Back on Stage - No:20

Page 38

38

RÖPORTAJ

EKİM 2021

‘Beni bekleyen fenalıkların farkındaydım’ Zeynep TOKER

Umut Adan

U

2021 Güvercin Şarkısı

mut Adan’a tam manasıyla kulak vermem “Güvercin Şarkısı” ile oldu. Sound’u ve sözleriyle dinlerken beni oldukça keyiflendirdi. Saykodelik Türkçe rock müziğe soluk getiren Umut Adan, The Wire dergisinde “Türk delikanlının çok cool çıkışı” sözleriyle bahsedilirken, 2014 yılında Jack White konserinde ön grup olarak sahne aldı. 2019 yılında çıkarmış olduğu “Bahar” albümü ile Avrupa’da beğenileri toplayan Adan, şimdi ise Zoom Müzik etiketiyle parçalarını yayınlamaya hızla devam ediyor. ❏ Uzun yıllar Avrupa’da müzik yaptıktan sonra şimdi de Türkiye’de bulunuyorsunuz. Ülkenin bulunduğu durum ve müzisyenlerin çektiği sıkıntıları göz önünde bulundurursanız, pişmanlık duyuyor musunuz? Pişmanlık benim pek başıma gelen bir duygu değildir, belirli kararları almak için kendime çok zaman veririm. Yaptığım müziği ülkeme getirmeye karar verdiğimde artık bazı şeyler beni aşmıştı, ilk 45’liğim için The Wire dergisi “Türk delikanlının cool çıkışı” gibi bir yorum yazmıştı. Pandemi olmasa da bizim coğrafyamızda gerek prensiplere sadakat, gerekse pazar ortamı sebebiyle beni bekleyen türlü fenalıkların farkındaydım. ❏ İtalya ve Türkiye’yi kıyaslayacak olursak, her iki ülkede de müzik yapan birinin hem müzik üretiminde hem de sorunlarla başa çıkma konusunda ne gibi avantajları/dezavantajları var? Derin ve derinliğinden kudretlenen insan evlatları geçti bu ülkeden ama örnek oluşturacak bir çoğu “O güzel atlara binip gittiler.” İtalya’da sanatınızı bir yere getirmek için memleketinizden göçmeniz gerekmez. Sanatınız, iletişim ağları ve siyasi yozlaşmaya karşı itina ile sanatı takip eden bir insan kütlesine ulaşabileceğinden buna gerek yoktur. Ülkemiz için bu böyle değil maalesef. Ekonominin gelişmediği bir ülkede müzik, öncelikli olarak müziğin hazırlanmasındaki etapları zorlaştıracak hemen akabinde de üretilen müziğin yayılmasında ve icrası sürecinde tekelleşmelere neden olacaktır.

Avantaj olaraksa: Sürekli insanın yüzüne gün içinde çarpan halk müziği. Orada sonsuz bir memba var. ❏ Açık Radyo’da Bin Kızıl Gelincik isimli programı sunup hazırlıyorsunuz. İtalyan şarkıları tarihini anlattığınız bu program nasıl ortaya çıktı? Öğrencilik yıllarında zevk olsun diye şarkıları tercüme ederdim. Hep “Bir gün bu şarkıları dilimize çevirip, anlatıp, paylaşacağım.” diye heveslenir, hayal kurardım. Böyle bir sunumun da sunulabileceği değerli bir platform var ülkemizde, o da Açık Radyo. Başvurumu yaptıktan sonra, bana programımı yayına almak gibi bir fırsatı verdiler. Bu benim şahsım adına da yapıyor olduğum en değerli şeylerden birisi. ❏ İlk kaydınızı İtalya’da eski bir akıl hastanesine kurulmuş bir stüdyoda aldığınızı belirtmişsiniz. Stüdyo neredeydi? Nasıl bir deneyimdi? Aklı Hastaneleri, 70’lerde yapılan “Basaglia” kanunu ile açık ve kamuya açık yerler haline getirilmişti. Hastanenin çeşitli noktaları kamusal hizmetlere ayrılmıştı. Oranın kültürel faaliyetlerini takip eden güçlü, hepsi bilim-kültür ortamından gelen insanlardan oluşan bir kooperatif vardı. Hastane bir kültür üretim noktası haline gelmişti, binalardan bir tanesinin altında da bir stüdyo vardı. Orada kaydedilmiş bir albümüm var. Şartlar gereğini oluşturursa bir gün ortaya çıkacak. ❏ Üretimin çok hızlı ve bol olduğu bu dönemde seri single’lar mı yayınlamayı düşünüyorsunuz yoksa bir albüm hazırlığı var mı? Benim çalışma şeklimde birden fazla albüm aynı anda yazılır. Bütün şarkılar girmeleri gereken yere “serisine” giderler. O albümler ortaya çıksın ya da çıkmasın. Bu sebepten, benim için albüm zaten otomatik olarak devam eden bir kavram. Şu an bana verilen single yayınlama imkanından da büyük sevinç duyuyorum. Bazı şarkılarımı aralarından seçip her 2-3 ayda bir ortaya atıp sonuçlarını seyretmekten çok mutlu oluyorum. Sık tekrarlanan paylaşımlar, üretmek için yeni heveslere yer açıyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.