Aydinlik 20140109

Page 3

9 OCAK 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Osman ERBİL

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

AYDINLIK VE ULUSAL GENEL YAYIN YÖNETMENLERİ MALTEPE CEZAEVİ’NDE

Hallacı Mansur’lardan Feyzioğlu’na destek

Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com

Yüzsüz iktidar! Ulusal ve Aydınlık Genel Yayın Yönetmenleri Yener Güneş ve İlker Yücel cezaevi girişinde

‘Milli Ordu’ya kumpas’ın hedefindeki Balyoz tutuklusu albaylardan Metin Feyzioğlu’na destek geldi. Subaylar, ‘Paçalarından çekenlere aldırmadan bu yolda devam etmeli’ dedi DERYA DERVİŞ

T

ürkiye Barolar Birliği’nin, Ergenekon, Balyoz ve diğer davalar için sunduğu önerilere, Balyoz hükümlüsü albaylardan destek geldi. Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Yener Güneş, Maltepe Askeri Cezaevi’nde, Balyoz hükümlüsü albaylar İsmet Çınkı, Yavuz Uras, Ender Kahya, Cem Okyay, Erdinç Altıner’i ziyaret etti. Kurmay albaylar, “Feyzioğlu, paçalarından çekenlere aldırmadan bu doğru yolda devam etmeli” dediler. Kendilerini Hallacı Mansur olarak tanımlayan komutanlar, “Bizlerden Atatürk Cumhuriyeti’nin intikamını alıyorlar. Hatta babalık ve kocalık hakkımızıda elimizden alarak ailelerimizden de intikam alıyorlar. Bizler bir ömürboyu yatarız hatta idam sehpasına bile çıkarız ama bu şekilde kumpas ve tuzaklar ile yargılanmamız bizleri rahatsız ediyor. İktidarın en yukarısındaki kişiler bile kumpas, çete, paralel devlet derken Genelkurmay hâlâ reaksiyon göstermiyor” dediler.

‘Kahraman değiliz görevlerimizi yaptık’ Komutanlar, “Bizler kahraman değiliz, görevlerimizi hakkıyla yaptığımızdan dolayı buradayız” diyerek sözlerine şöyle devam ettiler: “Esas kahramanlar bu vatan için canını verip toprağa düşen şehitlerimiz ve uzuvlarını kaybeden gazilerimiz ve onların yakınlarıdır. Bu davalarda TSK’nın harp planları ortalığa saçıldı. TSK nin genleriyle oynadılar, düzeltmek zaman alır

Güler, cezaevine böyle geldi.

İ

stanbul polisi bakan çocuklarının ve bazı bakanların adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlattı; İstanbul Emniyet Müdürü başta olmak üzere bu operasyonu gerçekleştiren ya da “iktidara ihbar etmeyen” bütün polis müdürleri görevden alındı. Ardından soruşturma Başbakan’ın oğluna sıçradı; savcılar görevden alındı, haklarında onlarca iddia gündeme geldi. Üçüncü operasyon İzmir’deydi. Polis, sabah saatlerinde İzmir Liman İşletmesi Müdürlüğü başta olmak üzere bazı adreslere baskın düzenleyip üst düzey bürokrat ve işadamı 25 kişiyi gözaltına aldı. Akşamüstü Ankara’dan bir emir geldi ve İzmir Emniyet Müdürü başta olmak üzere 20 polis müdürü ve şefi kızağa çekildi!

Maltepe Cezaevi’ndeki Balyoz tutuklularının gönderdiği kartpostal. eğer irade gösterip düzeltilmezse 5 sene sonra daha kötü olur.” Görüşmede TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun önerileri de konuşuldu. Albaylar, bu fikileri desteklediklerini açıklayarak “Feyzioğlu paçalarından aşağıya çekenlere aldırmadan, kendi bildiği doğru yoldan ilerlemelidir. “dediler.

Başlarından geçen en üzüldükleri olayın ise Gazeteci Savaş Ay’ın vakitsiz ölümü olduğunu söylediler. Yılmaz Özdil’in mektup kampanyasından sonra Savaş Ay’ın kendilerine hastaneden bir mektup yazdığını ve mektubunu “Sizler çok kısa zamanda ailelerinize kavuşacaksınız, göklerden gönüllere indiniz” diye bitirdiğini anlattılar.

tilmek üzere bir mektup verdiler. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Balyoz ‘kumpas’ındaki hukuksuzlukların duyurulmasına ve kampanyamıza verdiğiniz destekten dolayı ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz. 2014 yılının ; hak, özgürlük ve adalet getirmesi ümidiyle, Onuruyla umuda tutunan esir Türk Subayları,” Komutanlar Yücel ve Güneş’le vedalaşırken de şunları söylediler: “Burada dava adamının nasıl olacağını öğrendik; halkın, Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın desteği bize çok büyük moral veriyor, keşke sizleri daha önce tanısaydık.”

İSTİFA EDEN ESKİ BAKANLARIN ÇOCUKLARINA ÖZEL KOĞUŞ

Polisle istediği gibi oynayan AKP, aynı şeyi hâkimlere ve savcılara da yapabilmek için kanun değiştirmeye hazırlanıyor! 12 Eylül 2010’daki referandumla zaten baştan aşağı ele geçirdiği Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki “cemaatçi” kadroyu temizlemek için kurulun tüm yetkilerini Adalet Bakanı’na devretmeyi planlıyor!

Cezaevi kuralları eski bakana işlemiyor

Eğer bu yeni yasa kabul edilirse (ki; edileceğinden kuşkum yok) o zaman HSYK’nın hiçbir fonksiyonu kalmayacak... Diyelim ki muhalif bir gazeteci olarak benim hakkımda iktidar bir dava mı

1 milyon 300 bin mektup Albaylar, Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in yazısından sonra Türkiye’nin ve dünyanın her yerindeki çeşitli kesimlerden çok sayıda mektup geldiğini belirtti. Gelen mektuplar 1 milyon 300 bine ulaştı.

Çağlayan ailesi cezaevine girerken.

Savaş Ay’ın Maltepe’ye mektubu

Yani... Şüpheli konumundaki iktidar... Peşine düşen polisin, savcının kellesini anında koparıyor! Tam, “Bu nasıl bir yüzsüzlük? Bir iktidar nasıl bu kadar pişkin olabilir?” diyorduk ki, yüzsüzlüğün asıl büyüğünün Meclis çatısı altında tezgâhlandığını duyduk!

‘Desteğiniz moral veriyor’ Tutuklu albaylar görüşmede Aydınlık gazetesi çalışanlarına ile-

Y

olsuzluk ve Rüşvet Soruşturması kapsamında oğlu tutuklanan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın 4 Ocak’ta Metris Kapalı Cezaevi’ne ziyarete geldiği ve üzeri aranmadan içeri girerek oğluyla görüştüğü öğrenildi. Aralarında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, işadamı Reza Zarrab ve Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da bulunduğu 14 zanlı, Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması kapsamında 21 Aralık’ta tutuklandıktan sonra Metris 1 Nolu Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti.

Bakan çocukları gelecek diye... Cezaevi kaynaklarından edinilen bilgilere göre bakan çocukları getirilmeden önce hummalı bir çalışma yürütüldü. Aynı koridordaki 12’şer kişilik 3 koğuş tutuklular için hazırlandı. Koğuşlar boyandı, temizlendi ve ilaçlandı. Ayrıca eski yatakların yerine yenileri alındı. 14 tutuklu 3 grup halinde koğuşlara yerleştirildi. Bu koridora belirlenen 8 sabit nöbetçi memur dışında girişler yasaklandı.

Çağlayan’a özel muamele Görüşlerin saat 17.00’a kadar bitmesi gerekirken zanlı yakınlarının bu saate uymadığı öğrenildi. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan 4 Ocak Cumartesi günü saat 20.00 sularında oğlu Kaan Çağlayan için Metris’e geldi. Çağlayan montunu veya ayakkabısını çıkarmadan ve üzeri aranmadan duyarlı kapıdan geçip içeri girdi. Retina taraması da yapılmayan Çağlayan’ın girişi duyarlı kapının karşısında bulunan güvenlik kamerası tarafından da kaydedildi.

Silivri’de yakınlara hassas arama Öte yandan Silivri Cezaevi’nde sanıklar ve yakınları her Çarşamba günü ayda 3 hafta kapalı, 1 hafta açık görüş yapabiliyor. Sanık yakınları nizamiyedeyken önce araçlar aranıyor, ardından sıra X-ray cihazına geliyor; cezaevine geçtikten sonra da sanık yakınları Muammer Güler ‘hassas’ ve elle arave Zafer Çağlayan madan geçiriliyor. IRMAK METE

açtı? O davaya bakan mahkemenin yargıcı, benim haklı olduğuma mı karar verdi? Adalet Bakanı hemen bu yargıç hakkında uyduruk bir nedenle disiplin soruşturması açtırıp sonra da tek başna karar verip gerekeni (!) yapabilecek! Bir savcı, iktidar partisine yönelik bir yolsuzluk ya da rüşvet dosyası mı hazırlamaya kalktı; kendini yurdun ücra bir köşesinde “tatil” yaparken bulabilecek! İşin en ilginci ne biliyor musunuz? Bu skandalların patlak verdiği ülkeye, hâlâ ve ısrarla “hukuk devleti” deniyor. Bana göre bu devletin adı artık “ayıp devleti”dir!

ÖLDÜRÜLÜYOR! Ergenekon sanığı Prof. Dr. Hilmioğlu’nun sağlık durumu hakkında önceki gazetemde 67 yazı yazdım üst üste... Cumhurbaşkanı’nın, Meclis Başkanı’nın, Başbakan’ın, Adalet Bakanı’nın iletişim bilgilerini yazıp, bu insanlık dramına tepki göstermelerini istedim. Bu arada Fatih Hilmioğlu’nun sağlık durumu iyice bozuldu. Koğuş arkadaşı Tuncay Özkan’ın anlattıklarına göre, geceleri duvarda gördüğü oğluyla konuşmaya başlamış... Bugünkü Aydınlık’ın birinci sayfasında devlet protokolündeki zevatın iletişim bilgilerini bulacaksınız. Lütfen siz de bu duyarsız yetkililere ulaşıp, Fatih Hilmioğlu’nun tedavisi için ellerinden geleni yapmalarını isteyin! Eğer bunu bile yapmazsanız... Kendinize aydın demeyin!

GÜNÜN SORUSU Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, iktidara yaranma telaşıyla “AKP-cemaat kavgası” konusunda konuşmuş ve “Bu kavga gençleri dinden soğutur. Gençler, ‘Dindarlık buysa biz yokuz’ derler” demiş... Sorum kendisine: Eğer kavga gençleri bir şeylerden soğutsaydı, evlenen genç kalır mıydı?

Ne olacak şimdi? Yücel Aşkın ismi sizin için bir anlam ifade ediyor mu? Anımsamadıysanız, söyleyeyim: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin eski Rektörü... AKP iktidarının on yıl önce kendisine direnen rektörleri etkisizleştirmek için “günah keçisi” olarak seçtiği bilim insanı... Üniversitenin Genel Sekreteri Enver Arpalı ile birlikte 2005 yılında tarihi eser kaçakçılığı yapmaktan ve ihale yolsuzluğundan tutuklandı. Enver Arpalı, bu yüz kızartıcı suçlamanın ağırlığını kaldıramadı ve 13 Kasım 2005’te cezaevindeyken canına kıydı! İntihar haberini alan Yücel Aşkın, cezaevinde kalp

krizi geçirdi. Yücel Aşkın’ın yargılandığı davalar, nihayet sekiz yıl sonra bitti ve akıl almaz suçlamalara hedef olan bu bilim insanı aklandı. Eğer intihar etmeseydi; eminim ki Genel Sekreter Enver Arpalı da bugün aklanmış olacaktı! İyi de ne olacak şimdi? Arpalı’nın hayatını, Aşkın’ın bilimden ve üniversiteden uzak geçen yıllarının, kırılan gururunun, lekelenen onurunun hesabını kim verecek? İster cemaate, ister iktidara yaranma kaygısıyla olsun; “hukuk”tan sapan yargı, katile dönüşür! Aşkın ve Arpalı olayı da bunun kanıtıdır!

GÜNÜN İSYANI! Yerli kurufasulyenin kilosu 9 liraya çıkınca, İran’ın tatsız, kokusuz kurufasulyesinin kilosunu 4 liradan ithal etmeye başlamışız... İsyanım, bizi kurufasulyeye bile muhtaç hale getiren ama attığı her nutukta “büyüme”den söz eden Başbakan’a: Bol kurufasulye yemiş bürokratların toplandığı bir odada mahsur kalırsın inşallah!


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.