Şubat 2014

Page 1

GÜNCEL BİYOLOJİ DERGİSİ

ŞUBAT ,2014


ŞUBAT 2014 , KAPSUL PLUS

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman desteğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN’a teşekkür ederiz. Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teşvik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmekte olduğumuz kapsül plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında desteğini bizden esirgemeyen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖKALP MURANLI’ya teşekkür ederiz.

“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”

Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve değerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇERKEZKAYABEKİR, Doç.Dr. Kadri KIRAN,Araş.Gör.Dr. Utku GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru DİKER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz. Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği geçen sayın Yrd.Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üyesi sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Özellikle yazdıkları yazılarla kapsül plus dergisinin ve duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesinde katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.

Sayfa 2

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

ŞUBAT 2014 , KAPSUL PLUS

Sevgili Kapsul Plus Okuyucuları; Bir buluşma gününe daha sizlerle gelmiş olmaktan dolayı kıvanç duymaktayız. Havalar epeyce soğudu fakat sayfaların içinizi ısıtacağından şüphemiz yok. Do-

DANIŞMAN DOÇ.DR.FULYA DİLEK GÖKALP MURANLI fulyadilek@trakya.edu.tr

laşacağınız sayfalar sıcacık ve sizi içine çekecek , kendinizi sayfaların akışına bırakmanız yeterli olacaktır. Dönüp baktığınız her bir sayfada aklınız kalabilir bir daha bakmak isteyebilirsiniz, ilginizi çeken her bir

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

konuda şaşırıp kalabilir, renkli içerikte kendinizi kaybe-

METE ARSLAN KONAK

debilir bir sonraki konuda kendinizi bulabilirsiniz; ola-

metearslankonak@gmail.com

ğan şeyler… İçerikten bahsedecek olursak; hepimizin her

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRLERİ TAYFUN GÖZLER tayfungozler@yandex.com

EMİNE CEYDA SÖZÜER emcey_16@gmail.com

gün tükettiği kökenine indiğimizde buğdaya dayanan

“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”

ama toplumsal olarak bu konuyla ilgili yanlışlar bulunan ekmek kullanımı ve bu problemle ilgili ne yapmamız gerektiği, güvenerek yediğimiz ama hormonlu olduğu aklımızın bir ucunda bulunan besinler ve sporcu dopingleri, günümüzde hızla yükselişe geçen bir dal olan biyo-

EDİTÖRLER ASLIHAN DİKMEN dkmn.aslihan@gmail.com

medikal mühendisliği ile bilinmesi gerekenler, kendimizce kanıtlanan doğru bildiğimiz yanlışlar, hücrelerimize indiğimizde en küçük birim dna ‘ na hakkında araştırmalar yapan Rosalind Franklin’in hayatı , 4 Şubat

ÖZGE BİÇEROĞLU ozge_mgmama@hotmail.com

Dünya Kanser Günü ve önemlisi olmazsa olmazımız canlılar dünyası ve bilim dünyasından güncel haberler… Bu kadar dopdolu içerik varken dergi okunmaz da ne yapılır? Size sayfalar arasında iyi yolculuklar dilerken keyifli okumanızı temenni ediyoruz…

KAPSUL PLUS AİLESİ

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 3


KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 4

BUĞDAYIMIZ EKMEĞİMİZ, İLGİLİ BAZI TOPLUMSAL YANLIŞLARIMIZ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Ülkemizde yılda 2,1 milyar ekmek israf edilmekte ve bunun ekonomik değeri yaklaşık 1,5 milyar TL’dir. Bu para ile 80 hastane ve 500 okul inşa edilebilir. Kurumsal israf oranı; lokanta ve otellerde % 1,8; personel yemekhanelerinde % 0,7; öğrenci yemekhanelerinde ise % 1,4 olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla ekmeğin kesinlikle israf edilmemesi ve yeterince alınıp, küflendirilmeden kullanılması gereklidir.

6

“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”

HORMONLU GIDALARDAN SPORCU DOPİNGİNE Çesitli etkilere sahip hormonların sayısız yapay, hatta GD kombinasyonları üretilmekte ve satılmaktadır. Erythropin (EPO), doğal bir hormonun genetik olarak değiştirilmiş versiyonu olup, birçok atletizm yarışmalarında kullanıldığı sır olmaktadır.

10

BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİĞİ Biyomedikal Mühendisliği tıp ve biyoloji gibi yaşayan organizmalarla ilgilenen bilimlerle, mühendislik, matematik, fizik gibi fen alanındaki bilimlerin birleşiminden oluşan, disiplinlerarası bir çalışma alanıdır .

13

CANLILAR DÜNYASI

18-20

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 4 Kapsul Plus

4 ŞUBAT DÜNYA

4

Şubat ,2014


KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 5

ROSALİND FRANKLİN Rosalind Franklin, en çok DNA'nın X-ray kırılımlarının görüntüleri çalışmasıyla tanındı. Bu çalışması DNA iki sarmalın temeli oldu. Rosalind Franklin'in elde ettiği veriler daha sonra Crick ve Watson tarafından geliştirilen DNA yapısında birebir kullanıldı.

16

“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan

ELEKTRON MİKROSOBU GÖRÜNTÜLERİ

bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”

Elektron mikroskobu genel olarak cisimden saçılan elektronların görüntülenmesi üzerine kuruludur. Maddeyle etkileşen elektronların dalgaboyu bu görüntülemenin nanometre boyutlarında yapılmasına olanak sağlar. Bu tip mikroskoplar, elektron enerjisine ve ölçüm aletinin çalışma moduna göre,geçirimli elektron mikroskobu, taramalı elektron mikroskobu, düşük enerjili elektron mikroskobu gibi farklı sınıflara ayrılır.

22

DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR Aşırı su zararlı mıdır? Böbreklerin dışarı atamayacağı kadar çok su, toksik etki gösterir. Ancak su zehirlenmesi günlük gereksinimin çok üzerinde içildiği zaman ortaya çıkabilir. Bazı hastalık durumlarında bu kadar çok su içilmeden de böbreklerin atma kapasitesi aşılabilir. Aşırı su içme belirtilerinden biri de bulanık görmektir.

26

KANSER GÜNÜ

24

HABERLER

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Kapsul Plus

28 Sayfa 5

5

Şubat, 2014


Buğday, tek yıllık bir bitki olup, her türlü iklim ve toprak koşullarında yetişebilecek çok sayıda çok sayıda çeşitlere sahip olması nedeniyle, dünyanın hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Buğday gerek dünyada; gerekse ülkemizde en fazla üretilen tarım ürünüdür.

Buğday, tahıl ekim alanının %73'ini oluşturur. Buğday halkın temel besin maddesi ola ekmeğin ham maddesi olduğu için ülkemizde çok önemli bir bitkidir. Buğday yetime döneminde yağış ister olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık ister. Dolayısıyla Karadeniz'de yetişmez. Doğu Anadolu'nun yüksek yerlerinde de tarımı yapılmaz. Üretimin en fazla olduğu bölgelerimiz Trakya ve iç Anadolu’dur.

Tahılların en bariz özelliği, meyvelerinin küçük taneler (daneler) halinde olması ve genellikle un haline getirilerek kullanılmasıdır. Bu sebepten dolayı tahıl bitkileri, “taneli bitkiler” veya “un veren bitkiler” olarak da adlandırılmıştır. Beslenme için gerekli olan nişasta ve proteinli maddeleri yüksek oranda (5/1) ihtiva ederler. Bu nedenle bugün dünyada ziraata ayrılan toprakların yarısından fazlası (% 55) buğdaygil bitkilerine ayrılmıştır.

Sayfa 6

Ülkemizin tahıl bitkileri ve özellikle buğday açısından Dünya’nın en önemli gen merkezlerinden biridir.

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Buğday türleri Anadolu’dan Balkanlara ve oradan da bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Suriye üzerinden

Ekmek, ekseriyetle buğdaydan yapılmaktadır.

Mısır ve Etiyopya'ya, İran üzerinden de Hindistan ve

Kültürü bu denli eski olmakla birlikte tahıllar,

Çin’e yayılmıştır. Buğday, Dünya’nın önce ılıman böl-

önceleri ezilerek ve bulamaç yapılarak ya da

gelerinin bir bitkisi olmuş, sonra diğer yerlere yayılmıştır. İspanyollar da buğdayı Amerika, Kanada ve Arjan-

kavrularak tüketilmiş; ekmek yapma ancak M.Ö.1800'lerde Mısırda öğrenilmiştir.

tin’e götürmüştür. Buğday, verimli hilal olarak adlandırılan eski mezopotamya uygarlıklarının olduğu Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgelerin, Kuzey Irak, Filistin, Ürdün, İran’ın güneyi olan bölge içinde bulunmaktadır. Bu bölge en eski uygarlıkların, özellikle buğday tarımı yaptığı bölgelerdir ve birçok değişik buğday genotipleri bu topraklarda yetiştirilmiştir. Dolayısıyla aynı zamanda gen havuzu da oldukça geniştir. Bu durum, bu buğdayların gen kaynağı olarak ileride yapılacak diğer ekmeklik buğday genotiplerinin ıslah ve seleksiyonunda bir kaynak olarak kullanılmasını gündeme getirmektedir. Bu nedenle ülkemiz, bitki kaçakçılarının ilgi odağı halindedir. Nitekim birkaç yıl evvel bölgede

Kuraklık ve hastalıklar, buğday üretimini

eski buğday ırklarını kendi ülkelerine kaçırmak isteyen

en çok etkileyen faktörlerdir. Zira küresel iklim

turist görünümlü Japon kaçakçılar sınırda yakalanmış

değişikliği, tüm uzman olan ve olmayanların in-

ve topladıkları tüm buğday örnekleri ellerinden alın-

kar edemiyeceği bir gerçektir. Bu durum, buğday

mıştır. Maalesef bu konuda cezalar hiç caydırıcı olma-

verimini oldukça etkilemektedir. ABD tarım ba-

maktadır.

kanlığının en son istatistiklerine göre, 2011/12

Buğday verimini etkileyen en önemli faktör,

sezonu sonunda 18,8 milyon ton civarında ger-

yıllık yağışlar ve bunların buğdayın yetişme süresi içeri-

çekleştiği belirtilen Türkiye'nin buğday üretimi-

sindeki dağılışıdır. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki

nin, Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde, 3,3

yağışlar o yılki buğday verimini müspet veya menfi

milyonluk düşüşle, 15,5 milyon ton düzeyine ine-

yönde etkilemektedir. Verim üzerinde etkili olan diğer

ceği tahmin edilmekteydi. Nitekim çiftçi vatan-

faktörler ise çeşit, gübreleme, bakım, kültürel işlemler

daşlar da bu durumu yakından yaşadıklarını be-

vs. dir. Sulu koşullarda ise sulama zamanı, adedi ve

yanlarında yerel basına bildirmişlerdir.

verilecek su miktarı da verim üzerine etkilidir. KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 7


Nitekim oldukça güç şartlarda yoksulluk içinde

Dolayısıyla ekmeğimiz gelecekte daha

bağımsızlığını kazanmış bir ecdadın torunları olan biz-

pahalı ve daha zor üretileceği gerçeği ortaya çık-

ler, bir avuç ekmek ile emperyalistlere savaş açıp, ülke-

maktadır. Ülkemizde yılda 2,1 milyar ekmek israf

sini kurtaran bir ecdadın torunları olan bizler, kendi

edilmekte ve bunun ekonomik değeri yaklaşık 1,5

ekmeği ile yoğrulan başkasına muhtaç olmayan bir

milyar TL’dir. Bu para ile 80 hastane ve 500 okul

ecdadın torunlşarı olan bizler, ne oldu da şimdi bir tü-

inşa edilebilir. Kurumsal israf oranı; lokanta ve

ketişm toplumu haline geldik ? Beğenmedin mi at, git-

otellerde % 1,8; personel yemekhanelerinde %

sin, !! Eskisini getir, yenisini al götür, sonra yavaş yavaş

0,7; öğrenci yemekhanelerinde ise % 1,4 olarak

ödersin !! Bayatladı mı at gitsin !!! Ve bunun daha di-

tespit edilmiştir. Dolayısıyla ekmeğin kesinlikle

ğerleri. Bunun gibi daha niceleri !!

israf edilmemesi ve yeterince alınıp, küflendirilmeden kullanılması gereklidir. Bayat ekmeklerle yapılacak çok sayıda yemek ve tatlı tarifi Toprak mahsulleri ofisinin http://www.ekmekisrafetme.com/ Pages/TumTarifler.aspx sayfasından alınabilinir. İsraf etmek, çöpe atmak hem ekonomik kayıplara neden olmakta ve çevreye duyarlı ve kültürlü toplumlarda tasvip edilmeyen bir davranış şekli olmaktadır.

Sayfa 8

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Toplum olarak yapılması gereken, azla ka-

Beni övme sözlerini bırakınız. Gelecek için

naat edinmeyi öğrenmek, kimseye muhtaç olmaya-

neler yapacağız, onlardan bahsediniz!

cak şekilde yaşamayı gerçek bir fikir olarak kabul etmek, yediğimiz aşa ve ekmeğimize sahip çıkmak-

(M. Kemal ATATÜRK)

tır. Ne kadar çok borçlu olursak o denli emperyalistin kulu kölesi oluruz!! Ne denli aç kalırsak toplumsal çözülmelere ve bölünmelere gideriz!! Öyleyse,

Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine,

buradan çıkan sonuç; genetik varlığımızı korumalı

yükselmesine ve medenileşmesine karşılık

ve onları ekonomik öneme sahip ürünlere geçirmeli-

Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avru-

yiz. Kendi başımıza yetmeliyiz; kendi imkanlarımızla, yani “kendi yağımızla kavrulup” gelecek için daha çok şeyler üretmeli ve KALKINMALIYIZ. Yoksa atıp, saçarak, devamlı borçlanıp alarak ekonomik refah mümkün müdür ? Asla kaynaklarımızı, ekmeğimizi, aşımızı sarf etmemeli, yoksullarla ve sokak-

pa'dan almak gibi birtakım zihniyetler be-

taki aç susuz hayvanlarla paylaşmalıyız. Zaten Ulu

lirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecne-

önder Atatürk de bunu söylememiş midir ? Zaten

bilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıy-

Çanakkale’de ekmeğini buğday ve un yokluğu ne-

la yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi

deniyle kimi gün hiç yemeden emperyaliste kafa

kaydetmemiştir!

tutan ecdadımız da bunu yapmamış mıdır ? Zaten dinimiz de (isterseniz hiç inanmazsınız) bunu göstermemiş midir ?

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

“Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez”. (A’raf suresi, 31 ayetin bir kısmı)

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer (M.Akif ERSOY, Çanakkale Şehitlerine)

Kaynaklar http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/12/24/turkiyenin-bugday-uretimidusecek https://www.iha.com.tr/bugdayin-verimi-gecen-yila-oranla-dustu-gundem285733 http://www.ekmekisrafetme.com/UploadResim/EkmekYayinlar/ TurkiyedeEkmekIsrafi.pdf

YRD.DOÇ.DR.MEHMET AYBEKE TRAKYA ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ mehmetaybeke@trakya.edu.tr

http://www.ekmekisrafetme.com/Pages/TumTarifler.aspx

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 9


İnsan nüfusunun hızla artması diğer taraftan verimli tarım alanlarının şehirler şeklinde betonlaşarak azalması ayrıca uygulanan normal tarım yöntemleriyle elde edilen besinlerin, patlayan nüfusa yetmemesi, insanoğlunu yeni besin kaynakları bulmaya yöneltmiştir. Yüksek miktarlarda ürün veren (bol ve iri tohumlu tahıllar, yüksek et verimli, çabuk büyüyen ve üreyebilen büyük hayvanlar vb), hızlı-ucuz yollardan bitki ve hayvansal besin üretim yolları arama, bilim ve teknoloji alanı içerisine girmiştir. Bu yollardan birisi, daha önceki bilgi damlası olan “GDO” konusunda işlenmişti. GDO’dan başka, günümüzde birçok alanlarda “hormonların kullanımı” giderek tartışılan bir konu olmaktadır.

Hormon; bitki ve hayvanlarda doğal olarak oluşan, oluştuğu yerden organizmanın gerekli diğer kısımlarına taşınabilen ve oralarda etkin olabilen maddelerdir. Hormonlar, çok az dozlarda bile, büyüme, üreme ve diğer canlılık faaliyetlerinin düzenlenmesinde rol oynayan maddelerdir. Sayısız bitki ve hayvanda onlara özgü olan hormonlar bulunmaktadır. Örneğin bitkilerdeki oksinler, büyüme düzenleyici hormonlardır. İnsanda, pankreastan salgılanan insülin kandaki şeker (glikoz) miktarını arttırıcı ve dolayısıyla şekerin kullanımına bağlı olarak, vücuda enerji (yakıt) sağlanması durumunda çok önem taşır. Büyüme hormonu, kemik, karaciğer ve kaslarda etkili olarak, protein üretimin (örneğin kas gelişimi) dolayısıyla büyümede önem taşır. Sayfa 10

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Kimyasal olarak hormonlar, çesitli yapılarda (steroid vb) olabilir. Bugün yapay olarak üretilen hormon kombinasyonları, ihtiyacı olan hastalarda kullanılmakla beraber, birçok ülkede tarımda, ziraatta ve hayvancılıkta, yüksek ürün alınması için yaygınlıkla kullanılmaktadır. Hormonlar sadece büyüme hızlandırma amacıyla değil, kısırlastırma, cinsiyet değiştirme veya tek cinsiyette yavrular elde etmek için de kullanılmaktadır.. Hayvanları yavaş büyüten normal yemler yerine, yemlere katılan hormon içerikli ilaçlarla, yem üretimi gibi maliyetler düşürülmekte, hızlı ve ucuz bir şekilde büyüme sağlanabilmektedir. Hormonlar hayvanların metabolizmasını etkilemekte, yağ nispe-

Bitkilerde, hormon kullanımının baslangıç yıllarında, sadece döllenme gibi küçük amaçlarla kullanılmaya başlanmış, çiftçilerin bunu keşfi, aşırı miktarlarda kullanmaya yol açmıştır.

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

tini düşürmekte sonuçta daha fazla proteinli balık, tavuk, küçükbaş veya büyükbaş hayvan ya da yüksek miktarlarda süt elde edilebilmektedir.

Sayfa 11


Bitkilerde, hormon kullanımının baslangıç yıl-

Sporcular bir

larında, sadece döllenme gibi küçük amaçlarla kulla-

yana, besinlerimize gi-

nılmaya başlanmış, çiftçilerin bunu keşfi, aşırı miktar-

ren hormonlarin en bü-

larda kullanmaya yol açmıştır. A.B.D ve Kanada hor-

yük etkisinin kansere

monlu sığır eti üretimi, hormonlu sebze ve meyve üre-

neden oldugu açıkça

timinde birinci sırada yer almaktadır, bu sığır etleri

ispatlanmıştır. Çünkü,

Avrupa ve birçok ülkede büyük tartışmalara neden

vücut amaçsız yere ve

olmaktadır.

aşırı protein üretimi yapmaktadır. Yani DNA me-

Birçok sporda bugün doping haberlerinin sonu gelmemektedir. Örneğin insülin kökenli dopingler at-

kanizması çalışmayı dur-

letizm sporunda popüler yerini almaktadır. Çünkü bu

duramamaktadır.

doping maddeleri, kaslarda fazla glikoz yakılmasını

Birçok ülkede bu maddelerin kullanımı

artırarak aşırı enerji kullanımını sağlayabilmektedir.

sınırlandırılmıştır. Canlılar arasındaki hormon trafi-

Kas gelişiminde rol oynayan büyüme hormonu (BH),

ğinde, hormon içerikli kanser yapıcı maddeler, su

vücut geliştirme sporunda yer almış, ayrıca 1996 At-

ve besin zincirine girmekte, insanoğlunu dogrudan

lanta Olimpiyatlarının da “BH Oyunları” olarak adlan-

etkilemektedir.

dırılmasına yol açmıştır.

Hormonlu Gıdalar ve Sporcu Dopingi Çesitli etkilere sahip hormonların sayısız ya-

Pazarda rastlayabileceğimiz hormonlu besinlerin tanımı birçok kuruluş tarafından yapılmaktadır. Örneğin, domates, karpuz, salatalık,

pay, hatta GD kombinasyonları üretilmekte ve satıl-

çilek, patates gibi besinlerin içlerinin sünger gibi

maktadır. Erythropin (EPO), doğal bir hormonun ge-

olduğu, çekirdek evlerinin boş, aşırı büyük, tatsız

netik olarak değiştirilmiş versiyonu olup, birçok atle-

ve memeli oldugu birçok kaynakça belirtilmekte-

tizm yarışmalarında kullanıldığı sır olmaktadır. EPO,

dir. Bu sebze ve meyveleri, hele balık, et gibi ürün-

bir görevi vücutta oksijen taşınması olan kırmızı kan

leri, hormonsuz olanından ayırmak bir yetenek mi

hücrelerinin yapımını uyarmaktadır. Hızlı bir çaba sarf

olacak gelecekte?

ettiği için çok oksijene ihtiyacı olan sporcu için de bunun önemi açıktır. Çünkü, birçok spor da, çok büyük finans sektörü olarak günümüzde yerini almıştır.

Kaynaklar http://www.vize.com.tr/index.php? option=com_content&task=view&id=61&Itemid=14

PROF.DR.SELÇUK YURTSEVER T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoteknoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı

Sayfa 12

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Biyomedikal Mühendisliği tıp ve biyoloji gibi yaşayan organizmalarla ilgilenen bilimlerle, mühendislik, matematik, fizik gibi fen alanındaki bilimlerin birleşiminden oluşan, disiplinlerarası bir çalışma alanıdır. Son yıllarda, mühendislik ve tıbbi bilimler arasındaki kopukluğu ortadan kaldıran bu disiplinlerarası yaklaşım sayesinde mühendislik ve sağlık bilimleri uzmanlarından oluşan gruplar birlikte araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütmektedir. Mühendislik ve tıp bilimlerinin birlikteliği, bilimde ve sağlık sektöründe büyük başarıyla uygulanmaktadır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, özellikleri yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yarıiletken elektroniğinin keşfi ile başlayan elektronik ve bilgisayar mühendisliğindeki hızlı yükselişin sağladığı teknik olanaklar tıp alanında yaygın şekilde uygulanır hale gelmiştir. Örneğin; Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Bilgisayarlı Tomografi (BT), Sintigrafi gibi tıbbi görüntüleme teknikleri ve ultrason, lazer, kızılötesi ve elektro-uyarım tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Böylece, hekimlerin Subjektif yorumu yerine bilimsel ve objektif verilerle Hastalıklara tanı konulması ve hastaların tedavisi gerçekleşmektedir.

Biyomedikal mühendisleri kendi disiplinlerarası bilgilerini, yeni tıbbi cihazlar ve aletleri tasarlamakta, insan vücudunu anlama ve onarmada mühendisliğin ilkelerini uygulamakta, karar vermekte ve mühendislik araçlarının kullanım maliyetini azaltmakta kullanmaktadır.

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 13


Biyomedikal Mühendislerinin çalışma koşulları nelerdir? Biyomedikal Mühendislerinin iş sahalarına göre çalışma koşulları değişmektedir. Her mühendislik alanında olduğu gibi araştırma geliştirme birimlerinde bilgisayarlarla, teknolojik test ekipmanlarıyla, laboratuarlarda ya da ofislerde çalışabilirler. Sağlık kuruluşlarında çalışan olabilecekleri gibi bu kuruluşlarla ikili ilişkiler kuran kişi konumunda da bulunabilirler. Gelir durumu göz önüne alındığında ve yeni mezun mühendislerle karşılaştırıldığında ise görece daha kolay ve yüksek ücretli iş bulabilmektedirler.

Biyomedikal Mühendisliği için yüksek öğrenim olanakları nelerdir? Biyomedikal Mühendisliği öğrencileri lisans eğitim-

Biyomedikal mühendisi olmak isteyenlerin,

lerini tamamladıktan sonra Türkiye'de ve yurt dışında saygın okullarda lisans üstü eğitimlerine devam edebilirler. Günümüzde yetişmiş elaman ihtiyacının en yüksek olduğu alanlardan biri biyomedikal mühendisliğidir. Bunun yanında üst ihtisası elektrik elektronik mühendisliğinde, makine mühendisliğin-

- Üstün bir akademik yeteneğe - Şekil ilişkilerini görebilme yeteneğine sahip, - Fen alanına ilgi duyan, - Tasarım gücü kuvvetli, yaratıcı,

de, bilgisayar mühendisliğinde, kimya mühendisli-

- Ayrıntıları görebilen,

ğinde ve malzeme mühendisliğinde yapabilirler. Bi-

- Dikkatli ve sorumluluk sahibi kimseler

yomedikal alanı, ülkemizde lisans üstü eğitim öncelikli konular arasında bulunmaktadır, bu nedenle

olmaları gerekmektedir.

yurt içi ve yurt dışı eğitim bursu olanakları oldukça fazladır.

Sayfa 14

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


- Kalp pilleri, yapay organlar, diyaliz makinesi gibi tıbbi cihazların tasarımı ve üretilmesi, - Hastaların durumunu ameliyat ve yoğun bakım sırasında izleyecek elektronik ve bilgisayar sistemlerinin tasarlanması ve kurulması, -Emniyet ve sterilizasyon standartlarını belirleme ve uygulamadan sorumlu olarak görev almaktadırlar.

- Kan analizi için gereken sensörlerin tasarlanması ve üretilmesi,

Biyomedikal Mühendisliği başlıca araştırma

- Klinik çalışmalarda alınacak kararlara destek sağlaya-

alanları nelerdir?

cak uzman sistemler ve yapay zeka sistemlerinin tasar-

Biyomedikal mühendisliği, yeni teknoloji-

lanması ve gerçekleştirilmesi,

ler geliştirerek insan sağlığına katkıda bulunan

- Ultrason, manyetik rezonans, röntgen, anjiyo vb. tıbbi

dinamik ve çok hızlı gelişen bir mühendislik dalı-

görüntüleme sistemlerinin tasarlanması ve üretimi,

dır. Başlıca çalışma konuları, biyoalgılayıcılar, bi-

- Dolaşım, sindirim, solunum, sinir vb. fizyolojik sistem-

yoelektronik sinyal işleme, biyomalzemeler, biyo-

lerin sayısal olarak incelenmesi için matematik ve bilgi-

mekanik, biyomedikal görüntüleme, biyomolekü-

sayar modellerin gerçekleştirilmesi,

ler makineler, biyoteknoloji, ilaç taşınımı, nanotıp ve protein tasarımı olarak sıralanabilir.

- Çeşitli tedavilerde kullanılacak yeni biyomalzemeler tasarlanması ve malzemelerin kullanılabilirliğinin test

Biyomedikal mühendisleri hastanelerde;

edilmesi,

-Tanı ve tedavi amacıyla kullanılan mekanik,

- Yaralanma, incinme vb. tedavileri incelemek için bilgi-

elektronik cihaz ve sistemlerin teknik işletme ve

sayar modelleri geliştirilmesi gibi çok zengin bir yelpaze-

bakım-onarımından,

de istihdam edilebilmektedirler.

-Gelişen teknolojinin hastane ortamına aktarıl-

Kaynaklar

masında, cihaz seçimi, teknik şartname, kullanıcı

http://www.turkiyeburslari.gov.tr/index.php/tr/turkiyede-egitim-2/one-cikanbolumler/475-biyomedikal-muhendisligi

eğitimi v.b görevlerden, -Cihazların performans kontrolü ve kalibrasyonu ile ilgili yöntemler geliştirmeden ve uygulama-

http://teknoloji.sdu.edu.tr/biyomedikal/tr/is-imkanlari/is-imkanlari-2405s.html http://forum.donanimhaber.com/m_59646123/tm.htm

http://www.sinavonline.net/meslekler/biyomedikal_muhendisi.asp

dan, http://www.yeditepe.edu.tr/bolumler/biyomedikal-muhendisligi

-Kullanılan otomasyon sisteminden, KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 15


Rosalind Elsie Franklin 25 Temmuz 1920'de Londra'da doğdu. O dönemde İngiltere'de bulunan kız okulları içinde fizik ve kimya eğitimi veren nadir okullardan birin-

‘’25 Temm

de çalışkanlığı ve bilgisiyle ön plana çıkıyordu. Rosalind, 15 yaşına geldiğinde gelecekte

ğan Rosalind Fra

ne olacağıyla ilgili fikri kesinleşmişti artık:

ve grafitin yapıla

O, bir bilim kadını olmak istiyordu. Ne var ki

da önemli k

bu duruma ilk engel olabilecek kişi babasıydı. Babası, kızının yüksekokula gitmesine

Rosalind Fr

karşıydı. Kızını okutmak yerine onun, yar-

-ray kırılımlarının

dım kuruluşları için çalışan bir sosyal güven-

tanındı. Bu çalışm

lik uzmanı olması gerektiğini düşünüyordu. Ne var ki kızının ısrarlarına dayanamayacak

meli oldu. Rosali

ve yumuşayacaktı. Babasının okuması için

veriler daha son

izin vermesinin ardından Rosalind Franklin,

fından geliştirile

1938 yılında Cambridge'de bulunan Newn-

ku

ham Koleji'ne girdi. Burada fiziksel kimya öğrenimini tamamladıktan sonra 1941'de Londra'da Kings kolej'a bağlı laboratuvarlarda John

mezun oldu.

Randall'la birlikte çalışacaktı. Burada, ileride Nobel Ödülü alaOkuldan mezun olduğunda iş yaşamı onu bekliyordu. Mezun olduğu 1941 yılında okulunun mezunlar derneğinde çalıştıysa da bir yıl sonra buradan ayrılıp İngiliz Kömür Değerlendirme Araştırmaları Birliği'ne girdi. Burada kömürün soğurma özelliklerine ilişkin çalışmalarda yer aldı. Kömür ve grafitin mikro yapılarına ilişkin çalışmaları sonradan yapacağı doktorasının temelin oluşturuyordu. Çalışmalarını titizlikle sürdürdü ve 1945'te Cambridge Üniversitesi'nden fiziksel kimya dalında doktora derecesi aldı.

cak Maurice Wilkins ile tanıştı. Her ikisi de DNA üzerinde çalışmalarına karşın iki ayrı ekipte, iki ayrı proje üzerine çalışıyorlardı. John Randall, Franklin'e DNA üzerinde çalışmasını söylemişti. Genç bilim kadını, burada Fransa'da öğrendiği X ışınları kırınım yöntemini kullanarak DNA'nın yoğunluğunu, sarmal biçimini ve başka önemli özelliklerini saptadı. 1951'den 1953'e dek süren çalışmaları sırasında Rosalind Franklin'in konumu erkek meslektaşlarının yanında sönük kalmıştı. O dönemde bilim kadınlarının çok fazla ön plana çıkmaması önemli ölçüde erkeklerin kadınlara önyargıyla bakmasından kaynaklanıyordu. DNA sarmalına ilişkin çalışmalarından yararlanan ve bu çalışmalarıyla Nobel Ödülü alan James Watson ve Francis Crick, çalışmalarına öncülük eden kişi olan Franklin'den çok Wilkins'in adını anıyorlardı.

Sayfa 16

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Rosalind Franklin, 1953 - 1958 yılları arasında çalışmalarını Londra'daki Brickbeck Laboratuvarları'nda sürdürdü. Buradaki çalışmaları sırasında artık kömür

uz 1920’de Londa’da do-

üzerinde yaptığı çalışmaları tamamlamıştı.

nklin, DNA, virüs, kömür

Yeni görev yerinde Franklin, tütün mozaik

arı üzerinde anlaşılmasın-

katkılarda bulundu.

ranklin, en çok DNA'nın X

n görüntüleri çalışmasıyla

ması DNA iki sarmalın te-

virüsünün moleküler yapısını inceliyordu. Bu virüsteki ribonükleik asitin (RNA), virüsün ortasındaki boşlukta değil, protein bölümü içinde bulunduğunu ve gelişmiş canlıların DNA'sında olduğu gibi ikili değil, tek kollu sarmal olduğunu gösteren çalışmalara katıldı.

ind Franklin'in elde ettiği

1956 yılının yaz aylarında Rosalind

nra Crick ve Watson tara-

Franklin kanser olduğunu öğrendi. İki yıl-

en DNA yapısında birebir

dan kısa bir sürede 16 Nisan 1958'de henüz

ullanıldı.’’

37 yaşındayken yaşama gözlerini yumdu. 1962 yılında Watson, Crick ve Wilkins DNA çalışmalarından dolayı Nobel Ödülü alırlar-

İngiliz Kraliyet Bilimler Akademisi (Royal Society) 2003 yılından beri Rosalind Franklin bilim ödülü veriyor.

ken Franklin'in adı bile anılmadı. Buna, kimi çevreler ölmüş kişilerin ödüle aday gösterilemeyeceği nedenini gösterdiler, kimileriyse Franklin'in hakkının yenildiğini söylediler. Her ne olursa olsun bugün bilim çevreleri, DNA çalışmaları üzerinde Rosalind Franklin'in önemli katkıları olduğunu ve öncü çalışmalar yaptığını kabul ediyor. Kaynaklar http://www.derszamani.net/rosalind-franklin.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Rosalind_Franklin http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/24389625.asp

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 17


Gelin mantarı olarak da bilinen, Amanitaceae familyasından zehirli ve halüsinojen bir mantar türüdür. İbotenik asit, müsimol gibi zehirli bileşikler içerir ve Pantherina sendromu zehirlenmesine yol açar. Yarattığı delilik krizleri 4-6 saat sürer. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh halinin değişmesi, (keyifli veya kaygılı durum), nedensiz gülme, hayal görme, konuşma güçlüğü, kas spazmları, görme ve işitme bozukluğu, yorgunluk gibi belirtiler görülür. Bu mantardan zehirlenmelerde ölüm olayı nadirdir, özellikle küçük çocuklarda tehlikeli olabilmektedir.

Parlak kırmızı ve turuncu renklerde olabilir. Diğer amanita türleri gibi beyaz renkli, yumurta şeklinde bir kapsülden çıkar, genelde üzerindeki zar'ın kalıntılarından kaynaklanan beyaz noktalar taşır.

Ünlü oyun Mario'nun mantarının bu mantar türünden esinlendiği bilinmektedir. Sayfa 18

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Avrupa'da sinek mantarının şans getirdiğine inanılır. Ortaçağ'da üzerine konan sinekleri sersemletip boğduğu için bu mantarın suyu sineklerden korunmak için kullanılmıştır. Etimolojik açıdan incelendiği zaman Yunancada amanitai "detaysız mantar", musc ise sinek anlamına gelir. Bu mantar her zaman insanların ilgisini çekmiş, süslemelerde, çocuk kitaplarında kırmızı renkli beyaz benekli sevimli bir mantar olarak resmedilmiştir. Sibirya'da şamanlar tarafından çeşitli amaçlarla kullanıldıkları, Vikinglerin de bir yeri işgal etmeden önce cesaret vermesi için bu mantarı yedikleri bilinmektedir. Şamanlar ayinlerini düzenlemeden önce bu mantarlardan yerler ve uykuya yatarlar. Mantarın getirdiği uyku hali ve halüsinojenik etkilerle gördükleri rüyaları anlatarak kehanette bulunurlar. Kaynaklar http://tr.wikipedia.org/wiki/Sinek_mantar%C4%B1 http://www.forumgercek.com/bag-bahce-cicek-agac/85108-sinek-mantari-amanita -muscaria.html http://www.lezzetvadisi.com/node/1166

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 19


Yapraklı deniz ejderi

bir tuzlu su

(deniz) balığıdır. Phycodurus cinsinin tek üyesidir. Bu canlılar güney ve batı Avustralya sularının yerlisidir ve genellikle sığ, ılık sularda kalırlar. Adları görünümlerinden gelir, uzun yaprak görünümlü çıkıntılar tüm vücutlarından çıkmaktadır. Bu çıkıntılar itici amaçla kullanılmazlar, yalnızca kamuflaj için kullanılırlar. Yapraklı deniz ejderi, boynunun kabarık kısmındaki göğüs yüzgeci ve kuyruğun sonuna yakın olan sırt yüzgeci ile ilerler. Bu küçük yüzgeçler neredeyse saydamdır ve su üzerinde sakince ilerlerken yüzgeçlerini ince ince dalgalandıkları için zor farkedilirler, bu nedenle suda yüzen bir deniz yosununu andırırlar.

Yapraklı deniz ejderleri adeta birer "kamuflaj ustasıdırlar", akıntılarla dalgalanan yosunlara çok benzerler.

Sayfa 20

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Denizatı gibi, adı bilinen bir yaratığa (efsanevi bir yaratık) benzerliğinden gelmektedir. Deniz canavarı standartlarına göre büyük olmamasına rağmen, denizatlarından çok büyüktürler, 45 santimetreye (18 inch) kadar büyüyebilirler. Plankton, deniz yosunları ve diğer küçük yiyeceklerle beslenirler ve insan dışında herhangi bir canlı tarafından avlanmazlar. Dişiler yumurtalarını erkeklerin kuyruklarında biriktirirler ve yumurtalar burada olgunlaşır. Kirlilik, endüstriyel atıkların karışması ve görüntülerinden etkilenerek toplayan dalgıçlar nedeniyle tehlike altındadırlar. Bu tehlikeler nedeniyle Avustralya hükümeti tarafından koruma altına alınmışlardır. Yapraklı deniz ejderi Güney Avustralya eyaletinin resmi deniz amblemidir. Kaynaklar http://tr.wikipedia.org/wiki/Yaprakl%C4%B1_deniz_ejderi http://www.denizli-incisi-fm.de/Forum/hayvan-resimleri/yaprakli-deniz-ejderi/ http://nadidehayvanlar.blogspot.com/2007/06/yaprakl-deniz-ejderi.html

http://www.alemonline.com/hayvanlar-alemi-483/41662-yaprakli-denizejderi.html

http://www.webcanavari.net/hayvanlar-alemi/yaprakli-deniz-ejderi-phycodurus-

Yapraklı deniz ejderleri adeta birer "kamuflaj ustasıdır-

eques-t243241.0.html

lar", akıntılarla dalgalanan yosunlara çok benzerler. Bu familyadaki balıkların gövdesinin etrafında halka biçiminde kemikli, bir dış iskelet zırhı vardır. Hortum biçimini almış uzun ve dişsiz bir ağızları bulunur. Zırhlı gövdelerinden yapraksı uzantılar çıkar. Yosuna benzeyen görüntüleri sayesinde avları tarafından genellikle fark edilmeyen deniz ejderleri, hortumlarını birdenbire uzatarak suda bir emme kuvveti yaratırlar ve karidesleri içlerine çekerek yutarlar. Yapraklı deniz ejderlerinin bir başka önemli özelliği de erkeklerinin yumurtalarını çevresinde korumaya almasıdır. Ejderin kamuflajı sayesinde yumurtalar görünmezler.

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 21


Elektron mikroskobu genel olarak cisimden saçılan elektronların görüntülenmesi üzerine kuruludur. Maddeyle etkileşen elektronların dalgaboyu bu görüntülemenin nanometre boyutlarında yapılmasına olanak sağlar. Bu tip mikroskoplar, elektron enerjisine ve ölçüm aletinin çalışma moduna göre,geçirimli elektron mikroskobu, taramalı elektron mikroskobu, düşük enerjili elektron mikroskobu gibi farklı sınıflara ayrılır. Kullanım alanları temel bilimlerden (başta katı hal fiziği olmak üzere jeoloji, biyoloji gibi birçok dalı içine alarak), tıbbi ve diğer teknolojik uygulamalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

ÖRÜMCEĞİN GÖZLERİ

POLEN

DİŞ ÇÜRÜMESİNE NEDEN OLAN BİR BAKTERİ

BİR BÖCEK GÖZÜ

Sayfa 22

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


TAT TOMURCUĞU

SOFRA TUZU

CD

KAR KRİSTALLERİ

Kaynaklar

http://legacy.mos.org/sln/sem/flyfoot.html http://twistedsifter.com/2013/03/microscopic-images-of-snow-crystals/

http://www.dartmouth.edu/~emlab/

http://www.plantcellbiology.com/wp-content/uploads/2012/02/Flour-Beetle-eye.jpg

http://remf.dartmouth.edu/pollen2/pollen_images_1/images/07%203a_Mix-8.jpg http://bremlang.blogspot.com.tr/2010/04/emilys-thesis-presentation.html

http://www.thenakedscientists.com/HTML/content/kitchenscience/wet/gasses/exp/colours-in-cds/ http://murry-gans.blogspot.com.tr/2012/11/a-jumping-spider.html

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 23


Kanser, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklardan sonra ikinci sırada gelen önemli bir toplum sağlığı problemidir. Bu çerçevede kanserden korunmak büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde yılda yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisi erkeklerde görülmekte, bölge veya şehirlerimiz arasında kanser görülme sıklığı açısından önemli farklılıklar bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ülkemizdeki kanser vakalarının önemli bir kısmı sigara ve obeziteyle ilişkilidir. Dünyada her yıl 12.7 milyon kişiye kanser tanısı konulmakta ve 7.6 milyon kişi kanserden öl-

Dünya Kanser Bildirgesi nedir?

mektedir. Önlem alınmazsa, dünya genelinde kanser yükünün artarak 2030 yılında 26 milyon yeni

• 2006 yılında başlatılan ve 2008 yılında revize edilen

tanı kanser vakasına ve 17 milyon ölüme ulaşacağı

Dünya Kanser Bildirgesi, 2020 yılına kadar küresel dü-

tahmin edilmektedir. Kanserde en hızlı artış ise

zeyde kanser yükünün azaltılması amacıyla hazırlan-

ülkemizin de içinde bulunduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde olacaktır. Bu konunun en iyi yönü ise kanserlerin %30 -%40'ının potansiyel olarak önlenebilir olmasıdır. Tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, güneşe fazla

mış bir eylem çağrısıdır. • Tüm dünyada kanserle savaş için çalışan, uluslararası kanser kontrol savunucuları tarafından Dünya’da politika belirleyicilerin dikkatini kanser krizine çekmek üzere geliştirilmiştir.

maruz kalma ve obezite ile ilişkili kanserler için risk, bu risk faktörlerinden kaçınılması yanında

• Kanser artışını tersine çevirmeye ve durdurmaya

sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite ve en-

yönelik 11 önemli hedef ve bunlarla ilgili eylem planla-

feksiyonlardan korunma gibi sağlıklı yaşam davra-

rından oluşmaktadır.

nışlarının benimsenmesi ile önemli ölçüde azaltılabilmektedir.

• İsviçre'nin Cenevre kentinde 2008 yılında gerçekleştirilen Dünya Kanser Kongresi sırasında, üst düzey politikacılar, liderler ve sağlık uzmanlarından oluşan Dünya Liderler Zirvesi'nde kabul edilmiştir. Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC), Dünya Kanser Bildirgesinin gözeticiliğini yapmaktadır.

Sayfa 24

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


Dünya Kanser Teşkilatı (UICC) tarafından 2013 Dünya Kanser Günü’nde “kanser hakkında yanlış bilinenler” teması üzerinde durulmaktadır. Dünyada ve ülkemizde kanserle ilgili bazı yanlış bilgiler ve doğruları aşağıda sıralanmıştır: Kanser Konusunda Yanlış Bilinenler: 1: Kanser bir sağlık sorunudur. 2: Kanser; gelişmiş ülkelerde, yaşlı ve refah düzeyi yüksek insanlarda görülen bir hastalıktır. 3: Kanser ölüm demektir. 4: Kanser benim kaderim, ondan kaçamam.

Kanser Konusundaki Doğru Bilgiler: 1: Kanser sadece bir sağlık sorunu değildir. Sosyal ve ekonomik yönleri de olan insan haklarını etkileyebilen bir sorundur. 2: Kanser küresel bir sorundur, her yaşta görülebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri etkilemektedir. 3: Günümüzde yeni tedavi yöntemleri ile pek çok kanser türünde uzun yaşam sürelerine ulaşılmıştır. Ülkemizde tüm kanser tedavileri ücretsiz yapılmakta ve modern tıptaki standart bütün tedavilere ulaşılabilmektedir. 4: Kanser önlenebilir bir hastalıktır. Doğru stratejiler ile her üç kanserden birisi önlenebilmektedir.

Kaynaklar http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-17869/dunya-kansergunu.html http://www.sakaryahsm.gov.tr/detay/239/4-subat-dunyakanser-gunu-basin-bIldIrIsI.aspx http://www.nevsehirdh.gov.tr/dh/index.php? page=haber&id=51 http://www.dunyakansergunu.org/icerik.php?id=119

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 25


A

s

SAKIZ MİDEYE YAPIŞIR MI?

bu

Birincisi, sakız çiğnedikçe yapışma özelliğini yitirir; ikincisi midede sakızın mide duvarlarına yapışmasını engelleyen türlü keskin kimyasal maddeler bulunur. Örneğin, mide asidi o kadar keskindir ki, ph değeri neredeyse tuz ruhununkiyle aynıdır. Midedeki bu asit banyosundan hiçbir besin maddesi sağ salim çıkamaz. Buna ek olarak midede, besinleri eriten ve parçalayan birçok sindirim enzimi bulunur. Ayrıca sakızların içindeki maddelerin birçoğu sindirilebilen maddeler değildir ve bunlar bu yüzden oldukları gibi bağırsaklardan geçerler. Araştırmacılar, mide ve bağırsaklarda büyük tıkanmalar yaşaması için yaklaşık iki kilo sakızın hiç çiğnenmeden yutulması gerektiğini tespit ettiler.

ces

Nih

li o

n

i

Ka

p

ya

k

KÖPEĞİN AĞZI İNSANINKİNDEN DAHA TEMİZ Hem insan hem de köpek ağızlarında aynı bakteri oranına sahip. Köpeğin ağzının insanınkinden daha temiz olduğu miti, muhtemelen tıp literatüründen geliyor. İlk dönem araştırmalarına göre insan ısırığı ile oluşan yaraların mikrop kapma olasılığının köpek ısırığından daha fazla olduğunu göstermişti. Fakat daha sonra yapılan araştırmalar insanlarla köpeklerin ağzında aynı düzeyde bakteri olduğunu gösterdi.

Sayfa 26

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


ŞEKER DİŞ ÇÜRÜTÜR MÜ?

KAHVE VÜCUTTAN SIVI ÇEKER Mİ?

Alman Beslenme Derneği (DGE) 1999 yılında, her bir fincan kahve için,

sıvı kaybını dengelemek adına, aynı miktarda su içilmesi tavsiyesinde

ulundu. Ancak kahvenin yayında aynı miktarda su içmek, kısa süre ön-

sine kadar uzmanlar tarafından tavsiye edilse de, aslında gerekli değil.

hayette, kahvenin içinde bulunan kafein maddesinin böbreklerde etki-

olduğu ve küçük böbrek kanallarındaki sıvı geri emilimini etkilediği bili-

niyor. Ancak kafein, günde defalarca kez kanı filtreleyen ve bu sırada

Hayır, şeker ve diğer tatlılar diş çürümesine neden olmaz. Dişlerdeki delikler daha çok bakteriler nedeniyle oluşur. Ancak diş çürümesinin şekerle yine de bir bağlantısı vardır, çünkü bakterilerin en sevdiği gıdalardan biri şekerdir. Bakteriler şekerle beslenince, farklı asitler salgılarlar. Diş minesini zedeleyen ve dişlerde deliklerin oluşmasına neden olan bu asitlerdir.

idrar olarak atılan yaklaşık 1.5 litre sıvıyı çıkaran böbrek damarlarının geçirgenliğini artırır.

ahve artık sıradan içecek olarak görülüyor. Çünkü son zamanlarda ya-

pılan araştırmalar, kahve içenlerin diğerlerine kıyasla daha fazla idrar

apmadığını gösterdi. Bu araştırma için uzmanlar, araştırmaya gönüllü

katılan kişilerin idrarını 24 saat topladılar. Kahve tüketenlerde ve aynı miktarda kafeinsiz başka bir sıvı içenlerde, idrar miktarı aynıydı.

YEMEKLERDEN SONRA ŞEKERSİZ SAKIZ ÇİĞNEMEK DİŞ FIRÇALAMAK KADAR ETKİLİDİR

AŞIRI SU ZARARLI MIDIR?

MİDİR?

Böbreklerin dışarı atamayacağı kadar çok su,

Şekersiz sakız çiğneme sırasında, tükrüğün salgılanmasında artış

toksik etki gösterir. Ancak su zehirlenmesi gün-

olur. Tükrüğün üretimi artınca, dişlerin üzerindeki yıkayıcı fonksiyo-

lük gereksinimin çok üzerinde içildiği zaman

nuda artmış olur. Şekersiz sakız çiğnemek dişlerinizi temizlemek,

ortaya çıkabilir. Bazı hastalık durumlarında bu

nefesinizi ferahlatmak gibi etkileri olsada plakları temizlemede etkili

kadar çok su içilmeden de böbreklerin atma

değildir. O yüzden sakızın çiğnenmesi önerilmekle birlikte hiçbir

kapasitesi aşılabilir. Aşırı su içme belirtilerinden

zaman diş fırçalamanın yerini tutmaz.

biri de bulanık görmektir. Kaynaklar

http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/44381--bakin-neleri-yanlis-biliyormusuz-/4

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

http://www.forumalev.net/saglik-haberleri/355080-iste-simdiye-dek-dogru-bildigimiz-15-yanlis-bilgi.html http://www.doktorsitesi.com/makale/dogru-bildigimiz-yanlislar

Sayfa 27


Kan

Bili

Dah takli

TÜBİTAK 4 Hastalığa Neden Olan Genlerin Şifresini Çözdü

Ne prot

Canlıların karakteristik özelliklerini belirleyen en küçük yapı birimi olan “gen” alanındaki çalışmalarını yoğunlaştıran TÜBİTAK, kriptoloji uzmanlarının yaptığı ve Türkiye’de ilk defa insan genomunun dizilendiği araştırmalarda 4 hastalık ile genler arasındaki ilişki ortaya çıkarıldı. Türkiye’de ilk defa insan genomunun dizilendiği araştırmalar yapıldığını açıklayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Klippel-Feil sendromu olarak bilinen ve doğuştan gelen boyun omurgasındaki oluşum bozukluğuyla ilgili gen tespit edildi. Bunun yanında damarların kontrolsüz genişlemesi sonucu ortaya çıkan tümörler ile ilgili genetik tabanlı mekanizmalar aydınlığa çıkıyor. Diğer iki hastalık ise doğuştan gelen kafa ve yüz bölgesinin ciddi oluşum bozukluklarına neden olan gendir.” dedi. Haberin devamı; http://gmbe.mam.tubitak.gov.tr/tr/haber/tubitak4-hastaliga-neden-olan-genlerin-sifresini-cozdu Sayfa 28

Nadir Albino Yunus Akvaryuma Satılacak

Japonya’nın Taiji adasındaki yunus avcılığını tüm dünyay ran Oscar ödüllü ‘The Cove’ (Koy) filmi, yasadışı avlanm önüne geçemedi. Çevreci Sea Shepherd örgütü, hafta so yaptıkları açıklamada Taiji balıkçı köyünde 25 yunusun ya dığını açıkladı.

Her yıl balıkçıların yüzlerce yunusu yakaladıklarını ve y alanlarından uzak bir körfeze çektiklerini belirten Sea She yunuslardan çok azının akvaryumlara satılmak için ayrıl geride kalan kısmının ise etleri için öldürüldüğünü bel Haberin devamı; http://www.ntvmsnbc.com/id/25493066/ KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


nat Çırparak Dengeli Şekilde Uçabilen İlk Makine

im adamları, 'kanat çırparak dengeli şekilde uçabilen ilk makine' olarak tanımladıkları bir prototip geliştirdiklerini açıkladılar.

ha önceki benzer girişimler de, kanatlı böceklerin uçuş teknikleri it edilmeye çalışılmıştı. Ancak bu prototipte, kanat hareketleri için denizanalarının yüzme tekniği kullanıldı.

ew York Üniversitesi'ndeki bilim adamları tarafından geliştirilen totip, dengeli şekilde havada kalabiliyor ve dengesi bozulduğunda kendisini yeniden dengeleyebiliyor. Haberin devamı ; http://www.bbc.co.uk/turkce/ multimedya/2014/01/140115_vid_ucan_prototip.shtml? ocid=socialflow_facebook_bbcturkce

k

Yeni Bir Tür Daha! 1918 yılından bu yana ilk kez yeni bir nehir yunusu türü keşfedildi. Brezilya'da keşfedilen ve dünyanın bilinen beşinci nehir yunusu türüne, bulunduğu nehre ithafen Araguaia adı verildi. Plos One adlı dergide keşfedilen türü anlatan uzmanlar, Araguaia'nın diğer Güney Amerika nehir yunuslarından iki milyon yıl önce ayrıldığını anlattılar.

ya duyumanın onunda akalan-

Araguaia nehri havzasında 1000 kadar farklı hayvan türünün yaşadığı tahmin ediliyor.

yaşam epherd, ldığını, lirtti.

Nehir yunusları dünyanın en nadir hayvan türlerinden. Haberin devamı; http://www.bbc.co.uk/turkce/ haberler/2014/01/140123_nehiryunuslari.shtml KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 29


Dişi Kapuçin Maymunu Flört İçin Taş Atıyor Brezilya'da dişi kapuçin maymunlar, flört amacıyla erkek maymunlara taş atarken görüntülendi. Brezilya'da bir milli parkta çekilen BBC-Discovery Channel ortak yapımı belgesel için görüntülenen kapuçinler, zekâlarıyla ve alet kullandığı tespit edilen ilk ape olmayan primatlar olarak biliniyor. Kapuçinlerin kabuklu yemişleri kırmak ve toprağı kazmak için taşı alet olarak ustalıkla kullanma becerileri uzun zamandır biliniyor. Son araştırmalar ise bu maymunların isabetli taş atma becerileri üzerinde yoğunlaştı. Bu maymunlar eş bulmak için mızmızlık sesleri çıkarma, surat asma, dokunup kaçma ve taş atma yöntemlerini kullanıyor Haberin devamı; http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/01/140114_kapucin_maymun.shtml

Ördek Dudley'e 3D Yazıcıda Protez Üretildi Teknoloji sayesinde artık hiçbir hayvan uzuvunu kaybettiği için ölmeyecek. Kanada'nın British Columbia eyaletinde, bir tavukla girdiği kavgada bacağını kaybeden ördek Dudley, 3D yazıcı teknolojisi sayesinde yepyeni bir bacağa kavuştu. Haberin devamı ; http://www.ntvmsnbc.com/id/25493855

Sayfa 30

KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014


“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”

Bu dergi Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi KAPSUL PLUS , ŞUBAT 2014

Sayfa 31 Biyoloji Bölüm öğrencileri

tarafından aylık olarak hazırlanmaktadır.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.