Mersin Yenihafta sayı 1

Page 1

RiS-MERSiN

Mersin 1. İnovasyon Yarışması’nın ardından Sayfa 8-9’da

MTSO Proje Koordinatörü Oya UYSAL

YENIHAFTA YIL: 1

SAYI: 1

17 ARALIK 2007

FİYATI: 1 YTL

yenihafta33@gmail.com

Elif Dağdeviren İnovasyon için Mersin’deydi

Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık

&

Kişisel Eğitim Merkezi TEL: 237 96 43 www.norokey.com

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman

MTOSB Yönetim Kurulu Başkanı

Şerafettin AŞUT

Sabrın ve Başarının hikayesi: Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi 1976 yılında kuruluş çalışmalarına başlanan MTOSB ancak 1994 yılında 380 hektar üzerinde hayata geçti. Şerafettin Aşut, amaçlarının çarpık, kente zarar veren bir anlayışla sanayileşmek olmadığını tam tersine Mersin’le birlikte gelişip, büyümek istediklerini söyledi. 10’DA

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman, 2007 yılında düzenlenen fuarları değerlendirdi. Başkan Şaman 2008’de düzenlenecek fuar organizasyonlarıyla, Mersin’in fuarlar kenti olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini söyledi.

TAŞUCU TERSANESİ... KİMLER, NEDEN İSTEMİYOR?

Akdeniz’de kıyısı bulunan ülkeler, artacak olan yük trafiği için hazırlık yapıyor. Türkiye ise Taşucu’na açacağı tersane için yargı kararını bekliyor. Taşucu Tersanesi Akter A.Ş. Genel Müdürü Korer Özbenli, çevre katliamına yol açacağı iddia edilen tersanenin benzerlerinin Avrupa’nın bir çok ülkesinde plaj, ormanlık alan ve turistik bölgelere kurulduğunu söylüyor.

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Cenk Cekcimenoğlu’nun yazısı 10’DA

ŞİDDETE

Avrupa’nın gemi üretim üssü olma fırsatını kayıp mı ediyoruz? Korer Özbenli’nin yazısı SAYFA 3’TE

DUR DE Mersin’de, Türkiye’nin en kapsamlı projesi başladı Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Akdeniz Belediyesi bir ilke imza atarak okullarda şiddetin önlenmesiyle ilgili bir komisyon oluşturdu ve eğitimlere başladı. Davranış bilimleri uzmanı Kunter Kurt ve psikolog Ramazan Şimşek eğitim uzmanları olarak görevlendirildi. Amaç gençlerimizin şiddetten uzaklaşarak, mutlu ve sağlıklı bireyler olarak topluma hizmet etmesi. 2’DE

Kadri Şaman: Mersin fuarlar kenti olacak Sosyal demokrasi, kentini ve insanlarını ayrım gözetmeksizin sevmekle başlar

PROF. DR. AYHAN SEZER

Kitaplar dil ve kültür emperyalizminin bir aracı olarak kullanılıyor 8’DE

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman, çadırda başlayan Mersin Fuarlarının, Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç’in gayretleriyle modern bir tesisle taçlandırıldığını söyledi. Başkan Şaman, Mersin’in, fuar merkeziyle başlayan atağını devam ettirebilmesi için havaalanı ve konaklama projelerinin acilen devreye sokulması gerektiğini söyledi.

MERSİN FUARLARIYLA İLGİLİ HABERLER SAYFA 12’DE

TÜRKİYE, SİLAHLI KUVVETLER VAKFIYLA DAHA GÜÇLÜ

TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu 1. Yılını Doldurdu 8’DE

GÖRÜŞ NEDEN TAŞUCU? Tam 780 yıldır Türkiye’nin Akdeniz’de bir tersanesi yok. Amerika’nın Akdeniz’de güvenle ticaret yapabilmek için Osmanlı’ya vergi ödemeyi kabul ettiği günlerden, bugünlere geldik...

Editörden SAYFA 3’TE

ILICA BARAJI, KROMSAN, TAŞUCU... SIRADA NERESİ VAR? Gelişmek için enerji ihtiyacı her gün artan Türkiye’nin ihtiyaçlarına yabancı devletlerin desteklediği yabancı vakıflar mı karar verecek? 5’TE

Necip Hablemitoğlu, Banu Avar, Tamer Bacınoğlu’nun Yabancı Vakıflar Dosyası SAYFA 3’TE


Yeni Hafta

2

Mersin’de Türkiye’nin en kapsamlı ve uzun süreli projesi:

Vali Aksoy: Gençleri korumak zorundayız Mersin Umumi Servisçiler Odası, Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi, İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle "Şiddet ve Madde Bağımlılığının Önlenmesinde Öğrenci Servis Taşımacılığının Yükleneceği Rol ve Sağlayacağı Katkı" konulu panel Kültür Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda konuşan Mersin Valisi Hüseyin Aksoy; “Gençleri şiddet ve madde bağımlılığından korumak zorundayız” dedi.

OKULLARDA SİDDETİN ÖNLENMESİ PROJESi 2

006-2007 eğitim öğretim yılı Türkiye'de kaygılı başlamıştı. Hemen her gün okullarda şiddet ile ilgili haberler ülke gündemini işgal ediyordu. Mersin ilimizde de şiddet haberlerine sık rastlanmaya başlamıştı. Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Akdeniz Belediyesi bir ilke imza atarak okullarda şiddetin önlenmesi ile ilgili bir komisyon oluşturdu ve eğitimlere başlandı. İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Ersoy, Şube Müdürü İsmet Yavuz ve Akdeniz Belediye Başkanı Kenan Yücesoy koordinatörlüğünde başlayan projede Davranış Bilimleri Uzmanı Kunter Kurt ve Psikolog Ramazan Şimşek eğitim uzmanları olarak görevlendirildi. Projenin I. Aşamasında Akdeniz Belediyesi sınırları içindeki tüm lise ve ilköğretim okulu velilerine “Aile İçi İletişim Teknikleri Eğitimi” ve “Gençlik Psikolojisi” eğitimleri verildi. 2006-2007 eğitim-öğretim yılı içinde toplam 40 okul ve 3355 öğrenci velisine ulaşıldı. Okul velileri ve okul idarecilerinden alınan geribildirimler projenin I.Aşamasının çok başarılı geçtiğini ortaya koymuştur. Okul velilerine verilen eğitimlerin dışında Akdeniz Belediyesi bünyesinde kurulan Aile Danışmanlık Merkezinde, ihtiyaç duyan toplam 83 öğrenci ve 72 ebeveyne özel danışmanlık hizmeti verilmiştir. Öğrencilerin büyük bir bölümü belediyenin sosyal ve sportif

ŞİDDETE DUR DE! olanaklarından faydalandırılmıştır. Projenin II. Aşamasında hedefler büyütülmüş Mersin ili merkez okulları da proje kapsamına alınmıştır. 2007-2008 eğitim-öğretim yılı içinde toplam 100 lise ve ilköğretim okuluna veli ve öğrenci eğitimleri verilmesi planlanmaktadır. 2007-2008 eğitim-öğretim sezonunda şu ana kadar toplam 38 okul veli ve öğrencileri eğitime alınmıştır. Şu ana kadar toplam 5641 okul velisine ve 7213 öğrenciye ulaşılmıştır. Eğitim-öğretim yılı sonunda eğitime alınan veli sayısının 10 bin, öğrenci sayısının da 15 bin civarında olması hedeflenmektedir. Davranış Bilimleri Uzmanı Kunter Kurt verilen anne ve baba eğitiminin içeriği ile ilgili şunları söyledi: Şiddet önce aile de başlamaktadır. Okul ve çevresinde şiddet eğilimi

olan çocuklarda yaptığımız incelemede aileden şiddet gördüklerini ifade etmişlerdir. Anne-baba eğitimlerinde araştırma ve değerlendirme amacıyla alınan örneklem grubuna bazı sorular yönelttik. Sonuçlar ilginçti. Çocuğunuza fiziksel şiddet uyguladınız mı sorusuna ailelerin %92'si Evet yanıtı verdiler. Çocuğunuza psikolojik şiddet uyguladınız mı sorusuna ise ailelerin %98'si Evet yanıtı verdiler. Sonuçlar gösteriyor ki şu an öğrencilerimizin %90'ından fazlası şiddete maruz kalmışlar. Bu sonuçlar bize doğru yerden başlamış olduğumuzu gösteriyor yani evin içinden. Mersin E Tipi Kapalı Cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler üzerinde yaptığımız araştırma baba rolünün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Psikolog Ramazan Şimşek, internet bağımlılığı ile ilgili şunları söyledi: Çocukların internet bağımlılığı ders başarısını doğrudan etkiler ve bu bağımlılığın giderilmesi için anne ve babanın kararlı tutumlar sergilemesi gerekmektedir. Çocukların dikkat ve konsantrasyonunu sağlamak için beynin ön frontal lobun kanlanma seviyesinin artması için veli ve öğrencilere bu tekniklerle ilgili bilgilendirme yapıp, doğru ders çalışma stratejileri öğretiyoruz. Amacımız çocukların gerçek performansını ortaya çıkarıp, başarısını arttırmaktır.

Kurban Bayramınızı ve Yeni Yılınızı en içten dileklerimizle kutlar, Sağlık ve başarılar dileriz. MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI İBRAHİM KİPER Meclis Başkanı

17Aralık 2007

KADRİ ŞAMAN Yönetim Kurulu Başkanı

Hatice Uluğ İlköğretim Okulu’dan Akdeniz’e ziyaret Akdeniz Belediye Başkanı Kenan Yücesoy Hatice Uluğ İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Avcı, Okul Meclis Başkanı ve Okul Aile Birliği yöneticilerini makamında kabul etti. Ziyarette konuşan Başkan Yücesoy; 'Okul idarecilerimizin tespitleri sonucu bize iletilen rakamlar doğrultusunda 10.000 adet ayakkabıyı ihtiyacı olan çocuklarımıza dağıttık. Önümüzdeki günlerde de okul kıyafeti dağıtımı yapacağız” dedi.

Engelliler Parkı inşaatı devam ediyor Bittiğinde Yenişehir Belediyesi'nin örnek çalışmalarından biri olacak olan Engelliler Parkı inşaatı Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından devam ediyor. Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç engelliler parkıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada 3420 metrekarelik alanda yapılan parkla ilgili olarak; “Hizmetlerimiz tüm vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretilir ve projelendirilir” diye konuştu.

Toroslar Belediyesi limon fidanı dağıtıyor Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, vatandaşlara 500 limon fidanı dağıttı. Bölgeyi yeşile büründürmek adına bugüne kadar 100 bin fidan dikimi gerçekleştiren Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Çukurova Mahallesi'nde vatandaşlara 500 limon fidanı armağan etti.Arzu Toksoy Camii'nde Cuma Namazı sonrasında fidanları dağıtan Başkan Tuna, bölgeye bu yıl 5 bin fidan dikimi gerçekleştirdiklerini kaydetti.


Yeni Hafta

5

17Aralık 2007

Ilıca Barajı, Kromsan, Taşucu Tersanesi -ERCAN AKINelişmek için enerji ihtiyacı her gün artan Türkiye'nin ihtiyaçlarına sadece yabancı devletlerin desteklediği yabancı vakıflar mı karar verecek? Bu nasıl bir bağımsızlık. Düne kadar Mersin Kromsan fabrikasının çevreye olan zararlarını bahane ederek kapattırmaya çalışan Katolik destekli yabancı bir vakfın dünyadaki krom madenlerini ve fabrikalarını tekeline almak isteyen bir kurum olduğu ortaya çıktı. Ne yazık ki Türkiye'deki bazı sivil toplum örgütleri üç beş kuruş menfaat için bu yabancı vakıflara alet olmaktadır.(Gerçi bazı sivil toplum örgütlerini bizzat bu yabancı vakıfların kurduğu bilinmektedir). Çevreye duyarlı olmak hem sivil toplum örgütlerinin hem de bireylerin başlıca görevidir. Ancak bunlar tarafsız bir şekilde, bilimsel açıdan artıları ve eksileri ile değerlendirilmelidir. Taşucu Tersanesi Projesi'de bu vakıflardan payını alanlardan. Milli Güvenlik Kurulu'nun bile ihtiyaç olduğu açıkladığı, ülkemizin stratejik, bölgenin ise ekonomik düzeyini arttıracak bir proje olmasına rağmen ne tesadüftür ki yine ülkemizi bizden daha çok seven ve düşünen! Bu iyiliksever vakıflar devreye girdiler. Alman Henrich Böll Vakfı Taşucu'nun tarım ve turizm alanı olduğunu söyleyerek bölgenin işsizlik sorununu çözecek olan bu girişimin durdurulması için elinden gelen hiç bir yardımı esirgemiyor. Yani ülkemizde yabancı bir vakıf Milli Güvenlik Kurulu'ndan bile etkin çalışıyor. Tüm dünya biliyor ki NGO'lar yani sözde hükümetten bağımsız çalışan sivil toplum örgütleri artık Batı'nın dünyayı sömürmek için icat ettiği yeni bir silahtır. Avrupa ve Amerika başka bir ülkede kendi çıkarlarına ters bir olayı engellemek için önce güya kendisinden bağımsız bir vakfı o ülkeye musallat ediyor. Bu iyilik timsali vakıflar o ülkede ciddi bir kamuoyu yaratmaya başlıyorlar. Bulundukları ülkelerin kaşınabilecek tüm yaralarını kaşıyorlar. Bazı yabancı vakıfların Türkiye'deki yayınları ve aktiviteleri; Geçmişle Hesaplaşma ve Toplumsal Cinsiyet Konulu Yuvarlak Masa Toplantısı

G

SIRADA

NERESi

VAR?

Türkiye İnsan Hakları Hareketi Konferansı Yeni Anayasa’da Temel İlkeler Ne Olmalıdır? Bu kitap Mart-Eylül 2007 tarihleri arasında Diyarbakır barosu ile birlikte düzenlenen Yeni Bir Anayasa’da İnsan Haklarına Yeni Bir Bakış konulu paneller dizisinin çıktılarını içermektedir. Kuraklık Sempozyumu, İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerine Etkileri: Susuzluk, Kuraklık ve Tarımda Yaklaşan Kriz "Milletin bölünmez bütünlüğü": Demokratikleşme Sürecinde Parçalayan

Milliyetçilik(ler) çalışması Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin katkılarıyla TESEV tarafından yayınlanmıştır. "Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin temel gereksinimler" 301. Madde K aldırılsın, Irkçılar Yargılansın! Yeni Bir Anayasa'da İnsan Haklarına Yeni Bir Bakış Panelleri Çernobil ve Nükleer Enerji Kırsal Kalkınma Politikaları: Türkiye İçin AB'ye Giriş Sürecinde Bir Şans Geçmişin Yükünden Toplumsal Barış ve Demokrasiye Uluslararası Geçmişle

Hesaplaşma Konferansı" "Kürtlerin yerinden edilmesine ulusal ve uluslararası tepkiler" konulu araştırması için Hakikat, Adalet ve Barış için Geçmişle Yüzleşme "Ermeni sorunu tartışılırken..." “Gazeteciler İçin Pratik Kılavuz” Türkiye'de Yeni Ceza Hukuku, Heinrich Böll Stiftung, İstanbul, 2005. (Almanca) "Milletin Bölünmez Bütünlüğü": Demokratikleşme Sürecinde Parçalayan Milliyetçilik(ler), Tesev Yayınları, İstanbul, Haziran 2007 “Ulusal, Ulusalüstü ve Uluslararası Hukukta Azınlık Hakları (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Lozan Antlaşması)”; İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Yayını, İstanbul, 2002. “Dikensiz Gül, Temiz Enerji”, DAÇE (Doğu Akdeniz Çevrecileri) Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Raporu, İskenderun Çevre Koromu Derneği Yayını, İskenderun, 1999. İnsan şu soruları sormadan edemiyor: Yabancı vakıflar ve destekledikleri sivil toplum örgütleri Taşucu Tersanesine engel olurken acaba aynı vakıflar Almanya'daki tersanelerin ne gibi tehlikelere sebep olduğunu araştırabiliyorlar mı? Türkiye'de insan haklarını araştıran bu yabancı vakıflar acaba Avrupa'daki insan hakları ihlallerini araştırabiliyorlar mı? Türkiye'deki azınlıklar, Kürt sorunu, sözde Ermeni soykırımı, yeni anayasa, kadın sorunları, Türkiye'nin bütünlüğü ve federasyon gibi konuları sürekli kaşıyan bu yabancı vakıflar acaba Avrupa'da ya da Amerika'da bu konuları inceleyebiliyorlar mı? Tabi ki hayır. Bu vakıfların Avrupa ve Amerika'da araştırma yapmaları ve kendi ülkelerinin aleyhine rapor düzenlemeleri ve bunları yayımlamaları mümkün değildir. Elbette ülkemizin sorunlarına duyarlı olmalıyız.Ancak bu sor unların çözümü yabancı vakıf lar olamaz.Çözümü bu vakıflardan beklemek ya saflıktır yada … Ya da malum.

''Her tarafta ecnebi zabit ve memurları ve hususi adamları faaliyette...'' *

Hablemitoğlu Türkiye’deki Alman vakıflarının çalışma yöntemlerine değinmişti Doktor Hablemitoğlu'nun Alman vakıfları üzerine yazdığı raporda Türkiye'deki Alman vakıfları da tek tek ele alınmış. Hablemitoğlu raporunda, Konrad Adenauer, Heinrich Boll, Friederich Ebert, Körber ve Friederich Naumann vakıfları ile George Ecker Enstitüsü, Tehdit Altındaki Halklar Derneği, Uluslararası Katolik Barış Hareketi, Alman Protestan Kilisesi Konseyi ve Doğu Enstitüsü'nü tek tek analiz ediyor... Raporda Türkiye'deki Alman vakıflarının çalışma yöntemleri konusuna da değiniliyor... Hablemitoğlu raporda Alman vakıflarını açık açık casusluk yapmakla suçluyor ve "Alman vakıfları, işbirliği yaptığı Türk sivil toplum örgütlerini proje başına para vererek kendi yanına çekmekte ve yönlendirmektedir. Yapılan iş hiç şüphesiz legaldir, casusluk değildir" diyor. Alman vakıflarının etki ajanı denilen kadrolardan yetiştirebilmek için her türlü masrafa girdiğini söyleyen Hablemitoğlu; burslar, şerefiyeler, özel tatiller, indirimler gibi yollarla, Türk sivil toplum örgütlerinden, gazetecilerinden, akademisyenlerinden kimi kişilerin Alman vakıflarının etkisi altına alındığını iddia ediyor." Bu iddialar, Hablemitoğlu'nun Alman vakıflarıyla ilgili iddialarıydı. ntvmsnbc.com - 19 Aralık 2002

Aşırı sağcı CSU ve sözde solcu PDS dışında Alman Parlamentosu'nda grubu bulunan dört partinin tamamının Türkiye'de vakıfları vardır. Ülkemiz ile ilk ilgilenen, Almanya'nın en büyük partisi CDU 'nun Konrad Adenauer Vakfi olmuştur. 1984'te şubesini açmıştır. SPD'nin Friedrich Ebert Vakfı 'nın İstanbul'a gelişi 1988'de olmuştur. Bunu, 1991'de FDP 'nin Friedrich Naumann Vakfı izlemiştir. Birlik 90/Yeşiller 'in Heinrich Böll Vakfı da doksanlı yılların ortasında İstanbul'da faaliyete geçer. Alman Parlamentosu'nda grubu bulunan partilerin vakıflarının tümü, federal hükümetin 'Politik Eğitim Fonu' ndan finanse edilmektedir. Yurtdışı etkinlikleri de yine yüzde yüz federal hükümetçe karşılanır. Konunun uzmanlarından sosyolog Ute Paschner 'e göre Alman parti vakıfları, devlet finansmanlı çok özel NGO'lardır ve Alman dış politikasının önemli bir aracı durumuna gelmişlerdir. Alman Dışişleri Bakanlığı'nın elimize gecen bir yayınında, ülkelerin içişlerine sorun yaratmadan karışabilmek icin ne tür ''kamuflaj projeleri'' kullanabileceği üzerine bir dizi ''pratik örnek'' verilmektedir. ''Politik vakıflar'' ın bu bağlamda ''diyalog programları ile yapıcı bir rol oynayacakları'' en yetkili ağızlardan itiraf edilmektedir. Tümü de, ''biz NGO'yuz'' diyor. Ancak ''sivil toplum'', ''küresel ekonomi'' ve ''insan hakları'' için uğraşı verdiklerini iddia ederken, ''Türk devletinin varlığı sorundur, Türk ulusu uyduruk bir yapıdır'' da diyebiliyorlar. Hepsi de ''dost ve müttefik Almanya'' hesabına çalışıyor. Söylev'deki ''Her tarafta ecnebi zabit ve memurları ve hususi adamları faaliyette...'' sözlerini hep anımsamalıyız. Son olarak birkaç ay önce yine İstanbul'da Robert Bosch Vakfı'nın şubesi kuruldu. Bu son gelişmeden daha hiç kimsenin haberi yok. Tamer Bacınoğlu - Doğu Bilimci 6 Temmuz 1999 Cumhuriyet/Alman Vakıflarının Marifetleri

Can güvenliği sağlanamayan, ana dilde eğitim yapamayan Almanya’daki azınlıklar Almanya şu ünlü deyimle AB yolundaki Türkiye'ye en sert eleştirileri yapan ülkelerin başında. Avrupa'da en fazla Türk nüfus barındıran ülke de Almanya. Son zamanlarda Alman politik arenasında Türk isimlerine sıkça rastlıyoruz. Bu genç Türk politikacıların da Türkiye'ye karşı Almanları aratmayacak sertlikte tavırlarına tanık oluyoruz. Bu genç politikacılar kariyerlerinde hızla yükselirken demeçlerinde Ermeniler'in soykırım iddialarına, Batı'nın Kürtçü söylemlerine sıkça yer veriyorlar. Türkiye’de dil ve din özgürlüğü yok diyorlar, kısacası büyükleri ne söylerse tekrarlıyorlar. Berlin'de onlardan bazılarıyla ve bağlı oldukları partilerdeki Alman politikacılarla konuştuk. Uluslarası Af Örgütü’nün Almanya’da İnsan Hakları İhlalleri Raporu'na bir göz attık. Kırk yıldır can güvenliği sağlanamayan, ana dilde eğitim yapamayan, çifte vatandaşlık alamayan ve ifade özgürlüğü yasaklanan Almanya’daki azınlıklarla görüştük. Sizi Almanya’ya götürüyorum. Gelin biraz da biz onların “kriterlere” ne kadar uyduğunu inceleyelim. Banu Avar - Sınırlar Arasında Programı / TRT


Yeni Hafta

2

Dünyada ve Türkiye’de

Tersaneler

1Aralık 2007

Akdeniz’de Türkiye’nin

GÜCÜNÜ KESTİLER İtalya’nın Fincantieri Tersane’lerinin kurulduğu yerlerin çoğu, Cenova, Napoli, La Spezia, Gorizia, Venedik, Ancona ve Palermo gibi turistik bölgeler

Cavour uçak gemisi, İtalya’da denize indirilirken fotoğraflarda görülen, plaj ve ormanlık alan, tersanelerin yarattığı çevre kirliliği konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Tartışmaya taraf olan çevre örgütleri fotoğraflarla ilgili olarak sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Turistik bir yat limanının önünde kurulmuş olan tersane bilimsel kurallara göre işletilen tersanelerin aslında çevreye zarar vermediğini göstermektedir.

Çevre kirlenmesi tartışmaları yapılırken İtalya,

B

Tuzla Tersaneler Bölgesine

Mavi Bayrak Ya k l a ş ı k 2 5 y ı l ö n c e s i n i n teknolojisiyle kurulan, 44 tersane, sörf okulu ve yelken kulübünün faaliyet gösterdiği Tuzla Tersaneler Bölgesi, 2004 yılında insan sağlığına uygun plaj ve marinalara verilen Mavi Bayrak Ödülü’ne değer görüldü. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü, İTÜ Çevre Mühendisliği Fakültesi ve İSKİ tarafından Avrupa Birliği standartlarına göre yapılan “Su Kalitesini İzleme Çalışması”nda Tuzla Tersaneler Bölg esi’nde denize girilebilecek Mavi Bayrak kriterlerine ulaşıldığı belirtildi. Akdeniz Taşucu Tersanesi’nin, 2007 yılı teknolojisiyle inşa edilecek olması gözönüne alınırsa, bir takım çevre örgütlerinin şikayetlerini de geçersiz kılmaktadır.

DPT’nin

Akdeniz’de artacak olan yük trafiğine paralel olarak deniz kuvvetlerini güçlendiriyor. Bu amaçla, Fincantieri Tersanelerinde inşa edilen Cavour uçak gemisini denize indirdi. Fotoğraflarda ise, iddia edildiği gibi çevre katliamı görülmediği gibi, tersanenin yanında bulunan plaj oldukça ilgi çekiyor. üyüyen Asya ekonomileri dünyayı yeniden şekillendiriyor. Dünya ticareti Atlas Okyanusu'ndan, Pasifik Okyanusu'na kayıyor. Bu durum Asya üzerindeki ticaret yollarını yeniden eski parlak günlerine döndürürken dünya taşımacılığının yüzde 95'nin deniz yoluyla yapıldığı düşünülüğünde Doğu Akdeniz'i de yeniden dünyanın en önemli suyollarından biri haline getirecek. Yaklaşık 500 yıl önce Avrupa'nın Amerika'yı keşfetmesi ve yeni ticaret yollarının bulunmasıyla Akdeniz önemini kaybetmişti. Yeniden değer kazanan Akdeniz'de eski gücünü kazanmak isteyen Türkiye'nin Taşucu Tersanesi'yle başlattığı atak yarıda kaldı. Denizcilik sektörünün önde gelen güçleri olan Almanya, Hollanda gibi Batı Avrupa ülkeleri ile Akdeniz'deki rekabette öne çıkmak isteyen İtalya, Malta, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi geleceğe yönelik planlarında tersaneleri öne çıkarıyor. Özellikle, deniz taşımacılığındaki büyük payını

korumak için Akdeniz'in en büyük gücü olma amacındaki İtalya üçüncü uçak gemisi Cavour'u Fincantieri Tersaneleri'nden görkemli bir törenle denize indirdi. Dünya ajanslarına düşen fotoğraflarda İtalya'nın yaptığı gövde gösterisi görülürken, bir ayrıntı gözden kaçırıldı. Fotoğraflarda ise, iddia edildiği gibi çevre katliamı görülmediği gibi, orman kıyısında kurulmuş tersanenin yanında bulunan plaj çevre katliamını öne sürenler tarafından görmezden gelindi. İtalya'nın deniz ticaretindeki yüksek payı korumak, Fransa, Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi'nin payını artırma çabasına dünyanın yeni süper gücü olma yolunda ilerleyen Almanya'da katıldı. Atilla İlhan'ın yazılarında sık sık bahsettiği Almanya'nın Akdeniz'e inme çabalarını bilenler Taşucu Tersanesi'nin önemini daha iyi anlayabilir.

...Cebren ve hile ile aziz vatani n bütün kaleleri zaptedilmiº, bütün tersanelerine girilmiº, bütün ordular idagi ti lmi ş ve memleketin her köºesi bilfiil iºgal edilmiº olabilir... GENÇLİĞE HİTABE

9. Kalkınma Planı (2007-2013)

1

554 parça kayıtlı gemiden oluşan toplam 5.4 milyon GRT’luk deniz ticaret filomuzun yüzde 44 gibi önemli bir kısmı 20 yaşın üzerindedir. Deniz ticaret filosuna sahip ülkeler arasında en 188 parçadan oluşan üst sıralarda yer tanker filomuzun 113 alan Yunanistan’ın adedi Deniz ve Çevre sahip olduğu Güvenliği gemilerin bakım Uluslararası onarım ihtiyaçları Konvansiyonları için yeni gemi inşa sebebiyle hurdaya talepleri, çıkacak ve yerine Suriye ve İsrail’in yenilerinin yapılması talepleri veya satın alınması; Süveyş Kanalı’nı yaklaşık 300 kullanan gemiler, parçadan oluşan Bakü-Ceyhan boru koster filomuzun da hattının Akdeniz 5 yıllık süre içinde ayağındaki pazar yeni teknolojilere gücümüz, yeni gemi göre dizayn edilip, inşa ve bakım modern teçhizatla onarım ihtiyacına donatılmış gemilerle cevap verebilecek yenilenmesi gerekecektir. yeni tersanelerin mevcudiyeti Türkiye Gemi İnşa ve Bakım Onarım Sanayi sektörünün pazar payını artıracak, ekonomimizi olumlu yönde etkileyecektir.

Acil İhtiyaç


Yeni Hafta

17 Aralık 2007

Sabrın ve başarının hikayesi

MTOSB

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin (MTOSB) en büyük yatırımı günümüz rekabet koşullarına hazır hale gelebilmek için yapıyor. Bu amaçla çevreye ve insana saygılı, Mersin’in istihdam sorununa çözüm bulan bir OSB olmak için uğraş veriyor.

MTOSB Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT

GÜÇLÜ ÜRETİM ÇARKLARI TİCARET

SANAYİ

ÜNİVERSİTE

TARIM

Vatanda; endüstrinin gelişmesini sağlamayı medeni bir millet olmanın temel taşı sayıyorum

M. Kemal ATATÜRK

T

ürkiye'nin ilk organize sanayi bölgelerinden biri olarak 1976 yılında kuruluş çalışmalarına başlanılan ve ancak 1994 yılında 380 hektar üzerinde açılan Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölg esi (MTOSB) kentin sanayileşmesi yolunda önemli adımlar atıyor. Bugün genişleme alanıyla birlikte 660 hektara yayılan Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi'nde hedef AR-GE temelli tarımsal sanayi. MTOSB Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, bölgenin ihtiyaçları ve avantajları incelendiğinde tarım ve tarıma dayalı sanayinin öne çıktığını belirterek, Mersin'in küresel rekabette önemli bir oyuncu olması için tarımda kümelenme çalışmaları yaptıklarını söyledi. Şerafettin Aşut; “Bugün dünyada Ar-Ge temelli bölgesel veya sektörel kümelenmeler oluşturularak rekabete dayanıklı, yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünler pazara sunuluyor. Mersin gerek altyapısı gerek stratejik konumuyla tarımsal kümelenme için hazır dur umda. KOBİ'lerin kümeler halinde bir araya gelmesi dış tehditlere birlikte karşı koymalarını sağlıyor” dedi. Mersin'de bu hedefe yönelik olarak çalışmalar yaptıklarını söyleyen Aşut, stratejik planlarının hazır olduğunu belirterek, özellikle yurtdışındaki yabancı yatırımcıların Organize Sanayi Bölgesi'ne yoğun ilgi gösterdiğini belirtti. Mersin'in sanayileşmesinde yaşanan gecikmeyi avantaja çevir mek için çalıştıklarını söyleyen Aşut; “Kentimizin bir gelişme yaşadığı doğru. Fakat bizler eksikliklerimizi hızla kapatarak, temiz, sağlıklı ve çağdaş bir işletme anlayışıyla Mersin'in işsizlik sorununa çözüm bulmayı amaçlıyoruz. Kentteki yüksek işsizlik sorununun çözümünde temel direklerden birisi Organize Sanayi Bölgesi'dir. Bu amaçla başlattığımız çalışmalar büyük bir hızla ilerliyor. 1. Bölgede şu anda yaklaşık 75 işletme faaliyette, 60 işletme de inşaat

halinde. 2. Bölge hizmete girdiğinde gelecek yeni yatırımlarla yeni iş sahaları açılmış olacak” diye konuştu. Amaçlarının çarpık, kente zarar veren bir anlayışla sanayileşmek olmadığını, tam tersine Mersin'le birlikte gelişip büyümek istediklerini belirten Şerafettin Aşut; “Bu konuda Türkiye'deki en önemli atılımlardan birini gerçekleştiriyoruz. 280 hektar arazi üzerinde 47 sanayi parseli bulunuyor. Bunun yüzde 4'ünü sanayi parsellerini ayırıyoruz. Yüzde 9'u da yol ve otoparklara ayrılıyor. Kalan kısmın yüzde 16'sını sağlık koruma bandına, yüzde 18'ini ağaçlandırmaya, yüzde 5'ini yeşil alanlara, yüzde 3'ünü arıtma tesisine, yüzde 2'sini teknik altyapı alanlarına, yüzde 3'ünü eğitim ve spor alanlarına, yüzde 1'ini ise idari ve sosyal tesisleşmeye ayırdık. Mersin'in daha çağdaş, daha uygar, daha güçlü olması için işe önce kendimizden başladık” dedi. Gelişmenin bir bölgenin topyekün kalkınması olduğunu söyleyen Şerafettin Aşut; “Gelişen ve değişen dünya, rekabet anlayışını da değiştirdi. Eskinin rekabet alışkanlıkları artık yok. Yeni fikirler, işbirliği ön planda. Tarım ve Tarıma dayalı sanayi bizim için bu yüzden önemli. Gelecekte bölgenin sahip olduğu önem daha iyi anlaşılacak. Biz yarına bugünden hazırlanıyoruz. Bölgemize gelenlerde bu durumun farkında. Ris-Mersin’le öne çıkan sektörler içinde yer alan Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi’nin fiziksel gerçekliğe ulaştığı yer haline gelen organize sanayi bölgesi, hava, kara, demiryolu ve liman bağlantılarıyla böglenin yeni yatırım üssü olmaya aday” dedi.

15

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi CENK CENKCİMENOĞLU MERSİN TARSUS ORGANİZE SANAYİ BÖLGE MÜDÜRÜ

T

eknoloji, bilişim ve iletişimin getirdiği artı değerlerin sanayi bölgelerinin yönetim anlayışına ve firmaların üretim yapısına yansıması günümüzde çok önem taşıyor. Kendi fabrikaları içerisinde dünyadan ve teknolojiden habersiz, sadece kendi işiyle meşgul bir sanayici yerine; ürettiği ürünü dünyaya pazarlamayı düşünebilen, dünyaya satılan bir çok ürünle rekabet edebilirim düşüncesine sahip sanayicilerle müşterek çalışma imkânlarını arttırarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ülkemizin içinde bulunduğu AB'ye üyelik süreci; genel olarak tüm ekonomik işletmelere, özellikle de KOBİ'lere daha akılcı, bilinçli davranmak ile üretimde, yönetimde, pazarlama ve girişimciliğin her safhasında Bilgi, Bilinç ve Bilişim'i zorunlu kılıyor. Türkiye'nin sanayileşmesi için oluşturulan Organize Sanayi Bölgeleri yatırımın, istihdamın ve üretimin merkezleridir. Biz Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi olarak geleceğe ilişkin stratejilerimizi bir sisteme oturtmaya çalışıyoruz ve AB sürecinde MTOSB olarak bu üç faktörü ön plana çıkartan projeler üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'nin ilk ve tek inovasyon temelli Bölgesel Kalkınma Stratejisinin oluşturulduğu RIS-Mersin projesi, ODTÜ Teknokent, Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ve BIC of Epirus ( Yunanistan ) ile beraber yürütmekte olduğumuz bir AB projesi olup, projenin hedefi bölgenin küresel rekabet edebilirliğini sağlamak için tüm paydaşlar arasında inovasyonu teşvik etmek ve bölgesel inovasyon sistemi kurmaktadır. Mersin'de sürdürülebilir bir inovasyon sisteminin kurulması için inovasyonu destekleyen kurumların kapasitelerini arttırmak ve sistemde eksik olan kurumsal yapıların oluşmasını teşvik etmek Mersin Bölgesel İnovasyon Stratejisinin temel öncelikleri arasında yer almaktadır. 2005 yılının Haziran ayında çalışmalarına başlanan proje, 32 aylık yoğun bir süreçten sonra 2008 yılının Şubat ayında kapanacaktır. Projede hazırlanan taslak İnovasyon Stratejisi, Mersin'de Tarım Gıda, Turizm, Lojistik sektörlerini ön plana çıkarmıştır. Bu sektörlerde; ilgili paydaşları ( sanayi, akademi, kamu ) içeren platformlar kurularak çalışmalarına başlanmıştır. Bölgemizin koordine ettiği Tarım- Gıda Platformu; Avrupa Teknoloji platformlarının benzerlerinin Türkiye'de kurulması için çalışmalar başlatan Tübitak'a, faaliyetlerini finanse etmek amacıyla bir proje başvurusu hazırlamıştır. Kısa adı İŞBAP ( İşbirliği Ağları ve Platformları Destek Programı ) olan bu programa sunulan proje, bölgedeki tarım ve tarıma dayalı sanayinin ulusal / uluslararası rekabet gücünü arttırmak amacıyla yeni ar-ge projelerinin üretilmesi için gereken ortamı, mekanizmalarıyla birlikte hazırlamak ve paydaşlar arası bilimsel ve teknolojik işbirliğini geliştirmektir. Lojistik ve turizm platformları da özellikle AB destekli proje çağrıları için çalışmalarını sürdürmektedir. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi'nde, genel üretim maliyetlerini düşürmeye, verimliliği ve dış ticareti artırmaya çalışıyoruz. Kesintisiz ve kaliteli elektrik enerjisi ve su temini, bölgemizden kaynaklı günlük 3000 m 3 endüstriyel ve evsel nitelikteki atık suları arıtan Atık su Arıtma tesisi, telekomünikasyon alt yapı şebekesi, Internet erişimli haberleşme hizmeti; bürokratik işlemlerin en aza indirgenerek ve ekonomik şartlarda hazırlanan ruhsat işlemleri ve izin belgeleri, endüstriyel amaçlı, yüksek basınçlı doğalgazın istenilen miktarda ucuz ve kesintisiz olarak temini ile ısınma ve üretim amaçlı enerji maliyetlerinin düşürülmesi, Gelişme alanı, bünyesinde Teknoparkı bulundurması, sağlık ve güvenlik hizmetleri, itfaiye müfrezesi, sosyal aktiviteleri ve sanayicilerimizin acil ihtiyaçlarını karşılayacak alışveriş merkezinin bulunması gibi saydığımız bu hizmetlerle, üretimdeki maliyet avantajını rekabete, üretime, istihdama ve ihracata yansıyacağı düşüncesiyle sanayicilerimize destek olmaya çalışıyoruz. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Türkiye'de bulunan en büyük bölge değil, ama adres olarak, organizasyon gücü olarak, iş yapma kapasitesi olarak, işbirliği yapmak isteyenin muhatap bulduğu bir adres. Yaptığımız işlerin kaliteli olmasından sorumlu olduğumuz kadar doğru işi yapma konusunda da sorumluluk hissediyoruz. Ortaya konulan projeler ve hayata geçirilmiş icraatlar tamamen bir yönetim vizyonunun, ekip çalışmasının ve sosyal sorumluluk anlayışının benimsenmesinin eseridir.


Yeni Hafta

2

Lojistik Platformu Mersin ilini ülkesel ölçekteki geniş hinterlandında bulunan iller, Orta Doğu ve Bağımsız Devletler Topluluğuna yönelik olarak lojistik üssü yapmaktır.Bu platform kamu kuruluşları, STK ve özel kuruşların katılımyla 13 farklı kurum tarafından 26 Haziran 2007 tarihinde kurulmuştur.Platform ayda en az bir kez tüm paydaşların katılımıyla toplanarak çalışmalarını yürütmektedir. Platformun önceliği bölgemizde Taşucu Tersane’si açılması yönünde lobi çalışmalarının yapılması.

Sadıkoğlu, Bakliyat Çeşmesi ile Mersin’in en inovatif şirketi

Y

TARIM PLATFORMU

LOJİSTİK PLATFORMU

arışmaya Pazarlama İnovasyonu kategorisinde katılan ve birincilik ödülüne layık görülen Sadıkoğlu Paketleme Pazarlama San Tic ve Ltd şirketi Ar-Ge Müdürü Gürhan Sadıkoğlu bu ürünün satışlarını büyük oranda arttırdığını ve dünya çapında ilgi gördüğünü söyledi. Bu ürünün üretimi ve satışı içinde özel birim kurduklarını belirten Sadıkoğlu, ürünün patentini de aldıklarını ekledi. Bakliyat çeşmesi fikri temelde Gürhan Sadıkoğlu'ndan çıkmış ve açıkta satılan bakliyatların daha kolay satılabilmesi amacıyla üretilmiş. Sadıkoğlu şirketi açık ve kapalı olarak bakliyat satışı yapıyor. Sadıkoğlu firmasının 40 çalışanı var. Yarışmaya inovatif ürün, hizmet sahibi olan veya üretim süreçlerinde inovasyon yapan 21 şirket katıldı. Bunların arasında teşvik ödülü almaya kazananlardan biri olan Berdan Makine, cıvata üretiminde temizleme aşamasında su ve asit yerine kum püskürtme tekniği kullanarak maliyetini düşüren Berdan Makine Genel Müdürü Hasan Şemsi maliyetlerinin büyük oranda düştüğünü söylüyor : “ Maliyetlerimiz düştüğü için rekabet avantajımız ve verimliğimiz arttı” Berdan Makine süreç inovasyonu kategorsinde bu ödülün sahibi oldu. Organizasyonel inovasyon kategorisinde ise şirketler arasında kurduğu network ile devamlı bilgi alışverişi sağlayarak ticari pek çok faaliyet yapan BYS Holding'in Başkanı Engin Tan Narin “89 şirketten oluşan bu network ile internet üzerinden maddi karşılık olmadan devamlı bilgi alışverişinde bulunarak bir organizasyon kurduk. Biz bu proje ile daha önce de ödül almıştık çünkü kurduğumuz sistemde parasız sahip olabileceğiniz çok önemli bilgiler var” diyor. Hizmet inovasyonu kategorisinde ödül alan Arcı İthalat İhracat ise alternatif enerji sistemleri pazarlaması yapan bir firma. Henüz 1 yıldır faaliyet gösteren Arcı güneş enerjisi için yurtdışından getirdiği hazır monte sistemlerle Mersin'lilerin çok kullandığı güneş enerjisini yarı yarıya ucuza mal etmelerini sağladı. Mersin Ticaret Odası Başkanı Kadri Şaman törende yaptığı konuşmada “En başta acaba yarışmaya katılan olur mu sıkıntısını çektik ancak ilgi çok büyük oldu. Bu yarışma ile KOBİ'ler arasında inovasyon kültürünün yayılmasını amaçlıyoruz.” dedi. Mersin İnovasyon Stratejisini oluşturma çalışmaları, Haziran 2005 tarihinden bu yana Mersin Valiliği başkanlığında, ODTÜ Teknopark A.Ş. koordinatörlüğünde ve Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi ortaklığında yürütülüyor. Bu kurumların yanı sıra Mersin'de inovasyon ile ilişkili tüm kamu kurumları, meslek odaları, üniversiteler, teknopark, ihracatçı birlikleri, STK'lar ve firmalar RISMersin Projesi’nde sürecin başından beri çalışmanın içindeler. Bu çalışmalar sayesinde Mersin'de inovasyonu destekleyen ortamın iyileştirilmesi için inovasyon dostu politika ve faaliyet önerileri geliştirdiler. RIS-Mersin (Regional Innovation Strategies), Mersin ilinde ekonomik inovasyon potansiyelini geliştirmek için yürütülen bir proje. Öncelikli hedef KOBİ'lere inovasyon kültürünü aşılamak ve onları uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek firmalar haline getirmek. I.İnovasyon Yarışması'nı düzenleme fikri RIS-Mersin Projesi kapsamında yürütülen faaliyetler sonucunda ortaya çıktı. Yarışma, Mersin il sınırları içinde bulunan firmalar arasında, inovasyon kültürünün yaygınlaştırılmasını ve iyi örneklerin ortaya çıkarılmasını amaçlıyor.

2

1Aralık 2007

Tarım Platformu 23 Haziran 2007 tarihinde kurulmuştur. 16 farklı kurum ve 26 üyeden oluşan platformun amacı tarım ve tarıma dayalı sanayi kümesi olmaktır. Platform çalışmaları genel hedef, öncelikler ve ilkelerin tartışıldığı ortak toplantılar ve belirlenen alt başlıklar üzerine yoğunlaşan çalışma gruplarının f aaliyetlerinden oluşmaktadır. Tarım Gıda Platformumuz ayda 1 kez toplanarak yapılmış olan grup çalışmalarını değerlendirmekte ve bir sonraki adımın tespit edilmesini sağlamaktadır. Platformun misyonu, Bölgemizin tarımsal kapasitesinin (mekansal, teknolojik ve çeşitlilik yönlerinden) ölçülebilir şekilde ortaya çıkartılmasıdır.

TURİZM PLATFORMU Bu platform kamu kuruluşları, STK ve özel kuruşların katılımıyla 22 farklı kurum tarafından kurulmuştur. Vizyonu uluslararası, ulusal ve bölgesel ölçeklerde gerçekleşecek turizm gelişmesi içinde turizmin farklı alanlarında söz sahibi olacak, markalaşacak, bu gelişme içinde cazibe merkezi haline gelecek ve bölge kalkınmasında turizme dayalı katma değer üretecek bir Mersin yaratmak olan platformun misyonu ise Mersin'in sahip olduğu potansiyel ile turizmin çeşitlendirilmesini sağlayacak sürdürülebilir ve bütünleşik bir turizm yaklaşımı geliştirmektir.

Proje Koordinatörü Oya Uysal: “Eski köye yeni adet getiriyoruz” Ödül törende konuşan MTSO Proje Koordinatörü Oya Uysal, RİS-Mersin’le KOBİ'lerin küresel ölçekteki rekabet güçlerini artırmayı hedeflediklerini söyledi. Proje Koordinatörü Uysal; "İnovasyon yarışmasını da bu hedef doğrultusunda düzenledik" diye konuştu. Oya Uysal, amaçlarının firmaları inovasyona teşvik etmek olduğunu vurgulayarak; "Böyle bir yarışma Türkiye'de ilk kez düzenlenince başlangıçta kimse katılmaz dendi ve moralimiz bozuldu. Ancak sonrasında 21 firmanın yarışmaya katıldığını gördük ve sonuçtan memnunuz" diye konuştu.

MTSO Proje Koordinatörü Oya UYSAL

Ris-Mersin PROJESi MERSiN 1. İNOVASYON YARIŞMASI AB 6.Çerçeve Programı tarafından fonlanan RIS-Mersin Projesi kapsamında Mersin Sanayi ve Ticaret Odası tarafından ilk kez düzenlenen inovasyon yarışmasının birincileri 12 Aralık tarihinde Mersin'de yapılan törende belli oldu. Yarışmasının birincisi bulduğu 'bakliyat çeşmesi' ile satışlarını ikiye katlayan Sadıkoğlu oldu. Yarışmada birincilik ödülünün yanında 3 teşvik ödülü de verildi. 4 kategoride yapılan yarışmanın süreç inovasyonu kategorisinde teşvik ödülünü Berdan Makine Cıvata-Somun ve Yedek Parça San. Ltd. Şirketi alırken, hizmet inovasyonu kategorisinde Arcı İthalat İhracat,

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, tarihinde “İLK”lere imza atan bir Oda olmaya devam ederken, artık “EN” olma stratejisi üzerinde çalışıyor.

Organizasyonel İnovasyon kategorisinde de BYS Holding bu ödülün sahibi oldu. Yarışmaya inovatif ürün, hizmet sahibi olan veya üretim süreçlerinde inovasyon yapan 21 şirket katıldı. Bunların arasında teşvik ödülü almaya kazananlardan biri olan Berdan Makine cıvata üretiminde temizleme aşamasından su ve asit yerine kum pürkürtme tekniği kullanarak maliyetini düşüren Berdan Makine Genel Müdürü Hasan Şemsi maliyetlerinin büyük oranda düştüğünü söylüyor: “Maliyetlerimiz düştüğü için rekabet avantajımız ve verimliğimiz arttı” Berdan Makine süreç inovasyonu kategorsinde bu ödülün sahibi oldu.

T

MTSO Başkanı Kadri Şaman:

“Fark yaratmalıyız”

Yarışma konuklarından Türkiye’nin ilk internet sitesi kurucularından, film yapımcısı ve gazeteci Elif Dağdeviren, yaptığı konuşmada kendi iş hayatından bir çok inovasyon örneği verdi. Aslında eski köye getirmek atasözünün iyi bir şey olduğunu vurguladı. Toplumumuzda zaten var olan imece duygusunun ve yenilikçi ruhun kaybedilmemesi gerektiğini söyledi. Toplantıyı yerel basının yanısıra, ulusal basın ve televizyonlardan bir çok katılımcı izledi.

İLK'lerden EN'lere

Mersin 1. İnovasyon yarışmasında konuşan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman, en büyük 10 ülke arasına gir mek için Türkiye’nin fark yaratmak zorunda olduğunu söyledi. Türkiye'nin teknoloji ihracatında geri kaldığını fakat dünyanın bu yönde ilerlediğini söyleyen Kadri Şaman y a p t ı ğ ı ko nu ş m a d a , " 2 0 2 3 ' t e ekonomik yönden en büyük 10 ülke arasına gir mek istiyorsak fark yaratmalıyız. Bunun içinde eğitim sistemimizde fark yaratmalı, farklı düşünen girişimci gençlere imkan

tanımalıyız. Yoksa rekabet şansımız kalmaz" diye konuştu. Yarışma, Ürün veya Hizmet İnovasyonu, Süreç İnovasyonu, Pazarlama İnovasyonu ve Organizasyonel İnovasyon olmak üzere 4 ayrı kategoride gerçekleşti. Seçici kurulda Sabancı Üniversitesi-Araştır ma Politikaları Direktörü Cemil Arıkan; Mersin Üniversitesi Rektörü Süha Aydın; Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı-Gen. Sekreter Yrd. Mete Ç a k m a k ç ı ; T E M S A - Te k n o l o j i Müdürü İbrahim Eserce; TÜBITAKTüsside Ürün Geliştirme Koordinatörü Dr. Suat Genç; Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Abdil Celil Öz ve ODTÜ Teknopark Müdürü Uğur Yüksel yer aldı. Seçici kurul, 1. Mersin İnovasyon Yarışması birincilik ödülüne, bakliyatları ürettiği 'bakliyat çeşmesi ile satışa sunan Sadıkoğlu İthalat İhracat'ı değer buldu. Paslanmaz cıvata ve somunları su ve asit yerine kumlama yönetimiyle temizleyen Berdan Makine ise Süreç İnovasyon Ödülü"nü aldı. Yılın 6 ayını göçebe olarak dağlarda geçiren arıcılar için güneş enerjisinden elektrik üreten Arıcı İthalat İhracat ise Hizmet İnovasyon Ödülü'nün sahibi oldu. Organizasyonel İnovasyon Ödülü ise sınırsız bilgi paylaşımı sağlayan BYS Holding'in oldu.

ürkiye'nin gündemine Kalkınma Ajansı kavramını sokan Mersin, arkasından Kalkınma Ajansları Yasası'nda önemli bir tecrübe aktarımı sağlayarak Yasanın çıkmasına önderlik etmiştir. Aynı şekilde 2005 yılından beri yürüttüğü “Inovasyon” çalışmaları ile Türkiye'ye örnek olmaya devam etmektedir. Bölgenin kalkınmasında “farklılıklar yaratarak yaşam kalitesini yükseltmeyi” hedefleyen Mersin'de, tüm paydaşlar bir araya gelerek, kültürümüzde mevcut olan ama günümüzde unutulmaya başlanan “İMECE” geleneğini canlandırmıştır. Küresel ölçekte rekabet etmek zorunda olduğunu gören Mersin, fikirsel işbirliği ile ortak kaderini belirlemiş, şimdi ise ortak kaderine doğru aynı coşku ile yürümeye başlamıştır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bu kapsamda, il bütünü içerisinde yer alan KOBİ'ler arasında inovasyon kültürünü yaygınlaştırmak, onları cesaretlendirmek ve diğerlerine örnek olması için 12 aralık Çarşamba günü 1. Mersin Inovasyon yarışmasını düzenlemiştir. Birincilik Ödülünü, bakliyat alanında pazarlama inovasyonu yapan SADIKOĞLU Firması, geliştirdiği “bakliyat çeşmesi” ile almıştır. Organizasyonel Inovasyonda teşvik ödülünü 85 ortağından sadece parada değil, bilgide de birleşen güç alan BYS Holding alırken, ARCI İthalat İhracat arıcıların sosyal yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla için geliştirdiği güneş enerjili donanımla Hizmet İnovasyonu teşvik Ödülünü almaya hak kazanmış ve somun parçaları üreten BERDAN Makine ise çevreye ve insan sağlığına duyarlı, maliyetleri düşüren bir temizleme sistemi ile Süreç İnovasyonu Teşvik Ödülünü kazanmıştır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, üyelerini, bu tür etkinliklerle sadece bölgesinde değil, ulusal ve uluslar arası arenada desteklediğini göstererek, KOBİ'leri daha iyi, daha farklı ve daha katma değerli inovasyonlara yönlendirmeye devam edecektir.


Yeni Hafta

2

Mersin neden fuarlar kenti olmak istiyor? Coğrafi konumu Mersin, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılan kapısı olması sebebiyle büyük bir ticari potansiyeli barındırmaktadır. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu'nun dünyaya açılan kapısı durumundadır. Ayrıca Ortadoğu ülkelerinin Avrupa'ya çıkış noktalarından birisidir. Kısacası önemli ticaret yollarının kesişme noktalarından birisi üzerinde olan kentimiz fuar organizasyonlarının en önemli kuralı olan iş dünyasının birbirini tanıması ve kaynaşması için en önemli etkeni bünyesinde bulundurmaktadır. Altyapı olanakları Mersin'e, iklim, ulaşım kolaylığı gibi avantajlarla, fuarlar kenti olma fırsatı altın tepside sunulmuş durumdadır. İklimi, yılın her döneminde fuar düzenlemeye olanak verir. Hava, deniz ve kara yolları ile dünyanın her köşesinden ulaşım kolaylığı Mersin'i fuar organizasyonlarında rahatlıkla zirveye çıkaracak etkenlerdir. Turistik Değerlerinin Zenginliği Fuarlar, kenti geliştirecek diğer sektörlerden ayrı faaliyetler olarak düşünülmemelidir. Gerek ekonomik gerek sosyal, gerek kültürel bir çok faktör fuarları doğrudan etkilemektedir. Bunların en önemlisi turizmdir. Güneş, kültür vb turizm olanakları fuarların cazibesini artıran en önemli faktörlerdir. Yani bir bakıma turizm olanaklarıyla, fuar organizasyonları doğr udan bağlantılıdır. Fuarcılık alanındaki gelişmeler, turizmin gelişmesinden önemli bir fonksiyon üstlenecektir.

Mersin 2008 fuar takvimi 02-05 NİSAN Mersin

3. Tarim Fuari

10-13 NİSAN Mersin 2. Gida,

Gida Teknolojileri ve Paketleme Fuari

01-04 MAYIS Mersin

Egitim Fuari

05-08 HAZİRAN Mersin Deniz

Araçlari Fuari

09-12 EKİM Mersin Lojistik ve Transport Fuari

01-07 KASIM Mersin 3. Otomobil

ve Ticari Araç Fuari

13-16 KASIM Mersin 2. Yapi ve Emlak Fuari

1Aralık 2007

Başkan Kadri Şaman: Fuar organizasyonlarından yüksek gelir elde eden kentleri geçme potansiyelimiz var

Türkiye’de Fuar ve kongre turizmi yükselen trend Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman 2007 yılında yapılan fuarlarla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede Mersin'in, Türkiye'deki fuar gelirlerinde ilk üçü paylaşan, İstanbul, Antalya ve İzmir'le rekabet edebileceğini söyledi. Başkan Kadri Şaman, Mersin'in yıllardır hayalini kurduğu “kongre ve fuarlar kenti olma hedefine” emin adımlarla ilerlediğini belirtti.

GMK Bulvarı'nda 72.000 m2 alan üzerinde bulunan Yenişehir Belediyesi Fuar Merkezi, 32.000 metrekarelik kapalı, yaklaşık 42.000 metrekare açık alandan oluşuyor. Fuar merkezinde, 3 ayrı hol, 32.000 metrekarelik kapalı sergi alanı, 5 ayrı seminer salonu, 24.000 metrekarelik gezi alanı, 1600 metrekarelik fuaye, 2 kafeterya, 200 kişilik lokanta, 8 büro , 23.000 metrekarelik otopark alanı bulunuyor.

Mersin Home-2007 18-22 Ekim tarihlerinde düzenlenen Mersin Home-Ev Tekstili ve Dayanıklı Tüketim Malları Fuarı’na 16’sı şehir dışından 105 firma katıldı. Dört gün açık kalan fuarı 44.000 kişi ziyaret etti.

Mersin Otomobil Fuarı

MERSİN TİCARET ve SANAYİ ODASI BAŞKANI KADRİ ŞAMAN

B

Yenişehir Fuar Merkezi

aşkan Kadri Şaman, düzenlenen fuar organizasyonlarının sayısının her yıl biraz daha arttığını belirterek, bu durumun Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç'in yaptırmış olduğu fuar merkezi sayesinde olduğunu belirtti. MTSO Başkanı Kadri Şaman, yaptığı açıklamada, “Mersin'in fuar organizasyonlarına başlaması diğer illere göre daha geç oldu. Fakat, planlı ve sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesi diğer illerle olan rekabette öne geçilmesini sağladı” diye konuştu. Başkan Şaman, 2007'de düzenledikleri fuarlarla kentteki ekonomik canlılığın arttığına dikkat çekerek, 2008'de düzenlenecek olan fuarlarla Mersin'in fuar kenti olma konusunda yerini

sağlamlaştıracağını anlattı. Hedeflerinin Türkiye'deki fuar ve kongre turizminden sağlanan gelirde önemli bir paya sahip olmak olduğunu belirten Başkan Kadri Şaman; “Hedefimiz, İstanbul'un aldığı yüzde 60, Antalya'nın aldığı yüzde 20'lik ve üçüncü sıradaki İzmir'in aldığı yüzde 13'lük geliri olan pastada iyi bir yere sahip olabilmek” dedi. Fuar ve kongre turizminin Türkiye'de yükselen bir trend olduğunu belirten Kadri Şaman; “Mersin, fuar merkeziyle başlayan atağını devam edebilmek için, havaalanı, konaklama imkanlarının arttırılması için gerekli projelerin acilen devreye sokulması gerekiyor” diye konuştu.

1-7 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen MOF 07’ye 75 firma katılırken, fuar süresi boyunca 350 araç satıldı. Fuarı 60.000 kişi ziyaret etti.

Mersin Yapı Fuarı 2007 Yurt içi ve yurtdışından çok sayıda fir mayla iş bağlantılarının kurulduğu fuarı toplam 40.000 ziyaretçi gezdi. Dört gün süren ve yoğun ilgi gören fuara Suriye ve Irak'tan da alım heyetleri geldi. Duhok Ticaret ve Sanayi Odası'ndan gelen heyet, birçok Türk firmasıyla anlaşma imzaladı.

Sosyal demokrasi, kentini ve insanlarını ayrım gözetmeksizin sevmekle başlar Mersin Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç, göreve geldiğinde beri başlattığı sosyal ve ekonomik hamlelerle Mersin ve Mersinli’ye hizmet etmeye devam ediyor. Bunun belki de en güzel örneği kente uzun yıllar hizmet edecek bir prestij projesi olan Yenişehir MERSİN YENİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI İBRAHİM GENÇ Fuar Merkezi’dir.

Y

enişehir Belediyesi Mersin’in sorunlarını çözerken, geleceğe yönelik yatırımlarını yapmaktan geri kalmıyor. Mersin’i geleceğe taşıyacak prestij projeleri arasında gösterilen ve 6,5 ay gibi kısa sürede inşaatı tamamlanan Yenişehir Fuar Merkezi belki de bunun en güzel örneği. Fuar Merkezi ile ilgili olarak açıklamada bulunan Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç şunları söylüyor; “Mersin’in ihtiyacı olan böyle büyük bir projeyi, bu kalitede ve 6,5 ay gibi kısa sürede gece gündüz çalışarak tamamlayıp, Mersinlilerin hizmetine sunmuş olmaktan dolayı son derece gururluyuz” diye konuşuyor. Merkezin kent ekonomisine sağlayacağı katkının farkında olan Belediye Başkanı İbrahim Genç; “İnanıyorum ki tamamladığımız bu Fuar Merkezi uzun yıllar Mersin'in ihtiyacını karşılayacak ve Mersin ekonomisine olumlu katkılar sağlayacak Fuar

Merkezi’ni 6,5 ay gibi kısa sürede gece gündüz çalışarak tamamladık ve 18 Ekim’de Mersin Mobilya, Ev Tekstili ve Dayanıklı Tüketim Malları Fuarı ile birlikte tüm Mersinlilerin hizmetine sunduk. Fuar süresince Mersinlilerin Fuara çok büyük ilgi gösterdiğini gördük. Şu anda faaliyet gösteren alan, Fuar Merkezi projemizin üçte birlik bölümünü kapsıyor. Önümüzdeki yıllarda öngördüğümüz projenin geri kalanını da eğer yeniden seçilirsek biz, seçilemezsek yeni gelecek Belediye Başkanımız tamamlayacaktır. Sosyolojik yapısı, tarımı, sanayisi, ekonomisi ve ulaşım olanakları her geçen gün gelişen Mersin'i geleceğe hazırlamak amacıyla yaptığımız Fuar Merkezimiz bu amaca büyük oranda hizmet edecektir ve Türkiye'nin en önemli Fuar merkezlerinden biri olacaktır. Önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz fuarlara da Mersinlilerin büyük ilgi göstereceğini düşünüyorum” dedi.


Yeni Hafta

1Aralık 2007

13 Ulaş KAYAPINAR

DİL PAZARI

Columbus’un ardindan gelenler, Amerikan yerlilerini öldürmek için egitilmis köpekler kullaniyordu. Soldaki gravür 500 yil öncesine ait. Ortadaki resimde ise yil 2007... Irak’ta Amerikali askerlerin Iraklilari köpeklerle sorgulamasi görülüyor. Churchil ise sebep oldugu enkazin seyrederken...

D “Batı’da 500 yıldır değişen bir şey yok” D ilbilgisini, sadece biçimler üzerine kurulmuş soyut bir düzenek değil, gerçek dünyayı algılamamızın olanaklarını sunabilmek olarak ifade eden Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ayhan Sezer, İngilizce dilbilgisi üzerine dört kitap yayımladı. ''İngilizler ve Amerikalılar kitaplarda hep istedikleri bilgileri aktardılar. Kitaplar dil ve kültür emperyalizminin başka bir aracı olarak kullanılıyor'' düşüncesini savunan Prof.Dr. Sezer,kitaplarında emperyalizmi ve Irak işgali hakkında soru örneklerine de yer veriyor. Mastering Engilsh Grammar (Kapsamlı İngilizce Dilbilgisi),First Treasure of Proficiency Tests (Birinci Yeterlilik Sınavı Kümesi) ve Road to Reading Proficiency Tests(İkinci Yeterlilik Sınavı Kümesi) ve Road to Reading Proficiency isimli kitapları kaleme alan Fen-Edebiyat Prof. Dr. Ayhan Sezer, alışıla geldik dilbilgisi kitaplarından farklı bir yöntem izlemiş. Dil öğrencisi için dilbilgisi biçimlerinin gerçek dünyada karşılıkları bulunmak zorunda olduğunu söyleyen Prof. Dr Ayhan Sezer, kitaplarda mümkün olan her durumda soruların gerçek dünyayla bağlantılı olmalarının sağlandığını kaydetti. Prof. Dr. Sezer, First Treasure of Proficiency Tests isimli kitapta, Martin Luther, George Washington, Roosevelt, Chiristoper Columbus ve Churchill gibi kişilerin İngilizce kitaplarında çok yanlış tanıtıldığını, bu kişilerle ilgili bilgilerinde asıllarına uygun şekilde verildiğini söyledi. Prof. Dr. Sezer; “Örneğin kaç Katolik papazın küçük erkek çocukların tacizle suçlandığı ya da İngiltere'de yakıt bulamadıkları için evlerinde donarak ölenlerin sayısı ya da çeşitli katliamlarda kimlerin ve kaç kişinin öldürüldüğü sorularda gerçek bilgilere uygun şekilde yer almıştır. Bu dünya bilgisine dilbilgisi nasıl ulaştığını bilmek için önemli bir yaklaşımdır” dedi. First Treasure of Proficiency Tests (Birinci Yeterlilik Sınavı Kümesi) ve Second Treasure of Proficiency Tests (İkinci Yeterlilik Sınavı Kümesi) isimli kitap, doğrudan doğruya dilbilgisi sınavlarına giriş için hazırlandı. ÜDS, KPDS gibi yeterlik sınavlarına girenlerin faydalanması için hazırlanan bu kitapların diğerlerinde farkı, buradaki soruların düzenlenmiş ve belli bir plan içinde verilmiş olması. Prof. Dr. Ayhan Sezer'e göre, bu soruları cevaplayan birisi, ister istemez dilbilgisini de tekrarlamış oluyor. Bir başka değişle bütün dil bilgisini gözden geçirdiği için hem sınavlar hem dilbilgisine aynı anda hazırlanıyor. Prof. Dr. Sezer “Bu kitaptaki metinler, gerçek İngilizce metinlerdir. Diğer kitaptakiler gerçek İngilizce metin değil mi diye sorabilirsiniz? Bir anlamda değil. Çünkü Amerikalıların ve İngilizlerin yazdığı okuma kitaplarında genellikle propagandanın izlerini de görüyoruz. Kitapla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Ben bu kitabı yazdığımda okuma becerisinin nasıl olması gerektiği konusunu açıklarken çok ilginç bir şey yaptım. Hiç Türkiye'ye gelmemiş, Türkiye medyasına yansımamış bir haber örneğini verdim. Amerika'da 2005'te patlayan kilisede seks skandallarıyla ilgili bir metni kullandım. Bununla ilgili ancak geçtiğimiz haftalarda

Winston Churchill ilk kez Kürtler üzerine kimyasal silah kullanan adamdır. Ne Arapların ne Kürtlerin ne de Türklerin insan olduğu düşüncesinde değildir. Bunlar üzerinde zehirli silah kullanılmasının doğal bir şey olduğunu söyleyen adamdır. Bu bilgilerin hepsi burada var.

Mersin Üni. Fen Ede. Fak. Dekanı Prof. Dr. AYHAN SEZER

ARANIYOR

Christopher COLUMBUS Hırsızlık, Tecavüz, İşkence, Kültürlerin yok edilmesi ve Soykırım Hürriyet Gazetesi'nde sadece iki paragraflık bir haber çıktı. Haberin ayrıntılarına girmediler. Bu giriş bölümünde ayrıntılı bilgiler veriyorum ve gerçek metinler oradan alınmış” dedi. İngilizler ve Amerikalıların kitaplarda hep istedikleri bilgileri aktardıklarını, kitapların dil ve kültür emperyalizminin başka bir aracı olarak kullanıldığını belirten Prof. Dr. Ayhan Sezer, Türkçe bilen birisine Türkçe açıklama yapmadan dilbilgisi ve okuma bilgisi öğretmenin mümkün olmadığını söyledi. Prof. Dr. Ayhan Sezer şöyle konuştu: “Bilimsellik bunu gerektiriyor ama hem Amerikalılar hem İngilizler bunu yapamadıkları için bir kılıf hazırlarlar. 'İngilizce kitaplarının tek dil olması gerekir'' çeviri yapılması sakıncalıdır' diye açık açık yalan söyler, abuk sabuk bir şey yaparlar. Bu kitaplarda bunların gerçek dışı olduğunu da göstermiş oluyoruz. Kitaplarda gerçek dünya ile ilgili metinler var. Başka bir yerde örneği olmayan bir metin var. Hitler zamanında papazların da kamplar kurduğunu, oralarda Yahudilere işkence ettiklerini gösteren metin var bu kitapta. Bu henüz Türk medyasına yansımamıştır.” Kitaptaki metinleri bizzat Amerikalılar ve İngilizlerin kendisinden elde ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ayhan Sezer'e göre, Amerikan medyasında bir sansür var. O sansürü de Türk medyası aynen algılıyor.” Metinleri gerçek bilim adamlarından, tarih profesörlerinden alıyorum, şakşakçı sansürcü medyadan değil” diyen Prof. Dr. Sezer, Türk medyasını da eleştirdi. Türk medyasının da yalnızca ABD şakşakçılığı yaptığını ileri sürdü.

“Columbus; katil, işkenceci, hırsız, uğursuz aç gözlü bir adam” Irak işgalinin Amerika'nın yaptığı en büyük suçlardan birisi olduğunu savunan Prof. Dr. Ayhan Sezer, bu durumun 'ABD Irak'a girdi, Irak'ı bir müddet elde tuttu' diye geçiştirilemeyeceğini, İngilizce öğrenenlerin bunu bilmesi gerektiğini vurguladı. ABD'nin Irak'taki bütün su kaynaklarını zehirlediğini, milyonlarca çocuğun açlıkta, ilaçsızlıktan öldüğü, hastanelerin ambulansların bombalandığını iddia eden Prof. Dr. Sezer, dilbilgisini bu şekilde öğrenmek gerektiği ifade etti. Prof. Dr. Ayhan Sezer, “Winston Churchill, büyük bir devlet adamıdır gibi uyduruk cümlelerin dil öğrenmede yardımı olmaz çünkü gerçekle ilgisi yok. Mersin'de bugün ortaokullarda okutulan bazı kitaplar Prenses Diana ile ilgili. Prenses Diana orada bir halk kahramanı gibi sunuluyor. Bu tamamen emperyalizmin işi. Prenses Diana'nın halk kahramanı olmadığı, nasıl biri olduğunu aktarmamız gerekiyor. Winston Churchill ilk kez Kürtler üzerine kimyasal silah kullanan adamdır. Ne Arapların ne Kürtlerin ne de Türklerin insan olduğu düşüncesinde değildir. Bunlar üzerinde zehirli silah kullanılmasının doğal bir şey olduğunu söyleyen adamdır. Bu bilgilerin hepsi burada var. Önemli olan dilbilgisinin bu şekilde öğrenilmesidir. Bizim okullarda hala Christopher Columbus Amerika'yı keşfeden adam olarak gösteriyorlar. Hâlbuki Columbus katil, işkenceci, hırsız, uğursuz aç gözlü bir adamdır. Amerika'ya ayak bastığında hastalanır. Kızılderililer onu kurtarırlar, tedavi ederler, iyileşince ilk yaptığı ne olur sizce? Kendisini kurtaranları kesmek kesmediklerini de İspanya'ya köle olarak götürmek olur. Böyle bir insan türü düşünebiliyor musunuz? Köleliği kuran ve insanları satan odur. Canavardır. Bu tarih kitaplarında yazmaz. Bu kitapta ilk kez bunları okuyor öğrenci.”

ünya üzerinde 2 milyar kişi İngilizce konuşuyor. İngilizce'yi birinci dil olarak konuşan kişi sayısı 355 milyon. Birleşik Devletler Bilgilendirme Dairesi'nin 1986 raporuna göre ABD'ye yılda 381,500 kişi İngilizce öğrenmek için giriş yapıyor. BBC İngilizce öğretim programları televizyonda her yayınlandığında sadece Çin'de 100 milyon kişi tarafından izleniyor. İngilizce öğretmenliği yapmak için İngiltere'den her yıl çıkış yapanların sayısı 10 bin civarında. UNESCO'nun rakamlarına göre dünya çapında yapılan yayınların yarısı İngilizce. British Council her ne kadar bağımsız bir kurum adı altında faaliyetlerini yürütse de 1989-1990 yıllarında aldığı hükümet desteği 2,5 milyon sterlindi. Dünya çapında 82 ülkede faaliyet gösteriyor ve yılda 350 milyon sterlin civarında bir bütçesi var. Oxford Yayınevi nerdeyse her yıl ülkeye olan ekonomik katkılarında dolayı kraliçe tarafından nişan alıyor. Her sene Ağustos ve Eylül aylarında yabancı yayın satılan kitapçıların önünde oluşan kuyruklar yukarıdaki rakamlara benzer. O kitapları aldığınız kitapçıların elde ettikleri kar %10-15 arasında. Kitap fiyatlarını yayınevleri belirliyor. Birinci hamur kağıda basılmış en iyi kitabın maliyeti ortalama 2 YTL. Harry Potter'ın orijinal İngilizce baskısı İngiltere'de 4 milyon satarken Almanya'da 1 milyon satıyor. Yayınevi son baskıdan dünya çapında 51,4 milyon sterlin kazandı. Yabancı yayın İngilizce ders kitapları ülkemizde yılda 80 bin pakete yakın satılıyor. Bu rakam, yılda 100 YTL'den 8 milyon YTL yapıyor. ***

British Council'in İngilizce öğretimine ilişkin ilkeleri Robert Philipson'un Linguistic Imperialism (Dil Emperyalizmi) kitabında şöyle sıralanıyor: 1.İngilizce en iyi tek dilli (yalnızca İngilizce kullanılarak) öğretilir. 2.İdeal İngilizce öğretmeni birinci dili İngilizce olan kişidir. 3.İngilizce ne kadar erken yaşta öğretilirse sonuç o kadar iyi olur. 4.İngilizce ne kadar yoğun bir şekilde öğretilirse sonuçlar o kadar iyi olur. 5.Eğer başka diller kullanılırsa İngilizce'nin standartları düşer. Yazara göre British Council, IMF ve Dünya Bankası da İngilizce öğretimini destekliyor ve bunun için üç adet gerekçe öne sürüyorlar: 1. İngilizce çok gelişmiş bir dildir. 2. İngilizce kullanımı dünyaya açılan kapıdır. 3. İngilizce teknoloji kullanımını sağlar. Robertson'a göre dile getirilmeyen ama altta yatan asıl gerekçe ise “İngilizce, Tanrı'nın hediyesi, zengin ve asil bir dildir” fikridir. Haftaya British Council'ın ilkeler kandırmacası ve British Council, IMF ve Dünya Bankası'nın destekleme gerekçelerine yakından bakmak için görüşmek üzere…

Tüm okuyucularımızın Kurban Bayramını kutlar, Sağlık ve başarılar dileriz.


1Aralık 2007

Yeni Hafta

15

Canımın acıdığından değil, elindeki baltanın sapı benden, ona ağlıyorum! Korer ÖZBENLİ - AKTER AŞ Genel Müdürü

G

ünlük politikalardan ayrı değerlendirilmesi gereken “siyaset” kavramı, “milli unsurların geliştirilmesi ve milli hedeflerin temini istikametinde kullanılması maksadıyla uygulanabilecek hareket tarzlarının tespiti ve bu hareket tarzlarından uygun olanların tatbiki için yapılan faaliyetlerin bütünüdür şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım, bilim, teknoloji ve sanatın bütün imkanlarının kullanılması ile milli gücün milli hedeflere doğru yönlendirmesinde, günlük politikalarla, ulusal menfaatler arasındaki dengeyi sağlayabilen siyasetçiyi, küçük siyasetçiden, kasaba politikacısından devlet adamlığına uzanan yolda bir yere koymaktadır. Devletler, uluslararası arenada varolma ve beka mücadelesi içindedir. Bu mücadelede, milli güçlerini geliştiren, hedeflerine ulaşmak için uygun siyasetler oluşturan ulusların başarılı olma şansı fazladır. Bu şansı onlara yaratan da devlet adamı niteliğine ulaşmış siyasetçilerdir. Milli Güvenlik siyaseti de; milli siyasetin bir parçası ve gereği olarak iç ve dış tehdit ve müdahalelere karşı alınması gerekli görülen tedbirleri ve hareket tarzını belirler. Milli hedefler uzun vadelidir ve iç ve dış tehditler değişmeden yeniden tespiti gerekmez. Milli siyasetin hazırlanmasında ilgili tüm Bakanlıklar ve kurumlar fiilen katılırlar. Milli siyaset değiştirilmedikçe, iktidara gelen her hükümeti bağlar. Ayrıca şunu da söylemekte yarar var; Milli Güvenlik Kurulu gibi ülke güvenliği ile ilgili konularda ilgili kurumlar hemen bütün Batı demokrasilerinde de vardır. Peki, bu kadar kitabi bilginin anlamı nedir? Anlamı şu : Yıl 1999. Milli Güvenlik Kurulu bir karar alıyor. 449 sayılı Karar. Bu Karar da Bakanlar Kurulu'nda aynen imza altına alınıyor. Tarih 30.07.1999 Konu : Özelleştirme kapsamında bulunan SEKA Akdeniz müessesesinin, limanın bir bölümünün Tersane amaçlı ayrılması. Konu ile ilgili tüm Bakanlık, kurum ve kur uluşlar Başbakanlık koordinesinde çalışmalarını sürdürüyor ve 2003 yılında tamamlanan çalışmalar sonucu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca Tersane kurulmak amacıyla ihalesi gerçekleştiriliyor. Tersane alanı; sanayi alanı olan ve 1985 yılından beri uluslararası deniz trafiğine açık SEKA Limanının bir bölümü. Kurulacak tesis de bir sanayi tesisi. Kıyıdan başka bir yerde yapılması mümkün olmayan tesis. Tüm kurumların müşterek kararı, mutabakatı ile belirlenen bir alan. 28 Mart 2004 yerel seçimleri ve sonrası. Konu bir anda yerel, günlük siyasi ihtiraslara konu edilerek istismar ediliyor. Söylemleri de son dönemlerin sakızı “çevrecilik”. Süreçte fiilen yeralan ilgili Bakanlıkça (Çevre ve Orman Bakanlığı), sözü dahi edilmeyen Caretta caretta'lar, Akdeniz fokları bir anda SEKA Limanı’na doluyor!!! Yaklaşık 30 milyon $'lık yatırım yapacak yatırımcı (hem de bölgelerinin yatırımcıları) “işgalci öncü kuvvet”, “çağdaş korsanlar” olarak günlük siyasete alet ediliyor. Sonrası siyasi destekli bürokrasi ve yargı süreci… Kimdir bu “çağdaş korsanlar” veya “işgalci öncü kuvvet” ? Milli Güvenlik Kurulu mu? 57. hükümetin Başbakanı ve Bakanları mı? Yoksa MGK ve Bakanlar Kurulu Kararlarında imzası olan 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel mi? Hiç düşündünüz mü? Bu güne kadar hangi yatırımların önünün, nereden ve nasıl finanse edildiği belli olmayan sözde çevrecilikle kesildiğini? Milli Güvenlik siyasetinin gereği olarak, MGK düşünmüş ve 1998'de onu da Karar altına almış, “….. ülkemiz deniz alaka ve menfaatleri ve enerji nakil hatları projelerini” hedef alanları. Ama nedense şimdi onlarda sessiz. Sanki bu kararları alanlar onlar değilmiş gibi. Sivil toplum kuruluşları demokrasinin

Tersane alanı; sanayi alanı olan ve 1985 yılından beri uluslararası deniz trafiğine açık SEKA Limanının bir bölümü. 2004 yerel seçimleri ve sonrasında konu bir anda yerel, günlük siyasi ihtiraslara konu edilerek istismar ediliyor. Süreçte fiilen yeralan ilgili Bakanlıkça (Çevre ve Orman Bakanlığı), sözü dahi edilmeyen Caretta caretta'lar, Akdeniz fokları bir anda SEKA Limanı’na doluyor!!!

vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak onların da ülkelerine karşı gerek kurum gerekse birey olarak sorumlulukları vardır. Yol, su, elektrik, sağlık ve daha önemlisi istihdam gibi konularda yatırımı devletimizden beklerken bu sorumluluk daha da çok hissedilmelidir. Ancak bu sorumluluğu çevreci kisvesi altında kurdukları dernekleri kişisel çıkarlarına alet edenlerden beklemek ise tam bir aymazlıktır. Üniversitelerimiz ve akademik kadroları ülkemizin çağdaşlaşma yönündeki en önemli unsurlarındandır, yarınlarımızın güvencesidir. Ne var ki “Bilirkişi” olma sorumluluğunu da üstlenen kimi akademisyenlerin 30 yıldır betonlu bir liman sahasına, hiçbir bilimsel kritere dayanmadan “I. sınıf tarım arazisi” raporu vererek hukuku yanıltmaları, siyasal radikalizmin de ötesindedir. Konunun önemi ve hassasiyeti nedeniyle yerel yönetimlerce hiçbir şekilde günlük siyasete, ekonomik ve siyasi ranta konu edilmemesi gereken “Milli Güvenlik Kurulu Kararlarının sonucu ne olursa olsun dava konusu dahi yapılması” kasaba politikasına alet edilmesi s i y a s e t e n d e s t e k g ö r m e s i ü z ü c ü d ü r, düşündürücüdür. Siyasi ve ahlaki etiğe de uygun değildir. Bu nedenle terazinin bir kefesinde Milli Güvenlik siyasetimiz, diğerinde de yerel siyasetimiz bulunmaktadır. Bu da yatırımcıya olduğu kadar tüm kurumlara ve dahası yargıya tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. İşte devlet adamlığı da bu noktada başlar. Kıyı şeridi ülkemizden daha az olan pek çok kıyı devletinin ekonomilerinin ağırlıklı sektörü denizcilik olmuştur. Bir zamanlar dünyanın en güçlü donanmasına sahip olan, “gemilerinin direklerini altından, yelkenlerini atlastan yapma” iddiası bulunan bu ülkenin insanı, bugün denizcilikle, gemi ve yat inşasında gereken hak ettiği, olması gereken yere gelebilmiş midir? Dünyanın en önemli ulaşım koridorlarının kavşak noktasında yeralan ülkemiz, coğrafi avantajı ve gemi inşasındaki potansiyeli ile Avrupa'nın “üretim üssü” olma yolunda haklı bir yükseliş içindeyken, emek/sermaye yoğun yapısı ile istihdam yaratan bir sektör olan gemi inşa sanayinin, idari ve siyasi istismar konusu edilmesinin kime, ne gibi yarar sağlayacağı iyi değerlendirilmelidir. Şu apaçık doğruyu görmeliyiz : Deniz Ticaret Filomuz 8.6 milyon DWT kapasite ile dünya sıralamasında 20. sırada; tersanelerimizin ise 2015 yılına kadar dolu olmalarına rağmen- dünya yeni gemi inşadaki pazar payı %1'in altında. Sadece 5 büyük tersaneye sahip Hırvatistan'ın dünya gemi üretiminde beşinci, Pazar payının ise

Yeni Hafta GÖRÜŞ

Neden Taşucu? ç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde Akdeniz Sahillerinde barış zamanında ticari gemilere, sıcak savaş veya gerginlik durumlarında (Kıbrıs'ı unutmayalım) Deniz Kuvvetlerine hizmet verebilecek bir tersane mevcut değil. Bir ülke düşünün, o ülkenin Milli Güvenlik Kurulu Taşucu'nda tersane kurulmasını kararlaştırıyor ancak birileri buna karşı çıkıyor. Karşı çıkanlar kim? Türkiye'nin Akdeniz'de güçlenmesini istemeyen Yunanistan; Akdeniz tekel konumunu kaybetmek istemeyen Güney Kıbrıs Rum Kesimi; Rekabet gücünün d ü ş m e s i n i i s t e m e y e n M a l t a ve Hır vatistan; Türk ekonomisinin güçlenmesini istemeyen bir takım yabancı vakıflar; Belediyeler, Mahalle güzelleştirme dernekleri. Peki, tersanenin gerekliliği kararını alan Milli Güvenlik Kur ulu'nu oluşturanlar kim? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet Bakanı, Milli Savunma Bakanı, İç İşleri Bakanı, Dış İşleri Bakanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanlığı. Şimdi gelinde bu yabancı vakıfların kendi hükümet destekleri ve bağlantıları olmayan kendi halinde kurumlar olduğuna inanın? Biraz tarih bilgisi olanlar bilir ki Türk Beylikleri, ardından Anadolu Selçukluları ve Osmanlı'nın ihtişamlı günlerinin doruğa çıktığı zamanlar hep deniz gücümüzün zirvede olduğu zamanlardır. Küçük Türk Beylikleri sahip oldukları tersane ve donanmayla Bizans'a, Venediklilere, Cenevizlilere kafa tutuyordu. Osmanlı Kaptan-ı Deryaları, üstün donanma ve tersaneleri ile Akdeniz'i bir göl haline getirmişti. Osmanlı Sultanı IV Mehmet 1656 yılında İngiliz Amerikan Sömürge Yönetiminin ricası üzerine iki Ermeni'yi ipek kozacılığını öğretmek üzere okyanus ötesine g öndererek Türkler ile Amerikalılar arasındaki ilk teması başlatmıştır.1700'lü yılların sonlarında ise ABD, Akdeniz'de gemilerini güvenlik içinde yüzdürebilmenin yollarını arıyordu. Özellikle Batı Akdeniz korsan yatağıydı. Bu saldırılara engel olmanın yolu Osmanlı'ya vergi vermekten geçiyordu. Amerika Başkanı George Washington vergi anlaşması görüşmelerinde “ muhatap alınmadığı” için Osmanlı'nın bir memuru olan Cezayir Beylerbeyi Dayı Hasan Paşa ile anlaşmak zorunda kalmıştır. Böylece Amerika Akdeniz'de dolaşabilmek için Osmanlıya yılda 642 bin altın dolar ve 12 bin Türk altını vergi vermek zorunda kaldı. Osmanlı yönetimi anlaşmanın Türkçe yapılmasını da şart koymuştu. Bu anlaşma ABD açısından; yabancı dille yapılması ve bir ülkeye vergi ödemek zorunda kalması bakımından bir “ilk” ti. Biz her şeyi unutan bir milletiz ama Batı asla unutmuyor.

Ü

Tersaneye ayrılan alan, tüm arazi göz önüne alındığında oldukça küçük. Fakat işlev bakımından Akdeniz’e hükmedecek

Tersane tamamlanabilseydi, bölgede 3000 kişiye istihdam yaratırken, ekonomiye de olumlu katkılarda bulunacaktı

Tarım arazisi olarak geçen alanın 50 cm betonla kaplı olması gerçeği gözardı ediliyor. Tıpkı Seka Fabrikası çalışırken çevreye olan etkilerinin konuşulmadığı gibi %2.5 olması, tersanelerinin de Uljanik, Split, Rijeka gibi dünyaca ünlü turizm beldelerinde bulunması, yaşadığımız coğrafyanın bahşettiği olanaklardan yararlanmamakta ısrarcı çevreler için bir anlam ifade eder sanırım! Ülkemizin doğal güzellikleri ile ünlü Karadeniz sahillerinde, 20.000 nüfuslu Karasu (Sakarya) ilçesinin Belediye Başkanı, yöresinde halen inşası devam eden liman sahasını sanayi bölgesi, “tersaneler bölgesi” ilan edip yatırımcı kuruluşları yatırım yapmaya davet ederken, ülkemizin bir başka yöresinde, Akdeniz'deki bir beldemizde, - üstelik de sanayi alanı olan liman sahası içinde kurulması devletimizce planlanan tersaneye karşı tavır alınıyor. Gemilerinin direklerini altından, yelkenlerini atlastan yapacak kadar iddia sahibi Atalarımızın, Akdenizli torunlarını anlamakta zorluk çekiyorum. Genç nüfusumuzun %12'sinin işsiz, %40'ının da yoksulluk sınırında yaşadığı resmi verilerle sabit olan ülkemizde, doğrudan 500 kişiye istihdam sağlayacak, en son teknoloji ile uluslararası standartlarda üretim yapacak bir tesise karşı olanların, iş ve aş bekleyen genç hemşehrilerine, “deniz, kum, güneş” dışında söyleyecek sözleri vardır umarım. Bitirirken söz gelip bir yere dayanıyor : Oduncu ormanda ağaç kesiyor, baltayı her vuruşunda ağaç ağlıyormuş. Oduncu acımış: -Biliyorum, canın acıyor, ama ne yapayım, evde çoluk çocuk var, ekmek bekliyorlar! Ağaç yapraklarını sallamış : -Canımın acıdığından değil, elindeki baltanın sapı benden, ona ağlıyorum! Acaba bu fıkrayı “kıssadan hisse” diye sunsam bir anlam ifade eder mi?

YENİ HAFTA 17 Aralık 2007 Sayı: 1

SAHİBİ ve SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: ERC Gazetecilik, Film Prodüksiyon ve Reklam Ajansı adına Aydın Çelik DANIŞMAN: Ercan Akın

E-POSTA: yenihafta33@gmail.com ADRES: Kiremithane Mh. 4413 Sk. Rıza Apt. 1/1 MERSİN TEL: 0 324 231 78 23 BASKI: Deniz Ofset Cami Şerif Mh. 5248 Sk. 9/B TEL: 0 324 238 41 50

15 günlük Yerel Süreli Yayın Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir


Yeni Hafta

1Aralık 2007

15

Türkiye, Silahlı Kuvvetler Vakfı’yla daha güçlü Aselsan, Tusaş/Tai, Havelsan, Roketsan, İşbir Elektirik ve Aspilsan gibi Türk Savunma Sanayi şirketlerinin çoğunluk hissesine sahip Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, Türkiye’nin silah ithal eder durumdan çıkıp ihraç eden durumuna gelmesi için çalışıyor. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı göreceksiniz. Milli Harp Gemisinin tamamen Mersin Bölge Temsilcisi Emekli Deniz K. Albay projesi bize ait olup üretimi başlamış durumdadır. Hikmet Altındağ, Vakıfla ilgili olarak şunları Bunlar, tabiî ki vakfın sahibi olan milletimizin söyledi; Vakfımızın amacı, Silahlı maddi ve manevi desteğinin yanı Kuvvetlerimizin güçlendirilmesi, Harp sıra şirketlerimizden elde edilen Sanayimizin geliştirilmesi, ihtiyaç gelirler ile gerçekleştiriliyor. Bağışlar duyulan silah, araç ve gereçleri yurt nakdi bağışlar şeklinde olduğu gibi, içinde üretecek seviyede bir Savunma g ayrimenkul bağışı şeklinde Sanayi oluşturmaktır. Dışa bağımlılığı olabiliyor. Gayrimenkul bağışları, azaltmak için milletimizin maddi ve tam mülkiyet şeklinde olabildiği manevi desteğini sağlamaktır. Bu gibi, kullanım hakkı bağışçımızda destekler sayesinde geçmişte savunma kalmak suretiyle çıplak mülkiyet sanayi alanında ileri teknoloji ithal eden TSKGV Mersin Bölge Temsilcisi şeklinde de olabiliyor. Çıplak bir ülke durumundan, ihraç eder Emekli K. Albay Hikmet Altındağ mülkiyet bağışında, taşınmazın duruma geldik. Şu anda savunma sanayi kullanım hakkı bağışçımızın alanında faaliyet gösteren 6 adet büyük şirketimiz, vefatına kadar, kendisinde kalıyor. Kadirşinas mühendislik dalında ise dolaylı bağlı 4 adet halkımızın yapmış olduğu bağışların bir kuruşunu mühendislik şirketi var. Bu çalışmalarımızın dahi heba etmeden, en iyi şekilde değerlendirmek Türkiye ekonomisine katkısı var. Bizim amacımız suretiyle bu seviyeye geldik. Sosyal bir vakıf dünyada savunma sanayisinde Türkiye'nin binde olmamakla beraber bağışçılarımızla yakından bir olan payını arttırmak ve en azından üst ilgileniyoruz. En az hafta da bir kere onları arıyor, rakamlara çekip rekabet ortamında yer almak. ya da ziyaret ederek başta sağlık olmak üzere Yakın zamanda projesi başlayan jet uçağını, sorunlarıyla ilgileniyoruz. Hayattayken onlara gelecek 4 sene içerisinde semalarımızda vefa borcumuzu ödemeye çalışıyoruz.

Mualla Aşut: Mersin Fahri Yardım Kurulu Birinci Yılını doldurdu TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ G Ü Ç L E N D İ R M E VA K F I (TSKGV)Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut, gazetemize yaptığı açıklamada “Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kuruluş tarihi olan 17 Haziran 1987 tarihinden itibaren geçen 18 yıllık sürede Savunma Sanayinin öncüsü olmuştur. Çalışmalarımızda üzerinde durduğumuz en önemli husus halkımızın vakfımıza duyduğu güven duygusunu muhafaza ederek ve geliştirerek, kuruluş amaçlarımızı gerçekleştirmektir. Bu amaçların başında Ulusal Savunma Bilinci'nin el birliği ile geliştirilmesine katkıda bulunarak güç birliği yaratmak gelmektedir. Bu yöndeki çalışmalarımız illerde Valilerimiz, ilçelerde ise Kaymakamlarımızın onursal

başkanlıklarını yaptığı ve gönüllü olarak çalışan kişilerden meydana gelen Fahri Ya r d ı m K u r u l l a r ı a r a c ı l ı ğ ı i l e yürütülmektedir” diye konuştu. Mualla Aşut: “Sayın Valimiz Hüseyin Aksoy'un onursal başkanlığında kurulan TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu bir yıl içinde birçok tanıtım faaliyeti gerçekleştirmiştir. Onursal başkanımız Mersin Valisi Sayın Hüseyin Aksoy'un destekleri ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Bölge Temsilcisi Emekli K. Albay Hikmet Altındağ'ın tecrübesiyle özellikle Milli Eğitime bağlı okullarda tanıtım, yarışmalar, konferanslar düzenlendi. Gençlerimize aziz milletimizin bağışları ile güçlenen vakfımızda, bir kuruşun bile ziyan edilmediğini g öster meye çalıştık.

Vakfımızın bağlı ortakları olan ASELSAN, TAI, HAVELSAN, ROKETSAN, İŞBİR, ASPİLSAN gibi kuruluşları gençlerimize tanıttıkça milli harp sanayimizin ne kadar güçlü olduğunu gördüler. Türkiye'nin yurt dışına ihraç ettiği gelişmiş teknoloji ürünleri gençlerde ülkelerine olan güveni daha da güçlendirdi” dedi. TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut söyleşimizde “Bu bir bayrak yarışıdır. Bizim yapmak istediğimiz; bakın gençler sizden öncekiler bu işi bu noktaya getirdi ancak görev bundan sonra sizindir; duygusunu onlara vermektir” dedi.

TSKGV Mersin Fahri Yardım Kurulu Başkanı Mualla Aşut söyleşimizde; “Bu bir bayrak yarışıdır. Bizim yapmak istediğimiz; gençler, sizden öncekiler bu işi bu noktaya getirdi ancak görev bundan sonra sizindir; duygusunu onlara vermektir” dedi.


Yeni Hafta

17 Aralık 2007

15

2500 KİŞİYE İŞ OLAĞANI SAĞLAYAN FORUM MERSİN’İ YILDA 10 MİLYON KİŞİ ZİYARET EDECEK

Alışverişin kalbi artık

FORUM MERSİN’de atıyor Forum Mersin kapýlarýnýziyaretçilerine açtý.66 bin metrekare arsa alaný üzerine kurulu Forum Mersin, içerisinde bulunan 200 adet maðaza, 8 salonlu sinema, restoranlar ve eðlence alanlarýyla Mersin'in yeni yaþam merkezi olacak gibi görülüyor. Multi Turkmall'un 2006'da hizmete giren Forum Bornova Alýþveriþ ve Yaþam Merkezi'nin ardýndan, Akdeniz Bölgesi'nin içerisinde açýk bölümleri bulunan ilk alýþveriþ ve yaþam merkezi Forum Mersin de açýldý.Konumu itibariyle þehrin her noktasýndan 20 dakikada kolay ulaþýmimkanýbulunan Forum Mersin, þehrin bir

parçasý olarak tasarlandý. Forum Mersin Müdürü (Center Manager) Adem Erol, Forum Mersin'in yatýrýmdeðerinin 170 milyon Euro olduğunu ve 2 bin 500 kiþiye istihdam saðlayacak olan merkezin yýlda yaklaşık 10 milyon ziyaretçi çekeceğini söyledi. Türkiye’de yaptıkları yatırımların tutarının 3 milyar Euro’yu bulduğunu belirten Multi Turkmall üst yöneticisi (CEO) Levent Eyüpoğlu; “Yatırımları daha da büyütmek ve başka ülkelere gitmesi planlanan ekstra yatırımları ülkemize çekmek için çalışıyoruz” dedi.

FORUM

MERSİN


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.