Mekan #59

Page 1

art’ı Mekan Dekorasyon & Mimarlık Dergisi

SAYI 59 EYLÜL - EKİM 2016 · 10 TL

ISSN 1307 - 1939

Söyleşi

Pastel bir dünya

Yonca Karakaş Tasarım kenti olmak için katılımcılık şart

Tevfik Balcıoğlu

Otel

The Old Clare Hotel Etkinlik

The Artisans of Dreams Maker İstanbul Müze

Tarihe dokunan koleksiyonlar PTT Pul Müzesi Dosya

Masamdaki yol arkadaşım Şehir

Görkemli bir gösteri Viktorya Şelalesi İstanbul

İstanbul’un ilk apartmanlarında neler oluyor? @Yeldeğirmeni Marka

Trend Mosaic Hay

Mekan

Bronte The Populist Plus Kitchen Moc 10. Yıl Özel

‘ON’lardan etkilendim Özel Dosya

İşe döndük bize iyi bir şeyler lazım


2

Eylül - Ekim 2016 #59


3


4

Eylül - Ekim 2016 #59


5


Eylül - Ekim 2016 #59

İZMİR MERKEZ

I

ALSANCAK

I

ALSANCAK BY KEPİ KİDS 6

FLORYA I

I

ETİLER

I

CEMİL TOPUZLU

FLORYA BY KEPİ KİDS I

I

BAĞDAT CADDESİ

MUDANYA BY KEPİ KİDS I

I

MUDANYA

ADANA BY KEPİ KİDS

I

SAMSUN


/bykepifurniture /Bykepimobilyadekorasyon

7


8

Eylül - Ekim 2016 #59


9


10

Eylül - Ekim 2016 #59


11


12

Eylül - Ekim 2016 #59


13


14

Eylül - Ekim 2016 #59


15


16

Eylül - Ekim 2016 #59


17


18

Eylül - Ekim 2016 #59


19


20

Eylül - Ekim 2016 #59


21


22

Eylül - Ekim 2016 #59


23


Eylül - Ekim 2016 #59

24


Fabrika & Merkez Ofis Açmalar Mevkii Gedelek Köyü Efendioğlu Mermer A.Ş. 16800 Orhangazi / BURSA T:+90 224 586 00 05 F:+90 224 586 00 07 www.efendioglu.com.tr

25


26

Eylül - Ekim 2016 #59


27


28

Eylül - Ekim 2016 #59


29


İçindekiler 34

Ajanda

40

Yeni Tasarım

44

Etkinlik

54

106

60

116

Yazı masası: Az değil çok farklı olsun Fikir, İrem Senemoğlu Ömür uzatan yaşam merkezi Viyana, Gizem Önürmen

64

İstanbul’un ilk apartmanlarında neler oluyor? İstanbul, Batuhan Akkaya

76

Tarihe dokunan koleksiyonlar Müze, Çiğdem Aslantaş

178

Görkemli bir gösteri: Viktorya Şelalesi Şehir, Ebru Kantoğlu

İçindekiler

Maskülen renklerin dengesi Mark Rielly, Jon Case

130

Huzurlu ve sıcak bir yuva Berrin Güngenci Yıldız

150

Zarafet ve yalınlık bir arada Scarpidis Design

160

Tasarım odaklı seyahat devrimi www.behomm.com

174

Toprak renklerin hakimiyetinde bir ev Serkan Oktay

138

Atölye

142

92

Ahşap için iyi fikirler Woodea Studio

İşe döndük, bize iyi bir şeyler lazım 10. Yıl Özel

Dekorasyon Ofis

122

68

‘ON’lardan etkilendim

Farklılıkların kesiştiği bir ofis Başak - Aykut Altunkara

Mekan

Dekorasyon Mağaza

84

186

Geleneksel dokular hatıraları yaşatıyor Taksim Sütiş

Rengin ışıkla dansı Oya Baykal Taner

96

Otel

156

Her oda başka bir değerin yansıması The Old Clare Hotel

Tom Dixon imzası ile Bronte Eylül - Ekim 2016 #59

Boğaza göz kırpan bir yaşam Elçin Sümer

Dosya Masamdaki yol arkadaşım

Craft tatların mekanı The Populist

166

Sağlık fısıldayan Plus Kitchen

182

Kahve kokusunu aldınız mı? MOC 30

Dekorasyon Ev

188

Konut

184

Sade Bademli


art’ı MEKAN Dekorasyon ve Mimarlık Dergisi Barış Mh. Tutkun Sk. Çelikay Sit. D Bl. No.18 İhsaniye, Bursa Tel: 0 224 452 99 63

Tasarım Etkinlik

52

The Artisans of Dreams Gökçe İpek

Sahibi Altıntaş Yayıncılık adına Fatma Altıntaş Yılmaz

72

Türetmeyi seven panayır: Maker İstanbul

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Müdür Fatma Altıntaş Yılmaz fatos@altintasyayincilik.com

Tasarımcı & Söyleşi

Editör Gözde Şekercioğlu gozde@artimekan.com Grafik Sertan Şafak Fotoğraf Cumhur Aygün Reklam Koordinatörü Çağlar Çiftpınar caglar@altintasyayincilik.com Reklam Sorumlusu Atakan Şenses atakan@altintasyayincilik.com Yayın Kurulu Adnan Serbest Atilla Kuzu Levent Çırpıcı Kunter Şekercioğlu Esat Fişek Londra Temsilcisi Esra Tekeli Viyana Temsilcisi Gizem Önürmen ABD Temsilcisi Emre Hakgüder Katkıda Bulunanlar Aise Amet, Batuhan Akkaya, Çiğdem Aslantaş, Gizem Önürmen, Gökçe İpek, İrem Senemoğlu, Ebru Kantoğlu.

66

Pastel bir dünya: Yonca Karakaş Portre, Aise Amet

88

Tasarım kenti olmak için katılımcılık şart Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu

Marka

48

50

62

100

Home Sweet Home Loda

Trend Mosaic Hay

Baskı ŞAN OFSET Hamidiye Mh. Anadolu Cd. No:50 Kağıthane, İstanbul Tel: 0212 289 24 24 Baskı Yeri - İstanbul Baskı Tarihi - Eylül 2016 Süreli Yayın Eylül - Ekim 2016 Yazı ve fotoğrafların tüm hakları art’ı Mekan Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. artimekan arti_mekan arti_mekan 31


U İyi hissetmek

zunca bir tatili geride bırakıp eve dönüş hikayemize başladığımız şu günlerde sanki biraz karamsar, biraz çaresiz, biraz yorgun ve cesaretsiz hissettiğimiz duygudurumlarımızla sahneye çıkmaya isteksiziz. Önceki eve dönüş senaryolarımızdan biraz daha farklı sanki bu. Açmazlarıyla, beklenmedik sürprizleri ile aksiyon dolu bir hikayenin kahramanları olarak rolümüze hazır mıyız emin değiliz fakat eve döndük bir kere, sahnedeyiz! Her dönüş yeni bir başlangıç diyerek en taze heyecanlar ve en diri umutlarla başladığımız yeni dönem biraz puslu görünüyor sanki. İçinde bulunduğumuz çağın içinden çıkamadığı bir kötümserlik bu. Her şeye rağmen insani duygularımız zorluyor bizi iyimserliğe, umuda... Umudu beslemek yaralı bir kuşu tedavi etmek gibi zahmetli, riskli. Ama inancımız tam, onu ayağa kaldırıp uçurmak en büyük temennimiz. Aslında sorumluluğumuz kendimize ve bizden sonrakilere bırakabileceğimiz bir emanet.

“İyi Hissetmek” işte tam da bu noktada devreye giriyor. Düşüncelerimize uygulayacağımız minik bir müdahale ile sağlıklı duygulara sahip olabilmenin anahtarını veren klişelerden uzak bir kitabın ismi bu. Dışarıdan gelen onlarca kötü uyarıya karşı “Düşünceleriniz duygularınızı can çekişen düşüncelerimizi iyileştirmenin yaratır, o zaman duygularınız ve sonrasında doğacak duyguların tazeliğinde hayata iyi yerden bakabilmenin düşüncelerinizin doğru anahtarı.

olduğunun kanıtı olamaz.” Dr. David Burns

Kısacası depresif geçen günlerimizin bir nevi ilacı... Depresyonda olan ya da hızla sürüklenen koca bir toplumun umudu...

Editör

Ben karamsarlığa düştükçe tekrar tekrar okuyorum, başucu kitabı gibi. Neden şimdi okuduğumu gayet iyi biliyorum. Bu sisten nasıl kurtulacağımı da... Yayın Yönetmeni Fatoş Altıntaş Yılmaz f.yilmaz@artimekan.com

Sizlere bir yandan bu kitabı önerirken bir yandan dergimizde de bize iyi gelecek dosyalar hazırladık. Özel dosya konuları ile hazırlandığımız çok özel bir sayı yine sizleri bekliyor. Eve dönüşe odaklandığımız yayınımızda, psikolojisinden sosyolojisine, dekorasyonundan tasarımına kadar motive olabilmenin cevaplarını aradık.

Eylül - Ekim 2016 #59

Eve, işe, okula döndüğümüz bu zamanları şehrin keşmekeşinde bunalmadan yılmadan yeni umutlar yeşertebileceğimiz zamanlara evirebilmenin minik de olsa ipuçlarını bulabileceğiniz yeni sayımızı okumanızı ve iyi hissetmenizi temenni ederiz.

32


33


London Design Festival Londra 17 - 25 Eylül

London Design Festival, uluslararası ölçekte yaratıcı kişilerin buluşma noktası olan, Londra’nın dünya tasarım merkezi olmak konusundaki adanmışlığının göstergesi niteliğinde büyük bir festival. Bu sene 17-25 Eylül tarihleri arasında, kentin dört bir yanına yayılarak yeni ürünleri, deneyim önerilerini keşfetmeye çağırıyor. Bazı etkinliklerin mekanlarını ve tarihlerini sizin için sıraladık: •Decorex International, Syon Park, 18-21 Eylül •Focus/16, Design Center Chelsea Harbour, 18-23 Eylül •100% Design, Olympia London, 21-24 Eylül •designjunction, King’s Cross, 22-25 Eylül •Tent London ve Super Brands’in de içinde olduğu The London Design Fair, Truman Brewery, 22-25 Eylül

Türkiye Tasarım Haftası İstanbul 18 -22 Ekim

Moda, endüstriyel tasarım ve görsel iletişim tasarımı alanlarında Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından tasarım bilirkişilerinin konuşmacı olacağı panellerin yanında uluslararası proje ve sergiler, tasarım endüstrisinde faaliyet gösteren firmaların en yeni ürünleri, atölye çalışmaları 5 gün boyunca İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi ve Sergi Sarayı’nda ziyaretçilerle buluşacak. 2008 yılından bu yana ülkemizde iyi tasarımı ödüllendiren Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’nin ödül töreni ve sergisi de Türkiye Tasarım Haftası kapsamında gerçekleşecek. Etkinlik kapsamında İstanbul’un çeşitli mekanlarında sergi ve etkinlikler de İstanbullularla buluşacak.

Dubai Design Week

Ajanda

Dubai (24-29 Ekim)

Dutch Design Week

Eylül - Ekim 2016 #59

Eindhoven (22-30 Ekim)

34

Her sene Ekim ayı, Eindhoven’ın yollarına düşme planları için bir fırsatı fısıldamaya başlar size. Dutch Design Week(DDW), Kuzey Avrupa’nın en fazla ziyaretçi alan tasarım etkinliği olacaktır. Geçen sene 275,000 ziyaretçiyi ağırlayan bu küçücük şehir, yıl boyunca sizi tok tutatacak lezzetleri art arda sıralamayı iyi bilir. 80’den fazla lokasyonda tüm şehrin katılımcı olduğu DDW; sergi, ödül töreni, tanışma etkinlikleri, festivaller için bu sene de çalışacak. Diğer tasarım etkinliklerinden ayrıştığı nokta ise geleceğe odaklanmasıdır. Yeniyi orada yakalamak her daim mümkün diyebiliriz.

Dubai Design District (d3) ile stratejik ortaklık ile gerçekleşecek ikinci Dubai Design Week, şehirdeki tasarım endüstrisini görünür kılmak ve uluslararası tasarım topluluklarının buluşma noktası olmak adına çalışıyor. Dontown Design’ın da aralarında olduğu tasarım odaklı etkinlikler, sergiler ve projeler şehir içinde ve d3 bünyesinde hayata geçiyor. Kentin farklı tasarım, sanat ve kültür alanında söz sahibi kuruluşları tarafından desteklenen bu tasarım haftası, kentin kolektif çalışma ruhunun bir temsili olarak görülüyor. Kamu ve özel sektör, eğitim, kültür ve eğlence alanında çok disiplinli yürütülen grafik, mimari ve endüstriyel tasarım alanında örnekler keşfedilmeyi bekliyor.


35


3. İstanbul Tasarım Bienali İstanbul (22 Ekim - 20 Kasım)

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ENKA Vakfı, Petkim ve VitrA eş sponsorluğunda düzenlenen 3. İstanbul Tasarım Bienali için hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. “İnsan” ve “tasarım” arasındaki yakın ilişkinin derinlemesine inceleneceği bienal, 22 Ekim-20 Kasım 2016 tarihleri arasında “BİZ İNSAN MIYIZ? : Türümüzün Tasarımı: 2 saniye, 2 gün, 2 yıl, 200 yıl, 200.000 yıl” başlığıyla, Beatriz Colomina ve Mark Wigley küratörlüğünde gerçekleştirilecek. Ücretsiz olarak gezilebilecek 3. İstanbul Tasarım Bienali, son 2 saniyeden geçtiğimiz son 200.000 yıla kadar uzanan bir zaman dilimini ele alıyor. Bienalde, 13 ülkeden tasarımcı, mimar, sanatçı, tarihçi, arkeolog ve bilim insanının 70’in üzerindeki projesi İstanbul’un farklı bölgelerinde bulunan 5 mekânda sergilenecek. Karaköy’deki Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, Studio-X İstanbul ve DEPO, Bomonti’de yer alan Alt ve girişin müze biletiyle yapılacağı Sultanahmet’teki İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Bienalin bu yılki mekânları arasında yer alıyor.

Zuchex

İstanbul (22-25 Eylül)

Ajanda

Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Zuchex, yeni ürün ve teknolojilerin tanıtılmasına, züccaciye sektörü profesyonellerinin bir araya gelerek fikir paylaşımına zemin oluşturmayı hedefliyor. Konferans ve etkinliklerin bir arada olduğu Türkiye’nin en büyük züccaciye fuarı Zuchex, sektördeki yüzlerce firmayı bir araya getirecek. Cam, porselen ve seramikten çelik ürünlere, dekoratif ve hediyelik eşyadan plastik ürünlere, ev tekstilinden elektrikli ürünlere kadar pek çok ürün çeşidinin sergilendiği fuar, sektörün yeni trendlerini ziyaretçilerle buluşturmak için çalışıyor.

Kukla festivalinde buluşalım İstanbul 15-30 Ekim Akbank Sanat, bu yıl 15-30 Ekim 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 19. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali kapsamında Belçika, İspanya, Macaristan ve Türkiye’den yedi ayrı gösteriye ev sahipliği yapıyor. Festival kapsamında Küçük Kara Tavuk, Boyanın Müziği, Hint Kuklaları, Görsel Şiirler, Büyülü Ağaç, Uçabilirim ve Çöp Canavarı isimli oyunlar Akbank Sanat’ta kukla severler ile buluşacak.

Eylül - Ekim 2016 #59

UNIQ Hall hareketleniyor

36

Konserler, tiyatro oyunları, festivaller ve sinema geceleriyle İstanbullu sanatseverleri Maslak’ta buluşturan UNIQ İstanbul, kış aylarına 1200 kişi kapasiteli kapalı salonu UNIQ Hall ile damga vurmaya hazırlanıyor. Dünya standartlarındaki alt yapısı ile bu kışın gözdesi olmaya hazırlanan UNIQ Hall, 24 Eylül’de Eren Başbuğ & Ayumi Ueda ve Yüksek Sadakat’in davulcusu Deniz Alemdar’ın muhteşem performansına ev sahipliği yapacak. 24 Eylül’de Zuhal Müzik işbirliği ile UNIQ Hall’de sahne alacak olan dünyaca ünlü progresif metal devleri Dream Theater ve Jordan Rudess ile yaptığı çalışmalarla adını tüm dünyaya duyuran Türk klavyeci, orkestra şefi, aranjör ve besteci Eren Başbuğ ve ekip arkadaşı Ayumi Ueda’ya Yüksek Sadakat’in davulcusu Deniz Alemdar eşlik ediyor.


37


Sonbahar akşamlarında “blues”

Orgatec

Köln (25 - 29 Ekim)

Bir hayalin peşinde: Sinemasal

Designers’ Open

#Sinemasal, imkanların eşit ulaşmadığı bölgelerde yaşayan çocukları sinema başta olmak üzere sanatın tüm renkleriyle tanıştıran bir sosyal girişim. 2013 yılında yolculuğuna başlayan ve bugüne kadar 20.414 çocuğun hayallerine ortak olan girişim, kültür sanat etkinliklerinin toplumun her kesimi için ulaşılabilir olduğu bir gelecek hayal ediyor. Sinemasal Kültür Sanat Derneği çatısı altında organize edilen 4 farklı projeden biri olarak ve Türkiye’nin kırsal bölgelerinde gerçekleşen Sinemasal Açık Hava Sinema Festivali, 27 ülkenin katılımıyla ülkemizin en geniş kapsamlı açık hava kültür sanat etkinliği olma özelliğini taşıyor. Her yıl Türkiye’nin bir bölgesi seçiliyor. Seçilen bölgede 6 farklı ile gidiliyor. İstanbul’dan başlayan festival toplamda 21 gün sürüyor. Gidilen her ilde ‘Şehrin Gözdesi’ Etkinliği, Kültür Gezileri ve Sosyal Zirveler ve Sinema Artık Köylerde! başlıklarında 3 günlük program uygulanıyor. 03 Ekim’de İstanbul’da başlayacak festival sırayla Antalya, Karaman, Mersin, Adana, Osmaniye’yi dolaşacak ve 21-23 Ekim arasında Hatay’da son etkinliğini gerçekleştirecek.

Ajanda

Kocaeli’ye bağlı Kandıra’da konumlanan sürdürülebilir turizm merkezi ve organik tarım çiftliği NARKÖY’de, 24 Eylül Cumartesi akşamı, genç neslin en yetenekli “blues” müzisyenlerinden Evrencan Gündüz sahne alıyor. Rock’n Purple festivalinde en iyi solist ve rock kategorisinde en iyi grup ödülünün sahibi olan Gündüz, aynı zamanda Beatles’ın “Don’t Let Me Down” parçasına yaptığı düzenleme ile kemençeyi ekleyerek “en değişik enstrüman” ödülüyle de aynı festivalde üçüncülük ödülünü kazanmıştı. Evrencan Gündüz; 24 Eylül Cumartesi akşamı en keyifli denemeleri ve birbirinden lezzetli blues yorumlarıyla NARKÖY’ün misafirlerine keyifli bir sonbahar akşamı yaşatacak.

Eylül - Ekim 2016 #59

Leipzig (21-23 Ekim)

38

Ofis her yerde; arabada, trende, evde ya da bahçede! Yaşam ve iş akışını ne kadar ayrıştırmamız gerektiği öğütlenmiş olsa da çoktan iç içe geçtikleri bir gerçek. Tartışma konusu olabilecek bu görüş, teknolojinin sağ kolumuz olduğunu bize hatırlatıyor. Köln kentinde gerçekleşecek Orgatec, bu konularda yeni başlıklar açılmasına, iş yaşamına yönelik sorgulamalara fırsat verecek yeniliklere hazırlanıyor. İş kültürü, iş süreçleri, iş ve çevresi gibi üst başlıklarda konferans, sergi ve ürün önerileri ile yenilikleri öğrenmeye istekliyseniz, kaçırmayın.

Almanya’nın Leipzig kentinde gerçekleşen Designers’ Open, bir forum ve sergi alanının yer aldığı uluslararası bir organizasyondur. Evimizin sadece uyuduğumuz ve yemek yediğimiz yerden öte, bir yaşam alanı olarak kurgulandığını mobilya, aksesuar, sanat objeleri ve oyuncaklar ile anlatan bir tarzın keşfi için ziyaret edebilirsiniz. Aynı zamanda, moda alanında vizyoner takı, tesktil ürünleri bulabilirsiniz. Bilim, malzeme, tasarım ve yenileşim üst başlıklarında genç tasarımcıların ya da sektör profesyonellerinin çözüm önerilerini görebilir ya da aktaran fuar katılımcısı olabilirsiniz. Güçlü taraflarınız ve sahip olduklarınızın yanında yeni konu başlıklarında sorgulamaya başlayacağınız kesin. Sanatçıların, tasarımcıların ve mimarların yer aldığı katılımcılar arasında potansiyel proje ortaklarınız ile tanışmaya hazır olun.


39


Masal karakterler hayat buluyor IKEA’nın, moda tasarımcısı Walter Van Beirendonck ile birlikte geliştirdiği, sınırlı sayıda üretilen GLÖDANDE koleksiyonu, tek hayali dünyayı daha iyi bir yer yapmak olan masal karakterlere hayat veriyor. Bulutların üstündeki “Wondermooi” dünyasını canlandıran koleksiyon; kumaşlar, kırtasiye malzemeleri, çantalar, halılar, yastıklar ve porselenlerden oluşuyor. Van Beirendonck’un enerjik ve alışılmadık hayal gücüyle tasarlanan, ev dekorasyonunun ne kadar eğlenceli olduğunu hatırlatan GLÖDANDE, modayı ve benzersiz tasarımları herkes için ulaşılabilir kılıyor.

Yeni Tasarım

Birçok fonksiyon bir arada Küçük alanlarda yerden kazanmak için en ideal çözüm ortağı, fonksiyonel tasarımlar oluyor. Crate and Barrel, tasarım ve fonksiyonelliği bir arada sunan ürün alternatifleriyle küçük metrekareleri kullanışlı hale getiriyor. Hem TV ünitesi hem de kitaplık olarak kullanılabilen Austin serisi, çekmece ve dolaplarının yanı sıra geniş yüzeyi ile de kullanışlı bir saklama çözümü sunan Atwood şifonyer, sepet veya kutular yardımıyla istenilen şekilde düzenlenebilen Andes ve Yukon Raflı Bank, ufak alanlarda hayat kurtaracak ürünler arasında yer alıyor.

Yenilikçi yaklaşımı ile fark yaratan LG, IFA 2016’da yeni nesil çamaşır makineleri ile steril ve kırışıksız çamaşır devrini başlatıyor. Tüketicilerin steril çamaşırlar için gereken tüm yıkama ve kurutma ihtiyacını karşılıyor. Enerji verimliliği ile ön plana çıkan ürün serisi, çamaşırların yıkama sürecini akıllı telefondan takip edebilme avantajı da sunuyor. LG’nin yeniden tasarladığı 12 kg kapasiteli Twinwash ürünü estetik olarak, tasarımı ile ön plana çıkan ultra-premium LG Signature çamaşır makinesine benziyor. Geniş iç hacmine sahip ana çamaşır makinesi çamaşır yığınları ile başa çıkarken, Twinwash mini yıkama bölmesi ise küçük yıkama döngüsüne programlanabiliyor. Ergonomik ve zarif ünitesi, cam kapıya monte edilen LED ekrana tam dokunuş ve yüzeyinde parmak izi ve hasarı önleyen, gövdeye uyumlu siyah cam özelliğini de barındırıyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Arçelik’ten OLED Yatırımı

40

LG çamaşırda fark atıyor

Arçelik A.Ş. Türkiye’nin ilk OLED TV’sini üretti. Arçelik markasıyla lansmanı yapılacan OLED TV, Organik LED ve 4K Picture Perfection teknolojisinin mükemmel izleme deneyimini kullanıcılara sunuyor. Yaşayan renkler, mükemmel izleme deneyimi sunan OLED TV, gerçeğe en yakın, en canlı görüntü kalitesinin yanı sıra 65’’ büyük ekranı, 6,5 mm inceliği ve metalik şık tasarımı ile öne çıkıyor.


41


Yiyecekleriniz vakum çekmecesi ile güvende Sağlıklı yaşam, günümüzün yükselen trendleri arasında yer alıyor. Sağlıklı beslenmek ve yiyecekleri doğru muhafaza etmek de bu trendin bir parçası… Geleceğin mutfak teknolojisini ürünlerine yansıtan Miele, yeni vakum çekmecesiyle, yiyeceklerinizi bozulmadan muhafaza ediyor, raf ömrünü uzatıyor ve küçük porsiyonlar halinde saklamayı sağlıyor.

Hayran olunacak detaylar için Bir bakışta hayran kalacağınız, estetikten ödün vermeyen fonksiyonelliği ile Zehnder Terraline konvektör, yaşam alanınıza farklı ve sıcak bir dokunuş sunarak modern tasarımı ile her ortama uyum sağlıyor. Avrupa’nın ilk çelik radyatör üreticisi olan Zehnder’in yaşam alanları için tasarladığı, işlevsellikten ödün vermeyen estetik konvektörü Terraline, yapı profesyonellerinin, mimarların ve son kullanıcıların beğenisini kazanıyor.

Yeni Tasarım

Bu çorapların söyleyecekleri var Çorap tasarımlarıyla trendlere yön veren Penti, sloganlı ve desenli çoraplarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Sonbahar/Kış stilinin tamamlayıcısı çoraplar dinamik, eğlenceli ve pozitif kadınların vazgeçilmezi olmaya hazır. Gezgin ruhlar ‘City’ modeline, pozitif ruhlar ‘Dream’ modeline bayılacak!

Eylül - Ekim 2016 #59

Fisher-Price, Jonathan Adler ile devam ediyor

42

Oyuncak sektörünün öncüsü Mattel’in erken çocuk gelişiminin lider markası Fisher-Price, dünyaca ünlü tasarımcı Jonathan Adler ile anlaştı. Markanın kreatif direktörlüğünü üstlenecek olan Adler, genç ailelerin yaşam tarzlarıyla uyumlu, yeni nesillerin keyifle büyümesini sağlayacak bebek ürünleri tasarlayacak. Hayal gücünü harekete geçiren, yeni, şaşırtıcı ve eğlenceli oyuncaklarıyla ebeveynlerin vazgeçilmezi olan Fisher-Price’ın yeni ürünlerini merakla bekliyoruz.


43


İCA, Nisbetiye On’da Dünyanın önde gelen mobilya ve aksesuar markalarının Türkiye temsilciliğini yürüten İCA Home & Garden, Etiler Nisbetiye On binasının giriş katındaki yeni mağazasının iç mimari tasarımı ve uygulaması için Kreatif Mimarlık ile çalıştı. 1.750 metrekarelik bir alanda konumlanan mağazada, ürünlerin öne çıkmasını sağlamak amacıyla mekanın mimari tasarımında seçilen malzemelerin doğal renk ve dokuda olması hedeflendi. Konsepte uygun olarak yer yer kullanılan baskılı germe sistemler, doğal ışık almayan bodrum katını aydınlık bir mekana çevirirken mekana derinlik hissi de kazandırldı.

Bir tasarım müzemiz olacak mı? İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Akdeniz Akademisi tarafından düzenlenen Tasarım Müzesi Uluslararası Konferansı, 17 Ekim tarihinde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek. Key Müzesi kurucusu Murat Özgörkey’in Aziz Kocaoğlu ve Dr. Ali Nail Kubalı ile birlikte açılış konuşmasını gerçekleştireceği etkinliğin moderatörlüğünü Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu üstlenecek. Museu do Design e da Moda direktörü Yrd.Doç. Barbara Coutinho, araştırmacı, From Now On ve Fixperts.org kurucusu Daniel Charny, müzeolog Burçak Madran ve Barış Gün konuşmacılar arasında yer alacak.

Eylül - Ekim 2016 #59

Etkinlik

Annem/Babam Fabrikadayken

44

Şeffaflık ve dinamizm arayışına yanıt 3000 metrekareye yayılan Gübretaş Merkez Ofisi, tasarım ve uygulama hizmeti veren Mimar Görkem Volkan öncülüğündeki MDArch imzası taşıyor. Bölücü duvarlar cam ve ahşap elemanlar kullanılarak tasarlanırken dikey yüzeylerin tavanda devam etmesi iç mekanda malzemede süreklilik sağlıyor. Doğal malzemelerle biçimlenen ve gün ışığından maksimum fayda sağlayan iç mekanı ile bu ofis, şeffaf ve dinamik bir anlatıma sahip.

Şişecam Topluluğu’nun çalışanlarının çocuklarına yönelik olarak bu yıl dördüncü kez düzenlediği “Annem/Babam Fabrikadayken” konulu resim yarışması sonuçlandı. “İş Sağlığı ve Güvenliği(İSG)” bilincini artırmak amacıyla Topluluğun faaliyet gösterdiği 13 ülkedeki çalışanlarının çocukları arasında düzenlenen yarışmada 99 adet resim değerlendirildi. İSG uygulamalarının hedeflenen başarıya ulaşabilmesinin ancak çalışanlar ile kurulacak iş birliği sayesinde mümkün olacağı vurgulanırken, farkındalığın küçük yaşlardan itibaren kazandırılmasında yarışma büyük fayda sağlıyor.


45


Kızlar Atakta! Türkiye Vodafone Vakfı, Alternatif Yaşam Derneği (AYDER), Kalkınma Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ortaklığında hayata geçirilen Düşler Akademisi, engelli ve sosyal dezavantajlı bireylerin sanat yoluyla sosyal hayata katılımı için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye Vodafone Vakfı’nın desteklediği Düşler Akademisi Kaş’ın ev sahipliğinde, Alternatif Yaşam Derneği tarafından, EMpower Vakfı’nın katkılarıyla ilk kez geçen yıl uygulanmaya başlayan Genç Kızları Güçlendirme Projesi “Kızlar Atakta” (www.kizlaratakta.org), bu yıl da zengin içerikli açık hava eğitim programlarıyla devam ediyor.

Kongo Kintele Kongre Merkezi’nde Avcı Architects imzası Avcı Architects’in iş hacminin %80’ini kapsayan uluslararası projelerinden biri olan, Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Brazzaville’de, Kintele bölgesinde inşa edilen Kongo Kintele Kongre Merkezi, Eylül ayı sonunda hizmete açılıyor. Projede tamamlayıcı birçok fonksiyonun yanı sıra bir de otel yer alıyor. Afrika Birliği zirvelerine ev sahipliği yapmak üzere inşa edilen kongre merkezi, Avcı Architects’in tüm projelerinde en önemli çıkış noktası olarak ele aldığı sürdürülebilirlik kriterlerine uygun olarak, içinde bulunduğu coğrafi, iklimsel ve kültürel bağlamla uyum içinde tasarlanarak hayat buluyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Etkinlik

Farkındalık için atılan adımlar

46

Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın (TSÇV) toplumda Cerebral Palsy (CP) ile ilgili farkındalığı yükseltmek için gerçekleştirdiği projelerden biri olan Steptember, üçüncü yılında gönüllülerini bekliyor. 9 ülkede aynı anda uygulanan kampanya, 1 – 28 Eylül tarihleri arasında hayata geçecek. Katılımcılar, sanal bir oyun ortamında en çok adımı atabilmek ve en çok bağışı toplayabilmek için tüm dünyadan katılım sağlayan diğer gönüllüler ile kıyasıya bir rekabet ortamında iyi bir amaç için yarışacaklar. Steptember ile özellikle günde ortalama 3 bin adım attığı bilinen ofis çalışanları günde 10 bin adım atmaya teşvik ediliyor. Katılımcılar günde 10 bin adım atma alışkanlığını geliştirirken, topladıkları bağışlar ile CP’li çocukların tedavisine katkı sağlıyor.

Zamansız, bedensiz, cinsiyetsiz giysiler Moda ve tasarım alanında kendine özgü, ilham verici işlere imza atan Nilüfer Karaca; yarattığı zamansız, bedensiz hatta cinsiyetsiz giysileriyle farklı bir bakış açısı ortaya koyuyor. Karaca’nın, insan bedeni ve insan hareketlerinden ilham alan sürdürülebilir tasarımları, tek bir giysiyi farklı modellerde kullanabilme imkanı sunuyor. Müşterilerine sınır tanımayan bir tasarım hizmeti vaadeden ve özgürlüğün hakim olduğu stüdyosunda, beğendiğiniz elbiseyle ilgili her türlü değişikliği yaptırmak mümkün.


47


Yeni Şubesi ile Home Sweet Home Özgün tasarımları ve yenilikçi estetik anlayışıyla ev tekstili alanında trendlerin öncüsü olan Home Sweet Home 21. Şubesi ile Bursa Biaport’da yerini aldı. Yatak odası, banyo ve mutfak tekstiline yönelik zengin koleksiyonları ve dekoratif aksesuar seçenekleriyle yaşam alanlarına dair tüm ihtiyaçları tek çatı altında toplayan ve evleri güzelleştirirken değer katan bir marka olarak karşımıza çıkan Home Sweet Home, Hüdai Perde Luxury ile birlikte yer aldıkları mağazada ev tekstili konusunda tüm beklentileri karşılayacakları bir yelpaze sunuyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Marka

Perde sektöründe üst segment markalara ev sahipliği yapan Hüdai Perde Luxury, Home Sweet Home markasının yanında Kervan ürünleri ile de tüketici ile buluşuyor.

48


49


Yeni trend mozaik Birinci sınıf cam mozaik ve aglomera üretimi konusunda hayat boyu deneyim sahibi olan Dr. Pino Bisazza ve Andrea Di Giuseppe 2000 yılında en tutkulu ve kendini işine adayan meslektaşlarını biraraya getirerek Trend Group’u kurdular. Bu vizyoner iş liderleri, İtalyan sanat geleneğini sürdüren, modern dünyanın yenilikçi teknolojilerini kullanan ve doğal kaynaklara saygılı küresel anlamda 700 çalışanı ile güçlü bir şirket haline geldiler.

Eylül - Ekim 2016 #59

Marka

Trend Mosaic için trend sözcüğü, bıçak gibi keskin kalmak için hareket halinde olma ve kesin bir tutkunun gerekliliğini gösteren bir eğilimi anlatıyor. Kurulduğundan bu yana araştırma, yeni trendler ve ürün geliştirme alanlarında liderliğiyle nam salan grubun sembolü olan kaktüs; en kurak arazide bile Trend’in yaratıcılığını ve canlılığını temsil eden bir ikon… Zorlu ekonomik şartlarda bulunduğu ortama uyum sağlayabilen, güçlü kökleri ile yaşadığı yeri değiştirebilmeyi sembolize ediyor.

50

Dünyanın önde gelen renkli cam mozaiği, Venedik minesi, altın varak işlemeciliği ve işlenmiş kompozit taş yüzey üreticilerinden biri olarak marka, İtalyan geleneklerini bugünün en ünlü tasarımcı, mimar ve sanatçılarının dinamik yaratıcılığı ile sentezleyen eşsiz bir hüner sergiliyor. Mozaik sanatının devamı niteliğinde karşımıza çıkan ürünlerin her biri ince bir ustalıkla birleşiyor. Geleneksel el sanatlarının çağdaş yorumları olarak hayatımıza giren ve birer sanat eseri değerinde yaşam alanlarımızda en özel yerlerini bulan bu ürünleri şimdilerde Türkiye’de bulabiliyor olmak ise sevindirici. Yılmazlar Banyo Merkezi’nin yenilikçi ve öncü vizyonu ile marka ailesine kattığı Trend Mosaic, İtalyan tasarım ve sanat çizgisinin en güçlü temsilcilerinden…


51


talyan moda devi Fendi, 90. yılını, kurulduğu şehir Roma’da kutluyor. “Aşıklar Çeşmesi”nin podyuma dönüştürülmesiyle gerçekleştirilen “Efsaneler ve Peri Masalları” defilesi, suda yürüyen modeller ile izleyenleri hayalin menşeine ulaştırdı. Defile ile eşzamanlı açılan, yeniyi eskiye katarak ulaşılan “The Artisans of Dreams” sergisi 29 Ekim’e dek Palazzo della Civiltà’da gezilebilir.

Tasarım Etkinlik

İ

Masallardan yansıyanlar

Gökçe İpek gipek20@gmail.com

Eylül - Ekim 2016 #59

Sanatkar ve tasarımcının yaratıcılık kesişimindeki estetik memnuniyet arayışı ustaların emekleri ile somut hale gelmeye devam ediyor, markanın yolculuğunda. Sergi, “Fun Fur” anlamına gelen çift F’si ile Fendi ve onun doğasının yapıtı kürkleri merkeze alarak, eklektik bir deneyimle moda ve sanat doğrultusunda lükse odaklanan markanın öyküsünü dile getiriyor.

52


Fendi’nin temel değerlerini yansıtırken yeniyi dahil etme amacındaki sergi, dokuz alana bölünmüş durumda. Giriş bölümünde, öyküsünün ilk sayfası diyeceğimiz, kentteki küçük atölyesini izleyici ile paylaşıyor. Adanmışlıkla sürdürdüğü yaratma eylemi, bir film şeridi olarak karşımıza çıkıyor. Labirentler içindeki kürk tabletler, katılımcılara dokunma eylemi aracılığıyla markanın tutkusunu aktarıyor. “Obsession” (Takıntı) olarak adlandırılan alan, sürekli değişen ve dönen dünyada algının ötesini uyaran aynalarla kaplanmış durumda. Fendi imzalı takıların, markanın ironik ve genç ruhunu yansıtan kürklü canavarlarının eğlenceli bir kurgunun parçası olduğunu fark ediyorsunuz. İşçiliğe adanmış alanda ise ustaların canlı uygulamaları ile kürk işleme teknikleri gösteriliyor. Kusursuz işçiliği temel taşı olarak belirleyen Fendi, öz değerlerine ustalardan başlayarak sahip çıkıyor. Ayrıca Fendi’nin kutsallığının yaratıcısı Karl Lagerfeld’ın bütünsel gücünü de bu sergiyle gözler önüne seriyor. Palazzo della Civiltà Italiana’nın neoklasik odasında ise ikonik bir modeli baget çanta ile kendini temsil etmeye devam ediyor. Rüya odası olarak tanımlanan alanda ise, “Aşk Çeşmesi” üzerinde gerçekleştirilen masalsı defile ile kaynağının suyunda moda tutkunlarının rüyalarını yansıtıyor.

53


Yazı Masası: Az değil, çok farklı olsun

Fikir

İ İç Mimar İrem Senemoğlu

Eylül - Ekim 2016 #59

irem@senemoglu.com.tr

54

ş hayatında açık ofis kullanımı uzun yıllardır tercih ediliyor ama son dönemde farklı disiplinlerde evden çalışmak teknolojinin bizi tanıştırdığı yeni bir anlayış. İnsan ilişkilerinin olmadığı, sadece bilgisayar aracılığıyla haberleştiğimiz bir çalışma hayatı hiç bana göre değil.

Sizin işiniz evden çalışmaya uygun, bazı günler işlerinizi evinizden takip edebiliyorsanız ya da benim gibi yazmayı seviyorsanız kendinize özel köşeler yaratmanız mümkün. O zaman biz de buna bir çözüm bulalım ve evinizde bir düzenleme yapalım.


İlk adımda; bir yazı masasına ihtiyacımız var ve yerleştirmek için ne kadar alan bulabiliyoruz bakalım. Çalışmak için bir odanızı ayırmaya uygun bir daireye sahip olmayabilirsiniz. Hiç üzülmeyin; bu isteğinizi hayata geçirmek için yaşam alanınızda küçük bir köşe bulmanız yeterli.

Pencere önünde doğal ışıkta olmayı istesek de, mecburen düz bir duvar önüne yerleşmeniz gerekebilir. Karşınıza raf yerleştirme olanağı sunduğu için bu yerleşim daha avantajlı görülse de ben güzel resimler, notlar yerleştirerek daha neşeli bir görüntüyü tercih ederim. Tahminimce hepimizin evinde bir kütüphane vardır. Varsın kitaplar, dosyalar biraz uzakta dursun, iki adımda koşar alırız.

Çok gerekli olduğunu düşünmüyorum ama uygun ölçüler varsa; çalışma alanınız ile yaşam alanınız arasına ufak bir mobilya koyarak işinizi özel hayatınızdan ayırmayı tercih edebilirsiniz. Bırakın biraz değil çok farklı olsun. Sizi anlatsın, yaratıcı bir köşe olsun. İlgi alanınızı vurgulayan, çiçekli olsun, sanat dolu olsun, renkli olsun. Hiç fark etmez istediğiniz kadar cesur olun.

En eğlenceli seçime geldik. Klasik bir dokunuş arıyorsanız, rotamızı hemen antika ve ikinci el ürün sanatlara yönlendirelim. Bulacağınız masanızı orijinal doğal ahşap haliyle kullanabilir ya da daha modern bir tarza yaklaşmak isterseniz renkli cila uygulayabilirsiniz. En güzeli bu seçimi yapmadan alternatifler listesi hazırlayalım hızlıca; Klasik mi? Modern mi? Ahşap mı? Cam mı? Ben buradayım diye bağırsın mı? Geri planda mı kalsın? Neşeli bir parça mı olsun? Ciddi mi dursun?

55


Kapaklarını kapatınca dekoratif bir dolap gibi duran, ama açtığınızda ciddi bir çalışma ofisine dönüşen mobilyalar da var. Ölçüleri genellikle 150 cm’i geçmeyen bu ürünler de kullanışlı.

Fikir

Biraz vakit ayırıp antika “armoire” tadında bir parça bulmak mümkün. Özel üretim yaptırabilirsiniz ama son yıllarda çok başarılı modern, el işçiliğinin ön planda olduğu, fonksiyonel tasarımlar satılıyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Mekanda niş gibi bir alanınız varsa, pratik ve yalın bir çözüm üretmek istiyorsanız işiniz çok kolay. Karşıdan baktığınızda duvara bir çizgi çekmiş gibi, biraz geniş ölçüde banko ve depolama için minik bir dolap ya da bir tane dar raf ile köşenizi tamamlayabilirsiniz. Bu kadar sadelik benim için fazla olabilir, yine de kendimi tutamayıp aydınlatma ya da aksesuarlar ile biraz renk katmak isterim.

56


57


Küçük bir yazı masasında çok fazla yeriniz olmadığını düşünürsek, masanızın fonksiyonel olması eminim ki sizin için de önemli olacaktır. Masanızın üzerinde mutlaka aksesuarlarınız olsa da bazılarını saklamakta fayda var. Kullanışlı tabla altı çekmeceler, yeni tasarımlarda görebileceğiniz gizli bölümler ya da eski yazı masalarını çağrıştıran küçük küçük çekmece ve raf eklemelerinden birinin olmasına dikkat edelim. Masanızın karşısına mümkünse raf koymayın diyorum ama boş bir duvara da bakmayalım. Unutmayın burası sadece sizin köşeniz. Duvara pano, resim eklemek hatta duvar kağıdı uygulamak da hoş görünecektir.

Eylül - Ekim 2016 #59

Fikir

Tam sırası gelmişken uyarmadan geçmek istemedim. İsterseniz duvarı komple mantar kaplayın, ama lütfen şu küçücük mantar panolar gelmesin aklınıza. Bulması biraz zor ama ekonomik ve yaptırması kolay metal kafesler kullanabilirsiniz. Hafif ve esprili olur.

58

Bundan sonra artık sıra sizde, zor günlerden geçerken ruhunuzun neye ihtiyacı varsa onu yapın. Onu besleyin; bazen eski resimlere bakarak, bazen yardıma ihtiyacı olanlara dokunarak, bazen bilgi paylaşarak ya da bazen kendi köşenizde birkaç satır yazı yazarak.


59


elugan Meissl ofisinin ekibi tarafından tasarlanan, bu yıl içinde faaliyete açılan sağlıklı yaşam merkezi, Viyana’nın kuzeydoğusunda kalan ve son yıllarda büyük bir hızla gelişen yerleşim bölgesi 22.Donaustadt’ta konumlanıyor. Bu yaşlı bakım evi bir sağlık merkezi olmaktan çok rezidans benzeri bir fonksiyona sahip.

Viyana

D

Ömür uzatan yaşam merkezi

Yüksek Mimar Gizem Önürmen gizemonurmen@gmail.com Fotograflar Hertha Hurnaus Christian Brandstaetter

Eylül - Ekim 2016 #59

26.271 m² net inşaat alanıyla oldukça modern, geniş cam ve alüminyum kaplama cepheleriyle ve kat planlarıyla ilk bakışta öğrenci yurdunu andıran bir görünüme sahip.

60

Günümüzde yaşlı bakım evleri, sağladığı imkanlarla insan ömrünün süresini uzatmayı hedeflediği gibi yaşam kalitesini de artırmaya yönelik tasarlanıyor. Engelli dostu, minimal, estetik, iç ve dış mekan tasarımıyla yaşlıların kendilerini hem ruhsal hem fiziksel olarak mutlu ve hayatın içinde hissetmesine pozitif katkı sağlıyor.


Yaşı ilerledikçe hareket kapasitesi kısıtlanan kişiler için tasarımda yaratılan kolaylıklarla, bireylerin günlük rutinlerine tekrar dönmeleri sağlanabiliyor. Merkezde, tasarlanan sistem için özel üretilen mobilyalar, kişiselleştirebilen yaşam alanları, gerekli durumlarda hastayı ve çevresini uyarmak üzere entegre edilmiş akıllı sistemler yer alıyor. Tüm bu ve benzeri bileşenlerin bir araya getirilmesi ile ileri yaştaki insanların günlük yaşamı kolaylaşıyor. Sosyal imkanların ve aktivitelerin kısıtlı olduğu bir yaş grubuna yönelik benzer örnekleri az olan bir konsepti, akılcı mimari ve mekansal çözümlerle hayata geçirerek daha çok insana ulaşmak, değişebilen ihtiyaçlar çerçevesinde değiştirilebilen aktivite alanları ile ilgiyi her zaman canlı tutmak için tasarlanan bir merkez. İki bloktan oluşan yapının çevresi, iç ve dış avlularla bölümlendirilmiş kamusal alanlara sahip. Bu sayede, tek başına yaşamak zorunda kalan kişilerin hem yaş grubuyla iletişim halinde kalması hem de dış dünyayla etkileşimi sürdürmesine fırsat yaratılıyor.

61


Marka

İlham veren bir marka:

Loda

Eylül - Ekim 2016 #59

Tech Design Mobilya iştiraki olan Loda, 2000 yılından bu yana, ileri teknolojiyi ve insan emeğini birleştirerek ürettiği mobilyalarla sektörde kendine has bir yer edinmeyi başardı. Ürün portföyü, tasarım çizgisi, kalite anlayışı ve satış sonrası hizmetleri ile Türkiye’nin nitelikli mobilya üreticileri arasında yer alıyor. İstanbul’da; Modoko, Masko ve Bostancı’da mağazaları bulunan Loda Mobilya, bu yılın Mart ayında Bursa mağazasını açtı. Azerbaycan’ın Bakü kentindeki mağazası ile de yurt dışına açılan marka, 5 yeni mağaza yatırımı hedefliyor.

62

Geçmişin izlerini yaşam alanlarına taşıyan vintage modelleri ile bu sezonda evlerde nostaljik bir etki yaratmanızı öneriyor. Farklı tasarım dokunuşları ile, salonlarınızda cesur bir duruş sergileyecek koltuk takımlarını beğeninize sunuyor. Chester modeli Sahra koltuk, evlerde hem asil hem de modern bir ekolü temsil ediyor. Geniş mekanlarda ferah, şık ve rahat bir ortam sunan Sahra, bulunduğunuz mekana saygınlık katıyor. Markanın bir diğer yeni koleksiyonu Sır, doğaya gönderme yapan ahşap bir tasarım çizgisine sahip. Dört kapaklı, geniş depolama alanı sunan Sır konsol, ceviz kaplama gövdesi ve kapakların üstüne uygulanan desenleriyle yemek odanıza dinamizm katmaya hazır. Tasarım gücünü ayaklarındaki minimal detaylardan alan Sır masa, keyifli sofralar kurmanızı kolaylaştırıyor. Aynı ürün grubunun, benzer tasarım anlayışına sahip sandalyesi ve televizyon ünitesi ise mekandaki diğer ihtiyaçlarınıza yanıt veriyor. Loda Mobilya mağazalarına uğrayarak modern çizgilerin dışa yansımasını ve yaşam alanınıza etkisini keşfetmeniz mümkün.


63


İstanbul’un ilk apartmanlarında neler oluyor?

@Yeldeğirmeni

M

ahalle; içinde kim yaşıyor ise ona benzeyen, başı ve sonu belli, nerede bitip nerede başladığını anladığınız, az çok kimlerin yaşadığını tahmin ettiğiniz, yürüdüğünüzde ve mekanlarında vakit geçirdiğinizde ev gibi bir şey dediğiniz yaşam alanlarıdır. İstanbul’da bazı mahalleler diğerlerinden farklıdır. Yeldeğirmeni ise işte bu farklı mahallelerden biridir. Bu yazıda Yeldeğirmeni’ni farklı ve güzel yapan nelerdir bunları inceledik.

Yeldeğirmeni İstanbul’un ilk apartman semtidir ve apartmanlarını melekler korusun güzeldir. İstanbul’un ahşap evlerden oluştuğu dönemde yangınlardan yaka silken Osmanlı, çareyi ahşap yapı yapmayı yasaklamakta buldu. Osmanlı’nın güç kaybettiği bu dönemde İstanbul’un çeşitli yerlerine göç edenler için yangından sonra düzenlenen yeni yerleşimler Hippodamos’a göz kırpar ve Barcelona’ya özenir gibi ızgara planlar ile kurgulandı. 1872 Kuzguncuk yangınından sonra Yeldeğirmeni’ne göç eden Yahudiler ızgara sistem içinde sokaklarla güzel ilişkiler kuran ilk apartmanları inşa ettiler.

İstanbul

En etkileyici Yeldeğirmeni apartmanları İskele Sokak üzerindedir. Adı üstünde İskele Sokak’tan aşağı iner ve denize Haydarpaşa Koyu’na ulaşırsınız. Haydarpaşa Koyu’nda ise Haydarpaşa Garı bulunmaktadır. Haydarpaşa Garı’nı Alman ve İtalyan ustalar beraber yapmışlar ve bu ustalar ve aileleri Yeldeğirmeni’nde konaklamışlardır. İşte bu ustaların yaşadığı apartmanlar da Haydarpaşa kadar görülmeye değerdir.

Batuhan Akkaya

Eylül - Ekim 2016 #59

Fotoğraflar ve İllüstrasyon Burçin Çevik, Özlem Serdar

64


Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizler tarafından Galata’dan getirilen hayat kadınları o dönemde adı “Küçük Paris Mahallesi” olan Ayrılık Çeşmesi Sokağı’nda yaşar ve çalışırlarmış. Bu dönemde hayat, saat sekiz buçukta eski Kadıköy Çarşı’sında durup Yeldeğirmeni’nde başlarmış. Türk, Musevi, Rum ve Ermeni’nin birlikte ortak yaşam kültürünü oluşturduğu Yeldeğirmeni’nde Cumhuriyet’in ilk yıllarından sonra, bu çeşitlilik giderek azalmış ve Yeldeğirmeni’nde son kalan küçük bahçeli köşklerin yerine ise yeni apartmanlar yapılmış. Son yıllarda ise Yeldeğirmeni hem fiziksel hem de sosyal açıdan yeniden canlanıyor. Yeldeğirmeni binaları boyanıyor, sağır duvarları mural sanatçılarına teslim ediliyor, sanatçı ve tasarım atölyeleri açılıyor, gönüllü evleri kuruluyor, işgal evleri açılıp kapanıyor. Kafe ve restoranlar açılıyor, alternatif temalarda dükkanlara her gün bir yenisi ekleniyor. Bu gelişim, Yeldeğirmeni’ne yeni bir sosyal profil çekerken, kimleri için soylulaşma kimleri için canlandırma olarak tanımlanıyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrası Küçük Paris Mahallesi

Cumhuriyetin ilk yılları MÖ 1. yy Himernos Limanı

18. yy Ayrılık çeşmesi

Kentsel sit alanı ilan edilir.

20. yy başında Haydarpaşa Garı

19. yy sonu Kehribar, Celal Muhtar, Demirciyan Apartmanları

1950 sonrası dönüşüm başlar

Haydarpaşa Çayırı’ndan Uzunhafız Sokağı’na yangın

19. yy

2011 Canlandırma projesi

65


Portre

Pastel bir dünya:

Eylül - Ekim 2016 #59

Aise Amet

66

R

Yonca Karakaş üyalarını fotoğraf serilerine dönüştüren İstanbullu bir fotoğrafçı Yonca Karakaş. Baktığı her yerde fotoğraf kareleri görüyor ve kendini yabancıları incelerken, zihninde onların saçlarını değiştirirken ve yanlarına bazı objeler yerleştirirken buluyor. Maddeselliği ve hayal gücünü kullanarak bambaşka bir dünya yaratıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Fotoğraf ve Video Programından mezun olduktan sonra Serdar Tanyeli, Caroline Erel gibi değerli fotoğrafçıların yanında staj yaptı. Bu zaman diliminde reklam ve moda fotoğrafı alanında kendini geliştirme fırsatı bulan Yonca, okul boyunca edindiği sanat temelli bilgileri stajda öğrendikleri ile harmanlayarak kendine ait, onu yansıtan görsel bir dünya yaratmayı başardı. Özetle ‘’şeffaf, pastel, canlı, cansız, sıvı, katı’’ kelimelerini kullanabiliriz.


Fotoğrafa başladığınız ilk günlerden bugüne baktığınızda sürecinizi nasıl tanımlarsınız? Daha çekingen davranırken bunu kırmanın yollarını aramaya çalıştım henüz tam olarak çekingenliğimi atmış sayılmam. Fotoğraf felsefenizi oluşturan şeyler neler, nelerden etkileniyorsunuz? “Şeyler” her şey ve herkes... Neden ağırlıklı olarak pastel renkler? Bilmiyorum sevdiğim için herhalde, diğer renkler gibi ben buradayım diye bağırmıyorlar baskın değil çekingenler. Zaaflarınız, takıntılarınız var mı? Temiz ve düzenli görünmek gibi takıntılarım var. Hatta etrafımda ki herkes öyle görünsün istiyorum. Hayatta altını çizmek istediğiniz neler var? Sistemin gerektirdiği gibi değil kendi düşünme yapısını oluşturmalı insan. Kalıplarla konuşup, kalıplarla yaşıyoruz sanki, herkes tek bir kişiymiş gibi hissediyorum bazen. Bence herkes biraz rahatlamalı artık.

67


İlham dediğimizde... Bir kuluçka dönemi var; farkında olmaksızın gözlemledikleriniz, biriktirdikleriniz zihninizde yavaşça farklı kodlardan beslenerek büyüyor. Sonra bir anda beyniniz size bir görüntü gönderiyor ve siz heyecanlanıyorsunuz. Aslında kendinizden beslenirken bunun farkına varamıyorsunuz. İlham, sanki bir anda birileri tarafından size sunulmuş gibi, rahatlatıcı. Fikir nedir sizin için? Heyecanlandıran, başlarken sonuç için sabırsızlık duyulan şey. Anlaşılmak gibi bir kaygınız var mı? Karmaşası sonsuz bir evrende anlaşılmak isteyecek kadar şımarık olamıyorum. Hem anlaşılsam ne olur? Eğer ihtiyaç tanımlaması yaparsak, ruhsal ihtiyacınızın kaynağı nelerdir? Sinema, bilim, ailem ve fotoğraf. Hayatınızda sizi en çok etkilediğini düşündüğünüz neler var? Çok sıra dışı bir hayatım olmadığı için somut bir cevap vermem gerekiyorsa, sinemadan müthiş etkileniyorum. Evden aylarca çıkmadan film izleyebilirim. Bunun dışında kalabalık bir ailem olduğu için empati gücüm çok kuvvetli. İyi bir dinleyici olduğumu da varsayarsak bazen karşımdakini dinlerken resmen yoruluyorum çünkü “o” oluyorum, bu gerçekten yorucu.

Eylül - Ekim 2016 #59

Portre

Bu etkileşim fotoğraflarınıza nasıl yansıyor peki?

68

Şeyler yani objelerle aramda bir bağ var. Etrafımda ki her şeyi gözlemliyorum madde, maddenin formu, çıkardığı ses, doku onlarla da empati kurulabilir.

İnsan büyüyünce hayalleri küçülüyor mu? Küçülmüyor sadece sisteme ayak uyduran, sistemde yer edinmek isteyen hayallere sahip oluyor insan... Sıkıcılaşıyor her şey. Sürekli kendi kendini devam ettiren (çünkü durmadan ürüyoruz) diğer taraftan üzerinde bulunduğu formu tüketen (durmadan ölüyoruz ve öldürüyoruz) asalak bir yasam biçimine sahibiz.


69


70

Eylül - Ekim 2016 #59


71


Eylül - Ekim 2016 #59

Tasarım Etkinlik

Ü

72

retmekten çok tüketmenin arttığı, eleştirmenin her daim daha kolay olduğu bu günlerde, korkusuzca türetmeyi seçenler, 7-9 Ekim tarihleri arasında İTÜ Taşkışla kampüsünde düzenlenecek İstanbul Maker Faire’da buluşuyor. Sanat, mekatronik, elektronik promaker ve outdoor alanlarında drone’lar, üç boyutlu yazıcı teknolojileri ve elektronik icatlar sergilenecek ve seminerler, atölyeler düzenlenecek. Bu panayır, tüketim çağında, üretimi destekleyen bir neslin kendi icatlarını, oyuncaklarını ve bilgilerini paylaştığı bir sergileme alanı olarak tanımlanabilir.

(T)üretmeyi seven panayır: Maker İstanbul


Çocuklu aileler için bir yaratıcılık parkuru Kinetik kumlar, robotlar ve yaratıcılığı tetikleyen türlü icatlarla İstanbul Maker Faire özellikle çocuklar için unutulmaz bir deneyim alanı. Tüm üreten maker’lar bir araya gelip kendi icatlarını sergilerken, bir yandan da bu araçları nasıl kullandıklarını paylaşacaklar. Maker Eğitim Hareketi’nden de bahsetmek gerek; burada çocukları erken yaştan itibaren üretime teşvik eden oyunları, icatları, kitleri ve bunlarla üretilmiş okul projeleri anlatılacak.

Amerika’dan başlayarak dünyaya yayılan #makerhareketi, bugün dünyanın bir çok ülkesinde düzenlenen panayırlarla yaygınlaşıyor. Maker Faire şimdiye kadar NewYork, Paris, Roma gibi birçok şehirde, yerel okullarda ve hatta Barack Obama’nın #makerhareketi desteğiyle Beyaz Saray’da bile düzenlendi. Kendin Yap (Do It Yourself) diyerek yola çıkan sanatı, zanaati ve teknolojiyi kullanarak üreten birçok kişi bu panayırda buluşuyor. Evde oyuncakların içini açıp onlardan başka icatlar çıkarmaya çalışanlar, gördükleri teknoloji karşısında ‘bunu ben de yaparım’ diyenler, atık kutulardan saksılar yapan ve boyayanlar, sanat ve teknolojiyi, yani üretme kabiliyetini asla bırakmayanlar; kısacası başımıza icat çıkaranlara ‘maker’ deniyor. Özellikle son dönem teknolojinin de erişilebilir olmasıyla, bu icatları yapmak gittikçe kolaylaştı. Böylece herkes kendi evinde üretim için gerekli yöntemleri birbiriyle paylaşmaya başladı.

Bu hareketi destekleyen Make dergisinin öncülüğünde Maker Faire, 2006 yılından beri düzenleniyor. İstanbul’daki ayağı ise henüz üç yaşında! Okullar, kurumlar ve bizzat maker’lar tarafından desteklenerek gönüllü olarak büyüyor ve lidersiz bir halk hareketi olarak gelişiyor. Panayırda Türkiye’nin ilk Make dergisi de ücretsiz dağıtılacak. Birçok maker projesinin olduğu bu dergi sayesinde evde kendi üretiminizi yaparak içinizdeki ‘maker’ı keşfedebilirsiniz. Bu arada sizin de icatlarınız varsa ve bu panayırda diğer maker’larla paylaşmak isterseniz çok gecikmeden www.makerfaireistanbul.com/ basvur adresinden ücretsiz başvurabilirsiniz.

73


Palivor’un lezzetleri Bursa’da Palivor Çiftliği, Trakya’da Kırklareli’nin Demirköy İlçesinde, Istranca Ormanları’nda 300 yıl önce kurulan, 2011 yılında yeniden hayata geçirilen organik tarım ve eko turizm yapılan bir çiftlik. “Avrupa’nın en iyi konutu” seçilmiş özel çiftlik evlerini barındıran Palivor Çiftliği’nin hedefi, kendi markası altında, cafe ve şarküterilerinde; taze, lezzetli ve doğal ürünleri sağlıklı ve keyifli bir yaşam için sunmak.

Mekan

Çiftliğin sahiplerinden mimar Kerem Oral’ın tasarım anlayışı içinde hayata geçen Istanbul’da Bebek ve Nişantaşı’ndaki mağazalarının yanı sıra, Bursa’daki yeni şubesi ile büyümeye devam ediyor. Palivor Çiftliği, gerek Trakya’da, gerek işletme açtığı bölgelerde, nitelikli yerel üreticilere kendi özel reçetelerine göre ürettirdiği gıda ürünlerini müşterilerine özenle sunuyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Mekanlarda kullanılan tüm mobilya ve kaplama malzemelerinin doğal masif çam ağacından üretilmesi ve tuğla kaplama ile örülen duvarlar doğallık konusundaki hassasiyetin bir diğer göstergesi. Mekan içinde servis ve genel sunum için kullanılan aksesuarlar çiftliğin vizyonunu gözler önüne seren bir başka simge oluveriyor. Mekanın tasarım kriterlerine uygun uygulama projesi ise mimar Ali İskeçeli imzası taşıyor.

74

Şık ve sıcak atmosferi, güleryüzlü servisiyle Palivor Çiftliği Bursa Cafe & Şarküteri’de Palivor Çiftliği’nin en özel et, süt ve şarküteri ürünlerininin yanı sıra; yemek çeşitleri de sunuluyor. Açık ve kapalı bölümleriyle 80 kişi kapasiteli ferah alanı ve sıcak dekorasyonu ile keyifli bir ortamda vakit geçirmeniz mümkün.


PRO

DUC

T

OD

sibelkayak.com

NAL

PR

ATIO

DB

DUC

E UC

SK E

N YA

ODE

AU

D TO

AUT

Y

ED B

PRO DUC

T

Y AN

UC

ED B

OD

DUC

PR

PRO

ES

D KE

UC

A

NA TIO

LP

DU RO

CT

Soğutma & Endüstriyel Mutfak Tasarımı Mimari Proje Uygulama

SK

ODE

AN A UT

Size özel endüstriyel tasarımlar,

AL

TION

EDU CA

Altınova Mh. Çağlar Sanayi Sitesi Keskin Sk. No.:3 Küçükbalıklı / BURSA Tel: 0224 215 77 24 Faks: 0224 215 77 25 domino@dominosogutma.com www.dominosogutma.com

75


Tarihe dokunan koleksiyonlar

Müze

Cumhuriyet döneminde inşa edilen birçok kamu binasının mimarı Clemans Holzmeister tasarımı Ankara’nın Ulus caddesinde konumlanan Neoklasik mimarlığın izlerini taşıyan yapı, PTT Pul Müzesine ev sahipliği yapıyor. Genel konsepti, hikayesi, koleksiyon ve içerik stratejilerinin kurgulanması, sergi alanlarının projelendirilmesi ve uygulaması Tasarımhane tarafından gerçekleştirilen müze, ziyaretçisine iki boyutlu nesneler aracılığıyla zamanda gezinebilme deneyimi sunuyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Çiğdem Aslantaş

76


Müzeler ustaca kurgulanmış “zaman oyun alanları” gibidir. Nasıl ki birey oyun içinde oyunun kendine has zaman algısını sorgulamadan kabullenir ve kendini bulunduğu gerçekliğe adapte eder, müzeler de zamanı unutturup, bize başka bir deneyime dahil olma imkanı tanır. Tıpkı uzayın solucan delikleri gibi, müzeler de görünmez zaman geçiş alanları barındırırlar kendi içlerinde. Buralarda kabul edilen zaman çizgileri kaybolur ve mekan kendi zaman girdabına ziyaretçiyi çeker. Bu girdabın kendi kuralları, ardınızda bıraktığınız zaman gerçekliğinin parametrelerini unutturur ve içerideki farklılıkları sorgulatmaz. Tasarım kurgusunda bu zaman geçiş alanları ne kadar ustaca ele alınırsa ziyaretçi, eserler ile o denli bağ kurar. İçsel zaman algısı ile dışsal zaman algısı arasındaki ara deneyim alanları bu perspektifte tasarlandığında çok daha etkili bir iletişim yakalanır. Bir bakıma, müzeler ziyaretçisini sarıp sarmalayacak ve kendi zaman girdabına sokacak şekilde olmalıdır. Bu duruma müze mimarisi, müze kurgusu ve eserlerin bir arada oluşu harmonik bir biçimde eklendiğinde ziyaretçiye ortak bir dil ile seslenilebilir. Böylece bireyin “an”da kalmasına ve zihninde “an”lar yaratmasına olanak sağlanır.

Bu çerçeveden ele alındığında, Ptt Pul Müzesi binası, ziyaretçisini içinde sergilenen eserlerin zaman girdabına sokmadan önce, kendi ağırlığıyla karşılıyor. Hafızasında nerdeyse yüz yıldır sakladığı birikim de düşünüldüğünde, heybeti zihinde daha da büyüyor. Bu duruma bir de bulunduğu konumdaki -Ankara Ulus caddesi- diğer kamu yapıları ile etkileşimi eklenince daha da kuvvetli bürokratik bir ağırlığı ziyaretçinin kollarına bırakıyor. Neoklasik mimarinin özelliklerinden yüksek sütunlu düzeni, ön kütledeki simetrisi, yanlardaki bayrak direkleri ve pencere görünümündeki çerçevelerle bu ağırlığı fazlaca destekliyor. Yapının dış yüzeyleri, girişin mermerden merdivenleri dışında çevre taş ocaklarından getirilen Ankara taşıyla kaplı. Bu tercih, bireyin malzemelerle iletişiminin kendi biriktirdiği ve kültürel hafıza kodlarıyla yakından ilişkili olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Böylece bir Ankaralı olarak bana, Pul Müzesi ilk karşılamadaki istemsiz ancak mesafeli bir tanışıklık hissi yaratıyor. Mesafeli ama ilginç şekilde tanıdık bir selam gibi. Binanın dışarıdaki resmi ve soğuk iletişim dili, müzeye girildiğinde bir anda yer değiştiriyor. Sadece ziyaretçiyi değil mimarinin kendisini

de ters köşe yapıyor. Yaratılan bu şaşırtma duygusu, bireyin, sergilenen iki boyutlu ve küçük ebatlı binlerce pulu incelemeye olan mesafeli tavrını da kırıyor. Tıpkı kendi zihnimizdeki anılar arasında gelip gitmeler gibi, mekan da beklediğimiz ve şaşırdığımız öğeler arasında gidip geliyor. Bu durum bireyi güçlü bir konsantrasyon ile oraya ait hissettiriyor. Müzenin zemin katında “Türk Posta Haberleşme Tarihi sergisi”, “sinema”, “müze dükkan” ve “müze kafe” alanı bulunuyor. “Posta ve Haberleşme Tarihi” bölümünde, metal konstrüksiyon üzerine yerleştirilen antrasit gri kompakt ve aydınlatılmış akrilik malzemelerle üretilmiş sergileme üniteleri bulunuyor. Kullanılan tipografideki yazı tipi, boyutları ve espas değerlerinin doğru kararları sayesinde iletilmek istenen bilgi ziyaretçi tarafından rahatça alınabiliyor. Bu alanın sonunda “Posta Nazırları ve Genel Müdürler” bölümü cam ile diğer alandan ayrılıyor. Burada durup duvardaki fotoğraflara bakıldığında, zamanın gelip geçiciliğini kuvvetli şekilde hissediyor insan. Bir zamanlar camın bu tarafında olan onlarca gözün, şimdi diğer taraftan bakıyor olması tuhaf bir his yaratıyor. Bu hissin belki de en

77


büyük tetikleyicisi, iki alan arasında ayırıcı olarak kesintisiz cam panel kullanımı. Malzemenin kendisi var olmanın ve yok olmanın arasındaki o çok iyi bilinen, şeffaf çizginin metaforu gibi.

Eylül - Ekim 2016 #59

Müze

“İstiklal Harbinde PTT” kısmında ise, yüksek sesli sürekli dönen videoda okunan mektubun fazlaca zorlama bir duygusallıkta olması, arkadaki metinleri okumayı zorlaştırdığı gibi sergilenen nesnelerin algılanmasındaki konsantrasyonu güçleştiriyor. Yine de bu noktada ilginç bir kurgu söz konusu. Teknolojik kioskların taşlar arasından çıkması hiç karşılaşmayı düşünmediğim ilginç bir eşleştirme. Doğal bir malzemenin insan ürünü teknoloji ile birlikteliği diyebiliriz.

78

Zemin katın orta alanı, bir parantez içerisine alınmışçasına kavisli formdaki iki seperatörün arasında tanımlanıyor. Seperatörlerin bu formu ziyaretçiyi sarıp sarmalıyor. Ünitelerdeki interaktif dijital ekranlar, konsantrasyonun azalma noktasında devreye giriyor ve ilgiyi canlı tutuyor. Zemin yükseklik farkları ve bu alanlarda kullanılan farklı malzemelerle sergileme bölümleri netleştiriliyor. Yapının kolonları ile doğal bir şekilde alan tanımı netleşen bu bölümde haberleşme ekipmanları sergileniyor. Sergileme ünitelerinin posta güvercini metaforu ile taşınıyormuş gibi kurgulanması keyifli bir espri katıyor. “Pul Kültürünün” sergilendiği alanda dijital bölmeler, grafiksel anlatımlar ve geleneksel gösterim biçimleri ustaca kurgulanıyor. Kullanılan grafikler ve dinamik sergileme biçimleri dikkati dağıtmadan, ziyaretçiyi iletmeye çalıştığı bilginin odağında tutuyor. Tasarım kendini belirli bir sırayla okutuyor. Önce iki boyutlu zemindeki grafikle iletişime giriyor, sonra sanki o grafiğin rölyef gibi zeminden kaldırılmış haline yönleniyor ve en sonunda da anlatımın üçüncü boyuttaki gösterimine ulaşıyor göz. Bu mantıksal geçiş zihinde konsantrasyonu sağlıyor ve zorlanmadan doğal bir biçimde anda kalınıyor. Bu durum doğru tipografi boyutları ve renkleri ile de destekleniyor. Dinamiklik mekanın her noktasında hissediliyor ancak


tekrardan ve sıkıcılıktan uzak durulmuş olduğu için ziyaretçiyi her detayında yeniden kendine çekiyor. Müzenin bodrum katında “Çocuk Pulları Salonu”, “çok amaçlı salon”, “sergi salonu”, “müze atölye” ve “pul arşivi alanları” bulunuyor. Çocuk pulları salonu, müze kurgusunun oyunlaştırılmış simülasyonu gibi. Aradığınız tüm özet bilgilere ulaşabildiğiniz ama bir o kadar da rahat ve tanıdık hissettiğiniz bir alan. Bu durum illüstrasyon çizimlerinden, mobilya tasarımlarına kadar her noktada destekleniyor. Üst katlardaki bilginin iletilme biçimindeki ciddiyet aslında bir süre sonra yorucu hale gelebiliyorken, bu alan tam tersine saatlerce sizi içinde tutabiliyor. Müzenin birinci katında “Kronolojik Pul Müzesi Koleksiyonu”, Nostaljik PTT” ve “geçici sergi salonu” bulunuyor. Pul arşivi çekmecesi benim açımdan bu alanda belki de en etkileyici bölüm. Burada pulları yaratan sanatçıların el çizimleri, grafik veya fotoğrafla başlayan ve sonrasındaki matbaa sürecindeki renk çalışmalarıyla devam eden görseller sergileniyor. Bir yaratım sürecinin tümüne tanık olmak, bireye, nihai ürünle kurduğu diyalogdan çok daha fazlasını vadediyor. Müzenin belki de sergileme alanları arasında yetişkinler ile en dolaysız şekilde iletişime giren bölümü eski mektupların sergilendiği salon. İnsana dair tüm naif durumlarla aracısız bir bağ kuruyor. Mektupların sergilenme ünitesinde gerek malzemelerle gerekse formlarla müzenin diğer tüm alanlarındaki aynı

dinamik yaklaşım yakalanıyor. Gri metal saç ile ahşabın sıcaklığı oldukça uyumlu bir tezatlık yaratıyor. Mektupların tam karşısında hologram teknolojisi ile yaratılan yeni mektup aracılığıyla karşıtlığı sağlamlaştırılıyor. Eski gerçekliğin yeni gerçeklikle birlikteliği bir nevi. İkinci ve üçüncü katlarında “Tematik Pul Salonları”, “Filatelik Ürün Sergi Salonu” ve “Dünya Pulları Koleksiyonlarını” yer alıyor. İkinci kattaki salon tanıtım üniteleri birinci kattaki dönemine uygun giydirilmiş postacı grafiklerinin aksine oldukça keyifli görünüyor. Merdivenlere asılı bilgilendirme üniteleri çok dikkat çekici. Kullanılan sarı renk, bu durumu daha da vurgulu hale getiriyor. Pulların her biri temasına özgü grafik sıvamaların yapıldığı sergileme ünitelerinde yer alıyor. Müzenin “tarihe dokunan koleksiyonlar” söylemindeki gibi, PTT Pul müzesi tasarımı da ziyaretçisinin zihnindeki an koleksiyonlarına dokunarak, orada kendi kalıcı yerini oluşturuyor. Müze, şaşırtıcı ve dinamik öğeleri ile konsantrasyonu sağlayıp katmanlı tasarım yapısı ile bireyi her yeni eserde kavramayı başarıyor.

79


Mekan yollarda 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın dört ve beşinci yarışlarında destek verdiği takımın aldığı başarılarla gurur duyan dergimiz, tasarım ve sanat alanında gerçekleştirdiği katkılara sporu da ekledi. 23-24 Temmuz tarihlerinde 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 4.yarışı olan Bursa Otomobil Sporları Kulübü (BOSSEK) tarafından düzenlenen Yeşil Bursa Rallisi’nde Yusuf Aramacı Kupası 1. Kategoride zafere Emrah Usanmaz ve Tuna Muhtar’dan oluşan takımımız ulaştı. Bu sezonun beşinci yarışı ise 3-4 Eylül tarihlerinde Eskişehir Otomobil Sporları Kulübü (ESOK) tarafından organize edildi. 345 kilometrelik asfalt zeminli parkurda toplam uzunluğu 107 kilometre olan 10 özel etaptan oluştu. Uzun bir aradan sonra gece etapları ile sporcular ve izleyiciler için farklı bir heyecan yaşatan yarışta bu kez Emrah Usanmaz co-pilotluk görevi üstlenirken direksiyonda Özgür Yürük yer aldı.

Eylül - Ekim 2016 #59

Özel

Bu yarıştan da kupayla dönen takımımız, sezonun geri kalan yarışları için de iddiasını sürdürecek.

80


81


Sağlığa değer katan hizmet 23 yıldır “Herkes için sağlık” diyen, sağlıkta uluslararası standartları Türkiye’nin tüm bölgelerine ulaştıran Medical Park Hastaneler Grubu, en yeni markası VM Medical Park’la büyümeye devam ediyor.

Teknolojinin sunduğu en yeni olanaklarla donatılan VM Medical Park Bursa Hastanesi, 50 bin metrekare büyüklüğündeki yeni binasında, hizmet vermeye başladı. 10 yıldır ‘Bursa’nın kalbi’ olarak nitelendirilen Fomara Meydanı’na inşa edilen hastane, grubun 17 kente yayılan 27. hastanesi. Kişiye özel sağlık hizmetini merkezine alan; akademik ve alanında uzman hekim kadrosuyla çağdaş bir hastane ortamında hizmet vermeyi öncelikli gören VM Medical Park, adını İngilizce’de ‘Value Added Medicine’ın karşılığı olan ‘Sağlığa Değer Katan Hizmet’ sloganından alıyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Daha konforlu, daha nitelikli ve daha kaliteli bir hizmet sunmayı hedefleyen VM, dünya ile aynı anda uygulanan ileri tanı ve tedavi yöntemlerini, yenilikçi tıp teknolojilerini akademik ve uzman hekim kadrolarıyla yeni binalarında daha elverişli bir ortamda sunuyor. Erken teşhis, etkin tedavi ve hasta konforunu ön plana çıkaran anlayışıyla kısa sürede bölgenin lideri olacak potansiyele sahip.

82

İleri teknolojik cihazlarla uluslararası kalite standartlarında sağlık hizmeti sunan marka, hasta odaklı bir yaklaşımın yanı sıra, sağlıkta mükemmeliyeti ve hasta memnuniyetini hedefliyor. ‘Hasta ve hasta yakınlarını kendi evlerinde hissettirmek’ hedefiyle kurgulanan ‘Misafir Hizmetleri’ bölümü de hastaları ‘güler yüzlü hizmet’ prensibiyle ‘misafir’ olarak kabul edip, onlara hastane içinde her aşamada eşlik ediyor.


83


Dekorasyon Mekan

Geleneksel dokular hatıraları yaşatıyor: Taksim Sütiş

Eylül - Ekim 2016 #59

Mimar Berrin Ulutaş

84

1922 yılından bu yana İstanbul’da hizmet veren bir lezzet klasiği olarak bilinen Sütiş (Taksim Muhallebicisi) ailenin en eski ve nostaljik şubesi. Taksim meydanına yakın Beyoğlu caddesinin girişinde bulunan, görselliği ve mimari yapısı ile dikkatleri üzerine çeken mekan, binanın geleneksel dokusu korunarak, hatıraları yaşatma motivasyonu ile rustik bir anlayış içinde Berrin Ulutaş tarafından tasarlandı.


Klasik Osmanlı mimarisinden ezgiler ile zenginleştirilen yapı; mermer, vitray, varak, pirinç, çini gibi birçok özellikli malzemenin harmanlanması ile ulaşılan özgün bir proje. Tam anlamı ile mekan, ilmik ilmik işlendi denebilir. Günümüz mimari anlayışın tarihsel değerler ile kesişerek oluşturulduğu mekanda, dış cephesi ile söze başlayalım. Mevcut bina, yandaki dükkan ile birleşerek metrekare bazında büyüdü ve böylece geniş bir ön karşılama ve cepheye sahip oldu. Beyaz Marmara mermeri yer alan cephe, dokusu gereği mat olması ve damarsız oluşu nedeniyle tercih edildi. Mermerler bloklar halinde taşınarak, çoğunlukla yerinde işlendi. Osmanlı sütun başlıkları, kalın söveler tasarımda çok büyük bir görsel role sahip. Cephenin üst bölümünde yer alan vitraylar, yürüyenlere yeni bir görsel anlatım sunmayı başardı. Şubenin vitrini dikkatle tasarlanan bir diğer alan. Vitrin müşterinin içerideki ürünler ile ilgili bilgi sahibi olduğu ön görüntüdür. Mekanın caddenin girişinde yer alması, görsel doyurucu bir vitrinin zorunluluğunu hatırlatıyor. Gösterişli bir mermer cepheye ceviz masif doğrama ve pirinç eklenince, vitrin ön plana çıktı. İçeri doğru uzanan dolaplar, masif ceviz kaplama ve ön kısımları döküm pirinç. Aksesuarlar bu mekana özel olarak üretildi.

85


Dekorasyon Mekan

Girişin hemen sağ tarafında pirinç ve eskitme ayna önünde bulunan eli belinde figürlü mermer dresuar yer alan bölüm, derinlik algısını kuvvetlendirdi. Merdivenin formunu değiştirerek alan genişletildi. Daha ferah ve dinamik bir merdiven ortaya çıktı. Zeminde de beyaz Marmara mermeri kullanılmaya devam etti. Montaj sırasında aralarına çubuk pirinçler çapraz şekilde döşendi. Teker teker her taş plakalardan ayıklanarak seçildi üzerlerinde damar olan, leke olan taşlar bir bir ayıklandı. Tamamen kolonsuz birleştirilen iki bina için çelikten kuvvetlendirmeler yapıldı. Mekanın emek yoğun bölümü ise tavandaki işlemeleri. Üretimi ve uygulaması için uzun bir zaman dilimi gerekti. Tavanda görülen altın renkteki varaklar, saf altından. Saraylarda kullanılan varak uygulama yöntemi ile aynı şekilde üretilen tavan, uzun ömürlü bir kullanıma sahip. Duvardaki yağlı boyalar ile tavanda eskitme işleminde renk konusunda dil birliği sağlandı. Dolmabahçe sarayının restorasyon ekibindeki uzmanlar bu süreçte yardımcı oldular. Tavan ortasında bulunan gösterişli avize özel imalat. Tavanın görkemi bu aydınlatma ile taçlandı. Tamamen pirinç ve özel camdan imal edildi.

Eylül - Ekim 2016 #59

Masa ve sandalyeler markaya özel olarak tasarlandı ve mekanda bütünlük sağlandı. Masa ve sandalye ayakları, hassas bir işçilik ile elde üretildi.

86

Davlumbaz bölümü ilk restorasyon döneminden kalma, yaklaşık 17 senelik bir bakır işçiliğin iyi bir örneği. Yerinden sökmek için çok uğraşıldı. Temizlenerek geri getirilip montajı aynen yapıldı. Taksim’deki Sütiş hem tarihi dokusu hem yaşanmışlıkları ile kalplerde özel bir yere sahip. Beyoğlu’nun neredeyse en eski markası olması ile beraber, günümüzde eskiyi yaşatmanın güzelliğini hatırlatacak nitelikte.


87


“Tasarım kenti olmak için katılımcılık şart”

Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu

Söyleşi

İ

zmir bir tasarım kenti olma yolunda yürüdüğünü fısıldıyor bizlere. Hem de 2009 yılından bu yana yoğun emek vererek sürdürdüğü çalışmalarının meyvelerinden bir tanesi olan Kıyı Projesi’ni gerçekleştirerek ve denizi kentli ile buluşturarak söylüyor. Tasarım odaklı şehir planlama fikrini aksiyona dönüştüren, katılımcılığı hatırlatan duayen akademisyen Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu ile bitmesini istemediğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik.

Eylül - Ekim 2016 #59

İzmir’in tasarım odaklı düşünen bir kent olma yolculuğunu uzaklardan seyrediyoruz. Neler oluyor?

88

2009 yılında, İzmirli ve İzmir dışından gelen, alanlarında uzman; kültür, sanat ve tasarım aktörleri ve kanaat önderleri ile İzmir için kapsamlı bir kültür stratejisi ve politikalarının oluşturulmasına yönelik İzmir Kültür Çalıştayı gerçekleştirildi. Amaç gerçekçi hedefler belirlenmesi ve somut çıktılar elde edilmesiydi. Sonuçlarından bir tanesi de İzmirlilerin denizle ilişkisini güçlendirmek oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kentsel Tasarım ve Kent Estetiği Müdürlüğü tarafından yürütülen İzmirDeniz Projesi, Türkiye’nin önemli mimarlarıyla kentsel ve endüstriyel tasarımcılarının oluşturduğu 100’ü aşkın gönüllüden meydana gelen bir ekip ile tasarlandı. Geçtiğimiz aylarda proje çalışmaları başladı, çalışmalar kıyıda bütün hızıyla sürüyor.

Bu 40 kilometrelik sahil şeridinin yeniden tasarlanması projesiydi. Proje 1. İstanbul Tasarım Bienali’nde sergilendi. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun danışmanlarından Prof. Dr. İlhan Tekeli projenin başını çekti. İzmir’in deniz ile ilişkisini kurmanın yanında kentin tarih ilişkisinin kurgulanması da ön plandaydı. İzmirDeniz projesinin ardından İzmirTarih projesi masaya yatırıldı. Bunun için Konak, Basmane, Kadifekale, Bahri Baba Parkı çemberi içinde kalan, Agora’dan Sinagoglar bölgesine ve Kemeraltı’na uzanan bölge çalışılmaya başlandı. 17 ayrı bölgeye bölündü, üniversiteler devreye girdi. Bölgeler tek tek ele alındı ve irdelenmeye başlandı. Her bölge için değişik stratejiler oluşturuldu. Bunların sivil toplum kuruluşları ile ortak yürütüldüğünü söyleyebilirim. Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A.Ş (TARKEM) diye bir şirket var. Bu şirket Kemeraltı ve civarını yeniden ayağa kaldırmak üzere kurulmuş bir şirket. Kar


amacı gütmeyen bir yapı, sosyal amaçlar için çalışıyor. TARKEM’de ünlü isimler yer alıyor ve iyi niyetle çalışmalar yürütülüyor.

ediyor. Genç tasarımcıların yaptıkları işleri sattıkları ‘Randevu’ adı altında etkinlikler yapıldı. Bir yaz okulu düzenlendi.

Sümerbank Desenleri” adlı sergi 14 -27 Kasım 2015’ tarihlerinde Ahmet Adnan Saygun Sergi salonundaydı ve o da çok önemli bir sergiydi.

Kent büyük ölçekte emek verirken, tasarımcılar bireysel olarak nerede duruyor?

Tüm bunların yanı sıra, ‘Design Museum’ tutkumuz sürüyor. Uluslararası bir sempozyum düzenledik, İngiltere’den Daniel Charney, Lisbon’dan, Tasarım Müzesi, MUDE’nin müdüresi Bárbara Coutinho davet edildi. Türkiye’den de Burçak Madran katıldı. O toplantıda İzmir’deki KEY Müzesinin sahibi Murat Özgörkey deneyimlerini anlattı. Birkaç duayen ile kaliteli bir seyirci kitlesinin buluşması oldu. Şimdi onun kitabını çıkarmak istiyoruz. Bant çözümleri elimize ulaştı, üzerinde çalışıyoruz. Amaç İzmir’e bir tasarım müzesi kazandırmak.

İzmir Enternasyonel Fuarı taşındı ve Kültürpark ile ilgili çalışmalar gündemde, orada neler oluyor?

İzmir’i bir tasarım eksenine oturtmak için bir kurum gerekir düşüncesi ön plana çıktı ve buna bağlı olarak İzmir Akdeniz Akademisi (İAA) kuruldu. Önce tasarım, ekoloji ve tarih ekseninde çalışmak üzere yola koyulduk, sonra sanat eklendi. Her birimin bir koordinatörü bulunuyor. Akademi’nin koordinatörleri ve ekip üyeleri çeşitli etkinlikler düzenlemeye başladılar: Konferanslar, atölye çalışmaları, sergiler, seminerler. Bu etkinlikler sonucunda İAA 10 kitap ve bir dergi çıkardı. Ulusal düzeyde Tasarım Koridorları proje yarışması yapıldı. Tarih, tasarım, ekoloji ve sanat üzerine çalışmalar yoğunlaştı. Bu durum, İzmir’deki bağımsız bazı grupları da tetikledi. İstenilen de buydu aslında. Akademi, kurumsal kurgusu içinde, kimlerin ne yapacağını dikte eden bir organizasyon olmak yerine, tasarımı her fırsatta öne çıkarıp vurgulayan, insanları proje üretmeye ve ürettikleri projeleri gerçekleştirmeye teşvik eden bir yapı şeklinde düşünüldü. Bu çerçeveden baktığınızda, İzmir’de bağımsız inisiyatiflerin oluştuğunu, tasarımda ortak çalışma alanlarının hayata geçtiğini görürsünüz. Örneğin Originn, ‘Sen de Yap_Do it Yourself’ ya da ‘Co-Working Space, -ortak çalışma alanı’ anlayışı içinde bir çok tasarımcıya olanak sağlayan başarılı bir mekan. İzmir’de Cenk Dereli’in yürüttüğü Pecha Kucha geceleri ilgi çekmeye devam

Bu arada Konak Belediye’sinin bir binası gündeme geldi ve o bina müzeye dönüştürülmek üzere Yaşar Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencileri tarafından çalışıldı. Gördüğünüz gibi İzmir’deki tasarım etkinliklerinin bir listesini vermek kolay değil. Aklıma gelenleri sıralıyorum. Zeynep Tuna Ultav ve Deniz Hasırcı’nın yönetimindeki DATUMM(Dökümantasyon ve Arşivleme Türkiye’de Modern Mobilya), 2015 yılı Şubat ayında, 20. yüzyıl Türkiye’sindeki modern mobilyayı gözler önüne seren müthiş bir sergi gerçekleşti. Bu alanda düzenlenmiş en önemli sergi diyebilirim. Kataloğu yayınlandı. İzmir Ekonomi Üniversitesince düzenlenen “Bir Ulusu Giydirmek: 1956-2000 Yılları Arası

Aslında Kültürpark olarak kurulan bu yerde her sene fuarlar düzenlendiği için insanlar gündelik dilde kısaca ‘fuar’ diye ifade ediyorlar. Fuar Kültürpark’tan çıktı, Gaziemir’e taşındı. Kültürpark tasarım açısından ele alındı. Nasıl bir yer olsun sorusu farklı gruplardan oluşan kentlilere soruldu. Var olan sergi alanları yeniden tasarlanarak, daha çağdaş bir kültür merkezi olacak nitelikte bir yapılaşmadan bahsediliyor. Bitkilerin yenilenmesi söz konusu. Her şekilde bölge yenilenecek gibi gözüküyor. Proje bitmek üzere. Dışarıdan bakınca, İzmir’in tasarlanmış bir kent algısına ulaşması için yoğun emek veriliyor. Evet, amaç o. Tek elden olmayacak bir çaba bu. Günün moda deyimiyle, ‘bir üst akıl var’ ve o üst akıl sanki her şeyi tasarlıyormuş gibi düşünmemek lazım. Bağımsız ve bazıları organize küçük grupların ortak amaç için kolektif çalıştığı bir kurgu. Mesela Tasarım ve Tasarım Tarihi Topluluğu Derneği(4T) olarak yaptıklarımız gibi.

89


Söyleşi

Tasarım kenti hedefi, beni İzmir’de bir Tasarım Platformu (İZTAP) kurulmasına yönlendirdi. Yaklaşık iki sene önce, İzmir’de tasarım alanında inisiyatif kullanan ilgili kurumları yöneticiler düzeyinde davet ettik. TMMOB Mimarlar Odası, İçmimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu, TARKEM, 4T gibi sivil kuruluşlardan ve Büyükşehir Belediyesine bağlı tasarım birimlerinden ilgililer geldiler. Önce ayda bir toplanarak, neler yapmak istediğimizi listeledik ve bir Tasarım Deklarasyonu metni üzerinde anlaştık. Herkes planladığı etkinlikleri bildirdi, bir tasarım takvimi oluşturduk ve her ay yeniledik. Herkesin eşit olduğu, her toplantıya bir başkasının ev sahipliği ve oturum başkanlığı yaptığı demokratik, enformel bir platform. Bu işe gönül verdiği için bir araya gelen kurumların iş birliği içinde, tasarım kenti olma yolculuğuna birlikte çıkma gayreti. İlk büyük ortak proje İyi Tasarım İzmir / Good Design Izmir etkinliği olacak. Çalışmalar sürüyor. Mesele artık tasarım değil, iyi tasarım. Ülkemizde tasarım bilinmediği için yıllarca tasarımı anlatmak durumunda kaldık. Bugünün Türkiye’sinde bizim için iyi tasarımın ne olduğu önemli. Bu bilinci oluşturmalı ve yaymalıyız. Muhtemelen 15-17 Kasım 2016’da gerçekleşecek bu etkinlik için İzmir Akdeniz Akademisi anahtar konumunda. Kurumlar yapacakları etkinlikleri o günlere denk getirecekler ve hep birlikte 3 güne birçok etkinlik sığdıracağız. Çok küçük ölçekte Londra Tasarım Festivali benzeri bir kurgu. Tasarım fakültelerinin mezuniyet projeleri sergilenecek. Bir tür tatlı rekabet ortamı diyebilirsiniz. Toplantılar devam ediyor. Böylece farklı alanlarda tasarıma katkı yapmak isteyen bireysel ya da kurumsal girişimler, İzmir’de oluşturulacak bir doğal tasarım ortamında yaşam bulsunlar istiyoruz.

Eylül - Ekim 2016 #59

İstanbul, Ankara’nın yapamadığını yapacak gibi gözüküyor İzmir...

90

Bu aralar, heyecan verici ve yapıcı bir ortamı var İzmir’in. En azından içinde bulunduğumuz bu dönemde dayanışmanın ve birlikte çalışmanın gerekliliğini gözler önüne seren ve teşvik eden bir duruş. Yavaş yavaş ilginç tasarım işleri de çıkıyor. Daha nasıl gelişir diye baktığımızda bundan sonraki aşamanın tasarım emeğinin ödüllendirmesinden geçtiğini düşünüyorum. Bir taraftan tasarım bilinci verirken, tasarımın devamlılığını ve üretimin büyüyerek sürmesini sağlamak istiyorsunuz. Bunun son aşaması da tasarımın takdiridir bence. Alışılmış bir ödül sisteminden

öte, insanları bilinçlendirecek çalışmaların olduğu, yabancı ve yerli tasarımcıların liderliğinde düzenlenecek çalıştaylar ile genç tasarımcıların ürün geliştireceği, bu ürünlerin halk tarafından değerlendirileceği, katılımcı bir yapı içinde düşünüldü. Tasarımcı ‘‘iyi’’ tasarlamaya devam ederken, takdirleri de toplaması verimliliğini artıracaktır bize göre. Peki bunun paralelinde ne kaygı taşımalı sizce? Kendi tasarımımızı sahiplenmek, tasarımcımızı sahiplenmek, var olan birikimi değerlendirmek ve üstüne inşa etmek gerektiğini düşünüyorum. Şu ana kadar bizim pek de gerçekleştiremediğimiz bir şey. Bizde bir hastalık var, akademik bir yazıda mesela, yurt içinde hiç kaynak yokmuşçasına sadece veya oransız çoğunlukta yabancı kaynak göstermek. Benim yazıklarım da dahil buna. Bu yurt dışında okumaktan gelen bir faktör veya yurt dışında bilinmek adına bir adım. Ama buradaki birikimi ihmal ettiğini ve bunun üstüne bir şey inşa etmediğini görmek lazım. Eğer Türk tasarımı gelişecekse kendi birikimi, deneyimi, hafızası ve geleneği üstüne gelişmelidir. Bunu henüz yapamadık. Türk tasarımının gizli kahramanları henüz keşfedilmedi. Tasarım kültürümüzü inşa etme meselesini gündeme getirecek ve onun üzerine perspektif ve strateji geliştirecek çaba lazım. Ben bunun yokluğunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Her şey bir moda gibi. Tasarımı da modaya indirgeyen ve gerçek gücünü küçümseyen bir yaklaşım kabul edilemez. Tüketim odaklı bir tavrın sektörü yönlendirdiği doğrudur, ama özünde tasarım, insan yaşamının kalitesini yükseltmeyi amaçlar. Çevreye ve insana saygılı, toplumsal değerleri anlayan bir tavır takınılmalı. Bunu yaparken de işin içine eğlence, keyif katmayı ve bunu espri anlayışı içinde yapmayı da bilmeliyiz diye düşünüyorum. Bir tutam mizah şart diyebilir miyiz? Mizah bizi ayakta tutuyor. Gittikçe zorlaşan ve farklılaşan bir dünyada yaşıyoruz. Daha öncekilere benzemeyen bir dönem. Düşmanın nerede olduğunu bilmediğimiz, gizli düşmanlarla çevrili, her an bir bombanın patlayabileceği bir ortamda yaşıyoruz. Dünya çok kırılganlaştı. Bu, insan ilişkilerinin tüm tarihsel birikimine rağmen hala

olgunlaşmadığını, insanın birdenbire nasıl ilkelleşebileceğini gösteriyor sürekli. Savaş ortamındayız. Üç milyon mülteci var Türkiye’de. Binlerce insan Akdeniz’de boğuluyor ve Avrupa kapılarını kapatıyor. Anlaşılır gibi değil. Evrensel etik değerlere sahip çıkıldığını söylemek artık çok zor. Biraz sıkıntı çıkacak diye insanların nasıl da birden bire tavır değiştirdiğini, Batı’nın verdiği ‘güzel’ örneklerle algılayabiliyoruz. Tüm bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Güzel olan şey şu, beklenmedik filizler fışkırabiliyor. Gezi de onlardan bir tanesiydi. Sonradan manipüle edildi, bambaşka yönlere çekildi, o ayrı. Bu karmaşa içinde birçok oluşumun var olduğu ve yaşadığı gerçeğini de unutmamalıyız. Ümit burada. İşte tasarım, bu tehlikeli sularda dikkatlice yüzmeye ve karaya çıkmaya çabalamalı diye düşünüyorum. Tasarımcının hayatta kalma mücadelesi içinde hep bir kıvrak zeka pırıltısı beklenmiyor muydu zaten? Elbette, her zaman yaratıcı olmak zorundasın. Hele bu ortamda bireysel olarak çalışan bir tasarımcıysan kesinlikle tutunacağın tek dal yaratıcılığın. Pokemon Go son örnek! Binlerce insanı ellerinde IPad’leri oradan oraya ve nedense, sanki alışveriş merkezlerine doğru koşturup duruyor.


91


Ahşap için iyi fikirler Woodea Studio

Eylül - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev Atölye

İç mekan ve mobilya tasarımı odaklı bir stüdyo olan Woodea, sağladığı yaratıcı, deneysel ortam ile kendine has bir anlayışı gözler önüne seriyor. Ağacın hikayesini ürünlerine yansıtma motivasyonu ile tasarlayan Woodea tasarımcıları, butik bir atölye olarak hizmet veriyor. Yaşayan bir malzeme olan ağacın çok şey fısıldadığı gerçeğinden hareketle, malzemenin onu en iyi dinleyenin elinde hayat bulması gerektiğini savunuyor.

92


Minik bir şaraplıktan büyük bir kütüphaneye, sallanan bir sandalyeden ahşap bir eve kadar tasarımın her alanında ağacı işlemeye gönüllü bu ekip, kendi tasarımlarını hayata geçirirken aynı zamanda tasarımcı, mimar ve iç mimar proje ortakları ile başarılı işlere imza atıyor. Ahşap ruhunu projelerine yansıtan Woodea; restoran, kafe, pastane, fırın, zincir mağaza, butik otel, özel klinik, üst segment konut, eğlence merkezi gibi pek çok projede yer alıyor. Tutkunun stüdyo ortamında mühendisliğe dökülmüş hali olarak kendine özgü felsefesi ile çalışmalarına devam eden bu atölye, yaşayan hikayelere ayrı birer yorum katıyor. Woodea müşteri ihtiyaçlarına göre şekillendirdiği hizmetlerini, müşteri taleplerine bağlı olarak tasarım, proje yönetimi ya da mobilya hizmeti olarak tek tek ya da bütünsel bir paket olarak sunuyor.

93


94

Eylül - Ekim 2016 #59


95


Mekan Eylül - Ekim 2016 #59

Tom Dixon imzası ile Bronte

96

Mimari çözümleri ile dikkatleri üstüne çeken, on yılı aşkın süredir dört kıtada hizmet veren Design Research Studio(DRS), Tom Dixon liderliğinde yeni bir mekan tasarladı. Çok kısa süre önce Londra’da Trafalgar Meydanında açılan mekanın adı Bronte. Kahvaltıdan akşam yemeğine taze ve çağdaş bir menü ile misafirlerini keyifle ağırlayan bu mekanı ziyaret etmeye değer.


İstanbul ve Ankara’dan sonra Bursa’da kapılarını açan Numnum, marka iletişiminde önemli gördüğü değerlerini, mimari tasarıma 2011 yılından bu yana Ofist danışmanlığında yansıtıyor. Numnum, tasarlanan mekanlarının ömrünü uzatmak adına kaliteli ve doğal malzeme kullanımını ön planda tutarak, malzemenin eskirken estetik değerlerini korumasını öncelikli görüyor. Bir yandan da malzeme, doku, renk seçimlerinde daha genç, daha dinamik ve daha cesur seçimler yaptığı farkediliyor.

97


Taş cephesi sizi kendine hayran bırakacak meclis binasının altında konumlanan mekan, kemerli pencerelerinden kemer altı bir terasa açılıyor. İç mekanda sunulan her çözüm önerisi için yeni bir tasarım anlayışının göstergesi denebilir. Pembe beton kahvaltı barı, yeşil granit mutfak, kalaylı kokteyl barı ve yemyeşil deri banket oturma alanı…

Eylül - Ekim 2016 #59

Mekan

Bronte’nin asma katında, yerden tavana kadar uzanan şarap dolapları harika bir görsel şölen ortaya çıkarıyor. Kapalı toplantılarınız için de bir buluşma noktası olabilecek özel bir alan olarak da yorumlanabilir.

98

Mekandaki yüksek pencereler ise doğal ışığın içeri girmesini kolaylaştırıyor. Renk tercihleri ve koleksiyonerlerin seveceği detayları ile kişiliği olan bu mekan Tom Dixon tasarımı aydınlatmalara da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birkaçı barın üstüne yerleşen Gold Fade ve mutfağı çevreleyen Curve.


99


Marka Eylül - Ekim 2016 #59

İyi fikirden doğan estetik HAY

100

2002 yılında kurulan HAY, kaliteli mobilyaları ulaşılabilir fiyatlarla sunmak ve insanların kusursuz tasarımlar ile mekanlarını kurgulamalarını önermek için adım atan bir marka. Ürünleri, Weil am Rhein’dan New York’a, Paris’ten Helsinki’ye farklı tasarım müzelerinin kalıcı koleksiyonları arasında. Vitra Design Museum, Les Arts Decoratifs, MoMA ve Centre Pompidou markanın ürünlerinin yer aldığı müzelerden bazıları.


Dünya değişiyor, insanın beklentileri ve ihtiyaçları da. Bu değişime ayak uydurabilmek adına HAY, kullanıcıya esneklik sunmanın şart olduğunu söylüyor. Fonksiyonel ihtiyaçlara fonksiyonel yanıtlar sunma prensibine sahip çıkan ekip, anlamlı ve etkileyici ürünlerin iyi fiyatlandırma ile, yenilikçi forma kavuşması gerektiğini belirtiyor. Markanın kalbinde iyi fikirden doğan, neşeli ve basit bir estetik anlayış içinde, yenilikçi teknoloji ve kaliteli malzeme kesişimi yatıyor. Danimarkalı çağdaş tasarım anlayışının bir göstergesi oldukları markanın tüm iletişim çalışmalarında vurgulanıyor. Zanaatkarlık ve tasarımın insan odaklı olması ve bunun sürekliliği her zaman önemli.

101


Marka

Zengin renk skalası markanın risk almakta korkmadığını gösteriyor. Malzeme çeşitliliği farklı tasarım diline sahip mekanlara çözüm olmak için bir neden. Uzmanlaşma gerekir mi sorusunu sormadan edemesek de HAY, evdeki her şeyden anlarım dercesine üretken bir rol üstleniyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Yaşam alanlarımızdaki ürün ihtiyaçları, HAY için tasarlamaya başlama sebebi. Oturduğunuz yerde kahvenizi koyacağınız sehpanız ya da ışık gereksiniminize göre aydınlatma ya da mum çözüm bekliyor. Ayrıca, ortamın sıcaklığı biraz azaldığında dizinizi örteceğiniz bir battaniye de atlanmaması gereken bir aksesuar.

102


103


Eylül - Ekim 2016 #59

Marka

Bugün, HAY, küresel bir marka olmayı başarmış, yüzlerce çalışanı ile hizmet veriyor. Anlam ifade eden çalışma ortamlarını hayata geçirmek için emek veren HAY, sürdürülebilirliği önemli bir değer olarak en üstte tutuyor. Birçok ülkede şubelerini açmaya devam ederken Avrupa ve Asya’da büyük mağazaları ile hizmet veriyor.

104


105


Eylül - Ekim 2016 #59

İç Mimar Elçin Sümer

106

Dekorasyon Ev


Boğaza göz kırpan bir yaşam Şehrin içinde şehirden uzak olan, doğanın tüm güzelliklerinin bahşedildiği bir evin kapılarını araladık. Yaşadığı evde şehir gürültüsünü duymak yerine doğanın içinde şehrin güzelliklerini seyretmeyi tercih eden ev sahibi, mekan tasarımında da aynı keyfi yakalamış. Polat Holding’in üçüncü kuşak temsilcisi Kerim Polat’a ait olan bu ev, tasarımcısı Elçin Sümer ile gerçekleştirdikleri dekorasyon süreçlerindeki uyumu da gözler önüne seriyor. Kandilli’de konumlanan yaşam alanının, günlük yaşamı daha keyifli hale getirecek bir tasarım anlayışı ile tasarlandığı bahçe kapısından girildiği andan itibaren hissediliyor. Doğanın içinde boğazı seyre dalma imkanı sunan bahçesi ise evin en özel bölümünü oluşturuyor. Ev sahibi, büyük dededen aldıkları mimari, heykel ve mobilya konusundaki birikimi ev için yaptıkları ürün tercihlerinde kullandıklarını belirtiyor. Pastel renklerin, yalın geometrik ürünlerin ve kullanıcı ile organik bir bağ kurmaya fırsat veren tasarımların yer aldığı bu yaşam alanı kullanıcısına taptaze bir enerji sağlıyor.

107


108

EylĂźl - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev


Bahçe balkonunda rüzgarı teninizde hissederek manzarayı seyrediyorsunuz. Antika su güğümlerinden tasarlanan aydınlatmaların yer aldığı bu alan, yalın ve ferah bir anlatım diline sahip.

Kış bahçesi, yeni tasarlanmış bir mekan. Salonun karşısından birkaç adım atıp ulaştığınız bambaşka bir alan. Türk kültüründe sıkça rastlanan şark oturumunun çağdaş bir ürün dili içinde yorumlanmış hali diyebiliriz. Konforlu oturma alanı, cephesi cam olmasına rağmen yerden ısıtma sistemi sayesinde kış aylarında manzaranın tadını çıkarmanıza fırsat veriyor. Buradaki camlar tamamen açılıp görünmez hale gelerek şeffaf bir oda oluveriyor. İç mekanda kullanılan ahşaplar hem sıcak hem soğuk havaya dayanıklı. Kullanılan sehpa, geleneksel bir ürün olmanın yanında manuel aksamı sayesinde yemek masası boyutlarına ulaştırılabiliyor. En keyifli özelliği ise gizli bir şömine barındırması. Kış aylarında evin içerisindeki ateş ve şömine yaşamı dışarıya taşınabiliyor. 109


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

110

Salondaki her bir objenin uzun birer hikayesi var. Buradaki renkler günün her saati farklı ışık yansıtıyor. Özel tasarım olan koltuk takımı, sizi lego oyunu içinde hissettiriyor. Playstation oynarken ya da film seyrederken oturma alanındaki ihtiyaçlarınızın değişebileceğinden yola çıkarak bu ürün tercih ediliyor. Koltuğun kenarında, amazonlardan gelen ve üzerindeki her alanda yağmur duası yazan bir davul yer alıyor.


Salon duvarında göze çarpan tablolar ise ışığı yükselen bir Fransız Ressam’a ait. Bu eserler ev sahibine annesinden hediye.

111


Eylül - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev

Duvara dayalı duran kapılar eski bir Rum evinden çıkan iç avlu parçaları, boyası ve üzerinde bulunan çift kademe desenleri ile evin içinde bulunan diğer sanat parçalarından en önemlileri diyebiliriz. Dikkat çeken bir diğer ayrıntı da Hollandalı bir tasarımcının imzasını taşıyan duvar aplikleri.

112


113


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

114

Feng Shui felsefesini yaşamına yansıtmayı tercih eden ev sahibi, yatak odasında mekanın kendi renklerinin ortaya çıkmasını sağlayan zıtlıklara izin veriyor. Uykudan uyanınca kendi renginde bir alan görmek ve güne sevilen bir sanatçının tablolarıyla başlamak bilinçli bir tercih olarak dekorasyonda vurgulanıyor. Odayı ikiye ayıran açık renk tüller, güven ve huzur getiriyor. Yere mümkün olduğunca yakın tasarlanan yatak, bataklıkta yetişen bir ağaçtan özel olarak üretildi. Ağacın ömrü simgelemesinin yanında renginin zaman içinde dönüşerek yeşile ve kahverenginin binbir tonuna ulaşması tercih edilmesinde etkili oldu. Nevresimler de özel Bursa ipeğinden üretildi.


Mermer ve seramiğin uyum içinde kullanıldığı banyoda, hem lavabo hem tezgah görevi gören Akşehir siyah mermeri bulunuyor. Duş alanında kullanılan tavandan gömme yağmurlama sistemi, doğal dokusunda kalan duvarın önünde, şelalede yıkandığınız hissini yaşatıyor. Duş içi ayna yerleşimlerinin yanında banyoda ses sistemi de bulunuyor. Klozet otomatik sistemi ile kişisel bakım için yüksek standartlar içeriyor.

115


Dekorasyon Ev EylĂźl - Ekim 2016 #59

Mark Rielly Jon Case

116

MaskĂźlen renklerin dengesi


Barcelona Apartment, Afrika ezgilerinin çağdaş tasarım anlayışı ile kesiştiği davetkar ve dokunma hissi uyandıracak detayları olan bir yaşam alanı. ARRCC tasarımcıları Mark Rielly ve Jon Case tarafından tasarlanan bu ev, Barcelona’nın kalbinde gelişmekte olan lüks konut bölgesi Passeig de Gracia içinde, Gaudi Casa Mia manzaralı.

Mekan içinde farklı renk paleti ve deri örneği ile karşımıza çıkan kanepeler ve klasik çizgideki sehpalar keşfedilmeyi bekliyor. Masif ahşap metal, süet ve cilalı yüzeylerle harmanlanarak benzersiz bir atmosfer ortaya çıkarıyor. Evin planında fonksiyonları keşfe çıktığınızda eğlence ve aile yaşamının gerekliliklerinin bir arada sorgulandığını fark ediyorsunuz. 117


Dekorasyon Ev

Mekan içinde kullanılan aydınlatmadan masaüstü objeye, heykelden duvardaki resme, her detay sizi meraklandırıyor. Evdeki her oda kendi karakterini taşıyor. Ana yatak odası mermer dokuların yanında farklı ahşapların tek mekanda buluşmasına fırsat veriyor.

Eylül - Ekim 2016 #59

Karbonfiber yemek masasının yenilikçi formu ve sandalyelerin samimi dili, aydınlatmanın dikkat çekiciliği ile farklı malzemelerin bir arada kullanılışına bir örnek daha teşkil ediyor. Kanepelerin karşısında konumlanan farklı berjerler tüm aile bireylerinin kendisi için özel olanı belirlemesi için farklılaşmışa benziyor. Evin kalabalık misafirleri ağırlamaya imkan sunacak geniş terası, keyifli bahar ve yaz akşamları kurgulamayı mümkün kılıyor. Gece ve gündüz kullanım imkanının olduğu bu alanda, ışık ve renk oyununa dikkat edildiği söylenebilir.

118


Odalar arası geçişlerde kullanılan bezemeli seperatörler, ortak alanların kolaylıkla özel alana dönüştürülmesini sağlıyor. Farklı ihtiyaçlar için farklı ürün önerileri ve detaylarla çözüme ulaşılan bu evde, akışkan bir tasarım anlayışının lüksün sıcaklığını ile kesiştiği söylenebilir. 119


120

EylĂźl - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev


Mutfakta modernleştirilmiş dokulu ahşap, yenilikçi cihazlarla yalın ve bir yandan da kadınsı çizgiler barındırıyor. Mobilyalar konusunda, evin hakim olduğu eklektik çizgiye dikkat edilmeye burada da devam ediliyor. Evin dört bir yanında dikkatleri çeken sanat eserleri, ev sahibinin kendi koleksiyonundan parçalar. Yerde ve duvarlarda kullanılan iki farklı ahşap dokusu ile zıtlık yaratılması sağlanıyor.

121


10. Yıl Özel Eylül - Ekim 2016 #59

122

‘ON’lardan etkilendim... B ir günde dokunduğumuz ürün adedi kaç olabilir dersiniz? Tasarım eğitimi alan birçok öğrenci bu sorunun cevabını bulmak için bir gününü kayıt altına almıştır. 250 civarı bir ürün çıktığını hatırlarım, kendi öğrenciliğimden. Bu ürünler içinden bazıları vazgeçilmezimiz olabileceği gibi, kolaylıkla unutulabilen hale de gelebilir. 10. yılımıza özel hazırladığımız bir dosya konusunun daha sayfalarını aralamaya davet ediyoruz sizi. Bu kez yaratıcı endüstriden profesyonellerden ‘’Yaşamlarına etki eden 10 ürün’’ listelemesini istedik. Keyifle okumanız, kendinizden bir parça bulmanız dileğiyle.


Camper Peu Cami Noir ayakkabı Kaç çift eskittiğimi hatırlayamadığım Camper markalı ayakkabılarım. 1951 Model BMW R 51/3 motosiklet Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünde okumama sebep olan taşıt tasarımı aşkı, sonunda beni 1951 model BMW motosikletle tanıştırdı. Ona olan hayranlığımı, Omnia koleksiyonu için far camındaki çeşm-i bülbülün renk-ışık oyunlarına yerel bir yorum getiren günümüzden bir yaklaşımla buluşturdu.

“Ejderha Düğümü” gümüş yüzük Tasarım: Arman Suciyan Arman arkadaşımın Çin mitolojisinden etkilenerek tasarlayıp-ürettiği, sanki iki boyutta sonsuzluğu yakaladığı ''Ejderha Düğümü'' yüzük; parmağıma taktığım andan itibaren, karşılaştığım tasarım problemlerinde sonuca kolayca ulaşmamdaki en yakın tanığım.

“Flux“ katlanan koltuk

Cam akışkan bir maddedir ancak akış süresi o kadar uzundur ki bu akışı bir insan ömrü gözleyemez, yaşam süresi yetmez. Bu yüzden bizler camı sıvı bir madde olarak nitelendirebiliriz ve ona nihai şekli verip, ateşi sönüp katılaştığını sandığımızda bile o hala yaşıyordur. Nudeglass Memento Mori koleksiyonunun ilk tasarımlarından olan “Faceted Skull” aslında bize “fani olduğumuzu unutturmayan, ama hayatın tadını da çıkarmamız gerektiğini sürekli anımsatan masaüstü bir obje.

Bir tasarımcı, bir tasarım ve milyon euroluk kazanca ulaşmanın ilk başarılı uygulamalarından olan ''Flux'' sandalye; günümüzdeki moda/trend start-up oluşumlarına ilham kaynağı olduğuna inandığım en iyi örneklerden. Şimdi balkondalar ve katlanıp kışın dinlenmeyi bekliyorlar.

Ali Bakova Tasarımcı

Paşabahçe Omnia “Far Mumluk” Tasarım: Ali Bakova

Paşbahçe Omnia “Arraki” rakı tadım seti Tasarım: Ali Bakova

Nudeglass Memento Mori “Faceted Skull” Tasarım: Ali Bakova

Cam ve ışık, mum ve karanlık aynı cümle içinde ayrılmaz ikililer. Omnia ''Far Mumluk'' kristal camın içinden geçen mum ışığının, günümüzde sisler içinde boğulduğumuz bu karanlıktan; bizi aydınlığa çıkardığı ortamlarda yolumuzu aydınlatması için.

"Salif" limon sıkacağı Tasarım: Philippe Starck Philippe Starck’ın ilk eskizlerini deniz ürünleri satan restorantta servis kağıdı üzerine yaptığı “limon sıkmak için değil, sohbete başlamak için tasarladığı” kült ürünü ‘Salif’ limon sıkacağı.

Benim babam rakıyı Paşabahçe çay bardağında sek içer, onun yanında Paşabahçe su bardağını içine buz atarak kullanırdı. Oğlu tasarımcı Ali, babasını taçlandırmak/onurlandırmak için Omnia “Arraki” rakı bardağı tadım setini tasarladı.

Braun Kol Saati Tasarım: Dieter Rams Braun ürün sorumlusu olarak çalışmaya başladığımda, ilk maaşımla kendime aldığım hediye.

Poltrona Frau “Ela sehpa” Tasarım: Neslihan Işık Tasarımcı Neslihan Işık, Ela sehpayı “Salonun ortasındaki kahvenin köpek balığından kurtulacağı bir ada” olarak tanımlıyor. Şimdiye kadar duyduğum ve benim de tasarımlarımı tanımlarken etkilendiğim en güzel içerikli “ürün tanımlaması” 123


Eastpak : Protez!

Knoll Bertoïa : Her gün!

Alka-Seltzer : Ertesi gün!

Pelikan : El yazım…

Koray Özgen

10. Yıl Özel

Tasarımcı

Kahve filtresi : Bonjour! Apple iPhone : Yaşam Koçu!

Kontakt Lens : Netlik!

Eylül - Ekim 2016 #59

Vélib : 2007'den beri motorsuz…

3M Post-It : Unutulur, unutulur… 124

Anadol : İlkler; direksiyon, kaza, gözaltı…


Autocad

Apple iPhone Panasonic lx 4 fotoğraf makinesi

DJI Phantom 3 Pro

Apple iPad Pro ve Apple Pencil

YouTube ve Instagram

Nihat Sinan Erül İç Mimar

Oliver Peoples gözlük Airties fiber modem

Neon

Vespa gts 250 125


Bertil Valien Kosta Boda: Sembolik bir formun farklı konseptlerde çok yönlü sanatsal kullanımı.

Bolle Tapio Wirkkala Venini : El üretiminde mükemmellik, yalınlık, denge, renk, incelik

Walter Gropius TAC çaydanlık: 1968'den beri çok satıyor, çok çeşitli dekorlamalarla zamansız tasarım.

10. Yıl Özel

Hennesey Ellipse: Tasarımda kütlesel denge.

Flexible Cam - Corning (Gorilla Glass) ve Schott Cam: Malzeme inovasyonu.

Oya Akman

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Eylül - Ekim 2016 #59

Alvar Aalto Vazo: Tasarımda sembolizm, zamansız tasarım.

126

Marcello Morandini alfabesi: Güncel kullanımın grafik düzenlemeyle üç boyutlu algısı.

Riedel Karaf : Serviste salt yenilikçilik. Grafen: Mucize malzeme, malzeme inovasyonu

Marcel mumluk: Camda kütlesel denge, ışık, zariflik


Numaralı kontakt lensler

Dijital fotoğraf makinası

Akıllı telefonlar ve kameraları

Pınar Gediközer Fotoğrafçı

Wacom tablet

Birkenstock terlikler

Bilgisayar

Şehirde trafiğe göre rota veren uygulamalar ve yol bulmaya yarayan haritalar

Facebook

Kablosuz internet

Shazam 127


Uzaktan Kumanda

MacBook Pro / iMac İlk Mac’im bir Macintosh Plus’tı. O zamandan beri kullanıyorum. Evimde iMac, işyerimde Macbook Pro 15”. Bir tasarımcı için yeterli ve güçlü aletler. Ayrıca kesinlikle kullanıcı dostu.

İnsanın hareket ihtiyacını neredeyse ortadan kaldırdığı için kötü yanlarının olduğu kesin. Ama televizyon, müzik sistemi gibi erişmenin görece kolay olduğu ürünlerle aranızdaki ilişkiyi kolaylaştıran; klima, ortam ışığı gibi fiziksel konumu nedeniyle erişmenin neredeyse imkânsız olduğu ürünlere erişimi ise mümkün kılan bir aparattan daha işlevsel çok az şey var gerçekten.

Gözlük ve sırt çantası Gözüme dışarıdan bir aparat yerleştirme fikrinden hoşlanmadığım için lens kullanmıyorum. Bu yüzden gözlük, kendisiyle tanıştığım 14 yaşımdan beri ayrılmaz bir parçam. Önceleri bakalit ya da kemik, görece kalın çerçeveler kullanırken giderek daha hafif ve neredeyse çerçevesiz modellere yöneldim. İlk zamanlardan beri güneşe göre renklenen camları tercih ediyorum

Thermos / Taşınabilir Buzluk Termos 20’li, taşınabilir buzluklar da 30’lu yaşlarımda hayatıma girmiş ürünler. İnsanın içecek ya da yiyeceğini istediği ısıda tutabileceği bir üründen daha heyecan verici ne olabilir ki! Kahvemi ve soğuk içeceğimi 6-8 saat koruyan, 450 cc’lik, Thermos marka bir termosum var. Taşınabilir buzlukta marka tercihim yok. Ama plastik gövdelilerin yapısı daha sağlam olduğu için onları tercih ediyorum. İhtiyaca göre kullanmak üzere, 25 ve 11 litrelik iki taşınabilir buzluğum var.

Rauf Kösemen

Tasarımcı

18 yaşımdan beri, hem günlük hayatımda hem de seyahatlerimde sırt çantası kullanıyorum. 65+10 litrelik bir çantam da var ama son yıllarda 25 litre, 45 litre ve 40+10 litrelik çantalarım en çok kullandıklarım. Bilgisayar taşımak gibi özelleştirilmiş işlevler dışında, sırt çantasında her işlev için tercihim Deuter. Ergonomik tasarımı, sırtta terlemeyi kontrol altına alan detaylarıyla mevcutların en iyisi olduğunu söyleyebilirim.

10. Yıl Özel

Zeytinyağı

Bisiklet ve otomobil

Sandalet

Eylül - Ekim 2016 #59

Sandaleti 20’li yaşlarımın başında keşfetsem de keyfini çıkarmaya beş on yıl sonra başladım. Oradan da yılın neredeyse 5 ayını sandaletle geçirdiğim bu günlere geldik. Herhangi bir marka tercihim yok. O sezon hangi marka ince ve minimalist tasarımlar ürettiyse onu alıyorum. Beğendiğim sandaleti alır, bir kaç hafta dener ve eğer memnunsam bir tane daha alır kenara koyarım ki, alıştığım rahatlığı en azından beş yıl sürdürebileyim.

128

Araba kullanmayı bilmiyorum. Hiç heves etmedim. Hatta çocukken de arabalarla oynamadım pek. Çok istemesem de, özellikle ihtiyaçtan dolayı bir gün araba kullanmaya başlayabilirim. Bisikletle aram iyidir. Ama bir bisikletim yok. Kullanmak kesinlikle iyi olurdu. Eğer İstanbul’da yaşamaktan vazgeçersem bir bisikletim mutlaka olur. Diğer ürünlerden farklı olarak, hayatımı her ikisini de kullanmıyor olmam etkiliyor. Günlük hayatımda yürüme, toplu taşıma ve taksiye yöneliyorum. Otomobile ihtiyaç duyduğum durumlarda da çoğunlukla başkalarına bağımlı haldeyim.

Kahvaltıda kızarmış ekmeğin üzerine zeytinyağı sürülüp, üzerine baharat ekerek yenen bir evde büyüdüm. Hayatımın vazgeçilmezi diyebilirim. Öyle tadına bakıp asit analizi yapacak kadar gelişkin bir damağım olmasa da iyisinden anlarım. Bir marka tercihim yok. Ama apayrı lezzetteki Ayvalık ve Antakya tipi olanları favorim.

Cezve > French Press > Moka Pot Bu üçlü, hayatıma 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarımın başında ve aynen yukarıdaki sırayla girdi. Kahve gibi bir içeceği makinayla yapmak hoşuma gitmiyor. Türk kahvesi, filtre kahve ve espresso, bu üç kahveyi de çeşidini de içerim. Hepsini bir makina değil de, çalışma mekanizmasını izleyebiliğin bir aletle yapmaktan daha çok haz alıyorum. Böyle işlerde insan zamanla bir el ayarı edinebilmeli ve zanaat oluşturabilmeli.

Taharet Musluğu Yurt dışında her tuvalet kullanışımda “taharet musluğunu Türkler bulmuş” sözü kafamda yankılanır. Bana kalırsa, hayatı bu kadar kolaylaştıran az şey var dünyada.


Leica Marc Newson Jony Ive tasarımı dijital kamera

Lego

Georg Jensen, Arne Jacobsen tasarımı çatal bıçak takımı

Post-it

Braun tıraş makinesi, Tasarım: Deiter Rams

Apple iPhone

Yalın Tan İç Mimar

Sony Walkman

Koh-I-Noor Rapidograph Kalemler

Apple Bilgisayar

Egg Chair 129


Eylül - Ekim 2016 #59

İç Mimar Berrin Güngenci Yıldız

130

Dekorasyon Ev


Huzurlu ve sıcak bir yuva B2RN_Architecture’den İç Mimar Berrin Güngenci Yıldız’ın tasarladığı İstanbul Erenköy’deki bu apartman dairesi, iki dairenin birleştirilmesi ile 210 metrekarelik alanda projelendirilmiş. Evin genelinde doğal malzemeler ve tuğla taşların yarattığı sıcak ambiyans, yaşanmışlık kokan nostaljiyle harmanlanıyor. Öte yandan yoğun bir görsellik ile nitelikli sadeliğin sihirli kontrastı da mekana gizemli bir hava katıyor.

131


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

132

Salondaki; Chester koltuklar, tuğla duvarlar, mermer yemek masası ile kullanılan doğal malzemeler samimi bir tarz oluşturarak, yuva ve aidiyet hissini kuvvetlendiriyor. Mekanın yemek, oturma ve piyano bölümü olarak üç kısma ayrılması ise monotonluğu ortadan kaldırıyor. Nişlerin içine yerleştirilen bar, mekanı bütünleyen bir anlam katıyor. Fotoğraf sergisi edasıyla tasarlanmış koridor duvarları, ev sahibinin mesleği hakkında bizlere hoş sürprizler sunuyor. Çerçevelerdeki alçı çıtaların kıvrımları, koridordaki cam kapılar, siyah beyaz fotoğraflar ve onlarla aynı renkteki duvarların mimari izdüşümü asla unutulmayan bir fotoğraf karesi gibi insanı uzaklara götürüyor. Cam kapıların salona taşıdığı gün ışığı, bu fotoğraf karesinin tam ortasına yerleşilebilmeyi sağlıyor.


133


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

134

Evde en çok zaman geçirilecek alan mutfak olarak değerlendirilmiş. Kullanılan perde duvarlar sayesinde yemek yeme ve hazırlama alanları birbirinden ayrılıyor. Beyaz çıtalar kullanılan kapaklar ve tuğla taş duvar sayesinde evin bütünsel çizgisi, mutfakta da devam ediyor.


Füme aynayla döşeli misafir banyosu, gizli aydınlatmalar ile zenginleştirilmiş. Evde yoğun kullanılan siyah renk, banyoya vitrifiyelerle taşınıyor.

135


Dekorasyon Ev Ebeveyn odası, banyo bölümü, kıyafet bölümü ve yatak bölümü olarak üç alana ayrılıyor. Odanın genelinde ön plana çıkan unsur kıyafet dolaplarındaki bronz renkli cam kapaklar.

Eylül - Ekim 2016 #59

Ebeveyn banyosunda mevcut gri tonlar, ahşap mozaik ve siyah lavabo ile uyum içinde.

136

Ebeveyn odasındaki yatakbaşı, hem konforu artırmak hem de komodinleri gizlemek için çerçeve içine alınırken, yatağın arkasındaki ayna odanın daha geniş görünmesini sağlıyor. Çocuk banyosu, çoduk odalarının renkleriyle aynı palette. Banyo mobilyaları, iki lavabo arasındaki alanın ortak kullanılabilmesi dikkate alınarak tasarlanmış.


Mimarın kendi tasarımı unsurları taşıyan Çocuk odaları, evin diğer bölümlerinden daha renkli oluşlarıyla ayrışıyorlar. Genç kız odasında pembe, beyaz ve siyah renkler kullanılıyor. Fonksiyonel yatak, hem rahat bir okuma hem de konforlu bir uyku için tasarlanmış. Yatağın yanıbaşındaki duvar, koridordaki fotoğraf galerisinin bir uzantısı. Apliklerle aydınlatılan fotoğraflar odanın havasında önemli bir değişiklik yaratıyor. Diğer çocuk odasında sokak konsepti ağır basıyor. Yatak ve kıyafet dolapları parkta bulunma hissini mekana taşımak için tasarlanmış. Duvar kenarında tasarlanan kaydıraklı yatak, bu tasarımı kuvvetlendiren bir unsur. Gardolaplar, asıl işlevlerini yerine getirirken okuma köşesi olarak da kullanılabiliyor.

137


zun gibi gözüken, göz açıp kapayıncaya kadar geçen 2016 yazı geride kaldı. Kurumsal hayatın içinde bir yıl boyunca iki haftalık tatili bekleyen beyaz yakalar ya da yöneticileri izin verirse uzun hafta sonlarına kaçıp kısa da olsa mola verebilenler, Eylül’ün ilk günlerinde yavaş yavaş döndüler masalarına. Okulu olanlar ya da çocukları nedeniyle okul takvimlerine uymak durumunda olanlar yeni bir eğitim dönemine merhaba derken, kendilerini de masalarının başında buldular.

Çalışanın kendi kendini motive etmesinin kolay olduğunu düşünmesek de süreci eğlenceli kılacak ya da işleri kolaylaştıracak masa üstü aksesuarlara odaklanmayı tercih ediyoruz. Ne de olsa bir sonraki molaya kadar yol arkadaşlarımız ile keyif almak en iyi yöntem değil mi?

Eylül - Ekim 2016 #59

Dosya Masamdaki yol arkadaşım

U

masamdaki yol arkadaşım

Muji

138


Özlem Tuna

Lamy Suck uk

Muji

Muji

Moleskine

Moleskine 139


Eylül - Ekim 2016 #59

Dosya Masamdaki yol arkadaşım

Suck uk

Rosenthall

Pomstore

Tepe Home

Kahla

140

Muji


Sihir Mobilya Royal Doulton

Ä°stanbul Modern

Ä°stanbul Modern

Muji

Suck uk

Happily Ever Paper

141


İşe döndük,

bize iyi bir şeyler lazım...

Eylül - Ekim 2016 #59

Özel

İdeal ile gerçek arasında bir yerde bulanık bir nehir akıyor gibi hissetsek de pratikte burada kesişmek bizim mecburiyetimiz. Bu pratik içinde insan olarak sağlığımızın bütünlük içinde dengede olabilmesi için yaptığımız işi severek yapmanın (ya da sevdiğimiz işi yapmanın) dışında, gündelik alışkanlıklar bizi nasıl etkiler?

142

Kullandığımız çalışma alanı? Öğlen yediğimiz yemek? Ya da haftada en azından bir kez yapalım dediğimiz spor… Çalışma yaşamı herkes için değişken olsa da bir yerlerde ortak noktalar biriktiğini de gözlemlemek mümkün. Günümüzün geçtiği işimize odaklandığımız yaşam alanlarında söz sahibi olan profesyonellere sorduk; fiziksel, ruhsal ve zihinsel denge için ne gerekir? Bu denge, hepimiz için mutluluğu da beraberinde getirebilecek midir?


olduğunu yaptığımız işlerde tekrar tekrar deneyimliyorum. Bunu gören kişinin sonraki adımları atması çok daha kolay oluyor. Sağlıklı bir birey olmak için emek veren iş insanlarının çalışma ortamı ya da iş arkadaşları tarafından etkilendiği gerçeğine yönelik bir değerlendirmeniz var mı? Takım ruhunu ya da bireysel odaklı çalışmayı sağlamak ya da var olanı artırmak adına bir öneriniz var mı? Bu konu ile ilgili yüzlerce araştırma var. Bilimin tartışmalı konularından ayna nöronları ele alalım. Bilim insanları diyor ki sadece depresif bir insanla aynı odada oturduğunuz için beyniniz siz farkına bile varmadan bu ruh halini yansıtmaya çalışıyor olabilir! Aynı durum tersi için de geçerli. İnsanlar sosyal varlıklar. Ait olmak ve sürüden kopmamak istiyoruz. Ortamda bir çok kişi spor yapıyor ve kendine iyi bakıyorsa siz de sürüden ayrılmama içgüdüsü ile aynı davranışları sergilemeye başlarsınız. O nedenle eğer şirket içinde yeni bir akım başlatmak isteniyorsa bu tek seferlik bir koşu yarışına katılarak ya da içeride ayda bir seminer düzenlemekle ne yazık ki olmuyor. Çok daha bütünsel bir çalışma gerekiyor.

Takım odaklı çalışma için tek önerebileceğim şey; lütfen artık çalışan piknikleri düzenlemeyin! olacak. Klasik, eski moda etkinlikler gerçekten out. Hem paranıza hem de herkesin zamanına yazık. Sokağa çıkın, birlikte koşun; iyi bir halısaha maçı yapın, aileleri oraya çağırıp nefis bir barbekü yapın. Yetmez, voleybol turnuvası düzenleyin. Daha da yaratıcı olun; ayak futboluna, çamur banyolu survivor parkurlarına ya da mini golfe takılın. Şöyle güzelce bir terleyin. Hep birlikte! Ama lütfen şirket pikniği yapmayın.

Melis Abacıoğlu Sezener

Actifit Spor ve Sağlık Hizmetleri - Direktör

İş yaşamda kendimizi tazelemek ya da modumuzu yükseltmek adına bize kısa bir mola için ne önerirsiniz? Ya da siz bunu nasıl tariflersiniz?

Sağlıklı ve kaliteli yaşamı siz nasıl tanımlarsınız?

Spor ayakkabıları geçirip sokağa çıkmak. Gerçekten başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok; bu kadar basit. Sonra o ayaklar bizi koşturur, yürütür ya da sadece toplu taşımada bizi A'dan B'e götürür. Önemli değil. Hareket Candır!

Birisine iyi misin diye sorduğumuzda aslında çok geniş bir yelpazeyi bir kelimeye indirgiyoruz. Bu soru aslında hayatımızın farklı kulvarlarında ne durumda olduğumuzu bize soruyor. Bence sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın yedi farklı birleşeni var; fiziksel sağlık, duygusal denge, spiritüel ve entellektüel doyum, finansal yeterlilik, kariyer gelişimi ve sosyal ilişkiler. Bu kulvarların tamamında ya da bizim için öncelikli olanlarında bir denge varsa o zaman iyi hissediyoruz. Benim için de bu geçerli. İş hayatında sporu iş motivasyonu ile nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Spora vakit ayıramayan profesyonellerin nefes alması adına bir öneriniz olur mu? Yurtdışı kaynaklı araştırmalar spor yapan insanın iş motivasyonunun, spor yapmayanlara göre üç kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu insanlar spor yaptıkları için mi daha motiveler yoksa motive oldukları için mi spora zaman ayırıyorlar kısmı muamma. Benim dört senedir kurumsal firmalarda yaptığım wellness programları bana bunun bir kapalı sistem döngüsü olduğunu gösteriyor. Spor yapan insan hayatta kendini mutlu edecek şeyleri -ki buna iş de dahil- çok daha bilinçli seçebiliyor. Seçimini yaptıktan sonra da hemen havlu atmıyor; aynen dayanıklılık gerektiren sporlarda olduğu gibi! İşinde motive olan insan, doğal olarak spora da daha çok zaman ayırıyor. Spora vakit ayıramamak bir bahane. Facebook'a girecek, kahve içecek, tuvalete gidecek vaktimiz varsa spora gidecek vaktimiz de vardır. Olay, bunu ne kadar önceliklendirdiğimiz. Spora vakit ayıramıyorum diyen birinin öncelikle bu söyleminin gerçekten bir bahane olduğunu kabullenmesinin tek ve en önemli adım 143


ulaşılabilir şekilde tasarlamak, bireysel çalışma köşeleri ve değişik ihtiyaçlara göre farklılaştırılmış toplantı odaları gibi alternatif alanlar oluşturmak bu prensibimin yansıması olan çalışma alanı çözümlerim arasında. Çalışanlara sosyal alanlar sunma özelinde ise oyun alanları, küçük telefon odaları, kafeterya alanları bu anlayışa hizmet eden vazgeçilmez birimler haline gelmiş durumda diyebilirim. Değişken kullanıcıların ihtiyaçlarına yanıt verecek mekanları tasarlarken, siz nereden başlıyorsunuz? Farklı yaş grupları, pozisyon, cinsiyet ve çalışma disiplinlerinden bir araya gelen bir kullanıcı kitlesini yüzde yüz oranda memnun etmek neredeyse imkansız. Ancak bütünün bir parçası olan kullanıcıların ortak taleplerini tespit edebilmek amacıyla işin en başında, yeni mekanın mevcut kullanıcılarıyla bir atölye çalışması organize ediyoruz. Bir mekanın handikaplarını en iyi o mekanı deneyimleyenlerin değerlendirebileceği kanaatindeyim. Nitekim bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz birçok workshop’ta değişimle birlikte gelecek yeniliklerin temellerini, bizlerin

Gürhan Bakırküre Yüksek Mimar

Eylül - Ekim 2016 #59

Özel

Gündelik alışkanlıkların iş alanımıza etkisini düşündüğünüzde, mekanları tasarlarken belirlediğiniz öncelikleriniz nelerdir?

144

Bugünün çağdaş insanının, zamanının çok önemli bir bölümünü plazalarda, kapalı ofis alanlarında çalışarak geçiriyor olması ve buna bağlı olarak da ofis ortamlarında yeni ihtiyaçların doğmasıyla günümüz ihtiyaçlarına çözüm sunmayı hedefleyen bir yaklaşım oluşturdum. Ofisleri artık sadece bir çalışma ortamı olarak kurgulamaktansa; mekanı konforlu, kişilerin kendilerini evindeymiş gibi hissedecekleri, tekdüzelikten uzak “yaşam alanları”’na dönüştürme üzerine gelişen tasarımlar yapıyoruz. Aldığımız mimari kararların temelinde çalışanların güvenlik, aidiyet, amaç sahibi olma, kendisini değerli hissetme gibi temel ihtiyaçları var ve iyi bir çalışma mekanı tüm bunları karşılayabilmeli. Bir ofis tasarlıyorsanız, topluluk hissi ve aidiyeti ön plana alarak merkeze insanları koymalısınız. Mutlu ofislerin anahtarı burada. Aynı çizgiden yola çıkarak çalışma ortamı çözümlerini yarattım. Bir masa başında mesaisinin geçmesini bekleyen bir çalışandan verimlilik bekleyemezsiniz. Kişilere kendi çalışma alanlarını seçme özgürlüklerini sunmak gerekir. Kişinin sosyalleşmesi nasıl bir ihtiyaçsa, çalışırken veya mola anlarında izole olmasına da olanak sunabilecek mekanlar yaratmak gerekir. Konforlu ortak çalışma mekanlarını paylaşıma açık ve herkes tarafından


de yardımıyla, çalışanlarla birlikte analiz etmek tasarım yaklaşımının ve projenin dinamiklerinin belirlenmesinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Dinliyor, araştırıyor ve analiz ediyoruz. Sistemli ve temelli bir biçimde başlayan projeler de yine aynı tempo ve istikrarla devam ediyor. Mekanlar ya da kullanıcılar değişse de sizin vazgeçemediğiniz bir değer var mı? Değişen teknoloji artık yaşantımızı doğrudan etkileyen bir etken haline geldi. Yeni tasarlamış olduğunuz mekanlara en uygun olan teknolojileri iş yapma biçiminize uygun olarak tasarıma entegre etmeniz gerekiyor. Inovasyonu teşvik eden, maksimum yaratıcılığı ve yüksek verimliliği çalışanların mutluluğuyla birleştiren tasarım anlayışı mimarlık yaptığım yıllar boyunca vazgeçemediğim temel değerlerden biridir. Kullanıcıların, mekanların, çağın, dünyanın bu denli hızlı değiştiği bir düzenin içinde inovasyonun, teknolojinin maksimum seviyede projelere entegre edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca yeşil öğesinin, peyzajın her projeye bir dokunuşu olması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden gerek mimari gerekse iç mimari çözümlerimizin hemen hemen hepsine yeşil dokuyu bir gereklilik olarak işliyorum. Çünkü yeşil bir ofis, sürdürülebilirliği, az enerji ile büyük ve tasarruflu çözümleri beraberinde

getiriyor. Sürdürülebilirlik anlayışını tasarıma entegre etmek gerekiyor. Mekanlar veya kullanıcı profilleri projeden projeye büyük farklılıklar gösterse de yeşil bir ofis yaratma mottosundan asla ödün vermiyorum. Tasarladığınız mekanların kullanıcısının yaşam kalitesini artırması adına sıralayabileceğiniz mutlakalar nelerdir? Bence işe tasarlanan mekanın kullanıcılarını anlamakla başlamak gerekiyor. Her şirketin, iş ortamının kendine ait disiplinleri, çalışma şartları ve prensipleri bulunuyor. Bu verileri değerlendirerek öncelikle kullanıcı profilini ve ihtiyaç programını derinlemesine inceliyor ve tasarımı bu işleyişe göre kurguluyoruz. Şirketlerde kendi çalışma kimliklerine özgü ortamlar yaratarak, onlara en çok hitap eden senaryoyu hazırlayıp her şirketin çalışma kültürü çözümlerini yaratmış oluyoruz. Çağın isteklerine cevap veren ihtiyaçlarını karşılayan hizmetler verebilmek için günümüzde etkili olan Y kuşağı ofislerinin örnekleri olan projeler sunuyoruz. Günümüz dünyasında Y kuşağının yönetici pozisyonuna gelmesi ile birlikte tasarım yaklaşımımı da bu alana odakladım. “Hareket Temelli Çalışma” disiplini, düzenlediğimiz “workshop”’lar, yaptığımız araştırmalar bu yaklaşımımın getirileri.

Biz de bu yeni anlayış ve gelecek kuşağın ihtiyaçları çerçevesinde gizlilik ve mahremiyet değerlerinin, hiyerarşik anlamda yönetici ilişkilerinin ve kişisel bilgilerin paylaşımı gibi birçok noktanın sorgulanması gerektiğine inanıyoruz. İşveren-çalışan ilişkileri artık daha şeffaf olarak kurulabildiği için hiyerarşideki değişim bile tasarımı, yerleşimi etkiliyor. İşverenler çalışanlarının mutluluğunu, konforunu bir önceki nesle göre çok daha fazla önemsiyor. Bu da mimar olarak ofis projelerine ürettiğimiz çözümlerde oldukça önemli bir veri. Bunlara ek olarak tasarımdan öte kaliteli ofislerde aydınlatma, havalandırma, gün ışığından maksimum derecede yararlanma gibi fiziksel faktörlerin, yaşam alanları yaratılırken büyük bir özenle irdelenmesi ve teknolojideki ilerlemelerin de yeni nesil ofis tasarımlarına entegre edilmesi gerekiyor. Tasarım, bütün bunlara uygun çözümler üretilerek şekillendirilmeli. 145


teşvik eder. Problemleri analiz ederek kök sebeplere inmekte zorluk yaşamazlar. Fırsat ve değişim dönemlerinde adaptasyon becerisini geliştirmiş organizasyonlar ve riskleri öngörebilen, gerekli durumlarda risk almaktan kaçınmayan organizasyonlar sağlıklı şirket tanımının içinde yer almaktalar. Duygusal denge ile iş motivasyonunu nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Dengeye gelmek ve iş odaklı profesyonellerin nefes alması için ne önerirsiniz? İş - yaşam dengesi ilk olarak İngiltere’de 1970’lerin sonlarında, Amerika’da ise 1986’da kullanılmış. Bireyin iş ve özel yaşamı arasındaki dengeyi tanımlamak için kullanılmış. Şu anda da işin yaşamlarımızın zamansal ve mekansal olarak büyük bir çoğunluğunu işgal ettiğini düşünürsek, kişisinin kendisine ayırdığı zaman ve alan giderek azalıyor ve bu durumda kişinin yaşamdan tatmini azalıyor. Gündemimizde olan konu ise; kariyer ve hırslarınızın, yaşam şeklinize göre (sağlık, mutluluk, aile, boş zamanlar, ruhsal gelişim) önceliklendirilerek düzenlenmesi... İş odaklı profesyonellerin bu önceliklendirmeyi yapmaları kendilerine kuşkusuz nefes aldıracaktır. Gerek kendi başlarına gerekse bir profesyonelle çalışarak bu dengeyi yakalama çalışmaları yapabilirler. Birkaç tüyo vermek gerekirse; - Ajandanızda boş yer bırakın; ajandanızı dakika dakika doldurduğunuzda yapılmayan işler olduğunda kendinizi baskı altında hissedeceksiniz. - Zamanınızı ve enerjinizi çaldığını düşündüğünüz aktivitelerden vazgeçin.

Ayça Bolten Ülkü

Kurumsal Psikolojik Danışman Profesyonel Koç

- Egzersiz yapın; yaşam şeklinize uygun, sizden büyük fedakarlık istemeyen bir egzersiz biçimi seçtiğinizde keyif alacaksınız. - Rahatlamak için zaman ayırın, meditasyon, yoga, nefes çalışmaları, hobilerinizle uğraşmak, hafta sonu kaçamakları şarj edicidir. Kısa ya da uzun tatiller sonunda iş yaşamına geri döndüğümüzde adaptasyon için neler söylersiniz?

Eylül - Ekim 2016 #59

Özel

İş psikolojisi nedir? Sağlıklı bir iş yaşamını nasıl tanımlarsınız?

146

İş psikolojisi ya da çalışma psikolojisi; bireysel, grup ve organizasyonel psikoloji prensiplerine dayanan ve bu bilgiyle iş yerlerindeki problemlerin çözümüne destek veren disiplindir. Sağlıklı bir iş yaşamı için artık sağlıklı organizasyon terimi kullanılıyor. Sağlıklı bir işyerinde çalışıyorsanız, iş yaşamınızın da sağlıklı olması için temel kaynaklardan birine sahipsiniz demektir. Bunun için belirlenmiş bazı kriterler var; sağlıklı organizasyonların net şirket politikaları vardır, yapı ve sistem net tanımlanmıştır. Yönetim hedefleri her seviyedeki çalışan ile paylaşılır, herkes organizasyonun misyon ve vizyonuna uygun olarak harekete geçer. Takım çalışması, sağlıklı organizasyonlarda ortak hedeflere ulaşmak için uygun takımlar oluşturur. Sağlıklı şirketlerde yüksek çalışan moral ve motivasyonu vardır; çalışanlar bulundukları pozisyona değer verir ve organizasyonda uzun süreli çalışma motivasyonuna sahiptir. Bu şirketlerde üretim yüksektir, şirket içi organizasyonlardan keyif alınır ve şirket başarılıdır. Eğitim fırsatları sunar; çalışanlar için iş üstünde eğitim ve kendilerini geliştirmeleri için olanaklar sağlar. Liderlik; iyi liderlik sağlıklı bir kurumun temel özelliklerindendir. Çalışanların yönetimle güvene dayalı iyi ilişkileri vardır. Herhangi bir düzeltme ya da değişim gerektiğinde, çalışanlar yöneticilerinden eleştiri almaya açıktırlar. Düşük performanslarla baş edebilen, bu performansı geliştirmek için çözüm yolları arayan kurumlarda çalışmak çalışanları da yeni çözümler bulma, yeni düşünce biçimleri geliştirme konusunda

Tatil dönüşünüzü evdeki günlük yaşama adapte olabileceğiniz bir zaman dilimine ayarlayın. Örneğin; bir gün öncesinde dönmek, evdeki düzeni sağlayıp, dinlenip, işe gitmek… Tatildeyken aktif kalmak, sizi hem rahatlatacak hem de enerjinizi dengeleyecektir. Kısa süreli de olsa egzersiz yapın; nereye giderseniz gidin yanınızda spor ayakkabılarınız olsun, tatilde egzersiz zamanınızı programlamak daha kolay olacaktır. Tatil dönüşü ile ilgili bakış açınızı değiştirin “öfff yarın iş var” yerine “bir sonraki tatil için yatırım yapma zamanı” da bir bakış açısı değişikliğidir. Döner dönmez bir sonraki tatilini planlamaya başlayın. Tatilden dönerken kendinize küçük bir hatırlatıcı alın, tatil anılarınızdan en keyiflilerini hatırlayacaksınız, o enerjiye geri döneceksiniz.


Ceyda Tavukçular Sağlıklı beslenme ne demek? Neden önemli? Hastalıklardan korunmak ve kaliteli bir yaşam sürmek için tek ihtiyacımız olan sağlıklı olmaktır. Bunun ilk başladığı yerde fiziksel bedenimizdir. Sağlıklı beslenmek gerçekten istediğimiz hayatı yaşayabilme gücünü bulmanın ilk adımıdır. Beslenmemize dikkat ederek fiziksel bedenimizi dengelemek, ruhsal ve zihinsel bedenimizle de dengede olmak için motive edicidir. Yaz aylarında sağlığımızı korumak ve sağlığımızı daya iyi hale getirmek üzere ne yapmalı? Ne yemeli? Ne içmeli? Bol sıvı tüketmek yaz ayları için en iyi beslenme şeklidir. Aslında sadece yaz değil, her gün çok miktarda sıvı almak vücudumuzun alkalize olması açısından gereklidir. Tüketmemiz gereken sıvılar oksijen içeren yani; taze sıkılmış meyve ve sebze suları, bitki çayı ve sudan oluşmalıdır. Sebze ve meyve suları mümkünse soğuk sıkım olmalıdır. Katı yemek için de günde en az bir öğün canlı (pişmemiş) sebze ve meyve tüketmeliyiz ki; besinlerin en yüksek değerde olduğu halleri onları pişirmeden yediğimizdedir. Canlı beslenerek ve alkalize olarak vücudumuza oksijen girişini sağladığımızda hücrelerimizin sağlıklı olarak yenilenmesine büyük katkı sağlarız.

Hippocrates Sağlık Eğitmeni

Yaşamda kısa bir mola için bize ne önerirsiniz? Bir inziva mesela? Yaşamda kısa molayı aslında her gün vermeliyiz. Sabah uyandığımızda yada gece yatmadan önce kendimize beş dakika bile olsa ayırmak hayatımızda büyük farklar yaratabilir. Kendimizle başbaşa kalmak, sakinleşip kendi istediğimiz hayata doğru ilerlemek için en iyi yoldur. Bu kısa bir yürüyüşte olabilir, dans etmekte.Yeterki teknolojik aletlerimizden, stresten ve herşeyden uzak sadece kendimizle olalım. Başlangıçta kısa süreli de olsa farkedeceksiniz ki; gün geçtikçe bunun için daha çok zaman ayırmak istiyor olacaksınız. Ayda bir hatta haftada bir günü kendinize ayırmak kendi gücümüze ulaşmaktaki en kısa yollardan biri. Bunun yanı sıra yoga ve meditasyon da kendimizle iletişim kurmak için başvuracağımız yollardan biri. Eklemek istediğin bir şey var ise belirtmeni rica ederiz. Gerçekten sağlıklı olmak, sadece iyi beslenmek yada bütün gün spor yaparak değil, üç bedenimizi de dengede tutarak ulaşabileceğimiz bir durumdur. Bunun için iyi beslendiğimiz gibi, ruhumuzu sevdiğimiz şeylerle besleyip, zihnimizi de pozitiflikle doldurmalıyız. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak dengede olmak bizi, tatmin olduğumuz mutlu bir yaşama ulaştırır. Çünkü mutluluk sağlıktan gelir.

147


Özgür Aktaş Şef

Özel

Sağlıklı beslenme ne demek? Neden önemli? Sağlıklı beslenme yeterli ve dengeli beslenmedir. Vücudumuzu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması ve günlük ihtiyaç duyduğu enerji için besin öğelerinden (yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden) yeterli miktarda almalıyız. Vücudumuzun tüm besin maddelerine ihtiyacı var. Tek taraflı beslenmek yani sadece protein veya karbonhidratla beslenmek yanlış. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddelerinden de almalıyız. İş hayatında fiziksel, ruhsal ve zihinsel denge için ne önerirsiniz? Spora vakit ayıramayan ve sürekli hazır gıda ile beslenmek durumunda olan iş odaklı profesyonellere önerileriniz neler?

Gelişen teknoloji, sürekli ilerleyen endüstri ne yazık ki hazır gıdaların hayatımızdaki yüzdelik dilimini gün geçtikçe yukarılara taşıyor. Vücudumuzu hormonların idare ettiğini biliyoruz, biraz göbeğimiz çıktığında, sürekli çıktığınız merdivenleri çıkarken zorlanmaya başladığınızda muhtemelen en sevdiğiniz gömleğiniz de artık size olmuyordur. Vücudumuz kullanmadığımız bir hormonu üretmeyi zamanla keser bu da iş hayatımızda öncelikle fiziksel, ilerlemeye devam ederse ruhsal sorunlar ve zihinsel unutkanlıklara kadar ilerleyen bir zincirlemeye sebebiyet verebilir. Tabi ki spor yapmaya vaktiniz olmayabilir, bence her şey çok kolay ve basit; bir formülüm var, sizlerle de paylaşmak isterim. Yemek = Depolama Alanı = Tüketim Evinizdeki buz dolabına alabileceğinden fazlasını yükleyemezsiniz. Ancak tüketiminiz doğrultusunda sürekli yenilersiniz. İş hayatında da öncelikle ruhsal ve zihinsel kontrolümüz için çiğ fındık ve badem, tabi ki ceviz mutlaka çekmecenizde olmalı, çok mu acıktınız veya şekerinizin düştüğünü mü hissettiniz, hemen bir adet hurma vücudunuza gerekli şeker desteğini verirken fiziksel hiçbir sorun yaşamayacaksınız. Benim vazgeçemediğim bir sebze de kereviz sapı, kereviz sapını yerken yediğiniz anda harcadığınız kaloriden daha az kalori alırsınız ve size sağlayacağı katkılar hiç de az değil, gerçi o kadar korkutucu olmak istemem biraz ödül bazen iyi gelir. İş yaşamda kendimizi tazelemek ya da modumuzu yükseltmek adına bize kısa bir mola için ne önerirsiniz? Ya da siz bunu nasıl tariflersiniz?

Eylül - Ekim 2016 #59

İşinizin arasında, kendinize kısa da olsa vakit ayırdınız, vücudunuzun da ödüle ihtiyacı var. Unutmayın ki siz bir makina değilsiniz. O küçücük zaman diliminde ben kurutulmuş meyvelere bayılıyorum. Şu sıralar, kinoadan yaptığım krakerlerin üzerine hurmadan yaptığım badem sütlü kremadan sürüp yediğimde, bütün yorgunluğumu unutuyorum.

148

Bence vücudumuza verebileceğimiz en önemli ödüllerden birisi de su. Tabiki sade içmek zorunda değilsiniz suyunuzun içine akşamdan donmuş böğürtlen ve frambuaz atın, hiç bir şey yapmanıza gerek yok. Sade su içmeyi bırakmanıza sebep olabilir. Mutlaka yanınızda narenciyeli bir meyve olsun unutmayın ki gastronomide narenciye(citrus) her zaman tazeliği ve tazelenmeyi sembolize eder. Harika bir sandviç sizin ellerinizle hazırlanınca daha lezzetli olur.


149


EylĂźl - Ekim 2016 #59

Scarpi dis Design

150

Dekorasyon Ev


Zarafet ve yalınlık bir arada Hiçbir detayına itiraz edemeyeceğiniz iki yatak odalı muhteşem ev, New York West Village’ın kalbinde konumlanıyor. Gösterişin dengeli bir şekilde vücut bulduğu detaylar, mükemmelliğe doğru gitmek adına atılan adımları gözler önüne seriyor. Ev sahiplerinin hayallerini gerçeğe dönüştürmek üzere yola çıkan Scarpidis Design, benzersiz bir atmosfer kurgulamak adına zarafet ve yalınlığın kesişiminde kararlar almışa benziyor.

151


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

152

Yeniden tasarlanarak genişletilen pencereler ev içine gün ışığının en fazla miktarda girmesini sağlıyor. İçeri giren ışık, açık tonlarda karar verilen renk paletini daha görünür kılmanın yanında, masa üstündeki aydınlatmanın rastlantısal dizilimini belirginleştiriyor. Pencereden baktığınızda dışarıdaki büyük bahçeden Empire State binasının ötesine dek seyretmeniz mümkün. İçerinin mi dışarının mı daha keyifli olduğuna karar vermek işte tam da burada zorlaşıveriyor.


Yeniden tasarlanarak genişletilen pencereler ev içine gün ışığının en fazla miktarda girmesini sağlıyor. İçeri giren ışık, açık tonlarda karar verilen renk paletini daha görünür kılmanın yanında, masa üstündeki aydınlatmanın rastlantısal dizilimini belirginleştiriyor. Pencereden baktığınızda dışarıdaki büyük bahçeden Empire State binasının ötesine dek seyretmeniz mümkün. İçerinin mi dışarının mı daha keyifli olduğuna karar vermek işte tam da burada zorlaşıveriyor. Oturma alanında, ev sahiplerinin isteği üzerine, mermer kaplı, ahşap detayları olan bir şömine konumlanıyor. Oturma alanı, yemek bölümü ve mutfağın kendi sınırlarının belirgin olmasının yanında her alanın kendine ait bir anlatım dili olduğu dikkat çekiyor. Açık mutfakta, Carrara mermerden bir ada modül tasarlanarak minik bir köşenin kurgulandığı görülüyor. Mutfaktaki armatür Lefroy Brooks, cihazlar ise Gaggeneau ve Sub-Zero.

153


Dekorasyon Ev Eylül - Ekim 2016 #59

154

Büyük yatak odasında, salondaki gibi dingin bir tasarım anlayışına sahip, duvardan duvara özel imalat bir giysi dolabı bulunuyor. Yalın mobilyalar kullanılan kumaş ile farklılaşmayı öneriyor bu yatak odasında. Evin banyosuna gelince, yerden ısıtmalı taş kaplı iç mekanda cam kaplı bir duş yer alıyor. Burada, Rosa Aurora mermer duvarlar ve yine Lefroy Brooks armatür bulunuyor.


155


Mekan Eylül - Ekim 2016 #59

156

‘Craft’ tatların buluşma mekanı: The Populist İsviçreli Bomonti kardeşler tarafından yüz yıl önce İstanbul’da açılan, yaklaşık 2000 metrekarelik alana yayılmış Türkiye’nin ilk bira fabrikası olan Bomonti Bira Fabrikası, İspanyol Lagranja Design tarafından The Populist için yeniden tasarlandı. Biradan yemeğe, müzikten özel etkinliklere şehrin tüm craft tatlarını barındırmak için çalışan The Populist; fotoğraf, grafik tasarım, mekana özel tasarlanmış mobilya ve aksesuarlar başta olmak üzere pek çok farklı unsuru da bir araya getiriyor.


Mekana girdiğinizde somut ve etkileyici bir estetik anlayışın yansıtılması için emek verildiği görülüyor. 1920’lerden 1930’lara kadar süren Amerikan içki yasağı döneminden esinlenerek kurgulanan konsept; duvarlarda, menülerde ve peçetelerde boyanmış, yapıştırılmış ya da neon ışık ile vurgulanarak aktarılan güçlü sloganlar olarak boy gösteriyor. Grafik ve fotografik görsel ifadelerin ötesinde, mekânı yeni hikâyesine bağlama amaçlı başka unsurlar da göze çarpıyor. Megafon ve şişe şekilli dekoratif ışıklandırmaların yanı sıra dev bir megafon heykeli de mekana farklılık katıyor.

157


Eylül - Ekim 2016 #59

Mekan

The Populist, her biri farklı karakteristik özellikler taşıyan farklı bölümlerden oluşuyor. Konukları girişteki çift taraflı cam kutuda sergilenen eski bira tankları ve klasik turuncu bir Volkswagen karavan yerleştirilmiş DJ kabini karşılıyor. İkinci bölüm, megafon heykeline ve etkileyici geleneksel turkuaz çinilerden yaratılmış bar tezgâhına ev sahipliği yapıyor. Eski ve koyu renk tuğladan yapılmış harç teknesi, dış alanda bulunan pide fırınına yukarıdan bakan bir iç balkona dönüşüyor.

158


Zemin kattan 8 metre uzunluğundaki spiral merdivenle bağlandığınız birinci katta bir kış bahçesi bulunuyor. Sera hissi veren kristal tavan, beton duvarlar ve bitkiler, misafirler için rahat ve samimi bir ortam sunuyor. Tarihi bira fabrikasının mirasını yeni bir döneme taşıyan anlayışı ile şehrin beklentilerine cevap veren The Populist, konsept tasarımı ve craft tatları ile misafirlerini kendine özgü tarzı ile ağırlıyor.

159


Tasarım odaklı seyahat devrimi: Behomm Behomm.com, dünyanın dört bir yanından büyük bir çeşitliliğe sahip zevkli evlerde konaklamanıza vesile olan bir ev değişim platformu. Misafir ettiğiniz kişilerin evlerinde konaklamanıza fırsat veren bu platform, sadece yaratıcı endüstriden gelen kişilere ve tasarım tutkunlarına odaklanarak diğer sitelerden ayrışıyor. Platform üyeleri estetik anlayışlarını paylaştıkları bir havuz ortamı oluşturarak benzer lezzetteki şeyleri bir araya getiriyor. Mimarlar, iç mimarlar, fotoğrafçılar, yönetmenler ya da stilistler gibi meslek üyelerinin yanında tasarım tutkunları için kapılar sonuna kadar açık.

Eylül - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev

Bu platform içine dahil olabilmek için bir değerlendirme kriterinden geçeceğinizi söylemek zorundayız, zira bu konuda çok keskinler. Hızla büyüyen bir topluluk olarak görebileceğimiz platform, farklı ölçüdeki güzel evlerin kesiştiği yer. Evler, şehir merkezinde de konumlanıyor kırsalda da. Şu anda 59 ülkeden, 1900 üyenin New York’tan Tokyo’ya, Londra’dan Fas’a yüzlerce mekanı ile hizmet veriyor. Evlerin lüks olması değil, iyi tasarlanmış olması bekleniyor.

160

Behomm kurucuları grafik tasarımcı Eva Calduch ve Agust Juste’nin sisteme butik birer ev katıldığında büyük mutluluk yaşadıklarını belirtmeliyiz. Onlar için güzellik ve estetik lükse bağlı değil! Bu sisteme ancak davetli olabiliyorsunuz, ayrıca sistemde anonim kayıtlar söz konusu olamıyor ve böylece güven odaklı ilerlenebiliyor. Behomm evlerinden bazılarını keşfe davet ediyoruz sizi. Detaylarında bahsedilen estetik beklentiyi keşfetmeniz mümkün.


161


Madrid / İspanya

162

Eylül - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev


163


Eylül - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Ev

Bali

164

Kempten / Almanya

Paris / Fransa

Fotoğraf: Paul Raeside


Suvayr / Fas

Londra / İngiltere

Barselona / İspanya

Geleceğin paylaşım olduğuna inanan ve bu inançlarını yaşam alanlarında başlattıkları muhteşem proje ile taçlandıran ikili evde de işte de ortaklar…

Porto Alegre / Brezilya

Fotoğraf: Leticia Remiao

Çok güzel dostluklar biriktirdikleri ve paylaşımların sürekli çoğaldığı bu sistem de kendilerini hem mutlu hem de çılgın hissediyorlar.

165


Sağlık fısıldayan Plus Kitchen

Eylül - Ekim 2016 #59

Mekan

Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve çevreye duyarlılık konularına gösterdiği özeni, her Plus Kitchen şubesinde keşfetmek mümkün. En yeni mağazası, İstanbul’da Akasya AVM içinde ziyaretinizi bekliyor.

Mağaza konsepti oluşturulurken hayata değer katan birçok olguyu içinde barındırmaya gayret gösterildiği fark ediliyor. Yemek sunumlarında kullanılan cam kavanozlar, malzemenin yeniden kullanılması ile elde edilen ahşap kasalarda servis ediliyor. Kâğıt ve plastik kullanmaktan olabildiğince kaçınarak kâğıt peçete yerine fire kumaşlardan yapılan bez mendiller sunuluyor. Marka oluşturma sürecinde ve mekan tasarımında renk tonları belirlenirken doğadan alınan ilhamla ilerlendiği belirtiliyor. Ağırlıklı tonun turkuaz olması, markanın genç ve dinamik duruşunu vurgulamak için önem taşıyor. Diğer yandan zihinsel yorgunluğu gidermek adına, rengin sakin ve rahatlatıcı özelliğinden de ilham alınıyor.

166


167


168

EylĂźl - Ekim 2016 #59

Mekan


Renklerin anlattıkları ve karşıda yarattığı algı önemli bir değer olduğundan, mağaza dekorasyonunda detayların hassasiyetle belirlendiği fark ediliyor. Bir başka önemli nokta ise; serviste ve mağaza içi dekorasyonun özgünlüğü. Bu yaklaşım farkı ile diğer mekanlardan ayrışmak ve öne çıkmak mümkün kılınıyor. Böylece, Plus Kitchen, akılda kalan ve tekrar ziyaret edilmek istenen bir mekan olmayı başarıyor. Duvar kağıdından mekan içinde kullanılan yazıların fontlarına, raf sistemlerinden bilgilendirme alanlarına birçok örnek her gidişinizde tekrar tekrar keşfedeceğiniz detaylar içeriyor.

169


Dekorasyon Ofis

Farklılıkların kesiştiği bir ofis

Eylül - Ekim 2016 #59

Mimar Başak Ölmez Altunkara İç Mimar Aykut Altunkara

170

Sektörün önde gelen inşaat firmalarından biri için Başka Mimarlık tarafından tasarlanan bu ofis kullanıcıyı hedef alarak gerçekleştirilen, işlevselliği temel alan bir dekorasyon anlayışı ile hayata geçmiş. Kullanıcının ihtiyaç ve beklentilerinin harmanlandığı mekanda özel üretim ürünler karşımıza çıkıyor.


Mekan tasarımında genellikle vurgu tek bir ürün veya bölüm üzerinden gerçekleştirilirken iç mimari ekip bunun tam aksine bir yol izleyerek her ürünün kendi içinde bir tasarım olmasına karşın hiçbir şekilde birbiriyle yarışan parçalar olmamasına dikkat çekiyor. Bütüne hizmet eden tasarım anlayışı ile oluşturulan işlevsel mekan, çizgilerin yumuşaklığı ve softluğu ile de estetik bir algı yaratıyor.

171


Dekorasyon Ofis Eylül - Ekim 2016 #59

Doku, renk ve malzeme ile alanların ayrıştığı söylenebilir. Ahşabın sıcaklığı, mermerin asaleti, metalin çağdaş dili ve tuğlanın gelenekselliği bir arada tek bir mekanda yer buluyor. Mekanın bölümlere ayrılması için tercih edilen cam, algının tüm ofise bütünsel olarak yayılmasını sağlayarak şeffaflık katıyor. Farklı tasarım anlayışlarının kesişimi olarak yorumlayabileceğimiz bu mekan, kullanıcısının enerjisine eşlik ederken hem sıcak hem de samimi olmayı başarıyor.

172


173


Eylül - Ekim 2016 #59

İç Mimar Serkan Oktay

174

Dekorasyon Ev


Toprak renklerin hakimiyetinde bir ev Bir yaşam alanı olarak ev; iyi bir uyku, konforlu bir oturma alanı, misafirlerinizi ağırladığınız keyifli bir masa ve daha birçok detayı içinde barındırır. Bademli’de bulunan 4 katlı bu evde birçok değerli detay yer alıyor.

Evin zemin katında geniş bir salon, konforlu bir yemek bölümü ve yalın bir mutfak yer alıyor. Toprak rengi ve tonlarının hakimiyetindeki bu katta özellikle salonda, tavan yüksekliğinin sağladığı avantajla aydınlık en üst seviyeye çekiliyor. Yemek bölümünün bir duvarında antik ayna kullanılarak bu aydınlık destekleniyor. Mutfak bölümünde bir yanda tezgah diğer yanda yüksek dolaplar bulunuyor. Ev sahipleri için depolama alanındaki bu zenginlik, mutfağa düzen getirmişe benziyor. Bu katın kendine ait bir de tuvaleti var.

175


Dekorasyon Ev

Evin iklimlendirmesi yerden sağlanıyor. Genel alanlarda ve merdiven hollerinde agora bej mermer, diğer alanlarda lakine parke kullanılıyor. Evin en alt katında ev sahiplerinin günlük yaşam odası yer alıyor. Oyun oynamak için tasarlanan alan ve kazanılan ödüller dikkat çekici. Evin her daim görmezden gelinen temizlik ve çamaşır alanı ihtiyaçları ve depo gereksinimi bu katta, verimlilikle çözülmüş diyebiliriz.

Eylül - Ekim 2016 #59

Birinci katta çocuk yatak odası, misafir yatak odası ve banyolar yer alıyor. Çocuk odasında nötr tonlar mor renk ile kuvvetlendiriliyor.

176


Evin en üst katında ise ebeveyn yatak odası ve banyosu var. Çatı katı olması nedeniyle tavan yüksekliği değişken bu odada, bir de giyinme alanı bulunuyor. Mobilyada mat lake boya tercih edilerek, alanın daha geniş algılanması sağlanırken, giyinme odasındaki tüm raflara gizli led yer alması, kıyafetlerin renginin fark edilmesinde kolaylık sağlıyor. İklimlendirme: Berk Mekanik Parke: Aksun Parke Vitrifiye: Can Can Seramik Mermer: Oğuz Konuk Mobilya: Yılmaz Koltuk Paslanmaz: Pimet Aydınlatma: Bticino Mutfak Tezgah: Belenco, Kros Yapı

177


Şehir

Görkemli bir gösteri:

Ebru Kantoğlu

Eylül - Ekim 2016 #59

ebrukantoglu.com

178

O

Viktorya Şelalesi rta Afrika’da Zambiya’dayız. Amacımız dünyanın en meşhur şelalelerinden Viktorya Şelalesi’ni görmek. Yerlilerin verdiği isimle Mosi Oa Tunya yani the smoke that thunders gürleyen duman. Uçak camından uzaktan takip ettiğim Zambezi Nehri’nin Hint Okyanusu’na ulaşma yolculuğunda yarattığı bir doğa harikası.

Viktorya Şelalesi’nin isim babası İskoç misyoner ve kaşif; David Livingstone. 17 Kasım 1855’te yerliler kendisini 50 kilometre öteden buharı görülen suya getirdiğinde, sürekli gürleyerek akan bu muhteşem su kütlesine aşık olmuş. Haşmetine yakıştığını düşündüğü için de şelaleye kraliçesinin adını vermiş. Yani yerlilerin Mosi Oa Tunya’sı Viktorya Şelalesi olarak tarihteki yerini almış. Oysa yerlilerin verdiği isim şelaleye o kadar yakışıyor ki... Zambiya ve Zimbabve arasında tam 1.7 kilometre uzunluğunda tek bir parçadan oluşan Viktorya Şelalesi 128 metre yüksekten gök kuşakları yaratarak dökülüyor. Bu özelliği ile de başlı başına bir doğa harikası olmayı hak ediyor. İki ülke arasındaki sınırı oluşturan Zambezi Nehri, yerlilerin deyimiyle “the mighty Zambezi”(muhteşem Zambezi), adına yakışır bir görkeme sahip. Nehir boyunca suda tembellik yapan su aygırlarından kenarda sinsice dolaşan timsahlara ya da iri cüsseleri ile ağaçların arasından bir anda çıkan fillere kadar canlı bir yabani hayatı gözlemlemek mümkün. Hatta su aygırları o kadar rahat ki şelalenin döküldüğü yerde bile umursamadan nehrin tadını çıkarıyorlar.


Livingstone’un 1855’te geldiğinde şelaleyi ilk gördüğü o kayalıklara, onun adı verilmiş. Yerliler, kurak geçen Ekim, Kasım aylarında adaya şelalenin döküldüğü noktadan yürüyerek ulaştıklarını söylüyorlar. Bu küçük adaya, bugün motorla 5 dakikada ulaşabileceğiniz turlar mevcut. Bir de meşhur Devil’s Pool (Şeytan Havuzu) var adada. Yani tam çağlayanın Zimbabve sınırına yakın bölümünde ayağınızın iki adım ötesinde sular büyük bir gürültü ile akarken, siz belinize kadar gelen bir suda oturup bu muhteşem doğa harikasını seyredebilirsiniz. Su seviyesi yükseldiğinde girişin yasak olduğu Devil’s Pool bu açıdan oldukça ünlü. Livingstone adası gezisi yaklaşık 2 saat sürüyor. Kişi başı 90-120 dolar arası fiyatları var. Aldığınız turun içeriğine göre değişiyor fiyatlandırma. Mutlaka yaşanmalı bu deneyim. Yerel rehberler sizi elinizden tutarak yürütüyor ve nereye basacağınızı dahi gösteriyor. Eğer yükseklik fobiniz yok ise rahatça gidebilirsiniz.

Viktorya Şelaleri’nde gün erken başlıyor. Sabahın 6’sından akşamın 6’sına şelaleye ve içinde yer aldığı parka giriş serbest. Bireysel ya da rehber eşliğinde dolaşabilirsiniz. Fotoğraf çekmek ve dinlenmek için birçok nokta var. Bazı bölümlerde suyun etkisiyle ıslanmanız kaçınılmaz o yüzden yanınıza mutlaka yağmurluk alın. Hatta su geçirmeyen pantolon giymek de iyi fikir. Spor ayakkabılarınız perişan olabilir. O yüzden parmak arası terlik ile gitmeli. Bir de yanınıza sakın yiyecek almayın asabi babunların hedefi olabilirsiniz, gerek yok.

179


Viktorya Şelaleri’nde yaya olarak gezmenin dışında birçok günübirlik tur imkanı da mevcut. Helikopter turu, şelale üzerinde planörle uçma, Zambezi nehrinde gün batımı turu ya da 1 saat uzaklıktaki Botswana’da fil safarisi…

Şehir

Biz Zambezi nehrinde gün batışını seyretmeyi tercih ettik. Zambezi nehri en geniş haliyle (1 km) Viktorya Şelalesi’ni oluşturmak için ilerlerken African Princess firmasının eski nehir gemileri benzeri gemileri ile 2 saat süren bir yolculuğa çıktık. Vahşi hayatı kimi zaman çıplak gözle, kimi zaman fotoğraf makinelerimiz eşliğinde gözlediğimiz bu sürenin en olağanüstü anı, gün batımı idi. Afrika’da güneş Zimbabve tarafında yok olurken gökyüzünü ve suyu önce tatlı bir kızıllığa sonra olağanüstü bir mora ve son olarak yoğun bir laciverte dönüştürdü.

Zambiya mı, Zimbabve mi? Viktorya Şelaleleri Zambiya’dan mı, Zimbabve’den mi görmek gerek derseniz Zambiya tarafı daha uygun. Zambiya’da yürüyebileceğiniz alan hem daha fazla hem de daha medeni. Zimbabve tarafından şelaleye gelmek için ormanlık bir alanı geçmeniz gerekiyor. Eğer Zambiya Livingstone’da kalıyorsanız her gün tek başınıza yürüyerek şelaleye giriş yapabilirsiniz.

Eylül - Ekim 2016 #59

Zambiya ile Zimbabve’yi bağlayan bir de tren köprüsü var. Hatta 1972’de iki ülke arasındaki sorunları, yetkililer bir tren içindeyken bu köprü üzerinde konuşmuşlar. Köprüye yaya olarak ulaşım da mümkün. Pasaportunuzu yanınıza alırsanız köprüye çıkabilirsiniz ancak Zimbabve tarafına geçerseniz dönüş sıkıntılı olabilir. Zambiya ile Zimbabve arasında sorunlar devam ettiğinden geçişlerde problem oluyor. Bu arada, Zambiya Türklere de diğer pek çok ülke gibi girişte vize uyguluyor. Girerken bir de ateşinizi ölçüyorlar ki sarı humma olup olmadığınızı bilsinler.

180

Livingstone’da eğer maddi imkanınız var ise Royal Livingstone Otel’de kalmanızı öneririm. Biz yakınında kardeş oteli olan Avani Victoria Falls’da konakladık. Otelin içinden yürüyerek ücretsiz olarak Viktorya Şelaleri’ne geçiş mümkün. Her iki otelin de başlıca konukları zebralar ve maymunlar. Kahvaltıda ekmeğinizde gözü olan maymunları kovalamak için ayrı güvenlik bile var.

Kalbimi Afrika’ya gömün! Livingstone ile başladığım yazıyı yine kendisi ile bitiriyorum. Şelaleye kraliçesinin ismini veren Livingstone da maalesef sarı hummadan kurtulamamış. Nil Nehri’nin kaynağını aramayı sürdürmek ve köle ticaretini ortadan kaldırmak amacıyla yaptığı seferlerden birinde Zambezi nehri kenarında yardımcıları tarafından ölü olarak bulunduğunda yıl 1873 imiş. Cenazesi ülkesine gönderilirken, çok sevdiği Afrika’ya ise kalbi gömülmüş.


181


Mekan

Kahve kokusunu aldınız mı?

Eylül - Ekim 2016 #59

Buram buram kahve kokan iç mekanı ile Ministry of Coffee (Moc), yeni nesil kahve kültürünü farklı yaş grubundan kullanıcılarına aktarmayı sürdürüyor. Markanın yeni şubesi Bursa’da, geçtiğimiz günlerde hizmet vermeye başladı.

182

Moc’da içtiğiniz 13 çeşit kahve çekirdeğinin ve kendi harmanlarının lezzet sırrı, markanın konudaki uzmanlığında saklı. Kahve çekirdekleri kavrulurken, çekirdeğin içinde oluşan gazın yavaş yavaş salınması gerekliliği, kahvenin tazeliğini koruması ve espresso kremasının oluşması için önemli.


Kahveyi sipariş ettiğiniz anda kavrulan ve öğütülen çekirdekler, farklı demleme yöntemleriyle birleşerek geniş bir kahve menüsü ortaya çıkarıyor. Kahvenin kültürümüzde insanları bir araya toplayan ve sohbete davet eden bir yapısı, burada da dikkate alınıyor. İlk noktası Nişantaşı’nda açılan kahve dükkanının Bursa şubesinde genel tasarım kriterlerinin korunduğu, detay ve malzeme kullanımında bir takım değişikliklere gidildiği fark ediliyor.

Her mekanın değişken gereklilikleri olabileceği belirtilirken, mekanda denge oluşturacak oran orantı kurgulamak öncelikli görülüyor. Mimarlar mekanı insan ile eşleştiriyor. Kıyafet ve mücevher ikilisini mekan ile ilişkilendirip anlatırken, Moc’un mücevheri olarak da kahve barına vurgu yapılıyor. Barda kullanılan seramikler bu şube için özel tasarlanan ürünler arasında. Bulunduğu alışveriş merkezinin içinden ve otoparktan kolaylıkla ulaşılabilmesi, barın konumlanmasında etkili birer kriter olarak belirtiliyor. Alışveriş merkezi içinde dolaşırken terasta vereceğiniz kısa mola önerisinin yanında sabah kahvenizi paket olarak almanızı sağlayacak bir kullanım senaryosu da öneriliyor. Moc’un mekan yapısında kitap ve kahve ikilisi ön planda. Bu nedenle karışınıza geniş bir kitaplık çıkıyor. Günümüzde bağımsız çalışma disiplinin yaygınlaşması nedeniyle, kullanıcısına konfor sunan bir çalışma alanı dikkat çekiyor. Dükkanın en tenha köşesinde yer alan bu masa, masif ceviz ve betonun birlikte kullanıldığı bir tasarım anlayışına sahip. Elektronik cihazlarınızı şarj etme istasyonları da bulunuyor. Bu masanın arkasındaki duvarda yer alan çizim, Sidney’den başlayan hikayenin bir özetini yaparken Bursa’da yazılacak yeni hikayelere gönderme yapıyor. Mekanın yüksek tavanlı olması, ekibin ofis ihtiyacı için mutfak üzerinde yer alan hacmi kullanmasını sağlıyor.

183


Konut Projesi Eylül - Ekim 2016 #59

Sade Bademli

184

Noyan Yapı’dan “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışı” Noyan Yapı tarafından hayata geçirilen Sade Bademli, sizi yüksek binaların, stres dolu taş yapıların arasından sade ve yemyeşil bir huzura doğru usulca çekmeyi amaçlıyor.


Ünlü düşünür Hegel’in sözlerindeki gibi ‘’Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışı’’ mottosuyla yola çıkan Sade Bademli, sadece ailenizle, dostlarınızla, sevdiklerinizle huzuru tadabileceğiniz bir projeye imza atıyor. Sade Bademli, bu düşüncenin izinde, yeşil alanları ve samimiyetliyle size ait olmak için itina ile tasarlanmış. Sıradanların değil, hayallerinin peşinden koşanlar için; sıra dışı mimarisi eşsiz lokasyosnuyla 3+1, 4+1 daireleri ve 5+1 dubleks daire seçenekleri ile ‘Sade Bademli’ hayallerinizin evi olmaya geliyor. 1Eylül’den itibaren lansmana özel fiyat avantajlarını kaçırmayın.

185


Eylül - Ekim 2016 #59

Mimar Oya Baykal Taner

186

Dekorasyon Mağaza


Rengin ışıkla dansı Sacha, yeni şubesini Bursa’nın ilgi gören bölgelerinden Balat’ta bir konut kompleksinin iyi tasarlanan çarşısında açtı. Çarşı, konumu itibari ile dinamik bir popülasyona sahip. Buradan yola çıkarak dinamizm, şubenin iç mekanına yansıtılmak istendi. Duvarlar brüt beton oldu, statik boyalı demir profiller art arda sıralandı.

Büyük bir bölümü kadınlara ait olan kuaför salonunda, dikey konumlanan profiller aynalara zemin oluşturdu. Masif görünümlü kesintisiz kaplama tezgahlar ise bu zemin ile bir arada konumlandırıldı. Her profilin ardında kullanılan gün ışığı rengindeki ledler, dolaylı aydınlatmayı kolaylaştırdı. Erkek bölümünde ise değişen tek şey Alpeda tezgah oldu. Tavanda boyalı demirlerden oluşturulan karkas, delikli sac ile kaplandı. Mekanik ve elektrik tesisatı, endüstriyel bir görüntü elde etmek üzere, yarı görünür bir şekilde tavanın demir karkaslarının arkasına saklandı. Tavanda konumlanan aydınlatmalar özel imal edildi. Müşterilerin oturduğu bölümlerin akslarında ve kasa üzerinde yer alan siyah kablolu sarkıtlar, fonksiyonun yanında dekorasyonun bir parçası olarak görev aldı. Koltuklarda kullanım ömrünü uzatmak için özel bir kaplama kullanıldı. Ayrıca, iç mekanda hardal ve yeşil kumaşlara yer verildi. Makyaj bölümünde, teşhir ve malzeme kullanım kolaylığı sağlamak için profillerin arasına ahşap raflar yerleştirildi. Doğru ışığın öneminden yola çıkarak, ayna etrafı da ek led ampuller ile uygun seviyede aydınlatıldı.

187


Dekorasyon Otel Eylül - Ekim 2016 #59

Her oda başka bir değerin yansıması

188

Sidney kentinin Chippendale bölgesi Kensington sokağı dönüşüm projeleri ile yoğun ilgi görüyor. Sokağın zengin tarihini hatırlatmak için emek verilirken, güncel değerlerin de bir araya gelmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Sokak; onlarca sanat galerisine, butik üretim alanına, grafik ve moda tasarım ofislerine ve Sidney’in en etkileyici restoran, kafe ve barlarına ev sahipliği yapıyor.


189


Dekorasyon Otel Eylül - Ekim 2016 #59

190

Londra, Şangay ve Singapur’da butik otel ve restoranları ile hizmet veren Loh Lik Peng’in kurduğu Unlisted Collection markasının en yeni üyesi The Old Clare Hotel de bu sokakta yer alıyor. Koruma altındaki iki tarihi binanın (biri Clare Hotel’in barı, diğeri Carlton & United Bira Fabrikası yönetim binası) cam bir yol ile birleşmesi sonucu hayata geçen otel, Zulaikha Greer Mimarlık imzası taşıyor. Mühendislik desteği alınarak, tasarım kriterlerinin yol göstericiliğinde şekillenen otelde eskinin izleri bilinçli olarak korunuyor.


The Old Clare Hotel, Sidney’deki otelcilik anlayışına yeni bir perspektif kazandırmış durumda. Sadece konaklayacağınız bir mekan olmaktan çok öte, seyahat severlerin ve kentlilerin eğlence, keyif ve deneyim için buluştuğu bir merkez burası. Ev konforuna sahip, şık veya gösterişli tasarım anlayışlarını keşfedeceğiniz 7 farklı oda tipi ve toplam 62 oda bulunuyor. Yüksek tavanı, geniş pencereleri, eski yapıdan kalan duvarları ve ahşap lambrileri ile her odada başka bir değer ile karşılaşıyorsunuz. Günlük ihtiyaçlarınız için çözüm önerilerini yenilikçi perspektiflerden yanıtlayan otelde, kendinizi nasıl hissetmek isterseniz ona uygun bir oda yer alıyor. Otelin en büyük suiti The C.U.B Suite, eski fabrikanın yönetim odasının yenilenmiş hali. Ahşap lambriler, parkeler, kornişler ve banyo da dahil olmak üzere birçok detay birebir kullanılıyor. 100 metrekareden büyük olan odada uyku, toplantı ve yaşam alanları birbirinden ayrı konumlanıyor. Odada 8 kişinin oturabileceği bir masa ve kitaplık yer alan bir antre bulunuyor. The Mary O’Suite, adını bölgenin bilinirliği yüksek ismi Mary O’Shea’dan alıyor. Sokağa bakan bu odalarda yatak odası dışında yemek masası ve dinlenme alanı bulunuyor. The Chippendale Lofts, çağdaş ve ferah bir tasarım anlayışına sahip. Yatak odasının hemen yanında açık ve mermer kaplı bir banyo bulunuyor. Odanın alt katında ise bir çalışma köşesi ve oturma alanı yer alıyor.

191


192

EylĂźl - Ekim 2016 #59

Dekorasyon Otel


Yakşalık 44 metrekarelik bir alana sahip The Clare Rooms, binanın köşelerinde konumlanıyor. Oda içinde mermer duvarlar arasında konforlu berjerlerde kahve molası vereceğiniz bir köşe yer alıyor. Elbette yatak ve banyonun dışında. Ben az ile yetinirim ve şeffaflığı severim diyorsanız Abercrombie Rooms tam size göre. Otelde lezzetli yemekler tatmanın dışında, iyi içecekleri deneyebilir, çatı katında konumlanan havuz kenarında dinlenebilirsiniz.

193


MOBİ

ASPENDOS CONCEPT

DENİZ AVİZE

SER MEFRUŞAT

Yalova Yolu 14.Km

İzmir Yolu 7.Km.

İzmir Yolu üzeri 7. Km. Beşevler Metro

www.sermefrusat.com.tr

Sanayi Cad. No: 4

No: 276/A

İstasyonu Yanı

T: 0 224 267 06 48

Nilüfer / Bursa

T: 0224 452 83 43

BOĞAZİÇİ İTHALAT

www.mobi.com.tr

T: 0 224 451 88 10

www.denizavize.com

Mebusan Yokuşu Cad, Kopuzlar Han 2 NO:10/3

www.persan.com.tr MIELE F.S Mehmet Mah. Sanayi Cad. No:624 Osmangazi / Bursa T: 0224 224 09 09 www.miele.com.tr

IŞIK EVİ Üçevler Mah. Ahıska Cad. No: 213/A Nilüfer / Bursa T: 0224 271 89 59 www.isikevi.com

T:0224 453 60 70 / 0212 280 89 78 www.atolyetrio.com

BETEK www.betek.com.tr

LODA MOBİLYA

www.bykepi.com

Balat Mah. Sanayi Cad.(Mudanya Bulvarı) 54.Sok. Office 4200 İŞ Merkezi

Kükürtlü Mah. Oulu Cad.

No:47 Nilüfer / Bursa

Aka Plaza No:1

T:0224 452 10 13

T: 0224 233 59 79

DESAY YAPI & DORTEK

GSM:0542 243 89 14

www.sacha.com.tr

Alaaddin Bey Mah. İzmir Yolu Cad. No:277/4 Nilüfer/BURSA

DEKO MOBİLYA

ZETT MOBİLYA

T:0224 441 01 11

Arabayatağı Mah. Ankara asfaltı

BEYAZ TEPE

Barış Mah. İzmirYolu Cad. No:178

www.desay.com.tr

No:319 Osmangazi/BURSA

Mudanya Yolu Sanayi Cad. No: 132

T: 0224 247 58 88

Osmangazi / Bursa

www.zettbursa.com

T: 0224 249 06 61 www.beyaztepe.com.tr EMİN IŞIK / IŞIK KAPLAMA Üçevler Sanayi Sit. 80. Blok 18. Cad. No: 37 T: 0224 443 44 95 www.isikkaplama.com

www.loda.com.tr LETA SANDALYE

T:0224 366 17 44 DOMİNO MUTFAK

ATLANTİS MÜH VE İNŞ AŞ Tatlısu Mah Turgut Özal Bulv. Oylum Apt. No.66 D.4 Ümraniye / İstanbul

Sok. No:3 Küçükbalıklı/Bursa T: 0224 215 77 24 www.dominosogukma.com

www.stonewrap.com

Ertuğrulgazi Cad. No:53

Mudanya Yolu Sanayi Cad. No:334 Bağlarbaşı / Bursa

Beşevler Küçük Sanayi Sitesi

T: 0224 444 4 395

T: 0224 245 65 70

Metal Grubu 30.Blok NO:49-50-51

www.adaavangarde.com

www.massive.com.tr

Bursa

HÜDAİ PERDE www.hudaiperde.com.tr ÜÇCAN YAPI 106/1 Nilüfer/BURSA

Yunuseli Mah. Yenice Sok.

T:0224 249 92 72-82

No:10 Osmangazi/Bursa

www.uccanyapi.com

T: 0224 248 67 75

Ertuğrul Mah. Uğur Mumcu Bul.

www.berkmekanik.com.tr

www.muta.com.tr

Kumova Kuzey Residence No:19 Nilüfer / Bursa

www.visusmadencilik.com

T:0224 241 30 40

www.kordoba.com.tr

T: 0224 247 88 84

T: 0224 549 07 02

K:1 / 9 Osmangazi/BURSA

İzmir Yolu Cad. Kartallar İş Merkezi

SOHO KITCHEN STUDIO

Bademli / Bursa

Çalışkan İş Mrk. No:398

MUTA COLLECTİON

Çetinkaya Sit. No: 1-2

Sarı Cad. No: 38

Mudanya Yolu San. Cad.

T: 0224 441 10 77 İhsaniye Mah. Tuna Cad.

Eski Mudanya Yolu, Tebedebrent Mevkii,

ASTAŞARİES

ADA KOLTUK

İnegöl/Bursa

VİSUS MERMER

www.dekomobilya.com

www.astasaries.com

T: 0216 527 03 93

KORDOBA MUTFAK

BERK MEKANİK

www.letasandalye.com

Altınova Mah. Çağlar San. Sit. Keskin STONEWRAP

MASSİVE PARKE

Fihrist

Osmangazi/ Bursa

T: 0212 251 07 07

SACHA

www.aydinlarzemin.com

Eylül - Ekim 2016 #59

Veysel Karani Mah. Veda Sok. No:4

Fındıklı Beyoğlu / İstanbul

BY KEPİ

AYDINLAR PARKE

194

ATÖLYE TRİO

T: 0224 404 00 66 YILMAZLAR BANYO MERKEZİ Yeni Yalova Yolu No:456 T:0224 211 12 73

SADE BADEMLİ Ali Durmaz Cad 63/A

NEZİH BAĞCI Bademli Mah. 20. Sok Sirkeci Evleri No:4/40 Mudanya/Bursa T: 0224 549 0 777 www.nezihbagci.com

Mudanya/BURSA T: 0224 532 05 05 www.sadebademli.com EFENDİOĞLU MERMER www.efendioglu.com.tr

www.banyomerkezi.com.tr LİMAZZİ

NO TWO DESIGN

TREND LİNE

Cumhuriyet Mah. Gazi Cad. No: 2

WOODEA STUDİO

Laleli Çavuş Mah. Cezaevi Cad.

Karaman Mah.

Sadıkoğlu Sit. A Blok/A

Millet Mah. Veli Sok. 3 Yıldırım / Bursa

No:37/A Nilüfer/Bursa

İzmir Yolu Girişi No:62

T: 0224 451 02 24

T: 0224 351 45 58

T:0224 413 88 11

Nilüfer/BURSA

www.no-two.com.tr

www.woodea-studio.com

www.limazzi.com

T:0224 225 05 19


195


196

Eylül - Ekim 2016 #59


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.