi ise yargıyı bekliyor. Resmi tamamladığımızda ise Meis, Rodos, Kerpe, Kaşot, Girit hattının Yunanistan kıyıları olarak kabul edilerek Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de dar bir alana sıkıştırılacağı görülüyor.

Karadeniz 60. Hükümet’in programında tersane yatırımlarına ağırlık verilmesi ve savunma sanayinde yerli imalata yönelik çalışmaların artırılması yer alıyor. Kıbrıs ile ilgili olarakta Rum tarafının petrol arama konusundaki tavrına karşılık S-300 füzelerinin adaya yerleştirilmemesi için verilen çabaların bir benzerinin verilmesi gerekiyor.

Taşucu Tersanesi Projesi

Bakü Tiflis Ceyhan Boru Hattı

Soğuk Savaş’ın bitimi ve Doğu Akdeniz’in giderek artan önemini göz önüne alan Milli Güvenlik Kurulu tarafından kurulmasına karar verilen Taşucu Tersanesi Projesi, çevreye zarar vereceği endişesiyle yargıya taşındı. Tersane, konumu ve hizmeti sebebiyle Türkiye’nin eline geçecek stratejik öneme sahip kozlardan biriydi. Projenin devamlılığı yargı sürecinin sonuçlanmasına bağlı.

Türkiye'nin Kıbrıs'taki etkisi, hattının iyi korunması anlamına geliyor. Çünkü boru hattının kontrolü Kıbrıs’ı kontrol edenin elinde olacak. Türk askeri gücünün Kıbrıs’tan çekilmesi Türkiye’nin enerji hatlarında köprü olma politikasının önünü kesmenin en kolay yolu.

MERSİN Liman

TAŞUCU Tersane

Akdeniz

Güney Kıbrıs Rum Kesimi

Amaç Türkiye’yi dar bölgeye sıkıştırmak Rumların 2002 yılından itibaren petrol arama bahanesiyle Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) meşru hak ve yetkilerine tecavüz anlamı taşıyan bu girişimlerin, petrol ve egemenlik gibi iç içe geçmiş iki önemli konuda olduğuna dikkat çekiyor.

ADANA Yumurtalık

Mersin-Lazkiye Feribot Seferi (İptal)

KKTC

Lazkiye

Feribot Seferleri Mersin’den başlatılan Lazkiye-Suriye Seferleri ekonomik olmadığı sebebiyle kaldırılırken, KKTC ile Suriye arasındaki feribot seferleri yine Rum baskısıyla iptal edildi. Suriye’nin KKTC pasaportlarına mühür vurması Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası alanda tanınması anlamına geliyordu.

Amaç Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de dar alana hapsetmek

G

üney Kıbrıs Rum Kesimi'nin 2002 yılında petrol arama bahanesiyle başlattığı gerginlik artarak devam ediyor. Doğu Akdeniz'in Bakü-TiflisCeyhan Boru Hattı'yla enerji koridorunda, artan önemi de dikkate alındığında Kıbrıs sabit uçak gemisi rolüyle kilit rolü oynuyor. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin açtığı ihalenin ilk turunda vereceği ruhsatlarda yer alan 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı bölgeler, Türkiye'nin muhtemel kıta sahanlığı sınırları içinde yer alıyor. Ruhsatın alınması ve petrol bulunması halinde bu bölgeler Rum nüfus bölgesi haline gelerek Türkiye'nin elini kolunu bağlayacak.

Türkiye ile Kıbrıs arasındaki bağın kopması; Yunanistan'ın Meis, Rodos, Kerpe, Kaşot, Girit hattını Yunanistan kıyıları olarak kabul edilerek Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de dar bir alana mahkûm edilmek istenmesi anlamına geliyor

EGE SORUNU AKDENİZ’DE DEVAM EDİYOR Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin yaptığı hamleler liste yapıldığında, ortaya Türkiye ile Kıbrıs arasındaki bağı koparacak olaylar dizisiyle başlayan gelişmelerin aslında Yunanistan'ın Meis, Rodos, Kerpe, Kaşot, Girit hattını Yunanistan kıyıları olarak kabul edilerek Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de dar bir alana mahkûm edilmek istendiğini ortaya çıkıyor. Mersin ile Suriye'nin Lazkiye kentleri arasında düzenlenen feribot seferlerinin ekonomik nedenlerle iptal edilmesinin

aşucu Tersanesi Müdürü Korer Özbenli Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve Taşucu Tersane Projesi üzerine yaptığı açıklamada, Asya ekonomilerinin büyümesiyle Atlas Okyanusu'ndan Pasifik'e yönelen yük taşımacılığında kilit nokta durumunda bulunan Doğu Akdeniz'de büyük bir rekabet yaşandığını kaydetti. Akdeniz'de artacak olan yük trafiği için diğer ülkeler gerekli yatırımlarını hazırlarken Türkiye'nin hiç bir atılım yapmadığını savunan Özbenli, denizcilikteki gücünü elinden kaçırmak istemeyen başta Almanya, Hollanda olmak üzere Batı Avrupa ve rekabete hazırlanan Akdeniz ülkeleri kozlarını paylaşmak için yatırımlarına ağırlık verirken, Türkiye'nin somut adım atmadığını öne sürdü. Korer Özbenli, "Türk deniz kuvvetlerine de hizmet verecek olan ve Türk denizciliğinde Selçuklulardan beri ilk defa Akdeniz'e kurulacak tersanenin stratejik ve ekonomik öneminden kimse bahsetmiyor." şeklinde konuştu. Özbenli, "Ortadoğu'daki son gelişmeler dikkate alındığında denizdeki petrol, doğalgaz rezervleri, deniz ticaretinden alınan pay ve askeri güç dengeleri açısından Doğu Akdeniz'in gelecekteki önemine kimse dikkat çekmiyor. Kamuoyu Taşucu Tersanesi'ndeki gerçekleri birazcık araştırırsa her şey çok daha net anlaşılacaktır" diye konuştu. Tersane için Kamu Yararı Yoktur denilmesini eleştiren Korer Özbenli; ““Hakkında Milli Güvenlik Kurulu Kararı olan milli bir projeye ‘Kamu Yararı Yoktur’ diyebilenlerin ve bu gerekçeye dayalı karar verenlerin Milli ve Kamu Yararı kavramlarından ne anladıklarını, nasıl yorumladıklarını Milli Güvenlik Kurulu’na, Deniz Kuvvetlerimize, dahası kamuoyuna açıklamak zorundadırlar” dedi.

SURİYE

Magosa-Lazkiye Feribot Seferi (İptal edildi)

GRAFiK: YENi HAFTA

Asya’nın yükselen ekonomileri yüzünden deniz ticareti önümüzdeki dönem 8 kat artacak. Gemi ve yük trafiğinin en işlek bölgesinin de Doğu Akdeniz olacağı belirtiliyor.

Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı karara rağmen yargıya havale edilen Taşucu Tersanesi Projesi tamamlansaydı bölgenin ekonomik ve sosyal yönden zenginleşmesi sağlanırken, çevre ülkelere vereceği hizmetle de stratejik öneme sahip olacaktı...

T

60. Hükümet Programı

ANKARA

Anahtar Taşucu Tersanesi mi?

ardından. KKTC'nin Magosa ile Lazkiye arasında düzenlenen feribot seferleri de Rum baskısıyla kaldırılmıştı. Rumlar, Suriye'nin KKTC pasaportlarına mühür vur masıyla başlayan izolasyonların kaldırılması çabasını feribotun bağlı olduğu Gürcistan'a gemi kayıtlarını iptal ettirerek karşılık vermiş ve aynı zamanda Avrupa Birliği'ne durumu şikayet etmişti. Sonuçta seferler askıya alındı. Seferlerin iptali resmin küçük bir parçasını oluştururken, resmin genelinde Mersin'in başlattığı, komşu ülkelerle işbirliğini geliştirme ve Asya ile Avrupa arasında Doğu Akdeniz'in kapısı olma rolünün yok edilmesine sebep olacak olan rekabetin Doğu Akdeniz'de söz sahibi olmasının engellenmesine yönelik çabaların bir bölümünü oluşturuyor. Tüm bunlar sırayla listelendiğinde ise Taşucu Tersanesi'ni durdurma çabalarının da fotoğrafın bir başka parçasını oluşturduğu rahatlıkla görülebiliyor.

Adım Adım Gerginlik Krize doğru giden gelişmeler Mart 2002'de GKRY bandıralı Northern Access Araştırma Gemisi'nin bir Norveç şirketi adına Kıbrıs'ın batısında, Türkiye'nin muhtemel kıta sahanlığının önemli bir bölümünü kapsayan bir alanda sismik araştırma yapacağı ilan edildi ve sonuçta gemi 17 Mart 2002'de Türkiye tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. Annan Planı ile ilgili tartışmaların devam ettiği 2003 yılında MEB ilanında bulunan GKRY, 13 Şubat 2003'te Mısır, 17 Ocak 2007'de Lübnan ile MEB sınırlandırma anlaşmaları imzaladı. 26 Ocak 2007'de ise, Ada'nın güneyinde Mısır ve Lübnan ile çizdiği MEB sınırları içindeki suları 13 bölgeye ayırarak bu bölgelerde yabancı şirketlere petrol ve doğal gaz arama izni veren bir yasayı kabul etti. Petrol yasası uyarınca belirlediği 70 bin km²'yi kapsayan 13 ruhsat alanı için 15 Şubat 2007'de uluslararası ihale süreci başlattı. İhalenin 16 Ağustos 2007'de sona eren ve Mısır ile MEB sınırında bulunan 11 bölgeyi kapsayan birinci turuna, üç bölge için 2 yabancı şirket başvurdu. Türkiye'de Rumlar'ın hamlesine karşı donanmanın devriyelerini artırarak karşılık vermiş ve Türkiye adına petrol arama çalışmalarına başlatmaya karar vermişti. Rumların açtığı petrol arama ihalesine başvurular 2007 Ağustos'un da tamamlanmış ve ihaleye iki şirketin başvurduğu açıklanmıştı. Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere'den oluşan bir konsorsiyum ile ABD'nin Teksas eyaletinin Houston kentinden “Noble Energy” adlı şirketin ihaleye başvurduğu açıklanmıştı. Kıbrıs'ta yayınlanan Politis Gazetesi'nin haberine göre şirketlerin başvurularının değerlendirilmesi Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos'un talimatı doğrultusunda seçimlerden sonraya bırakıldı.


2

Yeni Hafta TSKGV FYK BAŞKANI

MUALLA AŞUT: “VAKFIN GERÇEK SAHİBİ TÜRK MİLLETİ’DİR” Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Mersin Fahri Yardım Kurulu, Özel Toros Okulları'nda “Milli Mücadele'de Mersin” konulu konferans ta bir konuşma yapan TSK Güçlendirme Vakfı Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut, en önemli amaçlarından birinin vakfı halka, özellikle gençlere tanıtmak olduğunu söyledi. Vakfın gerçek sahibinin Türk Milletinin bizzat kendisi olduğunu vurgulayan Mualla Aşut konuşmasında vakfa yapılan bağışların işin bereketi olduğuna inandıklarını ifade etti. Ulusal savunma bilincinin oluşmasında TSKGV'nin önemini vurgulayan Mualla Aşut bu tanıtımlara 2008 yılı boyunca devam edeceklerini belirtti.

1Aralık 2007 Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Mersin Fahri Yardım Kurulu faaliyetlerine devam ediyor

TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu, Özel Toros Koleji'nde -Aydın ÇELİK-

T

Mersin tarihini keşfediyor Ercan AKIN

1

7 Aralık 1918 sabahı Mersinliler, siyah dumanlarıyla işg alci İngiliz gemilerini karşılarında buldular. İngilizler Mondoros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi uyarınca asayişi sağlamak bahanesi ile Çukurova'nın işgaline Mersin'den başladılar. Halkı galeyana getirmemek için işgalin geçici olduğunu söylediler. Ancak takibinde, 19 Aralık 1918'de Tarsus, 20 Aralık 1918'de Adana işgal edildi. İşgal daha sonra Maraş, Antep ve Urfa'ya kadar uzadı. 1. Dünya Savaşı'nın galipleri topraklarımızı pasta keser gibi kendi aralarında paylaşmışlardı bile. Antalya bölgesi İtalya'nın; Sivas, Kayseri, Mersin hattının doğusu Rusların; Irak, Suriye, Güney Anadolu bölgeleri İngiliz ve Fransızların olacaktı. İngiliz işgalinden kısa bir süre sonra İngilizler yerlerini Fransızlara ve onların silahlandırdığı Ermeni lejyonlarına bıraktılar. İşg al yıllarında, yaklaşık üç yıl paralı

Ermeni askerlerinin bölge halkına yapmadıkları zulüm ve işkence kalmamıştır. (1915 yılında yaşanan tehciri (zorunlu göç) bir soykırım olarak gösterenler nedense 1918-22 yıllarında Çukurova'da, İzmir'de, Urfa'da, Maraş'ta, Antep'te, İstanbul'da, velhasıl Anadolu'nun dört bir yanında yapılan katliamlara kör kalmaları, gündeme bile getirmemeleri onların gerçek yüzünü göstermektedir). Bu acı yıllarda herkesin ümidinin bittiği, kurtuluşun hayal olarak kabul edildiği bu yıllarda Çukurova'nın, Mersin'in, Tarsus'un yiğit insanları bekledikleri ümit ışığını M.Kemal'den almışlardı bile. M.Kemal, artık her şeyin bittiğini, teslim olmaktan başka çare kalmadığını söyleyenlere “Türk Milleti asla esaret altında yaşayamaz” diyerek halkına, milletine güvenen bir kişinin neler yapabileceğini g öster miştir. Herkesin tam aksine o, her şeyin bittiğini değil, tam tersine her şeyin yeni başladığını biliyordu. Bu millet susuz, ekmeksiz yaşayabilirdi ancak vatansız yaşayamazdı. Bu kararlılık

M.Kemal, artık her şeyin bittiğini, teslim olmaktan başka çare kalmadığını söyleyenlere “Türk Milleti asla esaret altında yaşayamaz” diyerek halkına, milletine güvenen bir kişinin neler yapabileceğini göstermiştir. karşısında Atatürk'ün dediği gibi geldikleri gibi gittiler. Bugün hala bu oyunlar devam etmekte. Bu devletler bu acıyı kolay kolay unutmadılar. Bunun için bizimde unutmamamız gerek. Bunları çocuklarımıza, g ençlerimize anlatmamız gerek. Bu duyguları sürekli canlı tutmamız gerek. Bizlere bu toprakları yurt yapan kahramanlarımızı her fırsatta şükranla anmalıyız. Unutmayınız ki geçmişe ve atalarımıza olan borcumuzu ancak çocuklarımıza ödeyebiliriz.

SKGV’nin 8 Ocak 2008'de düzenlediği “Milli Mücadele'de Mersin” konulu konferansla tanıtım faaliyetlerine devam ediyor. Konferansa; Mersin Vali Yardımcısı Recep Uzal, Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut, Mersin Milli Eğitim Şube Müdürü Şerafettin Çiftçi, Konuşmacılar; Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ali Şahinoğlu, İçel Anadolu Lisesi Müdürü Ali Çiftçi, Özel Toros Okulları Genel Müdürü Ali Özveren, Yerel ve Ulusal Medya, Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü Basın Bürosu katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı tanıtım etkinlikleri çerçevesinde Özel Toros Koleji'nde yapılan Konferansa konuşmacı olarak davet edilen Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ali Şahinoğlu konferans öncesindeki ciddi rahatsızlığına rağmen etkinliğe katılmış ve öğrencilerden büyük ilgi görmüştür. Konferansa “Mersin Bölgesi'ndeki Milli Mücadele Kahramanları” konulu bir konuşma yapmak üzere davet edilen Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ali Şahinoğlu: “Milletin Kurtuluş Savaşı Mücadelesi dönemlerinde hiçbir fedakârlıktan kaçmadığını, Amerika'nın Vietnam Savaşı ile ilgili binlerce filminin yapıldığını, ancak Kurtuluş mücadelemiz ile ilgili eser sayısının bir elin parmak sayısını geçmediğini belirtti. Ali Şahinoğlu konuşmasında “Türk ulusu yirminci yüzyılın başlarında büyük acılar yaşamış yüz binlerce evladını kaybetmiş, yüz binlerce Mehmetçik kimi zaman adını bile duymadığı topraklarda kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde verdiği ölüm-kalım mücadelesi Cumhuriyetimizle taçlandırmıştır. Ne yazık ki bu tarihsel süreçte kaybettiğimiz Mehmetçiklerin umutları, özlemleri tarihsel olayların içinde kaybolmuş gitmiş edebi eserlerimize gereği gibi yansıtılamamıştır. Onlardan geriye yanık türküler ve ağıtlar kalmıştır. Cumhuriyet dönemi edebiyatımızda Türk Ulusu'nun verdiği Bağımsızlık Mücadelesi'ni destanlaştırma çabaları vardır. Atatürk ve Cumhuriyet ülküsünün ödünsüz şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca Türk Ulusunun yaşadığı tarihsel süreci destansı söylemiyle yapıtlarında dile getirir. Çukurova yöresinde Milli Mücadeleye katılanları Çukurova Koçaklamasında anlatır. Bu mücadeleye katılanları gerçek kimlikleriyle şiirlerinde dile getirir. İzleyeceğiniz bu sunumda Mersin yöresinden cepheye ve Milli Mücadele'ye katılanlarla ilgili belge, fotoğraf ve anıları paylaşacağız.” Dedi. İçel Anadolu Lisesi Müdürü Ali Çiftçi: “İşgal dönemini, işgale karşı direnişi, Atatürk'ün Mersin'e gelişi, Kuva-ı Milliye'nin oluşumu, kurtuluş mücadelesi ve işgal döneminde Mersin'de yaşanan bayrak olaylarını anlattı. Ali Çiftçi “Gençler gönderimizde dalgalanan bayrağın kıymetini çok iyi bilmemiz lazım. Bakın işgal döneminde sizlerin dedeleri nasıl bayrak için mücadele etmişler, bayrağımızı çiğnetmemişler, bunlardan dersler çıkarıp, kendinizi çok iyi bir şekilde yetiştirip Büyük Atatürk'ün hedeflediği muasır medeniyetler seviyesine sizler çıkaracaksınız dedi.” Konuşmaların ardından, Özel Toros Okulları Genel Müdürü Ali Özveren konuşmacılardan; Ali Şahinoğlu ve Ali Çiftçi'ye ve TSKGV üyelerine teşekkür etti. TSKGV Mersin Fahri Yardım Kur ulu Başkanı Mualla Aşut konuşmacılara ve Toros Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özveren'e bir plaket sundu.



Yeni Hafta

1Aralık 2007

13

Estetik ve Yaratıcı çözümler ustası

RÖPORTAJ:FEVZİ ERYILMAZ

F.E: Bugüne kadar açtığınız sergi ve yaptığınız resim sayısını hatırlayabiliyor musunuz?

FEVZİ ERYILMAZ: M.Ali Meriç kimdir, kendinizi tanıtır mısınız? M.ALİ MERİÇ: 1946 yılının bir bahar günü İstanbul Kuzguncuk'ta doğan, yakınlarımın ifadesine göre biraz büyüyünce haşarılıkları ile göze çarpan çok hareketli bir çocuktum. Nitekim hatırladığım kadarı ile gerek okul gerekse özel hayatım benzer haşarılıklarla doludur. Dünyaya gelişime fevkalade memnunum. Yaşamayı, insanları ve doğayı severim. Özellikle denizle aramda sevginin ötesinde bir ilinti vardır. Zaten ilk resimlerim de hep deniz teması olmuştur. Galatasaray Lisesinde iken Kemal Zeren ve Şükrü hocalarla alışılmış okul eğitim sisteminin dışında özellikle Şükrü beyle biraz eski usul atölyede usta çırak usulü çalıştım. Çok faydası oldu.1965-66 yıllarında Sümer Bank Yıldız Porselen Fabrikası’ nda-ki (orası bir okuldu) desinatör olarak çalışmaya başladım. Yeni boyalar, yeni teknikler, yeni yüzey. Ama senelerce seramik atölyesi sahibi olmamı oraya borçluyum. Netice-i Kelam 1992 yılına kadar resimdi, seramikti, serigrafiydi, mümessillik hatta fiber tekne imalatı bile var bu son kırk iki yıl içinde. F.E: Dünyaya bakışınız nedir? M.ALİ MERİÇ: Sanatın sadece üst sosyal ekonomik katmanlarda değil aşağıya doğru uygulama ve izleme olanağı bulduğu ortamda insanoğlunun bugün içinde bulunduğu sevimsiz, çaresiz, sıkıntılı, yoz halinden büyük ölçüde kurtulaca-ğına inanıyorum. Ama bunun mümkün olabilmesi yeni emperyal düzenin, sömürgen, aşağılayan, insanı makine parçasına indirgeyen, zihni-yetine uygulamalarına karşı çıkabile-cek politik bilincin oluşmasına bağlı olduğunu da eklemem gerek.7 milyara yakın nüfusu, hala bütün olumsuz gidişe direnen doğası, rengârenk kültürel yapısı ile dünyamız ne yazık ki kazanç hırsı lobisinin entrikaları, uygulamaları ile sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel bir felakete doğru gitmektedir. İnsan oğlu, Dünya nimetlerinden ve özgürlüklerinden eşit pay almadığı sürece de bir üst yapı kurumu olan sanattan ne kadar yararlanılabilir ki? F.E: Resim size ne ifade ediyor? M.ALİ MERİÇ: İnsanoğlu on bin

M.ALİ MERİÇ: 60'ın üzeri kişisel,10'un üzerinde karma sergi her halde 1500 üzeri resim vardır. Ne yazık ki arşiv ve kayıt konusunda çok ihmalkâr davrandım. Bir kaç senedir dikkat ediyorum. Keşke üretimdeki disiplini orada da gösterseydim. F.E: Bir sonraki serginiz ne zaman? M. ALİ MERİÇ: 2 Nisan 2008 İçel Sanat Kulübü Sergi Salonunda

70 Milyonluk memleketimde resmin önemi yok.Bakın bakalım kaç galeri var,bir yılda ne kadar sergi ne kadar satış var, kaç ressamın adı anılıyor? Ortaöğretimde talim terbiye dairesi başta olmak üzere velisi ile öğrencisi ile resim dersinin ne ifade ettiğini bir sorgulayın. Ayıp olmasa resim ve müzik derslerini fuzuli zaman kaybı diye iptal edecekler.

yıldır hep resmediyor. Mağara duvarlarından neredeyse her türlü nesne üzerine kadar. Galiba iç dürtüsel bir durum olsa gerek. Tema o kadar önemli değil. Kompozisyonu fırça darbelerinde ve dokuda, yapanın iç huzurunu yada iç huzursuzluğunu okuyabilmek mümkün değil mi? Çocuk resimlerini samimiyetini çok seviyorum ve gerçek resim olarak niteliyorum. F.E: Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? M.ALİ MERİÇ: Bu sor uda zorlanıyorum. Şimdi elli yıla yakın bir

süre resim, seramik yontu yapınca elinize neler bulaşıyor neler. Emprestyonist peysajlardan naturmortlara, lirik soyutlardan somuta hepsinin arkasındayım. Sanırım önemli olanda bu. Mesela 2005'te önce Mersin'de, 2006'da Bodrum'da iki “Metal Resimler” sergisi açıldı. Ne boya ne fırça nede tual kullanıldı resimlerde. Ateşle ve mekanik dokunuşlarla üretildi o resimler. Malzeme farklı üretim yöntemi farklı, seyredenleri iyice şaşırttı. Bodrum Sergisi tümüyle tekneler ve denizin soyuta yakın lekelerle ifadesi idi. Bu şekilde bir

üretimi ilk kez gerçekleştirme onuru bile yeter. F.E: Sanatınızda ki süreç, üretkenlik ve sorumluğu nasıl açıklıyorsunuz? M.ALİ MERİÇ: Kendimi maraton koşan 100 metre koşucusuna benzetirim. Sürekli bilinmeyen yeni yollara girip gene de çok kısa sürede varış çizgisine ulaştım. Altmış küsur sergi. Sorumluluk önce tabiî ki kendime. Bilgi birikimimi beğeneceğim sonuca ulaşıncaya kadar kullanırım. Çükü ikinci sırada, doğruyu bekleyen seyirci var.

F.E: Sayın Meriç hangi ressamlar ve nesneler sizi etkiler? M:ALİ MERİÇ: Yerli ve yabancı isim o kadar çok ki. Çok gençken bizden Avni Lifiş sonra Cevat Dereli etkilemiştir. Sonra Avni Abraş, Komet, Burhan Uygun, Fethi Arda. Yenilerden Mustafa Horasan'ı beğeniyorum. Nesnelere gelince itiraf edeyim ki fabrikalar, son zamanlarda demir çelik fabrikaları, rafineler ve diğer yaşayan dev organizmaları andıranlar. Dumanlar, buharlar. Ama tekneler; onlar hep baş tamcımdır. Özellikle yelkenliler. F.E: Size göre resmin Türkiye'de ki önemi nedir? M. ALİ MERİÇ:70 Milyonluk memleketimde resmin önemi yok. Bakın bakalım kaç galeri var,bir yılda ne kadar sergi ne kadar satış var,kaç ressamın adı anılıyor? Ortaöğretimde talim terbiye dairesi başta olmak üzere velisi ile öğrencisi ile resim dersinin ne ifade ettiğini bir sorgulayın. Ayıp olmasa resim ve müzik derslerini fuzuli zaman kaybı diye iptal edecekler. F.E: Sizce bir sanatçı olarak değeriniz biliniyor mu ? M.ALİ MERİÇ: Devir değişti. Üreten satmak için her türlü yola başvuruyor. Ayakkabı, buzdolabı, tv gibi ticari emtia nasıl iyi pazarlanıyorsa, bir süredir sanat eserleri de böyle pazarlanıyor. Anlayan ve bilen gözler taktirlerini her zaman dile getirmişlerdir. F.E: Sizce, yaratıcılığınız duygu, bilgi ve yeteneğinizin bir sonucu mu? M.ALİ MERİÇ: Yaratıcılık tek başına yetmiyor. Duygusuz sanat ürünü olabilir mi, bilgi olmadan doğruyu üretebilir miyiz?


Yeni Hafta

1Aralık 2007

13

Toroslar çöp kaldırılsın, MTOSB buraya gelmesin diyor. Mersin Macit Özcan’ı bekliyor Başkan Özcan; MTSO, OSB, Yenitaşkent ve Bağcılar Belediyesi'nin yeni çöp depolama alanının yeri ile ilgili açtığı davalara istinaden sorunu Danıştay'a taşıdıklarını ve Danıştay'dan Büyükşehir Belediyesi'nin lehine kararlar çıktığını belirtti. Yıllardır çöpün Toroslar'dan kalkması için mücadele ettiğini ancak her defasında türlü engellemelerle karşı karşıya kaldığını hatırlattı.

Başkan Hamit Tuna: “Büyükşehir Belediyesi'nin yeni çöp depolama alanı dışında bir B planı yok” Bilirkişi tarafından patlama tehlikesi olduğu tespit edilen çöplük alanı hakkında konuşan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna Büyükşehir Belediyesi'nin, Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki yeni çöp depolama alanı dışında bir "B" planı olmadığını savunarak, çöp sorunun da yıllardır Büyükşehir Belediyesi'nin tek bir yerde ısrar ettiğini belirtti.

B

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman

Çöp sorunu, Napoli ve Mersin Büyüşehir Belediyesi çöpü MTOSB'nin sınırına taşımaya çalışıyor. Bir yandan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası(MTSO), MTOSB (Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi) ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Ris-Mersin gibi yedi yılını geride bıraktığımız üçüncü bin yılda Mersin’i layık olduğu yere götürecek bir projede ortak çalışıyor ve en güçlü paydaşları oluşturuyorlar; tüm bu kurumlar tarafından yapılan incelemeler sonucu Mersin'in geleceğinin Turizm, Ulaşım, Ticaret, Tarım ve Tarıma dayalı sanayi olduğunu söylüyorlar; öte yandan Çavuşlu'dan mutlaka kaldırılması gereken çöpü tutup MTOSB gibi Tarıma Dayalı Sanayi'nin merkezi konumunda olan bir gelişme bölgesinin yanına koymayı planlıyorlar.”Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” demezler mi adama. Birde Çin'den, Rusya'dan ve diğer ülkelerden buraya yatırımcı bekliyoruz. Siz yatırımcı olsanız yanında çöp sahası olan bir yere yatırım yapar mısınız?

Y

aklaşık 14 yıldır çöp arıtma ve bertaraf tesisleri kurulmadığı için her dönemde çöp krizi yaşayan Napoli'de duruma hükümet asker göndererek el koydu. 2000' e yakın gösterici askerle çatıştı. Campania bölgesinin başkenti olan Napoli kent merkezine biriken çöp 5 bin tona ulaştı. Toplanmayan çöp miktarı 100 bin tonu bulunca salgın hastalık tehlikesi nedeniyle okullar kapatıldı. İnsanlar sokakta pis kokudan ve çöp birikintisinden dolaşamaz hale geldi. Almanya yardım için 30 bin ton çöpü kendi tesislerinde bertaraf etmek üzere kabul etti. Evet, yanlış okumadınız. Gelişmiş Avrupa kendi çöpünde boğuluyor. Her zaman ne kadar planlı ve disiplinli hareket ettiklerini söylediğimiz Avrupa çöpünü bertaraf edemiyor. Bu haber bize Mersin'in uzun süredir yaşadığı çöp sorununu hatırlattı. Evet, şu an bizde yollarda böyle bir sorun yok ancak Çavuşlu'da koca bir bölge bu tehlike ve tehtidin altında yaşıyor. Herkes topu birbirine atarken, konuyla ilgili ilk çözüm makamının Mersin Büyükşehir Belediyesi olduğu malum. Toroslar Belediyesi çöpün buradan kalkmasını istiyor; Büyüşehir Belediyesi çöpü MTOSB'nin sınırına taşımaya çalışıyor. Bir yandan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası(MTSO), MTOSB (Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi) ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Ris-Mersin gibi yedi yılını geride bıraktığımız üçüncü bin yılda Mersin’i layık olduğu yere götürecek bir projede ortak çalışıyor ve en güçlü paydaşları

Napoli Sokakları - İtalya

oluşturuyorlar; tüm bu kurumlar tarafından yapılan incelemeler sonucu Mersin'in geleceğinin Turizm, Ulaşım, Ticaret, Tarım ve Tarıma dayalı sanayi olduğunu söylüyorlar; öte yandan Çavuşlu'dan mutlaka kaldırılması gereken çöpü tutup MTOSB gibi Tarıma Dayalı Sanayi'nin merkezi konumunda olan bir gelişme bölgesinin yanına koymayı planlıyorlar.”Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” demezler mi adama. Birde Çin'den, Rusya'dan ve diğer ülkelerden buraya yatırımcı bekliyoruz. Siz yatırımcı olsanız yanında çöp

sahası olan bir yere yatırım yapar mısınız? Çöpün yerinin tespiti bir sorun. Ancak çöpün nasıl bertaraf edileceği ikinci bir sorun. Mersin Büyükşehir Belediyesi önceleri düzenli depolama yapacaklarını söylüyordu. MTOSB ve MTSO yetkileri ise bunun ileride büyük sorunlar oluşturacağını, artık daha modern ve bilimsel yöntemler kullanılması gerektiğini; çöpün önce ayrıştırılması, organik olan kısmın gübre olarak kullanılması ve kalan kısmın ise yakılarak hem katı atıklardan kurtulmak hem de elde edilecek enerji ve su buharını sanayi bölgesindeki tesislere satarak ucuz enerji elde edebileceklerini söylüyorlar. Anladığımız, Büyükşehir Belediyesi, MTSO ve MTOSB'nin fikirlerine yaklaşmaya başlamış. Her iki çözümünde artıları ve eksileri var. Bunlar “Ben yaptım oldu” felsefesi ile değil, kurumların iş birliği ile halledilebilecek sorunlar. Esas önemli olan çöpün nasıl bertaraf edileceği değil, çöp alanının doğru tespit edilmesidir. Sanayicisinden belediyecisine, sokaktaki vatandaştan Millet Vekili ve Bakanına kadar bugünlerde herkesin slogan haline getirdiği tarım ve tarıma dayalı sanayi sözü içi boşaltılmış bir slogan haline gelmemelidir. MTOSB gibi Mersin'in yüz akı bir bölge,dolayısıyla Mersin'in geleceği çöple kirletilmemelidir. Aksi takdirde bizim durumumuz Napoli den berbat olur. Zira bu iş için ne Avrupa Birliği bize fon ayırır ne de Almanya'nın İtalya'ya yaptığı gibi komşularımız yardım olsun diye bizden çöp alır.

ilirkişi tarafından patlama tehlikesi olduğu tespit edilen çöplük alanı hakkında konuşan Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna Büyükşehir Belediyesi'nin, Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki yeni çöp depolama alanı dışında bir "B" planı olmadığını savunarak, çöp sor unun da yıllardır Büyükşehir Belediyesi'nin tek bir yerde ısrar ettiğini belirtti. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın Mersin'in kanayan yarası haline gelen çöp sorununda, çözümsüzlük nedenleri arasında Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna'yı göstermesi üzerine Başkan Tuna basın toplantısı düzenledi. Çöp probleminin en fazla kendi bölgelerini etkilediğini ve sorunun çözümü için her türlü desteği verdiklerini vurgulayan Tuna, çöp sorununu konuşmak için Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın telefonlarına bile çıkmadığını kaydetti. Tuna, kendilerinin bu alanla ilgili gelişmeler devam ederken ikinci bir alan bulunması konusunda belediye meclisinde fikirler ortaya attıklarını belirterek; “Bu çözüm tekliflerimizi dinlemeyenler şimdi bizim çöp sorununun önünde en büyük engel olduğumuzu söylüyor."dedi. Mersin çöplüğünün her an patlama riskinin olduğunun daha önce bilirkişiler tarafından tespit edildiğini hatırlatan Tuna,"Şu anda çöplükte bir dozer çalışıyor. Dozer operatörünün hastalanmaması ve dozerin arızalanmaması için dua ediyoruz. Operatör yazın bir ay izne çıktı. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. Yaz aylarında çöp sürekli yandığı için binlerce ton malzemeyi kendi imkânlarımız ile çöpün üzerine dökerek yanmasını önledik. Halkımız 2 ay rahat etti." dedi. Başkan Hamit Tuna , Çimsa'nın Kuzeyi'ndeki alan ile ilgili mahkemelerin Büyükşehir lehinde olmasına rağmen herhangi bir çalışma başlatılmamasını anlayamadığını ve bu konuda bir bilgisinin olmadığını belirtti. Büyükşehir Belediyesi'nin, Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki yeni çöp depolama alanı dışında bir "B" planı olmadığını savunan Tuna, "Burada konuya hassasiyetsizlik var. Çöpün siyasete alet edilmesi doğru değil. Şehrin güney kısmı tamam, ama biraz kuzeyine bakın, oradaki insanlarla da konuşun. Şehir, sadece güneyden ve sahilden ibaret değil" dedi. Yeni çöp depolama alanının faaliyete geçirilmesi konusunda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın önünde hiçbir hukuki engelin kalmadığını da savunan Tuna, "Mahkeme kararı verdi. Şu anda o bölgeyle ilgili hiçbir hukuki engel yok. Neden bekleniyor anlamış değiliz. Artık bıçak kemiğe dayandı. 23 yıldır bu ızdırabı yaşayan bölge insanı artık bunu yaşamak istemiyor. Toroslar halkı müebbete mahkum değil, nöbet dönemi bitmiştir" diye konuştu.


1Aralık 2007

Yeni Hafta

15

TERSANEYİ DURDUR ALATA’YI KAPAT

D

ünya yeni binyıla girerken, yenidünyada yerini almak yâda yerini kaybetmemek için birçok ülke büyük ulusal projelerle kendini duyurmak istiyor. Ulusal diyorum; çünkü bakmayın siz o “küreselleşiyoruz; artık tek bir köy haline geliyor uz, ulus devletler anlamını yitirdi”sloganlarına. Hem Amerika hem de Avrupa ülkeleri öncelikle kendi ulusal çıkarlarını düşünür. “Küreselleşme” dediğimiz şey bu ülkelerin yeni pazarlama tekniğinden başka bir şey değil. Türkiye'nin yeni binyıl projeleri nelerdir? Daha doğrusu var mıdır? Yoksa yeni binyıldaki projelerimiz için, Kopenhang'dan yâda Brüksel'den gelecek listeyi mi bekliyoruz? En azından bölgesel anlamda uzun süredir RisMersin adı altında bir bölgesel kalkınma ve önceliklerimizin araştırıldığı, hatta belirlendiği bir projemiz var. Hiç bir proje kusursuz değildir. Ancak artıları ve eksileri ile uğraş verilmiş bir projedir. Ris-Mersin'in bu uzun ve titiz çalışmalarının sonunda, projede yer alan tüm kamu kurumları ve özel kurumlar, bakanlıklar, dernekler, belediyeler, üniversiteler ve uzmanlar Mersin'in geleceğinin Lojistik, Turizm, Ticaret, Tarım ve Tarıma dayalı sanayi olduğunu tespit ettiler. Hem sanayi hem de tarım ve tarıma dayalı sanayi anlamında güzel noktalara gelindi ki MTOSB (Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi) bu başarının göstergesidir. Lojistik'te Mersin Limanı'nın özelleştirilmesi ile birlikte kısa sürede elleçleme kapasitesi %30 artış göstermiş, Tır Köyü Projesi devreye girmiş ve alınan kararlar ulaşım sektöründe olumlu bir yöne doğru gidildiğini göstermiştir. Mersin Serbest Bölgesi ve bölgenin yatırımcılarının gayreti ile artan ihracatta Mersin'in katkısının yadsınamaz bir noktaya geldiği de açıktır. Gelelim Turizm'e; Ris-Mersin'in turizm çalışmalarına baktığımızda teoride mükemmel, kulağa hoş gelen birçok plan var; ancak Mersin'de turizm trenini hafiften kaçırdığımızı inkâr edemeyiz. Hangi sahil şeridi ile “Deniz, Güneş, Kum” üçlemesini gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Şehir merkezinin sahil bandı geçmişten bugüne birçok belediyenin aldığı yanlış kararlarla doldur ularak mahvedilmiş, sonrada günah çıkarılırcasına üstüne bir park kondur uluver miş. Çocukluğumuz da denize girdiğimiz yerleri, bugün manzara diye seyrediyoruz. Merkezden, Kumkuyu'ya kadar Rumeli Hisarı gibi yazlık adı altında o ucubelerle hem bugün hayal ettiğimiz o Alanya, Antalya havasını kaybetmişiz hem de o güzelim limon bahçelerini yok etmişiz. Bir Alata Çiftliği kalmıştı, onu da halledersek oda işin kaymağı olacak herhalde. Tarım Projelerimiz açısından önemi bilinen Alata bölgenin en önemli araştırma merkezlerinden biri. Belkide bizi dışa bağımlı bir tohum ve tarım zihniyetinden kurtarabilecek, en az Ulusal Savunma Sanayi kadar önemli bir merkez. Koca bir kenti ve sahili yok etmişiz. Şimdi sanki Alata' ya bir turistik merkez yapılırsa Mersin Turizm'de çağ atlayacakmış gibi lanse ediyoruz. Neymiş efendim buraya golf merkezi yapılacakmış. Allah aşkına dünyada kaç kişi golf oynuyor. Bölgeye

U R O P S A T ! A A N Y O Ü F L O G

Taşucu'nda yapılması planlanan ama belediye ve yurt dışından fonlanan bazı çevre dernekleri tarafından engellenen ve şu anda mahkemesi devam eden Akter Taşucu Tersanesi'ne karşı çıkan çevreciler şimdi nerede? Taşucu'nda büyük çapta işsizliğe son verecek olan ve yan sanayi dalları ile bölgeye iş ve aş verecek olan Tersaneyi engelleyen çevreciler Alata söz konusu olunca neden ortaya çıkmazlar? Yoksa onların amacı sadece kendi çevrelerini mi korumak? Bir yanlışlığı, ikinci bir yanlışlıkla düzeltemezsiniz. Tabiî ki turizm de Mersin yerini almalıdır; tabiî ki Ris-Mersin Projesi'nde turizm adına güzel planlar vardır ama bunlar için Alata ve Taşucu Tersanesi gibi sadece ekonomik değil Türkiye için stratejik öneme sahip iki bölge ve proje yok edilmemelidir. gelen turiste biri Şam da biri Halep'te bulunan tarihi eserlerden hangisini gezdireceksiniz. Türkiye'nin en gözde turizm merkezlerinde bile paket turlar geceliği 10-15 Avro’ya inmişken, biz kime hangi yatağı satacağız. Küresel ısınmadan dolayı su kaynaklarının azaldığı günümüzde sadece bir günlük sulama ihtiyacı tonları bulan bu fantezi golf sahasını neyle sulayacağız? Taşucu'nda yapılması planlanan ama belediye ve yurt dışından fonlanan bazı çevre dernekleri tarafından engellenen ve şu anda mahkemesi devam eden Akter Taşucu Tersanesi'ne karşı çıkan çevreciler şimdi nerede? Taşucu'nda büyük çapta işsizliğe son verecek olan ve yan sanayi dalları ile bölgeye iş ve aş verecek olan Tersaneyi engelleyen çevreciler Alata söz konusu olunca neden ortaya çıkmazlar? Yoksa onların amacı sadece kendi çevrelerini mi korumak? Bir yanlışlığı, ikinci bir yanlışlıkla düzeltemezsiniz. Tabiî ki turizm de Mersin yerini almalıdır; tabiî ki Ris-Mersin Projesi'nde turizm adına güzel planlar var ama bunlar için Alata ve Taşucu Tersanesi gibi sadece ekonomik değil Türkiye için stratejik öneme sahip iki bölge ve proje yok edilmemelidir. Artık belediyecisi, dernekçisi, milletvekili ve bakanı, ellerine verilen kâğıttan okumayı bırakmalıdır. Artık bu memleketin gerçek sahiplerinin de bir çift söz söyleme zamanı gelmiştir. Ezberler bozulmalıdır. Mersinli Mersine sahip çıkacaktır.

Türkiye'nin en gözde turizm merkezlerinde bile paket turlar geceliği 10-15 Avro’ya inmişken, biz kime hangi yatağı satacağız. Küresel ısınmadan dolayı su kaynaklarının azaldığı günümüzde sadece bir günlük sulama ihtiyacı tonları bulan bu fantezi golf sahasını neyle sulayacağız?


Yeni Hafta

5 1Aralık 2007

MERSiN

15 17Aralık 2007

Yıl 6 Teşrinisani 1304; yani yaklaşık 1893 yılları. “Mersin'de Bir Tramvay İnşası Hakkında Ruhsatname ve Talimatı Fenniye”. Talimatname ve Ruhsatname toplam 28 maddeden oluşuyor.

Öbür makineli taşıtlar gibi tramvay da 1800'lü yıllarda dünyanın görünüşünü değiştirmeye başlayan endüstri devriminin bir ürünüdür.

Tramvayını bekliyor

G

eçenlerde elime Mersin Sanayi ve Ticaret Odası'nın (MTSO) Eylül 1986'da yayınladığı tarihsel bir doküman geçti. Yıl 6 Teşrinisani 1304; yani yaklaşık 1893 yılları. “Mersin'de Bir Tramvay İnşası Hakkında Ruhsatname ve Talimatı Fenniye”. Talimatname ve Ruhsatname toplam 28 maddeden oluşuyor. Kitapçıkta, tramvayın hangi güzergâhtan, nasıl g eçeceği, tramvayın teknik özellikleri; gereken kamulaştırmalar; yolcu ücret tarifesi hatta tramvay sürücüsünün kıyafeti bile belirlenmiş. Mersin o dönemde henüz küçük bir kasaba. İşlerin nitelikli bir mühendise yaptırılması ve bu mühendisinde Vilayet Başmühendisi tarafından teftişine karar verilmiş. Henüz daha küçücük bir sahil belediyesi olan Mersin'de böyle bir yeniliğin yapılabilmesi için hazırlanan detaylı ruhsatname ve talimatname gerçekten çok etkileyici. Yenilikçilik ve gelişim aslında Mersin'in ve Mersin'linin ruhunda olan bir şey. Ancak son

Mersin’de işlerin nitelikli bir mühendise yaptırılması ve bu mühendisinde Vilayet Başmühendisi tarafından teftişine karar verilmiş. Henüz daha küçücük bir sahil belediyesi olan Mersin'de böyle bir yeniliğin yapılabilmesi için hazırlanan detaylı ruhsatname ve talimatname gerçekten çok etkileyici. Yenilikçilik ve gelişim aslında Mersin'in ve Mersin'linin ruhunda olan bir şey.

Tramvayın gelişimi

zamanlarda bir maraz haline gelen şahıslar, kurumlar arası çekişmeler ve anlaşmazlıklar sadece Mersin'e zarar vermektedir. Mersin tam 110 yıldır tramvayını bekliyor. Evet belki bugün için belki bir nostalji gibi gelebilir. Ancak Taksim İstiklal Caddesi'ni tramvaysız düşünebilir misiniz? Eyfel Kulesi olmayan bir Paris, Paris'midir? Bence tramvay çok gecikmiş bir proje. Şehir merkezinden ve Çamlıbel'den geçecek bir tramvay hem turistik açıdan çok ilgi çekecektir hem de Mersin'e yeni bir simge daha kazandıracaktır. 110 yıl önceki belediye ve kamu yetkililerinin arzusu, isteği ve şevkini bugünkü yetkililerden görmek istiyoruz. Bugünlerde Mersin için çok şeyler beklediğimiz Ris-Mersin projesi'nin Turizm Platformu programının bu konuları da içerdiğini biliyoruz. Son zamanlarda basılan her broşürün üstünde gördüğümüz “Mersin İşbirliği Geleneğini Canlandıran Şehir” sözünün sadece broşürlerin üstünde kalmaması gerekir.

K

ent içi yolcu taşımacılığında ilk raylı taşıma hattı 1832 yılında New York'un Harlem mahallesinde hizmete açıldı. Taşıtın "motoru" sadece bir çift attan oluşuyordu. Avrupa'da ise yine atla çekilen ilk tramvay hattı 1853'te Paris'te açıldı. Raylar sayesinde "otuz kadar yolcuyu saatte 10 km hızla taşıyabilmek için" bir çift at yetiyordu. Ancak uygarlığın gelişimi, ilkel çekim hayvanı at ile endüstrinin bir ürünü olan demir rayların bağdaşmasına engeldi. Makine çağının hızlı gelişimine uygun başka çözüm yolları aramak gerekiyordu. Kabloyla çekiş Amerika Birleşik Devletleri'nde oldukça büyük ilgi gördü. Çelik halatla çekiş sistemi çok dik yollar için çok uygun olup bugün teleferiklerde kullanılmaktadır. 1879 yılındaki Berlin sergisinde saatte 12 km hız yaparak üç küçük vagonu çekebilen bir elektrik motoru sergilendi. Daha sonra iki ana ray diğer araçların trafiğini engellememek için parke taşları arasına yerleştirildi. Elektrik akımı ise kablolardan sağlandı. Hat boyunca yerden 5 m yükseklikte kablolar gerildi. Böylece "trolley" adı verilen metal çubuklar aracılığıyla enerji kablodan tramvayın motoruna aktarılabiliyordu.

Osmanlı Devleti ve Türkiye’de Tramvay Halen kullanılan tarihi tramvay, Taksim, İstanbul 30 Ağustos 1869 tarihindeki "Dersaadet'de Tramvay ve Tesis İnşaası" na dair bir sözleşmeyle İstanbul caddelerinde yolcu, eşya taşımacılığı için demiryolu yapılarak hayvanların çektiği araba işletmeciliği, 40 yıl süreyle Konstantin Krepano Efendi'nin kurduğu "Dersaadet Tramvay Şirketi" isimli şirkete verildi. İlk atlı tramvay 1871 yılında Azapkapı-Galata, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve EminönüAksaray olmak üzere 4 hatta çalışmaya başladı. İlk işletme yılında 430 at kullanılarak 4,5 milyon yolcu karşılığında 53000 TL gelir elde edildi. Daha sonraları Voyvoda'dan Kabristan sokağıTepebaşı-Taksim-Pangaltı-Şişli, BeyazıtŞehzadebaşı, Fatih-Edirnekapı-GalatasarayTünel, Eminönü-Bahçekapı gibi hatlar açıldı.

Osmanlı sınırları içinde çalışmaya başlayan atlı tramvaylar daha sonra imparatorluğun büyük şehirlerinde de kurularak önce Selanik daha sonra da Şam, Bağdat, İzmir ve Konya'da işletmeye açıldı. Savunma Bakanlığı, tramvay atlarını 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı sırasında, 30000 altın karşılığı aldı ve bu yüzden İstanbul bir yıldan fazla süreyle tramvaysız kaldı. İstanbul'da 1869 yılında çalışmaya başlayan atlı tramvay, yerini 1914 yılında elektrikli tramvaya terk etti. Zeytinburnu-Kabataş hattında çalışan modern tramvay, İstanbul12 Haziran 1939 gün ve 3642 sayılı yasayla Hükümete devredilen Tramvay İşletmesi, daha sonra İstanbul Belediyesi'ne ve 16 Haziran 1939 gün ve 3645 sayılı yasayla da İETT`ye bağlandı.

12 Ağustos 1961 günü Avrupa yakasından, 14 Kasım 1966 tarihinde ise Anadolu yakasından kaldırılarak İstanbul'da Tramvay İşletmeciliği son buldu. 1990 yılının sonlarında Tünel-Taksim arasında tarihi tramvay tekrar işletmeye alınmış olup halen 3 motris (çekici), 2 vagonla 1640 m'lik hat üzerinde turistik bir işlev görmesinin yanında yılda 14600 sefer ve 23944 km yaparak günlük ortalama 6000 yolcu taşımaktadır. Zeytinburnu-Kabataş arasında hizmet veren tramvay hattının, 1992 yılında Sirkeci-AksarayTopkapı bölümü, Mart 1994 tarihinde TopkapıZeytinburnu bölümü ve Nisan 1996 tarihinde Sirkeci-Eminönü bölümü hizmete açıldı. 30 Ocak 2005 tarihinde yapılan törenle hat Kabataş'a uzatıldı.


Sanatın ve hayatın MARINAVISTA alışveriş noktası A L I Ş V E R İ Ş

M E R K E Z İ

MarinaVista Genel Müdürü

Ayhan KAPLAN:

MERSiN alışveriş merkezi kazandı Öncelikli amacımız müşterilerimize huzurlu ve güvenli bir ortam sağlamak. MarinaVista, sadece bir alışveriş merkezi değil; aynı zamanda kültür ve sanatın kalbinin attığı yer olmayı hedefleyen bir hayat merkezidir 23 Şubat 2007 tarihinde faaliyete geçen MarinaVista Alışveriş Merkezi, uluslararası ve ulusal en prestijli markaların yer aldığı Mersin'in en lüks ve en nezih semti olan Çamlıbel'in tam kalbinde, Akdeniz'i kucaklamış konumda yer almaktadır.

M

arinaVista Alışveriş Merkezi, seçkin lezzet duraklarından, seçkin giyim markalarına, sinemadan, kitap evlerine ve sanat galerisine sahip Mersin'in ilk alışveriş merkezi olması bakımından çok özel bir konumdadır. Son derece şık bir mimariye, çok özel bir lokasyona sahip butik bir alışveriş ve yaşam merkezi olan MarinaVista Mersinliler için yeni ve farklı bir çekim alanı yarattı. MarinaVista muhteşem marina manzarası, modern mimarisi, 16 bin metrekarelik kapalı alanı, açık kapalı otoparkı, kolay ulaşır konumu ile Çamlıbeli de içine alan yaşam alanının merkezi oldu. Mersin'in yeni çekim alanı MarinaVista'da ziyaretçiler, iklim şartlarının olumsuz etkilerinden uzak, son derece güvenli ve nezih bir ortamda ünlü markalardan alışveriş keyfi ayrıcalığını yaşarken, alışveriş sonrası dinlenmek isteyenler ise muhteşem manzaraya sahip kafelerde soluklanabilme

şansına sahip oluyor. Beşinci katta yer alan sinema salonları, sezon filmleriyle sinema tutkunlarına prestijli, ayrıcalıklı, konforlu bir dünyanın da kapılarını açtı. MarinaVista Sinemaları, 4 salonunda teknik donanım üstünlüğü, tasarım zenginliği ve hizmet kalitesiyle beyaz perdenin büyüsünü misafirlerine yaşatmaya devam ediyor. Yaşamın hızlı, yoğun, stresli temposundan kaçış arayanlara huzur veren eşsiz Akdeniz ve yat limanı manzarasına sahip muhteşem terasının bulunduğu 4. ve 6. katlar ise vazgeçilmez bir lezzet durağı oldu. Burada tanınmış fast food, kafe ve restoran zincirlerinin yanı sıra, yerel lezzetlerin tanınmış markaları da her damak tadına hitap ediyor. Çocuklar için planlanan oyun alanlarının yanı sıra, her yaşta ziyaretçilerin kaliteli, sıcacık zaman geçirmelerine olanak tanıyan hizmetleriyle, şık mimarisiyle MarinaVista ayrıcalıklı bir alışveriş ve yaşam merkezi özelliği taşıyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.