Yarın 21. sayı

Page 10

0428EKiM 2011 YARIN ŞUBAT 2012 YARIN

Eğitim sistemi yap-boza dönüştü

Her geçen gün yeni bir uygulamaya sürüklenen eğitim sitemi yapboza dönüştü. Geçtiğimiz günlerde pilot bölgelerde uygulanmaya başlanan Fatih Projesi’nin uygunluğu sorgulanırken şimdi de eğitimde 4+4+4 kesintili eğitim sistemine geçiş gündeme geldi. Hükümetin bu yeni eğitim politikası da oldukça tartışılacağa benziyor. ankara aslıhan pehlivan

4+4+4 ne getirir?

Sürekli kendini yenilemek, çağa ayak uydurmak özellikle eğitim sistemi için son derece zorunludur. Ancak hükümetin arda arda değiştirmekte olduğu eğitim sistemi hakkında halkın hatta eğitimcilerin bile hayli kafası karışık. Öğrencilerin görevi ise hangi sistemde, hangi şartlarda olursa olsun rakiplerini geçmek, en iyisi olabilmek.

Eğitim sisteminde periyodik değişim Eğitim sisteminde pek çok değişim yapıldı. 1997’de 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi, 1999’da üniversite sınavları tek basamak oldu. 2003’te katsayı arttırıldı. 2005’te lise eğitimi dört yıla çıkarıldı. Liselere Giriş Sınavı (LGS) kaldırıldı, yerine Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Sınavı (OKS) geldi. 2009’da üniversite sınav sistemi tekrar eskiye döndü ve iki aşamalı oldu. Katsayı farkı azaltıldı ama kaldırılmadı. Kesintisiz eğitimden kesintili eğitime 28 Şubat 1997’de sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçiş onaylandı. Anacak yıllardır sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçiş çalışmaları yapılıyor. Halen sekiz yıllık zorunlu eğitimin %100 sağlandığı söylenemez. Geçişi için uğraşılan sekiz yıllık zorunlu eğitim henüz tam sağlanamazken şimdi de yeni bir eğitim sistemi geliyor. 4+4+4 kesintili eğitim sistemi TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülüyor. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Komisyon Başkanı Nabi Avcı başkanlığında ‘İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşüyor. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarıldığı iddia edilen yeni eğitim sistemine göre zorunlu eğitim dörder yıllık üç kademeden oluşacak. Eğitimin niteliğiyle ilgili hiçbir değişiklik yok Eğitim sistemiyle ilgili hazırlanan yeni yasa teklifinde, eğitimin niteliğiyle ilgili

bir değişiklik yok. Yıllardır değişmesi üzerine konuşulan ezberci eğitim sisteminin kaldırılmasına dair herhangi bir madde içermeyen yasa teklifinde yine eğitimin kabuk kısmıyla uğraşıldığı anlaşılıyor. İlkokuldan, üniversitelere bütün eğitim kurumlarında asıl problem, bilimsel olmayan, ezberci eğitim sisteminin önüne geçilebilmesi için hiçbir çalışma yapılmıyor. Uluslararası yapılan eğitimle ilgili yarışmalarda son sıralarda olduğumuz düşünülürse, eğitimin çok daha derin problemleri olduğu ortaya çıkıyor. Gerek Fatih Projesi’yle olsun, gerek şu an teklifi yapılan 4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle olsun, öyle iddia edildiği halde eğitimin artık kemikleşmiş sorunlarının çözümü sağlanmaya çalışılmadığı görülüyor.

Yasa teklifine Eğitim-Sen’den tepki Yasa teklifine Eğitim Sen’den tepki geldi. Sendika genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, AKP hükümetinin uluslararası sermayenin ihtiyaçları ve dinsel referanslar üzerinden Türkiye’yi yeniden şekillendirdiğini, gündeme getirilen yasanın da bunun bir parçası olduğunu söyledi. Yasa teklifinin eğitimin hangi ihtiyacı üzerinde şekillendiğine dair hiçbir açıklama yapılmadığına dikkat çeken Yıldız, AKP’nin yasa teklifine

dayanak gösterdiği 18. Milli Eğitim Şurasının AKP bürokrasisinin taşra yöneticilerinin toplandığı, demokratik katılımı esas almayan bir çalışma olduğunu dile getirdi. Yıldız, söz konusu şurada, AKP’nin çok önceden belirlediği ve raporlaştırdığı konuların kaleme alınıp netleştirdiğine vurgu yaptı.

Fatih Projesi’nin üstü örtülüyor Eğitim sistemiyle ilgili gündeme gelen yeni projelerle Fatih Projesi’nin tartışmalı yanları kapatılmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz günlerde pilot bölgelerde uygulanmaya başlayan Fatih Projesi’nin henüz uygunluğu hatta öğrenciler ve eğitimciler üzerindeki etkisi bile araştırılmadı. Kaldı ki problemsiz bir proje bile olsa eğitimde olan onca temel sorun varken tablet dağıtımının doğruluğunu tartışmaya gerek bile kalmıyor. Öğrenciler, öğretmensizken, hala çok kalabalık ya da birleştirilmiş sınıflarda eğitim görülürken, okullarda fiziki koşullar yetersizken dağıtılan tabletlerin eğitime ne derece de katkı sağlayacağı nisan ayında yapılacak teste bırakıldı. Hükümet geri adım attı Kesintili eğitimin ilk dört yılından sonra, öğrencilere açık öğretime gitme hakkı tanınmıştı. Kız çocukların öğretiminin önüne geçeceği düşünülen bu maddeye, pek çok kurum itiraz etti.

- İlk dört yıllık eğitimden sonra, mesleki eğitime geçilecek ve mesleki eğitimdeki çırak olabilmek için 14 yaşında olmak ve ilköğretimi bitirme şartı kaldırılacak. Böylece öğrenciler 11 yaşında çırak olacak. - İlköğretim dördüncü sınıftayken, öğrencilere ikinci aşamada devam edecekleri okul ve programların hangi mesleklere yönelik olduğu aktarılacak ve öğrenciler 10 yaşında seçim yapacaklar. - Üniversiteye girişte farklı alanlarda olan öğrencilere uygulanan katsayı ortalaması kaldırılacak. - Meslek Lisesi mezunlarına üniversiteye girişte bitirdikleri programla ilgili bölümü seçtikleri takdirde ek puan verilecek.

4+4+4 ne götürür?

- Çocuklar 10 yaşında mesleklere yönlendirilecek ve mesleki eğitim almaya başlayacaklar. Bu da çocuk işçiliğinin önünü açacak. - 10 yaşında henüz o yeterlilik düzeyine gelmemiş çocuklara yaptırılacak olan meslek seçimi çok gerçekçi olmayacaktır. Küçük yaşta yapılan yanlış bir seçim ömür boyu aynı mesleği yapmak zorunda bırakabilir. - İkinci kademeye geçişte farklı okul türleri bulunduğundan bir merkezi sınav uygulanması söz konusu olacaktır. Bu da çocukların çok daha küçük yaşta dershanelere yönelmesi ve sınav stresine girmesine neden olacaktır.

Hükümette geri adım atarak, ilk dört yıllık eğitimden sonra değil, ikinci dört yıllık eğitimden sonra açıköğretim hakkı tanıma kararını yasaya koydu. Revizyona gidilmiş olsa da yasa teklifi, bugünkü halinden daha ileri gidemedi. Kız çocukların okula sürekliliğini sağlama konusunda yeni bir madde eklenmiş değil.

Rektör kehanette bulundu

Gelecekte lise öğrencilerinin yüzde yüzü üniversiteye girecek, üniversiteler öğrencilerin önünde kuyruk olacak çünkü başarılı olabilenleri kapmaya çalışacak” diyen Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Hasan İbicioğlu, bundan böyle özel sektör gibi çalışacaklarını söyledi.

200 üniversiteye para dayanmaz Şu anda ülke çapında üniversite sayısının 170’i bulduğunu söyleyen İbicioğlu, bu sayının kısa zamanda 200 olacağını söyledi. “Devlet bu kadar üniversiteye

nasıl para versin?” diye soran rektör, artık üniversitelerin kendi yağlarında kavrulmaları gerektiğini söyledi. Özel sektör nasıl çalışıyorsa üniversitelerin de öyle çalışmaları gerektiğini vurgulayan İbicioğlu şunları söyledi; “Bu kadar sayıda üniversite olması üniversiteye giriş sınavında gençlerimiz açısından büyük imkanlar oluşturacak. Artık lise mezunlarının yüzde 100’ü üniversitede okuma şansı bulacak. Artık üniversiteler öğrenci bulmak için öğrencilerin kapılarında kuyruklar oluşturacak. Çünkü üniversiteler öğrenci bulmakta sıkıntı yaşayacak. Hükümetler eskiden olduğu gibi muhtemelen üniversitelere büyük kaynak ayıramayacak. Çünkü bu kadar üniversite olunca bütçeden üniversitelerin alacağı paylar gittikçe azalacak.”

“Bilimi de unutmadık” Artık girişimci bir üniversite olacaklarını söyleyen

Hasan İbicioğlu, Ar-Ge’leri artıracaklarını ve bilimsel araştırmalara önem vereceklerini söyledi. Şimdilik dünyada 600’üncü sırada olduklarını ancak kısa zamanda ilk 100’e girmek istediklerini söyleyen rektör bu hedef için “4 yıl bize yeter” dedi.

Peki ya iş kuyrukları? Öğrencilerin önlerinde oluşacak kuyruklardan bahseden Rektör Hasan İbicioğlu, mezunların oluşturdukları binlerce kişilik iş kuyruklarından ise hiç bahsetmedi. Rektörün Türkiye ve dünyanın en önemli gündemleri arasında yer alan genç işsizlik yerine tasvir edilen öğrenci kapmaya çalışan kuyruklardan bahsetmesi özellikle gençler için tatmin edici durmuyor. Üniversitelerin kaynak sorunundan daha öncelikli olan işsizlik sorununa dair üniversitelerin henüz bir çalışması yok. Yarın Eğitim

30 bin öğretmenin durumu belirsiz Eğitimde militarist

Danıştay’ın kararıyla Anadolu ve fen liselerine sınavsız öğretmen atanması durdurulunca MEB, sınav yapma kararı aldı. Bakanlık 2010 yılında hazırladığı yönetmelikle Anadolu liseleri dışındaki fen, sosyal bilimler, güzel sanatlar ve spor liselerine öğretmen seçimini sınavla yapma düzenlemesine giderken, bu liselere öğretmen seçiminde sınavı kaldırmış ve sınavsız atama yapmıştı.

dikkate alınmıyor. Yani öğretmenin sadece kadrolu olarak çalıştığı zamana bakılıyor. sınavdan 60 ve üzeri puan alan adaylar başarılı sayılacak. Sınav için alınacak ücret 80 TL. Daha önceki yıllarda yapılan sınavlar için 30 TL alındığına dikkat çeken öğretmenler, ücretin bu rakama çıkarılmasına tepkili. “Bu ücret ÖSYM ’nin yaptığı sınavlardan bile fazla” diyerek tepkilerini dile getirdiler.

danıştay yürütmeyi durdurdu Fakat Danıştay, karara ilişkin davaya göre hükmün yürütmesini durdurdu. MEB bu karar üzerine Anadolu liseleri dışındaki fen, güzel sanatlar, sosyal bilimler ve spor liseleri için öğretmen seçiminde; sınav düzenleme kararı aldı. Okullarda öğretmen alımı için düzenlenecek sınav tarihi 10 Mart. Fen, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar ve Spor Liseleriyle Anadolu Liselerine öğretmen alımı için gerçekleştirilecek sınava başvurular 27 Şubat’ta son buluyor.

Sınavsız atanan öğretmenlerin durumu belirsiz Bu süre zarfında geçtiğimiz yıllarda yaklaşık 30 bin öğretmen Anadolu Lisesi ve dengi okullara atanmıştı. Şimdi ise öğretmenlerin durumu ne olacak sorusu tartışılıyor. Bu gelişme üzerine Eski Eğitim İş İstanbul Şube Yöneticisi Maksut Balmuk, “Sınavsız atanan bu öğretmenler ne olacak?” diyerek tepkisini dile getirdi. Bakanlıktan henüz, sınavsız atanan öğretmenler için Anadolu Liselerindeki görevlerine ilişkin bir açıklama gelmedi. Bu sorunun cevabı da, ataması yapılmayan öğretmenler ve değişen yönetmelik sonucunda durumu netleşmeyenler için olduğu gibi belirsizliğini koruyor.

Başvurular 10 Mart’ta Başvuruda 10 Mart 2012 tarihine kadar 3 yıl hizmet şartı aranıyor. Ancak bu 3 yıllık süre içerisinde sözleşmeli öğretmelik yapılmışsa bu süre

Yarın Eğitim

anlayış devam ediyor

İlköğretim ders kitaplarında tepki toplayan cinsiyet ayrımcı ifadeler büyük oranda temizlendi. Artık babalar da ‘ev işi’ne koşuyor. Ancak militarizm yerli yerinde.

Türkler hâlâ ‘asker doğuyor’ Militarist söylem, 2005 müfredat reformu öncesi kitaplara oranla azalmakla birlikte, yeni kitaplarda da devam ediyor. En yoğun sorun 4, 5 ve 6. sınıf kitaplarında. Kitaplarda öğrencilerde ‘tehdit/düşman’ algısı yaratacak anlatımlar yer alıyor. Askerliğe ve orduya ait tüm değerleri kutsal görme, şiddetin normalleştirilmesi, ölüm ve öldürmenin yüceltilmesi, askerliğin kültürün bir uzantısı olarak yansıtılması var. İşte birkaç örnek: ‘Asker Millet’ başlığı altında işlenen konuda “ordu millet geleneği halkımızın genel karakteriydi” deniyor “...Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.” “(...) Asker mert olur. Türk askeri ise mert ve pek civanmert olur.” “Türk ordusunun en önemli üç özelliği: Verilen her türlü emre itaat etme, süratli ve isabetli karar verme, hedefi vurmada tam isabet.” “Askerlik zorunlu olmasına rağmen bütün gençler davullarla zurnalarla, seve seve askere gider...” Yarın Eğitim

YÖK herkesi fişlemiş

YÖK’ün 28 Şubat sürecinde, aralarında rektörlerin, dekanlarında olduğu 300 klasörlük fişleme yaptığı ortaya çıktı. KPSS skandalının ardından başlatılan incelemelerde bilgisayarlara el koyan polisler bu klasörlere ulaştı. KPSS eğitim bilimleri sınavında kopya çekilmesi üzerine YÖK’e ve ÖSYM’ye ait bilgisayarları incelemeye alan polis, 28 Şubat’ta alınan MGK kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek amacıyla kurulan Batı Çalışma Grubu’nun, YÖK’e gönderdiği bir yazıya ulaşıldı. Yazıda, o dönem üniversitelerde görev yapan birçok rektör, dekan ve öğretim görevlisi hakkında bilgi istendiği öğrenildi. Anlaşılan o ki YÖK bu talimatı yerine getirmiş ve toplam 300 klasörlük bir fişleme yapmış. İçinde rektörlerden, dekanlara, akademisyenlere birçok kişinin kaydedildiği dosyalara, incelenmek üzere 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığa sevk edildi. Yarın Eğitim

“Gençler çalışmıyor”

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sami Şener, ABD’de öğrencilerin okurken aynı zamanda çalıştığını fakat Türkiye’de öğrencilerin çalışmaktan uzak olduğunu ifade etti. Akademik çalışmalar yapmak için gittiği ABD’den dönen Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Sami Şener, Amerika’da gözlemlediği sosyo-kültürel izlenimlerini öğrencilerle anlattı. Amerika’da birçok öğrencinin okurken çalıştığını ve bunun yaygın olduğunu, bunun sebebi olarak da Batı insanındaki bireyselliği vurguladı. Orada ahlakın, medeni olmak anlamına geldiğini Türk toplumunda ise bunun bir inanç değeri olduğunu ifade etti. Batı toplumunun birey, inanç ve ahlak anlayışının onları ayaklarının üzerinde duran bireyler haline getirdiğinden ve devlete bir zarar vermediği sürece herkesin özgür karşılandığından bahsetti.

Çalışmak zorunda olmak, bireysellik mi? ABD’de, eğitim büyük çoğunlukla özelleştiğinden, öğrencilerin bir çoğu eğitime devam edebilmek için aynı zamanda çalışmak zorunda kalıyor. Şener, “33 bin öğrencisi olan bir üniversitenin, 8 bin öğrencisi okurken aynı zamanda çalıştığını belirtti. Batı insanındaki bireyselciliğin insanları kendi ayakları üzerinde durmaya ittiğini, öğrencilerin bundan dolayı okurken yarım gün işlerde çalışarak sorumluluk kazandığını iddia eden Şener, “Ama durum bizim toplumumuzda böyle değil. Bizdeki fazla koruyuculuk öğrencileri çalışmaktan ve sorumluluk almaktan uzaklaştırmakta.” dedi. Yarın Eğitim

Okullarda 2 yılda 13 çocuk öldü

Anaokulu öğrencisi Efe Boz’un ölümü tek değilmiş. TBMM Dilekçe komisyonunun raporuna göre 2 yıl içerisinde okullarda 13 öğrenci can vermiş. 2 yıl içinde 13 öğrenci, okulların bina güvenliğinin eksikliğinden dolayı can efe boz verdi. Okullardaki fiziki sorunlarla ilgili araştırma yapan TBMM alt komisyonun hazırladığı raporda, bina güvenliğinde zafiyet olduğu belgelendi. Komisyon, , “Okulların imar planı ve denetim göstermelik.” dedi. Okulların güvenli hale getirilebilmesi için Milli Eğitim ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çalışma başlattığı açıklandı.

Efe Boz dönüm noktası olmuş Anaokulu öğrencisi Efe Boz’un tuvaletteki lavabonun kırılması sonucu ölümü, okullardaki riskler konusunda meclisi araştırma yapmaya itti. Meclis Dilekçe Komisyonu, Efe Boz olayını araştırmak üzere bünyesinde alt komisyon oluştururken, çalışmalar sırasında okullardaki fizikî sorunlara ilişkin 43 bin 246 şikayet dilekçesi geldi. Raporunu geçtiğimiz hafta tamamlayan alt komisyon, 2 yıl içinde okullardaki yetersizlikler sebebiyle 13 öğrencinin hayatını kaybettiğini, yüzlerce öğrencinin yaralandığını belirledi. Meclis Genel Kurulu’na bu hafta gelmesi beklenen raporda, “Okulların imar planı ve denetim göstermelik.” tespiti yapıldı. Okulların güvenli hale getirilmesi için Milli Eğitim ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları’na işbirliği çağrısı yapıldı. İlgili bakanlıklarda TBMM’nin talebiyle gerekli çalışmalara başladılar. “Denetimler adam gibi yapılmalı” Genel Kurul’da bu hafta görüşülecek olan raporda, okullarda öğrencilerin güvenliğini sağlayacak fizikî şartlar ile donanımların yetersiz olduğu ve belli bir standardının bulunmadığı tespiti yapıldı. Komisyon raporunda, İçişleri Bakanlığı’nın okullardaki fizikî sorunların uygulamadan kaynaklandığı, kontrol ve denetimlerin etkin yapılmadığı tespitine yer verildi. İçişleri Bakanlığı yetkilisi, alt komisyon toplantısında “Yönetmelikler yeterli değil, denetimlerin adam gibi yapılması lazım. Kanunları koyup yönetmelikleri yapıyoruz ama uygulamayı denetleyen kimse yok. Okul yapımlarında müteahhitlere para ödenirken, kontroller de bire bir yapılmalı. Birçok alanda standartlarımız yok. Etkili denetim ve hesap verme yok. İmar planı ve denetim göstermelik. Denetim ve kontrol duyarlılığını Milli Eğitim ve mülki amirlere iletmeliyiz.” tespitinde bulundu. İlgili personele ceza verilmeli Komisyon ayrıca Milli Eğitim ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarından ‘güvenli okul’ çalışması ile ilgili sorumlu personele ceza içeren hukuki altyapının hazırlanmasını istedi. İlgili bakanlıklar, Meclis’e gerekli çalışmalara başladıkları cevabını verdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın güvenli okul yapımı için ‘eğitim yapıları mimari proje hazırlanması genel ilkeleri’nin oluşturduğu ve valiliklere gönderilerek uygulama talimatı verdiği bilgisi verildi. Yarın Eğitim


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.