Mekan #58

Page 1

art’ı Mekan Dekorasyon & Mimarlık Dergisi

SAYI 58 TEMMUZ - AĞUSTOS 2016 · 10 TL

ISSN 1307 - 1939

Söyleşi

Yaşamın artılarını çekip çıkaran

Nurhan Keeler

Sosyal fayda için tasarım ve sanatı kesiştiren

Filiz Mungan

Otel

Hôtel Droog Etkinlik

Le Petit Théâtre de Dior Müze

Tesla’nın gölgesinde kalan müze

Dosya

Dekorasyonun sessiz kahramanları kilimler Şehir

Listenin üst sırasındaki İsfahan İstanbul

Mekansal bir hayat, mekansal bir sanat @Kuzguncuk Marka

Cielo &Tradition

10 YILIN OTELLERİ ÖZEL EKİ Mekan

Numnum Lotti’s Siesta 10. Yıl Özel


2

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


3


4

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


5


Temmuz - Ağustos 2016 #58

6

İZMİR MERKEZ

İZMİR ALSANCAK

İSTANBUL FLORYA

İZMİR ALSANCAK BY KEPİ KİDS

İSTANBUL ETİLER

İSTANBUL CEMİL TOPUZLU

İSTANBUL BAĞDAT CADDESİ

İSTANBUL BURSA FLORYA BY KEPİ KİDS BADEMLİ BY KEPİ KİDS

BURSA BADEMLİ

ADANA SEYHAN BY KEPİ KİDS

SAMSUN MOBLINE / BY KEPİ BAYİİ


/bykepifurniture /Bykepimobilyadekarasyon

7


8

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


9


10

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


11


12

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


13


14

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


15


16

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


17


18

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


19


20

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


21


22

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


23


24

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


25


26

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


27


Mekan

130

Sürekli yenilik diyen Numnum

158

Çapraz oyunlar, Siesta

İçindekiler

168

32

170

Yeşillikler içinde bir kaçış yeri Badei

Ajanda

38

Yeni Tasarım

44

Etkinlik

52

Bu yazın rengi mavi olsun Fikir, İrem Senemoğlu

56

Eskiye saygı, detaylarda hassasiyet Viyana, Gizem Önürmen

60

Mimarlıktan yönetmenliğe ödüllü bir yol Portre, Aise Amet

İçindekiler

62

Mekansal bir sanat @Kuzguncuk İstanbul, Mustafa Timur

78

Tesla’nın gölgesinde kalan müze Müze, Çiğdem Aslantaş

162

Listenin üst sırasındaki İsfahan Şehir, Ayşe Meral Dosya

96

Dekorasyonun sessiz kahramanları kilimler

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

102

Kendi sükûnetine sahip bir ev

112

The S House Irene Goldberg, Pitsou Kedem

122

Art deco bir yaşam alanı Berrin Yıldız, Beyza Özer

136

Konfor odaklı dingin bir yuva Necibe Darcan, Birol Darcan

146

Geometri ve rengin dansı Dilşen Toker Dekorasyon Atölye

142

Demire ruh veren adam Dekorasyon Mağaza

68

Yaşam konsepti diyen Zett Plus

188

10. Yıl Özel

Malzemenin marka ile uyumu Naivia, Hiyeldaim İç Mimarlık&Tasarım

106

Otel

10 yıldır vazgeçmedim

28

Kısa bir mola için Lotti’s

176

Masalsı bir kurgu: Hôtel Droog Konut

156

Uçsuz bucaksız gökyüzü ve deniz Mavi Mudanya


art’ı MEKAN Dekorasyon ve Mimarlık Dergisi Barış Mh. Tutkun Sk. Çelikay Sit. D Bl. No.18 İhsaniye, Bursa Tel: 0 224 452 99 63

Tasarım Etkinlik

50

Sahibi Altıntaş Yayıncılık adına Fatma Altıntaş Yılmaz

Tasarımcı & Söyleşi

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Müdür Fatma Altıntaş Yılmaz fatos@altintasyayincilik.com

Le Petit Théâtre de Dior Gökçe İpek

Editör Gözde Şekercioğlu gozde@artimekan.com Grafik Mustafa Üzülmez Fotoğraf Cumhur Aygün Reklam Sorumlusu ve Koordinatör Atakan Şenses atakan@altintasyayincilik.com Yayın Kurulu Adnan Serbest Atilla Kuzu Levent Çırpıcı Kunter Şekercioğlu Esat Fişek Londra Temsilcisi Esra Tekeli Viyana Temsilcisi Gizem Önürmen ABD Temsilcisi Emre Hakgüder Katkıda Bulunanlar Aise Amet, Ayşe Meral, Çiğdem Aslantaş, Gizem Önürmen, Gökçe İpek, İrem Senemoğlu, Mustafa Timur, Okan Özgür Uşaklıgil.

72

Yaşamın artılarını çekip çıkaran Nurhan Keeler

82

Sosyal fayda için tasarım ve sanat Filiz Mungan

Baskı Yeri - İstanbul Baskı Tarihi - Temmuz 2016

Marka

58

76

86

94

Cielo Muta Collection

Baskı ŞAN OFSET Hamidiye Mh. Anadolu Cd. No:50 Kağıthane, İstanbul Tel: 0212 289 24 24

Stonewrap &Tradition

Süreli Yayın Temmuz - Ağustos 2016 Yazı ve fotoğrafların tüm hakları art’ı Mekan Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. altintasyayincilik arti_mekan arti_mekan 29


K

endimizi dinleyebildiğimiz içsel bir yolculuk... Bastırılmış duygularımız özgürlüğünü ilan etse, ruhumuzda yerleşik düzene geçen kaygı, korku ve umutsuzluk katmanları ayrışsa... Arınsak, temizlensek iyiyi yeniden inşa edebilsek. Hepimizin ihtiyacı olan sanırım biraz bu.

Keşfe çıkılan bir yolculuk

İyi olan her şeye ihtiyacımız var. Ve aynı zamanda her şeyi iyi yapmaya da... İnançla, aşkla yaptığımız şeylerin enerjisi yükseltecek, çöküşte olan ruhlarımızı... Taze bir yaz esintisi girecek ruh odalarımızın derinliklerine... Bu serin, insanı kendine getiren esintiyi hissetmezse içimiz, her şey birbirine benzeyecek, birbirini tekrar edecek. Yıllardır yeni bir hikayesi olan insanları taşıdık sayfalarımıza... Bizler iyi bir hikayenin peşindeyken yollarımızın kesiştiği kişiler, kendi yeni hikayelerini yazmışlardı. O içsel ve dingin yolculuğun sonunda tazelendikleri ve kendileri oldukları yerdeydiler ve biz onları bulmuştuk.

Editör

Arkada bıraktıklarımızı unutabilmeyi, yanımıza aldıklarımızla yaşayabilmeyi becerdiğimiz uzun bir yolculuğa çıksak...

Yayın Yönetmeni Fatoş Altıntaş Yılmaz f.yilmaz@artimekan.com

Bu sayımızda da birbirinden özel hikayeler okuyacaksınız. Okurken esintileri ulaşacak sizlere, bu birbirinden güçlü hikayelerin. Demirin ışıltısında kendi ışığını yakalayan bir sanatkardan dönem köpeği dediği Çapul’un hayatına girmesi ile her şeye yeniden başlayan bir tasarımcıya veya iyi ki mimarlığı bırakmışım diyebileceği bir hayatı kuran yönetmene kadar tutkuyu okuyacağınız hikayeleri derledik bu sayımızda.

Yeni hikayelerin heyecanı bir yandan devam ederken, “10 yıldır vazgeçmedim” diye başlayan cümlelerinde kendilerini güvende hissettikleri mekanlardan kendilerini iyi hissettikleri duygu ve düşüncelerine kadar samimi cevaplarını okuyacağınız önemli isimlerle karşılaşacaksınız. Ürün ve mekan tasarlamak ile hayatı tasarlamanın bağlılığını anlatan tarifi pek kolay olmayan bir gücü, dergi içeriğimiz ile aktarmaya devam ediyoruz ve her yeni sayıda birkez daha bu heyecanını yaşıyoruz. Bu yüzden mekanların hikayeleri kadar insanların hikayeleri de yer buluyor sayfalarımızda... Herhangi birinin hikayesinde, yazımın başında dediğim, uzun ancak dingin ve gizemli içsel yolculuğumuza çıkmanın minik bir ipucunu yakalayabilme dileğiyle...

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Şimdiden iyi yolculuklar.

30


31


İnci Eviner Retrospektifi: İçinde kim var? İstanbul Modern, İnci Eviner’in 1980’li yıllardan günümüze uzanan yaratım sürecini “İçinde Kim Var?” başlıklı retrospektifinde bir araya getiriyor. İnci Eviner Retrospektifi, sanatçının desenden resme, videodan yerleştirmeye, fotoğraftan heykele uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümünü yansıtıyor. Ferko’nun sponsorluğunda gerçekleştirilen sergi 22 Haziran – 23 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul Modern’de görülebilir.

Dilek Makinesi Londra Tasarım Bienali’nde Bu yıl ilk defa 7-27 Eylül tarihleri arasında “Utopia by Design” (Tasarımla Ütopya) teması altında düzenlenecek Londra Tasarım Bienali, Türkiye’nin de aralarında olduğu 30’un üzerinde ülkenin katılımıyla gerçekleştirilecek. Bienalde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Türkiye sergisinde çok disiplinli tasarım stüdyosu Autoban’ın hazırladığı “Dilek Makinesi” adlı proje yer alacak.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Ajanda

Design Turkey başvuruları başladı

32

Akbank Kısa Film Festivali’nden seçkiler Bu yıl 7 - 17 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen, yarışma ve yarışma dışı bölümlerinin yanı sıra farklı renk, coğrafya, kültür ve düşünceleri buluşturan 12. Akbank Kısa Film Festivali’ne katılan filmler bir kez daha beyaz perde ile buluşuyor. Temmuz ayı boyunca Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri düzenlenecek “12. Akbank Kısa Film Festivali’nden Seçkiler” etkinliği kapsamında Festival Kısaları başlığı altında 14 ulusal film, Dünyadan Kısalar bölümünde ise dünyanın farklı bölgelerinden 14 uluslararası film olmak üzere toplam 28 kısa film ücretsiz olarak sinema tutkunlarıyla buluşacak.

Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri, Türkiye’de kullanıcının ihtiyaçlarını gözeten, ihracatta ve ulusal pazarda ürüne katma değer ve rekabetçi üstünlük kazandıran iyi tasarımı ödüllendirerek, iyi tasarlanmış ürünlerin topluma ve endüstriye sağladığı faydaları görünür kılmak amacıyla T.C. Ekonomi Bakanlığı (EB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) işbirliğiyle TURQUALITY® Programı dâhilinde düzenlenen bir tasarım değerlendirme sistemi. Sisteme başvurmak isteyen tasarımcılar ve tasarım yatırımcıları için başvuru 31 Ağustos günü 23.59’a dek açık.


33


Sanat ile Fiziksel Mekânın Arasında teamLab’in Borusan Contemporary’deki harikulade, insanı içine çeken dünyasını keşfetmeye hazırlanın. Japon kültürünün unsurlarını İstanbul’a taşıyan, Charles Merewether küratörlüğündeki “teamLab: Sanat ile Fiziksel Mekânın Arasında” adlı sergi, sizi anime ve manganın ötesine, dokunup değiştirebileceğiniz hareketli imgelerin dünyasında bir yolculuğa çıkaracak. Odanın bir yanından diğerine uzanan gürüldeyen şelaleyi veya dalgaları, çiçeklerin açmasını, bir görünüp bir kaybolan kelebekleri seyredin. Kendinizi bu düşsel alemin, doğanın adeta canlandığı bu olağanüstü dünyanın içine bırakın; sanat yaşamınıza girerken siz de sanal gerçekliğin içine dalın. Sergi 21 Ağustos’a dek gezilebilir.

Göçebe Mekânlar Taşınma süreçlerinde insanlar kadar imgeler, kültür pratikleri ve yaşam biçimleriyle birlikte mekânlar da taşınır. Göçebe Mekânlar, Almanya’dan “kesin dönüş” yapmış misafir işçilerin Türkiye’de inşa ettiği evlerdeki Alman konut mimarisi ögelerini ve bu bağlamda, anılar ile kültürel deneyimlerin mekân kimliklerine etkilerini araştırır. Sahiplerinin tasarladığı ve genellikle inşa ettiği örneklerin yakından incelendiği sergi 31 Temmuz’a dek Salt Galata’da gezilebilir.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Ajanda

SSM bahçesinde yoga dersleri başlıyor

34

Sakıp Sabancı Müzesi’nin yemyeşil bahçesinde gelenekselleşen Yoga dersleri başladı. Her seviyeye açık dersler, Cihangir Yoga eğitmenleri ile yaz boyunca her çarşamba 08.00 - 09.15 saatleri arasında gerçekleşecek. Derslere katılım ücretsizdir.

Jameel Ödülü Pera Müzesi’nde Pera Müzesi, 8 Haziran – 14 Ağustos 2016 tarihleri arasında İngiltere’nin en köklü ve önemli sanat kurumlarından Victoria ve Albert Müzesi ile Art Jameel’ın iş birliğiyle 4. Jameel Ödülü töreni ve sergisine ev sahipliği yapıyor. Victoria ve Albert Müzesi’nin ilk kez İngiltere dışında, İstanbul’da Pera Müzesi’nde düzenleyeceği ödül töreniyle kazanan sanatçı açıklanacak. Afganistan, Mali, Porto Riko ve Tayland gibi pek çok farklı ülkeden 280’in üzerinde başvuru alan Jameel Ödülü’nün 11 sanatçısı, Victoria ve Albert Müzesi Direktörü Martin Roth’un başkanlığındaki jüri tarafından belirlendi.


www.stonewrap.com

35

renk Zeytin model Natilus


One Love Festival Temmuz’da

Her şey düşer ve düşmeye devam eder

One Love Festival, Hayat Bu Kapağın Altında desteğiyle festivalseverleri 15’inci kez ağırlamaya hazırlanıyor! Festival keyfi arkadaşım olmadan eksik kalır diyenler için “Buddy Pack” biletleri indirimli. Müzikseverlerin her yıl sabırsızlıkla beklediği One Love, Pozitif deneyimiyle 17 Temmuz’da Parkorman’da gerçekleştirilecek. Bugüne kadar 100’den fazla grup ve 1.600’den fazla sanatçıyı 220 bini aşkın müzikseveri ağırlayan One Love Festival, bu sene yine 3 sahne ile yazın büyük buluşması olacak.

“Bu hiç değişmedi. Daha Newton sahneye çıkmamışken, yerçekimi evrensel bir yasa olarak ilan edilmeden önce de durum zaten buydu. Hâlâ da öyle. Düşüyorlar, demişti Lucretius, ve bununla elmaları, çekiçleri, binaları veya kuştüylerini kastetmiyordu; düştükleri görülemeyecek kadar ufak oldukları halde büyük maharetleri olan küçük parçacıklardan bahsediyordu; sanki kendi yıkımlarına doğru inişe geçmiş gibi aşağı yönelen, sonra da bilinmeyen bir nedenle indikleri bu yoldan biraz saparak birbirlerine rastlayan ve çarpışan, böylece görünür gövdelere kavuşan görünmez parçacıklardır bunlar”. Selen Ansen küratörlüğündeki sergi Arter’de 18 Eylül’e dek gezilebilir.

Aşkın tutkulu sesi Buika Ağustos’ta Türkiye’de

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Ajanda

Aşkın tutkulu sesi Buika, Yepyeni albümü ‘Vıvır Sın Miedo’nun Dünya Turnesi ile 3 Ağustos’ta Kuşadası Omega Arena ve 5 Ağustos’ta Bodrum Antik Tiyatro’da! İspanyol aşk şarkılarının tutkulu sesi Buika; en iyi şarkılarını bir araya getirdiği “En Mi Piel” albümü ve ‘La Noche Mas Larga’den sonra çıkardığı yepyeni albümü ‘Vivir Sin Miedo’nun Dünya Turnesi kapsamında 3 Ağustos’ta Kuşadası Omega Arena ve 5 Ağustos’ta Bodrum Antik Tiyatro’da.

36

Yeni Evcil(l)ik Halleri Mobilya Meselesi İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde Yrd. Doç. Dr. Avşar Gürpınar, Araş. Gör. Görkem Özdemir ve Tasarımcı Adnan Serbest yürütücülüğünde 2015-16 Bahar döneminde gerçekleşen “Yeni Evcil(l)ik” konulu mobilya tasarım stüdyosunun çıktılarından seçilen altı farklı mobilya SALT Galata’da sergilendi. Ziyaretçilerin kullanımına açık olan bu mobilyaların kullanıcı deneyimi öğrenciler tarafından belgelenecek. Projenin diğer çıktıları da santralistanbul Kampüsü’nde farklı konfigürasyonlar halinde ve kullanılabilir bir şekilde sergileniyor


37


Her şeyin bir sırası varsa, şimdi sıra Next Collection’da! Her yeni koleksiyonunda daha da iyi tasarımlara imza atan ByKepi, şimdi de Next Collection ile dekorasyon dünyasının son trendlerini belirliyor. Yüksek kalite ve özgün tasarım anlayışı ile ilerleyerek ByKepi, mobilya sektöründe büyük ölçüde etki yaratmayı sürdürüyor. Kullandığı malzemeler, uygulayıp harmanladığı çeşitli tarzlar ve sahip olduğu geniş vizyonlu tasarım ekibi ile, yaşam alanlarına ilham veren koleksiyonlar üretmeye devam ediyor. Next Collection, hem çağdaş hem de geleneksel çizgilerin rastlanabileceği bir harman ile tasarlanmış. Koleksiyonda klasiğin güven veren huzurunu ve modernin hayat veren canlılığını aynı anda hissetmek mümkün. Üstelik siyah ya da açık renkli aksesuar ve parçalar ile birleştirilmeye, kendi zevkinize göre yeniden yorumlanmaya da uygun.

Yeni Tasarım

İnsanları mutlu etmek öncelik: Mü Design Yaşamda emek verdiğimiz, kendimizi özel hissederken içimizi de rahatlatacak illüstrasyonlar çok popüler. Kediler, köpekler, soyut anlatımlar… Mesajlar ve görsel anlatımlar ile bir duyguyu, bir ihtiyacı ifade etmeyi tercih eden tasarımcılardan biri de Müge Barış. Kişilerin sadık yol arkadaşları veya ev arkadaşları olarak tarif ettiği kedi ve köpekler, onun ilham kaynağı. Bağlılıklarını artırmak, evdeki dostlarının isimlerini bir yerlere yazdırmak ve daha kalıcı hale getirmek üzere hayvanseverlere destek veriyor. Kendisi de bir golden sahibesi olarak, bu yolculuk devam edecek. T-shirt, kupa, çanta, bardak altlığı, yastık, telefon kılıfı ve tablet kılıfları gibi ürünleri kişiselleştirmekte destek verirken, insanları mutlu etmeyi öncelikli gördüğünü belirtiyor.

Mobi’den Variant TV ünitesi

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Lego, bu kez VW Beetle dedi

38

Geçtiğimiz dönemde 2.700 parçalık Porsche 911 GT3 RS seti ile karşımıza çıkan Lego, şimdi de Volkswagen’in bir ikon olan otomobili Beetle seti 1 Ağustos itibariyle satışa sunulacak. 1.167 parçadan oluşan 1960 model Volkswagen Beetle setinde yer alan araç, mavi renkli gövdesiyle büyük beğeni toplayacağa benziyor. 279,4x254x101,6 mm ölçülerine sahip araçta Beetle’da yer alan birçok detay göze çarpıyor. Motor, yakıt deposu ve tüm iç mekanda yer alan detayların hassasiyetle ölçeklendirildiği bu set, 16 yaş ve üzeri kullanıcılar için uygun.

Güçlü tasarımları ve 30 yılı aşkın tecrübesi ile MOBİ, mobilya sektöründe farklı bir yere sahip. Ülkemizin dünyaya Türk tasarımı ve işçiliğini tanıtan ilk mobilya firmalarından olan MOBİ’nin tüm ürünleri iç mimar A. Raşit Karaaslan’ın kaleminden çıkıyor. Seneler boyu koruyup geliştirdiği özgün çizgisi ve üstün kalite anlayışı sayesinde firma, ürünleriyle dünya çapında prestijli tasarım ödüllerini eve getirmeyi başarıyor. Ahşabın doğal güzelliği, MOBİ tasarımlarının ayrılmaz bir unsuru olarak öne çıkıyor. Tarzı hiç eskimeyen ve kullandıkça güzelleşen doğal ahşap ile hazırlanan ürünler, özel teknikler kullanılarak işlenen motiflerle zenginleşiyor. Markanın yeni koleksiyonundaki Variant televizyon ünitesi; şık tasarımı, elverişli kullanım alternatifi ve özgün tarzını ifade eden örneklerinden sadece biri.


39


Persan’dan yeni koleksiyon: Bodrum Natürel içeriği ve doğal görünümü ile öne çıkan yeni Bodrum Koleksiyonu, güncel renklerin birlikte kullanıldığı etkileyici seçenekleri ile dikkat çeken tam bir yaz koleksiyonu. Pastel yaz renklerinin serin tonlarıyla hazırlanan Bodrum Koleksiyonu ile dingin ve huzurlu atmosferler yaratarak, kareli ve çizgili koton kumaşlarla tam bir uyum içinde olan, dijital baskılı perdelikler ve özel çift renkli tüller ile de bu atmosferi güçlendirebilirsiniz. Bodrum‘un muhteşem renk kombinasyonlarından bazı örnekleri www.persan.com.tr adresini tıklayarak inceleyebilir, ferah yaz mekanları için ilham alabilirsiniz.

Her ofise bir Alava yakışır Alava, yekpare gövdesi ve kabuğu andıran formu ile modern bir karaktere sahip. Zengin renk yelpazesi ile ofislerden bekleme salonlarına, sosyal alanlarından eğitim merkezlerine kadar pek çok alanda kullanılabilir. Çeşitliliği ile kullanıldığı alanda uyum getiren Alava’nın koltuk döşemesi, fark edilmeyen kalınlığı ve 8 dereceye kadar eğim sağlayan sırtı ile oturma süresi boyunca şaşırtıcı bir konfor ve rahatlık sunar. Alava, Chicago Athenaeum: Mimarlık ve Tasarım Müzesi ile Avrupa Mimarlık, Sanat, Tasarım ve Kentsel Araştırmalar Merkezi ortaklığında her yıl düzenlenen Green Good Design Awards’da ödülün de sahibi. nurus.com

Yeni Tasarım

Bir tasarım oyuncağı: GOM GOM, bir tasarım oyuncağı, Temmuz ayında raflarda yerini aldı. Üç boyutlu formlar tasarlayıp, inşa etmek için kâğıt modüllerden oluşan oyuncak, 5 yaş üstü, oyun oynamaktan haz alan herkesi, bu tecrübeyi denemeye davet ediyor. Teknolojinin oyunları tarafından ele geçirildiğimiz bu dönemde, GOM; ince motor becerisi, fikir yürütme, ruhsal ve sanatsal ifade, renk ve sayı algısı, iş birliği, sabır ve bağlılık konularına katkı sağlamak istiyor. Yaratıcılığın önemini tasarım çerçevesinde vurguluyor. Bir rakip olmadan, kazanmak için değil, birlikte iyi vakit geçirmek isteyen aileler için de güçlü bir iletişim aracı olarak işlev görüyor. Platon geometrisindeki formlardan esinlenen ve uzay geometrisi ile matematik sevdirirken, soyut düşünmenin önemini vurgulayan oyuncak, ‘’Geometri bilmeyen kalmasın’’ sloganı ile Platon Akademisinin kapısında yazan ‘’Geometri bilmeyen giremez’’ yazısına gönderme yapıyor.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Tek düğme ile kontrol bu pergolada

40

Yazın verandanızda, pergolanızın altında oturup içeceğinizi yudumlayarak günün tadını çıkarmak gibisi yok. Üstelik şimdi ev otomasyon sistemlerinin dünyaca ünlü markası Somfy, motorlu pergola çözümleriyle keyfinize yüksek konfor getirmeye hazır. Somfy motorlu pergola sistemleri, mükemmel ve yumuşak kapanış özelliği ile mekanizma ve kumaşın ömrünü uzatıyor. Motorlu pergolanızın kumaş gerginliği, bozulmadan uzun süre konumunu koruyor. Ayrıca veranda ve iç mekan mobilyalarınızı UV ışınlarının zararlarından otomatik olarak korumak isterseniz, kablosuz güneş sensörü seçeneği de kolaylıkla pergola ya da bina cephenize monte oluyor.


41


Ödüllü Tılsım Koleksiyonu

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Yeni Tasarım

Mutfakta büyük kolaylık: Blanco Classic Neo 6

42

Her tasarımı ile dünyada ses getiren marka Blanco, 2016 modelleri ile standartları çok daha yukarıya taşıyor. Yeni eviye modeli Classic Neo 6 S, klasik tasarımın modern yorumuyla mutfaklarda yenilikçi bir tarz yaratıyor. Yeni model, şık ve kullanışlı aksesuarlarının yanı sıra pratik özellikleri ile de hanımlara mutfakta büyük kolaylıklar vadediyor. Granit eviyelerde estetiği ve fonksiyonelliği yeniden tanımlıyor. Ergonomik üstünlükleri ile dikkat çeken ürün, mutfaklardaki günlük gereksinimleri karşılamanın ötesine geçiyor. Kendine özel çizgisi ve formu ile mutfaklara sınıf atlatırken şık tasarımı ile standartların ötesine geçerek fonksiyonellikte de rakip tanımıyor. Modelin çok fonksiyonlu paslanmaz çelik süzgeci ve akıllı kesme tahtası aynı anda kullanılabiliyor. Ayrıca akıllı kesme tahtası, yumuşak yüzeyi ile çalışırken de rahat etmenizi sağlıyor. Aksesuarları ile sağladığı kusursuz uyum, tasarımın en önemli özellikleri arasında yer alıyor.

Yeni nesil TV’ler dilediğiniz yerde Yıllarca, insanların TV’lerini yerleştirebilecekleri yer konusunda pek fazla seçenekleri yoktu. Ağır CRT TV’ler, odanın köşesinde ağırlıklarını desteleyebilecek sağlam bir mobilya üzerine yerleştirilirdi. Ekranlar büyüyüp inceldikçe, televizyonlar da setin arkasındaki karmaşık kabloları gizlemek için genellikle salonun ortasında bir duvara monte edildi. Bugünün Samsung TV’leri ile bu yaklaşımlar bütünüyle terk ediliyor. Ekranın parlaklığı ve netliğine, TV setinin şıklığına güvenen tüketiciler, artık, TV’lerini diledikleri her yere yerleştirebiliyorlar.

“Young Balkan Designers: New Analogue 2016” yarışmasını kazanarak, Belgrad’da Mikser Festivali’nde sergilenen Tılsım, sergilenen ürünler arasından, bölgedeki diğer tasarım festivallerine gönderilmek üzere seçilen projelerden de biri. 13 farklı ülkeden katılım olan yarışmanın amacı, Balkan kültüründe bulunan malzeme ve üretim tekniklerine insan faktörünü geri getirmekti. Tasarımcı Berilsu Tarcan, Tılsım koleksiyonunda, Türk halılarında kullanılan ve iyi şans getirdiğine inanılan; muska, nazarlık olarak da bilinen geleneksel bir motiften esinlendi. Her bir ürünün formu ve malzemesi, işlevinden yola çıkılarak seçildi. Aydınlatma birimi, puf ve sehpadan oluşan ürün ailesi ile göçebe kültürüne gönderme yapıyor. Ürünlerde Anadolu’da yıllardır kullanılan keçe, ahşap, deri ve pirinç malzemeler tercih edildi.

Yapısal birlik içinde bir seri: Smeg’ten Dolce Stil Novo Zıtlıkların birleştiği bir tasarım - karanlığın ışığa, fonksiyonelliğin estetiğe yolculuğu: Dolce Stil Novo. Yapısal bir seri olan Dolce Stil Novo serisi 60 ve 45 cm fırınlar, şok soğutucu, çok-fonksiyonlu çekmeceler, gazlı, indüksiyonlu ve karışık ocaklar, davlumbazlar, şarap soğutucuları ve kahve makineleri yer alan geniş bir yelpazede ürün içeriyor. Bu yeni estetiği tanımlayan stilistik özellik asil malzemelerin, renklerin, ışığın ve bunların dışında camın üst ve alt köşelerinde bakır veya paslanmaz çelik kullanılarak tüm serinin ana motifini oluşturuyor. Her zamanki gibi, Smeg’in tasarım geleneğine göre, Dolce Stil Novo’nun yeni estetik konsepti gelişmiş teknolojik çözümleri ile birçok ev cihazının basit bir şekilde kullanımını birleştiriyor.


43


Workinton ofisi plaja taşıdı Mobil ve serbest çalışanlar için konforlu çalışma alanları sunan Workinton, yaz sıcaklarının bunalttığı şu günlerde ofisi plaja taşıdı. Boğaziçi Mezunları Derneği (BÜMED) tarafından işletilen Kilyos BURCBeach’te bir şube açan Workinton, bilgisayar başında çalışanların güneşlenip, denize girmesine fırsat tanıyor.

Tate Modern açıldı

Etkinlik

Londra’nın içinde dolaşırken öğrendiğiniz, zamanın nasıl aktığını fark edemediğiniz müzesi; Tate Modern. Müzenin yeni ın katlı binası açıldı. Sanat, film ve sergileme odaklı dünyadaki ilk mekan olma özelliği taşıyor. Mimar Herzog & de Meuron tasarımı bina, uluslararası ölçekte çağdaş ve yenilikçi sanat anlayışını gözle önüne serecek.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

6-14 yaş arası çocuklar için

44

Çocukları sanatın büyülü dünyasıyla buluşturan Akbank Sanat, Temmuz ayı boyunca hafta içi ve hafta sonu düzenlediği eğlenceli ve yaratıcı atölye çalışmalarıyla 6-14 yaş arası çocukların yaz tatili coşkusuna ortak oluyor. Selfie Çiziyorum’dan Sihirli Sanat Kolyem’e, Fotoğraflardan Resimlere, Oyunu’ndan Ailece Mozaik Atölyesi’ne konusunda uzman eğitmenler eşliğinde gerçekleştirilecek atölye çalışmalarında çocuklar eğlenirken aynı zamanda yeni bilgiler edinip, yeteneklerini de keşfetme ve yaz tatilini doyasıya yaşama fırsatı bulacak.

On yılda bir milyon metrekare Projelere ulusal ölçekte çözüm ortağı olan Massive Parke Sistemleri, doğaya saygılı çağdaş üretim teknolojileri, farklı zevklere hitap edebilen zengin ürün gamı ile on yılda bir milyon metrekare parke döşedi. Ev ve mekan dekorasyonunda sınır tanımayanlar için kişiye özel parke üretimine başlayan marka, geliştirdiği özel teknolojisi ile talep edilen boyutlarda parke renklendirmesi de yapabiliyor. Bugüne kardar on beş bin mekana çözüm ortağı olan, bini aşkın mimar ile iş birliği yapan marka; İzmir, Bursa, Ankara, Denizli, Uşak ve Antalya mağazalarıyla sektöre hizmet vermeye devam ediyor.


45


Türkiye’nin tasarım haftası

Türkiye Tasarım Haftası basın toplantısı, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin katılımıyla İstanbul Dış Ticaret Kompleksi’nde yapıldı. 18-23 Ekim 2016 tarihleri arasında, Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliğinde bu sene ilk defa gerçekleştirilecek “Türkiye Tasarım Haftası” süresince endüstriyel tasarım, moda tasarımı ve görsel iletişim tasarımı alanlarına yönelik olarak dünyaca ünlü tasarımcılar, üniversiteler, tasarım okulları, sanayici ve akademisyenlerin katılımıyla paneller, konferanslar ve çalıştaylar düzenlenecek.

Ebru sanatı Van Gogh ile buluştu Vincent van Gogh’un Yıldızlı Gece isimli eseri, şimdiye kadar üretilen eserler arasında bilinirliği yüksek tablolarından biri. Birçok sanatçı tarafından farklı çalışmalarda referans alınan bu eser, Türk sanatçı Garip Ay tarafından ebru sanatı ile yeniden yorumlandı. Eski bir teknik olan ebru konusunda sanatçı yetkinliğini, eserin üretim biçimi olarak belirlediği spiral teknik ile gözler önüne seriyor.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Etkinlik

Türkiye en iyi 10 arasında

46

Dünyanın önde gelen mimarlık etkinliklerinden Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi geçtiğimiz günlerde kapılarını açtı. 27 Kasım’a kadar devam edecek bienalde, Pritzker ödüllü Şilili mimar Alejandro Aravena küratörlüğündeki Reporting from the Front başlıklı Arsenale ve Giardini mekânlarındaki ana serginin yanı sıra, kentin farklı noktalarına yayılan 62 ülkenin pavyonu da yer alıyor. Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda, Darzanà başlıklı proje sergileniyor. Türkiye Pavyonu, ABD’nin önemli sanat platformlarından Artsy tarafından Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ndeki “En İyi 10 Ülke Pavyonu” arasında gösterildi.

Şampiyon için tasarladılar Türkiye Basketbol Federasyonu’ndan gelen talep üzerine, 2015-2016 Süper Toto Basketbol Ligi kupası Özlem Serdar ve Burçin Çevik tarafından tasarlandı. Ürünün formu üç temel unsur ile tanımlanabilir. İlk sırada taraftarın geleneksel kupa kültürünü kırmayan ana gövde karakteristiği, ikinci olarak basketbol sporunun dinamik ve hareketli yapısının vurgulanması ve son olarak federasyon kimlik çizgileriyle biçimlendirilmiş detayları yansıtmasıdır. Onaltı takımın katıldığı ve en iyi sekiz takımın play offlarda mücadele verdiği 50. sezon ligi için tasarlanan kupanın malzeme olarak formu desteklemesi amacıyla pirinç ve siyah mermer tercih edildi. Üretim sürecinde Atölye Art ile işbirliği yapıldı.


47


48

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


49


Tasarım Etkinlik

Gökçe İpek

Le Petit Théâtre de Dior

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Fransız couture moda evi Dior, geçtiğimiz yıllarda ilk durağını Çin’in Chendgu kentiyle başlattığı Le Petit Théâtre de Dior gezici sergisini, 11-25 Haziran tarihlerinde Japonya’nın Osaka kentine taşıdı. Sergi, Dior’un kendi arşivindeki efsanevi parçaları aracılığıyla markanın ruhunu seyahat ettirmek üzere yolculuğuna devam edecek.

50

Le Petit Théâtre de Dior, 1947 yılından günümüze, kıyafetler ve tarihe bağlantıları ile eşsiz Christian Dior elbiselerini küçük ölçekleriyle sergiliyor. “Bütün dünya bir sahnedir, insanlar da oyunculardır” diyen W. Shakespeare’in sözünden yola çıkıldığında, Le Petit Théâtre de Dior, modayı bir sahne, oyuncuları da Dior elbiseleri haline getiriyor. Fransa’nın en büyük couture evlerinin oyuncak bebeklere göre hazırladıkları minyatür kreasyonların yer aldığı sergi, Louvre müzesinde açılışından yaklaşık yarım yüzyıl sonra, Dior evinde elbiseler sahneye çıkıyor. Dior atölyelerinin kumaş üzerinde dekorasyon yapan elleri, minyatür elbiseler söz konusu olduğunda da tılsımını koruyor. Haute couture’un efsanevi ismi Christion Dior imzalı koleksiyonların mükemmelliğini vurgulayan bu sergi, onun günümüze dek unutulmayan tasarımlarını zevkli bir gösteri olarak sunuyor.


Tiyatrodaki oyun-oyuncu ilişkisine gönderme yaparak, elbiseler asıllarının birebir aynısının küçük ölçekteki taklitleri ile seyirciye ulaştırılıyor. 1949 yılında Christian Dior tarafından tasarlanan Miss Dior elbise, etrafı parfüm şişeleri ile sarılı tomurcuk gibi görünen büyük bir çiçeğin ortasında yer alıyor. 1947’den sonra kadın olmaktan korkmayan New Look çağının öncüleri olan Bar kıyafetleri, yenilenmiş görünümü ile gösteride sahne alıyor. Tarihe iz bırakan Dior elbiseleri başrolleri oynasa da, oyuncular arasında içinden elbiselerin çıktığı Dior ruhunu yansıtan büyük Rouge Dior, ruj tüpleri de bulunuyor. Zevk ve lüksün eş anlamlısı olarak anılan Dior, minyatür elbiselerinden oluşan bu sergisiyle tiyatro perdelerine yaka açtırıyor.

51


Fikir

H İç Mimar İrem Senemoğlu

Temmuz - Ağustos 2016 #58

irem@senemoglu.com.tr

52

Bu yazın rengi mavi olsun içbir rengi bir diğerinden ayırmak doğru olmaz, ama kimi zaman bazılarına öncelik vermek geliyor içimden. Hele ki deniz ve güneşin bizi kucakladığı şu günlerde… Dinlendirici ve huzurlu gökyüzünün, denizin rengi olan maviye yöneldi gözlerim.

Koyu tonların mekanı küçülttüğünü, açık tonların ise soğuk hissettirdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Aslında tonu sorun değil, yerini doğru bulması önemli. Özellikle ahşap, hasır gibi malzemeler ile desteklendiğinde, bir anda sıcacık mekanlar elde etmemizi sağlar.


Bebek mavisinden koyu lacivert tonlara kadar uzanan dev yelpazede eminim ki sizin için uygun bir ton bulabilirsiniz. Açık mavi tonları en çok okullarımızda gördüğümüzden midir bilemem, uzun yıllar bir türlü barışamamıştım, bu renk ile. Kırk kişilik sınıfta buna pek şahit olmadım ama insanları sakinleştirdiği düşünüldüğü için seçilirmiş. Profesyonel hayata geçtiğimde de daha çok bebek odalarında tercih edildiğini fark ettim. Buna zaten karşı olduğumu daha önceki yazılarımda uzun uzun anlatmıştım.

Maviyi her noktada kullanıyoruz; koltuk, kanepe gibi büyük ve kütleli parçalarda da sıklıkla karşılaşıyoruz. Natürel meşe, kayın ya da gri tonlarda ahşap zemin malzemesi seçtiğinizde, üzerindeki mavinin her tonu inanılmaz güzel olacaktır. Yeter ki birbirleri ile uyumlu olsunlar. Dikkat edilecek nokta tekstil ürünlerinin güneşten etkilenmeyecek kalitede olması. Eğer istiyorsanız duvarınıza aynı tonu uygulayarak ya da dekoratif objeler kullanarak bunu destekleyebilirsiniz. Unutulmaması gereken bir şey de, renk dengesini doğru ayarlamaktır ki hem görsel karmaşayı engelleyebilelim, hem de daha çarpıcı mekanlara imza atalım.

53


Boyaydı, duvar kağıdıydı daha uzun zaman alan işlerle uğraşmak istemiyorsanız; en hızlı değişim, yastıklar ve halılar ile oynamak ya da duvar kağıdı döşemektir. Uygun tema ve doğru kombinler ile; natürel, dingin, sıcak mekanlar oluşturabiliriz.

Fikir

Eğer tamamen duvar kağıdı kullanacaksak, mekana aksesuarların ekleneceğini de göz önünde bulundurup, tüm mobilyaları tek malzemeden seçmek daha uygun olacaktır. Eklektik, vintage gibi farklı ürünlerin buluştuğu stillerde profesyonel bir göz size yardımcı olmalı.

Diğer alternatifim; seçeceğiniz duvar kağıdının uygulanması. Bu sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Mavinin vurgulu olduğu bu kağıt diğer ürün seçimlerinizi kolaylaştırır.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Yatak odalarımız ise maviyi en rahat davet edebileceğimiz mekanlar. Tekstil ürünleri arasından pek çok alternatif bulabiliriz.

54


Tüm bu anlattıklarım banyo uygulamalarında da geçerli. Zaten geneli beyaz olan vitrifiyeler arkasında tek duvara seçilecek seramik adeta tablo etkisi yaratır.

Hep evlerimizin içindeki mavi rengi değerlendirdik. Bambaşka bir alana geçelim. Dış mekan için bir fikir; cesur davranıp fırçamızı zeminde gezdirelim. Burada koyu tonlardan kaçınmayı tercih edip, açık renk malzeme seçebiliriz. Bu kadar iddialı bir seçimde, tüm mobilya seçimleri beyaz, kum, taş renklerinde olmalı. Zemin malzemeniz doğal taş veya ahşap ise şezlong, kanepe gibi parçalarda tekstil ürünlerinde mavi ve beyaz tonlarını bir arada kullanmaya özen gösterelim. Ve en keyifli aşamaya geldik; bunları mutlaka hasır, beyaz ve metal ürünler ile birleştirmek. Ne dersiniz, bu yaz sizin de renginiz mavi olsun mu?

55


A

Eskiye saygı detaylarda hassasiyet

Viyana

nıt sayılan ve şehrin en değerli yapılarından biri olan Viyana Müzesi, müzenin yeni talepler doğrultusunda günümüz ihtiyaçlarına yanıt verecek bir anlayışla tasarlanması için yarışmaya açıldı. 26 ülkeden 274 projenin katıldığı yarışmanın kazananı Winkler+ruck ve Mit Certov ekibi oldu.

Yüksek Mimar Gizem Önürmen gizemonurmen@gmail.com

Şehrin geçmişten günümüze tarihini anlatan içinde çeşitli konuşma ve panellerin yapıldığı konferans salonu, sürekli ve geçici sergilerin düzenlendiği sergi alanları bulunan klasik bir müze. Kazanan ekibin büyük artıları ise tarihi binaya saygı duyarak yeni bir mekan oluşturmaları ve mekandaki detaylara gösterdikleri hassasiyet.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Tasarlanan klasik modern çatı eklentisi 6900 metrekarelik alanı 12000 metrekarelik kullanım alanına çıkartmış. Dışarıdan direkt giriş yapılabilen yeni bina, geçici sergi ve konuşmalara ayrılırken, eski kısımda sürekli devam eden sergi alanı için daha çok yer açılmış.

56


Havada asılı duruyormuş etkisi yaratan çatı eki, iki bina arasında oluşan boşluktan eşsiz şehir manzarasını izleme olanağı sunuyor. Son derece sade duran yeni kütlenin açıklıkları klasik pencere anlayışından oldukça farklı. Kontrollü ışık ve görsel geçiş sağlayan şerit şablonlar yapının modern duruşunu temsil etmiş.

İki mimarlık ofisinin ortak çalışmasının sonucu olan bu proje, ekip çalışmasının yanısıra farklı ofislerin birlikte çalışmasına teşvik ve öncelik edeceğinden ayrıca önemli. 2017 yılı içinde yapımına başlanması ön görülen projenin inşa sürecinin 2020 yılında tamamlanması planlanıyor.

Eski yapıya duyulan saygı ile yeninin sade ve bütünleyici uyumu, binalar arasında bırakılan transparan boşluk ile iki dönemin güzellikleri bir araya toplamış.

57


Tasarımın İtalyanca yorumu

Cielo

Yılmazlar Banyo Merkezi 50. yılını İtalyan tasarım harikası Cielo ile taçlandırıyor. Türkiye pazarına Yılmazlar ile giriş yapan marka, italyanların tasarım konusunda tüm inceliklerini gözler önüne seriyor. İtalya’nın Civita Castellana bölgesinde geleneksel üretim tekniklerinden şaşmadan yenilikçi yaklaşım ile üretim yapan Cielo, kalitesi ve ürünlerinin form anlayışı ile diğer markalardan ayrılıyor.

Marka

Bildiğimiz tüm renk paletlerini unutturan farklı bir renk aralığı ile karşımıza çıkan tasarımlar, doğal malzemeye taptaze bir yorum katıyor. Zamansız tasarımların izinde olan Cielo koleksiyonu şık olmayı aşırılıktan, sade olmayı sıradanlıktan kurtaran ince detayları ile karşımıza çıkıyor. Anlamsız hevesler peşinde olmayan pratik ve çok yönlü yaklaşımları ile güçlü bir stile sahip yeni banyoların peşinde olan Cielo yeni nesil banyoları evimize taşıyor.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

En seçkin ithal markalara ev sahipliği yapan Yılmazlar Banyo Merkezi banyo sektöründe tam bir merkez üssü olarak çalışıyor. Yenilikçi, özgün ve tasarımı öncelikli kılan markaları bünyesine katmaya devam ederek mimari tasarım ofislerine, seçkin konut projelerine ve kendini her daim özel hissetmek isteyen kullanıcıya mükemmel çözümler sunuyor.

58


59


Portre

Aise Amet

M

Mimarlıktan yönetmenliğe

Temmuz - Ağustos 2016 #58

imar, yeni yazar, yönetmen Mete Sözer. Ödüllü bir yolculukla yaşamına yazarak, çizerek, kaydederek devam ediyor. Mimarlık eğitimi sonrasında Los Angeles’a taşınıp sinema eğitimi alan Sözer’in ilk uzun metrajlı filmi “Ve Panayır Köyden Gider” vizyona girdi. Senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı bu filmde; Engin Altan Düzyatan, Cem Davran, Açelya Devrim Yılhan, Meral Çetinkaya ve İlyas Salman rol alıyor.

60


Mimarlığı iyi ki de bırakmışım, diyor. Sinema ve mimaride mekânı, ışığı, hareketi neredeyse aynı buluyor ve bunu zorlanmamasının sebebi olarak görüyor. Zaten o şekilde öğrenmiştim her şeye bakmayı, diye de ekliyor. Ama yine de başlangıcının suya atlamak gibi olduğunu da ifade ediyor. Farklı meslekler gibi görünse de tekniğe bağlı olarak ışık, mekân, hareket, ölçek ve algı üstüne kurulu sanatlar olarak tarif ediyor, bu iki mesleği. Başrolünde Özge Özpirinçci’nin oynadığı ilk kısa metrajlı filmi “Kayıp”, uluslararası festivallerde 24 ödüle layık görüldü.

En çok etkilendiği film olarak Gözlerindeki Sır’ı berlirten yönetmenin kendi kelimeleri ile yorumunu paylaşmak isteriz. “Bazı filmlerin resmen içine düşüyorum. Tekrar tekrar izliyorum. Gözlerindeki Sır öyle bir film mesela. Hala düşünüyorum.” Estetik, görsel kaygılarını tanımlamasını istediğimizde ise “Çok detaycı olduğum bir gerçek. Aşırı. Obsesif kompülsif denilebilir. Hep böyleydi. Simetrik olarak ise biraz daha farklı. Çok beğendiğim bir tablonun duvarda nasıl durduğu konusunda takıntılı olabilirim ama masanın üzerinde ki bardağın nasıl durduğuna takılmam. Yani o benim kendi içimdeki önem sırama göre değişiyor. Değer atfetmeme bağlı… Ya da gerçekten değeri varsa... Fikrine çok değer verdiğim bir tanıdığım bana şöyle demişti, insanın da malın da esiri olmam. Ama mesela öyle bir bardak alırım ki, o bardağın kırılmaması gerekir. Çünkü benim onunla duygusal ilişkim oluşmuştur. Üzerindeki deseninden, pırıltısından, şeklinden... O benim için çok önemli olmuştur. Hele hele bir de o bardak artık üretilmiyorsa, daha çok dikkat ederim. Kaybetmeme çabası var tabi.”

61


Mekansal bir hayat Mekansal bir sanat

@Kuzguncuk

Y

az gelir, güz döner, kış düşer, bahar çalar kapınızı… Tam da burada yaşanır her mevsimin tadı, diyebileceğiniz İstanbul semtlerinden Kuzguncuk…

Muhitim olsun, yaşadığım yer mahalle gibi olsun, manavım olsun, köşede selam verdiğim esnafım olsun, gülümseyip ısınayım sokakta karıştığım insanlara, tanıdık yüzlerim olsun, evim dört duvar dışına uzansın genişlesin, komşum gül reçeli getirsin, bostandan toplansın sebzeler sonra kaynaşsın insanlar en güzel sofralarda… Bu cümleler ile anlatmaya başladığımız “o” öykündüğümüz yaşam, kendini var etmeye çalışıyor, Kuzguncuk sokaklarında. Belki de bu sebeple dilimizde ve listemizde hala en yaşanılır İstanbul semti oluyor. Kargaşa ve kaosun sembolü, korkulu rüyalarımızın ana kahramanı Boğaz Köprüsü’nün hemen yanı başında olmasına rağmen bu kakafoni, Kuzguncuk üzerine gölge bile düşüremiyor. Huzurun bozulmaması için gizli bir kalkana sahip gibi iç vadide yerleşmiş olan bu boğaz köyünde, zaman tarihin mutlu bir döneminde donup kalmış gibi.

İstanbul

Zaman, Kuzguncuk’un denizinde, göğünde, manolya ağaçlarında, ahşap çatılarında birbirine sokulup aşk şarkıları söyleyen kumrularında, güvercinlerinde donup kalmış. Yüzlerce yıllık Türk, Rum, Ermeni ve Yahudi evlerinin yan yana uzandığı sokaklarını, Pembe Yalı’sını, İskele Çeşmesi’ni, Kuzguncuk İskelesi’ni, Kuzguncuk Korusu’nu, Cemil Molla Köşkü’nü, Serasker Avni Paşa Yalısı’nı, birbirine yardım eder gibi omuz omuza vermiş cami, kilise ve sinagogları görenler, Kuzguncuk’a “huzurun başkenti” diyorlar.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mustafa Timur

62


Kuzguncuk sokakları çok sesli yapısıyla, kitaplara konu olmuş bakir ruhuyla, sevimli evleriyle ve nostaljik havasıyla ilgi çekici gizemini koruyor. Her köşesinde ayrı bir ilham kaynağı yer aldığından sanatçıların ve mimarların bu semti bu kadar çok sevmesi tesadüf ötesi bir yakınlık duygusundan geliyor olmalı. 17’inci yüzyil semt sakinlerinin büyük çoğunluğunu Museviler oluştururken, zamanla Rumlar ve Ermenilerin de yerleşmesiyle kültürel açıdan da en önemli buluşma noktalarından biri haline gelmiştir. Kuzguncuk’ta en çok üzerinde durulan ve bizleri etkileyen unsur semtin dini misyonudur. Burada bulunan iki rum klisesi, iki yahudi sinagogu ve iki cami dinler arası bir diyalog ortamı oluşturur. Tevrat’a öykünüp, Incil’den geçip, Kuran’dan hikayelerle sevgiyi harmanlamayı öğrenmiş bir semt Kuzguncuk… Sahilinde başlayan hikayede hangi din ve ulustan olursa olsun, insanların sevgi ve huzur içinde bir arada yaşayabileceklerinin dünyaca ünlü bir kanıtı gibi bilge bir ruh haliyle duruyor. Surp Krikor Lusavoriç Gregoryen Ermeni Kilisesi (İstanbul’daki tek kubbeli ermeni klisesi ünvanına sahiptir) ile ince bir zevki yansıtan Kuzguncuk Camii, aynı bahçe içinde yan yana yükseliyor. Üstelik kilisenin yapımına devrin padişahı Abdülaziz, caminin inşaatına da Ermeni cemaati para yardımı yapmış. Kuzguncuk’taki dinsel hoşgörüyü gösteren başka bir örnek daha var. Biraz ilerideki İcadiye Caddesi üzerinde bulunan Rum Ortadoks Ayios Georgios Kilisesi ile Musevi Büyük Havra’sı da yan yana. Uzun yıllar boyunca Rumlar, Yahudiler, Ermeniler ve Türklerin hoşgörü ortamı içinde bir arada yaşadığı, dostane ilişkiler kurduğu bir dünya hayal değilmiş dedirtiyor. Bir zamanlar İcadiye Caddesi üzerinde yaşayan Can Yücel’i, çekimleri bu semtte yapılan Perihan Abla’yı ve Kuzguncuk’ta yaşamış daha nice güzel insanı anarak sokaklarının yolunu tutun. Yazılarından esinlendiğimiz, bu yazımıza da ilham veren mimar Cengiz Bektaş da Kuzguncuk’ta yaşar. İçiniz, huzur ve özlediğiniz naiflikle dolacak. Kozmopolit kalabalıkta, telaşe hallerde seyreden bir şehrin içinde “arınma istasyonu” etkisi gösteriyor. Bahsi geçen izlediğimiz filmlerde, okuduğumuz romanlarda sıkça karşılaştığımız İcadiye Caddesi hala eski huzurunu ve samimiyetini koruyor. Bu cadde üzerinde yer alan “kafeler”, tarihi binaların onca yaşanmışlığında bizleri misafir etmeye hazır, yüksek kapılarını aralayıp, arka avlulu bahçelerinde koza etkisiyle ruhunuzu dönüştürmenize ev sahipliği yapıyor. Lebossi Chocolate’ın ev yapımı çikolatalarını, külah kaselerinde servis ettiği lezzetleri tatmak, sıcak çikolatayla yapılan finalde damak tadımızı maksimum lezzetin hazzında mühürledi. Ahşap dokulu evlerin, içinde sanki bir musikinin yankılanmaya devam ettiği lirik duygulara ait cumbaların önünden geçtik. Sanatkar ve zanaatkar kesim ile karşılaştık. Atölyelerin bir kısmının yer aldığı Üryanizade sokak yaşam formuna sahip çıkarak ayakta kalmaya devam ediyordu.

63


Ruhunuzun hali hazırda arındığını hissettiğiniz anda bu duygu halini korumanız adına geliştirdiği ürünlerini size sunan, Homemade AromaTerapi karşınıza çıkıp spiritüel dünyanıza ürünler sunuyor. Enerji temizleme spreyleri, çakra yağları, doğal sabunlar ve bitki suları ile bedeniniz ve ruhunuz için sunulan ürünlerli incelerken şımarık “bakım saatleri” hayalleri kurmaya başlıyorsunuz. Bir diğer direniş sembolü “Kuzguncuk Bostanı”, geçtiğimiz yıllarda mahalli bir direniş ve kent bilinciyle sahip çıkılıp korunmaya alınıp sonrasında etkinliklere ev sahipliği yapmaya başlayan bir bostan. Üzerine kurulması planlanan yapılaşmaya “kuzguncuk mimari dokusuna ve yakın çevre yapı karakterine uygun olmaması” gerekçesi ile izin verilmedi. Bulunduğunuz yer neresiyse kültür orada türemeye başlar, sizden kalan izler devredilmesi, sahip çıkılması, değerli kılınması gereken miras olur. Böylece “Bostan” bırakılması gereken bir mirasın direniş sembolü olarak Kuzguncuklular sayesinde kazanılmıştır. Tam da bu büyük bostanın yanı başında renkli evlerle donatılmış Simitçi Tahir Sokak dolaşım rotanızda yer almalı. Tahtalı Bostan Sokak’ta ise sıra sıra dizilmiş, kırmızı kiremitli evleri gördüğünüzde, mimarisi size uzaklardan tanıdık gelebilir. Karakteristik benzerliğinden dolayı bu evlere “İngiliz Evleri” de deniliyor. Fotoğraf çekmek için turistlerin uğrak yeri olan bu sokağı kendi persektifinizden incelemeniz keyifli olacaktır. 1923 yılında, Musevi Arditi Ailesi için Rum mimar Simotas tarafından yapılan tarihi binayı görebilirsiniz. Şimdilerde farklı meslek gruplarından insanların kolektif bir hayat sürdüğü Simotas Kuzguncuk, bölgenin en güzel simgelerinden biri. Semtin diğer mimari sembolü Fethi Paşa Yalısı, vapur iskelesinin ilerisinde duruyor, boğaza karşı. Şimdi genel park olan tepenin üzerindeki korunun da sahibiydi eski zamanda. Ahmet Fethi Paşa Türkiye’de ilk müzeyi kuran kişi. Cephanelik olarak kullanılan Aya İrini’de kalmış silah ve malzemeyi sevk ederek bu yapıyı müze haline getirmiş. Abdülmecit’in kardeşi Atiye Sultan ile evlendikten sonra Cumhuriyet döneminde bu yalı, yeni sahibi torunlarından Şevket Mocan’ın adıyla anılmaya başlandı.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

İstanbul

Türkiye Sosyalizminin sembollerinin de uğrak yeri yaşam alanıydı, Kuzguncuk. Mehmet Ali Aybar, Oktay Rıfat, Nihat Sargın burada yaşar, Nazım Hikmet gününün çokça vaktini geçirirdi sahilde.

64

Bazı semtler bireyselleştirerek, severek ve isteyerek hayatımıza dahil ettiğimiz yol arkadaşlarımız gibidir, anılarımıza hatıralamıza kesit olur. Eski bir resim gibi yanınızdan ayıramaz, gurbetten dönseniz ilk taze çayınızı size demleyeceğini bilerek kapısını çalarsınız. Elbet bir gün dönersiniz. Kuzguncuk böyle bir yere sahiptir kalplerde.


65


66

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


67


Yaşam konsepti diyen

Zett Plus

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Mağaza Ev

2010 yılından bu yana, her yıl lanse ettiği ahşap mobilya koleksiyonlarıyla dikkat çeken Zett Mobilya, yeni açılan Zett Plus mağazası ile bu kez de mekan tasarımı konusundaki tecrübelerini konuşturdu.

68


Zett Plus, Bursa’da açtığı yeni mağazasını salt mobilya mağazasından öte, yepyeni bir anlayışla tasarladı. Kompleksin içinde ahşap ve masif mobilya koleksiyonlarına ek olarak; halı, aydınlatma, aksesuar, yatak, tablo gibi ev ve yaşam alışkanlıklarınızın ayrılmaz parçalarını dil birliği içinde bir araya getirerek müşterilerinin beğenisine sunuyor. Birbiriyle bağlantılı bu argümanların tümünü aynı çatı altında toplayarak, hem zamandan kazanmanızı hem de tasarladığınız mekanın birbiriyle uyumlu parçalardan oluşmasını sağlayacak. Bir yaşam konsepti olma iddiasındaki bu mağaza, Bursa’da bu özellikleri ile bir ilke imza atıyor.

69


Dekorasyon Mağaza Temmuz - Ağustos 2016 #58

70

Mobilya alışverişinizi bir kahve molasıyla daha keyifli hale getirmek ya da Siesta’nın seçkin lezzetlerinden oluşan bir yemekle noktalamak isterseniz mağazanın içinde eşsiz bir mekan deneyimi sizi bekliyor. 2017 yılı itibariyle kompleksin geri kalan bölümlerini de hizmete açacak Zett Plus, günümüz modern yaşam konseptinin ve hızlı şehir hayatının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek yeni fikirleri ile sürprizlerine devam edecek.


71


Yaşamın artılarını çekip çıkaran Söyleşi

Nurhan Keeler

T

asarım, araştırma ve trendler konseptlere dönüşüyor onun deneyimleri ile. Kavram felsefesi ve semiyoloji beslendiği iki dal. Deneyimleri aksiyona dönüştürürken, gerçeği görmenin yanında içinden artı değerler çıkarmayı da iyi bilen bir sosyal girişimci. Evrenin Suyuna Giden Tasarım programını Açık Radyo’da dinlediğimiz bir radyo programcısı.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Trend Group ve Idefabrik’in kurucusu, araştırmacı Nurhan Keeler ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

72


Verdiğiniz araştırma hizmetini karşı taraf kolay algılayabiliyor mu? Trendden genelde daha çok moda algılanıyor. Oysa rakamlar ve geriye dönük rakamlara bakıp bugünü ve geleceği öngörmektir, trend. Simülasyonları çok kullanırız. Farklı veri kombinasyonları ile gelecek senaryoları yaratırız. Bunun için de istatistik ve simülasyon programlarını kullanırız. Renk, moda, kişisel bakım, hızlı tüketim, dayanıklı tüketim, ev tekstili, yapı malzemeleri gibi trendlerde ise değerlere, yaşam tarzına, kültüre bakarız ve etnografik araştırmalar yaparız. Bunların yanı sıra yeni malzemeleri ve teknolojideki yenilikleri takip ederiz. Biz zaten kurumsal firmalarla çalıştığımız için kurumsal firmalar en azından mikro trendlere yakın duruyorlar. Yabancı firmalar makro trendleri de takip ediyorlar. Dünyanın gidişatını, Türkiye’nin bölgedeki rolünü, tüketicisinin değerlerini merak ediyorlar. Makro trendleri anladıktan sonra, yer aldıkları sektörün hem global hem lokal trendlerini analiz ediyorlar. Araştırmayı da trendi de kullanan çok az sayıda şirketten bahsediyoruz. Eskiye göre trendleri ve araştırmanın fonksiyonunu daha kolay anlatabiliyoruz. Yine de bilen biliyor. Bizim de hedef kitlemiz Kobiler olamıyor çünkü Kobiler genelde günlük üretime odaklanıyorlar. Oysa trend ve araştırmalar daha çok iş geliştirme ve strateji ile ilgili. Sadece kısa vadeli olana değil orta ve uzun vadeli olana da bakıp yol haritası çıkarıyoruz. Sizin mesleki yolculuğunuzda ana yollarınız nelerdir? Odağınızı belirlemek adına attığınız adımları merak ederiz.

Kullanılan kelimeler, vurgu, vücut dili, renk, doku, ses, koku, yan yana gelmiş objeler, ritim... çok şey anlatıyor bana. Bunları araştırmada, konsept yaratmada ve trend analizlerinde de kullanıyorum. Araştırmalarda görüşmeleri yaparken sadece söylenenlere bakmıyorum; vücut dili, neden bir başka kelimeyi değil de o kelimeyi seçtiği, neyi nasıl söylediği, yaşam alanı, nelerden etkilendiği ve değerleri gibi bir sürü koda bakıyorum. İşin içine değerler, kavramlar, semboller, yaşam tarzı, sistemler ve kültür giriyor. Hepsinin ortak noktası benim için kavram felsefesi ve semiyoloji. İş hayatına ilk başladığım zamanlarda yaptığım işle felsefenin ilişkisini anlatmakta zorlanıyordum; “felsefe mi ne alaka?” diyorlardı. Felsefe Türkiye’de fasa fiso gibi algılanıyordu oysa yurt dışında hayranlık ve saygı duyulan bir alan. Hatta felsefeciler özel şirketlerin ve yöneticilerin danışmanları olmaya başladı. Felsefenin derinliğini iş hayatına aktarırken çok hızlı derine inip yüzeye çıkmak lazım. Pazarlama ve tüketim hızlıdır. Çok derine inmeye tahammülü yoktur. Hızlı felsefe lazım. Sürekli bir çatışma var içerde… Derindekini çabuk görüp kullanılabilir hale getirmektir aslında aranan. Felsefe okuduğum için illaki derine bakıyorum ama çabuk hareket edip derindeki şeyleri yüzeye çabuk çıkarmayı öğrendim. Yüzeyde kalmak da bir çözüm olabilir ama yüzeydekileri herkes çok kolay görebileceği için hem farklı hem kalıcı olmayacaktır.

Ortak noktası felsefe ve seyahat oldu. Önce felsefe ile başlayayım. Araştırma felsefe ile bağlantılı. Araştırmada da, felsefede olduğu gibi dışarıdan bakıyorsun ve anlamlara iniyorsun. Dışarıdan biri veya tepegöz gibi bakıyorsun. Sürekli tanımlamalar yapıyorsun bir de öğrenmeyi öğreniyorsun. Felsefe tasarımla da ilintili. Pek çok tasarımcıya bakıyorum da, sonra dönüp ya semiyoloji ya felsefe okuyorlar. Tasarımın içinde hep bir anlam, hep bir felsefe var. Tasarımı, özenle seçilmiş kavramlarla anlatmak, tasarıma değer katıyor.. Kavram felsefesi ve semiyoloji sayesinde baktığımız şeyleri anlamlandırmak ve konsept haline getirmek çok kolay.

73


Ana yollardan biri de seyahatti… Evet felsefe ile derin ve yüzey arasında gelip giderken seyahat de araştırma, trend analizleri ve tasarımda önemli. Farklı yerlere gitmek, farklı kültürlerle çalışmak, hem global hem lokal olmak, açık olmak, keşfetmek önemli. Seminerlere, festivallere, toplantılara, fuarlara, öylesine gezilere çok sık gidip geliyorum. Her seyahat bir keşif. İşimizin seyahat olduğu sanılmasın. Gördüğümüz, dokunduğumuz, baktığımız şeyleri konsept haline getirmek hiç de kolay değil.

Söyleşi

Trend Group ve Idefabrik nedir? Kimlerle çalışıyorsunuz?

Zanaatkar Ali Altun, Antakya

Trendleri takip edip, araştırmalar yapıp, fikirler üretiyoruz. Daha çok kurumsal firmalar ve bunun yanı sıra AB projelerinde çalışıyoruz. Mevcut bu ama bunun ötesinde Türkiye’yi trend üssü haline getirme hayalim vardı. Hala da çok büyük bir projedir kafamdaki. Birkaç sene öncesine kadar Türkiye, bölgede güçlü bir habdı. Çok merak uyandıran, Avrupa’yı Orta Doğu ile kesiştiren bir üs olma yolundaydı. Trend Group’u trend üssü haline getirme konusunda hala umudum var. Bir trend üssü olmalı; farklı disiplinleri ve yetenekli kişileri içinde barındıran. Fiziksel binasını da kurguladık ama insanların çoğunlukla mobil olması lazım. Ofiste hep aynı yerde oturmak insanı kurutuyor. Gezmek, görmek çok zenginleştirici bir şey. Baktığı, gördüğü, duyduğu, dokunduğu şeyleri yorumlayabilip hızlıca konsepte çevirebilen insanlara ihtiyaç var burada. Çok araştırmacı veya tasarımcı var ama oturup yazabilen, trendleri anlatabilen veya trend çıkartabilen çok az insan var. Hızlıca derine inmeye, anlamlandırmaya ihtiyaç var. Attığım bilgi ve konsept pasını hızlıca çok özel tasarımlara dönüştürecek kişilerle çalışmak bir lüks. Öyle bir lüksüm var neyse ki; araştırma ve trendleri İsmail Öklügil ve Ümit Ünal’a pasladığımda şahane tasarımlar çıkıyor ortaya. Bir bakışta birbirimizi hızlıca anlıyoruz. Birbirimize bir şeyleri anlatmak için boş yere nefes tüketmiyoruz. Birbirimizi hızlıca anlayıp aksiyona yöneliyoruz. O yüzden araştırma, pazarlama, tasarım ve trendlerde eleman yerine eşitim insanlarla çalışmayı tercih ediyorum.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mesela bir tekstil firması sizinle çalışmak istediği zaman, sizden danışmanlık mı alıyor?

74

Tekstil firmaları genelde araştırma da yaptırmaz, trend raporu da almaz. Üç bin avroluk raporlar vardır. Malzeme, konsept, doku, renk vs. içeren raporlardır. Dünyadaki trendlerden haberdar olursunuz ve kendi koleksiyonunuzu yaratırsınız bu trend raporları sayesinde. Üç bin avrolar kocaman bir tekstil firmasının cirosunda çok yer tutmasa gerek. Bin lira da çok geliyor, üç

bin lira da... Çünkü maksat zaten yaratmak değil kopyalamak, marka olmak değil fason olmaya devam etmek. Biz henüz bu firmalarla çalışamıyoruz, makro ve mikro trendleri anlatamıyoruz. Bu tip şirketlerde muhatabımız genellikle annesinin yemeğinden başka yemek yemeyen, değişik bir şeyleri denemeyen, gittikleri yere kahvaltı çıkınlarını götüren adamlar. Kahvaltıda bile farklı bir şey denemiyorsan yaratıcılık da vizyon da çıkmaz. Kendileriyle iletişim ve aramız iyi olsa da pazarlamayı ve stratejiyi iş geliştirme olarak görmedikleri sürece ancak muhabbet edebiliriz, misyon vizyon eğitimleri veririz ama iş yapamayız. Kültürel kodlar aslında değil mi? Evet. Bir insan “bunu yerim, başka da bir şey yemem hatta denemem” diyorsa farklı tatlara kapalıysa etrafındaki farklılıkları ve yenilikleri reddediyor demektir. İnsanın yeniliklere ve yeni şeylere açık olması önemli. Fuarlara gidip yenilikleri kopyalamaktan bahsetmiyorum tabi. Kapalıysan dünyanın her yerini dolaş, etrafındaki farklı şeyleri görmezsin bile. Kapalı ya da açık olma meselesi. Aslında bu kahvaltı çıkınıyla dolaşan adamlar çok zekiler, çok üretkenler ve çok pratikler. Ancak artık fason olmaktan vazgeçip markalaşmayı ve iş geliştirmeyi öğrenmeleri lazım. Sonra tercih ederlerse yine fason kalsınlar. Türkiye’de markalaşması gereken çok sektör var. Kendi fason yaptıkları bir ürünün perakendede satış fiyatını görünce marka olmanın ne demek olduğunu ve ne yapmak gerektiğini anlıyorlar. Pazarlamayı fesin püskülü zannediyorlar ama stratejik ve ciddi bir iş, her şeyden önemlisi ‘iş geliştirme’ demek. Yıllardır inovasyondur, tasarımdır konuşuyoruz, bir eşik atlasak artık? İnovasyon ve tasarımın kıymetini bilenler var tabi. Onlar araştırma, trend ve konsept ihtiyaçları için bize geliyorlar. Onları korkutmadan 10. basamak yerine 2. basamağa çıkarmaya çalışıyoruz. Basamakları yavaş yavaş çıkıyoruz. Şu örneği veriyorum onlara: Evet, sen günü kurtarmak zorundasın, bunu biliyorum. Ama beni de baban gibi gör, babalar çocuklarının geleceğini düşünür, biz de senin geleceğini ve sürdürülebilir olmanı gözetiyoruz. (Baba örneği de ne kadar ataerkil bu arada. Bu kesimle çalışırken erkekleşiyoruz galiba.) O zaman, bir adım yaklaşıyorlar. Pazarlama sadece bugünle değil, yarınla da ilgili. “Kısa, orta ve uzun dönemde ne yaparız, bütün bu yaptıklarımız hedef kitlenin hayatına nasıl anlam katar?” gibi şeyleri çalışıyoruz. Bunlara uzaklar ama sabırla anlatmaya devam ediyoruz. Biz de onlardan hızlı, cesur ve pragmatik olmayı öğreniyoruz. Bu karşılıklı bir ilişki ve öğrenme süreci.


Antakya’da sürdürdüğünüz zanaat odaklı bir projeniz var, bize oralardan bir şeyler söylemek ister misiniz? Zanaat epeydir itibar kaybetti. Sürekli ‘modern al, yenile, sürekli değiştir, tekrar eden el sanatları yerine daha hızlı ve daha ucuz üretilmişini al’ mesajı veriliyor. Ancak insanlar teknoloji ve otomasyonla üretileni kullanmaya başladıkça, hayal kırıklıkları yaşadılar. Çok para ödemeseler de yeni aldıkları modern eşyaların iki günde dağılması sinir bozucu hale geldi. Öte yandan kime gösterirsek gösterelim, ahşap ve el oyması mobilyanın güzel ve kaliteli olanını herkes bir görüşte anlıyor ve seviyor. Sevmenin ötesinde oradaki el emeğini, harcanan zaman ve emeği takdir ediyor. En azından “benim evim için uygun değil, ama yine de almak isterim” diyor. Bu ürünlere karşı duyulan saygıyı hissediyorsun. Zaman harcanmış, emek var, ustalık var. Ustalık öyle kolay bir şey değil. Çok zaman harcamak gerektiriyor. Zanaat müzik ve sporu öğrenmek gibidir. Bir şeye zaman, emek, akıl ve gönül verince ustalaşıyorsun. Bir şeyi tanıdığın birinden ya da nasıl yaptığını bildiğin birinden aldığın zaman, bir hikayesi oluyor. Bir ilişki kuruyorsun. Ama bir market rafından aldığın zaman çok da bir şey ifade etmiyor. Tamam, her evde var diyorsun. Zanaat olduğu zaman, her biri el yapımı ve özel.

Çok kısa sürede, az emek vererek, çok çabuk zengin olmak isteyen çok arkadaşım var, doğrudan böyle cümleler de kuruyorlar. Sizin de bir yazınız vardı, “çabasız çaba” başlıklı. Böylesi bir neslin, zanaat ile emek ve sabır ile kesişen tarafı algılayabilmesi nasıl mümkün olabilir? Herkes anlayabilir çünkü her trend zıddını da doğurur. Orantısızlık artınca denge de bozuluyor. O zaman da çatışmaya başlıyorsun. Hızlı yaşamı ele alalım; hızlı gittiğinde etrafındakileri ve ne kaçırdığını pek de göremiyorsun; yanından vın diye geçip gidiyorlar. Sadece hızlı gitmiş oluyorsun. Bu hıza ihtiyacımız var ama bu hız ritmimizi yavaşlatıp rehabilite olma ve anın tadını çıkarma ihtiyacını da doğuruyor. Hızlı, ucuz üretilmiş şeylere ihtiyacımız var ama ahşap bir masaya da dokunmadan geçemiyoruz, onun huzurunu, ondaki doğayı ve ona harcanmış emeği hissediyoruz. Zanaatın kıymeti ana akım medyada görüldüğünde daha da artıyor. Mesela dizilerde klasik mobilyalar çok gösterildiği için o mobilyalara dönüş oldu. Bu sadece, Osmanlıyı yeniden inşa eden dizilerde değil modern dizilerde de karşımıza çıkıyor; mesela modern bir çift yalıda oturuyor ama evin bir yerleri klasik protokol döşenmiş. Dizilerde görülen eşyalar ve yaşam tarzları dikkat çekiyor. Aşk-ı Memnu’da Adnan Bey ağaç oyma yaptığı zamanlar meslek liselerinde bu işe

ilgi artmıştı. Zaten her şey medya. İki dizi, televizyonda bir haber, sempatik birisiyle tanıtım yaptın mı olayı çözüyorsun. Meslek okulları da zannatin itibar kazanması açısından önemli. Okulların olması yetmiyor, puan sisteminin ve eğitimin de düzenlenmesi lazım. Gerekli düzenlemeler yapılırsa öğrencilerin ve ailelerin zanaata ilgisi artar. ‘O çocuklar neden zanaat okusun, aileleri nasıl ikna edelim, sonrasında nasıl iş bulacaklar?’ gibi konuları enine boyuna masaya yatırmak lazım. Öğrenciler oradan mezun olunca “iş bulamıyorum” diyor, işveren de “çalıştıracak insan bulamıyorum” diyor. Öğrencilere mezun olmadan önce mentorluk yapacak işverenin, ustaların ve akademisyenlerin olması lazım. Öğrencilerle işveren arasındaki iletişimi kurup güçlendirecek konseyler kurmak lazım. Bizim çağımızın hastalığı özensizlik. Var mı var, yaptım mı yaptım, görev savdım mı savdım yerine “var ama nasıl var?”, “bu okullar yeterli mi?”, “başka nasıl olur?”, “nasıl yapıldı, nasıl yapılsa daha iyi olurdu?”, “bunu böyle yaparsak öğrenciler, aileler, üreticiler, işveren veya müşteri ne hisseder?”, “işlerine ne değer katar?”, “topluma ne değer katar?” gibi soruların sorulması ve cevaplarının verilmesi lazım.

75


Marka

Rupe Ash

Atlas İnci

Cappadocia Sand

Yeni dokularla Stonewrap TÜYAP Beylikdüzü Fuar Merkezi’nde düzenlenen 39. Yapı Fuarı katılımcılarından Stonewrap, sektöre sunduğu 12 dokudan oluşan taş koleksiyona 4 yeni doku ekledi.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Masso, Atlas, Cappadocia ve Rupe dokuları; Güney Avrupa, Akdeniz ve Ege rüzgarlarını iç mekanlara getirmeye hazırlanıyor. Bayileri ile ilişkilerini bu fuar aracılığıyla kuvvetlendiren marka, yeni ürün kataloğunu, yeni isimlendirme yaklaşımını ve renk sistemini tanıttı.

76

Mimar ve iç mimarların beğenisini toplayan Stonewrap taş koleksiyonları, 6 ayrı ana renk grubundan oluşuyor. Bu renk gamından Olive (Zeytin), Ash (Kül), Anthracite (Antrasit) ve Sand (Kum), en çok beğeni toplayanlar oldu. Bu yeni renkler, yakın gelecekte kültür taşları ve duvar kaplamalarında doğal renge yakın tonlamalara daha çok şahit olacağımızı gösteriyor. Masso Ash

Yapı Fuarı’nın ziyaretçi sayısında, bir önceki seneye göre %16,5 düşüş yaşanırken, Stonewrap standına uğrayan profesyonel ziyaretçi sayısı %22 arttı. Doğu Avrupa ve Ortadoğu Bölgesi’nin en büyük kültür taşı ve kültür tuğlası üreticisi konumunda olan marka, 2017 yılına yönelik fuar planlamalarına Avusturalya, Güney Afrika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuzey Afrika’yı ekledi. Markanın yenilikçi yatırımlarını gözlemlediğimiz lansman sonrasında, Stonewrap için benzersiz mekanların tasarlanması konusunda mimar ve iç mimarlar için verimli bir iş ortağı olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.


UC

OD

PR

OD

E UC PR

DU

SK E

DUC

ATIO

NAL

PRO

sibelkayak.com

ODE

CT

AUT

RO

Y AN

LP

ED B

NA

DUC

TIO

PRO

CA

DB

YA

U NA

TO

D

K ES

ED

U

T CA

IO

NA

L

T UC OD R P

Soğutma & Endüstriyel Mutfak Tasarımı Mimari Proje Uygulama

DUC

T

DUC

PRO N AU

ED B YA IONA L

DUC AT

SK E

TOD E

Size özel endüstriyel tasarımlar,

T

PRO DUC

Altınova Mh. Çağlar Sanayi Sitesi Keskin Sk. No.:3 Küçükbalıklı / BURSA Tel: 0224 215 77 24 Faks: 0224 215 77 25 domino@dominosogutma.com www.dominosogutma.com

77


Tesla’nın gölgesinde kalan müze Müze

Belgrad’da 1927 yılında inşa edilen Nikola Tesla müze binası, Yugoslavya’nın 20. yüzyıl modernist mimarlarından Dragiša Brašovan tarafından tasarlandı. Yapının müze olarak kullanılması 1952 yılına dek sürdü. 2006 yılında yapısal bir yenilemeden geçen müze içinde Tesla’ya ait 160.000’e yakın orijinal belge ve 5700 kadar kişisel eşya sergileniyor. Yapının müze kurgusu, mekan planlaması ve tasarımı; 20. yüzyılın tüm modern yaşam kurgusunu değiştiren bu dehanın gölgesinde kalsa da, Tesla’nın önemli icatlarının interaktif deneyimi için de olsa ziyaret edilmeye değer. Çiğdem Aslantaş

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Geçmiş olarak tanımladığımız zaman dilimindeki hayat deneyimini bugün tekrar yaşamamıza olanak sağlıyor. Bu bakımdan kişilerin yaşam öykülerini sergilemeyi amaçlayan müzeler, ziyaretçiye yaşamın gelip geçiciliğini hatırlatır niteliktedir. Müzelerin bireysel ve toplumsal bellekle dalga geçici tavrı, insanoğlu tarafından kurgulanmış zaman senaryosunu tamamen değiştiriyor. Şimdi ile geçmiş arasındaki farklılık köprüsünü kaldırıyor ve bireye zemin olma durumunu hissettiriyor.

78

Nikola Tesla modern çağın inanılması ve anlaşılması en güç yaşantılarından. Bugün sahip olduğumuz tüm modern yaşam pratiklerinin bir adamın hayal gücü ve azmi ile ortaya çıktığını bilmek oldukça şaşırtıcı bir durum. İnsanoğlunun birbirinin omuzlarında nasıl yükseldiği ve bazılarının bu yarışı nasıl önde götürdüğünün kanıtı gibi. Tesla’nın bir bilim adamı

olmasının ötesinde yaratma eylemine bu denli hükmedebilmesi büyüleyicidir. Dünyayı değiştirebilme ve bambaşka görebilme yetisine sahip olmak, sonrasında da bu hayali somut bir gerçekliğe dönüştürebilme yetisi muazzam bir güçtür. Bu bakımdan, ziyaretçi Nikola Tesla müzesinden, hayatını sergilediği dehanın vizyonunu ve güçlü hayal gücünü yansıtmasını bekliyor. Mekanda Tesla’nın bıraktığı zaman izlerini görme ihtiyacı duyuyor. Yapı ile Tesla’nın herhangi bir bağının olmadığı bilgisi bu ihtiyacı zorlama bir biraradalık hissine dönüştürüyor. Ardından mimarinin Tesla ile organik bir ilişkisi olmasa bile, onun dehasını destekleyecek ya da ön plana çıkaracak bir kurgusunun yaratılmamış olması da bu hissi kuvvetlendiriyor.


Müzede sergileme kurgusu tek kat olarak planlanmış ve bu kat da yedi alana bölünerek bir ziyaretçi dolaşım senaryosu oluşturulmuş. İlk alanda, Tesla’nın okul belgelerinden diğer bilim adamları ile fotoğraflarına kadar, geniş bir spektrumda yer alan bir sergileme kısmı bulunuyor. Ikinci alanda, Tesla’nın kıyafetlerinden tiyatro biletlerine kadar bir çok kişisel eşyası sergileniyor. Sergileme ünitelerinin tasarımı, sergilediği eserlerin önemini vurgulamaktan çok uzakta. Zemin kaplamalarındaki kullanılan parke ve belirli alanlardaki halı aynı duyguyu daha da güçlendiriyor. Üçüncü alanda, Tesla’nın külleri, siyah bir arkaplanın önünde, mermer bir kaidenin üzerinde bakır bir küre içerisinde sergileniyor. Bu alanın tüm kişisel eşyalarının ardından kurgulanmış olması oldukça dramatik bir etki yaratmış. Yaşamın tüm gündelik gelip geçici nesnelerine karşı nihai sonun tüm gerçekliğiyle orada durması, ziyaretçide sarsıcı bir duygu oluşturuyor.

ekleniyor. Böylece birey müzede anda olmak deneyimini ve sonrasında zihinde kuvvetli bir iz bırakma eylemini yaşıyor. Mekanla daha sağlam bir bağ kurabilmek için bu oldukça önemli bir aşamadır. Ancak oturma düzeni ve icatların bir aradalığı oldukça gelişi güzel yerleştirilmiş ve oturma elemanlarının arasından sonra orada gezmek sonrasında diğer ziyeretçilerin oturmuş olmasından kaynaklı dolaşım senaryosunda da sorun var. Altıncı alan, müzenin zihinde yer almayı başaran en iyi alanı. Bu alanda Tesla’nın Colorado Spring ve Los Angeles laboratuvarında tamamladığı Tesla bobini interaktif bir deneyimle sergileniyor. Tesla’nın dünya çapında kablosuz elektrik deneylerinin küçük bir modeli olan bu icat yüz yıl sonra bile hala şaşırtmaya devam ediyor. Yedinci alan uzaktan kumandanın ilk denemelerinin gösterildiği alan. Mekanın tüm kurgusundaki özensizlik burada da kendini gösteriyor. Elektriğin babası olarak atfedilen

Tesla’nın deneylerinin yer aldığı sergileme ünitelerinin mavi floresanlarla aydınlatılması ve dünya çapında kablosuz elektrik iletimi için ömrünü verdiği hayatının sergilendiği mekanın üzerinde kabloların görünür bir biçimde sarkması fazlaca ironik bir durum yaratıyor. Mekan girişte yaşattığı bağsızlık hissini, mekanın tüm detaylarında ve genel havasında yaşatıyor. Tesla’nın hayatı yerine başka bir hayat da sergilenebilirdi, diyebiliyoruz, bu bağsızlıktan sebep. Tasarlanan bir kurgudan ziyade daha raslantısal yerleştirilmiş havasını hissetiriyor. Neden bu mekan, neden bu kurgu, neden bu tasarım sorularının yanıtlarını bulamıyor ziyaretçi. Tesla’nın modern dünyanın yaratıcısı olduğunu düşündüğümüzde, müzenin bu bakış açısını yansıtmaktan çok uzakta olduğu görülüyor. Müze mekânının kullanımı, düzenlemesi ve bu düzenlemenin izleyicileri nasıl etkilediği, mekân yoluyla insanlarla kurduğu ilişkide temel sorunlar oluşturuyor.

Dördüncü alanda, Tesla’nın elektrik ile ilgili macerasının anlatıldığı bir koridor bulunuyor. Hem sergileme alanının dar olmasından aynı zamanda da hemen yanında konumlanan video gösterim alanından dolayı oldukça verimsiz. Beşinci alanda, video bilgilendirmelerinin yapıldığı ve Tesla’nın Kolomb Yumurtası deneyi, kendi yaptığı Tesla motoru ve küçük bir kasabanın nasıl aydınlatılacağını gösteren maket gibi bir çok önemli icadı yer alıyor. Bu alanda öncelikle kısa bir video gösterimi yapılıyor. Ardından bir rehber aracılığıyla modeller çalıştırılarak bilgilendirme yapılıyor. Mekanın bu alanında interaktif bir deneyimleme şansının olması mekan ile zaman kavramını daha aktif hale getiriyor. Müze deneyimine görme duyusu dışında -işitme, dokunma, koklama- diğer duyular da

79


80

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


81


Sosyal fayda için tasarım ve sanatı kesiştiren

Filiz Mungan

Ç

ocukluğundan bu yana hep çizen, güzel sanatlar lisesi resim bölümü, sonrasında Anadolu Üniversitesi İç Mimarlık bölümü ile devam eden eğitim yaşamı; Doğtaş Mobilya, Cardin Concept, N Design, Seray mobilya gibi firmalardaki iş yaşamı ile devam etti. Stand tasarımı, mobilya ve iç mekan tasarımı projeleri ile her geçen gün deneyimlerine yenisini kattı. Stand tasarımları ile ödüllere layık görülen Filiz Mungan, kurulan yeni üretim hatlarının yönetiminde de yetkin bir isim. Danışmanlıklarına devam eden iç mimar, Mungan Art&Design bünyesinde yürüttüğü tasarım ve sanat projeleri aracılığıyla toplumda farkındalık yaratmak üzere çalışıyor. Her ne kadar, yetişemezsin tüm sokak hayvanlarına dese de çevresindekiler, o adanmışlıkla bu konuda çalışmaya devam ediyor. Onlar için resmediyor, sergiler açıyor ve şimdi ürünleri arasına yenilerini katmaya hazırlanıyor. Hayata bakışını işi ile örtüştürebildiğini belirtirken, şunu ekliyor; “kazancımı sokak hayvanları ile paylaşmaya devam edeceğim”.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Söyleşi

Bu iş yaşamının içinde, hayvan sevginiz ile ilgili sizi tetikleyici bir şey oldu mu?

82

Bir köpeğimin olması hayalimdi. Ebeveynler için bir hayvan evlat edinmek için tüm şartların oluşturulması gerekir ya hani, o tüm şartlar benim için 35 yaşında oldu. Çapul, bir dönem köpeği, hayatıma girdi. Çapul, eşimi getirdi bana. Sonra eşimin köpeği ile birlikte iki köpeğimiz oldu. Bir apartman dairesinde iki köpek ile birlikte yaşamak problem çıkarabileceği için müstakil eve taşındık. Sonra sokağa atılmış kangal cinsi bir köpekle yolumuz kesişti, ismini Kocabaş koyduk ve o da ailemizin bir üyesi oldu. Köpeklerle haşır neşirken, özellikle yardıma ihtiyacı olanlarla karşılaştığımda daha çok bilinçlendim. Neler yapabilirim diye bakarken, hayvan haklarını okurken buluyorsunuz kendinizi. 5199’u ezberliyorsunuz. Konuşabilen bir birey olarak onların haklarını savunabileceğinizi görüyorsunuz. O konuda, fotoğraf çekmeye başladım. Sokak köpeklerini çok çektim. Sonra elime kalemi alıp çizmeye başladım,

eski günlerdeki gibi. Fotoğraf bir noktadan sonra kesmedi. Kendimi ifade etme yolu arıyormuşum, ben de farkında değildim yaparken. Uzun zamandır çizmiyordum, elim açıldı çizdikçe. Neler çiziyorsunuz diye sorsak… Tanıdık arkadaşlarım için çizmeye başladım. Gazetelerde, kitaplarda kapak tasarımları, illüstrasyonlar çizmeye başladım. Eşimin (Gökhan’ın) kitabı çıkacak şimdi; Borges’in Dediği Gibi. Edebi portrelerden oluşan bir kitap. Oscar Wilde, Balzac gibi yazarları anlattığı gazete yazılarını derledik. O yazılar için çizimler yaptım. Sonra Virginia Woolf’un Flush isimli romanının illüstrasyonlu basma teklifi geldi Nora Yayınevi’nden. Kitap Cooker Spaniel (bizim oğlumuz Toprak’ın aynı cinsinden) cinsi bir köpeğin gözünden anlatılan bir aşk hikayesi. Benim de çok sevdiğim bir roman aynı zamanda. Dolayısı ile sevinerek hemen kabul ettim ve resimledim. Önümüzdeki aylarda yayınlanacak.


Serginiz açıldı sanıyorum geçtiğimiz günlerde… Bir arkadaşım “neden sergi açmıyorsunuz”, diye bir soru sordu. Ben kendimi bir üstat gibi görmediğimden hiç sergi yapmayı düşünmemiştim. Hala da şüphe ile bakıyorum ama... “Sevginin Katıksız”ı dediğim, sokak hayvanlarına adanan ilk sergim Bursa’da açıldı. Kendi köpeklerimin ve sokak hayvanlarının portrelerinden oluşan bir sergi oldu. İstedim ki onların gözlerinde gördüğüm koşulsuz, katıksız sevgiyi başkaları da görebilsin, onları farketsin. Ben onu görüp resmediyorum. Kafe 7. Oda’da açtık sergiyi. Küçük bir yerdi, doldu taştı. Sergide resim de satıldı. Gelir de sokak hayvanlarına harcandı. Mama, tedavi konuları için. Serginin maddi değerinden çok, farkındalık yaratması çok daha kıymetliydi bence. Benim sosyal medyadaki sayfam ve paylaşımlarım çok ilgi görmeye başladı. Çizgilerimin amacını ve hikayesini başka insanlarla paylaşma fırsatım oldu. Bir de Filiz, sanki canlanacakmış gibi bakıyorlar, dediklerini duyunca ben tatmin oldum aslında. Bu arada Anadolu Haber Ajansı ile ilk röportajımı yaptım. Çizimlerim devam ediyor halen. Eskişehir’de Adım Sanat ev sahipliğinde bir sergi daha gerçekleşti. Çok kalabalık oldu açılış.

Sorular art arda sıralanıyordur… Hayvanların mağduriyeti ile ilgili eş-dost da aramaya başlıyor. Bu sefer, oturup vatandaş olarak benim ve hayvanların hakları nelerdir, onu okuyorsunuz. Adım attıkça ve sonuç aldıkça, yansımalarını da paylaşıyorum. Geri bildirimler hep çok iyi oluyor. Mesela bir yakın arkadaşım para verip bir cins köpek alacakken, mağdur durumdaki bir köpeği evlat edindi. Buna benim vesile olduğumu belirtti bir de. Bu konularda, insanın kendisini sürekli taze tutması kolay değil. Bazen çok demoralize olabiliyorum, gördüklerim karşısında ama bu nokta da ben düştüğümde dostlarım arkadaşlarım omuz veriyorlar bana veya İnsanların geri bildirimleri beni tekrar motive ediyor. Bir yandan da sürekli sorular geliyor. “Sokaktaki hayvanları beslerken yandaki komşu itiraz ediyor, ne yapmalıyım” gibi mesela… Bu konularda destek oluyorum ancak bunu tek başına yapmak Don Kişot’luk gibi geliyor bana.

83


Destek aldığınız ve verdiğiniz kurum, kuruluş ya da gönüllüler var mı?

Söyleşi

Türkiye’de bir dernek olmak ya da dernek üyesi olmak zayıf tarafımız. Araştırırken karşıma Haytap çıktı. Hayvansever insanlar, çok heyecanlı ve konudan uzak kişilerin perspektifinden baktığınızda, ön yargı oluşturmanın kolay olduğu bir fiziksel ifadeye sahipler. Bu konuyu normalleştirmek gerekiyor ve hak temelli yönlendirmek şart. Kanun, hukuk ile hareket edebileceğimiz bir dernek var mı arayışımın sonucunda, Hayvan Hakları Federasyonu (Haytap) çıktı karşıma. Web sayfalarını takip ediyordum. Haytap’ın kurucusu Ahmet Kemal Şenpolat’a bir mesaj gönderdim. Birlikten kuvvet doğar diyerek bir mesaj yazdım kendisine. Tesadüfen ertesi gün bir toplantı olduğunu belirterek beni davet etti İstanbul’a. Atladım gittim, tedirgin gidiyorum elbette. Sistemsiz ve amaçsız bir çalışma ile karşılaşır mıyım diye endişeliyken, sistemli ve ne istediğini bilen bir yönetim ile karşılaştım. İşin aslında gerçek sorumlularını harekete geçirebilmek önemli. 5199 hayvan hakları sözleşmesi var. Avrupa uyum süreci ile ilgili de çalışmalar var. Fakat tam işler durumda değil ne yazık ki. Kanunların işlerlik kazanması ve iyileştirilmesi konusunda resmi makamlarda temsilcimiz Haytap oluyor. Türkiye Avrupa’nın aksine nüfusu kontrol etmek adına toplu imha yolunu değil daha ahlaklı, daha güzel bir yolu seçti: Aşıla, kısırlaştır, aldığın yere bırak politikası. Zor bir yol ama daha insani bir yöntemle çözüm bulmaya çalışıyoruz bence. Haytap’ın bu konudaki çalışmalarına destek vermek adına, alışverişlerimi Haytap’ın web sitesinden yapıyorum, bir yandan da bilinirlik konusunda Bursa ölçeğinde destek veriyorum.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Eskişehir sergisine gelen bir ziyaretçinin ablasının sahiplendiği köpek ile ilgili ben aracı olmuşum mesela. Tesadüfen sergide karşılaştık. Bir de onlar bir kitap projesi planlıyorlar, bu konuda sokak hayvanlarına fayda sağlayacak bir ortak projemiz de var. Açıkcası hemen hemen her gün yolumuz kesişiyor gönlünü bu işlere koyanlarla…

84

İş yaşamının sizi en çok yoran tarafı neydi?

İç mimarlık hizmetleriniz devam edecek mi?

Bizim işimizde pazarlama çok önemli. İnsan ilişkileri de öyle… Yetenekli olabilirsiniz, harika tasarımlar yapabilirsiniz. Kendi ayaklarınız üstünde yürüyüp kendi markanız kapsamında bir şeyler yapmaya başladığınızda, insan ilişkilerini de sizin yönetmeniz gerekir. Onda da ekipleşmeniz mümkün elbette. Ben o noktada, kendim oturtamadım pazarlama tarafını. Keyif alarak işinizi yapsanız da, iyi sonuçlara ulaşsanız da; diyaloglar hep yorucu oluyor.

Evet, sanat ve tasarım faaliyetlerim bir arada yürüsün istiyorum. Mesleki markam olan Mungan Interior Design’ı yeni hedeflerim doğrultusunda revize ettim, yoluma Mungan Art&Design olarak devam ediyorum. İhsaniye’de bir atölye açtım. Keyifli bir mekan olması için çok özendim. Burada kendi tasarladığım kullanılabilir, estetik kaygıları olan ürünlerin satışı gerçekleşecek. Kazancımı da sokak hayvanları ile paylaşacağım. Bu aynı zamanda markanın vizyon ve misyonunda da mutlaka belirteceğim bir değer. Aynı zamanda çizimlerim de orada olacak. Sergilerim de şehir şehir gezecek gibi gözüküyor. Devam etsin istiyorum.


85


86

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58

Marka


Aşka dönüşen ahşap sevgisi

Muta Collection

Ahşaba aşık bir ustanın talaş kokulu atölyelerde geçen çocukluğunda başlayan hikayesinin en güzel meyvesi diyebiliriz, Muta Collection için. Hayalindeki tasarıma ulaşana dek ahşabı yeniden yontan usta, birçok mimari projenin uygulayıcısı olurken bir yandan da tasarımcısı olduğu markaya yepyeni hikayeler yazıyor.

“Karadeniz’in zümrüt yeşili yaylalarını, doğayla iç içe geçmiş ahşap evleri süsler. Yıllara meydan okur çoğu, ama gün gelir yaşlanırlar. Kimi 100 yıllık olan bu evler yıkılmaya yüz tutmuş, kesilip odun olmaya mahkum edilmişken, biz onlara yeni hikayeler yazdık”, diyerek başlıyor Muta’nın hikayesine, Murat Tavşan. Bu evlerde kullanılan meşe ve kestane ağaçlarının tüm doğallıklarının korunarak, yeniden işlendiği bir sistem ile, koleksiyonları oluşuyor. Muta, yeniden hayat verdiği ağaçların üstündeki kurt yeniklerini, çatlakları, budakları geçmişin mirası sayarak hiçbirine dokunmuyor. Yaylalardan sökülen ağaçların özenle indirilip işlendiği ve yeni birer ürün haline getirildiği Muta Collection’da, doğallığın bozulmaması için tüm işlemler elde yapılıyor. Bu değerli ağaçları metal, cam ve lake ile kombinleyerek eski ve yeniyi birleştiren koleksiyonlar, geçmişin değerli ağaçlarını yaşam alanlarınıza taşıyarak yeniden nefes almasını sağlıyor. Böylelikle ağacın eşsiz hikayesi güzel bir devinimle, hiç bitmeden devam ediyor.

87


88

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


89


Malzemenin marka ile uyumu

Dekorasyon Mağaza Ev

Endülüs Park içindeki Naivia, Türkiye’deki ilk mağazasını Hiyeldaim İç Mimarlık ve Tasarım danışmanlığında tamamladı. Talepler doğrultusunda marka kimliğine uygun bir konsept mağaza tasarımı projelendirmesi yapıldı ve uygulandı.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Y. İç Mimar Cansu Berber Endüstriyel Tasarımcı Anıl Berber

90


Mağazanın planlanmasında dairesel ve çizgisel hatları birleştiren bir yerleşim öngörüldü. Yerleşim planında yerleşen dairesel ve çizgisel hatlar aynı şekilde üç boyutta mağazayı şekillendiren ürün sergileme ünitelerinde de kullanıldı. Malzemelerde mağaza kimliği ile uyumlu cam ve ahşap doğal malzemeler seçildi. Ahşap kullanılmayan yüzeylerde malzemeleri dengelemek için beton görünümlü duvar ve beton polyblock seramik kullanıldı. Dış cephede gözetilen doluluk boşluk dengesi, iç mekanda mağaza giriş alanına ek, kapalı kullanılan yüzeylerde bitki ve bitki görseline yer verilerek sağlandı. Dış mekandan sizi ağaçlar ile karşılayan mağazada ürün yerleştirme ve aydınlatma olarak işlevlendirilen ve tavanda, tavan ile birleştikleri alanlarda tavanı delerek ilerleyen el yapımı iki metal ağaç yerleştirildi.

91


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Mağaza

İç mekanda zeminde kullanılan taş ve ahşap vinil karışımı zemin malzemesi, mağaza içinde yönlendirici bir role sahip. Ürün sergileme alanlarının kesiştiği banko alanında, mağazanın sınırlarını genişletmesi için ayna beton ve ahşap malzeme kullanıldı.

92

Elektrik İşleri: Eris Elektrik Mekanik İşleri: Berk Mekanik Ahşap İşleri: Gökşen Mobilya Metal İşleri: Muse Metal Duvar İşleri: Mel Dekorasyon, Emiroğlu Dekorasyon Cam İşleri: Decomasyon Seramik: Neoseramik Aydınlatma: Elektrona Zemin: Alkent Güvenlik: MGM


93


Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58

Marka

&Tradition

94


Kuzeyli mirası bizim coğrafyadan bakınca hep çağdaş sayılmaz mıydı? Yoksa içinden bakıyoruz diye mi, bize çağdaş gelen, yaşayanına geleneksel kalıveriyor… Ya da tam tersi… Kendini geleneksel ile yenilik arasında bir köprü olarak gören bir marka; &Tradition. Zanaat sanat ile kesişiyor. Fonksiyon ise form ile. Malzeme potansiyelini açığa çıkarıyor. Çağdaş tasarım anlayışı ile gelenekselliği kesiştirmek üzere yola çıkıyor; yeniden şekillendiriyor, tanımlıyor ve malzeme, teknik ve form keşfediyor. Kopenhag merkezli &Tradition, 2010 yılından bu yana benzersiz mobilyalar ve aydınlatmalar tasarlıyor, 1930’lardan günümüze dek süren bir tasarım anlayışını görünür kılıyor. Markanın kurucusu Kornbek Hansen, tasarım desteği aldıkları her profesyonelin kendi vizyonu olduğunu ve tasarladıkları her bir ürün ile insanlara günlük yaşam içinde temas kurabildiklerini gösteriyor. Marka, geleceğin klasikleşecek tasarımlarına imza atan bugünün tasarımcılarına, dünün uzmanlığından güç alarak, liderlik yapıyor. Tasarım anlayışının yanında üretim tesislerini de küresel ölçekte değerlendiriyor. Ürünleri ile zamansız olmak isteyen marka, hammadde sağlayan doğaya saygı duyuyor ve ürünlerinin uzun ömürlü kullanılması için emek veriyor.

95


Feyz

A

tkı ve çözgünün emek ile harmanlanışından oluşan bir sanat eseridir, kilim. Bazen renkli, bazen desenli… Kimi mekanda yerde, kiminde duvarda… Dekorasyonun tamamlayıcısı… Ev içinde kendini pek de belli etmeden, dikkatleri üstüne toplamayı başaran bir aksesuar.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dosya Kilim

Dekorasyonun sessiz kahramanları kilimler, farklı dokuma teknikleri ile vücut buluyor. Filikli kilim, cicim dokuma kilim, kırçıl kilimler ve patchwork uygulamalar… Sektörde, birkaç neslin bir arada çalıştığı deneyimli firmaların yanında, tasarım yatırımı yapan, tasarımcı ile kol kola ilerleyen markalar bulunuyor. Bir de tasarımcının girişimciliği ile vücut bulanlar var keşfetmenizi bekleyen ya da sizin çoktan keşfettiğiniz.

96

Dekorasyonun

sessiz kahramanları

Kilimler


Bereket Halı

Jan Kath

Dhoku

Seçil Özelmas

97


Muuto

Özgür Uşaklıgil

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dosya Kilim

Studiopunto

Seçil Özelmas

Feyz 98


Dhoku

Özgür Uşaklıgil

Muuto Feyz

Seçil Özelmas

Studiopunto 99


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dosya Kilim

Seçil Özelmas

100

Muuto Dhoku Jan Kath

Studio Punto


Feyz

Özgür Uşaklıgil

Bereket Halı 101


102

Temmuz - Aฤ ustos 2016 #58

Dekorasyon Atรถlye / Ev


Kendi sükûnetine sahip bir ev

Henüz lise sıralarındayken resim sevgisinin tohumları ekilen Nilüfer Tokay(Nilo), ilk çalışmalarına Eşref Üren ile başladı. 1970’lerin sonunda Prof. Devrim Erbil ve 1989’dan itibaren Kasım Koçak atölyelerinde eğitim aldı. 1994 yılı itibariyle de kendi atölyesinde çalışmalarını sürdüren sanatçı, evatölyesinin kapılarını dergimize açtı. Yurt içi ve yurt dışında onlarca sergide eserleri yer alan Nilo, geçtiğimiz günlerde New York Chelsea Agora Gallery’de Solitary Spaces adlı sergide üç işi ile yer aldı. İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Emlak Bankası, İş Bankası, Akbank, Istanbul Menkul Kıymetler Borsası, Maltepe Sanat Galerisi ve özel koleksiyonlarda eserleri yer alıyor. “Yaşamın her alanında denge sağlayabilmek için, önce kendimizi yenmek gerek” diyen Nilo, düşüncelerini resim diliyle bize aktarıyor. Sanatçı, 2015 Ekim ayında gerçekleşen Floransa Bienali’nde sergilenen “Askıya Alınan Kadınlar” adlı işleriyle kadının ülkemizdeki konumuna dikkat çekiyordu. 103


Dekorasyon Atölye / Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

104

Sanatçının evi, İstanbul’un merkezi bir bölgesinde olmasına rağmen kendi sükunetine sahip. Evin bahçesinde sanatçının imzasını taşıyan bakır bir akrep heykeli bulunuyor. Bu heykel, Mart 2011’de Galeri Zilberman’da video - dijital baskı - tuval üzeri yağlı boya işleriyle birlikte sergilenmiş.

Salonun yeşile bakan penceresi önünde okumak, müzik dinlemek veya kısa süreli kahve sohbeti için kırmızı ve mor renklerin hakimiyetinde bir köşe tasarlanmış. Kalabalık misafirlerin ağırlanabileceği geniş salon, konforlu oturma alanları ve büyük iki penceresi ile yeşili seyre dalmanıza fırsat veriyor.

Evin alt katında oturma alanları, yemek bölümü ve mutfak yer alıyor. Ev sakinlerinin kendi dinlenme alanları için farklı konfor mekanları bulunuyor.

Salonun hemen yanında bir yemek masası bulunuyor. Burada masa üstünde konumlanan dikkat çekici bir aydınlatma bulunuyor. Masanın ardında kullanılan ayna, mekanın algısını kuvvetlendiriyor. Bu alanda bir de bar bulunuyor.


Evin her duvarında başka bir Nilo imzası ile karşılaşıyorsunuz. Kendi çalışmalarının yanı sıra yaşadığı mekanı sevdiği, saydığı, tanıştığı Zühtü Müridoğlu, Sadi Diren, Habip Aydoğdu, Ercan Yılmaz, Devrim Erbil, Neş’e Erdok, Eşref Üren, Burhan Uygur gibi ustaların eserleriyle zenginleştirmiş.

Sanatçının kendi atölyesinde, yurt dışındaki galeriden henüz gelen ve çalışmaya devam ettiği eserleri yer alıyor. Geçen yıllarda çalıştığı bazı eskizleri de atölyenin duvarlarını süslüyor. Evin kapılarında aile büyüklerinin olduğu eski fotoğraflar bulunuyor. Evin genelinde renk kullanımına önem verildiği gözleniyor. Koridordaki kırmızı hakimiyetini destekleyen tablolar, aksesuarlar da çarpıcı bir anlatım sağlıyor. 105


Temmuz - Ağustos 2016 #58

10. Yıl Özel

10 yıldır vazgeçmedim

106

Y

aşam, anlardan ibaret. Kimi anlar öğreten kimi anlar nefes aldırıp keyif veren... Bu anların art arda sıralanışı ile oluşan ömrümüz de arzu ettiğimiz ya da mecbur kaldığımız tekrarlardan oluşuyor. Farklı disiplinlerden profesyonellere, sorular sorduk. Bu kez on yıldır vazgeçmedim dedikleri mekanı, iyi ki vazgeçmedim dedikleri adanmışlık konularını ve en sonunda da bir on yıl daha kendileri ile olmasını istedikleri vazgeçilmezlerini sorduk. 10. yıl özel dosya konumuzun dördüncüsü sizlerle...


Özlem Tuna | Tasarımcı 10 yıldır vazgeçmedim dediğiniz mekan neresidir? İstanbul – Boğaz Vapuru ile seyahat etmek. İstanbul’da yaşadığım süre içinde, okula ve işe gitme rotamda hep vapur seyahati vardı. Vapur ile seyahatin nasıl bir lüks olduğunu ve ayrıcalık olduğunu her zaman bildim. Her sabah ve akşam boğaz içinde seyahat etmek, her gün değişen denizin ve gökyüzünün renklerini izlemek ne büyük keyif... İstanbul’daki vazgeçilmez mekanım kesinlikle Boğaz vapuru… Kıymetini bilirim, her seyahat de başkadır. Müthiş bir çekiciliği vardır. ‘İyi ki vazgeçmedim’ dediğiniz bir adanmışlık konunuz... Yemek ve tasarım ilişkisi hep aklımda olan bir konu. Kendimi bildim bileli, mutfakta yemek yapmayı hep çok sevdim. Lisede Türk yemekleri eğitimi aldım. O dönemde aşçı olmayı istemiştim. Fakat 80’lerin sonunda kadınların aşçılık mesleğinde çalışması pek hoş görünmüyordu. Hayatımda yemek ve tasarım aynı yerde olduğu için, güzel sanatlar alanında eğitim aldım. Yemek ve tasarım ilişkisi son yıllarda hep aklımda olan ikili. Vazgeçmedim. Devam edeceğim. Bir 10 yıl daha benimle olsun diyeceğiniz vazgeçilmezleriniz... Öğrenme tutkum ve heyecanım. Bir şeye merak sarıp öğrenmeye çabalamak ve bu öğrenme keşfi içinde hep heyecanlı olmak harika. Beni canlı tutan iki vazgeçilmezim: öğrenmek ve sürekli artan heyecan duygum.

107


Mirgün Cabas | Gazeteci, TV Programcısı 10 yıldır vazgeçmedim dediğiniz mekan neresidir? 10 yıldır vazgeçmediğim mekanım, Bebek Lucca’dır. Sabah kahvesinden öğle yemeğine, happy hour’dan sabahlara kadar partilemeye dek, her sosyal ve gastronomik ihtiyacıma cevap veren Lucca’nın kurulduğu günden bu yana 12 yıldır müdavimiyim. Sürekli yenilendiği ama aynı kaldığı için Lucca’ya bağlılığım devam edecektir.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

10. Yıl Özel

‘İyi ki vazgeçmedim’ dediğiniz bir adanmışlık konunuz...

108

10 yıldır hobilerimin başında motosiklete binmek geliyor. Özellikle de motosikletle uzun yolculuklar yapmak. Avrupa’da, Afrika’da, Anadolu’da binlerce kilometre yaptım ve yolculuklarımın her kilometresinde, beni son derece ilginç coğrafyalara sürükleyen, en iyi arkadaşlarımla tanıştırıp dostluklarımı pekiştiren bu hobime daha çok sarıldım. Bir 10 yıl daha benimle olsun diyeceğiniz vazgeçilmezleriniz... İyimserliğimi, güven duygumu ve uzlaşmaya dair inancımı hayatımın sonuna kadar korumak isterim.


Gamze Saraçoğlu Moda Tasarımcısı 10 yıldır vazgeçmedim dediğiniz mekan neresidir? 10 yıldır vazgeçemediğim mekanlardan biri, Kantin. Hem öğle aramda orada zaman geçirmekten mutluluk duyuyorum, hem de bazen iş çıkışında eve alışveriş yapmak çok hoşuma gidiyor. Kendimi evimde hissediyorum. ‘İyi ki vazgeçmedim’ dediğiniz bir adanmışlık konunuz... Her gün kendime zaman ayırmayı bir alışkanlık haline getirdim. Kendimle yalnız kalmak, istediğim ve yapmayı hep ihmal ettiğim şeyleri yapmak bana iyi geliyor. Ne kadar yoğun olursam olayım, kendime ayırdığım bir saat benim için çok önemli. Bir 10 yıl daha benimle olsun diyeceğiniz vazgeçilmezleriniz... Hayatıma giren insanlar benim için çok kıymetli. Arkadaşlarım, ekibim, iş arkadaşlarım, ailem. Uzun süreli ilişkiler kurmayı seviyorum. Ekibim 11 senedir benimle, hep beraber büyüdük, onlarla daha çok uzun süre beraber olmak beni çok mutlu eder.

109


Oytun Berktan | İç Mimar 10 yıldır vazgeçmedim dediğiniz mekan neresidir? Uzun senelerdir gidip bazen bir çay icmek için dahi olsa vakit geçirmeyi sevdiğim ve de geçtiğimiz yıl lobisi, barı ve de restoranı ile kış bahçesinin tasarımında ve uygulamasında yer aldığım, Büyükada’daki Splendid Palas Otel’i. Yapıldığı yıldan günümüze aslına uygun şekilde korunan, restore edilen, anılarla dolu bir köşk. ‘İyi ki vazgeçmedim’ dediğiniz bir adanmışlık konunuz... Vazgeçmediğim adanmışlık konum ise müzik! İç mimarlıkla beraber yürüttüğüm opera şan eğitimimi hayatımda halen canlı tutuyorum. Kendi konserlerim dışında da jazz, alternatif ve klasik müzik konserlerini de mutlaka takip ediyorum. Bu kendinizi geliştirmekte de büyük fayda sağlıyor. Kış dönemi için hazırlayacağım yeni resital dizini için de heyecan duyuyorum. Bir 10 yıl daha benimle olsun diyeceğiniz vazgeçilmezleriniz...

Temmuz - Ağustos 2016 #58

10. Yıl Özel

Bir 10 yıl daha benimle olsun dediğim karakter özelliklerim sanırım; dik başlı olmak, kim ne derse desin ya da akla mantığa uygun olan ne olursa olsun, içinden gelen sesi dinleyip yol almak. Hayvan sevgimi, insan sevgimin üstünde tutmam. Ailemle vakit geçirebilmek için mutlaka vakit yaratmaya devam etmek. Beni mutlu eden şeyleri yapmak. İçimi daraltan işleri kabul etmememek; ancak, keyif alacağımı bildiğim projelerle buluşarak yeteneğimi kullanmak. Çok yönlü olmak. Bir gün resim yapıp ertesi gün konsere hazırlanırken, diğer yandan iç mimari projelerimle ilgilenmek. Bunlar beni mutlu ve hayata bağlı kılıyor.

110


Şebnem Buhara | Mimar 10 yıldır vazgeçmedim dediğiniz mekan neresidir? Mangerie Bebek, hem ofisime çok yakın, hem de rahat. Yemekleri çok güzel. Yıllardır çizgisinden hiç ödün vermeden aynı kişilerle çalışan, gittikçe tanış olduğumuz, kimi toplantılarımı orada yaptığım, oğlumu Pazar kahvaltılarına götürdüğüm bir mekan. Merdivenlerle çıkılmaya değen güzel manzaralı, ciddi iş disiplini olan bir mekan. ‘İyi ki vazgeçmedim’ dediğiniz bir adanmışlık konunuz... İnsan tanıma bilimi diyorum ben bu konuya… Yaklaşık 2003 yılında başlayan ve bu güne kadar aksatmadan sürdürmeye çalıştığım, şimdilerde çok moda olan kimi insanın bilim dışı dediği astroloji ve ruh bilimi üzerine okumalarım, eğitimlerim, workshoplarım devam etmekte. Bu derslerden edindiğim öğretilerle yaptığım işi hırsa ve egoya çevirmeden keyifle yapmayı, zevk almayı, merak etmeyi ve alışmamayı deneyimliyorum. Makro ölçekte keyif ve kazanım bekleyerek yaşamı mimari ile birleştirmeye çalışıyorum. Eğer kendimi geliştirmek ve tanımak adına, bu yola çıkmasaydım, belki çok başarılı bir mimar olabilirdim ama hayattan bu kadar keyif almam ya da böyle bir aşkla iş yapmam mümkün olmazdı. Bir 10 yıl daha benimle olsun diyeceğiniz vazgeçilmezleriniz... Yaklaşık 15 yıldır aynı ekiple çalışıyorum. Bir on yıl hatta emeklilik zamanımıza kadar birlikte olalım, emeğin ve özverinin olduğu her ilişki güzeldir, kıymetini bilmek gerekir. Her yeni işte, yeni projede tuhaf bir heyecan ve endişe alır beni, ya güzel olmazsa diye, sanırım buna amatör ruhu deniyor. Mimarlık ömür boyu çıraklık diye düşünüyorum. Bu amatör ruhum mesleğimde hep benimle olsun ki, bilmişlikten kaynaklanan küçük hatalarımız olmasın. Evler yapılır, mobilyalar alınır, desenler yapılır, ödüller alınır ancak insan kazanmak kolay değildir. Ben kendimi çok şanslı görüyorum. Gerek müşteri, gerek meslektaş olarak çok güzel dostluklarım var kazanılmış. Bu kazanımlarım hep devam etsin meslek hayatımda. Geri dönüp de pişman olmak yerine tecrübe kazanıp anı biriktirmeye dikkat ediyorum, mimari ve tasarımda da aynı bakış açım geçerli. Biraz klişe gibi gelse de kulağa, etik ve net tavırlardan vazgeçmemek en çok dikkat ettiğim kavramlar benim için. 111


The S House

Dekorasyon Ev

Irene Goldberg ve Pitsou Kedem tarafından tasarlanan The S House, İsrail’in Herzliya Pituah kentinde bin metrekare alana yayılıyor. Aydınlatmaların Orly Avron Alkabes liderliğinde tasarlandığı bu evin mimari proje sorumluluğunu Raz Melamed üstlendi. Çekimlerin stil danışmanlığını ise Eti Buskila yürüttü. The S House, bir yapı olmanın yanında yaşamın iyi incelendiği ve çevre ile dengeli bir ilişkinin kurgulandığı yaratıcı bir çözüm.

Irene Goldberg Pitsou Kedem

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Fotoğraf: Amit Geron

112


113


Dekorasyon Ev

Sokaktan baktığınızda ise sıralanan ahşap paravanlar, ziyaretçilerine merak uyandıran bir deneyim sunuyor. Evin iç mekanındaki sınırlar bulanıklaşsa da burada daha tanımlı bir sınır var diyebiliriz.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Yapının sınırları, bulunduğu bölgenin dokusu, ev sahininin beklentileri ve ihtiyaca yönelik yanıtlar ile belirleniyor. The S House’un tasarım sürecinde, bulunduğu bölge de ilham kaynağı oldu. İlk bakışta, yatay konumlanan bir prizma algılıyorsunuz, gökyüzü ile aranızda kalan. Sonrasında, prizmatik alanın yer ile ilişkisini gözlemliyorsunuz. Yapı, yerçekimine meydan okurmuşçasına bir kareografi ortaya çıkarıyor.

114


115


116

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58

Dekorasyon Ev


Evin kullanıcılarının yaşam alışkanlıkları ve tarzları, mekanda kullanılan aydınlatmadan tablolara, koltuk grubundan aydınlatmaya her üründe ayrı birer bilgi fısıldıyor. Evin iç ve dış mekan ilişkisi yalınlığın ön planda tutulduğunu gösterirken, bir yandan da bütünsel bakışa bir örnek teşkil ediyor.

117


118

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58

Dekorasyon Ev


Yapının havadaymış gibi görünen ana kütlesi, şeffaf duvarlar ile yalın çizgilerin bir araya geldiği bir anlatım ile yer ile ilişki kuruyor. Yemek odası, mutfak, yaşam alanı, bahçe ve havuzu ile misafirlerini ağırlamaya hazır bu evin içi ve dışı arasındaki sınırlar bilinçli olarak bulanıklaştırıldı.

119


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Alt kat ile üst katın tasarım anlayışı birbirinden farklı olsa da fonksiyona göre bölümlendirme yapılması evin ortak değeri. Evin içinde teknik ya da fiziksel anlamda bir denge kurgulanması öncelikli oldu. Ayrıca, mahremiyet ve samimiyetin tek çatı altında birleşmesi isteği ile çevre ile olan ilişki kurgulanarak yatak odaları konumlandı.

120


121


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

İç Mimar Berrin Yıldız Yüksek Mimar Beyza Özer

122


Art deco bir yaşam alanı Ajansaks’tan Beyza Özer ve B2RN Architecture’den Berrin Yıldız’ın ortak projesi olarak hayata geçen Etiler Hisarüstü’ndeki bu ev, 157 metrekare alana sahip. Yapımı toplam iki buçuk ay gibi kısa sürede gerçekleşen proje, restore edilerek baştan yaratılan bir yaşam alanı. Gri tonlarıyla sakin bir karmaya sahip olmasının yanında, kartonpiyer ile alçı çıtaların kıvrımları, daireye dingin bir romantizm katıyor. Salondaki teras kısmın demir doğrama ile şeffaf bir hale getirilmesi, dairenin büyüleyici manzarasının bütün keyfinin çıkarılmasını sağlıyor.

123


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

Bir başka dikkat çekici detay ise, salondaki mevcut pencerenin kapatılarak bar haline getirilmesi ve hemen yanında bulunan kolonun art deco dokunuşlarla kaplanıp ışık oyunlarıyla eşsiz bir görsellik sunması… Barın karşısında bulunan kütüphane ile şömine, mekana egzotik bir hava katarak farklı bir ambiyans yaratıyor.

124


125


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Çocuk odalarında açık tonlar tercih edildi. Ebeveynlerin sıklıkla şikayet ettikleri bir husus olan; çocukların duvarları boyaması, karalaması, çizmesi konusu, özel bir boya yöntemi kullanılarak yapılan duvar sayesinde çözüme ulaştı!

126

Misafir banyosu ise dairenin bütününü temsil edecek bir anlatım diline sahip. Koridordan başlayan mermer zemin, banyoda da devam ederek dairenin uyumunu perçinliyor. Gri duvarlar ve prinç detaylar da mekanda aksesuar vazifesi görüyor.


127


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

128

Gri ve beyaz tonların hakim olduğu mutfak, yalın bir tasarım anlayışı içinde bu eve özel tasarlandı. Evinde sık sık gece davetleri vermeyi seven ev sahibi için düşünülen dairenin salon ve koridor bölümüne, hem şarap kavı hem de mutfak dolabı olarak tasarlanan çok amaçlı bir bölüm eşlik ediyor. Koridorlarda zemin mermer kullanılıp kapılar evin geneliyle doğru orantılı olarak çıta detaylarıyla tavana kadar uzanıyor. Bu uygulama ile tavan yüksekliği ön plana çıkarılarak, han efekti amaçlandı, mekana şaşalı bir görünüm kazandırıldı. Buradaki aydınlatmalar mekana özel tasarlandı.


Ebeveyn odası; ebeveyn banyo, kıyafet bölümü ve yatak odası olarak 3 bölüme ayrıldı ve mevcut parke korundu. Ebeveyn banyodaki bir duvarın duş içine kadar ayna kaplanması mekanda derinlik etkisini kuvvetlendirdi. Mermer görünümlü seramikler ise banyoya özel tasarlanan mobilyalar ile birlikte mekanı tamamladı. Kıyafet bölümü ise ev sahibinin isteğine paralel olarak, konfor ve işlev odaklı tasarlandı.

Seramik: Kütahya Seramik Vitrifiye : Vitra, Bocchi Mobilya: Lazzoni, Diseno Addresistanbul, Altıncı Cadde, Sabit mobilyalar (kapılar dahil) mekana özel tasarlandı ve üretildi. Aydınlatma: Hamm, Tom Dixon, Tiftix

129


Mekan

Sürekli yenilik diyen Numnum

Temmuz - Ağustos 2016 #58

İç Mimar Yasemin Arpaç İç Mimar / Endüstriyel Tasarımcı Sabahattin Emir

130

Numnum, dinamik ruhunu, aktif duruşunu ve kendini sürekli yenilemeyi önemli görüyor. Kaliteden ödün vermeden, dünyadaki trendleri takip ederek, fark yaratan bir hizmet sunmaya 10 yıldır devam eden bir yeme-içme zinciri. Hedef kitlesi için sunduğu tüm hizmetlerde tutarlı ve istikrarlı bir duruş sergiliyor.


İstanbul ve Ankara’dan sonra Bursa’da kapılarını açan Numnum, marka iletişiminde önemli gördüğü değerlerini, mimari tasarıma 2011 yılından bu yana Ofist danışmanlığında yansıtıyor. Numnum, tasarlanan mekanlarının ömrünü uzatmak adına kaliteli ve doğal malzeme kullanımını ön planda tutarak, malzemenin eskirken estetik değerlerini korumasını öncelikli görüyor. Bir yandan da malzeme, doku, renk seçimlerinde daha genç, daha dinamik ve daha cesur seçimler yaptığı farkediliyor.

131


132

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58


Her şeyin bilindik, tanıdık ve samimi olmasına burada da devam edildiği görülüyor. Her zamanki gibi açık ve temiz bir servis ve mutfağın yanı sıra, aktif ve cıvıl cıvıl bir bar, çeşit içeren oturma çözümleri ile renkli bir ortamın yaratılmasını sağlıyor. Numnum bahçesi için de bu renklilik hakimiyetini koruyor. Mekanın zemininde siyah beyaz, çiçek dokuları oluşturan seramik mozaikler, dişbudak ısıl ahşap (thermowood) ile birlikte kullanılıyor. Ahşap tercih edilirken de çeşitlilik korunuyor. Yer yer meşe, cam, huş kontrplak, siyah boyalı ağaçlar, thermowood ve iroko kullanıldığı göze çarpıyor.

133


Temmuz - Ağustos 2016 #58

134

Dokulu, antrasit alüminyum doğramalar ile siyah ve beyaz boyalı demir paravanlar, mobilyalar, aksesuarlar mekanda yerini alıyor. Mobilyalarda yine siyah ve beyaz mermerler dikkat çekiyor. Aydınlatma ünitelerindeki çeşitlilik ise rengarenk kumaş seçimleri ve çiçeklerle devam ediyor. Mekanların kolaylıkla bahçe haline gelebilmesi, Numnum için önemli bir kriter. Rahatlık ve samimiyet, her zaman ön planda. Uzun oturum ve keyifli sohbetlere imkan verecek rahat oturma alanları bu kriterlerin vücut bulmuş hali. Mekandaki mobilyaların çoğu Ofist tasarımı olup Numnum için üretiliyor.


135


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

İç Mimar Necibe Darcan İç Mimar Birol Darcan

136

Konfor odaklı dingin bir yuva


İç mimar Necibe Darcan ve Birol Darcan çiftinin İstanbul’da tasarladıkları bu daire, Maçka Residence’da konumlanıyor. Muhteşem İstanbul manzarasına sahip dairede, konforun ön planda tutulduğu bir tasarım anlayışı göze çarparken, evin genelinde kullanılan ekru, vizon ve gri tonlar; dingin bir mekan yaratmanın ipuçları gibi art arda sıralanıyor. Sabit mobilyaların DarcanDarcan tarafından projelendirildiği evde, hareketli mobilyalar İtalya’dan getirilmiş. Evin her köşesinde, konfor fonksiyon ile iç içe geçmiş şekilde kendini hissettiriyor.

137


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

138

Mekan içinde ahşap, deri, taş gibi doğal dokulara sahip yüzeyleri birlikte kullanan iç mimar ikili, aksesuarlar konusunda da tercihini yalın formlardan yana kullanıyor. İstanbul manzarasını kucaklayan evde, gün ışığının tamamen içeri alınabilmesi adına vizon renk pano ve storscreen perdeler bulunuyor. Oturma alanındaki mobilyalarda kullanılan kumaş ve deri kombinasyon, renk tercihleriyle de modern tarzın iyi örneklerinden.


Renk ve malzeme seçimlerindeki yalınlık, evin hakim olduğu İstanbul manzarasını dışarıda bırakmayıp evin içine taşınmasını sağlıyor adeta. Projede uygulanan çözümlerde, evin fonksiyon odaklı tasarlandığını keşfetmek mümkün.

139


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Evin bütününde tavandan zemine uygulanan pencere detayı, İstanbul‘u gündüzden geceye her tür ışık oyunuyla evin içine taşıyor.

140


Net formların, yalın yüzeylerle buluşturulduğu bu ev, seçilen malzeme ve uygulama yöntemi ile sade, dingin ve güncel bir tasarım anlayışını yansıtıyor. Dekorasyonun ana içeriği olan form ve doku ikilisini gözler önüne seriyor.

141


Demire ruh veren adam

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Atölye Ev

Demirci, çoğu kez bilge ve yol gösterici olarak karşımıza çıkar, tarih sayfalarında. Demirciliğin öyküsü medeniyetin öyküsüdür. Medeniyet, bir demirci ustasının elindeki çekiç darbeleriyle şekillendi. Çelik oldu adalet için, keskin kılıç oldu, orak oldu, bir çifçinin elinde arpa oldu, buğday oldu ve dağı eritti, bir usta hürriyete destan oldu.

142

Bir demirci ustasının elindeki çekiç sesleriyle şekillenen medeniyette; demir, insan için vazgeçilmez bir malzeme. Bilinen en eski el sanatlarından olan demircilik yok olmaya yüz tutmuşsa da ilk günkü heyecanı ile işine aşık bir sanatkar ile karşı karşıyayız.


O bir usta, aynı zamanda bir sanatkar: Rıdvan Sevim. Bu meslekte 25 yılı geride bırakırken, hala tutkulu bir şekilde sarıldığı işinde yapmak istediği çok şey var. Sanatçı, unutulmaya yüz tutan ne varsa, aynı paslanmazların ışıltısı gibi parlatıp gün yüzüne çıkarmak istiyor. Ustalığını günümüz modern yaklaşımları ile yoğuran, tasarımcılar ile yenilikçi projelere imza atan Sevim, atölyesini de aynı çizgi ile geleceğe taşıyor. Dekorasyonu ile öne çıkan ofisi de kendi imzası. 143


Dekorasyon Atölye Temmuz - Ağustos 2016 #58

Kendi tasarımı olan bir çok ürünle karşılaştığımız ofisinde, tasarımcılar ile ortak projelerinden çıkan ürünler de yer alıyor. Geçmişten gelen izlerin modern çizgilerle bir arada kullanıldığı, metalin ahşapla dengeli ilişkisi ve derinin varlığı ortaya güçlü bir tasarım sunuyor. Birlikte ortak projelere imza attıkları tasarımcılar ile keyifli çalışmaların yürütüldüğü bu ofis, Rıdvan Sevim’in de yaratımlarını yaptığı yer.

144

Biriktirdiği tüm değerli şeyleri, 25 yıllık ustalığına ekleyen ve metalle bir seramik çamuru gibi oynayan Rıdvan Sevim, dekorasyon sektörüne özel ürünler tasarlıyor. Rıdvan Sevim ismiyle satışa sunduğu sehpalar ve özel aksesuarlar ile dekorasyon sektöründe önemli bir yeri dolduruyor.


145


Dekorasyon Ev

Geometri ve rengin dansı

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mimar Dilşen Toker

146

Mimari proje ve dekorasyon projesi Dilşen Mimarlık imzası taşıyan projede; ekip, ev sahibinin ihtiyaçlarını iyi anlayarak, fonksiyonel çözümler ortaya çıkardı. Detayların verimlilikle çözümlenebilmesi, mimari firmanın sürecin başından sonuna destek vermesi sayesinde sağlandı. Cephesi ile yol üstünden de dikkatleri üzerine çeken üç katlı ev, 400 metrekare alana yayılıyor. Katlar arası geçişi kolaylaştıracak bir de asansör mevcut.


Evin ana kapısından girdiğinizde, ev içinde tekrar eden bir geometrik anlatım karşınıza çıkıyor. Gizli vestiyerleri belirginleştiren bu anlatım, aynı zamanda antre ile evin holünü birbirinden yarı şeffaf şekilde ayırıyor. Şifonyerin duvar ile birleşimi de dikkat çekici, gizli aydınlatma ve ayna ile alanda asimetrik denge sağlanıyor. Evin merdiveni, uçan merdiven. Merdivenler, duvarda rafa dönüşüyor. Hol, salon ve mutfak arasındaki bağlantınız oluyor.

147


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Salonda uzun bir konsol ve ardında içine aydınlatmaların gizlendiği bir ayna çalışması var. Uzun bir masa ve konforlu yemek sandalyeleri keyifli sofraların habercisi. Salonda yeni nesil bir led televizyon, altında elektrikli bir şömine yer alıyor. Salonda konforlu bir oturma alanı çözümlenirken bir yanda da sehpalar ile yeni malzemeler alana giriş yapıyor.

148


Yerden gelen taşın duvarda da devam etmesi ile dar alana sahip tuvaleti daha geniş algılatıyor. Hacimsel algının kuvvetlendirildiği bu alanda, eskitme bir armatür, beton bir lavabo yer alıyor. Beton etkisi aydınlatmalarda da devam ediyor.

Evin duvarlarında taraklı mermer, geometrik şekiller kesilerek, belirli bir düzen ile yerleştirilen mermer yüzeyler ve seramik kaplamalar dikkat çekiyor. Evin üst katında, parkeler tüm odalarda devam ediyor. Kapılar da bir bütün. Bahçesinde konforlu bir oturma alanı ve özellikle çocuklar için tasarlanmış bir havuz bulunuyor. 149


Ev sahiplerinin mobilya üretim alanındaki yetkinlikleri, tasarlanan sabit ve hareketli mobilyaların üretimi için de büyük kolaylık oldu. Evin her çocuğu için çocukların beklentilerine yanıt veren renk dolu odalar tasarlandı. Her oda kendi kimliğini ortaya çıkarırken, giyim odaları da ihtiyacı karşılayacak bir hacimde.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Mercan rengin hakimiyet sürdüğü, pembenin toprak tonları ve yeşil ile dans ettiği bu odada, mobilyalar gibi halı da özel imalat. Aydınlatma da bu odaya özel olarak renklendirildi. Çalışma masası, şifonyerin yanında kitap okurken ya da dinlenmek için uzanabileceği bir de sedir tipi oturma alanı tasarlandı. Banyosu ile odanın hakim rengi mercan, beyaz ve yeşil seramikler ile dengeleniyor.

150


Bir diğer çocuk odasında ise ahşap ve kumaşın dengeli yerleşimi hakim. Sürgülü kapı ile yatak odasının genel konsepti paralellik taşıyan bir tasarım diline sahip. Aydınlatmasından lavabosuna, masa üstündeki aksesuarından yatak örtüsüne detayları ile de bu tema vurgulanıyor. Evin en küçüğünün odasında dünya haritası, sayılar ve harfler yer alıyor. Rengarenk anlatımın yanında, her çocuğun kendi isteklerinin ürüne dönüşüvermiş bu odalarda. Her odanın duşakabini de oraya özel üretildi.

151


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2016 #58

152

Ebeveyn yatak odasında altıgen dokular karşımıza çıkıyor. Yatağın karşında ayna içi gizli televizyon yer alıyor. Mekandaki depolama birimleri, ev sahiplerinin günlük yaşamlarını kolaylaştırırken ev içine düzen getirmeyi sağlıyor. Ev sahipleri ve mimari firma arasındaki iyi iletişim sonuçların verimliliğini iyi yönde etkilemiş.


153


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Dekorasyon Ev

Seramik-Vitrifiye: Cancan Seramik Parke: Aksun Parke Mobilya İmalatları: Mono Dizayn Alçı-boya işleri: DMC Sandalye: Leta Hareketli Mobilyalar: Seyran Koltuk Metal İşleri: Atölye Trio Salih Güleç Halı: Halıca Mutfak: Vanucci Mermer İşleri: Teknotaş Aksesuarlar: Mudo, Zara home, Mikasa Moor, Vitali Salon, Merdiven Duvarı ve Asansör Duvarı: Alexander Gray Şömine, Masa ve Sehpa Mermeri: Volakas Bookmatch Mermer

154

Evin en üst katında ise bir misafir yatak odası yer alıyor. Sauna ve hamamın konumlandığı, evin dinlenme alanı da diyebiliriz bu kat için. Hamam içindeki mermer taşlar özel olarak tasarlandı ve üretimi yapıldı.


155


Konut Projesi

Uçsuz bucaksız gökyüzü ve deniz

Mavi Mudanya

Güven, konfor ve huzuru birleştirdiği projeleri ile dikkat çeken Astaşaries, bu kez konumuyla da fark yaratan, manzarası tüm körfeze hakim, yeni projesi “Mavi Mudanya” ile yeşil ve mavinin içinde bir hayat sunuyor.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Konumu oldukça önemli olan “Mavi Mudanya” projesi, Bursa’ya ve İstanbul’a yakınlığı, doğanın içerisinde olması, tatil olanaklarının bir gün değil dört mevsim yaşanmasına olanak vermesiyle öne çıkıyor.

156

Proje, şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyen, doğanın yeşiline ve deniz havasına ulaşmak, sosyal tesislerde veya açık havada spor yapmak isteyen tüm Bursalılara hitap ediyor. Bununla beraber İstanbulluların da metropol şehrinin karmaşıklığından kurtulup feribotlar ile kısa sürede projeye ulaşma imkanlarının olduğunu düşünürsek, huzurlu ve sakin hayatı özleyen herkes, projenin hedef kitlesi...


Çeşitli büyüklüklerde 90 adet 2+1, 3+1, 4+1 normal ve 5+1 çatı dubleks dairelerden oluşan proje, 7 den 70’e herkesin rahatça spor yapabileceği imkanlar sunuyor. En çok önem verilen konuların başında sosyal alanları evinize getirerek site dışına çıkmadan spora, eğlenceye vakit ayırabilmenize imkan sağlamak. Spor merkezi, yüzme havuzu, kaydırak, güneşlenme terasları, sauna, jakuzi, Türk hamamı, masaj odaları, maç ve sinema keyfi için televizyon izleme bölümleri, kafeterya ve sosyal kulüpleri, oyun aktivite salonu ve çocuk oyun alanları aileleri bekliyor. Yapıların depreme karşı dayanıklılığı ise firmanın olmazsa olmaz konuları arasında. Projelerinde “Radyejeneral Temel Sistemi” kullanan Astaşaries, X-Y doğrultusunda deprem perdeleri ile güçlendirerek blok merkezlerinde yanal kesme kuvvetini ve burulma momentini alacak U perdeler uyguluyor.

157


Çapraz oyunlar

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mekan

Lezzetleri ve mekan tasarımı ile güçlü bir marka olarak karşımıza çıkan Siesta, geçtiğimiz ay Türkiye’nin en işlek sekizinci caddesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda yeni bir şube açtı. İç mimar Hakan Hacıbeyoğlu’nun mekana yönelik önerdiği konsept tasarımı, postmodern bir yaklaşımın yansımalarını barındırıyor.

158


Tavanında korten metal konstrüksiyonların kullanıldığı mekan, asma katında çelik ve dekonstrüktif bir uygulamaya sahip. Yüzeylerde yapılan oyunlarla bütünün parçalanması hissini veren bu uygulama, ilk bakıldığında belirsizlik ve kargaşa hissi verse de kendi içinde bir ahenge sahip. Duvarlarında meşe kaplamaların göze çarptığı mekanda, doğal malzemelerin kullanıldığı farkediliyor. Malzemelerin kendi içinde hareketli oyunlara sahne olması; çelik, ahşap ve mermerin uyum içindeki muhteşem dansıyla mümkün kılınıyor.

159


Mekan Temmuz - Ağustos 2016 #58

Müdavimlerinin yıllardır alıştığı tasarım anlayışına, yenilikçi bir yorumla yaklaşan iç mimar, günümüz yeni malzeme kullanımını farklı efektlerle sunuyor. Zemini farklı katmanlara ayıran ve her bir bölümü kendi içinde özel kılan bu yaklaşımlar, mekana ayrı bir zenginlik katıyor. Dark silver mermerin karakteristik özelliği, zeminde ayrı bir çekicilik yaratırken çeliğin varlığı güçlü bir tasarım anlayışını beraberinde getiriyor.

160


Mekandaki kadife doku ve deri kullanımı, renklerin birbiri ile yumuşak geçişini sağlıyor. Çeşitli kahve çekirdekleri ve vazgeçilmez aromaları ile mekan, renk, malzeme ve hizmet özelinde uyumlu bir birliktelik ortaya koyuyor.

161


Listenin üst sırasındaki ran seyahatim ülke hakkındaki düşünce ve yargılarımı tamamen değiştirdi. Kesinlikle çok güvenli bir yer. İnsanları sıcak ve güler yüzlü. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince bize gösterdikleri sevecenlikleri bir kat daha artıyor. Seyahat etmeyi sevenler bu ülkeyi listenin ilk sıralarına almalı...

Şehir

İ

İsfahan

Ayşe Meral instagram: @aysemeral

İran’ın üçüncü büyük şehri İsfahan, ‘nısf-ı cihan’, yani ‘cihanın yarısı’ denilen şehir; Şah Abbas’ın şehri diye de belirtiliyor. Şah Abbas 17. yüzyılda şehri köprüler camiler ve saraylarla donatmış. Ordular yer değiştirirken nehir kenarında konakladıkları için ‘Orduların yeri’ anlamında ‘Esfehan’ denilmiş buraya.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Haber içeriğindeki tüm fotoğraflar yazar tarafından çekilmiştir.

162

Şehrin ortasından Zayende nehri geçiyor. Yağışların az olduğu yaz aylarında nehir suyu tarlalara verildiği için köprü altlarından su akmazmış. Biz şanslıydık ki Mayıs ayında gittiğimiz için nehrin sulu halini görebildik.


163


164

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Şehir


Nehrin üzerinde muhteşem güzellikte köprüler mevcut. En ünlüleri Siesopol (Si-O-Seh-Pol) ve Khajoo köprüsü. Her iki köprü de gerçek bir simetri ve harmoni harikası. İsfahan’da köprüler genelde sosyalleşme aracı olarak kullanılıyor. İnsanlar özellikle akşamüstü buraya gelip köprü altında çay, nargile içerek, sohbetler edip, şarkılar söyleyerek güneşin batışını izliyorlar. Nehir kenarlarında toplum polisi denen görevliler bulunuyor, bunlar özellikle kadınların kıyafetlerini kontrol ederek, saçınız açıldıysa ya da kıyafetiniz uygun değilse sizi uyarıyorlar. İsfahan’da görülmesi gereken yerlerden biri de Nakş-ı Cihan Meydanı. 1979 yılında Unesco dünya mirası listesine alınan meydan, Pekin’deki Tiananmen Meydanı’ndan sonra dünyanın 2. büyük meydanı. Meydanda şehrin önemli eserlerinden İmam Cami ve Şeyh Lütfullah Camii yer alıyor. Camilerin içi ve dışı şehrin sembolü haline gelmiş mavi çinilerle kaplı. İran’da her cami değil ama bazı camilere girebilmek için kadınların çador denilen geleneksel giysiyi giymesi şart, çador kapıda alınabiliyor. İran’da Cuma namazı kılınan camiler merkez camileri. Camilerde ezan çok yüksek sesle okunmuyor. İnsanlar ibadetlerini daha rahat yapabilsinler diye, Cuma namazı kılınan her caminin yanında mutlaka bir kapalı çarşı var. Kapalı çarşıda kilimden ipek halıya, gümüşten minyatüre İran’a özgü her şey satılıyor. Nakş-ı Cihan meydanının ortasında büyük bir havuz mevcut. İran’da havuzlar önemli bir yere sahip, etkileyici yapıların önünde mutlaka karşınıza çıkıyor. Meydanda bulunan faytonlar isteyenlere meydanın içinde tur attırıyorlar. Aksam saatlerinde de insanlar meydanın bahçesinde çimler üzerinde oturup evden getirdikleri yiyeceklerini atıştırıp sohbet ediyorlar. Sar Agha Seyed Köyü Şehre 5-6 saat uzaklıkta Sar Agha Seyed köyü bulunuyor. Yolun son 45 kilometresi zorlu geçse de en azından yılın yarısında kapalı olan bu yoldan geçebilmenin memnuniyetini yaşıyoruz. 3100 metreye araç ile çıkıp sonra dar ve patika bir yoldan aşağıya inerek köye ulaşıyoruz. Dağlar arasından geçerek gidilen yolda, Mayıs ayına rağmen karlar var. Günbatımını ve akşam köyü fotoğraflamak amacımız. Medeniyetten çok uzak ve ulaşımı oldukça zor olan bu köye dışarıdan yabancı insan çok gelmediği için köydeki çocukların ve gençlerin ilgi odağı oluyoruz.

165


Köyde Şii Müslümanların oluşturduğu Luriler yaşıyor. Farsça ve Kürtçe karışımı bir dil konuşuyorlar. Geçim kaynakları ise hayvancılık. Dağdan topladıkları otları kurutup, köydeki türbeyi çok sık olmasa da ziyarete gelenlere satıyorlar. Bahçelerinde kendi sebze ve meyvelerini yetiştiriyorlar.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Şehir

Köyü ilginç yapan özellik evlerin kerpiçten üst üste ve sıralı bir şekilde dizilmiş olması. Bir evin damı diğer evin bahçesi oluyor. Her katta ayrı bir detay var. Bir yanda çamaşır seren kadınlar, bir yanda dağdan topladığı otları kurutanlar ve bir yanda da sohbet edenler. Başını nereye çevirsen ayrı bir hayat hikayesi...

166

Amacımız burayı gece ışıklarıyla fotoğraflamak olduğundan evlerdeki ışıkların yanmasını beklemeye başlıyoruz. Havanın kararmasıyla birlikte çok az evin ışığı yanıyor. Sonradan öğreniyoruz ki köyde sadece ilkokul olduğu için ortaokul ve lise çağında çocukları olan aileler kışın İsfahan’da yaşıyor. Mayıs ayında okullar kapanmadığı için de köye henüz gelmemişler. 3000 haneli köy nüfusu kışın 1000 haneye kadar düşüyor. Büyük bir hayal kırıklığı oldu tabi bu bizim için. Misafirperver köylülerin ikram ettiği çayları yudumlayıp böyle enteresan bir köyü görmenin mutluluğu ile dönüş yolumuza geçiyoruz. Sar Agha Seyed, şu ana kadar gördüğüm yerler arasında beni heyecanlandıran ve mutlu eden bir yer oldu. Uzun bir süre listenin en üstünde kalacak gibi de gözüküyor.


167


Mekan

Kısa bir mola için

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Lotti’s, Amsterdam’ın Herengracht kanalı üstünde konumlanan hem kafe, hem bar, hem de mini bir restoran.

168

Günün erken saatlerinden, gecenin geç saatlerine dek hizmet veriyor. Ayrıca, davetleriniz için kiralanabilecek bir de özel bölümü var. Buluşmak, işler arasında bir mola vermek ya da çalışmak için tercih edilebilir bir mekan. Perşembe’den Pazar’a, yerli DJ’lerin seçimlerini dinleme imkanı buluyorsunuz.


Tüm gün hizmet veren mekanda ızgara et, deniz ürünleri, makarna ve özel başlangıçlar tadabilirsiniz. Kahvaltı saati veya geç kahvaltılarınız için zengin bir menü öneriyor. Mekanın bar bölümünde ise kendi tanımları ile Double Dutch kokteyller yudumlayabilirsiniz. Ya da bölgeye özgü biraları...

169


Yeşillikler içinde bir kaçış yeri

Badei

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mekan

Doğanın içinde, büyük ve yemyeşil bir bahçeye sahip mekan, kullanılan doğal malzemeler ile bütünleştiğinde dingin, huzurlu ve şehrin içinde olmasına rağmen şehirliler için bir kaçış yeri.

170


Mekan tasarımını Domino Tasarım ve Uygulama ekibinin gerçekleştirdiği, taş duvarların seramik panolara, Alaçatı kapılarının brüt betona dengeli bir şekilde karıştığı bu mekan, bir ocakbaşı olarak kurgulandı.

171


Mekan

Mekanın danışmanlığını yapan Domino firması, tasarım ve uygulamayı da üstlendi. İşe mekanı tamamen soyarak başlayan ekibin dekorasyon tercihi, brüt malzemelerin el işçiliği ile birleştiği yalın bir ifadenin korunduğu bir yaklaşım oldu. Masif, doğal taş, seramik ve metal gibi doğal malzemelerin titiz bir yaklaşımla bir arada kullanımı ferahlatıcı, göz yormayan ve etkileyici bir tasarımı beraberinde getiriyor.

Temmuz - Ağustos 2016 #58

Asma bitkisi ile yer yer yumuşatılan ve yeşili içeriye taşıyan tasarım yaklaşımı, duvarları birer sunum panosu gibi kullanmayı öneriyor. Koridor boyunca Alaçatı’nın nadide özel kapılarının bir tablo gibi karşımıza çıkması da bundan olsa gerek.

172


173


Temmuz - Ağustos 2016 #58

Mekan

Ahşap Uygulamalar: Woodea Aydınlatma: Elif Aydınlatma, Lacivert Aydınlatma Seramik Uygulamaları: Neoceramic Endüstriyel Mutfak: Domino Mutfak Ses Sistemi: CD Bank Peyzaj: Burçiçek

174

Üst katta özel toplantılar için oluşturulmuş odanın dekorasyonu da aynı tasarım dilinden yani sade ve yalın olarak devam ediyor. Tasarım ve uygulama projesinin iki ay gibi kısa bir sürede bittiği mekanın şimdiden müdavimleri oluşmuş durumda.


175


Dekorasyon Otel

Amsterdam’ın tarih kokan sokakları arasında konumlanan benzersiz bir misafirperverlik örneği; Hôtel Droog. Kafede bir şeyler içtiğiniz, mağazadan alışveriş yaptığınız, kütüphanede çalıştığınız, sergi alanında ‘yeni’yi keşfettiğiniz, bahçede temiz havayı içinize çektiğiniz bir mola için yolunuzu bu taraflara düşürmeniz şart. Temmuz - Ağustos 2016 #58

Fotoğraf: Thijs Wolzak

176

Masalsı bir kurgu: Hôtel Droog


Otel kavramını dönüştürmek üzere yenilikçi bir bakış açısı ortaya koyan bu mekan; ürün tasarımı, sergileri, dersleri tek çatı altında topluyor. Amsterdam’ın kalbinde konumlanan, 17. yüzyıldan kalma bir binanın içinde 700 metrekare alana yayılan otelin sergi alanı, yemek salonu, masalsı bahçesi, Spa’sı da detaylarını keşfetmek isteyeceğiniz türden.

Otelin tek bir yatak odası var. En üst katta konumlanan bu oda, şehir merkezinde ancak sessiz bir ortam sunmayı başarıyor. Kendi mutfağı, yaşam alanı ile bir çatı katından Amsterdam’ı seyretmenize imkan sunuyor. Yaklaşık on kişiye uygun bir buluşma mekanı da olabilen bu oda, sizi evinizde hissettirmek için hazır.

Otelin altındaki ‘‘Droog Store’’ yaratıcı tasarımcıların ürünlerine ev sahipliği yapıyor. Aralarında, sahip olmayı arzu edeceğiniz onlarca ürün çıkacaktır. Ayrıca birçok tekstil ürünü de mağaza raflarında dikkatleri üstüne çekiyor.

177


MOBİ

No TWO DESIGN

YILMAZLAR BANYO MERKEZİ

DOMİNO MUTFAK

Yalova Yolu 14.Km

Cumhuriyet Mah. Gazi Cad. No: 2

Yeni Yalova Yolu No:456

Altınova Mah. Çağlar San. Sit. Keskin Sok.

Sadıkoğlu Sit. A Blok/A

T: 0224 211 12 73

No: 3 Küçükbalıklı / Bursa

T: 0224 451 02 24

www.banyomerkezi.com.tr

T: 0224 215 77 24

Sanayi Cad. No: 4 T: 0 224 267 06 48 www.mobi.com.tr

SAFA MOBİLYA

MIELE F.S Mehmet Mah.

ASPENDOS CONCEPT

Sanayi Cad. No:624

İzmir Yolu 7.Km.

Osmangazi / Bursa

No: 276/A

T: 0224 224 09 09

Nilüfer / Bursa

www.miele.com.tr OSSA

T: 0 224 451 88 10 www.persan.com.tr

İzmir Yolu No: 166

İzmir Yolu, No: 178 D:1 Nilüfer, Bursa

ADA KOLTUK

T:0224 443 09 90

Ertuğrul Gazi Cad. No:53

www.safamobilya.com

İnegöl / Bursa T: 0224 444 4 395

WOODEA STUDİO

T: 0224 351 45 58

BY KEPİ

www.woodea-studio.com

www.bykepi.com

Nilüfer / Bursa T: 0224 453 40 00

Üçevler Mah. Ahıska Cad. No: 213/A

DENİZ AVİZE

www.ossadesign.com.tr

Nilüfer / Bursa

İzmir Yolu üzeri 7. Km.

T: 0224 271 89 59

Beşevler Metro İstasyonu Yanı

www.isikevi.com

T: 0224 452 83 43

Balat Mah. Sanayi Cad.(Mudanya Bulvarı)

www.denizavize.com

54.Sok. Office 4200 İŞ Merkezi No:47 Nilüfer / Bursa

SACHA

T:0224 452 10 13

Kükürtlü Mah. Oulu Cad.

GSM:0542 243 89 14

Aka Plaza No:1

www.aydinlarzemin.com

T: 0224 233 59 79 www.sacha.com.tr

BEYAZ TEPE Mudanya Yolu Sanayi Cad. No: 132 Osmangazi / Bursa

ZETT

T: 0224 249 06 61

Barış Mah. İzmirYolu Cad. No:178

www.beyaztepe.com.tr

T: 0224 247 58 88 www.zettbursa.com

EMİN IŞIK / IŞIK KAPLAMA Üçevler Sanayi Sit. 80. Blok 18. Cad. No: 37 T: 0224 443 44 95

ATÖLYE TRİO Veysel Karani Mah. Veda Sok. No:4 Osmangazi, Bursa T:0224 453 60 70 / 0212 280 89 78 www.atolyetrio.com

BÜROTIME Odunluk Mah. Lefkoşe Cad. Eker İş Merkezi 6/C Nilüfer, Bursa T:0224 443 20 55

STONEWRAP

www.burotime.com

ATLANTİS MÜH VE İNŞ AŞ KAOS TASARIM

Oylum Apt. No.66 D.4

Odunluk Mah. Lefkoşe Cad.

MASSİVE PARKE

Ümraniye – İstanbul

Eker İş Merkezi No: 19/B B Blok

Mudanya Yolu Sanayi Cad. No:334

T: 0216 527 03 93

Nilüfer,Bursa

Bağlarbaşı / Bursa

www.stonewrap.com

www.tasarimkaos.com

T: 0224 245 65 70 www.massive.com.tr

Temmuz - Ağustos 2016 #58

BERK MEKANİK

178

Uluyol Kıbrıs Şehitleri Cad Şevki İpekten Plaza No: 28 /8

Çetinkaya Sit. No: 1-2

Osmangazi / Bursa

T: 0224 247 88 84

T: 0224 252 06 66

www.berkmekanik.com.tr

www.polatticaret.com.tr

Eski Mudanya Yolu, Tebedebrent Mevkii,

Yunuseli Mah. Yenice Sok. No: 10 Osmangazi / Bursa T: 0224 248 67 75 www.muta.com.tr

FEYZ HALI T: 0535 598 87 14 feyzist@gmail.com

SER MEFRUŞAT www.sermefrusat.com.tr

LETA SANDALYE www.letasandalye.com

LİMAZZİ Laleli Çavuş Mah. Cezaevi Cad. No: 37/A Nilüfer/Bursa www.limazzi.com

BETEK www.betek.com.tr

DEKO MOBİLYA POLAT TİCARET

İhsaniye Mah. Tuna Cad.

VİSUS MERMER

MUTA COLLECTİON

T: 0224 413 88 11

Tatlısu Mah Turgut Özal Bulv.

www.isikkaplama.com

www.adaavangarde.com

Millet Mah. Veli Sok. 3 Yıldırım / Bursa

IŞIK EVİ

AYDINLAR PARKE

Fihrist

www.dominosogutma.com

www.no-two.com.tr

LODA MOBİLYA

Arabayatağı Mah. Ankara Asfaltı

www.loda.com.tr

No:319 Osmangazi / Bursa T: 0224 366 17 44

DESAY YAPI & DORTEK

www.dekomobilya.com

Alaaddin Bey Mah. İzmir Yolu Cad. No: 277/4 Nilüfer / Bursa

CEREN’S HAPPY HOME

T: 0224 441 01 11

Ahmet Yesevi Mah. Sapanca Sok.

www.desay.com.tr

Turkuaz Plus Çarşı B -19

SOHO KITCHEN STUDIO

Balat/BURSA

Ertuğrul Mah. Uğur Mumcu Bul.

KUARTZ YAPI

Bademli / Bursa

Kumova Kuzey Residence No:19

Alaaddin Bey Mah. Alaaddin Bey Cad.

T: 0224 549 07 02

Nilüfer / Bursa

No: 12/1 Nilüfer/Bursa

VM MEDİCAL PARK

www.visusmadencilik.com

T: 0224 404 00 66

T: 0543 774 39 99

vmmedicalpark.com

Sarı Cad. No: 38

www.cerenshappyhome.com


179


180

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2016 #58

Dekorasyon Otel


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.