Kobilife Mart 2018

Page 1

MART 2018 • www.kobilife.com • Fiyat: 10 TL

BÖLÜM: DİJİTAL DÖNÜŞÜM Mitsubishi Electric FIT Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nda yeni nesil otomasyon çözümlerini tanıttı.

AYLIK EKONOMİ VE SANAYİ DERGİSİ SAYI: 132




Kuzey 2009 Medya İnş. Tur. Oto Kir. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi Feride Burçin KÖKSAL burcinolca@kobilife.com Yazı İşleri Müdürü Feride Burçin KÖKSAL burcinolca@kobilife.com Reklam Banu ÖZŞENEL banu@kobilife.com Kurumsal İletişim Begüm Kılıç info@kuzeymedya.com.tr Grafik Tasarım Gülizar Ç. ÇETİNKAYA bilgi@kobilife.com Reklam Rezervasyon 0212 272 54 02 bilgi@kobilife.com Yayın Türü ULUSAL SÜRELİ Her ay yayımlanır

Kuzey 2009 Medya İnş. Tur. Oto Kir. Tic. Ltd. Şti. adına

Kuzey 2009 Medya İnş. Tur. Oto Kir. Tic. Ltd. Şti. Maslak Mah. Atatürk Oto Sanayi Sitesi 2. Kısım, 9. Sokak Ata İş Merkezi No: 310 Kat: 3 D: 11 34398 Maslak - İstanbul

www.kuzeymedya.com.tr

Dağıtım: Bayilerde Kobilife Dergisi, Kuzey 2009 Medya İnş. Tur. Oto. Kir. Tic. Ltd. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve tarafımızca yapılan ilanların, konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.

Kobilife Dergimiz’i bu ay da sizler için dolu dolu hazırladık. Her zaman olduğu gibi Dijital Dönüşüm Bölümü’müz oldukça zengin. Yine özel söyleşilerimiz ve sektörden haberleri sizler için derledik. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 18 Mart Çanakkale Zaferi’nizi de ayrıca kutlarım. İyi okumalar… FERIDE BURÇIN KÖKSAL


DİJİTAL DÖNÜŞÜM, DAHA AZ KAĞIT VE DAHA FAZLA VERİM DEMEK.

Yönetilen Baskı Hizmetleri lideri Xerox dijitalleşmenizi hızlandırmak ve kağıt kullanımınızı azaltmak için size yardımcı oluyor. Her tür işletmenin iş akışını otomatize ederek süreçlerin kesintisiz gerçekleşmesini sağlıyor.

xerox.com.tr

©2018 Xerox Corporation. Tüm hakları saklıdır. Xerox® logosu ve küre sembolü, ConnectKey,® VersaLink® ve “Set The Page Free”, Xerox Corporation’ın ABD ve diğer ülkelerdeki tescilli markalarıdır.

S E T T H E PA G E F R E E


İÇİNDEKİLER

27

İsmini ‘Uzay Yolu’ dizisinden alan holodeck, Audi ürün geliştirme sürecini hızlandıracak

42 Endüstri 4.0’a

büyük ilgi: Geleceğin teknolojilerini 20 bin kişi inceledi.

06 >> 12>> 16 >> 25>> 60>>

KISA KISA YAPI KREDİ FAKTORING LİDERLİĞİNİ 17 YILA ÇIKARDI ŞEKERBANK YÜZDE 32 BÜYÜDÜ ADESSO TÜRKIYE AR-GE MERKEZI OLMAYA HAK KAZANDI HONDA’NIN YENI KRALI GOLD WING TÜRKIYE’DE


KISA KISA

adidas Originals’ın Yeni Sezonuna Uyarlanan EQT’yi A$AP Ferg Tanıtıyor

adidas Originals 90’lardan ilham alan ve üst düzey tasarımıyla markanın tarihten bu yana basketbolla ilişkisini bize hatırlatan EQT BASK ADV modelini, 2018 ilkbahar yaz sezonunda, bir sneakerhead olan ünlü rapçi A$AP Ferg ile tanıtıyor. A$AP Ferg, Original is Never Finished temalı marka filminde EQT BASK ADV ile kamera karşısına geçiyor. İlkbahar yaz sezonunda yeniden uyarlanan EQT, BASK ADV modeliyle ‘“Esas olan her şey, olmayan hiçbir şey” felsefesinden yine şaşmıyor. 90’lardan esinlenen özel EQT tasarımı, yeniden uyarlanarak günümüz sokaklarıyla retro bakış açısını buluşturuyor. Yılların vazgeçilmezlerini modern bir dokunuşla canlandıran EQT eşsiz kalitesini ve değerini her zaman ortaya koyuyor ve bu sezon da spor ayakkabı tutkunlarının vazgeçilmezi oluyor. EQT’nin hikayesi yeni sezonda Original is Never Finished filmiyle başlıyor. Hiphop sanatçısı ve sneakerhead A$AP Ferg, bizlere EQT’ın uğradığı değişimleri yansıtıyor. Fotoğrafçı Oliver Handlee-Pearch kamera ve nesne arasındaki sınırları tamamıyla yok edip, EQT’nin doğal görünümünü ortaya koyuyor. İşlevsel ve Stil Sahibi Bütünlük EQT BASK ADV’in yeni biçimlendirilmiş görünümü, geçmişin basketbol modellerini andıran, örgülü süet deriden oluşturuluyor. Ek olarak topuk ve ön ayak çevrelerinde uyarlanan TPU panelleri destek sağlıyor ve EQT’nin olmazsa olmaz detayı 3 bantla birleşerek bütünlüğü oluşturuyor. Ortaya adidas’ın en çok beğenilen, geçmişten esinlenilmiş tasarımı çıkıyor. adidas Originals’ın klasik EQT Racing modelinin modern uyarlaması olan EQT Racing ADV ise sezonun moda rengiyle dikkati çekiyor ve model yumuşak mavi ve gri renk paletleriyle yenileniyor. Kadınlara özel model, yumuşak dokunuşlu görünümüyle adidas Originals’ın en ilginç siluetlerinden biri olarak raflardaki yerini alıyor.

Ariki tasarımlarıyla doğanın uyanışına merhaba…

Bahar geliyor, doğa uyanıyor… Yeni Zelanda kökenli “fine jewelery” markası Ariki, doğa harikası tasarımlarıyla bu uyanışı selamlıyor. Ariki ürünlerinin eşsiz dokusunu oluşturan deniz kabuklusu Paua’nın ışık saçan mavisi, broştan kolyeye, küpeden bilekliğe tüm parçalarda göz alıyor. Ariki Koleksiyonları Hayvanlar aleminden ilham alınan Yaban Koleksiyonu Yeni Zelanda’nın tarifsiz doğasından esinlenen Doğa Koleksiyonu Göklerin simgelerini tenimize taşıyan Kozmos Koleksiyonu Binlerce yıl öncesinin dokusunu günümüz tasarımlarıyla birleştiren Antik Koleksiyonu Zamansız tasarımlarıyla Klasikler Koleksiyonu Yeni Zelanda kültüründe yer alan figürlerle tasarlanan Yeşim Koleksiyonu Yeni Zelanda yerlileri Maoriler’den ilham alınan Geleneksel Maori takıları

7


KISA KISA

ARTEMİS HALI’DAN TOZLANMA KARŞITI YENİ TEKNOLOJİSİ Tek dokunuşla hayalinizdeki dalgalar Tasarımlarında renklerin her tonunu sergileyecek kadar cesur, geldiği toprakların havasını yansıtacak kadar otantik, dünyanın moda trendlerini de tasarımlarına yansıtacak kadar dünyalı bir marka olan Artemis Halı, son teknoloji ile ürettiği halılarıyla halılarda tozlanmayı en aza indirmeyi başardı Ürünlerini son teknolojik dokuma tekniği ile dokunmasıyla ve dokuma sonrasında özel bir işlemden geçirilmesiyle halıdaki tozlanmayı yüzde 74’e varan oranla azalttıklarını belirten Artemis Halı Yönetim Kurulu Başkanı Tolga

8

Batallı: “Artemis Halı’nın ürünleri Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü tarafından “DD ISO/ PAS 11856:2003 Textile Floor Coverings - Test Methods for The Determination of Fibre Bind - Hexapot Tumbler Test for Mass Loss” standardına göre test edilerek onaylandı. Kullandığımız tozlanma karşıtı teknoloji ile üretilen Artemis Halı’nın geniş desen ve renk seçenekli koleksiyonlarını dekorasyonda fark yaratmak isterken hijyen konusuna özen gösterenlerin beğenisine sunuyoruz” dedi.

Arzum, yeni ürünü Bellissima Beach Waves wag maşasıyla kadınların hayalindeki dalgalı saçlara tek dokunuşla ulaşmasını sağlıyor. Evde güzelleşmenin en kolay ve keyifli halini Bellissima Beach Waves wag maşasıyla sunan Arzum, elde edilmesi zor dalgalara ‘merhaba’ diyor. Trendi asla geçmeyen dalgaları günlük stilinin bir parçası haline getiren kadınların gözdesi olacak Bellissima Beach Waves, seramik kaplamalı şekillendirici plakalar ve çift taraflı kullanımı sayesinde küçük ya da geniş dalgalara tek dokunuşla ulaşılmasını sağlıyor. 1920’lerin ihtişamlı wag dalgalarını günümüze taşıyan Bellissima Beach Waves wag maşa, özel gecelerin de kurtarıcısı olmaya hazır. Dağınık şık topuzların ve saç aksesuarlarıyla daha göz alıcı hale gelen saç modellerinin evde kolayca uygulanmasını sağlayan wag maşasıyla partinin yıldızı siz olacaksınız. Her saç tipine uygun 3 farklı sıcaklık ayarı ile de saçları yıpratmadan şekillendiren Bellissima Beach Waves wag maşa, pembe rengiyle saçlarınızı özgürce şekillendirmenin tadını çıkarmaya davet ediyor.


9


KISA KISA

‘Güçlü ve uyumlu kombinasyonlar’ Giovane Gentile’de trikonun yükselişi yeni sezonda da devam ediyor

Yeni Zelanda’da yetişen merinoslardan elde edilen ve İtalya’da özel olarak dokunarak kendine yepyeni bir hayat bulan iplikler, en narin dokumalarla Giovane Gentile’nin 2018 ilkbahar – yaz sezonu triko koleksiyonunu oluşturuyor. Giovane Gentile’nin doğallık ruhunu tam olarak yansıtan trikoları; baharın tazeliğini ve serinliğini hissettiğimiz şu günlerde yumuşacık dokusu ve eşsiz kalitesi ile Giovane Gentile erkeğinin tarzını da ortaya koyuyor. Günde sadece 8 adet… İlkbaharın en serin günlerini yaşadığımız bugünlerde Giovane Gentile, şıklığından ödün vermek istemeyen beylerin karşısına triko ve hırka modelleriyle çıkıyor. Günde 8 adet üretilerek uzun ve meşakkatli bir yolcuğun sonunda ortaya çıkan Giovane Gentile’nin triko ve hırkaları, yeni sezonda da en gözde modelleriyle vitrinlerdeki yerini alıyor. Yüzde 100 yün olmalarının dışında, yün kaşmir, pamuk ve keten karışımlı doğal elyaflarla üretilmiş seçkin trikolardan oluşan Giovane Gentile koleksiyonu, minimal tasarımıyla her stile rahatlıkla adapte oluyor. Vücudu sıcacık saran trikolar, doğru renk uyumu ve tamamlayıcı aksesuarlar ile birleşince her yerde Giovane Gentile erkeğinin fark edilmesini sağlıyor. Şehir hayatının kurtarıcısı trikolar, toprak renkleri, mavi ve grinin tonlarından oluşuyor. 10

Le Creuset, Mickey Mouse özel koleksiyonunu tanıttı!

Kışın son izlerini üzerinde taşımak isteyen erkekler, Giovane Gentile’nin birbirinden iddialı triko modellerini seçerek günü karşılıyor.

Le Creuset’in dünya çapında sevilen ve ilham veren filmler Güzel ve Çirkin ve Pamuk Prenses ile gerçekleştirilen iş birliği koleksiyonları sonrasında Mickey Mouse koleksiyonu da büyük beğeni topladı. İkonik markalar Disney ve Le Creuset, Disney’in en ünlü karakteri olan Mickey Mouse hayranlarını sevindirecek yeni bir iş birliğini duyurdu. Disney ve Le Creuset’in iş birliği sonucu ortaya çıkan koleksiyonda; Mickey Mouse döküm demir yuvarlak tencere, Micky Mouse’un kulakları şeklindeki kaseler ve Mickey Mouse baskılı yuvarlak klasik altlıklar bulunuyor. İkonik Disney karakteri Mickey Mouse koleksiyonunun sihirli dünyası ile eğlenceli ve renkli ürün alternatifleri sunuluyor.


FİNANS

ABank, 2017 finansal sonuçlarını açıkladı: ABank, aktif büyüklüğünü yüzde 18,2 artırarak 20,8 milyar TL’lik hacme ulaştı ABank, konsolide sonuçlara göre, toplam aktif büyüklüğünü bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,2 artırarak, 20,8 milyar TL seviyesine yükseltti. Bankanın kredileri yüzde 24,3 artarak, 14,6 milyar TL’ye ulaşırken; mevduat hacmi ise, yüzde 27,8 oranında artışla, 11,2 milyar TL’ye yükseldi. 2017 yılında bankanın öz kaynakları yüzde 33 artış göstererek 1,7 milyar TL’ye, net kârı ise 89 milyon TL’ye ulaştı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ABank Genel Müdürü Kaan Gür, banka olarak bu performanslarının, müşterilerini anlama ve onlara yakın olma yaklaşımlarının yanı sıra, çalışanların gösterdiği özverili danışmanlık hizmeti sunma gayretinden kaynaklandığını vurguladı. Özellikle kredi hacmindeki artışta, Kredi Garanti Fonu ile piyasaya sağlanan pozitif etkinin de önemli payı olduğunu belirterek, KGF teminatı altında, 1 milyar TL’yi aşan bir portföy ile Türk ekonomisinde kısa vadede istih-

dam ve altyapı sağlayacak projelere destek vermeye devam ettiklerini ifade etti. Etkin risk yönetimi, üst düzey müşteri deneyimi ve sürdürülebilir büyüme 2018 yılında The Commercial Bank’ın uluslararası itibarı ve gücünün yanı sıra, ABank’ın muhabir banka ilişkileri, yenilenen şube yapısı ve uzman çalışanları sayesinde; hizmet seviyesi, iş hacmi ve finansal sonuçlar anlamında çok daha iyi bir performans sergileyeceklerini vurgulayan Gür, sözlerini şöyle tamamladı: “2018 yılında, hissedarımızla oluşturduğumuz sinerjiyi artan bir ivme ile sürdürerek, hem Türk finans sektöründe hem de uluslararası bankacılık faaliyetlerinde çok daha güçlü ve etkili bir ABank göreceğiz. Önümüzdeki dönemde, etkin risk yönetiminden taviz vermeden, Türkiye’nin iş ve ticaret dünyasına katma değer sunarak, sürdürülebilir büyüme yolculuğumuzu devam ettireceğiz.”

ABank GM Kaan Gür

TÜRKİYE DÜNYA ALTIN REZERVİNDE İLK 10’DA Türkiye 564,80 tonluk altın rezervi ile dünya altın rezervi ülke sıralamasına 10. sıradan giriş yaparak, Hindistan’ın önüne geçmiş oldu ve en çok altın rezervi olan ülkeler sıralamasında 10. sırada yer aldı. Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, dünyanın en çok altın rezervine sahip olan ülkelerini ve medya yansımalarını inceledi. Dünya Altın Konseyi verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, 2011 yılından bu yana altını zorunlu karşılık olarak kabul eden Türkiye, 564,80 tonluk altın rezervi ile Hindistan’ın önüne geçerek ilk 10’da yer almayı başardı. IMF ve Avrupa Merkez Bankası hariç, sıralamanın birinciliği ise 8 bin 133 ton altın rezervine sahip ABD’nin olurken, ikinci sırada 3 bin 373 ton ile Almanya, üçüncü sırada 2 bin 451 ton ile İtalya, dördüncü sırada 2 bin 436 ton ile Fransa yer aldı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın Ekim 2011’deki “Eylem Planı” dâhilinde, zorunlu karşılığa tabi olan Türk Lirası yükümlülüğünün yüzde 10’unun altın olarak tutulmasına imkân tanınması sonucu, 2011’in 4’üncü çeyreğinden itibaren altın rezervinin artışa geçtiği görüldü. Buna ek olarak Merkez Bankası’nın verdiği karar ile “Altın Günleri”

düzenlemeye başlayan bankalara her gün bir yenisi eklendi. Artan teşvikle birlikte, 2011 yılının Eylül ayında 116,1 ton olan altın rezervleri, 2018 Şubat itibarıyla 564,8 ton olarak kayıtlara geçti. Yükselen bu rakamlar sayesinde yıllarca dünya altın rezervi sıralamasında 15. sırada yer alan Türkiye 10. sıraya taşınmış oldu. Medya incelemesine göre geçtiğimiz yıl ekonomi haberleri altında altın ile ilgili 160 bin’in üzerinden haber yansıması tespit edilirken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası son dönemde Borsa İstanbul

Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nda en fazla işlem yapan kurumlar arasında yer aldı. Bu bağlamda alınmış bazı uzman yorumlarına göre Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nın son 3 aydır en çok işlem gerçekleştiren kurumlar arasında yer alması, altın rezervlerinin artmasına katkı sağladığını söyledi. Yine uzman yorumlarına göre, Türkiye altın rezervlerinin daha da artması bekleniyor.

11


FİNANS

Aktif Bank ve Sistem Global Danışmalık, 20 bin KOBİ’yi otobana çıkarmayı hedefliyor Aktif Bank’tan inovasyon gelişimine yatırım

Türkiye’nin en hızlı büyüyen özel sermayeli yatırım bankası Aktif Bank, KOBİ ve girişimcilere danışmanlık verecek yeni bir ortaklığa imza atarak İnovaban’ı kurdu. Sistem Global Danışmanlık ortaklığı ile kurulan ve adını, “inovasyon” ile “otoban” kelimelerinin birleşiminden alan İnovaban; başta KOBİ’ler ve girişimciler olmak üzere her ölçekten firmaya profesyonel stratejik büyüme danışmanlığı hizmeti verecek. İnovaban’ın firmaların çıktığı zorlu yolu bir otoyola çevirerek hayatlarını kolaylaştıracağını söyleyen Aktif Bank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, “Rakamlar Türkiye’de kurulan her 10 girişimden yalnızca birinin başarıya ulaştığını gösteriyor. İnovaban, firmaların başarı oranlarını artıracak ve girişimlerin hayatta kalmasına, ticarileşme ve globalleşme süreçlerine yardımcı olacak danışmanlık destekleri sunacak” dedi. Sistem Global Danışmanlık Kurucu Ortağı Hüseyin Karslıoğlu ise “İnovaban, üreten ekonominin Ar-Ge, tasarım, inovasyon, katma değerli üretim ve dünya pazarlarına açılma vizyonuna hizmet ederek değer yaratacak” dedi. Türkiye’de inovasyon ekosisteminin gelişimine katkı sunan Aktif Bank, Sistem Global Danışmanlık ortaklığı ile iş dünyasında başarısızlıklara sebep olan etkenleri önlemek ve kuruluşlara profesyonel des12

tek sağlamak amacıyla İnovaban’ı kurdu. İnovaban, başta girişimci KOBİ’ler olmak üzere Ar-Ge ve inovasyona değer veren her ölçekteki kuruluşun iş ihtiyaçlarını ve stratejilerini analiz ederek, büyüme yol haritalarını belirleyecek. Firmaların doğru finansmana erişimi, devletin verdiği hibe ve desteklerden doğru faydalanması, proje ve girişimlerin mali ve teknik yönetimi, patent tescili ve patent değerleme, hukuk danışmanlığı, birleşme ve satın alma süreç yönetimi ile pazar stratejilerinin belirlenmesi alanlarında danışmanlık hizmetleri sunacak. BEŞ YILDA 20 BİN KOBİ’YE ULAŞMA HEDEFİ Yeni nesil bankacılığın öncüsü Aktif Bank’ın Türkiye’de inovasyon ekosisteminin gelişimini yatırımlarıyla desteklediğini belirten Aktif Bank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer; “Türkiye’de büyük hayaller ve hedeflerle hayata geçirilen birçok girişim, bilgi eksikliği ve yanlış yönlendirme nedeniyle beklediği başarıya ulaşamıyor. Araştırmalara göre her 10 girişimden yalnızca 1’i yoluna devam ediyor” dedi. Bu alandaki danışmanlık ve finansal destek ihtiyacını karşılamak için İnovaban’ı kurduklarını belirten Sümer, “Çıktığımız bu yolda beş yılda yaklaşık 20 bin KOBİ’ye ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu. GİRİŞİMCİLERİN FİNANSMANA ERİŞİMİ KOLAYLAŞACAK İnovaban’ın, girişimcilerin yaşadığı tüm olumsuzluklara çözüm sunarak zorlu yolculuklarını kolaylaştıracağını söyleyen Dr. Serdar Sümer, “Geliştirdiğimiz Ar-Ge Finans ürünü ile sektörün finansman ihtiyacına inovatif bir çözüm sunacağız. İnovaban ile sektöre katma değerli yeni finansal ürünler sunmaya devam edeceğiz” dedi. Ar-Ge Finans’ın TÜBİTAK-TEYDEB destekli girişim projelerinin alacağı avanslarda kurumlar tarafından talep edilen teminat mektubu ihtiyacını kolaylaştırmak üzere tasarlandığını anlatan Sümer, “Çoğu finans kuruluşları girişimcilerden ipotek talep ediyor. Bu durum, projelerinin en başında nakit sıkıntısı çeken girişimcilerin hayatını zorlaştırıyor. Biz Ar-Ge Finans ürünü ile projenin kendisini teminat olarak

kabul edecek ve ek bir maddi teminat istemeden teminat mektubu ve avans miktarına kadar nakit kredi vereceğiz. Bu sayede genç girişimcilerin ve KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştıracağız” diye konuştu. Sümer konuşmasına, “Aktif Bank olarak, ekonomiye katkı sağlayan tüm kuruluşlar ve girişimciler bizim için büyük önem taşıyor. İnovaban sayesinde onlarla birlikte profesyonel bir yolculuğa çıkacak, yoğun rekabet koşulları altında başarıya ulaşmalarına ve varlıklarını korumalarına destek olacağız” şeklinde devam etti. AR-GE YATIRIMLARI TÜRKİYE’NİN SANAYİSİNİ DÖNÜŞTÜRÜYOR Ar-Ge, teknoloji, tasarım odaklı proje ve yatırımların teşvik ve hibe programları ile desteklenmesi konusunda son yıllarda çok önemli gelişmeler yaşandığını belirten Sistem Global Danışmanlık Kurucu Ortağı Hüseyin Karslıoğlu “Bu desteklerin kamu tarafından artırılarak devam edeceğini öngörüyoruz. Biz de projelerin ticarileşmesi ve globalleşmesine yönelik verilen kamu desteklerinin, amacına daha uygun ve etkili kullanılması misyonuyla aktif danışmanlık hizmeti sunacağız” dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteği ile sayıları katlanarak artan Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nin Türkiye’nin sanayisini dönüştürmeye başladığının altını çizen Hüseyin Karslıoğlu, “Devletin Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’ni desteklemek için ortaya koyduğu irade; reel sektör firmaları ile teknoloji ve Ar-Ge firmaları arasında ortak, entegre çözümler üretme isteğini artırıyor. Bu alandaki ihtiyacı karşılamak için İnovaban’ı hayata geçirdik” diye konuştu. ENTEGRE ÇÖZÜM SUNACAK İnovaban Genel Müdürü Dr. Kazım Acatay ise “Devletin 2023 vizyonunda, gayri safi milli hasılanın yüzde 3’ünün Ar-Ge harcamalarına ayrılması hedefleniyor. Bu harcamanın yaklaşık yüzde 70’inin ise özel sektör tarafından yapılması bekleniyor. Bu hedeflere ulaşılması ve ayrılan kaynağın en verimli şekilde kullanılması için, firmaların doğru yönlendirilmeye ve birlikte yol alacakları, bütünsel yaklaşım sunan bir danışmana ihtiyaçları var. İnovaban bu gereksinimi karşılamak üzere yola koyuldu. Firmalar teknik işlerine odaklanırken, İnovaban onların çıktığı zorlu yolu, entegre çözümleriyle otobana çevirecek” diye konuştu.


FÄ°NANS

13


FİNANS

YAPI KREDİ FAKTORING LİDERLİĞİNİ 17 YILA ÇIKARDI Yapı Kredi Faktoring, toplam iş hacmine göre 2001 yılından bu yana süren sektör liderliğini 2017 yılsonu ile birlikte 17 yıla çıkardı. 2017’de toplam 22 milyar TL ciro açıklayan Yapı Kredi Faktoring’in pazar payı yüzde 15,26 oldu. KOBİ’lere odaklanarak daha fazla kurumu faktoringin avantajlarıyla buluşturmayı hedeflediklerini belirten Yapı Kredi Faktoring Genel Müdürü Bozkurt Çöteli sözlerine şu şekilde devam etti: “Sektörün en köklü kurumlarından Yapı Kredi Faktoring olarak faktoringin kullanımının yaygınlaştırılması en temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda her sene daha fazla KOBİ’ye ulaşmaya çalışıyor, onların değişen ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunarak iş hacimlerini artırmalarına destek oluyoruz. Ayrıca faktoringin olanaklarını KOBİ’lere tanıtarak sektörün bilinirliğine katkı sağlıyoruz. 2017 yılında KOBİ odaklı büyüme stratejimiz neticesinde ciromuz 22 milyar TL olarak gerçekleşti.

Toplam işlem hacmimizin yüzde 70’ini oluşturan yurt içi işlemlerde ciromuz 15.5 milyar TL, toplam işlem hacmimizin yüzde 30’unu oluşturan yurt dışı işlemlerde 6.6 milyar TL’lik ciroya ulaştık. İhracat işlemlerinde ise ciromuz dolar bazında yüzde 79 artış ile 1,47 milyar dolar oldu.” Tedarikçi finansmanı, ihracat faktoringi, yurt içi faktoring, ithalat faktoringi ürünleri, garanti ve tahsilat hizmetleri ile müşterilerinin tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını belirten Çöteli, “Müşterilerimizin yurt dışı operasyonlarını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirmeleri adına 90 ülkede 400 üyesi bulunan dünyanın en büyük faktoring zinciri Factors Chain International’ın (FCI) muhabirlik ilişkilerinden de yararlanıyoruz. 2018 yılında sektörün bilinirliğini artırmaya yönelik çalışmalarımızın da yardımıyla başarılı performansımızı daha da yukarı taşımayı ve kesintisiz liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz” dedi.

YAPI KREDİ LEASING SEKTÖR LİDERLİĞİNİ 9. YILA TAŞIDI Yapı Kredi Leasing, 2017 yılsonunda 10.8 milyar TL leasing alacağı ile yüzde 20,7 oranında pazar payına ulaşarak, sektörde kesintisiz liderliğini 9. yıla çıkardı. Türkiye geneline yayılan hizmet ağının yanı sıra teknolojiye yaptığı yatırımları neticesinde müşteri bazında çözüm ürettiklerini belirten Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Fatih Torun, 2017 yılsonu ile birlikte gelen kesintisiz liderlik performansı hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Yapı Kredi Leasing olarak 2017 yılında sektör açısından önem taşıyan ilklere imza attık. Üretimi desteklemeye, ülke ekonomisinin büyümesine ve istihdam yaratmaya yardımcı olacak alanlarda öncü olma hedefi doğrultusunda KGF kapsamında tahsis edilmiş limitler içerisinde yüzde 30 pazar payımızla ilk ve en fazla kullandırım yapan kurum olduk. İtalyan İhracat Kredi Kuruluşu’nun (SACE) Milano’ya davet ettiği ilk Türk leasing şirketi olma başarısını gösterdik. Farklı sektörlerden üreticilerle, distribütörlerle geliştirdiğimiz iş birlikleri ve kampanyalar, hizmetlerimizi daha geniş bir müşteri tabanına ulaştırmamızı sağlıyor. Türkiye’nin en iyi şirketleriyle birlikte hukuki ve mevzuatlar konusunda müşterilerimize ayrıca danışmanlık sağlıyoruz. Dijital taraftaki yatırımlarımızın pozitif sonuçlarını da bu sene daha fazla almaya başladık. Bu çalışmalarımız neticesinde sene içinde, toplam 14

3.227 adet sözleşme imzalayıp, 4.1 milyar TL tutarında yeni işlem hacmi yarattık. Bir önceki yıla göre yüzde 33 oranında büyüme sağladık. Ayrıca sosyal sorumluluk alanında da Finansal Kurumlar Birliği ile Orman Genel Müdürlüğü arasında geçtiğimiz yıl imzalanan protokolle finansal kiralama hatıra ormanı oluşturmak adına tescil edilen her sözleş-

me için bir fidan dikiminde bulunuyor. Bu güzel proje, 3.227 sözleşme imzalamamızda ayrıca bir motivasyon kaynağı oldu. 2018 yılında da kesintisiz liderliğimizi korurken sektörü büyütme hedefimiz doğrultusunda başarılı performansımızı artırarak sürdüreceğiz.”


FİNANS

YAPI KREDİ PRIVATE BANKING’E EUROMONEY’DEN 3 ÖDÜL Yapı Kredi Private Banking, dünyanın önde gelen bankacılık ve finans dergilerinden Euromoney’nin geleneksel olarak gerçekleştirdiği Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi Anketi’nin sonuçlarına göre üç farklı kategoride birincilik ödülüne layık görüldü. Özel bankacılık ve varlık yönetiminden sorumlu 2 binin üzerinde üst düzey yöneticinin katıldığı küresel ölçekteki anketle, kurumların yetkinlikleri sorgulandı. Yapı Kredi Private Banking, “Özel Bankacılıkta En İyi Hizmet”, “Özel Bankacılıkta En İyi Filantropi Hizmeti” ve “Uluslararası Müşterilere En İyi Hizmet” kategorilerinde Türkiye birincisi seçildi. Müşterilerimizin yarınlarını birlikte planlıyoruz Yapı Kredi Private Banking’in, Türkiye’de ilk kez gayrimenkul, miras, vergi, eğitim, filantropi ve sanat danışmanlığı hizmetlerini hayata geçirdiğini belirten Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen şu değerlendirmede bulundu: “Yapı Kredi olarak Özel Bankacılık müşterilerimizin tüm bankacılık işlemlerini, kendilerine özel olarak atanmış portföy yönetmenlerimizle gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda iştiraklerimiz olan Yapı Kredi Portföy ve Yapı Kredi Yatırım aracılığıyla müşterilerimize entegre varlık yönetimi sunuyoruz. Finansal ihtiyaçları ve beklentileri paralelinde müşterilerimize risk gruplarına bağlı olarak geniş yatırım ürün yelpazemizden varlık tahsis alternatifleri öneriyoruz. Orta ve uzun vadedeki yatırım yaklaşımlarını uzmanlarımızla birlikte değerlendirmelerini sağlıyoruz.

Finansal ürün ve hizmetlerimizin yanı sıra, varlık yönetimi kapsamında sadece özel bankacılık müşterilerimiz için tasarlanmış danışmanlık hizmetleri de sunuyoruz. Gayrimenkul portföyünün doğru değerlendirilmesinden miras planlamasına, vergi danışmanlığından satın alınacak sanat eserlerinin seçimine kadar değişen ihtiyaçlarında da alanında uzman danışmanlarımızla müşterilerimizin yanındayız.” Euromoney’nin dünya genelinde yürüttüğü anket ile sektörün en güvenilir ve saygın araştırmalarından birine imza attığını ifade eden Ülgen; “Anket sonucunda Yapı Kredi Private Banking olarak dünyanın önde gelen uzmanları tarafından ‘Özel Bankacılıkta En İyi Hizmet’, ‘Özel Bankacılıkta En İyi Filantropi Hizmeti’ ve ‘Uluslararası Müşterilere En İyi Hizmet’ kategorilerinde Türkiye birincisi seçildik. Layık görüldüğümüz böylesine prestijli ödüller, sunduğumuz hizmetin ne kadar doğru bir süreçte ilerlediğini teyit etmenin yanında, bizleri müşteri odaklı yaklaşımımız ile hep daha iyisini yapmaya teşvik ediyor. Önümüzdeki dönemde de müşterilerimizin birikimlerini en doğru şekilde değerlendirip yatırımlarına değer katmaya, danışmanlık hizmetlerimizle de yarınlarını birlikte planlamaya devam edeceğiz” dedi.

Visa, Folli Follie işbirliği ile temassız ödeme özelliğini takılara taşıyor Yapı Kredi Private Banking, dünyanın önde gelen bankacılık ve finans dergilerinden Euromoney’nin geleneksel olarak gerçekleştirdiği Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi Anketi’nin sonuçlarına göre üç farklı kategoride birincilik ödülüne layık görüldü. Barselona, İspanya –Şubat 2018 – Visa Inc. (New York Borsası:V) İspanya’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde, Folli Follie Group ile üzerinde çalıştıkları temassız ödeme özellikli takı projesini duyurdu. Folli Follie Grup bünyesindeki uluslararası Folli Follie ve Links of London markalı sözkonusu takıların ilk örnekleri, 26 Şubat-1 Mart tarihleri arasında Mobil Dünya Kongresi’nde Visa’nın 4. Salon’daki standında sergileniyor. Visa’nın Folli Follie Group ile işbirliğinde hayata geçen projede, temassız ödeme teknolojisini içinde barındıran yüzük ve bilezikler tüketicilerin tüm temassız ödeme noktalarında sorunsuz ve güvenli şekilde ödeme yapmalarına olanak verecek. Temassız özelliği taşıyan takı serisi ilk olarak bu yıl içinde National Bank of Greece (NBG) ortaklığında Yunanistan’daki tüketicilerin kullanımına sunulacak. Projenin bu ilk

etabında çalışmalar, pazarlama teknolojileri şirketi QIVOS’un proje yönetimi ve uygulaması altında Visa, Folli Follie/Links of London ve NBG iş ortaklığında devam ediyor. Visa’nın Avrupa’daki Ürün ve Çözümlerinden Sorumlu Başkanı Mike Lemberger projeyle ilgili açıklamasında, “Dünyada ödeme platformları plastikten dijitale geçerken, Visa da takı markaları Folli Follie ve Links of London gibi iş ortaklarıyla birlikte tüketicilere basit ve güvenli ödeme deneyimleri sağlamak üzere çalışmaya ve yenilikçi çözümler geliştirmeye devam ediyor. Bu heyecan verici yeni proje, Visa’nın teknolojisinin, tüketicilerine ödeme yöntemleri konusunda en yeni trendleri sunma arayışında olan finansal kuruluşlar ve perakendecilerin çalışmalarına nasıl destek olabileceğini gösteren mükemmel bir örnek.” dedi. Folli Follie Group CEO’su George Koutsolioutsos ise, “Folli

Follie Group olarak bir kez daha yenilikçi bir projeyi hayata geçirerek tüketicilerin satın alma alışkanlıklarını değiştirecek yüksek teknolojili moda dönemine adım atmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Folli Follie ve Links of London markalarımız moda dünyasına ilk temassız özellikli ödeme takılarını kazandırmak üzere çalışırken, plastik kartların yerini akıllı ve parlak tasarımlara bırakmasını bekliyoruz.” dedi

15


FİNANS

Temassız kartlarda şifresiz işlem limiti artık 90 TL Bankalararası Kart Merkezi, temassız kartlarla yapılan işlemlerin limitinin artırıldığını duyurdu. 50 TL olan temassız şifresiz işlem limiti, 1 Ma

BKM GMY Celal Cundoğlu

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), yurtdışındaki örnekleri dikkate alarak, 50 TL olan temassız işlem limitinin 90 TL’ye yükseltileceğini açıkladı. Uygulama, 1 Mart 2018 itibariyle yürürlüğe girecek. “Kullanıcıların hayatını daha da kolaylaştıracağız” Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan BKM Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu, “Temassız ödeme yöntemiyle kart kullanıcılarının ve işyerlerinin ödeme süreçleri çok daha hızlı ve kolay hale geldi. Bunu, hızla gelişen kullanım rakamlarından da izliyoruz. 50 TL limitini artırarak, kullanıcıların hayatını daha da kolaylaştırmayı hedefledik. Bugüne kadar küçük ölçekli harcamalarda kullanılan temassız ödeme özelliğinin, limitin 90 liraya çıkmasıyla artık perakende, elektronik ve akaryakıt gibi sektörlerde de tüketicilere kolaylık sağlamasını bekliyoruz”

dedi. Temassız ödeme kullanımı katlanarak artıyor BKM verilerine göre, 2016 yılında 31 milyon adet olan temassız özellikli kart sayısı, 2017 yılında yüzde 36 artarak 42 milyon adede yükseldi. Temassız işlem adedi 2016 yılında 45 milyon iken, 2017’de yüzde 96 artış göstererek 88 milyon adede çıktı. Temassız kartlarla yapılan ortalama işlem tutarı ise 2014’te 11 TL iken 2017’de 2,5 katına çıkarak 26 TL’ye yükseldi. 2014 yılında yalnızca 97 bin adet olan temassız ödeme terminali adedi 2016 yılında 608 bine yükseldi, 2017’de ise tam 879 bine ulaştı ve toplam terminal adedi içindeki payı yüzde 37 oldu. Böylece 2014’ten bugüne temassız kabul noktası tam 9 kat arttı. Bugün her 3 kart kabul noktasından 1’i temassız ödemeyi destekliyor.

Burgan Bank ile NN Hayat ve Emeklilik 5 yıllık işbirliği için anlaştı Türkiye’de faaliyete başladığından bu yana hedefleri doğrultusunda sağlam adımlarla ilerleyen ve başarılı sonuçlara imza atan Burgan Bank ile 18 ülkede, 17 milyondan fazla müşteriye hizmet veren NN Group çatısı altındaki NN Hayat ve Emeklilik, Hayat Sigortası ve Bireysel Emeklilik alanlarında 5 yıllık işbirliği için anlaştı. Türkiye ve dünya ekonomisine katkıları bakımından oldukça önemli olan iki kurum arasında gerçekleşen anlaşma ile NN Hayat ve Emeklilik, Burgan Bank müşterilerine özel ürün ve hizmet modeli kurgulayacak. Bu önemli işbirliğinin sonucunda Burgan Bank müşterileri, NN Hayat ve Emeklilik’in bireysel emeklilik ve hayat sigortası ürünlerinin avantajlarından yararlanabilecekler. NN Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Marius Popescu bu önemli işbirliği konusunda düşüncelerini şu şekilde ifade etti: “Bu anlaşma ile hem Hayat Sigortası hem de Bireysel Emeklilik satışlarımızı arttıracak, 5 yıl boyunca Burgan Bank kanalından 350.000’den fazla müşteriyi portföyümüze katacağız. Prim üretimimizin ise 5 yılın toplamında 170 milyon TL olacağını öngörüyoruz. Bu anlaşma, her iki şirket için de çok büyük başarı demek.” Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç de konuya ilişkin şunları söyledi: “Burgan Bank olarak, Kurumsal, Ticari ve Özel Bankacılık tarafında müşteri odaklı ilişki bankacılığı anlayışımızla her geçen gün daha da sağlıklı büyüyoruz. Kitle bankacılığı tarafında ise hem dijital hem de şube dışı kanallar üzerinden özel çözümler üreterek, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda hareket ediyoruz. NN Hayat ve Emeklilik ile yaptığımız işbirliği kapsamında kurumların güçlerini birleştirmelerinin yanı sıra sunacağımız hızlı ve kaliteli hizmet ile doğru ürünleri doğru zamanda müşterilerimizle buluşturacağız. Burgan Bank olarak müşteri odaklı çalışmalarımızı sürdürmeye, kaliteden ödün vermeden hizmet sunmaya devam edeceğiz. ” 16


FÄ°NANS

17


FİNANS

HSBC’nin koordine ettiği 11 işlem ödüllendirildi HSBC’nin 2017 yılıda Türkiye’de koordine ettiği 11 yapılandırılmış finansman işlemi Bonds & Loans tarafından farklı kategorilerde ödüllendirildi. Borç ve sermaye piyasaları ve yapılandırılmış finansman işlemlerinde Türkiye’nin en iyilerinin belirlendiği “2018 Türkiye Bonds & Loans Ödülleri”nde finansal kuruluşlar, ticaret ve ihracat finansmanı, satın alma finansmanı, proje finansmanı, sendikasyon kredisi, uluslararası tahvil ve İslami sermaye piyasaları kategorilerinde HSBC’nin koordine ettiği 11 işlem ödüle layık görüldü. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı konu ile ilgili, “HSBC olarak, küresel ağımız, bilgi birikimimiz ve deneyimimizle müşterilerimizi dünyanın her yerindeki fırsatlarla buluşturuyor, yatırımlarını büyütmelerini ve uluslararası pazarlara açılmalarını sağlıyoruz. Müşterilerimizin hedeflerini gerçekleştirmelerine destek oluyor; onlarla birlikte büyüyerek yarattığımız sinerjiyle Türkiye ekonomisine değer katmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda, 2017 yılında toplam 11 milyar dolar yapılandırmış finansman işlemine aracılık ettik. Ülkemizin sahip olduğu potansiyeli uluslararası platformlarda anlatarak ve hayata geçirilmesi planlanan yatırımlarda kullanılabilecek farklı finansman modellerini ülkemize getirerek gelecekte de Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörünün devam eden başarısına katkıda bulunmayı sürdüreceğiz” dedi.

Şekerbank yüzde 32 büyüdü

31.12.2017 tarihli konsolide olmayan mali tablolarını açıklayan Şekerbank T.A.Ş.’nin aktif büyüklüğü son bir yılda yüzde 32 artışla 31,3 milyar TL’ye ulaştı. Toplam kredi hacmini yıllık yüzde 17 artışla 20,7 milyar TL’ye ulaştıran Şekerbank, en yüksek büyümeyi KOBİ kredilerinde gerçekleştirdi. Şekerbank’ın 2017 yılsonu net kârı 115 milyon TL olarak gerçekleşirken toplam özkaynakları aynı dö18

nemde yüzde 7 artarak 2,7 milyar TL’ye ve sermaye yeterlik rasyosu yüzde 15,4 seviyesine ulaştı. Anadolu’daki köklü mevduat tabanını kuvvetlendirmeye devam eden Banka’nın mevduat büyüklüğü ise yıllık yüzde 22 artışla 2017 yılsonu itibariyle 19,7 milyar TL’ye ulaştı. Servet Taze: “KOBİ kredilerinde yüzde 24 büyüme sağladık”

Şekerbank Genel Müdürü Servet Taze, Banka’nın 31.12.2017 tarihli solo bilançosuna ve 2017 faaliyetlerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Taze şöyle konuştu: “Reel sektörün desteklenmesi amacıyla Kredi Garanti Fonu’nun işlerliğinin artırılması başta olmak üzere ekonomi otoritelerince atılan pozitif adımların da desteğiyle 2017 yılında da üretime, ihracata ve yatırıma dayalı büyümeyi finanse etmeye devam ettik. Kurulduğumuz günden bugüne önceliğimiz olan Anadolu’da KOBİ, esnaf ve çiftçilere ulaşmayı sürdürdük. 65 yıla varan Anadolu Bankacılığı uzmanlığımız doğrultusunda, 2017 yılında stratejik odağımız olan KOBİ kredilerinde yüzde 24 büyüme sağladık. Üretime olan desteğimizi sürdürmek için KOBİ’lerimize ve çiftçilerimize alternatif çözümler sunmaya devam ediyoruz.” 2017 yılında yine Anadolu’da tasarruf sahiplerinin değişmeyen adresi olmayı sürdürdüklerini belirten Taze, “Banka olarak aynı zamanda kaynak çeşitliliği de sağladık. 2017 yılının son günlerinde çıktığımız ve planlanan arz tutarının yüzde 20 üzerinde bir taleple 300 milyon TL olarak gerçekleşen sermaye benzeri tahvil ihracı Türk Lirası’na ve Bankamızın köklü marka değerine olan güvenin önemli bir teyidi oldu” dedi.


FİNANS

Generali Sigorta, tüm çalışanlarıyla yenilenen ofisinde Generali Sigorta, 185 çalışanıyla birlikte, yenilikçi ve yeniden tasarlanan ofis konseptine geçti. Generali Sigorta, sigortacılık sektöründe ezber bozacak yeniliklerini sunmaya hazırlanırken “Bildiğin Gibi Değil” mottosu ile yaşadığı dönüşümün ilk adımı olarak ofis ve çalışma ortamını yeniledi. Generali Sigorta, açık ofis anlayışıyla hiyerarşinin ortadan kaldırıldığı, verimlilik ve esneklik esasına dayalı tasarım ve mimari anlayışla dikkat çeken, hareket ve çalışma esnekliğini destekleyen yeni ofis ortamında çalışmalarını sürdürecek. Böylece Generali, geleneksel departman temelli görüntüsünü, departmanlar arasında kendi kendini uyarlayan bir ekip yapısına dönüştürecek. Türkiye’de 150 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren ve dünyanın önde gelen sigorta kuruluşlarından olan Generali Sigorta, tamamen yetkilendirme, işbirliği ve hizmet sunma kültürüne odaklanan yeni felsefesiyle ofislerini yeniledi. Geçtiğimiz yıllarda Şişli ve Beşiktaş’ta yer alan iki ayrı ofisinde paydaşlarına hizmet sunan Generali, bundan sonra Beşiktaş Dikilitaş’ta bulunan Barbaros Plaza’da çalışmalarını sürdürecek. Tamamını Generali Sigorta çalışanlarının hayal ettiği ve tasarladığı ofisler; her alanın esnek kullanımına imkân tanıyan mobil ve modern planlaması ile daha fazla toplantı odası, alternatif çalışma ve dinlenme alanları, temiz masa ve kâğıtsız politikalarla desteklenen daha yeşil ve çevre dostu özellikleriyle dikkat çekiyor. 22 Şubat Perşembe günü 185 Generali çalışanın katıldığı özel bir buluşmayla resmi açılışının yapıldığı ofis, her köşesinden izlenebilen İstanbul Boğazı ve Tarihi Yarımada manzarası, tamamen açık ofis ortamı ve modern sosyal alanlarıyla ayrıcalıklı bir çalışma ortamı sunuyor. Açıklık, şeffaflık ve evde olma hissi ofisin her yerinde… Generali’nin yeni ofis ortamı, tamamen yetkilendirme, işbirliği ve hizmet sunmaya odaklanan yeni bir konsept etrafında şekillendi. Yeni konsept geleneksel, kapalı, sıkıcı ve gri ofis ortamı yerine ev hissi sunan, çalışanların keyif alarak kalmak isteyecekleri ve iş yapabilecekleri;

CEO dahil hiçbir çalışanın kapalı odasının olmadığı tamamen açık ofis ortamı, ortak çalışma alanları, gerektiğinde deşarj olma fırsatı sunan dinlenme ve sosyal alanları, %100 dijital belgelerle akıllı teknolojinin ve sıfır kağıt iş akışlarının yoğun kullanıldığı anlayış, yaygın yeşil alan entegrasyonu, işlenmemiş ahşap, demir ve cam gibi doğal maddelerin kullanımı, endüstriyel tasarım ayrıntıları barındıran ve “ev hissi” veren mobilyaların kullanılması ile desteklendi. Mimarlar ve çalışanlardan oluşan bir ekip tarafından klasik ofis mantığının dışında tasarlanan yeni ofis ortamı, Generali Sigorta’nın “Bildiğin Gibi Değil” sloganıyla çalışanlarına yeni ayrıcalıkları ve fırsatları da beraberinde getiriyor. Generali çalışanları,yeni ofis ortamıyla, akıllı çalışma ve farklı çalışma saatlerini tamamen destekleyen çalışma esnekliğinden yararlanacak. Maurizio Pescarini: “Çalışanlarımıza ‘Bildiğin Gibi Değil’ dedirtebilmek, başarımızın ardındaki en önemli faktör...” Yenilenen ofisle ilgili bilgi veren Generali CEO’su Maurizio Pescarini; “Generali olarak, müşterilerimiz, acentelerimiz, çalışanlarımız ve faaliyet gösterdiğimiz toplumda hakkımızda ‘Bildiğin Gibi Değil’ dedirtmek istiyoruz. Çalışanlarımızın ‘Bildiğin Gibi Değil’ diyebilmesi, işveren ve çalışan arasındaki geleneksel iş ilişkisi konseptini alt üst etmek anlamına geliyor. Çalışanlarımızı kontrol etmek yerine onlara tam yetki veriyoruz; kuruluşumuzu hiyerarşi olarak yorumlamak yerine, onu her seviyede çalışan departmanlar arası bir ekip oluşturmak için kullanmak istiyoruz. Çalışanlarımızın masalarında kaç saat oturduklarını ölçmek yerine, enerjimizi hizmet mükemmelliği ve günün sonunda ulaşılan sonuçları desteklemek için kullanıyoruz. Tüm bunlar, işi nasıl yorumlayacağınız konusunda çok farklı bir bakış açısı ve kültürel bir değişimi gerektiriyor. Fakat biz bu şekilde çalışacağız ve Generali’de bu çalışma kültürüne sahip profesyonellerin var olmasını istiyoruz.” dedi. Maurizio Pescarini sözlerine şöyle devam etti: “Geçti-

ğimiz aylarda, çalışanlarımızın Generali’de olmak artık ‘Bildiğin Gibi Değil’ diyebilmesi için somut adımlar attık. Örneğin, mesai saatlerinde esneklik sağladık, haftada bir gün evden çalışma imkânı tanıdık, çalışma alanı seçiminde özgürlük sağladık ve çalışanların özel hayat-iş hayatı dengesini kurabilmesi için izin politikamızı yenileyerek özel izin imkânları sunduk. Rakamlarla konuşmak gerekirse, yoğun İstanbul trafiğinde haftada 1 gün bile trafikten kaçınmanın çalışanlarımıza yılda 150 saatlik serbest zaman sağlayacağını, bunun da tüm kariyer hayatlarını göz önünde bulundurunca 2 yıl daha fazla özel hayatlarına zaman ayırmaları anlamına geleceğini hesapladık.” Maurizio Pescarini şunları ekledi; “Yeni ofis düzenimizin Türkiye’deki yeni stratejimizin uygulanmasında temel bir adım olduğunu düşünüyorum. Bence işyeri, mecburen bulunulan bir alan değil, hayatın keyif veren bir parçası olmalıdır. Güzel bir çalışma ambiyansına sahip olmak da bunun olmazsa olmazıdır. Özellikle gurur duyduğum bir konu ofisimizin renovasyonunda, tüm ayrıntıların, mobilyaların renklerine ve şekillerine kadar “çalışanlarımız tarafından çalışanlarımız için” oluşturulmuş olmasıdır. Son kararı hep çalışanlarımız verdi ve bence bu gerçekten de “Bildiğin Gibi Değil.” Yenilenen ofisler ve çalışma kültürü uzun vadeli bir yatırım olması sebebi ile Generali Grubun Türkiye’ye verdiği önemin bir göstergesi. Maurizio Pescarini ayrıca şunları ekledi; “1863 yılından beri bu ülkede faaliyet gösteriyoruz ve piyasada en uzun süredir hizmet sunan sigorta şirketiyiz. Uzun süredir buradayız ve uzun süre daha burada kalmaya niyetliyiz. Türkiye’ye sonsuz bağlılığımız var ve hak ettiğimiz konuma gelmek için mücadele edeceğiz.”. 19


FİNANS

İş Bankası ile Trade Atlas işbirliği

Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan, toplam ihracatın %60’ını gerçekleştiren KOBİ’lerin yanı sıra daha büyük ölçekli firmalara da finansman ve danışmanlık desteği veren, ihtiyaçlarına uygun çözüm ortaklıkları geliştiren İş Bankası, yurt dışı gümrük ve konşimento bilgilerine dayalı gerçek ithalatçı-ihracatçı veri tabanı sitesi Trade Atlas ile işbirliğine gitti. Yapılan işbirliği kapsamında; Trade Atlas’ın 1 yıllık üyelik paketleri, İş Bankası kredi kartları ya da İş Bankası hesabından havale ile yapılan ödemelerde %60 indirimli olarak sunuluyor. Trade Atlas’tan

bu hizmeti alan üyeler, ihracat yapmak istedikleri firmalarla güncel ve gerçek verilere dayalı bir süreç başlatıp, zaman kaybetmeden hedef pazarlarına ulaşabilecekler. Üyelik kapsamında; firma logolarının ana sayfada yayımlanması, iki yabancı dilde iletişim bilgisi ve ürün görseli eklemeyi içeren tanıtım alanları sunulması ve Google Translate aracılığıyla çoklu dilde tercüme imkânı da faydalanılan diğer hizmetler arasında bulunuyor. İş Bankası İhracatçı Müşterilerine özel avantajlar İş Bankası müşterileri, paket üyeliği sonrası Şubelerinden ilk kez alacakları Maximum İhracatçı

Kart’ları bu işbirliği kapsamında 1 yıl boyunca kart aidatı ödemeden kullanma imkânına sahip oluyor. İş Bankası’nın İhracatçı KOBİ’lere özel sunduğu İhracatçı Kart ile firmalar, Türkiye’de bir ilk olarak hem şirket kredi kartının tüm özelliklerinden faydalanıyor hem de İş Bankası aracılığı ile gerçekleştirdikleri ihracat işlemlerinden MaxiPuan kazanıyorlar. Bu işbirliğinin bir parçası olarak firmalar ayrıca, peşin ve mal mukabili ithalat işlemlerini İş Bankası Ticari İnternet Şubesi’nden 30 gün boyunca ücretsiz gerçekleştirme avantajını da elde ediyor.

Türkiye Finans’tan ek satışlı ilk kira sertifikası halka arzı Türkiye Finans Katılım Bankası, 5-6-7 Şubat tarihlerinde talep toplaması yapılan 150 milyon TL’lik yeni kira sertifikası ihracı ile reel ekonomiye ve üretime destek olmaya devam ediyor

Türkiye Finans Hazine ve Finansal Kurumlar Genel Müdür Yardımcısı Hakan Uzun 20

Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, 2018 Şubat ayı kira sertifikası halka arzını başarıyla tamamladı. Bankanın iştiraki TF Varlık Kiralama A.Ş’nin 9 Şubat 2018’de TL bazında ve yurtiçi piyasada ihraç ettiği 150 milyon TL tutarlı kira sertifikası, 174 gün vadeli olarak sunuldu. Halka arz yöntemiyle ihracı gerçekleştirilen kira sertifikasının satışının tamamlandığına ilişkin özel durum açıklaması, Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayınlandı. Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Şirketimizin, talep toplamasını 5-6-7 Şubat 2018 tarihlerinde gerçekleştirdiği, Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş’nin fon kullanıcısı olarak yer aldığı, yönetim sözleşmesine dayalı, 150.000.000 TL nominal değerdeki 174 gün vadeli kira sertifikasına ilişkin dağıtım işlemleri tamamlanmış olup müşteri hesaplarına virmanlar gerçekleşmiştir. Kamunun bilgisine arz olunur.”

Türkiye Finans Hazine Genel Müdür Yardımcısı Hakan Uzun, “2018 yılının ilk kira sertifikası ihracını 2 Ocak’ta gerçekleştirmemizin ardından, Şubat ayını da 150 milyon TL tutarındaki başarılı bir kira sertifikası halka arzıyla kapatmış bulunuyoruz. Türkiye’de reel sektörün finansmanında kira sertifikası ihracını uygulayan ilk katılım bankası olarak, bu ihraçta da bir ilke imza atarak, 120 milyon TL olarak hedeflenen kira sertifikası ihracını, yatırımcılardan gelen yoğun talep sonucu ek satışla birlikte 150 milyon TL olarak başarıyla tamamladık. 2018 yılında da üretim ve insana dayalı ekonomik faaliyetlerimizi inovatif ve modern bankacılık hizmetleriyle buluşturmaya devam ederek, önümüzdeki dönemde de yeni kira sertifikası ihraçları ile kaynaklarımızı çeşitlendirmeyi ve reel ekonomiye destek olmayı sürdüreceğiz.”


FİNANS

Burak Erdem: “TEB olarak, ECOWAS Bölgesi’nde en çok varlık gösteren bankayız” T.C. Ekonomi Bakanlığı koordinasyonu ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Ekonomi ve İş Forumu’nun ikinci günü DEİK Başkanı Nail Olpak’ın açılış konuşmasıyla başladı. Türkiye ile Afrika ilişkilerine katkıda bulunmak, ülkeler arası ekonomik ve sosyal ilişkileri güçlendirmek, birlikte hareket edebilmeyi mümkün hale getirmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, “ECOWAS Bölgesi Ticaret & Proje Finansmanı” paneli bölgeden gelen iş insanlarının yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Burak Erdem, “ECOWAS Bölgesi’nde en çok varlık gösteren bankayız” Bölgede yapılmak istenen yatırımlara ilişkin proje finansman modelleri ve ticaret esaslarının detaylı

şekilde ele alındığı panelin moderatörlüğünü Türk Ekonomi Bankası (TEB) Banka İlişkileri ve Küresel Ticaret Direktörü Burak Erdem üstlendi. Erdem, Afrika ve ECOWAS Bölgesi’nin son yıllarda büyük talep gördüğünü belirterek, “Banka olarak geçtiğimiz yıl bölge özelindeki fırsatları daha iyi anlamak amacıyla Afrika Semineri gerçekleştirmiştik. Bu yıl da ECOWAS Ekonomi ve İş Forumu’nu ana sponsor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Afrika müşterilerimizden çok ilgi ve talep gören bir bölge. TEB ve stratejik ortağımız BNP Paribas olarak bölgede önemli bir deneyime sahibiz. BNP Paribas Grubu’nun Sahra altı bölgede çok sayıda bankası var. Dolayısıyla fiziki olarak hem Türkiye hem de bu bölgedeki ülkelerde en çok varlık gösteren bankayız” dedi. Bölgedeki yatırımlara yoğun ilgi gösterdiklerini

belirten Erdem, “Banka olarak destek verirken değerlendirme aşamasında üç önemli kriterimiz bulunuyor. Eximbank’ın kararları, ICIEC’ın neler yaptığı ve tabi ki stratejik ortağımız BNP Paribas’ın karar ve düşünceleri bizim için çok önemli” şeklinde konuştu. “Türkiye olarak know-how transfer ediyoruz” Afrika’daki faaliyetler için Türkiye hükümeti, Ekonomi Bakanlığı, DEİK, TİM, özel sektör olarak yatırımları desteklemek noktasında çok net bir irade koyulduğunu belirten Erdem, “Kamu ve özel sektör olarak görevimizi iyi yaptığımızı düşünüyorum. Bütün imkanları Türk girişimci ve bölgedeki yatırımlara destek vermek isteyen kuruluşlar için kullanıyoruz. Sağlık sektöründe Türkiye’ye özgü olarak geliştirilen PPP modeliyle olduğu gibi know-how transferi yapabilecek noktadayız ve hazırız” dedi.

21


OFİS ARAÇ GEREÇLERİ

EPSON; tamamen ihtiyaçlara yönelik tam çözüm üretecek ürünler yaratır

İlk olarak adınızı ve firmadaki pozisyonunuzu öğrenebilir miyim? Engin Hıraoğlu / Epson Türkiye Müşteri Hizmetleri Müdürü’yüm. Kuruluş ve profesyonelleşme sürecinizden bahseder misiniz? EPSON’un tarihi hangi yıllara dayanıyor? Açıkçası bu çok uzun ve detaylı bir konu ancak kısaca değinelim. 1942 yılında küçük bir saat üretim fabrikası olarak kurulan DaiwaKogyo Ltd. (daha sonraki adıyla Seiko) şirketi, 1964 Tokyo Olimpiyatlarında atletlerin sonuçlarını kaydedip basarak Olimpiyatların resmi zaman tutucusu oldu.Bu süreç, ilki 1968 yılında elektronik yazıcı (EP) olarak piyasaya sürülen yazıcılarımız için ilham kaynağı oldu. Kısa zaman sonra EP’yi EP-101 (ilk ticari yazıcımız, dünyanın en küçük yazıcısı ve EP’nin “oğlu”) izledi. Epson böylece doğmuş oldu. Dikkat çekmek isterim ki doğuş sürecimizde bile ‘Dünyanın en küçük yazıcısı’ şeklinde bir ilk var. Biz teknoloji üreten ve ilklere imza atan bir firmayız. Epson olarak global platformda AR-GE’ye günde ortalama 1.3 milyon $’lık yatırım yapıyor, yarattıklarımızla da öncülük ediyoruz. Projektörden tarayıcıya, yazıcıdan giyilebilir teknolojilere birçok alanda faaliyet gösteriyoruz. 22

EPSON’un vizyon ve misyonu nedir? Doğaya saygı ve çevre dostu ürünler yaratabilmek ana misyonlarımızdan. 2050 yılına kadar hedefimiz, ürünlerimizin ve hizmetlerimizin tümünün yaşam döngüleri boyunca CO2 emisyonlarını yüzde 90’a kadar azaltmak. Şu anki mevcut portföyümüzde yer alan ürünler ve yeni kattıklarımız da çevreci modellerdir. Burada çok belirgin bir örnek vermek isterim. Epson olarak yazıcı sektöründe bizim lazer yerine inkjet teknolojisini savunuyor olmamızın ana sebeplerinden biri de elbette çevre dostu olması. Bağımsız araştırma şirketi BLI (BuyersLaboratory LLC)’nın son verilerine göre lazer yerine Epson WorkForce Pro inkjet yazıcı kullanan kurumlar yüzde 82’ye varan enerji tasarrufu sağlıyor ve çevresel etkiler göz önüne alındığında yüzde 94’e varan oranda daha az atık avantajı söz konusu. Vizyon konusuna da biraz ürün ve yaratım odaklı bakalım. Biz tamamen ihtiyaçlara yönelik tam çözüm üretecek ürünler yaratırız. Gerek bireysel gerekse kurumsal kullanımda tam ihtiyaçların ne olduğunu ciddi araştırmalarla tespit eder ve ona göre ürün sunarız. EPSON hangi alanlarda hizmet vermeye devam ediyor? Projektörden tarayıcıya, yazıcıdan giyilebilir teknolojilere birçok alanda faaliyet gösteriyoruz. Dünya lideri olduğumuz projektör sektörüne yönelik ev sinemasından ofis çözümlerine, konferans ve sinema sistemleri dediğimiz profesyonel çözümlere yayılan çok geniş bir yelpazemiz var. Yazıcı tarafı da aynen bu şekildedir. Çocuğunuzun evde ödevlerini basabileceği oldukça basit mono bir yazıcıdan, modacıların baskı için kullandığı geniş format tekstil yazıcılarımıza, fotoğraftan tabela baskısına yönelik çözümlere; neredeyse sınırı olmayan bir yelpaze. EPSON’un global çalışmalarından ve başarılarından kısaca bahseder misiniz? Şu anda sahip olduğumuz geçerli patent sayısı 50 binin üzerinde. Ar-Ge yatırımlarımızla her gün ortalama 13 yeni patent alıyoruz. Bu da bizi ilklere imza atan ve yenilikçi bir kurum yapıyor. Epson, Thomson Reuters tarafından global yenilikçiler listesinde sıralanan bir firmadır. İmza attığımız ilkleri saymaya kalkarsak röportajımız bitmeyebilir açıkçası. Ama bir örnekle taçlandırmak gerekirse

son 3 yılda tüm dünyada ve ülkemizde de yazıcı pazarının dinamiklerini değiştirdik. Bunu da yine bizim ürettiğimiz ve bir ilk olarak sunduğumuz ‘orijinal mürekkep tankı sistemi’ ile yaptık. Ürünlerinizi kısaca tanıtır mısınız? Güncel olarak yaptığınız yeni çalışmalar var mı? Dediğimiz gibi projektörden tarayıcıya, yazıcıdan giyilebilir teknolojilere birçok alanda faaliyet gösteriyoruz. Ve tüm segmentlerde çok sayıda modelimiz mevcut. Son yeniliklerimizden birine değinmek isterim. Enterprise serimiz ile yüksek hızlı mürekkepli yazıcılarımızı Ekim itibariyle piyasaya sürdük. 100 sayfa/ dakika baskı hızını, pigment mürekkeple yüksek kaliteyi ve düşük baskı maliyetini ofisine taşımak isteyen şirketlerden büyük ilgi gördük. 75 sf/dk. ve 100 sf/ dk. hızındaki yazıcılarımızla ofis çözümlerine yeni bir soluk getirip pazarın rotasını değiştirmeyi hedefliyoruz. Ev ve iş yerleri için profesyonel çözümler sunuyorsunuz. Sizi farklı ve tercih edilir kılan özelliğiniz nedir? Tüm ürünlerimiz için ileri teknoloji ve toplam sahip olma maliyetinde yarattığımız avantaj. Bir ürünü düşük fiyata alıp kullanırken gerek sarf malzemesi gerekse enerji gibi konularda yüksek bedeller üretmek kullanıcı için yüksek bedel demektir. Biz yazıcılarımızda sayfa başı baskı maliyetinde, projektörlerimizde lamba ömründe devrim yaratıyoruz. 2018’in ilk aylarında piyasayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Piyasalardaki ekonomik dalgalanmalar her sektörü etkiliyor elbette. Ancak ihtiyaç her daim var. Dolayısıyla ihtiyaca birebir çözüm sunabiliyorsanız ki biz öyle yapıyoruz büyümeye devam edersiniz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Yazıcılar işimizin vazgeçilmezi. KOBİ ve orta segment işletmelere yönelik geliştirdiğimiz kullanıcı ve yazıcı yönetimi yazılımları ile operasyonlarınızı daha etkin ve verimli kılmamız mümkün. Kartlı sistem ve kullanıcı takibine yönelik Epson Print Admin (EPA) ve yazıcı parkurunun yönetimi için geliştirilen Epson Device Admin (EDA ) küçük büyük tüm işletmelerin ihtiyacı.


FÄ°NANS

23


HABER

Kobilerde Dijital Dönüşüm Artık dijital ve mobil bir çağda yaşıyor, akrep ve yelkovanın dönüş hızına ayak uydurmaya çalışıyoruz. Değişen ve gelişen bu dijital dünyada işlerimizi zaman kaybetmeden tek tık ile gerçekleştirebiliyoruz. . KOBİ’ler büyüme,markalaşma,ihracat, karlılık gibi hedeflerine ancak dijital KOBİ’ye dönüşerek ulaşabiliyor. Hayatımızı kolaylaştıran bu yeniliklere en hızlı şekilde entegre olmak KOBİ’ler için de artık ihtiyaç değil zorunluluk haline geldi…. 24


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Birleşik Ödeme, KOBİ’lerin finansal hizmetler ve ödeme sistemlerinde dijitalleşmesi için önemli bir iş ortağı ve çözüm merkezi Son yıllarda kişiler ve şirketler arasındaki para transferleri ve ödeme gibi finansal işlemleri klasik yöntemlerle yürüten bankalara ve bu işlemler için binlerce yıldır kullanılan fiziksel paraya alternatif olarak yenilikçi ve erişilebilir çözümler sunan aktörlerin ve kavramların ortaya çıkmasıyla beraber ödeme ve elektronik para sektörlerini regüle etmek amacıyla 2013 Yılında 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Yukarıda belirtilen amaca yönelik olarak kanun, ödeme hizmetlerinin sunulması ve elektronik para ihracını yalnızca belirli şartları yerine getirerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (“BDDK”) lisans almış, “ödeme kuruluşu” veya “elektronik para kuruluşu” adı verilen şirketlerin ve bankaların yürütebilmesini öngörmektedir. Elektronik para ve ödeme hizmetleri şirketlerinden biri olan Birleşik Ödeme’nin Genel Müdür Yardımcısı Kutay Yalınkılınç’a Birleşik Ödeme’yi sorduk. Birleşik Ödeme; ürettiği inovatif, pratik, güvenilir ve farklı çözümler ile sahip olduğu akıllı ödeme teknolojileri aracılığıyla müşterilerine ve iş ortaklarına avantajlar sağlayan, ürün çeşitliliği konusunda en geniş yelpazeye sahip elektronik para ve ödeme hizmetleri şirketidir. 2010 yılında kurulan ve akıllı ödeme teknolojilerini kullanarak, insanların hayatlarını kolaylaştırmayı

hedefleyen, Türkiye’nin e-para ve ödeme hizmetleri konusunda lisans sahibi lider şirketi Birleşik Ödeme, Ekim 2015’te Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri lisansı ile ilk yetkilendirilen şirketlerden olmuştur. Birleşik Ödeme, akıllı ödeme teknolojileri alanında; self-servis kiosk, elektronik para, elektronik cüzdan, ön ödemeli kartlar, ödemeye aracılık, para transferi ve mobil ödeme hizmetleri ile banka bağımsız pratik finansal hizmet çözümleri sunmaktadır. Birleşik Ödeme, self-servis kiosk çözümü ile Ankara’da su ve doğalgaz; Manisa, Aksaray ve Tekirdağ’da su dolum tahsilatlarına aracı olarak belediyelerin alternatif ödeme çözümlerinde önemli bir iş ortağı rolünü üstlenmektedir. Birleşik Ödeme, diğer bir finansal çözüm olan ön ödemeli kart çözümünü talep eden kurum ve kuruluşlarla ortak markalı ön ödemeli kart projelerini hayata geçirmektedir. Böylece şirketler ve kurumlar, çalışanlarına ve müşterilerine avantajlar içeren sadakat programları ve finansal hizmet çözümleri sunabileceklerdir. Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu işbirliği ile gerçekleştirilen “TESK Kart” ve Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi ile gerçekleştirilen “OSB Kart” projeleri bu çözümün en önemli örneklerindendir. TESK Kart projesi ile Türkiye’deki esnaf ve KOBİ’lerimizin, OSB Kart projesi ile de organize sanayi bölge-

sinde hizmet veren işletmelerimizin ekonomilerine katkı sağlarken onlara akıllı ödeme ve finans teknolojilerini kullanarak güvenli ve kolay bir hizmet ortamı sunmayı ve bunun yanı sıra başka bir bankaya ihtiyaç duymadan finansal hizmetlerini yapmasını sağlamayı hedeflemektedir. Birleşik Ödeme, Ekim 2017’den itibaren Türkiye’ye yapılan para transferi işlemleri için hizmet vermektedir. Bununla birlikte Türkiye’den yurtdışına para transferi işlemlerini 2018’in ilk çeyreğinde hayata geçirmeyi planlamaktadır. Uluslararası para transferindeki alternatif kanallarla kıyaslandığında komisyon ücretlerinde oldukça cazip fiyatlar sunan TransferWise’ın Türkiye iş ortağı olarak bu faaliyetini sürdürmektedir. Uluslararası para transferi hizmetimiz ve iş ortağımız TransferWise’ın, hem çok daha az komisyon ücreti hem de hızlı para transferi imkanı sunması avantajıyla ithalat veya ihracat yapan KOBİ’lerimizin para transfer akışlarını hızlandırmak ve buradaki maliyetlerini minimum seviyeye çekmeyi amaçlamaktayız. Birleşik Ödeme, sahip olduğu altyapısı, geniş ürün ve hizmet portföyü, sahip olduğu lisans sayesinde banka bağımsız olma yetisi ve tüm bu özelliklerin sağladığı esneklikle KOBİ’lerimizin finansal hizmetler ve ödeme sistemlerinde dijitalleşmesi için önemli bir iş ortağı ve çözüm merkezi olmaktadır ve olmaya devam edecektir. 25


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Mitsubishi Electric FIT Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nda yeni nesil otomasyon çözümlerini tanıttı.

Sanayi 4.0 çağında global rekabet için inovatif teknolojiler Teknoloji öncüsü Mitsubishi Electric, Sanayi 4.0 konusunda bilgi paylaşımı ve iş birliği geliştirmeyi amaçlayan FIT Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nda dijital fabrika konsepti e-F@ctory, ileri robot teknolojileri ve SCADA çözümünü tanıttı. Türkiye’nin global düzeyde rekabeti için dünyadaki gelişmelere uyum sağlaması gerektiğine dikkat çeken Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, Türk endüstrisinin Sanayi 4.0 çağındaki ihtiyaçlarına inovatif otomasyon çözümleri ile yanıt verdiklerini anlattı.

Üretimde verimliliğin, enerji tasarrufunun ve çalışan konforunun arttığı Sanayi 4.0’a uyumlu dijital fabrikalar tasarlayan Mitsubishi Electric, 22 – 25 Şubat tarihlerinde Fuar İzmir’de gerçekleşen FIT Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nda yeni nesil otomasyon çözümlerini sergiledi. Fuarda Sanayi 4.0’a yanıtı olan dijital fabrika konsepti e-F@ctory ile dikkat çeken Mitsubishi Electric, aynı zamanda ileri robot teknolojileri ve SCADA çözümünü tanıttı. Bir ülkenin dünya standartlarında üretim yapabildiği ölçüde kalkınıp gelişebileceğini ifade eden Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, sürdürülebilir gelecek için çalışan bir marka olarak bilgi birikiminin yanı sıra üstün teknolojiye sahip, enerji verimli ve çevreci fabrika otomasyon ürünleriyle sanayiye değer kattıklarının altını çizdi. Mitsubishi Electric’in 95 yılı aşkın tecrübesi ışığında hizmet verdikleri tüm sektörlerde pazarın ve kullanıcıların ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz ederek en uygun çözümleri sunmak için durmadan çalıştıklarını belirten Şevket Saraçoğlu, “Sanayi 4.0 sürecinde ülkemiz sanayisinin küresel pazarlarda güçlü bir şekilde rekabet edebilmesi ve ihracat potansiyelini yükseltmesi çok önemli bir konu. Dolayısıyla ihtiyaçların her geçen gün çeşitlendiği ve kişiselleştiği bu süreçte en önemli gündem maddesi hiç şüphesiz üretim. Hızla değişen dünyada Sanayi 4.0’a uyumlu ileri teknolojilerle donatılmış dijital üretime geçiş yapabilen ülkeler global düzeyde rekabet etme şansına sahip olabilir. Bunun için de üretim kalitesinin her geçen gün artması ve beraberinde maliyetlerin düşmesi önem arz ediyor. Bu noktada Mitsubishi Electric olarak, “Daha İyisi İçin 26

Değişim” yaklaşımımız sayesinde otomasyon sektörünün öncü markası konumunda yol alırken, ürün gamımızı Sanayi 4.0’ın gereklilikleri kapsamında sürekli geliştiriyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. Üretimde maliyet tasarrufu sağlayan e-F@ ctory Otomasyon sektörü temsilcilerini buluşturan fuarda Mitsubishi Electric’in Sanayi 4.0’a yanıtı olan e-F@ ctory konsepti ile ilgili bilgiler paylaşıldı. Güvenilir ve esnek üretim sistemleri kurmaya yönelik entegre bir çözüm olarak öne çıkan dijital fabrika konsepti e-F@ctory, üretimde hızı, kaliteyi ve verimliliği artırırken çok ciddi maliyet tasarrufu sağlıyor. Mitsubishi Electric bu konsept ile sanayicilere fabrikalarını Sanayi 4.0’ın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kurma imkanı tanıyor. Fabrika yatırımından önce sanal bir fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikanın ve üretimin simülasyonunu gerçekleştirme, verimliliği değerlendirme ve oluşan çıktılar doğrultusunda yatırımı şekillendirme fırsatı sunuyor. Mitsubishi Electric, e-F@ctory konseptini kendi üretim bantlarında 2003 yılından bu yana kullanıyor ve bu sayede edindiği tecrübelerini ürünlerine ve müşterilerine yansıtıyor. Robotların “Sensörsüz Çarpışma Kontrolü” hasarları önlüyor Robotların sağladıkları hız ve kolaylıklarla sanayide her geçen gün daha çok rol alacağı bilinciyle hareket eden Mitsubishi Electric’in ileri robot teknolojisi de fuarın ilgi çekici konularından biri oldu. Markanın robot kontrol ünitesi; hareket kontrolünün esnekliğini, sistemin hızını, doğruluğunu ve hassasiyetini sağlıyor. Ayrıca esneme fonksiyonları ile robot kolu bir çeşit yay görevi görerek kuvvete göre esniyor. İleri uygulamalar için Mitsubishi Electric robotlarına konveyör (taşıma bandı) ve ürün izleme, kuvvet kontrolü ve görme özellikleri kolaylıkla entegre edilebiliyor. “Sensörsüz Çarpışma Kontrolü” özelliği, robotun manuel ya da otomatik modda herhangi bir engele temas ettiğini tespit edebiliyor ve bu sayede çarpışmalardan kaynaklanabilecek hasar önlenebiliyor. İnsan kolu hareketini taklit edebilen robotlar Mitsubishi Electric’in RV-F serisi dinamik 6 eksenli robotu, insan kolu hareketini taklit edebilmesi ve 0,32 saniyelik döngü süreleri sayesinde çok yüksek hızlı sistemlerde kullanılarak verimliliği artırıyor. Di-

namik yapısıyla esnek figürleri bile kolayca yapabilen 6 eksenli endüstriyel robotun çift kol yapısı, sadece hareket özgürlüğü açısından artı değer sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda daha fazla kararlılık ve çok yönlülük sunuyor. RV-F serisi için çok dar alanlarda çalışmak hiç zor olmadığı gibi robotların duvar veya tavana monte edilmesi de sorun oluşturmuyor. Modele bağlı olarak 504 ila 2.050 milimetre aralığında yer alan Mitsubishi Electric robotlar, 2’den 70 kilograma kadar taşıma kapasitesine sahip. Geliştirme ve yapılandırmada harcanan mühendislik süreleri kısalıyor Fuarda sergilenen Mitsubishi Electric’in SCADA çözümü, otomatik olarak PLC ve SCADA projeleri oluşturabilen sihirbaz arayüzleri sayesinde geliştirme ve yapılandırmada harcanan mühendislik süresini önemli ölçüde kısaltıyor. Aynı zamanda yaşam döngüsü boyunca tesisin devam eden bakımını kolaylaştıracak standart bir yapıya imkan tanıyor. MAPS (Mitsubishi Electric Adroit Process Suite) ile giriş/çıkış planları, PLC ve SCADA etiket yapılandırmaları gibi alanları kapsayan raporlar otomatik olarak oluşturulabiliyor. MAPS ayrıca proje belgelerinin güncel tutulmasına yardımcı oluyor. Tasarım aşamaları boyunca ve hatta sistemler zaman içinde değiştirildiğinde ya da güncelleştirildiğinde MAPS, PLC/SCADA projeleri ve tesis için sistemin kurulduğu şekliyle oluşturulan elektrik belgelerine göre kesintisiz yönetim yeteneği sağlıyor.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

adesso Türkiye AR-GE Merkezi olmaya hak kazandı Yazılım ve danışmanlık devi adesso Grubunun Türkiye iştiraki adesso Türkiye AR-GE merkezi oldu. Türkiye’den yazılım ihracatı yapan adesso Türkiye, attığı bu önemli adım sayesinde Grubun ilk ve tek Araştırma ve Geliştirme merkezi olacak. BT danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra yazılımın her alanında çözümler sunan, sektörünün öncüsü adesso Türkiye, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın detaylı değerlendirme ve incelemeleri sonucu ARGE Merkezi olmaya hak kazandı. Konu hakkında yorumlarda bulunan adesso Türkiye kurucusu ve Genel Müdürü Burak Barı, “Üniversitelerde ve bilim merkezlerindeki yazılım araştırmalarını takip etmek ve bunları iş gereksinimleriyle birleştirip kurumsal ihtiyaçları karşılayan uygulamalara dönüştürmek şirket felsefemizin her zaman en temel ilkesi olmuştur. adesso Türkiye’de bu hedefimize ulaşmak için üniversiteler ve araştırma projeleri aracılığıyla çok sayıda işbirliği gerçekleştiriyoruz. İna-

nıyorum ki adesso Türkiye, adesso AG’nin ilk ve tek resmi AR-GE Merkezi olarak tüm grubun araştırma ve geliştirmeye dayalı fikirlerinin hayata geçirileceği ana merkez olacaktır” diyerek heyecanını belirtti. Maslak’ta bulunan ofislerini adesso Grup bünyesindeki ilk AR-GE merkezi yapan Burak Barı, bu merkezin öncelikli olarak Türkiye’ye ve Almanya, Avusturya ve İsviçre’nin oluşturduğu DACH bölgesine hizmet vereceğini belirtirken yarım milyon Türk Lirası’nın üzerinde yatırım yaptıklarını da açıkladı. Aynı zamanda adesso Grup bünyesindeki bütün AR-GE operasyonlarının da 30 kişiye istihdam sağlayan bu merkezden yürütülmesi planlanıyor.

Burak Barı

Endüstri 4.0 KOBİ için fırsata dönüştü Dijitalleşen iş dünyasına bütünleşik bulut ve kurumsal yazılım çözümleri sunan Comparex Türkiye, KOBİ’lerin dönüşümüne ve tersine beyin göçüne katkıda bulunmaya odaklandı. KOBİ’leri Endüstri 4.0 teknolojileriyle tanıştırmak istediklerini ifade eden Comparex Türkiye CEO›su Irmak Pakdemir, ‘Comparex olarak büyük ölçekli projelerde edindiğimiz deneyimi harmanlayarak orta ve küçük ölçekli şirketlere bulut yönetimini, güvenliğini ve otomasyonu da içinde barındıran çözümlerimizle katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi. Dijitalleşmede bulut teknolojisinin öne çıktığını anlatan Pakdemir şunları anlattı: “Türkiye’nin KOBİ’lerinde bulut ve dijitalleşme anlamında yüksek bir potansiyel var. KOBİ’ler bulutun sunduğu hızı ve esnekliği artık yeni bir referans noktası olarak görmeye başlıyor. Makul bir aylık sabit ücretle bulutu merkeze alan uçtan uca çözümler, 2018 ve sonrasında öncelikli tercih olacaktır.” 27


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Aras Kargo, yurtdışı e-ticaret müşteri payını arttırmak için yeni iş birliklerine hazırlanıyor

Aras Kargo’da hedef; dijitalleşme ile yüzde 20 büyüme

2017 yılını 1 milyar TL’nin üzerinde ciro ile tamamlayan Aras Kargo, 2018 yılında yaklaşık yüzde 20 büyüme elde etmeyi planlıyor. Büyüme stratejisini dijitalleşme üzerine kurgulayan şirket, yönünü sınır ötesi e-ticaret müşterilerine çevirdi. Geçtiğimiz yıl dünya e-ticaret devi Alibaba ile anlaşan Aras Kargo, dijitalleşme yatırımları sayesinde 2018’de benzer iş birliklerine devam etmeyi hedefliyor.

Dünya markası olma vizyonuyla yatırımlarına devam eden Aras Kargo, 2017 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Toplam 12 bin çalışan, 4 binden fazla araç ve 29 transfer merkeziyle günde yaklaşık 500 bin gönderi taşıyan Aras Kargo, 2017 yılını 1 milyar TL’nin üzerinde ciro ile tamamladı. Büyüme ve dijitalleşme vizyonu doğrultusunda, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde dünyanın en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Alibaba ile anlaşma imzalayan şirket, kargo sektöründe e- ticaretin en önemli oyuncularından biri olma hedefiyle yönünü sınır ötesi e-ticaret müşterilerine çevirdi. Bu doğrultuda uluslararası e-ticaret platformları ile yeni iş birliklerine hazırlanan Aras Kargo, 2018 yılını yüzde 20’lik büyüme ile kapatmayı hedefliyor. Şirketin 2017 yılı büyüme rakamları ve gelecek dönem hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulunan Aras Kargo Genel Müdürü Hikmet Nuri Bulduk, “Türkiye’nin en geniş erişim ağına sahip, öncü taşımacılık kuruluşuyuz. Hedefimiz; geleneksel kargo 28

yönetimini, günün değişen koşulları ve müşteri beklentilerine göre en üst seviyeye çıkarmak, ülkemizin yurtiçi ve yurtdışındaki ticari potansiyelini en doğru şekilde değerlendirmek” dedi. ALİBABA SİPARİŞLERİ ARTIK ÇOK DAHA KISA SÜREDE KAPINIZDA Bulduk, sözlerine şöyle devam etti: “Müşteri memnuniyetini artırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz yeni proje ve teknolojik uygulamalar ile sektördeki öncülüğümüzü pekiştirmeye devam ediyoruz. Özellikle dijital dönüşüm planları çerçevesinde hem operasyonel hem de iş süreçleri konusunda verimliliğimizi arttırmayı sürdürüyoruz.” Akıllı teknolojilere ve teknolojik transfer merkezi yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerinin altını çizen Bulduk, “Büyüme, verimlilik, karlılık ve rekabet potansiyelimizi artırmayı ve bu doğrultuda 2018 yılında yüzde 20 büyüme planlıyoruz. Büyüme hedeflerimiz ve artan iş hacmimiz doğrultusunda beyaz yakada yaklaşık 80, mavi yakada ise yaklaşık 650 kişilik yeni istihdam yaratmayı hedefliyoruz. Ayrıca, e-ticaret sektörünün mevcut büyüme potansiyelinden en iyi şekilde yararlanabilmek için teknoloji tarafındaki altyapı yatırımlarımıza da ara vermeden devam ediyoruz. 2020’ye kadar, Ankara, İstanbul Anadolu, İzmir ve Bursa gibi beş büyük ilimizde 30 milyon Euro yatırım ile 5 büyük teknolojik transfer merkezini daha hizmete sunma planımız var. Böylece kapasite ve verimlilik artışının yanı sıra daha fazla tasarruf sağlayacağız. Daha fazla müşteri memnuniyetini artıran çözümler sunacağız” dedi. GPS ile kurye takibi yüzde 10 verimlilik artırdı E-ticaret hacminin artış hızına yetişebilmek ve müşteri memnuniyetini en üst düzeyde sağlayabilmek için kargoların zamanında, en güvenli şekilde teslim edilmesi gerektiğini ifade eden Bulduk, “Aras Kargo olarak, özellikle “Zamanında Teslim Edilmeyen” kargolar konusunda önemli adımlar atıyoruz. El Terminali’nden GPS ile yaptığımız kurye takibi ile adreste işlem yapma oranında bir ayda yüzde 10 artış sağladık. Kısa sürede yakalanan bu başarı oranını daha da geliştirerek en az yüzde 96 oranında zamanında teslimat sunmayı hedefliyoruz. Dünya üzerinde hiçbir kargo şirketi bu oranı yüzde 100 yapamıyor” dedi.

“Kargom Nerede ile anlık takip” Harita üzerinden “Kargom Nerede” uygulamasını devreye alarak, sektörde bir ilki daha gerçekleştirmeyi planladıklarını söyleyen Aras Kargo Genel Müdürü Hikmet Nuri Bulduk, “Müşterilerimiz bu sistem sayesinde ister cep telefonlarından, ister bilgisayardan sadece Kargo Takip Numarası girerek gönderinin dağıtıma çıkışından, teslimine kadar olan süreci harita üzerinden daha detaylı takip edebilecek. Bu projelerimize ek olarak kargo araçlarında Kara Kutu diye adlandırdığımız gelişmiş araç takip sistemi ile kurye sürüş tekniklerini geliştirerek, doğa dostu vizyonumuzla karbon salınımını daha da azaltmayı amaçlıyoruz. Tüm operasyonel dijital süreçler, kargonun zamanında tesliminin yanı sıra, sürücünün vitesi geç değiştirmesinden lastik havasına, motor arızasına kadar tüm bilgileri bize verecek. Bu yıl ayrıca, sektörümüzde dünyada bir ilki gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Operasyonel süreçlerimizin tümünü kısa süre içinde bir ERP (kurumsal kaynak planlama) üzerinden yönetmeye de başlayacağız” diye konuştu.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

İsmini ‘Uzay Yolu’ dizisinden alan holodeck, Audi ürün geliştirme sürecini hızlandıracak Audi, yeni otomobil modellerinin tasarım değerlendirme sürecinde kullanılacak sanal gerçeklik holodeck’i adı verdiği sistemi test etti. Bu teknoloji, içinde dolaşılabilen sanal bir ortam içerisinde otomobilin üç boyutlu bir görüntüsünü oluşturarak, mühendisler ve üretim uzmanlarının tasarım sürecinin erken aşamalarından itibaren modelin genel hatlarını ve görsel oranlarını gerçeğe uygun bir şekilde değerlendirmelerine imkan tanıyor. Audi bu sayede model geliştirme sürecinde kullanılan detaylı fiziksel test modellerinin sayısını azaltarak, zamandan ve masraftan tasarruf edecek. Audi, gelecekte sanal gerçeklik (VR) teknolojilerinden daha yoğun bir şekilde yararlanmayı planlıyor. 2003 yılından bu yana ürün geliştirme sürecinde sanal ortamda oluşturulmuş üç boyutlu modellere önemli bir yer veren şirket, şimdi ise yeni modellerin sürecin her aşamasında sanal olarak incelenmesinde kullanılacak bir sanal gerçeklik holodeck’ini test ediyor. İsmini Uzay Yolu dizisinden aldı Bilimkurgu dizisi Uzay Yolu’ndan alınan “holodeck” terimi, sanal dünyalar oluşturabilen özel bir odayı tanımlamak için kullanılıyor. Bu vizyon, Audi’nin geliştirdiği sanal gerçeklik holodeck’i ile gerçeğe dönüşmek üzere. 15’e 15 metrelik bir odada, otomobil prototipleri gerçeğe uygun bir şekilde, doğru orantılarla gösteriliyor. Bu amaçla Audi’nin planlama bölümünden uzmanlar, tasarım değerlendirme sürecinin gerçekleştirildiği odanın birebir sanal bir kopyasını yarattılar. Bu ortamda güncel üretim verileri kullanılarak sanal otomobil modelleri oluşturuluyor. Bu sanal modeller içeriden ve dışarıdan incelenip değerlendirilebiliyor. Önceki sanal gerçeklik ortamlarının aksine, yeni sistemde altı kişi aynı anda otomobilin çevresinde dolaşabiliyor. İki boyutlu görseller parçaları incelemekte kullanılıyor Audi, VR holodeck teknolojisi sayesinde, gelecekte üreteceği modelleri gerçekçi bir şekilde değerlendirme fırsatı buluyor. Bu da önemli kararları daha hızlı almaya imkan

tanıyor. Parçaları ayrı ayrı incelemek için ise, içinde gezilebilen sanal gerçeklik sistemlerinden daha yüksek çözünürlük ve kalite sağlamasından dolayı halen iki boyutlu görseller kullanılıyor. Veri alışverişi sırt çantlarındaki bilgisayardan Sanal gerçeklik gözlükleri takan ve ellerine etkileşim için birer kumanda aygıtı alan Holodeck kullanıcılarının sırt çantalarının içinde, gösterilen sahneyi oluşturan ve yalnızca üç kilo ağırlığında olan güçlü bir bilgisayar da bulunuyor. Bu portatif bilgisayarların Wi-Fi yoluyla bağlandığı merkezi bir çalışma istasyonu ise, veri alışverişini yönetiyor. Üç boyutlu modelin görüntülenmesinde birçok farklı seçenek var. Sistemin daha ileri versiyonları, farklı bölgelerde görev yapan Audi personelinin aynı model üzerinde çalışmasına imkan tanıyarak, işin çok daha kolay bir şekilde organize edilmesini sağlayacak. Üretimin başlamasının ardından ise sistem, üretimde kalite standartlarının korunması için kullanılacak. Holodeck diğer alanlara da entegre edilecek Audi, Lightscape ile birlikte geliştirdiği holodeck konseptini bu yıl içerisinde mevcut süreçlerine entegre etmeyi planlıyor. Mevcut test aşamasının bir diğer hedefi ise, bu teknolojinin şirketin diğer alanlarına uygulanabilirliğini değerlendirmek. Audi’de görev yapan üretim planlamacıları, üretim aşamalarını sanal ortamda canlandırarak, gelecekte kullanılabilecek süreçleri incelemeye başlamış durumda. Birim bu amaçla Volkswagen Grubu’ndaki diğer

markalarla da işbirliği yapıyor. Birçok alanda sanal gerçeklik kullanılıyor. Audi’de sanal gerçeklik teknolojilerinin halihazırda kullanıldığı diğer alanlar arasında, ambalaj lojistiğinde çalışan personel için sanal gerçeklik kullanılarak verilen eğitimler ve müşteriler için geliştirilen Audi VR deneyimi yer alıyor. Audi VR deneyimi, potansiyel müşterilerin arzu ettikleri otomobili sanal olarak kişiselleştirmelerine ve opsiyonel donanımı gerçekçi bir şekilde otomobil üzerinde görmelerine olanak sağlıyor. Biri de İstanbul‘da Audi Türkiye’nin 2016 yılında hayata geçirdiği ‘Geleceğin Showroom Konsepti‘ olarak adlandırılan Audi City’de tüketiciler Audi dünyasının en ilerici dijital teknolojileriyle tanışıyor. Alan içinde bulunan sanal ortamda 3 dijital LED duvarın her biri bir otomobili birebir ölçekte gösterebiliyor. Her bir dijital LED duvarda 33.177.600 piksel bulunuyor. Bu showroom sanal ortamda kişinin sayısız kombinasyonda tutkunu olduğu Audi modelini oluşturabildiği ve yine sanal ortamda hem statik hem de dinamik görünümde aracı deneyimlediği bir ortam. Tüm Audi ürün gamını yapılandırma ve görüntüleme olanağı sağlanıyor. Örneğin müşteriler Audi A3’ün 1038 farklı varyantını yapılandırabiliyor. Audi City’de ayrıca VR yani sanal gerçeklik gözlüğü ile de dijital platformda Audi deneyimini gerçek bir görsel zevke dönüştürüyor.

29


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Commvault ve Hewlett Packard Enterprise’dan büyük iş birliği Veri koruma ve yedeklemeye kombine çözüm geliştirdiler. Günümüzde finanstan perakendeye, otomotivden telekomünikasyona kadar tüm sektörler için hayati önem taşıyan veri koruma ve yedeklemede yeni bir dönem başlıyor. Kurumların ihtiyaçları doğrultusunda inovatif çözümler geliştiren Commvault, Hewlett Packard Enterprise (HPE) ile önemli bir işbirliğine imza attı. Anlaşma doğrultusunda Commvault, HPE’ın yeni GreenLake yedekleme çözümüne güç verecek. Yeni kombine çözüm sayesinde şirketler verilerini daha düşük maliyetlerle, daha basit ve daha hızlı koruyup yedekleyebilecek. “KULLANDIĞIN KADAR ÖDE DÖNEMİ SÜREÇLERİ HIZLANDIRACAK” HPE Pointnext Üst Düzey Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ana Pinczuk ise “Yedeklemelerin tahsis edilmesi ve büyüyen veri hacminin yönetilmesi gibi kapasite planlamaları zaman zaman karmaşık süreçleri beraberinde getiriyor. Commvault ile yaptığımız işbirliği sayesinde karmaşık süreçler ortadan kalkacak. Şirketler eksiksiz bir yedekleme çözümüne kavuşacak. Kullandığın kadar öde modeli ile şirketler teknoloji ve yönetim hizmetlerini anlık olarak ölçümleyecek. Esnek hizmet modeli ile veri merkezlerinin kapasite ve güvenlik kontrolü saniyeler içerisinde gerçekleştirilip, ihtiyaç doğrultusunda daha büyük bir hizmet, hızlıca devreye alınabilecek” dedi. Kurumsal yedekleme, kurtarma, arşivleme ve bulut alanında küresel bir lider olan Commvault, şirketlere iş süreçlerinde rekabet avantajı sağlamaya devam ediyor. Müşteri beklentileri ve gelecek ihtiyaçları doğrultusunda inovatif çözümler geliştiren şirket, sektörün dev ismi Hewlett Packard Enterprise (HPE) ile önemli bir işbirliğine imza attı. Şirketlerin iş süreçlerine hız katacak anlaşma kapsamında HPE’ın yeni GreenLake yedekleme çözümü ile veri koruma ve yedeklemede kombine çözüm dönemi başlıyor. MAKSİMUM GÜVENLİK, BULUT BENZERİ ÇEVİKLİK VADEDİYOR HPE’ın sunucu, depolama ve ağ teknolojileri ile entegre şekilde sunulan Commvault yazılımı, bulut hizmetine benzer esnek fiyatlandırmayla şirketlerin hizmetine sunulacak. Bu sayede şirketler her geçen gün büyüyen veri depolama ve koruma ihtiyacı için daha fazla yatırım yapmak yerine, esnek yazılım ve donanım çözümünü tercih edebilecek. Dönüşüm süreçlerinin minimum sürede gerçekleştirildiği hizmet kapsamında, veri yönetimi ve korumasında karşılaşılan uyumluluk sorunları da tarihe karışacak. “OPERASYONEL MALİYETLERİ VE RİSKLERİ MİNİMUMA İNDİRİYORUZ” Sektörün alanında iki dev ismini buluşturan proje kapsamında Commvault Başkanı ve CEO’su N. Robert Hammer şöyle konuştu, “Commvault ve HPE’ın güçlerini birleştirdiği proje, müşterilerimizin yararına olacak. İş süreçlerinde yeni bir dönem başlatacağız. 30

Hizmet verdiğimiz şirketlerin veri merkezlerini özel olarak geliştirilecek çözümlerle uçtan uca bir yedekleme hizmeti ile birleştireceğiz. Bu stratejik teknoloji ortaklığı doğrultusunda şirketler daha iyi veri erişimi, daha iyi veri koruması, iş sürekliliğine erişecek. Bu sayede BT çalışanları artan veri ihtiyacını düşünmek yerine, daha stratejik konulara odaklanacak. HPE ile yapılan bu iş birliği sayesinde, uyumluluktan kaynaklanan operasyonel maliyetler de azalacak.»

EN YÜKSEK SKOR COMMVAULT’A Forrester, veri yönetimi, güvenliği ve esnekliği konusunda yeni araştırmasını yayımladı. Şirketin BT analistleri tarafından, tüm destek sağlayıcıları arasında gerçekleştirilen yeni araştırmaya göre Commvault, sunduğu platform desteği ve müşteri geri bildirimleriyle en yüksek skoru kazandı. Öte yandan veri merkezi yedekleme ve kurtarma çözümleri ile ilgili Gartner Magiic Quadrant raporuna göre de Commvault 7’inci kez liderliği elden bırakmadı.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri 4.0 Platformu Danışma Kurulu bir araya geldi. Toplantıda detaylarıyla “Kestirimci Bakım” konusuna yer verilirken “Üniversite-Sanayi İşbirliği” araştırma sonuçlarını paylaşıldı. Danışma Kurulu’nun toplantısında Yrd. Doç. Dr. Gönenç Yücel, Prof. Dr. Ümit Bilge, Doç. Dr. Taylan Cemgil, Doç. Dr. Mustafa Gökçe Baydoğan, Prof. Dr. Necati Aras ve Doç. Dr. Burak Acar Endüstri 4.0 çerçevesinde Kestirimci Bakım konusunu çeşitli yönleri ile ele alarak yaptıkları çalışmaları ve projeleri paylaştılar. Sanayi şirketlerinde kestirimci bakım uygulamalarının başlatılması için gerekli yol haritası odağa konuldu. Projelerin doğru tanımlanması, amacın tespit edilerek buna uygun kullanım senaryosunun kurgulanması, performans ölçütlerinin ve beklenen faydanın belirlenmesi, bu aşamalarda simülasyona dayalı analizlerin yeri irdelendi. Özellikle kestirimci bakımda hazır çözümlerle yola çıkılsa bile her hastaya aynı ilaç ve dozun etki etmemesi gibi duruma özel uygulama yaklaşımı ile projelerin sürdürülmesi gerektiği vurgulandı. Projelerin başlatılmasında karşılaşılabilecek sorunlar tartışıldı. Bosch, Netaş, BSHG, Arçelik, Festo, Tüpraş, Petkim, Turasgas gibi sanayi şirketleri ile Accenture, IBM, Microsoft, Intel, Fourone gibi teknoloji şirketlerinden oluşan Platform Danışma Kurulu’nun pilot projelerin belirlenmesi için çalıştay takvimi oluşturulmasına karar verildi. Başarı hikayeleri ortaya çıkarılacak Platform Başkan Yardımcısı Sertaç Yerlikaya, Üniversite-Sanayi İşbirliği için yöntem ve öncelikli alanların belirlenmesine yönelik yaptıkları araştırma sonuçlarını paylaştı. Platformun akademisyen ve iş dünyasından üyelerinin katıldığı bu araştırmaya göre karşılıklı beklentiler strateji ve yol haritasının oluşturulması, değişimde yer alacak yetkin ekiplerin oluşturulması, çalıştay ve eğitimlerle Endüstri 4.0 teknolojilerinin ve dönüşüm modellerinin anlatılması gibi bir çok başlıkta benzerlik gösteriyor. Sertaç Yerlikaya konuşmasında Platform üyelerin ortak pilot çalışmaları yapılmasını istediğini vurguladı. Üniversite-sanayi işbirliği ile yapılacak pilot çalışmaların Türkiye’den çıkacak başarı hikayeleri için kaynak oluşturacağı vurgulandı. Danışma Kurulu üyelerinden Taysad, Farplas, Ford Otosan, Renault, Pimsa, Eczacıbaşı, Borusan, TEB , Arzum, TTGV, DHL, Ogilvy ve Egon Zehnder ile yapılan çalışmalarda başarı hikayeleri çıkarmaya odaklanılmasına karar verildi. Teknoloji deneyimleme merkezleri Araştırma sonuçlarına göre ikinci önemli alan ise teknoloji deneyimleme merkezlerinin kurulması olarak belirlendi Platform Başkanı Prof.Dr. Lale Akarun, teknoloji deneyimleme merkezleri için en önemli kaynağın para değil merkezleri kullanacak öğrenciler ve genç araştırmacılar olduğunun, üniversitenin bu bakımdan avantajlı olduğunun altını çizdi. AR-GE ve ÜR-GE kültürünün yaygınlaştırılması için yatırım stratejilerine öncelik verilmesi gerektiğini belirtti.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

- TÜRK SANAYİSİNDEN YERLİ YAZILIM ATAĞI Yerli olmayan yazılımların şirketlere uygulamaya başladığı ambargo sonrasında hükümet kanadının yerli ve milli yazılımı destekleyecek nitelikte yaptığı açıklamalar sonrasında Türk sanayisinin millileşme programlarında hareketlilik yaşanırken, son günlerde yaşanan gelişmeler yerli yazılımcıları heyecanlandırdı. Konuyu değerlendiren CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, Türk yazılım sektörü olarak dünya ile rekabet etmeye hazır olduklarının altını çizerken, Türk sanayisinin yerli yazılıma olan ilginin artmasından dolayı memnuniyetini dile getirdi.

CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut Türkiye gündeminin yoğun olduğu bu günlerde birçok sektör için yerlilik ve millilik vurgusu gittikçe önem arz ediyor. Yerli yazılım sektörünün dünya devlerine hizmet verebilecek konumda olduğunu belirten CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, “Özellikle son günlerde yerli yazılım sektörü ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın memnuniyet verici açıklamaları sonrasında Türk sanayisinin önde gelen firmaları yerli yazılım konusunda hızlı davranmaya başladı. Sektörümüzün lider firması olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki inovatif çözümlerimiz ve yenilikçi tarzımız ile birçok farklı sektörde deneyim sahibiyiz. Biz yazılımları evinizin anahtarı olarak görüyor ve yıllardır evinizin anahtarı başkasında olmasın sizde olsun diyoruz. Anahtarın başkasında olmasının hem şirketlere hem de Türkiye’ye nasıl bir zarar verebileceğini geçtiğimiz aylarda yaşadığımız dijital ambargo ile görmüş olduk. Devletimiz de artık bu konuda ciddi atılımlar 32

yapmaya başladı. Memnuniyet verici bu atılımlar yerli yazılımcılar olarak bizi heyecanlandırıyor” dedi. “Yerli yazılıma geçmek isteyen şirketlere var gücümüzle destek vereceğiz“ Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin yerli olmayan yazılımlar kullanmasının ülkemiz açısından yarattığı tehlikenin önemle altını çizen Recep Palamut, “Yerli olmayan yazılım şirketlerine uygulanmayan vergiler yüzünden ülkemiz her yıl 1,2 milyar TL vergi kaybı yaşıyor. Bugün gelişen ve dünya üzerindeki önemli konularda söz sahibi haline gelen bir Türkiye var. Her alanda gücümüzü ispat edebilecek konumdayız. Yerli yazılımcılar olarak yabancı yazılım kullanan ve yerli yazılıma geçmek isteyen şirketlere var gücümüzle destek vermeye hazırız. Geçiş sürecinde herhangi bir aksaklık yaşamamaları için her türlü teknik desteği kendilerine sağlayabilecek konumdayız. Karşılıklı güven ile altından kalkamayacağımız bir proje yok” dedi.

“2018 yerli yazılım sektörünün altın yılı olacak” Devletin yerli yazılım ile ilgili söylemleri sonrasında taleplerin artmaya başladığını da aktaran Palamut, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ‘Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, yazılımı ve sistemi acil durumlar haricinde dışarıdan hazır olarak almayacağız’ dedi. Bu güven verici söylem sonrasında yabancı yazılımlar ile rekabet edebilecek konumda olduğumuzu devletimize anlatmayı başarmış olduğumuzu gördük. Bu sorumluluk bilinciyle ülkemize fayda sağlayacak projeler üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz. Yıllarca yerli olmayan yazılımlara milyarlarca TL aktarıldı. Bu destek yerli yazılıma verilmiş olsaydı, yabancı yazılımlar ile çok daha önce yarışabilir konumda olabilirdik. 2018 yılı bu anlamda yerli yazılım sektörünün altın yılı olacak” dedi.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Pazarlamanın Yeni Adı: “Deneyim Ekonomisi” teknolojinin getirdiği yıkıcı dönüşüm, müşteri deneyimini çepeçevre sararken, Euromessage, Visilabs ve Semanticum markaları ile omni-kanal pazarlama teknolojilerini bünyesinde toplayan Related Digital, 2018 yılına damgasını vuracak omni kanal pazarlama trendlerini altı ana başlık altında raporladı. Dijital teknolojilerin en fazla etki ettiği alanların başında gelen pazarlama dünyası, müşteriyle her kanaldan temas kuran omni kanal iletişim anlayışıyla yeni trendler meydana getiriyor. Geleneksel perakende pazarlamanın yanı sıra, dijital, mobil, e-posta, sosyal medya ve içerik yoluyla pazarlama kanallarında gelişen teknolojinin yıkıcı etkilerini görmek mümkün. Related Digital tarafından yayımlanan 2018 Pazarlama Trendleri raporu, markaların ve tüketicilerin 2018’de karşılaşacakları yeni ve trend uygulamaları listeliyor. İki alışverişten birini mobilden yapıyoruz Sosyal ağların %90’a varan oranlarda mobil cihazlardan takip edildiği günümüzde, e-posta iletişimi ve alışveriş gibi işlemleri de %50 oranında mobil aygıtlar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Bu durum pazarlama açısından mobili cazip bir kanal hâline getirirken, yeni trendlerin de ortaya çıkmasına neden oluyor. Related Digital raporuna göre 2018 yılında sadece mobil cihazlar baz alınarak tasarlanan yeni nesil web sitelerinin yükselişine tanık olacağız. WhatsApp reklamlarına hazır mısınız?

Dijital pazarlamanın kişiselleştirilmiş ve katılımcı bir alışveriş deneyimi sunma çabasının, son kullanıcılar için daha karmaşık ve kompleks bir tecrübeye dönüşmemesi gerekiyor. Bu nedenle 2018 yılında dijital pazarlamayla başlayıp, satın almayla tamamlanan süreci en basite indirgeyebilen markalar rekabette öne sıyrılacak. Related Digital 2018 Pazarlama Trendleri raporunda ayrıca 2018 yılı içinde Facebook Messenger ve WhatsApp gibi anlık mesajlaşma uygulamalarının önümüzdeki dönemde bir reklam mecrası hâline geleceği belirtiliyor. Şirketlerin artık tüketiciye ulaşmak için anlık mesajlaşma ve chatbot gibi yeni nesil teknolojileri devreye aldığına vurgu yapan rapor, yapay zekanın önümüzdeki dönemde dijital pazarlamanın vazgeçilmezi olacağını öngörüyor. Mağazalar birer cemiyete dönüşüyor Teknoloji devleri geleneksel mağazacılığı bir deneyim merkezine dönüştürme trendine öncülük ediyor. Sanatsal aktiviteler ve teknoloji atölyeleriyle zenginleştirilmiş “yaşam alanları”, tüketiciler için de birer cazibe merkezi halini alıyor. 2018 Pazarlama

Trendleri raporuna göre insanların rahatlayabileceği, arkadaşlarıyla buluşacağı ve hafta sonları yerel sanatçıları dinleyebileceği açık hava plazaları perakende pazarlamanın yeni trendi olmaya aday. Şans değil, pazarlama trendi: Influencer Marketing Tüketicilerin güven temelli bir bağ kurabildiği kanaat önderi sosyal medya kullanıcıları, yani influencer’lar, toplulukların alışveriş alışkanlıklarına yön vermeye 2018 yılında da devam edecek. Markalar için de Z kuşağına ulaşmada en etkili yöntemlerden biri olan influencer marketing, sosyal medya kanalıyla gerçekleştirilen pazarlama aktivitelerinin temel unsurlarından biri olmayı sürdürecek. İçerik sayısı azalsa da nitelik artıyor Omni kanal pazarlamanın en kritik bileşenlerinden biri olan içerik pazarlamasında yapılan araştırmalar, en başarılı blog sahiplerinin artık daha az ve daha dolu içerik yayımladığını gösteriyor. Related Digital, 2018 Pazarlama Trendleri raporunda markaların yenilikçi hikayelere yoğunlaşarak, bu içerikleri doğru insanlarla buluşturmak için gerekli yatırımları yapmasını öneriyor.

33


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Ülke olarak yazılım sektöründe dünyadan aldığımız payı 2023’e kadar artırmalıyız Yerli yazılımın öneminin tüm kesimlerce daha iyi anlaşılmaya başlandığı şu günlerde, yazılım geliştiricilerine özel destekler sağlanması ve kamu birimlerinin yerli ürünlere öncelik vermesi büyük bir önem arz ediyor. Digital Planet CEO’su Şerif Beykoz, son dönemdeki bu gelişmelere yönelik şunları söyledi: “Ülke olarak yerli yazılım teknolojilerinde dünya yazılımından sadece binde 6 oranında pay alıyoruz. 2023 hedeflerine paralel şekilde yazılım sektörünün geliştirilmesi ve bu oranın artırılması için daha çok çaba harcanması gerekiyor.”

Şerif Beykoz Dijital Planet CEO

34

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan gelişmelerin ardından, tüm sektörler için yerli yazılım kullanımının bir kez daha gündeme gelmesiyle birlikte Digital Planet CEO’su Şerif Beykoz önemli açıklamalarda bulundu. Yerli yazılım teknolojisinin, 10 sene öncesine kıyasla ülkemizde büyük ilerleme kaydettiğinin altını çizen Beykoz, “Ülke olarak 2023 hedeflerine paralel şekilde yazılım sektörünü geliştirmemiz için daha gidecek çok yolumuz var. Hatırlanacağı gibi 2023 hedeflerinin ilki, dünyada en büyük ilk 10 ekonomi arasında yer almak, ikincisi ise toplamda 500 milyar dolar olarak planlanan ihracatın 150 milyar dolarının bilişim sektöründen gelmesiydi. Mevcut durumda, dünya yazılımından sadece binde 6 oranında bir pay alıyoruz ve hedeflere ulaşılması için bunu kesinlikle artırmamız gerekiyor. Bu sebeple yerli yazılım geliştiricilerine özel destekler verilmesi ve kamu birimlerinin güvenlik yazılımlarında yerli ürünlere öncelik vermesi çok önemli” dedi. Yerli yazılıma yapılan yatırım tek seferlik olarak düşünülmemeli Destek ve teşviklerin sektörün büyümesinde büyük rol oynadığını vurgulayan Beykoz açıklamalarına şu sözlerle devam etti: “Bunların yanında yerli yazılımcılar da kendi sorumluluklarının farkına varıp geliştirmelerine son sürat devam etmeliler. Yazılım denince malesef bir iyi, bir de kötü niyetten bahsetmek gerekiyor. Kötü niyetli yazılımcıların iletişim ağlarına sızmak için her türlü yöntemi denediğini biliyorsak, yerli yazılımcılar da bizleri bunlardan korumak için çaba göstermeliler. Hem özel sektör hem de yerli yazılımı destekleyen kamu sektörünün yerli yazılıma yapılan yatırımı tek seferlik bir iş olarak görmemesi ve sürekli geliştirme beklediğinin bilincinde olması gerekiyor. Dolayısıyla sürekli yatırım gerekliliğinin farkına varılmalıdır.” Savunma ve silah sanayiinde yerli yazılımların kullanımı önemli Yerli yazılım teknolojisinin tüm sektörler için kullanımı ayrı ayrı önem taşırken, savunma ve silah sanayiinde kullanılan yazılımlarda özellikle network ve internet güvenliği alanlarında yerli yazılımların kullanılması son derece önemli. e-Dönüşüm sektöründe kendi hizmetlerini sunmaya devam eden Digital Planet’in bu konularda kendisine ait çalışmaları olduğunu belirten Beykoz son olarak şunları belirtti: “Yüzde yüz yerli yazılımımızı kullanıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz yerli yazılımımız ile 2018 yılı itibariyle 8.000’in üzerinde müşteriye hizmet veriyor ve sürekli çalışmalarımızla yeni ürün ve servisleri kullanıcıların hizmetine sunuyoruz. 2018 yılında sistemlerimizden geçen fatura sayısının 1 milyar sınırını aşacağını öngörüyoruz. Bu yüksek fatura hacmi yalnızca Türkiye’de değil Avrupa’da bile karşılaştırılamayacak miktarda. Sisteme yeni dahil olan firmalar ile birlikte sürekli artan fatura hacimlerinin mevcut platformlarımızı olumsuz etkilemeyeceği alt yapı yatırımlarına çok önem veriyoruz. Çok yakın zamanda da bu ürün ve servislerimizi yurt dışına ihraç etmeye hazırlanıyoruz.”


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Endüstri 4.0, ‘modernizasyon ve uyum yatırımları’ ihtiyacını artırdı İktisatçı Bayram Eşiyok, dinamik mukayeseli üstünlüklere göre yeni nesil yatırımlar yapılmadan teknolojik ihracattaki payımızın artırılamayacağını vurguluyor. Endüstri 4.0 aşamasının etkileri sadece endüstri alanıyla sınırlı değil. Tarım ve hayvancılık, sağlık, lojistik hizmetleri gibi diğer birçok alanları da etkiliyor. 24 Kasım 2016 tarihinde Samsun’da Tarım Ve Gıda Fuarı’nda CRISPR-Cas 9 tekniğinin moleküler mekanizmaların işleyişini izleyerek, bitki gelişmesini yönlendireceğini, daha uzun ve sağlıklı yaşam olanakları sağlayacağını, tarım sektöründe ürün sistemlerinin dönüşmesi ve “toptan dönüşüm” yaratacağını anlattık. Dinamik karşılaştırmalı üstünlüklere dayanan bir “yatırım seferberliği” yapılacaksa, geleceği etkileyecek gelişmelerin dikkate alınması gerekir. Dijital dönüşümlerin yarattığı “fırsat penceresinden”geleceği görmek bugünün önemli gündemidir. Teknolojik dönüşümler “girdi bileşenlerini” katlanarak büyüyen bir hızla değiştiriyor. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretimin yaygınlaşması yeni hammaddeler ve yarı mamul maddelerin piyasaya sunulmasını alabildiğine hızlandırıyor. Girdi kombinasyonları değişiyor, iş süreçleri hızlanıyor ve esneklikler artıyor. Üretimin dönüştürme aşamasına yeni bakış açısı gerekiyor. Özellikle üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim tekniğinin hızla yayılmasının yarattığı “birey-odaklı üretim olanakları” yeni bir üretim aşamasına işaret ediyor. İş süreçlerindeki değişme nedeniyle dönüştürme ve işlem maliyetleri arasında dengelerin değişmesi yatırım yönetimine dinamiklerini de değiştiriyor. Blockchain tekniğinin kayıt ve işlem maliyetlerini köklü biçimde değiştirme potansiyeli geniş açılardan değerlendirilmesi gereken teknik gelişme olarak önümüzde duruyor. Daha net bir anlatımla tedarikten dönüştürmeye, dağıtımdan satış sonrası hizmetlere bütün “iş ekosistemleri” farklılaşıyor. Yeni oluşan ekosistem ihtiyaçlarını tanımlamadan, eskileri ile olan ilişkilerinde geliştirici ve engelleyici bileşenlerini kavramadan yapılacak yatırımlar kaynak israfına yol açar. Dünyamızın bugün geldiği aşamada, piyasanın görünmez eli gibi ideolojik model saplantıları sakıncalı sonuçlar yaratıyor. Statik karşılaştırmalı üstünlüklerden türeyen, ucuz-emek ve hammadde odaklı kalkınma bakış açıları gerilerde kalmıştır. Mevcut faktör donanımı yapısı geleceğimizi güven altına almaya yetmemektedir. Düşük ve orta düzeyde teknolojilere dayalı gelişme stratejilere ülkeyi “orta gelir tuzaklarına” düşürmüştür. Hızla seçici öze sahip, rekabet edebilir alan seçimi, rekabet edebilir ölçek, rekabet

edebilir teknik donanım ve rekabet edebilir yönetişim anlayışı gerektiren bir aşamadayız. Yatırım ihtiyacını dinamik bir anlayışla yeniden tanımlamamak gerekiyor. Modernizasyon yatırımları Bayram Ali Eşiyok’un tabloya yansıyan hesaplamaları “modernizasyon yatırımları” ihtiyacımızın ne denli ivedi olduğunun kanıtı. Yüksek teknoloji ihracatında dünyaki payımız paylarında yerimiz, olması gereken düzeyde değil. Bu yapıyı değiştirmek için rekabet edebilir alan keşfi, yeni nesil OSB’lerle sağlanacak mekansal avantaj, en az on yıllık bir zaman kesitinde işimizi görecek yeni teknolojik donanımlar, iş yerlerimizde rekabet edebilir ölçek ve rekabet etebilir yönetim anlayışı için kendimize yatırım yapma, gündemimizin önemli sorunları. İzlediğimiz “yüksek teknolojili ihracat” tablosu, gündemin en önemli maddesinin modernizasyon yatırımları olduğunu kanıtlıyor. Bu yatırımlar, ciddi bir bakış açısı gerektiren “yeni nesil yatırımlar” olmalıdır. Yatırımlar yapılırken, çok odaklı, çok sesli ve çok kültürlü bir bakış açısına şiddetle ihtiyacımız vardır. Dijital uyum yatırımlar Dijital dönüşüm sürecinin üretim ve bölüşüm ilişkilerinde yaptığı köklü değişmeleri dikkate almadan gelecek inşa etmek mümkün değildir.Toplum olarak bir başka düşünceyi daha ortak değer, ortak irade,

ortak düşünce ve ortak projeler haline getirmeliyiz: Geleneksel fiziki sermaye stoklarının artırılmasıYol,köprü, demiryolu, liman, havaalanı, kanal, OSB vb. altyapılar- ile dijital altyapı yatırımları birlikte ele alınmalı; ihtiyaçların ivediliği rekabet odaklı bir bakışla belirlenmelidir. Özellikle de sahada yatırım yapacak olan firmaların satın alacakları dijital malzeme ve cihazlar konusunda bilgi sahibi olmaları önemli. Geçmiş dönemlerdeki yanlışlar tekrarlanmamalı, kulaktan dolma bilgilerle donanım satın alınmamalı.Bir enstitü odaklı örgütlenme ile cihazlar ile yapılacak işleri uyumlandıran bilgi desteği sağlanmalı. Kullanılacak cihazlarla yapılacak işlerin uygunluğuna ilişkin yatırımcı bilgilendirilmeli. Mekanizmaların ciddi biçimde işlemesi yatırım planlaması aşamasında ele alınmalı.Aynı sensöre, 90 dolar ile 500 dolar ödeme yapılması gibi gereksiz kaynak tahsisine yol açan israf kolektif bir anlayışla önlenmeli. Ortak alımlarla maliyet avantajı, Çin ve benzeri ülke deneyimleri de dikkate alınarak mutlaka organize edilmelidir. Özellikle Kazakistan’da Samruk-Katyna Fonu çalışmalarına bakılmalı. Bu da sözü edilen kurumun eş müdürü Yerzhan Tutkusev’in dediği gibi, altyapı, dijital ekonomi ve tarım alanlarında yeni sektörlere ciddi bir strateji, plan ve kaynak tahsisi disiplini gerektiriyor.

35


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

ESET, MWC 2018’de akıllı cihazların güvenlik ve gizlilik risklerini ortaya koyuyor. Cihazlar arttıkça risk de artıyor İspanya’nın Barcelona şehrinde 26 Şubat - 01 Mart 2018 tarihlerinde düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’ne katılan (MWC), Avrupa Birliği’nin lider bilgi güvenliği şirketi ESET, akıllı ev ve cihazların güvenlik ve gizlilik etkilerini irdeleyerek, en yeni IoT güvenlik çözümlerini tanıtıyor. ESET Teknoloji Sorumlusu (CTO) Juraj Malcho’ye göre, “piyasaya daha fazla bağlantılı cihaz sürüldükçe, güvenlik riski de daha önce hiç olmadığı kadar arttı.” Bu hafta başlayan etkinlikte yer alan ESET standı, MWC’nin Nesnelerin İnterneti (IoT) türünün bir parçasını oluşturuyor. ESET, MWC’2018’de, artık sürekli bağlantılı halde yaşadığımız dünyadaki en büyük öncelik olan IoT ekosisteminin korunmasına odaklandığını gösterecek. “MWC, güvenlik konusundaki öncü içgörülerimizi ve gizlilik kaygılarıyla ilgili en son araştırmalarımızı, kullanıcıları daha iyi korumamıza yardımcı olmak adına paylaşmak için mükemmel bir platform” diyen ESET Teknoloji Sorumlusu (CTO) Juraj Malcho,”Artan sayıda kötü amaçlı uygulamanın ve hedefli saldırıların bir sonucu olarak, Android zararlılarının ve bunların içerdiği fidye yazılımlarının da artmakta olduğunu görüyoruz. Böylece, piyasaya daha fazla bağlantılı cihaz sürüldükçe, tüketiciler ve işletmeler için risk daha önce hiç olmadığı kadar arttı” diye konuştu. ESET, etkinlikte şu başlıkları mercek altına alıyor: 1. Korsanlar evde mi? Yenilikçi akıllı cihazların en yeni ve en büyükleri de MWC’de sergilenecekler. Tüketiciler sürekli olarak evlerine daha fazla bağlantılı cihazlar alıyorlar. Faydaları olduğu kadar, bireylerin gündelik hayatlarıyla ilgili hassas kişisel verileri paylaştıklarından, bu havalı aygıtların daha karanlık yönleri de var. Akıllı cihazlarla ilgili endişeler haklı mı? ESET mühendisleri, akıllı ev cihazlarının ağlar ve üreticilerle nasıl iletişim kurduklarını test etti. ESET MWC’de, bu aygıtların oluşturduğu potansiyel güvenlik ve gizlilik risklerini göstereceği, amaca yönelik bir “Akıllı Ev” konsepti sergileyiyor. 2. Yeni teknoloji için yeni çözümler Android TV’lerin yüzde 90’ının bilgisayar korsanlığına karşı savunmasız olduğunu biliyor muydunuz? Bağlantılı TV’leri hedefleyen siber suçlulara karşı ileri teknoloji sağlayan ESET’in bu yönde önerileri ve çözümleri tanıtılacak. 3. Global bir tehdit olarak fidye yazılımı 2017 yılı, kuşkusuz WannaCry ve Petya’nın neden olabileceği kaosu bizlere gösterdiği için fidye yazılımlarının yılıydı. MWC 2018’de ESET, Android fidye yazılımları ile ilgili yeni araştırmasını sunacak. Son bulgular Android fidye yazılımlarının nasıl küresel bir tehdit haline gelerek son 12 ayda telekomünikasyonu, ISP ve MSP’leri etkilediğini ve ESET’in bu gelişmekte olan tehditlere karşı mücadelede nasıl başarıya ulaştığını detaylarıyla ortaya koyuyor. 4. ESET, 30 yıldır koruyor Bu yılki MWC’de ESET’in 30. yıldönümü de kutlanıyor. ESET uzmanları, otuz yıldır müşterilerini karmaşık tehditlere karşı korumaya odaklanmış durumda. Bu yıl, ESET CTO’su Juraj Malcho ve ESET Küresel Güvenlik Sorumlusu Tony Ascombe ile birlikte ESET Güvenlik Farkındalığı Uzmanı Ondrej Kubovic ve Küresel Satış Direktörü Jeronimo Varela da ESET’in standında, kurum temsilcilerine ve meraklılara bilgi vermek üzere hazır bulunuyorlar. ESET’in MWC’deki standı Salon 7, no 7H41’de bulunuyor. 36


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

BAKİYE YÜKLEME TATLIPARA KAZANMA

LA KAREKOD E M E ÖD

37


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

HEPSİBURADA İLE ANTALYA’DA DİJİTAL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİ Anadolu şehirlerini adım adım gezen Hepsiburada Antalya’da düzenlediği ‘E-Ticaret Zirvesi’nde Antalya’da faaliyet gösteren KOBİ’ler, girişimciler ve esnaflarla bir araya gelerek dijital dönüşüm, online ödeme, teslimat ve dijital pazarlama konularında eğitimler verdi. Antalya Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Sadi Kan, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Yusuf Hacısüleyman, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği Genel Sekreteri Ömer Gürkan’ın açılış konuşmalarını yaptığı etkinlik Antalyalıların yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Türkiye’de dijital dönüşümün öncüsü olan Hepsiburada’nın, Anadolu şehirlerindeki işletmelerin e-ticarete geçişlerini desteklemek üzere hayata geçirdiği e-ticaret toplantılarının yeni durağı Antalya oldu. 5 Şubat 2018 Pazartesi günü Antalya Ramada Plaza Otel’de düzenlenen ‘Antalya E-Ticaret Zirvesi’nde Hepsiburada yöneticilerinin yanı sıra Google, İdeasoft, eFinans, Ayen Software gibi teknoloji ve finans sektörlerinin önde gelen şirketlerinin yöneticileri, e-ticaret potansiyelini arttırma çözümlerini anlattı. ETİD, ANSİAD, ANTİAD, ANTGİAD sivil toplum kuruluşlarından da temsilcilerin yer aldığı toplantıda sektör profesyonelleri bilgi ve deneyimlerini yerel marka sahipleriyle paylaştı. Antalya ve çevre illerinden 700’ün üzerinde işletme sahibinin katıldığı, yarım gün süren etkinlikte dijital dönüşüm, online ödeme, lojistik ve girişimci kadınların dünyası konu başlıklarında oturumlar gerçekleşti. Eğitim seanslarının da yer aldığı etkin-

38

likte Antalya’da e-ticaret yapan işletmelerin başarı hikayeleri de işletme sahipleri tarafından paylaşıldı. KOBİ’ler ve işletme sahipleri online satışa başladıktan sonra cirolarında önemli bir artış gözlemlediklerini belirtirken, yaşadıkları dijital dönüşüm süreciyle birlikte çevre illere de hizmet vermeye başlamanın işlerini geliştirmekte büyük fayda sağladıklarını belirtti. Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Emre Ekmekçi: “Türkiye’de erişilmemiş ciddi bir potansiyel var” Etkinlik kapsamında konuşan Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Emre Ekmekçi ülkemizde e-ticaretin gelişimini sürdürdüğüne dikkati çekerken e-ticaretin toplam perakende içindeki payının %3,5’larda olduğunu aktarırken dünyada ise bu oranın %8,5 olduğunu belirterek Türkiye’de erişilmemiş ciddi bir potansiyelin mevcut olduğunu belirtti. Ekmekçi sözlerini şöyle sürdürdü: “80 milyonluk nüfusumuzun yarısından fazlası 30 yaşın altında, kredi kartı ora-

nımız Avrupa ortalamasının üzerinde ve ülkemizin bir ucundan diğer ucuna 24 saatte paket ulaştırabiliyoruz. Yani daha yolun başındayız diyebiliriz. Her sektörde olduğu gibi e-ticarette de sürdürülebilir bir başarı için farklı müşteri gruplarının ihtiyaç ve beklentileri ile uyumlu, geniş ürün grupları ve marka seçeneklerinin sunulabilmesi gerekiyor. Türkiye’nin potansiyeline güveniyor ve ülkemizin geleceğini çok parlak görüyoruz.” Hepsiburada Pazaryeri Eğitimi Verildi Antalya ve çevre illerde faaliyet gösteren işletmelerin katılımıyla gerçekleşen etkinliğin ikinci bölümünde ise Hepsiburada iş ortakları ve iş ortağı olmaya karar veren katılımcılara pazaryeri eğitimi verildi. E-ticarete geçiş için yapılması gerekenlerin adım adım anlatıldığı eğitimde; online ödeme sistemleri, dijital pazarlama yöntemleri, çoklu kanal yönetimi, teslimat konularında detaylar aktarıldı.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

CDT Bilgi Teknolojileri, 3D Baskı Elektroniği’nin lider şirketi Nano Dimension’ın Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya Bölgesi temsilcisi oldu...

NANO DIMENSION DRAGONFLY 2020 PRO 3D YAZICI CDT BİLGİ TEKNOLOJİLERİ GÜVENCESİYLE TÜRKİYE’DE! Elektronik Tasarım ve Üretim Otomasyonu konusunda Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde kapsamlı çözümler sunan CDT Bilgi Teknolojileri A.Ş, elektronik sektöründe dünyanın önde gelen 3D Yazıcı üreticilerinden Nano Dimension (NASDAQ, TASE: NNDM) firması ile işbirliği anlaşması imzaladığını duyurdu. Bu anlaşma ile elektronik, otomotiv, dayanıklı tüketim malları, savunma, uçak ve uzay sektörlerindeki kuruluşlar, AR-GE merkezleri ve yüksek eğitim kurumları Nano Dimension firmasının ürettiği DragonFly 2020 Pro 3D yazıcısını CDT güvencesiyle kullanma imkânına kavuşacak. CDT bu işbirliği ile müşterilerine sağladığı elektronik tasarım, analiz, simulasyon ve üretim çözümleri yelpazesini genişletirken bugüne dek mekanik bileşen üretimi ile sınırlı kalan 3D yazıcı kullanımını; sensör, anten, iletken geometriler, bağlantılı cihazlar, baskılı devre kartları ve benzeri pek çok elektronik bileşenin üretiminde de yaygınlaştırmayı hedefliyor. Ödüllü Dragonfly 2020 Pro 3D yazıcısı otomotivden tıbbi cihazlara, nesnelerin internetinden telekomünikasyona, savunma sanayinden tüketici elektroniğine

kadar çok geniş bir alanda elektronik bileşen üreten kuruluşlar ve AR-GE merkezleri için yeni ufuklar açarken, kontrollü, düşük maliyetli ve güvenli ürün geliştirme olanağı sunacak. Nano Dimension’un benzersiz çözümler sunduğunu belirten CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş görüşlerini şu şekilde dile getirdi; “Nano Dimension ürün ve çözümleriyle müşterilerimize tüm ürün geliştirme döngülerini kontrol edebilme, verimliliklerini arttırma ve piyasaya giriş sürelerini

hızlandırma olanağı sunabileceğimiz için memnuniyet duyuyoruz. Müşterilerimizin elektronik bileşen tasarım, prototip yaratma ve üretiminde karşılaştıkları zorlukları aşmasında anahtar çözümün Nana Dimension olduğuna inanıyoruz.” Gelişen pazarlardaki konumunu güçlendirmek isteyen ve küresel çapta güvenilir iş ortaklıkları ile dağıtım ağını genişletme stratejisi izleyen Nano Dimension, CDT Bilgi Teknolojileri ile yaptığı anlaşmayla Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya bölgesinin sunduğu büyüme fırsatlarını değerlendirmeyi hedefliyor. CDT ile yaptıkları stratejik iş ortaklığı anlaşmasından duyduğu memnuniyeti belirten Nano Dimension CEO’su Amit Dror, “CDT Bilgi Teknolojileri’nin deneyimli ekibi, teknik bilgi birikimi, endüstri uzmanlığı ve müşterileri ile olan yakın ilişkileri ile hızla büyüyen bu pazarı yakından takip ederek, farklı endüstrilere ulaşabileceğimize ve Nano Dimension’un bölgede hızla büyüyeceğine inanıyoruz.” dedi 39


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

OCTOPOD’DAN SİNERJİ HAREKETİ Barındığı özellikler ile her boyutta şirketi özel yazılım ile buluşturan, kod yazmanın; geliştirme süresi, personel, yüksek bedeller gibi dezavantajlarını ortadan kaldıran Octopod, Türkiye’nin yazılım üreten bir ülke olması için sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla sinerji yaratmak hedefiyle 2018 yılını ‘Sinerji’ yılı ilan etti.

Şeno Balo

40

Dünyadaki “no code” projeleri arasında ilk Türk projesi olarak dikkat çeken, kod yazmadan yazılım geliştirme imkanı sunan Octopod, üniversiteler, liseler, sistem entegratörleri, yurtdışı ve yurt içi iş ortakları ile birlikte sinerji yaratmak için çalışmalara başladı. “Sinerjinin merkezinde gençler var” Bundan 15 yıl önce yazılım alanında hiçbir varlığı olmayan Hindistan’ın, 2017 yılında 90 Milyar doların üzerinde yazılım ihracatı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Octopod Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo, “Görüldüğü gibi büyük üretici olmak imkansız değil. Yazılım sektörüne ticari değil, stratejik bir sektör olarak bakmamız gerekiyor. Türkiye’nin yazılım üreten bir ülke olması için ‘Sinerji’ başlığı altında hayata geçireceğimiz çalışmalar kapsamında, yurt içi ve yurtdışı birçok iş birliklerimizi bu bağlamda güçlendirileceğiz. Merkezde gençler yer alacak. Yeni eğitim yarıyılında ilk olarak 4 üniversitede ve 1 lisede öğrencilere 12 hafta boyunca OCTOPOD dersleri verilecek. Eğitimi başarı ile tamamlayan öğrenciler bu sayede, 3 yıl tecrübeli bir yazılımcı gibi üretiyor olacak. Bulut bilişim için çözümler üretilerek bankalar ve Telekom şirketleri ile KOBİ’lerin gelişmesi için kampanyalar yapacağız. OCTOPOD ürünleri farklı yazılım çözümleri ile entegre edilerek sektörel çözümler üretilecek” dedi. “Türkiye’nin yazılım fabrikası olması imkansız değil” Mayıs 2017 Deloitte araştırma verilerine göre; 2016 yılı Bilgi Teknolojileri Pazarına bakıldığında yazılım ihracatının 2.041 Milyon TL olduğunu hatırlatan Şenol Balo, “Mevcut şartlarda sektörün minimum 3 kat büyüklükte olması gerekiyor. 2023 Türkiye yazılım ihracatında hedef 10 milyar USD. Bunu gerçekleştirebilmek için sektörün ciddi çalışmalara ihtiyacı var, biz Türk yazılım firmalarına da çok iş düşüyor. Üretici olmak gerekiyor. Yakaladığımız teknoloji ile dünyanın gündeminde olan ‘no-code’ kavramı ile Octopod projesinde olduğu gibi 6 ila 20 kat daha hızlı yazılım geliştirebiliriz. Bu teknoloji ile ihtiyacımız olan insan kaynağını yetiştirmek sadece birkaç ay sürüyor. Türkiye’nin yazılım fabrikası olması imkasız değil, sadece sinerji oluşturmamız gerekiyor” dedi. “Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 300 milyon $ olan pazarın %42’si tek bir yabancı firma tarafından gerçekleştirildi. Türk yazılımları ise %30’u bulamadı” diyen Şenol Balo, “yerli ve milli yazılım üreticilerinin desteklenmesi, gerekiyor ise kamuda özellikle yerli yazılım kullanımını zorunlu tutmak gerekli. İhtiyacımız olan yazılımların yerli karşılıklarını liseden başlayarak üniversitede, derslerimizin içerisinde öğrencilerle buluşturmak, örneğin bir endüstri mühendisinin yerli ERP’leri tanıyarak okuldan mezun olmasını sağlamamız gerekiyor. Ayrıca, liselerimizde bacasız sanayi olan yazılım sektörüne işçi yetiştirecek programları devreye almamız, reel sektörle bu konuda işbirliklerini geliştirip, yabancı yazılımların tecrübesinde yazılımlar geliştirmeliyiz. Ancak bu şekilde dünyaya açılarak Türkiye ismini yüceltebilir ve Türkiye’nin teknoloji üreten bir ülke olarak algılanmasını sağlayabiliriz” dedi.


KOBİLERDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Yapay zekanın sorunu etik İşgücünden tasarruf etmek isteyen büyük ölçekli hukuk firmaları ve şirketler, daha az tecrübe ve uzmanlık gerektiren işlerin yapay zekaya yaptırılabileceğini ileri sürüyor. Etik ve İtibar Derneği (TEİD) Yönetim Kurulu Üyesi Altuğ Özgün ve Hukukçu Süneyye Zeyrek, yapay zekanın etik ve uyum yöneticilerinin işlerini kolaylaştırıp verimi artırabileceğini, ancak yapay zekaya güvenerek insansız bir etik ve uyum departmanı oluşturmanın başarısızlıkla sonuçlanacağını belirtiyor. Etik ve İtibar Derneği (TEİD) Yönetim Kurulu Üyesi Altuğ Özgün ve Hukukçu Süneyye Zeyrek, yakın geçmişte hukuk ve uyum dünyasında yapay zekanın yerinin olamayacağı görüşü savunulurken, son birkaç yıldır geliştirilen yapay zekalı avukat prototiplerinin bu durumun hiç de imkansız olmadığını ortaya koyduğunu belirtiyor. Etik ve uyum söz konusu olduğunda ise durumun değiştiğini kaydeden Özgün ve Zeyrek, muhakeme yeteneği ve ahlaki değerleri göz önünde bulundurma gibi meziyetler gerektiren bir meslekte, yapay zekanın ne kadar etkin olabileceğinin tartışma konusu olduğunu söylüyor. Avukatlıkta yapay zeka Basit sözleşmeler, raporlamalar ve alacak takibi gibi işlerin yapay zeka tarafından yapılabileceği görüşünün yaygın olduğunu belirten Özgün ve Seyrek şunları kaydetti: “2020–2025 yıllarına kadar yapay zekanın hukuk alanında kullanımı yaygınlaşacak. ROSS isimli bir yapay zeka yazılımı şu ana kadar 10 hukuk firması tarafından satın alındı. ROSS‘u geliştiren firma, hukuk firmalarının mekanik işlere zaman harcamayacağı için zamandan tasarruf edeceklerini ve uzun vadede maddi kazanç sağlayacaklarını belirtiyor. ROSS veri hafızasıyla 13 yıl önce sonuçlanan bir davanın gerekçesine saniyeler içinde ulaşabiliyor. Yaratıcılarına göre daha az insan gücü gerektirdiği için, yapılan bu tasarruf daha fazla müvekkile daha ucuza hizmet vermek olarak geri dönecek.“ Deloitte Insight Report verilerine göre hukuk alanında yaklaşık 100 bin görevin önümüzdeki 20 yıl içinde yapay zeka tarafından icra edileceğinin belirtildiğini kaydeden Özgün ve Zeyrek şu bilgileri verdi: “Rapor önümüzdeki yıllarda hukukçuların yaklaşık yüzde 40‘ının işlerini kaybeceğini iddia ediyor. Geçmiş davaların sonuçlarını ve gerekçelerini, yürürlükteki yasaları ve genel sözleşme maddelerini sistemine kaydedip bu konularla ilgili çoğunlukla isabetli kararlar veren ve önerilerde bulunan yapay zekalı avukatların, muhakeme ve ahlak değerlendirmesi gerektiren konularda ne yapabileceği ise bilinmiyor. Bu durumda yapay zekanın sınırlı görevlerde kullanılması kaçınılmaz gibi görünüyor. Yapay zeka mekanik işlerde

kullanıldığı sürece etik açıdan sorun teşkil etmiyor. Ancak hüküm verme aşamasında kullanılmaları çok ciddi sorunları beraberinde getirecektir.“ Yargıda yapay zeka Yapay zekanın yargıda yerini aldığını belirten Özgün ve Zeyrek, ilk olarak ABD‘de başlayan uygulama hakkında şunları kaydetti: “2016 yılında ABD Wisconsin‘de Eric Loomis davasında yazılım algoritması kullanılarak hüküm belirleme konusu gündeme gelmiş ve bunun ne kadar etik olup olmadığı tartışma yaratmıştı. Verilen kararda ise bu algoritmanın hüküm açısından uygun olduğu kabul edilmişti. Davada kullanılan Compas adlı yazılım, Eric Loomis isimli şahsın tekrar suç işleme olasılığının yüksek olduğunu ve ‘yüksek riskli bir birey‘ olduğunu belirledi. Davaya bakan hakimler yazılımın ortaya çıkardığı sonuçları ciddiye aldı ve bunun sonucunda algoritmayla mahkumiyetine karar verildi. Karara itiraz eden Loomis, adil bir biçimde yargılanmadığını belirterek davayı Wisconsin Yüksek Mahkamesi‘ne taşıdı, ama sonucu değiştiremedi. Kararı veren hakimler, yazılım dikkate alınmasa bile elde verilere bakılarak aynı sonucun ortaya çıkacağını söylediler. Başka bir hakim ise algoritmanın özellikle siyahi vatandaşlara yönelik daha önyargılı ve adaletsiz davranabileceğini belirtti. Ancak şirket bu iddiaları yalanladı. Kararı eleştiren hukukçular, emsal niteliği taşıması durumunda bu tarz kararların etik açıdan sorunlu olacağını, yargıda adalet ve eşitlik ilkesinin zedelenebileceğini düşünüyor.“ Etik ve uyumda yapay zeka Gelişmelere bakıldığında yapay zekanın şirketlerin etik ve uyum departmanlarında da kendine yer edineceğini söylemenin mümkün olduğunu belirten Özgün ve Zeyrek, şunları aktardı: “Yapay zeka prototiplerinin, şirket içindeki dolandırıcılıkları belirleyip vaka araştırması yapma ve gerektiği zaman özenli inceleme yapabilme özelliklerini barındırdığı iddia ediliyor. Risk analizi, izleme, şirket içi ihbar hatlarının ilk incelemesi, üçüncü taraf özenli incelemesi gibi konular da yapay zekanın etkin kullanılabileceği alanlar arasında. Hukuksal konularda olduğu gibi neredeyse sınırsız olan veri hafızası sayesinde saniyeler içinde aramalar yapıp sonuçları paylaşma kabiliyetinden dolayı etik ve uyum çevrelerinde yapay zekaya talep artabilir. Bir insanın yapabileceği meka-

nik işleri çok daha kısa sürede ve ucuza yapması, yapay zekanın kuşkusuz büyük şirketler arasında talep görmesine sebep olacak. Dahası denetim, araştırma ve karar verme aşamalarında kullanılınca denetim etkinliğini artıracak ve masrafları düşürecek. Ancak soruna mantık açısından en pragmatik olan cevap, etik açıdan doğru olmayabilir. Yapay zekanın bu gibi etik açmazları nasıl çözebileceği ise tartışmaların odak noktasını oluşturuyor. Etik ve uyum insanlarla, dolayısıyla kültürle ilişkindir. İnsanlarla yüz yüze iletişim, empati, etkin dinleme, duygusal zeka gibi nitelikler etik ve uyum yöneticisi için elzem özelliklerdir. Dolayısıyla yapay zekanın, yöneticilerin işlerini kolaylaştıracağı ve verimi artıracağı öngörülmüş olsa da sadece yapay zekaya güvenerek insansız bir etik ve uyum departmanı oluşturmak başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Sonuç olarak gelecekte de günümüzde olduğu gibi gelişmiş teknolojiden yararlanan, iletişimi ve empatisi güçlü etik ve uyum yöneticileri, şirketleri risklerden korumak için tercih edilecek gibi gözüküyor.“ 41


HABER

4 Adımda Daha Kolay İçerik Pazarlaması Reklam harcamalarının kaymaya başladığı, yatırımların artırıldığı içerik pazarlaması için sürdürülebilir ve ayrıştırıcı bir strateji belirlenmesi gerekiyor Japonya’nın en büyük dijital reklam teknoloji şirketi FreakOut, şirketlerin içerik pazarlama stratejisini sürdürülebilir kılması için gereken adımları açıklıyor. Dünya çapında tüm reklam harcamalarının yüzde 25’inin doğal reklamlar ve içerik pazarlamadan oluşması bekleniyor. Pazarlama uzmanlarının doğal reklamlara yönelmesinin ardında ise reklam engelleme trendinin artması, klasik reklamların verimsizliği ve reklam sahteciliği gibi etkenler yer alıyor. Yalnızca Avrupa’da, 2020 yılına gelindiğinde doğal reklam harcamalarının 13 milyar avroyu aşacağını belirten FreakOut Türkiye Ülke Müdürü Okay Tuğ, “Bunca önemli yatırım içerisinde şirketlerin doğru doğal reklam stratejilerini belirleyerek hedef kitlelerine ulaşmaları gerekiyor. İçerik pazarlama ve doğal reklam stratejisine adım atarken başarının sırrı, sürdürülebilir bir planlama ve yapı kurulmasından geçi-

42

yor” dedi. Tuğ, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir içerik pazarlama stratejisi için atılması gereken 4 adımı şu şekilde sıralıyor: İçeriğinizi geri dönüşüme kazandırın İçerik pazarlamayı sürdürülebilir kılmanın en kısa yöntemi eski içerikleri yeniden kullanmaktan geçiyor. Özellikle yeni fikirler geliştirecek ve yeni kaynaklar araştıracak vaktiniz yoksa, eldeki içeriği günümüz şartlarına uygun hale getirerek daha hızlı makaleler elde etmek mümkün. Ayrıca elde ettiği görünürlüğü yeterli bulmadığınız içeriği de yeniden göz önüne çıkarmak için ufak dokunuşlarla güncellemek fayda sağlayacaktır. Gündemi kaçırmayın Birçok pazarlama uzmanın rutin takvimleri bulunuyor. Tutarlı olmak adına bu takvim işe yarasa da özellikle viral olabilecek gündem başlıklarını kaçır-

mamak gerekiyor. Hedef kitlenin tam da bahsettiği konuya eğilmek ilginin daha kolay çekilmesine olanak tanıyacaktır. Her zaman geçerli içerikler geliştirin Eminim ki birçok durumda bundan 5 yıl önce yazılmış makaleleri dahi dönüp okuyoruz. Hiçbir zaman vadesi dolmayan içerikler, her zaman arama motorunda beklentileri karşılayacak sonuçlar getirecektir. Otomasyon araçlarını kullanın Daha verimli içerikler için otomasyon da kullanmak artık mümkün hale geldi. Eğer otomasyon sayesinde verimliliğinizi artırırsanız, ürettiklerinizin kalitesi de artar. Ayrıca sistemli hahle getirilen otomasyon seçenekleri yaptığınız işin yapısını daha net görmenizi ve buna göre kararlar almanızı sağlar.


HABER

“ARTIK HERKES EVİNDE ELEKTRİK ÜRETİP SATABİLECEK” Enerji sektöründe büyük bir dönüşümün başladığını vurgulayan Endoks Enerji Genel Müdürü Erman Terciyanlı, “Artık herkes evinde elektriğini üretebilecek, depolayabilecek ve satabilecek” dedi. 25-26 Nisan’da İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan 6. Uluslararası Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı’nın (ICSG 2018) ana sponsorlarından Endoks Enerji Genel Müdürü Erman Terciyanlı, enerji üretiminde yeni bir dönemin başladığını belirterek, “Artık herkes evinde elektriğini üretebilecek, depolayabilecek, gerektiğinde satabilecek ve şebeke dağıtık bir yapıya kavuşacak. Bu dönüşüm dünyada farklı teknolojilerle başka noktalara doğru evrilecek” diye konuştu. “YERLİ TEKNOLOJİLER GELİŞTİRİYORUZ” ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu olan ve 2006 yılından bu yana enerji sektöründe çalışmalar yürüten Endoks Enerji Genel Müdürü Erman Terciyanlı, “Endoks Enerji, altında birden fazla disiplini bünyesinde bulunduran bir firma. Firmamız endüstri, elektrik dağıtım şebekeleri ve yenilenebilir enerji alanlarında donanım ve yazılım çözümleri üretiyor. Şirketimizin vizyonu güç kalitesi, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanlarında yerli teknoloji geliştiren ve değişime yön veren lider bir şirket olmaktır.” diye konuştu.

“KESİNTİSİZ VE KALİTELİ ENERJİ SAĞLIYORUZ” Sundukları sistemlerle enerji sistemlerini izlenebilir hale getirdiklerini ve bu sayede enerji kalitesini artırdıklarını ifade eden Terciyanlı, “Son kullanıcılar için entegre sistem sunuyoruz. Mevcut izleme uygulamalarında sadece üretim ya da tüketim odaklı yaklaşımlar vardı. Yeni sunduğumuz ürünlerimizde, üretim, tüketim ve depolamaya aynı anda çözüm sunabilen, mobil bir uygulama üzerinden takip edilebilen, nasıl daha doğru enerji üretebileceği ve kullanabileceği hakkında bilgi veren, kullanıcının otomatik kontrol sistemleriyle bunu kontrol edebilmesini sağlayan bir sistem sunuluyor. Inavitas ürün ailemiz ile hali hazırda 75 ilimize yayılmış durumda bulunan elektrik dağıtım, üretim ve son kullanıcı noktalarında izleme hizmeti veriyoruz. Bunun yanında daha çok ev kullanıcılarını hedefleyen düşük maliyetli yerli donanımlar için geliştirmemizi tamamladık. Kolay kurulum ve esnek çözümler sunan donanım ailemiz sayesinde üretim ve tüketim noktalarını izlemek için uzun ve yorucu süreçler gerekmeyecek. Bu alandaki çözümlerimizi tek bir çatı altında toplamak amacıyla, wattOX markasını bu yıl itibariyle sektörün hizmetine sunduk. Artık kullanıcılar ürün ve hizmetlerimize geniş partner ağımız üzerinden hızlıca erişebilecek” dedi.

“ARTIK HERKES EVİNDE ELEKTRİĞİNİ ÜRETEBİLECEK” Enerjideki dönüşümün bir bitiş noktasının olmayacağını belirten Terciyanlı, “Dönüşüm başladı ve sürekli devam edecek. Bizim bu dönüşümü yakından takip etmemiz gerekiyor. Dünya sadece tüketicilerin bağlı olduğu dağıtım şebekelerinden herkesin üretici olduğu şebekelere doğru bir dönüşüm yaşıyor. Biz de bu dönüşümde yer almak için teknolojimizi sürekli geliştiriyor ve yeni hizmetler sunmaya başlıyoruz. “ICSG 2018 ÇOK ÖNEMLİ BİR MECRA” ICSG 2018’in önemli fuarlardan bir tanesi olduğunu dile getiren Erman Terciyanlı, “Endoks Enerji’nin ana sponsor olarak yer aldığı tek fuar. Akıllı şebekelerde dönüşüm sürecinin doğru bir şekilde ilerleyebilmesi ve doğru bir şekilde tartışılması gerekiyor. Tüm paydaşların bu konuyu tartışıp ortak bir noktada birlikte yol alması gerekiyor. ICSG 2018’in bu anlamda çok önemli bir mecra olduğunu düşünüyoruz. Burada tartışılan konuların sonrasında alınan kararlar yıl içerisinde farklı farklı uygulamalarla sektörün önünü açtığını görebiliyoruz” diye konuştu.

Endoks Enerji Genel Müdürü Erman Terciyanlı

43


HABER

Endüstri 4.0’a büyük ilgi: Geleceğin teknolojilerini 20 bin kişi inceledi. 22-25 Şubat’ta İzmir’de gerçekleştirilen FIT’18-Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı, Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçi akınına uğradı. Yerli ve yabancı 152 firmanın katıldığı fuarı, endüstriyel teknolojiler alanında yeni nesil çözümleri yakından görmek ve işlerine uygulamak isteyen toplam 20 bin kişi ziyaret etti. Dört gün boyunca devam eden fuarda, yenilikçi çözümler üreten teknoloji startup’ları da FIT’18 Girişim Pazaryeri adıyla kendilerine ayrılan alanda potansiyel müşteri, iş ortağı ve yatırımcılar ile tanışma olanağı buldu. FIT’18, fuarcılık dünyasında organizasyon biçimiyle de bir ilke imza attı : Dileyen ziyaretçiler, web sitesi ya da mobil uygulama üzerinden katılımcılarla önceden randevulaştı. Türkiye’nin endüstriyel teknolojiler alanında en kapsamlı fuarı olan FIT’18-Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nı toplam 20 bin kişi ziyaret etti. Fuarda; otomasyondan elektrik-elektronik ve enerjiye, hidrolikten bina otomasyonu ve metal işlemeye kadar pek çok sektörde en ileri teknolojiler ile üretilen çözümler sergilendi. 22-25 Şubat tarihleri arasında Fuar İzmir’de gerçekleştirilen FIT’18’e farklı illerden yerli ve yabancı 152 firma katıldı. “Yeni sanayi devrimini kaçırmamak için…” FIT’18-Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nı düzenleyen Bileşim Fuarcılık ve Yayıncılık Genel Müdürü Melis Üstün Hanay, fuara yönelik ilgiyi şu sözlerle açıkladı: “Endüstriyel teknolojiler artık üretime dayalı tüm iş kollarının iş yapış biçimlerini değiştirdi ve firmaların rekabet gücünü belirler hale geldi. Türkiye, Endüstri 4.0 adı verilen yeni sanayi devrimini kaçırmamak için bu teknolojilerin hem alıcısı hem de üreticisi olmak zorunda. Bileşim Fuarcılık olarak böyle kapsamlı bir fuarı kurgularken, Türkiye’nin çok farklı sektörlere hizmet veren en yetkin endüstriyel teknoloji firmalarını ve inovatif yaklaşımlarıyla yarının teknoloji devleri olmaya aday startup’ları bir araya getirdik. Ziyaretçilerimizin gösterdiği yoğun ilgi, fua-

44

rımızın bu alanda önemli bir açığı doldurduğunu ortaya koydu. Umuyoruz ki, FIT’18, Türkiye’nin Endüstri 4.0 yolculuğunda yeni bir dönemin kapılarını aralamış olur. Geleceğin Endüstriyel Teknolojileri Fuarı’nı önümüzdeki dönemde ülkenin farklı noktalarına taşımayı ve kısa vadede uluslararası hale getirmeyi hedefliyor, bu fuarı Türkiye’ye kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Fuar ziyareti “çatkapı” olmaz! FIT Fuar’ı farklı kılan yalnızca Türkiye’nin en kapsamlı endüstriyel teknolojiler fuarı olması değil aynı zamanda organizasyon biçimi oldu. Bileşim Fuarcılık organizasyonunda Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir sistem ile katılımcı ve ziyaretçilerin fuardan önce eşleştirilmesi sağlandı. Web sitesi ve mobil uygulama üzerinden firma ile randevulaşan ziyaretçi, böylelikle aradığı çözüme planlı, hızlı ve zahmetsizce ulaşabildi. Genç girişimciler ustalardan geçer not aldı FIT’18 kapsamında, yenilikçi çözümler üreten teknoloji startup’ları da FIT’18 Girişim Pazaryeri adıyla kendilerine ayrılan alanda potansiyel müşteri, iş ortağı ve yatırımcılar ile tanışma olanağı buldu. Girişim Pazaryeri’nde yer alan 40 girişim içerisinden seçilen 10 girişim ise, FIT Zirvesi Girişim Yarışması’nda sahneye çıkarak ilk 3’e girmek için TEKGİAD (Teknoloji

Girişimcileri ve İş Adamları Derneği) tarafından oluşturulan jüriye sunum yaptı. TEKGİAD Başkanı Çağlar Türkal, yarışmaya ve fuara ilişkin şunları söyledi: “FIT Zirvesi’nin kapanışında birbirinden değerli 10 girişimimiz yarışma jürisine ve izleyicilere sunumlarını yaptılar. Veri biliminden lojistiğe, endüstriyel makinalardan toplanan verilerin analizinden mağazacılığa kadar farklı alanlardan iş fikirleri ve ürünleriyle girişimcilerimiz, FIT’18’de harika bir performans sergilediler. Yarışma sonucunda, iş süreçleri yönetimi için tasarladığı CheckUP BPM projesiyle jüriden en yüksek puanı toplayan Oktay Erbey birinciliği elde etti. İkincilik ise, bir grup İYTE öğrencisinin hayata geçirdiği, üniversite öğrencilerini birer satış temsilcisi olarak konumlayan Aracı.kim adlı projenin oldu. Üçüncü sırayı alan yukumyolda.com projesi lojistik sektörünün kurumsal paydaşlarını tek bir online pazaryerinde bir araya getiriyor. Diğer finalist girişimlerimiz de jürimizden olumlu geri bildirimler alarak güzel bir deneyim yaşadılar. Bileşim Fuarcılık ve TEKGİAD desteğiyle organize ettiğimiz FIT Zirvesi ve Girişim Yarışmasının önümüzdeki yıllarda da tekrarlayarak markalaşması en büyük dileğimiz ve katkı veren herkese TEKGİAD olarak bir kez daha teşekkür ediyoruz.


HABER

45


HABER

DÜNYANIN EN BÜYÜK ÖZEL SERMAYE FONU TEMSİLCİLERİ TÜRKİYE’YE YATIRIM İÇİN LONDRA’DA BULUŞTU Globalturk Capital, 130 ülkede 5 trilyon dolarlık özel sermaye fonunu temsil eden EMPEA iş birliğinde dünyanın en büyük özel sermaye fonu yöneticilerini Londra’da düzenlediği toplantıda bir araya getirdi. Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmeler ile yapısal reformların masaya yatırıldığı toplantıda, Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için neden cazip bir ülke olduğu gözler önüne serildi.Londra Borsa’sında düzenlenen buluşmada, katılımcılara, yeni yatırımlar için Türkiye adres gösterildi Türk şirketlerinin ve yabancı özel sermaye fonlarının girişim partneri olarak faaliyet gösteren Globalturk Capital, EMPEA iş birliğinde gerçekleştirdiği buluşmalar aracılığıyla dünyanın en büyük özel sermaye fonlarına “Türkiye’ye yatırım yapın” çağrısında bulunmayı sürdürüyor. Globalturk Capital ev sahipliğinde, 7 Şubat Çarşamba günü,Londra’da gerçekleştirilen toplantıda düzenlenen panel ve oturumlar aracılığıyla,katılımcılara Türkiye’de yatırım yapmanın avantajları anlatıldı. Geçtiğimiz yılın aralık ayında yine Globalturk Capital, EMPEA iş birliğinde Istanbul’da gerçekleştirilen “3’üncü Türkiye ve Çevresindeki Özel Sermaye Fonları Yatırımları” etkinliğinin sonuçlarını içeren rapor, ilk kez bu toplantı aracılığıyla açıklandı ve katılımcılar tarafından çok beğeni gördü. Toplantıda yaptığı konuşmada fon sahiplerine ve yöneticilerine seslenen Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Başta Kamu maliyesinde ve kamu yönetiminde olmak üzere eğitimden AR-GE’ye her alanda geçmişten bugüne kadar çok sayıda reform ve düzenleme yaptık. Önümüzdeki 6 ay içerisinde birçok kritik alanda reform yapmaya devam edeceğiz. Firmaların üzerindeki vergi yükünü azalttık. Türkiye’de işçilik ücretleri alanında yapılan düzenlemelerin de etkisiyle yatırımcılaraavantajlar sağladık. Sırada ithalata olan bağımlılığın azaltılması, lojistik giderlerinin azaltılması ve projeye dayalı teşvik programının desteklenmesi var.” diyerek dünyanın en büyük yatırımcılarını Türkiye’ye davet etti. Şimşek: “Avrupa ana ticaret ortağımız olmakla birlikte Asya ve Afrika pazarlarınada odaklanmamız gerekiyor” Şimşek, “Türkiye OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 3. ülke. Genç nüfusumuz fazla. Sadece okul çağındaki nüfusumuzu ele alsak bile Avrupa’nın en 46


HABER

kalabalık 8. Ülkesi olur. Üretim gücümüz arttı. Türkiye doğu ile batı arasında büyük bir enerji merkezi. Avrupa Türkiye’nin ana pazarı. Ancak, gelişen Asya ve Afrika’ya da yeterince odaklanmamız ve eğilmemiz gerekiyor.” dedi. Yapısal reformlar ve teknolojik yatırımlara devam edilecek Türkiye’de yapısal reformlarla birlikte teknolojik yatırımların da süreceğini belirten Şimşek, “Teknoloji konusunda da TÜBİTAK’ın yeniden yapılandırılması, Kalkınma Bankasının girişimleri desteklemesi, yenilikçi teknoloji tabanlı girişim sermayesi fonu kurmak, dijital yol haritası, bilişim sektörünü destekleme ve geliştirme önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Kamu maliyesi reformları, vergi prosedürleri yönetmeliği, katma değer vergisi harcama reformu, performansa dayalı bütçelemeye önem veriyoruz. Ayrıca kamu yönetimi reformları, kamu personeli reformu, verimlilik, sorumluluk ve şeffaflık, e-devlet ile performansa dayalı bir anlayış üzerinde duruyoruz.“ diye konuştu. Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Arda Ermut’un da yatırımcılara Türkiye’deki yatırım fırsatlarını anlattığı ve yatırıma davet ettiği etkinliğin ardından Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 30’a yakın fon temsilcisiyle özel olarak biraraya geldi. Şimşek: “Türkiye’nin PR’ının yurt dışında daha iyi yapılması lazım” Şimşek özel buluşmada Başbakanlık Yatırım Ajansı temsilcilerinin de katılımıyla yatırımcıların Türkiye’ye ilişkin sorularına yanıt verdi. Yatırımcıların özellikle merak ettikleri alanın kur riskleri olduğu gözlenen toplantıda, Mehmet Şimşek söz konusu risklerin özellikle ve ağırlıklı olarak jeoploitk ve politik alandaki risk algısından dolayı oluştuğunun, altını çizdi. Suriye’nin daha stabil hale gelmesiyle bu risklerin önemli bir bölümünün ortadan kalkacağına inandığını kaydeden Şimşek, Türkiye’nin doğru yolda olduğunu belirtti. Avrupa ile olan ilişkilerinde yakın zamanda iyileşmelerin olduğunu belirten Şimşek, “Türkiye’nin NATO’nun ve ABD’nin müttefiki olduğunu hatırlatarak ABD ile ilişkilerimizin iyi olmasını önemsediğini belirtti. Bu nedenle de her fırsatta kendimizi daha iyi anlatabilmek için büyük çaba sarf ediyoruz. Türkiye’nin özellikle PR’ının yurt dışında daha iyi yapılması gerekiyor. Bu yüzden bu gibi

toplantılarda yatırımcılarla sık sık bir araya gelerek anlatımlarda bulunuyoruz” dedi.Diğer taraftan Çin’in tek kuşak tek yol stratejisi ve projeleri kapsamında Türkiye’den Çin’e kadar oluşan coğrafyada yapılması planlanan yatırımlar açısından da Türkiye’nin olumlu etkileneceğini kaydetti. Globalturk Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Barış Öney, yaptığı konuşmada,Türkiye’nin sadece Türkiye’den hatta sadece çevresinden de ibaret olmadığını, Türk iş dünyasının ilk kez yurt dışına ciddi anlamda açıldığını ve bunun da özel sermaye fonları açısından önemli yatırım fırsatlarını beraberinde getirdiğini vurguladı. Türkiye’nin bugün bölgesel ve global risklerden etkilendiğini bunun da iç ve dış politikada etkilerinin kaçınılmaz olduğuna değinen Öney, bunun yalnızca Türkiye’ye özgü olmadığına, dünyada bugün benzer bir olgunun Brexit, KatalanExit, Kalifornia-Exit gibi ya da bundan sonra ortaya çıkma ihtimali olan başka benzer belirsizliklerin her ülkeyi etkilediğine dikkat çekti. Öney: “2017’de 15 adet toplam 2 milyar dolarlık yatırım yapıldı” Öney, “Ancak bütün bunlara rağmen Türkiye’de konuşlanmış ya da yurt dışından yatırım yapan başarılı özel sermaye fonu yöneticileri doğrudan ya daGlobalturk Capital gibi hem Istanbul hem Londra’da faaliyetlerde bulunan girişim partnerleriyle işbirliği yaparak yatırımlarını şekillendirebiliyor, yüksek karlar elde edebiliyor. 2017 yılında bu yönde 2 milyar dolar civarı 15 adet yatırım gerçekleşti. 600 milyon dolar’ı aşan ve ilk kez halka arz yoluyla da yapılan ve euro bazında yatırımcılara yatırım yaptıkları miktarın 8-9 misli getiri sağlayan çıkışlar, bunun en açık kanıtı niteliğinde…” Öney: “2018’de çok önemli yatırım ve çıkışlar bekliyoruz” Geçtiğimiz yılın aralık ayında yaptıkları toplantıda yapılan ankette 2018 yılında yatırımcıların %77’sinin Türkiye’ye yatırım yapmayı düşündüklerini, %55’inin ise en az bir çıkış yapma niyetinde olduğunu kaydeden Öney, 2018 yılında özel sermaye alanında çok önemli yatırım ve çıkışların olmaya devam edeceğini beklediklerini ifade etti. Bu yatırımların çoğunun 100 milyon doların altında kalacağını ancak %15’inin 300 milyon doların üzerinde gerçekleşeceğini ortaya koyan anket sonuçlarını da yatırımcılarla paylaştı.

Mark Kenderdine-Davies: “Türkiyeyükselen pazarlar içinde önemli bir yerde” EMPEA Yönetim Kurulu Üyesi Mark Kenderdine- Davies, yükselen pazarların yatırımcılara önemli yatırım fırsatları sunmaya devam edeceğine inandıklarını ve o nedenle EMPEA olarak fon yöneticilerine bu ülkeleri daha iyi anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin yükselen pazarlar içinde önemli bir yerde olduğunu vurgulayan Mark Kenderdine- Davies, ülkeye yatırım yapmış çok sayıda fonun portföyü arasında en üst mertebelerde yer aldığını kaydetti. Dr. Robert Barnes: “Daha çok özel sermaye fonları tarafından borsaya açılan şirketlere ilgi var” Toplantının açılış konuşmasını yapan Londra Borsası Birincil Piyasalar Küresel Başkanı Dr. Robert Barnes, Londra Borsası’nın özel sermaye fonlarına önemli çıkış alternatifi sunduğunu ve geçtiğimiz yıl yapılan 107 halka arzın %15’inin özel sermaye çıkışları olduğunu kaydetti. Özel sermaye fonları tarafından borsaya açılan şirketlere olan ilginin diğerlerine göre daha fazla olduğunu kaydeden Barnes, özel sermaye fonlarının kendilerinin halka açılmalarının da borsada yatırım yapan kurumsal yatırımcılardan fon yaratabilmek adına önemli olduğunu belirtti. Yatırımcılar sorularına yanıt buldu Toplantıya katılan yatırımcılardan gelen önemli yorumların başında ise iç politikadaki risklerin Avrupa dahil her ülkede artıyor olduğuna dikkat çekilerek özelikle ekonomi alanındaki başarıların daha çok anlatılması yoluyla, iç politikadaki kısır politik söylemlerin önüne geçmesinin sağlanması önerisi destek buldu. Türkiye de yatırım yapabilmek için fon toplayan fon yöneticilerinin en zorlandıkları alanın söz konusu politik risk algısındaki olumsuzlukların anlatılması olduğunu belirten yatırımcılar, bu konuda yatırımcılara güvence verilebilecek kredi garanti fonu benzeri bir yapının düşünülmesinin yararlı olabileceğini belirttiler. Yatırımcılar Mehmet Şimşek’in ekonomiye olan hakimiyetinden ve tüm sorularına verdiği samimi ve açık geri bildirimlerden oldukça etkilendiklerini ve sorularının çoğuna yanıtbulduklarını ifade ettiler.

47


HABER

İnosolar, Alman teknolojisini Türkiye›ye getirecek… Türk güneş enerjisi şirketi İnosolar, Avrupa’nın en büyük güneş paneli üreticisi olan SolarWorld ile imzalanan özel bir anlaşma ile şirketin Türkiye’deki tek distribütörü oldu. İlk etapta 2018›in ilk yarısında 60 MW’lık panel tedariğini kapsayacak işbirliği, Türkiye’de SolarWorld ürünlerinin üretilmesini kapsayacak şekilde genişleyecek. İnosolar Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Ersoy, yapılan bu özel anlaşma ile Türkiye’ye hem teknoloji hem de kalite olarak olmayan ürünleri getirmeyi hedeflediklerini söyledi.

İsmet Ersoy Franks Asbeck

48

Almanya’nın Freiberg şehrinde Avrupa’nın en büyük panel üreticisi olan SolarWorld ile imzalanan distribütörlük anlaşmasının ardından İnosolar Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Ersoy yaptığı açıklamada: “SolarWorld ürünlerinin 20 yıllık mekanik garantisine ve yüksek üretim kalitesine sahip olmasından dolayı tercih ettiklerini belirterek, ilk etapta 2018’in ilk yarısında 60 MW’lık panel tedariğini kapsayacak bu işbirliği, Türkiye’de SolarWorld ürünlerinin üretilmesini kapsayacak şekilde genişleyecek” dedi. SolarWorld panellerini üretecek 100 MW’lık bir fabrika

yatırımı planladıklarını belirten Ersoy, bu üretim tesisi için İç Anadolu’da bir organize sanayi bölgesi belirlediklerini ve bu fabrikanın çalışmalarının 2018’in Eylül ayı tamamlanabileceğini ifade etti. “Yerlilik oranı yüzde 60-65 olabilir” Solarworld şirketi sahibi Frank Asbeck, İnosolar ile yaptıkları anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, “Bu özel anlaşmanın Almanya’nın en kaliteli ve en büyük şirketinin güneşin ülkesi Türkiye ile buluşması anlamına geldiğini belirterek, “İnosolar bizim için bir distrübütörden daha öte iş yapabileceğimiz bir şirket olmasından dolayı yeni yatırımları birlikte ya-


HABER

pacağımız ve yeni piyasa hedefleri koyacağımız bir çözüm ortağı olduğuna karar verdik. Türkiye solar enerjisi konusunda potansiyeli yüksek bir ülke. Son yıllarda güneş enerjisini desteklemek adına uygulamaya konan geliştirme ve yardım destek programları açısından da yatırım için bir cazibe merkezi haline geldi. SolarWorld olarak Türkiye’de doğru bir ortakla doğru müşterilerine ulaşacağız” dedi. İnosolar ile SolarWorld ortaklığıyla Türkiye’de kurulması planlanan fabrikanın SolarWorld’ün Almanya’daki fabrikasıyla benzer özellikler taşıyacağını

vurgulayan Aspeck, şöyle devam etti: “Bir panel için kullanılacak ana maddeler tamamen yeni de olabilir veya mevcut üretim bandı da kullanılabilir. Bu fabrikada üretilecek üründeki yerlilik oranı işgücünü de katarsak yüzde 60-65 civarına ve hatta ileriki süreçte yüzde 100’e çıkabilir.” “Küçük YEKA’lara katılacağız” İsmet Ersoy, Mart ayında bakanlık tarafından küçük Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) 50 ve 100 megavatlık ihalelerinin açıklanacağı duyumu aldıklarını belirterek; “Başta Gaziantep olmak üzere

bu YEKA’lara talibiz” dedi. Ayrıca Ersoy, SolarWorld teknolojisini getirmeleri ile bu ihalelerin en güçlü adaylardan biri olacaklarının altını çizdi. Ersoy, hedeflerinin sadece Türkiye değil aynı zamanda Orta Doğu olduğunu belirterek, “Suriye sınırında bin megavatlık bir proje geliştirdik. Suriye’ye yakın Türkiye tarafında bir tarım dışı arazi belirledik. Yarın Suriye’nin enerjisi açısından en yakın, en basit kurulabilecek sistemin güneş olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

49


ŞİRKET

BANTBORU Küresel Ayak İzini Genişletmeye Devam Ediyor Güçlü rekabetçi performansıyla 23 ülkeye ihracat gerçekleştiren, ürünleri dünyada üretilen 100 araçtan 4’ünde kullanılan ülkemizin kendi alanındaki lider kuruluşu BANTBORU, ihracat pazarları arasına dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Hindistan’ı da ekledi.

Sinan Gider 50

Otomotiv ve dayanıklı tüketim ürünleri sektörlerinde önem taşıyan boru sistemlerinin dünyanın en büyük 5 üreticisinden biri ve ülkemizin bu alandaki lider kuruluşu BANTBORU, küresel ayak izini genişletmeyi sürdürüyor. BANTBORU, faaliyet gösterdiği pazarlardaki güçlü pozisyonunu korurken; küresel pazarda marka bilinirliğini ve markalı satışlarını artırma stratejisi kapsamında, hedef belirlediği pazarlar arasında yer alan Hindistan’da da faaliyetleriniz sürdürüyor. Bu ülkede 2016 yılından bu yana faaliyet gösteren BANTBORU 2018 yılı itibarı ile hedeflediği büyüme rakamları için düğmeye bastı. Ülkenin en önemli otomotiv buluşması Hindistan Auto Expo 2018 Fuarı’nda yerini alan BANTBORU, fuarda sektörün nabzını tutmayı hedefliyor. BANTBORU CEO’su Sinan Gider, Auto Expo 2018 Fuarı’nı da şu sözlerle değerlendirdi: “Hindistan’da halen yüzde 60 düzeyinde olan otomotiv üretimi kapasite kullanımının, yüzde 80 düzeyine çıkması bekleniyor. Katılım gerçekleştirdiğimiz Auto Expo 2018, BANTBORU’nun Hindistan pazarındaki marka algısının yerleştirilmesi ve daha da gelişmesi açısından önemli bir adım oldu.” İhracat Gelirlerini Yüzde 30 Artırma Hedefi Sinan Gider, Hindistan pazarına dair şunları söyledi: “2017 yılında 15 Milyon Avronun biraz üzerinde gerçekleşen ihracatımızı, 2018 yılında 19 Milyon Avro düzeyine yaklaştırmayı hedefliyoruz. İhracat büyümesini sürdürülebilir kılmak için kendimize hedef pazarlar belirledik. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alan Hindistan, bu hedef pazarlar arasında yer alıyor. Gelecekteki en önemli otomotiv pazarlarından biri olacak olan Hindistan’da, ülkenin en güçlü yerel kuruluşlarıyla iş birliği yapıyoruz.” Büyüme Potansiyeli Güçlü Pazar Sinan Gider, sözlerine devamla, şöyle konuştu: “Bu ülkede büyümenin ivmelenerek devam etmesi beklentisi ön plana çıkıyor. Teşvik ve alt yapı yatırım projelerinin, Hindistan’ın küresel üreticiler için bir üretim üssü haline gelmesini sağlaması bekleniyor. Bu önemli pazarda ilk önceliğimizi, fren borusu alanında stratejik ortaklıklar kurmak oluşturuyor. Bu ülkede ilk satışlarımız, fren ve debriyaj sistemlerinde kullanılan çift katlı hidrolik boru satışlarından oluşmaktadır. İş birliğimizin güçlenmesiyle, bu rakamların artmasını da öngörüyoruz.”



ŞİRKET

Manpower Türkiye yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyor Manpower Türkiye, küresel deneyimi ve bilgi birikiminden aldığı güçle, Türkiye’nin istihdam ihtiyaçlarına en yenilikçi çözümleri sunabilmek için şube ağını genişletmeye devam ediyor. Son olarak Gebze ve Çerkezköy organize sanayi bölgelerinde iki yeni şube açan Manpower Türkiye, özellikle endüstri bölgesinin mühendis, idari personel, üretim çalışanları ve destek eleman ihtiyaçları için seçme ve yerleştirme, dönemsel eleman tedariki ve geçici iş ilişkisi kurma çözümleri sunacak. Yenilikçi iş gücü çözümlerinin öncüsü Manpower, ocak ayında açtığı yeni şubeleriyle Türkiye’deki yatırımlarını sürdürüyor. Organize sanayi bölgelerindeki sürekli ve değişken çalışan ihtiyacından yola çıkan Manpower Türkiye, son olarak Gebze Organize Sanayi Bölgesi ve Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde açtığı iki yeni şubesiyle hizmet vermeye başladı. Sürekli iş gücü kadar, geçici iş ilişkilerine en yoğun ihtiyaç duyulan bölgelerden biri olan Gebze ve Çerkezköy organize sanayi bölgeleri, Manpower’ın yeni şubeleriyle daha yenilikçi ve etkili istihdam çözümlerine kavuşacak. Dünya genelindeki en güncel istihdam trendlerinin nabzını

52

tutan Manpower Türkiye, en yeni teknolojilerden ve küresel deneyiminden güç alan çözümleriyle bu iki bölgedeki kurumların en yakın iş ortaklarından biri olacak. Manpower Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı konu hakkında şöyle konuştu: “Bugün hepimiz, tabiri caizse bir ‘yetenek devriminin’ ortasındayız. Teknoloji, dijital transformasyon şirketleri hızla dönüştürürken, bu şirketlerin ihtiyaç duydukları yetenekler de hızla değişiyor ve artık aranılan yeteneği bulmak çok da kolay değil. Bu ortamda sürekli öğrenmeye açık ve kolay adapte olabilen insanlara yönelik talep gittikçe yükseliyor. Geçmişte onlarca hatta

yüzlerce yıl süren dönüşümler, bugün göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşiyor ve sonucun ne olacağını da önceden kestirmek mümkün olmuyor. Şirketlerin ve çalışanların, dijital dönüşümün hem fırsatları hem de zorluklarıyla karşı karşıya olduğu bu günlerde, açtığımız yeni şubelerle işverenlere ve iş arayanlara en yenilikçi istihdam çözümlerini sunmak için çalışmaya devam edeceğiz. Koşullar ve ihtiyaçlar ne kadar değişirse değişsin, Manpower Türkiye olarak her zaman iş arayanların ve işverenlerin en büyük yardımcısı olmayı sürdüreceğiz.”


ŞİRKET

Gürsoy Grup ve Multinet Up Türkiye’nin Eğlence ve Yaşam Kartını Geliştirmek İçin Ortak Oldu Gürsoy Grup ve Multinet Up’tan “Faydalı” İş Birliği Eğlence ve perakende sektöründe önemli yatırımları bulunan, Türkiye’nin lider inşaat ve restorasyon firmalarından Gürsoy Grup ile Türkiye’nin lider finansal teknoloji ve hizmetler şirketi Multinet Up, 2018 yılına hızlı girdi. İki şirket hayata geçirdikleri ortak girişim ile finans teknolojileri ve sadakat uygulamalarını kullanarak, günlük yaşam ve eğlence alanında faydalar dünyası kurmayı planlıyor. Eğlence ve perakende sektöründe gerçekleştirdiği önemli yatırımlarla adından söz ettiren Gürsoy Grup ile finansal teknoloji ve hizmetler alanında faaliyet gösteren lider şirketlerden Multinet Up, ses getirecek bir ortaklığa gitti. İki şirket; bu ortaklık ile eğlence ve sadakat uygulamaları özelinde sektördeki oyun kurucu konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz dönemde, Türkiye’nin en yaygın yeni nesil ödeme platformu İninal’ın çoğunluk hissesini satın alan Multinet Up ile geliştirdiği projelerle hayata ve kente değer katan Gürsoy Grup, bireylerin günlük yaşamlarına dokunacak eğlence ve fayda temalı bir platformda buluştu. Eşit hisseli olarak kurulan şirketin ismi “Yenilikçi Ödeme Sistemleri” olarak belirlendi. Vialand ve Venezia Mega Outlet Genel Müdürü Cenk Hayırlıoğlu, Multinet Up ile kurdukları ortaklıkla ilgili olarak; “Projelerimiz özelinde sunulan geniş marka karması, tasarım konsepti, eğlence ve sosyo-kültürel olanaklar ile sektörün eğlence ve alışveriş entegrasyonu sağlayan lider şirketlerinden biri olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Gerek Multinet Up gerekse iştiraki İninal ve bağlı oldukları Fransız Up Group, ödeme sistemleri alanında geliştirdikleri yenilikçi çözümler ile tanınıyor. Onlarla ortak bir girişimde bulunmaktan çok mutluyuz. Pek yakında müşterilerimize çok özel eğlence ve kazanç fırsatları sunacağız” dedi. Konu ile ilgili olarak Multinet Up CEO’su Demirhan Şener ise şunları söyledi: “Yeni nesil finansal teknoloji ve hizmetler alanında öncüyüz. Bu öncülüğümüzü geliştirdiğimiz ve geliştirmeye devam edeceğimiz yenilikçi ürünler ve çözümler ile hayatın her alanına taşımayı hedefliyoruz. Bugün Gürsoy Grup ile imza altına aldığımız ortaklık kararı, bu hedef doğrultusunda çok önemli bir dönüm noktasıdır.”

53


ŞİRKET

Pegasus’un yeni Airbus A320neo uçağı “Eylül Masal” geldi Yeni nesil çevreci motorlara sahip uçaklarla filosunu genişletmeye devam eden Pegasus Hava Yolları’nın, 2018 yılında yeni teslim alacağı 7 adet A320neo tipi uçaktan ilki olan TC-NBP kuyruk tescilli uçak, İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’na iniş yaptı. Almanya’nın Hamburg şehrinden hareket ederek dün akşam saatlerinde İstanbul’a ulaşan uçak, Pegasus yetkilileri tarafından teslim alındı. Türkiye’nin en genç uçak filosuna sahip olan Pegasus’un 100 uçaklık Airbus siparişi kapsamında teslim aldığı 16. uçak olan “Eylül Ma-

sal”, filonun 75. uçağı oldu. Filoya katılan yeni uçakla ilgili açıklama yapan Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane, “Pegasus Hava Yolları olarak, en önemli önceliklerimizden biri misafir deneyimini iyileştirmek… Bunun için yer işletmeden operasyona, pazarlamadan tekniğe tüm alanlarda misafirlerimizin hayatlarını kolaylaştıracak ve seyahat deneyimlerini iyileştirecek çözümler üretiyoruz. Yine bu hedeften hareketle, filomuzun 75. uçağı olan A320neo tipi uçağımızı teslim aldık. ‘Eylül Masal’

adını verdiğimiz yeni uçağımızla, misafirlerimize çok daha iyi bir seyahat deneyimi sunabileceğimiz için mutluyuz. Filomuzu adım adım büyütmeye ve gençleştirmeye devam edeceğiz.” dedi. Şubat 2018 itibarıyla 5,7 yaş ortalamasına sahip olan Pegasus filosunda 46 adedi Boeing B737800, 1 adedi Boeing B737-400, 12 adedi Airbus A320ceo ve 16 adedi Airbus A320neo olmak üzere toplam 75 adet uçak bulunuyor.

SASA 2017 yıl sonu itibarıyla net kârını bir önceki yıla göre yüzde 49 artırarak 204 milyon TL’ye yükseltti.

SASA 2017 YILINDA 204 MİLYON TL NET KAR AÇIKLADI, 2016 YILI 137 MİLYON TL SASA net kârını 2017 yılında yüzde 49 artırarak 137 milyon TL’den 204 milyon TL’ye yükseltti. Şirket 2016 yılında 199 Milyon TL olan EBITDA’sını 2017 yıl sonu itibarıyla 323 milyon TL’ye yükseltti. 2016 ve 2017 yılları içerisinde yaklaşık 650 milyon dolarlık Elyaf, Poy, Tekstürize İplik ve Pet Tesisi yatırım projesi açıklayan şirketin 2017 yılında 1.66 milyar TL cirosu ve 1.300’e yakın çalışanı bulunuyor. Erdemoğlu Holding 30 Nisan 2015 tarihinde SASA hisselerinin yüzde 51’ini Sabancı Holding A.Ş.’den satın almış, zorunlu pay alım teklifi sonrası 4 Ağustos 2015 itibarıyla Erdemoğlu Holding A.Ş.’nin SASA’daki hisse oranı yüzde 84,8’e ulaşmıştı. 54


ŞİRKET

Schneider Electric, 2018 World’s Most Ethical Companies® listesinde yer aldı! Schneider Electric, Ethisphere® Institute tarafından hazırlanan 2018 World’s Most Ethical Companies® listesine girdi. Schneider Electric listeye art arda 8 yıl girerek başarılarının sürekliğini kanıtladı. Listedeki yerini etik ve sorumluluk alanındaki faaliyetleri sayesinde kazandı. Listede 23 ülke ve 57 sektörden 135 şirket bulunuyor. Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman olan Schneider Electric, Ethisphere® Institute tarafından 2018 World’s Most Ethical Companies listesinde yer almaya hak kazandı. Bu başarı Schneider Electric için ilk değil; şirket, bu unvana art arda 8 yıldır layık görülüyor. Ethisphere® Institute’un hazırladığı World’s Most Ethical Company® listesi, etik iş uygulamaları standartlarının tanımlanması ve geliştirilmesi adına düzenleniyor. 2006’dan bu yana her yıl düzenli olarak açıklanan liste beş alanda kendini kanıtlamış şirketleri içeriyor. Bunlar; etik ve uyumluluk programı, kurumsal vatandaşlık ve sorumluluk, etik kültürü, yönetim ve liderlik, inovasyon ve itibar. Tüm bu alanlarda başarı sağlayabilen şirketler, 23 ülke ve 57 sektörden 135 şirket oldu. Schneider Electric Mali ve Hukuki Faaliyetlerden Sorumlu CEO Yardımcısı Emmanuel Babeau elde edilen başarıya dair şunları ifade etti; “Schneider Electric bu başarı için çok çalıştı. Listede yer almamız, kurumsal, sosyal ve çevre sorumluluğu stratejimizi ileriye taşıma ve paydaşlarımızın bizden beklentilerini karşılama çabalarımızın bir sonucu-

dur. İnsanlar her daim inovatif çözümler üreten bir şirket ile çalışmaktan gurur duyar. Buna bir de etik uygulamalarımızdaki başarılamız eklenince müşterilerimizin bağlılığı oldukça artıyor.” Ethisphere CEO’su Timothy Erblich ise; “Dünyanın etik kurallara genel yaklaşımı 2017’de önemli ölçüde değişti. Aynı kural ve yasalar çerçevesinde hareket eden global şirketler artık toplumun, insan hayatının iyileştirilmesine yönelik en önemli gücüdür. Bu yıl daha fazla şirketin bu güce katıldığını görüyoruz. World’s Most Ethical Companies listesinde yer alma başarısı gösteren Schneider Electric ekibini tebrik ediyorum” dedi. İnançlı çalışmayla gelen başarı Köklü bir geçmişe sahip Schneider Electric’in listeye girmesini sağlayan çalışmaları da oldukça eski. Şirket 2002 senesinde kendi Sorumluluk İlkeleri’ni geliştirdi. Bu ilkelere uyum sağlayabilmeleri için düzenli olarak kurum içi ve sektör çapında faaliyetler yürütüyor. Benzer şekilde 2017 yılında çalışanların dürüst davranmalarını sağlamak adına yeni yüz yüze ve e-eğitim modüllerini devreye aldı. Hesap verile-

bilirlik Schneider Electric için her zaman önemli bir kriter oldu. Tedarik zincirinde insan hakları ve çevre koruması konularında hesap verilebilirliği güçlendirmek adına kapsamlı bir tedarikçi izleme programı başlattı. Schneider Electric’in uyguladığı bir diğer program ise Sorumluluk ve Etik Dinamikler programı. Bu programla genel anlamda şirket çalışanlarına Sorumluluk İlkeleri’ne uymak ve söz konusu olabilecek sorunları yönetmek anlamında yardımcı olmak hedeflendi. Bu program Schneider Electric Gezegen ve Toplum barometresinde etik performans göstergesi işlevi de görüyor. En güncel sonuçlara göre (2017 üçüncü çeyrek) Schneider Electric, tedarikçi zinciri hesap verilebilirliği anlamında büyük gelişme kaydetti. ISO 26000 standartlarına uyan tedarikçilerin oranı 2015›teki %48 seviyesinden %84,6›ya yükseldi. Bu arada grup şirketlerinin %88,7›si dahili Etik ve Sorumluluk değerlendirmesinden geçmeyi başardı. Bu oran önceki üç aylık dönemde %79›du.

55


: OTOMOTIV

Yeni Dacia Duster Türkiye’de Yeni bir dış görünüme ve devrim niteliğinde bir değişimle yeniden tasarlanmış bir iç mekana sahip olan Yeni Dacia Duster, 1 Mart 2018 tarihinde Türkiye’de satışa sunuluyor. Yeni Duster ile bir ilk gerçekleştiriliyor: e-ticaret ile online satış. Yüz müşteri, Yeni Duster’ı, pazara sunulmadan önce satın alma ayrıcalığına sahip oluyor. Güçlü karakterini vurgulayan daha belirgin hatlara sahip dış tasarımı ve müşterilerine kalite ile konforu bir arada sunan iç tasarımı ile Yeni Duster’ın, gerçek bir SUV’un konforunu ve off-road becerisini bünyesinde barındıran 4x2 ve 4x4 versiyonları bulunuyor. Yepyeni iç mekan tasarımı ve ergonomik olarak geliştirilmiş sürüş konumu ile Yeni Duster’da yolculuklar daha konforlu hale geliyor. Ayrıca geliştirilmiş ses yalıtımı da iç mekanda algılanan sesleri yarı yarıya azaltıyor. Motor seçenekleri arasına yeni 1.2 TCe 125 bg (4x2) benzinli motoru da ekleyen Yeni Duster, Türkiye’de bütün müşterilerinin talebine cevap verebilecek iki benzinli, iki dizel olmak üzere dört motor seçeneği ile satışa sunuluyor. (Benzinli&manuel: 1.6 SCe 115 bg-4x2 & 1.2 TCe 125 bg-4x2 / Dizel manuel&EDC: 1.5 dCi 90 bg- 4x2 ve 1.5 dCi 110 bg EDC-4x2 ve 1.5dCi 110 bg manuel 4x4) Comfort ve Prestige olmak üzere iki donanım seviyesi ile pazarda yerini alan Duster, yepyeni konfor ve güvenlik ekipmanlarına sahip. Otomatik klima, otomatik yanan farlar, 360° kamera, Eller Serbest Dacia Kart Sistemi, perde hava yastıkları, elektrik takviyeli direksiyon, Kör Nokta Uyarı Sistemi, 4x4

56

Bilgilendirme Ekranı, bel destek ayarlı yeni koltuklar ve Yokuş İniş Destek Sistemi Duster’da sunulan yenilikler arasında. Lansman renkleri Atacama turuncu ve bej, Yeni Duster’ın renk skalasına ekleniyor. Dünyada lanse edildiği 2010 yılından bu yana Duster, dünyada 2 milyon 306 bin 272, Türkiye’de ise 92 bin 637 adet satış gerçekleştirdi. 2017 yılında Türkiye’de gerçekleştirdiği 16 bin 970 adet satış ile beşinci yılda da en çok satılan 4x4 modeli olurken Dacia’ya en çok satılan 4x4 markası ünvanını kazandırdı. Çekici ve kaliteli otomobilleri en uygun fiyata sunan Dacia, Yeni Duster’ı 70.900 TL’den başlayan fiyatlarla 1 Mart 2018 tarihinden itibaren Türkiye’de satışa sunuyor. Yeni Duster ile bir ilk: e-ticaret ile online satış. Yüz müşteri, Yeni Duster’ı, pazara sunulmadan önce satın alma ayrıcalığına sahip oluyor. Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş: “2017 yılı, Dacia için çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz bir yıl oldu. Duster EDC ile otomatik vites pazarına iddialı bir giriş yaptık ve diğer modellerin de olumlu katkısıyla yüzde 5,1 pazar payı elde ettik ve marka sıralamasında iki sıra birden yükselerek 6. sırada yer aldık. Bu performans, pazar payı ve marka sıralaması anlamında iki rekoru ifade ediyor. Dacia’nın amiral gemisi Duster, markaya Türkiye’de son beş yılın 4x4 otomobil lideri ünvanını kazandırdı. Türkiye, elde ettiği satış performansı ile Romanya, Fas ve Cezayir gibi yüksek pazar payına* sahip ülkeleri geride bırakarak Dacia’nın en büyük 5. pazarı olarak konumlanıyor.

Dacia markası olarak çekici ve kaliteli otomobilleri en uygun fiyat ile müşterilerimizle buluşturuyoruz. Tamamen yenilenen ve daha modern bir görünüme sahip olan Yeni Duster’ı, yine Türkiye’nin en uygun fiyatlı SUV’u olarak pazara sunuyoruz. Yeni Duster ile 2018 yılında hedef kitlemizi genişletmeyi, pazardaki güçlü konumumuzu koruyarak pazar payımızı artırmayı ve segment liderliğini hedefliyoruz.“ dedi Yenilenen tasarım ve konforlu iç mekan Duster, yenilenen tasarımı ile daha iddialı bir karakter ve güçlü bir duruş sergiliyor. Krom radyatör ızgarası, otomobilin en uç köşelerinde yer alan ön farlara kadar uzanarak otomobilin daha geniş görünmesini sağlıyor. Model, üçe bölünmüş LED gündüz farlarını da içeren yeni far imzası ile dikkat çekiyor.Geniş arka kısım ise otomobile ayırt edici bir duruş kazandırıyor. Yeni Duster’da Dacia’nın dört kareden oluşan arka farları otomobilin uç köşelerinde yer alıyor. Yeni Duster’ın ilk göze çarpan iç mekanında iyleştirilmiş kalite ve yeniden tasarlanmış gösterge paneli oluyor. Yeni gösterge paneli, SUV dünyasıyla uyumlu olarak daha cömert ölçülere sahip. Orta konsol önünde 74 mm daha yüksek konumlandırılmış MediaNav Multimedya Sistemi, sürücülere pazardaki en kısa görüş mesafelerinden birini sunarak kolay erişim imkanı sağlıyor. Otomatik klima kontrolü için sunulan üç adet klima kumanda düğmesi, gösterge panelinin üstünde yer alan havalandırmaları kontrol ediyor. Orta konsol paneli, kullanıcı dostu ve modern yeni


: OTOMOTIV

piyano tuş takımı ile yenilendi. Konumu değiştirilmiş el freni sayesinde yeni orta konsol, mükemmel biçimde konumlandırılmış 4x4 kumandası ile birlikte daha fazla ek saklama alanı yaratıyor. Zengin motor seçenekleri Yeni Duster, Türkiye’de müşterisinin tüm taleplerine cevap vermek üzere iki benzinli iki dizel olmak dört farklı motor seçeneği ile satışa sunuluyor. 1.6 SCe 115 bg (4x2) ve ilk kez sunulan 1.2 TCe 125 bg (4x2) benzinli motor manuel versiyonların yanı sıra 1.5 dCi 90 bg (4x2) ve 1.5 dCi 110 bg (4x2 manuel ve EDC & 4x4) dizel motor manuel vites seçeneğine sahip. Yolda ve arazide daha konforlu bir SUV Yeni Dacia Duster, yolda ve arazide sürüşü kolaylaştıran yeni sürüş destek sistemleri ve ekipmanlarını bünyesinde barındırıyor. Duster’da, yeni elektrik takviyeli direksiyon bulunuyor. Direksiyonu döndürmek için gereken gücün yüzde 35 oranında azaltılması, özellikle park etme sırasında kolaylık sağlıyor. Dönüş çapının yüzde 6 oranında azaltılması ile birlikte şehirlerde, yüksek hızlarda ve virajlı yollarda daha hızlı bir direksiyon tepkisi ve gelişmiş manevra kabiliyeti sağlanıyor. Duster, otoyolda daha güvenli bir sürüş için araç hızına göre direksiyon takviyesi oranını değiştiren bir sistem içeriyor. Bu, özellikle arazi koşullarında da sürüşü kolaylaştırıyor. Yeni Duster, ön, arka ve yanlarda olmak üzere dört kameradan oluşan 360° görüş kamera sistemine sahip. Sistem, sürücünün araç çevresindeki alanı görmesini sağlayarak park etmeyi kolaylaştırıyor. Ön tekerleklerin açısının rahat görülebilmesi için yan aynaların altına yerleştirilmiş kameralar bulunuyor. Artırılmış güvenlik Yeni Duster, güvenlik konusunda da göz dolduran

standart ekipmanlara sahip. İlk kez standart olarak sunulan yeni perde hava yastıklarının yanı sıra üst donanım seviyesinde opsiyon olarak sunulan Kör Nokta Uyarı Sistemi, hız ayar ve sınırlayıcı, otomatik yanan farlar gibi faydalı sürüş destek sistemleri ise ek güvenlik sağlıyor. Ayrıca güçlendirilmiş şasi, yeni koltuk yapısı, arkadan darbede yüksek koruma sağlayan yeni, daha büyük ve daha kalın ön baş destekleri, ön ve arka yan koltuklar için ön gergili emniyet kemerleri ve I-Size özellikli çocuk koltukları için yeni bir isofix bağlantısı, yolcuların korunmasına yardımcı olacak ekipmanlar ile birlikte sunuluyor. Yolda ve arazide daha konforlu bir performans sunan Yeni Duster, 4x4 versiyonunda Yokuş İniş Destek Sistemi ve 4x4 Bilgilendirme Ekranı gibi yeniliklere sahip. 360° kamera, otomatik klima ve Eller Serbest Dacia Kart Sistemi opsiyon olarak müşerinin beğenisine sunulan ekipmanlar olarak göze çarpıyor. Comfort standart donanım: LED dış aydınlatmalar, ESC + HSA, ABS + AFU, 6 adet hava yastığı (ön, yan, perde), hız ayar ve sınırlayıcı, otomatik yanan ön farlar, ön sis farları, HDC (Yalnızca 4x4 versiyonda), elektrik takviyeli direksiyon, stop&start sistemi, 16 inç çelik jantlar Opsiyon: Dacia MediaNav Multimedya sistemi, 16 inç alüminyum alaşımlı jant, metalik renk Prestige standart donanım: Comfort donanım seviyesine ek olarak; elektrikli yan aynalar ve arka camlar, arka park sensörleri, sürücü tarafı kol dayama, deri direksiyon, sürücü bel destek ayarı, yüksekliği ve derinliği ayarlanabilir direksiyon, 16 inç alaşımlı jantlar Opsiyon: Dacia MediaNav Multimedya sistemi, metalik renk, Tekno paket (MediaNav + geri görüş kamerası), Look paketi, otomatik klima, Vizyo paket

(Kör Nokta Uyarı Sistemi + 360°kamera + MediaNav), Eller Serbest Dacia Kart Sistemi Yeni Duster ile bir ilk: e-ticaret ile online satış Her geçen gün gelişen teknoloji ile dijital çağın tüm gerekliliklerine ayak uyduran ve bu alanda lider ve öncü olmayı hedefleyen Renault Mais, e-ticaret uygulamasını ilk kez Yeni Duster ile hayata geçiriyor. İlk yüz adet Yeni Duster internet üzerinden satışa sunuluyor. Dacia e-ticaret web sitesini ziyaret ederek araçlarını diledikleri gibi konfigüre etme şansına sahip olan müşteriler, showroomları ziyaret ederek gerçekleştirecekleri test sürüşünün ardından araçlarını satın alabiliyorlar. Proje kapsamında yüz müşteri, Yeni Duster’ı, pazara sunulmadan iki hafta önce özel hediyeler ve toplu teslimat töreni ile satın alma ayrıcalığına sahip oluyor.

57


: OTOMOTIV

Ferrari 488 Pista Gün Yüzüne Çıkıyor! Ferrari, Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergileyeceği yeni ‘özel seri’ modeliyle dikkatleri üzerine çekmeye hazırlanıyor. 360 Challenge Stradale, 430 Scuderia ve 458 Speciale’deki V8 geleneğinin yeni temsilcisi niteliğindeki Ferrari 488 Pista, 720 HP güce sahip 3,9 litrelik çift turbo beslemeli motorla donatıldı. Ferrari 488 Pista, 0’dan 100 km/s hıza 2,85 saniyede ulaşıyor. Ferrari, yaklaşan Cenevre Otomobil Fuarı’nda heyecan verici bir yenilikle otomobilseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ferrari 488 Pista, performansı ve mükemmel yol tutuşu ile dikkat çeken 360 Challenge, 430 Scuderia ve 458 Speciale’deki V8 geleneğinin son temsilcisi olarak karşımıza çıkıyor. Sportif dinamikler ve yarış pistlerinden aktarılan teknolojilerle özel seriler içinde bir adım öne çıkan 488 Pista’nın, ismi de markanın motor sporları mirasına gönderme yapıyor. Daha hafif ve daha güçlü Ferrari 488 GTE ve 488 Challenge yarış otomobillerinden türetilen 488 Pista, 488 GTB’den 90 kg daha az olan 1280 kg’lik ağırlığına karşın 50 HP daha güçlü olan motoruyla da dikkat çekiyor. 2016 ve 2017 yıllarında Engine of the Year (Yılın Motoru) ödülünün sahibi olan bu motor, 488 Pista’da litre başına 185 HP güç üretirken, otomobilin 0’dan 100 km/s hıza sadece 2,85 saniyede ulaşmasını sağlıyor. 340 km/s son hıza ulaşan 488 Pista’da gerçekleştirilen aerodinamik eklentiler sayesindeyse, yere basma kuvveti 488 GTB’ye göre yüzde 20 artırılmış olmasıyla da dikkat çekiyor. Yol tutuş ve fren konusunda dünyanın en iyisi konumuna getiren F1-Trac, manyetoreolojik süspansiyon sistemi, E-Diff3 diferansiyel kilidi ve dünyada ilk kez kullanılan, kaliper fren basıncını ayarlayan özel bir yazılıma sahip Ferrari Dynamic Enhancer sistemi de 488 Pista’nın sürüş keyfini zirveye çıkarıyor.

58


LIV HOTEL BY BELLAZURE

: OTOMOTIV

Huzurlu bir tatil sizi bekliyor

“Sevdiğiniz değerler zamana yenik düşmüyor” mottosuyla hizmet veren LIV Hotel by Bellazure, Bodrum’un en güzel koylarından Karaincir Koyu’nda misafir memnuniyetini ön planda tuttuğu yüksek standartlı hizmet anlayışıyla misafirlerini ağırlıyor. Karaincir Koyu Akyarlar / Bodrum Tel: 252 393 66 33 Fax: 252 393 66 34 www.livbybellazure.com

59


: OTOMOTIV

Ford SUV ailesinin en teknolojik modeli Yeni Edge Cenevre’de sahneye çıkıyor Ford, Cenevre’de SUV ailesinin en ileri teknoloji donanımlarına sahip aracı yeni Edge ile sahne alıyor. Yeni Edge ileri sürüş destek teknolojileri, daha sportif ve stil sahibi yeni tasarımı, 238 PS güç üreten yeni EcoBlue çift turbolu motoruyla ilk kez Avrupalı otomotiv tutkunlarının beğenisine sunuluyor. SUV atağını ileri teknoloji donanımları ve verimli sürüş teknolojilerine sahip modelleriyle sürdüren Ford, ailenin yenilenen en büyük üyesi Yeni Ford Edge ile Cenevre Otomobil Fuarı’nda yerini almaya hazırlanıyor. Ford SUV ailesinin zirvesinde yer alan Edge, sportif ST Line donanımı, yenilikçi sürüş destek teknolojileri, güçlü motoru ve premium konfor sunan donanımlarıyla Avrupalı otomobil severler ile buluşuyor. Yeni Ford Edge’i, SUV ailesinin en teknolojik modeli haline getiren sürüş destek teknolojileri arasında ikincil çarpışma freni, acil durum manevra destek

60

sistemi, geliştirilmiş adaptif hız kontrol sistemi ve şerit hizalama sistemleri bulunuyor. Çift turbolu motorla büyük bir değişim yaşayan Yeni Edge’de, 2.0 litrelik EcoBlue çift turbolu dizel motorun en güçlü versiyonu, 238 PS azami güç sunuyor. Yeni motor yakıt verimliliğini optimize ederek kullanıcılara avantaj sağlıyor. Edge’in yeni güçlü motoru, 8 ileri tam otomatik şanzıman ve 4x4 çekiş sistemiyle sunulabiliyor. Ford’un benzersiz Performance ailesinin tasarım detaylarını barındıran ST-Line donanımı ile sahneye çıkacak yeni Ford Edge, premium sedefli beyaz göv-

de rengi ile dış tasarımında stil sahibi bir görünüme bürünüyor. Yeni Edge’in geniş ön ızgarası, yeni ön farları, siyah renk 20 inç alüminyum jant seçeneği ‘sportif’ karakterine vurgu yapıyor. Yeni Edge’in iç tasarımında da yenilikler hemen göze çarpıyor. Apple CarPlay ile eşleştirilebilen Ford’un sofistike SYNC 3 araç içi bilgi ve eğlence sistemi, 8 inç renkli dokunmatik ekranla destekleniyor. Ford ve Bang & Olufsen’in işbirliği ile geliştirilen B&O Play ses sistemi, ısıtmalı ve soğutmalı deri koltuklar Ford Edge’i premium sınıfına konumlandırıyor.


: OTOMOTIV

HKT ve Huawei, dijital dönüşüm uygulama merkezi kurdu HKT ve Huawei, HKT’nın dijital iş dönüşümü yolculuğu sırasında edindiği deneyim ve uygulamaları paylaşmayı ve diğer taşıyıcıların dijitalleşme sürecini yönlendirmeye yardımcı olma amacını taşıyan Dijital Dönüşüm Uygulama Merkezi’nin kurulduğunu açıkladı. DTPC, 2018 yılında Asya’nın kalbi Hong Kong’da dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlayacak. Dijital dönüşüm projesinde birlikte çalışan HKT ve Huawei, Huawei’in ROADS stratejisi kapsamında hizmet ve operasyon dönüşümüne katkı sağlıyor. HKT, 18 ay süren yoğun çalışmaların ardından, projenin ilk aşamasının başarılı bir şekilde devreye sokulmasıyla birlikte, ağlarında ve sistemlerinde yeni hizmetlerin hızlı bir şekilde verilmeye başlamasına, otomatik hizmet kurulumuna ve işinde dijital dönüşümü daha da ileriye taşımasına olanak tanıyan ek esneklik, çeviklik ve dijital kapasiteye sahip oldu. Dijital dönüşümde güç birliği HKT ve Huawei dijital iş dönüşümü proje ekibi, dönüşüm yolculuğunda ziyaretçilerle birlikte edindiği deneyim ve uygulamaların yerinde paylaşılmasını sağlayacak. Ayrıca HKT, ziyaretçilerine HKT bulut platformunun dönüştürülmüş hizmetleri ve çevik yetenekleri konusunda deneyim kazanmalarını sağlamak için, dijital dönüşüm ürünlerini, hizmetlerini

ve operasyon platformunu Huawei Cloud Open Labs ile birlikte DTPC’ye yansıtacak. DTPC, taşıyıcıların dijitalleşirken karşılaştıkları sorunları keşfetmek ve çözmek için de bir platform konumunda. HKT ve Huawei bu platformdan yararlanarak yeni ürün ve hizmetleri daha da geliştirecek, çözüm olanaklarını ve ürünleri tasarlayacak, dijitalleşmeye yönelik yeni yaklaşımları deneyecek ve ilgili ürünler ve teklifler geliştirecek. HKT, dönüşüm yolculuğunu, diğer taşıyıcıların kendi dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırmalarına yardımcı olacak uygulanabilir öğeler haline getirecek. HKT ve Huawei dijital dönüşümü hızlandırıyor ROADS odaklı dijital dönüşüm projesine öncülük etmek için stratejik ortak Huawei ile birlikte çalışmaktan memnuniyet duyduklarını belirten HKT Engineering Genel Müdürü Peter Lam, “HKT’nin dijital operasyon yeteneklerini güçlendirmek ve müşteri

hizmetlerimizi geliştirmek amacıyla tamamen yeni bir bulut altyapısı ve platformları inşa ettik. Sektörümüzle en iyi uygulamalarımızı paylaşmak ve küresel dijital dönüşümü hızlandırmak için Huawei ile daha yakın çalışıyoruz.” dedi. Huawei, dijital dönüşüme öncülük ediyor Dijital dönüşümün kurumlar ve kullanıcılar açısından çok önemli olduğuna vurgu yapan Open Roads Topluluğu Başkanı ve Huawei Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Howard Liang, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu dönüşümün ortak başarısını sağlamak ve zorlu taahhütleri yerine getirmek için HKT üst yönetimiyle tam olarak uyumlu hale geldik. Dijital dönüşüm için ROADS odaklı çalışma ve altyapı dönüşümünü uygulamaya koyduk. Dijital işi gerçeğe dönüştürmek için dünya genelindeki operatörler ve iş ortaklarımızla çalışmayı dört gözle bekliyoruz.”

61


: OTOMOTIV

Honda’nın yeni kralı Gold Wing Türkiye’de Dünyanın en büyük motosiklet üreticisi Honda, Türkiye’deki Gold Wing kullanıcıları ile potansiyel müşterilerin bir araya geldiği özel bir gecede, amiral gemisi modeli yeni Gold Wing’in Türkiye’deki ilk tanıtımını gerçekleştirdi. Honda Motobike 2018 Fuarı ile birlikte Türkiye’de satışına başlayacağı yeni amiral gemisi modeli Gold Wing’i düzenlediği özel bir gecede potansiyel müşterileri ile buluşturdu. 1975 yılında 1000 cc’lik mütevazi bir makine olarak piyasaya sunulmasından bu yana Honda’nın amiral gemisi olan Gold Wing, aynı zamanda lüks, kalite ve konfor bakımından da kalıcı ve rakipsiz bir şöhrete sahip oldu. Baştan aşağı yenilenen Gold Wing, daha agresif, daha kompakt ve çok daha çevik, gerçek bir üst sınıf motosiklet haline geldi. Bunun bir sonucu olarak, yeni Gold Wing’in cazibesi çok daha geniş bir kesimi etkisi altına alarak genç nesil motosikletçilere de hitap ediyor. Şehir içinde olduğu kadar şehirlerarası yollarda da keyif verici performans sunan Gold Wing, çift salıncaklı ön süspansiyon ve 7 ileri DCT otomatik şanzıman gibi özelliklerle motosiklet sektörünün dünyadaki ilklerini temsil etmeye devam ediyor. Baştan aşağı yeniden tasarlanan Honda Gold Wing daha agresif ve daha kompakt; yassı biçimli altı silindirli eşsiz motor silindir başına 4 supap özelliğine sahip ve Elektrik Kontrollü Gaz Kolu, 4 farklı sürüş modu, Honda Seçilebilir Tork Kontrol Sistemi ve Yokuşta Kalkış Desteği ile birlikte sunuluyor. Yeni şasi, alüminyum şasi çerçevesini, dünyada bir ilk olan çift salıncaklı ön süspansiyon sistemini içeriyor ve tek taraflı Pro-Arm süspansiyon, arka yay ön yükleme ayarında olduğu şekilde elektrikli olarak ayarlanabiliyor. Smart Key (Akıllı Anahtar Sistemi) ve Apple CarPlay de standart donanım olarak sunuluyor. Tamamıyla yeni, üçüncü nesil Honda’nın benzersiz Çift Kavramalı Şanzımanı da yedi vitesli olarak Gold Wing’deki yerini alıyor. Ortak bir motor ve şasi platformunu paylaşmak üzere, yeni GL1800 Gold Wing ve GL1800 Gold Wing

62

Bagger, hem manuel hem de DCT’li (Çift Kavramalı Şanzıman) şanzıman seçenekleri ile Motobike 2018 Fuarı ile birlikte satışa sunulacak. GL1800 Gold Wing manuel şanzımanlı versiyonda sadece mavi renk ile DCT şanzımanlı versiyonda ise kırmızı seçeneği ile tercih edilebilecek.

GL1800 Gold Wing Bagger’da ise DCT şanzımana sahip versiyonda gümüş renk, manuel şanzımana sahip modele ise kırmızı renk ile tercih edilebilecek.


: OTOMOTIV

Vergi indirimi hurda araçlara ilgiyi artırdı Hurda araçlara uygulanacak vergi indiriminin de aralarında bulunduğu yeni vergi düzenlemelerini içeren Torba Yasa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisine Meclis’e sunulması “hurda” piyasasını hareketlendirdi. Yeni araç alımına teşviki artırması beklenen tasarıya göre, 16 yaş ve üzeri otomobil, panelvan, otobüs, kamyon gibi bazı araçların hurdaya ayrılması karşılığında, araç sahiplerine yeni araç alımlarında 10 bin TL’yi geçmemek üzere özel tüketim vergisi (ÖTV) indirimi sağlanıyor. Hurda araçlara getirilmesi beklenen vergi avantajı sahibinden.com’da “hurda” arayışını da artırdı. Yasanın Meclis’e sunulduğu 2 Şubat itibarıyla sahibinden.com’daki “hurda” aramaları bir önceki haftaya göre yüzde 81 oranında arttı.

Maxion Türkiye Operasyonları yeni yaşını kutladı Türkiye’nin gururu 50 yaşında Dünyanın en büyük jant üreticisi Maxion Wheels ve İnci Holding iştiraki olan şirketler yeni yaşlarını İzmir’de düzenlenen törenle kutladı. Maxion Jantaş 50 yaşına, Maxion İnci Çelik 25 yaşına, Maxion İnci Alüminyum ise 12 yaşına girdi. İzmir Gaziemir Fuar Alanı’nda gerçekleşen geleneksel “Kuruluş Gecesi”nde Bengü ve RoberHatemo sahne aldı. Dünyanın en büyük jant üreticisi Maxion Wheels ve İnci Holding iştiraki olan şirketler yeni yaşlarını kutladı. Maxion Jantaş’ın 50, Maxion İnci Çelik’in 25 ve Maxion İnci Alüminyum’un ise 12 yaşına girdiği törenin sunuculuğunu Defne Sarısoy yaptı. Törende şirketlerin 25 ve 30 yıllık çalışanlarına plaketler verilirken sahneye davet edilen eşlerine de buket çiçekler verildi. Açılış ve plaket töreni sonrasında gecede, Bengü ve RoberHatemo sahne aldı. Mustafa Zaim: En büyük değerimiz aile olmak Kuruluş gecesinde yaptığı konuşmada Avrupa’nın tek çatı altındakien büyük jant üreticisi olarak başarı-

larının dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Maxion İnci ve Maxion Jantaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zaim, “Kuruluş günlerimizden itibaren inşa ettiğimiz, hep birlikte koruyup kolladığımız çok güzel bir kültürümüz daha da önemlisi bir değerimiz var; “Büyük Bir Aile” olmak… Biz 4 fabrikamızda toplam 1600 çalışanımız ve aileleriyle çok büyük ve onurlu bir aileyiz. Maxion Jantaş bir çınar edasıyla 50’nci yılını kutluyor. Maxion Jantaş’tan doğan Maxion İnci Çelik 25 yıllık tarihiyle Jantaş’ı takip ediyor. Maxion İnci Çelik’ten doğan, ailemizin en küçük ama hızlı büyüyen şirketi Maxion İnci Alüminyum ise 12’nci

yılını kutluyor” dedi. Zaim sözlerine şöyle devam etti: “Bir yılı daha, başarı ile hem büyüyerek hem de gelişerek tamamladık. Her alanda birçok farklı rekor kırdık, birçok yenilik gerçekleştirdik. Gelişimimizi ve büyümemizi sürdürdük. İlk defa 2017’de Maxion Türkiye Operasyonları olarak 10 milyon janttan fazlasını ürettik. Toplam ihracatımız yaklaşık 300 milyon dolara ulaştı.Tüm Maxion Wheels grubu hatta tüm küresel jant sektörü için örnek olmayı bu yıl bir kez daha başardık. Bu muhteşem ailenin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum.”

63


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

2017 Konut İstatistikleri Sektörün Geleceği için Hangi Mesajları Veriyor?

Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden olan konut ve inşaat sektörü eski dinamizmini kısmen kaybetmiş olsa da halen ekonominin itici güçlerinden biri olma özelliğini sürdürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından açıklanan 217 konut satış istatistikleri, sektörün kısa vadeli geleceği hakkında da fikir veriyor. % 5.1’lik büyüme sağlandı TÜİK verilerine göre 2017 yılında konut satışlarının bir önceki yıla göre %5.1 artış sağladığını belirten Nazenin Proje Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Pehlivan şu değerlendirmelerde bulundu; “İnşaat sektörü-

64

nün genelinde bir durağanlık var elbette ancak bu durum konut satışlarındaki kadar değil. Şu an konut stoğunda bir artış grafiği var. Ancak biz bahar aylarından itibaren bu stoğun yeniden düşüş grafiğine geçmesiyle birlikte konut satışlarının ve inşaat sektörüne dair diğer grafiklerin daha büyüm adımlarla yükselişe geçeceğini ön görüyoruz. İstanbul 238.383 konut satışı ile toplam satışlardan aldığı %16,9 pay ile yine konut sektörünün kalbi oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 150.561 konut satışı ve %10,7 pay ile Ankara, 84.184 konut satışı ve %6 pay ile İzmir izledi. En az satış ise 124 konut ile Hakkari’de gerçekleşti. Türkiye genelinde satılan konutların 473.099 tanesi ipotekli, 936.215 tanesi ise diğer satış türünde gerçekleşti.” “Bölgesel konular sektöre etki etmiyor” Türkiye’nin bölgesinde yaşanan politik durumların hem ekonomik hem de sektörel seyri ciddi derecede etkilemediğini ifade eden Kaan Pehlivan, 2017 yılında yabancılara konut satışının %22,2 oranında arttığına dikkat çekti. Türkiye’nin bölgesinde her ne olursa olsun ülkenin her zaman cazibe merkezi olacağını belirten Kaan Pehlivan şöyle devam etti; “Türkiye genç nüfusu, dinamik ekonomisi ile çok büyük global problemler dışında diğer sorunlardan etkilenmeyecek bir ilerleme, büyüme bağışıklığına sahip bir ülkedir. Son yıllarda ülke içinde ve

bölgemizde bir çok soruna, savaşlara şahit olduk. Ama büyüme istatistiklerimiz her şeye rağmen yukarı doğru ilerledi. Yabancıların Türkiye’den konut alım grafikleri de bu güvenin bir göstergesidir. Örneğin 2017 yılında yabancıların konut alımları bir önceki yıla göre %22,2 artış gösterdi. Diğer taraftan yabancıların ülkemizden konut alımlarıyla ilgili dönem dönem endişeler dile getiriyor. Ben bu endişeleri çok yersiz buluyorum. Çünkü globalleşen, cazibe merkezi olan her ülkede bu istatistikler yukarı doğru bir seyir izler. Zaten yabancıların aldıkları konut miktarı toplam satış içerisinde %1 kadar bile değildir.“ Kadınların konut sahibi olma oranı artıyor İş hayatına ve sosyal hayata daha çok katılım sağlamaya başlayan kadınların konut edinme istatistikleri de yüzleri güldürüyor. Kadınların özellikle son dönemdeki bu çabalarını yakından takip ettiklerini belirten Kaan Pehlivan sözlerini şöyle tamamladı; “2017 yılında satılan konutların %29.1’i kadınlar tarafından satın alınırken, % 2.1’nin kadın ve erkekler tarafından ortaklaşa satın alındığını görüyoruz. Birkaç yıldır bu istatistikler birbirine yakın olsa da geçmiş yıllarda aradaki fark çok daha derindi. Kadınlarımızın konut sahibi olmaları onları sosyal hayatta daha güçlü kılıyor ve bizi de çok mutlu ediyor.”


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

5. – 8. 4. 2018 Türkiye’nin Lider Uluslararası Otomotiv Endüstrisi Fuarı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul / Türkiye

www.automechanika.com.tr

Tü r k i y e Cumhu r i y e t i

EKONOMİ BAKANLIĞI

İŞ ORTAKLARI

DESTEKLEYENLER /automechanikatr

/automechanikaistanbul

/automechanikatr

Automechanika Istanbul

Automechanika Istanbul

65 BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

DURU BEYTEPE YABANCILARIN GÖZDESİ OLDU Başkent’in gözde yerleşim yerlerinden Beytepe’de hayata geçirilen Duru Beytepe, yabancı yatırımcıların gözdesi oldu.

Tona Yapı Safe İnşaat Ortaklığı İcra Kurulu Başkanı İlhan Erdal Modern yaşamın alternatifsiz yeni projesi Duru Beytepe, Türk yatırımcılar kadar yabancı yatırımcılarında gözdesi oldu. Tona Yapı Safe İnşaat Ortaklığı İcra Kurulu Başkanı İlhan Erdal hayata geçirdikleri Duru Beytepe projesinin Türk yatırımcılar kadar yabancı yatırımcılarında ilgisini çektiğini söyleyerek “Özellikle yurt dışından gelerek satış ofisimizi ziyaret eden ve Duru Beytepe ile yakından ilgilenen birçok kişi oluyor. Geride bıraktığımız yılı bu etkenler dâhilinde değerlendirdiğimizde çok başarılı bir satış grafiği yakaladığımızı söylemek yanlış olmaz. Bu ilgi üzerinden değerlendirme yaptığımızda 2018 yılının da başarılı geçeceğini düşünüyoruz.

66

Yaşanan olumsuzluklara rağmen 2017 yılını başarılı bir satış grafiği ile geride bıraktık. 2018 yılından umutluyuz” diye konuştu. “Bizim bahçenin çocukları” Duru Beytepe projesine gösterilen ilginin projenin bünyesinde barındırmış olduğu sosyal alanlarla alakalı olduğunu anlatan İlhan Erdal “Açık ve kapalı spor alanları seçenekleri ile konut sahiplerinin karşısına çıkan Duru Beytepe, basketboldan futbola, tenisten bisiklet parkuruna kadar birçok olanağı konut sahipleri ile buluşturuyor. Projemiz; yüzme havuzu, masa tenisi salonu, fitness center, spa merkezi ve açık hava spor alanları kalabalık-

tan uzakta kendisine zaman ayırmak isteyenleri keyifli bir yolculuğa çıkarıyor” dedi. Erdal özellikle aile kavramı üzerinde durduklarının altını çizerek “Çocuk Oyun Alanları, Ağaç Ev, Güneş Meydanı, Satranç Meydanı, Çocuk Plajı, Evcil Hayvan Bahçesi ve Kuş Evleri, Meyve Bahçeleri, Su Parkuru, Adrenalin ve Denge Parkuru ile çocuklarımıza doğal oyun alanları sunuyoruz. Siesta Köşesiyle ise; hem çocuklara hem de ailelere doğanın içinde dinlenebilecekleri alanlar oluşturuyoruz” ifadelerini kullanarak Duru Beytepe projesini anlattı.


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

Başakşehir‘de konut fiyatları son 5 yılda %44 arttı Teknoloji odaklı gayrimenkul değerleme platformu endeksa.com‘un verilerine göre son 5 yılda konut fiyatları %44 artan Başakşehir‘de ortalama değerlerle konut metrekare satış fiyatı 3.175 TL, konut fiyatı 422.000 TL, kira 1.467 TL, konut yatırımının geri dönüş süresi ise 24 yıl. Endeksa.com Kurucu Ortağı ve CEO‘su Görkem Öğüt, hızla değerlenen Başakşehir konum olarak İstanbul’un merkezi iş alanlarına uzak olsa da bölgedeki ticaret alanları nedeniyle oldukça fazla gelişme potansiyeline sahip olduğunu kaydetti. Başakşehir‘de Olimpiyat Stadı ve Olimpiyat Stadı’na komşu dev Sağlık Kampüsü gibi büyük yatırım projelerinin de yer aldığını belirten Öğüt, ilçede Otogar-Bağcılar-Başakşehir-Olimpiyatköy metrosunun hizmete girmesiyle yeni projelerin de hız kazandığını söyledi. Kanal İstanbul‘la daha da değerlenecek Kanal İstanbul projesi güzergahının netleşmesiyle Başakşehir‘in daha da önem kazandığını vurgulayan Öğüt, Kanal İstanbul nedeniyle ilçede en fazla değer artışı görülecek bölgelerin Güvercintepe, Şahintepe, Kayabaşı ve Altınşehir mahalleleri olacağını kaydetti. Öğüt, Endeksa.com’un güncel verilerine göre son 5 yılda konut fiyatlarının %44 arttığı Başakşehir’de ortalama konut metrekare satış fiyatının 3.175 TL, ortalama konut fiyatının 422.000 TL, ortalama kiranın 1.467 TL, konut yatırımının geri dönüş süresinin ise 24 yıl olduğunu belirtti. Bölgede genellikle yüksek katlı, blok nizamlı ve site tarzı yapılaşmanın dikkat çektiğini söyleyen Öğüt, ağırlıklı olarak toplu konutlarla gelişimini sürdüren ilçede farklı tip ve tarzlarda konut sitelerinin yer aldığını da ifade etti. Ulaşım projeleri değer artışında etkili Ulaşım projelerinin ilçenin değer kazanmasında en büyük rolü oynadığını kaydeden Öğüt, şu bilgileri verdi: “Başakşehir’de Otogar-Bağcılar-BaşakşehirOlimpiyatköy metrosuyla birlikte bölgede yeni projeler ivme kazandı. Bu dinamiğin etkisiyle başta Kiptaş ve TOKİ konutları olmak üzere yeni projeler yoğun ilgi görüyor. Bölgede markalı konutlar öne çıkıyor ve sosyal donatılara özel bir önem veriliyor. Bu yıl tamamlanması planlanan Başakşehir-Kayaşehir-Olimpiyat tramvay hattı ve 2019 açılması planlanan Halkalı-Arnavutköy-3. Havalimanı raylı sistemi entegre olduğunda 3. havalimanına ulaşım çok kolaylaşacak. Gerek havalimanına ulaşım gerekse 3. köprü bağlantı yoluna yakınlığıyla önem kazanan Başakşehir‘de önümüzdeki dönemlerde de ciddi artışlar olacağını öngörüyoruz.“ Görkem Öğüt 67


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

Farilya Asia ile Pendik‘te özel bir projeye yatırım fırsatı Ufuk İstanbul Mesken, yatırımcıların yeni gözdesi Pendik‘te rezidans konforu sunan Farilya Asia projesini geliştiriyor. Hızla büyüyen bölgeye değer katacak Kadıköy–Sabiha Gökçen metro hattı hastane durağına bir dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Farilya Asia, özel lokasyonu ve kapanmaz deniz manzaralı konforlu daireleri ile yaşama değer katıyor. Kaba inşaatı tamamlanan projede 2018 Haziran ayında yaşam başlayacak. Gayrimenkul yatırımında İstanbul‘un yükselen değeri haline gelen Pendik nitelikli konut projeleriyle öne çıkarken, bölgeye değer katacak Kadıköy–Sabiha Gökçen metro hattı ve bağlantı yollarıyla da değerleme firmalarının raporlarındaki yükselişini sürdürüyor. Pendik‘te özellikle metro hattına yakın projeler değerlemede öne çıkıyor. Bu projeler arasında bulunan ve proje nitelikleriyle fark yaratan Farilya Asia, hizmete girecek Kadıköy–Sabiha Gökçen metro hattı hastane durağına sadece bir dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Farilya Asia, Sabiha Gökçen Havalimanı’na 10 dakika, Pendik sahil yolu, tersane ve deniz otobüslerine 5 dakika, E-5 karayoluna 2 dakikalık mesafede bulunuyor. Projenin yakın çevresinde ise lise, üniversite, hastane,

68

AVM, adliye gibi eğitim, sağlık ve kamu kurumları mevcut. Kaba inşaatı tamamlanan proje 2018 Haziran ayında sahiplerine teslim edilecek. Deniz manzaralı daire konforu Çağdaş bir kent projesi olarak Pendik‘e değer katan Farilya Asia, merkezi lokasyonu, dairelerin büyük çoğunluğunda kapanmaz deniz manzarası ve Botaş parka komşu konumuyla ailelere yönelik tasarlanmış özel bir proje. 13 dönüm arazi üzerinde konumlanan projede 3 blok ve 357 seçkin daire bulunuyor. 1+1 daireler 82 - 96 m2, 2+1 daireler 109 - 159 m2, 3+1 daireler 161 - 173 m2, 4+1 daireler ise 251 m2 büyüklüğe sahip. Dairelerin net ve brüt alanları ile aralarındaki fark oranı, ilgili yasada tanımlandığı gibi uygulanıyor. Semt yaşamı rahatlığı

Rezidans konforu ve deniz manzaralı balkon keyfini bir arada sunan Farilya Asia‘da farklı bir uygulama olarak avlu meydana yer veriliyor. Avlu meydan 32 mağazaya ev sahiliği yapıyor. Semt rahatlığı sağlayan 4.500 metrekare büyüklüğündeki avlu meydanda süpermarket zinciri, kafe ve restoranlar, yapı malzemeleri, yiyecek markaları, ev tekstili, mutfak eşyası, parfümeri, kişisel bakım, optik, eczane, kuru temizleme, banka şubesi gibi mağazalar yer alıyor. Projede %8 KDV oranı dahil olmak üzere 382.000 TL ile 845.000 TL arasında değişen daireler için kişiye özel ödeme avantajı da sunuluyor. Firmaya ait arsa üzerinde yapımı süren Farilya Asia, bankalar tarafından desteklenen projeler arasında yer alıyor.


MOBİLYA

Dekorasyonun gizli kahramanları dresuarlara Loda dokunuşu… Söz konusu ev dekorasyonu olduğunda tamamlayıcı parçalar arasında yer alan dresuarlar, farklı kullanım alanlarıyla dekorasyon özgürlüğü sağlıyor. Özellikle hol, antre ve kanepe arkalarında tercih edilen dresuarları bu kadar özel kılansa, mekana derinlik ve karakter katması… Loda Mobilya, dekorasyonun ana oyuncularında gösterdiği başarıyı tamamlayıcı tasarımlarda sürdürerek, özgün form ve dizayndaki dresuarlara imza atıyor. Basic Box ile geçmiş ile bugün buluşuyor…

Retro tarzın dokunuşlarıyla zamanın ötesinde bir tasarıma dönüşen Basic Box Dresuar, meşenin dingin dokusunu yaşam alanlarına getiriyor. 70’lerin bitmeyen enerjisini tek bir tasarımda buluşturan Basic Box, zarif geçişleri ve minimal formuyla bu enerji içinde dingin alan yaratıyor. Estetik özelliklerinin yanı sıra işlevsel yönüyle de dikkat çeken Basic Box, üç bölmeden oluşan tasarımıyla en şık aksesuarlarınız için bir sergi alanı oluşturuyor. Dresuarda turuncu devrimi; Spine

Sıcak tonların egemenliğinde bir tasarım olan Spine Dresuar, ahşabın yumuşak dokusunu, turuncunun canlılığı ve tazeliğiyle buluşturuyor. Klasik algının dışında özgün ve modern bir portre çizen Spine, sıra dışı ayak formu, lake gövde ve ceviz çekmece uyumu ile evinizin enerjisini yükseltiyor. Üst gövdesi ile aksesuarlarınıza özel bir alan sunan Spine Dresuar, iki adet geniş çekmecesiyle de fonksiyonelliğinden ödün vermiyor.

69


MOBİLYA

2018 yılında mobilya sektörünün kalite çıtasını çok daha yükseğe taşıma hedefimiz var Weltew Home‘un kuruluş öyküsü ve gelişim süreci hakkında bilgi verir misiniz? Ailemizin ticari hayatını kısaca özetlemek gerekirse, 1980‘li yıllarda ticarete başladığımızı söyleyebilirim. Ardından iş hayatımızın getirisiyle 2000‘li yılların başından itibaren mobilyacılık sektörüne adım attık. Bu dönemde hissedarı olduğumuz İnegöl’deki Meltem Mobilya’da diğer ortakların hisselerini satın alarak üretici konumuna geçtik. 20052006 yıllarında Meltem Mobilya, marka patentinden dolayı Weltew Mobilya olarak isim değiştirdi. Şu anda ise kurumsal değişimimizi gerçekleştirerek Weltew Home olarak yolumuza devam ediyoruz. Weltew Home‘un yatırım büyüklüğü ve mobilya sektöründeki konumu nedir? Weltew Home, 15 milyon doları makine parkında olmak üzere 50 milyon dolarlık bir şirket konumunda bulunuyor. Mobilya sektöründe Türkiye‘de 8‘inci, İnegöl‘de faaliyet gösteren 2.000 mobilya firması arasında ise 2‘nci sırada yer alıyoruz. Yük-

Eyüp Balcı

70

sek kapasitesiyle kaliteli üretim yapan firmamız, kazancını yatırıma dönüştürerek insan haklarına ve doğaya saygılı bir şekilde hizmet veriyor. Tüketici hakları doğrultusunda sunduğumuz satış sonrası hizmetlerimizle müşteri memnuniyetini sürekli kılmaya çalışıyoruz. Üretim tesisinizin boyutları, üretim kapasiteniz ve çalışan sayınızdan bahseder misiniz? İnegöl’de 45 bini kapalı olmak üzere 90 bin metrekarelik fabrikamızda tam otomatik robotlarla faaliyet gösteriyoruz. 60’ı beyaz yakalı olmak üzere 410 çalışanımız mevcut. Aylık 2.400 takım panel mobilya, 2.100 takım oturma grubu, 1.700 takım baza ve 2.400 takım yatak üretim kapasitesine sahibiz. Teknoloji ve Ar–Ge yatırımlarımız sayesinde yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. 100‘ün üzerinde modelimiz mevcut. Üretimin tüm aşamaları uzman mühendislerimiz tarafından denetliyor. Her şeyden önce tasarıma ve kaliteli üretime odaklanıyor, sa-


MOBİLYA

dece Türkiye pazarına yönelik değil, dünya pazarlarına yönelik olarak da üretim gerçekleştiriyoruz. Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? 39 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yurtdışında Suudi Arabistan, Fas, Tunus, Cezayir, Umman, Irak, Avrupa’da İngiltere, Almanya, Avusturya, Rusya, Orta Asya ve Kafkasya’da Özbekistan, Tacikistan, Azerbaycan gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 39 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Yurtdışında 139 satış noktasına ve 5 ülke distribütörlüğüne sahip bulunuyoruz. Yurtiçinde satış ve pazarlama faaliyetleriniz hangi konumda? Türkiye genelinde iki bölge bayii, 700 satış noktası ve 160 showroom ile geniş bir pazarlama ağına sahibiz. Önümüzdeki dönemde ise Modoko ve Masko‘da mağaza açılışlarımızı gerçekleştireceğiz. 2017 yılı firmanız açısından nasıl bir yıl oldu? 2018 hedefleriniz nelerdir? Genişleyen bayi ağı ve yüksek ihracat oranımızla hızlı bir büyüme gerçekleştirdik. 2017 yılını 104.5 milyon TL ciro ve yüzde 40 büyüme ile tamamladık. Ciromuzun yüzde 33‘ünü ihracat gelirlerimiz oluşturdu. 2017 yılı bizim için aynı zamanda kurumsal değişim yılı oldu. Turquality Marka Destek Programı‘na dahil olmak üzere birçok yeniliği

hayata geçirdik. Yenilenen kurumsal kimliğimiz ve yeni koleksiyonlarımızla 2018 yılında mobilya sektörünün kalite çıtasını çok daha yükseğe taşıma hedefimiz var. 2018 yılında yüzde 45 büyümeyi öngörüyoruz. Firma olarak aynı zamanda franchise sistemiyle büyüyor ve yaygınlaşıyoruz. Önümüzdeki dönem Turquality kapsamında ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz? Turquality kapsamında oluşturacağımız Ar–Ge/ Tasarım Merkezine rakamı henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte önemli bir yatırım gerçekleştireceğiz. Öte yandan, yaptığımız tasarımların patentlerini alıyoruz. Önümüzdeki dönem çok daha fazla sayıda yeni ürün ve orijinal ürün geliştirmeyi hedefliyoruz. Diğer yandan, yeni yaşam düzeninde artık modüle dönülüyor. Özellikle büyükşehirlerde kentsel dönüşümün de etkisiyle metrekarelerin çok küçülmesi de bunu tetikledi. Daha fonksiyonel, kullanışlı modeller tercih ediliyor. Dolayısıyla bu ihtiyaçlarda farklılışan ürünler de geliştirerek tüketicilere farklı alternatifler sunacağız. Franchise sisteminiz nasıl işliyor? Bayilerinize ne gibi imkanlar sağlıyorsunuz? Weltew Home‘un franchise sistemi kapsamında adayın finansal yapısı, franchise mekanının ko-

numu ve fiziki yeterliliğini analiz ediyoruz. Yatırım maliyeti, yatırımın geri dönüş süresi ve tahmini kazanç tablosu hazırlandıktan sonra mağaza personelinin ihtiyacı belirleniyor. Fizibilitenin ardından 5 gün içinde Weltew Home iç mimarı mağaza rölevesini alarak proje çizimini gerçekleştiriyor. Franhise sistemimiz kapsamında kurumun İK ve pazarlama departmanları girişimciye gerekli kurumsal eğitimi veriyor, eleman temini sağlıyor ve pazarlama desteği sunarak reklam ve tanıtım ürünlerinin yanı sıra bayinin açılışını gerçekleştiriyor. Girişimcilere birçok avantaj sağlıyoruz. Bunların başında sektörde bilinen güçlü bir markayla işbirliği yapma fırsatı geliyor. Weltew Home‘un geniş müşteri profiliyle buluşma imkanı sağlayan bayilik sistemi, kurumun B2B portal ve mikroshop programı sayesinde merkezi ağla güçlü bir iletişim imkanı da sağlıyor. Doğru fizibilite ile işe başlama, mimari proje desteği, uluslararası kalite standatlarına uygun ürün satma, Weltew Akademi ile eğitimli personelle çalışma, işe alımlarda destek, mali ve hukuki konularda profesyonel yardım, firmanın Ar–Ge ve Ür–Ge çalışmaları sayesinde tüketici beklentilerine uygun ürün satışı, reklam ve tanıtımda tasarruf, Weltew Home franchise sisteminin avantajları arasında yer alıyor.

71


MOBİLYA

Doğtaş, Fiona ile lüksü yeniden tanımlıyor. Doğtaş, 2018 Koleksiyonu’nda yer alan Fiona Koltuk Takımı ile abartısız çizgileri modern lüksle harmanlayarak yalın renklerle buluşturuyor. Doğtaş, 2018 yılındaki lüks anlayışını abartısız çizgilerle ve yalın renklerle belirliyor. Sadeliği sevenler ve evlerinde huzuru arayanlar için ideal olan Fiona Koltuk Takımı, sakinleştiren renkleriyle de evinizi

huzurlu bir alana çeviriyor. Evin dışındaki doğanın verdiği huzur ile bütünleşen ve doğadaki huzuru evde de arayanlar için eşsiz bir seçim olan Fiona Koltuk Takımı, çocuklarınızın da

rahat hissedebileceği bir alan vaad ediyor. Sükûnet ve uyumu hissettirmek için tasarlanan Fiona Koltuk Takımı, Doğtaş mağazalarında sizleri bekliyor.

Sadelik ve ihtişamı buluşturan tasarım; Hera Koltuk Takımı Doğtaş, 2018 Koleksiyonu’nda yer alan Fiona Koltuk Takımı ile abartısız çizgileri modern lüksle harmanlayarak yalın renklerle buluşturuyor. Zarif, güçlü ve geçmişin izlerini modernist bir anlayışla üzerinde taşıyan özel bir tasarım... Göz alıcı iddiası ve zamansız ruhuyla ikonik bir parça… İder Mobilya imzası taşıyan Hera Koltuk Takımı, tüm bu özellikleriyle yaşam alanlarında barok devrini başlatıyor. Gerçek bir klasik… Tercihini karakterli ev mobilyalarından yana yapanlara özel bir seçenek sunan Hera Koltuk Takımı, klasik tarzın tutkunlarına özel bir atmosferin kapılarını aralıyor. Barok tasarım anlayışının kapitone detaylarla zenginleştiği Hera Koltuk Takımı’nı özel kılan en önemli detay ise eşsiz işçiliği… Hera Koltuk Takımı, klasik çizgisinin yanı sıra sahip olduğu modern dokunuşlar ile zamansız bir yaşam alanı için sizlere cesur bir tercih sunuyor. Barok tarzının karakteristik özelliklerinin modernize edilmesiyle daha soft bir etki bırakan Hera Koltuk Takımı, ihtişamı ve sadeliği çarpıcı bir şekilde işliyor. 72

Estetik yönünün yanı sıra konforuyla da şaşırtıcı bir etki yaratan Hera Koltuk Takımı, geniş minderleri ile rahat bir oturma alanı sağlıyor.

Ayrıca klasik tavrında özel bir detay olarak yerini alan ceviz rengi ahşap ayaklarıyla da ev dekorasyonun da güçlü bir etki bırakıyor.


WIN EURASIA 2018 360 Derece İmalat Sanayi 15 - 18 Mart 2018 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece İstanbul

win-eurasia.com

YI

L

tek r a u f 6 ında t l a ı t ça

Organizatör

Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. www.hfturkey.com

Destekleyenler

Resmi Havayolu

Resmi Seyahat Acentesi

BU FUARLAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.


TURİZM VE OTEL

Hilton İstanbul Bosphorus’da Evlenen Çiftler Diledikleri Hilton’da Mükemmel Bir Balayı Kazanıyor Hilton İstanbul Bosphorus şık ve romantik atmosfer sunan seçenekleriyle hayatınızın en özel gününü bir rüyaya dönüştürüyor. Ayrıca Hilton İstanbul Bosphorus’da evlenen çiftlere diledikleri Hilton Otel’inde balayı kazanma imkanı sunuyor. Hilton İstanbul Bosphorus her zevke ve ihtiyaca uygun seçenekleriyle evlenecek çiftlere rüya gibi düğün imkânı sağlıyor. Kır düğünü hayali kuran çiftlere, Gün Bahçesi’nde yıldızlarla bezenmiş gökyüzünün altında evet demenin mutluluğunu yaşatan Hilton İstanbul Bosphorus, Şadırvan Salon’unun gökyüzünü andıran tavan ışıklandırmasıyla da romantik bir atmosferde evlenmek isteyenler için güzel bir seçenek sunuyor. Balo Salonu ise görkemli kristal avizeleri ve atmosferi ile görkemli bir düğün isteyenleri bekliyor. Açık havda düğün yapmayı hayal eden misafirler için ünlü Hilton havuz başı ve düğününü bir kokteyl ile kutlamak isteyen konuklar için ise etkileyici Boğaz manzarasıyla Şadırvan Teras güzel bir alternatif olacak. Hilton İstanbul Bosphorus, size rüya gibi düğünler sunarken, organizasyonunuzda kazanacağınız Hilton Honors Bonus Puanlar dünyanın dört bir yanındaki 5.000’e yakın Hilton otelinde size balayı kazandırıyor. Hilton İstanbul Bosphorus’da 10.000 dolarlık düğün harcaması yaparak, kazanacağınız 100.000 Bonus Puan ile dilediğiniz Hilton otelinde balayınızda ücretsiz konaklayabilirsiniz. Hilton İstanbul Bosphorus’da düğünlerini yapan çiftler birinci evlilik yıldönümlerinde ücretsiz konaklama veya yıl dönümü yemeği de kazanıyor.

74


TURİZM VE OTEL

Mars’ta kuymak bulundu! Ülkemizin el değmemiş yaylaları, nefes kesici orman ve deniz manzaralarıyla dikkat çekici şehirleri arasında yer alan Artvin’deki Mars Otel, her konaklamayı benzersiz bir Karadeniz deneyimine dönüştürüyor. Yöresel yiyecek içecekleriyle her öğünü ziyafete çeviren Mars Otel Restoran’ın bir numaralı lezzeti ise kuymak! Türkiye’nin kuzeydoğu ucundaki Artvin, her mevsim yeşilin bin bir tonuyla cenneti andıran yaylaları, sıcakkanlı insanları, nüfusunun azlığına karşın yerli yabancı binlerce kişinin ilgisini çeken şenlik ve festivalleriyle adeta bir “butik şehir”dir. İşte bu butik şehrimizin butik konaklama tesisi Mars Otel, şehir merkezinin sadece birkaç kilometre uzağında bulunmasına karşın Artvin’in bütün bu özellikleriyle iç içe konumuyla gezginlere unutulmaz dinlenceler vadediyor. Manzarasını Karadeniz’in uçsuz bucaksız ormanlarının oluşturduğu Mars Otel, yöresel kimliğin izlerini yansıtan odalarıyla konfor garantisi sunuyor. Standart, Lüks ve Ultra Lüks olmak üzere üç tip

odayla hizmet veren Mars Otel, hizmet kalitesinin ve ortamın kalitesine karşın konaklama fiyatlarının ekonomik oluşuyla da cazibe merkezi niteliğini taşıyor. KARADENİZ MUTFAĞI VE TABİİ Kİ KUYMAK! Mars Otel’in bir başka öne çıkan özelliği ise Karadeniz mutfağının en lezzetli ürünlerinin sunulduğu restoranı. Mevsimine göre bazen güneşin, bazen müthiş bir kar örtüsünün pırıl pırıl yıkadığı orman manzarasına karşı yörenin doğal ürünleriyle hazırlanan yiyecek ve içecekler, her öğünü bir ziyafete dönüştürüyor. Türkiye’nin en lezzetli sütlerinden yapılan yiye-

cekler Mars Otel menüsünün en seçkin kalemleri olarak dikkat çekiyor. Yerel aşçıların nadide eseri kuymak ise konukların her zaman bir numaralı tercihi oluyor. Halis tereyağı, yöreye özgü bir peynir cinsi ve mısır unundan yapılan kuymak, hemen her öğünde yenebilecek, tadına doyulmaz bir lezzet. Damakta kuymak tadıyla Mars Oteli kucaklayan Artvin yaylalarını keşfe çıkmak ise bambaşka bir deneyim. Dört mevsim hizmet veren Mars Otel’de arkadaş gruplarına özel konaklama olanakları sağlanıyor. Ayrıca otelin özel salonları ile bahçesi de çeşitli etkinlikler düzenlemek için uygun ortam sunuyor.

75


TURİZM VE OTEL

ŞEHRİN CAZİBELİ İTALYANI “NABU KARAKÖY” İstanbul’un canlılığıyla harmanlanan, Karaköy’ün özünden ilham alan, karakterindeki İtalyanı en ince ayrıntısına kadar yaşatan “Nabu Karaköy”, 30 odalı tasarım oteli, ünlü şef Matteo Bertuletti’nin önderliğindeki gastropub restoranı, özgün mimarisi ve gecelerin ritmini yükselten partileri ile akıllarda unutulmaz izler bırakıyor. Karaköy’de Mumhane Caddesi ve Murakıp Sokak’ın köşesinde yer alan, isminin özü Babillerde “Yazı ve Bilgelik Tanrısı”ndan gelen Nabu Karaköy, 30 odalı butik otel tarafı ve enfes İtalyan lezzetlerine imza atan Nabu Italian Gastropub restoranıyla fark yaratıyor. Şehrin ve Karaköy’ün ruhunu, endüstriyel detayları içinde barındıran minimal tasarım anlayışı ile 30 odasına yansıtan Nabu Karaköy Hotel, İstanbul’un keyfini yaşamak isteyen yerli – yabancı misafirleri ağırlıyor. Yepyeni deneyimlerle, İtalyan mutfağının doruk noktasını yaşamak isteyenlerin buluşma noktası olan Nabu Italian Gastropub ise gastronomi dünyasının ünlü isimlerinden şef Matteo Bertuletti’nin enerjisini ve benzersiz lezzetlerini yansıtıyor. Kendi Evinizdeymişsiniz Gibi Konforlu, Huzurlu ve Keyifli… Deluxe, Superior, Quiet, Smart olmak üzere 4 farklı kategoride 30 odası bulunan Nabu Karaköy Hotel, ağırladığı misafirlerine İstanbul’un ve Karaköy’ün ruhundan aldığı ilhamı yaşatıyor. Keyif, lezzet, sanat, tasarım ve konforun bir araya geldiği Nabu Karaköy Hotel, sanayi ve endüstriyel yaklaşımları-

76

nın ardından kendini gösteren elegan ve sanatsal çizgileri ile şaşırtan, çarpıcı bir mimariye sahip. Dış cepheye konumlandırılan aydınlatmanın etkisiyle gecenin karanlığında kendini daha da iyi gösteren Nabu Karaköy’ün her bir oda balkonundaki çiçeklendirmeler ve dış bahçe adeta İtalya’daymışsınız hissi veriyor. Tabaktaki Lezzetin Sırrı Mutfaktaki İtalyan “şef Matteo Bertuletti”… Şehrin ünlü grafiticisi Leo Lunatic’in adeta bir sanat eseri edasında özel olarak çizdiği, insanların önünde fotoğraf çektirmek için sıraya girdiği “Eat More Art” grafitisi ile bölgedeki varlığını hemen fark ettiren Nabu Italian Gastropub, Karaköy’ün dar sokaklarından kurtulup rahatlıkla nefes alacağınız oldukça ferah bir alan sunuyor. Gastro pub anlayışı ile yemek deneyimini en üst seviyede yaşatan, fine dining lezzetleri konforlu ve eğlenceli bir ortamda sunan, pub tarafıyla da keyifli partilere ev sahipliği yapan Nabu Italian Gastropub’ın mutfağındaki İtalyan, hünerleri kadar güler yüzüyle de kalpleri fetheden şef Matteo Bertulett… Şef Matteo Bertulett önderliğindeki Nabu Italian Gastropub mutfak ekibi kahvaltıdan akşam yemeğine uzanan oldukça seçenekli İtalyan

lezzetleri hazırlıyor. Oldukça zengin bir şarap mahzeni de bulunan Nabu Italian Gastropub’ta yemek servisi 08.00’da başlıyor, 22.00’a kadar devam ediyor. Şehrin cazibeli İtalyan’ı Nabu Italian Gastropub, iyi lezzet, iyi içki ve iyi müzik üçlüsü ile beklenenin de ötesinde anlar yaşatıyor! İstanbul’un Kalbinden Gecelere Renk Veren Nabu Partileri… 22.00 itibariyle adım attığınız anda sizi karşılayan ve heyecanlandıran Nabu partileri mekanın olmazsa olmazlarından çünkü Nabu Karaköy’ün doğasında eğlenmek ve keyif var. Yerli ve yabancı, her biri ayrı bir renk, ayrı bir hikaye insanların sosyalleşme adresi olan Nabu Karaköy, sahnesinde ağırladığı sanatçıların canlı performansları ve ritmi yükselten DJ’ler ile İstanbul gecelerine yön veriyor. Ev konforunda partiler yapmak isteyenlerin de rahatlıkla ve keyifle kiralama yapabildiği Nabu Karaköy oldukça çarpıcı özel partilere de ev sahipliği yapıyor. Butik parti anlayışı ile istenilenin ötesinde kutlamalar yaşatan Nabu Karaköy, içten kahkahaların, samimi arkadaşlıkların, kaliteli eğlencenin ve unutulmaz anların buluşma noktası olarak kalplere taht kuruyor.


CAFE & RESTAURANT

AİLA USULÜ KAHVALTI BAŞLIYOR! Şef Umut Karakuş’un eşsiz Türk mutfağı Aila, misafirlerini özel lezzetlerle buluşturmaya devam ediyor. Aila’da, Türkiye’nin dört bir yanından coğrafi işaretli ürünleri ve beklenmedik lezzetleriyle, Mart ayı itibariyle, gerçek lezzetlerle Türk kahvaltısı başlıyor! Türk mutfağının benzersiz lezzet mirasının kusursuz bir servis anlayışı ile birleştiği Aila, “Türkiye’nin En İyi Şefi” unvanına sahip Umut Karakuş yönetiminde yepyeni bir Türk kahvaltısı konseptine ev sahipliği yapmaya başlıyor. Anadolu’nun dört bir yanından “coğrafi işaretli ürünleri” içeren Aila usulü kahvaltı, 11 Mart Pazar günü itibariyle, her ayın 2. ve 4. Pazar günü, gerçek lezzet avcılarını bu kez kahvaltıda ağırlıyor. Açık büfe türü brunch’larda aradığını bulamayan ve masaya servis yapılmasını tercih eden konukların büyük keyif alacağı bu çok özel kahvaltı

konseptinde, Antakya’nın Sürk Peyniri’nden Domat Zeytini’ne, Varto Keçi Peyniri’nden Van Otlu Peyniri’ne kadar onlarca coğrafi işaret sahibi özgün lezzet yer alıyor. Umut şef, Türkiye’nin bu en nadide ürünlerinin yanı sıra, şekersiz ev yapımı elma, armut, domates ve portakal kabuğu reçelleri ile, Erzincan Tulum peyniri üzerinde servis edilen acı biber reçeli, yumurta, şarküteri çeşitleri, tuzlu yoğurt gibi lezzetlere de kahvaltıda yer veriyor. Fırından hamur işleri, ekşi mayalı ekmek, pişi, katmer ve böreklerin yanı sıra, bu muhteşem damak şenliğinde Aila’nın alamet-i

farikası olan Baharat Kütüphanesi’ni de unutmayan şef, Bodrum’un Kalamata Zeytini’ni sumakla, Domat Zeytini ise aspir otuyla sunarken, Antakya kırma zeytine portakal kabuğu tozu serpiyor. Yeşil zeytinler ise, antep fıstığı dolgulu. Kişi başı fiyatı 85 TL olan Aila kahvaltıda, tadı damağınızda kalacak tüm bu lezzetlere ek olarak, sıcak humuslu yumurta, kırmızı pancarlı, ıspanaklı ve sade olarak üç tipte sunulan omlet, otlu, peynirli, pastırmalı çeşitli pideler, açık tost gibi a la carte seçenekler de mevcut.

77


CAFE & RESTAURANT

Kafe-fırın sektörünün büyüklüğü yaklaşık 70 milyar TL Paşafırını’nın 2023 hedefi 200 şube Kafe-Fırın sektörünün önde gelen ismi Paşafırını, birbirinden iddialı tatlarını, yeni franchise vererek Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına taşımayı hedefliyor. Bugün, Türkiye’de 30’u franchise olmak üzere toplam 33 şube, yurt dışında ise 2 şube ile lezzet tutkunlarını karşılayan Paşafırını; 2023 yılsonuna kadar, 200 şubeye ulaşmayı hedefliyor. Türkiye’de 1990’lı yılların başında hayatımıza dahil olan AVM’ler, farklı sektörlerin gelişim göstermesine vesile oldu. Kafe-fırın sektörü de bu büyümeden büyük ölçüde etkilendi ve şube sayısını artırmaya başladı. Bu artışla da doğru orantılı olarak Türkiye’de kafe-fırın sektörünün büyüklüğü 70 milyar TL civarına ulaştı ve binlerce kişiye istihdam sağlayan bir güç oldu. “Sektörde dünya nüfusunun yüzde 4’ü çalışıyor” Bugün, Türkiye’de 30’u franchise olmak üzere toplam 33 şube, yurt dışında ise 2 şube ile lezzet tutkunlarını karşılayan Paşafırını’nın Yönetim Kurulu Üyesi Mansur Boran, hedeflerinin 2023 yılına kadar 200 şubeye ulaşmak olduğunu söyledi. Türkiye’de kafe-fırın sektöründe yaklaşık 20 adet markalı kurumsal hizmet veren şirket olduğunun altını çizen Boran, “Günümüz Türkiye’sinde kafe-fırın sektörü her geçen gün kendini yeniliyor. Mevcut firmalar da şubeleşmek için bayi arıyor. Bu

78

bakış açısıyla yüksek kazanç vaat eden sektörümüz yeni yatırımcılarını bekliyor. Dolayısıyla dünyada da yaygın olan bu sektör için sadece ABD’de 650 milyar Euro’luk bir pazar hacmi olduğunu söylesek yanılmayız. Sektörde dünya nüfusunun yüzde 4’ü kadar çalışan olduğu öngörülüyor” dedi. Boran: Yatırımcılar, yatırım bedellerini 24-36 ay arasında alabilecekler Paşafırını için ortalama kurulum maliyetinin m2 başına 1000 dolar olduğunu aktaran Boran, dükkanın fiziki şartlarına göre fiyatın değişebildiğinin altını çizdi. Sektörde yatırımının geri dönüşünün hızlı bir şekilde olduğunu belirten Boran, “Biz franchise yatırımcılarına yatırım bedellerini 2436 ay arasında alabileceklerini söylüyoruz. Aynı zamanda işinin başında durabilecek, mağaza yönetecek sosyal ve bölgesini tanıyan girişimcilerle ilerlemek istiyoruz. Günümüzde şehir hayatında yoğun çalışma temposunu yaşayan insanların lez-

zetli, hızlı ulaşılabilir ve sağlıklı tatlara olan özlemi giderek artırıyor. Bu noktada Paşafırını, lezzetli tatlarını en hızlı şekilde tüketicilere ulaştırıyor. Bu bağlamda kafe-fırın sektörünün gelecekte çok daha rağbet görerek büyüyeceğini düşünüyoruz. Yatırım yapmak isteyenler için önü açık bir sektör olduğuna inanıyoruz. Bu noktada da bu alana yatırım yapmak isteyenler, mağaza lokasyonu’nu çok iyi araştırmalılar ve yatırım yapmak için çabuk karar vermemeliler.” Paşafınının için franchise giriş bedelinin 30.000 bin dolar, yatırım maliyetimiz ise m2 başına 1.000 dolar olduğunu belirten Paşafırını Yönetim Kurulu Üyesi Mansur Boran, hedeflenen aylık cironun 180.000 – 200.000 TL arası, reklam katkı payını ise 1250 TL olduğunu açıkladı. Ayrıca markanın aylık royalty bedeli almadıklarını söyleyen Boran, mağaza kira bedelinin ise aylık ortalama 10 bin TL 40 bin TL arası olabileceğinin altını çizdi.


CAFE & RESTAURANT

The House Cafe Büyüyor… The House Cafe 4 Yeni Lokasyonda Kapılarını Açtı Yıllardır değişmeyen kalite anlayışı ve klasikleşen lezzetleriyle vazgeçilmez adreslerden biri olan The House Cafe, yeni şubelerle büyümeye devam ediyor. Ekim ayı sonunda, sanat ve yeme içmenin merkezlerinden Akaretler’de yeni şubesini açan The House Cafe; Bakü ve İzmir’deki 2. şubeleri ile Kayseri’de ard arda açılan yeni şubelerle birlikte, 4 yeni lokasyonda daha müdavimleriyle buluşuyor. İstanbul’un en güzel semtlerinde yer alan The House Cafe şubelerinin 7.’si olan Akaretler, dekorasyonundan menüsüne kadar her detayla ‘The House Cafe geleneği’ni devam ettirirken; yanı başında açılan ‘mahalle barı’ No Fish Today’le de bambaşka bir ‘The House Cafe deneyimi’ sunuyor. Kayseri ve Bakü’nün ardından son olarak İzmir Mavibahçe’deki şubeyle birlikte The House Cafe’nin şube sayısı toplam 12’ye ulaştı. İlk şubesi 15 yıl önce Nişantaşı Atiye Sokak’ta açılan, klasikleşen lezzetleri ve kendinizi evinizde hissettiren ortamıyla, yurtiçinde ve yurtdışında en güzel lokasyonlarda yer alan The House Cafe; Akaretler’in ardından Bakü, Kayseri ve son olarak İzmir Mavibahçe’de açılan yeni mekanlarla beraber, şube sayısını 12’ye çıkardı. Ayrıca Akaretler’deki yeni The House Cafe’nin yanı başında, grubun bir diğer markası olan ‘Nişantaşı’nın mahalle barı’ No Fish Today’in 2. şubesi de açıldı.

Tanıdığınız The House Cafe Lezzetleri The House Cafe’nin 4 yeni şubesinin menüsünde de beğendili köfte, şinitzel, The House burger, The House brownie ve limonata gibi klasikleşen lezzetlerin yanı sıra menüye yeni eklenen ve çok ilgi gören tulum peynirli kara buğday salatası, vejeteryan pizza, karışık dağ mantarlı risotto ve körili tavuk seçenekleri de yer alıyor. Yurtiçinde İstanbul’da Teşvikiye, Corner (Nişantaşı), İstinyePark, Grand Pera, Kanyon, Ortaköy, Akaretler’in yanı sıra Kayseri ve İzmir’deki şubeleri ile yurtdışında Bakü’deki şubesiyle hizmet veren The House Cafe; yeni açılanlarla birlikte toplam 12 şubesiyle, ev sıcaklığında bir ortamda, benzersiz lezzetleri müdavimleriyle buluşturmaya devam ediyor. Mahallenin Barı: No Fish Today Nişantaşı’ndaki ilk şubesinin ardından 2. şubesiyle mahalle barı konseptini Akaretler’e taşıyan No Fish Today ise sunumlarındaki sadeliğin aksine, lezzet-

leriyle oldukça iddialı. Mekan, sabahları taze kahve veya ev yapımı poğaça ile hızlı bir kahvaltı, gün ortasında bir akşamüstü kaçamağı ya da iş çıkısı yorgunluk atmak için ideal bir ortam yaratıyor. Haftanın her günü farklı tarzlardaki DJ performansları ile eğlence dolu saatler vadeden mekanın menüsünde ise sevilen The House Cafe lezzetlerinin yanı sıra; sandviçler, atıştırmalıklar, salatalar, pide ve annenizin keki gibi rahat ve herkese hitap edecek lezzetler yer alıyor. Menüde ön plana çıkan lezzetler arasında ise paylaşımlık olarak sunulan yoğurtlu avakado ezmesi, minik ıslak hamburger&kızarmış patates, mücver, Meksika usulü nacho ve fish&cips yer alıyor. No Fish Today, günün her saati ister kahveye, ister güzel bir kokteyl yanında atıştırmalık için rahatlıkla uğranabilecek, mahallenin barı konsepti sunuyor.

79


ATAMA

SİF İş Makinaları Genel Müdürü Tolga Atmaca Oldu SİF İş Makinaları Genel Müdürlük görevine atanan Tolga Atmaca, 19 Şubat 2018 tarihi itibariyle görevine başladı. STFA Grubu tarafından yapılan açıklamaya göre: 1956 yılından bu yana Türkiye’de iş makinaları sektöründe faaliyet gösteren, 1974 yılından beri de dünyanın önde gelen iş makinası üreticilerinden JCB’nin distribütörlüğünü yürüten SİF İş Makinaları’nın Genel Müdürlük görevine, 19 Şubat 2018 tarihi itibariyle Tolga Atmaca atandı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Makina Mühendisliği Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlayan Tolga Atmaca, çalışma hayatına 1997 yılında Polinas’ta Üretim Mühendisi olarak başladı. Ardından 19982002 yılları arasında Opel Türkiye’de Müşteri İlişkileri, Pazarlama ve Satış’tan sorumlu Müdür olarak çalışan Atmaca, 2002-2011 yılları arasında General Motors Merkez Doğu Avrupa ve Rusya operasyonlarında Satış ve Pazarlama Müdürlüğü ve Satış Sonrası Hizmetler Direktörlüğü pozisyonlarında bulundu. 2011-2014 yılları arasında Chevrolet Türkiye Genel Müdürü, 2016’dan bugüne kadar Mahle Doğu ve Orta Asya organizasyonundan sorumlu Genel Müdür olarak çalıştı. Tolga Atmaca; Türkiye,

Orta Doğu, Orta Asya, Doğu ve Orta Avrupa ve Rusya gibi bölgelerde, otomotiv, taşıt ve yedek parça sektöründe, satış, iş geliştirme, pazarlama, satış sonrası hizmetler, marka ve strateji ve bölgesel yapılandırmalar gibi birçok alanda deneyime sahip. STFA Grubu CEO’su Yetik Kadri Mert, konuyla ilgili şunları söyledi: STFA grubu olarak kurumsal

yapımızı doğru yetenek yönetimi ile güçlendirmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda SİF İş Makinaları Genel Müdürlüğünü üstlenen Sayın Tolga Atmaca’nın sektördeki uzmanlık ve deneyimi ile grubumuza önemli katkılar sağlayacağına inanıyor, yeni görevinde başarılar diliyorum.”

CHEP Türkiye’de üst düzey atama Şafak Aktekin, CHEP Türkiye ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü olarak atandı Şubat ayı itibarıyla CHEP Türkiye ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü görevini yürütecek olan Şafak Aktekin, Türkiye’nin yanı sıra Fas, Mısır, Tunus ve Cezayir olmak üzere sorumlu olduğu ülkelerin genişlemesiyle beraber Avustralya yatırımlarını temsil etmeye devam edecek Uluslararası tedarik zinciri devi Brambles Grubu’nun bir parçası olan ve Avustralya’da kurulan CHEP’in 4 yıldır CHEP Türkiye Genel Müdürlüğü görevini yürüten Şafak Aktekin, 2018 Şubat ayı itibarıyla CHEP Türkiye ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü olarak atandı. Şafak Aktekin; Fas, Mısır, Tunus ve Cezayir olmak üzere sorumlu olduğu ülkelerin genişlemesiyle beraber Avustralya yatırımlarını bu bölgede temsil etmeye devam edecek. Çeşitli görevlerde birçok farklı proje yürüttü CHEP Türkiye’ye katılmadan önce DHL’de 12 yıl boyunca farklı görevlerde çalışan Şafak Aktekin, firmada tedarik zinciri süreçlerinin iyileştirilmesine ve maliyet yapılarının geliştirilmesine yönelik birçok projede yer aldı. Aktekin, CHEP’te Genel Müdür görevini yürüttüğü 4 yıl boyunca ise üst üste yüksek büyüme oranları yakalayarak Türkiye’ye yapılan uluslararası yatırımın doğrudan artmasına katkı sağladı. 80


ATAMA

dsm group‘un başkanlığını İlker Akar üstlendi. Dünya çapında ses getiren etkinliklere imza atan dsm group‘un başkanlık görevine İlker Akar getirildi. 1969 yılında İstanbul’da doğan İlker Akar, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesini bitirdikten sonra iş hayatına finans sektöründe başladı. Akar, 1989-2004 yılları arasında birçok aracı kuruluş ve yatırım bankasında farklı pozisyonlarda çalıştıktan sonra İktisat Portföy yönetiminde Genel Müdür pozisyonuna geldi. Finans kariyerine 2004 yılında son verdikten sonra aynı yılın Mart ayında dsm group’ta göreve basladı. SPK ileri düzey lisansa sahip olan İlker Akar, evli ve bir çocuk babasıdır.

Electrolux “Yılın En Başarılı Beyaz Eşya Markası” seçildi Marketing Türkiye Dergisi’nin araştırma şirketi Akademetre iş birliğiyle düzenlediği “The ONE Awards 2017” Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde Beyaz Eşya sektöründe yılın en başarılı markası Electrolux seçildi. Electrolux, beyaz eşya kategorisindeki konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Akademetre’nin toplam 12 ilde 1200 kişiyle yaptığı yüz yüze görüşmelere dayanan “İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü” araştırmasına göre “The ONE Awards 2017” Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde Beyaz Eşya sektöründe birincilik ödülü Electrolux’ün oldu. 40’ı aşkın sektörde önde gelen markaların dokuz ana kriter üzerinden değerlendirmeye tabi tutul-

duğu ödül organizasyonunda Electrolux Türkiye, 2017 yılında Beyaz Eşya sektöründe marka itibarını en çok artıran kurum seçilerek “The One” ödülünün sahibi oldu. Electrolux Türkiye’ye ödülü, 5 Ocak Cuma akşamı Raffles İstanbul Zorlu Center’da düzenlenen törende takdim edildi. Electrolux Türkiye adına ödülü kabul eden Beyaz Eşya Ülke Müdürü Ilgaz Volkan, 100 yıllık küresel geçmişe sahip Electrolux’ün amacının hayatı daha iyiye şekillendirmek olduğunu ve 25 yılı aşkın sü-

redir faaliyet gösterdikleri Türkiye’de tüm düşüncelerinin, tüm ürünlerinin, tüm hizmetlerinin ve tüm etkileşimlerinin bu çabayı yansıttığını dile getirdi. Volkan, sene içinde yaptıkları çalışmaların sonucunu görme fırsatı verdikleri için Marketing Türkiye ve Akademetre’ye, bu başarıda emeği geçen tüm ekibine ve Electrolux’ün değerli kullanıcılarına teşekkürlerini iletti.

81


1 Yıllık (12 Sayı) Abone Bedeli

140¨


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

83


GAYRİMENKUL-İNŞAAT

Otel Zeytinada, misafirlerine, bir butik otelden beklenen tüm hizmetleri sunmanın yanı sıra, onlara eşsiz doğa harikası botanik bahçesinde bir dinlence vaat ediyor. Havuzunun tam ortasına konmuş zeytin ağacı sizlere sesleniyor… Hotel Zeytinada promises to the guests high quality service than a boutique Hotel. Where you find a wonderfull botanical garden and an olive tree island in the pool.Olive tree is calling you…

www.zeytinada.com 84

Tel: +90 252 367 2275 - Fax: +90 252 367 2167 info@zeytinada.com / Torba Mevkii, Torba / BODRUM


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.