Avek Magazine 11

Page 1

Avek Otomotiv’in Ücretsiz Yayınıdır

11

Mart - Nisan 2017

Gerçek bir SUV, gerçek bir yaşam biçimi

Yeni SEAT ATECA

GEZİ Uzakdoğu’nun İncisi: Güney Kore - Japonya

PORTRE BUKET DEREOĞLU: Yeni Tiguan çok başarılı

TARİHÇE Geçmişi ve geleceği harmanlayan şehir: ÇANAKKALE


E DİTÖR

AVEK MAGAZINE Sahibi (Sorumlu) AVEK OTOMOTİV Servis San. ve Tic. A.Ş. Adına Hülya PAŞALI Genel Koordinatör Engin YAZICI

Engin Yazıcı Avek Otomotiv Genel Müdürü

Genel Yayın Yönetmeni Ahmet ARMAĞAN

ahmet@fokuspokusmedya.com

Çıtayı hep daha yükseğe taşıyoruz! Avek Otomotiv, her geçen yıl başarılarına bir yenisini ekleyerek çıtayı yükseğe taşıyor. Sizlerle parçası olduğunuz bu başarıları paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Avek İstanbul, 2016 yılında toplam 16.169 adet sıfır araç satışı ve 1.321 adet ikinci el araç satışı gerçekleştirerek Türkiye’ deki bir çok distribütörden daha fazla araç satmış oldu. Audi markasında Türkiye’de daha önce kırılmamış bir rekora imza atarak yılda 3.000 adet satışın üzerine çıkan ilk ve tek Audi yetkili satıcısı ünvanını aldı, Volkswagen Ticari Araç’ta da bir kez daha yılın en çok satan yetkili satıcısı oldu. Sadece satışlarda değil, serviste de büyüyen Avek İstanbul, 2016 yılında toplam 56.500 araca hizmet vererek yoğun bir yılı geride bıraktı. Elbette bu başarıları, tercihleri ile bizleri rekorlara taşıyan değerli müşterilerimize ve özveriyle çalışan 500’ü aşan eğitimli personelimize borçluyuz. Avek Otomotiv, 2016 yılının ikinci yarısında Çanakkale’de faaliyete geçirdiği Volkswagen, Audi, Seat, Skoda ve DOD yetkili satıcılığı ile gerçekleştirdiği 1.189 adet yeni, 130 adet ikinci el satışıyla başarılarını İstanbul dışında da sürdürdü. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da temsilcisi olduğumuz markalarla son derece uyumlu çalışarak, mevcut faaliyet alanlarımızı yeni yatırımlarla geliştireceğiz. 2017 yılı ilk yatırımımız Nisan ayında İstanbul Anadolu yakasında faaileyete geçirmeyi hedeflediğimiz Volkswagen Yetkili Satıcısı ve Servisimiz “Avek Ümraniye” olacak. Yatırımlarımızı hayata geçirirken her zaman olduğu gibi satış ve servis adetlerimiz ile birlikte çalışan ve müşterilerimizin memnuniyetlerini de yukarılara taşımayı hedefliyoruz. Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm dergimizin bu sayısında araç tanıtım sayfalarımızın yanında yatırımlarımızla büyük başarılara imza attığımız Çanakkale ilimizin gezi rehberi yer alıyor. Bununla birlikte ünlü oyuncu Sayın Buket Dereoğlu, Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği Genel Sekreteri Sayın Özgür Tezer, oto kiralama sektörünün önde gelen markalarından Oto Plan’ın kurucusu Sayın Mürşit Unat ve İstanbul şubemizin Volkswagen Binek ve Ticari Araçlar Satış Müdürü Sayın Murat Üzüm röportajları ile havaların ısınmaya başladığı baharın bu ilk günlerinde keyifli okumalar dilerim. Saygılarımla,

Yayın Kurulu Ayberk KIYICIOĞLU, Ender KARAKAYA, Hikmet TAŞKIN, Muhammet ALP, Levent GEZEK, Murat ÜZÜM, Orhan KILIÇ, Pınar GÜLER, Serkan EĞER, Sinan AĞIRGÖL, Süleyman YALÇINKAYA, Yaşar ÖZUĞUR Reklam Müdürü Rojda ÖNER

rojda@fokuspokusmedya.com

Reklam Rezervasyon Gizem AKOL

gizem@fokuspokusmedya.com Tel: 0212 356 8400

YAYINA HAZIRLIK

FOKUS POKUS MEDYA ve Organizasyon LTD. ŞTİ. Ayazmadere Cad. Yavuzlar Apt. 36/6 Dikilitaş Beşiktaş - İSTANBUL Tel: 0212 356 8400 BASKI MATSİS MATBAA HİZMETLERİ Tevfik Bey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51 Sefaköy/İstanbul 0212 624 21 11 www.matbaasistemleri.com Yayın Türü Ulusal Süreli Yayın. İki ayda bir yayımlanır Avek Magazine Dergisi T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Fotoğraf ve bilgilerin kullanım hakkı Avek Magazine dergisine aittir, izinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.

Sayı: 11 / Mart - Nisan 2017


İÇİ N DE K İ LE R

5

H A B E R TU R U Audi’den yapay zekalı otonom sürüş

9

H A B E R TU R U ŠKO DA, 2017’yi ödüllerle a çtı

16

P O RTR E Buket Dere oğlu

TA R İ H Ç E Ge çmişi ve geleceği harmanlayan şehir: ÇANAK KALE

28

K A PA K KO N U S U Yeni S EAT ATECA

S ÖYLE Ş İ

32

Oto Plan Yönetim Kurulu Başkanı Mürşit Unat

G EZ İ Uzak doğu’nun incisi: Güney Kore - Japonya

49

20

36 50

S A Ğ L I KL I YA Ş A M Sağlıklı bir kalp için 10 öneri

KÜ LTÜ R S A N AT Mart ayına damgasını vuracak etkinlikler

Gözünüz Avek’te olsun...

facebook.com/AvekOtomotiv twitter.com/AvekOtomotiv instagram.com/AvekOtomotiv

4

foursquare.com/AvekOtomotiv

pinterest.com/AvekOtomotiv

youtube.com/user/AvekOtomotiv linkedin.com/company/AvekOtomotiv


Audi’den yapay zekalı otonom sürüş

ELEKTRONIK SEKTÖRÜNÜN LIDER firmalarıyla, makinayla öğrenme alanında devrim niteliğinde bir işbirliğine imza atan Audi, otonom sürüş konusunun önemli teknolojilerinin başında gelen Yapay Zeka‘nın (Artificial Intelligence) kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak ve önümüzdeki yıllarda yeni nesil modellerinde yer alacak asistan sistemleri geliştirmek üzere çalışmalarına devam ediyor. Bunun ilk örneğini, Las Vegas’ta açılan CES Tüketici Elektroniği Fuarında, NVIDIA ile yapılan ortak çalışmalar sonucunda geliştirmeyi başardığı ve otonom sürüş özelliği olan Audi Q7 derin öğrenme konseptiyle tanıtıyor. Otonom sürüş için özel tasarlanmış, değişken özelliklere sahip bir açık alanda zekasını sergileyen Q7 derin öğrenme konsepti, 2 megapiksel çözünürlüğe sahip ön kamera üzerinden kendini yönlendiriyor.

lerinde otomobil, örneğin geçici bir trafik işaretinden gelen talimatları anlayıp derhal yorumlayarak durumun gerekliliklerine göre hareket edebiliyor. İlgili bir işaret çıktığında, konsept otomobil derhal sürüş stratejisini değiştirip kısa veya uzun güzergahı tercih edebiliyor. Sistem, hava ve yağış durumu veya ışık şartları gibi sürüşü olumsuz etkileyebilecek değişkenlerle de başa çıkabilecek şekilde güçlü bir tasarıma sahip. Aynı zamanda sistem yeteneklerini gece, gündüz, hatta doğrudan ve yüksek gün ışığı altında veya yapay ve etkisi arttırılmış teknik

Önce sürücünün tepkilerini öğreniyor, sonra uyguluyor

Araçta kullanılan yazılımın merkezini oluşturan derin yapay algı ağları (sinirsel ağlar), Audi ve NVIDIA uzmanları tarafından özel olarak otonom sürüş ve dinamik trafik kontrol işaretlerinin tanınmasına yönelik olarak eğitildi. Direksiyonda bir insanın sürücü olarak yer almasıyla başlayan çalışmalarda, Audi Q7 derin öğrenme konsepti güzergah ve çevre hakkında, gözlem yoluyla ve ilave eğitim kameralarının yardımıyla sürekli bilgi topluyor. Böylece sürücünün tepkileri ile kamera tarafından tespit edilen olaylar arasında bir ilişki (korelasyon) oluşturuluyor. Yani, daha sonraki gösteri sürüş-

aydınlatmalar altında dahi sergileyebiliyor.

İnsan beynindeki ağlara benzer yapay sinirsel ağlar kullanılıyor

Audi Q7 derin öğrenme konsepti için kullanılan öğrenme yöntemleri esas olarak tekrarlı ve takviyeye dayanan öğrenmenin temellerini örnek alıyor. Bu öğrenme tekniği aynı zamanda Audi Presence asistan sisteminin de temel ilkesi. Audi, bu yöntemi geçtiğimiz Aralık ayında

Barselona’da düzenlenen Sinirsel Bilgi İşleme Sistemleri (NIPS) Konferansında da kullanmıştı. Audi Yapay Zeka Teknolojileri’nin (Audi Artificial Intelligence Technologies) araştırma geliştirme çalışmalarını amaçlayan bu konferansta 1.18 ebatta bir model araca uygulanan derin öğrenme tekniği ile model aracın kendi kendine deneme yanılma ile park etmesi sağlandı. İnsan beynine benzeyen sinirsel ağlar ile çevresini algılayarak bu öğrenmeyi gerçekleştiren model araç sürücünün hareketlerini algılayarak kaydediyor ve kaydettiği bu hareketlerle süreci öğreniyor. Diğer bir anlamda derin öğrenme sürücünün hareketleri algılanarak ve kaydedilerek gerçekleşiyor. Yapay zekanın otonom sürüşün kurallarını değiştiren bir teknoloji olduğuna inanan Audi, bu konuya farklı teknolojilerle ve farklı araştırma sonuçlarıyla destek verebilecek tüm teknoloji firmaları ile işbirliği içinde ve sürekli bir araştırma geliştirme çalışması içinde. Bu çalışmaların ve işbirliklerinin amacı ise yapay zekanın bu zamana kadar var olan ve geliştirilmiş tüm örneklerini, en etkili şekilde sürücü asistan sistemlerine aktarmak. Audi, bu yöntemle geliştirilecek asistan sistemler ve otonom sürüş teknolojisini bundan sonra üretilecek tüm konsept ve seri üretim modellerine entegre ederek, yapay zekanın kullanıcıların konfor ve trafik güvenliğini maksimuma çıkaracak şekilde kullanılmasını hedefliyor. Audi’nin bu çalışmaları, IT ve otomotiv sektörlerindeki şirketlerin ortak çabalarıyla da gelecekte konsept ve seri üretim otomobillerine yapılacak uygulamalar açısından çok büyük değere sahip.

5


HABER TURU

Yeni Audi A5 Coupé ve Sportback satışa sunuldu

A5 Coupe’nin yeni nesli atletik, spor ve zarif tasarımı ile dikkat çekiyor. AUDI’NIN ILK NESLINI 2007 yılında satışa sunduğu günden beri kendi hayran kitlesini yaratan spor otomobili A5 Coupe, ikinci nesliyle başarısını devam ettiriyor. Yeni, keskinleşmiş görünümü ve her yerinde üstün teknoloji kullanılan bir otomobil olan A5 Coupé’nin yeni nesli atletik, spor ve zarif tasarımı ile dikkat çekiyor. Dış görünümünün altında, tamamen yenilenmiş şasisi, güçlü motorlar ve inovatif bilgi-eğlence özellikleri ve sürücü asistan sistemleri gibi göz dolduran özellikler yer alıyor. Audi A5 Coupé önceki modelden önemli ölçüde daha verimli. Bunun en önemli sebebi ağırlığının azaltılmış olması ve sofistike aerodinamiği. Mühendisler yüksüz araç ağırlı-

ğını 60 kilograma varan ölçülerde azaltmayı başardı. Hava sürtünme katsayısı 0,25 olan A5 Coupé aerodinamik açısından da sınıfının lideri. Bagajın 465 litrelik hacmi önceki modele göre 10 litre daha fazla. Audi iki kapılı coupé’yi aynı zamanda bagaj kapağının bir ayak hareketiyle açılmasını sağlayan opsiyonel otomatik hareket kontrolü sistemiyle sunuyor. A5 Coupé, ilk defa olarak opsiyonel Audi sanal kokpitiyle, yani 1.440 x 540 piksel çözünürlüklü 12,3 inçlik TFT ekranıyla sunuluyor. Orta konsol üzerindeki 8,3 inç monitöre sahip MMI navigasyon ile birlikte TFT ekranı, merkezi bilgi birimini oluşturuyor. MMI terminalinin odak noktasında yuvarlak,

döner, basmalı düğme bulunuyor. Yüzeyinde bulunan dokunmatik ekran karakterleri girmek ve parmaklarla yapılan hareketlerle örneğin sürücünün bir haritaya zum yapması için kullanılıyor. MMI’nin bütün kontrol mantığı, akıllı metin arama fonksiyonu dahil, bir akıllı telefona benzer. Yeni ve daha doğal sesli kontrol sistemi örneğin “Peter’i aramak istiyorum” gibi günlük dildeki cümleler kullanılarak yapılan girdileri tanıyabilir. Yeni Audi A5 Coupe Türkiye’de benzinli 1.4 TFSI 150 hp S tronic, dizel 2.0 TDI 190 HP S tronic ve quattro 4 tekerden çekiş sistemli 2.0 TDI 190 HP S tronic versiyonları ile, sunuldu.

SEAT Ateca, Avrupa’nın en iyisi seçildi

AVRUPALI 31 OTOMOBIL gazetecisinin oyuyla bu yıl 16’ncısı düzenlenen Autobest Ödülleri’nin sonuçları açıklandı. Her yıl “en uygun fiyata en iyi otomobili” belirlemeyi hedef alan Autobest’in bu yıl kazananı SEAT Ateca oldu. SEAT’ın geliştirdiği ve satışa sunduğu ilk SUV model olan Ateca, Autobest jürisi tarafından yeni araç sahibi olmak isteyenler için, tasarım, konfor, kullanım kolaylığı, yetkili satıcı ve servis ağı ile satın alınacak en iyi otomobil olarak değerlendirildi. Ateca’nın SEAT için bir dönüm noktası olduğunu söyleyen SEAT Başkanı Luca de Meo, “Tasarım DNA’mızı en iyi şekilde yansıtan ve müşterilerimize mükemmel bir mobilite deneyimi yaşatan ATECA ile yeni bir segmente adım attık. Bu model markamızı üst sıralara

6

taşıyacak. Bu ödül ile de doğru yolda olduğumuzu bir kez daha teyit etmiş olduk” diye konuştu.

Çok yönlülüğü kazandırdı

Ateca’nın çok yönlülüğü bu prestijli ödülü almasında büyük rol oynadı. Ateca’ya Autobest’i kazandıran çok kapsamlı teknoloji seçenekleri içinde, 115 hp ile 190 hp arasında değişen benzinli ve dizel motorlar, Full LED farlar, yenilikçi Trafik Sürüş Asistanı ve Şehir İçi Acil Frenleme Fonksiyonu gibi geniş güvenlik ekipmanları, 8 inç dokunmatik ekran ve Full Link bağlanabilirlik özelliğine sahip son nesil bilgi-eğlence sistemleri sayılabilir.


HABER TURUURU

Audi, satış sonrası hizmetlerde dijitalleşmeyle bir adım önde

AUDI’NIN ÖNÜMÜZDEKI YILLAR için stratejisinin çatısını oluşturan dijitalleşme ve yapay zekanın müşteri faydasını maksimize etmek için kullanılması mottosuna bir örnek Audi Türkiye’den geldi. Doğuş Otomotiv Audi son yıllarda Audi AG’nin dijitalleşme çalışmalarına güçlü bir örneği Türkiye’deki Audi kullanıcıları için Satış Sonrası Hizmetler alanında sundu. Doğuş Otomotiv Audi Yetkili Servisleri arasından araç giriş yoğunluğu ölçümlenerek belirlenen öncelikli 7 servis noktasında hizmete giren Self Reception, günümüzde dijitalleşmenin yaşamı kolaylaştırma ve zaman tasarrufuna

katkısına güçlü bir örnek. Ayrıca bu hizmet dünya genelinde yalnızca Türkiye’deki Audi sahiplerine özel olarak ülkemizde sunuluyor. Audi Self Reception, Audi sahiplerine yetkili servis noktalarında otomobilleriyle ilgili tüm ekspres servis hizmetlerini online olarak başlatma, takip etme ve sonlandırma imkanı tanıyor. Havalimanlarında, online check-in hizmetinin bir benzeri olan Self Reception, Audi sahiplerinin kiosklardaki akıllı anahtar okuyucu alanına otomobillerinin akıllı anahtarlarını tanıtmasıyla başlatılıyor. Böylece, araç ile ilgili kilometre, bakım zamanı gibi tüm güncel bilgiler, anında servis işlemlerinin

takip edildiği yazılıma aktarılıyor. Sonrasında kullanıcılar, Audi’leriyle ilgili talep ettikleri ekspres servis hizmetini seçerek, servis iş emrini hazırlıyor. Servis danışmanları bu talebi karşılayarak, otomobili hemen servis alanına alıyor. Servis işlemleri bittiğinde de Audi sahipleri, ödemelerini yine bu kiosklardan yapıp otomobillerini teslim alıyor. Türkiye genelinde 7 yetkili serviste başlayan Self Reception, böylece zamandan tasarruf sağlayarak Audi sahiplerinin servis hizmetini daha kolay, hızlı ve daha verimli bir şekilde almasına imkan tanıyor.

ŠKODA 2017’yi ödüllerle açtı İNGILTERE’NIN PRESTIJLI OTOMOBIL dergilerinden “What Car” tarafından düzenlenen “2017 Yılının En İyi Otomobilleri” ŠKODA’nın yeni büyük boyutlu SUV modeli Kodiaq’ın yanı sıra Fabia ile Superb Combi, kendi sınıf larında birincilikle taçlandırıldı. ŠKODA, böylelikle İngiltere’de düzenlenen en prestijli ödüllerden birinde ilk kez aynı anda üç birincilik elde eden ilk marka oldu. ŠKODA bununla da yetinmedi ve Citigo, Fabia Combi ile Superb modelleri, kendi sınıf larının “Paranın karşılığını en iyi veren” otomobilleri seçildi. Marka, böylelikle “What Car” dergisinin töreninde 6 kez ödül alarak farklı bir başarıya imza attı. ŠKODA’nın SUV sınıfında 5 ve 7 koltuk seçeneği sunabilen ilk aracı olan Kodiaq, İngiltere’de yakın zamanda piyasaya çıkmasına rağmen, büyük ödüllerden birine layık görülerek gelecekteki başarısı hakkında ipucu verdi. Derginin jüri üyeleri, Kodiaq’ı, 7 kişilik, dört tekerlekten çekişli, güçlü dizel motora ve çok çeşitli donanımlara sahip olmasının yanında tüm bunları inanılmaz uygun bir fiyata sunuyor olmasının, seçimlerindeki en büyük etken olduğunu açıkladı. Fabia ise, “En İyi Küçük Sınıf Otomobil” ödülünü alırken, bu unvana ardı ardına üçüncü yılda da ulaşmanın gururunu yaşattı. Fabia’nın özellikle hatchback versiyonu, şehir içindeki

kullanım kolaylığı, kıvraklığı, güvenliği ve bozuk zeminli yollarda bile konforundan ödün vermeyen yapısıyla jüri tarafından yine bu ödülle taçlandırıldı. ŠKODA Superb’in station wagon versiyonu olan ve sınıfının standartlarını adeta yeniden belirleyen Superb Combi ise, geçen yıl kazandığı birinciliği bu yıl da korumayı başardı. Jüri, Superb Combi’nin özellikle performansı, iç mekan genişliği ve konforuyla sınıfında ön sırada olduğunu belirtti. Şirket yetkilileri, bu ödüllerin kendilerine gurur verdiğini ifade ederken, ayrıca markanın günden güne uluslararası pazarlarda artan bilinirliği ve popülerliğinin kanıtı olduğunu da söyledi.

Trafikte Çocuk Güvenliği’ne toplumsal farkındalık ödülü

Avek çalışanları bowling’de buluştu AVEK OTOMOTIV, personelleriyle birlikte yapmış olduğu çeşitli aktivitelere bir yenisini daha ekledi. Her yıl düzenlenen bowling müsabakasının startı geçtiğimiz günlerde verildi. Bu yıl servis personelleri arasında yapılan turnuvada ilk ödül dağıtıldı. Müşteri memnuniyetinin yanısıra çalışan memuniyetine de büyük önem veren Avek Otomotiv, personellerinin yoğun katılımı göstermesinden duyduğu memnuniyetle birlik, beraberlik ve ekip ruhunu arttırmak açısından bu tür etkinliklerin önemli olduğunu ve çalışanları özelinde yapmış olduğu aktivitelere devam edeceğini söyledi.

Avek otomotiv geçici araç sayısını arttırıyor AVEK OTOMOTIV, müşterilerine kaliteli ve müşteri memnuniyeti odaklı servis hizmeti anlayışıyla, yapmış olduğu yeniliklerle hep bir adım önde. Müşterillerinin isteklerine göre yatırımlarına yön veren Avek Otomotiv geçici araç havuzunu yeni aldığı Skoda araçlarla arttırdı. Bu geçici araçlar Avek’i tercih eden filo müşterilerine mekanik-hasar işlemleri için ve bireysel müşterilerin özel durumlarına destek olmak amacıyla kullanılıyor.

8

TÜRKIYE KURUMSAL SOSYAL Sorumluluk Derneği ve Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği işbirliği ile düzenlenen KSS Pazaryeri etkinliği, İşletme Zirvesi çerçevesinde birçok markanın katılımıyla İstanbul Hilton Oteli’nde gerçekleştirildi. Başarılı kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarının yer aldığı zirvede Doğuş Otomotiv’in, 2004 yılından itibaren toplumun tüm kesimlerinde trafik güvenliği bilincini arttırmak, pozitif bir kültür dönüşümü yaratmak amacıyla yürüttüğü “Trafik Hayattır!” kurumsal sorumluluk platformu, Trafikte Çocuk Güvenliği projesi ile Toplumsal Farkındalık Ödülü’nün sahibi oldu. Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Emir Ali Bilaloğlu’nun, Loughborough Üniversitesi’nden konuyla ilgili akademisyenler Prof. Dr. Serpil Acar, Prof. Dr. Memiş Acar ve Psikolog Danışman Prof. Dr. Üstün Dökmen ile beraber 2016 yılı başında basına duyurduğu Trafikte Çocuk Güvenliği Projesi, trafikte özellikle çocuklu ailelerin,

araçta çocuklarının güvenliğini sağlama konusunda bilinçlenmelerini ve bu konuda farkındalık kazanmalarını hedef liyor. Proje kapsamında belediyelerde anne-babalara ve çocuklara ayrı ayrı kurgulanan eğitimler verilmeye başlanmış, Prof. Dr. Üstün Dökmen moderasyonunda ebeveyn bilinçlendirme toplantıları düzenlenmiş ayrıca sosyal medyada çocukların kurallara uymasını sağlamaya yönelik viral çalışmalar gerçekleştirilmişti. Kamu-özel sektör işbirliğinin anlamlı bir örneği olan ‘Trafikte Çocuk Güvenliği’, Emniyet Genel Müdürlüğü ve yerel yönetim tarafından da destekleniyor. Trafikte çocuk güvenliğinin anne karnında başladığına değinen proje özellikle gebelik döneminde annelerin trafikte çocuklarını nasıl koruyacaklarına dair önemli konulara da ışık tutuyor. Gelecek dönemde de iletişim çalışmalarına devam edilecek projede anne-bebek sağlık merkezlerinde eğitimlerin verilmesi planlanıyor.

9


HABER TURU

Audi 8 milyonuncu quattro modelini üretti

KAR VE BUZ DA OLMAK üzere her türlü yol koşulunda güvenli ve sürüş keyfi sunan quattro teknolojili 8 milyonuncu otomobil, Audi’nin Meksika’da bulunan San Jose Chiapa Üretim Merkezi’nde banttan indirildi. Yeni Q5 2.0 TFSI quattro modeli, aynı zamanda quattro teknolojisinin geldiği son noktayı temsil ediyor. Audi, 6 milyonuncu quattro’yu da 2014 Temmuz ayında Almanya’daki Ingolstadt Fabrikası’nda üretmişti. quattro teknolojisi, bugün 100’den fazla modelde kullanılıyor. Audi Q7, Audi A4 allroad quattro, Audi A6 allroad quattro, Audi

A8, Audi R8 ve tüm S ve RS modellerinde standart olarak bulunan quattro dört tekerlekten çekiş sistemi, diğer model serilerinde de opsiyonel olarak sunuluyor. 2015 yılında, dünya çapındaki Audi müşterilerinin yüzde 44’ü, quattro çekişli model serilerini tercih etti. Audi Q5 ise, 262.000 adetlik satışla listenin zirvesine yerleşti. quattro modelleri özellikle ABD, Kanada, Rusya ile Orta Doğu pazarlarında yüksek satış rakamlarına ulaştı. Almanya’da ise 122.048 adet quattro sistemi taşıyan araç satıldı.

Doğuş Otomotiv’e kurumsal yönetim ödülü TÜRKIYE KURUMSAL YÖNETIM Derneği tarafından verilen “Kurumsal Yönetim Ödülleri” sahiplerini buldu. Doğuş Otomotiv, Yönetim Kurulu Kategorisinde En Yüksek Derecelendirme Notuna Sahip Şirket Ödülü’nü aldı. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde bulunan 50 şirket arasından yapılan değerlendirme sonucunda verilen “Kurumsal Yönetim Ödülleri”, 10. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi kapsamında düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Doğuş Otomotiv 2015 yılında 9,42 olan derecelendirme notunu 2016 yılında 9,51’e yükselterek, “Yönetim Kurulu Kategorisinde En Yüksek Derecelendirme Notuna Sahip Şirket” ödülünü almaya hak kazandı. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından düzenlenen 10. Kurumsal Yönetim Zirvesi’nde, ödülü Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Gür Çağdaş teslim aldı. TKYD tarafından bu yıl beşincisi gerçekleştirilen ödüller, kurumsal yönetim ile ilgili bilinilirlik yaratmayı ve iyi uygulamaları tanıtmayı amaçlıyor.

10


HABER TURU

ŠKODA, Kodiaq Sportline versiyonu ile seçenekleri artırıyor ŠKODA markası, büyük SUV modeli Kodiaq için yeni bir versiyonun daha örtüsünü kaldırmaya hazırlanıyor. Kodiaq Sportline ismine sahip model, daha dikkat çekici bir tasarım arayanlara hitap ediyor. Sportline versiyonu, ŠKODA markasının SUV atağının sportif yüzünü temsil ediyor. Sportif bir tarzı, yüksek ve büyük bir araç ile buluşturan Kodiaq Sportline, yeni görsel detayların yanı sıra farklı jant tasarımları, yeni asistan sistemleri ve gelişmiş bilgi-eğlence sistemiyle sunulacak. Dünya prömiyerini önümüzdeki ay gerçekleştirecek ve tercihe göre 19 yada 20 inç jantlarla satın alınabilecek. Standart versiyona ek olarak aracın dinamikliğinin altını çizen detaylara sahip. Radyatör ızgarası, tavan rayları, ayna kapakları ve arka yan camları siyah renkte geliyor. Arka tarafta ise tamponun altında gümüş renkli detaylar bulunuyor.

Daha sportif sürüş karakteri

Kodiaq Sportline standart olarak dört çeker sürüş sistemiyle sunulacak. Spor koltuklara sahip kabinde, Alcantara kaplamalar ve gümüş renkli dikişler yer alıyor. Koltuklar, aracın sportif karakterine katkı sağlayacak şekilde yanal desteklere sahip. Alüminyum pedallar, deri vites topuzu ve çok fonksiyonlu direksiyon simidi de sportif sürüş keyfini artırmak üzerine tasarlandı. Standart olarak sunulan Sürüş Modu özelliği ise şanzıman, direksiyon ve motor tepkilerini şartlara göre değiştirebiliyor. Opsiyon olarak tercih edilebilen Dinamik Şasi Kontrolü elektronik olarak amortisörleri ayarlayarak Konfor, Normal ve Spor modlarında sürüş sağlıyor. Kodiaq Sportline sportif bir tasarıma sahip olsa da, zorlu yol koşullarıyla da başa çıkabiliyor. Sportline iki benzinli ve iki dizel olmak üzere dört motor seçeneğiyle sunulacak.

ŠKODA’nın ralli aracı Fabia R5 100 adetlik satış yakaladı ŠKODA’NIN MOTORSPORLARI GEÇMIŞININ tüm birikimi ve tecrübesiyle geliştirilen yeni nesil ralli aracı Fabia R5, gücü ve potansiyeliyle 100 adetlik satışa ulaştı. 100. Fabia R5 de, geçtiğimiz günlerde Hollandalı Erik Wevers motorsporları takımına teslim edildi. Çek Cumhuriyeti’nde üretilen ve yüksek teknolojili dört tekerlekten çekişli “güç makinesi” olan Fabia R5, geçtiğimiz yıl içinde Dünya Ralli Şampiyonası’nda WRC2 şampiyonluğu, kıtalararası müsabakalarda 3 ve ulusal yarışlarda da 10 zafer elde ederek bunu fazlasıyla kanıtladı. 100. Fabia R5’in teslim edilmesi de, bu başarı potansiyelinin, motorsporları dünyasında da kabul gördüğü anlamına geliyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından Fabia R5’e büyük ilgi olduğunu, bunda, 2016’da aldığı ilk dünya şampiyonluğunun da önemli katkısı olduğunu belirten ŠKODA yetkilileri, aynı zamanda takımlara her türlü desteği vermek amacıyla da çalıştıklarını vurguluyor. 2015 yılında FIA onayı alan 1.6 lt turbo motorlu Fabia R5, 15 ayda hazırlanarak parkurlara çıkmaya başladı. Takımlara sadece araç satmakla kalmayıp, her türlü teknik destek de veren ŠKODA Motorsport, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun orijinal yedek parça hizmeti de sunuyor. Temel versiyonu 180 bin euro’dan başlayan fiyata sahip Fabia R5, WRC 2 sınıfında Finlandiyalı Esapekka Lappi/ Janne Ferm ikilisiyle geçtiğimiz yıl ilk FIA Dünya Ralli Şampiyonası’nda ipi ilk sırada göğüslemişti.

12

Gelmiş geçmiş en iyi Ibiza Yeni Ibiza, güvenlik, tasarım, performans ve konfor konularında SEAT markasını daha da ileriye taşımak hedefiyle yaratıldı. Ibiza’nın bu iddiasının arkasında yeni MQB A0 modüler platformu var. İç mekan genişliğini inanılmaz düzeyde artıran Yeni SEAT Ibiza, artık çok daha sağlam ve çok daha güvenli. Önceki modelden 87 mm gibi çarpıcı bir düzeyde daha geniş, 2 mm daha kısa ve biraz daha alçak olan Yeni SEAT Ibiza, boyutlarındaki tüm bu değişikliklerle, güçlü bir yol tutuşu vadediyor. Ve tüm bunların temeli, yeni MQB A0 platformuna dayanıyor. İz genişliği, ön aksta 60 mm ve arka aksta 48 mm daha geniş olan otomobilde, akslar arasındaki mesafe 95 mm artırılarak 2.564 mm’ye çıkarıldı. Bunun sonucunda içte daha ferah ve dıştan daha geniş olan Yeni SEAT Ibiza’yla ortaya çok daha konforlu bir otomobil çıktı. Örneğin, arka koltuklardaki diz mesafesi 35 mm artırılırken, öndeki baş yüksekliği 24 mm yükseltildi. Etkileyici biçimde 42 mm daha geniş olan koltuklar Yeni SEAT Ibiza’yı, bu konuda sınıfının en iyilerinden biri haline getiriyor. Bagaj da 63 litre genişletilerek toplam kapasitesi 355 litreye çıkarılan bu otomobil, sınıfının en iyisi haline geldi. Yenilenen benzinli motorlardan 1.0 litrelik 3 silindirli turbo motor 95 hp veya 115 hp güce sahip versiyonlarla sunuluyor. 150 hp güce sahip yeni dört silindirli 1.5 TSI motor ise 2017’nin sonlarında satışa çıkacak. Verimli 1.6 TDI dizel motor 95 HP güç çıkışı ile sunulacak.

Daha gelişmiş teknoloji ve tasarım için Yeni SEAT Leon

SEAT, MARKANIN TARIHINDEKI en başarılı ve en popüler modellerinin başında gelen Leon’un yeni versiyonunu satışa sunuyor. Leon’un başarısındaki ana sebeplerden biri kuşkusuz göz alıcı tasarımına dayansa da yeni versiyonunda bazı değişiklikler yapıldı. Dış tasarımına bakıldığında Yeni SEAT Leon’da ön ve arka bölüm daha keskin ve iddialı hatlara sahip hale gelirken; sert yatay hatların belirginliği ön ve arkada azaltıldı. Böylece otomobil, keskin ve agresif tasarımının yanı sıra aynı zamanda daha ahenkli bir görünüm de elde etti. Bir başka yenilik ise, otomobilin algılanan büyüklüğünü artırmak için, ızgarayı - normalde daha üst araç kategorisinde bulunabilecek olan - daha zengin bir krom kullanarak, 40 mm. daha büyütmek oldu. Karakter, kalite açısından dış kısımda olduğu kadar iç kısımda da güçlendirildi. Yeni Leon’un içinde yer alan LED ambiyans aydınlatması, yeni tasarlanan 8 inçlik ekran üzerinden sürücünün isteğine göre ayarlanabilir özellikte tasarlandı. Yeni geliştirilen Full-LED teknolojili dış

aydınlatma sistemleri ise, en kötü hava şartlarında bile iyi performans gösteren yeni arka lambalar ve ön farlar nedeniyle özellikle belirtilmeye değer hale geldi. Üstelik LED teknolojisi sinyaller ve sis lambalarında da kullanıldı. Yeni Leon 110 HP ile 150 HP arasında uzanan güç değerlerine ve olağanüstü tork rakamlarına sahip tümü turbo olan motor yelpazesiyle sunuluyor. Yeni SEAT Leon’un geniş motor yelpazesi, dizel ve benzinli versiyonları kapsıyor. Dizel motorlar arasında 115 hp gücünde yeni bir 1.6 TDI motor bulunuyor. Bu motor hem otomatik hem de manuel şanzımanla sunuluyor ve 4,0 litrelik düşük yakıt tüketimi ile dikkat çekiyor. SEAT Leon’da sunulan benzinli motorların gücü 110 HP ile 150 HPp arasında değişirken, 1.0 litre TSI üç silindirli 115 HP gücündeki motor en yeni ve farklı versiyonu oluşturuyor. Bu Ecomotive motor 4.4 litrelik düşük yakıt tüketimi ile dikkat çekerken, CO2 emisyonu da ortalama 102 g/km seviyesinde kalıyor.

13


HABER TURU DOD

İkinci El Araç Alırken Dik

Otomobil arayışında olan birçok kişi sıfır kilometre araçlara göre daha uygun fiyatlarda olması sebebiyle ikinci el araçlara yöneliyor. Alınması istenen araç ikinci elde düşük kilometreli ve temiz olarak çok daha uygun fiyata bulabileceği gibi, sıfır kilometre araç için ayırılan bütçe düzeyinde daha yüksek donanımlı ikinci el bir araç alarak değerlendirilebiliyor. Bununla birlikte bazı tüketiciler uygun koşullarda araç almak isterken daha önce ikinci el araç alımı konusunda deneyimleri olmadığı için aldatılmaktan çekinerek, ikinci el araçlara şüphe ile yaklaşmakta ve araç alım kararı vermeden önce bilgisine güvendikleri tanıdıkları ya da akrabaları ile araç alımına gidiyor. İşte ikinci el araç alım - satım sürecine güveni getiren DOD’dan, gönül rahatlığıyla ikinci el araç alabilmeniz için dikkate almanız gereken birkaç ipucu;

Kaportaya dikkat!

İkinci el araçlarla ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli bölümlerin başında kaporta bölümü gelmektedir. Aracın geçmişte kaza yapıp yapmadığı önemli ölçüde kaportasından belli olur. Aracı incelemeye Tramer sorgusu yaparak başlayın. Eğer araç geçmişte bir hasar almış ve onarımlar sigorta sistemi içerisinde yapılmışsa Tramer sorgusunda hasar kaydı çıkacaktır. Tramer sorgusunda bir hasar çıkmaz ise aracın sigorta sistemi dışında onarım görmüş olabileceğini unutmayarak aracı incelemeye devam edin. Kaportadaki olası işlemleri, çizikleri, boya

14

farklılıklarını görebilmeniz için aracın temiz olması gerekir. Aksi halde aracın üzerindeki kirler bazı kusurları fark etmenize mani olacaktır. Bununla birlikte yeterli aydınlatmanın olmadığı bir ortamda yine araç üzerindeki bazı ipuçlarını gözden kaçırabilirsiniz. Bu sebeple aracı gündüz ya da iyi aydınlatılmış bir ortamda incelemelisiniz. Kaportası işlem görmüş bir araçta parçalar arası renk farklılıkları, birleşim noktalarında boya kalınlığı gibi gözle görülebilecek bazı belirtiler olabilir. Ancak ne kadar dikkatli olursanız olun ikinci el araç alırken işinizi şansa bırakmamak için konusunda uzman kişilerin elektronik cihazlarla incelediği ekspertiz raporu olan araçları tercih edin.

Kilometre bilgisi önemlidir

İkinci el araç alımında önemli ve ticari açıdan aldatılmaya en açık noktalardan biri araç kilometre bilgisidir. Kilometre bilgisi aracın ne kadar yol yaptığını, dolayısıyla ne kadar yıprandığını gösterir. Normal şartlarda benzinli araçların yılda 10.000 15.000, dizel araçların ise 20.000 - 30.000 aralığında kilometre yapması beklenmektedir. İlgilendiğiniz aracın model yılı ve kilometre bilgileri arasında uyumsuzluk varsa ve siz kurumsal bir firmadan araç almıyorsanız aracın kilometre bilgilerinin değiştirilmiş olma ihtimalini değerlendirin. Aracın kilometre bilgisini farklı yöntemlerle kontrol edebilirsiniz. Öncelikle araç içerisinde bulunan ve kullanım ile yıpranan parçaları kontrol edin. Direksiyon, vites topuzu gibi

parçalarda yoğun kullanımda aşınma veya parlama olacaktır. Bu parçalarında aşınma olan fakat kilometresi düşük gözüken bir araçtan uzak durulmalıdır. Kilometre bilgisini kontrol için aracın Yetkili Servis kayıtlarını isteyip, sistemdeki bilgilerle göstergede görünen kilometre bilgilerinin tutarlı olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.

Motor aracın kalbidir

Bir aracın en önemli parçalarının başında motoru gelir. İkinci el araç alırken almak istediğiniz aracın motorunun durumu, sizin aracı uzun yıllar problemsiz kullanıp kullanamayacağınızı anlamanız açısından önemlidir. Araç motoru yağ akıtıyorsa, ilk çalıştırdığınızda motordan çalışma sesinin dışında sesler geliyorsa bu detaylar aracın motorunda bir problem olduğuna dair ipuçları verir. Bununla birlikte araçtaki problemler her zaman kendisini bu kadar açık belli etmeyebilir. Daha doğru bilgi için mutlaka aracı konusunda uzman bir kişiye göstermelisiniz. İkinci el araç alırken soru sormaktan çekinmemeli, almak istediğiniz aracın sahibinin onayıyla yetkili servis geçmişini isteyebileceğinizi bilmelisiniz. Bakımları zamanında ve yetkili servislerde yapılan bir araç size uzun yıllar hizmet edecektir. DOD 101 nokta ekspertizi gibi ekspertiz işlemleri size aracın kaporta durumunun yanı sıra, bakımlarının yapılıp yapılmadığını, motor, mekanik, yürür aksam, elektronik aksam, fren sistemi gibi bölümlerinde problem olup olmadığını gösterir. İkinci

kat Edilmesi Gerekenler

elde her zaman için ekspertizi yapılmış araç almak daha güvenlidir.

Aracın lastiklerini inceleyin

Lastikler aracın yola tutunmasını sağlayan önemli parçalarındandır. İkinci el araç alırken araç lastik diş derinliklerini ve lastik son kullanma tarihlerini kontrol etmelisiniz. Lastik üzerinde lastiğin üretim haftası ve yılı 4 hane halinde yazmaktadır ve bu alandan lastiklerin son kullanma tarihlerini kontrol edebilirsiniz. Diş derinliği 3mm’nin altındaki lastikler değiştirilmelidir. Diş derinliği 3mm’nin üstünde olsa bile son kullanma tarihi geçmiş lastiklerin yere tutunması azalacağı için tehlike arz edebilir ve bu nedenle değiştirilmeleri tavsiye edilir. Herhangi bir ikinci el aracı incelerken aracın mevcut lastiklerini mutlaka kontrol edin. Aracı satın alırken ise aracın üzerindeki lastiklerin değiştirilmediğinden emin olun.

Doğru bilgiye ulaşın

İkinci el sektörü kurumsal ve konusunda uzman firmaların yanı sıra birçok bireysel satıcının da yer aldığı ve doğru bilgiye ulaşmanın oldukça zor olduğu bir sektördür. Tüm bu yöntemler almak istediğiniz aracı seçerken size yol gösteren yöntemler olmakla birlikte, aracın su altında kalmış ya da alttan hasar almış olması ve kayıt dışı onarımların sistemlerde gözükmemesi gibi durumlarda detayları fark edebilmeniz zordur. Bu nedenle işinizi şansa bırakmamak için ikinci elde ekspertiz raporu olan araçları tercih etmenizi tavsiye ederiz.

İkinci el araç alımında aracın geçmişi ve son durumuyla ilgili detaylı bilgileri direkt paylaşan, DOD gibi şeffaf ve güvenilir firmaları tercih ederek araç arama sürecini kısaltabilir, yorulmadan, güven içinde yeni aracınıza kavuşabilirsiniz. DOD gibi kurumsal firmalar, satış sonrasında müşterilerini korumaya devam ettikleri için herhangi bir sorunda karşınızda sürekli bir muhatap bulabilirsiniz. Kurumsal firmalar araç satış süreçlerinde olduğu gibi sonrasında da hayatı kolaylaştıran çözümler sunarlar.

Test sürüşü talep edin

İkinci el olarak almayı planladığınız aracın detaylı ekspertiz raporu yoksa araç ile ilgili size sözlü verilen bilgilerle yetinmemelisiniz. Aracın park konumunda yaptığınız incelemelerin dışında mutlaka test sürüşüne de çıkmalı ve yol testini yapmalısınız. DOD 101 nokta ekspertizi gibi detaylı ekspertiz işlemlerinde yol testi yapılmaktadır. Test cihazları tarafından belirlenemeyecek bazı problemler yol testinde uzmanlar tarafından tespit edilmektedir.

15


PORTRE BUKET DEREOĞLU

mobil sizin için ne ifade ediyor? Başka bir deyişle bir otomobilden neler beklersiniz? Evet kullanıyorum. Kullanmayı da seviyorum. Önceleri SUV, dükkanım varken hafif ticari araçlar ve mal taşımak için kullandığımız kabinli araçlardan tutun da elemanlarımızı evlerine bıraktığımız küçük servis aracına kadar birçok otomobil kullandım. Ben bu noktada biraz, ayağımı yerden kessin kafasındayım. Ama rahatlık elbette ki çok önemli.

Otomobilin ayağımı yerden kesmesi yeterli Yeni Tiguan'ı kullanan ünlü oyuncu Buket Dereoğlu ile yaşamı ve oyunculuk kariyerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. R Ö P O R TA J : A H M E T A R M A Ğ A N F O T O Ğ R A F : E G E M E N AT İ YA R

Buket Hanım sizi yıllardır TV’de izliyoruz. Bu oyunculuk serüveni nasıl başladı. Biraz anlatabilir misiniz? Tiyatro oyuncusu bir anne ve babanın çocuğuyum. İlk olarak 10 yaşında annemin 1983 yılında kurduğu İdil Abla Çocuk Tiyatrosu’nda sahneye çıkmaya başladım. Tabii ki çok anlamlandıramadığım bir dönemdi. Ama her oyunda oynamak isterdim. Ortaokul biterken Bizimkiler Dizisi başladı. Hem okul hem hafta sonları çekim, bu yorucu süreç liseyi bitirene kadar sürdü. Sonra ailem bu işi yapacaksam akademik bir kariyer yapmamı şart koştu ve konservatuvar sınavlarına beni hazırladı. MSÜ Devlet Konservatuvarı’nı kazandım. Aynı yıllarda Türker İnanoğlu’nun kurduğu Erler Film’le sözleşme imzaladım. 14 yıl bütün projelerde yer alarak okulu bitirmeye çalışıp, tiyatro da oynayıp hem de Bizimkiler dizisinde yer alarak bu süreyi böyle geçirdim. Sonuç: Çekimlerim ve turnelerim yüzünden bir yıl kalıp okulu beş yılda bitirdim. Oyunculuk hayatım aynı tempoda devam ediyor. Değişen pek bir şey yok. Uzun bir süre Türk televizyonlarının en önemli projelerinden olan Bizimkiler dizisinde rol aldınız. O zamanlarla şimdiki dizileri kıyaslarsak, neler söyleyebilirsiniz?

1

O zaman ve şimdi arasında en önemli fark, dizilerin asla akılda kalamayacak kadar sığ hikayelerden oluşuyor olması. Üzgünüm ama bütün hikayeler birbirinin kopyası ya da orijinal film veya dizilerden alıntı. Süreleri insanı delirtecek kadar uzun ve sürekli reklam ve fragmanla kesilen bir buçuk sinema filmi zamanına eş değer... Oyunculuklara bakarsak, elbette ki çok kaliteli profesyonel olanlar var, ama bir o kadar da “bu nasıl oyunculuk?” dedirtecek kadar yanlış, kötü ve başarısız.. Oyunculuk dışında neler yapıyorsunuz? Farklı bir sektörle uğraşıyor musunuz? Hayır şuan uğraşmıyorum. Bir süre kitapevim, tuhafiyem ve üç yıl süren bir restoran serüvenim oldu. Fakat bu dönemde de oyunculuğa devam ettim. Hiç bırakmadım. TV ya da sinemada yeni projeler var mı? Yakında sizi nerelerde göreceğiz? Şu sıralar sezonun ortası, yeni bir dizi projesi yok ama TV programı için görüşüyoruz. Bunun dışında seslendirme, tiyatro ve turneler zaten yaza kadar devam edecek. Biraz da sizin sektörün dışına çıkalım ve otomobilden bahsedelim… Günlük hayatta otomobil kullanıyor musunuz? Bir oto-

Volkswagen’in SUV’u Yeni Tiguan’la bir hafta sonu geçirdiniz... Otomobil sizce nasıldı? En çok hangi özelliklerini beğendiniz? Evet keyifli bir hafta sonuydu. Yeni Tiguan’ı ilk kez kullandım. İlk bindiğimde dijital göstergeler ,büyük multimedya ekranı ve şık iç tasarım ışıklarıyla birlikte dikkatimi çekti. Kabini çok geniş, görüş alanı rahat, kullanımı çok kolay ve pratik. Manevra kabiliyeti yüksek, ve son derece atak bir otomobil. Açıkçası atak olması araçları geçerken, yüksek olması da trafikte güvende hissettiriyor. Geniş bir araç olmasına rağmen çok kolay park edebildim... Kısacası ayrılmak zor oldu. Aktif olarak İstanbul’da otomobil kullanıyorsunuz. Trafik ise her saat insanı çileden çıkaracak kadar etkili... Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? Trafikten kaçmak İstanbul için artık pek mümkün değil. Bazı kullanıcılar trafiğe girmemek için dolaşıp duruyor. Başka yollar bulmak sadece benzini daha çok harcamanıza sebep oluyor. Bence gidilecek yer Moda’dan Zekeriyaköy ise, bana söyler misiniz nerden kaçabilirsiniz ki? Zaten üç köprü var illa ki birinden geçeceksiniz. En kısası Boğaz Köprüsü yada arabalı vapur. Orada da kuyruk felaket! Yani İstanbul’da trafikten kaçmak için araba kullanmamanız gerek. Vapur, deniz otobüsü metro, Metrobüs yolculuğu her zaman en kolayı. Ya da trafiğin yoğun olmadığı saatlerde çıkmak, bu stresi belki biraz olsun hafifletebilir. Ayrıca işim gereği her sabah yoğun saatlerde trafiğe girmek zorunluluğum yok. Mecbur olduğum zaman da deniz yolunu tercih ediyorum, çay ve simit eşliğinde...

2


FUAR DETROIT MOTOR SHOW

Detroit’de Show zamanı Her yıl Amerika’nın Detroit eyaletinde büyük bir ihtişamla gerçekleştirilen Detroit Uluslararası Otomobil Fuarı, bu sene de birbirinden farklı ve özel modellere ev sahipliği yaptı.

AUDI, MARKANIN GELECEKTE seri olarak üreteceği büyük SUV modeli için bir öngörü olan Q8 Concept’i Detroit Otomobil Fuarı’nda beğeniye sundu. Dinamizm, yüksek verimlilik ve konforu zarif bir iç tasarımla buluşturan Q8 Concept, bir SUV’un geniş kullanım rahatlığını ve bir Coupe’nin duygusal çizgilerini barındırıyor. Bu özellikleriyle SUV segmentte maksimum prestiji ve Audi’nin hem teknoloji hem de tasarım alanındaki gücünü temsil ediyor. Plug-in hibrit motoruyla 442 HP ve 700 Nm çekiş gücü sunan Q8 Concept, Audi’nin 2018 yılında satışa sunmayı planladığı seri üretim modelinin de alt yapısını oluşturuyor.

Güç ve üstün dinamikler: Audi SQ5 TFSI

Yeni Q5 serisinin en sportif üyesi, Detroit’te dünya prömiyerini kutluyor. Turbo beslemeli 3.0 lt’lik V6 motoru 354 HP güç ve 1370 d/dak’da 500 Nm tork üretiyor. Bununla birlikte, 0’dan 100 km/s’lik hıza 5.4 saniyede ulaşıyor. Quattro sürekli dört tekerlekten çekiş, sekiz kademeli tiptronic şanzımanla birlikte dinamik sürüş davranışını destekliyor. Tekerlekler arasındaki torku değişken oranlarda ve aktif olarak dağıtan spor diferansiyel sayesinde isteğe bağlı olarak sunulan dinamik direksiyonla birlikte otomobilin çevikliği daha da artıyor. Her iki bileşen de Audi Drive Select sürüş dinamikleri sistemine entegre şekilde çalışıyor.

Geleceğe ışık tutan model, BUZZ

Yeni elektrik dönemi başlıyor ve Volkswagen bunu I.D. BUZZ ile belirlemeye hazırlanıyor. Volkswagen, Detroit’teki Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nda (NAIAS) yeni çağın Microbus’ını sundu. Elektrikli MPV konsepti, herkes için elektrikli hareket kabiliyetini yarının dünyasına getirmek amacıyla, geleceğe yönelik yenilenmiş bir bakış sağlıyor. Detroit’teki BUZZ konsept aracı, yarının elektrikli hareketliliğini ön ve arka akslardaki elektrikli motorlarla, mekansal harikulade bir sürüş ve tamamen otomatik sürüş modu (ID Pilot) ile yeni nesil göstergeleri birleştirerek yaşatacak.

18

Audi A5 / S5 Cabriolet ile yoğun sürüş zevki

Coupé ve Sportback’in ardından Audi, Detroit’te ilk kez yeni A5 / S5 Cabriolet’i sergiliyor. Tasarımı, Coupé’nin şık çizgilerine dayanıyor. Arka cam şimdi daha düz ve kısa çıkıntılar uzun motoru kaputu ile sportif görünümü vurguluyor. Klasik yumuşak tavan, iyi bir hava dolaşımı sağlarken, 50 km/s’lik hızlara kadar artık kolay açılıyor. Ayrıca yeni A5 / S5 Cabriolet’de en yeni multimedya özellikleri ve sürücü destek sistemleri bulunuyor. Quattro seçenekleriyle her zamanki gibi çekiş ve dinamizm anlamında otomobil yine son derece güven veriyor. Adaptif amortisörler isteğe bağlı olarak tercih edilebiliyor.

Daha uzun bir Tiguan

Volkswagen, Tiguan’ın uzun versiyonunu gelecek yıl piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Uzun dingil mesafesine ek olarak, arka bölümün ayrı ayrı tasarlanmış silueti, ön modifikasyonları ve daha gelişmiş standart özellikleriyle ön plana çıkıyor. Yedi kişinin yolculuk edebileceği şekilde tasarlanmış olan model, ilkbahar başından itibaren Kuzey Amerika, Çin ve Avrupa’da sergilenecek. Avrupa’da uzun versiyonun adı ‘Allspace’ adını taşıyacak.


TA R I H Ç E Ç A N A K K A L E

Geçmişi ve geleceği harmanlayan şehir:

Çanakkale

aşı v a S e l a k k a Çan

AVEK Çanakkale'de...

Geçmişten geleceğe, tarihimizin altın sayfalarından biri olan Çanakkale, çağlar boyu anlatılması ve nesillerle aktarılması gereken bir değer... H A Z I R L AYA N : Ö Z E R K I H L A M U R

ÇANAKKALE, BINYILLAR BOYUNCA farklı toplumların egemenliğinde kalmış, gerek mimarisinde gerek yaşamda onlardan izler taşıyor. 1970’li yıllardan itibaren yapılmaya başlayan ticari yatırımlarla ildeki geleneksel toplum yapısı yerini hızla modern kente bırakmıştı. Ticari yatırımlarla ulaşım kolaylaşmış ve şehrin görünümünün değişmesi böylece başlamıştır. Bugün Çanakkale Türkiye’nin en modern şehirlerinden biridir. Geniş kaldırımları, temiz caddeleri, bakımlı binaları ile örnek bir şehirdir. Çanakkale ve diğer ilçeler tarihî ve doğal güzellikler bakımından oldukça zengin olmasına rağmen, bölge olması gerekenden oldukça az turist çekmektedir. Her yıl 25 Nisan’da düzenlenen Anzac Günü’nde Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen binlerce turist bölgeye akın etmekte, turizm genellikle Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu, Truva Savaşı’na ev sahipliği yapmış Truva Antik Kenti ve Assos Antik Kenti üzerine odaklıdır. Deniz turizmine uygun olmasına rağmen bu yönde bir yapılanma pek yoktur. Yine Çanakkale’de bulunan Gökçeada ve Bozcaada turist çekmektedir. Çanakkale ilinde 1963 yılından beri her yılın ağustos ayında Uluslararası Troia Festivali gerçekleşmekte, çeşitli sanatsal faaliyetler yapılmaktadır. Her iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Çanakkale Bienali de Çanakkale ilinin kültür, sanat ve turizmine katkı sağlamaya aday bir etkinliktir. İlin tek üniversitesi olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) Çanakkale için özel bir önemi vardır. Şehir merkezi nüfusu 100.000 civarında olan Çanakkale’de üniversite öğrenci sayısı 33.500’ü, personel sayısı ise 3.000’i geçmektedir. Personel ailesi ile hesaplandığında ise Üniversite’nin öğrenci ve aileler ile birlikte ilde 45.000 nüfusu oluşturduğu görülür. Ayrıca üniversite 12 fakülte ve 20’den fazla yüksekokul ve enstitü ile ilin en önemli kamu kurumu ve istihdam kapısıdır.

20

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk’ün sayısız zafer, şan ve şeref le dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. I.Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya’ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan Hezimeti ise, Rumeli’deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli’nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı’na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir. Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914’te “Üçlü ittifak’a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet. 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu Türk Ordusu’dur. Avrupa’da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki “üçlü itilaf ”ın askere gücü günden güne artmaktadır. Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası’nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya içih hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya’nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya’yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafif letecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya “itilaf ” devletleri yanında savaşa katılacaklardı. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan Churchill’in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya’nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.

Avek Otomotiv, 2016 yılında 10. yılını tamamladı ve bu yılda yeni yatırımı olan Çanakkale bayiliğini de hizmete açtı. Bünyesinde bulundurduğu Doğuş Otomotiv markaları ile Çanakkale’de farklı bir bakış açısı yaratıyor. Çanakkale-Bursa Otoyolu üzerinde konumlanan tesis, Çanakkale Otogarı ve Çanakkale Organize Sanayi Bölgesi arasında müşterilerini ağırlıyor. Volkswagen, Audi, SEAT, Skoda markalarının Çanakkale’de ilk kez satışını gerçekleştiren Avek Otomotiv, sıfır araç satışının yanı sıra ikinci el araç alım-satımını, DOD bayiliği sayesinde, her marka için güvenceli ve garantili bir hale getiriyor. Araçların mekanik onarım ve periyodik bakımlarının yanı sıra hasar işlemlerinin de yapıldığı Avek Otomotiv Çanakkale Tesisinde, çevre il ve ilçelerdeki potansiyel müşterilere de ileri teknoloji, kalite ve tasarıma sahip en yeni modeller sunuluyor; ayrıca istihdam konusunda bölgeye destek sağlanıyor. Volkswagen Binek, Volkswagen Ticari Araç, Audi, SEAT, Skoda ve DOD markaları ile otomotiv sektöründe yeni bir bakış açısı kazandıran Avek Otomotiv, sosyal yaşam biçimi olarak oluşturduğu tesisleri ile hizmet vererek müşterilerine farklı bir hizmet anlayışı sunmaktadır.

21


TA R I H Ç E Ç A N A K K A L E

esi h p e C r i h a b l Seddü

Kadir Usta Kadir Yaşar Firma Sahibi

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Türk kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen İngiliz 9. Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır. 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu’na yapılan çıkartmayla Çanakkale Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkartma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir. Gelibolu Yarımadası’nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır. 5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür. Suvla Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Türk taburu, çıkartma birliklerinin ileri harekatını durdurmayı başarmıştır. İngiliz 9. Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur. Ertesi gün, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki İngiliz tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı. Türk

taarruzu, önlerindeki İngiliz kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra İngiliz 9. Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. tümen ve 9. Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır. Bu bölgedeki Türk taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, İngiliz 53. Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Türk taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır. Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi’nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi’nde ise Suvla Ovası’nın sahil bandından kalmışlardı. Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Türk mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir.

esi h p e C r a l a t r Anafa

22

Çanakkale’ye gelip peynir helvasının tadına bakmadan dönmek olmaz.. Ve peynir helvası denince akla gelen ilk isim hiç şüphesiz “Kadir Usta” ... 1979 yılından günümüze eşsiz ve değişmeyen katkısız tarifi ile Çanakkale halkı ve misafirlerine unutamayacakları bir peynir helvası sunmaya devam ediyor.

Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz ve Fransız birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur. Bu hedef lerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır. Taarruzun sol kanadında iki İngiliz tugayı, sağ kanadında ise beş Fransız taburu taarruza katılmıştır. Türk savunması İngiliz taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir. Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir. Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır. Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefik cephesini kırmıştır. Gün sonunda, müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir. Türk kayıpları 2.380, müttefik kayıpları ise 3.000’dir Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi’dir. 8 Mayıs’a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin “bağlantı noktası”, en soldan taarruz edecek olan bir İngiliz tugayıdır. Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir. Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır. Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekata girişememişlerdir. Türk ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Türk tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır. Balonlarla yapılan hava keşfi de Türk

mevzilerinin yerini saptayamamıştır. İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle kaşılaşarak durmuştur. Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi. Müttefik kaybı 6.500, Türk kaybı ise 2.000’dir. Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir. Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Türk cephesinin sol kanadından t Taarruz eden Fransız birlikleri yer yer Türk siperlerine girmişlerdir. Yarbay Selahattin Adil komutasındaki 12. Tümen’in karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir. Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Türk siperlerine girmiştir. İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Türk hatlarının kırılması önlenmiştir. Türk cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir. İzleyen 5 Haziran günü Türk 9. Tümen’in saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki 2. Tümen’in taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir. 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir. Üçüncü Kirte Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7.500, Türk kayıpları ise 4.500 yaralı, 4.500 şehittir. Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H. Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir. Böylece

Kaç senedir bu işle meşgulsünüz? Ailede bu işe ilk başlayan siz misiniz? Hayır, ilk başlayan ben değilim. 1979 yılında bu işi yapmaya başladım. Peynir Helvası imalatına başladığınızda sadece siz mi yapıyordunuz, yoksa daha önce de yapılıyor muydu? Yapılıyordu. Epey eskilere dayanıyor. Eskiden sütlerimizi helvacıya verirdik o sayede yardım ederken sonunda helvacı olduk. O günden bugüne devam ediyoruz. Yazın mı daha yoğun olursunuz, kışın mı ? Biz yaz-kış yoğun geçiriyoruz. Koyun sütü olduğu sürece yoğunluk devam ediyor. Kısaca nasıl yapıldığını anlatabilir misiniz? Bu koyun sütünden yapılır. Biz sabahları koyun sütünü köylerden kendimiz toplarız, peyniri kendimiz yaparız. Koyun sütü olmazsa bu iş olmaz, öbür sütlerden olursa bu lezzeti yakalayamayız. Tek şubeniz mi var, büyümeyi düşünüyor musunuz? Tek şubemiz var. Büyümeyi düşünüyoruz ama koyun sütü sezonluk olduğu için pek adım atamıyoruz. Avek Otomotiv hakkında ne düşüyorsunuz? Çanakkale’ye ne gibi katkı sağladı mı? Çok katkı sağladığını düşünüyorum. Üç ay gibi bir sürede özellikle Audi marka otomobiller Çanakkale’de bir hayli arttı. Hatta ben de Audi almayı planlıyorum.

23


TA R I H Ç E Ç A N A K K A L E gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı. Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur. 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür. 21 - Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedef leri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır.

Muharebelerde Fransız kayıpları 2.500, Türk kayıpları ise 6.000 kişidir

Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir. Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir. Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki 11. Tümen’in savunma bölgesidir. Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in 7. Tümen’i tarafından savunulmaktadır. Her iki tümen de tek tugaylıdır. Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür. 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Türk siperlerinin tümünde başarılı olmuştur. Bombardıman sonrasında Türk ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır. 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Türk karşı taarruzları başlamıştır. siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır. Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Türk taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır. 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in 5. Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki 3. Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı. Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölü-

24

münde taarruza geçilmiştir. Üç saat süren ve 60.000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüştür. Hazırlık ateşi ardından başlayan İngiliz taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir. Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Türk karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir. İkinci girişilen İngiliz taarruzu, Türk topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir. Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Türk siperlerinde tutunmayı başarmışlardır. İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5.800, Türk kayıpları ise 9.700’dür. Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Türk kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı. Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkartma yapmayı planlamıştır. Bu çıkartma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W. Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir. Ayrıca Türk savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı. Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı İngiliz birliklerinin taarruzuyla başlamıştır. İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır. Taarruzun ikinci günü girişilen İngiliz taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir. Sınırlı hedef lere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan İngiliz taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi’nde hiçbir askeri harekâta girişilmemesi emrini vermiştir.

57. Alay

Yalova Restaurant

Ertuğrul Sürgit Yalova Restaurant Sahibi 57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı olan Anzak Çıkarmasını durdurmak için 15 Nisan 1915 sabahı harekete geçen efsaneleşmiş Türk alayıdır. 19. Fırkaya bağlı üç alaydan biri olan 57. Alay, 1 Şubat 1915’de Tekirdağ’ın Yarkışla mevkiinde kurulmuştur. 57. Alayın komutanı Hüseyin Avni Bey’dir. 22 Şubat 1915’te 19. Fırka komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal tarafından 57. Alaya törenle sancağı verilmiştir. 57. Alay, bir gün sonra, 23 Şubat 1915’te Çanakkale’ye doğru yola çıkmış ve 25 Şubat 1915’te Eceabat’a gelmiştir. 19. Fırka’nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı’nın Enver Paşa tarafından kurulmasının ardından 57. Alay, yedek kuvvet olarak 26 Mart 1915’te Bigali Köyü’ne geçti. Bu tarihten 24 Nisan 1915 tarihine kadar 57. Alay, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni Bey tarafından sürekli eğitime tabi tutuldu ve Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde askeri eğitim ve askeri tatbikatlar yaptı. 57. Alay Bigali Köyü’ndeki eğitim ve tatbikatlarını sürdürdüğü sırada 5. Ordu tarafından yeri değiştirilmek istendi fakat düşman kuvvetlere çıkartmaların yapılacağı noktaya en yakın yerlerden biri olmasından dolayı Mustafa Kemal, 57. Alayın Bigali Köyü’nde kalmasında ısrarcı oldu ve bunda da başarı sağladı. Böylece 57. Alay, Bigali Köyü’nde kalmıştır. 25 Nisan 1915 sabahı, Mustafa Kemal, kendisine herhangi bir emir gelmiş olmamasına rağmen düşman çıkartmasını haber alır almaz kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı’na doğru hareket etmiştir. Conkbayırı’na hareket eden 3 taburu ve bir dağ bataryasını oluşturan yaklaşık 3000 subay ve askeriyle 57. Alay, bizzat Mustafa Kemal’in yönetiminde kendisinden çok daha büyük bir düşman gücüne karşı saldırıya geçmiştir. 57. Alay, çatışmalarda mevcudunun üçte ikisini kaybetmiş, savaşın ortasında takviye edilmiştir. 13 Ağustos 1915’te 57. Alay komutanı olan Hüseyin Avni Bey, karargâha düşen bir top mermisiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Hüseyin Avni Bey’in yerine atanan Binbaşı Hayri Bey, alayı Keşan bölgesinde konuşlandırmış ve alay, eksikleri giderildikten sonra 19. Tümenle birlikte 15. Kolordu bünyesinde Galiçya Cephesi’ne gönderilmiştir. 57. Alay, Galiçya Cephesi’nde büyük yararlılıklar göstermiş, alayın mevcudunun çok büyük bir kısmı buradaki çatışmalarda kaybedilmiştir. Mevcudu çok azalan ve sadece 1100 kişi kalan 57. Alay, cephe gerisine alınarak eksikleri giderildikten sonra yeniden cepheye alınmıştır fakat Rusya’da patlak veren Bolşevik Devrimi’nin ardından Galiçya Cephesi’ndeki savaş sona ermiştir. 15. Kolordu ise bu sefer Sina ve Filistin Cephesi’ne yollanmıştır. 57. Alay burada da çok faydalı olmasına rağmen İngilizler tarafından çembere alındığı için mevcudu iki gün içerisinde sadece 260’a düşmüştür. Megiddo Muharebesi sırasında ise 57. Alayın kalan mevcut esir edilmiştir. Bu kahramanların anısına o günden beri Türk ordusunda 57. Alay bulunmamaktadır. 57. Alay, dünya üzerinde en çok madalya sahibi olan alay olduğu için dünyanın en kahraman alayı olarak nitelendirilmektedir.

77 yıldır Çanakkale’nin lezzet durağı olan Yalova, balığın ve deniz ürünlerinin en iyi örneklerinin hazırlandığı çağdaş Akdeniz Mutfağı’nın tüm tatlarını sürekli yenileyerek sunuyor. Çanakkale limanının en güzel köşesinde, deniz kıyısında müdavimlerini en iyi şekilde ağırlıyor; kurduğu dostluklar ve paylaşımlarla kuşaklar boyu sürdürdüğü kültürünü ve geleneğini geleceğe taşımayı hedefliyor. Tarihinizi anlatabilir misiniz? Nasıl süreçlerden geçtiniz? Benim ailem Girit göçmeni. Çanakkale’ye geldiklerinde ilk Girit mahallesini kuran aile. Başta balcılık yapıyorlar fakat yeme-içmeyi de seviyorlar ve bu işe giriyorlar. Bizim ilk kuruluşumuz 1940… Ben de üçüncü kuşak işletmeciğim. İlk kurulduğunda tektekçi diye anılan meyhaneydi, sonra zamanla öğle yemekleri veren restorana dönüyor daha sonra da içkili hale geliyor. İlk kurulduğu yer burası mı? Gerçekten çok merkezi bir konumu var. Buraya 1972’de geldik. 1984’te ben babamı kaybettim ve ondan sonra işletme bize kaldı. O gün bugündür ben ilgileniyorum. Yalova ismi nereden geliyor? İlk Ziya’nın Yeri olarak anılıyordu bizim restoran... Yalova ismi de Gelibolu Yarımadası’nda Atatürk’ün kullandığı iki köy var. Biri de Bigalı köyü. Onun tam karşısında da Yalova köyü vardı. Orası da hastane olarak kullanılmış. Babamın çok yakın bir arkadaşı da Yalovalıymış ve babamdan rica etmiş. Babam da arkadaşını kırmayarak ismi Yalova olarak değiştirmiş. Çanakkale’de en ünlü restaurant neresidir diye sorduğumuzda hemen hemen herkes sizi işaret etti. Bunun bir sırrı var mı? Sürdürebilirlik konusundaki en

eski olan bizim restoranımız. İşimize gereken önemi de çok fazla veriyoruz. İşimizi seviyoruz ve uzun süredir bu işi yaptığımız için bilinirliliğimi çok fazla. En fazla hangi dönemde yoğunluk yaşıyorsunuz? Yaz mevsiminde çok daha yoğun oluyoruz. Çanakkale emekli şehri kışın o yüzden pek yoğun geçmiyor.

Kış mevsiminde size gelenlere hangi balıkları tavsiye edersiniz? Şimdi lüfer mevsimi bitiyor, pullu balıkların dönemi başlıyor. Bu ay itibariyle kalkan ve barbunya önem kazanacak. Çanakkale’nin en büyük farkı yakalanan balıkların tamamı burada çıkıyor. Türkiye’de en çeşitli ve en fazla balık Çanakkale Boğazı’nda... Çanakkale dediğiniz gibi kışın küçük bir şehir. Böyle bir şehre Avek Otomotiv’in yatırım yapması ne gibi katkılar sağlıyor? Çok önem taşıyor. Avek gibi kurumsal bir firmanın burada olması çok büyük bir şans. Ben kendi açımdan Avek’e gelen misafirleri sık sık ağırlıyorum. Restaurantın kapasitesi ne kadar? 200 kişiye kadar servis yapabiliyoruz. Başka şubeniz var mı? Bozcaada’da ilk şubemizi açtık. Geçtiğimiz yaz mevsiminde çok iyi bir sezon geçirdik.

25


TA R I H Ç E Ç A N A K K A L E

RK Süt Ürünleri

Kadir Tınmaz RK Süt Ürünleri Sahibi Dünyaca meşhur Ezine Peyniri’nin en iyi örneklerini sunan RK Süt Ürünleri, şirin Bayramiç ilçesinde yer alan fabrikasında üretim yapıyor. Bugün Türkiye’nin hemen hemen her köşesine peynir gönderen RK, katkısız ve lezzetli peynirleriyle sektörünün yükselen yıldızı olmaya devam ediyor. Tarihinizden bahsedebilir misiniz? Burası 1983 yılında iki ortakla kurulan bir işletme. Küçük bir atölyeden bugünlere kadar gelmiş köklü bir firma. 3-4 ton kapasiteyle başlayıp, bugün 30-40 ton üretim yapıyoruz. Ürün olarak Ezine peynirinin özelliğinden dolayı, hammaddeyi buradan alıyoruz. Ezine Peynirciler Derneği’ne üyeyiz. Neden Ezine peyniri? Kaz Dağları’nın bitki örtüsünden beslenen hayvanlardan elde ettiğimiz sütten yapıldığı için kendine has bir tadı var. Peynir çeşitleriniz nelerdir? Yöre olarak sadece Ezine peynirimiz var. Keçi, inek ve lor peyniri de üretiyoruz. Hangi şehirlere dağıtım yapıyorsunuz? Ağırlık olarak İstanbul’a yapıyoruz. Bunun haricinde hemen hemen Türkiye’nin her yerine ürün gönderiyoruz. Şubeleriniz var mı? Toptancılarımız var, onların vasıtası ile dağıtım gerçekleştiriyoruz. Özellikle yazın Bodrum’a otel ağırlıklı dağıtıyoruz. Avek’in Çanakkale’ye neler kattığını düşünüyorsunuz? Avek Çanakkale için çok büyük bir yatırım. Çanakkale’nin ismini çok daha fazla duyurduğunu düşüyoruz. Yeni yatırımlarınız var mı? Yatırım olarak hammaddeye önem veriyoruz. Kendimiz üretmeye özen gösteriyoruz. Küçük bir yerde büyümek mi daha kolay, yoksa büyük yerde mi? Bu sonuçta pazarlama ile alakalı. Küçük yerlerin avantajları çok daha fazla. İkili ilişkiler ve güven artınca, büyümeniz de hızlanıyor. Ezine peynirini diğer peynirlerden ayıran özellikler nelerdir? Damak tadı çok önemli. Bizim en büyük sıkıntımız farklı ürünlerin Ezine peyniri adı altında satılması. Bu bizim emeğimizi çalıyor ne yazık ki. Peki insanlar gerçek Ezine peynirini nasıl ayırt edebilir? Peynirin üzerinde Ezine Peynirciler Derneği logosuna bakarak ayırt edebilirler. Bu logoyu muhakkak kontrol etsinler.

26

ı Seyit Onbaş Seyit Onbaşı, Seyit Onbaşı, 1889 yılında Eylül ayında dünyaya gelmiştir. Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde yaşamıştır. Babasının adı Abdurrahman, annesinin adı, Emine olarak bilinmektedir. Seyit Onbaşı, 1909 yılında Nisan ayının başlarında askerliğine başlamıştır. 1912’de Balkan muharebelerine katılmıştır. Savaş bittikten sonra terhisi verilemedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi’nde göreve başlatıldı. Çanakkale Savaşları’nda göstermiş olduğu kahramanlıklarınla adını bir kez daha Türk tarihine yazılmıştır. 18 Mart Deniz Savaşı anında, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda ayakta kalan tek top vardı ve onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştur. Seyit Onbaşı büyük bir güçlükle 215 Okkalık olan bu ağır mermiyi üç kez tekrarlayarak namlunun ucuna sürerek bu kahramanlığınla Ocean gemisi büyük bir yara almıştı. Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne dönerek, sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğüne orada devam etmiştir. 1934 tarihinde yürürlüğe konulan soyadı yasası ile “Çabuk” soyadını almıştır. 1939 yılında hastalanarak akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Çanakkale Savaşları’nda Deniz Savaşları yapılırken Seddü’l-bahir açıklarında olan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü’lbahir tepesini sürekli bombardıman altına alarak Türk mukavemeti giderek azalmaya başlamışlardı. Kendilerini Allah’ın korumasına bırakıp Türk birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı çok istediklerine, kaçmak yerine son çabalarına kadar mücadele etmişlerdir. Bu arada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan yok etmiştir. İçlerinde sadece Seyid Ali Çavuş sağ olarak kurtulmuştur. Çavuş etrafındaki gördüğü manzara karşısında duyduğu üzüntü ile dünyada eşi olmayan az görülebilecek bir olay gerçekleştirmiştir. Duyduğu üzüntü ve acı ile normalinde üç kişinin bile çok zor kaldırabileceği 257 kiloluk bombayı olduğu yerden tek başına kaldırdı, taşıdı ve topun namlusuna sürerek ateşlemiştir. Bu mermiyi göndereceği yeri biliyordu. Queen Elizabeth gemisinin bacasından içeri girerek gemiyi ortadan ikiye ayrılarak batmıştır. bu olayda, 257 okkalık koca mermiyi kaldırmış ve doğaüstü gücünü göstermiştir.

27


K A PA K K O N U S U S E AT AT E C A

Yeni SEAT ATECA

Gerçek bir SUV, gerçek bir yaşam biçimi ve gerçek bir spor otomobil. SEAT’ın SUV sınıfındaki ilk temsilcisi olan ve günlük şehir yaşamı için mükemmel bir seçenek sunan SEAT ATECA, çok yönlülüğü, belirgin tasarımı, kullanıcılarına sunduğu dinamik sürüş keyfi, güvenlik ve konfor özellikleri ve yenilikçi yardımcı sistemleriyle sınıfının iddialı modelleri arasında yerini alıyor.

28

29


K A PA K K O N U S U S E AT AT E C A

İSMINI, SEAT GELENEĞINE uygun olarak İspanyol coğrafyasına ait İber Yarımadası’nın ortasında, Zaragoza’nın batısındaki ATECA kasabasından alan SEAT ATECA’nın tasarımı ilk bakışta dikkat çekiyor. Alışılagelen SEAT tasarım dili, trapezoit şeklindeki radyatör ızgarası ve farların özgün üçgen şekli gibi pek çok unsur, Leon’da olduğu gibi SEAT markasının tipik ikonlarını oluşturuyor. Bununla birlikte her ayrıntı, ATECA için özenle geliştirilerek yeni bir seviyeye çıkarılmış. ATECA’nın tasarımındaki her ayrıntıya yansıtılmış belirgin hatlar güçlü SEAT karakterini ortaya koyuyor. Geniş ve yüksek radyatör ızgarası kendine güveni ortaya koyarken, keskin şekilli farlar ve belirgin hava girişleri, ATECA’nın dinamik referansları konusunda şüpheye yer bırakmayacak şekilde tasarlanmış. Bu görünüş aynı zamanda ATECA’ya sağlamlık ve güvenilirlik sağlayan geniş ve kaslı bir duruş veriyor.

Belirgin bir çizgisi olan Full LED farlar ATECA’daki tipik SEAT özellikleri arasında, mükemmel parlaklığa sahip, tercihe bağlı full LED ön farlar bulunuyor. LED gündüz sürüş farların üçgen imzasıyla birleştiğinde yarattığı genel etki gözden kaçmıyor. ATECA’da sinyal lambaları da bu imzanın bir parçası.

30

SEAT ATECA’da gelişmiş teknoloji duygusal bir deneyimle birleştirilmiş; bunun bir örneği “karşılama ışığı”. Kapı kilidini açtığınız anda, dış aynalardaki LED ışıklar, ön kapıların altındaki alanı aydınlatıyor ve ATECA adı ve siluetini yere yansıtıyor.

İç kısım zarif spor karakteri yansıtıyor Dış tasarımla mükemmel bir uyum içinde olan iç mekan da, SUV sürücülerinin çok değer verdiği o eşsiz sağlamlık ve güvenlik duygusunu, dinamik bir karakterle birleştirmiş. Ana unsurlar arasında, yükseltilmiş oturma pozisyonu ve açıkça görülebilen aracın ön tarafı yer almakta. Kokpit, net bir şekilde sürücüye odaklanan yatay bir çizgiye sahip. Kontrol elemanları bir araya toplanmış, öte yandan büyüklüğü 8 inçe kadar yükselebilen bilgi-eğlence ekranı başta olmak üzere göstergeler de bir göz atınca görülebilecek mesafede konumlandırılmış. Işık, iç kısmın özel niteliklerinden bir başkası. Kapılardaki yeni ortam aydınlatması, yolcuların kişisel tercihlerini uyarlayabilmeleri için onlara sekiz farklı renk seçeneği veriyor.

Bol alan ve mükemmel mekan kullanımı 4,36 metre dış uzunluğuyla ATECA, standart konfigürasyonunda 510 litre, dört çekerli versiyonunda 485 litre olan bagaj bölümü ve azami iç uzunlukla, segmentindeki en iyi mekan kullanımlarından birini

sunuyor. Çift yük zemini eşyaları düzenli tutmaya yardımcı olurken, katlanabilir arka koltuklar bagaj bölümünden idare edilebiliyor ve iç mekanın kolay ve çok yönlü kullanımını garanti ediyor. Gövde, yalnızca geniş kapsamlı çok yönlülüğüyle değil, aynı zamanda hafif tasarımıyla da ön plana çıkıyor. İnanılmaz derecede sağlam olan ATECA’nın aynı zamanda sınıfındaki en hafif araçlar arasında olması, hem şehirdeki trafik koşullarında hem de şehir dışında çevik bir sürüş sunmasını sağlıyor.

Teknoloji – ATECA’daki yenilikçi vurgular Sürücü içeri adımını atar atmaz çalıştırma düğmesinin etrafındaki aydınlatılmış halka, kalp atışı gibi aydınlanarak, adeta ATECA’nın yeni bir yol macerasına hazır olduğuna işaret ediyor. SEAT Sürüş Profili, ATECA’yı mevcut sürüş durumuna, yol koşullarına ve kişisel tercihlere uyarlamak üzere, merkezi gösterge paneli üzerinde Normal, Spor, Eco, ve Kişisel profilleri sunan Sürüş Deneyimi Kumandası ile kullanıma hazır hale getiriyor. Dört çeker olan ATECA modelleri, Kar ve Offroad profillerinin yanı sıra Yokuş İniş Desteği fonksiyonu gibi ek desteklere sahip. Bir başka pratik özellik de, bir ayak hareketiyle açılabilen ve aynı şekilde kapatılabilen elektrikli bagaj kapağı.

31


S Ö Y L E Ş I M Ü R Ş I T U N AT

Amaç güvenilir bir algı yaratmak

Sektörünün öncü isimlerinden olan aynı zamanda Oto Plan’ın kurucusu Mürşit Unat’la birlikte araç kiralama dünyasının dünü ve bugününü konuştuk. R Ö P O R TA J : A H M E T A R M A Ğ A N

Mürşit Bey, filo kiralama deyince akla ilk gelen isimlerden birisiniz. Bize kuruluş hikayenizden biraz bahsedebilir misiniz? Aslında söze Do-car ile başlamak lazım. Ben 90’lı yılların başında Rusya’da iş yapıyordum. Burada ilk kez, yabancı firmaların kiralık araç peşinde olduğu ve inanılmaz fiyatlar ödedikleri günlere denk geldim. O dönem Sovyetler Birliği olan Rusya’da Lada marka araçlar oldukça ucuz olmasına rağmen, yabancı firmalar aylık 800 dolara araç kiralıyordu. O zamanlar, “neden bu araçları almıyorlar da kiralıyor?” durumunu aklım almamıştı. Görüştüğüm bir kişi bu duruma gayet mantıklı bir açıklama getirdi. 60-70 ülkede faaliyet gösterdiklerini söyledi. Her girdikleri ülkede; ofis, otomobil vs. gibi masraf ları dışardan aldıklarını anlattı. Bazı ülkelerde otomobilin pahalı, bazı ülkeler de ofislerin daha yüksek fiyatlarda olduğunu belirtti. “Biz de bunu bütçemize yazarız, fiyatlandırma politikamızı belirleriz ve ona göre çalışırız, bu sebeple her yerde araçları kiralamayı tercih ediyoruz.” dedi. O anda kafamda şimşek çaktı. 1996 yılında Türkiye’ye döndüm ve kiralama işine girmeye karar verdim. İlk defa isminde “operasyonel filo kiralama” olan ve o zamanki adıyla Do-car’ı kurduk. Ben o sıralar daha çok tekstil hammadde sektöründeydim. Do-car, 2001 yılına kadar büyük başarılar kaydedemedi. 700-800 adetlik bir filo ile bir-iki büyük kontrat aldı. Fakat 2001 yılında yaşanan o krizden sonra talepler çok arttı. Bir ilaç firması, üç ilaç firmasını getirdi. Bir banka, dört bankayı getirdi derken, biz sektörden birden bire operasyonel filo kiralamanın tek ismi haline geldik. 2002 – 2006 yılları arasında Do-car, her yıl 2-3 kat büyüdü. O sırada tek büyüyen biz değildik. Rakiplerimiz vardı. Intercity ve Derindere kurulmuştu onlar da büyüdü. Aslında

32

sektör büyüdü ve 2005 yılı sonunda 50 binlere ulaştı. Sonra baktık ki bu sektör dünyada daha çok bankaların ve finans şirketlerinin kontrolünde, bizdeki sermayeler de bu yapılara göre sınırlı. Talebin günden güne arttığı bir dönemde, ortak almaya karar verdik. 2005 yılında Kuveytli bir yatırımcıyla anlaşarak Do-car’ın hisselerinin büyük bir kısmını sattık. Şirketi asıl satma sebebimiz, işin tamamen çeviremeyeceğimiz bir noktaya gelmiş olmasıydı. O zamanın şartları için doğru verilmiş bir karardı. Şirketi yabancılara sattığınızda rekabet gereği bir kanun vardı ve beş yıl tekrar bir girişimde bulunamıyordunuz. 2007’de bu işe ara vermekle birlikte bu süreçten sektörle bağlarımı koparmadan 2012 yılında Oto Plan’ı kurduk. Oto Plan’la birlikte nasıl bir strateji belirlediniz. Buna bağlı olarak sektörde kendinizi nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz? Do-car’ı satmaya karar verdiğimizde sektördeki araç sayısı 50 binlerdeydi. Şimdilerde pazar 300 bine ulaştı. Herhalde önümüzdeki birkaç yıl içinde 500 - 600 binleri bulacak. “Yaptığımız iş en iyi bildiğimiz iş” diyerek, temkinli ilerliyoruz. Oto Plan’ı kuralı dört buçuk yıl oldu ve 6.500 aracı geçtik. Kaliteli bir müşteri portföyümüz var. Fazla agresif bir tavır içinde değiliz. En büyük olmak gibi bir derdimiz yok. Güvenilen ve düzgün bir firma algısı yaratma çabası içindeyiz...

Bu alanda farklı faaliyetleriniz, ortalıklarınız var mı? Evet var. Avrupa’da çokça kullanılan bir sistem olan “car sharing (otomobil paylaşım)” kavramının en başarılı örneklerinden biri YOYO’ya ortak olduk. Aslında kısa dönem kiralama işinden ziyade, saatlik paylaşım işine YOYO ile ağırlık verip bu markayı Türkiye ve yurtdışında daha da büyütmek istiyoruz. Klasik kiralamanın önümüzdeki dönemlerde azalacağını ön görüyoruz. İşin biraz daha paylaşım sistemine döneceğini düşünerek Oto Plan’la birlikte yatırımlarımıza YOYO ile devam edeceğiz. Geçmişte firmaların kendi bünyesinde satın aldığı şirket araçları olurdu. Son yıllarda filo kiralama bu kavramı neredeyse yok etti. Bu sistem ne denli avantajlar sağlıyor ki herkes kiralamayı tercih ediyor? Size şunu söylemeliyim. Bugün Türkiye’deki ilk 100 içinde olan birçok firmayı kiralamaya geçiren bizleriz. Finans müdürleriyle değer hesaplamaları yaparken, satın alımlarla ilgili masraf larını birer birer anlattık. Hatta o yıllarda kendi araçlarından ziyade kendi tamir alanları dahi vardı. Biz bu firmaları kiralama sistemine geçirerek onları tüm bu masraf lardan arındırarak yüklerini hafif lettik. Otomobil pazarı her geçen gün büyüyor. Filo kiralama bu pazarın ne kadarını oluşturuyor? Sizin açınızdan geçtiğimiz yılı değerlendirmek gerekirse neler söyleyebilirsiniz? Hafif ticari araçlar mevzuatlardan dolayı ne yazık ki kiralanamıyor. Bu sistem dünyada sadece Türkiye’de yürürlükte ve kesinlikle değişmeli. Otomobil için konuşursak, satışların yüzde 25’i

Biz bir danışman gibi çalışıyoruz ve firmanın yapısına bakıyoruz. Finansman bölümüyle ortak bir çalışma yürütülüyor. Sektörün belli başlı benchmark’ları var. Yani rakip firmalar ne kullanıyor, elemanların talepleri hangi yönde, gibi sorularla optimum sonuçlar buluyoruz.


S Ö Y L E Ş I M Ü R Ş I T U N AT

AMERİKAN ROTARY VAS ONAYLI LİFTLERİMİZ

Klasik kiralamanın önümüzdeki dönemlerde azalacağını ön görüyoruz. İşin biraz daha paylaşım sistemine döneceğini düşünüyoruz.

Dünyanın En Büyük Hidrolik Lift Üreticisinden, 5 YIL GARANTİ

filolara yapılıyor. Bu dünyada yüzde 30 – 45 civarlarında ve zaman içinde bu oranlar daha da artacak. Burada günlük kiralama ve filo kiralama firmaları önemli oyuncular... 2017’ye baktığımızda pazarla ilgili öngörüleriniz nelerdir? 2017’de bence perakende satışları düşecektir. Ekonomik şartlar, ÖTV zammı, devalüasyonu göz önünde tutarsak, bunlar hep fiyatların artışına önemli etkenler. Biliyorsunuz özellikle 2016’nın son çeyreğinde ÖTV dedikoduları çıktığından beri talepler öne çekildi. Talebin öne çekilmesinde özellikle Ekim, Kasım ve Aralık ayında satılması gerekenden fazla araç satıldı. O bakımdan bu senenin ilk altı ayında satışların çok düşük olacağını düşünüyorum. Bu toplamda geçen senenin yüzde 15-20 gibi bir oranın altında kalabilir. Uzun dönem filo ise bunlardan çok etkilenmez ama bir miktar hissedilebilir. Sektörün her geçen gün büyümesiyle yüzlerce firmada bu işi yapmaya başladı. Sizin kiralama yapacak firmalara önerileriniz neler olabilir? Öncelikli olarak nelere dikkat etmeliler? Biz aynı zamanda bir danışman gibi çalışıyoruz ve firmanın yapısına da bakıyoruz. Bu da şöyle oluyor, aslında finansman bölümüyle ortak bir çalışma yürütülüyor. Firmanın büt-

34

çesi vs. Sektörün belli başlı benchmark’ları var. Yani rakip firmalar ne kullanıyor, elemanların talepleri hangi yönde, gibi sorularla optimum sonuç bulunuyor. Tabi yakıt sarfiyatı da çok önemli. Çünkü Türkiye’de hem dünyanın en pahalı otomobillerine biniyoruz hem de en pahalı yakıtını kullanıyoruz. O bakımdan mutlak suretle firmanın ihtiyacına göre en ekonomik modeller seçilmeli. Kira + yakıt olarak bir maliyet analizi yapılmalı ve benchmark’lar dikkate alınarak buna göre formüle edilmeli. Dizel-otomatik araçlara kiralama sektöründe büyük bir talep var. Ben otomatik vitesli modellere olan talebin devam edeceğini fakat dizele olan talebin bir miktar düşüp elektrikli araçlara geçiş olacağına inanıyorum. Biliyorsunuz hibrit bazı modellere ÖTV desteği geldi ve fiyatlar düştü. Türkiye’de üretimin desteklenmesi adına doğru bir uygulama oldu. Buradaki en önemli konu ise modern bir otomobilin Türkiye’de üretiliyor olması ve bu gerçekten de gurur verici. Otoplan’ı diğer kiralama şirketlerinden ayrıcalıklı kılan nedir? Firmaların sizi tercih etmelerindeki nedenlerden bahsedebilir misiniz? Oto Plan’ın arkasında çok büyük bir birikim var. Sektörün kurucu birikimi var. İlk günden beri bu işin içinde olduğumuz için

Oto Plan; firmaların talepleri nedir? Önce bunu analiz eder. Oto-plan’ın en hakim olduğu konu. Oto Plan bir firmaya istediği aracı kiralamaz, önce o firmanın ihtiyacını belirler, ortak bir karar verir ve optimum hizmeti sunar. Oto Plan’ın müşteri portföyü gün geçtikçe genişliyor. Oto Plan’ı kurduğumuzda iki şeye dikkat ettik. Birincisi, sektördeki geçmişimize bakarak biz eski arkadaşlarımızı davet mi edeceğiz? Eğer ki bu yöntemi kullansaydık, tecrübeli bir ekiple başlıyor olacaktık ve rakip firmaların portföylerini de öğrenecektik. Fakat biz buna hiç tenezzül etmedik. Biz, sıfırdan başlayarak kiralamaya yapmayan firmaları bulup ikna ettik git gide filolarımızı büyüttük. Yavaş yavaş büyüdük ve genişledik. Bir süre sonra eski çalıştığımız firmalar da bizlere geri dönmeye başladı. Avek Otomotiv’le nasıl bir iş birliğiniz var? Özellikle Vokswagen araçları AVEK’le çalışarak alıyoruz. Çok iyi bir dostluğumuz var. Çok başarılı ve istikrarlı bir şekilde büyüyen bir firma. O yüzden AVEK’ten son derece memnunuz. Filomuzun yarısından fazlası Vokswagen, özellikle Golf ve Passat çoğunlukta. Diğer kiralama şirketleri gibi Jetta’ya çok fazla yönelmedik. Golf ve Passat ile çok iddalıyız.


G E Z İ G Ü N E Y K O R E & J A P O N YA

Uzak doğu’nun incisi

Şüphesiz dünyanın en ilgi çekici noktalarından biri olan Uzak Doğu’nun en merak edilen ülkeleri Japonya ve Güney Kore’ye doğru yola çıktık. Mimarisinden, yemeklerine, insanlarından atmosferine Uzak Doğu, unutulmayacak bir deneyim. YA Z I : H AT I C E İ R E M G Ü N E Ş

SEYAHAT ETMEK BIR TUTKU... Japonya ve Güney Kore, Türkiye vatandaşlarından vize istemiyor. Yani pasaportunuzu alıp hiç bir ön prosedüre gerek duymadan gitmeniz mümkün. Birinci güne Seul'de küçük bir şehir turuyla başladım. İlk durağım Joseon Hanedanı döneminden günümüze kadar gelen geleneksel Kore Evler’nin bulunduğu Namsangol Hanok Köyü oldu. Ardından 30 bin adet küçük mağaza ve 50 bin civarında irili ufaklı imalathanenin bulunduğu Namdaemun Pazarı’nı ziyaret ettim. Burada yerel fast-food tarzı yemekler bulmak mümkün. Yol arkadaşlarım çok cesaret edemese de, ben bir kaç farklı sokak yemeğinin tadına baktım. En ilginci ise dondurma gibi çubukla servis edilen “Odeng” oldu. İçinde balık ve yengeç bulunan bu yemek, krep gibi ve sac üzerinde pişiriliyor. Piştikçe katlanarak dikdörtgen bir form alıyor. Lezzeti çok Türk yemekleriyle benzeşmese de, ben beğendim. Burada alışveriş yapmakta mümkün, fakat alabileceğiniz şeyler yosun, kurutulmuş mantarlar ve bitkiler. Et-balık ürünleri ve gene kurutulmuş larvalar. Tahmin edeceğiniz üzere ben birkaç “I Love Korea” tişörtü

36

alıp çıktım. Seul’un güzel yanı bu kadar modern yapılaşmanın arasında eski yapıları korumuş olmaları. Namdaemun Pazarı’na 100 metre mesafede, gökdelenlerin arasında, Sungnyemun Kapısı’nı görmek mümkün. Gün batımı yaklaşırken Seul’ün doyumsuz manzarasını seyredebileceğiniz Namsan Tepesi’ne doğru ilerledim. Burada partnerinizle aşkınızı simgeleyecek bir kilidi de bırakabilirsiniz. Güney Kore’deki tek günüm böyle geçti ve sabah erken saatlerde Tokyo uçağıyla Japonya’yadaydım. 868 yılına kadar Edo adı ile tanınan şato kenti, Şogun yönetimine son veren Meiji adlı Japon imparatorunun sarayını buraya taşıması ile adını “Doğu’nun Başkenti” anlamına gelen Tokyo ile değiştirmiş. Büyük bir kısmı Kanto depreminde ve Amerikan bombardımanı ile yıkılmış olan şehir, 1950’lerden sonra hızla gelişerek, dünya çapında bir iş merkezi ve kültür odağı olmuş. Tokyo, Asakusa’da Japonya’nın en yaygın iki dini olan Budizm ve Shinto’nun mabetleri yer alıyor. Mabetlerde irili ufaklı yerlerde tütsüler yakılıyor ve çıkan dumanın hastalıkları iyileştirdiğine inanılıyor. Ardından Shinjuku Bölgesi’nde yer alan

Japon Hükümeti’nin sembolü olan Tokyo Metropolitan Hükümet Binası’nın 45. katından Tokyo’nun eşsiz manzarasını izleme şansını yakaladım. Gece otele geçtikten sonra Shinjuku’da biraz dolaşma fırsatım oldu. Tesadüfen bulduğum bir restoranda inanılmaz lezzetli sushi’ler yedim. Bir sonraki gün UNESCO Dünya Koruma Mirası listesindeki Nikko bölgesine doğru yola çıktım. Önce 15 bin el işçisi tarafından Toshogu Mabedi’ni ziyaret ettim. Dünyaca bilinen efsane “üç maymun” ilk defa bu tapınağın ince oyma işçiliği duvarlarında işlenmiş. Üç maymun felsefesini kısaca şöyle açıklayabiliriz “kötüyü konuşmamak, kötüyü görmemek ve kötüyü duymamak”. Bir sonraki hedefim Kutsal Nantai Volkanı’nın eteklerinde yer alan, sönmüş lav akıntıları ile oluşmuş muhteşem Chuzenji Gölü oldu. Hemen göl kenarında yer alan bir restoranda geleneksel sofra düzeniyle yediğim öğle yemeğinin ardından, virajlarla dolu muhteşem bir yol olan Irohazaka’dan ilerleyerek bir sonraki hedefime, Kegon Şelaleleri’ne doğru yola koyuldum. “Iroha” eski Japon alfabesinin ilk üç hecesi anlamına geliyor, “zaka” ise viraj demek. Irohazaka yolu 48 virajdan

oluşuyor ve her bir viraj, eski Japon alfabesinin bir hecesini temsil ediyor. Muhteşem güzelliğiyle beni büyüleyen Kegon Şelaleleri, yerel halk arasında kötü bir şöhrete sahip. Yıllar boyunca özellikle bu şelalede bir çok intihar gerçekleşmiş. Güzelliği kadar tarihiyle de çarpıcı bu deneyimden sonra Tokyo’ya geri dönüş yolu başladı. Saat 18:00 gibi geri döndüğüm Tokyo'da trafik kesinlikle İstanbul’u aratmadı. Hatta özletti... Durum böyle olunca metroyu tercih ettim. İlk dikkatimi çeken şey ise “sadece kadınlar” yazan pembe afişler oldu. Öğrendim ki sabahları aşırı yoğun olan saatlerde sadece kadınlar için bir tren ayırıyorlar. Üçüncü günümü ünlü balık pazarı olan Tsukiji Market’te geçirdim. Seul’de bahsettiğim pazardan çok daha büyük. Binlerce farklı balık, bitki, tatlı çeşidi bulmak mümkün. Bir başka gözüme takılan detay ise benzin

istasyonlarında pompaların tavandan sarkarak alandan tasarruf edilmesiydi. Tsukiji Market’ten sonra dünyanın en kalabalık yaya yolu olan ayrıca Hachiko adlı köpeğin hikayesinin yaşandığı, 10 şeritlik araç, beş şerit yaya yolunun kesiştiği, yoğun saatlerde aynı anda 2 bin 500 kişinin karşıdan karşıya geçtiği meşhur kavşağa geldim. Hachiko’ya gelince, bu vefalı köpek sahibini her gün metro istasyonuna kadar uğurlayıp akşam eve geri döneceği zamanda tekrar aynın noktada karşılıyormuş ta ki bir gün sahibi kalp krizi geçirip hayatını kaybedene kadar. Bundan habersiz Hachiko son nefesini verene kadar dokuz yıl boyunca sahibini aynı yerde beklemiş. O noktaya da bu sadık köpeğin heykeli dikilmiş. Bir sonraki günüme Kyoto’yla başladım. Saatte 300 km’ye kadar çıkabilen süper ekspres trenle yola çıktım. Kyoto, UNESCO

Dünya Koruma Mirası Listesi’nde bulunuyor ve ülkenin kutsal ve ruhani başkenti kabul ediliyor. İlk durağım, adı altın köşk anlamına gelen Kinkakuji tapınağı. Gerçek olduğuna inanmakta zorluk çektiğim bu yapı, daha önce akli dengesi yerinde olmayan bir rahip tarafından yakılmış ve aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. İkinci durağım ise, Nijo Kalesi. Kale avlusunda yürüdüğünüzde bülbül sesi çıkartan özel çivilerle inşa edilmiş. Bu ses hem kulağa güzel geliyor, hem de izinsiz girenlerin kale içine sızmasını engelliyor. Nijo Kalesi’nin ardından tüm Kyoto’yu tepeden izleme fırsatı sunan, dev terası ile ünlü “saf su” anlamına gelen Kiyomizu Tapınağı’na doğru yola koyuldum. Kutsal sayılan suyu, tapınağın hemen altında bulunan, her birinin farklı bir dileği yerine getirdiğine inanılan üç çeşmeden içmek mümkün. Özellikleri ise sağ-

İlk durağım Joseon Hanedanı döneminden günümüze kadar gelen geleneksel Kore Evler’nin bulunduğu Namsangol Hanok Köyü oldu.

37


S ÖYLEŞİ ÖZG ÜR TE ZER

Sektöre güç katan değer

ülkenin büyümesine hem ihracatı ile hem iç pazarı ile çok büyük katkı veriyor. Ancak buna rağmen bir yandan da kredi kısıtlamaları ile, ÖTV oranlarının çok sıkça yükseltilmesi ile frenlemeye çalışılan bir sektör durumundayız. Oysa son 10 yılda dış ticaret fazlası veren bir sektörüz, sadece 2016 yılında 2 milyar USD fazla verdik. Bir süredir yükselme eğilimindeki kurlar ile birlikte gelen ÖTV artışının 2017 yılında sektörü bir miktar yavaşlatacağını düşünüyoruz. Herkes gibi otomotiv oyuncuları da

Türkiye’de otomotiv yetkili satıcılarını temsil eden tek sivil toplum kuruluşu olan OYDER Genel Sekreteri Özgür Tezer'le faaliyetlerini ve sektörün geleceğini konuştuk.

OYDER, 986 yetkili satıcının her mecrada temsiliyetini gerçekleştirmekteyiz, bugünkü teşkilatımız 15 milyar TL’lik yatırımla 5 milyon m2’ye yayılmış, 80 bin çalışanın direk istihdam edildiği bu yapıda bileşenleri ile beraber 150 bin kişiye iş imkanı sağlıyor.

R Ö P O R TA J : A H M E T A R M A Ğ A N

Özgür Bey kendinizden biraz bahseder misiniz, otomotiv dünyasına nasıl girdiniz? Neler yaptınız? Otomotiv sektöründe 1997 yılında çalışmaya başladım. Kısa bir süre Honda ve Volkswagen bayilerinde yöneticilik yaptıktan sonra 1998 yılında Peugeot markasında Bölge Müdürü olarak görev aldım. 11 yılın sonunda Peugeot’dan Filo ve Özel Satışlar Müdürü pozisyonundayken ayrıldım ve bir denizcilik firmasında Genel Müdür olarak üç yıl çalıştım. Fakat otomotiv o kadar ruhumuza işlemiş ki denizcilik yaparken aynı zamanda otomotiv yetkili satıcılarına da danışmanlık yapmaya devam ediyordum. Bu süreçte danışmanlık hizmeti verdiğim Ilısal Grup bünyesine geçerek ve iki yıla yakın perakende tarafta yöneticilik yaparak sektörün başka bir yüzünü yaşama fırsatı buldum. Önemli bir deneyim olduğunu söylemek istiyorum çünkü markalarda çalışırken yaşadıklarınız ile işin ticaret tarafında yaşadıklarınız gerçekten çok farklı. Her ne kadar birbirlerini tamamlayan unsurlar olarak görünse de bir ticaret gerçekleştirmek özel bir yetenek gerektiriyor. Bir aracı satabilmek, ona servis ve yedek parça hizmeti sağlayabilmek ve bunları yaparken müşterinizi de memnun edebilmek, aynı zamanda finansı yönetmek, hedeflerinizi tutturmak için insan üstü gayret gösteren ekibi motive etmek, yapılan yatırımın ve alınan risklerin karşılığında kâr üretebilmek gibi çok kolay olmayan görevler ancak bir yetkili satıcıda çalışanların anlayabileceği konular. Bu görevi icra ederken OYDER Başkanı olan değerli Şükrü Ilısal beni OYDER'e davet ederek bugünkü pozisyonu teklif etti ve neredeyse önümüzdeki günlerde bu görevimde beş yılı doldurmuş olacağım. Uzun yıllar ticari şirketlerde yöneticilik görevi yaparken, bir anda çok önemli bir STK’da çalışmaya başlamak enteresan oldu. Çünkü STK’lar yapıları gereği şirketlerden farklı amaçlar hedefleyen yerler. Burada birileri tarafından verilen belirli süreli hedefler yok, tam aksine belirsiz süreli ve olaylara göre şekillenen hedefler söz konusu. Bunlar

38

günlük hatta saatlik bile olabilirken yıllara yayılmış hedeflerde oluyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki bir sivil toplum kuruluşunda görev almak çok büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Temsil ettiğiniz yüzlerce ticari işletmenin, on binlerce çalışan arkadaşlarımızın ve markalarımızın her biri için projeler geliştirip bir değer yaratmak hem çok keyifli hem de önemli bir sorumluluk. Bize OYDER’in faaliyetlerini anlatabilir misiniz? Öncelikle OYDER-Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği, Türkiye’de otomotiv sektörünün tüketici ile temasını sağlayan tüm otomotiv yetkili satıcılarını temsil eden tek sivil toplum kuruluşu durumundadır. Biz bu STK’da 986 yetkili satıcının her mecrada temsiliini gerçekleştirmekteyiz. Bbugünkü teşkilatımız 15 milyar TL’lik yatırımla 5 milyon m 2’ye yayılmış, 80 bin çalışanın direk istihdam edildiği bu yapıda bileşenleri ile beraber 150 bin kişiye iş imkanı sağlıyor. Bu rakamlar ne kadar önemli ve büyük bir yapı olduğumuzu da gösteriyor. 1989 yılında temelleri atılan OYDER bu dönemden itibaren faaliyetlerini aralıksız olarak sürdürüyor. Meslektaşlarımızın gelişimine katkı sağlamak amacıyla toplantılar, çalıştaylar, konferans, kongre ve eğitimler organize ediyoruz. Otomotiv yetkili satıcılarının hükümet, devlet ve bürokrasi ile ilişkilerinde aracı rolü üstlenerek Yetkili Satıcılar adına talepleri dile getiriyor, tebliğ, yönetmelik, genelge ve kanun çalışmalarına görüş ve yorumlarımızı bildiriyoruz. 2005 yılında CECRA’ya (Avrupa Federasyonu Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği) gözlemci üye olarak, AB’de Türkiye otomotiv yetkili satıcılarını temsil etmeye devam ediyoruz. Bu sene 7.sini gerçekleştireceğimiz OYDER Otomotiv Kongreleri ile her yıl başka bir gündem ile meslektaşlarımıza işlerini geliştirebilmeleri, geleceğin nasıl

şekilleneceği ve işlerimizi daha iyi nasıl yapabileceğimizi göstermeye çalışıyoruz. Kongrelerimizi kaçıranlar üzülmesinler çünkü www.oyder-tr.org adlı web sayfamızdan tümünü bularak izleyebilir ve gerçekten çok değerli bilgileri edinebilirler. Kongre dışında her yıl en az dört kez yaptığımız ve 2017 Ocak ayında da İzmir’de 30.sunu düzenlediğimiz bölge toplantıları ile meslektaşlarımızla bir araya geliyor çok değerli konuk ve konuşmacılar ile bilgilendirmeler yapıyoruz. 2014-2015 döneminde “İş Hukuku” konusunu ve 2016 itibarı ile de “Şirket içi Suistimaller ve İç Denetim” konularını işleyerek bir fayda ve değer yaratmaya çalışıyoruz. Bir yandan da yayıncılık yapıyoruz, Otoban isimli dergimizle gerek ülkemizden gerekse yurtdışından birçok konuda güncel bilgileri paylaşıyoruz. Üç yıl önce bir mesleki kütüphane oluşturalım fikri ile başlayan süreçte beş tane çok değerli mesleki ve akademik kitaplar yayınladık. Bu senede iki kitap daha hazırlıyoruz. Birisi bölge toplantılarımızda işlediğimiz suistimaller ve iç denetim konusunun kitaba uyarlanması ve diğeri de bizi çok heyecanlandıran mesleğimizi anlatan ve Türkiye’nin kültürüne de katkı sağlayacak bir eser olacak “Türkiye’de Otomotiv Sektöründe Bayilik Sisteminin Doğuşu ve Gelişimi” kitabımız. Bu kitapta, sektörün duayenleri olan ağabeylerimizden bu işe nasıl başladıklarını, bu süreçte neler yaşadıklarını, anılarını, hayatlarını anlatarak gelecek kuşaklara aktaracakları bir hazineyi yayınlamayı hedefledik. OYDER’in sağlamış olduğu katma değerler ile gerçek bir sosyal sorumluluk örneği yarattığını düşünüyorum. Gerçekten daha anlatılacak çok şeyimiz var ama bunlar bile bir STK olarak ne kadar çok çalıştığımızı anlatıyor zannediyorum. Geçtiğimiz yıla baktığımızda, Türkiye’de ve dünyada otomotiv piyasası hem üretim hem de satış anlamında nasıl bir süreç geçirdi? 2017’den neler bekliyorsunuz? Ne

gibi değişiklikler öngörüyorsunuz? Otomotiv sektörü dünyanın en önemli sektörlerinden birisidir. Yapılan bir çalışmaya göre, Otomotiv sektörü toplam yatırım ve harcamaları düşünüldüğünde ve bir ülke olarak kabul edilseydi toplam değeri ile dünyanın 7. Büyük ekonomisi olabilecek bir büyüklüğe denk geldiği sonucu çıkmıştı. 2016 yılında dünyadaki satışlar 97.5 milyon adede ulaşacak ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu rakamın 120 milyon seviyesini geçmesi bekleniyor. Bu kadar büyük rakamlara ulaşan sektör aynı zamanda daha çevreci olmak üzere de önemli yatırımlar yapıyor. 10 yıl önceki bir araç ile bugün üretilen araçların çevreye yaydığı zararlı gazların min.yüzde 15 oranında daha az olduğunu görebiliyoruz. Elbette bu çalışmalar sadece çevre odaklı değil aynı zamanda tüketicinin de konforu ve güvenliği ön planda keza daha hafif ama daha dayanıklı malzemeler ile çevre ve insan güvenliği arttırılırken aynı zamanda konfora yönelik çalışmalarda pazara sunulmaya başlandı. Havacılık ve uzay sektöründen sonra içinde en yüksek teknolojiyi

barındıran sektör olarak otomotiv öne çıkıyor ki bugün otomobillerin toplam üretim maliyetleri üzerindeki dağılıma göre yazılım ve bağlı ürünler yüzde 40’ların üzerine çıkmış durumda. Önümüzdeki yakın geleceğe baktığımızda da otonom sürüşe sahip araçların hayatımıza girmesi ile beraber sektörün yönü de bir miktar daha değişmiş olacak. Bunu ardından menzil sorunu çözülmüş elektrikli araçlar ve yeni satın alma trendleri de yine yüksek teknolojinin sektöre etkileri olacaktır. Ülkemizde, dünyada üretilen araçların yüzde 1.5’ini en yüksek kalite ile üretmeyi başaran, 2016 yılında 1.5 adede yakın toplam üretim gerçekleştiren ve 1.1 milyon adet ihracat ile 24 milyar USD gelir elde eden çok başarılı bir sektör haline gelmiş durumdayız. Sektörün ana üreticisinden yan sanayicisine, distribütöründen bayi sistemine kadar toplam 400 bin kişiye istihdam sağlayarak ayrıca önemli bir işlevi de bulunmaktadır. 2015 yılında ağır vasıta dahil 1.011.000 adet satış yaptığımız iç pazarımız 2016 yılını da 1.007.000 seviyesinde kapatarak önemli bir noktaya ulaşmış durumda. Sektörümüz

2017 bütçelerini yeniden yapmak durumunda kaldılar çünkü böyle bir kur artışı ve hiç hesapta olmayan ÖTV artışı beklentilerin de aşağı yönlü revize edilmesine sebebiyet verdi. Bu aşamada bugünkü durduğumuz yerden bakarak pazarda adetsel olarak yüzde 5-10 arasında bir daralma olabileceğini düşünüyoruz. Ancak kurlar ve Türkiye’nin dinamikleri o kadar hızlı hareket ediyor ki bütçeler ve adetsel tahminlerimizi 2017 yılında her ay yeniden gözden geçirmek durumundayız. Son dönemde kamu tarafında görüştüğümüz ilgili her yöneticiye 21 milyon adet motorlu kara taşıtı içinde ekonomik ömrünü tamamlamış 3.5 milyon 16 yaş üstü araç olduğunu ve AB ülkelerinde olduğu gibi sürekli bir hurda teşvikinin ülkemizde de uygulanması gerektiğini anlatıyoruz. Bu yönde tüm sektör dernekleri olarak ilgili kurumlarla görüşlerimizi sıklıkla paylaşıyoruz. TÜİK'in açıkladığı 2016 Ocak-Aralık rakamlarında ülkemizdeki ortalama araç 2 yaşının 12.9 olduğunu gördük, bu rakam AB’de 7-8. Eski teknolojili, yüksek yakıt tüketen, çevreye daha zararlı, önemli hayati ve yaralanmalı kazalara sebebiyet veren araçların karayollarımızdan kaldırılması gerekliliği açıkça görülüyor. Hızlı çıkarılabilecek bir ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar ile ilgili bir yasa ile pazardaki daralmayı en aza indirmekte mümkün olabilecektir kanaatin-

OYDER, 986 yetkili satıcının her mecrada temsiliyetini gerçekleştirmekteyiz, bugünkü teşkilatımız 15 milyar TL’lik yatırımla 5 milyon m ’ye yayılmış, 80 bin çalışanın direk istihdam edildiği bu yapıda bileşenleri ile beraber 150 bin kişiye iş imkanı sağlıyor.

39


S ÖYLEŞİ ÖZG ÜR TE ZER deyim. Türkiye’deki yetkili satıcı ağı her gün artıyor. Nitelikli bir yetkili satıcı olabilmek için bir işletmenin ne gibi yetkinliklere sahip olması gerekli? Otomotiv sektörü son yirmi yılda büyük bir değişim yaşadı. Ülkemizin 1996 yılında Gümrük Birliği’ne dahil olmasıyla otomotiv pazarı da artan bir ivmeyle büyümeye başladı. Aynı süreçle beraber ülkemizde otomotiv yetkili satıcılarının da iş yapma biçimleri değişti. Satış, servis, yedek parça bir bütün olarak hayatımıza girdi ve yetkili satıcıların tesis yatırımları giderek büyümeye başladı. Eskiden sadece satış odaklı olan işlerimiz, satış sonrası operasyonlarının eklenmesiyle daha ileri bir noktaya taşındı. Bu süreçte yetkili satıcılar çok ciddi yatırımlar yaparak çok daha büyük metrekarelerdeki modern tesislerinde müşterilerine hizmet sunmaya başladılar. Elbette ki otomotivde işler sadece bina yapmak ile bitmiyor, Türkiye’nin gelecek hedeflerine ulaşması için eğitimde son derece önemli bir aşamadır, yetkili satıcılar sektörün gelişimi için insan sermayesine de yatırım yaptılar. İşlerinin gelişimi için çok sayıda eğitim aldılar ve almaya da devam ediyorlar. Bugün gelinen noktada her meslektaşımız eğitimin ne kadar önemli olduğunun bilincine varmış durumda. Şu anda hiç durmayan, mütemadiyen ve hızla değişen dünyada gelişmenin ne kadar önemli olduğunun farkına olan bir yapı mevcut. Ülkemizin ekonomik hayatının gelişimine en büyük katma değeri sağlayan sektörlerin başında otomotivin geldiği artık bir gerçek. Bu yanında rekabet koşulları her sektörde olduğu gibi otomotivde de her geçen yıl daha çok artıyor, aynı zamanda ürünlerde giderek birbirlerine benzemeye başladılar, buna paralel olarak hizmet ve standartlarda birbirine benzer özellikler taşıyorlar bu yüzden otomotivde fark yaratmak giderek önem kazanıyor. Sektörün müşteriyle temas eden en önemli noktası olan yetkili satıcılar yaptıkları yatırım ve hizmet kalitesiyle bu farkın yaratılmasında önemli bir rol üstleniyorlar, ekiplerimizi de bu farkı yaratacak kişilerden oluşturmak durumundayız. Bu arada müşterilerimizde çok daha sofistike oldu, duygusallaştı, daha mantıklı satın almalar yapmaya başladı. Otomobil satın almadan önce yoğun bir araştırma yapar hale geldiler. Otomobiller konusunda satış temsilcilerini aşan oranda bilgi sahibi olmaya başladılar. Dolayısıyla beklentisi ve talepleri artan müşteriyi mutlu etmek ve sadakat yaratmak hepimiz için en önem konu olmakta. Aynı zamanda yetkili satıcılıklar ikinci elde, aksesuarda, sigortada, kiralamada, finansal hizmetlerdeki operasyonlara odaklanarak, diğer alanlarda eriyen kar marjlarını telafi etmek için çalışmak durumundalar. İş hayatının vazgeçilmezleri arasında yer alan verimlilik, yalın yönetim, yaratıcı süreçlerin yetkili satıcıların gündeminde olması gerekiyor. Her şeyin temelinde insan var ve diğer sektörlerde olduğu gibi otomotivde de nitelikli insan kaynağı önemi artıyor.

40

Türkiye’nin genç bir nüfusu var, demografik olarak ülkemiz bu açıdan büyük fırsatlar barındırıyor. Bu açıdan doğru çalışanı seçmek, çalışanın niteliklerini geliştirmek bana göre çok önemli. Bunun yanı sıra çalışanların sadakatini de artırmak başka bir önemli konu, burada yetkili satıcılıkların sahiplerinin şapkalarını önlerine koymak ve günü kurtarmak yerine uzun vadeli verimli bir yapıyı oluşturmak gibi bir zorunlulukları var. Uzun vadede şirket bağımlılığı ve sadakati yüksek çalışanlara sahip bir ekip, müşterinin sadakatinin sağlanmasına direk katkı sağlayacaktır. Çalışanları değiştirmek yerine, onların kalitesini geliştirmek ve muhafaza etmeyi her zaman öneriyoruz. Türkiye’de yetkili satıcıların çoğunluğu aile şirketlerinden oluşuyor, burada da aile ve kariyer planlamasının önemine ortaya çıkıyor. Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemini söylemek kolay fakat gerçekleştirmesi zordur. Henüz sektörde aile ve kariyer planlanması pek ciddiye alınmıyor ama aile şirketlerinin yönetimini yetkili satıcıların uzun dönemli varlığı, karlılığı, rekabetçiliği ve işleri gelecek kuşaklara aktarılması açısından ele almak gerekiyor. Meslektaşlarımızın ikinci ve üçüncü kuşaklarının çok iyi eğitim almalarının önünü açmaları tavsiye ediyoruz, mümkünse çocukların iş hayatı başlangıçlarında kendi işletmelerimizde değil diğer yerlerde çalıştırmak doğru bir yol olarak görünüyor. Tecrübe kazanmadan şirketlerin yönetimine geçenlerde birçok noktada sorun ile karşılaşıldığını gözlemliyoruz. 2023 yılında dünyanın en iyi 10 ekonomisi içerisinde olmak, otomotiv sektörünün gelişimi içinde çok önemli. 2023 hedeflerine ulaşmada en büyük katma değeri otomotiv sektörü yaratacaktır. Yine bu açıdan bakıldığında sektörümüz büyük bir potansiyel taşıyor. Ülkemizde otomobil sahipliği her bin kişide ancak 145 seviyelerinde, bu rakam Bulgaristan’da bile 380’lerde, AB ortalaması ise 480. Bu yüzden yetkili satıcıların otomotiv işine daha çok inanmalarını tavsiye ediyorum, gidilebilecek çok yer var ve uzun dönemli planlama yapmak gerekiyor. Yetkili satıcıların OYDER çatısı altında olması onlara ne gibi avantajlar sağlıyor? Ben sektörde 20.yılımı dolduruyorum ve geçmişte en çok bilgi sıkıntısı çekerdik, oysa bugün bilgiye ulaşmak çok daha kolay. OYDER olarak biz tüm meslektaşlarımıza dünyadan, Avrupadan ve ülkemizden birçok bilgiyi toplayarak önlerine seriyoruz. Her türlü data ellerinde var ve ürünleri satmak, kampanyalar yapmak veya müşterileri için mikro pazarlama bile yapacak bilgilere sahipler. Yöneticiler bu bilgileri kullanabildiği zaman bir diğerine göre fark yaratabiliyor ve bir adım daha öne geçebiliyorlar. Bizim yayınlarımızı takip etmeleri çok önemli emailing ve dergimiz yoluyla birçok bilgiyi edinebilir kendilerini veya ekiplerini geliştirebilirler. Kamuda yaptığımız çalışmaları da aynı yollardan duyuruyoruz ve kendi sektörlerindeki gelişmeleri yakından takip etme

olanaklarını buluyorlar. Bölge toplantılarımızın amacı ise mesleğimiz ve şirketlerimiz için en önemli konuları tespit ederek konunun uzmanları ile meslektaşlarımızı bir araya getiriyoruz. Bu son derece önemli çünkü hepimizin sorunları birbirine çok benziyor, bu sebeple konuşmacılarımızda daha çok teorik değil pratik anlatımlar yaparak konuları bizim istediğimiz şekle sokabiliyorlar. Biz özellikle bölge toplantılarımızda çok faydalar sağlandığını gözlemleyebiliyoruz. OYDER Kütüphanesi ile bugüne ve geleceğe notlar düşüyor gelecek nesillere ders alabilecekleri eserler oluşturuyoruz. Bunların yanında daha kısa dönemli projeler yapıyoruz, OYDER SMS, OYDER yakıt tedariki, OYDER istatistik gibi projeler üreterek hem giderlerin azaltılmasına destek oluyor hem de bazı işlerde legal ve kaliteli şirketlerle çalışmalarını sağlayıp, hukuksal sorunlar yaşamalarını engelliyoruz. Yukarıda da daha geniş perspektiften OYDER'i anlatmıştım, burada olmayanları da oradan okuyabilirsiniz. Son olarak AVEK Otomotiv’in için neler söyleyebilirsiniz? Avek Otomotiv 2005 senesinde faaliyete geçtiğinde aslında daha önce pek rastlanmayan özelliklerde bir plaza konsepti gösterdi hepimize. İçinde sinema salonundan kuaförüne, yetişkin ve çocuk oyun odalarından bilardo salonuna kadar birçok değişik sosyal yaşam alanları barındırmasıyla meslektaşlarımıza da yeni ufuklar açmıştı. 40.000 m 2 alanı ile İstanbul’da bulunması zor bir büyüklüğe sahip olması müşteriler için gerçekten iyi bir alternatif oluşturuyor. Elbette bünyesinde bulundurduğu markaların tüm hizmetlerini sağlamasıyla aynı çatı altında çok güzel bir deneyim yaşatıyor. Bugün hepimiz CRM’in ne kadar önemli olduğunu konuşuyoruz, müşteri sadakatini sağlamanın öncelikli konumuz olduğunu söylerken bunu fiiliyata geçirerek müşterilerine evinin rahatlığını hissettirerek fark yaratmanın nasıl olduğunu da tüm sektöre gösteriyor olmasını üstüne basarak vurgulamak istiyorum. Bir dönem şirketin kuruluşunda bulunan ve uzun bir dönem Genel Müdürlük yapan dostumu ziyarete geldiğimde gerek yapısal gerekse çalışan kalitesi olarak ne kadar başarılı bir iş yapıldığını da görmüştüm, bugün kendisinden bayrağı devralan ve sürekli ileri taşıyan Engin Bey ve ekibi önümüzdeki yıllarda da başarılarını muhakkak arttıracak ve yeni vizyonlar katacaktır. Kendilerini büyük bir ilgi, keyif ve takdir ile takip ediyorum. Çanakkale’de yapılan yatırımında kendilerine hayırlı olmasını diliyorum, geçenlerde Mahfi Eğilmez ile gerçekleştirilen Anadolu buluşmalarını keyifle takip ettim, bunu gerçekleştirenlere de teşekkür ediyorum. Bu vesile ile Engin bey nezdinde tüm ekip arkadaşlarını başarılarından dolayı tebrik ediyorum, örnek bir yapı ve işletme olarak gelecekte yeni yatırımlar ile büyümeye devam etmenizi temenni ediyorum.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

41


S Ö Y L E Ş I M U R AT Ü Z Ü M

Volkswagen, lokomotif markamız... Avek Otomotiv Volkswagen Binek ve Ticari Araçlar Satış Müdürülüğü görevini yürüten Murat Üzüm ile markanın satış başarılarını konuştuk. R Ö P O R TA J : A H M E T A R M A Ğ A N F O T O Ğ R A F : E G E M E N AT I YA R

Murat Bey, sizi biraz tanıyalım mı? 1979 yılında Kıbrıs’ta dünyaya geldim, Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler bölümünü okuduktan sonra, 2004 yılında iş hayatıma Ankara’da Volkswagen çatısı altında Aktif Satış Danışmanı olarak başladım. Volkswagen Ticari ve Volkswagen Binek Satış Yetkilisi pozisyonlarının ardından, bir yılı aşkın süredir Volkswagen Binek ve Volkswagen Ticari Satış Müdürlüğü görevini yürütüyorum. Avek Otomotiv ile yollarımız kesişeli altı yıl oluyor ve buradaki hiç bitmeyen tempo ve dinamizm insanı sürekli gelişime zorluyor, işimin en sevdiğim yanı da bu aslında. Avek Otomotiv’in Volkswagen tarafında 2017 hedef lerinden biraz bahsedebilir misiniz?

42

2017 hemen öncesinde, gelen kanuni değişiklikler, ekonomik ve siyasi gelişmeler göz önüne alındığında, oldukça ilginç bir yıl olacağa benziyor. Genel durum ne olursa olsun bizim öncelikli hedefimiz hem pazardaki yerimizi hem de hizmet kalitemizi önceki yıllardan daha ileri taşıyabilmek. Başarılı geçen bir 2016 yılının ardından omuzlarımızdaki yük biraz daha arttı, Ticari Araç kanadında gelen Türkiye Birinciliği ve binek araçta önceki yıllara oranla yükselen pazar payı ve sıralamadaki yerimiz bizi daha iyisini yapabilmek için yenilenmeye ve daha çok çalışmaya davet ediyor. Avek Otomotiv, son dönemde satış anlamında çok önemli başarılara imza attı. Burada Volkswagen nasıl bir rol aldı? Satış dağılımı nasıl şekilleniyor?

Rakamlara bakıldığında rahatlıkla Volkswagen’in lokomotif markamız olduğunu söyleyebiliriz, Avek Otomotiv 2005 yılından bu yana 70.961 adetlik sıfır araç satışı gerçekleştirdi ve bu araçların yüzde 65 i Volkswagen logosu taşıyor, 2016 satışlarına bakıldığında bu oran yüzde 42 olarak gerçekleşmiş görünüyor. Bünyemizde bulunan Audi, Seat ve Skoda gibi güçlü ve sürekli büyüyen markaların yanında bu oranlara ulaşabilmek oldukça mutluluk verici, tabi filo departmanımızın Volkswagen satışları burada büyük rol oynuyor, amacımız Avek Otomotiv’i tüm markalarımızla beraber daha iyi noktalara getirmek. 2016 yılını nasıl kapattınız? Avek Otomotiv’in satışları adetleri arasında Volkswagen hangi rakamlara ulaştı?

2016 yılında Avek Otomotiv olarak 16.169 adet sıfır araç satışı gerçekleştirdik, bu satış rakamının 6.927 adeti Volkswagen’e ait. Belirttiğim gibi Volkswagen Ticari markamız Türkiye’de Volkswagen bayileri arasında en yüksek satış adetine ulaşırken Volkswagen Binek markamız yılı ilk üçte kapatma başarısı gösterdi. Müşteriler neden Volkswagen marka bir otomobili Avek Otomotiv’den satın almayı tercih ediyor? Diğer bayilere göre sizi farklı kılan noktalar nelerdir? Müşteri gözüyle bakıldığında, ürünü belirledikten sonra alım noktasına karar vermeyi kolaylaştıran en önemli etkenlerin güven ve iyi hizmet anlayışı olduğu kanaatindeyim. Avek Otomotiv olarak biz de bu değerleri ön plana koyuyoruz ve müşterilerimize hissettirdiğimiz güvenin ve iyi hizmetin devamlılığının sadık müşteriler yaratacağı bilinciyle hareket ediyoruz. Gerçekten yeni kazanılan müşterilerin yanında sürekli aynı simaları plazamızda görmek bizi ziyadesi ile mutlu ediyor. Müşterilerimizin dostluklarını kazanabilmeyi başarabildiğimiz sürece daha da iyi işler çıkaracağımıza hiç şüphem yok.

2017 yılı içinde gelecek yeni Volkswagen modelleri hangileri? Kullanıcılar bu otomobillerle ne zaman buluşacaklar? Bu yıl bazı modellerimiz değişirken bazıları da makyajlanacak, ilk olarak sahneye yıl ortası gibi makyajlı Golf çıkacak, yılın son çeyreğinde Yeni Polo’yu ve eğer yetişirse yıl sonunda yeni adı ile CC modelimizi görmeyi umut ediyoruz. Volkswagen markasına karşı ülkemizde büyük bir ilgi ve sempati var. Kullanıcıların bu markaya olan güveni son derece iyi. Sizce bunun sebebi nedir? Bir markanın böylesine ilgi görmesi ve güven tesis etmesi elbette oldukça zaman alıyor, Volkswagen markası ilk ürettiği Beetle modelinden bu yana temsil ettiği değerleri en iyi şekilde yansıtmaya devam ediyor. “Değerli” bir marka olabilmek için birçok faktörün bir araya gelmesi çok önemli, estetik, sağlamlık, yüksek ikinci el değeri, uzun süreli kullanım maliyetlerinin düşük olması, yeni teknolojilere öncülük etmek, yaygın ve etkin servis ağı ve fiyat fayda dengesini çok iyi düzeylerde tutabilmek Volkswagen’i herkesin sahip olmak istediği çekici bir otomo-

bil haline getiriyor. En yeni modeliniz Tiguan. Herkesin merakla beklediği bir otomobil... Geri dönüşler ve ilgi nasıl? Yeni Tiguan selefine göre oldukça ileride bir SUV olarak öne çıktı, genişleyen iç hacmi, daha maskülen hatları, ileri teknoloji kullanılan standart ve opsiyonel ekipmanları ile sınıfında dengeleri bozmayı başardı. Hemen hiç olumsuz tepki almayan bu araca müşterilerin yoğun ilgisi olduğunu söyleyebilirim. Son olarak Volkswagen’le ilgili olarak Avek tarafında yeni projeler yeni çalışmalar olacak mı? Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında, sürdürülebilirliği sağlayabilmek ve büyüyebilmek için sürekli yenilenmeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyim, biz de hem organizasyonel hem de pazarlama alanında inovasyona önem veriyoruz. Fiziksel yapımızdan tutun hizmet kalitemizi ve pazarlama stratejilerimizi müşterilerimizin beklentilerinin üzerine taşıyabilmek en önemli amaçlarımız arasında. Bu amaca hizmet edecek projeler ve çalışmalar her zaman ajandamızda öncelikli işler arasında.

43


TREND LE M PE LI U S PA R KA

V ER SAC E SW EE TSHIR T

MONC L E R H I R KA

Göz alıcı farklı deseniyle Versace sweetshirt, Harvey Nichols mağazalarında.

Kuş tüyü ceket markası Moncler, erkek hırka modelleriyle Harvey Nichols’ta.

GUCCI ÇANTA Birkaç sezondur popüler olan sırt çantaları Gucci’nin yeni koleksiyonunda.

Yüzde 100 kotondan üretilmiş olan parka, yumuşak kürklü yapısıyla sıcacık bir seçenek.

BALM AIN DE Rİ C E K E T Genç kalmak isteyenler için Balmain imzalı deri ceket asimetrik fermuarlarıyla dikkat çekiyor.

L ANV IN KOLY E Sevgiliniz ya da eşinize kendisini özel hissettirecek Lanvin Love temalı kolye oldukça şık.

ZA N OTTI KOLYE Orjinal tasarımları ve özgün çizgisiyle kadınların hayalini süsleyen Giuseppe Zanotti kolyeler Beymen’de.

VA K KO Ç ANTA TOM FORD PARFÜM

MOS C H INO Ç ANTA

Douglaspoon şık abiye çanta, gecenize şıklık katıyor.

Love temalı Moschino çanta Beymen’de...

Arzulanan, kıştırtıcı ve bir o kadar gizemli çekiciliği ile Noir Extreme.

K E N ZO M O N T Kenzo’nun Cactus Bomber adını taşıyan montu, farklı yaka yapısıyla ön plana çıkıyor.

M SGM BOT Son döneme damgasını vuran botlara MSGM Moonboat ile farklı bir yorum katıyor.

LOUI S VUI TTON ÇANTA

KA R L LE G E R FE LD Ç A N TA

2017’ye özel olarak üretilen bu seride, Louis Vuitton meraklıları farklı bir yorumla karşılayacak.

B AL LY AYAK KAB I 44

İsviçre’nin en iyi derilerinin kullanılarak yapıldığı Bally, günlük hayatta şıklık ve rahatlığı bir arada sunuyor.

Yumuşak siyah deri ve grinin uyumu ile üretilmiş olan Karl logolu çanta, kullanışlı boyutuyla da dikkati çekiyor.

45


AKSESUAR

M OTO RSPO RT B E A R Büyükler ve de küçükler için sarılma arkadaşı, orijinal Audi Sport yarış kıyafetiyle peluş ayı. Beyaz kulakları ve burnuyla koyu kahverengi peluş ayının kıyafeti orijinal yarış kıyafetleri gibi tasarlanmış. Fiyatı: 261.00 TL

G ECKO ARAÇ PAR FÜMÜ quattro’nun simgesi haline gelen çiçek kokulu Gecko, 60 güne kadar araç içerisinde ferah bir bahar esintisi yaşatıyor. Fiyatı: 51.00 TL

ÇO CU K ARAB AS I Küçük yaştaki Audi hayranları şimdiden pratik yapmaya başlayabilirsiniz. 1-3 yaş arası çocuklar için uygun olan bu araba, orjinaline sadık bir tasarım ile üretilmiş. Sağlam bir şişirme kalıplı plastik gövdeden oluşuyor ve düşük gürültülü tekerleklere sahip. Fiyatı: 550.00 TL

BE YZ BOL ŞA P KAS I

B AGAJ HAVU ZU 2008 - 2015 model Audi A4 Sedan için üretilmiş olan bagaj havuzu, plastik yapısıyla sıvılara karşı koruma sağlıyor.

Erkekler ve kadınlar için sportif Audi şapkası ağız kısmının ve ayarlanabilir kayışın üst tarafında çizgi işlemeleri bulunuyor. Beyazbol şapkası üç farklı renkte sunuluyor.

Volkswagen Avek, Volkswagen Avek, Tekstilkent (İstanbul) ve Çanakkale’den sonra Tekstilkent (İstanbul) ve Çanakkale’den sonra 3. noktası ile yakında Ümraniye İstanbul’da... 3. noktası ile yakında Ümraniye İstanbul’da...

Fiyatı: 71.00 TL

Fiyatı: 446.00 TL

46

47


K İ TA P - S A Ğ L I K L I YA Ş A M

Alex de Souza Marcos Eduardo Neves Alex, kuşkusuz birlikte çalışma ayrıcalığına eriştiğim büyük bir oyuncuydu. Maç okuma yeteneği olağanüstüydü, zeki ve teknikti, sahada olup bitenleri gözden kaçırmıyor ve topa akıl almaz bir kolaylıkla dokunuyordu. Onun futbolu klasik ve rafineydi. Saha kenarından, sonraki hamlelerini çoğu zaman tahmin edemiyordum. Fakat o, öngörüsüyle yapılması gerekenleri diğerlerinden önce düşünüyordu. Hiç kuşkusuz, Brezilya futbolunun en büyük oyuncularından biriydi. Fakat Dünya Kupası’na katılma fırsatı verilmeyerek adaletsizliğe maruz kaldı. Bence 2002’de Brezilya Milli Takımı’nda yer almalıydı.

Yabani Manolyalar

Ahmet Altan

Bazen geçmişte, bazen gelecekte kaybolmak istiyorum. Hayatı, son bir beş dakika gibi, her bir dakikanın kıymetini bilerek yaşamak istediğimizde, saklamaya çalıştığımız, bastırdığımız bütün duygular ayaklanır. “Geniş zamanlarda” gizli yerlere kapatılmaya razı olsalar da, duygular bu kadar “dar ve kıymetli” bir zamanda yaşanmak, hissedilmek isterler. Hayatı o son beş dakika gibi yaşadığımızda, hayatın “son beş dakika” olduğuna karar verdiğimizde anlarız...

Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz

Jojo Moyes

Avustralya, 1946. Yüzlerce genç kadın uzun bir yolculuğa çıkmak üzere. Onları İngiltere’de yepyeni bir hayat bekliyor. Nişanlılarına ya da kocalarına kavuşmayı iple çeken bu kadınların tek ortak noktaları, savaş zamanında kalplerini Avustralya’da konuşlanmış İngiliz askerlerine kaptırmış olmaları. On altı yaşındaki çiçeği burnunda gelin Jean, mütevazı bir çiftçinin kıvrak zekâlı kızı Maggie, varlıklı ailesiyle gösteriş yapan Avice ve sessiz, melankolik hemşire Francis…

48

1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek

Sinan Meydan

Maalesef Atatürk’ün ölümünden sonra bu dört temel kurucu ayar bozulmaya başlamış, bozulma 65-70 yıl devam etmiştir. Son 15 yılda ise bozulma tamamlanmıştır. Çok daha önemlisi, bugün karşıdevrim, Türkiye Cumhuriyeti’ni bambaşka bir yapıya dönüştürmek için kendi kuruluş ayarlarını yapmaktadır.“Yalnızca ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek gerekir,” diyen Atatürk, ufkun ötesini görerek, gelecekte bir gün “kuruluş ayarlarına dönmek” gerekebileceğini düşünmüştü.

İnsanız Ayıbı Yok Aret Vartanyan Hepimiz hata yapıyoruz, her birimizin eksikleri var, zaman zaman hepimiz kayboluyoruz. Ancak insan olmak, yaşamak bu demek değil mi? Bırak artık kendini suçlamayı, geçmişi kurcalamayı, bugüne duvarlar örmeyi ve cesaretle aç yüreğini. Sen zaten olduğu gibi değerli olan, yüreğindekileri yaşamayı hak edensin. Kimse kimseyi aldatmaz, insan sadece kendini aldatır. Yalanı en kolay kendine söyler, inanır kendi yalanına...

Sağlıklı bir kalp için 10 öneri

1

2017’de mutlaka sigarayı bırakın çocuğun damar yaşı ise en az 28’dir.

Akciğerleri olumsuz yönde etkileyerek koroner kalp hastalıklarını hızlandıran sigara, özellikle kalp ameliyatları sonrası kullanımı sürerse ciddi sorunların kapısını aralamaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla tahribat yaratan sigara, östrojeni parçalayarak erken menopoza neden olmaktadır. Ayrıca sigara kullanan bütün hastaların ameliyat sonrası iyileşme süreleri de ciddi anlamda uzamaktadır. Menopoz dönemindeki kadınların ve diyabetik hastaların sigara içmesi koroner kalp hastalıklarına davetiye çıkarıyor.

2

Harekete geçin!

Hareketsiz yaşam kalp sağlığı başta olmak üzere tüm vücut sağlığını olumsuz yönde etkiler. Durağan bir yaşantınız varsa, yeni yılda hareketli bir yaşam tarzı benimseyebilirsiniz. Bunun için; asansör yerine merdiven kullanabilirsiniz. Toplu taşıma araçları ile bir yere gidiyorsanız, bir durak önce inip yürüyebilirsiniz. Ev-iş yeri mesafeniz yakınsa araçla gitmek yerine yürümeyi tercih edebilirsiniz. Haftada en az üç kez bir saat veya 45 dakika yürüyüş yapabilirsiniz. Soğuk havalarda kalp sağlığı için evdeki koşu bandından ziyade alışveriş merkezleri tercih edilebilir.

3

5

Bel ölçünüzü ve vücut kitle indeksinizi iyi takip edin

Yağların karın çevresinde toplanması, özellikle kalp-damar hastalığı riskini artırmaktadır. Karın çevresi erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ise kesinlikle kilo alınmamalıdır. Karın çevresi erkelerde 102 cm, kadınlarda da 88 cm’den fazlaysa kesinlikle kilo vermeleri tavsiye edilir. Vücut kitle endeksinin 30’un altında olması önemlidir. Bunun için öğün aralarında atıştırmalara ve hızlı yemek yemeye son verilmelidir. Yavaş ve istikrarlı kilo vermek daha sağlıklı ve kalıcı olmalıdır. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır. Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken ölüm riskini azaltır. Yo-yo şeklinde inişli çıkışlı kilo alıp vermeler kalp sağlığı açısından oldukça tehlikelidir.

4

Kalp yaşınızı öğrenin ve hep genç kalmasını sağlayın

İnsanların iki türlü yaşı vardır; biri takvim, diğeri de damar yaşıdır. Yeni doğmuş bebeğin hem takvim hem de damar yaşı sıfırdır. Ancak bunlar birlikte ilerlemez. Yanlış yaşam alışkanlıkları kişiden önce kalbini ve damarlarını yaşlandırır. İnsanların 1 yaşından itibaren kalp ve damar yaşı hızla büyümeye, fiziksel yaşın onlarca yıl önüne geçmeye başlar. Sigara kalp damar yaşını 15, sınav stresi 5, obezite ise 30 yıl ilerletmektedir. 7-8 yaşlarında obez bir

8

Yaşam ritminizi yavaşlatın

Üzücü olaylardan mümkün olduğu kadar sıyrılmanız kalbinizdeki yükü hafif letecektir. Huzurlu, uyumlu, barışçıl ve stressiz bir yaşam tarzı benimsenmelidir. Sürekli kendi içinizde bir gerilim halindeyseniz iç dünyanızla barışın. Evliliğinizde ve çocuklarınızla olan ilişkinizde daha yapıcı ve uyumlu bir tavır sergileyin. Hızlı bir yaşantınız varsa yavaşlayın. İş ve mesleğiniz konusunda beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Meditasyonderin gevşeme yöntemlerini öğrenmek için bir psikolog veya yoga uzmanından yardım alabilirsiniz.

9

Kendinize sorun: “Acaba benim kalbim nasıl?”

Kalp sağlığınızı kontrol ettirmek için uzun zamandır bir test ya da tetkik yaptırmadıysanız yeni bir planlama yapılabilir. Eko ile kalp kapaklarının durumunu öğrenebilir, ayrıca kalbinizi görebilirsiniz. Efor testi ile kalbin koroner damarları kontrol edilebilir. Bu süreçte, kan yağları ve şekerin incelenmesinde de fayda var. Menopoza giren kadınlarda koroner kalp hastalıkları çok hızlı ilerlediği için kardiyak kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiği unutulmamalıdır.

sağlığı için tehlikeli olabilir. Özellikle uzun yıllar önce spor yapmış veya hiç spor yapmamış bir kişinin 40 yaş sonrası ağır bir spora başlaması deyim yerindeyse felaket olabilir. 30 yaş sonrası yoğun efor içeren bir spora başlanacaksa gizli kalp riskine karşı mutlaka kapsamlı bir kalp kontrolünden geçilmelidir. Yarışma içerikli sporlar yerine düzenli egzersiz, hızlı yürüyüşler, yüzme gibi sporlar yapılması kalp hastalıkları ve kalp krizi riskine karşı koruyucudur. Egzersiz sırasında nabzın 120’nin üzerine çıkmamasına dikkat edilmelidir.

6

Beslenme programınızı hem renklendirin hem çeşitlendirin

Beslenmede sadece sebze ağırlıklı ya da protein ağırlık beslenmek doğru değildir. Sebze ve meyve tüketimine dayalı, çeşitliliği olan bir beslenme programı benimsenmelidir. Gün aşırı bir yumurta tüketilmelidir. Ayda birkaç kez kalp sağlığı için sakıncalı olarak adlandırılan yiyecekler tadılarak yani retoks yapılarak biyo-denge korunabilir. Yemekler tüketilirken kalori hesabı yapılarak ölçülü olunmalı, bünye tipine göre olmak üzere ortalama günlük 2500 kalori aşılmamalıdır.

7

Kalbiniz için yoğun efor içeren sporlardan kaçının “Spor kalbe iyi geliyor” denilerek aşırı tempolu sporlar yapmak, kalp

İşinizi daha sıkı sarılın

Çalışan kişiler günün önemli bir bölümünü iş yerinde geçirmektedir. Sevilen bir işi yapmak, iş ortamında huzurlu ve mutlu olmak ruh-beden sağlığının bütünlüğü açısından çok önemlidir. İşe sadece para kazanma gözüyle bakılmamalı, aynı zamanda bilgi, gelişim ve mutluluk da aranmalıdır. Kontrolsüz hırs ve rekabet duygusundan uzak durulmalıdır. Ofiste aşırı kahve tüketilmemeli, çalışma arkadaşlarının sigara içmesine izin verilmemelidir. Ofis egzersizleri yapılmalıdır. Genç bireylere yüklenen aşırı sorumluluk ve beklentinin çok yüksek olması kalp krizi riskini artırmaktadır.

10

Sevgi dolu olun

Aşık olmak kalbe iyi gelen endorfin hormonu ve phenylethylamine yani çikolatada bulunan kimyasalın salgılanmasını sağlar. Her ikisi de keyif ve mutluluk verir. Sevgi dolu bir yaşam kalp sağlığı için çok gereklidir. Mutlu yaşamayabilmek için sağlıklı bir aşk hayatına ihtiyaç vardır. Düzenli aşk hayatı olan insanların yaşam kaliteleri de artmaktadır.


K Ü LT Ü R S A N AT

Yılmaz Erdoğan 12 yıllık aranın ardından tek kişilik oyunu ‘’Münaşaka’’ ile sahnelere geri dönüyor. Tarih: 31 Mart – Bostancı Gösteri Merkezi Uzun soluklu bir aradan sonra tiyatro seyircisiyle buluşacak olan Yılmaz Erdoğan, bir yandan dijital teknoloji ve sosyal medyaya dair güçlü tespitleriyle bir yandan da kendine dair merak edilen sorulara vereceği cevaplarla seyirciyi çok komik ve ‘’hakiki’’ bir yolculuğun içine alacak.

MFÖ ve Şebnem Ferah Volkswagen Arena, İstanbul Rock Off serisinin yerli gruplarini ağırlayan festivali Rock Off Yerli, ikinci yılında Türk Rock müziğinin dev isimleri MFÖ ve Şebnem Ferah’ı 1 Nisan›da aynı sahnede buluşturuyor. Bilet fiyatları: 1. Kategori - 137.50 TL 2. Kategori - 110.00 TL Sahne Önü - 110.00 TL 4. Kategori - 99.00 TL 3. Kategori - 88.00 TL Normal - 77.00 TL

www.bilethatti.com.tr ’den 1000'den fazla havayoluna en ekonomik fiyatlarla ulaşma imkanı sağlayın.

Markopaşa Müzikali

Markopaşa Müzikali’ne bilet alan seyircilere “Harbiye Askeri Müze” bileti hediye!
Süheyl & Behzat Uygur Tiyatrosu, Nejat Uygur’un uzun yıllar başarıyla oynadığı Marko Paşa oyununu yeni bir yorumla müzikal olarak sergiliyorlar. Profilo KM Küçük Salon İstanbul, 30 Nisan 2017 Bilet fiyatları: Tam: 66.00 TL Öğrenci: 46.00 TL 65 Yaş Üzeri: 46.00 TL Engelli: 46.00 TL

Tüm zamanların en büyük tenorlarından José Carreras, Final World Tour kapsamındaki jubile konseriyle 25 Mart 2017’de Ülker Sports Arena’da! Ülker Sports Arena’nın büyülü atmosferinde gerçekleşecek José Carreras’ın son Türkiye konserini sakın kaçırmayın.

Tic. Ltd. Şti Merkez Mh. Erenler Cad. No.33/4 Çekmeköy İstanbul Call Center: (0216) 639 09 12 - (0216) 639 09 13 Gsm: 0530 397 38 47 - 0530 397 35 99

Pink Martini “Sympathique”, “hang on little tomato”, “hey eugene!”, “splendor in the grass“, “joy to the world“, “1969“,“aretrospective“, “get happy” ve “dream a little dream” albümleri ile Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini yepyeni albümleri “je dıs oui”nin avrupa turnesi kapsamında Pasion Turca Organizasyon'u ile 15 Nisan’da Volkswagen Arena’da hayranları ile buluşacak. Yepyeni albümleri ‘je dis oui’ birbirinden unutulmaz eserleri ve yepyeni şarkıları yorumlayan grup, Türk sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak 'aşkım bahardı’ şarkısına yer verdi. 50

www.bilethatti.com.tr

Gökyer Turizm TÜRSAB üyesi A grubu seyahat acentası olup aynı zamanda Anıtur yetkili satış acentasıdır.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.