Bounterview Mayıs 2013

Page 1

MAYIS 2013

PAL FM ÖDÜL TÖRENİ SAYFA 11

&

BOĞAZİÇİ’NİN EN ŞIK HOCASI

&

SAYFA 18

BÜLENT KORKMAZ RÖPORTAJI SAYFA 23

BU SAYIDA ABDULLAH AVCI ÇOK ÖZEL RÖPORTAJI

SAYFA 08

RÖPORTAJ • BOĞAZİÇİ • YAZILAR • MEDYA • MODA • MAGAZİN • SPOR


bounterviewdergisi.

02

İÇİNDEKİLER MAYIS 2013 Röportaj 08 15 21 23 27

04 18

ABDULLAH AVCI DİLARA ENDİCAN ECE PİRİM BÜLENT KORKMAZ PİT 10

Yazılar ATAKAN ŞENİZ MODA - Fatma İZCİ

Bounterview Özel 05 11 20 26

06 07

DİJİTAL DÜNYANIN EN’LERİ ÖDÜL TÖRENİ PAL FM ÖDÜL TÖRENİ INSTAGRAM BOUNTERVIEW NİŞANTAŞI TAPPO

Unutulmayanlar SEDA ÖNDER MESUT YAR


bounterview Dergi Ekibi

GENEL KOORDİNATÖR: Atakan ŞENİZ e. atakan.seniz@boun.edu.tr GENEL YAYIN YÖNETMENİ: Ahmet BİNTAŞ e. bintasahmet@gmail.com YAYIN DANIŞMANI: Tuba AYDIN YAZI İŞLERİ: Ülber O. AKIN

GÖRSEL YÖNETMEN: Mert KENAR SOSYAL MEDYA: Helin MURATAKAN

İLETİŞİM BOUNterview Media & University.

MODA SAYFALARI İÇERİK ÜRETİCİLERİ: Fatoş İZCİ Kübra DÖNMEZ RÖPORTÖRLER: Ahmet K. SÜRMELİ

İNTERNET SİTEMİZ: www.bounterview.com EKİP MAİL ADRESİ: bounterview@gmail.com

Hazal GÜNDÜZ Cavit G. DESTAN Safa BİLİCİ Tuğçe GULA Çağdaş ÇETİNKAYA Giray GÜZEL

SOSYAL AĞ ADRESLERİ: www.facebook.com/bounterview www.twitter.com/bounterview SORU ve ÖNERİLERİNİZ İÇİN: bintasahmet@gmail.com

Hazal PİŞKİNOĞLU Ezgi KOÇAK FOTOĞRAF EKİBİ: Duygu YILMAZ Mert KENAR Nergis AKSAÇ Erdem ERKMEN

BOUNTERVIEW Dergisi T.C. Yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. BOUNTERVIEW Dergisinin isim ve yayın hakkı BOUNTERVIEW Ekibine aittir. Dergide yayımlanan yazı, röportaj ve görsel içeriklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz ve kullanılamaz. © BOUNTERVIEW Media & University


bounterviewdergisi.

04

KOORDİNATÖR’DEN

GENELBAKIŞ BU SAYIDA

YAZAR: Atakan ŞENİZ EMAIL: atakan.seniz@boun.edu.tr BLOG: www.bounterview.com

Milli takımda alınan kötü sonuçların ardından medya ve spor yorumcuları tarafından adeta bombalanan Abdullah Avcı bu zor süreçte bizden başka hiçbir platforma röportaj vermedi. Ekibimize yaptığı açıklamalar için değerli hocamıza çok teşekkür ediyoruz. A Milli takım teknik direktörü Abdullah Avcı ile röportaj yapmak bizim için bir onurdu. Bu sayıdaki bir diğer spor odaklı röportaj: Galatasaray’ın kazandığı UEFA kupasının mimarlarından efsane futbolcu Bülent Korkmaz. Şimdilerde İBB’nin başında Bülent hoca. İstanbul Büyükşehir Belediyesi takımının başında ligde kalma mücadelesi verdiği sıralarda, ekibimize yaptığı açıklamaları bu sayfalarda bulabilirsiniz. Bu sayının en taze röportajı Dilara Endican. Dergi size ulaşmadan birkaç gün önce yapıldı ve jet hızıyla yayına yetiştirildi. Dilara Endican’ın evine misafir olan ekip arkadaşımız Giray Güzel, Dilara Hanım’ın kendisi gibi rengarenk bir röportaja imza attı. Rap müzikte kendisini ispat etmiş bir isim Pit10 da bu sayfaları karıştırırken karşınıza çıkacak. Menajerler ve basın danışmanlarından birçok basın bülteni geliyor. “Bize Gelenler” isimli sayfalarda hepsini yayınlamamız mümkün olmuyor, sadece birkaçını yayınlayabiliyoruz. Bu konuda anlayışlarına sığınıyoruz. Yeni sayının “Bize Gelenler” bölümünde Pal Fm ödül töreni ve Tappo var. Ortaklıkları çok seven bir oluşum Bounterview. Kaliteli ve yaratıcı platformlarla içerik ortaklığı yapmak bizi fazlasıyla mutlu ediyor. İşte o platformlardan ikisi daha… Evo’s Angels digital dergisi ve KırmızıTürk oluşumu. KırmızıTürk imzasıyla sunucu Ece Pirim röportajını bu sayımızda okuyabilirsiniz. #BOUNTERVIEW İLE İLGİLİ TWEET’LERİM: • Tv8’de Bay Tahmin sunucularını ekranda nasıl görüyorsanız arka planda da tüm ekip o derece samimi ve eğlenceli. • Manşet çıkarılamayan röportaj, röportaj değildir. Ağzından o cevabı alana kadar soracaksın. • Dergiyi inceleyen ünlü menajerleri ve basın danışmanlarının tebrik mesajları vize haftasında motivasyonumu yükseltici etki yapıyor. • Bir platformun yk toplantısında “en iyi sosyal girişim” dalında bizi aday gösterdiğini öğrendim.Ödül alamasak da 5 adaydan biri olmak süper! • Bugünkü röportajda Dilara Endican’la serbest çağrışım oyunu oynadı Giray. Yaratıcı ekip arkadaşım benim. Bounterview’in yeni sayısında... • Selin Boronkay ve Furkan Palalı için hazırladığımız sorular sonrasında “röportaj yaparken dövüldüler” diye haber çıkarsa onlar bizim ekip!


bounterviewdergisi.

05


bounterviewdergisi.

RÖPORTAJLARIMIZDAN

06

SEDA ÖNDER “HEDEFİM GÜLŞEN’İN YOLUNDAN İLERLEYİP

BİR AJDA PEKKAN OLMAK”


bounterviewdergisi.

UNUTULMAYANLAR

07

MESUT YAR Uyan Türkiye ekibinde Boğaziçili iki arkadaşımız vardı. Boğaziçi, her gün gördüğüm adamları bana ifade ediyor, çünkü evim Boğaziçi Üniversitesi’nin yanında. Sizin üniversitenin bütün kadroyu biliyorum yani. Kütüphanenin önünden de her gün geçiyorum. Boğaziçi ütopik bir yermiş gibi geliyor. İçinde olmayı çok isterdim. Benim üniversite okuduğum dönemde çok çok iyiydi.


bounterviewdergisi.

08

“ABDULLAH AVCI” Özel Röportajı RÖPORTAJ: Tuba AYDIN & Safa BİLİCİ Bir teknik direktör genellikle belirli hedefler doğrultusunda ilerler. Sizin teknik direktörlük yolunuzda misyonunuz nedir?

B

unun bir başlangıç noktası var. Futbolculuk dönemimde teknik direktörlerini irdeleyen, davranışlarını ve iletişimlerini gözlemleyen biriydim. Ondan sonraki süreçte teknik olarak antrenman metotlarını inceleyen bir futbolcuydum. 1999 senesinde futbolu bırakınca, hayat bizim gibi insanlar için yeniden başlıyor. Futbola 1979 senesinde başlayıp 1999 senesine kadar hizmet etmiş birisi olarak, bütün liglerde oynayan bir oyuncu kimliğinden yola çıkarak ve de birçok teknik adamın yönettiği ortamı görüp bunu yapabileceğimi düşünerek 1999 senesinde İstanbul Sporda Ziya Doğanın teşvikiyle antrenörlüğe başladım ve ‘Bana yapılanları yapmayacağım’ dedim. Kendimi bu anlamda geliştirdim ve özellikle futbolun içinde iletişimin son derece sağlıklı olması gerektiğini düşünerekten antrenörlüğe başladım. Benimkisi biraz hikâye gibidir. Futbolun bütün liglerinde, altyapısında, 2. liginde, milli takımların alt yapısında bulunmuş olduğum için ve özellikle 2005 senesinde Avrupa Şampiyonluğunu ve dünya dördüncülüğünü yaşadıktan sonra ulaşılabilir hedef A Milli takımdı ve Allah’ta bana 6 sene sonra bu koltuğu nasip etti. Ama bugünkü bulunduğum koltuk A Milli takımla yarışmanın yanında Türk Futbolunun bütün sorunlarını bilen ve her ligde çalışmış biri olarak eğitimle ilgili olan problemlerini çözmeyi hedefledim. A Milli Takım ile yarışırken de bu tarz projelerin içinde yer almak, bunu geliştirmek ve katkı sağlamak için kendimi sorumlu hissediyorum.

“BANA YAPILANLARI YAPMAYACAĞIM”


bounterviewdergisi.

09

“Türkiye’nin iki tane büyük kulübü isterken hayır ydi ” diyebilmek de önemli A Milli takımının teknik direktörü olmanın ne gibi zorlukları ve sorumlukları var sizce?

M

utlu eden yönü inanılmaz derecede manevi bir duygusu var bu işin. Türk Milli takımının teknik direktörü olmak ve tarihinde bulunmak ve bu manevi sorumluluğu yaşamak inanılmaz bir duygu. Diğer yandan ise bu koltukta otururken mesleki tatmini yaşayabilmekte ayrı bir önem taşıyor. Türk futbolunun sadece A milli takımı değil tüm sorunu, tüm ekiple beraber sorunları tespit edip çözüm noktalarına yoğunlaşıp çözümler arıyoruz. Dışardan insanlar ayda bir iki kere maç var, bir iki kere koltuğa oturuluyor diye düşünüyorlar fakat bu benim için en azından böyle

değil. Bu ülkede yaşayan birisi olarak bu sorumluluğu kendimde hissediyorum. Özellikle bu yaz tüm milli takımların organizasyonları var bu milli takımlardan kendimi sorumlu hissediyorum. Milli takımlar ve eğitim dairesiyle de yoğun bir çalışma içerisindeyim. Teknik direktörlük hayatınızda dönüm noktası olarak nitelendirebileceğiniz bir olay var mı?

D

oğru zamanda doğru karar vermekle ilgili bir şey bu. Doğru zamanda doğru karar verirsen, verdiğin karar yakaladığın başarılar ile endeksli olabiliyor. Antrenörlüğe başladığımda ve sonrasında milli takımları tercih etmem, bir maçtaki kırılma

anının seni Avrupa Şampiyonu yapması ve antrenör olarak Abdullah hocayı herkesin tanıması, süper ligler seni isterken 2. Lig takımı alıp doğru bir hedef koyup ilerlemek, Cv’mde Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya dördüncülüğünün yazması, bankasyadan bir takımı alıp çıkarmak ve istikrarlı bir şekilde çalışmak ilk hedeflerimdendi. Baktığımda o noktalarda son derece doğru kararlar vermişim. İkinci senemde İstanbul Büyükşehir’de çalışırken Türkiye’nin iki tane büyük kulübü isterken hayır diyebilmek de önemliydi benim için kariyer planlamasını doğru yaparken. Belki o gün evet deseydim bugün bu koltukta olmayacaktım. Bunun için sağlıklı, yavaş ve değişen dünyada kendimi geliştirerek hareket etmeye çalışıyorum.


bounterviewdergisi.

10

T Milli takımda ulaşmak istediğiniz en büyük hedefiniz nedir?

Ş

u an itibariyle bizim için öncelikli hedef istikrarlı turnuva takımı olmak. Bunun temel eğitim ile geliştiğini net bildiğim için eğitimle ilgili problemleri çözmek temel amaçlarımızdan. Bundan dolayı her turnuvada oynamak, tecrübe kazanmak ve daha sonrasında bu yarışma içerisinde neden yarı final oynayamadık, neden çeyrek final oynayamadık gibi sorulara sağlıklı tespitler yapmak ve bunun üstünde durup gereken çalışmaları yapmak hedeflerimizden bir tanesi. Kısacası, ulaşmak istediğimiz hedef iyi bir turnuva takımı olmak ve bunun içinde doğru bir şekilde yarışabilmek. 2011 yılından beri milli takımın teknik direktörüsünüz. 2011 yılından bu zamana kadar milli takımda neleri değiştirmeyi hedeflediniz ve neleri değiştirmeyi başardınız?

ürk futbolunun hem tesis hem de eğitim anlamında büyük problemleri var. 15 aylık bir çalışma sonucunda Riva tesislerinin temeli atıldı. Bu proje için çok emek verdik ve yaklaşık 15-16 ay sonra devreye girecek. Bu tüm kulüplere örnek olabilecek bir çalışma. Milli takım oyuncu yetiştirme yeri değil ama kulüplere örnek olabilecek ve eğitimle ilgili sorunlara destek olabilecek önemli kurumlardan bir tanesi. İyi tesis verebilirsin fakat bazen yeterli olmayabilir çünkü iyi tesis için iyi antrenör de geliştirmek çok önemli. Onun için bizim antrenörlük eğitimleri de Riva da olacak. Eğitim müfredatıyla ilgili de çalışmalarımız var ezber üstünden gitmemek lazım bu yüzden bunu da geliştirmekteyiz. 2011’den bu zamana kadar tesislerin atılması, genç milli takımlara belirli bir standart getirmemiz hedeflerimizdendi. Kulüplere belirli bir standart getirmekle


bounterviewdergisi.

11

BİZE GELENLER

“PAL FM MÜZİK ÖDÜLLERİ”

3. PAL FM MÜZİK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU! Türkiye’nin etkin Türkçe müzik çalan ulusal radyosu olan Pal FM, geleneksel olarak gerçekleştirdiği ‘Pal FM Müzik Ödülleri’ gecesinin üçüncüsü, The Edition Otel Billionare Clup’ta gerçekleştirildi. Pal FM dinleyicilerinin oylarıyla belirlenen 20 dalda adayın ödül aldığı gecenin ev sahipliğini iş adamı Mübariz Mansimov yaptı. Sanat camiasının yanı sıra iş ve siyaset dünyasının renkli simalarının da katıldığı geceyi Seray Sever sundu.

EN İYİ ERKEK SANATÇI

EN İYİ GRUP

EN İYİ DİZİ MÜZİĞİ

MUSTAFA CECELİ

GRIPİN

İŞLER GÜÇLER (TOLGA ÇEBİ)

EN İYİ KADIN SANATÇI

EN İYİ PROJE

EN İYİ FİLM MÜZİĞİ

SILA EN İYİ ALBÜM

ORHAN GENCEBAY-BİR ÖMÜR (PRODÜKTÖR POLAT YAĞCI)

EVİM SENSİN (YILDIRAY GÜRGEN)

DEMET AKALIN (GİDERLİ 16)

EN İYİ COVER

EN İYİ ŞARKI

HANDE YENER & SEKSENDÖRT – RÜYA

MUSTAFA CECELİ – ES (SÖZ-MÜZİK-ARANJE ENDER ÇABUKER)

EN İYİ ARANJE

EN İYİ ÇIKIŞ ERKEK

DEMET AKALIN – TÜRKAN (ERHAN BAYRAK)

MEHMET ERDEM

EN İYİ SİNGLE

EN İYİ ÇIKIŞ KADIN

SONER SARIKABADAYI – İNSAN SEVMEZ Mİ

MERVE ÖZBEY EN İYİ DÜET EFLATUN & BURCU GÜNEŞ ÇIKMAZ SOKAKLAR

EN İYİ KLİP ZİYNET SALİ – HER ŞEY GÜZEL OLACAK (NİHAT ODABAŞI)

EN İYİ SAHNE PERFORMANSI HANDE YENER PAL FM DJ ÖDÜLÜ (KADIN SANATÇI) GÖKSEL PAL FM DJ ÖDÜLÜ (ERKEK SANATÇI) ERDEM KINAY EN İYİ ALTERNETİF SİGLE HADİSE PAL FM ÖZEL ÖDÜLÜ BEHZAT GERÇEKER


bounterviewdergisi.

12


bounterviewdergisi.

13


bounterviewdergisi.

14


bounterviewdergisi.

15

DİLARA ENDİCAN


bounterviewdergisi.

16

RÖPORTAJ

RÖPORTAJ: Giray GÜZEL

“Akademi Türkiye”, “Dansa Var mısın ?”, “Anadolu Ateşi” gibi programlarda kreatif direktörlük ve jüri üyeliği yaptınız. Sizdeki yeri nedir ? Moda ile uzun yıllar uğraştım, akabinde kreatif direktörlük teklifleri geldi, hayatımda ikinci step olarak düşünebiliriz.

“ŞÜKRETMEYİ ÖĞRENDİM” Galatasaray tekerlikli basketbol şube başkanlığını ve kaptanlığını yaptınız. Engelliler ile çalışmak size neler kazandırdı ? Engeli onlarla aşmayı, sabretmeyi, iman tazelemesi yapmayı, şükretmeyi öğrendim. Bazen maymun iştahlılığım vardı. Onlar terinin son damlasına kadar uğraşıyordu, son ana kadar çabalamak ve sebat etmek, azim etmek başarıyı getiriyormuş, onu öğrendim. İnsanlara eşit haklar ve fırsatlar verildiğinde neler yapılabileceğini öğrendim.

Selçuk İnan ve Burak Yılmaz’ın bendeki yeri ayrıdır.

“TÜRKİYE’NİN MİLLİ İÇECEĞİ AYRANDIR, RAKI OLMAK ZORUNDA DEĞİL” Gündemi meşgul eden “milli içeceğimiz” hakkındaki görüşleriniz nedir ? Almanlar’ın birası, Fransızlar’ın şarabı, Yunanlar’ın uzosu varsa Türkiye’nin “milli içeceği” ayrandır, illaki rakı olmak zorunda değil. Siyasetle aranız nasıl, sıcak bakıyor musunuz? Beşiktaş belediye başkanlığına ne dersiniz mesela ? Beşiktaş ve Şişli’de belediye başkanlıkları koltuklarında arkadaşlarım var ve onlar işlerini çok iyi yapıyorlar. Çalışmaya devam etsinler.

Galatasaray’ın şampiyonluğunu nerede kutladınız ?

Günümüzdeki moda yarışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Jüri olur muydunuz ?

Önce maça gittik. Atmosfer çok güzeldi, daha sonra Reina’da kutladık.

İyi bir tv seyircisiyim fakat çoğunu seyredemiyorum. İvana Sert, Hakan Akkaya , Uğurkan Erez’in stilini, tarzını beğenirim. Çağla Şikel’in hem arkadaşlığını hem çizgisini beğenirim. Ekrana çok yakışıyor. Jüriliği ben almayayım.

Galatasaray demişken aklınıza can kardeşlerinizden olan kimler geliyor ?


bounterviewdergisi.

17

Dilara Endican’ı hep neşeli, enerjik, renkli, cıvıl cıvıl görüyoruz. Kolay hüzünlenir misiniz? Duygularımı pik yaşayan birisiyim.

“KENDİ PROGRAMLARIMI İZLEYEMİYORUM” Takip ettiğiniz tv programları hangileri ? Muhteşem Yüzyıl, Kuzey Güney, Karadayı, Merhamet… Ntvspor düşkünüyüm. Kendi programlarımı izleyemiyorum gibi bir durum da var. Beğendiğiniz aktör ve aktrisler ? Son dönemin en çarpıcı örneği, Kıvanç Tatlıtuğ, oyunculuk adına başka bir eşikten atladı. Murat Yıldırım, Sarp akkaya, Engin Altan Düzyatan, Meryem Uzerli ve Burçin Terzioğlu. Değişmesini en çok beklediğiniz şey ? Coğrafi ve insanlar arasında sınırlar olmasın. Irkçılık olmasın.

“Hay Hay Buyursun Gelsin” nasıl ortaya çıktı ? Kanal teklif etti. Ben canlı yayın severim aslında. Dediler ki stüdyo ortamında değil de dışarıda değişik mekanlarda çekelim, gelen konuğumuzu daha iyi ağırlayabilelim dedik. Normal hayatımda sürpriz yapmayı, şaşırtmayı, hediye vermeyi severim. Konuğumu evime gelen konuk gibi görüyorum. İnşallah iyi ağırlıyorumdur. Ekibim çok iyi. Konuk seçiminde dikkat ettiğiniz kriterler var mıdır ? Bence dünyada herkesin bir hikayesi vardır. İnsan ayırt etmiyorum. Çekim günleri, mekan, kim uygunsa o anda onu seçiyorum. Biz öğrencilere, gençlere tavsiyeleriniz ne olur ? Risk alsınlar. Bir kere korkmasınlar. “Aman sonunda ölüm yok ya” diye düşünsünler. Canı ne istiyorsa onları yapsınlar. Körü körüne bir şeye bağlı olmasınlar. İdealler değişebilir, aynı pencereden bakmasınlar. Bunları yaparken de hemen küsmesinler, vazgeçmesinler.

BOUNTERVIEW

Şimdi sizin programınızda da yer alan “Serbest Çağrışım” oynama zamanı! ( Bilmeyenler için Serbest Çağrışım nedir? Biz bir kelime söylüyoruz, karşımızdaki kişi de o kelimenin onun için ne ifade ettiğini söylüyor. İşte bu kadar basit! ) Penguen : Kıpırtı Dergi : Gs dergisi Kardeş : Arda Turan, Burak Yılmaz, Selçuk İnan Dost: Meral Okay Aile: En büyük şansımın benim ailemin benim olması Para: Varlığı dert yokluğu yara İçecek: Votka ve su Felsefeniz: Özgürlük Aşk: Tahterevalli gibidir, bir taraf ağırlığını verince diğer tarafın poposu kalkar.


bounterviewdergisi.

18

E

D N ’ İ Ç İ Z OĞA

B

#1 MODA

YAZAR: Fatma İZCİ EMAIL: trendmodadunyamiz@gmail.com BLOG: trendmodadunyamiz.blogspot.com

n i n ’ i ç i z Boğa hocası: en şıkap Demirci” “Sevt Merhabalar! Boğaziçi’nde öğrenciyseniz ya da daha önce çok değerli ekip arkadaşlarımın yaptığı röportajı okuduysanız, okulumuzun en sevilen HTR dersi hocalarından birinin Doç. Dr. Sevtap Demirci olduğunu bilirsiniz. Kendisi donanımlı bir tarihçi, anlayışlı bir öğretmen ve muhteşem bir insan. Zaten Sevtap Hoca’yı sevmek için kendisiyle küçük bir sohbet etmeniz yeterli olacaktır. Benim bahsetmek istediğim yönü ise Sevtap Hoca’nın her daim şık ve özenli olması. Bir öğretmenin kendisine ve öğrencilerine verdiği değeri gösteren özel-

liklerden birisi de derse iyi giyimli, özenli ve bakımlı gelmesidir. Sevtap Demirci de bunu fazlasıyla görmek mümkün. Genel olarak formal bir stile sahip olan Sevtap Hoca’mız, etek-ceket ve pantolonceket ikililerini tercih ediyor, ayakkabıda ise topukludan şaşmıyor. Şık takılarına, zarif makyajı ve bakımlı saçları eşlik ediyor. Bence Boğaziçi Üniversitesi’nin en şık öğretim üyesi. Kendisi ile ofisinde keyifli bir sohbet yapma şansı bulduk. Sağolsun Bounterview için kameralara poz vermeyi de reddetmedi. İşte Boğaziçi’nin en şık hocası !

Görsel Kaynak Trend Moda Dünyamız & Bounterview Yardımları ve desteği için Kübra Dönmez’e Teşekkürler.


SEVTAP HOCA BAHARI AÇIK RENK, YÜKSEK YAKALI CEKETİ İLE KARŞILAMIŞ. BİLEKTEN BAĞLI SİVRİ BURUN AYAKKABILARI SEZONUN ÖNE ÇIKAN TRENDLERİNDEN.


bounterviewdergisi.

20

BOUNterview, şimdi

Instagram’da


bounterviewdergisi.

21

ECE PİRİM

L “ÖZEORTAJ” RÖP

Televizyona geçişinizden bahsedebilir miyiz?

B

en Türkiye güzeli oldum, ama güzellik yarışmalarından şundan bundan televizyona geçmedim. Benim babam kendi farklı mesleği dışında, eğitimli bir TRT Radyo seslendirme sanatçısıdır. Kardeşlerim de aynı zamanda sanatın içindeler. Ben güzellik yarışmalarından önce televizyonda çalışmaya başlamıştım. Haber serüveni başladıktan sonra haberi biraz daha ileri erteleyip tekrar programlara devam ettim. Haberlere başlamam ise 6 yıl önce oldu. Kanaltürk televizyonunda önce gece haber programına başladım. Daha sonra ana haber bültenlerini sunmaya başladım. Ayrıca yurtdışında Dışişleri bakanlığı ve Kültür bakanlığı ile Türkiye’nin tanıtımı için kurulan “turquie la belle” (güzel Türkiye) projesinde grup başkanlığı ve organizasyonda yer alarak 3 yıl süren dünya turnesi sonucunda devletimiz tarafından ülke tanıtımına üstün katkılarımdan dolayı takdir belgesi ile onurlandırıldım. Son dönemde sizi haber dışında farklı projelerde de gördük. Hangisi daha ön plana çıktı sizin için?

P

ek çok projede yer aldım. İnanın şu anda sayısını ben bile bilmiyorum. En son projelerden birkaç tanesi Kanaltürk’te sabah haberleri, Bugün Tv haber kanalında “Ece ve Riccon’la Beden Dili”, yine yapım ve sunumu bana ait olan “Ece’yle Oradan Buradan” ve bu arada sayın bakanlarımız ile siyasetin dışındaki yaşamlarını konu alan “Siyasetin Arka Yüzü” TRT Haber’de yayınlandı. Bu proje geldiğinde çok sevindim bu anlamda seçilmek beni çok mutlu etti. Çok başarılı bir program oldu.

Programdan özellikle aklınızda kalan konuklar kimlerdi?

A

slında bütün programlar özeldi. Çünkü zaten siyasilerimiz, toplumun gözü önünde olan, bizlerin sesi olan, yöneten özel kişiler. İlla isim gerekirse; sayın Egemen Bağış ile tavla oynadık, bisiklete bindik, yumurta bile pişirdik. Sayın Hüseyin Çelik ile çok güzel soba başı sohbet keyfi yaptık.Ellerinden çay içme şansım oldu. Spor yaptık, pinpon oynadık. Sayın Zafer Çağlayan ve zarif eşi ile türküler söyledik. Bize piyano çaldı. Yani her isim ayrı bir değer ve her program ayrı bir keyif ve prestijdi. Müjdelemek istediğiniz yeni bir proje var mı?

B

ugün tv’de “Bugünün Sokağı” adlı programa başladık. Fakat bir süre sonra başka proje içinde yer alacağım. Çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca yine TRT televizyonundan gelen güzel bir proje de daha bahar aylarında yer alacağım.


bounterviewdergisi.

22

“SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ SINIRLARI AŞIYOR” İnternetin daha aktif kullanıldığı, daha interaktif bir yayıncılık çağındayız. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

B

en güne başladığımda ilk önce mutlaka televizyonu açarım. Hiçbir programı ayırmam, kanalları ve yapılan işleri elimden geldiğince takip etmeye çalışırım. İşim gereği iyi bir gözlemci olmam lazım. Bol bol okumaya çalışırım. Son dönemlerde tabii internetten daha çok takip ediyorum . Sosyal paylaşım ağlarına giren en son insanım. Orada sevmediğim şeyler var. Bazen çok çabuk yüz göz olunabiliyor. Mesafeler hızla kaybediliyor. Saygı ve seviyenin kesinlikle korunması taraftarıyım. Sosyal paylaşım siteleri sanırım zaman zaman maalesef bazı sınırları aşıyor. Sizce medyada sadece iletişim mezunları mı yer almalıdır ?

H

ayır; tabii ki bu konuda böyle bir kural konulamaz. Her profesyonel ses sanatçısı konservatuar mezunu mu? Her profesyonel sinema sanatçısı gidip oyunculuk eğitimi mi alıyor? Yetenek insanın içindedir ve doğuştandır. İlla ki oradan mezun olmak zorunda değil. Belki şartları da müsait değildir. Fakat eğer imkan varsa eğitimini alarak bir işi yapmak da ayrı bir keyiftir.

Medya genelde hareketli bir yapıda. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?

“EKRANLAR ARTIK ÇOK KİRLENDİ”

T

elevizyon sektörüne daha hiçbir şey yokken TRT’de başladım. Düşünün başka kanal yoktu. Star televizyonu yeni açılmıştı. Bu benim televizyon sürecini sıfırdan bugüne gözlemlememi sağladı. Kanallar çoğaldıkça bir sürü insana iş imkanı doğdu fakat ekranlar çok kirlendi. Bir anlamda artık temizlenmesi de gerek. Çünkü sektörde her şey çabuk tüketilmeye ve zaman zaman yanlış mesajlar verilmesine neden oldu.


bounterviewdergisi.

B端lent KORKMAZ

23


bounterviewdergisi.

24

UEFA kupası finali sırasında omzunuzu incitmenize rağmen formanızı giyip oynamaya devam ettiniz ve Galatasaray’ın başarısında büyük payınız vardı. O gece maça devam etmenizi tetikleyen neydi? Hagi’nin kırmızı kart görmesi ve 10 kişi kalmamız bizi zora soktu açıkçası. Benim de omzum çıkmıştı. Fakat öyle oynamak zorundaydık ve üç oyuncu değişikliği de olmuştu. Maçın bilinen yönü bunlar. Sahada sekiz buçuk kişi olarak oynuyorduk aslında; çünkü Okan ve Capone sakat oynuyorlardı. Ama öyle bir atmosfer vardı ki orada taraftarların inanılmaz bir tezahüratı vardı. O kupa kazanılmışsa oraya gelen insanların, televizyon başında olan insanların duaları ile kazanıldı diye düşünüyorum. Sadece sahada oynayan oyuncu değildi bu kupayı kazanmaya sebep olan, bu oyunun çevresinde toplanmış olan enerji ve insanların duaları o kupayı bize getirdi. Benim durumuma gelirsek ben oynamak zorundaydım. Oyuncu değişikliği olsaydı bile oynamak isterdim. Kim Avrupa kupasında

RÖPORTAJ: Tuba AYDIN

Geçmişte çok yetenekli oyuncular vardı. Bu dönem jenerasyon değiştiği için o yetenekli oyuncular yok maalesef. Bunun sebebi de sokak futbolunun ve sokak oyunlarının kalkmasıdır. Çocuklar bu oyun alanını bulamadıkları için o temeli alamıyorlar ve olması gereken alt yapıya sahip olamıyorlar. Dolayısıyla yetenekli oyuncu sayısı çok az eskiye göre ve bu beni son derecede üzüyor. Buna bir örnek verebilirim; bizim pro-lisans kursu vardı. Devre arasında Antalya’da Ümit Milli takım seçmelerine gittik. 300 tane oyuncu vardı ve maalesef o 300 oyuncu arasında 3 veya 4 yetenekli oyuncu çıktı. Bu sonucun sorunuzu yeterince yanıtladığını düşünüyorum. oynamak istemez ki? Bu yüzden o psikolojiyle oynadım. O finalin bir resmi haline gelmiş olmak ve aradan 13 sene geçmesine rağmen bu soru soruluyorsa hala bu beni son derece mutlu ediyor. Türkiye’nin futbolcu profilini nasıl değerlendiriyorsunuz? Eskiye oranla ilerleme ve gelişme var mı sizce?

FOTOĞRAF: Duygu YILMAZ

Yurtdışından birçok transfer teklifi almanıza rağmen neden hiç birini kabul etmediniz? Benim idealim Galatasaray’da futbolu bırakabilmekti. Bir ilki yaratmak istedim. İyi ki de bunu yapmışım, pişman değilim Bir teknik direktör olarak beklentileriniz nelerdir?


bounterviewdergisi.

25

25 farklı karakterde yapı var. Onları bir noktada buluşturabiliyorsanız amacınıza ulaşmış oluyorsunuz. Bir teknik direktör hep mükemmeliyeti seçer. Eğer bir noktaya toplayabiliyorsanız 25 karakteri o zaman doğru yolda olduğunuzu anlayabilirsiniz. Saha içinde ne kadar emek harcıyorsanız saha dışında da bir o kadar emek harcamak zorundasınız. Türk futbolcuları biraz kırılgan bir yapıya sahip oldukları için hatlarını ve yapmaları gereken şeyleri kırmadan söylemek lazım. Saha dışında daha çok emek harcıyoruz. Küçük ayrıntıları atlamamız lazım bu da açıkçası bizi biraz yoruyor. Avrupa’da hiçbir teknik direktör saha dışıyla hiçbir şekilde ilgilenmez. Galatasaray’da oynadığınız dönemde Hagi oda arkadaşınızdı. Türkçe’yi siz mi

ona öğrettiniz? Hagi ile oda arkadaşı olmak nasıldı?

takımda oynamak benim için ayrı bir keyifti.

Yok, Türkçeyi ben öğretmedim. Avantajı erken yatıyordu. O da futbolu seviyordu ben de. Onun gibi bir dünya yıldızı ile aynı odayı paylaşmak aynı

(Not: Röportajın tamamını yakında www.bounterview.com adresinden okuyabilirsiniz.)


bounterviewdergisi.

26

Nişantaşı

Tappo açılıyor! Mekanları ve alışveriş mekanlarıyla oldukça hareketli olan Nişantaşı’na taze kan geliyor. Abdi İpekçi Caddesi’nde yeni açılan restoran & bar Tappo, hem güzel yemek yemeyi sevenler için hem de yemek sonrası club ortamına devam etmek için güzel ve cazip bir alternatif olacak. Ünlü işletmeci Onur Gülmek’e emanet olan mekanda Çağla Gürsoy organizasyon sorumlusu olarak görev yapacak. Melda Tuna’nın eşsiz lezzetleriyle kendi müdavimlerini kısa sürede oluşturacak olan mekan, sabah 10.00’dan gece 02.00’ye kadar açık olacak. Özel shotlar ve kokteylleriyle akşamüstü partileri de organize edilecek olan Tappo, yaz akşamlarının vazgeçilmez mekanı olacak. Onur Gülmek’in Dj kabininde bulunacağı partilerden sonra mekan akşam bar olarak misafirlerini ağırlamaya devam edecek. Tappo ayrıca, pazar günleri de bruch keyfi için misafirlerini bekliyor olacak.


bounterviewdergisi.

27

Kendi evinde bulunan stüdyonun adı “Olympos”, neden bu ismi seçtin? Yoksa bu da Pit10 ismi gibi çok küçük yaşlarda kararını verdiğin bir şey miydi? Bu kararı aldığımda yıl 2001 civarıydı... Mitolojik olarak ilgimi çekmişti. Biliyorsun “Olympos” yunan mitolojisinde Tanrıların Dağı anlamına geliyor. Tabi o çocuk yaşlarının verdiği heyecan ve egoyla “biz bu işi en yükseğe çıkaracağız” şeklinde bir girişimle bu isme karar verdim. Çalıştığın stüdyolarda kendi “beat” lerini, yani parçaların altyapılarını yapıyor musun? “Yapıyordum” diyeyim. Çünkü son zamanlarda senede bir kez falan yapabiliyorum. Son albümümde “kara kutu” şarkısının altyapısını ben yaptım. Bunun dışında eskiden “siyah ve beyaz” diye bir albümüm vardı, o albümün tüm altyapıları bana ait. Eskiden çok yapardım ama artık bu işin tek bir yönüne yoğunlaşmak istediğim için altyapı yapmayı hobi olarak görüyorum, aklıma eserse yapıyorum. İyi rap senin için nedir? Bir rap parçasının iyi olup olmadığını nasıl ölçersin? Ne kadar akıllı olduğuyla ölçerim. Yaptığımız müzikte bir pop şarkısından beş altı kat fazla söz yazıyoruz, dolayısıyla bir saatten sonra yazılan sözler anlamsızlaşmaya başlıyor birçok “mc”de. Ne kadar az anlamsız, ne kadar akıl dolu yazabiliyorsa bence o kadar iyi bir “mc”dir. Tabi işin söyleme kısmı falan da var, bunlar bir bütün aslında ama benim ilk dikkatimi çeken şey “sözleri akıllıca mı değil mi” oluyor. Ne tarz müzik dinliyorsun? Çaldığın bir enstrüman var mı? 2005’ten sonra yapılan müzikleri dinlemiyorum. Daha çok 90’lar ve 2005’e kadar yapılmış parçaları dinlerim hatta bazen sadece radyo… Enstrüman çalmıyorum. Geçen yıl okulumuzdan bir ödül aldın. Bu ödül hakkında ne dersin? Şu ana kadar aldığım en değerli ödüllerden biriydi. Boğaziçi Üniversitesi tarafından verilmesi ayrı bir onur benim için, çünkü zaten hedef kitlem bu. Aklı başında olan üniversite gençliği benim hedef kitlemi oluşturuyor. Onlar tarafından sevilmek zaten doğru yolda olduğumu gösteriyor bana ve motivasyon anlamında benim için çok değerliydi

“Biz Bu İşi En Yükseğe Çıkaracağız”

PİT10.. RÖPORTAJ: Çağdaş ÇETİNKAYA


bounterviewdergisi.

28

bu ödül. Organizasyon da çok güzeldi, hala hatırlıyorum. Çok mutlu oldum bu ödülle. Ayrıca ödülü almamda büyük emekleri olan destekçilerime de çok teşekkür ediyorum. Geçenlerde düzenlenen müzik ödüllerinde en iyi remix kategorisinde Mustafa Ceceli ile yaptığımız “Es remix” adlı parça adaydı, ödülü alamadık. Erdem Kınay aldı ama benim için en büyük ödül zaten beni takip eden insanların bana olan sevgisi. Rap dersi verilebilir mi? Ders almalı mıdır bu müzikle uğraşmak isteyenler? Evet, zaten şu ana kadar dersi verilmediği için bu kadar gürültü kirliliği var bu piyasada. Bu işi, bu işin geçmişini, bu işin tekniklerini ve çerçevesini bilen insanların, kendim için demiyorum sadece bu işi yapabilecek kim varsa bu eğitimi vermesi bence bu gürültü kirliliğini azaltır. Baktığımızda Türk müzik piyasasının en kötü parçaları “rap” adı altında çıkıyor. Hani pop piyasasına baktığımızda çok kötü şarkılar yok değil, ama rap piyasasında çıkan şarkılar kadar kötü şarkılar yok ya da rock piyasasına baktığımızda… Bunun sebebi zaten eğitimsizlik. Yani eğitimi alınmamış şarkılar zaten tutunamıyor diyorsun. Evet. Şunu savunanlar olabiliyor: “hiphop sokak kültürüdür, bunu akademiye taşıyamazsın” Bu şekilde düşünülebiliyor, bunların artık aşılması lazım. Hiphop zaten sokak kültürü değil artık. Amerika’da hiphop endüstrisine baktığımızda milyon dolarların döndüğünü görüyoruz. Hangi sokak kültüründe milyon dolarlar dönüyor? Türkiye’de hiphop sokak kültürü diye bir şey oluşmadı. Türkiye’nin sokak kültürü adam bıçaklamaktır. Var olmayan bir kültüre kendilerini bağlamışlar. Bu iş sanat Türkiye’de, grafitti de sanat rap de sanat o yüzden kesinlikle bence eğitimle daha iyi yerlere gelinebilir. Türkçe rap, Türk müzik sektörünün neresinde, nereye koyabilirsin? Kum tanesi gibi ya Türkçe rap şu anda. Türk müzik sektöründe ismi dahi geçmeyen müzik tarzı şuanda. Biz bir dünya oluşturduk, yeraltında bir dünya oluşturduk ve senelerce kendimizi kandırdık o dünyanın tepesine çıkmak için. Ama o dünyanın çıkabileceğimiz en yüksek tepesi ana akım müzik piyasasının zemini bile olmuyor. Bunu hala medyada bile görüyoruz, rap yok! Rap 1995’te yaygınlaştı Türkiye’de, 20 seneye yakın süre geçti üzerinden hala biz televizyona çıkıp rap’in ne olduğunu anlatmaya çalışıyorsak zaten piyasada “rap yok” demektir. O yüzden dediğim gibi sanal bir dünyada sanal bir çaba içinde birçok insan. Sanırım ben de buna dahilim.


bounterviewdergisi.

29

Aklımıza Ceza geliyor hemen. Ceza bir çok ünlü isimle birlikte projelerde yer aldı ve bu yüzden çokça eleştiri de aldı rap’i pop kültürüne satıyor diye… Satacak tabi başka ne yapacak! Başka nasıl para kazanacak? İnsanların hayrına, 2 tane çocuk ona yorum yazsın diye mi şarkı yapacak? Elbette popüler müzikle işbirliği içinde olacak. Hani burada kendi tavrını da bozmuyorsa ya da belli bir ölçüde kalıyorsa bu bozulma, bence hiçbir sorun yok yaptığı hareketlerde. 10 yıl sonra kendini nerede görüyorsun? 10 yıl sonra kendimi iki ayrı noktada görüyorum, bu ikinden birisi olacak. Ya bu işin en tepesinde ya da bu işle hiç ilgisi olmayan bir iş yaparken görüyorum. Peki, bu ayrılma yakın bir zamanda mı yoksa bunun ilerde olacağını mı kestiriyorsun sadece? Fikir olarak mı yoksa bırakmayı mı söylüyorsun? Bir ihtimal olarak bırakacağını kastediyorum eğer işler böyle gitmeye devam ederse… Bu yakın mı yoksa bir gün olacak mı? Bir gün elbet sabrım taşacak eğer işler böyle gitmeye devam ederse. O gün bu radikal kararı vereceğim. Şu an zaten bu piyasada, başından beri konuşuyoruz, rap piyasasında beni tatmin eden hiçbir şey yok. Bu piyasadaki insanların büyük kısmı benim dünyamda yer alabilecek insanlar değil, kafaca değil. Yani rap müzik piyasası öyle bir hale geldi ki bundan sekiz on sene önce farkında

olmadan, belli çapta entelektüel, dünyaya farklı açılardan bakabilen insanların oluşturduğu bir müzik piyasasıydı. Tam tersine döndü. Hiçbir şeyin farkında olmayan, küçük dünyalar yaratıp o dünyalarda mutlu oyunlar oynayan, kafalarını çalıştıramayan, benim ne işim var böyle adamların arasında! Yani, ben ya sıyrılacağım underground kavramından ve müziğimi hak ettiği gibi yapıp hak edene dinleteceğim ya da ben hiç olmayacağım. Çünkü ben bu dünyaya ait değilim. Tekrar hatırlatalım özellikle lirik kalitenden ve verdiğin sosyal mesajlardan bahsettik. Seni gösterecek, söyleyeceklerim var diyen parçaları sıralayalım “Hadi Konuş” la başlayabiliriz mesela… İnternete bedava vermiş olduğum “sosyal itici” albümünün tümünde bir şey söylediğime inanıyorum. Yani boş satır yazmadığım bir albüm oldu. Beni dinlemeyen, bilmeyen tanımak isteyen insanlar varsa Google’a “Pit10 Sosyal İtici” yazarlarsa çıkar muhtemelen albüm. İnternete bedava verdim, indirirken herhangi bir vicdan azabı çekmesinler ki zaten bedava vermemiş olsam da vicdan azabı çekmezler biliyorum. Bu bir protesto mu ? Protesto değil. Bu popüler müzik piyasasına hizmet etmeyen bir albüm. Bu albüm kısıtlı bir kitleye hizmet eden, düşünebilen, dinlediği şarkıyı fon müziği olarak değil gerçekten o şarkının içine girip, beni hissedebilecek bir kitleye hitap eden bir albüm. Popüler kültür piyasasına hizmet etmeyen bir albümü yasal çıkarmanın benim için hiçbir anlamı yok. İnternete veririm, durumu olan da dinler olamayan da dinler, böylelikle hedef kitlemde insan seçmek zorunda kalmam. Ben sadece o albümde kendimi ifade etmeye ve benim gibi insanlar varsa onlara yalnız değilsin demeye çalıştım bunun için o albümü satamazdım. Türkiye’de rap müziği bir kalıba sığdırabilir miyiz? Yani sadece dar gelirli insanlar, sıkıntılarını anlatmak için mi yapıyor bu müziği? Ya da sadece popüler kültürü eleştirmek için? Bunu çerçeveye almaya çalışan çok insan var, bu kesinlikle doğru değil. En yüzeysel şekilde bakacak olursak rap müziğin bir tarzıdır. Ve bunu nasıl işleyeceğin sana bağlıdır, bunu böyle işleyebilirsin ya da böyle işleyemezsin diyebilecek bir müzik otoritesi henüz yok. Müzik özgürlüktür çünkü. İstersen insanlara dans etmesi gerektiği mesajını verirsin, istersen dünya görüşünü aktarırsın, istersen hepsini birden yaparsın, ben hepsini birden yapıyorum. Evet, bunu sınırlamaya çalışan insanlar var “rap şöyle olmalı, rap böyle olmamalı”. O sana kalmış bir şey, kimse rap müziğin otoritesi olarak sana bir çerçeve koyamaz, bence. Bence değil, öyle.


bounterviewdergisi.

30


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.