Anadolu Günlük - Sayı 73

Page 1

Mezhepsiz kuşatmayı kır! 15 Temmuz’dan sonra küresel iktidarların büyük projesi FETÖ ellerinde patlayınca Türkiye için daha tehlikeli bir projeyi ön plana çıkardılar: Mezhepsiz kuşatma!

FETÖ’NÜN YERİNE... Dünyadaki küfür odaklarının korktuğu tek gerçeğin İslam olduğu muhakkak. Osmanlı’dan sonra tek istenilen ise aziz İslam’ın tasfiyesi. Bu tasfiyede miadını doldurmuş Kemalizm’in iş yapamayacağını anlayan küresel

iktidarlar yeni yöntemlere başvuruyor. 15 Temmuz’a kadar en büyük projeleri FETÖ’ydü. FETÖ ellerinde patlayınca Anadolu için daha tehlikeli projeyi öne sürdüler: Mezhepsiz kuşatma! Biz ise İslâm’a muraduna uygun şekilde sahip çıkmalıyız.

BÜYÜK SAVRULMA! Gazetemiz yazarı Nevzat Şipleme mezhepsiz kuşatmayı kaleme aldı. Sağlam bir istiklâl ve istikbâl mücadelesinin ancak Ehl-i Sünnet inancı ve ahlâkına sıkı sıkıya bağlılıkla gerçekleşebileceğini söyleyen yazar son za-

manlarda özellikle önü açılan mealcilik, mezhepsizlik, kültürel-seküler müslümanlık gibi savrulmuş anlayışların tehlikesine dikkat çekti. Öte yandan Şipleme, hükümetin de bu tür anlayışlara karşı savunmasız olduğunu vurguladı. 6’da

73. Sayı

www.anadolugunluk.com

29 Kasım - 5 Aralık 2016

15 Temmuz’un

50 Kr

TAARRUZ

Esed’in, Fırat Kalkanı Harekâtı çerçevesinde El-Bab Operasyonunu yöneten TSK birliğine hava saldırısı düzenlemesi, AP’nin müzakereleri askıya alma tavsiye kararıyla alenen ekonomimize saldırısı, 15 Temmuz’da başarılamayanı gerçekleştirmeye yönelik kozlar olarak yorumlanıyor.

ANADOLU REİS’İN YANINDA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı’ya karşı sert ve cesur çıkışı devam ediyor. Anadolu halkı ise tereddütsüz Erdoğan’ın yanında. 15 Temmuz sonrası Türkiye’ye açılmış soğuk savaş ise tüm hızıyla devam ediyor. Avrupa, ekonomik saldırılara devam ederken, Esed, TSK’ya hava saldırısı düzenliyor. Dünya medyasında ise Türkiye’ye karşı kara propaganda yapılmaya çalışılıyor. Can Dündar gibi isimler dünya medyasına “Türkiye cehennem” mesajları veriyor. Anadolu ise 15 Temmuz’dan bu yana dimdik ayakta, vatanı için gerekeni yapmaya hazır!

300 AİLEYE DİKKAT EDİN

BUNLAR TESADÜF DEĞİL

15 Temmuz sonrası Türkiye üzerinde oynanan oyunların baskısı her geçen gün artıyor. Anadolu ise bu baskılara karşı hazır durumda. AP, verdiği AB müzakerelerinin dondurulması tavsiyesi kararı ile Türkiye ekonomisine büyük bir saldırı gerçekleştirdi. Türkiye’yi sömüren sözde üst tabaka 300 aileye müdahale edilmedikçe, Gezi’de, 17/25 Aralık’ta olduğu gibi şimdide, Türkiye ekonomisini bozmak, bozgunculukla sömürüye devam etmek niyetinde. Öte yandan 15 Temmuz’dan sonra 10 gün içinde 10 milyar doları bozduran Anadolu halkı tekrar dolar bozdurmaya başladı.

Esed’in saldırı, Rus uçaklarının düşürüldüğü tarihin yıl dönümüne denk gelmesi tesadüf değil. Esed’in, TSK’ya saldırısı Türk-Rus ilişkilerinin tekrar zedelenmesi için yaptığı şeklinde yorumlanıyor. Türkiye’nin terör örgütleri PKK/ PYD ve DEAŞ’e yönelik başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında devam eden El Bab Operasyonunu yöneten Türk askeri birliklerine 24 Kasım’da saldırı gerçekleşmişti. Genelkurmay Başkanlığı, 3 askerin şehit olduğu, 10 askerin de yaralandığı saldırının Esed rejimi tarafından yapıldığını duyurmuştu. 5-8’de

Güden taburcu! Geçirdiği beyin kanaması nedeniyle kaldırıldığı hastanede tedavi gören gazetemiz Yayın Koordinatörü Mustafa Güden taburcu oldu. Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başarılı bir ameliyat geçiren Güden, hastanedeki tedavi sürecinin ardından evine geçti. Güden, enfeksiyon riski nedeniyle bir süre daha ziyaretçi kabul edemeyecek. Anadolu Günlük ailesi olarak arkadaşımız Mustafa Güden’e geçmiş olsun dileklerimizi iletir, kendisine ailesi ve sevenleriyle birlikte sağlıklı ve uzun ömürler dileriz.

Flynn çark etmiş! Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapacak olan Mike Flynn’in, 15 Temmuz gecesi yaptığı skandal konuşma ortaya çıktı! Erdoğan yönetiminin Türkiye’yi İslamcılığa kaydırdığını söyleyip darbeyi destekleyen ifadeler kullanan Flynn aynı zamanda Türk ordusuna mensup bir arkadaşıyla da irtibat halinde olduğunu belirtti. 4’te

Kamplar doldu Musul’daki çatışmalardan kaçan sivillere yönelik kurulan kamplar doldu. Kamp Sorumlusu Rızgar Ubeyd, her gün yaklaşık bin sığınmacının kamplara sevk edildiğini söylüyor. 8’de


2 DURMUŞ ALİ ÖZBEK

YEREL REKTÖR

B

u yazımı rektörlük atamaları üzerine yazmak istedim. OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile rektörlük seçimlerinin kaldırılmasının ardından 19 üniversitede rektör olmak isteyenler adaylar, ‘Rektör Adayı Bilgi Formu’ nu doldurarak, akademik özgeçmişleri ve yayın listesiyle YÖK’e başvuracaklarına dair haberler 21 Kasım 2016 günü medyada yer aldı. Aynı gün; YÖK’ten yapılan açıklamada Ağrı İbrahim Çeçen, Ardahan, Artvin Çoruh, Bartın, Batman, Bitlis Eren, Çankırı Karatekin, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, İzmir Bakırçay, İzmir Demokrasi, Karamanoğlu Mehmetbey, Kırklareli, Kilis 7 Aralık, Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Osmaniye Korkut Ata, Siirt ve Yalova üniversitelerine rektör ataması yapılacağını duyuruldu. Şimdi aday olan profesörler tabi müracaatlarını yapacaklar ve atamalarını bekleyecekler. Yeni rektör ataması yapılacak üniversitelerden bir tanesi de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’dir. Yeni atanacak rektörlerden vatandaşın da elbet beklentileri olacak. Ataması yapılacak rektör, yalnızca görev yapacağı üniversitenin değil, o üniversitenin bulunduğu kentin de en önemli karakterlerinden biri olduğunu en baştan özümsemesi gerekir. Onun için başta bunu gerçekleştirecek rektör yerli bir rektör olmasının çok daha önemli olduğu / olacağı kanaatindeyim. Yukarıda rektör ataması yapılacak üniversiteleri incelediğimizde çoğunluğun taşra tabir edilen üniversiteler olduğunu görmekteyiz. Bu üniversitelerin rektörleri, yerel rektör ataması şeklinde gerçekleşirse üniversitesini üniversite ruhuna uygun bilimsel bir duruş sergileme konusunda daha titiz çalışma sergileyerek evrensel kriterlere uygun yıldızı parlayan bir üniversite olmanın peşine düşeceği inancını taşımaktayım. Türkiye’de her konuda değişim rüzgârları esmektedir. Üniversiteye de yerel rektör atanması yönünde yeni

bir değişim yapılması uygun olmaz mı? Atanan yerel bir rektör hantal, tembel, yeteneksiz ve verimsiz kişiye asla taviz vermeyeceğini, bilim yuvası olması gereken üniversitesini evrensel bir boyutta idari, akademik ve mali yetkilerini kullanarak yöneteceğini düşünmekteyim. Yerel bir rektör hiçbir yayını, çalışması olmayan kişiyi profesör olarak atayabileceğini asla düşüneceğini sanmıyorum. Çünkü yerel bir rektör; yerel etki altında kalabileceğini de hesap etmek zorunluluğunu hisseder. ‘Benim adamım, senin adamın’ keyfiyetinden uzak kalır. Yerel bir rektör; yerelin sorunlarını üniversite olarak yerel kaynaklarla çözme yolunda büyük çaba sarf eder. Kısacası yerel bir rektör; ‘el elin eşeğini türkü çağırarak’ sözünden uzak tutmasını bilir. Yükselmenin yolunun çalışma, bilim, emek ve başarıya dönük kesin kurallarını uygular, uygulatır. Rektörü olduğu üniversitesini kendi varlığı olarak yorumlar. Yerel bir rektör; yerel yönetimlerle, yerel basınla, yerel sanayi ve ticaret odalarıyla işbirliğini sürdürürken sorunlara çare üretmekte, yenilikler getirmekte hep öncü olacağını ilke edinir. Yerel kaynakları en iyi bildiğinden bilimselliğe giden yolda yerel etkileri bertaraf etmesini bilir. Bilimsel bilgi üretebilme koşullarını yerelden yola çıkmış olarak hazırlayıp evrenselliğe ulaştırma yönünde adımlar atar. Özellikle Karaman Bölgesi’nin yetiştirdiği profesörlerin birçoğunun bu yetenek ve kabiliyette uygun olduğu düşüncesini taşımaktayım. Rektörlük atamaları için profesörlerimizin 28.11.2016 Pazartesi günü mesai saati bitimine kadar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na başvuruda bulunmaları gerekiyor. Özellikle yöremizden yetişmiş profesörlerimizin Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi rektörlüğü adaylığı için müracaat etmeleri yöre insanımız için çok önemli bir karar olacaktır.

PKK’ya silah!

ABD’nin, El Bab’ın Türkiye’den önce PKK/PYD’nin eline geçmesi için Münbiç’e 60 TIR silah ve mühimmat gönderdiği iddia edildi. ABD, PYD eliyle Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı koridor, Fırat Kalkanı ile rafa kalkınca, koridoru aşağıdan El Bab üzerinden kurmak için faaliyetlerini hızlandırdı. Münbiç ile Afrin’i birleştirmek amacıyla tek yolu El Bab’ı almak için PYD/PKK’nın hazırlıklarını hızlandırdığı öğrenildi. Aydınlık gazetesinden yer alan habere göre; ABD’nin de PYD kontrolündeki Münbiç’e bir günde 60 TIR silah ve mühimmat gönderdiği tespit edildi. Bölgeden DAEŞ ve PYD’yi temizleyerek El Bab’ı kontrol altına almak isteyen TSK da alan kontrolünü adım adım genişletiyor. DAEŞ RAKKA’YA PYD EL BAB’A IŞİD El Bab’dan yavaş yavaş Rakka’ya doğru çekilirken ABD, PKK/PYD’nin El Bab’ı kontrol altına alması için desteğini artırdı. ABD, El Bab’ın Türkiye’den önce PKK/PYD’nin eline geçmesi için çalışıyor. Güvenlik kay-

naklarından edinilen bilgilere göre, PKK/PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekileceğini açıklayan ABD tam tersini yapıyor. Fırat’ın doğusundan özellikle de Kamışlı’dan Münbiç’e nüfus kaydıran ABD, PKK/ PYD’nin belirlediği isimlerin Münbiç’e yerleşmesini sağlıyor. İZİN VERMEYECEĞİZ Güvenlik güçleri ABD’nin Münbiç ile Afrin’i birleştirme çabalarının arttığını kaydederek şunları söyledi: Bu operasyonun arkasında doğrudan ABD var. PKK/PYD’nin tüm hareketlerini ABD yönlendiriyor. ABD bir taraftan PKK/ PYD kontrolündeki Afrin böl-

gesindeki kuvvetleri El Bab’a yönlendirirken diğer taraftan Münbiç’teki PKK/PYD’lileri El Bab’a sevk etmiş durumda. Her türlü silah ve mühimmat desteğini de esirgemiyor. Bu çerçevede iki gün önce Münbiç’e 60 TIR yardım gönderdi. Bir günde gönderilen 60 TIR’da silah ve mühimmat da olduğu biliniyor. ABD, koridor için faaliyetlerini yoğunlaştırdı. PKK/PYD’nin El Bab’ı ele geçirmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan güvenlik kaynakları amaçlarının en kısa sürede El Bab’a girmek ve kontrolü sağlamak olduğunu belirttiler.

16’sı gözaltında Ray çetesi çöktü %31 artış oldu Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada FETÖ/PDY yapılanmasıyla bağlantısı olduğu değerlendirilen akademisyenler tespit edildi. Bu operasyon kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen Selçuk Üniversitesi ile Necmettin Erbakan Üniversitesinde akademisyen olduğu belirtilen 23 kişiden 16’sı gözaltına alındı. Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, emniyete götürüldü. Operasyon kapsamında 24 akademisyenin de ifadesine başvurulacağı öğrenildi.

Merkez Meram ilçesi Kaşınhanı Mahallesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’na (TCDD) ait kullanılmayan ray parçalarının çalındığı bilgisini alan emniyet güçleri çalışma başlattı. Kepçe operatörü kılığına giren komiser yardımcısı, bölgede şüphelilerin gelmesini bekledi. Bir süre sonra 42 PJ 704 plakalı minibüsün olay yerine geldiğini fark eden komiser yardımcısının uyarısıyla, yakında bekleyen ekipler harekete geçti ve araçtaki Hurşit E, Ali K, Adem E, Mehmet D. ile Ahmet G, kısa süren kovalamaca sonrasında yakalandı.

2016 yılı Ekim ayı itibariyle Konya ilinde toplam konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %31 ve bir önceki aya göre %22,7 oranında artarak 3433 adet oldu. Konya ili 3433 konut satışı ile Türkiye genelindeki toplam konut satışlarından %2,6’lık pay alarak 6’ncı sırada yer aldı. Aynı zamanda Konya’da 2363 konut el değiştirdi. Türkiye genelinde ise konut satışları 2016 Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %25,1 oranında artarak 130 274 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 21 094 konut satışı ve %16,2 ile en yüksek paya sahip oldu.


3

İ

slam coğrafyasına, Müslümanların yükselmelerini engellemek, İslam dünyasının birleşmesini önlemek, Kudüs’ü yeniden ele geçirebilmek gibi amaçlarla, Vatikan’ın önderliğinde yapılan saldırılar bütününe Haçlı Seferleri adını vermekteyiz. Bu tanımlamadan yola çıkacak olursak, klasik bir tarihçi edasıyla olaylara yaklaştıklarından dokuz-on tane ki onlarda sayısına karar verememişler ve seferlerin XI-XIII. yy. arasında gerçekleştiklerini söylemektedirler. Peki ya tanımımıza göre bugün ve bugüne kadar yaşanan olaylara ne seferleri diyeceğiz? “Aşağılık bir devrin propagandasına göre ayarlanmış bir tarih yerine, gerçek bir tarih ilmi ve tarih felsefesi ortaya konulmadıkça, günün ruhi ve sosyal meselelerine gerçekçi bir yaklaşım mümkün değildir.”(Bütün Fikrin Gerekliliği s.24) İbda külliyatını örgüleştiren Salih Mirzabeyoğlu’nun bu sözlerinden hareketle belli başlı çıkarımlarda bulunacağız. Bu seferlerin taktik değiştirerek tersinden devam ettiğinin farkına varmak çok da zor olmasa gerek. Çünkü Anadolu üzerinden yapılan seferler de Ortadoğu’daki toprak bütünlüğü sağlanamadığından ve kim ne derse desin burasının İslam coğrafyası olmasına binaen bu seferlerin başarıya ulaşması

Tartışmayız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Lozan’da da 3 milyon kilometrekarede bir yerler tırmıklandı, 780 bin kilometrekareye düştük. Hâlâ başarılı çıktık diyorsunuz.” sözlerine Yunanistan Başbakanı Çipras’tan cevap geldi. Partisi Syriza’nın milletvekillerine konuşan Çipras, “Kimsenin Lozan Anlaşması’ndan şüphe duymadığını Türkiye’nin anlaması lazım. İkili ilişkimizin temelini oluşturan bağlayıcı metinleri sorgulamaya niyetim yok” dedi. Çipras, “Türkiye, ihtiyatlılık ve anlayış yolunu izlese herkes için daha iyi olur” dedi.

pek mümkün değildi. Zamanın Müslümanları buna izin vermez sonuç olarak da vermediler. Onlar da Anadolu üzerinden sahip olamadıklarına, denizler üzerinden sahip olabileceklerini düşündüler ve bu girişimleri de sonuçsuz kaldı. Geriye yapılacak tek şey toprak bütünlüğünün sağlanması idi. Yani tersinden düşünce sistemi. 1830 Cezayir, 1881 Tunus’un Fransa, 1882 Mısır’ın İngiltere, 1912 Libya’nın İtalya tarafından ele geçirilmesi ile bir mesaj verilmiştir. Anadolu’dan geçerken hırpalanmak ve ordularının yarısının imha edilmesi yerine Kuzey Afrika ülkelerinden geçerek hem sömürge elde etmiş hem de bir bütün halinde topyekûn savaş değil, parça parça, millet millet daha fazla cepheden saldırarak Anadolu’yu hırpalamıştır. Hırpalamak ne kelime; hallaç pamuğuna çevirmediler mi? I. ve II. Dünya Savaşlarında İslam ülkeleri ile bağlarımızı coğrafya ve yönetim biçimleriyle tamamen koparanlar dünyanın gelmiş geçmiş en büyük

terörist devletini bizler içinde kutsal olan Kudüs’ün yanı başına kurarak Kudüs’ü yeniden ele geçirme niyetini bir an olsun akıllarından çıkarmamış ve hazırlıkları, politikaları hep bu yönde olmuştur. Bitti mi tabi ki de hayır. Arap Baharı diye adlandırılan peşi sıra gelen olayların gerçekten Arap halklarının düzenlediğini düşünüyor olamazsınız. Tunus da Muhammed Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan, Mısır, Libya, Ürdün, Yemen ve birçok ülkede arka arkaya devam eden olaylar şiddetini Suriye’de önü alınamaz bir hal almış, hemen yanı başımıza kadar getirmiştir. 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü ile amaçlananları bu olaylarla bağdaştırmak çok da güç olmasa gerek. Yapılan girişimler, bizim kurmaya çalıştığımız birliği, parçalanmış İslam coğrafyasını daha ne kadar böleriz düşüncesinde değerlendirilebilir. Yaşanan Arap Baharı da bunun bir parçasıdır. Bugün İslam coğrafyasında akan kanın birçok sebebi olmasına rağmen

Öldürülüyorlar Kendileri bilir 2012’de Müslümanlar ile Budistler arasında şiddetli çatışmaların başladığı Myanmar’daki olaylar son günlerde tekrar gündeme geldi. Bölgede iki askerin öldürülmesinden sonra tansiyon yeniden yükselirken, Müslümanlara yönelik baskılar şiddete dönüşmeye başladı. Arakan eyaleti ile Bangladeş sınırında meydana gelen son olaylarda çok sayıda Müslüman canlı canlı yakılarak öldürüldü. Gerçekleşen son saldırılarda en az 9 kişi yakılarak öldürüldü. 90 kişinin de kaçırıldığı belirtiliyor. Ayrıca 3 köy ve 1250 binanın yakıldığı bildirildi.

Putin, Batı dünyası ve ABD’nin Rusya’ya yönelik aldığı ekonomik yaptırım kararlarına cevap verdi. Putin, yaptığı basın açıklamasında, ABD ve Batı dünyasının Rusya’ya yönelik uyguladığı ve son olarak Haziran ayında genişletilen yaptırımları yorumlarken, “Bu yaptırımlar tabi ki hoş şeyler değil. Ülkeler arasında gerginlik yaratır. Ancak Batı’nın uyguladığı yaptırımları ‘biz mutlaka kaldırtacağız’ gibi bir hedef koymadık önümüze. Bu onların bileceği iş. Ama iki taraf için de zararlı bunlar. Biz herkesle normal ilişkiler kurmak isteriz” dedi.

ön önemli sebeplerinden biri olan Suriye ve Irak ve diğerleri gibi ki akan kanın müsebbipleri Suriye’de Nusayriler, Irak’ta ise çoğunluğunu İranlıların oluşturduğu Şiilerdir. Yani coğrafyanın geneline bakacak olursak kangrenli parmağı bulacağız. Bunlar tarihteki rollerini terk etmeyerek vazifelerini yapmaya devam ediyorlar. Tarihten çıkarımlarda bulunmaz isek tekerrürü kaçınılmazdır ve bugün bu haldeyiz. Buna dayanarak XI-XIII. yy. arasında gerçekleşmiş olan Haçlı seferlerinde de görüldüğü üzere Haçlılarla ittifak ederek bizlere hainlik yapan Fatımi, Nusayri, Nizari, İsmaili çeteler, yani yoldan çıkmış Şii fırkalarıdır. Anadolu’dan geçmeye çalışan Haçlılar, Anadolu Selçuklu Sultanları tarafından Anadolu’ya gömülmüştür. Kudüs’ü zapt etmeye çalışanlar ise, Selahaddin Eyyubi tarafından mağlup edilmişlerdir. Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü Haçlıların elinden almadan önce işbirlikçi Şii çetelerin üzerine gitmiştir. Her şey çok açık

ve bu açıklığın en net görüntüsü ise Kılıç Arslan’ı Danişmend Gazi’yi Selahaddin’i beklemek değil bizzat onlar olmaktır!.. Sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Yazıyı klavyeye alırken birtakım fikirsizliklere maruz kaldım. Vay efendim Haçlı Seferlerinin tanımında uzlaşılamamış, ekonomik sebepler daha ağır basmaktaymış Papa’nın emelleri bu yöndeymiş. Adam utanmasa “Kötü mü oldu bu seferler? Doğudan aldıkları bilimle bugünleri inşaa ettiler, hayatımız kolaylaştı” diyecek. Batıyı dinleyince batılı gibi düşünerek onlara hak verecek derecede basiretsiz, onlardan görünmeye çekinmeyecek kadar (nesiz?) “Tarihçi’ciklerimiz” varmış bizim. Ne demiştik? Aşağılık bir devrin propagandasına kılıf olarak yazılan tarih ve bunu yazan tarihçiler batıyı dinleyince, onların bize değil de tabi burada bizden kastım İslam coğrafyasıdır, bizim onlara işgal ettikleri bu topraklarda iyi davranmadığımızı iddia edecek derecede berduşlaşmışlardır. Batılı düşünce tarzını iyice benimsemiş bu efendilere fırsat verseniz sadece tarihi ve kendilerini değil bizleri de batıya pazarlama öngörüsündedirler. Tabi biz buna izin vermeyeceğiz. Lamı cimi yok bunun, bu seferler İslamiyet üzerine yapılmış, yapılmaya devam etmektedir ve edecektir.

Yangını Filistin söndürecek İsrail’de Kudüs dahil 13 noktada çıkan orman yangını kontrolden çıktı. Binlerce İsrailli yaşadıkları yerden tahliye edilirken İsrail’in uluslararası toplumdan yardım çağrısına karşılık veren Türkiye büyük bir yangın söndürme uçağını bölgeye gönderirken Filistin’den de çağrıya olumlu yanıt geldi. Filistin Sivil Savunma İdaresi, İsrail yönetiminin, ülkede çıkan yangınların söndürülmesi için yaptığı yardım talebine olumlu karşılık verildiğini duyurdu. Sivil Savunma İdaresi tarafından yapılan yazılı açıklamada, ekiplerin yardım için harekete geçmeye hazır olduğu be-

lirtildi ancak İsrail’in talebinin ayrıntılarıyla ilgili bilgi verilmedi. Başbakanlık Sözcüsü Ofir Gendelman, daha önce Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, İsrail genelinde çıkan yangınları söndürme çalışmalarına katkıda bulunmak için büyük bir yangın söndürme uçağı göndermeyi teklif ettiğini, kendilerinin de bunu kabul ettiğini belirtmişti. İsrail’de salı günü Kudüs dahil 13 noktada çıkan yangınlar, rüzgarında etkisiyle yayılmıştı. Yangınların çıkış sebebi bilinmezken, İsrail basınındaki bazı haberlerde “kundaklama” şüphesi olduğu öne sürülmüştü.


4

Flynn çark etmiş KERİM BOZDAĞ

SAVAŞ DEVAM EDIYOR

G

uantanamo’da olanları gözlerinizin önüne getirin bir an! Dünyanın her tarafından terörist etiketi ile damgalanan Müslümanlar, turuncu elbiseler içerisinde elleri ayakları zincirlenmiş bir vaziyette ve başlarına çuval geçirilmiş olarak teşhir edilmişti. Amerika’nın Küba yakınlarındaki askerî üssünde yaşananları aklımızda tutmaya devam ederken, Ebu Gureyp Cezaevindeki işkence sahnelerini hatırlayalım. Amerikan askerlerinin yaptığı işkencelerle insanlığın hafızasına kazıdığı görüntüler... IŞİD militanlarının sahneledikleriyle örtüşüyor değil mi? Şimdi de Burma Myanmar’da diri diri yakılarak öldürülen Müslümanları düşünelim!.. Gördüğümüz vahşet, insanlık tarihi itibarıyla misilsiz boyutlarda ve bu zulüm oradaki Müslümanlara tatbik ediliyor. Bizler ise ne yapacağını bilmeyen çaresiz insanlar gibi çırpınıp duruyoruz. Neden? Çünkü elimizden bir şey gelmiyor da ondan!.. İşte burası meselenin en can alıcı yeridir. İşin hakikati, savaş her yerde kesintisiz devam ediyor. Ama bizler farkında olmadan adına “çaresizlik” denen alanlara düşmanlarımız tarafından hapsediliyoruz. Kendi etrafımızda onlar tarafından örülen duvar bir müddet sonra içinden çıkamayacağımız bir hapishaneye dönüşüyor. Ve bu hapishanede esir olan bizler düşmanlarımızın sergiledikleri oyun neticesi mahkum oluyoruz!.. Başta söylemiştik savaş her yerde kesintisiz devam ediyor... Savaş devam ediyorsa bunun tarafları olmalı değil mi? Savaşanların kendilerini nihai noktada zafere ulaştıracak bir stratejileri olmalı. Bize savaş açan haçlı sürüleri ABD öncülüğünde planlanmış bir stratejinin gereğini yapıyor ve her koldan bütün yönleriyle saldırıyor… Hedef TÜRKİYE... Hedefin neden Türkiye olduğunu anlamak için fazla derinlere dalıp oradan buradan delil aramaya gerek yok…

Bütün denemelerde sonra son çare olarak başvurdukları 15 Temmuz saldırısına bakmak kâfi... Darbe halkın destansı direnişi ile başarısızlıkla sonuçlanınca nasıl sus/pus oldular!.. Tabir caizse “dut yemiş bülbül”e döndüler. Ama hala üzerlerindeki şoku atlatmış değiller... Senelerdir devam eden Suriye savaşının süresinin uzamasının nedeni Türkiye yönetimini ele geçiremediklerindendir. Körfez savaşı esnasında, Felluce’de, Amerika’nın canına ot tıkayanların yazdığı destan hala kayıtlara girmedi. O yüzden ABD kendini İran ve PKK’ye yasladı. Direnen İslam’ın kalelerini fethetmek için onların aradaki bağlantılarını yok etmek gerek. Müslümanlar ve İslam ancak böyle bir yöntem ile imha edilebilir. Orada burada her yerde İslam âleminin ayağa kalkmasını ve direnmesini sağlayacak merkezi gücün adresi Türkiye... Yiğidin düştüğü yerden kalkması kâfir soyunun sonunun gelmesi demek... Bu gerçek kavrandıkça kimin hangi safta yer aldığı daha da iyi anlaşılacak... Myanmar’da akan bizim bünyemizin kanıdır!.. Guantanamo’da esir edilen biziz!.. Ebu Gueyp Cezaevinde işkence gören, Halep’te vurulan biziz!... Biz ki iki milyarlık İslam âlemine baş olmuşuz. Bütün olanlar, o başı gövdeden koparıp bir kenara atma, hatta yok etme mücadelesidir. O yüzden Myanmar’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganitan’da, Filistin’de, Mısır’da... Bütün dünyada olanlara/ yapılanlara karşı bir savaş veriyorsak Türkiye mevziisini tahkim ederek düşman hedeflerine yönelmeliyiz. Devam eden savaşın dışında değil içindeyiz. İçinde yer aldığımız savaşın kurbanı olmak istemiyorsak hedefleri doğru tayin edip düşmanın asıl niyetini bertaraf edecek doğru tedbirler almalıyız. Ve asıl önemlisi kendi cephemizi düşmanlardan arındırmalıyız. “Kale içten fethedilir” derler ya hani... İç düşman dış düşmandan daha tehlikelidir.

“Gülen, Türkiye’nin Bin Ladin’idir” diyen, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapacak olan Mike Flynn’in, 15 Temmuz gecesi yaptığı skandal konuşma ortaya çıktı! Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev başına geçmesi beklenen Mike Flynn’in, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı saatlerde Amerika’da yaptığı konuşma ortaya çıktı. Aynı zamanda Flynn’ın konuşmasına bakıldığında darbenin Gülen örgütü tarafından değil, ordu içerisindeki laik subaylar tarafından yapıldığını söylüyor. Flynn’ın konuşmasında kullandığı ifadeler şöyle: “Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama şu anda Türkiye’de bir darbe oluyor. Tam da şu anda darbe oluyor. Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat halindeydim. Türk ordusu başarılı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum, ama takip edenler bilir ki Türk ordusu uzun yıllardır yok ediliyor. Gerçek anlamda laik, yani normal bir ulus devlet olan, ancak daha sonra İslamcılı-

ğa kaymaya başlayan bir ülke tarafından… Erdoğan yönetimindeki Türkiye bu, ki kendisi Başkan Obama ile çok yakın. Neler olacağını heyecanla bekliyorum, çünkü ordu başarılı olduğu takdirde, bu gece – [Türkiye] bizden sekiz saat ileride, o yüzden şu anda sanıyorum orada saat sabah 2 ya da 3 olmalı – söylediklerinden biri de ‘NATO kapsamındaki sorumluluklarımızı tanıyoruz,

Birleşmiş Milletler kapsamındaki sorumluluklarımızı biliyoruz, laik bir ülke olarak görülmek istediğimizi tüm dünyanın bilmesini istiyoruz’ oldu. Bunu söyleyen ordu. Evet, bu alkışlamaya değer bir şey.” Flynn, 15 Temmuz sonrası ABD seçimlerinde, “Gülen, Türkiye’nin Bin Ladin’idir, teslim edilmelidir” açıklamalarında bulunması medyada geniş yer bulmuştu.

22 bin kişiye ihraç Destek yürüyüşü Seni o tedavi etsin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, FETÖ’ye yönelik yürütülen operasyonlara ilişkin olarak “FETÖ soruşturmasında 21 bin 929 kişi ihraç edildi. 9 bin kişi tutuklandı. 3 bin 569 kişi ise göreve iade edildi” dedi. Personel alımlarıyla ilgili de konuşan Soylu, lise mezunları arasından polis alımının, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevlendirmelerin halen sürdüğünü, 1233 kişinin de çarşı ve mahalle bekçisi olarak atandığını belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetinin FETÖ ile mücadelesini desteklemek için planladığı 56 kilometrelik yürüyüşüne başladı. Kılıçdaroğlu’nun Söke’den başlayarak Didim’e kadar sürecek yürüyüşünün startı verildi. Geçtiğimiz yıl CHP Didim İlçe Başkan adaylığını açıkladıktan sonra arabasının camları kırılan ve aracının içine iki kurşun bırakılan Ali Sakaroğlu da yürüyüşe kefen giyerek destek verdi.

15 Temmuz darbe girişimi gazisi Mine Özer’in anlattıkları FETÖ militanlarının acımasızlığını gözler önüne serdi. O gece darbecilerin kurşunları ile ağır yaralanan, Mine Özer, Meclis’te kurulan Darbe Girişimi Komisyonuna açıklamalarda bulundu. Özer, “Benimle beraber 12 kişiyi bir halı yıkama aracına bindirdiler. Turgut Özal Hastanesi’ne götürüldük. Ama bizi almadılar. ‘Sizi kim sokağa döktüyse gidin o tedavi etsin’ dediler.” şeklinde konuştu.


AP, Türkiye’yle müzakereleri ‘dondurma’ kararı aldı

5

ARTIK YALAMAYIN!

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakereleri geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etti. Bu soğuk savaşta Avrupa ekonomi kozunu kullanıyor. AP’nin bu kararını Anadolu önemsemiyor. İLERİ GİDERSENİZ KAPILAR AÇILIR Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AP kararıyla ilgili sert tepki gösterdi. Erdoğan, “Türkiye kapıları açarsa ne yaparsınız’ dediniz, bana bak, daha ileri giderseniz bu kapılar açılır bunu da bilesiniz. Öyle kuru sıkı tehditlerden ne ben anlarım, ne bu millet anlar! Atılan bir adım var; Türkiye AB’ye girsin mi, girmesin mi? Niye Erdoğan doğru açıklamalar yapıyor. Toplanmışlar, 30-40 kişi, o bildiriye hayır diyor. Ya topunuz dese ne yazar! Hiçbir zaman insanlığa dürüst davranmadınız, doğru davranmadınız. Aylan bebeği sahilden siz almadınız, Ümran bebeği siz almadınız. 3 milyon mülteciyi besleyen biziz, verdiğiniz sözleri yerine getirmediniz. Kapıkule’ye 50 bin mülteci dayandığı zaman feryat ettiniz” şeklinde konuştu.

‘ZAVALLIYA BAK’

BİZİM İÇİN ANLAMI YOK Başbakan Binali Yıldırım, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesi hakkında, “AP’de alınan kararın bizim için hiçbir anlamı yok. Zaten de öyle aman aman, çok sıkı fıkı ilişkiler değil, ite kaka giden, kerhen yürüyen bir ilişkidir. Avrupa Birliği şunu anlamalı; Avrupa, gelecek vizyonunu Türkiye ile beraber mi şekillendirecek yoksa Türkiyesiz mi şekillendirecek buna karar vermeli. AB ‘Güvenlik için Türkiye vazgeçilmez’ derken, bir yandan da eften püften böyle kararlar alması çelişkidir. AB üyesi ülkelerin liderlerinin bu vizyonsuzluğa karşı seslerini yükseltmelerini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

TEMELSİZ VE OMURGASIZ KARAR Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de AP’nin kararına tepki yağdırdı. Bahçeli, “Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile devam eden müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı pişkince kabul etti. Siyasi mahiyetli ve hukuken bağlayıcılığı olma-

yan bu skandal karara 479 parlamenter evet, 37’si hayır, 107’si de çekimser oy kullandı. AP, terörizme yakasını kaptırdı. Türkiye’ye samimiyetsiz ve soğuk bakışını tescil ettirdi. Ve art niyetini tekrar gözler önüne serdi. Türk milleti, AP’nin kararını reddetmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi de bu temelsiz ve omurgasız kararı telin etmektedir” dedi.

Can’ın cehennemi Kozunu kullandı Talihsiz bir karar AP küçük düştü Can Dündar Avrupa Parlamentosunun “Basın Özgürlüğü Mücadelesinde Türkiye” konulu kofreransında konuştu. Dündar: “Aslında ben buraya dünyanın en büyük gazeteci hapisanesinden geliyorum. Türkiye’nin bir cehennem olduğunu söylemem gerek.” sözleriyle Avrupalı efendilerine yaranmaya çalıştı. Konferans boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’yi eleştirdi. Dündar’ın bu konuşması Avrupa’yı memnun etmişe benziyor.

Avrupa Parlamentosu’nun müzakereleri durdurma kararının ardından, Avrupa ekonomi silahını kullanmaya başladı. Avusturya, Türkiye’ye silah satışını durdurdu. Avusturya Parlamento’sundaki 6 parti, Türkiye’ye silah ihracat lisansını oy birliği ile reddetti. Tasarıya gerekçe olarak, terörle mücadele adı altında muhaliflere karşı başlatılan operasyonlar, darbe girişiminin ardından binlerce kişinin görevden alınması gösterilmişti.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Avusturya’nın Türkiye’ye uygulamaya başladığı silah ambargosuyla ilgili konuştu. Işık, “Bugün Avusturya tarafından alınan kararın çok daha şiddetlisi 1974 Barış Harekatı’nda Türkiye’ye karşı uygulanmıştı. O uygulama ASELSAN’ı doğurdu. Ben eminim ki bu tip uygulamalar Türkiye’nin savunma sanayisinde millî ve yerli silahlarını geliştirmesinde bize daha ciddi bir motivasyon sağlayacak. Talihsiz bir karar” dedi.

AP’nin Türkiye ile ilgili aldığı ‘ilişkileri dondurma kararı’yla ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Her zaman şunu söyledik, Avrupa Parlamentosu ya da Avrupa Birliği kurumları, konseyi, komisyonu yapıcı bir karar alırsa, eleştiriler dahil biz bunu değerlendiririz hatta faydalanırız. Ama bu şekilde kasıtlı bir karar alırsa biz bunu reddederiz, hiçbir geçerliliği yok. Esasen bu karar Ap’yi ve AB’yi küçük düşürüyor” şeklinde konuştu.

KADEM Adalet ve Kadın Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun AP kararına yaptığı yorumu eleştirdi. Erdoğan, “Ülkemde ana muhalefet partisinin başındaki zavallı tehdit ediyor. Şu zavallıya bak. 53 yıldır bu ülkeye AB kapısını açmayanlar yaptırım mı uyguluyor, ne oluyor battık mı, bittik mi, çöktük mü? 14 yılda Türkiye’yi nereden nereye getirdiğimiz ortada. Batı’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Şu anda 3 milyon mülteciyi burada barındıran, besleyen Türkiye AB’den destek gelecek diye kapılarımızı açmadık. O varil bombalarının üzerine yağdığı o insanları zalimlerin insafına bırakamazdık. AB’den para gelir mi, gelmez mi diye düşünmedik” ifadelerini kullandı.

CHP’de tepki aynı CHP, Erdoğan’ın ‘one minute’ çıkışına verdikleri tepkinin aynısını AP kararında da veriyor. AP’nin müzakereleri geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesini değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Bugün geldiğimiz noktada insan hakları, demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar Türkiye’de olmadığı için kararları bir süre durdurdu. Müzakere yapılmayacak. Bu bizim için çok ağır bir yaptırımdır. Arkası gelecektir” ifadelerini kullandı.


6 MEZHEPSİZ KUŞATMAYI KIR


7

Yine patlama Adana’da merkez Seyhan İlçesi’ndeki Döşeme Mahallesi Mehmet Nuri Sabuncu Bulvarı’nda bulunan Adana Valiliği’nin önündeki açık otoparkta patlama meydana geldi. Adana Valisi yaptığı açıklamada patlamada 2 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 21 kişinin yaralandığını duyurdu. Vali Demirtaş, “Saat 08.05 civarında otoparkta Valilik makam girişine yakın yerde araç patlatılıyor. Bir kadın tarafından olayın gerçekleştirildiği tahmin ediliyor” dedi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 4 | Sayı: 73

29 Kasım - 5 Aralık 2016 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME GENEL KOORDINATÖR MUSTAFA GÜDEN YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK MALI DANIŞMAN MUSTAFA ÇALIŞKAN SAYFA TASARIMI MUSTAFA ALPASLAN ÇETİN YÖNETIM VE BASKI ADRESI: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Anadolu Günlük Baskı Tesisleri B.T. 29 Kasım 2016

Yeni sistem Motorlu taşıtlardan alınan Özel Tüketim Vergisi’ne (ÖTV) dair değişiklik Resmi Gazete’de yayımlandı. Yapılan değişikliğe göre, bir aracın vergilendirilmesinde sistem değişikliğine gidilerek, vergileme ölçütleri genişletiliyor. Otomobillerin ÖTV oranları sadece motor silindir hacmine göre değil; satış fiyatına, tipine, sınıfına, taşıma kapasitesine, cinsine, emisyonuna, kasa yapısına göre ayrı ayrı belirlenebilecek. Düzenlemeyle, bu konuları belirlemede Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor.

OHAL’e hayır Ekonomi Bakanı Nihat Zebeyci, TBMM’de yapılan kanun tasarısı görüşmelerinde OHAL’le ilgili konuştu. Zeybekci: “Ben de istemem olağanüstü hal. Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı olarak söylüyorum, olağanüstü hali ben istemiyorum kardeşim. Türkiye’de her şeyin normal olmasını ben de istiyorum. Eğer Türkiye evet her şeyi halletti, terörle mücadelesini, bu ihanetle mücadeleyi bitirdi, ben sürmesini istemiyorum. Açıkça söylüyorum. İkinci uzatmadan sonra uzatılmasını istemiyorum” dedi.

Tekin’den müfredat açıklaması Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Ankara’da, Karabüklüler Vakfı’nda, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuşma yaptı. Tekin, MEB’in en kalabalık bakanlıklardan biri olduğunu belirterek, “Her evde her gün müfredat, ders kitabı, tartışmalar yaşanıyordur. Her evde varız. Böyle bir bakanlığız. Bir milyona yakın öğretmenimiz var. Türkiye’de kamu çalışanlarının üçte biri bizde. Sadece 100 bine yakın müdür personelimiz var. Bu rakam birçok bakanlığı yan yana getirdiğimizde personel sayısı kadar

bakanlık yapıyor.” dedi. Tekin, müfredat çalışmalarıyla ilgili olarak; “Müfredatımızı, programlarımızı içerik olarak hafifleteceğiz. Daha az bilgi ama daha çok verilen bilgiyi kullanabilecek, onlardan analizler üretebilecek bir müfredat oluşturmaya çalıştık. 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi dini, etnik kimliği, siyasi kimliği, bu coğrafyayı bir arada tutabilecek referans değerlerimiz var. Bu değerlerin çocuklarımızla paylaşılması gerekiyor. Bizim müfredata yaptığımız üçüncü katkı budur.” değerlendirmesinde bulundu.


ESED’e ne oluyor? Türkiye’nin, sınır ihlali nedeniyle Rus savaş uçaklarını düşürdüğü tarihin yıl dönümünde, Esed’in, TSK’ya saldırmasının Türk-Rus ilişkilerini tekrar zedelemeyi amaçladığı iddia ediliyor.

Una ihtiyaç var Ağrı Kardeşlik ve Dayanışma Platformu (AKADAP) tarafından “Suriye’de Acil Una İhtiyaç Var” sloganıyla yardım kampanyası başlatıldı. AKADAP Genel Sekreteri Kerem Engin, bir restoranda düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’de, Rusya ve Esed rejimi güçlerinin her gün sivillere yönelik yeni saldırılar gerçekleştirdiğini söyledi. Engin saldırılarla beraber un sıkıntısının baş gösterdiğini ve bu yüzden bu kampanyayı başlatmaya gerek duyduklarını ifade etti.

Türkiye’nin terör örgütleri PKK/PYD ve DEAŞ’e yönelik başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında devam eden El Bab operasyonunu yöneten Türk askeri birliklerine saldırı gerçekleşti. Genelkurmay Başkanlığı, 3 askerin şehit olduğu, 10 askerin de yaralandığı saldırının Esed rejimi tarafından yapıldığını duyurdu. Türkiye’nin El Bab’a yönelik operasyonu hem rejim güçleri hem de PKK/PYD tarafından engellenmeye çalışılıyor. Esed rejimi El Bab’ın güneyine uzun süreden beri askeri yığınak yapıyor. Terör örgütü PKK/PYD ise ÖSO birliklerine saldı-

rarak El Bab operasyonun gecikmesine neden oluyor. Esed rejimi bunun yanı sıra terör örgütü PKK/PYD’ye de askeri mühimmat desteği veriyor. Esed rejiminin düzenlediği saldırının El Bab’ın kuzey batısında yer alan Kifeyir mezrasında yapıldığı öğrenildi. Öte yandan TSK’dan yapılan açıklamada, “Suriye El Bab bölgesinde 07.4307.47 saatleri arasında Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları ile hava harekâtı düzenlenmiş, DAEŞ Terör Örgütü’ne ait olduğu tespit edilen binalar imha edilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Biz değildik Fırat Kalkanı harekatının 93. gününde gerçekleşen Suriye’deki hava saldırısının ardından Ankara-Moskova hattında telefon trafiği yaşandı. Rus uçağının düşürülmesinin yıl dönümüne denk gelen 24 Kasım’da 3 askerin şehit olduğu hava saldırısından sonra Ankara direkt hattan Rusya askeri makamlarıyla temasa geçti. Rus tarafının “Biz değildik” dediği, bir süre sonra da Rus komutanın “Suriye ordusuna ait bir Albatros uçağı yapmış” bilgisini verdiği iddia edildi.

Musul’da kamplar doldu!

Irak’ın Musul kentindeki çatışmalardan kaçan sivillere yönelik kurulan sığınmacı kamplarının kapasitesinin dolduğu ve yeni kampların kurulması gerektiği belirtildi. Musul’un güneydoğu bölgesinde kurulan Hazır ve Hasan Şam Kamp Sorumlusu Rızgar Ubeyd, Musul’u kurtarma operasyonunun başladığı 17 Ekim’den bu yana aradan geçen bir aylık süre zarfında her iki kampımıza yaklaşık 50 bin sığınmacı geldi.” dedi. Kentte devam eden operasyonlardan dolayı her gün yaklaşık bin sığınmacının kamplara sevk edildiğini aktaran Ubeyd, “Artık sığınmacı alabilecek gücümüz yok. Kamplarımızda artık boş çadır kalmadı. Yarın ivedi bir şekilde 5 bin çadırlık 3’üncü bir kamp kuruyoruz.” diye konuştu.

Barzani’den PKK’ya: “Sincar’da işiniz yok!”

Mesut Barzani Türkiyeden gelen ‘PKK, Sincar’ı yeni Kandil yapacak’ iddialarını değerlendirdi. “Benim görüşüm, Kürtlerin Kürtlere karşı savaşmaması yönünde. Ama bazı gruplar bizim siyasetimizden faydalanıyor. PKK’nın Sincar’da işi yoktur ve burayı kendisinin fırlatma rampası olarak kul-

Kampa gelen sığınmacılar arasında çok sayıda çocukların da bulunduğunu belirten Ubeyd, Birleşmiş Milletlerin (BM) yardımıyla çocukların yarıda kalan eğitimlerini tamamlamaları için çadır okullar kuracaklarını ve bunun için de kolları sıvadıklarını söyledi. Musul’daki kaçışların sürekli bir şekilde devam ettiğine dikkati de çeken Ubeyd, BM’nin, bu bölgede yaklaşık 200 ile 300 bin sığınmacının barınabileceği çadır kamplar kurmayı planladığını ifade etti. Ubeyd, sığınmacılar konusunda önlerinde zorlu bir süreç olduğunu ve birçok engelin kendilerini beklediğini dile getirdi.

lanmamalıdır.” ifadelerini kullandı. Barzani ayrıca, Şii milislerin Musul ve Telafer’e girip girmeyecekleri yönündeki soruya, “Hangi güçlerin bu kentlere girecekleri belli. Şii milisler Musul ve Telafer’e girmeyecek. Musul Operasyonu’nun başından bu yana herkes anlaşmaya uydu” şeklinde konuştu.

Eskiye dönüş Musul’un terör örgütü IŞİD’ten kurtarılan mahallelerinde motorlu taşıtların yasaklanmasıyla “at arabalı ulaşım devri”ne dönüldü. Irak güvenlik güçlerinin, IŞİD’in “bombalı araç” tehdidine önlem olarak Zehra, Tahrir ve El Kadisiyye es-Saniye Mahallelerinde motorlu taşıt kullanımını yasaklamasının ardından Musul halkı, ulaşım için at arabalarını kullanmaya başladı. Bu durumdan istifade edip at arabasıyla taşımacılık yaparak para kazananlar bile var.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.