Yapı Malzeme Eylül 2016

Page 1
















İmtiyaz Sahibi Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına H. Ferruh Işık Genel Müdür Mehmet Söztutan mehmet.soztutan@img.com Reklam Müdürü Hakan Girgin hakan.girgin@img.com.tr Yayın Editörü Tarık Oral tarik.oral@img.com.tr Art Direktör İsmail Gürbüz ismail.gurbuz@img.com.tr Grafik Tasarım Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Sorumlu Müdür Cüneyt Aktürk cuneyt.akturk@img.com.tr Dış İlişkiler Müdürü Yusuf Okçu yusuf.okcu@img.com.tr Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Pekel ebru.pekel@img.com.tr Muhasebe ve Finans Müdürü Mustafa Aktaş mustafa.aktas@img.com Abone İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr

CTP-Baskı Vizyon Basımevi Deposite İş Merk.A6 Blok, Kat:3 No:309 Başakşehir Tel: 0212 671 61 51 info@vizyonbasimevi.com.tr Adres Evren Mahallesi Bahar Caddesi Polat İş Merkezi B Blok No:3 Kat:1 Güneşli - Bağcılar İSTANBUL / TURKEY Tel : +90 212 604 51 00 Fax : +90 212 604 51 35


editör Sadece inşaat yapıyoruz “Haziran’da ölmek zor” demiş şair… Ne kadar dokunaklı… Herşeyin hızla bir birine benzediği modern çağda, ihtiyaçtan ve özgünlükten uzak birbirinin aynısı yapılar, akabinde yaşam formları, nihayet tipik sanal sorunlar ürettik… Bu yüzden şaire özenip kötü bir kopyalamayla; “Ağustos ayında dergi hazırlamak zordur” desem, ilk akla gelen soru; Ağustos’un diğer aylardan farkı ne? Olacaktır hiç şüphesiz. Evet artık sonbaharı-ilkbahardan, kışı-yazdan iklimsel özellikleri sebebi ile değil ekonomiye bahşettiği nitelikleri ile ayırır olduk. Kendi ellerimizle icat ettiğimiz makinelerin gücüyle kıyasıya yarışarak ortaya koyduğumuz modern siteler, iş kuleleri gibi devasa yapılar bizi özümüzden koparmaya yetti. Tabiatla ünsiyet kuramamanın çaresizliğiyle her yeni günümüze dijital saatlerimiz rehberliğinde başlıyor, yarılıyor ve bitiriyor olduk. Haftasonu tatillerimiz, yeni ay başlangıçları ya da mevsim geçişlerini de dijital veriler içerisine aldık. Kendi biyolojik enerjimizle günde en fazla bir ve ya iki defa ulaşabileceğimiz ofislerimizde, kendi ellerimizle yükselttiğimiz hapishane duvarlarını görmemek için yüzümüzü rutin işlerimize döndük... Kişi başına düşen milli hasıla, borsaların hareketliliği ve ekonomik büyüme hızımız gibi başlıca sebepler bizi bu duruma da katlanır kıldı… Kendi uzmanlık alanımızın ötesine geçmeden ve konuyu fazla dağıtmadan işlerimizi yürütüyor olmak belki de en makul hareket olacaktır… Moreller yüksek, gelecekten umutluyuz! Eylül sayımızın hazırlık aşaması, tatil dönemine denk geldiğinden özellikle röportaj çalışmalarımız umduğumuzun biraz altında gerçekleşti. Yıldık mı? Asla! Dosya çalışmamızı; ‘İş Güvenliği & Ekipmanları’ ve ‘Alçı Sistemleri & Ekipmanları’ şeklinde gerçekleştirmeye çalıştık. Bu alanlarda faaaliyet gösteren danışmanlık firmalarından – üreticilere, derneklerden – holdinglere kadar pek çok farklı bakış açılarını biraraya getirmeye gayret ettik… Sektörde her kesimi ilgilendiren yeni projelerden haberler de ekledik… Mimari hakkında merak ettiklerimizi ödüllü mimarlarımıza sorduk… Faiz indirimlerinden bahsederken, 17 Ağustos’un acı hatıraları anasına depreme karşı alınabilecek tedbirleri de bizzat işin uzmanlarından aktardık… Sektörün beğenisine sunulan yeni ürünlere ayrım gözetmeksizin yer vermeye çalıştık… Global projelere imza atan firmalarımızın haberlerini hazırlarken aynı gururu bizler de hissettik… Faydalı bir sayı olması dileğiyle…

Tarık Oral


İçindekiler 29 - Beton sektörü geleceğe umutla bakıyor 42 - Current, powered by GE, Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda 4 milyon m2 alanı aydınlatıyor 64 - Yenilikçi teknoloji ve üstün kalite: 3M 82 - Bakırküre Mimarlık; Cezayir’de tarihin izlerini sürüyor 96 - Ege’nin incisi Bodrum yatırımda kazanç sağlıyor 135 - Bu kez dokular çizgiye dönüştü

REKLAM İNDEKSİ

ABS YAPI ELEMANLARI..................... 12 – 13

CERMIX...................................................93

AGT...........................................................5

ÇAĞDAŞ BÖLME.....................................131

ALSALAR...................................... 144 - 145

ÇİMSA.....................................................37

ARAGONIT..............................................105

DAIKIN.......................160 – ARKA KAPAK İÇİ

ARMUTLU PANOROMA............................156

DOKA KALIP ve İSKELE ....... ÖN KAPAK İÇİ - 1

BAUMIT.................................................101

ERYAP.....................................................67

BORU FUARI’2017.................................159

ESE REKLAM............................... 148 – 149

BOSCH................................................ 6 – 7

EXPERT & FİLLİ BOYA.............................111

BRAAS...................................................127

HIRDAVAT FUARI’2017...........................153

CANON....................................................85

HP........................................... ARKA KAPAK

CANON ADVERTORIAL....................... 86 – 87

HUZURLU İNŞAAT...................................150


İHLAS KOLEJİ.........................................154

ÖZLER KALIP ve İSKELE........................ 8 – 9

İHLAS PAZARLAMA.................................152

PAREX GROUP..........................................75

INTEK KALIP ve İSKELE......................... 2 – 3

PERİ KALIP ve İSKELELERİ.............ÖN KAPAK

ISIDEM..................................................121 İSKELE KALIP FUARI’2017......................151

SOLAREX’2017......................................155

İSTON.....................................................53

ŞİŞECAM & TRAKYACAM...........................57

İZOCAM.................................................117

TAYF ÇATI (KİLSAN)..................................47

KARGROUP...................................... 10 – 11 KİLSAN (MOYAP)......................................43 KRATOS & KORDSA GLOBAL.....................33

TÜRKBARTER.........................................157 YAPI FUARLARI’2016..............................147

LAYHER...................................................25

YAPI MALZEMELERİ................................145

MAPEI.....................................................79

YAPIMALZEME.COM.TR...............................4


Türkiye İMSAD Başkanı F. Fethi Hinginar:

“Geç kalma lüksümüz yok, artık ciddi adımlar atmalıyız” Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, “Ülkemizde hala 6 milyondan fazla konut riskli durumda, bunların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Bu revizyonun maliyeti 155 milyar dolar civarında. Deprem ile ilgili atılacak adımlar konusunda daha fazla geç kalma lüksümüz yok” dedi.

18

Yapı Malzeme Eylül 2016

17 Ağustos 1999 yılında Gölcük merkez üssü olmak üzere meydana gelen ve Marmara Bölgesi’nde ciddi yıkımlara yol açan depremin üstünden 17 yıl geçmesine rağmen hala yeterli önlem alınamadı. Türkiye İnşaat Malzemeleri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, depremin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada “Maalesef, ‘Deprem ve Güvenli Yapılar’ konusunda alınması beklenen acil önlemler bütünsel olarak hala tamamlanmadı ve işlerlik kazanamadı. Bir an önce harekete geçilmeli ve deprem toplumun kaderi olmaktan çıkarılmalıdır” dedi. Türkiye İMSAD olarak, bu konuda uzun süredir önemli çalışmalar içinde olduklarını ifade eden Hinginar, konuyla ilgili dikkat çekici mesajlar verdi.

Hinginar: “Geç kalma lüksümüz yok, gelecek 100 yıl vizyonuyla konut yapmalıyız” Kentsel dönüşüm sürecinin başlamasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren ancak daha programlı ve geçmiş hatalar-

dan ders alarak ilerlenmesi gerektiğini vurgulayan Hinginar, alınacak daha çok yol olduğuna ancak bunların ivedilikle çözüme ulaştırılması gerektiğini vurguladı: “Düzensiz yapılaşma, düşük yapı kalitesi, plansız kentleşme, ulaşım ve altyapı alanlarının yetersizliği gibi sorunlar kentsel dönüşümle çözüme ulaşacaktır. Yeni bir felaket yaşamamak, olası zararları en aza indirgemek adına kentsel dönüşüme sadece yapısal bir iyileştirme olarak değil, beklenen Marmara depremi için alınan büyük bir önlem olarak bakılmalı. Sorunun asıl kaynağı kalitesiz malzemelerden üretilmiş güvensiz yapılar ve plansız şehirleşmedir. Kentsel dönüşüm konusunda adım atılırken, gelecek 100 yıl vizyonuyla hareket edilmeliyiz. Ülkemizde hala 6 milyondan fazla konut riskli durumda, bunların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Bu revizyonun maliyeti 155 milyar dolar civarında. Bu rakam defalarca tekrarlanarak ekonominin sırtına bindirilecek bir yük değil. Bu nedenle en iyi şekilde yapılması ülkemizin menfaatinedir. Deprem ile ilgili atılacak adımlar


Aktüel konusunda daha fazla geç kalma lüksümüz yok. Revizyon sürecinde denetimin de aynı ciddiyetle ele alınması ve kentsel dönüşümün rantsal dönüşüm boyutuna ulaşmasının engellenmesi gerekiyor.”

“Yapı Yasası” için kamudan acil destek bekliyoruz Söz konusu revizyonun en iyi şekilde ilerlemesi için bir Yapı Yasası’nın bir an önce çıkarılarak yürürlüğe konulması gerektiğine işaret eden Hinginar, “En temel sorunlardan biri denetim. İnşaat malzemelerinden yapı izinlerine kadar pek çok aşamada kontrol mekanizmasının dikkatli ilerlemesi, inşaatlarda sağlam zemin, inşaat malzemelerinde sağlık ve güven unsurlarının ön planda tutulması gerekiyor. Denetimdeki aksaklıkları çözemezsek kalitesiz ve plansız yapılaşmadaki sorunların önüne geçmemiz mümkün değil. Kaliteli malzemelerle üretilmiş, tescillenmiş, standartlara uygun malzemelerle inşa edilmiş yapılarla depremden korunmak mümkün. Depreme dayanıklı yapılaşmada malzemelerin taşıdığı önem yadsınamaz. Ülkemizde binanın tasarımından yapımına kadar, denetimin de içinde olduğu bütüncül bir sistem kurulmalı ve toplumda güvenli yapı bilinci oluşturulmalı. Türkiye’nin acilen yapı sektörünün bütününü kapsayan ve tüm yönetmelikleri bir çatı altına toplayacak bir Yapı Yasası’na ihtiyacı var. Buradan hareketle, ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda bir Yapı Yasası’nın oluşturulabil-

mesi için, Türkiye İMSAD olarak bizim öncülüğümüzde Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nu (UBYP) oluşturduk. UBYP ile depreme daha dayanıklı yapılar için ilgili tüm kurumları bir araya toplamayı hedefliyoruz. Kamu, üniversite, sanayi ve STK’lar olmak üzere tüm taraflar bir araya gelerek yapı yasasının hayata geçirilmesi için çalışmalara başlamalı. UBYP ile 30’un üzerinde kuruluşu bir araya topladık. Şimdi en büyük beklentimiz bu platformun kamudan destek görmesi” dedi.

Deprem felaketini ülkemiz için risk olmaktan çıkarmalıyız Düzensiz yapılaşma, düşük yapı kalitesi, plansız kentleşme, ulaşım ve altyapı alanlarının yetersizliği gibi sorunlar kentsel dönüşümle çözüme ulaşacağını belirten Hinginar, “Bugüne kadar yaşadığımız deprem felaketlerini bugünden sonra en az zararla atlatabilmek için konuya bütünsel ve aynı zamanda gelecek vizyonu ile bakılmalı. Örneğin kentsel dönüşüm konusunda adım atılırken, gelecek 100 yıl vizyonuyla hareket edilmeli. Türkiye İMSAD olarak bu vizyonun oluşturulması için öncü oluyor, dünyanın 50’den fazla ülkesinde 2000 yılından bu yana yapılmakta olan Sürdürülebilir Yapılı Çevre Konferansları Serisi kapsamında Türkiye’de ilk kez 13-15 Ekim 2016 tarihleri arasında SBE16 İstanbul Konferansı’nı hayata geçiriyoruz. Dünya Akıllı şehirleşmeyi, sürdürülebilir ve akıllı binalar ile şehirler için entegre çözümleri

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar

konuşuyor. Biz de ülkemiz için bu konuda neler yapabiliriz konferansta masaya yatıracağız. Yani artık deprem felaketini ülkemiz için bir risk unsuru olmaktan çıkarıp ‘geleceğin şehirlerini kurmak için neler yapmalıyız’ konusunu gündemimize almalıyız” dedi.

Yapı Malzeme Eylül 2016

19


BİTÜDER uyarıyor! Korozyon binaları çürütüyor, deprem yıkıyor! Deprem en fazla yıkıma, can ve mal kaybına yol açan afetler arasında yer alıyor. Ülkemizde nüfusun %95 gibi büyük bir çoğunluğu deprem riskli bölgelerde yaşıyor.

17 Ağustos 1999 sabahı, 03.02’de, Kocaeli Gölcük merkezli, richter ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde gerçekleşen dep-

20

Yapı Malzeme Eylül 2016

remde resmi kayıtlara göre; 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı, 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri ise hasar gördü. Ve her ne kadar bilinmese de bu yıkımların en büyük nedeni binalarda su yalıtımı olmadığı için oluşan korozyon sonucu taşıyıcı sistemin zayıflamış olmasıydı. Yaşam kaynağımız olan suyun zararlı etkilerinin binalarımızı çürütüp depremde yıkılmalarının temel sebebi olduğunu biliyor musunuz? Yağmur, kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek, donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona, yani paslanmaya neden oluyor. Oluşan korozyon ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zamanla zayıflamasına sebep oluyor. Su yalıtımı olmayan binalarda 10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66’sını korozyon nedeniyle kay-

bediyor. Oysa su yalıtımı binaları suyun zararlı etkilerinden koruyarak güçlü olmasını sağlıyor.

1999 depreminde hasarlanan binaların %64’ünde sorun korozyondu Marmara’da 1999 yılında yaşanan depremde de birçok binanın yıkılma nedeni korozyon, korozyonun nedeni ise su yalıtımının yapılmamış olmasıydı. Yaşanan büyük 17 Ağustos depreminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından bir rapor hazırlandı. Hazırlanan rapora göre; 55 bin 651 konut ve işyerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79’u hasarlı bulundu. İncelenen binaların yüzde 64’ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma), yüzde 41’inde malzeme eksikliği, yüzde 18’inde inşaat aşamasında betonun sulanması, yüzde 11’inde eskime


Aktüel ve yıpranma, yüzde 3’ünde proje hatası hasarların nedeni olarak belirlendi. Rapordan da anlaşıldığı gibi binaların zarar görmesindeki en büyük etken korozyon… Ve Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede su yalıtımının hayati önemi olduğu açıkça belli.

Su yalıtımının maliyeti bina maliyetinin sadece yüzde 3’ü kadar! Su yalıtımının önemine dikkat çekmek için 17 Ağustos depreminin 17.yıldönümü sebebi ile açıklama yapan Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu, yapıları suyun zararlı etkilerinden koruyan su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, toplam bina maliyetinin sadece %3’ü kadar olduğunu açıkladı. Su yalıtımında doğru ürün seçimi ve doğru uygulamanın hayati önem taşıdığına da değinen Çolakoğlu, yapısı gereği su geçirmezliği en üst düzeyde olan, en uzun ömürlü malzemenin bitümlü su yalıtımı örtüleri olduğunu söyledi. Bitümlü su yalıtımı örtüsü seçerken de mutlaka Ulusal ve Uluslararası Standartlara Uygunluk Belgesi bulunan kaliteli ürünleri tercih etmek ve işin uzmanlarına uygulama yaptırmak gerektiğini vurgulayan Çolakoğlu, doğru ürün ve uygulama konusunda BİTÜDER’in İnşaat Sektöründe ilgili kurumlarla işbirliği

Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu

içinde çalışmalar başlattıklarını açıkladı. Yeni Binalarda Su Yalıtımı uygulamalarının hem ürün kalitesi hem de uygulama kalitesi açısından bina ömrünü uzatacak, yapı

güvenliğine destek olacak şekilde yapılması için her türlü çalışma ve teknik destek sağlamaya devam etmeye hazır olduklarını da sözlerine ekledi.

Yapı Malzeme Eylül 2016

21


Aktüel

17 Ağustos’tan ders çıkardık! “Yeni Fikirtepe”yle başardık

Pana Yapı İnşaat Grup Başkanı Mahir Şaşmaz, “Maalesef yaşadığımız trajedinin ve telafi edilemez kayıpların ardından kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Buradan hareketle Fikirtepe’de gerçekleştirdiğimiz dönüşüm, sadece Türkiye’ye değil dünyaya örnek oluyor” diye konuştu. 17 Ağustos Marmara depreminin üstünden tam 17 yıl geçti. Bu süre içinde olası depremlere karşı alınan önlemler henüz yeterli olmasa da gelecek için önemli adımlar atıldı. 17 Ağustos’un ardından kentsel dönüşümün ve sağlıklı yapıların ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Hatta, “deprem değil binalar öldürür” sözü akıllara kazındı. Çıkarılan en büyük ders ise kentsel dönüşüm projelerine başlanması oldu. İstanbul’un

22

Yapı Malzeme Eylül 2016

Anadolu Yakası’nda, Fikirtepe’de, zaman zaman bürokratik sorunlar yaşansa da tüm Türkiye’ye örnek olacak kapsamlı bir kentsel dönüşüm projesi yürütülüyor. Fikirtepe, 1 milyon 350 bin metrekare alanda devasa bir dönüşüm örneği. Bölgede, tüm çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte 35 bin konut ve 2 bin 500 ticari alanın yer alacağı ve 160 bin kişinin yaşayacağı öngörülüyor. Fikirtepe artık sadece sağlıklı ve güvenli binalara ev sahipliği yapmayacak, düzenli sokak ve caddeleri, sosyal donatı alanları ile de yeni ve modern bir yerleşim yeri olacak. Pana Yapı İnşaat, “Yeni Fikirtepe”de en çok proje gerçekleştiren inşaat şirketi olarak dikkat çekiyor. Şu an Fikirtepe’de yükselen yeni binaların 17 Ağustos Depremi’nden çıkarılan dersin göstergesi olduğunu belirten Pana Yapı İnşaat Grup Başkanı Mahir Şaşmaz, “Marmara depreminin yol açtığı toplumsal travma, ne yazık ki Van depremiyle kalıcı hale geldi. Depremler, ülkemizin asli sorununun kaçak ve sağlıksız yapılaşma, mühendislik hizmeti almadan yapı üretilmesi ve yapı denetiminin sağlanmaması olduğunu açığa çıkardı” diye konuştu. İnşaat firmalarının üstlerine düşen görevi yerine getirdiğini belirten Mahir Şaşmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Devletimizin de katkılarıyla kentsel dönüşüm projelerinin

daha hızlı sonuçlandırılması için elimizden geleni yapacağız. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu unutmadan, bir daha telafi edilemez kayıplar yaşamadan olası bir depreme her an hazır olmalıyız.”

Pana Yapı İnşaat Grup Başkanı Mahir Şaşmaz


Aktüel

Yapılarda malzeme seçimi hayati önem arz ediyor! Bugüne kadar ağır kayıpların yaşandığı deprem felaketleri, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini bizlere her seferinde acı bir şekilde hatırlatıyor. Yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağı içinde yer alan ülkemizdeki konut stoğunun yaklaşık %40 gibi önemli bir kısmının, riskli, yapı ömrünü tamamlamış, sağlıksız ve ruhsatsız yapılaşmadan oluştuğu ifade ediliyor. 2015 yılı verileriyle 78,7 milyonluk Türkiye nüfusunun %95’lik bölümünün, deprem kuşağı üzerine kurulmuş kentsel alanlarda yaşadığı göz önüne alındığında, depreme dayanıklı yapılaşmanın önemi iyice anlaşılıyor.

Kentsel Dönüşüm Önemli Bir Fırsat Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel, Türkiye’de oturulamaz durumdaki 6,5 milyon konutun yenilenmesi için, kentsel dönüşümün önemli bir fırsat olduğunu vurguluyor. Kentsel dönüşümün; düzensiz yapılaşma, düşük yapı kalitesi, plansız kentleşme, ulaşım ve altyapı alanlarının yetersizlikleri gibi sorunların giderilmesi için de iyi bir düzenleme fırsatı olduğunu belirtiyor. Kentsel dönüşüm sürecinde en önemli kavram olan yapı güvenliğinin, özellikle ülkemiz için depreme karşı alınması gereken önlemler açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Erel, “depremlerin neden olduğu can kayıplarını incelediğimizde, düzensiz yapılaşmanın ve düşük yapı kalitesinin kötü sonuçlar doğurduğunu görebiliyoruz” diyor. Kentsel dönüşümün sadece yapısal bir iyileştirme ya da sağlam bina inşa etmek olarak algılanmasının yanlış olacağını belirten Erel, sosyal, kültürel ve fiziki dönüşümün bir arada ele alınmasının önemine de değiniyor. Bu noktada vatandaşların da büyük bir rol üstlendiğini belirten Erel, “Kentsel dönüşüm sürecindeki vatandaşların, başta mimari ve teknik olmak üzere, karşılaşacakları temel konular hakkında ayrıntılı olarak bilinçlenmesinin önemine inanarak, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD) işbirliğinde “SARI IŞIK: KENTSEL DÖNÜŞÜME HAZIRLAN” Projesi’ni başlattık. Bu önemli sosyal sorumluluk projesi kapsamında, İstanbulSMD üyesi mimarların ve konusunda uzman teknik insanların katkılarıyla 97 sayfalık bir rehber hazırlanarak vatandaşlara ücretsiz olarak dağıtıldı. Rehber kritik karar noktaları için vatandaşları hakları ve sorumlulukları konusunda önceden bilgilendiriyor. Ayrıca tüm bu bilgi ve içerikleri www.kentseldonusumehazirlan.com internet sitesinden ve projenin sosyal ağlarından da paylaşı-

Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel

yoruz. İstanbul’da düzenlediğimiz sokak etkinliklerinde binlerce kişiye rehberi de ulaştırdık. Önümüzdeki günlerde yeni etkinlikler de planlıyoruz” dedi.

Sadece deprem değil yalıtım da düşünülmeli Yenileme sırasında binaların depreme dayanıklı olduğu kadar ısı yalıtımlı, çevreye duyarlı ve olabildiğince hafif yapı malzemeleri ile inşa edilmesi gerektiğine dikkat çeken Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel, “Depreme dayanıklı yapılaşmada en hayati rolü inşaatta kullanılan malzemenin oynadığını unutmamalıyız. Malzemeler hafifliği ile binaların toplam ağırlığının, dolayısıyla depremde maruz kalacağı kuvvetlerin azalmasına yardımcı olmalıdır. Bu noktada kentsel dönüşüm büyük bir fırsat ama bu dönüşüm sırasında kullanılacak malzemelerin seçimi hayati önem taşıyor…” dedi.

Ar-Ge çalışmaları sürüyor Ytong’un donatılı duvar, döşeme ve çatı panelleri ile oluşturulan yapı sisteminden de bahseden Gökhan Erel, “bu yapılar depreme ve yangına karşı son derece dayanıklı, iklimlendirme masrafları en aza indirilmiş yapılardır. Marmara Depremi ve Van depremi sonrasında yapılan incelemelerde, bu yapıların depremi hasarsız atlattığı tespit edilerek, Bayındırlık ve

Marmara Depremi’nin yıldönümü nedeniyle açıklama yapan Türk Ytong Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Erel, “Depreme dayanıklı yapılaşmada en hayati rolü inşaatta kullanılan malzemenin oynadığını unutmamalıyız.” dedi.

İskân Bakanlığı’nın raporuyla belgelendi. Üyesi olduğumuz Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB), İTÜ ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümleri ile birlikte, Gazbeton Yapı Sistemi ile İnşa Edilmiş Binalar için Depreme Dayanıklı Tasarım Kuralları oluşturulması için önemli bir Ar-Ge çalışması yürütüyor. 2014 yılında başlayan bu araştırma ve deneyler sonucunda elde edilecek veriler, ülkemizde yapıların deprem güvenliğinin artırılmasına önemli katkılar sağlayacak” dedi. Yapı Malzeme Eylül 2016

23


Sektörel

AKG Gazbeton Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Sırrı Güvenç

AKG Gazbeton’dan depreme karşı güvence: %15 hafiflik Türkiye gazbeton üretiminde sektörünün lider firmalarından AKG Gazbeton, sağlam ve hafif ürünleri sayesinde binalardaki yükleri azaltarak deprem güvenliğini en üst seviyeye taşıyor. Türkiye gazbeton üretiminde sektörünün lider firmalarından AKG Gazbeton ürünleri ile yapı malzemesi sektöründeki ikame ürünlerle inşa edilen binalar mukayese edildiğinde, gazbetonla inşa edilen bir binanın, bina yükünü %15 oranında hafiflettiği tespit edildi. Hafiflik kadar önemli diğer bir konu da, deprem kuvvetlerine karşı gazbetonun gösterdiği direnç. Yapılan araştırmada, gazbeton ile inşa edilen binaların muadil

24

Yapı Malzeme Eylül 2016

ürünler kullanılan binalara oranla deprem kuvvetlerine göre % 15 daha direnç gösterdiği belirlendi. Bu özelliği ile gazbeton, yapı sektöründeki diğer ürünler arasından öne çıkarak, tercih nedeni oluyor. Nüfusunun %92’lik bölümü, 1. ve 2. derece deprem kuşağı üzerinde kurulmuş kentsel alanlarda yaşayan ve yüzölçümünün %90’ı deprem kuşağında bulunan ülkemizde, deprem güvenliğinin sağlanması konusundaki çalışmalara akademik çevrelerde de büyük önem veriliyor. Türkiye’deki yapı stokunun büyük bir bölümünün deprem açısından riskli yapılar olduğu değerlendirildiğinde, AKG Gazbeton ürünleri, güvenli yaşam için ideal yapı malzemesi olarak ortaya çıkıyor.

“Depreme karşı güvencemiz hafiflik” AKG Gazbeton ürünlerinin AVM’lerde, hastanelerde, okullarda ve endüstriyel tesislerde özellikle tercih edildiğinin altını çizen AKG Gazbeton Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Sırrı Gü-

venç, “AKG Gazbeton olarak akademik çalışmaların, özel sektör tarafından desteklenmesine, üretici firmaların ARGE konusundaki faaliyetlerine referans oluşturuyoruz. Bu kapsamda AKG Gazbeton İşletmeleri ürünlerinin sağlamlıktan taviz vermeden, daha da hafiflemesini sağlayan çalışmalara imza atıyoruz. ODTÜ ile yaptığımız deneyler ve uzun süren detaylı araştırmalar sonucunda AKG Gazbeton İşletmeleri olarak“ depreme karşı içiniz rahat olsun” diyoruz çünkü güvencemiz hafiflik. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde depremin yıkıcı etkilerini tekrar yaşamamak adına gazbeton kullanılmasını özellikle tavsiye ediyoruz. Çok katlı yapılardan oluşan kentsel dönüşüm projelerinin hızla arttığı ülkemizde, yapı malzemesi seçiminde ön plana çıkacak kriterlerin başında “deprem güvenliği” geliyor. Güvenli yaşam için ideal yapı malzemesi olan gazbeton, yapıların proje aşamasından itibaren, betonarme ve temel yapım maliyetlerinde ciddi tasarruf sağlıyor,” dedi.



Aktüel

Faizler düştü, şimdi ne olacak? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kredilerin indirilmesi çağrısı sonrasında hız kazanan konut kredisi faizlerindeki indirimler, sektörde faaliyet gösteren tüm aktörler tarafından olumlu bir şekilde karşılandı. Sektörün önde gelen isimleri tarafından yapılan yorumlar ise şu şekilde oldu;

Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt: “Faizlerin Türkiye genelinde düşmesini bekliyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın yaptığı faiz indirim çağrısının ardından bankaların konut kredisi faiz oranlarını düşürmesi, gayrimenkul sektörüne ve beraberinde birçok sektöre büyük bir hareket kazandıracak. Konut sektöründe son zamanlarda yapılan kampanyalar haksız rekabete sebep oluyordu. Bankaların bir bir faiz indirimine gitmesiyle gayrimenkul üreticileri de önünü artık daha rahat görebilecek. Pek çok banka faiz oranını %1’in altına indirerek, hem üreticiye hem de tüketiciye rahat bir nefes aldıracak. Faizlerin Türkiye genelinde düşmesini bekliyoruz. Böylelikle herkes kendine göre yeni kampanyalar düzenleyerek, sektörün ve piyasaların canlanmasına da katkı sunabilecek.

216 Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Bilent Dündar: “Faiz indirimleri herkese nefes aldıracak” Bankaların faiz indirimine gitmesinin, emlak sektöründe çok kısa sürede olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Pek çok bankanın faiz indirimine gitmesi önce yatırımcılara daha sonra da bizlere rahat bir nefes aldıracak. Bekleyen talepler harekete geçecek İnsanlar ev almak istediği halde yüksek taksitler nedeniyle bu isteklerini gerçekleştiremiyorlardı. Uzun vade yüksek faiz ev edinme iştahını azaltıyordu. Şimdi faizler düştü, vadeler uzadı ve tüketici dostu bir piyasa oluştu. Bu nedenle ev almak isteyenlerin önünde bir engel kalmadı. Tüketici 3 avantajla ev almaya gidebilir. Düşük faiz, uzun vade ve indirimli fiyat gibi. Biz tüm bunlara ek olarak birde tek fiyat kampanyası başlattık. Bu tür firma içi avantajlar da konut alıcısı için elini rahatlatan kolay alım sağlayan imkanlar sunması nedeniyle önemli bir fırsat. Yaşanan bu hareketlilik ile ev alım kararını erteleyen yatırımcılar kararlarını tekrar gözden geçirecek. Devletimiz sektörün sıkıntıya girmemesi için bugün olduğu gibi her zaman bir formül bulmuş ve gerekli önlemleri almıştır. Biz de alınan bu tedbirler için devlet yetkililerimize teşekkür ediyoruz. Emlak sektörü pek çok sektöre yön vererek, Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Bu zor günleri emlak piyasasında yaşanan hareketlilik ile çok kısa zamanda atlatacağımıza inancımız tam.

CFR Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Cafer İnan: “Faiz indirimleriyle gayrimenkul piyasası hareketlenecek” Bankaların, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın faiz indirimi çağrısın cevap vermesini memnuniyetler karşılıyoruz. Konut faizlerindeki indirimin gayrimenkul piyasasına büyük bir canlılık kazandırmasını bekliyoruz. Bankaların faiz indirimine gitmesi demek, yatırımcının daha rahat konut alabilmesinin yolunu açmak demektir. Biz konut üreticileri de alacağımız indirimlerle yeni kampanyalar düzenleyebileceğiz. Böylelikle hem üretici olarak bizler hem de yatırımcılar bu durumdan karlı çıkacak. Gayrimenkul sektörü ve dolayısıyla inşaat sektörünün dinamik kalması Türkiye ekonomisi için olmazsa olmaz kurallardan biridir. Dolayısıyla gayrimenkul sektörüne yapılan yatırımlar Türkiye ekonomisine yapılmış sayılır.

Almalar, İskurt ve Nergo Ortak Girişim Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Kılıç: Psikolojik eşik kırıldı Sektörde başlayan faiz düşüşüne bankaların da katılması yerinde bir uygulama oldu. Konut talebi olan birçok vatandaş faizlerin düşüşünü fırsat bilerek talebini alıma dönüştürüyor. Bu durum bizim Kartal’da yükselen Hill Kartal projemiz içinde geçerli. Faizde psikolojik sınır %1’in altı olarak dikkat çekiyordu. Şimdi bu psikolojik eşik hem inşaat firmaları bazında hem de bankalar bazında kırılmıs oldu.Alınan faiz indirimi kararı gayrimenkul sektörü açısından büyük bir açılım olacak. Son dönemde yapılan kampanyalarla hareketlenen gayrimenkul sektörü, faiz indirimi kararıyla çok daha iyi bir yola gireceğini düşünüyoruz. Emlak üreticileri, uzun zamandır bankaların faiz indirimine gitmesini bekliyordu. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla da bu talebimiz gerçekleşmiş oldu. Artık hem yatırımcı hem de üretici önünü daha rahat görebilecek.

26

Yapı Malzeme Eylül 2016


Aktüel

Piyasalardaki düşüş geçici, moralimiz yüksek!

Türkiye İMSAD Başkanı F. Fethi Hinginar

Rapora ilişkin değerlendirme yapan Türkiye İMSAD Başkanı F. Fethi Hinginar, “Temmuz ayı endeks sonuçlarındaki bütün bu olumsuz beklentilere karşın, hem hükumetimizin hem de Emlak Konut başta olmak üzere büyük gayrimenkul yatırımcılarının başlattığı kampanyalar ve bankaların faiz indirimlerinin sektöre olumlu olarak yansıyacağı beklenmektedir. Ortaya çıkan yeni koşullar bir süre daha faaliyetleri sınırlamaya devam edecektir. Faaliyetler, güven ve beklentilerde toparlanma zaman alacaktır. Bu nedenle ve kampanyaların bir ay gibi kısa bir sürede hemen sonuç vermesi zor olacağından kampanyaların bir süre daha devam etmesinin yararlı olacağı görüşündeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından her ay yayınlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi’nin temmuz ayı raporu yayınlandı. Darbe girişimi ve sonrasında oluşan koşulların etkisini hissettiren rapor için Başkan Fethi Hinginar, endişeye gerek olmadığını belirtti. Yapı Malzeme Eylül 2016

27


Beton sektörü geleceğe umutla bakıyor

Türkiye Hazır Beton Birliği, Türkiye’de ilk kez düzenlediği anketle faaliyet, güven ve beklenti endeksi hazırladı. Faaliyet ve güven endeksinde küçük düşüşler yaşanmasına rağmen beklenti endeksinin yüksek sonuçları, hazır beton sektörünün geleceğe umutla baktığını kanıtladı.

28

Yapı Malzeme Eylül 2016


Aktüel

Ülkemizdeki hazır beton sektörü, 800’den fazla girişimin faaliyet gösterdiği, 12 milyar Türk Lirasını bulan cirosu, 38 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 107 milyon metreküpü bulan üretimiyle ekonominin lokomotifi inşaat sektörünün en temel koludur. Son 7 yıldır üretimiyle Avrupa’daki ülkeler arasında liderliğini sürdüren Türkiye, dünyada ise üçüncü en büyük hazır beton üreticisi konumundadır. Türkiye Hazır Beton Birliği, ilk kez açıklanan hazır beton endeksiyle inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koydu. Türkiye genelinde her ay 75 hazır beton üreticisi firma ile gerçekleştirilen anket çalışmasında 3 farklı endeks türetildi: Hazır Beton Faaliyet Endeksi ile hazır beton firmalarının, geçmiş bir aylık faaliyetlerinin sonuçları, Hazır Beton Güven Endeksi ile hazır beton sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, ekonomi ve sektöre yönelik duydukları güven seviyesi, Hazır Beton Beklenti Endeksi ile hazır beton firmalarının önümüzdeki üç aylık dönemde faaliyetlerinin hangi seviyede olacağına ilişkin beklentiler hakkında bilgi edinildi.

Türk ekonomisine güven tam Türkiye’nin hareketli gündemi beton sektörünü olumsuz etkilemeye yetmedi. Faaliyet Endeksindeki 1.4 puanlık düşüş, hazır beton üretim ve satışlarında yavaşlama yaşandığını gözler önüne serdi. Güven Endeksinde de 0.6 puanlık oldukça sınırlı gerileme, olumsuz anlamda ufak bir hareketlenme yaşandığına dikkat çekiyor. Tüm bunlara rağmen Beklenti Endeksinin 0.5 puan artışla 100’ün üzerine çıkması, hazır beton üreticilerinin Türk ekonomisine olan güveninin tam olduğunu ve önümüzdeki üç ayda hazır beton satışlarının ve inşaat sektörünün büyüme trendine gireceğine inandığını ortaya koyuyor.

İnşaat sektöründe gelecek aylarda ciddi bir hareketlilik bekleniyor Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimleri ile başlayan konut kredilerindeki düşüş, inşaat sektöründe yeni bir heyecan yarattı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yapmakta olduğu çalışmalarla birlikte inşaat sektöründe gelecek aylarda ciddi bir hareketlilik bekleniyor. Yapı Malzeme Eylül 2016

29


Sektörel

Türk inşaat sektörü, Rusya krizinin çözülme yoluna girmesini sevinçle karşıladı! Rusya ile ilişkilerde girilen yeni dönem iş dünyasını umutlandırdı. Sektör, kayıpların kısa sürede telafi edileceği konusunda hem fikir.

Rusya ile normalleşme Türk Yapı Sektörü’ne 700 milyon dolar getirecek Rusya ile Türkiye arasında düzelen ikili ilişkilerle, ertelenen siparişlerin tekrar gönderilmeye başladığınız aktaran İMMİB Yapı Komitesi Başkanı Serdar Urfalılar, “Sektör ihracatımız 2014 yılında 710 milyon dolardı. Olumlu süreç devam ederse kısa sürede bu rakamı tekrar yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. İstanbul Maden ve Metaller İhrcatçı Birlikleri Yapı Malzemeleri Komitesi Başkanı Serdar Urfalılar, Rusya ile Türkiye arasıdaki ikili ilişkilerin düzelmesinin ülke ticaretine ve özellikle yapı sektörüne olumlu katkı sağlayacağını belirtti. Düzelen ilişkilerle ertelenen siparişlerin tekrar gelmeye başladığını aktaran Serdar Urfalılar, “İki ülke arasında yaşanan sorunlar nedeniyle sektör ihracatının yılın ilk 6 ayında 73 milyon dolara kadar geriledi. Sektör olarak Rusya’ya ihracatımız 2013 yılında 800 milyon, 2014 yılında ise 710 milyon dolardı. Olumlu süreç devam ederse kısa sürede 2014 rakamlarının tekrar yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Rusya’nın sektörün en büyük pazarlarından biri olduğunu dile getiren Urfalılar, “Rusya 2015 yılında 7,2 milyar dolar ve 2014 yılında ise 12,5 milyar dolar yapı malzemeleri ithalatı yaptı. Rusya’nın ithalatında en yüksek kalemler de yine Türkiye’nin birinci olduğu çelik, alüminyum ve inşaat aksesuarları oluşturuyor. düzelen ilişkilerimizle Rusya’nın yapı malzemeleri ithalatında daha büyük paya sahip olmaya talibiz” diye konuştu. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Demir ve Demir Dışı Metallar İh-

30

Yapı Malzeme Eylül 2016

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metallar İhracatçıları Birliği Başkanı Rıdvan Mertöz

racatçıları Birliği Başkanı Rıdvan Mertöz, Türk-Rus ilişkilerinin hızla düzelmesi ile Türk ekonomisine yıllık 4,5-5 milyar dolarlık bir pozitif etki yapacağını söyledi. Rıdvan Mertöz şöyle devam etti: “Demir ve demir dışı metaller sektörü olarak temel hedefimiz düzelen ikili ilişkilerimiz doğrultusunda birlik alanımıza giren sektör ihracatlarının artışını sağlamak olacaktır. Bu kapsamda 2015 ve 2016 yılı ilk altı aylık süreçte miktar ve değer bazında oluşan %45-50 kaybımızı telafi etmek anlamında öncelik-

İstanbul Maden ve Metaller İhrcatçı Birlikleri Yapı Malzemeleri Komitesi Başkanı Serdar Urfalılar

li olarak alüminyum, bakır ve yapı malzemeleri sektörü ihracat rakamlarını yukarı çekmemiz gerekiyor. Rusya Moskova’da uzun süredir yapı malzemeleri ve bağlantı elemanları sektörlerimiz konusunda söz sahibi olan Mosbuild ve Batimat fuarlarına katılıyoruz düzelen ilişkilerimizle bu ve benzeri fuarların bölgede artış göstereceği kanaatindeyiz. Bununla beraber Türk ürünlerimizin bölgede aktif tanıtımlarının yapılacağı bir Türk Ticaret Merkezi projemizde hali hazırda yürütülüyor.”


Sektörel

Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) ile Rönesans Holding anlaştı! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Federerasyonu’na gerçekleştirdiği resmi ziyaretle eş zamanlı olarak Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) ve Rönesans Holding, stratejik bir anlaşmaya imza attı.

Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) CEO’su Kirill Dmitriev

Sağlık, inşaat, altyapı ve ticari gayrimenkul sektörlerinin öncelikli sektörler olarak belirlendiği anlaşma kapsamında her şirket 200’er milyon dolar olmak üzere toplamda 400 milyon dolar yatırım yapabilecek.

Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak

“İki ülke arasındaki yatırım bağlarını güçlendireceğiz” Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak; “Bu ülkede doğmuş olan bir şirket olarak, Rusya’yı her zaman en sağlam ve en önemli ülkelerden biri olarak değerlen-

dirdik” diye konuştu. “Kurulduğumuz günden bu yana, çok farklı projeleri başarı ile tamamladık ve bu pazarda güçlü ilişkiler geliştirdik. Bu ilişkileri bir adım daha ileri götürerek RDIF ile ortaklık kurmaktan ve Türkiye ile Rusya arasındaki yatırım ortaklığının güçlenmesine katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz” dedi. Ilıcak sözlerini şöyle sürdürdü: “Her iki ülkede de ortak projeleri hayata geçirmemizi sağlayacak bu işbirliğinin, hem Rusya hem de Türkiye’yi daha güçlü kılacağına inancımız tam.” Açıklamada Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) CEO’su Kirill Dmitriev ise, “Rönesans Holding ile işbirliğimizi sürdürüyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. RDIF ve Rönesans Holding olarak Rusya’daki cazip projeleri değerlendiriyoruz. Bu süreçte, Rönesans Holding’in altyapı, inşaat, sağlık, enerji ve gayrimenkul geliştirilmesi alanlarındaki deneyim ve gücünden faydalanacağız. Rusya ve Türkiye’de ortak projeler yürütmekteki bağlarımız ve deneyimimizin, iki ülke arasındaki yatırım ortaklığının güçlenmesine önemli bir katkı sağlayacağını umuyoruz” şeklinde konuştu.

“Rusya’ya olan ihracatımız yeniden hız kazanacak” Yalıtım sektörünün önde gelen şirketlerinden ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Rusya krizi ile birlikte bu pazara yönelik azalan ihracat faaliyetlerinin, ilişkilerin normalleşmesi ile yeniden hız kazanacağını söyledi. Türkiye ve Rusya arasında gerçekleştirilen tarihi görüşmenin, iki ülke arasında başta ekonomi olmak üzere her alandaki ilişkilerin normalleşmesi ve daha da iyiye gitmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade eden ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan; “Açıklanan 12 maddelik mutabakat, komşumuz Rusya ile yürüttüğümüz ticari ilişkilerin geleceği açısından iş dünyasına umut verdi. Türk inşaat firmalarının Rusya’da çalışmasının yeniden başlaması, inşaat sektörünün alt sektörleri açısından da kaldıraç olacaktır. Rusya’ya yaptığımız ihracat geçmişte ciddi oranlardaydı ancak kriz sonrasında bu oran düştü. Bu düşüşü alternatif pazarlarla kapatmamıza rağmen, Rusya hiçbir zaman göz ardı edemeyeceğimiz bir pazar. Bu kapsamda, 75 ülkeye yalıtım ürünleri ihracatı yapan sektörün öncü firması olarak, ilişkilerin yeniden normale dönmesiyle Rusya’ya olan ihracat faaliyetlerimize de hız vereceğiz” dedi.

ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan

Yapı Malzeme Eylül 2016

31


Sektörel

Zenar: “İstanbul’un yeni mega projesi, 322 metre ile dünyanın en yüksek betonarme asma köprüsü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü Betonsa ile yükseldi.”

2016 yılı ilk altı aylık finansal sonuçları açıklandı:

Akçansa ilk altı ayda 736 milyon TL satış geliri elde etti

Türkiye’nin lider yapı malzemeleri şirketi Akçansa, 2016 yılının ilk altı aylık dönemine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre şirketin Ocak-Haziran dönemindeki satış geliri 736 milyon TL, dönem kârı ise 142 milyon TL oldu.

Türkiye’nin lider yapı malzemeleri şirketi Akçansa’nın açıkladığı 30 Haziran 2016 tarihi itibarıyla düzenlenmiş konsolide gelir tablosu ve döneme ait mali sonuçlara göre, şirketin bu yılın ilk altı aylık dönemindeki cirosu 736 milyon TL oldu. Şirketin Ocak-Haziran 2016 dönemindeki brüt kârı 207 milyon TL, dönem kârı

ise 142 milyon TL olarak açıklandı. Akçansa Genel Müdürü Umut Zenar, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan, pazarda fark yaratan bir ürün portföyüne sahip olduklarının altını çiziyor ve ekliyor: “Akçansa olarak Türkiye’nin en önemli projelerinde geniş ürün portföyümüzle çözüm ortağı olarak yer alıyoruz. ABD, Batı Afrika ülkeleri, Akdeniz Havzası gibi önemli ve kalıcı pazarlarımızla çok farklı coğrafyalara ürün ve hizmetlerimizi ulaştırıyoruz. Sadece Çanakkale’de üretimini yaptığımız özel çimento ihracatımızla ABD pazarının en büyük tedarikçisi konumundayız. Aldığımız sonuçlar da doğru işler yaptığımızın bir göstergesi.” Ülke ekonomisini gözetmek, cari açığı azaltmak için beton yolların çok güçlü bir alternatif olduğunu ekleyen Akçansa Genel Müdürü Umut Zenar, sözlerine şöyle devam etti: “26 Ağustos tarihinde açılışı yapılacak olan İstanbul’un üçüncü köprüsü başta olmak üzere, Türkiye’yi büyüten altyapı yatırımlarının

Akçansa Genel Müdürü Umut Zenar

çözüm ortağıyız. Ana malzemesini ülkemizin kendi kaynaklarından sağlayarak ürettiğimiz yeni ürünümüz ‘Yolbeton’ ile artan karayolları onarım masraflarına ve zaman kaybına karşı etkili bir çözüm sunuyoruz. Yolbeton, hızlı uygulama ve onarım gerektirmeyen yapısıyla iş gücü açısından da asfalt uygulamasına oranla yaklaşık yüzde 50 tasarruf sağlıyor. Betonsa olarak Yolbeton’u Türkiye geneline yayarak daha fazla karayolunun Yolbeton’a dönüşmesini hedefliyoruz.”

Kapaklı yolları ‘Yolbeton’ ile yenileniyor Geleneksel beton yollara oranla maliyet ve zaman tasarrufu sağlayan Yolbeton ile Tekirdağ’ın yolları yenilenecek.

Türkiye’nin lider yapı malzemeleri şirketi Akçansa tarafından hayata geçirilen ve sektörde fark yaratan Yolbeton Projesi’nin Kapaklı’daki açılış töreni Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Albayrak’ın katılımıyla gerçekleşti. Akçan-

32

Yapı Malzeme Eylül 2016

sa’nın, Betonsa markasıyla geliştirdiği, uzun yıllara dayanan Ar-Ge çalışmalarının bir ürünü olan ‘Yolbeton’, karayollarının onarımında maliyet artışı ve zaman kaybına karşı etkili bir çözüm sunuyor. Akçansa Genel Müdür Yardımcısı Musa Keşaplı, Kapaklı’da düzenlenen açılış töreninde tüm Türkiye’yi Yolbeton ile çevrelemek istediklerini belirterek, “Asfalt ve geleneksel beton yollara oranla maliyet olarak daha ekonomik olmasının yanı sıra ayrıca dayanıklılık açısından çok daha güçlü olan Yolbeton, hızlı uygulama ve onarım gerektirmeyen yapısıyla iş gücü açısından da yaklaşık yüzde 50 tasarruf sağlıyor. Beton yollar Asfalt yollara göre daha dayanıklı, daha az sıklıkta bakım-onarım gerektiren, ana malzeme-

si ülkemizin kendi kaynaklarından sağlanan ve uygun maliyetlerle yapılabilen bir seçenek. Yolbeton ile Kapaklı’da gösterdiğimiz başarıyı Türkiye geneline yayarak daha fazla karayolunun Yolbeton’a dönüşmesini amaçlıyoruz.” dedi.



Formülün adı: Çimsa Çimsa, sektöre örnek oluşturan ar-ge gücü sayesinde, gri çimentonun yanı sıra beyaz çimento ve kalsiyum alüminat çimentosu gibi özel ürünlerle global bir marka olmaya devam ediyor.

Türkiye’de ve dünyada önde gelen çimento ve yapı malzemeleri üreticilerin-

34

Yapı Malzeme Eylül 2016

den biri olan Çimsa’nın bugün ulaştığı başarının ardında, fark yaratan, yeni ve yenilikçi yaklaşımı yatıyor. Çimsa, 2000 yılından bu yana, Türkiye’nin ilk ve tek Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde katma değeri yüksek ve özel ihtiyaçlara yönelik özel ürünler geliştiriyor. “Benimsediğimiz yenilikçi yaklaşımla; Çimento sektöründe inovasyonu yaparsa Çimsa yapar! ” diyen Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, formülün adını ‘Çimsa’ olarak açıkladı.

Çimsa hayata geçirdiği ilklerle çimento sektörüne örnek ve öncü oluyor ‘Formülün adı: Çimsa’ lansmanında konuşma yapan Sabancı Holding Sanayi Grubu Başkanı ve Çimsa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hacıkamiloğlu, “Çimsa

bugün, 60’tan fazla ülkeye ihracat yapıyor, Çimsa menşeli ürünler dünyanın dört bir yanında, geleceğin yapılarının inşasında kullanılıyor. Çimsa çimento ve yapı sektöründe birçok ilklere imza atmış örnek bir şirkettir. 1990 yılında dünyada ilk kez, isteğe bağlı değişebilen gri/ beyaz klinker üretim hattını devreye aldı. 2000 yılında 600 bin ton kapasiteli yeni beyaz klinker hattının devreye alınması ile Çimsa Mersin Fabrikası, dünyada tek çatı altındaki en yüksek kapasiteli beyaz çimento tesisi oldu. Yine aynı yıl, Türkiye’deki ilk Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu. 2002’de Türkiye’de ilk kez Kalsiyum Alüminat Çimentosu üretmeye başladı. 2008 yılında Türkiye’de tesis sayısı bazında hazır beton sektöründe en büyük üretici oldu. Çimsa, sadece operasyonel


Sektörel anlamda değil, çevreci yaklaşımı ile sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarıyla sürdürülebilir büyümesini bugüne kadar sürdürdü. Çimsa’nın, bugün gündeminde olan iki yatırımla Türkiye’de ve dünyada daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz” dedi.

Çimsa’yı ‘Formülün Adı’ yapan değerler Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay da “Çimsa’yı sektörde rakiplerinden ayrıştıran en önemli fark, müşterilerimizin beklediği ürün ve hizmet standartlarına ulaşmak için yaptığı yatırımlardır. İnovasyon, bu yatırımlar içinde son 15-20 yıldır her zaman, öncelikli ve önemli konu olmuştur. Biz, inovasyon üssü olan Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezimizdeki çalışmalarla bir yandan çimentonun, estetiğin ve sürdürülebilirliğin hammaddesi olarak yeniden keşfedilmesini amaçlıyoruz. Diğer yandan da beklenti ve ihtiyaçları öngörerek, pazar trendlerine ve dinamiklerine yön vermeyi hedefliyoruz. İnovasyonla yaşam kalitesinin ve çevrenin iyileştirilmesine katkıda bulunurken, bunu aynı zamanda kendi rekabet üstünlüğümüzü oluşturmaya yönelik stratejik bir araç olarak benimsiyoruz” diye konuştu.

Çimsa’da ‘Formülün adı’ ile yeni bir dönem başlıyor Çimsa Beyaz Çimento ve Özel Ürünler Genel Müdür Yardımcısı Ülkü Özcan’da ‘Formülün Adı: Çimsa’ lansmanında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Çimsa olarak özel ürünlerde her zaman ilklere imza attık. Enerjimizi ve heyecanımızı kaybetmeden sürekli daha iyisini, farklısını ve özelini aramayı sürdürüp yarını inşa etmenin yollarını aradık. Ve uzun süren

Çimsa Beyaz Çimento ve Özel Ürünler Genel Müdür Yardımcısı Ülkü Özcan

Sabancı Holding Sanayi Grubu Başkanı ve Çimsa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hacıkamiloğlu

çalışmalarımız sonucunda bugün sizlerle formülün adı altında klasik ürünlerden inovatif çözümlere giden yarınlarımızı inşa edecek yolculuğumuzu başlatıyoruz. «Formülün adı» çok dinamik ve esnek bir yapı.

Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay

Bu yapı siz değerli iş ortaklarımıza tek bir üründen oluşan portföyler yerine, her bir sektörün ihtiyaçlarına odaklanılarak titizlikle formülize edilmiş ve o segmente özel bir performans içeren çözümler sunuyor.”

Çimsa’nın, ilk altı ay karı 133 milyon TL Farklı ve yenilikçi ürün yelpazesi ile çimento ve yapı malzemeleri sektöründe global bir oyuncu olan Çimsa, 2016 yılı ilk 6 aylık dönemine ilişkin finansal sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Buna göre, 30 Haziran 2016 tarihi itibarıyla şirketin cirosu 586 milyon TL oldu. Sürdürülen faaliyetlerden vergi öncesi kar 170 milyon TL olurken, dönem karı ise 133 milyon TL olarak gerçekleşti. Çimento sektörünün altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla birlikte gelişim gösterdiğini belirten Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, “Türkiye, bugün dünyanın dördüncü, Avrupa’nın ise en büyük çimento üreticisi konumunda. Çimentoda iç talep, kişi başına gayrisafi milli hasıla büyümesiyle birlikte artıyor. Buna bağlı olarak çimento tüketimi son 10 yılda, yıllık ortalama %5 artarak 2015’te 826 kiloya erişti. Bu istikrarlı bir yükselişe işaret ediyor. Ülkemizde genç nüfusun yarattığı yeni konut ihtiyacının yanı sıra artan altyapı yatırımları ve hız kazanan kentsel dönüşüm nedeniyle inşaat sektörünün en önemli girdilerinden biri olan çimento talebinin önümüzdeki yıllarda benzer bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. Avrupa Birliği Standartları’nda üretim altyapısına sahip çimento sektörünün gerek yurt içindeki gelişmeler gerekse yurt dışında kazanılan yeni pazarlar nedeniyle büyümeye açık bir sektör olduğuna inanıyoruz” dedi.

Yapı Malzeme Eylül 2016

35


Sektörel

Henkel’den ikinci çeyrekte başarılı performans

Düsseldorf - Henkel'in CEO'su Hans Van

Satışlar 4 milyar 654 milyon Euro olurken, organik büyüme %3,2 olarak, gerçekleşti.

Henkel, 2016 mali yılı için hedeflerini güncelledi. Henkel %2 ila 4 aralığında organik büyüme bekliyor. Şirketin her iş biriminin de bu aralıkta büyümesini bekliyor. Gelişmekte olan piyasalardaki satışların payında döviz etkileri dolayısıyla önceki yıla oranla hafif bir düşüş bekleniyor. Henkel, satış kazancında (EBIT)

%16,5’ten fazla artış bekliyor ve her bir iş biriminin satış kazancının önceki yılın üstünde olmasını hedefliyor. Henkel, düzeltilmiş imtiyazlı hisse senedi başına karlılıkta yaklaşık %8 ila %11 artış beklemeye devam ediyor. Düsseldorf - Henkel’in CEO’su Hans Van Bylen “Henkel ikinci çeyrekte güçlü bir ticari performans gösterdi. Gelişmekte olan piyasalarda güçlü büyüme ve gelişmiş piyasalardaki pozitif ilerleme ile güçlü bir organik büyüme gerçekleştirdik. Aynı zamanda gelir ve karlarımızı büyük ölçüde artırabildik. Henkel’in yeni rekor seviyelerini oluşturan, imtiyazlı hisse senedi başına karlılığı %8,5 oranında artarak, 1.40 Euro’ya ve satış gelirleri de %17,6’ya yükseldi. Henkel’in başarılı gelişimi tüm iş birimlerinin katkısı ile gerçekleşti. İkinci çeyrekteki güçlü performansımıza katkıda bulunan küresel ekibimize teşekkür etmek istiyorum.” dedi. Hans Van Bylen “Aynı zamanda ikinci çeyrekte karar verdiğimiz Sun Products Corporation’ın satın alınması ile ilgili olarak çok heyecanlıyız. Bu Henkel’in dünya çapındaki en önemli bölgelerinden biri olan Kuzey Amerika’daki pozisyonunun gelişmesi için bir adım olacak. Bu satın alımdan sonra ABD çamaşır bakım piyasasında 2. olacağız.” şeklinde konuştu. Van Bylen, mevcut mali yıl ile ilgili olarak ise “Orta derecede küresel ekonomik büyüme, yavaşlayan büyüme dinamikleri, piyasalardaki yüksek belirsizlikler ve döviz kurundaki olumsuz gelişmeler ile birlikte giderek zorlaşan bir piyasa ortamı ile karşı karşıyayız. Bu nedenle kendimizi iddialı hedeflerimize ulaşmaya adadık ve inovasyon becerilerimizi, güçlü markalarımızı ve piyasadaki lider pozisyonlarımızı güçlendirmeye odaklanacağız.” dedi.

Mehmet Yılmaz, Yapıştırıcı Teknolojileri Operasyon ve Projeler Direktörlüğüne getirildi Kariyerine 1992 yılında Türk Henkel kalite bölümünde başlayan Mehmet Yılmaz; iş güvenliği, mühendislik, yatırım projeleri, üretim müdürlüğü gibi önemli görevlerde bulunduktan sonra yurt dışı görevlere atanarak; İran Henkel Fabrika Müdürlüğü görevinin yanı sıra bölgesel projelerde de önemli roller üstlendi. 2008 yılından bu yana Türk Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri Gebze Fabrika Müdürü olarak görevini sürdüren Mehmet Yılmaz, Haziran 2016 itibari ile mevcut görev ve sorumluluklarına ek olarak Türk Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri Operasyon ve Projeler Direktörlüğü görevini de yürütecek.

36

Yapı Malzeme Eylül 2016



Yeni Keçiören Bulvarı Hızla İlerliyor

Proje hakkında genel bilgiler: Proje: Yeni Keçiören Bulvarı Samsun Yolu ve Basınevleri Bağlantıları Uygulama Projesi İşveren: Ankara Büyükşehir Belediyesi Ana Yüklenici Firma: Söğüt İnşaat Taah. Petr. Mad. Gıda Nak. İç Ve Dış Tic.ltd.şti Kaba Yapı Taşeron Firma: Enam İnşaat Taah. Ve Gıda San. Tic. Aş. Kaba İnşaat Süresi: 6 Ay Kalıp sistemleri:Trio Perde, PD8 Yük Kulesi Kalıpları

38

Yapı Malzeme Eylül 2016

Genel Bilgi: Keçiören trafiğini yüzde 40 rahatlatması planlanan ve Fatih Köprüsü’ne paralel olacak “Yeni Keçiören Bulvarı”nın Basınevleri Kavşağı’nda çalışmalar hızla devam ediyor. Yeni Bulvar’ın ilk etabı olan Basınevleri Kavşağı’nda yaklaşık 350 kişilik ekiple gece-gündüz çalışılıyor ve 3ay gibi kısa bir sürede açılması hedefleniyor. Bulvarın ikinci etabında da çalışmalara en kısa sürede başlamayı ve 3 ay gibi bir sürede tamamlanması hedefleniyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına başlanan ve Keçiören trafiğini önemli ölçüde rahatlatacak “Yeni Keçiören Bulvarı”nın Basınevleri Kavşağı’ndaki ilk etabında çalışmalar rekor hızla ilerliyor. Selçuklu Caddesi, Gülhane Caddesi ve Basın Caddesi kesişiminde sürdürülen 3 katlı kavşak çalışmasıyla Üçpınar, Keçiören trafiğini rahatlatacak bulvarda çalışmalar rekor hızda sürdürülüyor ve planlanan takvimin önünde ilerliyor. “Köprü inşaatının sürdüğü Basınevleri Kavşağı’ndaki alanın her yerinde ve her metrekaresinde günlük aşağı yukarı 350 kişiyle gece gündüz çalışılıyor. Selçuklu, Gülhane ve Basın caddeleri kesişiminden başlayan ve Samsun Yolu’na kadar yapılacak olan 800 metre uzunluğunda-


Çözüm Ortağı rak kullanılabilir. PD8 merdiven kulesinde kullanılan parçalar diğer standart PD8 elemanları ile aynıdır. Sadece merdiven modülü ilave olacaktır.

2. PD8 MASA TİPİ DÖŞEME KALIBI:

ki bulvarın 2’şer şeritli ve çift yönlü olacak, 3 katlı kavşak çalışmaları kapsamında 2 köprü, 1 alt geçit ve 1 hemzemin kavşak inşa edilecek. Yeni bulvarın Samsun Yolu kesişiminde ise 1 köprü ve 2 alt geçit inşaa edilecek.

DÖŞEME KALIBI PD8 MASA ve YÜK KULESİ PERI PD8 sistemi; temel olarak R110(110 cm genişliğinde) ve R150(150 cm genişliğinde) çerçevelerden oluşur. Taban plakaları ve çerçeveler arasındaki bağlantı, ayarlanabilir spindle adı verilen bağlantı elemanı ile sağlanır. Spindelleri ayarlanabilmesi bize şantiyede çok hassas yükseklik ayarı yapmamıza olanak sağlar. Karşılıklı çerçeveler arasındaki bağlantı ise 1.25m

ile 3.50m arasında değişen boylardaki diagonallerle sağlanır. Sistem üst tarafına monte edilen sırasıyla; panel, haçvarikafa, spindel ve de spindel ayarı için kullanılan jack-nut(somun) ile bir ünite haline gelir. PD8 in temel özelliği; ana taşıyıcıların çerçeve veya diğer taşıyıcı ayaklara, tali taşıyıcıların da ana taşıyıcılara ara elemanlarla tesbit edilerek rijit ve tek parça haline getirilmesidir. PERI PD8 şantiyede tek bir sistemle 3 ayrı çözümü sunar. Her biri için tip ruhsatlar, DIN ve EURO normlarına göre düzenlenmiş abakları mevcuttur. 1.PD8 İN MERDİVEN KULESİ OLARAK KULLANILMASI: PERI PD8 100 m’ye kadar olan yüksekliklerde bile güvenli bir merdiven kulesi ola-

PERI PD8 alt ve üst spindle ların maksimum açılma boyuna ulaştığı durumlarda bile ağır yük taşınması gerektiği zamanlarda rahatlıkla kullanılabilir. PD8 ile oluşturulan döşeme kalıbı sisteminin uzunluğu ve toplam yüksekliği ayarlanabildiği için şantiyede çok büyük kullanım kolaylığı sağlar. Masa kalıbında PERI GT24 Kafes kirişleri ile VT20K dolu gövdeli kirişleri mahya ve veya ızgara olarak kullanılmaktadır. Bu sayede projenin elverdiği ölçüde büyük masa modülleri yapmak mümkündür. Tek bir ayak 8 tona kadar emniyet ile yüklenebilir. PD8 Masa Tipi döşeme kalıbı sistemi, ön montajla hazır hale getirilen 15-20m2 lik kalıplarla zaman ve işçilikten ekonomi sağlanmaktadır Ayrıca PD8 yatayda, ayaklarına takılan tekerlekler yada krikolu özel arabalar sayesinde, düşeyde ise vinçle taşınabilmektedir. Kirişli döşemelerde, zaman ve işçilik kaybına neden olan kiriş yanakları, masaya tesbit edilerek büyük avantaj sağlanmaktadır. Tecrübe ile ayda üç defa devredilebilir. Statik olarak müsade edildiği sürece masa aralarına bırakılan erken söküm bantları ve dikmeleriyle aylık devir sayısı dahada artırılabilir. 3.PD8 YÜK İSKELESİ: PD8 sistem; masa kalıbının dışında döşeme kalıbı iskelesi olarak da kullanılabilir. Özellikle köprü, santral, sanayi ve su yapısı gibi kalın ve düzensiz planlı döşeme imalatlarında yüksek taşıma gücü, kolay ve hızlı kurulumu sayesinde tercih edilmektedir. İskelenin kurulmasını takiben PERI GT24 ve VT20K kirişleri ile döşeme ve/veya kiriş kalıbı iskelesi teşkil edilir. Gerekli yatay ve rüzgar yükü tedbirlerinin alınması koşulu ile her türlü yükleme değerine cevap verecek şekilde dizayn ve hesap edilebilen son derece fleksibıl bir sistemdir. Yapı Malzeme Eylül 2016

39


TRIO PERDE KALIBI TRIO kalıp sistemi; çelik veya alüminyum karkas sisteminin üzerine 18 mm’lik kalıp kontraplağının “plywood 240 gr/m² fenol kaplı” özel perçinler yardımıyla sabitlenmesi ile oluşur. TRIO kalıp sistemindeki perçin aplikasyonunun bir özelliği de beton yüzeyinde hiçbir iz bırakmamasıdır. Böylece beton döküm esaslarına uyulduğu taktirde yüzeyde en ufak bir pürüze bile rastlanmaz. TRIO kalıp sistemi genel

40

Yapı Malzeme Eylül 2016

olarak 240 cm, 270 cm, 330 cm olmak üzere 3 yükseklikten ve 30 cm den başlayıp 30 ar cm aralıklarla artan 6 genişlikten oluşur. Ayrıca bu panel yüksekliklerine ait TWE ve TGE köşe elemanları mevcuttur. TRIO 270 cm’lik panel max 81.0 kN/m2 , TRIO 330 cm‘lik panel ise max 83.0 kN/ m2 lik taze beton basınçlarına karşı dayanıklıdır. TRIO 2.70 x 2.40 cm’lik standart çelik panelin ağırlığı 328 kg, TRIO 2.70 x 0.90 cm’lik alümin-


Çözüm Ortağı

yum panelin ağırlığı ise 70 kg’dır. TRIO kalıp sisteminde kullanılan tek bağlantı elemanı BFD kilittir. Tek bir bağlantı elemanı ile bütün sistem yatayda ve düşeyde aynı hizaya getirilir ve paneller sıkıca birleştirilir. BFD kilit sistemi, panellerin yatayda ve düşeydeki bağlantılarını sağlamasının yanı sıra iki panel arasındaki 10cm’ ye kadar olan boşluklarda ahşap dolgu elemanı konarak bu paneller arasındaki bağlantıyı sağlar, maksimum çekme kuvveti kapasitesi 20kN dur. TRIO kalıp sistemi 12.00 m lik bir yüksekliğe ek bir önlem alınmasına ihtiyaç duymadan BFD kilit sistemi ile ulaşabilir. BFD kilit sisteminin tek bir kişi tarafından ve sadece bir çekiç yardımıyla monte ve demonte edilebilmesi TRIO kalıp sisteminin şantiyedeki aplikasyonunun büyük ölçüde hızlandırır. Aşağıda BFD kilit ve BFD kilit ile panellerin bağlanmasına ait bir uygulama görülmektedir. TRIO kalıp sisteminin bir yüzünde, kalıp sistemini şaküle almak için şakül payan-

daları ve beton dökümü esnasında çalışanların güvenliğini ve rahat çalışmasını sağlamak amacıyla betonlama konsolu bulunur. Payandalar sisteme tespit kafaları yardımı ile kolayca adapte edilir. TRIO kalıp sistemi, diğer PERI sistemlerinde olduğu gibi tie-rod lar ile ankre edilir. Tie-rod ların çekme yükü 90 kN dur.

TRIO kalıp sisteminin diğer PERI sistemleri ile CB, SB, FB180-2, ASG160, KGF240, SKS gibi senkronize olabilmesi, karmaşık ve özel projelerde kullanıcıya çok geniş bir çözüm yelpazesi sunar. TRIO kalıp sistemi, perde,temel ve kolon kalıpları için ideal ve pratik bir çözümdür.

Enam İnşaat A.Ş. Şantiye Şefi İlker Yılmaz der ki; İmalat hızının ön planda olduğu projemizde sistemlerinin kalitesi, güvenilirliği ve mühendislik hizmetleri ile, şantiyemizdeki hıza ortak olan PERI Ankara ofisine teşekkür ederiz. Yapı Malzeme Eylül 2016

41


Çözüm Ortağı

Current, powered by GE, Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda 4 milyon m2 alanı aydınlatıyor GE’nin yeni kurduğu enerji şirketi Current, powered by GE, oyunlarla bağlantılı 40’tan fazla tesiste enerji tasarrufu sağlayan LED teknolojisi ve aydınlatma çözümleri ile Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nı aydınlatıyor.

42

Yapı Malzeme Eylül 2016

Current’ın aydınlatma çözümleri oyunların gerçekleşeceği alanların yaklaşık yarısını aydınlatıyor. Bu alanlar arasında Olimpiyat Köyü, Trans-Olympic Anayolu, Rodrigo de Freitas lagünü, Olimpik Tenis Merkezi, Velodrom ve basketbol ile judo müsabakalarının yapılacağı Carioca 1, 2 ve 3 Arenaları bulunuyor. Current’ın sağlayacağı yaklaşık 200.000 led aydınlatma armatürü, toplamda 4,3 milyon metrekareye yayılan mekanları aydınlatıyor. Aydınlatılan alan, 1068 futbol sahasına, 1954 Rodrigo de Freitas lagününe ya da üç Sao Paulo Ibirapuera parkına eşdeğer bulunuyor. GE ve Current, aynı zamanda GE’nin Olimpiyat sponsorluğunun mirası niteliğinde bir hediye olarak Rio de Janeiro’daki Flamengo Park ve Lapa bölgesine 1600 LED aydınlatma armatürü ile katkıda bulunuyor. LED teknolojisi, aydınlatmayla ilgili enerji maliyetlerini yarı yarıya azaltmakla kalmayıp, ek enerji maliyetlerinden de tasarruf etmek için “açma-kapama” ve ‘ışık seviyesinin ayarlanması’

Müsabaka alanlarında, önemli toplanma alanlarında ve yollarda enerji verimliliği sağlayan LED altyapısı, enerji tüketimini yaklaşık %50 oranında azaltacak. işlemlerinin daha kesin şekilde yapılabilmesine olanak sağlıyor. Ayrıca yayalara ve sürücülere de daha iyi görüş sağlıyor.



Türkiye’nin simgesi köprülerde DOKA tecrübesi DOKA, dünyanın en uzun ikinci köprüsü ve en büyük orta açıklıklı dördüncü asma köprüsü özelliğini taşıyan Osman Gazi Köprüsü projesine özel çözümleri ile hız ve güven sağladı. Türkiye’nin üçüncü büyük köprüsü olan ve Atatürk Baraj gölü üzerinde inşaa edilen Nissibi Köprüsü de DOKA’nın sunduğu özel çözümlerle hızlı ve güvenli şekilde tamamlanmıştı.

44

Yapı Malzeme Eylül 2016

8-10 Ağustos’ta İstanbul Hilton’da gerçekleşen ‘İstanbul Uluslararası Köprü Konferansı’nda Türkiye’nin simgesi olan köprüler ele alındı. DOKA köprüler konusundaki uzmanlığını katılımcılarla paylaştı. Doka Kalıp İskele Genel Müdürü Ender Özatay “Köprü projeleri özel tasarımları ve ağır yükleri nedeniyle sağlam ve özel çözümler gerektiren projeler. Köprülerdeki taşıyıcı sistemlerden gelen yüklerin güvenli bir şekilde aktarımı için kullanılan iskelelerin uyarlanabilir ve taşıma kapasitesi yüksek, taşıyacağı yüke uygun sistemler olması çok önemli. Ortaya çıkan yüklerin optimum düzeyde karşılanması ve projenin güvenli şekilde ilerlemesi için kapsamlı planlama hizmetleri ve projeye özel taşıyıcı sistem statiğine tam olarak uyarlanabilen kalıp çözümleri sunulmalı. Burada önemli olan noktalardan birisi seçilen iskele sisteminin modüler, kolay kurulabilen, tabliyeden gelen beton ve hareketli yükleri karşılayabilecek kapasiteye sahip olması ve buna uygun dizayn edilmesidir.”

“DOKA iskele sistemlerinin yük taşıma kapasiteleri belli bir güvenlik katsayısıyla hesaplanmıştır ve tasarım esnasında standartların belirlediği yük oranlarının üzerine çıkılmaz ayrıca tabliyede uygulama esnasında gelebilecek yanal yükler içinde çapraz bağlantıları olan sistemler kullanılmakta, iskelelerin devrilme, yük taşıma kapasitesi, burkulma hesapları DOKA statik hesap programları kullanılarak tahkik edilmektedir. Uygulama esnasında ise Doka teknik ofislerinde çizilen uygulama çizimlerine göre kurulum, DOKA süpervizörü nezaretinde eksiksiz yerine getirilmektedir. Bahsedilen bu iş akışı her proje için ayrı ayrı yapılmakta ve kontrolü sağlanmaktadır” dedi.

Zor geometride güvenli ve hızlı çözümler: Osman Gazi Köprüsü “Orta açıklığı yaklaşık bin 550 metre ve asma gövde uzunluğu 2 bin 682 metre olan proje kapsamında Doka, ilk olarak zor bir geometride inşa edilen Kuzey Ank-


Çözüm Ortağı raj bloğu için Top 50 geniş yüzeyli perde kalıbı ve 150 F tırmanma kalıbı kullanımı gerçekleştirdi. 30 metre yüksekliğindeki ankraj bloğu için döküm adımları DOKA teknik ofisi tarafından ve DOKA süpervizörü eşliğinde tamamlandı. Kuzey bloğunda başlayan imalata aynı kalıplarla Güney blokta da devam edildi. Ankraj blokları döküm adımları 3,70 metre oldu.” “DOKA olarak sunduğumuz vinçle tırmandırılan veya otomatik tırmandırılan kalıp sistemlerimiz sayesinde her türlü geometriye, yüksekliğe ve boyutlara göre hazırlanabilen geniş bir tasarım yelpazesine sahip pilon ve ayaklar üstün performans ve ustalıkla uygulanır. Otomatik tırmanır kalıp sistemlerimizle daha güvenli, daha hızlı ve daha ekonomik çözümler sunabiliyoruz.”

Türkiye’nin üçüncü büyük köprüsü: Nissibi “Atatürk Baraj gölü üzerinde inşaa edilen Nissibi Köprüsü de Türkiye’nin inşaat sektörü için örnek bir köprü niteliğindedir. Yapının zor bir geometriye sahip olması ve yüksekliği nedeniyle otomatik trmanır kalıp sistemimiz SKE50 plus en ideal çözümü sunmuştur. Hava koşullarından etkilenmeyen ve saatte 72 km hızla esen rüzgarda dahi kesintisiz çalışabilen sistem sayesinde proje hızla ve güvenle sürdürülebilmiştir. Pilonun her iki ayağı için SKE otomatik tırmanır sisteminin yanı sıra, her ayak için tam ölçüye göre hazırlanmış 127,23 metrekarelik Top 50 sistemi kullanılmıştır. SKE platformları ile birden fazla paralel tırmanma ünitesini aynı anda taşımak mümkün olup, çalışma alanı hidrolik olarak hareket ettirilmektedir.”

Önce Güvenlik Doka Kalıp İskele Genel Müdürü Ender Özatay; “Her projede önem verdiğimiz bir diğer konu da iş güvenliği. DOKA’nın firmalara sunduğu tüm sistemler maksimum iş güvenliği sağlamakta ve böylelikle iş verimliliğini arttırmaktadır. Bizim kartvizitlerimizin arkasında bile “Önce Güvenlik” yazar ve bu 50 yıla yakın süredir böyle. Ürün ve hizmetlerimizle inşaat sektöründe maksimum güvenlikte bir çalışma ortamı yaratmak ana hedeflerimizden biri.” “İnşaat sektörü içerisinde yüksekte çalışmanın getirdiği tehlikeler, kalitesiz ve herhangi bir kalite normuna uymayan sistemsiz kalıp malzeme tercihleri, mühendislik hizmeti eksik ya da hiç olmayan uygulamalar, istenmeyen iş kazalarına sebep olmaktadır. Bu durum kalıp iskele sektörünün ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Özellikle kalıp, iskele yük güvenliği ve yüksekte çalışma kalıp malzemelerinin standartlarda üretilmesini ve uygulama denetimlerinin iyi yapılmasını gerektirmektedir. Bahsedilen uygulama denetimi malzemenin üretiminden kullanılmasına kadar devam eden bir süreçtir.”

Teknolojik sistemlerle inşaat kazalarını azaltacak Tüm bu unsurların inşaat alanlarında kullanıldığı takdirde iş kazalarının ve işçi ölümlerinin engellenebileceğinin altını çizen Ender Özatay; “Tam güvenlikli bir inşaat sahası kurmak, toplam inşaat maliyetinin %1’i bir masrafa denk geliyor. Yüksek teknoloji kullanılarak oluşabilecek tüm dış etkenler hesaplanıyor ve inşaata uygun çözümler üretiliyor. DOKA her sene güvenlik üzerine yeni çözümler

Doka Kalıp İskele Genel Müdürü Ender Özatay

üretiyor ve bu ürünlerde son teknolojiler kullanılıyor. Türkiye’de de gün geçtikçe bu sistemlerin yaygınlaşacağına ve inşaat kazalarının azalacağına inanıyoruz” ifadesini kullandı. DOKA, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da sayılı köprü projelerine sunduğu özel çözümlerle bu ihtiyaçlara yanıt veriyor. Dünya’da Mississipi Nehri köprüsü, Belgrad’da bulunan Sava Nehri Köprüsü, Almanya’da Froschgrundsee Vadi köprüsü gibi projelerin inşasında da yer almıştır.

Yapı Malzeme Eylül 2016

45


Çözüm Ortağı

Rio’da Olimpiyatların Drenaj Çözümlerinde tercihi yine “ACO” ACO, Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde düzenlenen 2016 Olimpiyat Oyunları için stadyum ve şehir altyapısında profesyonel drenaj sistemleri sağladı. Olimpiyat Ateşi ile aydınlanan Maracana Stadyumu’nun girişi, ACO’nun yüzlerce metre Polimer Beton Drenaj Kanalları ile hazırlandı. Dış yüzeylerin su drenajı için üretilen Polimer Beton Drenaj Kanalları ile suyun sağlıklı bir şekilde toplanması, ürünlerin kolay taşınabilmesi ve hızlı montaj edilebilmesi ile zaman ve işçilikten tasarruf edilmesi amaçlandı.

46

Yapı Malzeme Eylül 2016

ACO, Olimpiyat Merkezleri’nden biri olan Deodoro Kompleksi’nde bulunan BMX Kursu ve Hokey Merkezi ile Olimpiyat Parkı’nda yer alan Tenis Merkezi için drenaj garantisi sağladı. ACO ürünleri Maua Meydanı ile birlikte, Galea Havaalanı’nın havaalanı ve otopark alanında, hızlı otobüs yolu Transoesta ve TransOlimpica’da, ayrıca Rio de Janeiro şehrinin batı şehir merkezi ile güneyini bağlayan VLT raylarında da şehre yardımcı olmak için kullanılan anahtar altyapı projelerine dönüşüyor. Tüm dünyanın gözünün Brezilya’da olduğu bugünlerde, Olimpiyat Oyunları’nda aktif bir rol oynayan ve şu an Güney Amerika’nın Operasyon ve Tedarik Merkezi olan Brezilyalı ACO takımı, tüm katılımcı ülkelere ve sporcularına, Rio 2016 Olimpiyatları’nda başarılar diliyor.



İntek Kalıp Ve İskele Sistemleri İş Gyo İstanbul Finans Merkezi Projesinde Proje Hakkında Genel Bilgi:

Projenin Adı: İş GYO İstanbul Finans Merkezi İşveren: İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. Ana Yüklenici: Perspektif Yapı Projenin Yeri: Ataşehir / İSTANBUL

48

Yapı Malzeme Eylül 2016

Tükiye’nin doğal finans merkezi konumundaki İstanbul’un, öncelikle bölgesel nihai olarak da küresel bir finans merkezi olmasını hedefleyen İFM projesi Ataşehir’de yükseliyor.300.000 m² alan üzerinde gerçekleştirilen projenin toplam inşaat alanı 3.500.000 m² olacak.Projenin 5.000 m² alan üzerine oturan bir parselinin inşaatı, İş GYO’nın taahhüdü altında gerçekleşiyor.İş GYO’nun taahhüdündeki ofis ve ticari alanlardan oluşan 115 m yüksekliğinde, 26 katlı ve 75.000 m²’lik inşaat alanına sahip bu karma projenin mimari konsepti HOK (Chicago), uygulama projeleri ise DOME+Partners tarafından yapılmış olup, kaba yapı fazı anahtar teslim olarak Perspektif Yapı tarafından üstlenilmiştir. İŞ GYO Tuzla Teknoloji Operasyon ve Ti-

caret Merkezi, Eroğlu Gayrimenkul Skyland İstanbul, Tahincioğlu Gayrimenkul Nidakule Ataşehir gibi önemli projelerde, çözüm ortağı olarak İntek ile çalışan Perspektif Yapı, bu projede de İntek’i tercih etmiştir. İş programı ve Perspektif Yapı’nın elinde bu proje için ayırabileceği kalıp ve iskele stokları dikkate alınarak, İntek tarafından gerekli proje çalışmaları yapılmış ve bu çalışmalar beraberce değerlendirilerek Perspektif Yapı için en uygun koşullar sağlanmıştır. Örneğin kat yüksekliğinin fazla olduğu zemin ve 1.katlar için gerekli olan kalıp ve iskele malzemeleri kısa süreliğine kiralanmış, diğer malzemeler satın alma yolu ile tedarik edilmiştir. Proje 26 katlı A ve 7 katlı B blok olmak üzere iki bloktan oluşmaktadır. A blokta kat alanları da daha büyüktür. Metrajın


Çözüm Ortağı ve kat sayısının büyük olması nedeni ile iş programı açısından kritik olan kısım A bloktur.Alt katlarda 3.730 m² olan bir kat alanı ilk 9 kattan sonra küçülmeye başlamaktadır.12. kattan itibaren başlayan tipik katlarda bir kat alanı 1.815 m² olarak 13 kat boyunca devam etmekte, son iki katta kat alanları iyice küçülmektedir.A blokta kat yükseklikleri de değişkendir. Bodrum katlarda 350 cm olan kat yükseklikleri sonra sırası ile 690 cm, 600 cm ve 500 cm gibi farklı değerlere ulaşmaktadır. Tipik katlarda yükseklik 430 cm dir.Gerek perde-kolon gerekse döşeme kalıpları çözülürken tüm bu farklı yükseklikler dikkate alınmıştır.

Projede Kullanılan İntek Kalıpİskele Sistemleri ve Miktarları: PERDE – KOLON KALIPLARI ; Perde-kolon kalıpları, ahşap kirişli İnteva geniş yüzeyli pano sistemi ile çözülmüştür. A blok normal katlarında yer alan perde ve kolonları iki seferde dökecek kadar şaft perde kalıbı ve kolon kalıbı verilmiştir. Bu kalıplara ilaveten A blok için 27 metre uzunluğunda bodrum perde

kalıbı verilmiştir.Üst katlara çıkıldıkça kolon ölçüleri küçülmektedir.Alt katlarda 120/120 olan kolonlar önce 80/120 daha sonra da 80/80 olmaktadır. İnteva ayarlanabilir kolon kalıbı sistemi sayesinde 120/120 kolon kalıpları ile 80/120 ve 80/80 kolonlar kolaylıkla dökülebilmektedir. A blok için verilen perde-kolon kalıplarının aynı zamanda B blokta da kullanılması planlanmış, B blok için ilaveten 30 metre uzunluğunda bodrum perde kalıbı verilmiştir. Özet olarak projenin perde ve kolonları, 800 m² perde kalıbı ve farklı ölçülerde 9 takım ayarlanabilir kolon kalıbı ile çözülmüştür.

DÖŞEME KALIPLARI ; Döşeme kalıpları, HD 150 yük taşıyıcı iskele sistemi ile çözülmüştür. A blok tipik katları için 2 tam takım (2x1815 m² = 3.630 m²) döşeme kalıbı verilmiştir. Bu kalıbın, daha büyük alana ve farklı kat yüksekliklerine sahip olan alt katlarda da kullanılması planlanmıştır. Tipik katlar için projelendirilen kalıp malzemeleri alt katlara adapte edilmiş, alt katlarda 1

tam takım döşeme kalıbı elde etmek için gerekli olan eksikler belirlenmiş ve “ilave malzemeler” adı altında verilmiştir. İş programı gereği alt katlar için 1.000 m² döşeme kalıbı yine ilave olarak verilmiştir. Kat yüksekliklerinin 690 cm, 600 cm ve 500 cm gibi, tipik kat yüksekliğinden farklı olduğu katlar için gerekli olan iskele malzemeleri, geçici bir süreyle kullanılacağından kiralık olarak verilmiştir. A blok ile eş zamanlı olarak yürütülen B blok için 1.000 m² döşeme kalıbı yeterli olmuştur. Sonuç olarak proje, 350 cm ile 690 cm arasında değişen yüksekliklerde, 5.630 m² büyüklüğünde döşeme kalıbı ile çözülmüştür.

Projede Kullanılan İntek Kalıpİskele Sistemleri Hakkında Genel Bilgiler: İnteva H 20 ahşap kirişli, geniş yüzeyli pano sistemi: Sistem H20 ahşap kiriş, plywood ve çelik perde kuşağı olmak üzere 3 ana elemandan oluşmaktadır. Projenin başlangıcında uygulama projesi baz alınarak yapılan perde ve kolon panoları, işin sonuna kadar demonte edilmeden birer standart

Yapı Malzeme Eylül 2016

49


eleman olarak taşınarak kullanılabilir. Sistemin bu özelliği sayesinde; -Kalıplar istenen beton basıncına göre tasarlanabilir. -Tekrar sayısı fazla olan uygulamalarda çok ciddi işçilik ve zaman tasarrufu sağlanır. Panemax panel kalıp sitemi ile karşılaştırıldığında, ilk yatırım maliyetinin daha

50

Yapı Malzeme Eylül 2016

uygun olması, plywood ek yerlerindeki

HD 150 yük taşıyıcı iskele sistemi:

izlerin panel kalıplara göre daha küçük

Sistem “ana çerçeve” adı verilen kaynaklı çerçeveler, bunları birbirine bağlayan “çapraz gergiler”, ince kot ayarının yapılmasını sağlayan “krikolu ayak” ve “krikolu başlıklardan” oluşmaktadır. Üst konstrüksiyonda ana taşıyıcı (mahya) ve tali taşıyıcı (ızgara) olarak H20 ahşap kirişler kullanılmaktadır. Tali taşıyıcılarda (ızga-

olması nedeni ile daha düzgün beton yüzeyleri elde edilmesi, demir donatının çok yoğun olduğu projelerde, ankraj milinin demire denk gelmesi durumunda ankraj mili yerlerinin kaydırılabilmesi gibi avantajları vardır.


w Çözüm Ortağı

ralarda) tercihe bağlı olarak 10x10 ahşaplar da kullanılabilir.Çerçeveler çok pratik bir biçimde üst üste eklenerek farklı döşeme yükseklikleri çözülebilmektedir. Sistem, ayak ve başlıklarda kullanılan ve ince kot ayarının yapılmasını sağlayan “krikolu ayak” ve “krikolu başlıkların” açılım paylarına göre değişmekle birlikte, ayak başına 55

kN düşey yükü emniyetli olarak taşıyabilmektedir. HD 150 sistemi istendiğinde “masa” olarak kullanılabildiği gibi her sefer sökülüp tekrar kurularak “iskele” gibi de kullanılabilmektedir. Eğer proje form (şekil) olarak uygunsa, birbirinin aynısı tekrar eden çok sayıda kat varsa ve kule vincin yeterli zamanı varsa “masa kalıp” sistemi mükem-

mel bir sistemdir. Çok büyük işçilik verimleri elde edilmesini sağladığı gibi, kalıp malzemesinin yıpranmasını engelleyerek toplamda çok büyük bir ekonomik fayda sağlamaktadır. Sistem bu projede, alt katlarda her sefer sökülüp tekrardan kurularak iskele gibi, tipik katlar ise masa kalıp olarak kullanılmıştır.

Yapı Malzeme Eylül 2016

51


Çözüm Ortağı

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi; Ekin Endüstriyel MIT markasını tercih etti Ankara’nın kuruluşu bakımından beşinci devlet üniversitesi olan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Ekin Endüstriyel MIT markasını tercih etti.

Alanında uzman mühendis kadrosuyla yerli üretim yapan Ekin Endüstriyel plakalı eşanjör, genleşme tankı boyler alanında Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Isıtma Soğutma Projesine dahil oldu. Üretim kapasitesi, inovatif tasarımları , mühendislik hizmetleri, satış öncesi ve sonrası müşteri odaklı yaklaşımı ile bir çok projede yer alan Ekin Endüstriyel “MIT” ürünleri, dev projelere imza atarak Türkiye’de Isıtma soğutma alanlarında ileri teknoloji prensibiyle çözüm sunmayı hedefliyor.

Ekin Endüstriyel MIT CIP Sistemlerini dünya pazarına sundu Üretim öncesi/sonrası hat temizliğinin/sanitasyonunun yerinde yapılmasına olanak sağlayan MIT CIP ünitesi süt ürünleri endüstrisi, meşrubat, gazlı içecekler ve hazır gıda sektöründe de kullanılmaya uygun halde tasarlanmıştır. Arge yatırımlarının sonucunda geliştirilen tüm modellerin ana özelliği su ve yıkama kimyasalının sistem içi sirkülasyonu olduğu gözlemlenmiştir. Tam otomatik olarak çalışan sistem tasarrufu sağlamak amacıyla iletkenlikölçer cihazına sahiptir. Sistemin bir parçası olan kimyasal çözelti tankları ile kimyasal geri kazanılmaktadır. CIP sistemleri, gereksinime göre farklı kapasite ve özelliklerde dizayn edilebilir. 1,000 l/h- 50,000 l/h arası kapasite olabileceği gibi birden fazla kimyasal çeşidi desteklenebilir, termal sanitasyon veya kimyasal dezenfeksiyon seçenekleri sunulabilir.

52

Yapı Malzeme Eylül 2016



ABS Yapı’dan en hızlı, en hafif, en ekonomik dolgu çözümü: ELEVETOR® ELEVETOR® ve ELEVETOR-S® - Nitelikli dolgu için kör kalıp sistemi H: 15-250 cm ELEVETOR ve ELEVETOR-S ile 15’den 250 cm’ye kadar değişen yüksekliklerde her türlü nitelikli dolgu yapılabilir. Ürünler tek w ‘kör kalıp’ olarak kullanılırlar ve betona şekil vererek döşemeyi taşıyan yüzlerce betonarme kemer, kubbe ve onları destekleyen sütunlar oluştururlar. Büyük açıklıklarda minimum imalat ile döşemeyi taşıyan betonarme bir yapı oluşturulur. Sistem alternatif dolgulara kıyasla benzersiz nakliye, yatay-dikey taşıma ve yer tasarrufu sağlar. Örneğin; 50 kamyon gazbetonluk bir dolgu, 1 kamyon kör kalıpla yapılabilir. Kolay

54

Yapı Malzeme Eylül 2016


Çözüm Ortağı

Proje: Borusan Otomotiv Samandıra Showroom Projesi Proje lokasyonu: Sancaktepe/İstanbul Yatırımcı: Borusan Holding Proje yönetimi: Proma Teknik Danışmanlık Müteahhit: Berko İnşaat Ürün: Elevetor H60 Miktar: 4.700 m² Açıklama: BMW, Mini, Land Rover markalarına showroom ve servis hizmeti verecek olan yapı 56.000 m² kapalı alana sahiptir. 4.700 m² temel üzerinde, kolon pabuçları etrafındaki 70 cm kesit yüksekliği Elevetor H60 + 10 cm beton kullanılarak doldurulmuştur. Uygulama en hızlı ve en ekonomik şekilde gerçekleştirilmiş olup, oluşturulan boşluk mekanik ve elektrik tesisat geçişleri için de kullanılmıştır.

ve hızlı (20 m2/adam-saat) kurulumu sayesinde inşaat süresi ciddi oranda kısalır. Döşeme imalatında kullanılan beton, demir ve diğer tüm dolgu malzemelerinden tasarruf sağlanır, tüm yapı hafifler. Kör kalıpların oluşturdukları boşluklar, havalandırılabilir ve her türlü mekanik/elektrik tesisat geçişi yapılabilir. Kesilerek ayarlanabilen PVC sütunlar sayesinde her türlü kademe ve rampa yapılabilir. Geri dönüşümlü polipropilen ile üretilen kör kalıplar projeye LEED puanı da kazandırırlar. Kör kalıp sistemi kullanılarak katta hafif dolgu, ters kiriş dolgusu, peyzaj dolgusu, asansör holü dolgusu, temel üzerinde dolgu veya mütemadi temel dolgusu yapılabilirken, sisteme ilave edilecek basit elemanlar ile havalandırılabilir temel oluşturulabilir, sistem modüler yükseltilmiş döşeme yerine kullanılabilir. Yapı Malzeme Eylül 2016

55


Sektörel

Şişecam’ın ilk yarıda net satışları %13 artışla 4 milyar TL’yi geçti tablolarının açıklanmasının ardından ilk yarı sonuçlarla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “2016 yılı ilk yarısında konsolide net satışlarımız 4 milyar TL’yi aştı. Konsolide satışlar içindeki Türkiye’den yapılan ihracat ile yurt dışı üretimden satışların toplamını ifade eden uluslararası satışların payı ise yüzde 51 oldu. Bu dönemde yaklaşık 697 milyon ABD Doları seviyesinde uluslararası satış gerçekleştirdik. Maliyet, üretimin coğrafi dağılımı gibi konularda devam eden optimizasyon çalışmalarımızın sonucunda, 2016 yılı ilk yarısında konsolide EBITDA hacmimiz 877 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Ana ortaklık payına düşen gelirlerimizdeki azalışın sebebi ise yılın ilk yarısında Topluluğumuzun çapraz hissedarlıkların elimine edilmesi yoluyla sermaye yapısının sadeleşmesini hedefleyen stratejimiz doğrultusunda iştiraklerimizin sahip olduğu diğer halka açık iştiraklerimizin hisselerinin satılması olmuştur.”

578 milyon TL’lik yatırım harcaması

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman

Yılın ilk yarısında 578 milyon TL yatırım harcaması gerçekleştiren Şişecam Topluluğu, bu dönemde 2,1 milyon tondan fazla cam, 1,1 milyon tondan fazla soda ve 1,8 milyon tondan fazla endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştirdi.

56

Yapı Malzeme Eylül 2016

Şişecam Topluluğu, 2016 yılı Ocak-Haziran dönemindeki konsolide net satışlarını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artırarak 4 milyar TL seviyesinin üzerine çıkardı. Topluluğun Haziran ayı sonu itibarıyla net karı da 390,5 milyon TL oldu. Yılın ilk çeyreğinde yurt içi ve yurt dışındaki kuruluşlarında 2,1 milyon tondan fazla cam üreten Topluluk, bu dönemde 1,1 milyon tondan fazla soda ve 1,8 milyon tondan fazla endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştirdi. Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, Topluluğun 2016 yılı Ocak-Haziran dönemine ilişkin mali

Topluluk olarak 2016 yılının ilk yarısında 578 milyon TL düzeyinde yatırım harcaması gerçekleştirdikleri ve 338 milyon ABD Doları tutarındaki ihracat hacmiyle ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kırman, şöyle devam etti: “Mali yapımızı Topluluğun istikrarlı büyüme çizgisindeki devamlılığı koruyacak, önümüzdeki dönemlerde de büyümemizi destekleyecek şekilde daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Üretim noktalarımızın optimizasyonuna yönelik çalışmalarımızın hızını arttırarak sürdürürken, maliyetlerimizi de, başta artan otomasyon kullanımı olmak üzere tüm etkin yöntemleri kullanarak optimize etmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle demokrasimiz ile birlikte ülkemizin birlik ve bütünlüğünü hedef alan 15 Temmuz saldırısını bir kez daha esefle kınıyor, demokrasi ve milletin egemenliğine olan inancımızla yurt içinde ve yurt dışındaki faaliyetlerimizi hedeflerimizde hiçbir sapma olmadan kesintisiz sürdürmeye devam ediyoruz.”



ayna, lamine cam, kaplamalı cam), “otomotiv camları”, “güneş enerjisi camları” ve “beyaz eşya camları” olmak üzere dört ana ürün grubunda faaliyet gösteren Şişecam Düzcam; inşaat, otomotiv, enerji, beyaz eşya, mobilya ve tarım gibi birçok farklı sektöre girdi sağlamaktadır. Rekabet gücünü; müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılayan nitelikli ve kaliteli ürünlerinden alan Şişecam Düzcam, ürünün fabrikadan çıkışından, müşteriye ulaştığı ana kadar her aşamayı iyileştirmeye yönelik birçok proje yürütmekte, bu alanda yeni projeler geliştirmeye de devam etmektedir.

İnşaat sektörü içinde, Çatı ve Cephe sistemleri’nin yeri ve önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Şişecam Düzcam Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Ebru Şapoğlu

Şişecam Düzcam Dünya’da 5, Avrupa’da 2’nci sırada! “Cam ile tasarıma ilham vermek için, her yıl sektör yetkililerine yönelik “Tasarım Konuşur”, “Camdan Yansımalar” ve “T buluşmaları” seminerleri düzenlenmekte yerli ve yabancı tasarımcı, mimar ve cephe danışmanları sektör yetkilileriyle cam ile tasarımlarını paylaşmaktadır.”

Dünyada düzcam, cam ambalaj ve cam ev eşyası sektörlerinin tümünde, yani camın her alanında üretim yapan tek Top-

58

Yapı Malzeme Eylül 2016

luluk olan Şişecam, Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşları arasında yer almakta. Şişecam Düzcam Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Ebru Şapoğlu’na merak ettiğimiz soruları yönelttik. Yalın cevaplarından dolayı kendisine teşekkür ederiz.

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Şişecam Topluluğu’nun düzcam alanındaki faaliyetlerini yürüten Şişecam Düzcam ise alanında Avrupa’da 2’nci, dünyada ise 5’inci en büyük üretici durumundadır. Şişecam Düzcam Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Romanya, Almanya, Slovakya, Macaristan, Rusya, Hindistan ve Mısır olmak üzere toplam 9 farklı ülkede üretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Düzcam üretim kapasitemiz yıllık 2.5 milyon tona yaklaşmaktadır. “Mimari camlar” (düzcam, buzlu cam,

Türkiye’de inşaat sektörü ekonomiye yön veren en önemli sektörlerden biridir. Düzcamın tüketildiği ana sektörlerden biri olan inşaat sektöründeki gelişmeler, nitelikli cam ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Özellikle yeni projelerde cam yüzeylerinin genişlemesi sonucu etkin enerji tasarrufu ile birlikte emniyet ve güvenlik ihtiyacının da artması nedeniyle nitelikli cam talebinde ciddi miktarda artış yaşanmaktadır. Günümüz mimarisinde enerji verimliliğinin ön plana çıkması ve yeşil bina tasarımlarının yaygınlaşması ile bina cephesi ve bileşenlerinin seçimi çok daha önem kazanmaktadır. Ülkemizde enerji tüketiminin yaklaşık %30’u binalarda gerçekleşmektedir. Binalarda ısı yalıtımı denilince ilk akla gelen duvar alanlarının mantolanması olmakla birlikte, ısı kayıplarının yaklaşık %30’u yalıtımsız pencerelerden kaynaklanmaktadır. Pencerelerdeki cam alanlarının, pencerenin %80-85’ini oluşturduğu düşünüldüğünde, camla yalıtımın önemi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca her geçen gün giderek önem kazanmaya başlayan yeşil bina tasarımı, enerji verimliliğinin yanı sıra doğal ışıktan maksimum faydalanma ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Doğru cam seçimi yapılamayan projelerde; • Binayı soğutamama ve/veya ısıtamama, • Yeterli miktarda doğal ışık alınamaması sebebiyle yapay aydınlatmadan kaynaklanan elektrik tüketiminin artması; tersi durumda ise içeriye kontrolsüzce ışık alınması sebebiyle iç mekanda kamaşma sorunu, • İnsan çarpması sonucu yaralanma riski, • Saldırı ve hırsızlık girişimleri sonucu maddi kayıplar yaşanması,


Röportaj •Gürültü kaynaklı fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar gibi farklı sorunlar yaşanabilmektedir. Bu doğrultuda, Şişecam Düzcam 2014 yılından itibaren proje karar vericileri olan mimar, cephe danışmanı, yatırımcı ve müteahhitlere projelerine yönelik “Cam Danışmanlık” hizmeti sunarak proje ihtiyaçları doğrultusunda çözüm önerileri geliştirmektedir.

Bu alanda yetişmiş insan kaynağını ve teknolojik altyapıyı yeterli buluyor musunuz? Daha iyisi için neler yapılmalı? Cam sektöründeki gelişime paralel olarak işletme ve sektörlerin devamlılığı için hayati önem taşıyan nitelikli işgücü ihtiyacı da aynı oranda artmaktadır. Yapılan işin kalitesi, işin zamanında teslimi, müşteri memnuniyeti ve işletmenin devamlılığı açısından son derece önemli olan nitelikli işgücü, ancak alınan mesleki eğitimler sonucunda elde edilebilmektedir. Nitelikli işgücünü oluşturacak mesleki eğitimlerin verilebilmesi için ise, farklı mesleklere uygun eğitim modüllerinin hazırlanması gerekmektedir. Şişecam Düzcam, cam sektörüne büyük değer katacak olan “Cam Ustalık Projesi” ile nitelikli insan kaynağının oluşmasına öncülük etmektedir. Proje kapsamında cam sektörüne yönelik “Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistem” nin kurulması için gereken çalışmalar yapılmaktadır. Söz konusu proje ile cam sektöründe kaliteli insan gücünün sürdürülebilirliği sağlanarak müşteri memnuniyetinde ve ürün kalitesinde sürekli gelişim hedeflenmektedir.

İnşaat sektöründe gerçekleşen projelerin, kar/zarar ve hizmet beklentisi anlamında sizdeki yansımaları ne şekilde oluyor? Şişecam Düzcam, ürün ve hizmet sunduğu ilk noktadan son kullanıcıya ulaşan değer zinciri içerisinde müşterilerinin taleplerini en hızlı hizmet ve en doğru ürün sağlayacak şekilde karşılayabilmek için sürekli gelişim anlayışıyla hareket etmektedir. Deneyimli ve güçlü ekibimiz ile birlikte proje karar vericileri olan mimar, cephe danışmanı, cephe firmaları, yatırımcı ve müteahhitlere projelerine yönelik teknik destek sağlamaktayız. Sunmakta olduğumuz “Cam Danışmanlık” hizmeti kapsamında; • Projelerin nihai cam seçim aşamasına kadar tüm süreçlerinde karar vericilerle bire bir görüşerek, projelere yönelik çözüm ortaklığı sunuyor,

• Proje özelinde statik, ısıl kırılma ve performans hesapları yapıyor, • Yapılan hesaplar doğrultusunda cam şartname önerileri hazırlıyor, • Projelerin ihtiyaçları doğrultusunda doğru cam çözümleri sunuyoruz. Şişecam Düzcam proje karar vericilerine özellikle yeni binalarda ihtiyaç duyulan; ısı ve güneş kontrolü, emniyet ve güvenlik, gürültü kontrolü gibi farklı fonksiyonlara cevap veren, doğru kalınlık ve performans ile birlikte aynı zamanda estetik ve kalite açısından da cam çözüm ortağı olmaktadır.

Piyasaya sunduğunuz ürünler ve özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? İnşaat firmalarına ne gibi avantajlar sunuyorsunuz? Şişecam Düzcam geniş ürün yelpazesi ile dış cephe için yalıtım, güneş kontrolü, emniyet ve güvenlik, gürültü kontrolü ve doğal ışık geçişi, iç mekanlar için ise dekorasyon ve estetik gibi ihtiyaçların tümüne cevap verebilmektedir. Bu kapsamda dış cephe için; ısı ve güneş kontrol özelliğiyle etkin enerji tasarrufu sağlarken aynı zamanda temperlenebilme özelliği ile emniyet ihtiyacını da karşılayan yüksek performanslı temperlenebilir kaplamalı nötral camları ile farklı ihtiyaçlara cevap verecek ürünler pazara sunmaktadır. Şişecam Düzcam, AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirdiği Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 62/44, Nötral 50/33, Nötral 41/27’nin yanı sıra, yüksek performanslı yeni ürünü Nötral 71/43’ü de pazara sunmuştur. Şişecam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 71/43, şeffaf ve nötral yapısıyla gün ışığından maksimum faydalanırken, düşük yansıtma özelliğiyle manzaranın önemli olduğu konut, rezidans, mağaza vitrin camları ve okul gibi projeler için ideal çözüm sunmaktadır. Söz konusu ürünler ile sıradan çift cama göre ısı kayıplarını %50 azaltarak kışın ısıtma giderlerinden, güneş ısısı girişini ise %40-65 oranında azaltarak yazın soğutma giderlerinden tasarruf sağlamaktadır. Aynı zamanda, temperlenebilme özelliğiyle emniyet ihtiyacını karşılamakta ve cam kırılması sonucunda ortaya çıkabilecek yaralanma risklerini azaltmaktadır. Şişecam Düzcam, 2015 yılında yoğun AR-GE çalışmaları ve yapılan yeni yatırımlar sonucunda güneş panelleri için geliştirdiği yeni ürünü Anti Reflektif Kaplamalı Camları’nı pazara sunmuştur. AR Kaplamalı Şişecam Güneş Enerjisi Camları, modül üzerine düşen güneş ışığının yansımasını en düşük seviyelere çeken yapı-

sıyla, güneş panellerinin performanslarını artırmaktadır. Sunmuş olduğumuz cam çözüm ortaklığı neticesinde tasarımdan yapım aşamasına kadar olan süreçte sektör paydaşlarına proje özelinde destek sağlanmaktadır.

Çatı ve Cephe Sistemleri ve ekipmanları anlamında sizi rakiplerinizden farklı kılan en önemli faktör nedir? Cam üretiminde dünya ölçeğinde en ileri teknolojileri edinen ve kullanan Şişecam, bu teknolojileri uygulama ve geliştirmenin getireceği rekabet üstünlüğünün bilinci ile yıllardır Ar-Ge çalışmalarına önemli yatırımlar yapmıştır. Şirketimiz müşterilere çözüm odaklı yaklaşımla, geniş ve kalite beklentilerine uygun ürün çeşitliliği, güçlü dağıtım kanalıyla sağladığı kesintisiz ürün arzı, satış sonrası sağladığı destek hizmetleri ile müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılamaktadır. Ayrıca, Şirketimiz sunduğu Cam Danışmanlığı ile proje özelinde tasarım özellikleri, cephe sistemi, mekanik değerler ve fonksiyon beklentilerine en uygun cam çözüm önerileri geliştirerek müşteri

Önümüzdeki dönemde Türkiye ya da yurtdışında yeni yatırımlarınız ve ya projeleriniz neler olacak? Şişecam Düzcam, üretim ve yeni ürün yatırımlarının dışında, müşteri ve pazar odaklı hizmet, süreç ve sistem geliştirme çalışmalarını da sürdürmektedir. Pazar ve müşteri odaklı yaklaşım doğrultusunda müşteriyi doğru anlayarak daha iyi hizmet sunmak amacıyla pazarlama dönüşüm projesi; nihai müşteriye doğru akan zincirde dağıtım kanalına hizmet verilmesinin sağlanmasına yönelik projeler; tedarikten ürün sevkiyatına kadar olan süreçlerin iyileştirilmesine yönelik projeler ve değer zincirinde yer alan iş ortaklarımızın ulaşmak istedikleri bilgilere doğru şekilde ve en kısa zamanda ulaşmalarını sağlamak amacıyla dijital varlıkların yapılandırılması projesi yürütülmektedir. Pazarlama Dönüşüm Projesi kapsamında, farklı hedef kitleler segmente edilmiş, bu ayrışıma göre pazarlama iletişim aktiviteleri gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Mesaj, iletişim yönetimi gibi konularda hedef kitlelere yönelik farklılaşma sağlanmıştır. Müşterilerimiz ve karar verici konumundaki profesyonellerin (Mimarlar, yatırımcılar, inşaat firmaları, PVC ve cephe firmaları) yazılı anket ve yüz yüze görüşmelerle şirketimiz hakkındaki görüşleri alınmış ve gelişime açık konular belirlenmiştir. Yapı Malzeme Eylül 2016

59



‘İş Güvenliği & Ekipmanları’ İş Güvenliği temelinde yatan parametreler ve alınması gereken tedbirler, bugüne değin yapılan akademik çalışmalarda ortaya konulmakta ve yapılması gerekenler herkes tarafından hemen hemen bilinmekte. Ne var ki; yaşanan her (ya da sadece çok sayıda ölüm olan) kazadan sonra günler süren tartışmalar, uzman açıklamaları kanayan yaramıza merhem olmuyor. Bu gerçekler bize artık konuya farklı bir yaklaşım getirmemizi ilan etmiş durumda…

‘Alçı Sistemleri & Ekipmanları’ Kısaca tarihçesine göz attığımız zaman, yazılı kayıtlara göre alçı kullanımının aslında çok eskilere dayandığını görmekteyiz. Bunun yanısıra, ülkemizde inşaat malzemesi olarak alçının sağladığı avantajları henüz yeni yeni keşfediyor olmamız da bir gerçek. Son yıllarda daha belirgin bir şekilde fark edilen avantajları ile Yapı Sektörü’nde yılda ortalama bir milyon ton alçı kullanılıyor…


“İsg ile yeni tanıştık, daha çok yolumuz var” “Şirkette İSG kültürünün oluşması ve sürekli bir İSG bilincinin işletme geneline yayılması için iç denetim oldukça önemlidir.” İş Güvenliği ve Sağlığı ekipmanları üretimi yapan ve yine bu alanda danışmanlık hizmetleri veren firmaları tek çatı altında toplayan Türkiye İş Güvenliği ve İş Adamları Derneği (TİGİAD), daha güvenli ve daha sağlıklı bir iş dünyası amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor… Bizler de dosya konumuz çerçevesinde TİGİAD hakkında merak ettiklerimizi Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Furtun’a sorduk. Gerek dernek yapısı gerekse İş Güvenliği ve Sağlığı konusundaki yaklaşımlarını bizlerle paylaşan sayın Furtun’a teşekkür ediyoruz.

Derneğinizin kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? 1999 yılında kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz derneğimiz İş Güvenliği ve Sağlığına

62

Yapı Malzeme Eylül 2016

(İSG) yönelik Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD) üreten, ithal eden, pazarlayan, eğitim ve danışmanlık hizmeti veren şirket sahipleri ve yetkilileri tarafından kurulmuştur. Merkezi İstanbul’da bulunan derneğimiz TSE tarafından icra edilen ilgili Ayna Komitesinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından organize edilen Kişisel Koruyucu Donanımlar Teknik Komitesi’nin (KKDTEK) ve Avrupa İş Güvenliği Federasyonu’nun (ESF) üyesidir. Dernek olarak birçok bilgilendirici ve eğitici faaliyet düzenlemenin yanı sıra her üç ayda bir İş Güvenliği Dergisini çıkarıyoruz.

Sizce inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları nasıl gerçekleşmeli? Çalışma ortamlarında iş sağlığı ve güvenliğinin iyileştirilmesinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi (İSG-YS) geliştirilmesi oldukça önemli. İnşaat sektörünü de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan, inşaat sektöründe etkili bir İSG-YS için on adımlık bir yol haritası var. İşletmelerin bu rehberden muhakkak yararlanması gerek. Bu çerçevede kurulacak bir İSGYS sayesinde işletmelerin İSG alt yapısı güçlenecek, uluslararası standartlara

Fatih FURTUN Türkiye İş Güvenliği ve İş Adamları Derneği (TİGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı

ulaşabilmek için de önemli bir başlangıç yapmış olacaklar.

Risk değerlendirmesi yapılırken başlıca nelere dikkat ediyorsunuz? Ülkemizde işverenler işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesini yapmak ya da bunu profesyonellere yaptırmakla yükümlüdürler. Risk değerlendirmesi, iş yerlerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi ve bertaraf edilmesi


Dosya içindir. Risk değerlendirmesi, işletmede İSG yönetiminin sağlam bir zemine oturmasında olmazsa olmaz adımlardan birisidir. Bu çerçevede değerlendirmeyi kimin yaptığı ve doğruluğu bizim açımızdan oldukça önemlidir. Risk değerlendirme çalışmalarına işveren dışında muhakkak işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı vs gibi İSG profesyonelleri ve şirket çalışanlarının katılmasını önemsiyoruz. Risk analizi yapılırken dikkat edilmesi gereken bir çok konu vardır. İşin muhtevasına göre bunlar değişebilmektedir. Ancak temel başlıkları sıralamamız gerekirse; • Risk değerlendirmesinin işletmenin her aşamasında anlaşılabilir ve uygulanabilir bir yapıya sahip olması gerekir. • Çalışma ortamındaki risklerden hangi çalışanların etkilendiği net olarak tespit edilmeli, buna uygun önlemler ve kontroller sıralanmış olmalıdır. • Çalışma ortamında kullanılacak iş ekipmanları, riskler, uygun önlemler ve kontroller sıralanmış olmalıdır. • Çalışma ortamında kullanılacak kimyasal maddeler, riskler, uygun önlemler ve kontroller sıralanmış olmalıdır. • Çalışma ortamı nizamı net bir şekilde ifade edilmelidir. • İşletmede kullanılacak KKD’lerin seçimi belirtilmelidir. • Süreklilik ve uygulama açısından iç İSG eğitimi ön görülmüş olmalıdır • Değerlendirme, gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaları ön görmüş olmalıdır.

İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut? İnşaat alanlarında çalışanların sağlığını etkileyebilecek birçok risk bulunmaktadır. İnşaat alanlarında, yüksekten düşme, çalışanın üzerine bir cisim düşmesi veya batması, ağır malzemelerin taşınması nedeniyle oluşan eklem rahatsızlıkları, tehlikeli maddelerle temas, yüksek gürültü nedeniyle işitme kaybı, çalışma alanında taşıt kazaları, elektrik akımına kapılma, göçük altında kalma gibi tehditler bulunmaktadır.

Olası kazalar için ne gibi sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı? Yapılacak risk değerlendirmesi ardından ön görülen önlemlerin tamamı alınması gerekiyor. Risk değerlendirmesi düzgün bir şekilde yapılmışsa ve ortaya konan yol haritası tavizsiz ve bilinçli bir şekilde uygulanıyorsa genel olarak işletmede İSG sağlanmış durumdadır. Sıkıntılar genel olarak bu saydıklarım sağlanmadığında ortaya çıkıyor.

Denetim mekanizması nasıl işliyor? İşletmelerde İSG yönetiminin denetlenmesi iki şekilde olmaktadır. Bunlardan ilki iç denetim. Yani işletmelerin kendi kendilerini denetlemesidir. İç denetimler çoğunlukla şirket bünyesindeki müdürler, yöneticiler ve İSG uzmanları tarafın-

dan yapılır. Şirkette İSG kültürünün oluşması ve sürekli bir İSG bilincinin işletme geneline yayılması için iç denetim oldukça önemlidir. İkinci denetim ise dışarıdan yapılan denetimdir. Dış denetimlerde en önemlisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından haberli veya habersiz yaptıkları denetimlerdir. Bu denetimlerin işletme açısından hukuki –cezai sonuçları olabilir. Bunun dışında OHSAS 18001 İSG Yönetim Sistemi Belgelendirme denetçilerinin yaptığı denetimler ve yapı denetim firmalarının yaptığı denetimler de dış denetimler kategorisine girmektedir.

Ülkemizde dış denetimi yeterli buluyor musunuz? Son yıllarda İSG ülkemizde oldukça gündemde olan bir konu. Kamu yetkilileri de bu konuda oldukça hassas. Ancak ülke olarak bu konuyla daha yeni tanıştık sayılır. Bu nedenle uygulayanda da denetleyende de ciddi eksiklikler var. Bana göre denetim aşamasında iki eksiklik özellikle ön plana çıkıyor. Bunlardan ilki denetçilerin konularında yeteri kadar eğil olmaması. İkincisi ise yeterli denetçinin olmaması. Ancak her iki konuda da ÇSGB’nin düzeltici, geliştirici faaliyetleri, çalışmaları olduğunu biliyorum. Önümüzdeki yıllarda bu eksikliklerin birçoğu gündemimizden kalkacak, daha verimli ve etkili bir denetim mekanizması devrede olacaktır.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? Doç. Dr. M. Uğur Müngen’in yaptığı bir çalışmaya göre, inşaat alanlarında ölümle sonuçlanan kazalar arasında insan düşmesi tipindeki kazalar (%42,9) önemli bir farkla ilk sırada yer almaktadır. İkinci önemli kaza tipinin elektrik çarpmasıdır. Şantiye içi trafik kazaları olarak tanımlanan gruptaki olaylar da azımsanmayacak orandadır. Bunun dışında malzeme düşmesi, yapı makinası kazaları, yapı kısmının çökmesi, uzuv kaptırma ve kazı kenarının göçmesi tipindeki olaylar ön plana çıkmaktadır.

Son zamanlarda işyeri hekimi/ hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığından bahsediliyor. Bu alanda gerçekten böyle bir açık var mı? Bu konuda neler yapılabilir? Başlangıçta ciddi bir açık vardı. Ancak şuanda böyle bir açık olduğunu düşünmüyorum.

İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? Teknik yönü güçlü bir konu olduğunu kabul etmemiz gerek. Hem İSG faaliyetleri anlamında hem de KKD konusunda ciddi bir okuma yapılması gerekiyor. Sadece solunum sağlığında onlarca farklı standart olduğunu düşünürseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Ancak teknik kısmından daha önemli olan konu

ise herkese tarafından paylaşılan bir İSG anlayışının oturmuş olmasıdır. Yani toplumda İSG kültürünün oluşmuş olması tüm diğer konulardan daha önce geliyor.

İş Güvenliği Yasa’sı işçilere de sorumluluk yüklüyor mu? İş Güvenliği Kanunu, çalışanların İSG yükümlülüklerini kanunun 19. Maddesinde sıralamaktadır. Buna göre; (1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. (2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? Farklı alanlarda farklı riskler barındıran şantiyeler vardır. Örneğin beş katlı bir apartman şantiyesi de, AVM şantiyesi de, gökdelen şantiyesi de, baraj şantiyesi de, köprü şantiyesi de inşaat faaliyetine girmektedir. Ancak her birinde işçilerin maruz kaldığı riskler değişkenlik göstermektedir. Dolayısıyla işçilerin kullanacakları KKD malzemeleri de riskin niteliğine göre değişecektir. Yapılacak risk değerlendirmesi ardından İSG uzmanlarının karar verdiği KKD malzemelerinin kullanılması gerekmektedir.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İşçiler bu koruyucuları kullanma konusunda ne kadar bilinçli? İnşaat alanına giren herkesin baret takması, yansıtıcı yelek giyinmesi ve koruyucu ayakkabı giyinmesi gerekmektedir. Bunun dışındaki KKD ürünleri işin niteliğine göre değişecektir. Yüksekte çalışan bir işçi emniyet kemeri takacaktır, kaynak yapan bir işçi solunum koruyucu maske kullanacaktır, işin niteliğine göre eldiven gözlük vs takılacaktır. Yapı Malzeme Eylül 2016

63


Yenilikçi teknoloji ve üstün kalite: 3M “Bilimin, inovatif yaklaşımlarla insan yaşamını kolaylaştıracak çözümlere dönüştürülmesi, 3M’in başarısının ve global stratejisinin temelini oluşturuyor” 3M Türkiye Güvenlik ve Grafik Ürünleri Ülke Direktörü Kerem Kürklü

Sağlıktan karayolu güvenliğine kadar pek çok alanda lider durumda olan 3M, gücünü bilimsel alandaki gayretlerinden almakta. Başarılarının formülünü, sahip oldukları teknolojiyi müşterilerinin ihtiyaçlarına sunabilme yeteğinde saklı tutan 3M, her konuda kesin bir dürüstlük ve bütünlük ilkesi ile hareket etmekte. Bu ayki dosya konumuz çerçevesinde 3M Türkiye Güvenlik ve Grafik Ürünleri Ülke Direktörü Kerem Kürklü ile bir söy-

64

Yapı Malzeme Eylül 2016

leşi düzenledik. İş Güvenliği ve Sağlığı konusunda kendisine yöneltmiş olduğumuz soruları içtenlikle yanıtlayan sayın Kürklü’ye teşekkür ediyoruz.

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? 3M; 70 ülkede faaliyet gösteren ve dünya çapında 90 bin çalışanı bulunan bir şirket. 3M 110 yılı aşkın süredir yeni

fikirler geliştiriyor ve bu fikirleri yenilikçi ürünlere dönüştürüyor. Şirketimiz “3M Bilimi. Hayatın Her Anında” marka platformumuzun da altını çizdiği gibi; bilimi geliştirilen ürünlerle hayatın bir parçası haline getiriyor, günlük hayatta insanların yaşamını kolaylaştıracak ürünlere dönüştürüyor. 3M, inovasyon yeteneğini 60 bin ürün ile sergiliyor. 3M’in bugün ulaşmış olduğu başarıda, bilime, Ar-Ge ve inovasyona yaptığı yatı-


Dosya rım kilit bir rol oynuyor. Ar-Ge’nin değerinin farkında olan 3M, her yıl gelirinin yaklaşık %6’sını Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyor. Kurguladığımız her şeyin merkezinde ve geliştirdiğimiz yeni teknolojilerin temelinde bilim yatıyor ve inovasyon bu teknolojileri iş alanlarımıza nasıl uyguladığımız ile ilgili. Bilimin, inovatif yaklaşımlarla insan yaşamını kolaylaştıracak çözümlere dönüştürülmesi, 3M’in başarısının ve global stratejisinin temelini oluşturuyor. 3M küresel düzeyde; Tüketici Ürün Grubu, Elektronik ve Enerji Grubu, Sağlık Bakım Ürünleri Grubu, Endüstri Ürünleri Grubu ve Güvenlik ve Grafik Çözümleri Grubu olmak üzere 5 ana iş grubu ve bu grupların altındaki 26 aktif satış ve pazarlama bölümünden oluşuyor. 1987 yılında faaliyetlerine başlayan 3M Türkiye’nin İş Güvenliği Bölümü, çalışanların güvenlik ve emniyetinin iyileştirilmesine odaklanıyor. 3M, 2015 yılında, kişisel koruyucu donanım sektörünün en önemli kategorilerinden biri olan “yüksekte çalışma çözümleri” alanında dünyanın önde gelen firması Capital Safety şirketini satın aldı.

İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut? İnşaat alanındaki en önemli risklerin başında yüksekte çalışma konusu yer almakta. Çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından bu alandaki bilinçlendirme çalışmaları 3M’in de en önem verdiği konulardan biri. Yüksekte çalışmaya ek olarak, kişisel koruyucu donanım kullanımları da gerekmektedir. Özellikle baş koruma inşaat alanında doğabilecek tehlikelere karşı zaruridir. Baş koruma ile birlikte göz, solunum ve işitme koruma alanları da, inşaat alanındaki mevcut tehlikelere bağlı olarak önem arz etmektedir.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? İnşaat alanlarında yaşanan her üç iş kazasından biri, düşmeler ve yüksekten düşen cisimler sonucu oluşmaktadır. Yaşanan kaza sıklığı açısından her ne kadar ikinci sıraya otursa da yüksekte çalışma kazaları, sonuçlarının şiddeti açısından bakıldığında ilk sıraya oturmaktadır. Zira çok temel bir risk değerlendirmesi yapıldığında; olası kazanın sonucunun çok şiddetli, hatta çoğu zaman ölümcül olabileceğini öngörmek mümkündür. Ölümle sonuçlanan kazalar arasında insan düşmesi tipindeki kazalar (%42,9) önemli bir farkla ilk sırada yer almaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? Kesinlikle hayır. İş sağlığı ve güvenliği, bireysel farkındalık gerektiren sosyal bir konudur. 3M olarak bizim de bu bilinci Yapı Malzeme Eylül 2016

65


Dosya Kendi şirketiniz bünyesinde iş sağlığı ve güvenliği adına ne gibi çalışmalar yapılıyor? Şirket içerisinde nasıl bir işleyiş sistemi mevcut?

arttırmaya yönelik çeşitli pazarlama ve saha aktivitelerimiz bulunmaktadır.

İş güvenliği konusunda işçilerin sorumlulukları sizce nedir? Bu konuda işçilerin üstlenmesi gereken en önemli sorumluluk, iş yerinde ve sahada alınmış olan önlemlere tümüyle uymak, yaptıkları işe uygun olarak kendilerine verilen ekipmanları mutlaka kullanmak, hatta çalışma arkadaşlarını bu konuda uyarmaktır. İş kazalarının çok büyük bir bölümü kurallara uymamaktan ve ekipmanları kontrol etmemekten, kullanmamaktan ya da doğru kullanmamaktan kaynaklanıyor.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? 3M’in, Güvenlik ve Grafik Grubu bünyesinde faaliyet gösteren ve çalışanların güvenlik ve emniyetinin iyileştirilmesine odaklanan 3M İş Güvenliği Bölümü ürün portföyünde, solunum koruma, işitme

66

Yapı Malzeme Eylül 2016

koruma, baş yüz koruma, kaynaktan koruma, göz koruma, vücut koruma ve yüksekte çalışma çözümleri bulunuyor. Yüksekte çalışma çözümlerine dair biraz daha detay vermek gerekirse, 3M’in 2015 yılında satın aldığı , “yüksekte çalışma çözümleri” alanında dünyanın önde gelen firması Capital Safety şirketinin DBI-SALA® ve Protecta® gibi alt markaları bünyesinde, emniyet kemeri, yatay ve dikey yaşam hatları, bağlantı çözümleri, kapalı alan sistemleri, kurtarma ekipmanları, çeşitli mühendislik sistemleri ve alet düşüş durdurucular da yer alıyor.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İlgili çalışma ortamının risk analizi yapılıp, kullanılması gereken KKD’ye karar verilmesi gerekmektedir; dolayısıyla her çalışma ortamı için tek bir çözümden bahsedemeyiz. Konunun saha ve teknik uzmanlar tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan bilinçlendirme çalışmaları, yaşanabilecek iş kazalarının engellenmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu yüzden faaliyet gösterdiği her ülkede iş güvenliği ve sağlığı konusunda işçileri ve işverenleri bilinçlendirme çalışmaları yapan 3M, Türkiye’de de iş güvenliği bilincini arttırabilmek için kişisel koruyucu donanımlar ile ilgili eğitimler veriyor. 3M olarak, Türkiye’de her yıl 100’den fazla fabrikada iş güvenliği ile ilgili eğitimler veriyoruz. Geliştirdiğimiz dijital oyun ve tiyatro gösterileriyle iş güvenliği konusunda her yıl bir milyon çalışanı iş güvenliği konusunda bilinçlendiriyoruz. Çalışanlara kişisel koruyucu donanımları neden ve nasıl kullanmaları gerektiğini, donanımların farklı çalışma ortamlarında nasıl çalıştığını anlatıyoruz. Bu sayede; farklı çalışma koşullarında çalışanı bekleyen olası tehlikelere ve bu tehlikelerden korunmak için kullanması gereken kişisel koruyucu donanımlara dikkat çekiyoruz. Özellikle tiyatro oyununun kişinin kendisini özdeşleştirmesi açısından büyük bir yararı var. Bu oyunda bir çalışanın hayatı, sabah evden çıkmasından bir sonraki iş gününe canlandırılırken; iş güvenliğinde ne gibi noktaları gözden kaçırdığımızı ve “bana bir şey olmaz” bakış açısının yol açtığı sonuçları gösteriyor. Son 4 yılda 80’den fazla işletmede sergilenen bu tiyatro oyunu, güldürürken düşündürme yönüyle 3M’in bilinçlendirme adına yaptığı en önemli araçlardan biri olma özelliğini taşıyor. Bunun yanı sıra; sektörde ilk kez 3M tarafından ortaya konan “fit test” sayesinde kişisel koruyucu donanım ürünlerinde en ideal çözümler sunuluyor. İş güvenliği ürünleri ile ilgili, sektörde bilinç düzeyinin artmasının yanı sıra; kullanılan ürünün kullanım etkinliği ölçümlenebilmesi de önem taşıyor. Fit testi sayesinde ürünlerin kullanıcılar için kullanım etkinliği ölçülebiliyor. Örneğin; solunum fit testinde, maskenin yüze ne kadar iyi oturduğu, sızdırmazlığı kontrol edilebiliyor. Gürültüden korunma fit testinde, kulak tıkacının, kulakta ne kadarlık bir koruma sağladığı, hangi gürültü seviyelerinde ve frekans aralıklarında, nasıl koruma sağlanacağı gösteriliyor. Yine yüksek çalışma çözümlerine ilişkin olarak, 3M demo aracımız ile fabrikaları ziyaret ediyor ve çalışanları “yüksekte çalışma” konusunda bilinçlendirme faaliyetleri yürütüyoruz. Teorinin pratiğe dönüştüğü bu yüksekte çalışma demo çalışmalarında, çalışanlar yüksekte çalışma konusunun ne denli hayati önem taşıdığını bir kere daha gözlemlemiş oluyorlar.



Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü

Reform’la gelecek “İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak kanunların sorumlu tutuğu üç ana unsur bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; Devlet, işveren ve çalışanlardır.”

Kurmuş olduğu profesyonel ekibiyle, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü” nü oluşturmayı ve hayatın her alanında uygulamayı kendisine görev edinen Reform OSGB’nin İş Geliştirme Uzmanı Yetgin Yıldırım ile bir söyleşi düzenledik. İş Güvenliğine dair pek çok yeni şey öğrendiğimiz bu söyleşimizi sizlerle paylaşıyoruz…

68

Yapı Malzeme Eylül 2016

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? İş sağlığı ve iş güvenliği, son yıllarda kulağımızın aşina olduğu, birçok talihsiz olayda karşımıza çıkan ve artık hayatımızın her alanında farkındalık yaratan iki terimdir. Bu terimlerin tanımını ILO, SGK, ÇSGB gibi ulusal ve uluslararası kuruluşlar farklı kelimelerle yapmıştır. Bizim için iş sağlığı ve güvenliği ise, bütün çalışanların ruhsal ve fiziksel açıdan “sağ-salim” evlerine dönebilmeleridir. Bu amaçla 2013 yılında kurulan Reform İSG, Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün oluşması adına bine yakın kuruluşa “Risk Analizi ve Acil Eylem Durum Planı” hizmetleri vermiş, on binlerce çalışana “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği” eğitimi vermiş ve görevini başarıyla yerine getirerek 2014 yılında daha profesyonel bir bakış açısı ile amatör ruhunu kaybetmeden yerini Reform OSGB’ ye bırakmıştır. Reform OSGB, 2014 yılı başlarında devraldığı bu görevi daha ileriye taşıya-

Yetgin Yıldırım - İş Geliştirme Uzmanı

rak 200’e yakın firmaya sürekli hizmet vermekte, 5.000 çalışanın iş sağlığı ve güvenliği sorumluluğunu üstlenmektedir. Bu sayılar, müşteri memnuniyetine bağlı olarak her geçen gün artmaktadır.


Dosya Reform OSGB olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bize verdiği yetki belgesini, devletimize ve milletimize karşı aldığımız sorumluluğun belgesi olarak görmekteyiz. Bu görevi yerine getirmek adına kurduğumuz profesyonel ekibimizle, her biri kendi alanında lider çözüm ortaklarımızla, “Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü ”nü oluşturmayı ve hayatımızın her alanında uygulamayı kendimize görev edindik.

Sizce inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları nasıl gerçekleşmeli? İnşaat işkolu ülkemizde de iş kazalarının en çok olduğu işkollarının başında gelir. Sosyal Sigortalar Kurumu istatistiklerine göre kuruma bildirilen iş kazalarının içinde inşaatla ilgili işlerde çalışan işçilerin uğradıkları kaza sayıları, toplam iş kazaları içinde en büyük oranı oluşturmaktadır. Ölümle sonuçlanan iş kazaları içinde de inşaat işkolu önde gelmektedir. Kayıt dışı ve mevsimlik çalışmanın yaygın olduğu inşaat sektöründe gerçek iş kazası rakamlarının bu oranların çok daha üzerinde olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir. Bu nedenle inşaat sektöründe birinci öncelik nitelikli ve eğitimli iş gücüdür. Çalışanlara işe başlamadan önce gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilerek, iş güvenliği kültürünün çalışma hayatının ayrılmaz bir parçası olduğu bilincinin yerleştirilmesidir. Bu bilincin çalışanlara verilmesi, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının sorunsuz bir şekilde yürütülmesi için gerekli temel unsurlardan biridir. Bu bilincin çalışanlara verilmesinden sonra izlenecek adımları şu şekilde sıralayabiliriz.

Sahada çalışmaya başlamadan önce 1- Sağlık ve güvenlik inşaatın her aşaması için ayrıntılı olarak planlanmalıdır. Çalışanların karşılaşabiliceği risklerin sahada çalışma başlamadan önce kontrol edilmesi daha ekonomik ve kolaydır. 2- İhale şartnamelerine sağlık ve güvenlik gerekliliklerinin de eklenmeli, en azından mevzuata uygunluğunun sağlanmalıdır. 3- iş süreci zarar görebilecek kişi sayısını azaltacak şekilde planlanmalıdır. 4- Kontrol faaliyetlerinin, sahada çalışma başlamadan önce yapılmalıdır. 5- İş sağlığı ve güvenliği konularında çalışanların katılımı ve etkin istişare için prosedürler hazırlanmalıdır. 6- Yöneticiler de dahil olmak üzere tüm çalışanların eğitilmiş olmaları böylece kendilerinin ve diğer çalışanların sağlık ve güvenliğine yönelik risk oluşturmaksızın işlerini yürütebilmeleri sağlanmalıdır.

Saha Yönetimi İşveren ve proje sorumlusu, çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamak için; Tüm çalışanları risklerden korumalı Kaçınılmayan riskleri değerlendirmeli Riskler ile kaynağında mücadele etmeli Toplu koruma önlemlerine öncelik vermeli Başka alternatif olmadığında bireysel önlemler almalı Acil durum prosedürleri oluşturulmalı Uygun eğitimlerin verilmesini sağlamalıdır. Yukarıda bahsettiğimiz tedbirlerin uygulamalarının nasıl olacağı ağırlıklı olarak Yapı İşleri Yönetmeliğinde belirtilmiştir.

rolan ya da dışardan gelebilecek tehlikelerin çalışanlara,iş yerinde ve çevresinde verebileceği zararların ve bunlara karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmalardır’’ şeklinde tanımlayabiliriz.

Risk değerlendirmesi sırasında 1- Potansiyel tehlikeler belirlenmeli 2- Tehlikeler değerlendirilmeli 3- Tehlikelerin neden olacağı riskler değerlendirilmeli 4- Çalışanların maruz kaldığı risklerin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler uygulanmalı 5- Bütün bu aşamalar ve uygulamalar düzenli olarak denetlenmeli, izlenmeli aksayan yönler yeniden gözden geçirilmelidir. 6- Denetim ve izleme; önlemlerin etkinliğini değerlendirmemiz ve yasal gerekleri sağlayıp sağlamadığımızdan emin olmamız için önemli bir aşamadır. Sağlık ve güvenlik önlemleri hakkında çalışanların görüşünün alınması, sadece yasal zorunluluk değil, aynı zamanda konuya ilgi göstermeleri , talimat ve prosedürlere uymaları, iyileştirme çalışmalarına katılmaları için önemli bir etkendir. Bu nedenle risk değerlendirmesi ve güvenlik önlemleri hakkında çalışanlarında görüşü alınmalıdır. Kontrol listelerinin oluşturulması inşaat alanındaki tehlikelerin tespitinde ve risk değerlendirmesi yapımında başlangıç noktası olarak kullanılabilir, ancak tüm tehlikelerin tespiti için daha kapsamlı çalışma yapılmalıdır.

Risk değerlendirmesi yapılırken başlıca nelere dikkat ediyorsunuz?

İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut?

Risk değerlendirmesini ‘’iş yerlerinde va-

Bir şantiyede ölüme, yaralanmaya veya

Yapı Malzeme Eylül 2016

69


sağlık sorunlarına yol açabilecek birçok etken vardır. Bunlardan bazıları; 1- Yüksekten düşme 2- Taşıt kazaları 3Elektrik akımına kapılma 4- Kazı çalışmalarında toprak altında kalma 5- Düşen cisimlerin çarpması 6- Ağır malzemelerin taşınmasında oluşan sırt ağrıları 7Tehlikelerle maddelerle temas 8- Yüksek gürültü nedeniyle işitme kayıpları 9- şantiye iç asansör ve şaft boşlukları öncelikli risk etmenleridir. Bu nedenle Risk değerlendirmesi yaparken öncelikle yukarıda sıraladığımız tehlike ve risklerin ortadan kaldırılmasını hedeflemekteyiz.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? Ölümle sonuçlanan kazalar arasında, insan düşmesi tipindeki kazalar önemli bir farkla ilk sırada yer almaktadır. Bu kaza türünü alt gruplara ayıracak olursak ilk sırada döşeme platform kenarından düşme tipindeki olaylar yer almaktadır. Yapıdaki boşluklara düşme olarak tanımlanan alt grubun büyük çoğunluğu bina inşaatlarındaki asansör, aydınlık vb. boşluklara düşme olaylarıdır. Bunlar da döşeme ve platform kenarından düşme grubuna katılabilir. Hemzemin düşmeler olarak tanımlanan kaza tipi, seviye farkı olmayan yüzeylerdeki insan düşmeleridir. Yürürken ayağa takılan bir

70

Yapı Malzeme Eylül 2016

malzemenin neden olduğu düşme gibi. Alt grupların genellikle yüksekten insan düşmesi biçiminde meydana geldiği düşünülürse, iş güvenliği mevzuatında yer alan korkuluk, tutma ağları yapılması, boşlukların üstünün kapatılması gibi öncelikli önlemlerin ihmali, aşağıya düşme tehlikesi olan yerlerde çalışanlara güvenlik kemeri kullandırılmaması, bu olayların yaşanmasının başlıca nedenidir. Bununla birlikte elektrik çarpması, malzeme düşmesi, yapı makinesi kazaları, yapı kısmının çökmesi, şantiye içi trafik kazaları ve kazı kenarının göçmesi tipindeki olaylar ön plana çıkmaktadır. Özellikle ölümle sonuçlanan ikinci önemli kaza tipinin elektrik çarpması olması, inşaat sektörümüz için elektrik konusunun özenle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu göstermektedir. Şantiye içi trafik kazaları da ölümle sonuçlanan kazalar arasında azımsanmayacak bir orana sahiptir. Bu olaylar, şantiye trafiğinin, yolların, manevra alanlarının uygun düzenlenmesini gerekli kılmaktadır.

Son zamanlarda işyeri hekimi/ hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığından bahsediliyor. Bu alanda gerçekten böyle bir açık var mı? Bu konuda neler yapılabilir? Malumunuz üzere 01.07.2016 tarihin-

de 50 den az çalışanı olan, az tehlikeli işyerlerinde ve kamu kurum ve kuruluşlarında iş güvenliği profesyonelleri çalıştırma zorunluluğu ili ilgili kanun yürülüğe girdi. Bu süreci takip eden 1 aylık süreç içerisinde gerek iş güvenliği uzmanı gerek ise işyeri hekimi bulundurma zorunluluğundan kaynaklanan bir ihtiyaç doğdu. Fakat torba yasa ile birlikte iş güvenliği profesyonelleri çalıştırma yükümlülüğünü içeren kanun maddesi 1 yıl gibi bir süre ötelenerek 01.07.2017 tarihinde yürürlüğe girmesi TBMM tarafından onaylandı. 2017 Temmuz dönemine geldiğimizde az tehlikeli sınıfta yer alan 50’den az çalışanı olan işyerleri ve kamu kurum ve kuruluşları için iş sağlığı ve güvenliği profesyoneli çalıştırma yükümlülüğü başlayacağı için hem iş güvenliği uzmanı hem işyeri hekimi ihtiyacı artacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Reform iş sağlığı ve güvenliği olarak bu süreci yakından takip ediyor ve ihtiyaç doğrultusunda verdiğimiz hizmetleri aksatmamak adına önceden planlamalar yaparak bünyemizde yeteri kadar iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri barındırıyoruz. Gün geçtikçe uzman kadromuza, sektörde bilgili ve deneyimli arkadaşları katıyoruz ve katmaya devam ediyoruz…


Dosya İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? iş sağlığı ve güvenliğini sadece teknik bir konu olarak ele alamayız. Şantiye alanı içerisinde yapılan teknik çalışmaların yanında çalışanın yaşadığı sosyal çevreden tutun yatakhanedeki, yemekhanedeki hijyen durumuna hatta çalışanın ev hayatındaki etkileşimleri neticesinde çalışanın psikososyal ve psikolojik durumuna kadar çalışma hayatındaki bütün unsurlar iş sağlığı ve güvenliğinin çalışma alnına girmektedir. Bu da bize İş sağlığı ve güvenliğinin tamamen teknik bir mesele değil birbirleri ile etkileşim içinde olan farklı çalışmaların beraber yürütüldüğü bir organizasyondur.

Denetim mekanizması nasıl işliyor? Türkiye’de genel olarak iş hayatını denetleme yetkisi Devlet’e aittir. Bu husus, İş Kanunu’nun 88.maddesinde açıklanmış olup maddenin birinci fıkrasında “Çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını Devlet izler, denetler ve teftiş eder” denmektedir. Türkiye’deki tüm iş yerlerinin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ve yeterli sıklıkta denetlenmesiyle, yararlı sonuçların elde edileceği anlaşılmaktadır. Zira, teftişlerle saptanan eksikliklerin ve mevzuata aykırı durumların giderilmemesi halinde işin durdurulmasını ve gerektiğinde işyerinin kapatılmasını öngören yasal hükümler bulunmaktadır. Ancak müfettiş sayısındaki yetersizlik nedeniyle bir yılda iş yerlerinin en çok %10 ‘u denetlenebilmektedir. Bu da mevcut denetleme sisteminde bir çok eksiklilerin devam etmesine neden olmakta ve yeterli tedbirlerin alınmamasına neden olmaktadır. Öncelikle denetleme mekanizmasının iyileştirilmesinin sistemin daha verimli çalışmasının önünü açaçağı kanısındayım.

İş Güvenliği Yasa’sı işçilere de sorumluluk yüklüyor mu? Genel olarak çalışma hayatını düzenleyen kanunlara baktığımızda sektör içinde yer alan bütün unsurlara sorumluluk yüklemektedir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak kanunların sorumlu tutuğu üç ana unsur bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla devlet, işveren ve çalışanlardır. Saydığımız üç ana unsurun kanunlar ile belirlenmiş sorumlulukları mevcuttur. Kanun çerçevesinde çalışanlara tanımlanan görev, sorumluluk ve haklarını şu şekilde sıralayabiliriz. 1)Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.

2)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. 3) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. 4) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. 5) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. 6) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. Ayrıca çalışan çalışma ortamının durumuna ve şartlarına göre çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? İnşaat sektöründe şantiye içinde iç içe girmiş bir çok tehlike mevcuttur. Bu nedenle kullanılan malzemenin çeşitliliği de fazla miktardadır. Bu malzeme türlerini ana başlıklar altında sıralayacak olursak. Öncelikli olarak bütün çalışanları ve çevredekileri ortamın tehlikelerinden koruyan toplu koruma tedbirleri gelir ki bunlar arasında çalışma alanını dış çevreden ayıran minimum 2 metre yüksekliğinde paneller, çalışanları yüksekten düşmelerine engel olacak korkuluk sistemleri, güvenlik ağları, inşaat içi asansör, şaft ve merdiven boşlukların kapatılması için korkuluk sistemleri, elektrik panoları için yalıtkan paspas ve kaçak akım rölesi, uzatma kablolarının korucu kanalları , ortamda ki tehlikeler hakkında çalışanların ve çevredekilerin bilgilendirilmesi amacıyla uyarı levhalarının kullanılması istenmektedir. Bu tedbirlerin yanında ayrıca çalışanların kişisel olarak kullanacakları kişisel koruyucu donanımların temini istenmektedir.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İşçiler bu koruyucuları kullanma konusunda ne kadar bilinçli? Yukarıda da bahsettiğimiz gibi şantiye içinde iç içe girmiş bir çok tehlike mevcuttur. Bu tehlikelerden korunabilmek için bazen almış olduğumuz toplu koruma tedbirleri yeterli gelmemektedir. Bu nedenle iş güvenliğinin bu safhasında artık kişisel koruyucu donanımlar devreye girmektedir. Bu durumda çalışan-

ların yaptıkları işe göre mutlaka KKD kullanması gerekmektedir. İnşaat sektöründe genel olarak en çok kullanılan KKD leri şu şekilde sıralayabiliriz. Baret, iş ayakkabıları, iş çizmeleri, eldivenler, yüksekte çalışma sistemleri( tam vücut tipi emniyet kemeri sistemleri )ve ankraj bağlantı sistemleri, yaşam hatları, iş gözlüğü, kulaklık, siperlik, kaynak maskesi, gaz ve toz maskeleri, reflektörlü yelek ve iş elbiseleri olarak sıralayabiliriz. Ayrıca şunu da belirtmek isterım ki yukarıda bahsetmiş olduğumuz bütün ürünler mutlaka CE ve EN standartlarına uygun olmalıdır. Sektör çalışanlarında genel olarak KKD kullanımı konusunda dirençle karşılaşılmaktadır. Çalışanların bu tutumu genel olarak işveren ve yönetimin tutumundan kaynaklanmaktadır. Biz iş güvenliği uzmanları bu direnci kırmak için Çalışanlara genel olarak KKD kullanım eğitimleri verilmekteyiz. Zamanla bu önyargının ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Kendi şirketiniz bünyesinde iş sağlığı ve güvenliği adına ne gibi çalışmalar yapılıyor? Şirket içerisinde nasıl bir işleyiş sistemi mevcut? İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda yasal düzenlemelere uygun hareket etmeyi, İş Sağlığı ve Güvenliği iyileştirme etkinliklerinin çalışanların ortak sorumluluğu olduğu ilkesini benimseriz. Çalışanlarımız iş yerinde güvenli olmayan durumları derhal yöneticileri ile paylaşmakla yükümlüdür. Bu sayede çalışanlarımızı, kendi çalışma alanlarının güvenliği ile ilgili sorumluluk almaya teşvik ederiz. Hizmet verdiğimiz şirketlerimizde konu ile ilgili risk analizleri gerçekleştirmekteyiz. Bu çalışmalar doğrultusunda belirlenen risklerin en aza indirgenmesi için tedbirler almaktayız. İş kazaları ve meslek hastalıklarına neden olabilecek unsurları önceden tespit edip risklerin önüne geçerek çalışma ortamını ve şartlarını güvenli hale getirmek temel gayemizdir. Risk değerlendirmesi ve risk düzeyi azaltma etkinliklerine şirket içinde her düzeyde katılım için hedefler koyarak İş Sağlığı ve Güvenliği kültürümüzü sürekli iyileştirip “Sıfır İş Kazası” hedefine ulaşmayı amaçlamaktayız. Çalışanlar için güvenli iş ortamı sağlamak ve çalışanları İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda bilinçlendirmek ve farkındalığı arttırmak adına çalışanların katılımının zorunluğu olduğu İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerini belirli aralıklarla organize etmekteyiz. Eğitim faaliyetlerimizi belirli aralıklarla gözden geçirilerek, oluşabilecek yeni ve güncel sorunların önceden belirlenmesini hedefleriz.

Yapı Malzeme Eylül 2016

71


“Riskleri bilemezsen, yönetemezsin” “Hangi sektör olursa olsun, kurumlarda iş güvenlik kültürü oluşturulmalıdır. Bu kültür ve bilinçlendirme oluşturulmadan sadece kural koymak verimli olmayacaktır. Çalışanların yeterli eğitimi alarak farkındalıklarının artırılması gerekmektedir.”

İş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulmasına katkıda bulunmak ve uygun çalışma ortamlarının sağlanmasına destek olmak amacıyla çalışmalarını dolu dizgin sürdüren Numeko Safety’nin Genel Müdür’ü Semih Koçak ile İş Sağlığı ve Güvenliği hakkında konuştuk. Keyifli okumalar…

72

Yapı Malzeme Eylül 2016

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Numeko Safety, yüksekte çalışma ve düşüş koruma konusunda dünya lideri olan 3M ve bünyesindeki Capital Safety’nin Türkiye’deki iş ortağıdır. Bu iş ortaklığı, kişisel koruyucu donanım tedariki, yatay/dikey yaşam hatları, bakım/onarım servisleri ve eğitimleri kapsar. Çalışılan bölge ve iş alanlarına göre ihtiyaçlarınıza en uygun değer ve güvenli çözümleri sunar. Numeko Safety, genç ve vizyonlu firma olarak, ülkemizde yüksekte güvenli çalışma alanında ciddi bir açığı doldurmuştur. NUMEKO Grubu halen büyümekte olan bir organizasyon yapısına sahiptir ve yatırımları her geçen gün farklı alanlarda artmaktadır.

Bazı Ürün gruplarımız; *Emniyet Kemerleri *Bağlantı Ekipmanları, Lanyardlar *Ankraj Sistemleri *Kaçış ve Kurtarma Ekipmanları *Dikey/Yatay Yaşam Hatları *El Aletleri Düşüş Koruma *Yüksekte çalışma Eğitim merkezi

*Yüksekte çalışma farkındalık Demo Aracı

Sizce inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları nasıl gerçekleşmeli? İnşaat alanlarında iş kazalarının azalması ve iş güvenliği kültürünün oluşması için tasarım aşamasında başlayarak uygulama alanında sürekliliği sağlanmalıdır. En büyük problem işçi farkındalığı ve eğitimi. Yüksekte güvenli çalışma bilincinin artırılması gerekmektedir ve bunun için gerekli eğitimler verilmelidir. Sağlıklı ve Güvenli çalışma ortamları oluşturarak, bu konudaki yeni yöntem ve gelişmeleri takip ederek, iş güvenliği konusunun öncelikli ve hedef olarak benimsenmesi gerekmektedir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle beraber yeni yükümlülükler takip edilmeli ve proaktif yaklaşımlarla tüm sahaya uygulanmalı. Çalışmalar düzenli olarak denetlenmeli ve sürekli iyileştirmeler devam edilmeli. Devlet, işveren, işçi olarak taraflar sorumluluğunu yerine getirmeli.


Dosya Risk değerlendirmesi yapılırken başlıca nelere dikkat ediyorsunuz? Risk değerlendirmesinde pek çok yöntem ve standartlar bulunuyor. Risk değerlendirmesinde esas odaklandığımız nokta tehlikeleri ve tehlikelere bağlı riskleri belirliyoruz. Risk değerlendirmesinde temel sorulara cevaplanmasını sağlıyoruz. • Ne Olabilir? • Olasılığı Ne Olabilir? • Sebebi Ne olabilir? • Sonucu Ne Olabilir? • Nasıl Kabul edilebilir? Risk değerlendirmesi yapılırken, yasal zorunluluktan öte işletme ve çalışanların güvenliğinin sağlanmasında ilk adım olduğunu bilerek hareket ediyoruz. “Riskleri bilemezsen, yönetemezsin” sözü unutulmamalıdır.

İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut? İnşaat alanında çalışanların sağlığını etkileyebilecek birçok etken bulunmaktadır. Bunlar arasında önem arz edenler; • Yüksekte Çalışma Sonucu Düşme • Düşen Cisimlerin Çarpması

Numeko Safety Genel Müdür’ü Semih Koçak

• Elektrik Çarpması • Şantiye içi trafik kazaları • Gürültü nedeniyle işitme kayıpları Bu riskleri önlemek için kuralcı değil, önleyici yaklaşımlar doğrultusunda kazaların azalması sağlanmalıdır.

Olası kazalar için ne gibi sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı? Denetim mekanizması nasıl işliyor? İş kazalarının %10’unun, ölümlü iş kazalarının ise%31’inin inşaat sektörünün iş sağlığı ve iş güvenliği alanında taşıdığı riskleri ortaya koymaktadır. Bu nedenle, sağlık ve güvenlik inşaatın her aşamasında ayrıntılı olarak planlanmalıdır. Kontrol faaliyetlerinin sahada çalışma başlamadan önce yapılması gerekmektedir. İş kazalarını önlemek için kanunlar çıkartılmış ve etkin bir denetim mekanizmasının yapılması sağlanmıştır. İş Sağlığı ve İş Güvenliği kültürünün oluşması ve sürekliliğinin sağlanması için yöneticilerde dahil olmak üzere tüm çalışanların katılımı sağlanmalıdır.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? İnşaat alanında, yüksekten düşme iş kazaları ilk sırada yer almaktadır. Elektrik çarpması, malzeme düşmesi, yapı kısmının çökmesi, şantiye içi trafik kazaları, kazı kenarının çökmesi tipindeki kaza türleri şantiyede yaşanan en fazla kaza türleridir.

Son zamanlarda işyeri hekimi/ hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığından bahsediliyor. Bu alanda gerçekten böyle bir açık var mı? Bu konuda neler yapılabilir? 1 Temmuz’da uygulamaya giren 6331 sayılı Iş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda bazı yükümlülükler ertelendi. Yeni düzenlemeyle birlikte Türkiye genelindeki 50’den az çalışana sahip “az tehlikeli” şirketlerin işverenleri, sağlıklı ve güvenli işyerlerinin oluşması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirecekti. Ancak yasanın Yapı Malzeme Eylül 2016

73


Dosya Gözlük ve Eldiven gibi KKD’ler mutlaka kullanılması gereken ürünlerdir. Ne yazık ki işçiler KKD ürünleri kullanımı konusunda bilinçli değil. Çalışanlar kişisel koruyucu kullanma konusunda ilk başlarda gereksiz görüp, bana bir şey olmaz lafı ile işi engellediğini düşündükleri için kullanmak istemezler. Çalışanlarda güvenlik kültürünün oluşması için ilk adım kişisel koruyucuların önemini ve nasıl kullanacakları konusunda bilinçlendirme sağlanmalıdır.

Kendi şirketiniz bünyesinde iş sağlığı ve güvenliği adına ne gibi çalışmalar yapılıyor? Şirket içerisinde nasıl bir işleyiş sistemi mevcut? Numeko Safety iş güvenliği sektöründe hizmet veren bir firma olarak, müşterilerine hizmet verirken öncelik kendi çalışanlarının güvenliğini ve kazasız iş bitimini sağlayarak, iş güvenliği kültürünün herkese ulaşmasını sağlamaktır. Şirket içerisinde iş güvenliği yönetim sisteminin (OHSAS 18001) kurulmasını sağlayarak yasa ve kanunlardan öte bir ‘İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ’ oluşturmak en büyük hedefimiz olup farkındalık yaratarak sektörde var olmaktır.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Hangi sektör olursa olsun, kurumlarda iş güvenlik kültürü oluşturulmalıdır. Bu kültür ve bilinçlendirme oluşturulmadan sadece kural koymak verimli olmayacaktır. Çalışanların yeterli eğitimi alarak farkındalıklarının artırılması gerekmektedir. bazı yükümlülüklerinin bir yıl ertelenmesiyle birlikte durum tekrar değişti. Yasa ertelenmiş olsa da yeni uzmanların ve işyeri hekimlerinin iş hayatına katılımı konusunda artış yaşanacaktır. Firmalar hizmette sıkıntı yaşamamak için OSGB’lerden destek alacaktır.

İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? Teknik bir mesele olduğu kesin, ancak sadece teknik bir mesele değildir. İş güvenliğine ilişkin uygulamaları sadece teknik bir mesele olarak görmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Konunun hukuki, sosyal, psikolojik ve kültürel boyutları vardır.

İş Güvenliği Yasa’sı işçilere de sorumluluk yüklüyor mu? İş Güvenliği Yasası işçilere de sorumluluk yüklemiştir. 6331 Sayılı Kanunun 19.Madde’ye göre Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen

74

Yapı Malzeme Eylül 2016

diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği önlemlerini 2 başlık altında toplayabiliriz. 1-) Toplu Koruma Önlemleri: İşverenler şantiyede kişisel koruyucu önlemlerden önce, toplu koruma önlemlerine öncelik vermeli. Ağlar, koruganlar, bariyerler ve sınırlayıcılar ve yaşam hatları gibi. 2-) Kişisel Koruyucu Donanımlar: Toplu Korumanın yeterli olmadığı yerde Kişisel Koruyucular kullanılır. İş ayakkabısı, Baret, Gözlük, Emniyet Kemeri gibi.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İşçiler bu koruyucuları kullanma konusunda ne kadar bilinçli? Şantiyelerde işçilerin kesinlikle kullanması gereken ürünler: iş ayakkabısı, Baret, Paraşüt Tipi Emniyet Kemeri,



“İş sağlığı ve güvenliği bir kültür meselesidir” “Sistemlerimizi kişilere göre değil kanunlara göre kurmalı, yönetmeli ve denetlemeliyiz.”

En büyük hedefleri, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda sektöre katkıda bulunmak olan İzmir Alternatif; İş Güvenliğinin ayak bağı değil aksine hayat bağı olduğunu tüm iş dünyasına öğretme gayretinde. Bizler de İş Güvenliğine dair merak ettiklerimizi İzmir Alternatif adına İş Sağlığı Uzmanı Çağlar Kalkan’a sorduk…

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? İzmir Alternatif İş Sağlığı ve Güvenliği

76

Yapı Malzeme Eylül 2016

(OSGB) Firmamız 2013 haziran ayında kurulmuş olup, İzmir ve komşu illerine, inşaat sektörü başta olmak üzere madenden tekstile, turizmden metal sektörüne her sektörde irili ufaklı firmalara “İş Sağlığı ve Güvenliği” kapsamında İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi, Diğer Sağlık Personeli hizmetleri vermekteyiz.

Sizce inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları nasıl gerçekleşmeli? Öncelikle inşaatlara, ruhsat alabilmek için Risk Değerlendirme Raporu, Acil Durum Eylem Planı, İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı sözleşmelerini belediyelere teslim etmesi zorunluluğu getirilmelidir. İnşaatların iş sağlığı ve güvenliği ziyaret raporları ilgili belediye ve Çalışma Bakanlığının İSG Katip sistemine aylık girişleri yapılarak kaydedilmesi sağlanmalıdır. Çalışanların sağlık kayıtlarının, Sağlık Bakanlığının Medula sistemine periyodik olarak girilmesinin ve periyo-

dik muayene süresinin geçirilmeyecek şekilde gerekli otomasyon ile kontrol süreçleri sağlanmalıdır. Süreç içerisinde “Günü kurtaralım, denetim gelirse bakarız” mantığını silebilmenin esası sistemi otomatik hale getirmekten geçmektedir.

Risk değerlendirmesi yapılırken başlıca nelere dikkat ediyorsunuz? Özellikle inşaatlarda risk değerlendirmesi yaparken her inşaatta bulunan risklerin yer aldığı taslak risk analizimizle başlıyoruz. İnşaatın büyüklüğü, bitiş süresi konusundaki terminler, firmanın kullandığı teknoloji (kullanılan makine alet ekipman vb gibi), çalışanların Mesleki Yeterliliklerinin olup olmaması vb gibi faktörlere bakarak risk analizimizi geliştiriyoruz. Süreç içerisinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi ziyaretlerimizde tespit edilen risklerin de eklenmesi ile devam ediyoruz. Gerçek anlamda Risk Analizinin tamamlanması inşaatın tamamlanması ile birlikte olmaktadır.


Dosya İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut? İnşaatlarda çalışanların sağlığını etkileyecek risklerin başında iklim koşuları gelmektedir. Yazın sıcak ve güneş, kışın soğuk ve yağışlar genel hastalıklara (Bronşit, tonsillit, Otit vb gibi)daha sık yakalanmalarına, Şantiyelerdeki toz ve kimyasallar Akciğer, karaciğer ve deri hastalıklarına, kas gücü ile çalışma kas iskelet sistemi hastalıklarına daha sık ve ağır yakalanmalarına sebep olmaktadır.

Olası kazalar için ne gibi sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı? Denetim mekanizması nasıl işliyor? Olası kazalar için alınacak ilk önlem eğitimdir. Eğitim vasıtası ile oluşturulacak iş sağlığı ve güvenliği kültürü ile tedbir alınmasını, alınacak tedbirlere uyulmasını sağlayabiliriz. Eğitimi tamamladıktan sonra KKD lerin, makine emniyetlerinin, uyarı ve ikaz işaretlerinin kullanımı, Mesleki Yeterlilik Belgeli kişinin işe alınması ve çalıştırılması, çalışma alanı ve çevresinin koruyucu bariyer ile çevrilerek iş alanının oluşturulması vb gibi bir çok önlem uygulanabilir. İnşaat firmalarının, çalışanlarının, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sağlayıcılarının denetimlerinin maalesef yok denecek kadar azlığı sebebi ile kişisel yaklaşımlarla yürüyen bir sektör durumundadır.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? İnşaatlarda ciddi kazalar daha çok yüksekten düşme ve düşen cisimler ile olmaktadır. Sık görülen kazalar ise çarpma, takılma düşme, sıkışma, el aletleri ile olan ufak kazalardır.

Son zamanlarda işyeri hekimi/ hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığından bahsediliyor. Bu alanda gerçekten böyle bir açık var mı? Bu konuda neler yapılabilir?

Çağlar Kalkan / İş Güvenliği Uzmanı

İş Güvenliği Yasa’sı işçilere de sorumluluk yüklüyor mu? İş Güvenliği Yasasında çalışanlara sorumluluk yüklenmemektedir. Çalışanların sorumlulukları 4857 Sayılı İş Kanunu, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve müktesebatları gereği sorumlulukları belirlenmektedir. 5544 Sayılı Mesleki Yeterlilik Kanunu bugün için pek gündemde olmasa da süreç içerisinde Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip çalışanların sorumluluklarının artmasını sağlayacaktır.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? Şantiyelerde çalışanlar için KKD (Kişisel Koruyucu Donanım) lar olarak Baret, çelik burunlu ayakkabı, işçi tulumu, emniyet kemeri, koruyucu gözlük, toz vb gibi maskeler, kulak koruyucuları, reflektörlü yelek en sık kullanılmaktadır. Yapılan işin teknik ayrıntılarına göre koruyucular belirlenmektedir. Bu sebeple pek çok sayıda kişisel ve çevresel koruyucu bulunmaktadır.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İşçiler bu koruyucuları kullanma konusunda ne kadar bilinçli? Çalışanların kullanması gereken KKD (Kişisel Koruyucu Donanım) yaptıkları işin niteliğine göre değişmektedir. Masa başında bilgisayarla çalışan bir kişi için KKD ekran gözlüğü iken, inşaatta çalışan bir kişi için Baret, çelik burunlu ayakkabı, işçi tulumu, emniyet kemeri, koruyucu gözlük, toz vb gibi maskeler, kulak koruyucuları, reflektörlü yelek olabilmektedir. Çalışanlarımızın genel eğitim düzeylerinin düşüklüğü, iş sağlığı ve güvenliği konularındaki eğitim eksiklerinin de temel sebebidir. Bu sebeplerle gerekliliğinin bilincinde olmadıkları KKD leri kullanımları konusunda da bilinçli değiller.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Haklarımızı da sorumluluklarımızı da kanunların belirlediğini, sektörlerin tüm taraflarında insan olduğunu, bu sebeple hatanın da, kastın da olacağını unutmamalıyız. Sistemlerimizi kişilere göre değil kanunlara göre kurmalı, yönetmeli ve denetlemeliyiz.

İşyeri hekimi/hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı sayısal olarak açığı söz konusu değildir. Fakat kalifiye İş Güvenliği uzmanı sayısının yetersiz olduğu da bir gerçek. Kalifiye İş Güvenliği Uzmanı açığı zamanla kapanacaktır. Gerçek anlamda 2013 de başlamış olan iş güvenliği sürecinin ülkemizde gelişmesi yaygınlaşması ve uygulanması için uzun yıllar geçmesi gerekmektedir. Süreci kısaltmak için çok sert yaptırımlar ve istisnasız her firmanın tehlike sınıfı ile orantılı sıklıkta denetlenmesi gerekir. Bugünün koşullarında pek mümkün görünmemektedir.

İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? İş sağlığı ve güvenliği bir kültürdür. Bu kültürün uygulamaları ise teknik konulardır. Yapı Malzeme Eylül 2016

77


Makale

Bina Enerji Kimliği ve Mantolama

AustrothermTürkiye Pazarlama Müdürü Doğal İnallı

Son yıllarda mantolama mecburidir gibi bir takım söylemler çıkmıştır. Kimi enerji kimliği diyor, kimi mantolama gerekli diyor ve farklı seslerin çıkması mantolama yaptırmayı düşünen ev sahiplerinin kafasını daha da karıştırıyor. Peki bu işin aslı nedir? Ülkemizde 18.4.2007 tarihinde 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunun amacı; enerjinin etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılmasıdır. Bu kanunun mevcut ve yeni yapılacak binalar için getirdiği mecburiyetler ise 5.12.2008 tarihinde 27075 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” ile belirlenmiştir. Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin amacı ise; “Dış iklim şartlarını, iç mekan gereksinimlerini, mahalli şartla-

78

Yapı Malzeme Eylül 2016

rı ve maliyet etkinliğini de dikkate alarak, bir binanın bütün enerji kullanımlarının değerlendirilmesini sağlayacak hesaplama kurallarının belirlenmesini, birincil enerji ve karbondioksit (CO2) emisyonu açısından sınıflandırılmasını, yeni ve önemli oranda tadilat yapılacak mevcut binalar için minimum enerji performans gereklerinin belirlenmesini, yenilenebilir enerji kaynaklarının uygulanabilirliliğinin değerlendirilmesini, ısıtma ve soğutma sistemlerinin kontrolünü, sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını, binalarda performans kriterlerinin ve uygulama esaslarının belirlenmesini ve çevrenin korunmasını düzenlemektir.” Şeklinde tariflenmiştir. Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin binalarda enerji kimliği alınmasına dair maddesi aşağıdaki gibidir; +Mevcut binaların uygun hale getirilmesi GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren on yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi düzenlenir. Özetle; Enerji Verimliliği Kanunu 18.4.2007 tarihinde yayınlanmıştır, buna göre 18.4.2017 tarihine kadar binaların enerji kimlik belgesi alması şartı vardır. Dikkat edilirse “mantolama” yaptırılmalı denmiyor. Ancak, bu kanun ve yönetmelik Enerji Kimlik Belgesi almayan binalara henüz bir yaptırım getirmemiştir. Ancak, yakın gelecekte binaların enerji sınıflarına göre bir takım yaptırımların getirilmesi

ihtimali göz önünde tutulmalıdır. Ezbere bir mantolama levhası kalınlığı ile yapılacak mantolama sonrası bina enerji kimliği alırsanız belki 1-2 cm ilave kalınlık artırımı ile bina enerji sınıfınızı yükseltme fırsatını kaçırmış olursunuz. Doğrusu önce binanızın enerji kimlik belgesini almanız, sonrasında size bu kimliği veren yetkili Enerji Verimlilik Danışmanlık şirketi ile binanızın enerji sınıfını yükseltecek çözümleri aramanızdır. Duvarların ısı yalıtımı haricinde binanızın tesisatı, çatı-pencere-temelinde de yapılacak ısı yalıtım uygulamaları ile Bina Enerji Kimlik sınıfınızı yükseltebilirsiniz. Tüm bunları yaptırmak için Çevre Şehircilik Bakanlığı web sitesinde bina adresinize en yakın Enerji Verimlilik Danışmanlık Şirketine ulaşabilirsiniz.



Amaç; doğru kişiye doğru hizmeti vermek! “Hem firmamızın kuruluş hem de firma ortaklarımızın hayat felsefesi, işi ehline vermektir. Bu sebeple çalışanların işin ehli olup olmadığının göstergesi Mesleki Yeterlilik Belgesidir.” Doğru kişiye doğru hizmet vermeyi amaç edinmiş olan Ege Vizyon Akademi, sunduğu hizmetler karşılığında en üst düzeyde müşteri memnuniyetini hedeflemekte. İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda kendilerine yöneltmiş olduğmuz soruları şirketin Genel Müdürü ve İnşaat Mühendisi Mehmet Murat Bozkurt cevapladı. Keyifli okumalar…

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Ege Vizyon Akademi Mesleki Yeterlilik

80

Yapı Malzeme Eylül 2016

Belgelendirme firmamız 2015 yılında Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sektörlerde çalışan kişilerin Mesleki Belgelendirmelerini yapmak amacı ile kuruldu. İnşaat sektörün 13, Enerji ve Metal sektörlerinde 1 er Ulusal yeterlilikte (Çelik Kaynakçı, Doğalgaz Boru Çelik Kaynakçı, İskele Kurulum Elemanı, İnşaat Boyacısı, Duvarcı, Betoncu, Sıvacı, Ahşap Kalıpçı, Alçı Sıva Uygulayıcı, Alçı Levha Uygulayıcı, Betonarme Demirci, Isı Yalıtımcı, Su Yalıtımcı, Seramik Karo Kaplamacı, Panel Kalıpçı mesleklerinde Mesleki Yeterlilik Belgesi veren bir firmadır.

Sizce inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları nasıl gerçekleşmeli? İnşaatlarda çalışanların Mesleki Yeterliliklerinin olmaması ciddi bir sorundur. İnşaatlarda ne iş olsa yaparım diyen ve maalesef yapmaya çalışan ciddi sayıda insanımız var. Bu kişilere meslek edindirmek, yaptıkları işin tekniği ile birlikte iş sağlığı ve güvenliğini öğretmek ve sonrasında belgelendirilmelerini sağlamak esas olmalıdır. Bilgili ve belgeli kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine uyumları ve uygulamaları daha iyi olacaktır.

Mehmet Murat Bozkurt İnşaat Mühendisi / Genel Müdür

Risk değerlendirmesi yapılırken başlıca nelere dikkat ediyorsunuz? Firmamızda ve çalışma sahalarımızda öncelikle çalışanların Mesleki Yeterliliklerinin eksiklileri veya olmayışının risklerinden yola çıkarak değerlendirmelerimizi yapıyoruz.


Dosya İnşaat alanlarında, çalışanın sağlığını etkileyebilecek ne gibi riskler mevcut? İnşaatlarda Mesleki Yeterlilikleri olmayan veya eksik olanların yaptıkları işin niteliğine uygun olduklarına dair hekim onayı almamış olanlar öncelikli riskler taşımaktadır. Mesleklerinde Yeterlilikleri olmayanlar yaptıkları işin sağlık riskleri, davranışlarının sağlıklarına etkiyen sebep sonuç ilişkilerinin bilgisine sahip olmamaları ciddi bir sorundur. Bu sorunlar sağlıklarında özellikle akciğerlerinde başta olmak üzere kas-iskelet sistemlerinde vb azalarak diğer organlarında meslek hastalıklarına sebep olmaktadır.

Olası kazalar için ne gibi sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı? Denetim mekanizması nasıl işliyor? Olası kazalar için alınacak ilk önlem kazanın olmasını engellemektir. Kazaların olmasını engellemek için özellikle inşaat sektöründe profesyonel çalışanlarla yani Mesleki Yeterlilik Belgeli kişilerle yola devam edilmelidir. Yaptığı işi mesleği gören ve mesleğinde yeterlilik belgesi olan kişilerin iş kazası riski çok çok daha düşük olacaktır.

İnşaat alanlarında en fazla hangi kaza türleri yaşanıyor? İnşaatlarda daha çok yüksekten düşmeler, takılıp düşmeler, sıkışma ve ezilmeler görmekteyiz.

Son zamanlarda işyeri hekimi/ hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığından bahsediliyor. Bu alanda gerçekten böyle bir açık var mı? Bu konuda neler yapılabilir? 2014 öncesinde gerçekten özellikle inşaat sektöründe işyeri hekimi/hemşiresi ve iş güvenlik uzmanı açığı vardı. Bugün için fazlası var diyebiliriz. Şimdiki amacın kaliteyi yükseltmek ve sektörün içerisinde devamlılığı sağlamak olması gerekmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği sizce tamamen teknik bir mesele midir? İş Sağlığı ve Güvenliğinin hemen hemen tüm uygulamaları teknik konular olsa da uygulayıcıların eğitimli ve iş sağlığı ve güvenliği kültürüne ulaşmış olması gerekmektedir. Bunun da temeli Mesleki Yeterlilik Belgeli çalışanlarla yola devam edilmesinden geçmektedir.

İş Güvenliği Yasa’sı işçilere de sorumluluk yüklüyor mu? İş Güvenliği yasasını esas sorumluluk yükledikleri, işveren, işveren vekilleri, işyeri sorumluları, iş güvenliği uzmanlarıdır. Mesleki Yeterlilik Belgelendirmenin 01.01.2017 de resmi zorunluluk haline gelmesi ve uygulamanın yaygınlaşması

ile birlikte çalışanlar da meslek profesyoneli olacağı için hem yaptıkları işin hem de kendilerinin sorumluluklarını daha fazlasıyla alacaklar.

Şantiyelerde işçi ve çevre güvenliği için ne tür malzemeler kullanılıyor? Şantiyelerimizde çalışanlar ve çevre için yapılan işin niteliğine göre, kompozit burunlu iş ayakkabısı-botu, iş tulumu, baret, iş gözlüğü, solunum maskesi, reflektörlü yelek, paraşüt tipi emniyet kemeri, uyarı levhaları vb kullanıyoruz.

İşçilerin kesinlikle kullanması gereken KKD ürünleri nelerdir? İşçiler bu koruyucuları kullanma konusunda ne kadar bilinçli? İnşaatlarda çalışanlarda öncelikle iş ayakkabısı ve baret olması gerekiyor. Çalışanların KKD kullanma bilicinin zayıf olduğu bir gerçek. Bunun yanı sıra CE belgesiz, sağlıksız KKD ler de çalışanların kısa süre içerisinde KKD kullanımına tavır almalarına neden olmaktadır.

Kendi şirketiniz bünyesinde iş sağlığı ve güvenliği adına ne gibi çalışmalar yapılıyor? Şirket içerisinde nasıl bir işleyiş sistemi mevcut? Ege Vizyon Akademi olarak iş sağlığı ve güvenliği firması İzmir Alternatif’den hizmet alıyoruz. Çalışanlarımızın hepsine yangın eğitimi, ilk yardım eğitimi verdiriyoruz. Rutin eğitimlerimizde iş güvenliği uzmanımız ve işyeri hekimimizden de ayrıca eğitim alıyoruz. Çalışma sahalarımızda sorumlularımız aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği sorumluluğunu da üsteleniyor, uyguluyor ve uygulatıyorlar.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Hem firmamızın kuruluş hem de firma ortaklarımızın hayat felsefesi, işi ehline vermektir. Bu sebeple çalışanların işin ehli olup olmadığının göstergesi Mesleki Yeterlilik Belgesidir. Biz de sektörlerin içerisinde mesleğinde ehil olanları belirlemeyi ve belgelendirmeyi amaçlıyoruz. Yapı Malzeme Eylül 2016

81


Gürhan Bakırküre

Bakırküre Mimarlık; Cezayir’de tarihin izlerini sürüyor “Tasarım kararları ‘yalınlık’ olgusuyla biçimlendirilen yapının cephe bileşenleri, bulunduğu coğrafyanın iklimsel özelliklerinin de etkisiyle en önemli mimari öğeler olarak ele alındı. Bu bağlamda doğramalar, hem güneş kırıcı fonksiyonu olan, hem de yapıya dinamizm katan yapısal elemanlar olarak ön plana çıkarıldı.”

82

Yapı Malzeme Eylül 2016

16. ve 19. yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun, 19. yüzyılda ise Fransa’nın hakimiyetinde kalmış olan Cezayir, bu farklı kültürel etkilerle biçimlenmiş eklektik bir kentsel dokuya sahip. Zamanla Osmanlı döneminin izlerinin büyük ölçüde silinmiş olmasına karşın, kentin bazı semtlerinde hala avlular, cumbalar, revaklar ve yarı açık mekanlarla biçimlendirilmiş, Osmanlı mimarisinden izler taşıyan yapılar varlığını sürdürmeye devam ediyor. Yörenin yerel mimarisinde sıkça karşılaşılan bu avlulu yapılaşma fikri, hem iklimsel özellikler gereği, hem de kullanıcıların hafızasında yer etmiş bir mekansal kurgu biçimi olması nedeniyle, Cezayir’in Oran kentinde Bakırküre Mimarlık tarafından projelendirilen Tosyalı Holding Yönetim Merkezi binasının tasarımında temel çıkış noktaları olarak ele alındı. Çok büyük bir fabrika arazisinde yer alan

ve mimari anlamda bağ kurabileceği bir çevreye sahip olmayan binada iç avlu, peyzaj ve su öğeleriyle bir iç dünya yaratılarak, yapının yaşayan bir kimliğe sahip olması sağlandı. Tasarım kararları ‘yalınlık’ olgusuyla biçimlendirilen yapının cephe bileşenleri, bulunduğu coğrafyanın iklimsel özelliklerinin de etkisiyle en önemli mimari öğeler olarak ele alındı. Bu bağlamda doğramalar, hem güneş kırıcı fonksiyonu olan, hem de yapıya dinamizm katan yapısal elemanlar olarak ön plana çıkarıldı. Bulunduğu coğrafyanın kültürel bağlamıyla uyumunu yitirmeden modern bir mimari kimliğe sahip olması amaçlanan Tosyalı Holding Yönetim Merkezi binasının malzeme seçimleri de ‘yerellik’ arayışlarını biçimlendiren önemli etmenler olarak ele alındı. Yapının kütle bütünlüğü, ağır ve gösterişli malzemeler yerine, tasarımın yalınlığını ve sadeliğini vurgulayacak


Mimari

malzeme seçimleriyle sağlandı. Tosyalı Holding Yönetim Merkezi, temel olarak, 3 ana blok, 1 giriş bloğu ve 1 çekirdek bloğu olmak üzere 5 bloktan oluşturuldu. Ana bloklardan ikisi, her birinde 4 ofis katı bulunan, açık ve kapalı ofisler ile yönetim katından oluşurken; üçüncü ana blokta tek bir kattan oluşan 200 kişilik bölünebilir bir sisteme sahip konferans salonu konumlandırıldı. Çekirdek blok ise tüm bu fonksiyonlara ortak hizmet alanı sunmak amacıyla tasarlandı. Söz konusu blokları ortak bir platformda bağlamak, ayrı bir karşılama kütlesi olan blok ile girişi tanımlamak, yarı

açık mekanlarla iklim konuşlarına bağlı olarak güneş, rüzgar ve rüzgarla taşınan toprak için koruyucu bir kalkan oluşturmak gibi amaçlarla kullanılan saçak, yapının en baskın mimari öğesi olarak öne çıkartılırken; mekanik dış üniteler, dışarıdan algılanmayacak şekilde çatı katında gizlendi. Toplamda 4.500 m2 inşaat alanında, ofis ve sosyal alanlarıyla birlikte 150 kişilik bir kadroya konforlu çalışma ve sosyalleşme mekanları sunacak olan Tosyalı Holding Yönetim Merkezi’nin şantiye sürecinin 2017 ilkbahar aylarında tamamlanması planlanıyor.

Mimar: Gürhan Bakırküre Proje Ekibi: Mehmet Ay, Samprie Chatziachmet Proje Yeri: Oran / Cezayir İşveren: Tosyalı Holding Yüklenici: Bakırküre Mimarlık Yapı Tipi: Ofis Proje Tarihi: 2015-2016 İnşaat Alanı: 4.500 m²

Yapı Malzeme Eylül 2016

83


Mimari

EWE & Bursagaz Merkez Ofisi’nde Tago Architects İmzası Mimar Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago Architects tarafından tasarlanan EWE & Bursagaz Merkez Ofisi, yenilenebilir enerji sistemlerini mimari tasarımla bütünleştirerek doğa dostu ve çevreci bir tavır sergiliyor… Mimar Gökhan Aktan Altuğ

tünleştirilmiş. Çalışanlara sosyalleşme fırsatı sağlayan alanların ofis mekanlarına entegre edilmesine özen gösteren Tago Architects, teras çatının güneş panellerinin yarattığı gölgeleme unsuruyla birlikte sofistike bir açık alan deneyimi yaşatmasını sağlamış. Yüksek niteliklere sahip bir çalışma ortamı oluşturmanın çok önemsendiği EWE & Bursagaz Merkez Ofisi’nde ofisin çevresini gölgeleyerek saran dış cephe kaplaması tercih edilmiş. Cephe kaplamasının bir yüzeyi modüler BIPV panelleriyle, diğer yüzeyi ise gölgelendirmede kullanılan boyalı camlarla kurgulanmış. EWE & Bursagaz Merkez Ofisi’nde gölgelerinin oluşturduğu düzensiz bir ritimle ışık kontrollü ve konforlu iç mekanlar hesaplanarak, titizlikle oluşturulmuş.

Yeşil Bina Nitelikleriyle Leed Platinum’a aday....

20 yılı aşkın bir süredir Mimar Gökhan Aktan Altuğ liderliğinde, Türkiye’nin ve dünyanın farklı kentlerinde çoğu inşa edilmiş 700’ün üzerinde mimari projeye imza atan Tago Architects tarafından tasarlanan ve Bursa’nın Osmangazi ilçesinde konumlanan EWE & Bursagaz Merkez Ofisi, yenilenebilir enerji sistemleriyle mimari tasarımı bütünleştiren tavrı, çalışanlara sağladığı sosyal alanlarıyla yeni nesil ofis tasarımlarına örnek olacak niteliklere sahip.

84

Yapı Malzeme Eylül 2016

Tago Architects’in müşterilerinin beklentilerine uygun, prestijli bir merkez ofis olarak ele aldığı ve mimari tasarım ile yenilenebilir enerji sistemlerini birbirine entegre bir şekilde uyguladığı EWE & Bursagaz Merkez Ofisi’nde, ofis yaşamı ve doğa dostu enerji sistemleri arasında pozitif bir bağ kurulmuş. Farklı boşluklu prizmaları transparan yüzeylerle buluşturarak büyük, birleşik bir küp izlenimi sunulan yapıda, her prizmatik kütle ofis çalışanlarına yönelik açık bir terasla bü-

Doğa dostu ve çevreci bir proje olarak ‘Leed Platinum’a aday olan EWE & Bursagaz binasında, bütün su ve elektrik tüketiminin kontrolü otomatikleştirilmiş sistemlerle sağlanmış. Bu bağlamda inşasında ve dekorasyonunda kullanılan malzemeler uluslararası ‘yeşil bina’ standartlarına uygun olarak seçilmiş. Yağmur sularının ve atık suların mekanik olarak kontrol edildiği yapıda, cephedeki PV panellerinin ve rüzgar tribününün binanın enerji ihtiyacının %3 ünü karşılaması bekleniyor. Yerel doğalgaz distribütörlerinin merkez binası olarak tasarlanan, 820 m2 arsa alanı ve 9500 m2 inşaat alanına sahip EWE & Bursagaz Merkez Ofisi, 7 normal kat ve 3 bodrum kattan oluşuyor. Tago Architects’in sürdürülebilirlik ilkelerini temel alarak tasarladığı bina, Mayıs 2016 itibarıyla kullanılmaya başladı.



86

Yapı Malzeme Eylül 2016


Advertorial

Yapı Malzeme Eylül 2016

87


Sorundan çözüm üretme sanatı: İglo Architects “Proje üretim sürelerinde mimarlar neredeyse formula pilotlarıyla yarışmak zorunda kalıyorlar. Herkesin acelesi var ve yetişmesi gereken süre “dün”.

“Şeffaflık” ve “dürüstlük” kavramlarını, en önemli iş prensipleri olarak gören İglo Mimarlık yöneticisi Zafer Karoğlu’yla şimdiye kadar gerçekleştirdikleri projeleri konuşurken, Türk Mimarisi’nin sorunlarını da ele almaya çalıştık. İglo’nun hikayesini de bulacağınız bu keyifli söyleşimizi sizlerle paylaşmak istedik. Faydalı bir çalışma olması dileğiyle…

Öncelikle kısaca kendinizden ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? 1986 yılında Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra, aynı yıl Yıldız Tek-

88

Yapı Malzeme Eylül 2016

nik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne başladım. 1991 yılında mezun olup, öğrenciyken başladığım MTM Mimarlık’ta Mimar Saim Çil ile 5 yıl çalıştım. Askerlik sonrası Ada Mimarlık bünyesinde 5 yıl daha çalıştıktan sonra mesai arkadaşım Esen Akyar’la 1999-2000 yılları arasında birbirimize destek de olarak ayrı ayrı freelance çalışmaya başladık. 2001 yılı sonlarında işbirliği ortaklığa dönüşerek İglo Mimarlık’ı kurmamıza sebep oldu. 2003 yılının sonlarında da hayatlarımızı da birleştirerek iki kız çocuklu bir aileye sahip olduk. İglo’yu kurduğumuz yıllarda Bodrum‘da müstakil ev projeleri yapmaya başladık. 2002 yılında bir Fransız otomotiv şirketine Gebze’de fabrika binası tasarladık. Aynı yıllarda Türkiye’de yeni yeni canlanan fast food sektöründen de tasarım istekleri gelmeye başladı. Bodrum’daki projeler yeni müşteriler getirmeye başlayınca büyüyen ve bizi içine doğru çeken bu dünya gelecek beklentilerimizi sorgulatmaya başladı. Gelen talep patlaması İstanbul’dan yönetebileceğimizin üstünde olduğu için Bodrum’a yerleşme ya da İstanbul’da kalma kararı üzerine düşünmek zorunda kaldık. Mimarlıkla ilgili hedeflerimize ulaşabilmek için İstanbul gibi büyük bir şehirde mücadele etmemizin yorucu ve riskli olsa da daha doğru ola-

cağını düşünerek Bodrum fırsatlarını geri çevirip İstanbul’da mesleği sürdürme kararı aldık. Bu karar sonrası ofisimizi dekorasyon ve fast food, kafe projeleri ağırlıklı olarak destekledi. 2004 yılından itibaren ekonomik krizden çıkmaya başlayan Türkiye’de sanayi alanında yoğun bir hareketlenme başladı. İlk yıllarda yaptığımız fabrika emsallerinin arasında dikkat çekerek ağırlıklı yabancı ve ya Türk ortaklı yatırımcıların dikkatini çekmeye başladı. Nitelikli sanayi yapısı talepleri bu yıllardan itibaren gelmeye başladı. 2007 yılında çağrılı bir yarışma olan Logipark projesini kazanınca 270.000 m2 araziye sahip Türkiye’nin ilk ve en büyük lojistik park projesini gerçekleştirme fırsatımız oldu. Sonrasında da 100.000 m2 üstü projeler için talep almamız kolaylaştı.

Gerçekleştirdiğiniz projelerinizde, öncelikleriniz nelerdir? Mimari bir ürün ortaya çıkartırken referanslarımız neler olmalı? İglo ismini seçmemiz aslında hayat görüşümüzü yansıttığı içindir. Ortamı bir canlı için zor yaşanır kılan malzemeden, yani kardan çözüm üreten bir yapı türüdür İglo. Hem felsefi olarak hem de fiziki olarak sorundan çözüm üretme sanatıdır. Biz de konuya başlarken çözüm isteyen öncelikleri tespit etmeye çalışırız. Tüm


Mimari

Mimar Zafer Karoğlu Iglo Architects

“Geçmişine sahip çıkmayan, korumayan, hep daha yeninin peşinde koşan yıkıcı anlayış gelecekte de kendine özgü bir karakter oluşturabilir mi, ya da bu karakter nitelikli olabilir mi diye sorduğumda çok umutlanamıyorum. Ama bireysel nitelikli eserler her zaman vardı ve her zaman da olacaktır.” veriler doğru bir biçimde belirlenince, fonksiyon, estetik ve hayat algımızla harmanlayıp sonuca ulaşmaya çalışırız. Her yapının; yeri, kullanıcı profili, programının gerekleri, iklimi, yönü, kültürü gibi yığınla dikkat edilmesi gereken girdisi gözden kaçırılmadan dikkatlice incelenmeli ve doğru sorularla doğru cevaplara ulaşılması sağlanmalıdır. Yapılarda enerji verimliliği, sürdürebilirlik ve doğru kaynak kullanımı, önemsediğimiz konuların başında gelir. Her ölçekte herkesin dünyamız için yapabileceği çok şey var. Bu konuda mimarlara özellikle çok görev düşüyor. Şu an devam eden projeler arasında en büyüğü olan, Parsan firmasına ait 180.000m2 alanda bir sanayi kampüsü projesi var. Kampüs içinde üretim, lojistik, bakım, ar-ge, sosyal ve yönetim binaları ve teknik hacimlerden oluşan ondan fazla yapı bulunmakta. Bundan başka, Kanada kökenli bir seramik firması için İzmir’de tasarladığımız 55.000 m2’lik yönetim ve lojistik binası inşaatı başlamak üzere. Gebze bölgesinde projelendirmeye başlanan robot fabrikası projesi de tamamlanmaya çok yakın durumda.

İlk etabı bitmiş olan Dilovası liman bölgesindeki araç lojistiği yapan binanın ikinci etap projeleri üzerinde çalışılıyor. Tamamlanınca binanın kapalı alanları130.000m2 civarında olacak. Projelerini tamamlayıp inşaat süreçlerine danışmanlık yaptığımız Balıkesir’de kağıt, Ankara’da elektronik, Gebze’de halı fabrika ve yönetim binalarının yapımları sürmekte. Sanayi projeleri dışında Kağıthane’de projelendirdiğimiz 70 daireli lüks konut projesi satışa çıkmaya çok yakınlaştı. Ömerli’de 90.000 m2 arazide yüksek nitelikli villalardan oluşan göl evlerinin projelendirmesi ise devam ediyor.

Hızla artan ve birbirine benzeyen projeler hakkında neler düşünüyorsunuz? Proje üretim sürelerinde mimarlar neredeyse formula pilotlarıyla yarışmak zorunda kalıyorlar. Herkesin acelesi var ve yetişmesi gereken süre “dün”. Oysa iyi bir mimarinin sindirim sürecine ihtiyacı vardır. Projenin bütüne ulaşabilmesi için pek çok detayın düşünülmesi gerekir. Kimsenin bekleyecek zamanı olmayınca da konsept kararlarıyla inşaatIar başlatılıyor. Hemen hoşa gidecek ya da moda olan genel geçer çizgiler kullanılıp derinliği ve niteliği olmayan yapılar oluşturuIuveriyor. Kullanıcı da bu derinlikten yoksunsa, üstelik herkes de memnun

hayat devam ediyor. İyi mimari insanımızın umurunda olmadıkça da böyle devam etmesi kaçınılmazdır.

Estetik ve fonksiyonellik gibi kriterleri esas aldığımızda, artık genel betonarme işlerin dışına çıkma zamanı sizce gelmedi mi? Yapı üretme tekniklerine bakıldığında çelik, ahşap, taş, tuğla, kerpiç, saman gibi pek çok malzemenin kullanılabileceğini görebilirsiniz. Betonarme bunların içinde kolaya kaçmak denilebilir. Zira diğer tekniklerin detay çözümlerini bilmek geliştirmek, uyarlamak ve tekniğine uygun işçilikleri oluşturmak daha çok çalışma ve araştırma gerektiriyor. Uygun bölgelerde bu malzemelere ve işçiliklerine ulaşım kolayken bile betonarme tercih edilebiliyor. Bu durum da çeşitliliğin önündeki ciddi bir engel.

Sürdürülebilirlik ve inovasyon anlamında da bugünkü yapılar için neler söyleyebilirsiniz? Neler yapılmalı? Ülkenin son yıllarında inanılmaz bir yapı stoğu oluştu. Seçeneklerin çokluğu mimari konseptIerin önemini fark ettirdi. Yenilikçi, sürdürülebilir, kaynakları ve enerjiyi doğru kullanan ve içinde zeka barındıran yapıların daha fazla talep edilYapı Malzeme Eylül 2016

89


çalışıldığında sonuç içler acısı olabiliyor. Para ve emekler boşa gittiği gibi cesaretiniz de kırılabiliyor. Bu da tasarımcıları kolay yolu seçip sıradanlaşmaya itebilir.

Yakın zamanda Alman Hükümeti için mülteci konteynırları tasarladınız. Sığınmacılar için yaşam konteynırları tasarlama fikri nasıl gelişti?

mesi de bunun sonucu. Nitelikli mimari talep edildikçe de daha yaşanabilir örnek yapılar artacaktır. Mimarlar için de, kullanıcılar için de değerli deneyimler ancak bu şekilde oluşabilir.

Gerçekleşen projelerin çevre ve insana karşı olan etkilerinde, mimarların ne gibi sorumlulukları var? Rant hedefli yapılaşma anlayışı, insan ihtiyaçlarını karşılama önceliğinin üstünde daha çok para ve kâr etmeyi hedefliyor. En fazla metrekareyi üretmek , en hızlı, en karlı projeyi verenle çalışmak; birbirine benzeyen, mat ve ruhsuz yapılaşmaya sebep oluyor. Bu anlayışa teslim olma-

90

Yapı Malzeme Eylül 2016

dan doğru örnekleri verme yöntemlerini bulmak da mimara düşen çok önemli bir görev. Zira bu yapıların içinde yaşamlar yaşanıyor. Daha sağlıklı, mutlu, umutlu yaşamlar da doğru planlanmış bir çevrede, doğru planlanmış yapılarda yaşanabilir.

Malzeme tercihleri ve estetik süreçlerde karşılaştığınız problemler oluyor mu? Ülkemizde neredeyse her türlü teknolojiye ve malzemeye ulaşabiliyorsunuz. Fakat en önemli eksiğimiz nitelikli işçilik. Estetik ya da fonksiyon adına yapıyı biraz zorlamak risk almak anlamına geliyor. İddialı çizgiler kötü işçilikle yapılmaya

2010 ve 2012 yılları arasında bir dergide “mimari bakış” başlıklı bir köşem vardı. Çeşitli araştırma ve görüşlerimden oluşan ağırlıklı inceleme yazıları yazıyordum. Kendine yeten alternatif yapılar çok ele aldığım konulardandı. Özellikle de konteynırlar konusunu bu sayede derinlemesine araştırma fırsatım oldu. Dünyadaki kullanım alternatifleri sıkça anlattığım konular arasındaydı. Özellikle de Solar Decatlon diye adlandırılan dünya çapında üniversiteler arası yarışma takibimdeydi. Her yıl kendine yeten modüler yapılar konusunda üniversitelerin yarıştığı mimari ve mühendisliğin konuşturulduğu ufuk açıcı bu yarışma çok ilgimi çekiyordu ve zaman zaman da hakkında yazıyordum. 2011 yılında bir Fransız firmasının Türkiye’de hızlıca ve düşük maliyetle yapmak istediği AR-GE binası projesi gelince de bütün bu bilgiler temelinde konteynır çerçevelerinden modüler bir yapı yapma teklifimiz kabul oldu. Üç ay gibi bir sürede dekorasyonuyla teslim edilen 1600 m2 bu yapı mimari ödül aldı ve uluslararası mimari portallarda sıkça yayınlandı. Mali müşavirimiz bir Alman firmasının Türkiye yatırımlarına uzun yıllardır danışmanlık yapıyordu. Sohbet ederken Alman Hükümeti’nin bu firmayı Suriyeli mülteciler için kamp yapım ihalesine davet ettiğini söyledi. Türkiye’de bu işin yapılabilirliğini araştırdığını söylediğinde ben de konuya dahil oldum. Firma da konuya ilgimi fark edince ekibe tereddütsüz kabul edildim. Kriz masasıyla yapılan görüşmelerde ihtiyaçlar öğrenilip bizden de çözüm önerileri gittikçe firma hükümetin çözüm ortağı kabul edilmeye başlandı. Zaten çok baskı altında hareket eden yöneticiler hızlı dönüşlerimizden etkilenip sıkça teşekkür yazıları göndermeye başladılar. Yaşam üniteleri yanında duş, WC gibi saniter konteynırlar en zorlayıcı konular oldu. Yüksek Alman standartları, her şeye rağmen ödün vermedikleri titizlikleriyle bu kısa sürede aşılması zor bir engel oldu. Her ürünün CE standartlarına uygunluğu, yangın şartnameleri ve yüksek kalite beklentilerini sağlamak gerçekten zorlayıcıydı. Zira tüm bunlara rağmen üretilecek sayılar yüksek olsa da bütçeler kısıtlıydı. Sonunda dizaynlar kabul edilip ihale kazanılınca Türkiye’de bu işin yapılmasının da çok kolay olmadığı ortaya çıktı. Çünkü bu konuda çalışan firmalar makine yatırımlarını Alman standartlarına hizmet et-


Mimari mek için yapmamışlar. Ağırlıklı çalıştıkları ülkeler Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler veya Afrika ülkeleri olmuş. Görüşmelerde istediğimiz şartları yerine getirmekte firmalar da oldukça zorlandılar. Diğer sürpriz ise çok talep gören Türk konteynırlarının aynı dönemde Almanya’ya sevk edilmesiydi. Bu da tır temininde ciddi sıkıntı ve yüksek maliyet anlamına geliyordu. Başı sıkışan Alman eyaletlerinin, belediyelerin ve bazı yardım kuruluşlarının standartlarına bakmadan aldıkları bu konteynırların çoğunun gümrüklerden geçmediği veya bedellerinin düşük standartları sebebiyle ödenmediğini de üzülerek Alman yetkililerden işittim.

Dünyadaki olumsuz gelişmeler sonucundan konteynırlar kalıcı yaşam alanlarına dönüşmeye başladı. Bu noktada konteynırların tasarım sürecinde nasıl bir yaklaşım sergilediniz? Teknik açıdan sığınmacılar için ne tür fonksiyonlar mevcut? Yaşam üniteleri teknik olarak kesiti kuvvetlendirilmiş sağlam bir taşıyıcı karkas içerisinde oluşturuldu. Soğuk kış şartları gereği Alman hükümetinin istediği kalınlık ve özellikte taş yünü sandviç panel duvarlara sahipler. Pencerelerin tümünde stor panjurlar kundaklama ihtimaline karşı önlem olarak kullanıldı. Odalar boşken ya da yatıIdığında kapatılması yetkililerce şart koşuldu. Kullanılan tüm malzemeler min 30 dk. yangına dayanıklı ve kapı açılış ve kaçış yönleri ile merdivenler Alman yangın normlarını sağlayacak şekilde planlandı. Odalar en fazla 4 kişilik olabilecek şekilde iki ranzaIı veya 3 kişi için 1 ranza-1 yatak ve kişi başı bir dolap olacak şekilde tefriş edildi. Tüm odalar merkezi sistemden beslenen kalorifer sistemiyle ısıtıldı. Yaklaşık her 20 odaya 14 kabinli bay bayan duşIarı, 10 kabin 3 pisuvardan oluşan bay, bayan WC üniteleri ve 12 adet el yıkama ünitesi oluşturuldu. Yine 20 oda için 4’er adet yıkama ve kurutma makinalarından oluşan 1 adet çamaşırhane ile çay-kahve ve ısıtma ünitelerinin olduğu bir mutfak tasarlandı. Yaşam konteynırlarından, bağımsız kullanılabilecek olan saniter konteynırlarında klasik kullanılandan farklı olarak kullandığımız yanmaz panellerle duş ve WC ünitelerinde birer kabin kazanma fırsatımız oldu. Duşlar da hırsızlık önlemi olarak kabin içinde soyunulabilen iki bölümden oluşmakta. Dar alanlar genel hacimde kullanılan aynalarla ferahlatıldı. Özel olarak yaptırılan tek parça paslanmaz yalak lavabolar da temiz ve kolay monte edilebilecek şekilde tasarlandı. Elektrikli fanlı ısıtıcılarla kendine yeten bir düzen sağlandı. Elektrik ve mekanik sistem, konteynırların yanyana getirilip çoğaltılabileceği şekilde organize edildi.

Cityscape Awards’da ‘Anatolia Tiles’ projenizle finale kaldınız. Projenin tasarım kriterlerinden bahsedebilir misiniz? Proje Kanadalı seramik firması için İzmir Aliağa’da yapılıyor. 65.000 m2 kapalı alana sahip projede fonksiyonellik ön planda. Firmanın da anlayışını oluşturan disiplin, kontrol ve düzen yapıda hissediliyor. Çalışan ve misafirlere güçlü bir firmada olduklarını hatırlatan yaşam konforu yüksek bir standart oluşturuIdu. Sıcak iklime karşı gölgeleme tedbirleri binanın mimarisini şekillendirirken ofisleri çevreleyen su ise serinletici unsur olarak kullanıldı. Yeşil bina sertifikası talep edilmese de yeşil bina kriterlerine uygun olarak tasarlanmış bir yapıdır. Çevresel etkiler ve

enerji tasarrufu tasarım kriterleri arasında önemli yer tutar.

Gelecekte Türk Mimarisi, kullanılan malzemeler ve estetik açıdan sizce hangi aşamada olacak? Günümüzde Türk mimarisi karakteristiği diye bir tanımlama oluşturulabildiğini düşünmüyorum. Bir mimari karakter; kültürden, yerel malzemeden, ulaşılabilir yapım tekniklerinden, iklimsel, dinsel, yaşamsal ihtiyaçlardan doğar ve zaman içerisinde geleneğini oluşturarak gelişir. Bana göre Türk mimarisi özellikle betonarmeyle tanıştıktan sonra kendi mimari geleneğinden hızla kopmuş ve nitelikli bir karakter oluşturamamıştır. Böyle olma-

sında Türk halkının homojen olmayan kültürel yapısı da etkindir. Geçmişine sahip çıkmayan, korumayan, hep daha yeninin peşinde koşan yıkıcı anlayış gelecekte de kendine özgü bir karakter oluşturabilir mi, ya da bu karakter nitelikli olabilir mi diye sorduğumda çok umutlanamıyorum. Ama bireysel nitelikli eserler her zaman vardı ve her zaman da olacaktır.

Süreklilik açısından Selçuklu, Osmanlı mimarileri, bunların devamı olarak da Cumhuriyet mimarisi kendine ve zamanına has dokusuna ne zaman kavuşacak? Günümüz dünyasında insanlar benzer şekilde yaşıyorlar. Barınma, eğitim, çalışma alışkanlıkları... Yaşam biçimleri de çok benzer. Aynı malzemeler dünyanın

pek çok yerinde bulunabiliyor. Aynı yapım teknikleri kullanılıyor. Gelişen teknolojilerle Ortadoğu’daki bir yapı, yakıcı sıcaktan korunması gereken gölgeli ve kapalı mimarisinden farklı olarak üretilebiliyor. Zira çölün ortasındaki Dubai, Amerika’daki gibi cam gökdelenlerle dolu. Artık dünyada yerel çizgiler yerini genele bırakıyor. Bir binanın fotoğrafına baktığınızda genellikle Brezilya’da, Fransa’da, Rusya’da, Avustralya ya da Türkiye’de demeniz zor. Aynı yaşamlar ve imkanlar, teknolojik gelişmeler yapı tiplerini benzer kılıyor. Bundan sonra Selçuklu, Osmanlı ya da Cumhuriyet sonrası mimariden devamlılık beklemek çok yerinde bir beklenti olmayacaktır. Ancak eklektik bezemelerden ibaret olabilir. Çağın gereklilikleri global bir mimariye doğru bizleri itekliyor. Yapı Malzeme Eylül 2016

91


Proje

Türk şirketinden Kanada’da dev proje Akman Holding’in Kanada’daki yatırımı SAMM Developments, Toronto kentinde dev bir yatırıma start verdi. 600 milyon dolarlık yatırım tutarıyla Toronto’nun en büyük inşaat projesi olan The Kennedy Condominiums adını taşıyan proje 4 blokta 1.320 daire, otel ve iş merkezinden oluşuyor.

Akman Holding ve SAMM Developments Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman

Türkiye’nin en büyük grupları arasında yer alan Akman Holding’in Kanada’daki yatırımı hayata geçirdiği SAMM Developments, yeni projeleri ile adından sözettiriyor. SAMM Developments, Kanada’nın Toronto kentinde dev bir yatırıma başladı. 600 milyon dolarlık yatırımı kapsayan The Kennedy Condominiums adını taşıyan proje için Kanada’nın en büyük ve tanınmış danışmanlarından oluşan bir ekip kuruldu. Söz konusu proje Türkiye’den yatırımcılar için de büyük fırsatlar sunuyor. Kanada’da satışa çıkan The Kennedy Condominiums projesinde Türkiye’den müşterilere yönelik satışlar ise önümüzdeki Eylül ayında başlayacak.

4 blokta 1.320 daire, otel ve iş merkezi Konum olarak Toronto’da çok merkezli bir bölgede bulunan proje 4 bloktan oluşuyor. Projenin tamamında 1.320 daire olacak.

330 daireye 800 talep geldi Projeyle ilgili bilgi veren Akman Holding ve SAMM Developments Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman, Türkiye’den yatırımcılar için lansmana özel avantajlı fiyatlar sunulacağını belirterek, “Yabancılar mortgage kredisini %65 alabiliyor. %35’ini ise peşin veriyorlar. Ayrıca kira garantisi verilebiliyor. Aylık 1.400 dolar kira getirisi bulunuyor” dedi. Projeye talebin yüksek olduğunu kaydeden Ali Akman, “Toronto’da bulunan projemize ülkenin değişik bölgelerinden çok fazla sayıda talep aldık. 370 dairenin bulunduğu birinci binanın satışını tamamladık. Talebi karşılamak için pek çok yatırımcıyı ikinci etap satışlarına yönlendirmek durumunda kaldık. Geçen ay satışa sunduğumuz ikinci binada 330dairemiz var ve buraya 800 başvuru aldık. Özellikle Kanada’da inşaatta İtalyanlar’ın ön planda olduklarını düşündüğümüzde bir Türk yatırımcının bölgede oluşan talebe cevap vermekte büyük bir başarı göstermesi önemli ve gurur verici bir gelişme” diye konuştu.

92

Yapı Malzeme Eylül 2016



İstanbul’a nefes aldıracak proje Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ve Kentsel Strateji Kurucusu A. Faruk Göksu tarafından hayata geçirilen Vizyon Atölyesi’nde, 17 Ağustos büyük Marmara depreminin 17. yıl dönümünde İstanbul için çok büyük bir önem taşıyan 5 milyon metrekarelik ‘Yeşil Yol’ projesi tasarlandı. Kamu, özel ve sivil sektörlerin işbirliği ile kentlerin geleceğini kurgulamak amacıyla kurulan Vizyon Atölyesi, 17 Ağustos Marmara depreminin 17’nci yılında İstanbul’da yapı ve yaşam kalitesi riskinin azaltılması için yeni bir projeye daha imza attı. 3 yıl önce kurulan Vizyon Atölyesi, bugüne kadar “tasarım ve sos-

94

Yapı Malzeme Eylül 2016

yal etki” temaları çerçevesinde “81 Kent 81 Vizyon”, “On Proje Onlarca Etki” ve “39 Kent 1 İstanbul” projelerini hayata geçirdi. İstanbul’a nefes aldıracak Vizyon Atölyesi’nin son projesi ‘Yeşil Yol’ ise TEM ve E-5 arasındaki 50 km uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde yaklaşık 10 milyon metrekarelik alanda 5 milyon metrekarelik yeşil alan oluşturulacak.

20 bin yapıyı dönüştürecek Proje güzergah üzerinde yer alan yaklaşık 20 bin mevcut yapının yıkılarak yerine kentsel dokuya uygun çevreci yapıların oluşturulacağı proje, İstanbul nüfusunun yüzde 55’inin yaşadığı Küçükçekmece Gölü ve Pendik arasındaki bölgelerin yapı standartlarını büyük ölçüde yükseltirken, yaşam kalitesini de hızla artıracak.

“Her türlü işbirliğine açığız” İstanbul’a çok daha yeşil çok daha çevreci bir kimlik kazandıracak olan Yeşil Yol, öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yöneticileri olmak üzere yeşil yolun bulunduğu 17 ilçe belediye yönetimi ile paylaşılacak. Ayrıca yatırımcılar ve üniversiteler ile ekonomik model seçenekleri tartışılacak.

Vizyon Atölyesi Kurucularından Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, şehir planlamasında yapılan yanlışların can kayıplarının yanı sıra olumsuz sosyolojik etkilerine de dikkat çekti: “Vizyon Atölyesi’ni üç yıl önce hayata geçirmemize rağmen, pek çok önemli proje hayata geçirdik. 81 Kent 81 Vizyon, On Proje Onlarca Etki ve 39 Kent 1 İstanbul olmak üzere 228 katılımcının dahil olduğu 3 program düzenledik. Tüm projeler de özellikle yerel yönetimlerden önemli tepkiler aldı. En önemli şey insan hayatı. Vizyon Atölyesi olarak insan hayatını güzelleştirecek şehirlerin haylini kuruyoruz. Artan nüfusu, çarpık kentleşmesi ile İstanbul’un ilk müdahale edilmesi gereken şehirlerden biri olduğunu düşündüğümüz için İstanbul özelinde Yeşil Yol projesini tasarladık.” Vizyon Atölye’sinin projeleri hayata geçirmek için de devlet kurumları ve yerel yönetimlerle görüşmelere devam ettiğinin bilgisini veren Timur, bu konuda her türlü işbirliğine açık olduklarını sözlerine ekledi.

İstanbul’a 5 milyon metrekarelik yeşil alan Vizyon Atölyesi Kurucusu Faruk Göksu ise “Geçen 16 yılda depremi ve olası


Proje

riskleri çok konuştuk. Biz, Vizyon Atölyesi ile hem vizyon hem de eylem bazında pek çok da başarılı program ve proje gerçekleştirdik. Son projemiz Yeşil Yol da yine başarılı bir kentsel dönüşüm modeli olarak, önemli bir referans olacak. Yeni dönüşüm modelleri geliştirmek, ulaşımı kolaylaştırmak, olası deprem için toplanma alanları ve tahliye koridorlarını oluşturmayı hedefleyen Yeşil Yol projesinin İstanbul’a 5 milyon metrekarelik bir yeşil

alan kazandırmayı hedeflediğini anlatan Göksu, proje alanının yarısı yeşil alanlar, eğitim ve sağlık gibi kamusal alanlar; diğer yarısı da yeni yapı alanları olarak tasarlandı” dedi. Yeşil Yol projesinin bir yeşil omurga olduğunu söyleyen Göksu, önerdikleri mavi ve yeşil örtü ile 39 ilçeye hizmet edeceğini, böylelikle 39 Kent 1 İstanbul bütüncül bir yaklaşımla ele alınacağını belirtti.

Proje maliyeti 7 milyar dolar 14 bin yapıda 63 bin konutta yaşayan 200 bin kişiyi kapsayan projede, 5.0 milyon m2 yeşil alan oluşturmak için ise; mevcut yapılaşmanın %50’si olan 4.0 milyon m2 yapı, diğer %50’lik yapılaşma alanına transfer edilecek ve %25 ilave imar bonusu ile toplam 10.0 milyon m2 inşaat yapılacak. Projenin mali büyüklüğü ise yaklaşık 7 milyar dolar olacak.

Yapı Malzeme Eylül 2016

95


Ege’nin incisi Bodrum yatırımda kazanç sağlıyor Bodrum’da her zevke ve bütçeye uygun bir yazlık ev bulmanın mümkün olduğunu belirten ve bölgenin konut piyasasını değerlendiren Areon Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Süha Yılmaz, Bodrum’a yapılan yatırımın kazanç getirdiğini vurguluyor. Bodrum’da bugüne kadar 1.800 konut inşa eden Areon Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Süha Yılmaz ise Bodrum’un bir-

96

Yapı Malzeme Eylül 2016

çok konut projesine ev sahipliği yaptığını belirterek, burada her zevke ve bütçeye uygun bir yazlık ev bulmanın mümkün olduğunun altını çiziyor. Dinlenmek, tatil yapmak ya da sürekli yaşamak için ideal bir yerleşim bölgesi olan Bodrum’a kara, hava ve deniz yolu ile rahatça ulaşılabilmesi de bölgeyi popüler kılan en önemli özellikler arasında yer alıyor. Birçok farklı deniz sporları ile paraşüt, kamping gibi aktivitelere de imkan tanıyan Bodrum, dört mevsim ilgi gören bir yapı sergiliyor. Bodrum’un ayrıca birçok farklı kültürün ortak buluşma noktası olduğunu belirten Süha Yılmaz, İngiliz, Alman, Hollandalı ve Danimarkalıların yanı sıra Körfez ülkeleri vatandaşlarının ve yurt dışında yaşayan Türklerin de Bodrum’u sıklıkla tercih ettiklerini söylüyor.

Areon Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Süha Yılmaz


Proje

Bodrum’da 16. projesini hayata geçiriyor Bodrum’da 1987 yılından bu yana birçok farklı ve nitelikli proje hayata geçirerek toplamda 1.800 konut üreten Areon Yapı, bölgedeki 16. projesi Areon Boğaziçi Evleri ile dikkat çekiyor. Sessiz ve huzurlu bir ortamda sakinlik arayan ve aynı zamanda merkeze yakın olmanın

lüksünü yaşamak isteyenler için ideal bir mevkide konumlandırılan Areon Boğaziçi Evleri, Bodrum-Milas Yolu üzerinde, toplam 57 bin metrekarelik alanda, 38 bin metrekaresi yeşil alan ve sosyal tesis olarak ayrılmış butik bir proje. Peşinat ve ara ödeme olmadan 120 ay vade imkanı sunulan Areon Boğaziçi Evleri’nde, 950 TL’den başlayan taksitlerle 1+1 daire,

1.800 TL’den başlayan taksitlerle ise 2+1 dubleks daire sahibi olunabiliyor. Projede, teraslı 1+1 daireler 160 bin TL’den, hem balkonlu hem de bahçeli 2+1 dubleks daireler ise 300 bin TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor. İnşaatına bu yılın Eylül ayında başlanacak olan projenin Aralık 2018’de teslim edilmesi hedefleniyor.

Yapı Malzeme Eylül 2016

97


“Alçının yararlarını topluma ve kullanıcılara anlatmalıyız” “Ar-ge çalışmaları ile güvenli, yenilikçi ve katma değeri yüksek, ürünler üreterek yurt içi ve yurt dışı pazarlarda rakiplerimiz ile rekabet edebilecek güce sahip olmayı hedeflemeliyiz.”

Üye şirket çalışanları için mesleki ilerlemeyi sağlayacak eğitici literatürü oluşturmak, sektörü ilgilendiren her türlü mevzuat hakkında üyelerini bilgilendirmek, sektörün karşılaştığı sorunların çözümü konusunda ilgili merciler nezdinde giri-

98

Yapı Malzeme Eylül 2016

şimlerde bulunmak ve takip etmek gibi başlıca konuları kendine görev edinmiş Türkiye Alçı Üreticileri Derneği (ALÇIDER) faaliyetlerine her geçen gün yenisi ekliyor. Genel manada Alçı Sektörünü uluslararası organizasyon ve kuruluşlarda en iyi şekilde temsil etme gayreti ve amacı içinde olan ALÇIDER’in Genel Sekreteri Turgan Vargı ile Derneğin üye yapısından sektör sorunlarına, üretim politikalarından Agr&ge faaliyetlerine kadar pek çok konuya değinmeye çalıştık. Değerli yorumları ve bilgi paylaşımlarından ötürü sayın Vargı’ya çok teşekkür ediyor çalışmalarında kolaylıklar diliyoruz…

Derneğinizin kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Türkiye Alçı Üreticileri Derneği 1995 yılında o tarihteki az sayıda alçı üreticisi ve birkaç akademisyen tarafından, doğal bir yapı malzemesi olan ve ülkemizde yaygın olarak bulunan alçıtaşından elde edilen alçının yararlarını topluma ve kullanıcıla-

Turgan Vargı Türkiye Alçı Üreticileri Derneği Genel Sekreteri

ra anlatmak amacıyla kurulmuştur. Alçıder olarak alçı ve alçı türevi yapı malzemelerinin avantajlarını gelişen inşaat sektörünün aktörlerine anlatmak amacıyla dergi ve yayınlar çıkarmakta, fuar ve


Sektörel seminerlere katılmaktayız, çeşitli belgeseller hazırlayarak hem alçının bilinirliğini sağlamakta, hem de kültürel hizmetler vermekteyiz. Dünyada ve ülkemizde gelişen yapı malzemeleri teknolojilerine paralellik sağlayabilmek amacıyla Ar-ge faaliyetlerinde bulunmakta, sektörümüz ile ilgili standartların oluşması için çalışmalar yapmaktayız. “TS 1475 Alçı Uygulama Standartları” hazırlanarak TSE ne sunulmuş ve yürürlüğe girmiştir.

Derneğinizin üye yapısı ve sektördeki alanınız hakkında da biraz bilgi verir misiniz? Derneğimizin 83 gerçek, 6 tüzel kişi üyesi bulunmaktadır. Ülkemiz alçı sektöründe faaliyet gösteren önemli ve büyük şirketler derneğimizin tüzel kişi üyeleri olup, Genel Müdürleri Derneğimiz Yönetim Kurulunda yer almaktadır. Yönetim Kurulumuzun hazırladığı ve tüm üyelerimizin altını imzaladığı, “Mesleki Davranış ve Çalışma İlkeleri” ne uyum sağlayabilecek üreticiler derneğimizin üyeliğine kabul edilmektedir.

İhracat: Alçı taşının ocaklardan fabrikalara ulaştırılmasında ve üretilen alçının son kullanıcıya kadar ulaştırılmasında en önemli maliyet akaryakıt fiyatlarının yüksekliği sebebiyle nakliye maliyetleridir. Ayrıca sanayide kullanılan elektirik birim fiyatları OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında, önemli ölçüde pahalıdır. Enerji maliyetlerindeki yükseklik Türk Alçı Sektörünün uluslararası platformda rekabet gücünü elinden almaktadır. 2013 yılı alçı ihracatımız 90 milyon dolar, 2014 yılı ihracatımız 78 milyon dolar , 2015 yılı ihracatımız ise 85 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yönetmeliğinde de bu hususlara dikkat edilmesidir. Ayrıca, Alçı Levha Duvar Sistemleri alternatif duvar malzemelerine göre daha kısa zamanda uygulanabilen, daha pratik ve daha hafif yapı malzemeleridir. % 95 i deprem kuşağında bulunan ülkemizde, özellikle yeni inşa edilen binalarımıza gereksiz ağırlıklar taşıtmamak amacıyla, alçı levha duvar sistemleri kullanılmalı ve Deprem Yönetmeliğinde yer almalıdır.

Üretim:

Sektörün sorunları nelerdir? Çözümü noktasında ne tür adımlar atılmalı? Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi, sosyal ve çevre koşulları dikkate alınarak gelişmiş ülkelerde uygulanan Yapı Yönetmeliklerinin ülkemizde de uygulanması zaruri hale gelmiştir.

Alçı yanmaz bir yapı malzemesi olması sebebiyle, gelişmiş ülkelerin yönetmeliklerinde, insanların yoğun olarak bulunduğu yapılarda (okul, hastane, sinema, konser salonları v.b.) yangın halinde oluşabilecek can ve mal kaybını azaltmak amacıyla kullanılması zorunlu bir yapı malzemesi olarak yer almaktadır. Dileğimiz yeni hazırlanmakta olan Yangın

Piyasadaki yerli ürünlerin uzun vadede varlığını sürdürebilmesi için ne gibi konulara önem verilmeli? Globalleşen dünya yapı malzemelerindeki rekabeti ortaya çıkarmıştır. Üretimde fiyat avantajlarının yanı sıra, kaliteli üretim, kaliteli sunum , marka bilinirliği gibi faktörler önem kazanmıştır. Ar-ge çalışmaları ile güvenli, yenilikçi ve katYapı Malzeme Eylül 2016

99


Sekörel

ma değeri yüksek, ürünler üreterek yurt içi ve yurt dışı pazarlarda rakiplerimiz ile rekabet edebilecek güce sahip olmayı hedeflemeliyiz.

Üyelerinizin Ar&Ge faaliyetlerini destekleyici politkalarınız var mı? Derneğimiz Avrupa Alçı Üreticileri Derneği Eurogypsum’un üyesidir. Dünya’da Alçı konusundaki yeniliklerden ve gelişmelerden derneğimiz ve üyelerimiz haberdar olmaktadır. Üye kuruluşlarımızın kendi bünyelerinde ar-ge departmanları bulunmaktadır.

Yapı biyolojisi açısından alçı ve alçı türevi ürünlerin değerlendirmesini yapabilmek için bazı ölçütlerin önceden belirlenmiş olması gerekmektedir. Bu ölçütleri yedi grupta toplamak mümkündür: • Üretim sırasında gereksinim duyulan enerji miktarı, • Üretim aşamasında atık madde veya yan ürün olarak çıkan zararlı maddeler, • Malzemenin geri dönüşebilirliği, • Malzemenin tekrar kullanılabilirliği, • Yerel kaynaklardan sağlanabilirliği,

100

Yapı Malzeme Eylül 2016

• Merkezi büyük tesisler dışında üretim ve uygulama olanakları, • Kişi sağlığı ve ortamın konfor düzeyi üzerindeki etkileri. Bu kriterlere göre alçı ve alçı türevi ürünler, yapı biyolojisine uygun niteliklere sahip yapı malzemeleridir.

Geçtiğimiz on yılda giderek artan bir ivme ile insanın yaşam döngüsü boyunca kullandığı ürünlerin çevresel performansının iyileştirilmesi öngörülmektedir. Eko-tasarım, yeşil ürün, yeşil bina, eko-etiket, çevresel ürün beyanları, ürün yönetimi, yaşam döngüsü değerlendirmesi (LCA) , enerji etiketleri, geri dönüşümlü ambalaj malzemesi, düşük enerji ile üretim, iç mekan hava kalitesi, düşük emisyon, karbon salınımı, karbon ayak izi, gibi çevresel konular özellikle yapı sektöründe üretim yapan sanayi kuruluşları tarafından ele alınmaktadır. Eurogypsum önderliğinde Avrupa alçı üreticileri de 2015 ve 2016 programına Sürdürülebilirlik konusunu ele almıştır. Alçının alçıtaşı olarak madenden çıkarılması ile başlayan serüveni aşağıda belirttiğimiz tüm sürdürülebilir özelliklere sahiptir.

• Sürdürülebilir Maden Çıkarımı (Sustainable Extraction) • Eko-verimli Üretim (Eco-efficient Manufacturing) • Mimari Çözümler (Products and Solutions) • Kolay Uygulanabilme (Easy to İnstall) • Kolay Dizayn (Easy to Design) • Geri Dönüşüm (Gypsum Recycling) • Yaşam Döngüsü (Life-Cycle Thinking) •GTOG Life+ Project (Alçıdan alçıya hayat boyu dönüşüm)

Son olarak ilave etmek isteyeceğiniz hususlar: Alçı sektörü olarak, inşaat sektöründeki büyüme oranları ve giderek artan konut gereksinimine, teknolojik bilgi birikimine sahip, uluslararası gelişmeleri takip edebilen, yeterli hammadde kaynakları ve yetişmiş insan gücü sayesinde cevap verebilecek özellikteyiz. Bakanlığımızın Yönetmelikler konusunda son derece gayretli çalışmalar yapması ve çalışmaları STK ile birlikte yürütmesi bizleri fazlasıyla memnun etmektedir. Teşekkür ederiz.



Çağdaş yaşam alanları için güvenilir paydaş sektörde öncü ve lider bir konumda. İnsani değerler, takım ruhu, sorumluluk ve girişimcilikten oluşan Knauf Değerlerini benimsemiş güçlü kadrosuyla geleceğe emin adımlarla yürüyen Knauf Türkiye’nin Genel Müdürü Orhan Düzgün ile Alçı Sistemleri ve sektöre dair konuştuk. Keyifli okumalar…

“Tüm projelere ekibimiz, kalitemiz, ürün çeşitliliğimiz, sistem çözümlerimiz ve üst düzeyde hizmet kalitemiz ile hazırız.” Orhan Düzgün - Knauf Türkiye Genel Müdürü

Türk İnşaat Sektörü’ne dünyanın ulaştığı son teknolojiyi kazandırmak amacıyla

102

Yapı Malzeme Eylül 2016

faaliyetlerini sürdüren Knauf, sahip olduğu ürün çeşitliliği ve sistem bilinci ile de

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? 1989 yılında Biltepe A.Ş. olarak Türkiye’ nin ilk kartonlu alçı plaka fabrikası olan Ankara Fabrika’ da üretime başlanmıştır.


Röportaj sağlına duyarlıdır. Kimyasal yapısı sayesinde bünyesinde bakteri barındırmaz, bazik ve asidik özellikler taşımaz. Ayrıca, doğal bir klima özelliği taşıyan alçı mikroskobik boşlukları sayesinde yaşanılan mekanı kışın sıcak, yazın serin tutar. İç mekanlarda oluşan rutubeti kolayca emer, hava kuruyunca da ortama iade eder. Ayrıca, alçı mekanda nem düzenleyici özelliğe sahiptir. Hafifliği ve uygulama kolaylığı ile yaratıcı uygulamalara imza atılmasına izin veren alçı, beyaz rengi ile uygulandığı mekana sadelik, zarafet ve estetik getirmektedir. Bunlara ilaveten alçı, depremde binanın yükünü azaltmakta, can ve mal kayıplarının azalmasına katkı sağlamaktadır. Tüm bu faydalarının yanı sıra kolay işlenebilirliği, uygulanabilirliği ve diğer malzemelere kıyasla çok daha çabuk kuruması inşaat sürelerinin kısaltılmasını ve buna bağlı olarak maliyetlerinin düşmesini sağlamaktadır.

Bu alanda yetişmiş insan kaynağını ve teknolojik altyapıyı yeterli buluyor musunuz? Daha iyisi için neler yapılmalı?

Daha sonra 1997 yılının ikinci yarısında dünya devi Knauf ile birleşerek “Tepe Knauf” adını almıştır. 2000 yılından itibaren ise %100 Knauf olarak yatırımlarına devam etmiştir. Türkiye’nin hemen her yerinde 200’ ü aşkın uygulamacı ve perakendeci profesyonel bayi ağı ile sektöre hizmet veren firmamız, mimar ve mühendislerden oluşan kadrosu ile de mimari projelere teknik destek sağlayarak satış öncesi ve sonrası hizmet vermektedir. Çalışma sahamızda kuru yapı, alçı ürünleri, sistem tamamlayıcıları, Aquapanel® ve sistem aksesuarları, mantolama ve çimento bazlı sistemler, sıva ve harç makine sistemleri bulunmaktadır. Yapılan ürün ve sistem önerileri ile yapının kalitesini ve katma değerini artırmak, uygulama sonrasında oluşabilecek sorunları en aza indirmek ve en önemlisi hem tasarım, hem de kullanım esnasında oluşan giderleri azaltmak amacıyla Teknik Danışmanlık hizmetimiz ve müşteri memnuniyetini artırmak, uygulamada

ve üründe çıkabilecek sorunları yerinde çözüme kavuşturabilmek ve doğru uygulamanın sokağa yayılmasını desteklemek için ise Knauf Servis hizmetimiz bulunmaktadır. Ayrıca Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunan Eğitim Merkezleri’nde Kuru Yapı Sistemleri uygulama ve teknik eğitim sağlanmaktadır. Eğitimler dışında düzenlenen fabrika günlerinde sunum ve seminer organizasyonları düzenlenmektedir.

İnşaat sektörü içinde, Alçı Sistemleri’nin yeri ve önemi hakkında neler söylemek istersiniz? Günümüz koşullarında insanlar, günlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri iş ve yaşam alanlarını çağdaş, sağlıklı ve estetik ortamlar haline getirmek için uygulaması kolay, ekonomik, insan sağlığına ve çevreye duyarlı ürünler üretme ve kullanma eğilimindedir. Doğadan gelen alçı, çevreye ve insan

Sektörel eksikliklerin zaman zaman kendini göstermesiyle beraber Knauf olarak üzerimize düşenin en iyisini yapmak için varız. Köklü geçmişimiz, markamızın verdiği güven ve teknolojik bilgi birikimi ile Knauf, tüm projelere hazır. Şirketimiz, Türkiye’de kuru yapı sektöründe Alçıpan® markası ile kartonlu alçı plakayı üreten ilk şirket. Ayrıca, kalitesi global standartlar ve Avrupa standartlarına göre tescillenmiş 1200’ ü aşkın ürün çeşidimiz ve sistem çözümlerimiz ile her türlü talebi karşılayabilecek güce sahibiz. İzmit ve Ankara’da bulunan 7 üretim tesisimiz ve kendi alanlarında önemli bir birikim ve uzmanlığa sahip Türkiye’ nin dört bir yanına yayılan bayi teşkilatımız tüm talepleri en kısa sürede karşılayabilecek kapasitededirler. Ayrıca, projelerin tüm süreçlerini destekleyerek yerinde çözüm üretebilecek, konusunda uzman mimar ve mühendislerden oluşan teknik ve proje ekibine sahibiz. Bizim için çok önemli bir diğer konu ise, sektördeki eğitimli çalışan sayısını ve kalite bilinci artırıcı çalışmalara imza atmak. Bu kapsamda; İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 3 ilde hizmet veren Knauf Eğitim Merkezleri’ mize ek olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalamış olduğumuz “Kuru Yapı Sistemleri Eğitimleri Programlarında İş Gücü Geliştirme ve Yetiştirme Kursları Düzenlemesine Dair İşbirliği Protokolü” kapsamında 81 ilde 334 Mesleki Eğitim Merkezi ve 937 Halk Eğitim Merkezi’nde MEB onaylı sertifikalı eğitimler vererek sektördeki nitelikli işgücünün artmasına da katkıda bulunuyoruz. Knauf Servis, şantiyelerde doğru uygulamaların yaygınlaşmasını amaçlamakta ve bu kapsamda uygulamacı ekibi Yapı Malzeme Eylül 2016

103


Röportaj

ile şantiye ziyaretlerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca eğitim ve teknik departmanımız üniversitelerde verdikleri eğitimler ile geleceğin mimar ve mühendislerinin eğitimlerine katkıda bulunuyorlar.

müşteriye önerilir. Ekibimiz ile paylaşılan projelerde bir eksiklik veya hata var ise teknik ekibimiz anında geri bildirimde bulunarak sorunları en aza indirmeyi hedeflemektedir.

Müşterilerinize ne gibi avantajlar sunuyorsunuz?

Ar-ge çalışmalarınız sürecinde inovasyon, yenilenebilirlik ve tasarım süreçleriniz nasıl gelişmekte?

Samimi, saygılı, hakkaniyetli ve profesyonel iş ortaklığı müşteri yaklaşımını benimseyen Knauf, çalışanları, ürün çeşitliliği, sistem bilinci, insana ve çevreye verdiği değer ile “çağdaş yaşam alanları için güvenilir ve öncü” bir kurum olmayı ilke edinmiş bir şirkettir. Bu yüzden de her zaman yenilikçi ve sektöre yön veren çalışmalara imza atıyoruz. Biz yaptıklarımızı yapacaklarımızın teminatı olarak gösteriyor ve “Tüm projelere ekibimiz, kalitemiz, ürün çeşitliliğimiz, sistem çözümlerimiz ve üst düzeyde hizmet kalitemiz ile hazırız” diyoruz.

Bir projeye başlamadan önce en çok nelere dikkat edersiniz? Donanımlı teknik ekibimiz, ilk önce müşteriden tarafımıza gelen talebi değerlendirerek en uygun çözüm için harekete geçer ve projenin analizini tüm detayları ile incelemeye başlar. Bu analizde öncelikle kullanılacak olan performansların (ses yalıtımı, ses yutumu vb..) neler olduğu değerlendirilir. Coğrafi özellikler, jeolojik yapı (sismik), yapısal statik değerler, iklim koşulları ve rüzgar yükü belirlenerek projeye en uygun olan ürün ve sistemler

104

Yapı Malzeme Eylül 2016

Biz Knauf olarak daha önce de bahsettiğimiz gibi yaptığımız yeniliklerle ve Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda geliştirdiğimiz yeni ürünlerimizle sektörde öncü ve lider olmayı amaç edindik. Tüm bu çalışmaları yaparken küresel ar-ge uzmanlığımız ile yerel ihtiyaçları karşılamak üzere hareket ediyor ve yeni ürünlerimizi pazar araştırmalarımız sonucunda belirlediğimiz, müşteri talepleri ve zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlara göre geliştiriyoruz. Son dönemde üstün özellikler katarak yenilediğimiz duvar profillerimiz, yeni doğan ihtiyaçlara göre geliştirilmiş ve Super Magnum Plus adı ile tüketiciyle buluşturulmuştur. Super Magnum Plus artık daha fazla dayanım, daha fazla ses yalıtımı, daha az ısı geçirgenliği, daha az sehim ve daha yüksek duvarlar ile çok daha güçlü. Ayrıca yangın dayanımını en yüksek seviyede sağlayan yeni geliştirmiş olduğumuz ürünümüz Jetgips Fire, iç mekanda kullanılan, yüksek yangın dayanımına sahip ETA-11/0229 Avrupa Teknik onaylı alçı sıvadır. İçeriğindeki alçı ile birlikte

hafif bileşenler ve katkı maddelerinden oluşan özel karışım, ürünün makine ile sorunsuz biçimde uygulanmasını sağlamaktadır. Kolay işlenebilirlik ve yüksek verimlilik sağlayan bu özel alçı çeşidimiz ayrıca sağlığa zararlı olabilecek hiçbir etken madde barındırmamaktadır.

Satış sonrası müşterilerinize sunmuş olduğunuz servisler nelerdir? Konusunda uzman bir ekipten oluşan Knauf Teknik Danışmanlık ile kuru yapı sistem detayları, performansları, mimari ve mühendislik çözüm önerileri ile ilgili tüm teknik içerikli soruları, en doğru ve en efektif şekilde yanıtlamaktadır. Knauf Servis ekibimizle uygulama boyunca müşterilerimize destek olup, talep üzerine de denetim yapmak gibi hizmetlerimiz bulunmaktadır. Knauf Club platformu ile de bütün Knauf paydaşlarını bir araya getiriyoruz ve bu platform sayesinde müşterilerimiz yaptıkları alışverişlerle ayrıcalık ve fırsatlardan yararlanıyorlar. Ayrıca mimarlar için yeni geliştirdiğimiz platform, Passion for Architecture, Knauf ve mimarların birbirleriyle iletişimlerinin artmasını sağlamayı hedeflemektedir. Satış yapmış olalım olmayalım Knauf olarak mimarlara yüksek performansla hayal güçlerinin ötesinde tasarlamaları için hem kendi aralarında hem de Knauf uzman kadrosuyla etkileşim içinde olma fırsatı sağlıyoruz.



Yeni yatırımlarla büyümeye devam! “Kentsel dönüşüm, çekirdek aile yapısındaki değişim, nüfus artışı, bina yenileme ve benzeri nedenlerle Türkiye genelinde halen çok ciddi miktarda yeni konut inşa edilmesine ihtiyaç var.”

Alçı sektörüne sürekli bir şekilde sunmuş olduğu “ilk”leri ve hizmetleri ile müşterilerinin beğeni ve takdirini kazanan Rigips, düzenlemiş olduğu ulusal ve uluslararası alçı yarışmaları ile de sektördeki genel uygulama kalitesini üst seviyelere taşıyor. Saint-Gobain Rigips Türkiye İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Faruk Akel ile Alçı

106

Yapı Malzeme Eylül 2016

Sistemleri üzerine konuştuk. Sahip olduğu deneyim ve geniş bilgi birikimi ışığında sorularımızı cevaplayan sayın Akel’e teşekkür ediyoruz.

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? Bir Saint-Gobain markası olan Rigips’in Türkiye pazarına girişi 2001 yılında, yerel bir alçı üreticisinin fabrikasını satın almasıyla gerçekleşti. Yapılan iyileştirme ve geliştirme çalışmalarından sonra ulaştığı kalite, Rigips yapı alçılarının hedef kitlesi olan uygulamacıların beğenisini kazandı. 2006 yılından itibaren, kurguladığı benzersiz hizmetler ile Türkiye alçı sektöründeki ilkleri yaratan Rigips, uygulamacıların en çok tercih ettikleri yapı alçısı markası olmayı başardı. 2011 yılında başka bir yerel alçı üreticisinin tesislerini de satın alan Rigips, Türkiye’de alçı levha da üretmeye başladı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 100 yıldır alçı levha üreten grup şirketlerinin deneyimlerini ve know-howlarını kısa sürede pazara yansıtmayı başaran Rigips, bugün

Yapı Malzemeleri Sektörünün en önemli oyuncularından birisi haline geldi. Günümüzde duvar ve asma tavan sistemleri ile yeni hedef kitlesi olan mimarların da beğenisini kazanan Rigips, mimarlar nezdindeki tanınırlığını da gün geçtikçe artırmaktadır. Rigips’in bağlı olduğu Saint-Gobain, dünyanın önde gelen ilk 100 endüstriyel firmasından biri konumunda. Yaklaşık 185 bin çalışanı bulunuyor.

İnşaat sektörü içinde, Alçı Sistemleri’nin yeri ve önemi hakkında neler söylemek istersiniz? İnşaat teknolojisinde hız ve performans kriterleri gittikçe ön plana çıkıyor. Alçı bazlı ürünler ile geliştirilen duvar ve tavan sistemleri, bu konuda en inovatif ve güvenli çözümleri sunuyor. Bu sistemlerin kolay ve hızlı uygulanabilmeleri, test edilmiş ve performansı ölçülebilir/kanıtlanabilir sistemler olmaları gün geçtikçe daha fazla tercih edilmelerine neden oluyor. Özellikle son üç yılda inovatif alçı ürünle-


Dosya ri ve sistemleri beklentilerin üzerinde çözümler sunmaya başladı. Alçının devrimine henüz başladığını ve hayatımızda çok daha fazla yer alacağını düşünüyoruz.

İnşaat firmalarına ne gibi avantajlar sunuyorsunuz? Yapı alçıları üretiminde Türkiye’nin en büyük ikinci kapasitesine sahip olan ve yaptırdığımız araştırmanın sonucuna göre en çok tercih edilen marka konumuna gelen Rigips, hem yeni konut hem de konut yenileme segmentlerinde aktif rol oynuyor elbette. Konut inşaatlarında sitem çözümlerine yönelik talepler daha yeni yeni gelişmeye başladı. Henüz az sayıda olsa da Leed Sertifikalı konut binaları da inşa edilmeye başlandı. Rigips sürdürülebilirlik konusunda, 8 ayrı EPD belgesi ve sistem çözümleri ile Leed ve Bream gibi yeşil bina sertifikalı bina inşa etmek isteyen yatırımcılara tüm rakiplerinden çok daha fazla destek verebilmektedir. Ayrıca, genel olarak Saint-Gobain Grubu, The International EPD System veri tabanındaki en fazla EPD belgesine sahip kurumdur. Sürdürülebilir yapılara verdiğimiz destek konusunda gerçekten çok iddialıyız. Rigips olarak son üç yıldır otel, okul ve hastane binalarına özel sistem çözümleri tasarlıyoruz. Örnek olarak, ses yalıtımı, akustik düzenleme, ıslak mekan çözümleri, ısı yalıtımı, darbe dayanımlı duvarlar, yüksek duvar çözümleri, pasif

yangın güvenlik sistemleri, ortam hava kalitesi gibi özel performans kriterlerine sahip sistem çözümlerimizi sayabiliriz. Genel olarak, mimarlarımıza proje çizim aşamasından itibaren destek oluyoruz. Mimarlara özel iletişim platformumuz olan Rakademia’ya üye mimarlarımızın projelerini, ihtiyaç duyulan performans kriterlerini içeren sistem çözümleri ile ücretsiz olarak detaylandırıyoruz. Mimarlarımız ile proje çizim aşamasından itibaren yaptığımız bu iş birliği sayesinde yaşam alanı kalitesini yükseltmek yolunda çok ciddi bir adım attığımız ve sektöre öncülük yaptığımız için de çok mutluyuz.

Bugünkü teknolojiye göre firmanızın piyasadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörümüzde yapı alçıları yıllardır sıradan ürünler olarak kabul edilirdi. Rigips Türkiye olarak, İspanyol ARGE ekibimiz ile birlikte geliştirdiğimiz yeni bir makina sıva alçısı ile tüm önyargıları yıkmayı başardık ve pazardaki kanıksanmış anlayışı değiştirecek çok önemli bir adım attık. 2014 yılı sonunda PRF25 adı ile ülkemizin ilk ve tek yeni nesil makine sıva alçısını ürettik. Bu ürün ile standart makine alçılarına kıyasla %25 daha fazla alan kaplıyoruz. Farklı bir deyişle dört torba standart makine alçısı ile yapılan işi, üç torba PRF25 ile yapıyoruz. Aynı tonaj tahdidi ile %25 fazla torba nakledebildiğimiz için, nakliyeden %25 tasarruf sağlıyoruz.

Saint-Gobain Rigips Türkiye İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Faruk Akel

Aylarca yaptığımız şantiye uygulamaları ve testleri de PRF25 uygulamacılarının, kolay uygulama sonucunda artan performans nedeniyle işçilikten de %25 tasarruf ettiklerini gösterdi. Alçı levhalarımız ve grup şirketlerimizden ithal ettiğimiz performans levhalarımız ile

Yapı Malzeme Eylül 2016

107


müşterilerimize yüzlerce sistem çözümü sunabiliyoruz. Kısacası, teknolojimizle ve bilgi birikimimizle sektörümüze yön veren önemli firmalardan birisi olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim.

Önümüzdeki dönem için hedef ve öngörüleriniz ne doğrultuda? Yeni proje/yatırımlarınız olacak mı? Türkiye’de son üç yıl içerisinde yaklaşık 3 milyon 600 bin konut satıldı. Satılan konutların yaklaşık yarısı, birinci el yeni konutlar. Kentsel dönüşüm, çekirdek aile yapısındaki değişim, nüfus artışı, bina yenileme ve benzeri nedenlerle Türkiye genelinde halen çok ciddi miktarda yeni konut inşa edilmesine ihtiyaç var. Olağan dışı bir gelişme olmaması halinde yeni konut pazarının birkaç yıl daha bu hızla büyümeye devam edeceğini düşü-

neden oluyor. Sonuç olarak, kapasitemizi artırmayı, yeni yatırımlarla büyümeye devam etmeyi hedefliyoruz.

AR-GE çalışmalarınız sürecinde inovasyon, yenilenebilirlik ve tasarım süreçleriniz nasıl gelişmekte? Bu çalışmalara ne kadar bütçe ayırıyorsunuz? Rigips’in bağlı olduğu Saint-Gobain, dünyadaki en inovatif 100 şirketten birisidir. Dünyanın en önemli araştırma şirketleri ile işbirliği yapmaktadır. Üniversiteler ve bilim kurumları ile akademik ortaklıkları vardır. 100 iş geliştirme birimi, 7 büyük AR-GE merkezi ve 3700 AR-GE çalışanı ile eko-inovatif çözümler üretmektedir. Öyle ki, bugün dünya genelinde satılan 4 üründen biri, 5 yıl önce yoktu. Saint-Gobain Avrupa’da en fazla patente sahip

bina sertifikalarına başvuran binalarda rakiplerimizden daha avantajlı bir konuma geldik hem de çevresel etkilerimizin tüm detaylarıyla, bilimsel bir şekilde farkına varmış olduk. Bu bilgiler sayesinde çevresel etkilerimizi azaltmak ve verimliliğimizi artırmak üzere kendimize ciddi hedefler koyup, eko-yenilikçi projeler üzerinde büyük bir heyecanla çalışıyoruz. Çünkü EPD’ler bizim için sadece bir prosedür gereği alınmış belgeler değil. Aksine, doğaya ve canlılara saygı duyarak, sorumluklarımızın farkında olarak yüksek yaşam kalitesinde bir ortak geleceği inşa etmek için çıktığımız bu zorlu yolculuğun en önemli adımı. Bu konudaki bilinci artırmak üzere planladığımız çalışmalarımız da mevcut. Bu yaklaşımımızla diğer sektörlere de örnek olmayı hedefliyoruz. Rigips Duvar ve Tavan Sistemleri, yeşil bina sertifikalarında da diğer geleneksel yöntemlere göre çok daha avantajlıdır. Enerji ve atmosfer, malzeme ve kaynaklar, iç ortam hava kalitesi, inovasyon gibi kategorilerde onlarca puan kazanmak Rigips sistemleri ile mümkün. Ayrıca beşikten mezara yaşam döngüsü analizi yapılarak belgelenen (Tip III) 8 adet EPD’miz sayesinde bu süreç rakiplerimize göre çok daha pratik. Örneğin LEED v.4 etiketine sahip olabilmek adına “MR Credit: Building Product Disclosure and Optimization – EPD” kategorisinden puan kazanabilmek için en az 5 farklı üreticiden toplamda en az 20 adet EPD’li ürün kullanmak gerekiyor. Rigips, 8 adet EPD’li yerel ürünüyle bu sayının neredeyse yarısını sağladığı için belgelendirme ve malzeme seçimi sürecinde hem karar vericilerin, hem LEED danışmanlarının hem de yatırımcının işini kolaylaştıran bir çözüm ortağı olarak öne çıkıyor.

Yurt içi ve yurt dışı satış faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

nüyoruz. Otel ve hastane segmentlerinde de ciddi bir hareketlilik görüyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca, Türkiye’de inşaat sektörünün ekonominin lokomotifi olmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmaz. İnşaat teknolojisinde hız ve performans kriterleri gittikçe ön plana çıkıyor. Alçı bazlı ürünler ile geliştirilen duvar ve tavan sistemleri, bu konuda en inovatif ve güvenli çözümleri sunuyor. Bu sistemlerin kolay ve hızlı uygulanabilmeleri, test edilmiş ve performansı ölçülebilir/kanıtlanabilir sistemler olmaları gün geçtikçe daha fazla tercih edilmelerine

108

Yapı Malzeme Eylül 2016

100 şirketten birisidir. Sadece 2014 yılında aldığı patent sayısı 350’dir. Sürdürülebilirlik kavramını hem çevresel, hem ekonomik hem de sosyal boyutlarıyla bir bütün olarak ele alıp inşaat sektöründe, şirketimizin genelinde, ürün ve sistemlerimizde sürdürülebilir gelişim için çalışıyoruz. Bir buçuk seneyi aşan bir süreçte dünyadaki en kapsamlı yaşam döngüsü analizi sistemini kullanarak Ankara’daki fabrikalarımızda üretilen toplam 8 adet ürünümüzün Çevresel Ürün Beyanı (EPD) belgelerini almaya hak kazandık. Bu belgeler sayesinde hem yeşil

Çok güçlü ve değerli bayilerimiz var. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki bölge satış ofislerimiz ve satış yaptığımız illere dağılan güçlü satış ekibimiz ve bayilerimiz ile birlikte müşterilerimize sadece ürün değil, çözüm ve konfor satıyoruz. Sürekli ölçüm ve değerlendirmeler yaparak kendimizle yarışıyor, gelişme alanlarımızı tespit edip, sürekli yeni çözümler üretiyoruz. Bir dünya markası olduğumuzun bilinci ile Türkiye inşaat sektörünün gelişimine katkıda bulunmayı bir sosyal sorumluluk olarak görüyoruz. Bu amaçla yürüttüğümüz özel faaliyetlere örnek vermek gerekirse, Rigips Ulusal Alçı Yarışmasından bahsedebiliriz. Bu yarışmanın amacı yaşam alanlarının iç mekan konforunu yükseltebilmek için, performans kriterleri içeren, yapı alçıları ve alçı levha sistem çözümlerinin çok kaliteli bir şekilde uygulamalarını teşvik etmektir. Misyonumuz 6 farklı kategoride, problem analizi ve


Dosya problem çözme becerilerini artırmak, iş güvenliği odaklı kaliteli işçiliği sağlamak ve teşvik etmek, sistematik iş planlamasının yapılması ve işin etkili biçimde sunulması konularında uygulamacıları destelemektir. Yarışmamızın temeli 20 yıldır düzenlenen ve uzun zamandır inşaat sektörünün Oscar’ı haline gelen, Avrupa’nın uygulamacılara yönelik en prestijli yarışması olan uluslararası Saint-Gobain Gypsum Trophy’dir. Bu yarışma iki yılda bir uluslararası, iki yılda bir de ulusal olarak düzenleniyor. 6 kategoride yapılan yarışmanın kategori birincileri, ertesi yıl uluslararası yarışmaya katılmaya ve ülkelerini temsil etmeye hak kazanıyorlar. Bu yıl Saint-Gobain Gypsum Trophy Uluslararası Alçı Yarışması Prag’da yapılacak ve 120’den fazla harika proje yarışacak. 2015 yılında ilk kez düzenlediğimiz Rigips Ulusal Alçı Yarışmasının kategori birincileri bizleri, ülkemizi, Prag’daki uluslararası yarışmada temsil edecekler.

navlarda başarılı olan katılımcılar Mesleki Yeterlilik Belgesi kazanıyorlar. REM Rigips Eğitim Merkezi’nde aynı zamanda bazı önemli üniversitelerimizin mimarlık fakültelerinin yıllık staj eğitimlerine katkı da veriyoruz. Mimarlık fakültesi öğrencilerine yönelik sitem ve çözüm eğitimleri veriyoruz. Talep eden mimari ofislerde de, mimarlarımıza sistem çözümleri konusunda eğitimler veriyoruz. RigiTEL Müşteri Destek Merkezimiz ile tüm müşterilerimizin hizmetindeyiz. Müşterilerimizin her türlü soru ve önerilerine hızlı ve etkin çözüm yaratmayı hedefleyen RigiTEL’e, Türkiye’nin her yerinden 444 0 463 ‘ü tuşlayarak ulaşılabiliyor. Müşterilerimiz tek bir yetkili ile muhatap oluyorlar ve görüştükleri RigiTEL yetkilimiz onların adına çözüm sürecini sonuna kadar takip ediyor. RigiTEL, Teknik Destek Birimi tarafından

olanların birbirinden güzel hediyeler kazanma fırsatı yakaladığı, Türkiye’de alçı sektörünün ilk sadakat kulübü olan ve 2009’un ikinci yarısından beri sürekli gelişen RigiCLUB da önemli ve çok sevilen hizmetlerimiz arasındadır.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Size sistem çözümlerimizden bahsetmiştim. Sistem ile neleri kastettiğimizi biraz anlatmakta yarar ve diye düşünüyorum. Sistemlerimizi üç ana başlık altında inceleyebiliriz. Bölme Duvar Sistemleri, Duvar Giydirme Sistemleri ve Asma Tavan Sistemleri. Bölme Duvar Sistemlerimiz, şaft duvarları, çift iskeletli çift kat levha bölme duvar sistemleri, tek iskeletli çift kat levha bölme duvar sistemleri ve tek iskeletli tek kat bölme duvar sistemlerinden oluşmaktadır. Duvar Giydirme Sistemlerimiz, agraflı duvar giydirme sistemleri, bağımsız

Satış sonrası müşterilerinize sunmuş olduğunuz servisler nelerdir? Rigips Türkiye olarak, farklı hedef kitlelere yönelik, satış öncesinde, sırasında ve sonrasında birçok hizmet veriyoruz. Birkaçını özetlemek gerekirse, mimarlarımıza proje detaylandırma hizmeti veriyoruz. Kullanıcıların güvenlik, sağlık ve konforu gözetilerek, doğru sistem seçimi, doğru detay çözümleri ve kaliteli uygulamayla hayata geçirilen mimari tasarımlar yapının değerini ve etkileyiciliğini arttırıyor. Biz de detay çözümü konusundaki uluslararası deneyimlerimiz sayesinde farklı Rigips sistem bileşenlerini bir araya getirerek, farklı performans ihtiyaçlarına cevap verebilen çeşitli duvar ve tavan sistemleri oluşturuyoruz. Böylece mimarlarımızın projelerini, tasarımlarına özel sistem çözümleri ile detaylandırıyoruz. Rakademia isimli mimarlara özel platformumuzla, mimarlarımıza daha yakın olmaya, daha fazla fayda üretmeye çalışıyoruz. Segmentlere özel çözümlere rehberlik eden, teknik yayınlarımızla Rigips sistem çözümleri konusunda mimarlarımızı ve mühendislerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Teknik yayınlarımızın tümünde QR Kod uygulamasını kullanıyoruz. Böylece mimarlarımız ve mühendislerimiz, akıllı telefonlarına veya tablet bilgisayarlarına teknik kataloglarımızdaki QR kodlarımızı okutarak hesaplama tablolarımızdan yararlanabiliyor ve uygulama videolarımızı izleyebiliyorlar. REM Rigips Eğitim Merkezi’nde uygulamacılara duvar ve tavan sistemleri konusunda eğitim veriyoruz. Teorik ve uygulamalı eğitim sürecinin sonunda, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından onaylı ve TÜRKAK tarafından akredite edilmiş İNTES MYM’nin yetkililerince yapılan sı-

destekleniyor. Rigips’in özel olarak eğitilmiş, konusunda uzman teknik elemanlardan oluşan Teknik Destek Birimi, teknik desteğe ihtiyaç duyan, uygulamada hata yapıldığından şüphelenen, hangi alçının seçilmesi gerektiğinden emin olmayan, özel detaylar için özel çözümlere ihtiyaç duyan, satış öncesi veya sonrası demo talebinde bulunan müşterilerine çok hızlı ve etkili bir hizmet sunuyor. Alçı ürünleri ticareti ile uğraşan, alçı ürünlerini kullandıran ve kullanan tüm profesyonellere hizmet veren ve üyesi

metal iskeletli duvar giydirme sistemleri ve yapıştırma duvar giydirme sistemlerinden oluşmaktadır. Asma tavan sistemlerimiz ise modüler ve monoblok asma tavan sistemlerinden oluşmaktadır. Elbette tüm bu sistemlerimiz sağladıkları sistem performanslarına göre kendi içlerinde tekrar bölünmektedirler. Detaylarına girmeden, başlıca sistem performanslarımızı Yangın Dayanımı, Ses Yalıtımı ve Akustik Düzenleme, Isı Yalıtımı, Darbe Dayanımı, İç Ortam Hava Kalitesi ve Islak Mekan Çözümleri olarak sıralandırabiliriz. Yapı Malzeme Eylül 2016

109


Ürün

Yaşam alanlarındaki tarzınız: Filli Boya Yeni renk tonlarının kullanımına ilham veriyor

Filli Boya geliştirdiği Renxmatik sistemi ile en güzel renkleri gözler önüne seriyor, iç cephede AlpinaSilan, dış cephede Amphisilan ile kusursuz yaşam alanları oluşturuyor.

Filli Boya’nın trend olacak yeni renk tonlarını deneyen kullanıcılar, Renxmatik ile daha cesur renk seçimleri yapıyor. Hazır renk kartelalarından renk seçmenin yanı sıra kişiye özel beğenilere de imkân tanıyan Renxmatik sistemi, yeni renk tonlarında renk kullanımını teşvik ederek yaşam alanlarına ilham veriyor.

Renxmatik’ten Sonsuz Renk, Sonsuz Seçenek… Filli Boya, geliştirdiği Renxmatik sistemi ile farklı kimliklere, bakış açılarına ve zevklere seslenen en güzel renkleri yaşam alanlarına taşıyor. Trend belirleyen, tasarımı estetikle birleştiren bu özel sistem, insan gözünün algılayabildiği tüm renkleri eksiksiz ve kesin olarak tanımlayarak kişiye özel, sınırsız renk üretiyor. Filli Boya Renxmatik Sistemi ile bir kumaş, kağıt, perde ya da favori bir eşyanın rengi 2 saniye gibi kısa bir sürede elde edilebiliyor. Mimarlar, tasarımcılar, boya ustaları ve yaşam alanlarının dekorasyonuna, renklerine özen gösteren herkes bu sistem sayesinde mekânlarda renk kullanım seçeneklerini arttırarak özgün yaşam alanları oluşturabiliyor. Renxmatik sistemi istenilen miktarda ve renkte boyayı kişiye özel üretilmesine imkan sağlıyor.

Filli Boya’nın iç cephe boyası AlpinaSilan, üstün performansı, kusursuz ipeksi mat dokusu ve “Renk ve Yüzey Koruma Teknolojisi’ özelliğiyle yaşam alanlarındaki renklerin uzun yıllar ilk günkü canlılığını korumasını sağlıyor. Su bazlı, dekoratif son kat iç cephe boyası AlpinaSilan, tam silinebilir ipeksi mat dokusunun yanı sıra renkleri daha da göz alıcı, daha da çarpıcı yansıtarak yaşam alanlarına temizlik ve ferahlık hissi taşıyor. Uygulama sonrasında koku bırakmaması ve çevre dostu olması özelliğiyle de ön plana çıkıyor. Benzersiz yüzlerce renk seçeneği AlpinaSilan’da… Filli Boya’nın geniş renk yelpazesinden binlerce renk yaşam alanlarında hayat buluyor. Bej tonlarının vazgeçilmezi Kumru®, Lületaşı®, Peri Bacası® renkleri ile salonlar modern bir görünüme kavuşurken, Bej-i Pembe® ve Masal

İç cephede göz alıcı ve çarpıcı yaşam alanları yaratan alpinasilan…

Pembesi® renkleriyle de yatak odaları pembe tonlarının ayrıcalığını yaşıyor. Özgün ve ayrıcalıklı Filli Boya renk paleti mekanları kendine özgü kılıyor. AmphiSilan Dış Cephelerde Canlı ve Estetik Görünüm Sağlıyor... Filli Boya dış cephelerin uzun yıllar korunmasında, kusursuz teknoloji ile üretilen, üstün nitelikli, silikonlu dış cephe boyası Amphisilan’I öneriyor. AmphiSilan, dış cephelerin daha canlı ve estetik bir görünüme kavuşmasını sağlıyor, kalıcı renkleriyle yıllara meydan okuyor. Günümüzde dış cephe ısı yalıtım sistemlerinden maksimum performans alınabilmesi için dış cephede son kat boya ve kaplamaların seçimi son derece önem taşıyor.

Filli Boya ve Fawori bayileri elinizin altında Filli Boya ve Fawori’nin mobil alanda gerçekleştirdiği “En Yakın Bayi” uygulaması, yaşam alanlarında yenilik isteyen tüketicilere kolay ve pratik ulaşım yolları sunuyor. Hem Filli Boya hem de Fawori’nin sahip olduğu “En Yakın Bayi” uygulamalarıyla tüketiciler ihtiyaç duydukları ürünlere ulaşabilecekleri bayilere bir tıkla erişebiliyor. En son geliştirilen teknolojilerle oluşturulmuş “En Yakın Bayi” uygulaması sadece birkaç tıkla en yakın bayinin harita üzerinde görülmesini sağlıyor, adres ve telefon bilgilerine ulaşma şansı veriyor. Yol tarifinin de alınabildiği uygulama ile ihtiyaçlara sahip olmanın pratik yolu bulunuyor. Filli Boya’nın mobil alandaki yeniliklerine bir yenisini daha eklediği “En Yakın Bayi” uygulamasında ayrıca Renxmatik Sistemi’nin yer aldığı bayilere ve yalıtım uygulaması hizmeti veren bayilere de kolaylıkla ulaşılabiliyor. Kolay ve hızlı bir şekilde yaşam alanlarının yenilenmesine yardımcı olan Filli Boya ve Fawori’nin “En Yakın Bayi” uygulamaları ücretsiz olarak IOS için AppStore’dan, Android cihazlar için GooglePlay’den indirilebiliyor.

110

Yapı Malzeme Eylül 2016



Vefa Prefabrike Yapılar San. Tic. A.Ş., Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi’nde büyük bir sıçrama gerçekleştirerek 214. sıradan 94. sıraya geldi. Firma, aynı zamanda sektör firmaları arasından listeye giren iki şirketten biri oldu. Vefa Holding’in lokomotif şirketi Vefa Prefabrike Yapılar San. Tic. A.Ş., İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) her yıl yayınladığı Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi’nde üst sıralara tırma-

112

Yapı Malzeme Eylül 2016

Vefa’dan ikinci 500 Listesinde büyük atak narak adından söz ettirdi. Şirket geçen sene 214. sırada yer bulduğu listeye bu yıl büyük bir sıçrama gerçekleştirerek 94. sıradan girdi. Firma aynı zamanda, sektör şirketleri arasından listeye girebilen iki kuruluştan biri oldu. Vefa Prefabrike, listede bulunan tek rakibini de geride bıraktı.

90’a yakın ülkeye ihracat Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turan

Koçyiğit, şirket olarak listede bir yılda 120 sıra birden ilerlemenin haklı gururunu yaşadıklarını belirterek, Vefa’nın istikrarlı büyümesini sürdüreceğini söyledi. Sektörün yüksek kapasiteli üreticilerinden biri olarak çözümlerini entegre bir şekilde sunduklarına dikkat çeken Koçyiğit, bugüne kadar 90’a yakın ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini kaydetti. 2016 yılına hızlı bir giriş yaptıklarını belirten Koçyiğit, bu yıl öncelik-


Sektörel

li hedeflerinin yurtdışı pazarlarda büyümeye devam etmek olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Bu büyümeyi de hedeflediğimiz ülkelerde bayilikler vererek, bazı ülkelerde ise yerel şirketlerle ortaklıklar kurarak sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle Asya Pasifik’te Malezya, Endonezya ve Hindistan’a, Amerika kıtasına ve Körfez ülkelerine yoğunlaştık.”

2020 hedefi Bu yıl itibariyle organizasyonel yapılarını da yeniden kurguladıklarını söyleyen Turan Koçyiğit, “2016 yılı içinde tüm şirketlerimizde yeni yapılanmamızı tamamlamaya çalışıyoruz. Yıllık ve beş yıllık stratejik planlarımızı revize ettik” dedi. Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, hedeflerini ise

“küresel pazarlarda ve farklı kültürlerdeki potansiyel müşterilerine sürdürülebilir iş modelleriyle yenilikçi, ürünler sunarak 2020 yılında sektörün en çok tercih edilen, en büyük ve lider oyuncusu olmak” şeklinde ifade etti.

Vergi ödülü Öte yandan İstanbul Ticaret Odası tarafından yeni açıklanan 2014 verilerine göre en çok vergi ödeyen İTO üyesi firmalar arasında Vefa Holding’in lokomotif şirketi Vefa Prefabrike Yapılar San. Tic. A.Ş, BRONZ madalyaya hak kazandı. İTO, yüksek vergi ödeyen firmalara verdiği bu ödülleri, özverili ve girişimci performanslarıyla yüksek düzeyde vergi ödeme başarısını gösteren üyelerini takdir ve teşvik etmek için veriyor.

Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit

Yapı Malzeme Eylül 2016

113


“Hedefimiz; Daha fazla yatırım, daha fazla hizmet” Aydın ile İskele Sistemlerine ve sektöre dair konuştuk…

“Güvenli İskele ve kalıp sistemlerinin kullanılması sektörde ciddi oranda maliyet tasarrufu da sağlamaktadır.”

Endüstriyel yapılarda izolasyon, iskele, boya ve kaplama hizmetleri konusunda uzman olup müşterilerine anahtar teslimi çözümler sunan Teknopur; hizmetlerini diğer Teknokon Grup şirketleri ile birleştirerek tüm disiplinlerde endüstriyel taahhüt hizmetleri sunmakta. 2014 yılından bu yana İskele sektöründe de faaliyetlere başlayan firma, bu alandaki ihtiyaçlara da cevap vermekte… Teknopur İskele Bölüm Direktörü Ergün

114

Yapı Malzeme Eylül 2016

Firmanızın kısa tarihçesi ile birlikte çalışma sahalarından ve hizmetlerinden bahseder misiniz? 1992 yılından bu yana İzopur olarak izolasyon sektöründe hizmet veren firmamız, 2014 yılı başından itibaren Teknokon şirketler grubu çatısı altında Teknopur olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Firmamız, Türkiye, Rusya, Türkmenistan, Kazakistan, Gürcistan, Romanya, Ukrayna, Mısır ve Almanya’da çok sayıda projeyi başarıyla tamamlamıştır. Tamamlamış olduğu izolasyon işleri miktarı 1.5 milyon m2’yi aşmaktadır. 2014 yılı sonunda iskele malzemesi yatırımı yapan firmamız yaklaşık 45.000 m3 iskele malzemesi sipariş etmiş ve malzemeler 2015 Ocak ayı itibariyle şantiyelerimize indirilerek kendi grubumuza ve başka müşterilerimizin iskele ihtiyaçlarına da yanıt vermeye başlanmıştır. Tecrübeli

Teknopur İskele Bölüm Direktörü Ergün Aydın

ekipleri ile çok hızlı reaksiyon verebilen, çözüm odaklı ve müşteri memnuniyetini ilke edinmiş Teknopur, anahtar teslimi İskele, İzolasyon, Boya-Kumlama ve Heat


Sektörel Tracing konusunda kendi ekipleriyle hizmet verebilen ülkemizdeki tek ISP (İzolasyon, İskele, Boya) firmasıdır.

İnşaat sektörü içinde, Kalıp ve İskele Sistemleri’nin yeri ve önemi hakkında neler söylemek istersiniz? Son yıllarda ülkemizde lokomotifi haline gelen inşaat sektöründe kullanılmaya başlanan yeni, güvenli iskele ve kalıp sistemleri ile iş kazalarının büyük ölçüde azaldığı ve daha da azalacağı görülmektedir. Ayrıca bu sistemleri doğru kullanabilecek personelin eğitimi ve yetiştirilmesinin de en az bu sistemler kadar önemli olduğunu düşünüyoruz. Güvenli İskele ve kalıp sistemlerinin kullanılması sektörde ciddi oranda maliyet tasarrufu da sağlamaktadır.

Bu alanda yetişmiş insan kaynağını ve teknolojik altyapıyı yeterli buluyor musunuz? Daha iyisi için neler yapılmalı? Yukarıda da belirttiğim gibi sektörde kullanılmaya çalışılan malzemeler yeni, sertifikalı ve güvenli olmakla birlikte bu sistemleri doğru kullanabilecek personel sayısı çok kısıtlıdır. Bu nedenle acilen bu konuda yetişmiş personel üretmek için devletin ve özel sektörün işbirliği gereklidir.

İnşaat sektöründe gerçekleşen projelerin, kar/zarar ve hizmet beklentisi anlamında sizdeki yansımaları ne şekilde oluyor? İnşaat sektöründe gerçekleşen projelerdeki maliyetlerin doğru malzeme ve doğru işçilik kullanıldığında yüksek olacağı kesindir. Bu durumun da bize iş alamama ve düşük karlılık olarak yansıyacağı da görülmektedir. Fakat müşterilerimiz

bunun önemini kavradıkça bu sıkıntılar da aşılacaktır.

İnşaat firmalarına ne gibi avantajlar sunuyorsunuz? İnşaat firmalarına sunduğumuz en büyük avantaj, dünya standartlarında malzemeler kullanarak, eğitimli ve deneyimli personeller ile diğer ekiplerin önlerini açarak işlerinin hızlanmasını sağlamaktır. Bu da müşterilerimiz açısından ciddi bir maliyet tasarrufu oluşturmaktadır. Bir diğer avantaj da; İskele, İzolasyon ve Boya işlerini bir arada anahtar teslimi yapabilmemizdir.

İskele sistemleri ve ekipmanları anlamında sizi rakiplerinizden farklı kılan en önemli faktör nedir? Çok net söyleyebilirim ki en önemli farkımız her konuda müşterilerimize karşı dürüst davranarak, aldığımız her işi kendi işimiz gibi görerek çalışmamızdır. Bununla birlikte reaksiyon süremizin hızı, acil durumlara müdahale etme yeteneğimiz de bugüne kadar müşterilerimiz tarafından hep takdir edilmiştir.

Kullandığınız ürün ve malzemelerdeki tercihlerinizi hangi kriterlere göre belirliyorsunuz? En önemli kriter uluslararası normlardır. Öncelikle tercih ettiğimiz malzemenin bu normlara uygun olması, sonrasında ulusal sertifikasyonlarının yapılmış olması gerekmektedir. Fakat asıl önemli olan tercih nedeni malzemenin kullanım ömrü ve uygulama sırasında işçilikte sağlayacağı avantajlardır.

Ar-ge çalışmalarınız kapsamında, tasarım, fonksiyonellik ve inovasyon konularındaki çözümlerinizden bahsedebilir misiniz? Bu konularda saha ekiplerinden gelen

önerileri üretici firmalara aktarmaktayız. Kurulum aşamasındaki iskele tasarımı da tamamen saha ekiplerinin doğru eğitilmesi ve yönlendirilmesiyle olumlu anlamda gelişmektedir.

Bu günkü teknolojiye göre firmanızın piyasadaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda firmamız Endüstriyel iskele konusunda piyasada çalışan ve müşterilerine taleplerinin ötesinde hizmeti verebilen en önemli firmadır. Bunu mütevazilik yapmadan rahatlıkla söyleyebilirim.

Şirketinizde satış ve pazarlama organizasyonu nasıl gerçekleştiriliyor? Yurt içi ve yurt dışında yeni pazar arayışlarınız var mı? Sürekli yeni projeler takip edilerek ekiplerimiz tarafından tanıtımlarımız yapılmaktadır. Bu konuda grubumuzun ayrı bir bölümü mevcuttur. Yurt dışında da bir çok bölgede pazar arayışlarımız sürekli devam etmektedir.

Önümüzdeki dönemde Türkiye ya da yurtdışında yeni yatırımlarınız ve ya projeleriniz neler olacak? Önümüzdeki süreçteki hedefimiz, daha fazla iskele malzemesi yatırımı yaparak sektörde çok daha fazla firmaya hizmet verebilmektir.

Son olarak eklemek istedikleriniz? İskele ve kalıp sektöründe kullanılacak malzeme ve eğitimli iş gücü seçiminin çok önemli olduğu görülmektedir. Biz grup olarak bu konularda çok özenli ve hassas çalışarak tercihlerimizi yapmaktayız. Bunların sonucunu da sahada yapılan işlerde görmekteyiz. Yapı Malzeme Eylül 2016

115


Sektörel

İzocam camyünü prefabrik boru ve vana ceketleri ısı yalıtımı ile yüksek verimlilik sağlanıyor İzocam Camyünü Prefabrik Borular; sanayi borularının, kalorifer, merkezi ısıtma ve güneş enerjisi tesisatlarının ısı yalıtımında kullanılıyor. İzocam Camyünü Prefabrik Boruları yüksek ısı yalıtım özelliğine haiz camyününden üretiliyor. Kaplamasız ve alüminyum folyo kaplı olarak iki seçeneği bulunan camyünü prefabrik borular terlemeye veya donmaya karşı da boruların yalıtımında etkili çözümler sunuyor. Aynı zamanda basınçlı su borularında karşı karşıya kalınan titreşimi ve

istenmeyen ses iletim ve dağıtımını önleyip daha konforlu alanlar sunuyor. İzocam Vana Ceketleri ise bağlayıcısız imal edilen beyaz camyünü şilte veya taşyünü sanayi şiltesi kullanılmış, dış yüzeyi silikonlu iç yüzeyi 500 °C’ye dayanıklı silikonsuz cam kumaşı kaplı, vanalar için özel üretilmiş yalıtım ceketleridir. Kapalı ya da açık ortamlardaki DIN, ANSI, API standartlarında üretilmiş bütün vana (pistonlu, küresel, kelebek vana vb.) ve pislik tutucuların ısı yalıtımında kullanıma elverişlidir.

Güneş Kollektörlerinde yalıtım verimlilik sağlıyor

Güneş enerjisine yapılan her yatırım, karbon salımının azalmasına yardımcı oluyor ve düşük karbon ekonomisine katkı

sağlıyor. Alışılagelmiş enerji kaynakları tasarrufu adına da büyük önem arz eden güneş enerjisinin kullanım alanları arasında; tarımsal ürünlerin kurutulması, seraların ve konutların ısıtılması, sıcak su elde edilmesi, sanayide buhar elde edilmesi ve binaların soğutulması uygulamaları yer almaktadır. Türkiye’de yaklaşık 16 milyon m²‘lik uygulanmış güneş kollektörleri şu anda çatılarda enerji topluyor ve sıcak su elde ediyor. Güneş kollektörlerinden azami verimlilik alınmasında, İzocam’ın Solar 35 C ve Solar 35 T Kollektör Şiltesi ve Kollektör Levhası SPF sertifikalı ürünleri etkili çö-

zümler sunuyor. Solar 35C - 35C Black, kaplamasız ve özel olarak renklendirilerek iki farklı tipte imal edilen, 0,035 W/ mK düşük ısı iletkenliğine sahip camyünü şilte olup güneş kollektörlerinde ısı yalıtımı amacıyla kullanılıyor. Solar 35T - 40T ise yine kaplamasız imal edilen taşyünü levhalardır ve bu ürünler de ısı yalıtımı sağlamaktadır. Solar 35C - 35C Black ve Solar 35T - 40T ürünleri, kullanım esnasında panel camının iç yüzeyinde buğulanma yapmaması ve geçirgenliğinin her zaman yüksek kalmasını sağlaması ile SPF sertifikasını almaya hak kazanmış ürünlerdir.

İklimlendirme sistemlerinin dostu İzocamflex İzocamflex, iklimlendirme, ısıtma ve soğutma sistemlerinin ısı ve yoğuşma kontrolu yalıtımında kullanılmak amacı ile üretiliyor. Elastomerik kauçuk esaslı bir ürün olan İzocamflex; kapalı gözenekli düzgün hücre yapısına sahip olup, levha şeklinde kaplamasız, alüminyum folyo kaplı ve kendinden yapışkanlı olarak üç farklı tipte sunulmaktadır. 6 – 160 mm çapındaki boruların yalıtımı için üretilen İzocamflex Prefabrik Boru ise kaplamasızdır. Kapalı gözenekli olması sayesinde içinden su buharının geçmesine yüksek direnç gösteren ve yoğuşma kontrolunda kalınlıkla birlikte çok önemli bir diğer parametre olan İzocamflex’in su buharı

116

Yapı Malzeme Eylül 2016

difüzyon direnç katsayısı da diğer yalıtım malzemelerine kıyasla çok yüksektir. m(mü) ile gösterilen su buharı difüzyon direnç katsayısı 7000’den büyüktür. Su

buharı geçişine karşı göstermiş olduğu direnç sayesinde yoğuşmayı engelleme özelliği bulunan İzocamflex, düşük ısı iletim katsayısı ile etkin ısı yalıtımı da sağlar. İzocamflex, sahip olduğu özellikleri ile daha çok soğutma sistemlerinde kullanılır. Soğutma sistemlerinde soğuk akışkanın ısı kazanıp sıcaklığının yükselmesini engellerken, boruların ya da ekipmanların üzerinde yoğuşma olmasını önler, korozyon gibi oluşabilecek zararlara sebebiyet vermez. Esnek bir yapıya sahip olan İzocamflex; boru, tank, depo, havalandırma kanalları gibi soğutma sisteminin bütün elemanlarında ısı ve yoğuşmaya karşı yalıtm malzemesi olarak kullanılabilir.



Hilti, sarf malzemelerinde de iddialı!

Büyük farklar küçük şeylerle oluşur! Kırım ve delim uçları, aşındırıcılar, bıçaklar gibi sarf malzemeleri ile sektörde fark oluşturan Hilti, ‘küçük şeyler büyük farklar yaratır’ diyerek kullanıcılarıyla buluşturduğu sarf malzemelerinin kalitesine dikkat çekiyor.

Ar-ge temelli kaliteli ürünleriyle inşaat sektörüne yüksek katma değer sağlayan Hilti, sarf malzemeleri ile de öne çıkıyor.

118

Yapı Malzeme Eylül 2016

Delim ve kırım uçları, aşındırıcılar, bıçaklar, kesme taşları gibi sarf malzemelerini müdavimleriyle buluşturan ve Hilti makinalarında orijinal Hilti sarf malzemeleri kullanmanın performans artışı sağladığına dikkat çeken Hilti, ürünlerinin kalitesiyle sektörde fark yaratıyor.

Donatılı betonda delim için Hilti TECX ve TE-YX Sert ve dayanıklı elmas kafa yapısı ve 4 kesim kenarı özellikleriyle yüksek hızlı performansı sayesinde piyasanın en fazla dübel deliği adedi sunan Hilti TE-CX ve TE-YX Delim Uçları, delime kolay başlangıç, donatıyı delip geçebilme ve bunu yaparken sıkışmama özellikleriyle dikkat çekiyor. Sıcak şekillendirme ile elde edilen özel burgu yapısı ve kafa bağlantısı ile en fazla toz tahliyesine imkan tanıyan Hilti TE-CX ve TE-YX Delim Uçları, uç ömrü boyunca azalmayan yüksek delim hızı ve düşük titreşimi sayesinde aşınmalardan ötürü oluşan delim hızındaki değişikliğin önüne geçiyor.

Kendini temizleyen delikler için Tozsuz Delim Ucu: Hilti TE-YD Tek seferde bir deliği delebilme ve temizleyebilme imkanı sunan Hilti TE-YD


Ürün Tozsuz Delim Ucu, tozdan arındırılmış güvenli bir çalışma ortamı ile 3 kata kadar daha hızlı filiz ekimi gerçekleştirebilmeyi sağlıyor. Hilti TE-YD Tozsuz Delim Ucu’nun sahip olduğu eşsiz yan X şekilli kesiciler, sert demir donatılar boyunca daha az sıkışarak daha hızlı bir şekilde delim yapılmasına izin veriyor.

Beton kırımında yüzde 30 daha hızlı Sürekli yüksek verimlilik sunan ve beton kırımlarında yüzde 30 daha hızlı performans sergileyen Hilti’nin patentli sistemi olan S mandrene sahip TE-SP Kırım Ucu, dalgalı yapısıyla birlikte daha az sürtünme ve sıkışma sergileyerek daha yüksek performans sağlıyor. Duraksama olmadan daha çok iş üreten ve uzun ömür vadeden Hilti TE-SP Kırım Ucu, özel uç tasarımı ile kendini bileyleyerek en yakın rakibine göre yüzde 50 daha uzun ömür sunuyor. Makinaya toz girişini önleyen toz tapası ile Hilti TE-SP Kırım Ucu, makinanın ömrünü de uzatıyor.

Üstün aşınma dayanımı sunan Daire Testere Bıçakları Hilti’nin üstün aşınma dayanımına sahip Daire Testere Bıçakları, üstün batarya ömürleri ile hassas kesimler sunuyor. Kablosuz makinalar için sürtünmeyi azaltan kaplamaya ve ultra ince dişlere sahip olan Hilti Daire Testere Bıçakları, yüksek verimliliği ve ultra ömür vaadiyle fark yaratıyor. Hilti WU/MultiCut ile ahşaplarda hızlı ve boylu boyunca kesimler için en uygun çözümü sunan Hilti, Hilti WS FT/ SpecialCut ile çivili ahşaplarda ve aşındırıcı malzemelerde hızlı bir kesim deneyimi sağlıyor. Hilti ayrıca Hilti WS CC/ QualiCut ile plastik ve ahşap türevlerinde patlatmadan hassas ve hızlı kesim olanağı sunuyor.

Metaller ve ahşaplar için Pançlar Yüzde 8 kobalt alaşım ile uzun ömre ve dayanıma sahip olan Hilti Bimetal Metal-Cut Panç, metal uygulamaları için hızlı ve hassas delim sağlıyor. Otomatik parça çıkartmayı destekleyerek rahatlık sunan Hilti Bimetal Metal-Cut Panç, kolay değiştirme adaptörü ile de uyumlu bir yapı sergiliyor. Ahşap, alçı levha, PVC, alüminyum uygulamaları için yenilikçi diş dizisine sahip olan Hilti Bimetal Multi-Cut Panç, güçlü delim ve hızlı talaş tahliyesine imkan tanıyor.

En uzun ömre ve hıza sahip Hilti HSS Metal Delim Uçları En yakın rakibine göre 2 kata kadar daha uzun ömür ve yüzde 50 daha fazla hız değerleri ile ön plana çıkan Hilti HSS Metal Delim Uçları, üstün performans ve üstün dayanıklılık sunarak metal delim

işlemlerine tasarruf getiriyor. Benzersiz 135 derecelik geniş kafası sayesinde ilk delim sırasında gezinme yapmadan ana malzemeye kolay giriş sağlayan Hilti HSS Metal Delim Uçları, güçlendirilmiş yivleri ve kafasındaki özel pah sayesinde de hızlı delim yapmaya imkan veriyor.

Yapı Malzeme Eylül 2016

119


Sektörel

ISIDEM Yalıtım Genel Müdürü Murat Erenoğlu

Isıdem yalıtım gücünü ar-ge ve inovasyondan alıyor ISIDEM Yalıtım, laboratuvarlarında ürün kalitesini sürekli iyileştirmek ve kaliteyi kalıcı kılmak amacıyla ürün geliştirme ve yeni ürün belgelendirme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Son yıllarda, gelişen teknoloji ve değişen müşteri beklentileri ile birlikte sektörü yakından takip eden ve ‘kaliteli-rekabetçi ürün ve hızlı servis için doğru adres’ ilkesiyle yola çıkan ISIDEM Yalıtım, yatırımlarına bir yenisini daha ekleyerek, Eskişehir’de yer alan LEED Sertifikalı tesisleri bünyesinde kalite ve Ar-ge laboratuvarları kurdu. Laboratuvarlarında koşulsuz müşteri memnuniyeti, sürekli iyileştirme ve sürdürülebilirlik bilinciyle faaliyetlerine devam eden ISIDEM Yalıtım, sektörün öncü ve güçlü firması olmasının yanı sıra Türkiye’de sektörel bilgi ve birikime büyük katkı sağlamayı amaçlıyor. ISIDEM Yalıtım laboratuvarlarında tüm test ve analiz yöntemleri; TS EN 14304, TS EN 13180 ve UL 181 standartları

120

Yapı Malzeme Eylül 2016

başta olmak üzere, UL, EN VE TS standartlarına uygun olarak geliştirilip dizayn ediliyor. Test ve analiz sonuçlarını yorumlamada ise uluslararası platformlarda geçerliliği kanıtlanmış Pareto analizleri, Histogramlar, Ishikawa diyagramları gibi pek çok istatistiksel kalite geliştirme yöntemleri kullanılıyor. ISIDEM Yalıtım bu test ve analiz yöntemlerinin en doğru şekilde uygulanabilirliği için ulusal ve uluslararası laboratuvarlar, Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve Anadolu Üniversitesi ARİNKOM ile iş birliği içerisinde çalışıyor.

Bizi hedefe ulaştıracak en büyük atılım, katma değeri yüksek ürün üretmektir. Standart dışı ürün üretiminin ve ithal

ürünün önüne geçmek istediklerini dile getiren ISIDEM Yalıtım Genel Müdürü Murat Erenoğlu; “Teknolojik üretim prosesleri, nitelikli iş gücü, güçlü ArGe altyapısı ve başarılı ihracat performansıyla Türkiye ekonomisine ve sanayisine verdiğimiz katkıyı her geçen gün artırıyoruz. Ar-ge ve Know-How konusunda sektörümüzde öncü olmak en önemli hedeflerimizin başında geliyor. 2016 yılı içerisinde Türkiye’de daha önce hiç üretilmemiş Halojen içermeyen ve EPDM esaslı elastomerik kauçuk köpüklerini ürettik. Bu üretim ile Ar-ge konusunda ne kadar güçlü olduğumuzu kanıtladık. Bizi hedefe ulaştıracak en büyük atılım, katma değeri yüksek ürün üretmektir” dedi.



Sektörel

Hebo Yapı A.Ş. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya şehir mobilyaları üretiyor Hekim Holding grup şirketlerinden Hebo Yapı A.Ş. Satış Müdürü Başak Şahindoğan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleinden oldukça fazla şehir mobilyaları talebi aldıklarını bildirdi. Şahindoğan, yaptığı açıklamada, Türkiye’de ilk imar uygulamalarının 1800’lü yılların ortalarında İstanbul’da başladığını, bu dönemde Beyoğlu’nda kaldırım düzenlemeleri yapılarak ilçenin muhtelif noktalarına sokak lambaları ve çöp kutuları yerleştirilmesiyle Türkiye’nin şehir mobilyası kavramı ile tanıştığını, geçen zaman içerisinde değişen kent yapısı ve ihtiyaçların bu kavramın da gelişmesini beraberinde getirdiğini anlattı. Taksi durağı, gişe kabini, güvenlik noktası, otopark kabini, satış büfesi, parktaki kafeterya, polis noktası ve bankamatikler gibi şehir yaşamında kullanılan tüm hazır yapıları şehir mobilyası kapsamında imal ettiklerini bildiren Şahindoğan, “Hebo City” markası altında ürettikleri şehir mobilyalarının bireylerin yaşamını kolaylaştırmasının yanı sıra kentin genel dokusuna direkt katkı sağladığını söyledi. Şahindoğan, ürünlerinin kullanım alanlarının oldukça geniş ve çeşitli olduğunu, güvenlik kabinleri ve WC ünitelerinin ilk sırada yer aldığını, bu ürünleri büfe ve

122

Yapı Malzeme Eylül 2016

Hebo Yapı A.Ş. Satış Müdürü Başak Şahindoğan

gişe kabinlerinin izlediğini, son dönemlerde bankamatik ve kafeterya ünitelerinin sayısının da arttığını kaydetti.

“İstanbul, şehir mobilyalarını daha çok ve kapsamlı kullanıyor” Başak Şahindoğan, her kentin kendi modasını yarattığını ifade ederek, “Yeni nesil şehircilik anlayışında şehir mobilyalarının özel bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu bakış açısıyla imal ettiğimiz ürünleri çevreci ham maddeler ve 21. yüzyıl teknolojisiyle birleştirip kentsel tasarımın yeni şehircilik anlayışı üzerindeki etkilerini değerlendirerek ortaya çıkarıyoruz.” şeklinde konuştu. Müşterilerinin büyük bölümünün kent mimarisine yön veren yerel yönetimler ve yapı firmaları olduğunu belirten Şahindoğan, İstanbul’un her geçen gün büyüyen metropol olması nedeniyle çok hızlı geliştiğini söyledi. Şahindoğan, “İstanbul, hiç bitmeyen ya-

pılaşmasında her geçen gün şehir mobilyalarını daha çok ve daha kapsamlı olarak kullanıyor. Diğer büyük şehirler ise İstanbul kadar yoğun olmasa da her geçen gün artan bir hızla şehir mobilyalarını kullanmaya başlıyor.” diye konuştu. Köklü mimari altyapısı olan ve yapılaşmasını uzun zaman önce şekillendirmiş Avrupa şehirlerinde şehir mobilyası kullanımının çok eski yıllara dayandığını ifade eden Şahindoğan, gelişmekte olan ve henüz yapılaşmasını tamamlamamış ülkelerin Hebo Yapı A.Ş.’nin en önemli müşterileri olduğunu bildirdi. Şahindoğan, “Gerek refah düzeyi gerekse ülke coğrafyasında yaşanan savaş ve yıkımlardan dolayı Orta Doğu ve Afrika bölgesinde, şehirler daha yeni yeni inşa edilmeye başlanıyor. Bu nedenle de bu kentler şehir mobilyaları ile yeni tanışıyor. Biz de bu bölgelerden oldukça fazla talep alıyor ve bu talepleri en iyi şekilde karşılamaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.


Sektörel

Daikin Türkiye’nin Ar-Ge ekibi vites yükseltiyor Yürüttüğü faaliyetler sonucunda Ar-Ge Merkezi belgesi alan Daikin Türkiye Ar-Ge Departmanı, bu itici güç ile maliyet düşürücü güncellemeler ve yeni ürün geliştirme çalışmalarına hız verdi.

Doğrudan yatırımcı ve üretici kimliği ile Türkiye’de 5 yıldır faaliyet gösteren Japon iklimlendirme devi Daikin, Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarına hız verdi. Mevcut ürünlerde teknoloji ve kaliteyi yükseltirken maliyet düşürücü güncellemeler yapan Daikin Ar-Ge ekibi, yeni ürün geliştirme çalışmaları da yürütüyor. Japonya’daki Ar-Ge merkezi ile koordinasyon içinde çalışan Daikin Türkiye Ar-Ge Birimi hakkında bilgi veren Daikin Ar-Ge ve Kalite Departman Müdürü Serhan Kılıç, “Grup felsefesinde müşterisinin henüz aklına gelmeyen ihtiyaçlara çözüm üretmeyi benimsemiş bir şirket olarak Daikin, teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon konularına da büyük önem veriyor. Daikin’in Ar-Ge ekibinde Japonya’da yaklaşık 1.000, dünya genelinde ise toplam 2.000’e yakın kişi çalışıyor. Yayınladığımız yıllık patent adedi ise ortalama 1.300 civarında. Daikin iklimlendirme sektöründeki liderliğini de bu özelliğine borçlu. VRV sistemler gibi bugün tüm dünyada yaygın hala gelmiş ürünlerin keşfi ve geliştirilmesi, dünya çapında ülkelerin tercihi haline gelen çevreci soğutucu akışkanların geliştirilmesi, Ururu Sarara gibi sınıfının en teknolojik kliması olan cihazların üretilmesi, evsel ürünler ve malzeme teknolojisine bağlı daha birçok inovasyonlara imza atmış olmamızın nedeni de güçlü bir Ar-Ge ekibinin olması. Daikin Türkiye olarak biz de bu çalışmaları eş zamanlı olarak ülkemize getiriyor hem de yeni yeni projelere eşlik ediyoruz. Daikin Türkiye Ar-Ge birimi, Daikin Europe bünyesindeki EMEA Design Group’un bir üyesi olarak çalışmalar yaparken, Japonya’daki merkez Ar-Ge birimi ile birlikte de ortak projeler yürütüyor. Bunun sonucunda mevcut ürünlerimizde teknoloji

ve kaliteyi yükselterek maliyet düşürücü güncellemeler yaparken, yeni ürün geliştirme çalışmaları da yapıyoruz.”

“Sonuçtan ziyade bir başlangıç” Daikin Türkiye Ar-Ge Departmanı’nın, 15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle 5746 sayılı Kanun kapsamında sağlanan teşvik ve muafiyetlerden yararlanma hakkını 263’üncü Ar-Ge Merkezi olarak elde ettiğine dikkat çeken Kılıç, “Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı - Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından

atanmış olan Değerlendirme ve Denetim Komisyonunca yapılan muhtelif inceleme ve sorgulamalar neticesinde elde edilen bu sonuç, bize birçok avantaj sağlayacak olmasının yanı sıra, altından kalkacağımızdan şüphemiz olmayan ve bizi inovasyon ve gelişim yönünde kamçılayacak ilave iş ve sorumluluklar da getirmektedir. Çok yeni bir gelişme olarak sizlerle paylaştığımız bu haber, bizim için bir sonuçtan ziyade bir başlangıcı simgeliyor” diye konuştu.

Yapı Malzeme Eylül 2016

123


Makale

Betonarme su depoları ve gıda tesislerinde

Su Yalıtımı yapılması Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, süt, peynir, yoğurt üreticilerinin atıklarını doğaya bırakmayıp, arıtma tesislerinde işlem gördükten sonra atılması yönünde karar almıştır. Bu karar ile birlikte süt ve sütten elde edilen mamul üreticileri arıtma tesisleri yapmaya başlamışlardır. Süt, yoğurt, peynir, kaymak vb. üretim fabrikaları atıklarını kontrollü bir şekilde tutarak, atmalıdırlar. Süt ve yoğurt içerisindeki laktik asit oranı % 90 lar mertebesindedir. Zaman içerisinde beton ve demir hasar görmektedir.

Bir arıtma tesisinde aşağıdaki uygulamalar yapılmıştır. Çimento ve Beton Süt, yoğurdun betona zarar vermemesi için beton içerisinde kullanılacak çimento Sülfata Dayanıklı Çimento (SDÇ) ve statik betonu C 35 olarak seçilmiştir. Tip V diye tabir edilen çimento, diğer çimento tiplerinden farklı olarak C3A ( Tri kalsiyum alüminat) oranı %5 ‘in altındadır.

Cem ERCAN / İnşaat Yüksek Mühendisi Proje ve Teknik Satış Müdürü

Toprak ile temas eden yüzeyde, temel yalıtımı Grobeton üzerine bitüm esaslı, Emülzer İzola astar sürüldükten sonra, 3 mm kalınlığında Emülzer Bitümlü Membran 2 kat uygulanmıştır. Daha sonra üzerine koruma betonu dökülmüştür. Statik betonda oluşabilecek yatay ve düşey, tüm beton ek yerlerine Emülzer Swellflex, su ile genleşen bant uygulanmıştır.

Toprak ile temas eden yüzeyde, Perde Yalıtımı Betonarme perdenin dış yüzeylerindeki tij demirleri konik olarak kesildikten sonra Emülzer EM 80T yapısal, kalın tamir harcı ile doldurulmuştur. Tüm köşelere aynı tamir harcıyla pah yapılmıştır. Dış yüzeyine ilk olarak tek bileşenli, bitüm esaslı İzola astar

124

Yapı Malzeme Eylül 2016

sürülmüştür. Üzerine 2 kat Elastokote 2K uygulanmıştır. Elastokote 2K bitüm-çimento esaslı olup özel polimer ve elyaf takviyelidir. 1. kat kurumadan üzerine 50 gr/m2 file ilave edilmiştir. Ertesi gün 2. kat Elastokote 2K uygulandı.

Arıtma Tesisi İçinin Yalıtımı Betonarme üzerine sıva, seramik vb. yapılmamıştır. Beton üzerinde tamiratlar, yüzey temizliği yapıldıktan sonra astar olarak, iki bileşenli su bazlı Emülzer Empoxy WB rulo ile sürülmüştür. Empoxy WB sertleştikten sonra ertesi gün, tüm tij delikleri ve yatay ve düşey köşe birleşim yerlerine Emülzer Su Yalıtım 120/70 Bandı, Emülzer Permo Chim SDH ile yapıştırılmıştır. Çimento-akrilik esaslı, iki bileşenli Permo Chim SDH ile bandın yapıştırılması tamamlandıktan sonra, 1. kat Emülzer PU Coat II yüzeye uygulandı. PU Coat II taze halde iken 50-65 gr/m2 su yalıtım filesi yüzeye yapıştırıldı. Filenin, ek yerleri 5-10 cm. kadar üst üste birleştirildi. PU Coat II, iki bileşenli, poliüretan esaslı, elastik su yalıtım malzemesidir. İçme suyu ile temasta uygunluğuna dair test raporları TSE ve CE si bulunmaktadır. Ertesi gün 2. kat PU Coat II uygulamasına geçildi. Böylece yüzeyde file uygulaması görülmeyecek şekilde kapandı. Tavan ve perde yalıtımından sonra zemine geçildi. Ancak zemindeki beton yüzey düzgün değil, ondülasyonlar bulunmakta idi. Bu nedenle ilk kat PU Coat II içerisine %50 kadar özel gradasyonlu kuru kum girilerek, yüzey tesviyesi sağlandı. Benzer uygulama su depolarında da yapılmıştır.


Sektörel

Ekonomiye güvenen AGT parke üretimini iki katına çıkardı Yapı bileşenleri sektörünün önemli temsilcilerinden AGT, ülke ekonomisine duyduğu güvenle yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. İkinci parke hattıyla birlikte, parke üretimini iki katına çıkaran firma ayda yaklaşık 2 milyon m2 parke üretecek. Türkiye’deki parke üretiminine hızlı giriş yapan AGT, gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında başta Doğu Avrupa-Balkan-

lar, İran ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere parke ihracatı gerçekleştiriyor. Natura serisi ile 16 renk, Natura Line ve Plus serileri ile ise 8 renkte üretim gerçekleştiriyor. AGT Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Grup Başkanı Şirzat Subaşı konuyla ilgili yaptığı açıklamada “2015 yılında 500 milyon TL ile elde ettiğimiz %45’lik büyüme oranının 2016 yılı ilk 6 ay sonunda da sürdüğünü görmekteyiz.

AGT Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Grup Başkanı Şirzat Subaşı

Geçtiğimiz günlerde devreye aldığı emprenye ve ikinci parke hattı yatırımları ile yıllık parke üretim hacmini 25 milyon m2’ye ulaştıran AGT böylece üretim kapitesini yaklaşık iki katına çıkarmış olacak. 2015 yılında gerçekleştirdiğimiz büyüme ile sektörümüzde öncü olduk. İhracatta elde ettiğimiz başarılarla farkımızı ortaya koyduk. Bu sağlıklı büyüme ile beraber kapasite artışı için yatırımlarımıza hız vermiş ve 2016 içinde devreye aldığımız makine ve ikinci parkı hattı yatırımları ile yıllık parke üretim hacmimizi yıllık 25 milyon m2’ye ulaştırmış durumdayız. Ülkemizin hedefleri; bizim hedeflerimiz demek. Biz AGT olarak ülkemizin gücüne inanıyoruz; bundan sonra da şirket olarak üzerimize düşen görevleri fazlasıyla yapmaya devam edeceğiz. Kapasite artışımızın yanı sıra pazara sunduğumuzu yenilikçi ürünümüz AGT Power Gloss ile de pazardaki konumumuzu güçlendirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Yapı Malzeme Eylül 2016

125


Ürün

Braas’dan güneş enerjili akıllı çatılar Braas; güneş enerjisini kullanarak hijyenik sıcak kullanım suyu temini ve havuz suyunun ısıtılmasını sağlayan termal kolektörlerin yanı sıra fotovoltaik paneller ile güneş enerjisinden elektrik üretimini de sağlıyor. Braas tarafından eğimli çatılar için üretilen InDaX Ankastre Fotovoltaik Sistem, güneş enerjisinden elektrik üretimi

126

Yapı Malzeme Eylül 2016

sağlayarak bir evin enerji giderlerinde önemli miktarda tasarruf sağlayabiliyor. Braas uzmanlığı ile her ayrıntısı titizlikle tasarlanmış bir mühendislik çözümü olan InDaX Ankastre Fotovoltaik Sistem, çatıya tam ankastre yapısı ile estetik açıdan yapıya değer katıyor. Bindirme şeklinde dizilen panellerin pozisyonu ve bu uygulama için geliştirilmiş çerçeve sistemi sayesinde, her bir panelin alt kısmında optimum havalandırma sağlanıyor ve en üst seviyede enerji verimi elde ediliyor. Braas’ın Almanya’da bulunan teknik merkezinde en zorlu hava koşulları göz önüne alınarak yapılan rüzgar tüneli testlerini başarıyla geçen InDaX Ankastre Fotovoltaik Paneller, patentli bir

ankastre tasarıma sahip. Aşırı yağış, şiddetli rüzgar, kar, tipi fırtınaları ve yüksek sıcaklık gibi bütün dış etkilere karşı maksimum güvenlik sağlayacak şekilde üretilen InDaX Ankastre Fotovoltaik Sistem, modüler tasarımı ile de dikkat çekiyor. Sistem, bileşenlerinin az sayıda olması ve hafifliği sayesinde hızlı ve kolay montaj imkanı sunuyor. InDaX Ankastre Fotovoltaik Paneller, CE belgesine sahip olup ilgili tüm standartlara göre sertifikalandırılmış ve tescil edilmiştir. Güneş enerjisinde oldukça geniş bir ürün gamı ile hizmet veren Braas Çatı Sistemleri, yeni nesil ürün ve çözümlerin yanı sıra keşif, montaj, verimlilik analizleri gibi mühendislik hizmetlerini de bir arada sunuyor.



Ode Yalıtım artık tüm ürünlerinde EPD Belgesi’ne sahip Global marka olma yolunda önemli bir adım daha atan ODE Yalıtım, sektöründe üretmiş olduğu tüm ürünlerine EPD belgesi alan tek firma oldu. EPD Belgesi ile çevreye olan duyarlılığını belgeleyen ODE, bu sayede Avrupa’daki sayılı üretici arasına girmeyi başardı.

128

Yapı Malzeme Eylül 2016

ODE Yalıtım Genel Müdürü Ali Türker

Yalıtım sektörünün yenilikçi lideri ODE, global marka olma yönünde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Çorlu tesislerinde ürettiği ısı ve su yalıtımı ürünlerine tüm pazarlarda geçerli, uluslararası onaylı ve Avrupa standartlarına uyumlu Environmental Product Declaration (EPD-Çevresel Ürün Beyanı) belgesini alan ODE Yalıtım, sektöründe bir ilki gerçekleştirerek ürettiği tüm ürünlere EPD belgesi alan tek firma oldu. EPD belgesi ile çevreye olan duyarlılığını bir kez daha gösteren ODE, bu sayede Avrupa’daki sayılı üretici arasına da girmeyi başardı.

ODE Yalıtım Genel Müdürü Ali Türker: “ODE artık tescilli bir Avrupa markası” ODE Yalıtım olarak global bir marka olma misyonuyla, Türkiye yalıtım sektöründe yenilikçi uygulamalarla ilklere imza atmaya devam ettiklerini belirten ODE Yalıtım Genel Müdürü Ali Türker “ODE için, çevre ve yalıtım iç içe konulardır. Bu bağlamda ODE, tedarikçi üretici olmanın çok ötesinde sürdürülebilir bir gelecek için çalışan, “Geleceği Yalıtır” söylemini üretimindeki yeniliklerle desteklemeye


Sektörel

devam eden bir şirket. ODE olarak, yalıtımın enerji tasarrufunda kritik bir öneme sahip olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Tüm yatırımlarımızı da bu bilinç doğrultusunda yapıyoruz. Örneğin 2010 yılından itibaren geçiş yaptığımız yeni üretim sistemi sayesinde şu anda %100 Ozon Dostu köpük üretimi yapıyoruz. EPD belgeleriyle birlikte çevre duyarlılığımız ile

artık tescilli bir Avrupa markası olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.

EPD süreci Mayıs 2015’te başladı Toplam 120.000 m² açık, 35.000 m² kapalı alana sahip 4 tesisinde üretim yapan ODE; ODE Isıpan XPS Extrüde Polistiren köpük, ODE Membran su yalıtımı ürünleri, ODE Starflex Cam yünü ve ODE R-Flex Elas-

tomerik Kauçuk Köpüğü ısı yalıtımı ürünlerine detaylı bir çalışma sonucu EPD belgelerini aldı. Mayıs 2015’de başlayan proje sürecinde 4 ürün grubu için data toplanması, çevresel etkilerin hesaplanması, bağımsız denetleyiciler tarafından doğrulanması, her bir ürün için İklim Beyannamesi (Climate Declaration) hazırlanması gibi yoğun bir çalışma dönemi geçirildi.

Ode Yalıtım İtalyan ortağının hisselerini devraldı

ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan

Yalıtımda dünya markası olma vizyonu doğrultusunda her alandaki yatırımlarına ara vermeden devam eden ODE, kauçuk köpüğü üretimindeki İtalyan ortağı L'ISOLANTE’nin tüm hisselerini resmen devraldı. Geçtiğimiz Mart ayında hisse satışı konusunda yapılan anlaşmanın ardından ODE Yalıtım, Ağustos ayı itibariyle R-flex markalı ürünleri üreten şirketin tek sahibi oldu. ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Türkiye’mize güveniyoruz. Yatırım ve satın almalarla büyümeye devam edeceğiz” dedi. Türkiye’de İtalyan L'ISOLANTE K-FLEX ile yaptığı ortaklıkla kauçuk köpüğü üretimi yapan ilk firma olan ODE Yalıtım, İtalyan ortağının tüm hisselerini satın alarak, kauçuk köpüğü üreten şirketin tek sahibi oldu. Geçtiğimiz Mart ayında yapılan satın alma anlaşmasının ardından Ağustos ayı itibariyle hisse devir işlemlerinin tamamlandığını açıklayan ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “ODE olarak tüm siyasi, ekonomik, jeopolitik olumsuzluklara rağmen 2015’te başladığımız yatırım atağına devam ediyoruz. Çünkü her zaman söylediğimiz gibi biz bu ülkeye inanıyor ve geleceğe yatırım yapıyoruz” diye konuştu.

Yapı Malzeme Eylül 2016

129


Sektörel erişilmezliği sağlanmalıdır. Çelik kapılarda bu bölgeyi koruyan bir rozet sistemi bulunur. Bu rozet sistemin keskiyle yerinden çıkarılmayacak sağlamlıkta olması gerekir. Öte yandan kapı menteşesi ayarlanabilir olmalıdır. Bu özelliğe sahip kapılar içinde bulundukları binanın her türlü esnemesine ve zeminin oturmasına karşı kolayca ayarlanarak eski haline getirilir. Kaynaklı sabit menteşeli çelik kapılar, bu özelliğe sahip değildir.”

Pekgüzel: Dış kapınızın görünümü, karakteriniz hakkında ipuçları verir

Çelik kapı seçiminin 5 püf noktası Sur Çelik Kapı Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Pekgüzel, tüketicilerin kapı tercih ederken AB sertifikası sunamayan markalardan güvenlikleri için TSE belgesini istemeleri gerektiğini belirtti.

“Avrupa Birliği Hırsızlığa Karşı Güvenlik Sertifikası sorgulanmalı” Kullanıcıların çelik kapı alma kararını hayatları boyunca bir ya da iki kere ve-

İnovatif ürünleriyle güvenlik sistemleri konusunda rakipsiz Sur Çelik Kapı, çelik kapı seçiminde dikkat edilmesi gereken hususları açıkladı. Sur Çelik Kapı, alınacak kapının güvenliğinin bağımsız kuruluşlar tarafından test edilmiş olmasına, kilidin oturacağı bölgenin sağlamlığına, kapı menteşesinin ayarlanabilir olmasına, çift contalama sistemi ile kolayca kapanmasına ve kapının modüler olması gerektiğine dikkat çekti.

130

Yapı Malzeme Eylül 2016

receklerini söyleyen Pekgüzel, bu yüzden tüketicilerin çok iyi araştırma yapmaları gerektiğini ve kullanıcısını uzun yıllar güvende hissettirecek bir kapının tercih edilmesini gerektiğini aktardı. Pekgüzel, “Kullanıcılar, satın alacakları çelik kapı markasından alacakları ürünün EN 1627 AB hırsızlığa karşı dayanıklılık sertifikası ve sertifika sınıflarının olup olmadığını mutlaka sorgulamalıdır. Çünkü Avrupa Birliği Hırsızlığa Karşı Güvenlik Sertifikasına sahip çelik kapılar, class 1, class 2, class 3, class 4, class 5 ve class 6 olarak sınıflara ayrılmaktadır. Öte yandan alıcılar, çelik kapıların sertifikasının satılan kapıyla aynı özellikte olup olmadığını kontrol etmelidir. Çünkü firmaların teste sundukları kapılarla sattıkları kapı örtüşmeyebilir. Özellikle testteki montaj sistemiyle piyasadaki montaj sistemi uyuşmazlık gösterebiliyor. Bu nedenle Avrupa Birliği Hırsızlığa Karşı Güvenlik Sertifikasına sunamayan kapıların güvenliği şüphelidir.”

Yıllarca kullanılacak çelik kapıların parmak ucuyla itildiğinde dahi kolayca ve sessizce kapanması gerektiğinin altını çizen Sur Çelik Kapı Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Pekgüzel, “Alacağınız çelik kapıda, kapı ile kasa arasındaki boşluk 4-5 mm’den fazla olmamalıdır. Çelik kapının kapanma kalitesi kapının gerçek kalitesini gösterirken çift contalama sistemine sahip olması da ses, sıcak, soğuk, toz ve haşeratları içeri sokmaz. Öte yandan göz zevkinizin veya modanın zamanla değişeceğini ya da aynı kapıyı görmekten sıkılacağınızı düşünüyorsanız, alacağınız çelik kapının modüler olmasına özen göstermelisiniz. Modüler çelik kapıların dış kaplamaları dilediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Böylece kapıyı komple değiştirmeden, evinize her hangi bir zarar vermeden görünüşünü farklılaştırabilirsiniz. Ayrıca çelik kapı aldığınız şirketin satış sonrası tam ve sorunsuz destek verdiğinden emin olmalısınız. İyi bir çelik kapının evinize sadece güvenlik değil aynı zamanda estetik değer ve prestij katacağını unutmayın. Güvenliğin yanında görselliğin de önemli olduğu bir gerçektir. Evinizin ilk görünen yeri dış kapısıdır. Ve dış kapınızın görünümü, karakteriniz hakkında ipuçları verir” diye açıkladı.

Pekgüzel: Çelik kapının temeli, kilidin oturacağı bölgedir Bir çelik kapıda kullanılan kilidin sağlam olmasının kilidin oturacağı bölgenin de sağlamlığıyla orantılı olduğunu aktaran Pekgüzel, “Örneğin, temeli sağlam olmayan bir binanın üzerine çıkılacak katlar ne kadar dayanıklı olursa olsun en ufak bir sarsıntıda yıkılma tehlikesi vardır. Çelik kapının temeli kilidin oturacağı bölgedir. Kilit için yeterince dayanıklı bir bölge sunamayan çelik kapılar, en sağlam kilit kullanılsa bile kolayca açılır. Bu nedenle hırsızlığa karşı anahtarın girdiği bölgenin

Sur Çelik Kapı Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Pekgüzel



Sektörün SERAMİK Yurtbay

BANYO & VİTRİFİYE

Çanakkale

Bocchi

Edilcuoghi

Isvea

Seramiksan

YAPI KİMYASALI Baumit Kalekim

KAPI Sur

BOYA Alligator Terraco


’ leri ELEKTRİK

METAL PROFİL

Viko

Rigips

DİRENGİ ACO

ENERJİ

İKLİMLENDİRME

Baymak

Mitsubishi Electric

Sub-Zero


Ürün

Yurtbay’la banyo kültürüne yeni bir soluk geliyor Yurtbay Seramik, seramiğini yenilemek, şık, samimi ve stil sahibi bir banyoya sahip olmak isteyenlere özel yeni seriler geliştirmeye devam ediyor.

DİRİL Sakin ve rahat bir atmosfer… Yurtbay Seramik, günümüzün estetik yorumuyla hayata geçirdiği Diril Serisi ile banyolara klasik, lüks ve ışıltılı bir görünüm kazandırıyor. Modern klasikliği genç ve dinamik bir yaklaşıma dönüştüren Diril’le döşenmiş bir banyo ile sadeliğin hafifliğini yaşayın. Bej rengindeki seri duvarda 30 x 60 cm., zeminde 45 x 45 cm. olarak satışa sunuluyor.

ROYAL MARBLE Bembeyaz zemin üzerinde yer alan gri damarlı yapısıyla mermere yeniden hayat veren, sadeliğin ihtişamını tüm doğallığıyla sunan, yer ve duvar kullanımına uygun Royal Marble Serisi. Seri, 45x90 cm. ebadındaki parlak yüzeyli duvar karoları, 60x60 cm. yer karolarıyla bir arada kullanılabiliyor.

SERENA Klasik bir tasarıma ustalıkla işlenen zarif motifler sunan Serana Serisi. 25x65 cm. boyutlarındaki rektifiyeli duvar karoları ve 45 x 45 cm. ebatındaki yer karoları ile satışa sunuluyor. Serana, adeta geçmişi bugünün banyolarına taşıyor.

134

Yapı Malzeme Eylül 2016


Ürün

Bu kez dokular çizgiye dönüştü Yapı malzemeleri alanının inovatif markası Baumit, dış cephe kaplama seçeneklerine bir yenisini ekledi: ‘Baumit Classico Special Rille’

Dış cephe tasarımlarına yeni fikirler yaratılması için sürekli yeni arayışlar içinde

olan Baumit, Dekoratif Kaplama ürünlerine eklediği çizgi dokulu Baumit Classico

Special Rille ile tek düze görünümlere hareket getiriyor. Baumit’in klasik çizgi dokusunu çimento esaslı son kat kaplama olarak cephelere taşıyan Classico Special Rille, tasarımsal farklılığının yanı sıra teknik özellikleri ile de dikkat çekiyor. Polimer modifiyeli yapısı ve yüksek dayanımlı agregası sayesinde dış darbelere ve termal gerilmelere maksimum dayanımlı olarak geliştirilen ürün, yapılan yaşlandırma testlerinde 15 yıl fonksiyonelliğini koruyor. Yüksek su iticiliği ve mükemmel nefes alma kabiliyeti ile nem, küf, çatlama, vb. oluşumların önüne geçerek sağlıklı mekânlar oluşturulmasına katkı sağlıyor. Baumit Dış Cephe Isı Yalıtım Sistemleri ile uyumlu olan Classico Special Rille, çizgi dokusu ile cephelere hareket, kar beyazı rengi ile parlak bir görünüm kazandırıyor. Beyaz rengi tercih etmeyenler için Baumit Life® kartelasının sunduğu 888 renk alternatifi ile cepheleri renklendirmek de mümkün.

Çanakkale Seramik’in toprak tonları: Savoy Seçkin mekanlar için estetik çözümler sunan Çanakkale Seramik, yeni serisi ‘Savoy’ ile toprak tonlarının sıcaklığı ve doğallığını mekanlara taşıyor. Herkes için özel seçenekler sunmak amacıyla seramik karoda bilinen kalıpların ötesine geçen Çanakkale Seramik’in, ‘Savoy’ serisi ile mekana kattığı sıcaklık hissini, evinizin her köşesinde rahatça yaşayabilirsiniz.

25x50 cm boyutlarındaki duvar karoları ile uyumlu bir atmosfer yaratan Savoy se-

risi; kemik, bej, kahve ve antrasit renkleri ile tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

Organik ritimler Savoy serisinde açık ve koyu renklerin yarattığı kombinasyonlar, toprak tonlarının sıcaklığı ve natürel detaylarla buluşarak etkileyici bir atmosfer yaratıyor. Savoy serisinde hayat bulan bu birliktelikler, şık bir biçimde duvarlara yansıyor. Sırlı porselen yer karoları ise sadeliği ve şıklığı ile öne çıkan duvar karolarının yarattığı ambiyansı tamamlıyor. 45x45 cm ebatlarındaki yer karoları ve Yapı Malzeme Eylül 2016

135


Ürün

Banyolarda eğlence zamanı canlılığı ile banyolara farklı bir soluk taşıyor ve güne iyi bir başlangıç yapmanıza da olanak sağlıyor. Bocchi İletişim Müdürü Özlen Alpaslan; Hayat bu kadar renkliyken neden banyolarda renkli olmasın diyor ve şöyle devam ediyor; “Renklerin insan üzerindeki etkilerinden dolayı gerek kıyafet seçiminde gerekse yaşadığımız mekânları dekore ederken renk seçimine dikkat etmek gerekir. Renkler insanın ruh halini yansıtır ve etkiler. Sadece ruh halini değil, sağlığını ve enerjisini de etkiler.”

Evlerimizin en önemli alanlarından biri de banyolar. Renkli ve eğlenceli banyolar yaratmak, sade banyo temasının karşısında iyi bir alternatif oluyor. 18 farklı renk seçeneği ile birbirinden farklı banyolar yaratmanıza olanak sağlayan Bocchi, banyolara yeni bir bakış açısı getiriyor. Sıra dışı tasarımlarda kendini ifade eden renkler, farklı atmosferlerde banyolar yaratıyor. Bocchi’nin renkli tasarımları, doğanın bütün renklerini yansıtırken;

Sur Çelik Kapı’nın yeni serisi: ‘Anjelin’ İnovatif ürünleriyle güvenlik sistemleri konusunda rakipsiz Sur Çelik Kapı’nın birbirinden farklı renk seçeneğine sahip Anjelin Serisi, evinizdeki şıklığı bir üst skalaya taşıyor. Sur Çelik Kapı’nın çevreci, sürdürülebilir, dayanıklı ve en son teknolojiye uygun olarak tasarladığı Anjelin Serisi, evinizde sıra dışı mekanlar yaratmanıza yardımcı oluyor. Ünlü tasarımcı Ece Deniz Toros’un imzasını taşıyan Anjelin, farklı renk seçeneklerinin yanı sıra sade tasarım ve ekstra güvenliği bir arada sunarak kullanıcının beğenisini kazanıyor. Alternatif seçenekleriyle kullanıcısının karşısına çıkan Anjelin, yaşam alanlarına eşsiz bir bakış açısı katmak isteyenlerin tercihi oluyor. 14’lü merkezi kilit sistemi kullanarak güvenliği en üst düzeyde tutmayı kendine ilke edinen Sur Çelik Kapı, Anjelin ile kullanıcısına güvenliği bir hayat sunmaya devam ediyor.

136

Yapı Malzeme Eylül 2016


Ürün

Edilcuoghi ‘Palazzi’ ile mekanlara romantik dokunuş Kale Italia’nın prestijli seramik markası Edilcuoghi, nostaljik dokunuş ve zarif detaylarla hayata geçirdiği ‘Palazzi’ koleksiyonu ile göz alıcı ve şık mekanlar oluşturuyor.

‘Palazzi’, modernize edilmiş rafine görünümü, floral desenleri ve klasik motifleriyle banyolara romantik bir dokunuş katıyor. Dingin renk seçenekleri, ‘Palazzi’ koleksiyonunun klasik ve elegan duruşunu pekiştiriyor, göz alıcı ve şık mekanlar yaratıyor.

Mekanın şıklığını tamamlayan vazgeçilmez unsurlar

Yeni koleksiyonları ile yüksek kalite, mimari ve iç tasarımın çağdaş trendlerine açılan Edilcuoghi, yenilikçi yaklaşımıyla

da tüketici ve profesyonellerin beğenisini kazanıyor. Edilcuoghi’nin İtalyan dokunuşunu mekanlara taşıdığı koleksiyonu

‘Palazzi’ koleksiyonu, ‘Villa Medici’, ‘Santa Maria’ ve ‘Palazzo Ducale’ olmak üzere üç ayrı ürün grubuyla tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Bu üç ürün grubunun beyaz, pembe, mavi, yeşil renkli seramikleri ve son derece zarif çiçekli dekor, çerçeve, bordür ve süpürgelikleri, seçkin bir mekanın vazgeçilmez unsurları olarak koleksiyonda yer alıyor. 25x75 cm boyutlarındaki ‘Palazzo Ducale’ ve ‘Villa Medici’nin full dekorları ile ‘Santa Maria’nın çiçekli dekorları, mekanın şıklığını tamamlıyor.

Alligator’la dış cephelere yeni bir heyecan geliyor Üstün boya teknolojisi kullanılarak üretilen, binaların son kat dış cephe boyası Alligator Neon Silk, yüzde yüz saf akrilik emülsiyon esaslı, yeni pigment ve dolgu sistemiyle geliştirilmiş ipek mat yapısı ile boya trendlerine yepyeni bir anlayış getiriyor. Özel bağlayıcı sistemi sayesinde organik ve inorganik canlı renklerde solmaya karşı yüksek düzeyde direnç gösteren Alligator Neon Silk, yeni geliştirilen silikon katkılı saf akrilik yapısı sayesinde ise yüksek UV direnci sağlıyor, üstün yapışma gücüyle uygulandığı yüzeylere çok iyi tutunuyor. Ayrıca CO2 bariyeri oluşturmasıyla da diğer dış cephe boyalarından daha yüksek performans gösteriyor. Daha nitelikli ve prestijli ürünlere arzu duyan tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak, üst düzey hizmet anlayışı ile sektöre yeni bir soluk getirecek Alligator Neon Silk, nefes alma özelliği ile yüzeyde oluşan nemi dışarı çıkartıyor, atmosfer koşullarına, kirliliğe, güneş ışınlarına dayanıklı yapısı renklerin ve parlaklığın uzun süre kalıcı olmasını sağlıyor.

Yapı Malzeme Eylül 2016

137


Ürün

ISVEA’dan göz kamaştıran bir tasarım: ‘Azur’ İtalyan ISVEA, Azur Lavabolar ile alışılmışın dışında bir tasarıma imza atarak banyoları evin en ihtişamlı mekanlarından birine dönüştürüyor.

Vitrifiye seramik banyo ürünlerinde lider marka İtalyan ISVEA, Azur ile banyolardaki hayal gücünün sınırlarını

zorluyor. İhtişamlı tasarımıyla dikkat çeken Azur lavabolar, sütun ayaklı ve tezgah üstü seçenekleriyle tüm

banyolar için şıklığın kapısını aralıyor. Beyaz, altın-beyaz, bronz-beyaz, bronz-fildişi, bronz-siyah, beyaz-siyah olmak üzere birbirinden özgün kombinlerle tasarlanan Azur sütun ayaklı lavabolar, ikonik tasarımıyla da modern hayatın ambiyansını banyolara taşıyor. Azur tezgah üstü lavabolar ise beyaz, altın ve bronz renk alternatifleriyle farklı zevklere hitap edebilecek tasarımları kullanıcıların beğenisine sunuyor. Sharp&Slim teknolojisiyle üretilen lavabolar bu seride! Azur serisine ait lavabolar, Sharp&Slim teknolojisi ile üretilen ultra ince kenar özelliğine sahip. Geliştirdiği teknolojilerle farkını her defasında ortaya koyan İtalyan ISVEA, Sharp&Slim teknolojisiyle daha önce üretilemeyen incelikte seramik tasarımlar sunarak seramiğe en narin şekli veriyor. Teknoloji ve tasarımın mükemmel senteziyle hayat bulan Azur lavabolar, estetik görünümüyle de banyolardaki şıklığı tamamlıyor.

Baymak’tan çevreci bir sistem: Aqua Elegant Baymak, Türkiye’nin iklim şartlarına uygun yapıya sahip Aqua Elegant güneş paketi sistemini geliştirdi. Güneşten elde edilen enerji, fosil yakıttan yanma yoluyla elde edilen enerjiye kıyasla dünya üzerinde her noktada bulunabilen, toplanması sırasında iş ve makine gücü gerektirmeyen, harcanması sırasında ise karbondioksit emisyonu “0” olan hayati öneme sahip eşsiz bir enerji türü. Kişi başına düşen enerji tüketim miktarının hızla arttığı günümüzde, ısınma ve aydınlanma gibi temel konularda başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji, sürdürülebilir kaynak kullanımı ve enerji tasarrufu açısından öncelik kazanıyor. İklimlendirme sektöründe Türkiye’nin öncü kuruluşlarından Baymak yenilenebilir enerjinin kullanım

138

Yapı Malzeme Eylül 2016

alanlarını artırmak için Aqua Elegant güneş paketi sistemini geliştirdi. Tüm bölgeler için uygun ve kolay kullanıma sahip Aqua Elegant sisteminde soğuk şebeke suyu direkt olarak paslanmaz çelik fleks boruya giriyor ve su, deposunun içerisinden dolaştırılan paslanmaz çelik fleks hortum borunun içinden akarken ısınıyor. Bu sürecinde sonunda da kullanım suyu olarak armatürlere gönderiliyor. Farklı ihtiyaçlara, hızlı çözümler üretmek için tasarlanan Aqua Elegant 120, 170, 200 ve 300 Litre kapasitesi ile tüm Baymak bayileri ve Orange Store’larda satışa sunuluyor.


Ürün

Renkli derz dolgusu ‘Ultrafuga’ ile estetik mekanlar Kalekim’in, 32 farklı renk seçeneği ile sunduğu yüksek performanslı derz dolgu malzemesi ‘Ultrafuga’ ile seramiklerinizle uyumlu estetik mekanlara sahip olabilirsiniz.

Yaşadığımız mekanları güzel göstermek için sadece seramiklerin renkli ve desenli olması yeterli değil. Bu yüzden seçilen seramiğin yanında kullanılacak derz dolgunun da seramiğin özelliklerine, desenine ve rengine uy-

gun olması çok büyük önem kazanıyor. Günümüzde aynı seramiğe, değişik derz dolgu renkleri kullandığımızda birbirinden çok farklı görüntüler elde etmek mümkün. Bu da derz dolgu rengi seçiminin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Tadilat için ideal seçenek Tüketicinin bu alandaki beklentilerini dikkate alan Kalekim; derz dolgu grubunda geliştirdiği dekoratif ürünü Ultrafuga ile kirlenmeyen ve solmayan çekici çizgiler yaratıyor. İçeriğindeki özel formülü ile Ultrafuga; silikon katkılı, yüksek performanslı ve çimento esaslı derz dolgu malzemesi olarak, ustalar ve kullanıcılar tarafından özellikle tercih ediliyor. Mekanlarda rengarenk çizgiler Ultrafuga, banyo ve mutfakların yanı sıra, kullanıldığı her türlü mekana uyum sağlayan 32 farklı renk alternatifiyle, her zevke hitap ediyor. Tüketicilere, tamamen kendi dekorasyon tercihlerine göre renk seçeneği sunan

Ultrafuga; kullanıcıların yaşam tarzlarını mekanlarındaki ayrıntılara yansıtmasını sağlıyor.

Klimada yapay zeka teknolojisi Yaz-kış konforlu ve sağlıklı mekanlar sağlanması için şart olan homojen hava dağılımı ancak ortamın yatayda ve dikeyde her köşesinin analiz edilmesiyle mümkün. Yer ve tavan arasındaki yükseklik ile duvar ve cam önlerindeki ışıma farkları sıcaklık katmanlarında değişikliğe neden oluyor. Bu da örneğin, kış aylarında sıcak havanın yukarı çıkmasıyla soğuk zeminlerde ayakların üşümesi gibi kullanıcı konforunu olumsuz etkileyen durumların oluşması anlamına geliyor. Konfor şartlarını olumsuz etkileyen durumlara da çözüm sunan Mitsubishi Electric, “3D i-See Sensör” teknolojisi ile zemin sıcaklığını ölçümleyerek sensör fan hızını ve hava yönlendirme şeklini otomatik olarak belirleyebiliyor.

8 sensör ile mekanın 1.856 hücresinden ölçüm alıyor Mitsubishi Electric’in duvar tipi Kirigamine serisi klimalarında ve profesyonel ticari tip kaset tipi cihazlarda farklı ver-

siyonlar ile kullanılan 3 boyutlu sensör sistemleri; değişken talepleri otomatik olarak anında karşılıyor. Tam 232 adımda 8 sensör ile mekanın 1.856 hücresinden ölçüm alan “3D i-See Sensör” teknolojisi, bu ölçümleri odada farklı sıcaklıklardan dolayı olabilecek konforsuz durumları ortadan kaldırmak için değerlendiriyor. Bu sayede yüksek konfor ve enerji tasarrufu sağlıyor.

İnsanı ve evcil hayvanı ayırt eden teknoloji Mitsubishi Electric’in “3D i-See Sensör” teknolojisi sıcaklık ölçümleri yaparken evcil hayvanları ve insanları ayırt edebiliyor. Sistem ayrıca ortamda bulunan kişilerin konumlarını da tespit edebiliyor. Bu özellik ile örneğin, yaz aylarında kullanıcıların üzerlerine iklimlendirilmiş soğuk havanın çarpması nedeniyle rahatsız olmaları önlenirken, kış aylarında ise tam tersine hızlı sıcak etkisi için iklimlendirilmiş sıcak havanın kullanıcı üzerine üflen-

mesi sağlanıyor. Kumandadan kolaylıkla çalıştırılabilecek bu fonksiyon ile kullanıcılar sürekli izleniyor ve böylelikle yaz-kış hava yönlendirmesi talebe göre otomatik olarak yapılabiliyor. Yapı Malzeme Eylül 2016

139


Ürün

Konfor ve verimlilik; Mitsubishi Electric Lossnay Havalandırma Cihazı’nda Mekanların taze hava ihtiyacının sağlıklı bir şekilde karşılanmasına imkan tanıyan Mitsubishi Electric, aynı zamanda ısıtılan, soğutulan veya nem dengesi sağlanan havanın dış ortam havası ile karışmasını önleyerek enerji kayıplarını da önlüyor. avantajıyla ısı kaybını minimumda tutarak taze havayı ortama aktarıyor.

Ekonomik taze serinlik

Taze havanın; evlerde geçirilen zamanın daha huzurlu olması, iş yerleri ve okullarda konsantrasyonun sağlanması ve verimin artması gibi birçok avantajı bulunuyor. Sağlığı ve yaşam kalitesini etkileyen iç mekan havasının tazelenmesi ve ortamın ısıtılıp soğutulması sırasında ise enerjiyi en verimli şekilde kullanarak kayıpları minimuma indirmek gerekiyor. 90 yılı aşkın tecrübesiyle konutların, okulların, ofislerin, hastanelerin ve alışveriş merkezlerinin iklimlendirme ihtiyacını karşılayan Mitsubishi Electric, Lossnay Havalandırma Cihazları ile merkezi ya da bireysel yaşam alanlarının konforu için taptaze bir hava sağlıyor. Lossnay Havalandırma Cihazları, enerji verimliliği

Mitsubishi Electric’in Lossnay Havalandırma Cihazları ile dış hava sıcaklığına bağlı olarak mekanların sıcaklığının düşürülmesi de mümkün. Yaz aylarında ısınan bina içi, gece ve sabah saatlerindeki düşük sıcaklıktaki dış hava ile serinletilebiliyor. “Serbest soğutma” olarak adlandırılan bu işlem, klimalara düşen yükü de azalttığı için enerji tasarrufuna büyük katkı sağlıyor. Bu özellik, yatak odalarında gece klima kullanmak istemeyenler tarafından ekonomik serinleme sağlamak amacıyla yaygın olarak tercih ediliyor. Lossnay Havalandırma Cihazları, yapısında barındırdığı iki fanın bağımsız kontrolü sayesinde, karbondioksit veya sigara dumanı gibi kirletici gazların yoğun olduğu kirli havanın ortamdan emilmesini de sağlıyor. Bu özellik sensörler aracılığıyla programlı ve otomatik olarak uygulana-

biliyor. Ortama toz veya kirleticilerin girmesini engellemek için yüksek basınçlı mekanlar oluşturmayı mümkün kılıyor.

Yüksek verimli Lossnay Mitsubishi Electric, Lossnay Havalandırma Cihazları ile saatte 100 m3‘lük bireysel ihtiyaçlardan, tek gövdede 2.500 m3’lük üniteler ve bu ünitelerin kombinasyonlarıyla elde edilebilecek yüksek kapasiteler sayesinde endüstriyel alanların havalandırma ihtiyaçlarına kadar alternatifli çözümler sunuyor.

Seramiksan’dan tarz mekanlara Napoli serisi Motif desenlerin mermer efekti olarak ahenk içinde dans ettiği Seramiksan Napoli serisi, modern ve dinamik görünümüyle yaşam alanlarını farklılaştırıyor. Seramiksan, ince detaylara yer vererek oluşturduğu özgün tasarımlarına bir yenisini daha ekliyor: Napoli Serisi… Mermer efektli yüzeyi ile mekanlara farklı bir yorum katan Napoli serisi; doğal dokusu, etkileyici görüntüsüyle şıklığı evine taşımak isteyenler için doğru tercih oluyor. Napoli kentinin etkileyici güzelliğinden ilham alınarak tasarlanan seri, 60x60 cm ebatında rektifiyesiz olarak üretiliyor. Loyal motif, vizon, gri, renklerinde üretilen Napoli sırlı porselen karolar yaşam alanlarında rahatlıkla kullanılabilirken kusursuz görünüm isteyenler için ideal bir seri.

140

Yapı Malzeme Eylül 2016


Ürün

Sınır tanımayan boya: ‘Terraco Velvet Tex’ Zengin renk kartelası olan Terraco Velvet Tex ile iç mekanlar renklenecek.

İskandinav teknolojisi ile üretim yapan TERRACO’nun ürün gamında olan Velvet Tex kadife dokulu sedefli dekoratif boyadır. Ürün sağlığa ve çevreye zararlı olabilecek tüm zararlı kimyasallardan arındırılmış olup Terraco EcoLife ürün grubunda yer almaktadır. Temizlemesi kolay, suya dayanıklı ürünün aynı zamanda koku oranı en aza indirgenmiştir. Yüzeyde zengin ve çekici etki yaratmanızda inovatif çözümler sunan Velvet Tex birçok malzeme üzerine de uygulanabilme özelliğine sahiptir. Trendleri belirlemekte öncü ve çevreye duyarlı marka Terraco’nun Velvet Tex boyası çeşitli alanlarda iç cepheler için alternatif oluşturmaktadır. Otel, restaurant, galeri, eğlence yerlerinin iç cephelerinde olduğu kadar konutların iç cephelerinde de farklı etkiler yaratmakta çözümler sunan ürün kullanıldığı yüzeylerde kadife görünümlü bir etki kazandırmaya yardımcı olmaktadır. Yaşam alanlarınızda bu kadife görünümü istediğiniz renkte elde etmenize imkan sunan Velvet Tex ile renkli, dinamik mekanlar yaratabileceksiniz.

Rigips’ten yeni metal profil; Rigiprofil Ultra Türkiye’de 2001 yılından bu yana yapı malzemeleri sektöründe, yapı açıları, duvar ve asma tavan sistemleri konularında faaliyet gösteren Saint-Gobain Rigips’in bağlı olduğu Saint-Gobain Grubu’nun partnerlerinden Hadley Group ile üretimine başladığı yeni metal profil ürün gamı Rigiprofil ULTRA, yüksek teknik özellikleriyle dikkat çekiyor. Üretim sürecinde uygulanan Ultrasteel işlemi sayesinde Rigiprofil ULTRA, darbe dayanımı, yüksek taşıma kapasitesi ve doğrudan vidalama yapılabilme imkânı ile aynı anda birçok yüksek performans kri-

terini bir arada sunuyor. Yüksek duvarlar inşa edilmesine olanak sağlayan yapısıyla Rigiprofil ULTRA, hızlı ve pratik asma tavan uygulamalarına da olanak tanıyor. Ölçüleri DIN (Deutsche Industrie Norm) normuna göre belirlenen Rigiprofil ULTRA, düşük toleransları sayesinde en yüksek üretim standardını sunarken, pazardaki en yüksek metal içeriğe sahip olmasıyla da ön plana çıkıyor. 140 g/m2 galvaniz kaplama ile korozyona karşı dayanımı arttırılan Rigiprofil ULTRA, bu niteliğe sahip tek metal çerçeve bileşenleri ürün grubu olma özelliği taşıyor.

Yapı Malzeme Eylül 2016

141


Ürün

ACO Sistem Zinciri: Topla, Temizle, Tut, Doğaya Bırak ACO Türkiye Genel Müdürü Kerem Altınöz: “‘ACO Sistem Zinciri’ adını verdiğimiz dört aşamalı sistemle, suyun verimli ve konforlu bir şekilde kullanılabilmesi ve geri dönüşümünün sağlanabilmesi için, su döngüsünün tamamına odaklanıyoruz.” masını ve kontrollü olarak depolanan suyun en kısa zamanda ve en doğru şekilde toprakla buluşmasını sağlıyor. “Aco Sistem Zinciri” geleneksel drenaj yaklaşımlarının çok ötesinde ACO Türkiye Genel Müdürü Kerem Altınöz: “Su döngüsünün ilk aşaması, geleneksel drenaj yaklaşımlarının çok ötesinde, yüzeydeki suların kirlenmeden ve doğru yöntemler ile toplanmasını, hem insanların suya hem de suyun insanlara zarar verme olasılığını en aza indirmeyi ifade ediyor. ACO, ölçülebilir ve kolayca projelendirilebilip uygulanabilir çözümler ile sadece suyun toplanmasını sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda suyun toplanma aşamasında, toplum sağlığına, emniyete ve yangın güvenliğine de katkı yaparak modern ya-

pısal ihtiyaçları da tam olarak karşılayan özel bir yaklaşımla ürünlerinin etkinliğini en üst seviyeye çıkarabiliyor.” dedi. İkinci aşamada, toplanan suyun bir ön arıtma prosesinden geçmesi sağlayarak, içerisinde bulunan ve doğaya verildiğinde ciddi hasara yol açabilecek ya da doğaya verildikten sonra temizlenmesi daha zor ve maliyetli olacak madeni yağ ve türevleri ile bitkisel ve hayvansal yağlar gibi maddelerden arındırılması gerektiğinden söz eden Altınöz, ACO’nun bu maddelerin doğaya verilmeden sudan ayrılmasını sağlayacak sistemler ile suyun ön arıtmasını gerçekleştirirken, ayrılan yağların da biyodizel üretimi gibi ekonomiye katma değer yaratacak alanlara yönlendirilmesinin önünü açtığını ekledi.

Su döngüsü her aşamasında doğru bir şekilde tasarlanamaz veya işletilemez ise, hem su baskınları, hastalıklar, gölleşme gibi nedenler ile yaşam konforumuzun olumsuz etkilenmesi, hem de kullanılabilir su kaynaklarının yavaş yavaş yok olması kaçınılmazdır. ACO, dört aşamalı sistemi ile yağmur sularının hızlı ve hijyenik şekilde toplanıp ön arıtma prosesinden geçmesini sağlayarak doğaya zarar verebilecek maddelerden arındırıl-

Mimarlara “Enplus” çözüm Konut projeleri başta olmak üzere, her türlü mimari projeye özel hizmetler veren Enplus, tasarımları ve şıklığı ile herkesi kendine hayran bırakan Sub-zero Wolf ürünleriyle de mimarların çözüm ortağı oluyor. Ürün satışı yapmanın yanı sıra projeye en uygun ürün önerilerini geliştirerek mimarların ihtiyaç ve beklentileri maksimum seviyede karşılayan Enplus, Sub-zero markasının yeni Entegre Serisi ile mimarlara tam donanımlı çözümler sunuyor.

Buzdolabına benzemeyen bir buzdolabı mümkün

Dünya’nın en kaliteli soğutucu markası olarak kabul edilen Sub-zero’nun tavizsiz kalitesi ve el işçiliği ile üreti-

142

Yapı Malzeme Eylül 2016

len Entegre Serisi ile mutfak dekoruna sorunsuz bir şekilde uyum sağlayan soğutucu sistemler kurmak mümkün oluyor. Her yere uyum sağlayan Entegre Serisi soğutucular ile herhangi bir odada panel arkasına yerleştirilerek tamamen görünmez hale getirilebiliyor. Mimarlara özel sunduğu çözümleri, hizmet kalitesi ve yaşama değer katan ürünleriyle Enplus, bulunduğu her projeye artı değer katmaya devam ediyor.


Ürün

Can ve mal güvenliği için; Viko Elektrikli cihazlarda ve devrede oluşabilecek kaçak akım, her zaman toprağa ulaşma eğilimindedir. Kaçak akıma doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalındığında, akım insan vücudundan geçerek ciddi bir elektrik şokuna neden olabilir. Kaçak akım, insan vücudunda doku yanıklarının yanında, kas spazmları, nefes alma zorluğu, kalp ritim bozukluğu, bilinç kaybı ve

ağır yaralanma gibi hayati tehlikesi bulunan sonuçlar doğurabilir ve ölüme sebep olabilir. Yaşam alanlarında ve çalışma mekânlarında oluşacak kaçak akımlar, insan hayatını tehdit eder ve yangın tehlikesi taşırlar. Sevdiklerinizin ve sizin kendi güvenliğiniz için kaçak akım rölesi kullanılması son derece önemlidir. Kaçak akım koruma rölesinin görevi, yalı-

VİKO Kaçak Akım Koruma Röleleri; güvenilir ve sağlam yapısıyla, sistemde ve elektrikli cihazlarda oluşabilecek kaçak akım riskine karşı önemli bir koruma görevi üstleniyor.

tım hatasından kaynaklanan kaçak akımı algılamak ve algılanan kaçak akımın belirli değerlerin üzerinde olması durumunda bağlı bulunduğu devreyi kesmektir. Kaçak akım röleleri devreye giren-çıkan akım eşitliği esasında çalışmaktadır. Elektrik sistemine giren ve çıkan akımın eşit olmadığı durumlarda, VİKO Kaçak Akım Rölesi, sistemdeki gerilim eşitsizliğinden mevcut kaçağı hassaslıkla algılamakta ve sorunsuz şekilde enerjiyi kesmektedir.

Viko trenda serisi ile evlerde Vintage trendi… Nostaljiye olan özlem, her dönem dekorasyon fikirleri içinde kendine yer buluyor. Dolayısıyla vintage, son yılların en fazla tercih edilen dekorasyon tarzları arasında ilk sırada geliyor. Bu dekorasyon trendi ile hem nostaljik hem de modern görünümü bir araya getirmek de mümkün oluyor. VİKO’nun TRENDA Serisi elektrik anahtarları, antik renk seçeneği ile yaşam alanlarında vintage trendini hoş detaylarla tamamlıyor. Vintage dekorasyonunda en çok toprak ve ahşap tonları kullanılıyor. Parlak ve canlı renklerden olabildiğince uzak durulurken, gösterişli unsurlardan da uzaklaşılarak yalın tasarımlar tercih ediliyor. VİKO’nun sadeliğin mükemmelliğini yaşam alanlarına taşıyan serisi TRENDA’nın antik rengi elektrik anahtarları da bu tanıma tam olarak uyuyor. Çünkü vintage tarzına uygun olan antik rengiyle öne çıkan TRENDA Serisi’nin en önemli özelliklerinden biri de göz yoran detayları eleyerek ideal olanı tek bir karede toplayabilmesi… Bu sayede uygulandığı alanlarda bütünlüğün uyumlu bir parçası oluyor. TRENDA Serisi, güzelliği yalınlık ile çerçeveliyor.

Yapı Malzeme Eylül 2016

143




Fuar

Yatak sektöründe inovasyon ve teknoloji şovu! cı sayısı ile dikkatleri üzerine çekecek olan SleepWell Expo 2016 Türkiye’de yatak endüstrisine ait ilk ve tek spesifik fuar olma özelliği ile Voli Fuar tarafından düzenleniyor. Yatak endüstrisine yepyeni açılımlar sunmayı hedefleyen SleepWell Expo Fuarı, organizasyonlarıyla sektörü canlandırmak ve yatak endüstrisi liderlerini İstanbul’da toplamak amacıyla, organizasyona ev sahipliği yapıyor. Yatak ve uyku ürünleri sektöründe başka spesifik bir fuar olmadığını belirten fuar yöneticileri, sektördeki gelişmelerin yakından takip edildiği, iç ve dış piyasa açısından önemli bir rol üstlenen Sleepwell Expo’nun, yakın gelecekte kendi kulvarında dünyanın en büyük organizasyonu olacağına inandıklarını belirtti.

Günümüzde yatak artık en modern halini almış olabilir mi diye sorduğumuzda; ergonomi, hammadde ve bileşenler devreye giriyor ve yataktaki bu gelişim bizleri her yeni günde şaşırtmaya devam ediyor. Sektör bu yeni geliştirilen ürünleri, SleepWell Expo’da takip ediyor.

Yaylı yataklar, visko yataklar, lateks yataklar, uyku sistemleri, rulo yataklar, karyola sistemleri, visko yastıklar, medikal

146

Yapı Malzeme Eylül 2016

yastıklar, kaz tüyü yastıklar, çocuk yatakları, yatak koruyucu alezler, hareketli yataklar, özel sipariş yataklar, at kıllı yataklar, kişiye özel yataklar, yuvarlak yataklar, doğal yataklar, medikal yataklar, akıllı yataklar, kaz tüyü yorganlar, bazalar, metal karyolalar, yatak başları…

SleepWell Expo 2016 dünya yatak sektörünü ağırlamaya hazırlanıyor… SleepWell Expo İstanbul, 20-23 Ekim 2016 tarihlerinde sektörün profesyonellerini 3. kez bir araya getirecek. 2015 yılında 79’u yerli, 22’i yabancı olmak üzere 101 katılımcının iştirak ettiği ve toplam 5 bin 238 ziyaretçinin takip ettiği, fuar profesyonellerin buluştuğu bir arena olan SleepWell Expo, bu yıl da genişleyen ziyaretçi ağı ve artması planlanan katılımcı sayısı ile yeni iş fırsatları oluşturacak. Genişleyen ziyaretçi ağı ve artan katılım-

Ömrümüzün üçte birinin geçtiği yatağın hikayesini keşfedin! Ömrümüzün üçte birini geçirdiğimiz yatağın son trendlerini görebilmek için Türkiye’nin ilk ve tek ihtisas fuarı olan ve 20-23 Ekim 2016 da İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek SleepWell Expo 2016’ya uykuyu, huzuru ve sağlığı önemseyen herkesi ziyaret etmeye bekliyoruz.

Resmi havayolu partneri STAR ALLIANCE Yatak ve teknolojileri sektörünün ilk ve tek arenası SleepWell Expo’2016, resmi havayolu partneri olarak STAR ALLIANCE ile anlaştı. Fuar süresince SleepWell Expo 2016 fuarının tüm yurtdışı konukları Star Alliance Conventions Plus programı ile 27 üye havayolu ile 193 ülkeden Businness Class ve Economy Class rezervasyonlarını SleepWell Expo etkinlik kodu ile yapması halinde % 20 ye varan indirimlerle uçabilecekler.


















Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.