2009_198_8688

Page 56

1. Dişi varlık olarak kadının gücü, azmettirici, yönlendirici yanlarıyla uygarlıkların temelinde önemli paya sahiptir, 2. Kadın, gözden uzak tutulmaya çalışılsa da evrensel barışın kurulması sürecinde önemli bir konum sergiler, bu yönde bir işlev yerine getirir, 3. Bizim seyirci olarak, kendi kadınımızla, öteki kadınlarla ilişkimiz nedir, oyundaki simge kadınlarla nasıl bir ilişki içindeyiz; o halde bu sorularla da yüzleşmeliyiz... Kent Oyuncuları, Zafer / Victoria'da anlatımcılığı yine geride tutup seyirciyi doğrudan anlamlandırmayla yüz yüze getiriyor. Böylelikle seyirci kendi alımlama olanaklarıyla etkin hale gelirken oyun, anlattıklarıyla değil sustuklarıyla kendini gösteriyor enikonu. Buna göre bir oyun ancak seyircide kendini var ederek ayakta kalabiliyor demek ki. Bu tür anlamlandırma oyunlarına Altı Haftada Altı Dans Dersi de eklenebilir. Nevra Serezli, Cihan Ünal oyunculuklarının güzelliğiyle birlikte... Yukarıdaki örnekler, oyun yazarlığında varılması gereken aşamayı da işaret ediyor kuşkusuz. Öyle ya, yazılan oyun, seyircinin metnini okuduğu değil kodlarını algıladığı yapıta dönüşmek zorunda artık ya da seyircinin bir oyun yazarı olarak işe katılıp oyunu yeniden yoğurarak yaratmasının kaçınılmazlığı ortada.

Ancak en başta şu ayrımı koymakta yarar var: Verimlenen her sanat türünde, işlenen ürün izdüşümü değil bir soyutlamadır başlangıçta. Ne var ki soyutlamayı düz bir değiştirim karşılığı alan oyunlar da olabilir; gerek metin gerekse sahneleme bağlamında. O halde soyutlayım, dönüştürüm denildiğinde, düz değiştirimin çok ötesinde bir sanatsal durumu kavramak gerekiyor.

pe cy a

Bu çerçevede Balıkesir Muhasebecisi, Bak Sen İşin Tuhafına, İhanet, Çılgın Yenge kendilerini, anlattıklarıyla, öyküleriyle ayakta tutabilen oyunlar olarak görünüyor daha çok. Sözgelimi İhanet, ne denli psikolojik oluntuya yaslanıyormuş gibi izlenim bıraksa da kaba bir polisiye öyküsüne bağlı kalmaktan kendini kurtaramıyor. Ötekiler de ne denli dolantı komedisinden yararlanırsa yararlansın, ne denli işlek sahneleme düzeni içinde kıvrak bir oyunculuk sergilenirse sergilensin, hep anlattıklarıyla ayakta kalmaya çalışan oyunlar olarak kendilerini ortaya koyuyor.

"Ben Anadolu " /Kenter Tiyatrosu

Anlatımdan Anlamlandırmaya İki Aşama: Soyutlayım, Dönüştürüm Bir oyunun, anlattıklarından kendini sıyırarak suskunluğa ulaşabilmesi, seyircinin etkin olacağı bir anlamlandırmaya varabilmesi ancak soyutlayımla, dönüştürümle olası. Anlatan oyunlarda, seyirci işin kolayına kaçarak oyun evreniyle, olaylarla, karakterler ya da tiplerle bir özdeşleyime girebilir, oysa anlamlandırma, farklılık içeren yönelişiyle seyircinin etkin olmasını sağlıyor, bu da özdeşleyimden kopmasını olanaklı hale getirip böylelikle soyutlayıma ulaşmasına yol açıyor.

Böylesi oyunlar artık öykü anlatmıyor, bunu seyirciye yazdırıyor tersine, sonuçta alımlanan şey her ne ise bu, seyircinin yazdığı öykünün kendisi olup çıkıyor... Deri Ceket, Histanbul, Cesaret Ana ve Çocukları, Dönüşüm, düzeyli, yüksek soyutlayımı, dönüştürümüyle öne çıkan örnekler olarak alınabilir pekâlâ.

54

Öyleyse nasıl bir değiştirim? Çok katmanlı, yan anlam zenginlikleriyle bezeli, sımsıkı dokusuyla yine de geçirgen, işlevsel ayrıntı odaklı anlamlandırışıyla boşluk bırakmayan, bütün bunlara oyunun evreninde birebir karşılıklar bulan, sonuçta dönüştürüme giden bir değiştirim... Ama bütün bunları giysi gibi sırtına şöylece alıvermiş değil, tersine tüm gereksinirlikleri açısından bununla örtüşmüş bir soyutlayımla değiştirimden söz ediyoruz burada... Stanislav Stratiev, sosyalist toplumdaki işleyişe yönelik kendisinden önce eleştiri getiren, örneğin Pasternak, Bulgakof, Soljenitsin, Kundera vb. yazarların ardından bu sorunsalı ne denli içselleştirmiştir bilmiyorum. Farklı duruşuyla bunlara Nâzım Hikmet de eklenebilir. Bu yönde ürün verenlerin yapıtları ortadayken buna koşut bir verimlemeye gitmek için, bunların düzeyinin altına inmemek, hiç değilse bu düzeyle örtüşmek zorunda değil midir bir yazar? Stratiev'in anlattıklarının bize bildik gelmesi olağan. Biz Nâzım'ın İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?, Aziz Nesin'in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı verimlerinin ardından Deri Ceket'e yakınlık duymayabiliriz. Bulgar yazarın bu sorunsalı ne ölçüde içselleştirmiş olduğuna bakılması


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.