Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Page 1

TÜ R K L E R İN AM E R İK A ’ D A K İ HU K U K V E TİC A R E T GA Z E T E S İ

w ww.yenihayatgazete.c o m

S AY I : 4 - A G U S T O S 2 0 1 1 - N E W YO R K

L E Z Ö YA DOS Yeni Hayat, bu sayıda sizlere Amerikan vatandaşlığına giden yolları ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları bir özel bir dosya halinde sunuyor. Sayfa 3-9

Amerikan Vatandaşlığına Hazırlananlar Dikkat: Eşinizi Aldatırken, Alkollü Araç Kullanırken İki Kere Düşünün Eşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir.

Belki Amerikan Vatandaşısınız ve Bundan Haberiniz Yok

Altın Test’in Altın Soruları...

Amerikan vatandaşlığına geçiş için bilinen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor.

ABD vatandaşlığı öncesindeki son adımlardan olan 100 soruluk altın testteki sorular, konu olarak Amerikan devlet yapısı, Amerikan tarihi ve ülke bilgisi olmak üzere 3 kısma ayrılıyor. Okuma, yazma , konuşma ve yurttaşlık bilgisi sorularını içeren sözlü sınavın soruları 6. sayfada.

ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı Kap

ABD Vatandaşlığı Bu Sınavın Ucunda

ABD’de federal hükümet tarafından desteklenen federal projelere en az beş yüz bin dolar yatırım karşılığında, yabancılara Green Card ve Amerikan vatandaşlığın yolunu açan, EB-5 yatırmcı vizesine ilgi büyüyor.

ABD vatandaşı olmak herkesin hayali. Fakat ABD’de Green Card’a sahip olarak yaşasanız ve gerekli prosedürleri yerine getirmiş olsanız dahi karşınızda herkesi heyecanlandıran bir sınav var: ABD Vatandaşlık Sınavı.

Green Card

Piyangosuna Siyaset Karıştı

Cumhuriyetçiler, Kaçak Göçmenler Konusunda Obama’nın Yetkilerini Geri Alma Peşinde

Amerikan siyasetindeki son gelişmeler piyango yoluyla verilen Green Card uygulamasının geleceğini tehlikeye soktu. Cumhuriyetçi Partinin girişimiyle, piyango yoluyla Green Card uygulamasının dünya çapında tamamen sona ermesini öngörüyor. Bu tezin savunucuları, çekiliş yoluyla verilen Green Card ile terörizm arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor.

Obama’nın göçmenlik reformu tartışılırken, Cumhuriyetçilerde Başkan Obama ve yönetimini kaçak göçmenler konusunda sıkıştırmaya devam ediyor. Sayfa 12

ABD’DEKİ ÖĞRENCİLER ASKERLİKLERİNİ NASIL ERTELEYEBİLİR?

Sayfa 10

Amerikan Adalet Sistemi Ne Kadar Derin?

“TÜRKİYE ARTIK SADECE İŞ GÜCÜ DEĞİL, HAYAL GÜCÜ DE İHRAÇ EDEN BİR ÜLKE”

Sayfa 19

Sayfa 20

ABD’deki yargı sisteminin basamaklarını ve bu sistemin işleyiş şeklini hukuki terimler ve bilinmesi gereken önemli detaylarıyla sizler için inceledik.

Emrah Yücel Röportaj

Sayfa 14

ABD’ye İhracat Hedefi Bir Başka Bahara Kaldı

THY Los Angeles’ta Hedef Büyüttü Sayfa 23

Hollywood’da Türk İzleri Sayfa 28

Av. J. Cahit Akbulut

Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi. Sayfa 24

Temmuz ayına baktığımızda federal hükümet temmerrüte düşmemek için borçlanma sınırının artırılması yasasıyla ilgili konuda büyük mücadele verirken göçmenleri ilgilendiren konularda en olumlu gelişmeyi Kaliforniya Eyaletinde gördük. Sayfa 5



A ğustos 2011

NASIL AMERİKAN VATANDAŞI OLURUM? New York, Yenİ Hayat

G

reen Card süresini özellikle belli limitler içinde Amerika’da yaşayarak geçirmek vatandaşlık için en temel koşul. Bunu yani sıra iyi bir sicile sahip olmak, yani herhangi bir suç kaydı bulunmaması önemli. Vatandaşlık başvurusu yapmadan Green Card sahibi olarak da yaşamak mümkün, ancak ikisi arasında yasal haklar bakımından ciddi farklar bulunduğunu akılda tutmak gerekiyor. Vatandaşlık, sağladığı iş imkanları ve diğer avantajların yanı sıra, ABD’nin geleceğinde rol almak imkanı da tanıyor. Bir Green Card sahibi hiç bir zaman seçimlerde söz sahibi olamazken, vatandaşlığa geçiş aynı zamanda oy kullanmak ve Amerikan Başkanlığı dışında bütün siyasi pozisyonlar için siyasette aktif rol almanın yollarını da açıyor. Amerika’nın siyasal tarihinde fark yaratan politikacıların pek çoğunun göçmen kökenli olduğu gerçeğini hatırlayınca, Türk kökenli göçmenlerin siyasete atılmasının önemi ortaya çıkıyor.

3

Amerika Birleşik Devletleri’nde yasal bir göçmen olarak yaşamak, bir başka deyişle Green Card sahibi olmak, sonunda Amerikan vatandaşlığının kapısını da açıyor. Bu nedenle Green Card bir bakıma vatandaşlığın yarısı sayılabilir. Amerikan vatandaşı olabilmenin en kestirme yolu belli bir süre Green Card sahibi olarak Amerika’da yaşamak ve daha sonra gerekli formaliteleri tamamlamaktan geçiyor. Yeni Hayat, bu sayıda sizlere Amerikan vatandaşlığına giden yolları ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları bir özel bir dosya halinde sunuyor.

Vatandaşlığa geçişin bürokratik formülü USCIS, Amerikan Göçmen İşleri Dairesinin sayfasındaki N-400 formunu doldurmakla başlıyor. Gerekli süreyi tamamlamanın ardından N-400 formuyla başvurusunu yapan ve gereken evrakları tamamlayan bir göçmen herkese uygulanan İngilizce dil ve tarih-kültür sınavını da başarıyla geçerse, vatandaşlığa geçiş için yemin töreni için gün almayı bekliyor. Belirlenen günde törene katılıp, yemin ettikten sonra Amerika’da “yeni bir hayatın” ilk sayfası böylece açılmış oluyor. Yasal oturum izni sağlayan Green Card, Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinin ilk aşaması. Bir Green Card sahibi belirli koşulları yerine getirdikten sonra Amerikan vatandaşlığına geçiş için başvuru yapabiliyor. Yetkili kurumlar genel şartları şöyle sıralyor: 18 yaşından büyük olmak Green Card sahibi olmak Green Card statüsünde Amerikan Vatandaşıyla evliyse 3 yıl, evli değilse 5 yıllık sürenin en az yarısını kapsayan sürede bizzat Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamış olmak Vatandaşlık sınavını geçmek Amerika Birleşik Devletlerine bağlılık yemini etmek İyi ahlaklı ve erdemli karaktere sahip olmak Vatandaşlık sınavı Amerika Birleşik Devletleri tarihine ilişkin sorular ve genel kültür bilgilerinden oluşuyor. Yaşı itibariyle bu sınavı alamayacak durumda olanlar veya fiziksel özürlüler sınavdan muaf tutulmayı isteme hakkına sahipler. İyi ahlaklı olmak için aranan kıstasların detaylarını “Vatandaşlık için karakter testi” haberimizde bulabilirsiniz.

Amerikan Vatandaşlığı Hangi Hakları Sağlıyor? ­­ABD vatandaşlığı ile Green Card statüsü birbirinden ayrı olarak işlem görür. Her ikisinde de bir

göçmen için yasal oturum ve çalışma izni olmakla beraber, bir Amerikan vatandaşı için ekstra haklar ve ayrıcalıklar söz konusudur.

­­ABD vatandaşı olan bir göçmen seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olurken, Amerika Birleşik Devletleri pasaportu ile seyahat edebiliyor. ­­Yakınlarını Amerika Birleşik Devletleri’ne göçmen olarak getirmek istediğinde, yasal işlemler diğerlerine oranla daha süratli yürütülüyor.

­­Sadece Amerikan vatandaşlarına açık olan belli işlerde çalışma hakkı doğuyor. ­­Ayrıca, Amerikan vatandaşlığına geçen bir kimse bir başka ülkede yaşamaya karar verirse, Green Card

statüsünün tersine, belirli sürelerde Amerika’ya girmek mecburiyeti olmadan bu arzusunu gerçekleştirebiliyor.


A ğustos 2011

4

Amerika Çifte Vatandaşlığa Sıcak Bakmıyor, Ama Engel de Olmuyor

Washington, Yenİ Hayat

A

merikan vatandaşlığına geçen bir göçmen aynı zamanda kendi ülkesinin vatandaşlığını otomatik olarak terketmiş sayılmıyor. Örneğin 5 yıl Amerika’da ikamet etme başta olmak üzere, vatandaşlık başvurusu için gerekli şartları taşıyan Green Card sahibi bir Türk, yemin töreninin ardından resmen Amerikan vatandaşı olduktan sonra, isterse hem TC hem de ABD vatandaşı statüsünü koruyabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkış için, Türk makamlarına resmen başvuruda bulunmak gerekiyor. Benzer şekilde, daha sonra Amerikan vatandaşlığını bırakmak isteyen bir şahsın da resmi başvuru yapması gerekiyor.

Uzmanların ise şöyle:

çifte

vatandaşlara

tavsiyeleri

ve

hatırlatmaları

((Çifte vatandaşlık her iki ülkede yaşama ve çalışma gibi hoş bir alternatif sunabilir. Ancak çifte vatandaşlık aynı zamanda her iki ülkeye dair vergi ve diğer yükümlülükleri de kapsar. ((Bir kişi Amerikan vatandaşlığına geçtikten sonra, kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkmamayı tercih ettiyse, mutlaka her ikisine ait evraklarını, pasaport dahil, iyi korumalı ve sorumluluklarıyla alakalı bürokratik takibi yapmalıdır.

Pek çok Türk ve diğer ülkelerin göçmenleri genellikle her iki vatandaşlığı sürdürmeyi tercih ettiğine göre, Amerika’nın çifte Bununla birlikte Amerikan yetkililerinin çifte vatandaşlığa resmen vatandaşlık statüsüne bakışı nasıl? Çifte vatandaşlığı onaylıyor mu müdahale ettiği bazı özel durumlar da sözkonusu. yoksa sadece Amerikan vatandaşlığında kalmayı mı özendiriyor? Amerikan vatandaşlığına geçmiş olan bir kişi eğer ABD’nin Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz uzmanların görüşlerini öze- düşman kabul ettiği bir ülkenin ordusunda görev alır ise, bu tlemek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri aslında çifte vatandaşlığı durum Amerikan vatandaşlığından atılma sebebi oluyor. resmen tanımıyor. Ancak çifte vatandaşlara karşı olumsuz bir tavrı da sözkonusu değil. Kısaca söylersek, Washington çifte vatandaşlığa Benzer şekilde, Amerika’ya karşı ihanet suçu işleyen veya Amerisıcak bakmıyor ve özendirmiyor. Ancak bunun bireysel bir tercih kan hükümetine karşı yıkıcı faaliyetler içinde bulunduğu tespit ediolduğunu kabul ederek, engelleyici yönde bir tavır takınmıyor. lenler de Amerikan vatandaşlığından atılıyor.

Çifte Vatandaşlara Büyük Kolaylık abd’nİn ankara büyükelçİlİğİ İle İstanbul ve adana konsolosluğu, türkİye’de bulunan

Ankara, Yenİ Hayat

amerİkan vatandaşlarının İşlemlerİ İçİn özel bİr

Ç

ifte vatandaş statüsündeki Türkler de dahil olmak üzere, bütün Amerikan vatandaşlarına açık olan bu özel hizmetle, pasaport çıkartma, mevcut pasaportun süresini uzatma, doğum kaydı yaptırılması, Amerikan vatandaşlığı nüfus kaydı ile vergi formlarının sağlanması gibi pek çok önemli işlem Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmeye gerek kalmadan yapılabiliyor.

“vatandaşlık bİrİmİ” oluşturdu.

Yalnızca Amerikan vatandaşlarını kapsayan diğer bazı hizmetler arasında noterlik işlemleri ve seçmen kütüğü bağlantılı işlemler de var. Ayrıca acil sağlık problemleri veya hayati tehlikenin söz konusu olduğu olağanüstü durumlarla ilgili hizmet de veriliyor.

kapsam dışı olduğunu” özellikle hatırlatıyor.

Konsolosluk yetkilileri verilen Amerikan Vatandaşlık Biriminin verdiği hizmetleri sıralarken “vize ve vizeyle ilgili konuların

Ankara ve İstanbul’daki birimler Pazartesi-Perşembe arası haftanın dört günü; Adana ise Salı ve Perşembe günleri hizmet veriyor.

Randevu sistemiyle çalışan Amerikan Vatandaşlık Dairesi için Ankara’da 312-455-5555; İstanbul’da 212-335-9000; Adana’da 322-346-6262 numaralı telefonları aramak gerekiyor.


A ğustos 2011

5

AMERİKAN VATANDAŞLIĞI’NA HAZIRLANANLAR DİKKAT:

Av. J. Cahit Akbulut jcahitakbulut@yenihayatgazete.com

Rule of Law

T

emmuz ayına baktığımızda federal hükümet temmerrüte düşmemek için borçlanma sınırının artırılması yasasıyla ilgili konuda büyük mücadele verirken göçmenleri ilgilendiren konularda en olumlu gelişmeyi Kaliforniya Eyaletinde gördük. Arizona, Utah ve Georgia gibi eyaletlerin göçmenlik karşıtı kanunları onaylamasına inat Kaliforniya Eyaleti, “Dream Act “ olarak adlandırılan kanun teklifinin birinci kısmının uzatılmasını kabul etti. Bu yasa kaçak göçmen öğrencilere, Kaliforniya eyaletinde ikamet edenlere tanınan indirimden ve burslardan yararlanma imkanı tanıyor. ABD’de yaşayan 12 milyon kayıt dışı göçmenin 3 milyon olarak tahmin edilen çocukları aileleri tarafında ABD’ye 16 yaşlarından önce getirildiği belirtiliyor.

“Eşini Aldatma” ve “Alkollü Araç Kullanma” Ret Nedeni Eşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir. Benzer şekilde alkollü araç kullanma alışkanlığı da bir göçmenin ilerde kabusu haline gelebiliyor. New York, Yenİ Hayat

G

reen Card sahibi her yasal göçmen, belirli bir süre sonunda Amerikan vatandaşlığına geçme hakkına sahip oluyor. Ancak sanılanın tersine, Amerikan vatandaşlığına geçiş süreci otomatik işleyen bir mekanizma değil. Üstelik “Yurttaşlık sınavı” sorularından geçer not almak da tek başına yetmiyor. Amerikan Göçmen İşleri Dairesi, belli ölçütler ışığında, her başvuru sahibinin “düzgün bir karaktere sahip olup olmadığını” da araştırıyor. Bir göçmenin vatandaşlık başvurusuna cevap, bu araştırma ve değerlendirmeler sonrasında veriliyor. Karakter testini başarıyla atlatabilmenin yolu ise öncelikle “temiz sicilden” geçiyor. Üç veya beş yıllık bekleme süresinin öncesi de dahil olmak üzere cinayetten hüküm giyenler vatandaş yapılmıyor. Bu bağlamda, hırsızlık suçları da aynı kategoriye giriyor. Birden fazla suçtan hüküm giymiş olanların da vatandaşlık başvurusuna olumsuz yanıt almaya hazır olmasında fayda var. Amerikan Göçmenlik Dairesi yalnızca “tamamen politik” olan suçları kapsam dışı tutuyor ve başvuruyu bir süre bekletip, inceledikten sonra kesin kararını veriyor.

30 Gram Esrarın Sırrı Uyuşturucu madde ile ilgili suçlar da tahmin edileceği gibi, vatandaşlık başvurusunun reddine sağlam bir gerekçe oluşturuyor. Ancak bu konuda tek maddelik bir esneklik söz konusu: 30 gram veya daha az tek kullanımlık esrar (marihuana) taşırken yakalanıp sicili bozulan göçmen-

ler, vatandaşlık başvurusunda eğer başka suçları yoksa herhangi bir sorunla karşılaşmayabiliyor. Bunun yanı sıra ailesiyle ilgilenmeyen veya bakmakla yükümlü olduğu kimselere bakmayan ve sicilinde onların ihtiyaçlarını karşılamadığına dair kaydı olanların vatandaşlık başvuruları tehlikeye giriyor.

Göçmenler ve Askerlik Göçmen Dairesi, yasal konumda olan her göçmenin askerlik hizmeti için kaydını yaptırmasını istiyor. 1826 yaş grubunda olan erkek göçmenlerin askerliğe yazılması şart koşuluyor. Bu şartı yerine getirmemiş olanların vatandaşlığa geçiş için yaptıkları başvurular olumsuz değerlendiriliyor. Göçmen Dairesinin kriterlerine göre askerliğe yazılmamış olmak, Amerikan vatandaşı olmak için gerekli karakter testinde başarısız olmak anlamına geliyor.

Alkol ve Zina Eşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir. Benzer şekilde alkollü araç kullanma alışkanlığı da bir göçmenin ilerde kabusu haline gelebiliyor. Alkollü araç kullanmaktan yakalanan ve özellikle bu konuda belirli bir kötü sicile sahip olanların durumları “vatandaşlığa engel olucu nitelikte karakter deformasyonu” şeklinde değerlendirilerek, olumsuz yanıt verilebiliyor.

Amerikan halkının yüzde 70’nin desteğine rağmen geçen senelerde yasalaşması yolunda çaba gösterilen ancak bir türlü yasalaşamayan federal “Dream Act”, yasadışı göçmenlere sağlanacak hak ve hizmetler konusundaki hissi davranan politikacıların kurbanı oldu. Yasadışı göçmenleri toplumun kan emicisi olarak gören ve cezalandırılması gerektiğini düşünenler, Wall Street baronlarının ABD’ye ve vatandaşlarına verdiği zararı gördükten sonra düşüncelerini tekrar gözden geçirmelidirler. Erick Velazquillo isimli 22 yasında üniversite öğrencisi, geçen Ekim ayında süresi geçmiş ehliyetle araba kullanırken yakalandı ve hakkında yurt dışına çıkarılma davası açıldı. Hiç bir yasal belgesi olmayan Erick, ABD’ye ailesiyle beraber 2 yasında gelmişti. Şu anda üniversitide öğrencisi olması nedeniyle, en önemlisi açılan kampanyanın desteğiyle serbest bırakıldı ve hakkında açılan davada düşürüldü. Bundan sonrada ICE (US Immigration and Customs Enforcement Agency) direktörü John Morton tarafından yapılanan açıklama ile ICE çalışanlarına, küçüklükden beri ABD’de yaşayan yasadışı üniversite öğrencilerine karşı daha hassas davranmaları hususunda talimat verildiğini belirtti. Başkan Obama’nın yeni bir Federal Dream Act’in geçmesinin görev bitiminden önce gerçekleşeceğine dair olumlu ifadelerinin yanı sıra Texas Cumhuriyetçi Milletvekili Lamar Smith ise “Hinder the Administration’s Legalization Temptation Act” HALT adlı yasanın geçmesi konusunda alt yapıyı hazırlıyor. Bu yasayla Başkan Obama’nın “Executive Power” altında göçmenler lehine kullanabileceği özel yetkilerinin kaldırılması hedeflenmekte. Ayrıca green kart lottosu olarak bilinen “Diversity Visa Programı”nın geleceği, parlamentonun alt komitelerinin birinde onaylanarak yasanın kaldırılması hakkındaki çalışmaların önünü açmış oldu. 1986’dan beri devam eden green kart lotto programı Amerika’nın etnik ve kültürel çeşitliliğine katkısı bulunuyor. Ancak lottodan seçilmiş olan ailelerin ABD’ye taşınma için hazır olmadan önlerine çıkan bu şansı sürdürmek için çektikleri sıkıntılarında bilinmesi gerekiyor. Bu arada geniş kapsamlı bir göçmelik af yasasının çıkması konusunda ümitli konuşan NY demokrat senatörü Chuck Schumer’a göre ise göçmenler ABD vatandaşlarının işini elinden almadığını aksine iş sahası yarattığını iddia etti. Senatör Schumer ayrıca meslekdaşı Texas Cumhuriyetçi senatör John Corynyn ile beraber, H1 vize sistemini gelişterecek ve ABD’deki üniversitelerinden mezun olacak öğrencilere, “ Green Card “ verecek bir yasa çalışması yaptıklarını ifade etti. Bu ayki Yeni Hayat Gazetesi’nin özel araştırma haber konusu olan Amerikan vatandaşlığı hakkında önemli bir yasa teklifinide hatırlatmakda fayda var. Dört ABD senatörünün ortaklaşa verdikleri yasa teklifine göre ABD’de yasadışı annelerden doğan çocukların ABD vatandaşı olamamaları ongoruluyor. Ancak bu yasa önerisi ABD anayasasınındaki “ ABD’de doğan herkes ABD vatandaşıdır”prensibine ters düştüğünden büyük engellerle karşılaşacağı aşikardır. SON SÖZ: Anayurdumuzda her geçen gün hukukun alt yüz edildiği, tarafsız olması gereken devlet kurumlarının, en önemlisi yargının taraflaştırıldığı, Türkiye’de demokrasi gelişiyor diye iki yüzlü batı tarafından taltif edildiği, aksine demokrasinin boğulma noktasına getirildiği, anavatanımızın bölünmesinin an meselesi olduğu gibi akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşanıyor. Türkiye artık gelişmelere karşı sesini çıkaranların tutuklandığı ve yargısız yargılandıkları, seslerini çıkarması gerekenler kurum ve insanlarında sustuğu ve susturulduğu bir ülke durumunda. Demokrasiyi ve memleketini seven insanların birbirine e-mail atmaları yerine harekete geçme zamanı geçti bile ve artık “TANRI ATATÜRK’ÜN KURDUĞU TÜRKİYE’Yİ KORUSUN” diyeceğimiz bir noktaya gelindi. En son kalede (!) düşmek üzere. Artık gerisini sonradan uyanacak ancak bağırsada sesleri duyulmayacak sessiz kalanlar düşünsün.


A ğustos 2011

6

ABD Vatandaşlığı Bu Sınavın Ucunda V

atandaşlık ve Amerikan tarihi bilgilerini test eden 100 soru arasından seçilen 10 sorundan en az 6’ sının ABD vatandaşı adayları tarafından doğru cevaplanması gerekir. Bazı çevrelere göre çok zor olamamasına rağmen başvuranları heyecanlandıran bu yeni vatandaşlık testinde, 2008’deki yenileme öncesinde koyulacağı

New York, Yenİ Hayat

açıklanan bazı sorular elendi. “Ya özgürlüğümü verin ya da öldürün sözü kime aittir” gibi cevabı Amerika’da doğup büyümüşler için bile zor olabilecek bazı sorular, testten çıkarıldı. Bazı göçmen grupları, “Hukukun üstünlüğü ne demektir” ve “Birinci Dünya Savaşı süresince başkan kimdi” gibi bazı soruların, Amerikalılar için bile zor sorular olduğunu savunuyor.

ALTIN TEST’İN ALTIN SORULARI...

ABD vatandaşı olma hayali taşıyanlar, ABD’de Green Card’a sahip olarak yaşasa ve gerekli prosedürleri yerine getirmiş olsa bile ABD Vatandaşlık Sınavı’nı geçmek zorundadır. ABD’li göçmenlere vatandaşlıklarını kazanmaları amacıyla 1986 yılından beri sunulan standart sorular, 1 Ekim 2008 itibariyle yenilendi. Bu tarihten sonraki tüm başvurularda vatandaş adayları yeni teste tabi tutulmaya ve daha geniş kapsamlı ve günümüze uygun içeriklerde sorularla karşılaşmaya başladılar.

ABD vatandaşlığının en önemli anahtarlarından biri olan bu testte, “Temsilciler Meclisi Başkanı kim”, “Başkan yardımcısının adı nedir” ya da “Yaşadığınız eyaletin bir senatörünün adı nedir” gibi güncel bilgiler de soruluyor. ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Hizmetleri İdaresi (USCIS) yetkilileri, bazı sorulara, zamanla alternatif cevaplar eklenebileceğini, bu durumda olan 15-16 soru bulunduğunu kaydediyorlar.

ABD vatandaşlığı öncesindeki son adımlardan olan 100 soruluk altın testteki sorular, konu olarak Amerikan devlet yapısı, Amerikan tarihi ve ülke bilgisi olmak üzere 3 kısma ayrılıyor. Bölüm olarak ise 4 kısımdan oluşuyor: Okuma, yazma , konuşma ve yurttaşlık bilgisi sorularını içeren sözlü sınav. Sorulardan bazı örnekler ise şöyle:

1. Dünya Savaşı sırasında Amerika’nın başkanı kimdi? 2. Dünya savaşı sırasında Amerika’nın başkanı kimdi? Amerika’nın ulusal marşı nedir? Minimum oy kullanma yaşı kaçtır? Amerikan anayasası hangi yılda hazırlandı? Yeni başkan hangi ayda göreve başlar? Amerika’nın doğusundaki okyanus hangisidir? Amerikan bayrağındaki şeritlerin anlamı nedir? Bağımsızlık gününün tarihi kaçtır? Bağımsızlık bildirgesi kim tarafından yazılmıştır? Başkan kaç defa hizmet yapabilir? Amerikan Kongresinde niçin 100 tane senatör vardır? Amerikan Kongresinde kaç tane vekil vardır? İnanç özgürlüğü nedir? Mevcut ABD Başkanının adı nedir? Avrupalılar gelmeden önce Amerika’da kimler yaşıyordu? Bağımsızlık Bildirgesini kim kaleme aldı? Özgürlük Heykeli nerededir? ABD İkinci Dünya Savaşında kimlerle savaştı? Martin Luther King Jr ne yapmıştır?

1. Dünya Savaşı sıralarında Amerika’nın düşmanları kimlerdi? 49 ve 50. Eyaletler hangileridir? The Star-Spangled Banner’ i kim yazmıştır? Kölelere özgürlük veren başkan kimdir? Başkan oylaması hangi ayda yapılmaktadır? Amerika’nın batısındaki okyanus hangisidir? Amerikan bayrağında kaç tane şerit vardır? 13 orijinal eyaleti söyleyebilir misiniz? Bağımsızlık bildirgesi hangi tarihte imzalanmıştır? Başkanlık seçimleri kaç yılda bir yapılmaktadır? Amerikan Kongresinde kaç tane senatör vardır? Senatörlerin hizmet süresi ne kadardır? Eğer başkan vefat ederse yerine kim geçer? ABD’nin ekonomik sistemi nedir? Mevcut başkan hangi parti üyesidir? Amerika’ya zorla getirilip köle olarak satılanlar kimlerdi? ABD’nin Fransa’dan satın aldığı bölge hangisidir? Büyük Buhran yıllarında başkan kimdi? Eisenhower hangi savaşta generallik yaptı? 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de olan büyük olay nedir?


A ğustos 2011

7

ABD VATANDAŞLIK YEMİNİ... ABD vatandaşlığı hakkını kazananların uzun bürokratik işlemlerin ardından yapmaları gereken son işlem yemin etmektir.

I hereby declare, on oath, that I absolutely and entirely renounce and abjure all allegiance and fidelity to any foreign prince, potentate, state, or sovereignty of whom or which I have heretofore been a subject or citizen; that I will support and defend the Constitution and laws of the United States of America against all enemies, foreign and domestic; that I will bear true faith and allegiance to the same; that I will bear arms on behalf of the United States when required by the law; that I will perform noncombatant service in the Armed Forces of the United States when required by the law; that I will perform work of national importance under civilian direction when required by the law; and that I take this obligation freely without any mental reservation or purpose of evasion; so help me God.

“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.”

ABD Vatandaşlık Hakkı Nasıl Kaybolur? New York, Yenİ Hayat

B

ir Türk vatandaşı, hem ABD hem de Türk vatandaşlığını sürdürebilir ancak, çifte vatandaş olan kimse Türkiye’de bakan olamıyor.

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında “çifte vatandaşlık” anlaşması bulunduğu için, bir Türk’ün hem TC hem de ABD vatandaşlığını sürdürmesi mümkün. Ancak bazı durumlarda ABD vatandaşlığı kaybedilebilir. Bunların en başında “vatana ihanet” suçundan hüküm giymek geliyor. Böyle bir suçtan ceza alınması halinde vatandaşlık da otomatikman kaybediliyor. Benzer şekilde vatana ihanet kapsamında “yıkıcı ve bölücü” faaliyetlerde bulunmakla suçlanan bir kişinin ifade vermeyi reddetmesi halinde Amerikan vatandaşlık statüsü yok olabiliyor.

Gönüllü Olarak Vatandaşlıktan Çıkarsam? Amerikan vatandaşlığına geçen bir kişi daha sonra çeşitli sebeplerle bu statüsünden gönüllü olarak vazgeçmek

isteyebilir. Örneğin hem TC hem de ABD vatandaşı olan bir şahıs, Amerikan vatandaşlığından çıkabilir mi? Amerikan Göçmen İşleri Dairesi “evet böyle bir hak vardır” diyor ve ekliyor: “Ancak vatandaşlıktan çıkan bir şahsın daha sonra yeniden fikir değiştirip vatandaşlığa geri dönmesi imkansıza yakındır. Benzer şekilde green card hakkından vazgeçenlerin daha sonra bu hakkı geri almak istemeleri de epey komplike bir konudur.” Yetkililer konuya “yasal olarak” yaklaşıldığında bir kişinin gönüllü olarak vazgeçtiği ABD vatandaşlığına geri dönme hakkı bulunduğunu veya green card statüsünden vazgeçenlerin sonra bunu geri almak isteme hakkı olduğunu kabul ediyor. Bununla birlikte, yasal ve teknik detaylar nedeniyle mutlaka bir uzman göçmen işleri avukatından yardım aldıktan sonra bu tür başvuruların yapılması gerektiğini vurguluyor.

Kimler Vatandaşlıktan Çıkarılabilir? Vatana ihanetten hüküm giymek gibi ağır bir suç dışında başka sebepler de ABD vatandaşlığını yitirme nedeni olabilir: 1. Kendi ülkesinin hükümetinde birinci derecede politik görev almak. (Kabinede bakan olmak, büyükelçi olmak gibi) Kural istisnası: Hükümette idari görev almak veya danışmanlık yapmak vatandaşlıktan çıkartılma nedeni değil. 2. Kendi ülkesinin ordusunda subay veya astsubay gibi kadrolu görev yapmak. Kural istisnası: Askerlik hizmetini yerine getirmek kapsam dışında. 3. Amerika ile savaş halinde olan bir ülkenin ordusunda görev yapmak. 4. Vatandaşlık başvurusu kabul edildikten sonra ABD vatandaşı olmak için yalan beyanda bulunduğu saptananlar.


A ğustos 2011

8

Belki Amerikan Vatandaşısınız ve Bundan Haberiniz Yok Amerikan vatandaşlığına geçiş için bilinen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor.

Konunun uzmanları istisnai durumları bir kaç başlık altında topluyor: 1. Anne

ve babası Amerikan vatandaşı olan bir kişi Amerika dışında doğmuş olsa bile otomatik olarak Amerikan vatandaşıdır. 2. Amerika

doğumlu olan ancak hayatlarını başka bir ülkede geçirenlerin ABD vatandaşlığı düşmez. 3. Benzer

şekilde, ABD doğumlu bir kişi, bir başka ülkede yaşamını sürdürse ve orada askerlik hizmeti yapsa, hatta oy kullanma hakkı elde etse bile, bu Amerikan vatandaşlığından düşmesini gerektirmez. 4. Anne

veya babası, veya büyükanne ve büyükbabası Amerikan vatandaşı olan bir kişi, bir başka ülkede dünyaya gelmiş olsa bile Amerikan vatandaşı statüsü hakkına sahiptir. New York, Yenİ Hayat

A

merikan vatandaşlığına geçiş için bilinen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor. Bilinen en yaygın örnekler bir başka ülkede yaşayan ve doğum yapanların kazanılmış haklarını bilmemesi. Amerika dışında doğmuş olan çocuklar veya sürekli başka bir ülkede yaşayanlar genellikle ABD vatandaşlığına hak kazandığının farkında olmuyor.

5. Anne veya babası göçmen olan, ancak daha sonra Ameri-

kan vatandaşlığına geçen bir kişi de 18 yaşına gelinceye ................................kadar, ABD vatandaşlığına geçme hakkına sahiptir. Uzmanlar, bu genel çerçevenin yanı sıra pek çok başka istisnai haller olduğunu belirterek, “eğer vatandaşlık için başvuru yapmayı planlıyorsanız, önce bir avukata danışmanızda fayda var çünkü konuyla ilgili yasalar sürekli değiştiriliyor” tavsiyesinde bulunuyor.

ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı Kap New York, Yenİ Hayat

ABD’de federal hükümet tarafından desteklenen projelere en az beş yüz bin dolar yatırım karşılığında, yabancılara Green Card ve Amerikan vatandaşlığın yolunu açan, EB-5 yatırmcı vizesine ilgi büyüyor.

A

merikan Göçmenlik Departmanı tarafından onaylanan proje saysında ise her geçen gün artyor. Çok sayıda Türk vatandaşının da EB-5 yatırımcı vizesi ile ilgili projelerle ilgili yatırımcı firmalardan bilgi akldıkları, ABD’de yatırım yapan bazı Türk vatantaşların da aileleriyle birlikte EB-5 vizesi yoluyla, kendilerine ABD vatandaşlığı yolunu açan Green Card’larını aldıkları öğrenildi. EB- 5 DURGUNLUĞA KARŞI ALTERNATİF OLDU EB-5 programı, ABD Göçmenlik Bürosu, Federal Büro tarafından onaylanmış 80 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Green Card vererek bu kişilere ve aile fertlerine Amerikan vatandaşlığı yolunu açıyor. Bu programın başarılı olması nedeniyle, ABD‘de ekonomik durgunluğa rağmen projelere çok sayıda yabancı ortak alındı ve yeni projeler yolda.”

AVANTAJLAR SUNULUYOR ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Bürosu (USCIS), hükümet tarafından onaylanan 80 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Green Card verilip Amerikan vatandaşlığı yolunun açıldığı EB-5 Vize programında, aralarında turistik tesisler, kayak ve golf resortları, limanlar, basketbol arenaları, finans, inşaat yatırımlarının da yer aldığı yaklaşık 80 kadar dev projeye, en az 500 bin dolar karşılığı ortak olacak yabancı yatırımcılar, bu ortaklık karşılığında hem Amerikan vatandaşı olabiliyor. Yatırmcılar projenin anlaşma şartlarına göre yatırdıkları paranın tamamını faiziyle birlikte beş yıl sonra geri alabiliyor. Yabancı yatırımcının, eşleri ve bakmakla mükellef oldukları 21 yaş altı çocukları içinde, ABD’de çalışma ve oturma izni olan Green Card verililerek vatandaşlık yolu açılıyor.


A ğustos 2011

10 10 SORU

9

CEVAP

1. 8 yıldır ABD’de yeşil kartlı olarak yaşıyorum. ABD vatandaşı olma

ABD Vatandaşlığı

a

Amerikan Dış İşleri Bakanlığı vatandaşlığın kaybını onaylandığı anda hakkım olduğunu biliyorum ama ABD vatandaşlığının bana ne türlü Vatandaşlığın Kaybı Sertifikası “Certificate of Loss of Nationality” ile iptal avantajlar sağlayacağını tam olarak bilmiyorum. Bu konuda beni edilmiş Amerikan Pasaportunu kişiye posta ile göndermektedir. aydınlatır mısınız? > Yeşil Kartınızla ABD’de ömür boyu yaşayıp çalışabilirsiniz. Fakat Amerikan Vatandaşlığından çıkmış veya sürgün edilmiş kişiler diğer bütün ABD vatandaşı olmanızın size sağlayacağı ekstra avantajları vardır Bunları yabancı uyruklular ile aynı Göçmenlik Yasalarına tabii olurlar. Ancak Amerikan Vatandaşlığını vergi yükümlülüğünden kurtulmak için bırakmış olan kışleri şöyle sıralayabiliriz; Amerika’ya göçmen olan veya göçmen olmayan vize ile kabul edilemezler. ( ( ABD seçimlerinde oy kullanmak; ( ( ABD pasaportu alıp onunla seyahat edebilmek; (( Yakınlarınızı ABD’ye yasal göçmen olarak daha çabuk gelmelerini sağlamak; ABD vatandaşı olduktan sonra Türkiye’de yaşamaya başlarsam ABD ( ( ABD Federal Hükümetinde çalışma imkanına sahip olmak; vatandaşlığımı kaybetme riskim var mı? ( ( ABD’den sınır dışı edilmeme hakkına sahip olmak; > Hayır. Amerikan Vatandaşlığını aldıktan sonra yabancı bir ülkede ikamet(( ABD dışında bir ülke yaşamanıza rağmen ABD’ye yasal olarak giriş yapabilmek; gah edinmeniz vatandaşlığınızı kaybetmenize sebep olmaz. ( ( Yurt dışında çocuğunuz olduğunda onlarında ABD vatandaşı olmasını sağlabilmek; veya ABD’deki yeşil kartlı çocuğunuza otomatik ABD ABD vatandaşıyla nişanlıyım. Evlenmem halinde otomatik olarak ABD vatandaşlığı sağlayabilmek; ( ( Öğrencilere verilen bursdan, dar gelirlilere sağlanan yardımlardan isti- vatandaşı olurmuyum? > Hayır. Amerikan vatadaşı ile evli olmak (veya nişanlı olmak) yabancı uyrukfade edebilmek; ( ( Emekli olduğunuzda bir başka ülkede yaşaşanız bile emekli maaşınızı lu eşe otomatik olarak vatandaşlık hakkı vermez. Ancak vatandaş olmayan yabancı uyruklu için green karta başvurma hakkı verir. Başvuruyu Amerikan almaya devam edebilmek. vatandaşı olan eş yabancı uyruklu eş için başlatır. Bu procesin sonunda anPeki bu kadar avantaja rağmen ABD vatandaşı olmanın bir sorumluluğu cak green kartı almış olan yabancı uyruklu eş green kartın üstündeki tarihten itibaren 3 yıl dolmadan 90 gün önce vatadaşlığa başvurma hakkı elde eder. yok mudur?

6.

7.

2.

>Tabiki ABD vatandaşı olmanın avantajları yanında bir takım sorumluluklarıda vardır. Bunlarıda şöyle sıralayabiliriz; ( ( Çağrıldınız takdirde mahkemelerde jüri görevini yerine getirmeniz; ( ( ABD’ye sadakat yemini etmeniz; ( ( ABD yasalarını ve anayasasını savunup destekleyeceğinize; ( ( Çağrıldığınız takdirde ABD’de askere gideceğinize ve daha önce başka ülkeler için yaptığınız sadakat yeminlerinden vazgeçtiğinize dair sözler vermenizi gerektirmektedir.

8. Hem ABD hem de Türk vatandaşıyım. Bir duyuma göre eğer her iki ülkede oy kullanırsam vatandaşlık hakkımı kaybedermişim. Doğru mudur? > Kesinlikle doğru değil. Amerikan yasaları başka bir ülkede oy hakkını kullanmanın vatandaşlığı kaybettireceğine dair hiç bir madde içermemektedir.

Ancak Amerika’da yaşamıyor bile olsanız hatta hiç bir bağınız kalmamış ve geri dönmeyi düşünmüyorsanız bile Amerikan vatandaşı olan kişiler Federal Seçimlerde oy kullanabilirler. Oy kullanma hakkı en son gelir vergisini 60 yaşındayım ve ABD’de 20 senedir Green Kartlı olarak yaşıyorum. ödediğiniz eyalette oy kullanmanızı zorunlu kıllar. Amerikada dışında olan Geçmişde vatandaşlık sınavına girdim ama ingilizce bilgimin yeterli Amerikan vatandaşları ise yetkili Konsolosluk ve Büyükelçilikler aracılığı ile olmadığından dolayı sınavı geçemedim. ABD vatandaşı olmak istiyo- oy kullanabilirler. rum. Ne yapabilirim? Hem ABD hemde Türk vatandaşıyım. Görev için Almanya’da iken bir > Vatandaşlık sınavında almanız gereken İngilizce Dil testinden muaf olabilçocuğumuz oldu. Çocuğumuz ABD vatandaşı olabilirmi? meniz için ( ( Sınava girdiğiniz sırada 50 yaşın üstünde olmak ve en az 20 senedir green > Genel olarak yabancı ülkede doğan iki Amerikan vatandaşının çocukları amerikan Vatandaşı olarak doğar. Bu konudaki yasal düzenlemede dikkat kartlı olarak yaşamanız gerekmektedir veya ( ( Sınava girdiğiniz sırada 55 yaş ve üstü ve en azından 15 yıldır green kartlı edilmesi gereken noktalar şöyledir; ( ( 14 Kasım 1986 yılından sonra doğmuş olan, evli Amerikan Vatandaşı anne olmak gerekmektedir. babanın çocukları doğum ile beraber vatandaşlık kazanması için annebabadan birinin, çocuğun doğmasından önce Amerika’da ikametgahının Bu her iki durumda da kişi yurtdaşlık testini (Civic Testi) kendi dilinde alma olmuş olması gerekmektedir. Herhangi bir minumum süre aranmamakla hakkına sahiptir. beraber kısa süreli veya tatil için ABD’de geçirilen süreler kabul edilmez. Vatandaşlık başvuru yaptığı sırada 65 yaşının ve üstünde olan ve en az ( ( 14 Kasım 1986 dan sonra evli ama biri Amerikan Vatandaşı biri yabancı uyruklu olan anne-babadan doğan çocukların amerikan vatandaşı olması 20 yıldır green kartlı olarak Amerika’da yaşayanlar sadece 20 soruluk için; Amerikan vatandaşı olan anne veya babanın en az 5 yıl süreyle kolaylaştırılmış yurtdaşlık testi ana dillerinde alma hakkına sahiptir. amerika’da ikametgah etmiş olması ve bu sürenin en az 2 senesinin 14 yasından sonra olması gerekmektedir. Hem ABD hem de Türk vatandaşı olmam nasıl mümkün oluyor? ( ( Toplam 5 yıllık sürenin hemen cocougün doğumundan önce olması ge> Çifte vatandaşlık bir kişinin aynı anda iki farklı ülke vatandaşı olması ve her rekmemektedir, hatta farklı zaman dilimlerinin bir araya gelmesi ile de 5 iki ülkeye karşı yasal hak ve sorumluluk taşıması demektir. Çifte vatandaşlığın yıllık süre sağlanabilir. getirdiği avantajların yanında (mesela birden fazla ülkede kolaylıkla ikametgah etme, hükümet programlarına girme gibi) bazı dezavantajlarıda Amerikan Vatandaşı anne-babadan evlilik dışı doğan çocuklar olmaktadır. Örneğin birden fazla ülkede vergi sorunluluğunun doğması, iki vatandaşlık hakkını doğum ile elde edebilir mi? farklı ülkede ikamet etme zorunluluğunun olması gibi. > Evlilik dışı doğan çocukların vatandaşlık hakkı kazanması evlilik içinde ABD resmi olarak çifte vatandaşlığı tanımamaktadır. Ancak yasal olarak doğan çocuklardan farklı kurallar içermektedir. Eğer evlilik dışı doğan ya da politikal olarak karşıtı hiç bir eylemde de bulunmamaktadır. ABD çocuğun annesi Amerikan Vatandaşı ise ve en az 1 yıl kesintisiz süre ile Amerihükümeti, başka bir ülke pasaportu ile seyahat eden, yabancı bir ülkede kada ikamet etmiş ise yabancı ülkede doğan çocuk doğum ile vatandaşlık oy kullanan, askerlik görevini yerine getiren bireylere karşı cezai bir kaide hakkını kazanır. uygulamamaktadır. Eğer evlilik dışı doğan çocuğun sadece babası amerikan vatandaşı ise açılacak bir dava sonucu baba ile yasal bağların kurulmuş olması ve babanın ABD vatandaşlığından nasıl çıkabilirim? çocuğu desteklemeyi kabul etmesi halinde çocuk ABD vatandaşlığını alma> ABD herkese isteğine bağlı olarak vatandaşlığından feraget etme ya hak kazanır. hakkını tanımıştır. Vatandaşlığı bırakmak isteyen kişi diplomatik yollarla veya yabancı ülkedeki ABD Konsolosluk veya Büyükelçiliği aracı ile feragat Yurt dışında doğan çocuklar için en yakın Amerikan Konsolosluğu veya işlemlerini başlatabilir. Büyükelçiliği ile irtibata geçip, Yurtdışında Doğanlar için Konsolosluk Kişinin ABD içindeyken vatandaşlık hakkından feraget etmesi savaş hali har- Raporu başvurusunda bulunmaları gerekmektedir. (Consular Report of icinde mümkün değildir. Anne-babalar 18 yaşın altındaki küçük çocukları için Birth Abroad). Bu formun anne-baba tarafından doldurulması ve buna ek feragat etme hakkına sahip değildir. Çocuk 18 yaşını doldurduğu zaman yet- olarak çocuğun doğum belgesi, anne-babanın evlilik sertifikası ve her birin kili Konsolosluk veya Büyükelçilik aracılığı ile feraget islmelerini bizzat kendisi doğum belgeleri ve pasaportlarının kopyası ile beraber Konsolosluğa gönderilmesi gerekir. yapması gerekmektedir.

3.

9.

4.

10.

5.

10 Soru, 10 Cevap Amerikan vatandaşlığıyla ilgili en sık sorulan sorulardan Av. Cahit Akbulut ve Av. Mine Gür tarafından hazırlanmıştır.


A ğustos 2011

10

GREEN CARD PİYANGOSUNA SİYASET KARIŞTI Amerikan siyasetindeki son gelişmeler piyango yoluyla verilen Green Card uygulamasının geleceğini tehlikeye soktu. Cumhuriyetçi Partinin girişimiyle, piyango yoluyla Yeşil Kart verilmesi uygulamasının dünya çapında tamamen sona ermesini öngörüyor. Bu tezin savunucuları, çekiliş yoluyla verilen Green Card ile terörizm arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor. Washington, Yenİ Hayat

T

ürklerin büyük çoğunluğu kura çekilişi sayesinde Green Card sahibi olduğu için piyangoyu sonlandıracak herhangi bir yasa Türkleri doğrudan etkileyecek. Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Bob Goodlatte tarafından komiteye sunulan tasarının kanunlaşarak uygulamaya konulması için Temsilciler Meclisi ve Senato’da da onaylanması gerekiyor.

sahteciliğe karşı güvenlikte eksik kaldığını iddia ediyor. Yeşil kart piyangosunu iptal eden yasa tasarısını eleştiren politikacılar ise programın geliştirilerek güvenlik açıklarının kapatılması mümkünken bütünüyle lağvedilmesinin ABD’ye yasal olarak giriş yapmayı daha da zorlaştıracağını ifade ediyorlar. Tasarıya karşı çıkan Demokrat Kongre Üyesi John Conyers, yeşil kart piyangosunun iptal edilmesiyle Afrika uluslarının Bu yasal süreç henüz tamamlanmamış bile ABD’ye yasal göçünün engellenmiş olsa, Yeşil Kart piyangosunun Amerikan olacağını ve göçmenlere sağlanan vize siyasetinde tartışılır hale geldiğini göster- sayısında düşüş yaşanacağını söyledi. mesi açısından ilginç bir gelişme. 2010 yılında 55 bin yeşil kartın kurayla 19’a karşı 11 oyla geçirilen yasa tasarısının dağıtıldığı programa dünya genelinden savunucuları, göçmenlere yeşil kart ver- 15 milyona yakın göçmen başvurmuştu. ilmesi sürecinde takip edilen piyango 1995 yılında başlatılan uygulamayla birlikyönteminin teröristlerin ülkeye girişine te şimdiye dek 785 binin üzerinde göçmen olanak sağladığını ve programın evrakta yeşil kart sahibi oldu.

Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar. Konfüçyüs


A ğustos 2011

11

Green Card Piyangosu Mahkemelik Oldu Amerika’nın her yıl düzenli olarak sürdürdüğü Green Card piyango çekilişi bugüne kadar sahte mesajlar yollayarak insanlardan para isteyen dolandırıcılar dışında ciddi bir problem yaşamazken, 2012 piyangosuna kelimenin tam anlamıyla nazar değdi. Washington, Yenİ Hayat

B

temiyle yapıldığını, ancak 2012 çekilişinde oluşan teknik bir hata yüzünden bilgisayarın başvuru sırasına göre ilk 22 bin kişiyi seçtiğini belirterek, bu hata nedeniyle çekilişi iptal ettiğini açıkladı.

kelerinden yapılan ortak başvuru ile Amerikan Dışişlerine karşı dava açıldı. Dava kabul edilir ve başvuranlar lehine sonuçlanırsa, Amerikan Dışişlerinin bu defa ikinci çekilişi iptal etmesi gerekiyor.

Aradan bir süre geçtikten sonra Washington’dan beklenmedik bir açıklama geldi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı kura çekilişinin bilgisayar tarafından rastgele eleme yön-

Bilgisayardaki teknik hatanın giderilmesiyle “rastgele” çekiliş yapıldı ve 15 Temmuz’dan itibaren kazananlar sitede yayınlanmaya başlandı. Bu durum ise daha önce kazanan adayların moralini bozdu. Dünyanın çeşitli ül-

Kendilerine “22 Bin Umutlu” adını veren grup, “bize çekilişte green card kazandığımız resmen bildirildi, üstelik başvuruyu sonuçlandıracak evraklar da gönderildi, bundan sonra verilen hak geri alınamaz” diyor.

u yıl Mayıs ayında Amerikan Dışişleri Bakanlığı sitesinde 2012 yılını kapsayan Green Card piyangosunu kazananlar açıklandı. Başvuru ile ilgili evraklar posta yoluyla yapıldığından, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 22 bin kişiye resmi mektuplar da yollandı.

New York, Yenİ Hayat

G

ABD’ye Ara Sıra Uğrayan Green Card Sahİplerİne Uyarı

!

reen Card aldıktan sonra Amerika’da yaşamaya başlayanlar ve işhayatına atılanlar vatandaşlığa geçiş sürecini de kolaylaştırmış oluyor. Ancak Green Card sahibi olduğu halde, ABD’ye ara sıra uğrayanların durumu dikkat çekici. Bu tür göçmenlerin durumları, vatandaşlık sürecini etkilediği gibi, ülkeye giriş-çıkışlarda sorun yaratabiliyor.

Amerikan Göçmenlik Dairesi teknik olarak, Green Card sahibi bir kişinin “ABD’de fiziksel olarak yaşamasının” beklendiğini vurguluyor. Bir Amerikalı ile evli olan green card sahibinin, vatandaşlık için başvurmadan önce mutlaka en az 1,5 yıl ülkede bizzat yaşaması gerekiyor.

Ülkeye girişte sorun yaşanmaması için 6 aydan fazla ABD dışında bulunulmaması gerektiği belirtiliyor. Ancak son sözü söyleme yetkisinin pasaport memurunda olduğu da hatırlatılıyor.

Bir yıldan daha fazla Amerika dışında kalanların ise Green Card hakkını kaybetmeleri söz konusu olabiliyor. Ağır sağlık sebepleri gibi haklı ve zorunlu gerekçeler var ise bunların mutlaka belgelenmesi isteniyor.

Diğer green card sahiplerinin ise en az 2,5 yıl Amerika’da bizzat yaşadıktan sonra, vatandaşlık için başvurma hakkı bulunuyor.


A ğustos 2011

12

Av. H. Mine Gür hminegur@yenihayatgazete.com

Şeytanın Gör Dediği

A a

merika’da yasal olarak vatandaşlığa başvurma hakkını dolduran yeşil kart sahiplerinin vatandaşlık başvurularında “iyi ahlaklı olma” şartını sağlayamadıkları için başvuruları red edilmektedir. Başvuran adayın özellikle başvurudan önceki 5 yıllık zaman diliminde rastlanan mahkeme kararına bağlı eş veya çocuk nafakasını ödememesi, eşlerden birinin evlilik dışı ilişkide bulunmuş olması, 26 yaşından önce Amerika’da bulunup askerlik şubesine yazılmamak, son 5 yıl içerisindeki sabıka kaydının olması veya 500 doların üzerindeki para cezalarına çarptırmak ile sınırlı olmamakla beraber vatandaşlık başvurularında en yaygın olarak karşımıza çıkan red sebepleridir.

Cumhuriyetçiler, Kaçak Göçmenler Konusunda Obama’nın Yetkilerini Geri Alma Peşinde ...............

Amerika’da yeşil kartlı veya geçici vize ile bulunan kişilerin küçük sayılabilecek suçlardan tutuklanmalarının ve hüküm giymelerinin göçmenlik statüsünde hiçte küçümsenmeyecek sonuçları olmaktadır. Kimilerinin geçerli vizesi olmasına rağmen havaalanındaki yetkilinin kararı ile ülkeye alınmaması, kimilerinin ülke dışına zorla çıkartılması gibi göz ardı edilemiyecek sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Öncelikle cezai mahkumiyeti olan kişinin söz konusu suçun göçmenlik kanunda tanımlanan genel ahlaka karşı suçlar (“CIMIT” or “crime involving criminal turpitude”) sınıfında olup olmadığı değerlendirilmeye alınmalıdır. Bu suçların en yaygın olanları dolandırıcılık, hırsızlık, çalıntı mal alma, satma, kişiye veya malına zarar vermedir. Göçmenlik başvurularında sadece hükümler değil suçu işlediğini kabul ettiğini gösteren her türlü durum değerlendirmeye alınır. Örneğin dükkan hırsızlığı ”shoplifting” suçundan tutuklanan birisi küçük hırsızlık (petit larceny) ile suçlanır ve tutuklanarak polis istasyonuna götürülür. Hırsızlık suçları, çok küçük bir miktar içerse bile, ahlaka

washiNgtoN, Yenİ HaYat

Obama’nın göçmenlik reformu tartışılırken, Cumhuriyetçiler de Başkan Obama ve yönetimini kaçak göçmenler konusunda sıkıştırmaya devam ediyor.

C

umhuriyetçilerin eleştirileri genellikle Obama yönetiminin yasadışı göçmenler konusunda “yeterince sert” olmama üzerine yoğunlaşıyor. Konuya ilişkin son nokta Cumhuriyetçi Partiden Lamar Smith tarafından sunulan bir yasa tasarısı ile geldi. Yasa tasarısı Obama’nın kaçak göçmenlerle ilgili tüm yetkilerinin iptal edilmesini öngörüyor. Temsilciler Meclisi Teksas üyesi Lamar Smith, “Kongrenin tam tersi yöndeki iradesine rağmen, Obama yönetimi çeşitli ara yollar kullanarak kaçak göçmenlere af sağlıyor” eleştirisiyle hazırladığı tasarı kabul edildiği takdirde, Başkan Obama görev süresinin sona ereceği 21 Ocak 2013 tarihine kadar şunları yapamayacak: 1. Kaçak göçmenlere af çıkarmak, sınır dışı kararlarını ertelemek veya

değiştirmek. 2. Yasadışı durumda olan göçmenlerin statüsünü yasal konuma çevirmek. 3. Sınır dışı etme kararını iptal etmek. 4. Kaçak konumda olduğu halde bir göçmene iş vermek.

Sorularınız için bize yazın: soru@yenihayatgazete.com DISCLAIMER

The materials available in this newspaper are for informational purposes only and not for the purpose of providing legal advice. You should contact your attorney to obtain advice with respect to any particular issue or problem. Use of any information contained within the newspaper do not create an attorney-client relationship between Akbulut Law Firm and the reader. The opinions expressed at or through this newspaper are the opinions of the individual author and may not reflect the opinions of the firm or any individual attorney.

YASAL UYARI

Bu gazetenin tüm içeriği bilgilendirme amaçlı olup, herhangi bir yasal tavsiye niteliği taşımaz. Somut herhangi bir konu ya da sorunla ilgili tavsiye almak için avukatınızla temasa geçmelisiniz. Bu gazetede yeralan ve kullanılan bilgiler, okur ile Akbulut Law Firm arasında herhangi bir avukat-müvekkil ilişkisi tesis etmez. Bu gazetede yeralan veya gazete aracılığı ile ifade edilen düşünce ve görüşler, yalnızca yazarın kendisini bağlar. Akbulut Law Firm veya bir avukatın görüşleri niteliğinde değildir.

karşı işlenen suçlar arasında yer alır. Bu durumda polis “Desk Appearance Ticket” yani mahkemeye gelmeyi ve suçlamalara cevap vermesini talep eder. Eğer bu kişinin ilk tutukluluğu ise savcı büyük ihtimalle ACD “Adjournment in Contemplation of Dismissal” önerisinde bulunucaktır. ACD ile savcı tutukluya altı aylık bir süre tanır, altı ay içinde yeni bir tutukluluğu olmaz ise hakkındaki suçlamaları düşürür. ACD hiç bir şekilde mahkumiyet veya suçun kabul edilmesini içermez ve kişinin sabıka kaydına işlenmez. Ancak buna eş değerde verilen “diversinory programs” çeşitli kamu görevi yerine getirmeyi talep eden programlar ACD’den farklı olarak mahkumiyet içerir ve sabıka kaydından yer alır. Bu durmda savcı ile mahkeme öncesi anlaşırken göçmenlik kanunu açısından suçların ayrımını bilen bir ceza avukatı ile temsil edilmesi gerekmektedir. Kanun burada bir istisna yaratarak suçu işleyen kişinin sicilinde başka bir hüküm yoksa ve suç bir yıldan fazla bir hapis cezası gerektirmiyorsa ve 6 aydan fazla hapis cezasına çaptırılmamışsa söz konusu adi suç “petty offense exception” kuralı altında değerlendirmeye alınmaz. Bir diğer çok sık rastlanan durum kontrole tabii maddeleri üstünde bulundurmak ve bu suçtan tutuklanıp ve mahkum olmak. Her ne kadar yasada otuz gramdan daha az madde bulundurmaktan feragat etme hakkı tanınsada uygulamada göçmenlik yasası bu tür mahkumiyetlerden feragatı kabul etmemektedir. Bu tarz suçlardan mahkum olan yabancı uyruklular ülke dışına çıkarılmak, ya da ülkeye bir daha alınmamak gibi yasal sonuçlarla karşılaşırlar. Eğer küçük hırsızlık (petit larceny) veya çalıntı mal bulundurma ile suçlandıysanız unutmayın ki kanunda ahlaksızlık suçları (moral turpitude) altında yer alan bir suçtan yargılanmaktasınız. İleride şu anda öngöremiyeceğiniz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Tutuklanan her bireyin yasal olarak sesiz kalma hakkı ve avukatları ile görüşmek isteme hakkı olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Tutukluluk hali sonunda suçlandığınız suç düşse bile tutukluluk her zaman sabıka kaydınızda kalmaya devam eder ve her sabıka kaydınız kontrol edildiği zaman karşınıza gelecektir. Bu da göçmenlik ofisine yapacağınız her başvurudan önce hazırlıklı olmanızı gerektirir.


A ğustos 2011

13

ABD Macerasını Doğru Vize İle Başlatın New York, Yenİ HaYat

ABD’deki başarınızı belirleyecek en önemli noktalardan biri de hiç şüphesiz Yeni Dünya’ya doğru vize ile gelmek ve değişen hayatınıza uygun vize seçimini yaparak yasal statünüzü korumaktır. İşte birçok farklı seçeneğiyle ABD hükümetinin verdiği vize türleri ve içerikleri: A Vize: Diplomatik Vize.

INS’ye (göç hizmetleri) başvurmadan önce sağlam bir iş teklifi almış olmanız gerektiğini unutmayın.

B Vize: İş veya Gezi Amaçlı Geçici Ziyaretçiler.

H1-A vizeler ABD’de geçici olarak çalışan hemşireler içindir.

Diplomatik kanallarla verilir.

Eğer Amerika’da yalnızca iş veya gezi ve turistik amaçlarla bulunuyorsanız B-1 (iş) ya da B-2 (gezi) vizelerine başvurmalısınız. Bu durumda iş, Amerikan şirketi olmayan bir şirket için çalışan kişinin konferans, görüşme gibi amaçlarla ABD’ye gelmesi anlamındadır. Bu vizeyle ülkeye gelmişseniz bir ABD şirketiyle birleşebilirsiniz ama orada çalışamaz veya bir Amerikan şirketini işletemezsiniz. Ancak mülk alabilir ve anlaşma imzalayabilirsiniz. B-2 vizesi işle ilgili herhangi bir faaliyette bulunamazsınız demektir. B-1 vizesi en fazla bir yıl, B-2 ise en fazla bir ay ülkede bulunmanıza izin verir. B-2 vizesini istediğiniz sıklıkla kullanabilirsiniz. Eğer ABD’de yazlığınız varsa ve kendi ülkenizde başka kalıcı bir konutunuz bulunduğunu kanıtlayabilirseniz yılın altı ayını Amerika’da geçirmeniz ve her giriş yaptığınızda vizenizi kullanmanız mümkündür. B tipi vizeler artık en fazla on yıl süreyle geçerlidir.

H1-B vizeler “uzmanlık isteyen işlerde” yani üniversite veya yüksek okul mezunu olmayı gerektiren işlerde çalışan geçici işçilere verilir. Bunların yüzde 44’ü bilgisayar ve teknolojiyle ilgili alanlarda çalışanlara verilir - özellikle programcılar ve mühendislere. Yüzde 26’sı fizik terapistlere veya mesleki terapi uygulayanlara verilir. H1-B vizeleri kotaya tabidir ve bu kota yakın zamanlarda yılda 115.000’e çıkarılmıştır. Böylece mali yılın sonlarında H1-B vizesi almak zorlaşmaktadır. İşverenlerin muhtemel çalışanlar için yedi günde vize almasını sağlayan “hızlandırılmış” sistem sayesinde başvuru süreci kolaylaşmıştır. İşverenin INS’ye bir dilekçe (kefil olduğunu gösteren bir form) vermesi ve Çalışma Bakanlığı’na da “işçi durumu başvurusu” verilmesi gerekmektedir. Bunlar onaylandıktan sonra işçi kendi ülkesindeki konsolosluğa başvurabilir.

C Vize: Transit Geçiş Vizesi.

H-2 vizeler ABD’de az bulunan niteliklere sahip olanlara verilir. Teknisyenler ve becerikli tüccarlar bu vizeye başvurabilir.

D Vize: Mürettebat.

Gemi ve Uçak personeline verilir.

E Vize: Yatırımcılar ve Tüccarlar.

E türü vizeler bir seferde en fazla beş yıl için geçerlidir ve burada kota sınırlaması yoktur, ABD ile bu konuda antlaşması olan ülkelerin vatandaşları bundan faydalanır. Çalıştığınız Amerikan şirketi size veya sizin vatandaşınız olan bir başkasına ait olabilir. Bu şirketin ticari faaliyetlerinin en az yüzde 50’si ABD ile kendi ülkeniz arasında gerçekleşmelidir. Ayrıca şirketin çalışanları da işverenleriyle aynı milliyete tabi olmalıdır. Vizenize kefil olan işveren adına çalışıyor olduğunuzu ya da kendiniz işveren olduğunuzu kanıtlamalısınız. E-2 türü vizeler yalnızca bir ABD şirketinin (büyüklüğü ne olursa olsun) yüzde 50 oranında yatırımını üstlenmiş kişilere veya böyle kişiler için çalışanlara verilir. E türü vizeler kalıcı yerleşme hakkı vermez ama ABD’de uzun bir süre kalmanızı sağlayabilir. E türü vizenin tanıdığı ayrıcalıklar: Amerika’da siz veya bir vatandaşınız tarafından nakit yatırım yapılmış (en az 100.000 Dolar) bir ABD şirketinde yasal olarak çalışabilirsiniz. E-2 vizenizin süresi bitinceye kadar dilediğiniz kadar ABD’ye giriş çıkış yapabilir veya ülkede kalabilirsiniz. Vizenizin süresini kaç defa uzatabileceğiniz konusunda yasal bir sınırlama yoktur. E-2 vizesi almak için gerekli koşulları sağladığınız sürece ABD’de uzun bir süre kalabilirsiniz. Eşiniz ve 21 yaşın altındaki evlenmemiş çocuklarınız da vizeden faydalanır. E türü vizenin Sınırları: Bu vizeler yalnızca ABD’yle ticaret antlaşması olan ülkelerin vatandaşlarına verilir. Yalnızca E-2 vizenize kefil olan işveren veya sahibi olduğunuz şirket adına çalışabilirsiniz. Sizinle gelen akrabalarınız ABD’de sizinle kalabilir ama çalışamaz. Çocuklar 21 yaşına geldiklerinde ABD’de yaşamaya devam etmek isterlerse kendileri vizeye başvurmalıdır. I-94’ünüzü her yıl yenilemelisiniz.

F ve M Vizeler: Öğrenciler.

F türü vizeler tam zamanlı akademik eğitim veya dil eğitimi alan öğrencilere; M türü vizeler mesleki veya teknik eğitim alan ya da akademik olmayan başka şekillerde eğitim alan öğrencilere verilir. Her ikisinde de başvurmanın getireceği ayrıcalıklar ve ikisinin de sınırları hemen hemen aynıdır yalnızca M vizeniz varsa kampus içinde veya dışında eğitim gördüğünüz alanın uygulaması kabul edilebilecek bir işte çalışabilirsiniz. Bu vizelere başvurmadan önce ABD’de bir okul tarafından kabul edilmiş olmanız gereklidir ve yalnızca vizenin adına çıktığı okulda okuyabilirsiniz. Eşiniz ve küçük çocuklarınız göçmen olmayanlara verilen vizeyi alabilir.

G Vize: Diplomat.

Uluslararası organizasyon. BM ve benzeri organizasyonlar için.

H Vize: Geçici İşçiler.

Çalışmasına izin verilen ve ABD’de oturmayan çok sayıda yabancı H türü vizeyle girmiştir ancak bu vizenin dört tipi vardır.

H-3 vizeler stajyerlere verilir. Staj, gelecekte çalışılacak ABD dışındaki bir ülkedeki iş için olmalıdır. H türü vize yalnızca başvurunuza kefil olan işveren için çalıştığınız sürece geçerlidir. Eğer iş değiştirirseniz yeni işvereninizin yazacağı bir dilekçeyle yeniden vizeye başvurmalısınız. İster aynı işverenle olsun ister başkalarıyla da çalışın H türü vize en fazla altı yıl geçerlidir. Süresi bittiği zaman yeniden başvurmadan önce ABD dışında en az bir yıl yaşamalısınız.

I Vize: Basın Temsilcileri.

Bu vize kendi ülkesinde basında, radyoda, film sektöründe veya televizyonda çalışan kişilere verilir. Birden çok defa giriş yapabilecekleri şekilde ve uzun süreliğine verilir. Vizeyi alanların yalnızca vizenin verildiği işte çalışmaları gerekmektedir. Serbest çalışan kişiler ABD’de imzalanan bir iş kontratı sağlayabilmelidir.

J Vize: Değişim Ziyaretçileri.

J-1 türü vizeler belirli bir ziyaretçi değişim programına katılmak için ABD’ye gelmenizi sağlar. Daha fazla bilgiyi http://usinfo.state.gov/ adresinden alabilirsiniz. Bakmak zorunda olduğunuz kişilere J-2 vizesi verilir. USIA, BUNAC gibi programına katılmaya hak kazananlara J-1 vizesi veren organizasyonlara destek olur. 12 ila 18 ay süresince geçerlidir ve birden çok defa giriş yapmanıza imkan verir. Çok çeşitli mesleklerde çalışıyor olabilirsiniz ama organizasyonun programında belirtilenlerle sınırlanırsınız. K Vize: Nişanlı. Yalnızca bir ABD vatandaşının nişanlısı veya eşine verilir. K türü vize yalnızca eş veya nişanlı ABD’nin dışındaysa verilir.

L Vize: Şirket İçi Transferler.

L türü vizeler ABD’ye işvereni; şirketinin yan kuruluşları, şubeleri veya bağlı şirketleri için çalışmaya gelen belirli yöneticiler, idareciler veya uzmanlık bilgisi olan çalışanlara verilir. Bu vize yöneticiler ve idareciler için yedi, uzmanlık bilgisine sahip çalışanlar için beş yıllığına geçerlidir ve birden çok defa giriş yapmalarına imkan verir. Anonim şirketler, limitet şirketler, ortaklıklar ve tek kişinin sahibi olduğu şirketler ve daha pek çok şirket türü bundan faydalanabilir. Kalıcı oturma izni almak için bu vize muhtemelen en iyi yoldur. L türü vizenin tanıdığı ayrıcalıklar: ABD’ye transfer olabilir ve zaten ABD dışında çalıştığınız bir şirketin ABD’de bulunan şubesi, taşeronu, ortağı veya yan kuruluşunda yasal olarak çalışabilirsiniz. Kolayca verilir. L-1 durumunuz sona erene kadar ABD’ye giriş çıkış yapabilir veya orada aralıksız kalabilirsiniz. Eşiniz ve 21 yaşın altındaki evlenmemiş çocuklarınız vizeden yararlanabilir. Amerikan şirketinde yönetici veya idareci olarak L-1 vizesine sahipseniz ve çalışarak yeşil karta başvurmak istiyorsanız işiniz çok kolaylaşır ABD’ye girdiğinizde I-94’ünüz L-1 sürenize göre verilir. L türü vizenin sınırları: Yalnızca L-1 vizenize kefil olan işveren için çalışabilirsiniz ve bu Amerikan şirketi mutlaka ülkenin dışında zaten çalışmakta olduğunuz şirketin şubesi, taşeronu, yan kuruluşu veya ortağı olmalıdır. Başlangıçta bir (yeni Amerikan şirketi) veya Amerikan şirketi bir yıldan uzun süredir sizin şirketinizle iş yapıyorsa üç yıllığına verilir. ABD’de yedi yıldır bulunuyorsanız veya yönetici veya idareciyseniz vizeniz bir seferde iki yıl uzatılabilir. Çocuklarınız 21 yaşına vardığında ABD’de kalmak isterlerse kendi vizelerine başvurmalıdır.

O, P ve R Vizeler: Belirli Meslekler için Geçici Çalışma Vizeleri.

1990 Göç Yasası belirli alanlarda geçerli olan bir dizi çalışma vizesi getirmiştir. O ve P vizeler ticaret, bilim, sanat, eğitim, eğlence ve atletizm alanlarında çok yetenekli veya başarılı kişilere verilir. R türü vizeler din adamları içindir. Başvuru sırasında destek verebilecek uygun bir kişi veya kuruluşun yazılı taahhüdü gerekir. Bu vizeler genelde (festivaller gibi) belirli bir olay aaaaaa aaaaaaveya faaliyet için verilir ve bu faaliyetin süresi boyunca en fazla üç yıllığına geçerlidir.

Q Vize: Uluslararası Kültürel Değişim Programlarına Katılmak için ABD’ye Gelen Değişim Ziyaretçileri.

Takma adı “Disney Vizesidir” çünkü ortaya çıkması için bu kuruluş kulis faaliyetlerinde bulunmuştur. Q türü vizeler Amerikalılarla uygulamalı bir eğitime aakatılacakları veya Amerikalılarla ülkelerinin tarihini, geleneklerini veya kültürünü paylaşacakları bir işte çalışacak kişilere verilir. Dadılar, au pairler (normalde J-1 vizesi almaları gerekir) veya değişik sanatların öğretmenleri faydalanabilir. Vize 15 ay süresince geçerlidir ve işveren tarafından başvurulması gereklidir. Belirli değişim programlarıyla ilgili olmadığı için J vizesinden farklıdır.

S Vize: Adli Olaylar veya Casusluk Olaylarında Bilgi Sağlayanlar.

Yabancı uyruklulara Amerikan gizli servisi veya polise verecekleri önemli bilgiler karşılığında ABD’de kalma ve yaşama olanağı verir.


A ğustos 2011

14

AMERİKAN ADALET SİSTEMİ NE KADAR DERİN? Washington, Yenİ Hayat

Dünyadaki en kapsamlı hukuk devletlerinden biri olan ABD’deki yargı sisteminin basamaklarını ve bu sistemin işleyiş şeklini hukuki terimler ve bilinmesi gereken önemli detaylarıyla sizler için inceledik.

A

BD Hukuk Sisteminde, diğer hukuk sistemlerinde olduğu gibi, her mahkemenin(court) çözümleyebileceği ve bakabileceği davalara göre yetki alanı belirtilmiştir.

Mahkemenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu davalara ilişkin çalışma alanına, “jurisdiction”(yetki alanı) adı verilir. Genel yetki alanı olan(general jurisdiction) bir mahkeme, genel olarak ceza ve hukuk davalarına bakabilir. Özel mahkemeler(special courts) ise, yetki alanları özel ve sınırlı olan mahkemelerdir. Eyaletlerde değişik isimlerle ifade edilen özel mahkemeler ise, daha spesifik ve sınırlı yetkileri(limited and special jurisdiction) olan, ihtisas mahkemeleri niteliğindedir[6]. ABD hukukunda mahkemeler, değişik açılardan sınıflandırılabilir. Eğer mahkeme ceza alanında yetkili kılınmışsa ceza mahkemeleri(criminal courts), eğer hukuk alanında yetkili kılınmışsa, hukuk mahkemeleri(civil courts) olarak adlandırılırlar. Alt derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlara karşı, üst derece mahkemelerine itiraz yolu ile müracaat edilebilir(appellate jurisdiction). Üst derece mahkemeleri, alt derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı, dosya üzerinden yeniden inceler. Özellikle itiraz konusu olan hususları nazara alır. Üst derece mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinin yapmış olduğu işlemleri tekrarlamazlar. Örneğin şahit dinlemezler ve bilirkişi incelemesi yapmazlar. Genellikle üç hakimden oluşan üst derece mahkemeleri, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararları telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verip vermediğini araştırır. Üst derece

mahkemesi yapmış olduğu incelemede, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı etkileyen delillerin yanlış ve hatalı olup olmadığını göz önünde bulundurur. Üst derece mahkemesi yapmış olduğu inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararını onaylayabilir yada yeniden görüşülmek üzere bozabilir.

Federal Yargı Sistemi (The Federal Court System) Federal yargı sistemi içinde, yargı süreci üç aşamalı olarak incelenebilir. Bunlar; Federal Bölge Mahkemeleri(The Federal District Courts), ABD Temyiz Mahkemeleri(US Courts of Appeals) ve ABD Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court)’dir.

Federal Bölge Mahkemeleri (The Federal District Courts) Federal Bölge Mahkemeleri(the Federal District Courts), federal sistemin alt dereceli genel mahkemeleridir. Bu mahkemeler kendi yetki alanlarındaki ceza ve hukuk davalarına bakabilirler. Federal Bölge Mahkemelerinde görülen ceza davalarında, davalı federal düzenlemeleri ihlal etmekle itham edilir. Federal Bölge Mahkemelerinde görülen hukuk davalarında yetki alanı; (1) ABD’nin taraf olduğu hukuk davaları, (2) 50 000 $ yada daha fazla zararı içeren farklı eyalet vatandaşları arasındaki hukuk davaları, (3) ABD Anayasası, anlaşmalar ve federal düzenlemelerden kaynaklanan hukuk davaları ile sınırlandırılmıştır. Federal Bölge Mahkemeleri eyaletler içerisinde örgütlenmişlerdir. Hemen her eyalette bir bölge mahkemesi bulunmaktadır. Bazı eyaletlerde nüfus yoğunluğuna ve

işlenen suç oranına göre, Federal Bölge Mahkemesi sayısı değişmektedir Federal sistem içerisinde, Federal Bölge Mahkemelerine ilaveten, sınırlı yargı yetkisine sahip, özel ihtisas mahkemeleri de bulunmaktadır.

ABD Temyiz Mahkemesi (U.S Courts of Appeals) Federal Bölge Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara karşı temyiz yolu ile, Temyiz Mahkemesine(U.S Courts of Appeals) başvurulabilir. ABD genelinde federal bölgeler 12 ayrı alan içerisine alınmıştır. Her bir alan içerisinde, Federal Bölge Mahkemeleri kararlarına karşı temyiz yolu ile başvurulacak Temyiz Mahkemeleri(U.S Courts of Appeals) bulunmaktadır. Temyiz Mahkemeleri, kendi yetki alanı içerisindeki, Federal Bölge Mahkemelerinin(the Federal District Courts) verecekleri kararlara karşı temyiz yolu ile inceleme yaparlar. Bu mahkemelerde kararlar üç hakimden oluşan kurul tarafından verilir.

ABD Üst Derece Mahkemesi (US Supreme Court) Federal yargı sisteminde nihai mahkeme, ABD Üst Derece Mahkemesidir(US Supreme Court). ABD Üst Derece Mahkemesinin yargı yetkisi; (1) Temyiz Mahkemesinin(US Courts of Appeals) bazı kararlarına karşı itiraz, (2) Eyalet Üst Derece Mahkemelerinin(the State Supreme Courts) anayasaya aykırılık iddialarına ilişkin uyuşmazlıklardır. Temyiz Mahkemeleri tarafından verilen kararların tamamı değil, belli kısmı süzüldükten sonra, Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court) tarafından incelenmektedir. Bu usul yetkisi ile,


A ğustos 2011

15

üst derece mahkemesine alt derece mahkemelerinin kararlarını yeniden gözden geçirme rumda çeşitli tercihlere sahiptir. Bu tercihlerden birisi, davalının davayı reddetmesidir(motion yetkisi verilmiştir. to dismiss). Örneğin, davalı, davacının iddialarının doğru olduğunu ancak, bu iddiaların hukuki sebebin yada hukuki mesnedin olmadığını ileri sürebilir. Davalı diğer bir tercih olarak, iddiaları Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court), ABD Anayasasında düzenlenen tek yüksek de- reddedebilir. Örneğin, sözleşmenin iddia edildiği gibi, ihlal edilmediğini, aralarındaki anlaşmaya receli mahkemedir. Federal yargı sistemi içerisinde yer alan diğer tüm mahkemeler, Anayasaya göre bunun ihlal anlamına gelmediğini ileri sürerek iddiaları reddedebilir. Davalı savunmasında uygun olarak ve onun verdiği yetkiye istinaden Kongre tarafından kurulmuştur. ABD Üst Derece karşı iddialarda da(counterclaim) bulunabilir. Davalının bu konulara ilişkin olarak ileri süreceği Mahkemesi, anayasaya uygunluk denetimini yanı sıra, belli davalara da ilk derece mahkemesi tüm iddialar, deliller, belgeler ve şahitler bu savunma yazısında(pleadings) belirtilir. olarak bakar. Üst Derece Mahkemesi olarak, büyükelçileri, bakanları ve konsolosları ayrıca eyaletler arasında çıkan hukuki ihtilafları çözmek üzere yargı yetkisine sahiptir. Örneğin, ABD Esasa İlişkin İnceleme Üst Derece Mahkemesi, uzun yıllar Kalifornia, Neveda, ve Arizona eyaletleri arasında çıkan su (Discovery) ihtilafını incelemiş ve karara bağlamıştır. Federal Usul Kuralları(The Federal Rules of Civil Procedure) ve eyaletlerde bulunan diğer düzenlemeler, esasa ilişkin incelemenin(discovery) ne şekilde yapılacağını belirtmiştir. Mahkeme tarafların iddialarının doğruluğunu, bu düzenlemeler gereğince delil yada ispat aracı olarak kabul edilen belge, bilgi, araştırma ve bilirkişi incelemesi gibi araçları göz önünde bulundurur. Bu Federal yargı sisteminden ayrı ve bağımsız diyebileceğimiz, eyalet sınırları içerisinde yargılama işlemler olayın aydınlatılması, tarafların iddialarının doğruluğunu tespit için mahkeme tarafından yetkisine sahip mahkemeler de bulunmaktadır.Eyaletleri çoğu genel yargı yetkisine sahip yapılır. Olayın aydınlatılması işlemi(discovery), ileri sürülen delillerin mahkemece hukuka uydeğişik adla ifade edilen alt dereceli mahkemelere sahiptir Genellikle bu mahkemeler, alt gun deliller olduğunu ve davada kullanılmasına izin verildiğinin tespitini de içeren, son derece derece mahkemesi olarak hem hukuk hem de ceza uyuşmazlıklarına bakmaktadırlar. Bun- geniş bir prosedürdür. Örneğin, şahit(witness) ifadesi bu prosedürün bir parçasıdır. Şahidin ifalar hemen hemen federal bölge mahkemelerinin yetki alanı dışındaki, tüm ceza ve hukuk desine başvurmadan önce, yeminli ifadesi mahkeme raportörü tarafından alınır. Bu işleme ‘dedavalarına bakmaktadırlar[30]. position’ adı verilir. Şahidin raportör önünde vermiş olduğu ifade ile, daha önce vermiş olduğu ifade birbirini tutmuyor ise, önceki ifadeler yüzünden şahidin ifadelerine şüpheyle bakılır. Hatta yalan şahitlik suçlamasıyla itham(impeach) edilebilir. Raportör bu işlemi yaparken, işlemleri Özel Mahkemeler video kaydı altına almaktadır. Mahkeme tarafların ve görgü tanıklarının ifadesine yazılı olarak da başvurabilir. Bu işleme sorgu(interrogatories) adı verilir. Taraflar mahkemede ileri sürdükleri Eyaletlerin çoğu, sınırlı yargı yetkisine sahip, hususları ispatlamak üzere, bilirkişi(expert yada özel mahkemelere(specialty courts) sahiptir. witness) incelemesi talep edebilir. MahkemelÖrneğin, çoğu eyalette 18 yaşında küçükleri er bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden istifade yargılamak üzere, ceza yargısına sahip çocuk ederek, iddiaların doğruluğunu araştırır. mahkemeleri(Juvenile Courts) bulunmaktadır.

Eyalet Yargı Sistemi (State Court System)

Ayrıca eyalet sınırları içerisinde faaliyette bulunan, ilçe ve kasabalarda faaliyet gösteren ve sınırlı yargı yetkisine sahip, diğer özel mahkemeler de bulunmaktadır.

Eyalet Temyiz Mahkemesi (State Appellate Court) Eyaletlerde, federal yargı sisteminde mevcut olan, temyiz mahkemelerine benzer, eyalet temyiz mahkemeleri(state appellate court) bulunmaktadır. Bu mahkemeler, genel alt derece mahkemelerinin(general trial court) ve özel mahkemelerin(specialty courts) kararlarını temyiz yolu ile inceleme yetkisine sahiptirler.

Eyalet Üst Derece Mahkemesi (State Supreme Court) Eyaletlerde en yüksek mahke me olarak, eyalet üst derece mahkemesi(state supreme court) bilinir. Bu mahkemeler, temyiz mahkemesinden(state appellate court) geçen belirli davalara ve eyalet anayasasına aykırılıklara ilişkin davalara bakabilir. Örneğin, ölüm cezasının söz konusu olduğu davaları, eyalet üst derece mahkemesi yeniden inceler. Eyalet üst derece mahkemesinin vermiş olduğu kararlar, federal düzenlemeler, anlaşmalar yada ABD Anayasasındaki istisnai şartlar haricinde nihai sonuç doğurur. Örneğin, eyalet üst derece mahkemelerine gelen karar, federal meselelere ilişkin ise, o takdirde müracaat yeri ABD üst derece mahkemesidir(U.S Supreme Court).

Taraflar Mahkemede davacı(plaintiff), yargı işlemlerini başlatan taraftır. Ceza yargılamasında, suç iddialarını ortaya atan savcı(prosecutor) davacı durumundadır. Hukuk veya ceza davalarında, yargılama işlemini başlatanların karşısında davalı(defendant) taraf bulunur. Mahkemenin en yetkili görevlisi ve uyuşmazlığı çözecek kişi ise hakimdir(judge). Hakim ya seçilmiştir yada atanmış bir görevlidir. Avukatlar(lawyers or attorneys) yargılama sürecinde, davalı veya davacıyı temsil etmek üzere seçilmiş kimselerdir. Jüri(jury) ise, hakime karar verme sürecinde yardımcı olan vatandaşlar topluluğudur. Jüri üyeleri(Jurors), genellikle seçmen listelerinden veya sürücü belge listesinden seçilerek, mahkeme kararı ile oluşur.

Muhakeme (The Trial) Muhakeme işlemi, jüri seçimi ile başlar. Jüri üyeleri, tarafların avukatları ve hakimler tarafından, olayın özelliğine göre, ilgili kişilerce oluşturulur. Bu kişilerin özgeçmişleri ve objektif karar verip veremeyecekleri gibi değişik hususlar göz önünde bulundurulur. Jüri üyelerinin objektif karar verip vermeyeceklerini tespit için, ‘voir dire examination’ adı verilen bir mülakat yapılır. Bu mülakat hakim ve avukatlar tarafından yapılır. Bu mülakatta ayrıca, jüri üyesi adayların taraflar ile ilişkileri olup olmadığı da göz önünde bulundurulur. Örneğin, jüri üyesi adayı, davalının şirketinde çalışıyorsa, bu durum seçilmeye engel bir durumdur. Buna “challenged for cause’ adı verilmektedir. “Challenged for cause” olarak adlandırılan sebepler, sınırlandırılmamıştır. Bu sebepler, ırksal olanlar hariç, akla gelen her şey olabilir[64]. Mahkeme, jüri seçimini hallettikten sonra, davacı mahkemece kabul edilebilir, tüm delillerini sunmaya başlar. Bu deliller arasında şahit varsa, davacının avukatı şahide dava ile ilgili sorular sorabilir(direct examination). Daha sonra da davalının avukatı olayla ilgili sorular sorabilir(cross-examine). Davacının avukatı, bundan sonra isterse tekrar şahide sorular sorabilir(redirect examination). Nihayet son olarak, davalının avukatı da şahide sorular sorabilir(recross-examination). Bu işlemler jüri üyeleri ve hakim önünde cereyan eder. Tüm bu işlemler karşılıklı olarak yapıldıktan sonra, her bir avukat, delillerin tamamının sunulduğunu, tartışmaların bitirildiğini, bundan sonra işin jüri üyelerinin kanaatine kaldığını ifade ederler. Bundan sonrada, hakim jüriye hukuk kurallarının tatbiki ve delillerin değerlendirilmesi hususunda talimat( jury instruction) verir. Jüri kendi içerisinde gerekli tartışmayı yapar ve bir değerlendirme sonucu karar verir(verdict). Hakim bundan sonra, jüri kararına uygun olarak bir hüküm verir. Mahkeme değişik sebepler istinaden muhakemeyi yenileme(new trial) yoluna gidebilir. Uygulamada en çok rastlanan, hükme esas olan delillerin yetersizliği, davacıya verilmesi kararlaştırılan tazminatın fahiş olması veya düşük olması gibi sebeplerdir.

Mahkeme Sonrası Prosedür

Davanın Başlaması

Genellikle mahkemeyi kazanan taraf, masraflarını da karşı tarafa karşılatır. Bu masraflar; dosya masrafları, avukat ücretler, işlem harçları, bilirkişi ücretleri, jüri masrafları ve diğer mahkeme giderleridir.

Yargılama işlemi(process), şikayet dilekçesinin(petıtion or complaint), işleme konulması ile başlar[46]. Şikayet dilekçesi çok değişik konuları içerebilir. Örneğin, maddi veya manevi bir zararın karşılanmasına yada belirli davranış düzenlemelerinin ihlal edilmesine ilişkin veya benzeri hususlara ilişkin olabilir. Şikayet dilekçeleri, hukuk davalarında davacı(plaintiff) tarafından, ceza davalarında ise savcı(prosecutor) tarafından hazırlanır. Dilekçede davalının kim olduğu, ne ile itham edildiği yazılır. Dilekçe ilgili mahkeme katibine ulaştırılır. Durum mahkeme tarafından davalıya bildirilir ve savunma yapması yada gereğini yerine getirmesi istenir. Davalı bu du-

Mahkeme davaya ilişkin olarak, hüküm verdikten sonra, taraflar mahkemenin vermiş olduğu karara uygun hareket etmek durumundadırlar. Eğer etmezlerse, o takdirde icra işlemleri(execution) devreye girer. İcra işlemleri, mahkeme kararına istinaden, icra ile yetkili kişilerce(the sheriff) çıkarılacak icra emri(writ of execution) ile mahkeme kararının yerine getirilmesi sağlanır. Örnek olarak, mahkeme kararı bir borcun ifasına yönelik ise, borçlunun malvarlığına el konularak satılmasını, eğer bir şeyin teslimine ilişkin ise, mala el konularak ilgiliye teslimini sağlar.


A ğustos 2011

16

Ellis Adası Geçmişe Işık Tutuyor

New York, Yenİ Hayat Ellis adası (Ellis Island), Hudson nehri üzerinde, New Jersey sınırları içerisinde olmasına rağmen New York eyaletine bağlı, Amerikan göçmenlik geçmişi açısından birbirinden farklı hikaye ve önemli başlangıçlara mekan olmuş tarihi bir ada. Amerika’ya gelen ilk göçmenlerin izlerini görebileceğiniz Ellis Adası, o zamanlar Amerika’ya giriş kapısı gibi faaliyet gösteriyor, adaya ‘Göç Tarama İstasyonu’ adı veriliyordu. Yani meşhur Amerikan rüyasının başlangıç noktası olmuştu. Dünyanın dört tarafından gelen göçmenlerin burada gerekli muayeneleri yapılıyor, adları kayıtlara geçiriliyor, bazıları ülkelerine geri gönderiliyor, kabul edilenler de Amerika’ya ayak basıyorlardı.

H

er adımı tarih sayfasına geçen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin geleceği açısından büyük önem taşıyan bu görevi Federal Göçmen Bürosu, 1 Ocak 1892’de uygulamaya başlayarak Ellis Adası’nda bu amaçla 1943 yılına kadar hizmet verdi. 1943’den sonra ise Ellis Adası Göçmenlik Hizmetleri tarafından kapatılıp, faaliyetleri Manhattan adasına aktarıldı. Hiçbir ülkenin tarihi ABD’ninki kadar göçmenlerle ilgili değildir. Kıtanın keşfini müteakip bu coğrafya muhtelif sebeplere bağlı olarak göçmenlere vatan olmuştur. ABD, bağımsızlığını kazandıktan sonra sistemli bir şekilde göçmen kabul etmiştir. Amerikan resmî kayıtlarına göre, 1890 ilâ devletin kısıtlamalar getirdiği 1921 yılına kadar yaklaşık 19 milyon göçmen kabul ettiği bilinmektedir. Bu göçmenlerin çoğunluğu, İtalya, Rusya, Polonya, Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinden gelen Avrupalılardı. Avrupalı olmayanlar da, Japonya’dan doğuya, Kanada’dan güneye ve Meksika’dan kuzeye göç edenlerdi. Bu dönemde Amerika’ya yaklaşık 20 bin civarında Türk göçmen gittiği tahmin edilmektedir. Bunların çoğunluğunu Ellis Adası üzerinden resmî yollarla gidenler teşkil eder. Çok az bir kısmı da kaçak yollardan bu ülkeye giriş yapmıştı. ABD’YE GELEN İLK TÜRKLER ABD’deki bu önemli adaya 1800’lerin sonlarında gelmeye başlayan tüm dünya toplumlarının yanında tabi ki Türkler de vardı. Ellis Adası göçmenler arasında o dönemler Golden Door (Altın Kapı) olarak anılıyor, ABD’ye tam anlamıyla tüm dünyadan göçmen yağıyordu. 1890’larda Amerikalı misyonerlerin faaliyeti sonucu 50 bin Harputlu, önce Erzincan’a, ardından yürüyerek Trabzon ve Samsun’a ulaştı ve buradan gemilere bindi. Harput’ta 8 bin olan hane sayısı göçten sonra 52’ye düştü. Harputluların çoğu Boston ve Detroit’e yerleşti. Ve 2002 Nisan ayında, ABD nüfus kayıtları arşivleri açıklanınca ortaya müthiş bir tablo çıkıyordu. Harput başta olmak üzere Anadolu ve Balkanlar’dan ABD’ye tam 50 bin Türk göç etmişti. Açıklanan arşivlerde, ABD’ye kimlerin ne zaman giriş yaptığı çocuklarının isimlerine kadar tek tek kayıtlı. Ancak burada ilginç bir nokta daha var. O yıllarda hâlâ Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürüyordu ve Türk kimliği diye bir şey ortada yoktu. Osmanlı Müslümanlar ve gayrimüslimlerden oluşuyordu. Ama Ellis Adası’nda tutulan kayıtlarda Asyalı Türk ve Avrupalı Türk ifadelerine rastlıyoruz. Avrupalı Türkler Balkanlar’dan giden Türkler; Asyalı Türkler ise Harput ve civarından gidenlerdi. Yani daha Cumhuriyet’ten önce Harputlular Türk kimliğine kavuşmuşlardı.

Camileri olmadığı için ibadetlerini yerine getirirken de ciddi sorunlarla karşılaşıyorlardı. Yani Amerika’da çok çalışıyor, iyi para kazanıyorlardı ama sorunların ardı arkası kesilmiyordu.” ABD’DE KURTULUŞ SAVAŞI İZLERİ Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkıp milli mücadeleyi başlattıktan sonra Anadolu’da işgalci güçlere özellikle de Yunanlılara karşı amansız bir savaş başlıyordu. Anadolu’da yaşananlar ABD’deki Türk ve Yunanlılara da ulaşıyordu. İşçiler olanları şöyle anlatıyor:

TERCÜMANLIK HİZMETİ BAŞLADI

1930’lara gelindiğinde, artık Harputlular’ın büyük bir çoğunluğu memleketlerine geri dönme kararı almıştı. İşçilerin anlattıklarına göre:

Daha sonra Türk Teavün Cemiyeti adında bir dernek kurarak, Amerika’daki ilk Türk lobisini oluşturdular. Ama dil problemi halen varlığını sürdürüyordu. Amerika’da yaşayan Türklerin en büyük sıkıntısı olan bu İngilizce problemi Amerika’ya göç etmek için daha gemiye bindikleri ilk gün başlamış, İngilizce bilmeyen Türk göçmenlerin sorgulanmasında Türkçe bilen gayrı müslim tercümanlar kullanılmıştı. Türk Teavün Cemiyeti bu problemin büyümesi sonrasında dil konusunda eğitimler vermeye başladığı gibi, kısa sürede Türkler arasında birlik ve dayanışmayı sağlayarak 8 Nisan 1923’te düzenlediği kongrede, Ellis Adası’na gelen göçmenlere yardım kararı aldı. Alınan karara göre, Cemiyet, Ellis Adası’nda bir temsilci bulunduracak ve onlara rehberlik hizmetleri verecekti. Ayrıca çeşitli şehirlerde yaşayan Türk ve İslâmlardan toplanan giyecek eşyaları düzenli olarak kış evvelinde burada bulunan ihtiyaç sahiplerine dağıtılacaktı.

“Tersine göç başlamıştı. ABD’ye giden 50 bin Türk’ten kimi orada evlendi, çoluk çocuğa karıştı; kimi ise geri dönme kararı aldı. Ve kayıtlara göre ABD’ye giden Türklerin yüzde 90’ından fazlası Anadolu’ya geri dönüyordu. Geride 5 bin kadar Türk kalmıştı. Aileler bölünüyor, aralarına okyanuslar giriyordu. 1015 yıl çalışan Türkler iyi para kazanmıştı. Çoğu Harput’a döndü, bir kısmı da geride kaldı.”

Türk Teavün Cemiyeti aynı zamanda Amerika’daki Türklük karşıtı kampanyalara da göğüs gerdi. Özellikle Lozan Antlaşması döneminde asılsız iddialarla Türkiye’nin tanınmasını engellemek isteyen Ermeni ve Rumların propagandalarına karşı çıkarak, Yeni Türkiye Devleti lehine ortam oluşmasını sağladı. Bunun bir neticesi olarak 1917’de l. Dünya Savaşı nedeniyle kesilen TürkAmerikan ilişkileri 1927’den itibaren yeniden başlatıldı.

Genel tabloya baktığımız zaman ise Osmanlı topraklarından Amerika’ya ilk Türk göç hareketi 1860’lı yıllarda gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İlk göç edenler arasında Rumlar, Suriyeliler ve Ermeniler yoğun olarak bulunuyordu. Gemilerden mavnalarla Ellis Adası’na taşınan göçmenler, burada iki kademeli bir sıhhî muayeneye tabi tutuluyorlardı. Kısa süren ayaküstü göz muayene sırasında şüphelenilenler ikinci bir detaylı kontrolden geçiriliyorlardı. Sağlık kontrolünü başarı ile geçenler Göçmen Servisi Müfettişleri tarafından sorguya alınıyorlardı. Amerika’ya göç eden Türkler, genellikle sağlıklı kimseler olduğu için sağlık kontrollerinde herhangi bir sorun yaşamıyorlardı.

DEDELERİNİ ARAYANLAR İÇİN BULUNMAZ KAYNAK

“Türkler Anadolu’da çoğunluktu; Yunanlılarla Ermeniler ise azınlık. Ama ABD’de olay tam tersine döndü. Türkler artık hiç alışık olmadıkları halde azınlıktayken Yunanlılar ve Ermeniler çoğunluktaydı. Anadolu’da yaşanan savaş doğal olarak ABD’de yaşayan Türkleri de etkiliyordu. Ve birbirlerine çok yakın oturan Türklerle Yunanlılar, Ermeniler ve Rumlar arasında sokak kavgaları başlamıştı. Ve bu kavgalardan biri ABD gazetesine şu manşetle yansıyordu: ‘Ali Hasanlarla Abdülhamitler Agoplarla kavga etti’ Olaylar giderek büyüyordu. Elde ettiğimiz bazı bilgilerden okullarda da Türk çocuklarına saldırıların olduğunu anlıyoruz. Harputlular’ın kimi de çocuklarını ya okuldan alıyor ya da bir başka okula gönderiyordu.”

SORUNLAR BİTMEDİ

FORD YENİ İŞ İMKANI OLDU

Tarım işçisi olan Harputlular artık birer sanayi işçisiydi. Birçoğu aynı yerlerde çalışıyor, aynı yerlerde yaşıyordu. Ama her şey istedikleri gibi gitmiyordu. Amerika rüyası çabuk bitmişti. Amerika’ya gittikten sonra Türklerin ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını söyleyen işçiler şunları aktarıyordu:

Aynı dönemde iş bulmak, para kazanmak maksadıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Türkler de mevcuttu. Türkler daha ziyade Doğu Anadolu’dan ve Rumeli topraklarından göç etmişlerdi. Bu Türkler New York, Detroit Worchester, Lawrence, Yougnstown, Pittsburg gibi sanayi kentlerine yerleşerek buralardaki fabrikalarda çalıştılar. Türkler, Amerika’da daha ziyade ülkenin kuzeydoğusunda yaşamaktaydı. Detroit’te olanlar, ekseriyetle Ford otomobil fabrikasında çalışıyorlardı. New York’ta yaşayanlar çeşitli meslek guruplarına dağılmışlardı. İçlerinde kendi iş yerlerini açanlar da mevcuttu. Chicago’da bulunanlar ise, daha ziyade yol inşaatlarında iş bulabilmişlerdi. Diğer şehirlerde yaşayanlar da genellikle mensucat fabrikalarında işçi olarak çalışmakta, genellikle haftalık 20 dolar civarında bir ücret almaktaydı. Bunun çok azını kendi ihtiyaçları için sarf ederlerken, bir kısmını mem-

“Avrupa’da hakim olan fesli, tespihli, barbar Türk imajı ABD’ye de taşınmıştı. Türklerden hoşlanmıyorlardı. İlk karşılaştıkları sorun yemek sorunuydu. Helal eti nereden bulacaklardı? Yahudiler de Müslümanlar gibi domuz eti yemediği ve hayvanları Müslümanlar gibi Allah adına kestikleri için etlerini Yahudiler’den karşılıyorlardı. Kimi, yanında çocuğunu da götürmüştü ama sünnet ettirmesi gerekiyordu. Yine imdatlarına Yahudiler yetişmişti. Peki ya ölülerini nereye gömeceklerdi?

leketlerine gönderiyorlar ve bir kısmını da kara gün dostu olarak biriktiriyorlardı. Amerika’ya gelen Türk göçmenleri çoğunlukla fakir insanlardı. Hayatlarını daha kolay devam ettirebilmeleri için genellikle toplu olarak yaşıyorlar ve birbirleri ile dayanışma içindeydiler. İlk önceleri dil bilmedikleri için bir hayli zorluk çeken Türkler, dayanışmayı kuvvetlendirmek amacıyla kiraladıkları mekânlarda toplu olarak yaşıyorlar ve boş vakitlerinde Türklerin çalıştırdıkları kahvelerde bir araya toplanıyorlardı.

Türkler gibi birçok farklı milletin hayatında önemli bir kapı olan Ellis Adası bu tarihi sürecin ardından günümüzde Göçmen Müzesi (Immigration Museum) olarak kullanılmakta. Gelen göçmenlerin kaybettiği ve adada bıraktıkları eşyaları, gemilerden iniş ve kayıt sırasında beklerken yüzlerine yansıyan heyecanın fotoğrafları büyük boy afiş sergilenmekte. New York’un popüler turistik mekanlarından olan bu tarihi mekanda pek çok turist ve yerel halk buradaki kayıtları inceleyip büyük büyük dedelerinin izini bulmaya çalışıyor. ABD’yi ABD yapan en önemli unsurlardan biri olan göçmenlerin ilk saatlerini yaşamaya ve oradaki kayıt anının tarihi önemi anlamak için uğraşıyor. Amerika’nın asıl tarihinin göçmenler tarihi ile başladığı gerçeğiyle yüzleşiyor. Gerçektende Amerika, göçmenler ve onların ülkeye kazandırdıkları olmadan düşünülemez. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na ve gelmiş geçmiş birçok bakan ve senatörün bile geçmişine baktığınızda ailelerinin göçmenlik tarihine yüzünüzü dönmüş olursunuz. Daha dün Avusturya’dan göç etmiş, bugün California Valilik makamını işgal eden Arnold’un ileriki yıllarda yapılacak başkanlık seçimi için şimdiden isminin telaffuz edilmesi bile bize bazı gerçekleri anlatmaya yeter. İşte Ellis Adası bu ve buna benzer daha birçok gün ışığına çıkmamış hikayeyi barındıran ve hatıraları taşıyan kıymetli bir toprak. Bizden tek isteği ise onun sırlarını keşfetmek ve hikayelerini tüm Türklerle paylaşmak.


A ğustos 2011

17

Hangi ABD Eğitim Programı Seçilmeli?

Amerika Birleşik Devletleri’nde 3,600’den fazla kolej ve üniversite lisans programları sunar. Bu büyük sayı herkesin ihtiyacını karşılayacak bir program olduğunu gösterir. Ama sizin için en doğru programı nasıl bulacaksınız?

New York, Yenİ Hayat

A

BD’de okumak her öğrencinin rüyası. Fakat akademik terimlerin farklılığı ve program seçeneklerin çokluğu kafaları karıştırmakta ve bu önemli kararı sağlık bir şekilde vermeyi zorlaştırmakta. İşte size dünyanın dört bin yanından 500,000’den fazla uluslararası öğrencinin eğitimlerini ilerletmek için Amerika Birleşik Devletleri’ni seçmelerinin birkaç nedeni ve bu eğitim programların türleri:

Kalite: A.B.D. kolejleri tesislerinin, kaynaklarının ve eğitim

kadrolarının kalitesiyle dünya çapında üne sahiptir. Akreditasyon sistemleri kurumların bu standartları korumasını sağlar. Seçenek: A.B.D. eğitim sisteminin kurum çeşitleri, akademik ve sosyal çevreler, giriş koşulları, doktora programları, ve uzmanlaşabileceğiniz konular açısından dünyada rakipsizdir. Değer: Geleceğinize yapacağınız bir yatırım olarak, bir A.B.D. derecesi size paranızın karşılığını en iyi şekilde verir. Eğitim ücretlerinin ve yaşama giderlerinin çok geniş bir yelpazeye dağılması ve üniversitelerden biraz mali yardım Amerika Birleşik Devletleri’nde okumayı sizden önceki binlerce öğrenci için mümkün kılmıştır.

Esneklik: A.B.D. üniversitelerinin ve kolejlerinin en belirgin

özelliklerinden birisi bir kolej veya üniversitede ders seçimindeki esnekliktir. Ancak bundan da önemli olan, öğrencilere bir kurumdan diğerine geçebilme seçeneği de ayrıca sunulmuştur. Bir kurumda, yani genellikle bir community (iki yıllık devlet) kolejinde, bir derecenin ilk iki yılını tamamlayarak bir başkasına geçmek çok sık rastlanılan bir şeydir.

Kolejler, Üniversiteler, ve Enstitüler: Aralarındaki Fark Nedir? Amerika Birleşik Devletleri’nde diploma derecesi veren kurumlar bu adlardan herhangi birini taşıyabilirler ve kolejler ve enstitülerin üniversitelere kıyasla daha aşağı derecede olduğu hiçbir şekilde söylenemez. Genel olarak, kolejler daha küçük olup, çoğunlukla sadece lisans diploması verirler. Üniversiteler ise ayrıca yüksek lisans diploması da verirler. Bir enstitü çoğunlukla yakın ilişkili ders konusu grupları için diploma programları üzerinde uzmanlaşır. Bu nedenle teknoloji enstitüleri, moda enstitüleri, sanat ve tasarım enstitüleri ve benzerlerinde sunulan diploma programlarıyla karşılaşacaksınız. Her kolej veya üniversite bünyesinde fen ve edebiyat fakültesi, işletme okulu gibi okullar bulunur. Her okul kendi eğitim konusunda kolejin veya üniversitenin sunduğu diploma programından sorumludur.

Lisans (Bachelor’s) ve Ön-Lisans (Associate) Diplomaları Her ne kadar bazı öğrenciler daha kısa, bazıları daha uzun sürede bitirse de, lisans diploması için eğitim genellikle dört yılda tamamlanır. Ön-lisans diploması eğitimi ise çoğunlukla iki yılda tamamlanır. Ön-lisans diploma programları, mezuniyetten sonra belirli kariyerlere yönlendiren “terminal” (son) programlar veya lisans derecelerinin ilk iki yılını karşılayan ve daha çok beşeri ilimlere dayanan “transfer” programlarıdır. İkinci seçenekte dört yıllık bir lisans diploması programının üçüncü yılına geçiş yapabilirsiniz. Ön-lisans diploması programları, genellikle junior (iki yıllık ön-lisans) kolejlerde veya community kolejlerinde (aşağıya bakınız) vardır. Dört yıllık kolejler ve üniversiteler lisans diploması programları sunar. Çok az sayıda kolej veya üniversite ise ön-lisans diploma programları da sunabilir.

Mesleki Eğitim Mesleki (yani kariyere yönelik) eğitim A.B.D. üniversite sistemine dahildir. Büyük üniversiteler genellikle bir fen ve edebiyat koleji ile çoğunlukla işletme, tarım, tıp, hukuk ve gazetecilik gibi birkaç meslek okulundan oluşurlar. Teknoloji enstitülerinin sundukları bütün diploma programları bilimsel ağırlıklıdır.

Eyalet Üniversiteleri Eyalet üniversiteleri o eyalette oturanlar için ucuz eğitim sağlamak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri eyalet hükümetleri (örneğin California, Michigan, veya Texas) tarafından kurulmuştur ve mali açıdan desteklenir. Özel kurumlardan ayırt edebilmek için onlara devlet üniversitesi de denebilir. Bazılarının adı içinde “eyalet üniversitesi” sözcükleri veya “doğu” veya “kuzey” gibi bir bölgesel öğe bulunur. Eyalet üniversiteleri çok büyük olup, genelde en az 20,000 öğrenci kaydı alırlar ve özel üniversitelere oranla daha geniş bir öğrenci dağılımı kabul ederler. Eyalet üniversitelerinin eğitim ücretleri çoğunlukla özel üniversitelerinkinden daha düşüktür. Ayrıca, eyalet sakinleri “Eyalet üniversiteleri: Eyalet sakinleri için eğitim ücreti” (o eyalette yaşayan ve vergi ödeyenler) eyalet dışından gelenlerden çok daha düşük bir eğitim ücreti öderler. Hem uluslararası, hem de diğer eyaletlerden gelen öğrenciler eyalet-dışından olarak kabul edilirler ve bu nedenle eyaletteki kurumların düşük eğitim ücretlerinden yararlanama-

zlar. Ayrıca, uluslararası öğrenciler eyalet sakinlerine kıyasla daha zorlu giriş koşullarına uymaları gerekebilir.

Özel Üniversiteler Özel kurumların mali kaynağını bağışlar, okul ücretleri, araştırma ödenekleri, ve mezunların armağanlarının bir bileşimi oluşturur. Özel üniversitelerde eğitim ücretleri eyalet üniversitelerine göre daha yüksektir ama eyalet içinden ve eyalet dışından olan sakinler arasında bir ayırım yapılmaz. Dinsel bir bağlantısı olan kolejler ve tek-cinsiyetli kolejler özeldir. Genelde, özel üniversitelerin en çok 20,000 kayıtları olup, özel kolejlerin kampüslerinde en çok 2,000 öğrenci olur.

Community (2 Yıllık Devlet) Kolejleri Community kolejleri iki-yıllıktır ve çoğunlukla edebiyat önlisans diploması (Associate of Art - AA) veya fen ön-lisans diplomasının (Associate of Science - AS) yanı sıra mükemmel teknik ve meslek programları sunarlar. Adlarından da anlaşılacağı gibi, community kolejleri topluma dayalı kurumlar olup, orta öğrenim okulları, toplum grupları, ve işverenlerle yakın bağlantıları vardır. Pek çok A.B.D’li öğrenci aileleriyle birlikte kampüs çevresinde yaşar. Community kolejleri ya devlete ait ya da özel kurumlar olup, bazen “junior” veya iki-yıllık kolej olarak da adlandırılırlar. Community kolejlerinde okumayı seçen uluslararası öğrencilerin sayısı giderek artmaktadır. Bu konu ayrıntılarıyla kitapçığın daha sonraki bölümlerinde açıklanacaktır. Dört-yıllık kurumlarla karşılaştırıldığında iki-yıllık kurumların eğitim ücretleri daha düşük olup bir çoklarının transfer programlarında okuyan öğrencilerin yerel bir eyalet üniversitesindeki lisans diploması programının üçüncü yılına kolayca geçiş yapmasına izin veren anlaşmaları vardır. Community kolejleri “açık kapı” giriş politikası uygularlar. Bunun anlamı kayıt yaptırmak isteyen ve asgari giriş koşullarını sağlayan herkesin kayıt yaptırabilmesidir. TOEFL şartı genellikle community koleji için dört-yıllık bir kurumdan daha düşüktür. Ayrıca eğer TOEFL puanınız giriş şartlarının biraz altındaysa, community koleji sizi İkinci Dil Olarak İngilizce (ESL) programına kabul edebilir. Önerilen ESL derslerinin başarılı bir şekilde tamamlanması size community kolejinin daha geniş olan akademik dünyasının kapılarını açacaktır. Öğrenciler uluslararası kabul başvurusu konusunda bilgi istemek için dört-yıllık kolejlerde olduğu gibi iki-yıllık kolejlerin de kayıt kabul bürolarına başvurmalıdır. Artık bir çok community kolejinin bilgisayarınıza yüklenebilen veya çevrimiçi uygulamaları olan internet siteleri vardır.

Teknik ve Meslek Kolejleri (Yüksekokulları) Bu kurumlar öğrencileri iş dünyasına girmeleri veya iş dünyasında yükselmeleri için hazırlamak üzere uzmanlaşmıştır. Sundukları sertifika ve diğer kısa-dönem programlarında öğrencileri hem belirli bir meslek veya teknolojinin arkasındaki teori, hem de bu teknoloji ile nasıl çalışılacağı konusunda eğitirler. Programlar çoğunlukla iki yıl veya daha az sürer. Amerika Birleşik Devletleri’nde birkaç bin teknik ve meslek koleji vardır ve bunların bazıları özel, bazılar ise devlet kuruluşudur.

Uzaktan Eğitim Uzaktan eğitim, Amerika Birleşik Devletleri’nde kısa bir mesleki kurstan yüksek lisans derecesine kadar bir çok şey konusunda eğitim almanın gittikçe artan bir şekilde tercih edilen yoludur ve uzaktan eğitimin öğretim yöntemlerini kullanarak lisans diploması programları sunan pek çok kuruluş vardır. Uzaktan eğitim modelinde öğrenciler artık derslere kampüsteki sınıflarda katılmamakta; bunun yerine dersler “uzaktan” internet, uydu televizyonu, video konferans, ve diğer elektronik ulaşım araçlarıyla verilmektedir. Bunun uluslararası öğrenciler için anlamı şudur: her ne kadar yüz yüze görüşmeler ve kampüs çalışmaları için Amerika Birleşik Devletleri’ne kısa süreler için gitmeleri hemen hemen kesinlikle gerekecekse de, artık bir A.B.D. diplomasını ülkelerinde okuyarak alabileceklerdir. Öğrencilerin uzaktan eğitim aracılığıyla diploma almak için eğitim görebilmeleri için öz disiplin ve kendi başına çalışabilme gibi bazı özel niteliklere sahip olmaları gereklidir. Eğer uzaktan eğitimi düşünüyorsanız, programın kaliteli olup olmadığını, kuruluşun Amerika Birleşik Devletleri’ndeki akreditasyonunu, ve sizin ülkenizde tanınıp tanınmadığını çok derinlemesine araştırarak bu seçeneğin sizin gelecekteki hedefleriniz için uygun bir seçenek olup olmadığını kontrol etmelisiniz.

Ana Dal (Major) Ana dalınız uzmanlaşmak istediğiniz eğitim alanıdır. Okumayı planladığınız ana dalı üniversiteye girerken bildirmek zorunlu değildir. Ancak, kesin bir diploma hedefiniz varsa, bu konunun verildiği üniversiteleri belirlemelisiniz.

Bazı konular bir çok üniversitede öğretilmektedir. Hangi konuyu ana dal olarak seçeceğinizi bilmek size yardımcı olabilir, ama buna rağmen elinizde içinden seçim yapmanız gereken çok uzun bir kurum listesi olabilir. Eğer belli bir alanda özel bir uzmanlık konusu ilginizi çekiyorsa (örneğin, 20. yüzyıl tarihi, veya çevresel coğrafya, veya güzel sanatlar diploması içinde resimle ilgileniyorsanız), hangi okullarda bu uzmanlık alanının bulunduğunu belirlemek kurumlar arasında son eleme için kısa bir aday listesi yapmanıza yardımcı olur. A.B.D. üniversite rehberlerinin çoğu okulları en çok verilen ana dal derslerine göre sıralar. İnternette veya A.B.D. eğitim bilgi ve danışma merkezlerinde bulunan bilgisayar tabanlı arama paketleri seçimlerinizi daraltmanızda yardımcı olurlar. İlgi alanlarınızın sunulduğundan ve programların sizin istediğiniz konular üzerinde yoğunlaştığından emin olun.

Akreditasyon ve Diplomaların Tanınması Bir A.B.D. kolejinin veya üniversitesinin en önemli kalite göstergesi akreditasyon durumudur. Diğer bir çok ülkenin tersine, Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim kurumlarını onaylayan hükümete bağlı merkezi bir ofis yoktur. Bunun yerine, hükümetle bağlantısı olmayan akreditasyon kuruluşlarınca yürütülen ve isteğe bağlı bir sistem vardır ve okulların standartlara uygunluğu denetlenir. Bir yandan bütün A.B.D. kolejlerinin geniş kabul gören akreditasyon formları varken, diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri’nde akreditasyonun karmaşık bir alan olduğu unutulmamalıdır. Çok farklı çeşitte akreditasyon olup, çok fazla sayıda akreditasyon kuruluşu vardır. Ayrıca diploma veren kurumların akredite olması veya belli bir biçimde akreditasyon sahibi olmaları kanuni bir gereklilik değildir. Bu karmaşıklıktan ötürü, başvurduğunuz kurumun diplomasının anavatanınızdaki hükümet ve ülkenizdeki ilgili meslek kuruluşları, bakanlıklar, veya işverenler tarafından tanınıp tanınmayacağını çok önceden dikkatle araştırın. Ayrıca, ülkenize geri dönen mezunlardan o kurumdan aldıkları diplomayı kendi mesleklerinde başarı ile kullanıp kullanamadıklarını öğrenin. Lisans eğitiminiz sırasında bir A.B.D. kolejinden diğerine transfer etmeyi veya yüksek lisans eğitiminizi Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdürmeyi düşünüyorsanız, kaydolmayı düşündüğünüz okulun kredileri ve diplomasının diğer A.B.D. üniversiteleri tarafından kabul edilip edilmeyeceğini kontrol edin. A.B.D. eğitim bilgi ve danışma merkezleri ülkenizde A.B.D. diplomalarının tanınması konusunda ve A.B.D.’de diploma veren bir kurumun gerekli akreditasyona sahip olup olmadığı konusunda bilgi verebilir.


A ğustos 2011

18

ABD’li Gençler İstanbul’da Türkçe Öğreniyor, Sokak Süpürüyor İstaNbul, Yenİ HaYat

Uluslararası öğrenci değişim programı olan ISE World’ün organize ettiği Amerikan Dışişleri Bakanlığı NSLI-Y programı ile Türkiye’ye gelen 20 ABD’li lise öğrencisi Kadıköy Belediyesi ev sahipliğinde Türkçe öğrenip, Türk Kültürünü tanımaya çalışıyor. ABD’li öğrenciler, bu kapsamda İstanbul Kadıköy Belediyesi Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Türkçe dersleri alıyor, sokak köpeklerini besliyor ve Kadıköy sokaklarını süpürüyorlar.

K

ültürlerarası İletişim Programı kapsamında 1 Temmuz itibariyle Türkiye’ye gelerek Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği eğitim ve uygulamalı saha faaliyetleri programına katılmaya başlayan Amerikalı gençler her gün farklı bir programa katılarak gönüllü çalışmalarda bulunuyorlar. Türkçe öğrenmek, Türk kültürünü tanımak ve İngilizce öğretmek için Türkiye’ye gelen ABD’li öğrenciler, bu kapsamda İstanbul Kadıköy Belediyesi Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Türkçe dersleri alıyor, sokak köpeklerini besliyor ve Kadıköy sokaklarını süpürüyorlar. ABD’de başarılı öğrenciler arasından seçilen öğrenciler, Kadıköy’de gönüllü ailelerce misafir ediliyor ve aynı zamanda İstanbul’un tarihi ve doğal güzelliklerini de görme imkanı buluyor. Ayasofya Camii ve Topkapı Sarayı gibi tarihi İstanbul mekanlarını ziyaret eden öğrencilerin bazı programlarına Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’de eşlik ederek genç misafirlerle beraber oluyor. Öztürk, bu değişim programı her yıl düzenleyeceklerini belirterek, “ABD’li gençlerin ülkemize gelerek Türkçe öğrenmeleri ve gönüllü olarak saha çalışmalarına katılmaları büyük bir mutluluk. Eminim ki 45 günlük programın sonunda Türkçeleri gelişmiş ve Türkiye ile Türk insanına dair güzel izlenimlere sahip olarak ülkemizden ayrılacaklardır” dedi. New York, Virginia, Georgia ve Maryland eyaletlerinden Türkiye’ye gelen lise öğrencileri 15 Ağustos’ta programı tamamlayarak ülkelerine dönecekler.

Haldun Armağan haldunarmagan@yenihayatgazete.com

Özgürlükler Ülkesinde Sıkıyönetim Tablosu

“kimyasını bozdu.” Ancak aradan geçen 10 yıldan uzun süreye karşın, o zamanın şartlarında uygulama konmuş olan olağandışı tedbirlerde ısrar edilmesi, Amerikan yönetimlerinin artık liberal felsefeyi tarihin bir dönemi olarak geride bıraktığı izlenimi doğmasına yol açıyor.

konomik özgürlük, yeni fikirlere tanınan fırsatlar ve farklılığın bir zenginlik olarak görülmesi, Amerika’yı diğer ülkelerden ayıran özelliklerin başında geliyor. Bir “süper güç” konumundan söz ediyorsak, bu gücün kaynağının çeşitlilik ve onun sağladığı enerjiden geldiği yadsınamaz. Amerika deyince hep bir beyin göçünden söz edilir; ama bu parlak beyinlerin neden hep Amerika’yı tercih ettiği noktası göz ardı edilir. En önemli uzmanlar, uluslararası çaptaki araştırmalar ve en yeni fikirler ile en son teknolojik gelişmeler Amerika kaynaklı ise, bunu gerçekleştirenler elbirliğiyle ülkenin gücüne güç katan göçmenlerden başkası değil. Elbette onlara tüm bu imkanları sağlayan ve özgürce çalışabilecekleri altyapıyı hazırlamış olan Amerikan sistemi sayesinde.

Her şeyden önce ismiyle tartışmalı “Yurtseverlik yasası” imzalandığında yıl 2001’di ve başkanlık koltuğunda George Bush oturuyordu. Özgür tartışma ve her fikrin uluorta söylenebilmesi felsefesine yönelik ilk darbe işte bu süreçte başladı. Temelde suçla mücadeleyi öngören ve terör olaylarını planlayanların eyleme geçmeden yakalanmasını amaçlayan bir yasayı, politikacı kurnazlığıyla (bizde bunun ismi de var Şark Kurnazlığı) “yurtseverlik” diye sunmak, zaten eleştiriden korkulduğunun bir kanıtıydı adeta. Her konu gibi maalesef yurtseverlik, vatanseverlik kavramları da politikaya en çok alet edilenlerin başında geliyor. Nedense her ülkede durum aynı! Bush yönetiminin yaptığı da farklı değildi. Kanun hazırlanırken zorlama bir şekilde ismi “yurtseverlik” diye okunabilecek şekilde tasarlandı ve buna uygun kelimelerden oluşan baş harfleriyle Kongre’ye sunuldu. Tabii kolaysa karşı çıkın: Vatanı sevmemekle suçlanmak an meselesi!

Şimdi bu Amerikan sistemi, bir başka deyişle Amerika’yı “özgürlükler ülkesi” yapan ve bir cazibe merkezi statüsü kazandıran kuruluş felsefesi nereye doğru gidiyor, bunun üzerine biraz düşünmekte yarar var. Son 10 yıl içinde Amerika’nın temel değerleri öylesine aşındırıldı ki, insan “fırsat ve özgürlükler beldesinden olağanüstü hale geçiş mi yapılıyor” diye düşünmeden edemiyor. 11 Eylül olayları ve bunun korkunç vahşeti kuşkusuz Amerika’nın, güncel deyimle söylersek,

Bütün bu “olağandışı çabalar” artık geride kaldı deyip, Amerika’nın geleceği için umutlanırken, Başkan Obama’nın da aynı çizgiye geçmesi herhalde sürprizlerin en büyüğüdür. Hatırlarsanız, Obama kendi seçim kampanyası sırasında, bu yasanın haberleşme özgürlüğü ile mahremiyeti ciddi biçimde ihlal ettiğini söyleyerek eleştirmişti. Şimdi geldiğimiz noktada, Obama yasayı 4 yıl daha uzatıyor. Daha da enteresanı, yasanın fikir babası ve politik kurnazlığın adresi olan Cum-

a

E

huriyetçiler, Başkan Obama’nın süre uzatımına karşı çıkıyor, imza atmaması için kampanya yapıyordu. Gerekçeleri neydi diye merak ediyorsanız söyleyeyim; özgürlüklerin ve kişisel mahremiyet hakkının çiğnenmesi. Birisi çıksa da bütün bunların kötü bir şaka olduğunu söylese! Öyle ya da böyle sonuç değişmiyor. Amerikan yönetimi 2015 yılına kadar İnternet ve telefon dahil, iletişimle ilgili tüm bilgileri izlemek, kayıt altına almak, mahkeme kararı olmaksızın takibe almak hakkına sahip. ABD dahil, dünyanın en güçlü ülke liderlerinin daha geçenlerde zirve yaparak, “İnternet yasaklanamaz” kararı aldığı, Orta Doğu’daki dikta rejimlerine özgürlük ve demokrasi çağrısı yaptığı bir zamanda oluyor bütün bunlar. Sivil toplum kuruluşları Amerika’da çok etkin bir güçtür. Hemen hepsi zaten sakıncalı olan bu uygulamanın devam etmesiyle Amerika’nın pek çok değerinden “de facto” yani fiili olarak, feragat etmek durumunda kalacağını boşuna söylemiyor. Çünkü, “kanıtlanmamış bir kuşku” halinde bile yetkililer birisini izleme ve iletişimini kayda geçirme hakkına sahip. Herhangi bir mahkeme kararına dayanmayan böyle bir yetki, temel özgürlükler ve insan hakları için ciddi sakıncalara yol açabilecek. Daha da kötüsü, bu yetkiyi kullananların “hesap verme” durumu söz konusu olmadığından, Amerika’nın sarsılmaz diye bildiğimiz “checks and balances” yani kuvvetler ayrılığı prensibi de ayaklar altına alınmış oluyor. a

Esasında, Obama’nın dört yıllık uzatmaya gerekçe olarak “halen devam etmekte olan süreç aksamasın” mazeretini kullanması, deyim yerindeyse uzatılan olağanüstü halin tuzu biberi: Nedense kimse tam 10 yıldır “bu kadar olağanüstü yetkiye rağmen kötü adamlar neden yakalanamadı” diye sormayı düşünmüyor. Soramaz da zaten, suçlama gerekçeleri tümüyle haksız ve dayanaksız olsa bile, vatanı sevmemekle suçlanmayı kim göze alır ki?


A ğustos 2011

19

ABD’deki Öğrenciler Askerliklerini Nasıl Erteleyebilir? aNkara, Yenİ HaYat

Dil Eğitimiyle Askerlik Erteleme

ABD’de öğrenci ya da çalışan olarak belli şartlar altında askerliğinizi erteleyebilir veya gerekli kriterleri elde ettikten sonra bedelli askerlik yapabilirsiniz. Askerliğinizi öğrenci olarak erteletmenin farklı öğrencilik durumlarından kaynaklanan değişik uygulamaları olduğu gibi bu durum çalışanlar içinde geçerlidir.

ABD’de dil eğitimi veren birçok okul yer almakta ve değişik programlar sunmaktadırlar. Askerlik görevini bu okulların size sunacağı her tür programla ertelemek mümkün değildir. Yapacağınız dil eğitimi ile askerliğinizi erteleyebilmeniz için dil eğitimi yapacağınız okulunun haftada en az onbeş saat ders vermesi gerekir. Aynı zamanda kurşun süresinin en az iki aylık olması gerekmektedir. Seçeceğiniz okulun o şehirdeki bir üniversite bünyesinde olması ve dil eğitiminizden sonra üniversite, mastır veya doktora ile eğitime devam edebileceğinizin belirtilmesi gereklidir. ABD’deki bir üniversitede okurken askerliğinizi erteleyebilmeniz için öncelikle Özel Öğrenci Statüsü’nün oluşturulması gerekir. Bu kategorideki öğrenciler ABD’deki yaşam ve eğitim giderlerin kendisi karşılıyor olmalıdırlar. Bu statüde ABD’de üniversite öğrenimi yapacak öğrencilerin başvuru formlarını Türkiye içinde Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü’ne, yurtdışında ise Eğitim Ataşeliklerine göndermeleri gerekir. Başvurular 1 Haziran’da başlar, Nisan ayı sonuna kadar devam eder. Özel Öğrenci olarak başvuru yapabilmek için gerekli belgeler: 1-Başvuru dilekçesi ve formlar Bu dilekçe ve formlar yurtiçinde Milli Eğitim Bakanlığı ve bulunduğunuz ilin İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden elde edilebilir. Yurtdışında bulunuyorsanız Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim Ataşelikleri ve bunların bulunmadığı yerlerde Konsolosluklardan elde edebilirsiniz. 2-Mezuniyet Belgesi Mezuniyet Belgesi’nden kasıt Türkiye’de son mezun olduğunuz okuldan alınacak diploma veya çıkış belgesinin onaylı örneğidir. Yurt dışındaki lise ve dengi okullardan mezun olanların Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim Ataşelikleri ya da MEB Talim

ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ile İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nden bu belgeyi temin etmeleri gerekir. Yurtdışındaki üniversitelerden mezun olanların ise Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’ndan alacakları denklik belgelerinin onaylı örneğini başvurularında kullanmaları gerekir 3-Okul Kayıt Belgesi Okul kayıt belgenizin Yüksek Öğrenim Kurumu’nun tanıdığı bir yüksek öğretim kurumundan alınmış olması şarttır. Yurtdışında dil öğrenimi veya esas öğrenim yapılacak okuldan alınacak kayıt kabul belgesi, öğrenime başlama tarihi ve öğrenimin dalı belirtilmiş olmalıdır. Ayrıca bu belgenizin Türkçeye çevrilmiş ve onaylanmış olması gerekmektedir. Dil öğrenimi kabul belgesinin, öğrenim süresinin en az 2 ay olduğunu, öğrencinin haftada en az 18 saat öğrenim göreceğini göstermesi önemlidir. Ayrıca öğrenimi sonrasında başlanacak öğrenim dalının ÖSS’de alınan puan türünden bir yüksek öğrenim alanı kapsamında olduğunun belirtmesi şarttır. ÖSYM kitapçığında bulunan ülkelerde yüksek öğrenim yapmak isteyenlerin ‘ÖSS’yi Kazandı’ belgesini ibraz etmeleri gerekmektedir. Bunun yanında Türk Cumhuriyetleri ülkelerinden alınacak kayıt kabul belgesinin Eğitim Müşavirlikleri ve Eğitim Ataşelikleri bunların bulunmadığı yerlerde ise Konsolosluklar tarafından onaylanması gerekir. 4-ÖSS Sonucu Yurt dışında üniversite eğitimi almak isteyenlerin ÖSS’ye girmeleri ve öğrenim görmek istekleri daldaki baraj olarak gösterilmiş olan puanı almaları şarttır. Bu koşul, gelişmiş ülkelerin üniversitelerine kabul için yapılan genel yetenek sınavını başaran kişilerde ve yurtdışında okuyup Türkiye’deki liselere denk liselerden mezun olanlarda aranmaz. 5-Nüfus Cüzdanı Örneği Belgelerinize ek olarak sunacağınız nüfus cüzdanı örneğinin yurtiçinde noter veya muhtarlıklardan, yurtdışında ise Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim

Ataşelikleri ya da Konsolosluk tarafından onaylı olması gerekir. 6-Askerlik Durum Belgesi Yurtdışında üniversite öğrenimi yapmak isteyen kişilerin askerlik şubelerinden yurt dışında eğitim yapmalarına sakınca olmadığını gösteren askerlik durum belgesi almaları gerekir. Askerlik çağına girmiş ve 20 yasından gün almış olan kişiler bu yükümlülük altındadır. Bu durum belgesi liseyi bitirdikleri yıl yurtdışında üniversite öğrenimine başladıklarını belgelendirenlerden ve askerlik çağına girmeden önce yurtdışında öğrenime başlayarak ara vermeden sürdürenlerden istenmez. 7-Altı adet vesikalık fotoğraf

Practical Training ile Askerlik Erteleme İşlemleri Practical Training ile askerlik erteletebilmek için mastır ya da üniversite eğitimi sonrası elde ettiğiniz bir yıllık çalışma hakkınızı kullanabilmek üzere okulunuzdaki Yabancı Öğrenciler Danışmanı ile görüşmelisiniz. Burada yapılacak işlemlerin ardından Amerikan Hükümeti Göçmenlik Bürosu’ndan çalışma izin kartınızı almanız gerekmektedir. Bu çalışma izin kağıdını aldıktan sonra bağlı olduğunuz Eğitim Müşavirliği’ne bir dilekçe ile başvurarak bu kurumla ilişkinizi kesmeniz gerekir. Bu işlemin ardından bağlı olduğunuz konsolosluğa başvurarak askerlik dosyası açtırmanız ve askerliğinizi erteleme işlemlerinizi başlatmanız gerekir. Bu işlem için başvururken gereken belgeler: 1. 4 adet fotoğraf 2. Nüfus cüzdanınızın fotokopisi 3. Geçerli Pasaport 4. Çalışacağınız işyerinizden yazı 5. Çalışma İzin Kartı Fotokopisi 6. W2 Formu (maaş aldığınızı gösteren belge) Fotokopisi


A ğustos 2011

20

EMRAH YÜCEL : “Türkiye Artık Sadece İş Gücü Değil, Hayal Gücü de İhraç Eden Bir Ülke” İstaNbul, Yenİ HaYat, arda saYıner

Türkiye tanıtım kampanyasının başarısını neye bağlıyorsunuz? Emrah Yücel yapılmayan neyi yaparak bu yükselişi sağladı?

postal izlenimi uyandırıyordu. Bu sene ise, bizlerin sinema pazarlamacılığındaki insan unsurunu öne alan tecrübemiz yeni kampanyada gerçek bir farklılık yarattı. Örneğin biz, tarihi eser ve doğal güzellikleri göstermenin yanı sıra, bir çocuğun tarihi eserin önünde kendini tıpkı bir gladyatör gibi hissetmesi duygusunu da öne çıkarmaya çalıştık. Boynuna plaj havlusunu pelerin gibi bağlayan çocuğun tıpkı bir süper kahraman gibi oynadığı oyunu kullandık. Böylece hem farklılık yaratmış olduk hem de potansiyel turistlerin Türkiye’ye duygusal bir yaklaşımla bakmalarını sağladık.

Amerika merkezli bir ajans olmamıza ve en önemlisi yaptığımız işi önemsememize bağlıyorum. Bu çok basit bir cevap olarak gözükebilir. Özellikle medya alımlarında ciddi başarı sağladık. Geçtiğimiz senelere oranla reklam yayınlarının neredeyse iki katına ulaşabilme şansını yakaladık. Sadece sayısal olarak değil, aynı zamanda nitelik olarak da doğru lokasyonları ve mecraları satın aldık. Burada sadece kampanyanın parıltılı kısımlarından bahsetmiyorum. 23 Nisan’da, Ermenilerin yürüyüşünden bir gün önce, Los Angeles Times gazetesini komple giydirmemiz, Times Meydanı için hazırladığımız 3’lü billboard kuleleri ve New York’taki Rockefeller Metro İstasyonu’nu domine etmemiz, bu kampanyanın öne çıkan öğeleri oldu. Ama hiç bahsi geçmeyen başka bir detaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sene internet alımlarımızı, geçmiş yıllardaki gibi gazete ya da dergilerin web sitelerindeki indirimli seyahat bölümlerinden yapmadık. İnternet kampanyamız; Travelocity, Expedia, Orbitz gibi sadece seyahat ile direkt bağlantılı web sitelerinde yürütüldü. Türkiye markası ABD’lilerin gözünde neyi ifade ediyor? Siz bu imajı hangi seviyeye getirmeyi ve nasıl bir algı oluşturmayı amaçlıyorsunuz? Amerika’nın ve aslında Avrupa’da Türkiye ile yakın ilişki içinde olan birkaç ülkenin dışında tüm dünyada Türkiye markasının algısı hiç de bizim zannettiğimiz gibi değil. Türkiye bir turizm destinasyonu olarak dünyada 7. sırada. Bu büyük bir başarı. 2050 yılında amaç ilk 5 içerisinde olmak. Ayrıca, bu sadece bir sıralama başarısı da değil. Turizm gelirleri sıralamasında da Türkiye 9. sırada. Bu da yine olumlu bir pozisyon. Gelelim işin olumsuz tarafına. Ülkemiz dünya marka sıralamaları listesinde 35. sırada. Yani Türkiye, bir turizm

destinasyonu olarak dünyada iyi bilinmesine karşın, ülke olarak marka değeri çok düşük. Bunun arkasındaki etkenleri incelediğinizde; turizmde önde olmamıza rağmen kültürel mirasımıza sahip çıkmamamız, çağdaş kültür üretiminde geride kalmamız, adalet ve insan hakları

Dünya Basketbol Şampiyonası’nın reklam ajansı olmamızın dışında, Avrupa Audi’den tutun da Amerikan Kızılhaçı’na kadar pek çok marka ve kurumun reklam kampanyasını yürüttük. Godiva çikolatalarının ürün pozisyonlandırması için ambalaj çalışmaları yaptık, dünyadaki 3 büyük dinin web sitesini hazırladık. 2009 yılında, Amerika’da, ‘International Design Awards’da ‘Yılın Tasarımcısı’ ödülüne layık görüldüm. Yani yaratıcı olan pek çok alanda üretimde bulunduğumuzu söyleyebiliriz.

Türkiye’nin Hollywood’daki gururu ünlü grafik tasarımcısı Emrah Yücel, “Türkiye, 1960’lardaki gibi artık sadece iş gücü ihraç eden bir ülke değil, dünyanın her yerine entelektüel beyinler gönderen bir kültür ülkesi” dedi. Ünlü tasarımcıyla Türkiye tanıtım kampanyası ve Emrah Yücel markası üzerine konuştuk. konularında kötü notlarımız, monumental mimaride yeni yapılar ortaya koyamayışımız, sinema silahını doğru kullanmayışımız, uluslararası arenada yarışacak ihracat markalarımızın olmayışı gibi eklenebilecek pek çok etken var. Türkiye markasının 35. sıradan hakettiği yerlere yükselmesi sadece turizm kampanyaları ile ilgili bir çalışma ile olamaz. İhracat, eğitim, insan, devlet, yatırım, göç gibi alanlarda yürütülecek stratejilerin aynı dili konuşması lazım. Şu anda tüm bu alanlarda birbirlerinden farklı iyileştirme çabaları yürütülüyor. Bunların aynı strateji altında yönlendirilmesi lazım. Film afişi tasarlamaktaki başarınızı Türkiye tanıtım kampanyası gibi bir reklam alanına aktarmak nasıl bir duygu? Emrah Yücel’i artık grafik tasarım dışında daha farklı yaratıcı alanlarda görecek miyiz? Geçmiş yıllarda, Türkiye’nin tanıtım kampanyalarındaki reklamlar kart-

Birçok farklı yaratıcı işler üretmenize rağmen medyada ve halk arasında genellikle ‘Afiş Tasarımcısı’ ibaresiyle anılmak sizi rahatsız ediyor mu? Emrah Yücel markası afiş tasarlamanın ötesinde insanlara neyi çağrıştırmalı? Tanınıyor olmanın doğal olarak böyle bir bedeli var. Yaptığınız işin medyatik olan kısmı ile akıllarda kalmanız kadar doğal bir şey olamaz. O yüzden bu şekilde akla gelmemi yadırgamıyorum. Ahmet Ertegün gibi efsane bir isim bile yıllarca ‘Amerika’daki


A ğustos 2011

21

olmak, mutlu olmak ile aynı anlama gelmiyor. Ayrıca dünyada pek çok merkez yer değiştiriyor. Bunun yanı sıra, internet sayesinde sanal merkezler oluşuyor. Sorunuza pek çok soru ile cevap verdim ama bu konuda cevaplar kişisel tercihler ile çok ilgili. Benim alanımda, başarının referansı sorunuza gelince size iki örnek verebilirim. Bunlardan birincisi 2011 yılında Hollywood Key Art Ödüllerinde sektörümün 8 önemli isminden birisi olarak jüri seçildim. Bu benim için önemli bir sosyal adım. İkinci örnek daha duygusal bir arenadan… Paris’te yönetmen Roman Polanski’nin çalışanları, Türk plakçı’ olarak bilindi. Ne yazık ki, medyanın bu kendisinin, önümüzdeki filminde bizimle çalışmak reyting kaygısı, Türkiye’nin pek çok konuda istediğini ileten bir mektup yolladılar. Bu beni çok yüzeyselleşmiş olmasının en önemli etkenlerinden gururlandırdı ve yaptığım işte bir yerlere geldiğimin biri olarak görünüyor. ‘kendi çapımda’ bir göstergesi oldu. Emrah Yücel isminin, özellikle tasarım eğitimi alan genç kuşaklara kendi ülkemizin dışında, başka ufuklar da çağrıştırmasını isterim. Türkiye, 1960’lardaki gibi artık sadece iş gücü ihraç eden bir ülke değil, dünyanın her yerine entelektüel beyinler gönderen bir kültür ülkesi. Bizlerin ‘beyin göçü’ olarak değil ‘kültür elçileri’ olarak algılanmamız lazım. ABD’de başarılı olmak tüm dünyada başarılı olmanın garantisi midir sizce? Kendi alanınızda başarının referansı ve en önemli göstergesi sizin için nedir? ABD büyük ve zor bir pazar. Tutucu olması, standartlarının çok yüksek olması, çok çalışan bir ülke olması gibi özellikleri var. Burada başarılı olmak, dünyada da başarılı olmanın bir göstergesi midir bilmiyorum. Başarı çok göreceli bir kavram... Başarılı

Ayrıca özellikle tasarım ağırlıklı bir reklam ajansı olarak başladığımız bu operasyon şu anda dünyanın 15 ayrı ülkesinde medya alımı yapan, dünya çapında milyonlarca dolarlık kampanyaları yürüten Ben 17 yıldır Amerika’dayım. Bu uzun ve yorucu bir operasyona dönüştü. bir koşu. Sadece benim şirketimde çalışan Türk arkadaşlarımın bile, bu alanda ileride önemli noktaTürkiye’de sizin jenerasyonunuzdan son- lara geleceklerinden eminim. ra ortaya çıkan birçok yetenekli grafik tasarımcısı olmasına rağmen, çalışmaları ve Türkiye’nin yurtdışına yetenek ihraç etmesinde adı uluslararası alanda sizin kadar ön pla- en önemli engelin güçlü aile bağları olduğunu na çıkan ve başarılar kazanan bir Türk ismi düşünüyorum. Aileler her ne kadar eğitim konusundaha duyamadık. Sektörünüzdeki bu duru- da yurtdışını destekleseler de çocuklarının kendmu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin ilerinden uzakta yaşamasını istemiyorlar. Duygusal yetenek ihraç etmesinde ne gibi engeller bağların yanı sıra çocuklarının kendilerine gelecekvar sizce? te destek olacağı hissi de önem taşıyor sanırım. Bunun hem iyi hem de kötü tarafları var. Zaman Cevap sorunuzun içerisinde var zaten. Yeni jenera- içerisinde bu değişecektir. Hayallerinin peşinden syon ile benim aramda önemli bir zaman aralığı var. koşan gençleri durdurmak zor olur.


A ğustos 2011

22

ABD’de Gücün Simgesi JFK Havalimanı

New York, Yenİ HaYat

1

930’un sonlarında New York’un ilk havaalanı La Guardia’nın New York hava trafiğini kaldıramamasından dolayı kurulmasına karar verilen John F. Kennedy Uluslararası havaalanının ilk ismi bölgedeki golf sahasından gelen Idlewild’di. 1943’de 60 milyon dolarlık bir yatırımla Idlewild Golf sahasının bölgeden taşınmasıyla inşa edilen havalimanın resmi ismi 1943’den sonra New York Belediyesi tarafından General Alexander Anderson Havaalanı olarak değiştirildi. Fakat havaalanı 1963 yılına kadar halk arasında Idlewild olarak anılmaya devam etti.

New York’un Türkiye’ye ve tüm dünyaya açılan kapısı olan John F. Kennedy Havalimanı’nı ne kadar tanıyoruz? İşte bu meşhur havalimanının hikayesi ve rakamlarla ABD’de yarattığı gücün etkisi.

John F. Kennedy havaalanına ilk ticari uçak 1948 yılında indi. Uçağın inişi dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın katıldığı bir törenle havaalanında kutlandı. Bu tarihten sonra New York Belediyesi’nden havaalanının kullanımını devralan New York Liman İdaresi bu görevini 2000 yılına kadar devam ettirdi. Bu devralma döneminden itibaren New York Liman İdaresi yabancı uçakların LaGuardia havaalanına inmesini yasakladı ve yeni yapılan John F. Kennedy Havaalanına

yabancı uçakların inmesini zorladı. Bu birkaç senelik uygulama sayesinde yeni havaalanının popülerliği ve işlerliği arttı ve aynı zamanda da La Guardia havaalanının da yoğunluğu azaltılmış oldu. 24 Aralık 1963’de dönemim ABD Başkanı John F. Kennedy’nin suikast sonucu hayatını kaybetmesinin hemen bir ay sonrasında ise dünyaca meşhur bu havaalanının adı değiştirilmemek üzere John F. Kennedy olarak konuldu. Günümüzde John F. Kennedy havaalanı 8 ana terminal 151 kapı ile dünyanın en büyük havaalanları arasında yer alıyor. 2010’da 46 milyonun üzerinde yolcunun indiği liman dünyanın en yoğun 18’inci havaalanı unvanına sahip. Yolcu trafiği dışında Amerikan ekonomisine katkısıyla da John F. Kennedy Havaalanı Amerika Birleşik Devletleri için büyük bir önem arz ediyor. Her sene 30 milyar doları New York şehrine kazandıran havaalanı 35 bin kişiye kadro, 229 bin kişiye değişik iş kapısı ve toplam 10 milyar dolarlık maaş akışı yaratıyor.

Los Angeles Times’tan Türkiye’ye Gitmeyi Planlayan Amerikalı Kadınlara Tavsiyeler los aNgeles, anka

Los Angeles Times, Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlayan Amerikalı kadınlara, “Büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinin, kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız eden erkeklere tepki vermeyin” tavsiyelerine yer verirken, “Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli olduğu” iddiasına dikkat çekti.

Y

az mevsiminin gelmesiyle birlikte tatil tavsiyeleri de verilmeye başlandı. Los Angeles Times gazetesi, Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlayan kadınlara, “Büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinin, kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız eden erkeklere tepki vermeyin” tavsiyelerine yer verirken, “Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli olduğu” iddiasını vurguladı. Los Angeles Times gazetesi, Türkiye Tatil Planlayıcıları sitesinden Tom Brosnahan Türkiye’nin sadece samimi ve arkadaş canlısı bir yer olmadığını, hiçbir yer tamamen

güvenli olmamasına rağmen Türkiye’nin Avrupa ve Kuzey Amerika kadar güvenli olduğunu söylediğini belirtiyor.

“ŞORT YA DA DEKOLTE GİYMEYİN” Buna karşın, Brosnahan’ın kadınlara yerel geleneklere uymaları ve tutumlara karşı duyarlı olmaları konusundaki tavsiyelerine dikkat çekilerek, bunun anlamının büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinmek olduğu ifade ediliyor. Haberde, Türkiye’de yaşamış eski bir gazeteci olan Carol Masciola’nın “Eğer bir camiyi ziyaret etmiyorsanız kesinlikle başörtüsü takmak zorunda değilsiniz. Seksi bir pantolon ve göğüs dekoltesiyle dolaşıyorsanız insanlar gözlerini dikip size bakacaklardır. Eğer baş örtüsünün yaygın olabileceği doğuya ya da güneye gitmeyi planlıyorsanız çok açık giyinmeyin, şort ya da dekolte giymeyin” ifadeleri vurgulanıyor.

“RAHATSIZ EDEN ERKEKLERE ‘GERİ ÇEKİL’ BİLE DEMEYİN” Kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız eden bir kısım erkeklerin olduğunu söyleyen Türkiye’de safkan yarış atlarını eğiten Fransız Gina Rarick ise, “Ancak eğer sadece yürür ve bunu görmezden gelirseniz bir süre sonra dikkat etmeyeceksiniz bile. Hiçbir tepki olmamalı, bu tepki “geri çekil” demek olsa bile. Çünkü her hangi bir reaksiyon provokasyon olarak görülebilir” diyor. Haberde, eğer gözlerin size dikilmesi size rahatsız ve güvensiz hissettiriyorsa İstanbul’da mutlu olamayacağınız belirtilerek, “Ancak rahatsız oluyorsanız bir çok ülkede seyahat etmek sizi mutlu etmeyebilir” ifadelerine yer veriliyor.

“TURİSTİK ŞEHİRLER TEHLİKELİ” Ayrıca, Türk bir erkekle evli olan New York’dan Sarah Çelik’in Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli ve düş kırıklığı olduğunu ve yabancı dilin de bir engel teşkil ettiğini söylediğine dikkat çekildi.(ANKA)


A ğustos 2011

23

THY Los Angeles’ta Hedef Büyüttü

İstaNbul / los aNgeles, Yenİ HaYat, ARDA SAYINER

THY Mart ayında başlattığı Los Angeles-İstanbul seferini haftada 5 güne çıkartma hazırlıklarını tamamladı. THY Los Angeles Müdür Fatma Yüceler “THY konforu ve güvenini artık daha geniş kitlelere ulaştıracağız” dedi. Yüceler THY’nin Los Angeles’daki başarı sırlarını ve yeni stratejilerini Yeni Hayat’a anlattı. Beş aylık süre zarfında Los Angeles-İstanbul uçuşlarının verimliliğini nasıl degerlendiriyorsunuz? İlgi ne düzeyde?

uygulama olmasına rağmen Skytrax tarafından ‘ En Iyi Premium Ekonomi’ servisi olarak ödüllendirilmiştir.

atlet tarafından temsil edilmesi marka değerimize olumlu katkıda bulunmuştur.

Geçtiğmiz 5 ay Türk Hava Yolları ve Türkiye adına gerçekten cok yoğun fakat gurur verici bir süreç oldu. Bilet satışlarımız ve THY’ye olan ilgi hergeçen gün artıyor. Şu an yüzde 80’lerde seyreden doluluk oranlarına ulaşmış durumdayız. Bu ilgiden dolayı daha geniş kitlelere THY konforu ve güvenini yaşatmak adına uçuşlarımızı 31 Agustos 2011 itibariyle haftanın 5 gününe çıkariyoruz. Ayrıca hattımızın gördüğü yoğun ilgi nedeniyle 26 Mart 2012 itibariyle daily (haftanın her günü) uçuşlara başlıyoruz.

Türkiye bunca yıllık tarihi ve geleneksel misafirperverlik duygusu ile turistlere ne gibi güzellikler sunuyorsa biz bunları da yolcularımız Türkiye’ye ayak basmadan once onlara uçagımızda sunmaya başlıyoruz. Yani THY uçağına

Televizyon ve internet reklamları dışında açıkhava reklamları ve gazete-mecmua reklamlarına da önem veriyoruz. Açıkhava reklamlarında şehrin en popüler noktalarına reklam vererek Los Angeles halkının en gözde kesimlerine hitap etmeye çalışıyoruz. Ama esas önemli olan bizim yerel halk, sivil toplum kuruluşları, medya yöneticileri, büyük turizm firmaları ve diğer işletmeler ile kurduğumuz yerel bağlar ve bu networklar üzerinden sağladığımız tanıtımlar. Bu konuda tüm kadromuz büyük bir emek harcıyor. Kobe Bryant’ın THY reklam çekimi amacıyla yada turistik olarak Türkiye’ye gelme ihtimali var mı? Kendisi THY sevenlerine başka ne gibi sürprizler yapacak?

THY Los Angeles Ofisi, Türkler dışında Los Angeles’daki hangi milletlerden yolcuları taşıyor? Temel olarak Kaliforniya ve civar eyaletlerde yaşan Türk vatandaşlarımız dışında, Amerikalılar Ortadoğulular, Afrika ülkeleri vatandaşları, Balkanlar ve Türkiye’nin diğer komşu ülkelerinde yaşayan toplumları taşıyoruz. Özellikle Los Angeles’ta yaşayan geniş İran toplumu üyeleri hedef kitlemizde. Bizim Los Angeles’da faaliyete başlamamızdan önce ülkelerine gitmek için diğer yabancı havayollarını seçen toplumlar coğrafi ve kültürel sebeplerden dolayı aşina olduğu Türk Hava Yolları’nı tercih ediyorlar. Bu sebeple de tüm pazarlama çalışmalarımızı sadece Türk ve Amerikan toplumlarına değil diğer etnik gruplara da yönelik olarak planlıyoruz.

Kobe Turkiye’ye gelmeyi ve Türkiye’nin eşsiz güzelliklerini, tarihi yerlerini görmeyi çok arzu ediyor ancak yoğun programı nedeniyle belirlenmiş kesin bir tarih söz konusu değil. Önümüzdeki günlerde Washington’da yine THY’nin sponsor olduğu iki dünya devi ManU – FCB maçından sonra kazanan tarafa kupasını THY adına global marka elçimiz Kobe Bryant takdim edecek. Ayrıca maç sonrası yapılacak bazı etkinliklerde de basın mensuplarına ve hayranlarına basketbolcu kimliğinin dışında sürprizleri olacak.

Sizce THY’nin Los Angeles’taki rakiplerinden ayıran özellikleri neler? Niçin THY Los Angeles’da tercih edilmeli? İlk başta üstün servis kalitesi ve yeni uçaklarımız. Türk Hava Yolları olarak bu anlamda Avrupa’da ve tüm dünyada ödüllere doymayan bir havayoluyuz. Bildiğiniz gibi en son Skytrax tarafindan ‘Avrupa’nın En Iyi Havayolu’ seçilmenin gururunu yaşadık. Los Angeles – İstanbul uçuşlarında filomuza yeni katılmış olan B777-300ER uçaklarımızla servis vermekteyiz. Bu uçuşlarımızda Business Class’ımız da THY’ye özel son derece farklı bir uygulama olan ‘Uçan Ahçılarımız’ servis vermektedir. Yine bu uçuşlarımızda THY’de yeni ve çok popülar bir uygulama olan, Business Class konforuyla neredeyse Ekonomi Class fiyatına uçma imkanı sağlayan, Comfort Class servisimiz vardır ki yine son derece gurur verici bir şekilde yeni bir

Los Angeles’tan binmekle eşsiz Türkiye deneyimini ve geleneksel Türk misapirperverligini o anda yaşamaya başlıyorsunuz. Dolayısıyla servis kalitemiz, yemek ve ikramlarımız ve artan sefer sayımız bizi rakiplerimizden ayıran en önemli özellikler oluyor. THY Los Angeles Ofisi, tanıtım ve pazarlama amaclarına ulaşmak için LA’de ne gibi yollar izliyor? Gelecekde başka Hollywood yıldızlarıyla düşünülen reklamlar yada sponsorluklar var mı? Türk Hava Yolları olarak artık bir dünya markası olmanın bilincinde pazarlama çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu sebeple sinema ve eğlence dünyasının kalbi olan Los Angeles’da yer almanın bilincine sahip bir şekilde adımlar atıyoruz. Kobe Braynt ile yapmış olduğumuz sponsorluk anlaşmamız çok başarılı oldu. THY gibi bir dünya markasının Kobe Bryant gibi tüm dünyada tanınan ve binlerce hayranı olan bir

Son olarak söylemek istedikleriniz ve Türk-Amerikan toplumuna mesajınız nedir? THY Los Angeles ofisinin 5 ay gibi kısa sürede elde ettiği bu başarının asıl mimarı Türk-Amerikan toplumu üyeleridir. Bize vermiş oldukları desteğe müteşekkiriz. THY olarak bölgemizde birçok promosyonel kampanyalar yaparak özellikle Türk Amerikan toplumunun değerli üyelerinin uygun fiyatlarla, üstün servis kalitesi ve geleneksel Türk misavirperverligi ve nonstop uçuşları ile rakipleriyle kısyaslanamayacak bir uçuş deneyimi ve THY konforunu yaşamalarına olanak sağlamaktayız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında da ben ve işinde uzman profesyonellerden oluşan ekibimiz, Los Angeles’ta yaşayan Türk Amerikan toplumunun değerli üyelerine en iyi şekilde THY’nin üstün servis anlayışı ile hizmet verecegiz.

THY, Turkish DO&CO’nun İkramlari İle Skytrax Ödüllerinde Tüm Kategorilerde Dünya İkincisi Oldu İstaNbul, anka

T

Skytrax değerlendirmesinde Avrupa’nın En İyi Havayolu şirketi seçilen Türk Hava Yolları business, premium ekonomi ve ekonomi sınıfı ikramlarında dünyanın en iyi ikinci havayolu seçildi.

urk Havayollarin’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Sivil Havacılık sektörünün ürün ve kalitesini denetleyen Skytrax, Türk Hava Yolları’nın uçakta verdiği ikramhizmetlerini de ödül-

lendirdi. Türk Hava Yolları, DO&CO ve Türk Hava Yolları ortaklığı olarak 2007 yılından beri Türkiye pazarında hizmet veren TURKISH DO&CO’nun şekillendirdiği ikram konseptiyle, En İyi Business Sınıfı

Uçak İkramı, En İyi Premium Ekonomi Sınıfı Uçak İkramı ve En İyi Ekonomi Sınıfı Uçak İkramı olmak üzere üç kategoride de dünya ikincisi olarak ödül aldı.(ANKA)


A ğustos 2011

24

ABD’ye İhracat Hedefi Yine Bir Başka Bahara Kaldı Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi. New York, Yenİ Hayat, Burak Atilgan burakatilgan@yenihayatgazete.com

A

merika Birleşik Devletleri, 2010 verilerine göre, 14.7 trilyon dolarlık dev ekonomisiyle dünyanın en büyük ekonomisi olmakla beraber, bu dönemde toplam 1.9 trilyon dolarlık ithalat ile dünyanın en fazla ithalat yapan ülkesidir. Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Türkiye, ABD’nin toplam ithalatı içerisinde sadece binde 18 pay ile 46. sırada yer alırken, ticaret fazlası verdiği nadir olan ülkelerden, Hollanda, Avustralya, Singapur, Belçika ve Brezilya’ dan sonra Türkiye 6.3 milyar dolar ticaret açığı ile 5. sırada yer almaktadır.

2010 ve 2011 Ocak-Mayıs, ihracat rakamlarına bakarsak, ihracatımızın 35% arttığını, aynı dönemde ise, ABD’nin gerçekleştirdiği ihracatın 65% artarak, 2011 yılı sonunda yeni bir rekor kıracağını beklemekteyiz. Dış ticaret Bakanlığı’nın konu ile ilgili hazırlamış olduğu raporda; 2006 yılında, ABD`nin altı eyaletinin hedef olarak belirlendiği stratejiden de Türkiye tarafından henüz istenen sonuçlar alınamadığı, 51 eyaletten Gayri Safi Milli Hasıla büyüklükleri ve dış ticarette oynadıkları rol itibariyle dikkat çeken New York, Georgia, Texas, California, Illinois, Florida eyaletleri hedef pazar olarak belirlendiğinin ve bu eyaletlere Türkiye`den gelen ticari heyetler ziyaretlerde bulunduğunun, karşılıklı işbirliği imkanları arandığının altı çizilmiştir. ABD tarafından bakıldığı zaman da ticaret fazlası verdiği nadir olan ülkelerden biri

programından yararlanamayıp, mevzu bahis ürünlerden ithal vergisi (MFN) ödemeye başladılar. Türkiye’ den ABD’ye yapılan ticaretin %25 kısmının GTS programı kapsamında gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, ihracatımızdaki rekabet üstünlüğünün 2011 yılında olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz. 2011 OcakMayıs döneminde, 371 milyon dolarlık ihracat, GTS kapsamında olmasına rağmen, ABD’ deki ithalatçı firma, gümrük vergisi ödemek durumunda kalmıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) internet sayfasında konu ile ilgili açıklamada, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde görülen yapısal sorunları da dikkate alarak ana hedeflerinin, ihracatının ürün yapısını, katma değeri yüksek, ileri teknoloji ihtiva eden

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2010*

2011*

2010* - 2011* % Değişim

Genelleştİrİlmİş Tercİhler Sİstemİ İhracat

719

968

1,067

1,124

1,126

915

638

792

318

371

17.0%

Program Dışı Gerçekleştİrİlen İhracat

3,068

3,965

4,105

4,231

3,466

3,718

3,014

3,398

1,304

1,815

39.1%

Toplam İhracat

3,788

4,935

5,177

5,364

4,601

4,642

3,662

4,204

1,627

2,195

35.0%

Toplam İthalat

2,904

3,361

4,274

5,730

6,586

10,440

7,089

10,546

3,975

6,460

62.5%

Tabloda Türkiye ile ABD arasında 2003-2010 yılları arasında gerçekleşen ticaret verilerin yani sıra, 2010 ve 2011 Ocak-Mayıs dönemi ihracat-ithalat rakamları ve bu dönemdeki yüzdelik değişimleri göstermektedir. 2000-2004 yılları arasında ticaret dengesi Türkiye lehine olmasına rağmen, 2004 yılından sonra tersine bir süreç izlediği ve en son 2006 yılında ticaret fazlası verdiğini görmekteyiz. 2006 yılından sonra ticaret açığının giderek arttığını ve ABD’ nin, Türkiye’ ye gerçekleştirdiği ihracat 2010 yılında 10,5 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaşmıştır. Bu sekiz yıllık dönemde Türkiye’nin, ABD ile yapmış olduğu ihracatın ise ayni seviyede kaldığı ve ortalaması olan 4,5 milyar dolar düzeyinde çakılı kalmıştır.

olan Türkiye pazarının değeri anlaşılmış Türkiye’nin yürüttüğü benzer faaliyetleri ABD tarafından da uygulanmaya başlanmıştır. Ancak işbirliğinde ABD tarafının daha etkin olduğu rakamlarla ortaya çıkmaktadır. Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS), 1974 yılından itibaren aralarında Türkiye’nin bulunduğu, gelişmekte ve az gelişmiş olan ülkelerden gerçekleştirilen ithalat için ABD pazarına toplam 3474 üründe gümrük vergisiz giriş imkanı tanıyan bir programdır. ABD pazarında ülkemiz ihracatçılarına önemli bir pazara giriş avantajı sağlamaktadır. ABD Senatosundan her sene başında programın uzatma kararının halen çıkmamış olmasından dolayı, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren, Türkiye deki ihracatçılarımız GTS

ve moda ve markaya dönük ürünlerle çeşitlendirilerek, New York dışında kalan diğer eyaletlerin ihracatımız içindeki payının arttırılması gerektiğinin vurgulanmış ve bu sayede ülkemizin ABD’nin toplam ithalatından aldığı payı makul seviyeye çıkarılabileceği belirtilmiştir. 2011 seçimleri öncesinde Ticaretten sorumlu devlet bakanı Zafer Çağlayan; İhracat Dünya mal ticaretinden 2015 yılında yüzde 1 pay alarak ihracatımızı 170 milyar dolara, 2023 yılında da yüzde 1,6 pay alarak 500 milyar dolara ulaştırmayı hedeflediklerini açıklamıştı. Bu hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi.


A ğustos 2011

25

ABD, Marka Başvurusu İçin Türkiye’nin Kapısını En Fazla Çalan Ülke Oldu aNkara, anka

Türkiye Patent Enstitüsü’ne, 2010 yılı genelinde yapılan 85 bin 128 marka başvurusunun 73 bin 142’si Türk firmalarından yapılırken geriye kalan 11 bin 986 marka başvurusu ise yabancı ülkelerden yapıldı. 121 farklı ülkeden marka başvuruları alan TPE’ye geçen yıl en fazla başvuruyu 2 bin 95 başvuru ile ABD yaparken, bu ülkeyi sırasıyla bin 956 başvuru ile Almanya ve bin 94 başvuru ile İsviçre izledi.

T

PE verilerine göre, kuruma 2010 yılı genelinde 85 bin 128 marka başvurusunda bulunuldu. TPE’ye 121 farklı ülkeden marka başvuru talebinde bulunulurken 2010’da en fazla başvuru 73 bin 142 başvuru ile Türk firmalarından yapıldı. Söz konusu dönemde yabancı ülkelerden yapılan başvurularda binli rakamlara sadece 3 ülke ulaştı. Geçen yıl Amerika’dan 2 bin 95, Almanya’dan bin 956 ve İsviçre’den bin 94 marka başvurusu alındı. 16 ülke ise geçen yıl yüzü aşkın marka başvurusunda bulundu. Bu ülkeler sırasıyla; 861 başvuru ile Fransa, 809’la İtalya, 625’le Çin, 563’le Birleşik Krallık, 445’le Hollanda, 395’le Japonya, 255’le Avusturya, 205’le İspanya, 169’la İsveç, 165’le Kore, 154’le Belçika, 138’le

Rusya, 108’le İrlanda, 107 ile Lüksemburg, 105’le Polonya, 100 başvuru ile ise Danimarka oldu. DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN MARKA BAŞVURUSU YAĞDI TPE, geçen yıl birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin yanı sıra az gelişmiş ülkelerden gelen marka başvurularını da kabul etti. TPE’ye yapılan marka başvurularında Barbados, Bermuda, Bahama Adaları, Kosta Rika, Ekvador, Kayman Adaları, Seyşel ve San Marino gibi ülkeler ve kentlerde yer aldı. Ermenistan’dan geçen yıl bir adet marka başvurusunda bulunulurken, Azerbaycan’dan ise 10 adet başvuru alındı.(ANKA)


A ğustos 2011

26

Ev Sahibi Olma Rüyası Kabusa Dönüşmesin Türkiye’deki yüzlerce yeni konut projesi ev sahibi olmak isteyenleri heyecanlandırmaya devam ederken kredi faizleri cezbedici oranlarını halen koruyor. Fakat makul şartlarda gözüken bu kredilere başvururken yapılan yanlış seçimler ev sahibi olma rüyasını kabusa çevirebiliyor. Bizlerde, konut kredisine başvururken dikkat edilmesi gereken hususları ve farklı seçenekleri sizler için derledik. İstanbul, Yenİ Hayat

K

onut piyasasında yeni kampanyalar birbiri ardına reklama çıkıyor. Birçok konut projesinde peşinatsız ya da çok düşük peşinatlarla, 0 ya da sıfıra yakın faizler ve düşük taksitlerle kampanyalar başlatıldı. Ancak, sadece rakamların sihrine kapılmak ve yüzeysel değerlendirmek yapmak sık sık hüsranla karşı karşıya bırakabiliyor. Kendini ilk yıla göre konumlandıran tüketici ikinci yıl ve sonrasında sıkıntıya düşebiliyor. Bunun en genel sebebi ise Türkiye’de konut kredisine başvururken genelde sadece kredinin faizine bakarak karar vermemiz. Ancak konut kredisi almada göz önüne alınması gereken öyle incelikler ve püf noktaları vardır ki bunları tam manasıyla öğrenmeden karlı bir kredi anlaşması yapmış olmazsınız. Konut kredisi alımında peşinat önemlidir. Elinizde bir miktar para olmadan evin ödemesinin tamamını kredi ile karşılamak sizi iflasa sürükleyebilir. Öncelikle kredi çekilecek miktarın elimizdeki nakit ile aynı miktarda olmasına özen göstermeliyiz. Konut kredilerinin geri ödemesi genelde ev sahibi olan kişilerde, kira ödemelerinin yerine geçmektedir. Ancak örnek olarak 100 bin TL’lik bir evin kredisinin tamamını eksper yada banka yoluyla çekerseniz bu durumda ödeyeceğiniz faiz, daha önce ödemekte olduğunuz kira masrafının yaklaşık 2 katına gelecektir. 400 – 500 TL kiradan kurtulayım derken 1000 TL faiz ödemesine bulaşmak akıllıca bir seçim değildir. O nedenle elinizde ne kadar para varsa o para kadar konut kredisi çekmek, en azından ödeyeceğiniz faiz masrafını yarı yarıya düşürecek ve ev almayı akıllı bir tercih haline getirecektir. Özellikle sabit gelirli olmayan kişilere kesinlikle konut kredisi işine bulaşmamalarını tavsiye ediyoruz. Memur iseniz veya sürekli gelire sahip başka bir işiniz var ise korkmadan konut kredisi çekebilirsiniz. Konut kredilerinde bankalar faiz oranlarını düşük göstermekte ancak dosya masrafı, ekspertiz masrafı, zorunlu hayat sigortası gibi akla hayale gelmeyecek yollardan bizlerden alacaklarını almaktadır. O nedenle konut kredisi için bankaya başvurduğunuzda olası tüm masrafları tek tek ele alın ve bir son dakika süprizi ile karşılaşmamak için tedbiri elden bırakmayın. Konut kredisi alırken dikkat edilecek diğer bir nokta ise ödeme güçlüğü çekmemek için aylık gelirinizin % 50 sini aşmayacak şekilde kredi çekmenizdir. Her ne kadar bankalar bu oranı % 80 lere kadar çekseler de yaşam kalitenizden ödün vermek istemiyorsanız siz gelirinizin yarısından daha fazla bir borç altına girmeyin. Şayet hane geliriniz yüksek ise ve konut kredisi alacaksanız bu durumda kısa vadeli kredi imkanlarını araştırın. Bildiğiniz gibi kredilerde vade ne kadar kısa ise kredi faizleri de o kadar düşük olmaktadır. Konut kredisi alırken dikkat edeceğiniz bir önemli ayrıntı da aldığınız konutun yasal veya mali hiç bir sıkıntısının olmamasıdır. Özellikle plan veya projesinde sakatlık bulunan, iskanı alınmamış, veya tapusu sorunlu evlere asla yanaşmayın. Konut kredisi alırken dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan bir diğeri de kredi çektiğiniz bankanın refinansman olanakları sunuyor olmasıdır. İleride faizlerin daha fazla düşmesi durumunda daha cazip ödeme imkanları ile refinansman yapabilme olanağını hiç bir zaman aklınızdan çıkartmayın. Eğer sabit faizli mortgage kredilerinde vadesinden önce kredinizi kapatmak isterseniz maksimum %2 tutarında bir ceza ödeyeceğinizi de hatırlatmak isteriz. Vadenizi seçerken bu masrafı da mutlaka hesaba katmanız gerekir. Ama eğer değişken faizli ev kredisi kullanırsanız bu cezayı ödemezsiniz.

Ayrıca alacağınız ev ile ilgili tüm yasal onayların alınmış olduğuna, tüm tapu ve mimarı uygunluklarının varlığına dikkat etmeniz gerekir. Krediye uygun olmayan taşınmazlar bankaların yapacağı ekspertiz değerlendirmesi sonrası size ekspertiz maliyeti olarak geri dönebilir. Firmanın daha önce yaptığı işleri öğrenin, bir bankadan istihbaratını yapın. Ödenmemiş çekleri, sorunlu kredisinin ya da bitirilmemiş projelerinin olup olmadığını öğrenin. SATIŞ SÖZLEŞMESİNE BAKIN ve PEŞİNDE PAZARLIK YAPIN Projeyle ilgili tüm detayları öğrenin. Arsa firmaya mı ait yoksa kat karşılığı mı anlaşılmış? Arsa üzerinde herhangi bir şerh, ipotek, haciz veya başka takyidat var mı? İnşaat ruhsatı alınmış ve proje bu ruhsata uygun ilerliyor mu? Mümkünse bağımsız SPK lisanslı bir değerleme firması tarafından yapılan projenin ekspertiz raporunu talep edin. Projede kullanılan malzemeler ve fiyat dengesini kıyaslayın Projenin bulunduğu bölgeyi analiz edin. Mevcut gelişim, konut arzı, kiralık talebi ve ulaşım imkanlarını öğrenin. Bundan birkaç yıl sonrası için bu başlıklarda olabilecek gelişmeleri ya da planlanan projeleri masaya yatırın. Arzı artıracak yeni projelerin başlama ihtimali ya da kiralık talebinin artacağı beklentisi var mı? Unutmayın bunların her biri konut değerini gelecekte aşağı ya da yukarı doğru etkileyecek faktörlerdir. Mümkünse işlem sırasında kat irtifak tapusunu üzerinize alın ve şartları adil bir sözleşme ile yazılı hale getirin. Diğer yandan birçok firma, projelerini ‘satış vaadi sözleşmesi’ (SVS) ile satar, tapu devrini ise konut teslimi sırasında yapar. Bu durumda SVSi iyice incelenmeli, ağır şartların çıkarılması gereklidir. SVS’de makul teslim tarihinin ve vaktinde teslim edilmemesi durumunda cezai şartların yazılı olarak belirtilmiş olması gerekir. Taraf firma içinizi rahatlatmıyorsa sözleşmeyi noterden yapın ve tapuya şerh koydurun. İlgilendiğiniz konut projesinde peşinatsız ve düşük taksitli bir kampanya var ve kıyaslama yapmakta zorlanıyorsanız, firmayla peşin fiyat üzerinden pazarlık edin. Pazarlık, konutun güncel değerini öğrenmek için iyi bir yöntem olabilir. Farklı, uzun vade sunulan kampanyalarda firma normalin üzerinde avantajlı iyileştirme yaparak yanılmanıza neden olabilir, fakat elinizde konutun peşin fiyatının olması kıyaslamanızı kolaylaştıracaktır.

SPK ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu Arasında “Düzenleyici Diyalog” Anlaşması İmzalandı Ankara, ANKA

S

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu arasında “Düzenleyici Diyalog” anlaşması imzalandı. “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye piyasalarında, yatırımcının korunması ile Türkiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor.

ermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu arasında “Düzenleyici Diyalog” anlaşması imzalandı. “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye piyasalarında, yatırımcının korunması ile Türkiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor. SPK’dan yapılan duyuruya göre, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yakın dönemde ekonomik ve ticari işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla, “Türkiye-ABD Stratejik Ekonomik ve Ticari İşbirliği Çerçevesi” oluşturulmuştu. Bu amaç doğrultusunda, SPK ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (U.S. Securities and Exchange Commission/SEC) arasında iki ülke “sermaye piyasalarında işbirliği” ve “İstanbul Uluslararası Finans Merkezi” başlıklarında işbirliği imkânlarının geliştirilmesi için bir süredir ortak çalışmalar yürütülmekteydi.

Bu çerçevede yapılan görüşmeler sonucunda SPK ve SEC arasında iki taraflı “Düzenleyici Diyalog” olarak adlandırılan bir resmi işbirliği mekanizması kurulmasına karar verildi. Bu karar 21 Temmuz 2011 tarihinde hayata geçirilerek SPK Başkanı Vedat Akgiray ve SEC Başkanı Mary Schapıro tarafından SEC’in Washington D.C.’deki genel merkezinde bir “görev tanım belgesi” imzalandı. ”DÜZENLEME”, “DENETİM” VE “EĞİTİM” ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ SPK ve SEC arasında oluşturulan “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye piyasalarında, yatırımcının korunması ile Türkiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor. Bu amaçla, “düzenleme”, “denetim” ve “eğitim” alanlarında işbirliği yapılması planlanırken, duyuruda

söz konusu Diyalogun başta SPK idari kapasitesine, uluslararası etkinliğine ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi çalışmalarına olumlu katkı sağlayacağının düşünüldüğü ifade edildi. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu daha önce Çin, Hindistan, Kore, Japonya ve Avrupa Birliği menkul kıymet otoriteleri ile işbirliği mekanizması başlatmış olup, söz konusu işbirliği Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada ilk olacak.(ANKA)

Sorularınız için bize yazın: soru@yenihayatgazete.com


A ğustos 2011

27

Amerikalı Dev Petrol Yatırımcılarının Gözü Türkiye’de aNkara, Yenİ HaYat

Amerikan Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Lally: “250 Amerikan Şirketi Yatırımda, 2019 Yılına Kadar Proje Var”

T

ürkiye, enerji alanında hem kendi kaynakları, hem de bölgesel enerji Müsteşar Mike Lally, “Türkiye’nin bu alandaki kaynakları görece olarak sınırlı. köprüsü olma işlevi ile Amerikalı dev yatırımcıların gözünü diktiği bir yer Ancak konumu itibarıyla Türkiye, Amerikan firmaları için bir enerji piyasasında olmaya başladı. bir kavşak noktası; dolayısıyla mevcut ilgi artarak devam edecek” diyor. Lally, Türkiye’nin gerek kendi bölgesi, gerekse Orta Doğu, Hazar Denizi, Rusya ve eski Rus cumhuriyetlerinin bulunduğu geniş coğrafyanın kilit noktasında Enerji şirketlerinin faaliyetlerinin giderek arttığı, buna paralel olarak yatırımların bulunduğunun altını çiziyor. da yükseldiği belirtiliyor. Halen petrol rafinerisi başta olmak üzere, enerji alanında Amerikan yatırımcılarının faaliyetlerini 2019 yılına dek sürdürecek projelerin Alınan bilgilere göre, 250’den fazla Amerikan şirketi Türkiye’de faaliyet gösteriyürürlükte olduğu kaydediliyor. Pek çok enerji firmasının Türkiye’deki petrol yor. Bunlar arasında Exxon Mobil, Transocean, M-I Swaco ve Halliburton gibi ve doğalgaz rezervlerini değerlendirmek üzere yatırım yaptığını belirten enerji piyasasının dev isimleri bulunuyor.

ABD’li İşadamları Başkente Hayran Kaldı aNkara, anka

Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye’ye, yatırım imkanlarını öğrenmek için gezi düzenleyen bir grup işadamı, içerdiği ekonomik potansiyel nedeniyle Başkent’e hayran kaldı.

T

ürkiye’ye yatırım imkanlarını öğrenmek için bir gezi düzenleyen ABD’nin Georgia eyaleti başkenti Atlanta’dan bir grup işadamının oluşturduğu ticaret heyeti, Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci’yi makamında ziyaret etti. Güneydoğu ABD Türk Amerikan Ticaret Odası Danışma Kurulu Başkanı Tarık Çelik’in aralarında bulunduğu Atlanta ticaret heyetinde, ABD Eyalet Odaları Birliği Başkan Yardımcısı, Georgia Eyaleti Ticaret Odası Başkanı, Atlanta-Gwinnett Ticaret Odası Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Bankacılık, plastik cerrahi ve golf sporu alanlarında yatırımları bulunan Amerikalı işadamları da heyete eşlik etti. Ziyaretle ilgili bilgi veren Bezci, Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında bir Yükselen pazar olarak ilgi çektiğini kaydetti. Ziyarette, Ankara ekonomisi hakkında bilgiler veren Bezci,

Başkent’in Türkiye’nin en hızlı gelişen kenti olduğuna dikkat çekti. Ankara’nın yatırım alanlarındaki çeşitliliği anlatan Bezci, Ankara’ya yatırım çağrısı da yaptı. Bezci, Türkiye ekonomisini son yıllarda uzaktan takip eden Amerikalı yatırımcıların yerinde inceleme bulunmak üzere Ankara’ya geldiklerini ifade etti. Dünyanın krizlerle boğuştuğu dönemde Türkiye’nin başarılarının takdir edildiğini kaydeden Bezci, Amerikalı işadamlarının Ankara’yı yatırımcı için “cazip bir şehir” olarak gördüklerini bildirdi. Bezci, Amerikalı işadamlarının Ankara’nın potansiyeli karşısında heyecanlarını gizlemediğini belirterek, Ankara’nın herhangi bir dünya kentinden farkı olmadığını vurguladıklarını kaydetti. Bezci, işadamlarının Amerika’ya gitmeye

gerek olmadığını, Türkiye’de her şeyin olduğunu söylediklerini bildirdi. ATO KONGRE MERKEZİ’NDE PLASTİK CERRAHİ KONGRESİ Bezci, toplantının ardından, kısa süre önce yapımı tamamlanan ve 2012 yılı başında hizmete geçecek olan ve Avrupa’nın ilk üç kongre merkezi arasında yer alan ATO Kongre Merkezi’ni de gezdirdi. Heyete başkanlık eden Güneydoğu ABD Türk Amerikan Ticaret Odası Danışma Kurulu Başkanı Tarık Çelik, heyette Dünya Plastik Cerrahi Derneği üyesi olan bir iş adamının da yer aldığını ve 2012 yılı başları için planlanan Dünya Plastik Cerrahi Kongresi’ni Ankara’da ATO Kongre Merkezi’nde yapmak istediklerini söyledi. Çelik, heyet üyelerinin, ATO Kongre Merkezi’ni çok beğendiklerini de sözlerine ekledi.

Haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden gelmeleri yerine, adaletli davranıp tek başına kalman iyidir. Gandhi


A ğustos 2011

28

Hollywood’da Türk İzleri Cemİl Özyurt

Oscar Ödül Törenleri için her yıl aday filmleri açıkladığında, o yıl çekilen Türk filmlerinden bir ikisinin adı “en iyi yabancı film dalında aday adayı” olarak anılır. Ancak bugüne kadar bu kategoride Oscar’a aday olabilen bir Türk filmi olmadı. Ancak Hollywood film endüstrisinde Türkler veya farklı inanç gruplarına bağlı Türkiye doğumlu aktör ve yönetmenler büyük başarılara imza attı.

Yapımcılar, Yönetmenler, Oyuncular Bunlar arasında kuşkusuz en ünlü ve etkili olanı Kayserili bir Rum halı tüccarının oğlu olan yönetmen Elia Kazan. Hollywood’un en kariyerli Türk kökenli oyuncusu ise babası bir Türk diplomat, annesi Çek olan Turhan Bey. Sandra Bullock’un başrol oynadığı Mart 2007’de gösterilen “Premonition” filmini çeken Almanya doğumlu Mennan Yapıcıoğlu, İstanbullu Sefarad bir ailede dünyaya gelen, Paris’te büyüyen “Nostradamus”, “James Bond” (Golden Eye), gibi ses getiren filmlerde rol alan Tchéky Karyo, halen Los Angeles’ta yaşayan ve pek çok dizi, reklam ve filmde roller üstlenen Murad Demir, yönetmen Ertuğ Tüfekçioğlu, Turgut Türk Adıgüzel, oyuncular Ayda S. Evecan, Hayati Akbaş, Can Ansay eski yıldızlardan Bea Benaderet, Jack Bannon, Sully (Süleyman) Boyar, “Scarface” filminde Alpacino’nun rol arkadaşı olan Bolivyalı uyuşturucu kaçakçısını canlandıran Paul Shenar bunlardan bazıları. ABD’de birbirinden ilginç araştırmalara imza atan TURK AVENUE, Hollywood’daki Türk dünyasını araştırdı. KAYSERİLİ ELİA KAZAN (7 Eylül 1909, İstanbul - 28 Eylül 2003, New York)

ABD’ye göç ettikten sonra 1955’te memleketi Kayseri’ye gitmek üzere Türkiye’ye gelen Kazan, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile İstanbul’da Opera seyretmiş, İstanbul’daki yakınları ile hasret gidermişti. VİYANALI TÜRK - TURHAN BEY (Viyana, 1922 - ) Asıl adı Turhan Selahettin Schultavy olan ve 1922 Viyana doğumlu olan Turhan Bey, annesi ile babası boşandıktan sonra annesi ile 1930 yılında ABD’ye taşındı ve sayısız Hollywood filminde başrol oynayarak ün yaptı. California’ya yerleşen Turhan Bey, 1940 yılında ilk kontratını Warner Bros. İle imzaladı. “The Mystery Shadows on the Stairs” ilk filmi oldu. Warner Bros.’ta iki film çektikten sonra Universal’a transfer oldu. “Burma Convoy” (1941), “Raiders of the Desert” (1941), “Arabian Nights” (1942) gibi filmlerde temiz yüzlü, yakışıklı, kadınların gönlünü fetheden başrollerde oynadı. O yıllarda Dominik kökenli Maria Montez ile iyi bir ikili oluşturdu. Filmlerin dışında pek çok dizide de rol aldı. 12 bölümden oluşan “Junior G-Men of the Air” (1942), 13 bölümden oluşan “Adventures of Smilin’ Jack” (1943) dizilerinde oynadı. Universal’da film çektiği yıllarda Merle Oberon, Ava Gardner ve Lana Turner gibi ünlü yıldızlarla birlikteliği oldu. 2. Dünya Savaşı ile birlikte külhanbeyi ve aynı zamanda romantik roller gözden düştü. 1946’da orduya katılan Turhan Bey, aktörlük kariyerini de sarstı. Askerlik dönüşü Universal ile olan sözleşmesi Eagle-Lion firmasına geçti. Eagle-Lion firması ile “Out of the Blue” (1947), “The Amazing Mr. X” (1948), “Columbia’s Song of India” (1949), ve askerlik sonrası emeklilik öncesi son filmi olan “The Adventure Prisoners of the Casbah” (1953) filminde oynadı. 1953 yılında Avusturya’ya geri döndü. “Stolen Identity” (1953) isminde bir filmin yapımcılığını üstlendi.

Asıl adı Elia Kazancıoğlu olan ve 1909 yılında İstanbul’da doğan Eli Kazan, kökleri Kayseri’ye uzanan Anadolu Rumu tüccar ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi 4 yaşındayken ABD’ye göç etti. Göçün üzerinde bıraktığı etkileri sinemaya taşımayı da ihmal etmedi. Otobiyografisinin anlatıldığı 1963 yılı yapımı “America America” filminde Amerika’daki ilk yıllarını anlattı. Halı tüccarı olan Kazan’ın babası New York’a taşındıktan sonra halı ticaretini oğlunun sürdüreceği umudunu taşıyordu ama o sinemayı seçti. Massachusetts’te Williams College’te okudu. Yale Üniversitesi’nde tiyatro öğrenimi gördü. 1932’de oyuncu olarak katıldığı New York kenti’ndeki ünlü Group Theatre’da 1939’a değin etkinlik gösterdi. Kazan ilk oyununu 1934’te New York kentinde sahneledi. 1940’larda yönettiği oyunlarla ülke çapında üne kavuştu ve Broadway’in en iyi yönetmenleri arasına girdi. 1947’de Cheryl Crawford ve Robert Lewis’le birlikte ünlü oyunculuk okulu Actors Studio’yu kurdu. Bir yıl sonra Lee Strasberg de bu gruba katıldı. Film yönetmeye 1944’te başladı. Ünlü aktörlerin direktörü olarak ün yaptı. Marlon Brando, Rod Steiger, Karl Malden, James Dean, Julie Harris, Carroll Baker, Eli Wallach ve Natalie Wood gibi dünya starlarının filmlerini yönetti. Yönettiği filmlerde oynayan aktörler toplam 21 Oscar ödülüne aday gösterildi, 9 Oscar kazandı. “A Streetcar Named Desire” filmi 12 dalda Oscar’a aday oldu, 4 Oscar kazandı. Ünlü filmi “On the Waterfront” yine 12 dalda Oscar’a aday gösterildi ve 8 Oscar kazandı. En İyi Yönetmen ödülünü iki kez, 1947 yılında çektiği “Gentleman’s Agreement” ve dünya sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen “On the Waterfront” ile 1954 yılında aldı. Filmleri ile üç kez Oscar’a en iyi yönetmen, birer kez de en iyi film ve senaryo dallarında aday gösterildi. Kazan, Broadway oyunlarına verilen Tony Awards’ı da 1947, 1949 ve 1959 yılında üç kez kazandı. Aktör Dustin Hoffman, Kazan’ın Hollywood’a etkisini bir röportajında anlatırken, “Kazan’ın etkisi olmasa ne ben, ne Robert De Niro, ne de Al Pacino aktör olabilirdi,” diye konuştu. New York Times, 2003 yılında New York’ta 94 yaşında ölen Kazan’ı, Hollywood ve Broadway’ın en etkili yönetmenlerinden biri olarak gösterdi. Kazan kariyerindeki en büyük sıkıntısını ise 1952 yılında Amerika Temsilciler Meclisi’nde Komünist Parti’ye üye olan sekiz arkadaşının ismini vermesi ile yaşadı. Daha sonraki yıllarda yaptığı bir röportajda, “kendi ruhuna da ihanet ettiğini” kabul eden Kazan, 1982 yılında Başkan Ronald Reagan tarafında sanata katkılarından ötürü onur ödülü ile ödüllendirdi. 1999 yılında 90 yaşında iken Akademi tarafından üçüncü Oscar’ı olan hayat boyu başarı Oscar’ı ile ödüllendirildi. Sahneye Aktör Robert De Niro ve Yönetmen Martin Scorsese ile gelen Kazan’ı ödül töreninde bulunanların bir kısmı ayakta alkışlarken, 1952’deki olayı unutmayanlar sessiz kalmayı tercih etti. Akademiye teşekkür eden Kazan, “Artık hayattan kayıp gidebilirim” diye konuşmuştu.

Uzun yıllar Avusturya’da saygı duyulan bir fotoğrafçı olarak yaşamını sürdürdü. ABD’ye 1993 yılında geri döndü. SeaQuest DSV programına misafir olarak katıldı. 1990’larda bir dizi sinema ve televizyon dizilerinde oynadı. Halen Viyan’da yaşayan Turhan Bey, emekliliğin tadını çıkarıyor. Turhan Bey hakkında 2002 yılında Andrea Eckert tarafından “Vom Glück verfolgt. Wien-Hollywood-Retour” adlı bir belgesel yapıldı. IRVING “SULLY” (SULEYMAN) BOYAR (14 Aralık, 1924 – 23 Mart, 2001, Queens) İlk rolünü 1965 yılında “Man Outside” filminde oynadı. Yedi çocuklu bir ailede büyüyen Boyar, sinema aşkı yüzünden avukatlığı bıraktı. Son dönemlerinde “Sopranos”, “Law & Order” gibi ABD’de çok izlenen dizilerde de rol alan Boyar, 1970’li yıllarda “Fort Apache”, “The Bronx”, “In the Soup” ve “Car Wash” filmlerinde rol aldı. Alpacino ile 1975 yılında “Dog Day Afternoon” (1975) filminde banka müdürü rolünü oynadı. Son rolünü Amerika’nın en popüler dizilerinden biri olan “Sopranos”ta psikiyatrisi olarak 2001’de oynadı. Queens’te Manhattan’a gitmek üzere otobüs beklerken kalp krizi geçirerek 23 Mart 2001’de 77 yaşında öldü. Boyar’ın bir çocuğu bulunuyor. TCHEKY KARYO (4 Ekim, 1953, İstanbul - ) Türk Sefarad bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Paris’te büyüdü. Cyrano Tiyatrosu’nda drama eğitimi aldı. 1980’lerde karakter oyuncusu olarak Fransız sinemasında isim yaptı. Pek çok filmde başrol oynadı. Hollywood filmlerinde Fransız karakterleri canlandırdı. Oynadığı tarihi filmlerde başarılı oldu. Mel Gibson’la birlikte “The Patriot” filminde rol adı. Jean de Dunois rolünde “The Messenger: The Story of Joan of Arc” filminde kamera karşısına geçti. Cesar Awards ödüllerinde en iyi aktör rolüne aday gösterilen Karyo, 1986 yılında Jean Gabin ödülüne layık görüldü. 50’nin üzerinde film ve dizide rol alan “Karyo”, “Vincent Van Gogh”, “Nostradamus” rolleri ile izleyicilerin karşına çıktı. Karyo’nun oynadığı Hollywood filmlerinden diğerleri ise “Bad Boys” (1995), “Golden Eye” (1995), “Kiss of Dragon” (2001). SANDRA BULLOCK’UN YÖNETMENİ: MENNAN YAPICIOĞLU 1966 Münih, Almanya doğumlu Türk yönetmen Mennan Yapıcıoğlu, direktör, senarist, yapımcı ve aktör olarak tanınıyor. “Yapo” ismiyle tanınan yönetmen kariyerine 1988 yılında Almanya’da başladı. Almanya’da 1996 yılında “The Pillow Book” filminde ve 2003 yılında çekilen “Good Bye Lenin” filminde yardımcı aktör olarak kamera karşısına geçen Yapıcıoğlu, direktör olarak ilk filmini 1998’de çekti. Uluslararası ödüller kazandı. 2000 yılında çektiği “Your Arms In My Arms” filmi Almanya’da büyük başarı kazandı. Hollywood macerası ise drama filmi olan ve başrolünü Sandra Bullock’un oynadığı “Premonition” ile başladı. Film Mart 2007’de sinemalarda gösterime girdi. Yapıcıoğlu, halen Josh Hartnett’in başrolünü oynadığı “Gunslinger” filmini çekimini yapıyor.


A ğustos 2011 FİLM DÜNYASININ ÜNLÜ ANNE-OĞLU: BEA BENADERET – JACK BANNON

29 Milwaukee’de dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya ilgi duydu. Milwaukee’de yerel tiyatrolarda görev aldı. 1970’li yıllarda televizyonlarda oynana dizilerde rol almaya başladı. Orson Welles’in “The Night That Panicked America” (1975) filminde, 1978 yılında “The Man and His Women” TV filmlerinde oynadı. 1983 yılında çekilen Scarface ile ününe ün kattı. Shenar 1989 yılında West Hollywood’ta AIDS’ten öldü.

da tavsiyesiyle de New York’tan ayrılarak Hollywood’a yerleşti. 17 yıldır Hollywood’da yaşıyor.

1960’lı yıllarda ABD’ye gelen doktor babanın tek oğlu olan ve babasını 15 yaşındayken kaybeden Murat (Alex) Demir, ilk televizyon dizisi deneyimine Türkiye’de “Yalan Rüzgarı” ismiyle ün yapan dizide başladı. CBS kanalında oynayan dizide, beş dakikalık küçük bir rol alan Demir, seyircilerden e-maillerle ACLAN BATES-BÜYÜKTÜRKOĞLU gelen yoğun talep karşısında beş ay kadar dizide kaldı. “Karate Kid” filmindeki bilge karate ustası Mr. Miage ile başrolünde Aralarında “Versus”, “Condemned” ve “Broken Angel” gibi suşi şefini canlandırdığı “Talk to Taka” filmi bağımsız film fes20’ye yakın projenin yönetmenliğini yapan Aclan Bates tivallerinde gösterildi. “After You”, “Ordinary Average Guys”, Büyüktürkoğlu, 2007 yılında çevrilen “Lincoln Heights” film- “The Way” ve “Uncharted 2: Among Thieves” Demir’in 2009 inin de başrol oyuncusuydu. aCting Clan şirketinin sahibi olan ve 2010 yılında rol aldığı filmlerden. Büyüktürkoğlu, 1993 yılında başladığı film kariyerine 1999 yılında taşındığı Los Angeles’ta devam ediyor. Eşi Leslie ile Channel 4’da oynayan “Passion” dizisinde de rol alan Demir’in birlikte yapım ve yönetmenliğini üstlendiği ve başrolünü Nehir oynadığı TV dizileri arasında “The Marshall”, “V.I.P.”, “MessenErdoğan’ın oynadığı “Broken Angel” 2008’de gösterime girdi. gers”, “Brooklyn South”, “Diagnosis Murder”, “One World”, Çift ayrıca 2006 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin “Silk Stalkings” yer alıyor. Başrolde oynadığı filmler arasında sergilediği “Ağır Roman”ı Hollywood’da sergiledi. “Talk to Taka”, “The Art of A Bullet”, “Dark Spiral”, “Sweet Underground”, “Loretta Park”, “Task Force”, “Smart Money”, KAAN KALYON: ANİMATÖR “Sickness”, “To Protect and Serve”, “End to A Means”, başrol yardımcısı olarak “The Debt” ve “Quietus” filmlerinde oynadı. Sinemada büyük gişeler yapan ve Hollywood’ta yeni bir çığır açan çizgi filmlerden esinlenen sinema yapıtlarında kariyer ya- DAVID CHOKACHI: TÜRKİYE DOĞUMLU IRAKLI BABANIN pan Türklerden ilk akla gelen isim Kaan Kalyon. 1995 yapımı YILDIZ OĞLU “Pocahontos” ve 1997 yapımı “Hercules” yapımcısı Disney’e Babası Samuel Benaderet bir Türk Sefaradı olan ünlü oyun- büyük gişeler kazandırdı. Her çizgi sinemanın yapımında 1968 Plymouth, Massachusetts doğumlu olan David Chokachi, cu Bea Benaderet, New York’ta 1906’da dünyaya geldi. San görev alan Kaan Kalyon 2004 yılı yapımı “A Dairy Tale”in Amerikan televizyonlarında ün kazandı. “Witchblade”, “Baywatch”, Francisco’da büyüdü. 1960’larda televizyon serisi “Petticoat yazarları arasında yer aldı. “Treasure Planet” (2002) ve “Surf’s “Beyond The Break” gibi dizilerde oynadı. Türkiye doğumlu Iraklı Junction” dizisinde Shady Rest Hotel’in sahibi Kate Brad- Up” (2007) filmlerinde “story artist” olarak isim yaptı. Disney’in bir baba ve Finlandiyalı bir anneden dünyaya gelen Chokachi, ley rolünde ün yaptı. “The Beverly Hillbillies” dizisinde Pearl başarılı animatörlerinden biri olan Kalyon, yaşamını halen Los Marion, Massachusetts’te Tabor Acedemy’de eğitim aldı. Bates Bodine rolüyle ve ünlü Taş Devri’nin (The Flintstones) bayan Angeles’ta sürdürüyor. College’de siyaset bilimi bölümünden mezun oldu. kahramanı Betty Rubble’ı seslendiren isimdi. 1940’lı ve 1950’li yıllarda Warner Bros.’un pek çok çizgi filminde seslendirme HARUN SEVİMLİ: KORKU FİLMİNE YATIRIM Genç Yönetmen Ve Oyuncular yaptı. 50’li yaşlarında 20 yıllık emeğinin karşılığında yıldızlar kervanına katılmıştı. San Francisco’da faaliyet gösteren Amerturk, Inc. şirketinin Hollywood’da halen pek çok Türk genç yönetmen şansını sahibi Harun Sevimli 2010 yılında film endüstrisindeki ilk deniyor. Kimi zaman projeler için Los Angeles’ın yolunu tut“Notorious” (1946), “On the Town” (1949), “The First Time” yatırımını yaptı. “Hole” filminin yapımcılığını üstlendi. Küçük arken, bazıları da yaşamlarını film endüstrisinin kalbinin attığı (1952), “Black Widow” (1954), “Plunderers of Painted Flats” bir bütçeyle çekilen filmde hedef kitlesi TV kanalları olarak şehirde sürdürüyor. 1976 doğumlu genç yönetmenlerden (1959), ve “Tender Is the Night” (1962) filmlerinde oynadı. belirlendi. Küçükken şiddete maruz kalan bir katilin hikayes- Ertuğ Tüfekçioğlu, 2003 yılından beri, Jason E. Baldwin’in Los 1968 yılında kanserden öldü. inin anlatıldığı filmde 14 kişilik bir ekip rol aldı. Joaquin Angeles’da açtığı Califa Yapımcılık ‘ta çalışıyor. Montalvan’ın çektiği filmin premiere’i Los Angeles’taki ünlü İlk evliliği aktör Jim Bannon’dan iki çocuğu dünyaya geldi. Sunset Blvd’taki Director’s Guild of America tiyatrosunda 26 Yine genç yönetmenlerden İstanbul Galata doğumlu Turgut 1940 doğumlu oğlu Jack (John James) de film endüstrisini Mart’ta gerçekleştirildi. Türk Adıguzel, üç filmin yapımcılığını üstlendi. 2004 yılında seçti. Televiyon dizisi “Lou Grant” ile ün yaptı. Dizi de 1977’den “Evolution Down to a Science”, 2005’te “Crescent Star” ve 1982 yılına kadar şehir haberleri editör yardımcısı olarak rol EMRE ŞAHİN: EMMY ÖDÜLLÜ YÖNETMEN 2007 yılında “The Anatolian” filmlerinin yapımcılığını yaptı. aldı. John Travolta’nın ablası Ellen Travolta ile evlenen Jack halen Coeur d’Alene, Idaho’da yaşıyor. Hollywood’ta yaşayan yeni kuşak Türklerden Emre Şahin ise ikinci kısa filmi “Çanta” ile Beverly Hills Uluslararası Film 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudileri toplama kampından AYDA S. EVECAN (FIELD) Festivali’nde “En İyi Sinematografi” ödülünü aldı. Türkiye’de kurtaran konsolos Selahattin Ülkümen’i anlattığı 7 dakiünlü televizyoncu Haluk Şahin’in oğlu olan Emre Şahin, ka uzunluğundaki “Cresent Star” filmiyle, “Big Bear Lake şimdilerde Sonbahar’da vizyona girecek “40” filmi için hazırlık Uluslararası Film Festivali”nde en iyi öğrenci filmi dalında ödül yapıyor. Senaryosu da Şahin’e ait olan ilk uzun metrajlı filmde, aldı. “Crescent Star” adlı film Hollywood Sinema Müzesi’nin Hereos dizisinin dünyaca ünlü oyuncusu Ntare Mwine ve açılış filmi olarak da seçildi. Filmi Steven Spielberg, Hillary Clinton gibi pek çok ünlü isim de izledi. 2007 yılında University Yaprak Dökümü dizisinin kötü gelini Deniz Çakır oynuyor. of Southern California’dan (USC) mezun oldu. Sinan Germirli, Gökhan Ekremoğlu diğer genç yöneticilerden. 1977 Türkiye SIRRI MURAD doğumlu Hayati Akbaş, aralarından “Broken Angel” filminin de İlk oyunculuk deneyimini ünlü Amerikan dizisi MASH’ın iki ayrı bulunduğu 10’a yakın film ve belgeselde rol veya seslendirme bölümünde oynayarak yapan Sırrı Murad, eli bıçaklı Türk askerini görevi aldı. Son olarak “Walking with the Promise” isimli belgecanlandırmıştı. “A Full Rich Day” (1974), “Captains Outrageous” sel tarzı dini içerikli projede seslendirme yaptı. Grafik sanatçısı, (1979), “Sound of Terror” (1980), “Steele Trying” (1985), “Rem- görsel yönetmen ve kameraman olarak pek çok projede görev alan Alper Nakri, Hollywood’un bir diğer genç yeteneği. Son ington Steele” (1985) gibi televizyon dizilerinde rol aldı. olarak 2009 yılında çekilen “Sniper: Inside the Crosshairs” ve En son 2007 yılında çekilen “Anatolian” filminde hoca rolünde “Day After Disaster” dizilerinde grafikerlik yapan Nakri, 2008 oynadı. Yine 2007 yılında “Monk” ve “Mr. Monk Goes to the yılında çekilen 30’a yakın TV dizisinde grafiker olarak görev yaptı. Kamera bölümünde görev yaptığı projeler arasında ise Hospital” TV serilerinde küçük rollerde oynadı. 2006’da Hollywood’da bir Türk’ün hikayesinin anlatıldığı “Ya Tutarsa” “Paperboy” ve “Sniper: Inside the Crosshairs” gibi filmler yer alıyor. Nakri, Los Angeles’ta film endüstrisine yakın olan pek filminde kamera karşısına geçti. çok Türk gibi “Broken Angel” ve “The Anatolian” filmlerinde görev aldı. HOLLYWOOD’DA YAŞAYAN EN KARİYERLİ TÜRK: MURAT DEMİR

Sayısız televizyon şov ve filminde rol alan Ayda S. Evecan, 1979 yılında Los Angeles’ta dünyaya geldi. Harvard ve Duke Üniversitelerinde uluslararası siyaset ve ekonomi okudu. Türkçenin yanı sıra İngilizce, Fransızca, İtalyanca bilen Evecan’ın annesi ise film yapımcısı Gwen Field. Anne ve babası küçükken boşanan Evecan’ın babası Türkiye’de yaşıyor. NBC’nin pembe dizilerinden “Days of our Lives” ile ün kazanan Evecan, genelde komedyen rollerinde görev aldı. Sürekli boy gösterdiği Blue Collar TV’nin yanı sıra, NBC’nin “Studio 60”, Fox’un sitcomlarından “Back to You”, ve komedi dizisi “News 9”un hava durumu sunucusu gibi değişik rollerde görev aldı. “Making It Legal” dizisinde avukat olarak oynadı. Evecan, Alex ya da gerçek adıyla Murat Demir, 20 yılı aşkın yakındır 2007 yılından beri İngiliz pop star Robbie Williams ile birlikte. 40’ı aşkın film, dizi ve reklamlarda rol aldı. Halen kariyerini Hollywood’da sürdüren Demir, Türkler arasında oyunculuk SCARFACE’IN BOLİVYALI UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI: anlamında en kariyer sahibi isim olarak dikkat çekiyor. New PAUL SHENAR York doğumlu oyuncu The Bronx and Westchester County’de büyüdü. Annesinin isteği üzerine hiç istemediği halde Iona Al Pacino’nun unutulmaz filmlerinden olan Scarface’de Alejan- College’da politik bilimler okudu. Okuduğu bölümle ilgili hiç iş dro Sosa rolü ile ün yapan Paul Shenar, Türkiye’den ABD’ye deneyimi olmadı. Broadway dışında oynayan tiyatrolarda rol göç eden Sefarad bir ailenin dört çocuğundan biri olarak aldı. Kendisinde tiyatro değil sinema geleceği gören hocalarının

Robert De Niro, Al Pacino gibi pek çok ünlüye birebir taklidi ile ün kazanan ve Amerikalı komedyen Jay Leno’nun Tonight Show programına konuk olan Barbaros Tapan da bir kaç filmde kamera karşısına geçen genç yeteneklerden. En son 2008 yılında Russel Crowe ve Ben Affleck’in rol aldığı “State of Play” filmde rol alan Tapan, 2006 yılında çekilen Türk yapımı “Ya Tutarsa” filminde de oynamıştı. Genç oyuncu Resmine Atış, “Burn in Hell” (2009), “Bar Starz” (2008), “28 Days Later: The Aftermath”, “Turkish Delight” (2006), “Splinter”, “Living the Dream” (2006), “Cheaper by the Dozen 2” (2005), gibi filmlerde küçük roller de oynadı. Eski Türkiye güzeli Zerrin Arbaş’ın oyuncu kızı Derya Arbaş’ta Hollywood’da şansını deneyen isimlerden biriydi. “Av Peşinde” ve “Mile Marker 40’’ isimli iki filmde küçük roller aldı. 35 yaşında kalp krizinden West Hollywood’ta hayatını kaybetti. TURKISH FILM COUNCIL Türk film yönetmen ve oyuncularının Hollywood’da daha etkin olmaları için bir kaç tane dernek kurulmuş. Bunlardan biri Turkish Film Council. Misyonu arasında Türk film dünyasının profesyonellerini yurt dışındaki meslektaşları ile buluşturmak, film yapımcılarına Türkiye’de film çekimi için mekan tedarik etmek, Türkiye’de film çekmek isteyenlerin ABD’deki ihtiyaçlarını karşılamak olan Council’in başkanı ise Emrah Yücel yapıyor. Asıl mesleği grafik dizayner olan 1968 doğumlu Yücel, “What Women Want”, “28 Days”, “Kill Bill”, “Frida”, “New York’ta Beş Minare” gibi filmlerin posterlerini dizayn etti. Yücel, bir süre önce Los Angeles’tan New York’a taşındı. Bu arada Türk aktör, yönetmen ve teknikerlerin tanıtıldığı www.turksinentertainment.com sitesi de ilgi duyanların internetteki buluşma adresi olarak hizmet veriyor.


A ğustos 2011

30

Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Türk-Amerikan Ticaret ve Siyaset Hayatı İstanbul, Yenİ Hayat

Osmanlı döneminde ABD ile ticari ve siyasi ilişkiler nasıldı? Bu süreç Cumhuriyet dönemi sonrasında kadar nasıl sürdü? İşte cevapları...

T

ürk-Amerikan ilişkileri, iki devlet arasındaki ticarî gelişmelere bağlı olarak 19. uncu yüzyılın ilk çeyreğinde kurulabilmiştir. Bununla beraber iki ülke arasında bu tarihten çok evvel de ticaret yapıldığı bilinmektedir. 17’nci yüzyıla kadar geriye götürülen İngiliz bandıralı Amerikan gemilerinin Osmanlı limanlarını ziyaretleri bir kenara bırakılacak olursa, bu ülkeye gelen Amerikan bandıralı ilk gemi Grand Turk adını taşımaktadır. Grand Turk’un 1790’lı yıllarda Türk limanlarından aldığı geleneksel Osmanlı ürünlerini Amerika limanlarına taşıdığı ve Amerikan Maliye Bakanlığı’nın ithalât-ihracat istatistikleri 1803 yılı kayıtlarında ilk defa Türkiye için bir sütun açıldığı bilinmektedir. Ancak ticaretin gelişmesi devletler arasındaki ikili siyasî ilişkilerin kurulması ve ticarî anlaşmaların varlığına bağlıydı. Bu amaçla Amerika, 1802’de William Stewart’ı o dönemde dünya ticaretinde önemli yeri olan İzmir’e konsolos olarak atamıştı. Bununla beraber Osmanlı Devleti ile Amerika arasında henüz bir anlaşma yapılmadığından dolayı W. Stewart’ın görevi Türk makamlarınca resmen tanınmış değildi. Stewart, İzmir’de bazı incelemelerden bulunduktan ve Türk-Amerikan ticaretinin geliştirilmesine dair bir rapor hazırladıktan sonra ülkesine döndü. Bu ilk Amerikan görevlisinin raporuna göre iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi için uygun ortam mevcuttu. Stewart’ın raporundan sonra Amerikalı tacirlerin İzmir’e ve Türk mallarına olan ilgisi arttı. 1824 yılına gelindiğinde İzmir’deki Amerikan şirketlerinin sayısı dörde yükselmişti. Bu şirketlerden birisi aynı zamanda Amerika’nın İzmir Konsolosluğu görevini yürütecek olan David Ofley’in ortağı olduğu “Wodmas and Ofley” firmasıydı. Ne tesadüftür ki, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi de David Ofley’in konsolos olarak atandığı tarih olan 1824 sonrasına rastlar. Nitekim bu dönemde iki ülke arasında 7 Mayıs 1830 tarihli “Seyr-i Sefain ve İcra-yı Ticarete Dair” bir antlaşma imzalanmıştır. Söz konusu antlaşmanın birinci ve ikinci maddeleriyle tarafların karşılıklı olarak diplomatik temsilcilikler açabilmeleri kabul edilmişti. Bu düzenlemeyle Osmanlı topraklarında fiilen bulunan Amerikan konsoloslukları hukukî statü kazanmış ve tanınmış oluyordu. Bu tarihten itibaren İzmir konsolosluğuna ilâve olarak, İstanbul’a Büyükelçi olarak atanan David Porter’ın gayretleri de iki devlet arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi açısından dikkat çekiciydi. David Porter’in talepleriyle kısa sürede Selânik, İstanköy, Bozcaada, İskenderiye, Beyrut, Kudüs, Bursa ve Çanakkale konsoloslukları açıldı, İleriki yıllarda Sivas, Harput ve Erzurum gibi başta Doğu Anadolu olmak üzere Osmanlı topraklarının diğer bölgelerinde de konsolosluklar açılarak, Amerikan temsilciliklerinin Osmanlı Devleti’ndeki sayıları bir hayli artmış oldu. Aynı şekilde bu anlaşma sonrasında Osmanlı Devleti de önce Boston’a bir konsolos atadı. Bunu sırasıyla New York ve Baltimore konsoloslukları izledi. Osmanlı Devleti, bu konsolosluklara ilâve olarak 1867’de Washington’a bir elçi atadı. Amerika Osmanlı İçin ‘The Most Favored’ Ülke Oldu Bu antlaşmayla Amerika’ya “the most favored nation” statüsü tanındı. Bu tarihten sonra iki devlet arasındaki ticaret hacmi artarak devam etti. Osmanlı Devleti, Amerika’dan dokuma, madeni yağlar, şeker, demir-çelik ve silâh gibi işlenmiş ürünler ithal ediyor, buna karşılık afyon, kuru üzüm, kuru incir, tütün ve meyan kökü gibi tarım ürünleri ile yapağı, kilim ve deri mamulleri ihraç ediyordu. Osmanlı ürünleri gün geçtikçe Amerikan pazarlarında daha çok yer almaya başladı. Ticaretin bu şekilde gelişmesi adeta daha sonraki anlaşmalara kapı aralayacak, nitekim 13 Şubat 1862 Seyr-i Sefain ve Ticaret Antlaşması, 11 Ağustos 1874 Suçluların İadesi Antlaşması ve 11 Ağustos 1874 Tabiiyet Antlaşması sırayla gelecekti. Osmanlı Devleti ile Amerika arasındaki ticarî ilişkilerin gelişmesine paralel olarak aynı dönemde Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetleri de görülmeye başlanmıştır. Amerika’nın Türkiye topraklarındaki ilk misyoner faaliyeti “American Board of Commissioners for Foreign Missions” adlı örgütün 1819’da Türkiye’yi programına almasıyla başlamıştı. Amerikalı misyonerlerin anlayışına göre “misyoner faaliyetleri açısından Türkiye Asya’nın anahtarı” özelliğini taşıyordu. 1820’lerde bu şekilde başlayan ve gittikçe hız kazanan misyonerlik faaliyetleri, bir süre sonra ticarî ilişkilerin de önüne geçerek, Türk-Amerikan ilişkilerinde belirleyici bir unsur haline gelmiştir. 1830’da imzalanan ilk anlaşma ve kurulan Türk-Amerikan siyasî ilişkileri, I. Dünya Savaşı’na kadar birkaç küçük problem dışında önemli bir sorun olmadan gelişti. Savaşın ilk yıllarında

tarafsız kalan ABD, kendi aleyhine gelişen olaylar karşısında 6 Nisan 1917’de Almanya’ya harp ilân etti. Osmanlı Devleti, Almanya’nın savaş müttefikiydi. ABD, her şeye rağmen Osmanlı Devleti ile ilişkilerin devamından yanaydı. Bu dönemde Türk-Amerikan resmî münasebetlerine gelince; ABD, Türkiye’deki işlerini takip etmesi için Yüksek Komiser unvanıyla Amiral Mark Bristol’ü İstanbul’da görevlendirmiştir. Bristol, bir yandan İstanbul Hükûmeti ve Müttefikler nezdinde resmî işleri yürütürken, diğer yandan da Anadolu’daki gelişmeleri yakından takip etmekteydi. Nitekim o, Ankara Hükûmeti’nin kurulmasını müteakip, ülkesinin Millîyetçilerle münasebet kurmasından yana tavır almıştı. Bununla beraber, Hükûmetinin baskıları nedeniyle Ankara ile ilişkileri, gayrı resmî surette yürütmek zorunda kalmıştı. Bu çerçevede ilk olarak Ticaret Ataşesi Julian Gillespie ticarî araştırmalar yapmak amacıyla gayrı resmî görüşmelerde bulunmak üzere Ankara’ya göndermiştir. Gillespie, bu ziyareti sırasında Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Yusuf Kemal Beylerle görüşmelere bulunmuştu. Amerika’nın bu konudaki ikinci teşebbüsü de 1922 yazında gerçekleşmiştir. Ankara nezdinde resmî olmayan bir temsilci bulundurmak isteyen ABD, Robert Imbre adında bir temsilciyi Ankara’ya göndermiştir. Türkiye’deki Amerikan misyonerlik kurumları ve başta Chester Grubu olmak üzere bazı Amerikan şirketlerinin Ankara hükûmeti nezdindeki teşebbüsleri olmuştu. Atatürk’ten Amerikalı Gazeteciye Yanıt Mütareke döneminde Ankara’nın Amerika siyasetinde ise yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Misak-Millî ilkeleri belirleyici olmuştur. Nitekim Mustafa Kemal Paşa Philedelphia Public Ledger muhabiri Clarence K. Streit’in sorularına, 26 Şubat 1921’de verdiği yanıtta bunu çok açık bir şekilde dile getirmektedir. Mustafa Kemal Paşa, kendisine ABD ile ilişkileri soran gazeteciye, “Amerikanın dostluğundan yararlanmayı kuvvetle arzu etmekteyiz. Amerikan milleti ile hiçbir zaman kendimizi harp halinde addetmedik ve şimdiye kadar Amerikan milletinin bizimle hala diplomatik ilişkiler kurmamış olmasına hayret ediyoruz. Bize gelince, biz diğer devletler karşısındaki siyasî durumumuzdan müstakil olarak ABD ile Misak-ı Millî dâhilinde diplomatik ilişkilerin kurulmasına hazırız. Bu hususu zaten sizin hükûmetinize ihzaz ettik” diyerek Amerikan politikasına bakışını açıklamıştı. İşte bu politikanın gereği olarak Millî Mücadele döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren Amerikan misyoner ve ticarî kuruluşlarına dokunulmamıştı. Atatürk bu dönemde Türk makamlarından Amerikan yardım heyetlerine iyi davranılmasını, kendilerine yardım edilmesini istemişti Hatta Ermeni ve Rum çocuklarının barındırılabilmesi amacıyla Merzifon’da yetimhane açılması için şartlara uyması kaydıyla TBMM kararı alınmıştı. Amerikan Yardım Heyetlerine Türkiye’de çeşitli binalar tahsis edilmişti. Türkiye, İstiklâl Harbi sonrası uluslararası ilişkilerini dostluk temeli üzerine oturtmuş ve savaş dolayısıyla ilişkilerini kestiği bütün devletlerle yeniden diplomatik münasebetler kurmaya çalışmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin siyasî ilişkiler kuramadığı tek büyük devlet ise, Amerika Birleşik Devletleri idi. Bu sebeple Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğinde, Lozan Barış Antlaşması sonrasında yaşananlar önemli bir yer tutmuştur. Bu süreçte en önemli gelişme, Türkiye ile Amerika arasında Lozan’da imzalanmış bulunan, Dostluk Antlaşması’nın uzun süre yürürlüğe konulamamasıdır. Bunun en önemli sebebi de Amerika’daki Türk düşmanlığı kampanyalarıdır. Bu kampanyalar, 1917’de koparılan TürkAmerikan ilişkilerinin 1927’ye kadar kurulmasını engellemiş bulunmaktadır. Türk-Amerikan ilişkilerinin 1927’de kurulmasından sonra iki ülke arasında en önemli gelişme, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan iki kutuplu dünya düzeni ve güvenlik stratejileridir. Bu dönemde ikili ilişkilerin temelinde güvenlik endişesine dayalı askerî anlaşmalar ön plâna çıkmıştır. Bu süreç, 1952’de Türkiye’nin NATO üyesi olmasını beraberinde getirmiş ve Amerika’nın Türkiye’de üsler kurmasına yol açmıştır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’nın dağılması sanıldığı gibi bu ilişkilerin önemini azaltmamış, Amerika’nın Ortadoğu ve Orta Asya politikalarına bağlı olarak, yeni bir seyir izlemiştir.

ABD 36 East 20th Street New York, NY 10003 Tel: 212.387.0600 - Faks: 212.420.7699 Sahibi Akbulut Hukuk Bürosu Adına (Publisher): Av. J. Cahit Akbulut Yayın Danışmanı (Publishing Advisor): Veli Özdemir Genel Yayın Yönetmeni (Editor-in-Chief): Can Kamiloğlu Haber Koordinatörü (News Coordinator): Haldun Armağan Yazı İşleri Müdürü (Editor): Ömür Üzelce Görsel Yönetmen (Art Director): Emre Emirgil

İdari Müdür (Managing Editor): Hasan Akbulut İdari Koordinatör (Managing Coordinator): Av. H. Mine Gür Reklam Müdürü (Advertising Manager): Salih Akbulut İstanbul Temsilcisi (Istanbul Representative): Arda Sayıner Haber Araştırma (Exclusive News Editor): Adnan Onaran Fotoğraf Editörü (Photo Editor): Hüseyin Tuncer

TÜRKİYE Sorularınız İçin: soru@yenihayatgazete.com Görüş ve Önerileriniz: editor@yenihayatgazete.com Abonelik: abone@yenihayatgazete.com Website: www.yenihayatgazete.com

Cinnah Caddesi No:11/5 Kavaklıdere ANKARA

İçerik (Content): ANKA Haber Ajansi - ANKA News Agency




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.