HSVbülten KIŞ2017

ANADOLUDA HAYAT VAR

KIŞ2017

İSTANBUL ADIYAMAN ANKARA BURSA DÜZCE ELAZIĞ GAZİANTEP KAHRAMANMARAŞ KONYA KÜTAHYA MALATYA SİVAS

ANADOLUDA HAYAT VAR HSVbülten KIŞ2017 Sayı 3

Sahibi Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı adına Ahmet Özdemir Editör Esen Çalım Yayın Kurulu Abdullah Belada Ahmet Ömer Halat Ayşe Nur Belada Beyza Başpınar Emine Betül Coşkun Emine Yıldırım Fakih Cihat Eravcı Furkan İsmail Harun Özsayın Hasan Sağır Hatice Büşra Seyhan Hüsna Koyunoğlu İsmail Taşkent Kadir Şahin Mehmet Fatih Ekinci Meltem Güleç Merve Kaleli Münevver Şeker Neslihan Şakzucu Bahri Orhan Çeliker Selman Erturhan Şule Karaköse Tuğba Morgül Yaşar Nurullah Yonca Seda Mengelli Yunus Polat Yapım Selika Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Kapak Resmi Hatice Sena Balkan İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0533 668 0911 0212 632 8579 bilgi@hayatvakfi.org.tr Bültende yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir.

Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Editörden HSVbülten Kış 2017 sayısında üçüncü kez sizinle buluşmanın mutluluğuyla Merhaba Dünya döndükçe iyilikle kötülüğün mücadelesinin sürdüğü yeryüzünde gözlerimiz bir şehrin harap edilişine, o şehrin insanlarının nasıl canlarına kıyıldığına şahit oldu, oluyor. Yüreklerimizin dayanamadığı o görüntüler Halep’teki kardeşlerimizin dünyayı kuşatan gerçeğiydi. Onlar için dua etmekten daha fazlası elimizden gelmeli dedik. Ve Halep’i gündemimizden düşürmeyelim diye HSVbülten kış sayımızda küçük bir Halep dosyasını sizin için hazırladık. Bugün Halep’te yaşananlar yarın yeniden yaşanmasın diye ve yapılanları unutturmamak adına gönlü güzel, sanata duyarlı genç kardeşlerimizin Halep için kaleme aldığı yazı ve şiirlere yer verdik bu sayımızda. Ayrıca Ankara şubemizin Şehrengiz çalışma grubu Bir şehir Bir dünya yazısı ile Halep’i bizler için değerlendirdi. Kütahya şubemizden Dr. Mehmet Fatih Ekici Halep Orada Vicdanımız Nerede diye seslenirken Halep ile olan ortak geçmiş ve tarihimizi bir kez daha hatırlattı bizlere.

Aşık Garip’in şehre veda ederken “İşte geldim gidiyorum Şen kalasın Halep şehri Çok nan ü nimetin yedim Helal eyle Halep şehri” dizelerini okurken yanıbaşımızdaki Halepli kardeşlerimizi aklımıza getirip onlar için yapabileceklerimizi düşündürten bir yazı.

Kötülükler yeryüzünde var olurken iyilikler yeşermeye devam ediyor. Hayat Çınarının Anadolu’ya uzanan dallarına yenileri ekleniyor. Bursa ve Kahramanmaraş’tan aldığımız güzel haberler yüzü-

HSVBülten, bu yeni akışın içinde şubelerimiz ve mensuplarımız arasında bilişim, iletişim ve etkileşim sağlanmasını; vakıf içi etkinliklerin duyurulması; vakfın insan, düşünce ve eylem değerlerinin ortaya çıkarılarak muhataplarının bilgisine sunulması amacıyla elektronik ortamda sizlerle buluşmaya devam ediyor.

Bu sayımızda şubeleşme teması çerçevesinde kaleme alınan yazıları, şubelerimizden gelen etkinlik haberlerini, vakfa emek veren gönüllülerimizle yapılan röportajları ve Hayat Vakfı evlerinde misafir olan öğrenci kardeşlerimizin görüşlerini bulacaksınız. Bültenin satır aralarında dolaşırken kocaman Hayat ailesinin bir mensubu olduğunuzu hissedeceksiniz. Ayrıca genç bir sanatçı ve Hayat gönüllüsü olan Hatice Sena Balkan’a ait Köklerinden Yükselen isimli çalışma bültenimizin kapağını süslüyor. Önceki sayımızda Hayat Vakfı ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacağı haberini paylaştığımız 34. FIMA Bilimsel Kongresinin ayrıntılarını Prof. Dr. M. İhsan Karaman hocamızla yaptığımız röportaj ile ilginize sunuyoruz. Temmuz 2017’de uluslararası düzeyde gerçekleşecek olan Afrika Sağlık Kongresine Hayat Vakfı mensupları ve gönüllülerinin yoğun katılımı bekleniyor. Kayıt ve katılım için ilgili linkimiz: www.healthinafrica.istanbul Bu dönem vakıfta yapılan etkinliklerden haberdar olmak için Bahar Etkinlikleri sayfalarını inceleyebilirsiniz.

Sizleri Kış sayımızla baş başa bırakırken HSVbülten hakkındaki fikirlerinizi, yorumlarınızı, önerilerinizi, görmek istediklerinizi bize e-posta yoluyla iletmenizi rica ediyoruz. Zira sizlerin düşünceleri bizler için çok kıymetli. hsvbulten@hayatvakfi.org.tr Twitter hesabımızı takip ederseniz zaman zaman bültenimizin sayfalarından tatlı sürprizlerle karşılaşacaksınız. @HSVbulten Ayrıca HSVbültenden henüz haberdar olmayan Hayat dostlarına ulaşmamız için desteklerinizi bekliyoruz. Nasıl mı dediniz? Twitter hesabımızı takip ederek elektronik ortamda yayınlanan bültenimizin ve yazılarımızın linkini sosyal medyada paylaşarak. İyi okumalar dileriz.

Esen Çalım

KIŞ2017

müzü güldürüyor. Artan şube sayısıyla kurumsal yapısı güçlenen Hayat Vakfı’nda yapılan etkinlikler çoğalıyor ve ilişkiler artıyor.

İçindekiler Prof Dr M. İhsan Karaman ile FIMA Üzerine..

07

Bir Şehir Bir Dünya

14

Halep Oradaysa Vicdanımız Nerede?

18

Ümmetleşebilme Şehri: Halep

24

Halep

26

Ah Halep

27

Üsküdar Dolu Bir Gün

28

Yeni Bir Dilin İnşâsı

32

Önce ‘İnsan’

34

Muhabbet Niyetine

38

Vakıfta Şubeleşme Gayretleri

40

Hayatı Yazmak ya da Kırmızı Defterin Hikayesi

42

Dr Erkan Gaygusuz ile Şubeleşme Üzerine..

46

Dr Nursel Büyük ile Vakıf Hayatı Üzerine..

48

Dr Sadettin Yazı ile Vakıf Üzerine..

50

Yrd Doç Dr Ahmet Selim Özkan ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

54

Ecz Harun Özsayın ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

58

Ecz Hakkı Sönmez ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

60

Hayat Vakfı Akademik Eğitim ve Danışmanlık Merkezi

62

Şehre Gönülden Bir Selam

64

Hayat’la Yeniden

66

Hayat Vakfı Evleri

68

HSVöğrenci Kültür & Medeniyet Çalışma Grubu

69

Bir Güne Sığmayan İstanbul

70

Kan Bağışı Kampanyası

71

Belgesel Söyleşilerinin İlki; Beyaz Kasklılar

72

HSVkadın Düzce Ziyareti

73

HSVöğrenci Kız Kampı

74

Kültürümüze Yön Verenler

75

Hayat Vakfı Şube Etkinlikleri

76

Vakit Geç’miş

84

Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa..

85

Bahar Etkinlikleri

90

Pencere

93

İ S TA N B U L

ANKARA

The Federation of Islamic Medical Associations (FIMA) Prof Dr M İhsan Karaman Röportaj: Ecz Meltem Güleç İstinye Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Araştırma Görevlisi

Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof Dr

Bashir A. Zikria, ABD; Dr. Sajjad ur Rehman,

İhsan Karaman Hocamızla FIMA ve bu yıl

Pakistan; Dr. G. M. Hoosen, Güney Afrika;

Hayat Vakfı ev sahipliğinde gerçekleşecek

Dr. Abdallah Suliman al Awad, Sudan; Dr. E.

Afrika Sağlık Kongresi üzerine konuştuk.

A. Hammad, İngiltere ve İrlanda; Dr Habibur

FIMA proje fikri nasıl ve ne zaman ortaya çıkmış, hayata geçirilme süreci hakkında

Rahman Khan, Pakistan ve Dr. Ahmed Elkadi, ABD.

bilgi verebilir misiniz?

Federation of Islamic Medical Associations (FIMA), 31 Aralık 1981’de Orlando/Florida/ ABD’de bir araya gelen ve farklı ülkelerdeki Müslüman sağlık profesyonellerini temsil eden birkaç inanmış adamın gayretiyle kurulmuş. İlk toplantıya katılan ve tarihe FIMA kurucuları olarak geçen bu büyüklerimizden çok azı hayatta. Gidenlere rahmet, kalanlara da sağlık ve afiyet niyaz ederiz.

Hayırda yarışanları hayırla anmak adına bu ilk kurucuları sıralamak isterim: Dr. M. K. Qaadri, Kanada; Col Mohammad Tajuddin, Hindistan; Dr. Jurnalis Uddin, Endonezya; Dr. A. Jaljuli, Islamic Hospital- Ürdün; Dr. Ghulam Mustafa Khan, Nijerya; Dr.

KIŞ2017 HSVbülten

7

İ S TA N B U L Bugün için FIMA, ABD ve Pakistan’da NGO

FIMA’nın faaliyet kapsamında ne tür etkin-

olarak kayıtlı, BM ECOSOC bünyesinde göz-

likler yer alıyor? FIMA misyonunu gerçek-

lemci üye olan, sağlık alanında faaliyetler

leştirmek adına bugüne kadar yapılan faa-

yürüten bir sivil toplum kuruluşudur.

liyetler nelerdir?

Genel olarak FIMA’nın misyonu nedir?

Buna çeşitli örnekler vererek kapsama ala-

FIMA, kurulduğu 1981 yılından beri 40’ı aşkın ülkeden kurumsal üyesi bulunan; yaptığı

• Yıllık FIMA Bilimsel Kongreleri

araştırma, yayın, etkinlik ve yardım faaliyet-

• FIMA Save Smile (Dudak Damak yarığı

leriyle tüm dünyada ve üye ülkelerde tıp ve sağlık çalışanlarının birlik ve refahını desteklemeyi; üye kuruluşlar arası iş birliği ve koordinasyonla sağlık hizmetleri, eğitimi ve araştırmalarını teşvik etmeyi; İslâmi anlayış

Ameliyatları) • FIMA Save Vision (Katarakt Ameliyatları) • FIMA Save Dignity (Jinekolojik Fistül Ameliyatları)

temelli pratiklerin tıp ve sağlık alanında uy-

• Yaz Öğrenci kampları

gulanmasını desteklemeyi; ihtiyaç duyulan

• Öğrenci Umre Organizasyonları

bölgelere ve topluluklara tıbbi bakım ve yar-

• CIMCO (Consortium of Islamic Medical

dım sağlamak amacıyla mesleki yaklaşımlar

Colleges)

geliştirmeyi ve ekonomik kaynakları hare-

• IHC (Islamic Hospitals Consortium)

ketlendirmeyi ve üye kuruluşların araların-

• FIMA Relief (Tıbbi ve insani yardım fa-

da tıbbi bilgi ve teknik uzmanlık paylaşımına teşvik etmeyi amaç edinmiş, 36 yaşında uluslararası bir kuruluştur.

8

nını daha net anlatabilirim:

HSVbülten KIŞ2017

aliyetleri) • FIMA Year Book (Bilimsel ve özellikle ilami tıp etiği ile alakalı yayınlardan olu-

tarafından düzenlenen tüm toplantılara ve

• FIMA Bağımlılık Çalışma Grubu

öğrenci kamplarına katılım sağlanmıştır.

• FIMA Aşı ve Bağışıklama Eksper Çalış-

HSV, benim şahsımda temsil edilerek, son

ma Grubu

4 yılı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı olmak üzere 12 yıldır FIMA Yönetim Kurulu Üyesidir. FIMA Yönetim Kurulu Başkanlığı, teamüller çerçevesinde bu yıl, dört yıllığına olmak üzere, Türkiye’ye devredilecektir.

FIMA, her yıl tüm üye ülke ve kuruluşların katılımıyla yıllık genel konsey toplantısını gerçekleştirmektedir. Bu yıl İstanbul’da yapılacak FIMA Yıllık Toplantısı, Türkiye’de

İ S TA N B U L

şan yıllık yayın)

üçüncü kez akdedilecektir. İlki, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Şeref Misafiri olduğu 1998 yılında ve ikincisi 2007 yılında Bütün İslam ülkelerinde FIMA’ya üye kuruluşlar var mı?

yine İstanbul’da yapılmıştır.

Peki sizin Hayat Vakfı’yla olan hikayeniz

Hayır. Hepsinde yok. Ama çok geniş bir coğ-

ne zaman başladı? Hayat Vakfı’nın sizin

rafyada, 5 kıtadan, hem islam ülkelerinden

için anlamı nedir?

hem de Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerden üyeleri var. Tam üyelerin yanında asosiye üye kabul edilen bazı kuruluşlar da var. Ortaklık ve işbirliği yapılan projeler yürütülüyor.

Ben 1986 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olduğumda Hayat Vakfı henüz kurulmamıştı. Ancak mensupları arasındaki dostluk, kardeşlik ilişkileri ve ev sohbetleri çoktan başlamıştı. Ben de hem öğrencilik

FIMA’nın gayr-i müslim ülkelerde sağlık

yıllarımda hem de hemen akabinde Çapa’da

alanında çalışmaları söz konusu mu?

asistan olduğumda bu hareket ve camianın

Bir felaket, afet, savaş meydana gelip de tıbbi yardıma ihtiyaç olunca din, dil, renk, görüş ayırt etmeden FIMA oraya gidip çalışmalar yapıyor. Bunun örnekleri, Haiti’de, Filipinler’de vb yerlerde görüldü.

Türkiye olarak biz ne zaman bu sürece dahil olduk, Hayat Vakfı bu tarih çizelgesinin neresinden itibaren yer alıyor?

Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı (HSV), 1993 yılından beri FIMA ile ilişkili olmuş, 1996 yılından itibaren de üyelik iliş-

içinde bulundum. Nihayet, 1988-89 sürecinde vakfın teşekkülünde rol alma bahtiyarlığına eriştim. O ilk yılların amatör ruh hali ve heyecanı içinde vakıf bülteninin editörlüğünü, toplu sünnet gibi bazı faaliyetlerin organizatörlüğünü üstlendim. Hayat Vakfı çatısı altında bulup tanıdığım büyüklerim, akranlarım ve kardeşlerimle bir aile olmanın lezzetini tattım. Benim için Hayat Vakfı ikinci bir mektep oldu. Maddi ve manevi olarak, hem birşeyler almaya hem de vermeye çalıştığım bir mektep. İkinci bir yuva.

kisi tesis edilmiştir. Bu yıldan sonra FIMA

KIŞ2017 HSVbülten

9

İ S TA N B U L Vakfın benim için anlamını en kısa şöyle ifa-

sel Kongresine paydaş oldu. Organizasyon

de edebilirim: Bugün 55 yaşımda iken bile,

ve bilim kurullarında, ayrıca konuşmacılar

mensubiyetim sorulduğunda iki kurumun

içinde Üniversitemden birçok akademisyen

adını söylüyorum: Hayat Vakfı ve Yeryüzü

rol alıyor. Aşkla ve şevkle çalışıyoruz.

Doktorları.

Bildiğimiz kadarıyla FIMA Başkanlığı bu

konseyi bu sene Hayat Vakfı ev sahipliğinde

sene itibariyle Türkiye’ye geçiyor ve İstan-

İstanbul’da gerçekleşecek. Program kapsa-

bul Medeniyet Üniversitesi ile Hayat Sağlık

mında neler yapılması planlanıyor?

ve Sosyal Hizmetler Vakfı arasında kongreye ilişkin protokol imzalandı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

FIMA Council toplantısı, bir sivil toplum kuruluşu olan FIMA’nın yıllık genel kuruludur.

Buraya tüm üye kuruluşlar ikişer temsilci ile

Evet. Batı’da “President Elect” denilen bir

katılır. Toplam iki gün sürer. Bu toplantıda,

kavram var. Bir sonraki dönem başkan ola-

FIMA’nın bir yıl boyunca yaptığı faaliyetler

cak kişi önceden bir centilmenlik anlaşması

konuşulup ibra edilir, yeni projeler karara

ile belirleniyor. Zamanı gelince de oylama ile

bağlanır, yeni üyeler onaylanır, bütçe mü-

seçilip resmiyet kazanıyor. FIMA’nın da bu

zakere edilip onaylanır, tüm üye kuruluşlar

Temmuz ayında seçilecek başkanı olarak

yıllık faaliyet raporlarını sunar; her iki yılda

Hayat Vakfı adına ben belirlenmiş bulunuyo-

bir de yönetim kurulu seçimi yapılır. Bu yıl

rum. Allah ömür ve sağlık verirse bu şerefli

da, FIMA Council toplantısı, yönetim kurulu

görevi bir süre taşımaya gayret edeceğim.

seçimi dahil olmak üzere bu kapsamda ger-

Halen rektörü olduğum İstanbul Medeniyet

10

Her sene farklı bir ülkede gerçekleşen FIMA

çekleşecek.

Üniversitesi de, birçok faaliyetle ortaya koy-

Biliyoruz ki, Türkiye geçmişte de FIMA or-

duğu uluslararası vizyonuna uygun şekilde

ganizasyonuna ev sahipliği yapmıştı. Bu

“Afrika’da Sağlık” temalı FIMA-Hayat Bilim-

konuda paylaşmak istedikleriniz nelerdir?

HSVbülten KIŞ2017

nezdinde çok büyük bir ilgi ve heyecan oluşturmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu ilgiyi karşılıksız bırakmamış ve Kongremizin bir bölümüne katılacaklarını şifahi olarak ifade etmişlerdir. Bu da bizim sorumluluğumuzu bir kat daha artırmaktadır.

Health in Africa kongresinin hedef kitlesi kimler olacak? Yalnızca sağlık mensuplarına ve öğrencilerine yönelik bir program Daha önce 1998 yılında ve 2007 yılında yine İstanbul’da FIMA Council toplantılarına ev

mı olacak? Kongreye katılmak isteyenlerin ne yapması gerekiyor?

sahipliği yaptık. Birincisinde Aile Planlama-

Afrika Sağlık Kongresi; Türkiye’nin Afrika ile

sı ve Kürtaj başlıklı, ikincisinde de HIV/AIDS

olan ilişkilerinin konjonktüre bağlı değil, be-

ve Biyoetik konulu birer bilimsel toplantı da

lirli işbirliği mekanizmalarının istikrar sağ-

düzenlemiştik. Her ikisi de çok verimli ve

layıcı teminatı altında sürdürülebilir bir çer-

başarılı geçmişti. FIMA üyeleri yıllardır bu iki

çeveye oturtulması amacıyla, gerek Türki-

toplantıyı özlemle anarlar.

ye’den gerekse Afrika ülkelerinden hükümet

İ S TA N B U L

yapılacak olması ise, üye ülke temsilcileri

yetkilileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, hayırseverler ve ilgili akademisyenleri bir araya getirme amacını taşımaktadır. Afrika Sağlık Kongresi’nde altı temel konu başlığı altında birbiriyle eş zamanlı oturumlar şeklinde sözlü sunumlar ve buna ilaveten posAyrıca 1998’de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu sırada FIMA toplantımızın Şeref Misafiri olması, misafirlerimize verdiği yemek esnasında ve sonrasında şahsına duyulan ilgiye karşılık göster-

ter sunumları gerçekleştirilecektir. Bu altı temel konu başlığı şunlardır: • Afrika’nın Sağlık Problemleri ve Mücadele; • Afrika Bağlamında Modernleşme, Küreselleşme ve Sağlık;

diği samimi ve mütevazi tavır, yıllardır, tüm

• Afrika ve İnsani Sağlık Yardımları;

FIMA toplantı süreçlerinde konuşulmak-

• Afrika’da Sağlık Eğitimi;

tadır. Bu yılki toplantının Sayın Erdoğan’ın

• Afrika’da Sağlığın Organizasyonu;

Cumhurbaşkanlığı döneminde ülkemizde

• Türkiye ve Afrika.

Afrika Sağlık Kongresi (Congress on Health in Africa) Projesi TC Sağlık Bakanlığı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, FIMA ve Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı olarak dört paydaş tarafından organize edilecektir. He-

KIŞ2017 HSVbülten

11

İ S TA N B U L

def kitle sadece sağlıkçılar değil, Afrika’ya ilgi duyan herkes olacaktır.

Kongre ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve kayıt için www.healthinafrica.istanbul adresli siteye başvurulabilir.

Atılan yeni adımlarla birlikte hem ülkemiz hem de FIMA adına gelecek için neler planlanıyor? Ülkemizin dört yıllık FIMA Başkanlığı döneminde İstanbul’da oluşturulacak Genel Merkez ve Daimi Sekreterya ile İslam Ümmetinin birliği ve beraberliği için etkin adımlar atılmaya çalışılacaktır. Oluşturulacak yaklaşımlarla, halen var olan üye kuruluşların kapasitelerinin gelişiminin sağlanması yanında, yeni ülke ve yeni kuruluşların da yapıya dahil edilmesiyle daha geniş bir etki alanı oluşmasına gayret edilecektir.

Bu yoğunluğunuza rağmen bize vakit ayır-

Ayrıca FIMA’nın, üyesi olan ülkeler ve ulus-

dığınız için teşekkür ederiz. Keyifli sohbe-

lararası kuruluşlar nezdinde afiliyasyon ve resmi tescilleri sağlanmaya çalışılacaktır.

neler olur?

Sağlık sektörünün küresel ekonomideki yeri

Mutlaka bu kongreye katılmanızı ve genç

giderek artarken, FIMA’nın büyüyüp gelişmesi halen içinden geçtiğimiz Yeni Dünya Düzeni kuruluş sürecinde Müslümanların daha etkili yer bulmalarını sağlayacak tedbirlerden biri olacaktır.

12

timizi bitirirken biz gençlere tavsiyeleriniz

HSVbülten KIŞ2017

sağlıkçılar olarak önce Hayat Vakfında sonra da FIMA’da görevler alıp kendinizi geleceğe hazırlamanızı öneririm. Hayırda yarışarak, yaradılana hizmet ederek ahiret azığınızı biriktirmeniz en büyük temennimdir.

ANKARA

BİR ŞEHİR BİR DÜNYA Rengarenk bir tablo hayal edin. Baktığınızda içinizi ferahlatan size mutluluk veren bir tablo… Ve ardından bu tablonun siyah bir kumaş parçası ile örtülü olduğunu düşünün. Örtüyü kaldırmadan geçirdiğiniz her saat tabloyu unutmanıza sebep oluyor. Hatta öyle bir zaman geliyor ki siz tabloyu hatırlamaz olmuşsunuz .Tablonun örtülü olduğunu görenler ise yanından hızla geçiyor, örtünün altındaki güzellikten bihaber olarak… Bizler ise bu siyah örtüleri kaldırıp o muhteşem tablolar ile insanları tanıştırmayı görev bildik.

Hayat Vakfı Ankara şubesi Şehrengiz ekibi olarak islam, Medeniyet ve Şehir kelimeleri arasındaki bağı keşfetmek,İslam medeniyetinin şehirdeki yansımalarını, şehirlerin medeniyetleri nasıl kucakladıklarını ve dahasını araştırmak üzere yola koyulduk. Bugün unuttuğumuzu sandığımız tabloları gördükçe huzurla devam ediyoruz çalışmalarımıza.

Her ay bir şehri ele alıyor ve İslam medeniyetindeki yerini anlamak üzere şehrin cofrafyası, tarihi, kültürü ve mimarisi hakkında okumalar yapıyoruz. Bazen ele aldığımız şehir hakkında yazılmış kitapları okuyor bazen makeleler üzerinden ilerliyoruz. Her pazartesi toplantılar düzenleyerek okuduklarımızı birbirimize anlatıyor ve değerlendiriyoruz. Bir aylık okumamızın ardından ise daha fazla kişinin farkındalığını arttırmak üzere o ayın şehri hakkında araştırma yapmış, konuya hakim bir ismi vakfımıza davet ederek seminer düzenliyoruz. Başka bir deyişle keşfettiğimiz tabloları sergilemeyi ihmal etmiyoruz.

Facebook şehrengiz sayfamız ile de sosyal medya üzerinden dostlarımıza ulaşmayı amaçlıyoruz.

14

HSVbülten KIŞ2017

ANKARA Şehirler de yaşar insanlar gibi. Onların da

değer rengarenk ipeklerin bulunduğu çarşılar-

yaşlısı, genci, bilgesi, hastası vardır. İnsanın

dan yükselen sesler. Sesler cam işleyen usta-

küçücük ömrüne kıyasla öyle bir zaman ki,

ların görsel şöleni ile birbirine karışır. Bu çar-

şehir içerisine girmeye çalışırken tüm damar-

şılara bir uğradınız mı renk, ses ve tarih cüm-

larında gezinip dünyanın tüm hisleriyle bezen-

büşüne kendinizi kaptırmamanız mümkün

dik. Şehrengiz ekibi bu ayki araştırmalarında

değildir. Ta ki tüm heybetiyle adımlarınızın yö-

makale ve kitapların satır aralarında dünya-

nünü değiştirmenize sebep olacak, üzerinde

nın en eski şehirlerinden birinin yüzüyle kar-

bulunduğu tepenin oval şekline uygun olarak

şılaştı. İnsanlıkla yaşıt bu kadim şehrin gülen

yapılmış Halep Kale’sini görene dek.

yüzünün zalimce nasıl yaralandığını gördü.

Bazı kaynaklarda kalenin olduğu tepede Hz

Şimdilerde bizlerin Halep olarak bildiği, batı

İbrahim’in her gün koyunlarını otlattığı, Cuma

ülkelerinin Aleppo dediği, Arapların ise akça

günleri de sütlerini sağıp fakirlere dağıttığı

toprakları ve binaları olan şehir anlamında

rivayet edilir. İnsanlar Hz İbrahim süt dağıt-

‘’Halebü’ş-şehba “diye adlandırdığı topraklar

maya başlayınca birbirlerine ” Haleb! Haleb!”

tarihin çok eski dönemlerinden beri yerleşim

diye Türkçe karşılığı “süt sağdı” anlamına

yeri ve ticaret yapılan yerler.

gelen sözcükle seslendiği için bu tepeye

Yüzyıllar öncesinde bir yolculuğa çıkarsanız eğer Halep’te adımlarınızın yönlerini sesler belirler. Bomba seslerinden, yardım çığlıklarından bahsetmiyorum. Bakırcıların ahenkli vuruşlarından, çocukların gülüşmelerinden, müşterilerine seslenen esnaftan, özenle düzenlenen antikacı dükkanlarından, görülmeye

Halep denmiş ve ilerleyen zamanlarda şehir için de bu isim kullanılmıştır. Bu tepeye inşa edilen tarihi kale Haçlı saldırılarına göğüs germiş, Sasaniler, Hamdaniler ve özellikle Eyyubiler devrinde sağlamlaştırılmıştır. Kesin olmamakla birlikte inşa tarihi M.Ö 3000’lere dayanan, yapılış itibariyle müthiş bir sa-

KIŞ2017 HSVbülten

15

ANKARA

vunma sağlayan kalenin en önemli özelliği

namaz kılınan bu yerde Kalkan Mescidi inşa

etrafındaki büyük hendekleridir. Bu hendek-

edilmiştir. Lakin günümüze kadar ulaşama-

lerin bir zamanlar suyla dolu olduğu ve içe-

mıştır. Şehrin parlak dönemleri değerlendi-

risinde insan eti yiyen balıklarla timsahların

rildiğinde Eyyübiler döneminin ve Osmanlı

varlığından bahsedilir. Kalenin eteklerinden

Devleti’nin şehirde hüküm sürdüğü zaman-

burçlarına doğru ise özellikle kaygan taşlar

ların ön plana çıktığı görülmektedir. Eyyübiler

kullanılmıştır. Kapısı da çok sağlamdır. O za-

döneminde başlayan mütevazi medreselerin

manlar kale kapılarını kırmak için kullanılan

yapımı, Memlükler döneminde yaygınlaşmış

öküz başları faydasız kalmış, kale kapısına

ve üzerine düşülen medrese eğitimi şehrin

dayanan askerlere duvarlarda bulunan maz-

gelişimini desteklemiştir. Öyle ki bu dönem-

gallardan fırlatılan oklar ve yukarıdan dökü-

de şehrin en eski merkez camilerinden olan

len kızgın yağlar adeta bu kaleye girmeyi im-

Cami’ül Kebir’i ziyaret etme fırsatınız olsaydı

kansız hale getirmiştir. Hem coğrafi konumu

aynı anda caminin dört farklı yerinde devam

açısından hem de ticari yönden albenisi olan

eden ilim halkalarına katılabilir, farklı mez-

bu şehrin tarihinde değişmeyen unsurlar-

heplere sahip insanların aynı kubbenin altın-

dandır saldırıların merkezinde olmak, savaş

da ilimlerini arttırdığına şahit olabilirdiniz. Bu

güzergahlarının üzerinde bulunmak. Bu yön-

camide sadece gün içinde değil geceleri de

den kalenin varlığı şehir için çok önemlidir.

devam eden Kur’an ve Edebiyat ilim halkala-

XIV. yy’da yaşayan ve hem şair hem hekim

rının varlığı da bizi şaşırtmaktadır. Memlükler

kimliği olan Ahmedi de yazdığı beyitler ile

döneminde gördüğümüz hoşgörülü yakla-

şimdiki neslin dahi şahit olduğu yıkıma sitem

şım Osmanlı döneminde şehrin hanlarında

ediyor esasında;

Müslim - Gayrimüslim ayrımı yapılmaksızın

N’ola gönlün Rumi yıhılsa Ahmedi Çün yıhıldı Şamu Bagdad u Haleb Yakılur Bağdadu yıhulur haleb Yerine bir köy yapılmaz bu ‘acep Bu kadar çok saldırıya uğrayan şehir haliyle pek çok devletin yönetimine de şahit olmuştur. Asurlular, Süryaniler, Maruniler, Medler, Babilliler, Helen, Romalılar, Bizans, Hamdaniler, Sasaniler, Eyyubiler, Selçuklular, Memlükler ve Osmanlılar..

Halep coğrafyasının İslamiyet ile tanışması şehir halkının savaş yapmadan, bazı şartlar ile İslam yönetimini kabul etmesi ile olmuştur. Bu da 637 yılına denk gelir. Şehre Antakya kapısından giren İslam ordusunun yaptığı ilk işin kalkanlarını yere bırakarak namaz kılmaları ise söylemeden geçmek istemediğimiz bir ayrıntı. İlerleyen zamanda

16

HSVbülten KIŞ2017

ticaret yapılmasıyla da karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde değişik dinlere mensup kimseler ortak ticaret hayatı etrafında bir araya gelmekteydi. Halep’te Vezir Hanı’nın iç cephesinde Müslümanlığı temsil eden mihrapla, Hristiyanlığı temsil eden haçın bir arada bulunması da bu bilgimizi destekler niteliktedir. Şehrin Osmanlı devleti topraklarına katılmasından bahsedecek olursak Yavuz Sultan Selim Han ‘ı ve 25 ağustos 1516 tarihini bir kenara not etmek gerekir. XVI, XVII ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı’nın Halep’te silinmeyecek değerler ve eserler ile var olduğunu fark edebilirdiniz Halep sokaklarında. Gerek Türk kültürünün bölgedeki varlığı gerek mimari eserlerdeki Osmanlı etkileri yabancı bir şehri ziyaret etmediğinizi size hatırlatacaktır. İmara çok önem verilen bu zamanlarda

ANKARA caddelerde Memlükler’den kalan eserler ile

bir şehir değildir Halep; tarihin ta kendisidir.

Osmanlı yapılarının tatlı rekabetini görebilir,

İnsanlık ne kadar iyiliğe ve ne kadar kötülüğe

mimari yapıların şekillenmesini topraklara

meylettiyse hepsinden nasibini almıştır. Biz

hakim devletin nasıl etkilediğini anlayabilirdi-

de buradan kendi nasibimizi almak için araş-

niz. Hayranlıkla ayrıldığınız camileri gezerken

tırdığımız tüm metinlerde Halep’in sokakla-

Hüsrev Paşa Camii’nde Mimar Sinan’la göz

rının nasıl insanlığın kalbine doğru açıldığını

göze gelir çok fazla uzaklaşmadan pek çok

gözledik. Oradaki ahların nasıl Anadolu’da

seyyahın bu topraklarda gezerken ehli kültür-

sızı oluşturduğunu hatırlatmayı bir borç

lü ve anlayışlı diye övdüğü Halep halkı ile de

bildik. Toz bulutlar dağıldığında bu şehirden

sohbet edebilirdiniz.

geriye ne kalacağını bilmesek de şehrin bin-

Halep’in kan kayıplarına rağmen hala hayatta kalmaya çalışan bu güçlü duruşunun ardında nasıl bir gücün olduğunu anlaya-

lerce yıllık bedenine can suyu taşımanın herkesin vebali olduğunu tarihin penceresinden de gördük.

bilirdiniz böylece. Çünkü tarihin bahsettiği

KIŞ2017 HSVbülten

17

K ÜATNAKHAYRAA

HALEP ORADAYSA VİCDANIMIZ NEREDE? Op Dr Mehmet Fatih Ekici Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği

İbn-i Haldun’a atfedilen “coğrafya kaderdir” ifadesine uyan, kaderine razı kederli insanların şehridir Halep. Süt veren, sağılmış süt anlamına gelen “Halebü’ş-Şehba”, Osmanlının Ak-Halebi, Boz-Halebi, yanmış yakılmış halde hiç de uzağımızda değil. Anadolu’dan Mezopotamya’ya, batıdan doğuya, kuzeyden güneye giden yolların ana kavşağı Halep; kurulduğu günden bu zamana tarihin akışında önemli bir medeniyet merkezi olarak hep gündemde olmuştur. İnsanoğlunun ilk akıttığı kanın toprağa ulaştığı bu coğrafyanın savaşla, ölümle, açlıkla anılması kaderimizdir.

Milattan önce 3000 yıllarına ait çivi yazılı Akkad tabletlerinde Halaba olarak geçen yerleşimin, bir dönem Hitit egemenliğinde olduğu, Persler ve Bizans için hem ticari hem dini merkez özelliği taşıdığı bilinmektedir. Şehir 637 yılında Müslümanların ilk kez yönetimine geçmiştir.

Antakya kapısından içeri girip kalkanlarını yere serip ilk namazı kıldıkları yere Mescidü’l –etras (Kalkanlar Mescidi) inşa edilmiştir.

18

HSVbülten KIŞ2017

Mescidü’l-Etras

K ÜATNAKHAYRAA Halep Kalesi mimari açıdan nerede ise Antep

hamamlar, cami ve medreseler, şifahaneler

Kalesinin bir benzeridir.

imar edilmiştir. Osmanlı şehirciliğinin klasik

Emeviler, Abbasiler, Fatimiler dönemlerinde siyasi olamasa da ticari önemi devam etmiştir. Fars ipeğinin, baharatın önemli ticaret alanı bulduğu şehir Bizans istilaları ve kuşatmalarına uğramış, 1070 yılında Sultan Alparslan’ın hâkimiyetine girmiştir. 1086 yılında Süleyman Şah kuşatmış ancak savaş sonunda şehit olmuştur. Aynı yıl Sultan Melikşah tarafından ele geçirilmiştir. Kısa süren Moğol istilasına uğrayan şehir Zengi ve Eyyübiler döneminde mimari, ilmi ve ticari olarak eski gücüne tekrar kazanmıştır. Hz. Mev-

bir örneği olan Halep’in özelliklerinden biri de Kayşani ismindeki taş cinsinin yapılarda kullanılmasıdır. Halep Kalesi, hanlar, hamamlar, çarşılar, camiler (Halep Ulu Camii dâhil), medreseler bu taşlardan yapılmıştır. Şam, Bağdat, Beyrut, Kahire İslam-Arap şehri vasıfları daha önde iken, Halep’te İslam-Türk karakteri daha öne çıkmıştır. Canbolatoğlu isyanı ile 1606 yılında idare sarsılsa da hızla hakimiyet sağlanmış, yerel yöneticilerden daha çok İstanbul menşei olan valilerce yönetilmiştir.

lana ile Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad

Tanzimat fermanı ile oluşan yeni devlet an-

sürgün dönemlerini Halep’te geçirmiştir.

layışı ile Halep; Urfa, Maraş, Kozan, Adana,

Mercidabık savaşı sonrası Osmanlı hâkimiyetine giren şehir Büladü-ş Şam’ın dört

Payas, Halep merkez ve Zor şehirlerini kapsayan bir vilayet halini almıştır.

önemli eyaletinden biri olarak önemini koru-

Osmanlının son dönemlerinde İstanbul, Ka-

muştur. 1548 yılında Venediklilerin ilk batılı

hire’den sonra en büyük üçüncü vilayetidir.

konsolosluğu açtığı şehir Osmanlı ile bera-

Osmanlıdan bu yana Halep’in nüfus yapısı

ber abidevi çarşılar (5800 dükkan), hanlar,

esas itibari ile Arap ve Türkmenlerden oluş-

KIŞ2017 HSVbülten

19

K Ü TA H YA

makta çok az sayıda Ermeni, Süryani, Yahudi,

indiren Medine’ye Hz. Muhammed (SAV)’e

Kürt, Çerkez nüfus mevcuttur.

ulaşan yolun istasyonu Halep ayrıca Ada-

“Hüsrev ve Osman Paşa Külliyeleri, Nesimi

na-Şam-Bağdat Demiryolunun merkezidir.

Tekkesi, Guraba Hastanesi (Abdulhamid Han mirası) Canpolat Evi, Ziraat Bankası, Vatan Hastanesi, Babun Nasr Karakolu, Rufai Tekkesi, Halep Mevlevihane’si, Sultan Mektebi, Ahmet Kâhtalı Camii, kubbesi harika Umumi Hela, Muallim Okulu, Saat Kulesi, Ağacık Camii” gibi eserler Osmanlı dönemi eserleri olarak karşımıza çıkar, Osmanlı medeniyetini nakış gibi süsleyen Mimar Sinan’ın Adliye Camii ve Hüsreviye Külliyesi Halep’te ki imzalarıdır. Suriye’de devam eden savaşta tüm bu eserler olduğu gibi Osmanlıdan önce inşa edilmiş - Emevi dönemi: Etras Cami ve Emevi Cami- Eyyubi dönemi: Haleb Surları ve Haleb Kalesi- Memlük Dönemi: Antakya Kapısı, Kınisirin Kapısı, Makam Kapısı, Hadid Kapısı, Nasır Kapısı, Mehmendar Cami ve Sultaniye Medresesi büyük hasar görmüş, yıkılmıştır.

Tüm bu muazzam eserlere ilave olarak Şehirlerin Anası Mekke’ye ve Hz. Peygamber’e (SAV) ulaşmayı amaçlayan 1900 yılında yapımına başlanan, Medine’ye ulaşmış, 1920 yılına dek hizmet veren Sultan Abdülhamit’in muhteşem zekasının tezahürü olan Hicaz Demiryolunun istasyonudur Halep.

Günler-aylar süren Hac yolculuğunu 3 güne

Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesi ile Halep Osmanlı hâkimiyetinin dışında kalmıştır. Osmanlının Halep’i savunan ve şehir savaşları ile isyancılara destek veren İngilizlere karşı çarpışan son komutanı 7. Kolordu kumandanı Mustafa Kemal’dir. Böbrek rahatsızlığı arttığı halde şehri savunma görevini bırakmayan Mustafa Kemal, kuvvetlerini şehri savunma amaçlı kuzey hattına aldığı süreçte imzalanan Mondros Mütarekesi ile şehirden çekilmiştir. Böylece Halep’in kuzeyinde İngiliz Süvari Ordusu ve İngilizlerin emrindeki Arap kuvvetleri ile 26 Ekim 1918’de yaptığı Birinci Dünya Savaşı’nın son muharebesi olan

Halep İstasyonu

20

HSVbülten KIŞ2017

Katma Meydan Muharebesi’ni kazanarak

K Ü TA H YA

düşman ordusunun beş yüz kilometrelik hızlı ilerlemesini, bugünkü güney sınırımızın üzerinde durdurmuştur.

Fransızlar, Araplar, İngilizler tarafından kan ve göz yaşı üzerine önce Suriye Krallığı, sonrasında askeri diktatörlük, Baas Arap milliyetçiliği ile zulüm üzerine inşa edilmiş Suriye

devleti gibi Ortadoğu denklemine uydurulan cetvelle çizilmiş devletler ile günümüze ulaşan Halep yıkılmış, yanmış hali ile coğrafya-

yavuklulardan bahsedilir. Âşık Emrah’ın sev-

sının kaderini yaşamakta ve bizler Prof. Dr. Ş.

diğini Halep’te arar, Kerem Aslı’nın ateşine

Teoman Duralı’nın “Çağdaş Küresel Medeni-

Halep’te yanar.

yet” olarak ifade ettiği zalimin tek, mazlumun çok olduğu sürece şahitlik etmekteyiz.

“Halebin yolları da gardaş demirden direk

Halep bize ne kadar uzak, Halep bize ne ka-

Bilal Beye de vallahi dayanmaz yürek

dar yakın…

Bugün Aydın’da herhangi pideciye gider “Halebişi” ısmarlarsanız açıklama yapmanıza gerek kalmadan yuvarlak kıymalı pide yersiniz, birçok şehirde damla sakızlı muhallebi derseniz karşınıza Halep Muhallebisi gelir. Leziz Halep mutfağından geriye kalan ise muhabirin “Buyur oğlum bir şey mi istiyorsun?” sorusuna “Ey amca sana bir şey söylemek istiyorum ama utanıyorum. Amca vallahi 3 gündür hiçbir şey yemedim, bana küçük kardeşlerim için yiyecek verebilir mi-

Anası Gülsüm Hatun da olmuş çifte yavru delisi” Dilimize dolanırdı Aşık Garib’in türküsü: “İşte geldim gidiyorum Şen kalasın Halep şehri Çok nan ü nimetin yedim Helal eyle Halep şehri” Tüm bu türkülerden geriye Halepli küçük kızın türkülere masallara sığmayacak vasiyeti kaldı:

sin?“ diye soru soran Halepli çocuğun mah-

“Bu benim vasiyetimdir. Canım annecim!

cup, mazlum ve aç halidir.

Senden benim güzel gülüşlerimi hatırlamanı

Türkülerde Halep’e gitmiş tüccar veya asker

ve yatağımı olduğu gibi bırakmanı istiyorum.

KIŞ2017 HSVbülten

21

K Ü TA H YA

Ve sen ablacığım! Arkadaşlarıma de ki: ‘O

yadigârı Halep Guraba Hastanesi yıkılırken;

açlıktan öldü...’

doktora ulaşabilenler anestezisiz, ilaçsız

Ve sen abiciğim! Üzülme; ama, ikimiz birlikte, ‘Biz açız!..’ dediğimizi hatırla.

Ey Ölüm meleği! Acele et ve ruhumu al ki artık Cennette yemek yiyeyim.

ameliyat edilmeye çalışılırken,

yedi çocu-

ğunu toprağa verip, bir tekerlekli sandalyede eşi Sabah’la sokak sokak doktor ararken Ebu Muhammed, nasıl oturabiliriz konforlu dünyamızda?

Ben çok açım.

Ve ey ailem! Benim için korkmayın.

Ben sizin yerinize de Cennette yiyebildiğim kadar çok yiyeceğim” Bizler de türküdeki gibi ” helal eyle Halep şehri “ demek yerine affolunmayı bekleyeceğiz.

Tarih boyunca İran ipeği, dokuma, baharat dolu çarşılar harabe oldu Halep’te. İpek alışverişine gelen İranlı, Venedikli, Hollandalı, Cenevizli, İngiliz tüccarların yerlerine, Halep’i kuşatan, bombalarla öldüren aynı ülkelerin sözde koalisyonları aldı. Geriye yanmış, yıkılmış, kedilerini, insanlarını ve güvercinlerini yitirmiş bir şehir, Moğol istilasında bile görülmeyen vahşet, bizlere utanç, acı ve mahşer gününde verilemeyecek bir hesap kaldı…

Dumlupınar’da, Çanakkale’de şehitliklerde sadece mermer mezar taşı değil, bizlere tarihi ve mahşeri bir görev yükleyen mühürler taşırken Anadolu toprağı, örneği Antep’te İstanbul’da da bulunan Sultan Abdülhamit

22

HSVbülten KIŞ2017

K Ü TA H YA Sözlerin en yücesi ile bitirelim: “Ve lâ gâlibe illallah”...

KIŞ2017 HSVbülten

23

E LAANZKI A ĞRA

Ümmetleşebilme Şehri: HALEP M. Taha Bostancı Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. Sınıf

Hayat ne de anlamlı bir kelime. Ha(YAT) Dertlerimizi uyuttuğumuz uyku misali. Hayat; Allah’ın h(AYAT)’ı, (HAYY)at’ı ismi misali. Hayat işte…

Harfleri 5 harf; 5 vakit namaz gibi. Öyle de değil mi? Sala ile ezan arasında değil mi HAYAT? Hayat ne de kısa bir kelime. Ortadoğu’daki insanların ömrü gibi.

Kardeşimle yine televizyon kumandası üzerinden kavga ediyoruz. O keloğlan, elif, itfaiyeci sam, İstanbul muhafızları, canım kardeşim, pepe, niloya, rafadan tayfa vb.

Ben de haberleri. O da izleyebilirsem. Hayat mücadelesi gibi bir mücadele içindeyiz.

Kumandayı alabilecek miyim? Alırsam yine dikdörtgen çerçeveli televizyonun altında ve sol üstten aşağıya doğru kırmızı bir şeritle SON DAKİKA haberleriyle irkileceğim.

Yine bomba, yine parçalanmış cesetler, yine göç dalgası, hüzün ve keder…

24

HSVbülten KIŞ2017

KEŞKE o kumanda alma mücadelesine girmeseydim. Kardeşimle çocukça çizgi film izlemeye devam etseydim. Bomba patlayan şehirdeki çocuklar aklıma gelmeseydi. Onların niloya’sı, pepe’si, canım kardeşim’i var mıydı? Onlar abileriyle çizgi film izlemeyi mi yoksa AYLAN bebek gibi can yeleği mi düşlüyorlardı? Hayat işte…

Hayat Ortadoğu’da artık bir kadın ismi, belki de erkek ismi….

HAYAT kapsamlı bir kelime işte…

Hayat Allah’ın HAYY ismi türevi. Hayat karanlığın doruk noktasındaki yeniden doğuş ismi, hayat toprağa dökülen kanın yeniden ümmetleşebilme ismi. Hayat Halep’leşebilme ismi. Saf ve temiz. Süt gibi…

Evet, kader o topraklara Halep ismi koymuş. Süt gibi saf ve berrak. Gıdalayıcı, besleyici, koruyucu, birleştirici…

Dışarda ezan okunuyor…

ELAZIĞ Allahü Ekber, Allahü Ekber Ve birleştirici kısma geliyor….

Hayye’ala’s-Sala!

Haydi, tüm beşeri sistemleri yok sayıp toplanmaya, birlik olmaya…

Hayye’ala’l-Felah!

Haydi, kurtuluşa HAYAT bulmaya…

Evet, Cuma ezanı okunuyor ve kardeşimle çizgi film izlemeyi bırakıp sadece Cuma’ya gidiyorum. İmam Hayye’ala’s-Sala! Diyor kurtuluşa davet ediyor; Hayye’ala’l-Felah!

Diyor, hayat bulmaya çağırıyor.

Evet; Diyor imam efendi; Değerli mümin kardeşlerim bildiğiniz gibi Ortadoğu kan ağlıyor. Yanı başımızda kaderimizi bir dönem paylaştığımız Halep’te ümmet ağlıyor.

Bir el uzatalım. Kış ve soğuk… Elimizden

gelen dua etmekten başka bir çare olmasa da yardım elimizi uzatabiliriz kardeşlerimize. Toplayacağımız yardımlarınız tırlarla Halep’e gönderilecek. Giyecek, yiyecek, ayakkabı, kullanmadığınız ilaçlar… Sanmayın evinizdeki giymediğiniz elbiseleri onların da giymeyeceğini. Sizin giymediğiniz şeyler onların hayalleri olabilir ve; Hutbe… İki rekât Cuma namazı….

Ve tekrar ev ve çizgi film sanki cumaya sıkışmış bir ÜMMET bilinci.

Ya Rab! Sessizliğimizi SENSİZLİĞİNLE cezalandırma. Zalimin üstüne ebrehe misali ebabilleri gönder, gücümüzü birleştir, zalimin başına planlarını yık. AYLAN bebeklerin hürmetine Halep’te ümmetleşme bilinci nasip et.

KIŞ2017 HSVbülten

25

MALATYA

HALEP Orhan Çeliker İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. Sınıf

Halep

Halep

Mezarında saklı cennetlerin var

Seni düşünürken tarihin nazarında

Sana uğrayan her felaketin

Gözler akıyor yaşlarımda

Arkasında cehennemin orduları

Henüz beş altı yaşlarında

Zulmün tatlı zehrini yutmakta

Binlerce çocuk doğuyor mezarında

Gökyüzünde gazap meyvesi

Öyle bir kalk ki ayağa

Her namluda bir hayat durmakta

İklimler yeniden mevsimleri senden alsın

Menfaat uğruna

Haritalar haddini bilsin çizilirken

Kendi akıbetlerini yağdıranların

İnsanlar isminden insanlık alsın

Senin o felekten ince ruhuna

Keder her defasında kapına dizilirken

Halep

Halep

Senin dilinde

Dünya daralır sen mağdur görünürken

Koca bir cihad yürüyor küfrün üzerine

Ay darılır sen bir kara buluta bürünürken

Bizimse ayakları topal

Müslüman lafzı, sadık bir gönül arar durur

Tembel bir dua uyuyor dilimizde

İnsan hakları, yerdeki kanlarda sürünürken.

Petrollerin en yol aldıranı durmakta Geçici cennet bahçelerinden Cehennem çukuruna doğru onlara Ölümün hayat bulduğu Betonlar altındaki yüzyıllık kollarında

26 26

HSVbülten KIŞ2017

Hüseyin Fadullah Ateşçelik

ELAZIĞ

Ah Halep Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Sınıf AH HALEP Ben ilk Halep’i dedemden duymuştum, Onlar için bir metropoldü Halep, Bizim için vicdan tarlası...

Bir şehir böyle yok edilirmiş, bir tarih böyle silinirmiş demek ki.

Bir insan en zalim böyle öldürülmüş.

Hem bomba kadar hızlı, hem de evladının ölümünü izleyecek kadar yavaş ve uzun.

Ah Halep ah!

Bizim günahlarımızın bedelini sen ödüyorsun.

Ah Ana ah!

Giden yavrularla ölmek mi, kalanlar için yaşamak mı?

Yaralı kucağın yine evlatlarına siper, fedakarlığı bizlere öğretiyorsun.

Ah Baba ah! Çaresizliğin en acı resmi yüzünde, Her bakışınla içimizi titretiyorsun.

Ah Evlat ah!

Yüzündeki masumiyetin çeyreğini dünyaya dağıtabilsem...

Dur, her feryadınla aynı anda bizi de öldürüyorsun.

KIŞ2017 HSVbülten

27

İ SAT N AK NA BR UA L

ELAZIĞ

ÜSKÜDAR DOLU BİR GÜN Ömer Faruk Deliktaş Gezi Rehberi

HSV Kadın Kozası olarak düzenlediğimiz gezide bize rehberlik eden Ömer Faruk Deliktaş Bey’in kaleminden...

3 Aralık Cumartesi günü Hayat Vakfı Kadın Kozası hanımlarıyla yaptığımız gezimiz her şeyiyle harika geçti elhamdülillah. Otuz hanımefendi ile gezdik. Gözlerine baktığımda heyecan, merak, ilgi ve alaka kıvılcımları gördüğüm kıymetli hanımefendilerden aldığım enerji ile birlikte sabah 09:30’da gezimize bismillah dedik. İlk durağımız Küçüksu Kasrı idi. Tahsin hocamız bize kasırda mihmandarlık yaptı. Peşinden Çengelköyü Lahanacılar Çeşmesi ile Çengelköyü yürüyüşümüz başladı. Yaklaşık 800 yıllık devasa çınarı, Hacı Ömer Camii’ni ve ardından da Hattat Sami Efendi’nin evini anlattık. Çengeloğlu Tahir Paşa’nın şu an restorasyonda bulunan konağını da anlatıp Beylerbeyi’ne yola koyulduk. Sultan Birinci Abdülhamid’in yaptırmış olduğu Hamid-i Evvel Camii’ni uzunca anlattık. İskeleye geldiğimizde neden Beylerbeyi nezaketle anılır imiş onu hikaye ettik.

28

HSVbülten KIŞ2017

Rivayet olunur ki “Çengelköy, Kuzguncuk ve Beylerbeyi istikametine çalışan vapurun sık sık varış yerine gecikmesi üzerine Şirketi Hayriye Müdürü olan Hüseyin Haki Bey vapur kaptanı olan Ömer Efendiyi huzura çağırır ve bu gecikmenin hesabını sorar. Aldığı cevap şu şekildedir: ‘Muhterem Müdürüm, malumâliniz Çengelköy’ün zerzevatı, Kuzguncuk’un haşeratı, Beylerbeyinin teşrifatı derken zamanında varacağımız yere gitmek mümkün olmuyor!’

Müdür Hüseyin Haki Bey kızgınlıkla” bu ne demek oluyor” diye sorunca Ömer Kaptan: ‘Efendim, Çengelköy’de çok güzel zerzevat yetişir ki semt eşrafı bunu eşe dosta götürmek için vapura taşıyınca kadar hayli zaman geçiyor, Kuzguncuk ise affedersiniz ne kadar toplama insan ki aralarında her türden adam var semte doluştuğu için yerliler onlara ‘haşerat’ diyorlar! Onlar da kavga gürültü etmeden vapura binmiyorlar!

İ SAT N AK NA BR UA L Ancak en büyük mesele Beylerbeyi teşrifatında, zira kadınıyla erkeğiyle o kadar nazik ve kibarlar ki vapura binerlerken herkes birbirlerine ‘buyurunuz efendim, önden buyurunuz canım efendim’ diye kenara çekiliyor, lakin karşısındaki ‘olmaz efendim bendeniz zatıâlinizin önünden nasıl geçerim, rica ederim siz önden buyurunuz’ diye karşılık verirken zaman geçiyor. Bir de arkadan gelen en az elli kişinin de aynı protokolü gerçekleştiğini düşünün efendim, tabii zaman da bu nezaket faslıyla beraber geçip gidiyor.”

Bu hikayeyi anlattıktan sonra haşerat beldesi Kuzguncuk’u ziyaret ettik.

“Haşerat” pek kalmamış ancak kiliseler havralar hala sapasağlam ayaktalar.

Kuzguncuk’ta belirlediğim en güzel sokaklarda yürüdük bu samimi, heyecanlı güzel insanlarla birlikte... Bostanından, hamamlarından, kiliselerinden bahsettik.

Sanat galerisini gezerek Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Hattat Hâmid Efendi’nin muhteşem hat levhalarını seyr ederken

bu şahısların kim oldukları hakkında kısa bilgiler vermeye çalıştık. Her birinden ayrı şeyler öğrendim. Ne de olsa karşımda tecrübe abideleri vardı ve sordukları sorular, anlattıkları hatıralar veya bana da gösterdikleri farkındalıklar ile bir gezi nasıl en güzel ve en zevkli geçer sorusunun tarifini yaşadık bu gezide. Kuzguncuk’un filmlere dizilere sahne olan sokaklarından servisimize binerek yemek faslına geçtik.

Yani gezinin en güzel kısmı :) Bu arada bu zamana kadar yapmış olduğum gezilere iştirak eden en küçük seyyahımız kucaktan kucağa herkesin ilgisine, sevgisine mazhar oldu. :) İsmi Meliha Hanım. Daha 4-5 aylık var yok... 15 Temmuz 2016’da doğmuş.

Dünyaya darbe teşebbüsü ile gözlerini açan bir bebek :) Ama yüzü hep gülüyordu.

Ne dersiniz sanırım o da mı memnundu bu günden…

Atik Valide Külliyesi’nde namazlarımızı eda ederek külliyenin cami ve tekke kısımlarını gezdik. Bu külliye Sultan 2. Selim’in hanımı Nurbanu Sultan’ın Koca Mimar Sinan’a

KIŞ2017 HSVbülten

29

İ S TA N B U L yaptırmış olduğu bir külliye ve mimarın en güzel eserlerinden. Hazır böylesine huzurlu bir bahçede iken Valide Sultanlar Şehri Üsküdar’ın hangi validelerle anıldığını söyledik. En eskisi Nurbanu Sultan Külliyesi, ardından Kösem Sultan tarafından Çinili Külliyesi yaptırılıyor ve sonraki yüzyılda da 3. Ahmed validesi için sahilde Gülnuş Emetullah Sultan Camii’ni yaptırır. 3 validenin yaptırmış olduğu bu camilerin en eskisine eski manasında “Atik” denilir bir sonrakine “Orta Valide” denilir, en son

30

HSVbülten KIŞ2017

külliyeyi yaptıran valide sultanın camiine de “Yeni Valide Camii” denilir. Biz en eski valideden en yeni validenin külliyesine yani Yeni Valide Camii’ne geçtik. Valide Sultan’ın asıl ismi Rabia Gülnuş Emetullah Sultan’dır. İzahını yapmak gerekirse; Girit’in fethiyle oradan saraya getirilen dördüncü cariye olması hasebiyle Rabia, Gülnuş ismi kelime anlamıyla güliçici manasına gelse de gül ile bütünleşmiş bir insan olarak yorumlayabiliriz, Emetullah ismide Allah’ın kulu manasına gelmektedir.

Grubumuzun gözlerinde sabah ilk saatlerde gördüğüm heyecan enerji ve öğrenme şevki daha da artmıştı. Gülnuş Emetullah Camii’nde bendenizin tabiriyle “kuş camii”ni gördük, su tabutları, mükebbire, türbe ve bıçak saplı karpuzu gösterdik. İstanbul’da ve Üsküdar’da o kadar çok yangınlar olurmuş ki bir söz söylenir olmuş “Eğer İstanbul’un yangınları olmasaydı evlerin eşikleri altından

İ S TA N B U L

olurdu.” diye. İşte bu yangınlara biraz olsun müdahale edebilmek maksadıyla tulumbacılar ocağı için çeşitli merkezi noktalara yangın havuzları yaptırılmıştır.

Bu camiideki yangın havuzu da sıbyan mektebinin bulunduğu kapının yanındadır.

Daha gidecek görecek anlatacak çok yerimiz vardı... Ancak saat geç oldu diyerek planımızdaki bazı yerleri sonraya bırakarak Küçük Selimiye Camii ve Ali Behçet Efendi hazretlerini ziyaret ettik biraz mezar taşlarını inceledikten sonra kapının tam karşısında medfun olan Yaman Dede hazretlerine yönümüzü dönüp rahmet dilekleriyle Huuu dedikten sonra Büyük Selimiye Camii son mekanımız oldu.

Padişahın atını bağladığı babaya güldük hep beraber :) kuş sarayını seyrettik. Tam 40 metre kuşak yazısını takip ederken başımız döndü... Samimi sohbetler hiç bitmedi, sağ olsunlar gezi sonunda bir araba dolusu teyzen oldu diyerek samimiyetlerinin boyutunu gösterdiler...

Selimiye’mizde “Ya Müfettihu’l Ebvab İftah Lena Hayre’l Bâb” duasını tekrarladık durduk. Zihinlere kazıdık ki Rabbimiz o dua ile kapıları bir bir açsın... Bir gün daha Üsküdar ile geçti... Gezi bittiginde saat 18:30 idi. Gün boyu farkettim ki sadece yemek yerken oturmuşum... Daha nice günlerimiz böyle heyecanlı, samimi ve dolu dolu geçer inşallah... Amin Ya Muin...

Vesselam.

KIŞ2017 HSVbülten

31

İ SAT N AK NA BR UA L

YENİ BİR DİLİN İNŞÂSI Dr M. Fatih Şimşekoğlu HSV Öğrenci Kozası Başkanı

Atasoy Müftüoğlu, son dönem fikir ve bilinç dünya-

ladı. Konuşmasının devamında özellikle tarih, kültür,

mıza yön veren düşünürlerimizdendir. Özgün üslu-

siyaset ve muhafazakârlık bilinci noktasında tüm

bu ve yalın dilinin yanında düşüncelerini doğrudan,

İslam Dünyası’nda yaklaşık son üç asırdır süregelen

tüm açıklığı ile ifade edebilme becerisi ile dinleyiciler

buhranların, coğrafyamızı kasıp kavuran buhranlar-

üzerinde tesir oluşturabilen bir hatiptir. Medeniyet

la doğrudan ilişkili olduğunu neden sonuç ilişkisiyle

serüvenimizi ilmek ilmek dokuyarak ortaya koydu-

vurguladı. Son bölümde ise Müftüoğlu, bu akıl tutul-

ğu tezler, mevcut sorun analizleri ve çözüme giden

masından kurtularak yeniden değer üreten ve tarihin

yollarda neden sonuç ilişkisi içerisinde öne sürdüğü

akışına yön veren bir topluma dönüşebilmenin yapı

metotlar ile başta Türkiye olmak üzere birçok farklı

taşlarını ele aldı.

coğrafyada yankı uyandıran bir fikir adamıdır.

Müftüoğlu’nun ‘siyaset bilinci’ vurgusunda öne çı-

Atasoy Müftüoğlu’nun katılımı ile Beşikçizade Tıp ve

kan noktalardan ilki, bu kullanımın hiçbir zaman

İnsani Bilimler Merkezi’nde düzenlenen seminerleri-

siyasetin gündelik hayatta kullanıldığı anlamıyla

mizin ikincisi, 4 Şubat Cumartesi günü gerçekleşti-

olmaması gerektiği yönündedir. İslami varoluşun

rildi. İlgili bir dinleyici kitlesinin takip ettiği seminerin

görünür kılınması, belirleyici ve tayin edici noktada

ilk bölümünde Müftüoğlu, birçok önemli kavramın

olması buradaki asıl vurgunun temellerini oluştur-

bilinçten yoksun bir şekilde kullanımı ve bu kullanım-

maktadır. Müftüoğlu’na göre,

ların yol açtığı telafisi zor durumları örnekleriyle açık-

özellikle bu bahsedilen anlamdaki siyasete olan

İslam Dünyası’nın

kayıtsızlığı büyük bir felaketi de beraberinde getirmiştir. Bu kayıtsızlığın bir sonucu olarak gelişim basamaklarını hızla tamamlayan Batı’nın meydan okumalarına karşı bir cevap, bir gelişim seferberliği başlatılamamış ve bu durum ilimden kültüre, sanattan siyasete birçok alanda istenen düzeyde söz sahibi olamama sonucunu doğurmuştur. Bununla beraber derinlikli bir mücadele ile bu sorunun üstesinden gelebilme özgüvenine sahip olamayışımız felaketin diğer boyutunu oluşturmaktadır. Bu özgüven eksik-

32

HSVbülten KIŞ2017

İ S TA N B U L liği ve bilinç dünyamızı dolduran suni tartışmalar,

fırsatı yakaladılar. Bu idrak edişle beraber sonra-

popüler yönelimler ve beynimizi işgal eden küresel

ki seminerlerde ele alınacak konular ile bir gelecek

bombardımanlar, yeniden varoluşumuz karşısındaki

vizyonu ve bu vizyon için bugün nelerin yapılma-

en önemli sorunsallarımızdandır.

sı gerektiği üzerinde ciddi bir kazanım edinilmesi

Müftüoğlu sözlerine, muhafazakârlık bilincimiz üzerinde yaşadığımız çarpıklıkları masaya yatırarak devam etti. Bugünkü kullanımı ile ‘muhafazakârlık’ kavramının da ciddi manada çarpıtılmış ve bilinçten yoksun bir hale getirilmiş olmasının nedenlerini ve bu durumun yol açtığı sonuçları dile getirdi. Müftüoğlu’na göre, İslam Dünyası’nda gelişimin, ilerlemenin, üretmenin ve uluslararası düzeyde yeni değerler sunmanın önünde bir engel belki de bir maze-

temel arzulanan hedeftir. Özellikle dinleyicilerden gelen sorular da, böyle bir arzuyu destekler nitelikte olmuştur. Bu idrak sürecinin doğru bir şekilde tamamlanabilmesi ve gerek bireysel, gerekse toplumsal düzeyde gelişim sürecine dönüşebilmesi için sizleri Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi’nde gerçekleşecek Yeni Bir Dilin İnşâsı seminer serisini takip etmeye davet ediyoruz.

“Gayret bizden, tevfik Allah’tan’’

ret olarak muhafazakârlık kavramı oturtulmuştur. Bu çıkmazdan kurtulup Müslümanlar olarak kendimizi yeniden değer üretecek konuma taşımamız gelecek nesillere bırakabileceğimiz en önemli emanettir. İslam Dünyası tüm uluslara hitap edebilecek bir modeli tekrar bulmak, Dünyaya sunmak ve bu modeli sürdürmek mecburiyetindedir. Yeni bir Dünya idealimizin temel çıkış noktası da bu mecburiyet temelinde şekillenmelidir. Müftüoğlu’na göre bu sorumluluğu yüklenebilecek kişiler, tüm zihinsel ve eylemsel küresel saldırı yöntemlerine karşı mukavemetli, çağın gereklerini yerine getiren, özellikle de doğru bir tarih ve siyaset bilincine sahip nesiller arasından çıkacaktır.

Sözün özü, Müftüoğlu’nun seminerinde dinleyiciler tüm taraflı yaklaşımlardan arınıp İslam Dünya’sının içinde bulunduğu buhranları, bu buhranların altında yatan en temel noktaları açık bir şekilde idrak etme

KIŞ2017 HSVbülten

33

A DA INYKA AMRAAN

ÖNCE ‘İNSAN’ Ecz Harun Özsayın

HSV Adıyaman Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Fakülte yıllarımda Deontoloji dersimize giren ünlü botanikçi Prof Dr Turhan Baytop derse ilk başladığında, Hitler Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye gelen, kimya ve eczacılık fakültelerinin kurulmasında öncü olduklarını söylediği dönemin Alman hocalarından birinin sözünü aktarmıştı: “İyi bir eczacı olmanız için önce iyi bir insan olmanız gerekir!”. Bu söz o dönemde beni çok etkilemişti. Demek ki iyi bir eczacı olmak için sadece okulda öğretilen dersleri bilmek yeterli olmayacaktı. Okul sonrası meslek hayatımda da hep cevabını aradığım temel sorular bunlardı: “İyi bir insan” ve “iyi bir eczacı” nasıl olunur? Cevapları sürekli arıyordum çünkü bu konularda hep şüphe içerisindeydim. Okulda öğrendiğimiz bilgilerin çok az bir kısmını meslek hayatında kullanıyorduk. Mesleğimizi yaparken iyi bir eczacının yapması gereken işlerden ziyade piyasa koşullarının ürettiği bir standardizasyonuna tabiydik. İyi bir eczacı olmamız için gerekli olan şeyler tıp ve ilaç bilgisi değildi mesela. Ön koşul iyi bir eczane yerine sahip olmaktı, devamında ise adına esnaflık denilen sosyal ve ticari beceriniz önemliydi.

34

HSVbülten KIŞ2017

Mesleğimizi idealize edilmiş en iyi haliyle icra etmek, realitede hep bir çelişki olarak peşimizi bırakmayacak sanırım. Bir sağlıkçının sahip olması gereken sorumlulukları nelerdir? Sağlıkçı olmayı sadece bireysel maddi hayatımızı sürdürmemizi sağlayan bir meslek olarak mı görmeliyiz yoksa birtakım sosyal ve kültürel sorumluluklarımız olmalı mı? “İyi bir insan” nasıl olunacağı, insanoğlunun varoluşundan beri cevabı aranan felsefi ve ontolojik bir sorudur. Dolayısıyla bir makalede ele alamayacağımız kadar geniş ve derinlikli süreçleri gerektirir. Ancak mesleğimizi daha iyi yapabilmek için “iyi bir sağlıkçı nasıl olunur?” sorusuna yönelik bazı konular üzerinde yoğunlaşabiliriz. Bunun içinde öncelikle tıp (modern, klasik, alternatif, tamamlayıcı vb.), sağlık, hastalık, etik gibi temel bazı kavramları ele almamız gereklidir.

20. yy. da bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler geleneksel tıbbı geride bırakarak modern tıbbın gelişmesine öncülük etmiştir. Sağlık ve hastalık konularında bilimsel bilgiye dayalı modern tıp, bu alanda neredeyse tek otorite haline gelmiştir. Modern tıp, hastalıkların bulgu ve belirtilerini

A DA INYKA AMRAAN bilimsel yöntemler kullanarak çok detaylı bir şekilde ortaya koymaya ve hastalığı iyileştiren güçlü ilaçlar geliştirmeye dayanmıştır.

Gelişen teknoloji sayesinde tanı koymayı kolaylaştıran, hastalıkların seyrini değiştiren yeni ve çok güçlü araçlar ortaya çıkmıştır.

Bilime dayanan ve objektif değerlendirme sonuçlarına imkân veren bu yaklaşım başarılı olmuştur. Ancak bu anlayışla birlikte, insana bakış açısını da sorgulayan; sağlıklı bir toplum, etik, medikalizasyon, sağlığın metalaşması gibi bazı konularda çeşitli sorunlar ortaya çıkmıştır. İşte bu sorunlar, sağlık sistemi içerisindeki bireyler olan biz sağlıkçıların da ne kadar ideal anlamda sağlık hizmeti ürettiğimizi sorgulatan birçok çelişkinin kaynağı durumundadır.

Modern tıbbın birinci sorunu, insana, sağlığa ve hastalığa bakışla ilgilidir. Geleneksel ve bütüncül yaklaşımların aksine parçalı bir yaklaşıma sahip olan bu anlayış, etik açıdan da birçok tartışmaya yol açmıştır. İkinci sorun ise sağlığın medikalizasyonu ve ticarileşmesidir.

Modern tıp; hastalığı, sadece biyolojik bir sorun olarak gördüğünden çözümleri de bu

bakış açısının dışına çıkamamıştır. Hastalığa spesifik olarak yaklaşıp daha çok klinik süreçleri ile açıklayarak tedavi etmeye yönelmiş, sağlıkla hastalık arasına kesin ve gözle görülebilir bir ayrım koymuştur. Normal durumu hastalığın olmadığı, anormal durumu ise hastalık olarak belirlemiştir. Bu anlayışa göre hastalıkların sebebi bedenin normal işleyişini bozan iç veya dış etkenlerdir ve doktorlar da normal işleyişi bozan bu etkenleri bularak gerekli müdahaleyi yapmakla yükümlüdürler. Bu bakış açısına göre insan bedeni bir tür makine gibidir ve hastalık ise bu makinenin parçalarının işleyişinin bozulmasını ifade eder.

Bu anlayış, tedavide tek yönlü bir yaklaşımı ortaya çıkarmıştır. Hastaların yaşamları ve tecrübeleri göz ardı edilerek teşhis ve tedavi; ölçümlere-testlere, klinik enstrümanlara dayandırılmıştır. Böylece modern tıp hastayı tedavi sürecinden dışlayarak, sağlık-hastalık alanında aşılması ve anlaşılması zor bir kurumsal otorite haline gelmiştir. Pahalı, uzun ve zorlu süreçler gerektiren tedavi yöntemleri özellikle kronik hastalıklarda arzulanan iyileşme sürecini tam olarak da sağlayamamaktadır.

KIŞ2017 HSVbülten

35

A D I YA M A N Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün 1947’de yapmış olduğu tanımda sağlık; “sadece hastalık ya da sakatlık hali olarak değil, tam bir fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik hali” şeklinde, bütüncül bir yaklaşımla tanımlanmıştır. Bu tanım, sağlık ve hastalığı sosyal yapı içinde meydana gelip şekillenen bir olgu olarak kabul edip, sağlık konusunu biyolojik sınırlılıkların içinden kurtararak sosyal ve kültürel yöne de dikkat çekmektedir.

Günümüzde gerek modern tıp gerekse de toplumsal ve kültürel alanda ortaya çıkan yeni anlayış ve gelişmeler, sağlık bilgisinin toplumsallaşmasına neden olmuştur. Sağlığın toplumsallaşması bir yandan sağlık bilgisinin ulaşılabilirliğini artırmış, popülerleştirmiş, sağlığı bireyselleştirmiş ve aynı zamanda sağlığı bir meta haline de getirmiştir. Medikalizasyon süreçleriyle birlikte insan yaşamı her geçen gün biraz daha tıbbın denetimi ve kontrolü altına girerken bir yandan da “sağlıklı yaşam” söylemleriyle sağlık, piyasada alınıp satılabilen bir meta haline gelmiştir.

1978 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yapılan Temel Sağlık Hizmetleri konferansında, sağlık bir insan hakkı, sosyal bir hak

36

HSVbülten KIŞ2017

olarak görülüp, hizmet sunumunda ve denetiminde devletin etkili olması sağlanmıştır. Ancak 1980’li yıllardan itibaren ortaya çıkan neo-liberal politikaların bir sonucu olarak dünyada sağlık özel sermayenin ilgi alanına girmiş ve sağlıkta bir endüstri ortaya çıkmıştır. Bu politikalara göre sağlık, diğer her şey gibi ticari bir metadır.

Günümüzde tıp, silah sanayinden sonra en kârlı sektördür. “Tüketim toplumu” kavramı bağlamında özellikle batı ülkelerinde, insanlar sağlık ve hastalık konularında kendilerini uzman kişilere bırakmaya özendirilmiş ve güdülendirilmiştir. Sağlık ve hastalıkla ilgili her şeyi ele geçirmiş olan sağlık firmaları, tıbbi araç gereç üreticileri, insanların sağlıklı çevrede sağlıklı yaşama konusundaki temel insan haklarını ele geçirerek sağlığı bir meta haline getirmişlerdir.

Buna göre geçmişte yaşamın doğal evreleri ya da doğal süreçler olarak kabul edilen pek çok kavram ve konu tıbbileştirilmiştir. Örneğin doğum, ölüm, menopoz, yaşlılık gibi kavramlar başta olmak üzere tıbbileştirilmiş ve bireyler birer sağlık tüketicisi haline getirilmiştir. İlaç firmaları daha fazla ilaç satmak için hastalık icat etmekte, kendili-

Bizler sorumluluk sahibi sağlıkçı bireyler olarak insan sağlığına hizmet etme ve geliştirmenin doğru yöntemlerini bulmak zorundayız. Bunun için, öncelikle mevcut sistemi iyi analiz ederek eksikliklerini, aksaklıklarını tespit etmeli, devamında ise ideali yakalama ve oluşturma noktasında çaba sarf etmeliyiz.

Hem dünyada hem de ülkemizde tıp alanında bir paradigma değişimine ihtiyaç duyulmaktadır. İnsana bakışla ilgili daha hümanist bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu ortadadır.

Daha insancıl bir tıp anlayışı için, insanın bütünsel olarak ele alınması gereklidir. Bütünlük; insanın bedeninin, zihninin, duygu ve düşüncelerinin, yaşadığı hayatın, sosyal çevresinin topyekün ele alındığı bir sistemle sağlanabilir. Kısacası sorunların temelini teşkil eden, “insana biyomedikal bakışaçısı”nın aşılabilmesi ancak holistik/bütünsel bir yaklaşımla mümkün olabilir.

Neo liberalizmin verimlilik ve performans prensipleriyle yönetilen modern tıp, insanı fiziksel bir bedene indirgeyip, sağlığın kendisi ve korunmasını ihmal edip sadece hastalığın bertaraf edilmesiyle ilgilenirken, Geleneksel Çin ve Hint Tıbbı gibi kadim tıp yaklaşımları, tarihi binlerce yıl öncesinin tıp pratiklerine dayanan daha kapsayıcı bir felsefi bakış açısına sahiptir.

Bütünsel tıp, ağırlıklı olarak Geleneksel Doğu tıp sistemlerinden beslenir. Naturopati ve homeopati gibi bazı bütünsel tıp sistemleri Batı’da geliştirilmiş olmakla birlikte, Geleneksel Çin Tıbbı ve Ayurveda Tıbbı gibi

Geleneksel Doğu tıp sistemleri binlerce yıllık geçmişi olan önemli bütünsel tıp kaynaklarıdır. Bu sistemlerin her biri farklı yaklaşımlara sahip olmakla birlikte, modern batı tıbbından ayrılan ortak noktaları, insanın sadece fiziksel sağlığı üzerinde durmayıp, duygusal, zihinsel ve ruhsal boyutlarını da sağlığın bileşenleri olarak göz önünde bulundurmalarıdır. Bu amaçla beden, zihin ve ruh dengesini ve bütünlüğünü sağlayacak yaşam tarzı değişikliklerini öğretmek, bütünsel tıbbın öncelikli konusudur.

A D I YA M A N

ğinden geçebilecek önemsiz şikâyetleri ciddi hastalıklar olarak göstermekte, hayatın doğal dönemlerini ilaç kullanılması gereken hastalık dönemlerine dönüştürmektedirler.

Bahsettiğimiz birçok sağlık probleminin çözümünde yer almak, iyi ve güzel işler yapabilmek için öncelikle eleştirel ve farklı bir bakış açısına sahip olmamız gereklidir. Öncelikle felsefi sorgulamalarımızı derinleştirerek alternatif bir sisteme ulaşmamız zorunludur. Sonrasında ise sistemi iyi bilen, sistemin içerisindeki uygulayıcılar olarak, nasıl değişeceğine ilişkin pratik yaklaşımlar ve uygulamalar önermeliyiz. Bunun için bütün kültürlerin/yaklaşımların insan potansiyeli hakkında (ruhsal, psikolojik, biyolojik vs.) ürettiği her şeyi elimize alıp masanın üzerine koymakla başlayabiliriz. Geniş kültürler/disiplinler arası incelemelere dayanarak dünyanın bütün geleneklerinin tümünü, hepsinin en iyi unsurlarını içeren, birleşik, geniş kapsamlı bir bilgi birikimi oluşturabiliriz. Bu bilgi toplamına dayanarak insani/beşeri/fikirsel gelişimin kritik derecede önemli anahtarlarını ve gelişim noktalarını yakalayarak kendimize özgü bir tıp sistemi geliştirebiliriz. Kanaatimce bunu gerçekleştirerek, hastayla hekim, ruhla beden, bilimle sanat arasındaki köprüleri kurmayı sağlayacak yeterli potansiyel, “Hayat” ailesi gönüllülerinde yeterince mevcuttur.

KIŞ2017 HSVbülten

37

AN A KNAKRAAR A

Muhabbet Niyetine Nurdan Genç Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 5. Sınıf

Bir zaman bir muhabbet meclisinde dinlemiştim; “Kur’an-ı Kerim’i ne niyetle okursan onu bulursun.” Sonrasında çok defa doğruluğuna şahitlik ettiğim bu söz, zemherinin ardında saklanan tomurcuklar gibi baharı müjdeliyor adeta.

Kur’an-ı Kerim okuyan şifa bulur derler, Kur’an-ı Kerim okuyan ferahlar derler, Kur’an-ı Kerim okunan yerde bereket olur derler. Ne de güzel derler… İnsanoğlu için ne kadar eza varsa, hepsinin devasını saklar bağrında. İncindin mi, oku! Çaresiz mi kaldın, oku! Yağmurlu mu mevsimi yüreğinin, oku! Korktun mu, oku! Yalnızlık mı büktü belini, oku! Oku… Ne latif bir tevafuktur, ne zarif bir merhametin tecellisidir ki; inen ilk ayettir: “Oku…”. Allah kuluna derdinin devasını emrediyor: “Oku…”. Ne büyük bir şereftir Allah kuluna teveccüh ediyor. Yaratan, yarattığına hitap ediyor. O ki her şeye muktedir olan O ki Aziz, O ki Cebbar, O ki insana bilmediğini öğreten… Adem’e (aleyhisselam)

38

HSVbülten KIŞ2017

kelimeleri öğretiyor. Kelimeleri dost eyliyor insana. İlelebed sürecek ve Kuran-ı Kerim’de hüsnün doruklarına ulaşacak bir dostluk insanoğlunun kaderine kanla değil, canla yazılıyor.

Bütün bir kainat kelimelerden ibaret, zira “Ol!” diyor oluyor. Ve Kur’an-ı Kerim bütün ol’anların arasında belki de en güzeli, kasidenin bercestesi… Yüreğin süveydası, zira aşk tahtına malik oluyor. İşte ol anda muhabbet oluyor ve şair doğru diyor: sahiden de muhabbeten Muhammed(s.a.v.) hasıl oluyor.

“Muhabbeten Muhammed oldu hasıl Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl?”

Kur’an muhabbettir. Muhammed’e muhabbeti Rabbinin yahut Muhammed’le muhabbeti…

Ve biz garip kullar Muhammed’siz muhabbetlerle iştigal etmekten hasılatı cürümlerle bezenen kullar… Bizim için sırra

İbrahim’i (aleyhisselam) ateşten kurtaran da muhabbettir, Yunus’u (aleyhis-

selam) balığın karnından çıkaran da.

Olmazları olur eden biricik sebeptir muhabbet fakat insanlar mucize derler.

Ah gözüm görse de gönlüm âmâdır benim, Yıllar yılı Kur’an’ı salt bir mucize belledim.

AN A KNAKRAAR A

vasıl olmanın yolu da yine Kur’an-ı Kerim. Zemherinin ardındaki tomurcuğun dediğine göre muhabbet niyetiyle okursan muhabbeti bulursun. Muhammed’i (s.a.v.) bulursun. Kurtulursun. Böylesi bir muhabbet hangi geceyi gün etmez, hangi çorak toprağı gülşen eylemez…

KIŞ2017 HSVbülten

39

KIRKLARELİ

SİNOP

BARTIN ZONGULDAK

KİRDAĞ

KASTAMONU

İSTANBUL

KARABÜK KOCAELİ

İ S TA N B U L

YALOVA

BURSA

ORDU

DÜZCE ADAPAZARI

BOLU

ÇANKIRI

ANKARA

KÜTAHYA

UŞAK

DENİZLİ

MUĞLA

KIRIKKALE

ESKİŞEHİR

MANİSA

GİRESUN

AMASYA

ÇORUM

GÜMÜŞHANE

TOKAT

BAYBURT

ERZİNCAN

YOZGAT

VAKIFTA ŞUBELEŞME GAYRETLERİ

SİVAS TUNCELİ

KIRŞEHİR

AFYONKARAHİSAR

B

NEVŞEHİR

KAYSERİ

KONYA

ELAZIĞ

MALATYA

AKSARAY

DİYA

NİĞDE

ISPARTA

KAHRAMANMARAŞ

ADIYAMAN

BURDUR

KARAMAN

GAZİANTEP

ADANA MERSİN

Ecz Ahmet Bilal Dulkadir

KİLİS

HSV Yönetim Kurulu Üyesi

EDİRNE

HATAY

KIRKLARELİ

SİNOP

BARTIN ZONGULDAK TEKİRDAĞ

İSTANBUL

YALOVA

BURSA

KASTAMONU

ORDU

ADAPAZARI

BOLU

ÇANKIRI

AMASYA

ÇORUM

ANKARA

KIRIKKALE

KÜTAHYA

GİRESUN

KARS GÜMÜŞHANE

TOKAT

BAYBURT

AFYONKARAHİSAR

TUNCELİ BİNGÖL

NEVŞEHİR

MUŞ VAN

KAYSERİ BİTLİS

ELAZIĞ

MALATYA

DİYARBAKIR

NİĞDE

KONYA

AĞRI

SİVAS

AKSARAY DENİZLİ

IĞDIR

ERZURUM

ERZİNCAN

YOZGAT

KIRŞEHİR

İZMİR

AYDIN

RİZE

TRABZON

BİLECİK

ESKİŞEHİR

UŞAK

ARDAHAN

SAMSUN

DÜZCE

BALIKESİR

MANİSA

ARTVİN

KARABÜK KOCAELİ

ÇANAKKALE

ŞANLIURFA

OSMANİYE

ANTALYA

ISPARTA

KAHRAMANMARAŞ

ADIYAMAN

BURDUR

SİİRT BATMAN

MARDİN

MUĞLA KARAMAN ADANA

HAKKARİ ŞIRNAK

ŞANLIURFA

OSMANİYE

ANTALYA

GAZİANTEP

MERSİN

KİLİS HATAY

“Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” ayeti gereği yaşayan insanlar olarak, gerek sosyal alanda, gerekse özel alanımızda, Allah’ın rızasına uygun davranabilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Sivil toplum ve vakıflardaki görevlerimiz de bu isteğimizin yansıması...

Ancak, bugüne kadar bizden öncekilerin getirdiklerini devam ettirebilseydik yahut en başından vakıflar kalıcılıklarını sağlaya-

40

R

TRABZON

BİLECİK

BALIKESİR

AYDIN

SAMSUN

HSVbülten KIŞ2017

cak sistematiğe geçselerdi, daha iyi şeyler yapılabilirdi. Şu anda bizim faaliyetlerimiz kendi adımıza elimizden geldiği ile sınırlı olmakla birlikte, bayrağı vereceğimiz gençlere kurumsal bir sistematik bırakabilirsek, herkes bir tuğla koyduğunda, daha ileri gidilmesi mümkündür. Yani bizler bir bütün binayı planlayıp gücümüzün yettiği tuğlayı koymakla mükellefiz. Bu anlamda da kurumsallaşma, sürdürülebilirlik, şubeleşme ve iletişim gündemimize geliyor. Büyüme-

ARTVİN ARDAHAN

KARS

IĞDIR

ERZURUM AĞRI

BİNGÖL

nin kaçınılmaz sonucu olan şubeleşme; düzgün bir modelleme ile olmalıdır.

VAN

MUŞ

BİTLİS

ARBAKIR

SİİRT BATMAN

MARDİN

Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı medeniyetimizin yeniden inşası yolundaki kutlu yürüyüşlerden biridir. Bu yürüyüş resHAKKARİ mi olarak 30 seneyi, fiili olarak 40 seneyi ŞIRNAK bulmuştur. Başlangıcından bu güne kadar memleketimize, milletimize ve ümmete faydalı nesiller yetiştirmeyi amaç edinmiştir. Genel merkezi İstanbul’da olan Hayat Sağlık Vakfı hizmetlerinin ülkemizin tamamına ulaşması amacıyla, sağlık fakülteleri olan her ilde bir vakıf şubesi açmayı hedeflemektedir. Halihazırda Malatya, Adıyaman, Sivas, Gaziantep, Düzce, Kütahya,

Konya, Ankara, Elazığ, Kahramanmaraş ve Bursa illerinde şubelerimiz faaliyettedir.

Bunun yanında kuruluş çalışması yürütülen birçok şubemiz vardır. Şubeleşmiş yapıların temel problemleri her zaman olmasına rağmen, genel merkez yılların tecrübesini yeni şubelere aktarmakta ve onların hızla büyümesini sağlamaktadır.

Genel merkez şubelerle iletişimi sağlamak için sürekli temas halinde olmakla beraber, düzenli koordinasyon toplantıları yapmaktadır. Çalışması yapılan şubeler birimi ile iletişim ağının daha da kuvvetleneceği öngörülmektedir.

İ S TA N B U L

RİZE

KIŞ2017 HSVbülten

41

D ÜA ZNCKEA R A

Hayatı Yazmak ya da Kırmızı Defterin Hikayesi Prof Dr Şükrü Öksüz HSV Düzce Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Önceki akşam vakıfta haftalık olarak yaptığımız Hadis okumalarımızdan sonra eve dönerken Abdullah “Abi bülten için bir yazı istiyor arkadaşlar, Düzce şubesinin kuruluş hikayesini içeren yazı yazabilir misin” dediğinde “Tabii olur” demiş, bu yazınının beni zorlayacağını pek de düşünmemiştim.

Birçok bilimsel makale yazmış, tez yazmış-yaptırmış biri olarak nasıl olsa bir şeyler yazarım diye aklımdan geçmişti. Ama kabul etmeliyim ki paramedikal yazdığım bu ilk yazı beni gerçekten zorladı.

Vakıfla tanışmamız öğrencilik yıllarımızda ve vakfımızın doğum sancısını çektiği dönemlerde oldu. Seksenli yıllar; bizim kuşağın İran İslam Devrimi ve Afganistan Cihadı’nın etkisiyle çok hızlı eğrildiği belki de savrulduğu, çeviri yayın okumalarının revaçta olduğu, arkadaşlıkların şimdiki gibi sanal değil kadim olduğu, yurtlarda pazartesi akşamları kırmızı koltuk programlarının izlendiği, başörtüsü yasağı ve YÖK’ü protesto etmek için yapılan eylemlerin yoğun olduğu bir dönemdi. İşte bu

42

HSVbülten KIŞ2017

hengame içinde biz de bir kısım Cerrahpaşalı öğrenciler olarak içten, samimi, hasbi ve plansız olarak beraberlikler oluşturmuştuk. Bu beraberlikler bir süre sonra bizim vakıfla tanışmamızı, kaynaşmamızı ve pişmemizi sağladı. Mezuniyet sonrası ise yeni filizlenen bu çınardan, rüzgarın kopardığı dallar gibi her birimiz Anadolu’nun bir köşesine atılmıştık. Gittiğimiz yerlerde hep tutunacak bir dal, hep sığınacak bir liman aradık. Zaman zaman vakfın organize ettiği Kartepe gibi, Yalova gibi buluşmalarda serinliyorduk ama bu bize yetmiyordu. Biz hep gölgesinde serinlediğimiz, bize her zaman huzur ve güven veren o çınarın özlemini çekiyorduk.

2013 yılında ise Seyit Hoca, Handan Hoca, eşim Halise hanımla birlikte vakfın İstanbul’da organize ettiği iftar programına katıldık. Ertesi gün ise Mısırdaki darbeyi protesto etmek için düzenlenen Kazlıçeşmedeki mitinge katıldık. Miting alanında bir gün önce iftarda birlikte olduğumuz Anadolu’ya savrulan dallarımızdan biri ile,

D ÜA ZNCKEA R A Malatya’dan Dr Mehmet Korkmaz ile karşılaştık. Ve özlemini çektiğimiz, hasbiliği ve diğergamlığı beraber yaşadığımız bu kardeşimizden biraz ‘gaz’, biraz vakfımızın Malatya şubesinin kuruluş tecrübelerini dinledikten sonra hep beynimizi kemiren “Niye biz de bir fidan olmayalım” fikri ruhumuzu iyice kapladı. Belki yarın Düzce’ye gelerek sığınacak bir liman arayan hekim, öğrenci yada eczacı kardeşlerimizin tutunacağı bir dal olacaktık. Artık karar vermiştik, Düzce’ye Hayat Vakfı’nın şubesini açacaktık. Tam bu süreçte 17/25 Aralık olayları oldu ve o kırılmalarla sorumluluğumuzun biraz daha arttığını hissettik. Bu süreçte bayanlar evlerde kendi aralarında, Yeryüzü Doktorlarına ilgi duyan 4-5 bayan öğrencinin de katıldığı Tefsir dersi yapmaya başladılar. Artık vakfın şubesinin açılması kaçınılmaz olmuştu. Fakat bir sürü soru vardı beynimizde. Ne yapacaktık, hedeflerimiz ne olmalıydı, mali yükü nasıl karşılayacaktık? Bu sorulara akşamları ev sohbetlerinde gündüzleri mesai de çözüm arıyorduk.

Sorular gözümüzü korkutmuyordu çünkü

biz bu kadim davada pişmiştik. Ama yine de önemli bir sorunla yüz yüzeydik. Bu soruları çözmede kim bize yardımcı olacaktı? Çünkü çevremizde vakfı tanıyan pek kimse yoktu. Bu düşüncelerle sağımıza solumuz bakarken Muğla’da aile hekimi olarak görev yapan Dr. Ali Rıza Akbay’a transfer teklifinde bulunduk. Kendisi ile öğrencilik yıllarından beri tanışıyorduk, en önemlisi vakfı en az bizim kadar biliyordu. Ve öğrenciyken kazandığımız arkadaşlığı, dava şuurunu ve diğergamlığı savrulduğu uzak coğrafyalarda kaybetmediğini gördük.

Aslında bu durum bile burada vakfın şubesinin açılmasının ne kadar elzem olduğunu gösteriyordu. Sonra yine daha önce beraber görev yaptığımız dönemden vakfı tanıdığını bildiğim hasbi, sağlam karakterli biyokimya uzmanı Celal Ceylan ve öğrenci kozasının ilk kelebeklerinden, vakıf ve gönül adamı Dr. Abdullah Belada’ya durumu açarak onların da katılımı ve Handan Hoca, eşim Halise Hoca (öğretmendir kendisi) ile vakıf yönetimini beynimizde oluşturduk.

Beynimizde oluşturduğumuz bu fikri daha

KIŞ2017 HSVbülten

43

DÜZCE önce bir kaç kez istişare ettiğimiz Ahmet Özdemir abimize tekrar açtık. Sağolsun kendisi ve mütevelli heyeti konuyu istişare ederek Vakfımızın Düzce şubesinin açılışına onay verdiler. 2014 yılının Nisan ayında Hayat Sağlık Ve Sosyal Hizmetler Vakfı Düzce Şubesi olarak resmen kurulmuş olduk. Aslında bu resmi kuruluş işin en kolay tarafı idi. İlk işi başarmıştık. Sonrası bizim için gerçekten çok heyecan vericiydi. Vakıf merkezi için yer tutulması gerekiyordu, tefrişat için malzeme alınması gerekiyordu ve tabii bizi bekleyen bu uzun yolda yeni yol arkadaşları edinmemiz, projeler üretmemiz, öğrenciyken yaptığımız gibi konferanslar-paneller düzenlememiz ve belki de en önemlisi ülkemizin farklı bölgelerinden sevdiklerinden ayrılıp gelmiş/ gelecek öğrencilere tutunacakları bir dal olmalıydık, soluklanacakları bir pınar olmalıydık. Açıkçası beni en çok sevindiren ve heyecanlandıran buydu. Sonrasında bir elin parmaklarını geçmeyen yol arkadaşlarımızla yer ararken Ahmet abinin tesadüfen bir gün Düzce’de olması dolayısıyla

44

HSVbülten KIŞ2017

bize, bizim de tanıdığımız birisinin yerini buldu. Ama ne yer. Tıpkı vakfın ilk merkezininin açıldığı Cerrahpaşa caddesinde, içinde bir sürü hatıramız olduğu, daracık merdivenler, daracık mutfağın olduğu bina gibi. Bu bile bizi heyecanlandırmıştı. Sonra mobilya almak için İstanbul seferlerimiz oldu birkaç kez ama elimiz boş döndük hep. Çünkü beğendiklerimize paramız yetmiyordu. Sonunda bütçemize uygun mobilyaları sıkı pazarlıklar neticesinde Düzce’den temin ettik. Gerçekten o günlerde hepimiz için çok heyecan vericiydi. Kimimiz temizlik yapıyor, kimimiz halı döşüyor, kimimiz cam siliyordu, kimimiz elektrik su işleri ile uğraşıyordu. Hele Handan hocanın heyecanını ve aşkını tarif edemem. Koskoca istatistik profesörü, bir elinde temizlik bezi öbür elinde falçata zemindeki yapışmış kirleri sökmek için istatistiğin bütün formüllerini uyguluyordu. Amacımız yeni eğitim yılına vakfı hazır hale getirmekti ve çok şükür, Rabbim yardım etti ve yeni eğitim yılına vakfımızı hazır hale getirmiştik.

Artık eğitim yılı başlamak üzereydi. Konfe-

Tabii gönüllü genç hekimler projesinden de bahsetmeliyim. Gönüllü Genç Hekimler isimli proje şimdilik ilk ve tek projemiz.

Kuruluştan birkaç ay sonra Yeryüzü Doktorları ve Düzce Üniversitesi Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu ile yaptığımız bu proje, bize yeni projeler için yeni ufuklar açtı.

Her ne kadar kurumsal olarak farklı da olsa, aslında vakfın bir parçası olarak gördüğüm Yeryüzü Doktorları ve Düzce Üniversitesi Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğu bu süreçte hep bizimle ve yanımızda oldular.

Onlara da ayrıca çok teşekkür ediyorum.

D ÜA ZNCKEA R A

ranslara, panellere başlamalıydık. Burada bir anekdot anlatmam gerekiyor sanırım. İlk baştan itibaren genelde yaptıklarımızı yazdığımız bir defterimiz vardı. Adı Kırmızı defter. Kim ne yapacak, ne alacak, kimden burs alabiliriz, konferansa kimi, çağırabiliriz, hangi konularda etkinlik yapabiliriz diye yazdığımız defter. O zaman ilk konu olarak Tıbb-ı Nebeviyi belirlemiştik. Belirlemiştik ama kime anlattıracaktık. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde lisans yapan bir arkadaşımız bize aynı fakülteden birkaç hoca ismi verdi. Ve biz de bir gün Seyit hoca ile beraber kalktık Sakarya üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne gittik. Bize verilen isimlerden Prof. Dr. Levent Öztürk’ün odasına çat kapı girdik. Kendimizi tanıttıktan sonra hocamız bizi buyur etti. Odasında uzunca bir süre oturup muhabbet ettik ve derdimizi anlattık ve kendisini tanımış olduk ve tabii teklifimizi de bu arada yaptık “Hocam konferans vermek için Düzce ye gelebilir misiniz”? Ve hocamız teklifimizi “seve seve” diyerek kabul etti. Bir yıl boyunca aylık periyotlar halinde sürecek Tıp ve İslam Medeniyeti seminerlerine bu vesile ile başlamış olduk. Tabii bu arada kayınbiraderim Sinan’ın hakkını da yemeyeyim.

Kendisi zaman zaman Levent hocamızı Sakarya’dan Düzce’ye getirip götürdü. Bu vesile ile Levent Öztürk hocamıza buradan teşekkür ediyorum. Levent hoca ile başlayan ilk seminerimiz daha sonra, Fatih Özçelik hoca ile yaptığımız Yakın Tarih dersleri, Fatma Akdokur Aktaş ile yaptığımız Hadis okumaları, Burhan Gelen hoca ile yaptığımız Tefsir dersleri ile devam etti.

Bu şekilde başlayan hikayemiz resmi açılış töreni, ilk konferansımız, ilk projemiz ve daha sonra yaptığımız ve şimdi burada adını sayamayacağım bir sürü etkinlikle devam etti/ediyor. Açılalı kısa süre olmasına rağmen geriye dönüp baktığımda Düzce şubesinin ne kadar önemli bir eksikliği giderdiğini görüyorum. Bu şehre ve diğer şehirlerdeki fakültelere gelen öğrencilerin tamamı benim gözümde çınar olmaya aday tertemiz bir fidan, uçmaya çalışan bembeyaz kelebek gibiler. İnşaallah burada kalacakları zaman içinde hem öğrencilere, hem de sağlık mesleği mensuplarına tutunacakları bir dal, nefeslenecekleri bir gölge olmayı başarır Düzce Hayat Vakfı.

Yapacak çok işimiz, yürüyecek çok yolumuz var. Rabbim özelde bu ümmet, genelde tüm insanlar için iyilerin, adillerin ve her daim onun rızasını gözeterek çalışanların sayısını ve gücünü arttırsın.

Unutmayın, kelebekler sonsuza uçar.

KIŞ2017 HSVbülten

45

K ÜATNAKHAYRAA

Dr Erkan Gaygusuz ile Şubeleşme Üzerine..

Röportaj: Hüsna Aslan, 6. Sınıf - Betül Coşkun, 2. Sınıf - Ayşenur Özger, 5. Sınıf

Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi

Şube başkanımız Dr. Erkan Gaygusuz ile şubeleşme sürecimiz hakkında vakıf konağında kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

RÖPORTAJ

Hayat Vakfı Kütahya şubesi ne zaman açıldı ve neden Hayat Vakfı?

46

Kurulma hikayemiz şu şekilde: Kütahya’da sık görüştüğümüz samimi olduğumuz hekim arkadaşlarla bir gün muhabbet ortamında konuşurken konu tıp fakültesine ve bizim Kütahya’daki tıp fakültesi öğrencilerine geldi. Hiçbirimiz Kütahya’da okuyan hiçbir tıp öğrencisini tanımadığımızı fark ettik. Acaba bu öğrencilerin ne tür ihtiyaçları vardır, ihtiyaçları olduğunda nereye başvururlar, bizden beklentileri nelerdir ve biz bu öğrencilere nasıl ulaşabiliriz diye düşündük. Öncelikle aklımıza gelen bu öğrencilerle tanışabileceğimiz öğrencilerin medikal-paramedikal gelişimine olanak sağlayacak, ihtiyaçlarını dile getirebilecekleri, onlara burs ve barınma imkanı sunabileceğimiz yerel bir vakıf kurmak oldu.

Ancak üzerine düşündüğümüzde bizim geçmek istediğimiz yollardan geçmiş, aynı amaçlar doğrultusunda çalışmış, bu yolda tecrübelerinden faydalanabileceğimiz

HSVbülten KIŞ2017

bir kurum ararken bazı arkadaşlarımızın öğrencilik yıllarında Hayat Vakfını tanımış olmaları bizim için bir fikir oluşturdu. Genel merkezle tanıştığımızda da onlarla olan fikir ve gönül birliğimiz kuracağımız vakfın Hayat Vakfı’nın bir şubesi olmasına karar vermemizi sağladı. 2015 yılı Aralık ayında merkezin de onayı ile şubemizi açtık. Şubeleşme neden önemli, şubeleşmenin gereklilikleri nelerdir? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Hayat Vakfını kuran düşünce dünyası bu ülkenin sigortalarından biridir. Düşünen, düşünmenin önemini bilen, ülkenin geleceği ile ilgili kaygı duyan gençler yetiştirmek vakıf olarak temel gayemizdir. Yol böyle hayır üzere olunca, hayrın önünde şeytan da elbette boş durmayacaktır. Bu temel gayeyi benimseyen insanlar olarak yapacağımız işler bireysel mücadelelerle kalırsa, zorluklar karşısında pes etmemiz de o kadar kolay olacaktır. Eğer bir çatı altında toplanır ve birlikte hareket edersek öncelikle bu bizim daha dik durmamızı, birbirimizden güç almamızı ve “Bir elin nesi var iki elin sesi var” misali sesimizi daha iyi duyurmamızı

K ÜATNAKHAYRAA Fotoğraf: Dr. Hanife Çetinkaya

sağlayacaktır. Bunlar bizi bir araya getiren ve vakıf çatısı altında toplanmamızı sağlayan esas unsurlardır. Peki biz bu gayelerle çıktığımız güzel yolda bu çalışmalarımızı tek bir merkezden yürütmek varken şubeleşmek bizim için neden önemlidir, neden gereklidir? Bu sorunun cevabını da bir örnekle vereyim. Bugün etrafımızda gördüğümüz tüm çınar ağaçları dünyada ilk yaratılan çınar ağacının şubeleri gibidir. Eğer o ilk ağaç tohumlarını etrafa saçıp çoğalmasaydı, kendi ömrü yettiğince yaşayacak ve milyonlarca yıl önce yok olup gidecekti…

Vakıf merkezi ve diğer şubelerle etkileşiminiz ve ilişkiniz için ne söylemek istersiniz?

Vakıf genel merkezinin periyodik toplantıları olsa belki iletişim kanalları daha açık olabilir. Maalesef arzu ettiğimiz düzeyde iletişim yok. Şubenin maddi kaynakları nelerdir?

Vakıf olarak öğrencilerine ve mensuplarına sunduğunuz olanaklar nelerdir? Üyelerinin büyük çoğunluğu vakfımızın öğrenci kozasında da bulunan DPÜ Genç YYD topluluğuna planladıkları etkinliklerde mekân, eğitimci, danışmanlık olanakları sağlıyoruz. Bunun haricinde kız ve erkek öğrencilerimize ayrı ayrı düzenlediğimiz tefsir dersleri, seneye sahaya çıkacak ve artık bir meslektaşımız olarak baktığımız intern hekimlerimize yönelik reçete yazma kursları ve CPR kursları, asistan hekimlerimizin ise akademik yaşamlarına katkı sağlamak amaçlı makale çalışmaları ve makale yazımına dair kurslar düzenlemekteyiz ve öğrencilerimiz için barınma ve burs imkânı sağlamaktayız. Ayrıca Kütahya Hayat Vakfı Konağı öğrencilere sosyal alan imkanı da sağlamakta; konağımız sakin ortamıyla, bahçesiyle, çayıyla arkadaş toplantıları için kafelere alternatif bir mekan oluşturuyor.

Vakfın mali kaynağını üyelerimizden toplanan aidatlar oluşturuyor.

KIŞ2017 HSVbülten

47

D ÜA ZNCKEA R A

Dr Nursel Büyük ile Vakıf Hayatı Üzerine..

Röportaj: Emine Yıldırım

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Sınıf

Düzce Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Çocuk ve Halk Sağlığı AnaBilim dalında araştırma görevlisi olarak görev yapan Arş. Gör. Dr. Nursel Büyük ile yaptığım röportajda vakıfla bağını, nasıl tanıştığını, vakfın geleceğini ve vakfın hayatındaki yerini konuştuk.

RÖPORTAJ

Hayat Vakfı evinde kalmak sizin için ne ifade ediyor?

48

Hayat Vakfı evinde kalmak deyince benim aklıma Hayat Vakfı çatısı altında toplanmak geliyor. Ben Hayat Vakfını bir sevgi yuvası olarak görüyorum. Hayırda birleşenlerin bir araya geldiği bir ev. İnşallah bu hayır hep devam eder ve bu eve gelen, gelip de sadece misafir olmanın yanında aldığı manevi hazzın tadına varıp ev sahibi olmak isteyenler artarak devam eder.

Ve böylece iyilik, hayır ve güzellik yayılarak devam eder.

Vakıf öncesi ve sonrası hayatınızda ne değişti?

Ben vakıfla üniversiteye (İÜ Cerrahpaşa Tıp

HSVbülten KIŞ2017

Fak.) başladığım yıl tanıştım. 1989 yılında ilk kez İstanbul’a gelmiş ve ilk kez büyük bir şehirle karşılaşmıştım. Bütün olumsuzluklara rağmen Malatya’dan tanıştığım birkaç insan İstanbul’da üstelik Cerrahpaşa’da Hayat Vakfı diye bir yer olduğu ve buraya gidip tanışmamı önerdiler. İyi ki önermişler, iyi ki tanışmışım. Hem öğrencilik yıllarımda vakfın bursiyeri oldum hem de bir aile sıcaklığı ile tanıştım. Yurtta kalıyordum ama genellikle vakfın evinde kalan arkadaşlarımda vakit geçiriyor, kalıyordum. Çok güzel dostluklarım oldu. Hayatımda İslam adına ve hayır yapma adına çok şey kattı Hayat Vakfı. Alan el durumunda iken şimdi veren el oldum. Ve yıllar geçse de Hayat Vakfı hayat ailesi olarak her zaman yanımızda oldu. İnşallah ben de gücüm yettikçe burada kalmaya devam edeceğim.

Vakfın dünü, bugünü ve yarını ile ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz?

Vakıfla tanıştığımda özellikle doktorlar ağırlıkta olmak üzere sağlık çalışanlarından ve öğrencilerden oluşan küçük bir aile

oldukça büyük olduğunu düşünüyorum.

Herhangi bir gruba bağlı olmaması çok önemli. Ben bunu hayat vakfı ailesi “bir cemaate bağlı değil doğrudan Allah’a bağlı” diye ifade ediyorum. Bu benim ifadem tabii ki. Rasyonel düşünmek, sorgulamak, bilgiyi kaynağından öğrenmek konusunda Hayat Vakfı her zaman yol gösterici olmuştur diye düşünüyorum.

Önceleri sadece öğrenci bursu salanıpve öğrenci sohbeti yapılırken bugün artık bilimsel çalışmalar, akademik toplantılar yapılıyor. Bir bina varken şimdi Türkiye’nin bir çok ilin de şubesi mevcut. Artık hayat dostları belirli aralıklarla toplanıyorlar. Yeryüzü doktorları olarak çok güzel çalışmalar yapılıyor. Kadınlar, gençler ve erkekler olarak kozalar kuruluyor. Çeşitli etkinlikler yapılıyor, sokak çocukları dahil birçok konuda çalışmalar yapılıp projeler geliştiriliyor. Bilimsel dergiler, yayınlar hazırlanıp yayınlanıyor ve daha birçok faaliyetler…

Vakfın sunabildiği hizmetler neleredir?

İnşallah bu hizmetler artarak gelecekte de devam eder.

Vakfın size sağladığı imkanlar nelerdir?

Vakıf iyiliğe yol açıyor. Yol açılmazsa ilerleyemezsin. Tek başına yapamayacağım bir çok şeyi vakıf çatısı altında yapabiliyorum.

Ben yapmaya vakit ve güç bulamazsam da bu çatı altında toplananlar yapıyor.

Vakıfla ilgili genel kanaatleriniz nelerdir? İnsanların duygu, düşünce ve kimlik gelişmesinde bir çok faktör etki gösterir. Aile, genetik, çevre, aldığı eğitim gibi. İçinde bulunduğun çevre, topluluk davranış modelini oluşturur. Ben de vakfın bize davranış modeli oluşturduğunu düşünüyorum. Ayrıca İslam’ın doğru anlaşılması için kaynak olarak Kur’an ve peygamber rehberliğinin öneminin kavranması ve bunların rehber edinilmesi noktasında vakfın öneminin

Dünyanın her yerinde (sadece bulunduğu yerde değil) iyiliğe yol açmak, hayrı yaymak, ilme ve bilimi ön plana çıkarmak adına her türlü hizmeti yapmaya çalışıyor.

Elinin ulaşabildiği yere kadar.

D ÜA ZNCKEA R A

idi. Ekonomik olarak da kısıtlı imkanlara sahipti. Bu kısıtlı imkanlarla ulaşabildiği herkese ulaşmaya çalışıyordu. Yıllar içinde bu aile büyüdü, öğrenci olanlar meslek sahibi olmaya başladı. Tabii bu dönemde uzun süre yoğunluklarından dolayı birçok faaliyetten uzak kalanlar oldu. Ancak buna rağmen vakfa gelip de oradaki hazzı alanların gönülleri hep vakıfla birlikteydi.

Vakıfta arzu edilen hizmet ve fırsatlar nelerdir?

Tabii ki yapılanlarla yetinmemek ve daha fazlasını yapabilmek çok önemli. Ancak yapılacak bir hizmet insan gücü ve ekonomik güç gerektirir. Bunun yanında gönüllülük esası gerektirir.

Benim istediğim bütün hizmetlerin ortak devam etmesi, güzel bir nesil yetiştirmek için gençler üzerinde yoğunlaşılmasıdır.

Tabii ki Hayat Vakfı’nda öğrenciyken bulunanların çalışma hayatına geçince bu bağlarını koparmamaları ve gönüllülüklerini yitirmemeleri önemlidir. Gelecek nesillere davranış modeli olmaya devam edilmeli.

Vakfın geleceğine nasıl katkı verebilirsiniz? Öncelikle gücümün yettiği yere kadar gücümle, vaktimin yettiği yere kadar vaktimle, maddiyatımın yettiği yere kadar maddiyatımla, bilgimin yettiği yere kadar bilgimle destek olmak isterim.

KIŞ2017 HSVbülten

49

G AAZNİKAANRTAE P

Dr Sadettin Yazı ile Vakıf Üzerine..

RÖPORTAJ

Röportaj: Beyzanur Deniz, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Sınıf

Büşra Topal, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Sınıf İngilizce Tıp

50

Hayat Vakfı Gaziantep Yönetim Kurulu üyesi Dr. Sadettin Yazı ile Hayat Vakfı ve şubeleşme üzerine konuştuk.

Hayat Vakfı’nı tanıdım. Hatta o dönemlerde İstanbul’da görev yapıyor olsaydım ben de kurucu üyeleri arasında bulunabilirdim.

Gaziantep İl Sağlık Müdürü olarak sizi tanıyabilir miyiz?

Vakıf kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce vakfın bir şehirdeki önemi nedir?

Aslen Sivaslıyım. Birçok meslek sahibiyim.

Tekstil öğretmeniyim, işletmeciyim, doktorum. Tıp fakültesini bitirdikten sonra Sivas Numune Hastanesi’nde acil hekimi olarak, Sivas Belediye’sinde belediye tabibi ve Sivas Sağlık İşleri Müdürü olarak çalıştım.

Daha sonra Sivas Sağlık Müdürlüğü’nde çalışmaya başladım. 5 yıl Sivas Sağlık Müdürü olarak çalıştıktan sonra Strateji Geliştirme Başkanlığı’nda çalıştım. 2011 yılı Eylül ayı itibariyle de Tokat İl Sağlık Müdürü olarak atandım ve yaklaşık 4 yıl kadar bu görevde bulundum. 2015 Mayıs ayında da Gaziantep İl Sağlık Müdürü olarak göreve başladım. Halen de çalışmalarımı sürdürmekteyim.

Vakıf kültürü bizim kadim kültürümüzdür.

(Kadim kelimesini siz araştırın). İnancımızın pratik hayata aktarılması yaşanması ve bunun geçmişten geleceğe aktarılması noktasında vakıf kültürü çok önemli bir görev üstlenmiştir. Bizim toplumumuzun İslam eksenli bir hayat sürmesi ve bu hayatının gelişmesinde ve toplumun kaynaşmasında vakıfların büyük katkıları bulunmaktadır. Vakıflar bugün vakıf olmaktan ziyade sivil toplum örgüt ya da dernek görevi üstlenmiş vaziyettedir. Tabii derneğin de bu manada kendine göre çeşitli görevleri mevcuttur fakat vakıf çok daha farklı bir anlama sahiptir. Dernek, günübirlik, bugünle ilgili ya da bugüne yakın kısa bir zaman dilimi içinde hizmet veren yapılardır ama vakıf çok uzun soluklu, kendi ekonomik kaynaklarını da kendi içinde

Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

Hayat Vakfı kurucu üyelerinden ve mütevelli heyetinden arkadaşlarım vasıtası ile

HSVbülten KIŞ2017

GAZİANTEP barındıran, geçmişten bugüne, bugünden de geleceğe toplumu hazırlayan bir toplum örgütüdür. Vakıf çok çok eskilere dayanır, özellikle Anadolu coğrafyasında vakıf medeniyeti denildiğinde Osmanlı akla gelir; Osmanlı devleti, tamamen vakıf üzerine inşa edilmiş bir devlet yapısı ve kültürdür.

bir süredir vakıf hizmetlerini sürdürmektedir.) Onun dışında görev yaptığım illerde çeşitli çalışmalarım oldu. Yine Sivas’ta IHH’nın gönüllü olarak çeşitli çalışmalarına katıldım.

Daha önce vakıf ya da dernek gibi bir iyilik hareketi içinde bulundunuz mu?

Genç neslin vakıf gibi kurumlar içerisinde bulunmasının ve desteklenmesinin görev ve sorumluluk bilinci kazanmadaki rolü nedir?

Resmi olarak bulunduğum bazı kurumlar oldu ve gayri resmi olarak inançlı bir insanın Allah rızası için çabalarsa orda olması gerektiğine inanan birisiyim. Dolayısı ile zaten görev icabı Sivas Belediye’sinin hekimliğini yaptığım için tamamen sosyal ve vakıf çalışmalarının gayri resmi olarak olsa da içinde bulundum. Ayrıca Hayat Vakfı Sivas Şubesi’nin de kuruluşunda bulundum.

Türkiye’de Hayat Vakfı’nın ilk şubesini Sivas’a açmıştık. 90’lı yılların başı idi. Ama olumsuz şartlardan ötürü yürütemedik. 4 yıl kadar faaliyette kaldı. Sosyal sebeplerden ötürü kapanmak zorunda kaldı. ( Bugün Sivas’ta Hayat Vakfı şubesi 3 yılı aşkın

Vakıflar geçmişten geleceğe şahsımızı, toplumumuzu, kültürümüzü hem hazırlayan hem de kültürümüzü aktaran bir kuruluş ve geniş bir çerçeve gibi görülür. Bu çerçeveyi de geçmişten geleceğe gençlerimiz, yeni nesil aktaracaktır. Dolayısıyla geçmiş kültürümüzün sürekliliğini sağlayan vakıflar öğrencilerimizi geleceğe hazırlayarak onların da kendilerine bir vakıf kurmasını ve toplumuna, milletine, inancına, dinine kendini vakfetmesini ve geleceğe hazırlamasını sağladığı için öğrenciler bu noktada vakfın önemli bir çalışma alanıdır. Sadece öğrenciler değil, genç nesil bazında düşünülmelidir. Ama tabii genç nesil deyince

KIŞ2017 HSVbülten

51

GAZİANTEP

aklımıza ilk olarak öğrenci kesim gelmektedir. Fakat bu mevzuyu geniş tutmak, bu imkanları ve kimliği kazanma hakkını sadece öğrencilere tanımamak lazımdır. Çıraklık yapan sanayide çalışan genç nesilleri de bu kategoriye dahil etmek lazımdır. Çünkü onların da bu bilinç sahibi olmaya hakkı vardır. Kimlik sahibi ve inanç sahibi olmaya hakkı vardır.

Sizce vakıf gibi kurumlarda şubeleşme önemli midir? Şubeleşmenin gereklilikleri nelerdir?

RÖPORTAJ

Spesifik bir bölge üzerine çalışıyorsa şubeleşme ihtiyacı olmayabilir. Toplumsal bir etkinlik öngörüyorsa tabii ki şubeleşmek önemlidir. Hayat vakfı belli bir inanç sahibi insanların, özelde sağlıkçıların bu inanç doğrultusunda bir araya gelmeleri, müslümanlara hizmet etmeleri ve bu kültürü gelecek nesillere aktarmaları için önemlidir.

Bunun için her yerde şube açmak güzel olur. Böylece kervana daha çok arkadaşımızı katabiliriz. İyi niyetle yola çıkana Allah

52

HSVbülten KIŞ2017

yardım eder. Biz iyi niyetle yola çıktık. Biz gayret ettiğimizde gayretimizi Allah bereketlendirecektir, yardım edecektir. Şubeleşmenin avantaj ve dezavantajları nelerdir? Şubeleşmenin avantajları yeni kitlelere ulaşmak, bu kervana yeni insanların katılmasını sağlamaktır. Dezavantajı ise genel merkezin bakış açısına bağlı olarak genel merkezle şube arasında çatışma çıkabilir.

En büyük dezavantajı budur. Ama bizim vakıf genel merkezimizin şubelere görüş dikte etme gibi bir derdi yoktur. Yani vakıf genel merkezi şubelere ideolojik, siyasal bir görüş dikte etmiyor, öyle bir sıkıntısı yok. Genel çerçeve İslami bir kimlik, Allah rızası için hareket. Yani biz bugün genel merkezimizden farklı plan ve projeler yapabiliriz. Genel merkez ‘Hayır bunu yapamazsınız, illa bunu yapacaksınız ‘ demiyor, tamamen serbest. Kimi şubemiz özelde sağlık hizmetlerine yönelir, kimi şubemiz yurt içi ve yurt dışı diğer vakıf ve dernek-

GAZİANTEP lerle ortak olarak sağlık hizmetlerine yönelir, kimi şubemiz ihtiyaç sahibi insanların sağlık hizmetine yönelir. Tabii genel olarak amaç öğrencilere ve yeni nesillere ulaşmaktır. Yani bizim vakfımızda şubeleşmenin dezavantajı yoktur. Aksine şubeleşmeyi teşvik ediyoruz.

Sağlıkçıların sosyal sorumlulukları nelerdir?

Sağlıkçıların sosyal sorumlulukları o kadar geniştir ki... Bu toplumumuzun sağlıkçılara verdiği değerle orantılıdır. Bizim toplumumuzda her aile çocuğunun başta doktor olmak üzere sağlıkçı olmasını ister, bilinç altında böyle bir arzusu vardır. Meslekleri kutsama anlamında demiyorum da gerçekten çok önemli bir mesleğe sahibiz.

Dolayısıyla toplumumuzun değişiminde biz istesek önemli görevler üstlenecek mesleğe sahibiz. Toplumun değişiminde özellikle doktorlar başrol oynar. Toplu-

mun saygı duyduğu bir meslek grubudur.

Topluma yön verme, toplumsal değişimi tetikleyen anlamında attığımız her adım bize büyük sorumluluklar getirmektedir. İyi yönde de kötü yönde de iyi örnek olma noktasında da. Sosyal sorumluluklarımızı madde madde söyleme imkanımız yok ama bu konuda çok önemli bir meslek grubundayız.

Günümüzde vakıfları eskiye kıyasla nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Biz Osmanlı’dan vakıf medeniyetinin devamıyız. Geçmişten geleceğe devamımızı vakıflar sağlar. Günümüzde vakıflar özelden genele kaymış dernek görevi yapıyor.

Osmanlı’dan gelen vakfı biraz sarsmış durumdayız ama yine de günümüzde vakıflar amaca hizmet ediyor. Dernek görünümünde de olsa ‘ VAKIF VAKIFTIR’.

KIŞ2017 HSVbülten

53

M A LNAKTAYRAA

Yrd Doç Dr Ahmet Selim Özkan ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

Röportaj: Büşra Bağlam, Medine Gül Sekman

RÖPORTAJ

54

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf Öğrencileri

Dr. Ahmet Selim Özkan 1980 yılında Ordu’da doğdu. İlköğretimini Trabzon’da tamamladıktan sonra ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. İhtisasını İstanbul Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Anesteziyoloji ve Reanimasyon üzerine yaptı.

Zorunlu hizmetini Kırklareli’nde tamamladı. Özkan, hekimlik kariyerine İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde yardımcı doçent olarak devam etmektedir ayrıca Malatya Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın başkanlık görevini yürütmekte ve Yeryüzü Doktorları Derneği’nde gönüllü hekimlik faaliyetlerini sürdürmektedir. Kendisi evli ve 4 çocuk babasıdır.

Günümüzde pek çok vakıf ve dernek faaliyetlerinin tek bir ilde sınırlı kalmaması adına şubeleşmeyi tercih etmektedir. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan ile Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı özelinde vakıfların şubeleşmesini konuştuk.

Hayat Vakfı ile tanışıklığınız nasıl başladı?

HSVbülten KIŞ2017

Hayat Vakfı ile tanışıklığım vakfın kuruluşu ile başlıyor. İstanbul Hayat Vakfı 1987’de kurulduktan bir yıl sonra İstanbul’da ortaokula başlamıştım. O zamanlar ailem İstanbul’da değildi fakat İstanbul Hayat Vakfı’nın kurucularından olan birkaç kişiyi tanımam vesilesiyle vakfa gitmiş, oradaki çalışma ortamını ve samimiyeti görmüştüm. Eğitim sürecime İstanbul’da devam etmem sebebiyle vakfın bütün süreçlerine az ya da çok bir şekilde dâhil olmuş oldum.

Malatya’ya gelince de yeni bir sürecimiz başlamış oldu.

Günümüz dünyasında şubeleşmenin özellikle vakıflar için düşündüğümüzde sizin perspektifinizde neleri ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?

Vakıfların misyonunun büyüklüğü sebebiyle şubeleşmesi derneklerden daha zor. Şubeleşmenin olduğu bir yerde hem insan gücü hem de gönüllü gücünün olması gerekiyor. Hayat Vakfı Genel Merkezi kurulduktan sonra yaklaşık 15 yıl herhangi bir şubeleşme olmadı. Zaten Hayat Vakfı da

M A L AT YA belirli bir gönüllü gücüne ulaşmadan şubeleşme ihtiyacı duymadı. Bildiğiniz üzere ilk şubesi 1998 yılında Malatya’da kuruldu. Neden Malatya diye düşünürsek, Malatya’ya baktığımız zaman geçmişten bu yana sivil toplum adına büyük bir güce sahip olduğunu görürüz. Dolayısıyla aslında Malatya’nın ilk şube olması rastlantısal bir şey değil. Biz yıllık istişare toplantılarında bir araya geldiğimizde bunu hep vurguluyor, ilk şube ilk göz ağrısı diyoruz. Bazen kızıyorlar ama hem en eski hem de en aktif çalışan şubesi olması açısından Malatya şubesi çok önemli bir yere sahip. Tabii bizim için şubeleşmenin başka zorlukları da var. Sağlık alanında çalışan insan sayısının az olmasına, aynı hassasiyetleri ve kaygıları paylaşan insanların bir araya gelmesi de eklenince yeterli gönüllü gücüne ulaşılması daha zor oluyor. Hayat Vakfı’nın şubeye sahip olduğu illere baktığımız zaman oralarda ciddi bir şehirsel ve kültürel gelişme olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla oralarda şube açılması da rastlantısal bir şey değil. Bu yüzden şubeleşmenin gerekliliği-

ne inanıyorum. Amacımız her yerde şube açmaktansa kurulduğu yerde iş yapan, kaliteli, üretken; oradaki insanların, kuruluşların, yöneticilerin ufkunu açan bulunduğu yere değer katan şubeler açmak. Zaten o yüzden de biraz ağır gidiyor.

Hayat Vakfı’nın Türkiye’nin birçok yerinde şubeler açması sizce olumlu bir gelişme midir, bunu nasıl yorumlarsınız ve bunun temel sebebi sizce nedir?

Sadece İstanbul merkezi varken İstanbul ve çevresine dönük faaliyetler yapılıyordu.

Fakat şubeleşme olduktan sonra şehirlerarası organizasyonlar yapılmaya başlandı ve başka şehirlerden merkezde olan organizasyonlara katılımlar başladı. Bu açıdan baktığımızda şubeleşmenin merkezi destekleyen bir tarafı da bulunmakta. Özellikle büyük dernek ve vakıflara baktığımızda bir gelenek oluşması için biraz yayılmış olmak lazım. İstanbul’a baktığımız zaman ufuk açıcı bir özelliğinin olduğunu görüyoruz fakat samimi insan bulmak biraz zor oluyor. İstanbul’un Türkiye’nin diğer bölgelerine en

KIŞ2017 HSVbülten

55

M A L AT YA önemli katkısı bu ufuk açıcı özelliği. Bunun yanında İstanbul da insan gücünü buralardan alırsa ve bu birliktelik tüm şehirlerde sağlanırsa çok ciddi bir kazanım elde edilir, mutlaka değerlendirilmelidir.

RÖPORTAJ

Malatya Hayat Vakfı’nın yakın dönemdeki organizasyonlarından bahseder misiniz?

56

Öncelikle iki yüzden fazla öğrenciye burs veriyoruz. Öğrenci evlerimiz, vakıf içi faaliyetlerimiz, öğrencilere ve halka yönelik faaliyetlerimiz var. Senede en az bir defa büyük bir sempozyum veya konferans yapıyoruz. Sağlık alanında çalışan bir vakıf olduğumuz için daha spesifik çalışıyoruz ve aslında iyi bildiğimiz bir işi yapıyoruz.

Bu konuda faaliyet gösteren çok fazla vakıf olmamasından dolayı alternatifimiz yok ve yaptığımız işi iyi yapmaya çalışıyoruz.

Halktan ve öğrencilerden de bu konuda pozitif geri bildirimler alıyoruz. Ayrıca vakıf öğrencilere ileride meslektaş olacakları büyükleri ile bir araya gelecekleri samimi bir ortam sunuyor. Faaliyetlerimiz kış mevsiminde daha çok öğrenci dersleri; ilkbahardan itibaren okuma kampları, şehir dışına geziler, şubeler arası gezilerimiz, spor mü-

HSVbülten KIŞ2017

sabakaları olarak devam ediyor. Ayrıca her sene özellikle vakfımızı tanıtmak amacıyla Malatya’daki en büyük iftarlardan biri olan geleneksel iftarımızı düzenliyoruz. Kardeş kuruluşlarımız ile mümkün olduğu kadar ortak faaliyetler düzenlemeye çalışıyoruz.

Genel olarak faaliyetlerimiz bu şekilde.

Bu faaliyetlere öncelik vermenizin özelde bir sebebi var mı?

Yabancı olduğunuz bir şehirde birilerinin size samimi olarak yol göstermesi, önünüzü açması, tavsiyede bulunması ve bunu hiçbir maddi karşılık gütmeden yapmış olması çok büyük bir kıymet aslında. Bizim, dünyada başta insani olarak ikincisi de Müslüman olarak bazı amaçlarımız var. Öncelikle Allah’ın rızasını kazanacak iyi bir hayat yaşamak istiyoruz ve bunu yaparken de çevremizdeki insanları iyiliğe teşvik etmek kötülükten de men etmek istiyoruz. Aslında amacımız bu olunca bunun eylemlerimize de yansıması lazım. Hayat Vakfı’nın içinde bulunmamızın en büyük nedenlerinden bir tanesi bu gereklilikleri yerine getirmek. Vakıf bize böyle bir ortam sağlıyor. Aslında bir yerde Hayat Vakfı,

M A L AT YA kaygısı olan ve bir şeyler yapmak isteyen insanları ortak noktada buluşturuyor. Çünkü Hayat Vakfı’nın herhangi bir tarikata cemaate bağlılığı yok. Her kesimden arkadaşımız gelebilir, iyi ve güzel şeyler olması şartıyla Allah’ın koyduğu sınırlar dâhilinde istediğini yapabilir.

Son olarak, Malatya Hayat Vakfı başta olmak üzere Hayat Vakfı şubelerinin gelecekteki misyonu ve vizyonunu nasıl görüyorsunuz?

Hayat Vakfı’nın kuruluşundan bugüne yaklaşık yirmi beş sene geçti. Aslında ideolojiler ve medeniyetler için bu çok uzun bir süre değil. Büyük ilerlemeler beklemek biraz haksızlık olur. Fakat Hayat Vakfı’na baktığımızda kısa zamanda çok hızlı mesafe aldığını görüyoruz. Bunun önemli nedenlerinden bir tanesi de kurulduğu dönemden itibaren bu tür kurumlara olan ihtiyacın zirvede olmasıdır. Bu tür vakıfların kurulması ve faaliyet göstermesi olmazsa olmazlarımızdan. Avrupa’da Amerika’da sivil toplum ciddi bir güç. Elimizde mevcut olan bu gücün farkında olmamız ve bizim gerçekten sivil olmamız gerekiyor. Yani

hiçbir siyasetin, ideolojinin tahakkümü altında kalmadan doğru olanı sivil bir şekilde yapmamız lazım. Hayat Vakfı’nın da bu misyonunu kaybetmediğini düşünüyorum.

Hayat Vakfı’nın bütün şubeleri çok hızlı bir ilerleyişle kendilerini büyütüyorlar. Muhtemelen kısa bir süre sonra performanslarının zirvesi olacak şekilde çalışacaklar, gayret edecekler. İnşallah Rabbim bize hayırlı ömürler verir bunları görürüz. Çünkü bu Türkiye’nin bir ihtiyacı, belki ümmetin bir ihtiyacı ve aslında dünyanın bir ihtiyacı.

Batı bunu daha önce gördü ve daha hızlı uyguladı. Bu ilerleyişinin önemli etkenlerinden bir tanesi de sivil toplum tarafı.

Türkiye’de çok sık darbe olduğu için ve darbelerde de esas darbeyi yiyen kurumlar sivil toplum kuruluşları olduğu için genelde bu tür ilerleyişler çok fazla olmadı. İnşallah bundan sonra ülkemizde darbeler olmayacaktır. Hayat Vakfı benzeri vakıflar ve dernekler de yapabildiklerinin en iyisini yapacak şekilde daha güzel, kaliteli işler yapmak adına faaliyetlerini sürdüreceklerdir diye düşünüyorum.

KIŞ2017 HSVbülten

57

A DA INYKA AMRAAN

Ecz Harun Özsayın ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

Röportaj: Kadir Şahin

Eğitimci

RÖPORTAJ

Hayat Vakfı ile nasıl tanıştınız?

58

Hayat Vakfı ile üniversite öğrenciliği yıllarımda tanıştım. Vakfın sağlık alanında faaliyet göstermesi, bu alanlara yönelik çalışmaları ilgimi çekiyordu. Çeşitli seminer ve öğrenci çalışmalarına katıldım. Ayrıca vakıf yöneticisi abilerin bize sıcak ilgisi ve yardımcı olma çabaları, tecrübeleriyle yol göstermeleri, bizleri çok yönlü eğiten ve geliştiren faaliyetlerdi. Zamanla ben de bir “hayat” gönüllüsü oldum ve “Hayat Vakfı” ailesine katıldım.

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Hayat Vakfı Adıyaman Şubesi nasıl faaliyete geçti?

Ben Harun Özsayın, 1973 Adıyaman doğumluyum. İlk ve ortaöğretimimi Adıyaman’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandım. Fakülteyi bitirdikten sonra Adıyaman’da eczane açarak serbest eczacılık mesleğini yapmaya başladım. Halen bu mesleki faaliyetim devam etmektedir. Eczacılık dışında çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük çalışmalarına katkı sunmaktayım.

2013 yılında açmış olduğumuz Hayat Vakfı Adıyaman Şubesi’nin yönetim kurulu başkanlığını halen yürütüyorum.

Ben okulumu bitirip Adıyaman’da eczane açtıktan sonra vakıf şubesi ihtiyacını sürekli hissettim. Ama şartlar o zaman için şube açmaya uygun değildi. Zamanla Adıyaman’da hayat dostlarının sayısı artmaya başladı. Adıyaman Tıp Fakültesi’nin de açılmasıyla şube açmanın elzem hale geldiğini düşündük arkadaşlarla.

Gerekli işlemleri yaptıktan sonra 2013 yılında şubemizi açtık. Tıp fakültesinden sonra, geçen yıl itibariyle Eczacılık ve Diş Hekimliği bölümleri de öğrenci almaya başlayınca kararımızın isabetli olduğunu görmüş olduk. Şimdilik az

HSVbülten KIŞ2017

Adıyaman Şubesinde ne gibi faaliyetler yapıyorsunuz? İlk faaliyetimiz hayat dostlarını bir araya getirmek oldu. İstanbul’da öğrencilik döneminde Hayat Vakfı’ndan feyz almış arkadaşlar bir araya gelerek hasbihal etmeye, sorunlarımızı dertlerimizi konuşmaya ve neler yapabileceğimizi planlamaya başladık. Güzel bir mekan kiralayıp dini, kültürel sohbetlerimize başladık. Ardından öğrencilerle iletişim kurmaya çalıştık. Tanışma programları ve seminerlerle öğrenci çalışmalarımızı yürüttük. Seminerlerle birlikte yılda en az iki adet genel kapsamlı ve geniş katılımlı konferanslar düzenlemeye çalışıyoruz.

En önemli etkinlik olarak öğrenci burslarını görüyoruz. İlk yılımızda başvuran öğrencilerin yarıdan fazlasına burs verme imkanı bulmuştuk.

Ancak açılan yeni bölümlerle birlikte öğrenci sayısı da giderek artıyor ve talepler de çoğalıyor.

Bu durumda bizi daha çok çalışmaya, gayret göstermeye yönlendiriyor. Her geçen gün faaliyetlerimizin çıtasını yükseltmeye çalışıyoruz.

Faaliyet alanlarımızdan biri de “Hayat Çocuk Merkezi” bünyesinde yaptığımız çalışmalar.

Hayat Vakfı Genel Merkezi tarafından sokakta çalışan çocukların rehabilitasyonuna yönelik olarak başlatılan “Çocuklar Sokakta Solmasın” projesinin uygulamalarından birini de Adıyaman’da yürütüyoruz. Şubemizin önemli bir faaliyet alanı olan Çocuk Merkezimizde, şu an 18 tane sokakta çalışan çocuğun aileleriyle birlikte rehabilite edilerek eğitimlerine devam etmeleri sağlanıyor. İlimizde Suriyeli sığınmacıların artmasıyla bu merkezimizde Suriyeli çocuklara yönelik bazı hizmetler de vermeye başladık. Çocuk merkezimize uygun bir mekan oluşturmak için yaptığımız uğraşlar sonucunda tarihi bir mekanı vakfımıza kiralama imkanı bulduk.

Arsa niteliğindeki bu yerde, tarihi özelliğine uygun külliye şeklinde bir mekan oluşturmak için; orjinal bir proje çizdirerek “Tarihi Eserler Koruma Kurulu”ndan onaylatmış durumdayız. Mad-

di kaynaklarımızı tamamlayarak bir an önce inşaata başlamak istiyoruz. Bu yapıyı tamamladığımızda daha güzel ve bereketli çalışmalar için uygun bir mekana kavuşmuş olacağız inşaallah.

Vakfın şubeleşmesi hakkında neler düşünüyorsunuz?

“Hayat Vakfı” bir fikirdir, düşüncedir. 1980’li yıllarda Anadolu’dan İstanbul’a gelen öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir avuç inançlı insanın bir araya gelerek oluşturduğu bu vakıf, zamanla hem bir kitleselliğe hem de bir fikir hareketine dönüşmüştür. Kanaatimce vakıf, sağlık camiasının farklı unsurlarını bir araya getirerek Türkiye’de önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bu açıdan çok önemli bir misyona sahiptir. İyi bir insan, iyi bir sağlıkçı olmanın fikriyatını ortaya koyarak özellikle tıp etiği ve felsefesi alanlarında bir “idea” oluşturma noktasında vakfın önemli başarılarını takdirle takip ediyoruz. Bilhassa BETİM’de yapılan çalışmalar son derece önemlidir. Sağlık sektöründe gerek felsefi anlamda gerekse de pratik noktalarda birçok eksik ve aksaklıklar mevcuttur. En önemli eksiklik ise nitelikli insan ihtiyacıdır. Vakfın gerçekleştirdiği sosyal ve kültürel faaliyetlerin hem fikirsel bir gelişim sağladığı hem de bireylerin çeşitli yönlerden kendilerini geliştirmesine vesile olduğunu görüyoruz. Hem dayanışma çalışmaları hem de bu fikriyatı gelecek nesillere aktarmak için yapılan koza faaliyetleri çok büyük anlama sahiptir.

A D I YA M A N

sayıda olsa da, zamanla artacak olan sağlık bölümlerinde okuyan öğrencilere yönelik faaliyet imkanı ve şartlarını sağlamış olduk.

Vakfın yeni şubelerinin açılması, bu güzel idea, düşünce ve çalışmaların da büyüyerek yaygınlaşması anlamına gelir. Bir ağacın dallanarak gelişmesi büyümesi gibi şubeleşmede, çalışmalara ulaşabilen insan sayısının artmasını sağlar. Ağacın dallarının artıp büyümesiyle onun meyvelerinden ve gölgesinden daha fazla insanın faydalanmasına benzer şekilde, bereketli bir çalışmadır şubeleşme. Vakıf yöneticisi abilerimizin nitelikli bir çoğalmayı tercih ettiklerini gözlemleyerek bu tavrı takdir ediyoruz.

KIŞ2017 HSVbülten

59

E LAANZKI A ĞRA

Ecz Hakkı Sönmez ile Hayat Vakfı ve Şubeleşme Üzerine..

Röportaj: Şeyma Meltem, Derya Macutay

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri

RÖPORTAJ

Öncelikle Hakkı Sönmez kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

60

1966 doğumlu, beş çocuk babasıyım.

1982 yılında Palu Lisesi’nden, 1988 yılında Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. 1984-1988 yılları arasında Ankara’da Hekimler Birliği Vakfında kaldım. 1991 yılından beri Elazığ merkezde Akgül Eczanesi’ni işletmekteyim.

2004-2009 yılları arasında Elazığ Belediyesi’nde meclis üyeliği görevini üstlendim.

2003-2015 yılları arasında da Elazığ Eczalık Odasında genel sekreterlik ve başkanlık görevini yürüttüm. 2014 yılında Hayat Vakfı Elazığ Şubesi’ni açan ekibin içinde yer aldım. Şu anda da vakıf başkanlığını yürütmekteyim.

Hayat Vakfı hakkında bilgisi olmayanlar için vakıf hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

1988 yılından beri Hayat Vakfı sağlık bilimlerinde okuyan öğrencilere yönelik çalışmalarını sürdüren bir vakıftır. İstanbul mer-

HSVbülten KIŞ2017

kezli faaliyetlerini yürütmekte olan vakıf son üç yıldır Anadolu’nun çeşitli kentlerinde hızla şubeleşmeye devam etmektedir. Şu an 11 şubesi bulunmaktadır. Temennimiz, tıp fakültelerinin olduğu her yerde şubelerimizi açıp öğrencilerimize yönelik faaliyetlerimizi yürütmektir.

Elazığ şubemiz için Haziran 2014’te hazırlık çalışmaları başladı. 25 Ekim 2014 tarihinde mütevelli heyeti üyelerinin, başkanımızın ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce›nin katılımıyla resmi açılış gerçekleştirildi. Açılış yerel basın vasıtasıyla kamuoyuna duyuruldu.

Yönetim kadromuz; uzman hekim, aile hekimi, diş hekimi ve eczacılardan oluşmaktadır.

Hayat Vakfı ile ilk tanışmanız nasıl oldu?

Hayat Vakfı kurucularından Eczacı Mustafa Nimetoğlu ve beraber askerlik yaptığım Ali İhsan TAŞÇI yakın arkadaşlarımdır. Bu nedenle vakfın çalışma alanları ve faaliyetlerini biliyordum. Daha sonra 1999 yılında

44 yetim öğrenciye yönelik vakfımızın gönüllü öğrencileri tarafından dini konularda ve okul derslerinde yardımcı olunmakta, eğlence ve sosyal etkinlikler gerçekleştirilmektedir.

2016 yılında vakfımız ile Genç Yeryüzü Doktorları’nın ortak düzenlediği “Bağımlılığa Karşı Gençler Projesi” Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından destekli bir faaliyetimiz oldu. Bu proje kapsamında Ankara ve İstanbul şube merkezimizi ve AMATEM’i tanıtmış olduk. Elazığ’da ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik madde bağımlılığı hakkında farkındalık oluşturmak için seminerler düzenledik.

ELAZIĞ

dır. Erkek öğrencilerimizle vakfın geleneksel cuma akşamı yemeği ve sonrasında sohbet programında bir araya geliyoruz.

Hayat Vakfı olarak hedefleriniz nelerdir? vakfın Malatya şubesi açılınca faaliyetleri daha yakından takip etme fırsatı buldum.

2014 yılında da Elazığ Şubesi’ni açtık.

Hayat Vakfı’nı diğer vakıflardan farklı kılan yönlerden bahsedebilir misiniz?

En belirgin farkımız tıp, eczalık, diyetisyenlik ve diş hekimliği gibi sağlık alanlarında eğitim görmekte olan öğrencilere yönelik faaliyet göstermektir. Vakfımız kalıplaştırılmış düşüncelerden uzak, temelde İslami düşünceyi baz alan fikirlere sahiptir. Aynı zamanda Yeryüzü Doktorları vasıtasıyla dünyaya açılmıştır. Özellikle Afrika ve mazlum ülkelerde faaliyet gösterir. Afet durumlarında acil sağlık ekibi oluşturarak tedavi ve tıbbi malzeme desteği verir.

Elazığ şubesi olarak hedefimiz; Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi başta olmak üzere diş hekimliği ve diğer sağlık bölümlerinde okuyan öğrencilere vakfımızı tanıtmak ve öğrencilerimize yönelik çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmak, öğrenci evleri açmak, öğrencilere burs yardımında bulunmaktır. Ayrıca Elazığ STK’ları içerisinde vakfımızı ve faaliyetlerimizi tanıtmak, kamuoyu nezdinde vakfımızın görüşlerini ifade etmektir.

Hayat Vakfı olarak yaptığınız faaliyetlerden kısaca bahsedebilir misiniz?

Hayat Vakfı Elazığ şubesi olarak bayan öğrencilerimize yönelik haftada bir bayan hoca tarafından tefsir dersleri yapılmaktaKIŞ2017 HSVbülten

61

İ SAT N AK NA BR UA L

Hayat Vakfı Akademik Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Doç Dr İlker İnanç Balkan İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları AD

Hayat Çınarından bir dal daha sürgün verdi: Hayat Vakfı Akademik Eğitim ve Danışmanlık Merkezi (HayatAkademi) Kasım 2016’da Prof Dr Mahmut Gümüş başkanlığında kurulan merkez; sağlık alanı akademisyen adaylarına yönelik “Makale Atölyesi” başlıklı on haftalık eğitim programı ile çalışmalarına başladı.

HayatAkademi; Türkiye’de sağlık alanında sürdürülen akademik eğitimin ve üretilen

62

HSVbülten KIŞ2017

bilimsel bilginin kalitesini artırmayı; çağdaş bilim dili ve felsefesini kadim değerlerimizle buluşturmayı; sağlık ve ilişkili alanlarda çalışan akademisyenler ve akademik çalışma yapmak isteyen tüm bilim insanlarına etik değerler temelinde/çerçevesinde bilimsel ve sosyal destek üretmeyi ve danışmanlık vermeyi hedefliyor.

Bu hedefler doğrultusunda; •

•

Ulusal ya da uluslararası katılımlı kongre, sempozyum, çalıştay, kurs, konferans, seminer gibi bilimsel toplantıların düzenlenmesine katkıda bulunmayı, Bilimsel araştırma projelerinin belirlenmesi, planlanması, bütçelendirilmesi,

•

•

•

Hakan Ertin, İlker İnanç Balkan, Cumali Karatoprak, Hasan Demirhan, Ahmet Elbay, Ahmet Salduz ve İrem Salduz’dan oluşan Yürütme Kurulunca çalışmalarını sürdüren HayatAkademi; hedeflerine emin adımlarla yürüyebilmek için Hayat Vakfı ailesinin her branştan tüm gönüllülerinin katılım ve desteğini bekliyor.

İ S TA N B U L

•

resmi kurum ve etik kurullara başvurularının yapılması, kaynak temin edilmesi, yürütülmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi, sunulması, bilimsel makaleye dönüştürülmesi ve yayın aşamalarıyla ilgili danışmanlık verip olabildiğince destek sağlamayı, Bilimsel araştırma, yazarlık, hakemlik ve yayıncılık süreçlerinde akademik yetkinliğin arttırılması hedefine yönelik eğitim ve sertifikasyon programlarının düzenlenmesine katkıda bulunmayı, Sağlık alanında lisans, lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerine usta-çırak eğitimi (yönderlik-mentorluk) olanağı sağlamayı, yabancı dil eğitimini desteklemeyi, yurtdışı eğitim danışmanlığı ve desteği sağlamayı, Akademik alanda ödüller ihdas etmeyi, ödül sahiplerinin uygun projelere ve genç akademisyenlere öncülük etmesini temin etmeyi, Akademisyenler ve akademisyen adayları arasında güncel ve üretken bir ilişkinin tesis edilebilmesi için gerekli buluşma ortamlarını oluşturmaya yönelik çalışmalar yapmayı

Doğrusu heyecan verici.

Allah kolaylıklar versin!

planlıyor.

KIŞ2017 HSVbülten

63

S İAVN AK SARA

ŞEHRE GÖNÜLDEN BİR SELAM Dr Münevver Şeker Aile Hekimi

Sivas Hayat Vakfı olarak 2016-2017 eğitim döneminde yapacağımızı duyurduğumuz Şehir Gezisi etkinliğini gerçekleştirdik.

Sonbaharın bize sunduğu güzel bir günde Vakıf gönüllüsü ve tarih öğretmeni Ömer Demirel hocamızla çok öğretici ve çok keyifli, hızlı bir Sivas turu yaptık.

64

HSVbülten KIŞ2017

Turumuza mekanın estetik zevkle buluşmasının en güzel örneklerinden biri olan Abdiağa Konağı’ndan başladık. Hocamız konağın özelliklerini anlatırken nostalji kokan sedirlerine oturup küçük güzel pencerelerinden bakarak yaklaşık 300 yıl öncesine ait bir sokağı hayalimizde canlandırmayı denedik.

Şehrin en eski hanlarından biri olan Subaşı Hanı ortasında yer alan küçük havuzdan su içerken direklere bağlanmış atların homurtusunu, yorgun tüccarların nefesini, deve kervanlarının çan seslerini duymayı denedik.

Konaktan çıktıktan sonra şehrin güneybatı yönündeki surların olduğu yerlere kadar yürüdük.

Burada hocamız bize şehrin Bizanslılar döneminden itibaren kuruluş şemasını, halen ‘Kale’ olarak isimlendirmeye devam ettiğimiz ancak o dönemlere ait kalıntıların maalesef bulunmadığı şehrin en yüksek noktasındaki Kale’yi, oradaki iç surları, güvenlik sistemlerini ve şehrin farklı yönlerindeki giriş-çıkış kapılarını anlattı.

Surların olduğu bölgeden şehir merkezine doğru yürürken Şeyh Çoban Türbesi ve hemen yanı başındaki Şeyh Çoban Çeşmesini ziyaret ettik. Şehrin İslam’la tanışmasında önemli katkısı olan bu isimsiz neferin türbesi önünde saygı ve minnettarlıkla duamızı ederken çeşmenin suyunun akmamasına hayıflandım. Sanki bu su akıyor olsaydı ve ona dokunabilseydim yüzlerce yıllık bu zaman farkı ortadan kalkacak, onların selamını yakinen alıp daha canlı bir bağ kurabilecekmişim gibi geldi.

S İAVN AK SARA

topraklardan da çok önemli katkılar sağlanmış.

Varlığını halen sürdüren bu binaların görkemini, taş oyma sanatında varılan zirveyi, ince matematiksel zekayı bu gezimizde yeniden ve daha derinden hissetme imkanı bulduk. Şehre hem ruhen hem de şeklen kimlik kazandırmış olan bazı cami, hamam ve türbeleri gezip kısa hikayelerini dinledik.

Her biri çok derin bir tefekkürün, ustalığın ve emeğin ürünü olan ve bu nedenle ayakta kalmayı başarabilmiş ve neredeyse her gün hızla önlerinden geçtiğimiz bu eserlerin önünde durup onlara kulak verdiğimizde hepsinin adeta ‘’yavaşla’’ der gibi fısıldadıklarını duyduk .’’Yavaşlayın, durun, görün, hissedin ve anlamaya çalışın. Hakikatle temas etmenizi sağlayacak güzel, güçlü ve gerçek olan şeyleri ıskalamayın…’’

Bu gezimiz esnasında hem içinde yaşadığımız şehirle farklı bir ünsiyet kurmayı başarabildiğimiz hem de örnek ve güzel bir insan olan Ömer hocamızla tanışmış olduğumuz için kendimizi özel ve mutlu hissettik. Sizler de Yaradan Rabbin adıyla bir mekan ve tarih okuması yapmaya niyetlenirseniz şehrimiz ve bizler buradayız.

Bekleriz..

Sivas, Anadolu Selçuklu Devleti’nin en önemli vilayetlerinden biri olmuş; Gökmedrese, Çifte Minareli Medrese, Buruciye ve Şifahiye Medreseleri gibi dönemin çok önemli üniversitelerini bünyesinde barındırarak tarihinin en parlak dönemlerini yaşamış ve İslam’ın serüvenine bu

KIŞ2017 HSVbülten

65

S İAVN AK SARA

Hayat’la Yeniden Fatma Kevser Ayhan Cumhuyet Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. Sınıf

Bir dostun ‘Hadi çay içelim, muhabbet edelim.’

Ben doktor olacaksam hassasiyetlerim olma-

şeklindeydi vakfa ilk davet edilişim. Daha ön-

lıydı. Sadece anatomi ezberlemek değildi yaşa-

ceki çağrılara cevapsızlığıyla girdim o kapıdan,

mak, bunun için mi gönderildim sanki. İbadetin

sonra da çıkasım gelmedi zaten. Beni karşıla-

sadece 5 vakit geri kalan zamanın dünya olma-

maları, muhabbetleri, çayları bağladı ilk başta…

dığını öğrendim. Her nefes alışım Allah adına

Hayatındaki en önemli dertleri komite olan bir

olmalıydı. Ezberlediğim surelerin anlamını bile

topluluğun içinde dertsizdim ve kendime bir

okumamıştım oysa onlarla yaşamam gerekirdi.

dert buldum bu vakıfta ‘Derman arardım derdi-

Çok okumam gerektiğini hiç durmamam gerek-

me, derdim bana derman imiş’ yine dermanımı

tiğini öğrendim. Bir toplu iğne başının çay ka-

burada buldum.

şığına dönüşmesiydi vakıftaki sohbetler, yüzey alanı arttıkça bilmediklerimle temasa geçtim.

66

HSVbülten KIŞ2017

S İAVN AK SARA Esma dersleriyle Kur’an-ı Kerim okumak daha

di. Artık güzel kitap okumaya ve tahlil etmeye

da güzelleşti. Ayetin sonundaki o güzel tını be-

başladım.

nim için anlam kazanmaya başladı. Haşr suresinin son 3 ayeti dakikalarca düşünmeme neden oldu. Bir İhlas suresi ‘namazda okunan kısa sureler’ tanımından çıktı artık. Her seferinde kendini bana anlatan Rabbimi dinlemeye başladım sonunda.’Bir şeyler sarsıp değiştiriyor insanın içinde başkalaştırıyor. Şimdi kıldığın tüm namazları yeniden kılmak istiyorsun. Çünkü zannın güzelleşmiş ve büyümüştür…’ demiş Abdurrahman Cahit Zarifoğlu. Tam da beni an-

Tefsir dersleri… Cuma günü o kadar ders yoğunluğunun üstüne daha da ders kaldıramam dediğimde nefes aldığım zamanlardı. ‘Hiç bu şekilde düşündün mü?’ diyordu her ders bana.

O ayeti tekrar tekrar okumalıydım.

Peki ya kavramlar… Her şeyin anlamını yitirip değersizleştiği bu zamanda bir kelimenin bu kadar çok şeyi ifade etmesi şaşırttı beni. Bir kelimeyle bir ders biter mi? Bitmiyor işte bir ‘şirk’

latmış satırlarında…

kelimesi 3 dersimizi aldı.

Edebiyata da farklı bir bakış açısı gelişti bende.

Daha anlatmadığın nice dersler oldu, misafir-

Tam bir sayısalcı kafasındaydım kendimce ama ‘şahsiyetler ‘derslerinde konuşulan şair, yazar, eserlerden uzak kalamazdım. Onları da bilmeliydim. Bu da beni okumaya sevk etti. Okudukça sevdim, güzel şeymiş edebiyat.

Güzel bir toplulukla güzel bir kitap okumak da güzeldi. Sayfalar bitsin diye değil tahlil etmek

lerimiz geldi. Ben her seferinde bir şeyler fark ettim kendimde. Beni okumaya, araştırmaya, düşünmeye iten her ders için teşekkür ederim. Çoğu öğrenci için anlamı olmayan bir an önce kurtulmak istedikleri Sivas’ı sevdirdiniz bana. İyi ki varsınız bana hayat oldunuz. Nice canlara hayat olmanız dileğiyle…

için okumak da bu vakıfta öğrendiğim bir şey-

KIŞ2017 HSVbülten

67

KÜTAHYA

Hayat Vakfı Evleri Emine Betül Coşkun

Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf

Ben Hayat Vakfı evlerinde bir yıla yakın süredir ikamet etmekte olan Dumlupınar Üniversitesi 2.sınıf öğrencisi Emine Betül. Mevlâna’nın şehri Konya’dan gelip Çiniler Diyarı’nda başladığım öğrencilik hayatımda bana eşlik eden Hayat Vakfı evleri hakkındaki nacizane düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istedim :) Ravisinin Hz. Ebu Hureyre (ra) olduğu şu değerli hadisimizde Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki; Şeytan bir kişiye haset eder, iki kişiye de eder. Ama üç kişi olunca kast edemez.

Bu Hadis-i Şerif zaten mezkûr konumuzun Hayat Vakfı evlerinin bize sağladığı tartışılmaz nimeti açıklıyor. Ev arkadaşlarımız ile birbirimize olan desteğimiz sadece yeterli olamadığımız tıbbi konular değil; manevi eksikliklerimizi de tamamlıyor. Her akşam birkaç saatlik çalışma çabamızın arasında çay eşliğinde yapılan muhabbetler; ailesinin sıcaklığının içinden kopup gelmiş talebeler için ilaç gibi oluyor. Hayat vakfı öğrencileri olarak yurt, apart, veya diğer kurumlar yerine ev tercih etmemizin en büyük sebeblerinden biri

68

HSVbülten KIŞ2017

de aile sıcaklığını kaybetmeyecek olmamız...

Bunların yanısıra; annemizin eteğinde biraz kaçamak yapabildiğimiz sorumluluklarımızdan burada kaçamayacağımızı, kaçmayacağımızı da söylemek isterim.

Evde başlattığımız düzen ve nizamı dört dörtlük sürdürebilmek adına geliştirdiğimiz sorumluluk bilinci hem vakıf evi sürecimizde hem de sonrasında elbette ki bize yadsınamaz katkılar sağladı, sağlayacaktır da.

Hayat Vakfı misafirliğimiz; biz dertli öğrencilere hem içimizdeki insana yardım etme isteğine hem de uhrevi benliğimizi geliştirebilme tasasına istinaden yol kat etmemizi sağladı. Zaten vakıftan haberdar olan az çok donanımlı talabelerle kurulmuş bir ev olması, Hayat Vakfı evlerini daha uzun soluklu, gerçekçi ve amacına uygun kılıyor. Hayat vakfı evi sakinleri olarak tıp sürecimiz boyu buradan ayrılmamak dileği ve duasıyla...

İSTANBUL

HSVöğrenci Kültür&Medeniyet Çalışma Grubu Hakan Sevim

Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf

Yeni fikirler beraberinde değişiklikleri getirir. Değişiklikler de tazelenmeyi sağlar. 2004’ten bu yana süregelen Hayat Vakfı Öğrenci Kozası olarak bu yıl yeni fikirlerin ışığında birkaç değişiklik düşündük ve buna ilk olarak Kültür&Medeniyet Çalışma grubunu toplamakla başladık. Hayat Vakfı bünyesinde dönemlik öğrenci faaliyetlerini bireysel sorumluluklarla yürüten Öğrenci Kozası olarak, faaliyetlerimizi ana başlıklarının altında toplayıp çalışma grupları eşliğinde eleştiriye daha açık ve daha hızlı bir şekilde yürütebileceğimizi öngördük. Böylece faaliyetlerin başlangıcından bitişine kadar her alanında taze fikirler ile beslenip en doğruyu en hızlı şekilde yürütmek istiyoruz.

Birbirinden güzide arkadaşlarımızı topladığımız bu toplantı hem yeni sistem için bir tanışma toplantısı hem de 2017-2018 dönemi için kültürel faaliyetlerimizin toplantısı oldu. Buluşmamızda hem planlanması yapılmış olan Fotoğrafçılık Atölyesi, Belgesel ve Film Okumaları vb. faaliyetlerini değerlendirdik hem de çalışma grubumuzdaki arkadaşlardan yeni faaliyetler için fikir aldık.

Yeni faaliyetlerin ilk meyvesi olan Tarihi Şehirde Tarihi Geziler Serisi’nin tohumunu da yine bu buluşmada atmış olduk. Önümüzdeki dönem için planladığımız çalışma grupları; Eğitim Faaliyetleri Çalışma Grubu; Bilgi şüphesiz ki günümüzün en kudretli silahıdır. Çünkü günümüzde yeni öğrenilen bir bilgi siyasetten ekonomiye her alanda dengeleri yerinden oynatmaktadır. Bilginin en hızlı elde edinildiği bu çağda boşa vakit kaybetmemeli ve kendimizi eğitmeliyiz. Öğrendiğimiz yeni bilgilerle yeniden dirilmeli ve ilim alanında neslin en iyisi olmaya çaba göstermeliyiz. Eğitim Çalışmaları Grubu olarak bu noktada bilgilenmeyi ve entelektüel olarak da alanımızın

en donanımlısı olmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda yapmayı planladığımız söyleşiler, okumalar, eğitim kampları ile ilmi alanda kendimizi geliştirmeyi, İngilizce Grubu, Sağlık Pratiği Atölyeleri gibi projelerle de çağımızın en büyük silahı olan bilgiyi pratiğe dökmeyi hedefliyoruz.

Kültür ve Medeniyet Eğitim Çalışmaları Grubu; Medeniyetlerin kesiştiği yerdir İstanbul, farklı kültürden insanların bir arada yaşadığı, kültürel etkileşimlerden doğan güzellikleri yerdir bu tarihi şehir. İşte bu yüzden İstanbul’da üniversite okumak iki üniversite bitirmek gibidir, derler. Kültür ve Medeniyet Çalışma Grubu olarak sizlerle yeni ufuklara açılmak ve bu güzide şehirdeki zamanımızı hep beraber doldurmayı hedefliyoruz Gerek İstanbul’u daha yakından tanımak için yapmayı planladığımız Tarihi Gezilerle gerek de Fotoğraf Atölyesi ile sizleri yeni denizlere yelken açmaya davet ediyoruz.

Spor ve Sosyal Faaliyetler Grubu; Bilginin yanında eğlenmenin de insan ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacı giderirken de uygun ortamları gözetmenin eğlenmeyi daha da bereketlendireceğini düşünerek kurduğumuz bu grupta gerek sportif faaliyetlerle gerek de kamplar ve geziler ile eğlenerek dostluk bağlarımızı kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz.

Medya ve İletişim Çalışmaları Grubu; Günümüzde olağanüstü hızla gelişen Sosyal Medya araçlarını etkili kullanmayı kendimize görev bilip kurduğumuz bu grupta medyanın etkili ve düzgün kullanımı ile ilgili faaliyetler yürütüp, eğitim programlarımızla sizleri desteklemeyi düşünüyoruz.

KIŞ2017 HSVbülten

69

İSTANBUL İSTANBUL

Bir Güne Sığmayan İSTANBUL Muhammed Yasin Bardakçı İÜ İstanbulTıp Fakültesi 3. Sınıf

Bu Şehr-I Sitanbul Ki Bî Misl Ü Behâdır Bir Sengine Yek-Pare Acem Mülkü Fedadır Sözlerime İstanbul’un kıymetini vurgulayan Nedim’in beytiyle başlamak istiyorum. İstanbul’a yeni geldiğimiz zamanlarda büyüklerimizin çeşitli gayretleriyle bize aşıladığı İstanbul sevgisi, artık yayılmak istediği yeni kişiler görmeye başlamıştı.

ETKİNLİK

Evet onlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden hayatlarını tayin edecekleri hayallerinin peşine düşen üniversiteye yeni başlayan öğrencilerdi. Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı erkek kozası olarak, İstanbul’a yeni ayak basmış olan üniversite öğrencilerine yönelik düzenlenen bir tarih ve medeniyet yolculuğuna çıkalım istedik.

70

19 Kasım 2016 tarihinde vakfımıza yakın yerde bulunan Cerrah Mehmet Paşa camisinde sabah namazı ile başlayan gezi programımız daha sonra vakıfta kendi gayretlerimizle hazırladığımız zorlansak da daha neşeli anlar geçirmemize vesile olan bir hayat kahvaltısıyla devam etti.

Kahvaltının ardından aracımıza binerek ilk durağımız olan Eyüp Sultan’a doğru yola koyulduk. Rehberimizin aktardığına göre Osmanlı’da padişahlar tahta çıktıkları zaman ilk icraatları Eyüp Sultanı ziyaret etmek olurmuş. Eyüp’te rehberimizle buluştuktan sonra yaklaşık 2 saat Eyüp Sultan Haz-

HSVbülten KIŞ2017

retlerinin huzurunda, çevre tarihi yapılarda ve mezarlıkta tarihimize hayran kalarak, ağzımız açık bir şekilde rehberimizi dinledik. Eyüp Sultan’dan sonra aracımızla Pierre Lotti’ye çıktık , güneşli bir gündü ve nispeten kalabalıktı. Kendimize manzaranın tadını çıkarabileceğimiz bir yer bulduktan sonra başladık İstanbul eşsiz güzelliğini seyretmeye bir yandan da kulağımız rehberimizdeydi. Karşımızda duran 7 tepeyi ve hepsinin kuruluş hikayelerini anlatıyordu. 6 tepe üzerinde sultan camisi bulunmasına rağmen C. Mehmet Paşa Caminin olduğu tepe sultan camisi değil bu yazıyı okuyan kimselerin bunu araştırmasını istiyorum oldukça eğlenceli bir hikayesi var.

Daha sonra Panoroma 1453 müzesini ziyaret ettik ve İstanbul’un fethini bir kez daha gururlanarak hissettik. Öğle vakti köfte ekmek molası verdikten öğle namazını da ikame ettikten sonra nefesi Topkapı Sarayı’nda aldık, saat 3 olmuştu ve ne yazık ki kapanmasına bir saat vardı. Kalan zamanımızı daha verimli bir şekilde geçirebilmek için rehberimizin seçimlerine Topkapı Sarayı’nda hızlı ve öz nitelikte bir geziye başladık. Ve gezimizi ikindi namazının ardından tamamladık.

Gezimiz boyunca İstanbul’un her taşının farklı bir etkileyicilikte olduğunu gördük. Eyüp’te huzurlu ve manevi bir gün doğuşuna şahitlik ederken Topkapı Sarayı’nda ihtişamlı bir şekilde güneşin batışını izledik. Gezdiğimiz yerleri 1 güne tamamen sığdıramadığımızı görmemiz ve bu yerlerin İstanbul’un daha nice yerlerinden sadece az bir kısmı olduğunu bilmemiz bizi bahar dönemi için daha geniş çaplı ve eğlenceli geziler düzenleme noktasında motive etti. Gezi sırasında samimileşen ilişkilerimiz ise arzu ettiğimiz diğer amaçlarımızdan biriydi. Kardeşlerimizle edindiğimiz bu arkadaşlık ilişkilerinin nice hayırlara vesile olması ve diğer etkinliklerde buluşabilme dileğiyle ayrıldık.

İSTANBUL

Kan Bağışı Kampanyası Dr Zeynep Nur İncekara HSV Öğrenci Kozası Başkanı

Sosyal medya artık birçok haberi anında duymamızı ve paylaşmak istediğimiz duyuruları hızla elimizin ulaşmadığı yerlere ulaştırmamızı sağlayan bir iletişim aracı oldu. Sosyal medyanın hızlı duyuru ve anında cevap imkanı sunuşunu yakın zamanda Kızılay’ın “kan stoklarımız eksildi” çağrısında görmüş olduk. Twitter üzerinden yapılan çağrı retweetler ile hızlıca yayıldı ve dalgalar halinde gelen kan bağışı paylaşımlarına dönüştü.

Vakfımızın merkez binasında düzenlediğimiz kan bağışı organizasyonuna ilgi büyük oldu.

Uzun bir duyuru süresi olmamasına rağmen imkanı olan dostlarımız bizleri yalnız bırakmadı. Önceden olsa kan bağışı denince zihnimizde soğuk bir şeyler canlanırdı belki. Fakat bu etkinliği kendi evimizde ve ailemizin fertleriyle yapınca onun da nasıl sıcacık bir işe dönüştüğünü görmüş olduk.

O gün (13 Ocak 2017) güzel muhabbetler edildi, kan bağışlandı, tatlılar yendi. “Böyle olduğunu bilseydim ben de vakıfta kan verirdim” diyen dostlarımız da oldu, “ilk defa bu organizasyonla vakfa geldim” diyen yeni dostlarımız da. Dr Ahmet Özdemir’in muayenesini Dr Kerem Kınık’ın yaptığı kare herkesin yüzünde tebessüme dönüştü. Kimileri “iğne biraz büyükmüş” derken kimileri kan verirken yandaki arkadaşıyla espri yapıp gülmeye devam etti. Bazı dostlar kan vermek için gelip bağış şartları nedeniyle kan veremese de muhabbetten paylarına düşeni aldılar. Özveriyle çalışan Kızılay ekibi de muhabbete kendini kaptırmış olacak ki “bir daha organizasyon yapacak olursanız biz yine gelmek isteriz” dediler. Sorumluluk bilinciyle çıkılan ve muhabbetle yürünen yolun sonunda bir günde toplam 75 ünite kan bağışı yapılmış oldu.

Kan bağışı konusunda farkındalık oluşturan bu

organizasyonun hazırlık aşamasında büyük emek harcayan Muhammed Yasin Bardakçı ve Dr Veysel Dinç’e, bağış gününe kadar bağışla ilgili tüm soru işaretlerimizi yanıtlayan Dr İrem Yüksel Salduz’a, organizasyonumuza yerinde nezaret eden Dr Kerem Kınık’ın şahsında Kızılay ekibine ve bizimle olan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.

Kızılay’ın 17 bölgede 65 merkez ile sürdürdüğü çalışmalara ve kan bağışına dair tüm detayları kanver.org adresinde bulabileceğinizi hatırlatırken, kan bağışı hususunda uzun vadeli projeler üzerinde çalışan gönüllülerimiz olduğunu belirtmek isteriz.

Unutmayın: #KanAcilDeğilSürekliİhtiyaçtır #1kan3 can

ETKİNLİK

Tam da bu noktada aklımıza haklı bir soru geldi: Biz bir sağlık ve sosyal hizmetler vakfı değil miyiz? Cevabını hepimizin bildiği bu sorunun ahirinde kollarımızı sıvadık, her anlamda :)

KIŞ2017 HSVbülten

71

İSTANBUL İSTANBUL

Belgesel Söyleşilerinin İlki;

Beyaz Kasklılar Yasir Demirci İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 5. Sınıf

Geçtiğimiz dönemde çeşitli konularla ilgili birçok belgesel izleme fırsatım oldu. Birçoğu gerçekten üzerinde konuşulması ihtiyacı olan yapıtlardı. Arkadaşlarımla bunları paylaşırken acaba bir belgesel okuması mı yapsak diye bir fikir ortaya çıktı.

Aralık ayının ikinci haftasıydı ve hızlı hareket etmeyecek olsaydık sınav haftalarımıza denk gelme ihtimali yüksekti. O dönem mazlum Halepli kardeşlerimizin Halep’ten ayrıldıkları dönemdi.

Konuştuğumuz belgesellerden birisi olan Beyaz Kasklılar’ın da gündemle çok ilişkili olması hasebiyle üzerine konuşmanın yerinde olabileceğini düşündük. Belki biraz vaktin darlığından belki de sınav dönemimizin yaklaştığından aklımıza davet edecek uzman bir konuk gelmedi aklımıza gelen konuklar da müsait olamadılar.

ETKİNLİK

Bu sırada arkadaşlarımızdan birisinin aklına bu farkındalık artıracak ve bizi düşünmeye sevk edecek etkinliğe farklı bir boyut kazandırmak geldi.

“Neden bilet satıp gelirini Halepli kardeşlerimiz için harcamayalım ki” dedi. Hızlı bir şekilde biletlerimizi bastırıp etkinliğimizi çevremizde yayma çalışması içerisine girdik.

72

Bu arada acaba bunun gibi belgesel okumalarını düzenli yapabilir miyiz fikirleri dolaşmaya başlamıştı. Belgesel gösterimimizi 1 hafta boyunca çevremizde duyurmaya başladık. Cihannüma derslerimizde, halkalarımızda ve fakültelerimizde gönüllü arkadaşlarımız öğrencilere ve hocalara bilet satmaya başladılar. Kaç bilet sattığımızı net olarak saymadık ancak etkinliğimizin sonunda 300 bilet değerinde bir hayrı Kızılay aracılığıyla mazlum kardeşlerimize ulaştırmaya vesile olduk.

Belgesel gösterimimizin ilk aklımıza gelen ödevini ise spontan bir şekilde sağlayabildik. Davetimize iştirak eden Havva Sula ablamızla spontan rica-

HSVbülten KIŞ2017

mız üzerine belgeselimiz üzerine birkaç kelam ettik. Programımızın kapanışını ise geçtiğimiz hafta boyunca halkalarımızda Suriyeli mazlum kardeşlerimiz için yaptığımız hatimlerin duasını okuyarak yaptık.

Programımızın devamında yapacağımız Belgesel Söyleşileri’nin planlamaları devam etmekte, sırayla bir gündem bir sağlık temasıyla ayda bir icra edilmesi düşünülmektedir. Her ayın ikinci çarşambası düşünülen belgesel söyleşilerimizin ikincisi Extremis belgeseliyle devam edecek. Hospis’i işleyen belgeselimizle ilgili belirlenen makaleler etkinliğimizin duyurusu ile birlikte paylaşılacak.

Makaleleri okuyup gelen arkadaşlarımız oturum başkanının eşliğinde konuyu derinlemesine tartışacaklar.

SİNEMA HSVöğrenci

SİNEMA GÖSTERİMİ

22 ARALIK

2016 PERŞEMBE

17:00 İbn-i Rüşd Salonu

BEYAZ KASKLILAR Suriye’deki sivil hedeflerin üzerine hergün bombalar düşerken, mazlum halkın yardımına ilk koşan gerçek kahramanların hikayesi...

BİLET ÜCRETİ

10 TL Halepten tahliye olan kardeşlerimizin yaralarını sarmak için..

Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0212 632 8579 hayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr

İSTANBUL

HSVkadın Düzce Ziyareti Emine Yıldırım Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Sınıf

Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı Kadın Kozası Mensupları Düzce Şubemizi ziyarete geldiler.

Kahvaltı hocalarımızın ve bizlerin kendimizi tanıtmamızla başladı. Hayat Vakfı ile nasıl tanıştıklarını anlatan hocalarımız ülkemizin hangi günlerden geçtiğini canlı birer tanık olarak bizlere anlattılar. Göğüsledikleri zorlukları, dikenli yolları anlatan hocalarımız hayatın gayesinin yalnızca Allah rızası olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattılar. Hayatın sayfasından kopan her günle beraber sorumluluklarımızın artacağını, öğrenciler olarak bizlerin bugünleri en kıymetli hazine olarak görmemiz gerektiğini kulağımıza küpelediler.

Her biri birbirinden değerli hocalarımızın abla samimiyetindeki öğütlerini dinledik, aldık ve yüreğimizin en özel yerlerine koyduk. Bizler bir tohum olarak nasıl filiz vereceğimizi sorduk.

Onlar da bu yolu vefasıyla cefasıyla anlattılar.

Hocalarımızın anılarıyla hem güldüğümüz hem düşündüğümüz deneyimlerini heybemizin cebine attığımız, hem karnımızı hem de gönlümüzü doyurduğumuz, bol muhabbetli bir gün oldu biz öğrenciler için.

Kapanışı keyifli bir Düzce gezisi ile noktaladık.

Gezi esnasında verimli sohbetler devam etti.

Tadı damağımızda kaldı, tekrar görüşmek dileği ile....

KIŞ2017 HSVbülten

ETKİNLİK

Kadın Kozası Yürütme Kurulu ve Düzce Şubemizde görev alan hocalarımızla gerçekleştirdiğimiz kahvaltıda çaydan gönlümüze akan bir muhabbet vardı.

73

DÜZCE İSTANBUL

HSVöğrenci Kız Kampı Nadide Acar İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 2. Sınıf

iki gün boyunca o tohumları sulamaktı. Gittiğimiz akşam yerleşme işlemi tamamlanınca hep birlikte muhabbet ettik, tanıştık ve olmazsa olmazlardan çayımızı içtik. :)

ETKİNLİK

Hayat Vakfı Öğrenci Kozası tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Geleneksel Kız Öğrenci Kampını Türkiye Diyanet Vakfı Kocaeli Kartepe Eğitim Merkezi’nde 8-9-10 Aralık tarihinde gerçekleştirdik.

Vakfın öğrencilerinin hem birbirleriyle hem de vakfın yeni mezun ve eski ablalarıyla tanışıp kaynaştığı, bol muhabbetli bir kamp oldu.

74

Hazırlık aşamasında gönüllü ekiplerimiz ile kamp sonunda hediye edilmek üzere el emeği papatyalar hazırlandı, hediyeler paketlendi, planlamalar yapıldı. Görev alan tüm arkadaşlarımız oldukça heyecanlıydı. Cuma akşamı kamp alanına vardığımızda görevli arkadaşlar kimlerin nasıl kalacağını çoktan belirlemişti, oda arkadaşları belirlenirken özellikle aynı fakülteden aynı sınıftan olan öğrencileri bir araya getirmeden karma bir liste oluşturuldu, amaç yeni yeni muhabbetlerin tohumlarını ekip

HSVbülten KIŞ2017

Kamp içerisinde gerçekleştirdiğimiz grup çalışmalarında ablalarımızın birikimlerinden de istifade ederek Kur’an-ı Kerim’den ayetleri tefekkür etme, kendimize dersler çıkarma fırsatı bulmuş olduk.

Bu çıkarımların sadece orada kalmayıp hayatımızda yer edebilmesi için “kamptan sonra” diyerek planlar yaptık, birbirimize sözler verdik. Gün içinde akşam için el birliğiyle ikramlar hazırladık, masa tenisi, langırt ve voleybol oyunları ile keyifli vakit geçirip muhabbetimizi pekiştirmiş olduk. Akşamüstü gruplarımız, öğrendiklerini tüm kamp katılımcılarına aktarmak üzere hazırladığı sunumları paylaştı.

Daha sonrasında kelime oyunları ve bilgi yarışmaları ile geceyi sonlandırdık. Pazar günü ise vakfımızın ablalarından Hediye Akbıyık ile bir söyleşi gerçekleştirdik, kıymetli tecrübelerinden istifade ettik ve daha sonra hep birlikte paintball oynamaya gittik. Oyun alanından ayrılıp otobüsümüzle İstanbul’a doğru yol almaya başladık. Yolculuk sırasında kampımızın değerlendirmesini yaptık, ve nice birlikteliklere diyerek kampımızı tamamlamış olduk.

Hem muhabbete hem de eğlenceye doyduğumuz, kardeşlik bağlarımızı güçlendirdiğimiz ve Hayat’a olan aidiyetimizi arttırdığımız bir hafta sonu geçirmiş olmanın huzuru ile ayrıldık.

İSTANBUL

Kültürümüze Yön Verenler Büşra Özkul

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 4. Sınıf

Yılın son gününde, bir Cumartesi Semineri’ni daha gerçekleştirdik. Öyle ki sadece son 1 yılı değil, yılları sorgulayıp, düşündük ve konuştuk “Kültürümüze Yön Verenler” başlığıyla. Her bir cümlesini pür dikkat dinleyecektik Mahmut Bıyıklı’nın. Çünkü az sonra bahsedeceği her bir cümle, her bir şahsiyet ayrı ayrı dünyaların, manevi deryaların temsilciliğini yapacaklardı.

SEMİNER HSVöğrenci

31 ARALIK

Kültürümüze Yön Verenler

2016 PA Z A R 13:00 Hanımlara Özeldir

Öncelikle 100 yıl geriye götürdü bizi konuşmacımız.

Mahmut Bıyıklı Gösterdiği örneklerin tamamına “Haşa!” tepkisi verdik. İçi boşaltılmaya çalışılan bir değerler silsilesinden bahsediyordu. Amentü’ye karşı yazılan yeni bir amentü, Ezan-ı Muhammediye’ye karşı yazılan uyKüçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul durma bir ezan, Mevlid-i Şerif’e dahi oluşturulmuş bir 0212 588 2545 0212 632 8579 alternatif... Evet, toplumun maruz kaldığı şekillendirhayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr me faaliyetlerinin en bilinen örnekleriydi bunlar. Ne kadar biliniyor olsa da inanılması zor örnekler. Şunu da görüyorduk; Allah isminin yerine yerleştirilen insan isimlerinden; ideolojilere verilebilecek en büyük zarar, önemli addedilen kişilerin insanüstü bir varlık şeklinde tasviri imiş.

Toplumdaki öncülerin yanında toplumun da bu değişim sürecindeki direncinden bahsediyoruz. Bu arif milletin, koparılmaya çalışıldığı kimliğine sahip çıkışını dinleme fırsatı buluyoruz.

Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0212 632 8579 hayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr

Konuşmanın her bir cümlesi kaynakları sebebiyle zihinlerimizi adeta tazeledi. Mahmut Bıyıklı hocamızın hitabeti ve konular arasında kurduğu bağlar daha önceden hiç düşünmediğimiz yönleriyle son yüzyıla bakabilmemize vesile oldu. Böylelikle konunun bize düşen kısımlarına geçtiğimizde farklı bir motivasyonla dinledik kendisini. Yüzde yüz haklı olduğumuz davalarımızın bile sahipsiz kalışı, eğitimde aldığımız/ alamadığımız yol, kültür, şehir, mimari ve estetikteki son durumumuz içimizi karartsa da bunu düzeltecek tek şeyin, her birimizin bulunduğu yerin hakkını verebilmesinden geçmekte olduğunu anladık. Ecdadımızda gördüğümüz imanı, adaleti, asaleti, azmi ve estetiği yeniden canlandırıp sürdürebilmek için bizlere sadece yürümenin yetmeyeceğini, artık koşmamız gerektiğini anlamış olarak seminerimizi sona erdirdik.

ETKİNLİK

Ve bunlar sürüp giderken toplumun özüne sahip çıkmak; yitirilmeye, alternatifleri oluşturulmaya çalışılan değerleri korumak isteyen mihenk taşı şahsiyetler de vardı. “Ben böyle durmayacaktım dili bağlı...” diyen İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’ten; insanlara “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!” diyen Necip Fazıl’dan; Diriliş Neslinin Amentüsü diyerek yeni bir neslin inşasını dert edinen Sezai Karakoç’tan sözü açıyoruz. Bu kıymetli edebî dünyanın muhafızlarının yanında, manevi dünyanın muhafızlarına da değiniyoruz. Bediüzzaman Said Nursi, Mehmed Zahid Kotku ve Mahmud Sami Ramazanoğlu gibi gönül insanlarının, gençliğin akaidi ve ahlakı için verdikleri çabaların önemini bir kez daha idrak etmiş oluyoruz.

KIŞ2017 HSVbülten

75

ETKİNLİK

İSTANBUL ELAZIĞ 76

HSVelazığ Faaliyetler Yarınına Sahip Çık

Cuma Toplantıları

Elazığ Hayat Vakfı ve Fırat Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin bir araya gelerek yaptıkları “Yarınına Sahip Çık” etkinliğinde bugünün çocukları olsalar da geleceğin yetişkini olacak olan yetim kardeşlerimizle bir araya gelindi. Tanışma niyetiyle yapılan bu etkinlikte gençlerle yaş

Her hafta öğrenci kardeşlerimizle bir araya geliyor, onların daha önceden belirledikleri konularda yine onların sunumlarıyla cumalarımızı daha bereketli geçirmeye çalışıyoruz. Yapmış olduğumuz toplantılarda öğrenci arkadaşlarımızın hem bireysel becerilerini geliştirmeyi hem de ekip ruhunu kazandırmayı amaçlıyoruz. Seçilmiş olan konuları hadisler ve ayetler ışığında hep birlikte öğreniyoruz.

gruplarına yönelik birebir ilgilenerek basit sağlık taramaları ve bilgilendirmeleri yapıldı, çeşitli oyunlar oynanarak güzel vakit geçirildi. Sosyal olarak ve topluma karışma anlamında sıkıntı yaşayan bu gençler ve üniversite öğrencileri arasında güzel diyaloglar kuruldu. İleride de devam etmesi öngörülen bu bağların temelinin atıldığı verimli bir etkinlik oldu.

HSVbülten KIŞ2017

ADIYAMAN

HSVadıyaman Ziyaret reçte yapmış olduğu çalışmalar anlatıldı. Özsayın, tüzük gereği birinci çalışma dönemi sona eren yönetim kurulu adına, geleceğe dönük hedefler üzerinde görüşlerini belirterek katılımcılardan da önerilerini istedi.

Dilek ve temenniler bölümünde, katılımcılar söz alarak fikirlerini belirttiler.

Hayat Vakfı Adıyaman Şubesi’nin ikinci Vakıf Meclisi toplantısı, vakıf gönüllüsü arkadaşlarımızın katılımıyla gerçekleşti. Toplantı, vakıf meclisi başkanımız Adıyaman İl Sağlık Müdürü Sayın Mehmet Emin Taş tarafından açıldı. Gündemle ilgili değerlendirmelerden sonra Adıyaman Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Harun Özsayın’a söz verildi. Özsayın, vakıf meclisinin tüzükteki işleyişini anlattıktan sonra faaliyet programını sundu. Faaliyet programında şubenin ilk üç yıllık sü-

Çocuk Merkezi Ziyaretleri Ocak ayı içerisinde Adıyaman Üniversitesi Rektörü Sayın M.Talha Gönüllü, Adıyaman İl Emniyet Müdürü Sayın Metin Alper ve Başbakan Başdanışmanı Sayın Murtaza Yetiş, Adıyaman Çocuk Merkezimizi ziyaret ettiler.

Adıyaman Üniversitesi Rektörü M. Talha Gönüllü’nün Ziyareti Üniversite Rektörümüz Sayın M. Talha Gönüllü, vakfımızın çalışmalarını takip ettiğini ve takdirle karşıladığını söyledi. Merkezde çocuklara yönelik faaliyetlerde üniversiteden ihtiyaç halinde her konuda yardımcı olabileceklerini belirttiler. Bu kapsamda üniversitenin Sosyal Hizmetler Bölümü ile irtibata geçilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca STK’cılık üzerinde fikir alışverişinde bulunuldu. STK’ların misyonu, önemi ve Üniversite-STK işbirliği çerçevesinde yapılabilecek faaliyetler üzerinde konuşuldu. Vakıfta gönüllü olarak faaliyet gösteren üniversite öğrencilerinden, üniversite hakkındaki görüşlerini soran Sayın Gönüllü, öğrencilerle samimi ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

ETKİNLİK

Vakıf Meclisi Toplantısı

Toplantıya misafir olarak katılan Başbakan Başdanışmanı Sayın Murtaza Yetiş, yapılan çalışmaları takdir ettiğini ifade etti. Öğrencilik döneminde İstanbul’da yaptıkları vakıf çalışmalarından bahsederek tecrübelerini aktaran Yetiş, şubenin başarılı çalışmalarının devamını diledi. Görüşlerini belirten diğer katılımcıların önerileriyle de gelecek 3 yıl için faaliyet planlaması yapıldı. Devam edecek yeni yönetime başarı temennileriyle toplantı son buldu.

KIŞ2017 HSVbülten

77

ADIYAMAN

HSVadıyaman Ziyaret oynamak istediğini dile getirerek yakın zamanda bunun için gerekli organizasyonu yapacaklarını ifade etti.

Başbakan Başdanışmanı Dr Murtaza Yetiş’in Ziyareti

ETKİNLİK

Adıyaman İl Emniyet Müdürü Metin Alper’in Ziyareti

78

Adıyaman İl Emniyet Müdürü Sayın Metin Alper, atanmasının hemen ardından vakfımıza ziyarette bulundu. Çocuklara yönelik yapılan bu tür çalışmaların çok önemli olduğunu ve Emniyet birimlerine yardımcı olduğunu belirten Alper, toplumsal huzurun sağlanması için devam etmesi gerekliliğini belirtti. Kendilerinin de gerekli her tür destek için hazır olduklarını ifade etti. Merkezde yapılan faaliyetler hakkında bilgi aldıktan sonra çocuklarla neşeli bir sohbet gerçekleştiren Alper, çocuklara bir teklifte bulundu. Çocuklarla polisevinin bahçesinde futbol ve çeşitli oyunlar

HSVbülten KIŞ2017

Aynı zamanda Hayat Vakfı gönüllüsü olan Başbakan Başdanışmanı Sayın Murtaza Yetiş, vakfımıza ziyarette bulundu. Çocuk merkezinin faaliyetlerinin anlatıldığı ziyarette, daha iyi çalışmalar için neler yapılabileceği üzerinde duruldu. Çocuk merkezinin her tür ihtiyacı için kendisinin elinden geldiğince yardımcı olabileceğini belirten Yetiş’e bugüne kadar ki desteklerinden dolayı teşekkür edildi. Görüşmede ayrıca Adıyaman’daki Suriyeli çocukların durumu ele alındı.

Bu çocuklar için çocuk merkezi bünyesinde şu an için kısıtlı olarak yapılan giyim-kuşam ve yemek yardımının daha geniş kapsamlı yapılabilmesi için organizasyon planlamaları yapıldı.

2016-2017 eğitim yılı birinci dönem sonunda, derslerine gerekli özeni göstererek çeşitli başarılara imza atmış olan öğrencilerimize, projemizin klasiği haline gelmiş olan karne kutlamasını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Projemizin gönüllü öğretmenlerinin hazırlamış olduğu partide, kurumumuzu süslemelerle renklendirdik ve çocuklarımıza tam bir balon şöleni ve keyifli bir gün yaşattık. Bu günümüzü, eğlenceli şarkılar eşliğinde yapmış olduğumuz danslarla da keyfimizi katmerleştirdik. Ayrıca çocuklarımızın bireysel başarılarında farkındalık oluşturmak maksadıyla, kendi isimlerine özel kupalar hazırlatarak başarılarını ödüllendirdik.

ADIYAMAN

ETKİNLİK

Hayat Çocuk Merkezi Karne Şenliği

KIŞ2017 HSVbülten

79

ETKİNLİK

ADIYAMAN KÜTAHYA 80

Kudüs: Yeni Bir Dil Mümkün mü?

DPÜ Genç Yeryüzü Doktorları Topluluğunca 18 Şubatta Dt. Süleyman Gündüz ile “Kudüs: Yeni Bir Dil Mümkün mü?” konulu konferansı gerçekleştirdik. Akabinde Hocamızı Hayat Vakfı konağında misafir ettik. Vakıf yönetiminden hocalarımızın da katıldığı akşam yemeğinde Süleyman Gündüz ile hasbihal ederken; engin bilgisinden, tecrübelerinden

HSVbülten KIŞ2017

nasiplendik ve biz gençler olarak ufkumuzu genişletmek, dimağımızı zenginleştirmek adına yapabileceklerimiz üzerine konuştuk.

Kütahya Hayat Vakfı olarak, Süleyman Gündüz’ü ağırlamaktan, onunla tanışmış olmaktan çok memnun olduk.

KÜTAHYA

Halep İçin Bir Hafta Sonu Ayşenur Özger, Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi, 5.sınıf Fotoğraflar: Hüsna Aslan, 6. Sınıf, Yusuf Salih Küçük, 2. Sınıf

gönderecektik. Sonrasında ise üniversitemizde hali hazırda yapılacak olan bir kermese biz de Hayat Vakfı Öğrenci Kozası olarak katkıda bulunacaktık. Gerekli iletişimlerde bulunduk. Bir cumartesi günü kahvaltıya müteakiben Suriye ve Halep konusunda görseller, videolar ve katılımcıların soruları eşliğinde Muhammed Afifi’den bölgeyi, nasıl bu duruma gelindiğini, nelerin farklı yapılabileceğini, kamplardaki durumları dinledik.

Kahvaltıda toplanan yardımın, kahvaltıyı takip eden pazartesi günü katılmak isteyenlerle beraber Kütahya Kızılay Şubesi’ne teslim edileceğini duyurup, kahvaltımızı sonlandırdık.

Ertesi gün ise başka bir heyecan vardı, öğrenci kozası kızlarında. Kermes için hazırlıklar Hayat Vakfı Konağı’nda yapılacaktı. Bir önceki günden tarifler çıkartılmış, malzemeler hazırlanmıştı. Vakfın kütüphane olarak görmeye alışkın olduğumuz İbn-i Sina salonunda kimisi sarma sarıyor, kimisi bir poğaçaya şeklini veriyordu. Herkes küçük bir katkı da olsa elinden geleni yapmış olmanın verdiği mutlulukla, mütebessim haldeydi. Gün sonunda vakıf, Hayat Vakfı Konağı’nda yapılanlar, hocalarımızın evlerinde yapıp yolladıkları, öğrenci kozası erkeklerinin evlerinde yapmış olduklarıyla dolmuştu. Ertesi gün, kermes sorumlularına yapılanları teslim ettiğimizde görevimizi ifa etmiş olmanın memnunluğu hepimizin üzerindeydi.

ETKİNLİK

Halep’te yaşananlardan sonra hepimizin dilinde aynı şey vardı. “Çok üzülüyoruz ama dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Ne söz sahibi olan bir makamdayız ne de kendimiz gidemesek bile elimiz oraya yetişecek durumdayız.” Ancak yapılabilecek şeyler vardı. Öncelikle yapılması gereken; durumdan haberdar olmak, neler yaşandığını anlamaya çalışmak ve sonrasında ise bölgeye yardım götüren STK’lara destekte bulunmak… Mazlumları dert edinen 10-15 arkadaş oturduğumuzda buna karar vermiştik. Bölgeye gitmiş, Suriye ve Halep konusunda bilgili Muhammed Afifi abimizi, bir kahvaltıda ağırlayıp, kahvaltı ücretlerini de Kızılay vasıtasıyla Halep’e

KIŞ2017 HSVbülten

81

Suriye Sağlık Paketi Kampanyası

Kan Bağışı Kampanyası

Suriye’de yaşanan kıyımla birlikte Türkiye’ye sığınan mültecilerin yanında olmak, kardeşliğimizi sunmak ve bir nebze de olsa ihtiyaçlarını gidermek adına acil ihtiyaç olan Sağlık Paketi yardımını Yeryüzü Doktorları paydaşlığında gerçekleştirdik.

Sosyal sorumluluk ve bilinçli duyarlılık örneği olarak ortaya koydukları tutumlarından ve ilgilerinden ötürü tüm katılımcılara, hayırseverlere, Hayat Vakfı gönüllülerimize şükranlarımızı sunuyoruz. İyi ki varsınız, ne mutlu ki iyilik yapma erdemini yaşatıyorsunuz.

Kızılay’la birlikte organize ettiğimiz Kan Bağışı Kampanyası vakıf merkezimizde gerçekleştirildi. Sağlık camiası olarak yerinde bir duyarlılık örneğini öncelikle yerine getirme görevimizin bizde olduğunu biliyor ve bunun için de Kızılay’ın çağrısına bu kampanya ile kan ve can olmak istiyorduk.

Bunu yapmak, herkesin memnun olacağı, kaybedenin olmayacağı bir başka etkinlik olarak bizleri yeni etkinliklere doğru kanat açmaya azimkâr kıldı.

SURİYEDE YARALARI SARMAK İÇİN..

ETKİNLİK

MALATYA

KÜTAHYA

HSVmalatya Faaliyetler

82

SAĞLIK PA K E T İ

PAKET FİYATI

70 TL

BAĞIŞ İÇİN

HAYAT SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER VAKFI MALATYA ŞUBESİ

ZİRAAT BANKASI MALATYA MERKEZ ŞUBE

TR 69 0001 0001 8346 7268 5250 01

KAMPANYA BİTİŞ TARİHİ

20 OCAK 2017 Detaylı Bilgi ve İletişim YUNUS POLAT

0543 429 2844

HSVbülten KIŞ2017

Şubemizin yılda bir yayımlamakta olduğu Hayattan Damlalar dergisi, öğrencilerimizin öncülüğünde okurlara ulaşıyor. Yani genç bir emeğin ürünü olarak faaliyet sahasına çıkıyor. Dergi aracılığıyla tertiplenen öğrencilere yönelik yazı yarışmasıyla; öğrencilerin yazma kabiliyetlerini geliştirme-

lerine katkıda bulunmak, okuma-yazma koordinasyonunu güçlendirmek, sosyalleşmelerine katkıda bulunmak, onları dergi çalışmalarında bulunmaya sevk etmek hedeflenmektedir. Bu anlamda yarışma ödülü olarak kitap seti vermek de bunun nişanesi olarak düşünülmüştür.

MALATYA

ETKİNLİK

Hayattan Damlalar Dergisi Yazı Yarışması

KIŞ2017 HSVbülten

83

MALATYA İSTANBUL

Vakit Geç’miş Hatice Büşra Seyhan İÜ İstanbul Tıp Fakültesi 1. Sınıf

Geceyi içine çekse bile Yetmeyecekti.

Bunu biliyordu, Ve kuş uçuruyordu çocuk Evlerin çatıları Geceden evvel çöküyordu; Şehrin yorgun işçilerinin üzerine.

Topal kedilerin gözüne soğan kaçıyordu Çocuk kuş uçuruyordu İçlerine sonbahar çeksinler diye Kuşlar yine zamansız göçüyordu.

Farklı güneşi içine çeken apartman daireleri gibiyiz şimdi; Hepimiz birbirimize komşu; Hepimiz de araya kondurulmuş bir duvar soğukluğu; Hepimiz farklı güneşin düşünde; Düşmüşüz, uf dedikçe acısı geçmeyen yöne.

Geçmiş neden tozlarını gözlere üfler?

Saat, dakika, saniye, salise Bu koşuşturmacalar geçici birer hadise.

Oturup içimize eski kitap kokusu çekelim Vaktin üzerinden geçmiş geçmiş Anılar birer bilmece olsun; Yakalım bizi üşüten ne varsa Vaktin üzerinden ‘geçmiş’ Geçmiş.

Fay hattından uzaklara yapılsa da kentler; İçimizin en uzak köşesine siner depremler Kodese tıkılsa da tüm katiller; Beklenmedik bir anda beliriverir faili meçhuller Saat geçmiş gün bitmiş.

Ama. Kum saati belgisiz zamirleri beklemiş Geçmiş; ama geçememiş Gökten üç elma düşmemiş Ne olduğunu kimse bilememiş.

84 84

HSVbülten KIŞ2017

ANADOLU’DA HAYAT VAR Vakıf, kişiler veya kurumlarca kurulmuş, yasayla görev ve yetkileri belirlenen tüzel kişiliktir.

Geleneksel olarak, bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya paraya ‘vakıf’ denir. Bu geleneksel yapının Türkiye Anayasası ile kurumsallaştırılması ile oluşmuştur.

çalışabileceğimiz, arkadaşlarımızla buluşup muhabbet edebileceğimiz güzel bir mekan...

Vakıf ile ilgili beklentim ise vakfın kurulmasına öncülük eden kıymetli hocalarımızla daha fazla vakit geçirebileceğimiz daha sık görüşeceğimiz bir planın oturtulması ve bu sayede kıymetli hocalarımızın hem deneyimlerinden daha fazla yararlanmak hem arkadaşlarla ve hocalarımızla samimi ortamımızı daha da pekiştirmek ve muhafaza etmek.

Dr Hanife Çetinkaya

Fakültemizde öğrenci arkadaşlar genel olarak vakfı tanıyorlar, vakfı benimseyip vakıfla ilgili programlara gelen ve planlama aşamalarına dahil olan arkadaşlarımız var. Ancak genel olarak bir topluluğa, gruba, vakfa dahil olmak istemeyip bireysel çalışmalara ve programlara daha çok zaman ayıran arkadaşların sayısı daha fazla.

Hüsna Aslan

Ayşe Nur Özger

Öncelikle vakfın bizim için düzenlediği tefsir dersleri, medikal konularda sağladığı kurslar mevcut. Ayrıca isteyen ve ihtiyacı olan arkadaşlarımız için burs ve barınma imkanları da sağlıyor. Genel olarak sıcak insanı ve sıcak ortamıyla hem kişisel gelişmemize katkı sağlayacağımız ortamlar oluyor hem de her zaman gelip ders

Kütahya Hayat Vakfı, biz öğrencilere tefsir, yabancı dil, CPR ve Temel Yaşam Desteği gibi medikal ve paramedikal konularda düzenlediği kurslarla, konaklama ve burs imkanlarıyla bir öğrencinin hayatını kolaylaştıracak fiziki şartları sağlıyor. Ancak benim daha önemsediğim tarafıysa; başımız sıkıştığında-dara düştüğü-

Peki Vakıf arkadaşlarımız için ne ifade etmekte, Hayat Vakfı’ndan beklentilerimiz neler, neden bir vakıfta görev alma yada etkinliklere katılma ihtiyacı hissediyoruz? Değerli arkadaşlarımıza sorduk.

KIŞ2017 HSVbülten

Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa...

KÜTAHYA

85

ANKARA Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa...

86

ANADOLU’DA HAYAT VAR müzde yanımızda olacak, bizim sıkıntımızı en az evladının sıkıntısı kadar önemseyecek hocalarımızla muhabbet ortamı oluşturması, sevincimizi ve üzüntümüzü paylaştığımız dostlar ve hocalarla tanışmamıza olanak sağlaması. Fakültemizdeki diğer kişilerin vakıfla ilgili tutumlarını değerlendirecek olursam; vakfa olumlu bakan öğrenciler olduğu kadar ülkemizde son dönemde yaşanan olayların vakıflar, dernekler, STK’lardan korkma -çekinme şeklinde sirayet etmesi sonucu temkinli yaklaşanlar da mevcut.

Vakıftan beklentilerim hususunda ise Kütahya gibi İstanbul’a, Ankara’ya 4-5 saatlik yolculukla ulaşımın sağlandığı bir ile, merkezden olacak ziyaretleri ve değerli hocalarımızla sohbetleri istekle ve heyecanla bekliyorum.

Yusuf Salih Küçük Hayat Vakfı bize herhangi bir grup, cemaat veya tarikata bağlı olmadan bir şeyleri dert edinmiş olan insanlarla bir araya gelme fırsatı sundu.

Barınma, burs gibi bir öğrencinin temel ihtiyacı olan konularda olanak sağladı. Ayrıca hamdolsun bizlere maziyi hatırlatan ve burada da sohbet edecek insanların bir araya gelmesini kolaylaştıran ve güzelleştiren bir konağımız var. Ancak bunu herhangi bir STK da pek ala yapabilirdi. Bence burada Hayat Vakfı’nı diğer

HSVbülten KIŞ2017

STK’lardan ayıran özellikler bizler için daha önemli, daha geliştirilmesi gereken kısımlar.

Mesela Hayat Vakfı daha çok sağlık alanındaki öğrenci ve meslek sahibi insanlara yönelik faaliyet gösteren bir vakıf. Bu konunun avantajı ise bizlerle aynı yoldan geçmiş ağabeylerimiz, ablalarımız ve hocalarımız ile tecrübe alışverişinde bulunabilmeyi kolaylaştırması. Fakat yeni açılan bir şube olmanın getirdiği bir dezavantaj mı bilemiyorum bir araya gelme, fikir alışverişi yapma hususunda daha kat edeceğimiz çok yol olduğunu düşünüyorum. Zannediyorum yine yeni olmamızdan ve de şehrin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan nedenlerle vakfımızda henüz tam oturmamış bir iletişim ağı, faaliyet programı var. Özellikle aynı fakültelerde okuyan bizleri bir araya getirecek, bizlerin birbirimizle kardeşlik ve dostluk bağı kurmasına vesile olacak bu faaliyet ve iletişim alanında özellikle hocalarımızın daha etkin ve öncü olacak şekilde yer almalarını umuyorum. Bu sebeple umarım bu olanaklarımızın hakkını verebilecek şekilde, bu vakfı bu konağı yaşatacak, amacına uygun olarak kullanılması için elbirliğiyle hocasından öğrencisine kadar daha iyiye daha güzele doğru gitmek için çabalar, çalışırız. Üniversitemizde, ki özellikle de fakültemizde Hayat Vakfı’nı duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Ancak hem 15 Temmuz darbe girişiminden kaynaklanan sebeplerle hem de vakfın yeni olup insanların yeterince bilmemesinden olacak vakfımızın dokunacağı daha nice gönüller olduğunu düşünüyorum. İnşaallah birbirimizi daha doğru ve iyiye yönlendirerek, şubeler arası koordinasyonu arttırarak daha hayırlı işler yapabiliriz.

ANADOLU’DA HAYAT VAR Şubat ayında Düzce Üniversitesi’nde hanım öğrencilerle gerçekleştirdiğimiz çoğunluğunu tıp fakültesi 1.sınıf öğrencilerinin oluşturduğu röportajımızda Hayat Vakfı’nın öğrencilerimize sağladığı imkanları, vakfın geleceğini ve öğrencilerimizin vakıfla ilgili genel kanaatlerini sorduk.

Emine Yıldırım Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Sınıf Bulunduğunuz ilde vakfın size sağladığı imkanlar nelerdir?

• Birbirimizle tanışıklık ve samimiyet kurabileceğimiz bir arkadaş çevresi

hayata sorumluluk bilinci ile yaklaşmamızı sağlayan amacına uygun bir kurum olduğu yönünde.

Vakfın sunabildiği hizmetler nelerdir?

• Saha tecrübesi kazanabileceğimiz etkinlikler • Edebiyat konuşmaları • Dini bilgilere ulaşabileceğimiz sohbet ve seminerler • Farklı perspektiflerden tıp hayatına bakabileceğimiz etkinlikler • Kur’anı Kerim meal, tefsir seminerleri • Güncel konulara dair seminerler • Bayanlara özel tefsir çalışması • Öğrencilere burs imkanı

• Bir çok farklı kültürü ve insanı tanıma fırsatı

Vakıftan arzu edilen hizmet ve fırsatlar nelerdir?

• Koordineli iş yapabilme becerisi ve deneyimi

• Daha koordineli ve fazla saha çalışmaları

• Görev üstlenme ve sorumluluklarını yerine getirme bilinci kazandırabilecek bir ortam

• Şehrimizi ve ülkemizi tanımak için gezi imkanları

• Kitaplarla dost olabileceğimiz bir kütüphane • Günlük hayatın karmaşasından uzak kaldığımız samimi bir tefsir sohbet halkası

• Başka illerdeki öğrenci ve mensuplarla tanışma, kaynaşma ve tecrübelerden istifade etme imkanı

• Dini bilgilere, ulaşabildiğimiz birçok seminer

• Liseli öğrencilere dair çalışmalar

• Tıp bilgisine ve genel hayat tecrübesine dair seminerler

• Sosyal aktifliği arttırmak için kamplar

• Tıbbi pratik uygulamalarla mesleğe yakınlık, deneyim ve sosyal aktiflik • Dışarda kaldığımızda gidilecek bir kapı, aç kaldığımızda doyacak bir ocak şefkatli bir yardım eli • Muhabbetlerle tatlandırdığımız çay sohbetleri Fakülte öğrencilerinin genel kanaatleri nelerdir?

• İnsan için faydalı birçok hizmetin sunulduğu, belli bir prensiple tüm dünyayı kucaklayan, tıp sahasında bizlerin hayat heybelerine bilgi ve tecrübe aktaran, ufkumuzu genişleten,

• Kitap okuma, dergi okuma gibi etkinlikler ve tahliller • İstifade edebileceğimiz daha çok sohbet halkaları Vakfın geleceğine nasıl katkı verebilirsiniz?

• Öğrencilere burs imkanı • Çoğunluk ilerde vakıfa mutlaka maddi ve manevi katkı sağlamayı düşünüyor. Ama bu katkının nasıl olacağı henüz kafasında netleşmemiş durumda.

KIŞ2017 HSVbülten

Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa...

DÜZCE

87

ANKARA

ANADOLU’DA HAYAT VAR GAZİANTEP Öğrenciler ile Muhabbet Hayat vakfında misafirlik sizin için ne ifade ediyor?

• Samimiyet • Dostluk • İyi niyet • Gelişim

Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa...

• Aile ortamı

88

• Güven Misafirlik sonrası hayatınızda değişiklikler oldu mu?

• Elbette bir hayat ağacı fidanı aldım elime nereye gidersem taşıyorum :) • Yeni dostlar kazandım.

• Özgün ve samimi bir ortamda kendimi ifade imkanı buldum.

Bu misafirliğin yarını için neler söyleyebilirsiniz?

MALATYA Hayat Vakfı’nın evinde misafir olmak sizin için ne ifade ediyor?

1,5 yıllık fakülte hayatımda Hayat Vakfı evinde; İstanbul ve Malatya şubelerinin evlerinde birer kere misafir oldum. Malatya’da kaldığım ev, yaklaşan önemli bir sınavım için tatilimi geçirdiğim, arkadaşlarımı daha iyi tanıdığım, yurtta kalan biri için evde kalmanın zorluklarını ve güzelliklerini tattığım bir yeri ifade ederken İstanbul’da kaldığım ev tanıştığım yeni insanları, yeni bakış açılarını ve misafirperverliği ifade ediyor.

HSVbülten KIŞ2017

• Hayat vakfı Antep’e yeni geldi ama inşallah burada da İstanbul’daki gibi etkinlikler umuyoruz.

• Bu ortam ve dostluğun devamını istiyoruz.

• Akademik çalışmalar alanında da gelişmesini istiyoruz.

Bulunduğunuz ilde vakfın size sunduğu imkanlar nelerdir?

• Vakıf bize apartmanda da olsa bir araya gelebileceğimiz ortam sağlıyor.

• Allah rızası niyeti ile yola çıktığımızda elimizden tutacak insanlar olduğunu biliyoruz.

• Hayat vakfı tefsir, mahrec ve tecvid derslerini burada bir alışkanlık haline getirdi. Çay simit peynir İstanbul’da da olduğu gibi devam ediyor :) Aylık kitap tahlilleri oturumuyla da seçmiş olduğumuz kitaplarla ilgili düşüncelerimizi paylaşıyoruz.

Hayat Vakfı çevrenizde biliniyor mu?

• İstanbul’u gören öğrenciler genelde biliyor ve Hayat Vakfı’nı tanıyan öğrenciler yardımcı olmak için can atıyor :)

Misafirlik sonrası hayanızda bir değişiklik oldu mu?

Yeni arkadaşlıklar şu an için görebildiğim en önemli değişiklik. Ben geçmişte çizilen çizgilerin ileride birleşeceğine inanıyorum. O yüzden şu an göremediğim ileride fark edeceğim etkileri olduğuna eminim.

Hayat Vakfı’nın evlerinde tekrar misafir olmak ister misiniz?

Tabii ki tekrar misafir olmak isterim. Kaldığım 2 evde de ev sahipleri kapılarının her zaman açık olduğunu içtenlikle belirttiler.

Muhammed Derviş Arslan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf

İSTANBUL

SİVAS

Keyci Hatun Yurdun’dan

Aile denilince aklınıza ne gelir? Anne, baba, kardeş.

Bu saydıklarımıza bir yenisini daha ekliyoruz biz artık: Hayat Vakfı.

Hayat Vakfı’nda misafir olmak benim için aile sıcaklığını kaldığım insanlarda hissedebilmek. Çalışanından, yöneticilerinden, yurtta kalan arkadaşlarıma kadar herkes benim bir diğer evim oldular. Mutluyum elhamdülillah.

Hayatımda olumlu anlamda değişiklikler oldu. Kendimi daha iyi tanıdım, keşfettim, toplumdaki yerimi bilinçli bir şekilde yerine getirmeyi öğrendim.

Misafirliğimin yarınında inşallah ilerde bizler de bu mutlu mutfakta oluruz.

Kübra Uzunosmanoğlu İÜ Eczacılık Fakültesi 2. Sınıf

Hayat Vakfı’nda misafir olmak; misafir olmaktan öte, memleketimdeyken bile gurbeti özlettiren çok samimi, en samimi ortamım, yuvam.

Samimiyet sadece birlikte gülebilmek demek değil, benimle aynı dertleri paylaşan insanlarla dertleşmek de demekmiş, gurbette eksikliğini yaşayınca anladım.

Hayat Vakfı’nda samimiyetin anlamını yaşayarak öğreniyorum. Öğreteceği nice ‘Hayat’ tecrübeleri için hep ‘Hayat’la olacağım inşaAllah.

Rümeysa Akçakaya İÜ İstanbul Tıp Fakültesi 2. Sınıf

Hayat vakfı, gurbette aile özlemi ve yalnızlık hissetmeden üniversitesi hayatımızı devam ettirmemizi sağlayan bir yuva. Burada misafir olmak bana arkadaştan ileri kardeşler edindirdi. Burada birimizin derdiyle hepimiz dertleniyor, birimizin sevinciyle hepimiz seviniyoruz. İleriki dönemlerde de inşallah Hayat Vakfı’nın içinde olmak istiyorum.

Afife Beyza Yıldız İÜ İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi 3. Sınıf

Amacı sadece daha donanımlı insan yetiştirmek olan bu vakıf, yaşamımızı daha donanımlı hale getirmek için büyük bir mücadele ile hizmet veriyor. Yaşamımızda farkındalık sağlayan sıcak bir yuva oldu vakıf bizim için. Üniversite yolculuğumuzu daha bereketli, kıymetli ve unutulmaz kılıyor. Bizim için ne iyi olur, daha ileriye nasıl gideriz, topluma yararlı bireyler nasıl olabiliriz diye emek harcayan ablalarımız. Birlikte yeni yollarda yürümeye başladığımız arkadaşlarımız hayatımızda birçok değişimi de beraberinde getirdi.

Bu yılın başında yaptığımız Sivas gezimiz ile içinde yaşadığımız şehre ne kadar yabancı olduğumuzun farkına vardık. Bakmak ve görmek arasındaki farkı anladık bir kez daha. Her Salı ve Cuma yaptığımız derslerle ilerlemeye devam ediyoruz.

Kavram çalışmaları ile vahyi anlamaya çalışıyor, şirkin yaşamımıza çok da uzak olmadığını görüyoruz. Tevhit kavramıyla ‘la ilahe illallah’ demeyi öğreniyoruz. İslam tarihi derslerimizde peygamber efendimizin yaşadığı zor şartlar altındaki örnekliğine; adaletten, merhametten, doğrudan hiç taviz vermediğine şahit oluyoruz.

Esmaül Hüsna dersleri ile yaşamımızın ‘niçin’ ini, Allah’ı tanıyoruz.

Feinne me’al’usri yüsren İnne me’al’usri yüsren Ayetlerine kulak verip her zorluğu da kolaylığın da Allah’ın Rahman isminin tecellisi olduğunu, ‘El-Ala’ olan yaratıyı tespih etmeyi öğreniyoruz. Ehad ismiyle İhlas suresini yeniden anlıyoruz. El-Melik ismi ile malın mülkün tek malikinin Allah olduğunu zihinlerimize kazıyoruz.

Hayat vakfı ailesinin bize öğrettiği gibi “Ben’e kıymet verip Biz’i oluşturma” yolunda emin adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz.

Tuğba Morgül Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi PDR 2. Sınıf

KIŞ2017 HSVbülten

Hayat Vakfı’nı Bize Sorarlarsa...

ANADOLU’DA HAYAT VAR

89

İ S TA N B U L

ANADOLU’DA HAYAT VAR OKUMA HSVöğrenci

06.03.2017 10.04.2017 17.04.2017 24.04.2017

Bosna Okumaları • • • •

Bosna’nın Tarihi Bosna’nın Bugünü Aliya İzzetbegoviç Bosna’nın Görsel Mirası

17.30-19.00 Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi

Başvuru için www.hayatvakfi.org.tr Son Başvuru Tarihi: 01 Mart 2017 Kız öğrencilere özeldir Kontenjan sınırlıdır

ÖĞRENCİ KOZASI

Küçükmühendis Sk 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0212 632 8579 hayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr

BETİMders ......................................................................................................................

HSVistanbul

DERSLERİN VERİLECEĞİ

GÜNLER

Bülent Özaltay, M. Alpertunga Kara

Bahar Etkinlikleri

Osmanlı Türkçesi

90

13.03.2017 20.03.2017 27.03.2017 03.04.2017 10.04.2017 17.04.2017 24.04.2017 01.05.2017 08.05.2017 15.05.2017 22.05.2017 16:30-18:00

Başvuru için www.hayatvakfi.org.tr Son Başvuru Tarihi 10 Mart 2017

Katılım: Öğrencilere açık olup kontenjan sınırlıdır.

Kızılelma Cd Topçu Emin Bey Çıkmazı 4 Fındıkzade Fatih İstanbul betim.org.tr bilgi@betim.org.tr 0212 632 0369 0212 632 0328

......................................................................................................................

HSVbülten KIŞ2017

DERS

15

HSVkadınkozası

GÜNDE BİR 18.02.2017 04.03.2017 18.03.2017 08.04.2017 22.04.2017 06.05.2017 10.00-12.00

Nursen Kışlakçı

Hayat Vakfı İbn-i Rüşd Salonu

İ S TA N B U L

ANADOLU’DA HAYAT VAR

ile

Ahkâm Tefsiri Dersleri

Hanımlara Mahsustur

Bahar Etkinlikleri

Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0212 632 8579 hayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr

KIŞ2017 HSVbülten

91

İ S TA N B U L

ANADOLU’DA HAYAT VAR BULUŞMA

07

HSVakademi

N İ S A N

2017 CUMA

20:00 Cihannuma Salonu

Bahar Etkinlikleri

Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0212 632 8579 hayatvakfi.org.tr bilgi@hayatvakfi.org.tr

92

HSVbülten KIŞ2017

pence

HSVbülten

HSVbülten

pencere

94

HSVbülten KIŞ2017