The translation and publishing of this book has been made by the three publishers. All rights reserved. No part of this book may be reproduced, stored in a retrieval system, or transmitted, in any form or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise, without the prior written permission of the publishers.
Dansk Balkan Mission
Br. Roddingvej 5 A, DK - 6630 Rødding www.balkanmission.dk dbm@balkanmission.dk
Lutheran Heritage Foundation 51474 Romeo Plank Road Macomb, Michigan 48042 USA www.LHFmissions.org info@LHFmissions.org
İstanbul Luteryen Kilisesi www.luteryenkilisesi.org info@luteryenkilisesi.org
Funding for the publication of this volume has been provided by the Rocky Mountain District Lutheran Women’s Missionary League (LWML). Soli Deo Gloria!
Önsöz
Bu kitabın amacı, İsa hakkındaki sade, açık ve yaşam veren Söz’ü öğretmektir. Bu sözlere hepimizin ihtiyacı var. Günlük okumaların birçoğu gerekli olan şeye dikkat çeker: Kaybolan günahkârların Kurtarıcı’sı ve Barıştırıcı’sı olan İsa Mesih.
Duam odur ki, bu günlük okumalar yalnızca bazılarının inanmasına yardımcı olmakla kalmasın, aynı zamanda onların İsa’ya bağlı Hristiyanlar olarak kalmasını sağlasın. Tüm kaynaklarınız O’nda olmalıdır. Tek ihtiyacınız İsa’dır. Kendi içinizde yoksulken, O’nda her tür doluluğa sahipsiniz.
Kutsal Ruh Mesih’teki bereketi ortaya çıkardığında derinden kutsallaştırılmış oluruz ve Tanrı için meyve veririz. Yüreklerimize övgü ve zafer konuldu ve daha iyisi veya daha kötüsü için hayatlarımızı İsa Mesih’in zafer alayında yürürken görürüz.
Bu nedenle, bu kitapta hayatımı zenginleştiren şeyleri başkalarına aktarıyorum. Tanrı herkesi, yer ve gök ortadan kalktığında bile yok olmayacak olan
Söz’ü aracılığıyla bereketleriyle buluştursun.
Kopenhag 2012
Hans Erik Nissen
1 Ekim
“Bugün müjde günü. Oysa biz susuyoruz. Gün doğuncaya kadar beklersek, cezaya çarptırılacağımız kesin. Haydi saraya gidip durumu bildirelim.”
2.Krallar 7:9
Dört cüzamlı adam Yeruşalim’i kuşatan ordunun yerinde yeller estiğini görmüşlerdi. Rab düşman ordugâhında savaş arabalarıyla, atlarıyla yaklaşan büyük bir ordunun çıkardığı seslerin duyulmasını sağlamıştı. Onlar “böylece, gün batarken çadırlarını, atlarını, eşeklerini bırakıp kaçmışlar, canlarını kurtarmak için ordugâhı olduğu gibi bırakmışlardı.”
Dört cüzamlı, dışlanmış ve hor görülmüş adam! Ne yapabilirlerdi ki? Bunu pek düşünmediler. Yapamayacakları tek şeyin sessiz kalmak olduğunu biliyorlardı. Yeruşalim’de açlıktan ölmekte olan insanlara kurtulduklarını söylemeliydiler.
Bugün Müjde günüdür!
Bugün de durum aynıdır. Ama bunu pek az insan bilir. Birçokları hâlâ ölümün karanlığında ve gölgesinde yaşar ve bedelsiz tahıl alıp yiyebilecekleri bir yerin varlığından habersizdirler.
Biz de eğer kurtulmuşsak, birbirimize aynısını söylemeliyiz: “Yarına kadar bekleyemeyiz. Bugün söylemeliyiz. Kimsenin çalışamayacağı gecenin yaklaştığını biliyoruz. Ama hâlâ gündüz ve yaşam sözünün sonsuz yok oluşa gidenlere verilmesi gerekir.”
Kendinizi hor görülmüş ve önemsiz hissedebilirsiniz. Cüzamlı dört adam da öyle hissediyordu. Ama bu yine de güveninizi sizden çalmamalıdır. Bildiğiniz gibi kendimizi vaaz edecek değiliz. Mesajımız günahkârları günahtan yaşama götüren kişi hakkındadır. Yolu O hazırlamıştır. İsa bizi günahı ve İblis’i yenmeye çağırmaz. O’nun yapmış olduğu şeyi bizim yapmamıza gerek yoktur. O’nun kazandığı zafer sayesinde yaşam pınarından karşılıksız içmemiz sağlanmıştır.
Yeruşalim’de kuşatılmış olan yoksullar açlıklarını gidermek için terk edilmiş düşman ordugâhına koştular. İsa’yla ilişki buna benzemez. Müjde’nin vaaz edildiği her yerde insanlardan bazıları kurtulur. Kurtuluşu ilan etmeyi kimse istemezse herkes mahvolur. Bugün Müjde günüdür! Sessiz kalmayalım! Cezaya çarptırılmayı beklemeyelim!
2 Ekim
Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.
Romalılar 8:37
Zulmün ne zaman patlak vereceğini kimse söyleyemez. Ama Hristiyan karşıtlığı artmaya devam ediyor. Eski Hristiyan ülkelerde her geçen gün daha fazla insan, yüzlerini tuhaf inanışlara ve Hristiyanca düşünce ve yaşam tarzına açıkça meydan okuyan ateist felsefelere dönüyor. Elçiler zamanındaki ruhsal iklimle, bugün gözümüzün önünde yükselmeye başlayan ortam arasındaki benzerlik şaşırtıcıdır.
Bu nedenle, ilk Hristiyanların karşılaştığı şeylerle karşılaşacağımızdan şüphemiz olmasın: Sıkıntı, elem, zülüm, açlık, çıplaklık, tehlike ve kılıç. Pavlus, Hristiyanların kasaplık koyun sayıldığını söyler. Sürekli İsa’nın uğruna öldürülmekle yüzleşirler.
Tanrı’nın Sözü’nün, Hristiyanlığın son döneminin ilk dönemine benzer olacağını söylemesi cesaretimizi kolayca kırabilir. Ürkek ve acılardan korkan doğamız her zaman kolay yolu seçmeye hazırdır. Yine de o yoldan gitmeyin! İsa’yı takip etmelisiniz ve acı yolunda O sizinle birlikte yürüdüğünde, o yolu daha önce yürümüş olduğunu bilmelisiniz.
Tanrı’nın Sözü aracılığıyla her şeye katlanmak için güçle kuşanırsınız. Karşınıza çıkan her şeyde, İsa aracılığıyla galiplerden üstünsünüz.
Tanrı’nın düşmanları sizden her şeyi alabilir. Evet, yaşamınızı bile alabilirler. Ama yapamayacakları bir şey vardır: Zaferinizi sizden alamazlar! O zafere İsa’da sahipsiniz. Kötü ruhların ordusu, İsa’nın sağladığı kurtuluşu ortadan kaldırmak için tüm araçlarını kullandı, ama başaramadı. Şeytan Golgota’da öldürücü darbeyi aldı.
Şimdi umutsuz bir savaş veriyor, çünkü zamanının az olduğunu biliyor. Birçok zarar verebilir, ama İsa’nın zaferini ortadan kaldıramaz.
Yüzyıllar boyunca ilahiler söyleyen Hristiyanların korosuna katılabilirsiniz: “Rab Mesih, sonsuz zafere şimdi sende sahibim!” Yüksek sesle söyleyin! Bu ilahi yüreğinizde yaşasın. Zaferin haberi sayısız insanı büyük acılar ve sıkıntıların içinden geçirmiştir. Gücünü kaybetmemiştir. O zafere güvendiğinizde sizi de birçok sıkıntının içinden geçirecektir. Rab sizi sevdiğini söylediğinde, bunlar içi boş sözler değildir. O tüm yol boyunca sizinle birliktedir. O, yol boyunca çocuğunu göksel hedefine götürmek ister.
3 Ekim
Yahya’nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı’nın Müjdesi’ni duyura duyura Celile’ye gitti.
Markos 1:14
Yahya’nın öğrencileri için Tanrı’nın krallığı tehlikedeymiş gibiydi. Artık çölde haykıran biri yoktu. Kimse tövbe vaftiziyle vaftiz edilmiyordu. İnsanlardan bekledikleri uyanış aniden kesilmişti. Yahya hapse atılmıştı ve sesi zindanın kalın duvarlarından geçmiyordu.
Bazen siz de Tanrı’nın krallığının gelişiminin durduğunu düşünebilirsiniz. Çok değer verdiğiniz hizmetkârların Tanrı tarafından bir kenara ayrıldığını görmüş olabilirsiniz. Belki de onlarsız yapamayacağınızı düşündünüz. Ama Tanrı sizin düşüncenizi dikkate almadı.
Belki siz de bizzat öyle bir araçsınız. Tanrı için bereketli bir hizmet döneminden sonra hastalıklar, Hristiyanlar arası çekişmeler veya başka bir şey hizmetinizi durdurdu. Bir kenara ayrıldınız.
Yahya hapse atıldığında olanları düşünün. İsa ortaya çıktı ve Tanrı’nın Müjdesi’ni vaaz etmeye başladı. Bugün de durum aynıdır.
Tanrı benden ve sizden başka insanları da hizmetine alabilir. Vazgeçilmez değiliz. Sadece İsa öyledir ve biz olmadan da işine devam edebilir.
Yine de durdurulmak zor bir şeydir. Birçok sorular belirir. Şüpheler belirdiğinde Yahya’dan ders alın. Yardım almak için İsa’ya haber gönderdi ve sorusunun cevabını aldı. Siz de alacaksınız.
“Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor ” (Luka 7:22). Bu Yahya için yardımcı oldu.
Bu mesajı aldığında Yahya sizce ne yaptı? Ellerini kaldırdı ve Tanrı’ya şükretti. Artık ilan ettiği söz yerine gelmişti: “O büyümeli, bense küçülmeliyim.” İsa, en karanlık zindanın bile söndüremeyeceği ışıktır.
İşte o zaman, Yahya kendisinin bir kenara çekilmiş olmasının sayısız Hristiyan’a fayda sağlayacağını herhalde bilmiyordu. Yahya bir tutsak olarak, İsa’nın kişiye her zaman serbest bırakmayabileceğinin tanığıdır, ama bu O’nun serbest bırakmadığı kişiyi unuttuğu anlamına gelmez. İsa sizi güçlendirmek için mesaj gönderir. Aynı zamanda, hayatınızın anlamı ve hedefi de olan krallığının gelişmesini sağlar. O zaman her şey iyi olur.
4 Ekim
Karanlıkta kalsam bile RAB bana ışık olur.
Mika 7:8
Günümüzde denenmeler hakkında pek konuşulmaz. Ama bu Hristiyanların sıkıntı çekmediği anlamına gelmez. Şeytan, dünya ve kendi doğamız, iman yaşamına karşı sürekli savaşır. Bu savaş sıklıkla Hristiyanların hayatını karartır.
O zaman ruhsal dünya garip şekilde uzaklaşır. Sanki Tanrı’nın Sözü artık yüreklere ulaşmıyor gibidir. Daha önce kurtuluşunuzla hoşnutken, şimdi yüreğinizi tuhaf bir donuk kayıtsızlık doldurmuştur. Kendinizi her şeyden vazgeçmenin en iyi yol olduğunu düşünürken bulursunuz.
Böyle düşündüğünüzde şüphenin karanlığına girersiniz. Uyuşukluğun ortasında mutsuz olursunuz. Ruhsal hayatınızın tekrar canlanmasının özlemini çekersiniz. Tanrı’dan müdahale etmesini istersiniz ama bir şey yapmadığını düşünürsünüz. Ve sorarsınız: “Neden?”
Nedenlerden biri, Tanrı’nın size yukarıdaki ayeti öğretmek istemesi olabilir. “Karanlıkta kalsam bile RAB bana ışık olur.”
Karanlıktan çıkmak için tüm yüreğimizle yardım isteriz. Bazılarımız, Tanrı’nın bizi feraha çıkardığı anları adlandırabilir. Ama Tanrı her zaman böyle çalışmaz. Tanrı genellikle başka bir şey ister.
Mika’nın bunu tecrübe etmesi sağlandı. Karanlık devam edecekti, ama Tanrı karanlıkta bir kandil yaktı. Onu dışarıya çıkarmak yerine, Rab onun gözlerini yakmış olduğu ışığa çevirdi.
Bu Tanrı’nın çocukları için muhteşem bir gerçekliktir: Dünya ne kadar karanlık olursa olsun, Rab Söz’ün ışığını yeniden canlandırır ve parlatır.
Rab Kutsal Ruh’uyla, her şey sarsılsa bile Tanrı’nın Sözü’nün sağlam durduğunu görmeniz için gözlerinizi açmak ister.
Rab bu Söz’ü size verdi. Bu Söz size aittir. Tanrı’nın yüreğini hiçbir şey, denenmeleriniz ortasında bu Söz’e güvenmeniz kadar mutlu edemez. Belki bir şey hissetmezsiniz, ama elleriniz yaşam ışığına uzanır ve ona tutunursunuz. O zaman umut yeniden canlanır. Rab sizi karanlıktan çıkarır.
5 Ekim
Çünkü adını ve sözünü her şeyden üstün tuttun.
Mezmur 138:2
Rab’bin, Sözü’nü yüceltmesi harikadır. Bunun gerçekleşmesi için sürekli dua etmeliyiz. O zaman bize her şeyi aşan zenginlikler verir.
Tanrı’nın cevabından önce genellikle zor ve karanlık bir zaman gelir. Büyük ya da küçük sorunlar olabilir. Evet, Tanrı’nın çocuğu Tanrı’nın ışığını karanlıkta yaktığını deneyimler.
Bu, doğal insanın öz güveniyle ilgilidir. Denilecek şeyi ve cevabını bildiğiniz sürece, Tanrı’nın Sözü sizde veya sizin aracılığınızla büyümez. Bu nedenle, Rab sizi nasıl başa çıkacağınızı bilemediğiniz zorluklara ve sıkıntılara götürür. Şaşkın ve nereye gideceğinizi bilemez duruma gelirsiniz.
Büyük sıkıntınız ve çaresizliğiniz sizi Tanrı’nın Sözü’nü alma konumuna sokar. Artık kendi olaylarınızla meşgul olmazsınız. Kurtuluş için bir şey başaracağınıza inanmazsınız. Bu yüzden dışarıdan gelecek yardıma karşı yumuşarsınız.
Herhangi birinin bilgeliğinin size yardımı olmayacağını bilmelisiniz. Bunu yalnızca Rab yapabilir. Sözü aracılığıyla bunu gerçekleştirir.
Bunun büyük ve güçlü bir şey olduğunu hissetmezsiniz. Sakince ve birçok yönden anlaşılmaz şekilde olur. Ancak Kutsal Kitap’taki bazı sözler parlamaya başlar. O sözlere tekrar ve tekrar dönmek zorunda kalırsınız. Karanlıkta bir ışık bulmuşsunuzdur. Bu sözleri ne kadar çok düşünürseniz, size o kadar çok ışık verirler. Onların sıcaklığını hissedersiniz. Sanki sözler parlıyor ve kendilerini ruhunuza gömüyordur. Yine de ruhunuzda diri kalırlar. Onların nabız atışını duyarsınız ve adeta kalp atışlarınızın bu sözlere eşlik ettiğini hissedersiniz. Giderek bir uyum yaratılır. Tanrı’nın Sözü sizinle bir olur. Asıl gerçekliğiniz ve doğruluğunuza dönüşür.
Bu gerçekleştiği zaman, Tanrı adını ve sözünü her şeyin üzerine yükseltmiştir. İçinizde Söz’e karşı bir susuzluk yaratmıştır. O Söz’ün dünyadaki tüm zenginliklerden daha büyük hazineler barındırdığının farkına varırsınız.
Bu nedenle, Tanrı’dan adını ve sözünü sizin için her şeyden üstün kılmasını isteyin. Söz’e kapılın. Tanrı duanızı cevaplayacaktır.
6 Ekim
Acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi.
1. Petrus 2:23
Acı çekmek korkunç bir şeydir. Acılar ruhu, canı ve bedeni tehdit eder. Birçok kişi acının baskısı altında değişir. Bazıları umutsuzluğa yenik düşer, bazıları da saldırganlaşır.
Acı çekmek İsa’yı değiştirmedi. Acıya karşı tehdit etme yolunu seçmedi. Bu yolu seçmiş olsaydı, acılarını sınırlayabilirdi. Düşmanlarına yaptıkları davranışlarının sonuçlarını anlatabilirdi. O zaman onlardan birçoğu masum birine acı çektirdikleri için korkuya kapılabilirlerdi.
Hayatı kendisi için kolaylaştırmak İsa’dan uzaktı. Yumuşak başlılık ve alçakgönüllülükle, kendini aşağılanmalara ve darbelere teslim etti. Kesime götürülen kurbanlık bir hayvan gibi sessiz kaldı.
Masum insanlara acı çektiren insanlarla karşılaştığımızda içimizde bir itiraz yükselir. İsa’ya acı çektiren insanlarla birlikte olduğunuzu hiç düşündünüz mü?
Tümüyle temiz olan sadece O’ydu. Tüm günahlarınız ve kirliliğiniz için ödeyeceği bedelin karşılığında çekmesi gereken acı ne kadar da büyüktü? Ama İsa geri adım atmadı. Gönüllü olarak günah yükünün altına girdi ve bunu O’nun önünde daima güveninizi koruyabileceğiniz şekilde yaptı.
İsa çektiği acılara bir şekilde tehditle karşılık vermiş olsaydı, O’na gelmeye cesaret edemezdiniz. O’nun öfkesi altında titrer ve sadece ezici intikamını beklerdiniz. Ama O, bunun yerine sizi güçlü sevgisiyle karşılar. Hem günahlarınıza hem de günahlarınızın sonuçlarına katlandığı halde sizden nefret etmez. O çarmıh yolunu seçtiğinde ne yaptığını biliyordu. Sizinle Tanrı arasında barış gerçekleştirmek istiyordu ve bunu ancak acı yolunu seçerek yapabilirdi.
Şimdi büyük soru şudur. İsa’nın yeterince acı çektiğini düşünmüyor musunuz? O’na dönmeyerek ve lütfuna güvenmeyerek acılarına yenilerini mi eklemek istiyorsunuz?
İsa günümüzde de acı çekiyor. Bu acılar, O’nu kefaret eden Kurtarıcı olarak kabul etmeyenlerden kaynaklanıyor. Böyleleri, İsa’nın kurtarış eyleminin onlar için boşa gitmesine neden oluyorlar. Ama İsa’nın bu acıları sevince dönüşebilir. Bu, bir günahkâr tövbe ettiğinde olur.
7 Ekim
Yeni Ay törenlerinizden, bayramlarınızdan nefret ediyorum.
Yeşaya 1:14
Tanrı kendi buyurduğu bir şeyden nasıl nefret edebilir? Bu insanların yarattığı bir şey olsaydı belki anlayabilirdik, ama Rab’bin kendi buyruğu olunca anlayamıyoruz. Bu bir nevi kapris değil mi?
Hiçbir şekilde değil. Tanrı’nın Sözü’nde söylediği şeye uyulmalıdır. Bu, Eski Antlaşma altında da böyleydi ve Yeni Antlaşma altında da böyledir. Ama her iki antlaşma altında da, günah tüm sunuları Tanrı’nın nefret ettiği bir şeye çevirmiştir.
Sadakatsiz bir adam karısına pahalı ve hoş hediyeler alabilir; ama karısı onurlu bir kadınsa bu hediyelerden tiksinir. Kadının gözünde bu hediyeler, resmen hakkı olan şeyin yerini alan ucuz bir ikamedir. Ama sevginin yerini hiçbir şey alamaz.
İsrail halkı Rab’be büyük kurbanlar sunduğunu düşündü, ama O satın alınamazdı.
Tanrı’nın halkı günah içinde yaşıyorsa, Tanrı onların yaptığı her şeyden nefret eder.
Bir hasta ölümcül bir hastalıktan acı çekerse, söz konusu kişinin sadece küçük engellerle meşgul olması ve doktorun düzenli olarak onu ziyaret ettiği düşüncesiyle kendisini teselli etmesi korkunç bir şeydir.
Tanrı’yla olan ilişkimizde de benzer bir durum vardır. Temel şeylerin ilk olarak yolunda olması gerekir. Bu ancak İsa’ya olan imanın bizi günahtan kurtarmasıyla olabilir.
Bu nedenle Rab’bin çağrısı yankılanır: “Gelin, şimdi davamızı görelim” der Rab. “Günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa kar gibi ak pak olacaksınız. Elleriniz kırmız böceği gibi kızıl olsa da yapağı gibi bembeyaz olacak.” (Yeşaya 1:18).
Kutsal bir yaşam İsa’nın temizleyen kanının altında başlar ve devam eder. Kan günahı yok eder. Bizi günahın gücünden de serbest kılar. “Çarmıhla ilgili bildiri ” günahın zincirlerini kırar. Tanrı’nın gerçek lütfu günahın içinde kalmayı dayanılmaz hale getirir.
Günahların bağışlandığı krallıkta günahtan nefret ederek yaşıyorsanız, hizmetiniz Rab’bi hoşnut eder. O zaman gerçek bir şölen içtenlikle kutlanır; hem bu dünyada hem de daha sonra sonsuzlukta.
8 Ekim
Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.
2.Korintliler 12:10
İnsanların büyük bir çoğunluğu için, kendi zayıflığının farkına varma yolculuğu uzun sürer. Sandığımızdan daha güçlüyüzdür. Bir çıkmaza girdiğimizde başka bir yol deneriz.
Ama Tanrı’nın okulunda kalmaya devam ederseniz, yenilgi günü gelir. O zaman ağzınızı bıçak açmaz. O zaman yalnızca ne kadar az şey başarmış olduğunuzun değil, tamamen güçsüz olduğunuzun da farkına varırsınız.
İnsanın kendi güçsüzlüğünü görmesi hayal edebileceğimizden çok daha zordur. Son çıkışımız da kapanmıştır. Her şeyden yoksunmuş gibi hissederiz. Kurtuluşumuz insani açıdan artık olanaksızdır. Düşüncelerimizde kendimizi ölüm cezasına çarptırırız.
Aynı zamanda Tanrı’nın bir çocuğunun, kendi zayıflığını görmesi bir berekettir. Bu nasıl mümkün olabilir?
Hristiyan’ın en büyük bereketi, sıkıntısında ve ihtiyacında tamamen Tanrı’ya bağlı hale getirilmesidir. O zaman kendinize güvenmezsiniz. Kurtuluşunuz için artık parmağınızı dahi kaldıramazsınız. Sizinle Rab’bin ilgilenmesi gerekir.
O zaman artık Tanrı’nın gücünüzü arttırması için dua etmezsiniz. Tanrı’nın zaten yapmış olduğu şeye katkı yapacak bir şeyiniz yoktur. Hedefe ulaşmanız için her şeyi Rab’bin yapması gerekir.
Ancak umutsuzca zayıflığınızın farkına vardığınızda, umudunuzu Rab’be bağlamayı öğrenebilirsiniz. Bunu yapmak birçok seçenekten biri değildir. İsa tek umudunuzdur. O olmadan sadece çaresizlik vardır.
Tanrı’ya karşı durumunuz böyleyse, o zaman O sizi zafere ulaştırabilir. Bunu Müjde’nin zenginliklerine gözlerinizi açarak yapar. Ruhu ve Sözü’yle, size yalnızca İsa’ya güvenmeyi öğretir.
Kendini iflas etmiş sayan ve yalnızca İsa’ya güvenen bir Hristiyan herkesten güçlüdür. Tanrı’nın gücü onda tamamlanır. Kendi gücünüz olduğu sürece, Tanrı size yardım edemez. Rab sizin için her şeyse, yenilmezsiniz.
Evet, eğer güveninizi İsa’nın üzerine koyarsanız, zayıflığınızda güçlüsünüz.
9 Ekim
Yaşamı boyunca kral tarafından günlük yiyeceği sürekli karşılandı. 2. Krallar 25:30
Yehoyakin, yaklaşık 38 yıldır Babil’de tutsaktı. Ama bir gün serbest bırakılma saati geldi çattı. Babil’de başka bir kral tahta geçti ve Yehoyakin’i bağışladı.
Kaç yıldır İblis’in tutsağı olduğunuzu bilmiyorum, ama onun hizmet etmek için acımasız bir efendi olduğunu biliyorum. Altın vaatlerine rağmen, onun yolları her zaman sonsuz cehennem ıstırabıyla sonuçlanır.
İsa’ya aitseniz, hayatınızda başka biri kral oldu demektir. O sizi bağışlamış ve serbest bırakmıştır. Artık O’nun sofrasında oturuyorsunuz ve O sizin günlük ihtiyaçlarınızla ilgileniyor. Siz kendi kendinize yetebilmeyi istemiştiniz. Birçok kez iyi ve tam bir Hristiyan olmaya karar vermediniz mi? Ama asla olamayacaksınız. Her gün Tanrı’nın, İsa’da bulunan, hak edilmemiş lütfuyla yaşamanız gerekir. Dünyada yaşadığınız sürece durumunuz budur.
Ancak bu o kadar da kötü değildir! Tanrı’nın sizi her gün yeni bir lütufla karşılaması iyi bir şey değil midir? Lütuf denizini asla tüketemeyeceğinizi bilmek güzel değil mi? “Ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı” (Rom. 5:20).
Efendiniz gibi olmak istiyorsunuz. Bu istek, Hristiyan yaşamınızı canlı ve sağlıklı olarak korumanızda rol oynar. İstediğinizi elde edeceksiniz. Bu, İsa’yı yüz yüze, olduğu gibi gördüğünüzde gerçekleşecek.
Günahtan ve yetersizlikten kaynaklanan üzüntü, daha şimdiden Tanrı’nın zengin lütuf sofrasında olduğunuzu size unutturmamalıdır. İsa’nın kanının sizde temizleyemeyeceği bir günah yoktur. O’nun yapmış olduğu her şey size itibar kazandırır. Tanrı size, İsa’ya baktığı gibi bakar.
Tanrı kendi hazinelerini sakınmaz. Günden güne sahip olduğunuz her şeyi size hatırlatır. Dünyadaki yolculuğunuzda, Kral’ın çocuğu olmanın anlamını giderek daha fazla anlayacaksınız. Bunun için İsa’ya ait olmak o kadar güzeldir. Hâlâ O’na ait değilseniz, sofrasında sizin için de yer hazırlamış olduğunu bilmelisiniz.
10 Ekim
“Beni seviyor musun?”
Yuhanna 21:16
İsa’nın öncelikle bizim yeteneklerimizle ilgilendiğini düşünmek kolay gelir. Ama öyle değildir. O bizzat bizi ister.
Bunun tuhaf olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Eşini armağanlara boğan bir koca düşünün. Bir süre sonra, tüm bu cömertliğine rağmen kadın kocasının kendisini sevmediğini fark eder. O andan itibaren, tüm o armağanlar kocanın yerini alır ve kadına sürekli en önemli şeyi, kocasının ona olan sevgisinden yoksun olduğunu hatırlatır.
İsa için çok şey yapmış ama O’nu sevmeyen birçok insan vardır. Bunu kavrayamadan, yetenekleriyle Tanrı’nın onayını satın almak isterler.
Ama gerçek sevgiyi satın almak imkânsızdır. Gerçek sevgi sadece bir şeyin özlemini çeker ve o da sevgisine karşılık bulmasıdır.
İsa bu nedenle “Beni seviyor musun? ” diye sorar.
Bir Hristiyan İsa’ya olan sevgisini kaybedebilir. Bu sevgide kalmak sürekli bir mücadele gerektirir. Düşüncelerinizin Hristiyanlıkla ilgili pek çok şeyle meşgul olması kolaydır. Ama İsa’nın sevgisi, yalnızca O’nunla meşgul olmanızı ister. İsa, O’na ne verebileceğinize bakmadan sizi sever. O’nun yüreği yeteneklerinizi değil, bizzat sizi arzu eder. Aynı şekilde, O’nun size verebileceği ve hayatınızda yardım edebileceği her şey yerine bizzat O’nu sevmenizi ister.
İsa “Beni seviyor musun? ” diye sorar.
İsa’ya olan sevginiz soğuduğunda, bu arayış sözcükleri sizin için bir uyanış çığlığıdır. İsa, sizi O’na olan gerçek ve derin sevginizin başladığı yere geri götürür ve oradan beslenmenizi sağlar. Kaybolmuş günahkârın yeri İsa’nın ayaklarının dibidir. Orada, bana olan sevgisi sayesinde, günahlarım için lütufla dolu kurtuluşa sahip olurum.
Bundan ötesi yok. Ama aynı zamanda, olabileceğiniz en iyi yer orasıdır. Orada, İsa’nın size olan sevgisi, O’nu sevmeniz için size sürekli çağrıda bulunur. Seviyoruz, çünkü önce O bizi sevdi.
11 Ekim
Çünkü Mesih İsa’ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanrı’nın oğullarısınız.
Vaftizde Mesih’le birleşenlerinizin hepsi Mesih’i giyindi.
Galatyalılar 3:26-27
Kendi giysilerinizin içinde kurtulamazsınız. Beyaz vaftiz elbisesi bunun çok güçlü ve dokunaklı bir ifadesidir. Sizin elbiseniz iğrenç ve kirlidir. En iyi giysiyi kuşanmak için, paramparça olmuş giysilerinizden kurtulmalısınız.
Vaftizde İsa’yı giyindiğinizi düşünün! Birinin o beyaz vaftiz elbisesini giyindiği gibi, İsa’nın doğruluğu vaftiz olan kişiyi baştan aşağı kaplar.
Bembeyaz olursunuz. Tamamen paklanırsınız. “Eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur ” (2Ko. 5:17).
İçinde şüpheler beliren Tanrı’nın bir çocuğu için, Tanrı’nın vaftizle verdiği şeyde büyük esenlik vardır. Hiç hak etmediğiniz İsa’ya tüm zenginlikleriyle birlikte sahip olursunuz. O sizi tümüyle kaplar, her yönden kaplar. Sizden geriye bir şey görünmez.
Vaftiz giysisi “hazır giyimdir”. İşin içine iğne iplik girmez. Vaftiz olan kişi kendi giysisini hazırlamaz. Başka biri bunu yapmıştır. İsa’nın kurtarışı da böyledir. Hiçbir şey eklenmemelidir. Mükemmel ve tamamlanmış bir iştir.
İmanla Tanrı’nın evladısınız. Tanrı’nın Sözü’ne göre bunun nedeni, vaftizde İsa’yı giyinmiş olmanızdır. Bağlantı nedir?
İman Söz’e tutunur. Ve Söz şöyle der: “İman edip vaftiz olan kurtulacak ” (Mar. 16:16). Birinin evladını vaftize taşımak bir iman eylemidir. Bu eylemin Söz’ün temelinde gerçekleşmesi ne kadar güzel bir şeydir. Tanrı, Ruh’uyla ve suyla birleşen Söz aracılığıyla iman yaratır.
İsa’ya iman ediyorsanız, vaftiz gününüz yılın en önemli bayram günüdür. O zaman Tanrı’nın tüm zenginliğine ortak oldunuz.
İmansız yaşıyorsanız, vaftize rağmen kayıpsınız demektir. Öyleyse vaftiziniz tövbe ve iman yoluyla İsa Mesih’e geri dönme çağrıdır. Kendinizi sizi vaftiz eden İsa’ya teslim edin. Sonsuzlukta da size sahip olsun.
12 Ekim
Hiç kimse eski giysiyi yeni kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü yeni kumaş çeker, giysiden kopar, yırtık daha beter olur.
Matta 9:16
Hristiyanlık yama değildir. Böyle olduğuna inanan pek çok insan vardır. Hristiyanlığı, gri ve monoton günlerin bir kutsallık yaması olarak düşünürler. İnsan hayatının önemli noktalarında kiliseyi kullanır. Kilise doğaüstüne bir bağlantıdır. Kilisenin tavanı sanki belediye binasınınkinden daha yüksektir. Kiliseye giren kişi bayram, şölen ve ululuk havasını hisseder.
Bazıları da Hristiyanlığın, hastalığa, yaşlılığa ve yalnızlığa avunç veren bir yama olduğunu düşünür. Hayatla başa çıkamayan zayıf insanlar için de bir destektir.
Bazıları da Hristiyanlığın işlevinin, kavranamayan her şeyi açıklamak olduğunu düşünür. Yaşam kaotik ve uyumsuz görünebilir. Bu nedenle, Hristiyanlık kişinin varoluşuna dair bir anlam sunmalıdır.
Ancak, İsa bizleri yamalamak için gelmedi. Karşılıksız birçok şeyi verdiği doğrudur, ama armağanlar gerçek şeyin yerine geçmemelidir. O zaman insan Tanrı’nın en büyük armağanını kaçırmış olur.
İsa hayatımız boyunca bize yardım eder. Bunun için O’nu övün! Ama O’nun geliş nedeni bu değildi. O sizi Tanrı’nın gazabından kurtarmak ister. Kurtulmanız gereken bir cehennem vardır. Tanrı’nın yargısının sizin değil kendi üzerine inmesini istedi. Bu yüzden Golgota’da sizin yerinize Tanrı tarafından lanetlenerek öldü.
Çarmıha gerilmesi gereken sizdiniz. “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin? ” diye bağırması gereken sizdiniz. Cevapsız ve kapalı bir göğün altında, sadece karanlıkta korku içinde durması gereken sizdiniz.
Neyse ki İsa sizin yerinizi aldı. Bu nedenle, imanla O’nda yeniden doğabilirsiniz.
İsa sizi tüm zamanların en kötü durumundan kurtarmıştır: Bağışlanmamış günahlarla Tanrı’yla karşılaşmak.
Hristiyanlık, eski bir şeyin yaması değil. Hristiyanlık, kayıp günahkârları kefaretle kurtaran Kurtarıcı’nın, yani İsa’nın kendisidir.
13 Ekim
İyiliğin ne büyüktür, ya RAB, onu senden korkanlar için saklarsın. Mezmur 31:19
Tanrı’nın düşünceleri bizimkilerden çok yüksektir. Sıkıntıdayken, bize iyiliğini göstermeyi ertelediğinde Tanrı’yı anlayamayız. Neden müdahale etmez? Bunu neden hemen şimdi yapmaz?
Tanrı’nın Sözü’nün buna bir cevabı vardır.
İyiliğini saklar. Bu O’nun disiplininin bir parçasıdır. O’na güvenmeyi öğrenmemizi ister.
Tanrı’nın sakladığı şey tamamen örtülüdür. O istemeden önce O’nun elinde ne olduğunu asla öğrenemezsiniz.
Tanrı’nın iyiliğinin yalnızca çok ufak bir parçasını görürsünüz. Çok daha büyük bir kısmı hâlâ saklıdır. Eli uzanır, ama elinde ne tuttuğunu bilmezsiniz.
Saklanmış zenginliklere yüreğinizi açmak ne büyük bir sevinçtir! Tanrı, Sözü aracılığıyla sizi bekleyen şeyin ne olduğunu buğulu olarak görmenize izin verir. Tanrı saklı olanı unutmaz. O’nun yüreğinde sizin adınız büyük zenginliklere bağlanmıştır ve O size lütfunu göstermek ister.
Davut, Tanrı’nın iyiliğini her zaman anlayamadı. Yaşamı zorluklar, hastalıklar ve acılarla doluydu. Yazdığı Mezmurların çoğunun Tanrı’dan bir yardım isteme çığlığıyla başlaması bu yüzdendir. Ama öyle bitmezler. Tanrı, Davut’a tüm yaşadıklarına rağmen sahip olduğu sonsuz zenginliği bildirdi. Sizin için de öyledir. Her şeyden yoksun olduğunuzu düşünebilirsiniz. Günah ve ihmal sizi suçlar. Bölünmüş ve sorunlu zihniniz size başarısız olma hissini verebilir.
Ama sıkıntınızın içinde tüm günahlarınızı silen kişiye tutunursanız, zenginsiniz. Sonsuza dek Tanrı’nın lütfunun cömert zenginliğiyle karşılaşacaksınız.
Tanrı en büyük, en zengin ve en iyi şeyi sona saklamıştır.
O nedir?
O İsa’dır. O’na imanla sahip olursunuz. O sizi yönlendirir. O, sonsuzlara dek sizindir.
14 Ekim
Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma!
Vahiy 2:10
Bu Tanrı’nın sözüdür: “Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! ” Tanrı’nın sözü gerçekçidir, şok edecek kadar gerçekçidir, çünkü daima doğruyu söyler.
Hayattan acı çekmeden geçemezsiniz. Bu, Hristiyan olduğunuz gerçeğiyle bağlantılıdır. Herkesin çektiği doğal insani acıların yanında, Tanrı tarafından seçilmiş olduğunuz gerçeğinden kaynaklanan acılar da yaşayacaksınız.
İsa’nın yaşadığı hayat tarzını paylaşmaya hazırlanmalısınız. İşyerinizde, okulda ve komşularınızın arasında bunun farkına varacaksınız. Onlarla çok ortak noktanız vardır, ama derinlerde bir yerde farklısınızdır. Onlar bunu bilir. Siz de bilirsiniz. Siz Kutsal Ruh’un tapınağısınız ve İsa, Göksel Kral’ın Oğlu, içinizde yaşar.
Şeytan acınızı sizi felç etmek için kullanacaktır. Gözlerinizi kendinize ve kendi zayıflığınıza dikmenizi ister. Sizi mümkün olduğunca çabuk bicimde pes ettirmeye çalışır.
Ama onu dinlemeyin! Onun yerine gözlerinizi İsa’nın çektiği acıya dikin. Tanrı O’nu acılar aracılığıyla yetkinliğe erdirdi. Zihninizi Tanrı’nın güçlü Sözü’nde söylediğine odaklayın: “Korkma! ” Tanrı sizi kendi başınıza bırakmayacaktır. Getsemani Bahçesi’nde İsa’ya bir melek göndermişti. Ve bu, Tanrı’nın kurtulanlara yardım etmek için gönderdiği son melek değildi.
Rab’bin her bir gün için ihtiyacımız olan şeyi bize verdiğini bilmenizi isterim. Her gün kuşanmamız gereken bir zırh takımımız vardır. İsrail halkı her gün man yemişinden ihtiyaç duydukları kadarını toplamak zorundaydı. Bugün bizim durumumuz da buna benzer. Gücümüz günden güne tazelenecektir.
O zaman, her insana acı kâsesini dağıtan Rab’dir. Tanrı’nın krallığına girmek için birçok sıkıntıdan geçmek zorundayız.
Bize olan her şeyin Rab’bin eliyle paylaştırıldığını bilmek ruhumuza huzur verir. Bunu bizim iyiliğimiz için kullanacaktır.
Bu nedenle, korkmayın! Acı çekmek sizi hedefe doğru götürür.
15 Ekim
Bunun için Mesih İsa’ya ait biri olarak Tanrı’ya verdiğim hizmetle övünebilirim.
Romalılar 15:17
Pavlus bunu elçi olarak verdiği hizmetle ilgili söyler, ama gelecek kuşaklar onu farklı değerlendirir. Pavlus’un Tanrı’nın elinde eşsiz bir araç olduğunu biz görüyoruz. Ama onun birçok çağdaşı bu fikirde değildi. İnsanların çoğu onu eleştirdi. Onun şahsına sürekli saldırdılar. Bu nedenle, başkalarına cesaretini çalmalarına izin vermekle deneniyordu.
Kilisedeki sıkıntılar büyüktü. Yanlış öğretiler her yere yayılmıştı. Ahlaki çöküşün korkutan izi belirginleşiyordu.
Müjde’yi vaaz etmenin getirdiği büyük şahsi bedeli de buna ekleyin: Zincire vurulmak, kırbaçlanmak ve sürekli tehlike.
Bu koşullar altında insan Tanrı’ya verdiği hizmetle nasıl övünebilir?
Pavlus bununla övünebilirdi, çünkü hizmetini İsa Mesih’te görüyordu. Yaptığı her şeyde, içinden geçmesi gereken her şeyde, İsa’yla birleşmişti. Hizmetini Rab’binden aldı ve İsa’yla hizmet etti.
Sizin için de yol budur.
Yıllarca Mesih’in hizmetinde olabilirsiniz. Sizin hizmetiniz O’nunkinden zor değildir. İsa’yı geride bıraktığınızı ve artık O’nun elinde bir araç olmadığınızı hayal edebiliyor musunuz? O’nunla birlikte olmak yüreğinizin en büyük isteği değil mi?
İsa hizmet etmeye devam ettiğinden siz de bu hizmetin içinde olmak istersiniz.
Tanrı’nın krallığında deneyimli hizmetkârları dinlemek iyi bir şeydir. Onlar hizmet zorlaştıkça özel bir kutsama aldıklarının tanıklığını verebilirler. Zorluklar onları İsa’ya götürmüştür ve İsa da bu yolla onlara yardım etmiştir. Zorluklar ve mücadeleler aracılığıyla İsa’yla yeni bir ilişkiye yönlendirilmişlerdir.
Bir Hristiyan’ın İsa’ya hizmeti asla durmaz. Görevler değişebilir. Hizmet ve hedef aynıdır; her zaman canların kurtuluşuyla ilgilidir. Asla yalnız başınıza hizmet etmezsiniz. Siz ve İsa birlikte hizmet edersiniz.
16 Ekim
“Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır.”
2. Korintliler 12:9
İsa’nın gücünün güçsüzlükte nasıl tamamlandığını anlamak için kitaplar okumamız gerekmez. Onun yerine, Tanrı’nın lütfuyla yaşayan zayıf ve çaresiz Hristiyanlara bakmalıyız.
Onlar kendi başlarına bir şey değillerdir, ama zaten kendi zayıflıkları ve çaresizlikleri içinde bir şeymiş gibi görünmeye çalışmazlar. Perişan ve berbat durumları onlara acı verir. Aldıkları lütuf ve sevginin karşılığında hayatlarında bu kadar az ve küçük ürün olması onları utandırır. Kendilerinin Tanrı’nın gücünün yansıması olduklarını bilmezler.
Çaresizlikleri içinde İsa’ya dönerler. İsa gün boyunca onların yüreğinde ve zihninde yaşar. Hayattaki küçük şeyler hakkında O’nunla konuşmak onlara çok doğal gelir. Kendi başlarına yürüyemezler, hatta bir adım bile atamazlar. Kendi çabalarına ve yeteneklerine olan inançlarını kaybetmişlerdir. Her şeyde İsa’nın onları yönlendirmesi ve güç vermesi gerekir.
Tüm Hristiyanlar Tanrı’nın gücüne sahiptir. İsa, tüm doluluğu ve gücüyle orada olmadan yürekte yaşayamaz. Ancak, İsa’nın gücünün artmasına izin vermekle vermemek arasında büyük fark vardır.
İsa sizi güçsüzlükle tanıştırmadığı sürece, doğal yetenekleriniz ve imkânlarınız İsa’nın gücünü sınırlayacaktır. İsa asla bizimle güç yarışına girmez. Mesele yapabileceğimiz her şeyi yapıp gerisini Rab’bin yapması değildir.
Tanrı’nın iş ortakları olmak, O’nun emrinde olmaktır. Ortaya çıkacak ürünü, O’nun gücünü kullanmasına izin vermemiz belirler. Kutsama, bize ait olan bir şeyin içinde değildir. Yalnızca Rab’den kaynaklanır.
Kendi düşüncemize göre güçsüz olmak iyi bir şey değildir. Ama Tanrı’nın Sözü’nün ışığında, güçsüzlük diri su ırmaklarının içimizden akmasına neden olan bir ön koşuldur.
Dolayısıyla, Rab sizi güçsüzleştirdiğinde cesaretiniz kırılmasın. Bunu size olan öfkesinden dolayı yapmaz. O sizi sever ve gücünün güçsüzlükte tamamlanmasını ister.
Rab’den sizi O’nun yolunda yönlendirmesini isteyin; bu daima en iyi yoldur.
17 Ekim
İyi bir eş bulan iyilik bulur ve RAB’bin lütfuna erer.
Süleyman’ın Özdeyişleri 18:22
Tanrı’nın lütfu olan Rab’bin iyiliğini ancak karşılıksız bir armağan olarak alabilirsiniz.
Tanrı’nın birçok lütfu vardır. Eş, bunlardan biridir.
Durup, en yakın akrabası olan kişiye ne borçlu olduğunu düşünmek iyi bir şeydir. Düşüncelerinizi ele geçirebilecek küçük kızgınlıklar, Tanrı’ya eşiniz için şükretmeyi unutturabilir. Ayrıca, eşinizin iyiliğini gün be gün yaşadığınız için olağan bir şey olarak görürsünüz.
En önemli şey Tanrı’ya şükretmektir. Şükrettiğim şeyi Tanrı’nın elinden alırım. Eşiniz için göstereceğiniz en büyük nezaket, onu Tanrı’nın bir armağanı olarak kabul etmektir. O zaman onunla olan bağlantınız Tanrı’yla birlikte gerçekleşir; bunu yaparak her ikinizin üzerine de kutsama getirirsiniz.
Hâlâ vaktiniz varken, eşinize teşekkür etmek de önemlidir. Birçok insan bir mezarın başında dururken, çok geç olmadan söylemiş olmayı diledikleri bir şey üzerinde düşünür.
Bir teşekkür sevinç yaratır. Yaşamın getirdiği gündelik yükümlülükler için yenilenmiş bir güç verir. Sürekli hoşnutsuzluk ve suçlamalarla karşılaşma hayatı çekilmez hâle getirir.
Küstahlığın getirdiği lanet pek çok yuvayı yıkmıştır. Buna karşı tetikte olmalıyız. Bir adım geri atıp evliliğinizi daha geniş bir perspektiften görmek iyi bir şeydir. En iyisi de Tanrı’nın ışığının altına gelmektir. Orada eşimin Tanrı’dan gelen bir lütuf olduğunu görürüm. Lütfa asla layık değilim. Lütfu hak etmeden alırım. Rab lütfunu başka bir kişi aracılığıyla verdiğinde de aynı şey geçerlidir.
Eşinizi bu ışıkta görmek, evliliğinizi kutsanmış bir şey yapar. O zaman yüreğiniz ve zihniniz sevinçle dolar. O zaman sevgi, günlük hayatın ortasında yardım ve teşvik etmek için yolunu bulur. Tanrı’nın Sözü kutsanmıştır, çok pratiktir. O Söz’ün söylediklerine önem veren sizler kutsanmışsınızdır. Rab’bin Sözü aracılığıyla size aktarılan yardım olmadan hayatta iyi olabileceğinizi düşünenler ise çok yoksuldurlar.
18 Ekim
Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba’nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak.
Yuhanna 6:57
Tanrı’nın çocuğu yalnızca doğru ve iyi olanın gücünde yaşamaz. İsa’nın gücünde yaşar.
İsa, Hristiyan bir hayat yaşamayı başaramayanların Kurtarıcı’sıdır. O, başarısız Hristiyanlığınız yüzünden yargılanmış hisseden sizlerin Kurtarıcı’sıdır.
Sıklıkla artık şimdi gerçek bir Hristiyan olacağım diye verdiğiniz kararların sonucunda hep başarısızlığa uğradınız. Bu nedenle umutsuzsunuz ve cesaretinizi yitirdiniz. Başkaları başardı, ama siz yapamıyorsunuz. Belki de Hristiyan olmak içimde yok, diye kendinizi sorguluyorsunuz.
Hiçbirimizin içinde bir Hristiyan olma çipi yoktur. Bizde olan tek şey günah, bencillik ve Tanrı’ya isyandır. Tanrı bu yüzden İsa’nın gücünde yaşamamızı ister. İsa’da sizde olmayan her şeyi bulacaksınız.
Kendisinden kurtarılması gereken çok Hristiyan vardır. Onlar her seferinde İsa’ya bir kez bakıyorlarsa, kendilerine on kez bakarlar. Kendi yoksulluklarının içinde İsa’daki muazzam zenginliklerini hâlâ kavrayamamışlardır.
Mükemmel bir şey istiyorsanız, duraksamadan İsa’ya gidin. Aradığınız şeyi asla kendi içinizde bulamayacaksınız. Ama sizin yerinizi alan Kurtarıcı’nız aracılığıyla, her şeye bolca sahipsiniz. İsa kendine bir şey ayırmaz. Her şeyi sizinle paylaşır.
Sevginin peşinde misiniz? Kendinize başvurmayın. Tanrı gibi seven yalnızca İsa’dır. O’na asla boş yere gitmiş olmazsınız. İsa, Kutsal Ruh aracılığıyla sevgisini yüreğinize akıtır.
İmansızlığınız sizi dehşete mi düşürüyor? İsa’ya gidin. O, her koşulda göksel Baba’sına güvenir. Yürekten İsa’ya yardım için yalvardığınızda, O’nun sizi kendi egemenliğine çekip tüm zenginliğini sizinle paylaşması kesindir.
Bu yolla İsa’nın sizin için sakladığı her şeye sahip olduğunuzda O’nun gücüyle yaşamaya başlarsınız. O’nunla övünürsünüz. O zaman yaşamınızın sırrı, O’nda sahip olduğunuz her şey olur.
19 Ekim
Bana gelince, sizin için RAB’be yalvarmaktan vazgeçip O’na karşı günah işlemek benden uzak olsun!
1. Samuel 12:23
İnsanların büyük bir bölümü, şefaat dualarını gönüllülük esasına göre yapılması gereken bir şey olarak algılar. Şefaat dualarını hatırlamak ve yapmak iyidir, ama Hristiyanların çoğu zaman bulamadığında veya unuttuğunda bu duaları pek ciddiye almaz.
Ama Rab’bi tanıyan biri böyle davranmaz. Samuel’i örnek alabilirsiniz.
İsrail halkı, bir kral isteyerek Tanrı’ya karşı günah işlemişti. Diğer uluslar gibi bir krala sahip olmak istiyorlardı. Görünmeyen Tanrı’nın onların tek Kral’ı olduğu gerçeğiyle uzlaşamıyorlardı. Halkın bu isteği Tanrı’yı aşağılamaktan başka bir şey değildi. Oysa Tanrı onları birçok farklı koşullarda ve durumlarda yönlendirmiş ve korumuştu. Ama İsrail bununla tatmin olmadı. Kendi içlerinden çıkacak bir önder istiyorlardı.
Samuel, bu isteklerine Tanrı’nın nasıl baktığını halka açıkça anlattı. Halk korktu ve Samuel’e şöyle dediler: “Yok olmayalım diye, biz kulların için Tanrın RAB’be yakar. Çünkü bütün günahlarımıza kendimize bir kral istemek kötülüğünü de ekledik.”
Ve Samuel onlara açık bir cevap verdi. Onlar için RAB’be yalvarmaktan vazgeçerek Tanrı’ya karşı günah işlemek istemiyordu.
Bir Hristiyan’ın hizmetinin çeşitli yönleri vardır. Şefaat duaları bunlardan biridir. Tanrı sizin bazı insanlarla ilgilenmenizi ister. Şefaat duasının kollarında o insanları Tanrı’nın önüne taşıyacak olanlar sizsiniz. Bunu yapmak dayanıklılık ister, ama bu hizmeti görmezden geldiğinizde Tanrı’ya karşı günah işlemiş olursunuz.
Sıklıkla günah işlediğinizi düşünebilirsiniz. Öyleyse, tüm günahlarınızla, yapmayı ihmal ettiğiniz şeyler dolayısıyla işlediğiniz günahlarınız için de İsa’ya gelebilirsiniz. Ve O, değerli kanıyla tüm bu günahlarınızı silecektir.
Lütfuyla sizi ayağa kaldıracaktır ve sizi tekrar şefaat duası hizmetine yerleştirecektir.
Ya yine başarısız olursanız?
Aynı yolu izlemelisiniz. İhmal ettiğiniz şeyleri O’nun paklayan kanının altına getirmelisiniz. Böylece o kanın gücünün değişmediğini göreceksiniz. İsa sizi tekrar şefaat duacısı olmaya çağırır ve sizi hizmetinizde verimli kılar.
Ebeveynler yaşlandıkça güçten düşerler. Dışarıdan bakınca daha temkinli gibi görünürler. Zamana pek ayak uyduramıyorlarmış gibidir. Eski olan her şeyin çok iyi olduğunu düşünürler.
Genç kişi ataktır. Yeni şeyler onu cezbeder, eski nesillerin düşünceleri ve tutumları onları rahatsız eder. Bu yaklaşım Hristiyan toplulukların da içine işlemiştir.
Ebeveynlerinizin iyi öğütlerine bağlı kalmazsanız, Tanrı’ya karşı günah işlersiniz. Ve günah bereketi öldürür.
Birçokları uyarılmayı reddettiği için İsa’dan ayrılmıştır. Ebeveynler çocuklarının tehlikeli bir gelişimin içinde olduğunu görür ve bunu onlara söylemeye çalışırlar. Ama açıkça hissettikleri şey söyleyecekleri birçok şeyi kendilerine saklamaları gerektiğidir. Çocuklarının tutumu onları susturur.
Dünyasal durumlara gelince, bir babanın veya annenin sözünü birçok insan dinlemez. Ebeveynler çocuklarına finansal alanda dikkatli olmalarını söylediklerinde sesleri duyulmaz. Gençlerin çoğu en pervasız olanın en büyük kârı elde edeceğini düşünür. Bu bağlamda, ebeveynlerin öğüdü sınırlayıcı bir etki olarak görülür.
Genç insan, yaşlının sahip olmadığı bir şeye sahiptir, ama yaşlı insan da gencin sahip olmadığına sahiptir. Ve bu, bilgeliktir. Her şeyi kendiniz yaşayarak öğrenmeniz gerekmez. Yaşlı insanların sözünü dinlerseniz, yaşamınızı Tanrı’da tutabilirsiniz ve birçok acıdan ve dertlerden kaçınabilirsiniz.
Başkalarından öğrenme lütfu için Tanrı’ya dua etmek iyidir, ama alçak gönüllülük gerektirir. Daha akıllı olduğunuzu düşünüyorsanız, tabii ki kendi yolunuza gidersiniz. Ve bu yol sizi berekete götürmez.
Ebeveynlerinizin size söylediklerinin bir kısmı onlardan kaynaklanmaz. Onlar da kendi ebeveynlerinden almışlardır. Kabul edin. Bu sizin kutsanmanızı sağlar ve başkalarına aktaracak bir bilgeliğiniz olur.
21 Ekim
İsa bunlardan on iki kişiyi yanında bulundurmak, Tanrı sözünü duyurmaya göndermek ve cinleri kovmaya yetkili kılmak üzere seçti. Markos 3:14
İsa sizi önce O’nunla birlikte olmanız için seçti. O’nunla birlikte olmalısınız. İsa sizinle dostluk kurmak ister. Sizinle paylaşmak istediği bir şey var. Sizin de O’nunla bir şey paylaşmanızı ister.
İsa için yeterince çaba harcamadığınızı düşünebilirsiniz. Her diri Hristiyan bu duyguyu bilir. Kendinizi yararsız bir hizmetkâr olarak görürsünüz.
Hizmetinizin sizin için en önemli şey olmadığını unutmayın. Önemli olan İsa’yla beraber olmaktır. Bunu çaresiz biri bile yapabilir. Ve bu aynı zamanda, en çok özlediğiniz şeyin bu olduğu gerçeğidir. Yüreğinizin en derin ihtiyacı budur.
Bununla birlikte, İsa’yla birlikte olmak yeterli midir?
Evet, sonsuzlara dek yeterlidir. O’nunla yüreğinizi yatıştırabilirsiniz. Ruhunuzu yalnızca İsa tatmin edebilir.
Birçok insan, İsa’yla birlikte dinlenmediği için hayattan ve hizmetten yorulurlar. O’nun için yapmaları gerekenle aşırı meşguldürler. Planlar yaparlar ve sonuçları yetersiz olduğunda kolayca umutsuzluğa kapılırlar.
Öncelikle, İsa’yla birlikte dinlenmelisiniz. O, hizmetinizden çok sizinle ilgilenir. Sizin sevginizi ister. Bunun anlamı, onun için yapabileceğiniz her şeyden fazladır.
İsa üzerinize lütuf yağdırmak ister. O’nun sevgisi sizde egemen olmalıdır. Yüreğinizi hoşnut etmek ister. O’nunla dinlendiğinizde, tüm kutsamaya sahip olacaksınız.
İsa’yla birlikte yaşamınız, Tanrı’yla olan ilişkinizin en derin ve gerçek şeyidir. Her hizmet İsa’da dinlenerek başlar ve başarılır. Aslında hizmet eden siz değilsiniz. Ürün veren siz değilsiniz. İsa’dır. O, hayatını sizin içinizde yaşar. Sizin aracılığınızla adım atar. O nedenle İsa’nın yanında bulunun. Orada yüreğiniz huzur bulur. Orada Kurtarıcı’nız için bir hizmet aracına dönüşürsünüz.
22 Ekim
Tahtın, dört yaratığın ve ihtiyarların ortasında, boğazlanmış gibi duran bir Kuzu gördüm. Yedi boynuzu, yedi gözü vardı.
Vahiy 5:6
Yuhanna kendini gökte buldu. Orada Tanrı’nın tahtını gördü. Muhteşem bir görümdü bu. Vahyi içeren mühürlenmiş tomar Tanrı’nın elindeydi, ama onu açmaya layık kimse bulunamadı. Yuhanna bu yüzden acı acı ağladı. Ama Kuzu’yu gördüğünde ağlaması kesildi.
Boğazlanmış Kuzu Tanrı’nın tahtının önünde duruyordu. Bunun anlamı, Tanrı’nın her zaman Kuzu’yu görüyor olmasıdır. Kuzu Tanrı’nın odağıdır. Tanrı’nın odağı sizin de odağınız olmalıdır.
Tanrı’nın bütün düşünceleri İsa’da özetlenir. Sizin de tüm düşünceleriniz İsa’da özetlenmelidir. İsa her zaman Tanrı’yla birlikte olduğu gibi, sizinle de birlikte olmalıdır.
Yuhanna Kuzu’yu neden hemen görmedi? Çünkü Kuzu’nun çekiciliği ve dışsal bir parlaklığı yoktu. Tanrı, harika bilgeliğiyle, Yuhanna’nın gözlerini bir süreliğine kapattı.
Sizin için de aynısı geçerlidir. Ruhsal gelişiminizin nasıl olacağına siz karar veremezsiniz. Rab bir süreliğine kendini sizden saklayabilir. Bunu yapmaktaki amacı, O’ndaki zenginliğinizi daha derinden anlamanızı sağlamaktır. Kapıları sizin için yalnızca O açabilir. Sizi sonsuz hikmetinin içine alır. O, “yerdeki ve gökteki her şeyi Mesih’te birleştireceğini ” anlamanızı ister.
Geriye doğru hayatınıza bir göz attığınızda, Tanrı’nın niyetini sezebilirsiniz. Tanrı sizi sürekli İsa’yla birleştirmek istemiştir. Ve bazen kendini saklamış olsa da, bunu günahlarınız için boğazlanmış olan Kuzu’yu bulasınız diye yaptı.
Ve İsa’yı öncelikle kendi yüreğinizde değil, ama Tanrı’nın yüreğinde bulursunuz. O sizi neşe ve sevinçle doldurur. Tanrı, İsa’yı daima tüm günahlarınızı ortadan kaldıran kurban Kuzusu olarak görür.
Kurtuluşun temeli budur ve bu temel sonsuza dek sarsılmadan durur.
23 Ekim
Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü Kutsal Yasa’nın yönetimi altında değil, Tanrı’nın lütfu altındasınız.
Romalılar 6:14
Tanrı’nın krallığı lütuf krallığıdır. Her şeyin başlangıcı ve kaynağı lütuftur. Tanrı’nın çocuğu lütufla kurtulur ve kutsal bir hayatın kaynağı da Tanrı’nın lütfudur.
Birçokları lütufla kurtulduktan sonra farkına varmadan Yasa’nın altına girerler. Tüm meşguliyetleri kendilerinin ve başkalarının bir Hristiyan olarak ne olmaları ve ne yapmaları gerektiği olur. Bunun sonucunda, günah yaşamlarında güç kazanır. Tanrı’nın Yasa’sı günahı büyütür.
Eleştirel tutum ve hırçınlık, yüreklerde lütfun yerini Yasa’nın almasından kaynaklanır. Kişi kendinden ve başkalarından çok fazla şey talep etmeye başlar.
Günah kontrolü ele geçirir. İnsan kendini başkasıyla kıyaslar. Kendini kabul ettirme ve kıskançlık güçlenir ve sevgi soğur.
Rab, çocuklarının arasındaki günahın gücünü kırmak ister. Bunu, “Kutsal Yasa’nın yönetimi altında değil, Tanrı’nın lütfu” altında olduklarını onlara öğütleyerek yapar. Yasa’nın yolu yenilgiye götürür. Lütfun yolu zafere ve İsa’daki zenginliklere götürür.
İsa’nın ölümünün ve dirilişinin, Hristiyan yaşamınızın geçmişinde kalan şeyler olmaması önemlidir. O’nunkine benzer bir ölümde O’nunla birleştiyseniz, O’nunkine benzer bir dirilişte de O’nunla birleşeceğinizi sürekli hatırlamalısınız.
İsa tüm günahlarınızı taşımış ve İblis’in işlerini ezmiştir. Bunu sizin hayatınızda yapmıştır. Hâlâ günahtan rahatsız olabilirsiniz, ama gücünün kırıldığını da bilirsiniz. Günahın üzerindeki zafer, İsa tarafından Golgota’da kazanıldı. İsa’nın tamamlanmış işine olan imanınız sizin zaferinizdir.
Yüreğiniz Tanrı’nın lütfuna karşı şükürle dolduğunda, Şeytan sizden kaçacaktır. Golgota’daki yenilgisinin hatırlatıldığı yerde bir an bile duramaz. Ve günah da Şeytan’la birlikte geri çekilecektir. Geriye İsa’daki lütuf ve sevinç kalır.
24 Ekim
Ancak özgürlük benlik için fırsat olmasın.
Galatyalılar 5:13
Mesih’in tüm zenginliğine ortaksınız. Golgota’da gerçekleştirdiği işle kazanıp da size hemen vermediği hiçbir şey yoktur. Buna Yasa’dan özgür kılınmanız da dâhildir. Sizi mahkûm edebilecek bir Yasa yoktur, çünkü Yasa sizin yerinize İsa’yı mahkûm etmiştir. İsa, kendisine iman eden herkesin aklanması için Yasa’nın sonudur.
Şeytan sizden bu muhteşem Müjde’yi çalmak için her aracı kullanır. Kullandığı yollardan biri, İsa’nın tüm günahlarınıza kefil olduğundan günah işlemenin o kadar da ciddi olmadığını size inandırmaya çalışmasıdır.
Bunu doğrudan yapmaz. Eğer yapsaydı onu hemen fark ederdiniz. Yaşamınızda günaha karşı hoşgörülü bir tutum oluşmuşsa, can düşmanınız buna çok sevinir. Çünkü sizi uzun vadede yenmiş olacağını bilir.
Gerçek ve diri bir Hristiyan günaha düşebilir, ama günahta kalamaz. Bir elinizde günahı diğer elinizde İsa’yı tutamazsınız. Yapmaya çalıştığınız şey buysa, aslında günahla İsa arasında bir köprü kurmayı deniyorsunuz demektir. Ancak İsa, bir kez yüklendiği günaha bir daha bağlanmak istemez. Bu nedenle, O’nu günah yaşamınıza çekmek istediğinizde sizden ayrılır.
Hristiyan, İsa ve günahla aynı anda esenlik içinde olamaz. Hristiyan günahın içinde yaşayamaz. Günaha düşebilir, ama bu farklı bir şeydir. Bu, suya veya ateşe düşmeye benzer. Hemen kurtarılmazsanız boğulur veya yanarsınız.
Sakın bunu unutmayın: Tanrı’ya karşı günah işlemek ölümcül olabilir! Günahın ne kadar çekici olduğunu deneyimlerinizden bilirsiniz. Ama benliğin arzuları yaşamınızda hüküm sürmemelidir. İsa sizi kurtardı ve kendi kanıyla satın aldı.
Günah yüreğinize girerse ve sevdiğiniz şey olursa, Tanrı korkusu sizi terk eder ve günaha teslim olursunuz. İsa’daki özgürlüğünüz İsa’ya başkaldıran günahın hizmetinde değil, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu’nun hizmetinde yaşanan bir hayattır.
25 Ekim
‘Bundan fazla ne harcarsan, dönüşümde sana öderim.’
Luka 10:35
İyi Samiriyeli yeterince çaba sarf etmemiş miydi? Haydutların eline düşen zavallı adamcağıza yardım etmek için gösterdiği gayret yeterli değil miydi? Yaralarına pansuman yaptıktan sonra onu eşeğinin sırtına koyup hana götürdü ve hancıya ödeme yaptı. Ama hepsi bu değildi. Geri döndüğünde, hancının ekstra masraflarını da ödeyecekti.
Yüreğiniz İsa’nın sevgisiyle doldurulduğunda, içinizde bir ışık yanmaya başladı ve Kurtarıcı’nıza sevinçle haykırmaktan kendinizi alamadınız. İnsanın günahlarından kurtulması, başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz. İsa onları yüklendi ve bir daha asla sizin üzerinize tekrar yüklemeyecek. Günahkârın yüreği bu gerçeğin farkına vardığında, ruhu şükranla dolar ve içinde günah işlememeye dair kutsal bir istek belirir.
Bu durum niye böyle devam etmez?
Yüreğimin gözünü sürekli ve yalnızca İsa’da tutmam zordur. Zihnim birçok yöne çekilir. Ve İsa ve O’nun harika kurtarışı yüreğimi doldurmuyorsa, günaha karşı savunmasız kalırım.
Hristiyan olmadan önce işlediğim günahlar acı vericidir, ama Tanrı’nın çocuğu olduktan sonra işlediğim günahlar bundan çok daha kötüdür. Artık günah işlemenin Tanrı’nın sevgisinin üzerine basmak olduğunu hissederim. Günahın O’na neye mâl olduğunu bir düşünün!
Ama ben günahın bütün pisliğinin ortasında utanç içindeyken, İsa ne yapar? Bana geri döner. Herhangi bir şey için beni suçlamak amacıyla değil, kefaretinin ödemesiyle günahlarımı kapatmak için gelir.
“Ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı.” Tanrı’nın hâlâ sizi bağışlamaya devam ediyor olmasını anlayamazsınız. Bunun nedeni hiçbir şeyin sınırsız olamayacağını düşünmenizdir. Ama Tanrı’nın sevgisi sınırsızdır. Sizi çocuğu gibi sever ve sizi terk edemez. Günah işlediğinizde, hak edilmemiş lütfunu size göstermek için derin özlem duyar. Günahın neden olduğu suçunuzun içinde İsa’yı beklemelisiniz. O her zaman geri gelir ve her şeyin sizin için ödendiğini hatırlatır.
26 Ekim
Kendi uğruna suçlarınızı silen benim, evet benim, günahlarınızı anmaz oldum.
Yeşaya 43:25
Kötülük yapmak diye adlandırdığımız bir günah vardır. Bunlar yapmamanız gereken davranışlardır. Bunun sizi insanların gözünde lekelediğini bilirsiniz.
Bu nedenle de saklamaya çalışırsınız. Başkalarının sizi olduğunuz gibi görmesini istemezsiniz. Aksi takdirde onların gözünde saygınlığınızı kaybedeceğinizi düşünürsünüz.
Hesap vermek zorunda olduğunuz Rab’bin gözleri önünde hiçbir şeyin gizli olmadığı ve açıkça göründüğü gerçeği korkutucu bir düşüncedir.
Peki, ne olacak?
En korkunç olan şey, bağışlanmamış günahlarınızla Tanrı’nın önüne çıkmaktır. Ama suçlarınızı ve günahlarınızı silmek için yanıp tutuşan bir Tanrı varsa, neden böyle bir şeyi yapmak isteyesiniz ki?
İsa’yı katılaşmış ve kirli yüreğinize alın. Tüm gizli günahlarınızı O’na itiraf edin. Hepsini silecektir. İsa’nın kanına temas ettiğinde tek bir günah bile varlığını sürdüremez.
Rab’bin unuttuğu bir şeyi sizin hatırlamanız algılanması zor bir şeydir. Ama Tanrı’nın çocuğu için durum budur. Siz günahları ve başarısızlıkları hatırlarsınız. Onlar sizi hayatınız boyunca bir gölge gibi takip ederler. Ortaya çıktıklarında, sürekli onların suçlayan gücünü hissedersiniz.
Ama Tanrı için durum farklıdır. O, sildiği şeyi hatırlamaz. O’nun sildiği şey ortadan kalkmıştır. Unutulmuştur.
Kuzu’nun kanındaki güç bizi şaşırtır. Kirli ve suçlu günahkâr kar gibi beyaz olur. Parçalanmış şeyler bir araya gelir, tamamlanır. Asla günah işlememiş bir insan gibi olursunuz.
Birçok insan Tanrı’nın bizim hatırımız için bizi bağışladığını düşünür. Bu düşünce birçok kavgayı ve şüpheyi de beraberinde getirir. Lütfu belirsizleştirir. Sürekli sormak zorunda kalırsınız: Tanrı benim de suçlarımı silebilir mi? Bu sorudan özgür kılındınız. Onun yerine şunu sorabilirsiniz: İsa, bana da lütfedebilir mi? Bu sorunun cevabından kuşku duymanız gerekmez. “Tamamlandı” dediğinde O size cevabı vermiştir.
27 Ekim
Aralarında öylesine keskin bir anlaşmazlık çıktı ki, birbirlerinden ayrıldılar.
Elçilerin İşleri 15:39
Pavlus’un ikinci müjdeleme yolculuğunun başlangıcı berbattı. Acı bir anlaşmazlık iki kardeşi birbirinden ayırdı. Barnaba ve Pavlus anlaşamıyorlardı. Tartışmanın kaynağı, Barnaba’nın kuzeni Yuhanna Markos’tu. İlk yolculuklarının ilk bölümünde Barnaba ve Pavlus’la birlikte olan Markos, daha sonra Asya İli’ne geçmeden önce eve dönmüştü. Şimdi ikinci yolculuğa onlarla beraber gitmek istiyordu. Barnaba kabul etti, ama Pavlus ilk yolculukta onları bırakıp eve dönen Markos’un ikinci yolculuğa gelmemesinde ısrarcıydı. Sonuçta Barnaba ve Pavlus ayrıldılar.
Pek çok dindar Hristiyan bu koşullar altında Tanrı’nın kutsamasının kesileceğini düşünür, ama Antakya’dakiler bu görüşü benimsemiyorlardı. Barnaba’yı Markos’la, Pavlus’u da Silas’la birlikte gönderdiler.
Kardeşler arasında çekişme ve kavgalar talihsiz şeylerdir. Tanrı’nın Sözü, aramızda esenliği korumamız için bizi teşvik eder. Anlaşmazlıklar güveni ve sevinci çalar. Ama Tanrı, küçük ve kusurlu çocuklarını hizmetinde kullanabilecek kadar büyük ve lütufkârdır. Tanrı’nın kutsamasına, O’nun Sözü’nün koymadığı sınırlar koymaya kalkışmayalım.
Pavlus ve Silas, Müjde’yi Avrupa’ya yaydıkları verimli bir yolculuk yaptılar. Rab şüphesiz Barnaba ve Markos’la da birlikteydi. Rab, hizmetinde günahkârları kullanır.
Günümüz kiliselerinde de aynı durum geçerliliğini korur. Kardeşler arasında anlaşmazlık ve çekişme günahtır, ama bunun bizi felç etmesine izin vermemeliyiz. Yaşamı, gelişmeyi ve büyümeyi sağlayanın Tanrı’nın lütfu olduğuna güvenerek ilerlemeliyiz.
Aynı zamanda, Rab’be sürekli dua etmeliyiz ki, bu şekilde yol açtığımız yaralara Ruhu’yla şifa versin. Pavlus’un yazdığı son mektupta Yuhanna Markos’tan bahseder. Timoteos’tan onu kendisiyle Roma’ya getirmesini ister ve ekler: “Yapacağım hizmette bana yardım eder.”
Tanrı birbiriyle çekişen kardeşleri bir araya getirebilir. Onlar cennete doğru yürürken böyle olması iyi bir şeydir.
Bu konuyu İsa’yla konuşun. O, günümüzde de mucizeler yaratmaya devam ediyor.
28 Ekim
Kendi yüceliği ve erdemiyle bizi çağıranın tanrısal gücü, kendisini tanımamız sonucunda yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi bize verdi.
2.Petrus 1:3
Tanrı’nın gerçek çocuğu, sürekli Tanrı’ya yakışır bir hayat sürme özlemiyle yaşar. Çok sayıda insan bu özlemi kaybetmiştir. Tanrı’nın Sözü’nün belirlemediği kanallardan medet ummuşlardır.
Birçok dini akım, tanrısal bir yaşam vaadiyle Hristiyanlar arasında yayılmıştır. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra izledikleri yolun yanlış olduğunu gören birçoklarının hayatında geriye kalan şey hayal kırıklığı olmuştur.
Tanrısal yaşamın tek bir yolu vardır. O da Tanrı’nın Sözü’nün belirlediği yoldur. Bu yol, İsa Mesih’i tanımaktır. Bu sağlam bir yoldur ve kutsanmayı getirir.
İsa, Tanrı’nın bilgeliğidir. Anlayışımızın çok ötesine geçen bu şeye, Tanrı’nın lütfu sayesinde yüreğimizdeki imanla yapışabiliriz.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım, biz yaşamı yaratamayız. Ama imanla İsa’ya döndüğümüzde değişiriz. Yaşamı alırız.
Tanrı’nın Sözü, her türlü ilacı ve tedavi yöntemini kullanıp şifa bulamamış bir kadından bahseder. Kadın sıkıntı içinde İsa’ya döndü. O’na geldi ve dokundu. O zaman İsa’nın içinden çıkan güç kadını iyileştirdi.
Sizin yaşamınızda da böyledir. Boş ellerinizi İsa’ya uzatırsanız, hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Yaşam O’ndan kaynaklanır. Tanrısal yaşamın sırrı O’dur.
İsa’ya güvenmemek büyük bir ruhsal zayıflığın sebebidir. Pek çok kişi yardımı bulamayacakları yerde aradı. Bunun yerine, Kutsal Kitap’ın O’nun hakkında söylediğine odaklanmalıydılar. Kutsal Kitap’a bağlı kalmak İsa’ya iman etmektir.
İsa yoldur. İsa yaşamdır. İsa özgür kılandır. O kurumayan yaşam pınarıdır. O’ndan içebilirsiniz. Eğer içerseniz, Kutsal Yazı’da dendiği gibi, içinizden diri su ırmakları akacaktır.
İsa’yı tanımak, tüm ruhsal büyümenin ve kutsanmanın yoludur.
29 Ekim
Bunun için Tanrı, senin Tanrın, seni sevinç yağıyla arkadaşlarından daha çok meshetti.
İbraniler 1:9
İsa sevinç yağıyla mesh edilmiştir.
O’ndan kaynaklanan bir sevinç içinizi doldurmadan dikkatinizi O’na çeviremediğinizin farkında mısınız? İsa her zaman sevinciyle birlikte gelir.
Bu, suni ve bayağı bir sevinç değildir. Kaynağını O’nun içinde hüküm süren Ruh’tan alır.
İsa’yla Tanrı arasında çok derin bir ahenk vardır. Fikir, duygu ve istek bir birliktir. İsa Tanrı’yla bir olduğu için Tanrı’nın esenliğiyle aşılanmıştır. Tanrı’nın sevinciyle dolmadan kimse öyle olamaz. Tövbe eden her bir günahkâr için gökte sevinç olur. Kayıp bir günahkâr Baba’nın kapısını her çaldığında Tanrı sevinir.
Benzer şekilde, hiçbir şey İsa’yı kurtulmuş bir günahkârdan daha fazla sevindiremez. Onlar İsa’nın çektiği her acının ödülüdür.
Düşüncelerinizde ve aklınızda, Tanrı’nın İsa hakkında size söyledikleri için yer açarsanız, harika bir şey yaşarsınız. İsa sevincini sizinle paylaşır. O’ndan diri su ırmakları akar ve değişmeden o ırmaklardan içemezsiniz. Sevincinizi İsa’da bulursunuz. O’nu sevindiren şey sizi de sevindirir. Sizi sevinç yağıyla mesh eder.
Başka insanların kurtuluşunu çok isteyen Hristiyanlarla karşılaştım. Bu kişiler, ülkemizde ve dünyada çok sayıda insan Tanrı’sız ve umutsuz yaşarken rahat edemez. Bu endişeleri onları daha fazla duaya, hizmete ve fedakârlığa yöneltir.
Acınası bir hayat yaşadıklarını sanmayın! Onlar sevinç yağıyla mesh edilmişlerdir. Tanrı’nın istediği şeyi isterler. Tanrı’nın yüreğini mutlu eden şey onların yüreğini de mutlu eder.
Kendi sevinçlerini nadiren düşünürler. Akıllarında hâlâ ulaşılamayan insanlar vardır. Yaşamları tek bir şeye adanmıştır: Rab’lerini, Efendi’lerini hoşnut etmek.
Bugün İsa size geliyor. Sizi sevinç yağıyla mesh etmek istiyor. Sizi göksel bereketlerle doldurmak istiyor. Canınızı kurtarmak ve sizi bir sevinç aracına dönüştürmek istiyor.
30 Ekim
O zaman, ‘Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim sokaklarımızda öğrettin’ demeye başlayacaksınız. O da size şöyle diyecek: ‘Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum. Çekilin önümden, ey kötülük yapanlar!’
Luka 13:26-27
Yargı Günü, büyük bir sürprizler günü olacak.
Burada İsa’yla birlikte yürüyenler, gökte O’nunla tekrar karşılaşacak. Yusuf ve Meryem’in komşuları, dostları ve aile üyeleri, hepsi de İsa’nın onları tanıyacağını düşünecek. Ama yanılıyor olacaklar.
İsa’yla birlikte yiyip içen bazı insanlar, ama yine de sonsuzluğu İblis ve onun melekleriyle birlikte sönmeyen cehennem ateşinin içinde geçirecekler.
Bu nasıl mümkün olabilir?
Bunun nedeni, yüreklerinde İsa’yla doğru bir ilişki kurmamış olmalarıdır. İsa’yla ilgilenmek, ya da O’na sempati veya hayranlık beslemek yeterli değildir. İsa merhamet dilenmez. Sizin zavallı ve kirli yüreğinizi ister.
Onu İsa’ya verdiniz mi?
Ezik ve kırık yüreğiniz O’nun evi oldu mu?
Yargı Günü’nde, İsa yalnızca yeryüzünde yürekten tanıdığı kişileri tanıyacak. O yüreğinize gelmek istiyor. Kapıyı açarsanız sizi pisliğinizden arındırır. O’nun kefaret eden kanı, sizi kardan beyaz yapar.
Yeryüzünde bunu yapmasına izin verirseniz, sonsuzlukta tanıyacağı kişilerden olursunuz.
O zaman bile, o gün olağanüstü bir gün olacak. İsa’nın sizi tanıdığını anlayamazsınız. Sefil ve değersiz hissedersiniz. İsa’nın sizi sonsuza dek dışarıya atması için iyi nedenleri vardır.
Ama İsa bunu yapmaz. Yaşamınız boyunca sizinle birlikte yürümüştür. Her gün sizi lütfuyla kaplamıştır. Evet, size kurtuluş giysisini giydirmiştir. O’nun gelinisiniz, elinizden tutup sizi göklerdeki evinize götürmek ister.
İsa tarafından tanınan sizler kutsanmışsınızdır.
31 Ekim
Tanrı’nın lütfunu geçersiz saymış değilim.
Galatyalılar 2:21
Tanrı’nın lütfunu geçersiz saymayı hayal eden Hristiyan var mıdır?
Anlaşamadığımız her şeyin ortasında, Tanrı’nın lütfunu asla geçersiz saymayacağımız konusunda anlaşabilir miyiz?
Cevap açık gibi görünse de, bu o kadar kolay değildir. Şeytan çabalarını, Tanrı’nın lütfunu istismar etmemiz veya geçersiz saymamız üzerinde yoğunlaştırır. Bunun için birçok yol dener. Yasacı zihniyet, bu yollardan biridir.
Bir Hristiyan iki doğaya sahiptir: Eski ve yeni. Eski doğa bu dünyaya aittir. Kurtarılamaz, ancak mezarda yok edilecek. Eski insan yalnızca Yasa’yı duyar. Onun içinde Yasa hüküm sürer. Eski insan Müjde’yi duyduğunda, bunu günah işlemek için bir bahane olarak kullanır.
İsa’ya imanla yaratılan yeni insanda durum tamamen farklıdır. O yalnızca Müjde’yi duyar. İsa, Hristiyan’ın yüreğinde yaşar. “Her iman edenin aklanması için Mesih, Kutsal Yasa’nın sonudur.”
İsa’nın olduğu yerde, Yasa’nın tüm koşulları yerine gelir. Bunu Yasa’yı sona erdirecek boyutta yapmıştır. Bu, Yasa’nın getirdiği yükümlülükler için de geçerlidir.
Şeytan, yüreğinize Yasa’yı almanız için her yolu dener. Yasa bir kez yüreğe girdiğinde, alanını genişleteceğini bilir. Sonunda, Hristiyan olmak için nasıl olmanız ve ne yapmanız gerektiğini düşünüp durursunuz.
Bu aniden olmaz. İsa yavaşça aklınızdan ve düşüncelerinizden uzaklaşır. Kendi Hristiyanlığınızla ilgilenmeye başlarsınız.
Farkına varmadan Tanrı’nın lütfunu iptal edersiniz. Şeytan, Tanrı’nın Yasa’sını istismar etmiş ve bunun sonucu korkunç olmuştur.
Bu nedenle, gayretinizi Tanrı’nın lütfunu korumaya yoğunlaştırın. Yüreğinizde yalnızca bir kişiye yer vardır ve O da İsa’dır. O’nun Golgota’da tamamladığı işi, yüreğinizin yegâne hazinesidir. Üzerine inşa edeceğiniz temel budur.
1 Kasım
Tanrı’nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz. Romalılar 8:28
Özel ayrıcalığı olan insanlar vardır. Onlar Tanrı’nın sevdiği ve kendi amacı uyarınca çağırdığı kişilerdir. Çağrılmış olanların hepsi Tanrı’yı sevmez. İsa, çağrılanların çok ama seçilenlerin az olduğunu söyler. Çağrılanlar arasında bazıları bu çağrıyı ve Tanrı’yı sevmeyi kabul eder. Onlar için her şey her durumda iyilik için etkin olur.
Onların her durumda iyilik için etkin olması, en iyi şey için etkin olmaları anlamına gelir: Yani canın sonsuz kurtuluşu. Sonsuz zenginliğinize engel olmadığı sürece, geçici iyi şeylerden de keyif alabilirsiniz. Bu hayat kesinlikle kolay bir şey değildir, fakat Tanrı, çocuklarına hayatları boyunca sayısız yollarla yardım eder. Ama “insan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? ”
Tanrı tüm koşullar altında kurtuluşunuzu gözetir. Her şeye müdahale ederek onları cennete doğru yaptığınız yolculuğunuza katkı verecek hale getirir.
Bu yeryüzündeki iyi ve başarılı zamanlarınızda geçerlidir. Rab’bi seviyorsanız, kendi zenginliğinize rağmen kurtulmanızı sağlamak için Rab yardım eder. İsa, “Zengin kişi Göklerin Egemenliğine zor girecek … ama Tanrı için her şey mümkündür ”, demiştir.
Bu, zor zamanlarınızda ve sıkıntılarınızda da geçerlidir. Bu söz, zorluklar biriktiğinde veya ezici yenilgilere düştüğünüzde büyük bir fırsat anlamına gelir. Öyleyse şöyle demelisiniz: Bu bile Tanrı’nın elindedir ve bunlar kurtuluşuma hizmet etsinler diye Tanrı bana ve hayatımın tüm koşullarına dokunabilir.
Yaşamınızda birçok dünyevi umudunuz tükendiğinde, göksel umudunuzun daha önce hiç olmadığı kadar parladığına tanıklık etmediniz mi?
Günahın acı veren yaralarıyla bezenmişken dahi Tanrı size gelir. Ve O’nun algılanamaz sevgisinin mucizesine tanıklık edersiniz. Günahsız olan İsa, günahlarınıza dokunmuş ve onları kar gibi beyaz yapmıştır. Ve algılanamayacak bir şey yaşarsınız. “Ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı.” Tanrı günahlarınızı alıp lütfuyla bağışlamıştır. Tanrı, kendisini sevenlerle böyle ilgilenir.
2 Kasım
Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı.
Vahiy 21:1
Birçokları bu dünyadaki yaşamdan çok fazla şey bekledikleri için hayal kırıklığına uğrar. Onlara göre Hristiyan hayatı geniş, engebesiz ve düz bir yolda araba sürmeye benzer. Ama Kutsal Kitap başka bir şey söyler. Cennete giden yol dardır ve Şeytan’ın egemen olduğu dünyadan geçer. Şeytan’ın bu yolu Hristiyanlar için kolaylaştırmaya hiç niyeti yoktur. Bu yüzden İsa dostlarına şöyle der: “Dünyada sıkıntınız olacak.”
İsa’nın İkinci Gelişi’nden hemen önce, İblis tüm gücüyle savaşır. Büyük bir öfkeyle gelir, çünkü zamanının az olduğunu bilir. Tüm dünyada pek çok insan zulüm gördü ve görmeye devam ediyor. Evet, her Hristiyan bir şekilde bu dünyaya ait olmadığını hisseder.
Buna bir de herkesin çektiği ortak sıkıntıları eklemek gerekir. Kendimizle ve yakın akrabalarımızla ilgili hastalık, afet ve sıkıntılar yaşamımızın üzerine kara bulutlar örtebilir.
Aradığımız esenlik dünyada yoktur. Bu nedenle Tanrı’nın Şehri’ni özleriz. Rab’bin Sözleri, hayal kırıklığı yaşamamamız için bize teminat verir. Rab sizi bir zorluktan geçirirken göğe olan özleminizin arttığını fark ettiniz mi? Sağlam temelleri olan şehri özlemek ile belirsizlik duygusu arasında bir bağlantı vardır.
Tanrı, doğruluğun barınacağı yeni bir gök ve yeni bir dünya yaratır. İsa’ya aitseniz, göğün vatandaşısınız. Sonsuzluğu güneşin hiç batmadığı bir ülkede yaşayacaksınız. O zaman günahın ve onun neden olduğu her şeyin sonu gelecek.
Öncelikle ruhsal açlığınız ve susuzluğunuz giderilir. İsa’yı olduğu gibi göreceksiniz. O’nun görünüşü sizi değiştirecek ve tıpkı O’nun gibi olacaksınız.
Herkesin yüreği yükseltilecek ve sonsuzluklar boyunca Rab’be hizmet edecek.
İsa’nın tekrar gelişine sevinerek bekleyelim. O bizi unutmamıştır. Tez gelecek ve her şeyi yeni yapacaktır!
3 Kasım
Kanı görünce üzerinizden geçeceğim.
Mısır’dan Çıkış 12:13
Şu soruyu çok iyi bilirsiniz: Yaşamımın son günlerinde beni ne bekliyor?
Belki sevdiğiniz birini ziyaret etmek için yaşlıların barındığı bir huzurevini ziyaret ettiniz ve hayatınızın sonunda orada olabileceğinizi düşünmekten kendinizi alamadınız.
Zihinsel olarak hiçbir şeyi algılayamayacak bir hale gelebileceğinizi de düşündünüz. İsa’ya olan imanınızın ve O’ndaki kurtuluşunuzun bozulmuş zihninizde ne kadar uzun süre canlı kaldığını görmek harikadır. Ama bazıları için İsa’nın isminin tanınma sevinciyle birlikte duyulmadığı bir gün gelecek.
Hiçbir şey anlayamadığım zaman hâlâ imanım kalır mı?
Tanrı bu sorumuzu cevaplar: “Kanı görünce üzerinizden geçeceğim.” Bu Söz ilk olarak, İsrail halkı ölüm meleğinin elinden kurtulduğunda gerçekleşti. Bu, o zamandan itibaren İsa’nın kanının altında yaşamış olan her Hristiyan’ın hayatında olmuştur.
Sizin ve benim kurtuluşumuz gördüğümüze dayanmaz. Tanrı’nın gördüğüne dayanır. Bizim kanı görmemizle bizi yıkıcı hamlelerden koruyacağını söylemez. Kanı biz değil, Tanrı görmelidir.
İsa’nın kanının Tanrı’nın gözündeki değeri sınırsızdır. Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, bizde aradığı tek şey o kandır. Aradığı şey gücümüz ve yeteneklerimiz değildir.
İsrailliler evlerinde güvendeydiler. Kan onlar için tanıklık ediyordu. Tanrı’yla hesap gören herkes için bu böyledir. İsa’nın kanı sizin beraat belgenizdir. Önemli olan ne başardığınız değil, başkasının sizin yerinize ne yaptığıdır.
Tanrı’nın her zaman İsa’nın kanını gördüğü gerçeği, sıkıntılı yüreğinize esenlik verir. Yapabileceğimiz hiçbir şey yeterli değildir. Ama İsa’ya sığındığınızda Tanrı arındıran kanı görür. Bu nedenle, eli size vurmak için değil kutsamak için kalkar.
Tanrı’nın gördüğünde dinlenip huzur bulun! Tek kurtuluşunuz O’nun lütfu olsun. O hayatta, ölümde ve sonsuzlukta geçerlidir.
4 Kasım
“Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?”
Matta 8:26
Kıt imanlı olmakla imansız olmak arasında fark vardır. Öğrenciler birinci gruptandı. İsa’ya iman ediyorlardı, ama imanları kıttı.
Bazen İsa’nın öğrencileri bir avuç korkak, zayıf ve kendine odaklı benciller gibi gösterilir; ama bu sonuca varmak saçmadır. Birçok kriz anında beklentinin altında kaldıkları doğrudur; ancak her şeylerini bırakıp İsa’yı takip edenler de onlardı. Denenmelerde O’nun yanında durdular. O’nu takip etmenin bedelini ve koşullarını sormadılar. Evlerini terk edip O’nun ayak izlerini takip ettiler.
Yine de imanları kıttı. Kürek çekerek gölü geçmelerine karar veren İsa’ydı ve teknenin içinde uyuyordu. Ama dalgalar tekneye dolmaya başladığında öğrenciler korkuya kapıldı.
Burada kendinizi onlarla özdeşleştirebiliyor musunuz?
Yaşadığınız krize girmeden önce İsa’nın size öncülük ettiğine emindiniz. Tanrı’nın yolunda olduğunuza ikna olmuştunuz, ama fırtına ve dalgalar azdığında kuşkuya kapıldınız. İsa’nın gerçekten orada olup olmadığını sorgulamaya başladınız.
Ne yapmalısınız?
Öğrencilerden ders alın. İsa’ya gidin. O’na ne halde olduğunuzu söyleyin. Onlar böyle yaptı ve yardım aldılar. Siz de yardım alacaksınız.
İsa fırtınanın geleceğini önceden biliyordu. Yine de dostlarının fırtınaya yakalanmasına izin verdi. Nasıl tepki vereceklerini de biliyordu, ama İsa onları fırtınadan uzak tutmadı. Kendi düşüncelerinde ölecekleri hükmüne varmalarına izin verdi. Kurtuluş söz konusu dahi değilken, kalkıp fırtınayı ve dalgaları azarlayabileceğini onlara öğretmek istedi.
Öğrenciler güvenli bir şekilde karşı kıyıya vardıklarında, İsa’yı farklı bir ışıkta gördüler. O’na güvenmeyi öğrenmişlerdi. Öğrenciler olgun değildiler, ama İsa’ya olan güvenleri büyüdü.
Sizin için de durum böyledir. Yaşamınızdaki bunalım zamanlarında İsa size kim olduğunu gösterir ve imanınız büyür.
5 Kasım
RAB’bin bütün yolları sevgi ve sadakate dayanır antlaşmasındaki buyruklara uyanlar için.
Mezmur 25:10
Bazı Hristiyanlar Tanrı’nın krallığında patikalar olduğunu anlayamazlar. Tanrı’nın krallığında sadece geniş yollar olduğunu düşünürler. Zor ve ağır bir şeyle karşılaştıklarında, Tanrı’nın onları terk ettiğini zannederler. O zaman Şeytan gelir ve onları umutsuzluk ve acılıkla sınar.
Ama Tanrı’nın yolları ve patikaları vardır. Bunu Sözü’nde açıkça söyler. Sizi bazen şükran ilahileri söylemenin kolay olduğu yollara götürür. Ama bazen durum farklıdır. Anlayamazsınız ama O’nun Sözü’ne inanmalısınız.
Rab’bin ne dediğine dikkat edin: “Rab’bin bütün yolları sevgi ve sadakate dayanır.” Birçoğu değil, hepsi diyor. Tanrı sizi her zaman bu yollarda sevgi ve sadakatle karşılar.
Bunu herkes için de söylemiyor. Sadece antlaşmasındaki buyruklara uyanlar için söylüyor.
Bu sınıflamayı kendilerini yardımdan ve teselliden mahrum bırakmak için kullanan Hristiyanlar vardır. Antlaşmadaki buyruklara uymadıklarını, dolayısıyla bu vaadin kendileriyle ilgili olmadığını söylerler.
Böyle hissedenlere şunu sormalıyım: Tanrı’nın antlaşmasındaki buyruklara uymak ne anlama gelir?
Yasa antlaşmasıyla lütuf antlaşmasını birbirine karıştırmayın. Kimse Yasa antlaşmasını yerine getiremezdi. Tanrı’nın bizim yerimizi almak için Oğlu’nu Kurtarıcı olarak göndermesinin nedeni buydu. Tanrı yeni bir antlaşma düzenledi. Bu, İsa’ya iman ettiğinizde altına girdiğiniz lütuf antlaşmasıdır. Tanrı kutsal ve mükemmel Sözü aracılığıyla, Oğlu’nun sizin yerinize Yasa’yı yerine getirdiğini doğrular.
İsa’da lütuf ve bağışlanma dileyen Rab’bin küçüklerindenseniz, Tanrı’nın lütuf antlaşması altındasınız. Ve Tanrı sizinle her şekilde ilgilenir.
Karanlık ve dar patikalarda sizi merhamet ve gerçekle karşılar. Bunu bugün göremezsiniz, ama Tanrı’nın zamanı geldiğinde gözleriniz açılacaktır. “Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni, hep RAB’bin evinde oturacağım.”
6 Kasım
Çünkü Tanrı’nın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır. Bu lütuf, tanrısızlığı ve dünyasal arzuları reddedip şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz için bizi eğitiyor.
Titus 2:11-12
Günahkâr doğanın arzuları Ruh’a direnir. Benlikle Ruh arasında sürekli bir savaş vardır. Dünyanın ayartıları nedeniyle kurtuluş özlemiyle yanıp tutuşan birçok Hristiyan vardır. Aynı soruyu defalarca sorarlar: Nasıl gerçek ve diri bir Hristiyan olacağım?
Tanrı’nın Sözü cevabı verir.
Yeni kararlar vererek, tüm yüreğinizi teslim etme gayretiyle veya çeşitli adanma denemeleriyle gerçek ve diri bir Hristiyan olamazsınız.
Bu hedefe giden tek bir yol vardır ve o da lütuf yoludur. Hristiyan’ı Tanrı’nın lütfu eğitir. Tanrı’nın lütfu başka hiçbir şeyin yapamadığını yapmaya kadirdir. Tanrı’nın sizin için yaptığı şey, kendi gücünüzle yaşayamadığınız bir hayatı sürdürmenizi mümkün kılar.
Yasa altında yaşayan Hristiyan gergindir. O kişi zaferler kazanırsa, yüreği daha kendinden emin ve küstah bir hal alır. Kıskançlık, bencillik ve kabalık sinsice dallanıp budaklanmaya başlar.
Lütuf altında yaşayan bir Hristiyan tamamen farklıdır. Lütuf ona, Tanrı’ya karşı olan bir şeye “hayır” demeyi öğretir. Düşüncelerinde kibirlenmez. Tanrı’sız hiçbir şey olmadığını bilir. Tanrı’nın lütfunu över. Bu onun tüm yüreğini doldurur. Ayrıca lütuf onu farklı davranmaya yönlendirir. Övünebileceği hiçbir şey yoktur. Ürün ondan değil, Tanrı’dan kaynaklanır.
İsa hakkında işitmekten asla yorulmamanız şaşırtıcı değil mi? Hayır, çünkü O’nun eylemi sizin için verilmiş yaşam ekmeğidir. Sizin yerinize kendini feda eden İsa, yaşamınızdaki her iyi şeyin kaynağıdır.
Bu nedenle, Tanrı’nın gerçek lütfunda kalın. Bundan zevk alın. Bırakın yüreğinize girsin ve yüreğinizi ısıtsın.
İnsanın günaha düşüşünden bu yana ruhu besinsiz kalmıştır. Körlüğümüzden dolayı yeterince beslenmek için neye ihtiyacımız olduğunu anlayamayız. Sayısız yollar deneriz; ancak bunların hiçbiri sürekli bir yardım sağlayamaz.
Parayı seven insan için para hayatının özü olur. Ama insan ne kadar para kazanırsa kazansın, ruhu asla tatmin olmayacaktır. İnsan ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, daha büyük zenginliklere imrenmeye devam eder.
Neden?
Çünkü dolandırıcılığa maruz kalırız. Ruhumuzun bitmeyen açlığının nedeninin hâlâ yeteri kadar paramız ve zenginliğimiz olmadığı için olduğunu zannederiz. Ruhumuzu tatmin edemeyeceğimiz bir yolda olduğumuzun farkına varmayız.
Bu sıkıntıda bize yardım edebilecek tek kişi Rab’dir. Rab, yoldan çıkmış ve aldanmış kişiye geldiğinde, daha önce hiçbir ruhun sahip olmadığı bir açlık ve susuzluk yaratır. Bu adalete olan açlık ve susuzluktur.
İsa, çevrenizdeki her şeyin yok olacağını size gösterir. Bir gün canınız sizden istenecek ve toprağa gömüleceksiniz. O zaman Tanrı’nın yargı kürsüsünün önünde duracaksınız. Orada hepimizin elleri boştur. Altınımızı ve gümüşümüzü yanımızda götüremeyiz ve götürebilseydik bile canımızın kefaretini ödeyemezdik.
Öyleyse sorular azalmaya başlar. Aslında geriye tek bir soru kalır: Lütufkâr bir Tanrı’m mı var, yoksa benim için “kaybolmuş” hükmünü mü verecek?
Tanrı, Ruhu’yla bu gerçeği insanda canlı kıldığında, insanın ruhu kurtuluş özlemiyle yanmaya başlar. O zaman, bu dünyanın su tutmayan tüm çatlak sarnıçlarına sırtını döner.
Ama Tanrı hayal kırıklığına uğratmaz. O bizzat şöyle dedi: “Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar.”
Ve Tanrı kendi Sözü’ne sadıktır. Size gerçek zenginlikleri verir. Bizzat gelip yüreğinizde konut kurar. O zaman gerçekten zengin olursunuz.
8 Kasım
Kimse saymıyor beni.
Mezmur 142:4
Dünyanın sonu gelmeden birçoklarının sevgisi soğuyacak. Dünyada yalnızlığın artmasının nedeni budur. İnsan dünyaya yalnız gelir ve dünyadan yalnız ayrılır. Son zamanlarda, doğum ve ölümün arasındaki zaman da her birey için bir yalnızlık dönemine dönüşecektir.
Bu dönemin büyük ideali bağımsızlıktır. Bu nedenle, insanın başkalarıyla olan bağı kopmuştur. Buna sevgi bağı da dâhildir.
Günümüzde birçok insan şöyle der: “Kimse saymıyor beni ”. Birileri ne verebileceğinizle ilgilenebilir. Söz konusu olan maddi bir zenginlikse, bundan bir pay almak isteyen mutlaka çıkar. Bizzat size gelince, ruhunuz söz konusu olduğunda; kimin umurunda olur ki?
Damdaki bir kuş kadar yalnız hissetseniz dahi, yaşamınızla kimsenin ilgilenmediğini söyleyemezsiniz. Ruhsal olarak, zengin adamın kapısının önündeki Lazar gibi olduğunuzu düşünseniz bile, sizi gözeten biri vardır.
O kişi Tanrı’dır.
Tanrı size muhtaç değil, ama yine de size özlem duyar. Kendini sevgiyle size bağlamıştır. Yalnızlıktan dolayı çektiğiniz sıkıntıyı üstlenmiştir. Bu O’nun bir parçasıdır. Sizinle birlikteliği olmadan yüreği huzur bulmaz.
Rab’bi dinleyin. Sözü aracılığıyla size konuşur. Gücüyle yalnızlığı kırıp geçer, çünkü yalnız olmadığınız tek bir yer vardır. Bu, kurtuluşun ebedi temelidir. İsa, sizin için canını vererek sizi Tanrı’ya satın aldı. Bu nedenle Tanrı sizin tarafınızda, yanınızda yürür. O sizinle birliktedir.
O’nu dışarıda bekletmeyin. Yoksa tamamen yalnız olursunuz; yaşamda, ölümde ve yargıda hep yalnız olursunuz. Ve geriye yalnızca cehennem kalır.
İsa’yı yüreğinize alın. O sizin yaşamınızla ilgilenir.
Bugün lütuf zamanıdır. Bugün Tanrı’yı bulmak mümkündür.
9 Kasım
Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu Tanrı’nın sağında oturdu.
İbraniler 1:3
İnsanın tüm günahlarının lütufla bağışlandığına inanması zordur. Yıllar geçtikçe buna inanmak sanki daha da zorlaşır.
Tanrı’nın günahkârı ilk bağışlaması büyük bir lütuftur. Tanrı Ruhu’nu vermedikçe, kimse bu gerçeğe inanamaz ve kabul edemez. Yine de, lütfu bir kez aldığıma inanmak Tanrı’nın tekrar ve tekrar bağışladığına inanmaktan daha kolaydır.
Kendimizden medet ummak doğamıza derinden işlemiştir. Sürekli öz gelişim yoluna dönmemin nedeni budur. Artan bir endişeyle bunun başarılı olmadığını itiraf etmeliyim. Korku giderek kök salar; acaba hedefe ulaşabilecek miyim? Tanrı beni kurtardı ve yola koydu, ama ben bu yolu yürüyemiyorum.
Ruhumu araştırırken, birçok günahımın hatırası yüzeye çıkar. Bunlardan bazıları yaşam boyu üzerime kara bulutlar salar. Zihnime adeta yapışmıştır ve her defasında bana Tanrı’yla görülecek bir hesabım olduğunu hatırlatır.
Evet, Tanrı’nın lütfuna inanmak zordur. Bunun tek bir yolu vardır: Tanrı’nın Sözü’ne güvenmek.
Tanrı her şeyi yarattığında dinlendi ve her şey çok iyiydi. Benzer şekilde, İsa kurtuluş işini tamamladıktan sonra Tanrı’nın sağında oturdu.
İsa’nın sizi arındırmadığı tek bir günahınız dahi yoktur. İsa öldü ve sizin geçmiş, şimdiki ve gelecekteki tüm günahlarınızın bedelini ödedi. Bu hem itiraf ettiğiniz hem de asla aklınıza gelmeyen günahlarınız için geçerlidir.
İsa’ya sığınıp kendinizi O’nun kanında arındırırsanız, günah artık sizinle olmaz.
İnanmakta zorlananlar, dinleyin! Günahlarınızı İsa yüklendi. O sizi Tanrı’nın önünde arındırmıştır. Tanrı için geçerli olan, sizin için de geçerlidir.
10 Kasım
Rab’den korkmanın ne demek olduğunu bildiğimizden insanları ikna etmeye çalışıyoruz.
2. Korintliler 5:11
Bu bir kölenin korkusundan farklıdır. Bu seven kişinin korkusudur. Kölenin korkusu Yasa’ya bağlıdır. Sevgiden kaynaklanan korku lütfa bağlıdır.
Tanrı’yla lütfu bulduğunuzda size bir şey oldu. Farklı bir insan oldunuz. Tanrı’nın sevgisi Kutsal Ruh aracılığıyla yüreğinize döküldü.
Buna yeni bir korku eşlik etti. Bu, sevdiğinizi hoşnut edememek korkusuydu. Sevgi kendi çıkarını aramaz.
İsa’nın kurtarıcı zihni henüz tatmin olmadı. Henüz inanmayanları bilir. Ve onlar İsa için asla önemsiz değildirler. İsa her bir insanı sever.
İsa kurtarılmamış olanlara olan sevgisini O’nu sevenlerle paylaşır. Bu sevginin onları harekete geçireceğini bilir. Sevgi, Tanrı’nın isteğine göre yaşamak arzusunu yaratır. İsa’nın Tanrı’ya karşı yaklaşımı budur. Baba’nın isteğini her şeyde yerine getirmek istedi. Bizim de İsa’ya karşı yaklaşımımız böyledir.
İsa için kazanılması gereken akrabalar, komşular ve iş arkadaşlarımız vardır. Ve dünyada, İsa’yı tanımayan, kurtulması gereken çok sayıda insan vardır. Sizin hepsine ulaşmanız gerekmez, ama Tanrı bazı insanlarla ilgilenmenizi ister. Kendinizi Tanrı hizmetinde her alana atmanız da gerekmez, ama Tanrı’nın size emanet etmiş olduğu bazı hizmet alanları vardır.
Tanıklık görevinde rol almalısınız. Tanrı’dan size bir yol hazırlamasını ve bu önemli ve zor görevde size yardım etmesini istemelisiniz. Duayla verilmesi gereken bir savaş vardır. Hizmet eden her insanın düşmanın saldırılarından korunması için şefaat dualarıyla çevrelenmesi gerekir.
Sonsuzluk zamanında hiç kimse başkalarının kurtuluşu için feda ettiği zamandan, güçten ve paradan dolayı pişman olmayacaktır.
İsa, diğerleri için hissettiklerini O’nu sevenlerle paylaşmak ister. O’nun isteği sizin de isteğiniz olsun. Dua edin, verin ve gidin!
11 Kasım
Ya RAB, düşmanlarım ne kadar çoğaldı!
Mezmur 3:1
Çok mu düşmanınız var?
Şüphesiz hemen hayır diyeceksiniz! Görüştüğünüz insanlarla aranız iyidir. Onlara karşı davranışınız naziktir ve onlar da size öyle davranır. Mümkün olsa, bu dünyada başkalarıyla barış içinde uzun yol kat edersiniz.
Yine de İsa’nın ayrılık getirmek için geldiğine dikkat etmelisiniz.
Sizinle İsa’ya ait olmayanlar arasında gizli bir düşmanlık vardır. Farklı kralların hüküm sürdüğü farklı krallıklara aitsiniz. Bu durum, Hristiyanlara zulmün başladığı zaman açığa çıkar. İnsanın düşmanının birlikte çalıştığı dostları olduğunu görürsünüz.
Bugün bile nazik ve gülen yüzlerin ardında hissedilen şeyler, İsa’nın ikinci gelişinden hemen önce çok daha belirgin olacaktır.
Ancak düşmanınız yalnızca etrafınızdakilerle sınırlı değildir. Kendi bedeninizde de bir düşman vardır; eski bencil doğanız. Öldürülmeyi istemez. Sizi İsa’ya yaklaştıran her şeyden uzak tutar.
Bu düşman hakkında bir şey bilmiyorsanız tehlikedesiniz. Benlik “Tanrı’nın Yasası’na boyun eğmez, eğemez de ”. Benlik hüküm sürerse içinizdeki İsa’yı öldürür.
Tüm düşmanların arkasında esas düşman vardır: Şeytan. O kendi kötülüğünün içinde, kurtulacağınız ve Kuzu’yu onurlandıracağınız gerçeğiyle asla uzlaşamaz. Kendisiyle birlikte cehenneme gitmenizi ister. Bir canavar gibi pusuda yatar ve üzerinize atılacağı anı kollar.
Evet, düşmanlarınız vardır! Onları düşündüğünüzde, cennete ulaşıp ulaşamayacağınızı sorgulamalısınız.
Cevabı İsa’da arayın! O sizin yerinize zafer kazanandır! O’na ne kadar zayıf olduğunuzu söyleyin. Tüm kötü güçleri alt ettiği için O’na teşekkür edin. Kendinizi Müjde’de saklayın. O zaman yenilmez olursunuz. Hiç kimse, çaresizliği içinde İsa’ya sarılan biri kadar güçlü olamaz.
12 Kasım
Canımı hiç önemsemiyorum, ona değer vermiyorum. Yeter ki yarışı bitireyim ve Rab İsa’dan aldığım görevi, Tanrı’nın lütfunu bildiren Müjde’ye tanıklık etme görevini tamamlayayım.
Elçilerin İşleri 20:24
İnsan nasıl canını hiç önemsemeyecek bir konuma gelebilir? Kendileriyle sürekli kavga içinde olan çok sayıda Hristiyan bu soruyu sorar. Kendileri hakkında çok fazla düşündüklerini bilirler ve sürekli kendi ideallerinin oluşturduğu bir dünyanın merkezinde olmadıkları bir yaşamı özlerler.
Kendi koşullarıyla bataklığa saplanmış olanlara Tanrı’nın Sözü yardım eder.
Elçi Pavlus yıllarca kendisinin merkezde olduğu bir Ferisi olarak yaşadı. Önemli olan onun dindarlığı, gayreti ve hizmetiydi. Bir köle hayatı yaşıyordu. Tanrı’ya daha fazla hizmet etmeye çalıştıkça giderek günahın içine çekiliyordu. Sonunda berbat bir katile dönüştü.
Pavlus kurtuluşu tattığında, İsa onun için her şey oldu. Artık yapması veya hak etmesi gereken bir şey yoktu. Kurtarıcı’sına olan imanla zengindi. Tek düşündüğü yarışı bitirebilmek ve imanı koruyabilmekti. Ulaşacağınız tek hedef vardır. O da kurtulmaktır. Bunu koşu parkurunda koşulan bir yarışla kıyaslayabiliriz. Azimli olmalıyız, yoksa hedefe varamayız. Bu hepimiz için geçerlidir.
Tanrı’nın bir çocuğu olarak sizi hedefe ulaştırmaya yardımcı olacak şeyi deneyimlerinizle bilirsiniz. Tanrı’nın Sözü’nü sıkça kullanırsanız, görünmez ruhsal dünya sizin için canlı hale gelir. Dünyada her şeyin ne kadar belirsiz olduğunu fark edersiniz. İnsan hayatının ne kadar kısa olduğunu hatırlarsınız. Lütfun zenginliği ve bolluğu gözlerinizin önünde resmedilir ve önemli olan şeyin cennet olduğunu görürsünüz.
Tanrı’nın Sözü Rab’bin size bir görev vermiş olduğunu da söyler. Bu görev küçük ve başkalarının gözünde önemsiz olabilir. Ama yerine getirin! Hesap vermeniz gereken, diğer insanlar değildir.
Tanrı’nın hedefinin ve verdiği görevin hayatınıza girmesine izin verirseniz, her şey ikinci planda kalır. Göğe giderek daha güçlü bağlanırken dünyayla bağlarınız gevşer. Yarışı bitirmek ve görevinizi tamamlamak adına canınızı hiç önemsemezsiniz.
İlk Hristiyanlara hayret ediyoruz. Mallarının yağma edilmesini nasıl kabullendiklerini hayal edin. Üstelik bunu sevinçle yaptılar.
Bunu nasıl kabul edebildiler?
Daha iyi ve asla yok olmayacak mallara sahip olduklarını biliyorlardı. Kimsenin onlardan çalamayacağı zenginliğe sahiptiler. Ve bu zenginlik onlara aitti.
Hristiyan, kelimenin iki anlamıyla da zengindir. Öncelikle İsa’da zengindir. İsa, olduğu ve sahip olduğu her şeyi kendisini sevenle paylaşır. Oldukça anlaşılmaz olan bu zenginliklere ek olarak, Rab çocuklarının üzerine birçok geçici bereket yağdırır.
Zenginliğin iki şekli arasında büyük bir fark vardır. Biri yalnızca insanın yeryüzündeki hayatıyla sınırlıyken, diğeri hem zamana hem de sonsuzluğa aittir.
Er ya da geç, Rab’bin verdiği tüm dünyasal armağanları kaybedeceğiz. Bu, eğer daha önce olmazsa, öldüğümüzde gerçekleşecektir. Birçokları için daha önce gerçekleşir. Tanrı hem veren hem de alandır.
İlk kiliseyle aynı kaderi paylaşan birçok Hristiyan, İsa adına zulme uğramanın ne anlama geldiğini acı deneyimlerle öğrenmiştir. İsa’ya iman ettikleri için işlerini, özgürlüklerini ve ailelerini kaybetmişlerdir. İnsan her şeyini kaybettiğinde kendini yoksul hisseder. Ancak bu durumdaki bir Hristiyan yoksul değildir. Kimsenin ondan alamayacağı bir hazineye sahiptir. Tanrı geçici zenginliği ondan aldığında, sonsuz zenginlik onun yüreğinde daha değerli hale gelir.
İsa’ya ait olduğunuz için insanlar mallarınızı yağmalayabilir. Hristiyan için bu olasılığı göz önünde bulundurmak iyi bir şeydir. Tanrı’nın Sözü’ne göre yaşıyorsanız, Rab bu denenmeden çıkmanıza yardım edecektir. Size sonsuz zenginliklere bağlı bir sevinç verecektir. Mutluluğun bu dünyada sahip olduğumuz şeylere bağlı olmadığı gerçeğini sizde netleştirecektir. Sizin zenginliğiniz İsa’dır. O’na gökte ve yüreğinizde sahipsiniz. Kimse O’nu sizden alamaz. Bu nedenle yoksulluğun ve sıkıntının ortasında zenginsiniz.
14 Kasım
‘Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!’
Luka 15:22
Tanrı’nın Sözü, kurtuluşu tasvir etmek için giyimle ilgili sözcükleri defalarca kullanır. Kaybolan oğul benzetmesinde bunu düşünmeden edemeyiz. Baba en iyi kaftana kendisi için sahip olmak istemez. Onu kaybolan oğluna verir.
Tanrı’nın krallığında da böyledir. Tanrı bizi İsa’yı kuşanmış olarak görmek ister. Bu nedenle Tanrı’nın Sözü İsa’yı giyinmemiz gerektiği konusunda bizi uyarır. Bunu sürekli yapmalıyız.
Bu imanla gerçekleşir. İsa’ya güvenirseniz O sizin olur. O’ndan daha iyi bir giysi yoktur. Tüm günahlarınızı örter. İsa’yla örtülemeyecek bir eksiklik veya kusur yoktur.
Kaybolan oğlun kendisine giydirilen kaftana kaç kez baktığını bilmiyoruz. Ama zaman geçtikçe, o kaftana her baktığında babasının onu ne kadar derinden sevdiğinin güvencesini almıştır.
Tanrı’nın çocuğu kendisine giydirilen kaftana fazlasıyla bakamaz. Kuşandığı kaftan ona Tanrı’nın çocuğu olduğunu netleştirir.
İçinizi bir merak kaplar: Bu gerçekten doğru olabilir mi?
Hâlâ daha önce giydiğiniz berbat ve pis giysiye bakmak için ayartılırsınız.
O giysi size hayatınızın hikâyesini anlatır. Başka birinin yaşamı ve ölümünün sonucu olan bir giysiyi kuşanmanız gerektiğini anlayamazsınız. Ama öyledir.
Tanrı’ya bütün hamt ve övgüler, İsa’nın size kendi doğruluğunu giydirmesinin sevincinden doğar. Bu gerçek, anlayabileceğiniz her şeyin ötesine geçer. Bu nedenle, bunu tekrar ve tekrar duymalısınız. O zaman iman, mesajı kabul eder. Tanrı’nın lütfuyla, yüreğiniz İsa’nın tamamladığı işi kavrayabilir.
En iyi kaftana bakacak olan yalnızca siz değilsiniz. Göklerdeki Baba’nız da onu görür. Bu kaftandan sevinç duyar. O’na biricik Oğlu İsa’yı hatırlatır. Tanrı size baktığında İsa’yı görür. Kurtuluşun sırrı ve zenginliği budur.
Bu nedenle, kendi değersizliğiniz yüzünden umutsuzluğa kapılmamalısınız. İsa’ya iman ediyorsanız, O’nunla kuşanırsınız. En iyi kaftan sizin olur. O kaftanı kuşanarak sonsuza dek Tanrı’nın huzurunda durabilirsiniz.
15 Kasım
Çünkü çok düş kurmak hayalciliğe ve laf kalabalığına yol açar; Tanrı’ya saygı göster.
Vaiz 5:7
Düş kurmakla çok zaman harcar mısınız? Birçok genç insan bunu yapar. Bir gün kendilerini görmek istedikleri yeri hayal ederler. Gerçeklik duyularını tehdit eden bir hayal dünyası ruhunun etkisine girebilirler.
Bu yalnızca genç insanlar için bir tehlike değildir. Orta yaş dönemindeki birçok kişi rahat olacakları bir zamanın hayalini kurar. Pek çoğu da hayal kırıklığına uğrar. Uzun zaman birlikte olacaklarını çantada keklik gören çiftler vardır. Sonra içlerinden biri aniden hayata veda eder.
Düşler sizi gündelik yaşam yükümlülüklerinizi yerine getirmekten alıkoyar. Tanrı size bir çağrıda bulunmuştur. Bu çağrının içinde Rab’be hizmet etmelisiniz. Ve şimdi yapabileceğiniz hizmeti daha sonra yapamayabilirsiniz. Bu, Tanrı’nın krallığındaki göreviniz için de geçerlidir. “Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz.” Yaşamınız için de geçerlidir. Bu nedenle, Rab sizi O’na bugün hizmet etmeniz için çağırır.
Kendinizi bilinmeyen bir gelecekte hayal etmeyin. Kendinizi başka bir yerde de hayal etmeyin. Bulunduğunuz yerde Rab’be hizmet edin.
Elçi Pavlus, Tanrı’dan korkmanın ne olduğunu biliyordu ve bu yüzden başkalarını da ikna etmeye çalıştı. Bu dünyadaki hayatını yalnızca bir kez yaşayacağını biliyordu. Tanrı’nın onun yapması için iyi işleri önceden hazırlamış olduğunu da biliyordu.
Bir gün Rab’bin huzuruna çıkıp hayatınızın hesabını vereceksiniz. Kendinizi düşlere koyuverirseniz, fazla bir şey başaramayacaksınız.
Düşler, Tanrı’nın hizmet etmeniz için size sağladığı koşullardan da mutsuz olmanıza neden olur. Nankör bir Hristiyan olursunuz. “Bugün duyuyorum. Bugün iman ediyorum. Bugün hizmet ediyorum” diyemezsiniz.
Tanrı’nın huzurunda saygı ve korkuyla durmalısınız. O sizin tüm düşlerinizden iğrenir. Onun yerine, sizinle ilgilenebilmek için O’na olan imanınızı güçlendirmek ister.
O, dünyadaki yaşamınızın kolay olacağını asla vaat etmemiştir. Kendini inkâr edip her gün çarmıhını yüklenip O’nu izlemenin her zaman zor olduğunu bilir. Ama sizinle yakından ilgilenir. Gündelik ekmeğinizi size vermek ister.
Rab size henüz cennet zamanının gelmediğini öğretmek ister. Şimdi, Tanrı’nın huzurunda saygıyla durup O’na tüm yüreğinizle hizmet etme zamanıdır.
16 Kasım
Çok konuşanın günahı eksik olmaz, sağduyulu kişiyse dilini tutar. Süleyman’ın Özdeyişleri 10:19
Sessiz kalmayı zor mu buluyorsunuz? Her zaman konuşmak zorunda mısınız?
Çok fazla konuşmak tehlikeli bir şeydir. Konuşmanızın tüm konuları tükendiğinde, konuşma giderek sessiz kalmanız gereken alanlara ve konulara kayar, çünkü bildiğiniz her şeyi söylememelisiniz. Genellikle bildiğinizi aktarmadığınızda daha büyük bir sevgi göstermiş olursunuz.
Kendimizi ne sıklıkta yargıç yerine koyarız? Ne kastettiğimizi kimsenin şüphe etmeyeceği şekilde konuşuruz.
Dedikodu mahveden bir günahtır. Birçok dostu birbirinden ayırmıştır. Sevgiyle örtülüp söylemememiz gerektiği bir şeyi söyledik. Hakkında konuştuğumuz kişi ne söylediğimizi bilmemesine rağmen, karşılıklı ilişkimize gölge düşer. Tutumumuz başkasının hatalarına karşı sertleşir.
İsa, yargıladığınız gibi yargılanacaksınız der. Başkalarını yargılarken kullandığınız prensipler, bir gün size de uygulanacaktır.
O gün sizin için nasıl olacak?
Zayıf olduğunuz alanlarda başkalarını daha sert yargıladığınızın farkında mısınız?
İnsanın kendi sözlerini tekrar duyması gerektiğini bir düşünün! İnsanın başkalarına söylediği sözlere göre hayatını yaşaması gerektiğini bir düşünün! İnsanın kendi sözleriyle yargılanacağını bir düşünün!
Tanrı, insanın gördüğü gibi görmez. O yüreğe bakar. Yürek kirli ve aldatıcıdır.
Tanrı’nın Sözü dilinizi tutmanız gerektiğini söyler. “Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır ” (Yak. 3:6).
Çok konuşmaktan sakının. Zamanınızı başkalarını hoşnut ve teşvik etmek için harcayın. Öncelikle kendi günahlarınız hakkında Tanrı’yla konuşun. O’ndan kendiniz ve kardeşiniz için merhamet dileyin.
17 Kasım
Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.
Yeşaya 53:5
Günah kalbimizi kırmıştır. Bu gerçekten kaçabiliriz. Kırık olanı tamir etmeye de çalışabiliriz. Milyonlarca insan böyle yapıyor.
Gidecek çok yol vardır ama yalnızca biri hedefe götürür. Yalnızca İsa ruhumuza şifa verebilir.
İsa bunu gideceğiniz yolu size göstererek yapmaz. Tersine, bizzat kendisinin gittiği yola dikkatinizi çeker: Golgota yoluna.
Bir çeşit ilaçla ruhunuza şifa bulmayacaksınız. Hayır, siz O’nun yaralarıyla şifa buldunuz.
İsa’nın kanı sizi her günahtan arındırır. Çarmıhtaki eylemiyle, yüreğinizdeki günahı sökerek almış ve kendi yüreğine koymuştur. Tanrı’nın O’nu öfkesiyle çarpmasının nedeni budur.
İsa’nın yaralarında her can için şifa vardır.
İsa size şifa verdiğinde, Tanrı’yla barışmaktan kaynaklanan esenliğe de sahip olursunuz.
Kendi başınıza esenliğe sahip olamazsınız. Günahkârın yaşamında çok fazla içsel savaş vardır. Tanrı’nın çocuğu ruhla benlik arasında sürekli bir çekişme içindedir.
Ama İsa’da esenliğe sahibim. O cezalandırıldı. O tüm günahlarımın kefaretini ödemiştir. Bu nedenle, artık günah beni Mesih’in sevgisinden ayıramaz.
Kurtuluşumun bedeli, bu zaman ve sonsuzluk için başka biri tarafından ödenmiştir. O’nun tamamlanmış işinde dinlenebilirim.
Zaten yapılmış olan bir şey için gayret sarf etmeme gerek yoktur.
Günah bizi anlayabileceğimizden çok daha fazla bozmuştur. Ama İsa’da esenliğe sahip bir günahkâr olmak büyük bir zenginliktir. “Esenliğimiz için gerekli olan ceza O’na verildi. Bizler O’nun yaralarıyla şifa bulduk.” diye şükreden bir halka ait olmak ne güzel!
18 Kasım
Barınacak yerimiz yok.
1. Korintliler 4:11
Tanrı’nın en büyük armağanlarından biri, anahtarı size ait olan bir kapıdır. Kapıyı kapadığınızda artık evinizdesinizdir. Eviniz küçük veya büyük olabilir. Ya da zengin veya yoksulca döşenmiş olabilir. Birçok insan buna pek kafa yormaz. Ait oldukları yerde bir barınakları olduğu için mutludurlar.
Elçi Pavlus ve dostları evsizdiler. İsa da evsizdi. Başkalarının çatısı altında ya da açık havada yaşamak zorundaydılar.
Her bir evsiz insan için, sıkıntısının İsa tarafından bilindiğini düşünmek bir kutsamadır. Özellikle de yaşadığımız çağda, İsa’nın ayak izlerini takip etmek isteyen birçok kişi, İsa’ya ait olduklarını gizlemedikleri için evlerinden koparılıp cezaevlerine veya çalışma kamplarına götürüldüler.
Mahkûmları unutmayalım. Kendilerine ait bir kapının anahtarına sahip olma özlemiyle yanıp tutuşurlar. Korku, belirsizlik ve endişe, günlerini ve gecelerini uzatır ve hiçbir hapishane duvarı kötü olanın alevli oklarını engelleyemez. Tanrı’nın tüm armağanlarının ödünç olduğunun farkına varalım. İsa, çağların sonuna dek bizimle birlikte olacağını söyledi, ama burada yeryüzünde her zaman bir evimiz olacağını söylemedi.
Öncelikle minnettar olalım. İsa iyiliği ve şefkatiyle, yoksunluğunu çektiği şeye sizin sahip olmanızı istemiştir. İsa, tek başına veya ailesiyle birlikte yaşayan birçok insana bu dünyada kendilerine ait bir yer vermiştir.
Tanrı’ya teşekkür etmeyi unutmayalım! Tanrı’nın bize vermiş olduğu armağanlarını, misafirperverlik yoluyla başkalarıyla paylaşalım.
Birçok yaşlı insan bir gün evini terk etmek zorunda kalabilir. Benim ve sizin payımıza düşen bu olabilir. Yine de Tanrı bizi terk etmez. Birçok insan yeni bir muhite yerleşir. Temel olarak, bir Hristiyan asla evsiz değildir. İsa evsiz değildi, Pavlus evsiz değildi; bir imanlı olarak siz de evsiz kalmazsınız.
Asla terk etmeyeceğiniz o eve götüren yoldasınız. İsa orada sizin için yer hazırlamıştır. Bu yüzden yüreğiniz korkmasın. Cesaretiniz de kırılmasın. Burada yeryüzünde koşullarımız ve durumumuz değişebilir ama İsa’yla değişmez. Bu ışıkta yaşayabilirsiniz. Her bir gün, sizi ebedi evinize götüren bir yolculuktur.
19 Kasım
Bu nedenle, akıntıya kapılıp sürüklenmemek için işittiklerimizi daha çok önemsemeliyiz.
İbraniler 2:1
Eskiden Hristiyan olan birçok kişi vardır. Onlarla karşılaştığınızda kendinize sormadan edemezsiniz: İmanlarından neden saptılar?
Birçokları düşmeden önce sürüklenmeye başlar. Onlardan pek azı, artık Tanrı’yı Baba’ları ve İsa’yı kefaret eden Kurtarıcı’ları olarak istemediklerine bilinçli olarak karar verir. Bu döneklik, Hristiyan’ı İsa’dan yavaşça, sessiz ve sezilemez bir şekilde uzaklaştıran bir harekettir.
Bu döneklik iç cephede gerçekleşir. Sürekli Tanrı’nın Sözü dinlenir ama önem verilmez. Yani, kişi onu yüreğine almaz. Günahkâr olduğunu kabul etmez ve günahlarını itiraf etmez. Günahkârın günahlarından arınması uzak ve teorik bir kavrama dönüşür.
Tutarsızlığa dikkat çeken uyarı sözü vaaz edildiği halde kişi bu söze uymaz. Hayatın uzun zamandır olduğu gibi devam etmesine izin verilir.
Bu kadar umursamazlığın eninde sonunda dışsal bir belirti göstermeyeceğini düşünür müsünüz? Kişinin kiliseye olan eleştirel bakışı güçlenir. Toplantılara daha az katılmaya başlar. Sonunda hiç katılmaz.
Evet, birçok Hristiyan’ın başına gelen şey budur.
Her şey işittiklerine önem vermemeleriyle başlamıştır.
Günahlarımı açığa çıkaran Tanrı’nın Sözü’yle yakın bir ilişki içinde yaşamalıyım. Tanrı’nın Sözü’nün ışığında kendimdeki yozlaşmışlığın derinliğini görürken, kendimi haklı çıkarmaya çalışan tüm doğruluğumdan soyunmalıyım.
Aynı zamanda Tanrı’nın Ruhu, İsa’yla ilgili sözü yüreğim için canlandırmalıdır. Benim yerimi alan Kurtarıcı’mın beni kurtarmak için göklerdeki yüceliğini bıraktığı gerçeği ruhumu alevlendirmelidir.
İsa’nın, benim kirli ruhumu kendi kanıyla tüm günahlardan arındırdığını hatırlamadan yaşayamam. O’nun Sözü’yle yaşarım. O, ruhum için yaşam ekmeğidir. O’na önem vermeliyim, yoksa ölürüm.
20 Kasım
Acısını paylaşıp RAB’bin başına getirmiş olduğu felaketlerden ötürü onu avuttular.
Eyüp 42:11
Tanrı’nın Sözü, Tanrı izin vermedikçe İblis’in Hristiyan’ın başına bir felaket getiremeyeceğini öğretir. Birçok Hristiyan Tanrı’nın buna izin vermeyeceğini söyler. Bildiğiniz gibi, Tanrı’nın düşünceleri esenlik içerir, kötülük değil.
Tanrı bizim sonsuz iyiliğimiz ile ilgilenir. Kurtuluşumuzu ön planda tutar ve O’nun sonsuzluk planı içinde hizmet etmemizi ister. Bu bazı insanlar için acı, sıkıntı ve felaketlerle vurulmayı içerebilir. Eyüp buna bir örnektir.
Üç arkadaşından hiçbiri Eyüp’ün acılarının nedenini anlayamadı. Tanrı, O’ndan korkan ve başına bir felaket gelse bile kötülükten sakınan bir hizmetkârı olduğunu Şeytan’a göstermek istedi.
Birçok Hristiyan Tanrı’nın onlara tuhaf davrandığını hissetmiştir. O’nun davranış şeklini açıklayamamışlardır. Buna imanla katlanmak zorunda kalmışlardır.
Tanrı’nın bütün çocukları Rab’bin elindedir. Tanrı hepimizi benzer şekilde yönlendirmez. Bazı Hristiyanlara sıkıntı ve zorluklara katlanmak zorunda kalacakları görevler verir. Bazılarına çabuk öfkelenen bir zihin verir. Bazı Hristiyanları hayatı yalnız yaşamaya yönlendirir. Bazıları da evliliklerinde büyük zorluklarla boğuşur.
Tanrı’nın, davranma şekli için özür dilemesi gerekmez. Eyüp’ün karşılaştığı felakette sorumluluk alır. Sizin için de aynısı geçerlidir. Babanız istemeden bir serçe bile yere düşmez.
Kendi düşünce tarzımızla, Tanrı bizi denenmelerle ezip alçaltmasaydı O’nu daha çok onurlandırırdık. Ama biz kendimizi pek bilmeyiz. Tanrı bizi tamamen bilir.
Karşılaştığımız her şeyin ortasında Tanrı’nın Sözü’nden yardım alabiliriz. Hiçbir zorlukta Tanrı’nın bizden uzakta olmadığını bir düşünün! O, sizin en zor zamanlarınızda sizinle birlikte olmak ister. Kutsamaya dönüşmeleri için yüklerinize dokunmak ister. Tanrı’nın yöntemlerini her zaman anlamayabilirsiniz, ama söylediklerine inanabilirsiniz.
21 Kasım
Onun için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım. İbraniler 4:16
Merhamet görmeyi ve lütuf bulmayı istemek yerine, Tanrı’dan bize yardım etmesini istemek daha doğaldır. Farkına varmadan lütfu arka plana atarız. Buna eski doğamız neden olur. Eski doğamız sadece kendisinin de rolü olan bir şeye güvenir.
Bu nedenle, Tanrı’nın Sözü’yle eğitilmek ve kendimizi O’na göre ayarlamak gereklidir.
Tanrı’nın rehberliğindeki her şeyin amacı sizi lütufta tutmak. Onu tekrar ve tekrar bulmalısınız. Bu ancak kendi kaynaklarınız tükendiğinde olur. Artık devam edemediğinizde, İsa’nın ne yapabileceğini sormaya başlarsınız. Üzerinize yapışan bencillikten umutsuzluğa kapıldığınızda, kendisini değil, insanları kurtarmak için gelmiş olandan hoşnut olmaya başlarsınız.
Tanrı’nın lütfundan daha büyük bir yardım bulamazsınız. Bu yardım yüreğinizi doldurduğunda kendi yoksulluğunuzun içinde zenginleşirsiniz. Kendinizi her şeyden yoksun hissettiğiniz halde bolluğa kavuşursunuz.
Tanrı’nın tahtının önünde durmalısınız.
O’nun huzurunda durmak sizi korkutuyor mu? Kutsal Olan’ın karşısında durduğunuzda suçlu çıkarılacağınızdan mı korkuyorsunuz?
Tanrı’nın tahtının önüne ilk çıkanın siz olmadığınızı aklınızdan çıkarmayın. Sizden önce İsa oradaydı. Bütün günahlarınızın yargılanması O’nun üzerinde yapıldı. İsa tüm günahlarınızı yüklendi ve bir tekini bile sizin sırtınıza asla geri yüklemez.
İsa yargı tahtını, O’na sığınanlar için lütuf tahtına dönüştürdü. Bu nedenle, Tanrı’nın tahtına güvenle yaklaşabilirsiniz. Tanrı sizi geri çevirmeyecektir. Yaşamınızdaki başarısız ve verimsiz şeyleri ışığa getirmeyecektir.
Lütuf bulmanızı sağlayacaktır. Lütuf bulmak ne güzeldir! Her şey söylendiğinde ve yapıldığında bunun tek amacı vardır: Tanrı’nın onayı ve sevgisiyle kuşatılmak.
O zaman size her şey verilecektir ve ihtiyaç zamanındaki yardım da buna dâhildir. Tanrı asla geç kalmaz. Unutulmuş değilsiniz. Gözü üzerinizdedir. O en iyisini en sona saklar.
22 Kasım
Bundan dolayı kulun sana bu duayı etme yürekliliğini buldu. 2.Samuel 7:27
Duada sessiz durmak zordur. İsa’nın öğrencileriyle birlikte sürekli şöyle demeliyiz: Ya Rab, bana dua etmeyi öğret. Tanrı üzerimize dua Ruhu’nu dökmedikçe dua edemeyiz. Ve dua Ruhu lütuf Ruhu’dur.
Tanrı Davut’a, ona vereceği şeyi gösterdiğinde Davut dua etme yürekliliğini buldu.
Sizin için de durum aynıdır. Lütfun zenginliği ve bolluğu size gösterildiğinde, duanın cennetle bağı düzen içinde yürür. O zaman öncelikle açılması gereken hiçbir kapı kalmaz. İsa’nın Tanrı’ya giden yolu hazırlamış olduğunu yüreğinizin gözleriyle görürsünüz.
Hak edilmemiş ve tamamlanmış Müjde’yle yaşamak, Hristiyanlar olarak dua aracılığıyla Tanrı’yla yakın bir ilişkimiz olduğu anlamına gelir. Hak etmediğimiz Tanrı lütfuna bağlı kalmak zor olduğundan, dua yaşamımız çok zayıflayabilir.
Tanrı, Davut için bir ev inşa etmek istiyordu. Bu sözler Davut’un yapması gerekenler hakkında değildir. Sadece Tanrı’nın onun için yapacaklarını anlatır. Bu sözleri duyan Davut kendini çok küçük hisseder ve bir hizmetkâr olarak adlandırır. Aynı zamanda kimin hizmetkârı olduğunu da görür. Ebedi Kral’ın önünde diz çöktüğünde, Kral tüm ihtişamıyla belirir. Davut o zaman kendi yerini bulmuştur. O zaman Tanrı’nın zenginliklerini alabilecek duruma gelmiştir.
İsa’yla olan ilişkinizde doğru yerinizi bulduğunuzda, kendi yüreğinizde de dua etme yürekliliğini bulursunuz. Bu harika bir şeydir.
Tüm gerçek duaların ardında, kendi güçsüzlüğünüzün ve çaresizliğinizin farkına varmanız yatar. İçinizde bulunduğunuz şey yalnızca günah, yoksunluk ve şaşkınlıktır. Bu derin sıkıntının içinde, merhamet ve yardım bulmak için lütuf tahtının önünde durursunuz. Dua Ruhu sizi Tanrı’ya yaklaştırır. Aynı zamanda, korku ve titremeyle ve tam bir güvenceyle gelirsiniz. Tanrı’nın sizi beklediğini bilirsiniz. Size doğru eğilir ve duanızı işitir. Dolayısıyla, dua O’nun ayak seslerini dinlemenize neden olur.
Artık dua etme yürekliliğini bulmuşsunuzdur.
23 Kasım
O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı.
1. Petrus 2:22
Günaha karşı savaşırken İsa’ya bakmak çok yararlıdır. Zaferin sırrı O’na dönmektir. Bunu yaparsanız İsa’yı kabul edersiniz ve O Şeytan’ın işlerini yok etmiştir. Bir Hristiyan olarak yaşamınızdaki en önemli gerçek budur.
İsa hiç günah işlemedi. Sizin yaşamınız bu sözlerle tanımlanmaz. Günah işlemenin son derece tehlikeli olduğunu bilirsiniz, çünkü günah sizi Tanrı’dan ayırır. Yine de kendinizi günahı o kadar ciddiye almadığınız durumlarda yakalayabilirsiniz. Denenme zamanında günah zararsız görünür. Utanmak için geride bıraktığınız yaşamınıza bir göz atmanız yeterlidir. Zihninizin derinliklerinde ne kadar çok kötü ve iğrenç düşünce saklıdır!
Ne yapmalısınız? İsa’ya sığınmalısınız.
O sizden farklıdır. O’nda temiz olmayan tek bir düşünce bile yoktur. Şeytan yaptırmak istediği şey için O’nu ayartamadı. İsa direndi. Tanrı’nın Sözü’yle dolu olarak, Şeytan’ın tüm saldırılarını püskürttü.
Kirli dünyamda günahın hüküm sürmediği bir yer vardır. Orası, İsa’nın olduğu yerdir. O’na her koştuğumda ve O’nun doğruluğunda her saklandığımda, günahın zehirli okları bana zarar vermez. Günah, İsa’nın tamamlanmış işini bozamaz.
Sorunum, Müjde’de çok az yaşamam ve dinlenmemdir. Hristiyan olarak ne olmam ve ne yapmam gerektiğiyle çok fazla meşgulümdür. Hristiyan olmanın İsa’da kalmak olduğunu anlamak çok zordur. İnanılamayacak kadar kolay görünür. Ama gerçektir. İsa böyle demiştir. “Ağzından hileli söz çıkmadı”.
Genellikle İsa’nın ayak izlerini kendi gücümüzle takip etmek isteriz. Başarısız olduğumuzda, daha fazla güç için dua ederiz.
Farklı bir yol deneyin!
Çaresizliğinizi Rab’bin önüne götürün. Bırakın, O’nun hakkındaki Söz yüreğinizi doldursun! Bırakın, muzaffer Kurtarıcı’nız yüreğinizde güçlü iman hayatını yaşasın! Güveninizi O’nun tamamlanmış işinin üzerine koyduğunuzda, O günahı yenmiştir ve sizin için zafer kazanmıştır.
24 Kasım
Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB’bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.
Mısır’dan Çıkış 20:12
Bu dördüncü emri hiç çiğnediniz mi? Günahınızı Tanrı’nın önünde itiraf ettiniz mi? Yoksa Tanrı’nın buyruklarını boş sözler olarak mı saydınız?
Ebeveynlerinize karşı günah işlediğinizde onlardan bağışlanma dilediniz mi? Yoksa böyle bir şey hiç olmaz mı?
Birçok genç insan ebeveynlerine karşı çok eleştirel bir tutuma sahiptir. Onları yakından tanırlar ve eksikliklerini görmeleri zor değildir. Günden güne eleştiri ateşlerine odun taşımaya devam ederler.
Tanrı’nın, uzun yaşam vaadini dördüncü emre bağladığını nadiren düşünürler. Bazıları ebeveynlerine itaatsizlikleri yüzünden kutsamalarını kaybetmiştir.
Birçok genç, evlendiğinde kendi evliliğinin ebeveyninkinden çok farklı olacağını düşünür. Ama işler pek bu şekilde yürümez, çünkü iki günahkâr insan birbiriyle evlenir.
Bazı insanlar annesine babasına saygı göstermeyi öğrenmemiş olduğundan mutsuz evliliklere sahiptir. Bazıları ebeveynlerinin iyi tavsiyelerini dinlemeyecek kadar kibirli olduğundan, kendilerini zorlu finansal koşulların içinde bulur. Kendilerini alçaltmayı öğrenmemiş olduğu için işyerinde sorun yaşayan çok insan vardır. Ve diğerleri de kötü ebeveynlerdir, çünkü yaşamlarında dördüncü emre karşı çözülmemiş günahları vardır. Dördüncü emri yerine getirme koşuluna bağlanan kutsamayı kaçırmışlardır. Ve daha da ciddisi şudur. Birçok insan Tanrı’ya itaat etmeyi istemediği için sonsuza dek mahvolur. Kaybolmak, Tanrı’nın söylediklerini umursamamanın kaçınılmaz sonucudur. Tanrı’nın buyruklarını önemsememek, Tanrı’yı önemsememekle eşdeğerdir. Tanrı’nın buyrukları O’nun isteğidir ve bir Hristiyan Tanrı’nın isteğine sadece mantıklı bulduğu sürece değil her zaman boyun eğmelidir. Tanrı’nın buyrukları O’nun önerileri değil, ama O’nun diri sözüdür. Yasa’yı ciddiye almıyorsanız, lütfu de ciddiye almazsınız.
Bu nedenle, babanıza ve annenize saygı göstermelisiniz.
25 Kasım
Derin bir acı içinde olan İsa daha hararetle dua etti. Teri, toprağa düşen kan damlalarını andırıyordu.
Luka 22:44
Tanrı O’nunla birlikte Getsemani’de olmamızı ister. Karanlık gecede olan şey, gizli kalmamalıydı.
Tanrı, Oğlu’nu görmemizi sağlar. Duada yürek acısıyla diz çöker. Ölüm korkusuyla titrerken ateşli yakarışlar ve gözyaşlarıyla Babası’nı çağırır.
Her şeyin aracılığıyla yaratıldığı kişiyi görürüz. Her yaratık her şeyi gücüyle devam ettiren Olan’a bağlıdır. Tanrı, her şeyin O’nun yüceliğine hizmet etmesine karar vermiştir.
Aynı zamanda, İsa bütün dünyanın günahını taşır. Çarmıha yürüyüşünün bu denli zorlu olmasının nedeni buydu. Ancak en zor olanı, çarmıhta günahın muazzam yükünü, Tanrı’nın kutsal öfkesi ve yargısının altında taşımaktı.
İsa neyle yüzleştiğini biliyordu. O Tanrı’ydı. Bu yüzden Tanrı’yı yakından tanıyordu. Tanrı’nın kutsallığının ve öfkesinin ne olduğunu biliyordu. Dolayısıyla, karşı karşıya kaldığı şeyden daha korkunç bir şey olmadığının farkındaydı. Endişeyle doluydu.
İbraniler Mektubu İsa’nın “Tanrı korkusu nedeniyle işitildi” ğini söyler. Ama Golgota yolunu yürümeliydi. Tanrı’nın öfke kâsesi boşalmalıydı, aksi takdirde kurtulamazdınız.
Getsemani’de İsa’yı takip etmek bir günahkâr için iyi bir şeydir. Orada O’nun sizin için çektiği acının farkına varırsınız. O’nun sevgisi ile çektiği acı arasında yakın bir bağ vardır. Sevgi sözle ifade edilebilir, ama acıyla ispatlanır. İsa’nın teri yere düşen kan damlaları gibiydi. Canı bu denli korkunç bir ıstırap çekiyordu. Ama acıya katlandı. O’nun için değerli olduğunuzdan şüphe duyabilir misiniz?
Başka birinin sizin için böylesine bir acıya katlandığı gerçeği, en derinine kadar içinize işlemez mi?
Getsemani’de ağzınızı açamazsınız. Günahınız size iğrenç gelir, çünkü sizi diz üstü çöktürmüştür. Alçakgönüllülük ve utanç içinde iki büklüm olursunuz.
Aynı zamanda, kutsal bir hayranlık ve mutlulukla dolarsınız. Tanrı, sizi ne kadar çok sevdiğini size söyler.
26 Kasım
Mesih’in adından ötürü hakarete uğrarsanız, ne mutlu size! Çünkü Tanrı’nın yüce Ruhu üzerinizde bulunuyor.
1.Petrus 4:14
Hristiyan kişi, İsa’nın adını sever. Bu isim sizi defalarca ayağa kaldırmıştır. Her şey umutsuz görünürken, karanlığınızın içinde İsa size geldi. Sizi ne sıklıkta günahın bataklığından çekip çıkarmış ve ayaklarınızı sağlam kayanın üzerine bastırmıştır? Ağzınıza yeni bir ilahi koymuştur.
Öyleyse İsa’nın adını sevmenizde bir tuhaflık olabilir mi?
Garip olan şey, O’nun adının aşağılanmaya sebebiyet vermesidir, çünkü sadece sevilmez, o isimden nefret de edilir. İsa’nın adına karşı olanlar, öfkelerini O’nu sevenlere yöneltir. Mesih’in adı uğruna Tanrı’nın çocuklarıyla alay edilmesi bu yüzdendir.
Kutsal Kitap, İsa’nın İkinci Gelişi’nden önceki zamanda ışık ve karanlık arasındaki zıtlığın giderek keskinleşeceği gerçeğini vurgular. O zaman Hristiyanlar ilk Hristiyanlarınkine benzer koşullar altında yaşayacaktır.
Yüzyıllardır durmadan Tanrı Sözü’nün vaaz edildiği bir ülkede yaşamanın kutsamasına sahibiz. Pek çok insanın kendilerini Tanrı’nın günahkâr ve şehvetli yaşamlarını yasaklayan kısıtlamalarından muaf görmesi bizi üzer. Hristiyanlığın insan doğasına ve yaşama dair görüşünü aşağılayan bir tavır takınmalarının nedeni budur. Hakaretlerini İsa’nın adını sevenlere ve O’nun Sözü’ne göre yaşayanlara yöneltirler.
Birçok Hristiyan okulunda, ailesinde, işyerinde ve Hristiyan olmayanlarla karşılaştığı yerlerde bu durumu yaşayabilir. Hor görülmek ve tuhaf bulunmak duyguları incitir.
Böyle bir durumda size yardımcı olacak şey nedir?
İsa’nın adını severseniz O’nun her zaman sizinle beraber olduğu gerçeği size yardım eder. O sizin yanınızda durur. Aşağılanmanızın nedeni, Tanrı’nın düşmanlarının sahip olmadığı bir şeye sahip olmanızdır.
Aşağılanmanın ortasında, Tanrı’nın yüce Ruhu üzerinizdedir. Yüreğinizde bu gerçeğe yer vermelisiniz. Başkaları sizi aşağılarken siz Tanrı’nın Ruhu’na sahipsiniz. O Ruh tüm yüceliğiyle yaşamınızın üzerindedir. Ne büyük bir zenginlik! Ne büyük bir kutsama!
27 Kasım
Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. 1.Yuhanna 2:1
Günah bizi Tanrı’dan ayırır. Günah, Tanrı’yla sağlıklı ve canlı bir ilişkiye karşı zehir işlevini görür. Bu nedenle, Şeytan Hristiyan’ın günaha düşmesi ve günahta yaşaması için elinden gelen her şeyi yapar.
Hristiyan bir kez günaha düştüğünde, Şeytan bunu ona tekrarlatmaya uğraşır ve günahın bir alışkanlığa dönüşmesini ister. Bu gerçekleştiğinde, günahı giderek daha tehlikesiz olarak düşünmeye başlarsınız. Sonunda bir yandan günah işlerken öte yandan İsa’yla birlikteliği olan bir Hristiyan olmaya uyum sağlayabileceğinizi düşünürsünüz. Ama sağlayamazsınız. İsa’nın sizi günahtan ayırmasına izin vermezseniz, günah sizi İsa’dan ayırır. Kurtarıcı’nız günahlarınızın kefaretini ödemiş ve düşmanın yaptıklarının bütün etkilerini yok etmiştir. Günah işlemek Şeytan’a hizmet etmektir ve siz iki efendiye birden hizmet edemezsiniz.
Bir Hristiyan günahtan nasıl kurtulur?
En önemli şey, kişinin kendi güçsüzlüğünün farkına varmasıdır. Ayrıca, günah işlememek için Yuhanna’nın yazdıklarına dikkat etmelisiniz.
Günah işlememek için uyarmadan önce Yuhanna şöyle yazar: “Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.”
Günahın en iyi panzehri İsa Mesih’in kanıdır. Günahların bağışlanmasının sizi günah işlemeye teşvik edeceğini düşünebilirsiniz. Şeytan da günahların bağışlanmasına sahip olabilmemize atıfta bulunarak bizi günah işlemek için ayartmaya çalışır. Ama Tanrı’nın gerçek lütfunu biliyorsanız, günaha karşı hiçbir şeyin lütuf üzerine lütuf almaktan daha güçlü bir nefret yaratamayacağını bilirsiniz.
Bu nedenle, Müjde’nin gerçeğiyle yaşamanız önemlidir. Ama sizi bir Hristiyan olarak tek meşgul eden şey ne olmanız ve ne yapmanız gerektiğiyse, günahın üzerinizde güç kazanması uzun sürmeyecektir. Tanrı’nın Sözü, günahın gücünü Yasa’dan aldığını söyler.
Yasa yol gösterebilir, ama bu yolu takip etmeye çalıştığınızda günahın yaşayan gerçekliğinin farkına varırsınız.
Arındıran kanın altında yaşıyorsanız, Rab, kendi Ruhu aracılığıyla yüreğinizde kutsal bir istek yaratır. Çaresizliğinizde İsa’ya sığınırsınız. O’nun lütfu Şeytan’ın tüm saldırılarına karşı bir kalkan olur.
28 Kasım
Ölüm tehlikesi içinde olanları kurtar, ölmek üzere olanları esirge. Süleyman’ın Özdeyişleri 24:11
Bir ulus yoksulluğa ve sıkıntıya düştüğünde, büyük ölçekli yardım programları devreye girer.
Peki, kurtarılmamış insanların cehenneme gitmesiyle sonuçlanacak uzun süreli ruhsal sıkıntılar için ne yapılır?
Hristiyanların bu durumda pasif kalması mümkün müdür?
Sadece çalmak, öldürmek ve yok etmek için gelen can düşmanı tarafından ölüme sürüklenen Hristiyan olmayan komşunuzu veya arkadaşınızı uyarmayacak mısınız?
Bol zamanınız olduğunu mu düşünüyorsunuz? Fırsatın kaçtığını acı şekilde anlayacağınız bir gün gelecektir.
Kendinizi bunun uygun bir zaman olmadığı mazeretiyle mi haklı çıkarıyorsunuz? Sessiz kalmanın en iyisi olduğu durumlar vardır. Ancak konuşmanız gereken zamanlar da vardır. Biri ilk tanıklık fırsatının en kolayı olduğunu söylemiştir. Bu sözlerde bilgelik vardır.
Sizi bunu yapmaktan alıkoyan şey diğer insanlardan korkmanız mıdır? İnsanlara ruhlarının kurtuluşu hakkında konuşmak istiyorsak, başka insanlardan korkmak her zaman alt edilmesi gereken bir şeydir. Bunu yapmanın yolu insanlardan çok Tanrı’dan korkmaktır.
Birçok insanın sessizliğinin altında yatan temel nedenin, cehenneme olan inançlarını kaybetmeleri olduğunu düşünüyorum. İşlerin İsa’nın dediği şekilde gideceğine inanmıyorlar. Sonunda Tanrı’nın herkesi kurtaracağını umuyorlar.
Onların inancı ve umudu Tanrı’nın Sözü’yle çelişir ve bu yanlış öğreti çok tehlikelidir. Müjde yayma işine olan bütün şevki kırar.
İnsanlar ne kadar iyi ve hoş olursa olsun, kaybolmuş günahkârlar olarak doğarız. Eğer İsa’yla diri bir ilişkimiz yoksa, kaybolmuş günahkârlar olarak ölür ve sonsuzluğu cehennem ateşinin içinde geçiririz.
Bu nedenle, kurtuluş zamanı şimdidir. Başkalarını İsa’ya kazanmanın zamanı şimdidir.
29 Kasım
Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir.
İbraniler 10:14
Bazıları İsa’ya iman ettikleri andan itibaren olgun bir Hristiyan hayatı yaşayabileceğini sanır. Bu, ciddi sonuçları olan bir yanlış anlamadır.
İsa’ya iman eden günahkâr kurtuluşa tüm doluluğuyla sahip olur. Hiçbir şey eksik değildir. İsa çarmıha gerildiği cuma günü suçluyu yanında cennete götürebildi.
Suçlu çarmıhtan canlı olarak indirilseydi ve bu dünyadaki yaşamına devam etmiş olsaydı ne olurdu?
O zaman, Mesih’te bir çocuk olmaktan, olgunlaşmış bir imanlıya dönüşmek zorunda kalacaktı. Bu bir günde, bir ayda veya bir yılda olamazdı.
Tanrı’nın çocuğu hayatı boyunca kutsallaştırılma içindedir. Görünen ve gizli günahlar ortadan kaldırılmalıdır. Eski bencil Adem ölmeli ve Yeni Adem büyümelidir.
Bu mücadele çok sıkıntılı ve acıdır. “Çünkü benlik Ruh’a, Ruh da benliğe aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz” (Gal. 5:17).
Bununla birlikte, bu mücadelenin verilmesi gerekir. Bu olmadan ruhsal yaşam ölür ve Hristiyan’ın kutsallaştırılması kesilir.
Ama Tanrı size harika bir teselli verir. Sizi hedefe ulaştıran şey, kutsallaştırılmanızın derecesi değildir. Başka bir deyişle, sizi kurtaran şey ruhsal gelişiminiz değildir.
Tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirildiniz. İsa’nın zaten sunmuş olduğu kurbanı siz sunamazsınız. Sizin için tam kurtuluşu sağlamıştır ve bu sonsuza kadar geçerlidir.
Bunda büyük teselli vardır. Ama kutsallıkta büyüyor olduğunuz aklınıza gelmez. Aksine, sanki içinizde günah büyüyormuş hissedersiniz.
O zaman İsa’nın sizi yalnızca lütufla kurtardığı gerçeğinde dinlenebilirsiniz.
30 Kasım
Biliyorsun, Asya İli’ndekilerin hepsi beni terk edip gittiler.
2.Timoteos 1:15
Bu sözler Elçi Pavlus’un son mektubundandır. Ne kadar acı değil mi! Pavlus Müjde’yi Asya İli’ne ulaştırmak için sayısız bedel ödemişti. Hristiyanlar kurtuluşları için aracı olan birini nasıl terk edebildiler?
Pavlus, Tanrı’nın krallığında bir dalgakırandı. Kabaran dalgalar önce ona vuruyordu. Sayısız mücadeleler vermek zorunda kalmasının nedeni budur. Rab için kazanılmış olan sahili korumaya almak istiyordu. Yüreği, kötünün güçlerinin Tanrı’nın topraklarını parça parça yemesine dayanamıyordu. Kendini en uç noktaya yerleştirmesinin nedeni budur. Orada da kaldı. Ayakları Tanrı Sözü’nün sağlam zeminine basıyordu. Rab onu korudu. Ama insan gözüyle yüksek bir bedel ödedi.
İnsanlar Pavlus’un geçinilmesi zor biri olduğunu düşünüyordu. Pek taviz vermeye istekli değil! Uyum sağlamayı bilmiyor! Aşırı ciddi! Samimi bir diyalog kuramıyor! Bunlara kararsızlığı ve anlaşılması zor biri olduğu da eklenmişti. Evet, pek çok kişinin onu suçlamak için bir sürü nedeni vardı ve bu suçlamalarına taraftar bulmakta zorlanmıyorlardı. Sonunda dostları bile Pavlus’u terk etti.
Tanrı’nın bugün de dalgakıranları vardır. Onlar ruhları sınamak için lütuf almış olan Hristiyanlardır. Tanrı’nın halkına karşı fırtına koptuğunda, uyarı için seslerini yükseltirler. Ancak bu uyarıları pek taraftar toplayamaz. Birçok insan onların olaylara hep karamsar baktıklarını düşünür ve Tanrı’nın krallığında bu tip insanların sayısı az olduğu için memnun olurlar.
Bu dalgakıran insanlar gün geçtikçe yalnızlaşır, çünkü giderek daha çok insan onları terk etmeye başlar. Yaşadıkları günlerdeki yargı genellikle onlar için çok şiddetli olur ama ebedi yargı tamamen farklı olacaktır.
Gerçeği sevmenin bedeli vardır. Bunu hayal kırıklığına ve acılığa kapılmadan ödemeliyiz. Rab’bin vaatleri, O’na sadık olanların üzerinde dinlenir. Onların hizmeti uzun vadede çok ürün verir. Pavlus buna bir örnektir ve Tanrı’nın halkının tarihi boyunca Hristiyan erkek ve kadınlar bunun tanıklığını verirler.
Onlardan ders alın! Onların ayak izlerini takip edin! Onların imanlarını takip edin!
1 Aralık
Oysa bizim vatanımız göklerdedir.
Filipililer 3:20
İsa’ya aitseniz, Tanrı’nın krallığının bir vatandaşısınız.
Bunu unutmak ne kolaydır! Dünyevi görevlerimiz zihnimizi ve düşüncelerimizi ele geçirir. Aynı zamanda, sözlerin ve imgelerin Hristiyan olmayan bir düşünce tarzıyla belirlendiği bir dünyada yaşıyoruz. Doğrudan söylemeseler de, insanlar sanki bu dünya her şeymiş gibi konuşurlar. Buna göre önemli olan şey insanın bu dünyada mümkün olduğunca uzun yaşaması ve mümkün olan en kaliteli hayatı elde etmesidir.
Birçok Hristiyan’ın gökleri unutma derecesinde kendini bu dünyaya kaptırabileceği bizi hiç şaşırtıyor mu?
Evet, bu akıl almaz bir şeydir!
Tanrı, Sözü aracılığıyla anavatanımızın göklerde olduğunun teminatını verdiğinde, utanç içinde diz çökmeliyiz. İsa’nın bize hazırlamak için ağır bedel ödediği ev hakkında bu kadar az düşünmemiz anlaşılır bir şey değildir.
Siz göklerin vatandaşısınız. Evinize giden yoldasınız. Geçen her gün, sizi gideceğiniz yere biraz daha yaklaştırır.
Rab’bin sizi göklere götürdüğü gerçeğinin ışığında gördüğünüzde, hayatınızdaki pek çok şey doğru yerine oturur. Tanrı istediğiniz her şeyi size vermiş olsaydı, gideceğiniz yere ulaşamazdınız. Bu dünyada kendinize küçük bir cennet inşa ederdiniz.
Rab’bin yolunuza koyduğu sıkıntılar ve denenmeler gereklidir. Bunlar gözlerinizi ileriye evinize doğru dikmenize katkıda bulunurlar. Zorluklar ve sıkıntılar bu dünyanın bir hayal ve aldanma olduğunu görmenizi kolaylaştırır.
Göklerdeki evinize giden yoldasınız.
Ve gökler ne demektir?
Öncelikle İsa’dır. Burada dünyada, İsa sizin yanınızda yürüdüğü halde O’nu görmezsiniz. Göklerde durum farklıdır. Orada O’nu yüz yüze göreceksiniz.
Göklerde İsa’nın yüceliği yüreğinizin her şeyi olacak. Yaptığınız her şey O’nunla dolu olacak. O’nun ışığında yaşayacaksınız. Gözlerinizdeki tüm yaşları silecek. O zaman ne ölüm, ne yas, ne ağlayış ve ne de acı olacak.
2 Aralık
Ne mutlu isyanı bağışlanan, günahı örtülen insana!
Mezmur 32:1
İnsanın günahlarının bağışlanmasından daha büyük bir mutluluk yoktur. Tanrı’yla aranızda günahın hiçbir gölgesinin olmadığını düşünmek, sadece ışık, saflık, kutsallık ve sevginin olması ne büyük bir kutsamadır!
Tanrı’da günahlarınızın bağışlanmasına sahipsiniz. Bu nedenle, O’ndan saklanmanız gerekmez. Kendinizi temizlemeye çalışmanız gerekmez. Günahlarınızın kefaretini iyi işlerinizle ödemeniz gerekmez. Hayır, bunun yerine sizi bağışlayabilecek tek kişiye koşun.
Tanrı bağışladığında, tamamen bağışlar. Günahı örter ve ortadan kaldırır.
Günahı herhangi bir şey örtemez. Günahı kaldırabilecek tek bir araç vardır. İsa’nın kanı.
Günahı İsa’nın kanıyla örtülen sizlere ne mutlu! O zaman Tanrı artık günahınızı görmez. Yalnızca günahı örten şeyi görür. Tanrı günahlarınıza baktığında, her şeyden daha değerli olan sevgili Oğlu’nun kanını görür. Kuzu’nun kanı özgür olmanız için akıtılmıştır.
Günahınızla İsa’ya geldiğinizde tamamen kurtulursunuz. İsa’nın kanı sizi örter. İsa günahlarınızı, bağışlamak istedikleri ve bağışlamaya “değmez” günahlar olarak ikiye ayırmaz. Birçok Hristiyan bu tür düşüncelerle kendine eziyet eder. İsa’nın, kendilerinin zafer kazandığı günahları bağışlayacağından kuşku duymazlar. Ama sürekli kendilerine eziyet eden günahları söz konusu olduğunda, O’na gidecek cesareti bulamazlar. Aynı günahla defalarca Tanrı’ya gidemeyeceklerini düşünürler.
Bu tehlikeli bir düşüncedir. Bu düşünce zihninizi ele geçirdiğinde, sizi İsa’dan yavaşça uzaklaştırmaya başlar.
Ne olmuş olursa olsun, daima günahlarınızla İsa’ya gitmelisiniz. Böylece günahlarınız O’nun kanıyla örtülebilir. Hristiyan olmak, tüm günahlar üzerinde zafer kazanmış olmak değil, tüm günahları İsa’nın kanıyla bağışlanmış olmaktır.
Hristiyan yaşamınızda, her şeyden daha büyük olan bir şeyden başka mükemmel olan bir şey yoktur: Tanrı’nın lütfu. O sizindir. Mutluluğunuzun nedeni budur.
3 Aralık
Yüceler Yücesi’nin barınağında oturan, Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınır. “O benim sığınağım, kalemdir” derim RAB için, “Tanrım’dır, O’na güvenirim.”
Mezmur 91:1-2
Rab, Tanrı’nın her bir çocuğu için sığınak ve kaledir, ama çocuklarının hepsi O’na bu isimlerle hitap etmez.
Pek çok Hristiyan gerçek sevincini yaşayamadığı zenginliklere sahiptir. Bunun nedeni, Tanrı’nın Sözü’nü takip etme yolunu seçmemeleridir. Kutsal Kitap, sahip olduğunuz zenginlikleri tanımanın yoludur.
Rab’be söyleyecek çok az şeyi olan sayısız Hristiyan vardır. Çünkü Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınmazlar. Akılları birçok yöne çekilmiştir ve Tanrı’nın önünde nadiren sessiz dururlar.
Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınmak, hayatı açık bir Kutsal Kitap’la, sürekli Tanrı’nın harika lütuf sözlerini dinleyerek yaşamaktır.
Kutsal Kitap, kendi düşünceniz ve öngörünüzle ulaşmayı başaramayacağınız bir şeyi size bildirir.
Güneş yakabilir, ama sizi tüketmez. Sizin yerinizi alan kişi, güneşin ışınlarıyla sizin aranıza girdi. İsa, Tanrı’nın öfkesinin yıldırımıyla vuruldu. Bu nedenle, Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınabilirsiniz. Tanrı size yargıç olarak değil, ama Kurtarıcı olarak yaklaşmıştır. Tanrı’nın lütfuyla örtülmüş olarak Her Şeye Gücü Yeten’in gölgesinde barınabileceğinizi hayal edin! Tüm kaygılarınızla orada olmanıza izin verilmiştir. Kaygılı düşüncelerinizi Tanrı’nın sizin için olmanın harika gerçeğine yöneltebilirsiniz. Bunu sadece ara sıra değil, her zaman, her gün yapmanıza izin verilmiştir.
Bunu daha çok yaptıkça, Rab’be söyleyecek daha fazla şeyiniz olur. Yüreğiniz dolar ve ağzınızdan taşar. Her zaman bir sığınağa sahip olduğunuzu görürsünüz. Bu bir kaçış rotası değil, ama Kurtarıcı’nız ve Baba’nızın size açılmış olan kollarıdır.
Daima bir kaleniz vardır. Düşmanlar etrafınızda toplanabilir. Ancak bu kale sizi korur. Yeryüzü sallanabilir. Ama ayaklarınız sarsılmaz zeminin üzerindedir. Ve o zemin Rab’bin kendisidir.
Herkesin kendi ilahına dikkat çektiği bir dünyanın ortasında, siz tek ve gerçek Tanrı’ya sahipsiniz. Gölgesinde barındığınız Tanrı, tüm zenginliğinizi size gösterir.
4 Aralık
Senden başka kimim var göklerde? İstemem senden başkasını yeryüzünde.
Mezmur 73:25
Yeryüzünde sahip olduğunuz hiçbir şeyi gökte yanınızda tutmanıza izin verilmemiştir. Birçokları bu gerçekten kaçar. Ama gerçeklikten kaçılmaz. Bir gün, zengin budala çiftçi meselinde olduğu gibi, bu gerçek onları yakalar. “Ama Tanrı ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ ” (Luka 12:20).
Bir gün gücümüz tükenir; hastalık kapıyı çalar ve ayrılık vakti yaklaşır. Bir gün toprağa verilirken, diğerlerini arkanızda bu dünyada bırakırsınız. Her şey bize ödünç verilmiştir. Elimizde tutabileceğimiz hiçbir şey yoktur.
Sıkıntılar ve zorluklarla bunu özel bir şekilde anımsayan Hristiyanlar vardır. Asaf bunlardan biriydi. Gün boyunca kederliydi, her doğan gün onun üzerine yeni bir ceza getiriyordu ve katlanmak zorunda olduğu sıkıntıları anlayamıyordu.
Ama sonsuzluğun görünümü onun yüreği için canlı hale geldiğinde durum değişti. Bunun ışığında başka her şey önemini yitirdi. Artık Tanrı’yı anlayabilmek de onun için önemli değildi. Göklerde O’na sahip olduğunu bilmekten emin olmak onun için yeterliydi.
İsa’ya iman ettiğinizde, O’nun göklerdeki yaşamı sizin yararınızadır. Kefaret eden Kurtarıcı’nız olarak oradadır. Günah işlediğinizde, Tanrı’nın önünde sizin doğruluğunuz olarak durur. Siz göklerin yüceliğini hak edemezsiniz. Ama İsa onu sizin için kanıyla satın almıştır. Bu nedenle, O’na bu denli büyük bir bedele mâl olan sonsuz hazinelerde payınız olması O’nu yakından ilgilendirir.
Kuşku duymanız için hiçbir nedeniniz yoktur. Kuzu’nun kanıyla satın alındınız; Tanrı’ya aitsiniz. Dirilmiş olan İsa, Tanrı’nın, sizin kurtuluşunuz için olan “evet” mührüdür. O’na nerede sahipsiniz? O’na göklerde, Tanrı’nın yüzünün önünde sahipsiniz.
O nedenle şöyle diyebilirsiniz: “İstemem senden başkasını yeryüzünde.”
5 Aralık
Alçakgönüllülüğün yüceltir beni.
Mezmur 18:35
Büyük insan olma isteği içimize derinden işlemiştir. Buna bir çocukta ne sıklıkla karşılaştığınıza dikkat edin. Düşüncelerini saklamayı henüz öğrenmemiş olsalar da, zaman geçtikçe bu konuda gelişim gösterirler. Yetişkinlerin çoğu bunu belli etmez, ama büyüklük isteği yüzeyin hemen altında durmaya devam eder. Yaşamın tüm koşulları bundan etkilenir. Tanrı’ya karşı olan tutumuz da buna dâhildir.
Kendim bir şey olmak isterim. Kendimi başkalarının üzerinde görmek isterim. Dikkat çekecek bir şey yapmak isterim.
Şeytan’ın Tanrı olma isteğiyle benim büyük olma isteğim arasında paralellik vardır. Yılanın zehri içime girmiştir. Kendinizi yükselttikçe günah dağınız büyür.
Sizi yalnızca İsa yüceltebilir.
İsa alçaltıldı. Kendini alçalttı ve tüm haklarından vazgeçti. Sizi yücelten şey budur.
İsa önce gökten yere indi. Bunu ancak göğü içerisinden bilen kavrayabilir. Fakat İsa’nın en büyük alçaltılması bu değildi. İsa günahlarınızın yükünü taşıması gerektiğinde, mümkünse o kâsenin O’ndan uzaklaştırılmasını istedi; ama uzaklaştırılmadı. İsa’nın Tanrı’nın öfkesine ve lanetine maruz kalması gerekiyordu. Tanrı’nın gözünde büyük olabilmeniz için, İsa’nın çarmıhtan başka gidecek bir yolu yoktu. Günahınızın mülkiyeti el değiştirmeliydi. Sizin günahınız İsa’ya yüklenmeliydi.
Sizin sahip olmanızı istediği kendi doğruluğundan gönüllü olarak vazgeçmesi gerekiyordu. İsa’nın yüceliği sizin olmalıydı.
O işini tamamladı. Sonsuzlukta, kurtarılmış olan her günahkâr boğazlanmış Tanrı Kuzusu’nu övecektir.
Tanrı’nın çocuğuysanız, kendi yaptıklarınızın işe yaramadığını bilirsiniz. Ama bu da önemli değildir, çünkü İsa’da sahip olduğunuz yücelikten başka bir büyüklük istemezsiniz. İsa tamamıyla sizindir.
6 Aralık
Ne var ki, bir konuda sana karşıyım: Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın.
Vahiy 2:4
Efes’teki kilise, önderi de dâhil sevginin birçok meyvesine sahipti. Gerçeği seviyordu, sabırlı ve dayanıklıydı; ama başlangıçtaki sevgisinden uzaklaşmıştı.
Başlangıçtaki sevgi nedir?
Ani kararlar vermekle sonuçlanan fırtınalı sevgi duyguları değildir. İsa bunun bedelini iyi hesaplamaları konusunda öğrencilerini uyarır.
Başlangıçtaki sevgi, başka biri tarafından sevilmiş olmasıyla yanıp tutuşan bir yürekten taşar.
Seversiniz çünkü önce O sizi sevdi. Ve sevginiz meraklı bir sevgidir. İsa’nın sizi sevdiğini anlayamazsınız. Ama aynı zamanda O’nun ısıtan sevgi fırtınası altında olduğunuzu bilirsiniz. Bunu kendi Sözü’nde söylemiştir ve Söz yüreğinizi ikna etmiştir.
İsa’yı sevmeniz, içinde bir sır barındırır. O’nun sevgisi yüreğinize dökülmüştür. Bunun için o sevgi size aittir. Seven sizsiniz. Bunu Rab’den almış olduğunuz sevgiyle yaparsınız.
Başlangıçtaki sevgi kendi çıkarını gözetmez. Kendi zengin olmak istemez, İsa’nın zengin olmasını ister. Her şeyi O’na verir. Bu nedenle, O’nu gittiği her yerde takip eder.
Başlangıçtaki sevgiden uzaklaşmak çok kolaydır. O yalnızca her şeye lütufla sahip olan sizin gibi kaybolmuş günahkârlarda yaşar. Çok bağışlanan çok sever. Bu nedenle, hak edilmemiş ve karşılıksız lütuf yüreğinizde diri kaldığı sürece başlangıçtaki sevginizde kalabilirsiniz. Her defasında şaşırırsınız: Benim gibi kaybolmuş bir günahkâr kurtulabilir mi! İsa’nın ayaklarının dibinde hepimizin durabilmesi sağlandı. Ayrıntılı bir biçimde görüldüğümüzü biliyoruz. Ama İsa’nın bize söyleyeceği bir şey var: “Çok olan günahlarınız bağışlandı.”
Sevgi, bu bağışlama sözcüklerinden bize doğru akar. Başlangıçtaki sevginin yüreğimizde yaşamasını sağlayan şey budur. Ve bu sevgi, İsa’nın bizde aradığı şeydir.
7 Aralık
Çünkü sizi yeniden korkuya sürükleyecek kölelik ruhunu almadınız, oğulluk ruhunu aldınız. Bu ruhla, “Abba, Baba!” diye sesleniriz.
Romalılar 8:15
Bir anne ya da baba olarak, çocuğunuza tanıdığınız büyük haklar üzerinde düşünmezsiniz. Bunu doğal karşılarsınız ve sahip olduğunuz her şeyi ona aktarırsınız. Evladınızı sadece bir mirasçı olarak görmezsiniz. Yine de şu sözlere göre davranırsınız: “Benim olan her şey senindir.”
Bir çocuk fazla ileriyi düşünmez. Mevcut duruma göre yaşar. Çocuk için ihtiyaçlarının acilen karşılaşması hayati önemdedir. Ama sorumluluk üstlenmekten uzaktır. Teşvik ederek, öğüt vererek, rehberlik ederek ve azarlayıp terbiye ederek ona yardım etmeniz gerekir. Çocuğunuz için yaptığınız her şeyde size yol gösteren sevgidir.
Yüreğiniz güvenini İsa’nın üzerine koyduğunda, Tanrı size Kutsal Ruh’u verdi. Hristiyan Tanrı’ya bir Baba olarak güvenir ve annesinin ve babasının kollarına atılmak için güvenle koşan bir çocuk gibidir.
Korkmanıza gerek yok. Tanrı sizin yalnızca bir çocuk olduğunuzu bilir. Tabii ki olgunlaşmalısınız. Sağlıklı bir Hristiyan yaşamı, İsa Mesih’in lütfuna imanda sabit bir şekilde büyümektir.
Tanrı, kendi başınıza bırakıldığınızda kaybolmuş bir günahkâr olduğunuzu bilir. Bu nedenle, her gün üzerinize lütuflarını yağdırır. Bu gerçekleşmezse, evlatlık sürdürülemez. Tanrı size lütfunu isteksizce vermez. Hayır, O İsa’nın kanından hoşnuttur ve ruhunuzu kardan beyaz hale getirmek O’nun için mutluluktur.
İsa’nın ortak mirasçıları olduğunuzdan, O’nun tüm mirasının size ait olduğunun teminatını vermek de Tanrı’yı mutlu eder. Oğul tüm haklarına sizi ortak etmiştir.
Şimdi gözlerinizi göğe yükseltin! Tanrı’nın baba yüreğine bakın. O sizin için açıktır. Daha siz doğmadan önce, Baba sizin kurtuluşunuz için harekete geçmiştir. Bugün O’nun düşünceleri gerçeğe dönüşür. Buna burada yeryüzünde başlar ve sonsuzlukta devam eder. Tanrı’nın sevgili çocuğusunuz ve bununla kıyaslandığında her şey önemini yitirir.
Hristiyanların taşıdığı kaygıların birçoğu fikir sorunlarıyla ilgilidir. Yeryüzündeki yaşamla ilgili endişeli düşünceler zihinlerine doluşur. Buna ilaveten, ruhsal yaşamla ilgili kaygılar belirir. Bunların tümü adeta size karşı bir suçlama yükseltir. Hristiyan yaşamı olması gerektiği gibi olmamıştır. Duaya ve Kutsal Kitap okumaya ayrılan zaman yeterli değildir. İmana dayanan yüreklilik ve sevinç hiç görülmez.
O zaman şu soru belirir: Tüm bunlar nasıl sonuçlanacak? Korkarım bu başarısızlığımla her şey yok olacak. Tüm çabalar boşa gidecek. Hedefe ulaşamayacağım.
Mezmur yazarı tüm bu endişeli düşünceleri biliyordu. Ama yardımın nerede bulunabileceğini de biliyordu. Bu nedenle bize yardım edebilir.
İhtiyacımız olan yardımın, başarısızlığımızın başarıya dönüşmesi olduğunu zannederiz. Ancak bu yanlış bir düşüncedir. Sıkıntıdan çıkışın yolu, Rab’bin tesellisindedir.
Tanrı’nın tesellisi İsa’dır. Kendinizden hoşnutsuzluğunuzun ortasında, İsa’nın akıl almaz zenginliklerine sahipsiniz. O’nunla kendinizde sahip olmadığınız her şeye sahipsiniz. Kendinize ait olduklarınızla asla zengin hissedemezsiniz; hiçbir gerçek ve diri Hristiyan da hissedemez. Tüm zenginliğimiz Mesih’tedir. Temeli sizde olan hiçbir şeyden memnun olmazsınız. Hoşnut olacağınız tek şey bizzat İsa’dır.
Ne muhteşem bir şey! Başarısız olduğunuzda bile, İsa sizin her şeyinizdir. İsa, her şey istediğiniz gibi olmayınca daha net bir şekilde parlamıyor mu? Bizzat hiçbir şeye sahip olmadığınızda, İsa yüreğiniz için daha da değerli hale gelmiyor mu?
Tanrı, gözlerinizi hoşnut olduğu Oğlu’na çevirterek sizi teselli eder. Tanrı şöyle der: İsa’dan hoşnudum. Siz İsa’dasınız. Bu nedenle sizden de hoşnudum! Tüm günahlarınız örtüldü. Ebedi doğruluğa sahipsiniz.
9 Aralık
Çünkü sen babam Davut’un önünde Egemen RAB’bin Antlaşma Sandığı’nı taşıdın ve babamın çektiği bütün sıkıntıları onunla paylaştın.
1.Krallar 2:26
Kâhin Aviyatar’a bu sözleri söyleyen kişi Süleyman’dı. Bu sözler, Süleyman’ın babasına bakışını ortaya koyar. Davut’un yaşamı aşağılanmalar ve acılarla doluydu.
Bizim için Davut büyük bir kraldı. Yeruşalim’i ele geçirdi ve şehri krallığının başkenti yaptı. Olağanüstü bir önderdi ve ordusuna komutan seçmekte çok hünerliydi. Yahudi halkını yükseltti ve onlara komşularını saygı ve korkuyla dolduran bir güç verdi.
Ama yaşamı acılarla doluydu ve bu durum en önemli görevi için adeta bir önkoşuldu. Sözleri ve yaşamıyla dikkati İsa’nın üzerine çekmeliydi.
Çok fazla acı çektiğinizi düşünebilirsiniz. Bundan kurtulmak için dua etmiş ama kurtulamamış olabilirsiniz. Sormadan edemezsiniz: Neden?
Acı çekilmeden, İsa Hristiyan yaşamında yansıtılamaz. Kendinizi üstün görürseniz, başkalarına sıkıntılarında yardım etmek için sarf ettiğiniz sözler bomboştur. İsa’nın, kendinde bir çıkış yolu bulamayanlara geldiğine tanıklık verebilecek deneyime bizzat sahip olmalısınız.
Davut, Mezmurlar’ı aracılığıyla acıyı yakından deneyimleyen sayısız insana yardım etmiştir. Mezmurlar Tanrı’nın Ruhu’yla ve aynı zamanda Davut’un çektiği acılarla esinlenmiştir. Sizi kutsal bir zemine götürürler. Çaresizliğinizin içinde, Rab acılarınızın sarsamayacağı sağlam kayadır.
Acılar bizi sessizleştirir. Alçaldığımızda ve zorluğun altında belimiz büküldüğünde söyleyecek fazla bir şeyimiz yoktur. Aynı zamanda, başka birinin konuşmaya başlaması özlemiyle kavruluruz.
Rab bizi hayal kırıklığına uğratmaz. O konuşmuştur ve yazılmış olanlar aracılığıyla hâlâ konuşmaktadır. Avutmak, yardım etmek ve ileriye doğru götürmek ister. Ve Tanrı sizi Acılar Adamı hakkında tanıklıkta bulunmanız için kullanmak ister. Sizi acılar vadisine indirmesinin nedeni budur. O vadide, onun hakkındaki söz yüreğiniz için son derece değerli hale gelir. Bu gerçekleştiğinde, siz de Davut gibi yaşama ve kutsamaya dönüşen sözü başkalarına aktarabilirsiniz.
10 Aralık
Körlere bilmedikleri yolda rehberlik edeceğim, onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda, karanlığı önlerinde ışığa, engebeleri düzlüğe çevireceğim. Yerine getireceğim sözler bunlardır. Onlardan geri dönmem.
Yeşaya 42:16
Hristiyan’ın önünde bilinmeyen bir yol vardır. Birçok şey düşünebilirsiniz, ama kesin bir şey bilmezsiniz. İsa herhangi bir zaman dönebilir. Belki ölümden kaçamazsınız, ama sizin için bu da bir bilinmezdir. Mücadele ve endişe zamanlarında önünüzde büyük bir karanlık varmış gibi hissedersiniz. Kendinizi kör ve çaresiz hissedersiniz.
Tanrı’nın Sözü’nde her zaman yardım bulabilirsiniz. Rab sizin ve benim yaşamımızın koşullarının içinden konuşur. Kendimizi bilebilmemiz için durumu gözümüzün önüne serer. Daha sonra kendi yolunu gösterir.
Tanrı kör insanların gözünü açabilir, ama bunu her zaman yapmaz. Bilinmeyen yolların neler barındırdığını önceden de gösterebilir, ama bu nadiren olur. Tanrı genellikle, kör çocuğunun elinden tutar ve bilinmeyenin içinde yönlendirir. Bilinmeyen geleceğe döndüğünüzde kaygı, korku ve endişeyle dolarsınız. Bu nedenle, düşüncelerinizi İsa’ya yöneltin. O sizinle birlikte yürüyüp her şeyin içinden geçirecektir. Tanrı sizi acıların içinden geçirdiğinde korkmanıza gerek yok. Rab, günlerinizin gücünüze eşit olacağını değil, gücünüzün günlerinize eşit olacağını söylemiştir. Bilinmeyene ve karanlığa girdiğinizde Rab sizi kıskıvrak kavrar. O zaman sağlam adımlarla yürürsünüz.
Kleopas ve diğer öğrenci, umutsuzlukla Emmaus yolunda yürüyorlardı. Ama İsa gelip onlara katıldı. Onlara Kutsal Yazılar’ı açıkladı ve onların yürekleri sevinçle çarpmaya başladı.
İsa, O’na ait olan sizlere karşı da böyledir. İçinizde ışık yoktur. Karanlık bir yolda yürürsünüz. Ama yaşam ışığı olan İsa sizinle birlikte yürür.
Sonunda karanlığı ışığa, engebeli yolları düzlüğe çevirir. Son tepeyi geçmek için mücadele vereceğiniz o gün gelecektir. O zaman, ışık Tanrı’nın ebedi krallığından üzerinize parlayacaktır. Yalnız yürümeyeceksiniz; kefaret eden Kurtarıcı’nız, Rab’bimiz İsa Mesih sizinle birliktedir. O tüm yol boyunca, O’nun krallığına ulaşıncaya dek sizinle beraberdir.
11 Aralık
Becerikli elleriyle onlara yol gösterdi.
Mezmur 78:72
Arka plandan bakıldığında birçok şey farklı görünür. Yaşamınızın ortasında, Rab’bin becerikli ellerini her zaman göremeyebilirsiniz.
Rab’bin dualarınızı yanıtlamak için neden isteksiz olduğunu anlayamazsınız. Davut’la birlikte şöyle demeniz muhtemeldir: “Gözlerimin feri sönüyor Tanrım’ı beklemekten.” Tanrı’nın meseleyi mantıksızca uzattığını düşünürsünüz. Neden müdahale etmez ki?
Büyük bir fiziksel ihtiyaç içinde olabilirsiniz. Hastalığın sizi mahvettiğini hissedersiniz. Sağlıklı olduğunuz yılları özlemle anarsınız. Şimdiyse bütün gün bir işkenceye dönüşmüştür. Tanrı’nın bir Sözü’yle her şeyi değiştirebileceğini bilirsiniz. Öyleyse bunu neden yapmaz?
Kişisel üzüntüler, finansal zorluklar veya belirsiz bir gelecek yaşamınızın üzerine kara bir bulut gibi çökebilir. O zaman, Tanrı’yı anlamak zordur.
Arka plandan bakıldığında her şey farklı görünür. O gün, Tanrı’nın çocuğunun mücadelelerin ve zorlukların içinden yalnızca O’nun yardımıyla geçebildiğini görürsünüz. Esasen hüküm süren şey diğer insanlar veya koşullar değildir. Yalnızca Tanrı’dır. Şansa bırakılmadık. Her şey Tanrı’nın elindedir ve O’nun elleri her şeydedir.
Yaşam yolculuğunuz öngörülemezdir. Yalnızca bir sonraki dönemeci veya tepeyi görürsünüz. Yine de yolculuğumuz bir bayram yolculuğudur. Yolculuğunuzun kendisi cennet değildir, ama göğün kapısında sonuçlanır.
Geriye doğru bakabileceğiniz bir gün gelecektir. O zaman şöyle diyeceksiniz: “Rab becerikli elleriyle bana yol gösterdi” ve “Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni ” (Mezmur 23:6).
Yolculuk boyunca kendinizi Tanrı’nın ellerine teslim etmek zor olabilir, ama bunu yapmak ne büyük mutluluktur!
Her şey hakkında mükemmel bilgiye sahip olan ancak Tanrı’dır. O bizim ne kadarına katlanabileceğimizi bilir. Bereket ve talihsizlik paylarını dağıtan O’dur. Her koşulda bizim ebedi kurtuluşumuzu gözler. Yakında bütün üzüntünün, acının ve savaşın bittiği yerde olacağız. O zaman, becerikli elleri için Tanrı’yı öveceğiz ve O’na şükredeceğiz.
12 Aralık
Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü Kutsal Yasa’nın yönetimi altında değil, Tanrı’nın lütfu altındasınız.
Romalılar 6:14
Doğal düşünce tarzımız, bir sonuca ulaşmak istediğimizde bir karar almamız ve onu gerçekleştirmemiz gerektiğini söyler. Deneyimimiz birçok durumda böyle davranmanın doğru olduğunu bize öğretmiştir. Bu nedenle, günahla ilişkili olarak da aynı şeyin geçerli olduğunu düşünürüz. Ama bu korkunç sonuçları olan bir hatadır.
Kendinizi bu yolda tüketen Hristiyanlardan mısınız? İsa’da gerçek ve diri olmak istersiniz. İsa’nın tasvirinin yaşamınızda yansımasından daha büyük bir şey istemeyi hayal edemezsiniz. Bunu sıklıkla şimdi olsun diye dilersiniz!
Bunun için defalarca çabalarsınız!
Bu çabalar niye başarılı olmaz?
Kendi çözümlerinizle günahtan kurtulamazsınız. Günah, ona karşı kendi çabanızla bir şey yapamayacağınız kadar güçlüdür.
Tanrı’nın Sözü’ne göre, kendi yeteneğimizle ve çabamızla kendimizi aklamaya çalışmak Yasa’nın gereklerini yapmak demektir. Yasa ise asla günahtan özgür kılmaz. Bu konuda hiç şansı yoktur! Yasa, günaha karşı daha büyük bir iştah verir ve yasaklamalarıyla günahın gücünü daha çok arttırır. Bu nedenle, kutsal olmaya çabaladığınızda günah hükmetmeye başlar.
Yalnızca lütuf günahın gücünü kırabilir. Zihniniz Tanrı’nın yüreğindeki hak etmediğimiz lütfa açıldığında, lütuf günaha karşı nefret yaratır.
Tanrı’nın ödediği bedelin yüksekliğinin farkına vardığınızda, günahı hafife alamazsınız. İsa’nın arındıran kanı yüreğinizin en büyük zenginliğiyse, o zaman kefaretin ve kurtuluşun araçları yaşamınızda etkin olur.
İsa tüm günahlarınızın bedelini ödemiştir. Bu nedenle, Şeytan’ın sizin üzerinizde artık bir yetkisi yoktur. Günaha karşı bir borcunuz yoktur.
Tanrı’nın Oğlu sizi Şeytan’ın diktatörlüğünden kurtarmıştır. Hayatınızı lütuf altında yaşıyorsunuz. Buna olan imanınız zincirlerinizi çözer. Bunu daha önce yaşamışsınızdır. Bu nedenle, bir kez daha Tanrı’nın gerçek lütfuna dönün. Sizi zafere ulaştıran, Kuzu’nun kanıdır. Kendi zaferinize odaklanmaktan ne kadar geri durur ve İsa’nın zaferine ne kadar çok odaklanırsanız, İsa sizde o kadar çok şekillenir.
13 Aralık
Kim RAB’den korkarsa, RAB ona seçeceği yolu gösterir. Mezmur 25:12
Tanrı’yla doğru ilişki içinde olmak olağan bir şey değildir. Bir zaman tövbe ettiğiniz halde durumunuz hâlâ kesin değildir. Geçmişteki yaşamınız, O’ndan şimdi korkmanızın teminatını vermez.
Tanrı korkusu nedir?
Tanrı’nın Sözü aracılığıyla doğru yerimize konumlandırılmamızdır. O’nun müzakere ortağı değilsiniz. Siz ve Tanrı birlikte sorun çözmeyeceksiniz.
Tanrı Tanrı’dır. Siz O’nun düşmüş yarattıklarısınız. Bu nedenle, O’nun Sözü’nün üzerine bir şey ekleyemezsiniz. O’nun önünde sessiz bir şekilde durursunuz. Tanrı kutsaldır; doğrudan sizin aldatıcı yüreğinize bakar. Ağzınızdan çıkmayan ama yüreğinizden kaynaklanan tüm düşüncelerinizi bilir. Sizi günahkâr yapan şey toplum veya talihsiz koşullar değil, sizin kötü yüreğinizdir.
Bu nedenle, Tanrı’nın önüne korkuyla gidersiniz. Hak ettiğinizi vermek zorunda olsaydı, sizi reddetmesi gerekecekti.
Ama İsa’ya sığındığınızda, Tanrı sizi reddetmeyecektir. Bu asla olmaz! O, kırık ve ruhu ezik kişiye lütfuyla bakar.
Rab’le karşılaştığınızda kendinizi tanımaya başlarsınız. İsa olmadan hiçbir şey yapamayacağınızı fark edersiniz. Onsuz tamamen çaresizsiniz. Bu yalnızca kurtuluşunuz için değil, yaşamınızın birçok durumu için de geçerlidir. Bu nedenle, Tanrı’nın önüne titreyerek ve kutsal bir korkuyla gelmelisiniz. O her şeyde yardımcınız ve rehberiniz olmalıdır. Eğer değilse, her şey kaçınılmaz olarak yanlış gidecektir.
Ama O’nun şu harika vaadine kulak verin: “Kim RAB’den korkarsa, RAB ona seçeceği yolu gösterir.”
Hızlı cevapları çok seversiniz. Ama Rab her zaman böyle cevaplamaz. Genellikle, O’na güvenmeyi size öğretebilmek için bekler, ama hiçbir zaman gecikmez.
Tanrı kendi yolunuzu seçmekten kaçınmanıza izin vermez. Ama Ruhu’yla seçiminizde size kesinlik ve huzur verir. Böylece elleriniz O’nun elinde güvenle ilerleyebilirsiniz.
14 Aralık
RAB Musa’ya, “Niçin bana feryat ediyorsun?” dedi, “İsrailliler’e söyle, ilerlesinler.”
Mısır’dan Çıkış 14:15
Musa için durum imkânsızdan öte görünüyordu. İsrailliler’in önünde Kamış Denizi, iki yanlarında dağlar ve arkalarında Firavun’un ordusu vardı. Halk, Tanrı’nın denizde bir yol açmasını hayal edemiyordu. Öfkeyle Musa’ya döndüler, ama Musa kendi imanını onların çalmasına izin vermedi. Her şeyden çok Tanrı’ya ihtiyaç duyduğumuzda O’nun bizi asla terk etmeyeceği gerçeğinde kalarak onlara karşı direndi.
Duada bir sır vardır. Davut kendisi için “ dua etmekteyim” ifadesini kullanır (Mezmur 109:4). Biz genellikle dualarımızdan hoşnut olmayız. Dua ederken sözcükler tükendiğinde geriye bir iç çekiş kaldığını tecrübe etmişsinizdir. Ya da duanız yalnızca İsa’yı çağırmaya dönüşür. Ağzınızdan sadece bir sözcük çıkar: İsa. Kendinizi söylemek istediklerinizi söylerken değil, İsa’yı çağırırken bulursunuz.
“Ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz, ama Ruh’un kendisi, sözle anlatılamaz iniltilerle bizim için aracılık eder.” (Rom. 8:26). Tanrı’nın lütfuyla kurtulmuşsanız, Kutsal Ruh’un konutusunuz ve o zaman iniltiler yüreğinizden Tanrı’ya ulaşır.
Bunun farkına vardığınızda, sözcüklerle dua etmeyi kesmezsiniz. Aksine, Rab’bin önünde durmak için yeni bir samimiyete sahip olursunuz.
Duanız düşündüğünüz gibi umutsuz değildir. İsa’nın adıyla dua edersiniz ve O’nun kanı duanızı her türlü bencillik ve günahtan temizler. İsa, sizin duanızı kendi duası yapar. Bunun Tanrı’nın yüreğine ulaşması sizi şaşırtır mı?
Dua bir yöntem veya iyi şekillendirilmiş sözler meselesi değildir. Dua, yüreğin İsa’ya derin bağlılığıdır. Musa, Rab’bin müdahale etmesinden başka bir kurtuluş olanağına sahip değildi. Ve hayal kırıklığına uğratılmadı. Siz de uğratılmayacaksınız. Rab, karanlık ve tehlikeli denizin zorluklarının içinden sizin için kendi yolunu bizzat hazırlayacaktır.
15 Aralık
“Benim için şöyle diyecekler: ‘Doğruluk ve güç yalnız RAB’dedir.’ ”
Yeşaya 45:24
Yalnızca Rab’de bulunabilecek bir şeyi kendinizde aradığınız için ne sıklıkta keyfiniz kaçtı?
Doğruluğun ve gücün sizde olması için belki de yıllarca özlem çektiniz ve mücadele ettiniz. Ancak hiç başarılı olamadınız. Hristiyan yaşamınızın sürekli başarısızlıklardan ibaret olduğunu düşünüyorsunuz. Başkaları farklı değerlendirse de, siz iç dünyanızda işlerin nasıl yürüdüğünü bilirsiniz. Başka kimsenin göremediği kendi gizli yaşamınızı bilirsiniz. Orası baharda fışkıran yabani otlar gibi günahla doludur.
Tanrı’nın Sözü sizinle hemfikirdir: İçinizde, yani benliğinizde iyi bir şey bulunmaz. Eski doğanız kıyafet değiştirebilir, ama her zaman aynı kalmaya devam eder.
Doğruluğu ve gücü kendinizden başka bir yerde aramanızın ne kadar hayati önemde olduğunu görüyor musunuz?
Doğru olanı ve gerçeği ne zaman kabul edeceksiniz? Ne zaman yalnızca İsa’da bulabileceğiniz şeyin ardından gideceksiniz?
Kendinize şaşırabilirsiniz bile. Ama aynı zamanda Rab’be şükretmelisiniz. Size Sözü aracılığıyla yardım eder. O Söz size, doğruluğu ve gücü Rab’de aramanız gerektiğini hatırlatır. Tüm gerçek ve ebedi zenginlikler O’nun Sözü’ndedir. O yaşam pınarıdır. Ve daha da güzeli, O sahip olduğunu size verir. Bunu çabalarınızın ödülü olarak yapmaz. Bu O’nun lütfundan kaynaklanır. O’nun verdiğini imanla alabilirsiniz. O’nun verdiği, tamamen hak edilmemiş bir şeydir.
İsa’da bulduğunuz şey, O’na iman aracılığıyla size aittir. Doğruluğa ve güce olan özlem, İsa’ya olan özlemdir. O’nda kendi yaratamayacağınız bir doğruluğun içinde zenginsiniz. Kendi zayıflığınızın içinde güce sahipsiniz. İman egemenliği harikadır. Zenginliklerin yalnızca İsa’da olduğunun farkına vardığınızda, muhteşem bir sevinçle dolarsınız. O’nda tam bir kurtuluşa sahip olmanın coşkusuyla dolarsınız. İsa’dan bağımsız olarak bir şeye sahip olmak istemezsiniz. Değerli Kurtarıcı’nızın tüm övgüye sahip olduğunu bilmek sizi çok mutlu eder. Yüreğinizin derinliklerinden sevinç çığlıkları yükselir: “Doğruluk ve güç yalnız Rab’dedir! ”
16 Aralık
Onun adı Harika Öğütçü …olacak.
Yeşaya 9:6
Hepimiz bir öğütçüye ihtiyaç duyarız. Yolumuzu kendimiz bulmakta zorluk çekeriz. Bunun birçok nedeni vardır. Günahın koyu gölgesi düşüncelerimizi karartır ve açıkça göremeyiz. Geçmişten doğru dersleri öğrenme yeteneğimiz kısıtlıdır ve gelecek de bir bilinmeyendir.
İsa bizim öğütçümüz olmak ister. O’nun öğütleri bizi yoldan çıkarmaz. O’nun söylediklerini dinlerseniz, kendinize asla zarar vermezsiniz. Aksi takdirde bu olasılık çok güçlüdür.
İsrail halkı çöldeki yolculukta, kendisine bir kere gönderilen eti aşırı tükettiğinde, dişlerinin arasında etlerle öldüler. Bunun gibi durumla karşı karşıya olduğumuzda, biz de aynı tehlike içindeyiz. Ruhumuza mâl olduğunu anlamadan güneş ışığını ve eğlenmeyi seçeriz.
İsa kimseyi kendi kontrolü altına girmesi için zorlamaz. O şahsen insana gelir ve onun yüreğinin kapısını çalar. Ondan sonra içeriden gel sesini duymak için kulak kabartır.
Yaşamınızın birçok alanında size öğüt vermeye izni olan bir kişi olarak içeri girebilir mi? Kararını İsa’ya bırakır mısınız yoksa kendi efendiniz siz mi olmak istersiniz?
Öğütçünüzü kabul ederseniz, O sizi Sözü’ne bağlar. İsa’nın isteğini yazılmış olanda bulursunuz. Yüreğiniz ve ruhunuz Kutsal Kitap’tan etkilenmişse, farklı bir insan olursunuz. Normalden farklı düşünür ve davranırsınız.
İsa harika bir öğütçüdür. Bu nedenle, yeryüzündeki yolunuz bir harikalar zincirine dönüşür. Başkalarına olan şeyler size olmaz. Öyle oluyor gibi görünür, ama gerçek farklıdır.
İsa her şeyin ardındaki kişidir ve her şey aracılığıyla size gelebilir. O’nun ayak seslerini defalarca duyarsınız ve koruyucu elini hissedersiniz.
Şaşarak geriye doğru bakabileceğiniz bir güne doğru sizi yönlendirir. O zaman şöyle dersiniz: “Ne harika işlerin var! Bunu çok iyi bilirim.” Harika Öğütçü!
17 Aralık
“İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak.”
Luka 1:48
Meryem Tanrı’yı yüceltir. Yüreğinin derinliklerinden Tanrı’yı yükseltir. Tanrı onun, tüm insan düşüncesini ve fikrini paramparça eden bir gerçekliğin içine bakmasına izin verdi.
Meryem, İsrail’in kuzeyindeki bir köyde yaşayan sıradan ve olağan bir kızdı. Tüm dünyanın tanıyacağı birine dönüşeceğini kimse tasavvur edemiyordu.
Ama işler Tanrı’nın ona söylemiş olduğu gibi gitti. Birbirini takip eden nesiller Meryem’i tanıyor ve onun hakkında konuşuyordu. Birçok insan ona bir azize olarak tapındı. Ona Tanrı’nın Sözü’nün atfetmediği bir onur atfettiler. Meryem günahsız doğmadı. Tanrı’nın Sözü, onun Tanrı’nın birçok diğer çocuğundan farklı bir şekilde göğe alındığını da söylemez. Meryem’e tapınmaktan kaçınmalıyız.
Öte yandan, onu mutlu sayarak Tanrı’nın Sözü’nü yerine getirmekten geri kalmamalıyız. Çünkü o kutsanmıştır. Ancak bu kendisinden kaynaklanmaz. Kutsanmıştır, çünkü oğlunun değerli kanıyla kurtarılmış bir günahkârdır. Meryem bile her şeyi İsa’ya borçludur. İsa’ya olan imanı olmasaydı Meryem kaybolacaktı. Tanrı’nın ona verdiği büyük çağrı ve yüce görev aracılığıyla kurtulamayacaktı.
Ama Meryem’in imanı vardı. Onun şükran ilahisi, oldukça genç bir kadın olarak Tanrı’nın Sözü’ne aşina olduğunu bize gösterir. Söz onun yüreğinde yaşıyordu. İsa’nın ölümünden sonra onu öğrencilerle birlikte görürüz. Yaşam onun için kolay olmadı. İsa’nın annesi olması, yüreğine bir kılıç saplanması anlamına geliyordu. Buna rağmen Meryem Tanrı’nın isteğine boyun eğdi ve O’nun her şeyi yönetmesine izin verdi.
Meryem kutsanmıştır! Kuzu’nun kanında arınan herkes kutsanmıştır. O zaman günahkârı mahkûm eden bir günah kalmaz.
Tanrı’nın isteğinin odağında olmak büyük bir zenginliktir. O zaman, tüm sorumluluğu biz değil Tanrı yüklenir. Böylece davasını zaferle sonuçlandırır. Öyleyse siz O’nun için yaşayan bir övgü ilahisisiniz ve bundan daha büyük bir şey olamazsınız.
18 Aralık
“Selam, ey Tanrı’nın lütfuna erişen kız! Rab seninledir.”
Luka 1:28
Cebrail’in Meryem’i selamlaması böyledir.
Hiç şüphesiz, Meryem’in hayatının sırrını sahip olduğu iyi özelliklerde bulamayacağız. Bunun nedeni, ona verilmiş olan lütuftan başka bir şey değildir.
Meryem her şeyden önce kurtuluş lütfunda bir paya sahiptir. Bu bir insan hakkında söylenebilecek en güzel şeydir. Bunun birçok insan için geçerli olması değerini düşürmez. Ayrıca, Meryem’in hizmet lütfunda de payı vardır. Eşsiz bir görevi vardı. Tanrı’nın Oğlu’nun annesi olacaktı.
Meryem’in yaşamı, birçoklarından daha ağır ve zor oldu. Özellikle de Tanrı’nın ona tamamlaması için verdiği görev hayatını daha da zorlaştırıyordu.
Yahudilerin İsa’yı zina çocuğu olmakla suçladıklarını biliyoruz. Bakire Meryem’in gebe kalıp doğurmasının inkârı yeni bir şey değildir. İncil’de okuyoruz ki İsa’nın ailesi O’nun hizmetinden rahatsız oldu. Ailesi de İsa karşıtlığından payını almıştı.
Golgota’ya gidilen o ağır günde oğlunu takip etmek için İsa’nın annesinin ödediği bedel ne kadar büyüktü! Çarmıhın altındayken ne hissetti?
Ayrıcalıklı hissettiğini söylemek zordur. Ama öyleydi. Tanrı’nın ona verdiği görevin üzerinde dinlenen sözler şöyleydi: Rab seninledir.
Tanrı’nın her birimiz için verdiği görevler ve hizmetler vardır. Kimse bir bedel ödemeden bunlara boyun eğemez. Bu, her koşulda sadakat ve azim gerektirir. Bununla birlikte, Tanrı’nın özellikle ağır ve talepkâr görevler verdiği bazı insanlar vardır. Onların ödediği bedel büyük olur.
Böyle bir hizmetiniz varsa, Tanrı’nın gözünde ayrıcalıklı olduğunuzu bilmelisiniz. Rab’bin sizi bugün özel olarak selamlamasının ve sizinle birlikte olduğunun teminatını vermesinin nedeni budur.
Siz O’nun elinin aracısınız. O’nun yeryüzündeki kurtuluş planına hizmet ediyorsunuz. O’nun tarafından kutsanmış durumdasınız. Rab sizinledir.
19 Aralık
“Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.”
Luka 1:49
Meryem’in şükran ilahisi her Hristiyan’ın kendine mâl edebileceği birçok şey içerir. Bunlar şu sözlerle de ifade edilebilir: “Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.”
Birçok insan, yaşam yolculuğunda hepimizin karşılaştığı sorunlar ve zorluklarla zihinlerini doldurur. Sadece omzumuzu silkerek, yüzeysel bir şekilde zorlukların ve denemelerin üstesinden gelemeyeceğimiz doğrudur. Ama Tanrı’nın sizin için zaten yapmış olduklarından hoşnut olmamanız bir yoksulluktur.
Meryem, aldığı çağrının sayısız soruyu da beraberinde getirmesine rağmen Tanrı’yı övdü. Yusuf, Meryem’in bir bebek beklediğini öğrendiğinde ne diyecekti? Aile nasıl tepki verecekti? Tanrı’nın Oğlu’nu yetiştirebilecekler miydi?
Zorluklar baş edilmez görünüyordu. Buna rağmen Meryem dağılmadı. Yardım için çağrıda bulunmaya da kalkmadı. Hayır, o Tanrı’nın kendi hayatında zaten yapmış olduğu şeyler için O’nu övdü.
Meryem’in ayak izlerini takip edin! Bugüne dek Rab’bin size nasıl yardım ettiğini düşünün.
Her şeyden önce, sizi cehennemin ebedi lanetinden kurtarma işini tamamlamıştır. Bunun anlamı başka her şeyden çok daha büyüktür. Yeryüzünde karşılaştığımız sınanmalar ve sıkıntıların ciddi olmadığını kastetmiyoruz. Ama bunların çok kısa bir dönem için geçerli olduğunu da söylemeliyiz. Sonsuzluk önümüzde duruyor. İsa’nın barıştıran ölümü olmasaydı hepimiz kaybolmuştuk. Ancak Güçlü Olan bizim için büyük işler yapmıştır. Sevgili Oğlu’nu kendine saklamayıp dünyaya gönderdi. Ve hepsi bu da değil! O’nun “ dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu” olmasına izin verdi. Tanrı, Oğlu’nun Yasa’nın cezası altında ölmesine izin verdi. Kurtuluş yolu böyle hazırlandı ve açıldı.
Güçlü Olan sizin için büyük işler yapmıştır.
Size, İsa’ya imanı bahşederek kurtuluş Sözü’nü yüreğinize koymuştur.
Yaşamın çeşitli koşullarının hepsini anlamayabiliriz. Ama en büyük şeyi biliyoruz: İsa’ya iman ederek lütufla kurtulduk. Güçlü Olan bizim için büyük işler yaptı.
20 Aralık
“O’nun adı kutsaldır.”
Luka 1:49
Meryem Tanrı’nın Sözü’nde yaşadı. Şükran ilahisinin Eski Antlaşma’daki yazılanlardan ibaret olmasının nedeni budur. Kutsal Tanrı’yı tanıyordu ve O’nunla arasındaki mesafenin sınırsız büyüklüğünü hissediyordu.
Bir gün Tanrı onun hayatına girdi ve melek aracılığıyla ona şöyle dedi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.”
Tanrı’nın ona gelmesi, onunla konuşması ve Tanrı Oğlu’nu Kutsal Ruh aracılığıyla doğuracak olması, Meryem’in gözünde Tanrı’nın kutsallığını azaltmadı. Hem de hiç! O’nun adının kutsal olduğunu daha önce hiç anlamadığı kadar derinden anladı.
Bir Hristiyan için de durum benzerdir.
İsa’nın sefaletinizin ortasında size doğru eğilmesi, O’nu daha az kutsal yapmaz. Yaşamınızda O’nun dokunmadığı bir günahınız yoktur. Ama O hâlâ saf ve yüce Olan’dır.
O’nun adına saygısızlık yapılmasını hoş görmemenizin nedeni budur. Tanrı ve İsa hakkında saygısızca konuşulması yürek sızısına neden olur.
İsa yüce Olan’dır. Sözü aracılığıyla size konuştuğunda alçalırsınız. O’nun engin lütfu tamamen karşılıksızdır ve hak edilmemiştir. Sizi kendi hizmetinde kullanması sizi şaşırtır. Tanrı sizi bir yardım ve kutsama aracı olarak kullandığında O’na boyun eğersiniz. Şöyle dersiniz: O’nun adı kutsaldır.
Birçok insan için artık kutsal bir şey yoktur. Tanrı’yı düşündüklerinde dahi O’nu kendilerine eşit görürler. Sanki onlara hesap vermesi gereken Tanrı’dır. Tanrı onların kurduğu yargı kürsüsünün önünde başarısız olduğunda, O’nu reddederler veya sert bir eleştirel tutum takınırlar.
Bu tutum yalnızca bir ruhsal fakirlik ifadesi değil, aynı zamanda şeytani bir ayartıdır.
Tanrı kutsaldır. Rab’bin Dua’sında “adın kutsal kılınsın” diye dua ederiz. Luther’in bu duayla ilgili açıklamasında şöyle denir: “Allah’ın adı kesinlikle kendiliğinden kutsaldır. Ama bu dilekle O’nun adı bizim aramızda da kutsansın diye dua ediyoruz.”
Bu gerçekleştiğinde, Rab’bin önünde şenliğimiz vardır.
21 Aralık
“Ben Rab’bin kuluyum” dedi Meryem, “Bana dediğin gibi olsun.” Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı.
Luka 1:38
Tanrı’nın Sözü Meryem’in yüreğinde istek yarattı. Tanrı’nın isteğini kabul etmek, en başta kendi düşüncelerimizin ve kararlarımızın sonucu değildir.
Tanrı’nın Sözü’nü dinlemek gerekir.
Tanrı’nın Sözü, başka hiçbir şeyin yapamayacağı şeyi başarır. Yaşamınızda da böyledir. Merkezinde sizin olduğunuz bir dünyadan sizi çıkarır. Sizi
Tanrı’nın muhteşem krallığına yerleştirir. Evet, sefaletinizin ve günahınızın içinde Tanrı’nın Sözü size cenneti verir.
Meryem Tanrı tarafından sonsuzlukta seçilmişti, ama o Söz’ün gücü altına girene kadar Tanrı’nın ondaki eylemi başlamadı. O zaman onun hayatı İsa’nın hayatıyla birleştirildi.
Tanrı, Meyem’in İsa’nın annesi olmasına karar vermişti. İsa onun özelliklerini taşıyacaktı. Bu eşsiz bir çağrıydı.
Ama Meryem eşsiz değildi. Herhangi biri gibi bir günahkârdı. Onun da Oğul’un eylemiyle kurtulması gerekiyordu. Yine de, Meryem başkaları için bir örnektir. İman ederek, Tanrı’nın kurtuluş planında kullanılmasına razı oldu: “Ben Rab’bin kuluyum, bana dediğin gibi olsun.”
Onun ayak izlerini takip edelim. Bunu yaptığımızda bir kutsama aracına dönüşürüz.
Meryem, Tanrı’ya ona söylediklerini hatırlattı. Bu doğru yoldur. Rab’be yazılmış olanları hatırlatın. Kendi Sözü’ne yapışmış bir günahkârla karşılaşmak, Tanrı’nın yüreğini sevindirir. O’nun Sözü’yle doğru bir ilişki kurmak, yüreğinizde Tanrı’ya yol açar. O zaman Tanrı size kutsamasıyla gelir.
Tanrı’nın Sözü’yle yaşıyorsanız, yaşamınız İsa’yla birleşir. İsa, yaşam hikâyenizin merkezi olur. İsa, sizin aracılığınızla harekete geçer.
Bu olduğunda, Tanrı’nın Sözü sizi bir kutsamaya dönüştürür. Size emanet edilen kısa vadenin ötesine geçer. Tanrı’nın Sözü’nü gelecek nesillere aktarırsınız ve bundan daha iyi bir şey yapamazsınız. Tanrı’nın Sözü şimdi ve sonsuza dek diri ve etkindir.
22 Aralık
Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder. Luka 1:50
Meryem’de Tanrı korkusu vardı. Bu nedenle Tanrı ona merhamet etti.
Kendilerini değersiz ve berbat hissettiği için mutsuz olan Hristiyanlar vardır. Böyle hissetmek yanlış değildir. Yoksa nasıl tepki verebilirdik?
Tanrı yücelikte ve kutsallıkta yaşar. Biz günah ve ölüm diyarında yaşarız. Bu gerçek eski benliğimize tamamıyla damgasını vurmuştur. Bir türlü, yalnızca lütufla kurtarılması gereken kaybolmuş, zavallı bir günahkâr olmaktan öteye geçip büyüyemeyiz.
Kendinizi zavallı sayarak Tanrı’nın önüne çıktığınızda O’ndan korkarsınız. O’nun önüne gelmiş olabildiğinize bile şaşırırsınız. Bir günahkârın, kutsal yargıcının önüne yok olmadan gelebilmesi nasıl mümkün olabilir?
Bu soruyu bizzat Rab cevaplayacaktır. O, Sözü aracılığıyla size yüreğini açmıştır ve onun içinde bulunan şeyi görmenizi sağlamıştır. Merhametini duyurmuştur. Bunun nesilden nesile sürebileceğini anlayamayız. Bir gün durması gerektiğini düşünürüz. Bizi en çok şaşırtan şey, bu merhametinin bize de devam etmesidir.
Tanrı her geçen yıl benimle birlikte nasıl devam edebilir? Eğer olmayı istediğim kişiye dönüşebilmiş olsaydım durum çok daha kolay olurdu. Ama bu olmamışsa, Tanrı yorulup merhametli olmayı rafa kaldırır mı?
Merhametin bizden veya bize ait herhangi bir şeyden kaynaklanmadığını unutmamalıyız. Merhamet Tanrı’nın yüreğinden kaynaklanır. Büyük bir ırmak misali üzerimize akar. Önce bizi kaplar ve sonra bizi alıp götürür.
Meryem’i düşünün! Merhamet buldu ve Tanrı’nın bir aracına dönüştü. Günahsız değildi; yine de yaşamı Tanrı’nın merhametiyle belirlendi ve doldu. Onun aracılığıyla, Tanrı yüreğinde olanı gelecek nesillere ulaştırdı.
Çok silik bir başlangıçtı. Meryem, bir Yahudi köyünde yaşayan sıradan bir kızdı. Ama Tanrı korkusuna sahipti. Bunun için Tanrı onu kendi aracı olarak kullandı. Rab’den korkun! O zaman O’nun merhameti üzerinizdedir.
23 Aralık
Meryem de şöyle dedi: “Canım Rab’bi yüceltir; Ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar.”
Luka 1:46-47
Tanrı’nın Meryem’e çağrısı, Meryem’in hayatını fazlasıyla zenginleştirmişti; ama aynı zamanda insanların aşağılamasına maruz kalıyordu. Günümüze gelene dek birçok insan, onun Kutsal Ruh’tan gebe kaldığına dair sözlerine inanmadı. İsa, Meryem’in yaşamına hem kutsama hem de acı getirdi.
Rab’be hizmet etmenin daima iki yüzü vardır. Yaşamınızı sınırsızca zenginleştirir. Aynı zamanda, bir bedel ödemeden o hizmetin içinde olamazsınız.
İsa’ya hizmet etmek, O’nun yaşam koşullarını paylaşmaktır. O, dünyanın en sevilen ve en hor görülen insanıdır. İsa’ya hizmet etmek, insanı kendi gücüyle başa çıkamayacağı bir gerginliğin içine taşır. Bu nedenle, Meryem’den ders alalım. Rab onu çağırdığında, o Tanrı’yı Kurtarıcı’sı olarak yüceltti.
İsa’yı kabul ettiğinizde, O her koşulda sizin Kurtarıcı’nız olur. İsa sizi günahtan, ölümden ve yargıdan kurtarmıştır. O, kendi gücünüzle başa çıkamadığınız hizmetinizde de Kurtarıcı’nızdır.
Tanrı’nın krallığındaki hizmetiniz yaşamınızı anlam ve zenginlikle doldurur. Ama size karşı bir suçlamanın başlamasına da neden olabilir. Kendinizi yokladığınızda, bütün bunların sonucunun çok küçük olduğunu düşünürsünüz. Çağrının çok zengin olduğuna kuşku yoktur, ancak onu tamamen yerine getirememişsinizdir. Bunu bir daha düşündüğünüzde, günahın hizmetinizin içinde de olduğunu görmek zor değildir. Ne sıklıkta kendi yüceliğinizin peşinden gittiniz? Neredeydi o mutlu ve istekli tavrınız?
Meryem’den ders alın! Rab’bi Kurtarıcı’nız olarak çağırın!
İsa, tüm günahlarınızın sorumluluğunu üzerine almıştır. O’na güvenebilirsiniz. Kendinizden dolayı umutsuzluğa düşebilirsiniz, ama Tanrı’ya yapıştığınızda O sizden umudunu kesmez. O sizin neye benzediğinizi her zaman biliyordu. O sizin kısmen Kurtarıcı’nız değildir. Hayır, O sizi tamamen kurtarmıştır.
Bu nedenle Rab’bi yüceltirsiniz. O’ndan zevk alırsınız. Bunu yaparsanız, hiçbir şey ve hiç kimse sevincinizi sizden alamaz.
24 Aralık
“Haydi, Beytlehem’e gidelim, Rab’bin bize bildirdiği bu olayı görelim.”
Luka 2:15
Bu, çobanların birbirine yaptığı bilgece bir teklifti: “Haydi, Beytlehem’e gidelim.” Yürekleri meleklerin onlara söyledikleriyle yanıp tutuşuyordu. Bu nedenle, normal şartlarda hiç yapmayacakları bir şey yaptılar. O geceden beri birçok insan çobanların ayak izlerini takip etti. Mesajı duydular. Mesajın yarattığı umut yüreklerinde İsa’ya gitme arzusunu temin etti.
Noel gecesindeki Tanrı’nın hep aynı olduğunu tecrübe ettiler. Tanrı onların ne armağan getireceklerini sorgulamadı. Eli boş olanlara konuştu ve onlara Oğlu’nu gösterdi.
Melekler çobanlara Beytlehem’e gitmelerini söyledi. Biz nereye gitmeliyiz?
Tanrı’nın Sözü’ne gitmeliyiz. Onun içinde İsa size gelir.
Belki de bu Söz’ün mesajının ihtişamlı ve zengin görünmediği düşündünüz. Birçok insan başka mesajlarla meşguldür. Ama bu yüzden Söz’ü dinlemeyi kesmemelisiniz. Çobanlar şüphesiz basit ve fakir ahırı merak ettiler. Ama İsa’yı bulduklarında, sevinçle doldular ve Tanrı’yı övdüler.
Sizin için de aynısı geçerlidir. Tanrı Sözü’nde İsa’yı bulduğunuzda, O’ndan dolayı mutlu ve sevinçli olmaktan kendinizi alamazsınız. Yaşamınızı, büyük ölçüde İsa’nın bulunduğu yeri aramaktan uzak geçirmiş olmanız sizi şaşırtır.
Çobanlar O’nu kendi doğal çevrelerinde buldu. Sınırlar aşmaları gerekmedi. Sizin de sınırlar aşmanız gerekmez. O, kendini kurtaramayan sizlere Müjde’nin sade kurtuluş Sözü’yle gelir.
Birçokları en önemli şeylerin gelecekte olacağını düşünür. En önemli olayların zaten gerçekleşmiş olduğunu fark etmezler.
Tanrı’nın Oğlu, Bakire Meryem’den doğdu. O Ebedi Oğul’dur. Her şey O’nun aracılığıyla yaratılmıştır ve her şey O’nu yüceltmek için tasarlanmıştır. O her şeyin üzerindedir. Buna rağmen insan oldu. Çobanlar bunun gerçek olduğuna tanıklık ettiler. Çobanların ayak izlerini takip edin. O zaman İsa’ya gidersiniz ve kutsanmış bir Noel geceniz olur.
25 Aralık
“Bugün size, Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu.”
Luka 2:10-11
Kim bir kurtarıcıya ihtiyaç duyar?
Kurtarılmaya ihtiyacı olan.
Birçok insan bu gerçeği kabul etmek istemez. Bir kısım insan yaşamlarında işlerin gayet iyi gittiğini düşünür. Bir kısmı da idare edilebilir bir yaşamları olduğunu düşünür. Geri kalanlar için ise hayat iniş çıkışlardan ibarettir. Aslına bakarsanız, insan ancak kaybolduğunda İsa’ya ihtiyaç duyar.
Kendine güvenen insanlar gerçek Doğuş Bayramı’nı asla kutlamamışlardır. Noel Bayramı’nın tüm görünür süslerine takılırlar ve aslında bunlar da hor görülmemelidir. Bayram bir armağandır. Aile ve dostlar da armağandır. Yiyecek ve içecekler de bu kapsamın içindedir. Yine de, Noel Bayramı İsa’yla buluşmak anlamına gelmiyorsa çok yoksulsunuz demektir.
Günah yüreğinizin derinliklerinde yaşar. Günahkâr olarak doğdunuz ve günahkâr olarak da hayatınızı yaşarsınız. Bunun nedeni asli günahtır. Nesilden nesile aktarılan bu Tanrı karşıtı tutumun nedeni budur.
Noel’deki birçok şeyin verdiği sevince rağmen, Tanrı’nın yüreğinizi değiştirmesine izin vermezseniz hiçbir şey değişmez.
Tanrı’nın isteği budur. Tanrı İsa’yı, biz yalnızca iyi dileklerle O’nun doğum gününü kutlayalım diye göndermedi.
O, bizi bizden daha iyi tanır. İsa’nın Kurtarıcı olarak doğmasının nedeni budur.
İnsan, yaşamı tehlikeye girdiğinde bir kurtarıcıya ihtiyaç duyar. Tanrı, sonsuz yaşama sahip olmamızı ister. Bizim mahvolmamızı görmeye dayanamaz. Bu nedenle, kadından doğan Oğlu’nu gönderdi.
Bu olay gerçekleşti. Noel gecesi, kurtuluş tarihimizde bir dönüm noktasıdır.
Bununla birlikte, Noel gecesi Tanrı’nın müdahale ettiği tek gece değildir. O bizim soğuk ve karanlık gecelerimize de girer. Günahkâr yüreğiniz O’nu geri çevirmez. Tanrı, İsa’yı kabul etmemizi ister.
Bunu yaparsanız, Noel Bayramı yalnızca yeryüzünde gerçekleşmez, yüreğinizde de gerçekleşir. İsa içeri girer. Yeniden doğarsınız. O zaman kutladığınız Noel Bayramı sizi yeni bir insan yapar.
26 Aralık
“Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu’nun Tanrı’nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.”
Elçilerin İşleri 7:56
Bugün ilk Hristiyan şehidinin günüdür. Dün Noel Bayramı’nı kutladığımızda, “yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun” sözüyle karşılaşmıştık. Bugün İsa’nın şu sözlerinin içinde duruyoruz: “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim” (Matta 10:34).
İsa, Tanrı’nın gerçek esenliğiyle geldi, ama insanların büyük çoğunluğu karanlığı ışıktan daha çok sevdi. Çekişmeye bu kadar hazır olmalarının nedeni budur. İstefanos son şehit değildi. Bu bize sürekli olarak hatırlatılır. Kilise tarihi boyunca hiçbir yüzyılda yirminci yüzyıl kadar şehit verilmemiştir. Ve önümüzde bizi büyük bir sıkıntı beklemektedir. Eğer “Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı, ama Rab, seçilmiş olanlar, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır.”
Hristiyanların ne sıkıntılara katlanmak zorunda kaldıklarını düşündüğünüzde, sessiz kalırsınız. Birçok insan yıllarını hapishanelerde ve çalışma kamplarında geçirirken, sizin için her şeyin yolunda gitmesini anlayamazsınız. Evet, bazıları ölene kadar işkence görmüştür. Bunun üstesinden nasıl gelebilmişlerdir? Bu soruyu sorduğumuzda, onların yalnızca kendi güçlerine sahip olduklarını varsayarız. Ancak durum farklıdır. Tanrı’nın çocuklarından hiçbiri, hiçbir zaman O’nun güç alanının dışında değildir.
Tanrı, İstefanos’un göğün açıldığını görmesine izin verdi.
İşkence görmüş bir Hristiyan genç kız, sadece ilk kırbacı hissettiğini söylemiştir. Sonra parlayan bir insan figürü işkence odasına girmiş ve kız bilincini yitirene dek orada kalmıştır.
Belalara ve zulümlere maruz kaldığımızda, acıların üstesinden gelip gelemeyeceğimiz bizi endişelendirir.
İsa’ya sığının. Tanrı, çocuklarını asla sıkıntının girdabında yalnız bırakmaz! Tersine! İsa daima O’na en çok ihtiyaç duyanlara en çok yakın olur. Noel ertesi olan bugün, gelin esaret altında olanları ve kötü muamele görenleri hatırlayalım. Ellerimizi kaldıralım ve Noel Bayramı’nı sevdiklerinden uzakta kutlamak zorunda kalan Hristiyan kardeşlerimiz için dua edelim. Göğün açıldığını görebilsinler diye dua edelim.
27 Aralık
“O büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek.”
Luka 1:32
Melek Cebrail, Meryem’e İsa’nın büyük olacağını nasıl söyleyebilir? O her zaman büyük olmamış mıdır?
Evet, gerçekten de öyle! Dünya O’nun aracılığıyla yaratılmıştır. O her şeye yaşam verir. Her şey O’na aittir. Her şey O’nu yüceltecek ve her diz O’nun önünde çökecektir. Tanrı O’na her adın üstünde olan adı bağışlamıştır. Yine de, Cebrail’in söylediği doğrudur. İsa, O’nu Tanrı’nın Oğlu olarak tanıyan yüreklerde büyük olacaktır.
Onsuz yaşadığınızda da O’nun hakkında birçok iyi ve doğru şey söylemeniz mümkündür. Buna rağmen, yaşamınızda İsa büyük olmamıştır. O’nu sevmemenizin, itaat etmemenizin ve takip etmemenizin nedeni budur. Yeniden doğmuşsanız durum tamamen farklıdır. O zaman, İsa size farklı bir yürek verir. Yeni bir insan olursunuz ve O’nun Tanrı’nın Sözü’ndeki yüceliğini gördüğünüzde değişirsiniz.
İsa, birçok yardımcı ve rehberden biri değildir. Hayır, O tek yardımcı ve tek rehberdir. Tabii ki bir şekilde kayıplarınız olabilir. Bunlar size acı ve üzüntü verir. Kendinizi zayıf ve çaresiz hissedersiniz. Ama İsa’yla her şeye sahipsiniz. O, başka her şeyden çok daha büyüktür. Bu nedenle, yoksulluğunuzun içinde zenginsiniz.
Yüceler Yücesi’nin Oğlu sizi seviyor, size eşlik ediyor ve sizi kurtarıyor. Öyleyse yüreğinizde İsa’nın sizin için her şey olması şaşırtıcı mıdır?
İsa’nın alçaltılmasıyla büyüklüğü arasında derin bir bağ vardır. Günahkâr insan bedeninin benzeyişinde gelmiş olmasaydı, insan yüreğinde yüceltilmeyecekti. “Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.” İnsanın Hristiyan yaşamında büyümesi, kendi büyüklüğünün gelişmesi değildir. Büyümesi gereken siz değil, İsa’dır. Siz her geçen gün O’na daha bağlı olursunuz. O’nun kanıyla arınma ihtiyacı giderek büyür.
Tanrı aynı zamanda, tapınmanın ne olduğunu size öğretir. Yüreğinizin derinliklerinden en büyük Olan’a bir övgü ve şükran ilahisi yükselir. O yüreğinizin her şeyidir. O’nu sürekli öveceğiniz sonsuzluğu dört gözle beklemenizin nedeni budur.
28 Aralık
“Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek.”
Luka 1:32
Meryem’le ilgili bu sözleri söyleyen Melek Cebrail’di.
İnsan bu sözlere şaşırabilir.
Yüceler Yücesi’nin Oğlu sonsuzluktan beri her şeyin ve herkesin Rab’bi olmuştur. Tüm evren ve içindekiler O’na bağlıdır. O dünyasal bir tahtı ister mi? Davut’un krallığı tabii ki büyüktü, ama bu taht Esenlik Önderi için önemsiz bir şey olmalıydı.
İsa taht’a bu gözle bakmadı. O, insanların yüreğinde Kral olmak istedi. Bu O’nun için gökteki yüceliğinden daha anlamlıydı.
Müjde metinlerinde, Roma’nın gücünden kurtulmak için bazı insanların O’nu kral ilan etmek istediklerini görürüz. Ama O, kendisini dünyasal bir kral yapmak isteyenleri sürekli geri çevirmek zorundaydı.
O, Davut’un tahtına sahip olmak istiyordu. Tanrı’nın bu konudaki vaadi, İsa’nın bir Kral olarak zavallı günahkârların minnettarlığı ve sevgisiyle karşılaşmasını içerir.
İsa’nın tahtı bizim yaptığımız herhangi bir şeyle inşa edilmez. O bunu kendisi yapar. Günahkâr insanın yüreğine her girdiğinde ve kanıyla onu her arındırdığında, yeryüzündeki krallığını onaylar.
Hiç kimse kendi yaşamı için İsa’yı krallıkla taçlandıramaz. Kendi gücümüzle iman edip O’na gelemeyiz. İsa’nın bize gelmesi gerekir. Kutsal Ruh’la yüreklerimizi aydınlatması ve Golgota’da tamamladığı iş için bize iman ve güven vermesi gerekir.
Bu her olduğunda, Tanrı birisini yeniler. O zaman İsa’nın tahtı kurulur.
Kutsal Kitap bizi, İsa’ya tahtı verenin Tanrı olduğu sırrına götürür. Kurtulmuş her günahkâr Tanrı’nın O’na bir armağanıdır.
Onlardan biri olmak yüreğinizin en içten isteği değil midir? Tanrı’nın sizi İsa’ya götürmesi, sizin için başka her şeyden çok daha anlamlı değil midir? Yaşamınızın bir şükran sunusu olmasını başka her şeyden daha çok istemez misiniz?
Bu nedenle, İsa’yı kabul edin; yüreğinizde Müjde’ye yer açın. İsa her şeyiniz olsun!
29 Aralık
“Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi.”
Luka 1:48
Rab’bin sizinle ilgilenmesi, size lütfunu vaat etmesi anlamına gelir.
Meryem sıradan biri olduğunu düşünüyordu. Bununla lütfu fark etmek arasında doğrudan bir bağ vardır. Rab lütfunu üzerinize döktüğünde kendinizi değersiz hissedersiniz. İnsan kendini İsa’nın yanında çok küçük hisseder. İsa’nın benim gibi bir günahkârla herhangi bir ilgisi olması tamamen anlaşılmazdır. O’ndan gelen ışık karanlığımı aydınlatır. O zaman ne kadar kirli olduğumu görürüm.
Bu, İsa’nın beni önemsiz bir kişi yaptığı anlamına gelmez. Tabii ki zaten olduğum şeye tekrar dönüşemem. Ama o bana kendimi tüm gerçekliğiyle gösterir.
Birçok insan İsa’dan kaçar. Gerçeği öğrenme korkusuyla doktora gitmeye cesaret edemeyen ölümcül hastalar gibidirler.
Ama bu yolu seçmek tehlikelidir. Ölümle sonuçlanır. Bu gerçek hem bedensel hem de ruhsal yaşam için geçerlidir.
Kendi hakkınızdaki gerçeği duymaya dayanabilir misiniz?
Hakkınızda sadece bir gerçek olsaydı buna dayanamazdınız. Ancak gerçek bir tane değildir. İki tanedir: Günah gerçeği ve lütuf gerçeği.
İsa sizin hakkınızdaki gerçeği; kaybolmuş olduğunuz gerçeğini ortaya çıkarır. Ama aynı zamanda O size lütufla bakar.
Bunu yaşamak harikadır. Tüm küçüklüğünüzle İsa’nın önünde durduğunuzu hayal edin. Ben reddedileceğimi düşünürdüm. Ama öyle değildir. O beni lütfuyla karşılar.
Bir mutluluk hissinin ruhumu heyecanlandırması çok mu tuhaf? Tanrı’nın lütfunun hayatımdaki her şeyin üzerine döküldüğünü gördüğümde sevinçle bağırmaz mıyım?
Küçüklüğümün yalnızca bir süre için olduğunu bilirim. Yakında bu durum sona erecektir. Mezarda, yıpranmış bir giysi gibi geride bırakılacaktır. Geriye kalan Tanrı’nın lütfudur.
İsa’nın lütfuyla sizinle ilgilendiğini anlamak yüreğinize huzur verir. İsa bunu gerçekleştirdi. Bugün de gerçekleştirmeye devam ediyor. O ebediyen aynıdır, değişmez. O, sıradan biri olan kuluyla ilgilenir. Yüreği sizin için sevgiyle dolup taşar.
30 Aralık
Kulu Davut’un soyundan bizim için güçlü bir kurtarıcı çıkardı. Luka 1:69-71
Bu sözler Zekeriya’nın Şükran İlahisi’ndendir. Tapınaktaki bir kâhin olarak, kurtuluş boynuzunun [editörün notu: Orijinal metinde olan ifade hem kurtarıcı hem de kurtuluş boynuzu diye çevrilebilir] ne olduğunu biliyordu. İnsanların yakmalık sunu sunağındaki dört boynuzdan birini yakalamak için koşuşturduklarını görmüştü. Suçlu, ona kimsenin dokunamayacağı sığınağına ulaşırdı. Kâhinin sunağın boynuzlarına sürdüğü kurbanın kanı, suçlunun kurtuluşuydu.
Belki Tanrı’nın önünde kendinizi bir suçlu gibi hissetmezsiniz. Yine de, O’nun Yasa’sını çiğnemişsinizdir. Tanrı Sözü’nün keskin ışığında, O’nun buyruklarından birini bile tam anlamıyla yerine getirmemiş olduğunuz ortaya çıkar.
Yaptığınız her şey günahla damgalanmıştır. Tüm eylemlerinizi kim olduğunuz belirler. İşleriniz diğer insanların gözünde iyi ve doğru olsa da, Tanrı her şeye bulaşmış olan bencilliğinizi ve kendi çıkarınızı kolladığınızı görür.
Hiçbir şey Tanrı’nın sınamasına ve yargısına dayanamaz. En iyi işiniz bile kirlidir. Geriye yalnızca bir soru kalır: Tanrı’nın önünde durmaya ben nasıl dayanabilirim? O’nun öfkesi altında mahvolmaktan kurtulabilmek için gideceğim bir yer var mıdır?
Tanrı’nın Sözü cevabı verir:
Kurtulabileceğiniz bir sığınağınız vardır, çünkü tüm günahlarınızın cezasını başka biri üzerine almıştır.
Tanrı kurtuluş boynuzunu çıkarmıştır. Onun gücü o denli büyüktür ki, ne günah işlemiş olursanız olun, onu yakaladığınızda kurtulursunuz.
Kurtuluş boynuzu İsa’dır.
O’nun muhteşem gücü kanından kaynaklanır. O, kurban edilen hayvanın değil, İsa’nın paha biçilmez kanıdır ve onda kurtuluş vardır. O’na iman eden herkesi tamamen kurtarır. Tüm günahlarınızın kefaretini ödemiştir.
Tanrı sizin için kurtuluş boynuzunu yükseltmiştir. Bu boynuz sonsuzluklar boyunca yükseltilmiştir. O sizi dik tutan güçlü bir Kurtarıcı, kurtuluş boynuzudur. Muhteşem sığınağınızda durursunuz. O zaman kurtulursunuz, gerçekten İsa tarafından kurtarılırsınız.
31 Aralık
“İsyanlarınızı bulut gibi, günahlarınızı sis gibi sildim. Bana dönün, çünkü sizi kurtardım.”
Yeşaya 44:22
Yılın son gününde düşüncelerimiz istemsizce geriye döner. Bugün sona eren yıl nasıldı? Sizde ne izler bıraktı ve siz ne izler bıraktınız?
Tanrı’nın yargı kürsüsünün önünde, geri gelmeyecek olan günlerin hesabını nasıl vereceksiniz?
Bu soru İsa’yla olan ilişkinize bağlıdır. O’nu Kurtarıcı’nız olarak kabul etmişseniz, Tanrı hükmünü verirken yalnız olmayacaksınız. İsa sizinle birlikte olacak. O bütün günahlarınızın bedelini ödemiştir. Bu, içinizdeki kötülükten sorumlu olmayacağınız anlamına gelir. İsa sizin yerinize sorumlu olacaktır.
Bulut tabakasının suçları ve günahları örttüğü bir yıla geriye bakabildiğinizi hayal edin. Yoğun bulut katmanının her şeyi nasıl kapladığını bilirsiniz. Hiçbir şey ayırt edilmez. Büyük bir halının küçük büyük şeyi altında saklamasına benzer.
Yeşaya canlı bir imge kullanır. Yine de bu resimde sizi endişelendiren bir şey olabilir. Bulut kalktığında ne olur? O zaman Tanrı her şeyi görmez mi?
Birçok Hristiyan işlerin böyle yürümesinden korkar. Eski günahlar onlara sürekli bezginlik verir. Yıldan yıla toplanırlar ve bir sonraki yıla aktarılırlar. Unutmak, onların üzerine bir perde çekmez. Bu, Tanrı’nın da bunları unutmadığının bir ifadesi değil midir?
Ama Tanrı ‘unutur’. Günahı kaplayan bulut katmanı İsa Mesih’in kanıdır. Bulutun kapladığı her şey günahtan arındırılır. Geriye hiç günah kalmaz. Tanrı’nın her bir çocuğu bugün geriye dönüp lütuf yılına göz atabilir. Tüm yıl lütufla örtülmüştür. Tanrı sizin hesabınıza baktığında, biten bu yılın barındırdığı her şey için lütuf üzerine lütufla karşılaşacaksınız. Kurtuluşun zenginliği ve günahların bağışlanması böyle bir şeydir. Bu nedenle, şükretmek ve övgü ilahileri söylemek, bu yılı bitirmek için doğru bir yoldur. Tanrı onurlandırılsın! Kuzu onurlandırılsın! Kutsal Ruh onurlandırılsın!