2009_198_8688

Page 57

gerekiyor o zaman. Bütün bunlar göz önüne alındığında Stratiev'in oyunu, hicvin temelinde yer alması gereken eleştirel derinliğe inememiş, bir ölçüde çizgisel kalmış çalışma bağlamında alınabilir herhalde. Arif Akkaya sahneleyişinin fışkıran güzelliklerine, Hikmet Körmükçü'nün yetkin oyunculuğuna karşın Deri Ceket'in sabun köpüğü gibi tangır tungur sahneden yuvarlanıp kayboluşu bu nedenle olağan sayılmalı.

çok güzel olmakla birlikte çizgiyle durmadan lekeleyip gölgelendirmesine, bütün bunları ses bombardımanıyla kirletmesine karşın önemli bir çalışma. Övül Avkıran'la Mustafa Avkıran'ın her zamanki yaratıcı, özgün, şaşırtıcı yönetimi, Roza Erdem ile Memet Ali Alabora ikilisinin sıcacık oyunculukları da eklenebilir bunlara. Yüksek düzeyli soyutlayımı, dönüştürümüyle dikkati çekiyor çünkü Histanbul.

Öyle ya, yazılan oyun, seyircinin metnini okuduğu değil

Dönüştürümde Evrensel Açılım: Kavramlaştırma Ama iki oyun var ki, soyutlayımla dönüştürüm düzeyini bir üst aşamaya çıkarıp tam anlamıyla kristalize olmuş, erdenleşip saydamlaşmış, alımlayıcıyı saltık somutlukla karşılar hale gelmiş yapıtlar olarak çıkıyor karşımıza: Cesaret Ana ve Çocukları ile Dönüşüm.

kodlarını algıladığı yapıta dönüşmek zorunda artık ya da seyircinin bir oyun yazarı olarak işe katılıp oyunu yeniden yoğurarak yaratmasının kaçınılmazlığı ortada.

Vaclav Havel'in de melodram yazarı gibi bir ara görünüp sonra kayboluşu da buna bağlanabilir sanıyorum.

pe cy a

Histanbul'da ise, Kemal Gökhan Gürses'in durmadan anlatmasına, üstelik bu anlatımını, çok

Brecht'in sahne metni Işıl Kasapoğlu'nun yorumuyla, ayakları mıh gibi yere çakılı uyumla geliyor sahneye. Bu güzelliğe Yavuz Pekman'ın dramaturgluğunun, Paul Dessau'nun müziğinin, Cem Yılmazer'in sahne, ışık tasarımının güç kattığı çok açık. Ama topluluğun yıllardır "grup" anlayışı sergileyen oyuncularının da bunda çok özel bir yer tuttuğunu belirteyim: Ahmet Kaynak, Burcu Doğan, Bülent Çolak, Nadir Sarıbacak, Öyküm Elif Erdoğan, Özlem Durmaz, Sarp Aydınoğlu, Serkan Keskin, Tansu Biçer, Tilbe Saran, Ümit İlban... Dönüşüm'de de Denizerler, olağanüstü güzellikte bir "dönüştürüm" örneği sergiliyor denebilir. Kafka'nın bu çarpıcı anlatısını böylesi düzeyli bir soyutlamayla, dönüştürümle verebilmek ustalık diyeceğim. Bunda, onca yılın birikimi de rol oynuyor hiç kuşkusuz. Bu güzelim çalışmaya, erkeleriyle eklemlenen genç oyuncuların adlarını da sıralamalıyım: Ceren Hacımuratoğlu, Şeyda Aslan, A. Yağmur Ulusoy, Zeynep Göktay, Nazan Yatgın, Seza Güneş, Ömer Barış Bakova, Özgür Atkın, Mert Aykul, Çağatay Çakıroğlu, Murat Yatman, Can Alibeyoğlu. Andığım topluluklar, emekçileriyle birlikte bu oyunları soyutlayımın, dönüştürümün üzerine çıkarıp kavramsallaştırmayı hakkıyla başarıyor. Bu oyunların hiç söz kullanmadığı anlamında alınmamalı bu. Ancak kavramlaştırmada seyircinin etkin rol oynadığı da unutulmamalı.

Her iki oyunun da birer gençlik oyunu gibi izlenebileceğini ekleyeyim bu arada. Semaver Kumpanya'nın böyle bir anlayışla tiyatro yapmayı sürdürdüğünü biliyorum zaten. Bu kez buna benzer bir yaklaşımı Ümit-Turgut Denizer kardeşlerin yönlendirmesinde İBB Şehir Tiyatroları topluluğundan izlemek, doğrusu ya, çok sevindirdi beni. Bu oyunlar üzerine önümüzdeki sayılarda da sürdüreceğim yazmayı, düşünceler üretip bunları birbirine çatarak... "İhanet"

/Ankara Devlet Tiyatrosu

55


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.