Bu Ülke Gazetesi Sayı:15

Page 21

daha sevaptır." şeklinde. Böyle olunca Cumhuriyet ile birlikte aleviler biraz rahatladılar. Çünkü laik bir düzen gelmişti. Bu düzende insanların dini inanları sorgulanmıyordu. Bu yüzdendir ki aleviler cumhuriyetin kurulmasında Atatürk'e büyük destek olmuşlardır. Alevi kültürü hangi kaynaklar üzerine kuruludur? Ali'siz Alevilik söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Alevi kültürü bütün kaynağını Kuran'dan alır. Kabul edersiniz ki Türkiye'de birileri çıktı dinsizlikten ateistlikten bahsettiler. Bu noktada çok bayraklaşan isimler oldu. Baktık ki bu insanların kökeni sunni, hatta imamlıktan hocalıktan gelenler var. Örnek vermek gerekirse Turan Dursun, Aziz Nesin bir hocanın oğludur. Fakat bu insanlar bile dinsizliği kabul edebiliyor. Ancak biz hiçbir zaman olaya "baksanıza bu sunniler dinsizler" gibi bir algıyla yaklaşmadık. Aleviler içerisinde de birileri dinsizliği seçebiliyor. Bu doğaldır da. Ama bu alevileri bağlamaz. Aleviler Allah,Muhammed,Ali demiştir. Bu kadar basittir. Hak,Muhammed,Ali diyen dini islamı reddetme şansına sahip midir? Değildir. Şunun da altını çizmek gerekir bizim Kuran anlayışımız Sunni ile aynı değildir. Biz Kuran'ı daha çok batını boyutunda manevi boyutunda,içten ve öze hitap etmesi noktasında ele alırız. Bu anlamda anlaşılmamazlık burda başlıyor. Aleviler Kuran temelinde hareket ederler, ve bütün ibadetiyle ilgili bütün ritüelleri Kuran ayetlerinden alırlar. Fakat aleviler hep yasaklandıkları,horlandıkları,dışlandıkları için gerçek anlamdaki düşüncelerini inanlarını da anlatamamışlar. Aleviyi tanıyan birisi bu şekilde düşünmez. Ama işte toplum önderleri siyasiler bu insanlar arasındaki anlaşılmazlığı zaman zaman kullandılar. Ali'siz alevilik gibi sözler boş laflardır. Aleviler nasıl ibadet eder? Nerede ibadet eder? İbadethane tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz. Son zamanlarda tartışılan bir konu cemevi ibadet yeri olsun mu olmasın mı? Bu yaklaşımın kendisi aslında islama aykırı bir davranıştır. Hz. Peygamber buyuruyor ki: "Gökkubbenin altı sizin için mescittir." Mescid secde edilen ibadet edilen Allah'a teslim olunan yerdir. Kuran'da cami yoktur. Bugün hatta Arap ülkelerinde cami denilmez mescid denilir. Peki bakalım Hz. Peygamberimiz Mekke'den Medine'ye göç ettiğinde Medine'de yaptırmış olduğu bir mescid var. Mescid-i Nebevi. Şimdi bu mescid ile cami ve cemevlerini karşılaştıralım. Hz. Peygamber'in mescidinde yemekhane var, ihtiyaç sahipleri doysun diye, uzaktan gelen islamiyeti yeni tanıyanlar için yatakhane var,sportif faliyet alanları var,toplantı alanları var,dershaneler var,bir de o mescidin içerisinde sofa denilen Peygamber Efendimiz'in sufiler ile birlikte ibadet ettiği bölüm var. Şimdi bizim cemevlerimizin fonksiyonlarına baktığınızda bu özelliklerin hepsi var. Ama bi camide bunlar yok. Burada sunni vatandaşlar tartışsınlar. Cemevimizde ibadet biçimimiz de merak ediliyor. Burdan herkezi davet ediyorum perşembe geceleri cem yapıyoruz. Birçok sunni vatandaşımız da geliyor. Şimdi Kuran'da ibadeti tarif eden bir ayet yoktur. Sadece kıyam,rukü,secde vardır. Şimdi bu üçü alevide de var sunnide de var. Ama şekilleri biraz farklıdır. Bizde cem yaparken kıyama dururuz, elif gibi dik oluruz.Rukü bir üst makama karşı eğilmektir, secde ona tam teslim olmaktır. Sunni de bunları yapıyor alevi de ama bunların şekilleri farklı. Dolayısıyla bizim yerine getirdiğimiz her ritüelin Kuran'da yeri vardır. Kuran'dan sonra 12 imamın

içtihadına uyar. Dolayısıyla 21. yüzyılda cemevi ibadethane olsun mu olmasın mı? Buna burada ibadet edenler karar verir. Siyasilerin bunu belirleme yetkileri yoktur. İbadetimi 1400 yıldır nerede yapıyorsam bugün de orada yapıyorum. Cemevi dün ki bi kavram değildir. Devletin ısrarla aleviliği tanımaması cemevlerini reddetmesi bizi üzüyor. Bir dede olarak şunu çok net bir şekilde ifade ediyorum. Hiçbir engel bizi bu yoldan alıkoyamaz. Çünkü biz Akabe'de Hz.Peygamber'e biat etmişiz. Çünkü biz ehli beyte ikrar vermişiz. Bu ikrarımızdan hiçbir zaman dönmeyiz. Tarihte bir çok katliyama maruz kalmasına rağmen aleviler bu

İmam Cafer Hz. Peygamber'in torunu,islam aleminin de ilk medresesini kuran kişilerdendir. Birçok mezhebin kurucuları da İmam Cafer'in öğrencileridir. Şimdi burada şunu çok net sormamız gerekiyor. Hz. Peygamber, Dört Halife hangi mezheptendi? Oysa ki mezhep tektir. Oda Hz. Peygamber'in içtihatıdır. Dolayısıyla Hz. İmam Cafer de bir mezhep kurmamıştır. Abbasiler'in siyasi amaçlı kurdurdukları mezheplere karşı ehli beyt taraftarı aleviler ve şialar da İmam Cafer'i bu konuda yetkin kılmışlardır. Ona ve onun fıkhına bağlı kalmışlardır. Biz İslam dininin içerisinde bir mezhebin olduğuna da inanmıyoruz

Hz. Peygamber buyuruyor ki: “Gökkubbenin altı sizin için mescittir.” Mescid secde edilen ibadet edilen Allah'a teslim olunan yerdir. yolda inançlı bir şekilde devam etmişlerdir. Aleviler bu süreçte dağın tepesinde yapmıştır ibadetini, derenin içinde yapmıştır, mağaranın içinde yapmıştır ama yapmıştır. Dün de yapmıştır, bu gün de yapacaktır. Kendi imkanlarımızla biz bunu yaparız. Ama biz bir vatandaşız. Bu ülkenin vatandaşlarıyız. İnsan hakları beyannamesinde belirlenen haklarımız vardır. Biz bu ülkeye vergi veriyoruz,ödevlerimizi yerine getiriyoruz. O zaman eğer bu ülke dini hizmetler için bir bütçe ayırıyorsa,benim verdiğim vergiyle birileri maaş alıyorsa bundan ben kuruş dahi yararlanamıyorsam, İslam bir adalet dini ise ki öyledir, Ben hakkımı helal etmiyorum. Çünkü benim hakkımla bugün yüz bin küsür hoca maaşını alıyor. Bugün camilerin, elektirik,su paraları yerel veya genel yönetimlerce karşılanıyor. Ama cemevleri her türlü ihtiyacını kendi karşılıyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de tanımamazlıktan geliyorlar. İbadethane saymıyorlar. Ama şu çok net bilinmeli burası birileri saysın diye cemevi değil. İster saysın ister saymasın biz ibadetimizi ibadethanemizde yapmaya devam edeceğiz. Alevilik ve Şiilik arasındaki farklar nedir? Tabi ayrılıklar da var benzerlikler de var. 12 imam sevgisi bakımından ortağız. Fakat diğer konularda alevilik ve şiilik arasında büyük farklılıklar da vardır. Mesela aleviler ibadet yeri olarak cemevini kabul eder şiiler camiyi kabul eder. Aleviler Muharrem orucunu tutarlar,Şiiler bu orucu tutmazlar 10 Muharrem'de bir anma yaparlar. Büyük farklılıklar var ama benzer olan en büyük nokta 12 imam sevgisidir. Şimdi İmam Cafer noktasından baktığımız zaman Aleviler bir mezhep ayrımını kabul etmezler.

Yeni nesillere Alevilik kültürünü aktarmakta zorluk çekiyor musunuz? Cemevleri'nin bu aktarımdaki yerinden bahseder misiniz? Şimdi şehirleşme başladığında Anadolu'nun heryerinden göçler başlamıştır. Fakat sunni vatandaşların bir avantajı vardı. İstanbul'un neresine gelirse gelsin kendi dini vecibelerini yerine getirebileceği camiler vardı. Fakat Alevilerin böyle bir şansı olmadı. Kaldı ki merkezi otorite sunniliği yaşatmak yaymak için olanak sağlıyor bütçe ayırıyordu. Bu noktada Aleviler bu kimliğini saklamak zorunda kaldı. Çünkü Aleviyseniz işe alınmıyorsunuz,esnafsanız sizden alışveriş yapılmıyor, size ev kiraya verilmiyor. Bunları öylesine söylemiyor bugün dahi karşılaştığımız vakalardır bunlar. Dolayısıyla kendi inançlarını yaşayamama gibi bir sıkıntıları oldu bu şehirleşme sürecinde. Anneler babalar, çocuklarına aman oğlum,kızım alevi olduğunu söyleme diye nasihat ediyordu okula,askere,işe gönderirken. Tabi bu gizlenme bir süreden sonra yeni neslin aleviliği tam manasıyla öğrenememesine neden oldu. Ama bugün içinde bulunduğumuz cemevinde alevilik sadece alevilere değil aleviliği merak eden herkeze öğretiliyor. Alevilerin kestiği yenilmez,sofrasına oturulmaz,selam verilmez gibi Osmanlı'dan kalan bir anlayış günümüze kadar hala devam ediyor. Biz bunu burada kırmaya çalışıyoruz. İnsanlar tanıdıkça düşünceleri değişiyor. Hz. Ali ne güzel buyurmuştur: "İnsan bilmediğinin düşmandır." Yerel yönetimle ilişkiniz nasıl? Bizim Kağıthane Belediyesi'yle insanı diyaloğumuz çok iyi. Fakat bu işler yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılmamalı. Bir bölgede aynı

partinin belediye başkanı cemevine yardım ediyor. Hertürlü ihtiyacını karşılıyor. Ama Kağıthane örneğinde olduğu gibi bir bölgedede hiç yardım etmiyor. Biz bu noktada bu cemevinin yapım sürecinde Kağıthane Belediyesi'nin aksine hep engellemeleriyle karşılaştık. Neden biz buna maruz kalıyoruz? Çünkü durum yerel yöneticinin inisiyatifine bırakılmış. Bir taraftan başbakan, diyanet işleri başkanı cemevi ibadethane olamaz diyor. Diğer taraftan cumhurbaşkanı,bakanı gidip cemevinde ayakkabılarını çıkarıp oturuyor. Cemevlerini ziyaret ediyorlar. Peki tanımadığın bilmediğin kabul etmediğin bir mekana niye gidiyorsun o zaman. Bu bir çelişkidir. Ülkenin bu çelişkiden biran önce kurtulması gerekir. Son dönemde Türkiye'de bir takım tatsızlıklar yaşandı. Hem Alevi hem sunni vatandaşlara söyliyecekleriniz nelerdir? Şimdi böyle bir ayrılık var. Osmanlı'dan kalan fetvaların etkisi çok büyük. Alevileri öcü gören bir zihniyet var. Fakat tarihe baktığımızda bu topraklarda halka yayılmış bir çatışma yok. Yani bir sunni köy bir alevi köyü basmamış tarih boyunca. Burada tamamen siyasiler esas ayrılığı doğuran kesim oluyor. Ama siyasiler halka o kadar empoze ediyorlar ki bu durumu halk da bu noktada siyasilerden çokta ayrı düşünmüyor. Yani halk ta alevileri öcü görüyor. Bugün Malatya'da yaşanan bir olay. Şimdi oradaki vatandaşın davulcuya tepkisi olmuş. Bu vatandaş oruç tutmayan bir vatandaş. Aleviler. Ama davulcu geliyor vatandaşın kapısında normal ahenginde dışında kasıtlı olarak davul çalıyor. Evdeki kadın da camı açıyor diyor ki "Biz sabah kayısı toplamaya gideceğiz. Sabah erken kalkacağız. Biliyorsun biz oruç ta tutmuyoruz. Burda bu kadar çalmana gerek yok.". Bunun kadın dedikten sonra 15-20 kişi hemen ilerde hazır bekliyor ve saldırıya geçiyor. Vali de kabul etti: "Burada güvenlik zaafımız oldu." dedi. Provakatörler var deniliyor halk tahrik ediliyor deniliyor. Lütfen biz aleviler nasıl bir insanız ki hiç tahrik olmuyoruz. Bize de her zaman hakaret edildi. Ama aleviler hiçbir sunniyi tahrik etmedi. Aleviler tahrik olmuyor neden sunni vatandaşlar tahrik oluyor. Burada planlı organize bir durum var. Madımakta, binlerce insan orda yananları tekbir getirerek alkışlıyarak izliyor orada yananları. Şimdi bir yanan insanı nasıl alkışlayabilirsin. Bu hangi islami duyguyla hangi islami inançla yapılan bir harekettir. Bunların sorgulanması lazım. Sunni vatandaşların ve aydınların bunları sorgulaması gerekir. Halk arasında barışın sağlanması için artık halkın devreye girmesi gerekir. Çünkü siyasilerden böyle birşey beklemek doğru değil. Muharrem Ayı yaklaştı. Muharrem Ayı veAlevilikten biraz da bahseder misiniz? Muharrem ayı iki boyutludur. Bir oruç boyutu vardır bir de yas boyutu vardır. Muharrem orucu Kuran'ın Bakara suresinin 183. ayetinde "Ya Muhammed sizden öncekilerin üzerine farz kılınan oruç sizinde üzerinize farz kılınmıştır." şeklinde işaret edilmiştir. Kuran'ın iniş sırasına göre Bakara suresi 92. sıradadır. Bu da hicretin ikinci yılından itibaren inmiştir. Şimdi sormak lazım Hz. Peygamber haşa dinsiz yada başka bir dine inanmış mı? Haşa çünkü o doğuştan peygamber,doğuştan Allah'ın tekliğine inanmış birisiydi. Dolayısıyla Hz. Peygamber 52 yaşına kadar hangi oruçları tuttu? buna bakmak lazım. Biz bütün peygamberlerin muharrem orucu tuttuğuna inanıyoruz. Bundan dolayıda Muharrem orucu tutuyoruz. 12 gün tutarız. Muharrem ayının bir de yaş boyutu var demiştik. Bu ay bizim için 680 yılında evladım dediği Hz. Hüseyin şehit edilmiştir. Dolayısıyla bu ay aynı zamanda alevi toplumu için ehli beyti sevenler yasa bürünürler. Hz. Hüseyin'in ve onun evlatlarına yapılan bu zulüm ile hallenmek için 12 gün su dahi içmezler.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.