Aydinlik 20140309

Page 17

9 MART 2014 PAZAR

Hazırlayan: Sema SEZEN

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

SHAKESPEARE UZMANI ÖZDEMİR NUTKU ANLATIYOR (1)

Shakespeare’in tragedyaları ‘Onun çağıyla bizim çağımız arasında büyük bir fark olmasına karşın, oyunlarında yaşam dokularını doğru bir biçimde ortaya çıkardığı için, Shakespeare ölümsüzlüğe erişmiştir’

D Hayati ASILYAZICI

ünya edebiyatında Shakespeare çevirileriyle rekora giden, 25 Shakespeare çevirisi ve 125 yapıtıyla ülkemizde de bir ilki gerçekleştiren ünlü akademisyen Özdemir Nutku, çalışmalarını nehir söyleşisinde anlatıyor. Söyleşimizin ilk bölümünde Shakepeare’in tragedyaları üzerinde duruyoruz. Prof. Dr. Özdemir Nutku, Shakespeare tragedyalarını ve ardından komedyalarını çok öznel boyutlarıyla açıklıyor. Bir Shakespeare uzmanı olarak, Shakespeare üzerine yorumunuzu yapıp tragedyalarını değerlendirir misiniz? Shakespeare kültürel bir ikonadır; İngiltere’de doğmuştur, ama dünyanın tüm insanlarının yazarıdır. Çünkü onun yapıtlarında insanoğlunun hemen bütün kültürlerini ilgilendirecek özellikler vardır. Shakespeare’in dehâsındaki en çarpıcı özellik, hangi etnik gruptan olursa olsun, insanlarla çok canlı ve sıcak iletişim kurabilme yetisidir. Onun, geçmişi, o anı ve geleceği algılayabilen bir dehâsı vardır. İyi kadar kötüyü, saf olanla şeytani olanı, dürüstlükle şerefsizliği en derinine kadar sezebilen bir kafa yapısına sahiptir. Dikkat edersiniz, onun büyük karakterleri olumlu ile olumsuz nitelikleri kendi özünde taşıyan kişilerdir. Mükemmel diye bir şey yoktur; insan, üstün yetenekleri dışında, rezilliklere de sahip bir varlıktır. Bu da, içinde olumlu ve olumsuzu biriktiren, duruma göre bazen biri bazen da öteki ağır basan diyalektik bir varlığı ortaya çıkarır. William Shakespeare’in yazar olarak uzun bir ömre sahip olmasının bir nedeni de, onun temel insan duygularını çok doğru bir biçimde dile getirmiş olmasındandır. Şehvet, kıskançlık, hırs, açgözlülük, ihanet ve intikam gibi evrensel nitelikleri ele alması yalnızca

Özdemir Nutku Elizabeth dönemine ilişkin bir şey yapıtında bulunan bilinçli bakış açısı. değil, insan huyu açısından bizim ça- Kısacası, bu oyun, evrensel, doğal, siğımız kadar, bizden sonraki çağları da yasal ve toplumsal düzlemlerde insanın ilgilendiren bir olgu olarak kalacaktır. rolü üzerine bir alegoridir. Dünyanın Onun çağıyla bizim çağımız arasında yozlaşıp çökmesi “Kral Lear”in temabüyük bir fark olmasına karşın, oyun- sıdır. Oyun, tarihsel oyunlara benzer larında yaşam dokularını doğru bir bi- biçimde, krallığın paylaştırılması ile çimde ortaya çıkardığı için, Shakespeare başlar ve yine tarihsel oyunlar gibi, ölümsüzlüğe erişmiştir. Onun oyunla- yeni bir yönetimin gelişiyle sona erer. rında zaman bütün çağları içeren bir Ancak tarihsel oyunların tersine, bu boyuttur. yapıtta yeni bir dünya kurulmaz, hatta Shakespeare, ayrıca bugün de çok bu dünya iflah olmaz. geçerli olan kara mizahı ve groteski de içeren traji-komiği çok iyi bağdaş- ‘Coriolanus’ta gerçek var’ Shakespeare’in başyapıtları hiç kuştırmış bir yazardır. Onun birçok oyununda trajik ile komik olan iç içedir. kusuz tragedyalarıdır. Onun “King Bir örnek vereyim: “Kral Lear”de Lear” [Kral Lear - 1605/6], “Macbeth” [1606], “Timon of Athens” [Atinalı insan doğası üzerine bazı temel Timon - 1606?], “Anthony and sorunlar ortaya atılırken, anınCleopatra” [1606?] gibi trada verilen parlak yanıtların gedyalarında Ortaçağ ahyetersiz olduğunun vurlâk felsefesini anımsatan gulanması ve dolayısıyla bazı özellikler yer alır. insan ilişkilerinin karKomedyada olduğu maşıklığı içinde siyagibi, Shakespeare ilk sal ve toplumsal olabaşlarda yolunu bunın araştırılması yer lamamıştır; 1594’te aldığından, bu oyun yazdığı “Titus Androen büyük sanat yanicus”un dehşet verici, pıtlarında bulunan kanlı sahnelerinin korüç özelliği kapsar: 1. kulu düşleri içinde çırEvrensellik, her çağa, pınıp durmuştur. Bu her döneme anlatacak oyundan sonra umulmaşeyi olan boyutluluk, 2. W.Shakespeare dık büyük bir tragedya yazyazarın özyaşamında bümıştır: “Romeo and Juliet” yük bir duyarlıkla algıladığı [1595?]. Bundan sonra Shakesinsani özellikler ve 3. uygarlığın değişim dönemlerindeki çok az sanat peare, daha değişik bir tragedya yaz-

mıştır. 1599’da yazdığı “Julius Caeser”da dünyayı yönetmek için önüne geçilemeyen iktidar hırsı vurgulanmıştır. Ancak bu oyun Caeser’in değil, onu vuran Brutus’un tragedyasıdır. Shakespeare bundan sonra “Hamlet”i [1601] yazdı. Bu tragedyanın tüm öğeleri organik bir bütün olarak gelişir ve tragedya kahramanı yoluyla evrensellik çok ustaca verilir. Yazar, gerek olay dizisi, gerekse oyun kişileri ile günümüze dek eskimeden gelen ve tüm dünya insanlarına yönelen bir içerik varetmiştir. Shakespeare, 1604’te yazdığı “Othello” ile tamamen değişik bir temaya yönelir. Bu oyunun yapısında klasik yalınlığın özellikleri ve biçeminde Barok üslubun coşkusu yer alır. Oyunun başı ile sonu arasındaki olaylar hiçbir yeniliği, umudu ve gelişmeyi getirmez. Bu oyunda tragedyadan da ötede bir durum vardır; tamamen grotesk bir doku içinde gelişen bu kara mizahı içeren oyunda, tragedya ile komedya içiçe örülmüştür. “Macbeth” de, “Kral Lear” ile hemen hemen aynı tarihlerde yazılmıştır. Manyerist üslûbun dengeyi ve simetriyi yok sayan, biçimleri ve perspektifi bozan karamsar havası en ağır biçimde bu oyunda mevcuttur. Yazar, bu tragedyasında kötülüğü doğaüstü bir şey olarak değil, insanoğlunun davranışlarıyla varettiği bir durum olarak işlemiştir. Shakespeare’in en kısa, ama hemen her şeyi kapsayan tragedyası, “Anthony and Cleopatra”dır. Shakespeare’in en son tragedyası 1607/8 yıllarında yazmış olduğu “Coriolanus”tur. Bu oyun, Shakespeare’in kendi dönemi içinde pek tutulmamıştır. Çünkü bu oyunda Elizabeth seyircisini büyüleyen aşklar, dilleri uzun soytarılar, heyecan verici dövüşler, düellolar ve ozanın şiiri yoktu; ama çok önemli bir şey vardı: gerçek. Bu tragedya, plebler ile partisyenler, yâni halk ile aristokrasi arasında bölünmüş olan bir devletin tarihini yorumluyordu; sınıf çatışmasını işleyen bir tragedyaydı. (Yarın: Shakespeare komedyaları)

Romeo and Juliet Ressam: Ford Madox Brown

Romeo ve Juliet’te, trajik atmosfer romantik bir konuyla süslenmiş ve başarılı dramatik bir şiirle desteklenmiştir (üstte).

Lear and Cordelia /Ressam: Ford Madox Brown

Yazarın 1605/6 yıllarında yazdığı “Kral Lear” ise, manyerist üslûbun en büyük örneği olarak dünyanın yozlaşıp son bulmasını ele alır (yanda).

Mücadelenin özgün sesi sonsuzluğa uğurlandı İ

şçi Partisi üyesi, sanatçı Hasan Hüseyin Demi- Hasan rel dün düzenlenen ce- Hüseyin naze töreniyle son yolcu- Demirel luğuna uğurlandı. Sevenleri özgün ve politik müziğin öncüsü Demirel’i son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Besteleri ve yapımcılığıyla tanınan, İşçi Partisi’nde (İP) mücadele eden Demirel bir süredir tedavi gördüğü Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önceki gün hayatını kaybetti. Demirel, 1980’li yıllarda sanatçılar üzerindeki baskılara karşı politik besteler yaparak özgün müziğin öncüsü haline Kozlu Mezarlığı’nda toprağa gelmiş, Ahmet Kaya, Emre verildi. Saltık gibi ünlü isimlerin yapımcılığını üstlenmişti. Ailesi, ‘Bize düşen sevenleri ve İP’li dostları De- fedailiğini yaşatmak’ Törene katılan İşçi Partisi mirel için dün Zeytinburnu’ndaki Eriklibaba Cem- Genel Sekreteri Serhan Bolevi’nde tören düzenledi. De- luk, “Fedai kardeşimiz” dediği mirel törenin ardından Eski Demirel için şunları söyledi:

“Bütün hayatı feda etmek üzerine kurulu kahraman bir sanatçımız. Yaratıcı yetenek ama ortalarda gözükmeyen yaratıp karşılıksız veren bir insan. Yaratıcılık ve fedailik birbirinden beslenir. O fedailerimizin en önde gelenlerindendi. Bundan sonrası artık ona layık olmaktır. Bize düşen onun o kahramanlık kültürünü, fedailiğini yaşatmaktır.”

‘Mücadeleye devam edeceğiz’ Demirel’in kardeşi, ağabeyinin ardından yaşadığı üzüntüyü şöyle anlattı: “Hasan Hüseyin kelimelerle anlatılacak bir insan değildi. Bu dünyadan bir ışık geldi geçti. Mazlumların, direnen insanların sesiydi o. Hep ‘Mücadele edeceğiz, teslim olmak yok’ diyordu. Ağabeyciğim, sana söz veriyorum mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Eskişehir’de ı s a r t s e k r O i n o f Sen büyüledi

B

üyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, bu haftaki konser programında orkestra şefi Patrick Souillot yönetiminde sahne aldı. Konserin birinci bölümünde Richard Wagner’in eserlerini seslendiren orkestra ikinci bö-

lümde de Igor Stravınsky’ın Pulcinella Bale Süiti ile sahne aldı. Sergilediği performansla Eskişehirlilerin beğenisini toplayan Patrick Souillot ve Senfoni Orkestrası dinleyiciler tarafından dakikalarca alkışlandı.

Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın 14 ve 15 Mart tarihlerinde düzenleyeceği konserlere klavsen sanatçısı Burak Basmacıoğlu konuk solist olarak katılacak. Konserlerin orkestra şefliğini ise Ender Sakpınar yapacak.

Hasan Kavruk’un resim sergisi Hasan Kavruk (19182007) Cumhuriyet döneminin ilk ressamlarındandır. İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi’nde sanatçının sergisi açıldı. Çağdaş Türk resim sanatında lirik soyutlamacı anlayışın öncülerindendi. Hasan Kavruk modern figüratif akımın ülkemizdeki temsilcilerindendi. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Paris’e gönderildi. Ayrıca soyut sanatın esaslarını öğrenmek için de Jean Lombard atölyesine devam etmiştir. Paris’teki eğitimi sırasında Fernand Leger, Pablo Picasso, ünlü heykeltraş Zatkine, Léon Gischia, Maurice Estéve, George Dayez, Marcel Burton, Belle Enfant ve Bernard Buffet ile tanışmış, görüşmüş ve birçokları ile sürekli temas ederek fikirlerinden ve çalışmalarından yararlanmıştır. Yurda döndü (1949) ve Çapa Eğitim Enstitüsü Resim Atölyesi şefi oldu. 1950 yılı başlarında İbrahim Çallı ve Mahmut Cuda ile birlikte Türkiye Ressamlar Cemiyeti’ni kurdu. İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi’nde açılan sergisi görülmeye değer niteliktedir. Sergi, 26 Mart 2014 tarihine kadar görülebilir.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.