PassatempoXP Sayı 37

Page 1

-N0:37-May覺 s/May2014

No: 3 7

Al abi l i r s i ni z/YourCompl i ment ar yCopy May覺 s/May




2








10.000$

Her Cumartesi MAX İkramiye

.

17 Mayıs

Volkan Konak

PREMIUM ODALARDA

5 GECE 6 GÜN Hotel&Casino

699 Hemen Arayın 267 0022 0212267 0033



Karaoğlanoğlu Cad., Paşaoğlu İş Merkezi, No:4 Karaoğlanoğlu, Girne






İÇİNDEKİLER / CONTENTS

17. Passatempo’dan / From Passatempo

18. Portre / Portrait 26. Tarih / History

32. El sanatları / Handicrafts

YÖNETİM / MANAGEMENT: CYXP Aviation Ltd. Genel Müdürü v e Pegasus Havayolları Kıbrıs Temsilcisi CYXP Aviation Ltd. General Manager and Pegasus Airlines Cyprus Representative M. Zeki Ziya z.ziya@cyprusxp.com Pegasus Havayolları Kıbrıs Merkez Ofisi Pegasus Airlines Cyprus Main Office Hasane Ilgaz Sokak, 11 B, Köşklüçiftlik / Lefkoşa Tel.: (+90) 392 228 73 11 Fax: (+90) 392 227 22 90 YAYIN YÖNETİM / PUBLICATION MANAGEMENT Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Can Sarvan cansarvan@isvic.com İsviç İletişim Hizmetleri Ltd. Güzeltepe Sokak, 18, Edremit / Girne Tel: (+90) 0548 888 00 09 www.isvic.com info@isvic.com YAPIM / PRODUCTION Röportaj / Interview Hakan Çakmak Sanat Yönetmeni / Art Director Laden Uyguroğlu

36. Hayvanlar Alemi / Animal Life 44. Sanat / Art 62. Spor / Sport

Kapak fotoğrafı / Cover Photography Olkan Ergüler Fotoğraf / Photography Hakan Çakmak Çeviri / Translation Mehmet Ratip Düzelti / Proof Reading Mehmet Ratip Muhasebe / Accounting Fırat Özbolayır firatozbolayir@isvic.com

68. Yol Notları / Road Notes 80. Gündüz & Gece / Day & Night

Website www.passatempoXP.com Reklamlarınız İçin / For Advertising reklam@isvic.com isviciletisim@gmail.com BASKI-CİLT / PRINTING-BINDING

94. 108.

Gurme / Gourmet

Görsel Dizayn Ofset Matbaacılık Atatürk Bulvarı, Deposite İş Merkezi, A5 Blok Kat:4, No: 405 İkitelli OSB, Başakşehir, İstanbul Tel.: 0212 671 91 00 Fax: 0212 671 91 90 www.gdofset.com

Bulmaca / Puzzle Tüm hakları saklıdır. Yazılı izin olmadan içeriğin bir bölümünün ya da tümünün yeniden yayınlanması kesinlikle yasaktır. All right reserved. Reproduction in part or in whole without written permission is strictly prohibited.

16


PASSATEMPO’DAN / FROM PASSATEMPO

Kıbrıs Tutkusu The Passion of Cyprus Can Sarvan

K

N

Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan neredeyse her insan ülkesine âşıktır. Kıbrıs’tan kopamaz; kopsa, yıllar sonra tekrar ülkesine geri dönebilmenin hasretini çeker.

Almost everyone living in Northern Cyprus has a deep love for their country. They cannot part ways with Cyprus; and even if they do for many years, they always long for returning to their country.

uzey Kıbrıs hem doğası hem tarihi ile eşsiz özellikler taşıyan bir ülke olmanın gururunu yaşıyor. Kıbrıs’a gelen misafirlerimizin de bu duyguyu paylaştığını görmek, Kıbrıs insanını tarifsiz bir şekilde mutlu ediyor.

orthern Cyprus takes pride in being a country with unique natural and historical features. Seeing that the guests visiting Cyprus share this same feeling makes the people of Cyprus ineffably happy.

Ülkeyi ziyarete gelen turistler de bir kez Kıbrıs’a geldikten sonra tatillerini tekrar Kıbrıs’ta geçirmeye can atar; hatta bazıları yaşamlarına Kuzey Kıbrıs’ta devam etmeyi bile düşünmeye başlar.

Once they come to the island, foreign visitors are always eager to spend another vacation in Cyprus; some even begin to consider spending the rest of their lives in Northern Cyprus.

Doğayla bu kadar iç içe olmak, bin yıllık tarihe bir o kadar yakın olmak, Kıbrıs’ta yaşayanların ülkelerine tutkuyla bağlanmasının başlıca sebebidir.

Being so close to nature and a thousand years of history is the main reason why everyone living in Cyprus connects so passionately with their country.

Bu tutku o kadar yoğundur ki, bazı olanaksızlıklara her gün çatsanız da Kıbrıs’ta yaşamaktan vazgeçemezsiniz.

This passion is so intense that despite facing certain setbacks every day, you can never give up the idea of living in Cyprus.

Belki de bu yüzden Kıbrıs insanının kalbini çalan en büyük sevda, ülkesi ile kurduğu bağda yatar.

This is probably why the greatest love that stole the heart of the people of Cyprus is their bond with their country.

Bazen ne onla ne onsuz yapabileceğini hissetse de, bir Kıbrıslı veya ülkeye sonradan yerleşen pek çok yabancı Ada’ya olan tutkusuna esirdir. Esaretin kuşkusuz en güzelidir bu…

Although they sometimes feel that they cannot live with or without the island, the people of Cyprus and most foreigners who have later settled in Cyprus are held captive by their passionate love for the island. This is, without doubt, the most beautiful kind of captivity...

17


PORTRE / PORTRAIT

Hakan Çakmak

p n bir gru e y le f e d i he eing inletmey d i in t, but b r n le e z m ö s in il a rt i değ ere ente Eğlencey at not m

d n a B r e v o C r a l a m Gom

s that aim rds A band o w r their heard fo

T

ükettikçe tükenecek, ürettikçe yeşereceğiz” diyerek 4 yıl önce “Sesten Bedesten – Bir Kış Masalı” adlı konserle müzikseverlerin karşısına çıkan ve bugün bir “Cover Band” olarak çalışmalarını sürdüren Gommalar grubunun temel düşüncesi, notaları silah olarak kullanarak namlularından çiçekler yağdırmak ve sevgiyi yaymaktır. Sertunç Akdoğu’nun bestelerini seslendiren grubun çekirdek kadrosu daha çok festivallerle siyasal içerikli buluşmalarda adını duyurmuştu. Bu ilk ekipte “bir akor basılır ve oraya bir bomba düşer, düştüğü yerde çiçekler açar” diyen Sertunç’la birlikte Görkem Müniroğlu ve Onur Kasapoğlu vardı. Lefkoşa’daki tarihi Bedesten’deki konserle adını duyuran grubun öncüleri; besteleriyle öne çıkan Sertunç, büyüleyici sesleri ve melodileriyle Aytunç ve Simge Akdoğu kardeşlerdi. 2010 yılının hemen başlarında önce Bedesten’de, aynı yıl içinde Salamis Antik Tiyatro’da tekrarlanan konserlerde; Gommalar’la birlikte belgesel ve film müzikleriyle adını duyuran Aysun Kahraman ve Kıbrıs’ın sevilen genç müzisyenleri Emre Pehlivan ile Fikri Karayel’in eserleri 25 kişilik bir ortak çalışmanın ürünü olarak ses vermişti.

18

G

ommalar (“companions” in Turkish Cypriot phraseology) came together for the first time four years ago at a concert called “Sesten Bedesten – Bir Kış Masalı” (Sound Bazaar – A Winter Tale). Today, they continue to perform as a cover band. The primary objective of Gommalar is to use their melodies as weapons and spray flowers with them to spread love. The band performs the compositions of Sertunç Akdoğu. The core members of the band were largely known for their participation in festivals and certain political events. In this initial group, “one guitar chord would explode like a bomb and flowers would bloom where it fell”, says Sertunç who was then accompanied by Görkem Müniroğlu and Onur Kasapoğlu. The leading members of the band who performed their concert at the historic Bedesten (Bazaar) in Lefkoşa wereSertunç who gained prominence with his compositions and his siblings Aytunç and Simge Akdoğu who drew attention with their fascinating voices and melodies. Together with Gommalar, the works of Aysun Kahraman, known for her documentary and film soundtracks, and Emre Pehlivan and Fikri Karayel, talented young musicians of Northern Cyprus, were performed by the joint efforts of a group of 25 persons at concerts given first at Bedesten in early 2010 and then at Salamis Amphitheater later in the same year.


19


20


Ortak bir ses oluşturmak için düzenlenen ve izleyenlerin belleklerine kazınan bu konserler, ayrı çalışmalar ve gruplar içinde yer alan müzisyenlerin dayanışmalarıyla oluşacak güzellikleri öne çıkarıyordu. Bir hareket olarak başlayan ve müziğin birleştirdiği çizgide hareket etmeyi hedefleyen genç müzisyenler için, devamında Gommalar çatısı altında alt grupların oluşturulması hedeflenmişti. Mesela, Gommalar Galactica adı altında elektronik müzik yapılacak, Gommalar Cover Band sevilen popüler melodileri seslendiren bir alt grup olarak çizgisinde devam edecek ve müzik anlayışlarının farklılığına göre farklı isimlerle ama Gommalar çatısı altında değişik oluşumlar söz konusu olacaktı. Ancak bunun sürdürülebilirliği söz konusu olmayınca Gommalar grubu vokallerde Aytunç ve Simge Akdoğu ile gitarda Onur Kasapoğlu ve vurmalı çalgılarda Görkem Müniroğlu ile “Cover Band” formatında başlangıçtaki düşünsel çizgisini sürdürüyor. Grubun vokalistlerinden Aytunç Akdoğu’nun tek işi müzik. 11 yıllık akademik hayatı boyunca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden başlayarak, İngiltere ve ABD’de birçok üniversitenin müzik bölümlerini gezdikten sonra İngiltere’de University College Falmouth’da Müzik Performansı bölümünden mezun oldu. Bedesten’deki konseri bitirme projesi olarak hazırlayan Aytunç Akdoğu şu sıralar orkestrasyon içeren beste çalışmalarının yanı sıra, heykel sanatçısı Sevcan Çerkez’in seslendirdiği 15 parçalık bir çalışma yaptı. Bunları tamamladıktan sonra küçük bir oda orkestrası kurup konserler vermeyi planlayan Akdoğu, senfonik çalışmaları da hedefliyor.

These memorable concerts were aimed at creating a collective sound and introducing the beautiful cooperation among musicians who had their separate projects and bands. All this started as a movement. Young musicians who wanted to act together on the common platform of music decided to form subgroups under the banner of Gommalar to perform in the future. For instance, Gommalar Galactica would make electronic music, whereas Gommalar Cover Band would continue to work as a subgroup performing popular songs. In this way, groups with different names but under the common title of Gommalar would be able to take part in projects reflecting different musical styles. Unfortunately, this ambitious project was not realizable. However, Gommalar continues to pursue its original strategy and perform as a cover band with the vocalists Aytunç and Simge Akdoğu, guitarist Onur Kasapoğlu and percussionist Görkem Müniroğlu. The life of Aytunç Akdoğu, one of the vocalists of the band, is defined by music. Throughout out his 11-year academic life, Aytunç Akdoğu enrolled in the music departments of several universities, starting with the Eastern Mediterranean University and moving on to the United Kingdom and the United States. He finally graduated from the Department of Musical Performance at theUniversityCollege Falmouth. The concert at Bedesten was prepared as his graduation project. Aytunç Akdoğu currently works on compositions for the orchestra. He recently collaborated with Sevcan Çerkez, ceramic sculpture artist, on 15 pieces sang by Çerkez. Akdoğu now plans to form a small chamber orchestra to perform concerts and continues to work on symphonic compositions.

21


22


Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi mezunu olan ve İngiltere’deki akademik müzik eğitimini birinci yılın sonunda bıraktıktan sonra Ada’ya dönen grubun diğer vokalisti Simge Akdoğu da gruba sadece sesiyle değil flüt ve perküsyon katkılarıyla da soluk veriyor. Yaratıcı ve özgün elişi çalışmalarına da ilgisi olan Simge Akdoğu, aynı zamanda enstrüman yapımıyla ilgileniyor. İpeksi sesiyle öne çıkan Simge, aynı zamanda müziğin terapi aracı olarak kullanılmasını da önemsiyor. Doğu Akdeniz Üniversitesi Müzik Bölümü’nün Şan dalından mezunu olan Gommalar Cover Band’ın gitaristi Onur Kasapoğlu, grup içinde daha çok gitara yönelerek, şandan uzaklaştığını ifade ediyor. Gommalar grubuyla yaptığı çalışmaların dışında da hayatı hep müzikle iç içe olan Kasapoğlu, özel gitar dersleri de veriyor. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi heykel bölümünden mezun olan Görkem Müniroğlu ise aynı zamanda bir sanat eğitimcisi. Grubun perküsyoncusu olan Müniroğlu grubun ezgilerinde, son yıllarda yeniden popüler olan 500 yıllık İspanyol enstrümanı “Cajon”u çalarken, buna baterinin zil ve trampetini ekleyerek ritmi zenginleştirici öğeler de yaratıyor.

Simge Akdoğu, a graduate of Anadolu High School of Fine Arts and the other vocalist of the band, also began her music education in Britain, but returned to the island after her first year in university. Simge Akdoğu contributes to Gommalar with her flute and percussion perfomances as well. Besides music, she is very interested in creative handicraft, including the making of musical instruments. Known for her silky voice, Simge also attaches great importance to using music as a therapeutic tool. Onur Kasapoğlu, the guitarist atGommalarCover Band, graduated from the branch of vocal training at the Department of Music of the Eastern Mediterranean University. As part of his role in the band, he largely focuses on guitar, despite his education in vocals. In addition to his activities with Gommalar, Kasapoğlu’s life is completely defined by music, too. He also gives private guitar lessons. Görkem Müniroğlu, a graduate of the department of sculpture at the Faculty of Fine Arts of the Hacettepe University, is a music teacher. Müniroğlu, the percussionist of the band, plays the cajon, a 500-year-old Spanish instrument that has recently became very popular, complemented with the bell and snare of a drum set to accompany the band’s melodies with rich rhytmic designs.

23


Gommalar Cover Band, gitarın altyapıyı oluşturduğu akustik bir grup. Sahne üzerinde, gitarın yanı sıra yumuşak ritimler yaratan vurmalılar ve en çok ön plana çıkan iki vokal sesle hayat buluyor. Kendisini sürekli yenileyen grubun, son zamanlarda klavyeyi de kullanmasına rağmen en büyük özelliği çok güçlü iki vokaliste sahip olmasıdır. Grubun karakteristiğini belirleyenler de iki vokalist kardeş Simge ile Aytunç. Gommalar’ın bir diğer karakteristik özelliği ise sahnedeyken hep ev ortamındaymış gibi davranmaları ve şarkılarını o rahatlıkla icra etmeleri. Oturarak ya da ayakkabılarını çıkararak, belki sırtını bir yastığa dayayarak söylenen şarkılardaki sıcaklık, dinleyenleri de içine alıyor ve aynı rahatlığı onlara da yansıtıyor. Gommalar’ın müziği, yatağında dingin akan bir nehri andırıyor. Hassas ve yumuşak dokunuşlu, kederli ama umudunu yitirmeyen, içten ve hiç bitmeyen bir enerji var seslerinde...

24

Gommalar Cover Band is an acoustic band largely based on guitar melodies. Their performances come to life with the soft rhythms of percussions and the leading vocals of two singers. The band constantly tries to renew itself. The attempt to incorporate keyboard into the ensemble attests to this effort. But the most important aspect of Gommalar is the powerful effect of two vocalists. Simge and Aytunç, sibling vocalists, define the main characteristics of the band. Another important feature of the band is their cool, domestic attitudes and effortless performance style when on stage.The warmth in songs performed while lolling on a chair against a pillow with their shoes off surrounds the audience and relaxes them. The music of Gommalar is reminiscent of a smoothly flowing river. Their sound is sensitive, soft, melancholic but hopeful, sincere and ever dynamic...


25


TARİH / HISTORY

26


Kıbrıs’ta Futbol S. Mehmet

F

utbol, Kıbrıs Adası’nın en popüler sporudur. Ada’nın her iki tarafında, ulusal futbol ligleri kadar, anavatanlar Türkiye ve Yunanistan’ın ligleri de sıkı bir şekilde takip edilmekte; takımları taraftar bulmaktadır. Özellikle Kuzey Kıbrıs’ta, hiçbir resmi ve uluslararası kuruma dahil olamayan ulusal ligden çok,Türkiye Süper Ligi takip edilmektedir… Futbol, İngiliz Sömürge Dönemi’nde Kıbrıs’a gelmiştir. İlk oynandığı yıllar, 1900’lerin başlarıdır. Şu anda halen Güney Lefkoşa’da faal olan The English School’un (İngiliz Okulu) kurucusu Frank Darvall Newham’ın, Kıbrıs’ta ilk futbol oynayan kişi olduğu söylenir… Futbol ilk olarak okullar arası bir etkinlik olarak kabul görmüştür.

Football in Cyprus

F

ootball is the most popular sport in the island of Cyprus. National football leagues on both sides of the island as well as the national leagues of motherlands Turkey and Greece are enthusiastically followed and football teams find keen supporters. More specifically, in Northern Cyprus where the national league cannot take part in any official international institution, the Turkish Super League is understandably of special interest... Football came to the island during the British colonial period. The game was first played in Cyprus at the beginning of the 1990s. Frank Darvall Newham, the founder of the English School which is still active in Southern Nicosia, is said to be the first person to play football in Cyprus... In Cyprus, football was first seen as an inter-school activity.

Ada sathında ilk gayrı resmi ligin 1932 yılında oluşturulduğu da bilinir.

The first unofficial island-wide league is also known to be formed in 1932.

Özellikle Rumlar arasında siyasi görüş farklılıkları, belirli futbol kulüplerinde spordaki rekabetin yanında, siyasetteki kavgayı da getirmiştir.

The political differences between Greek Cypriots were especially influential in fuelling the sport-related competition between certain football clubs as well as political antagonism.

Bunlar arasında en belirgin olan rekabet, faşist Apoel ile komünist Omonia arasındadır…

The most visible of these strifes is the one between Apoel affiliated with fascism and Omonia supporting communism...

Kıbrıs Futbol Birliği (Cyprus Football Association) 1934 yılında kuruldu. Kurucuları arasında Çetinkaya Türk Spor Kulübü adıyla bir de Kıbrıs Türk takımı bulunuyordu.

The Cyprus Football Association was established in 1934. Çetinkaya Turkish SportsClub, aTurkishCypriot team, was also among its founders.

Kıbrıs Futbol Birliği ya da Kıbrıs Futbol Federasyonu 1948 yılında FIFA, 1962’de ise UEFA’ya üye oldu.

The Cyprus Football Association, also known as the Cyprus Football Federation, became a FIFA member in 1948 and a UEFA member in 1962.

1 Nisan 1955’te EOKA tedhiş örgütü Rumlar adına yeraltı faaliyetlerine başladı. 29 Ekim 1955 tarihinde Kıbrıslı Türkler kendi futbol federasyonlarını kurdu.

On 1 April 1955, the terrorist organization called EOKA began to carry out underground activities in the name of Greek Cypriots. On 29 October 1955, Turkish Cypriots established their own football federation.

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Kıbrıs Türklerinin yaşayan ilk ve en eski spor federasyonu olarak 60 yıla yakın süredir faaliyet yürütüyor.

The Cyprus Turkish Football Federation, the first and oldest sports federation of Turkish Cypriots, has been continuing its activities for nearly 60 years.

1934 yılında Çetinkaya’nın da kurucusu olduğu ve Rumların egemen olduğu Kıbrıs Futbol Federasyonu’nun Kıbrıs Türk futbol takımlarını dışladığından söz edenler olduğu gibi; “ayrılık” isteyen Türklerin de olduğu bilinmektedir. Siyasi çekişmeler, toplumlar arası bölünmüşlük futbola da yansımıştır…

Just as there are those persons who hold the view that the Cyprus Football Federation, which was established in 1934 with the participation of Çetinkaya and yet was under Greek Cypriot control, was responsible for the exclusion of Turkish Cypriot football teams, there are others who claim that the Turks themselves demanded “separation”. On the whole, political fights and intercommunal division were also reflected in football...

İlüstrasyon / illustration: Laden Uyguroğlu *Derviş Arap & Defderalı 27


Ve ne yazık ki, siyaseten olduğu gibi, futbolda da Türk tarafındaki federasyon değil, Rum tarafındaki federasyon “resmen” dünyada kabul görmektedir.

Unfortunately, however, political recognition in the case of football, too, is bestowed upon the Greek Cypriot federation, which is granted worldwide official acknowledgement, rather than the Turkish Cypriot federation.

Önce Kıbrıs Türk Spor Teşkilatı olarak kurulan Kıbrıslı Türklerin federasyonu 5 Nisan 1959’da Larnaka’da toplanan genel kurulda, “Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu” adını aldı.

The federation ofTurkish Cypriots was first established as the CyprusTurkish Sports Organization. On 5 April 1959, the general assembly which gathered in Larnaca took a decision to change the name of the organization into “Cyprus Turkish Football Federation”.

Kurucu başkan Ahmet Sami’nin istifası üzerine 7 Aralık 1960’da Necdet Ünel başkanlığa getirildi. Necdet Ünel’in de istifasıyla, 22 Mayıs 1963 tarihinde Ahmet Sami Topcan yeniden başkanlığa getirildi.

 Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’ndan derlenen resmi bilgilere göre, 21 Aralık 1963’te Rum saldırılarının başlaması üzerine liglere 5 sezon ara verilmek zorunda kalındı.

After the resignation of Ahmet Sami, the founding chairman of the federation, Necdet Ünel became the chairman on 7 December 1960. Upon Necdet Ünel’s resignation, Ahmet Sami Topcan became the chairman for a second time on 22 May 1963. According to official documents compiled from the Cyprus Turkish Football Federation, the football leagues on the island were suspended for 5 years as a result of the beginning of Greek Cypriot attacks on 21 December 1963.

1968-1969 sezonundan itibaren yeniden lig yarışına girildi. The league contests started again from the 1968-1969 season onwards. 1974 -1975 sezonunda da Barış Harekâtı dolayısıyla lig ve kupa maçları yapılamadı.

 Yine federasyondan alınan bilgiye göre, Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni temsilen futbolcularımız 1980 yılında İzmir’de İslam Ülkeleri Spor Oyunları’na katıldı.

28

The league and tournament matches of the 1974-1975 season were cancelled, too, due to the Peace Operation. According to information taken from the federation, Turkish Cypriot football players represented the Turkish Federated State of Cyprus at the Islamic Countries Sports Games organized in İzmir in 1980.


1975 yılında dış temaslar için özel izin veren FIFA, 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra bu izni iptal etti. Türkiye’yle de maç yapamaz hale geldik.

Although FIFA gave special permission to the federation to make international contacts in 1975, this was cancelled after the declaration of independence of the Turkish Republic of Northern Cyprus.

Ahmet Sami Topcan’ın istifası üzerine 6 Haziran 1987 tarihinde başkanlık görevine Özer Esenyel seçildi.

Özer Esenyel was elected as the chairman after Ahmet Sami Topcan’s resignation on 6 June 1987.

Özer Esenyel’den sonra sırasıyla Nevvar Nolan, daha sonra yine Özer Esenyel ve Ömer Adal başkanlık görevinde bulundu. Ardından Niyazi Okutan ve yeniden Ömer Adal başkan seçildi. 2010 yılından bu yana ise Hasan Sertoğlu Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’na başkanlık yapıyor ve Federasyon, tarihinde ilk kez, FIFA ve UEFA üyeliklerine en yakın konuma gelmiş bulunuyor.

Özer Esenyel was later followed by Nevvar Nolan, Özer Esenyel for a second time and Ömer Adal. Then, Niyazi Okutan and Ömer Adal, for a second time, became chairmen. Since 2010, Hasan Sertoğlu is the chairman of the Cyprus Turkish Football Federation, which, for the first time in its history, has come very close to achieve FIFA and UEFA memberships.

Sertoğlu başkanlığındaki Federasyon, Rum kesimindeki Futbol Federasyonu ile görüşmeler sürdürüyor ve birlikte dünya platformunda yer alabilmenin yolları araştırılıyor. Gelişmeler ve görüşmeler halen devam ediyor…

The federation under Sertoğlu is on negotiations with the football federation of Southern Cyprus and seeking ways to take part in world competitions together with Greek Cypriots. The process is ongoing... In the meantime, 42 official football clubs continue to compete in three national leagues as members of the Cyprus Turkish Football Federation.

Bu arada üç resmi ligde toplam 42 resmi kulüp, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun üyesi olarak faaliyetlerini yürütüyor.

29




EL SANATLARI / CYPRIOT HANDICRAFT

Güncel bir el işi

H AMUR İ Ş İ T A KILA R A contemporary handiwork

JEWELERRY

MADE O F PA STE

32


O

smanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’taki ilk Beylerbeyi Muzaffer Paşa tarafından 1572 yılında yaptırılan ve günümüzde daha çok turistik amaçlı birkaç restoran ve kahvehane hizmetleri ile el işi örneklerinin satışının yapıldığı, Ada’nın başkenti Lefkoşa’daki Büyük Han’a yolunuz mutlaka düşecektir. Kare planlı geniş bir iç avlu etrafında iki katlı bir yapı olan hanın ikinci katının kuzeybatı tarafında iki köşenin kesiştiği noktada, dar bir girişten geçilerek girilen baklava biçimli atölyesinde yaklaşık 10 yıldan beri hamur seramik çalışmaları yapan Şenay Erkut’un ortaya koyduğu ürünler daha çok takılar olarak karşımıza çıkıyor. Kadının güzelliğini tamamlayan en önemli aksesuarlar olan kolyeler, küpeler, bilezikler, broşlar ve saç tokaları Şenay Hanım’ın maharetli ellerinde şekillendirildikten sonra çeşitli teknik işlemlerden geçirilerek hazırlanıyor.

Y

ou will probably visit the Great Inn (Büyük Han) in Lefkoşa, the capital city of Cyprus, in the near future. This historic structure was built in 1572 by Muzaffer Pasha, the first governor of Cyprus, during the Ottoman rule and is today a touristic center housing some restaurants and cafes as well as handiwork stores. The Great Inn is a square-shaped, two-storey structure built around a spacious inner court. On the northwestern section of the second storey, at the point of intersection of two corridors, you will find the narrow entry of the diamond-shaped workshop of Şenay Erkut who has been producing works of ceramic paste for the past decade. Erkut’s works are mostly jewellery made of paste. Some of the most important accessories complementing women’s elegant clothing, namely necklaces, earrings, brooches and hair pins, are given their ultimate shapes by Ms. Erkut’s talented hands and become finished products after undergoing several technical processes.

33


Nişasta, su ve sağlamlık için mozaik tutkalı ilave edilerek karıştırılan özel un alaşımı daha çok çiçek motifleri biçiminde elle şekillendirilerek oda ortamında kurumaya bırakılıyor. Hamur seramikleri bir günlük sürenin ardından diğer işlemler için hazır hale geliyor. Bu işlemin ardından ortaya çıkan seramik takılar, dış etkenlere karşı dirençli olabilmesi ve parlaklık kazanabilmesi için vernikleme işlemine tabi tutuluyor ve ardından istenilen renkte su bazlı boyayla renklendiriliyor. Son aşamada ise şal ipliğine dizilerek bilezik ve kolye; metal aksamı yapıştırılarak broş, küpe ve toka olacak şekilde istenilen ürün elde ediliyor. Şenay Hanım’ın ellerinde biçimlenen çiçeklerin en çoğu gül motifleri... Her renkte olabilen güllerin yanı sıra Kıbrıs’ın doğasındaki laleler ve papatyalar gibi kır çiçekleri, göz alıcı süs ağaçlarından biri olan mimozanın altın sarısından topları ve Ada’nın sembol çiçeklerinden biri olan yasemin de hamur seramik takılarda hayat buluyor. A special mix of flour made of starch, water and, for achieving greater consistency, mosaic glue is first given shape by hand using largely flower motifs and then left to dry at room temperature. Paste ceramics are ready for further processing after one day. After this phase of processing, the pieces of ceramic jewellery are varnished for a harder and glossier look. They are then painted in watercolour according to personal taste. Finally, they are strung on fabric to produce necklaces and bracelets or supplemented with a piece of metal to create brooches, earrings and hair pins. Ms. Erkut’s favourite flower motif is rose which is prepared in various colours. Other motifs which come to life in her works of jewellery made of ceramic paste include wild flowers of Cyprus like daisies and tulips, golden globular flowers of the resplendent ornmanetal trees called acacias, and the island’s symbolic jasmine flowers.

34



HAYVANLAR ALEMİ / ANIMAL KINGDOM

KIBRIS’IN KURBAĞALARI Frogs in Cyprus

36


U

zun arka bacakları, kısa ve kalın gövdeleri, boyun ayırımı olmaksızın gövdeye doğrudan bağlanan başları ve patlak gözleriyle dikkat çeken kurbağalar, dünya ölçeğinde çoğunluğu yağmur ormanlarında olmak üzere 33 familyaya yayılmış 5000’in üzerinde türü bilinen kuyruksuz bir hayvandır. Omurgalılar arasında çeşitliliği en fazla olan hayvanlar, kurbağalardır.

F

rogs have prominent long hind legs, short and thick bodies, heads without necks which directly connect with the rest of their bodies and bulging eyes. They are tailless animals known to have over 5000 species belonging to 33 families, with a large population across the globe, especially in rain forests. Frogs represent the most diverse vertebrate order.

37


Dişileri erkeklerinden daha iri olan kurbağa türlerinin çoğunda gözlerin gerisinde yer alan bir çift kulak zarı bulunur ve bütün kurbağaların derisinde zehir salgılayan bezler vardır. Zehir, zehirli ok kurbağası olarak bilinen Dendrobatidae familyasının üyelerinde çok güçlüdür. Buna rağmen kendilerini zehirle korumaya çalışan kurbağaların çoğu yine de yılanlar, kuşlar ve memeliler gibi birçok hayvana yem olmaktan kurtulamazlar. Böceklerle beslenen ve bundan dolayı insanlara birçok faydası olan kurbağaların maalesef en büyük düşmanları yine insanlar olmaktadır. Doğal denge açısından kurbağaların önemini kavrayamayan insanların, bilinçli ya da bilinçsiz onların yaşam alanı olan sulak bölgeleri yok etmeleri, nehirleri ya da gölleri kirletmeleri diğer hayvan türlerinde olduğu gibi kurbağa popülasyonunu da tehlikeye atmaktadır.

Females are usually larger in size than males. Most species have a tympanum on each side of the head, behind their eyes. All frogs have poisonous glands on their skins. The poison is very strong in the members of the Dendrobatidae family, also known as the poison dart frogs. Although they try to survive by using their poison, most frogs cannot avoid falling prey to various animals including snakes, birds and mammals. Frogs feed on insects and have therefore many benefits for humankind. Still, human beings can be deemed their worst enemies. Human beings generally do not appreciate the importance of frogs in terms of natural balance and go on to destroy wetlands and pollute rivers and lakes, resulting in the conscious or unconscious destruction of the natural habitat of many animal species, including frogs.

Kıbrıs’ta yaşayan kurbağa türleri arasında önemli bir yer tutan yeşil ağaç kurbağası (Hyla savignyi), gece kurbağası (Pseudoepidelea variabilis) ve bataklık ya da ova kurbağası (Pelophylax bedriagae)’ndan söz edilebilir. Güneşin battığı saatlerde etkin olan ve vücut boyu 5 cm’ye kadar büyüyebilen yeşil kurbağalara özellikle Lefke, Geçitköy ve Lapta bölgelerinde; kuraklığa oldukça dayanıklı olan ve boyu 9 cm’ye kadar uzayabilen gece kurbağalarına daha çok Geçitköy ve Gönyeli göletlerinde; boyu 15 cm’ye kadar büyüyebilen bataklık kurbağalarına ise yine Gönyeli, Geçitköy ve Lefke bölgelerinde sıklıkla rastlanmaktadır.

Among the best known frog species in Cyprus are the Middle East tree frog (Hyla savignyi), the green toad (Pseudoepidelea variabilis) and the Levant water frog (Pelophylax bedriagae). The Middle East tree frog is usually active at night and can reach to a size of 5 centimetres. They are especially widespread in Lefke, Geçitköy and Lapta regions. The green toad which successfully endures dry climates can reach to a size of 9 centimetres and is largely found in the ponds of Geçitköy and Lapta. Finally, the Levant water frog which can reach to a size of 15 centimetres is again widespread in Gönyeli, Geçitköy and Lefke regions.

Fotoğraflar / Photographs: Hasan Bağlar (Doğa Fotoğrafçısı - Nature Photographer)

38



DOĞA / NATURE

Dut Ağacının

Binbir Faydası Var Many Benefits of the Mulberry Tree

40


K

M

uzey yarıkürenin ılıman ve kar yağışının nadiren görüldüğü astropikal bölgelerde yaygın olarak yetişen dut bitkisi, Moraceae ailesinin Morus cinsinin içerdiği 10 kadar ağaç ya da ağaççık türünün ortak adıdır. Adı geçen iklim kuşağında yer alan Kıbrıs Adası da turunçgiller, zeytin ve harnubun yanı sıra dut ağaçları açısından oldukça zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Nitekim özellikle geçmiş yıllarda Ada’da yaygın olan ipek böceği yetiştiriciliği de bu bitkinin geniş popülasyonundan kaynaklanmaktadır.

ulberry plant is very widespread in the warm subtropical regions of the northern hemisphere where snowfall is very rare. Mulberry is the common name of around 10 trees or shrubs belonging to the genus Morus of the family Moraceae. The island of Cyprus, located in the said climatic region, is very rich in terms of not only its citrus, olive and carrob tree population, but also mulberry trees.The widespread practice of silkworm farming in Northern Cyprus is also supported by the wide population of the mulberry plant.

İpek böceği besini olan yaprakları için olduğu kadar böğürtlene benzeyen lezzetli yemişleri için de yetiştirilen dut ağaçlarının güzel görünümlerinden dolayı bahçecilikte de süs ağacı olarak yararlanılmaktadır. Dut ağaçlarının dayanıklı odunları yerel tarım ve müzik aletlerinin yapımında da kullanılmaktadır. Anavatanı Çin olan ve bu ülkeyi ipek üretiminde öncü konuma taşıyan dutun ülkelere ve renklerine göre çeşitli türleri olmakla birlikte; beyaz, kara ve mor dut olmak üzere başlıca üç türünden söz edilebilir.

Mulberry plants are cultivated not only for their leaves which are used to nurture silkworms, but also for their delicious fruits. They are also used as ornamental plants in gardening due to their beautiful appearance. Mulberry trees have very hard wood, suitable for use in both local agriculture and the production of musical instruments. The true homeland of mulberry plants is China which, as a result, is a pioneer in the production of silk. Although their species vary according to their colour as well as their place of cultivation, one can speak of three main species known as white, black and purple mulberries.

Yapraklarından hazırlanan çayın ateş düşürücü ve idrar artırıcı etkisi bilinen beyaz dutun anayurdu Asya’dır. Taze olarak tüketilen tatlı meyvelerinden bazı bölgelerde pekmez ve pestil de yapılmaktadır. Esas olarak mor-kara renkli ve ekşimsi lezzet içeren meyveleri için yetiştirilen ve beyaz duttan daha önce Avrupa’ya taşınan kara dutun meyvelerinden hazırlanan şurubun ağız ve boğaz hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Yapraklarından şeker hastalığına karşı da yararlanılan kara dutun kökleriyle kök kabuklarının müshil ve tenya düşürücü etkileri de vardır. Anayurdu Batı Asya olan kara dut da beyaz dut gibi süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir. Mor dutun anayurdu ise Kuzey Amerika’nın doğusudur.

White mulberries are native to Asia. The tea prepared from the leaves of a white mulberry plant is known for its antifebrile and diuretic effects. Their sweet fruits are both freshly consumed and prepared in some regions as molasses and dried fruits. Black mulberry plant is largely cultivated for its dark purple and black-coloured fruits which have a sourish taste. It was brought to Europe before the arrival of white mulberry. The syrup prepared from black mulberries is known to have positive effects on the diseases of mouth and throat. The leaves of the plant are used against diabetes, whereas its roots and root barks can act as laxative and taeniafuge. Native to West Asia, black mulberry plants, like white mulberries, are also used as ornamental plants. Purple mulberries, on the other hand, are native to eastern parts of North America.

41


42


43


SANAT / ART

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Kıbrıslı genç bir oyuncu Hakan Çakmak

A young Cypriot actor at İstanbul State Theater

Berkay Tulumbacı

nnesinin baleyle uğraşmış olmasından dolayı sanattaki ilk adımlarını bale dersleriyle atan 1991 Mağusa doğumlu genç oyuncu Berkay Tulumbacı, ülkesindeki izleyicilerle ilk profesyonel buluşmasını, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği ‘İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı’ adlı tek kişilik oyunuyla geçen mart ayında yaşadı.

A

erkayTulumbacı was born in 1991 in Mağusa. His first interest in art took shape when he began to take ballet lessons, inspired by his mother’s interest in ballet.Tulumbacı’s first professional encounter with the audience of his country took place last March when İstanbul State Theater staged his one-person play called ‘A Second Degree Burn of Unemployment’.

İleri düzeyde gitar, orta düzeyde piyano ve bateri ile biraz da klarinet çalma becerisine de sahip olan genç sanatçının tiyatroyla ilk tanışması, Antalya Devlet Tiyatrosu’nda müzik yapmak için sahneye çıkmasıyla başlamıştı. 11 yaşındayken Antalya Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’ne kaydolan, vücut açıları uygun bulunmasına rağmen bu eğitimini yarıda bırakarak Ada’ya dönen Berkay, oyunculuk kurdu bir kez içine düştükten sonra yerinde duramayacaktı. Kıbrıs’a döndükten sonra önce Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nda gençler için etüdler ve küçük oyun çalışmaları düzenleyen Ertaç Hazer’le çalıştı, ardından da Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nun duayen isimlerindenYaşar Ersoy tarafından konservatuvar sınavlarına hazırlanarak, 2007 yılında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girdi.

The young artist is not only an advanced guitar player, but also an intermediate player of the piano and drums as well as the clarinet. Tulumbacı’s first experience in theater was at Antalya State Theater when he took to the stage to make music. At the age of 11, he enrolled in the Ballet Department of the Antalya State Conservatory. Although his body was found suitable for ballet, he did not complete his ballet education and returned to the island. He was intent on pursuing a career in acting. After his return to Cyprus, Berkay Tulumbacı worked with Ertaç Hazer who was running a study group and organizing small play rehearsals for young persons at the Cyprus Turkish State Theaters. He then began to prepare for conservatory exams at the Lefkoşa MunicipalityTheater under the guidance ofYaşar Ersoy, a leading name ofTurkish Cypriot theater. In 2007, he entered Anadolu University State Conservatory.

44

B


45


Sahne Sanatları’nın Tiyatro Oyunculuğu dalından 2011 yılında mezun olan Berkay Tulumbacı’nın oyunculuk deneyimi, okul yıllarında sahneledikleri oyunlarla pekişirken; sinematv öğrencilerinin bitirme projeleri olan kısa filmlerde de rol aldı. Aynı dönemde TRT’nin okul ve öğrenci bilinçlendirme projesinde de rol alan Berkay Tulumbacı eğitiminin hemen ardından İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu olarak görev aldı ve bu çatı altında şimdilik son oyunu olan ‘İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı’ ile birlikte toplam 4 oyunda rol aldı. Genç oyuncu mezun olduktan sonra profesyonel bir usta-çırak ilişkisiyle kendisine sahip çıkılan, Türk tiyatro sahnesinin çok değerli ustaları, oyuncuları, ışıkçıları, kostümcüleri, makyözleri ve terzileriyle daha nicelerine ev sahipliği yapmış olan ve bu geleneği sürdüren İstanbul Devlet Tiyatrosu gibi köklü bir kurumda; profesyonelliği, iş ve seyirci disiplinini, teknik çözümlemeleri, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenerek yoluna devam ediyor.

46

In 2011, Berkay Tulumbacı graduated from the major of Stage Acting in the field of Performing Arts. He gained experience in acting by staging plays during his university years as well as taking part in short films made by university students in cinema-television departments as part of their graduation projects. In the same period, Tulumbacı also took part in a Turkish Radio Television project on schools and raising students’ awareness. He became an actor of İstanbul StateTheater after completing his studies. Together with his most recent play ‘A Second Degree Burn of Unemployment’, he so far acted in a total of four plays under the banner of İstanbul StateTheater. The young actor continues to learn more about professionalism, work discipline, technical analyses and the positive and negative aspects of acting at the long-established İstanbul StateTheater where he has entered into a professional master-apprentice relationship after his graduation and where very talented maestros, actors, electricians, costume designers, makeup artists and tailors have been hosted.


Berkay Tulumbacı’nın İstanbul Devlet Tiyatrosu’ndaki ilk profesyonel sahne deneyimi, 2011-12 sezonunda Hakan Boyav’ın yönettiği Gyula Hay’ın ‘At’ oyunundaki Fabullus karakteriyle oldu. Ardından aynı sezonda Levent Niş’in yönettiği Vedat Demirci’nin ‘Çocuktan Al Haberi’ oyununda Kral ve Zafer Karaokay’ın sahneye taşıdığı Refik Erduran’ın ‘Açıl Kafam Açıl’ oyununda Yokuş Osman ve Arpacıbaşı karakterleriyle sahnedeydi. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda, kariyerinin henüz başlarındaki bir oyuncu için şans sayılabilecek tek kişilik bir proje olan son oyunu ‘İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı’nı Ali Cüneyd Kılıcoğlu yazdı; Elif Erdal yönetti. Turne programı çerçevesinde şu sıralar Anadolu kentlerini dolaşmaya devam eden oyun, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlamaları çerçevesinde Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın davetiyle Kıbrıs’taki üç ayrı merkezde de sahnelenmişti. Sırasıyla Güzelyurt, Lefkoşa ve Gazimağusa’da sahnelenen oyun, 2001 yılında Türkiye’de döviz kurlarında yaşanan büyük dalgalanmaların yarattığı ekonomik krizin kurbanlarından olan, üniversite mezunu işsiz bir gencin trajikomik öyküsünü ele alıyor.

BerkayTulumbacı’s first professional stage experience was at the play called ‘The Horse’ by Gyula Hay in the season of 2011-12.The play was directed by Hakan Boyav and Tulumbacı played the character called Fabullus. In the same period, he played the character of the king in the play called ‘Take the News from Children’, written by Vedat Demirci and directed by Levent Niş as well as the characters Yokuş Osman (Uphill Osman) and Arpacıbaşı (Barley Seller) in the play called ‘Open My Brain’ written by Refik Erduran and directed by Zafer Karaokay. His recent play is a one-person project which should be considered good luck for someone who is at the early stages of his career in acting.This latter play, ‘A Second Degree Burn of Unemployment’, was written by Ali Cüneyd Kılıcoğlu and directed by Elif Erdal. The play is currently on tour, visiting various cities in Anatolia. It was recently staged in three separate venues in Cyprus, in Güzelyurt, Lefkoşa and Gazimağusa, respectively, upon an invitation by Cyprus Turkish State Theaters in celebration of World Theater Day on 27 March. It tells the tragicomic story of a young, unemployed university graduate who was a victim of the economic crisis caused by the extreme fluctuations of the exchange rates inTurkey back in 2001.

47


2011 yılında Direklerarası Seyircileri tarafından En İyi Erkek Oyuncu ödülüyle de onurlandırılan Berkay Tulumbacı için, doğup büyüdüğü ve gençliğinin geçtiği ülkeye, tanıdıklarının ve sevdiği insanların arasına İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun profesyonel bir oyuncusu olarak gelmek, ayrı bir heyecanın ve gururun kaynağı olmuştu. 2012-2013 sezonunda yapımcılığını Osman Sınav’ın gerçekleştirdiği TRT’nin Sakarya Fırat dizisinde Er Ercüment Yılmaz karakteriyle kamera önünde de rol alan Berkay Tulumbacı için diziler, maddi açıdan rahatlatıcı olmasının yanı sıra tanınır ve bilinir olmayı, popülerliği getiren en önemli etmenlerden biri. Ona göre bu popülarite tiyatroya, sosyal yardım kuruluşlarına ve daha nitelikli sinema filmlerine hizmet edecek ortamı yarattığı sürece anlamlıdır. Sırf dizide izledikleri insanları görebilmek için tiyatroya giden insanları bir kez olsun o büyülü kapının eşiğinden geçirmeye yarayan popülerlik, genç oyuncu Berkay Tulumbacı’nın bakış açısında insanların duygularına hizmet eden sahneyi daha da zenginleştirecektir.

48

In 2011, Berkay Tulumbacı was given the Best Actor award by an organization called “Direklerarası Audience”. He was rightly proud and excited to visit the country where he was born and raised and come before his family and friends as a professional actor of İstanbul StateTheater. Berkay Tulumbacı also took part in a TV project, playing Private Ercüment Yılmaz in the 2012-2013 season of “Sakarya Fırat”, a TV series broadcast by Turkish Radio Television and produced by Osman Sınav. He considers TV series to be great opportunities not only in the material sense of making a living, but also in terms of promotion and popularity. However, he considers such popularity to be meaningful only when it is put to the service of theater plays, social aid organizations and high quality motion pictures. Popularity encourages the audience to see their favourite actors and actresses on stage and once they enter the magic door of theater, there is no turning back. According to Berkay Tulumbacı, such popularity can only positively contribute to the capacity of the theater stage to serve human emotions.


Önümüzdeki dönemde yeni oyun ve dizi projeleriyle oyunculuk kariyerini daha da pekiştirecek işlere imza atacağına inandığımız Berkay Tulumbacı’ya başarılar dileriz.

We wish Berkay Tulumbacı great success in his future plays and TV projects. We are confident that he will take part in many more successful productions.

49


50


51


KIBRIS ENSTANTANELERİ / CYPRUS IN PHOTOGRAPHS

52


BİTMEYEN IŞIK SENFONİSİ AN ENDLESS SYMPHONY OF LIGHT

Y

üzü Güneş’e dönük tüm diğer gezegenlerden farklı olarak, kendi etrafındaki her döngüsünde üzerinde yaşayan biz insanlara türlü güzellikleri görmeyi bahşeden mavi yerkürenin her bir noktası, aydınlıktan karanlığa karanlıktan aydınlığa geçiş anlarında soluk kesen görsel bir şölen yaşatır görmeyi ve sevmeyi bilen gözlere…

U

nlike all other planets facing the Sun, our blue globe bestows upon us beautiful sights every time it rotates around its own axis. For the eyes that can see and love, every corner of Planet Earth offers a breathtaking visual festival, especially during those moments of passage from light to darkness and darkness to light...

53


An’dan yansıyan ışığın yeryüzüyle dansı, fotoğraf karelerinde ortak bir belleğin derinliklerine kaydedilir. Yıltan Taşçı’nın belleklerimize kaydettiği bu fotoğraflarda Ada’nın denizle kesiştiği hangi noktadan bakarsanız bakın, kendinizi bitenle başlayanın huzur ara kesitinde hissedersiniz…

54

The Mediterranean region where the light is ever brighter and colours always more vivid nurtures our souls with the most visually enriched sights of sunrise and sunset. The rosy combination of the earth and the sky over the horizon encourages creative hearts and flows into lines of poetry and inspires tunes of music...


Işığın daha parlak, renklerin daha berrak yansıdığı Akdeniz coğrafyasında gün doğumlarıyla gün batımları görsel zenginlikleriyle anlık tatlar yaşatır ruhlarımıza. Yerle göğün, ufuk çizgisindeki gül rengi buluşması, yaratıcı yüreklerde kimi zaman şiir olur dizelerce akar; kimi zaman da müzik olur notalarca coşar…

An instance reflects the light and its dance with the earth and records it in the depths of a collective memory captured by photography. These photographs by Yıltan Taşçı, imprinted on our memories, can always carry you to that peaceful interval between the end and the beginning, independent of what your point of view might be as the sea meets the island...

55


Denizle koyun koyuna kara parçası, hayal gücüne zenginlik katan biçimli ya da biçimsiz bulutlar, çok uzaklardaki bir geminin güvertesinde olabilme arzusu ve doğanın kucağında özüne dönen özgür Kıbrıs eşeklerinin akşam sofralarındaki huzurlu sessizlik...

The sea embracing a piece of the land, clouds with regular and irregular shapes enriching our imagination, the desire to be on the deck of a ship sailing far away and the peaceful silence of free Cyprus donkeys finding their spirit in the midst of nature and enjoying their food in the evening...

Fotoğraflar / Photographs by: Yıltan Taşcı

56


57


KIBRIS NOSTALJİLERİ / CYPRIOT NOSTALGIA

ir ses b z a m l u t u n u n a d r a l l 40’lı yı

l e s y A k ü ç Kü

Y

ıl 1946. İngiliz sömürge yönetiminin hüküm sürdüğü Ada’nın Türk halkı arasından küçük bir yıldız doğmaktaydı. Şirin mi şirin, tatlı mı tatlı, mini mini güzel bir kız çocuğu olan Aysel Bağdadî, sonraki yıllarda çıkan bir yangınla kül olan Beliğ Paşa Sineması’nda soğuk bir şubat gününde sahneye çıkıp, ‘Bu ses bu çocuktan nasıl çıkar?’ diye dinleyenlerin hayretleriyle hayranlığına şayan olduğunda henüz 9 yaşındaydı. O yıllarda Beliğ Paşa Sineması’yla birlikte bir Rum sineması olan Lefkoşa’daki Magic Palace gibi seçkin mekânlarda; Münir Nurettin Selçuk, Safiye Ayla, Perihan Altındağ Sözeri ve Müzeyyen Senar gibiTürk musikisinin önemli sesleri ağırlanmakta, her gelişlerinde bir kaç kez sahne alan ustaların konserleri izdiham yaratmaktaydı. Bestekâr dedesi Rifat Bağdadî ile keman üstadı babası Asaf Bağdadî’nin ardından ailenin müzikal geleneğiniTanrı vergisi güçlü sesiyle sürdüren Küçük Aysel de sesinin güzelliğiyle büyülenen kitleleri bu salonlara çekmeyi başaracaktı. Henüz küçük yaşlarında annesi ile babasının boşanmaları sonucunda babasıyla birlikte kalan Küçük Aysel, çıktığı konserlerde sesine eşlik eden kemancı babasıyla hem dönemin sevilen şarkılarını hem de dedesi Rifat Efendi’nin Ankara Radyosu repertuarında da yer almış olan bestelerini seslendiriyordu. Asaf Bey, sahne aldığı yerlerde kızının ustalardan ders almasını sağlayarak hem ses hem de sahne deneyiminin artmasını sağlarken konserden konsere koşuyorlardı. Sahneye kucakta getirilen ve sahneden kucaklarda indirilen; çocukluğuna, oyunlarına doyamadan sahne ışıkları altında boyundan büyük işlere başarıyla imza atan Küçük Aysel, sahne sanatçıları için gelenek olduğu üzere kendisine çiçek yerine şekerleme, çikolata ve yemişler verildiğini anımsıyor. Yemişlerle şenlenen küçük yıldız ise kendisine hep bebek getirilmesini beklermiş. Şımarık, cüretkâr ve cesur bir çocukluk devresi geçirdiğini anlatan Aysel Hanım bugün tamı tamına 77 yaşında ve halen şarkı söyleyebilecek bir sesin sahibi. O yıllarda en çok, kendisine örnek aldığı ve sesini kullanabilmesinde doğal öğretmeni olarak addedilebilecek Müzeyyen Senar’ın taş plaklarını dinlermiş.

58


An unforgettable voic e from the 1940s

Little Aysel

T

he year was 1946. A little star was born in the Turkish Cypriot society during the British rule in the island. Aysel Bağdadî, a cute, little girl, took to the stage on a cold day in February at Beliğ Paşa Cinema Hall, which was later to be destroyed in a fire. When people were amazed at how a little girl could possibly have such a great voice, she was only 9 years old. Back in those years, important Turkish musicians like Münir Nurettin Selçuk, Safiye Ayla, Perihan Altındağ Sözeri and Müzeyyen Senar performed at Beliğ Paşa Cinema Hall and Magic Palace, another Greek Cypriot cinema hall in Lefkoşa.These maestros gave more than a few concerts to large numbers of fans on their every visit to Cyprus. Little Aysel who also managed to draw crowds to these halls with her God-given powerful voice came from a gifted family of musicians whose musical tradition she proudly continued. Her grandfather Rifat Bağdadî was a composer and her father Asaf Bağdadî was a great violinist. Her parents were divorced when she was very small. As a result, she began to live with her father. During her concerts, Little Aysel was accompanied by the violin performances of her father and sang not only the popular songs of the era, but also the compositions of her grandfather which had become part of the Ankara Radio repertoire. During every performance, Mr Asaf Bağdadî enabled her child to take lessons from the very best in their fields. In this way, Little Aysel’s vocal training and stage performance reached highly competent levels as she and her father lived by a busy concert schedule. She was carried to and from the stage in the arms of her father. Before she could enjoy her childhood, she was under the spotlights, achieving what could only be expected from an adult. She remembers that, as part of a stage tradition, she was given candies and chocolate bars after her concerts instead of flowers which were usually given to adults. She, however, always expected dolls, not candies. It was a spoiled, adventurous and daring childhood, says Ms Aysel Bağdadî who is now 77 years old and still has a singing voice. She considers Müzeyyen Senar to be her natural teacher as she began to listen to her records when she was a little child and learned a lot from her.

59


Genç kızlığa sahne üzerinde adım atarken sesinin yanı sıra fizik güzelliyle de bakanları kendine hayran bırakan ve kendi ifadesiyle güzelliğine bir değil iki kez bakanları dövecek kadar cüretkâr davranan Aysel Bağdadî’nin unutamadığı anılarından biri deTürk Müziği’nin ünlü bestekâr ve ses sanatçılarından Münir Nurettin Selçuk’la yaşadığıydı. Aysel Hanım’ın anlattığına göre Lefkoşa’daki Lugudi Sineması’nda konser vermek üzere Ada’ya gelen üstad, sokakların o günkü sessizliğinin sebebini sormuş; ‘Matem mi var?’ sorusuna, ‘Küçük Aysel’in konseri var’ yanıtını alınca o da ekibiyle beraber O’nu izlemeye gitmiş. Babası Asaf Bey’e, ‘Bu kızın zayi olmasına gönlüm razı değil verin benimle gelsin eğitimini orada sürdürsün’ demiş ama ne henüz küçük bir kız olan Aysel’in gönlü babasından ayrılamaya ne de babasının ondan ayrılmaya gönlü razı gelmiş. Henüz 10 yaşındayken Adana’da katıldığı ses yarışmasında Türk Sanat Müziği’nin sonraki yıllarına damgasını vuracak güçlü seslerinden Mustafa Sağyaşar ile birlikte ikinci olan ve ardından Ankara Radyosu sınavlarını başarıyla veren Küçük Aysel, orta eğitimini henüz tamamlamamış olduğu için Radyo’ya girememişti. Türkiye’de kalmayı başaramayan Küçük Aysel, Kıbrıs’a geri dönecek ve konserlerine devam edecekti. Hedefi para biriktirip gidip Türkiye’de müzik eğitimi almaktı. Herkesin sevgilisi olan Küçük Aysel, sürekli zengin hanımların evlerine konuk ediliyor ve bu hanımlar kullanmadıkları gösterişli giysileriyle takılarını, konserlerinde kullanmak üzere ona veriyorlardı. Pahalı elmaslar ve göz alıcı giysilerle sahneye çıkan Küçük Aysel’i izlemeye gelen bu hanımlar, özel localarda konserlerin keyfini çıkarıyorlardı. 14 yaşına kadar sürekli sahnede kalan Küçük Aysel okula gittiği yıllarda okuldaki fakir çocuklar yararına vermeye başladığı yardım amaçlı konserlerini, sahneyi bırakıp küçük yaşta evlenip çocuk sahibi olduktan sonra da sürdürecekti. 14 yaşındayken ailesinin rızasıyla ve yaşı küçük olduğu için genç yaşta ölen ablası Kamuran’ın kimliğiyle evlenen Aysel Bağdadî 15 yaşında anne olacak ve düşlerinde yaşattığı sahnelerdeki yükselişi son bulacaktı. Evlenip sahneyi bıraktıktan sonra 1957-63 yılları arasında Lefkoşa’nın Atalasa Radyo İstasyonu’nda canlı radyo programlarına çıkarak yeniden mikrofonu eline alan Küçük Aysel, o yıllarda Ada’ya gelen Nusret Ersöz ve Ekrem Güher gibi ustalardan da ders almıştı. Henüz 20’li yaşlarında olduğu bu dönemde katıldığı bir yarışmada Ses Kraliçesi seçilmişti. Savaşlar ve yokluklarla geçen sonraki yıllarda şehit çocukları, mücahitler, hasta ve bakıma muhtaç insanlar için hiçbir karşılık beklemeden yardım konserlerine çıkan Aysel Bağdadî, 1974 yılına kadar Gençlik Gücü festivalleri ile ulusal ve dini bayramlar gibi özel günlerde konserler verdi. Sahnelerin Küçük Aysel’i, 90’lı yıllardan sonra ise sadece koro şefi ud sanatçısı Aydın Hikmet’in konserlerinde sahne aldı. Münferit konserlerde yapılan kayıtları dışında müzik hayatı süresince kayıtlı bir plağı ya da albümü olmamasına rağmen gönüllerde taht kuran Aysel Bağdadî gerçek bir Lefkoşalı ve bir Lefkoşa aşığı. Halen Lefkoşa’nın sokaklarında vakit geçirmeye ve eski dostlarıyla sohbetlerinden geri kalmamaya büyük özen gösteriyor. Ne de olsa o Lefkoşa’nın belleğine kazınmış bir sesin sahibi! Kendisine daha nice uzun ve sağlıklı bir ömür dileriz.

60


When she became a young adult, Ms Bağdadî drew attention not only with her voice, but with her beauty as well. She claims that she was daring enough to fight with those who looked at her twice. One of her most unforgettable memories was concerning Münir Nurettin Selçuk, a famous composer and vocalist of the Turkish music. The master came to the island to give a concert at the Lugudi Cinema Hall in Lefkoşa and asked why the streets were so silent. According to Ms Bağdadî’s recollection of events, Mr Selçuk asks “Is the town in mourning?” and when he was given the answer “No, it is because of Little Aysel’s concert”, he went to listen to her together with his team. Mr Selçuk found Mr Asaf Bağdadî and said to him: “I do not want this girl to waste her talent. Give her permission to come to Turkey with me to receive education.” However, neither Ms Bağdadî who was then only a little girl nor Mr Bağdadî wanted to separate and was able to take this leap. When she was only 10 years old, she participated in a singing competition in Adana and came second together with Mustafa Sağyaşar who was later to become a powerful voice of Turkish Classical Music. Little Aysel also passed the exams of Ankara Radio, but she was not admitted to the Radio as she had not yet graduated from her secondary school. She did not stay in Turkey and returned to Cyprus where she continued to give concerts. Her objective was to save enough money to go to Turkey for music education. Loved by everyone, Little Aysel was frequently invited to the houses of rich ladies who gave their unused glossy clothes and ornaments to her so that she could wear them during her concerts. These ladies were also among her audience, watching Little Aysel who wore their diamonds and flashy outfits and enjoying the concert in their special loges. Little Aysel continued her perfomances until she was 14. She continued to give benefit concerts for poor children even after she got married, had a child at an early age and stopped performing. Her family consented to her marriage at the age of 14, which was made official with the identity card of her older sister Kamuran who passed away when she was young. Aysel Bağdadî became a mother at the age of 15. Her dream of rising as a star on the stage was now over. Following her stage career which ended after her marriage, she began to sing for live radio programmes at the Atalasa Radio Station in Lefkoşa between the years 1957 and 1963. During those years, she also took lessons from masters like Nusret Ersöz and Ekrem Güher who visited the island. In her 20s, she took part in another singing contest and won the title of Singing Queen. In the years of war and poverty, Aysel Bağdadî never stopped giving benefit concerts for the children of martyrs, war veterans, the sick and the handicapped. Until the year 1974, she performed at Gençlik Gücü (Youth Power) concerts and took to the stage during national and religious holidays. After the 1990s, she only took part in the concerts of Aydın Hikmet, conductor and oud player. Aysel Bağdadî does not have any records or albums of her own other than the ones recorded during individual concerts. She is a true lover of Lefkoşa. She continues to live there, walk the streets of the city and spend some quality time with her old friends. She is the voice imprinted on the memories of the whole city! We wish her a long, happy and healthy life.

61


SPOR / SPORT

Evrensel bir ata sporu

OLİMPİK OKÇULUK A universal traditional sport

OLYMPIC ARCHERY

62


. I

nsanlığın evrensel ata sporu olarak bilinen Okçuluk, olimpik bir spor dalı olarak ilk kez 1904 Yaz Olimpiyatları’nda programa alınmıştı. 1931’de kurulan Uluslararası Okçuluk Federasyonu (FITA) bu alandaki en üst otorite olarak kabul edilmektedir. 1972 yılından itibaren aralıksız olarak tüm olimpik programlarda yer bulan okçuluk sporu, Ada’nın kuzeyinde ilk olarak halen başkanlık görevini sürdüren Mehmet Çavuş tarafından kurulan Kuzey Kıbrıs Okçuluk Federasyonu ile başlamıştı. Birçoğumuz hem gelenekten hem western filmlerinden gelen etkinin yansıması olarak hurma dalının iki ucundan bağlanan lastik parçalarıyla oluşturduğumuz yaylarla, hafif dal ya da tahta çubukları ok olarak kullanmak suretiyle ok atmışızdır. Buna rağmen Kuzey Kıbrıs’ta okçuluk sporu profesyonel anlamda disipliner bir anlayışla Milenyum’a 9 kala hayata geçirilebilmişti. 150 sporcuyla yola çıkan Kuzey Kıbrıs Okçuluk Federasyonu çatısı altında halen 146 sporcu etkindir. Uluslararası ölçekte kadın sporcular bu spor dalında % 50 temsiliyetle etkinlik gösterirken, Kuzey Kıbrıs’ta bu rakam 30-35 civarındaki kadın sporcuyla % 25 düzeyindedir.

A

rchery is known as the humankind’s universal traditional sport. It was first included as an Olympic sport branch in the 1904 Summer Olympics. The World Archery Federation (FITA), established in 1931, is considered the highest authority in the field of archery. Archery was included in every olympic event since 1972. The beginnings of this branch of sport in Northern Cyprus date back to the establishment of Northern Cyprus Archery Federation, still chaired by its founding chairman Mehmet Çavuş. Many of us have surely been inspired by both tradition and Western movies and tried to shoot arrows by making bows from the branch of a palm tree and rubber bands and arrows from light branches or pieces of wood. Still, the professional and disciplined practice of archery was made possible in Northern Cyprus only nine years before the 21st century. Currently, Northern Cyprus Archery Federation which began its journey with 150 athletes has 146 active athletes. Although women who are internationally active in this sport branch amount to 50%, the number of woman archers in Northern Cyprus is around 30-35, representing 25% of archers.

63


Ada’nın kuzeyinde bu spor; Lefkoşa’da Başaran Spor Salonu ile Atatürk Spor Kompleksi’nde, Gazimağusa’da Mağusa Gençlik Merkezi MAGEM’in salonunda, Girne’de Ertuğrul Apakan Spor Salonu’nda, Lefke’deki açık sahada ve İskele bölgesinde oluşturulan saha ve federasyon tarafından sağlanan olanaklar ve 14 kulübün katılımıyla yapılmaktadır. Bireysel katılıma da yer verilen, kış mevsiminde kapalı yaz mevsiminde ise açık alanların tercih edildiği okçuluk sporunda, ülke çapındaki yarışmalar ayda bir ya da iki kez rutin olarak yapılmaktadır. Kuzey Kıbrıs’ta 9 yaşından 68 yaşına kadar sporcuların etkin olduğu okçuluk sporu, yaş engeli tanımadığı gibi fiziksel engel de tanımaz. Fiziksel olduğu kadar zihinsel bir spor olarak da bilinen okçuluk sporuyla uğraşanlar hem fiziksel hem de zihinsel olarak dengeli bir duruş kazanırlar. Görme engelli, ayakta duramayan hatta kollarını kaybetmiş kişiler bile bu sporu yapabilirler. Tek rakibi kendisi olan okçu, sadece önceki atışından daha iyisini yapmaya odaklanır. Dilimizde “12’den vurmak” gibi bir deyim yerleşmiş olmakla birlikte okçunun hedefindeki sayı, genel yargının tersine “10”dur.

64

Archery in Northern Cyprus is practised, with the contributions of the federation and participation of 14 sports clubs, at the Başaran Sports Hall and Atatürk Sports Complex in Lefkoşa, the sports center at Mağusa Youth Center MAGEM in Gazimağusa, the Ertuğrul Apakan Sports Center in Girne, the open-air field in Lefke and the field in the İskele region. Individual participation is also possible. Open-air fields are preferred during summers, whereas closed areas are more suitable for the winter season. Nationwide archery contests are organized on a regular basis once or twice a month. Archery in Northern Cyprus is being actively practised by people aged from 9 to 68. Just as there are no age limits to this sporting activity, physical disabilities do not prevent people from practising archery, too. Archery is as mental a sport branch as it is physical. Archers are known to develop their physical and mental capacities to full strength. People with visual impairments or physical disabilities and even people who lost their arms can practise archery. An archer is her own rival. She always focuses to the effort of outdoing herself. Although the phrase “hitting the bull’seye” is expressed inTurkish as “hitting at 12”, the number targeted by an archer is actually “10”.


65


Fiber, ahşap, karbon veya çelikten üretilen yaylar ile fiber, karbon, alüminyum tahta veya çelikten üretilen oklar ve hedef tahtası bu sporun temel malzemeleridir. Okların arkasında onu yönlendiren 3 tane tüy bulunmaktadır. Kol ve sırt kaslarıyla göz koordinasyonunu geliştiren bu spor dalında okların uzunluğu 60-71 cm, ağırlığı ise 2028 gr olmalıdır. Okçunun hedef tahtası içten dışa doğru sarı, kırmızı, mavi, siyah ve beyaz olmak üzere 5 renge boyanır; aynı yönde 10’dan 1’e doğru numaralandırılan halkalarla birbirinden ayrılır. 122 cm çapındaki hedef 70, 60,20 metre atışlarında; 80 cm çapındaki hedef ise 50 ve 30 metre atışlarında kullanılır. Salon yarışlarında 25 metre uzaklıktaki hedefin çapı 60 cm; 18 metre uzaklıktaki hedefin çapı ise 40 cm olmalıdır. Uluslararası yarışmalarda her sporcu 2 turda toplam 288 atış yapmaktadır.

Bows made of fiber, wood, carbon or steel, arrows made of fiber, carbon, aluminium wood or steel, and a target are the main elements of this sport. There are three feathers attached to the rear end of the arrow to allow it a stable flight. Archery requires good coordination between the muscles of the arm and the back and the eyes. Arrows are usually 60-71-cm long and weigh 2028 grams. The archery target has rings which are painted, from outside to inside of the target face, in white, black, blue, red and gold and marked, respectively, with numbers from 1 to 10. The target with a diameter of 122 centimetres is used in shots from a distance of 70, 60 or 20 metres, whereas the target with a diameter of 80 centimetres is used in shots from a distance of 50 and 30 metres. A target with a diameter of 60 centimetres is used in indoor contests where shots are taken from a distance of 25 metres. For shots from 18 metres, the target must have a diameter of 40 centimetres. In international competitions, each archer takes a total of 288 shots in two legs.

Amaçlı, planlı, düzenli ve bilimsel çalışmayı gerektiren ve öğreten bu sporu yapanlar; kendi vücuduna hakim olmayı ve nasıl kullanmaları gerektiğini, adaptasyon ve motivasyon açısından daha dikkatli ve duyarlı olmayı, zorlukların üstesinden gelmeyi, kendini geliştirmeyi, uzun süreli dayanıklılığı, doğru nefes almayı, özgüvenini kazanmayı ve yükseltmeyi, başarıya ve kazanmaya konsantre olmayı öğrenir. Bunların yanı sıra kalbi güçlendiren okçuluk sporuyla uğraşanlarda kazanılan dik duruş yetisi hareketlerde de esneklik ve zarafet sağlar.

Those practising archery need to show a purposeful, planned, continuous and scientific effort in order to excel in this sport. They learn how to use and rule their bodies, become careful and sensitive in terms of adaptation and motivation, face challenges, pursue self-improvement, increase their strength, master their breathing, develop self-confidence and focus on success and winning. Additionally, archery can improve cardiovascular health. The perfect upright posture required by archery also add flexibility and elegance to the bodily motion of the athlete.

66



YOL NOTLARI / ROAD NOTES

Yazı ve Fotoğraflar / Writing & Photography by Cem Sarvan cem.sarvan@gmail.com

BİR İSVEÇ KLASİĞİ A CLASSIC OF SWEDEN

S

imdi sorulacaktır nedir ki İsveç klasiği!

İsveç’te yaşıyorsanız bilirsiniz ki kışın hava erkenden kararır, gün boyunca ışıkla çok az buluşursunuz. Erken kalkar işinize erken gider sonra da esnek çalışma saatlerine göre çıkışınızı da erken yaparsınız ki, evle aileyle daha çok zaman geçirebilesiniz. Kışlar ağırdır İsveç’te; kar yağmasa bile kimi zaman soğuktan kaçarsınız adeta. Akşamları erken bir yemek, kırmızı şarap ve yanında bir sohbetle geçer. Sabahları gecenin buz gibi havasını sokaklarda caddelerde yerdeki buzdan, dondan anlarsınız ama yine de Örebrolu işine alışılageldiği üzere bisikletiyle gider. Üşür ama vazgeçmez bu alışkanlığından. Kışın meydanda doğal bir buz havuzu olur ve gençler bu havuzda her türlü kar sporunu yapmaya çalışırlar. Gece ıssızlaşan yollarda eğer yürümek isterseniz, sıkıca giyinip çıkarsınız dışarıya. Şehrin ortasından geçen Swartan ırmağının üstüne vuran yansımaları tek başına yaşamak farklı bir keyiftir. Temiz bir havada, temiz bir suda harika yansımaları izleyerek geçebilir saatleriniz.

68

ÖREBRO

O

ne might ask what a classic of Sweden means.

If you have been to Sweden, you would know that it gets dark very early during winters and daytime does not last too long. People try to get up early to go to their work in the early hours of the morning so that they can get out of work early, too, and spend more time with their family. In Sweden, winters are harsh. Even when it does not snow, you are always trying to escape from the cold. In the evenings, an early dinner is accompanied by red wine and conversation. In the mornings, you see the ice covering the streets and avenues of the city and understand how cold it was during the previous night. Still, you see the people of Örebro go to their work on their bicycles. Of course, they feel cold. But they never quit their habit. In winter, a pond of ice naturally forms at the square.There,young people try to practise every winter sport. If you want to walk on the deserted roads at night, you have to dress warmly for the outside weather. It is a unique pleasure to watch the reflections on the Svartan river passing through the city.You can spend hours as you watch fascinating lights reflect on spotless water.


69


Irmaktan akan su meydandaki Örebro Kalesi ile buluşur; kale tüm endamını verir suyun üstüne ve iyice etkileyici bir görüntüye bürünür. 13. yüzyıldan bu yana tüm kent ondan sorulurcasına heybetlidir. Swartan ırmağıyla buluştuğu noktada ırmak bir göle dönüşür ve tüm şehrin ortasından devam eder. Bu yolda ilerledikçe karşımıza çıkan Wadköping bizlere eski Örebro’yu, İsveçlilerin gelenekselleşen yaşantısının örneklerini, yiyecek kültürlerini anlatan bir mini kasaba şeklinde inşa edilmiştir.

The river flows and meets the Örebro Castle at the square. The castle looks truly majestic across the water and provides a fascinating sight to see. It is so monumental that one might think it has been ruling the city all by itself since the 13th century. The river becomes a lake when it meets the castle. Beyond the castle, it continues to travel through the city. Following the path of Svartan, we are confronted with Wadköping. It has been built like a small town telling the story of old Örebro, the story of how the people of Sweden used to live their lives and how they practised their culinary culture.

70


Bir İsveçlinin dünyadaki çoğu kişiden en büyük farkı, hiçbir şekilde en ufak bir güneş ışınını bile boşa harcamamasında yatar. Güneş çıktığı anda çalışanlar işe yürüyerek gidip gelirler, hafta sonuysa parklar güneş altında yatanlarla dolar, mutlaka uzun spor yürüyüşleri yapılır. Zaten bunların dışında kış, kar, buz fark etmeksizin bütün yıl yapılan spor Örebroluları ince uzun sağlam bir toplum haline getirmiştir. Kış yerini ilkbahara terk ederken artık yavaş yavaş kasvetli havalar geride kalmaktadır. Baharla birlikte ısınan havaların ulaştığı derece henüz 15 - 16 derece mertebesindeyken bile insanlar kısa kollu giysilerini kullanmaya başlamışlardır. Artık hafta sonları sabah erkenden Garphyttan Ulusal Parkı’na gidilip gün boyunca gerek bitki gerekse hayvanlarla beraber doğanın keyfinin çıkarıldığı günler gelmiştir. İsveç’in bu eski doğa parkında gerçekten de günün keyfi bir başkadır. Kuş gözlem barakalarından suların üstünde havanın keyfini çıkaran vahşi hayvanlara kadar her şeyi yaşama şansına sahip olabilirsiniz.

The most remarkable thing that separates aSwedish person from others is that she never misspends even a single tiny moment of sunshine. As soon as sunny weathers arrive, people start walking to their workplace. During weekends, the parks are filled with people sunbathing or taking long walks. Regardless of the condition of weather, however, the people of Örebro never stop doing physical exercise all year long, even during icy cold days of winter.This explains their thin and slender bodily structure. As winter eventually turns into spring, gloomy weathers begin to subside. Even at 15-16 degrees Celsius when springtime brings warmer days, people begin to wear short sleeve shirts. Weekends are now defined by early morning visits to Garphyttan National Park where the joy of nature is shared with plants and animals. The days become remarkably enjoyable in this old nature park of Sweden.The park offers a lot. You can enjoy birdwatching or spend time over water, watching exotic animals. 71


Örebro ufak bir şehir olsa da, artan nüfusuyla, kurulan üniversitesinin rağbet gören eğitim sistemiyle özellikle son yıllarda büyüyerek İsveç’in önemli kentlerinden biri olmuştur. Üniversitenin de etkisiyle gençleşen Örebro halkı için hafta sonu geceleri kadar çarşamba geceleri de çok önemlidir.O ıssız kimsesiz sokaklar çarşamba geceleri şenlenir, adeta cumartesi günü görünümü alır şehir. Geleneklerine bağlı bu halk nasıl çarşamba akşamları dışarıdaysa, cumartesi ve pazar sabahları balığa çıkma alışkanlıklarını değiştirmez; kar ve buzlanma bile olsa şehrin futbol maçı varsa ona gider, hokey karşılaşmalarını kaçırmaz.

72

Although it is a small city, Örebro has become one of the most important cities of Sweden in recent years with its increasing population and the popular education system of its university. The university life has eventually resulted in a younger population. Not only weekends but Wednesday nights, too, matter a lot for the people of Örebro. On Wednesday nights, desolate streets turn festive and the city adopts its Saturday outlook.The people who are truly committed to their traditions not only fill the streets on Wednesday nights as a weekly habit, but also always go fishing in the morning on Saturdays and Sundays. If there is a football match in town, they do not consider snow or icing on the roads to be obstacles.They also never miss hockey games.


Haziran ayıyla beraber bir yıldır beklenen ışıltılı günler gelmiştir artık. Beyaz geceler o kışların ıssız şehrini rengârenk bir resme çevirir. Bütün şehir gece 24’e kadar dışarıda yazı karşılamaktadır. 22 derece normal; 25 derece ise sıcak kabul edilir. Beyaz geceler haziran sonunda biterken temmuz tatil ayı da gelmiştir. Bütün çalışanların yıllık izinlerini tüm temmuz ayında almaları klasik bir durumdur; o nedenle de geçici çalışan genç nüfusta büyük bir artış görülür. Üretim firmaları sipariş bile almazlar, temmuz tatil ayıdır ve kimse bu kuralı değiştiremez.

In June, the long-waited days of bright light are finally here. White nights transform the deserted city of winter into a picture of many colours. The whole city welcomes the new season of summer until midnight. 22 degrees Celsius is considered normal, whereas 25 degrees is deemed too hot. White nights are over by the end of June. July means that it is now time for a vacation. Generally, working people take their annual leave in July, going on a holiday throughout the month.Therefore, the number of young temporary workers considerably rises in July. Manufacturing firms stop taking orders, as July means nothing but holiday and no one can change this rule.

73


Yazı karşılayan çeşitli etkinlikler Wardkoping Parkı’nın çevresinde yapılırken hiç görmediğiniz Viking giysili insanlarla karşılaşmak çok doğaldır ama kostümlerin altında rol yapmayan gerçek Vikingler vardır. Elinde baltası, tahta oyma gereçleri, geleneksel oyunlarıyla Vikingler her yaz yaşamaya devam ederler Örebro sokaklarında. Eğer yaz aylarından birinde Örebro’ya giderseniz sizin için dünyanın yaşanacak yerlerinin başında gelen bir bölge olduğunu düşünecek kadar muhteşem bir yaşantı sizleri bekler. Bitmek bilmeyen yaz günleri, şehir içinde etkinlikten etkinliğe koşturduğunuz saatler, geceleri şehrin meydanına kurulan kapanmayan kafe ve barlar, ırmak boyunca harika doğa görüntüleri dünyada çok az yerle karşılaştırılabilecek bir güzelliktedir.

Many activities take place in the area around Wardkoping Park. It is very normal to run into people in Viking costumes. But these are not costumes and they are not pretending. They are true Vikings. With axes and wood carving instruments in their hands and with their traditional plays, Vikings continue to live on the streets of Örebro every summer. If you visit Örebro during summer, you become convinced that this is the life you want as Örebro seems to be one of the most liveable cities in the world. Endless summer days, hours spent in between activities all over the city, cafes and bars that remain open all night long at the city square and marvellous sights of nature along the river all add up to something uniquely beautiful, something rarely comparable to other parts of the world. 74


Ama maaelsef yaz kısadır Örebro’da. Ağustos ayına gelindiğinde bizdeki mart ayı misali artık hava kapıdan baktırmaya başlar, son bir fırsat deyip şehrin çevresindeki ormanlardan birine atarsınız kendinizi taze mantarları bulmak umuduyla. Mantarlar toplanır, bahçelerdeki özel otlar ayıklanır, yaza veda yemeği yapılır. Havalar soğumuş, insanlar yine kendilerini bekleyen karanlık günlere kapılarını açmıştır. Ama bütün bu doğanın zorluğuna rağmen Örebrolu ne yapar ne eder, şehrine döner. Gelişmiş hayat seviyesi, insanca yaklaşım, eşitlik, basit ama doğru yaşam şartları ne yazık kı başka yerlere taşınıldığında bulunamamaktadır; o halde er geç sonunda dönülür bu küçük sevimli, ışıklı şehre. Yolunuz İsveç’e düşerse, Stockholm’den trene binip iki saat sonra ulaşabileceğiniz bir şehirdir Örebro. Son yıllarda çok yaygınlaşan ‘Cittaslow’ (yavaş şehir) tanımının adı konulmamış, en iyi öneklerinden biri olan bu küçük ama kişilikli şehri kaçırmayın. Emin olun keyif alacaksınız.

Unfortunately, however, summers are very short in Örebro. The month of August comes in like a lion, just as we perceive March in our parts of the world. You may try to enjoy final episodes of nice weather by visiting forests surrounding the city and looking for fresh mushrooms. Mushrooms are gathered, special weeds in the garden are picked and a farewell dinner for summer is organized. It is cold now and people are once again ready to confront the coming days in the dark. Still, regardless of the hardships of nature, the people of Örebro return to their city. High living standards, humane relations, equality, simple yet right way of living; these cannot be found in other places. So, sooner or later one is back in this small, lovely and bright town. If you happen to visit Sweden one day and take a train from Stockholm, you will reach Örebro in about two hours.You will most definitely enjoy this small city of substance which is one of the most beautiful non-member representatives of the recently popular “Cittaslow” or slow city movement.

75


SAĞLIK / HEALTH

AMELİYATSIZ YÜZ GERDİRME Non-surgical face-lift

Kolan British Hospital

B

irçok kişi akupunkturun hep hastalıklar üzerinde ve kilo vermede kullanıldığını düşünür. Oysa A.B.D’dan başlayan MEİ ZEN yöntemi, akupunkturun yüz estetiği ve antiaging üzerindeki etkisini başarıyla ortaya çıkarmış durumda. Mei Zen Yüz ve Boyun Estetiği Akupunktur Protokolü’nün başarı oranı %90’ın üzerinde olması da bu konunun çekiciliğini daha da artırmakta.. Kozmetik amaçla kullanılan akupunktur, daha çok mimiklerini kaybetmeden genç ve dinç görünmek isteyen kişilerin tercihi olmuş durumda.Yan etkisinin olmaması da ayrı bir tercih sebebi tabii! Başta TV yıldızları olmak üzere doğal görünmeye önem veren birçok kişi gençleşmek ve kırışıklıklarından kurtulmak için akupunkturu tercih ediyor. Kozmetik Akupunktur, sağlıklı yan etkilere sahip bir anti-aging tedavisidir. Bu nedenle de harabiyetin oluşup derinleşmesini beklemeden 30’lu- 40’lı yaşlarda önlem almaya başlanması önerilmektedir. Kozmetik akupunkturda amaç; cildin kendini onarmasını ve yenilemesini sağlamak, elastin ve kollejen salgısını arttırmak (elastikiyet de artar), neticede de cildi 5-10 yaş gençleştirmektir.

76

A

lot of people think that acupuncture is only used for the treatment of diseases or for weight loss. However, starting in the USA, wıth the MEI ZEN method, cases have successfully revealed improvements in facial cosmetic and anti-aging treatments. Mei Zen Cosmetic Acupuncture Face and Neck Protocol has a success rate of over 90% and proves a further increase in the attractiveness of the patient. Acupuncture is being used more for cosmetic purposes, particularly being a preference with the young and vigorous because they can achieve results in a natural way without losing their natural facıial gestures.There is an absence of side effects and particularly for TV stars whose emphasis is on the natural rejuvenation look. A lot more people are using acupuncture to rıd themselves of wrinkles. Cosmetic acupuncture is a healthy anti aging treatment with no side effects.Therefore a person can take action and have tretament before the deepening of damage in the 30 to 40 age range. The purpose of cosmetic acupuncture is to ensure the renewal of the skin to repair itself, to increase elasticity and collagen secretion (so elasticity increases), resulting in a 5 -10 year difference in appearance.


Cilde gelen kan akımı arttırılarak cildin beslenmesi en üst düzeye ulaştırılır. Böylece kırışıklıklar giderilebildiği gibi, sarkmaların önüne geçilir. Yaşlanmamızın sebebi de cildimize gelen kan akımının azalması ve cildin yeterlli oranda beslenenmemesi değil midir? Kozmetik akupunktur ne yapar? -Kırışıklıkları giderir (kaz ayağı, alın, vb.) -Sarkan kısımları toparlar -Gözaltı torbalarını gerer ve göz altı morluklarını tedavi eder -Cildin esnekliği ve gerginliği artar -Çift çene görünümünü geçirir -Boyun kırışıklıklarını giderir -Lekeleri tedavi eder. -Gözenekleri sıkılaştırır. -Yaşlanmayı geciktirir. -Yüz kaslarını gerer - Cildi nemlendirir, parlatır ve canlandırır. -Göz kapağı düşüklüğünü geçirir. İstenilen etkiyi elde edebilmek için bir miktar kişisel çabaya da ihtiyaç duyulmaktadır. Sigara içmemek, yeterli su tüketmek, cildi nemlendirmek ve güneş koruyucu kullanmak gibi destekler yapılan uygulamanın kalıcılığı açısından önemlidir.

Facial acupuncture increases the blood flow to give the face the highest level of nutrition. Wrinkles can be removed and sagging is prevented. When our skin ages, due to the reduction in blood flow, then it is not enough to feed and moisturise the skin, consequently wrinkles appear. What can cosmetic acupuncture achieve? - Rem0ves wrinkles (around the eyes, forehead, etc.) - Rehabilitates drooping parts of the body - Removes bags and dark circles under the eyes - Improves the tightness and flexibility of the skin - Removes double chin - Removes wrinkles around the neck - Removes spots and blemishes on the skin -Tightens pores - Slows down aging -Tightens facial muscles - Moisturizes the skin and gives it a radiant look - Acts against drooping eyelids The permenance of your new look will depend upon your lifestyle and your own personal endeavours. During treatment you should not smoke, must keep hydrated, and your skin should be moisturised and sun screen applied. We wish you healthy and good days.

Sağlıklı ve güzel günler dileriz. Dr.Didem Numanoğlu Gülmez Dr. Didem Numanoğlu Gülmez

Öncesi / Before

Sonrası / After 77


KIBRIS MUTFAĞI / CYPRUS CUISINE

PORTAKALLI ZEYTİNLİ ÇÖREK ORANGE AND OLIVE CAKEs

Çörek Tarifi/ Recipe by Mustafa Cicibaba

Malzemeler (4 kişilik) Kek unu 2 bardak taze portakal suyu 1 bardak sıvı ayçiçek yağı 200 gr. Zeytin Taze nane yaprağı

Ingredients (for 4 people) Cake flour 2 glasses of freshly squeezed orange juice 1 glass of sunflower oil 200 grams of olive Fresh mint leaves

Hazırlanışı Akdeniz’in en güzel portakallarının ve en leziz zeytin ürünlerinin yetiştiği Kıbrıs Adası’nda, geleneksel damak zevki açısından portakal, zeytin ve ekmek geçmişin pastoral yaşamında özel bir yere sahipti. Kır hayatında çobanların dağarcığından eksik olmayan ekmek, zeytin ve portakalın bir arada yer bulduğu “Portakallı Zeytinli Çörek” yapmak için iki bardak taze sıkılmış portakal suyu ile bir bardak sıvı yağ, kek unuyla birlikte kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğrulur ve hamur yarım saat bekletilir.

Directions Orange, olive and bread had a special place in the pastoral life and traditional cuisine of the past generations of the people of Cyprus where the most beautiful oranges and the most delicious olives of the Mediterranean have been cultivated.Bread, olive and orange were an indispensable part of the daily food of shepherds who always kept them in their bags. “Orange and Olive Cake”, which brings together these three ingredients, is made as follows: First, knead together two glasses of freshly squeezed orange juice, one glass of sunflower oil and cake flour until they have the consistency of an earlobe. Then, let the resulting dough sit for half an hour.

Çekirdeklerinden ayrılan zeytin parçaları kıyılmış taze nane yapraklarıyla karıştırılır, avuç büyüklüğünde açılan hamurun içine yerleştirilerek dürülür. 180 derece ısıtılmış fırında üstü hafifçe kızarıncaya kadar pişirilen çörekler servis edilir.

Mix the pitted olives with the chopped fresh mint leaves, place the mix inside a rolled out piece of dough with the size of one’s palm, and then roll up the dough. Cakes are then put inside an oven preheated to 180 degrees Celsius and cooked until their top looks slightly toasted. Orange and olive cakes are ready to serve.

Afiyet olsun. 78

Bon appétit.


79


GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT

” l a v i t s e F y k s i h W e h “T

ı t t a r a y n a c e y Cyprus n i t Kıbrıs’ta he n e m e t i c x d great e

. I

Cause

skoç Viskisi Johnnie Walker önderliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen The Whisky Festival nisan ayı boyunca Kuzey Kıbrıs’ta yapıldı. Birbirinden eğlenceli partilerin ve tadım aktivitelerinin yer aldığı festival 4-27 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirildi. Kuzey Kıbrıs’ın başarılı gruplarından Grup Rast ve Fikri Karayel’in de performans sergilediği The Whisky Festival’e katılım yoğundu. Öncülüğünü Johnnie Walker’ın yaptığı The Whisky Festival, bu yıl geniş bir konseptle 4-27 Nisan tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs’a taşındı. Viski severlere eğlenceli zamanlar yaşatan The Whisky Festival’e, Johnnie Walker’ın yanında J&B ve White Horse da dahil oldu. The Whisky Festival, Gazimağusa’da Shots Famagusta Bar’da, Grup Rast’ın performansının yer aldığı J&B Party ile başladı. Festivalin ikinci etkinliği ise Girne’deki Tango to Buddha Restaurant-Bar-Club’ta gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl Johnnie Walker’in sponsorluğunda Tango to Buddha’da düzenlenen partide İskoç gaydacılar da yer almış ve viski severlere keyifli anlar yaşatmıştı. Gaydacılar bu kez 12 Nisan Cumartesi gecesi Tango to Buddha’da düzenlenen Whisky Festival ve hafta boyunca düzenlenen etkinliklere renk kattı.

80

T

he Whisky Festival, led by the Scotch Whisky brand Johnnie Walker and organized for the second time this year, took place through the month of April in Northern Cyprus. The festival program included many entertaining parties and whisky tasting activities between 4 April and 27 April. Many people actively participated inThe Whisky Festival, which also included performances by Grup Rast, a successful band from Northern Cyprus, and Fikri Karayel. This year, The Whisky Festival, an organization led by Johnnie Walker, opened in Northern Cyprus with a full program between 4 April and 27 April. The Whisky Festival also included the participation of brands J&B and White Horse alongside Johnnie Walker and offered many entertaining activities to whisky enthusiasts. The Whisky Festival opened with the J&B Party which included the performance of Grup Rast at Shots Famagusta Bar in Gazimağusa. The second activity of the festival took place at Tango to Buddha Restaurant-Bar-Club in Girne. Last year, a party was organized under the sponsorship of Johnnie Walker at Tango to Buddha. The party included a performance of Scottish bagpipe players, a great entertainment for whisky lovers. This time, bagpipe players offered their colourful performances both at Tango to Buddha on the night of 12 April, Saturday and throughout another week as part of other festival activities.


İkinciJ&B Party organizasyonu ise 19 Nisan’daShots Famagusta’da Fikri Karayel performansı ile viski severlerle buluştu. Fikri Karayel aynı zamanda, The Whisky Festival’in kapanış etkinliği niteliği taşıyan ve Lefkoşa’da Biyer Cafe’de 26 Nisan Cumartesi akşamı düzenlenen etkinlikte de performans sergiledi. The Whisky Festival, birbirinden eğlenceli partilerin yanı sıra anlaşmalı mekânlarda ve satış noktalarında düzenlenen tadım aktiviteleri ile de viski severlere keyifli ve dopdolu bir nisan ayı yaşattı.

The second J&B Party took place on 19 April at Shots Famagusta and included Fikri Karayel’s concert. Fikri Karayel also took to the stage at Biyer Cafe in Lefkoşa, on the night of 26 April, Saturday, as part of the closing activity of The Whisky Festival. The Whisky Festival offered whisky enthusiasts a joyful and active month of April with many entertaining parties as well as various tasting activities that took place in contracted venues and stores.

81


Özcan Deniz’den Salamis Bay Conti Hotel & Casino’da Müzik Ziyafeti A musical treat by Özcan Deniz at Salamis Bay Conti Hotel & Casino

82


F

antezi müziğin ünlü sanatçısı Özcan Deniz Mağusa Salamis Bay Conti Resort Hotel&Casino’da unutulmaz bir konser verdi.

Konser sırasında hayranlarının gösterdiği yoğun ilgiye karşılık veren Özcan Deniz’in özellikle çocuklara gösterdiği sevecenlik gözden kaçmadı. ‘Yeni nesil beni dizi oyuncusu sanıyor. Çocuklar şarkılarımdan çok dizilerimi biliyor’ diyen Özcan Deniz konseri sırasında filmleri için yaptığı şarkıları da seslendirdi. Albümlerinde yer alan parçalarına davetlilerin de eşlik ettiği muhteşem gecede Özcan Deniz’in performansı büyük alkış aldı ve coşkulu davetliler gecenin sonunda halay çekti. Salamis Bay Conti Resort Hotel & Casino’nun davetlilere sunduğu yemek menüsünün oldukça beğenildiği gecede, servis kalitesi de tam not aldı.

.. O

zcan Deniz, a famous singer of popular Turkish music, gave an unforgettable concert at Mağusa Salamis Bay Conti Resort Hotel&Casino.

Özcan Deniz had a great interaction with his devoted fans throughout the concert. The artist’s approach to children was especially compassionate. ‘The new generation thinks that I am an actor in TV series. Children are more familiar with my TV shows than my songs’ said Özcan Deniz. He also performed the songs he wrote for his movies. The guests accompanied Özcan Deniz as he sang popular pieces from his records. Deniz received great acclaim. His joyous fans concluded the night by dancing the traditional ‘halay’. The guests were equally pleased with the menu offered by Salamis Bay Conti Resort Hotel & Casino. The quality of the service was found impeccable.

83


Oscar Resort Hotel Genel Müdürü

Salih Aslan:

Ada’ya gelen çiftlerin en beğendiği oteliz

Salih Aslan, General Manager at Oscar Resort Hotel: We are the most favourite hotel in the eyes of couples visiting the island

Oscar Resort Hotel’in Genel Müdürü Salih Aslan aldıkları ödülün heyecanını Passatempo okurları ile paylaştı

O

scar Resort Hotel’e gelen turistlerin profilinde bir değişim yaşanıyor diyebilir miyiz?

Charter seferlerinin başlaması ile Oscar Resort Hotel olarak sadece İngiltere’den gelen turistle sınırlı kalmayıp Avrupa’nın tamamına yönelecek şekilde yeni bir strateji belirledik. Bu stratejiyi belirlerken öncelikle özveri ile çalışabilecek, misafirlerimizle yakın temasda bulunacak şekilde personelimizi eğiterek işe başladık. Dolayısıyla Oscar Hotel’e gelen misafirlerimizin personelle birebir muhatap olabildiği, kendilerini evlerinde hisedebildikleri bir atmosfer sağlamış olduk. Personelin doğru eğitimi sayesinde müşterilerimizde pozitif anlamda bir geri dönüş aldık. Otelimize gelen insanlar bir aile ortamını girdikleri için, güleryüzlü ve daha yardımsever, dost canlısı personele karşılaştıkları için bu bize olumlu bir avantaj sağladı. Oscar Otelleri her şey dahil sistemi yerine yarım pansiyon uygulamasına devam ediyor değil mi? Bizim tesisimiz yatak kahvaltı olarak yarım pansiyondan oluşuyor. Her şey dahil ya da tam pansiyon uygulaması yerine insanların sabah kahvaltılarını otelde almalarını, arzu ederlerse akşam yemeklerini dışarıda, değişik bir restauranta yemeleriyle Kuzey Kıbrıs’ı daha iyi tanıyacaklarını düşünüyoruz. Dileyen zaten akşam yemeğini Oscar Resort Otel’in restoranlarında yiyebilecektir. Tatil yapmaya gelen insanları otele bağlarsanız insanları mutsuz edebilirsiniz. Biz müşterilerimize Kuzey Kıbrıs’ı dolaşarak gezmeleri için teşvik ediyor ve otelimiz dışındaki mekanları da görmelerini tavsiye ediyoruz.

84


Salih Aslan, General Manager at Oscar Resort Hotel, shared his excitement over their recently won award with Passatempo readers

I

s there a change in the overall profile of tourists who prefer Oscar Resort Hotel?

Since the beginning of charter flights, we at Oscar Resort Hotel decided not to confine our target to tourists coming from Britain, but determined a new strategy towards the whole European continent. The first step taken in light of this new strategy was to train our staff in such a manner that they would be able to show great care in their work and establish close contact with our guests. Therefore, we provided the guests of Oscar Hotel with an atmosphere where they would be comfortable in their dialogues with our staff and feel at home. With the right training of our personnel, we were able to receive very positive feedback from our customers. The guests visiting our hotel encountered a family environment and met a cordial and kind staff, which was ultimately to our benefit. Oscar Hotels continue to offer demi-pension rather than allinclusive arrangements, don’t they? Our facilities include demi-pension arrangements which include bed and breakfast. By offering demi-pension instead of allinclusive or full-pension arrangements, people will be able to eat their breakfast at the hotel, but have their dinner in another restaurant outside the hotel area. In this way, they will be able to get a closer look at Northern Cyprus. Of course, if they choose to do so, they can always have their dinner at Oscar Resort Hotel. If you force people who are on their vacation to spend their time at your hotel, you might make them unhappy. We encourage our customers to tour around Northern Cyprus and recommend them to visit other venues outside the hotel.

85


Oscar Otel’e en çok hangi ülkelerden turist geliyor?

From which countries does Oscar Hotel receive most tourists?

Bize yaklaşık 3 seneden beridir Almanya, 2 seneden beri Hollanda ve Danimarka’dan oldukça turist geliyor. Corendon firması ile yapmış olduğumuz çalışmalar charter seferleri sayesinde Hollanda pazarında çok daha fazla potansiyel olduğunu gördük ve Hollandalıların Kıbrıs’ı çok sevdiklerini gördük. Almanya ilk başlarda çok zor bir destinasyondu. Çok ciddi çalışmalar yaparak ve personelimizin özverisi ile sonunda bu destinasyonun güvenini başardık. HolidayCheck.com gibi büyük bir sitenin dünya çapında yaptığı araştırmanın ve turistlerin yaptığı yorumların sonuçlarına göre otelimizin %93 performans göstermiş olması müşteri memnuniyetini zaten ortaya koyuyor.

In the last three years, we received many tourists from Germany. The last two years, however, there is a rise in the number of Dutch and Danish guests. As a result of our cooperation with Corendon, we saw that charter flights provided a potentially valuable access to the Dutch market. The people of the Netherlands love Cyprus. In the beginning, Germany was quite a challenge. Still, we worked hard and were ultimately able to earn the trust of this country thanks to the devoted work of our staff. According to a global survey conducted by a popular website like HolidayCheck.com and comments made by tourists, a rate of 93% attests to the level of customer satisfaction at Oscar Hotel.

www.HolidayCheck.com’dan aldığınız ödül hakkında bilgi verebilir misiniz? HolidayCheck.com sitesine dünyanın her bölgesinden, Avrupa’dan, Rusya’dan ve hatta Çin’den turistler gittikleri ülkelerde kaldıkları otellere dair yorum yapıyor. HolidayCheck’in misafirlerden aldığı anket yorumları ve görüşleri 6 kategoriye ayrılıyor. Bu kategorilerden biri de Ada turizimine ve dünya çapındaki adaların portresini çiziyor. Siteyi ziyaret eden turistlerin yorumlarına ve sitenin yaptığı öçlümlere göre Kıbrıs Adası’nın kuzeyinde çiftlerin % 93’nün en beğendiği otel Oscar Otel oldu.

86

Can you give us more information about the award that you received from www.HolidayCheck.com? On HolidayCheck.com, tourists from every part of the world, including Europe, Russia and even China, comment on their experience at the hotels where they stayed during their vacations. The comments and views received by HolidayCheck are compiled under six categories. One of those categories concerns island tourism and offers an overall view of the islands of the world. According to the comments made by tourists visiting the website and according to the evaluation made by the website itself, Oscar Hotel was the most preferred hotel of 93% of couples visiting Northern Cyprus.


Club Almahara for reservations: 0533 829 37 37 - 0533 829 32 32 almahara club 33

almahara club

almahara club 87 33


MERİT CRYSTAL COVE’DA DANY BRILLANT İLE MUHTEŞEM GECE

.. U

Aynı Gecede Ünlü Organizatör Erkan Özerman’ın Meslek Hayatının 55. Yılı da Kutlandı

A GREAT NIGHT WITH DANY BRILLANT AT MERIT CRYSTAL COVE Erkan Özerman’s 55th Year In Event Planning Was Also Celebrated On This Wonderful Nightı nlü Fransız şarkıcı Dany Brillant Girne’deki Merit Crystal Cove Hotel’de verdiği konser ile hayranlarına unutamayacakları bir gece yaşattı. Brillant, ikinci kez geldiği Kuzey Kıbrıs’ı çok sevdiğini ve yaz tatiline ailesiyle birlikte geleceğini söyledi.

Merit Crystal Cove Hotel’de sahneye alkışlar eşliğinde çıkan ünlü Fransız şarkıcı Dany Brillant, konserin ilk dakikalarından itibaren şarkıları ile tüm konuklarını coşturdu. Dany Brillant, Fransızca parçaların yanı sıra İtalyanca ve İngilizce şarkılarıyla da büyük alkış aldı. Çoğunluğu hareketli parçalardan oluşan şarkılarına Merit Crystal Cove misafirleri de dansları ile eşlik etti. “Americano’’ parçasında Lübnan’dan tatil için Merit Crystal Cove’a gelen kadın misafirleriyle dans eden Brillant çaça ve salsa da yaparak herkesi kendisine hayran bıraktı. Çocukluğundan beri en sevdiği parça olduğunu söylediği “Mambo İtaliona’’ parçasında sahneye dans etmek isteyen 10 kişiyi davet eden sanatçı, sahneye çıkan her konuğu ile dans etti.

D

any Brillant, the famous French singer, gave a concert at Merit Crystal Cove Hotel in Girne. It was an unforgettable night for Brillant’s fans. This was Brillant’s second visit to Northern Cyprus. He said that he loved this country and would definitely come for a summer vacation together with his family.

The famous French singer Dany Brillant took to the stage at Merit Crystal Cove Hotel amidst great applause. The audience was ecstatic from the first songs onwards. Dany Brillant performed not only French songs but also Italian and English songs, which received great acclaim. His repertoire largely consisted of upbeat songs to which the guests of Merit Crystal Cove joyfully danced. During the performance of his song “Americano”, Brillant danced with her woman guests who came from Lebanon to Merit Crystal Cove for a vacation. Brilliant showed the audience that he was a great dancer of cha cha and salsa. He also sang “Mambo Italiano” which he said was his favourite childhood song and invited 10 guests to the stage to dance to the song. Brillant danced with each one of them.

Dany Brillant’ı dinlemeye gelenler arasında ünlü organizatör Erkan Özerman da vardı. Dany Brillant, çok özel bir insan olduğunu söyleyerek Özerman’ı sahneye davet etti. Özerman, Türk halkının Enrico Macias ve Dany Brillant’ı çok sevdiğini, Fransa’nın en popüler şarkıcısının Brillant olduğunu belirtti. Özerman gecenin en büyük sürprizinin ise, kendisinin meslek hayatındaki 55. yılı olması sebebi ile “Bir Şarkısın Sen’’ parçasını Dany Brillant’ın seslendireceğini söylemesi oldu. Dany Brillant, “Bir Şarkısın Sen’’ parçasını Fransızca, misafirler ise Türkçe seslendirerek müthiş bir düete imza attılar.

Among Dany Brillant’s audience was Erkan Özerman, the famous event planner. Dany Brillant described Mr Özerman as a very special human being and invited him to the stage. Özerman told the audience how Turkish people admired Enrico Macias and Dany Brillant and also described Mr Brillant as the most popular singer of France. Özerman also said that the biggest surprise of the night was to be Dany Brillant’s performance of the famous Turkish piece “Bir Şarkısın Sen” (You Are a Song) in celebration of Özerman’s 55th year in his career as an event planner. “Bir Şarkısın Sen” was sang in French by Dany Brillant and in Turkish by his audience, accompanying each other in a great duet performance.

Merit OtelleriYönetim Kurulu Başkanı Reha Arar da gecede konuşma yaptı Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar da gecede bir konuşma yaptı. Arar, Dany Brillant’ın yaz tatilini ailesi ile birlikte Merit Crystal Cove Hotel’de geçireceğinin sözünü verdiğini ve en yakın zamanda kendisini yeniden ağırlamak istediklerini belirtti. Arar sahneye, gecenin mimarı olan Leyla Kırca’yı, Casino Genel Müdürü MuhammetYılmaz’ı ve Halkla İlişkiler MüdürüYasemin Ceylan’ı davet etti.

Reha Arar, Chairman of the Executive Board at Merit Hotels, gave a speech on this great night Reha Arar, Chairman of the Executive Board at Merit Hotels, gave a speech on this great night. Arar reminded the audience of Dany Brillant’s promise to spend his summer vacation together with his family at Merit Crystal Cove Hotel and said that they would be happy to host Mr Brillant again in the near future. Arar invited Leyla Kırca, the organizer of the event, MuhammetYılmaz, General Manager at Merit Casino and Yasemin Ceylan, Public Relations Manager to the stage.

Erkan Özerman’ın 30 yıllık arkadaşı olduğunu belirten Arar, Özerman’ın meslek hayatındaki 55. yılı olduğunu, büyük bir tesadüfle bu geceye denk geldiğini, bunun Erkan Özerman’ın Merit’e olan sevgisinden kaynaklandığını belirtti ve Özerman için şampanya patlatıldı. Özerman’ın 70. meslek yılını da Merit’te kutlamak istediğini dile getirdi. Dany Brillant, konserinin bitirip kulisine geçtiğinde Merit Crystal Cove’da yer yerinden oynadı. Misafirlerin “Dany” diye tezahürat yaparak kendisini sahneye davet etmesi üzerine Merit Crystal Cove misafirlerini kırmayan sanatçı, bir şarkı daha seslendirdi.

Arar also said that his friendship with Erkan Özerman went back thirty years and that it was wonderful that Özerman’s 55th anniversary in event planning coincided with this concert, which should be seen as a sign of Erkan Özerman’s love of Merit. A bottle of champagne was then opened in celebration of Özerman’s career. Özerman said that he would also love to celebrate his 70th anniversary in event planning at Merit.When the concert ended and Dany Brillant went backstage, the audience shook Merit Crystal Cove. The guests chanted “Dany” and invited the artist back to the stage. Mr Brillant kindly accepted the request of his audience and performed one more song.

Bitmeyen enerjisi, sempatik tavırları, müthiş sesi ve dansları ile Merit Crystal Cove Hotel & Casino’da Dany Brillant ile muhteşem bir gece yaşandı.

Dany Brillant offered a wonderful night at Merit Crystal Cove Hotel & Casino with his endless energy, cordial approach, great voice and dance performances.

88


89


MERİT LEFKOŞA HOTEL&CASINO BU KEZ DE FERHAT GÖÇER İLE COŞTU MERİT LEFKOŞA HOTEL&CASINO

M

erit Lefkoşa Hotel & Casino bu kez Ferhat Göçer’i ağırladı.

Sözü ve bestesi kendisine ait parçalarını tüm konuklarla beraber seslendiren Göçer, sahne performansıyla Merit Lefkoşa Hotel & Casino misafirlerine unutulmaz bir gece yaşattı. Muhteşem performansı ile dikkat çeken sanatçı, sahnesiyle izleyenlere müzik ziyafeti verdi. Ferhat Göçer güçlü sesi ile bol bol alkış topladı.

HAD A GREAT NIGHT WITH FERHAT GÖÇER

M

erit Lefkoşa Hotel&Casino recently hosted Ferhat Göçer.

Göçer was accompanied by his guests as he performed his songs written and composed by himself. Thanks to Göçer’s great performance, it was an unforgettable night for the guests of Merit Lefkoşa Hotel & Casino.

Bir misafirin ”Hamsi tava yok mu?’’ demesi üzerine Göçer “Haydi gidelum’’ şarkısını misafire hitaben söylemeye başladı ve keyifli dakikaların ardı arkası kesilmedi. Sanatçının seslendirdiği “Arapsaçı” adlı şarkıya misafirlerin katılımı gözle görülmeye değerdi. Tüm salon hep bir ağızdan Göçer ile birlikte şarkıya eşlik etti.

The audience was in for a musical treat. Göçer’s successful stage performance and powerful voice received great acclaim. When one of the guests asked whether there would be “fried anchovies”, a traditional food of the Black Sea region of Turkey, Göçer began to sing the Black Sea-inspired song “Haydi gidelum”, addressed to the guest. This was merely one of the enjoyable moments of a great show. The way the audience sang the song “Arapsaçı” (Tangled) together with Göçer was truly worth seeing.

Göçer’in davetlilere “Tamam mı; devam mı?’’ sorusunu sık sık sorması ve salonun “Devam’’ diyerek cevap vermesi üzerine program uzun uzadıya keyifli olarak devam etti.

Göçer kept asking his audience whether the show should end or go on and kept receiving the answer “Go on”, making it a long joyful night.

İlginin büyük olduğu gecede Türkiye basınını da ağırlayan Merit Lefkoşa Hotel & Casino muhteşem bir geceye daha imza attı.

The show drew great attention and the members of the Turkish press were hosted as well. It was just another wonderful night organized by Merit Lefkoşa Hotel&Casino.

90


Sibel Tüzün’den davul şov

Merit Park Hotel’de sahne alan Sibel Tüzün, 45’lik albümlerden derlediği repertuarı ve davul şovuyla büyük beğeni kazandı.

Sibel Tüzün’s drum show Sibel Tüzün took to the stage at Merit Park Hotel and performed a repertoire of old records and a drum show with great acclaim.

G

S

irne’deki Merit Park Hotel’de sahne alan Sibel Tüzün, “Kıbrıs seyircisinin methini Soner Olgun’dan çok duydum. Soner Olgun’un selamını getirdim” diyerek konuklarını selamladı. Konseri için eski 45’liklerden parçalar seçtiğini belirten Tüzün, “Aşk Eski Bir Yalan” ve “Boş vermişim dünyaya” gibi sevilen parçaların büyük kısmını konuklarıyla birlikte seslendirdi.

ibel Tüzün took to the stage at Merit Park Hotel in Girne. “I heard great things about the audience in Cyprus from Soner Olgun. Soner Olgun sends his greetings”, said Tüzün and greeted her guests. She also said that she prepared a repertoire of popular songs from old records. The singer was accompanied by her audience as she sang “Aşk Eski Bir Yalan” (Love Is An Old Lie) and “Boş Vermişim Dünyaya” (Let Go of the World).

Sahnedeki sıcak tavırları ve konuklarıyla kurduğu diyaloglarla beğeni kazanan Tüzün, son günlerin meşhur selfie pozunu çekmeyi de ihmal etmedi. Tüzün sahnede, cep telefonuyla konuklarıyla birlikte fotoğrafını çekti. Sahnedeki davul şovuyla da büyük beğeni kazanan Sibel Tüzün, “Rakkas’’ ve “Onu Alma Beni Al’’ parçalarını davul çalarak seslendirdi.

Tüzün’s warm approach to and dialogues with her guests received great acclaim. She even invited her guests to the stage and took selfies with them. Sibel Tüzün’s drum show was another high point of her performance. Tüzün played the drum as she sang the songs “Rakkas” (Dancer) and “Onu Alma Beni Al” (Don’t Take Her, Take Me).

91




GURME / GOURMET

Ahmet Esenyel

KAMARES Restaurant & Bar

Otantik Hint Mutfağı & Tandır Kebap Çeşitleri

Authentic Indian Cuisine & Tandoori Kebabs

Dengeli baharat kullanımı – müthiş lezzetler – kusursuz hizmet – harika konukseverlik The true balance of spices – amazing tastes – spot on service – great hospitality

E

T

Hindistan deyince akla yemek ve binlerce renk, aroma, doku gelmektedir. Her bir yemek çeşidi, tat alma duyunuzu fethetmek için çarpışır gibidir. Beğeninize sunulan mutfak sanatlarındaki çeşitlilik en az ülkedeki eyalet ve dil sayısı kadar fazladır.

Think India, think food and a thousand colors, aromas and textures. This appears to be at war to win your taste buds. As many as there are states and languages, there are a multitude of culinary styles to choose from.

Hint mutfağı nefis baharatlarıyla dünya çapında bir üne sahip. Masala’ların, yani baharatların oranı, yemeğe eklenme anı ve pişirilme derecesi, yemeğin kalitesini belirleyen ana faktörlerdir.

India cuisine is known all over the world for its delectable use of spices. The proportion of Masalas (spices), the accurate time for its addition and the degree of cooking are the key factors that determine the quality of a dish.

tnik restoranlar Kıbrıs’ta ve dünyada giderek daha fazla ilgi uyandırmaya başladı. Yeni yemek türlerini denemeyi seven birçok insan olduğu sürece bu ilgi devam edecektir. Etnik restoranlar ülkenizden ayrılmadan uzak diyarların farklı lezzetlerini ve egzotik kültürlerini tanımanımızı mümkün kılar. Bir ülkede geleneksel restoranlar kadar etnik mutfakların da bulunması, gerek yerli nüfusa gerekse yabancı ziyaretçilere geniş alternatifler sunabilmek açısından önem kazanmaktadır. Kıbrıs, gelecek sayıların gurme sayfalarında yer vermeyi umduğumuz, Çin, Tayland, İtalyan, Hint, İspanyol, Meksika ve Moğol mutfaklarını kapsayan çeşitli etnik restoranlara ev sahipliği yapmaktadır.

94

he ethnic restaurants are becoming very popular in Cyprus as well as in the whole world and there are many people out there who are very adventure to try and investigate new food.The ethnic restaurants provide the opportunity to “taste” difference and to “eat” exotic cultures from faraway places without leaving home. Having ethnic cuisines are as important as having traditional restaurants in any country in order to give wide alternatives both to locals and foreign visitors.There are various ethnic restaurants in Cyprus such as Chinese, Thai, Italian, Indian, Spanish, Mexican, Mongolian and certainly Indian in which we are going to cover in detail in our next month`s gourmet pages.


95


Hindistan’da yemek pişirmek bir sanat olarak kabul edilir. Anneler genellikle kızlarına erken yaşlarda aile tariflerini anlatır ve öğretirler. Hintler aile ve dostların bir araya geldiği buluşmalara vesile olması bakımından yemeğe gerçekten çok önem verirler. Birçok Hintin evinde, yemekler taze malzemeler ve değişik baharatlar kullanılarak yapılır. Dünya üzerinde bunca taze ve harika malzemenin bunca değişik tarifte bir araya getirildiği başka bir yer yok gibidir. Günümüzde bu sihirli mutfak dünyanın birçok ülkesini etkisi altına almayı başarmıştır. Hint yemeği hazırlamak demek, binlerce yıl geriye uzanan bir mutfak geleneğinin parçası olmak demektir. Özgün hazırlanış biçimleri ve aroma çeşitliliği bakımından eşsiz olan vejetaryen yemekleri ve Moğol imparatorlarına sunulan zarif et yemekleriyle Hint mutfağı gösterişli bir şöleni anımsatır. Tarifler Hindistan’ın bölgesel mutfaklarından çıkar. Uttar Pradeş’in kalbinden gelen yemek basittir, hafif baharatlıdır ve vejetaryendir. GüneyHindistanmutfağıisebaharatlıpilavı,sebzelerivedenizürünleriyle ünlüdür. İştah kabartan Kuzey Hindistan mutfağına gelince, yoğurtla pişirme, et yemeklerinde kayısı, kuru üzüm ve badem kullanma gibi Fars veTürk kültürünün tekniklerinden fazlasıyla etkilenmiştir. Pencap’ın geleneksel köy mutfağı etle pişirilmiş taze sebzelerle, Haydarabad’ın kraliyet mutfakları ise tadına doyum olmaz kebap tarifleriyle dikkat çeker. Goa, Bombay ve Kalküta yemekleri ise Portekiz, İngiliz ve Çin gelenekleri ile Hint mutfağının büyüleyici bir karışımını sunar. Hint mutfağı veya Hint yemeği, Hindistan’a özgü çeşitli bölgesel mutfaklardan oluşur. Bölgenin toprağının, ikliminin ve mesleklerinin gösterdiği çeşitlilik, bölgede bulunan baharat, yeşillik, sebze ve meyveleri kullanan bu mutfaklara da yansır. Geçmişe dönüp baktığımızda, Hindistan’ın birçok diğer kültür tarafından işgal edildiğini ve bu kültürlerin her birine ait birtakım aroma, tarif ve izlerin Hint mutfağını etkilediğini görürüz. Aryanların akla ve bedene odaklanması yemeklerin kalitesini artırmış, Fars ve Arapların etkisiyle de zengin ve yoğun sosların ve kaju, badem gibi kuruyemişlerin kullanıldığı Babür tarzı yemek pişirme ortaya çıkmıştır. Britanya Hindistan’a çay sevgisini aşılamış ve yemeklere Avrupai bir hava katmıştır.

96

In India, cooking is considered an art and mothers usually teach their daughters and pass down family recipes by telling and practicing in early ages.This is why Indians take their food very seriously and mealtimes are one of the most important occasions for family and friends gatherings. In many Indian homes, foods are made from the scratch with fresh ingredients and various spices and probably there is certainly no other place on earth where so many fresh and wonderful ingredients combine to make such a variety of recipes. Today, most of the world is under the influence of this magical cuisine. When you prepare Indian food, you become part of a culinary tradition that stretches back thousands of years. From vegetarian offerings unparalleled in their creative preparation and range of flavors to the elegant meat-centered feasts set before Moghul emperors, Indian cuisine is a luxurious Epicurean tapestry. Recipes are drawn from the many regional cuisines of India. Food from the Hindu heartland of Uttar Pradesh is simple, lightly spiced, and vegetarian. South Indian cuisine is famous for its spicy rice, vegetable, and seafood preparations. North Indian Mughlai cuisine-heavily influenced by Persian and Turkish techniques such as cooking with yogurt and using apricots, raisins, and almonds in meat dishes-provides its mouth-watering combinations.Traditional rustic Punjabi fare includes freshly harvested greens cooked with meat, while the royal kitchens of Hyderabad provide recipes for succulent kebabs. Dishes from Goa, Bombay, and Calcutta show a fascinating blend of Indian cuisine with Portuguese, British, and Chinese culinary traditions. India cuisine or Indian food surrounds a wide variety of regional cuisines native to India. Given the range of diversity in soil type, climate and occupations, these cuisines vary significantly from each other and use locally available spices, herbs, vegetables and fruits. When we look at the past, India has been invaded and occupied by other cultures and each has left its own flavors, recipes and marks on Indian cuisine. Aryans focused on the mind and body enhancing properties of food while Persian and Arabs led to Mughal style of cooking with rich, thick gravies and the use of dry fruits like cashews and almonds in dishes. The British gave India its love of tea and some European twist into some of the dishes.


Otantik Hint Mutfağı ve Tandır Kebap Çeşitleri sunan, Girne, Edremit’teki Kamares Restaurant & Bar, şefleri Hindistan’dan gelme nadir restoranlardan biri. Çok güzel bir cuma akşamında, iki yakınımla birlikte iyi vakit geçirmek ve harika yemekler tatmak için Kamares’teyiz. Kamares’in sahibi Cemal Bey ve eşi Belin Hanım tarafından son derece samimi ve sıcak bir şekilde karşılanıyoruz.

Kamares Restaurant & Bar, Authentic Indian Cuisine and Tandoori Kebabs in Edremit, Kyrenia, is one of the only restaurants whose chefs are originated from India. It is a wonderful Friday evening where two of my companions joined me to have a good time and great food. The welcoming was very sincere and warm by the owner Cemal and his wife Belin.

Cemal Bey ilgili ve tutkulu bir gurme. Bunu yemek hakkında konuşmasından ve restoran işine çok erken yaşta başlamasından anlıyorsunuz. Henüz küçük bir çocukken, babası İngiltere’de restoranlar işlettiğinden, işe dair bütün ayrıntıları sıfırdan öğrenme şansına sahip olmuş. Yemek endüstrisinde geride bıraktığı her gün kendini daha da geliştirmiş. Bu etnik restoranı da üç yıla yakın bir süredir işletiyor. Aile geçmişte başka işlerle de uğraşmış, fakat Cemal Bey bir gün mutlaka kendi restoranını işletme hedefi ve tutkusuyla hareket etmiş. Hikâyesi burada, Kamares’te başlıyor. Kamares ismi, bölgeye de ismini veren, Bizans döneminin en eski anıtından geliyor.

Mr Cemal is an enthusiastic and passionate foodie, which is obvious from the way he talks about food and his involvement in the restaurant business at an early age. When he was a young boy, his father owned restaurants in the UK where he had the opportunity to learn all the details of this business from the scratch. He certainly improved himself every single day in the food industry and has been running this ethnic restaurant for almost three years. The family did involve in other businesses in the past, however he always had a passion and ambition of running his own restaurant one day and the story starts here in Kamares.The name Kamares comes from the first ancient monument that was found in the Byzantines period which is so called this region.

Üç Hintli şef menüdeki her bir yemeği pişirme yeteneğine sahip. Her bir şefin mutfaktaki rolünü düşünürsek oldukça sıradışı olan bu uygulama, mutfakta çok sayıda şefi çalıştırmayı gereksiz kıldığı ve sabit giderleri azalttığı için büyük bir avantaja dönüşüyor. Cemal Bey çok hırslı biri. Amaçlarına ve hedeflerine ulaşmak için her türlü riski almaya hazır. Ona göre, başarı her şeyi kusursuzca ve en doğru şekilde yapmaktan geçiyor, ki bunun yansımalarını Kamares’teki ambiyansta, dekorda, menüde, şarap listesinde, mekânın temizliğinde ve restorana dair her bir ayrıntıda görebiliyoruz. Sorumluluk, uzmanlık ve standardizasyona verilen önem, işletmenin sürekliliğine büyük bir katkı yapmış ve son üç yılda devamlı müşteriler kazanmasına yardımcı olmuş. Bir eleştirmen ve restoran danışmanı olarak her ziyaret ettiğim restoranın menüsünü ve şarap listesini baştan aşağıya ilgiyle okurum. Kamares’in menüsünü okur okumaz tabağımdaki yemeğin muhteşem olacağını anladım. Özenle oluşturulmuş şarap menüsüne gelince, bizi tam anlamıyla bir ziyafet bekliyordu!

The three Indian chefs, individually has the ability to cook every single dish on the menu which is very unusual considering the roles of each chef in the kitchen.This is a huge advantage for an establishment hence you do not need employ so many chefs in the kitchen and this will help minimizing the fixed costs. Mr. Cemal is a very ambitious person and he would take any risks in order to reach his goals and objectives. To him, success means doing it perfect and right which is evident from the ambiance, decor, menu, wine list, cleanliness and every single detail in the restaurant. The responsibility, expertise and standardization in the business enabled the establishment to have continuity and repeat comers for the last three years. Being a food critic and a restaurant consultant, I am always very keen to read the entire menu and the wine list at any restaurant I visit. Once I read the menu, I began to anticipate great food on my plate, and from the carefully selected wine list, I knew I was in for a real treat!

97


Pencereye yakın bir masaya oturduk. Garson masamıza yaklaştı, mumu yaktı, bardaklarımıza su doldurdu ve papadumla birlikte yemek için küçük tabaklarda sunulan çeşitli dip soslar, mango chutney sosu, nane sosu ve Hindistan usulü salata getirdi. Hepsi de çok lezzetliydi. Sıcak ve acı yemeklerde yemeğin tadını dengelemek için daima yarı tatlı beyaz veya roze şarap tercih ederim. Kamares’te de tercihimi bu yönde kullandım. Masamıza ilk öncesi balık pakora, tavuk pakora ve karides pakora servis edildi, fakat bunlarla yetinmedik ve dayanamayıp soğan bhaji de paylaştık. Kızartılmış pakoraların tamamı Hint pişirme yöntemlerinin gerektirdiği gibi sıcak, çıtır çıtır ve iştah açıcıydı. Yemekler yeşil salata, salatalık ve pancar üzerinde güzel bir sunumla geldi. Renkleri, dokuları, baharatları kusursuz bir dengeye sahipti.

We have been seated close to a window area and the waiter approached to our table, lit our candle, poured water to our glasses and brought a small plate of poppadum dips, mango chutney, mint sauce and Indian onion salad which were all delicious. Hence we were going to have hot fiery dishes; I always prefer to have a semi sweet white or a rose wine in order to balance the taste of the food. We have been served fish pakora, chicken pakora, prawn pakora and simply could not resist the onion bhaji to share between each other. The deep fried pakoras had all the necessary flavors which the very principle of Indian cooking dictates, hot, crispy and savory. The dishes were beautifully presented on a bed of green salad, cucumbers and beetroots where the color, texture and spices were perfectly balanced.

Ziyaret ettiğim bir restoranı daima dolaşır ve dekora, ışıklandırmaya, hijyene gösterilen özene, park alanına, (eğer kış aylarında ısıtılmış bir oturma alanındaysa) sigara içilen bölüme ve genel olarak bütün düzene göz gezdiririm. Bütün bu hizmetler iyi bir yemek yemek kadar önemlidir. Kamares Indian Restaurant & Bar’da yukarıda saydıklarımın çoğunun en doğru şekilde sağlandığını görüyorsunuz. Özellikle çocuklu aileler için düşünülmüş dış ve iç oyun alanları etkileyici bir ayrıntı; ailelerin çocuklarıyla sıkılmadan uzun saatler boyunca kaliteli zaman geçirmesine imkân tanıyor.

I always walk around the restaurant to look at the décor, lighting, cleanliness, the parking area, the smoking area (if heated and seated in winter) and the whole setting as such services are as important as having a great meal. In Kamares Indian Restaurant and Bar, you may find most of the above pretty in balance. I was quiet impressed especially with the outdoor and indoor play areas for children attracting families with children to have a quality time for long hours without getting bored.

Ana yemekler Hindistan yapımı otantik gümüş tabaklarda, etnik, etkileyici ve şık bir sunum eşliğinde geliyor. Kuzu Balti yumuşak ve enfesti. Tavuk korma harika marine edilmiş ve son derece doyurucuydu. Şefin özel hazırladığı dana eti ise tek kelimeyle muhteşemdi. Son olarak, dana etli madras çok acı, fakat inanılmaz derecedelezzetliydi. Safranlı pilav ve ev yapımı sade, Keşmir usulü ve sarımsaklı Naan ekmekleriyle birlikte servis edilen ana yemeklerin dokusu, baharatları ve aromaları eşsiz bir uyum içerisindeydi. Her mutfağın otantik ve geleneksel bir yemek hazırlama, marine etme ve pişirme yöntemi olduğunu unutmamalıyız. Bu yöntemin sonucunda, yemeğiniz soğuk, sıcak, yumuşak, orta pişmiş veya ağzınızı yakmayacak ve tat alma duyunuzu zorlamayacak ölçüde bahartlı olabilir. Kamares’in yemekleri baharat, acı ve sıcaklık bakımından müthiş bir dengeye sahipti. Şefleri tekrar tebrik ederim...

98

The main course comes along within the authentic silver dishes originated from India and looks very ethnic, impressive and presentable. Tender and succulent lamb Balti, chunky and perfectly marinated chicken korma, the finger licking chef special beef and lastly the fiery but incredibly tasty beef madras were served with delicious saffron rice, homemade plain, kashmiri and garlic Naan Breads which complements a perfect harmony with textures, spices and flavors. Perhaps this is where everyone should realize that every cuisine has its own way of preparing, marinating and cooking authentically or traditionally which may be cold, hot, mild, medium or spicy without burning your mouth or ruining the sense of the taste. The food at Kamares had an amicable balance of spices, chilies and temperature and big compliments to the chefs...


Kamares’i geçmişte bir kez daha ziyaret etmiş ve baharatlı ve köri soslu kuzu etini denemiş, acı sevenlere mutlaka tavsiye etmiştim. Bu yemeğin en belirgin özelliği olan acı, diğer bütün tatların keyfine vardıktan sonra yavaşça ağzınızda yayılıyor. Şeflerin baharatı hünerli ve bilgili bir şekilde kullanması bu otantik Hint restoranını gerçekten bir adım öne çıkarıyor. Birçok şefin yanıldığı bir alan olan baharat kullanımında Kamares şeflerini özenle korudukları dengeden ötürü kutluyorum. Kamares’in usta şefleri birçok geleneksel yemeğin bilindik lezzet ve aromalarını muhafaza ederken özgün bir yaklaşım sergilemeyi de başarıyorlar. Menü sizlere birçok seçenek sunuyor: Hint usulü ekmekler ve başlangıçlar kısmında Keema Samosa, tavuk kanatlı Tikka, vejetaryen börekler, çorba ve daha birçok alternatif bulunuyor. Diğer seçenekler arasında tavuklu, dana etli, kuzu etli, deniz ürünlü tandır kebapları, Curry Masala, Tikka Masala, Jalfrezi, Korma, Rara, Tava, Saag, Madras, Bhuna, diğer sebze, deniz ürünü ve Biryani (pilav) spesiyaliteleri, çocuk menüsü ve tatlılar var. Piramit şeklindeki şam fıstıklı dondurma, bizi çocukluğumuzda annemizin evde hazırladığı o tatlının anısına götürüyor. Ne kadar da lezzetliydi... Aynen Kamares’te tattığımız gibi, buzlu, renkli ve lezizdi. Yemeğimizi Türk kahvesiyle sonlandırıyoruz... İçki menüsündeki oldukça uygun fiyatlandırılmış soğuk içecekler, biralar, alkollü içkiler, şaraplar, köpüklü şaraplar, şampanyalar, viskiler, rakılar ve sıcak içecekler geniş bir seçenek imkânı sunuyor. Kamares’te bar bölümünde de oturup birkaç bira, şarap veya başka bir alkollü içki eşliğinde Hint mutfağının küçük atıştırmalıklarından tadarken sevdiklerinizle rahatça sohbet edebilirsiniz. Restoranın iç mekânı 100 kişilik kapasiteye sahip.Yemeğin asansör vasıtasıyla doğrudan mutfaktan servis edildiği teras ve çatı kısımları da 100’er kişilik... Dağ ve deniz manzaralı teras bölümü, çok iyi düşünülmüş bir ayrıntı.

In my previous visit at Kamares, I did try the spicy lamb curry where I highly recommend for chili lovers which plays the central role, but interestingly, it touches your palate gradually after you have enjoyed all the other flavors. Chefs` ingenious skills and their knowledge in the use of spices definitely give a big credibility to this authentic Indian Restaurant. I admire their light handed approach to spicing which is an area where many chefs seem to go wrong. The chefs also managed to give a clever twist to many traditional dishes and retained their totally traditional tastes and flavors. There are many alternatives in the menu for you to choose; Starters and Indian Breads such as Keema Samosa, Chicken Wings Tikka, Vegetarian Spring Rolls, Soup and many more…Tandoori Kebabs having chicken-beef-lamb-seafood, Curry, Tikka Masala, Jalfrezi, Korma, Rara, Tava, Saag, Madras, Bhuna, Vegetable, Seafood, Biryani ( Rice ) Specialties, Children`s Menu and Desserts. The pyramid shaped cut pistachio ice cream reminded us our childhood memories when our mothers used to prepare at home…yummy, we used to love it.They tasted icy, colorful and delicious just like what we had at the Kamares. We finished the meal withTurkish coffee… The cold drinks, beers, spirits, wines, sparkling wine, champagne, whiskies, raki and hot drinks list have various alternatives and they seem pretty affordable. You may also sit at the bar and enjoy a little snack or an Indian platter and dips with few beers, spirit or a wine and have a peaceful conversation with your loved ones. The capacity of this indoor restaurant is 100, terrace is 100 and roof top is 100 where food is transferred by a lift directly from the kitchen… very well thought as the roof terrace has unobstructed sea and mountain views.

99


Eğer yurt dışına yolculuk yapmadan Hindistan’ın gerçek lezzetini deneyimlemek istiyorsanız, Kamares’e mutlaka gelmelisiniz. Menü, çok iyi açıklamalarla sunulan bölgesel yemeklerle dolu. Kamares’te kendinizi adeta Hindistan’da bir lezzet yolculuğuna çıkmış gibi hissedeceğinizden eminim. Bütün yemekler kusursuz bir yöntemle pişiriliyor. Evde kullanacağınız köriden çok daha “ev yapımı” olan köriyle, yemekler asla aşırı yağlı, tuzlu ya da ağır olmuyor. Bu restoranın fazlasıyla özgün bir tarzı var. Üç kişi için gelen hesap, toplam 200 TL’ydi. Fiyata bütün yemekler, iki şişe roze şarap, iki şişe su, tatlılar ve kahveler dahil. Kişi başına yaklaşık 70 TL’lik bir fiyat söz konusu. Bu kadar güzel bir yemek deneyimi için son derece uygun bir fiyat. Eleştirmenler bir restoranı değerlendirirken menüyü, atmosferi, fiyatları ve hizmeti göz önünde bulunduran kapsamlı bir görüş sunarlar. Sizlere genel bir fikir verebilmesi açısından, mekân değerlendirmeleri bir ila dört yıldız arasında yapılır. Buna göre: • Bir yıldız (kötü): Ortalamanın altında restoran • İki yıldız (orta): Fena değil ama tekrar ziyaret etmek için acele etmeyin • Üç yıldız (çok iyi): Üstün, akılda kalıcı • Dört yıldız (olağanüstü): Mükemmel, eşsiz deneyim Biz, eleştirmenler olarak, Kamares Otantik Hint Mutfağının dört yıldızlı bir müessese olduğunu düşünüyoruz. Ambiyans, lezzet ve konukseverlik mükemmel ve eşsizdi, her şeyiyle muhteşem bir deneyimdi. Kamares’i herkese kesinlikle tavsiye ediyorum. Gecemizi özel kıldığı için bütün ekibe teşekkürlerimle... Kamares Otantik Hint Restoranında rezervasyon yaptırmak için, iletişim bilgileri: Süleyman Recep Sokak, No. 77, Edremit, Karaoğlanoğlu-Girne Tel: 0533 857 58 57 / 0542 861 26 17 Baharatların ve aromaların eşşiz uyumunun tadını çıkarın...

100

If you want the true taste of India without making a trip abroad, then Kamares is the place.The menu is full of regional dishes that are well explained and invite you on a food journey through India. All of this is cooked to perfection, more home style than your usual curry house so it is not greasy, salty or heavy. Nice style with a lot of substance. The total bill was approximately 200TL, for three people including all meals, two bottles of rose wine, two bottles of water, desserts and coffees. It came up to almost 70TL per person and it worths every penny for such a beautiful dining experience. When rating as reviewers, we are actually reflecting the overview according to the menu, atmosphere, cost and service. Just to give you an overall idea, ratings vary from one star to four stars; • One star ( poor ); below average restaurant •Two star ( fair ); just ok, a place not worth rushing back •Three star ( excellent ); superior, memorable • Four star ( extraordinary ); transcendent, a one of a kind As reviewers, we considered Kamares Authentic Indian Cuisine as a four star Restaurant. The ambiance, food and the hospitality were transcendent, one of a kind and it has been a very impressive experience. Always and very highly recommended. Thanks for making our evening very special.... To book a table at the Kamares Authentic Indian Restaurant, the contact address is; Süleyman Recep Sokak No 77 Edremit, Karaoğlanoğlu-Girne Tel: 0533 857 58 57 / 0542 861 26 1 7 Enjoy the harmony of spices and flavors.......


KAMARES Restaurant & Bar

Authentic Indian Cuisine & Tandoori Kebabs Adres: Süleyman Recep Sokak No 77 Edremit, Karaoğlanoğlu-Girne Tel: 0533 857 58 57 - 0542 861 26 17


PASSATEMPO DVD

Filmin Adı: Karlar Ülkesi Yönetmen: Chris Buck, Jennifer Lee Oyuncular: Kristen Bell, Josh Gad, Idina Menzel Yapım Yılı: 2013 Türü: Animasyon | Macera | Komedi

Movie: Frozen Director: Chris Buck, Jennifer Lee Stars: Kristen Bell, Josh Gad, Idina Menzel Year: 2013 Genre: Animation | Adventure | Comedy

Konusu: Krallığa sonsuz kışı getiren bir lanetin ardından, Prenses Anna, Karlar Kraliçesi olan kız kardeşi Elsa’yı bulup laneti sona erdirmek için, usta dağcı Kristoff ve sadık Ren geyiği Sven ile birlikte destansı bir yolculuğa çıkar.

Plot: When a prophecy traps a kingdom in eternal winter, princess Anna, teams up with extreme mountain man Kristoff and his sidekick reindeer Sven on an epic journey to find her sister Elsa, the Snow Queen, and put an end to her icy spell.

Bu filmi izlemeniz için 4 neden: 1- Kardeşliğe ve ailenin önemine dair, bütün çağlara hitap eden, hayat dolu ve eğlenceli bir hikâye olduğu için.

4 reasons to watch this movie: 1- It is a heartwarming fun tale, for all ages, about sisterhood and the importance of family.

2- Oscar ödüllü bu film, komik anları, karanlık anlamı ve duygusal mesajlarıyla sizi hem ağlatacağı, hem güldüreceği ve eşsiz hislerle baş başa bırakacağı için.

2- Frozen is a movie with hilarious moments, dark meaning and emotional message. You will cry, laugh and feel amazing after watching this well deserved Oscar winning movie.

3- İlk bakışta peri masallarındaki karakterleri andıran ana karakterleri, bildik tiplemeleri farklı bir açıdan sunabilen ve klişelere düşmemek amacıyla daha derin ve etkileyici bir biçimde sergileyebilen bir film olduğu için.

3- The main characters at first sight seem to be like the typical figures from fairy tales, but the movies gives them more depth and charm in order to portray those archetypes in a different perspective and breaks all cliches.

4- Tüylerinizi diken diken eden, özellikle “Let It Go” gibi hareketli şarkıları için.

4- Upbeat songs that may give chills running down your spine, most notably “Let it Go.”

102


A

da’da geniş dinleyici kitlesine sahip Fikri Karayel’in ilk albümü piyasaya çıkıyor. Basım ve dağıtımı Türkiye’de yapılacak albümün ilk klibi ‘Hayal edemezsin’ Serkan Şedele yönetmenliğinde çekilecek. ‘Hayal edemezsin’ isimli parça ülkemizde çekilen ve Türkiye’nin tanınmış sanatçılarının da yer aldığı bir filmde soundtrack olarak da kullanılacak. Albüm tanıtımı için Türkiye’de turneye çıkan Karayel ve özel orkestrası Eskişehir, İzmir ve Ankara ve birçok şehirde daha sahne alacak.

F

ikri Karayel, an artist who has a broad fan base in Cyprus, will soon release his first album which will be produced and distributed in Turkey. The first music video of the album will be directed by Serkan Şedele and produced for the song “Hayal Edemezsin” (You Can’t Imagine). The song will also be used in the motion picture soundtrack of a movie shot in Cyprus with a cast including famous stars from Turkey. Karayel and his orchestra will promote the album on a tour in Turkey and perform in several cities, including Eskişehir, İzmir and Ankara.

PASSATEMPO MÜZİK / MUSIC

Fikri Karayel

103


AJANDA / AGENDA

TİYATRO KIBRIS: RUMCA KÜSTÜM TÜRKÇE KIRILDIM

Tek kişilik oyun Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Oyunlaştıran ve Yöneten: Yaşar Ersoy (Faize Özdemirciler’in şiirlerinden) Mayıs ayı boyunca Cuma - Cumartesi 20:00 LBT Sahnesi - Lefkoşa

SERGİ FODER

Geleneksel Fotoğraf Sergisi Atatürk Kültür Merkezi - Lefkoşa 5-10 Mayıs

FEZİLE KÖKSAL

HEYKEL SERGİSİ İsmet V. Güney Salonu - Lefkoşa 6-12 Mayıs

KTOEÖS

KARMA RESİM SERGİSİ Öğretmen Ressamlar Atatürk Kültür Merkezi - Lefkoşa 12-17 Mayıs

GENERATION

Emin Çizenel - Anber Onar The House Art Rooms - Girne 16 Mayıs – 22 Haziran

GÖNEN ATAKOL – UFUK ÇİZGİSİ

KİŞİSEL RESİM SERGİSİ Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı - Gazimağusa 24 Mart – 14 Mayıs

KONSER 4. KIBRIS HAVALARI GECESİ

Atatürk Kültür Merkezi - Lefkoşa 8 Mayıs, 20.30

PİYANO-ŞAN-GİTAR KONSERİ

Girne Hayvanları Kurtarma Kulübü yararına Piyano: Demet Alkan - Fikri Toros Soprano: Ayşe Güler Akın Gitar: Ahmet Sönmezler Bellapais Manastırı 16 Mayıs Cuma, 20.00

104


THEATER CYPRUS: ANGRY IN GREEK, OFFENDED IN TURKISH One-person show Lefkoşa Municipality Theater Adapted and Directed by: Yaşar Ersoy (Adapted from poems by Faize Özdemirciler) Every Friday – Saturday throughout May, at 8.00 p.m. Lefkoşa Municipality Theater Stage - Lefkoşa

EXHIBITION FODER (CYPRUS TURKISH PHOTOGRAPHY ASSOCIATION) Traditional Photography Exhibition Atatürk Cultural Center - Lefkoşa 5-10 May

FEZİLE KÖKSAL

SCULPTURE EXHIBITION İsmet V. Güney Hall - Lefkoşa 6-12 May

KTOEÖS (CYPRUS TURKISH SECONDARY EDUCATION TEACHERS TRADE UNION) GROUP EXHIBITION OF PAINTING Teacher Painters Atatürk Cultural Center - Lefkoşa 12-17 May

GENERATION

Emin Çizenel - Anber Onar The House Art Rooms - Girne 16 May – 22 June

GÖNEN ATAKOL – DOWN THE LINE

SOLO PAINTING EXHIBITION Rauf Raif Denktaş Culture and Congress Palace - Gazimağusa 24 March – 14 May

CONCERT 4th CYPRUS TUNES NIGHT

Atatürk Cultural Center - Lefkoşa 8 May, 8.30 p.m.

PIANO-VOCALS-GUITAR CONCERT

Benefit concert for Girne Animal Welfare Club Piano: Demet Alkan - Fikri Toros Soprano: Ayşe Güler Akın Guitar: Ahmet Sönmezler Bellapais Monastery 16 May Friday, 8.00 p.m.

105


RÜYA TANER PİYANO RESİTALİ 18. Kuzey Kıbrıs Uluslararası Bellapais Müzik Festivali Açılış Resitali Bellapais Manastırı 21 Mayıs Çarşamba, 20.30

PINAR DİNÇER - ESRA KALKANOĞLU VİYOLA - PİYANO RESİTALİ 18. Kuzey Kıbrıs Uluslararası Bellapais Müzik Festivali Bellapais Manastırı 25 Mayıs Pazar, 20.30

KTBK BANDOSU KONSERİ

18. Kuzey Kıbrıs Uluslararası Bellapais Müzik Festivali Şef: Bando Yzb. Kerimcan Nayman Solist: Laden İnce (Soprano) Bellapais Manastırı 28-29 Mayıs Çarşamba-Perşembe, 20.30

SİNEMA

LEMAR CINEPLEX MAYIS AYI FİLMLERİ YASAK BÖLGE Yönetmen: Camille Delamarre Oyuncular: Paul Walker, David Belle, Gouchy Bay Tür: Aksiyon Ülke: Fransa - Kanada 16 Mayıs GODZILLA Yönetmen: Gareth Edwards Oyuncular: Aaron Taylor-Johnson, Bryan Cranston, Ken Watanabe Tür: Bilimkurgu-Aksiyon-Macera Ülke: ABD 16 Mayıs X-MAN: GEÇMİŞ GÜNLER GELECEK Yönetmen: Bryan Singer Oyuncular: Hugh Jackman, Jennifer Lawrence, James MacAvoy Tür: Aksiyon - Bilimkurgu Ülke: ABD 23 Mayıs TINKERBELL VE KORSAN PERİ Yönetmen: Peggy Holmes Oyuncular: Mae Whitman, Tom Hiddleston, Christina Hendricks Tür: Animasyon-Aile-Macera Ülke: ABD 23 Mayıs MALEFİZ Yönetmen: Robert Stromberg Oyuncular: Angelina Jolie, Brenton Thwaites, Ella Fanning Tür: Fantastik Ülke: ABD 30 Mayıs 106


RÜYA TANER PIANO RECITAL

18th Northern Cyprus International Bellapais Music Festival Opening Recital Bellapais Monastery 21 May Wednesday, 8.30 p.m.

PINAR DİNÇER - ESRA KALKANOĞLU VIOLA - PIANO RECITAL 18th Northern Cyprus International Bellapais Music Festival Bellapais Monastery 25 May Sunday, 8.30 p.m.

KTBK (CYPRUS TURKISH PEACE FORCE) BAND CONCERT 18th Northern Cyprus International Bellapais Music Festival Conductor: Band Captain Kerimcan Nayman Solist: Laden İnce (Soprano) Bellapais Monastery 28-29 May Wednesday-Thursday, 8.30 p.m.

SİNEMA

LEMAR CINEPLEX MOVIES IN MAY BRICK MANSIONS Directed By: Camille Delamarre Cast: Paul Walker, David Belle, Gouchy Bay Genre: Action Contry: France - Canada 16 May GODZILLA Directed By: Gareth Edwards Cast: Aaron Taylor-Johnson, Bryan Cranston, Ken Watanabe Genre: Science fiction-Action-Adventure Contry: USA 16 May X-MAN: Days of Future Past Directed By: Bryan Singer Cast: Hugh Jackman, Jennifer Lawrence, James MacAvoy Genre: Action - Science fiction Contry: USA 23 May TINKERBELL – THE PIRATE FAIRY Directed By: Peggy Holmes Cast: Mae Whitman, Tom Hiddleston, Christina Hendricks Genre: Animation-Family-Adventure Contry: USA 23 May MALEFICENT Directed By: Robert Stromberg Cast: Angelina Jolie, Brenton Thwaites, Ella Fanning Genre: Fantastic Contry: USA 30 May 107


BULMACA / PUZZLE

LABIRENT / LABYRINTH

Çözümü Solution 108


BULMACA / PUZZLE

NUMERICA

Çözümü Solution 109


BULMACA / PUZZLE

4

3

4 110

2

3

2

1

1

SUDOKU


ACİL NUMARALAR / EMERGENCY NUMBERS

KKTC’yi ziyaret edenler için önemli numaralar

Important telephone numbers for visitors to the TRNC

KKTC Ekonomi Bakanlığı:

0392-22-86838

TRNC Ministry of Economy:

0392-22-83594

KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı:

0392-22-83594

TRNC Ministry of Agriculture and Forestry:

0392-22-83594

KKTC Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı:

0392-61-12000

TRNC Ministry of the Environment and Natural Resources:

0392-61-12000

Lefkoşa - Turizm Bakanlığı Danışma Bürosu:

0392-22-89629

Nicosia - Ministry of Tourism Information Office:

0392-22-89629

Lefkoşa Türk Belediyesi:

0392-22-85221

Nicosia Municipality:

0392-22-85221

Lefkoşa Derviş Paşa Müzesi:

0392-22-73569

Nicosia Dervish Pasha Museum:

0392-22-73569

Lefkoşa Kütüphane ve Taş Eserleri Müzesi:

0392-22-84349

Nicosia Library and Lapidary Museum:

0392-22-84349

Lefkoşa Lüzinyan Evi:

0392-22-71285

Nicosia Lusignan House:

0392-22-71285

Lefkoşa Mevlevi Tekke Müzesi:

0392-22-71283

Nicosia Mevlevi Dervish Lodge:

0392-22-71283

Lefkoşa Polis:

0392-22-83311

Nicosia Police Station:

0392-22-83311

Lefkoşa Devlet Hastanesi:

0392-22-85441

Nicosia State Hospital:

0392-22-85441

Lefkoşa Yakın Doğu Ünv. Hastanesi Acil Servis

0392-153

Nicosia Near East Univ. Hospital Emergency Service

0392-153

Lefkoşa Elektrik Arıza:

0392-22-75557

Nicosia Electricity Repairs:

0392-22-75557

Lefkoşa Galeria Cinema:

0392-22-77030

Galleria Cinema:

0392-22-77030

Lefkoşa Mısırlızade Sineması:

0392-22-89698

Nicosia Mısırlızade Cinema:

0392-22-89698

Lefkoşa Lemar Cineplex:

0392-22-35395

Nicosia Lemar Cineplex:

0392-22-35395

Gazimağusa Turizm Danışma Bürosu:

0392-36-62864

Famagusta Tourism Information Office:

0392-36-62864

Gazimağusa Belediyesi:

0392-36-64556

Famagusta Municipality:

0392-36-64556

Gazimağusa Canbulat Müzesi:

0392-36-65498

Famagusta Canbulat Museum:

0392-36-65498

Gazimağusa St. Barnabas Müzesi:

0392-36-48331

Famagusta St. Barnabas Museum:

0392-36-48331

Gazimağusa Yeni İskele İkon Müzesi:

0392-37-12933

Famagusta-İskele Icon Museum:

0392-37-12933

Gazimağusa Devlet Hastanesi:

0392-36-48986

Famagusta State Hospital:

0392-36-48986

Gazimağusa Elektrik Arıza:

0392-36-65514

Famagusta Electricity Repairs:

0392-36-65514

Gazimağusa Galeria Sinema:

0392-36-51270

Famagusta Galleria Cinema:

0392-36-51270

Girne Belediyesi:

0392-81-51884

Kyrenia Municipality:

0392-81-51884

Girne Akçiçek Hastanesi:

0392-81-52266

Kyrenia Akçiçek State Hospital:

0392-81-52266

Girne Barış ve Özgürlük Müzesi:

0392-82-18616

Kyrenia Peace and Freedom Museum:

0392-82-18616

Girne Bellapais Manastırı:

0392-81-57540

Kyrenia Bellapais Abbey:

0392-81-57540

Girne Güzel Sanatlar Müzesi:

0392-81-52287

Kyrenia Fine Arts Museum:

0392-81-52287

Girne Kalesi ve Müzeleri:

0392-81-52142

Kyrenia Castle and Museum:

0392-81-52142

Girne Halk Sanatları Müzesi:

0392-81-57688

Kyrenia Folk Art Museum:

0392-81-57688

Girne Galleria Sinema:

0392-81-59433

Kyrenia Galleria Cinema:

0392-81-59433

Girne Lemar Cineplex:

0392-82-23399

Kyrenia Lemar Cineplex:

0392-82-23399

Güzelyurt Belediyesi:

0392-71-42018

Omorphou Municipality:

0392-71-42018

Güzelyurt Müzesi:

0392-71-42202

Omorphou Museum:

0392-71-42202

Sağlık Sorunları:

0392- 112

Health Problems:

0392-112

Polis:

0392-155

Police:

0392-155

Yangın:

0392- 199

Fire:

0392-199

Orman Yangını:

0392- 177

Forest Fires:

0392-177

111


112




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.