Yeni Hayat Gazetesi, Aralık 2011, Sayı 8

Page 1

T Ü R K L E R İN A M E R İK A ’ D A K İ H U K U K

w w w. y e n i hayatgazete.com

VE

T İC A R E T G A Z E T E S İ

SAY I : 8 - A R A L I K 2 0 1 1 - N E W YO R K

NEW Y O R K

BAŞKAN ADAYLARI KAÇAK GÖÇMEN AFFINA KARŞI

TARİH YA ZIYOR

Sayfa 16

Skylife Artık iPad’de! Sayfa 26

Sayfa 18-19

“Wall Street’i İşgal Et” Gösterileri: Kapitalizmin Gelir Adaletsizliğine Sessiz Çoğunluğun İsyanı

Ekonomik Kriz Tersine Göçü Başlattı:

New York kentinde çok sayıdaki parktan biri olan, hatta popülaritesi diğer parklara oranla daha az denilebilecek olan Zuccoti Park, 17 Eylül 2011’den itibaren “tarihin yazılmaya başlandığı yer” tanımlamasıyla anılmayı hak ediyor. Ekonomik ve sosyal sorunların çığ gibi büyümesiyle artık seslerini duyurmaya karar veren ve bunu barışçı bir protestoda tutmayı başaran eylemciler, “Wall Street’i İşgal Et” sloganıyla aslında kapitalizmin kalbi olarak bilinen Wall Street’i sembolik bir hedef olarak seçmekteydi. Bu boşuna bir tercih değildi, çünkü ülkedeki gelir dağılımının dengesizliği, işsizlik ve ekonomik politikalar protesto ediliyordu. Bugün Zuccoti Park sembolü polis tarafından boşaltılmış olsa da, göstericilerin çeşitli şekillerde seslerini duyurmaya devam ediyor.

İstanbul Yabancı Çalışanların Favorisi Olma Yolunda

Sayfa 14

Meksikalılar Bile Ülkelerine Geri Dönüyor

Sayfa 10

Modern Köleliğe Dönüşen

Work And Travel

Programına Sıkı Denetim Geliyor

A

Sayfa 25

Yeni İş Alanları Yarat, Green Card Sahibi Ol

BD Dışişleri Bakanlığı tarafından uygulanan “Work and Travel” programı, katılan öğrencilerin modern köleliğe varan koşullarda çalıştırılması ve bazı sponsor firmaların verdiği sözlere uymaması nedeniyle doğan şikayetlerin giderek yoğunlaşması üzerine, önce “suistimal olayları münferit” diyen Washington’dan en sonunda olumsuzlukların “kabul edilemez” boyutta olduğu açıklaması geldi. 2012 yılının Work and Travel programına bazı tedbirler ve kısıtlamalar getirileceğini açıklayan ABD Dışişleri, aynı zamanda sponsor firmaların sayısını belli bir düzeyde tutma ve daha sıkı denetleme kararı aldı.

HAYATIN BİR GERÇEĞİ: MİRAS VE VASİYETNAME

Amerikan hükümeti oldukça başarılı sonuçlar elde ettiği EB-5 yatırımcı vizesi programını daha çok tanıtmak ve yaygınlaştırmak istiyor.

Sayfa 21

DOLARIN 400 YILLIK HİKAYESİ

Sayfa 23

İlk Dolar banknot ne zaman basıldı? Yoksa Amerikan Gizli Servisi ilk önce kalpazanlığı önlemek için mi kuruldu? ‘In God We Trust’ ibaresi ne zaman koyuldu?

L öZE A Y DOS

AMERİKALI JCI TÜRKİYE’NİN EN BAŞARILI 10 GENCİNİ SEÇTİ ABD’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından JCI (Junior Chamber International – Genç Liderler ve Girişimciler Derneği)’ın Türkiye - İstanbul ayağının bu sene 17. kez verdiği Ten Outstanding Persons TOYP - Türkiye’nin 10 Başarılı Genci Ödülleri sahiplerini buldu.

Sayfa 22

Niçin Vasiyetname? Sayfa 7

Amerika’da yeni bir hayat kurmanın pek çok aşaması var. İş hayatını yoluna koymak ve aile düzeni kurmak bunların başında gelmekle birlikte, yaşamın başka safhaları da var. Hastalık, sağlık ve herşeyin insanlar için olduğu gerçeği, bir kişinin ardından bırakacağı maddi ve manevi miras konusunu da gündeme getiriyor. Gazeteniz Yeni Hayat bu sayıda sizler için “vasiyetname” dosyası hazırladı. Özellikle New York eyaletinde yaşayan ve bu eyalete kimlik kayıtlarını yaptırmış olanların daha dikkatli okumasını tavsiye edeceğimiz bu dosyada, vasiyetnamenin hazırlanmasından, vasi tayinine, hazırlanan vasiyete ek yapılmasından, kısmen veya tamamen değiştirilmesi de dahil olmak üzere, vasiyetname üzerine bütün pratik bilgileri toplu şekilde sunuyoruz. Yeni Hayat olarak bu sayıdaki vasiyet dosyasının bir başvuru kaynağı olarak saklanmasının yararlı olacağına inanıyoruz.

Sayfa 3-8

Green Card Piyangosu Paralı Oluyor

Amerikalı bazı politikacılar özellikle Meksika’dan gelen göçmenleri potansiyel bir tehdit gibi gösterip, sınır duvarına elektrikli tel takmak dahil ayrımcı bir söylem sürdürürken, en son veriler işsizlik problemi yüzünden Amerika’dan tersine göçün başladığına dair işaretler veriyor. AmerikaMeksika sınır bölgesinden gelen son istatistiklere göre Amerika’ya gelen Meksikalıların sayısında ciddi azalma olduğu gibi, tam tersine Amerika’dan Meksika’ya kesin dönüş yapanların artıyor.

Sayfa 15

İ

nsanlar doğal olarak ölümün hep başkaları için geçerAv. J. Cahit Akbulut li olduğu düşünür ve kendilerine bir türlü yakıştıramaz. Ama kaçınılmaz gerçekle er-geç yüzleşir insanoğlu. Eğer malvarlığınız olarak mortgage’la alınmış bir gayrimenkulünüz, kira anlaşmanız, sahibi olduğunuz ve uzun süreli bir kira kontratıyla çalıştırdığınız bir iş yeriniz, borçla aldığınız bir arabanız, hayat sigortanız varsa; bu tür mal varlıklarınız ölüm sonrasında çözümlenmesi gereken sorunlar olarak karşımıza çıkabilir. Onun için geride kalan sevdiklerimizin hayatını daha kolaylaştırmak istiyorsak bugünden çok basit bir şey yapmamız gerekmektedir. O da bir vasiyetname hazırlamaktır.



A ralik 2011

3

HAYATIN BİR GERÇEĞİ: VASİYETNAME

New York Eyaletinde Vasiyetname Konusunda Bilmeniz Gereken Herşey

New York, Yenİ Hayat

L E Z ö YA S O D

A

merika’da yeni bir hayat kurmanın pek çok aşaması var. İş hayatını yoluna koymak ve aile düzeni kurmak bunların başında gelmekle birlikte, yaşamın başka safhaları da var. Hastalık, sağlık ve herşeyin insanlar için olduğu gerçeği, bir kişinin ardından bırakacağı maddi ve manevi miras konusunu da gündeme getiriyor. Gazeteniz Yeni Hayat bu sayıda sizler için “vasiyetname” dosyası hazırladı. Özellikle New York eyaletinde yaşayan ve bu eyalete kimlik kayıtlarını yaptırmış olanların daha dikkatli okumasını tavsiye edeceğimiz bu dosyada, vasiyetnamenin hazırlanmasından, vasi tayinine, hazırlanan vasiyete ek yapılmasından, kısmen veya tamamen değiştirilmesi de dahil olmak üzere, vasiyetname üzerine bütün pratik bilgileri toplu şekilde sunuyoruz. Yeni Hayat olarak bu sayıdaki vasiyet dosyasının bir başvuru kaynağı olarak saklanmasının yararlı olacağına inanıyoruz.

VASİYETNAME HAZIRLAMAK Vasiyetnamenin ABD’de her eyaletin kendi hukukuna tabi olarak hazırlanması gerekir. Kurallar eyaletten eyalete bazı farklılıklar taşıdığı için bu yazının içeriği sadece New York hukuku üzerinden yapılmıştır. Ancak vasiyetname ABD’nin herhangi bir eyaletinde veya başka bir ülkede yapılmış olsa bile, düzenlendiği yerin hukukuna uygun olması halinde New York için de geçerli sayılacaktır. Vasiyet hazırlamak kişinin menkul ve gayrımenkul başta olmak üzere, sahip olduğu varlıkları vefatından sonraki süreçte nasıl paylaştıracağına ilişkin verdiği karardır. New York eyaletindeki vasiyetname düzenlemesi ile mal varlığı çocuklardan herhangi birine veya hepsine, eşinize, diğer aile fertlerine veya evcil hayvana bile bırakılabilmektedir.

zz

Şahitlerin de vasiyetnameye imza koyarak adres beyanında bulunması Not: Şahitlerin adres beyanlarındaki noksanlık veya adres bildiriminde bulunamaması, vasiyeti geçersiz kılmaz. DİĞER VASİYETNAME TÜRLERİ Yazılı Olmayan (SÖZLÜ) Vasiyetname: Sözlü vasiyetname için de iki şahidin huzurunda yapılmış olma şartı aranır. Sözlü vasiyeti ancak deniz, hava veya kara kuvvetleri askerlik hizmetinde bulunanlar yapabilir. El Yazısı İle Vasiyetname: New York eyaletinin koyduğu vasiyet hazırlama şartlarını taşımayan, ancak vasiyetini bırakmak isteyen kişinin kendi el yazısı ile kaleme aldığı vasiyet türüdür.

N E W Y O R K ’ TA V A S İ Y E T HAZIRLAMAK İÇİN ÖNŞARTLAR

El yazısı ile vasiyeti de yalnızca askerlik hizmetini yapanların hazırladığı geçerli kabul edilir.

Vasiyeti düzenleyen kişi 18 yaşından büyük ve akıl sağlığı yerinde olmalı ve iki şahit huzurunda aşağıdaki işlemleri yapmalıdır: zz Vasiyet sahibinin kendisini tanıtması zz İki şahit huzurunda imzasını atması

Sahip Olunan Varlıkların Dağıtımı: New York eyaleti vasiyet hazırlayan kişiye, istediğine istediği miktarda varlığından verme imkanı tanımaktadır. Bu varlıklar başta ev ve banka hesabı olmak üzere, araziden mobilyaya veya hisse senedin-

den otomobile kadar her şeyi kapsar. Bunların hepsini de dilediğiniz kişiye istenen miktarlarda bırakmak -vasiyet etmek- mümkündür. Vasiyet ile geride kalan çocuklarınıza (18 yaşından küçük olanlar) vasi tayin edebilir, sizin adınıza servetinizi yönetecek kişiyi belirleyebilir, sizin adınıza mevcut şirket veya işyerinizi devam ettirecek olanları seçebilirsiniz. Vasiyet yoluyla servetinize sahip olmasını istediğiniz ve halihazırda 18 yaşından küçük olanlar var ise, onların ister 18 veya daha büyük yaşlarda servet üzerinde söz sahibi olmasını belirleyebilirsiniz. Servet Dağıtımında İstisnai Durumlar: Müşterek elde edilmiş olan mal varlıklarını sadece bir taraf kendi başına vasiyet edemez. Taraflardan birinin vefatı halinde sağ kalan eşin saklı kalan hakları da vardır. Vasiyetnameyi Değiştirme Şartları: New York eyalet kurallarına göre vasiyetini hazırlamış olan bir kişi daha sonra herhangi bir değişiklik yapmak isterse, mevcut vasiyete ek olarak ayrı bir vasiyet eki tanzim edilir. Burada yapılması istenen değişiklikler, eklemeler veya çıkartmalar belirtilir. Ancak mevcut vasiyetnamenin tamamen yenilenmesi, tamamen değiştirilmesi söz konusu olmaz. Vasiyetname ekinin de New

York’un eyalet kurallarına uygun tanzim edilmesi istenir. Vasiyetnameyi Tamamen Geçersiz Kılma: New York eyalet kurallarına göre hazırlanmış olan bir vasiyetin bir bölümü ya da tamamı iptal edilebilir. Bunun için ya yeni bir vasiyet hazırlanması veya mevcudun iptal edileceği istemini ifade eden bir tutanak hazırlanması gerekir. Bunun dışında mevcut vasiyetnamenin vasiyet eden kişi tarafından veya onun da hazır bulunduğu ortamda bir başkası tarafından yakılması, yırtılması veya imha edilmesi halinde vasiyet geçerliliğini kaybedecektir. Ancak böyle bir durumun iki ayrı şahit tarafından da teyit edilmesi istenir. Vasiyetname Tasdiki: Vasiyet eden kişinin vefatı halinde, vasiyet hükümlerin gerçekleştirecek olan şahıs tarafından bir avukat tayin edilir. Avukat, vasiyet hükümlerini yürütecek kişi adına hareket ederek gerekli adli işlemleri yaparak, mal, servet, banka hesabı gibi işlemlerin yürütülmesini sağlar. Vasiyeti yürüten şahıs tarafından cenaze masrafları ve borç gibi diğer ödemelerin yapılması beklenir. Ancak nihai aşamada, servet ve mal paylaşımı vasiyette belirtildiği şekilde yapılacaktır.


A ralik 2011

4

New York’ta Vefat Sonrası Mİras Nasıl Dağıtılır?

Mal varlığı üzerinde vefattan sonra da söz sahibi olabilmek için uygun şartlara haiz bir vasiyetname hazırlanması şarttır. Geçerli bir vasiyet bırakmadan vefat edilmesi halinde, New York eyalet yasaları devreye girer ve “vasiyet bırakmayan kişi” kapsamında mal varlıkları değerlendirilir.

New York, Yenİ Hayat

C

enaze giderleri, idari giderler, borçlar ve vergiler kapatıldıktan sonra, ölen şahsın bir eşi veya akrabası varsa, eşi, ilk 50 bin doları ve gayrımenkulün yarısını alır. Akrabalar ise geri kalanı paylaşır. Vefat edenin sadece eşi var ve hiç akrabası yok ise, eşi her şeye sahip olur. Tersi durumda ise, yani eşi yok ve akrabası var ise, akraba veya akrabalar tüm mal varlığına hak kazanır. Vefat edenin anne ve baba tarafından akrabaları var ancak kendi yakın akrabası hiç yoksa, anne-baba tarafındakiler mal varlığını almaya hak kazanır. Vefat edenin büyükanne ve büyükbabası varsa ve başka hiç yakın akraba bulunmuyorsa, mal varlığının yarısı anne tarafına, diğer yarısı baba tarafına bölüştürülür. T Ü R K H U KU KU N D A K İ D U R U M Vasiyetname yoksa mal paylaşımı nasıl yapılır? Vasiyetname yoksa miras bırakanın mal varlığı aşağıdaki hisse oranına göre dağıtılır:

Eşi ve çocukları varsa 1/4 hissesi sağ kalan eşine, geri kalan 3/4 hisse çocuklar arasında eşit oranda paylaştırılır. Eşi veya çocuk yok ise anne ve babaya eşit olarak paylaştırılır. Miras payları soy bağına göre aşağı ve yukarıya doğru gider. Veraset belgesinde mirasçıların mirasa ortak olma oranları gösterilir. Veraset ilamı nedir? Veraset ilamı ölen veya gayipliğine karar verilen kişinin yasal mirasçılarına ve mirastaki paylarını gösteren aksi sabit oluncaya kadar geçerli mahkeme kararıdır. Vasiyetname varsa miras paylaşımı nasıl yapılır? Vasiyetname var ve saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal etmiyorsa miras vasiyetnameye göre paylaşılır (vasiyetnamede saklı payı olan mirasçıların saklı payları aleyhine bir hüküm varsa bu mirasçılar tenkis davası açabilirler) Miras hukukuna göre yasal mirasçılar kimlerdir? Medeni kanun miras hükümlerine göre eş çocuklar, alt soy ve onların alt soyları, anne baba alt soyları, büyükanne büyük-

babalar alt soyları, soy bağı kurulmuş evlilik dışı çocuklar (oran bakımından evlilik içi çocuklar gibidir), evlatlık ve alt soy, mirasçı bırakmaksızın ölen kişinin mirası devlete kalır. Mirasta saklı pay ne demektir? Miras bırakanın çocukları için miras payının yarısı, anne ve babadan her biri için miras payının 1/4 ü, kardeşlerden her biri için yasal miras payının 1/8 i, sağ kalan eş için anne baba veya çocuklar ile mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde miras payının 3/4 ü oranındaki haklarının miras bırakan tarafından vasiyetname ya da başka ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir kişi veya kuruma bırakılamaması durumuna saklı pay denir. Saklı payı ihlal edilen kişi tenkis (indirim) davası açabilir. Miras bırakan kişi sağ iken mallarını paylaştırdığı anlaşılırsa diğer mirasçılar ne yapabilir? Saklı paylara ihlal edilmeksizin yapılan yasal paylaştırmalar geçerlidir. Bu paylaştırmada hiç pay verilmeyen ya da saklı payı ihlal edilen mirasçılar tenkis

ya da iptal davası açabilirler. Ülkemizde sıkça görülen vakalar özellikle erkek çocuklar arasında mirasın satış muamelesi gösterilerek paylaştırılmasıdır ki buna karşı muvaza (danışıklı işlem) nedeni ile iptal ya da tenkis davası açılabilir. Kanunumuzda mirasçılık bakımından kız ve erkek çocuklar arasında hiçbir farklılık yoktur. Bu yasa hükmüne aykırı olarak yapılan satış ve bağışlamalar iptal edilebilir. Yasalar nezdinde geçerli bir vasiyetname nasıl hazırlanır? Vasiyetname hukukumuzda noter vasıtası ile yapılmaktadır. Sözlü vasiyetname olmaz. Hangi durumlarda miras reddedilebilir? Mirası reddetmek isteyen kişiler yasal süresi (3 ay) içerisinde mahkemeye müracaat edebilirler. Nikahsız eş ve evlilik dışı doğan çocuklar mirastan pay alabilir mi? Nikahsız eşin hukuken hiçbir miras hakkı yoktur. Çocukların mirasçılığı evliliğe bağlı değildir. Evlilik içi ve dışı doğan çocuklar aynı oranda mirasçı olurlar.

TEK ÖNEMLİ OLAN MİRAS KANUNLARI DEĞİL, VASİYETİN İÇERİĞİ Mirasa dair kanunlar ne kadar belirgin olursa olsun bir diğer önemli konu ise vasiyetin içeriği. Bu konunun önemini ortaya koyan en son traji komik olay ABD’de yaşandı. 92 yıl önce ölen kereste tüccarı Wellington Burt’un 100 milyon dolarlık mirası, vasiyetin içeriği sebebiyle hak sahiplerine 2011’de ancak dağıtılabildi. New York, Yenİ Hayat

A

rkasında herkesi şaşırtacak nitelikte bir vasiyet mektubuyla 92 yıl önce ABD’de ölen kereste baronu Wellington Burt’un 100 milyon dolarlık mirası 2011’de dağıtılabildi. ABD’nin Michigan Eyaleti’nde yaşayan ve ölen Wellington Burt vasiyetine, “Servetim, son torunum öldükten 21 yıl sonra dağıtılacak” diye bir şart koymuştu. Ünlü zengin Burt, 1919’da , 87 yaşında hayata veda etti. Burt’un son torunu ise 1989’da öldü.

BİR ÇOK YENİ AKRABA Burt’un son torununun ölmesiyle, Wellington Burt’un vasiyetinin tüm şartları yerine gelmiş oldu. 100 milyon dolarlık miras “geride kalan akrabalar” arasında dağıtıldı ve 12 kişi aniden milyoner oldu. Burt , öldüğünde Amerika Birleşik Devletleri’nin en varlıklı sekiz kişisi arasında yer alıyordu. Son torunun yaşama veda etmesinden sonra , hayatta kalan akrabalar hukuki işlemleri başlattılar. 30 ayrı kişi , Burt’un

mirası üzerinde hak iddiasında bulundu. Her talip için geneolojik olarak soya ilişkin araştırma yapıldı. Sonuçta , bir düzine kişinin Burt’un mirasından hak almasına karar verildi. ELİ SIKI BİRİYDİ Ailesinde ve çevresinde cimriliğiyle tanınan ABD’li kereste baronunun 6 çocuğu , 7 torunu , 6 torununun çocuğu ve 11 torununun torunu bu büyük mirastan pay

alamadı. Kereste tüccarı Wellington Burt’un torununun torununun torununun torunu olan 19 yaşındaki Christina Cameron , 2.6 milyon dolar pay aldı. Cameron fazla sevinmedi ve “Bir kenara tasaarruf olarak koyacağım. Benim için değil ama ailem için bu para önemliydi” demekle yetindi. Tarihçi Thomas Mudd ise bu sıradışı vasiyet ve arkasından yaşanan olaylar hakkında “Bu benim gördüğüm en tuhaf miras vakası” diye konuştu.


A rAlik 2011

5

VASİYETDEKİ ÖNEMLİ DETAY:

CENAZE İŞLEMLERİ

Miras bırakmak sadece mal varlığından ibaret değil. Vasiyetinizde bırakacağınız bilgilerden bir diğer önemlisi de cenaze işlemlerinize dair son istekleriniz. Bu konuda yasal detayların olduğu belirten Islamic Funeral Services’in sahibi Erhan Yıldırım, vasiyette bu talebin açıkça belirtilmesini ve noter onaylı olarak konsolosluğa yada cenaze şirketine ölümden sonra New York, Yenİ HaYat, arDa SaYiner açılmak üzere teslim edilmesi gerektiğini söyledi.

H

ederse de yasalar gereği kişinin isteiği doğrultusunda cenaze işlemi yapılır. Örneğin bir Özbek Müslüman bir kardeşimizin vasiyetinde, naaşının ölümünden sonra yakılması isteği oldu. Bu durumun İslami usullere aykırı olduğu ailesine belirtmiş olmamıza rağmen kişinin vasiyetine bağlı kalınmasının aile bireyleri tarafından istendiği ve bu şekilde uygulandığı durumlar da yaşandı. Ama biz durumun dini gerekliliğini anlattıktan sonra bu yönde karar veren ailelerde olabiliyor. Mesela eşi ABD’li olan Müslüman bir Türk’ün öldüğü bir durumda eşinin yakılmasını isteyen bir hanım olmuştu. Oysaki ölen kişinin Müslüman olduğu bilinmektedir. Ve bizim müdahelemizin ardından bu tarz biliçsiz kararlardan kişiler döndürülüp, aydınlatılarak gerekli İslami uygulamalar yapılır. Bu ikilem tamamen kişinin vasiyetinde bu konuya yer vermeyişi ve ailenin de dini bilgilere sahip olmayışından kaynaklanmaktadır. Ölenin vasiyetinde bu tür detaylar yer almadığı için çoğu zaman bizler ailesine durumu açıklayarak İslami usullere göre cenaze işlemlerinin yapılması gerektiğini belirtiriz.’ dedi.

iç şüphesiz ki ölümden sonraki miras işlemlerinden önce en önemli detay kişinin cenaze işlemleri. Özellikle bu durum Türkiye dışında yaşayınca daha bir önem ve hassaslık kazanıyor. Bu konuda ABD’de faaliyet gösteren tek Türk şirketi Islamic Funeral Services’ın sahibi olan ve Türk-Amerikan toplumu ve New York Eminiyet Müdürlüğü’ndeki gönüllü çalışmalarıyla tanınan Erhan Yıldırım ABD’deki Türklerin vefatlarının ardından yaşanan en büyük sıkıntıların vasiyet detayları ve kişilerin konsolosluklarla olan iletişim zayıflığına bağladı. Yıldırım: ‘Türklerin vefatlarının ardından yaşanan en büyük problem bu kişilerin konsolosluklarda güncel bilgilerini vermemelerinden kaynaklanıyor. Güncel bilgiler olmayınca vefatın ardından eğer kişinin ailesi ABD’de bulunmuyorsa Türkiye’deki ailesine veya tanıdıklarına ulaşmak ve cenazeyi Türkiye’ye aktarmak için uygulanması gereken yasal süreci başlatmakta sıkıntılar oluyor. Kişiler ABD’ye öğrenci yada çalışan ve hatta turist olarak geldiklerinde muhakkak ikametgah adreslerini konsolosluklara belirtmeli, ABD’de sürekli yaşan TürkAmerikan toplumu üyelerimiz ise kimlik ve pasaport yenilemelerini belirli aralıklarla yaparak vefatlarının ardından gerekecek kişisel bilgilerini bu yolla önceden güncellemelidir. ABD yasaları gereği ölüm raporları ve diğer tüm yasal işlemler için SSN ve T.C.kimlik bilgileri gibi gerekli verileri toparlamaya çalıştığımızda ciddi zaman ve emek kaybı yaşatacak durumlarla karşılaşıyoruz’dedi. Erhan Yıldırım cenaze işlemlerinin uygulanması sırasında yaşanan diğer bir problemin ise kişilerin vasiyetlerinde cenaze işlemlerine dair bıraktıkları bilgiler olduğunu söylerek ‘Kişiler ölmeden önce cenazelerine dair dini taleplerini muhakkak vasiyetlerinde belirtmeli ve bu vasiyeti noterden onaylatmalıdırlar. Cenaze işlemlerine dair bu vasiyet kişi yaşarken bize yada konsolosluğa ölümünden sonra açılmak üzere bırakılabilir’ dedi. Ölen

kişinin istekleri İslami usullere aykırıysa bu durumun İslam dinine uygun olan şeklinin vefat edenin ailesine anlatıldığını ve ailesinin onayıyla İslami usullere göre tüm cenaze işlemlerinin gerçekleştirildiğini belirten Yıldırım: ‘Bu uyarı ve bilgilendirmeyi yapmak bizim görevimizdir. Kimi zaman kişilerin vasiyetlerinden farklı taleplerde gelebiliyor tabii. Eğer aile bizim açıklamalarımız sonrasından halen kişinin vasiyetindeki gibi uygunlanmasında ısrar

Her An Ölecekmiş Gibi Hazır Olunmalı Yıldırım cenaze işlemlerinin sorunsuzca halledilebilmesi için kişinin yaşarken hazırlık yapması gerektiğinin önemine değinerek şunları söyledi ‘Burada önemli olan her an ölebilecekmiş gibi önlem almak, vasiyetimizde bu tür detaylara yer vermek ve hayat sigortası yaptırarak cenaze masraflarının karşılanmasını bu şekilde sağlayarak olabilecek mağduriyetlerin önüne geçilebilmektir. Kişiler bu vasiyetleri hem bize hem de konsoloslularımıza ölümlerden sonra açılmak üzere bırakabilirler. Hatta cenaze masrafları için kullanabileceğimiz bir banka hesabında belirlenen miktardaki bir paranın kullanım hakkını dahi yaşarken bize verebilirler. Vefatlarının ardından sadece belirlenmiş olan bu miktar yada özel olarak açılmış bir banka hesabındaki para cenaze işlemlerinin sorunsuzca halledilebilmesi için kullanılabilir’ diye konuştu.

YENİ YILA YENİ HAYAT’LA GİRİN Ocak 2012 Özel Sayısında Yeni Hayat’la Sevdiklerinize Tebrik Mesajlarınızı Ulaştırabilirsiniz. Surhan Ünal, Pazarlama Müdürü Ofis: 212-387-0600 | Cep: 516-652-5831

|

Faks: 212-420-7699

|

www.yenihayatgazete.com

surhanunal@yenihayatgazete.com


A ralik 2011

6

Y ı l d ı z l a r ı n Ya ş a m l a r ı K a d a r Mirasları da Olaylı

New York, Yenİ Hayat

Miras davaları tüm zengin aileler için bir dert, ancak asıl problemler, ünlülerin miras davalarında yaşanıyor. Telif haklarının tartışıldığı, plak ve film şirketlerinin araya girdiği davalarda olaylar yılan hikayesine dönüyor. İşte yakın tarihten yıldızlar dünyasındaki iki miras davası. lif hakkı karşılığında 5.4 milyon dolar aldı. Bunun yarısını menajeri Tom Parker’e verdi. Presley’nin eline vergileri düştükten sonra 1.35 milyon dolar geçti. Şarkıların değerinin 130 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Davacı şirket, şarkıların telif hakkının çok ucuza alındığını, bugün mirasçıların da bu haktan yoksun kaldığını savunuyor. Almanya’da telif hakları yasası, telif hakkını satın alan şirketin oransız para kazanması durumunda, karşı tarafa para ödenmesini öngörüyor.” “Beş parasız öldü” dediler, 30 milyon dolar miras bıraktı

M

edyanın gündemi en çok meşgul eden dava halen gündemini koruyor. Müzik dünyasının unutulmaz ismi Elvis Presley’in mirasçıları sanatçının ölümünden sonra telif haklarının çok ucuza verildiğini iddia ediyor ve Münih Eyalet Mahkemesi’nde açılan davada, Sony Music Entertainment şirketinden tekrar telif hakkı istiyor. Davanın gerekçesi şöyle: “Presley şarkılarının telif hakkını 23 Şubat 1973 tarihinde o zamanki müzik şirketi RCA Records firmasına sattı. RCA müzik şirketi daha sonra bugün Sony’ye ait olan Arista Müsic şirketine dönüştü. Sanatçı bin parçasının te-

Popun ilahı Michael Jackson hayata veda ettiği vakit herkesin beklediği gibi milyon dolarlık bir miras değil, geride kalanlara yüklüce bir borç bıraktığı medyada lanse edilmişti. Hatta Jackson’ın ölmediği ve borçlarından dolayı ortadan kaybolduğu iddaları bile çıkmıştı. Fakat iki yıl önce kalbine yenilen pop müziğin kralı Michael Jackson’ın 30 milyon dolar miras bıraktığı ortaya çıktı. İngiliz The Sun Gazetesi’nde yer alan habere göre para, Jackson’ın 81 yaşındaki annesi Katherine ile çocukları Prince (14), Paris (13) ve Blanket (9) arasında paylaştırılacak. Aile adına açıklama yapan avukat 2009 yılının Haziran ayında ölen Jackson’ın 310 milyon dolarlık borcunun ödendiğini, bu yüzden servetinden geriye sadece 30 milyon dolar kaldığını belirtti.

Bugüne kadar 750 milyon albüm satışıyla en fazla kazanan sanatçılar listesinde Elvis Presley ve Beatles ile beraber anılan Jackson, borçları nedeniyle mahallesindeki eczaneyle bile mahkemelik olmuştu. Jackson, bu borçları ödemek için gerçekleştireceği Londra konserlerini veremeden kalbine yenilmişti. Oysaki Jackson’ın mal varlığı tüm borçlarını ödemeye ve üzerine de mirasçılarına 30 milyon dolar bırakmaya yetti.


A ralik 2011

7

Av. J. Cahit Akbulut

jcahitakbulut@yenihayatgazete.com

Rule of Law NİÇİN VASİYETNAME?

M İ rasçılık B elges İ N ed İ r ? New York, Yenİ Hayat, Av. Neslİhan öztürk Oral neslihanoral@yenihayatgazete.com

M

irasçılık Belgesi(Veraset İlamı) en yalın tarifiyle ölen kişinin mirasçılarını ve hangi oranda mirasçı olduklarını gösterir belgedir. Dolayısıyla ölen bir kişinin mirasçısı olduğunuzu ispatlayabilmek ve mirasla ilgili işlemleri yapabilmek için ilk ihtiyacınız olan belge budur. Zira kişiden kalan menkul gayrimenkul malların paylaşımı, sosyal güvenlik kurumundan geride kalanlara maaş bağlanması vs. işlemleri için ilk istenen belge mirasçılık belgesidir.

ilamı almak kısa sürede mümkündür. Ancak, düzenlemeye göre; “Mirasçılık belgesi verilmesinin yargılamayı gerektirmesi, nüfus kayıtlarının mirasçılık belgesi verilmesi konusunda yeterli olmaması veya mirasçılık belgesinin yabancılar tarafından talep edilmesi durumunda, mirasçılık belgesi noterler tarafından verilemez.” Bu düzenleme dikkate alındığında Türk Vatandaşlığı’ndan çıkmış iseniz mirasçılık belgesini noterden alamayacağınız aşikardır.

Özellikle belirtmekte fayda var ki, mirasçılık belgesi(veraset ilamı) bir kere Ölen bir kişinin mirasçılık belgesinin düzenlenmesini talep edebilmeniz için öncelikle o alındığında sonsuza kadar geçerli olan kişinin yasal veya atanmış mirasçısı olmanız belge değildir. İtiraz halinde belge iptal edilebilir. Örneğin siz ölen babanızın gerekmektedir. Dolayısıyla mirasçısı yasal mirasçısı olarak mirasçılık belgesi olmadığınız bir kişinin, komşunuzun, bir için noter veya mahkemeye başvurmuş arkadaşınızın babasının, boşandığınız ve bu belgeyi çıkartmış olabilirsiniz. Bu eşinizin mirasçılık belgesinin düzenlenbelgeyle işlem yapmaya başlamış da mesi için başvuruda bulunduğunuzda bu olabilirsiniz. Ancak babanızın ölmeden başvurunuz reddedilir. (Bunun istisnası devam eden bir davada veya icra takibinde evvel atadığı bir başka mirasçı olabilir mahkemelerce verilen yetkiyle 3. Kişilerin veya mirastan çıkardığı bir yasal mirasçısı olabilir. Bu durumda mirasçılık belgesinin mirasçılık belgesi için başvurmalarıdır.) iptali davası açılabilir ve belge iptal edilir. “Her ölüm erken ölümdür” Mirasçılık Belgesini herhangi bir Sulh demişti şair. Hakkında konuşmak Mirasçılık belgesiyle Hukuk mahkemeistemediğimiz, üzerine ilgili bir başka husine başvurarak düşünmekten kaçındığımız, sus ise süre sınırıdır. alabileceğiniz gibi “sıralı” olmasını dileğimiz bir Yaygın kanının ak1 Ekim 2011 tarikavramdır ölüm. sine mirasçılık belhinde yürürlüğe Ölen kişi ne kadar yakınımız gesi çıkarmak için giren değişiklikle olursa olsun hayat geride herhangi bir yasal noterden de alabilkalanlar için devam etmekte, süre sınırı yoktur. irsiniz. Sulh Mahkeyapılması gereken işlemler İsterseniz hemen mesine vereceğiniz beklemektedir. Veraset ilamı ise ölümün olduğu hafta, bir dilekçe ile bu bekleyen işlemlerden ilkidir. isterseniz 20 yıl sonölen kişinin adını ra da çıkarabilirsiniz. soyadını, T.C. kimMirasçılık belgesi çıkarılmaması nedeniyle lik numarasını yazıp bu kişinin mirasçısı uygulanan bir para cezası da yoktur. Anolduğunuzu belirtip, kişinin mirasçılarını cak halk arasında ölümden itibaren 1 ay, gösterir mirasçılık belgesinin düzenlen3 ay vs. gibi süreler içinde mirasçılık belmesini talep edebilirsiniz. Mahkeme nügesi için başvuruda bulunulması gerektiği fus kayıtlarını inceleyip ölenin mirasçısı olduğunuzu tespit ederse talebinizi kabul şeklinde bir yaygın kanı vardır. Bu kanı vergi ile ilgili işlemlerin yapılma süresinedip mirasçılık belgesini düzenler. Mahkeden kaynaklanmaktadır. Vergi işlemleriyle meye tek bir mirasçının başvurması yeterilgili beyanname verme süreleri yasalalidir. Düzenlenen ilamda(mirasçılık belgesinde) tüm mirasçılar gösterileceği için rla belirlendiğinden sanki veraset ilamı için de süre sınırı varmış şeklinde yaygın bu belgeyi diğer mirasçılar da kullanabilir. bir inanış oluşmuştur. Oysa tek başına Uygulamada mirasçılık belgesi genellikle mirasçılık belgesi çıkartılma işlemi süre duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde incelemeyle düzenlenmektedir ancak bazı sınırına tabi değildir. Ancak veraset ve mahkemelerde mutlaka duruşma yapılarak intikal vergisi beyannamesi verilebilmesi için mutlaka mirasçılık belgesine de ihtikarar verilir. Özellikle mirasçıların sayıca yaç olduğundan uygulamada genellikle ilk çok, evlenme ve boşanmalarının fazla birkaç ay içinde mirasçılık belgesi düzenolduğu durumlarda duruşma yapılır hatta tanık dinlenir. Bu durumda veraset ilamını lenmesi için başvurulmaktadır. alma süreniz uzayacaktır. Mirasçılık belgesi(Veraset ilamı) işlemlerini Veraset ilamının noterlerden alınması bir avukat aracılığıyla takip edebileceğiniz uygulaması ise çok yeni bir uygulamadır. gibi kendiniz de yapabilirsiniz. 1 Ekim 2011 tarihinden itibaren noterlere Tüm sevdiklerinizle birlikte, sağlıklı, mutlu yapacağınız bir başvuruyla veraset ilamı tabir yaşam dileklerimle… lep edebilirsiniz. Mahkemelerin yoğunluğu göz önüne alındığında noterden veraset

İ

nsanlar doğal olarak ölümün hep başkaları için geçerli olduğu düşünür ve kendilerine bir türlü yakıştıramaz. Ama kaçınılmaz gerçekle er-geç yüzleşir insanoğlu. ABD’deki hukuki konular detaylı olarak yaşamımıza girdiğinden, kolaylıkla çözülecek hususlar bugünden tedbiri alınmazsa ölüm sonrasında büyük sorun haline gelebiliyor. Eğer malvarlığınız olarak mortgage’la alınmış bir gayrimenkulünüz, kira anlaşmanız, sahibi olduğunuz ve uzun süreli bir kira kontratıyla çalıştırdığınız bir iş yeriniz, borçla aldığınız bir arabanız, hayat sigortanız varsa; bu tür mal varlıklarınız ölüm sonrasında çözümlenmesi gereken sorunlar olarak karşımıza çıkabilir. Onun için geride kalan sevdiklerimizin hayatını daha kolaylaştırmak istiyorsak bugünden çok basit bir şey yapmamız gerekmektedir. O da bir vasiyetname hazırlamaktır. Birçok insan vasiyetname yapmadan ölümü halinde bütün mal varlığının zaten en yakın akrabalarına (ilk bakışta eşine ve çocuklarına) gideceğini ve bunun içinde fazla bir şey yapmaya da gerek olmadığını düşünür. Anne ve babalar, bu düşünürken hiç bir zaman iki ebeveynin aynı anda ölebileceğini düşünmek bile istemezler. Hatta mallarının dağılımı bir tarafa küçük çocuklarının kimler tarafından koruma altına alınacağı ve işyerlerinin kontrolün kim tarafından yapılacağı hususunda da bir fikirleri yoktur. Ölünce birileri nasıl olsa çözüm bulur düşüncesiyle yaşamını sürdürmeye devam ederler. Bir kişinin vasiyetname bırakmadan ölümü halinde ABD’de miras ve ölüm konusunda yetkili olan mahkemeler ölen kişinin mirasçılarının tespiti ve mirasının dağıtımı konusunda karar verecektir. Bu konuda karar alınabilmesi için –eğer uluslararası ailevi ilişkiniz var ise- gerekli tebligatların yapılması, belge ve bilgilerin toplanması aylarca sürebilir ve mahkeme kararına kadarda mallar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulamaz. Eğer bir vasiyetname varsa ise miras işlemleri kısa sürede tamamlandığı gibi gecikmeden doğabilecek zararlarda azamiye indirilmiş olur. Vasiyetname yapmakla, arzu ettiğiniz kişilere isteğiniz doğrultusunda mal dağıtımı gerçekleştirilir. Vasiyetiniz doğrultusunda yetkilendireceğiniz kişi ve kişiler mahkemece tereke memuru (Executor) olarak tayin edilirler. Bu yetkiyi alan kişide süratle, mallarınızı tespit ve alacaklarınızı tahsil eder, cenaze masraflarınızı, varsa borçlarınızı ve vergilerinizi öder, vasiyetiniz doğrultusunda da mallarınızın dağıtımını gerçekleştir. Tereke memurları kendisine verilecek yetkiye dayanarak da mortgage, iş yeriniz, ortaklık, kiracıkiralayan gibi hukuki konularında çözümünü sağlar. Bu konuların dışında vasiyetnameyle küçük çocuklarınızın bakım ve kontrolünü üstlenecek kanuni yetkili kişiyi (Guardian) tespit ve tayin edebilirsiniz. Bu kişiyi hem çocuğunuzun şahsı üzerinde hem de ona bırakacağınız mirası çocuğunuzun menfaati için yönetimi hususunda yetkili kılabilirsiniz. Hatta çocuğunuz ve sevdiğiniz kişiler için hayatta iken “Trust” olarak adlandırılan ve ölümünüz sonrasında geçerlilik kazanacak bir belgeyle mallarınızı bıraktığınız kişiler için kontrol edecek üçüncü bir kişiyi yetkili kılabilirsiniz. Çocuğunuz yetişkin olmasına rağmen kalacak mirası iyi idare edemeyeceğini düşünüyorsanız yetkili kılacağınız kişi veya kişiler tarafından mirasınızın idarisini sağlayabilirsiniz. Hatta özel ilgi ve eğitim gerektirecek çocuklarınız bakımı içinde hayatta iken, Vasiyetname (Will) ve Trust belgelerini tanzim ederek onların gelecekteki yaşamını kolaylaştırabilirsiniz. Her ne kadar yapmış olduğunuz vasiyetnameye itiraz etmek mümkün olsa da vasiyetnamenize koyacağınız maddelerle bununda önüne geçebilirsiniz. Onun için vasiyetnamenin düzgün bir şekilde hazırlanmasında fayda vardır. Kimseye yakin zamanda kullanmasını temenni etmememize rağmen, ölümünüz sonrası aile tartışmasına son vermek adına; eşiniz, çocuklarınız ve yardıma muhtaç aile bireylerinize daha iyi bir yaşam sağlanması adına en kısa zamanda bir Vasiyetname hazırlamanızı kesinlikle önerim. Çünkü ne kadar önemli olduğu iş işten geçtikten sonra anlaşılıyor.


A ralik 2011

8

AMERİKA’DA YAŞARKEN TÜRKİYE’DE VERGİ ÖDEMEK

Uluslararası vergi uygulamalarında (çeşitli istisnaları olmakla birlikte), genel kural, kişinin kazanç elde ettiği ve ikamet amacıyla oturduğu ülkenin vergi kanunlarına uymakla yükümlü olduğudur. Ancak öyle bir vergi vardır ki, Amerika’da yaşıyor ve çalışıyor olsanız da Türkiye’ye vergi ödemek zorunda olabilirsiniz.Bu, servet transferi üzerinden alınan bir vergi olan “Veraset ve İntikal Vergisidir”. V eraset ve İ nt İ kal V erg İ s İ n İ n Konusu ve M ükelle f İ Hukukun her dalında olduğu gibi vergi hukuku da kendi kavramları ile konuşurken çeşitli zorluklar içerir. Veraset ve İntikal Vergisinde de bu durum geçerlidir. Özellikle verginin mükellefi konusu kanunun en karmaşık konusudur. Bu nedenle elimizden geldiğince basit bir tablo ile konuyu özetlemeye çalışacağız. Tablodan da görüleceği üzere, verginin mükellefi olmak için iki temel durum söz konusudur. Türk vatandaşı olmak veya edinilen malların Türkiye’de olması vergileme için yeterli olmaktadır. Buna göre, yazımıza konu olan vergi, sadece Türk vatandaşları için değil, bazı durumlarda Amerikan vatandaşları için bile geçerlidir. Somutlaştırmak ve kolay anlaşılır kılmak adına birkaç değişik örnek vermek gerekirse; a) Amerika’da yeşil kart sahibi bir Türk vatandaşına, Türkiye’de vefat eden bir aile üyesinden, Ankara’da bir ev miras olarak kalmıştır. Bu durumda, verginin mükellefi kuralına baktığımızda, Amerika’daki kişi, Türk vatandaşı olması nedeniyle bu servet transferi için Türkiye’ye ilgili beyannameyi vermek ve vergisini ödemek durumunda olacaktır. b) Amerikan vatandaşı bir şahsa, yine Amerikan vatandaşı kuzeninden, Bodrum’da bulunan bir ev hediye edilmiştir. Burada da söz konusu kişiler, (Türk vatandaşı olmasalar bile) karşılıksız verilen malın Türkiye’de bulunması sebebiyle verginin mükellefi olmuş durumdadırlar. c) Amerika’da yaşayan bir Türk vatandaşı, yine Amerika’da yaşayan Türk vatandaşı eşine Amerika’da bulunan bir gayrimenkulü hediye etmiştir. Burada da söz konusu Türk vatandaşı eş, verginin mükellefi olmuştur. d) Amerikan Vatandaşı bir kişi, Amerika’da yaşayan Türk vatandaşı bir şahsa, Amerika’da bulunan bir mülkü Malın aİt olduğu kİşİ

Malın Bulunduğu Ülke Türkiye

Türk Vatandaşı Yabancı Ülke

Türkiye Yabancı Vatandaş Yabancı Ülke

Ankara, Yenİ Hayat, Devrİm Beyaz - Malİ Müşavİr (CPA)

hediye etmiştir. Burada da yine mal intikal eden kişi, Türk vatandaşı olması sebebiyle vergi mükellefi olacaktır. e) Türk vatandaşı bir kişi Amerika’da yaşayan bir şahsa yine Amerika’da bulunan bir mülkü hediye etmiştir. Bu durumda mal intikal kişinin Türk vatandaşı olmaması ve malın da Türkiye dışında bulunması sebebiyle vergi mükellefiyeti doğmayacaktır. f) Amerikan vatandaşı şahısların Türkiye’de bulunmayan malları kendi aralarında karşılıksız transfer etmeleri de yine verginin konusuna girmemektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Görüldüğü gibi verginin mükellefi olmamak için, sadece, Türk vatandaşı olmamak yeterli değil, ayrıca intikal eden malın da Türkiye’de bulunmaması gerekir. Tabi burada bu örnekleri verdikçe yazıyı okuyan okurlarımızın, Amerikan vatandaşlarının bile mükellef olabildikleri bu vergiyi anlamsız hatta Türk Mali İdaresince tespitinin imkansız olduğunu söylediklerini duyar gibiyiz. Ancak bu durum bu kadarla da kalmıyor. Veraset ve İntikal Vergisi, Amerika ile Türkiye arasında imzalanan, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması kapsamına da girmiyor. Yani, söz konusu servet transferi nedeniyle, hem Amerika’ya ve hem de Türkiye’ye vergi ödemek zorunda kalınabilecektir. Bu verginin ödenmemesi durumunda, veraseten veya karşılıksız intikal eden mülk, örneğin tapuya kayıtlı bir mülk ise kendisine intikal eden kişi söz konusu mülkü satmak istediğinde tapu tarafından önce veraset ve intikal vergisini ödemesi istenebilecektir. Son olarak Medeni hukuk bağlamında mirasın reddi durumunda bu vergi mükellefiyeti de düşecektir. Ancak mirasın reddi durumunda 3 ay içinde bu durum Türk Mali İdaresine bilgi verilmesini gerektirir. V eraset ve İ nt İ kal V erg İ s İ n İ n B eyanı ve Ö demes İ Çoğu vergide olduğu gibi bu vergide de mükellefin beyanı söz konusudur. Veraseten veya karşılıksız mal intikal eden

Malın İntİkal Ettİğİ Kİşİnİn Vatandaşlığı

Malın İntİkal Ettİğİ Kİşİnİn İkametgahı

Türk Vatandaşı

Türkiye içinde veya yabancı ülkede

Girer

Türk Vatandaşı

Türkiye içinde veya yabancı ülkede

Girer

Yabancı Vatandaş

Yabancı ülkede

Girmez

Türk Vatandaşı

Türkiye içinde veya yabancı ülkede

Girer

Yabancı Vatandaş

Yabancı Vatandaş Türk Vatandaşı Yabancı Vatandaş

Türkiye içinde veya yabancı ülkede

Vergİnİn Konusuna

Girer Girmez

Veraset ve İntİkal Vergİsİnde Özellİklİ Durumlar - Bilindiği üzere Türkiye’de normal şartlarda, bir verginin zamanaşımı süresi 5 yıldır. Yazımıza konu olan vergi açısından da aynı şekilde 5 yıl olmakla birlikte, zamanaşımının başlangıcı idarenin söz konusu intikali öğrendiği tarihten itibaren başlamaktadır. Bu nedenle fiili olarak zamanaşımının olmadığı bile söylenebilir. - Veraseten intikal eden ev eşyası, aile hatırası gibi eşyalar vergiye tabi değildir. - Eş ve çocuklardan her birine isabet eden miras hissesi değerinin (2011 yılı için ) 118.438,00 TL’si, çocuk yok ise eşe isabet eden miras hissesinin (2011 yılı için ) 237.018,00 TL’si vergiden istisnadır. - Karşılıksız intikal eden malların (2011 yılı için ) 2.535,00 TL’si yine vergiden istisnadır.

Amerika’da ikamet eden kişi söz konusu beyanı Mali Müşavirleri aracılığı ile Türkiye’ye verebileceği gibi, Amerika’daki Türkiye konsolosluklarına da verebilirler. Beyannamenin verilme süresi duruma göre değişebilmektedir. Şöyle ki; 1 - Veraset yoluyla meydana gelen intikallerde; a) Ölüm Türkiye’de meydana gelmiş ise mükelleflerin yabancı bir memlekette bulunmaları halinde ölüm tarihini takip eden altı ay içinde; b) Ölüm yabancı bir memlekette meydana gelmiş ise, mükellefler ölenin bulunduğu memlekette oldukları takdirde ölüm tarihini takip eden dört ay içinde, mükellefler ölenin bulunduğu yerin dışında başka bir yabancı memlekette oldukları takdirde de ölüm tarihini takip eden sekiz ay içinde; 2 - Veraset dışında meydana gelen intikallerde ( karşılıksız intikaller) malların hukuken iktisap edildiği tarihi takip eden bir ay içinde beyanname verilmek durumundadır. Beyan edilen vergi 3 yılda ve her yılın Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere toplam 6 eşit taksitte ödenebilmektedir.

S onuç Kapsamlı ve oldukça geniş bir alanı içeren Veraset ve İntikal Vergisi, özellikle Amerika’da yaşayan Türk vatandaşları için en önemli vergi türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yazımızda en çok veraset ve intikal vergisinin mükellefi kimdir, sorusu üzerinde durduk. Buna göre - Mallar nerede olursa olsun, kendisine miras kalan veya mal intikal eden kişi, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde ise, - Miras kalan veya mal intikal eden kişi kim olursa olsun, malları Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı içinde ise vergiye tabi olunacaktır. Gelir Vergisi açısından Amerika’da tam mükellef oldukları için Amerika kazançları, ayrıca Türkiye’de vergilendirilmez. Ancak bir servet vergisi olan Veraset ve İntikal Vergisi, Amerika vatandaşı olunsa bile hala mal ve servet birikiminin Türkiye’de olduğu durumlarda karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Vergi konusunun oldukça bütünsel ve her olayın kendi içinde özellikli alt işlemler içerdiği düşünülürse kısa bir özet olarak hazırlamaya çalıştığımız yazımız, Veraset ve İntikal Vergisinin önemine işaret edebildikçe amacına ulaşmış olacaktır.


A ralik 2011

10SORU10CEVAP 1. Vasiyetname yaparak ne sağlamış oluyorum? 6. > ABD’de yapılan vasiyetname “Last Will and Testament” olarak adlandırılır. Ölüm > sonrası mallarınızın dağıtımı konusundaki arzularınızı içeren Vasiyetname ile; a - Arzu ettiğiniz mal varlığınızı istediğiniz kişi ve kuruluşlara bırakabilirsiniz; b - Çocuklarınıza vasi tayin edebilirsiniz; c - Ayrıca güvendiğiniz ve tercih ettiğiniz kişiye çocuklarınıza bıraktığınız mallarınız kontrol ve yönetimini bırakabilirsiniz; d - Vasiyetnamenizde belirteceğiz kişi veya kuruluş yoluyla vasiyetnamdeki arzularınız yerine gelmesini sağlayabilirsiniz.

9

Vasiyetname

“Probate” ne demektir?

“Probate” vasiyetname bırakan bir kişinin ölüm sonrası takip edilen hukuki prosedürün adıdır. Bu işlemle, mahkemeye sunulan vasiyetnamenin ve dağıtımı yapılacak malların vefat eden kişiye ait olduğunu; değer tespiti gerek malların değer tespitinin yapılması; vefat edenin borçlarının ve vergilerinin ödenmesi; ve malların vasiyetnameye uygun olarak dağıtımı sağlanır. Bunun için mahkeme işlemleri gerektiğinden bir avukat yoluyla takip edilmesinde fayda vardır. Avukat ücreti ve mahkeme masrafları terekeden ödenir.

2. Eğer Vasiyetname (Will) yapmadan ölürsem ne olur? Vasiyetname yapmak şart mıdır? > Vasiyetname, yapılan yer hukukuna uygun olarak yapılırsa diğer eyalet ve ülkel- 7. erde de geçerlidir. (İstisnai durumlar olabilir) > Sorunuzu New York hukukuna göre değerlendirebiliriz. Eğer bir kişi vasiyetnamesiz vefat ederse, terekesi (ölüm sonrası mal varlığı) bu konudaki kanunların hükümleri (intestacy) gereği dağıtımı yapılır. Dağıtım önce eş ve çocuklarına, yoksa torun, anne, babayı içeren sıralamayla devam eder. Eğer onlarda yoksa kardeş, büyük anne/ babaya, amca ve dayıları takip eden bir sıralamayla dağıtım yapılır. Miras payları soy bağına göre aşağı ve yukarıya doğru gider. Eğer bu sıralamada yaşayan akrabanız bulunmazsa New York eyaleti terekenizin sahibi olur.

3. Vasiyetname yapmak için bir avukata ihtiyacım var mıdır? > Hayır. New York’ta ve muhtemelen diğer eyaletlerde vasiyetname yapmak için bir avukata ihtiyacınız yoktur. İnternet ortamında bir çok Vasiyetname (Will) örneğine ve yapılış kurallarına ulaşabilirsiniz. Eğer arzularınız komplike konuları içerdiğini, eşinizi miras dışı bırakmayı veya ölümünüz sonrası itiraz edilebileceğini düşünüyorsanız, bir avukata danışmanızda fayda vardır.

4. Peki, New York’ta Vasiyetname yaparken nelere dikkate etmem gerekir? > New York’ta vasiyetname yapmanın iki adet kuralı vardır;

a - Yazılı yaptığınız vasiyetnamenizi iki şahit önünde imzalamanız ve b - Şahitlerinizin de vasiyetnamenizi imzalaması gerekmektedir. Sizin için hazırlanan veya kendinizin hazırladığı yazılı metni, aklı dengeniz yerinde olduğu, kimsenin baskı altında kalmadan imzaladığınızı ve bu belgenin sizin son istek ve arzularınızı içerdiğini belirtir beyanınızı her iki şahidin huzurunda yapmanız gerekmektedir. Siz vasiyetnamenizi imzalarken iki şahidin de hazır olması ve sizden sonrada aynı belgeyi imzalaması gerekmektedir. New York’ta imzanınız noter onaylı olması gerekmemektedir. Ancak noter önünde hazırlanan vasiyetnamelerin mahkemeye sunulması gerektiğinde mahkeme işlemleri daha çabuk sonuçlanır.

5. Vasiyetnamemde yetkili kişiyi ben mi belirliyorum, yoksa ölümüm sonrası mahkememi tayin ediyor?

>

New York’ta hazırladığınız vasiyetnamede tereke memuru (Executor) olarak bir kişi veya bir kuruluşu tayin etmeniz gerekmektedir. Hatta tayin edilen kişinin bu görevi yerine getirememesi ihtimaline karşı yedek bir Executor’ü de tayin etmeniz gerekmektedir. Bu kişi ölümünüz sonrası vasiyetnamenizde belirttiğiniz talimatlar doğrultusunda mallarınızın dağıtımını yapmakla görevlidir. Ancak dağıtım öncesi alacaklarınızı tahsil etmeye, tereke masraflarını, borçlarınızı ve vergilerinizi ödemekle sorumludur. Eğer böyle bir isim belirtmemişseniz veya tayin ettiğiniz kişiler müsait değilse mahkeme böyle bir kişiyi yetkilendirecektir.

New York miras hukukuna göre yasal mirasçılar kimlerdir ve oranları nedir?

New York miras hükümlerine göre eş, çocuklar, alt soy ve onların alt soyları, anne baba alt soyları, büyükanne büyükbabalar alt soyları, soy bağı kurulmuş evlilik dışı çocuklar (oran bakımından evlilik içi çocuklar gibidir), evlatlık ve alt soy, mirasçı bırakmaksızın ölen kişinin mirası devlete kalır. Eğer vefat eden kişinin sadece eşi hayatta ise, bütün tereke eşine, Eğer eş ve çocukları hayatta ise, ilk $50,000 ve geri kalan malların ½ sini eşe; diğer ½ si çocuklarına; Eğer eş yoksa, bütün tereke çocuklarına; Eğer eş ve çocuk yoksa, torunlarına; Eğer bu sıralamada kimse yoksa, mal varlığı ölenin anne/babasına gider.

8. Mirasta saklı pay ne demektir? > New York hukukuna göre miras bırakan, kendi eşi haricinde diğer yakınlarını

(çocuklarını, anne, babası vs.) mirasının dışında bırakabilir. Bu kural altında eşlerin eğer vasiyetname olmasaydı alması gereken mal varlığının eğer çocuk varsa 1/3, çocuk yoksa ½ sini talep etme hakkı vardır. Bu durumda sağ kalan eşin yasal miras payının 1/3 veya ½ oranındaki hakkı miras bırakan tarafından vasiyetname ya da başka ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir kişi veya kuruma bırakılamaması durumuna SAKLI PAY denir.

9.

Eğer eşim bütün mal varlığını bir önceki evlilikten olan çocuklarına bırakırsa ne yapmam gerekir?

> Saklı payı ihlal edilen eş tenkis (indirim) davası açabilir. Saklı pay ihlal edilmeksizin

yapılan yasal paylaştırmalar geçerlidir. Bu paylaştırmada hiç pay verilmeyen ya da saklı payı ihlal edilen mirasçılar tenkis ya da iptal davası açabilirler. Vasiyetname haricinde özellikle erkek çocuklar arasında mirasın satış muamelesi gösterilerek paylaştırılması sağlanmaktadır ki buna karşı muvazaa (danışıklı işlem) nedeni ile iptal ya da tenkis davası açılabilir. Kanunlarda mirasçılık bakımından kız ve erkek çocuklar arasında hiçbir farklılık yoktur. Bu yasa hükmüne aykırı olarak yapılan satış ve bağışlamalar iptal edilebilir.

10. Nikahsız eş ve evlilik dışı doğan çocuklar mirastan pay alabilir mi? > New York ve Türk hukukuna göre nikahsız eşin hukuken hiçbir miras hakkı yoktur. Çocukların mirasçılığı evliliğe bağlı değildir. Evlilik içi ve dışı doğan çocuklar aynı oranda mirasçı olurlar.

10 Soru 10 Cevap Av. J. Cahit Akbulut tarafından hazırlanmıştır.

Bu bölümde yanıtlanmasını istediğiniz soruları lütfen bildiriniz.

soru@yenihayatgazete.com DISCLAIMER The materials available in this newspaper are for informational purposes only and not for the purpose of providing legal advice. You should contact your attorney to obtain advice with respect to any particular issue or problem. Use of any information contained within the newspaper do not create an attorney-client relationship between Akbulut Law Firm and the reader. The opinions expressed at or through this newspaper are the opinions of the individual author and may not reflect the opinions of the firm or any individual attorney.

YASAL UYARI Bugazetenintümiçeriğibilgilendirmeamaçlıolup,herhangibiryasaltavsiyeniteliğitaşımaz.Somutherhangibirkonuyadasorunlailgilitavsiyealmakiçinavukatınızlatemasageçmelisiniz.Bugazetedeyeralanvekullanılanbilgiler,okurileAkbulutLawFirmarasındaherhangibir avukat-müvekkil ilişkisi tesis etmez. Bu gazetede yeralan veya gazete aracılığı ile ifade edilen düşünce ve görüşler, yalnızca yazarın kendisini bağlar. Akbulut Law Firm veya bir avukatın görüşleri niteliğinde değildir.


A ralik 2011

10

ABD Dışişleri Nihayet Work And Travel Programına El Attı: “ Suistimaller Kabul Edilemez Boyutta ”

New York, Yenİ Hayat

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından uygulanan “Work and Travel” programı, katılan öğrencilerin modern köleliğe varan koşullarda çalıştırılması ve bazı sponsor firmaların verdiği sözlere uymaması nedeniyle doğan şikayetlerin giderek yoğunlaşması üzerine, önce “suistimal olayları münferit” diyen Washington’dan en sonunda olumsuzlukların “kabul edilemez” boyutta olduğu açıklaması geldi. 2012 yılının Work and Travel programına bazı tedbirler ve kısıtlamalar getirileceğini açıklayan ABD Dışişleri, aynı zamanda sponsor firmaların sayısını belli bir düzeyde tutma ve daha sıkı denetleme kararı aldı.

İ

lk olarak 1996 yılında başlatılan ve yabancı üniversite öğrencilerinin dört aya kadar bir süre içinde hem Amerika’yı gezmek hem de çalışıp para kazanmak imkanı elde etmesini amaçlayan değişim programı Work and Travel her ne kadar kısa sürede Amerika’nın uluslararası alandaki en popüler kültürel değişim etkinliği haline geldiyse de, kötü amaçlı firmaların ve işletmecilerin eline düşen öğrenci sayısı da çığ gibi büyüdü. Sponsor olan firmanın son anda sözünü tutmaması yüzünden evsiz barksız kalan, insanlık dışı koşullarda çalıştırılmaya zorlanan, hatta en berbat işlerin yaptırılıp saati 1 dolardan daha az para alan öğrencilerin haberleri her sene giderek artmaya devam etti. Barınacak yer bulamadığı için sokaklarda kalanlar veya normal bir işte çalışacağını düşünerek, kendisine “ya striptizci ol veya kendi başının çaresine bak” önerisi getirilen öğrencilerin durumları da gazete manşetlerinde yeraldı.

Öte yandan ilk olarak 20,000 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen Work and Travel, kısa sürede 150,000 hatta daha fazla sayıda öğrenciyi programa dahil etmeye başladı. Son 10 yıl içinde 1 milyonun üzerinde öğrencinin, Türk öğrenciler de dahil olmak üzere, bu program çeçevesinde Amerika’ya gelerek hayallerini gerçekleştirme peşinde koştuğu biliniyor. Ancak bu kadar çok sauıda öğrenciye iş ve ev imkanı sağlanması k o n u s u n d a verilen sözler ve önceden ilan edilen yükümlülüklerin hep kağıt üzerinde kalması da sözkonusu oldu. Öğrenciyi Amerika’ya kadar getirip daha sonra işe alacağı sayıyı minimuma indiren ya da insanlık dışı koşullar önerip başından savanların sayısının giderek arttığı yolundaki şikayetler hep gelmeye devam etti.

Dışişleri Bakanlığı 2012’den itibaren Work and Travel programına yeni sponsor firma

sabitleyecek. Dışişlerinin konuya ilişkin açıklamasında şu cümleler dikkat çekiyor: “Alınan tüm tedbirlere ve getirilen düzenlemelere rağmen, programa yönelik şikayetler kabul edilemez derecede yüksektir. Bu şikayetler arasında uygunsuz çalışma koşulları, gerçekte varolmayan iş imkanları, katılımcı Amerika Birleşik Devletleri’ne geldikten sonra yapılan iş iptalleri, uygun olmayan saatlerde çalıştırılma, barınma, ulaşım ve benzeri sorunlar yeralmaktadır.” ÖĞRENCİLERİN ŞİKAYETLERİ NELERDİ

kabul etmeyecek ve katılacak olan çğrencilerin sayısını da 2011 programı seviyesinde

Work and Travel fikrinin çıkış noktası, bir kültürel değişim çerçevesinde birbirini daha iyi tanıma felsefesi üzerine kurgulanmış olmakla birlikte, her sene giderek yoğunlaşan şikayetlerin ve hayali kabusa dönüşen öğrenci hikayelerinin gölgesinde kaldı. Bunların

en yaygın olanlarının başında, öğrencilere barınma imkanı tanınacağı vaadinin boş çıkması geliyor. Pek çok öğrenci onlarca kişinin balık istifi gibi tıkıldığı odada, üstüste yatmak zorunda kaldığını açıkladı. 2005 yılında yaşanan bir başka olay da Work and Travel’ın kötü eller sayesinde nasıl karabasana dönüşeceğinin en somut örneğiydi. Virginia’da bir lokantada çalışmak üzere kayıt yaptıran bir genç kız, kendisini bir anda Detroit’te bulmuş ve dayak ve tacizlerle stirptizci olmaya zorlandı. Normal olarak bir işçi çalıştıran işveren, sağlık ve sigorta primleri ödemek zorunda olduğundan, Work and Travel kapsamında gelen yabancı mevsimlik işçileri kullanarak bir başka avantaj da sağlamış oluyordu. Sözkonusu primleri ödemekten kurtulan işverenin Work and Travel’dan çalışanlarını seçmek suretiyle %8 oranında zaten ekstra bir kazanç sağlaması da amaçlanıyordu. Ancak gitgide artan sayıda işverenin bu programı kötü amaçlarla kullanıp, işi modern köleliğe vardırdığı uzun zamandan beri eleştiri konusuydu.


A ralik 2011

11

Y E N İ K AT I L A C A K LAR İÇİN WO R K A N D T R AV E L KILAVUZU

“H eAr sşı el syıiz tvoazaptel emrbeek ga röşsıt edri keknavt lei mo lüutnh.i ş indirimlerle sunan acenteyi iki kere sorgulayın. Sadece söze dayalı vaatlere kanmayın. Sizi dolandırmaya kalkan kişi ve kuruluşları derhal ihbar edin

New York, Yenİ Hayat

Ö

te yandan ilk olarak 20,000 öğrencinin katılımıyla Work and Travel, Amerika’ya öğrenci değişimini özendiren bir program. Henüz yolun başında olsa bile, çoktan uluslararası şöhrete kavuştu. Hem iyi hem de kötü anlamda. Aslında “Gez ve Çalış” mantığı ile uygulanan programa katılıp Türkiye’ye memnun dönenler de var. Hatta bu programı hayatının en unutulmaz anısı olarak tarif edenler var. Work and Travel ile sosyalleşerek İngilizce pratiği yapmak, bir işte çalışma tecrübesi ve disiplinine sahip olmak, Amerika’yı görmek, üstüne üstlük bir de para kazanmak, ortalama bir yaz kampının sunacaklarından çok daha fazla.

Diğer taraftan, dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerin Amerika deneyimini yaşayıp, mutlu biçimde ülkelerine geri dönmesini amaçlayan Amerikan Dışişleri Bakanlığının Work and Travel girişimi, kötü niyetlilerin eline düşen bazı öğrencileri ciddi biçimde mağdur ediyor. Çalışacağı işyerine gelip, aynı işe birden fazla sayıda öğrencinin kaydedildiği gören ve böylece beş parasız ortada kalanlar oldu. Buna, kalacak yer bulunduğu iddiasıyla parasını kaptırıp, Amerika’ya gelince evsiz barksız duruma düşenlerin dramı eklendi. Olumsuz örneklere bakıldığında, bunalımdan, intihara kadar uzanan dramların altında ciddi sorunlar yattığı görülüyor. Çünkü bu iyi niyetli programı bazı sahtekarlar gençlerin parasını dolandırmaktan, insan kaçakçılığına kadar

SESSİZ KALMAYIN: Sahtekarları ve Dolandırıcı İşverenleri İhbar Edin

pek çok kötü amaçla kullanabiliyor; bazı öğrenciler de bu tuzaklara düşüyor. Nasıl Green Card konusunda insanları yanıltan, sahtekarlık yapan ve düzmece vaatlerle dolandıran kişiler ve sahte kurumlar ortalıktaysa; Work and Travel girişimini suiistimal edenlerin ortaya çıkması da uzun sürmedi. Amerikan Dışişleri Bakanlığının halihazırda dolandırıcı ve kötü niyetlilere karşı 24 saat açık tuttuğu acil yardım ve destek hattı var. Ayrıca 911 acil çağrı hattı bütün Work and Travel programına katılan öğrenciler için de geçerli. Konuyla ilgili uzmanların bu programa Türkiye’den katılan öğrencilere, temelde de tüm ülkelere verdiği mesajın özü,

“uyanık olun” şeklinde. Programın Türkiye ayağını oluşturan firmalardan da benzer tavsiye geliyor: “Asılsız vaatlere karşı dikkatli olun. Her şeyi tozpembe gösteren ve müthiş indirimlerle sunan acenteyi iki kere sorgulayın. Sadece söze dayalı vaatlere kanmayın.” Sözün özü, gözünüzü dört açın, gidilecek işyeri ve kalınacak yer konusunda belgeye dayanmayan vaatlerle asla yola çıkmayın; daha önce bu programla Amerika’ya giden öğrencilerle temas kurmaya çalışın. Böylece, unutulmaz bir deneyim kazanabileceğiniz Work and Travel gereksiz yere karabasana dönüşmesin; sahtekarların kazanç kapısı haline gelmesin.

1-866-283-9090 Amerikan Dışişleri, Work and Travel kapsamında sponsor olan fşrmalara daha sıkı bir denetim getirmeye hazırlanırken, konuyla ilgili şikayetlerin kendisine biran önce ulaşması için de bazı özel hatlar kurdu. Bunların başında 24 saat kesintisiz

hizmet veren Yardım Hattı ve Dışişleri Bakanlığının hattı geliyor. Öğrenciler, Work and Travel programı kapsamında ABD’de başınıza bir şey meydana gelirse: Örneğin, Dolandırılırsanız, İnsan

Kaçakçılığına maruz kalırsanız, Kötü muameleyle karşılaşırsanız veya size sponsor olan işyeriyle ilgili bir sorun yaşarsanız, derhal 24 Saat Açık Yardım Hattını arayın. Bu telefon numarasını hep yanınızda tutun: 1-866-283-9090


A ralik 2011

12

OBAMA’DAN KAÇAK GÖÇMENLERE SEÇİM VAADİ

Göçmen Reformu Yerine “Yasalar Esnek Uygulanacak” Ara Formülü

Washington, Yenİ Hayat

K

apsamlı bir göçmen reformu yasasını Kongre’den geçirmeyi başaramayan Obama yönetimi, 2012 başkanlık seçimleri yaklaşırken bir yandan Latin kökenli göçmenlerin oylarını yeniden kazanmanın yolunu arıyor. İç Güvenlik işleri Bakanlığı tarafından kaçak göçmenlerle ilgili mücadele kapsamında bazı “gevşek”

uygulamayı öngören iki ayrı kararname yayınlanması, Obama’nın 2012 seçimleri için yeni taktiği olarak değerlendiriliyor. Obama yönetimi, her ne kadar sadece bu yıl yaklaşık 400 bin kaçak göçmeni sınır dışı ederek, tarihi bir rekora imza atmış olsa da, bundan sonraki süreçte yönetimin oy kaybetmemek uğruna,

kaçak olan kişilerle ilgili esnek uygulamaya giderek sınır dışı gibi tedbirleri aza indirgemesi hedefleniyor. Buna göre, önümüzdeki süreçte yetkililer yalnızca kaçak durumda olan bir göçmenin “siciline” odaklanacak. Bir başka deyişle, kaçak durumda olan ancak sicili temiz olan göçmene dokunulmayacak. Sicili bozuk olduğu tespit edilen

kaçak göçmene karşı ise sınır dışı dahil mevcut tedbirlerin uygulanmasına devam edilecek. Alman ve İsveçliler başta olmak üzere çeşitli göçmen nüfuslar topluluğu tarafından oluştuğu akıllardan çıkartılmamalı” görüşünde.

Her Kaçak Göçmen İllegal Muamelesi Görmeyecek

Washington, Yenİ Hayat

İç Güvenlik İşleri Bakanlığı (Homeland Security) kaçak göçmenlere yönelik alınan tedbirleri yumuşatıyor.

İ

ç Güvenlik İşleri Bakanlığı(Homeland Security) kaçak göçmenlere yönelik alınan tedbirleri yumuşatıyor. Bu kapsamda kaçak olduğu tespit edilen ve bu durumları nedeniyle haklarına dava açılarak, sınır dışı edilme işlemleri başlamış binlerce kaçak göçmenin durumu da gözden geçirilecek. Bu du-

rumdaki kişiler, ancak gerçekten “ülke güvenliği için tehdit oluşturması” durumunda geri gönderilecek. Özellikle kaçak durumda olan ancak herhangi bir suça ya da yasalara aykırı bir eyleme karışmamış olan, bir başka deyişle “temiz sicile sahip” sayıları yüz binlerle ifade edi-

len göçmenler bu yumuşama politikasından istifade edecek. İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano daha önce yaptığı bir açıklamada bu gelişmeyi doğrulamış ve bundan böyle göçmenlerle ilgili davalarda her göçmenin durumunun bireysel bazda ele alınacağını, ciddi suç işlemiş olanlarla,

diğerleri arasında sınırdışı etme ve diğer yasal uygulamalar konusunda bir öncelik tespiti yapılacağını söylemişti. Hatta, kaçak durumda bulunan ve durumu dava konusu olan bir göçmen “zararsız” kategoriye alınırsa, bu yasal süreç işlerken dışarıda iş başvurusunda bulunmak gibi

önceden imkansız olan bir şeyi bile yapabilecek. Obama yönetimindeki bu tavır değişikliği ise, 2012 Başkanlık seçim yarışında epey politik malzeme olacağa benziyor. Konuya destek olanlar kadar karşı çıkanlar da bulunduğundan Obama’ya karşı siyasi tartışmaların bir boyutunun bu konuya odaklanması bekleniyor.


A ralik 2011

13

WASHINGTON, SOUTH CAROLINA EYALETİNİ UYARDI: NEW YORK-KANADA

“ Kaçak Göçmen

Politikasıyla SINIR POLİSİNE TACİZ Yetkinizi SUÇLAMASI Aştınız ”

New York, Yenİ Hayat

Göçmen Kuruluşları: “Toplu Taşım Aracını Kullanan Göçmenler Sorgulanıyor”

İ

nsanların sırf göçmen olduğu için yetkililer tarafından görevi kötüye kullanma pahasına tacize uğradığı yolundaki şikayetlere bir yenisi eklendi. Göçmen haklarıyla ilgili çalışmalar yürüten kuruluşlar özellikle New York-Kanada bölgesinde görevli sınır devriye polislerinin New York eyaletinden Kanada’ya giden ve gelen göçmenleri keyfi sorgulamalar, hatta gözaltılarla bezdirdiğini ileri sürüyor.

Sınırdan geçişlerde feribot, tren veya otobüs gibi toplu taşım araçlarını kullananların sanki potansiyel suçluymuş gibi muamele gördüğünü söyleyen New York İnsan Hakları Birliğinden (NYCLU) Udi Ofer, sınır devriyesi polisinin yetkisini ciddi biçimde aştığını ve bu durumun uzun zamandan beri yaşandığını vurguluyor. Konuya ilişkin istatistikler sadece göçmenlerin değil, “göçmen sanıldığı” için Amerikan vatandaşlarının da zaman zaman gözaltına alınıp sonradan yanlışlık ortaya çıkınca serbest bırakıldığını gösteriyor. NYCLU, 2007-2009 döneminde sınır devriyesinin yaptığı sorgulama ve gözaltıları içeren bir araştırma dosyası hazırladı. Özellikle Roch-

ester-Toronto arasında sefer yapan feribot yolcularının bu dönemde en çok tacize maruz kaldığını belirten raporda çarpıcı rakamlar yeralıyor: Sözkonusu dönemde 2,743 kişi toplu taşım araçlarından çıkartılarak sorgulanmış ve gözaltına alınmış. Daha sonra bu kişilerin hemen hemen tamamının (yüzde 76) sınırdan gelişgüzel geçmediği, tam tersine Amerika Birleşik Devletlerinde en az son bir yıldan beri ikamet etmekte olduğu anlaşılmış. Ancak bu bilgiye ulaşıncaya dek binlerce insan cezaevinde veya gözaltı merkezinde tutulmuş. NYCLU bir başka konuya daha dikkat çekiyor ve şu sözlerle göçmenlerin dolaylı yoldan ırkçı muamele ile karşılaştığını savunuyor: “Gözaltına alınanların büyük çoğunluğu ten rengi koyu olan kişilerdi.” Sınır Devriye ekiplerinin son zamanlarda “rutin” denetimleri Washington’dan gelen talimat doğrultusunda azalttıkları belirtiliyor. Göçmen kuruluşları ise politika değişikliğinin kalıcı olup olmadığı konusunda henüz net birşey söyleme imkanı olmadığını, konuyu yakından takip etmeyi sürdüreceklerini söylüyor.

Washington, Yenİ Hayat

Kaçak göçmenler konusu Amerika gündeminin en öncelikli maddeleri arasında yer almaya devam ederken, merkezi hükümetle eyaletler arasındaki yetki mücadelesi de sürüyor. Kaçak göçmenler sorununu çözmek iddiasıyla bazı sert önlemleri 1 Ocak 2012’den itibaren hayata geçirmeye hazırlanan South Carolina eyaletine, Washington’dan “yetki aşımı” uyarısı geldi.

A

dalet Bakanlığı gerekli belgelere sahip olmayan göçmenlere karşı uygulanması planlanan tedbirlerin South Carolina eyaleti tarafından yürürlüğe girmesine engel olmak üzere bir resmi uyarı göndererek, göçmenlerle ilgili politika yetkisinin ve nihai kararın merkezi hükümette olduğunu hatırlattı. Obama yönetimi benzer şekilde Alabama, Georgia, Arizona, Utah and Indiana eyaletlerinin “yasa dışı göçmenlerin eyalete girişini önleme” başlığı altında eyalet meclisleri tarafından onaylanan yasal tedbirlerine de müdahale etmişti. South Carolina eyaleti tarafından uygulanmak istenen tedbirlere göre, kaçak göçmenlerin yanı sıra kaçak olduğundan kuşku duyulanlara yönelik polisiye önlemler sözkonusu. Örneğin, kaçak statüde olan bir göçmenin yolculuk yaptığı ulaşım aracının sahibi veya işletmesi de suç işlemiş sayılacak.

Adalet Bakanlığı ise “her ne kadar eyaletler kendi polis teşkilatının görev ve yetkilerini belirleme serbestisine sahip olsa da, bir eyalet kendi başına göçmenlerle ilgili politika belirleyemez” görüşünü vurguluyor. PEW Hispanic Merkezi kayıtlarına göre, halen Amerika’da 11 milyon 200 bin kaçak göçmen bulunuyor. South Carolina eyaletinde yaşayan kaçak göçmen sayısının ise 30 bin ile 75 bin arasında olduğu belirtiliyor.

Sorularınız için bize yazın: soru@yenihayatgazete.com


A ralik 2011

14

Ekonomik Kriz Tersine Göçü Başlattı: Meksikalılar Bile Ülkelerine Geri Dönüyor

Amerikalı bazı politikacılar özellikle Meksika’dan gelen göçmenleri potansiyel bir tehdit gibi gösterip, sınır duvarına elektrikli tel takmak dahil ayrımcı bir söylem sürdürürken, en son veriler işsizlik problemi yüzünden Amerika’dan tersine göçün başladığına dair işaretler veriyor. Amerika-Meksika sınır bölgesinden gelen son istatistiklere göre Amerika’ya gelen Meksikalıların sayısında ciddi azalma olduğu gibi, tam tersine Amerika’dan Meksika’ya kesin dönüş yapanların artıyor. New York, Yenİ Hayat

M

eksika hükümetinin verdiği bilgilere göre kesin dönüşlerdeki yoğunluk bu şekilde devam ederse, belli bir süre sonra Meksikalılar için Amerika cazip ülke olma özelliğini tamamen yitirecek. Amerikan sınır güvenliği yetkililerinden alınan bilgiler ise göçmen sayısındaki azalmayı doğrular nitelikte. Eylül 2010-Ağustos 2011 dönemini kapsayan 11 aylık dönemde yasal bel-

geleri olmadan kaçak olarak sınırı geçmeye çalışırken yakalanan Meksikalı sayısı 304.755’de kaldı. Bu rakam her ne kadar fazla gibi gözükse de, 2000 yılında 1 milyon 600 bin kişinin Meksika sınırından Amerika’ya kaçak olarak girmeye çalıştığı gözönüne alındığında önemli bir düşüşe işaret ediyor. Amerikalılar bu durumu sınır güvenliği için alınan önlemlerin kaçaklar

için caydırıcı olmasına bağlarken; Meksikalılara göre, Amerika’daki ekonomik şartlar nedeniyle artık göçmen olmaya çalışmak Meksikalılar için eski cazibesini kaybetti. Pew Hispanic Merkezi verilerine göre, halen Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 12,5 milyon Meksikalı göçmen yaşıyor ve bunlardan yarısından fazlası kaçak durumda.


A ralik 2011

15

Green Card Piyangosu Paralı Oluyor Senatoda kabul edilen bir tasarı ile bundan sonraki Green Card piyangosuna katılmak ancak 30 dolar ödeyerek mümkün olacak. Washington, Yenİ Hayat çekilişte Green Card kazanılmaması halinde tahsil edilen bu paranın geri ödenmesi sözkonusu olmayacak. Tasarının kısa süre içinde yasalaşmasına ve 2012’de düzenlenecek Green Card pi-

yangosuyla ilk uygulamanın başlamasına kesin gözüyle bakılıyor. Piyangoyu düzenleyen ABD Dışişlerinin konuyu yorumlama biçimi ise farklı.

Başvurularda 7 milyon gibi bir azalma olması, Bangladeş’in artık piyango kapsamında olmamasına bağlanıyor. Göçmenlik piyangosu yoluyla her yıl yaklaşık 50,000

kişi Green Card alma hakkı elde ediyor. Amerika’ya yerleşirse de vatandaşlığa giden süreci başlatmış oluyor. Piyango bilgisayarın yapılan başvuruları rastgele yöntemle seçmesiyle yapılıyor. Ancak

geçen yılki çekiliş sonuçları 22,000 kişiye gönderildikten sonra “bilgisayar programlama hatası” nedeniyle iptal edilmiş ve piyango tekrarlanmıştı.

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NE İNSAN HAKLARINDA ÇİFTE STANDART ELEŞTİRİSİ New York, Yenİ Hayat

Özel Sektörün Cezaevi İşletmeciliğine Kaynak Olsun Diye Göçmenler Keyfi Şekilde Gözaltında Tutuluyor mu?

Amerikan sisteminde göçmenlerle ilgili daha esnek düzenlemeler yapılması, kaçak göçmenler sorununa bir orta yol bulunması tartışılırken, mevcut düzenin insan haklarına aykırı olduğu yolunda eleştiriler de geliyor. Kaçak durumda olan bir göçmenin gözaltına alınması ve devamındaki hukuksal işlemlerin ABD hukuk standartlarının çok altında olduğunu savunanların yanı sıra Amerika’nın aslında göçmenlere ilişkin çifte standart sayılabilecek bir hukuki uygulama ile insan haklarını ihlal etmeyi göze aldığını söyleyenler var.

G

öçmenlere ilişkin araştırmalarıyla tanınan Timothy Steigenga, mevcut düzenin hem ağır bir maliyet getirdiği, hem de insan haklarına aykırı durumların kaynağı olduğu görüşünde. Steigenga, bu savına dayanak olarak Amerikan Göçmen ve Gümrük İşleri Kurumu tarafından yayınlanan 2011 yılına ait gözaltı ve sınırdışı edilenler raporunu gösteriyor. Raporda 396.906 kişinin önce gözaltına alındığı ve daha sonraki aşamada sınırdışı edilerek Amerika Birleşik Devletleri’ni terketmelerinin sağlandığı belirtiliyor. Federal hükümetin, bir başka deyişle Obama yönetiminin göçmen reformundan bahsederken birdenbire 400 bine yakın göçmenin sınırdışı edilmesine bir anlam veremeyen yazar Steiganga, “2001 yılında 100 bin rakamının altında olan sınırdışı uygulaması nasıl birden bire tavan yaptı, anlaşılır gibi değil. Bütün bu işlemlerin ve bu kadar yüksek sayıda sınırdışının ekonomik maliyeti olduğu gerçeğini asla gözardı etmemeliyiz. Daha çok insanı sınırdışı etmek üzere ekstra programlar yapıldığını, fonlara kaynak aktarıldığını biliyoruz” diyerek, “madalyonun öteki yüzünü” izah ediyor. Bir göçmeni gözaltına alan eyalet birimindeki polis merkezinin gece başına 122 dolar ödeme almaya hak kazandığını anımsatan Steigenga, cezaevi hücrelerini gerekli gereksiz doldurmak ve süreyi mümkün olduğunca

uzun tutmak gibi keyfi uygulamaların “tamamen parasal zihniyetle” yapılmakta olduğunu iddia ediyor. Steiganga’nın uyarıları bununla da sınırlı değil. Özel sektörün cezaevi işletmecisi olarak ortaya çıktığını hatırlatarak, ne kadar çok tutuklu, ne kadar çok gözaltı olursa, “Corrections Corp. of America” gibi önde gelen cezaevi işletmecilerine daha çok iş alanı yaratılmış olduğunu belirtiyor. Yıllık işletim giderleri 1 milyar 700 bin doları bulan bir cezaevinin “iştah kabartan” bir sektöre dönüştüğü gözden kaçmıyor. 1999-2009 yılları arasında, cezaevi işletmeciliği konusunda eyaletleri “bilinçlendirmeye” çalışarak yoğun bir lobi faaliyeti sürdüren özel cezaevi kurumlarının bu amaçla yaklaşık 21 milyon dolar harcadığı, ancak karşılığını da fazlasıyla aldığı belirtiliyor. Arizona gibi bazı eyaletlerin bu lobi faaliyetleri sonucunda özel sektörün istediği doğrultuda yeni cezaevi yasaları çıkarttığı biliniyor. Herhangi bir durumdan ötürü gözaltına alınıp sınırdışı edilmeyi bekleyen bir kaçak göçmenin bu süreç içerisinde avukatıyla görüşememesi veya normalde diğer tutuklulara verilen haklardan yararlanamaması da insan hakları ihlali eleştirilerini kuvvetlendiriyor.


A rAlik 2011

16

BaŞkaN aDaYları kaÇak GÖÇMeN affıNa karŞı wAshiNgtoN, Yenİ HaYat

Yaklaşan 2012 ABD Başkanlık seçimine hazırlanan adaylar için ülkenin en hassas konularından biri de şüphesiz ki gündemde olan kaçak göçmenlik affı. Adaylar katıldıkları televizon programlarında bu konudaki kozlarını ekranlarda rakipleriyle paylaşıyor. Adayların hemen hemen hepsinden ise tek sesmişçesine kaçak göçmenlere af getiren yasa tasarısına karşı görüşler geliyor. İşte kaçak gçömenlik konusunda Barack Obama’nın koltuğuna hazırlanan bazı adaylardan en güncel görüşler: Mitt Romney: Eğer Amerika Birleşik Devletleri’ne gelen kaçak göçmenler hayatlarının sonuna kadar kaçak göçmen olarak yaşayabilecekse bu durum başka kaçakların oluşmasına ön ayak olacak ve diğerlerini motive edecektir. Michele Bachman: Tüm ABD’deki 11 million kaçak göçmenin legal çalışan haline getirilebileceğine inanmıyorum. Eğer böyle bir şey olursa bu açıkça af yapmak olur.

Herman Cain: Halihazırda Amerika Birleşik Devletleri’nde olan kaçak göçmenlerle uğraşmak eyaletleri, federal hükümetin tek başına beceremeyeceği bunun gibi konularda güçlendiriyor. Newt Gingrich: Siyasi partilerin çeyrek yüzyıldır ABD’de yaşayan aileleri parçalayacak bu yasa tasarısını nasıl kabul edebileceklerini hayal edemiyorum. Ama yinede aftan kimse için yana değilim. Vatandaşlığa giden yol ben olmayacağım.

Ron Paul: Eğer böyle bir kolaylığı en baştan başlatırsanız, bunun devamını ve daha fazlasını da vermek zorunda kalabilirsiniz. Vatandaşlığı bu kadar kolay hale getirirseniz daha fazla kaçak göçmen doğurursunuz.

Rick Perry: Herşeyi bir kenara bırakıp, ayaklarımızı yere sağlamca basıp sadece sınır güvenliğini bir kere ve tamamen sağlamamız ve buna daima sadık kalmamız en doğru olan karardır.

Kaçak Göçmenler ve Af Tartışması Büyüyor

AMERİKALI SİYASET UZMANINDAN CUMHURİYETÇİLERE SİYASET TAVSİYESİ: “GÖÇMENLER İŞİMİZİ ELİMİZDEN ALIYOR” SÖYLEMİNDEN VAZGEÇİN wAshiNgtoN, Yenİ HaYat

Başkan Obama’nın savunduğu ancak muhalefetin karşı çıkması nedeniyle yasalaştırma olanağı bulamadığı kaçak göçmenler konusunda Washington’un ne yapıp yapamayacağı tartışılırken, muhalefeti temsil eden Cumhuriyetçilerin de kendi aralarında kafa karışıklığı yaşadığı anlaşılıyor.

C

umhuriyetçi Başkan Ronald Reagan döneminde çıkartılan Af Yasasının 25. yıldönümünde Cumhuriyetçi partili Kongre üyelerine deneyimli siyaset uzmanı Alex Nowrasteh’ten ciddi bir uyarı geldi. Nowrasteh, Cumhuriyetçilerin muhalefet yapmak adına göçmen nüfusun sempatisini kaybettiğine dikkat çekerek “başka yerlerden gelip ülkemizi işgal ettiler” ya da “ülkeye gelip işimizi elimizden aldılar” tipi söylemlerin artık Cumhuriyetçiler tarafından asla kullanılmaması gerektiğine işaret ediyor.

Amerika’nın etkili araştırma kurumlarından “Competitive Enterprise Institute” siyaset analisti olan Alex Nowrasteh “eğer Cumhuriyetçiler partilerine bir iyilik yapmak istiyorlarsa, göçmenleri küstürecek söylemleri terkedip, yasal statüde göçmenliğin teşvik edilmesine yöneilk tedbirlerle karşımıza gelsinler” diyor.

gerçeğine rağmen Teksas eyaletinde Cumhuriyetçilerin %40 oranında Hispanic oy aldığını anımsatıyor ve eğer parti akıllıca davranırsa, mevcut ekonomik sorunlar nedeniyle Demokrat parti iktidarının daha da zorlanabileceğini, bundan da Cumhuriyetçilerin oy artışıyla çıkacağını öngörüyor.

Bu çerçevede, “e verify” veya biyometrik kimlik gibi göçmenlere karşı ayrımcılığa ve bürokratik karmaşaya yolaçabilecek yöntemlere Cumhuriyetçilerin yüz vermemesi gerektiğini savunan Nowrasteh, kaçak göçmenler

Sİyaset uzmanının Cumhuriyetçilere yönelik tavsiyesi çok net, “konuya yaklaşımınızı değiştirerek, siyaseten güçlenmek sizin elinizde; yeterki göçmenleri potansiyel bir tehdit gibi görmekten vazgeçin”

Konuyla ilgili en son yapılan bir araştırma da, göçmenlerin mevcut politik tavırlardan hoşnut olmadığını, hatta endişe içinde yaşadığını ortaya koyuyor. Amerikan Hispanic nüfusun %41’i “bir yakınının veya kendisinin sınır dışı edileceği” kaygısı taşıyor. Nowrasteh, siyaseten en çok kullanılan “işimizi elimizden alıyorlar” söylemine ise şu sözlerle şiddetle karşı çıkıyor: “Kaçak göçmen diye küçümsenen bu insanların çoğu aslında küçük ölçekli işletmelerin itici gücü veya girişimci ruha sahip olan işletmeciler. Göçmenler

olmasa, Amerika’nın bu büyük gücü de oradan kaybolacak.” Özellikle 11 Eylül saldırıları sonrası Cumhuriyetçilerin iyice tutucu bir söylemi sahiplendiğine dikkat çeken Alex Nowrasteh “tutuculuk kötü birşey değil, değerlerimizi, geleneklerimizi ve siyasal-ekonomik sistemimizi koruyalım; ancak bunları yaparken bu ülkenin değerlerinin bizzat İngiliz, İskoç, İrlandalı, Alman ve İsveçliler başta olmak üzere çeşitli göçmen nüfuslar topluluğu tarafından oluştuğu akıllardan çıkartılmamalı” görüşünde.


A rAlik 2011

17

Amerikan Göçmenlik Dairesinden Sağlık Ve Doğum Belgeleri Güncellemesi GÖÇMENLERİN SAĞLIK RAPORU FORMLARI YENİLENDİ: BİR AY SONRA ESKİLER GEÇERSİZ

New York, Yenİ HaYat

A m e r i k a n G ö ç m e n l i k v e Vatandaşlık Dairesi USCIS, özellikle s ü r e k l i o t u r u m i z n i s a hibi olma sürecinde alınması zorunlu o l a n s a ğl ı k r a p o r u y l a ilgili işlemlerde bürokratik kolaylık s a ğ l a m a k a m a c ı y la değişiklik yaptığını açıkladı. I - 693 f o r m l a r ı n ı n y enilenmiş hali, uscis.gov internet a dr e s i nden indirilebiliyor. Es k i f o r m l a r s a de c e 1 Ocak 2012’ye kadar geçerli sayılacak. O c a k ’ t a n i t i ba r e n e s k i form üzerinden yapılmış olan sağlık i ş l e m l e r i geçersiz kabul edilecek.

A

merikan Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi USCIS, özellikle sürekli oturum izni sahibi olma sürecinde alınması zorunlu olan sağlık raporuyla ilgili işlemlerde bürokratik kolaylık sağlamak amacıyla değişiklik yaptığını açıkladı.

I-693 formlarının yenilenmiş hali, uscis.gov internet adresinden indirilebiliyor. Eski formlar sadece 1 Ocak 2012’ye kadar geçerli sayılacak. Ocak’tan itibaren eski form üzerinden yapılmış olan sağlık işlemleri geçersiz kabul edilecek. I-693 formunda Amerika’da göçmenlik hakkı ve statüsü edinmek için yaptırılması gereken sağlık işlemleri yeralıyor. Bu sağlık raporu ancak USCIS tarafından belirlenmiş olan doktorlar ve sağlık kuruluşları tarafından yapılabiliyor. Genel fiziksel durum, tüberküloz testi, kan testleri ile belirli aşıları içeren bu sağlık raporunu Türkiye’deki önceden belirlenmiş doktorlar da veriyor. Özellikle Green Card piyangosunda kazananların bu raporu mutlaka almaları gerekiyor.

ÇALIŞMA VE DOĞUM BELGELERİ DE YENİLENDİ wAshiNgtoN, Yenİ HaYat

A

merikan Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi, bazı önemli belgeleri de güncelleyerek, sahteciliğe karşı daha güvenli bir hale getirdi. En son teknolojik yeniliklerle bezeli çalışma izni belgesi ile doğum sertifikasının sahteciliğe karşı ve yıpranmalara dayanıklı olduğu, hem de sahteyle gerçeğinin farkedilmesini kolaylaştıracak özellikler taşıdığı belirtildi. Özellikle EAD olarak bilinen “Çalışma İzin Yetkisi Belgesi” ile N-560 formu olarak bilinen doğumda verilen “Yurttaşlık Sertifikası” genellikle sahteciliğin en çok görüldüğü alanların başında geliyor.


A ralik 2011

18

NEW YORK TARİH YA ZIYOR

“Wall Street’i İşgal Et” Gösterİlerİ: Sessiz Çoğunluk Ne İstiyor?

New York, Yenİ Hayat, Haldun Armağan

N

ew York kentinde çok sayıdaki parktan biri olan, hatta popülaritesi diğer parklara oranla daha az denilebilecek olan Zuccoti Park, 17 Eylül 2011’den itibaren “tarihin yazılmaya başlandığı yer” tanımlamasıyla anılmayı hak ediyor. Ekonomik ve sosyal sorunların çığ gibi büyümesiyle artık seslerini duyurmaya karar veren ve bunu barışçı bir protestoda tutmayı başaran eylemciler, “Wall Street’i İşgal Et” sloganıyla aslında kapitalizmin kalbi olarak bilinen Wall Street’i sembolik bir hedef olarak seçmekteydi. Bu boşuna bir tercih değildi, çünkü ülkedeki gelir dağılımının dengesizliği, işsizlik ve ekonomik politikalar protesto ediliyordu. Bugün Zuccoti Park sembolü polis tarafından boşaltılmış olsa da, göstericilerin çeşitli şekillerde seslerini duyurmaya devam ediyor. PROTESTOCULAR NE İSTİYOR? Wall Street’in hemen yanındaki Zuccotti Park’a kamp kuran “Wall Street’i İşgal Et” adlı sivil girişim tarafından düzenlenen protestoların hızı artarak devam etti. Yalnızca New York eyaletiyle sınırlı kalmayıp, ülkenin

dört bir tarafına ve hatta daha sonrasında uluslararası boyutta bir harekete dönüştü. Protestocuların ellerindeki pankartlar zaten olayı özetliyordu: “Biz toplumun yüzde 99’uyuz, polis de öyle”, “Bankalar kurtarıldı, biz satıldık”, “Demokrasi buna benzer”, “Bütün gün, bütün hafta, tüm kış, tüm bahar Wall Street’i işgal et”, “Bu meydan, bu sokaklar kimin: Bizim”, “Bütçe açığı nasıl kapatılır: Zengini vergilendir, savaşları bitir”, “Bankaları denetleyin”, “Bütün dünya bizi izliyor”. Kısacası insanlar kapitalist sistemi “reform yapmaya” ve “altta kalanın canı çıksın” mantığından insan odaklı bir revizyona geçmesini istiyordu. Bazı eylemler zaten bu durumu meydanlarda milyonlara haykırır gibiydi: Citibank’ın bir şubesi önünde toplanan kalabalık ancak polisin “kaldırımı bloke etmekten” 24 kişiyi gözaltına alınca mecburen dağıldı. Protestocular, New Yorklulardan Chase Bank’taki hesaplarını kapatmalarını da istediler. Protestocular, 2008 krizinin ardından 94,7 milyar dolarlık yardım alan Chase bankasının, yardımın hemen ardından 14 bin çalışanını işten çıkardığını hatırlattı.

haldunarmagan@yenihayatgazete.com

ADINA AMERİKAN BAHARI DENİLDİ “Wall Street’i işgal et” adıyla devam eden kapitalizm karşıtı eylemler, dünyaya yayıldı. 82 ülkede onbinlerce insan sokaklara döküldü. Bazı ülkelerde polis bu gösterileri engellemeye çalıştı. En büyük protestoya ev sahipliği yapan yer Roma oldu. ABD’nin finans merkezi Wall Street’i işgal eden eylemcilerden esinlenen, sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Twitter üzerinde örgütlenen göstericiler, 15 Ekim’i küresel protesto günü ilan edip sokaklara döküldü. Asya, Afrika, Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika’dan 82 ülkedeki 951 şehirde düzenlenen protesto gösterilerinde mesaj aynıydı: “Ekonomik kriz, işsizlik ve sosyal eşitsizliği durdurun” Saraybosna’daki eylemlerde Che Guevara posterleri taşıyan göstericiler, “Kapitalizme ölüm, insanlara özgürlük” sloganları attı. Yunanistan’da eylemlerin yanı sıra grevler de var. Aralarında Salman Rüşdü, Neil Gaiman, Jennifer Egan, Michael Cunningham’ın olduğu 100 yazar da eylemlere destek açıklamasında bulundu. WikiLeaks internet sitesinin kurucusu Julian Assange, Londra’da düzenlenen gösteriye katıldı.


A ralik 2011

19

Haldun Armağan haldunarmagan@yenihayatgazete.com

BİR PARKTA GELECEĞİN RUHUNU OKUMAK

S

inemada ya da edebiyatta çağın ruhunu doğru okuyup, geleceğe ışık tutan iyi bir bilimkurgunun yerini asla bir başka şeyle dolduramazsınız. Edebiyat-sinema işbirliğinin en sıkı örneklerinin de bilimkurgu üzerinden gelmesi tesadüf değildir. Biri dünyasını kurgular, diğeri görsel gerçekliğe dönüştürür. “Soylent Green” senaryosu bilimkurgu yazarı Harry Harrison’ın eserinden hazırlanan 1973 yapımı bir filmdir. Eski film deyip dudak bükmeyin; bulup izleyin, 21. yüzyıl ve daha sonrasına ilişkin inanılmaz gözlemlere sahip olduğunu göreceksiniz. Sinemaya “Blade Runner” ve “Minority Report” gibi başyapıtlar kazandırmış olan Philip Dick’i anmadan olmaz. Dick 1982’de yaşama veda etmişti ama “kurguladıkları” ile beyazperdeye aktarılanlar her geçen gün gerçeğe dönüşmekte.

TÜRKİYE’DE SADECE 50 KİŞİ Sosyal medya ağı üzerinden örgütlenen göstericiler bu eylemin uluslararası ayağı oldu. Tokyo, Hong Kong, Seul, Manila gibi Asya kentlerinde başlayan gösteriler, Sydney’den Saraybosna’ya dek 82 ülkede 951 kente yayıldı. Türkiye’de ise “Ayaklan İstanbul” başlığıyla Taksim’de bir gösteri planlandı. Ancak Facebook’tan yaklaşık 750 kişinin katılacağını bildirdiği Gezi Parkı’ndaki protestoya gelenlerin sayısı 50 oldu. Daha önce yüz yüze hiç görüşmedikleri vurgulanan Türk eylemciler ileri bir tarihte geniş katılımlı bir protesto düzenlemek konusunda anlaştı. K A P İ TA L İ S T B U N A L I M M I ? Hedef alınan Wall Street sistemin kalbi sayılıyor. Ancak bu noktaya gelinceye kadarki süreçte kapitalist sistemin insanları sadece üzerinden kazanç sağlanacak bir “meta” gibi görmesi esas mesele. Mortgage krizi gerekçesiyle kamu kaynakları kullanılarak banka ve finans kesimin kurtarılmasının sıkıntısı halka yansıtıldı. Önceleri bastırılmış duygular şeklinde sessiz görünen halk çoğunluğu Zuccoti Park ile tepkisini dışa vuruyor. Esas kurtarılması gerekenin mağdur, işsiz, yoksul ve iflas noktasında olan halk, yani biziz diye sesleniyorlar. Uzmanlar, kapitalizmin açık bir bunalım yaşadığı konusunda hemfikir. Ülkedeki gelir dağılımındaki büyük eşitsizlik ile kâr amaçlı yolsuzluklar artık insanları bezdirmiş durumda. Kimse kar etmeye dayalı kapitalist pazar ekonomisini açıkça reddetmiyor. Aslında sistemi değil, sistemdeki aksaklıkları eleştiriyorlar. Yani reformist çizgideler. Hedefleri sistemin kendini onarması, gelir dağılımda yoksul ile zengin arasındaki müthiş eşitsizliğin artık son bulmasını diliyorlar. Protestocular da bu yorumları doğrular nitelikte konuşuyor. Biz sisteme değil, sistemi kullanarak dünyanın kaymağını yiyen bir avuç insana karşıyız diyorlar. %99 burada, diğerleri sadece %1 sloganı bu amaçla oluşturulan bir fikir. Ekonomik ve ekolojik krizlerin sebebi aynı. Bir seçkinler grubu olan finansçılar ve bankerler olağanüstü paralarla gününü gün ederken; öğrenciler borçlanıyor ve okumak için geleceklerini ipotek ediyor. Orta sınıftakiler evlerini bankaya, tefeciye kaptırıyor. S AT I R B A Ş L A R I Y L A “WALL STREET’İ İŞGAL ET” EYLEMİ Wall Street’i İşgal Et eyleminin en çarpıcı yanı, sistemin tam kalbinde gerçekleşmesi. Artık büyük kitlelere hiçbir yaşama hakkı tanımayan vahşi kapitalizm mercek altında. Parkta yapılan eylem-

ler, şimdi polis marifetiyle sona ermiş olsa da, kapitalizmin artık böyle devam etmesinin mümkün olmadığı inancı yaygın. Zuccotti Parkı boşaltıldıktan sonra insanlar sokaklara döküldü ve sonuçta yüzlerce kişi gözaltına alındı. Oakland’da eylemcilere göz yaşartıcılarla müdahale edilerek orantısız güç kullanıldı. Yükselen tepkiler üzerine, Oakland Belediye Başkanı Jean Quan önce özür diledi; sonra 18 eyalette belediye başkanları ve Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın bütün Amerika’ya yayılan bu hareketin nasıl bastırılacağını tartıştığı stratejik toplantılar yaptığı ortaya çıktı. Adbusters (Reklambozanlar), polisin gösteriye son verdirmesi üzerine yayınladığı bildiri ile durumu şu sözlerle özetledi: Tunus ayağa kalktığı zaman Bin Ali küçümsedi; insanlar Tahrir Meydanı’nı işgal ettiğinde Mübarek önce Devlet Baba numaraları çekti; sonra da o kişilerin üstüne çeteleri gönderdi; Suriye’de Esad’ın askerleri hergün sivil halkın üzerine ateş açıyor; şimdi de Zuccotti Parkta askeri bir operasyon düzenlendi. Bütün basın dışarıda tutuldu. Eylemciler parkı basan polislerin ilk önce binlerce kitabın yer aldığı kamp kütüphanesini imha ettiğini söylüyor. Adbusters olarak adını duyuranlar, toplumun böyle devam edemeyeceğini, yeni bir paradigmaya geçilmesi gerektiğini savunan Kanada kökenli bir grup. Internet üzerinden yayın yapıyorlar. Kendi aralarında iletişimlerini sağlayan özel bir işaret dilleri de var. Bir şeyi beğeniyorlarsa parmaklarını yukarı kaldırıp dalgalandırıyorlar, beğenmeyince de tam tersini yapıyorlar. Kararsız kalırlarsa kollarını uzatıp hiçbir şey yapmıyorlar.

Türkiye’de “Zamana Karşı” ismiyle gösterime giren “In Time” belki dört dörtlük bir şaheser değil; ama zamanın ruhunu yakalayıp öteye taşıma konusunda sinemasal kusurlarını bağışlatacak düzeyde iyi. Banka hesabını kullanır gibi ömrünüzü harcadığınızı tasavvur edin. Harcama sözcüğünde herhangi bir mecazi çaba yok; yönetmen Andrew Niccol’un “In Time” filmi, insanların önceden belirlenmiş olan yaşam süresini harcayarak “hayatta kalabildiği” yakın bir geleceği anlatıyor. Ölüme çare bulunmuş ve insanların yaşı genetik olarak 25’te sabitleniyor ve kimse daha fazla yaşlanmıyor. Ancak ölüme çare bulunması “nüfus patlaması” anlamına geliyor ve kapitalist dünyanın belirlediği kurallara göre “seleksiyon” yapılıyor. Parasını veren ek süre alıyor (zenginliğin gücüne göre binlerce, onbinlerce yıl süre almak mümkün) parası olmayan ise 25 yaşının sonunda fişi çekilircesine hayata veda ediyor. Yeterince paranız yok ama yaşama azminiz kuvvetli ise, onun da çözümü tefeciden ödünç hayat satın almaktan geçiyor. Herkesin koluna işlenmiş bir tür barkod olan “ömür sayacı” sayesinde insanlar alışverişini yapıyor, zengin-yoksul ayrımına göre sınırları belirlenmiş bölgelerin birinden diğerine seyahat ediyor ve gündelik hayatın bütün gereklerini yerine getiriyor. Sayaç sona ererse tabii yapacak bir şey kalmıyor; ölmekten başka. Andrew Niccol, bu ilginç hikayeyi bir polisiye macera tarzı anlatımla beyazperdeye aktarıyor. Oyunculuğu konusunda bütün önyargılarımı kıracak kadar iyi olan Justin Timberlake, uğradığı haksızlığa isyan eden ve zamana karşı yarışan bir karakteri canlandırıyor. Amanda Seyfried ile beraber epey bir kaçma-kovalama sonrası, zenginden alıp fakire verebilecek güçte bir modern Bonnie ve Clyde tiplemesine dönüşüyorlar. New York Zuccoti Parkta oturma eylemi başlatarak kapitalist sistemi “altta kalanın canı çıksın” mantığından vazgeçerek, daha insani kaygılarla yenilenmeye çağıranları düşününce “In Time” bir kez daha bilimkurgunun gücüne şapka çıkarttırıyor.

Kapitalistlerin acımasızlığına verilen örneklerin başında ünlü Goldman Sachs geliyor. Goldman Sachs İcra Kurulu Başkanının devletten aldığı tazminatlar dahil bir günde 250 bin dolar aldığı belirtiliyor. Saati 1 dolara çalıştırılan insanlara karşılık devlet desteğiyle saatte alınan 10 bin dolara vurgu yapılıyor. Ünlü isimler de göstericilerle dayanışma içinde: Oyuncu Alec Baldwin, yönetmen Michael Moore, Wikileaks’in kurucusu Julian Assange ve iklim değişikliğiyle mücadele için belgesel çeken eski Amerika Başkan Yardımcısı Al Gore videolar ve yazılı açıklamalarla küresel eyleme destek verenler arasında.


A ralik 2011

20

A M ER İ K A N ORDUSUNDA O L M A K AİLENİZE VE S İ Z E VATANDAŞLIK Y O LUNU AÇIYOR Amerikan si l a h l ı kuvvetlerinde yeşil k a r t y a d a d i ğ e r yasal yollarla çalışmanı z g e r e k l i ş a r t l a r ı bulundurmanız durumund a s i z e v e a i l e n i z e Amerikan vatandaşlığı y o l u n u a ç a b i l i r. U.S. Army, Navy, Air F or c e , M a r i n e C o r p s , Coast Guard veya Nationa l G u a r d d a h i l i n d e g örev yapan asker ve mem u r l a r ı n y a r a r l a n d ı ğ ı b u hakkında detaylarını si z l e r i ç i n i n c e l e d i k . Washington, Yenİ Hayat

A

merika Birleşik Devletleri silahlı kuvvetlerine bağlı asker ve memurlar ile gazi ailelerin ABD kanunlarının belirli hükümlerine göre vatandaşlık başvurularında bulunma hakkı vardır. Bu hak ile Amerikan Birleşik Devletleri Hükümeti askerlik görevine verdiği önemi ve bu uğurda görev yapan kişilerin ailelerine göstererek bu kişilerin ABD’nin tam bir parçası yaparak vatandaşlık vermektedir. ABD etnik yapısını çeşitlendirme ve ulusal güvenlik kurallarını ihlal etmediği süreci Amerikan hükümeti bu uygulamasını sürdürmektedir.

Bu uygulamadan yararlanabilmek için birinci dereceden aile üyenizin U.S. Army, Navy, Air Force, Marine Corps, Coast Guard veya National Guard dahilinde görev yapıyor olması gerekir. ABD silahlı kuvvetlerinde ülke dışında görev yapacak asker ve memurların eşleri için ilk olarak bu uygulama geçerlidir. Ailesi için ordu mensuplarının başvuruda bulunabilme şartları ise şöyledir: (( 18 yaşından büyük olmak (( ABD silahlı kuvvetlerinde en az 1 yıl başarıyla görev yapmış olmak. (( Bu minimum görev süresi sonunda ordudan ayrıldıysa sorunsuz ve kendi isteğiyle ayrılmış olmak. (( Başvuru süreci içerisinde ABD’de oturum iznine sahip olmak.

(( (( (( (( ((

Temel İngilizce bilgisine sahip olmak. Amerikan tarihi ve idari yapısı hakkında bilgi sahibi olmak İyi ahlak sahibi olmak ABD Anayasasına bağlı olmak. ABD’de en az 5 yıl yaşıyor olmak ve bu 5 yılın en az 30 ayını ABD’de geçirmiş olmak.

Amerikan ordusu bu konudaki başvurular için herhangibir ücret almamaktadır. Ordu mensuplarının aile üyeleri için bizzat başvuruda bulunmaları gerekmektedir. İstenilen belgeler: (( Form N-400 (Genel Başvuru Formu (( Form N-426 (Ordu Kayıt Bilgi formu) Tüm başvuruda bulunacak olanların süreçlerini takip edecek kişiye özel atanmış bir takipçisi vardı. Başvuranlar bu kişiyi kendi amirlerinden öğrenerek süreçlerini takip edebilirler. Başvurunuz The Nebraska Service Center PO Box 87426 Lincoln, NE 68501-7426 adresine postalandıktan sonra ABD Göçmenlik Ofisi tarafından incelenir. İncelemenin ardından ABD Göçmenlik bürosu sizle görüşmeden bulunmak için randevu tarihi verir. Görüşme sürecinde talepte bulunduğunuz kişilerin ve sizin vatandaşlığa uygunluğunuz kontrol edilir. Eğer başvurunuz uygun bulunursa göçmenlik ofisi vatandaşlık yemini edeceğiniz güne dair size tarih verir.

Bütün göçmenlik sorunlarınız için tek adres: www.akbulutlaw.com 212-387-0600


A ralik 2011

21

COLORADO EYALETİ UMUDUNU EB-5 YATIRIMCI VİZESİNE BAĞLADI Colorado eyaletine bağlı Vail kenti için tasarlanan toplu konut kompleksi girişimi Solaris, EB-5 yatırımcı vizesi sayesinde finanse edilecek. Yatırımcı vizesine giderek yoğunlaşan ilgiye paralel olarak Solaris konutları yaklaşık 160 yabancı yatırımcıya Green Card alma imkanı verecek. Colorado, Yenİ Hayat

A

merikan ekonomisindeki durgunluğa bir alternatif kaynak yaratmak amacıyla 500 bin dolar ve üzerinde yatırım yapan yabancılara Green Card verilmesi programının başarılı örneklerinden biri Colorado’da yaşanıyor. Eyalet yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Solaris konutları projesine ağırlıklı olarak Çin ve Güney Kore’den yatırım talebi var. Jeff Edwards projeyi sıcak paraya dönüştürmeyi başaran isimlerden biri. Edwards, Solaris konutlarının da yer alacağı dört merkez üzerinde tasarlanan projelerden birisini yabancı yatırımcılara sattığı için çok mutlu ve “hakiki” bulduğu EB-5 programını şöyle övüyor: “Nasıl bizim buralardaki bir kayak merkezine gelip sezonluk abonman bileti alabiliyorsanız, EB-5 yatırımcı vizesi sayesinde de 500 bin dolar veya üzerinde bir yatırım yaparak Amerika’da yaşamayı alıyorsunuz.” EB-5 sayesinde iş alanlarının artması ve sıcak para kaynağı sağlanmış olmasının yanı sıra “eğitimli ve başarılı” yabancı işadamlarının Amerika Birleşik Devletleri’ne yöneltilmesinin çok olumlu bir girişim olduğu vurgulanıyor.

Yeni İş Alanları Yarat, Green Card Sahibi Ol Amerikan hükümeti oldukça başarılı sonuçlar elde ettiği EB-5 yatırımcı vizesi programını daha çok tanıtmak ve y a y g ı n l a ş t ı r m a k i s t i y o r. , Y H

Washington

enİ

ayat

E

B-5 yatırımcı vize programı bugüne kadar 1.5 milyar doların üzerinde yatırımı Amerika’ya çekmeyi başarırken, en az 31 bin yeni iş imkanı da yarattı. Yatırımcı vizesiyle ülkeye akacak finansal kaynağın daha da artmasını hedefleyen Amerikan Göçmen İşleri Dairesi, USCIS, EB-5 programını daha da cazip hale getirecek düzenlemeler ve vize sürecini kolaylaştıracak uygulamalar öngörüyor. EB-5 programı sayesinde Amerika Birleşik Devletlerinde ekonomik varlığını sürdürmekte zorlanan pek çok küçük ölçekli işletme yeniden canlandı ve yeni iş imkanlarıyla sektörde büyüme gözlendi. 21 yıldan beri uygulanmakta olan EB-5 yatırımcı vizesi ile ülkeye yatırım getiren ve Amerikan vatandaşlarına iş olanakları sağlayanlar da Green Card sahibi oldu. Green Card avantajlı bu programa katılabilmek için bir Amerikan şirketine en az 500 bin dolar tutarında yatırım yapmak ve en az 10 iş sahasını koruma altına almayı sağlamak gerekiyor. Programa ilişkin bürokratik süreç ve bazı işlemlerdeki karmaşıklık, zaman zaman yatırımcıların gözünü korkutabiliyordu. Bu ve buna benzer yakınmaları dikkate alan yetkililer de EB-5 yatırımcı vizesi daha kolay bir hale getirmenin arayışı içinde. Emlak sektörünün bu anlamda çok iyi bir motivasyon sağlayacağına inanılıyor.

Sorularınız için bize yazın: soru@yenihayatgazete.com


A rAlik 2011

22

AMERİKALI JCI TÜRKİYE’NİN EN BAŞARILI GENCİNİ SEÇTİ

10

İstANbul, Yenİ HaYat

ABD’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından JCI (Junior Chamber International – Genç Liderler ve Girişimciler Derneği)’ın Türkiye - İstanbul ayağının bu sene 17. kez verdiği Ten Outstanding Persons TOYP - Türkiye’nin 10 Başarılı Genci Ödülleri sahiplerini buldu.

G

lobal Girişimcilik Haftası bünyesinde Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen TOYP etkinliğine CHP İstanbul Milletvekli Şafak Pavey başta olmak üzere Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Aysel Çelikel ve birçok sivil toplum kuruluşu lideri ile iş ve eğitim dünyasından renkli isimler katıldı. Ödül süreci, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve belirlenen 10 farklı kategoride tasarı aşamasını geçerek hayata geçirilmiş bir projesi olan, bu proje ile kendine ve çevresine pozitif katkı sağlayan 18-40 yaş arası gençlerin başvurularının alınması ile başladı. Değerlendirmeler ise,

her biri kendi alanında uzman profesyoneller ve akdemisyenlerden oluşan tarafsız ve bağımsız juri komiteleri tarafından gerçekleştirildi. 10 farklı katagoride Türkiye’nin en başarılı on genci seçilenlerden Tolga Tatari ( İş Dünyası,Ekonomi ve/veya Girişimcilik), Leo Süren Halepli (Siyaset, Hukuk ve Kamu Yönetimi), Güray Kaya (Bilimsel Önderlik), Cem Vardarcı (Kültürel Başarı), Ceren Öztulca (Çevre Korumacılığı ve Ahlaki Önderlik), Mustafa Dalcı (İnsan Haklarına,Çocuklara ve Dünya Barışına Katkı), Bener Erkorur (İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Hizmet), Hatice Altuğ (Fen ve Teknik Gelişme), Fuat

Sami (Kişisel Başarı), Aydoğan Özcan (Tıbbi Yenilik ve Buluşlar) hem buluş hem de girişimcilik adına elde ettikleri başarıyla 2012 JCI Dünya Kongresi’nde Taiwan’da dünyanın en başarılı genci seçilmek üzere Türkiye’yi temsil edecekler. Üyesi olarak aralarında eski ABD Başkanı Gerald Ford’unda bulunduğu JCI, 115 ülkede 200 bini aşkın gönüllüsüyle faaliyet göstermekte. TOYP ödüllerini dağıtan dernek, evrenselliği benimseyen ve dünya barışını destekleyen bir oluşum olarak üyelerinin liderlik vasıflarını geliştirerek yaşadıkları topluma katkı sağlamalarını hedeflemekte.


A ralik 2011

23

DOLARIN 400 Y ILLIK HİKAYESİ İlk Dolar banknot ne zaman basıldı? Yoksa Amerikan Gizli Servisi ilk önce kalpazanlığı önlemek için mi kuruldu? ‘In God We Trust’ ibaresi ne zaman koyuldu? İşte Amerikan dolarının hikayesi ve merak edilen ayrıntıları. Washington, Yenİ Hayat

G

mührü ve gravürlü imzalar eklenir.1863 yılında, ABD Kongresi ulusal bankacılık sistemini kurması ve ulusal banknotların basımını denetlemesi için ABD Hazinesine yetki verir. 1865’de , kalpazanlığı kontrol altına almak üzere Hazine Bakanlığına bağlı bir denetim kurumu olarak Amerikan Gizli Servisi kurulur.

ünümüzde Amerikan doları ile dünyayı yöneten Kuzey Amerika topraklarında kağıt para dönemi, 1600’lü yılların sonlarında İngiliz Kolonilerinde askeri maliyetleri karşılamak içim basılan banknotlar ile başlamıştır. İlk banknot 1690 yılında Massachusetts Körfezi Kolonisi’nde basılarak dolaşıma çıkmıştır. Kağıt para çıkarma yöntemi diğer Kolonilerce de kısa sürede benimsenerek yaygınlaşmıştır.

1913‘de çıkarılan Amerikan Merkez Bankası Kanunu , Amerikan Merkez Bankasını (Federal Reserve Bank) ülkenin merkez bankası ilan eder. Banka , Amerikan Merkez Bankası Banknotları (Federal Reserve Notes) adlı yeni bir parayı dolaşıma sunar.1929‘da üretim maliyetini düşürmek amacıyla banknotlar yüzde 30 küçültülür , farklı değerdeki paralar için standart desenler saptanır. Bu şekilde dolaşımda bulunan tasarım sayısı azaltılır ve standartlaştırma yapılır. Bu çalışma gerçek ve sahte banknotların birbirinden ayırt edilmesini kolaylaştırır.

Para basma teknikleri biraz daha geliştirilerek 1739 yılında , Benjamin Franklin’in Philadelphia’daki matbaasında doğa manzaralı banknotlar basılmaya başlanır. Kabartma yaprak desenleri kullanılarak sahteciliğe karşı önlem alınır. Bu paralar , 1764 yılında İngiltere kolonilerin kağıt para basma çıkarmalarını tamamen yasaklayana kadar kullanılmıştır. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı 1775 yılında Kıta Kongresi , Amerikan Özgürlük Savaşını finanse etmek amacıyla kağıt para basmaya başlar. Kıta parası tırtıklı İspanyol dolarına uygun olarak basılır. Yeterli karşılığı olmayan ve kolaylıkla taklit edilebilen bu banknotlar hızla değer kaybederek “Bir Continental bile etmez” deyimine kaynak olur. 1781 yılında ise yeni hükümetin mali operasyonlarına destek olmak amacıyla ABD Kongresi , Philadelphia’da bulunan The Bank of North America’yı ilk ulusal banka ilan eder. 1792’de kabul edilen Tedavüle Para Çıkarma Kanunu ile ABD Darphanesi kurulur ve federal para sistemi çerçevesinde her birinin değeri altın , gümüş veya bakır üzerinden saptanan farklı değerdeki madeni paraların basımına başlanır. Dolar tarihindeki en büyük gelişmelerden bir diğeri ise 1785 yılında ABD Kongresi Doları ABD’nin para birimi olarak kabul edilmesiyle yaşanır. 1791 yılında ilk Merkez Bankası kurulur. ABD Kongresi “The Bank of the United States”i 20 yıllık bir süre için ABD Hazinesinin mali temsilcisi ilan eder. Bu banka hükümet adına merkez bankası görevini yerine

Herkesçe bilinen Tanrıya Güveniyoruz (In God We Trust) ibaresi tüm banknotlar üzerinde kullanımı 1955′te kanunla zorunlu kılınmıştır. İlk olarak bir dolarlık 1957 Serisi Gümüş Sertifikaların tedavüle çıkarılması sırasında görülmüş, Amerikan Merkez Bankası Banknotlarında ise 1963 Serisiyle başlayarak devam etmiştir. Gelişmiş kopya ve baskı makineleri kullanılarak sahte banknot üretimini önlemek amacıyla emniyet şeridi ve mikrobaskı yöntemleri kullanılmaya başlanır. Bu özellikler ilk olarak 1990 serisi 100 dolarlık banknotlarda kullanılır. 1993 Serisine kadar söz konusu özellikler 1 ve 2 dolarlık banknotlar hariç tüm banknotlarda kullanılır.

getiren ilk bankadır ve 1811-1816 yılları arasındaki kopukluk dışında 1913 yılına kadar görev yapmıştır.

dolaşıma çıkmış olan tüm ABD banknotları bugün hala geçerlidir ve üzerlerinde belirtilen değer karşılığında kabul edilir.

Federal hükümet ülke genelinde ilk kağıt parayı 1861 yılında dolaşıma çıkarır. İç Savaşı finanse etmekte zorlanan Kongre ABD Hazinesine faiz getirisi olmayan vadesiz banknot ihraç etme yetkisi verir. Bu banknotlara , renkleri dolayısıyla “yeşil” adı takılır. 1861 tarihinden bu yana

AMERİKAN GİZLİ SERVİSİ DENETİM İÇİN KURULUR 1862 yılında , ABD banknotlarına kalpazanlığa karşı caydırıcı nitelikler olarak , ince çizgili gravürler, karmaşık geometrik desenler , Hazine Bakanlığının

1996 yılında sahte banknot üretimini caydırmaya yönelik olarak alınan bir dizi önlem çerçevesinde Amerikan banknotlarının tasarımı 67 yıl sonra ilk kez önemli ölçüde değiştirilir. İlk yeni banknot 1996’da tedavüle çıkarılan 100 dolarlık banknottur. Bunu 1997’de 50 dolarlık, 1998’de 20 dolarlık ve 2000’de de 10 ve 5 dolarlık banknotlar izler. Gravür ve Baskı Dairesi sahte banknot üretimini önlemek amacıyla yedi ila on yılda bir tasarım değişikliğine gidileceğini ilan eder.


A ralik 2011

24

AMERİKA’DA HUKUK EĞİTİMİ Hukuk kurallarının altın değerinde olduğu ABD’de tartışmasız en popüler mesleklerden biri de avukatlık. Hemen hemen her vatandaşın avukata sahip olduğu ABD’de bu mesleğin eğitimini almanın yollarını sizler için araştırdık.

Washington, Yenİ Hayat

A

merika Birleşik Devletleri’nde ilk hukuk derecesi genellikle üç yıllık bir eğitim gerektirir ve sonucunda Juris Doctor (J.D.) unvanını kazanırsınız. Bu eğitimde genellikle Temel Amerikan Hukuku konuları işlenmektedir ve çok az karşılaştırmalı veya uzmanlık konuları işlenmektedir. Bu eğitimde çoğunlukla Amerikan hukuku dersleri işlendiği için ve bu bilgilerin Türkiye veya diğer ülkelerde kullanılamayacağı için genellikle uluslararası öğrenciler için uygun olduğu söylenemez.Teorik dersler, araştırma ve klinik eğitim iç içedir. İlk hukuk derecesi eğitimine başvuracak öğrencilerde güçlü 4 yıllık lisans eğitimi, iyi İngilizce, güçlü sosyal aktiviteler, gönüllü çalışmalar ve Law School Admission Test (LSAT) olarak bilinen hukuk sınavında yüksek skor gerekmektedir. Amerika’da çalışabilmek (Practice) için bu eğitimden mezun olanlar mutlaka bulundukları eyaletin baro sınavlarında başarılı olmalıdırlar.

J . D. Ü nvanı S onrası E ğ İ t İ m Master of comparative law (M.C.L.) veya diğer adıyla master of comparative jurisprudence (M.C.J.) genellikle uluslararası öğrenciler için uygun olduğu söylenir. Master of laws (L.L.M.) ise daha çok uzmanlık veya ihtisas konuları eğitimi sonucunda kazanılır. Uluslararası hukuk veya uluslararası işletme hukuku en yaygınlarıdır. L.L.M eğitimi yaklaşık bir yıl sürer ve genellikle sadece sonbahar döneminde öğrenci kabul eder. Bu programlar öğrencilerin ilgi alanları doğrultusunda planlanır. Uluslararası hukukçular bu eğitim esnasında Amerika’daki mahkemeleri ve devlet kurumlarını inceleme şansı bulur. Bu üst eğitimlere kabul için başvuranlarda aranan şartlar; başarı ile tamamlanmış ilk hukuk derecesi, güçlü akademik geçmiş, referans mektupları ve TOEFL sınavından yüksek skor olmaktadır. Hukuk alanında ayrıca doktora dereceleri de bulunmaktadır. Genellikle hukuk fakültelerinde kariyer edinmeyi planlayan kişiler için hazırlanmış programlardır. Doktora eğitiminiz için finansal yardım almanız, master eğitiminize oranla çok daha kolaydır. K ısa dönem hukuk eğ İ t İ mler İ Amerika’da birçok hukuk okulu genellikle yaz aylarında uluslararası öğrenciler için tasarlanmış veya uygun olabilecek kısa programlar sunmaktadırlar. Genellikle en uzun 2 ay süren programlardır. Bazı dernekler, birlikler veya özel eğitim merkezleri de bunlara benzer kısa programlar sunuyor olabilirler. H ukuk Fakültes İ S eç İ m İ Okul seçimi de, başvuruda bulunacakların amacına göre büyük önem taşımaktadır. Bazı hukuk okullarında LL.M. sırasında alınacak dersler başvuru sahibinin isteğine göre seçilebilmekte, böylece başvuru sahibi kendi isteği doğrultusunda bir program oluşturulabilmektedir.

Bazı hukuk okullarının LL.M. programlarında ise, uzmanlaşmaya gidilmiştir. Örneğin American Üniversitesi’nde İnsan Hakları, Çevre Hukuku, Georgetown Üniversitesi’nde Vergi veya Menkul Kıymetler ve Finansal Düzenlemeler (Taxation or Securities and Financial Regulations) şeklinde muhtelif programlar vardır. Böyle bir programa giren öğrenci JD öğrencilerinin aldığı dersleri alamayabilir. Bu durumda seçilebilecek dersler sınırlı olabilir. Başka bir deyişle, sadece uzmanlık alanına ilişkin derslerin alınabilmesine izin verilip, JD öğrencilerinin aldığı “temel Amerikan Hukuku” (örneğin Sözleşmeler Hukuku, Ceza Hukuku gibi) derslerin alınmasına izin verilmeyebilir. Bu nokta, baro sınavına girmek amacında olan öğrenciler için, okul seçimininin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Eğer, başvuruda bulunanın amacı bir alanda uzmanlaşmaktan çok, daha sonra baro sınavına girmekse, temel Amerikan Hukuku derslerine girmenin mümkün olduğu bir programı seçmesi daha uygun görünmektedir. Bu dersler başvuru sahibini daha çok zorlayacak olmakla beraber, özellikle İngilizcesine ve hukuk bilgisine güvenen öğrenciler bu seçimi yapabilirler. Bununla beraber, master yaparken belli bir alanda uzmanlaşma yolunu seçen pek çok yabancı hukukçunun da baro sınavında başarılı olduğu görülmektedir. Burada ifade etmek istenen husus, temel Amerikan Hukuku alanlarına ilişkin dersleri almış olmanın, daha sonra, bu alanlarda baro sınavında çıkacak sorularda daha başarılı olmayı sağlayacak olmasıdır. ABD’deki hukuk okullarının tam bir listesinin yer aldığı Legal Information Institute (ILI) internet sayfası, her okulun internet adresini, telefon numaralarını ve diğer temel bilgileri vermektedir. A B D ’ de H ukuk A lanında M aster ’ ın N e g İ b İ B İ r Faydası O lur ? Yüksek Lisans yani Master genel olarak bir hukukçuya seçtiği alanda uzmanlaşma, başka hukukçularla tanışıp fikirlerini paylaşma ve geliştirme ve daha kolay iş bulma imkanı sağlar. ABD masterı ise, bunlara ek olarak, Anglo-Sakson hukuk sistemine aşinalık, başka bir kültürü tanıma, İngilizceyi mesleki alanda kullanma, dünyanın her köşesinden master yapmak üzere gelen hukukçularla birlikte aynı sıraları paylaşma, fikir alışverişinde bulunma ve bu hukukçularla hayat boyu sürebilecek bir ilişki ağına girme imkanı sunar. ABD’de hukuk okullarında, LL.M. programlarında okuyan yabancı öğrenciler dünyanın çeşitli ülkelerinden buraya akmaktadır. LL.M. programlarının bir başka faydası Türkiye dışında veya ABD’de iş bulma kapılarını açmasıdır. Amerikan hukukunu iyi anlamak için ülkenin tarih ve kültürünü de bilmek gerekmektedir. Bu nedenle, ABD’de yapılacak LL.M. bu kültürü tanımada, dolayısıyla hukuk sistemini anlamada bir adım olabilir. Bir başka hukuk geleneğini anlamaya çalışan avukat bu zorlu yolculuk sırasında dünyanın başka hukuk sistemlerini de daha kolay anlama yetisi edinebilir. Hatta, alternatif uygulamaları bildiği için, iç hukuk uygulamasında daha yaratıcı olabilir.

Av. H. Mine Gür hminegur@yenihayatgazete.com

Şeytanın Gör Dedİğİ J-1 Vizesi ve INA Seç. 212(e) Kuralı J-1 Vizesi Amerika’ya değişim program ile gelmek isteyenler için düzenlenmiştir. Belirli bir programa katılmak isteyen öğrenciler, öğretmenler, au-pair’ler, araştırma görevlilieri, ve stajyerler J-1 vizesi almak için başvurabilirler. J-1 vizesine başvurabilmeniz için öncelikle söz konusu programı organize eden kuruluş ile temasa geçiniz ve program yetkililerinin J-1 vizesi için gerekli olan DS-2019 formunu elde ediniz. Ancak bu formu aldıktan sonra vize başvurusu için vatandaşı olduğunuz Amerikan Konsolosluğu ile temasa geçerek vize görüşmeniz için randevu alabilirsiniz. Vize görüşmenizde katılacağınız program hakkında, neden bu programa katılmak istediğiniz hakkında bir takım sorular sorulacaktır. Programın bitiminde ne yapmak istediğiniz ve kariyerinize nasıl faydası olacağı hakkındaki sorulara cevap verirken lütfen bu vize tipinin göçmen vizesi olmadığını unutmayınız ve planınızın program bitiminde ülkenize dönmek olduğunu belirtiniz. Amerikan Konsolosluğu pasportunuzu size geri yolladığında vize sayfanızda INA Section 212(e) kuralına tabii olup olmadığınız yazılıdır. Bu ifade, ABD’ye J-1 vizesi ile gelmiş kişilerin ABD’de kalış sürelerinin bitiminden sonra doğum yeri olan ülkeye (Türkiye) geri dönüp, kendilerine burs veren kurum adına mecburi hizmet yapmaları gerektiğini belirtmektedir. İki yıllığına evine dönme kuralı hangi meslek grubunda Amerika’ya geldiğiniz ile ilgili olarak mecburi hizmet zorunluluğu olmayan kişilere de uygulanmaktadır. Programı sona eren kişiler iki yıl içinde turist vizesi ile Amerika’ya seyahat edebilirler ancak burda geçirdikleri süreler iki yılın toplamından düşülür. Sözkonusu kuralı çeşitli sebeplerden dolayı kaldırmak isteyenler (waive) için Türk ve ABD makamlarına başvurulması gerekmektedir. Başvuru yapabilmek için kanunda yer alan beş(5) sebepten birinin size uygulanabiliyor olması gerekir. Bunlar aşağıdakiler ile sınırlıdır; 1) No Objection Statement; Türk hükümetinin hiçbir itirazı olmayacağına dair bir belgenin Türk makamlarından alınması gerekmetedir, 2) Türkiye’ye dönerse sorguya alınma tehlikesi ile karşı karşıya olunması, 3) Türkiye’ye geri dönmesinin Amerikan vatandaşı olan eşinin üzerinde olağanüstü zorluk yaratacak olması, 4) Amerikan Hükümetine bağlı bölümde staj yapıyorsanız hükümetin sizin adınıza talepte bulunması, 5) Amerikan Sağlık Bakan’lığı tarafından talebin olması (aşağıda daha detaylı incelenicektir) Başvuru cevabının Türk makamlarından gelmesi 3 ile 4 ay sürmektedir. Waiver yapmak isteyen bireylerin bu zamanı dikkate alarak vizeleri bitmeden işlemlere başlaması gerekmektedir. Amerika`da J-1 ile tıp ihtisası yapmak ? Tıp Fakültesini kendi ülkesinde bitirmiş yabancılar Amerika` da J1 veya H1B vizesi ile ihtisas yapabilirler. Eğitim vizesi olarak da bilinen J1, Amerika`daki ihtisas programlarının en sık Amerikan vatandaşı veya yeşil kartı olmayan doktorlara önerdiği vize tipidir. Herhangi bir ihtisas programına kabul edilen yabancı doktorlar için j1 vizesinin çıkartılması ECFMG (Educational Commışsıon for Foreign Medical Graduates) sponsorluğunda gerçekleşir. J1 ile ihtisas yapan bir doktor çok rahatlıkla bu vizeyle üst ihtisas da yapabilir. Gözöünde bulundurulması gereken en önemli unsurlardan biri, J1 ile ihtisasa başlamış bir kişinin eğitimi bittikden sonra, ki bu ihtisas veya devamında üst ihtisas da olabilir, Amerika göçmenlik kanunlarına göre ( İmmigration and Nationality Act (INA) Section 212(e)) iki yıl süre ile kendi ülkesine dönme zorunluluğu olmasıdır. Bu J1 ile ihtisas yapalar için mecburi bir durumdur. İki yıl bitiminde tekrar Amerika`ya dönüp çalışma ve yaşama hakkı her zaman mevcuttur. Amerika da kalıp çalışmaya devam etmek isteyen doktorlar için bazı durumlarda bu mecburiyetten feragat etmek mümkündür. Bu durumlardan biri , J1 Conrad 30 Waiver olarak adlandırılır. 2003 yılında yeniden düzenlenen bu kanuna göre eyaletler, sağlık hizmetinin yeterince ulaşmadığı, hekim eksikliği bulunan bölgelerde çalışmak üzere J1 ile ihtisas yapmış hekimleri ise alabilirler. Bu kanun daha çok aile hekimliği, dahiliye, pediatri, kadın doğum, genel psikiatri gibi birincil sağlık hizmeti veren branşlara yöneliktir. Bu hakdan yararlanmak için hekimin sağlık hizmetinin yetersiz olduğu bölgede 3 yıl süre ile haftada 40 saat çalışması gerekmektedir. Bu şartlar yerine getirilmediği taktirde, J1 vizesinin getirdiği iki yıl hekimin kendi ülkesinde çalışma mecbutiyeti tekrar geçerlilik kazanır.


A ralik 2011

25

İstanbul Yabancı WJ a mO teesl Gİ satnacnobus , lİ’ sutnaHn abur vl a’ urnd’yl ıa bgaennceıllma rüidüç i nr ü dü n y a da ç a l ı ş ı l a b i l e c e k e n u y gu n ş e h i r l e r de n Çalışanların bi r i s i o l d u ğ u n u s ö y l e y e r e k “ İ s t a n b u l h e m i ş y a ş a m ı n ı n h e m de s o s y a l h a y a t ı n b i z y a ba n c ı l a r ı Favorisi t a t m i n e de bi l e c e ği n a di r ş e h i r l e r de n bi r i . T ü r k i y e ekonomik kriz ve terör olaylarıyla sarsılmadığı Olma Yolunda s ü r e c e b u p o t a n s i y e l da h a da a r t a c a k ” de di .

İstanbul, Yenİ Hayat, Arda Sayiner

D

ünya’nın farklı şehirlerindeki otelcilik deneyimlerinin ardından İstanbul’da çalışmaya başlayan ABD’li turizmci James Gancos son birkaç senedir İstanbul’da çalışan yabancıların artışına dikkat çekerek İstanbul’u yabancıların yaşayabileceği nadir şehirler arasında gösterdi. Gancos ‘İstanbul ekonomik göstergeleri sebebiyle yabancı yatırımcılar ve markalar için gün geçtikçe daha çok cazip hale geliyor. Bu durum da yabancı çalışanları ve ailelerini İstanbul’a çekiyor. Hem dünyanın birçok noktasına yakın olan, hem de tarih, doğa ve şehir hayatını bir arada bulabilecek şehirler listesi çok kısa olduğundan İstanbul bu anlamda da öne geçiyor ve yabancı profesyoneller için tercih sebebi oluyor’ diye konuştu. T ürk M İ sa f İ r p erverl İ ğ İ İ hraç E d İ lmel İ Türkiye’de yaşamanın en büyük avantajlarından birinin de yabancılara gösterilen ilgi olduğunu söyleyen James Gacos ’10 sene önce ABD’de çalışırken, Türkiye’de turizm eğitimi almış kişilerin aracı kurumlar sayesinde ABD’ye getirilerek turizm işletmelerinde

‘Türk misafirperverliği’ni yansıtmaları ve buralarda çalışmalarının teşvik edildiğine şahit oldum. Bu beni çok etkiledi ve aynı deneyimi Türkiye’de de yaşadım. Türk turizm liderleri Türk misafirperverliğini yabancı turizm markalarına daha çok aktarmalı ve bu işin inceliklerini paylaşmalılar’dedi. İ şs İ zl İ ğ İ n B İ r D İ ğer S ebeb İ T ürk A İ le Ya p ısı İstanbul’da çalışmak ve yaşamanın yabancılar için popülerleştiğini belirtirken, şehirdeki yerel insanların iş bulamama sorunlarına da değinen Gancos ‘Türk aile yapısının koruyucu yapısı gençlerin belirli bir seviyeden bile olsa iş hayatına girmesine biraz engel oluyor. Aileler genelde 25 veya 30 yaşına kadar çocuklarına kendi evlerinde bakıp birçok sorunuyla ilgilendiği için bu imkana güvenen genç nesil de sadece bir ‘iş’ değil, ‘en mükemmel işi’ arıyor ve bekliyor. Belirli bir zamana kadar çalışmak zorunda olmamak iş dünyasına girmeyi geciktiriyor’dedi. Türkiye’ye gelen markaların hedef kitlesine göre çalışan kadrosunu belirlediğine dikkat çeken Gancos ‘Yabancı

bir markanın çalışma ekibini belirleyen en önemli kriter markanın o ülkedeki hedef kitlesi. Hedef eğer yerelden çok o bölgedeki yabancı müşterilere ulaşmaksa yöneticilerin de yabancı kişiler olması yada geniş bir yurtdışı deneyimine sahip Türk çalışanlardan oluşması gerekiyor. Ama eğer hedef yerel müşteriler ise ağırlığı Türk olan bir ekibin Türkiye deneyimleri ve yerel pazardaki bağlantıları daha fazla önem arz ediyor. Fakat her iki koşul da yöneticileri geniş bir dünya görüşüne ve farklı yurtdışı deneyimlerine sahip olması şart. Orta düzey yabancı yöneticilerin Türkiye’de çalışması ise üst düzey yabancı yöneticilere göre daha zor bir durum gibi gözküyor. Çünkü kendi seviyelerinde çalıştıkları yerel kişilerin İngilizcesi bazen verimli bir iletişim kurmaya yeterli olamayabiliyor’dedi. ‘Markanın hedefi yabancı müşterilere ulaşmaksa o kurumun yöneticisinin yabancı olması yada köklü bir yurtdışı deneyimine sahip bir Türk olması en mantıklı karardır. Eğer markanın hedefi yerel müşteriler ise aynı dil, çalışma ve kültür deneyimlerine sahip Türk yöneticilerin seçilmesi ise en doğru olanı. Fakat her iki koşul da

yöneticileri geniş bir dünya görüşüne ve farklı yurtdışı deneyimlerine sahip olması şart. Orta düzey yöneticilerin Türkiye’de çalışması ise daha zor bir ihtimal gibi gözküyor. Çünkü kendi seviyelerinde çalıştıkları yerel kişilerin İngilizcesi verimli bir iletişim kurmaya yeterli olamayabiliyor’dedi. M arkalara Yaklaşım Farklı İstanbul’u tercih etme sebeplerinden birinin de W Hotels zincirinin Avrupa’daki ilk halkasının burada açılmış olduğunu belirten James Gancos Türkiye’nin daha birçok markayı bünyesine çekebilecek potansiyelde olduğunu ama uluslararası markalara yaklaşımın geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Gancos ‘ Türk yatırımcılar yabancı markalara yaklaşırken kendi kurallarını markaya uygulamaya çalışıyorlar. Kendi pazarlama ve işletme yöntemlerinin markanın kendi özelliklerinden daha üstün olduğunu düşünüyorlar. Oysaki marka kendi başına, kendi global değerleriyle bırakılmalı, yerelde ne yatırım gerekiyorsa yapılmalı ve markaya çok fazla müdahale edilmemeli. Bu açıdan kendimi ve markamızı çok şanslı buluyorum.’diye konuştu.


A rAlik 2011

26

T ü r k H a v a Yo l l a r ı b u y ı l ı n ilk 10 ayında 27.3 milyon yolcu taşıdı. THY’nın taşıdığı yolcu sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 artış gösterdi.

İstANbul, Yenİ HaYat

THY 10 AYDA 27.3 MİLYON YOLCU TAŞIDI

ANkArA, anKa

Skylife Artık iPad’de! THY Uçuşlarının vazgeçilmez dergisi Skylife tüm görselliğiyle Appstore’da o k u y u c u l a r ı n ı b e k l i y o r.

T

ürk Hava Yolları’nın Skylife dergisi artık Appstore’da. Özellikle uzun seyahatlarda yolcuların vazgeçilmezi olan iPad’lerde de artık okunabilecek olan Skylife dergisi Ipad’ın kullanım kolaylığı, interaktif ve diğer tüm görsel özellikleriyle tüm Türk Hava Yolları yolcularının kullanımına sunuluyor. Skylife dergisi takipçilerinin ücretsiz olarak indirebilecekleri bu uygulama sayesinde Skylife’ı uçuş dışı zamanlarda da takip edebilir, hem İngilizce hem de Türkçe içeriklerinden faydalanabilirsiniz. Hemen indirin ve Skylife’ın 2011 sayılarını keşfedin. Skylife iPad uygulaması App Store’da.

T

Türk Hava Yolları (THY) bu yılın ilk 10 ayında 27.3 milyon yolcu taşıdı. THY’nın taşıdığı yolcu sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 artış gösterdi.

Türk Hava Yolları A.O. kamu Aydınlatma Platformu’na yaptığı özel durum açıklamasında Ekim 2011 Ticari Verilerine yer verdi. Ocak-Ekim 2011 dönemine yolcu sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 artarak 24.6 milyondan 27.3 milyona ulaştı. Dış Hatlarda business/comfort class ve dıştan dışa transfer yolcu sayılarında da Ocak-Ekim dönemine geçen yıla göre sırasıyla yüzde 27.7, yüzde 19.7 artış yaşandı. T H Y 1 0 AY D A Y E R E 2 2 2 B İ N K E Z K O N D U Yolcu Doluluk oranı 1.6 puan azalışla yüzde 72.9’a geriledi. Arz edilen Koltuk Kilometresi(km)(AKK) ise, Ocak-Ekim 2010 döneminde 54 milyar iken, 2011 yılının aynı döneminde yüzde 24.7 artarak 67.4 milyara yükseldi. Ücretli Yolcu Km (ÜYK), Ocak-Ekim 2010 döneminde 40.2 milyar iken, 2011 yılının aynı döneminde yüzde 22 artarak 49.1 milyara ulaştı. Konma Sayısı, Ocak-Ekim 2010 döneminde 201 bin 888 iken, 2011 yılının aynı döneminde yüzde 10 artışla 221 bin 981’e çıktı. Geçen yılın anılan döneminde Kargo-Posta taşıma oranı 257 bin 449 ton iken, 2011 yılının aynı döneminde yüzde 22.7 artışla 315 bin 958 tona yükseldi.

Çevik:“Türkiye Sağlık Turizminde ve Estetik Operasyonlarda ABD İle Yarışır” İstANbul, Yenİ HaYat, arDa SaYiner SİZcE SAĞLIK TURİZMİ SEKTÖRÜNDE TÜRKİYE’NİN KONUMU NEDİR? Türkiye hem sahip olduğu ileri teknoloji, hem sağlık alanındaki uzmanlığı ve deneyimi, hem de coğrafi konum açısından, fiyat avantajı ve sunduğu ev sahipliğiyle alanında diğer ülkelere rakip olacak ve hatta fark atacak seviyededir. Özellikle estetik alanda sunduğumuz hizmetler teknik ve kalite anlamında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’ndeki ülkelerle yarışır konumdadır. Doktorlarımız, kullandığımız teknolojik donanımlar ve özellikle deneyimlerimiz bizi bu konuma getirdi. Türkiye özellikle son 10 senedir kendini bu anlamda çok geliştirdi ve dünyanın birçok noktasından hasta misafir edebilecek hale getirdi.

Bosna-Hersek, Rusya ve Azerbaycan’dan birçok hastamız geliyor. Özellikle saç ekimi konusunda çok iddialıyız. Bu operasyonlarda FUE yöntemini kullanarak dünyadaki en son teknoloji ve saç ekimi yöntemini hastalarımıza sunuyoruz. Yurtdışından gelen hastalarımız arasında yukarıda saydığım ülkelerde yaşan Türk vatandaşlarımız olduğu gibi bize referans ve reklamlar yoluyla ulaşarak gelen ağırlıklı bir yabancı hasta kitlemiz de mevcut. Türkiye’deki genel cerrahi operasyonlara baktığımız zaman ise bu saydığımız ülkeler dışında Güney Amerika ve hatta Avustralya kıtasından dahi hastaların Türkiye’ye büyük cerrahi operasyonlar almaya geldiğini duyuyoruz. Bu da tabii sağlık turizmi sektöründe yer alan bizleri ülkemizdeki tıbbi gelişmeleri görmemiz adına gururlandırıyor.

SİZcE SAĞLIK TURİZMİNDE TÜRKİYE’NİN E N B Ü Y Ü K A V A N TA J I N E D İ R ? Görünüşteki en büyük avantaj fiyat farkı. Gerçekten de Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’ndeki ülkelerden çok daha uygun fiyatlarla estetik hizmetleri vermekteyiz. Ödemelerde taksit yapmaktayız. Ama bundan ziyade ülke olarak bu alandaki deneyimlerimiz ve donanımımız çok önemli bir seçim nedeni. Hastalar bize güveniyor. Bunun yanında ülkemizin birçok farklı kıtaya ve ülkeye yakınlığı da bir avantaj. Türkiye zaten önemli bir turizm ülkesi olduğu için hastalarımız bir taşla iki kuş vurmak, hem Türkiye’de tatil yapmak hem de bizler gibi deneyimli estetik merkezlerine kendilerine emanet etmek isteyebiliyorlar. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi imajı daha da güçlendikçe Türkiye’yi sağlık amaçlı tercih edecek hastaların sayısı da artacaktır. Buna inanıyoruz ve bu konuda sektörü daha da güzel günlerin beklediğini düşünüyoruz.

SAĞLIK TURİZMİ DEDİĞİMİZ VAKİT AKLA HANGİ HİZMETLER GELMELİ? Bu konuda en önemli olan hastanın kendini evinde gibi hissedebilmesi. Kişiler zaten estetik konulu dahi olsa bir operasyona girecekleri için kendisini psikolojik olarak rahat hissetmeli ve tüm bu sürecin hazırlığı hastayı yormayacak şekilde organize edilmeli. Dolayısıyla bizlerde EsteHair olarak hastaların Türkiye’ye gelmeden önceki tüm uçak ve otel rezervasyonlarını düzenliyor, kendilerini havaalanında özel olarak alıyor ve hatta kendilerine İstanbul turu dahi hediye ediyoruz. Dolayısıyla hasta kısa süreliğine Türkiye’ye geldiyse ön hazırlıkları biz bizzat yaparak kişilerin estetik operasyonları için en az süreyi harcamalarını sağlamış oluyoruz. Bu asistanlık hizmetlerimizi hastanın spesifik ihtiyaçlarına göre çeşitlendirebiliyoruz. Ülkemiz misafirperverliği ile tanınan bir ülke olduğu için bu konuda da büyük avantajlarımız var. Özellikle yabancı hastalarımız bu durumdan çok memnun kalıyor. Türk hastalarımız ise, kendi dillerinde, kendi ortamlarında, tüm seyahat ve konaklama ihtiyaçlarının karşılandığı organize bir hizmetle Türkiye’de kaliteli zaman geçirerek, güvenli ve memnuniyet veren bir sağlık hizmeti alıyorlar.

GENELDE TÜRKİYE’Yİ HANGİ ÜLKELERDEN H A S TA L A R T E R c İ H E D İ Y O R ? Estetik merkezimiz EsteHair’e saç ektirme, burun, göğüs ve kalça estetiği gibi operasyonlara girmek üzere Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Yunanistan, Bulgaristan,

Türkiye’nin en eski estetik merkezlerinden EsteHair’in Genel Müdürü İbrahim Çevik, Türkiye’nin sağlık turizminde ABD ve Avrupa ile yarışır durumda olduğunu söyleyerek, ekonomik ve siyasi istikrarın Türkiye’nin imajını ve dolayısıyla sağlık turizmindeki yükselişini olumlu etkilediğini belir tti.


A ralik 2011

27

Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Yeniden Başladı

New York, Yenİ Hayat, Burak Atilgan burakatilgan@yenihayatgazete.com

Her yılın sonunda ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu tarafından kabul edilip uzatılan GTS programı, Senatonun onaylayıp Başkan Barak Obama’nın yasa tasarısını imzalamasıyla bu sene 11 ay sonra rekor süredeki gecikme ile 5 Kasım 2011 tarihinde yürürlüğe girdi. Amerika Birleşik Devletleri Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS), 1974 yılından itibaren aralarında Türkiye’nin bulunduğu, gelişmekte ve az gelişmiş olan ülkelerden gerçekleştirilen ithalat için ABD pazarına toplam 3474 üründe gümrük vergisiz giriş imkanı tanıyan bir program. (19 USC 2461. Generalized System of Preference). ABD pazarında ülkemiz ihracatçılarına önemli bir pazara giriş avantajı sağlamakta. ve GTS kapsamında hangi ürünlerin yer aldığını ABD Ticaret Temsilciliği internet adresinde yer alan arama motorundan sekiz haneli HTS kodu ile ya da ürün açıklamasını yazarak kolayca öğrenilebilirsiniz. (http://dataweb.usitc. gov/scripts/gsp/gsp_ tariff.asp) GTS p rogramından nasıl yararlanılır ? GTS kapsamındaki ürünler arasında olmalıdır. Türkiye’ den ABD’ye doğrudan ya da kapalı mühürlü konteynır içersinde taşınmalı.

G

TS programı, her yılın sonunda ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu tarafından kabul edilip uzatılır. ABD Temsilciler Meclisince 15 Aralık 2010 tarihinde, GTS’nin 30 Haziran 2012’ye kadar uzatılmasına ilişkin yasa tasarısı (HR 6517: the Omnibus Trade Act of 2010) kabul edilerek Senato’ya iletilmiştir. Başkan Barak Obama yasa tasarısını 21 Ekim 2011’de imzalayarak GTS programını 31 Temmuz 2013 tarihine yeniden uzatti. Başkanın imzaladığı tarihten 15 gün sonra yasa tasarısı 5 Kasım 2011 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye deki ihracatçılarımız GTS programından yararlanmaya yeniden başlayarak mevzu bahis ürünlerden ithal vergisi (MFN) muaf tutulacaklardır. Daha önceki gecikmeli olarak onaylanan durumlarda olduğu gibi, bu seferde GTS programının yeniden onaylanmasıyla, ithalatçılar GTS kapsamında olan ürünler için 1 Ocak 2011 tarihinden 4 Kasım 2011’e kadar ödedikleri vergilerin geri ödenmesini

talep edebilirler. Gümrük beyannamesindeki ilgili bölümüne GTS kapsamında olduğunu belirten“A” ibaresini koyan ithalatçılar, bu dönemde ödedikleri vergileri otomatik olarak geri ödemesi yapılacaktır. Gümrük girişlerinde “A” ibaresini koymayan ithalatçılar ise, ödedikleri vergilerin geri ödenmesini için yazılı olarak ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) talep etmeleri gerekmektedir. GTS programından yararlanan ihracatçılarımızın, ithalatçılar tarafından doldurulan gümrük beyannamesindeki ilgili bölümüne “A” ibaresinin konulmasının, gümrük vergilerinin geriye dönük ödenmesi için büyük önem arz etmektedir. İhracatçılarımız ve Amerika’da olan Türk ithalatçılarımızın konu hakkında gümrük girişlerini yapan temsilcileriyle görüşerek, GTS programından yararlanma şartlarının yerine getirilmesinin üzerinde durmaları gerekmektedir. T.C. Dış Ticaret Müsteşarlığı’ nın yapmış olduğu açıklamada; GTS

kapsamında yer alan ve ABD’ye sıfır gümrük vergisi ile pazara giriş imkanına sahip bazı ürünleri ihraç eden firmalarımızın, çeşitli nedenlerle bu programdan yararlanamadığının vurgulayarak, yapılan hesaplamalara göre, 2009 yılında ABD’ye yaklaşık 115 milyon dolar değerindeki ihracatımızın, GTS kapsamında gümrük vergisiz ABD pazarına girme imkanına sahip iken, ihracatçılarımız GTS programından yararlanmaya yönelik girişimde bulunulmadığı için, söz konusu imkandan yararlanamadığı ve bu nedenle, ABD’ye ihracatta söz konusu firmalarımızın yaklaşık 4 milyon ABD Doları ek vergi yükümlülüğü altına girdiği belirtilmektedir. G T S p rogramına konu olan ürünler nelerd İ r ? ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP), ithalatçılara ve ihracatçılara GSP programına tabi olan ürünlerin yasal yükümlükleri hakkında bilgi vermektedir

Menşe Kuralı: Ürünün Türkiye’de üretilmiş olması veya yetiştirilmiş olması ya da ithal girdi kullanılmış ise, ürünün elde edilmesinde kullanılan Türk girdilerinin maliyet veya değerinin toplamına ek olarak doğrudan işleme maliyetlerinin ABD’ye satış fiyatının en az % 35’e eşit olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, yerli katkı payının en az % 35 olması gerekir ve ürünün yeterince işlenip, kullanılan ithal girdilerden başka bir ürün elde edilmiş olması gerekir. İthalatçı firma, tarafından doldurulacak olan gümrük beyannamesinde 27. sütunda ithal edilen ürünün GTS kapsamında olduğunu ifade eden “A” harfinin yazılmasıyla yasal olarak faydalanabileceklerdir. (19 CFR 10.172) Gümrük girişinde “A” ibaresinin herhangi bir nedenden dolayı girilmemiş olmasından dolayı GSP den yararlanamayanlar ise, yasal olarak ödedikleri ithalat vergilerinin iadesini talep ede-

bilirler. Tasfiye süresine en az 20 gün kala, gümrük girişinde değişiklik yapılarak yeniden gönderilmesi bu yollardan birisidir. Diğer bir metot ise, protesto 19 formu gönderilmesi ile mümkündür. (19 USC 1514). Her iki forma da ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) internet sayfasından ulaşılabilir. (http://www.cbp.gov/linkhandler/cgov/trade/trade_programs/entry_summary/general_pea/post_summary_form.ctt/ post_entry_amendment_form. pdf , http://forms.cbp.gov/pdf/ CBP_Form_19.pdf) E l sanatları ürünler İ n İ n İ hra c atı G T S ka p samında nasıl gerçekleş İ r ? GTS programından yararlanan ülke, ABD ile yapacağı bir anlaşmayla, el dokuması ve folklorik eser olarak ürünlerini sertifikalandırdığı taktirde bir çok kategoride el tekstili ürünleri GTS kapsamı altına girmektedir. Bugüne kadar aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke bu anlaşmayı imzalamış bulunmaktadır. Bu anlaşma sayesinde ABD’ye el dokuması ve folklorik duvar halıları ( HTSUS 6304.99.10-40 ) ve el dokuması kumaş ve yastık yüzleri gümrüksüz olarak sokmak mümkündür. Ayrıca el isçiliği gerektiren; mücevherler, geleneksel oyunlar, sanat eserleri, bazı halı ve kilimler, ahşap biblolar, dekore edilmiş kutular ve diğer ahşap süs eşyaları; üflemeli, telli, vurmalı ve bazı klavyeli çalgı aletleri; çerçeveli ve çerçevesiz aynalar; resim çerçeveleri; bambu sepet ve çantalar; hintkamışı, palmiye yaprağı ve bitkisel maddelerden üretilen el yapımı ürünler, ABD’ye ihraç edilirken vergiden muaftır. Bu ürünlerin temsil eden üçgen şeklindeki mühür, ticari faturanın üzerine damgalanıp imzalanmalıdır.



A ralik 2011

29

Amerikan Firmalarının Türkiye’deki Kapısı: A B F T

2004 yılında kurulan Amerikan Şirketler Derneği (ABFT) , Türkiye’deki Amerikan şirketleri ile Türkiye’deki hükümetler arasındaki ilişkileri düzenleyerek ticari ve hukuki konularda danışmanlık veriyor. Bu hizmetin yanında ABD iş dünyası ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine yönelik önemli faaliyetlerde de bulunan ABFT’nin çalışmalarını ve yapısını dernek başkanı Rahşan Cebe’den öğrendik. İstanbul, Yenİ Hayat Korn Ferry Int. gibi firmalar. Dolayısıyla bunlar arasındaki network çok önemli.

A B F T ’ n İ n kuruluş tar İ h İ , ama c ı ve h İ zmetler İ nden kısa c a bahsedeb İ l İ r m İ s İ n İ z ? Amerikan Şirketler Derneği (ABFT), Türkiye’de faaliyet gösteren ABD şirketlerinden oluşan bir ticaret birliği ve sivil toplum kuruluşudur. Türkiye’de pozitif bir iş gündemi ve ticaret ortamı oluşturmak amacıyla 2004 yılında kurulan dernek, kendini taraf olma, diplomasi, bilgi değiş tokuşu ve iş dünyası ile kurulacak ilişkiler yoluyla ikili ticaretin, yatırımın ve ilişkilerin geliştirilmesine adamıştır. ABFT, interaktif diyalog ve işbirliği yoluyla Türk Hükümeti ile ABD iş dünyası arasındaki ilişkileri güçlendirmeye yönelik olarak son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilen reformları ve çalışmaları desteklemektedir. Amacımız, üye şirketlerimizin Türkiye’de gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamak üzere liberal ve tarafsız bir ortam oluşturmaktır. ABFT’nin onursal başkanı Amerikan sefiri ve bu dernek aynı zamanda Türkiye’deki Amerikan Ticaret Odasıdır. ABFT, kendini üye şirketleri adına liderlik yapmaya ve serbest pazarları, liberal ticareti ve şeffaflığı desteklemeye adamıştır. Bu amaç doğrultusunda ABFT, Türkiye ve ABD’deki kamu ve özel sektör arasında güvenilir, saygın ve etkili bir iş ortağı ve köprü olmaya çaba göstermektedir. A B F T ’ n İ n bünyes İ nde hang İ İ ş kollarından ve to p lamda kaç üye f İ rma bulunuyor ?

mer Ambrassador of United States of Ankara- James Holmes ile toplantı, Etik Liderlik konuşmacısı ve yazar Bob Stone ile öğle yemeği, US Chamber of Commerce Senior Vice President & US Consul General ile aksam yemeği, US Embassy Ashgabat Commercial Officer Patrick Slowinski ile toplantı, US Ambassador to Turkey Mr. Francis J. Ricciardone ile akşam yemeği, Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ms. Leyla Alaton ile ABFT Yemeği, University of St. Mary MBA öğrencileri için panel, Stephen C. Jordan, General Director of US Chamber of Commerce Business Civic Leadership Center ile buluşma, Investment Support and Promotion Agency Başkanı İlker Aycı ile toplantı, Trade and Investment Framework Agreements toplantısı, US Department of State, Under Secretary of State for Economic, Energy and Agricultural Affairs Mr. Robert D. Hormats ile toplantı, Ohio State University President E. Gordon Gee”nin ABFT Ziyareti, US Consul General ikametgahında ABFT resepsiyonu, US Chamber of Commerce President & CEO Mr. Thomas Donohue ile öğle yemeği, ABFT’nin gerçekleştirdiği Türkiye’de İş ve Yatırım İklimi Anketi konulu Basın Toplantısı, ABD Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarlığı Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Ticaret Heyeti ile toplantı etkinlikleri bulunuyor. Bu ve buna benzer networking ve bilgilendirme amaçlı birçok farklı etkinliği üyelerimiz ve ilişkide bulunduğumuz kurumlar için ABFT olarak düzenliyoruz. A mer İ kan ş İ rketler İ T ürk İ ye ’ ye bakış açısını genel olarak nasıl değerlend İ r İ yorsunuz ?

Derneğe Türkiye’de faaliyet gösteren 75’den fazla ABD şirketi üyedir ve ABD Ticaret Odası’nın bir iştiraki olarak üyelerini temsil etmek ve ikili ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek bakımından hem hükümet, hem de özel sektör liderleri ile yakinen çalışabilecek güçlü bir pozisyonda durmaktadır. Derneğimizin üyeleri arasında ilaç, finansal hizmetler, elektronik, gıda ve içecek ile kişisel bakımdan dil öğrenimine kadar birçok farklı alanda faaliyet gösteren şirketler bulunmaktadır. Fritolay, Conrad, Pepsi Bottling, Citibank, Wall Street Institute, Philip Morris, Pfizer, IBM, BP, MSD, HP, Marsh,

Y ıl İ ç İ nde A B F T olarak ya p ılan bell İ başlı etk İ nl İ klerden genel olarak bahsedeb İ l İ r m İ s İ n İ z ? 2011 yılı içinde gerçekleştirilen ve gerçekleşmesi planlanan etkinliklerimiz arasında USTDA toplantısı, US Assistant Secretaries of Department of Commerce toplantısı, American Turkish Council President and For-

Amerikan şirketlerinin Türkiye’ye bakışı genelde çok olumlu ve Türkiye’nin bölgede çok güçleneceğine inandıkları için burada yatırım yapmak istiyorlar. Bölgedeki ülkelerle iş yapmanın yolunun Türkiye’ye yatırımdan geçtiğini biliyorlar. Bu sebeple sadece ABFT olarak değil tüm ülke olarak bu potansiyeli kullanmamız ve bu amaca yönelik çalışmalarda bulunmamız gerekiyor. Tüm bu bahsettiğim konulara dair, Türk ve Amerikan şirketleri derneğimiz ve çalışmalarımız hakkında daha geniş bilgiye www.abft.net adresinden ulaşarak bizimle temas kurabilirler.

ABD

36 East 20th Street New York, NY 10003 Tel: 212.387.0600 - Faks: 212.420.7699 Sahibi Akbulut Hukuk Bürosu Adına (Publisher): Av. J. Cahit Akbulut

İdari Müdür (Managing Editor): Hasan Akbulut

Yayın Danışmanı (Publishing Advisor): Veli özdemir

Pazarlama Müdürü (Marketing Director): Surhan ünal

Genel Yayın Yönetmeni (Editor-in-Chief): Can Kamiloğlu

Dağıtım ve Abonelik (Distribution and Subscriptions): Salih Akbulut

Haber Koordinatörü (News Coordinator): Haldun Armağan

İstanbul Temsilcisi (Istanbul Representative): Arda Sayıner

Yazı İşleri Müdürü (Editor): ömür üzelce

Haber Araştırma (Exclusive News Editor): Adnan Onaran

Görsel Yönetmen (Art Director): Emre Emirgil

Fotoğraf Editörü (Photo Editor): Hüseyin Tuncer

TüRKİYE Sorularınız İçin: soru@yenihayatgazete.com Görüş ve önerileriniz: editor@yenihayatgazete.com Abonelik: abone@yenihayatgazete.com Website: www.yenihayatgazete.com

Cinnah Caddesi No:11/5 Kavaklıdere ANKARA İçerik (Content): ANKA Haber Ajansi - ANKA News Agency


A ralik 2011

Cemİl özyurt

30

Amerika’da Türk Medyası: Bir İleri, İki Geri

A m e r i k a Birleşik Devletleri’nde yaşayan etnik grupların medyadaki gücü her g e ç e n g ün daha da artıyor. ABD genelinde 3 binden fazla etnik medya organı bulu n u r k e n , 5 0 m i l y o n d a n f a z la insan etnik medya kanalıyla birbirleriyle, ABD’de olup bitenlerden ve k e n d i ü l ke l e r i n d e n h a b e r dar oluyor. 1996 yılında kurulan ve ABD’deki en büyük etnik medya dern e ğ i o l a n N e w A m e r i c a M edia’ya göre gazetecilik endüstrisinde en hızlı etnik medya büyüyor. ABD’de faaliyet gösteren en büyük medya kuruluşlarından biri 1976 yılında kurulan ve Amerika’daki en büyük Çince gazete olan The World Journal. Gazetenin New York, Los Angeles, San Francisco, Chicago, Huston, Vancouver ve Toronto ofisleri bulunuyor.

1860-1921” ile ilgili araştırmasında yer verdiği “Unity” gazetesi Kurtuluş Savaşı yıllarında önemli bir işlevi yerine getirdiğine dikkat çekiliyor. Üç ayda bir yayınlanan “Unity” o dönemde Türkiye’de olup bitenleri Amerika’da yaşayan Osmanlı vatandaşlarına Osmanlıca olarak ulaştırıyordu.

Amerika’daki Türk medyasının geçmişini ve günümüzdeki durumunu Turk Avenue araştırdı. Araştırmaya göre son 10 yılda üç adet haftalık gazete, yedi dergi, 24 saat yayın yapan bir Türkçe televizyon yayın hayatına son verdi. ABD’deki iki günlük gazeteden biri olan Zaman’ın da Şubat 2011 tarihinden itibaren haftalığa dönmesiyle tek günlük gazete Hürriyet kaldı. Halen bir iş dünyası dergisi (TURKOFAMERICA), bir çocuk dergisi (Bonbon), iki tane haftalık gazete (Forum ve Turkish Gazete), bir tane Amerika merkezli Türk televizyonu (Ebru TV), bir tane haftada bir saat program yapan TV kanalı (Turkish American Hour), biri New York’ta (Radyo Türküm), diğeri Los Angeles’ta (Radio Turkish) olmak üzere internet üzerinden sürekli yayın yapan iki radyo yayın hayatına devam ediyor. ABD’deki Türk medyasında asıl patlama internet gazeteciliğinde yaşanıyor. Halen ABD’de 10’a yakın internet portalı Türklere hizmet veriyor.

Pek çok Türk derneği düzenli olmasa da değişik isimler altında yayınlar çıkardı. 1950’li yılların sonundan itibaren “Yankı”, “Türk Dünyası” ve “Anavatan” isimleri Türk Amerikan toplumunda adını duyurdu. Ancak ömürleri fazla uzun olmadı.

Amerika’da yaşayan Türkler tarafından çıkarılan basılı gazete ve dergilerin tarihi 19. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. 1893 yılı Lefkoşa, Kıbrıs doğumlu Ahmet Şükrü Esmer, Birinci Dünya Savaşı yıllarında New York’ta Columbia Üniversitesi’nde okurken Sada-yı Vatan isminde haftalık bir gazete çıkardı. Bu gazete ABD’de Türk dilinde yayımlanan ilk gazete olma özelliği taşıyor. Esmer, 1948’de Haberler Bürosu’nu kurmak üzere New York’a geldi. Bir yıl süreyle büronun kuruluşunda görev alan Esmer, 1949’da Basın-Yayın Genel Müdürlüğü’ne atanarak tekrar Ankara’ya döndü. Yine bilinen ilk basılı yayınlardan birinin Türk Hars Birliği tarafından 1920’li yıllarda Osmanlıca olarak çıkarılan “Unity” olduğu kabul ediliyor. Araştırmacı Sedar İşçi’nin “Amerika’daki İlk Türk Göçmenler:

Stephan Thernstrom tarafından derlenen “Harvard Encyclopedia of American Ethnic Groups” 1980 basımı çalışmada Talat Halman’ın araştırmasına göre Türk Amerikan toplumunun en uzun soluklu çalışmalarından birinin 1975 yılında gazeteci Aykut Görkey tarafından çıkarılan “Türk Evi” dergisi olduğu vurgulanıyor. O yıllarda Ahmet & Nasuhi Ertegün kardeşlerin kurduğu Atlantic Record’ta görev yapan Görkey, İngilizce ve Türkçe aylık olarak çıkardığı dergiyi yaklaşık üç yıl süreyle yaşatmayı başarmış. 1978 yılında 100. sayısıyla birlikte kapatılan “Türk Evi”, o döneme kadar Türkler tarafından çıkarılan en uzun soluklu yayın olmayı başardı. Bir dönem abone sayısı 1000’e kadar çıkan “Türk Evi” kapandıktan sonra, Türkler ABD’de düzenli yayını olmayan bir kaç etnik gruptan biri olarak kaldı. Bir dönem Milliyet Gazetesi’nin 1980’li yıllarda New York muhabirliğini yapan Gazeteci İskender Sorgun, 16 sayfadan oluşan İngilizce bir gazetenin çıkışına öncülük etti. EN ESKİSİ HÜRRİYET Amerika’da bilinen en eski devamlı periyodik yayınlardan birisi de Hürriyet Gazetesi. Hürriyet New York bürosu 27 Ağustos 1981 yılında Fifth Avenue ile 42. Cadde’nin kesiştiği köşede bulunan 500 numaralı binada kuruldu. Gazete 29 Ekim’de yayın hayatına girdi. Doğan Uluç yönetimindeki Hürriyet Amerika, ayrı bir şirket adı altında Türkiye’deki Hürriyet Gazetesi’nden finansal anlamda bağımsız olarak yayın yapıyor. Önceleri gazetenin Almanya baskısının günlük olarak ABD’de

dağıtımı yapılırken, Hürriyet 1 Kasım 2004 tarihinden itibaren New York’ta basılmaya başladı. Hürriyet, 19 Ekim’de bir basın toplantısı ile günlük gazete basımına başlayacağını duyuran Zaman Gazetesi’ne adeta çalım atarak ABD’de basılan ilk günlük Türk gazetesi oldu. Gazetede uzun yıllardır her alanda adeta joker gibi Razi Canikligil görev yapıyor. Zaman Gazetesi de ABD’de 1994 yılından beri haftada bir basılarak okurlarına ulaştırılıyordu. Hürriyet ile aynı ayda Zaman Gazetesi de günlük olarak basılmaya başladı. İdris Gürsoy yönetiminde günlük baskıya geçen Zaman’ın Amerika temsilciliğini 2006 yılından beri İlhan Ekşi yapıyor. Gazetenin New York temsilciliğini Sezai Kalaycı yapıyor. Gazete son alarak Şubat 2011’de aldığı bir kararla 20 sayfası İngilizce, dört sayfası Türkçe olmak üzere haftalık baskıya döndü. Amerika’da yerel olarak çıkan ilk gazete olan Forum ise 2004 yılından beri yayımlanıyor. Yayımlandığı ilk yıllarda haftada bir çıkan gazete, daha sonra 15 günde bire, son olarak da ayda bir baskıya döndü. Merkezi Clifton, New Jersey olan ve Gazeteci Murat Yeşil ve oğlu Ural Yeşil’in öncülüğünde çıkarılan gazete, Amerika’daki en uzun soluklu çıkarılan yerel gazete olarak yayın hayatına devam ediyor. New Jersey dışında Connecticut, Pennsylvania, Delaware gibi eyaletlere de ulaştırılan Forum, dağıtım anlamında da kendi dağıtım ağına sahip nadir yayın organlarından biri. ABD’de ilk Türkçe hukuk ve ticaret gazetesi olarak yayın hayatına başlayan Yeni Hayat ise gazete kategorisinde Amerika’daki Türk medyasına katılan son örnek. Mayıs 2011’de yayına başlayan gazete ABD‘de yasal olarak yaşamanın gerekliliği olan göçmelik hukukunun ayrıntıları ile iki ülke arasında ticaret ve ekonomi konularını ele alıyor. Aylık olarak yayımlanan ve ANKA Haber Ajansı tarafından içeriği hazırlanan gazetenin sahibi ise New York’un tanınan Türk avukatlarından Cahit Akbulut. Bir diğer periyodik gazetede New York’ta Faruk Acar tarafından çıkarılan Turkish Gazete. Daha

çok Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’na yaptığı muhalefet ile dikkat çeken Gazete, New York ve civarında Türklerin yaşadıkları bölgelerde bedava olarak dağıtılıyor. K A PA N A N G A Z E T E L E R Periyodik olarak yayımlanan ancak kapanmaktan kurtulamayan gazeteler arasında 1989 yılından 2004 tarihine kadar Amerikan Türk Dernekleri Asemblesi (ATAA) tarafından çıkarılan The Turkish Times var. 15 günde bir İngilizce olarak basılan gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini Uğur Akıncı yapıyordu. ATAA’nın desteğiyle de olsa, The Turkish Times uzun süre süreli yayın olarak kalmayı başaran nadir gazetelerden biri olmayı başardı. 2002-2004 yılları arasında ATAA başkanlığı yapan Ercüment Kılıç döneminde kapanan The Turkish Times’in yerini aylık olarak çıkarılan “The Turkish American” dergisi aldı. Ancak onun da ömrü uzun olmadı. Bir kaç sayıdan sonra “The Turkish American” da yayın hayatına son verdi. Haftalık olarak yayımlanan ancak kapanmak zorunda kalan gazetelerden bir diğeri de İrvine, Los Angeles merkezli olarak Yunus Aksoy tarafından çıkarılan California Turkish Times. Gazete, Haziran 2005’te yayına başladıktan bir süre sonra adını USA Turkish Times olarak değiştirdi. Gazete Los Angeles’tan sonra New York ayağında da Türk gazetecilerin desteği ile bir süre daha yaşamaya devam etti. Haftalık olarak çıkarılan ve ABD geneline dağıtılan gazete finansal problemler yüzünden kapanmak zorunda kaldı. Emlak sektöründe faaliyet gösteren gazetenin sahibi Yunus Aksoy, finansal anlamda uzun süre destek aramasına rağmen gerekli desteği sağlayamayınca gazeteyi kapatmak zorunda kaldı. Aksoy, Kasım 2010 seçimlerinde İrvine Belediye Meclisi’ne girmek için aday oldu ancak kazanamadı. New York’ta değişik kurumlarda çalışan gazetecilerin biraraya gelerek uzun emekler sonucunda çıkardıkları bir diğer gazete ise 2004 yılında senesini dolduramadan yayın hayatına son verdi. Aralarında New York’ta uzun yıllar gazetecilik

yapmış Behzat Barış gibi deneyimli gazetecilerin de bulunduğu oluşum finansal ve yönetim sorunları yüzünden yaşayamadı. AMERİKA’DA TÜRK D E R G İ YAY I N C I L I Ğ I New York merkezli Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu 1988 yılında “Görüş” isminde Türkçe bir dergi ile toplumu bilgilendirme yoluna gitti. İlk çıktığı sayıya dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren bir kutlama mesajı da gönderdi. Federasyon o dönemde ‘’Vision’’ adıyla İngilizce bir dergi de çıkarıyordu. Ancak her iki derginin de devamlılığı olmadı. Özel sektör tarafından çıkarılan ve ömrü uzun olmayan beş dergi 2000’li yılların ilk yıllarında Amerika’daki Türklerin ilgisine sunuldu. “Jön Türk” adıyla Fatih Yılmaz tarafından 2002 yılında New York’ta çıkarılan dergi dördüncü sayıdan sonra kapanmak zorunda kaldı. Yine 2002 yılında online eğitim portalı Mezun Group’un çıkardığı Mezun Life dergisi iki yıla yakın yayın hayatına devam etti. Doğan Doğan’ın yayın yönetmenliğini yaptığı dergi, Türkiye’de hazırlanıp ABD’de dağıtımı gerçekleştiriliyordu. 2003 yılında New Jersey’de Mehmet Yeşilbaş ve Serhan Bass tarafından çıkarılan Turkish Cafe Press yayınına üç sayı devam edebildi. Aynı dönemde San Francisco merkezli olarak çıkarılan ve yayın yönetmenliğini Eser Turan’ın yaptığı Turkuaz dergisi sekiz sayı çıktı. İngilizce olarak çıkarılan Turkuaz, kültür ve sanat ağırlık haberlere ağırlık veren bir dergi olarak yayın yaptı. Dergi bir süre online olarak yayına devam etti. Türkiye’de yayımlanan dergilerin ABD’de özel bölümlerle birlikte çıkarılması için de çaba harcandı. Türkiye’deki sosyete dergilerinden Klass Magazine, ABD için ayırdığı sayfalarda Klass USA adıyla bir süre yayın yaptı. Ancak ömrü uzun sürmedi. Yine kadınlara yönelik çıkan Elite dergisi de bir kaç sayıdan sonra yayınına ara vermek zorunda kaldı.

D E VA M I öNÜMÜZDEKİ S AY I




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.