HSVbülten YAZ2016

YAZ2016

ANADOLUDA HAYAT VAR

İSTANBUL ADIYAMAN ANKARA DÜZCE ELAZIĞ GAZİANTEP KONYA KÜTAHYA MALATYA SİVAS

HSVbülten

ANADOLUDA HAYAT VAR HSVbülten YAZ2016 Sayı 1

Sahibi Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı adına Ahmet Özdemir Editör Serap Pamak Bulut

Editörden İstanbul’dan Kütahya’ya, Konya’dan Gaziantep’e, Adıyaman’dan Malatya’ya, Elazığ’dan Sivas’a, Ankara’dan Düzce’ye Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın tüm gönüldaşlarına selam olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi dünya mektebinin Hak

Yayın Kurulu Abdullah Belada Esen Çalım Gülçin Pamak Harun Özsayın Hüsna Koyunoğlu Kadir Şahin Mehmet Özcan Meltem Güleç Merve Kaleli Neslihan Şakzucu Selman Erturhan Şule Karaköse Veysel Yüzgeç Yonca Seda Mengelli Yunus Genç Yunus Polat

bilir talebelerine, yolda olmanın, yoldaş olmanın şu-

Katkıda Bulunanlar Hacer Öztürk Hatice Şen Nimet Kaptan Zengince Nurullah Bayram Yasir Demirci

“Muhabbet marifet ile olur” denir. Giderek büyüyen

Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0533 668 0911 0212 632 8579 bilgi@hayatvakfi.org.tr

uruyla yürüyen tüm Hayat yolcularının üstüne olsun.

Hayat Vakfı 1989’daki ilk adımlardan bu yana, 2016 itibariyle dokuz şubeye ulaştı. Hayat Dostları Anadolu’nun her köşesinde bu köklü çınarın fidelerini yeni bir şevk ve özenle büyütüyor. Her bir çınar ve fidan kendi habitatında yükselmeye ve güçlenmeye devam ederken tanıklıkları ve hikayelerini birbirine aktarmak üzere bir imbat rüzgarı gerekti.

Vakfımızın merkez ve şubeleri arasında iletişim ve etkileşimi, gönüllülerinin muhabbet ve gayretini arttırmaya vesile olsun niyetiyle bir elektronik bülten tesis edilmesine karar verildi. bir ailenin fertleri olarak birbirimizi tanımak gerek…

Tanımalı ve heyecanı, tecrübelerimizi birbirimize aktararak çoğaltmalıyız.

Bir STK’nın ömrünü uzatan ve bereketlendiren, kuruluşundaki ilk hissiyat ve motivasyonu sonraki kuşaklara aktarabilme becerisidir. Bir vakıf insana temas etmeden doğmaz, insana dokunmaya devam etmeden yaşamaz. Mesafelerin ve meşgalelerin arttığı demlerde, safları sıklaştırmanın, bilişmenin, tanışmanın, kim olduğunu, kimlerle yürüdüğünü hatırlamanın, rol modelleri okumanın bir yoludur bu bülten. İlk sayımızla “karşınızdayız” demiyorum, belki karşı karşıyayız demek daha doğru olur. Bulunduğumuz

Bültende yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir.

Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

yerlerde duruşumuz ve ürettiklerimizle birbirimi-

ze ayna olmaklığımızı yeni bir sahaya taşıyoruz.

uygun işler üretirken, bunları numune-i timsal

Zihin ve gönül pencerelerimizi birbirimize “world

olarak sunmak da her birimizin daha güzel işler

wide web” üzerinden de açıyoruz. Artık pencereler

yapmak yolunda şevkini arttırsın.

salt mahalledeki komşumuza değil, uzak mesafelerdeki dostlara da uzanabiliyor. Posta güvercinleri miadını dolduralı çok oldu. Teknoloji “iletişmek” isteyene çok daha hızlı ve işlevsel araçlar sunuyor.

Tabii paradoksal olarak hız ve kalabalığın imkan verdiği ölçüde… Bülteni yani sizlerin duygu, düşünce ve emeklerinin resmini sunmaya memur olan yayın hazırlık ekibi olarak, bülteni size iki formatta ulaştırmayı istedik. Birincisi daha bilindik ve sade bir sunum sağlayan pdf formatı, diğeri ise görsel-video eklemeye ve interaktiviteye de imkan veren online dergi formatı (issuu). İkincisine de kısa sürede alışıp beğeneceğinizi umuyoruz.

Bu sayıda vakıfla tanışıklığımız ve zihnimizde-kalbimizde vakfın tekabül ettiği mana üzerinden birbirimizi tanıyalım istedik. Bu dünyadaki yolculuğumuzun ve tüm yapıp ettiklerimizin gayesinin Rabbimizin rızasına uygun bir hal ve kemale erişmek olduğuna iman eden kimseler olarak maişetimizi temin yolu olan mesleklerimizi ifa ederken en güzel biçimde hizmetimizi yapmaya gayret etmek ve rıza-i İlahi’yi gözetmek tabiidir.

Her sayıda belirlenen tema üzerinden gönüldaşlarımızın duygu ve düşüncelerine tercüman olmak arzusundayız. Birkaç cümleyle de olsa katkılarınızı görmek birbirimizi tanımaya vesile olacaktır. Öncü abla ve ağabeylerimizden alınmış güzel yazı ve röportajlar da olacak elbet. Her sayıda farklı isimler ve görüşler ile Hayat Dostları’nı yakından tanımaya çalışacağız. Etkinlikleriniz ile ilgili haber ve duyurularınız bültenimizin omurgasını oluşturacak.

Son yıllarda fon destekleri ile cazibesi artan proje alanı, yapılanları görünür kılma yönüyle de STK’ların faaliyetlerine yön veriyor. Projeler hizmetin önüne geçmemeli elbet, öte yandan proje yapmayı öğrenmek, yazmak ve sistematik oluşturmak hizmetin bizden sonra devamının dayanaklarından biri olmalı. Bu bültende vakfımızın ikliminde neşv-ü nema bulan projelerden de bahsedeceğiz. İlk sayıda Türkiye’nin kanayan sorunlarından biri olan mültecilerle ilgili Kadın Kozamızın değerli üyeleri tarafından uygulanan bir proje olan KAREP’ten ve Uluslararası Sağlık Öğrencilerine yö-

Vakıf toplumsal sadaka-i cariyedir. Vakfedenlerin

nelik USAP’tan bahsedeceğiz. Ayrıca şubelerimi-

emaneti, emaneti yüklenenlerin mesuliyetidir. Ha-

zin gerçekleştirdiği projelerden Ankara şubesinin

yat Vakfı ise benim için insan yetiş-tir-mek dava-

yürüttüğü Postür Projesi ve Elazığ’ın yürüttüğü

sının ilmek ilmek dokunduğu bir tezgahtır. İnsana

Bağımlılığa Karşı Gençler Projesi de yer alacak.

ve yaratılış gayesine dair derdi olan, kemali ara-

Haberleşmek ve güzel örneklikleri yansıtmak için

yan, şifanın ruh ve beden ikliminde izdüşümünü

bir vasıta olacak olan bu bülten katkılarınızla var

simetrik gören, hülasa gönül telleri aynı frekansta

olmaya devam edecek inşallah.

titreşen sağlık emekçilerinin açtığı bir hayır kapısıdır.

Dileriz; bizleri bir araya getiren ve bundan kuşkusuz hayır murad eden, Rabbimize verdiğimiz ahde

Selamla kavuşup, Asr ile ayrılanlara Rabbin inayeti ne de yakışır!

İçindekiler Ruhların İhyası / Dr Nurullah Türe

06

Şehrengiz

08

Hira Okuma Grubu

14

Hayat Çocuk Merkezi

15

İstanbul Camiileri

16

Hayat Çınarı Adıyaman’da / Ecz Harun Özsayın

17

Hayatı Konağında Buldum / Dr Merve Kaleli

20

Beşikçizade Dersleri

21

Hayat’ın İçinde / Dr Münevver Ağkuş Şeker

22

Geçmiş Gelecekle Buluşuyor

24

Uluslararası Sağlık Öğrencileri Akademisi

25

Çanakkale Gezisi / Büşra Özkul

26

Hayattan Damlalar Dergisi

28

Tıbbı İnsanı Yardım Çalışma Grubu

29

Bağımlılığa Karşı Gençler Projesi / Dr Veysel Yüzgeç

30

38. Geleneksel Kır Gezisi

32

Çocuklar Sokakta Solmasın

33

Hayat’a Hayat Verenler - Dr Ahmet Özdemir / Röportaj: Merve Ertürk, Betül Genç

34

İslami Kavramlar Çalişma Grubu

40

Keşif Yolculuğu

41

Mezuniyet Konuşması / Dr Zeynep Erva Güllüoğlu

42

Tecrübe-i Hayat

44

Uluslararası Madde Bağımlılığı Sempozyumu

45

Gaziantep’te Hayat’a Adım Attık / Dr Neslihan Şakzucu

46

Kardeş Hayatlar Projesi

48

BERCESTE - Türk Edebiyatı Okuma Grubu

49

Ağaç Yaşken Eğilir

50

Öğrenci Halkaları

52

ErguvanİST

53

Yeni Hizmet Binası

54

İnceminare Dersleri

55

Etkinlikler

56

Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız? Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

70

İ S TA N B U L

Ruhların İhyası Dr. Nurullah Türe

İkibin onaltı.

Haziran sıcağı çökmeden, soğuk ve rüzgarın kardeş kılındığı andı.

Hikayesini ödünç aldığım şirin ve küçük kız misafirim idi.

Günlerin ve insanların birbirini andırdığı, farklılığı görmek için çaba harcamanız gereken sıradan bir Salı günüydü.

Poliklinik’teki odama yerleşmiş, sıra çağrı sisteminin düğmesine basarak, vakti gelen hastayı muayene ile meşgul idim.

Usulca kapı açıldı ve orta yaşlı bir kadın ve onun elini tutan şirin mi şirin bir ufaklık girdi odaya.

Geçmiş olsun temennisinden sonra söze davrandım, -Ne şikayetiniz var?

Kadın, yaklaşık iki yıl önce kızının biyonik kulak ameliyatı olduğunu, şimdi kontrole geldiklerini söyledi.

O ufak, şirin ela gözlü kıza, sol elimle muayene masasına buyurmasını işaret ettim.

Uzun olmayan bir süre içinde muayenesini bitirdim. İşitme testini işaretledikten sonra elimdeki test kağıdını annesine vermek üzere dönmüştüm ki, -Biyonik kulak takılmadan önce anlatmakta en zorlandığın şey ne idi? Diye bir soru yönelttim.

Anne uzunca olmayan bir fasıladan sonra, hikmetden bir derya koydu önüme.

-Hocam, biyonik kulak takılmadan önce, bir akşam vakti güneş batmadan hemen evvel, -Anne, güneş batarken hangi sesi çıkartır? Diye yazmıştı kağıda Büşra.

6

HSVbülten YAZ2016

İ S TA N B U L Konuşmanın bundan sonrası zihnimde karanlık kaldı.Kendimi boşlukta adım atmaya çabalar gibi bir his içinde buldum.

O anda afalladım ama düşmedim. Sonrasında kendimi günlük koşuşturmaya bıraktım.

Zihnime mıhlanan soruyla başladı tüm hikaye.

Her şey zıttıyla kaim şu hayatta. Harareti soğukla tarif eder, tatlıyı acı ile mukayaese ederiz.

Varlığın kıymeti yokluğunda sırlanmış. Varlığa medhiyeler sunma gayreti elbette övülesi lakin elde olmayınca anlaşılıyor kıymeti harbiyesi varlığın.

Fakir için vakıf ruhu; Ruhların iyilikte yarışma gayreti, yükü sırtlanma, dertlenme makamı, tohumu toprakla dercetme aşkı, güzele ve iyiliğe her daim adım atma hevesi.

Ruhları ihya etme amacı güden, insanın kendisini temyize çektiği kadim yerler vakıflar.

Semerkant’ta Uluğ Bey’in Registan Külliyesi’nden Edirne’deki Selimiye Külliyesi’ne ve oradan Bosna-Hersek’te Gazi Hüsrev Bey Külliyesi’ne kadar kadim coğrafyanın her tarafına yayılmış yüzlerce mekan bu durumun nişânesidir.

Zamanı ve mekanı aziz kılma çabası ile boşlukta olma hevesindeki insanı aziz kılma tüm mesele.

O gün diyemedim, Büşra, güneş batarken ses çıkartır, Ama duyabilmek için; Ruhlarımızın yeniden inşâası için vakfe-gâhda olmak gerek.

YAZ2016 HSVbülten

7

ANKARA

İslam, Medeniyet ve Şehir Sizlere yedi aydır İslam, medeniyet ve şehir kelimeleriyle aramızda geçen sohbetten bahsetmek istiyoruz. Şüphesiz her birinin bizlere anlatacak birçok hikâyesi var. Aralarında ayrılmaz bir bağ olduğu gerçeği ise kelimeleri okuduğunuz an aklınızdan geçmiştir sanıyorum. Çalışma grubu da bu bağı keşfetmek, İslam Medeniyetinin şehirdeki yansımalarını, şehirlerin medeniyetleri nasıl kucakladıklarını ve dahasını araştırmak üzere yola koyuldu.

Farkındalık oluşturmayı ardından da daha fazla kişinin farkındalığını arttırmayı amaç edindi. Bir şehrin sokaklarında gezerken yüzyıllar öncesine yolculuk yapabilmeyi öğrendi.

8

HSVbülten YAZ2016

Sizlere bu üç kelime ve 7 aydır bu kelimeler ile aramızda geçen sohbetten bahsetmek istiyoruz. Şüphesiz her birinin bizlere anlatacak birçok hikâyesi var. Aralarında ayrılmaz bir bağ olduğu gerçeği ise kelimeleri okuduğunuz an aklınızdan geçmiştir sanıyorum.

Hayat Vakfı Ankara şubesi Şehrengiz ekibi de bu bağı keşfetmek, İslam Medeniyetinin şehirdeki yansımalarını şehirlerin medeniyetleri nasıl kucakladıklarını ve dahasını araştırmak üzere yola koyuldu.

Farkındalık oluşturmayı ardından da daha fazla kişinin farkındalığını arttırmayı amaç edindik. Bir şehrin sokaklarında gezerken yüzyıllar öncesine yolculuk yapabilmeyi öğrendik.

Neden Şehrengiz ismi?

Divan edebiyatında Şehirlerin güzelliklerini anlatan eserlere “şehrengiz” denirmiş. Bizler de İslam şehirlerini ele alıp unutulmuş güzelliklerini araştırıp anlatmayı planlayarak yola koyulduğumuzdan bu ismi kendimize uygun gördük.

Biz kimiz? Çalışmalarımız süresince araştırma, şehir seçimi, seminer organizasyonu ve daha

pek çok problemde ortak olarak çözüm yolları aradığımız Hayat Vakfı Öğrenci Kozası ve az önce bahsi geçen kelimeler hakkında okumalar yapmayı kabul etmiş ortak bir amaca sahip olan öğrenci ve asistan doktorlardan oluşan gönüllü grubuyuz. Çalışmalarımız nasıl ilerledi?

Rengârenk bir tablo hayal edin. Baktığınızda içinizi ferahlatan, size mutluluk veren bir tablo… Ve ardından bu tablonun siyah bir kumaş parçasıyla örtüldüğünü… Bazılarımız tablonun aslından hiç haberdar değil, bazılarımız ise unutmaya başlamış. Tablonun örtülü olduğunu gören, yanından hızla geçiyor. Bizler ise bu siyah örtüleri kaldırıp o muhteşem tablolar ile insanları tanıştırmayı görev bildik. Şu an savaşlarla, açlıkla, iç karışıklıklarla sınanan birçok İslam şehrinin durumu tam da böyle. İlk olarak Bağdat okumalarımızda fark ettik durumumuzu; ne kadar habersiz olduğumuzu, gözlerimizi karanlığa alıştırdığımızı.

ANKARA

İslam, Medeniyet ve Şehir

Her ay bir şehri ele aldık ve İslam medeniyetindeki yerini anlamak üzere coğrafyası, tarihi, kültürü ve mimarisi hakkında okumalar yaptık. Bazen ele aldığımız şehir hakkında yazılmış kitaplar okuduk bazen makaleler üzerinden ilerledik. Her pazartesi toplantılar düzenleyerek okudukları-

YAZ2016 HSVbülten

9

ANKARA

mızı birbirimize anlattık ve değerlendirdik.

Bir aylık okumalarımızın ardından ise daha fazla kişinin farkındalığını arttırmak üzere o ayın şehri hakkında araştırma yapmış, konuya hâkim bir ismi vakfımıza davet ederek seminer düzenledik.

Hangi Şehirler hakkında okumalar yaptık ?

BAĞDAT Darüsselam derlermiş bir zamanlar Bağdat’a. Öyle ya Selam diyarı diye anılan bu şehir doğal güzellikleri, verimli toprakları, şiirlere konu olmuş nehirleri, bahçeleri ile bilinir, herkes tarafından görülmek istenirmiş. Çarşılarında dünyanın her yerinden ürünler satılır, ticaretin kalbi bu şehirde atarmış. Bu zamanlar İslam medeniyetinin de altın çağının yaşandığı tarihlere denk gelir. O zamanların tüm âlimlerini kendisine doğru çeken ilim şehridir aynı zamanda Bağdat. Bazısı kütüphanelerini görmek için, bazısı ilim meclislerinde yer almak için, bazısı araştırmalarını tamamlamak için uğrarmış Bağdat’a. Optik ilminde büyük

10

HSVbülten YAZ2016

ilerlemeler kaydeden İbn-i Heysem, bugün cebirin kurucusu olarak tanınan Harizmi, Astronomi çalışmaları ile dikkatleri üzerinde toplayan İbn-i Razi yolu Bağdat’tan geçmiş yalnızca birkaç ilim adamı. Bağdat okumalarımızı doğru bir şeyler yapıyoruz hissiyatıyla, öğrendiklerimizin şaşkınlığıyla ve yeni bir şehri öğrenecek olmanın heyecanıyla sonlandırdık.

Düzenlediğimiz seminerde Prof Dr Enver Arpa’dan Bağdat ile ilgili anlatacaklarını dinledikten sonra ikinci şehir okumalarımızı başlattık.

KUDÜS Bugün Kudüs’te yaşananlar pek çok insanı derinden etkiliyor, insanlık suçu olarak nitelendirdiğimiz pek çok olaya şahit oluyoruz. Peki, Kudüs neden yüzyıllar boyunca aynı sahnelere şahit oldu, neden bizler için herhangi bir şehrin ötesinde kalbimizin derinliklerinde? Kudüs’te bugün yaşananları incelemenin ötesinde Kudüs tarihine bir yolculuk yapmak aklımızdaki birçok

tarih derslerinden öğrendiğimiz Osmanlı Devleti’nin farklı ırklara, dinlere hoşgörülü yaklaşım politikasına, Hz. Ömer’in bu topraklardaki yönetim anlayışı ve verdiği emanname örnek teşkil ediyormuş meğer.

Bu topraklar çok savaşa şahit olmuşsa da

İslamiyet döneminde huzura kavuşmuş meğer. Mescid-i Aksa, Kubbetüs Sahra, Ömer Mescidi, İbrahim Camii… Her biri ve daha pek çoğu bize hikâyelerini anlattı.

“Gelin buraları ziyaret edin, bu topraklar yalnız bırakılmaya gelmez..” diye kulağımıza fısıldadı. Kudüs konulu seminerimizi de 29 Aralık 2015 tarihinde Musa Biçkioğlu ile gerçekleştirdik.

ANKARA

soruyu giderdiği gibi, daha anlamlı değerlendirmeler yapmayı öğretti bizlere. Zira sadece İslam medeniyetinin değil pek çok medeniyetin beşiği, Müslümanlar’ın yanında hem Hıristiyanlar hem Yahudiler için kutsal sayılan Kudüs toprakları üzerinde hak iddia edebilmek, Müslüman kardeşlerimizin orada yaşama haklarını savunabilmek için öğrenmemiz gereken ne çok şey varmış meğer. İlkokul yıllarımızdan itibaren

SAN’A Bir zamanlar mutlu Arabistan olarak anılan topraklar: Yemen. Bugün Yemen’in başkenti olan şehir, San’a, okumalarını yaptığımız üçüncü şehir oldu. Türküleriyle, kahvesiyle, Veysel Karani’si ile bildiğimiz Yemen’i San-a şehri üzerinden daha ayrıntılı öğrenmek bizlere çok şey kattı. UNESCO tarafından koruma altına alınmış olan San’a evlerinin, insanlık tarihi kadar tarihi olan bir şehrin bugün iç savaşlar ile gölgelenmesinin hüznünü yaşadık. Hz. Nuh’un oğlu Sam’ın buraya yerleştiği söylenir. Bu sebeple San’a toprakları tarihi insanlık tarihine yaşıt sayılır.

YAZ2016 HSVbülten

11

ANKARA

Okumalarımız sürecinde Hz. Hud ve Ad Kavmi’nin hikâyesi, İrem Bağları’nın bu topraklarda oluşu, Muaz bin Cebel’in Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından İslamiyet’i öğretmek üzere görevlendirilmiş olması, Yemen Halkı’nın İslamiyet’i kendi rızasıyla kabul etmesi, Yemen’de kalan ecdadımız ve hikâyeleri, bugün susuzluk çeken ülkenin geçmişinde susuzluğa bulduğu çözümler, derin vadileri, gösterişli evleri, inanılmaz derece zengin bitki coğrafyası, kahve bahçelerinin görüntüsü unutmak istemediğimiz ayrıntılardan bazıları. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Yemen üzerine yapmış olan Doç. Dr. Yahya Yeşilyurt ile son derece verimli olan San’a –Yemen seminerimizi gerçekleştirdik.

SEMERKANT-BUHARA Mart ayındaki durağımız Semerkant ve Buhara şehirleriydi. İlk okuduğumuz şehir olan Bağdat gibi bu şehirlerde de birçok İslam âlimi ile tanıştık. En çok aşina olduğumuz isim ise Ali Kuşçu oldu. İlim hayatının ilerleyen döneminde Osmanlı Devleti’nde çalışmalarına devam edecek olan Ali Kuşçu matematik ve astronomi alanındaki esaslı eğitimini Semerkant’ta almış. Semerkant’taki hocası Kadı Burhaneddin’den dönemin hem ilim adamı hem hükümdarı olan Uluğ Bey’den, Ahmet Yesevi’den İbn-i Razi’den uzun uzun bahsedebiliriz. Dönemin hükümdarı Uluğ Bey kendi adıyla günümüzde hala ayakta olan bir medrese ve rasathane yaptırmış ve her türlü bilimsel çalışmayı hem yakından takip eder hem de desteklermiş. Durum böyle olunca bilimsel çalışmalarda hızla ilerleme kaydedilmiş. Bu topraklarda 12-13. yüzyılların ilim şehri diye anılma hakkını elde etmiş. Tabii dini ilimlerde de kaydedilen önemli geliş-

12

HSVbülten YAZ2016

meler mevcut. Kelam ilminin önemli ismi imam Mâturîdî de bu topraklarda İslamiyet’in Türkler arasında yayılması ve kabul görmesi adına çok önemli açıklamalarda bulunmuştur. Bugün turkuaz renginin mimaride nasıl muntazam bir şekilde kullanılacağını bizlere gösteren Semerkant şehrindeki yapılar yakından incelendiğinde ise kûfî hat işlemeleriyle, çini süslemeleri ile dikkat çekiyor. Buhara şehrinin de bir dönem Samanilere başkent olması gelişimini son derece olumlu yönde etkilemiş İmam Buhari başta olmak üzere bu coğrafyada pek çok din adamı ve âlim yetişmiş. Prof.

Dr Ali Öztürk’ten Semerkant ve Buhara’ya dair şiirlerle internette aramakla bulamayacağımız fotoğraflar ile dolu bir seminer ile sonlandırdık Semerkant ve Buhara okumalarımızı.

KONYA Ve 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılı içinde okumasını yaptığımız son şehir: Konya.

Anadolu topraklarında kısacık zaman diliminde İslamiyet’i öğrenmek ve öğretmek adına ne güzel çalışmalar yapılmış. Bir yandan da mütevazı bir yönetim anlayışı nasıl olur? Bir devlet, mimarisi ile kendini ne kadar güzel anlatabilir? Anadolu Selçuklu Devleti isimlerine aşina olup da ardında gelişen birçok olaydan haberdar olmadığımız savaşlar; Dandanakan, Miryakefalon… O ulu komutanlar… Onlar tarih yazarken bir yandan hemen yanı başımızda bir şehir inşa etmişler ki hala şehirde attığınız her adımınızda size kendilerini anlatıyorlar… Sokak aralarında karşılaştığınız tarihi mescidler, kafanızı kaldırdığınızda gördüğünüz minareler.. Sanki burada da biraz soluklanmaz mısınız, bahçemde dinlenmez misiniz, haydi biraz hasret gi-

şekilde nasıl yerleştirilebileceğinin, sosyal yaşamda İslamiyet’in nasıl var olabileceğinin örneklerini de okuduk, bakış açımızı genişlettik. Okumalar yapılması gereken daha pek çok İslam şehri var. Umuyoruz ki gelecek yıl yeni şehirlerle yolumuza devam edebiliriz.

ANKARA

derelim çok özledim eskileri diyor… Okuyacak makale ve kitapların sonu gelmese de her şehirde olduğu gibi Konya’da da bir aylık okumalarımızın sonunda Prof Dr Caner Arabacı’yı vakfımıza davet ederek Konya şehrinde İslam medeniyetinin varlığı ve medreseler hakkında anlattıklarını davetlilerimiz ile birlikte dinledik. Bu yıl için okumalarımızı Şehrengiz ekibi ve HSV Ankara Öğrenci Kozası ile birlikte düzenlediğimiz Konya gezimiz ile sonlandırdık.

Yeni Yıl Şehir okumaları ve seminerlerimizin yanında 2 Nisan 2016 tarihinde düzenlenen Yemen Tıbbi İnsani Yardım Çalıştayı’nda Yemen ve San’a şehirleri hakkında düzenlediğimiz panel ile çalıştaya katılmak bizler için çok faklı bir tecrübe oldu. Öğrendiklerimizi paylaşmanın keyfini hep birlikte yaşadık.

Umarız bazılarınızda merak uyandırmışızdır. Bazı noktalara dikkatinizi çekebilmişizdir. Çok çok kısa olsa da her şehirden bahsetmemiz bu sebepledir. Şüphesiz daha konuşulacak çok konu var. Belki de yazarken unuttuğumuz çok önemli ayrıntılar var.

Ama sanıyoruz ki Şehrengiz ekibi Hayat Vakfında ne yapıyor, ne öğreniyor, neden öğreniyor sorularını birlikte cevaplamış olduk. Ekip olarak her birimiz sadece tarihi, coğrafyayı ya da mimariyi değil mensubu olduğumuz dinin yaşamın içine en güzel

YAZ2016 HSVbülten

13

ANKARA

HİRA

Okuma Grubu

‘kim var diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan ben varım’ diyerek, ve yetimlerin en güzel sığınağının adıyla. gönüllerimizde damla damla gözyaşıyla biriktirdiğimiz merhametimizi sermaye edinerek çıktık yola... yetimliklerimize sarınıp anlamaya çalıştık yetimleri; neye üzülürler neye sevinirler bilelim istedik, psikoloji okuduk. nasıl dokunuruz kalplerine diye, iletişim okuduk. başka kim basar bu yokuş yolun çakıl taşlarına diye sorduk, yapılan çalışmaları okuduk. yola revan olanları ziyaret edip, yol halini sorduk. bizden bildik, devletin ne yaptığını kendi kaleminden okuduk. bir yerde bir ölüm haberi alınca aklımıza ilk yetimler geldi. afet denince biz yetimleri düşündük, savaşı duyunca yetimleri sorduk. yanı başımızda patlayan bombaların gürültüsünde insan neden yetim kalır, onu okuduk. bilirdik bütün yetimlerin yerinin Hira olduğunu, ayette ve hadiste yetimleri okuduk. okuduk zira ilk emrin ilk adım olduğunu bilerek; biz Hira’da dünyayı okuduk, biz Hira’da insanı okuduk. biz Hira’da yetimi okuduk, ‘ve eşref-i mahlûkat nedir bildik’

14

HSVbülten YAZ2016

ADIYAMAN

HAYAT Çocuk Merkezi

Çocuk Hizmetleri Koordinatörlüğü ve Adıyaman Şubesi işbirliğinde sürdürülen ‘Hayat Çocuk Merkezi’, vakıf şubesinin açılışından önce faaliyete geçmiştir. Çocuklarımızın eğitimlerine katkı temelli etüt çalışmaları, kurslar; sosyal gelişimlerini destekleyici müze, camii ve tarihi varlık ziyaretleri; kişisel gelişimleri için drama ve el becerileri etkinlikleri; sportif ve kültürel gelişimleri için sinema saati, futbol turnuvası, karne şenliği gibi yaklaşımlar yıl boyunca gerçekleştirilmektedir.

Ebeveynler için sağlık eğitimleri yanında sosyal rehabilitasyon çalışmaları ve kültürel seminerler sürdürülmektedir.

Hayat Çocuk Merkezi’ne Adıyaman Üniversitesinin çeşitli fakültelerinde öğrenim gören yaklaşık yüz kişilik bir gönüllü öğrenci grubu destek vermektedir. Öğrencilerimizin sorumluluk bilinci ve gönüllülük sabrıyla yaptıkları çalışmalar sonucunda bu öğretim yılında tüm öğrencilerimiz başarı sertifikası almışlardır.

YAZ2016 HSVbülten

15

İSTANBUL

İSTANBUL CAMİİLERİ Genç kesimin yeterli ve doyurucu tarihi bilgiye sahip olamaması, aynı okulda, hatta bazen aynı dönemde olmasına rağmen, aynı samimi düşünceleri paylaşan arkadaşların birbirlerini yeterince tanımaması gibi sorunları görerek harekete geçen öğrenci kozası belirli periyotlarla cami ziyaretleri ve kahvaltıları düzenledi. İlk olarak, Süleymaniye Camii’nde İstanbul Yazma Eserler Bölge Müdürü Emir Eş hocamızla İstanbul’da öğrenci olmanın getirdiği nimetlerden ve tarihi bilincin getirdiği sorumluluklarımızdan konuştuk. İkinci adresimiz Fatih Camii idi. Emin Saraç Hocanın talebelerinden Ahmet Şentürk abimiz camiyi hayatımızın merkezine koyma ve sosyal bir mekân olarak görebilmeyi ve asırlardır devam eden ancak yıllar içinde “coşkuyla akan bir nehirden damlayan bir çeşme haline” dönüşen cami içi ders halkalarını anlattı.

Sonraki ziyaret ve kahvaltı mekanımız alt ve üst dönemler arasında tarih üzerine samimi bir muhabbet ortamı oluşturma imkanı bulduğumuz Nur-u Osmaniye Camii idi.

Senenin sonuna doğru Yavuz Sultan Selim Camii’nde cami görevlileri ile birlikte hoş bir sohbet etme ve kendi aramızda yılı değerlendirme imkanı bulduk.

Katılımın gitgide artması ise; manevi değerlerimizi benimsemek, geçmişin ilmi ve fikri mirasının farkında olmak ve bunu insanlık için kullanabilecek bilinçli bir toplumun oluşmasına katkı sağlamak amacıyla gelecek sene de böyle faaliyetlere devam etme noktasında bizi yüreklendirdi. Faydalı olabilmek duası ile..

16

HSVbülten YAZ2016

A D I YA M A N

Hayat Çınarı Adıyaman’da Ecz. Harun Özsayın

Hayat Vakfı ile birçoğumuz gibi ben de Üniversite yıllarımda tanıştım. Aldığımız misyon, gittiğimiz her yere “Hayat” götürmeyi gerektiriyordu. O yüzden okulu bitirip Adıyaman’a yerleşerek eczane açtığım ilk günlerden beri hep gündemimde Hayat Vakfı’nın şubesini açmak ve o kutlu misyonun hedeflerini Adıyaman’da da gerçekleştirmek vardı. Ancak o zamanlarda bu işi birlikte yapabileceğimiz pek kimse yoktu.

Olanlar da destek olmak istemedi. Ve biz de farklı dernek ve STK’lar bünyesinde çalışmalarımıza devam ettik.

Zamanla Hayat Ağacı’nın meyveleri Adıyaman’da da çoğaldı tabii. Tıp Fakültesi de öğrenci almaya başlayınca artık Şube açılışı bizim için elzem hale gelmişti. Hayat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr Ahmet Özdemir ile görüştük, gerekli prosedürleri tamamladık, Yönetim Kurulumuzu oluşturduk ve 2013 Mayıs’ında Adıyaman Şubesi’ni faaliyete geçirdik. Ancak bir sürü endişemiz vardı. Çünkü hitap ettiğimiz kitlede ve yıllardır birlikte olduğumuz arkadaşlarda bir durgunluk, rehavet ve duyarsızlık

oluşmuştu. Güvendiğimiz, destek alırız dediğimiz kapılardan boş dönebiliyorduk.

Acaba bu işi başarabilir miyiz, arkadaşlarımızı harekete geçirebilir miyiz, öğrencilere ulaşabilir miyiz, bu yıl burs verebilir miyiz diye endişeler içerisinde çabalarken Rabbimizin rahmeti ve bereketi nihayet ulaştı bizlere. Samimi çabalarımız, beklediğimiz değil de ummadığımız yerlerden karşılık buluyordu.

Hemen, Şube için bir yer aramaya başladık. Küçük bir apartman dairesi bulmak için bile o kadar çaba sarf ederken, karşımıza güzel bir fırsat çıktı ve 125 kişilik sinema düzeninde seminer salonu bulunan, 2 tane toplantı salonu, sekretarya, yönetim kurulu odaları ve kütüphaneden oluşan, şehir merkezinde güzel bir yer tutmak nasip oldu. Yerimizi tutunca da hemen Vakıf Meclisimizi topladık. İkinci hedefimiz Tıp Fakültesi öğrencilerine ulaşmak ve burs programı yapmaktı. Bunun için öğrencilere yönelik bir tanışma yemeği organize ettik ve beklediğimizin üze-

YAZ2016 HSVbülten

17

A D I YA M A N

rinde bir öğrenci katılımı oldu. Üniversite rektörümüzün, o dönem milletvekilimiz Dr Murtaza Yetiş beyin, ilimizin sağlık yöneticilerinin katılımıyla gayet güzel bir program gerçekleştirdik. Öğrencilerle bir iletişim zemini oluşturmuştuk. Bu diyaloğun sonucu olarak, öğrencilerin Cuma sohbetlerimize katılım göstermesi, bizi ayrıca motive eden bir unsur haline geldi. İlk yıl acaba burs verebilir miyiz diye sağa sola koşturup bağışçı bulmaya çalışırken nihayet burs programımızı yapabildik. İlk yılımızdan itibaren öğrenci burslarımızı dağıtmaya devam ediyoruz. Bu bize hem manevi bir mutluluk verdi hem de önemli bir psikolojik eşiği aşmamıza vesile oldu.

Kurulduğumuz günden bu yana faaliyetlerimizi devam ettirmeye, şube çalışmalarımızı kurumsallaştırmaya gayret ediyoruz.

Tıp Fakültemizin yeni açılmış olması ve az sayıda öğrenci olması (fakültenin şu an için toplam 200 öğrencisi var) öğrenci çalışmalarımızı kısıtlıyor ama başka alanlardaki çalışmalarımızla aktivite üretmeye devam ediyoruz. Adıyaman’da genel merkezimizin yaklaşık 15 yıl önce başlattığı “Çocuklar Sokakta Solmasın” projesinin uygulaması

18

HSVbülten YAZ2016

olan bir çocuk merkezimiz var. Burada şu an sokakta çalışan 18 çocuğumuzun rehabilitasyonu yapılıyor. Çocuk merkezimiz vakıf gönüllülerimiz için bir ilgi odağı haline geldi. Hem çocuklarımız hem de gönüllülerimiz için birçok aktivite yapıyoruz. Çocuk merkezimizin organizasyon kapasitesinin yüksek olmasına rağmen bir apartman dairesinde hizmet vermesi bizleri arayışa itti ve Ahmet Özdemir ağabeyimizin uğraşısıyla Adıyaman merkez Musalla Camii yanında bir arsa Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bize tahsis edildi. Burası için çizdirdiğimiz inşaat projesi Tarihi Eserleri Koruma Kurulu tarafından kabul edilerek resmileşti. Şu an inşaat aşamasında olan merkezimizin tamamlanmasıyla birlikte faaliyetlerimizin ivme kazanarak artacağına ve yeni alanlara ulaşacağına inanmaktayız.

Kanaatimce günümüzün vakıf ve gönüllülük çalışmalarının en büyük problemi, insanlarımızın bu tür çalışmalara yeterli ilgiyi göstermemesidir. Öğrencilerle ilgilenmek, seminer-konferanslara katılmak, kitap okumak, tartışmak, hasbi hal etmek, burs vermek, sosyal sorumluluk faaliyetlerinde

Yaşamın yoğun akışı içerisinde ömrümüz akıp giderken ne yaptığımızı, kim olduğumuzu, neler yapmamız gerektiğini, kişisel olarak manevi durumumuzu çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Vakıf kurumları bize insanlığımızı ve gerçek sorumluluğumuzu hatırlatan, hayatımızı doğru olarak yönlendirmemizi sağlayacak etkinliklere vesile olan kurumlardır. Dolayısıyla aslında gerçek anlamda baktığımızda vakıf faaliyetleri ekstra bir iş (angarya) olarak görülmemelidir. Özel zaman ayrılması gereken veya boş zaman bulunursa yapılacak işler olarak değil hayatımızın en önemli ve anlamlı parçası olarak görülmelidir. Saf ve halisane bir şekilde sadece Allah rızası için yapacağımız yardım ve gönüllülük faaliyetleri, öyle zannediyorum ki (bilincinde olursak) ayrı bir manevi haz verecektir.

Aslında çok yoğun olduğumuzu, sosyal faaliyetlere hiç zamanımızın kalmadığını düşünmek, bir algı durumu bana göre. Eğer kendimizi böyle bir algıya kaptırmışsak, tükenmişlik sendromu yaşadığımızı düşünüyorsak, bu durum, hayatımızın her alanını etkiler ve üretkenliğimizi sıfırlar. Yani aile hayatımız, iş hayatımız, sosyal hayatımızın hepsinde mutsuz, umutsuz ve sorunlu hissederiz kendimizi. Üzerimizde ağır bir yükün olduğunu, hiçbir şeyle uğraşabilecek durumda olmadığımızı düşündüğümüz zaman beynimiz de buna inanır ve bu algıya göre hareket eder ve bunu değiştir-

mediğimiz sürece de hayatımız böyle akıp giderek heba olur. Oysa hayata ve kendimize karşı bakış açımızı değiştirebilirsek her şey bir anda değişmiş olur. Aktif ve dinamik olmamız, hayatımızın her alanına yansıyacaktır. Dinimizin oluşturmak istediği insan tipi de böyledir; aktif, dinamik, sorumluluk ve irade sahibi, duyarlı, üretken bir kişilik. Mehmet Görmez hocanın hadis üzerine yaptığı çalışmaları anlattığı programda söylediği bir hadis beni çok etkilemişti. Yaklaşık 300.000 hadis üzerinde yaptığınız çalışmada ”sizi en çok etkileyen hadis hangisi oldu?” diye sorulduğunda şu cevabı vermişti; Peygamberimiz hadisinde müslüman kişiyi “arı”ya benzetmiş.

“Müslüman arı gibidir, çalışıp öyle güzel işler ortaya çıkarır ki; ürettiği üründen hem kendisi hem de diğer insanlar faydalanırlar, beslenirler” buyurmuş. İşte vakıf gibi gönüllülük kuruluşları bizlere çeşitli alanlarda üretkenlik imkânları sunarlar.

A D I YA M A N

bulunmak insanlarımızın zaman ayırmak istemediği, geri plana attığı faaliyetler haline gelmiş durumda. Sadece sağlık sektörüne özgü bir problem mi, yoksa genel anlamda mı bir rehavet oluşmuş bilemiyorum ama bütün camialarda bir motivasyon ve heyecan eksikliğinin varlığı gündeme geliyor.

Bizler Adıyaman’da vakıf şubesi açmamış olsaydık, birçok şey eskisi gibi devam edecekti. Ancak bir şeyler yaptık ve bunun sonucunda hem bizim hem de bazı öğrencilerin hayatında değişimler oldu. Yani yaptık ve oldu. Öyleyse yapacağımız daha birçok şey için tekrar dirilme, diriltme ve harekete geçme vaktidir. Vakıfta yaptığımız faaliyetler hayatımızın eksik kalan kısımlarının bir parçası, tamamlayıcısıdır.

Bu süreçte; bizleri yalnız bırakmayan ve daima yanımızda olan vakıf gönüllülerimize, yönetim kurulu üyelerimize, vakıf mütevelli heyetine, Ahmet Özdemir ağabeyimize, o dönemde Adıyaman milletvekili olan Murtaza Yetiş kardeşimize teşekkürlerimi hassaten belirtmek istiyorum. Bizlere ufuk açtılar, yol gösterdiler, yardımcı oldular.

YAZ2016 HSVbülten

19

K Ü TA H YA

Hayatı Konağında Buldum Dr. Merve Kaleli

Yıllar önce bir arkadaşın elimden tutup getirmesiyle içime çekmiştim ilk vakıf havasını. Şimdi düşününce meğer koşarak gelmişim kaderime… Bu heyecan ve telaş işlemiş içime; şimdi hep koşarken buluyorum kendimi vakıf yollarına düşünce. Sadece uzun mesafeler ve kısıtlı vakitlerden sebep değil elbet. Vakıfta yıllar boyu tanık olduğumuz, imrendiğimiz hayırda yarışanlardan olma gayesi ve zamanı vakfetme şuuruna ulaşmak için.

Yine yıllar önce arkadaş sohbetlerinde hep aynı yere varırdı konu; ya, Kütahya’ya da şu vakfın bir şubesini açsak!

Güzel hayallerdi. Ve ben Kütahya’nın sokaklarını canlandırırdım gözümde; hangi sokağa, hangi konağa daha çok yakışırdı Hayat Vakfı? Meğer büyüklerimiz bizden önce yine bizim hayallerimizi gerçekleştirmişler. Kütahya Şubesinin açılış haberini aldığımda ilk fırsatta memlekete gidip, yine koşar adım yürüdüm yolları. Defalarca önünden geçtiğimiz eski konaklardan biri, şimdi vakıf olmuştu ve ne de güzel yakış-

20

HSVbülten YAZ2016

mıştı o tarihi sokağa; sanki yıllardır oradaymış gibi, sokağın asli üyesiymiş gibi…

Açılan ahşap kapının gıcırtısının ardında hiç tanımadığım bir yüzün aşina olduğum bir gülümsemesiyle karşılaştım. Haseki’deki konakta burnuma gelen kokuyu çektim içime ve sıcak bir çay yudumladım, elhamdülillah!

Sanki misafirliğe gitmemiştim de ev sahibiydim, o kadar tanıdık geldi herşey. Vakfa ilk geldiğimde hissettiğim heyecanı ve burada çok şey yapmamız lazım duygusunu hissettim. Biliyorum ki beni içtenlikle karşılayan kardeşlerim de benzer heyecanlar içinde. İnşallah büyüklerimizden gördüğümüz vakıf adabını yaşatabiliriz ve bu bayrak yarışında üzerimize düşeni layıkıyla yapabiliriz.

Ne diyelim, birlikte gidecek çok yolumuz, yapacak daha çok işimiz var.

İSTANBUL

BEŞİKÇİZADE DERSLERİ Tefsir, Fıkıh, Hadis Usulü ve Temel İslam Düşüncesi üzerine alanında yetkin hocalar ile seri dersler gerçekleştirmek üzere yola çıkılan Beşikçizade Dersleri; 2015-2016 eğitim öğretim yılı içerisinde Mesleki Fıkıh ve Siyer dersleri ile devam etti. 4’ü güz, 4’ü bahar döneminde olmak üzere toplam 8 ders HSV İbn-i Rüşd salonunda yapıldı.

Sağlık öğrencilerinin dini manada mesleki uygulamalara doğru bakış açısını kazanmasına yönelik planlanan dersler, Merve Özdemir/Estetik Müdahaleler, Merve Özdemir/İslam Hukukunda Organ Nakli, Tuba Erkoç/Hayat Memat Meselesi Olarak Ötenazi: Etik ve Dini, Recep Şentürk/Kanı-

ta Dayalı Tıp, Kanıta Dayalı Fıkıh başlıkları ile gerçekleştirildi.

2016 bahar döneminde Siyer-i Nebi hakkında sahip olunan yüzeysel bilginin üzerine daha derinlemesine yoğunlaşmak amacıyla; Siyer Vakfı hocaları tarafından önerilen program ile Muhammed Emin Yıldırım/Neden Siyer Öğrenmeliyiz, Cemil Nazlı/ Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz, Mehmed Kaya/Siyer-i Enbiyanın Gölgesinde Siyer-i Nebi’yi Anlamak ve Mahmut Karakaş/Hadisler Işığında Siyer-i Nebi’yi Anlamak başlıklı dersler gerçekleştirildi.

Ders içeriklerinden oluşan dokümanlar çoğaltılarak katılımcılara verildi.

YAZ2016 HSVbülten

21

S İ VA S

Hayat’ın İçinde Dr. Münevver Ağkuş Şeker

2013 yılının Ramazan ayında bir iftar sofrasında tanıştım şehrimizdeki Hayat dostlarıyla. Hayat Vakfının membaı olan İstanbul’da bu çatının altında bulunmuş, ekmeğine, emeğine ve gayretine ortak olmuş gönüllülerin şahit oldukları bu hayrı, bu iyiliği bulundukları yerlerde de yeşertme isteğiyle ‘Bismillah’ demişler ve Vakfın Sivas şubesini açmışlar. İstanbul Hayat Vakfının çok sevdiğim ve dostluklarıyla şerefyab olduğum Vakıf emektarı arkadaşlarım vesilesiyle çok geçmeden Vakfın hanımlar grubunun içinde buldum kendimi. Güzel bir amaç çerçevesinde birkaç güzel insanla tanıştık, istişareler ettik ve yarenler olduk kısa sürede.

Kurulan bu dostluklar bile vakfın amacına ulaştığının bir işaretidir nazarımda. Öncelikli olarak şehrimizin farklı bölümlerinden üniversite öğrencileriyle tanışmayı ve Hayat Vakfı’nı onlara tanıtmayı hedefledik. Kısa sürede bu hedefimize ulaştık.

Tanıştığımız pek çok genç hem talebemiz hem de yol arkadaşımız oldu. Onların

22

HSVbülten YAZ2016

destekleriyle sağlık çalışanlarına Vakfımızı tanıtmayı planladık ve İstanbul’dan Havva Sula ve Tülin Özsoy ablalarımızı bu tanışma çayına davet ettik.Onların tecrübe ve tavsiyelerini dinlerken gençlerimizin gösterdiği ilgi, teveccüh ve hürmet bizleri çok mutlu etti. Ablalarımızın davetiyle her yıl gerçekleştirmeyi planladığımız şehir gezi-

S İ VA S lerimizden ilkini İstanbul’a yaptık. Bizdeki hatırası hep çok özel olarak kalacak olan bu ziyaretimizden sonra sırasıyla Divriği Ulu Cami ve Kapadokya gezilerimiz oldu.

Hayatın güzel ve anlamlı kısa anların toplamından oluştuğunu hissedenler için bizi biz yapacak olan anlar ve anılardı bunlar.

Vakfın gönüllülerine kattığı hayır ve bereketlerden bir tanesi de bulunduğumuz şehirdeki diğer vakıf ve derneklerle tanışma ve işbirliği yapma fırsatını bize sunması oldu. İnsanın ve imkanın imanla buluşmasının adı olan ‘Vakıf’ ın bu ismi gereğince bir araya geldik. Onlarla birlikte yaptığımız Ceylanpınar Mülteci Kampı ziyareti ile birbirimize yardımcı ve duacı olduğumuz ve inşallah olmaya da devam edeceğimiz kardeşler edindik. Yaşanan bu şahitlikleri vakfımız öğrencileriyle paylaştık. Öğrencilerimiz, gençlerimiz, umut fidanlarımızla üç yıl boyunca daha pek çok şeyi paylaştık; Somali’deki insanların dramını, Aliya’nın gözyaşlarını, Serçelerin Şarkısını, “modern” insanın çıkmazlarını ve imanın imkanlarını…Kısacası görmeye, dinlemeye,

anlamaya ve hissetmeye değer pek çok şeyi… “İnsan” olmanın özgül ağırlığını birlikte hissedebilmek için.

Vakıf olarak burada anlatmanın mümkün olamayacağı kadar fazla birçok güzel anıyı geride bıraktık ve gerçekleştirmek için gayret ve dua edeceğimiz pek çok hayal biriktirdik.

Vakıf çalışmalarını birlikte başlattığımız bazı arkadaşlarımızın ve mezun olan gençlerimizin şehrimizden ayrılması ile duyduğumuz hüzünleri yeni Hayat dostları kazanarak azaltmaya çalışıyoruz.Rabbimizin “Rahman” ve “Vedud” esmasıyla inşa ettiği gönlümüze daha ne kadar dostun sığacağını Vakıf vesilesiyle görmeye devam edeceğiz inşallah.

“Olmasaydı ne kadar da eksik kalacakmışız” dediğimiz Hayat Vakfı kurucularına gönülden teşekkürler.

YAZ2016 HSVbülten

23

İSTANBUL

GEÇMİŞ GELECEKLE BULUŞUYOR Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi 1933’te Konya’da Babalık Matbaası’nda basılarak yayımlanmaya başlamıştır. 1942’de, 1949’da ve 1954’te, çeşitli nedenlerle üç kez yayımına ara verilen dergi, günümüzde Hayat Sağlık Ve Sosyal Hizmetler Vakfı çatısı altında, Prof Dr İbrahim Yıldırım ve Doç Dr Hakan Ertin‘in dergi üzerine yaptıkları çalışmalarla yeniden gün yüzüne çıkarıldı.

Editörler Kurulu Başkanlığı Prof Dr Handan Ankaralı tarafından yürütülen dergi, tarihsel bağlarını yeniden yapılandırmak amacıyla, eski sayılarından seçilmiş makalelerden oluşturulmuştur.

Her yıl Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında olmak üzere yılda üç kez yayınlanması planlanmaktadır.

Bu kapsamda, derginin akademik dünyaya tanıtım toplantısı 2 Mayıs 2016 Pazartesi günü ilk basım yeri olan Konya’da Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Uzm Dr Sare Davutoğlu’nun himayesinde gerçekleştirilen programa katılım gösteren üniversite mensuplarına, protokol üyelerine ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerine teşekkürler ederiz.

Aynı gün Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın çınarlarına bir yenisi daha eklendi. Konya şubesi, Prof Dr Mehmet Koç’un Yönetim Kurulu Başkanlığında açıldı.

Yeni şubemizin sağlık ve sosyal hizmetler alanında öncü çalışmalar yaparak, topluma artı değer katmasını dileriz

24

HSVbülten YAZ2016

Uluslararası Sağlık Öğrencileri Akademisi

İSTANBUL

USAP

Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın düzenlediği Uluslararası Sağlık Öğrencileri Akademisi Türkiye’de yüksek öğrenim gören uluslararası öğrencilerin akademik, sosyal ve kültürel donanımlarının güçlendirilmesini, ilgi ve çalışma alanlarına ilişkin yeni olanakların sunulmasını hedefleyen bir eğitim programıdır. Program Yurt dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığınca desteklenmektedir.

Uluslararası Sağlık Öğrencileri Akademisi sağlık tarihi, sağlık etiği, sağlık antropolojisi, sağlık felsefesi, sağlık sosyolojisi, sağlık kültürü ve halk sağlığı gibi alanlarda farklı dersler ile yapılan eğitim çalışmaları ve sosyal etkinlikleriyle öğrencilere eğitim imkanı sağlamaktadır.

Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrencilerin akademik, sosyal ve kültürel donanımlarını güçlendirmek için organize edilen Uluslararası Sağlık Öğrencileri Akademisinde 8’inci haftayı geride bıraktık. Üniversitelerde alışık olduğumuz monolog tarzın dışına çıkılan bir seminer dizisi olması ve her konu için seçilen hocaların alanlarında uzman olması günün yoğunluğu ve yorgunluğuna rağmen dersleri şevkle ve düzenli olarak takip etmemize vesile oldu. Programda bu haftaya kadar İslam tıp tarihi, Osmanlı tıbbı, Cumhuriyet dönemi modern tıbbı kronolojik ve metodolojik değerlendirildi. İlaç endüstrisinin sorunları ve ilaçta patent çıkmazının ilaç endüstrisini getirdiği yer açık bir şekilde görüldü. Türkiye’de ve dünyada sağlık sisteminin çıkmazlarına çözüm bulabilecek sağlık görevlilerinin yetişmesine vesile olacak bu programlar devam ettirilecektir.

YAZ2016 HSVbülten

25

İ S TA N B U L

Çanakkale Gezisi Büşra Özkul

Vakıftan ablalarımız ve Cerrahpaşalı kız öğrenciler olarak Ctf Hayat Halkasını bu yılın başında kurmak nasip oldu. Yılın başından itibaren her hafta Esma’ül Hüsna ve Peygamber Kıssaları sohbetleri yaptık.

Bu sohbetler de bizim ‘halka’ lafzının içini doldurur bir halde birlikte olmamıza vesile oldu elhamdülillah.

Haftalar ilerledikçe beraberliğimizi perçinleyecek fikirler arayışına girdik. Mart ayı geldiğinde Mayıs ayı için bir gezi yapabileceğimiz düşüncesi oluştu. Böylece gezi planımız “Nereye gitsek?” sorusuna cevap aramakla başlamış oldu. İstedik ki gezimiz, bizi buluşturan değerleri karşılayabilecek bir amaca hitap etsin. Düşününce de imanı, ümmeti, vatanı için gözünü kırpmadan Rabbe yürümüş binlerce şehidi örten toprakları seçmek hiç zor olmadı.

Tüm hazırlıkları tamamladıktan sonra 7 Mayıs gecesi on beş kişi ile yolculuğumuz başladı. Güzel bir nasiple, elhamdülillah, sabah namazımızı Eceabat’ta kıldık. İçimizi derinlere kadar huzurla dolduran sabah

26

HSVbülten YAZ2016

serinliğiyle İstanbul’dan farklı bir boğazda güneşin doğuşuna şahitlik ettik. Kahvaltıdan sonra rehberimizle buluşup hızlıca gezimize başladık. İlk olarak Güneybatı kıyı hattı boyunca ilerleyip Seyit Onbaşı’nın mevzisini ziyaret edip oradan sırasıyla Şahindere, Yahya Çavuş, Seddülbahir, Conkbayırı ve 57. Alay şehitliklerini ziyaret ettik. Şahindere Şehitliği’ni ziyaretimiz sırasında özel yürüme yolunun dışındaki toprak kısma çıktık. Rehberimize şehitliğin nerde olduğunu sorduğumuzda aldığımız cevapla hayrete düştük. “Şu an zaten şehitliğin üzerindeyiz.” cümlesini duyduğumuz anda her birimiz ayaklarımızı hızlıca ve panikle kaldırmaya başladık topraktan. Bunun üzerine rehberimiz “Lütfen tedirgin olmayın, ecdadımız üzerinde bizler yürüyelim diye bu topraklara canlarını verdi.” dedi. O an herkesin aklında M. Akif’in; “Bastığın yerleri ‘toprak’ diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.” dizeleri ete kemiğe büründü. Kimi zaman

İ S TA N B U L yaşanmış imkansızlıklar içinde imanla açılan yollar, kimi zaman da görüp dokunduğumuz siperler, mevziler, toplar ve hikayeler hepimize tarifi zor anlar yaşattı. Ecdadın bu topraklardaki ezan sesinin muhafazası için göz kırpmadan ölüme yürüyüşüne şahitlik ettik. Gerçek imanın tadına varıp bu dünyayı terk edişlerine imrendik. Ama en çok sorumluklarımızın idrakine varınca hissettik Çanakkale’yi.

akşamüstü eve dönüş yoluna koyulduk.

Hamdolsun sağ salim gece yarısına doğru evlerimize ulaştık. Çok şey öğrendik. Her birimiz kendi içimizde bu ümmetin torunları olarak şehitliğin, beraber olmanın, yoldaş olmanın ve halka olmanın yeni tanımlarıyla döndük Çanakkale’den. Şehitlerimizce bizlere emanet edilen bu değerlerin kıymetini bilebilmek duasıyla...

Şehitlikler bitince feribotla karşı kıyıya geçip Aynalı Çarsı’yı da ziyaret fırsatı bulduk. Sonra da aracımızla feribota geçip

YAZ2016 HSVbülten

27

MALATYA

attan HAYATTAN damlalar DAMLALAR DERGİSİ İSİ • SAYI

8 • YIL 2016

HSV Malatya Şubesince yılda bir sayı çıkarılmakta olan ‘Hayattan Damlalar’ dergisi, mensuplarımızın ve öğrencilerimizin hem öğrendikleri hem de öğretmeye gayret ettikleri bir kültürel mecra. Editöryal yönetimin ve yayın kurulunun öğrencilerimiz tarafından yürütüldüğü dergimiz özgün yazıların yanında etkinlik haberlerini içeriyor. Öğrencilerimizin yazarak kendilerini geliştirdikleri, yarışmalar yaparak arkadaşlarını da davet ettikleri bir zemin olarak önemli yere sahip.

28

HSVbülten YAZ2016

hayattan damlalar

SAĞLIK, KÜLTÜR VE EDEBİYAT DERGİSİ • SAYI

Kapak Dosyası

AHLÂK

8 • YIL 2016

ANKARA

TIBBI İNSANI YARDIM ÇALIŞMA GRUBU Her ay bir afetin etraflıca incelendiği öğrenci çalışma grubu.

Afete müdahalede bulunan devlet organizasyonları, afet süreçlerinde rol alan sivil toplum kuruluşları, afet kaynaklı sağlık sorunları ve psikososyal sorunlar gibi başlıklar her hafta yapılan toplantılarla inceleniyor. Şu ana kadar çalışılan afetler: Nepal Depremi, Somali Kıtlığı, Yemen İç Savaşı ve Ebola Epidemisi.

YAZ2016 HSVbülten

29

ELAZIĞ

Bağımlılığa Karşı Gençler Projesi Dr. Veysel Yüzgeç

HSV Elazığ şubesi tarafından Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Projeleri kapsamında yürütülen “Bağımlılığa Karşı Gençler Projesi” şubemizin yürüttüğü ilk projedir.

Projemizin kazanımları önemli ve anlamlı olmuştur. Şu anki durumumuzla neler yapabiliriz, doğru iş nasıl üretilir, eldeki mal-

30

HSVbülten YAZ2016

zeme nedir ve böyle bir aktivite kiminle nasıl daha doğru yapılabilir gibi soruların cevaplarının oluşmasının yanı sıra proje, imkan ve fırsatları ölçme ve değerlendirmemizi sağlamıştır.

Projenin amacı, çok hızlı yayılan aklı ve iradeyi devre dışı bırakan, hayatları ve aileleri

pençeleri arasında perişan eden, genelde de toplumumuzu içten tüketen madde ve teknoloji bağımlılığı için riskli yaş grubu olan 12- 25 yaş arası gençleri bu illete kanmamaları için uyarmak, onların bu konuda bilinçlenmelerini sağlamaktır. Bir nevi aşılama gibi, koruyucu hekimlik faaliyeti ve hizmeti üretmektir. Önce konuyu tanımak ve kendimizi eğitmek, daha sonra da yakın çevremizi ve özellikle de riskli yaş grubunu sakındırmaktır.

Dünyada, ülkemizde ve özel olarak da içinde yaşadığımız ve muhafazakâr kimliği ile ön plana çıkan, Elazığ’da bağımlılığın endişe verici boyutlara varması bizleri bu türden bir sosyal sorumluluk projesinin içinde olmaya ve elimizi taşın altına koymaya gönüllü kılmıştır.

Bağımlılığa karşı gençler projesinin temelde iki ayağı vardır: Projenin ilk ayağı için bağımlılık sorununun daha yoğun olarak yaşandığı ve bunun için de bağımlılığa karşı mücadelenin daha profesyonel verildiği, dolayısı ile de tecrübelerinin daha fazla olduğuna inandığımız iki büyük ilimizde, iki AMATEM merkezi belirledik. Projenin ikinci ayağı olan uyarma

ELAZIĞ

ve sakındırma için de yaşadığımız şehir Elazığ geneli ve özellikle de bağımlılıkla ilgili riskli yaş grubunun daha yoğun olacağına inandığımız, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarımızın öğrencilerini, üzerinde çalışılması geren öncelikli grup olarak belirledik.

Projenin ilk ayağı olan eğitim için, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden seçilen yaklaşık 80 gönüllü öğrencinin 50 tanesi İstanbul Erenköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM’de, 30 tanesi de, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM’de bağımlılıkla mücadele için gerekli eğitimi aldılar. Etraflarını, arkadaşlarını ve kendilerinden daha küçük kardeşlerini uyarırken doğru davranış ve doğru cümleler nelerdir, bunu yerinde ve birinci ağızdan öğrendiler.

Projenin uyarma ve sakındırma ile ilgili ikinci ayağı için de, özelde riskli yaş grubuna yönelik, genelde ise tüm şehir insanına açık iki adet konferans planlandık. Bu konferansların ilki 31 Mayıs günü gerçekleşti; ikincisinin ise inşallah Eylül ayı içinde yapılması planlanmaktadır.

Bundan başka, gelecek eğitim yılında şehrimizin üst düzey yönetiminin de desteklerini alarak, özellikle riskli yaş grubunun daha fazla olduğu, ilköğretimin son iki sınıfı ve liselerde, madde ve teknoloji bağımlılığına karşı bire bir, görsel işitsel uyarma ve sakındırma çalışmalarımıza inşallah devam etmeyi planlanmaktayız.

YAZ2016 HSVbülten

31

İSTANBUL

38.

GELENEKSEL KIR GEZİSİ

Vakfımızın gelenekselleşmiş kır gezisi etkinliği yaklaşık 600 kişinin katılımıyla 15 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirildi. HSV Öğrenci Kozası’nın organize ettiği piknik programına vakıf yönetiminin, öğrencilerin ve gönüllülerin yoğun ilgisi vardı. HSV Mütevelli Heyeti Üyelerinden Ecz Mustafa Nimetoğlu, Prof Dr Ali İhsan Taşçı, Prof Dr Harun Cansız; Yönetim Kurulundan Prof Dr Mahmut Gümüş, Dr İlyas Bozkurt, Düzce Şubesi Yönetim Kurulundan Prof Dr Handan Ankaralı ve Doç Dr Seyit Ankaralı, Kızılay Genel Başkanı Dr Kerem Kınık katılımlarıyla etkinliği onurlandırdılar.

Sabah saat 8.30’da vakıftan hareket eden servislerle Cumhuriyetköy’de piknik alanına varıldı.

Otobüslerde yapılan bilgi yarışmaları oldukça heyecanlı ve çekişmeli geçti. Öğrencilerin ve mezunların aileleriyle katıldığı gezide hasbihaller edildi, oyunlar oynandı, uçurtmalar uçuruldu, halat çekme yarışması, spor turnuvaları yapıldı ve daha neler neler..

Yeryüzü mescidinde namazlar cemaatle eda edildi, dualar edildi. Dr Salih Selman Hocanın sohbeti gönüllerimizi açtı.

Kız öğrenciler kendilerine ayrılan alanda doyasıya eğlendi. Düzenlenen voleybol turnuvasını Bezmialem Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu Bezmialem takımı kazandı. Erkekler cephesinde ise voleybol turnuvasında birinciliği Çapa takımı göğüsledi. Özlenen, dostlarla bir araya gelinen kır gezisinde hasret giderildi. Seneye tekrar buluşmak üzere akşam saatlerinde dostlara veda edildi.

32

HSVbülten YAZ2016

İSTANBUL

ÇSS

Çocuklar Sokakta Solmasın HSV Kadın Kozasınca sosyal sorumluluk alanındaki önemi fark edilerek, 1998 yılında sokakta çalışan çocuklar üzerine çalışmalar başlatılmıştır. Çocuklar Sokakta Solmasın projesi ile aynı yıl beş aile ile başlayan çalışma bugün HSV Çocuk Hizmetleri Koordinatörlüğü bünyesinde devam etmektedir. Proje kapsamına alınan öğrencilerin okul derslerine etüt ve kurslarla katkı sağlanmakta, aileleri de ihtiyaçları çerçevesinde desteklenmektedir.

Sokakta çalışan her çocuk bağımlılık konusunda risk altındadır düşüncesi üstünden ‘Hayat Bağımlılık Kabul Etmez’ adıyla yapılan müra-

caat kabul edilerek 2015 yılında proje İstanbul Kalkınma Ajansı Bağımlılıkla Mücadele Mali Destek Programı kapsamında desteklenmektedir. Bu çerçevede, 100 çocuk ve aileleri ile önleyici çalışmalar yapılmaktadır.

Proje Matematik, Türkçe, Değerler Eğitimi, Spor, El Sanatları ve Rehabilitasyon çalışmalarını da kapsayan geniş faaliyet alanı ile çalışmalarına devam etmektedir. Bugüne kadar 152’si sokakta çalışan olmak üzere 354 çocuk aileleriyle beraber proje kapsamına alınmıştır.

YAZ2016 HSVbülten

33

İ S TA N B U L

Hayat’a Hayat Verenler

Dr Ahmet Özdemir Hayat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Röportaj: Merve Ertürk, Betül Genç

olarak devam ettiren bir köy soyluyum. Tıp doktoruyum.

Bizim medeniyetimizde ‘vakıf kültürü’ neye karşılık gelmektedir ve vakfetme nedir?

Röportaj

Vakfımızın kuruluşundan bugüne içinde olan birisi olarak sizi tanıyabilir miyiz?

34

Konya, Derebucak doğumluyum. Derebucak, Güney Anadolu’da Batı Torosların zirvelerine yakın ama kuzey yamaçlarında yer tutan, geçmişte Alanya’ya bağlı bir köyken bugün Konya’ya bağlı bir ilçecik.

Tarihi Alanya-Konya yolu üstünde. İnsanlarının nerdeyse tamamı tarımla geçinirken 1960’ların ortalarından itibaren yurt dışına ki özellikle Almanya’ya, sonrasında yurt içine göç vermiş bir Anadolu beldesi. Ben de bu beldede bir tüccarın oğlu olarak başlayan hayatını, eğitim yıllarında Beyşehir, Konya, İstanbul ve daha sonra Sivas-Gürün, Afyon-Emirdağ ve nihayet İstanbul

HSVbülten YAZ2016

Soru ‘bizim medeniyetimiz’ olunca ben bunu ‘İslam Medeniyeti’ olarak algılıyorum tabii ki. Modern devletler teşekkül etmeden, devletin toplumsal hayata bugünkü kadar müdahale etmediğizamanlarda, insanlar zaman zaman ihtiyaç kapsamında bile kalan mal ve imkânlarından kişisel olarak vazgeçerek, sadece Rabb’ın rızasını kazanmak için doğrudan veya dolaylı olarak diğer insanların istifadesine sunmuşlardır. Kimi zaman bir camii, kimi zaman bir darüşşifa, bazen bir köprü bazen bir kervansaray olmuştur bu sunuş. Yani toplumun toplu veya tek tek ihtiyacı olan, her şeye karşılık gelen eserler ve imkânlar oluşturulmuştur. İşte bu, talep edilmeden, günün veya geleceğin ihtiyaçlarının düşünülerek, kullananlardan bir karşılık beklemeden verilmesine ‘vakfetme’ diyoruz biz ve bu vakfedişlerin etrafında oluşan sos-

İ S TA N B U L Vakfedişin etrafında oluşan vakıf kültürünün şekillendirdiği zati, ailevi ve içtimai hayat, yüzyıllarca süren ve küresel toplumların tümünü olumlu etkileyen bir İslam Medeniyeti meydana getirmiştir. Şüphesiz bu medeniyet, yol yürüyüşünde kendinden öncekilerin ürettiği güzellikleri yüksünmeden içselleştirilirken, kendisi de eski ve yeni bilgi kaynaklarının okumaları sonucunda pek çok bileşen yaratmıştır. İnsanlık, modern zamanlara doğru uzanırken, bu medeniyet havzasının asırları deviren cazibe merkezi oluşunun sırrı, kendini her koşulda yeniden üretebilmesidir.

Tarihsel süreçte vakıflar hangi amaçlarla kurulmuş, ne gibi sorumluluklar üstlenmiştir?

Biraz önce de belirttiğimiz gibi vakıflar hayatın her anında ve alanında ya çözüm olmuşlar ya da çözüm üretilmesine kat-

kı vermişlerdir. Çeşmeden yola, köprüden kervansaraya, camiiden mektebe ve medreseye, tezgâhtan çarşıya, darüşşifadan mezarlığa kadar her nevi eserlerin yanında dezavantajlı birey ve grupların yeme içmesinden barınmasına ve hatta evlenmesine kadar tüm yaşam süreçleri çözüme kavuşturulmuştur. Çok bilindik olacak ama yerli veya evcil kuşların yuvalarından, sahipsiz kedilerin doyurulmasına ve tarımda tohumların ıslahına varıncaya kadar tüm yaratılmışlara değen uygulamalar vakfedişlerin konusu olmuşlardır. Dünyanın tüm yaşamsal uçlarına ulaşan bu kurumların neredeyse ilgilenmedikleri şey yok desek yeridir.

Kamu kuruluşlarına ait sosyal sorumluluk projeleri bu kadar yaygınken vakıf ve diğer sivil toplum kuruluşlarına neden ihtiyaç olmaktadır?

Kamu dediğimiz devletin hayatın bugünkü kadar geniş ve derin alanlarına hükmetmesi yeni zamanların getirdiği bir durumdur.

Röportaj

yal, eğitsel, ekonomik, tıbbi ve dini hayatın kurum ve kurallarının bütünsel çerçevesine de vakıf kültürü.

YAZ2016 HSVbülten

35

İ S TA N B U L Röportaj 36

korumalıdır. Bireysel yaklaşımların önemi artarken, sorumluluk çözüm vasatları olarak kadim vakıf anlayışı yeni dünyanın en tabii varlıkları olacaktır.

Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfının doğuş hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

Devletler, bireyin özgül ağırlığını ortadan kaldırarak kendi varlıklarını mutlaklaştırmak ve bu mutlakiyet üzerinden yeni hükümranlık alanları ortaya çıkarabilmek için ilgi alanlarını sürekli geliştirmekte ve bireyin devletle ilişki kurmadan ve devlete tabi olmadan yaşayabilme fırsatını ortadan kaldırmaktadır. Bu süreçte birey görece güçsüzleştirilmekte ve fakirleştirilmektedir. Bugün gelinen yerde devlet ‘sosyal sorumluluk projeleri’ adı altında kaynaklar oluşturarak bir şekilde kıyıda veya derinde kalmış alanlara bile hükmetme yoluna girmiştir. Asli varoluşlarından uzaklaşmış yeni vakıf, dernek ve benzeri yapılar bu fonlarla çalışırken bireyin güçlenmesinden veya ihtiyaçlarının giderilmesinden çok devletlerin güçlenmesini ve hayata vuran tahakkümünü artırmaktadır. Ayrıca bu sorunun algılanması ve kaydırılmasında görev alan ve hak savunuculuğu yapan sivil toplum kuruluşları bile devleti geriletmek yerine devletin oluşturduğu sorunun çözümünü devlete yaptırmaya çalışarak bu gücün giderek toplumu zehirlemesine fırsat yaratmaktadır. Burada zati, ailevi ve içtimai hayatları yeni baştan tımarlayan ve devlet dâhil her özel veya tüzel kurum, kuruluş ve kişiliği görev, sorumluluk ve performans temelinde ayrımlayan yeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Yeni bir medeniyetin ortaya çıkarılmasında bu yapılanma, bireyi özgürleştirmeli, yaşamı kolaylaştırmalı ve tabiatı

HSVbülten YAZ2016

Aslında bu hikâyeyi Dr Havva Sula’dan dinleseniz daha doğru olurdu ama bugün ben, bana değen yanlarıyla anlatayım. Siz Havva Hanımdan ayrıca dinleyin lütfen.

Ben Hayat Vakfının öğrenci hareketleri üzerinden okumak isterim. Buradan bakıldığında biz tarihte öğrencileri ilk defa suhte isyanlarıyla görürüz. Kanuni Sultan Süleyman döneminde merkezler dışında medrese kurulmasının önü açılınca, buralardan yetişen öğrencilerin iş bulamamaları nedeniyle başlattıkları direnişler, zamanla geniş bir coğrafyaya yayılarak etkili bir hal almış, sonrasında Celali İsyanlarıyla birleşerek tarihe mal olmuşlardır.

19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı’da sınırlı sayıda dernek vardır ve bunların çoğu da 1867 kurulmuş Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye gibi meslek mensuplarının mesleki ve sosyal dayanışmalarını hedeflemiştir. Modern anlamda ilk öğrenci dernekleri 1908’de Meşrutiyet’in ilanı sonrasında görülmektedir. Bunlardan en önemlisi 1916’da kurulan Milli Türk Talebe Birliği’dir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin görüşleri zemininde ve etkisinde kurulan bu dernek tarihte üç kez kapatılmıştır. Kuruluştan sonraki ikinci döneminde dernek Cumhuriyet seçkinleriyle bütünleşirken üçüncü dönemine tıp, edebiyat ve hukuk fakültelerinden öğrenci dernekleriyle kurularak sol düşünceye kaymış, ancak kapanmaksızın geçilen dördüncü dönemde milliyetçi-mukaddesatçı geçişten sonra muhafazakâr-İslamcı bir çizgi-

İ S TA N B U L Cemiyetleri kapatılmasına rağmen tıbbiyeli öğrenciler ideallerinden asla vazgeçmemiş ve ara vermeksizin faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, darbe etkilerinin görece azaldığı bir süreçte, küresel emperyalist güçlerin bozucu etkilerine karşı birbirlerine yakın durmaya çalışan, nesil kaygısı, ülke sevgisi ve inanç gayreti taşıyan, bu iki derneğin mensuplarının da aralarında yer aldığı bir grup sağlık öğrencisi ve çalışanı tarafından 1987 yılbaşında kurulmasına karar verilmiş olup 1988 yılında resmen kurulmuştur.

Her ne kadar Hayat Vakfının kuruluşunda on kişi varsa da bu kurucu on kişinin seçildiği, benim de zorunlu hizmet dönemimde

olan ve koşa koşa gelerek katıldığım toplantıda yaklaşık 100 kişi mevcuttu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki o günün tüm iletişim zorluklarına rağmen vakfın kuruluşuna gönül ve dua desteği veren ve kendisini mensup hisseden insanların sayısı bu rakamların kat be kat fevkindedir. O gün orada olan ve olmayan yüzlerce insanın iradeleri çerçevesinde vücut bulan vakfımız geçen 28 resmi yıl içinde öğrenci odaklı hedefinden bir an bile şaşmadan çalışmalarını sürdürmektedir. Örgütsel aklına yaratanı, hedefsel odağına yaratılanı sabitleyen vakfımız inşallah milletimize, ümmetimize ve insanlığımıza hizmet edecek yeni nesillerin yetişmesine kıyamete kadar katkı dermeye ve vermeye devam edecektir.

Hayat Vakfı’nın iz bırakan isimleri kimler olmuştur? İnsanların, sağlıklarında yapılan değerlendirmelerden öte Rahmet-i Rahman’a yürüyüşlerinden sonrakileri daha anlamlı ve önemli bulan bir zihnim var benim. Bu

Röportaj

deyken 12 Eylül Darbesince kapatılmıştır. O gün MTTB ile aynı kaderi paylaşan iki dernek daha vardır: İstanbul Tıp Fakültesi’nde örgütlü olup 1979 yılında MTTB’den ihraç edilen Tıbbiyeliler Cemiyeti ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde kurulu Mefkûreci Tıbbiyeliler Cemiyeti.

YAZ2016 HSVbülten

37

İ S TA N B U L

çerçevede henüz yaşayan insanların isimlerinin bir kısım yerlere, binalara, kurumlara verilmesine de çok soğuk bakıyorum.

Yarım yüzyıldan fazla yaşamış bir insan olarak kendi dönemlerinde bin bir övgüyle verilen isimlerin öldükten sonra yerli yersiz yergilerle kaldırıldığına şahit oldum.

Ancak bu bizim hakkı haklıya teslim etmemize engel olmamalı. Bu çerçevede geçmiş yıllarda hazırlanmasına düşünsel destek verdiğim ‘Hayat’a Emek Verenler’ kitabımızda bu sürece rehberlik ve ağabeylik edenlerinin özgeçmiş ve düşüncelerini ortaya koymaya çalıştık. İlerleyen zamanda bir de ‘Hayat’ta Emek Verenler’ kitabıyla kurucu kuşağı ortaya çıkarmak istiyoruz. İnşaallah görmek nasip olur.

Röportaj

Size bu sorunun cevabı olarak, ‘Hayat’a Emek Verenler’ kitabımızı öneriyorum.

Ancak burada bir kişiyi anmak istiyorum: ‘Konyalı’ ismiyle anılan Mustafa Küçüksandıkçı. Kendisi, halen genel merkez olarak kullandığımız konağı vakfeden rahmetli büyüğümüz. Vakıf camiası olarak bize sadece bir konak bağışlamadı aynı zamanda evreni küçücük apartman dairelerinden değil 200 yıllık bir hikayesi olan, içinden nesiller geçmiş bir Osmanlı Konağından görme ve okuma fırsatı verdi. Kendisini tanıma ve konuşma şansım oldu. Vakfımıza maddi veya manevi değer katan tüm sevenlerimiz ve mensuplarımızla beraber

38

HSVbülten YAZ2016

kendisini minnet ve rahmetle anıyorum.

Hayat Vakfı’nın gençlere/öğrencilere dönük yüzünde neler var?

Bence bu sorunun gerçek cevabı ‘kendisi var’dır. Ancak demagoji yapıyor olarak değerlendirilmekten korkarım. Biraz önce de ifade etmeye çalıştığım gibi Hayat Vakfı nesil kaygısı temelinde meydana getirilmiş tam gönüllü bir harekettir. Kuruluşundan beri tüm kaynaklarını genç/öğrenci hedefli harcamıştır. Yanlış denebilir belki ama benzerleri kuruma ve kurumsallaşmaya öncelik verirken Hayat Vakfı insana öncelik verdi. Sonuçta katlı binaları olmadı ama meslek mensubu olmaları sürecinde beraber olduğu binlerce insan oldu. Burada abarttığımı zannetmeyin. Gerçekten Hayat Vakfı bugüne kadar öğrencilik dönemlerinde beş binden fazla insana doğrudan katkılarıyla ve on bine yakın insana da etkinlikleriyle değme imkânı buldu. Bugün Anadolu’nun her yerinde bu insanlar meslek mensubu, sağlık yöneticisi veya öğretim görevlisi olarak hizmet veriyorlar.

Rahmetli Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Dünkü Türkiye dizisinde Kilit isimli ilk romanında bir sahne vardır. Ahmet Yesevî bir öğrencisi icazet alma durumuna gelince, uzanır ocaktan bir öğseği alır ve öğrencisiyle beraber dergâhından dışarı çıkar. Öğseğiyi, öğrencisinin önünde bütün gücüyle fırlatır. Öğseği ufukta kıvılcımlar saçarak kaybolurken o, öğrencisine döner ve ‘haydi bakalım evladım’ der, ‘çık sefere, bul öğseğini, harlandır ocağını; hizmet sana, hikmet sana’. Hayat Vakfı, kendine her gelene hoş geldin diyerek mesleki ve kişisel tekâmülüne halkalarda, etkinliklerde, muhabbetlerde katkı verirken her ilişkilisine de bu cümleyi aktarır hal diliyle mezuniyet törenlerinde gönderirken.

Sorunun ikinci bölümünden başlarsam eğer daha doğru olacak. Nasıl aktarılabilire vereceğimiz cevap doğal olarak halen yapmaya çalıştıklarımız. Gerek doğrudan Vakfımız bünyesinde, gerek doğal çevresinde oluşmuş dernek ve merkezlerde gerçekleştirilen ve etkinlik kelimesiyle ifade ettiğimiz ders, seminer, konferans, çalıştay, kongre, gezi, buluşma formatında ürettiklerimiz ve insani ilişkilerimizle muhabbetlerimiz aktarım kanalı olarak bulabildiklerimiz.

Ancak yeni yol ve yordamları da aramaya devam ediyoruz. Buldukça bunlara ekleyerek bu başı doğum sonu ölüm olan dünya yolculuğumuzda daim olacağız. Bir etkinlik sürecinde yoruldukça yeni bir etkinlik sürecinde dinleneceğiz. Yani hep yeni öğseğileri bulmak için yürüyenlerden olacağız.

Ancak gençler/öğrenciler bu aktarıma nasıl bakıyor bilmek isterim. Belki benzer bir konuşmayı onlarla yaparsanız eksiklerimizi ve hatalarımızı görme fırsatımız olur.

fı özelinde geçti, vakıf kültürü ve ruhuna karşı davranış gösteren çok çok çok az arkadaşımız oldu. Gerek İstanbul’da gerek Anadolu’da mensubiyet temelinde ilişkili olduğumuz her arkadaşımız sosyal fırtınalarda dingin sığınaklar oldular. Elli şu kadar yıl içinde benim bizzat kendi gözlerimle görme fırsatım olan toplumun değişimi ve bu değişim sonucunda geldiği yer aslında bunun en büyük ispatlayıcısı. Yeterli mi; hayır. Bin yıllara uzanan bu uzun yürüyüşün bize değen yıllarında geldiğimiz yer, gelebileceğimiz yer olmadığı gibi gidebileceğimiz yer hiç değil. Dünyada bu kadar edepsizlik, fenalık ve azgınlık kısaca zulüm sürerken, adaleti tesis etmek adına hiçbir aşinalık bizi tatmin etmez.

Şimdi sorunun birinci bölümüne dönelim.

Doğal olarak söyleyeceklerimin tamamı kişisel görüşlerimden oluşuyor. Başka türlüsünü gören gözlere ve duyan kulaklara şimdiden hak veriyorum. Ama 44 yıldır öğrenci hareketlerinin/topluluklarının içinde veya yanında bulunmuş biri olarak şunu gönül rahatlığında ifade edeyim: evet.

Bundan sonra hem vakıf merkezimiz, hem vakıf şubelerimiz/merkezlerimiz/derneklerimiz, hem de her mensubumuzun şahsında vakıf insanlarımız, gençlerimizle/öğrencilerimizle uğraşmaya devam edecek. Din sadece Allah’ın oluncaya kadar bu uğraş kesintiye uğratılmaksızın sürdürülecek.

‘Hayat’tan Yolu Geçenler’in her biri doğruluğun, iyiliğin ve güzelliğin yolcularına bir köprü; yanlışın, kötünün ve çirkinin önünde bir bent oluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Burada bütün gayemiz insanımızın ve medeniyetimizin kapılmasını engellemek ve yücelmesini desteklemektir.

Bu kadar yılda ki bunun 36 yılı Hayat Vak-

Rabb’im bizi hayırda daim kılsın inşaallah..

İ S TA N B U L

Sizce gençler/öğrenciler vakıf kültürüne ve ruhuna aşina mı? Bu kültür gençlere nasıl aktarılabilir?

Röportaj

Elhamdülillah onların, seferlerinde öğseğiyi bulup harlandırdıklarına da şahit oluyoruz artık. Anadolu’ya yayılmaya başlayan şubeler böyle harlanmış yeni ocaklar. Gün gelecek onlarda kendilerinden ateş almış yeni ocaklara gün ve güç verecekler eminim.

YAZ2016 HSVbülten

39

ANKARA

1

İSLAMİ KAVRAMLAR ÇALIŞMA GRUBU

Öğrenci Kozası bünyesinde haftalık olarak çalışmalarını sürdüren bir grubumuzdur. Öğrenci, sağlık mensubu adayı, kadın veya erkek bireyler olarak, hayatımızın içinde yer alan Kuranî kavramları; incelemek, anlamak ve yaşantılarımız içinde anlamsal ve yaşamsal değerlerine uygun yerlere yerleştirebilmek amacıyla çalışmalarımıza başladık.

2015 Aralık ayında başladığımız çalışmamızda, 2016 Şubat ayında ‘şifa’ , Nisan ayında ‘hayat’ kavramını tamamlayarak Mayıs sonu ile beraber ‘mevt/ölüm’ kavramı incelemelerini tamamlamış olduk.

Bu kavramlar, anlam ve yapı incelemesi, yer aldığı ayetlerinin incelenmesi, yer aldığı hadislerin incelenmesi, Esma’ül Hüsna ile ilişik olarak incelenmesi, anlam ilgisi bulunan diğer kavramların incelenmesi başlıkları çerçevesinde çalışılmakta ve her kavramdan sonra çalışmanın çıktısı olarak bir ‘kavram raporu’ oluşturulmaktadır.

40

HSVbülten YAZ2016

ikeŞ

ANKARA

KEŞİF YOLCULUĞU

Türk Edebiyatı Okuma Grubu Herkes bilir tıp okumak zordur, insan hayatının inceliklerini öğrenmek insanın omzuna ağır yükler verir.

Bu yüklerin taşınamaz olduğu zamanlarda, fırtınalı günlerde tutunacak bir dalı olmalı insanın: Hayalleri...

Hayallerinden vazgeçmek üzereyken ‘Hayat’la gözünü açan gençler düşünün. İşte şimdi o gençlerin yolculuğunu okumaktasınız. Birbirinden habersiz aynı hayalin peşinde koşan gençlerin. Her biri kendi keşif yolculuğunda iken birbirleriyle rastlaşmışlar, beğendiklerini paylaşmışlar. Kâh okumuşlar, kâh sormuşlar,

kâh araştırmışlar. Kendi farkındalıklarını artırmak için bir araçmış aslında fotoğraf, kendilerine temalar belirlemişler ve önce yakın çevreden başlamışlar. Her gün gittikleri okula, hastaneye bu sefer farklı bir gözle bakmışlar.

Tüm bunları birbirleriyle paylaşmak için her hafta ‘Hayat’ta buluşmuşlar. Çektikleri fotoğraf için sosyal medyaya kendilerini kaptırıp bir de instagram sayfası açmışlar. Onlar yolculuklarına devam ederken onları takip etmeye ne dersiniz: kesif_yolculugu

YAZ2016 HSVbülten

41

İ S TA N B U L

Mezuniyet Konuşması Dr. Zeynep Erva Güllüoğlu

Bundan 6 yıl önce üniversite tercihi yaparken ailemin de yaşadığı Ankara’daki fakültelerden biri yerine Cerrahpaşa’yı seçmem biraz da zorunluluktu. Çünkü o sırada Ankara’daki okullarda başörtüsüyle okulun kapısından bile girmek ciddi bir problemken Cerrahpaşa’da bu sorunun çözülmeye başladığını duymuştuk. Tercih dönemi annemle İstanbul’a geldiğimizde iki yere uğradık: ilki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ikincisi ise Hayat Vakfı oldu. Dolu dolu yağmurun yağdığı o temmuz gününde önümdeki 6 yılı şekillendirecek güzel kararlar aldık. İlk tercihim olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne yerleşirken, yeni açılan Hayat Vakfı Haseki Yurduna da yerleştim. Yurtta hayatımda ilk kez başka biriyle odamı paylaştım, kardeşten öte oldu, yurt müdiremiz bizi kendi öz kızları gibi sevdi, ablalarım abilerim derken sayamayacağım kadar çok kardeşim oldu.

Bir zorunluluk neticesinde geldiğim İstanbul’da hiç bir zaman yalnız da kalmadım.

Ben bu gece yalnızca tıp fakültesini bitiriyor olmanın değil hayat vakfı öğrenciliğimden de mezun olmanın mutluluğunu ve

42

HSVbülten YAZ2016

hüznünü bir arada yaşıyorum. Tıp okumanın anatomi, patoloji öğrenmekten ibaret olmadığını, hekim olmanın dahiliye pediatri bilgisinin de ötesinde olduğunu, merhametsiz, sevgisiz doktorun yetersiz kaldığını, ders sıralarında, polikliniklerde, hastanede, öğrendiğim kadar vakıfta da öğrendim. Bir yandan kurul sınavlarını, zorlu özlüleri geçmenin mutluluğunu yaşarken bir yandan da bir organizasyonun, gerçekleştirdiğimiz bir etkinliğin altından kalkmanın sevincini yaşadım. İşlenen dersler gibi aldığım sorumluluklar da geliştirdi beni. Vakıf olmanın vakfetmenin ne olduğunu yaşayarak öğrendikçe hekim olmanın ne olduğunu anlamaya, o büyük ve bir o kadar da güzel

Vakıfla tanışmama vesile olan aile dostumuz, değerli büyüğüm Mustafa Nimetoğlu’na, tefsir-i hayat derslerimizin devamlılığı ve dopdulu geçebilmesi için büyük emek harcayan Arzu Yanık ve Huriye Akkoyun ablalarıma teşekkür ediyorum.

sorumluluğu üstlenmeye biraz daha yakın hissettim kendimi. Şundan eminim ki tefsir dersleriyle, kamplarıyla, her türlü muhabbet ortamıyla hayatımda vakıf olmasaydı ben eksik kalırdım. Mezuniyetimin kesinlikle vakıftan ayrılmak olduğunu düşünmüyorum. Aksine bugüne kadar üstlendiğim ne vardıysa bundan sonrası için çok daha fazlasına talibim. Var olan güzellikleri sürdürmek, çoğaltmak elbette olabilen aksaklıkları elimden geldiğince düzeltmek için çabalamaya devam edeceğim.

Mezun olan herkes gibi ben de bundan sonra nerede yaşayacağımı merak ediyorum. TUS yahut atamalar beni nereye götürür bilmem ama şunu iyi biliyorum ki ya Hayat çınarının şubesiyle köklendiği bir şehirde bulunacağım, ya da başka bir şehirde elimdeki çınar fidanını dikmek için gayret sarfediyor olacağım inşallah.

Her zaman kendi ailem için Rabbime ne kadar şükretsem az olduğunu düşünürüm.

Bugün çok daha iyi biliyorum ki Hayat Vakfı ailesi de sahip olduğum çok büyük bir nimet.

Ayrıca kozada birlikte çalışmanın bana çok şey kattığı kendileriye çalışmış olmayı büyük şans saydığım Fatma Bayrak Keni, Ümran Yıldız Öner, Betül Yıldırım, Zeynep Nur İncekara’ya, Ahmet Elbay, Ahmet Özdinç ve Muhittin Çalım abilerime, bu organizasyon için büyük emek harcayan kardeşlerim Emre’ye, Nermin’e, Betül’e ve ekip arkadaşlarına bir de sizin huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum.

İ S TA N B U L

İkinci annem Sema Kaplan’a yaptığı tüm fedakarlıklar için teşekkür ediyorum.

Konuşmamı bitirirken herbiri ailemizin bir parçası olan ve terörün acımasızca hayatlarını söndürdüğü Şehit Dr. Abdullah Biroğul’u, Şehit Eczacı Yunus Koca’yı ve bir başka şiddetin kurbanı, hayatımda derin bir iz bırakmış Dr. Melike Erdem’i rahmetle anıyorum.

Anne ve babama her daim yanımda oluşları, sınırsız destekleri için, Canımdan çok sevdiğim kardeşlerime varlıkları için, YAZ2016 HSVbülten

43

ANKARA

TECRÜBE-İ HAYAT Herkes kendi hikayesinin baş kahramanıdır şüphesiz. Ancak rolde başarı, başkalarının hikayelerinin bilinmesiyle kolaylaşır. Biz de son sınıf öğrencilerimizi iki haftada bir hocalarıyla buluşturuyoruz geleceğe yönelik görülerini artırmak ve karar almalarını kolaylaştırmak için. Yaşam boyu birikmiş akademik, sosyal, kültürel tecrübe ve birikimlerin imbiklenerek yeni kuşaklara aktarıldığı bir trans hali.

Sözün sonu. Bundan sonra ancak deneyimlemek kazandırır insana.

Haydi hayırlısı..

44

HSVbülten YAZ2016

Uluslararası Madde Bağımlılığı Sempozyumu

MALATYA

SEMPOZYUM Uluslararası Madde Bağımlılığı Sempozyumu, Hayat Vakfı Malatya Şubesi öncülüğünde, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Malatya Valiliği, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Malatya Şubesi ve Malatya Bağımlılıkla Mücadele Platformu paydaşlığında, 18-20 Aralık 2015 tarihleri arasında Malatya’da gerçekleştirildi.

Türkiye, Bosna-Hersek, Malezya, Kırgızistan ve Yemen’den, alanında uzman kişilerin sunumlarıyla, teorik ve pratik düzlemde, madde bağımlılığı konuşuldu. Çözüm önerileri, madde bağımlılığıyla ilgili sürdürülebilir çalışmalar örneklendirildi ve mevzunun salon dışına taşınarak işlevsellik kazanmasına öncelik verildi.

Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Yeşilay, çeşitli sivil toplu kuruluşları temsilcileri ve alanında yetkin uzmanların katıldığı sempozyum, faydalı bir etkinlik olarak alanında ilklerden oldu.

Sempozyumda; din, sağlık, sosyal ve kültürel etkinlikler ve medyanın madde bağımlılığı ile mücadeledeki yeri, önemi ve yapılması gereken çalışmalar incelendi.

YAZ2016 HSVbülten

45

GAZİANTEP

Gaziantep’te Hayat’a Adım Attık Dr. Neslihan Şakzucu

İstanbul’da sahiplendiğim ve çok sevdiğim Hayat Vakfından ayrılmak benim için gerçekten çok zor oldu. Asistanlık, gün aşırı nöbetler derken zaman hızlıca geçip gidiyordu. Kendi yaşadığım şehirde, ailem yanımda olmasına rağmen bir eksiklik, manevi anlamda bir atalet hissediyordum.

Birşeyler yapmak istiyordum ama ne vakit vardı buna, ne de gerçekten gönül birliği edecek insanlar. İstanbul’dan birkaç kişi

46

HSVbülten YAZ2016

ile görüştüm Antep Hayat Vakfı açılması için sonuç alamadım. Gaziantep’te olan Genç YYD’nin, toplantılarını kafelerde yaptığını gördükçe içim acıyordu. Vakıftan ev arkadaşım Zehra Betül Bıyık mecburi hizmet için Antep’e geldi. Onunla da sürekli konuşuyorduk; ama nasıl yapacağımızı bilmiyorduk. Sonra bir gün telefonum çaldı; Gaziantep’te eczacı olduğunu söyleyen bir beyefendi Hayat Vakfı açılması için ar-

GAZİANTEP kadaşları ile çalışmalara başladığını, benim de yer almak isteyip istemediğimi sordu.

Vakıftan tanıdığı bir abinin bu konuda yardımcı olacağını ve benimle iletişimi önerdiğini söyledi. Doktor olduğum için de bana ulaşması zor olmadı. Sonra onun arkadaşları ile birlikte toplantı yaptık. Yakup Bey de Marmara’dan mezun olduğu için, Zehra Betül ve ben de dahil üçümüz oradaki arkadaşlara Hayat Vakfı’nı ufak bir sunumla anlattık. İçinde çocuk cerrahı Mehmet bey, hemşire arkadaşlarım Songül, Şerife ve Sevgi, pediatrist Duygu Hanımın olduğu ekiple tanıştık ve kuruluşa, tefsir dersleri yapmaya başlayarak karar verdik.

daşlarımız da aramıza katılmaya başladı.

Kur’an’ı anlamak ve hayat tarzı haline getirmek bizim için temel niyetti. Bu süreçte gördüm ki, aslında herkesin o kadar çok güzel fikri vardı ki, eksik olan tek şey ortamdı. Çok şükür onu da Allah nasip etti.

Bu süreçte özveri ve samimiyetine bizzat şahit olduğum Yakup Bey ile evlilik kararı aldık. Aynı pencereden, aynı niyetle bakan, aynı sancıları çeken, kültürüyle Antep’i tanıyan insanlar olarak aile olmak bize daha da güç verecektir inşallah. İman edip salih ameller işleyenler olmak için niyet ettiğimiz bu yolda Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

Mekan için bayağı dolaştık. Sonra daha samimi de olacağını düşündüğümüz üniversite yanında bir daireyi tuttuk. Bu süreçte bize üniversiteye yakın olan evini açan ve tefsir dersleri yapmamızı sağlayan Şerife’ye tüm arkadaşlarım adına ayrıca teşekkür ediyorum.

Tefsir derslerimizle birlikte öğrenci arka-

YAZ2016 HSVbülten

47

İSTANBUL

KAREP

Kardeş Hayatlar Projesi 2011 yılında başlayan iç savaş Suriye nüfusunun neredeyse tümünü yerinden oynatmış ve ülkemize üç milyona yakın mülteci girişi olmuştur. Bunların %75’ini kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. Çocuklar, eğitim hayatlarında zora girmişler ve çocuk işçiliği, çocuk evliliği, şiddet, istismar konularında dezavantajlı duruma gelmişlerdir.

Ekonomik sıkıntılar, bilinçsizlik, adaptasyon güçlüğü, dil sorunu ülkemizde bu gruplara verilen eğitimin önündeki başlıca engeller olmuştur. Savaşın ve buna bağlı kayıpların olumsuz etkileri okul çağı çocuklarında daha da belirgin olarak görülmüştür.

Kardeş Hayatlar Projesi bu devasa sorunun çözümünün küçük de olsa paydaşı olmak, insanlığın ortak umudu ve

48

HSVbülten YAZ2016

geleceği olan çocukların topluma kazandırılmasına katkıda bulunmak için hazırlanmıştır.

2015-2016 öğretim yılında 130 çocukla başlayan projede sağlık yardımları yanında düzenli olarak Türkçe kursu, sağlık ve hijyen eğitimi yanında, değerler eğitimi, psikososyal destek uygulaması ile sürdürülerek ilk yılını tamamlamıştır. Yapılan bilimsel gözlemlerde proje sürecinde çocukların kendilerine ve çevrelerine duydukları güven, gelecekle ilgili hayal kurma ve amaçlar edinmede hızlı olumlu gelişmeler tespit edilmiştir.

Proje 2016-2017 öğretim yılında büyütülerek sürdürülecektir. Şüphesiz gönüllü katkı ve destekler, projenin başarısını ve etkinliğini büyütecektir.

ANKARA

BERCESTE Türk Edebiyatı Okuma Grubu

Allah, insana kalemle yazmayı öğretendir.

Peki, ‘biz’ diyerek sahiplendiğimiz bu millet, tevhid sözünün altına neler, neden, nerde, nasıl dizilmiş ve kimler dizmiş?

Sözlerin en güzelinin sahibine sığınarak, kalemin yazdığı tüm güzellikleri keşfe çıktık. Her ay Türk Edebiyatı’nın bir dönemini,

şairlerinin seslerine bürünerek ziyaret ettik.

Kalemin tarihini, ardından gidilenlerin ömürlerini, meşhurları ve meçhulleri okuduk.

Edebiyat penceresinden bizi biz yapanları seyredip, onların doyum olmaz rayihalarından nasibimizi almaya ve biz olmayı öğrenmeye niyet ettik.

YAZ2016 HSVbülten

49

ANKARA

Ağaç Yaşken Eğilir

Doğumdan itibaren tüm yaşam boyunca omurgamız farklı şekillerde eğrilikler gösterir. İleri dönemlerde kişinin yaşı, cinsiyeti, sosyoekonomik durumu, yapısal bozuklukları, alışkanlıkları, çalıştığı işi ve ruhsal durumu postürüne etki eder ve omurgada oluşan postür bozuklukları ciddi sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir. Yapılan araştırmalarda, günümüzde çok sık bir biçimde rastlanan postür bozukluklar, toplumda kamburluk adıyla da bilinen kifoz, yine toplumda kamburu göğsünde olarak adlandırılan durum olan lordoz; omurganın sağ veya sol tarafa eğilmesi sonucu oluşan olan skolyoz gibi bozukluklardır.

Günlük yaşantıda oldukça sık olarak hafif öne eğik yürüyen ya da kambur şekilde oturan çocuklara rastlarız. Burada önemli olan nokta, bir çocuğun gelişimi sırasında omurgada oluşan eğriliklerin, hastalık ya da deformitelerden önce ayırt edilebilmesidir. Gelişen teknoloji ile birlikte saatler boyu bilgisayar başında oturmaları, kızların ergenlikte fiziksel değişimlerini gizleme istekleri gibi sosyal sorunların yanı sıra

50

HSVbülten YAZ2016

okul sıralarının uygun olmaması, ağır sırt çantası taşınması, çantanın uygun olmayan pozisyonda taşınması gibi nedenler çocuklarının gelişmekte olan eklem, kas ve ligament yapılarında zorlanmalara neden olarak, belde kas gerginliği mekanizmasını tetikleyebilir; bozuk yürüyüş, kötü duruş ve ciddi kronik bel ağrılarına yol açabilir. Bu nedenle bu konuda ilk aşamada okul çocuklarının taşıdığı sırt çantasının ağırlığı önem kazanmaktadır.

ANKARA

Postür Projesi Postür Bozukluğu Taraması Projesi; Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliğiyle Hayat Gençlik Spor Derneği ile Hayat Vakfı Ankara Şubesinin ortaklaşa yürütülmekte olduğu bir projedir. Proje, ortaöğretim çağındaki öğrencilerin taşıdıkları sırt çantasının ağırlığının ve taşıma sürelerinin yanı sıra, öğrencilerin okula ulaşım durumları ve ders çalışma şekillerinin postür duruşları üzerindeki etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. ‘Sağlıklı omurga sağlıklı nesil’ sloganıyla harekete geçirilen proje kapsamında, başlangıçta 1250 kız ve 1250 erkek öğrencinin taramadan geçirilmesi hedeflenmektedir. Proje ilk olarak Altındağ Belediyesi’nin ulaşım desteğiyle Altındağ ilçesinde uygulanmıştır.

18 Nisan 2016 Pazartesi günü Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi Kültür ve Sanat Merkezi’nde tanıtım toplantısı düzenlenmiştir.

Sayın eski başbakanımızın değerli eşleri Sare Davutoğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TBMM Sağlık, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Vural Kavuncu, Hayat Vakfı Genel Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özdemir, milletvekilleri, bakan eşleri, pilot okul velileri ve öğrencilerin katılımlarıyla gerçekleşen toplantıda Proje Sorumlusu Edibe Bozkurt, proje tanıtımını yaparak proje kapsamında bugüne dek yapılanları ve nihai hedefleri ortaya koyan bir sunum gerçekleştirmiştir.

YAZ2016 HSVbülten

51

İSTANBUL

ÖĞRENCİ HALKALARI Mesleki formasyonlarını kendi okullarında hocaları eşliğinde tekamül ettiren öğrencilerimizin her birini, atide bulunacakları her ortamda bir rol model kılacak dini, ahlaki, sosyal ve kültürel donanımlarını tamamlamak üzere düzenlenen temel etkinlik dizinidir. Öğrenim hayatı boyunca haftalık olarak sürdürülen bu çalışmada daha önce buralardan geçmiş halka abileri ve halka ablaları rehberlik etmektedir. Hayatın amacı kadar hayatta yapılanların ve yapılacakların sorgulandığı ve planlandığı çalışmalar gönüllülük temelinde sürdürülmektedir.

52

HSVbülten YAZ2016

İSTANBUL

ErguvanİST Caddelerinde, sokaklarında ve binalarında yıllarımızı tükettiğimiz İstanbul’a bu kez Boğaz’dan baktık. Binlerce yıllık bir kenti her günün aksine bir başka pencereden seyrettik.

Her yıl erguvanların Boğaziçini boyadığı mevsimde gerçekleştirilen etkinlik insan-mekan-medeniyet düzleminde gerçekleştirildi. Yeni zamanlarda yer ve rol alırken, eski zaman insanlarına empati yaparak var olmak insanı yüceltici en büyük erdemdir. Sorunlarımızla baş etmek, kavgalarımıza son vermek ancak ötekini biz ederek mümkündür. Biz olmaksa beni aşarak. Şehire yaslanmak, benden bize çıkan yol ayrımıdır. Yaslanmak güvenmekle mümkün, güvenmek ise tanımak ve bilmekle..

YAZ2016 HSVbülten

53

MALATYA

YENİ HİZMET BİNASI

HSV Malatya Şubesi olarak Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden kiralanan taşınmaza inşa edilecek olan yeni hizmet binası Malatya’da ve bölgede bir ilk olmayı hedefliyor. Konferans salonu, fuaye ve sergi alanı, kütüphane ve çalışma bölümleri, atölyeler, ikram salonu, mescid gibi farklı işlevlere özel alanların düşünüldüğü proje, içinde yaşanacak ve yaşarken istifade edilecek bir mekan olarak tasarlandı. Bir bölümüne öğrenci yurdu yapılması da düşünülen taşınmaz beş dönüm. Şimdiye kadar yapılan etkinliklerin daha fazlası, daha rahat ve etkili bir şekilde yapılabilecek bu merkezde. Hayırlı olmasını dilediğimiz merkezin inşaatı çok yakında başlayacak.

54

HSVbülten YAZ2016

KONYA

İNCEMİNARE DERSLERİ HSV Konya Şubesi çalışmalarını yaz etkinlikleriyle sürdürüyor.

Kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı düzenlenen seminer programının her birinde 15 farklı başlıkta çalışma planlanmıştır. Alanlarında en önde gelen isimlerin rehberliğinde yapılacak seminerlerde dinî, ahlakî, bilimsel, sosyal ve kültürel konular anlatılacaktır.

Günümüz Konya’sının Selçuklulardan devraldığı tarihi İnce Minare Medresesi’nde gerçekleştirilecek olan

derslerin, mekan özellikleri itibariyle dinleyenleri ve katılımcıları ruhsal bir keşif yolculuğuna çıkaracağı muhakkaktır.

Konya’da öğrenim gören öğrenciler kadar yaz tatilini Konya’da geçiren öğrencilere de açık olarak düşünülen program, çiçeği burnunda şubemizin gençlere verdiği güzel bir fırsat olarak mutlaka değerlendirilmeli ve duyurulmalıdır.

YAZ2016 HSVbülten

55

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

SİVAS

Divriği Gezisi

UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, İslam medeniyetinin en güzide eserlerinden biri, bir baş yapıt, tarihi bir durak. Çağlar öncesinde inşaa edilen bu yapıdaki estetiğe, sanata, mimariye, emeğe ve medeniyetimize bir kez daha hayran kaldık. Çok özel mimari özelliklerin yanı sıra Anadolu taş işçiliğinin en güzel örneklerini izledik.

Sağlık öğrencileri olarak, medeniyetimizin camii ve darüşşifalara verdiği kıymete paha biçerek, insana verdiği değeri gördük.

SİVAS

Aile İftarı

İftar sofraları kardeşliğin, beraberliğin, bir olmanın en güzel resmidir. Vakıfta abla ve abilerimizle bir arada iftar yaptık, Ramazan ayının sevincini paylaştık, muhabbet ettik, bu kutlu ayda hepimiz güzel dilek ve temennilerimizi dile getirdik.

SİVAS

Kapadokya Gezisi

Ve biz bu kez başka bir sefere niyet ettik; Nevşehir’e vardık. Neler gördük, neler öğrendik! Nice kavimlere ev sahipliği yapmış olan Kapadokya yeraltı şehirleriyle, peribacalarıyla bizi tarihi bir yolculuğa çıkardı. Bu antik bölge bize en güzel yaratanın ve suret verenin kim olduğunu bir kez daha hatırlattı.

56

HSVbülten YAZ2016

SİVAS

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR Misafirlerimiz Var

Biz İstanbul’a misafir olurken İstanbul da bize misafir oldu. Dr Havva Sula ve Dr Tülin Özsoy ablalarımızı Sivas’ta vakfımızda ağırladık.

Biz onlara ve sohbetlerine doyamadık. Yolu düşen ya da yolu geçen herkesi bekliyoruz vakfımıza. Biliniz ki her daim açık bir kapınız var Sivas’ta.

SİVAS

Mezuniyet’16

2016 mezunlarımızı öğrencilikten uğurlarken meslektaşlığımızda hoş geldiniz dedik.

Mezunlarımızı tebrik ediyor, hayırlı hizmetlerle dolu bereketli bir ömür temenni ediyoruz. Hayat’a emek ve gönül verenlerden olmalarını diliyoruz.

SİVAS

Öğrenci Çalıştayı

Geleceğimize yön vermek adına meslek mensupları ve öğrencilerin katılımıyla HSVSivas Öğrenci Çalıştayı’nda ‘Hayat Vakfı’nın öğrencilere yönelik faaliyetlerinin kazanımları neler olmalıdır’ sorusunu ele aldık tüm yönleriyle. İnsanlar, fikirler ve projeler konuşuldu gün boyu. Çıktılarını önümüzdeki yıllarda beraberce yaşayacağız.

YAZ2016 HSVbülten

57

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

SİVAS

Tefsire Giriş

Her çarşamba ‘Tefsire Giriş’ dersleri Prof Dr Ömer Faruk Yavuz Hocamızın rehberliğinde gerçekleşti. Derslerimizin sonunda çaylarımızı muhabbet eşliğinde yudumladık.

SİVAS

HayatHalkası

Her ayın her salısı HayatHalkası günü..

Bir hafta Dr Münevver Şeker, Esma’ül Hüsna üstünden hayat’ı anlamlandırırken, bir hafta Ecz Cahide Duman, hadis deryasından içirdi yaprak yaprak. Başka bir hafta kısa film gösterimi veya söyleşilerle hayata farklı bir pencereden bakmayı öğrendik yıl boyu.

SİVAS

HayatCuması

Hayatcuması’nda her hafta Cumhuriyet Üniversitesinde görevli hocalarımızı ağırladık ve seminerlerini dinledik.Akademik, güncel, kültürel, sağlık ve dini alanda çok çeşitli konuların irdelendiği seminerler ufuk açıcı ve yol gösterici bir program dizisi oldu.

58

HSVbülten YAZ2016

SİVAS

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR HayatPazartesi

Kardeş olmanın sadece biyolojik bir olay olmadığını, farklılıkların ayrılıkla değil dostluklarla sonuçlandığını, yeni arkadaşlıklarla birlikte nasıl kardeşlik ortamının oluştuğunu hep birlikte idrak ettik. Beraber eğlenebilmeyi, beraber dertlenmeyi, beraber ağlama ve sevinebilmeyi öğrendik.

Her pazartesi günü vakıfta meal-tefsir sohbetleriyle yeni kazanımlar edindik ve bunları hayatımıza uygulamaya çalıştık. Akademik kariyer ve ilerde meslekle ilgili beklenti, ilke ve amaca yönelik İngilizce ve mesleki beceri dersleri gerçekleştirdik.

ADIYAMAN

Tanışma Toplantısı

Sağlık öğrencileriyle tanışma yemeği düzenledik. Her yıl yaptığımız için geleneksel hale gelen tanışma toplantımıza Adıyaman Üniversitesi Rektörümüz, Tıp Fakültesi Dekanımız ve fakülteden hocalarımız da katıldılar. Öğrencilerle tanışma ve hasbihal imkanı bulduğumuz programımız bu yıl yoğun ilgi ve katılımla gerçekleşti.

ADIYAMAN

Seminerler

İlahiyatçı Kişisel Gelişim Uzmanı Salih Varol Hocamızla ‘Başarı ve Motivasyon Teknikleri’, Felsefe hocamız Prof Dr Mustafa Çevik’le ‘Tıp Etiği ve Felsefesi’, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr Aykut Özyaşar’la ‘Tıp Eğitiminin Aşamaları’ seminerlerini düzenledik.

YAZ2016 HSVbülten

59

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

ADIYAMAN

Gönüllülük Eğitimi

HSV Genel Yönetim Kurulu Üyesi Diş Hekimi Saadet Avcı, kadın sağlıkçılarımıza ve kız öğrencilerimize gönüllülük eğitimi verdi. Eğitim sonrasında da vakfımızın İstanbul’da gerçekleştirdiği faaliyetlerle ilgili bilgi aldık.

ADIYAMAN

Kır Gezisi

Gönüllülerimizin ve öğrencilerimizin katılımıyla geleneksel kır gezimizi gerçekleştirdik.

ADIYAMAN

Yeryüzü Doktorları

Şehrimizde misafir ettiğimiz Dr Kerem Kınık ve Diş Hekimi Süleyman Gündüz’den Yeryüzü Doktorlarını dinledik.

60

HSVbülten YAZ2016

ADIYAMAN

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR Urfa Gezisi

Tıp Fakültesi öğrencilerimizle birlikte Şanlıurfa ve Halfeti gezilerini gerçekleştirdik.

DÜZCE

Seminer/Sağlık Arapçası

Dr Muhammed Ağırakça, Türkiye’de Arapça öğreniminde yaşanan gelişmeler ve ‘Sağlık Arapçası Hakkında Uygulanabilecek Bir Proje Örneği’ isimli semineriyle özellikle Suriye göçünden sonra Arapça diline ihtiyacın artması nedeniyle güncel, özgün ve faydalı bir seminer sundu.

DÜZCE

Dizi Seminer/Ahlak

Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd Doç Dr Gülsüm Pehlivan Ağırakça ile ahlak seminerleri dizisi düzenlendi.

Seminer dizimizde ayetlerde ve hadislerde ahlak kavramı incelenirken özellikle günümüzde ahlak konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak ortaya konuldu.

YAZ2016 HSVbülten

61

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

DÜZCE

Seminer/İslam’ı Yaşamak

Sakarya Üniversitesi’nde misafir öğretim görevlisi olarak bulunan Ugandalı Arş. Gör. Abdullah Kasule, Gayrimüslim Toplumda İslam’ı Yaşamak konulu seminer verdi. Seminerde yaşadıkları tecrübeleri paylaşan ve toplum ve ülkelerimizi kıyaslayan bakış açısıyla çok güzel bir kardeşlik örneği sundu.

DÜZCE

Dizi Seminer/Tıp Tarihi

Prof Dr Levent Öztürk rehberliğinde gerçekleştirilen seminer dizisinde bir yıl boyunca İslam öncesi dönemden başlayıp İslamiyet sonrası dönemi içine alan sağlık ve tıp alanındaki gelişmeler ele alındı.

Seminerlerde sağlık alanında olan gelişmelerin yanı sıra Müslümanların bilgiye ulaşma şekli ve elde etme yöntemleri ayrıntılı olarak incelenerek öğrencilere analitik bir bakış açısı kazandırılmaya çalışıldı.

DÜZCE

Sevgi Evleri Kahvaltısı

Düzce Sevgi Evlerinde barınan öğrencilerle yapılan kahvaltıya gönüllülerimizin yanı sıra Düzce Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürü de eşlik etti.

62

HSVbülten YAZ2016

DÜZCE

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR Dizi Seminer/Sünnet ve Hadis

Fatma Akdokur Aktaş ile asr-ı saadette sahabenin sünnet ve hadislere yaklaşımı değerlendirilerek başlanan seminerde hadislerin tarihsel gelişimi ve bugüne kadar olan anlayışlar ele alındı. Hadislerin anlaşılma yöntemleri konusunda yapılan değerlendirmelerle yeni bir bakış oluşturulmaya çalışıldı.

DÜZCE

Şiir Söyleşisi

İsmail Alper Korkmaz şiir konusunda yaptığı güzel ve tatlı seminer ile gönlümüzde güzel bir tat bırakırken okuduğu şiirlerle farklılıklar yaşattı.

DÜZCE

Dizi Seminer/Tarih

Yıl boyu süren tarih seminerlerinde Sultan Abdülmecid’ten başlayıp cumhuriyetin ilk dönemlerini de içine alan zaman diliminde olaylar derinlemesine anlatıldı. Sarıkamış Harekâtı, Mehmet Akif’in Vefat Yıldönümü de seminer dizisine eklenerek farklı bir perspektif oluşturulmaya çalışıldı.

YAZ2016 HSVbülten

63

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

DÜZCE

Dizi Seminer/Tefsir

Burhan Gelen hocamızla öğretim yılı başlangıcından itibaren her hafta yapılan toplantılarda nüzul sırasına göre tefsir seminerleri başladı. Yıl boyu devam eden çalışma yeni yılda da aynı içerik ve sıklıkta sürdürülecek.

DÜZCE

Seminer/Tıp Etiği

Beşikçizâde Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi Yürütme Kurulu Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç Dr Hakan Ertin Düzce Üniversitesinde öğrencilere verdiği dersin ardından Hayat Vakfı Düzce Şubesinde farklı tarihlerde iki ayrı seminer verdi. İlkinde tıp etiği ve güncel gelişmeler değerlendirilirken ikinci seminerde fıkhi ve etik açıdan tıbbi gelişmeler irdelendi.

DÜZCE

Seminer/Uganda’da Sağlık

Uganda Üniversitesi Fizyoloji, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof Dr Mustafa Semugenze “Uganda’da sağlık faaliyetleri ve hastanecilik” konusunda seminer verdi.

Eğitim gönüllüsü olarak Uganda’ya giden Düzce Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof Dr Seyit Ankaralı da Uganda izlenimlerini aktardı ve sağlık faaliyetleri hakkında sunum yaptı.

64

HSVbülten YAZ2016

DÜZCE

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR Seminer/Yolda Olmak

Yazar Ümit Aktaş, Yolda Olmak isimli seminerinde Müslümanların yaşadığı derin düşünsel sorunları irdeleyip kendi medeniyet havzamızda oluşabilecek muhtemel çözüm yollarını ele aldı.

DÜZCE

Sportif Etkinlik/Halı Saha Maçları

Bursiyerlerimizle beraber oynadığımız halı saha futbol maçlarında dostluk ve kardeşliğimizi derinleştirmek yanında birbirimize olan sabrımızı ve hayata direncimizi ölçtük.

MALATYA

HayatCuması

HayatCuması, sekiz aylık eğitim dönemi süresince her hafta Cuma günleri tertiplenen programlar serisinden oluşmakta olup 30-35 haftalık bir etkinliği kapsamaktadır. Değişik konu ve konuklarla başlayan (ilim adamı, akademisyen, yazar vb. konukların davet edildiği) seminer programının akabinde birlikte yemek yenilip, çay eşliğinde hasbihal edilerek devam ediyor etkinlik. Öğrencilerle birlikte gerçekleştirilen bu paylaşma ortamı, kaynaşmaya, muhabbete, fikir birikimine ve kardeşliğe açılan bir kapı oluyor.

YAZ2016 HSVbülten

65

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

MALATYA

Masa Tenisi Turnuvası

Her yıl yapılmakta olan masa tenisi turnuvası, tanışma, kaynaşma vesilesi olarak katılımcıların tatlı rekabetlerine ev sahipliği yapıyor. Ödüllü bir müsabaka olan tenis turnuvası öğrenci kozası öncülüğünde organize ediliyor ve sportif aktivitelerin bir adımını oluşturuyor. Ödül olarak verilen kitaplarla da kültür havzasına katkı sağlanması hedefleniyor.

İSTANBUL

Erkek Öğrenci Kampı

Her yıl yapılan etkinlik bu yıl 60 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Tematik okumalar ve tartışmaların yanında kişisel gelişim temelli seminerlerle desteklenmiştir.

Sportif etkinlikler ve bilgi yarışmasıyla sürdürülen etkinlikte kuşaklar arası ilişki kadar yeni dostlukların oluşturulması sağlanmıştır.

MALATYA

Geleneksel Aile İftarı 2016

Ramazan ayının manevi atmosferinde ailece bir araya gelinebilecek en güzel vesile olarak iftar, bambaşka duyguların, hislerin adı… Ezan sesine kulak kesilenler, aynı masa etrafında sohbeti koyulaştıranlar, iftar hazırlıklarının ortaya çıkardığı tatlı telaş birbirine karışıp gidiyor.

Malatya’daki dostlarla bir araya gelmenin mutluluğu iftarda daha anlam kazanıyor.

66

HSVbülten YAZ2016

İSTANBUL

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR Ankara Ziyareti

8 Şubat 2016’da HSV Kadın Kozasından gönüllüler günübirlik Ankara ziyareti gerçekleştirdiler. Sabah erken saatlerde Ankara’ya varıldı, güne HSV Ankara Şubes’inde kahvaltı edilerek başlandı. Öğle namazını Hacıbayram-ı Veli Camii’nde kıldıktan sonra Dr Sare Davutoğlu Hanımefendi Başbakanlık Konutu’nda ziyaret edildi. Bir yandan hasbihal edilip bir yandan da HSV faaliyetleri anlatıldı. ÇEGEM, SAGEP, TURİSK, KAREP projeleri hakkında istişareler gerçekleştirildi. Sonrasında Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile Gençlik Merkezi (TDV) KAGEM ziyaret edilerek çalışmaları hakkında bilgi alındı.

Akşam yemeğinde Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayşen Gürcan Hanımefendiyle buluşuldu, HSV faaliyetlerinden bahsedildi ve fikir alışverişinde bulunularak bereketli geçen gün tamamlandı.

KÜTAHYA

Tanışma Kahvaltısı

Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileriyle yapılan ilk geniş kapsamlı etkinlik: Tanışma Kahvaltısı.

Program bir Mayıs sabahında vakıf binasının bahçesinde gerçekleşti. İlk sınıflar çoğunlukta olmak üzere 70 öğrenci kardeşimiz katıldı.Tanışma ve kaynaşma kahvaltımıza fakülteden hocalarımızın katılımı çok daha güzel bir atmosfer oluşturdu. Ayrıca öğrencilik döneminde HSV ile tanışan, etkinliklerine katılan hekimlerimiz ile öğrencilerimiz tanışma ve sohbet imkânı buldular.

İSTANBUL

Mezuniyet2016

HSV Öğrenci Kozasıyla yaşıt bu etkinliğimizi öğrencilerimizi hocalarının, arkadaşlarının ve ailelerinin huzurunda yapılan törenle mezun ederek gerçekleştirdik. Öğrencilikten meslek mensupluğuna geçişin temsili bildirmesi üzerine geçen törenimizde öğrencilerimize güle güle dedik, meslektaşlığa ise hoşgeldin. Ülkemizin belki de dünyamızın dört bucağına yayılacak arkadaşlarımız. Her birisi bir yıldız olacak, rehberlik edecekler kendilerinden sonra gelenlere.. Hizmetse zaten mecburiyetimiz. Hem de ayırmadan, zengini yoksuldan, bileni bilmeyenden, genci ihtiyardan, siyahı beyazdan.. Ve dahi kırmadan, dökmeden..

Birleyerek, birleştirerek, yücelterek..

YAZ2016 HSVbülten

67

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR

KÜTAHYA

İstişare Toplantısı

HSV Kütahya Şubesi, ilde çalışan sağlık mensuplarıyla bir istişare toplantısı düzenledi.

Toplantıda sağlığın genel sorunları ve gelişmeleri yanında vakfımızın genel duruşu ve önümüzdeki yıllarda gerçekleştirmeyi düşündükleri etkinlikler paylaşıldı. Sağlık mensuplarının da görüş ve düşünceleri alınarak gelecek hedeflerin güncel ve sürdürülebilir hale getirilmesi sağlanmaya çalışıldı.

Gelecek aylarda benzerlerinin tekrarlanacağı belirtilen toplantı dostluk ve kardeşlik yolunda yeni bir adım olarak katılımcılarından beğeni topladı.

İSTANBUL

Gelecekte Öğrenci Kozası Çalıştayı

Öğrenciler ve vakıf mensuplarıyla ayrı ayrı yapılan çalıştaylarda HSV Öğrenci Kozası çalışmaları ele alınarak ilerleyen yıllara yönelik muhtelif açılımlar değerlendirilmiştir. Beklenen çıktıların belirlenmesi temelinde faaliyet ve organizasyon planlamasına yönelik gerçekleştirilen çalıştay yeni bir sonuç çalıştayı ile neticelendirilecektir.

İSTANBUL

Geleceği Planlamak

Her cuma akşamı gerçekleştirilen çalışmada aynı alan mensubu vakıf gönüllüleri öğrencilerle buluşturularak alandaki gelişmeler ve sorunlar irdelenmektedir. Öğrencilerin geleceklerini planlaması için nesnel ve akılcı yaklaşım geliştirmeleri sağlanması hedeflenmektedir.

Toplantılara hoca, uzman ve asistan katılımları sağlanarak doğru bir perspektif sunumu öncelenmektedir.

68

HSVbülten YAZ2016

İSTANBUL

HSV Etkinlikler

ANADOLUDA HAYAT VAR CumartesiHayatı

Her ayın son cumartesi günü HSV Kadın Kozası tarafından düzenlenen etkinlik tanışma ve dayanışma amaçlı öğrenci ve vakıf mensuplarının katıldığı kahvaltı ile başlamakta, medikal ve paramedikal konularda seminerlerle devam etmektedir. Her konu alanında yetkin isimlerce değerlendirilmektedir.

Etkinlikler yaş ve eğitim düzeyini ortadan kaldıran dost sohbetleriyle kapatılmaktadır.

İSTANBUL

Cihannüma Sohbetleri

Her Cuma erkek öğrencilere ve her Çarşamba kız öğrencilere yönelik düzenlenen tefsir çalışmaları, öğrencilerimizin kişisel gelişimlerini hedeflemektedir. Öğrencilerimize abi ve ablalarının rehberlik ettiği bu geniş açılımlı sohbetlerle insan olmanın değerliliği aktarılmakta, sürdürülen yaşamın var edilmesi temelinde görevleri ve sorumlulukları hatırlatılmaktadır.

İSTANBUL

Kız Öğrenci Kampı

Her yıl yapılan etkinlik iki gün olarak düzenlenmiştir. Dostluk ve kardeşlik geliştirilmesi yanında değişik konularda okumalar ve sonrasındaki tartışmalarla sürdürülmüştür.

30 öğrencinin katıldığı etkinlik yeni arkadaşlıkların tesisiyle öğrencilerimize derinlikler ve açılımlar kazandırmıştır.

YAZ2016 HSVbülten

69

ADIYAMAN

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ile HAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

70

Adıyaman Hayat Vakfının alt projesi olan Çocuklar Sokakta Solmasın Projesi ile tesadüfen üniversitemizin rektörlük binasında düzenlenen bir etkinlik esnasında tanıştım. Gönüllülerinden proje hakkında bilgi aldım ve çocuklarla ilgili böyle bir projenin olması beni çok duygulandırdı ve çocuklar adına çok mutlu oldum. Projenin uygulamaya geçirildiği merkezin adresini öğrendik, arkadaşlarımla burayı ziyarete geldik.

Geldiğimizde merkezdeki gönüllü öğretmenler ve projenin koordinatörü Fatma Hoca ile tanıştık, buradaki insanlar çok sıcakkanlı, çok güler yüzlü insanlardı. Merkezi ziyaret ettiğimiz ilk gün biz de projenin gönüllülerinden olmaya karar verdik. Çocuklar konusunda sorumluluklar almaya başladık. İlk başta çocuklar için yeterli olabilir miyiz diye tereddüt yaşamıştım fakat daha sonra çok güzel bir şekilde uyum sağlayabildik. Sadece dersler konusunda değil sosyal hayatta yaşadıkları sorunlarla da ilgilendik.

Yeri geldi sohbet edip sorunlarını, beklentilerini, isteklerini dinledik. Yeri geldi oyunlar oynadık.

Tabii bunları yaparken derslerimize çalışmayı da ihmal etmedik. Bazen morali bozuk bir şekilde buraya gelip çocukları gördükten, buradaki

insanların diğer herkese olduğu gibi bana da moral depolayıp yüzümü güldürmek için çaba sarf ettiklerini gördükten sonra mutlu ve gülen bir yüzle dönüyorum. Bu merkezde tam bir aile ortamı var; yaşanılan sorunları, olumsuzlukları ortadan kaldırmak için herkes bir şeyler yapma çabasına giriyor. Aile olduğumuzu anladığım bir diğer nokta ise çocukların kış aylarında sıkı giyinmelerini öneren Fatma Ablanın öğrencilere nasıl sıkı sıkı tembihlerde bulunuyorsa aynı şekilde biz gönüllülerine de tıpkı bir anne gibi “Sıkı giyin, aç mısın, yemek yer misin” gibi üstümüze titreyen sözler söylemesiydi. Bu merkez bana manevi açıdan çok şey kattı. Buraya gelerek topluma karşı sorumluluğumu da biraz olsun yerine getirmiş oldum. Çocuklar Sokakta Solmasın Projesi’ne geldiğim ilk günden itibaren kalbimdeki merhamet duygusu biraz daha arttı.

Bu durum beni çok mutlu ediyor. Sizleri tanımak hayatıma çok büyük anlamlar kattı. Bundan sonra da birlikte olmak ümidiyle…

Hep bazı kötü şeylerin dile getirilemeyeceğini söyler insanlar oysa bazı iyi şeyler de dile gelmez. Bu vakıf bunun en güzel örneğidir. Dile gelmez diyorum çünkü böyle güzel şeyleri kelimelere dökmek her zaman zordur. Yüreği iyilikle dolu insanların sokaklarda mendil satan ya da ailesi maddi imkansızlıklarla boğuşan çocuklara yardım etme, eğitim ihtiyaçlarını karşılama ve en önemlisi de ilgiye muhtaç bu çocuklara sevgi ve hoşgörü gösterip onlarla ilgilenmesi kadar güzel bir şey olabilir mi? Aslında ne kadar yazılsa da anlatılamaz bir durum bu çünkü bu insanların hepsi hiçbir çıkar gözetmeden sadece bu çocuklara yardım etmek için bu-

radalar. Vakıfta tam bir aile havası, aile ortamı var. Koordinatörümüz Fatma Abla çocukların her ihtiyacını karşılıyor. Bir başka ablamız Aylin Abla da çocukların yemeklerini hazırlıyor. Vakıfta bulunan diğer tüm gönüllü hocalarımız da çocuklarla birebir ilgilenip, derslerinde yardımcı olmaya çalışıyor, çocuklarla oyunlar oynayıp çocuklar için çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Çocuklar sokakta solmasın diyen böyle yüreği güzel insanlara ne kadar teşekkür edilse azdır diye düşünüyorum.

HSVbülten YAZ2016

Emine YILDIRIM, Adıyaman Üniversitesi, PDR 3.Sınıf

Hüseyin ERDOĞAN, Adıyaman Üniversitesi, Sınıf Öğretmenliği 3.Sınıf

Hayat Vakfı benim için gerçekten adı gibi ‘hayat’ oldu. Çünkü orada topluma faydalı bir birey olduğumun farkına vardım. Kapıdan içeri girdiğimde, çocuklarla kucaklaştığımda dışarıda ne varsa unutup, diğer yaşamımı kapının dışında bırakıp içeriye öyle giriyorum. Çocuklarla yeri geldiğinde oyun oynuyoruz, yeri geldiğinde ders çalışıyoruz. Bu sayede içimizdeki vicdan, merhamet duyguları da yeşerip büyüyor. Çocukların yüzündeki bir gülümseme beni o kadar mutlu ediyor ki… Onların çalıştıklarını, emek harcadıkları, başardıklarını görmek diğer tüm gönüllü hocalarımıza olduğu gibi bana da bir umut ışığı olduğunu gösteriyor. Buraya ilk geldiğimde, vakıf dendiğinde, bu kadar sıcak ve samimi bir ortam beklemiyordum. Ama burası bizim için

bir ev gibi oldu. Biz çocuklarımıza sadece öğretmen olmaktan çıkıp birer ağabey, abla olduk.

Onlar ise bizim sevgiye aç küçük kardeşlerimiz oldular. Beraberce hem güldük hem ağladık. Sıkıntılarımızı, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi, heyecanlarımızı paylaştık. Paylaşmaya da devam edeceğiz. Çocuklarımızın başarıları bizim için çok değerli. Onların hem okul derslerinde yardımcı oluyoruz , hem de manevi olarak gönüllerini doyurmaya çalışıyoruz. Başta da belirttiğim gibi, burası sadece bir vakıf değil aynı zamanda bizim ikinci evimiz artık. Sunduğun tüm güzellikler için sonsuz teşekkürler…

Dünyanın en zor işidir duyguları kelimelere dökmek. Burada yaşadığım mutlulukları, hüzünleri nasıl anlatacağım bilmiyorum. İnsanlar, hayatları boyunca birçok şey yaparlar, doğru ya da yanlış… Şunu biliyorum ki burada hayatımda yaptığım en doğru şeylerden birini yapıyorum. Çocuklar için çabalamak, onlara arkadaş, ağabey, öğretmen olmaya çabalamak mükemmel bir his. Evden çıktığım zaman gitmek için aklıma gelen tek yer projemiz. Çünkü burası da benim bir evim, burada her gün görmek için can attığım kardeşlerim var. Proje sadece çocuklara değil bize de birçok şey öğretti, öğretmeye devam edecektir. Fatma Abla… Bizi burada

her gün güler yüzle karşılayan bir melek… Onun için söylenecek o kadar çok şey var ki. Herkesle ayrı ayrı ilgilenir, dertlerimizi dinler, hep daha iyi şeyler yapmak için çabalar ve bundan şikayet dahi etmez. Onun burada olması çocuklar ve bizim için büyük bir nimet. Kulağıma küpe ettiğim cümlesi; “Biz burada gençliğimizin zekatını veriyoruz.”. Umarım hayatım boyunca hep projenin içerisinde bulunurum. Hayat Vakfı’ na bu güzel projeden dolayı teşekkür ediyorum.

Sevgiyle kalın…

ADIYAMAN

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

Hatice YEMŞEN, Adıyaman Üniversitesi, Sınıf Öğretmenliği 3.Sınıf

Hüseyin SİNDİ, KPSS Hazırlık Öğrencisi

Hayat Vakfı olmasaydı benim öğrenim hayatım olmayacaktı ve okumak için pes etmiş olacaktım. Şimdi Hayat Vakfındayım ve her gün bilgilerim artıyor. Bana eğitim-öğretim hayatını sunduğu için; ÇSS’ ye çok teşekkür ederim.

Songül BULUT, 5.Sınıf

YAZ2016 HSVbülten

71

ADIYAMAN

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

72

Hayatın Anlamı İyi ki tanıdım Hayat Vakfı’ nı Işık tuttun hayatıma Olmazsa olmazım oldun Beni ben yapan oldu Burayı tanımasaydım Ne olurdu bilemem Hayatım devam ederdi ama

Yarı ölü bir insan gibi…

Ama artık hayatımdasın İyi ki varsın Olmazsa olmazımsın Beni ben yapansın.

Hayat Vakfı sağlıkla ilgili bölümlerde okuyan öğrencilere burs veren bir vakıftır. Ayrıca gerek yaptığı gezilerle gerek yaptığı Cuma sohbetleri ile gerek yaptığı konferanslarla biz öğrencilerin yanında olduğunu hissettiren bir vakıftır. Kendilerini hayra adayan insanlardan oluşmuştur.

Rabbim hepsinden razı olsun. Bizleri de ilerde onlardan eylesin.

ÇSS Projesi’nde gönüllü öğretmenlik yaparken, bu projenin Hayat Vakfı’nın alt projesi olduğunu öğrendim ve Hayat Vakfı’nı araştırdım, tanışmaya karar verdim. Vakfın yapmış olduğu etkinlikler ve orada bulunan insanların cana yakınlığı beni Hayat Vakfı’na bağlayan en önemli etmenlerden birisidir. Vakfın etkinliklerinde görev almak için üstün çaba harcıyorum. Görev almış olduğum etkinliklerin bana sosyal açıdan çok şey kattığını düşünüyorum. Hayat Vakfı’nın

kuruluş amacı ile benim öğrenim hayatımın bağlantılı olmaması beni Hayat Vakfı’nda görev almaktan alıkoymadı ve vakıfta bulunan insanlar bana bunu hissettirmedi. Burada görev almaktan çok mutluyum. Böyle insanlarla tanıştığım için kendimi şanslı hissediyorum.

Hayat Vakfı ile ÇSS Projesi aracılığı ile tanıştım. Hayat Vakfı’nı benimsememin ve sevmemin sebebi karşılıksız ve samimi olarak yapmış oldukları faaliyetler. Hayat Vakfı’nın etkinliklerinde gönüllü olarak görev aldım. Ve bu etkinliklerde keyif alarak bulundum. Bu etkinliklerde bulunmak ayrı bir haz ve gurur kaynağı benim için. Ayrıca Hayat Vakfı’nın her

hafta yapmış olduğu toplantılarından çok verim alıyordum. Böyle güzel bir oluşumun içerisinde olmak ve karşılıksız bir şekilde insanların hayatına dokunma fırsatı verdikleri için Hayat Vakfı’na teşekkür ediyorum.

HSVbülten YAZ2016

Emine DİNÇ, 11.Sınıf

Fatih Ertaş, Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2. Sınıf Öğrencisi

Hüseyin SİNDİ, Adıyaman Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Mezunu

Abdurrahman DEMİR, Adıyaman Üniversitesi İşletme Bölümü Mezunu

Hayat Vakfı ile nasıl tanıştım? Hım… Hayat Sağlık Dergisi ile? Yok yok, ondan önce sosyal medyada Yeryüzü Doktorları’nın etkinliklerini görmüştüm. Yoksa staj arkadaşım bir ara vakıfta yaptıklarından bahsediyor, görmem için beni oraya davet ediyordu, acaba ilk önce orada mı duymuştum? Sanırım hem hepsi hem de hiç

biri. Doğrusu kendimi birden Hayat Vakfında, Hira’da bulmuştum. Burada güzel insanlar güzel işler peşinde koşuyorlardı ve bu işler okuduğum bölümle bütünleşiyordu. Demem o ki hayatıma bir “iyi ki” daha geldi, hoş geldi.

İstanbul’dan Ankara’ya yerleştiğimde çok zorlandım açıkçası. İstanbul Hayat Vakfı’ndan kopma düşüncesi çok zor gelmişti. Ama çok şükür kopmadım. Bir arkadaşım vasıtasıyla ulaştığım, vakfın Ankara Şubesi, kısa sürede nefes alabildiğim yerlerden biri oldu. Ve burada HİRA’yla tanıştım. Güzel insanların bütün iyi niyetleriyle tabiri caizse “bu devirde” hala bir şeyler yapmaya çalışması her daim gurur duyulacak bir şey..

Gurur duyuyorum! “İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünya-

da hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir.” demiş ya Sabahattin Ali, buna istinaden diyorum ki ben insanlara yardım edebildiğimce insan olduğumu hissediyorum. Ve yardım edebildiğimce var oluyorum.

Kısacası vakıf benim için HAYAT, HİRA da benim için nefes almak demek. Çünkü hayat artık Ankara’da devam ediyor!

Genç Yeryüzü Doktorları’nın tanışma toplantısına katılacaktım, Hayat Vakfı’nda olacak dediler, ilk adımımı öyle attım. Burada o kadar güzel yürekli insanlarla tanıştım ki “iyi ki” diyorum hep. Sonra Hira’yı duydum, dedim ki ben de bir

ucundan yardım edebilirsem ne mutlu bana.

Hira çok güzel işler yapacak hiç şüphem yok.

Hayat Vakfı’yla tanışmam Beyza’m sayesinde oldu. Şehrengiz ile hayat buldu bende Hayat Vakfı. Kopamadığım, muhabbetini özlediğim, birlikte vakit geçirmek istediğim çok güzel dostluklar kazandırdı bana ve daha önce hiç ilgi duymadığım alanlara kapı açtı. Canımız her sıkıldığında sıcak bir ortam, bir sürü gülen yüz hediye etti. Bir süre sonra yakınlarıma Hayat Vakfı’nı Şehrengiz’imi anlatırken

buldum kendimi. Bu ortamı herkes yaşasın görsün istedim. Nice güzel çalışmalara yardımlaşmalara, dostluklara ev sahibi olmaya devam edeceğinden hiç şüphem yok. Ankara’da bu samimiyeti arayan herkese tavsiyem Hayat Vakfı’na şöyle bir uğrayıp görmeleridir.

Büşra Tüfekci

ANKARA

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

Fatma Öner Dilbaz

Elif Reyhan Güneş

Esra Özkan, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Öğrencisi

YAZ2016 HSVbülten

73

ANKARA

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

74

Bir yıl önce fotoğraf çekmek için keşfe çıktığım Hamamönü’nde tevafuken karşılaşıp ‘Aaa! Ne kadar güzel bir yermiş.’ dediğim vakfa, bir yıl sonra Genç Yeryüzü Doktorları’ndan bir arkadaşımın vesilesi ile Hayat Vakfı’nın HİRA’sında gönüllü olabilme şansına erişmiştim. İlk başta oldukça şaşırmıştım. Hiçbir çıkarları olmadığı halde böylesine kutsal bir meseleye kendilerini adamış bir avuç gönüllüyü görünce, itiraf etmeliyim ki, gözyaşlarımı akşam eve gidene kadar

tutmak için çok çabalamıştım.

Bu insanlar, toplumun bir ferdi olarak şahidim ki, üzerlerine düşen vazifelerini fazlasıyla yerine getiriyorlar. Ve iyi ki böylesine güzel bir oluşumda böylesine güzel insanlar ile tanışmışım. Allah razı olsun. Siz de şimdi buna şahit olun ☺ SEVGİLERLE…

“Hayat Vakfıyla nasıl tanıştın?” sorusuna cevap vermeden önce biraz düşündüm. Sanki yıllar olmuş, çok zaman geçmiş de hatırlamaya çalışıyorum gibi.. Oysaki daha 2014 yılı sonlarında birkaç kez adını duyduğum Ankara Hayat Vakfı Konağı’na, Hamamönü’nde gezerken “Yeryüzü Doktorları” tabelasını görerek attım ilk adımımı.

O günden sonra da sürekli uğramadan edemediğim, sınav ertesinde stres atmak için koşarak

gittiğim, farklı üniversitelerden değerli dostlar edindiğim, o dostlarla çay-simit eşliğinde uzun sohbetler ettiğim adeta ikinci bir evim olan bir huzur konağı oldu benim için. Hayat Vakfı şu zamana kadar hem bilgi birikimimi hem ruhumu doldurdu, daim olmasını diliyorum.. :)

İstanbul’daki Hayat Vakfı’nı biliyordum. Oradaki bir kaç projeye katılmıştım. Faaliyetleri hoşuma gitmişti. Ankara’da da Hayat Vakfı kurulacağı zaman arkadaşlarımızla vakfın kuruluşunda yer almıştık. Öğrencilere yönelik bir vakıf olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin kendini geliştirebileceği faaliyetler yapabileceği güzel bir mekân Hayat Vakfı. Öğrencilerle çalışmalar yapıyorum. Tefsir

dersleri yapiyoruz. Fitoterapi kursu hazırladık.

Postür çalışmasında yer aldım destek verdim. Öğrencilere verilecek bursların düzenlenmesinde yardımcı oldum. Bunun dışında öğrencilerle çeşitli sosyal aktiviteler de yapıyoruz.

Genç Yeryüzü Eczacıları olarak Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde düzenlenecek panelin hazırlıklarını yapmak için dar sokaklardan geçip aceleyle girmiştim Hayat Vakfı’na. İşte ilk bu şekilde tanıştım ev sıcaklığındaki bu mekan ve tertemiz insanlarıyla. Gönlümü doyurmakla

kalmayıp simitleri ve tazecik çayıyla karnımı da doyurdu bu güzel mekan. Bu çatıyı inşa edenlere ve bu güzel insanları birleştirenlere en içten saygı ve sevgilerimle selam olsun.

HSVbülten YAZ2016

Serra Mina Tatlıoğlu

Halenur Öner, Kırıkkale Tıp 3. Sınıf

Sakine Atalan (Eczacı)

Aybüke Süveyda Boyraz

Hayat Vakfı’yla 1. sınıftayken GYYD’nin bir tanışma toplantısında tanışmıştım. Ama Sakine Abla’nın tefsir dersleriyle tanışıklığım perçinlenmiş oldu. Onun öncesinde pek gitmiyordum.

Hayat Vakfı sosyal aktivite olarak öğrencilere güzel bir ortam sağlıyor. Arkadaştan öte kardeş olabileceğimiz insanlarla tanışmamıza vesile

oluyor. Vakfın varlığından memnunum. Emeği geçenlere minnettarım. Tefsir derslerine katılıyorum. Ayrıca vakıf içinde yapılan konferanslara da katılmaya çalışıyorum.

Hayat Sağlık Vakfı ile kozadaki arkadaşım ve Hacettepe Genç Yeryüzü Doktorları aracılığıyla tanıştım. Vakıf ilk anda ‘ev’, ‘dostluk’, ‘hayır’ kavramlarını bana çağrıştırıyor. Benim hem mesleki becerilerimi geliştirebildiğim, hem de üniversite arkadaşlarımda farkındalık oluşturmayı başardığımız Genç Yeryüzü Doktorları olarak birçok etkinliğimize destekleriyle bilhassa ev sahipliği yapmasıyla bu işlerimize ilk katkıda bulunan kurumdur. HSV’li olmayı ve onu tanımayı bir gurur kaynağı olarak görebiliyorsam ve kendimi buraya ait hissedebiliyorsam bu biz öğrencilere sadece bir misafir bilinciyle ve ‘tüketen genç nesil’ olarak hareket etmeyi değil de ‘üretici ve

sahiplenen genç nesil’ olmayı öğretmesi sayesindedir. Ayrıca HSV aynı dertleri yüreğinde taşıyan ve hayırlı niyetleri olan birçok insanla tanışmama vesile olmuştur. Vakıfta Genç Yeryüzü Doktorları toplantılarımızı ve bazı etkinliklerimizi gerçekleştiriyoruz. Bir koza çalışma grubu olan İslam şehirlerini coğrafi, tarihi, mimari ve ilmî açıdan araştırıp öğrendiğimiz ve bunun üzerine o konuda deneyimli bir kişiyle seminer düzenlediğimiz Şehrengiz’e katılıyorum.

Hayat Vakfını bir aile dostumuz sayesinde duymuştum. Ankara’da faaliyete geçişini ise internette takip ederek gittim. Vakıf benim için gündelik işlerin tüm boğuculuğu yanında nefes alma alanı. İnsanlığı sorguladığımız sıralarda iyi insanların varlığının bina edilmiş hali. Ben bu

vakıfta aklımı ve ruhumu doyuracak işlere bi yerden dâhil olmaya çalışıyorum sadece. İnşallah daim olur :)

Hayat Vakfı’yla bir arkadaşım sayesinde tanıştım. Hayat Vakfı benim için güzel etkinlik ve faaliyetlerin olduğu yararlı bir kuruluş. Ücretsiz eğitimlerinin artmasını ümit ediyorum. Haftalık toplantılar düzenleyip dersler yapıyoruz. Bu şekilde hem bilgilenip hem de sosyal olarak

arkadaş çevremizi nitelikli olarak çoğaltmış ve çevremizle kaynaşmış oluyoruz.

Ümmü Gülsüm Yüksel, Hacettepe Tıp 2. Sınıf

ANKARA

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

İclal Sena GEZER, Hacettepe Beslenme Diyetetik 3.Sınıf

Şeyda Akbal, KBB asistanı

Zeynep Aydoğan, Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği 2. Sınıf

YAZ2016 HSVbülten

75

ANKARA

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

76

Hayat Vakfı’nı Genç Yeryüzü Doktorları’na üye olunca tanıdım ve tefsir derslerine, Şehrengiz programlarına katıldım. Hayat Vakfı benim için çok değerli. Bana göre Hayat Vakfı gençlerin tarihlerini, ülkelerini tanıdıkları ve bu yolda hizmet yapabilecekleri aynı duygu ve düşüncelere sahip farklı bölümlerden, farklı insanları tanıma

fırsatı veren bir kuruluş. Hayat Vakfında ders çalışabiliyoruz, projelerimizi orda yapabiliyoruz, Yeryüzü Doktorları toplantılarımız, tefsir derslerimiz ve bir de Şehrengiz programları oluyor.

Vakıfla üniversite arkadaşım vesilesiyle tanıştım. İlk olarak tefsir derslerine gitmeye başladım. Ardından tefsir dersinde duyurusu yapılan Şehrengiz grubuna dâhil oldum. Vakıftaki herkes çok samimi, çok doğal. Vakıf kendimi geliş-

tirmemde bana pek çok imkân sağlıyor :)

Ankara’da Hayat Vakfı açılmasına aracılık eden kıymetli büyüklerimizden ablamız Sakine Atalan aracılığıyla tanıştım. Cumartesi günleri kız üni-

versite öğrencileri için yapılan tefsir derslerine katılıyorum.

Hicret Ravza Aytemiz, Gazi Tıp 2.sınıf

Hayat Vakfı’nı İstanbul Merkez olarak biliyordum. Öğrenci çalışmaları, Mihrimah Sultan Tıp Merkezi hakkında kabaca bilgi sahibi idim. Hatta İstanbul’da ziyaret etme imkânı da bulmuştum.

2013 senesinde Ankara’da şube açılması gündeme geldi. Böylece ben de bu çalışmalara dâhil oldum. Hayat Vakfının ne ifade ettiği aslında adı ile ilişkili. Hayata anlamlı bir katkı sunmak, iyi ve güzel olan ekseninde insanlara değer katmak diye özetlenebilir. Ankara şubesinin açılış

çalışmalarına katkı sağlamak, sağlık alanında ve sosyal alanda projeler geliştirilmesine destek vermek, Ortaöğretim çağındaki çocuklarda Postür Bozukluklarının Önlenmesi Projesi’nin koordinasyonu ve uygulama çalışmaları, tefsir dersleri, seminer vs öğrenci çalışmalarına destek vermek…

Hayat Vakfı’nı tefsir hocam Sakine Atalan Ablamın tavsiyesi ile tanıdım. Vakıfta hem güzel, hem eğlenceli ve hem de verimli zamanlar geçirdim.

Hem de yeni arkadaşlıklar edindim. Bu nedenle benim için hem sosyal aktivite hem de bir eğitim mekânı. Haftalık tefsir derslerinde bulunuyorum.

İmkân buldukça düzenlenen seminerlere katılıyorum.

HSVbülten YAZ2016

Maşide Zorlu, Ankara Üniversitesi Hemşirelik 3. Sınıf

Kübranur Altıntaş, Ufuk Ünv. Tıp Fak. Hazırlık Öğrencisi

Dr. Gül Kerman

Nur Kayabaşı, Yıldırım Beyazıt Ünv. Tıp Fak. 3. Sınıf

Hayat Vakfı ile kıymetli Hocalarımın yönlendirmesiyle tanıştım.

Vakfın içinde bulundukça yani etkinliklerine programlarına katıldıkça sağlık camiası içinde ileride yalnız kalmayacağımı ve ülkemizin her tarafından kıymetli dostlarımın olacağını fark ediyorum . Aynı zamanda bu hayat gayesi içinde kendimi dolu dolu yetiştirmenin önemli bir imkanına erişebiliyorum.

Yaptığımız etkinliklerden/faaliyetlerden genel olarak memnunum. Çünkü bu etkinlikler bize hayatın farklı yönlerinin de olduğunu gösteriyor ve hayata farklı açılardan bakabilme yeteneğine sahip olabilmemizi sağlıyor. İnşallah daha iyi daha güzel etkinliklerde vakfın faaliyetlerine katılabilirim.

Geçen yıl üniversitemizde düzenlediğimiz gönüllü genç hekimler projesi dahilinde gerçekleştirdiğimiz vakıf ziyaretleri ile Hayat Vakfı ile tanıştım. Hayat Vakfı ile tanışmamı sağlayan Seyit, Handan ve Şükrü Hocalarıma ayrıca teşekkürleri bir borç bilirim. Vakıfta düzenli olarak gerçekleştirilen konferanslar sohbet ve toplantılarda katıldığım programlar güzeldi keyif alarak takip ettim.

Programlarda hem bilgilendik hem de bir çok konuda farklı ve daha geniş açıdan düşünmeyi öğrendik. Tarih sohbetleri, hadis sohbetleri

ve tefsir sohbetlerinden çok memnun kaldım. Önümüzdeki dönemlerde devam etmesini diliyorum.

Hayat Vakfında gerek hocalarım ile gerek programlara katılan ve vakıfta tanıştığımız abi ve kardeşlerimizle bir aile gibi olduğumuzu belirtmek isterim. önümüzdeki dönemlerde faaliyetlerimizin daha da güzel bir şekilde devam edeceğine inanıyorum.

Çağlar Kılıçarslan aracılığıyla tanıştım vakıfla.

Programlardan oldukça memnunum, çünkü genel itibariyle gelen konuşmacılar ufkumuzu genişleten olaylara bakışımızda bize farklı bir pencere açmamızda yardımcı olan entellektüel yanı yüksek insanlardı. Bu yüzden programların bize çok şey kattığını düşünüyorum.

Vakıfta sıcak bir aile ortamı var. Hocalarla ilişkilerimiz hoca öğrenci ilişkisinden abi kardeş ilişkisine dönüşüyor vakıf sayesinde. Bunun da -bizim için de güzel tabi- ama özellikle alt dönemlerin kendilerini daha az yabancı hissedip şehre ve okula daha iyi uyum sağlamalarına yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Sevgi evi projesi bence çok güzel bir projeydi,

umarım önümüzdeki yıl bu tarz projelerde daha başarılı oluruz. Belki bi okulun fahri abiliğini ablalığını üstlenip, bize hayat vakfında sunulan ortamı küçük kardeşlerimize iletebiliriz, ya da sevgi evlerine. İleride yurt dışında Afrika’ya ya da ihtiyacın olduğu başka bir yere gidip gönüllü olarak çalışmak insanların durumlarını görmek, onlara olabilirsem yardımcı olmak gibi bir düşüncem var.

Bu konuda da bana herhalde en doğru şekilde yardımcı olacak kurumların başında Hayat Vakfı geliyor.

DÜZCE

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

Enes Atik, Öğrenci

Çağlar Kılıçaslan, Öğrenci

Gökhan Demir, Öğrenci

YAZ2016 HSVbülten

77

MALATYA

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

78

Kendi değerlerini ve aidiyet hissini özümseyen, sağlık ve sosyal alanlarındaki aktiviteler ile hayatı anlamlı kılmayı amaçlayan, bilinçli, çevreye duyarlı, katılımcı, toplumsal ve kültürel değerlere saygılı, yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal sorumluluğu benimseyen nitelikli bireyler yetiştirerek bölgesine, ülkesine ve dünyaya faydalı olmayı hedefleyen sivil toplum kuruluşudur Hayat Vakfı.

Temelde öğrenciler için maddi ve manevi yardımlar sağlamak üzere çıkılan yolda, bugün itibari ile “Yeryüzünde bilgiyi ve iyiliği yayma ve kâmil insan yetiştirmeyi” amaç edinmekle beraber geçmiş ve geleceği bir araya getirerek medeniyetimizin hak ettiği değerleri kazandırmaya çalışmaktadır.

Hayat Vakfı, bir diğer tarifle ailemizin vakfı ya da öğrenci gözüyle ikinci evimiz de diyebileceğimiz, hayata anlam katan vakfımız. Yaklaşık 18 yıldır tanıyorum ve bu ailenin üyesi olduğum için Rabbime şükrediyorum.

Eksiğimiz yok mu? Belki saymakla bitmez ama artık sıradanlaşmış modern dünyanın belki dünyevi mevkiî ve imkânların çarkları arasında ezilme tehlikesini yaşarken, manevi kirlerden

arınmanın, ötelere hazırlanmanın endişesiyle hayata bakmanın adıdır Hayat Vakfı. Hayatta doldurmamız gereken birçok boşluk bizi bekliyor ve aslıda bu görevde hepimizin bir rol alması gerekiyor. Bu vakfı lütfeden rabbimize şükretmeliyiz.

Hayat Vakfı’yla tanışmam, daha tıbbiyeli olmadan evvel, orayla bağlantısı olmayan bir hocamın yönlendirmesiyle olmuştu. Hayat Vakfı’yla birlikte ilk icraatımı da öğrencisi olmadan önce yapmıştım bir iftar organizasyonuyla. Sonra tefsir derslerine katılmaya başladım. Daha ilk derslerde hayatımın şemasını çizmem gerektiğini anlamıştım. Zaten hatalarımı kapatmaya devam edersem hayatımın dönüm noktası olarak geçecek yaşam kitabıma o dersler. Daha ilk başlarda iş-ev mekikli bir hayatın anlamsızlığını fehmetmiştim. Hayatın bu kadar dar kalıplara sığdırılmaması gerektiğini, hakikaten de dışarıda

kocaman bir dünya olduğunu anlamıştım. Hiç bitmeyen hedeflere sahip olması lazımdı insanın yaşaması için, insana ve insanlığa yardım gibi mesela. Bu ve bunun gibi bir sürü şeyi öğrendiğimiz ikinci medresemiz olmuştu sonra. Çoğu kişinin ‘ben böyle bir yükün altından kalkamam’ dediği işlerde, ‘biiznillah ben yaparım’ deyip kolları sıvamayı öğrendiğimiz mekân. Bu işleri yaparken de sahip olduğumuz onlarca kardeşi ve abiyi unutmamak gerekir. Hâsıl-ı kelam kendine hâkim, topluma hekim olmayı öğreten mekân…

HSVbülten YAZ2016

Dr. Sedat Akbaş

Dr. Fuat Zengin

Emirhan Özendi, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Vakıf ile tanışmam kalacak yer ararken oldu.

Gerçi önce başarısız sonuçlanan bir burs başvurusuyla temasım oldu ama bu tanışma sayılmaz. İlk olarak Fuat Abi ile tanıştım ve Allah razı olsun, gerçek bir abi gibi yaklaştı ve zorluklarıyla beraber yeni bir ev açtılar ve bu ev benim vakıftan biri olmama vesile oldu. Vakıf benim için her hafta bir aile samimiyetinde buluştuğumuz ders halkalarıyla, koza toplantılarıyla, evimize sohbete gelen abileriyle ve tefsir dersleriyle

adeta ikinci bir fakülte olan yerdir. Herhangi bir çıkar gözetmeden, Allah rızası için bir araya gelen abilerin mekânıdır vakıf. Kötülüklerin moda olduğu bu devirde, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye eden er kişilerin mekânıdır vakfımız. Daha çok şey ifade edilebilir ama özet birkaç cümleyle böyle...

Sıradan hayata anlam kazandıran şeylere erişmemde köprü vazifesi gördü Hayat Vakfı bende. Aslında zaten tanışıyorduk biz onunla.

Eskiden, çok eskiden, belki de ta ezelden… Ortak amaç uğrunda olanlar hep birdi, beraberdi.

Sadece günü geldiğinde birbirlerinin isimlerini öğrendiler. Ben ve vakıf da öyle. Ruhumda gereksinimini hissettiğim nice şeyi sundu vakıf bana. Ve bunu yaparken de tam bir vakıf kültürü

edasıydı, karşılık beklemeden, içten ve samimi bir vaziyetteydi. İlk günden bu yana, içerisinde yer almaktan onur duyduğum bu kuruma layık olabilmek ve bu kurumların sayısının artması temennisiyle… Zira ulaşılmayı bekleyen nice yürek var…

Hayatı Hayat’ta yaşamak, tıp fakültesi serüvenimin başlaması ile birlikte nasip oldu. Daha öncesinde Yeryüzü Doktorları ile beraber adını duymuş olduğum vakfımıza bir doktor adayı olarak girmek ve hayır çabaları içerisinde bulunmak, bu güzel yapının bir ferdi olmak güzel bir duygu. Öğrenci faaliyetlerini birebir öğrenci temelinde bizlerin gerçekleştiriyor oluşu, güzel tecrübelerin bir Cuma akşamında çayla beraber

bizlere ikram edilmesi, unutulmayacak dostlukların yolculuklarda yağmur altında gerçekleşiyor oluşu daha sayılmaz tatların bizlere bu çatı altında sunulması bizlere vakıf olmanın anlamını her daim hatırlatacak ve bize yolda olma bilincini kazandıracaktır.

Tanışıklığım üzerinden iki yıl geçti ve gün geçtikçe burada yokluğunu hissettiğim evimin yerini tutuyor… Topluca yaptığımız gezilerden aldığımız keyif kadar, derslerinden ve ilmi sohbet-

lerinden verim alıyoruz. Gecesiyle gündüzüyle bize kapılarınızı açtığınız için teşekkürler…

Ahmet İnan, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

MALATYA

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

İhsan Dönmez, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Abdullah Harun Aldemir, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Nezahat Kılıç, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

YAZ2016 HSVbülten

79

MALATYA

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

80

Hayat Vakfı ile tanışıklığımı, şu an vakfın gönüllülerinden olan kıymetli abilerden birinin yıllar önce üniversitede arkadaşı olan amcamla tanışıklığına borçluyum. Hayat Vakfı, kendimi aradığım yolda, kendimi bulmama yardımcı olan, hayatıma yön veren değerleri doğru yorumlama

imkânı sağlayan ve nihayetinde ikinci bir ailenin de insan hayatına dâhil olabileceği inancını aşılayan samimi insanların mekânıdır.

Üniversite sınavına hazırlık döneminde tıp fakültesini seçmeyi düşündüğüm için birkaç kişiden ve tıp fakültesinde okuyan arkadaşlarımdan, eğer yerleşebilirsem Hayat Vakfı’na gidebileceğim ve vakfın çeşitli faaliyetlerinin olduğunu duymuştum. Okul döneminin başlamasıyla arkadaşımdan vakıfta sohbet olduğunu duymuş ve sohbete gelişimle de tanışmış oldum. Benim

için Hayat Vakfı, evimde olmasam da evimdeymiş gibi hissedebildiğim nadir yerlerden biri…

Herhangi bir ihtiyacım olduğunda veya bir şeyler yapmak istediğimde aradığım desteği bulabileceğime inandığım bir kurum…

Yakın arkadaşlarım sayesinde tanıştım Hayat Vakfı’yla. Buraya gelip sohbet etmek gerçekten huzur ve mutluluk kaynağı. Sohbet arkadaşlarımız ve hocamızla olan muhabbet konuları bizleri bilinçlendirmektedir. Ayrıca sohbet hocalarının davranışlarıyla bize rol model olmaları ayrı

bir avantaj ve kazanç bizler için. Vakfın bizlere sunduğu imkânlar ve ortam muazzam, ayrıca kullanma konusunda hiçbir kısıtlama olmaması bunu bir derece daha değerli kılmaktadır.

Doğrusu vakıfla nasıl tanıştığımı ben de tam olarak hatırlamıyorum. Bir anda kendimi vakfın içinde buldum. Ama yıllardır içindeymişim gibi bir his yarattı bende burası. Sanırım hiçbir yerde bulunamayan samimiyet ve içtenlikti bu hissin sebebi. Doğru yerde olduğumu hissedebiliyordum.

Hayatı dengeli yaşatıyordu insana burası. Vakfın

faaliyetlerinin yanı sıra diğer sosyal aktiviteler de geri kalmıyor hatta bir hayli artıyor. Kısacası “Keşke daha önce tanışsaydım.” diyebileceğim harika bir ortam.

HSVbülten YAZ2016

Orhan Çeliker, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Büşra Bağlam, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Oğuzhan Otlu, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Muhsin Hancı, İnönü Üniv. Tıp Fak. Öğrencisi

Hamdediyorum Rabbime Arkadaşlıklarla dolu vakfımızda Yüreğimizde iman aşkıyla Aktardığımız değerlerle Tanış olup, yol alıp, hayat bulduğumuz için Huriye Akkoyun Hayat Vakfı; benden öncekileri görüp benden sonrakilere örnek olmak için bana imkan veren, nöbet çizelgemin belirleyicisi, birlikteliklerin Allah için olduğunda ebedileşeceğini tasdik ettiğim yer.

Vakıfla öğrenci kampı sayesinde tanıştım. Ba-

yağı etkili bir tanışıklık olmuş olmalı ki, kısa bir süre sonra vakıfta bir programın sorumlusu buldum kendimi.

Hayat Vakfı, fakülteden mezun olunca aynı idealler, dava üzerinde birlik olmayı şiar edinen arkadaşlarımızla buluştuğumuz bir çatı, gölgesinde soluklandığımız çınar ağacı.

Bu çatı altında hayır yolunda çalışmak ve yarışmak üzere çabalarken güzel muhabbetler ve

dostluklarımız süregeldi. Hayat Vakfı bizler için kötülükten sakındırmak, iyiliği tavsiye etmek ve kadim dostlar demek. Gençlerimiz, evlatlarımız için yarınlara umut kaynağımız.

Hayat Vakfıyla 91 yılında tanıştım. İlk etapta pek de hanımlarıyla tanıştığım söylenemez. Abimin cerrahpaşa mezunu olup beni yönlendirmesi diyebilirim.

Burs mülakatına katılamadığım için burs alamadım ama vakfa gelmekten de vazgeçmedim:) 3. sınıfta arkadaşlarımla mütevazi bir eve çıktık.

En ciddi sorunumuz, 3 kişi olarak bir eve çıkmanın getirdiği mali güçlüktü. Kiramızın yarısını ödemeyi vakıf taahhüt etti. Ahmet Özdemir’den Mihrimah Tıp Merkezi’nde parayı aldığımız bir gün,ev arkadaşım:” Bize ne yapıyorsunuz da biz size her ay bu desteği veriyoruz bile demeden öylece her ay yardımı veriyor Ahmet abi” dedi.

Benim öğrenciler için emek verecek ve bu hayrı yapanların hayrını inşallah karşılıksız bırakmayacağım dediğim gündür.

O gün bu gün Hayat Vakfı’ndayım.

Benim için Hayat Vakfı kardeşlik hukukuyla bağlanmış, güzel bir topluluğun adıdır.Allah yolunda güzel işler yapmama vesileler sunduğu için de vakfa şükran borçluyum. Rabbim adımızı iyilerle beraber yazsın (Âmin) Hayat vakfı hanımlarıyla tanışmam da Nurgül (Elbaşı) abla sayesindedir. Biz ben, Tülin (Namlı Özsoy) ve birkaç arkadaşla o dönem Çapa’nın kampüs dışındaki mescitte ders yapıyorduk.

Nurgül abla dersimize katıldı ve bizimle tanıştı.

Daha evvel vakfın-şimdiki kadar kalabalık olmayan-iftarında da bana hoşgeldin deyip tanışan tek ablaydı:) Bir ders sonrasında, o gün, Gonca (Sarışın) ablada toplandıklarını söyledi. Beraber oraya gittik. Ekibin kalanıyla orada tanıştık. Bir daha da ayrılmadık elhamdulillah...

İSTANBUL

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

Dr. Zeynep Nur İncekara, BVU Anesteziyoloji Asistanı

Dt. Rabia Öztürk

Dt. Arzu Namlı Yanık YAZ2016 HSVbülten

81

İSTANBUL

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

82

İstanbul’a gelen küçük bir kız için Hayat Vakfı, sıcak bir yuvaydı, hayatı öğreten bir okuldu, doyulmaz bir muhabbet ortamıydı... Kendi derdini unutup başkasının derdi ile dertlendiği ve başkalarının da kendi dertlerini unutup o küçük kızın derdi ile dertlendiği bir yerdi... Kısacası tıp fa-

kültesine başladığı gibi Hayat Vakfına başladığı için mutluydu ve sonu olmayan bu yolculukta çınarın gölgesinde dinlendiği için huzurluydu.

Düşünce denizimi engin okyanuslara çeviren, sokakta yeşermeyi bekleyen bir çiçek var diyen, dünyanın bir ucundaki kardeşinin acısını kendi acısı gibi yüreğinde hisseden, veren el olabilme üstünlüğünü gösteren, hem dünyasını hem de ahiretini aynı anda inşa etmenin derdinde olanlarla tanışmaya vesile, bana sunulmuş bir

lütuftu Hayat Vakfım. Tam on iki yıldır hayat çınarının altında ferahlıyorum. Allah bizi bu güzel insanlardan ayırmasın. Nimetin kadrini bilenlerden eylesin.

Hayat Vakfı, iyilik için hayır için vakfedilmiş gönüllerin enaniyet prangalarından kurtulup samimiyetin ışığıyla el uzatmasıydı muhtaca...

Hayatın ağırlığı altında ezilip sızlayan sırtları sıvazlayacak bir şefkat eli...

Aşkla yola çıkmış Âsım nesline ulaşacak her bir nasihat... O yolu aydınlatacak her bir fener... O Gencecik gönüllere ekilecek her bir inkişâf tohumu... O dupduru dimağlara ilmek ilmek nakşedilecek her bir ulvî mefkûre...

Sokakta solmaya yüz tutmuş minik yürekleri sarıp sarmalayacak ebeveyn merhameti...

Savaşın ardından yurdumu yurt edinen çocukların acılarını unutturmak için sarfedilecek her

bir çaba, öğretilecek her bir harf, mutlulukları adına akıtılacak her bir damla alın teriydi vakıf benim için...

Yolcuyduk hepimiz... Yüklerimiz vardı. Hayatın elimize tutuşturuverdiği, bırakırsak yenileceğimizi düşündüğümüz ağır yüklerimiz... İşte vakıf bu yükleri bir kenara bırakıp az bir müddet dahi olsa soluklanabilmekti. Bu işe gönül veren herkesle tevazu sofrasına oturup muhtacın tebessümü, yetimin sevinci, öğrencinin “Allah razı olsun abla” sözü uğruna zamanını seve seve vakfedebilmekti vakıf benim için...

İstanbul’a yeni gelmiş bir asistanken, annemin doktoru olarak gittiğim Dr. Nurgül Elbaşı’nın (Nurgül Abla) davetiyle Hayat Vakfı ailesine dahil oldum.

Cerrahpaşa’daki apartman dairesinden itibaren zor ve sıkıntılı günlerde bizlere sığınak olan vakıfta kurduğumuz sımsıcak kardeşlik ilişkileri, zamanla kadim dostluklara dönüştü.

Vakıf insanı olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiğim, aidiyet hissettiğim Hayat Vakfı’nın bir üyesi olmaktan her zaman onur duydum.

HSVbülten YAZ2016

Dr. Ümran Yıldız Öner

Dr. Fatma Bayrak, Haseki EAH, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Asistanı

Neşe Urumdaş

Dr. Nimet Kaptan Zengince, Göğüs Hastalıkları Uzmanı

Hayat Vakıflı olmak vâkıf olmak demektir.

Bizden öncekilere ve sonrakilere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek demektir.

Hayat’ı tanımak kendi içindeki uzaklara

varmak/erişmektir. Hayat, dostlarıyla ‘Hayat’ bulmaktadır...

Hayat Vakfı ile iş arkadaşım Mehmet Bey sayesinde tanıştım. Vakıflı olmak, aynı amaç için arkadaşlarla bir arada olup sadece kendi gözünden değil, başkaları tarafından da olaylara bakabilmeyi başarmak demek. Ayrıca vakıfla meşgulken bunun, kendimi en mutlu hissettiğim an olması benim için önemli. Değiştirmek isteseydim, dünyaya Allah’ın kanunlarının ha-

kim olmasını isterdim. Hayat vakfı’nı seçme nedenim, hem sağlıkçılarla ve beni anlayan kişilerle iç içe olmam, hem de kültürel ve dini açıdan kendimi geliştirebileceğim ve yardımlarımın birilerine ulaşabileceğini düşünmem.

Daha önceki deneyimlerimde sorguladığım gibi Hayat Vakfı ile tanışınca da kendimi sorguladım. Ben neden bu vakfa gidiyorum? Bir boşluk doldurmak mı? Özenti mi? Kendi vicdanımı rahatlatmak mı? diye… Niye gittiğimi bilmeden yürümek doğru olmazdı. Bunu tanımlamam gerekiyordu. Daha sonra düşündüm; hayır bunlar değildi sebep. İslami bilgim her şeyi tanımlamaya yetecek kadar olmasa da neden yaratıldığımı biliyordum. Bu dünyaya geldiysek, kul olduysak, Allah’ın razı olacağı şekilde yaşamalıydık

ve kulluğumuzun gereklerinden biri olarak din kardeşlerimiz için de bir şeyler yapabilmeliydik.

Vakıf bunun için bir araç. Ne kadar istesek de, tek başımıza yapabileceğimiz şeyler sınırlı. Tabii ki sadece araç olarak tanımlayamayız bunu.

Vakıflı olmak, ciddi anlamda gönüllülük, iyi niyet ve bir yola baş koyup o yolda yapılan her gayrete sevgi ve istek katmak demek.

Hayat Vakfı ile Şerife arkadaşım sayesinde tanıştım; Allah ondan razı olsun. İyi ki tanışmışım.

Ben daha önce hiç bir vakfa üye olmadım, etkinliklerine gitmedim. Hep önyargım vardı; ama o önyargım şimdi kalktı. Kendimi geliştirmek istediğim için, ilim öğrenmek için, Allah’a daha yakın olabilmek ve insanlarımıza yararlı olabilmek umuduyla, dinimizi doğru uygulamak ve aktarmak için, Hayat Vakfı. Ben burada, sizlerde o samimiyeti buldum; sizden çok şey oğreneceğim; bu yüzden seve seve Hayat Vakfı’na geleceğim. Aslında çok hayalim var, değiştirmek

istediğim çok şey var; ama öncelikle bütün insanların eşit olmasını isterdim. Fakir, sokakta kalan, yardıma muhtaç olan, kimsesiz çocukların hayatlarını değiştirmek isterdim. Onlara yeni bir hayat vermek isterdim. İnşallah dinimizi en güzel şekilde aktarırız; inşallah bu vakıfta hayallerimin birçoğunu gerçekleştiririm. Hayat Vakfı’nda Allah’a bir adım daha yakın olduğumu düşünüyorum; inşallah daha da yakın oluruz hepimiz. Allah sizden razı olsun!

Uz. Dr. Levent Sağlam

Şerife

GAZİANTEP SİVAS

ANADOLU’DA Hayat Vakfı ileHAYAT nasıl tanıştınız?

Vakıf sizin için ne ifade ediyor?

VAR

Songül

Gülay

YAZ2016 HSVbülten

83

GAZİANTEP

ANADOLU’DA HAYAT Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Vakıf sizinVAR için ne ifade ediyor?

84

Hayat vakfı ile üniversitede tanıştım. Önceleri burs almak için uğradığım bir kurum olsa da, sonradan ailem dediğim insanlar kazandırdı bana. Her gün uğradığım, hatta okuldan sonra koşarak gittiğim bir yer haline geldi. Vakfetmek, insanın kendi istekleri peşinde atıl ve dar bir dünyada yaşarken ferah bir nefes olan, ona başka insanların hayatları ile ufuklar açan, şükretmeyi hatırlatan ve en önemlisi kıymet bilmeyi öğreten bir kelime. Hayat Vakfı, samimi, içten,

benden; hatta benim! İnsanları yönlendirmeye değil, içinde olan güzelliği çıkarmasına yardımcı olan bir kurum. Herkesten kendi olmasını bekleyen, bireylere gerçekten önem veren, insana değer katan bir yer. Eğer elimde olsaydı, çocukların hiç haksızlığa uğramadığı bir dünya olsun isterdim.

Hayat Vakfı ile üniversiteye başladığım yıl tanıştım. Burs başvurusunda bulunduğum gün vakfın yerini öğrendim. Önceleri bursiyer olarak gittiğim vakıf, zamanla uğrak yerim oldu. Orada tanıştığım insanlar da ailem gibi oldu. Vakıflı olmak, evvela dertli olmak demek. Bir şeylerin eksikliğini hissetmek, bu boşluğu doldurmaya çalışmak, bunun için yeterli enerjiyi sarfetmek demek. Vakfetmek, evvela gönül işidir. İnsan gönülden bir bağının olmadığı bir işe kendini vakfedemez. Tabii bir şeye kendini vakfederken gönül ve fikir birliği içinde olduğu insanların varlığı olmazsa olmazlardır. Bu yüzden vakfetmek demek gönül birliği içinde olduğumuz insanlar-

la bir iş peşinde koşmak ve bundan mutluluk duymak demek. Gün geçtikçe, tanıştığım yeni insanlar ve katılma fırsatı bulduğum faaliyetler vakıfla bir bağ kurma vesilesi oldu. Yapılan çeşitli faaliyetlerin sağladığı faydaları farkedince ve bundan mutluluk duyunca artık katılımcı değil tabiri caizse elini taşın altına koyan tarafa geçmem gerektiğini düşündüm. Hayat Vakfı da bana hem gönlümün bir olduğu, hem de fikirlerimi paylaşıp geliştirebileceğim insanlarla birarada olabilme fırsatını sundu.

HSVbülten YAZ2016

Neslihan

Dr Zehra Betül