Yeni Hayat Gazetesi, Mayıs 2011, Sayı 1

Page 1

Amerika’daki Türklerin Hukuk ve Ticaret Gazetesi

www.yenihayatgazete.com

SAYI 1 - MAYIS 2011 - NEW YORK

ABD’de çalışmak isteyenlere müjde H1-B vizesine hak kazanan kişilere Amerika’da ilk aşamada üç yıl süreyle çalışma ve yaşama imkanı sunuluyor.

Türk ve ABD’li firmaların ‘Biz iş yapmak istiyoruz’ diyerek, aynı dili konuştuklarını anlatan ABD Büyükelçiliği Ticaret Ateşesi Michael Lally; “Bir Amerikan şirketi iş yapma kararı verdiğinde, İran, İsrail gibi konuların ötesinde, pazara bakar. Amerikan şirketleri, Türkiye pazarına bakınca, Türkiye’yi iyi iş yapılacak bir yer olarak görüyor dedi. Sayfa 26

Türkiye’de rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamları ABD’de bir türlü istenen seviyeye ulaşamıyor. Türkiye, 2010 yılında toplam 113.7 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, ABD’ye yapılan ihracat toplamı 4.2 milyarda kaldı. Sayfa 27

Yüksel İnşaat’a Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği’nden “Yılın En İyi Askeri İnşaatlar Müteahhitlik Firması” ve “İnşaatta Mükemmellik” ödülleri verildi.

Sayfa 27

H1-B Vizelerine başvurular yeniden başladı. Bu yıl 85 bin kişiye H1-B vizesi yoluyla çalışma izni verilecek.

Sayfa 16

fa 3

Say

O

ABD’de kaçak durumda olan göçmenler için ilk af yasası 1986 yılında çıkartılmış ve o zaman 2,8 milyon insan faydalanmıştı. Daha önce toplu af yasaları çıkartılmıyor; yalnızca bireysel vakalar üzerinden olumlu ya da olumsuz bir sonuca varılıyordu.

-13

bama yönetimi, Amerika’nın en temel meselelerinden biri olan kaçak göçmenler konusuna insani bir neşter vurmak için lobi yapıyor. Başkan Obama, Amerika’da kaçak durumda bulunan potansiyel göçmen statüsündeki insanların 12 milyona yaklaştığını vurgulayarak “Elbette yasaların tam anlamıyla uygulanması gerekli. An-

son durum... cak bu demek değildir ki, insanları otobüslere doldurup ülkelerine geri göndereceğiz. Amerika Birleşik Devletleri böyle bir tarz davranış içinde olacak ülke değildir” diyerek, konuya ilişkin hoşgörülü ve anlayışlı yaklaşımı en üst düzeyde seslendirmiş oldu. Buna rağmen Amerika’nın bazı eyaletleri durumdan vazife çıkartırcasına, kendi sınırları içinde

yaşayan kaçak göçmenleri politik ve güvenlik anlamında bir “mücadele alanı” haline getirmeye uğraşıyor. Florida, Arizona ve Utah eyaletleri birbiri ardına “kaçak göçmenleri belirleme” yasaları çıkardılar. Bu yasalar aslında birbirinin benzeri ve özellikle kaçak göçmenleri belirleme ve yasal takibat yapma konusunda polise olağan dışı yetkiler verilmesi noktasında buluşuyorlar.

ABD, federal hükümet tarafından desteklenen projelere yatırım karşılığında, yabancılara vatandaşlığın yolunu açan, Green Card’la ilgili yasayı üç yıl uzattı. ABD, federal hükümet tarafından desteklenen projelere yatırım karşılığında, yabancılara vatandaşlığın yolunu açan, Green Card’la ilgili yasayı üç yıl uzattı. 500 bin dolar karşılığı ortak olacak yatırımcılar, bu ortaklık karşılığında Amerikan vatandaşlığını kazanacak. ABD, ülkede federal hükümet tarafından desteklenen projelere yatırım karşılığında,yabancı yatırımcıya Amerikan vatandaşlığının da yolunu açan, “Green Card” programıyla ilgili yasayı üç yıl daha uzattı.

Sayfa 19

Sayfa 3

Yasadışı Statüde Bulunanların Rule of Law Av. J. Cahit Akbulut ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner, ABD’li firmaların, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya ve Afrika ülkelerinde aktif olan Türk şirketleriyle, bu pazarlara girebilmek için ortaklık kurmak isteyebileceklerini söyledi. Kilner ayrıca, KOBİ’lerin Türkiye ekonomisinin dinamiğini oluşturduğunu belirterek, bu dinamizmin Türkiye’yi ABD’nin iş ortağı haline getirdiğini söyledi. Sayfa 28

Alma Mücadelesi Amerika’da yasa dışı statüde bulunanların ehliyet almak için başvurdukları eyaletlerdeki DMV (Department of Motor Vehicle) tarafından verilen Sürücü Belgesi (Driver License) veya Yasal Kimlik (Government I.D.) elde edilmesini zorlaştırmak için, yeni engeller konulmaya başlandı. California Eyaletinin başlattığı hukuksal mücadele, yasal statülerini sorgulamadan yabancı uyruklulara

sürücü belgesi veren diğer eyaletleri de harekete geçirdi. Amerika’da yasa dışı yaşayanların ehliyeti, yasal olarak araba kullanmalarını, polis tarafından çevrilmeleri halinde geçerli kimlik olarak kullanmaları, uçak ile iç hatlarda seyahat etmelerini sağlaması ve bunun gibi bir çok kimlik ibrazı gereken durumlarda Amerikan Hükümetinin yetkili bir organı tarafından verilen kimlik mücadelesi. Sayfa 10

ABD’de Sarsıcı Kaçak Göçmen Raporu Yayınlandı

Sayfa 6

Türkçe hukuk devleti manasına gelen “Rule of Law”, tam çeviri yapıldığı zaman “hukuk kuralı” yahut “hukuk kuramı” ve “hukukun üstünlüğü kurumunu” karşılayan anlamları ifade eder. S.5

Şeytanın gör dediği Av. H. Mine Gür J.Cahit Akbulut hukuk bürosunda üç senedir devam ettiğim hukuk kariyerimde, Cahit Bey’in önderliğinde çıkarılan “Yeni Hayat” gazetesinde yer almaktan gurur duyuyorum. S.11



3

Mayıs 2011

Yasadışı Göçmenlerin Kafası Karışık...

OBAMA YÖNETİMİ AF GETİRMEYE HAZIRLANIRKEN, BAZI EYALETLER DURUMDAN VAZİFE ÇIKARTIYOR.

O

bama yönetimi, Amerika’nın en temel meselelerinden biri olan kaçak göçmenler konusuna insani bir neşter vurmak için lobi yapıyor. Başkan Obama, Amerika’da kaçak durumda bulunan potansiyel göçmen statüsündeki insanların 12 milyona yaklaştığını vurgulayarak “Elbette yasaların tam anlamıyla uygulanması gerekli. Ancak bu demek değildir ki, insanları otobüslere doldurup ülkelerine geri göndereceğiz. Amerika Birleşik Devletleri böyle bir tarz davranış içinde olacak ülke değildir” diyerek, konuya ilişkin hoşgörülü ve anlayışlı yaklaşımı en üst düzeyde seslendirmiş oldu.

Başlarken B

ir ilke imza atan Akbulut Law Firm, hem Amerika’da hem de Türkiye’de dağıtımı yapılacak ilk hukuk ve ticaret gazetesinin yayınına başlamasından haklı bir gurur duymaktadır.

Buna rağmen Amerika’nın bazı eyaletleri durumdan vazife çıkartırcasına, kendi sınırları içinde yaşayan kaçak göçmenleri politik ve güvenlik anlamında bir “mücadele alanı” haline getirmeye uğraşıyor. Florida, Arizona ve Utah eyaletleri birbiri ardına “kaçak göçmenleri belirleme” yasaları çıkardılar. Bu yasalar aslında birbirinin benzeri ve özellikle kaçak göçmenleri belirleme ve yasal takibat yapma konusunda polise olağan dışı yetkiler verilmesi noktasında buluşuyorlar.

Gazetemiz YENİ HAYAT’ın içeriği ABD’de iş yapmak isteyen veya turistik amaçlı olarak ABD’ye gelenlere, öğrencilere yasal konularda kılavuzluk yapacağı gibi, ABD’ye yaşamaya geleceklere ve yaşayan yurttaşlarımızın günlük yasal ve ticari konulardaki problemlerine göz atıp, çözümüne katkıda bulunacaktır.

Ayrıntılarını sayfalarımızda okuyabileceğiniz sözkonusu eyaletlerdeki yasal düzenlemeler Federal Yönetimin yaklaşımının tam tersine kaçak göçmenleri ve hatta yasal durumda olanları bile potansiyel olarak ırkçılık ve ayrımcılığa açık bir hale getiriyor. Bu tarz düzenlemelerin eninde sonunda Anayasa Mahkemesi’ne düşeceği ise yaygın bir kanı.

ABD’de yaşamanın olmazsa olmazlarından göçmelik hukukun ayrıntılarını sade bir dille göz önüne serip, vatandaşlarımızın bu tür problemlerini cevap arayacak ve ABD’ye en kısa süre içerisinde uyum sağlamalarına, yasallıklarını sürdürmeyi, green karta ve ABD vatandaşlığına uzanan yolda kendilerine büyük katkılarda bulunacağına inanmaktayız.

Başkan Obama ve Başkan Yardımcısı Biden’ın özellikle üzerinde durduğu “kaçak durumda olan göçmenler için af yasası” girişimi üç temel amaca dayanıyor: - Kaçak durumda olan insanları belli işlemler ve bir ücret karşılığında yasal statüye kavuşturmak. Onların İngilizce öğrenmesini sağlamak ve toplumla bütünleşerek vatandaşlığa giden yolların açılmasını teşvik etmek. - Yasal statü taşımadığı için kaçak olarak çalışan, dolayısıyla pek çok hakkından feragat eden işgücünü yasal çerçeveye oturtmak ve haklarını koruyarak ekonomiye kazandırmak. - Amerika sınır kapılarının güvenli bir hale gelmesini sağlamak. Şimdi herkesin gözü Kongre’nin Obama yönetiminin bu girişimlerine karşılık nasıl bir tavır alacağı noktasına çevrilmiş durumda. Bazı verilere göre kaçak göçmen sayısı halihazırda 12 milyonun çok üzerinde; hatta 20 milyona ulaştığını iddia edenler bile var. Rakam ister 12 isterse 20 milyon olsun, bu tasarı Kongre’den de geçtiği takdirde, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en kapsamlı af yasası olmaya aday. ABD’de kaçak durumda olan göçmenler için ilk af yasası 1986 yılında çıkartılmış ve o zaman 2,8 milyon insan faydalanmıştı. Daha önce toplu af yasaları çıkartılmıyor; yalnızca bireysel vakalar üzerinden olumlu ya da olumsuz bir sonuca varılıyordu.

Gazetemiz ilk aşamada, elektronik dağıtım yoluyla 30,000 okura internet üzerinden ulaşacak, ayrıca 10,000 adet renkli baskısı yapılacaktır. Birinci kalite kağıtla hazırlanan 32 sayfalık Yeni Hayat Türkiye’de, Ticaret ve Sanayi Odaları, barolar ve diğer meslek kuruluşlarına; özel ve kamu kuruluşları ile onların üst düzey yöneticilerine ulaştırılacaktır. Basılı gazetemiz ABD’deki dağıtımı ise başta Elçilik ve Konsolosluklar olmak üzere, sivil toplum kuruluşların ve onların düzenlediği etkinlikler ile Türk işyerlerinden oluşan geniş bir dağıtım ağından ücretsiz olarak temin edilecektir. Başlangıçta gazetemizin 100,000 üzerinde Türk vatandaşına ulaşacağına, ilerleyen zamanda da çok daha fazla vatandaşımız tarafından okunacağına inanıyoruz. Türkçe olarak sunduğumuz bilgilerden daha çok vatandaşımız istifade edecek ve vatandaşlarımızın yaşamları kolaylaşacaktır. Her ilkde bir takım hataların ve eksikliklerin olabileceğini düşünürek, yanlışlarımızın düzeltilmesi konusunda ve daha güzel bir gazete olabilmemiz için yorum ve önerilerinizi bekliyoruz. YENİ HAYAT’ın bundan sonraki sayılarında görüşmek dileğiyle.


4

Mayıs 2011

Florida eyalet polisi, kaçak göçmeni “Bir Bakışta” tanıyacak

MIAMI

[

“Gözünden” tanıyacak...

]

YENİ HAYAT

F

Eyalet Polisi Kaçakları

lorida’da göçmenlerle ilgili olarak, Arizona eyaletindekine benzer bir yasa tasarısı eyalet meclisine sunuldu. Tasarının yasalaşma ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor. Tasarı yasalaştığı takdirde, Florida eyaleti emniyet teşkilatı “gerekli gördüğü hallerde” herhangi bir kişinin göçmenlikle ilgili statüsü hakkında bilgi toplama yetkisine sahip oluyor. Ülkeye yasadışı yollardan gelmiş olma ihtimaline ilişkin “makul kuşkuların” bulunması polisin harekete geçmesi için yeterli olacak. Böylece, bir göçmenin yanında yasal olduğunu gösteren belgelerin bulunmaması suç teşkil edecek ve polis kaçak göçmenleri gözaltına alabilecek. Başka herhangi bir suçla ilgili tutukluluk hali sözkonusu değilse, kaçak göçmen olduğu saptanan kimse sınırdışı edilmek üzere Federal göçmenlik yetkililerine teslim edilecek.

Sözkonusu yasa tasarısı ile Florida eyaleti yargıçları, kaçak bir göçmeni yargılarken, suçlu bulunduğu başka davalar var ise, ilgili mahkumiyet süresini uzatma yetkisine de sahip oluyor. Ayrıca ülkeye kaçak yollarla giriş yapmış bir kimsenin Florida’da iş araması suç kabul ediliyor. Florida’daki yargıçların verecekleri kararlarda bir kişinin yasal durumuna ilişkin bağ kurma yetkisine sahip olacağını ve işlenilen suçlar karşısında göçmenlik statüsünden ötürü daha fazla ceza verme imkanı tanınacağını belirten Florida Başsavcısı, bu nedenlerle önerilen yasanın, halen Arizona eyaletinde uygulanandan daha ileri olduğunu söyledi. Kaçak göçmenlerle ilgili benzer yasa tasarıları Arkansas, Missouri, California ve Texas eyaletlerinde de giderek daha fazla destek topluyor.

ABD’de 11.2 Milyon Kişi Kaçak Kaçak

NEW YORK

A

[

]

YENİ HAYAT

BD’de yaşayan kaçak göçmen sayısının 2010 yılında 11.2 milyon olduğu açıklanırken, önceki yıla göre yasal göçmen sayısında ise bir değişiklik olmadığı vurgulandı. Pew Hispanic Center tarafından hazırlanan raporda, Amerika’da işsizlik oranının yükselmesine, Obama yönetiminde sınır dışı uygulamalarının rekor sayıya ulaşmasına ve eyaletlerin kaçak göçmenlere karşı çıkardığı sert yasalara rağmen çalışabilecek durumdaki göçmen sayısının da değişmediği ve 8 milyon civarında olduğu bildirildi. Kaçak göçmenler halen Amerika’nın işgücünün yüzde 5’ini oluşturuyor. 2007 yılında zirve yapan kaçak göçmen sayısı 12 milyona ulaşmış, sonraki iki yılda 11.1 milyona gerilemişti. Düşüşteki

en büyük etkenin Meksika ve Orta Amerika’dan illegal olarak ABD’ye gelenlerin sayısındaki düşüş olduğu belirtildi. ABD’de yaşayan illegal göçmenlerin yüzde 58’ini Meksikalılar oluştururken, Department of Homeland Security verilerine göre son iki yılda Federal hükümet 800 bin kaçağı sınır dışı etti. Bu sayı Amerikan tarihinde rekor olarak kayıtlara geçti. Arizona, Georgia, Oklahoma ve South Carolina eyaletlerinde ise geçtiğimiz yıllarda kaçakların hayatlarını daha da zorlaştıracak yasaları yürürlüğe girdi. Pew’in hazırladığı rapora göre 2009 yılında ailede en az bir illegal anne-babanın bulunduğu aileler 350 bin bebek dünyaya getirdi. Bu sayı Amerika’da dünyaya gelen bebeklerin yüzde 8’ine karşılık geliyor. Rapora göre kaçak anne-babaların üçte ikisi en az beş yıldır ABD’de yaşıyor.

Göçmenlere

Özel Cep Telefonu

SAN DIEGO

C

[

]

YENİ HAYAT

alifornia Üniversitesi’ne bağlı bir gurup bilimadamı, Meksika’dan yasa dışı şekilde sınırı geçerek ABD’ye gelmek isteyen kaçak göçmenlerin hayatını kolaylaştıracak özel bir cep telefonu geliştirdiler. Özellikle iki ülkeyi birbirine bağlayan sınırın büyük bir bölümünde yer alan çölleri yaya olarak uzun ve zahmetli yürüyüşle kat etmek zorunda kalan kaçak göçmenler için tasarlanmış özel cep telefonu, GPS sinyalleri aracılığıyla kaçakların çölde suya ulaşmasını da sağlıyor. Merkezi eyalete bağlı San Diego kentinde bulunan Kaliforniya Üniversitesinin geliştirdiği projede amacın kaçaklara insani yardım olduğu açıklandı. Bu uygulamayla, kaçakların ABD’ye ulaştıran zorlu yolculuk esnasında yiyecek, su gibi insani ihtiyaçlara kolay ulaşması amaçlanıyor.


5

Mayıs 2011

Federal Hükümet

Sahte Göçmenlik Avukatlarının Peşine düştü... WASHINGTON

K

[

]

YENİ HAYAT

endilerine avukat veya noter süsü verenlerin sayısındaki artış, Washington’u harekete geçirdi. Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Dairesi Müdürü Alejandro Mayorkas, sahte avukatların tespit edilmesi ve göçmenlerin bu konuda eğitilmesi için eyaletlerdeki savcıları göreve çağırdı. Alejandro Mayorkas, astronomik ücretler karşılığında, green card, göçmelikle ilgili işlemler ve benzeri

konularda insanları dolandıran ve kamuoyunda “notarios” olarak bilinenlerin sayısındaki artış karşısında, federal hükümet nezdinde sahte avukatlarla mücadele planı başlattı. Pilot olarak seçilen merkezlerde konuyla ilgili bilgilendirme, sahte avukatlara karşı yardım ve uyarı hizmetleri verilecek. Pilot olarak seçilen bölgeler şöyle: Atlanta, Baltimore, Detroit, Fresno, Los Angeles, New York ve San Antonio.

ICE’den Büyük Çete Operasyonu:

678 KİŞİ TUTUKLANDI

J. Cahit Akbulut

jcahitakbulut@yenihayatgazete.com

Rule of Law

T

ürkçe hukuk devleti manasına gelen “Rule of Law”, tam çeviri yapıldığı zaman “hukuk kuralı” yahut “hukuk kuramı” ve “hukukun üstünlüğü kurumunu” karşılayan anlamları ifade eder.

Hukukun üstünlüğü, devletin içindeki tüm kurumların, önceden tespit edilmiş bazı kanun ve kurallar içinde işleyeceği anlamına gelir. Her devlet kurumu, anayasanın ve diğer yasaların tespit ettiği görev ve yetkilere sahiptir. Kimsenin bu görev ve yetkileri aşma, değiştirme gibi bir gücü yoktur. Hukuk, herkesin üstündedir. Hukukun üstünlüğü bireysel özgürlüklerin ve vatandaş olabilme yeterliliğinin baş koşuludur. Kişi temel hak ve özgürlüklerinin devletin gücü karşısında korunmasını sağlar. Hukukun üstünlüğü ayrıca hukukun bağımsızlığını da gerektirir ki, bu ikincisi olmadan birincisinin pek anlamı olmaz. Bir hukukçu olarak hukuk fakültesinin birinci sınıfında hukukun üstünlüğünün ne manaya geldiğini öğrenirsiniz ama sade bir vatandaş olarak hukukun ve onun üstünlüğün ne olduğunu ancak yaşayarak öğrenirsiniz. ABD’de 30 senedir yaşayan bir göçmenlik avukatı olarak bu kuralın ABD’de ne kadar önem taşıdığını şu örnekle göstermek istiyorum. ABD vatandaşlığını alma başvuru sonrası verilen görüşme sırasında müşterime sorulan 10 sorudan bir tanesi şöyleydi: What is the “rule of law”? Dersine iyi çalışmış olan ve ABD’ye 3 sene önce Anadolu’nun bir kasabasından göç etmiş bayan müşterim, benimde tam olarak hatırlamadığım sorunun cevaplarını şöyle sıralıyordu: ▪ Everyone must follow the law (Herkes yasaları takip etmek zorundadır) ▪ Leaders must obey the law (Liderler yasalara uymak zorundadır) ▪ Government must obey the law (Hükümetler yasalara uymak zorundadır) ▪ No one is above the law (Hiç bir kimse yasalardan üstün değildir) Kırık İngilizcesiyle tek tek konuşarak göçmenlik yetkilisine cevap veren müşterimin yanında dururken şaşırarak, gururlandığımı söylemek isterim. Bir Türk vatandaşımız bugüne kadar duymadığı çok önemli bir prensibin kurallarını sayıyordu. ABD’deki hukukun üstünlüğü prensibi, ABD vatandaşı olmak isteyen yabancı bir ülkeden göç eden bir insanın beynine daha ilk günde böyle kazınıyordu. Yeni bir hayat için ABD’ye gelen bir insanın yaşadığı ülkenin vatandaşı olması halinde onu koruyacak prensipler daha vatandaş olmadan önce önüne konuyordu, hem de sonrasında bu vatandaşın haklarının ihlali halinde yönetenlerine vatandaşlık sınavında sorulan soruyu hatırlatılabileceği bilene bilene. Acaba bu sorunun cevabını bize, Türkiye’de kaç kişi tam olarak verebilir? Bu prensiplerin Türkiye’de uygulandığını kaç kişi söyleyebilir ki?

www.yenihayatgazete.com

A

NEW YORK

[

]

YENİ HAYAT

BD’de 168 ayrı şehirde yapılan operasyonlarda değişik çetelere mensup olduğu iddia edilen 678 kişi yakalandı. Amerikan Göçmenlik ve Gümrük kuvvetleri ICE timleri tarafından gerçekleştirilen operasyonda 133 ayrı çete mensubu olduğu iddia edilen kişilerin büyük çoğunluğunun ABD’ye kaçak yollarla giren Meksika kökenli uyuşturucu çetelerinin mensubu olduğu bildirildi. Göçmenlik ve Gümrük

kuvvetleri ICE tarafından yayınlanan basın açıklamasına göre, operasyonun geçtiğimiz yılın Aralık ayından bugüne kadar sürdürüldüğü belirtildi. Yakalanan kişilerin 24 ayrı ülke vatandaşı olduğu ve ABD’de kaçak olarak yaşadıkları bildirildi. Yakalanan çete mensuplarının sınırdan insan kaçırma, kara para aklama, uyuşturucu dağtıtımı, siber suçlar, sahtecilik ve benzeri suçlara karıştığı belirtildi.

SAHİBİ AKBULUT LAW FIRM ADINA YAYIN DANIŞMANI GENEL YAYIN YÖNETMENİ HABER KOORDİNATÖRÜ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ GÖRSEL YÖNETMEN İDARİ KOORDİNATÖR FİNANS KOORDİNATÖRÜ İSTANBUL TEMSİLCİSİ FOTOĞRAF EDİTÖRÜ

ABD 36 East 20th Street New York, NY 10003 Tel: 212-387-0600-Fax: 212-420-7699 TÜRKİYE Cinnah Cad. No:11/5 Kavaklıdere / ANKARA

| | | | | | | | | |

Av. J. Cahit AKBULUT Veli ÖZDEMİR Can KAMİLOĞLU Haldun ARMAĞAN Ömür ÜZELCE Tufan SEVİMLİ Av. H. Mine GÜR Hasan AKBULUT Arda SAYINER Hüseyin TUNCER

SORULARINIZ soru@yenihayatgazete.com REKLAM reklam@yenihayatgazete.com ABONELİK İÇİN BİZE YAZIN abone@yenihayatgazete.com


6

Mayıs 2011

ABD’de Sarsıcı Kaçak Göçmen P Raporu Yayınlandı

ew bağımsız araştırma kuruluşunun raporu, ABD’deki kaçak göçmenlerin sayısının 12 milyona yaklaştığını belirtirken, “Hispanic Center” adlı kuruluş tarafından yapılan bir başka çalışmaya göre, kaçak göçmenlerin çocuk sayısı yasal statüdeki ailelerden iki kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu durumun “kaçak göçmenlik” sorununun çıkmazlarından biri olarak gösterilirken, Hispanic Center raporu, çocukların ABD’de doğarak Amerikan vatandaşı olduğuna dikkat çekti. Raporda anne babaların yasal statüye sahip olmamasının anlaşılmazlığı ve sorunu daha da zorlaştırdığı vurgulandı. Yasal oturumu bulunmayan anne-babaların ülkeden sınırdışı edilmesi durumunda ABD vatandaşı olan çocukları nasıl bir geleceğin beklediği sorusu ise, cevapsız kalmaya devam ediyor. ABD’DE EN FAZLA KAÇAK GÖÇMEN KALİFORNİYA EYALETİNDE YAŞIYOR

NEW YORK

Haldun Armağan YENİ HAYAT

Pew bağımsız araştırma kuruluşu raporunda ise geçen yılın Mart ayı rakamlarına göre ABD’de 11 milyon 900 bin kaçak göçmen olduğu belirtiliyor. Ancak bu rakam azalma eğiliminde. Kaçak göçmenlerin 8 milyon 300 bininin çalışan nüfus içinde yer aldığı aktarılırken, bu kişilerin gelirinin hem daha az, hem de ağır işlerde çalıştıkları kaydedildi. Amerika’da yaşayan kaçak göçmen ailelerin çocuk sayısının yaklaşık 4 milyon olduğu açıklanan raporda bunların yüzde 63’ünün (2 milyon 700 bin) ABD’de doğduklarına işaret edildi. Ülkede kreşe devam eden her 15 çocuktan bir tanesinin ailesinin yasal olmadığı belirtilen çalışmada, bu durumun 12. sınıfa kadar aynı şekilde devamlılık gösterdiği belirtildi. Raporda, kaçak göçmenlerin eskiye oranla coğrafik olarak daha geniş alana yayıldığı belirtilirken, ekonomik şartların bu koşulu oluşturduğu kaydedildi. Yine Pew’in araştırmasında en çok kaçak göçmenin yaşadığı eyaletlerin başında California geliyor. California’da 2 milyon 700 bin kaçak göçmenin olduğu öne sürülürken, bu eyaleti ikinci olarak Texas, daha sonra sırasıyla Florida, New York ve New Jersey izliyor. ÇEŞİTLİLİK VE AMERİKAN RÜYASI Küresel ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alan Amerika’ya göçmenlerin ilgisi azalıyor. Amerika’ya gelen kaçak göçmen sayısında önceki yıllara göre keskin bir düşüş olduğu belirlendi. PEW araştırması son 5 yılda Amerika’ya gelen göçmen sayısının son 20 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ortaya koydu. Ekonomik kriz ve göçmenlere karşı artan ülke içindeki tepki, Amerika’ya olan ilgiyi azaltmaya devam ediyor. Amerika’ya yasal olmayan yollarla gelen göçmen sayısındaki

keskin düşüşün başlıca sebebi ekonomik. Küresel ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alan Amerika’ya göçmenlerin ilgisi bu nedenle azalıyor. Yapılan araştırma son 5 yılda Amerika’ya gelen göçmen sayısının son 20 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ortaya koydu. Göçmenlere yönelik olumsuz tutumların ve giderek negatifleşen algının da bu düşüşte rol oynadığı belirtiliyor. Pew şirketi 2005 ile 2009 yıllarında ABD’ye giren kaçak göçmen sayısındaki rakamları açıklarken, bu dönemde gelen göçmen sayısının önceki yıllara oranla neredeyse üçte iki oranında azaldığını belirledi. Pew’in raporuna göre; 2000-2005 yıllarında ortalama her yıl ABD’ye kaçak gelen göçmenlerin sayısını 850 bin olarak ifade ederken, ekonomik krizin yaşandığı 2007–2009 seneleri arasında bu sayının yıllık 300 binin altına düştüğünü kaydetti. 2007 yılında ülkede yaşayan kaçak göçmen sayısını 12 milyon olarak ifade eden rapor, 2009’da bu rakamın 11 milyon 100 bine gerilediğini de yazdı. Rapor, Amerika’ya en fazla illegal göçmenin Meksika’dan geldiği gerçeğini de ortaya koydu. Buna gore, Amerika’ya gelen kaçak göçmenlerin yüzde 60’ını Meksikalılar oluşturuyor. Yine ABD’ye kaçak girenlerin yüzde 20’si Latin Amerika ülkelerinden. Asya yüzde 11,

Afrika, Avrupa ve Kanada’dan gelenlerin toplam yüzdesi ise yalnızca 8 olarak raporda yer aldı. GÖÇMENLER VE HOŞGÖRÜSÜZLÜK Florida ve Arizona’da yaşanan gelişmeler, kaçak olsun veya olmasın genelde göçmenlere yönelik olumlu sayılamayacak davranış ve politikalar nedeniyle bir hoşgörüsüzlük ortamına işaret ediyor. Bu da göçmenler ülkesi Amerika için bir huzursuzluk kaynağı olarak gösteriliyor. Ekonomik krizin yanı sıra ülkedeki yabancılara karşı artan hoşgörüsüzlük, kaçak göçmen sayısının düşmesinde etkili oldu. Ulusal bir gündem haline gelen Arizona’daki kaçaklara karşı uygulanmak istenilen yasa ile polise şüphelendiği kimselere kimlik sorma ve kaçak olanları sınır dışı etme yetkisi verilmesi de illegal geçişleri önemli ölçüde düşürdü. KÜRESEL MALİ KRİZ, YASAL GÖÇMENLERİN BİLE ELİNİ KOLUNU BAĞLADI


7

Mayıs 2011 belirtilen çalışmada, bu durumun 12. sınıfa kadar aynı şekilde devamlılık gösterdiği belirtildi. Raporda, kaçak göçmenlerin Avrupa ve eskiye oranla coğrafik Kanada %2 olarak daha geniş alana yayıldığı belirtilirken, ekonomik şartların bu Afrika %3 koşulu oluşturduğu kaydedildi. Yine Pew’in araştırmasında en çok kaçak göçmenin yaşadığı eyaletlerin başında California geliyor. California’da 2 milyon 700 bin kaçak göçmenin olduğu öne sürülürken, bu eyaleti ikinci olarak Texas, daha sonra sırasıyla Florida, New York ve New Jersey izliyor. ÇEŞİTLİLİK VE AMERİKAN RÜYASI

PEW raporu, Amerika’da yaşayan yasal göçmenlerin anavatanlarını son yıllarda daha az ziyaret ettiğini ortaya koydu. Bir başka deyişle, ekonomik kriz ve yabancılara karşı yükselen tepkiler, yasal statü taşıyan göçmenler için bile iyi olmadığına işaret edildi. Seyahatlerin kısıtlanmasında, gerek ekonomik nedenler gerekse yükselen hoşgörüsüzlük eğilimlerinin etkili olduğu

kaydediliyor. Kaçak göçmen sayısındaki düşüşün en önemli nedeninin ekonomik kriz ve beraberinde getirdiği işsizlik olduğunu vurgulayan Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Douglas Massey, bu insanların Amerikan vatandaşlarına oranla daha fazla işsiz kaldıklarına işaret etti. Kaçak göçmenlerdeki işsizlik oranının yüzde 10,4’e çıktığına dikkat çeken Massey, bu rakamın Amerikan vatandaşlarındaki oranının yüzde 9,5 olduğunu kaydetti. PEW Raporu da Amerika’da yaşayan yasal göçmenlerin ülkelerine daha az gidip gelmelerini, sınır girişlerinde yaşanan sıkıntıya ve pahalılığa bağladı.Pew bağımsız araştırma kuruluşunun raporu, ABD’deki kaçak göçmenlerin sayısının 12 milyona yaklaştığını belirtirken, “Hispanic Center” adlı kuruluş tarafından yapılan bir başka çalışmaya göre, kaçak göçmenlerin çocuk sayısı yasal statüdeki ailelerden iki

kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu durumun “kaçak göçmenlik” sorununun çıkmazlarından biri olarak gösterilirken, Hispanic Center raporu, çocukların ABD’de doğarak Amerikan vatandaşı olduğuna dikkat çekti. Raporda anne babaların yasal statüye sahip olmamasının anlaşılmazlığı ve sorunu daha da zorlaştırdığı vurgulandı. Yasal oturumu bulunmayan anne-babaların ülkeden sınırdışı edilmesi

durumunda ABD vatandaşı olan çocukları nasıl bir geleceğin beklediği sorusu ise, cevapsız kalmaya devam ediyor.

Küresel ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alan Amerika’ya göçmenlerin ilgisi azalıyor. Amerika’ya gelen kaçak göçmen sayısında önceki yıllara göre keskin bir düşüş olduğu belirlendi. PEW araştırması son 5 yılda Amerika’ya gelen göçmen sayısının son 20 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ortaya koydu. Ekonomik kriz ve göçmenlere karşı artan ülke içindeki tepki, Amerika’ya olan ilgiyi azaltmaya devam ediyor. Amerika’ya yasal olmayan yollarla gelen göçmen sayısındaki keskin düşüşün başlıca sebebi ekonomik. Küresel ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alan Amerika’ya göçmenlerin ilgisi bu nedenle azalıyor. Yapılan araştırma son 5 yılda Amerika’ya gelen göçmen sayısının son 20 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ortaya koydu. Göçmenlere yönelik olumsuz tutumların ve giderek negatifleşen algının da bu düşüşte rol oynadığı belirtiliyor. Pew şirketi 2005 ile 2009 yıllarında ABD’ye giren kaçak göçmen sayısındaki rakamları açıklarken, bu dönemde gelen göçmen sayısının önceki yıllara oranla neredeyse üçte iki oranında azaldığını belirledi. Pew’in raporuna göre; 2000-2005 yıllarında ortalama her yıl ABD’ye kaçak gelen göçmenlerin sayısını 850 bin olarak ifade ederken, ekonomik krizin yaşandığı 2007–2009 seneleri arasında bu sayının yıllık 300 binin altına düştüğünü kaydetti. 2007 yılında ülkede yaşayan kaçak göçmen sayısını 12 milyon olarak ifade eden rapor, 2009’da bu rakamın 11 milyon 100 bine gerilediğini de yazdı. Rapor, Amerika’ya en fazla illegal göçmenin Meksika’dan geldiği gerçeğini de ortaya koydu. Buna gore, Amerika’ya gelen kaçak göçmenlerin yüzde 60’ını Meksikalılar oluşturuyor. Yine ABD’ye kaçak girenlerin yüzde 20’si Latin Amerika ülkelerinden. Asya yüzde 11, Afrika, Avrupa ve Kanada’dan gelenlerin toplam yüzdesi ise yalnızca 8 olarak raporda yer aldı.

ABD’DE EN FAZLA KAÇAK GÖÇMEN KALİFORNİYA EYALETİNDE YAŞIYOR

GÖÇMENLER VE HOŞGÖRÜSÜZLÜK

Pew bağımsız araştırma kuruluşu raporunda ise geçen yılın Mart ayı rakamlarına göre ABD’de 11 milyon 900 bin kaçak göçmen olduğu belirtiliyor. Ancak bu rakam azalma eğiliminde. Kaçak göçmenlerin 8 milyon 300 bininin çalışan nüfus içinde yer aldığı aktarılırken, bu kişilerin gelirinin hem daha az, hem de ağır işlerde çalıştıkları kaydedildi. Amerika’da yaşayan kaçak göçmen ailelerin çocuk sayısının yaklaşık 4 milyon olduğu açıklanan raporda bunların yüzde 63’ünün (2 milyon 700 bin) ABD’de doğduklarına işaret edildi. Ülkede kreşe devam eden her 15 çocuktan bir tanesinin ailesinin yasal olmadığı

Florida ve Arizona’da yaşanan gelişmeler, kaçak olsun veya olmasın genelde göçmenlere yönelik olumlu sayılamayacak davranış ve politikalar nedeniyle bir hoşgörüsüzlük ortamına işaret ediyor. Bu da göçmenler ülkesi Amerika için bir huzursuzluk kaynağı olarak gösteriliyor. Ekonomik krizin yanı sıra ülkedeki yabancılara karşı artan hoşgörüsüzlük, kaçak göçmen sayısının düşmesinde etkili oldu. Ulusal bir gündem haline gelen Arizona’daki kaçaklara karşı uygulanmak istenilen yasa ile polise şüphelendiği kimselere kimlik sorma ve kaçak olanları sınır dışı etme yetkisi verilmesi de illegal geçişleri önemli ölçüde düşürdü.

Diğer Latin Amerika Ülkeleri %17 Asya %7 Meksika %70

KÜRESEL MALİ KRİZ, YASAL GÖÇMENLERİN BİLE ELİNİ KOLUNU BAĞLADI PEW raporu, Amerika’da yaşayan yasal göçmenlerin anavatanlarını son yıllarda daha az ziyaret ettiğini ortaya koydu. Bir başka deyişle, ekonomik kriz ve yabancılara karşı yükselen tepkiler, yasal statü taşıyan göçmenler için bile iyi olmadığına işaret edildi. Seyahatlerin kısıtlanmasında, gerek ekonomik nedenler gerekse yükselen hoşgörüsüzlük eğilimlerinin etkili olduğu kaydediliyor. Kaçak göçmen sayısındaki düşüşün en önemli nedeninin ekonomik kriz ve beraberinde getirdiği işsizlik olduğunu vurgulayan Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Douglas Massey, bu insanların Amerikan vatandaşlarına oranla daha fazla işsiz kaldıklarına işaret etti. Kaçak göçmenlerdeki işsizlik oranının yüzde 10,4’e çıktığına dikkat çeken Massey, bu rakamın Amerikan vatandaşlarındaki oranının yüzde 9,5 olduğunu kaydetti. PEW Raporu da Amerika’da yaşayan yasal göçmenlerin ülkelerine daha az gidip gelmelerini, sınır girişlerinde yaşanan sıkıntıya ve pahalılığa bağladı.

YASAL UYARI Bu gazetenin tüm içeriği bilgilendirme amaçlı olup, herhangi bir yasal tavsiye niteliği taşımaz. Somut herhangi bir konu ya da sorunla ilgili tavsiye almak için avukatınızla temasa geçmelisiniz. Bu gazetede yer alan ve kullanılan bilgiler, okur ile Akbulut Law Firm arasında herhangi bir avukat-müvekkil ilişkisi tesis etmez. Bu gazetede yer alan veya gazete aracılığı ile ifade edilen düşünce ve görüşler, yalnızca yazarın kendisini bağlar, Akbulut Law Firm veya herhangi bir avukatın görüşleri niteliğinde değildir. Gazetemizdeki tüm haber ve görsellerin her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz.

DISCLAIMER The materials available in this newspaper are for informational purposes only and not for the purpose of providing legal advice. You should contact your attorney to obtain advice with respect to any particular issue or problem. Use of any information contained within the newspaper do not create an attorney-client relationship between Akbulut Law Firm and the reader. The opinions expressed at or through this newspaper are the opinions of the individual author and may not reflect the opinions of the firm or any individual attorney.


8

Mayıs 2011

ABD VİZE TÜRLERİ A Vizesi : Yabancı Diplomatlar A-1: Büyükelçiler, Bakanlar, Diplomatlar, Konsolosluk yetkilileri ve aileleri A-2: Yabancı hükümetlerin diğer yetkilileri ile çalışanları ve aileleri A-3: A-1 ve A-2 vizesi sahiplerinin yanında çalışan işçiler, hizmetçiler ve aileleri B Vizesi: Turistler B-1: İş amaçlı turist vizesi B-2: Eğlence ve gezi amaçlı turist vizesi C Vizesi: Geçiş yapan yolcular C-1: Amerika bağlantılı seyahat edenlerin aldığı geçiş vizesi C-2: Birleşmiş Milletler bölgesinden geçiş yapmaya yetkili yabancılar C-3: Geçiş yapan yabancı hükümet yetkilileri, aileleri, hizmetçileri ve özel çalışanları C-4: Vizesiz geçiş D Vizesi: Ekip üyesi (gemi kaptanları, havayolları çalışanları türünden ekiplere verilir.) D-1: Araç değiştirmeden ABD’ye varan ekip üyeleri D-2: Araç değiştirerek ABD’ye varan ekip üyeleri

E Vizesi: Yatırımcı ve Tüccarlar E-1: Tüccarlar ile eş ve küçük çocuklarına verilen vizedir. E-2: ABD’de yatırım yapan/yapacak olanlar ile, eş ve küçük çocuklarına verilir. F Vizesi: Öğrenciler F-1: Öğrencilere verilir. F-2: F-1 vizesi sahibi öğrencinin eşi ve küçük çocuklarına verilir. G Vizesi: Uluslararası örgütlere çalışan yabancı hükümet üyeleri G vizesi: Uluslararası örgütlerde veya organizasyonlarda çalışan hükümet yetkililerine verilir. G-1: Uluslararası organizasyona üye, tanınmış yabancı hükümetlerin başkanları, temsilcileri ile çalışanları ve ailelerine verilir. G-2: Tanınmış yabancı hükümetlerin üyelerine ve diğer temsilcilerine verilir. G-3: Uluslararası organizasyonlara üye olmayan ya da tanınmamış yabancı hükümet temsilcileri ve aile üyelerine verilir. G-4: Uluslararası organizasyonların yetkilileri ve çalışanları ile ailelerine verilir.

G-5: G-1, G-2, G-3 ve G-4 vize sahiplerinin hizmetçileri veya kişisel çalışanlarına verilir. H Vizesi: Geçici İşçiler H-1B: Özellikli mesleklerde çalışanlar ile profesyonel geçici işçilere ve mankenlere verilir. H-1C: Sağlık çalışanı sıkıntısının çekildiği yerlerde üç yıldan az bir zaman için çalışmaya giden hemşirelere verilir. H-2A: Mevsimlik tarım işçilerine verilir. H-2B: Geçici işlerde çalışan yetenekli ya da yeteneksiz işçilere verilir. H-3: Stajerlere verilir. H-4: H-1, H-2 ve H-3 vize sahiplerinin eşleri ve küçük çocuklarına verilir. I Vizesi: Yabancı basın ve medya mensupları ile eşleri ve çocuklarına verilir. J Vizesi: Değişim programlarına katılan ziyaretçilere verilir. J-1: Değişim programı ziyaretçileri J-2: J-1 vize sahibinin eşi ve çocukları K Vizesi: ABD vatandaşlarının nişanlıları, eşleri ve çocukları içindir. K-1: Amerikan vatandaşlarının nişanlılarına verilir. K-2: K-1 vizesine başvuran nişanlıların çocuklarına verilir. K-3: Amerikan vatandaşlarıyla evlenen kişilere verilir. K-4: K-3 vizesine başvuran eşlerin çocuklarına verilir. L Vizesi: Çok uluslu şirketlerde geçici olarak başka ofislere ya da ana merkeze çalışmaya gönderilenler içindir. L-1A: Yönetici ve müdürlere verilir L-1B: Uzman çalışanlara verilir. L-2: L-1 vizesine sahip kişilerin eş ve çocuklarına verilir. M Vizesi: Mesleki kurs ve programlara katılanlara verilir. M-1: Mesleki programlara katılan öğrencilere verilir. M-2: M-1 vizesine sahip kişilerin eş ve cocuklarına verilir. NATO Vizesi: NATO çalışanları içindir. NATO-1: NATO’ya üye ülkenin sürekli başkan temsilcisi ve ailesine verilir. NATO-2: NATO’ya üye ülkenin diğer temsilcileri ve ailelerine verilir. NATO-3: NATO’ya üye ülkelerın resmi yetkilileri ve ailelerine verilir. NATO-4: NATO’nun diğer yetkilileri ve ailelerine verilir. NATO-5: NATO’nun misyonunda çalışan ama NATO-4 vizesine sahip olamayan uzmanlar ve onların bağımlılarına verilir. NATO-6: NATO’ya üye ülkelerın sivil çalışanları ve ailelerine verilir. NATO-7: NATO-1, NATO-2, NATO-3, NATO-4, NATO-5, AND NATO-6 vizesine sahip kişilerin hizmetlileri veya kişisel çalışanlarına verilir. O Vizesi: Üstün yeteneğe sahip olan çalışanlar içindir. O-1: Bilim, sanat, eğitim, iş ve spor alanlarda üstün yeteneğe sahip yabancılara verilir. O-2: O-1 vize taşıyıcılarına destekleme anlamında refakat eden yabancılara verilir. O-3: O-1 vize taşıyıcılarının aile üyelerine verilir. P Vizesi: Sporcu ve Sanatçılara verilir. P-1: Tek sporcu ya da spor takımı üyelerine verilir. P-2: Eğlence grubu üyelerine verilir. P-3: Karşılıklı değişim programlarına katılan sanatçı veya eğlendiricilere verilir. P-4: P-1, P-2 ve P-3 vizesi sahiplerinin eş ve çocuklarına verilir. Q Vizesi: Uluslararası kültürel değişim programı katılımcıları içindir. Q-1: Uluslararası kültürel değişim programı katılımcılarına verilir. Q-2: İrlandalı Barış Süreci Kültür ve Eğitim programına katılanlara verilir. Q-3: Q-2 vizesi sahiplerinin eş ve küçük çocuklarına verilir. R Vizesi: Din adamları/görevlileri içindir. R-1: Din adamları ve görevlilerine verilir. R-2: R-1 vizesi sahiplerinin eş ve çocuklarına verilir. S Vizesi: Suçlarla ilgili şahitlik yapan ya da ihbar eden kişiler içindir. S-5: Suç örgütleri ya da çetelerle ilgili önemli bilgileri ihbare eden kişilere verilir. S-6: Terörizm ile ilgili bilgileri ihbare eden kişilere verilir. T Vizesi: İnsan ticaretine maruz kalanlar içindir. T-1: İnsan ticaretine maruz kalanlara verilir. T-2: İnsan ticaretine maruz kalanların eşlerine verilir. T-3: İnsan ticaretine maruz kalanların çocuklarına verilir. T-4: İnsan ticaretine maruz kalan 21 yaşından küçüklerin ebeveynlerine verilir.


9

Mayıs 2011

A

merika’nın Florida eyaleti başsavcısı, ülkedeki en sıkı göçmen yasaları olabilecek yeni bir göçmenlik paketi hazırladı. McCollum, paketinin Arizona’yı kıskandıracağını düşünüyor. Düzenleme gereği polis, kaçak olduğunu düşündüğü göçmenleri gözaltına alabilecek. Ayrıca yargıçlara da daha fazla cezai yetki veriliyor. Florida Eyaleti’nin başsavcısı Bill McCollum’un hazırladığı önerge, Florida’yı da göç yasaları konusundaki tartışmaların odağına yerleştirdi. McCollum, Kasım’daki ara seçimlerde valiliğe aday olan bir Cumhuriyetçi. Cumhuriyetçiler Florida eyalet meclisinde denetimi ellerinde tuttukları için önergeyi onaylayıp

oluşmasına yeterli görülüyor. McCollum, önergenin Arizona’da onaylanan tartışmalı göçmenlik yasasından bir adım daha ileri gittiğini ve yargıçlarla güvenlik güçlerine daha çok olanak tanıdığını savunarak, “Arizona da bu yasayı isteyecek” diye konuştu. Cumhuriyetçi siyasetçi, “Floridalılar, seçilmiş yetkililerinin eyaletimizde yaşayan yasadışı yabancılar konusunda liderlik göstermesini bekliyor” dedi. ABD’nin güneydoğu ucundaki Florida, Karayipler ve Latin Amerika’dan gelen göçmenler için önemli bir merkez.

haldunarmagan@yenihayatgazete.com

12 MİLYON KAÇAK VAR ABD’nin Arizona eyaletinde federal yargıç, Temmuz ayı sonunda yürürlüğe girmesine

KAÇAK GÖÇMENLİK VE ÖNYARGILAR:

Herşey siyah beyaz mı?

O

bama yönetimi işbaşına geldiğinde, iyimser beklentilerim de artmıştı. Böyle tarihsel bir gelişmeye paralel biçimde, Amerikan toplumu ve tabii dünya, sanki daha hoşgörülü olacak, sanki empati kurma duygusu küresel düzeyde öne çıkacaktı. Buna inandım, daha doğrusu inanmak istedim.

Artık ilk dönemin sonuna yaklaştığımız süreçte önümüze çıkan tablo bu iyimserliği haklı çıkartacak durumda değil. Üstelik yalnızca ABD’nin meselesi değil bu, Avrupa’nın bazı liderlerinden sürekli hoşgörüsüzlük sinyalleri geliyor. Avrupa Birliği konusunda takınılan tavır ve tam üyelik müzakerelerini sürdüren diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye’ye yönelik vize ısrarını nasıl ve neyle açıklayacağız? Giderek artan bir hoşgörü eksikliği ve ötekileştirme psikolojisinin güçlenmekte olduğu söylenebilir. En son Utah eyaletinde gündeme gelen, Arizona ve Florida eyaletlerinin yanı sıra diğerlerine de sıçraması beklenen önyargı dalgası ise bu duruma deyim yerindeyse “tuz-biber ekiyor.” Zaten bir göçmen toplumu olan, kültürel çeşitliliğin haklı olarak zenginlik sayıldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde inanılmaz biçimde “kaçak göçmenler” gündemi yaratıldı. Elbette kaçak durumda olanlara göz yumulmasın, elbette yasa dışı durumlar caydırıcı hale getirilsin. Ancak bunu yapmak için polise “kaçak göçmeni bir bakışta tanıma” yetkisi vermek, sadece etnik ayrımcılığa kapı açmaktır; hem de aralamak falan değil sonuna kadar açmak. Fazla söze gerek yok, yasal durumda olanların bile yakınmalarını biliyoruz. Bürokrasi veya adalete işi düştüğü zaman, din faktörünün bir soru işareti yarattığını hisseden veya etnik kökeni nedeniyle “farklı muamele” gördüğünü düşünüp, buna ilişkin yaşanmış olayları üzüntüyle dile getirenlerin sayısı hiç de az değil. Önemli olan Amerikalı görevlinin böyle ayrımcı niyeti olup olmaması değil. Önemli olan toplumun bir kesiminin, yasal statüye sahip olduğu halde, böyle bir psikolojiden kurtulamamış olması. Önyargılar, başka önyargıları besliyor; hoşgörüsüzlük duvarı bir kez örülmeye başlandı mı, herkes eteğindeki taşı dökmeye başlayıp o duvarı “tahkim ediyor” maalesef. Bütün bu olguları sıraladıktan sonra, yine de kendimize dönüp sormamız gerekli: Her şey bu kadar siyah beyaz çizgisi kadar net mi? Bunun yanıtı kocaman bir hayır.

yasalaştırabilecek güce sahip. Florida’da polis ve diğer kolluk kuvvetleri şu anda da bir kişinin göçmenlik statüsünü gerekli görürlerse inceleme yetkisine sahip. Yeni yasa ise, polisin başka nedenlerle de karşı karşıya gelmiş olsa bu durumu incelemesini zorunlu hale getiriyor. Önerge ayrıca, işyerlerinin işe alacakları kişilerin çalışma izni olup olmadığını inceleyecekleri bir denetim sistemi oluşturulmasını ve herhangi bir suça karışırlarsa, ülkedeki yasadışı göçmenlerin daha ağır cezalarla karşı karşıya kalmasını içeriyor. “ÖNYARGI DEĞİL, MAKUL ŞÜPHE” McCollum önerilerinin etnik önyargılarla hareket edilmesine yol açacağı eleştirilerine karşı çıkarak, teklifte “makul olmayan şekilde profil doğrultusunda hareket etmenin” yasaklandığına, yani sadece dış görünüş üzerinden hareket edilmeyeceğine dikkat çekti. ABD’de 12 milyon kaçak göçmen olduğu tahmin ediliyor. Bununla birlikte kişinin yanında ehliyet bulunmaması “makul bir şüphe”

saatler kala tartışmalı bulunan benzer göçmen yasasının kilit önemdeki bazı hükümlerinin uygulanmasını engellemişti. Yasa, ABD’nin diğer eyaletlerinden meclis üyelerinin de tepkisini çekmiş, Arizona eyaletindeki hukukçulara karşı harekete geçmelerine neden olmuştu. Arizonalı yetkililerin hazırladığı yasa, sınır kontrollerini sıkılaştırarak komşu Meksika’dan kaçak göçmen akışını kesmek üzere tasarlanmıştı. Bazı hükümlerin çıkarılmasıyla polis memurlarının başka gerekçelerle durdurdukları şüphelilerin, göçmenlik statülerini de kontrol etme yetkisi olmayacak. Yasadışı göçmenlerin ABD’ye girişte en sık kullandıkları kapılardan biri olan Arizona’da, yaklaşık yarım milyon yasa dışı göçmen olduğu tahmin ediliyor. ABD genelinde kaçak göçmen sayısının 12 milyona vardığı tahmin ediliyor.

Dünya Türk’ünün New York’tan yükselen sesi www.radyoturkum.com

Sözünü ettiğim durumların hepsi aslında iki yönlü bir yola işaret ediyor. Madalyonun iki yüzü var. Toplumun bir kesimi pekala önyargıya maruz kaldığını düşünerek, farkında olmadan kendisi de önyargılı hareket etmeye başlamış olabilir. Madem ki Amerikan toplumunun Türkler olarak bir parçasıyız, bize düşen kendimizi daha iyi ve daha kuvvetli biçimde ifade etmek. Bunu yaparken de “yan yollara” sapmamak; sağlam duruşu bozmamak şart. Yan yollara sapmaktan neyi kastettiğimi açıklayayım: Türk toplumu daha saygın ve daha güçlü durumda olmak için, bir kere “kaçak” veya “yasadışı” olma hallerini literatürden silmelidir. Sevindirici bir nokta kaçak göçmenler sıralamasında neyse ki birinci ligde değiliz. Bilgiye ulaşmak günümüz dünyasında en kolay şey. Bazen basit bir turist vizesi konusunun bile insanların gözünde nasıl büyüdüğünü ve “biz size yardımcı olalım vizenizi de alalım” diyen bazı sahtekarlara boş yere paralar yedirildiğini biliyorum. Göçmenlik için en yaygın yöntem olan lotarya/piyango yoluyla Green Card statüsüne sahip olma ise sahtekarlığın tavan yaptığı alanlardan biri. Önceleri “başvuru formunuzu dolduralım” ile başladı, şimdi “şu kadar para yatırırsanız, Green Card vizeniz halledilir, ev ve iş bulunur” safhasına kadar geldi. En son haberle bunun da ötesine geçildiğini görüyorum: Sahte noterler, avukatlar bile varmış bu konuda insanlara “yardımcı olan!” Eğer yasal statüyle ilgili problemli bir durum varsa, durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmeden ve zaman geçirmeden (bazen zamanında müracaat ne kadar fark yaratıyor) konunun uzmanı hukukçulardan yardım istemekten başka bir yol yok. Kaçak durumda olanların işini halletme bahanesiyle başka yollara saparak, meseleyi daha da karmaşık ve çözülemez hale getirenlere para yedirmek yerine, durumunu düzeltip, yasal statüye kavuşup, göğsünü gere gere yaşamak daha iyi değil mi? Aklın yolu birdir, ne olursa olsun.


10

Mayıs 2011

Yasa Dışı Statüde Bulunanların

Ehliyet NEW YORK

A

[

Alma Mücadelesi

]

YENİ HAYAT

merika’da yasa dışı statüde bulunanların ehliyet almak için başvurdukları eyaletlerdeki DMV (Department of Motor Vehicle) tarafından verilen Sürücü Belgesi ( Driver Licence) veya Yasal Kimlik( Government I.D) elde edilmesini zorlaştırmak için, yeni engeller konulmaya başlandı. California Eyaletinin başlattığı hukuksal mücadele, yasal statülerini sorgulamadan yabancı uyruklulara sürücü belgesi veren diğer eyaletleri de harekete geçirdi. Amerika’da yasa dışı yaşayanların ehliyeti, yasal olarak araba kullanmalarını, polis tarafından çevrilmeleri halinde geçerli kimlik olarak kullanmaları, uçak ile iç hatlarda seyahat etmelerini sağlaması ve bunun gibi bir çok kimlik ibrazı gereken durumlarda Amerikan Hükümetinin yetkili bir organı tarafından verilmiş kimlik veya ehliyet belgesi özellikle vize statüsünü kaybetmiş olan

yabancılar tarafından talep görüyor. 19 Nisan 2009’dan önce Maryland Eyaleti’nden yasal statülerini ispat etmeden sürücü belgesi elde eden kişilerin belgelerinin süresi bitmeden uzatma için başvurmaları halinde DMV’nin Sosyal Sigorta Numarası veya yasal statülerini sormadan uzatabilmeleri bir çok yabancı uyruklunun Maryland’da bir adres tayin ederek sürücü belgesi için başvurmasına sebep oldu. Aynı şekilde New Mexico’da ikametgahı olan yabancı uyruklular da diğer eyaletlerin katı şekilde uyguladığı Sosyal Güvenlik Numarası (SSN) ve yasal statülerini ispat etme kuralını gevşetmeleri bir çok yabancının Maryland Eyaletine akın etmesine sebep oldu. Bu durumdaki hukuksal boşluğu fark eden Coloroda, Arizona, Oklahoma gibi bazı eyaletler, Maryland tarafından verilen sürücü belgelerini kimlik ibraz edilmesi gereken durumlarda kabul etmemeye başladı.


11

Mayıs 2011

Türkiye’de Amerikan vizesi alırken bilmeniz gerekenler Vize Bilgi Merkezi (VBM) tüm Türkiye çapında vize randevusu ve bilgisi vermek konusunda yetkili olan tek başvuru yeridir. Başvuru sahipleri 90-212-340-4444 nolu telefonu arayarak vize randevusu ve bilgisi alabilirler. Arayan kişilerin VBM’den kredi kartlarını kullanarak ya da Türkiye İş Bankası’nın herhangi bir şubesinden PIN numarası alması gerekmektedir. S: Bu servis hangi konsolosluk için hizmet vermektedir? C: VBM tüm Türkiye çapında hizmet vermektedir. Ankara veya İstanbul Konsolosluk randevuları için tek merkezden ve telefon numarasından hizmet verilmektedir. S: PIN numarasının ücreti ne kadardır? C: PIN numarası 20 dolardır. Ücret 20 dolar karşılığı Türk Lirası olarak da ödenebilir. S: PIN numarasını ne zaman kullanabilirim? C: PIN numarasını Vize bilgi merkezini arayıp kredi kartınızla ödeme yaptığınızda hemen; Türkiye İş Bankası’na ödeme yaptığınızda ise ödemenizi yaptığınız günden bir sonraki gün için kullanabilirsiniz. VBM’nin çalışma saatleri Türk tatil günleri hariç Pazartesi’den Cuma’ya saat 8:30 – 18:00 arasıdır. S: PIN numarasını bir kereden fazla kullanabilir miyim? C: Aynı PIN numarası ile arama yaptığınız gün içerisinde olmak kaydıyla, ikinci kez arayabilirsiniz. S: Tüm ailem için randevu almak istiyorum. Her birine ayrı ayrı PIN numarası almak gerekli mi? C: Hayır, bir PIN ile aynı evde yasayan aile bireylerinden 5 kişiye randevu alabilirsiniz. PIN numarası ücreti 20 dolardır. Beş kişilik grup beraber seyahat edilmesi kaydıyla aile üyeleri, iş arkadaşları, profesyonel spor takımları, müzik grupları vs. olabilir. Seyahat acentaları yukarıdaki kriterler dışında kalan her müşterisi için ayrı ayrı PIN numarası almak durumundadır. S: Türkiye dışından nasıl PIN numarası alabilirim? C: VBM dünyanın her yerinden aranabilir ve

[

[

Aşağıdaki Bilgiler Vize Merkezine En Çok Sorulan Sorulardan Derlenmiştir.

telefonda kredi kartıyla PIN numarası alınabilir. S: Vize bilgisi için Elçiliği veya Konsolosluğu arayabilir miyim? C: Hayır. Lütfen tüm vize sorularınız için VBM ile görüşünüz. S: VBM’nin bana faydası nedir? A: VBM, hem Göçmen hem de Göçmen Olmayan Vize başvuru prosedürü ve koşulları konusunda uzman personele ulaşmanızı sağlayacaktır. Eğer Göçmen Olmayan Vize başvurusunda bulunacaksanız randevunuzu bu servis vasıtasıyla yapmanız gerekmektedir. Vize başvurusu sırasında verilen bilgileri dikkatlice dinlemeniz zaman kazanmanızı sağlayacaktır. Başvuru sahiplerinin yaşadığı en büyük gecikme gerekli formların tam olarak doldurulmaması ve gerekli belgelerin temin edilmemesinden kaynaklanmaktadır. S: VBM ne gibi bilgiler sağlamaktadır? C: Bu servis Amerika’ya vize başvurusunda bulunmak isteyen Türk vatandaşları, İran vatandaşları ve diğer yabancı uyruklu kişiler için doğru ve güncel bilgi verir. Arayan kişiler hem Göçmen hem de Göçmen Olmayan Vize konusunda başvuran kişinin yerine getirmesi gerekli kuralları da içeren bilgilere ulaşırlar. Eğer Göçmen Olmayan Vize başvurusunda bulunacaksanız randevunuzu bu servis vasıtasıyla yapmanız gerekmektedir. S: Vize ücretini İş Bankasına yatırmam gerekiyor mu? C: Hayır. Vize bilgisi almak için PIN numarasına ödeyeceğiniz 20 dolar İş Bankası’na, vize ücreti ise ayrıca Fortis Bank’a yatırılmalıdır. Formu doldururken seyahat amacınıza uygun vize türünün seçilmesi ve doğru vize başvuru ücretinin ödenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Ücret tarifesi ve daha fazla bilgiye aşağıdaki internet adreslerinden ulaşılabilir: http://turkish.turkey.usembassy.gov/basvuru_ ucreti.html http://www.travel.state.gov/news/press/ press_4603.html

hminegur@yenihayatgazete.com

Şeytanın gör dediği

J

.Cahit Akbulut hukuk bürosunda üç senedir devam ettiğim hukuk kariyerimde, Cahit Bey’in önderliğinde çıkarılan “Yeni Hayat” gazetesinde yer almaktan gurur duyuyorum. Amerika’da yeni hayata başlayan ya da başlayacak Türk vatandaşlarımızın Göçmenlik Haklarını korumayı ve Amerika’da gerek eğitim ve öğretim gerekse iş hayatına atılırken, vize statülerini değiştirmek, korumak ve devam ettirmeleri için yol göstermeyi amaç edinen hukuk büromuzun her ay çıkaracağı bu gazete ile daha geniş kitlelere sesimizi duyuracağımızı umuyoruz. Ben de bu ekibin bir parçası olarak sizin sorularınıza öncelikle bir Türk vatandaşı ve bir hukukçu olarak yol göstereceğim. Amerikan Hükümetinin yabancı uyruklulara karşı yaptığı yasal düzenlemeler hepimizin güncel hayatını etkilemektedir. Her ay köşemde bu düzenlemelere yer vererek göçmenlik haklarımızın nasıl etkileyeceğini inceleyeceğim. Özellikle burada yaşayan yasal statüsünü kaybetmiş vatandaşlarımızın gündelik yaşamlarında karşılaştığı problemler, öğrenci vizesi ile Amerika’ya gelen öğrencilerimizin ne gibi konulara dikkat etmesi gerektiği, çalışma vizesini elde etme yollarını, yatırım yapmak için gelen kişilerin Amerika’da irtibata geçmesi gereken kurum ve kuruluşlar gibi yine benim her ay üzerinde durmak istediğim konulardan bazıları olacaktır. 1 Nisan 2011 tarihinde açılan ve 1 Ekim 2011’de çalışmaya başlama hakkı veren çalışma vizesi (H-1B) kotaları bugün okulunu bitiren veya OPT (Optional Practice Training) süresini doldurmak üzere olan öğrencilerimizin gündemini meşgul etmektedir. Şunu ivedilikle söylemek isterim ki, çalışma vizesi bu ülkede yasal olarak kendi mesleğini icra etmek isteyen üniversite mezunlarının özellikle green card almadan önce 3’er senelik periyotlarla toplam 6 senelik elde ettikleri bir vize şeklidir. Kotalar her yıl 20,000’ni Amerika’da yüksek lisansını tamamlamış olan kişilere verilmek üzere toplamda 85,000 kişi için açılır. Göçmenlik Bürosu her yılın 1 Nisanı’nda açılan kotalar dolana kadar başvuruları kabul etmeye devam eder. Geçen yıl, 24 Aralık 2010’da yüksek lisans kotaları, arkasından 26 Ocak 2011 tarihinde genel kotalar dolmuştu. Sponsor olmadan elde edilemeyecek çalışma vizesinde öğrenciler, öncelikle öğrenci statüleri dolmadan evvel kendilerine sponsor olmayı kabul eden bir iş yeri bulmaları gerekmektedir. İş yerine kendi eğitim gördüğü alanda faaliyet göstermesi halinde vize başvurusu için birbirine uygun iki aday bir araya gelmiş olur. Bundan sonra paketin hazırlanması ve başvuru sürecine girilmesi belli bir zaman çerçevesinde yapılması gerekir. Benim öğrencilerden dikkat etmesini istediğim noktalar, iş yerlerinin kendi iş alanında faaliyet göstermeleri ve 1 Nisan 2011’de açılan kotalara geç kalmadan başvuru işlemlerini başlatmaları olacaktır. Amerika’da en az bir yıllık eğitim görmüş öğrenciler en fazla 12 aylık veya eğitim gördükleri konuya bağlı olarak 17 aylık OPT ile öğrenci vizesi statüsünde çalışma imkanına sahiptir. Okulun bitiminde başlayan OPT’ler yaz aylarında sona ererken, 1 Ekim’de çalışma izninin başlaması aradaki boşluk öğrenciler açısından problem teşkil eder. Göçmenlik Kurumu yaptığı bir düzenleme ile ülke dışına çıkmayan öğrencilerin, çalışma vizesi başvurusunun kabul edilmesi halinde 1 Ekim’e kadar OPT altında çalışma hakkı tanımaktadır. Ancak başvuruları incelemede olup öğrencilikleri sona ermiş olan kişiler, başvuruları kabul olmaması halinde ülkeyi 60 günlük yasal sürede terk etmeleri gerekmektedir. Öğrencilikleri, isteği dışında sona erdirilen kişiler, 60 günlük yasal süreden yararlanmazlar. Önümüzdeki ay, yasal statülerini kaybeden vatandaşlarımızın Amerika’da sağlık sigortasından nasıl yararlanacağını konusunu inceleyeceğim.

This picture is for illustration only...


12

Mayıs 2011

ABD`DE HAYAT KAÇAK GÖÇMENLER İÇİN ZORLAŞIYOR :

[

[

Amerika`da kaçak durumda bulunan göçmenlerle ilgili kapsamlı bir reform planı beklenirken, farklı eyaletler kendilerine özgü `göçmen yasası` çıkarmayı sürdürüyor. Arizona ve Florida eyaletlerine şimdi de Utah eyaleti eklendi.

Bir “Torba Yasa” da UTAH EYALETİ’NDEN...

NEW YORK

[

Utah Valisi Gary Herbert`in imzalayıp onay verdiği yasa aslında Türkiye`deki torba yasanın benzeri ve içinde birden fazla yasa barındırıyor. Bunlardan biri polise verilen yetki. Polis bir şahsı kaçak göçmen olduğu şüphesiyle arama, sorgulama ve gözaltına alma hakkına sahip olacak.

ANKA

]

A

Utah Valisi Gary Herbert

merika`da kaçak durumda bulunan göçmenlerle ilgili kapsamlı bir reform planı beklenirken, farklı eyaletler kendilerine özgü `göçmen yasası` çıkarmayı sürdürüyor. Arizona ve Florida eyaletlerine şimdi de Utah eyaleti eklendi.

Oysa konuyla ilgili uzmanlar pek aynı görüşte değil. Washington`da bulunan göçmenlerle ilgili bir araştırma ve düşünce kuruluşunda uzman olan Steven Camarato, Utah yasasının yeni bir şey getirmediğini, misafir işçi programının da içerikten yoksun olduğunu belirtiyor.

Utah Valisi Gary Herbert`in imzalayıp onay verdiği yasa aslında Türkiye`deki torba yasanın benzeri ve içinde birden fazla yasa barındırıyor. Bunlardan biri polise verilen yetki. Polis bir şahsı kaçak göçmen olduğu şüphesiyle arama, sorgulama ve gözaltına alma hakkına sahip olacak.

Rice Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyelerindenMark Jones ise `federal hükümete örnek teşkil etme` konusunda Utah Valisi kadar iyimser değil. Jones, `Utah yasası, göçmenler konusunu kamuoyu ve siyaset nezdinde canlı tutmakla birlikte, herşeyin bir güçler dengesi üzerinde yürüdüğü Washington`dan kapsamlı bir göçmenlik reformu beklenmemelidir` diyor.

Bir diğer yasa ise kaçak göçmenliği caydırıcı olacağı öne sürülen bir uygulama başlatıyor: Misafir işçi programı. Utah Valisi Gary Herbert`e göre, `yapılabileceklerin en iyisi yapıldı ve Utah diğer eyaletlere, hatta Washington DC`ye yani federal hükümete de örnek olmalı.` Örnek uygulama ile özellikle `misafir işçi programı` kastediliyor.

Utah Valisi göçmenlere ilişkin torba yasayı onaylamadan önce yapılan aleyhte gösterilerde `Utah, İkinci Arizona Olmasın` ve `Aileleri Dağıtmayın` pankartları öne çıkmıştı.


13

Mayıs 2011

hasanakbulut@yenihayatgazete.com

Arizona yasası...

A

rizona valisinin geçtiğimiz yıl imzaladığı tartışmalı yasayla, göçmenlerle ilgili politikalar sertleşiyor. Artık polisin eyelet sınırları içinde oturan kişileri yasal olup olmadığına göre tespit etme, olmayanları ise hapse atması mümkün oluyor. Bence böyle bir yasa iki açıdan da tehlikeli: Hem, Arizona’da yerel polis memurlarına çok fazla bir güç vermiş olmasından; hem de bir kişinin “yasal olduğunu belgeleme” kriterlerindeki belirsizlikten ötürü. Arizona yasası (S.B. 1070 olarak da biliniyor) ile polis, “kaçak olduğuna” hükmettiği herhangi bir kimseyi sorgulayabilecek ve yasal oturum sahibi olduğunu gösteren bir belgenin yokluğunda o kişi veya kişileri gözaltına alabilecek. Üstelik, sorgulanan şahıs kendisinden bilgi isteyen polisin “makul kuşkusunu” gidermek üzere kaçak olmadığına inandıracak “makul bir girişim” yapmakla yükümlü. Yasa hazırlanırken kullanılan ifadelerin belirsizliği ve her yöne çekilebilir hali öylesine problemli ki, eninde sonunda pek çok anlaşmazlık konusu çıkacak ve kaynaklar boş yere harcanmış olacak. Bazılarına göre Amerika’nın göçmenlik konusundaki mevcut yasaları ile bu yasaların uygulanma biçimi sınırlarımızı koruma anlamında yetersiz. Göçmenlerle ilgili mevcut politikalarda bir takım aksaklıklar olmakla birlikte, Arizona eyelet polisine tanınan yetkiler de iyice abartılıdır. Düşünün ki, bir polis memuru herhangi bir kimsenin yasal statüsüyle ilgili değerlendirme yapabilecek, hatta gözaltına alma ve sınırdışı ettirmeye varan yetkiler içinde hareket edecek. Göçmenlik yasası kaçak durumda olanlardan söz eder, ama aynı zamanda Amerikan vatandaşlarına nasıl muamele edileceğinden de bahseder. İster Arizona, ister California veya başka eyaletlerde, ülkenin neresinde olursa olsun göçmenlerle ilgili politikalar ve bunların nasıl uygulanacağı hakkında son söz federal hükümete ait olmalıdır. Çünkü sözkonusu politikalar bütün Amerikan vatandaşlarını etkiler. Arizona eyaleti yasalarına bağlı ve burada oturan bir kişiyi gözönüne alalım: Polisin “makul kuşkusuna” neyin yol açabileceği belli değil. Belli olan tek şey etnik kökene dayalı sorgulamanın yasaklanmış olması. Ancak, Arizona Valisi Jan Brewer “polisin, kaçak olması muhtemel şahsı bir görüşte nasıl anlayacağı” hususuna herhangi bir açıklama getiremedi. Buna rağmen kaçak olması muhtemel olanların sorgulanmasında kullanılacak standartları belirlemek üzere polisin eğitilmesi fikrinden de vazgeçmedi. Üstelik şu ana kadar bu standartların ne olduğu konusunda Arizona eyalet yetkililerinden herhangi bir açıklama yapılmış değil. Amerika Birleşik Devletleri yasasındaki tanımıyla “makul kuşku” gözaltı ve tutuklamalar için genelde haklı bir gerekçe olarak kabul edilmez. Daha çok olağandışı durumlar ve bununla bağlantılı sezgiler için geçerli olan “makul kuşku” hali için “somut ve açık gerçeklerin” varlığı ile bunların akla yatkın bir biçimde mevcut durumla örtüşmesi şartı aranır. Bir kişi, herhangi bir suç işlediği veya suç işlemek üzere olduğu konusunda polisin ikna olması için makul sebeplerin varlığı halinde, kısa bir süreliğine gözaltına alınabilir. Kamuoyunda “Terry Stop” olarak bilinen uygulama da budur. Böyle bir yasa hazırlanırken “etnik köken” faktörünün gözardı edilm iş olması ise gerçekten garip. Kimlerin “makul kuşku” doğuracağı hususunda etkin köken meselesinin yok sayılması, bu yasayı “kaçak göçmenlik bir ırk konusu değil, bir suçtur” diyerek savunanlar açısından çok ilginç bir deney olmaya adaydır. Böylelikle bir yasa insanları suç işlemekten alıkoymaktan daha çok, bir takım Amerikan vatandaşlarının giderek artan bir korku ve aşağılanma duygusu içinde yaşama tehdidiyle başbaşa bırakacak. Dahası, makul kuşkunun ne olabileceği konusundaki belirsizlik, kaçak olduğu düşünülen şahıslar için eyaletin tanıdığı yetkilerin kötüye kullanılması sonuçlarını da doğuracak. Ben, er ya da geç Arizona eyaleti yasası ile buna benzer yasaları destekleyen diğer eyaletlerdeki girişimlerin Amerika Birleşik Devletleri Anayasasına aykırı bulunarak iptal edileceğine inanıyorum. Bu öngörüm 2000 yılındaki “Crosby v. National Trade Council” hakkındaki karara dayanıyor. Çünkü o tarihte verilen kararlarda, bir eyaletteki yasanın genel bağlamda Anayasa ile doğrudan bağlantısı olmasa bile “Kongre’nin amaç ve hedeflerini gerçekleştirmesinde engel teşkil etmesi” halinde anayasaya aykırı olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştı. Mevcut yasalar, eyalet polisine göçmenlerle ilgili en üst seviyede yetki vermiyor. Göçmenlerle ilgili hususları düzenleyen yasal mevzuat federal seviyede; dolayısıyla göçmenler ve göçmenlikle ilgili yasal uygulamaların sorumluluğu da doğal olarak federal görevlilere ait. Eyalet polisinin görev tanımı ve eğitimi göçmenlerle ilgili değilken, böyle bir yetkiyi Amerika’nın herhangi bir eyaletinde kullanması da söz konusu olamaz.


14

Mayıs 2011

2

Ben öğrenci olarak Amerika’ya giriş yaptım pasaportumda 10 yıllık öğrenci vizesi olmasına rağmen okula devamsızlık ettiğim için statüyü kaybettiğim söyleniyor doğru mu?

Amerikan Konsolosluğu’nda pasaportunuza islenen öğrenci vizesi (F-1) 1 yıldan başlayarak 10 yıla kadar verilebilmektedir. Bu süre içinde ABD’ye öğrenci vizesi ile bir daha Amerikan Konsolosluğu’na gitmenize gerek kalmadan giriş yapabilirsiniz. Amerika’ya giriş sırasındaki görevli tarafından okulundan aldığınız I-20 formunun ibrazı ile beraber sizin I-94 Kartınıza asil yasal olarak kalmanız gereken süre yazılacaktır. Genellikle öğrenci vizeleri için D/S (Duration of Stay) denilen süreye kısıtlı olmadan okula devam ettiğiniz sürece kalmanıza izin verilir. F-1 vizesi ve kartında D/S damgası olan kişiler I-20 üzerinde belirtilmiş olan okullara devam etmek zorundadır. Bu devamsızlık halinde okullar kullandıkları SEVIS programı ile Immigration’a öğrencilerin devamsızlığını bildirmeleri halinde öğrenci yasal kalma hakkini kaybeder. ABD’de kacak kalma süresi 180 gün’den fazla olanlar 3 yıl süre ile kacak kalma süresi 1 yıldan fazla olanlar ise 10 yıl süre ile yurt dışında oturma yasağına tabiidirler. Yasağa tabii olanların sürelerini doldurmadan Amerika’ya yeni bir vize ile giriş yapmalarına izin verilmez.

3

Ben Temmuz 2008 tarihinde turistik vize (B-2) vizesiyle ABD’ye giriş yaptım. Girişte 6 aylık oturum verildi bu tarihten itibaren ABD’de yaşamakta ve New Jersey’de bir restoranda kaçak olarak çalışmaktayım. Bu iş yeri bana sponsor olup green kart almak istiyor. Green kart alabilir miyim? Hayır alamazsınız. Sizin I-94 kartında belirtilen yasal olarak kalma süreniz Ocak 2009’da sona ermiştir. Bu tarihten itibaren yasa dışı konumdasınız ve bu durumunuz 1 yılı aştığı için 10 yıllık yurt dışında kalma yasağına tabiisiniz. Bu durumda Amerika’dan çıkmanız halinde 10 sene boyunca ABD’ye turist veya başka bir vize tipi ile girmenize engel olur. İş yerinin sizin için green karta başvurması halinde son aşamaya gelindiğinde Immigration sizin yasa dışı kaldığınız süreler sebebi ile başvurunuzu reddedecektir.

4

Green Kartlı (Yeşil Kartlı ) olarak yaşamaktayım. Uzun bir süre için Türkiye’de kalmam gerekecek. Green Kartlı bir kişinin green kartını riske atmadan yurt dışında kalma süresi nedir? Kimi 6 ay, kimi ise 1 yıl diyor. Doğrusu nedir? Green Kartlı olarak (Permanent Resident) olarak ABD’de yasayan yabancı uyrukluların green kartlarını ellerinde tutabilmek için her yıl yasal olarak talep edilen süreyi ABD’de geçirmek zorundadır.

1

Ben 2006 yılında ABD’ye kaçak olarak giriş yaptım. Ve o zamandan beri ABD’de kacak yaşamaktayım. Şimdi ABD vatandaşı olan kız arkadaşımla evlenmek istiyorum. Green kart alamayacağım söyleniyor. Doğru mu?

Evet doğru. Amerikan Hükümeti, yasal olarak gelen ve vize statüsünü kaybeden yabancı uyruklular ile yasa dışı herhangi bir vize almadan giriş yapan yabancıları green kart başvurularını farklı değerlendirmektedir. Tek bir istisnai durum dışında yasadışı giriş yapanlar, Amerikan vatandaşı ile evlenseler bile green kart alamazlar. Yasal girişinizi başvuru sırasında giriş yaparken pasaportunuza eklenen I-94 formu ile ispatlamanız gerekmektedir. Bu formu kaybedenler yenisini çıkarmak durumunda kalabilirler. Yasal olarak bu durumda olan ama 30 Aralık 2000 tarihinden önce ABD’ye giriş yapmış ve 20 Nisan 2001 tarihinden önce hakkında başvuru yapılmış olan kişiler ayrı bir değerlendirmeye tabiidir. Bu yasa hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Göçmenlik avukatı ile irtibata geçmeleri tavsiye olunur.

Göçmenlik Bürosu yetkilileri green kartlı olarak yurt dışında 6 aydan daha fazla süre geçirenleri ABD’ye dönüşünde sorgulama hakkına sahiptir. Eğer ABD’ye senede 1 veya 2 kez girip kısa süre kalıp dönüyorsanız, yetkililer sizin ABD’de yaşamadığınız kanaatine de varabilir. Bu durumda green kartınızı kaybedebilirsiniz. Eğer yurt dışında 1 yıldan fazla kalacaksanız, ABD’yi terk etmeden önce Re-Entry Permit için başvuru yapmanız önerilir. Bu belgeyle 2 yıla kadar ABD dışında kalabilir ve dönüşünüzde karşılaşacağınız problemleri azaltmış olursunuz. Ayrıca 6 aydan (veya 180 günden) daha fazla süreyi yurt dışında geçiren green kartlılar vatandaşlık başvurularında problem yaşamaktadır.

5

Bana lottodan green kart çıktı ve 5 ay önce ABD’ye giriş yaptım ama green kartım hala bana ulaşmadı. Ne yapmam lazım? Aynı zamanda girişte belirttiğim adresten de taşındım. Ne yapmalıyım?

ABD’de adres değişikliği yapan bütün yabancı uyruklularin 10 gün içinde Göçmenlik Bürosuna AR-11 (Adres Değişikliği) formunu gönderme yükümlüğü vardır. Başvurunuzun bir kopyasını ve gönderdiğinizi belgeleyecek posta evrakını da dosyanızda tutmanız tavsiye olunur. Size ayrıca National Customer Service Center (NCSC) arayarak adresinizin değiştiğini ve green kartınızın size ulaşmadığını söylemenizi tavsiye ederiz. Eğer green kartınız kaybolmuşsa veya hiç basılmamışsa I-90 formunun doldurulup yeni bir kart için Göçmenlik Bürosuna başvuruda bulunmanız önerilir. AR-11 formu Göçmelik Bürosunun web sitesine (www. uscis.gov) giderek internet üzerinde de doldurula-

bilmektedir. Bu durumda başvurunuzun bir kopyasını dosyanızda tutmanız gerekir.

6

5 ay önce annem ve babam beni ziyarete geldiler. Ben ABD vatandaşıyım. Kendilerine 6 aylık süreli B2 (turist) vizesi verilmişti. O da 1 ay sonra bitiyor. Bir 6 aylık süre daha uzatabilir miyiz?

B2 vizesi ile giriş yapanlar vizelerini uzatmak için Göçmenlik Bürosuna yazılı bir başvuru yapmaları halinde vizelerini uzatabilirler. Bu süre 6 ay geçemez. Başvuru yapan kişi başvuru formuyla (I-539) beraber ayrıntılı bir mektup yazarak uzatma için haklı gerekçesini göstermek zorundadır. Göçmenlik Bürosu 6 aylık turist vizesini uzatması halinde uzatılmış sürenin sonunda başvuran kişinin kesin dönüş yapma niyetini değerlendirir. Başvuru yapan kişinin talep edeceği süre konusunda samimi olup, 6 ay konusunda ısrarcı olmaması, ihtiyacı olduğu kadarını talep etmesi önerilir. ABD’de yasal olarak kalacağınız süreyi pasaportunuza iliştirilen beyaz kartta (I-94) bulabilirsiniz. Bu tarihi ABD Konsolosluğu’nca verilen pasaportunuzdaki damga da yer alan vize süresiyle karıştırmamanız gerekir. Vizenin üzerindeki süre sadece ABD’ye bir daha vize görüşmesine gitmeden giriş-çıkış yapabileceğiniz süreyi göstermektedir.

7

Benim 10 yılık B1/B2 vizem var. ABD’ye girişte verilen 6 aylık sürenin 5 ayını kullandım ve Türkiye’ye döndüm. Bir ay sonra tekrar giriş yaptım ve tekrar 6 aylık bir süre verildi. Bundan sonraki girişlerimde problem yaşamamak için ne yapmam lazım? ABD’ye girişte verilen sürenin (sizin örneğinizde 6 ayın) tümünü kullananlar, bir sonraki girişlerinde veya vize uzatmaları için ABD Konsolosluğu’na yapacakları başvurularda daha çok inceleneceklerinden emin olabilirler. Göçmenlik Bürosu yetkilileri verilen süreleri sonuna kadar kullananların turistik amaçlı giriş yapmadığını düşünerek girişlerinde daha kısa süreli olarak izin verebileceği gibi (örneğin 3 ay) girişini dahi reddedebilirler. Bu sebeple ABD’deki girişlerinde uzun süre kalmak isteyenlerin kendisi için daha uygun olan başka bir vize statüsüne geçmeleri önerilir.

8

ABD’ye B1 vizesiyle (iş amaçlı ziyaretçi) şirketimi temsilen görüşmeler yapıyorum. Boş zamanlarımda çalışabilir miyim?

ABD’de B1 vizesiyle bulunanlar ABD’de çalışma hakkına sahip değiller. Bu vize sadece iş görüşmeleri yapmayı, toplantılara katılmayı ve danışmanlığı gibi ticari amaçlı aktivitelere müsaade eder. Bu durumda dahi ziyaretçi konumdaki kişi yurt dışındaki ikametini de sürdürmek zorundadır. Bunun için B2 vizesinde (turist) bulunanların H1 türü gibi çalışmayı da sağlayan vize statüsüne değiştirmek için Immigration’a başvuru yapması tavsiye edilmez.

9

Turist vizesiyle giriş yaptım bir ay önce. Şimdi öğrenci vizesine (F-1) başvurmak istiyorum. Vizemi değiştirebilir miyim?

ABD’de gideceği okul konusunda henüz karar vermeyen vatandaşlara okul konusunda araştırma yapması için ABD Konsolosluğu’nca B-2 vizesi verilebilir. Bu vizenin üzerinde ”Prospective Student” ibaresi yer alabilir. ABD’ye girdikten ve okula kabul edildikten sonra ise öğrenci vizesi olan F-1 statüsüne değiştirebilirsiniz. B2 vizesiyle ABD’ye giriş yapan, F1 vize onayı gelene kadar okula başlayamaz.

Eğer ABD’de turist (B2) veya B1 (ticari) amaçlı vizeyle bulunuyorsanız, statünüzü Immigration’dan alacağınız onay ile de F1 öğrenci vizesine değiştirebilir ve onay sonrası okula devam edebilirsiniz. Yurt dışına çıkmanız halinde ABD’ye tekrar girmek için ülkenizdeki ABD Konsolosluğu’na giderek pasaportunuzdaki turist vizesinin yerine öğrenci vizesi işletmeniz gerekmektedir. 2,5 sene önce ABD’ye B1 vizesiyle giriş yaptım. Girişte bana (I-94 formumda) 6 aylık süre verilmişti. Bir 6 aylık uzatma daha yaptırdım. Ama ondan sonra hiçbir şey yapmadım. Şimdi öğrendim ki lotodan green kart çıkmış. Green Kartımı alabilir miyim?

10

Hayır alamazsınız. Girişte verilen 6 aylık süre içinde ABD’den çıkmanız beklenir. ABD’de kacak kalma süreniz ikinci altı aylık turist vizenizin bitiminden 30 gün süre sonra başlar. Bu da sizi son 1,5 senedir ABD’de kaçak kaldığınızı gösterir. Yasal statüsünü 6 aydan fazla kaybedenler lotodan da green kart çıksa dahi başvuruları ret olur.


15

Mayıs 2011

H1-B Vizesinde

“Online Sistem”e geçiliyor...

A

NEW YORK

[

]

YENİ HAYAT

merikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu, (USCIS) ülkede çalışma vizesi olan H1-B de başvuru masraflarını azaltmak amacıyla online başvuru sistemi getirmeye hazırlanıyor.

Online kayıt sistemine geçilmesi için bir de yasa tasarısı sunulduğu açıklandı. 60 gün boyunca yoruma açık kalacak yasa kabul edilirse, 2012 yılında yapılacak olan H1B vize başvuruları için ön kayıt sistemi ile başvurular kabul edilecek. Yetkililer, yeni sisteme geçilmesi durumunda yılda yaklaşık 23 milyon dolar civarında tasarruf edileceğini belirttiler. Yeni online kayıt sistemi yürürlüğe girerse, bugüne kadar yapılan H1B vize sahiplerini ve başvuru yapan işyerlerini etkilemeyecek.


16

Mayıs 2011

ABD Büyükelçiliği’nden

NEW YORK

A

[

ANKA

Green Card uyarısı [ [ ABD Büyükelçiliği Konsolosluk Bölümü, son zamanlarda artan sahte Green Card e-mailleri ile ilgili bir yazılı açıklama yayınladı.

]

merikan Büyükelçiliği Konsolosluk Bölümünün son zamanlarda Amerikan Dışişleri Bakanlığı adına gönderilen sahte elektronik postalar konusunda uyarıda bulunduğu açıklamada şöyle denildi: “Yeşil Kart (Green Card) çekilişi konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda bir bildiriyi yayınlamıştır. Bildiride, göçmenlik kurasını kazandığınıza dair bildirimler, elektronik posta yoluyla gönderilmemektedir. Green Card ya da göçmen vizesi kazandınız konulu elektronik postalar gerçek değildir. Çekilişe katıldığınızda size verilen takip numarası ile başvurunun sonucunu http://www.dvlottery.state.

gov/esc adresinden kontrol edebilirsiniz. Başvuruyu özel bir şirket ya da kişi aracıliğıyla yaptıysanız lütfen aracınızdan başvuru takip numaranızı talep ediniz.” “GÖÇMENLİK STATÜSÜ ABD’YE GİRİŞ YAPTIKTAN SONRA KAZANILIR”

Yapılan açıklamada www.dvlottery.state.gov Yeşil Kart (Green Card) çekilişine başvurmak için tek resmi web sitesi oldığu belirtilerek, “Başvuru tamamen ücretsizdir. Yeşil Kart (Green Card) çekilişini kazanmak, başvuru sahiplerine sadece göçmen vizesine başvurma hakkı kazandırır. Göçmen vizesi onaylanıp Amerika’ya giriş yapan kişiler Amerika’da göçmenlik statüsü kazanırlar” denildi.

”UZANTISI ‘GOV’ OLAN MAİLLER AMERİKAN HÜKÜMETİNE AİT” ABD konsolosluk yetkilileri, “Sadece uzantısı ’gov’ olan elektronik posta adresleri Amerikan Hükumeti’ne aittir. Uzantısı ’com’, ’net’ olan hiçbir elektronik posta adresi ABD Dışişleri Bakanlığı’na ya da ABD Büyükelçiliği’ne ait değildir. Lütfen size ulaşan elektronik posta adreslerinin sonundaki uzantılarına dikkat ediniz. İnternet dolandırıcılığı hakkında şikayette bulunmak için Amerikan Federal Ticaret Komisyonu tarafından oluşturulan http://www.econsumer.gov/english/ web sitesini ya da veya FBI’ın İnternet Suçları Şikayet Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Detaylı bilgi için lütfen http://turkey.usembassy.gov/diversity_visa_program.html sitesini ziyaret ediniz” uyarısında bulundu.

ABD’de çalışmak isteyenlere müjde! H1-B vizesine hak kazanan kişilere Amerika’da ilk aşamada üç yıl süreyle çalışma ve yaşama imkanı sunuluyor.

NEW YORK

]

H1-B VİZELERİNE BAŞVURULAR YENİDEN BAŞLADI BU YIL 85 BİN KİŞİYE H1-B VİZESİ YOLUYLA ÇALIŞMA İZNİ VERİLECEK

[

YENİ HAYAT

1

Ekim 2011’den sonra Amerika’da yabancı uyruklu vatandaşlara belirli süreli çalışma ve ikamet etme hakkı tanıyan, H1-B Vizelerine başvuru hakkı 1 Nisan’dan itibaren yeniden başladı. İş verenlerin sponsor olmayı düşündükleri kişilere gerekli yasal başvuruyu yapmak için Göçmenlik Avukatları ile temesa geçebileceği bildirildi.

vices -USCIS ) elde edilen bilgiye göre, yapılan başvurulardan her yıl Üniversite mezunu veya gerekli görülen kuruluşlardan, üniversite diplomasına denklik belgesi alan 65 bin kişi ile yüksek lisansını tamamlamış 20 bin kişi olmak üzere toplam 85 bin kişi yararlanacak. H1-B vizesine hak kazanan kişilere Amerika’da ilk aşamada üç yıl süreyle çalışma ve yaşama imkanı sunuluyor.

Amerikan Göçmenlik ve vatandaşlık Departmanı’ndan ( United States Citizenship and Immigration Ser-

ABD’YE GİRİŞ 21 EYLÜL’DEN SONRA

USCIS tarafından her yıl farklı olarak belirlenen H1-B kotaları dolana kadar başvuruları değerlendirmeye devam edecek. Amerika’da bulunan yabancı uyrukluların 1 Ekim 2011’den önce yasal olarak çalışma ve yaşama hakkı elde edemeyeceği için, söz konusu zamana kadar statülerini korumakla yükümlü olacaklar. Amerika’da olmayan yabancı uyruklular çalışma vizeleri onaylansa bile ancak 21 Eylül 2011’den itibaren Amerika’ya girmeye hak kazanacaklar.


17

Mayıs 2011

GREEN CARD SAHİPLERİNE TEKNOLOJİ DESTEĞİ:

[

G NEW YORK

YENİ HAYAT

]

reen Card sahiplerini bürokrasiden kurtaracak günler geliyor. Kişisel Göçmenlik hesabı sayesinde, artık en basit bir işlem ya da başvuruda bile günlerce randevu sırası bekleme zahmeti sona eriyor. Bilgi çağı yenilikleri Green Card sahiplerinin hayatını kolaylaştırmaya hazırlanıyor. Amerikan Yurttaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Dairesi (USCIS) büyük bir teknoloji atağı başlatarak, göçmenlerin tüm işlemlerini en kısa zamanda bilgisayar ortamına aktarmak ve sonuçlandırmak üzere bir proje hazırladı. Projenin yürütülmesi için IBM firmasıyla anlaşma yapıldı.

Kağıtsız İşlem Aşamalı olarak uygulanarak, 2014 yılında bitirilmesi öngörülen proje ile bir göçmen bilgisayarda “kişisel USCIS hesabı” açtırabilecek ve tüm işlemlerini, tıpkı bir banka hesabını yönetir gibi düzenleme imkanına kavuşacak. Özellikle göçmenlere yönelik çalışma ve sosyal hakların tam anlamıyla öğrenilmesi ve uygulanması amacına yönelik bu hesapla, Green Card sahibi bir kişi, şahsi bilgilerini güncelleyebilecek, randevu gün ve saati belirleyebilecek ve sosyal haklardan yararlanma başvurularını yapabilmenin yanı sıra, devam eden bir sürecin hangi aşamada olduğu bilgisine ulaşabilecek. Bu yıl Eylül ayına dek tamamlanması

öngörülen ilk aşama I-539 formları üzerine olacak (Statü değişikliği veya statü değişikliği talebi) Böylece I-539 başvuruları tamamen online hale gelecek. Kişisel USCIS hesabı açtırma, elektronik ortamda bilgi aktarma ve dosya yükleme ise bu yıl sonlarında mümkün olabilecek. Teknolojik destek projesinin 2012 etabında işverenler ve avukatları ilgilendiren konulara yönelik online kolaylıklar hizmete girecek. 2014 yılı sonunda proje tamamen uygulanmaya başladığında artık göçmenlerle ilgili bütün konular ve haklar, hatta sığınma hakkı ve vatandaşlık edinme konuları dahil herşey “kağıtsız ve bürokrasi olmadan” yürütülecek.

NEW YORK BÖLGESİ GÖÇMENLİK BÜROLARINDA BEKLEME SÜRELERİ (USCIS) I-485 (Adjustment of StatusGreen Kart Statü Değişikliği): NYC: 5 AY GARDEN CITY: 7 AY HOLSTVILLE: 4 AY N-400 (Naturalization-Vatandaşlık): NYC: 6 AY GARDEN CİTY: 6 AY HOLTSVILLE: 3 AY

“Amerika ve Türkiye arasında aktarmasız sefer yapan, tamamı Türkiye tersanelerinde inşa edilmiş olan kendi gemilerimiz ile vermiş olduğumuz servisimizin 13.yılında diğer yabancı kumpanyalar ve deniz taşıması hizmeti veren taşıyıcı firmalar arasında en fazla paya sahip Türk taşımacılık şirketi olmaktan gurur duymaktayız.

I-751 (Şartlı Green Kartın Kaldırılması):

Tüm ihracatçı, ithalatçı şirketler ve vatandaşlarımızın her türlü ticari ve zati eşya sevkiyatlarında hızlı, haftalık ve düzenli sefer yapan konteyner gemilerimizle hizmetinizdeyiz.

Bu konudaki görüşme randevuları Immigration Service Merkezlerince düzenlenmektedir. Bu durumda bekleme süresi 60-90 gün arasıdır.

Navlun ve rezervasyonlarınız ile ilgili olarak aşağıdaki telefon ve faks numaralarından bizimle temasa geçebilir, haftalık olarak düzenlediğimiz gemi programlarımız için aşağıdaki adreslerden web sitemizi dilediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz.

Stokes Interviews (Stokes Görüşmeleri): NYC: 2-4 HAFTA GARDEN CITY: 2-4 HAFTA HOLSTVILLE: 2-4 HAFTA

“İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır.” Voltaire (Fransız yazar ve filozof, 1694-1778)

GENELMERKEZ / HEAD OFFICE

KUZEY AMERİKA VE KANADA ACENTESİ

ALMANYA GENEL ACENTESİ

İNGİLTERE GENEL ACENTESİ

TURKON KONTEYNER TAŞIMACILIK VE DENIZCILIK A.Ş. TURKON CONTAINER TRANSPORTATION & SHIPPING INC. Ord.Prof. Fahrettin Gökay Cad. No:33 Altunizade Mah.Üsküdar-İstanbul-Türkiye Tel.: +90 216 544 1800 Fax: +90 216 544 19 00 E-mail: usaline@turkonamerica.com

TURKON AMERICA INC. 100 Plaza Drive Secaucus, NJ 07096 USA Tel.: + 201.866 6966 Fax: + 201.866 6529 E-mail: sales@turkonamerica.com www.turkonamerica.com

TURKON DEUTSCHLAND GmbH Admiralitat Strasse 60, 20459 Hamburg - Deutschland Tel.: + 49 40 303 88 90 Fax: + 49 40 303 8891 E-mail: info@turk.de www.turkon.de

TURKON LINE UK LTD. Unit 1 Suite 28, Orwell House Ferry Lane Felixstowe Suffolk Ip 11 3 Qu - UK Tel.: + 44 1394 612 920 Fax: + 44 1394 675 394 E-mail: hara@turkon.co.uk www.turkon.co.uk


18

Mayıs 2011

Ahlaki sicil bozukluğu ABD vatandaşlığı’na

Reddedilme Nedeni... [ [ A 500 DOLARDAN FAZLA PARA CEZASINA ÇARPTIRILMAK, NAFAKA ÖDEMEMEK ABD VATANDAŞLIĞI İÇİN REDDEDİLME NEDENİ

NEW YORK

[

]

YENİ HAYAT

merika’da yasal olarak vatandaşlığa başvurma hakkını dolduran yabancı uyrukluların, vatandaşlık başvurularında Amerikan Hükümeti’nin mecbur tuttuğu “ahlaki sicil”i sağlayamadıkları için başvuruların reddedildiğine dikkat çekildi. Başvuran adayın özellikle başvurudan önceki 5 yıllık zaman diliminde rastlanan mahkeme kararına bağlı eş veya çocuk nafakasını ödememesi, eşlerden birinin evlilik dışı ilişkide bulunması, 26 yaşından önce Amerikada bulunup askerlik şubesine yazılmamaması, son 5 yıl içerisindeki tutuklanma veya 500 doların üzeriden para cezalarına çarptırılması, Amerikan vatandaşlık başvurularında yaygın olarak belirlenen ret sebepleri olarak kaydedildi.

Vatandaşlık başvurusuna gitmeden önce başvuracak adayların mutlaka avukatları ile temasa geçip, gerekli ön hazırlıkları yapmaları önerilirken, tutukluluk ve serbest kalma kararının elde edilmesi ve tutuklanan tarafından olayı açıklayan yazılı ve yeminli beyanın göçmenlik avukatı tarafından hazırlanması gibi ön çalışmaların vatandaşlık reddinin gerekçesini ortadan kaldırabileceğine dikkat çekildi.

SENATO’DAN YASA TEKLİFİ:

Yabancı yatırımcı ve girişimcilere Göçmenlik kapısı açılsın...

minde. Amerikan Senatosu, ülkede iş yapmak isteyen yabancı yatırımcı ve girişimcileri özendirmeyi amaçlayan bir adım attı. Demokrat Senatör John Kerry ile Cumhuriyetçi Senatör Richard Lugar’ın ortaklaşa yaptıkları teklif, aslında daha önce gündemde olan ancak geçen yasama yılı bitimine kadar oylanmayan bir yasa tasarısını gözden geçirerek, bazı düzenlemelerle beraber yeniden gündeme getiriyor. Yasa teklifi kabul edilirse, ilk aşamada 100 bin dolarlık ve sonraki iki yıl için ise 500 bin dolarlık yatırımı garanti eden, böylece en az 5 kişiye iş açmış olanlara iki yıllık vize tahsis edilebilecek. Yasa teklifindeki kolaylıklar, işverenlerin kefil olmasıyla alınabilen H1B vizelerini de kapsayacak. Aynı zamanda Amerikan piyasalarında 100 bin dolarlık hacim yaratanlar da aynı kolaylıklardan yararlanabilecek.

NEW YORK

[

]

YENİ HAYAT

A

merikan ekonomisine canlılık getirecek yaratıcı fikri olanlar, iş hacmi yaratanlar ve H1 vizesi olanları sevindirecek yeni bir yasa teklifi Senato günde-

Teklifi yapan Senatörler, göçmenlerle ilgili mevcut kotaları arttırmak yerine, EB-5 vizesi olarak bilinen özel göçmenlik kategorisinin şartlarını, bir bakıma kolaylaştırmış oluyor. Sözkonusu özel vize tipi sayesinde, Amerika’da 1 milyon dolarlık yatırım yapan bir girişimci/ işadamı green card alıyor. Ancak bu vizeye ilişkin kota doldurulamıyor.


19

Mayıs 2011

ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı Kap NEW YORK

A

[

]

YENİ HAYAT

BD, federal hükümet tarafından desteklenen projelere yatırım karşılığında, yabancılara vatandaşlığın yolunu açan, Green Card’la ilgili yasayı üç yıl uzattı. 500 bin dolar karşılığı ortak olacak yatırımcılar, bu ortaklık karşılığında Amerikan vatandaşlığını kazanacak.

onaylanan yaklaşık 40 kadar dev projeye, en az 500 bin dolar karşılığı ortak olacak yabancı yatırımcılar, bu ortaklık karşılığında hem Amerikan vatandaşı olabilecek, hem de para kazanacak. eşleri ve bakmakla mükellef oldukları 21 yaş altı çocukları içinde, ABD de çalışma ve oturma izni olan Green kart veriliyor. Federal hükümet tarafından şu ana kadar 80 kadar proje onaylandı.

ABD, ülkede federal hükümet tarafından desteklenen projelere yatırım karşılığında,yabancı yatırımcıya Amerikanvatandaşlığının da yolunu açan, “Green Card” programıyla ilgili yasayı üç yıl daha uzattı. Amerikan Kongresi’nin de onayladığı yasa, ABD Başkanı Barack Obama’nın da yasayı imzalamasının ardından üç yıl daha uzatılmış oldu. EKONOMİK DURGUNLUĞA KARŞI TEDBİR Uzmanlar, “Yatırım kanalıyla Green Kart olma imkanı tekrar yenilenmiş oldu. Eylül ayında bir ay geçici olarak uzatılan yasa, tekrar Amerikan Kongresi’ne getirilerek üç yıl daha uzatılmış oldu. Programın ana yapısında pek fazla değişiklik yapılmadı. Program, ABD Göçmenlik Bürosu, Federal Büro tarafından onaylanmış 100 kadar projeye

NEW YORK ARENAYI GÖÇMENLER YAPIYOR.....

yatırımcı olarak katılan kişilere Green Kart ve-rerek bu kişilere ve aile fertlerine Amerikan vatandaşlığı yolunu açıyor. Bu programın başarılı olması nedeniyle, ABD Temsilciler Meclisi yasayı üç yıl daha uzattı. Bu programdan, ABD ve yabancı yatırımcılar çok memnun ekonomik durgunluğa rağmen projelere çok sayıda yabancı ortak alındı ve yeni projeler yolda” görüşünde.

AVANTAJLAR SUNULUYOR ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Bürosu (USCIS), hükümet tarafından onaylanan 100 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Yeşil Kart’ verilip Amerikan vatandaşlığı yolunun açıldığı EB-5 Vize programında, aralarında ski ve golf resortlarında yer aldığı şu ana kadar

New York’un Brooklyn bölgesinde yapılacak Nets Basketbol takımının maçlarını oynayacağı 18 bin kişilik spor ve eğlence salonu Barclays Center Arena’nın finansmanın büyük bir bölümünün ABD’de Green Kart karşılığında yatırım yapan Çinli yatırımcılardan sağlandığı, 1,5 milyar dolara mal olacak projenin 2012 yılında hizmete gireceği bildirildi. New York eyaleti ve New York belediyesi tarafından desteklenen proje konusunda açıklama yapan firma yetkilisi George Olsen, özellikle EB-5 programı kapsamında yapılan federal destekli programlara ilginin giderek arttığını belirterek, “Yatırımcılar için özellikle projeye ortak olmaları şartıyla sağlanan Green ca onaylanmış projeye yatırılıyor. Bu şekilde de yatırım oranında yatırım şirketine ortak olunuyor. Yatırım bedeli Green Kart alınana kadar özel bir hesapta tutuluyor ve Green Kart elinize geçtikten sonra proje yapımı için gerekli olan hesaba aktarılıyor. Yatırımcı yatırım kaynağını göstermek ve belgelemek zorundadır. Birinci başvuruda 2 senelik geçici Green Kart veriliyor. Bu başvuru 2-5 ay arasında onaylanmaktadır. İkinci senenin sonunda projenin devamlılığı sağlanması halinde kalıcı Green Kart temin ediyorsunuz. İlk karttan itibaren 5 yıl sonunda arzu edilirse ABD vatandaşlığına sahip olmakta mümkün. Katılım ve proje tamamlandıktan sonra da isterseniz yatırımınızın yıllık gelirini isterseniz yatırımınızın ana parasını geri alabiliyorsunuz. Bu projelerden bir tanesi Vermont eyaletindeki “ Jay Peak Ski and Golf Resort 2 faz”dır. 1. faz tamamlanmış olup şimdi 2.faz için çalışmalara başlanmış bulunuluyor.

Kart çok çekici geliyor. Yatırımcı ABD’de hem güvenli yatırımlarda birikimlerini değerlendiriyor aynı zamanda da kendisine ve ailesine de ABD vatandaşlığının yolunu açıyor” diye konuştu.

özellikle Çinli yatırımcılara yönelik yapılan Barclays Center Arena projesinde gerekli yatırımcı sınırına ulaştıklarını belirterek belki birkaç Türk yatırımcıyı da projeye dahil edebiliriz” şeklinde konuştu.

Dünyanın bir çok ülkesindeki yatırımcıların EB-5 programı kapsamında Amerika’ya yatırım yaptığını belirten yetkilkiler, “Türk yatırmcıların da zaman zaman bu projelere ilgi gösteriyor ancak,

EB5 VİZESİ NEDİR? $500,000 yatırımla ABD’de Green Kart elde etme şansı devam ediyor. ABD Göçmenlik Bürosu, Federal Büro tarafından onaylanmış

40 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Green Kart veriyor. EB-5 Visa programı olarak adlandırılan yolla yatırımcı kişiler, eşleri ve 21 yaşın altındaki çocukları ABD’de devamlı yaşama ve çalışma müsadesine ve 5 sene sonra da ABD vatandaşı olma hakkına sahip oluyorlar. Bu program altında yatırım miktarı en az $500,000 olarak tespit edilmiş olup, bu miktar yatırımcının tercih edeceği ve ABD Göçmenlik Bürosun-

Bu proje $75,000,000 değerinde olup sadece 150 yatırımcıya açık ve şu anda 120 yatırımcı da gerekli taahütleri yapmış bulunuyor. Bu projede 120 ünitelik suit hotel, kapalı su parkı ve buz pateni salonu, bowling salonu ve uluslararası kaplıca ve sağlık merkezini kapsıyor. Vermont’taki yatırım projelerinin haricinde de onaylamış 100 civarında projede en az $500,000 yatırım yapacak yatırımcıları bekliyor.


20

Mayıs 2011

Amerikalılar Türkiye’ye Daha Sıcak Bakıyor

A

merikan Alman Marshall Fonu’nun desteğiyle yapılan Transatlantik Eğilimler araştırması bu yıl Amerikalı ve Avrupalı kamuoyu önderlerinin görüşlerini derledi. Batı ülkelerin liderleri uluslararası ve güvenlik konularında halklarından ne kadar farklı düşünüyor? Transatlantik Eğilimler-Liderler araştırmasıyla bu soruya yanıt arandı. Brüksel ve Washington’da yapılan araştırmada siyasi, idari, sosyal ve ekonomik liderlerin görüşleri

alındı. Araştırmaya Amerika’dan Kongre yetkilileri, üst düzey yönetim yetkilileri; Avrupa’dan ise Avrupa Parlamentosu üyeleri, Avrupa Komisyonu ve Konseyi yetkilileri katıldı. Liderler araştırmasına toplamda 519 kişi katıldı. Araştırma sonuçları daha sonra halkların görüşlerini derleyen Transatlantik Eğilimler 2010 araştırması sonuçlarıyla kıyaslandı. Amerika’nın Sesi Radyosu Türkçe Haberler Servisinden Barış Ornarlı’nın konuyla ilgili haberi şöyle:

Üniversiteyi Amerika’da okumak isteyen Türk öğrencilere maddi yardım imkanı [

T

ANKARA

]

YENİ HAYAT

ürk öğrenciler için, Amerikan üniversitelerine başvuru masraflarının bir miktarının karşılanması olanağı doğdu. Bu konuda “Opportunity Grants” adlı bir program başlatan Amerikan hükümeti öğrencilere danışmanlık hizmeti verilmesini de sağlıyor. EducationUSA Eğitim Danışmanlığı Merkezleri, Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD’de eğitim ile ilgili resmi danışmanlık yetkisine sahip. Bu merkezler ABD’de eğitimin bütün yönleriyle ilgili olan her konuda ücretsiz, tarafsız ve doğru bilgi vermekle görevlendirildi. Türkiye, dünya çapında 456 merkezden oluşan bu ağ içerisinde yer alıyor. Türkiye’de EducationUSA hizmeti almak isteyenler, ana merkezler Fulbright Eğitim Komisyonu Ankara ve İstanbul ofisleri ile Ankara’daki Türk-Amerikan Derneği’ne başvurabilecek. Bu merkezler, ABD’de yüksek öğrenim görmek isteyen öğrencilere, okullara başvuru sürecinde, bilgi verme ve kaynak araştırma

konularında destek olmanın yanı sıra, başvuru sürecindeki masraflar konusunda da yardımcı olmak amacıyla seçilecek bazı öğrencilere belli şartlarda bir miktar maddi destekte bulunabilecek. Öğrenciler İçin Yararlı Olacak Merkezlerin Adresleri: Fulbright Eğitim Komisyonu Şehit Ersan Cad. 28 / 4 Çankaya 06680 Ankara Tel: 428 48 24 Fax: 312- 468 15 60s e-posta: advising@tr.net İlgili kişi: Lara Meltem Bilikmen Fulbright Eğitim Komisyonu Istanbul Irtibat Bürosu Gümüşsuyu, Dümen Sok. 3/ 11 Taksim Istanbul 34437 Tel: 212- 244 11 05 Fax: 212- 249 75 81 email: fulbrightistanbul@yahoo.com İlgili kişi: Mevlude Bakir Türk-Amerikan Derneği (TAD) Cinnah Cad 20 Kavaklıdere Ankara Tel: 312- 4670820 / 426 26 44 Fax: 312- 468 25 38 email: useducation@taa-ankara.org.tr İlgili kişi: Aylin Dewan

WASHINGTON

[

]

YENİ HAYAT

Transatlantik Eğilimler araştırmalarına göre Amerikalılar Avrupalılara kıyasla Türkiye hakkında daha olumlu görüşlere sahip. Türkiye hakkında olumlu görüş bildiren Amerikalı liderlerin oranı yüzde 73. Avrupalı liderler arasında bu oran yüzde 60. Amerikan halkı arasında Türkiye hakkında olumlu görüş bildirenlerin oranı yüzde 51; Avrupalılar arasında bu oran yüzde 40. Amerika’da Türkiye’nin AB üyeliğine destek de daha fazla. Amerikalı liderlerin yüzde 71’i Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Avrupalı liderler arasında bu oran daha düşük - yüzde 51. Ancak Avrupa halkının sadece yüzde 22’si Türkiye’nin üyeliğini destekliyor. Bunun yanında Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin “muhtemel” olduğunu düşünenlerin oranı daha düşük. Avrupalı liderlerin yüzde 40’ı; Amerikalı liderlerin yüzde 37’si Türkiye’nin üye olabileceğine inanıyor. Bu oran sadece Avrupa halkı arasında yüksek: yüzde 51. Ortak değerler konusundaysa halkla liderler arasında görüş ayrılığı öne çıkıyor. Türkiye’nin “batıyla yeteri derecede ortak değerlere” sahip olduğunu düşünen Amerikalı liderlerin oranı yüzde 78; bu görüşte olan Avrupalı liderin oranı yüzde 62. Ancak Amerikan halkının sadece yüzde 38’i; Avrupalıların ise sadece yüzde 31’i Türkiye’yle batının yeteri derecede ortak değerlere sahip olduğunu düşünüyor. Liderlerle Halk Arasındaki Farklılıklar Öne Çıkıyor Araştırma sonuçları Amerika ve Avrupa’da halkla liderleri arasındaki görüş ayrılıklarını da öne çıkarıyor. Örneğin,

Amerikalı ve Avrupalı liderler halklarına oranla ABD – AB ilişkilerinin daha iyi olduğunu düşünüyor. Amerika hakkında “çok olumlu” görüşlere sahip Avrupalı liderlerin oranı, bu görüşü paylaşan vatandaşlara kıyasla iki kat daha fazla. Amerika’yla Avrupa’nın ortak değerlere sahip olduğu görüşü liderler arasında daha yaygın. Avrupa halkına kıyasla Avrupalı liderler Amerika’nın küresel bir lider olmasına daha sıcak bakıyor. Örneğin Amerika’nın küresel alanda liderlik yapmasını isteyen Avrupalıların oranı yüzde 54’ken, bu görüşü paylaşan Avrupalı liderlerin oranı yüzde 85. Araştırmaya göre Başkan Barack Obama’nın uluslararası ilişkiler icraatlarını onaylayan Avrupa halklarının oranı yüzde 77; Avrupalı liderler arasında bu oran yüzde 81. Amerikan halkı arasındaysa bu oran yüzde 53. Transatlantik Eğilimlere göre Amerikan ve Avrupa halkıyla liderlerin çoğunluğu NATO’nun gerekliliğine inanıyor. Bu arada, araştırma sonuçlarına göre Amerikalı ve Avrupalı liderler Afganistan’da istikrarın sağlanacağı konusunda benzer bir şekilde daha umutsuz. Bu konuda sadece Amerikan halkı nispeten daha umutlu görünüyor. İran’ın nükleer emelleri konusunda Amerika ve Avrupa’da halklarla liderlerin benzer kaygıları paylaştığı görülüyor. Ancak askeri seçeneklere başvurmak halk arasında destek bulmuyor. Avrupalılar İran’ı uranyum zenginleştirme programından vazgeçirmek için ekonomik teşvik stratejisini desteklerken, Amerikalılar ekonomik yaptırımlara başvurulması gerektiğini savunuyor.

“Kral olmasına kralım, bunda kuşku yok ama, her aklıma geleni de yapamam ya…” Ferdinand II (Roma Imparatoru, Almanya Kralı, 1578-1637)


21

Mayıs 2011

Fotoğraf Hüseyin Tuncer

Aşk ve cinsellik ekonomisi, kriz tanımadı

“SEVGİLİM OLUR MUSUN”a İSTANBUL

T

[

ANKA

milyon dolar aktı...

]

ürkiye’de 2010 yılında prezervatif satışları yerinde saysa da “aşk ve cinsellik” ekonomisinin kriz dinlemeden büyümeye devam ettiği belirlendi. Türkiye’de flört sitelerinin büyüklüğü 20 milyon dolara ulaşırken, sevgililer günü döneminde kredi kartlarından 642 milyon TL’lik harcama yapıldı. Aylık iş ve ekonomi dergisi CNBC-e Business, Mart sayısında “aşk ekonomisi”ni ele aldı. Sinemanın, müziğin, şiirin, edebiyatın, kısaca tüm sanat dallarının göz bebeği olarak nitelenen “aşk ve cinselliğin” günümüzde yüz güldüren sektörlerden biri olduğuna işaret edilen haberde konuya ilişkin pek çok veriye yer verildi. Habere göre Türkiye’de 2009 yılında olduğu gibi geçen yıl da yaklaşık 7.2 milyon kutu prezervatif satıldı. Buradan elde edilen tahmini cironun ise 65 milyon TL seviyesinde olduğu hesaplandı. Türkiye’deki prezervatif satışları adet ve ciro bazında 2007 yılında 6.9 milyon adet ve 54 milyon TL, 2008 yılında ise 7.1 milyon adet ve 61.7 milyon TL olarak kaydedildi. Prezervatif satışı ve buradan elde edilen ciro geçen yıl yerinde saysa da aşk ve cinsellik ekonomisinin büyümeye de-

vam ettiği vurgulanırken, dünyadan ve Türkiye’den ilginç bilgilere yer verildi. İşte rakamlar ışığında aşk ve cinsellik ekonomisi: GOOGLE’DE “SEX” KELİMESİ ARATILDIĞINDA 747 BİN CEVAP ÇIKIYOR Arama motoru google’da aşk kelimesinin İngilizce karşılığı love aratıldığında 1 milyar 170 milyon, sex kelimesi aratıldığında ise 747 bin cevap çıkıyor. Bankalararası Kart Merkezi’nin 2010 yılına ilişkin kredi kartı kullanım bilgileri rakamlarına göre sevgililer günü döneminde 642 milyon TL’lik harcama yapıldı. ELİF ŞAFAK’IN AŞK ROMANI 500 BİNDEN FAZLA BASKI YAPTI Elif Şafak’ın Aşk romanı 500 binden fazla baskı yaptı. Yazar yaklaşık 2 milyon TL’lik telif geliriyle Türkiye’nin en çok kazanan yazarı oldu. Avrupa ve Amerika’da geçen sene satılan aşk romanlarından elde edilen toplam ciro 500 milyon euro.

DÜNYADA FLÖRT SİTELERİNİN ULAŞTIĞI BÜYÜKLÜK YAKLAŞIK 4 MİLYAR DOLAR Dünyada flört sitelerinin ulaştığı büyüklük yaklaşık dört milyar dolar. Türkiye’de ise pazarın yaklaşık büyüklüğü 20 milyon dolar. Aradığım aşkı bulacak vaktim yok diye yakınan beyaz yakalılara hizmet veren profesyonel dating ajanslarının Türkiye’deki ilk örneği Mymacchiato’nun yıllık cirosu 700 bin TL. Türkiye’deki yaklaşık 2.5 milyar dolarlık hacme iç giyim sektörünün yaklaşık yüzde 30’unu, cinselliğin öne çıktığı fantezi çamaşırlar oluşturuyor. “DEDEKTİFLİK BÜROLARI YAKLAŞIK 20 MİLYAR TL PAZAR BÜYÜKLÜĞÜNE ULAŞTI Eşine güvenmeyenlerin hizmet aldığı dedektiflik büroları yaklaşık 20 milyon TL civarında bir Pazar büyüklüğüne sahip. Psikologlara yapılan başvuruların yüzde 80’i aşk ve evlilik sorunlarından kaynaklanıyor. Bu hastalar, ortalama 6-8 seans psikologa gidiyor, seans başına 150-300 TL arasında

ödeme yapıyor. ESTETİK OPERASYONLARA YILDA 2 MİLYAR DOLAR HARCANDI Güzellik amacıyla bıçak altına yatanlar, dünyada 70 milyar dolarlık bir ekonomi yaratıyor. Burun, göğüs büyütme ve liposuction ameliyatları plastik cerrahinin ilk üç sırasını oluşturuyor. Türkiye’de estetik operasyonlara harcanan para ise yılda 2 milyar dolar civarında.

Iyou


[ [ TÜRKİYE’DE SOSYAL PROJELERE DESTEK VEREN GÖNÜLLÜ ORGANİZASYON HARİKALAR YARATIYOR.

ABD’de Türk Hayırseverler A TPF’de buluştu

NEW YORK

Başarılı işadamı Haldun Tasman’ın, 2006 yılında memleketi olan Bolu’ya madddi katkıda bulunma arayışı, tutkulu ve iddialı bir projenin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. TPF’in kuruluşuna ön ayak olan hayırseverlerin tutkusu tekti: Türkiye’nin sosyal yaralarına çare olacak projelere, hayallerini gerçekleştirdikleri Amerika’dan daha fazla yardım etmek.

Fotoğraf Hüseyin Tuncer

[

]

YENİ HAYAT

BD’de yaşayan Türkler, ülkelerinden ayrıldıkları zamanlarda yaşadıkları bazı olumsuzlukları hatırlarlar. Bazen, okula gidemeyen çocukları, yolu, suyu, okulu olmayan köyleri kasabaları. ABD’de hayallerini gerçekleştirip para sahibi olanlar da hemen o hatıralarında kalan sosyal yaraları nasıl iyileştireceklerini düşünürler hep. Yardım etmek isterler, kime ve nasıl sorusu gelir akıllarına. Birde yapacakları bu yardımın yerine ulaşıp ulaşamayacağı endişesi. Hangi proje iyidir veya hangi kuruluşun yardımları yerine ulaşır, yapılan yardımların gelir vergilerinden düşülmesi gibi bir çok bürokratik konu da takılır akıllarına.1999 yılında Türkiye’de meydana gelen depremde yardımsever Amerikalı Türkler bir türlü organize olamamış ve acaba yerine ulaşacak mı sorusuyla ülkelerinde meydana gelen bu felakete yeterince yardım edemedikleri için, bazıları da yaptıkları yardımın yerine ulaşmadıkları için bir çok sivil toplum kuruluşunu suçlamışlardı. Turkish Philanthropy Funds (TPF; Türk Bağışçılar Vakfı)’in kurucu üyelerinden Sabancı Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Nakiye Boyacıgiller ve başarılı işadamı Ziya Boyacıgiller’i TPF’ye çeken faktörlerden biri de bu olmuştur: “Uzun bir dönem Türkiye’nin sosyal ihtiyaçları için yaptığımız yardım ve bağışları vergiden düşüreceğimiz bir aracı kuruluş için beklemek zorunda kaldık. Özellikle bu ihtiyaç 1999 yılında yaşanan trajik depremle ortaya çıktı. Hepimiz yardıma hazırdık ancak

nasıl bir yöntemin daha güvenilir olduğu konusunda endişelerimiz vardı. TPF, bizim için rüyalarımızın gerçekleşmesidir.” Başarılı işadamı Haldun Tasman, 2006 yılında memleketi olan Bolu’ya maddi katkıda bulunmak için bir aracı aramaya başladı. Onun bu arayışı Amerika’da yaşayan Mustafa Abadan, Özlenen Kalav, Erinç Özada ve Haluk Soykan’ın bir araya gelmesi ve tutkulu ve iddialı bir projenin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Hepsinin tutkusu tekti. Ülkeleri Türkiye’nin sosyal yaralarına çare olacak projelere hayallerini gerçekleştirdikleri bu ülkeden daha fazla yardım etmek. 2007 YILINDA KURULDU TPF fizibilite incelemesi ve detaylı bir araştırma sonucu resmen Şubat 2007’de bağımsız bir hayır kurumu olarak kuruldu ve “community foundation” modelini benimsedi. TPF, Aralık 2007de resmi olarak bir 501(c)(3) (ABD’de yasal olarak bağış toplama yetkisi ) kurumu oldu. TPF’in Yönetim Kurulu Başkanlığını başarılı işadamı Haldun Tasman, CEO’luğunu ise Citibank gibi dünya devi bir kuruluşun ABD ve Asya’da yıllarca üst düzey görevlerinde bulunmuş Özlenen Eser Kalav yapıyor. TPF’in Genel Direktörlüğünü ise Şenay Ataselim yapmakta. Organizasyonun Yönetim Kurulu hepsi birbirinden başarılı geçmişleriyle tanınan Erinç Özada, Mustafa Kemal Abadan, Murat Ağırnaslı, Gamze Ateş, Ziya Boyacıgiller, Mehmet Lütfi Kırdar, Aydın Koç ve Nicholas Porcaro’dan


23

Mayıs 2011 oluşuyor. TPF, başarılarının temelinde liderlerinin ve ekibinin ilham veren, yetenekli ve motive bireyler olmalarının yattığını vurguluyor. TPF kuruluşundan itibaren Türkiye’de başta eğitim ve kadın-erkek eşitliği alanlarında olmak üzere desteklediği projelerle sosyal değişim yaratmayı amaçlıyor. TPF’in yönetim kurulu üyesi ve dünyaca ünlü Mimar Mustafa Kemal Abadan isteğinin Türkiye’nin medeni bir toplum olarak yükselmesi olduğunu vurgulayarak, “TPF, özellikle eğitim ve kadın-erkek eşitliğine verdiği destekle bu arzumu gerçekleştirmemde yardımcı oldu” diyor. Bu yönde, TPF iki ülke bürokrasisine de takılmadan, Türkiye’de ki sosyal projeleri desteklemek isteyen kişilere aracı olarak, bağışın vergiden düşülebilir bir şekilde yapılmasına yardımcı oluyor. TPF şu anda 12 milyon dolarlık bir fonla yardım ve bağış projelerini yönlendiriyor.

ve kurumlar için güvenilir bir platform sağlamakta. Türkiye’de bir vakıfa ya da derneğe yardımda bulunmak isteyenlerin kafalarında bağışlarının nereye gideceğine dair en ufak bir şüphe olmaması gerektiğini inanıyoruz. Bu amaçla, Türkiye’nin geleceğini etkileyecek projelerde Türk-Amerikan toplumunun desteğini ve güvenini kazanmak en büyük hedefimiz.” Bu yönde, TPF bağışçıları ulusal ve

sokmuştur. Yapılan bağışlar sağlanan mükemmel hizmetle Türkiye’de ki organizasyonlara ulaşıyor.” SOSYAL DEĞİŞİMİ TETİKLEYECEK YENİLİKÇİ PROJELERE DESTEK TPF’in misyonu, bağışçıların amaçları ile Türk ve Amerikan halklarının sosyal ihtiyaçlarının bir araya gelmesini sağlamak. TPF’in yönetim kurulu başkanı

TPF’İN STRATEJİK VE PROJE ORTAKLARI

ULUSLARARASI MEVZUATA UYGUN BAĞIŞ TPF, bağışçılarına Türkiye’deki etkin sivil toplum kuruluşlarına ABD’deki vergi avantajlarından faydalanarak bağış yapmalarını sağlarken, aynı zamanda bu kuruluşları ABD’de tanıtmaktadır. TPF’in Genel Direktörü Şenay Ataselim bağışların TPF’e değil, TPF yoluyla bu sivil toplum kuruluşlarına yapıldığının altını çizerek TPF’in bağışçılara bir platform sunduğunu şöyle anlatıyor: “TPF ‘Bağışçılık sadece para değil, önem verdiğiniz bir konuda değişim yaratma arzusudur’ yaklaşımıyla, Amerika’dan Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına destek vermek isteyen kişi

geliştirmeye çalışmaktayız.” TPF, bu amaçla kamu yararına ve sosyal değişimi tetikleyecek yenilikçi projelere destek veriyor. TPF, olumlu sosyal değişime giden yolun basit veya tekil olmadığının; sosyal değişimin kültürel, ekonomik, çevresel ve bireysel etkenler gibi pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluştuğunun bilincinde. Bu yönde mevcut koşulları daha iyi anlamak ve yenilikçi yaklaşımlar üretebilmek için TPF Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ile yakın ilişkiler kurmakta. Haldun Tasman, bunun en güzel örneklerinden bir tanesinin, Türk-Amerikan toplumuna veraset ve diğer mülk planlaması yoluyla Türkiye’deki sosyal ihtiyaçları desteklemek isteyenlere aracı olabilmesi olduğunu söylemekte.

uluslararası mevzuatlara uygun etkin bağışlar yapabilmekte ve bağışlarının nasıl kullanıldığını takip edebilmekteler. TPF kurucu yönetim üyelerinden yatırım uzmanı Erinç Özada bu konunun altını şöyle çizmekte: “TPF’in kurumsal iş prensipleri ve verimliliği muhasebe şeffaflığı ile hesap verme yükümlülüğü beni TPF’in içerisine

ve plastik konusunda üç kıtaya yayılan yatırım ve fabrikalarıyla uluslararası başarılara imza atmış işadamımız Haldun Tasman amaçlarını şöyle açıklıyor: “TPF, bağışçılarımızın yardımlarının etkilerini artırmak amaçlı çalışmaktadır. Bu yönde, TPF’i Türk hayırseverlerinin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilecek esneklikte ve alanında öncü bir kuruluş olarak

TPF’in Stratejik ortakları arasında Arizona Community Foundation, Brazil Foundation, American-India Foundation, The İreland Funds ve Council on Foundations gibi kurumlar yeralmakta. TPF, Anadolu Kültür, Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Bolu Bağışçılar Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Nesin Vakfı, AFS Türkiye, Türkiye Aile Sağlık ve Planlama Vakfı, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı, Türkiye Görme Özürlüler Kütüphanesi ve Young Guru Academy ile de proje ortaklığı yapıyor. TPF hakkında daha fazla bilgiyi web sitelerinden (www.tpfund.org) edinebilir, facebook ya da twitter’da takip edebilirsiniz.


24

Mayıs 2011

Türkiye’nin acı rüşvet tablosu:

“VARSA PULUN HERKES KULUN” [ ] ANKARA

C

”TÜRKİYE’DE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ KAMU HİZMELERİNDEN YARARLANMAK İÇİN RÜŞVET VERMEK ZORUNDA KALIYOR”

ANKA

HP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Raporu’na göre, Türkiye’de her 3 kişiden biri kamu hizmetlerinden yararlanmak için rüşvet vermek zorunda kalıyor. CHP MYK Raporu’nda, “AKP iktidarında ekonomi nereden nereye geldi?” sorusuna yanıtlar verildi. Raporda, Türkiye’de, 1988-2002 arasında işsizlik oranının ortalama yüzde 8, AKP’nin iktidar olduğu 20032009 döneminde ise yüzde 11,1 olduğu belirtildi. 1988-2002 yılları arasında genç işsizlik oranının ortalama yüzde 16, AKP’nin iktidar olduğu 2003-2009 döneminde ise genç işsizlik oranının yüzde 20 olduğuna işaret edilerek, şöyle denildi: “Dünya işsizlik sıralamasında Türkiye, 1980-2002 döneminde 62. sırada, AKP’nin iktidar olduğu 2003-2009’da Türkiye dünya işsizlik sıralamasında 28. sırada. AKP’den önce dünyada işsizliği Türkiye’den yüksek 61 ülke var. AKP iktidarında işsizliği Türkiye’den yüksek 27 ülke bulunuyor.” YOKSULLUK CHP MYK Raporu’na göre, 2009’da her 5 vatandaştan birisi yaşamak için

AMERİKALILAR: “THY HOUSTON’A SEFER [ ] BAŞLATSIN”

ANKARA

A

[ [ Her üç kişiden biri rüşvet veriyor

YENIHAYAT

BD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Ankara’da Teksas eyaletinin Houston şehrinden gelen üst düzey bir heyeti ağırladı. Houston Havalimanı Sistemleri Direktörü Mario C. Diaz ve Greater Houston Partnership (GHP) Başkanı Jeff Moseley başkanlığında Ankara’yı ziyaret eden heyet, Türk Havayolları’nın (THY) Houston’a doğrudan uçuşlara başlaması ve Houston ile Türkiye arasında ticari işbirliğinin genişletilmesi konularını ele alacak olan toplantılara da katıldı.

gereken temel harcamaları yapamıyor. 2009’da yoksul sayısının 818 bin kişi arttığı ve 12 milyon 751 bin kişiye ulaştığına işaret edilerek, şöyle denildi: “Yeşil Kart sahibi vatandaşlarımızın sayısı 2004’te 6 milyon 852 bin kişi, 2010’da 9 milyon 323 bin kişi. AKP iktidarında Yeşil Kartlı vatandaşların sayısı 2 milyon 471 bin kişi arttı.”

iktidarında (2010 Kasım itibarıyla) ferdi kredi borcunu ödemeyen kişi sayısı; 734 bin 695. 8 yıllık AKP iktidarında ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı yüzde 12 bin 798 artmış. 2002’de protesto edilen senet sayısı, 498 bin 748, protesto edilen senet tutarı 816 milyon TL.”

“ÇİFTÇİLERİN BANKAYA BORCU 5 KAT ARTTI”

Raporda, ailelerin borcunun da katlanarak arttığına işaret edilerek, “2002’de ailelerin borçlarının gelirlerine oranı yüzde 4,5 iken AKP iktidarında (2010 Eylül itibarıyla) borçların gelire oranı yüzde 43,5” denildi.

Raporda, 8 yıllık AKP iktidarında çiftçilerin bankaya borcunun 5 kat arttığı belirtilerek, “Çiftçilerimizin geri dönmeyen banka borcu 2002’de 167 milyon TL, 8 yıllık AKP iktidarının sonunda çiftçilerin geri dönmeyen banka borcu ise 970 milyon TL” denildi. “KREDİ KARTI BORCUNU ÖDEYEMEYENLERİN SAYISI YÜZDE 4159 ARTTI” 8 yıllık AKP iktidarında kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının yüzde 4 bin 159 arttığı ifade edilerek, şöyle denildi: “2002’de ferdi kredi borcunu ödemeyen kişi sayısı 5 bin 696 kişi. AKP Konuya ilişkin açıklama yapan Büyükelçi Ricciardone, ABD ve Türkiye arasındaki ekonomik ortaklığı “harika” olarak niteledi ve şunları söyledi: “Amerika’nın en aktif ve dinamik şehirlerinden biri olan Houston’dan böylesine üst düzey bir Amerikalılar heyetinin Türkiye’de iş imkanları için rekabet etmek ve bunu da Türk muhatapları ve THY ile ortaklıklar vasıtasıyla yapmak üzere buraya gelmeleri son derece ilham verici bir durum. Zaten ABD ve Türk hükümetinin birlikte yapmak istediği de her iki ülkedeki insanlarımız arasındaki teması arttırmaktır.” GHP Başkanı ve CEO’su Jeff Moseley konuşmasında “ticaret yoluy la barış”ı vurgulayarak, “Dünyada daha iyi ilişkiler için anahtar unsur ticarettir” dedi. Moseley bu geziye bu ruhla katılmış olmaktan ve Türkiye ile ticareti yeni seviyelere taşımak konusunda görüşmeler yapacak olmasından mutluluk duyduğunu ifade etti. Moseley ayrıca, geçtiğimiz 10 senede Houston ile

“AİLELERİN BORCU 10 KAT ARTTI”

”TÜRKİYE’DE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ KAMU HİZMELERİNDEN YARARLANMAK İÇİN RÜŞVET VERMEK ZORUNDA KALIYOR” MYK Raporu’nda, “Yolsuzluk ve Suistimaller” başlığı altında şu ifadeler yer aldı: “2010’da, Uluslararası Saydamlık Örgütü verilerine göre Türkiye rüşvet sıralamasında; tüm dünyada 23. sırada, Avrupa ve Balkanlarda 2. sırada. Verilere göre Türkiye’de her 3 kişiden biri kamu hizmetlerinden yararlanmak için rüşvet vermek zorunda kalıyor.”

ticaretin 500 milyon dolardan 2 milyar dolara çıktığını ve iki ülke arasındaki aralıksız uçuşların bu ticareti daha da arttıracağını belirtti. Houston Havalimanı Sistemleri Direktörü Mario C. Diaz, Büyükelçi’nin Houston ile İstanbul arasında doğrudan uçuşların önemine dair sözlerini yineledi ve çok sayıda “stratejik sinerji” imkanının mevcut olduğunu vurguladı. Diaz, Houston ve İstanbul’un çok önemli stratejik bölgelerde konumlanmış büyük şehirler olduğuna dikkat çekerek, İstanbul’un Avrupa ve Asya arasında bir ticaret merkezi olduğunu, Houston’ın dünyanın enerji başkenti olmasının yanı sıra büyük havacılık ve uzay ve tıbbi şirketlere sahip olduğunu ve nihayet Türkiye’nin güzelliği ve tarihinin daha fazla turizm için güçlü bir potansiyel taşıdığını söyledi. Diaz, “Doğrudan uçuşlara ne kadar çabuk başlarsak İstanbul ve Houston’ın ekonomileri de o kadar çabuk büyüyecektir” dedi. The Greater Houston Partnership (GHP) ve Houston Havalimanı Sistemi heyeti Houston’ın önde gelen işadamları, havalimanı yetkilileri ve Teksas-Türkiye Amerikan Ticaret Odası (TTACC) mensuplarından oluşmaktadır. Grubun Türkiye seyahati TUSKON tarafından düzenlenildi.

THY’NIN 2010 YILI NET KARI 286 MİLYON TL

THY’nin 2010 yılı mali tablolarına göre esas faaliyet karı 461 milyon TL ve net karı ise 286 milyon TL oldu. Türk Hava Yolları’nın (THY) 2010 yılı mali tablolarına göre esas faaliyet karı 461 milyon TL ve net karı ise 286 milyon TL oldu. THY’den yapılan açıklamada, THY’nin 2010 yılına ait konsolide mali tabloları İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na gönderilerek açıklandığı bildirildi. Açıklamada, Türk Hava Yolları 2010 yılı ve sonraki yıllar için planladığı uzun vadeli büyüme hedefleri doğrultusunda piyasaya sunduğu kapasiteyi arttırdığı, bunun beraberinde de hedeflediği yolcu artışını elde

ettiği vurgulandı. Açıklamaya göre, 2010 Yılında, bir önceki yıla göre Arzedilen Koltuk Kilometre (AKK) yüzde 15, Ücretli Yolcu Kilometre (ÜYK) ise yüzde 20 artış gösterdi. Taşınan yolcu sayısı yüzde 16 artışla 29 milyona, taşınan kargo ise yüzde 32 artışla 314 bin tona ulaştı. Yolcu doluluk oranı ise 2.8 puan artışla yüzde 73.7 olarak gerçekleşti. 2010 Yılında elde edilen satış gelirleri 2009 yılına göre yüzde 20 artışla 8,4 milyar TL’ye ulaşırken, tarifeli hizmet gelirlerinin yüzde 81’i dış hatlardan, yüzde 19’u ise iç hatlardan elde edildi. Türk Hava Yolları’nın 2010 yılı mali tablolarına göre esas faaliyet karı 461 milyon

İSTANBUL

[

ANKA

]

TL ve net karı ise 286 milyon TL oldu. Açıklamada, Türk Hava Yolları’nın 2011 yılında da geçtiğimiz yılın son çeyreğinde filosuna katılmaya başlayan geniş gövde uçaklarıyla kapasitesini artırdığını belirtilerek, “Geniş gövde uçaklardaki yeni Business Class konsepti, piyasaya sunduğu Comfort Class ürünü ve yeni açılacak hatlarla genişleyecek uçuş ağıyla hedeflenen yolcu sayısına ve birim gelir artışına ulaşması öngörülmektedir. Ayrıca bölgemizde ve dünyada yaşanan olumsuzlukların oluşturabileceği risklerin azaltılması için alınabilecek gerekli tedbirlerin de planlaması yapılmıştır” denildi.


25

Mayıs 2011

AMERİKAN EKONOMİSİ TOPARLANIYOR [

]

NEW YORK YENİ HAYAT

‘Antalya yaşlı Amerikalılar için cennet olacak’

[

[

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın “Antalya, özellikle yaşlı Amerikalı turistler için bir cennet olacak” dedi.

[

NEW YORK ANKA

A sıvadı.

ABD’de perakende satış oranları artış gösterdi

A

BD’yi etkisi altına alan ekonomik durgunluğun giderek etkisini yitirdiği kaydedildi. Geçtiğimiz ay perakende satışların ABD genel-

HAVA KARGO

ntalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın Antalya’ya Amerikalı turistleri çekmek için kolları

Akaydın, ABD gezisinin ilk durağı New York’ta Antalya’yı Amerikalı turistlerin ilgi odağı haline getirmek için karşılıklı görüş alışverşinde bulunduğu bir dizi temaslar gerçekleştirdi. Başkan Akaydın, “Antalya özellikle yaşlı Amerikalı turistler için bir cennet olacak” dedi. “ANTALYA, YAŞLI AMERİKALI TURİSTLER İÇİN CENNET OLACAK”

Başkan Akaydın, “Özellikle Amerikalı yaşlı insanlar için Antalya’da güzel ortamlar yaratmak istiyoruz. Sağlık turizmi yoluyla Antalya’ya gelmelerini sağlayacağız. Antalya yaşlı Amerikalı turistler için bir cennet olacak. Yaşlı Amerikalı turistlerin Antalya’da verilecek sağlık hizmetlerinden yararlanacak hemde dinlenip tatil yapma fırsatını elde edecek” dedi.

Amerikan ekonomisinin yüzde 70’i perakende satışlara dayandığı için ekonomi uzmanlarına göre tüketici harcamalarının artması, hayati önem taşıyor.

EXPRESS

]

Başkan Akaydın, Amerikalı turistler için de Antalya’nın deniz, güneş ve kumu ile dünyanın önde gelen bir turizm merkezi olduğunu ancak daha fazla Amerikalı turisti bölgeye çekmek için, özellikle sağlık ve spa, golf turizmi, yaşlılar için yapılacak özel tesislerle kültür turizminin ön plana alındığı bir vizyonla hareket edeceklerini söyledi.

inde yüzde bir oranında arttığı bildirildi. Amerikan Ticaret Bakanlığı tarafından konuyla ilgili yayınlanan raporda, motorlu araç, beyaz eşya ve elektronik aygıt satışlarında 8 aydır peş peşe görülen artış, ekonominin kendini toparlamaya başladığı şeklinde yorumlanıyor. Uzmanlara göre istihdamın artmaya başlamasından güven duyan tüketici para harcamakta tereddüt etmiyor.

NEX

Worldwide Express®

1-888-Ship-Nex

www.shipnex.com


26

Mayıs 2011

Kükreyen Türk Ekonomisi Yabancı Yatırımcıyı Çekiyor...

Amerikalı İşadamı Eksene Türkiye’nin Değil Başarıya Bakıyor... Büyümesi ANKARA

T

[

]

YENİ HAYAT

ürk ve ABD’li firmaların “Biz iş yapmak istiyoruz” diyerek, aynı dili konuştuklarını anlatan Lally “Bir Amerikan şirketi iş yapma kararı verdiğinde, İran, İsrail gibi konuların ötesinde, pazara bakar. Amerikan şirketleri, Türkiye pazarına bakınca, Türkiye’yi iyi iş yapılacak bir yer olarak görüyor” dedi. Star gazetesinin sorularını yanıtlayan Lally,’ şunları söyledi: -Türkiye-ABD İş Konseyi’nin iki ülke arasındaki ekonomik forumlardan farkı ne olacak? Söz konusu konsey, üretimden hizmet sektörüne kadar 8 ABD, 12 Türk firmasından oluşan, yepyeni bir yapı. İki ülke arasında fiili olarak ticaret yapan Türk ve Amerikan firmalarının temsilcilerinden oluşan bu Konsey, iki ülkenin ilgili bakanları ile bir araya gelecek; hükümetlere, daha fazla iş yapılabilmesi için gerekenler, ihtiyaç duydukları herşey konusunda tavsiyelerde bulunacak. Çok iyi bir ortaklık çıkacağına, şirketlerin Türk ve Amerikan hükümetlerine tavsiyeleriyle, iki ülke iş dünyasının yeni fırsatlara açılacağına eminim. Bu sene Türkiye’den ABD’ye 7 ticaret gezisi planlandı. AMERİKALI İŞADAMI BAŞARIYA BAKAR -Türkiye’nin, bölgesindeki ülkelerle ekonomik ilişkilerini geliştirmesi ‘Eksen kayması’ olarak nitelendirilerek, bazı çevrelerin eleştirisini aldı. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir işadamı, ne zaman işini büyütme fırsatı yakalasa, şirketinin kolay iş yapabileceği yerleri saptar. Ülkelerle siyasi açıdan iyi ilişkilere sahip olursanız, elbette bunu iş hayatı da takip edecektir. Türkiye, coğrafi uygunluğundan kaynaklanan ucuz ulaşım araçlarıyla, çevresindeki ülkelere, ihtiyaç duydukları ürünleri, kaliteli bir şekilde ihraç ediyor. Bu durumda, Türkiye’nin bölgesindeki ülkelerle ticaret ilişkileri kurması ve bu ilişkilerin büyümesi gayet doğal ki bunu da görüyoruz. 30 yıl öncesinin küçük pazarları, eski Sovyet ülkeleri, Baltıklar, Türkiye için yeni iş fırsatlarıdır. -Peki, ya İran ile gelişen, İsrail ile gerilen ilişkiler? Türk ve Amerikan firmaları, devam eden bütün bu konulara karşın, iş gelişimine odaklanmış durumdalar. Türk ve Ameri-

kan firmaları bir araya geldiklerinde, ortak yapacakları işten kâr edip etmeyeceklerine, başarılı olup olmayacaklarına bakarlar. Bu nedenle bakanlar düzeyinde karşılıklı iş konseylerimiz var, bu yüzden hükümetler düzeyinde iş toplantıları düzenliyoruz, bu nedenle General Elektrik Eskişehir’de faaliyet gösteriyor, bu yüzden Ford Otosan Kocaeli’nde çalışıyor, bu nedenle enerji projeleri geliştiriyoruz, bu nedenle TPAO, Chevron ile Karadeniz’de ortak faaliyet gösteriyor. Kısacası, İran, İsrail gibi konuların ötesinde, biz işadamları, olumlu işlere odaklanıyoruz ve Türkiye’de yapılan gerçek Amerikan işini, gerçek Amerikan yatırımını görüyoruz. Bir Amerikan şirketi

iş yapma kararı verdiğinde, pazara bakar. Türkiye pazarına bakınca, ticaretimizin büyüdüğünü açıkça görüyoruz. Amerikan şirketleri, Türkiye’yi iyi iş yapılacak bir yer olarak görüyor. Sanırım, ABD’de başarılı işlere imza atan Türk firmaları da, ABD için aynı şeyi söyleyecektir. Biz, iş çevreleri, işte bunlara odaklanır. -Amerikalı işadamları Türkiye’ye nasıl bakıyor? ABD ve Türkiye ilişkileri tarihine bakarsanız, ABD ve Türkiye’nin çok güçlü bir savunma ve siyasal ilişkileri olduğunu görürsünüz. Son 5-10 yılda ise tabiri caizse, Türkiye ekonomisinin kükrediğini görüyoruz. Türkiye ekonomisi büyüyor, bu da Türkiye’yi, Amerikan firmaları için çok daha önemli hale getiriyor. Türk firmaları, artık küresel yatırımlar yapıyor; sadece yakınındaki ülkelere değil, çok uzaktaki ülkelere de. ABD ile Türkiye’nin birlikte daha çok iş yapmasıyla, iki ulusun birbirine daha yakın olacağına inanıyorum. Ayrıca, her ilişkide iniş çıkışlar olur. Sanırım, işadamları “Biz iş yapmak istiyoruz” diyorlar ve bu nedenle ABD şirketlerinin Türkiye’ye geldiğini görüyoruz; bu nedenle son yıllarda birçok başarı hikayesine beraber imza attık. -ABD firmaları için Türk firmaları ne anlam ifade ediyor? Türkiye’de ve bölgede başarının yolu, Türk ortaktan geçiyor. Çünkü Türk şirketleri bu bölgede nasıl iş yapıldığını, nasıl başarılı olunacağını biliyorlar. Bürokrasinin nasıl çalıştığını biliyorlar; böylelikle, kararların daha hızlı çıkmasını sağlayabiliyorlar. Türk şirketleri birçok değişik ülkede, inşaat konusunda son derece aktif. Tüm dünyada, en büyük kabul edilen 235 inşaat şirketinin 32’si Türk şirketi. Bu nedenle, Afrika’da, Orta Asya bölgesinde, Kafkaslar’da, Amerikan teknolojisi-Türk inşaatlarını görürsünüz. Bu işbirliği çok heyecan verici. Artık, Türkiye’de iş yapmak isteyecek daha fazla Amerikan şirketi göreceğinizi söyleyebilirim. -Reformlarla sisteminiz sağlam Lally, Türkiye ekonomisinin büyümesini şöyle değerlendirdi: “Son 10 yıldır yapılan reformlar, ekonomik büyümede büyük öneme sahip. Bu reformlar, Türkiye’de sağlam bir ekonomik sistem yarattı. Çok iyi çalışan, çok iyi yönetilen, güçlü kapital taleplere yanıt veren bankalarınız var. Ama daha önemlisi, Türkiye, alt yapısına büyük yatırım yaptı.”

Dünya Basınında [

NEW YORK ANKA

]

Türkiye’nin 2010 yılında sağladığı yüzde 8.9 oranındaki yüksek büyüme, yurt dışında da dikkat çekti. Financial Times gazetesi, Türk ekonomisinin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduğuna dikkat çekerken “Kemer sıkma zamanı mı” sorusuna yanıt aradı. Gazete, hızlı büyüme AKP’yi güçlendireceği yorumunu da yaptı. Wall Street Journal ise, ekonominin “aşırı derece ısındığı”, büyümenin niteliğinin giderek “dengesizleştiği” görüşlerine yer verdi. Ekonomi gazetesi Financial Times, “Türkiye’nin çok sıcak GSYH’sı. Kemer Sıkma Zamanı Mı” başlığı ile yayımladığı haber analizinde “Türkiye Merkez Bankası’nın daha ne kadar tuhaf para politikalarına bağlı kalabilir. Fazla değil, elbette, eğer Perşembe günü çok sıcak GSYH verilerini, ekonomin aşırı derece ışındığı yönündeki yeni kanıtlar izleyecek olursa” yorumunu yaptı. “HIZLI BÜYÜME SERT ÖNLEMLER KAYGISINI KÖRÜKLEDİ” Türk ekonomisinin 2010 yılının son çeyreğinde yüzde 9.2 büyüdüğüne dikkat çeken gazete, bu hızlı büyümenin sadece tüm beklentileri aşmakla kalmadığını aynı zamanda “Merkez Bankası’nın enflasyonist baskılarını soğutmak için daha sert önlemleri alma zorunda kalacağı kaygılarını körüklediği”ni yazdı. “BÜYÜME VERİLERİ AK PARTİ’Yİ GÜÇLENDİRECEK” İngiliz gazetesi, yıllık büyümenin ise yüzde 8.9’a ulaştığına da işaret ederek bu oranla Türk ekonomisinin “dünyanın en hızlı büyüme ekonomilerinden biri haline geldiği”ni, büyümenin büyük ölçüde özel tüketim ve yatırımlardan kaynaklandığını vurguladı. Gazete şöyle devam etti: “Perşembe günü yayımlanan veriler, görülmemiş bir ekonomik istikrar döneminde ülkeyi yöneten iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AK Parti) güçlendirecek ve Haziran seçimleri öncesi dikkatleri büyüme siciline çekecek.”

Türk taksisinden müthiş New York manzarası izlenecek

“YATIRIMCILARIN ‘PARA POLİTİKASI SIKILAŞTIRILACAK’ HESABI”

-Karsan’ın, New York Belediyesi’nin taksi ihalesindeki şansını değerlendirir misiniz?

Buna karşın, gazete, yatırımcıların otoritelerin ekonominin daha fazla ısınmasını önlemek için para politikasını sıkılaştırma zorunda kalabilecekleri hesabını yaparken büyüme verilerinin yayımlanmasının ardından tahvil faizlerinin yükseldiğini, hisselerin düştüğünü ve liranın iki ayın en yüksek düzeyine çıktığını kaydetti.

Türk taksileri müthiş! Türkiye, Avrupa boyunca en büyük otomobil üreticisi, aynı zamanda da ihracatçısı olarak yükseldi. Karsan, New York’ta hizmet verecek binlerce taksi için açılan ihalede ilk 3’e kalan finalistlerden biri. Karsan’ın arabasının üstünde açılabilir bir pencere var. Böylelikle, yolculuk sırasında New York gökdelenlerinin ufukla birleştiği müthiş manzarayı izleyebileceksiniz. Karsan’ın, diğer iki rakibi Amerikan ve Japon firmaları için güçlü bir rakip olduğuna inanıyorum. En iyi olan kazansın diyorum. Ama NY belediyesinin, seçimini son derce şeffaf ve açık bir şekilde yapacağından emin olabilirsiniz.

EKONOMİSTLERE GÖRE SEÇİMLER BEKLENMEDEN FAİZLER ARTIRILMALI Merkez Bankası’nın Aralık’tan bu yana “Ortodoks olmayan bir politika”yı izlediğini, zorunlu karşılıkların bir kez daha artırıldığını belirten gazete, “Ancak birçok ekonomistin, Merkez Bankası’nın, iç talebi soğutmak ve enflasyon kon-

trol etmek için seçimler beklemeden şimdiden faizleri artırması gerektiğini düşündüğünü” yazdıktan sonra bazı uzmanların görüşlerini de yansıttı. “GÜÇLÜ TALEBİN DEVAMI MALİ SIKILAŞTIRMA ÇAĞRILARINA DESTEK” Royal Bank of Scotland’ın iktisatçısı Tim Ash, büyüme verilerinin yeniden “Merkez Bankası’nın yurt içi ekonomisini frenleme çabalarının yiğitliğine ilişkin soru işaretlerini yarattığı”nı savunurken JP Morgan’dan ekonomisti Yarkın Cebebi ise, güçlü talebin devamının para ve mali sıkılaştırma çağrılarını desteklediğini söyledi. FT, kamu tüketim ve yatırımlarının geçen yıldaki büyümedeki payının binde 8 olarak gerçekleşmesini, AKP’nin seçim öncesi harcamalarını hızlandırmama sözünü “şimdiye kadar yerine getirdiğinin işareti” olarak değerlendirdi. Buna karşın haberde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın tüketimi yavaşlatmak için mali politikasının sıkılaştırılması gerekebileceğini kabul ettiğine de dikkat çekildi. Gazete habere son verirken de şunları yazdı: “GÖZLERİ YAŞARTAN BÜYÜMEYE KARŞIN KİŞİ BAŞINA GELİR 2008’İN ALTINDA” “Ancak gözleri yaşartan büyüme oranı, Türklerin Haziran ayında sandık başına giderken daha refah içinde hissedeceği anlamına gelmeyebilir. ING ekonomisti Şengül Dağdeviren, ekonomik üretimin 2010 yılında kriz öncesi düzeye göre yüzde 2.2 üzerinde ise de 10 bin 79 dolar olan kişi başına gelirin hala 2008 yılındaki 10 bin 376 dolarlık rekorun altında bulunduğuna işaret etti.” “BÜYÜMENİN NİTELİĞİ GİDEREK DENGESİZLEŞİYOR” ABD’nin borsa ve iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal da, Londra merkezli danışmanlık şirketli Capital Economics’in yükselen piyasaları iktisatçısı Neil Shearing’in Türk Hükümetinin, talebi frenlemek için adeta tek dayandığı aracın para politikası olduğu görüşünü aktardı. Neil Shearing, merkez hükümet bütçesinin küçük bir fazla gösterdiği, oysa bu fazlanın, hızlı ekonomik büyüme nedeniyle çok daha yüksek olması gerektiğini savunurken “Sırf dördüncü çeyrekteki büyüme hızı ve bunun giderek dengesizleşen niteliği, ekonomin aşırı derece ısındığına yeni bir kanıttır” dedi. WSJ da “İktisatçılar, dördüncü çeyrekteki güçlü sonuçlara ilişkin yüksek talep ve hızlı genişleyen ticaret açığından söz ediyorlar. Türkiye’nin dış ticaret açığı, Şubat ayında önceki yıla göre bir kat artarak 7.4 milyar dolara çıktı. İthalat, yüzde 48.7 artarak, ihracattaki yüzde 22’lik büyümeyi geride bıraktı” dedi.


27

Mayıs 2011

Türkiye’de rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamları ABD’de bir türlü istenen seviyeye ulaşamıyor. Türkiye, 2010 yılında toplam 113.7 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, ABD’ye yapılan ihracat toplamı 4.2 milyarda kaldı. Türkiye’nin toplam ihracatı içerisinde ABD’nin payı yüzde 3.2 oldu.

TÜRKİYE ‘NİN ABD’YE İHRACATI GERİLEDİ “ Türkiye’den her yıl gelen ticari heyetlere, iş toplantılarına, fuarlara rağmen Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracat 2004 yılında yaptığı 4.9 milyar dolarlık ihracatın da gerisinde kaldı.”

[

NEW YORK ANKA

T

]

ürkiye’de rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamları ABD’de bir türlü istenen seviyeye ulaşamıyor. Türkiye, 2010 yılında toplam 113.7 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, ABD’ye yapılan ihracat toplamı 4.2 milyarda kaldı. Türkiye’nin toplam ihracatı içerisinde ABD’nin payı yüzde 3.2 oldu. Dünyanın dışa bağımlı en büyük ekonomisine sahip olan ABD, 2010 yılında toplam 2.3 trilyon dolarlık ithalat yaparken, Türkiye, Ocak 2011 verilerine göre de ABD’nin ticaret fazlası verdiği 10 ülkeden biri oldu. Türkiye, ülkenin toplam ithalatı içerisinde sadece binde 18 paya sahip. Türkiye’den her yıl gelen ticari heyetlere, iş toplantılarına, fuarlara rağmen Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracat 2004 yılında yaptığı 4.9 milyar dolarlık ihracatın da gerisinde kaldı. New York Merkezli Global İş Portalı Turkavenu.com’ın haberine göre, son

olarak 2006 yılındaki ithalat-ihracat rakamlarında Türkiye, ABD’ye yaptığı ithalattan fazla ihracat yaparak artıya geçmişti. O yıldan itibaren ticaret, Amerika tarafında fazla vermeye devam ediyor. ABD, Türkiye ile ticaretinde sırasıyla 2006 yılında 67 milyon dolar, 2007 yılında 1.8 milyar dolar, 2008’de 5.3 milyar dolar, 2009’da 3.4 milyar dolar, 2010 yılında da 6.3 milyar dolar ticaret fazlasına sahip oldu. Türkiye ile ABD arasındaki yük taşımacılığının önemli bir kısmını gerçekleştiren Turkon Line Genel Müdürü Mustafa Merç, ABD’ye ihracatta son yıllardaki gerilemenin Türkiye’nin Afrika, Orta Doğu pazarlarında yoğunlaşmasının da etkisi olduğu görüşünde. Lojistik açıdan uzaklık ve pazar bilgisinin yetersizliğini de diğer etkenler olarak sıralayan Merç, doların euro karşısında güçsüz kalmasının da ihracatı olumsuz etkileyen faktörlerden biri olduğuna dikkat çekiyor.

Türk şirketine Amerikan ordusundan ödül [

ANKARA ANKA

Y

]

üksel İnşaat’a Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği’nden “Yılın En İyi Askeri İnşaatlar Müteahhitlik Firması” ve “İnşaatta Mükemmellik” ödülleri verildi.

firmanın yarıştığı törende Yüksel İnşaat A.Ş. yürüttüğü hizmetler ile her iki ödüle de layık görüldü.

Yüksel İnşaat’a Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği’nden “Yılın En İyi Askeri İnşaatlar Müteahhitlik Firması” ve “İnşaatta Mükemmellik” ödülleri verildi. Yüksel İnşaat Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği (US Army Corps of Engineer North) ve Afganistan Müteahhitler Birliği (Afghanistan Builders Association) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen “2010 Yılı İnşaat Firmaları” ödül töreninde “Yılın En iyi Askeri İnşaatlar Müteahhitlik Firması” ve “İnşaatta Mükemmelik” ödüllerine layık görüldü. Afganistan’da Amerikan Ordusu ile çalışmakta olan dünyanın dört bir yanından 31 uluslararası

Yüksel İnşaat A.Ş. CEO & Y.K. Bşk. Yardımcısı Emin Sazak, Amerikan Ordusu ile yıllardır yürütmekte oldukları başarılı işbirliğinin bir göstergesi olarak bu ödüle layık görüldükleri için duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Yüksel İnşaat A.Ş. olarak kalite ve güvene dayalı hizmet bilincimiz ile iş yaptığımız tüm bölgelerde daima en iyiyi sunmayı görev edindik. Bir Türk firması olarak, bu anlayışla yürüttüğümüz hizmetlerimizin Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği ve Afganistan Müteahhitler Birliği tarafından verilen bu çok önemli iki ödül ile onurlandırılmasının gururunu yaşıyoruz” dedi.

“EN İYİYİ SUNMAYI GÖREV EDİNDİK”

Güney New Jersey’de Yaşayan Türkler

Bölge Ekonomisine Can Veriyor

G

[

]

NEW JERSEY YENİ HAYAT

üney Jersey’de yaşayan Türkler, bölgenin gazetelerinden Courier Post’a konu oldu. Ağırlıklı olarak New Jersey eyaletinin Burlington County bölgesinde ve genelde Delran’da Route 130 üzerinde kurulu pek çok Türk işletmesi bölge ekonomisine de katkı sağlıyor. Gazete haberinde New Jersey’de yaklaşık 100 bin Türk yaşadığı bilgisi veriliyor. ABD’nin en yoğun Türk nüfusunun yaşadığı eyalet olan New Jersey’de Paterson ve Clifton şehirleri, Kuzey New Jersey’nin en gözde şehirleri olurken, New Jersey’nin güneyindeki Delran, Riverside, Burlington Township ve Willingboro şehirlerinde de 5 ile 10 bin arasında Türk yaşadığı tahmin ediliyor. New York merkezli Turkavenue.com’ın gazeteyi kaynak göstererek derlediği haberde Zeki Düz ve ortağı Serdar Canpolat’ın sahip olduğu Delran’daki Efes Market ile bilgi verilirken, Delran’da üç Türk marketi, iki Türk restoranı, üç fırın ve bir de kültürel merkezin faaliyet gösterdiğine dikkat çekildi. Trenton ile Camden arasında New Jersey Transit’in işlettiği hafif metro sisteminde bazı duraklarda Türkçe güvenlik uyarılarının yer aldığına dikkat çekilen yazıda, Efes Market’in sahibi Zeki Düz ile yapılan röportaja da yer verildi. Ankara doğumlu Düz, kardeşi ile birlikte ABD’de yaşıyor. Önceden Türkiye’ye daha sıklıkla gittiğini söyleyen Düz, son yıllarda ekonomik sebeplerden dolayı daha az gittiğinin altını çiziyor. Bölgede yaşayan Türklerin pek çoğunun ilk işi ise çok fazla dil bilmeye gerek olmayan boyacılık. Aynı bölgede Mount Ephraim şehrinde faaliyet gösteren Black Horse

Diner’ın sahibi Ramazan Küçük’le de görüşen gazete, 1995’ten beri işlettiği mekanda 50 kişinin çalıştığı bilgisini veriyor. Küçük, The Delaware Valley bölgesinde Türk işletmecilerin 60’a yakın Amerikan restoranı işlettiğini söylüyor. Bölgede faaliyet gösteren ve 200’e yakın Türk ve Amerikan firmayı bünyesinde barındıran, Route 70 üzerinde kurulu American Turkish Chamber of Commerce (ATCOM) Başkanı ve aynı zamanda Rowan University’de profösör olarak görev yapan İhsan Işık da, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri ve New Jersey’nin önemine vurgu yapıyor.

Türkiye’nin kasası dövizle doldu Y

urtiçi döviz hesapları 18-25 Mart haftasında 1 milyar 486 milyon dolar artışla 108 milyar 434 milyon dolara yükseldi. Merkez Bankası’nın verilerine göre, 25 Mart’ta 108 milyar 434 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen yurt içi yerleşiklere ait döviz hesaplarının 2 milyar 400 milyon dolarını bankalararası, 106 milyar 34 milyon dolarını da kişilere ait hesaplar oluşturdu. Bankalararası hesaplarda geçen haftaya göre 74 milyon dolarlık azılış yaşanırken, kişilere ait hesaplarda ise 1 milyar 560 milyon dolarlık artış oldu. TOPLAM DÖVİZ HESAPLARI 117 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ

Bankalardaki toplam döviz hesabı 18-25 Mart haftasında 2 milyar 196 milyon dolar artarak 117 milyar 39 milyon dolar düzeyine çıktı. Toplam döviz hesabının 108 milyar 434 milyon dolarla en büyük bölümünü yurt içi yerleşiklere ait hesaplar oluştururken, yurt dışında yaşayan yurttaşların Merkez Bankası nezdinde açtırdıkları kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları ile süper döviz hesaplarının toplam tutarı aynı dönemde 67 milyon dolar artarak 11 milyar 812 milyon dolara yükseldi. Yurtdışı yerleşiklerin Türk bankacılık sistemindeki döviz hesapları da 25 Mart itibariyle 710 milyon dolar artışla 8 milyar 605 milyon dolar düzeyine yükseldi. (ANKA)



29

Mayıs 2011

TÜRKİYE DE YENİ TİCARET YASASI İŞSİZLİĞE ÇARE OLACAK [

ANKARA ANKA

T

]

ürkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) üyesi ve Kurumsal Yönetim Danışmanı Selda Ergökçen, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun, şirketlere hukuki, mali ve kurumsal danışmanlık açısından en az 20 bin Euro’dan başlayarak, milyon Euro’ları bulan zorunlu maliyetler getireceğini açıkladı. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nu değerlendiren Ergökçen, kanunun kurumsal yönetim ilkeleriyle birçok yönden uyumlu olduğunu söyledi. Özellikle aile şirketlerinin gelecek planlaması ve ekonomiye katkısı açısından, işleyişi, yeni jenerasyona devri ve halka arza hazırlanma sürecinde modern ve işlevsel yapısıyla büyük kolaylıklar sunacağını belirten Ergökçen, ayrıca Yönetim Kurullarına ve yöneticilerine yüklediği ciddi yaptırımlar ile şirketlere yeni düzen ve disiplin getireceğine dikkat çekti. Ergökçen, “Kanun’un yürürlülüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihini, ilgili taraflar açısından yeniden bir doğuş, yeni dönemin başlangıcı olarak görüyorum. Yaklaşık yarım asırdır, güneş ilk defa güncel yaşamın akışı ve ticaret hayatının yeni kuralları ile birleşmek için yükselecek” dedi. BAZI MADDELERDE ÇELİŞKİLİ, EKSİK VE SIKINTI YARATACAK NOKTALAR VAR Ergökçen, Yeni TTK’nın genel olarak gereksinimleri olumlu yönde karşıladığını, ancak kanunun detayına ve alt yönetmeliklerine inildiğinde eksik, çelişkili ve ileride son derece sıkıntı yaratabilecek olan bazı noktalar olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Yeni Yasaya genel olarak bakıldığında, Kurumsal Yönetimin temelini oluşturan eşitlik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerinin gerekliliğini büyük oranda karşılaması ve en iyi yönetim uygulamalarına paralel düzenlemelerin yapılması son derece sevindirici. Yaklaşık 600 yeni hüküm ve 80 madde eklendi, 685 maddenin dili ve ifadesi sadeleştirildi. Ancak, diğer yönden; yüzlerce maddede aksaklıklar, yetersizlikler ve geçişmeler bulunmakta. Yaklaşık 100 madde üzerinde gerekli değişiklikler kısmen yapılmış. Sayı vermek şu anda güç, ancak ele alınması ve düzeltilmesi gereken daha birçok madde göze çarpıyor. Umarım bunlarda zamanla ele alınıp güncellenebilir.” İŞSİZLİK SORUNUNA ÇÖZÜM YOLU OLABİLİR Yeni TTK’nın, Türkiye’nin en büyük sorunu olan işsizlik sorunu için de bir çözüm yolu olabileceğini düşündüğünü dile getiren Ergökçen, “Yani, genç veya yeni girişimciler işlerini kurarken gerekli finans kaynaklarına erişim için Kurumsal Yönetim İlkelerini anahtar almalıdırlar. Aslında Kanun işverene de yol gösterdi. Bundan böyle, hangi meslek

YENİ YASAYLA TÜRKİYE’DE YILDIZI PARLAYACAK MESLEKLER : BAĞIMSIZ DENETÇİ, DANIŞMANLIK, WEB TASARIMCILIĞI grupları ve niteliklere sahip kişileri işe almaları gerektiğini bilecekler. Yeni Yasanın öne çıkardığı meslek grupları, deneyimli ve donanımlı profesyonelleri seçme ve değerlendirmelerinde onlara ışık tutacaktır. Bu konuda patronların, derneklerin, sosyal sorumluluk kuruluşlarının ve akademik dünyanın ele ele vererek bu ortamı hazırlaması onların en kutsal görevleri olacaktır. YILDIZI PARLAYACAK MESLEKLER: BAĞIMSIZ DENETÇİ, DANIŞMANLIK, WEB TASARIM Denetim üzerine kurulmuş bir kanun olan Yeni TTK’nın bazı mesleklerin de yıldızını parlatacağını söyleyen Ergökçen, şunları söyledi: “Halihazırdaki ‘Murakıplık’ müessesesinin kaldırılması ile birlikte bu kanun başından sonuna kadar Muhasebe ve Müşavirlik mesleğini ön plana çıkarmaktadır. Artık büyük ölçekli şirketleri Bağımsız Denetim Kuruluşları denetleyecek. Küçük Anonim Şirketleri ve Limited Şirketleri ise en az bir YMM veya SMMM denetleyebilecektir. Buna bağlı olarak şirketlerde, Finansal Kontrol ve Raporlama, İç Kontrol ve İç Denetim, Risk Yönetimi gibi birimler, çalışanları ve yöneticileri mutlaka yer bulacaktır. Yönetim Kurulları ve Genel Kurulun karşılıklı konumunun önem kazanacağı, sorumluluklarının ağırlık kazandığı günümüzde, bu konumda olan veya aday olabilecek profesyoneller (Bağımsız YKÜ, Komite Üyesi, CFO) ve diğer üst düzey yöneticiler değer kazanacak. Buna bağlı olarak, yönetim, mali, hukuk ve eğitim danışmanı gibi meslekler ve bu konuda hizmet veren eğitim ve danışmanlık şirketleri öne çıkacak. Web sitesi kurulması zorunluluğu, teknolojik ve elektronik ortama geçilmesi ile birlikte, Web tasarım şirketi ve tasarımcıları, İnternet, bilişim ve yazılım şirketleri, Veri tabanı uzmanları, bilişim savunma şirketleri ve bilişim uzmanları en popüler meslekler arasında yer alacaklar. Böylece, bu saydıklarımızı işe alacak ve yerleştirecek sonrasında da eğitimlerini üstlenecek olan İK ve Eğitim Departmanları, çalışanları ve yöneticileri yeni bir prestij kazanacaktır. Dolayısıyla bu konularda hizmet veren profesyonel ve uzmanlar, görevlerini mesleki sorumluluk, duyarlılık ve etik çerçevesinde yaparlarsa mutlaka öne çıkacaklardır.” ŞİRKETLERE EN AZ 20 BİN EURO’DAN BAŞLAYAN MALİYET GETİRECEK Kanun’un şirketlere danışmanlık açısından bazı maliyetleri de getireceğini belirten Ergökçen, “Şirketlerin ölçeğine göre denetim fonksiyonu en az 20 ile 30 bin Euro’dan başlayıp, büyük şirketlerde milyon Euro’ları bulması şirketlere zorunlu maliyetler de getirecek. Yasa ile ortakların ve yönetim kurulu üyelerinin kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde hukuki ve cezai sorumluluklarının da olacağını belirterek,

“Cezai sorumluluklarının önemli bir kısmı yenidir. Yasada adli para cezaları mevcut olup, bu ceza oluştuğu takdirde kişinin siciline işlenmesi bakımından önem arz etmektedir” dedi. WEB SİTESİ KURMAYANA 6 AYA KADAR HAPİS GELEBİLECEK Bu kadar geniş olarak ele alınan yeni yasa kapsamında, şirketlerde şeffaflığı sağlamak amacıyla, kamuyu aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğüne dikkat çekiliyor. Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde internet sitesini oluşturmayan veya ‘bilgi toplumu’ hizmetlerine özgülemeyen şirket yöneticilerine, 6 aya kadar hapis ve 300 güne kadar adli para cezasına çarptırılacağı bilgisini veren Ergökçen, “Küçük ölçekli işletmelere ise internet sitesi kurmaları için 1 yıl süre verilecek. Bunun yanı sıra bir kereye mahsus bin TL ile 5 bin TL arasında websitesi kurulum maliyeti, daha sonrasında aylık 100 TL ve 250 TL arasında yenileme maliyeti olacağını düşünüyorum” dedi. KAYIT DIŞILIK, SUİSTİMAL, DOLANDIRICILIK BÜYÜK ORANDA AZALACAK Yeni TTK’nın, halihazırda halka açık olmayan şirketlere uygulaması tavsiye niteliğinde olan Kurumsal Yönetim İlkelerini, yeni cezalar ve yaptırımlar yoluyla getirdiğini belirten Ergökçen, “Böylece halka açık şirketler ile diğerleri arasındaki mesafenin kaldırılması hedefleniyor” dedi. Yeni yasanın şirketlerde ana hatlarıyla en çok muhasebe ve mali işler, finansal raporlama, risk yönetimi, iç kontrol ve denetim fonksiyonları ile YK ve yöneticilerin bu kapsamdaki sorumluluklarını etkilemesinin beklendiğini açıklayan Ergökçen, halka açık olsun veya olmasın Kanun’da tanımlanan ölçekteki şirketlere muhasebe ve finansal raporlama konularında Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)’na uyum ve uygulama zorunluluğu getirildiğini kaydederek, “Bu mekanizmalar sayesinde şirketlerde, kayıt dışılık, suiistimal ve dolandırıcılığın büyük oranda azalacağını, ekonomik kayıpların önünün kesileceğini düşünüyorum. Yeni dönemde iş yapış şeklimiz, kişiliğimiz ve davranışlarımız da değişecek. Şirketlerin geleceği artık iyi itibar ile şekillenecek. Yeni düzenle birlikte olumlu düşüncelerin güncel ve ticaret yaşamına akması, - az hasarla atlatılabilirse- Türkiye’yi ve üzerindeki kural dışı her şeyi temizlemesi için bir kanal açacağını ve her şeyi daha yüksek bir kalite seviyesine yükselteceğini düşünüyorum. Bunlar dengeye işaret ediyor. Hiç kuşkusuz dengeler, Yeni TTK’nın Kurumsal Yönetimin Prensiplerine yaklaşmasıyla oluşacaktır. Bu nedenle her şirket gücünü ve başarısını Kurumsal Yönetim ile taçlandırmalıdır” yorumunu yaptı.

NYT: “Türkiye ABD’deki lobicilik faaliyetleri için 1.7 milyon dolar harcadı [ ]

A

NEW YORK

ANKA

rap ülkelerindeki halk ayaklamalarının, bu ülkelerin otokrat rejimleri için ABD’de lobicilik yapan şirketler için sıkıntı yarattığı belirtiliyor. New York Times gazetesi, Arap rejimleri için ABD’li lobi şirketleri zor durumda bıraktığını kaydederken Türkiye’nin 2009 yılında lobi şirketlerinin aracılığıyla 1.7 milyon dolara yakın bir tutar harcadığına da vurgu yaptı. New York Times gazetesi, Arap ülkelerindeki ayaklamalarının bu ülkelerin ABD’deki lobicileri için sıkıntı yarattığını savunduğu haberinde lobi şirketlerinin, yıllarca Ortadoğu ülkelerini, Kongre’de silah anlaşmaları, terörizm, petrol ve ticaret sınırlamaları gibi zorlu konularda istedikleri sonuçları elde etmeye yardımcı olduklarına dikkat çekti. Bir örnek olarak “lobicilik kulübü”nün en büyük isimlerinden üçü, Tony Podesta, Robert L. Livingston ve Toby Moffett’in, düzinelerce Kongre üyesiyle görüşerek Senato’da Mısır’ı insan hakları ihlallerini azaltmaya çağıran bir yasa tasarısının etkisiz hale getirilmesini sağladıklarını anımsatırken yine bu ihlallerin, hükümetin düşmesine katkıda bulunduğu yorumunu yaptı. NYT, Libya, Suudi Arabistan. Bahreyn, Yemen ve Mısır gibi ülkelerin rejimlerin, yoğun biçimde Washington’un önde gelen lobicilerle hukukçulara dayandıklarına, onlara on milyonlarca dolar ödediklerini vurguladığı haberde, “Şimdi ise Washington’da Arap ülkeleri için lobicilik yapan şirketler, zor durumda” dedi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da “Demokrasi yanlısı protestoların ışığında bazı danışmanlar, daha ilerici bir tutuma yönelirken bazıları da çalkantılar nedeniyle müşterileri tamamen bıraktı” diye yazan gazete, bir örneği olarak Moffett, Livingston ve Podesta’nın Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in istifasının ardından ana amaçlarından birinin “halen ülkeyi yöneten subayları, Mısır dışında özgür ve adil olarak görülecek seçimlere doğru ilerlemeye yardımcı olmak olduğunu söyledikleri”ni kaydetti. NYT, çeşitli Ortadoğu ülkelerinin Washington’daki lobi faaliyetleri için harcadıkları paralara ilişkin bilgi verdiği haberinde BAE’nin 2009 yılında 5.3 milyon, Fas’ın 3 milyon dolar ödediğine işaret edildikten sonra Türkiye için çalışan lobi şirketlerine de dikkat çekti. Haberde şöyle denildi: “Ortadoğu ülkeleri ile bazı ortak çıkarları olan Türkiye, eski bir Temsilciler Meclisi Başkanı olan Richard A. Gephardt, Sayın Livingston ve diğer önde gelen lobicilerin aracılığıyla Türk ve Ortadoğu politikaları konusunda ABD’li yetkililerinin nezdinde lobi yapılması amacıyla 2009 yılında 1.7 milyar dolara yakın bir tutar harcadı.”


28

Mayıs 2011

[

RICCIARDONE: ‘TÜRKİYE, ABD’NİN HER ZAMAN ÖZEL BİR ORTAĞIDIR’

]

ANKARA YENİ HAYAT

T

ürkiye’yi ‘özel ve çok önemli bir ülke olarak tanımlayan ABD Büyükelçisi Ricciardone, 31 Mart günü Ankara’da Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda görüşlerini dile getirerek, ABD Büyükelçiliğinin bağışta bulunduğu kitaplarla kurulan kütüphaneyi açtı.

Büyükelçi Ricciardone, ‘ABD için Türkiye her zaman özel bir ortak ve özel bir ülkedir, Bazı insanlar Türkiye’nin Batıya sırtını döndüğünü söylüyor. Bu doğru değil, bence bu saçmalık. Türkiye NATO’nun politikalarının belirlenmesinde belirleyici bir rol oynuyor,’ dedi. Dünyada meydana gelen olaylarda bağımsız gözlemciler olarak hareket eden sivil toplumun ve düşünce kuruluşlarının rollerini saygıyla selamladı. Her iki ülkenin vatandaşları arasındaki ilişkilerin yenilenmesi ihtiyacına değinen Büyükelçi Ricciardone, ‘Amerikalılar ve Türkler arasındaki iletişim ve temaslar, hükümetlerin teşvikine gerek kalmadan, kendiliğinden gerçekleştiği zaman’ iki ülke ilişkilerinde en iyi başarının elde edilmiş sayılacağını belirtti.

USAK Başkanı Özdem Sanberk Büyükelçi Ricciardone’yi karşılayarak, ‘Türkiye ve ABD, ortak düşmanlara sahipti, şimdi ise ortak hedeflere sahip,’ dedi. 12 yıldan sonra tekrar Ankara’da olmaktan ötürü çok mutlu olduğunu belirten Büyükelçi Ricciardone, Türkiye’de pekçok alandaki inanılmaz gelişmelerden bahsetti.

Fotoğraf Bingül Sevimli

TÜRKİYE’NİN BRÜT DIŞ BORÇ STOKU 290.4 MİLYAR DOLAR

T

ürkiye’nin brüt dış borç stoku, 2010 yılı sonu itibarıyla 290.4 milyar dolar oldu. Özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı 189.6 milyar dolar ile yüzde 65.3 ve kamu kesimi borçlarının payı 88.9 milyar dolar ile yüzde 30.6 düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payı ise 11.8 milyar dolar ile yüzde 4.1 olarak belirlendi. Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 2010 yılı dördüncü çeyreği sonu itibarıyla 290.4 milyar dolar oldu. Özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı 189.6 milyar dolar ile yüzde 65.3 ve kamu kesimi borçlarının payı 88.9 milyar dolar ile yüzde 30.6 düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payı ise 11.8 milyar dolar ile yüzde 4.1 olarak belirlendi. Hazine Müsteşarlığı 2010 yılı dördüncü

çeyrek resmi Türkiye brüt dış borç stoku geçici verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye Brüt dış borç stoku, 2010 yılı dördüncü çeyreği sonu itibarıyla 290.4 milyar dolar oldu. Özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı 189.6 milyar dolar ile yüzde 65.3 ve kamu kesimi borçlarının payı 88.9 milyar dolar ile yüzde 30.6 düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payı ise 11.8 milyar dolar ile yüzde 4.1 olarak belirlendi. Kamu kesimi dış borçlarının büyük bir çoğunluğu orta-uzun vadeli dış borçlardan oluştu. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli I, II ve III sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinden oluşan merkezi yönetim dış borç stoku, 2010 yılı dördüncü çeyrek sonu itibarıyla 78.1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu miktarın 44.2 milyar dolar tutarındaki kısmı uluslararası finansal piyasalarda gerçekleştirilen tahvil ihraçları stokundan oluştu. (ANKA)

IMF’nin yeni kota sistemi yürürlüğe girdi [

ANKARA ANKA

I

]

MF açıklamasında yürürlüğe giren reformun özellikleri hakkında, “54 ülke için kota artışları 20 milyar SDR’a (30 milyar dolar) ulaşıyor. Artış, 2006 yılında Çin, Kore, Meksika ve Türkiye için onaylanmış yaklaşık 4 milyar SDR ilk artışa eklenmiş olacak. Yüzde 4.9 toplam kota kaymasından başlıca yarar sağlayacak ülkeler yükselen piyasa ülkeleri oldu. Örneğin, Kore kotası’nın yüzde 106, Singapur yüzde 63, Türkiye yüzde 51, Çin, yüzde 50, Hindistan, Brezilya ve Meksika yüzde 40 arttığını görecek” denildi. Uluslararası Para Fonu üyesi dinamik ekonomilerin güçlendirilmesini amaçlayan, Türkiye dâhil yükselen piyasalara kota artışlarını içeren önlemler paketi yürürlüğe girdi. Türkiye’nin kotası yüzde 51 oranında arttı. IMF’den yapılan yazılı açıklamaya göre üzerinde 2008 yılında uzlaşılan 3 Mart itibarıyla yürürlüğe giren reform 54 ülkenin kotalarında artış öngörüyor. En büyük kota artışları Kore, Çin, Türkiye, Brezilya ve Meksika gibi dinamik yükselen piyasa ülkeleri için söz konusu olacak. Reform ayrıca düşük gelirli ülkelerin 24 üyeli İcra Direktörleri Kurulu dâhil IMF karar mekanizmasındaki etkisini artırıyor. Reform paketi, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın yaptığı çağrıdan sonra 117 üye ülke tarafından onaylandı ve gerekli

çoğunluk sayısına ulaşarak yürürlüğe girdi. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, yeni sistemin yürürlüğe girişi dolayısıyla yaptığı açıklamada, yükselen piyasalara ve düşük gelirli ülkelere IMF yönetiminde daha fazla yetki verdiğini söylediği reformu, üye ülkelere emanet ettiğini bildirdi. Strauss-Kahn, kota reformunun üye ülkelerin, IMF’nin etkinliği, güvenilirliği ve meşruiyetini güçlendirmeye yönelik taahhütlerini yansıttığını belirtti. IMF reform sürecinin devam edeceğini belirten Strauss-Kahn, “Bu IMF’nin 65 yıllık tarihindeki en kökten onarım ve yükselen piyasalarla gelişmekte olan ülkeler yararına bu ana değin yapılmış en büyük etki kayması” dedi. 2008 reformlarını, geçen aralık ayında üzerinde uzlaşılan diğer bir yönetim reform paketi izleyecek. IMF açıklamasında yürürlüğe giren reformun özellikleri hakkında, “54 ülke için kota artışları 20 milyar SDR’a (30 milyar dolar) ulaşıyor. Artış, 2006 yılında Çin, Kore, Meksika ve Türkiye için onaylanmış yaklaşık 4 milyar SDR ilk artışa eklenmiş olacak. Yüzde 4.9 toplam kota kaymasından başlıca yarar sağlayacak ülkeler yükselen piyasa ülkeleri oldu. Örneğin, Kore kotası’nın yüzde 106, Singapur yüzde 63, Türkiye yüzde 51, Çin, yüzde 50, Hindistan, Brezilya ve Meksika yüzde 40 arttığını görecek” denildi.

KILNER: “KOBİLER, TÜRKİYE’Yİ ABD’NİN İŞ ORTAĞI HALİNE GETİRDİ”

A

BD’nin İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner, ABD’li firmaların, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya ve Afrika ülkelerinde aktif olan Türk şirketleriyle, bu pazarlara girebilmek için ortaklık kurmak isteyebileceklerini söyledi. Kilner ayrıca, KOBİ’lerin Türkiye ekonomisinin dinamiğini oluşturduğunu belirterek, bu dinamizmin Türkiye’yi ABD’nin iş ortağı haline getirdiğini söyledi. Kilner, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve ABD merkezli düşünce kuruluşu Amerika İlerleme Merkezi (CAP) tarafından düzenlenen “Türk-Amerikan İlişkileri: Politika ve İş Geliştirme Konferansı”nda konuştu.

Konuşmasında Scott Kilner, Türkiye ekonomisinin geçen yıl küresel krize rağmen çok etkileyici bir performans gösterdiğini dile getirdi. Türkiye’nin küresel krizden çıkan ilk ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Kilner, “Türkiye 10 yılda GSMH’sını 3 kata çıkardı. 1980’de İstanbul’a ilk gelişimde Türkiye ihracatının yüzde 36’sı sanayi ürünleriydi, şimdi bu yüzde 90’a çıktı. Bu son derece dinamik bir ülke ekonomisine işaret ediyor” diye konuştu. “ABD ÜRÜNLERİ İÇİN SADECE TALEP PAZARI DEĞİL, TEDARİKÇİSİNİZ”

Türkiye’ye ilk kez görevli olarak geldiği 1980’lerin başlarında ekonominin neredeyse tamamen kapalı olduğunu belirten Kilner, bu tarihten sonra liberalizasyon sayesinde Türkiye ekonomisinin adım adım geliştiğini kaydetti. Kilner, “Ben bunu ekonomik franchising olarak adlandıracağım. Nüfusun büyük kısmına yayıldı. Sadece İstanbul’da değil, Orta Anadolu’da, Anadolu kaplanları, KOBİ’ler son derece mobilize olmuş durumdalar. Çok eskiye dayanmayan KOBİ’ler, bu ekonomik franchisingler, Türkiye’nin ekonomisini geliştiriyor. Bu dinamizm ABD için de son derece önemli. Türkiye’yi giderek artan ekonomik ortak haline getiriyor. Sadece ABD ürünleri için bir talep

pazarı değil, aynı zamanda tedarikçisiniz” ifadelerini kullandı. “ABD’Lİ FİRMALAR ORTAKLIK KURMAK İSTEYEBİLİR” Türkiye’nin aynı zamanda ABD firmaları için bölgesel üretim ve ihracat anlamında ideal konumda bir platform olduğunu dile getiren Kilner, ABD’li firmaların, Orta Doğu, Balkanlar, Orta Asya, Afrika’daki ülkelerde aktif olan Türk şirketleri ile ortaklık kurmak isteyeceklerini belirtti. Kilner, “Aradaki engelleri kaldırmak için hükümetler seviyesinde detaylı çalışmalar var. Burada bizim başarımız sizin başarınıza bağlıdır” dedi. (ANKA)




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.