CI Magazine Issue 4 - November, 2015

Page 1

contemporary art, people, interviews /// çağdaş sanat, portreler, röportajlar

Issue 4. Sayı Ali Güreli

Ebru Yetişkin

Yashian Schauble

Maryam Majd

Zio Ziegler

Thomas Olbricht

Rana Noebashari

Marco Di Giovanni

Nihat Karataşlı

Shirin Partovi Tavakolian

İhsan Oturmak

Pablo Genovés

Hormos Homatian

Bogdan Rata

Ehsan Lajevardi

Adam Jastrzebski

Ana /// Main Sponsor Süreli yayındır.

20




Editörden Hatice UTKAN ÖZDEN

Bir fuarın hikayesi

Story of a fair

/// 10. yılında tüm sanat ziyaretçileri Contemporary Istanbul’un bir fuar olarak dinamik, eklektik ve birçok farklı sanat uygulamalarına açık bir fuar olduğunu fark edecekler. Fuar, şu an şehrin eko sisteminde ve sanat piyasasında önemli bir rol oynamakta. Bu sayıda da bizler CI’ın son programına bakıyoruz ve fuarın sergi ve etkinlik arasındaki bağı nasıl kurduğunu yansıtıyoruz. Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin CI Program Direktörü, Marcus Graf ile yaptığı röportaj ve İranlı galeriler ile yapılan özel dosya konusunda önemli bilgilere yer veriliyor. Bu kapsamda tüm İranlı galerilere beklentilerini sorduk. Diğer yandan CI Magazine sanatçılarla özel röportajlara da yer veriyor. Koleksiyoner Thomas Olbricht’in röportajı ve fotoğrafçı Pablo Genoves’in röportajı derginin öne çıkan röportajları arasında Plugin’in küratörü Ebru Yetişkin bu yılki Plugin ile ilgili detaylı bilgi verirken, Yashian Schauble ise Australia China Art Foundation’ın seçkisini anlatıyor. Kısacası genel olarak bu sayıda bir fuarın hikayesini anlattık.

In its 10th year, one can experience and realize that Contemporary Istanbul is characterized by dynamism, eclectism, openness to a large scope of art practices. The fair is currently plays a vital role in the art market and the eco-system of Istanbul. In this issue of CI Mag we will be reflecting the latest program of Contemporary Istanbul and how Contemporary Istanbul is able to keep a balance between exhibition-oriented and event-oriented practices. Chairman of CI, Ali Güreli has spoken with Marcus Graf, the Program Director of the fair while an exclusive special report on the Iranian Galleries will be presented. We have asked each gallery their expectations. On the other hand, CI Mag will have exclusive interviews with artists. Collector Thomas Olbricht’s interview and also photographer Pablo Genoves’ interview are other highlights of the CI Magazine. Plugin’s curator Ebru Yetişkin is also giving detailed information on the fair’s this year selection, while Yashian Schauble is giving information on the artists and the selection of Australia China Art Foundation. In short, this issue gives a brief look on the story of a fair.


BİNLERCE ANLAM

BİNLERCE YORUM

BİNLERCE ESER

SANATIN YAŞATTIĞI TÜM DUYGULARI SEVİYOR, KALPTEN DESTEKLİYORUZ. Dünya ve Türk çağdaş sanatının en seçkin eserleri Akbank’ın desteğiyle İstanbul’da. Contemporary Istanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı 12 - 15 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda.


contemporary art, people, interviews /// çağdaş sanat, portreler, röportajlar

Issue 4. Sayı Ali Güreli

Ebru Yetişkin

Yashian Schauble

Maryam Majd

Zio Ziegler

Thomas Olbricht

Rana Noebashari

Marco Di Giovanni

Nihat Karataşlı

Shirin Partovi Tavakolian

İhsan Oturmak

Pablo Genovés

Hormos Homatian

Bogdan Rata

Ehsan Lajevardi

Adam Jastrzebski

Ana /// Main Sponsor Süreli yayındır.

20

Sayı /// Issue: 3 Kasım /// November – 2015 - 11 Kapak /// Cover – Pablo Genovés, “Bibliothek” 174 x 160 cm. 2009/2015, mineral inkjet on fine art cotton paper (frame) (kağıda mineral inkjet (çerçeve)) İmtiyaz Sahibi /// Publisher – Contemporary Istanbul Sanat Yatırımları A.Ş. /// Contemporary Istanbul Art Investment Inc. Yönetim Kurulu Başkanı /// Chairman – Ali Güreli Sorumlu Müdür /// Executive Director – Rabia Bakıcı Güreli Genel Yayın Yönetmeni /// Editor in Chief – Hatice Utkan Özden Tasarım /// Design – Monroe Creative Studio, Emirhan Akyüz CI Artistik Danışman /// CI Artistic Consultant – Marc Olivier Wahler CI Program Direktörü /// CI Program Director – Marcus Graf Yayın Kurulu /// Editorial Board – Marc Olivier Wahler, Marcus Graf, Hatice Utkan Özden Reklam ve Satış Koordinatörü /// Advertisement and Sales Coordinator – Beril Güroğlu Katkıda Bulunanlar /// Contributors – Ceylan Onalp, Aylin Tok Son Okuma /// Proofreading – Nicole O'Rourke CI Mag Mete Cad. Yeni Apt. 10/11 34437 Taksim / İstanbul İletişim /// Contact: cimag@contemporaryistanbul.com hatice@contemporaryistanbul.com Satış ve Abonelik /// Sales and Subscription: +90 212 2447171-205 Umur Basım San. Tic. A.Ş. Dudullu OSB Mahallesi 2. Cadde No:5 Ümraniye - İstanbul 0216 645 62 00 - 0216 420 04 35 www.umur.com.tr

CI MAGAZINE DERGİSİ AKBANK SANAT SPONSORLUĞUNDA ÇIKMAKTADIR /// CI MAGAZINE IS PUBLISHED WITH THE SPONSORSHIP OF AKBANK SANAT Ana Sponsor /// Main Sponsor

CI Magazine dergisi Çağdaş İstanbul Sanat Organizasyon ve Yatırımları A.Ş. adına Hıfzı Ali Güreli tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. CI Magazine dergisinin isim ve yayın hakkı Çağdaş İstanbul Sanat Organizasyon ve Yatırımları A.Ş. adına Hıfzı Ali Güreli’ye aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, tasarım, röportajlar ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. /// CI Magazine is published by Hıfzı Ali Güreli on behalf of Contemporary Istanbul Sanat Yatırımları in accordance with the laws of Turkish Republic. The right of publication and royalty belong to Hıfzı Ali Güreli on behalf of Contemporary Istanbul Sanat Yatırımları. All the rights of content, interviews, images, photographs and design in the magazine are reserved. It is forbidden to quote without permission.







16 - 28

Ali Güreli Sanatla dolu 10 yıl /// 10 years with full of art

52 - 56

Solo Projeler /// Solo Projects

30 - 41

Dosya /// SpecialReport Yükselen bir değer olarak İran sanatı /// Iranian art on the rise

60 - 65

Çin Sanatı /// Chinese Art

66 - 73

33

THOMAS OLBRICHT

AARAN GALLERY

34

ASSAR GALLERY

36

79 - 83

37

84 - 87

39

88 - 92

SHIRIN ART GALLERY DASTAN’S BASEMENT

THE LAJEVARDI FOUNDATION

42 - 51 PLUGIN 2015

10

Zio Ziegler Nihat Karataşlı Pablo Genovés


Storks_ProductValue_228206_210x260.indd 1

22.10.15 17:32




12-15 KASIM NOVEMBER 2015

OKSANA MAS Get Together Curator Jeanette Zwingenberger

13.11.2015–12.01.2016 http://artfactory.com.tr

Flóra Borsi, Baissé, 2014, Edition 25, Giclee Print on Hahnemuhle Photorag 308gsm, 64x59cm

booth: B1-402



Sanatla dolu 10 yıl /// 10 years with full of art Röportaj /// Interview: Marcus Graf

///

Ali Güreli, Contemporary Istanbul’s Chairman, talks on the evolution of the fair over the ten years, and how this evolution has contributed to where Contemporary Istanbul stands today.

Ali Güreli, Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı, fuarın 10 yıllık gelişim sürecini ve bu gelişimin fuarı nasıl bir başarı hikayesi haline getirdiğini anlatıyor. M.G.

Contemporary Istanbul bu sene 10. yılını kutluyor. 2005 yılında nasıl bir vizyonu göz önüne alarak başladınız ? Bu atılımın öyküsü neydi?

A.G.

Aslında, bunu iki bölümde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum, çünkü 10 yıl önce başlamadı, daha uzun bir geçmişi var. Birincisi fuar duygusu ve fuar yapma fikrinin nasıl başladığı ama ondan önce benim sanata ilgim 16

M.G.

Contemporary Istanbul celebrates its 10th anniversary this year. Back in 2005, what motivated you and what was your vision? What was behind this venture?

A.G.

I think there were two phases worth mentioning before everything started. We just cannot say our venture did not start 10 years ago. The first is to do with the interest in founding a fair and how this idea blossomed over the years. However, I was infatuated with art even before, when I was at university. My father was an architect and I was quite fond of his approach towards architecture. I also wanted to be an architect and realized that I looked at everything from the perspective of aesthetic architecture. During the years I lived in Paris, I planned to do an MA, which I gave up later on. In Paris, I dived into the world of artists and galleries, and I was carried away by that world. When I got back to Turkey, I began to buy works of art, with the tiny budget that I had. I started my own business, again with the tiny budget I had. However, it turned out that I was not in need of funding because I was buying the works by people who I met in Paris. First, I liked the artist and then bought his/her works; later on I got acquainted with others’ works and then started to familiarize myself with the artists. In early 2000s, we were an event management company where I set three goals. The first was art; the second was design and the third was sports. My idea was to design and carry out our own events in these three fields. This is how we started experimenting with Art Istanbul – 4 years before Contemporary Istanbul. I am referring to this


Sanatla dolu 10 yıl

10 years with full of art

üniversite dönemine denk geliyor, en başta babamın mimar olması nedeniyle mimarlık anlayışını çok beğenirdim ve ben de mimar olmak istemiştim, olmadı ama o açıdan bakar olmuştum yani birçok konuya estetik mimari yönünden bakmaya başladım. Paris’te yaşadığım süreçte yüksek lisans planım vardı fakat vazgeçtim ve oradayken sanatçı ve galerilerle birlikte o dünyanın içinde kaldım ve çok keyif aldım. Türkiye’ye dönünce küçük bütçelerimle sanat eseri almaya başladım. Küçük bütçelerimle kendi işimi kurdum, gerçi o zamanda çok bütçeye gerek yoktu. Paris’te tanıştığım insanların işlerini almaya başladım. Önce sanatçıyı sevdim ve sanatını sevdim aldım sonra tersi oldu sanatı sevdim sanatçıyı tanımaya başladım. 2000’li yılların başında etkinlik yönetimi yapan bir şirkettik ve ben üç hedef koymuştum. Birincisi sanat, ikincisi tasarım ve üçüncüsü ise spordu. Bu üç konuda kendi etkinliklerimizi doğuralım ve yapalım dedim. O zaman Contemporary Istanbul‘dan önce 4 sene Art Istanbul adı altında fuar denemesi, deneme diyorum çünkü işi orada öğrendik. İlk Basel ziyaretimde İstanbul’un bu konuda çok iyi bir ortam olduğunu bir buluşma noktası olacağını hissettim.

as an “experiment” because that was where we learnt how to do it. In my first visit to Basel, I had a strong feeling that Istanbul was great environment for art fairs and that it could make a good meeting point. M.G.

So, you realized that there was such a need.

A.G.

I saw that people needed a platform to come together to see art in Turkey progressed. The major setback facing Turkish contemporary arts was the inability to open up to the world. And back then, galleries here did not have such a need.

M.G.

Actually, you had a mutual mission with Biennale Istanbul that kicked off in late 80s - early 90s.

A.G.

Yes, Biennale Istanbul was a lighthouse for us. Its existence made us feel stronger.

M.G.

Just like Contemporary Istanbul, Biennale Istanbul started as a local event, to turn into an international platform later on.

A.G.

We were strongly encouraged by how Biennale Istanbul emerged in 1989 and how it flourished. There were weaknesses when it came to the “exhibition” part of the job. However, we never considered our job as a mere exhibition effort because exhibitions or fairs are mostly commercial activities that bring different parties together. We are opening the doors to a completely different world, through the conferences, galleries, various dialogues, exhibitions, magazine, CI Mag and the CI Editions, which we have recently initiated.

M.G.

Böyle bir ihtiyaç olduğunu hissettiniz.

A.G.

Türkiye’de sanatın gelişmesi için herkesin bir araya geldiği bir platforma ihtiyacı olduğunu gördüm. Türkiye çağdaş sanatının en büyük sorunu dünyaya açılamamaktı ve o sıralar galeriler de ihiyaç da duymuyordu.

M.G.

Aslında bu konuda 80’lerin sonu 90’ların başında başlayan İstanbul Bienali ile ortak misyonunuz vardı.

M.G.

Doğru, İstanbul Bienali bu bakış açılarımıza ışık tutmuştur. Onun varlığı bize güç vermiştir.

Over the past ten years, which of your goals have you been able to achieve?

A.G.

When I compare today and what it was like ten years ago, I should point out two main functions of a fair. The first is trade and the second is art. Maybe, the first is art and the second is trade, about which we may discuss again. Quality, eligible works of art should turn into trade. I think we have achieved to serve these two functions in our tenth year. We exhibit good works of art. CI is one step ahead of its competitors as an art fair with high sales figures. We have achieved to serve these functions in this region.

A.G.

M.G.

Bienal’de yerel bir etkinlik olarak başladı daha sonra uluslar arası oldu, tıpkı Contemporary Istanbul gibi, diyebilir miyiz?

A.G.

İstanbul Bienali’nin 89’da başlayıp gelişmesi bize çok büyük cesaret verdi. Biz Contemporary Istanbul’a asla sadece “fuar” diye bakmadık çünkü fuar ticari bir operasyonda tarafların bir araya gelmesidir. Bu yüzden biz aslında gerçekleşen konferanslarıyla, galerileriyle, yıl içinde yapılan çeşitli konferanslarla, sergileriyle çıkardığımız dergi CI Mag ile yeni çıkardığımız CI Editions kısmıyla bu etkinliği başka bir noktaya taşıyoruz.

M.G.

10 yıllık süreç içerisinde hangi hedeflere ulaşabildiniz?

A.G.

Bu yıl ile 10 yılı karşılaştırırsak ele alacağımız 3 ana fonksiyon var. Birincisi, ticaret ikincisi ise sanat. İyi nitelikli sanat ve onun ticarete dönüşmesi lazım. 10. yılımızda bence bu ikisini de yapıyoruz. İyi sanat sergiliyoruz ve CI iyi satış yapan bir sanat fuarı olarak herkesin önünde koşuyor. Üçüncü yaptığımız önemli şey ise, daha çok uluslararası kurumla işbirliği

Moreover, we were made aware, perhaps 5 or 6 years ago, of the necessity for collaboration with more international institutions and took solid steps to close this gap. The everincreasing collaboration included museums, corporations that supported art, non-profit and profit-oriented organizations, other exhibitions and various organizations that were present in the online realm. While we were taking steps to ensure collaboration with these organizations 5-6 years ago, they started to move towards us, as well. This was great news, and it once again proved that our collaborations were successful. 17


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

yapmaya başlamamızdır. Bunlar müzeler, çeşitli sanata destek veren kurumlar, kar amacı gütmeyen ve kar amaçlı kurumlar dahil. Biz bundan 5 - 6 yıl önce bu kurumlara doğru hamle yaparken 10 yılda gördüğüm, o kurumların bize doğru hamle yapmaya başlaması oldu. Bu durumda başarılı olduğumuzu görüyorum. M.G.

İşiniz için çok seyahat ediyorsunuz. Contemporary Istanbul’u diğer fuarlarla karşılaştırınca nasıl paralellikler ve farklılıklar görüyorsunuz?

A.G.

Bizim en baştan beri benimsediğimiz bir “tarif” var. Birincisi, dünyanın bu tip önde gelen galerilerinin içerisinde yer aldığı uluslararası fuarlara benzemeyeceğiz. Biz İstanbul’luyuz İstanbul fuarıyız nasıl ki İstanbul diğerlerine benzemeyen kendine benzersiz bir şehirse, İstanbul’un fuarı da öyle olmalı. Bu fuar nasıl olmalı sorusundan yola çıktı. En başta sergilediği sanatla olmalı. İstanbul’da Türk çağdaş sanatına tüm gücümüzle yer veriyor olmalıyız. İstanbul bütün tarihi boyunca sanat üretmiş büyük bir sanat atölyesi olmuş bir şehir. Bugün de çağdaş sanatını ihraç ediyor ve giderek büyüyor. Diğer yandan, dünyadaki birçok kent sanatını ithal ediyor mesela Orta Doğu’ya baktığımızda sanatı ithal ettiklerini görüyoruz. İstanbul’u merkez olarak konumlandırarak bütün bölgenin çağdaş sanatına ev sahipliği yapmak istiyoruz, bu bölgede de tüm Orta Doğu, Karadeniz ülkeleri, Rusya Balkanlar, İsrail, İran, Mısır, Kuzey ve Doğu Afrika var. Bunu şöyle söyleyeyim, fuarın aşağı yukarı % 50 katılımcısının bu bölgenin galerilerinin olması diğer % 50’nin dünyanın gelmesi, dolayısıyla bölgesellik altındaki bir lokallik, aynı zamanda da globallik olması.

M.G.

Hedeflerimizden biri de yurtdışından galeri ve koleksiyoner getirmek. Bu bağlamda son 10 yıl içinde özellikle yurtdışından gelen galeri sahiplerinin ya da koleksiyonerlerin fuara karşı veya Türk sana ortamına karşı tutumu değişti mi? Türkiye’deki mevcut koleksiyonerlere yenilerine eklemek bizim son 10 senede gösterdiğimiz çabaların en başında geliyordu. Çağdaş sanat buluşmaları ile desteklediğimiz sanatı, daha çok yayma daha çok genç insana ulaşmak ve sanatı ulaşılır kılmak için geliştirdiğimiz, CI Editions projelerimiz var. Tüm bunları sanatı geliştirmek için yaptık. Satış yönündeki başarıyı yakalamak için ikinci etapta yaptığımız önemli şey ise, yurtdışından gelen koleksiyoner sayısını arttırmak. Bu kapsamda da farklı programlar sunuyoruz, örneğin yabancı koleksiyoneri, Türk koleksiyonerlerin evlerinde ağırlıyoruz ve birbirlerini tanımalarınız sağlıyoruz.

M.G.

Zaten VIP programımızın ana hedeflerinden biri de buydu...

A.G.

Biz bu düşünceye göre VIP programı tasarlıyoruz ve

18

Indeed, they are collaborating and asking if we could embark upon new collaborations. This has been another field in which we have proven our presence. M.G.

You travel a lot for your work. Once you compare Contemporary Istanbul with other fairs, what similarities and differences stand out?

A.G.

From the very beginning, the way we defined ourselves was not a mere coincidence: First of all, we were not going to be like international fairs where such leading galleries of the world gathered under one roof. We are Istanbulites. We are an Istanbul-based fair. Istanbul is a unique city with no similarities to its peers. Our fair should be like Istanbul. It will be unique, primarily thanks to the art it exhibits. What can we ensure this? We should be clearly paying undivided attention to Turkish contemporary art, which is incorporated in Istanbul's spirit. You can take Turkey as a whole but Istanbul, throughout history, created art; it was a giant art workshop. Today, it is a city that increasingly exports its contemporary artworks. To give an example, importing artworks is a more general practice in the Middle East. This is a significant difference, thanks to which we are willing to host the contemporary art of the entire region, by positioning Istanbul as our hub because people are in search for such a platform. We can gather contemporary artwork from the Middle East, Black Sea countries, Russia, the Balkans, Israel, Iran, Egypt, Northeast Africa. This would earn us a distinct character, a unique identity, while offering a unique taste of art for visitors and Istanbulites. We would not allow this unique character to fade away. And we will do our best to preserve it. Please take into account that 50% of the fair participants consist of the galleries of this region, with the remaining 50% consisting from different parts of the world. This means a local identity under the roof of a regional identity. It is also an attempt for a global character. Being local: this is our difference and while being local we address to global art.

M.G.

One of our target is to bring galleries and collectors from abroad. I am wondering if, throughout these ten years, gallery owners or collectors who came from abroad have had a change in their attitude towards the fair and Turkish art scene.

A.G.

There are two ways to ensure successful sales: Adding on the existing collectors in Turkey has been among our maiden efforts in these ten years. Supporting art through contemporary art gatherings, we try to popularize art among young people. CI Edition is a tool that helps us facilitate popularity and accessibility of art. We are pushing this forward and will continue to do so. Another way to guarantee


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

2011, Babak Roshaninejad, No.4 from the No! The History Is Not Written by the Victors, I Write the Damn Thing series

yönlendiriyoruz. Yurtdışından gelen VIP koleksiyoner sayısı her yıl artıyor. İstanbul her zaman dünyanın en önemli buluşma noktalarından biri, şimdi içinde bulunduğumuz ortamda hepimizi üzen sıkıntılar oluyor ülkenin içinde ama şu bir gerçek: İstanbul bütün bölgenin en kuvvetli sanat amaçlı buluşma noktasıdır. M.G.

A.G.

Buluşma noktası derken biraz önce networking’in önemini anlattınız. Başka kurumlarla ve fuarlarla işbirliği içerisindesiniz. Networking bir anlamda da rekabet demek. Türkiye’de başka fuarlar da var. Yani rekabet Contemporary Istanbul için ne anlam taşıyor? Özelikle son üç seneden beri var olan Art International bu konuda Contemporary Istanbul için ne anlam taşıyor? Yeni bir fuarın gelmesi Contemporary Istanbul için ne demekti ve ne gibi bir değişim yarattı? Bu duruma bir kaç etapta bakalım. İlk etapta ilk bakış açısı ile İstanbul’da kuvvetli sanat etkinlikleri olabilir bu bir fuar, sergi, müzedeki bir etkinlik, yeni bir art space olabilir. Bütün bunların yer alması İstanbul yararına ve hepimizin yararınadır.

We organize visits for foreign collectors to get to know Turkish collectors in their homes, which is quite an attractive offer. M.G.

Indeed, this was among the primary goals of your VIP program.

A.G.

We prepare our VIP plans to serve this purpose, and guide people accordingly. The number of VIP participants, the number of foreign collectors, is gradually increasing. Istanbul has always been a major meeting point. Unfortunately, we are going through tough times in and outside the country but I believe they will all pass. Istanbul is the strongest meeting point of art for the entire region.

M.G.

Referring to the meeting point, you have told the importance of networking. You collaborate with other organizations and fairs. However, networking also entails competition in a way. There are other fairs in Turkey. So, what does competition mean for Contemporary Istanbul? What does the 3-year-old

19


2010, Ali Akbar Sadeghi, Yazılmamış Serisinden, Hayvan Avı /// Animal Hunt from the Unwritten Series


21


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

Art International mean for Contemporary Istanbul? How did Contemporary Istanbul take the birth of a new fair? What kind of a change did it lead to?

İkincisi, benim iş hayatımda, bunun içine Cl’da dahil, bütün yaptığım işlerde kopya çekmemek, yapılan başka bir işe benzememek prensibi vardır. Şöyle baktım meseleye ilk üniversite hayatımda işletme okudum ODTÜ 1.sınıf işletme dersinde hocam Prof. Muhan Soysal çok sevdiğim bir hocaydı, vefat etti. Derste tabloya şöyle bir cümle yazdı “The problems of your society will be your opportunity”. Toplumunuz ihtiyaçları sizin için bir fırsattır. Bir yerde boşluk varsa bunu iyi ve nitelikli doldurursan bu işletmedir demişti. Ama zaten ihtiyaç olmayan başkasının doldurduğu bir yer varsa kopyalamak bana göre iş değildir. Bu durumda Art International konusunda hangi ihtiyacı İstanbul’da doldurulduğuna ve ihtiyaca cevap verildiğine emin değilim. Ayrıca şunu da belirtmek gerekiyor: İstanbul Bienali’ni de bir fırsat olarak görmeyi de doğru bulmuyorum. Biz de Bienal ile aynı zamanda denk gelmek için özel bir çaba sarf edebilirdik. Hatta bilenler bilir bizim danışma kurulumuzda yıllarca tartışılmış bir konu olmuştur. Ama ben asla Bienal’e zarar verecek bir şey yapmam ve buna her zaman karşı çıktım çünkü 89’dan başlayarak ve ilk kurulduğu yıllardan itibaren her zaman Bienali desteklemek gerektiğine inandım. Nejat Eczacıbaşı’nı tanımaktan mutluluk duydum onun görüşlerinden faydalandım, ışık tuttu ve bize de her zaman çeşitli şekillerde destek verdi. Bu konuyu dikkatli belirtmek gerekiyor: İstanbul Bienali için gelen ziyaretçiye Bienal için gelir ve bu durumda da, bienal için gelen ziyaretçiye “bana da gel” demek bana göre bir tutum değil. Çünkü o ziyaretçi Bienal gezmeye geliyor. Sponsor olan kurumların güçlerini, yarı yarıya bölünmesini isteyip yarısının Bienale, geri kalanını AI’nin istemesi ya da basına bu şekilde teklif götürmek de benim tarzım değil. Tüm bunları üst üste koyunca bir anlaşmazlık olarak görüyorum ve İstanbul Bienal’i için iyi bir şey olmadığını düşünüyorum dolayısıyla bunu benimsemedim. M.G.

Contemporary Istanbul için nasıl bir etki oldu?

A.G.

CI kısmına gelince bunu da 3 sene sonunda diyorum bugüne kadar söylemedim ama şu an baktığım zaman şunu görüyorum AI’nin 1.yılında yer alan galerilerini alt alta yazın 22

A.G.

Let me evaluate this from a few angles. First of all, driven by our first perspective, Istanbul can host significant art events, be it a fair, exhibition, a museum event or the opening of a new art space where different pieces of art are exhibited. They will all turn out to be in Istanbul’s favor; in our favor. It would be great to help Istanbul stand out this way. It would be great to increase the number of people talking about Istanbul this way. This is what we have been doing, as well. And we will more than welcome if one other organization joins us on this path. Once someone visits here, she will come again. Let me make something clear: I have been in tourism. I have worked for hotels. I have not met anyone who visited and did not like Istanbul. That’s why it is much easier to bring in repeatvisitors. However, never in my professional life, including CI, have I attempted to be a copycat; to be likened to what has been already done. I have never tempted to create something akin to others’ successful efforts. This is wrong. I studied business administration in the Middle East Technical University. In the first year, during the business administration class, Prof. Muhan Soysal – he was a beloved professor of mine and he passed away – wrote a quote on the board: The problems of your society will be your opportunity. “The needs of our society will be your opportunity”, he said. “If you see something missing and if you close this gap aptly, this will be business. More or less, you will make money but it is still business. However, copying a business that has already fulfilled a need is not business for me”, he continued. Therefore, I am not sure which need AI is necessarily addressing in Istanbul. And let me also emphasize that I never considered it right to leverage Biennale Istanbul as an opportunity. We could have done the same thing. Indeed, it was always a controversial item in our advisory board meetings. I would never take a step that could slightly hurt the Biennale, and this has always been


Sanatla dolu 10 yıl

10 years with full of art

2 yılda hangileri var veya 2. yılda neredeyse fuarın yarısı yeni galerilerden oluştu çünkü 1. yıl satış zayıf oldu. Şunu iyi anlamak lazım gerçekten bir fuarın şahsiyeti olmalı, yani yılda bir kere fuar yapacağım sonra da bir daha ortaya çıkmayacağım yaklaşımı ile fuar yapmak mümkün değildir.CI açısında bakınca bunu yanlış buluyorum ama bunu da ilk kez anons ediyorum bu bir karardı, Hasan Bülent Kahraman ile konuşarak ve son noktayı koydum. Bu karara da şöyle geldik önümüzdeki yıl 2016 yılı fuarlar takvimi açıklandı. İstanbul Bienali’nden dolayı 1. haftada yer alan AI’nin önümüzdeki yıl Eylül’ün son haftası başladığını gördüm. Fuarlar yönetmeliğine göre 1 ay içerisinde iki fuar olamaz 30 gün ara olması gerekiyor ve AI tam 30. güne geliyor yani bu 2 fuarın birbirine yaklaşması negatif rekabet doğuruyor dolayısıyla biz önümüzdeki yıl bütün galerilere kararınızı verin ya CI’ ya geliyorsunuz ya da AI’ ye gidiyorsunuz çünkü biz her ikisinde de olunmasına karşıyız diyebiliriz. Bunu özelikle İstanbul’lu galerilere söylüyorum. Biz CI’da yer alan galerilerin bizimle beraber yürümesini istiyoruz ikisinde de yer almak isteyen bizimle beraber olmayacak, teşekkür ediyoruz. Yani böyle bir seçeneğiniz var ve böyle yürüyeceğiz. Bu ayrışma galerilerin kendi açısında da gruplaşmasına yol açar belki o zaman daha iyi ayrılırlar ve fuarla farklı pazarlara giderler.

something that I fought against. I was grateful to have known Nejat Eczacıbaşı, who guided us from 1989 until 1993 – the year he passed away. We also extended our support in many ways. Imagine inviting the visitors of the Biennale to your own fair, although you know that they came here to visit the Biennale. Imagine asking the international press to share one art page between the Biennale and your fair, which is basically trying to divide the press. Moreover, there are many sponsors, including Turkish Airlines and Istanbul Metropolitan Municipality, which support art in this city. You also ask them to divide their funds, as well. You ask the major sponsor of the Istanbul Biennale to allocate funding for you. I think all these attempts are inconsistent and they do not necessarily serve to the benefit of the Biennale. That’s why I have never adopted such an attitude.

M.G.

Şimdi başka bir konuya geçmek isterim. İşletme hocanızın yazdığını cümleye bakarak aslınsa şunu görüyoruz: İş yaparak hele bizim sanat fuarında biz tek başımıza değiliz. Networkler, çeşitli sosyal bağlamlar, İstanbul ve Türkiye içindeyiz. Dolayısıyla hem şehirdeki bağlantılar hem de Türkiye’deki bağlantılarla birebir iletişim halindeyiz. Yaşadığımız durum, ekonomi, insani ve siyasi krizler baktığımızda çok zor bir dönemden geçiriyoruz. Böyle bir zamanda bir sanat fuarı yapmak ne anlam taşıyor? Şu anda Türkiye’deki durum Contemporary Istanbul’u nasıl etkiliyor?

A.G.

Ülkelerin içinde bulundukları ekonomik zorluklar… Aslında biz bunun benzerlerini daha önceden de yaşadık. Enflasyonun çok yüksek olduğu bir ülkeydi Türkiye. Evet, bu zorluktur. Ama acaba bu zorlukları tırmandırarak değil de pozitif taraflarını nasıl yakalarız? Bunun içinde bir avantaj var mıdır? Bunu nasıl öne çıkarırız ki farklı bir netice elde edelim… Şöyle söyleyeyim işin aslında yüzde ellilik tarafı matematikse, ekonomikse, yüzde ellisi de psikolojidir, algıdır. Şimdi burada ortamı canlandırma, ortama pozitif enerji verme, ayağa kaldırma ve bunu tam fuar esnasında sonuca getirmeye çalışıyoruz. CI’ı üç ay öncesinden başlayarak biz onun köpürte köpürte fuarın çok daha pozitif geçmesine çalışıyoruz. Geçen sene de Kasım ayı zordu ama ben şunu gördüm. Fuar esnasında gördüğüm, tanımadığım birçok

M.G.

How did it affect Contemporary Istanbul?

A.G.

This is the first time I’ll utter a few words after three years with regards to CI. Have a look at the galleries of AI in its first year and compare them with the ones they had in the second year. Almost 50% of the fair consisted of the new galleries in the second year because the sales volume of the first year was weak. A fair should have a character. You simply cannot organize one fair in September, only to disappear for the rest of the year. You need to touch people. This attitude is also wrong for CI but let me announce it once again that we had to make a decision. I talked to Hasan Bülent Kahraman to take my final stance. Let me tell you how it happened: The calendar for 2016 fairs was released. Due to the Biennale Istanbul, the first week was allocated to AI. However, next year, it will start in the last week of September. According to the regulation on fairs, two fairs cannot take place within a month. There should be 30 days in between two fairs but AI coincides with the 30th day. Having two fairs on such close dates would lead to negative competition. So, we are letting all galleries now that they should decide on either CI or AI. We don’t approve of participating in both of them. I am particularly addressing the galleries in Istanbul: We would like to see the galleries of CI to walk hand in hand with us. Those willing to attend both fairs will not be with us anymore and we would like to thank them. This is how we are going to take our next step. This split may also urge galleries to find their own group of peers, helping them to divide better and enter different markets through the fair.

M.G.

Let me kindly bring up a new subject. Speaking of what your Business Administration professor wrote on the board, we do business but we are not merely engaged in art fairs. We are in direct communication with the contact people in Istanbul 23


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

and Turkey. However, we are going through tough times given the current events and economy, coupled with human and political crises. What does it mean to organize art fairs during these times? How does the situation in Turkey affect Contemporary Istanbul?

insan yolumu kesip teşekkür etti. "Ne kadar hoş bir şey yapıyorsunuz. Hepimizin buna ihtiyacı var" dediler. M.G.

Türkiye hakkında, hem yerel hem de uluslararası basında çok parlak imajlar göremiyoruz. Hatta yurt dışında itibarımız bayağı değişti. Dolayısıyla bu bağlamda olumlu haberler, olumlu resimler çizmek ve bunları da yurt dışında aktarmak çok önemli. Bu anlamda, sanat fuarını önemli bir görünürlük platformu olarak değerlendirebiliriz...

A.G.

Daha pozitif, stresin geride bırakıldığı bir Kasım ayı olmasını ümit ediyorum. Seçimi geride bırakmış bir ülkedeki bir fuar olarak, Kasım ayı ortasında açıkçası insanların özlediği bir ortamın kendilerine sunulacağını düşünüyorum. Aslında bunu ümit ediyorum. Türkiye’yi yönetenlerin görmesi ve de sanatın insanlara verdiği duyguyu daha iyi anlaması, onu teşvik etmesi, bu tür ortamlara daha fazla yer vermesi, bu tür projeleri desteklemesi, bütçe ayırması gibi neticeler alırız diye ümit ediyorum. Ben bunu Bienal yönetimi ile de paylaştım. Aslında onların da bu konuda büyük bir rolleri var. Farkında olmadan sanat için yaptığınızı düşündüğünüz bir işte başka işleri de yerine getiriyorsunuz.

M.G.

Bu seneki Contemporary Istanbul hakkında konuşalım. Hala yenilikleri görüyoruz. Örneğin şimdiye kadar Focus bölümleri vardı ve orada ülkeler ve sanat üretimi üzerinde yoğunlaştık. Geçen sene Çin, daha önce Avrupa’dan başka ülkeler vardı. Bu sene ülkeden şehre doğru bir değişim var. Yeni bir isimde var. Contemporary Tahran diye bir bölüm açıyoruz. Bu bağlamda Tahran’dan galerileri ağırlıyoruz, ve CI Dialogues’ta Tahran’ın sanat ortamı ile ilgili konuşmalar yapıyoruz. Ülkeden şehire geçiş nereden kaynaklanıyor ve neden Tahran seçildi?

A.G.

A.G.

Financial difficulties facing countries… We have experienced similar periods before. Turkey saw record-high inflation rates. Yes, what we are going through is a challenge. But how can we seize the positive aspects instead of escalating the challenges? Could we find an advantage in these challenges? How could we leverage the challenges to achieve a different outcome? I am talking about making things look positive driven by the concerns of high-inflation periods. Actually, 50% of this business may be about math and finances but the remaining 50% revolves around psychology and perception. Now, we are trying to stimulate the environment; fill it with positive energy; and stir it up. We are doing this in a way to reap its fruits during the fair. Launching our efforts three months in advance, we add onto CI’s potential so that the fair brims with positive energy. Last year, November was a tough month but I learnt something: People I saw in the fair – people that I did not know – thanked me, telling that what we were doing was amazing; that they all needed such a fair. This year, we will experience the same because we are addressing a need. Challenging times should not drag us to pessimism.

M.G.

We are currently unable to see a bright picture of Turkey both in national and international media outlets. Actually, our reputation abroad has reversed significantly. Therefore, coming up with positive developments and a better picture, and sharing them with the international press is essential. In this regard, we can see an art fair as a key platform of visibility for art and culture.

A.G.

Eventually, I hope to see a more positive November that has left behind the much-discomforting stress. I have received such hopeful messages, as well. I also believe that the number of people who agree with us has been on an increase. As a fair in a country that has left behind the national elections, people will finally experience a longedfor environment. Actually, this is what I hope. I also hope that the leaders in Turkey also become more aware of this longing, of what kind of feelings art instills in people. I hope they encourage art and create more of a space for these environments, while supporting such projects and allocate funds. I shared my hope with the management of the Biennale, which plays a significant role in this regard. Without even noticing it, you address other needs while being

Aslında ne kadar ülke “focus”u yapsanız da aslında o ülkede bir şehri hedefliyorsunuz. Bunun bir kaç şehre yayılması gibi ülke örnekleri olabilir. Ama bir merkez şehir başı çekiyor.

2015, Erdal İnci, Berlin Wall

24


Sanatla dolu 10 yıl

10 years with full of art

Neden Tahran? Aslında bir kaç senedir konuştuğumuz bir lokasyon Tahran, İran. Bu sene Tahran’daki temsilcimiz Mahsa Azimi bize bu fikri verdi. Biz de Venedik Bienali açılışı

engaged in something you think you are doing only for the sake of art.

2015, Casey Reas, Today's Ideology

esnasında Tahran Çağdaş Sanat Müzesi direktörü Majid Mola Norozi ile bir toplantı yaptık ve bizi Tahran’a davet etti. Yanında da iki galeri vardı. Çok hızlı hareket ettik ve iki hafta sonra Tahran’daydık. Tahran seferimiz sayesinde önde gelen 20 - 25 Tahran’lı koleksiyoneri evimizde ağırladık. M.G.

Bütün sene bunu yapıyordunuz aslında. İletişim çok önemli değil mi?

M.G.

Up until today, there was Focus, where we focused on different countries and making of art. Last year there was China which followed different countries from Europe. This year, there is a shift from the national to the city level. And we have a new name: We are opening Contemporary Tehran, where we host galleries from Tehran, supported by CI Dialogues in which we organize talks on the art scene in Tehran. What drove this shift from national to city? Why was Tehran picked?

A.G.

Regardless of how much you focus on a country on the surface, you target one city in the country. That city already contains what we exhibit. There may be countries where art is spread across more than one cities but in general, one central location pioneers the entire movement. What drove us was the idea of introducing one city with the other, bringing together the contemporary art, contemporary artists and contemporary cities. Why Tehran? We have been discussing Tehran, Iran for a few years. This year, Mahsa Azimi, our representative in Tehran, put the idea forward. We were reflecting on the idea when had a meeting with Majid Mola Norozi, director of Tehran Contemporary Art Museum, at the inaugural ceremony of the Biennale Venice. He invited us to Tehran. There were two galleries with him. We were quite quick: In two weeks’ time, we went to Tehran, visited the galleries there and met the people of the scene. Thanks to our visit, we were able to host 20-25 leading collectors of Tehran in our place, to understand what they felt like.

M.G.

This is what you’ve been doing for the entire year. One-to-one relations are critical, aren’t they?

A.G.

Of course, this is part of our networking efforts. We visited many cities in the region, from Amman to Beirut, this year. We went to Dubai and many others in the neighborhood. We also travelled to Europe. We were active in 20 events but Tehran was striking. What was also attractive about Tehran was Fabrice Bousteau, a close friend of mine and the chief editor of Beaux Arts magazine. He went to Tehran in April and then called me. “I have had the chance to meet very successful, qualified people. You should definitely go there and see yourself”, he said, which motivated me further. Later on, we went to Tehran. I am quite happy with the developments. All in all, we were not expecting it but Iran and the United States were able to reach a regulatory deal on Iran’s nuclear capacity, to be followed by the new path Iran took. This was a coincidence for us. The fact that we took a step much before these developments, the fact that we made our decision 25


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

A.G.

Her şey networkingin bir parçası. Bu sene Amman’a, Beyrut’a ve bu bölgede birçok yere gittik. Avrupa’da ve Ortadoğu’da yirmi değişik etkinlik yaptık ama Tahran ilginçti. Bir konu daha var bizi Tahran’a iten. O da benim yakın dostum adeta bize danışman gibi yanaşan Fabrice Bousteau, Beaux Arts dergisinin şef editörü, Nisan ayında Tahran’a gitti ve benim de burayı görmem gerektiğini sanatsal açıdan keşfetmem gerektiğini söyledi. Arkasından Tahran’a gittik. Memnunum çünkü biz bunu böyle planlamadık ama hemen arkasından İran Amerika arasında yapılan nükleer çalışmalar ile çeşitli konuları denetleyen bir çalışma için ilgili bir anlaşma yapılması, arkasından İran’ın bir açılıma gitmesi... Bu bizim için bir tesadüf. Bizim böyle şeylerin çok öncesinde hareket etmemiz, hiç buna bağlı kalmadan bu kararı almamız Tahranlı arkadaşlarımız üzerinde pozitif etki yaptı. Onların buraya gelme kararını hızlandırdı. Devamını göreceğiz biz bunun. Contemporary Tahran olarak bakıyoruz. Çağdaş İstanbul çağdaş Tahran’ı misafir edeceğiz ve devamında ben İran ile daha yakın iş birlikleri yapmayı düşünüyoruz. Projelerimiz içinde farklı koleksiyonların Tahran’dan buraya getirilmesi var.

M.G.

Bir başka önemli bölüm ise Ebru Yetişkin’in küratörlüğünü üstlendiği Plugin. Bu etkinlik yeni medya, yeni bir sanat ortamı, yeni sanat piyasasını inceleyen ve yansıtan bir etkinlik: stüdyolar, galeriler, sanatçılar gelecek ve konuşmalar yapılacak. Plugin, Contemporary Istanbul için nasıl bir anlam ve önem taşıyor?

A.G.

Plugin CI’ın tamamen öncü yönünü karşılayan bir etkinlik. Biz her zaman öncü tavır içinde olayı benimsiyoruz ve yeni gelişmeleri sunmaya çalışıyoruz. Plugin de böyle bir dünyada hızla gelişen, ayrışan, içinde farklı sanatları barındıran bir alan. Yeni medya tamamen bizim hiçbir kar amacı gütmeden ele aldığımız CI bütçesiyle ve desteğiyle yapılan bir etkinlik ama biz bundan memnumuz gittikçe büyümesini arzu ediyoruz. İleride ticareti doğar, o noktaya mutlaka gelecektir. Zamanlamasını bilmiyorum ama insanlara yeni gelişmeleri sunmak oradaki vakıflarıyla, kurumlarıyla yerli ve yabancı birçok sanatçısıyla Plugin bize heyecan veriyor. Büyüterek ileride bir uydu fuar haline getirmeyi planlıyoruz.

M.G.

Fuarda yaptığımız CI Dialogues adlı panel serisinde uluslararası konuşmacılar, akademisyenler, sanatçılar ve uzmanları çağırıyoruz. Farklı konular üzerinde duruluyor. Hem de sene boyunca Çağdas Sanat Buluşmaları Türkiye’de çeşitli yerlerde ve yurt dışında da yapılıyor. Ben mesela Yaşam Şaşmazer ile Berlin’deki BAP galeride öyle bir panel gerçekleştirdim. Bu yüzden sunumları, panelleri ulusal ve uluslararası organize ediyorsunuz. Bunların hepsini dergi beraber ile bir nevi eğitim kavramı içinde tutabiliriz. Siz 26

independently had a positive impact on our peers in Tehran, accelerating their decision-making process. We will see what will follow. It will be Contemporary Tehran. We will host contemporary Tehran in contemporary Istanbul. We have plans to build on our relations through closer collaborations with Iran. Bringing in different collections from Tehran is one of our projects. M.G.

A.G.

Another significant section and theme will be curated by Ebru Yetişkin: Plugin, which may be described as a fair within the fair. It is an event that reviews and mirrors new media, new art scenes and new art market, where studios, galleries and artists will come together to have talks. What does Plugin mean for Contemporary Istanbul? How important is it ? Plugin satisfies CI’s ambition to always be a pioneering organization. We always adopt pioneering movements and offer current developments. Plugin is a rapidly-evolving and defining platform which hosts different disciplines under the same umbrella. We offer New Media, as a non-profit event and support it with CI budget. We are quite happy with how it develops and would like to see it grow further. Commercial benefits will surely follow in the future. I am not sure about the timing but introducing people through Plugin with developments, allowing them to mingle with different foundations, organizations and national and international artists is exciting for us. We are planning to expand it further and turn into a satellite fair.

M.G.

It is a significant move for Contemporary Istanbul. Normally, art fairs are considered to be only targeting the art market. Painting and sculptures seem to have dominance because collectors purchase them. On the contrary, Plugin serves a completely different field. It is experimental and many works will not even be sold there. Let’s also talk about education, one field CI particularly contributes to. Panel series CI Dialogue held in the fair welcome international speakers, academics, artists and experts. These talks focus on a whole lot of fields. Throughout the year Contemporary Art Meetings take place across Turkey and abroad. With Yaşam Şaşmazer, I organized such a panel in the BAP Gallery in Berlin. This is why you organize presentations and panels at national and international level. Coupled with the magazine, you can categorize all these efforts under education because you build a bridge between art and audience through these panels. How important is education for you?

A.G.

When it comes to education, keeping abreast of the developments in the world, introducing the developments in Turkey, and making people more equipped with knowledge is an indispensable part of the event. This is why we organize


A.G.

Sanatla dolu 10 yıl

10 years with full of art

bu panelleri yaparak sanat ve seyirci arasında bir köprü kuruyorsunuz. Sizin için oradaki eğitim misyonu ne kadar önemli?

such conferences more frequently throughout a year and support the ones outside Istanbul, which also helps us attract attention. We would like to do it more frequently. This is almost not enough. A certificate-granting art education is one of our targets but it would not be easy. The entire fair is a visual training. After spending three days in the fair, you won’t need to do anything: you will start to understand the art you see; the artist you witness; the differences the art of other countries contain. Even if you don’t, you will leave the fair as a more sophisticated person. The way you think and the way you look at the world will change. This is the rule. Therefore, the number of visitors is essential for us because they do not have to buy art. We think that the number of visitors will increase from the 80.000 visitors of last year. It is our duty to satisfy those who are willing to accumulate expertise in certain fields. Education is the inseparable part of what we do. In a few years to come we are planning to release CI publications, which we consider is lacking in Turkey. The range of publications is insufficient. If introduced to readers and art enthusiasts, it will cement their education and knowledge. We are planning to release CI publications, again in collaboration with international organizations.

Eğitim dünyadaki gelişmeleri takip, Türkiye’deki gelişmelerin anlatılması, insanların daha fazla bilgi sahibi olması ve de bu konferansların sene içerisinde yaymamız İstanbul dışındakilerin de desteklenmesi insanların daha fazla ilgi göstermesi ve öğrenmesi için etkinliğin kaçınılmaz bir parçası. Bu yüzden daha fazla yapmak isteriz, bu yaptığımız az bile. Hedeflerimiz arasında sertifikalı sanat eğitimi var, ama kolay değil. Fuarın bütünü bir görsel eğitim. Fuara 3 gün geldikten sonra hiçbir şey yapmanıza gerek yok gördüğünüz sanatı, izlediğiniz sanatçıya, dünyadan gördüğünüz sanat ile farkına varırsınız ya da varmazsınız ama 3 günün sonunda bir eğitim almış olarak çıkacaksınız. O yüzden ziyaretçi sayısı bizim için çok önemli illa satın alması gerekmiyor. Geçen yılki rakam 80 bin ziyaretçi bu yıl daha da artacağını düşünüyoruz onun üzerine daha da fazla ihtisaslaşmak isteyenleri tatmin etmek bizim görevimiz. Eğitim işin kaçınılmaz kısmı. Gene önümüzdeki yıllarda başlatacağımız yeni bir anlayış olarak CI Publications yapmak istiyoruz ve ülkede bunun eksiklik olduğunu düşünüyoruz. Yayın sayısı eksik. Okuyucuya sanatseverlere sunulması halinde onların eğitimlerini tamamlayacak bir şey: Yine uluslararası kuruluşlarla iş birliği ile CI Publications yapmayı planlıyoruz.

M.G.

Son olarak, Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak hem 10.CI için hem de gelecekteki fuarlar için kısa vadeli ve uzun vadeli beklentilerinizi sormak istiyorum.

A.G.

Bu yıl zor bir yıl... Satışı belli bir seviyeye getirmek sunduğumuz 23 yeni, toplamda 100 nitelikli galeri ile satışı belli seviyede tutmak istiyoruz. Başarı ile çıkmayı ümit ediyoruz. Tabi doğal olarak fuar öncesinde 2016 çalışmaları başladı, önümüzdeki yıllardaki hedeflerimizi söylemem gerekirse ilk olarak galeri sayısını arttırarak büyüme hedefinde değiliz. Aynı seviyede galeri sayısı ile kaliteli gitmek istiyoruz. Niteliği arttırmak istiyoruz. Çok samimiyetle söylüyorum, 5000 m2 alan ile yani yaklaşık 50 galeri daha alabileceğimiz kapasitemiz var daha ama almamayı tercih ediyoruz. Bunu daha doğru buluyoruz. Yurtdışından Türkiye’ye gelen koleksiyoner sayısını mutlaka arttıracağız. Binlerle konuşmak istiyoruz. Her yıl birkaç bin kişinin ziyaret ettiği bir fuar olmak, önümüzdeki yıllarda daha fazla kurumsallık Türkiye’deki mevzuatın değiştirilmesi ve bunun için de sanata destek ve vergi boyutları var. Bunların ele alınması sanat ürünlerinin mutlaka ihracat kapsamına alınması Türkiye’deki üretilen sanatın ve Turquality adı altında dünyanın fuarlarına ve başka mekanlara devletin desteği ile gidebilmesi,

M.G.

As a final note, I’d like to ask your short and long term expectations both from the 10th year of CI and from future fairs as the Founder and Chairman of CI.

A.G.

This has been a challenging year. We’d like to increase the sales to a certain extent and preserve the volume through 100 quality galleries, 23 of which are new. We are hoping to climb up the ladder successfully. We have already launched our 2016 efforts in advance of the fair. With regards to our future goals, we are, first of all, not after increasing the number of galleries and growing accordingly. We would like to keep our level of quality with the same number of galleries. Let me sincerely note that we are willing to increase quality. With a space of 5000m2, we have the capacity to include 50 additional galleries but we prefer not to. We think it is a smart move. However, we will definitely increase the number of collectors coming to Turkey. We’d like to reach thousands and become a destination thousands of people visit every year. In addition to strengthening our corporate capacity, we are hoping to see amendments to relevant legislation in Turkey, more support for art, and rearrangement of applicable taxation. Along with the steps taken in these fields, art products should be included in the scope of exports. Artworks produced in Turkey should be introduced under the Turquality brand in world fairs, through the supports from the state. This is how galleries can also attend more art fairs.

27


10 years with full of art

Sanatla dolu 10 yıl

galerilerin daha fazla sanat fuarına katılması da buradan geçiyor. Sanata daha fazla destek verilmesi için çalışacağız. M.G.

A.G.

M.G.

A.G.

Bu durumda siz bir lobi temsilcisi gibi bakanlarla ya da devlet kurumlarıyla görüşüyorsunuz? Evet bu mekanizmayı çalıştıracağız. Çağdaş sanat diye de bakmıyorum sadece her türlü sanatın desteklenmesi, buna film, müzik gibi sanat dalları da dahil. Bu şekilde dünyaya açılmamız ve İstanbul’un konumlandırılması bu şekilde olacak diye görüyorum ve de önümüzdeki 10 yıl içerisinde CI içerisinde de bir vakıflaşma gerçekleştireceğiz. Bu vakıf birçok etkinliği bünyesine alacak ve dünyada bir vakıf yolunda yaymaya gideceğiz. O zaman vakıflaşmayla birlikte CI bir nevi geleceğini koruma altına alacak. Son olarak CI Editios ile ilgili eklemek istediğiniz bir şey var mı? CI Editions henüz 1.yılını geride bıraktı dolayısıyla daha çok gelişecek. Yeni sanatçılarla yurtiçi ve yurtdışı ile sanatçı sayısı ve eser birikimi ile gelişecek daha düşük fiyatlara eser üretimi sağlamaya çalışacağız ki daha fazla yaygınlaşsın. İlk grup daha düşük fiyattan ikinci ve üçüncü grup ile devam edecek ve de bir amacımız da şehrin içinde birkaç noktada kendi satış noktalarımızı açma. Bu satış noktalarında düşük orta ve yüksek fiyatlılar yurtdışındaki edisyon yapan başarılı galerilerle kurumlarla Galerie Lelong gibi öne çıkmış galerilerle işbirliği satış noktalarında yabancı edisyon satışları için de satış noktaları yaratmak istiyoruz. Bu konuyla ilgili hazırlıklara başladık bile.

28

To sum it up, we will put in our best efforts to resolve such structural challenges. We will try our best to receive more support for art. M.G.

In this case, are you currently discussing with ministers and public authorities, just like a lobbyist?

A.G.

Yes, we will initiate such a mechanism. I am not only talking about contemporary art. Support for any art discipline, including cinema and music, is what I mean. We need to open up to the world and position Istanbul as a city that can absorb art. Within the next 10 years, we will open a foundation under CI to host various activities so that we can introduce them to the world under the umbrella of a foundation.

M.G.

In this case, the foundation will in a way guarantee the future of CI. Then, would you like to add anything to your words on CI Edition?

A.G.

CI Edition is only one year old. It will definitely develop further through new artists -- national and international--, and through the addition of new publications. We will try our best to release works at affordable prices to ensure a wider outreach. The first group will be more affordable, to be followed by second and third groups. We also plan to open our own point of sales in the city to offer affordable and moderately-priced editions. To sell high-priced editions or foreign publications, we plan to collaborate with outstanding galleries like Galerie Lelong that are successful in editions in order to open more points of sale. Indeed, we have begun preparations for one of them.



Dosya /// Special Report Yükselen bir değer olarak İran sanatı /// Iranian art on the rise Hatice Utkan Özden

30


Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise

/// 22 Ekim’de yapılan bir açıklamaya göre, National Gallery of Berlin, Tahran Çağdaş Sanat Müzesinden özel bir koleksiyonu sergilemeye başlayacak. Toplam 2,5 milyar dolarlık değeri olduğu tahmin edilen koleksiyondan bazı parçalar Berlin’de 2016 yılında sergilenecek. İran’ın sanatının öne çıkması ve Avrupa’da yayılmaya başlaması bir tesadüf değildir. İran sanatının yükselen bir değer haline gelmesinin en önemli nedeni yurt dışında ve İran’da yaşayan İranlı koleksiyonerlerin güçlenmesiyle çağdaş İran sanatına da katkıda bulunmalarıdır. Bu koleksiyonerlerin birçoğunun da üçüncü ya da ikinci nesil koleksiyonerler olduğu bilinmektedir. Bu durum İran’daki sanat çevresindeki genel gelişimi olumlu yönde etkiler.

The Prussian Cultural Heritage foundation announced on October 22, that the Tehran Museum of Contemporary Art has agreed to loan a part of its collection to be exhibited at the foundation’s museum in Berlin. The exhibition will take place in 2016 in National Gallery of Berlin. The collection is estimated to have a value of $2.5 billion. The interest of Europe towards Iranian art and the rise of Iranian art is not a coincidence. As Iran continues it’s rise in development, Iranian collectors, (mainly second or third generation art connoisseurs), who are living both abroad and in Iran, are investing even more so in the work of their compatriots. So, as the development of Iran continues, so too does the face of its contemporary art scene.

Iranian art had its first rise during İran’da geçekleşen tüm 1940s and 50s. It was during olaylar, özellikle de 1979 this time that Iranian art outside İslami Devrim öncesi ve of the academy began to look sonrası, ülkenin kültürünü, similar to western art. Kamal-al genel olarak sanata bakış Mulk (1852-1940), an academic, açısını ve ülkedeki sanatsal was one of the first artists to be gelişimi etkilemiştir. İran’da both of the academy and in the 1979 tarihinde gerçekleşen modern art movement. His unique İslami Devrimin ardından style permeated his student’s dünyanın farklı alanlarına work and even after his death his dağılan İranlı koleksiyonerler, style remained in both the work kendi sanatçılarının eserlerini and subconscious of his pupils. almaya devam ettiler. İranlılar Apadana Gallery, which opened in için sanat toplamak popüler 1949, was one of the first galleries kültürün bir etkisi değil, aksine to support academic artists of yılların getirdiği alışkanlık Mulk’s kind. With this gallery and haline gelen bir olgu haline the movements around it, this geldi. Her ne kadar 1977’de period became a socially active açılan Tahran Çağdaş Sanat scene in the arts. This active artMüzesi’nin gizli Farah Diba scene was backed by artists like Koleksiyonu dünya çağdaş Marcos Grigorian (1925). During sanatından parçalar ile ilgi the 1950s Grigorian, who is known çekse de, müze koleksiyonun 2014, Babak Roshaninejad, Interlude serisinden, tuval üzerine yağlı boya /// No.9 from the Interlude series, oil on canvas for his works with mud and soil, en eski parçaları 19. Yüzyıla carried art in Tehran to tea houses. After him, again we see ait Firdevsi’nin Şehname'sinden alınan minyatürlerden, islami an ongoing master – apprentice relationship. Student of eserlere kadar birçok farklı eser bulunmaktadır. Müze, İran’ın Grigorian, Hussein Zenderoudi used conventional culture hem sanatsal tarihini hem de Batı sanatına yaklaşımını ortaya icons such as Fatima’s hand, prayer prints and talismans, koyar. Bir yanda, Rothko, Jackson Pollock, Francis Bacon, Andy and created art with these images. Typical of any rise in art Warhol, Duchamp, Magritte, Rauschenberg, Degas, Gaugin, hand in hand with social activism, artists during these years Renoir, Pissaro, diğer yanda da çoğunluğu İranlı sanatçılara prepared manifestos and public art was on the rise. ait bir koleksiyona ev sahipliği yapar. Toplam 4 bin eserden oluşan bu koleksiyonun çoğu İranlı sanatçılara aittir. İran’ın After the 1950s the art in Iran evolved rapidly and actively sanatsal gelişiminde hem koleksiyonerler, hem de hükümet and by the 1970s the art in Iran was experiencing a boom.

31


Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise

(İslami Devrim’de bile), sanatçılara destek vermiştir.

And by 1977, Tehran Contemporary Art Museum opened, making its environs a hub for art in Tehran.

İran’da çağdaş sanatın gelişimi 1940’lı ve 50’li yıllarda ivme kazanmıştır. Bu dönemde ülke batı sanatına yakın durmaktadır ama kendi sanatçılarını, akademik dünyada da desteklemektedir. Bu nedenle, Kamal- al-Mulk (1852-1940) sembolik olarak bu döneme akademide ve çağdaş sanat dünyasında damgasını vurmuştur. Bu dönemde Al-Mulk kendi öğrencilerini yetiştirir ve onun yolunda devam ederler. İran’ın akademik açıdan desteklenen çağdaş sanatına 1949 yıllında açılan Apadana Galeri eklenir. Bu dönemde İran çağdaş sanatı sadece akademik alanda değil aynı zamanda kafeler gibi sosyal alanlarda da gelişmeye başlamıştır. 1925 yılında doğan ve 1950’li yıllarda çamur ve toprak gibi doğal malzemeler kullanan sanatçı Marcos Grigorian, çay evleri ve kafelerde duvar boyamaları yapar ve sanat sohbetleri gerçekleştirmiştir. Grigorian’ın öğrencileri olarak bilinen Hussein Zenderoudi, Fatma’nın eli, dua baskıları ve talismanları kullanarak farklı bir sanat tekniği üretmiştir. Bu sanat tekniği daha sonraları Parviz Tanavoli ve Siah Armajani farklı motiflerle sanatsal bir alan yaratmışlardır. Bu dönemde bu tekniği kullanan sanatçılara Saqqakhanas adı verilir. Bu kapsamda sanatçılar hem geleneksel sanatı hem de kamu sanatı birleştirirler. Bununla ilgili manifestolar hazırlarlar ve bu kapsamda İran’da kamusal alanda sanat olgusunu ortaya çıkartırlar. Bu dönemden sonra 1960’lı yıllarda sanat gelişmeye devam eder ve İran’da özellikle de Tahran’da sürekli gelişen bir sanat ortamı ortaya çıkar. 1970’ı yıllarda Batı sanatına yakın duran İran sanatı, 1977’de Tahran Çağdaş Sanat Müzesinin kurulmasıyla koleksiyonerlerin ve galerilerin geliştiği bir alan haline gelir. 1979 yılında meydana gelen İslami Devrim döneminde, İran’da öne çıkan sanatçı, fotoğraflarla bu dönemi belgeselleştiren Abbas’tır. Kendisinin fotoğrafları hala devrimin tek görsel belgeselidir. Bu dönemde İran’da belgesel fotoğrafçılığın arttığını görürüz. Her ne kadar İslami devrimin ardından galerilerin ve müzelerin sanatsal açıdan gelişimi azalsa da, bu gelişimin farklı bir döneme girdiği zaman sekiz yıl süren İran ve Irak savaşıdır. Bu dönemde sanatçılar genellikle savaşta ölen arkadaşlarının anısına eserler üretmişlerdir. Yine savaş döneminde grafik sanatlar gelişmeye başlamıştır. 1990’lı yıllarda İranlı sanatçılar genellikle minyatür sanatını, modern sanatla birleştiren eserler üretmişlerdir. Bu dönemin ardından ise Shirin Neshat, Shirazeh Houshiary gibi kadın sanatçılar İran’da kadının yerine dair çağdaş eserlerle gündeme gelmişlerdir. 32

It is not surprising that historical moments in Iran seem to parallel sparks in the country’s art movement. For example the 1979 Islamic Revolution, which hugely affected the development and evolvement of contemporary art in Iran. With these moments in history it is also the collectors of art in Iran that have a vital place in Iran’s ever-developing art scene and preservation, as even when many of them fled the country after 1979, they continued to buy Iranian art. For Iranians, the collection of art has been a long-standing tradition. It is not a phase or a trend but rather a healthy and steady reverse to popular culture. This is why many collectors come from long-held families of art supporters and this is a large part of why Iranian contemporary art has been able to exist and succeed. While the western contemporary art world eyes the iconic Farah Diba collection of MoCATehran, the museum has many important and archetypal works such as Firdevsi’s Shahname’s miniatures, along with many paradigmatic Islamic works. The museum both reveals how Iran approached Western art: from Rothko, Pollock, Bacon, Warhol, Duchamp, Magritte, Rauschenberg, Degas, Gaugin, Renoir, Pissaro, and also shows how it nourished Iranian art: it has almost 4,000 works in its collection, most made by Iranian artists. It is not only the museum community in Iran that supports their native artists but both the government and the collectors that foster Iranian art and artist. The 1979 Islamic Revolution in Iran also brought an era of photographic documentation to Iran. Like Abbas, who documented the revolution every day, and become a Magnum photographer. Even though it has been written that after the takeover by the Islamic government museums and galleries have seen a decrease in art activities, the fact is art of this period is dominated by Iran's 8 year war with Iraq. During that period many artists completed a series of photographs in memory of the many friends who died in the war. During this time the graphic arts also evolved. Then, in the 1990s, Iranian artists started to combine miniature art, a classic and academic art form, with contemporary practice, similarly to the movements in the 1950s. Artists from this period like Sirin Neshat and Shirazeh Houshiary have had a huge influence on Iranian art, as their works mainly on women and Iranian culture have become internationally popular.


Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise 2013, Mojtaba Amini, Joint

CONTEMPORARY ISTANBUL TAHRAN’DAN ÇAĞDAŞ SANATI AĞIRLIYOR

CI HOSTS CONTEMPORARY TEHRAN This year Contemporary Istanbul hosts Tehran Galleries as part of the Focus: Contemporary Tehran. While some of the galleries will be attending the CI for the first time some of them will take place for the fourth or third time. The expectations of galleries are all the same; while they want to reach to the collectors they would like to widen their horizons in terms of Turkish contemporary art. On the other hand, the galleries also eye the international art scene, which will be welcomed by the fair. With this program CI will also be welcoming Iranian collectors and artists to the fair.

Contemporary Istanbul bu yıl Focus: Contemporary Tahran bölümünde Tahran galerilerini ağırlıyor. Bazı galeriler CI’a ilk kez katılıyorken bazıları da üçüncü veya dördüncü kez fuarda yer alıyor. Tüm galerilerin beklentileri aynı; koleksiyonerlere ulaşmak ve Türkiye Çağdaş Sanatı hakkında ufuklarını genişletmek. Galerin gözü fuarın uluslarası sanat sahnesinin de üzerinde olacak. Contemporary Istanbul bu program ile İranlı koleksiyonerlere ve sanatçılara da hoşgeldin diyecek. AARAN GALERI Rana Noebashari (küratör) C.I.

İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi hakkında ne düşünüyorsun?

N.R.

Son yıllarda Istanbul’un Çağdaş sanat sahnesini hem sosyal medya üzerinden hem de Bienal veya diğer fuar ziyaretleri sırasında oldukça yakından takip ettik. Bunu yaparken sanat alanlarındaki, fuarlarındaki, galeri ve kar amacı gütmeyen organizasyonlardaki hızlı büyümeyi farkettik. Sponsorluklarla veya direkt dahil olarak sanatı öne çıkaran ve destekleyen özel sektörün rolü kayda değerdi. Özetlersek, İstanbul çağdaş sanat sahnesi canlı, İran Çağdaş sanatının tek temsilcisi olarak bizim için ilginç olan bu canlılığa katılmak ve onu paylaşmak olacak.

C.I.

Bu yılki beklentilerin neler?

N.R.

Amacımız stresli İran sanatını göstererek kurumlardan ve koleksiyonerlerden beğeni toplamak ve de Istanbul’un dinamik sanat sahnesine girmek.

C.I.

Bu yıl ilk yılınız mı? Eğer değilse ne kadar süredir CI’a geliyorsunuz?

N.R.

Bu bizim Contemporary Istanbul’daki ilk yılımız.

C.I.

Bu yıl fuara getireceğiniz sanatçıların isimlerini paylaşabilir misiniz?

N.R.

Mojtaba Amini, Shahryar Hatami, Nasser Bakhshi ve büyük ihtimalle, Barbad Golshiri sanat seçkimizdeler. 2013, Mojtaba Amini, Joint

AARAN GALLERY Rana Noebashari (curator) C.I.

What do you think about Contemporary art scene in Istanbul?

N.R.

In recent years we have been following Istanbul’s Contemporary art scene very closely either through social networks or by visiting the Biennale or other fairs. By so doing we have noticed the rapid growth of art venues, fairs, galleries & non-profit organizations alike. The private sector’s role in promoting and supporting art through sponsorships & direct involvement has been noteworthy. All in all, Istanbul’s Contemporary art scene is vibrant & progressive and it is interesting for us as one of the representatives of Iranian Contemporary art to participate & share this vibrancy. What are your expectations for this year? (from the fair) Our aim is to gain appreciation from foundations & collectors by showcasing edgy Iranian art & enter the dynamic art scene of Istanbul.

C.I.

Is this your first year? İf not for how long have been coming to CI?

N.R.

It is the first time that we are participating at Contemporary Istanbul.

C.I.

Could you please name the artists that you will bring to the fair this year?

N.R.

Our selection of artists are as follows, Mojtaba Amini, Shahryar Hatami, Nasser Bakhshi And probably, Barbad Golshiri

33


C.I. M.M.

C.I. M.M.

C.I.

M.M.

M.M.

Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise

ASSAR GALERİ Maryam Majd (eş - direktörü)

ASSAR GALLERY Maryam Majd (co - director of the gallery)

İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi hakkında ne düşünüyorsun? İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi oldukça canlı. Aynı yıl içerisinde iki sanat fuarına ev sahipliği yapmak, Koç ve Sabancı kurumları tarafından yönetilen iki büyük sanat enstitüsünün (ARTER ve SALT) oldukça iyi kürasyonlu gösteriler düzenlemesi, ve ayrıca geçen yıl Anish Kapoor bu yılda Zero gibi çok önemli sergileri ağırlamak, ve elbette ki Bienaldeki alternatif ve eğitici sanat yapılarını desteklemek şehirdeki sanat ve kültürün köklerini derinleştiriyor ve özel galerilerin yönetimini hiç olmadığı kadar kolaylaştırıp anlamlandırıyor. Tüm bu girişimler ayrıca şehre olumlu bir mod sağlıyor ve halihazırda oldukça canlı yaşayan bu şehre sanata daha çok insan çekerek hayat katıyor.

C.I.

What do you think about Contemporary art scene in Istanbul?

M.M.

The contemporary art scene in Istanbul is quite vibrant. Hosting two art fairs each year, setting up several very good curated shows at two big art institutions run by the the Koc and Sabanci foundations (ARTER and SALT) in addition to the very important exhibitions that are hosted such as the Anish Kapoor show last year and Zero this year, and of course supporting alternative and educational art forms in the Biennial all deepen the roots of art and culture in this city and make it even easier and more meaningful for the private galleries to operate. All these initiatives, also, bring a very positive mood to the city and add more life to this already very live and vibrant city attracting more people to the arts in general.

Bu yılki beklentilerin neler? (sanat fuarından) Türk ve uluslararası koleksiyonerlere, müzelere ve küratörlere geniş çaplı bir sergileme, yüksek satışlar ve tüm medyada yer almasını bekliyorum. Bunun yanında organizatörlerden fuardan önce ve fuar sırasında, önceden kuvvetli bir planlamayla İran pavyonunu, galerilerini, sanat eserlerini ve özel koleksiyonları tanıtmalarını bekliyorum. Bu yıl ilk yılınız mı? Eğer ki değilse ne kadar süredir CI’a geliyorsunuz? Bu yıl bizim CI’deki dördüncü yılımız. Daha önceden 2009, 2010 ve 2012’de katılmıştık. Bu yıl fuara getireceğiniz CI sanatçılarının isimlerini paylaşabilir misiniz? Bu yıl yer alacak sanatçılarımız Reza Layassani, MomamdHossein Emad, Samira Samira Alikhanzdaeh, Babak Roshaninejad ve Alireza Adambakan.

2009, Alireza Adambakan, Haftad-o-Du-Tan serisinden /// Camp on Fire, from the Haftad-o-Du-Tan series

2009, Alireza Adambakan, Haftad-oDu-Tan serisinden /// Khuli Commits Suicide from the Haftad-o-Du-Tan series

C.I. M.M.

What are your expectations for this year? (from the fair) I expect extensive exposure to Turkish and International collectors, museums, and curators, high sales and full press coverage. I also expect the organisers to strongly plan in advance to introduce the Iranian pavilion including its galleries, the artworks and the private collection before and during the fair.

C.I.

Is this your first year? İf not for how long have been coming to CI?

M.M.

This is our fourth time in CI. Earlier we have participated in 2009, 2010 and 2012.

C.I.

Could you please name the artists that you will bring to the fair this year?

M.M.

We will be attending the fair with artists such as Reza Lavassani, Momamd-Hossein Emad, Samira Alikhanzdaeh, Babak Roshaninejad and Alireza Adambakan

2009, Alireza Adambakan, Haftad-o-Du-Tan serisinden /// Camp on Fire, from the Haftad-o-Du-Tan series

2009, Alireza Adambakan, Haftad-oDu-Tan serisinden /// Khuli Commits Suicide from the Haftad-o-Du-Tan series


2014, Personea serisinden /// Babak Roshaninajed, No:6 From Personea series


C.I. S.P.T

C.I. S.P.T

C.I.

S.P.T

C.I.

S.P.T

Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise

SHIRIN SANAT GALERISI

SHIRIN ART GALLERY

Shirin Partovi Tavakolian (sahibi)

Shirin Partovi Tavakolian (owner)

İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi hakkında ne düşünüyorsun? Geçtiğimiz birkaç yıldır İstanbul çağdaş sanat sahnesinde epey aktifti. Bu yılki beklentilerin neler? (sanat fuarından) Bir İran galerisi sahibi olarak benim açımdan, küresel sanat fuarlarına katkıda bulunmak sadece İran kültür ve sanatının daha geniş bir bölgede açığa çıkması değil aynı zamanda genç jenerasyon için akademik bir platform demektir.

C.I. S.P.T

C.I. S.P.T

Bu yıl ilk yılınız mı? Eğer değilse ne kadar süredir CI’a geliyorsunuz? Bu yıl Contemporary Istanbul’a katılışımın ilk yılı. Geçen birkaç yıldır gelişmelerini takip ediyordum ve inanıyorum ki bu yıl muazzam bir başarı olacak. Bu yıl fuara getireceğiniz sanatçıların isimlerini paylaşabilir misiniz? Ali Akbar Sadeghi, Kourosh Shishegaran, Hadi Hazavei, Farnaz Rabieijah, Adel Hosseininik, Masoumeh Abirinia ve de Gizella Varga Sinai’yi sunacağız.

C.I.

S.P.T

C.I.

S.P.T

36

What do you think about Contemporary art scene in Istanbul? Istanbul in the past couple years has been very active in the contemporary art scene. What are your expectations for this year? (From the fair) In my point of view as an Iranian gallery owner, contributing to global Art fairs, not only emerge Persian art and culture in to a wider region but also is an academic platform for younger generation. In general, expectation from Art Fairs is for them to be capitalized, established and to be able to attract adequate numbers of buyers. Basically they have to be able to plan how to advertise, because publicity is critical. It’s a two way road both the art fair should be able to get press members, collectors, museum and institutional directors and curators, critics attracted to the fair and so do the exhibitors. Is this your first year? If not for how long have been coming to CI? This is the first time I am attending Contemporary Istanbul. I have been following their progress for the past couple years, and I believe it will be a great success this year. Could you please name the artists that you will bring to the fair this year? We will present Ali Akbar Sadeghi, Kourosh Shishegaran, Hadi Hazavei, Farnaz Rabieijah, Adel Hosseininik, Masoumeh Abirinia and also Gizella Varga Sinai.


Yükselen bir değer olarak İran sanatı

2015, Milad Moosavi, Chalus

Value of Iranian Art on the Rise

2015, Milad Moosavi, İsimsiz /// Untitled

Houman Mortazavi, İsimsiz (detay) /// Untitled (detail)

DASTAN’S BASEMENT, Hormoz Hematian (owner)

DASTAN’S BASEMENT, Hormoz Hematian (sahibi) C.I.

İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi hakkında ne düşünüyorsun?

C.I.

What do you think about Contemporary art scene in Istanbul?

H.H.

Yüzyıllardır olduğu gibi İstanbul’un Çağdaş sanat sahnesi oldukça canlı. Asya ve Avrupa arasında bir kavşak olarak bu karışım zenginliğine katkı sağlamakta ve bu durum sanatçıların düşüncelerinde ve özellikle sanat eserlerinde de görülebilir.

H.H.

Istanbul’s Contemporary art scene is very vibrant as it has been for many centuries. As it is the crossroads between Asia and Europe, the mixture has greatly contributed to its richness and you can see the same thing between the ideas that the artists this can be viewed in the artworks particularly.

C.I.

Bu yılki beklentilerin neler? (sanat fuarından)

C.I.

What are your expectations for this year? (From the fair)

H.H.

İlk olarak İstanbul’da olmaktan çok memnunuz ve umuyoruz ki ziyaretçiler de sergimizden zevk alacaklar. İkincisi, umarız sanatçılarımızın işleri küratörlerden, müze profesyonellerinden ve de basından olumlu dönüş alır. Son olarak umarız ki fuarın halihazırdaki bu zengin karışımına ve de Focus Tahran bölümüne iyi bir katkı sağlarız.

H.H.

First, we are very glad to be at Istanbul and hope that the viewers enjoy Our exhibition. Secondly, we hope that the works of our artists are received Well by curators, museum professionals and the press. Lastly, we hope to contribute well to the already rich mix within the fair and the Focus Tehran section.

C.I.

Bu yıl ilk yılınız mı? Eğer değilse ne kadar süredir CI’a geliyorsunuz?

C.I.

Is this your first year? İf not for how long have been coming to CI?

H.H.

Bu yıl Contemporary Istanbul’a katılışımızın ilk yılı. Geçen birkaç yıldır gelişmelerini takip ediyordum ve inanıyorum ki bu yıl muazzam bir başarı olacak.

H.H.

This is the first time I am attending Contemporary Istanbul. I have been following their progress for the past couple years, and I believe it will be a great success this year.

C.I.

Bu yıl fuara getireceğiniz sanatçıların isimlerini paylaşabilir misiniz?

C.I.

Could you please name the artists that you will bring to the fair this year?

H.H.

Ardeshir Mohassess (d.1979 - 2008), Houman Mortazavi (d.1964), Paybak (Peyman Barabadi d.1983 and Babak Alebrahim d.1983), Nariman Farrokhi (d.1985), Milad Mousavi (d.1987) bu yıl sunacaklarımızdan.

H.H.

We will present Ardeshir Mohassess (b.1979-2008), Houman Mortazavi (b.1964), Paybak (Peyman Barabadi b.1983 and Babak Alebrahim b.1983), Nariman Farrokhi (b.1985), Milad Mousavi (b.1987) 37



Yükselen bir değer olarak İran sanatı

Value of Iranian Art on the Rise

THE LAJEVARDI FOUNDATION

THE LAJEVARDI FOUNDATION Ehsan Lajevardi (owner)

Ehsan Lajevardi (sahibi) İstanbul’un çağdaş sanat sahnesi hakkında ne düşünüyorsun?

C.I.

What do you think about Contemporary art scene in Istanbul?

E.L.

İstanbul’un çağdaş sanat ortamı beni büyülüyor. Istanbul Bienali dikkatimi çeken ilk etkinlikti. Türkiye sanat dünyası çok aktif ve enerjik.

E.L.

C.I.

Bu yılki beklentilerin neler? (sanat fuarından)

E.L.

Her ne kadar bulunduğumuz bölgede gerginlikler olsa da çok olumluyum.

The rise of Istanbul’s contemporary art scene really fascinates me. The Istanbul Biennial was actually one of the things that drew my attention. I think the Turkish art scene today is incredible because there’s so much energy and so much enthusiasm.

C.I.

What are your expectations for this year? (from the fair)

E.L.

Despite regional tensions I’m optimistic that we are going to have a very good fair.

C.I.

Is this your first year? İf not for how long have been coming to CI?

E.L.

It’s my first year participating but I’ve visited the fair in the previous years.

C.I.

Could you please name the artists that you will bring to the fair this year?

E.L.

Morehshin Allahyari and Mo H Zareei.

C.I.

C.I.

Bu yıl ilk yılınız mı? Eğer değilse ne kadar süredir CI’a geliyorsunuz?

E.L.

Bu yıl Contemporary Istanbul’a katılışım ilk yılı. Geçen birkaç yıldır gelişmelerini takip ediyordum.

C.I.

Bu yıl fuara getireceğiniz sanatçıların isimlerini paylaşabilir misiniz?

E.L.

Morehshin Allahyari ve Mo H Zareei.

2014, Mo H. Zareei, Machine Brut(e)

39


Ev ve yaşam için her şey... CI MAGAZIN kasim.indd 1


Sonbahar 2015

30.10.2015 14:26


PLU 201 Rรถportaj /// Interview: Ceylan ร nalp 42


UGIN 15 Yeni Medya ile Hayata bir ‘Ek’leme Yap: Ebru Yetişkin röportajı /// Plugging Into Life Through New Media: An interview with Ebru Yetişkin 43


Plugin 2015 Ci Mag Röportajı

Plugin 2015 Ci Mag Interview

PLUGIN 2015 CI MAG RÖPORTAJI /// CI MAG INTERVIEW

2015, DECOL Coop. (Ahmet S. Kaplan, Mert Uzbaşlı, Hazal Döleneken) DE:Fusion

CI Plugin 2015 küratörü Ebru Yetişkin ile bu seneki yeni medya bölümü üzerine konuştuk. Plugin’in kurgulanışı ve X-Change’e de değinmeyi unutmadık…

Ebru Yetişkin, the curator of CI Plugin 2015 section, talking about this year’s structural forms and gave hints on the main curatorial theme of the year: X-Change.

C.Ö.

Contemporary Istanbul Plugin2015 aracılığıyla bu sene üçüncü kez yeni medya sanatıyla etkileşim halinde. Bu seneki bölümle buluşmanız nasıl oldu?

C.Ö.

E.Y.

Bugün sanatın güncel hali teknoloji, bilim ve sanat kesitindeki gelişmelere çok yakın duruyor. Sanat izleyicisi de gündelik yaşamında dijital kültürün içinde yaşıyor ve izleyicinin günümüz sanatından beklentisi bir hayli farklılaşmış durumda.

E.Y.

Bir yandan bu alandaki sanat çalışmalarının kürasyonu

44

Contemporary Istanbul is connecting art via new media with the help of Plugin 2015 for the third time. How was your introduction into curating this year’s Plugin? The contemporary look of art today is linked closely to technology, science and art. The viewers are also living a life within the digital culture and their expectations from art today are quite the unexpected. While searching for the unexpected, the curating and collecting of art involves a thorough investigation and an experimental process. This also brings a chance to art fairs, like Contemporary Istanbul, and


Plugin 2015 Ci Mag Röportajı

Plugin 2015 Ci Mag Interview

ve koleksiyonerliği ile ilgili hummalı bir araştırma ve deneysel bir süreç sürerken, aynı zamanda Contemporary Istanbul gibi sanat kurumları ve aktörleri de kendilerini güncelliyor ve geleceğe yönelik vizyonunu ifade ediyor. Bu yıl Blok Art Space ve Çukurcuma’daki boş bir inşaat binasında gerçekleştirdiğimiz “Dalgalar” sergisinden sonra izleyiciden aldığımız yoğun ilgi ve geribildirim, bana bu alandaki çalışmalarla daha fazla kişi ve kurumla buluşmamız gerektiğini özetledi. Contemporary Istanbul’un daveti üzerine yılda yaklaşık 80.000 kişinin gezdiği bir sanat fuarının içindeki yeni medya sanatlarına ayrılmış bir bölümün kürasyonunun gerçekleştirmek bana bu nedenle önemli geldi. C.Ö.

Plugin 2015’in öncekilerden farkı ne olacak?

E.Y.

Plugin’in bugüne kadar Quayola, MemoAkten, Ouchh, Sedition gibi yeni medya sanatının önemli sanatçı ve kurumlarını ağırlamış başarılı bir seçkisi vardı. Bu yıl bu seçki, daha çeşitli bir program ile genişletildi ve geliştirildi. Geçtiğimiz yıllara ek olarak bu yıl Plugin’de bilim, sanat ve teknoloji kesitinde üretim yapan atölyeler, teknoloji platformları, işbirliği ağları, makerspace’ler, oyun laboratuarları ve araştırma üniversitelerinin sanat çalışmaları da sergileniyor. Ayrıca ücretsiz sergi buluşmaları, konuşmalar ve dijital kültürün daha genç kuşaklarına yönelik atölye programları da yer alıyor. Bu bölüm artık neredeyse bir festival niteliğine yakınlaşıyor diyebilirim. Bu yapıyı ise kavramsal olarak Plugin’in tanımı ve işlevinden yola çıkarak tasarladım. Plugin, en basit tanımıyla, mevcut olanı güncelleyen ve dönüştüren “ek” demek. Yine teknik terimlerle ifade etmek gerekirse, Plugin donanımı ya da dosya formatını destekleyen ya da ona spesifik bir işlev ekleyen bir program modülü biliyorsun. Yani bir anlamda Plugin bölümü bu yıl yaratıcı müdahaleler yoluyla çağdaş sanatın mevcut halini güncellemeye katkı yapan ve uluslararası nitelikteki bir sanat fuarının konvansiyonel formatına ek yapan bir platform olarak kurgulandı.

C.Ö.

E.Y.

Biraz da bu senenin küratöryal teması “X-CHANGE”ten bahsedelim. Anatemayı şekillendirirken hangi sorulara yanıt aradınız? Sanat fuarları, sanat ve para arasındaki ilişkiyi örgütleyen bir ticari mübadele mekanı ve zamanıdır. X-CHANGE bu etkileşim ilişkisine başka bir boyut ekleyerek güncelleme öneren bir tema. Bu tema bilim, sanat ve teknoloji kesitinde üretim yapan sanatçıların, koleksiyonerlerin, öğrencilerin, oyun cemaatinin, teknoloji girişimcilerinin, araştırma kurumlarının, maker’ların, izleyicilerin ve galerilerin birbiriyle etkileşime geçerek hayal

2015, Deniz Derbent, Ufuk Barış Mutlu, Phenakistoscope: Istanbul Designed and Manufactures Physical Object

players to engage them with the updating and upgrading vision of art. We have received so many positive feedbacks and much attention to our “Waves” exhibition that took place at Blok Art Space and inside a warehouse in Çukurcuma. That make me realize we needed to connect more people and companies in this field. When Contemporary Istanbul invited me to curate a section devoted just for the new media art, I felt the necessity to embrace it and use it to intersect different artists and works. C.Ö. E.Y.

How will Plugin 2015 be different than others? Plugin has welcomed an important list of new media art and companies like Quayola, MemoAkten, Ouchh and Sedition until today. With the selected works, this year’s Plugin section has been altered into a wider and greater program including workshops for science, art and technology line, tech-platforms, networking webs, maker-spaces, game labs and artworks from applied arts’ universities. There also are going to be free exhibition meet-ups, talks and workshops for the younger participants of digital culture. It seems to be forming into a digital festival, really. This festival-like concept has advanced from the definition

45


Plugin 2015 Ci Mag Röportajı

Plugin 2015 Ci Mag Interview

and functioning of the section. Plugin, basically, means “an appendix” used to update and transform the existing. Technically speaking, it identifies an accessory that is used in a device to extend its capabilities and provide additional functions, you know. In other words, Plugin 2015 has been designed to envision and feed the existing face of contemporary art turning into a conventional form plugging in to a platform addressing to all the above-mentioned creative interposing.

edebilme olanaklarını çoğaltmayı ve çeşitlendirmeyi deniyor. İster birbirimizle, ister bir sanat eseriyle ya da doğayla, yani bir diğeriyle başka türlü etkileşim kurmanın, birlikte eyleme geçmenin, ve başkalaşmanın alternatif yollarını sergilenen çalışmalar ve etkinlikler aracılığıyla keşfetmeyi öneriyor. C.Ö.

E.Y.

Hayal edebilme olanaklarının çoğaltılması ve çeşitlendirilmesi demişken, Bager Akbay’ın “Deniz Yılmaz’ın Hazin Hikayesi” başlıklı çalışması bana ünlü sürrealist şair Raymond Queneau’nun 1961 yapımı Şiir Yapma Makinesi olarak da bilinen ‘Yüzbin Milyar Şiir’ (Cent mille milliards de poèmes) isimli eserini hatırlattı. Kitabı oluşturan şiirlerin dizelerini karıştırarak yeni şiirler oluşturmak, milyarlarca farklı anlam üretmek mümkündü. Öyle ki onları farklı şekillerde birleştirerek neredeyse sonsuz sayıda şiir elde etmek mümkündü. Birbirinden ayrı dönemlerde yapılan bu iki farklı çalışma aslında Akbay’ın da deyişiyle “sosyal bir teknikle insan ve robotu harmanlamak” ile ilgili, öyle değil mi? Evet, hakikaten ilginç bir b(ağ) kurdunuz. Yeni medya sanatlarının özellikle Dada, Fluxus, Kinetik sanat gibi sanat hareketleriyle etkileşim ilişkilerini açığa çıkarabilmek mümkün. İşte tam da bu yüzden yeni medya sanatlarını çağdaş sanatı güncelleyerek dönüştüren bir ek, bir Plugin gibi değerlendirebiliriz. Bildiğim kadarıyla Fransa’nın meşhur yayınevi Gallimard’da uzun yıllar çalışmış ve felsefe eğitimi almış olan Queneau, bahsettiğin çalışmasına, potansiyel edebiyat olarak da tanımlanan, deneysel yazın grubu Oulipo’da yer vermişti. Bilhassa yazarı mecbur eden yazım tekniklerini matematik problemleriyle birleştiren grup, yazının dayatmacılığına karşılık yeni fikirler uyandıran ve ilham veren yapılar kurmayı deniyordu. ‘Yüzbin Milyar Şiir’ adlı çalışmasında Queneau, çok sayıda farklı kombinasyon üreten bir şiir kitabı tasarlamıştı. Çocuklar için tasarlanmış bir resimli kitabın yazılma ve okunma tekniğinden yola çıkan sanatçı,her sayfanın yatay şeritlerle yırtılarak çevrilebilmesi ve böylelikle resimlerin her seferinde farklı bir kombinasyonla okunabilmesinden etkilenmişti. Bu tekniği bir kod olarak değerlendirirsek, sanatçının o dönemde jeneratif, yani başka olasılıklar üreten sanatla ilgili deneysel bir çalışma yaptığından bahsetmek mümkün olabilir belki de. Sayfaları çeviren okuyucuyu bir kullanıcı sayarsak, kullanıcının her seferinde başka bir şey üretmesini sağlayan bir yapı ve bu yapıyı kuran bir tasarımcı karşımıza çıkar. Tam da seçim sonrası, seçim yapmanın kısıtlandığı bir hali kullanarak neredeyse sonsuz sayıda seçme olanağı yaratan bir yapı kurmaktan bahsediyoruz burada tam olarak. Akbay’ın çalışmasında da benzer bir yaklaşımın izini sürmek 46

C.Ö.

Let’s talk about this year’s curatorial theme “X-Change”. Can you tell us a little about the How’s and Why’s of this section?

E.Y.

Art fairs function as the business bartering place and spaces between art and money. X-CHANGE is a theme that reflects this barter onto a new level of connections. It experiments encompassing artists who create on the science, art and technology section, collectors, students, game crowd, techentrepreneurs, research companies, maker’s, viewers and galleries interacting with each other and broadening the art arena. Be it amongst each other, be it with an artwork or nature, I mean what this theme forces to exhibit is the different ways of communication, taking action and imagination through alternative works and activities.

C.Ö.

Talking about broadening imagination through alternative works and activities, there are very interesting pieces in this year’s section. Bager Akbay, for instance, who fictionalizes an automated robot writer as a poet in his work called “Deniz Yılmaz’ın Hazin Hikayesi” reminiscing the infamous surrealist poet Raymond Queneau’s 1961 book “Houndred Thousand Million Poems” (Cent mille milliards de poèmes) also known as ‘poem-machine’. In other words, Queneau had an early start to hyper-textual reading and/or automated writing. So, would you say these two different works from two different eras what Akbay would suggest as a “blending human-robot interface with a social technique”?

E.Y.

You have made an original association, actually. New media and its interactions with arts can be mirrored through movements such as Dada, Fluxus and Kinetic art. Having said that, we can examine Plugin, once again, as an everinteractive arena for the contemporary. To my recollection, Queneau spent much of his life working for Gallimard, the famous French publishing house. Completed his education in philosophy. The work you associated is considered to be one of the alternative literature examples in which Queneau was very much interested. He co-founded a group named Oulipo, in attempts to explore the foundations of literature by quasi-mathematical derivations from textual axioms. With his “ Hundred Thousand


2015, Deniz Derbent, Ufuk Barış Mutlu, Phenakistoscope: Istanbul Designed and Manufactures Physical Object

47


48


2014, Morehsin Allahyari, Material Speculation: ISIS, statue de Lamassu

49


Plugin 2015 Ci Mag Röportajı

Plugin 2015 Ci Mag Interview

mümkün gibi duruyor. Bilhassa 2012 tarihli “I am an Artist” adlı çalışmasına bir ilmek atacak olursak, bu çalışmayı daha incelikli bir şekilde değerlendirebiliriz. Bu çalışmada, izleyicinin karşısına çıkan eserler, o anda rastgele verilere göre üretilmişti ve eser seçilmediği takdirde bir daha ortaya çıkmamak üzere yok oluyordu. Yani izleyici, üzerinde “I am an artist” yazan kırmızı bir düğmeye basarak, eserin yok olmasını engellediği anda eserin varlığının en önemli sebebi oluyor, kendi kültürel bilgi birikimiyle, o eseri var etme kararını veriyordu. Bu kararın aslında bir eserin yaratılma sürecindeki kararlara benzediğini vurgulayan Akbay, sanatçının fail olma, yani eylemde bulunan ve yapan halini mercek altına alarak günümüz sanatçısının rolü ile onun ne/kim olduğu sorusuyla uğraşıyor. Eserin yaratılma sürecini deneysel bir araştırma operasyonu olarak gören Akbay, sanatçının yapma, gerçekleştirme sürecindeki basit işlemlerin, seçimlerin ve kararların sanatçıyı belirleyen bir değişken olup olmadığını sorguluyor. Şimdi buradan hareketle “Deniz Yılmaz’ın Hazin Hikayesi”ne bakacak olursak Akbay’ın benzer sorulardan yola çıktığını ve bu sorular yoluyla deneysel bir jeneratif sanat çalışması yaptığını görüyoruz. Aslında kendi tabiriyle bu çalışma tam olarak, araştırma sürecinin ve işlemlerinin kendisinin bir sanat pratiği olmasıyla ilgili. Bu nedenden dolayı bu çalışma ile pek çok okuma yapmak mümkün. Örneğin, el yazısı ile şiir yazan bir robot tasarlayarak belirli formları tam olarak istendiği gibi tekrar eden, Facebook’ta takipçileri olan ve günümüzde “sanatçı” olarak nitelendirilenlerin abesle iştigali tartışılabilir. Mevzu, biraz daha derin bir okuma yapıldığında, robotun vatandaşlık haklarına kadar da gidebilir. “Yurdumun Şairleri” köşesinde şiirleri yayınlanan bir robotun şiiri yayınlandığı takdirde o yurdun vatandaşı olup olmadığını tartışmanın abes olduğunu belirten Akbay, bu çalışmada hukuki kısmı ezmeye çalışan ve vatandaşlık hakkı talep edenin sosyal yönüne dikkat çekiyor. Burada tabi, tanınma ve dâhil olma arzusu gibi politik ve psikolojik bir okuma yapmak da mümkün olabilir. Ne var ki, bana kalırsa, burada önemli olan, bu çalışmanın çok katmanlı okuma yapmaya imkân veren jeneratif ve deneysel bir kurgu operasyonunun ve sürecinin olması. Queneau ve Perec gibi yazarların hikaye-yapma makinası gibi Akbay’ın da deneylerle birlikte geliştirdiği çalışma, kodları (ya da Bilinmeyen Kod sergisinde tartıştığım üzere, yasaları) bugün bir iş yapmak ya da yaptırmak için değil, kendi kendine özerklik yaratmak ve kendi kendine öğrenmek üzerine yeniden tasarlamak gerektiğini tartışmaya açıyor. C.Ö.

Bir diğer öne çıkan iş ise üç boyutlu baskı yöntemiyle IŞİD’in yıktığı antik eserleri yeniden canlandıran Morehshin Allahyari

50

2015, NOHlab, Arium

Million Poems” he had designed as a set of ten sonnets. They were printed on card with each line on a separated strip, like a heads-bodies-and-legs book, a type of children's book with which he was familiar. As all ten sonnets have not just the same rhyme scheme but the same rhyme sounds, any lines from a sonnet can be combined with any from the nine others, so they would end up forming hundred thousand million different poems. With given evidence, we could investigate such technique as a form of coding Queneau may have actually co-founded the experimental start of hyper-textual reading. Readers could multiply and divide the numbers of times they could re-create the sonnets. This brings us to what Akbay tries to address, the variables of the process of decision-making. Especially his 2012 work, “I am an Artist” seems to be relating to this question more. What the spectators viewed in his work were the outcome of randomized data and those data were to be disappear unless the viewer picked a specific one from the pool of randomly gathered information. So, the viewers by pushing the “I am an Artist” button and picking


E.Y.

Plugin 2015 Ci Mag Röportajı

Plugin 2015 Ci Mag Interview

projesi. Bu projeyi ve antik eserlerin günümüz sosyo-politik ve sanatsal yansımalarını biraz anlatabilir misiniz?

a random work had the chance to decide what will happen. With that decision was mostly dependent on the sociocultural background of the participant. Akbay insists that this decision-making process resembles the very process of the making of an art piece as the artist has fears of failing, too. In his works, he questions the processes of core actions such as decision-making and that if those decision-making processes are the fundamentals of an artist.

Plastik, petrol, Teknokapitalizm ve Cihad arasındaki Petropolitika ve şiirsel ilişkiyi araştıran bu çalışma, insan yapımı bilginin arşivlenmesine pratik ve politik bir olanak yaratıyor. 3-boyutlu baskı teknolojisini direnme ve belgeleme için bir araç (medya) olarak kullanmayı öneriyor. 3-boyutlu yazımı ve baskıyı, tarihi ve hafızayı tamir etme sürecine ek yapan bir araç olarak kullanıyor. Sanatçı her bir 3-boyutlu basılı objenin içine bir bellek aygıtı ve hafıza kartı yerleştirerek IŞİD tarafından zarar verilmiş insan yapımı eserlerin ve şehirlerin görselleri, haritaları, PDF dosyaları ve videolarını bu bellek aygıtları içerisinde bir araya getiriyor. Hafıza aygıtına ulaşabilmek için objelerin kendisine zarar vermeden eserlerin nasıl açılacağını anlatan kullanım kılavuzu da bu bellek aygıtlarına konuyor. Bu malzemeler, yoğun bir araştırma süresince farklı arkeologlarla, tarihçilerle ve müze çalışanlarıyla iletişime geçilerek edinildiği için yeni medya sanatlarının disiplinleri aşan bir yaklaşımla mutasyona uğramış bilgiye nasıl müdahale edebildiğini bir kez daha açığa çıkarıyor. Bu eser, bana kalırsa, sanatın güncel halini tam olarak bize sunan ve mutasyona uğramış sanatın bilgi oluşturma işlevini yeniden devreye sokan işlemleri ve süreçleri içeriyor. Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler! Sanatın güncel halini ve mutasyona uğramış sanatın bilgi oluşturma işlevini birkaç soruda toparlamaya çalıştık. Aslında bu seneki Plugin edisyonunda burada bahsettiğimiz Akbay’ın hipermetinsel okuma (hyper-textual reading) tekniğini anımsatan işi ve Morehshin Allahyari’nin 3D baskı teknikleri projesi de dâhil olmak üzere toplam 28 katılımcının farklı çalışmalarını göreceğiz. Umarız bu röportaj CI Plugin’i gezeceklere kendi izleme yöntemlerini yaratma konusunda ipucu verir. CI Mag Plugin özel dosyasında diğer işleri de inceleyebilirsiniz!

Keeping these in mind, his latest work “Deniz Yılmaz’ın Hazin Hikayesi” also lights the experimental generative of the making. In his words, this is a form of applied art process. Therefore, his work could be interpreted in many different ways. C.Ö.

E.Y.

Now, let’s talk on another interesting piece that has been selected for the section. Morehshin Allahyari’s 3D Print Project. How could we interpret the current global sociopolitical and artful reflections via renovating and reenacting ISIS archeological ravages through 3D printing? An art piece searching for the poetic and petro-political connections between plastic, oil, techno-capitalism and Jihad, it creates opportunities for the manmade archiving techniques while offering 3D print technologies as a form of resistance and documentation as a media tool. What it also suggests is a procurement of a recovery of collective history. The artist implements an USB tool to each 3D print item that, later on, will be reenacted using the data from ravages of historical artifacts and manmade art pieces, as well as images and maps of the ruined cities embedded into PDF format. Allahyari works with a variety of archeologists, historians and museum staff in the making of his project in order to explore how mutated information could be reach with the help of counter-disciplinary forms of new media art. Presumably, these elements, all put together, echo the mutation of information through art as well as the most contemporary forms of new media technologies. Thank you for the thought-provoking interview! There’s never enough time, nor questions to capture the most contemporary and the trans-mutated art forms of today. This year’s Plugin section offers not only Akbay’s robot poet and Morehshin Allahyari’s 3D Print Project but also a selected variety of 28 outstanding new media works. Hopefully, the spectators of CI 2015 will ‘plugin’ to the world of new media after reading this interview. Don’t forget to check out the CI Mag Plugin Special edition!

2015, Büşra Tunç, The Codes of Ligth

51


CONTEMPORARY ISTANBUL SOLO PROJELER /// SOLO PROJECTS OF CONTEMPORARY ISTANBUL ///

Bu yıl 10. yıl özel bölümlerinin kapsamında Contemporary Istanbul Solo Projeler adı altında beş galeriyi, beş sanatçı ile ağırlıyor. Sanatçılarla ilgili detaylı bilgileri derledik.

52

This year as part of its 10th edition, Contemporary Istanbul hosts a new section titled Solo Project. Total of five galleries will be presenting solo projects of artists. We have collected detailed information on the artists of Solo Project.


2015, Bogdan Rata, The Pressure

53


Contemporary Istanbul Solo Projeler

Solo projects of Contemporary Istanbul

/// ANTONIO COLOMBO ARTE CONTEMPORANEA

ANTONIO COLOMBO ARTE CONTEMPORANEA

Zio Ziegler

Zio Ziegler

Zio Ziegler (Mill Valley California, 1988) Amerika, Avrupa ve Asya’da farklı şehirlerde büyük duvarlara çizdiği farklı desen ve şekillerle tanındı. Ziegler’in eserleri genellikle ortaçağ ve 15. Yüzyıl İtalyan sanatı, aborjin, ilkel Afrika ve Avrupa grafitilerinin karşımı olarak değerlendiriliyor. Sezgisel çizgilerin geniş alanlara farklı materyallerle yansıması sonucu ortaya çıkan eserler, alegorik, mitolojik ve sanatsal olarak yansımasıdır. Ziegler, eserlerinin sonunda, izleyicinin kendisini keşfettiği bir alan olduğuna inanarak resimlerini yapıyor.

2015, Zio Ziegler, The Aggregation God-I

Zio Ziegler (Mill Valley, CA,1988) is an American artist, known for his intricately patterned paintings and his large-scale murals that can be seen in major cities in the U.S., Europe and Asia. His work reflects the diverse influences of late medieval and quattrocento painting, aboriginal, African and naive art, and the European graffiti movement. Driven by intuition and a playful use of space and materials, his subject matter reflects the human condition, with reference to an allegorical, mythical and artistic lineage. He paints in the belief that his paintings complete themselves by triggering self-discovery in their viewers.

2015, Zio Ziegler, The Association Matrix

54

2015, Zio Ziegler, Triptic 1


Contemporary Istanbul Solo Projeler

Solo projects of Contemporary Istanbul

IL CHIOSTROARTE CONTEMPORANEA

IL CHIOSTROARTE CONTEMPORANEA

Marco Di Giovanni

Marco Di Giovanni

Marco Di Giovanni (Teramo 1976) demir ve su borularıyla yaptığı heykellerle tanınıyor. Di Giovannia aynı zamanda kağıt ve demir kullanarak eserlerini sergilediği mekanları da değiştiriyor ve farklılaştırıyor. Sanatçının eserleri kavramsal olarak mekân ve öğeleri zorlar şekilde şekilleniyor ve farklılaşıyor.

Marco Di Giovanni (Teramo 1976) is an Italian artist whose installations and sculpture is known for the use of materials such as iron bars and water butts. In his late installations Di Giovannia aims to evolve a space by using materials such as paper and iron, and typically of his oeuvre are works that challenge space and notions of perception. KARAVIL CONTEMPORARY İhsan Oturmak İhsan Oturmak graduated from Diyarbakır Anatolian Fine Arts High School and studied at Marmara University Fine Arts Faculty. Since 2007 he has participated in several exhibitions in Diyarbakır, Istanbul and Ankara and won prizes for his works. Oturmak also participated in the first Istanbul Design Biennial. In 2012 Oturmak made his international debut in Paris with the exhibition “Journeys: Wanderings in Contemporary Turkey.” His paintings are figurative explorations that go beyond the forms they represent and often tell a long researched story through the use of repetition. Recently, he has begun to work in sculpture.

2015, Marco Di Giovanni, Gran Sasso

KARAVIL CONTEMPORARY İhsan Oturmak İhsan Oturmak (Diyarbakır 1987) Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar lisesinden sonra Marmara Üniversitesi güzel sanatlar bölümünden mezun oldu. Kendisi 2007 yılından beri birçok sergide bulundu ve Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da katıldığı sergilerden ödüllerle ayrıldı. 2012 yılında Oturmak, Paris’te Espace Culturel Louis Vuitton’da Yolculuklar: Günümüz Türkiye’sinde Gezintiye Çıkmak' başlıklı sergide yer alan eserleriyle öne çıktı. Oturmak aynı zamanda Istanbul Tasarım Bienal’inde yer aldı. Eserleri genellikle, figüratif ve formların önüne geçen figürler üzerine yoğunlaşıyor. Oturmak genellikle tekrar ile araştırılmış hikayeleri anlatıyor. Oturmak son zamanlarda heykel yapmaya da başlamıştır.

2013, İhsan Oturmak, Untitled

55


Contemporary Istanbul Solo Projeler

Solo projects of Contemporary Istanbul

GALERIA PROPOGANDA

GALERIA PROPOGANDA

Adam Jastrzebski

Adam Jastrzebski

Adam Jastrzebski (Plock, 1980) Adam Jastrzebski 2007 yılından beri “Vinylowiec” adını verdiği kendi projesine dair eserler üretmektedir. Hem projenin ismi hem de plan morfoloji ve formda büyük değişiklikleri ifade ediyor. Yaşayan bir vücutta pompalanan kanda bulunan birleşimler (granülositler, lenfositler ve monoksitler) gibi, sanatçıda tuvaller üzerinde formlar üretir ve bu formları böler ve yeniden üretir. Bu eserler bir kaleydoskop görüntüsü alır. Sanatçı bu projesini şu şekilde ifade ediyor: Bu formalar keyfi olarak üretilmekten daha çok, doğar ve kendi hallerinde gelişen formlardır. Bu nedenle sanatçı kendi dilini oluşturarak – vinylogos- adı altında kendi grafik tasarımını yapmaktadır.

NASUI COLLECTION AND GALLERY Bogdan Rata (Baia Mare, 1984)

Adam Jastrzebski consistently develops a project started in 2007, entitled Vinylowiec. Both the name of the project and the plan itself refer to the dynamic changes occurring in the body, specifically to morphology. Similar to components of blood (granulocytes, lymphocytes, monocytes) multiplying in the living body, the forms created on the canvases of the artist continue to divide and form again. An unusual variation of works and their complicated configurations look like compositions created using the kaleidoscope. As the artist defined his project, Vinylowiec is completely independent from the arbitrary content, natural and completely autonomous. For the purposes of his work the artist has developed his own unique language – vinylogos – the graphic record of the development and construction of vinylowiec.

Bogdan Rata genç neslin öne çıkan heykeltıraşları arasındadır. Hibrid realizm adını verdiği yaklaşım ile insan anatomisinin formlarını kullanarak yeni post hümanizmi benimser. Bogdan’ın eserleri “Blade Runner” adlı filmin geçtiği dünyada gerçekçi replikalar olarak öne çıkar. Bogdan’ın yeni doğan heykelleri estetik formlar üreten bir laboratuvardan çıkmış ve üstünde deneysel çalışmalar yapılmış vücutlara bezer. Rata’nın eserleri obsesif tekrarlarla anatomik detaylar barındırır. Eserlerinde, materyaller endüstriyel görünümlü olmakla beraber, bireysel olarak kişilerin ticari tekdüzelik 2015, Adam jastrzebski, vinyl 2013/1

NASUI COLLECTION AND GALLERY Bogdan Rata (Baia Mare, 1984) Bogdan Rata is a sculptor from the young generation of the artists. His new hybrid realism is finding new genetic forms of human anatomy in search of a new posthumanism. Based in a “forgotten future”, his work reproduces “replicas of reality” reminiscent of the virtual world in the film Blade Runner. The newborn creatures he creates seem to result from strange experiments with the human body in an esthetics lab.

2015, Bogdan Rata, The Pressure

üzerinden aşağılanmasını ele alır.

Rata’s works forge a contextual change of anatomic detail through obsessive multiplication. The materials used, and the resulting industrial look, question the assault on individual personality in a climate of commercial uniformity. 56


ci mag.pdf 1 26/10/2015 10:36:06

COASTAL LIVING

C

M

Y

CM

MY

WE THANK YOU FOR THE LIVING SPACES WE HAVE CREATED TOGETHER FOR 10 YEARS.

CY

CMY

K

HOME DECORATION CENTER

HOME DECORATION CENTER

facebook.com/addresistanbul instagram.com/addresistanbul www.addresistanbul.com


Common platform for young artists and designers

Contemporary Istanbul Booth no: BI-415 November 12-15, 2015 ARMAGGAN ART & DESIGN GALLERY Nuruosmaniye Street, No: 65, 34120, Nuruosmaniye - Istanbul / Turkey T: +90 212 522 44 33 - F: +90 212 522 00 33 www.armaggangallery.com ARM2015-10_Galeri_genel_ilan_210x260mmsar覺.indd 1

20/10/15 12:12


www.ekavart.tv SERGİLER • SANATÇILAR • MÜZELER • SANAT FUARLARI • BİENALLER • VİDEOART • ARTBLOG

TÜRKİYE’NİN İLK ONLINE SANAT TELEVİZYONU EKAVART.TV 7. YILINDA


2004, Shao Yinong & Mu Chen, The Assembly Hall Serisinden /// Xianlin, The Assembly Hall Series

60


ÇİN SANATI CONTEMPORARY ISTANBUL’DA /// CHINESE ART AT CONTEMPORARY ISTANBUL ///

Bu yıl Australia China Art Foundation (ACAF), Çin ve Avusturalyalı sanatçıları destekleyen bir kurum olarak Contemporary Istanbul’da özel bir alana sahip olacak. Bu kapsamda ise Çin sanatının farklı örnekleri CI’da sunacak. ACAF kurucusu Yashian Schauble, kurumun amaçlarını ve beklentilerini anlatıyor

This year Australia China Art Foundation (ACAF), an institution dedicated to promoting the art and careers of artists from China and Australia will be presenting Chinese artist in Contemporary Istanbul. Yashian Schauble, the owner of the institutions speaks about ACAF and its missions 61


Çin sanatı Contemporary Istanbul’da

Chinese art at Contemporary Istanbul

///

ÇİN SANATI CONTEMPORARY ISTANBUL’DA

CHINESE ART AT CONTEMPORARY ISTANBUL

C.I.

Austalia China Art Foundation (ACAF)’ın çalışmalarından bahsedebilir misiniz?

C.I.

Could you please describe the missions of Australia China Art Foundation?

Y.S.

ACAF; Çin ve Avustralya’da yaşayan sanatçıların sanat üretimi ve kariyerlerinin hem kendi ülkelerine hem de dünya sahnesinde tanıtımını amaçlıyor. Sanat, farklı topluluklar arasında iletişim kurarken ortak insanlık durumunu da olumluyor. Konuk sanatçı programları düzenliyoruz. Sergiler, konuşmalar ve destekçi işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz çalışmalar yoluyla sanatçılara destek veriyoruz. Aynı zamanda “Arts Can Do” başlığı altında gerçekleştirdiğimiz kar amacı gütmeyen eğitim programı ile göçmen işçilerin imkân sahibi olmayan çocukları ile bir araya geliyoruz.

Y.S.

ACAF is dedicated to promoting the art and careers of artists from China and Australia both in their own countries and on the world stage. Art builds understanding between different people and an appreciation of our common humanity. We run residency programs for our artists, promote their work through exhibitions and exchanges and sponsor collaborative work. We also run a charitable art education program in China, called Arts Can Do, which brings the opportunity of making art to the severely disadvantaged children of migrant workers.

C.I.

ACAF’ın Contemporary ıstanbul için hazırladığı seçkiden söz edebilir misiniz?

C.I.

Please tell us more on the selection of ACAF at CI?

Y.S.

At CI we will be taking part in the Merkur Gallery show with Midnight Laughter an exhibition of works by nine of China's most interesting and provocative artists. The show is drafted by art critics and curator Aimee Lee and includes work by Chen Wei, Hu Weiyi, Miao Xiaochun, Li Qing, Ling Jian, Shao Yinong & Mu Chen, and Zheng Jiang.

Y.S.

MERKUR Galeri’de, Çin’in en ilgi çekici ve provakatif dokuz sanatçısını bir araya getiren “Midnight Laughter” adlı bir sergi düzenliyoruz. Sanat eleştirmeni ve küratör Aimee Lee tarafından şekillendirilen sergide; Chen Wei, Hu Weiyi, Miao Xiaochun, Li Qing, Ling Jian, Shao Yinong & Mu Chen ve Zheng Jiang yer alıyor. Ayrıca Plugin için oluşturulan özel video seçkisinin bir parçası olarak Miao Xiaochun’un “RESTART” adlı videosu gösterilecek. Beethoven’ın “Missa Solemnis”ini üç-boyutlu animasyon olarak yorumlayan “RESTART”, sanat tarihine gönderme yapan karakterlerin zaman ve mekân içerisinde seyahat ettiği görsel bir senfoni sunuyor. “RESTART”, ele aldığı tema bağlamında Pieter Bruegel’in “Ölümün Zaferi” eseriyle başlıyor. Ölüm getiren figürler ve kalabalık güruh ile dolup taşan, iskeletlerin ve tüm bir kafilenin yaşamdan ölüme geçişini resmeden, Prado Müzesi’ndeki o dehşet verici eserle. Hikâye, Bruegel’in diğer eserleri etrafında gelişiyor ve Raphael’den Goya’ya Batı sanatı kanonuna referans veriyor. Ayrıca Çin’in gelişmiş teknolojisi ve kentsel modernizasyonunun simgelerini de içeriyor. Tüm bunları göz önünde bulundurursak büyük çaplı bir girişimde bulunuyor. “RESTART” aynı anda korkunç derecede güzel, rahatsız edici ve kışkırtıcı. Dünya dışından gelen bir gök taşı kadar beklenmedik şekilde bizleri etkileyen bir krizin bilinçaltı masumiyet meselesine hiç değinmeden güncel arzularımız ve korkularımıza temas ediyor. ACAF’ın fuardaki standında sanatseverler Çin’in tanınmış ve yükselen sanatçılarının başka eserlerini de satın alma fırsatı 62

ACAF is also participating at Plug In with Miao Xiaochun's video RESTART selected by the curator of CI's curated video selection. RESTART is a three-dimensional animation set to the score of Beethoven's "Missa Solemnis ", a visual symphony in which the characters travel through time and space referencing the canon of art history. Thematically, “RESTART” begins with Pieter Bruegel's "The Triumph of Death", that macabre painting from the Prado that teems with figures and swarms conveying death as individual skeletons, groups of skeletons, or entire hordes being delivered from life unto death. The scenario is rounded out by further pictures from Bruegel and references to the canon of Western art from Raphael to Goya. Supplemented by the icons of progress of China's cutting-edge technological and urban modernization. In toto, it is a mighty undertaking. “RESTART” is frightfully beautiful, unsettling, and enticing all at once, and it thereby hits a nerve with our contemporary desires and fears without having to become involved in the subconscious innocence-deal of a crisis that has apparently affected us as unexpectedly as only a sudden extraterrestrial comet impact could.


Çin sanatı Contemporary Istanbul’da

2009-2012, Ling Jian, Rose Thinks of Rose

Chinese art at Contemporary Istanbul

2012, Song Ling Aesthetics of Violence No 2

63


Çin sanatı Contemporary Istanbul’da

Chinese art at Contemporary Istanbul

On the ACAF stand at CI fairground we will also be featuring a range of other work providing art lovers with on opportunity to purchase work by some of China's established and up and coming artists. Works selected by ACAF Projects will be by Feng Yan, Ling Jian, Miao Xiaochun, Movana Chen, Mu Chen & Shao Yinong, and Song Ling. For collectors interested in the development of contemporary art in China, the work by Song Ling will be of note. Song Ling was one of the members of the New Wave movement in the 1980,s. This group is seen as the originators of the contemporary art movement in China. We will show work recently exhibited in the U.N Violence Against Women exhibition in Beijing.

bulacak. ACAF Projects tarafından eserleri seçilen sanatçılar arasında; Feng Yan, Ling Jian, Miao Xiaochun, Movana Chen, Mu Chen & Shao Yinong ve Song Ling bulunuyor. Çağdaş sanatın Çin’deki gelişimi ile ilgilenen koleksiyonerler için Song Ling’in eseri mutlaka görülmesi gereken bir eser. Song Ling, 1980’li yılların Yeni Dalga akımının üyeleri arasındaydı. Bu grup Çin’de çağdaş sanat hareketinin fikir öncüleri olarak görülür. Sanatçının yakın zamanda Pekin’de gerçekleştirilen, Birleşmiş Milletler’in “Kadınlara Yönelik Şiddet” sergisinde bulunan eserlerini sergileyeceğiz. C.I.

Sizce hangi sanatçılar öne çıkabilir?

Y.S.

Kendi koleksiyonumda Chen Wei, Miao Xiaochun, Movana Chen, Li Qing, Ling Jian ve Song Ling’in eserleri yer alıyor ve bu durum aslında kısmen düşüncelerimi de yansıtıyor. Ancak bunun yanı sıra genişleyen bir koleksiyoner kitlesinin ilgisini çeken aaajiao, Double Fly Art Centre, Hu Weiyi, Mu Chen &Shao Yinong ve Zheng Jiang eserlerini beğenerek takip ediyorum.

C.I.

Which artists do you think might come to afore?

Y.S.

I personally have been collecting work by Chen Wei, Miao Xiaochun, Movana Chen, Li Qing, Ling Jian and Song Ling which is some indication of my thoughts but I also admire aaajiao, Double Fly Art Centre, Hu Weiyi, Mu Chen and Shao Yinong, and Zheng Jiang who have a growing collector base.

C.I.

Fuardan beklentileriniz nedir? Ayrıca Türkiye çağdaş sanat piyasasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

C.I.

What are your expectations from the fair? And also from the Turkish art market?

Y.S.

Bence fuar çok iyi geçiyor. Türk insanları dünyadaki politik ve ekonomik delişii çok iyi ölçebiliyor ve dünya çağdaş sanatıyla daha geniş ölçüde ilgilenmeye başladılar. Bu sanat alanalrına Çin sanatı da dahil. Avrupa’nın Çinle ilgili bildiği her şey Türkiye üzerinden geçmekte çünkü Türkiye ticaret yollarında geçiş alanlarında bulunan bir ülke. Bu nedenle aramızdaki bağ çok güçlü. Zor zamanlarda sanatın yatırım yapmak ve cesaretlenmek adına kurtarıcı ve rahatlatıcı bir alan olduğunu düşünüyorum

Y.S.

I think this will be a great fair. As Turkish people understand the new relevance of Turkey in the world in both political and economic fields I think they will have become even more interested in the wider contemporary art scene and in particular, art from China. After all, much of what Europe knew about China historically came through trade via Turkey so we have an existing connection. In troubled times art has a real relevance both as an investment and as a source of courage and enlightenment.

Y.S.

Altı yıl öncesine bakıldığında sizce Çin sanatı daha iyi bir yükseliş mi yakaladı diyebilir miyiz?

C.I.

Do you think Chinese art is still on the rise? (When you compare to the last 6 years?)

Her ne kadar piyasada zorlu anlar yaşamış olsa da, Çin sanatındaki yükseliş ve yaratıcılık hala devam ediyor. Diğer yandna, Çin sanatı hala herkesin ilgilisini çekmekte diyebiliriz. Çinli alıcılar büyük eserler alanında alım yapan koleksiyonerler arasında hala hatırı sayılır yerdeler.

Y.S.

Despite what has been some disasters on the recent stock market, creativity in the Chinese art scene is still tremendous as is the growing interest of people with money in art of all kinds. Chinese buyers remain very important if not dominant in the international sales rooms for what might be termed trophy pieces. This has a rub off effect on the international awareness of China and of Chinese Art. Last year within China sales were down perhaps 10 % on 2014 but more than 50% of experts recently surveyed considered that sales would increase overall in 2015. I tend to agree. China is now both a consumer of art internationally but also a source of much innovative and challenging art sought by collectors at home and abroad.

C.I.

What are the highlights of this year’s Contemporary Istanbul fair? (totally your opinions)

Y.S.

China of course!

Geçen yıl Çin’de satışlar yüzde 10 oranında düştü ama 2015 yılında uzmanların yüzde ellisi satışların arttığını bildiriyorlar. Ben de böyle düşünüyorum. Çin şu an uluslarasası alanda bir tüketici, aynı zamanda koleksiyonerler tarafından hala keşfedilen bir alan. C.I.

Contemporary Istanbul’da bu yıl hangi alanalrın öne çıkacağını düşünüyorsnuz?

Y.S.

Tabii ki Çin!

64


Çin sanatı Contemporary Istanbul’da

Chinese art at Contemporary Istanbul

2008 - 2010, Miao, Restart

65


KAVRAMIM, BİR KAVRAMIM OLMAMASIDIR /// MY CONCEPT IS THAT I DON’T HAVE A CONCEPT THOMAS OLBRICHT


FotoÄ&#x;raf /// Photo 2012, Jana Ebert Portrait Thomas Olbricht, me Collectors Room Berlin


Thomas Olbricht Kavramım, bir kavramım olmamasıdır

Thomas Olbricht My concept is that I don’t have a concept

THOMAS OLBRICHT 1948 yılında doğan Thomas Olbricht 30 yıl boyunca özel olarak topladığı sanat koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor. Kimyager, doktor ve endokrinolog olan Olbricht koleksiyonunu anlatıyor

Over the past 30 years, Thomas Olbricht, born in 1948, chemist, doctor of medicine and endocrinologist, has put together one of the most extensive private collections in Europe. Olbricht speaks about his collection

2015, Cindy Sherman Works from-the Olbricht Collection Installationsansicht installation view, me Collectors Room Berlin Photo Bernd Borchardt

/// M.G.

T.O.

Çok farklı medyumlarda eser toplayan bir koleksiyonersiniz. Bu tutkunuz 1980’li yıllarda başlamış. Bugün ise dünyada en geniş sanat koleksiyonlarından birisine sahipsiniz. Rönesans döneminden, çağdaş sanata uzanan kapsamlı bir koleksiyonunuz olduğu biliniyor. Sanat toplamak çoğu zaman bilinmeze doğru yapılan bir yolculuk, koleksiyonerlerin, sanatçılar ve sanat eserleri aracılığıyla çıktığı bir macera olarak nitelendirilebilir. Sizin maceranız nasıl başladı? Beni büyüleyen ve ilgimi çeken şeyleri toplamayı her zaman çok sevmişimdir. Önce, pullar ve oyuncak arabalarla başladım. Henüz dört yaşındaydım. Seksenli yıllarda çağdaş sanat dikkatimi çekti. Öncelikle yerel sanatçılarla başladım. Sonra, 1945 sonrası Alman sanatıyla ilgilenmeye başladım. Son yirmi yıldır ise her türlü medyumu içeren uluslararası sanatla ilgilendim. Benim hayatımda farklı koleksiyonerlik alanları var diyebilirim. Bu sadece sanat değil.

M.G.

Bir eseri koleksiyonunuza alırken kavramsal ya da formal olarak hangi kriterlerde değerlendiriyorsunuz?

T.O.

Biriktirmek kavramı benim işim ve bu beni hala çok etkiliyor. 68

M.G.

Dear Mr. Olbricht, you are a dedicated collector in various fields. Your passion for extensively collecting art dates back to the 1980's. Today, your art collection is one of the most noted in the world, and includes works from the Renaissance to contemporary art. Collecting art is often described as a journey into the formerly unknown, an adventure in which the collector discovers the world via artists and artworks. How did your adventure start?

T.O.

I always collected things that fascinated me, it started with the age of 4 years when stamps and little toy cars got my attention. Later on, in the 80's I more and more focused on contemporary art. I started with works of local artists, then post - ’45 German art, and for the last twenty years also international art in all forms and media. But there are different areas of collecting, not only art.

M.G.

How would you describe your formal or conceptual preferences which play a role when you add an artwork to your collection?


2012, WONDERFUL Humboldt Krokodil Polke Die Olbricht Collectio -installation view, me Collectors Room Berlin Foto Bernd Borchardt

Bugün hala bir eser beni çok heyecanlandırabiliyor ve bende merak yaratıyor. Yıllardır birçok eseri gördüğüm için, bir sanat eseri ile karşı karşıya geldiğimde içgüdüsel olarak bir şeyler hissediyorum. Bu konuda tabii ki kişisel beğeni öne çıkıyor. Bu kişisel beğeni bir obje ya da renk olabilir, bunu ben de tam olarak ifade edemiyorum. Benim koleksiyonum içgüdüler ve tutku ile ilerleyen bir koleksiyon. Tek bir şeye odaklanmıyorum bu nedenle koleksiyonum da çok çeşitli parçalar barındırıyor. Hem farklı disiplinler, farklı sanat dalları ve dönemlere ait birçok eser var diyebilirim. Dünyaya farklı ve yeni bakış açıları sunan, beni şaşırtan ve bende merak uyandıran eserleri seviyorum. M.G.

Sanat koleksiyonları, koleksiyonerlerin zevkleri farklılaştıkça ya da tecrübeleri arttıkça değişiyor. Sizinki de değişti mi? Eser topladığınız 30 yıl boyunca nasıl değişimlerden geçti?

T.O.

Accumulating collections is my concept. And amazement! I realize it with myself as it still happens to me today that a work of art fills me with wonder. The right feeling just suddenly appears – or not. It’s this intuition that I have developed throughout the years while seeing so much. And of course, the personal preferences play a role, too. This can be color or a subject – I can’t absolve myself of that. My collection is followed by passion and intuition. I am not set on a particular focus so that the collection is very divers, concerning media but also genre and epochs. I love works that transport into a realm of astonishment and wonder and elicit new ways of looking at the world.

M.G.

Collections are usually changing over the years, as the 69


Thomas Olbricht Kavramım, bir kavramım olmamasıdır

T.O.

Toplamak benim hayatımın bir parçası. Hayattaki odağım değiştikçe, koleksiyonumun tek bir parçasına daha çok odaklanıyorum. Bazen de bu parçadan uzaklaşıyorum ve farklı bir alana odaklanıyorum. Aşk, yaşam, ölüm gibi temalar 500 yıldır birçok sanatçının eserini üretirken kullandığı temalardı. Benim de bu temalara ilgim var. Koleksiyonumun birçok parçasında bu temalarla ilgili birçok eser bulursunuz. 15 yıl önce, çağdaş sanatın dışında Wunderkammer (Nadire Kabinesi) objeleri toplamaya başladım. Bundan önce eski eserlerle ve zanaatla ilgilenmiyordum ama bu konularla ilgilendikçe her sanatçının bir dönem kuru kafa eseri ürettiğini gördüm. Neredeyse her figüratif eserde ölüm ve erotizm öne çıkıyor. Çünkü bu temalar hayati önem taşıyan temalar.

M.G.

Siz aslında bir endokrinologsunuz, tıp ve kimya okudunuz. Bu durum eser toplama alışkanlığınızı nasıl etkiliyor?

T.O.

Birçok insan doktorluk geçmişimin eser toplama alışkanlığımı etkilediğini düşünüyor. Ama ben böyle düşünmüyorum. En azından çağdaş sanat koleksiyonerliğinde doktorluk geçmişime dair bir dokunuş yok. Nadire Kabinesi koleksiyonumda ise bazı anatomik figürler ve iskeletler bulunuyor… Belki de doktor olmamın bununla bir ilgisi vardır. Bu eserleri toplamamın asıl nedeni yaşımdır. İnsanın yaşı ilerledikçe ölümle ilgili daha çok şey düşünmeye başlıyor. Bu aralar, barok sanatta öne çıkan ve kimsenin sonsuza kadar yaşamadığını savunan , "fani olduğunu hatırla", "öleceğini hatırla" veya "ölümünü hatırla" gibi çevirelebilcek Latince söylem “memento mori” ile ilgileniyorum.

Thomas Olbricht My concept is that I don’t have a concept

knowledge, experience and sometimes taste of the collector alters. Through what kind of changes did your collection go during the last thirty years? T.O.

Collecting is part of my life cycle. As my focus in life changes, I am sometimes more into one category of my collection, sometimes less, and then I turn my interest to something else. Themes like love, life, and death have been a topic for many artists throughout the last 500 years and I have an interest in those as well. You will find pieces of contemporary art in my collection that deal with those themes. Additionally to contemporary art, I started collecting “Wunderkammer” objects about 15 years ago – before that I was not particularly interested in arts and crafts or old masters but then I figured out that almost every artist at some point depicts a skull – so why is it that death, couples or erotic things often play a role in figurative paintings? It is simply because those are objects of vital significance.

M.G.

Does your professional background as chemist, doctor of medicine and endocrinologist has any influence your collecting habit?

Many people think so, but I don’t think so. At least not in my practice of collecting contemporary art. Various anatomical figures and skulls may appear in the “Wunderkammer” collection… well, maybe. But I think that has simply been influenced by my age, when one starts to think more about death. I’m attracted to the “memento mori” which is featured in baroque art – the pointing out of the fact that we don’t live forever. M.G. The contemporary art world is global, pluralist and diffuse with its uncountable artists, galleries, fairs, museums and large scale exhibitions. How do you keep track of tendencies, and how do you discover and research artists? T.O.

M.G.

Sanat dünyası, sayısız sanatçı sanat kurumu, şovları ve kurumları ile karışık ve yayılmacı ve pluralist bir tavır içinde. Siz bu ortamdaki eğilimleri nasıl çözüyorsunuz ve sanatçıları nasıl keşfediyorsunuz?

T.O.

Bunun için yeterince vaktiniz, merakınız ve çok rahat yürüyüş ayakkabılarınız olmalı.

T.O.

You need to have time, curiosity and a good pair of sneakers.

M.G.

Şükran Moral ve Yaşam Şaşmazer’in eserlerini aldığınızı biliyorum. Türkiye çağdaş sanatını, bir koleksiyoner olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

I know that you have some works of Turkish artists like Şükran Moral and Yaşam Şaşmazer. How do you evaluate the state of Turkish contemporary art as collector?

T.O.

Türkiye’de düzenlenen müzayede ve sergi kataloglarını çalışırım. Bu sürede gözlerimi açık tutarım. Ayrıca dikkatli ve sabırlıyımdır.

I study the exhibition catalogues as well as Turkish auction catalogues – most importantly by staying patient and keeping my eyes open.

M.G.

M.G.

Daha önce İstanbul’da bulundunuz mu? Buradaki sanat ortamıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Buradaki kurumlarla ilişkileriniz nasıl?

You have been to Istanbul before. How do you see the art scene here, and do you have closer relations with artists or art institutions?

T.O.

T.O.

Piyasa şu an çok durgun. Ama benim ve aynı zamanda Türk arkadaşlarımın Türkiye sanat piyasasına inancı sonsuz.

At the moment it seems like the market has come to a halt. But myself, as well as my Turkish friends and fellow collectors have faith in the Turkish art market.

M.G.

Dünyadaki tüm fuarları geziyorsunuz. Contemporary Istanbul ile fikriniz nedir?

M.G.

T.O.

70


Thomas Olbricht Kavramım, bir kavramım olmamasıdır

Thomas Olbricht My concept is that I don’t have a concept

M.G.

You have been to fairs all over the world. How was your impression of Contemporary Istanbul?

T.O.

Its moving forward and that is always a plus.

M.G.

How do you buy art? Are you rather dealing with the primary or secondary market? Do you work with art consultants, or do you have a preferred network of galleries and art dealers?

T.O.

The decision to buy a piece is based primarily on intuition and aesthetics. Then I have to ask myself how and where the given artwork fits into my collection but of course it is also a matter of quality and pricing. Of course, I make use of advice from art consultants and one should do. But in assembling a collection, the final word, nevertheless, belongs to the one who is making the purchase. At the base of my decisions lies a complex of subjective and objective criteria. You need at least 20 years to develop an intuition that is capable of winnowing out the seed from the chaff. At art fairs, I don’t look for the best-Known names, but rather for something fresh. Initially I didn’t rely upon a specific group of galleries however, when collecting multiple works of the same artist one tends to deal with the same galleries. Generally, I am not fixed on any specific gallery.

M.G.

What is your opinion on the slogan Art as Investment?

T.O.

There are definitely collectors who buy art for investment, but that doesn’t match with my idea of collecting. This kind of collectors who buy art for investment will ultimately fail, because they decide with their ears and not with their eyes. They can acquire the right artists for sure but not the essential works. But yes it is no secret that if you buy art in a very passionate way, you must have a well-stuffed wallet. I’m a dynamic collector because contemporary art is always in change, so I must decide which artists at the moment might be good for me. But a certain dose of economical thinking is advisable.

M.G.

You once said that your meeting with Joseph Beuys had an immense impression on you and your relationship with art. Could you please explain that?

T.O.

My great uncle Karl Ströher, who had an extensive collection of art, definitely awakened the interest in collecting art. He among others brought the American Pop Art to Europe and supported the work of Joseph Beuys. My key experience was the opening of the “Beuys-Block” in the Darmstadt State Museum. I went through the exhibition, without understanding anything. Not until 15 years later I realized the feat of the collector, who brought this extent of Beuys in a museum for the first time. Today, the confrontation with the incomprehensible forms an important drive for my collection.

2012, Wunderkammer Olbricht, installation view, me Collectors Room Berlin Foto Bernd Borchardt

T.O.

Sürekli gelişen bir fuar olması büyük bir katkı.

M.G.

Sanat alımlarınızı nasıl yapıyorsunuz? Birincil ya da ikincil piyasadan mı? Sanat danışmanları ile çalışıyor musunuz ya da galeriler ve aracılarla konuşuyor musunuz?

T.O.

Benim bir eseri alma isteğim sadece sezgisel ve estetik kaygılarla oluyor. Sonra aldığım eserin koleksiyonumda nereye ve nasıl uyacağını sorguluyorum ama bu tabii ki de kalite ve fiyatla ilgili bir iş. Ben de herkes gibi danışmanlarla çalışıyorum ve çalışmak gerektiğine de inanıyorum. Ama bir koleksiyon yaparken son söz alım yapan kişiye aittir. Kararlarımın temelinde hem objektif hem de subjektif kriterler yatar. Bir eseri detaylı bir şekilde anlamanız için gereken sezgi ancak 20 yılda gelir. Sanat fuarlarında en iyi bilinen isimlere gitmem, aksine yeni isimleri ararım. Sürekli belirli galerilerle çalışmam ama bir sanatçının birkaç işini satın alırken aynı galerilerle muhatap olmak zorunda kalıyorum. Genellikle sürekli bağımlı olduğum galeriler yoktur.

M.G.

Sanat bir yatırımdır sloganıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

T.O.

Sanat eserini yatırım yapmak için alan birçok koleksiyoner var ama benim koleksiyonerlik felsefem bu şekilde değil. Yatırım amaçlı eser alan koleksiyoner başarısız olur çünkü onlar gözleriyle değil söylenenlere göre karar verirler. Belki de doğru sanatçıların eserlerini satın alırlar ama o sanatçıların doğru eserlerini satın alamazlar. Eğer zevk için sanat satın alıyorsanız buna göre paranız olması gerekir ve bu bir sır olarak saklanamaz. Ben dinamik bir koleksiyonerim çünkü çağdaş sanat sürekli devinim içinde olan bir alan. O an hangi sanatçının benim için uygun ve iyi olduğuna karar veririm. Ama yine de ekonomik açıdan dikkatli olmak elbette çok önemlidir ve koleksiyonerlikte önerilen bir eğilimdir.

M.G.

Joseph Beuys’un sizin ve sanatla ilişkiniz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söylemiştiniz. Bunu biraz açıklar mısınız?

T.O.

Büyük amcam Karl Ströher, sanat koleksiyonerliği merakımı uyandıran kişidir. Avrupa’ya Amerikan pop sanatını getirenler arasındadır ve aynı zamanda Joseph Beuys’u desteklemiştir.

71


Thomas Olbricht Kavramım, bir kavramım olmamasıdır

Thomas Olbricht My concept is that I don’t have a concept

Beni en çok etkileyen tecrübelerimden birisi Darmstadt State Müzesinde “Beuys-Block”’un açılışıdır. Sergiye gittim ve hiçbir şey anlamadım. 15 yıl sonra ise bu eserleri buraya getiren koleksiyonerin cesaretini anladım. Bugün ise bu şekilsiz formların bir araya gelmesi benim koleksiyonumu oluşturmamda önemli bir yere sahiptir.

M.G.

In 2010, you opened me Collectors Room in Berlin as a space that exhibits parts of your collection according to changing curatorial concepts. Besides this, it also presents part of other international private or corporate art collections. What was the reason for making your collection public, and what is the aim of the space?

M.G.

2010 yılında Berlin’de me Collectors Room'u açtınız ve çeşitli küratöryel projeler kapsamında koleksiyonunuzu sergiliyorsunuz. Diğer yandan me Collectors Room aynı zamanda uluslararası özel ve kurumsal koleksiyonlara da ev sahipliği yapıyor. Kendi koleksiyonunuzu topluma açmanızın nedeni neydi ve bu mekanın amacını anlatır mısınız?

T.O.

T.O.

Yıllar geçtikçe eserlerimi ödünç verme üstüne daha çok teklif alır olmuştum ve sonra toplumun koleksiyonuma olan ilgisini anladım. Bu beni çok mutlu etti. Bu nedenle tüm koleksiyonumu görünür kılmak istedim. Ama yine de sadece kendime ve koleksiyonuma ait özel bir alanım da olsun istiyordum. Bu özel alanı aynı zamanda uluslararası alanda irtibatta olduğum başka koleksiyoner grupları ve sergi değişimleri yapmak için de arzuladım. Berlin’i seçtim çünkü Berlin Almanya’daki en uluslararası şehir ve herkes buraya daha rahat ulaşabiliyor.

During the years I received more and more inquiries about loans and I realized that there is a public interest to get in touch with the works I own. Of course, I was very happy about this development and that is why I got the idea to make the whole collection visible. But I also wanted to create a space not only for my own private collection, but also for other international private collectors with whom we have collaborations and exchange exhibitions.

me Collectors Room Berlin sadece benim sanatsal koleksiyonum için özel bir alan değil aynı zamanda özel koleksiyonerler için bir alan. Koleksiyon sergilemenin dışında farklı alanlar yaratmak en baştan beri istediğimiz bir şeydi. Me Collectors Room’un “me” kelimesi moving energies (hareket eden enerjiler) kısaltmasından geliyor. Burayı müze ya da sanat galerisi gibi değil daha farklı bir kuruluş olarak tasarlamak istedik. me Collectors Room, kişisel bir alan ve aynı zamanda, küratörlere, koleksiyonerlere ve sanat dünyasını keşfetmek isteyen herekse açık kişisel bir tecrübe alanı. M.G.

T.O.

me Collectors Room’un bir kısmı Nadireler Kabinesini beyaz bir odada sergiliyorsunuz. Bu sergileme modeline özellikle mi karar verdiniz ve neden beyaz küp sergileme yöntemini seçtiniz? Eser ve Nadireler Kabinesi’nin birleştirilmesi hem kamusal sanatta hem de özel koleksiyonda az görülür iki olgu. Berlin’in kendine ait bir Kunstkammer’i vardı. 2. Elector Joachim (1535-1571 arasında yönetimdeydi) kurmuştu ama 30 yıl savaşlarında çok hasar gördü. Sonra Elector Friedrich Wilhelm yeniden kurdu ve City Palace’da Friedrich 3 sayesinde genişledi. Bugün bu kabinedeki eserlerden çok azı kaldı ve kalan objelerde dünya müzelerine dağıtıldı. Bizim nadire kabinemiz Berlin’de bu geleneği devam ettirmeyi amaçlayarak kuruldu. Bu kapsamda da geçmişi ve şimdiki

72

I choose Berlin as it is the most international city in Germany and the city to the reach most people. me Collectors Room Berlin is an exhibition space not only for my own private collection, but also for other international private collectors. To point on other fields of collecting was from the start on our spoken interest. Beside showing our own artworks and making the work of a foundation. The “me” in me Collectors Room stands for “moving energies” and is a clear indication that the space is quite unlike a public museum or traditional art gallery. me Collectors Room is a private space, a personal world of experience, which opens itself up to collectors, curators, and anyone with the spirit of adventure who wants to explore the world of art and its boundless possibilities. M.G.

Part of the me Collectors Room is a Wunderkammer, the first exhibition space model for a private collection that occurred during the Renaissance in Europe. What is the idea behind reviving such an old exhibition model, and integrating it in your white cube?

T.O.

The concept of„ Kunst- and Wunderkammern has become quite rare in both the public as well as the private exhibition realm. Berlin had its Kunstkammer, founded by Elector Joachim II. (ruled from 1535-1571), almost completely destroyed during the Thirty Years War, it was rebuilt by Elector Friedrich Wilhelm and eventually found its home under Friedrich III in the newly extended Stadtschloss (City Palace). Today the few remaining objects have been distributed around different museums that have become the successors to the chambers of art and wonders, albeit in thematically differentiated way. Our Wunderkammer reanimiates this tradition in Berlin once more. It provides an insight into the past and creates the very


Thomas Olbricht Kavramım, bir kavramım olmamasıdır

Thomas Olbricht My concept is that I don’t have a concept

zamanı birleştiriyor. Bir yandan da beş yüzyıl önce yapılan şeyi devam ettiriyor ve ziyaretçileri merakın ve şaşkınlığın içinde selamlıyor. Benim nadire kabinesi objelerine karşı merakım 12 yıl önce başladı. Satıcı Georg Laue, Munih’teki Kunstkammer Georg Laue sahibi ve şu an çok yakın arkadaşım. Bu sayede çok geniş bir koleksiyona sahip oldum. Bu koleksiyonda 500 yıl öncesine ait Avrupa’dan eserler bulmak mümkün. Eskiden bu koleksiyonu toplayanlar hiç duyulmamış ve görülmemiş eserlerin peşinde koşarlardı. Benim de koleksiyonumu oluşturmamdaki en büyük etken budur: Bilinmezlik. Bu nedenle tek tip objeler üstüne eğilemedim. Aslında bu nedenle bir bütünlük yok ama en azından merak uyduruyor. Nadire Kabinelerinin yapması gereken de bu. Ressam Gerhard Richter, bizim dönemimizin en büyük sanatçılarından birisi, her şeyi foto-realizm ve soyut kavramlar üzerine çizer ve bu şekilde sanatçının düşünce sürecini takip edebiliriz. Ona eserindeki kavramı sorduğumda ise, “Kavramım, bir kavramım olmamasıdır,” demişti. İşte bu cümle benim koleksiyonumu oluşturan gelen bakış açısıdır. M.G.

Thomas Olbricht Vakfı’ndan bahseder misiniz? Bu vakıfta verdiğiniz sanat eğitimi ve çocuklara ve yetişkinlere verdiğiniz eğitimleri anlatır mısınız?

T.O.

Eşim ve ben çocuklara ve gençlere sanat eğitimi verme üstüne çok istekliyiz. 2011’de Olbricht Vakfını çağdaş sanat severler, küratörler ve gençlerin, çocukların çağdaş sanata olan ilgisini arttırmak üzere kurduk. Anaokulu zamanındaki çocuklara her gün workshoplar düzenliyoruz. Hayal gücünü geliştirmeyi amaçlayan sergiler yapıyoruz.

M.G.

Sanat koleksiyonerliğine başlayan ve başlamak isteyenlere ne önerirsiniz?

T.O.

Herkes farklıdır. Bu nedenle koleksiyoner öncelikle koleksiyonunu temsil edecek kendine özgü bireysel kavramını bulmalı ve bir felsefeye sahip olmalıdır.

thing it was able to do some two to five centuries ago: to transport the visitors into a realm of sheer astonishement. The merchant, Georg Laue representing the Kunstkammer Georg Laue in Munich, is now a dear friend of mine and my interest in this very open arena of collection has grown ever since. I began to immerse myself in the idea of Kunst and Wunderkammern starting with the discovery of the world around Europe about 500 years ago. Back then the explorers brought back things that were completely unheard of and it is that particular fascination with the unknown that I seek to spark in the viewers of my collection. The painter Gerhard Richter for example, one of the greatest artists of our period, has painted everything in between photorealism and abstracts which some see critically in the sense that it is hard to follow the artists thought-process. When asked what is concept is he answered: “My concept is that I don’t have a concept”. It is that attitude that I believe lies at the base of my passion for collecting. M.G.

Could you tell me a bit about the Thomas Olbricht Foundation, and its special effort in art education, and anchoring art in everyday life of children and young adults.

T.O.

My wife and I have a huge interest to kindle art enthusiasm by children and young people. In 2011 we founded the Olbricht Foundation with the mission of advancing contemporary art, contemporary artists, and curators and to generate public interest in art, especially among children and teenagers. They take place in the exhibition, are animated to share experiences and we try to stimulate their imagination and creative thinking by practical work.

M.G.

What advice would you give people that are about to start an art collection?

T.O.

Every single one is different and so every collector must find to his individual concept for representing the collection in agreement with its own philosophy.

73


LUXURY LIVING FROM MANHATTAN TO MIAMI

1 Central Park South, New York | $1,850,000 | 1-bedroom, 1-bath Ideal pied-à-terre for investors, the Rose Suite is an income producing hotel condo with up to 120 days of owner usage. Web# 2241820

25 Columbus Circle, New York | $9,985,000 | 2-bedroom, 2.5-bath Extraordinary Central Park views define every room in this exquisite duplex. This custom-designed 2-bedroom in one of the city’s most sought after buildings features a unique and rare layout. Floor-to-ceiling windows provide one of the most magnificent vistas in New York City. Web# 2217885

EMEL DILEK Licensed Real Estate Salesperson | 575 Madison Avenue, New York, NY | C: +001 646.346.4526 | emel.dilek@elliman.com

EDITION TRIPLEX PENTHOUSE 2901 Collins Avenue, PH1602, Miami Beach, Florida | $27,500,000 4-bedroom, 4-bath, 2-half bath | A triplex penthouse worthy of the worlds’ most discerning tastes. Residence is over 8,200 SF of the finest details and finishes available today. Web# A2175266

19575 Collins Avenue, 37 | Sunny Isles Beach, Florida | $13,900,000 4-bedroom, 5.5-bath | No detail has been overlooked in this customdesigned fully furnished home with 5,512 SF. Ready to move in, the residence has 4 parking spaces, 4 A/C zones, state-of-the-art Creston home automation controls, and Kreon lighting. Web# A2180133.

LAURA CRESTO Realtor Associate | 1111 Lincoln Rd, Suite 805, Miami Beach, FL | C: +001 305.992.1828 | laura.cresto@elliman.com

575 MADISON AVENUE, NY, NY 10022. 212.891.7000 | © 2015 DOUGLAS ELLIMAN REAL ESTATE. ALL MATERIAL PRESENTED HEREIN IS INTENDED FOR INFORMATION PURPOSES ONLY. WHILE, THIS INFORMATION IS BELIEVED TO BE CORRECT, IT IS REPRESENTED SUBJECT TO ERRORS, OMISSIONS, CHANGES OR WITHDRAWAL WITHOUT NOTICE. ALL PROPERTY INFORMATION, INCLUDING, BUT NOT LIMITED TO SQUARE FOOTAGE, ROOM COUNT, NUMBER OF BEDROOMS AND THE SCHOOL DISTRICT IN PROPERTY LISTINGS ARE DEEMED RELIABLE, BUT SHOULD BE VERIFIED BY YOUR OWN ATTORNEY, ARCHITECT OR ZONING EXPERT. EQUAL HOUSING OPPORTUNITY.



76


77


Zio Ziegler 01 / 03

Rรถportaj /// Interview Serra Gรถzgรถren


Sanat Uzun, Hayat Kısa /// Ars Longa, Vita Brevis ///

Zio Ziegler’in eserleri Solo Projeler kapsamında Contemporary Istanbul’da sergileniyor. Ziegler büyük duvarlara ve alanlara çizdiği resimlerle biliniyor. Ziegler’in eserleri Antonio Colombo Arte Contemporenea galeride görülebilir.

Zio Ziegler’s works will be in Istanbul as part of the Solo Projects section of Contemporary Istanbul. Ziegler is known for his intricately patterned paintings and his large - scale murals. The works can be seen at Antonio Colombo Arte Contemporenea

79


Zio Ziegler Sanat Uzun, Hayat Kısa

Zio Ziegler Ars Longa, Vita Brevis

ZIO ZIEGLER

///

S.G.

Daha önce hiç İstanbul’da bulundunuz mu?

S.G.

Have you been to Istanbul?

Z.Z.

Hayır daha önce hiç gelmedim. Ama bir gün İstanbul’u ziyaret etmek istiyorum. İşlerimde kullandığım çizimlerin çoğunu oralarda üretilen tekstillerden ilham alarak çiziyorum

Z.Z.

I have not. Although, I would love to visit someday. A lot of my work is inspired by textiles and patterns which originated there.

S.G.

Sizi genellikle duvarlara çizdiğiniz resimlerle tanıyoruz. İstanbul’da bir duvar boyamak iste miydiniz?

S.G.

Would you like to paint a mural in Istanbul?

Z.Z.

Absolutely, I have a few friends that have worked on pieces there in the past and they have had wonderful experiences. Also the opportunity for a dialogue via a mural would be vast there, and this is what is intriguing for me about public art.

S.G.

When did you start working on large scale murals?

Z.Z.

Senior year of University, I became interested in work that appealed to the public sphere as well as just the critique room. I was inspired by a bi-lateral approach to image making, one where the image had a clear context and audience, and the other where the context had been removed and the audience was ephemeral. I came from a culture of skateboarding, with its emphasis on technique and aestheticism. So I painted murals, initiating a dialogue with an audience that didn’t need to rely on the knowledge of its creator. The curatorial power was in the random person walking past the piece. However, I never considered myself a member of the street art or graffiti movements. I just wanted to extend the impact of my canvases into an environment where the audience had no preconditioned notions of what to expect. In essence the works were performance pieces from the viewers, they were participating unwittingly in the formulation of the context of my work. So the work trains the viewer, by removing the artist as author in a very Roland Barth way, and prompts questions with visual clues and homages rather than promising neatly tied up results when looking for homogenized interpretation. It fractures the singular interpretation and distributes the meaning to the masses interested enough to participate in its viewing. An apt comparison would be the way that David Foster Wallace discusses the "lack" of endings in his novels- all is implied with parallel lines. Author of meaaning is now viewer. So now I try to increase complexity of the conundrums I present to the viewer/ author with, by using a pantheon of symbols between canvases and walls, and if you watch closely you can see the parallel lines merging into your own context and psychological projection.

S.G.

What fuels your artwork? What inspires you in particular?

Z.Z.

Conceptual, aesthetic and technical challenges drive me to

Z.Z.

Kesinlikle isterim. Orada çalışan arkadaşlarım var ve çok iyi tecrübelerle geri döndüler. Ayrıca kamusal alanda sanat alanında beni cezbeden şey boyadığım duvar aracılığıyla insanlarla kurduğum diyalog. Bu İstanbul’da harika olurdu eminim.

S.G.

Büyük duvar çizimleri üzerine ne zaman çalışmaya başladınız?

Z.Z.

Üniversitenin son yılında kamusal alanda sanat ile ilgilenmeye başladım. Öncelikle imajların farklı alanlardan görüntülenmesi ve ziyaretçinin bu yaklaşımı görmesi özellikle de ziyaretçinin harcı-alem bir yapıda olduğu eserler yapmak benim için ilham verici bir düşünceydi. Ben her zaman kaykay yaptım ve bu benim kül türüm bir parçasıydı. Bu aynı zamanda tekniğime ve estetiğime de yansıdı. Bu nedenle duvarlara boyamalar yaptım. Duvar boyamasında küratöryel güç duvarın önünden geçen kişilerdir. Ancak kendimi hiçbir zaman grafiti ya da sokak sanatçısı olarak görmedim. Ben sadece tuvale çizilen resimlerin ektisinin kimsenin etkisi altında kalmadan ve özgürce sokaklarda olabileceğini düşündüm. Bir yandan da benim eserlerim aslında bir performans. Eserlerin doğasına göre sürekli gelişiyor. Bu şekilde çalışmak son yıllarda internetin yaptığı etkiyi hissettiriyor bana. Bilgiler yağıyor ve hangisi doğru hangisi yanlış bilemiyoruz. Şu an, belirli bir çerçevede bir dünyada yaşıyoruz. Eserler, bir şekilde Roland Barthes tarzında, sanatçıdan ya da yazarın varoluşunun dışına çıkar. bazı görsel detaylar ve tüyolar vererek sorular sorar. Bu durum, David Foster Wallace romanlarında gibi, sonuca varamaz. Her şey birbirine bağlanamaz bunun yerine paralel ilerler. Ben de tuval ve çalıştığım medyum üzerinde semboller üretiyorum ve eğer dikkatle bakarsanız çizgiler paralel ilerliyor ve kendisine göre bir bağlamda duygular uyandırıyor.

S.G.

Size ilham veren şeyler neler?

Z.Z.

Kavramlar, estetik ve teknik zorlanmalar bana ilham verir ve yeni işler üretmemi sağlar. Muhtemelen sonunda hiçbir şeyin birbirine bağlanmayan, bir yerden diğer bir alana atlayan bir hayat sürüyor olacağım. Ama bu sadece dışarıdan böyle görünüyor. Stüdyo içinde ise her şey bir şekilde 80


Zio Ziegler Sanat Uzun, Hayat Kısa

Zio Ziegler Ars Longa, Vita Brevis

birbirine bağlanıyor. Fikirler önce gerçekleşir sonra da betimlenmez hale gelirler. Edebiyat, müzik ve farklı imajlardan ilham alırım. Van Gogh’un erken dönem işlerini çok etkileyici buluyorum. İçinde hem bir fikir hem de duygu barındırıyor. Bir eseri görmem gerektiği göremediğimde Teknikteki yoksunluk ilhamla birleşiyor. İnternetten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. Çünkü web her şeyi bir şekilde birleştiriyor ve bağdaştırıyor. Çizerken sesli kitap dinliyorum. Bu kitabı genellikle bir merak konusundan ya da problem olarak gördüğüm alana dair seçiyorum. Sonra kitap stüdyomun dışında da yaşadığım gerçekliğe dönüşüyor. Hayali ve gerçek üretim alanlarında yaşıyorum ve hayali alanları gerçekliğime dönüştürüyorum.

make new work. I will probably end up living a very non-linear life, manically jumping from one style to the next, but this will only appear illogical from the outside. There is a dream logic that everything follows in the studio. Ideas become realities and then fade back into their ineffable state. I am fueled by literature and by music, by listening to lectures and by trying to capture nature on my camera. I think there is a danger in getting "good" at anything, because facility does not capture the resistance of reality. Resistance is what makes art engaging for me.

S.G.

Proje dâhilinde önceden tayin edilen bir şekilde mi yoksa bir fikir etrafında mı üretmekten daha çok heyecan duyuyorsunuz? Neden?

Z.Z.

Sanatsal bağımsızlığımın olmadığı durumlarda genellikle böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Bazı kavramları çeşitli bağlamlarda daha rahat sindirilebilecek bir görsel dile çekmeye ve damıtmaya çalışıyorum. Bu genellikle bilinç akışı şeklinde gerçekleşiyor. Resmin kendisine ait bir mantık ile üretmeliyim. Soruya soruyla yanıt veren Cicero gibi, sipariş bir soruna yanıt geliştirmektense resmin kendi anlamı etrafında bir diyalog üretmeyi amaçlıyorum.

S.G.

Dışarıdan destek alan bir eser için fikir üretmek daha mı kolay veya zor mu?

Z.Z.

Bu genel bir tartışma konusu olsa da ben çoğunlukla bir proje için eskiz yapmam. Yaptığım nadir zamanlarda eskizlerim işin son halini yansıtmaz. Zaten “çözüme ulaşan” bir şeyi uygulamaya koymaktansa bir fikir etrafında gezinmeyi tercih ediyorum. Eğlencenin yarısı doğaçlama olarak üretmekte.

S.G.

Bir röportajınızda erişilebilir bir sanatçı olmak için çok boyutlu bir yaklaşıma sahip olmak gerektiğini ifade etmişsiniz. Bu düşünceyi biraz açarak gelecekte ne gibi konular ve yöntemler üzerine çalışmayı düşündüğünüzden bahsedebilir misiniz?

Z.Z.

Evet, çok katmanlı bir yaklaşımın daha geniş bir izleyici kitlesinin eserle ilişki kurmasını sağladığına inanıyorum. Farklı mecralarda üretmek, imkânları genişletirken yaratıcılığı da arttırıyor. Pentür, heykel, video ve duvar resimlerinin tümü birbirleri ile iletişim içerisinde. Performans, animasyon ve heykel alanında çalışmak isterim. Yakın zamanda bir bale tasarlıyorum ve yerleştirme için müzisyenlerle işbirliği yapıyorum. Umarım bu projeler kendi eserlerimi yeni bir gözle değerlendirmemi sağlayacak. Tuval, duvar, t-shirt, ayakkabı gibi çok farklı medyum üzerinde

I try to stay off the internet as much as possible as it seems to collapse the infinite and make everything hyper relative. I listen to audio books while I paint, often books I have subconsciously chosen in order to answer a problem or a curiosity that populates my life or mind at that point. Then the book becomes the reality I live in rather than the reality outside of my studio. I live between the world of fiction and the creation of canvases filled with fictions that I am trying to turn into realities. Which do you find more exciting to be a part of: projects where you are commissioned for your artwork or art work you just create when you’ve got an idea? And why? I don't usually take commissions unless I have artistic autonomy. I try and distill certain concepts into more digestible visual language in different settings, but I never plan or prepare for murals or canvases. They tend to be all stream of consciousness. I have to paint with a logic that belongs to only painting. Like Cicero answering questions with questions, I paint in order to provoke dialogue around the meaning of the painting, rather than painting to illuminate an answer which I have been commissioned to solve. S.G.

Is it easier/difficult to come up with an idea for commissioned work?

Z.Z.

It’s often an area of controversy, but I usually don't make sketches for a project. In the rare cases that I do, they rarely reflect the final work. I would much rather sketch around an idea than execute something I have already "figured out”. Half of the fun is the improvisation.

S.G.

In one of your interviews, you mentioned that in order to become accessible as an artist, one needs a multidimensional approach. Could you elaborate what you mean and perhaps tell us other areas of interest and methods you would like to work with in the future?

Z.Z.

Yes, and I firmly believe that a multi-tiered approach allows for a broader audience to experience and engage with one's work. Stretching into new mediums increases possibilities

81


Mural by Zio Ziegler, (Duvar boyamas覺)


Zio Ziegler Sanat Uzun, Hayat Kısa

Zio Ziegler Ars Longa, Vita Brevis

and spurs creativity. Painting, sculpture, video and mural, all inform each other. I would like to work in performance, animation and sculpture. I am designing a ballet soon, and collaborating with some musicians for an installation, so hopefully these projects will allow me to look at the work I am making now in a new way.

uygulama yapıyorsunuz. Kendinizi ifade etmek için sanatınıza dâhil ederek kullanmak istediğiniz başka medyumlar var mı? Eskiden tuval işlerime erişimi olmayan kişiler için başka ürünler tasarlamaktan keyif alırdım. Ancak sanat ve ticari anlayışlar arasında ciddi bir çekişme var. Bir eserin yorumlanışı, üretimi ve dağıtımı için başka bir oluşuma bağlı kalıyorsunuz. Üretmenin en iyi yolunun baskıdan etiketine ve kutusuna kadar tüm süreci birebir takip etmek ve tasarlamak olduğunu düşünüyorum. Böylelikle izleyici asıl niyetinizi daha kolay görebiliyor. Bundan sonra ürettiğim şeyler de kendi üretimim ve atölye sürecinin bir kalıntısı olacak. Yeni bir izleyici kitlesine ulaşmanın yolunu aramak her zaman ilgimi çekiyor.

S.G.

You use a lot of different mediums in your art work as it is; canvases, walls, t-shirts, sneakers etc. Are there other mediums would you like to integrate and express your art work through?

Z.Z.

I used to like making products to engage with people with whom my canvases where not accessible. But the challenges with commercialism and art are steep. You're trusting another entity to translate and produce and distribute your work. I've found the best way to release a product is to monitor and design every part of the process from the copy on the hang tags, to the box it’s packed in. This is the way that the viewer can most easily get your original intention. So most of the things I will be making from now on will be selfmanufactured, and relics of a studio process. I am always interested in finding a new way to reach a new audience.

İlerleyen zamanlarda kitap yapımına başlamak istiyorum. Bu kitaplar büyük ölçüde el yapımı ve sahip olan kişilere kendilerini özel hissettirecek şekilde basılacak. Kitlesel üretim bence günümüzde kendi yan anlamlarını ve tehlikelerini içeriyor. Kendi vizyonunu bundan kazanç elde etmek isteyen bir şirketin ellerine teslim etme fikrini korkutucu buluyorum. Ancak bu kazanç elde etme güdüsü - mantık sınırları içerisinde- erişimi arttırmak için kullanılırsa daha önce bahsi geçen duvar resimleri gibi sonuç alınabilir.

In the future I would like to start making books, mostly hand made,and printed in such a way that they feel special to everyone who has one.

S.G.

Her şeyin bu kadar hızlı geliştiği ve dönüştüğü bir çağda eserlerinizdeki orijinalliği nasıl sağlıyorsunuz?

Z.Z.

Bence neyin satacağı ve satmayacağına ilişkin taleplerle yola çıkmamalısınız. İşin organik gelişimine ve eserin bütünlüğüne odaklanmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum.

S.G.

What do you do to maintain authenticism in your artwork, especially in an age where things progress and change so quickly?

Atölyem her şeyin geliştiği ve organik olarak dönüştüğü bir vakum. Eserlerimin otantik olması ve etkisini muhafaza etmesi için ticari ve rasyonel kaygılar olmaksızın iç güdülerimle hareket etmem gerekiyor. Bir gün büyük ölçekli bir iş üretmem gerekirken, bir diğer gün küçük ebatlı monokrom bir esere odaklanmam gerekebiliyor. Bu galeriler açısından tutarlı görülmemesi ve kısa vadede ticari kazanımı maksimize etmemesi bakımından her zaman istenen bir durum olmayabiliyor. Ancak sanatçının öncelikle kendine karşı dürüst olması gerekir. Uzlaşımın tehlikeli bir alan yaratabildiğini düşünüyorum ve işin kendi yolculuğunda yanılsama içinde kaybolabileceğinden endişe ediyorum.

Z.Z.

I don't think you can cave in to the demands of what sells and what does not sell. It’s more important to stick to the organic growth of the work and the integrity of the pieces.

S.G.

Sanat sanat için mi?

Z.Z.

Ars Longa, Vita Brevis. (Sanat Uzun, Hayat Kısa)

My studio is a vacuum where things grow and change organically. For my work to be authentic and retain its potency, I need to be led by my intuition, not by commercial or rational concerns. One day I may need to make a large scale work, the next day, I will be focused on all small monochromatic works. This does not always bode well for the galleries as it is not consistent, and does not always maximize commercial opportunity in the short run. However, an artist must always be true to himself first. I have always been fearful that compromise can become a landslide, and that the journey of the work itself can be lost within an illusion of what actually matters. S.G.

Art for art’s sake?

Z.Z.

Ars Longa, Vita Brevis.

83


Nihat Karataşlı 02 / 03

Röportaj /// Interview Aylin Tok 84


Yeni bir insan tasviri /// A new human portrayal ///

Genç sanatçı Nihat Karakaşlı, Contemporary Istanbul’da yer alan “MNÖMONİK” adlı eserinde ‘EEG bazlı interaktif ışık ve video yerleştirmesiyle izleyicilerin beyin aktivitelerini görünür hale getiriyor. Bilim ve teknolojiyi sanatla birleştiren Karakaşlı’nın amacı, günümüz ve gelecek için ‘yeni bir insan tasviri’ yaratmak.

Young artist Nihat Karakaşlı renders the audience’s brain activity visible with his “EGG based interactive light and sound placement”, called “MNEUMONIC”, which is shown on Contemporary Istanbul. The aim of Karakaşlı, who fuses science and technology with art, is to create a new human portrayal for present and the future. 85


Nihat Karataşlı Yeni bir insan tasviri

Nihat Karataşlı A new human portrayal

///

NIHAT KARATAŞLI A.T.

Öncelikle bu eseri hazırlamak için nasıl bir araştırma sürecinden geçtiniz?

N.K.

Her eserin yaratım sürecinde hem sanatsal, hem de bilimsel bir araştırma sürecinden geçiyorum. Bu eserde de ışık, video, ses ve beyin datası gibi farklı medya ve konseptleri bir araya getirdiğimden, iş içindeki elemanların birlikte nasıl kullanılabileceği ve bu çok medyalı sentezin nasıl oluşturulabileceği üzerine çalıştım. Yakın süreçte ürettiğim tüm eserlerde olduğu gibi, ‘Mnömonik’ için de ışık estetiği konusunda Dan Flavin, video portreleme konusunda Bill Viola, kullanıcı etkileşimi ve sanat eserini insan datasıyla şekillendirme konusundaysa Rafael-Lozano Hemmer ilham aldığım sanatçılardı.

A.T.

N.K.

A.T.

N.K.

A.T. N.K.

A.T.

N.K.

Neuroscience is a fast developing and fast producing domain which tells us so much about being an individual and the self. This act of producing makes it possible for us artists to create a new human portrayal. I consider most of my work as an alternative human portraiture and I try to give prominence to the individual and their relationship with their environment. I think that the personal data is very valuable and it is worthy of commemorating and being displayed.

Nörobilim, birey olmak ve benlik üzerine çok şey söyleyen, çok hızlı gelişen ve üreten bir alan. Bu üretim, biz sanatçılar için de yeni bir insan tasviri yapabilme olanağı sağlıyor. İşlerimin çoğunluğunu alternatif insan portrelemeleri olarak görüyorum ve bu portrelerde bireyi, bireyin çevreyle ilişkisini ön plana çıkarmaya çalışıyorum. Bireysel datanın çok değerli, anıtlaştırılmaya ve sergilenmeye değer olduğunu düşünüyorum.

Could you elaborate a little on the workings of your piece? How do you go through observing the brain activity and what is the process like?

Eserin nasıl işlediğinden biraz bahseder misiniz? Beyin aktivitesinin gözlemlenmesi nasıl gerçekleşiyor nasıl bir süreçten geçiyor?

Algının öznelliği size neler ifade ediyor? Çoğu işimde bireyin çevreyle kurduğu ilişkiyi ve bu ilişkinin birey üzerindeki etkisini sorgulayan alternatif sistemler yaratmaya çalışıyorum. Dolayısıyla algı, algının öznelliği ve / veya nesnelliği eserlerimi şekillendiren en önemli öğelerden biri haline geliyor.

86

With each work I create, I go through a research process which is both artistic and scientific. Since I piece together different medias and concepts such as light, sound and brain data in this project, I worked on how to use these elements together and how to create this multiple media synthesis. As this is the case with all my recent works, while creating Mneumonic, I was inspired by artists Dan Flavin, Bill Viola and Rafael-Lozano Hemmer on light aesthetics, video portrait, user interaction and shaping the artwork with human data, respectively. What sparked your interest on neuroscience? How did you decide to use related metaphors on your art?

Nörobilimle ilginiz nasıl başladı? Bununla ilgili metaforları sanatınızda kullanmaya nasıl karar verdiniz?

Eserde beyin aktivitesi tek sensörlü ve kablosuz bir EEG cihazı olan Neurosky Mindwave ile okunuyor ve bilgisayar ortamında gerçek zamanlı olarak işleniyor. Çok ayrıntı vermeden bir EEG cihazının işleyişini anlatacak olursam, bu cihazı bir radyo alıcısı olarak görebiliriz, bu durumda insan beyni de radyo vericisi görevi görüyor. Beyinden elde edilen dalga seviyeleri ve işlenen data çıktısını bilgisayar üzerinden ışık kontrol devresine iletip, bu devre aracılığıyla ışığın kontrolünü ve beyin datasına paralel olarak değişmesini sağlıyorum.

First of all, what was your research process like while preparing this work?

The brain activity is read by a single sensor wireless EEG device called Neurosky Mindwave and processed in real time in a computer environment. If I were to explain the operation of an EGG device without going into too much detail, this device can be regarded as a radio receiver, in this case the human brain acts as a radio transmitter. I transmit the wave levels obtained from the brain and the processed data output through the light control circuit via computer, and through this circuit I control the light and let it change according to the brain data. A.T.

What does the subjectivity of perception means to you?

N.K.

I often try to create alternate systems that question the relationship of the individual with their environment and the impact of this relationship on individuals. Thus, perception and subjectivity and/or objectivity of perception become one of the key elements shaping my work.

A.T.

What is so important about visuality obtained from the brain activity?


Nihat Karataşlı Yeni bir insan tasviri

A.T. N.K.

A.T.

N.K.

Beyin aktivitiesinden elde edilen görsellik niçin önemli? Beyin hareketsizliği ve örtülmüşlüğü ile çok ilgi çekici, hareketsizliğine rağmen bedene ağlar aracılığıyla bağlanan ve bedenle bütün olan bir organ. Bu yüzden beyni eserlerimde de üç boyutlu, hareketten yoksun ama işleyen ve etken bir obje olarak tasvir etmeyi seçiyorum. Bu hareketsiz objenin dış ile bağlantısını ve dışa olan etkisini ise beyin aktivitesi ve bu aktivitenin ışık üzerinden materyalleşmesi ile sağlıyorum. Görünmeyenin görünür hale geldiği bu senaryoda, ışık konstrüksiyonunu beyin, ışık hareketini de beyin aktivitesi olarak tanımlarken, ışığın hareketlendirdiği, değiştirdiği ve dönüştürdüğü mekanı da bir beden metaforu olarak görüyorum. Daha önce Tahterevalli'de bir performansla ve grup sergileriyle karşımıza çıkmıştınız. Performans, sanatınızda nasıl bir yerde duruyor sizin için önemi nedir? Bütün projelerimde performansa bir şekilde yer vermeye ve işlerin içine insanı dahil etmeye çalışıyorum. Tahterevalli, insan bedeni, bedenin sınırları, sınırlanmaları ve beden hafızası üzerinden yola çıkıp yakın çalışma arkadaşım Irmak Karasu ile birlikte ürettiğimiz bir projeydi. Sonraki grup sergilerinde ise bu yaklaşıma farklı bir perspektiften bakmaya ve zihnin bir materyal olarak performansa dahil olmasına odaklandım. Beden - zihin bütünlüğünü ve ayrıklığını sorgulayan, dış etkenler ile kurduğumuz ilişkiyi irdeleyen işler üretmeye çalıştım. Stelarc’ın “Beden yetersizdir – The body is obsolete” söyleminin, bedeni ve bedenin olanaklarını eklentilendirme, genişletme ve geliştirme çabasının üretimimi çok etkilediğini söyleyebilirim. İşlerimde bu yaklaşımı benimseyerek, bedene ve zihne dair görünmeyenin göz önüne serilmesi aracılığıyla insan için alternatif bir oluşun mümkün olup olmadığını sorgulamaya çabalıyorum.

Nihat Karataşlı A new human portrayal

N.K.

The brain is an intriguing organ: it’s immobile and concealed, yet it is connected to the body through a network and it’s part of the whole. Therefore, I choose to depict it as a motionless yet operating and effective object in a three dimensional manner in my work. I implement this immobile object’s relation to its exterior and its effect on it through the brain activity and materialization of brain activity via light. In this scenario where the unseen becomes visible, the light constriction is portrayed as the brain and motion of light as brain activity; and I consider the environment that light shifts, transforms and transmutes as a metaphor for the body.

A.T.

We met you in Tahteravalli before with a performance and group exhibitions. What is the importance of performance to you? Where would you place it in your art?

N.K.

I always endeavor to make a room for performance one way or another and to include people on my projects. Tahterevalli was a project I created with my close colleague Irmak Karasu which originated from the notions of human body, the limits and limitations of body and body memory. On the group exhibitions onwards, I tried to see this approach from a different perspective and focused on mind as a material to be included on the performance. I strived to create works that question body-mind integrity/opposition and examine the relations we build with external factors. I would say that Stelarc’s “The body is obsolete” statement and his efforts on accessorizing, extending and enhancing the body and its resources have been a big influence on my productivity. In my work by adopting this approach, I try to question whether an alternate existence is possible via unfurling the unseen concerning the body and mind.

2015, Nihat Karataşlı, Witness

87


Pablo Genovés 03 / 03

Röportaj /// Interview Hatice Utkan Özden


Su ve Ölüm /// Water and Death ///

İspanyol sanatçı Pablo Genovés Akbank Sanat’ın düzenlediği sergi kapsamında Türkiye’de. Bu kapsamda Genoves’nin en ünlü eserleri Akbank'da sergileniyor. Genovese, CI Mag’e insan yapımı geniş alanların dijital olarak montajladığı “vintage” fotoğraflarını ve bu alanları eserlerinde su öğesi ile nasıl birleştirdiğini ve doğal öğelerin kullanımını anlatıyor.

Spanish artist Pablo Genovés is in Turkey as part of the Akbank’s exhibition. His best known works are in display at Akbank Sanat. Genovese talks about his digitally montaged vintage photographs of grandiose man made environments and how he combines them with natural elements, such as water.

89


Pablo Genovés Su ve Ölüm

Pablo Genovés Water and Death

PABLO GENOVÉS /// H.U.

Biraz geçmişsinizden ve nasıl sanatçı olduğunuzdan bahseder misiniz? Fotoğrafla nasıl ilgilenmeye başladınız?

H.U.

Can you tell us about your background and how you become an artist? How you started to deal with photography?

P.G.

Ben sanatçı bir aileden geliyorum. Sanat her zaman hayatımızın bir parçası olmuştur. Bu nedenle benim de bir sanatçı olmam kaçınılmazdı diyebilirim. Fotoğrafçı olarak başladım. Gençken babamın işlerinin fotoğraflarını çekerek para kazanıyordum. Sonra, fotoğrafın tekniğine ve büyüsüne daha çok kapıldım.

P.G.

I come from a family of artists. In our home art has always been a part of our lives to such an extent that it was almost inevitable that I decided to become an artist.

H.U.

P.G.

Eserlerinizde su görsellerini çok fazla kullanıyorsunuz. Su öğesi sizin için neden bu kadar önemli? Su her zaman hayatımda var oldu. Bir şekilde eserlerimde her zaman yer aldı. Ama en son Şili’deki sergimde aklıma neden su ile bu kadar ilgili olduğuma dair birkaç fikir geldi ve bunları bir kenara not ettim.

I started off as a photographer. As a young man I started photographing my father’s work as a way of earning some money. I became gradually more and more interested in technique and the magic of photography. H.U.

Why the subjects of water and flooding are always constant in your work?

P.G.

Water has always been a constant in my life. In one form or another it has always appeared in my work. However it was only recently when I was showing my latest work in Chile that I remembered an episode that has marked my life but which I had managed to completely put out of my mind.

Çocukken, İbiza’da tatildeyken neredeyse boğuluyordum. Babam beni suların arasından zor kurtarmıştı. Suyla boğuşurken ve denizin gücüne karşı koymaya çalışırken zorla kıyıya ulaşmıştık. Ama ben bunu unuttum daha doğrusu sakladım. İnsan beyninin bazı şeyleri unutabilmesini çok ilginç buluyorum. H.U.

P.G.

As a child, while on holiday in Ibiza I came very close to drowning. It was my father who after a long struggle saves me from the sea. It seemed to take ages for us to reach the shore and I was suddenly overwhelmed by the anguish and the feeling of being completely vulnerable in the immense and powerful sea. Human’s ability to forget certain things is amazing.

Bir röportajınızda, iklim değişikliği, küresel ısınma ve insanların doğada bıraktıkları izlerle özel olarak ilgilendiğinizi okumuştum. Bir sanatçı olarak bu konuya neden ilgi duyuyorsunuz? Bu ilgiyi fotoğraflarınıza nasıl yansıtıyorsunuz?

H.U.

İklim değişikliği ile ilgileniyorum. İnsanlar yaşamın ilerlemesiyle ilgili ele aldığı her konuyu sorumsuzca değerlendiriyor. Bizden sonraki nesillere ne bırakacağız konusuyla çok ilgileniyorum.

Once I have read that you are also interested in climate change and the mark left by humans on the earth. Why this is a matter for you as an artist? And how you carry this to your photographs?

P.G.

Of course I am interested in the problem of climate change. I believe that the way in which humanity understands progress and life itself is too dangerous and irresponsible. What will there be left for future generations to inherit?

Ama fotoğraflarım sadece bununla ilgili değil. Fotoğraflarım, izleyiciye dünyanın ölümünü anlatıyor diyebilirim ama bu ölüm sadece fiziksel ölüm değil aynı zamanda ideolojik ve kültürel bir ölüm. Artık, büyük değişimlerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Her şey bir anda değişebiliyor. Diğer yandan, sanatta bu şekilde ilerliyor; neye başladığımızı biliyoruz ama nasıl biteceğini bilmiyoruz. Bir esere bakış açısı sürekli değişebilir ve bir sanatçının yapabileceği hiçbir şey yoktur: Bu sadece izleyicinin değerlendireceği bir şeydir. Sanatın büyüsü de budur. 90

However my work is not purely about this. I think that it invites the spectator to think about the death of the world we know and not just the physical world but also the ideological and cultural one too, We are living in a period of enormous change. Nevertheless, in art, we know what we are starting but we never know what the end result will be. I mean by this that


91


Pablo Genovés Su ve Ölüm

Pablo Genovés Water and Death

H.U.

Bundan önceki eserlerinize ve şu an ürettiklerine baktığınızda, değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

P.G.

Sanırım “benimseme” benim tüm eserlerime uygun bir tema. Ben fotoğrafçılığa başladığımdan beri zamanımızın dışında var olmuş imajlarla çalıştım ve eserlerime sanatsal imajlar ekledim. Her zaman artık kullanılmayan ve görünmeyen imajlar peşinde koşuyorum.

H.U.

Bu aralar nelerden ilham alıyorsunuz?

P.G.

En büyük ilhamımı şu an içinde yaşadığım zamandan alıyorum. Sanatçıların içinde yaşadıkları dünyanın katalistleri olduğuna inanıyorum.

H.U.

Çağdaş sanat dünyasındaki fotoğraf sanatçılığı gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

P.G.

Benim dönemimde sanatçılar fotoğraf sanatında meydana gelen büyük değişimler içinde yaşadılar. 90’lı yıllara kadar fotoğrafın, çağdaş sanatın bir dalı haline geleceği kimsenin aklına gelmezdi. Kolektörlerin ve galerilerin fotoğrafla ilgilenmeleri sanatsal panoramada ve sanat kavramında birçok şeyi değiştirdi.

H.U.

Eserleriniz uzun süreçlerin sonunda ortaya çıkıyor ve bu üretimlerde sürekli tekrar var. Sonuç olarak eserleriniz düzenli ve disiplinli bir işin sonucunda ortaya çıkıyor diyebilir miyiz?

P.G.

Elbette, disiplin, ilham ve çok çalışma olmadan hiçbir şey ortaya çıkamaz. Birçok sanatçının sürekli kendini tekrar eden bir rutin içinde çalıştıklarına eminim. Ama bu rutin onların eserlerinde neler söylemek istediklerini yansıtır. Sanat üretimi kaprisli ve kırılgan bir zihinsel süreçtir. Vakit ve adanmışlık gerektirir. Bu durum, sanatı mümkün kılan iki öğe olan sanatçı ve izleyici için alanlar yaratır.

H.U.

Eserlerinizi sürreal ya da post modern olarak değerlendiriyor musunuz?

P.G.

Bence sanatı sınıflandırmak sanat üretimine hiçbir şey kazandırmıyor. Sanat bir iletişim alanı ve dildir. Ama bu dil içinde kelimelere ihtiyaç duymayız ama birbirimizi kolaylıkla anlarız. Bu nedenle resim, fotoğraf ya da heykel gibi eserleri çok rahat anlayabiliriz. Hiç kuşkusuz sözcükler düşünceleri destekler ama sanat, kelimeler olmadan duyguları ifade eder ve sınırları yoktur. Sanat, basit ve güzel bir iletişim aracıdır.

the spectator ‘s point of view is something that the artist has no power over and of course the interpretation of a work of art can change again and again. That is the magic of art. H.U.

When you consider your early works and work that you are creating right now. How would you describe the evolution in your work?

P.G.

I think it would be fair to say that “appropriation” has been a theme that runs through all my work. Right from the beginning I worked with images from other times, and thus earlier artistic movements became incorporated into my work. I was looking for images and meanings that were no longer in use.

H.U.

What is you main influence (currently)?

P.G.

Without doubt my main influence is the times in which it has been my turn to live. Artists are catalysts in the world that surrounds them.

H.U.

How do you see the evolvement of photography art in the Contemporary art world?

P.G.

My generation has lived through a historic change in photography. Up to the nineties it was almost impossible to think about photography as contemporary art. The fact that the most progressive galleries and collectors started to become interested in photography caused an enormous change in the artistic panorama and in the concept of what art is.

H.U.

Your work is a long process and you almost repeat a routine (or can we say that you repeat yourself?) Can we say your work is a result of a disciplined life?

P.G.

Of course, there can be no progress without discipline, inspiration or work. I am convinced that most artists follow a sequential routine that puts them in touch with what they want to say. Art is a mental state and as such it is fragile and capricious. Time and dedication are essential. This is indispensable for the two elements which make up a work of art, the creator and the spectator.

H.U.

Do you prefer to call yourself or your works as ‘surrealist’ or “postmodern”, do you prefer that your work to be called like this?

P.G.

I think that classifying art doesn’t add much to art itself. Art is based on a language that doesn’t need words and until we understand this simple but arduous concept we will be unable to completely understand a painting, a photograph or a sculpture. Without doubt words help the thought process but art is about emotion without words, without limits or stereotypes. We have to admit that it is entirely another language, as simple and as beautiful as that.

92


GÜLİN HAYAT TOPDEMİR S A LO N R O U GE

Giriş, 2015, Tuval üzerine yağlı boya, 80x135 cm

4 KASIM–26 ARALIK 2015

EVRİM KAVCAR Boşluğun K’si

4 KASIM–26 ARALIK 2015

ZİLBERMAN_Projects

12–15 Kasım 2015 BOOTH NO: C42

12–15 Kasım 2015 BOOTH NO: A2-202

AZADE KÖKER

ŞÜKRAN MORAL

9 Ekim 2015–7 Ocak 2016

30 Ekim 2015–28 Mart 2016

Entkettet – Çözülüş

My Pain My Rebellion

İstiklal Cad. Mısır Apt. No:163, K.2 & 3, D.5 & 10, 34433 Beyoğlu–İstanbul, Turkey t: +90 212 251 1214 f: +90 212 251 4288 galerizilberman.com


november 12 - 15 kasım 2015

ahmet sarı | pemra aksoy | nur gürel | meray akmut | gökte tunç LÜTFİ KIRDAR ICEC Rumeli Halls Booth B1 409

www.cepgallery.com


Ahh!

Sonra üzülmeyin diye değerli koleksiyonlarınızı her türlü kazaya karşı güvence altına alıyoruz.

Detaylı bilgi için: 0216 464 3310 info@gulsoysigorta.com

Gülsoy Sigorta ve Reasürans Brokerliği

Gülsoy Insurance and Brokerage

Sanat eseri sigortasından bahseder misiniz?

Would you tell us broadly regarding Fine Art Insurance concept ?

Sanat Eserleri Sigortası kapsamında; tarihi, yaşı, sanatsal kriterleri nedeniyle belli bir değeri bulunan tüm münferit öğeleri, koleksiyonları ya da takımları ve ayrıca eğer istenirse ; silahlar, kıymetli saatler, mücevheratlar ve şarap kolleksiyonlarını da teminat altına alabiliyoruz. Ülkemizdeki geleneksel sigorta ürünleri, sadece teminat kapsamına alınan risklerin sayıldığı ve poliçede yazılmayan diğer tüm risklerin teminat dışı bırakıldığı ürünler iken, Sanat Eserleri All Risks Sigortası ; bunun tam tersi olarak, poliçede sayılan sadece birkaç istisna olayın teminat dışı bırakıldığı ve bunun dışındaki tüm risklerin teminat kapsamına alındığı bir All Risks sigorta ürünüdür.

Within the scope of the Fine Art Policy, we can provide insurance coverage to all assets having special value in terms of their history, age or artistic background. The conventional insurance products are generally risk specific, meaning only the risks defined in the policy are covered. On the other hand, our Fine Art Policy is “all risks” based which means all risks other than exclusions are covered, enabling to cover a wide range of events. As Gülsoy Insurance and Brokerage have united our 30 years of expertise with the world leading respected Lloyd’s brokers and eventually have developed our Fine Art All Risks Product. Hence, we suppose that mentioned cooperation will prevail for long term and add great value to market as well.

Gülsoy Sigorta ve Reasürans Brokerliği olarak piyasadaki bu eksikliği farkettik ve 30 yıllık yerel sigorta deneyim ve uzmanlığımızdan kaynaklanan gücümüzü , Avrupa reasürans pazarının en büyük ve saygın Llyod’s brokerlerinin bilgisi ile birleştirerek Sanat Eserleri All Risks Sigortası ürününü tasarladık. Böylelikle, sanat piyasası için uzun vadeli bir iş ortağı olacağımıza ve ciddi bir katma değer yaratacağımıza inanıyoruz.

Are you able to provide coverage to art activities such as exhibitions? All art activities are subject to insurance, including all sorts of exhibited items and as well as the liability of the organizations to visitors as well. In this context, art exhibitions , museums and auctions are in our area of interest.

Aynı zamanda sanat etkinliklerini de (fuarlar gibi) sigortalıyor musunuz?

In this context, how would you place and asses Turkish Fine art market?

Evet, sanat ile ilgili olabilecek her türlü etkinliği hem ilgili etkinlik alanında bulunan eserlerin sigortası hem de etkinliği düzenleyen organizatörlerin tüm katılımcılara karşı sorumluluğu da dahil olmak üzere sigortalayabiliyoruz. Bu bağlamda, fuarlar, sergiler, müzeler ve müzayedeler de ilgi alanımız içinde.

Before replying this question we should underline that the per capita insurance premium is $165 in Turkey which is one fourth of the world average. If we take Turkish people’s hesitation to buy insurance and inadequate product variety into account, we can easily come to a conclusion that fine art insurance penetration is quite low. Unfortunately, many precious

Bu kapsamda Türkiye piyasası nerede ve ne durumda? Bu soruya, Türk sigorta sektörünün genel fotografından bağımsız yanıt vermek eksik olur, şöyle ki ; öncelikle, ülkemizde kişi başına düşen sigorta primi harcaması 165 usd ile dünya ortalamasının ¼ ü olduğunu belirtmek isterim. İnsanlarımızın sigortaya karşı mesafeli yaklaşımına bir de yerel sigorta piyasasında henüz sanatseverleri ve sanat ile uğraşanları tatmin edebilecek ürünlerin piyasaya sunulmadığını eklersek, sanat sigortaları konusunda ülkemizde sigortalanma oranın çok daha düşük olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir çok değerli kolleksiyon ya bilinsizce klasik ev eşyası gibi sigortalanıyor ya da maalesef hiç sigortalanmıyor.

items or art collections are not insured or under coverage only with basic household policies.

95



ANTİK A.Ş. MÜZAYEDELERİ

Gizli kalmış bir çok eser müzayedelerde rekor fiyatlara satılıyor. Siz de sahip olduğunuz tabloların güncel değerlerini ANTİK A.Ş. uzmanlarının yardımıyla öğrenebilirsiniz.

289. ve 290. MÜZAYEDELERİMİZ İÇİN ESER KABULÜ DEVAM EDİYOR

Tel: (0212) 236 24 60 www.antikas.com



1

2

4

20th Century Art A Different PersPeCtive AuCtion LonDon 2 DeCember 2015 viewing 27 november – 1 December (1) mubin orhon untitiled, 1974. estimate £60,000–80,000 (2) fAhreLnissA ZeiD untitled, 1950s. estimate £35,000–45,000 (3) hAmit GoreLe Atom, 1970. estimate £8,500–9,500 (4) beDri rAhmi eyuboGLu untitled, 1965. estimate £8,000–12,000 enquiries London +44 (0)20 7293 5154 ashkan.baghestani@sothebys.com, istanbul +90 212 373 9644 oya.delahaye@sothebys.com sothebys.com/20centuryart

3


GÜÇLÜ VE KALICI: TIPKI SANAT GİBİ...

www.unluco.com Ramazan Bayrakoğlu 200 X 180 – Tuval üzerine piko dikişli saten




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.