Deprem Sonrası Stres Bozukluğu
''En İyi''
![](https://assets.isu.pub/document-structure/230411162705-863334c7ef80e4c081199b4f9422650f/v1/83f5cfa781ad49c45ba308c3e394d2d9.jpeg)
Kitap Rehberi
Hamilelik Döneminde
Hangi Aşı Ne Zaman
Yapılmalı?
Çocuklar Neden
Sık Hastalanır?
![](https://assets.isu.pub/document-structure/230411162705-863334c7ef80e4c081199b4f9422650f/v1/062eb649f52037d5d4597d6d2dd1f71b.jpeg)
Çoklu Virüsler
Çocukları
Tehdit Ediyor!
Ek Gıdaya
Geçerken Yapılan
Deprem Sonrası Stres Bozukluğu
''En İyi''
Kitap Rehberi
Hamilelik Döneminde
Hangi Aşı Ne Zaman
Yapılmalı?
Çocuklar Neden
Sık Hastalanır?
Çoklu Virüsler
Çocukları
Tehdit Ediyor!
Ek Gıdaya
Geçerken Yapılan
Hayat, zaman zaman bizleri beklenmedik ve zorlu süreçlerle karşı karşıya bırakabilir.
Kötü olaylar, kayıplar, hatalar ve hayal kırıklıkları bizi derinden etkileyebilir ve umudumuzu kaybetmemize neden olabilir. Ancak, bu zorlu süreçlerden geçerken, geleceğe umutla ve güvenle bakmak, kendimize ve hayatın bize sunacağı fırsatlara inanmak, başarılı bir şekilde aşmamıza yardımcı olabilir.
Umudu kaybetmek, ruhumuzu ve zihnimizi olumsuz bir şekilde etkiler. Bu nedenle, yaşadığımız olumsuz durumları bir fırsat olarak görmeli, gelecekte daha iyi bir hayat için adımlar atmaya devam etmeliyiz. Hayatın zorlukları bizi güçlendirir ve bize yeni bir perspektif kazandırır. İşte bu nedenle, kötü olayların ardından geleceğe umutla bakmak çok önemlidir.
Geleceğe güvenle bakmak için öncelikle kendimize inanmamız gerekiyor.
Yaşadığımız zorlu süreçlerde bile, kendimize güvenmeli ve kendimize doğru adımları atmaya karar vermeliyiz. Kendimize inanmak, başarıya giden yolda en büyük motivasyon kaynağımızdır.
Ayrıca, geleceğe umutla bakmanın bir diğer yolu da, hayattan zevk almaya devam etmektir. Kendimize keyif aldığımız hobiler edinmek, sevdiklerimizle zaman geçirmek, yeniliklere açık olmak, hayata karşı daha olumlu ve pozitif bir yaklaşım sergilememize yardımcı olur.
Sonuç olarak, hayatta kötü olaylarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Ancak, umudumuzu kaybetmek yerine, geleceğe umutla ve güvenle bakarak kendimizi geliştirebiliriz.
Kendimize inanmak, hayattan keyif almaya devam etmek, ve pozitif bir yaklaşım sergilemek, başarıya giden yolda bize büyük bir destek sağlayacaktır. Umutsuzluğun yerine, umudu ve güveni seçelim ve hayatta her şeyin mümkün olduğunu hatırlayalım.
Çiğdem Karakuzu
Çocukların hayal güçlerini etkileyecek tasarımlardan seçtiğimiz yeni sezon ürünlerine göz atabilirsiniz!
Uzmanlar uyarıyor! Deprem sonrası stress bozukluğuna dikkat!
Çocukların bağışıklık sistemi yeterince gelişmemiş olduğu için yetişkinlere göre daha sık hastalanırlar. Bağışıklık sisteminin çocukluk döneminde kuvvetlendirilmesi yetişkinlik döneminde sağlıklı bir yaşam sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşıdığını biliyor musunuz?
Bebeklerde ilk 6 aydan sonra ek gıda süreci başlıyor. Bebeklerin anne sütünden katı gıdaya geçiş yaptığı bu dönemde bebek beslenmesinde dikkat edilmesi gereken unsurlar bulunduğunu söyleyen uzmanımız ebeveynlerin ek gıdaya geçişte en çok yaptığı 5 hatayı okuyucularımız için paylaştı…
Tuvalet eğitiminde uyulması gereken altın kurallar!
Genel Yayın Yönetmeni: Çiğdem Karakuzu cigdem@babyandkids.com.tr
Genel Koordinatör: Özkan Temur ozkan@babyandkids.com.tr
Art Direktör: Onur Çatal onur@babyandkids.com.tr
Hukuk Danışmanı: Gamze Şahin gamze@babyandkids.com.tr
Prodüksiyon Sorumlusu: Atilla Karakuzu atilla@babyandkids.com.tr
Katkıda Bulunanlar: Eda Duyar, Suat Ürün, Ruhiye Karakuzu, Ümran Yıldırım Gökçen, Yasemin Gökyiğit Arpacı
Yönetim İmtiyaz Sahibi: Çiğdem Karakuzu
Yönetim Adresi: Şenlikköy Mah.Yeşilköy Halkalı Cad. No:93/2 Bakırköy 34290
İstanbul (Aqua Florya E-Office) Tel: (0212) 970 26 25
Nisan 2023 Sayı: 32
Ya o gün bir fırtınaher şeyi yerle bir ederse?
Neyse ki yuvamızı tekrar yapabileceğiz. Küçük büyük her sorunun merak
uyandıran, yaratıcı bir cevabı vardır.
Yazar:Cosetta Zanotti
Yayınevi:Hep Kitap
Sayfa:32 Fiyat:75 TL
“Çok uzaklarda, esintili bir kasabada pek de sıradan olmayan küçük bir kız yaşardı. Kora hayvanlarla, ağaçlarla, en çok da kuşlarla konuşur, çoğu zaman onlara fısıldardı. Doğayı can kulağıyla dinler, yardıma ihtiyacı olan herkese yardım ederdi. Kora’nın arkadaşı Mori o gün her günkü gibi okul bahçesinde oyuna dalmıştı. Derken kafasına düşen… yoksa bir cips paketi miydi? Durduk yere niye böyle yapmıştı bu kuşlar? Peki Kora neredeydi, en iyi o bilirdi kuşların derdini!”
Yazar:Sara Sahinkanat Yayınevi:Yapı Kredi Sayfa:40 Fiyat:42 TL
Oyun arkadaşın ne renk olsun?Mavi, kırmızı, beyaz ya da siyah…Eğer oyun arkadaşın sevimli, cana yakın biriyse renginin ne olduğu hiç önemli değil.
Yazar:Stefano Bordiglioni Yayınevi:Can Çocuk
Sayfa:48 Fiyat:23,20 TL
Kayıp gölgesinin peşine düşen Peter Pan adlı küçük bir çocuk, Wendy, Michael ve John adlı üç kardeşin odalarına dalar. Uzun uğraşlardan sonra Wendy, Peter'ın çılgın gölgesini geri getirmeyi başarır ve karşılığında Peter üç kardeşe, Var Olmayan Ülke adını verdiği yerdeki evine kadar kendisine eşlik etmelerini teklif eder.Bir fantezi ve eğlence dünyası olan Var Olmayan Ülke, Peter ve yaşlanmayan kayıp çocuklar grubuyla birlikte Wendy ve kardeşleri için her an harikalar yaratır, ancak Var Olmayan Ülke'nin sunduğu ihtişamla birlikte kötü Kaptan Kanca da pusuda beklemektedir... J.M. Barrie'nin ölümsüz eseri Peter Pan, yüz yılı aşkın bir süredir her yaştan okuyucuyu büyülüyor ve eğlendiriyor; masal tüm zamanların en çok uyarlanan eserlerinden biri olmaya devam ediyor.
Yazar:James Matthew Barrie Yayınevi:Can Çocuk Sayfa: Fiyat:16 TL
Pırlanta tutkunu kadınlar, Ariş Pırlanta’nın zarif ve şık tasarımlarından oluşan tektaş pırlantalı yüzük koleksiyonu ile yıl boyunca ışıldayacak. Mücevherde trendleri belirleyen Ariş Pırlanta tarafından tasarlanan, tektaş yüzükler, modern ve çağdaş kadınların her tarz kıyafetine ışıltı katacak mükemmel bir hediye alternatifi sunuyor.
www.aris.com.tr
Converse ve DRKSHDW, markaya ait ikonik modelleri yeniden yorumlayarak harikalar yaratmaya devam ediyor. Bu sefer TURBOWPN'nin geri dönüşüyle birlikte kontrast renkler ve hayvan desenlerinden ilham alan yeni TURBODRK Chuck 70 ve TURBOWPN’I sunuyor.
TURBODRK Chuck 70 uzatılmış bir dille kalıpları genişletiyor; zebradan
ilham alan cesur jarkarlı kaplama ve imzası haline gelmiş kare burun tasarımıyla DRKSHDW, zıt tonların hakim olduğu bir görünümle bu iş birliğini başka bir boyuta taşıyor.
www.converse.com.tr
Bioderma, ekobiyolojiden ve cildin kendisinden aldığı ilhamla her cilt yapısını önemsiyor ve ihtiyaca yönelik ürünler geliştiriyor. Güneş, akne, hamilelik, yaşlılık, ağda ve lazer gibi dış etkenler nedeniyle ciltte oluşan lekeler için çözüm sunan Bioderma’nın Pigmentbio Serisi, lekelerin görünümünü gideriyor, yeniden oluşmalarını önlüyor ve ciltte aydınlatıcı bir etki sunuyor.
www.bioderma.com.tr
Gücünü bitkilerden alan PHYTO’nun 30 yıllık efsane serisi Phytocyane saç dökülmesine karşı çözüm geliştiriyor. Saç döngüsünü bilimsel yolla inceleyen
Phytocyane Serisi, erkeklerde kronik, kadınlarda kronik ve dönemsel saç dökülmelerini yavaşlatıyor, saçın daha sağlıklı görünmesini sağlıyor.
www.pyhto.com
Doğal ve organik içeriğiyle kozmetik öncüsü The Organic Pharmacy; hyaluronik asit, biyo-marine kolajen ve stabilize C vitamini içeren yepyeni serumunu geçtiğimiz ay sevenleriyle buluşturdu. Eş zamanlı tek serumla güçlü sıkılaştırıcı, nemlendiren ve ışıldatan etkisiyle sadece 7 günde cildinizi yeniliyor.
www.theorganicpharmacy.com.tr
Even Better Clinical™, düzenli kullanımda daha eşit bir cilt tonu vaadeden güçlü içerikleriyle bir
fondötenden çok daha fazlası!
Koyu leke görünümünü gözle görülür şekilde azaltırken daha eşit tonlu bir cilt sunan fondöten, cildin aydınlık ve dolgun bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. www.cliniuqe.com.tr
Paris’in ikonik gözlük markası IZIPIZI, İlkbahar Yaz 2023 Daydream koleksiyonuyla sizi, hayal gücünüzün sınırlarını zorlayan bir dünyaya davet ediyor. Modanın ötesinde yaşam tarzıyla her yaştan insana ikonik gözlükler sunan IZIPIZI, İlkbahar
Yaz 2023 Daydream koleksiyonuyla güneş
gözlüklerinden okuma gözlüklerine, ekran gözlüklerinden
çocuk gözlüklerine, günlük hayatın her anına eşlik eden modelleriyle baharı müjdeliyor.
www.izipizi.com
Fujifilm, çok sevilen instax şipşak
fotoğraf makinesi serisini genişleterek
yeni model instax mini 12’yi satışa çıkartıyor. Popüler instax mini şipşak
fotoğraf makinesi serisinin en iyi yanları
düşünülerek geliştirilmiş özelliklerle
donatılan instax mini 12, eğlenceli ve gelişmiş özellikleri bir araya getiren tasarımıyla keyifli bir deneyim vadediyor.
www.instaxturkiye.com
Lüks bahçe mobilyasının adresi Siesta, dünyaca ünlü tasarıma sahip yepyeni Paris koltukları ve Sky yuvarlak masa ile klasik ve modern bir dekorasyon için ilham veriyor. Bu yılın başında Contract koleksiyonuna eklediği
yepyeni modelleri ile büyük beğeni toplayan
Siesta Mobilya Paris’in romantik ve dinlendirici ruhunu en şık ürünleri ile sunuyor. Birlikte kombinlendiğinde büyük uyum gösteren
Paris koltuk ve Sky
yuvarlak masa, Contract koleksiyonunun en gözde ürünleri arasında yer alıyor.
www.siesta.com.tr
Bilim ve doğanın güçlü birleşimiyle 60 yılı aşkın süredir farklı cilt ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan Aveeno, Günlük Nemlendirici serisiyle üç aydan büyük bebek, çocuk ve yetişkinleri besleyici cilt bakımı ile buluşturuyor. İçerdiği prebiyotik kolloidal yulaf kompleksiyle kuru ve hassas ciltleri nemlendirirken besleyen ürünler ilk andan itibaren daha sağlıklı bir görünüm sağlıyor.
www.aveeno.com.tr
Anne, bebek ve tüm aile için doğal içerikli ve yüksek performanslı
ürünleriyle ön plana çıkan b-good care, bebekler ve çocukların cilt, saç ve vücut bakım ihtiyaçlarına özel geliştirilen ürünleriyle her ihtiyaç için geniş bir ürün yelpazesi sağlamaya devam ediyor. En sevilen ve tercih edilen ürünleri arasında yer alan Yenidoğan
Köpük Şampuanı, Bebek & Çocuk Saç ve Vücut Şampuanı, Pişik Kremi ve Bebek Vücut Sütü; paraben, parafin, parfüm, silikon, SLS & SLES, alkol, gluten ve renklendirici gibi maddeler içermeyen yapısıyla
ön plana çıkıyor. Vegan, doğal ve hayvanlar üzerinde test edilmeyen içerikleriyle fark yaratmayı sürdürüyor. www.bgoodcare.com
L’Occitane araştırmacıları enginarın selüliti yok ettiğini keşfetti…
L’Occitane’dan selülitler için efsaneleşecek yeni enginarlı seri Efsanelerden, lokman hekim reçetelerinden ilham alan L’Occitane, pişmiş enginar suyunun, toksin atıcı, arındırıcı ve vücudu hafifleten özelliklerini keşfetti. Uzun yıllar süren AR-GE sonrası üretilen Artichoke peeling ve masaj kremi ile dünya ile aynı anda Türkiye’ye geldi. Yaz geliyor malum. Selülitler için kaygılanmaya başlama zamanı geldi. L’Occitane’ın 2023 yazına bir tür hediyesi kabul edebileceğimiz, çok iddialı oldukları Artichoke peeling ve masaj kremi, kullanıcı yorumlarına göre sadece 28 günde etkisini gösteriyor ve bacakları adeta yeniden yapılandırıyor. www.loccitane.com.tr
Victoria’s Secret’ın şimdiye kadarki en kişisel kokusu olarak
tanımlanan Bare Ailesi, teninize değdiği anda adeta sizin bir
parçanız olacak. Tüm kadınları
olduğu gibi kucaklayan Victoria’s Secret’ın sıra dışı fakat bir o kadar da gerçek, kokusu Bare’in
çok gizli bir içeriği var: Sen. Özel bir misk karışımıyla
elde edilen Bare, cildinize değdiği anda teninize uyum sağlayarak imza kokunuz haline dönüşüyor. www.victoriasecret.com.tr
Darphin Eclat Sublime Yenileyici
Işıltı Serumu içeriğinde yer alan altın renkli binlerce ışıltı kapsülleri sayesinde cildin koruyucu
bariyerini güçlendirmeye, yeniden yapılandırmaya ve olgunlaşma
karşıtı bakım yapmaya yardımcı oluyor. Gençleşen cildinizin
içten gelen ışıltısını yansıtan
Eclat Sublime Yenileyici Işıltı
Serumu’nun içeriğindeki peptitler, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür şekilde azaltarak cilt üzerinde erken olgunlaşma belirtileri ile savaşmaya destek oluyor.
www.darphin.com.tr
Re-Nutriv Ultimate Diamond Collection’ın eşsiz formülü, cilde yeni bir bakım deneyimi sunuyor.
Seride yer alan her bir ürün, eşsiz Kara Elmas Mantarı Özü’nün gücünü taşıyarak cilde enerji verir ve yeni nesil formül teknolojilerinin desteğiyle cildin daha parlak, sıkı ve genç görünmesini sağlar. www.esteelauder.com.tr
Çoğu kişi, hayatının belli bir döneminde çatlaklara sebep
olabilecek etkenlerden birini yaşıyor. Ergenlik, hamilelik, hızlı kilo alıp
verme gibi etkenler cilt tabakasının
yüksek oranda gerilmesiyle çatlak
oluşumuna sebep olabiliyor. Sebep
olan etken ne olursa olun Bio-Oil
etkisi klinik olarak kanıtlanmış
içeriğiyle çatlak oluşumunu
önlemeye yardımcı oluyor. www.bio-oil.com.tr
Holly Thaggard’ın güneş koruyucu ürünlerini herkes için günlük bakım rutininde öncelik haline getirmeyi ve SPF’in önemini ön plana çıkarmayı hedefleyen markası Supergoop! Sephora Türkiye ile cilt bakım tutkunlarıyla buluşuyor. Thaggard’ın SPF cilt bakım markası, nisan ayı itibariyle sadece seçili Sephora mağazaları, sephora.com.tr ve Sephora App’de satışa sunuluyor. www.sephora.com.tr
Her cilt tipine ve endişesine yönelik dermatolojik uzmanlık sunan ve cilde saygı duyan ürünler geliştiren Bioderma, Photoderm güneş kategorisine yepyeni bir seri ekledi. Dermatologların ve ebeveynlerin ihtiyaçlarını karşılayan seri, yenidoğan dahil bebeklere ve çocuklara özel pediatrik güneş koruyucu ürünlerinden oluşuyor. Yeni bilimsel yaklaşımla hazırlanan Bioderma Photoderm Pediatrics; miniklerin cildiyle uyumlu, yüksek ürün performansına sahip ve ekosisteme saygılı ürünler sunuyor. www.bioderma.com.tr
Çocukların hayal güçlerini etkileyecek tasarımlardan seçtiğimiz yeni sezon ürünlerine göz atabilirsiniz!
Gap Kids, baharın enerjisi ve doğanın canlılığından ilham alarak, çocuklar için hareket özgürlüğü ve rahatlık sunan bir koleksiyon hazırladı.
Çocukların enerjik dünyasını yansıtan tasarımlar, renkler ve desenlerle dolu Gap Kids koleksiyonu, çocukların açık havada özgürce oynamalarına olanak tanıyan, ikonikleşmiş logolu kapüşonlu
sweatshirtleriyle öne çıkıyor. Bu sweatshirtler, sadece şık ve cool görünmekle kalmayıp, aynı zamanda doğal yaşamı ve dışarıda geçirilen zamanı da vurguluyor.
www.gap.com.tr
Koleksiyonun doğa temalı diğer parçaları da oldukça ilgi çekici. Renkli
çiçek ve yaprak desenli
elbiseler, kız çocuklarının
baharın güzelliklerini
keşfetmelerine ve hayal
güçlerini kullanmalarına
ilham veriyor. Erkek
çocuklar için ise, doğayla
uyumlu renklerde
şortlar, tişörtler ve ince montlar, onların keşif dolu maceralarına eşlik ediyor.
Koleksiyonda yer alan
aksesuarlar da doğanın önemini vurguluyor. Renkli şapka, çanta ve
şallar, çocukların dışarıda geçirdikleri zamanın keyfini
çıkarırken, aynı zamanda doğaya saygıyı da hatırlatıyor.
Gap Kids koleksiyonu, çocukların doğayı
keşfetmeleri ve enerjik
dünyalarını yansıtmaları için ideal bir seçenek. Rahat ve hareket özgürlüğü sunan
tasarımları, canlı renkleri ve doğa temalı aksesuarlarıyla çocukların ilgisini çekiyor ve ebeveynlerin beğenisini kazanıyor.
www.gap.com.tr
Türkiye coğrafi konumu ile dünyanın en önemli deprem kuşağında yer alan ülkeler arasında bulunuyor. Bu gerçek zaman zaman yaşanan şiddetli sarsıntılarla kendini acı bir şekilde hatırlatıyor. Travmatik ve hayati risk yaratan bir depremin ortasında kalan insanlarda ise geçici ya da kalıcı psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. En sık görülen rahatsızlıkları ise akut ve travma sonrası stres bozukluğu oluşturuyor. Kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekan ve yerlerden
kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıklar tedavi edilmezse kalıcı hale gelebiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Serkan Akkoyunlu, deprem sonrası gelişen travma ve psikolojik rahatsızlıklar ile tedavileri hakkında bilgi verdi.
Korku, düşünme ve odaklanma
sorununa neden olur
Deprem anında doğası gereği bir korku, dehşet anı olarak yaşanır ve bu tüm benliği kaplar ve başka bir şeye odaklanmak, düşünmek pek mümkün olmaz. Depreme maruz kalan bir kişi bir an önce tehditten uzaklaşmak, kaçmak ister ve öyle davranır. Korku anında verilen tepkiler içerisinde gerçek dışılık hissi, yabancılaşma ve tepkisizlik yani “dona kalma” diye tabir edilen durumlar gelişebilmektedir. Sonrasında ise bazı insanlar deprem anını ve ertesinde olanları tam olarak hatırlamakta zorluk çekebilirken, deprem sonrasında kişinin dünya ve kendisi ile ilgili düşünceleri de sarsılabilir. “Güvendeyim, bana bir şey olmaz” gibi inanışların yerini her an “kötü şeyler olacak hiçbir şeyi kontrol edemem”
gibi olumsuz inançlar alabilir. Güvenlik algısını bozabilen bir felaket sonrasında kişi işlevsel olmayan nedenlere atıflarda
bulunarak kendini suçlamaya, başkalarına öfke duymaya başlayabilir. Bununla birlikte
travma tüm inançların bile sarsılmasına neden olabilmektedir.
Deprem sonrasında bazı psikiyatrik
bozukluklar ortaya çıkabilir
Deprem travmatik, kişinin fiziksel
bütünlüğünü bozma ihtimali de olan bir doğa olayıdır. Diğer travmatik doğal felaketler
gibi deprem de birçok psikiyatrik bozukluk
ile ilişkili olabilmektedir. Bunların başında
akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gelmektedir. Bununla birlikte
panik atak, panik bozukluğu, diğer kaygı bozuklukları, depresyon ve sorunlu yas
tepkileri de yaşanabilmektedir.
Deprem gibi afetler sonrasında ortaya
çıkan psikiyatrik bozukluklar kendisini
daha çok istenmeyen anılar, rüyalar, olayı yeniden yaşar gibi hissetme, fizyolojik uyarılma ile olayı tekrar hatırlama, depremi hatırlatan durumlar ve yerlerden kaçınma ya da bu gibi mekanlarda sıkıntı çekme belirtileri ile göstermektedir. Bu belirtilere ayrıca bulunduğu ortama yabancılaşma veya gerçek dışı olma hisleri, çabuk irkilme, öfke denetiminde zorlanma, uyku bozukluğu ve içe kapanma da eşlik edebilmektedir. Ayrıca, deprem gibi büyük çaplı travmalarda kayıpların olması yas süreci ile ilgili problemlerin bu belirtiler ile iç içe girmesine neden olabilirken, fiziksel bir kafa travmasının varlığı bu belirtileri daha karmaşık hale getirebilmektedir. Deprem travması çocukların oyunlarına yansıyabilir
Depreme maruz kalmış çocuklardaki belirtiler, yetişkinlerin yaşadığı sıkıntılara benzemekle birlikte çocuklar bazen olayı oyunlarında yeniden canlandırabilirler. Bununla birlikte huzursuzluk, içeriğini anlatamadıkları kabus, gece panik halinde korkuyla uyanma gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir.
Kadın ve çocuklarda psikolojik
sorunlar daha çok görülüyor
Yapılan çalışmalar afet sonrası psikiyatrik sorunların görülme sıklığının yüzde 20’lerde olabileceğini ortaya koyarken; kadınların, yaşı küçük olanların ve daha öncesinde psikiyatrik bozukluğu bulunanların bu durumdan daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Buna ek olarak sadece deprem anını yaşayanlar değil, bir şekilde yakınını kaybedenler ve depremin ardında bıraktıklarına maruz kalanlar da psikiyatrik
sorunlar yaşayabilmektedir. Uzman yardımı almaktan kaçınılmamalı
Deprem gibi doğal afetler sonrasında akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik sorunlar yaşayan kişilerin uygun zamanda uzman bir psikiyatriye başvurmalarında fayda bulunmaktadır. Bu doğrultuda travma yaşayan kişiler kendilerini rahatlatmak amacıyla yapması gerekenler şunlardır:
• Deprem sonrası özellikle Covid-19 pandemi sürecinde kişinin nerede barındığı, kendisini nasıl korumaya devam edeceği önem taşır. Bu sebeple kişilerin öncelikle kendilerini güven altına almaları gerekir.
• Güvenli ortamın sağlanmasından sonra kişinin sosyal yaşantısını sürdürmesi, yeniden rutinlerini oluşturması ve çevresinden destek alması önemlidir. Özellikle yas sürecinde cenazelere katılmak, dini ritüelleri yerine getirmek, yaşanan kayıplarla ilgili ihtiyaç duyulduğunda başkaları ile konuşmak ve paylaşmak fayda sağlar.
• Travma sonrası ortaya çıkan genellikle çok şiddetli olmayan belirtiler bir süre sonra kendiliğinden de düzelebilir. Ancak kişi kendisi bu belirtilerle başa çıkmakta zorlanıyorsa profesyonel bir yardıma başvurabilir.
• Profesyonel yardım, kişinin sorunlarını çözme anlamında krize müdahale şeklinde olur. Travma sonrası belirtilerle bağlantılı çeşitli psikoterapiler ve ilaç tedavileri uygulanabilir. Psikoterapi içerisinde korku ve sıkıntı ile bağlantılı hale gelen durumlar, duyumlar ya da yerlerle yüzleşmek veya sıkıntı veren anılar üzerinde çalışmak kişilere yarar sağlayabilir.
• Terapi ile kişinin kendisini suçlayan, travma ile bağlantılı işlevsel olmayan düşüncelerini incelemek, farklı bakış açıları geliştirmek ve bu süreç ile ilgili yeni bir anlam oluşturmak sağlanabilir.
• Çocukları güvende hissettirmek, yeteri kadar güvence vermek, eğer anlatma ya da oyun oynama ihtiyacı duyuyorsa bu ihtiyacı karşılamak gerekir. Çocuklardaki sıkıntıyla başa çıkılamadığı durumlarda da bir profesyonelden yardım almak ihmal edilmemelidir.
• Kayıpları olanlar doğal olarak bir yas süreci yaşar. Bu kaybın beklenmedik, ani, travmatik bir kayıp olması bu yas sürecini daha fazla şiddetlendirebilir. Bu gibi durumlarda yasın normal bir tepki olduğu, hüzün, öfke, rahatlama gibi çok farklı duyguların bir arada olabileceği bilinmelidir. Acılar paylaştıkça azalır. Acıyı paylaşmak, toplumsal dini ritüellere katılmak bir anlamda yasın acısını yaşamayı kolaylaştırır.
• Kayıp yaşayan kişilerin ölümü idrak etmesi, acısını yaşantılaması, günlük düzenini kaybettiği kişi olmadan yeniden oluşturması gerekir. Ancak yas çok zorlayıcı ve kişinin yaşantısını sürdürmeyi engelliyorsa, üzerinden çok zaman geçmesine rağmen acı çok canlı yaşanıyorsa ve kişi kendine zarar vermeyi düşünüyorsa bu süreç problemli hale gelmiş olabilir. Bu tür durumlarda profesyonel yardım almaktan kaçınılmamalıdır.
• Travma sonrasında ve yas sürecinde ortaya çıkan depresyon, akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve diğer kaygı bozuklukları gibi bir psikiyatrik rahatsızlık için psikoterapi yöntemleri dışında etkin ilaç tedavileri de mevcuttur.
Günümüzde televizyon, tablet, akıllı telefon gibi iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla pek çok anne baba çocuklarının geç yatmasından şikayet ediyor. Yapılan çalışmalar; çocuklarda yeterli ve kaliteli uykunun bağışıklığın güçlenmesinden zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişimlerine dek çok önemli rol oynadığını ortaya koyduğundan anne babalar çocuklarının hem sağlığı hem de okul başarısı açısından endişe duyuyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, çocukların saat 22:00’den önce mutlaka uykuya dalması gerektiğini belirterek “Aksi durumda çocuğun büyümesi yavaşlar ve vücut direnci düşer. Bu da zaman içinde birçok hastalığa davetiye çıkarır. Bebeklerde ve çocuklarda yeterli ve kaliteli bir uyku en az iyi beslenmek kadar önemlidir” diyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, çocuklarda sağlıklı uykunun önemini anlattı, yeterli ve kaliteli uyku için7 ipucu verdi, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
“Bizim yanımızda yatmazsa uykuya dalamıyor!”, “Cep telefonunda oyun oynamaktan geç
yatıyor!”, “Erken yatarsa uyuyamıyor!”… Bir
çok anne baba, çocuklarında bu ve benzeri sorunlar nedeniyle uzmanlara başvurarak
çözüm arıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre
Gökyar, çocuklarda uyku bozukluklarının büyük
çoğunluğunun davranışsal olduğunu belirterek
“Özellikle günümüzde televizyon, tablet, akıllı
telefon ve yoğun çalışan ebeveynler nedeni
ile çocukların yatağa gidiş saati gecikmekte ve
bu da uyku döngüsünü bozmaktadır. Uyku
döngüsünün bozulması geciken uykuya veya
bölünen uykuya neden olarak hem sağlık
açısından hem de günlük yaşamdaki aktiviteleri
açısından olumsuz etkilere yol açmaktadır”
diyor. Dr. İmre Gökyar uykusuzluğun yol
açacağı sıkıntıları şöyle anlatıyor: “Yeterli ve kaliteli uyumayan çocuk sürekli bitkin hisseder, bağışıklığı zayıflayarak hastalıklara çok açık hale gelir, okulda iyi bir performans gösteremez ve başarısı düşer, unutkanlık, sinirlilik ve dikkat dağınıklığı sorunu yaşar, depresyona girme riski artar. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak gelişimi sağlıklı olamayacağından hem kısa hem de uzun vadede pek çok sorunla karşılaşır. Bu nedenle çocuklardaki uyku bozuklukları doğru tespit edilerek, bu nedenleri ortadan kaldıracak önlemlerle sorun ivedilikle çözülmelidir.”
Bu nedenlere dikkat!
Uyku döngüsünün yaşamın ilk üç ayından sonra oluştuğunu, 4-5 yaş arasında erişkin tip uykuya dönüştüğünü belirten Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar “Uyku insan ömrünün en az üçte birini oluşturur.
Vücudun dinlenmesini ve beynin gün içinde aldığı bilgileri beyne yerleştirmesini sağlar.
Çocuklarda gece uyanmalarında ailenin
mümkünse müdahale etmemesi ve çocuğun
kendi kendine tekrar uykuya dönmesinin
sağlanması önemlidir” diyor. Uykusuzluğun
nedenleri arasında iki faktörün öne çıktığını kaydeden Dr. İmre Gökyar şöyle konuşuyor:
“Zayıf uyku alışkanlığında; uykunun başlaması ve uykuda kalabilme beceresi bir seri biyolojik koşullar ve öğrenilmiş davranışlara bağlıdır. Organizma uykuya hazır olmalıdır. Bu nedenle alışkanlıklar oluşturarak vücudu dinlendirmesini ve uykuya hazırlanmasını sağlamak gerekir. Diğer bir faktör de stres ve kaygıya dayalı çocuk uykusuzluğudur. Çocukların rutine ihtiyacı vardır. Çocuklar aile sorunları, çocukluk korkuları veya ayrılık kaygısı nedeni ile huzursuz hissedebilirler. Bu tür uyku sorunları aniden ortaya çıkar. Genellikle neden kişisel, ailesel ve sosyal faktörlerden kaynaklanır. Bunlar geçici olabilir. Bu nedenle onları desteklemek ve korkuları hakkında konuşmak önemlidir.” Hangi yaşta, kaç saat uyku?
Gelişim çağındaki çocukların saat 22.00’den önce mutlaka uykuya dalması gerektiğini vurgulayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, aksi taktirde çocuğun büyümesinin yavaşlayacağını, vücut direncinin düşeceğini, bunun da zaman içinde birçok hastalığa davetiye çıkaracağını vurguluyor. Dr. İmre Gökyar, uyku süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte, sağlık için yaş gruplarına göre uyku saatlerini şöyle özetliyor;
0-1 aylık bebekler 16.5 saat,
1-8 ay arası bebekler gündüz 3-3.5 saat ve gece 10-11 saat,
9-14 ay arası bebekler 2-2.5 saat gündüz ve 10-11 saat gece,
15-24 ay arası gündüz tek uykuya geçiş zamanı olup 2-2.5 saat gündüz ve 10-11 saat gece, 3-5 yaş arası uyku ihtiyacı 11-13 saat, 6-13 yaş arası 9-11 saat, Gençlikte 8-10 saat.
Gelişigüzel bitkisel ilaçlardan kaçının!
Çocuklarda uykusuzluk için bir tedaviye
başlamadan önce, ciddi bir nörolojik hastalığının olup olmadığının mutlaka
belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Dr. İmre
Gökyar şöyle konuşuyor: Bunu da yapacak kişi çocuk hekimi ve çocuk nöroloji uzmanıdır.
Çocuk uyku bozukluğunun nedeni; zayıf uyku alışkanlığı, stres, aşırı heyecan, kaygı ya da davranışsal olsa bile tedavisi maalesef çok kolay değildir. Çocuk uykusuzluğunun üstesinden gelmek ve uyku düzeni sağlamak istiyorsanız; beyni yeniden eğitmeniz ve çocuğa uyku alışkanlığını yeniden öğretmeniz gereklidir. Hekiminiz önermedikçe bitkisel ilaçları asla kullanmayınız.”
Çocuklarda sağlıklı ve kaliteli uyku için 7 öneri!
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, çocuklarda sağlıklı ve kaliteli uyku için şu önerilerde bulunuyor;
1. Uyku vakti değişmemeli. Bir uyanma saati belirleyin ve buna en başta siz uyarak başlayın.
2. Uyku öncesi rutini hazırlayın. Akşam yemeğinden sonra hafif oyun zamanı, banyo, diş fırçalama, bir masal veya kitap saati ve yatağa gidiş planını birlikte oluşturun.
3. Ekranları yatmadan en az 2 saat önce kapatın. Araştırmalara göre, yatmadan hemen önce televizyon ekranı, telefon veya tabletten gelen mavi ışığa maruz kalmak, çocuğunuzun uykusunu en az 30-60 dakika geciktirir. Yatak odasını ekransız bir bölge haline getirin.
4. Uykudan önce stresi azaltın. Stresli çocuk uyuyamaz. Bu nedenle yatmadan önceki aktiviteleri sakin tutun.
5. Çocuğunuzun odasının çok sıcak değil, serin olmasına dikkat edin. Uyku döngüsü sadece ışığa değil ısıya da duyarlıdır. Oda sıcaklığı 18-21 derece aralığında olmalıdır.
6. Uykuyu getiren ortam hazırlayın. Yumuşak çarşaflar, loş ışık, sessizlik çocuğun gündüzle geceyi ayırt etmesinde yardımcı olur.
7. Uyku bozuklukları için tetikte olun. Bazen en iyi şekilde hazırlanmış planlar da iyi sonuç vermeyebilir. Çocuğunuz uykuya dalmakta güçlük çekiyorsa, sürekli ağzı açık nefes alıyorsa ya da kabus görüyorsa uyku bozukluğu olabilir. Böyle bir durumda mutlaka uzmandan yardım alın.
Çocukların bağışıklık sistemi yeterince gelişmemiş olduğu için yetişkinlere göre daha sık hastalanırlar. Bağışıklık sisteminin çocukluk döneminde kuvvetlendirilmesi yetişkinlik döneminde sağlıklı bir yaşam sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşır. Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesi için düzenli beslenmenin yanı sıra, sağlıklı bir ortamda da büyümesi gerekir. Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emre Çenesiz çocukların bağışıklık sistemini kuvvetlendirmenin yollarını anlattı.
Bağışıklık sistemi proteinler, çeşitli dokular ve organlardan oluşan bir savunma sistemidir ve bizi mikroplardan korumaya çalışır. Bu sistemin yeterli olamadığı durumlarda hasta oluruz. Kanda dolaşan akyuvarlar (lökositler) mikropları saptayıp, etkisiz hale getirmek için bir dizi operasyon başlatırlar. Akyuvarları yapan organlarımız timus, dalak ve kemik iliğidir. Vücutta lenf bezi adıyla bulunan minik bezlerde de akyuvarlar bulunur. Akyuvarların iki türü vardır; bir grup mikropları etkisiz hale getirir, diğerleri ise vücuda giren mikropları hafızaya yazıp, ona karşı askerler (antikor) geliştirirler ve bir sonraki saldırıda mikrobu öldürürler.
Mikroplar vücuda girdiğinde vücut hemen ona karşı asker (antikor) üretmeye girişir. Bir daha aynı mikrop girmeye çalıştığında askerler hastalığı engeller. Örneğin suçiçeği geçirdikten sonra, bir daha geçirmezsiniz, çünkü artık vücut önlemini almıştır. Aşılar da bu mantıkla çocuğunuzu korur. Aşıyla, vücudu hasta etmeyecek ama bağışıklık sistemini uyaracak kadar mikrop veririz, vücutta hemen antikorlar oluşur ve gerçek hastalıkla karşılaştığında hastalığı engeller.
Anne sütü en önemli besin kaynağı Bağışıklık sisteminde en önemli besin kaynağı tabii ki anne sütüdür. Anne sütü içeriğindeki koruyucu faktörleri bebeğe direkt olarak
geçmekte ve bireyin ömür boyu onu koruyacak olan bağışıklığının temellerini atar.
Bağışıklık sistemini daha kuvvetli
tutmak elinizde
Daha çok meyve ve sebze: Sofrada C vitamini, karoten ve antioksidanların daha fazla olduğu renkli sebzeleri bulundurun. Yeşil yapraklı
sebzeler, brokoli, biberler, havuç, bal kabağı
portakal, kayısı, tropik meyveler gibi…
Daha az şeker ve tatlandırıcı: Yapılan bilimsel
çalışmalar şeker katkılı yiyeceklerin akyuvar
çalışmasını olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Özellikle hastalık dönemlerinde tatlandırıcılar, şekerin her türü, dışarıdan alınan paketli
tatlı yiyeceklerden uzak durmak gerekir.
Bunların yerine bal, pekmez ya da doğal meyve şekerinden faydalanmak daha doğrudur.
Yağ asitlerinden en faydalısı Omega 3 yağları: Özellikle soğuk sularda dolaşan yağlı balıklarda olan bu madde çok değerli bir bağışıklık desteğidir. Omega yağ asitleri, bakterileri yiyen hücrelerin aktivitesini arttırırlar. Haftada 3 gün yağlı balık yemek veya bulunamıyorsa, yine de lokal taze balık ve haftada bir kaç kez balık yağı içeren bir kapsül yeterlidir. Keten tohumu yağı da, balık yağı kadar kuvvetli olmasa da, iyi bir Omega 3 kaynağıdır.
Yeterli uyku: Çalışmalar, çocuklarda da erişkinlerde olduğu gibi uykusuzluğun mikrop öldüren hücrelerin gücünü azalttığı gösteriyor. Özellikle gün boyu yuvada değişik aktivitelerle heyecanlı saatler geçiren küçük çocukların uyumadıklarını düşünürsek, erken yatmalarının çok gerekli ve önemli olduğunu anlarız. Bu yaştaki çocukların 12-13 saat, okul öncesi çocukların 10 saat uykuya gereksinimleri var. Normal kilo: Şişmanlık antikor yapımını yavaşlatarak bağışıklık sistemine olumsuz etki etmektedir. Çocuğunuzu aktif tutarak hem kilosunu, hem de bağışıklık sistemini kontrol altında tutmaya çalışın.
Kişisel temizliğe önem verin: Bağışıklığı doğrudan arttırmasa da, bağışıklık sisteminin yorulmasını engelleyebilir. Sabunla el yıkamaya önem verin. Okuldan gelince, yemekten
önce ve sonra, burun sildikten sonra, tuvaleti kullandıktan sonra mutlaka eller sabunla yıkanmalı. Diş fırçaları beraber duruyorsa, hasta olanın fırçasını atıp yenisini almakta fayda var. Yanında sigara içmeyin: Çocuklar sigaranın zararlı etkilerine daha da açıklar çünkü dakikada daha fazla soluyorlar. Bronşit, kulak enfeksiyonu, astım riskini arttırmak istemiyorsanız, çocuğunuzun pasif içici olmasına izin vermeyin.
Bebeklerde ilk 6 aydan sonra ek gıda süreci başlıyor. Bebeklerin anne sütünden katı gıdaya geçiş yaptığı bu dönemde bebek beslenmesinde dikkat edilmesi gereken unsurlar bulunduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, ebeveynlerin ek gıdaya geçişte en çok yaptığı 5 hatayı paylaştı:
İlk 6 ayda bebeklere ek gıda vermek
İlk 6 ayda bebekler yalnızca anne sütü ile beslenmeli. Bu aylarda anne sütü ile birlikte verilen ek besinler bebeğin emme gereksinimini azaltarak, anne sütünden yeterince yararlanmasını engeller.
Blender kullanılmamalı, besinler pütürlü bırakılmalı
Bebeklerin maksimum 8 aylarını tamamlandıktan sonra pütürlü gıdaya alışmış olmaları gerekir. Bir bebeği pütürlü gıdaya alıştırma zamanı ne kadar geçerse ilerleyen zamanlarda yutma problemleri ile karşı karşıya kalan ve pütürlü gıda ağzına geldiği zaman öğüren ve kusan çocuklar meydana getirmiş oluruz, bebeklerde çiğneme ve yutma sorunları oluşur.
Porsiyonlar çok büyük tutulmamalı
Bir bebeğin porsiyonu, erişkin bir insanın porsiyonunun neredeyse yarısından da azdır. Bu nedenle de annelerin bebeklerini gereğinden fazla miktarda gıda ile beslenmeye zorlamamaları gerekir.
Bebek bisküvisi bebek beslenmesinde tercih edilmemeli
Bebek bisküvileri hiçbir zaman bebek beslenmesinde tavsiye edilmemektedir.
Çünkü bisküvi, yüksek miktarda şeker ve yağ barındıran bir gıdadır, ayrıca katkı maddeleri içermektedir. Bu nedenle de bebek beslenmesinde bisküvinin kullanılması çok uygun değildir.
Bebeğin beslenme miktarı yaşına göre oluşturulmalı
Bebeklerin mide kapasiteleri yetişkinlerinki kadar büyük değildir. Bebeğin beslenme programını, onun yaşına ve kilosuna görev bir gün içerisinde yemesi gereken besinleri, doktorunuz tarafından anlatılan beslenme planlarını örnek alarak oluşturabilirsiniz.
Kıştan bahara geçiş yaptığımız bugünlerde hava sıcaklığındaki değişkenliğin de etkisiyle çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonları çok sık görülüyor. Çoklu virüsler kalabalık ve kapalı ortamlarda kolayca bulaştığından pek çok çocukta burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, halsizlik ya da yüksek ateş şikayetleri yaşanıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Çoban, influenza (domuz gribi), Beta, RSV, Adenovirüs, Metapnömavirüs ve Bocavirüs gibi çeşitli solunum yolu virüslerinin halen çok yaygın olduğunu belirterek, ailelerin doktora danışmadan çocuklarına gelişigüzel antibiyotik ve vitamin takviyesinden kaçınmaları gerektiğini vurguluyor. Bilimsel temele dayanmayan, arkadaş tavsiyesiyle ve internetten edinilen bilgilerle yapılan uygulamaların çocuğu iyileştirmenin aksine, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek daha fazla zarar verebileceğini vurgulayan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Çoban, çocuk sağlığında yapılan 6 önemli hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Antibiyotik verirsem daha çabuk iyileşir!
Çocukların geçirdiği enfeksiyonların çok
büyük bir kısmına virüslerin sebep olduğunu, antibiyotiklerin ise viral enfeksiyonlarda işe yaramadığını, bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanıldığını belirten Dr. Dilek
Çoban “Gereksiz verilen antibiyotikler, çocukların bağırsak florasını kötü etkilemekle kalmıyor, antibiyotik direnci nedeniyle
gerçekten ihtiyacımız olduğunda artık antibiyotikler de işe yaramaz hale geliyor. Bu nedenle doktorunuz önermeden kesinlikle antibiyotik kullanmayın. Doktorunuz
gerekli gördüğünde antibiyotik tedavisi uygulayacaktır.” diyor.
Vitamin takviyesi yaparsam
bağışıklığı güçlenir!
Doktora danışmadan yapılacak vitamin ve omega takviyesi de fayda yerine zarar verebiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı Dr. Dilek Çoban “Vitaminler ve omega; sağlıklı bir metabolizma ve bağışıklık sistemi için çok önemli. Ancak her çocuğun
vitamin ihtiyacı farklıdır. İhtiyacı olmayan
vitamin takviyesini çocuğa vermek uzun
dönemde karaciğer ve böbrekler başta olmak
üzere ciddi sıkıntılara yol açabilir. Bu nedenle uzmana danışmadan ve gerekli tetkikleri
yaptırmadan gelişigüzel vitamin takviyesi
yapmamak gerekir. Çocukların günlük beslenmesini, taze meyve, sebze, balık, fındık, ceviz ve badem gibi besin değeri yüksek gıdalarla zenginleştirdiğinizde, yeterli süre
uyumasını ve spor yapmasını sağladığınızda bağışıklığını da güçlendirmiş olursunuz.” diye konuşuyor.
Kalın giydirirsem hasta olmaz!
Toplumda doğru sanılan yanlışlardan biri de, çocukları kalın giydirmek, evin ısısını yüksek tutmak hatta çocuklarını dışarı çıkarmazlarsa hasta olmayacaklarını düşünmek! “Çocuklar üşüdükleri için hasta olmuyor. Enfeksiyona neden olan mikroplar soğuk havada, kalabalık alanlarda daha çok vakit geçirdiğimiz için daha kolay bulaşıyor ve hastalık yapıyor. Çocukları kalın giydirdiğimizde terleme de arttığından, dış ortama çıktıklarında daha çok üşüyor ve kolay hastalanıyorlar” diyen Dr. Dilek Çoban, çocukların açık havaya çıkarılması ve temiz hava almalarının sağlanması gerektiğini söylüyor. Ateşini hemen düşürmeliyim, yoksa havale geçirir!
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Çoban çocukların ateşi yükseldiğinde ebeveynlerin en çok havale ihtimali nedeniyle tedirgin olduklarını belirterek şöyle konuşuyor: “Ateşli havale özellikle ilk 5 yaşta görülür ve kalıtımın rolü büyüktür. Ailede benzer öykü varsa bu ihtimal çocuğun ateşinin 37 veya 40 derece olmasıyla değişmez. Ateş aslında bağışıklık sistemimizin iyi çalıştığının bir göstergesidir. Mikroplarla savaşta ve onlardan kurtulmada da önemli bir silahtır. Bu nedenle ateş; çocuğu rahatsız ettiğinde, çok yükseldiğinde ve ilk alınacak önlemlerle (üzerini inceltmek, ortamı serinletmek, ılık su ile duş, bol sıvı vermek
gibi) düşürülemiyorsa ilaç verilmelidir.”
Okula ne kadar geç başlarsa, o kadar az hastalanır!
Okul, çocukların eğitim ve öğretimi kadar; sosyalleşmeleri, enerjilerini atmaları ve bağışıklık sistemlerinin gelişmesi için de önemli. Kapalı ve kalabalık ortamlar nedeniyle çocukların okula ne kadar geç başlarsa o kadar az hastalanacağı şeklindeki düşüncenin doğru olmadığını belirten Dr. Dilek Çoban “Çocuk bu mikroplarla er ya da geç karşılaşacak ve onlarla karşılaştıkça bağışıklık sistemleri bu mikropları tanıyıp savaşarak güçlenecek” diye konuşuyor.
Öksürüğünü, burun akıntısını hemen durdurmalıyım!
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Çoban, en sık yapılan yanlışlardan
birinin de çocuktaki öksürük ve burun
akıntısını hemen durdurmaya çalışmak olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor:
“Oysa ateş, öksürük ve burun akıntısı hastalık değil, bağışıklık sistemimizin mikroplarla karşılaştığında başlattığı savaşın artıkları ve bu artıkları vücuttan atma yollarıdır.
Aynı ateş gibi, öksürüğe de çocuğun uyku kalitesini, günlük aktivitesini bozacak kadar şiddetli olduğunda müdahale edilmelidir.
Ancak öksürük şurubu ya da soğuk algınlığı ilacı vermeden önce mutlaka bir çocuk hekimine danışmak gerekir çünkü bazı öksürükler zatürre, bronşiolit gibi ciddi akciğer hastalıklarının habercisi olabilir. Unutmayalım ki, bir şurupla bu öksürüğün kesilmeye çalışılması, ciddi bir enfeksiyonun geç teşhis edilmesine ve bu nedenle tedavide geç kalınmasına sebep olabilir.”
Tüm dünyada bebeklik ve çocuklukta önemli bir hastalık sebebi olan ishal, her yıl milyonlarca kişiyi etkiliyor. Erken çocukluk döneminde şiddetli sıvı kaybı yapan ishalin en önemli sebebinin rotavirüs enfeksiyonu olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Rotavirüs enfeksiyonları tüm dünyada genel enfeksiyon hastalıkları ve ishal sebepleri arasında önemli bir hastaneye yatış sebebi. Rotavirüsler etkili bir şekilde ağız-gayta yoluyla yayılırlar ve salgınlar özellikle okullarda ve çocuk bakım evlerinde sık görülür. Bulaşıcılığı yüksektir. Duyarlı birinde hastalığa sebep olmak için çok az sayıda virüs bile yeterli olabiliyor. Bu enfeksiyondan korunmanın en önemli yolu ise aşı olmak” açıklamasında bulundu.
Çocukların birden fazla kez rotavirüs ile hastalık geçirebildiğini ancak her bir enfeksiyonun şiddetinin bir öncekinden daha az olduğunu vurgulayan
Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Şu an piyasada 2 tipe ve 5 tipe karşı antikor geliştirme özelliği olan, ağızdan sıvı şeklinde uygulanan iki farklı aşı var. Aşı 2 ay ile 8 ay arasında tamamlanmalı. İlk doz yapılması için son süre 3. ay olarak kabul edilir. Rotavirüs aşısı devletin rutin aşılama programında yok ancak ailelere aşılamanın önemli olduğunu her fırsatta iletip aşıyı yapmaya teşvik ediyoruz” diye konuştu.
Hastalığa karşı aşılama önemli
Rotavirüs enfeksiyonunun en sık ılıman iklimlerde kış aylarında görüldüğünü hatırlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Hastalık 3-24 aylık bebeklerde çok şiddetli olma eğilimindedir. O yüzden erken aşılama önemli. Neredeyse tüm çocuklarda 4-5 yaşına kadar enfeksiyona dair tipe özgü antikorlar gelişir. 3 aylıktan küçük bebekler
anneden süt yoluyla ve plasentadan geçen antikorlar sayesinde görece korunur. Yenidoğanlar ve enfekte çocuklarla yakın temas halindeki erişkinlerde enfeksiyon genellikle belirtisizdir” dedi. Rotavirüs besin alerji riskini arttırıyor İshale sebep olan rotavirüslerin ince bağırsaktaki mukozanın en üst bölgedeki hücrelerini seçici olarak enfekte edip hasar verdiğini söyleyen Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Bu durum iki önemli sonuca yol açar. Birincisi tuz ve suyun emiliminde azalma, ince bağırsak sıvı emilim ve salgılama oranında dengesizlik. İkincisi de başta laktoz olmak üzere kompleks karbonhidratların emiliminde azalma. Emilim büyük ölçüde bozulur, besinlerden yeteri kadar vücut faydalanamaz. İnce bağırsak hücrelerindeki bu hasar, genellikle klinik düzelme başlamadan önce düzelir. Bu enfeksiyonda mide mukozası genellikle etkilenmez. Rotavirüs, bağırsak geçirgenliğini büyük ölçüde artırır ve besin alerjilerine karşı riski artırır” şeklinde konuştu. Hastalık en çok 3-24 aylık bebekleri etkiliyor
Rotavirüs enfeksiyonunun tipik olarak, genellikle enfeksiyon ajanını aldıktan sonraki 48 saat içinde başladığının altını çizen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Kuluçka süresi 1-7 gün aralığında değişebilir. Hafif-orta ateş eşlik edebilir, genellikle kusma vardır. Bunun ardından da sık, sulu ishaller başlar. Bu üç belirtinin tümü vakaların yüzde 50-60’ında vardır. Kusma ve ateş genellikle hastalığın ikinci gününde biter, ancak ishal sıklıkla 5-7 gün devam eder, bazen aralıklarla 14 güne kadar uzayabilir. Gaytada genellikle makroskobik kan ya da lökosit yoktur. Özellikle bebeklerde sıvı kaybına bağlı belirtiler sık gelişir ve hızlı ilerler. Bu vakalarda hastaneye yatış gerekir. En şiddetli hastalık, tipik olarak 3-24 aylık bebeklerde oluşur. Tanı için gaytada bakılan antijen testinin pozitif çıkması yeterlidir, klinik bulgular da laboratuvarı destekler” dedi. Beslenme ve sıvı alımı önemli
Tedavide sıvı kaybından kaçınmak için kusma eşlik etmiyorsa ağızdan elektrolitli sıvılarla desteğin hayati derecede önemli olduğunu vurgulayan Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Eğer ağızdan bu sıvıları almayı engelleyecek düzeyde bir kusma varsa hastaneye yatış yapılarak, damardan sıvı yerine konulmalıdır. Ateş varsa ateş düşürücüler kullanılmalıdır, ılık duş böyle durumlarda çok yararlıdır. Mümkün olduğunca çocuğu, bağırsak hareketliliğine sebep olmayacak gıdalarla beslemek önemli; ancak iştah zaten çok az olacağı için çocuk yemek için zorlanmamalı. Yiyecek olarak yağsız ve şekersiz gıdalar seçilmesi genellikle tercih edilse de yapılan çalışmalarda, bu tarz bir diyetin sıradan bir diyete üstünlüğü gösterilememiş” şeklinde konuştu.
Antiviral ilaçların ve antibiyotiklerin tedavide yerinin olmadığını paylaşan Dr. Neftçi, “Çalışmalar kusma ve ishal önleyici ilaçların faydasını göstermemiştir. Her iki grup ilaç için de önemli yan etki oranı yüksektir, o yüzden bu grup ilaçları önermiyoruz. Probiyotikler faydalı olabilir, çinkonun hastalıktan toparlanma sürecini kısalttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Emzirme ishal süresince devam edilmelidir. Laktozsuz ishal mamaları anne sütü alamayan bebekler için faydalı bir seçenek olabilir. Temizlik kurallarına uymak rotavirüs bulaşını ve dolayısıyla hastalık sıklığını azaltır. El yıkama korunmada çok önem taşıyor. Aşılar ise şu an korunmak için en etkili yol gibi görünüyor” dedi.
Tuvalet eğitiminin zamanı çocuktan çocuğa göre farklılık gösterebilir.
Tuvalet eğitiminin çocuk gelişimi için oldukça önemli olduğunu dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Dr. Yeşim Eker Neftçi, tuvalet eğitiminde uyulması gereken altın kuralları açıkladı:
2 yaşından önce tuvalet eğitimine başlanmamalı
Eğer bebek kendini bazı basit kelime ve hatta 2 kelimelik cümlelerle rahatça ifade edebiliyorsa, bezine yaptıktan sonra rahatsızlık duyup değiştirilmesini istiyorsa, gün içinde bezinin kuru kalma süresi uzadıysa, bebek tuvalet eğitimi için hazırdır. Annenin bu dönemdeki psikolojisi
önemli
Anne bu dönemde çocuğa tam destek olabilmesi açısından uygun bir psikolojik dönemde olmalı. Tekrarlayan altına kaçırma kazaları, tuvalete geç gitme, yaptıktan sonra tuvaletini haber verme gibi durumlara anne sabırla ve çocuğuyla arasındaki güven duygusunu bozmadan uyum sağlamalı. Bunun için en uygun zaman dilimini anne belirlemeli.
Eğlenceli kitapları okuyarak ön
hazırlık yapılabilir
Tuvalet eğitimi konusunda eğlenceli ve resimleri ilgi uyandıran kitapları eğitim öncesi çocuğa okumak, bu dönemin aslında hiç de sıkıcı olmadığını ona vurgulamak
açısından önemli. Tuvalet eğitiminin en son aşaması olarak el temizliğinin önemini vurgulayan birkaç görsel, hastalıklardan korunmada da çok faydalı olacaktır.
Anne kararlı olmalı
Annenin mutsuzluğu ve siniri çocuğa yansır ve olumsuz etkiler. Bu yüzden anne her şeye ve her duruma rağmen her daim güler yüzlü olmalı ve çocuğu telkin edici şekilde konuşmalı. Tuvalet alışkanlığı kazandırılırken kararsızlığa ve tutarsızlığa yer yok. Çocuk ilk gün tuvalete gidebilir ama ikinci gün hırçınlaşıp gitmeyebilir, altına yapabilir. Bu gibi durumlarda anne yılıp altına bezi bağlamamalı. Sabır çok önemli. Kazalar olduğunda abartılı tepkiler verilmemeli
Tuvaletini başarılı bir zamanlama ve yerine yaptığında sevinç çığlıkları atılmamalı, kaza ya da başarısızlık durumunda da negatif bir ortam yaratılmamalı. İkisinin de doğal bir durum olduğu mesajının çocuğa başarılı bir şekilde iletilmesi tuvalet eğitimin kilit noktasıdır; çocuğun kendine güvenini pekiştirir. Aksi takdirde iş inada biner ve tuvalet eğitimine ara vermek zorunda kalınabilir.
Tuvalet eğitimi boyunca külot kullanılmalı
Gündüz altında külot varken gece bez olması çocuğunun kafasını karıştırır. Aklından bezin tamamen çıkması için hayatından da çıkması lazım. O yüzden her ne kadar kazalara sebep olsa da her daim külot giydirilmeli ve bez hiç bağlanmamalı.
Hamilelik, bağışıklık sisteminin zayıfladığı bir dönem olduğu için bulaşıcı hastalıklara karşı hassasiyet artıyor. Anne adaylarının aşılanmaları anne karnındaki fetüsün ve doğumdan sonra yenidoğanın önlenebilir olan enfeksiyonlara karşı bağışıklık kazanmalarında önemli rol oynuyor.
Aşıların temel amacı, anne adaylarının yüksek risk altında oldukları bulaşıcı hastalıklara karşı korunmalarını sağlamak. Aşılama sayesinde aynı zamanda düşük, bebekte gelişme geriliği ve zekâ geriliği gibi ağır tablolar da önlenebiliyor. İdeali, aşıların hamilelik öncesinde tamamlanması olsa da, hamilelik sırasında da aşı uygulamaları yapılıyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Şafak Yılmaz Baran, her aşının kendine özel bir uygulama takvimi olduğunu belirterek, “Canlı aşılar haricinde hamilelikte uygulanabilen tüm aşılar, hamileliğin ilk 3 aylık dönemi de dahi olmak üzere herhangi bir hamilelik haftasında yapılabiliyor. Ancak yine de, hamileliğin ilk 3 ayı organ gelişimi olan dönemi kapsadığı için aşıların mümkünse 3 aydan sonra uygulanması tercih ediliyor” diyor. Hamilelikte standart aşı takvimine göre yapılması gereken aşıların yetersiz dozda ve sürede uygulandıklarında etkinliklerinin azalacağına dikkat çeken Doç. Dr. Şafak Yılmaz Baran, “Örneğin tetanoz aşısında, doğumdan en geç 2 hafta önce aşı dozunun tamamlanmış olması gerekiyor. Yeterli süre sağlanmadıysa tek doz tetanoz aşısı olan anne ve bebek bu hastalık açısından risk altında oluyor.” bilgisini veriyor.
Hangi aşı ne zaman yapılmalı?
Amerikan Obstetrik ve Jinekoloji Derneği (ACOG) tüm hamileler için rutin olarak tetanoz, difteri, boğmaca, hepatit B ve influenza aşılarını öneriyor. Hamilelikte iyi bir güvenlik profiline sahip olan bu aşılar yenidoğana pasif koruma sağlayabiliyor ve düşüğe neden olmuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Şafak Yılmaz Baran, hamilelik döneminde yaptırılması yaşamsal öneme sahip olan aşıları şöyle anlatıyor:
İnfluenza aşısı, hamilelikte önerilen bir diğer önemli aşılardan. Doç. Dr. Şafak Yılmaz Baran, influenza enfeksiyonunun hamilelikte daha ağır seyredebildiği için hepatit B enfeksiyonundan daha farklı bir özellik taşıdığına dikkat çekerek, “Zira influenza annede akciğer ile kalp sorunlarında, hastanede yatışta ve düşükte artışa neden olabiliyor” diyor.
Bunların yanı sıra hamilelikte influenza aşısının antikorları plasentadan geçerek bebeği koruyor. Bu sayede influenza aşısı anne adaylarının yanı sıra 6 aydan küçük yenidoğanlarda da koruma sağlıyor. Ne zaman yapılmalı?
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 14. hamilelik haftasından sonra, influenza mevsimi boyunca, (Eylül-Nisan aylarında) hamilelere influenza aşısını öneriyor.
Covid-19 pandemisinde yapılan çalışmalarda, anne adaylarında, hamile olmayanlara göre bu enfeksiyonun daha ağır seyrettiği izlenmiş. Çalışmalar sonucunda; inaktif Covid-19 aşı uygulamalarının anne adayları ve yenidoğan için hamileliğin her aşamasında etkin ve güvenli olduğu tespit edilmiş. Bu nedenle anne adaylarına T.C. Sağlık Bakanlığı’nın ve Kadın Doğum Derneklerinin önerisi doğrultusunda Covid-19 aşısı tavsiye ediliyor.
Ne zaman yapılmalı?
Covid – 19 aşısını, hamileliğin ilk 12. hafta sonrasına kadar ertelemenin gerekli olduğuna dair bir kanıt mevcut değil. Bu nedenle aşı hamileliğin her döneminde uygulanabiliyor. Bir doz Covid-19 aşısı orijinal alfa varyantına karşı iyi bir koruma sağlıyor, ancak virüsün delta varyantı ile iyi bir bağışıklık seviyesi sağlamak için iki doz gerekiyor. İkinci doz, ilk dozdan 8 hafta sonra uygulanıyor. Omicron varyantına karşı en iyi korumayı sağlamak için bir doz güçlendirici (üçüncü doz) öneriliyor.
Tetanoz enfeksiyonu; hamilelikte yaralanma, ısırık, trafik kazası ve yanık gibi durumlarda veya doğum esnasında bebeğin göbek kordonunun (özellikle evde yapılan doğumlarda) hijyenik olmayan
bıçak gibi alet ile kesilmesi ya da pansuman edilmesi sonucu gelişebiliyor. Aşılama sayesinde hem hamilelikte ortaya çıkabilecek tetanoz
enfeksiyonunun şiddeti azalıyor, hem de buna bağlı gelişebilecek olan erken doğum ve ölü doğum riski düşüyor. Bunların yanı sıra bebekte gelişebilecek olan nörolojik sorunlar da önlenebiliyor.
Difteri hastalığı da solunum yollarında ölümcül
sonuçlara yol açabilen bir hastalık. Difteri toksoid aşısı çocukluk çağından itibaren aşı takviminde tetanoz aşısı ile birlikte uygulanıyor. Yaygın aşılama programı ile de dünya genelinde oldukça az görülmeye başlandı. Ancak çocukluk çağında aşılamayla ömür boyu bağışıklık sağlanamadığı için hamilelik durumunda tetanoz aşısı ile birlikte uygulama tekrarı yapılıyor. Ne zaman yapılmalı?
Tetanoz- Difteri aşı takvimine göre; aşının ilk dozu hamileliğin 4. ayında veya henüz yapılmadıysa 4. aydan sonra ilk muayenede uygulanıyor. İkinci doz, ilk dozdan en az 4 hafta sonra yapılıyor, bu sayede 1-3 yıl koruma sağlanmış oluyor. Bununla birlikte; 2. dozdan en az 6 ay sonra yapılan 3. doz uygulaması ile 5 yıl ve 3. dozdan en az bir yıl sonra ya da bir sonraki hamilelikte uygulanan aşı ile 10 yıl bağışıklık sağlanıyor. Yine aşı takvimine göre; 4. dozdan en az bir yıl sonra ya da bir sonraki hamilelikte uygulanan aşı ile doğurganlık çağı boyunca koruma sağlanıyor. Daha önce beş tam doz ile aşılanan kadınlarda, son 10 yılda ek doz yapılmamışsa, hamilelikte tercihen 20-36 haftalar arasında tek doz aşılama yeterli oluyor.
Hepatit B aşısı, anne adayının daha önceden bağışıklığı yoksa yapılabiliyor. Hamilelikte geçirilen hepatit B enfeksiyonunun normal popülasyona göre daha ciddi seyretmesi beklenmiyor. Ancak yenidoğana enfeksiyonun aktarılması riski oluyor. Dolayısıyla daha önceden hepatit B enfeksiyonuna bağışıklık kazanmamış olan anne adaylarının hamilelik döneminde aşılanmaları, yenidoğanda ciddi sorunlar oluşturabilen hepatit B virüsünün bulaşma riskini azaltıyor.
Ne zaman yapılmalı?
Hamileliğin 0, 1 ve 6. aylarında uygulanan aşı hem anneyi hem doğumdan sonra bebeği koruyor.
Boğmaca aşısı çocukluk çağında aşı takviminde yer alıyor, ancak ömür boyu bağışıklık sağlamıyor.
Bu nedenle yüksek riskli hasta grubuna (sağlık çalışanları, bağışıklığı baskılanmış kişilerle yaşayan, küçük çocuklarla yaşayan veya çalışan kişiler) ek doz uygulamaları öneriliyor.
Ne zaman yapılmalı?
Hamilelik döneminde 6. aydan sonra, doğacak bebeği korumaya yönelik, boğmaca aşısının uygulanması tavsiye ediliyor. Bu sayede bebeğe erken dönemlerinde pasif koruma imkânı sağlanabiliyor.
Hamilelikte bu aşılara dikkat!
• Hamilelik döneminde önerilmiyor: Canlı aşıların anne karnında fetüsü enfekte etme riski oluyor. Bu nedenle oral polio, kızamıkkızamıkçık- kabakulak, zona, suçiçeği ve verem aşıları, canlı aşılar oldukları için hamilelikte önerilmiyorlar. Hamilelik döneminde tavsiye edilmeyen diğer bir aşı ise Human Papilloma Virus (HPV) aşısı. HPV aşısıyla ilgili yapılmış çalışmaların az olması nedeniyle, güvenli olduğu kısıtlı çalışmada gösterilmiş olsa da, hamilelik döneminde uygulanması tavsiye edilmiyor.
• Zorunluluk halinde uygulanıyor: Pnömokok, hepatit A, meningokok, inaktif polio ve hemafilus influenza aşıları; çeşitli risk faktörleri, gereklilik durumları ve yaş faktörüne göre uygulanması önerilen aşılardan. Ancak bu aşıların fetüs açısından güvenilirlikleri net değil. Örneğin pnömokok aşısı ile hemafilus influenza, kronik hastalıklara sahip ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalar gibi yüksek riskli kişilerde zorunluluk halinde uygulanabiliyor.
• Hamilelik öncesi tamamlanıyor: Anne olmak isteyen kadınlarda kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve suçiçeği gibi enfeksiyonlar açısından bağışıklığın olup olmadığı kontrol ediliyor. Bağışıklığı yoksa hamilelik öncesi aşılarının tamamlanması sağlanıyor. Zira, daha önceden bu enfeksiyonlarla karşılaşmamış veya bağışıklığı olmayan anne adaylarında bu hastalıkların gelişmesi halinde hamilelik ve doğacak bebek olumsuz etkilenebiliyor.
Bioderma, ekobiyolojiden ve cildin kendisinden aldığı ilhamla her cilt yapısını önemsiyor ve ihtiyaca yönelik ürünler geliştiriyor. Güneş, akne, hamilelik, yaşlılık, ağda ve lazer gibi dış etkenler nedeniyle ciltte oluşan lekeler için çözüm sunan Bioderma’nın
Pigmentbio Serisi, lekelerin görünümünü gideriyor, yeniden oluşmalarını önlüyor ve ciltte aydınlatıcı bir etki sunuyor.
Pigmentbio Daily Care
SPF 50+ Cream 40 ml
Fiyat: 579,50 TL
Pigmentbio Sensitive Areas Cream 75 ml
Pigmentbio C-Concentrate
Serum 15 ml
Fiyat: 639,50 TL
Fiyat: 489,50 TL
Pigmentbio Night
Renewer Cream 50 ml
Fiyat: 669,50 TL
Pigmentbio H2O
250 ml Fiyat: 249,50 TL
Pigmentbio
Foaming Cream 200 ml
Fiyat: 369,50 TL