S
Ö
Y
L
E
Ş
İ
VÜS'AT 0. BENERLE UZAKTAN KUMANDALI SÖYLEŞİ Söyleşi: Ayşegül Yüksel
a
Vüs'at O. Bener'le yaptığım ilk söyleşi değil bu. Ustayla karşılıklı konuşmanın tadına doyum olmaz. Ancak bu kez ikimizin de gribe yakalanmamız
cy
nedeniyle uzaktan kumandalı bir söyleşme içine girdik ister istemez.
Ben soruları ona ilettim. O da kendisine yüklediğim yazma eziyetinin öcünü almak için, sınav yapan "öğretmen" konumuna yerleştirdi beni.
Bana "Hocam" deyişindeki "kara alay"ı atlamak olanaksız... Dahası, 7. yanıtın
pe
orta yerinde bütünüyle denetimimden çıkıyor olay. Vüs'at O. Bener ürettiği tüm metinlerde olduğu gibi, özgürlüğünü ilan ediyor.
Söyleşiyi ben bitiremiyorum. Beni yerin dibine geçiren övgülerle o bitiriyor.
Birde HAMİŞ ekliyor. Onu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin istediği bu söyleşiye razı etmek için bir sözcüğünü bile değiştirmeyeceğime peşin peşin söz vermiştim. Sözümden dönemem...
Sevgili Vüs'at O. Bener, 50'yi aşkın yıldır öykü, roman, oyun, sembolik düzeyde de şiir üretiyorsunuz. Ancak, her fırsatta ka leme sarılan, eskilerin "velut" dediği ya zarlardan kesinlikle değilsiniz. Az yazıyor sunuz. Çok yoğun bir odaklaşma süreci yaşıyorsunuz. Sonra da ödülleri topluyorsunuz. Sizin gibi yapıtları arasına kilomet reler koyarak edebiyat tarihimize geçmiş bir başkası yok gibi. Ne dersiniz? Sevgili Hocam, beni yücelten, onurlandı ran sözlerle girmişsiniz söyleşiye, sağ olu nuz. Yaşadıkları zaman dilimi içinde, uzun ara lıklarla az, öz yapıt verebilmiş "bir başkası
yok gibi" diyerek, üstü örtülü, lâyık olma dığım övgü tümcelerine de yer vermişsiniz sorunuzda. Edebiyat tarihimize geçtiğim savına katıla mıyorum! Yaşamlarını bile hiçe sayan ya da ömürleri elvermemiş, ne ki, önemli aşamalara, yeniliklere, dönemeçlere adla rını yazdırmış nice yürekli insanlarımız var. Onları -zaman öğesini gözardı ederekanmak, gündemde tutmak, yapıtlarını toplumumuza duyurmak, başta eleştir menlerimizin, edebiyat tarihçilerimizin gö revi. Bağışlayacaksınız sanırım, ürkekliğimi. İki oyununuz var. 1960'larda "Ihlamur
10
Ağacı"nı yazdınız. 1963 Türk Dil Kurumu Oyun Ödülü'nü kazandınız. Oyun yayım landı. Yıllar yılı ellerde, dillerde dolaştı. Ti yatro tarihi kitaplarına girdi, üstüne ince lemeler yazıldı. Ama oynanmadı. Oyunun "dünya prömiyeri" ancak 2000 yılının Ekim'inde yapılabildi. Yazıldığından 38 yıl sonra... Bu da çok ender bir durum. Ne düşündüğünüzü merak ediyorum doğru su. 1950-60 arası dönemde yazın dünyamıza alçakgönüllü katkılarım olabilmişti, aldı ğım epeyce olumlu tepkilere bakılırsa. Çevremde oluştuğunu gözlemlediğim, be nim gözümde yoz, yanlış, zararlı yönelişle-