Yildizlar - Sayi 7

Page 1

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:02 SAYI:7 / TEMMUZ 2010

*

YTÜ MEZUNİYET TÖRENİ COŞKUYLA KUTLANDI

*

YTÜ 14. BAHAR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

*

İETT GENEL MÜDÜRÜ HAYRİ BARAÇLI İLE RÖPORTAJ

*

YTÜ 2010 SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ: AKSARAY TOBB İLKÖĞRETİM OKULU

*

KENAN SOFUOĞLU: MOTOSİKLETE YETENEKLİ GENÇLER ARIYORUM!

İyi müzik için:

GRİPİN “Şifa niyetine !”


22,5-30cm 9/16/10 3:14 PM Page 1 C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


PROF. DR. İSMAİL YÜKSEK

[

[

Rektör’den

Merhaba, 2009-2010,

eğitim-öğretim yılını mezuniyet törenlerimizle taçlandırdık. Mezun olan öğrencilerimizi, ülkemizin kalkınma projelerine destek vermek üzere yeni hayatlarına yolcu etmenin buruk sevincini yaşarken, aramıza yeni katılacak olan genç Yıldızlıları da tatlı bir heyecan ve coşku içerisinde bekliyoruz. Üniversitemizin eğitim, araştırma ve sosyal faaliyetleri ile ön plana çıktığı ve tercih edildiği bu dönemde gerçekleştirdiğimiz bütün projelerde emeği geçen öğretim elemanlarıma ve idari personelime karşılıksız destekleri ve özverili çalışmaları nedeniyle teşekkür ederim. Üniversite tercihlerinin gündemde olduğu bu dönemde üniversitelerden beklentiler, ülkenin ve toplumun değişik kesimlerinde oldukça farklılıklar göstermektedir. Bunlar; eğitim, araştırma ve geliştirmenin yanısıra çok geniş bir yelpazede değişik ürün ve hizmetleri kapsamakta, üniversiteler de bu beklentileri yerine getirerek fark edilmeye ve tercih listelerinin ön sıralarında yer almaya çalışmaktadır. Bilgi çağı insanını yetiştirmeyi hedefleyen üniversitemiz, seçkin ve dinamik öğretim kadrosu ve başta mühendislik ile mimarlık olmak üzere fen, sosyal bilimler ve sanat alanlarında disiplinlerarası lisans ve lisansüstü akademik programları ile öğrencilerin cazibe merkezi haline gelmiştir. Mezunlarımızın kalitesi ve sanayi-iş alanlarında yüksek oranda istihdam edilmeleri, öğrenciler arasında üniversitemizin tercih edilme nedenlerinden birisidir. Bir üniversiteyi üniversite yapanın, öğretim üyelerinin yaptığı bilimsel çalışmalar, derslik ve laboratuarlarının çağdaşlığı ve mezunlarının ülkede kabul edilebilirliği ise, üniversitemizin bu nitelikleri taşıdığı görülmektedir. Özgün bilgi ve teknoloji üretiminin yanısıra, toplumun değişik kesim ve kurumlarına araştırma-geliştirme projeleri yapması, danışmanlık ve bilgilendirme gibi konularda hizmet sunması da üniversitemizin dış paydaşlarıyla işbirliğini güçlendirmiş ve saygın üniversiteler arasında yer almasını sağlamıştır. Davutpaşa Kampüsünde yapılanma sürecine giren üniversitemiz, çağdaş ve günümüz ihtiyaçlarına uygun binaları, laboratuarları, derslikleri, geniş kampüs mekanı ve hızla büyüyen Teknopark projesi ile araştırma ve eğitim kalitesi açısından sadece yerel değil, aynı zamanda uluslararası üniversitelerle rekabet edebilecek seviyeye gelmeyi hedeflediğinden geleceğe umutla bakmaktadır. Sevgi ve Saygılarımla,


78

TEMMUZ 2010

yildizlar

içindekiler

Temmuz 2010 Yıl 2 Sayı 7 yldzlr@yildiz.edu.tr

Yıldız Teknik Üniversitesi Adına İmtiyaz Sahibi Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek Genel Yayın Koordinatörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz Yayın Müdürü YTÜ Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Zehra Yumurtacı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Öğr. Gör. Hakan Karataş

1

REKTÖR’DEN

Prof. Dr. İsmail Yüksek

4

SPOT HABERLER

8

GÜNDEM YTÜ Mezuniyet Töreni coşkuyla kutlandı

12

38

8

YARIŞMA Yıldızlı projeler yarışması

42 44

sonuçlandı

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Savaş PROJE

48

“Kurtarabilirsiniz - You can rescue”

YILDIZLI SÖYLEŞİLER İyi müzik için: Gripin “Şifa niyetine !”

ADVERTORIAL YTÜ öğrencileri bir bilgisayardan neler bekliyor?

HABER İnşaat ve Denizcilik Fakültesi

TARİHİ MEKÂNLAR Bir Osmanlı

16 20

törenle açıldı

RÖPORTAJ 140. yılda yepyeni bir İETT

30

52 56

şahidi: Yıldız Sarayı

36

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Hastaya

doktor, savunmaya avukat, uzaya astronot, geri kalan her şey için endüstri mühendisi…

78

64

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Neretva

66

DIŞ İLİŞKİLER YTÜ Dış İlişkiler

Ofisi dünya üniversiteleriyle işbirliği fırsatı sunuyor

Görsel Yönetmen Canan Baş

Kenan Sofuoğlu: Motosiklete yetenekli gençler arıyorum!

84

Kaynakları” sempozyumu yapıldı

88

YAPIM / YAYIN YÖNETİMİ TAYA İLETİŞİM

Yazı İşleri Mine Ulutaş Esra Dagüloğlu

RÖPORTAJ

ETKİNLİK “Evliya Çelebi’nin Yazılı

20

Fotoğraf Mine Atacan Vedat Çolak Abdullah Karaduman

Editör Mehmet Sait Ekinci

Japonya’da yıldız esintileri

82

Yazı İşleri Hicran Burcu Aydın Yiğit

Yayın Yönetmeni Özlem Şahin Ekinci

DIŞ İLİŞKİLER

TARİHİ MEKÂNLAR Su gibi aziz ol

PROJE YTÜ 2010 Sosyal

Sorumluluk Projesi: Aksaray TOBB İlköğretim Okulu

74

RÖPORTAJ Prof. Dr. Güler Aras:

Öğrencilerimizi küresel rekabet ortamına hazırlayacak donanıma sahibiz

30

YTÜ Mezunu Doğan Aziz Demirtaş: Gençlere yaşlanmamalarını tavsiye ediyorum. Beyin olarak…

öğretmen olacağım? Nasıl öğretmen olacağım?

58

32

RÖPORTAJ

PROJE İstanbul Tarihi Yarımada Kültürel Süreklilik Bağlamında Cephe Düzenlemeleri - Divanyolu Caddesi 2010

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Neden

Düzenlendi

ETKİNLİK YTÜ 14. Bahar Şenliği

70

12

Editör Murat Erdin

52

TAYA İLETİŞİM: Çubuklu Mah. Çayocağı Sok. No: 36/2 Beykoz/İstanbul Tel: 0216 680 02 96 GSM: 0555 965 28 35 Baskı: Forart Basımevi Tel: 0212 501 82 20 Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

92

SPOR Spor ve sporda altyapı

94 HABER

“Kadın Gözüyle Hayattan Kareler ’10”

96 YTÜ İLETİŞİM BİLGİLERİ

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar

3


SPOT

>>

HABERLER ETKİNLİKLER OLAYLAR

Denizcilik Eğitim Konseyi’nin 4.toplantısı YTÜ’de yapıldı

4 yıllık Denizcilik Eğitimi veren fakülte ve

yüksek okulların bir araya gelmesiyle oluşturulan Denizcilik Eğitim Konseyi’nin 4.toplantısı, 17 Mayıs 2010 tarihinde, YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi ev sahipliğinde yapıldı. Toplantı, YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şahin’in açılış konuşmasıyla başladı.

Ağaç Bayramı kutlandı Ülkemizde ormanların korunması,

ağaçlandırma işleri ve yeni ormanlar yetiştirilmesi amacıyla her yıl Mart ayı içinde bir hafta Orman Haftası olarak, haftanın bir günü de Ağaç Bayramı olarak kutlanır. Bu günlerde, uygun alanlar ağaçlandırılır. Ülkemizin orman sahasını ve ağaç servetini çoğaltmak, toprak, su ve bitki arasında bozulan dengeyi kurmak, çevre değerlerini geliştirmek için Orman Haftası kapsamında, üniversitemizin Davutpaşa Yerleşkesi’nde Ağaç Bayramı’nı kutladık. 2010 yılı Ağaç Bayramı etkinlikleri kapsamında, İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü işbirliği ile 370 adet fidan dikildi. Dünyamızın akciğerleri olan ormanlarımızı çoğaltmak, toplumdaki ağaç ve orman sevgisini arttırmak, en önemlisi de küçük yaştaki çocuklarımıza bu sevgiyi aşılamak amacıyla Ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, YTÜ Kreş Öğrencileri de Ağaç Bayramı’na katılarak fidan diktiler.

DİKİLEN FİDANLAR Yapraklı türler: * 150 Adet Ihlamur (Tilia tomentosa) * 50 Adet Atkestanesi (Aesculus hippocastanum) * 30 Ad. Çınar (Platanus orientalis) * 50 Ad. Akçaağaç (Acer sp.) * 10 Ad. Oya (Lagerstromia indica) 50 Ad. İğde (Elaeagnus Ebbingei)

Toplantıda gündeme taşınan konular: * Üniversitelerarası kurul bünyesinde “Denizcilik Eğitim Konseyi” kurulması ve çalışma prensiplerinin oluşturulması, * Uluslararası Denizcilik Kongresi’nin İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi ve Konsey olarak desteklenmesi, * 4 yıllık eğitim kurumlarının ihtiyaçlarını dikkate alan bir ”İletişim Ağı” oluşturulması, * Halen eksikliği duyulan, Doçentlik başvuru alanlarının Üniversitelerarası Kurul’a teklif edilmesi, * “STCW 2010” ile ilgili olarak sürdürülen çalışma sonuçlarının izlenmesi, * “Denizcilere Mahsus Kıyafet Yönetmeliği”, * “Gemi Adamları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik”, * Denizcilik eğitimi alanında “FARABİ Değişim Programı”, Stajlar ve eğitim gemisi II

*

YTÜ şampiyon oldu YTÜ Futbol Takımı,

Esenler ilçesinin düzenlediği “Kaymakamlık İlkbahar Kupası Kurumlararası Halı Saha Futbol Turnuvası” final maçında, rakibi olan Mali İşler Takımı’nı 4-0 yenerek şampiyon oldu.

Akademik ve idari personelden oluşan takımımızın idareciliğini Mesut Özmen, Antrenörlüğünü ise Kutluhan Erol üstlenmişti.

Dünya Gençlik Kongresi’ne ev sahipliği yaptık

1999 yılında Havaii’de başlayıp 2003 yılında

Fas’ta, 2005 yılında İskoçya’da ve 2008 yılında Kanada’da gerçekleştirilen Dünya Gençlik Kongreleri’nin 5.si, Türkiye’de 1-13 Ağustos tarihleri arasında YTÜ Davutpaşa Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

TAKIM ADI: YTÜ 1- Hacı Halil KALELİ

8- Murat ÇABUK

2- Kerem KIZILASLAN

9- Demirhan ERASLAN

3- Cemalettin GÖÇ

10- Recep YILDIZ

4- Ertekin Karakuş

11- Orhan YILDIRIM

5- İlhan ŞAHİN

12- Birol ALBAN

6- Erdoğan KİRPİ

13- Ahmet MARAŞLI II

7- Adem ALTINTAŞ

Kongre kapsamında, yurtdışından ülkemize 147 ülkeden yaklaşık 1.000 öğrenci geldi. Bu öğrencilerle, ülkemizden katılacak gönüllü öğrenciler birlikte “İmece” ekseninde bir kongre gerçekleştirdiler. İstanbul turları ile tarihimiz ve kültürümüz anlatıldı. Çeşitli yarışma, toplantı ve daha birçok etkinlik ile tüm dünya gençleri birbirlerine kendi kültürlerini tanıtma ve fikirlerini paylaşma fırsatı yakaladılar. Kongre, BM’nin organizatörlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi, E-Gençlik Derneği ve Uluslararası Barış Çocuğu Örgütü’nün ortak çabalarıyla gerçekleşti. Öğrencilerin konaklama ihtiyacını ve etkinliklerin gerçekleştirilmesi için gereken alanı YTÜ Davutpaşa Yerleşkesi karşıladı. Öğrenciler yurtlarda konaklayıp, yerleşkenin geniş imkanlarından faydalandılar. II

*

İbreli türler: 10 Ad. Doğu Ladini (Picea orientalis)

*

DİKİMLERiN YAPILDIĞI YERLER * Kız yurdu çevresi * Fen Edebiyat Fakültesi çevresi Kimya Metalurji Fakültesi bahçesi

4

*

Yıldızlar TEMMUZ / 10

* 20 ad. Mazı (Thuja sp.) * İnşaat Fakültesi

çevresi Teknopark çevresi II

*

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar

5


SPOT

>>

HABERLER ETKİNLİKLER OLAYLAR

YTÜ’nün iki yıldızı kaydı

İstanbul’un sesine caz karıştı Üç Grammy Ödülü sahibi caz sanatçısı

Dianne Reeves bir konuşmasında `Ben, öldü denilen caz müziğine hayat vermeye çalışıyorum.` demişti. Reeves`in bunu söylemesinin mutlaka bir sebebi vardır, ancak cazın ölmediğini Lütfi Kırdar Kongre Merkezi`ni dolduran müzikseverler bir kez daha gördü. Bu yıl 20.si düzenlenen Akbank Caz Festivali, orkestra devi Count Basie Orchestra ile b aşladı.

Uzun yıllar Üniversitemize ve ülkesine

hizmet etmiş olan Elektrik-Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinden değerli hocamız Yrd. Doç.Dr. Ferit Oktar, geçirdiği beyin kanaması sonucu 51 yaşında vefat etti. Evli ve iki çocuk babası olan öğretim üyemiz için 3 Haziran 2010 Perşembe günü, Üniversitemiz akademik ve idari personeli, öğrencileri ve ailesinin katılımıyla, YTÜ Oditoryumu’nda bir tören düzenlendi.

İyi örnekler verdikçe seyirci korku filmleriyle barışacak Araf`ta takılıp kalacak mı acaba diye düşünürken,

iki yıl önce bilmediğimiz bir Cennet`le çıkageldi. Şimdi de `hiç görmediğimiz` bir Cehennem`le gelmeye hazırlanıyor. Biray Dalkıran, Türkiye`nin ilk üç boyutlu filmini çekti, vizyonu bekliyor. Aslında beklemiyor, şu anda televizyon dizisi Kanıt`ın Bakırköy`deki setinde. `Türkiye`nin ilk üç boyutlu (3D) filmi` neresinden baksanız fazlasıyla iddialı bir cümle. Ancak Dalkıran, gözleri ışıldayarak gönül rahatlığıyla `oldu` diyebiliyor. 1 Ekim`de gösterime girecek `Cehennem 3D` için son kararı seyirci verecek. Altın Portakal`ın yarışma bölümüne kabul edilen tek korku filminin (Araf) yönetmeni olan Dalkıran, korkutmaya kararlı gibi: `Dram belli noktada yapabileceğiniz bir şey. Ama korku aralarında en zor olanı. Komedi filmine gülmeye, dram filmine ağlamaya gidersiniz; ama korku filmine `korkmamaya` gidersiniz. O yüzden zordur.` Araf, Cennet ve şimdi de Cehennem... Nedir öte dünyayla alıp veremediğiniz, sorusuna `Öyle bir şansımız yok` diyor: `Benim hikâyelerimin üçü de intikam hikâyesi. Baba ve anne ile hatta hepsi babayla olan mücadeleler üzerine.` Bir korku `üçlemesi` olacakken Cennet farklı türüyle aradan nasıl sıyrıldı diye soruyoruz: `O anki ruh durumum biraz daha karmaşıktı. O aralar çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybetmiştim. Onun etkisi belirleyici oldu filmin atmosferinde.`

6

Yıldızlar TEMMUZ / 10

“Kıyameti çekmeyi çok isterim” Cehennem`in 3D olmasında etkili olan faktörler biraz daha farklı. `3D rüzgârı almış başını gidiyor, ben de kaptırayım` değil tabii ki. Genç yönetmen, Cennet`in araya girmesiyle ertelediği Cehennem`in çekimlerine iki boyutlu olarak başladıktan sonra yapımcılar Burak Saraçoğlu ile Coşkun Tözen`in filmi 3D çekme teklifi yönetmeni heyecanlandırmış. Senaryoyu `biraz` değiştirir. O kadar ki filmin sadece adı aynıdır artık! İlk iki filmi Araf ve Cennet`te olduğu gibi Cehennem 3D`nin sonunda da sürpriz bekliyor seyirciyi. Dalkıran, detayını vermese de ana konu, ailesi tarafından öldürülen bir çocuğun geri dönüp intikam alması. Ancak genç yönetmen hemen vurguluyor: `Avatar`ın 12 yıllık emeği ve 500 milyon dolarlık bütçesiyle kıyaslanmak bizim filme haksızlık olur. Hem haddimiz de değil.` Türkiye`de yerli korku filmi deyince dudaklar bükülür, yüzlerde muzip bir gülümseme belirir. Yine de ilerleme var. Geçtiğimiz yıl eli ayağı düzgün bir zombi filmimiz bile oldu. Türk seyircisini `korku`yla barıştırmak için neler yapılabilir sorusunu Dalkıran, çuvaldızı eline alarak cevaplıyor: `Artık teknolojik imkânsızlıktan bahsetmemek lazım, çünkü biz 3D çektik ve dünyada 10. sıraya yerleştik. Ancak kültürümüze daha çok yer vermeliyiz. Biz şimdiye kadar hep Batı hikâyelerini Batı diliyle anlattık. Doğu hikâyelerini de Batı diliyle anlattık. Kullandığımız motifler yama gibi kaldı. Bu değişmeli. Kaliteyi artırmalıyız. İyi örnekler verdikçe seyirci de korkuyla barışacaktır.` II

Üniversitemiz İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Necdet Aral, geçirdiği elim bir trafik kazası sonucu 61 yaşında vefat etti. Evli ve iki çocuk babası olan Aral için 09 Haziran 2010 tarihinde üniversitemiz akademik ve idari personeli, öğrencileri ve ailesinin katılımıyla, YTÜ Oditoryumu’nda bir tören düzenlendi. Değerli hocalarımız Merhum Ferit Oktar ve Prof. Dr. Necdet Aral’a, Allah’tan rahmet diliyoruz. Sevenleri, onları ve hizmetlerini hiçbir zaman unutmayacak. Ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun. II

Amerikalı efsanevi orkestra şefi Count Basie`nin kurduğu ve 17 kez Grammy`ye layık görülen Count Basie Orchestra, Dennis Mackerl`in yönetimi ve Carmen Bradford`un güçlü vokali eşliğinde sahneye çıktı. Mackerl`in uzun parmakları ve iri cüssesiyle hâkimiyetini hissettirdiği orkestranın performansı, izleyenleri hayran bıraktı. 1,5 saat sahnede kalan Count Basie Orchestra, konser sonunda `iyi geceler` dedi demesine, ancak davetlilerin gitmeye niyeti yoktu. Yeniden geldiler ve çaldılar... Hani derler ya; `caz, içinde olduğu şehrin sesi ve ritmidir` diye. Konser çıkışı araba kornaları, seyyar satıcıların bağırmaları, çöp alan belediye arabasının çıkardığı ses dahi insana ritim duygusu veriyordu. İstanbul`da cazlı günler işte böyle başladı. `20 yıldır şehrin sesi` sloganıyla İstanbulluları caza davet eden Akbank Caz Festivali`nde ayrıca, klasik müzik ustası Paganini Trio, Aya İrini`de sevenleriyle buluştu. Piyanist Aydın Esen ve Wolfgang Muthspiel yine aynı yerde sahneye çıktı. 12 Ekim`e kadar sürecek festivalde Pera Müzesi film etkinliklerinin yanı sıra, dünyadan ve Türkiye`den katılan birbirinden ünlü cazcılar, orkestralar ve 20. yıla özel projeler cazseverlerin beğenisine sunulacak. II

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar

7


GÜNDEM

YTÜ MEZUNİYET TÖRENİ COŞKUYLA KUTLANDI Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek: Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olmanın gücünü, ayrıcalığını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmeyin. Sizleri kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum. yazı, MİNE ULUTAŞ fotoğraflar, MİNE ATACAN

Y

Yıldız Teknik Üniversitesi 2009- 2010 eğitim öğretim yılı mezuniyet törenler, 14- 18 Haziran 2010 tarihleri arasında yapıldı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci velilerinin ve Ulusça geleceğimizin aydınlık yüzü olan bu pırıl pırıl gençleri yetiştiren değerli hocalarımızın katıldığı tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile açıldı. Ardından sembolik diploma töreni gerçekleştirildi. Öğrenci andı okundu ve kepler coşkuyla havaya fırlatıldı. Öğrencilerimizin keplerini havaya fırlatırken, kaygılarını, önyargılarını, endişelerini, korkularını da fırlatıp atmalarını, ülkenin geleceği için üstün, çağdaş ve nitelikli, eğitim ve hizmet alanlarındaki üretimini toplum yararına sunmayı hedefleyen bireyler olmalarını diliyoruz.

“Bugüne, kendi çabanız ve alın terinizle geldiniz”

Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, mezuniyet töreninde öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasında duygu ve düşüncelerini şu sözleriyle ifade etti:


GÜNDEM YTÜ İnşaat Fakültesi bir ilke imza attı 3.500’e yakın öğrencimizin bulunduğu YTÜ İnşaat Fakültesi’nin mezuniyet töreni, bu yıl ilk kez Davutpaşa Yerleşkesi’nde yapıldı. İnşaat, Harita ve Çevre Mühendisliği Bölümlerini başarıyla bitiren 350 öğrencimiz diplomalarını aldı. 18 Haziran Cuma günü yapılan tören, konser, kokteyl, konfeti ve havai fişek gösterisi ile şölen havasında geçti.

>> Derslerinizde elde ettiğiniz başarılarla, bizlerin ve ailelerinizin gururu oldunuz. “Anne ve babaların önünde saygıyla eğiliyorum”

Konuşmasının bir bölümünde anne ve babalara hitap eden Prof. Dr. İsmail Yüksek, sözlerine şöyle devam etti:

“Saygıdeğer Anne ve Babalar,

“Sevgili Öğrenciler,

Yaşamınızın en güzel yıllarını acısıyla, tatlısıyla Yıldız Teknik Üniversitesi’nde geçirdiniz. Ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kazandınız. Derslerinizde elde ettiğiniz başarılarla, bizlerin ve ailelerinizin gururu oldunuz. Bugüne, kendi çabanız ve alın terinizle geldiniz. Vardığınız bu nokta ile ne kadar mutlu olsanız, övünseniz hakkınızdır. Bugün, hak ettiğiniz diplomalarınızı almak için tatlı bir coşku içindesiniz. Sizler için, üniversiteniz ile fiziksel bağınızın zayıflayacağı, ancak gönül bağınızın güçleneceği yeni bir dönem başlıyor. İnanıyorum ki; sizler, dürüstlükleri, yetenekleri ve başarılarıyla anılacak bir kuşağın en genç temsilcileri olacaksınız. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olmanın gücünü, ayrıcalığını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmeyin. Sizleri kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum.”

10 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Bugün çocuklarımız için mezuniyet, ancak sizler için gurur günüdür. Sizlerin, çocuklarınızdan bile daha heyecanla bugünü beklediğinizden eminim. Dört yıl önce bizlere bıraktığınız emanetleri, size teslim etme zamanı geldi. Çocuklarınız için verdiğiniz emekler, yaşadığınız üzüntüler ve çektiğiniz sıkıntılar bugün anlam ve değer kazanacak. Fedakâr Anne ve Babalar, öğrencilerimizin alacağı diplomanın altında dekanlarının ve rektör olarak benim imzam olacak. Ancak, bu diplomalarda anne ve babalara ait görünmez bir imza daha var. Anne ve babaların çocukları için akıttıkları alın teri ve gözyaşları, bu imzanın mürekkebi olacak. Ben, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü olarak, diplomaların gerçek sahipleri olan değerli anne ve babaların önünde saygıyla eğiliyorum. Ayrıca, geleceğimizin aydınlık yüzü olan bu pırıl pırıl gençleri yetiştiren öğretim elemanlarımıza, mezuniyet törenlerinin düzenlenmesinde emeği geçen YTÜ personeline ve desteğini esirgemeyen YTÜ Vakfı’na teşekkür eder, saygılarımı sunarım.” Prof. Dr. İsmail Yüksek konuşmasını; “Sevgili Öğrencilerim, Allah; yolunuzu aydınlık, ufkunuzu açık, başarılarınızı daim etsin! Hepinizi gözlerinizden öpüyorum. Mezuniyetiniz hayırlı olsun” diyerek tamamladı. II

Mezuniyet törenine Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Ahlatçıoğlu, Prof. Dr. Tamer Yılmaz, İnşaat Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaççıoğlu, Dekan Yardımcısı Bestami Özkaya, İSKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir, öğrenciler ve aileleri katıldı. İnşaat Fakültemiz, Davutpaşa Yerleşkesi’nde mezuniyet töreni organize eden ilk fakülte olma unvanına sahip oldu.

*

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 11


YILDIZLI SÖYLEŞİLER

GRİPİN

İYİ MÜZİK İÇİN: GRİPİN “ŞİFA NİYETİNE !” Âşık olduğumuz işi yaptığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz. röportaj, MURAT ERDİN

G

fotoğraflar, VEDAT ÇOLAK / MİNE ATACAN

Gripin 1999 yılında kurulmuş bir Rock grubu. Başarılı grubun solisti Birol Namoğlu YTÜ Metalurji Mühendisliği mezunu. Mezuniyetinden 6 yıl sonra Yıldız’a geldi, okulu dolaştı ve sorularımızı yanıtladı. Dört kişiden oluşan Gripin’in iki üyesi, solist Birol Namoğlu ve gitarist Murat Başdoğan geçtiğimiz günlerde üniversitemizi ziyaret etti. İstanbul’da sahne alıp geniş bir hayran kitlesine sahip olan grup, 2000 yılından itibaren kendi şarkılarını yazmaya başladı. “Hikâyeler Anlatıldı” isimli ilk albümü, 2004 yılında piyasaya çıktı. Bu albüm daha sonra bazı değişikliklerle ikinci kez yayımlandı. “Gripin” adlı ikinci stüdyo albümleri, 26 Şubat 2007’de yayınlandı. Grup, özel bir TV kanalında ekrana gelen Geniş Aile dizisinin jenerik şarkısı Komşu Kızı’nı da seslendirdi. Üçüncü albümleri olan “M.S. 05 03 2010”, adından da anlaşıldığı gibi 5 Mart 2010’da yayımlandı. Gripin üyeleri, bu albümü miladları olarak gördükleri için bu adı verdiklerini söylüyor. Albümün kapak şarkısı “Durma Yağmur Durma” büyük ilgi görüyor. Avrupa Müzik’ten çıkan albümün konserleri devam ediyor. Biz kendileriyle konuşurken, grubun diğer iki üyesi davulcu İlker Baliç ve klavyeci Arda İnceoğlu ertesi gün verilecek konsere hazırlanıyorlardı. Altı yıl aradan sonra okulunu ziyaret eden Birol, heyecanlıydı.

Birol ne zaman Yıldızlı oldun? Ne zaman bitirdin?

1996’da başladım üniversiteye. Metalurji Mühendisliği okudum. Yedi senede mezun oldum. Altı yıl aradan sonra buraya gelmek, eski günlerimi hatırlattı. Hayatımın en sorumsuz

12 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 13


YILDIZLI SÖYLEŞİLER

>> Tüm arkadaşların okullarına öncelik vermesini tavsiye

ederiz. Hangi işi yaparlarsa yapsınlar, hayatlarında üniversite eğitiminin çok faydasını görecekler. günleriydi. Tek derdimiz eğlence ve kızlardı. Ders için gelip beş dakika sonra okulu kırdığımız olmuştur. Ama okulu da dersleri de hep sevdim. Severek geldim okula. Hala da seviyorum.

denle beni daha da mutlu ediyor; çünkü Yıldız’ın tüm binaları birer Sanat Tarihi anıtı.

En çok sevdiğin ders hangisiydi?

Âşık olduğumuz işi yaptığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz. Ama üniversite eğitimi çok gerekli bence. Türkiye’de insan, koluna bir bilezik takmalı. Ben Mühendislik okudum ve bu alanda biraz da çalıştım. Ama müzik ağır bastığı için sanatçı oldum. Tüm arkadaşların okullarına öncelik vermesini tavsiye ederim. Hangi işi yaparlarsa yapsınlar, hayatlarında üniversite eğitiminin çok faydasını görecekler.

Sönmez Hoca’nın Faz Diyagramları dersiydi. Kaybettik kendisini. Sonra Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptım.

Murat sen?

Ben Mimar Sinan Üniversitesi, İç Mimarlık mezunuyum. Tercihlerim arasında Yıldız Teknik Üniversitesi de vardı ama kısmet olmadı. Ben de Birol gibi 6 senede bitirdim.

Senin en sevdiğin ders hangisiydi?

Sanat Tarihi… Şu anda YTÜ binasında olmak, o ne-

14 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Mühendislik ve iç mimarlık okudunuz, ama şu anda müzik yapıyorsunuz… Mutlu musunuz?

Okullarınız farklı… Nasıl oldu da beraber çalmaya başladınız?

Ortak arkadaşlarımız vardı. Birol ve arkadaşları bir yerde çalıyordu, ben de izlemeye gidiyordum. Gita-

ristleri bir gün gelemedi: Tıpkı filmlerdeki gibi. Ben oradayım ve gitarist yok. Evim de çok yakın Taksim’e. Gidip üstümü değiştirip gitarımı aldım. O gece çok güzel çaldım sanırım. Çalış o çalış.

MS 5.03.10 son albümünüzün adı. Bu sizin dördüncü albümünüz ve “milat” olarak bakıyorsunuz buna. Neden milat?

Bizim için önemli bir dönüm olduğu için. Biz bir karar vereceksek, bu karar süreci bir yıl bile sürebilir. Radikal kararlar bizim için kolay değil, çünkü hayatı etkiliyor. Yaptığımız müziğin genel çizgileri çok değişmedi, değişmeyecek. Pop-Rock türü yapıyoruz. İlk albümden bu yana biraz değişiklik vardır, ama genel hatlarıyla müziğimiz aynı. Önemli olan daha fazla insana ulaşmak, biz bunun için çalışıyoruz. Radikal bir değişim yapıp kendi tarzımızı reddetmeyeceğiz.

Konserler, turneler ne durumda? Sürecek mi?

Hep sürecek. Albüm çıktıktan sonra yaz ayları, hem üniversite konserleriyle hem de turnelerle geçecek. Yazın ortasında “Durma Yağmur Durma” dersek bizi dinlerler mi bilmiyorum, ama genelde iyi gidiyor. Aslında insanlar genelde, yazları daha hareketli şarkıla-

>> M.S. 05 03 2010 isimli

albümün kapak şarkısı “Durma Yağmur Durma” büyük ilgi görüyor.

rı tercih ediyor. Eylül ayında yine konserlere devam edeceğiz. Yurtdışında da konserler olabilir. Daha önce zaten dışarıda konserler verdik.

Gripin adı nereden geliyor?

Cumartesi - pazar günleri üniversitede okurken, gidip keyif olsun diye çaldığımız bir stüdyo vardı. O stüdyonun olduğu binada Gripin yazısı vardı. Gidip gelirken ve aramızda Gripin diye diye, grubun adı da Gripin kaldı.

Müziğinizin baş ağrısına iyi geldiğini düşünüyor musunuz? Evet, tabii ki… Ama kalbe dikkat.

Çok teşekkür ederiz. Biz de… II

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 15


HABER

A GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK FAKÜLTESİ TÖRENLE AÇILDI Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi, denizcilik camiasının parlayan bir yıldızı olacaktır. haber, HİCRAN BURCU AYDIN YİĞİT

Açılışa Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, Yıldız Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şahin, Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü Burhan Külünk, Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürü Cemalettin Şevli, İstanbul Liman Başkanı Mustafa Azman; İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Dr. Özkan Poyraz, Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İnsel, İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil Güler, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İhsan Aldoğan, GESAD Başkanı Ziya Gökalp, DEFAMED Başkanı Selçuk Şenkal, GEMİMO Başkanı Feramuz Aşkın, Dünya Kılavuz Kaptanlar Birliği Başkan Yardımcısı Kaptan Cahit İstikbal, akademisyenler ve sektör temsilcileri katıldı. Açılış töreninde saygı duruşu, İstiklal Marşı, YTÜ tanıtım filminin izlenmesinin ardından açılış konuşmalarına geçildi.çılış konuşmaları Prof. Dr. Bahri Şahin, Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Binali Yıldırım tarafından yapıldı. Törende, Türkiye’nin ilk yerli yapımı olan “Köprüüstü Simülatörü” tanıtıldı. “Gemi Makine Dairesi Simülatörü” nün ise Katron firması ile birlikte YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi işbirliği ile geliştirildiği belirtildi.

> Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

Fakültenin tanıtımı, ilkeleri, hedefleri

Prof. Dr. Bahri Şahin, Fakültenin tanıtımı hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’nin Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisi ihtiyacını karşılamak için 1967 yılında temelleri atılan YTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü’nün 40 yılı aşan geçmişiyle, Türkiye’nin bu alanda eğitim veren en eski iki kurumundan biri olduğunu söyledi. Şahin, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’nin belirlenen stratejik hedeflerine uygun olarak eğitim, öğretim, araştırma-geliştirme konusunda hazırladığı programlarla; ulusal ve uluslararası alanda istenilen düzeye ulaşmayı ve bu düzeyi çağın gereksinimlerine göre sürekli geliştirmeyi ilke edindiğini belirtti. Prof. Dr. İsmail Yüksek ise günümüzde hızla gelişen Dünya Deniz Ticaret Filosu’nun uzman personel gereksiniminin, üniversiteleri deniz ve denizcilik ile ilgili bölümleri açmaya yönelttiğini belirtti. Fakülteye destek veren ve açılışa katılan herkese teşekkür eden

Yüksek, sektörün ihtiyacı olan kalifiye insan yetiştirilmesine katkı sağlamayı sürdüreceklerini kaydederken, yeni kurumsal yapıları ile itici güç olacaklarını belirtti.

“Gemi adamında ciddi bir açık var”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım konuşmasında, her önemli üniversitenin geçmişinde ulaştırma altyapısının olduğunu dile getirdi. Ulaştırmanın insan TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 17


HABER

>> Dekan Prof. Dr. Bahri Şahin:

Fakültemiz, ulusal ve uluslararası alanda istenilen düzeye ulaşmayı ve bu düzeyi çağın gereksinimlerine göre sürekli geliştirmeyi ilke edindi. hayatının vazgeçilmez en önemli araçlarından biri olduğunu ifade eden Bakan Yıldırım, insan hayatında bu kadar önemli olan ulaştırmanın eğitim alanında hak ettiği yeri bulamadığını, ancak denizciliğin diğer ulaşım sektörlerine göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Gemi inşaat sektörünün 2002’de yıldızı parlayan sektör haline geldiğini, Tuzla dışında da tersane sayılarının artmaya devam ettiğini belirten Yıldırım, ‘’Bugün 110 civarında tersanemiz ya tam olarak, ya da yarım vaziyette faaliyetlerini sürdürmektedir’’ dedi. Yıldırım, Denizcilik Müsteşarlığı’nda da denizcilik kökenli personel oranı 2002’de %6 iken, bugün bu oranının %27’ye çıktığını, ancak bunun da hala yetersiz olduğunu belirtti. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gemi adamı açığı bulunduğunu, eğitim kurumlarının sayısını artırmalarına rağmen hem nitelik, hem nicelik olarak gemi adamında ciddi açık olduğunu vurgulayan Yıldırım, 2015 yılı tahminlerine göre dünyada gemi adamı açığı sayısının %5 ile 6 seviyelerine ulaşacağını söyledi. Denizcilikte gelinen noktanın tarihçesini anlattıktan sonra ulaştırma alanında son 7 senede yapılanlara da değinen bakan Yıldırım, Denizciliğin yaşanan küresel kriz nedeniyle bugün zor günler geçirdiğini,

18 Yıldızlar TEMMUZ / 10

dünya ticaretini ayakta tutan deniz taşımacılığının krizden en fazla etkilenen sektör olduğunu belirtti. Üniversitelerde denizcilik eğitimi verildiğini anımsatan Yıldırım, 2002’de 3 olan 4 yıllık eğitim veren denizcilik fakültesi sayısının, bugün 5’e çıktığını, meslek yüksekokulu sayısının 3’den 7’ye, denizcilik eğitimi veren özel eğitim kurumu sayısının 5’den 45’e, denizcilik lisesi sayısının da 24’ten 59’a yükseldiğini söyledi. Küresel kriz nedeniyle zor günler geçiren denizcilik sektörünün bütün bu zorluklara rağmen çok önemli gelişmeler katettiğini, bunun da ülkedeki istikrar ve güvenden kaynaklandığını dile getiren Yıldırım, YTÜ bünyesinde yeni kurulan Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’nin denizcilik camiasının parlayan bir yıldızı olacağını kaydetti. Törende, Prof. Dr. İsmail Yüksek tarafından Bakan Yıldırım’a Anı Plaketi sunuldu. Tören, Yıldız Çatı Restoran’da verilen yemek ile son buldu. II


RÖPORTAJ

140. YILDA YEPYENİ BİR İETT Süreçlerin yeniden yapılandırılması, kalite yönetim sistemlerinin etkin kullanılması, garajlarda 5 S ve yalın yönetim uygulamaları gibi çalışmalarla kuruma modern bir yönetim anlayışı kazandırmaya çalışıyoruz. röportaj, MİNE ULUTAŞ

S

Son dönemde hem ulusal hem uluslararası platformda değeri yükselen İETT (İstanbul Elektrik Tünel Tramvay) İşletmeleri’nin Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ile kurumun gelişim sürecini ve gerçekleştirilen projeleri konuştuk.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İstanbul’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi İstanbul’da tamamladım. 1989 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yüksek lisans ve doktora öğrenimimi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde tamamladım. Üniversitemizde ve Hava Harp Okulu’nda; Kalite Yönetimi, Finansman, Yatırım Planlaması, Mühendislik Ekonomisi dersleri verdim. 1999 yılından beri üniversitemizin Endüstri Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Bununla birlikte üniversitemizde Rektör Danışmanlığı, Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü ve İnsan Kaynakları Geliştirme Merkezi Başkanlığı görevlerinde de bulundum. Şu anda İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorum.

Yoğun bir iş temposu içindesiniz. Hem İETT, hem üniversite, hem de diğer görevleriniz zor olmuyor mu? Günleriniz nasıl geçiyor?

İETT Genel Müdürlüğü, hem büyük bir sorumluluk hem de çok çalışma gerektiren bir görev. Bu görevi yürütürken bir yandan haftada bir üniversitede derslere giriyoruz. Çeşitli kurumlar, sivil toplum kuruluşları davet ediyor. Biz de kendilerine yönetim bilimi adına konuşmalar yapıyor, konferanslar veriyoruz. Aslında doğru bir zaman yönetimiyle birçok işi bir arada yürütmek mümkün hale geliyor. Zamanı iyi kullanarak ve planlı çalışarak sonuca gidebiliyoruz. Kaotik bir süreç içerisindeyseniz yoğunluk tabii ki problem olabiliyor, ama düzenli çalışıldığına yoğunluk, daha verimli olmamız için bir fırsata dönüşüyor.

20 Yıldızlar TEMMUZ / 10


RÖPORTAJ Rakamlar... rakamlar...

*

* Dünyanın en eski ikinci metrosu olan tarihi Tünel, 573 metrelik yol, 104 saniyelik yolculuk, günlük 200 seferle 12 bin 500 yolcu taşıyor.

* İstanbul’un simgesi nostaljik tramvay, 1.8 kilometrelik hat, günlük 25-30 seferle 2 bin 500 İstanyolcu taşıyor. * İkitelli Garajı, 192 bin metrekare alanla Balkanların en büyük, Avrupa’nın sayılı garajlarından biri.

* İETT otobüsleri her gün 535 bin kilometre kat ederek dünyanın çevresini 13,5 kez dolaşıyor. * İETT 5 bin otobslük filosuyla, Avrupa’da bir

numara. Yılda 1 milyar yolcu taşınıyor.

* Sadece Metrobüs, günde 90 bin kilometre

yaparak dünyanın çevresini 2,2 kez kat ediyor. Metrobüs sayesinde 80 bin araç trafikten çekildi, 623 ton karbondioksit havadan eksildi, 242 ton akaryakıt tasarrufu sağlandı, trafikte geçirilen zamandan günlük 52 dakika kazanıldı.

* Saatte 100 bin yolcu taşıması planlanan 21,6

kilometrelik mesafeyle, Türkiye’nin en uzun metro hattı inşa ediliyor.

>> Engelli vatandaşlarımız için çok önemli projelerimiz var.

İstiyoruz ki; engelli vatandaşımız da evinden işine, gitmek istediği yere çok rahat ulaşsın. İETT’de göreve başladığınızdan bu yana bir yıl geçti. İstanbul gibi bir devasa kentte toplu ulaşım hizmeti veren köklü bir kurumda görev almak da zannediyorum büyük sorumluluk istiyor. Göreve geldiğinizden bu yana, İETT’de yaptığınız çalışmaları genel hatlarıyla anlatabilir misiniz?

İstanbul hakikaten büyük bir şehir. Böyle bir şehirde toplu ulaşım hizmeti vermek de, yönetici olarak sorumluluk sahibi olmamızı gerektiriyor. Göreve geldiğimizde önce kurumu tanımaya çalıştık. Ekibimle beraber mevcut süreçleri analiz ettik ve ihtiyaçları belirledik. Tabii köklü bir kurumun zaman içinde bazı değişimler yaşaması gerekiyor. Bu değişimi kuruma kazandırmak için yöneticilerimizin ve çalışanlarımızın da gayret ve fedakarlığıyla hummalı bir çalışma içine girdik. Süreçlerin yeniden yapılandırılması, kalite yönetim sistemlerinin etkin kullanılması, garajlarda 5 S ve yalın yönetim uygulamaları gibi çalışmalarla

22 Yıldızlar TEMMUZ / 10

kuruma modern bir yönetim anlayışı kazandırmaya çalışıyoruz.

Değişimden söz ediyorsunuz. Değişim yönetimine bakışınız nedir? İETT’de nasıl bir değişim öngörüyorsunuz?

Az önce de ifade ettiğim gibi, İETT çok köklü ve büyük bir kurum. 9 bin civarında çalışanı ve 5 bin otobüslük filosuyla Avrupa’da bir numara. Yılda 1 milyar yolcu taşıyoruz. Otobüslerimiz her gün 535 bin kilometre mesafe kat ederek, dünyanın çevresini 13,5 kez dolaşıyor. Tabii böylesine büyük ve köklü kurumlar da gelişirken belli dönemlerde değişimler geçirmek zorunda. Nasıl ki insanoğlu büyürken, yaşlanırken çeşitli değişikliklere uğrar; kurumların da bir şekilde değişimi yaşaması gerekiyor. Değişim eskiyi yok edip yeniyi yüceltmek değil. Eskinin ve yeninin olumlu ve elverişli yanlarını birleştirmeyi değişim olarak tanımlayabiliriz. Köklü kurumlarda değişim yönetimini sağlarken tabii ki bir

>> Akıllı Durak Sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Bu sistemle,

durakta bekleyen vatandaşlarımız otobüsün o anda nerede olduğunu, ne zaman durağa geleceğini takip edebilecek. direnç oluşacak. Ama ilginç olan, biz değişimden söz ederken İETT’de böyle bir dirençle karşılaşmadık. Herhangi bir endişe de oluşmadı. Bunda kurumun geçmişine ve köklülüğüne karşı gösterdiğimiz saygı önemli ölçüde rol oynadı. Çalışanlarımız, birçok kurumda göremeyeceğimiz derinlikte bir kurum kültürüne, çalışma kültürüne sahip. Çalışanlarımız, kurum kültürüne sahip çıktığı kadar yeniliklere de açık. Değişim konusundaki kararlılığımızı ortaya koymada, bu önemli bir güç teşkil ediyor. Bu yüzden kurumu layık olduğu konuma taşıma vizyonumuzu çalışanlarımızla paylaştık. Onlardan da çok olumlu tepkiler aldık. Daire başkanlarımızın, diğer yöneticilerimizin ve işçilerimizin fedakarlığıyla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş’ın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda değişime start verdik ve son bir yıl içinde çok güzel sonuçlar elde ettik.

İETT’de nasıl bir hizmet anlayışı oturtmaya çalışıyorsunuz? Yolcu güvenliği ve memnuniyetini sağlamak adına ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Hizmetlerimiz insan odaklı olduğundan hem iç müşteri dediğimiz çalışanlarımıza, dış müşteri dediğimiz yolcularımıza ve tedarikçilerimizin de eşzamanlı memnuniyetini göz önüne almak durumundayız. Bu hedef doğrultusunda, çalışanlarımızın meslek içi eğitimine ve motivasyonuna ağırlık veriyoruz. Tabii İstanbul halkının toplu ulaşımını sağlayan şoförlerimiz ve diğer çalışanlarımız, zor bir işi başarıyor. Bu yüzden zaman zaman çeşitli etkinlikler düzenleyerek kurumla bütünleşmelerini sağlamaya ve çalışanlarımızın memnuniyetini arttıracak çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz. Çalışanlarımızın memnuniyeti, yolcularımızın da memnuniyetine dolaylı olarak yansıyacağından

bu konuya çok önem veriyoruz. Yolcularımızın memnuniyeti için de hizmet kalitesini arttırıcı çalışmalar yapıyoruz, ayrıca vatandaşlarımızın daha güvenli ve konforlu seyahat etmesi için çabalarımız sürüyor.

Engelli vatandaşlarımız için neler yapılıyor? Engelli vatandaşlarımızın ulaşım sıkıntısını azaltmak noktasında ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Engelli vatandaşlarımız için çok önemli projelerimiz var. Bir kere bütün araçlarımızı engellilere uygun hale getirme konusunda kararlılığımız sürüyor. İstiyoruz ki; engelli vatandaşımız da evinden işine, gitmek istediği yere çok rahat ulaşsın. Unutmayalım ki hepimiz potansiyel birer engelliyiz. Bu yüzden Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’ın “Bütün projelerimiz engellilerin onayından geçecek” anlayışı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fırsat buldukça engellileri ziyaret ederek sıkıntılarını dinliyoruz, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüyoruz.

Basından takip ettiğimiz kadarıyla yurtiçinden ve yurtdışından İETT’nin çalışmalarına büyük bir ilgi söz konusu. İETT’nin ulusal ve uluslararası arenadaki konumu nedir? Yurtdışından gelen uzmanlar en çok hangi çalışmalara ilgi duyuyor?

Biliyorsunuz İETT, Avrupa’nın en büyük otobüs filosuna sahip. İETT sadece İstanbul’da değil, aynı zamanda Türkiye çapında toplu ulaşımın lideri konumunda. Ulusal ve uluslararası alandaki bu konumumuzun gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Son yıllarda İETT’nin çalışmalarına, projelerine yurtdışından büyük bir ilgi var. Pakistan’dan Moritanya’ya, Kanada’dan Mısır’a,

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 23


Ses getiren projelere imza attınız. Bu projelerden bahseder misiniz?

>> Metrobüs hattımızı Beylikdüzü’ne uzatmak ve Otogar-BaşakşehirOlimpiyatköy metrosunu hizmete almak için çalışmalarımız sürüyor.

Hindistan’dan Nijerya’ya kadar pek çok ülkeden, başta metrobüs olmak üzere İETT’nin hizmetlerini yerinde görmek üzere İstanbul’a geliyorlar. Kendilerine İstanbul gibi büyük ve kalabalık bir şehirde nasıl toplu taşıma yaptığımızı anlatıyoruz. 140 yıllık tecrübeye sahip bir kurumun tecrübesinden faydalanmak istemeleri tabii ki doğal. Bizden danışmanlık, know-how talebinde bulunuyorlar. Hatta kendi ülkelerindeki toplu taşıma ağını işletmemizi bile isteyenler çıkıyor. Biz de şu anda uluslararası alanda bu hizmetleri verebilmek için bir danışmanlık modeli oluşturmaya çalışıyoruz. Daha sonra bu hizmeti yurtdışına pazarlayabilir hale geleceğiz. Bu da ülkemiz ve İstanbul’umuz için bir gurur kaynağı. İnşallah bu hizmet sayesinde İETT’nin zaten yüksek olan marka değeri daha da artacaktır. Bundan başka biz de yurtdışında çeşitli konferans ve toplantılara katılarak hizmetlerimizi, İstanbul’da toplu ulaşımı ve İETT’nin çalışmalarını aktarıyoruz. Büyük bir ilgi ve hayranlıkla dinlediklerini fark ediyoruz. Tabii bu da bize gurur veriyor.

24 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, İstanbul gibi büyük ve kalabalık bir şehirde toplu taşıma hizmetini verebilmek çok kolay bir iş değil. Nüfus ve göç gibi etkenleri göz ardı edemeyiz. Özellikle metrobüs sayesinde gördük ki; İstanbul’un çözülemez sanılan birçok problemi - ki bunlar arasında trafik en önemlisi olarak göze çarpıyor - istendiği zaman çözülebiliyor ya da çözüm için bazı adımlar atılabiliyor. Bir kere meseleye “olmaz” gözüyle değil “olabilir” gözüyle bakmak temel yaklaşım olarak benimsenmeli. Hani bir söz vardır; “Başlamak, bitirmenin yarısıdır” diye... İşte çözüm konusunda kararlı olduğunuz takdirde sonuç almak daha mümkün hale gelebiliyor. Biz de toplu taşıma problemini ortadan kaldıracağız, halkımıza daha kaliteli, konforlu ve güvenli bir hizmet sunacağız diyerek yola çıktık. Bu minval üzere 1 yıl içinde yoğun olan hatları yeni otobüslerle takviye ettik, toplu ulaşım talebi olan ilçelere yeni hatlar açtık. Güçlü bir insan kaynakları politikasıyla, elimizdeki mevcut potansiyeli iyi değerlendirerek ek maliyet gerektirmeden, hatta giderlerimizi etkin yöneterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gece seferlerini arttırdık. Hizmet kalitesini arttırmak ve hizmet ağını genişletmenin yanısıra, teknolojiyi de takip ederek temassız elektronik bilet gibi yeniliklerle İstanbul halkını tanıştırdık. Sosyal sorumluluk projeleriyle, halkımızın İETT ile bütünleşmesini sağlamaya çalıştık. Engellilerimizi, yaşlılarımızı, kimsesiz çocuklarımızın da sesine kulak vererek onlara da destek olduk ve olmaya da devam ediyoruz.

Yürüttüğünüz projeleri anlatır mısınız?

Şu anda üzerinde çalıştığımız en büyük proje, Temassız Elektronik Kart projesidir. Temassız Elektronik Kart projesi, İstanbullulara daha kaliteli ve modern hizmet verme amacımız çerçevesinde geliştirdiğimiz bir proje. Elektronik kart, “yaklaştır geç” prensibiyle çalıştığı için yolcularımıza büyük kolaylıklar sunuyor. İnişbinişlerde işlem süresi büyük ölçüde kısalıyor. Cüzdan veya çantadan çıkarılmadan okutulabiliyor. Elektronik kart, sağladığı yüksek güvenlik özellikleri açısından da diğer kartlardan daha üstün. Bu kart sayesinde sadece ulaşımda değil aynı zamanda eğlence, otopark, kütüphane gibi kentin diğer alanlarında da kullanılabilecek temassız bir elektronik karta sahip oluyoruz. Kara ulaşımından tutun da deniz ulaşımına kadar her alanda kullanılabilecek olan bu kart, İstanbul için bir devrim niteliği taşıyor. Kartın elektronik olmasından dolayı biz hangi hatların yoğun olduğunu, hangi otobüse kaç yolcunun bindiğini tam olarak tespit edeceğiz ve daha konforlu bir seyahat için gerekli tedbirleri alabileceğiz. Tam anlamıyla kullanılmaya başlandığında, bu kartın değeri daha iyi anlaşılacaktır. Bundan başka Metrobüs Kontrol Merkezi çalışma-

>> Çevre dostu olarak bilinen ve yakıt tüketimini de büyük oranda düşürecek olan araçlar getirmek için çalışmalarımız sürüyor. larımızı bitirme aşamasına getiriyoruz. Bazı istasyonlarda pilot çalışmalarımız sürüyor. Bu projeyle metrobüs hattı tek bir merkezden komuta ve kontrol edilebilecek. Herhangi bir aksaklık kameralarla tek bir merkezden izlenerek anında çözüm üretilebilecek. Böylelikle, herhangi bir istasyonda yoğunluk yaşandığında, anında bu istasyona ek sefer gönderilerek rahatlatma imkanı bulacağız. Metrobüs için ayrıca bir optimizasyon çalışmamız sürüyor. Bu da hattaki yoğunluğu azaltmaya yönelik bir çalışma. Bundan başka, Akıllı Durak Sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Bu sistemle, durakta bekleyen vatandaşlarımız otobüsün o anda nerede olduğunu, ne zaman durağa geleceğini takip edebilecek. Basında da büyük yankı bulan “İstanbul’dan Güvenli Yolculuk” projemiz çerçevesinde başlattığımız eğitim programıyla, 7 bin çalışanımıza üniversite ortamında stres yönetimi, zor yolcularla baş etme, halkla ilişkiler gibi alanlarda eğitim veriliyor. Ayrıca yine tarihi ve kültürel değeri olan ve İstanbul’un sembollerinden biri sayılan nostaljik tramvayımızla ilgili “Beyoğlu Lavanta Kokuyor” ve “Beyoğlu Müzikle Başkadır” projesi çerçevesinde yürüttüğümüz çalışmalar da vatandaştan büyük ilgi ve takdir görmüş durumda.

İstanbulluların yoğun ilgi gösterdiği metrobüs projenizden de biraz bahsedebilir misiniz?

Metrobüs projesi, İstanbul gibi kalabalık ve büyük bir kentin ulaşımını büyük ölçüde kolaylaştıran, ulaşım

sistemimize güç katan ve trafik problemini azaltan bir sistem olarak kısa zamanda takdir gördü. Günde 90 bin kilometre yaparak dünyanın çevresini 2,2 kez kat ediyor. Metrobüs sayesinde 80 bin araç trafikten kalktı. Akaryakıttan sağlanan 242 ton tasarruf ve trafikte geçirilen zamandan günlük 52 dakika, senelik 28 gün geri kazanım da bu sistemin önemli getirileri arasında.

Toplu ulaşım kültürünü yaygınlaştırmak ve toplu taşımayı teşvik için kapsamlı bazı çalışmalar yürüttüğünüzü öğrendik. Bu konu hakkında okuyucularımızı biraz aydınlatabilir misiniz?

Toplu ulaşım; kent hayatının önemli bir parçası, ayrı bir kültür. İstanbul gibi kalabalık, büyük ve tarihi bir şehirde toplu ulaşım kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor. Sürekli göç alan bir kentte bazı uyum problemlerinin yaşanması doğaldır. Biz de toplu ulaşım kültürünü bütün vatandaşlarımıza benimsetmek amacıyla birtakım çalışmalar içindeyiz. İşe önce eğitim kurumlarından başlamayı uygun gördük. Ağaç yaşken eğilir. Önce ilk ve orta dereceli okullarda toplu ulaşım görgü ve kurallarını anlatmamız gerekiyor. Bu yüzden de çeşitli kitapçıklar basarak ve seminerler vererek bu kültürü yaygınlaştırmayı ve toplu ulaşımı teşvik etmeyi planlıyoruz. Ayrıca önümüzdeki dönemde bir haftayı, Toplu Ulaşım Haftası olarak kutlamayı düşünüyoruz. Bu konuda bazı hazırlıklarımız var. Toplu ulaşımı teşvik TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 25


RÖPORTAJ

>> ”İstanbul’dan Güvenli Yolculuk” projemiz çerçevesinde

başlattığımız eğitim programıyla; 7 bin çalışanımıza üniversite ortamında stres yönetimi, zor yolcularla baş etme, halkla ilişkiler gibi alanlarda eğitim veriliyor. etmek için de çeşitli kampanyalar düzenleyerek hizmetlerimizi daha cazip ve tercih edilir hale getirmeye gayret ediyoruz.

Son dönemlerde her alanda çevreye duyarlılık konusu ön plana çıkıyor. Bu konuda İETT’nin faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Metrobüs hattı sayesinde, günlük 623 ton karbondioksit havadan eksiliyor. Bunun çevreye çok büyük katkısı var. Bundan başka, geçenlerde Büyükşehir Belediye Başkanımızın da ifade ettiği gibi İstanbul’a elektrikli hibrit araçlar getirme konusunda çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca CNG’li araçlarla ilgili fizibilite çalışmalarımız da devam ediyor. Çevre dostu olarak bilinen bu araçlar sayesinde, havadan daha fazla karbondioksit eksilecek. Ayrıca yakıt tüketimi de büyük oranda düşecek. Bundan başka sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında, çevreci sivil toplum kuruluşlarıyla da ortak çalışmalarımız sürüyor.

Önümüzdeki dönem hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Yeni dönemde hedeflerimizden en önemlisi, bu değişim sürecini yayarak güçlendirmek ve sürdürülebilir hale getirmek. Ayrıca orta ve uzun vadeli hedeflerimizi ortaya koyarak 2023 vizyonumuzu oluşturmaya çalışıyoruz. Yine Metrobüs hattımızı Beylikdüzü’ne uzatmak için çalışmalarımız sürüyor. Yine yoğunluğu azaltmak ve toplu ulaşım taleplerini değerlendirmek amacıyla

26 Yıldızlar TEMMUZ / 10

çeşitli bölgelere ihtiyaç doğrultusunda yeni hatlar açmayı planlıyoruz. Kısacası; önümüzdeki dönemde İETT’nin hizmet kalitesini arttırmak, marka değerini yükseltmek, değişim yönetimini tabana yaymak, hizmet ağını genişletmek, atıl kapasiteyi doldurmak, optimum çözümler üretmek için gayretlerimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. En büyük yatırımlarımızdan biri olan ve yüzde 85’i tamamlanan Otogar-Başakşehir-Olimpiyatköy metrosunu hizmete almak için çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu proje sayesinde de İkitelli Sanayi Bölgesi ve TEM otoyolu büyük ölçüde rahatlamış olacak.

Son olarak okuyucularımıza ve İstanbullulara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Toplu ulaşım, insan odaklı bir hizmet. Bu yüzden de hepimizin empatiye, anlayışa ve pozitif düşünceye ihtiyacı var. Kurumları, hizmetleri eleştirirken yapıcı olmaya çalışalım. Yapıcı eleştiri, kurumları büyütür, yıkıcı eleştiri ise kurumları öldürür. İETT hepimizin kurumu. Biz vatandaşlarımıza daha kaliteli hizmet vermek için gayret ederken, vatandaşlarımız da kendilerine ait olan bu kuruma sahip çıkmalı. İstanbul gibi kalabalık bir şehirde şoförümüz yolcumuza, yolcularımız da şoförümüze gereken anlayışı gösterdiği takdirde sonuç almamız daha kolay olacaktır.

Yoğun temponuz arasında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Ben teşekkür ederim. II



Y

ETKİNLİK

Yıldız Teknik Üniversitesi 14. Bahar Şenliği, 24- 28 Mayıs 2010 tarihleri arasında, Beşiktaş Yerleşkesi Kiler-i Hümayun Bahçesi’nde öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. 5 gün süren şenlik boyunca her akşam yaklaşık olarak 10.000 kişilik katılım oldu. Üniversitemizin Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Mezunlar ve Öğrencilerle İletişim Koordinatörlüğü ve Kulüpler Birliği tarafından organize edilen şenlik, öğrencilere neşeli saatler yaşattı.

YTÜ 14. BAHAR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ YTÜ Bahar Şenliğinde; profesyonel sanatçılar tarafından verilen 3 ana konsere, konferanslara, profesyonel/yarı profesyonel ve amatör grup performanslarına, çeşitli yarışmalar, sergiler, sanatsal gösterilere ve daha pek çok etkinliğe yer verilmiştir. haber, MİNE ULUTAŞ

Programda neler vardı? 24 Mayıs Pazartesi

Mimarlık Fakültesinin bahçesinde açılışı yapılan şenlik, halk oyunları ekibinin ve YTÜ Dans Kulübü’nün gösterisi ile başladı. Akşam saatlerinden itibaren başlayan Astigar, Yora, Gren, Sakin, Mor ve Ötesi’nin konserleri gece yarısına kadar öğrencileri coşturdu.

Üniversitemiz sosyal faaliyetleri destekliyor

Türkiye’nin en köklü, çağdaş üniversitelerinden biri olan Yıldız Teknik Üniversitesi, bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılın değerlerine sahip bir üniversite olmak için çalışmalarına devam ediyor. YTÜ, evrensel değerlerle donanmış, vizyon ve misyon sahibi, kendisini sürekli geliştiren, yaşam boyu öğrenmeyi hedef edinmiş, analiz ve sentez yapabilen, yaratıcı, girişimci, sorgulayıcı, etik değerleri özümsemiş bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Öğrencilerinin kültürel ve sosyal alanda da ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal yaşama entegre edilmesine, öğrenciler arasında dayanışma ve işbirliğinin geliştirilmesine ve etkili bir iletişim kurulmasına katkıda bulunuyor. Bu amaçlara hizmet eden Bahar Şenliği gibi sosyal faaliyetlerin öneminin bilincinde olan YTÜ, öğrencilerinin mesleki ve meslek dışı bilimsel birikimlerinin arttırılmasının yanısıra; gençlerin sosyal, kültürel, bedensel ve düşünsel alanlarda gelişmelerine yönelik tüm ders dışı sosyal faaliyetlerini desteklemektedir. Belirlenen bu çerçeve doğrultusunda 5 gün süren şenliklerimizde profesyonel sanatçılar tarafından verilen 3 ana konsere, konferanslara, profesyonel/yarı profesyonel ve amatör grup performanslarına, çeşitli yarışmalar, sergiler, sanatsal gösterilere ve daha pek çok etkinliğe yer verilmiştir. 14. Bahar Şenliği sadece YTÜ öğrencilerine değil, tüm öğrencilere ve İstanbullulara açık şekilde devam etmiştir. II

25 Mayıs Salı

Akşam saatlerinde başlayan, Help! The Captaın Threw Up, Extinction, Razor ve Silent Disaster konserlerinin ardından, YTÜ Dans Kulübü’nün gösterisi ile program sona erdi.

26 Mayıs Çarşamba

Şenliğin 3.gününde YTÜ Tiyatro Kulübü, Oğuz Atay Sahnesi’nde “Tanrı” isimli oyunu sergiledi. Kulüp üyelerinin performansı, ilgiyle karşılandı. Akşam programı, DJ Özcan Ertek’in performansı ile başladı. Program, DJ De Rien’ın performansı ile devam etti. Saat 20.00 itibariyle de Bonmod, Portecho ve Bedük konserleri keyifle izlendi.

27 Mayıs Perşembe

*

Saat 17.00’de başlayan programda, Mr. Goodtrips, Sapan, Pop Core, Woo Hoo ve Neva, müzik tutkunlarına muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. Saat 22.00’den gece yarısına kadar ise Beetlejuice film gösterimi açık havada sinemaseverlerin beğenisine sunuldu.

28 Mayıs Cuma

YTÜ 14. Bahar Şenliği, akşam saatlerinde başlayan Mavi Band, Ayade-i Lüpriz, Temaşa İstanbul, Derin Kırmızı ve Boban & Marco Markovic konserleri ile son buldu. Ayrıca şenlik süresince Fotoğraf Kulübü’nün fotoğraf sergisi, YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda ilgililerin beğenisine sunuldu.


PROJE YTÜ 2010 SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ:

AKSARAY TOBB İLKÖĞRETİM OKULU YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek: Üniversitelerin görevlerinden bir tanesi eğitim-öğretim, diğeri araştırma-geliştirme ve en önemlisi de sosyal sorumluluk projeleridir. haber, MİNE ULUTAŞ

T

Topluma yönelik faaliyet ve projelere büyük önem veren YTÜ, son dönemde sosyal sorumluluk faaliyetlerine hız vermiştir. İlk olarak 2008 yılında Mardin’in Derik ilçesi Tepebağ İlköğretim Okulu’nda, daha sonra 2009’da Elazığ’ın Maden ilçesine bağlı Kavak- Hazar İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilen YTÜ Kulüpler Birliği Sosyal Sorumluluk Projesi, 2010 yılında Aksaray ili, Yavuz Sultan Selim Mahallesi’nde bulunan TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) İlköğretim Okulu’nda hayata geçirilmiştir. YTÜ, Yıldız’lı öğrencilerin sosyal sorumluluk projesinin bir parçası olmasını sağlayarak, onlarda toplumsal bilincin yerleşmesinde katkı sağlamayı amaçlamakta ve bu proje her yıl geleneksel şekilde devam etmektedir. Ortak artı değer yaratmak felsefesiyle yola çıkan YTÜ Kulüpler Birliği, sosyal sorumluluk projeleriyle, öğrencilere “Her yıl bir okul, her yıl bir bölge” sloganı ile sosyal sorumluluk bilincini aşılamayı amaçlamıştır.

Aksaray TOBB İlköğretim Okulu

YTÜ sosyal sorumluluk projelerinin bu yıl yürütüldüğü okul, TOBB tarafından 1998 yılında 5 kat ve 24 derslik olarak yaptırılmış, 22 Ekim 1998 tarihinde eğitim-öğretime başlamıştır. Okul binası 538m2 üzerine inşa edilmiş olup, toplam alanı 9.200m2’dir. TOBB İlköğretim Okulu anaokulu biriminde, okul öncesi eğitimi de verilmektedir.

Projenin kapsamı

10 – 14 Mayıs 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışma kapsamında proje ekibi tarafından organize edilen programlarla elde edilen gelirler ve sponsor destekleriyle, 2010 yılı sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirilmiştir. Aksaray TOBB İlköğretim Okulu, fiziki koşullar açısından çok kötü durumda olmamasına rağmen, eksikleri ve tamir edilmesi gereken bölümleri bulunan bir okuldu. Örneğin, çok amaçlı salon olarak kullanılması planlanmış; ancak içi boş, duvarları dökük, yer malzemesi döşenmemiş bir salonu vardı. Okulun kütüphanesi, öğrencilerin sağlıklı kullanımı için yeterli donanıma sahip değildi. Bilgisayar laboratuarının yenilenmesi ve kullanılır hale getirilmesi gerekiyordu. Tüm bu birimler, çeşitli firmaların destekleriyle, YTÜ Makine Teknolojileri Kulübü, YTÜ Tiyatro Kulübü ve YTÜ IEEE Kulübü tarafından sağlanan desteklerle onarılmış, döşenmiş ve öğrencilerin kullanımına hazır hale getirilmiştir.

Yapılan uygulamalar-iyileştirmeler Çok amaçlı salon

170 m2 lik çok amaçlı salonun duvarları boyanmış, yerleri laminant parke ile kaplanmış, sahne perdesi

32 Yıldızlar TEMMUZ / 10

takılmış, sahneye rahat çıkılabilmesi için iki basamaklı ve çift taraflı merdiven yapılmıştır. Pencerelerine karartma perdeleri takılmış, kulis odası ve sahnesi düzenlenmiş, salonda bir bölüme pinpon masası yerleştirilmiş, projeksiyon cihazı takılmış ve kolçaklı koltuklar döşenmiştir.

Kütüphane

Kütüphane yeni baştan ele alınmış; kütüphane dolapları, masaları ve kitapları temin edilmiş, kitaplar tasnif edilerek raflara yerleştirilmiş ve öğrencilerin kullanımına hazır hale getirilmiştir.

Bilgisayar laboratuarı

Bilgisayar laboratuarında bulunan bilgisayarlar kullanılamayacak durumdaydı. Yeni bilgisayarlar eklenerek, bu bölüm yeniden düzenlendi. TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 33


PROJE Projeye destek veren tüm kuruluşlara teşekkür ederiz

Dış cephe

Okulun dış cephe boyaları temin edildi.

Öğrencilerin kişisel ihtiyaçları

513 öğrencinin eğitim gördüğü okulda, her öğrenciye kıyafet, kırtasiye malzemesi, okul çantası ve ayakkabıdan oluşan hediye paketleri dağıtıldı.

Etkinlikler

TOBB İlköğretim Okulu’nun fiziksel yapısının iyileştirilmesinden sonra, öğrencilerin de aktif olarak katıldığı etkinlikler düzenlendi. YTÜ Kulüpler Birliği öğrencileri, TOBB İlköğretim Okulu öğrencileri ile birlikte 5 gün boyunca çeşitli kültürel faaliyetlerde bulundular. Oluşan sinerji ve kültürel etkileşimle, üniversite öğrencilerinde sorumluluk bilincinin yerleşmesi ve yöre halkıyla ilköğretim öğrencilerinin üniversite hakkında bilgi sahibi olmaları hedeflenmiştir. YTÜ Sinema Kulübü, sinemayı sevdirmek ve sinemanın farklı yönlerini göstermek amacıyla öğrencilere animasyon film gösterisi ve kısa film çekimi hazırlayıp sundu. Öğrenciler de senaryoda rol aldılar. Ayrıca Green Box uygulaması yapıldı ve CD şeklinde hazırlanarak ilköğretim öğrencilerine hediye edildi. YTÜ Plastik Sanatlar Kulübü, proje kapsamında Ebru sanatını öğrencilere tanıttı. Ebru teknesi kuruldu. Öğrenciler tarafından hazırlanan Ebru çalışmaları, yeni düzenlenmiş olan çok amaçlı salonda sergilendi. YTÜ Fotoğrafçılık Kulübü, okuldaki öğrencilere çek-at fotoğraf makineleri vererek çevrelerinde farklı gördükleri nesnelerin, okullarının, arkadaşlarının ve ailelerinin fotoğraflarını çekmelerini sağladı. Ayrıca çocukların portre fotoğrafları çekilerek bir portre sergisi açıldı YTÜ Tiyatro Kulübü, öğrencilere çeşitli oyunlar oynattı ve drama eğitimi vererek küçük drama gösterileri yaptırdılar. Öğrencileri tiyatroya teşvik etmek amacı ile bir tiyatro oyunu hazırlandı ve minik öğrenciler, tiyatro oyununu başarıyla sundular. YTÜ Basın Yayın Kulübü; öğrencilere şiir, öykü ve

34 Yıldızlar TEMMUZ / 10

* Colin’s * Tema Mağazacılık (Lc Waıkıkı) * Prosan * Kral Kitap Kırtasiye * Beks Çorap * Ayfer Gıda * İSKİ * Hp Bilgisayar * Exper Bilgisayar * May Yapı * Blacksea Ayakkabı * King Paolo Klimalı Ayakkabı * Depo Ayakkabı * Ciento * Hekimoğlu Ali Paşa İlköğretim Okulu * Kardeş Türküler

*

resim çalışması yaptırdı. Bu çalışmalar, çok amaçlı salonda sergilendi. YTÜ Satranç Kulübü, bir satranç turnuvası düzenledi. Birinci olan öğrenciye, tören sırasında satranç takımı hediye edildi. YTÜ Dağcılık Kulübü, tüm sınıflarda derslere katılarak, öğrencilere ilkyardım eğitimi verdi. YTÜ İşletme Kulübü, organizasyonun iyi bir şekilde yürümesini sağlamak amacıyla, çalışmalarını son derece özverili olarak yürütmüştür.

Tören

YTÜ Kulüpler Birliği, TOBB İlköğretim Okulu’ndaki projeyi tamamladıktan sonra okulun çok amaçlı salonunda bir tören düzenlendi. Törene Aksaray Valisi Orhan Alimoğlu, Garnizon Komutanı Albay Hayati Kasım, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Sağlam, YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Altınsoy, İl Genel Meclisi Başkanı Şaban Bostan, Emniyet Müdürü Dr. Halis Böğürcü, Milli Eğitim Müdürü İbrahim Yılmaz, ATSO Başkanı Ali Öztürk, Ticaret Borsası Başkanı Kemal Gümüşsoy ve çok sayıda öğrenci katıldı. Konuşmasında YTÜ Kulüpler Birliği’nin sosyal çalışmalarına değinen YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ’ nün 25 bin öğrencisi ve 2 bin 500 personeli ile akademik hayata hizmet verdiğini belirtti. Ülkenin ihtiyacı olan mühendisleri ve üniversite mezunlarını yetiştirmek için çalıştıklarını belirten Rektör Yüksek, “Üniversitelerin önemli görevlerinden biri eğitim-

>> Proje kapsamında TOBB İlköğretim Okulu’nun dış cephesi boyandı, çok amaçlı salonu, kütüphanesi, bilgisayar laboratuarı yenilendi ve 513 öğrencisine kırtasiye ve kılık-kıyafet desteği sağlandı. öğretim, diğeri araştırma-geliştirme ve en önemlisi de sosyal sorumluluk projeleridir. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında, üniversitemiz çok çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Üniversitemizde şu anda 30’un üzerinde kulüp faaliyet göstermektedir. Bu kulüplerin birleşiminden oluşan Kulüpler Birliği, ülkemizin eğitimine katkı sağlamak amacıyla, ülkenin değişik bölgelerinden bir ilköğretim okulu belirleyerek, o okulun tüm ihtiyaçlarını karşılamak için ciddi bir mücadele vermektedir. Bu, takdir edilecek bir olaydır” dedi. Törende konuşan Aksaray Valisi Orhan Alimoğlu, YTÜ Rektörlüğü ve öğrencilerine teşekkür etti ve iyi yetişen bir nesil sayesinde, ülkenin de geleceği parlak olur dedi. Alimoğlu konuşmasına, “İlköğretimin ardından lise gelir, sonra da üniversite eğitimi. İnsan 25 yaşına kadar tahsil ettiğini, ömrünün geri kalanında harcıyor. Bu nedenle gelişim çağındaki gençlerimize azami itina ile yaklaşmamız lazımdır. Bu hususta Aksaray Üniversitesi ile diyalog halindeyiz. Ancak Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bizim şehrimizde çalışması çok ayrı bir öneme sahiptir. Kendilerine çok teşekkür ederim. Üniversitenin sağladığı yardım bize gerekli olan bir yardımdır. Biz ilköğretim ve lisede öğrencile-

rimizi iyi yetiştirirsek üniversitelerin de işi kolaylaşır. Yaptığı işi güzel yapan kimseler çoğalınca, ülkemiz daha mutlu ve müreffeh insanların yurdu haline gelir” diye devam etti. Programda, YTÜ öğrencileri tarafından protokole birer hediye takdim edildi. TOBB İlköğretim Okulu öğrencileri tarafından hazırlanan tiyatro oyunu da beğeni ile izlendikten sonra tören sona erdi.

Üniversite-Sanayi işbirliği konferansı

YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Aksaray Üniversitesi’nde “Aksaray’da Üniversite-Sanayi İşbirliği” konulu bir konferans verdi. Konferansta, ülkelerin gelişmesi ve bir yerlere gelmesi eğitim ve AR-GE’den geçer diyen Yüksek, “Türkiye’de AR-GE çalışması yapacak kişilere ihtiyaç vardır. Şu an ülkemizde sadece 60.000 AR-GE çalışanı var, ancak bu rakamın en az 180.000 olması gerekiyor. Ülkemizdeki büyük ölçekli işletmeler son yıllarda AR-GE çalışmalarını çok profesyonelce yapıyorlar.1980 yılında beyaz eşya sektöründe ülkemizde BOSH en iyi marka konumundayken, şu anda Arçelik firmasının marka değerinin artması AR-GE çalışmalarını en iyi yapan firmalar arasında olmasındandır.”dedi. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 35


ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Örnek diyaloglar

HASTAYA DOKTOR SAVUNMAYA AVUKAT UZAYA ASTRONOT GERİ KALAN HER ŞEY İÇİN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ… MUHAMMED ATİLLA SEVİM / ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ

2010 ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunlarının taşıdığı pankart, tam anlamıyla mesleğimizi tanımlıyor. Bizler, yani Endüstri Mühendisleri; çok eleştirilen interdisipliner yapımızla klasik çağın mühendislerini geride bırakarak, insan makine teknoloji ve malzeme gibi temel kavramları tek potada eriterek, çağın mühendisi olgusunu taşımaktayız. Mühendislik iki ana temele dayanır. Bunlar; Mekanik ( Makine, İnşaat, Kimya vb. ) ve Devredir ( Bilgisayar, Elektrik ve Elektronik ). Endüstri Mühendisliği bilim dalı bu ana dallardan farklı olarak, üretim ve yönetim anlayışının değişmesiyle ortaya çıkmış ve sistemin kilit taşı haline gelmiş bir daldır. Bilimsel yaklaşımlarından ziyade, Endüstri Mühendisliğine biraz da mizah gözüyle bakacak olursak, sanırım bu bilim dalının toplumdaki bilinirliğini ve aslında ne kadar büyük öneme sahip olduğunu daha iyi anlarız.

Lise yıllarından itibaren Endüstri Mühendisi olmak isteyen biri olmama rağmen YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünü kazandığım ilk yıl eş, dost, akraba ziyaretlerinde aslında konudan ne kadar da uzak olduğumuzun farkına vardım. Özellikle bu ortamlarda geçen diyaloglar, gerçekten de incelenmesi gereken bir vakayı andırıyordu. ‘Evladım okulu bitirince ne iş yapacaksın sen?’ sorusu en can alıcı ve en can sıkıcı soruydu hiç şüphesiz.

36 Yıldızlar TEMMUZ / 10

-Üniversiteyi kazanmışsın evladım aferin. -Teşekkür ederim amcacım. -Hangi bölümdü senin? -Endüstri Mühendisliği -Hadi ya (bir şaşkınlık) Sen Anadolu lisesinde okuyordun değil mi? Endüstri Meslek nerden çıktı? -Yok, amca aynı şey değil o. -Hımm peki okul bitince ne olacaksın sen? Ne iş yapacaksın? - Amca şimdi başlasam anlatmaya, 3 gün sürer yapabileceğim işler. -Hıı öyle mi! Aferin aferin hayırlısı olsun tabi… Bu ve benzeri diyalogları, belki de çok daha eğlenceli olanlarını eminim ki meslektaşlarım da yaşamışlardır. Daha ileri giderek şunu söyleyebilirim; toplumumuzun büyük bir çoğunluğu, Endüstri Mühendisliği bilim dalı hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip değildir. Eğer toplumumuz bu mesleğin

önemini kavrayan bir toplum olsaydı; 5-10 yaş aralığında ki çocuklar futbolcu, doktor, pilot değil, Endüstri Mühendisi olmak isterdi.

Güler misin, ağlar mısın…

Üniversiteyi kazandığım ilk yıl, başımdan geçen bir başka diyalogu size aktarmak istiyorum: Ara tatilde, mezun olduğum Elazığ Anadolu Lisesi’ne eski öğretmenlerimi ziyarete gitmiştim. Öğretmenler odasında sohbet ederken, yine aynı dönemden mezun ve öğretmenleri ziyarete gelmiş bir arkadaş daha katıldı sohbetimize. Üniversite sınavlarında iyi puan alamayan arkadaşım, iş garanti olsun diye Polis Meslek Yüksek Okuluna kayıt yaptırmıştı. Şimdi adını hatırlamak istemediğim kimya öğretmenimiz ile aramızda geçen diyalogu aktarıyorum: -Merhaba çocuklar hoşgeldiniz eski okulunuza. - Hoş bulduk hocam… -Eee ne yaptınız kazanabildiniz mi üniversiteyi? -Hocam polis okuluna kayıt yaptırdım ben. -Bende YTÜ Endüstri Mühendisliğini kazandım hocam. -Aaa oğlum Muhammed, sen çok çalışkan bir çocuktun niye öyle oldu? Bari sende arkadaşın gibi polis olsaydın. Şimdi o günleri hatırlayıp gülüyorum açıkçası. Evet, komik ama bir o kadar da acı bir durum aslında; bölgenin en iyi lisesinde öğretmenlik yapan birinin çağın mühendisliği diye tanımlanan mühendisliği bilmemesi. Yani bir endüstri mühendisi iseniz veya adayı iseniz mutlaka yabancı gelmeyecektir bu diyaloglar size. Fakat şunu asla unutmamak gerekir; Endüstri Mühendisliği, önemi giderek artan ve üst düzey yönetici olma potansiyeli yüksek olan bir mühendislik dalıdır. Çünkü bizi tanımlayan asıl cümle şudur ; ‘engineer makes thing industrial engineer makes it beter ‘

Farklıyız

Sonuç olarak; kendi adıma bir daha meslek seçme şansım olsa, sanırım yine ve yeniden Endüstri Mühendisliği bölümünü seçerdim. Bir de bizi havalı kılan bazı mesleki terimler var; en fazla onları severim aslında, çünkü bizi anlatan kelimelerdir onlar. Optimizasyon, kaizen, tpm, efqm, sıfır hata, verimlilik, kalite, fishbone, JIT vb... Hele optimizasyon kelimesi, bizim her şeyimiz gibidir. Özellikle diğer meslek gruplarından arkadaşlarla sohbet ederken, bu terimleri vurgulayarak fark yarattığımızı veya farklılığımızı ortaya koyduğumuzu görmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. Stratejik kalkınmanın temelinin karlılık değil kalite olduğunu vurgulayan, sistemlerin sadece makine ve malzeme kavramlarını değil insan kavramını da kapsadığını bilen, sürekli gelişmeyi ve sıfır hatayı yaşama stili haline getiren Endüstri Mühendisleri, işletmelerin vazgeçilmez unsurları olmaya devam edecektir. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 37


YARIŞMA

YILDIZLI PROJELER YARIŞMASI SONUÇLANDI Birincilik ödülünü “Biokimya Otoanalizörü” projesi ile Bahçeşehir Üniversitesi’nden Batuhan Yılmaz, Mert Kayacan, Alişan Yılmaz ve Kaan Alper’den oluşan ekip kazandı. haber, GÖKHAN SEZEK / YTÜ IEEE ÖĞRENCİ KULÜBÜ YILDIZLI PROJELER YARIŞMASI’10 KOORDİNATÖR YARDIMCISI

Y

YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü tarafından düzenlenen Yıldızlı Projeler Yarışması’10, etkileyici bir final ile sonuçlandı. Bilim ve Teknoloji kategorisinde Türkiye’nin en aktif kulübü ödülünü 2008-2009 ve 2009-2010 dönemlerinde üst üste kazanan YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü’nün düzenlediği Yıldızlı Projeler Yarışması’nın Proje Sergisi ve Ödül Töreni etkinliği, YTÜ Oditoryumu’nda 25 Haziran 2010 tarihinde düzenlendi. IEEE Öğrenci Kulübü’nün, Makine Tanıtım Grubu’nun ana sponsorluğunda düzenlediği yarışmanın finali, YTÜ ElektrikElektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever, Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Sanayi Bakanlığı AR-GE Genel Müdürü Ziya Karabulut’un konuşmalarıyla başladı.

“Üniversitelerin Sanayideki AR-GE Faaliyetlerine Katkıları”

Açılış konuşmalarının ardından başlayan “Üniversitelerin Sanayideki AR-GE Faaliyetlerine Katkıları” konulu panelin konuşmacıları: Sanayi Bakanlığı’ndan Adnan Selçuk Erginöz, YASED AR-GE Çalışma Grubu Başkanı Barhan Özce, MÜDEK Yönetim Kurulu Başkanı Refik Üreyen ve Akurgal Teknoloji kurucusu Ali Akurgal’dı. Panelin Moderatörü Barhan Özce, Ar-Ge alanında, şirketlerin hedefi ve bu şirketlerin üniversitelerden beklentilerini ele aldı. Refik Üreyen ise üniversite ile sanayinin işbirliğinin teknoloji yönetiminin bir alt süreci


MODA ve GÜZELLİK

YARIŞMA >> İkinciliği Bahçeşehir

Üniversitesi’nden Ceren Öztulca ve Can Dizdaroğlu, “Deniz Temiz” isimli projeleri ile kazandı.

Bilim Kurulu

Prof. Dr. İbrahim Şenol, Prof. Dr. İlhan Öztürk, Prof. Dr. Bekir Çakır, Prof. Dr. Halit Pastacı, Prof. Dr. Nurettin Umurkan, Doç. Dr. Engin Özdemir, Doç. Dr. Mehmet Uzunoğlu, Doç. Dr. Tarık Duru, Yrd. Doç. Dr. Nur Bekiroğlu, Yrd. Doç. Dr. Hülya Obdan, Yrd. Doç. Dr. Handan Çubuk, Yrd. Doç. Dr. Sezer Uğurdağ Yrd. Doç. Dr. Aslan İnan ve Öğr. Gör. Dr. Mustafa Gürkan Aydeniz.

Sanayi Kurulu

*

ISO Katek Başkanı Uran Tiryakioğlu, TEGEV Vakfı Eğitim Danışmanı Dr. Hayrettin Karcı, Gersan Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Birleştirici, Makine Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Merih Eskin, Makine Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Büyükdede, Schneider Genel Müdür Yardımcısı Deniz Akkaya, Schneider OEM Çözüm Merkezi Müdürü Yaşar Bağlan, ASELSAN Tasarım Lideri Serhat Özdemir, Notel Netaş Sistem Dizayn Mühendisi Orhan Uçar, ENOSAD Başkan Yardımcısı Sedat Sami Ömeroğlu, ENOSAD Üyesi Hasan Terzioğlu ve Festo Proje Geliştirme Mühendisi M. Berke Başpınar.

olduğundan ve bu işbirliğinin nasıl sağlanacağından bahsetti. Adnan Selçuk Erginöz, üniversite-sanayi işbirliğini sağlamak adına Sanayi Bakanlığı’nın TEKNOGİRİŞİM desteğini, hedef kitlesini, destek miktarını, destek süresini ve başvuru şekillerini ele alarak konuşmasını yaptı. Ali Akurgal ise konuyu ekonomi, teknoloji ve ürün yönetimi boyutunda ele alarak konuşmasını tamamladı. Açılış konuşmalarının ardından proje sergisine geçildi. Sergi salonu açılışını Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever yaptı.

Ödül alan projeler

Akademisyenlerin yer aldığı bilim kurulu ve sanayicilerin yer aldığı sanayi kurulu, yarışmanın değerlendirme kurullarını oluşturdular. Dereceye giren projeler, Bilim Kurulu ve Sanayi Kurulu’nun değerlendirmeleri sonucunda belirlendi. Birincilik ödülünü “Biokimya Otoanalizörü” kazandı. Proje kapsamında Batuhan Yılmaz, Mert Kayacan, Alişan Yılmaz, Kaan Alper beraber çalışmıştı. Projede şu ana kadar Türkiye’de üretimi hiç gerçekleştirilme-

miş olan Biokimya Otoanalizörlerinin, ülkemizde ilk defa özgün bir tasarımla üretilmesi amaçlanmıştı. Ödülü Bahçeşehir Üniversitesi’nden Batuhan Yılmaz, Prof. Dr. Galip Cansever’in elinden aldı. İkinciliği Bahçeşehir Üniversitesi’nden Ceren Öztulca ve Can Dizdaroğlu, “Deniz Temiz” isimli projeleri ile kazandı. İkincilik ödülünü Makine Tanıtım Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Merih Eskin takdim etti. Deniz Temiz projesinin amacı; denizin yüzeyindeki organik ve inorganik atıklardan kaynaklanan kirliliğin bertaraf edilmesidir. Üçüncülüğü ise Erciyes Üniversitesi’nden “Şarj Edilebilir Lityum Pillerde Katot Aktif Madde Olarak Kullanılan LiMn2O4 Bileşiğine CaCO3 Kaplamanın Elektrokimyasal Performansa Etkisi” isimli projesiyle Nilay Akkuş kazandı. Kapanış kokteylinin ardından etkinlik sona erdi. 29 farklı üniversiteden 101 projenin katıldığı Yıldızlı Projeler Yarışması’10’da finale kalan 20 projeye, patent başvuru desteği sağlandı. YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü bu sayede, projelerin sanayide değerlendirilerek ülkemiz için katma değer yaratacak ürünlere dönüşmesinin önünü açmıştır. II

Moda dünyasına yön veren, dünyaca ünlü yerli ve yabancı binlerce marka Astoria’nın seçkin mağazalarında.

SAĞLIK Hayattan keyif almasını bilenler için, sağlıklı ve mutlu yaşamın sırrı Astoria Anantara SPA, Luxury Fitness ve Aqualis Güzellik Enstitüsü.

LEZZET

Türk ve dünya mutfaklarından en güzel örnekleri, Astoria’nın hem resmi iş yemeklerine hem de dost sohbetlerine evsahipliği yapan ayrıcalıklı restoranlarında bulabilirsiniz.

ÖDÜLLER

Vizyondaki tüm yeni filmleri özel localı, üstün görüntü kalitesine ve Real D özelliklerine sahip Astoria Cinebonus’ta izleyin.

EĞLENCE

E S E N T E PE www.astoria.com.tr Tel: (212) 215 22 22

Tüketici Akademisi’nin üniversitelerle beraber verdiği, kalite ve inovasyon uygulamalarında örnek çalışmalar yürüten markalara verilen “AB Kalite Ödülü - 2009” Özel Uçak Kampanyası AMPD Yılın Pazarlama Kampanyası Ödülü - 2009 Kalitesi ve çizgisi ile Quality Of Magazine Dergisi En Quality AVM Ödülü - 2010


ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Hayal ediyorum da bir gün, Evet, bir gün, gülümseyen çocuklar göreceksiniz Filistin’de, Kavgaya, baruta, silaha yer olmayacak yüreklerde, Çarklar yeniden dönmeye başlayacak un fabrikalarında, Açlar, sefiller, yoksullar kalmayacak benim uygarlığımda, Yüzler hep gülecek, bir parça ekmekte olsa kursaklarda, Yorucuda olsa barış olacak, dostluk olacak bu kutsal topraklarda…

SAVAŞ METİN KIŞLIK / YTÜ SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

Hüzünlü bir senfoninin son bestesindeyiz artık. Durgunlaşan, fenalaşan, hissizleşen benliğimizin verdiği o inanılmaz kederle boğuşuyoruz. O kadar kaynıyor ki gövdemiz, sara nöbetine tutulmuş zavallı bir hastanın sahip olduğu şuurla, gökyüzünde uçuşan kanlı martıları görmezlikten geliyor, kendi bireysel dertlerimizden dünyayı fark edemiyoruz. Bireyselleştik artık, rezilce bizi saran tutkularımızdan, bir anlık basit zaferler uğruna feda ettiğimiz hayatımızdan pişman değiliz artık… Kendimizle yatıp, kendimizle kalkıyoruz. Aynada kendimize bakıp, mağrurca: ‘Bugün de yakışıklıyım be!!!’ deyiveriyoruz.

At gözlüklerimizle, sansürlenmiş bireysel haykırışlarımızla, kişisel hayallerimizle ve bir de, belki bir gün lazım olur diye yanımızda hazır ettiğimiz bavulumuzla; Âşık Veysel’in dediği gibi uzun, ince bir yolda yapayalnız ve hayâsızca ilerliyoruz…

Sessiz protesto

Artık kimse merak etmiyor yedisinde elinde okul çantası yerine Amerikan malı M_16 marka silah taşıyan Filistinli Ahmed’i, peki ya onun ablası Ayşe’yi… Hani, bir gün babası o kurduğu, özlemini çektiği gülümseyişi görüyordu. Birlikte dükkana gitmişlerdi. Dönüşte sağ eliyle hayalindeki bebeği, sol eliyle babasının elini sımsıkı tutuyordu. Sanki o an için dünyanın en mutlu çocuğuydu. Mutluluk, o çocuksu gülümsemesinden çıkıp tüm Gazze sokaklarına dağılmıştı sanki. Hayat her şeye rağmen bir çocuğun ruh aleminde toz pembeydi artık. Bir anda, kara bulutlar çökmüştü, değişik sesler duyuyor, ne olduğunu kavrayamıyordu.

42 Yıldızlar TEMMUZ / 10

operasyonuydu. Ameliyat masasına yatırılmış, çaresiz bir hastaydık sanki. Tabi ki doktor her fırsatta iyileştireceğini, önemli bir şeyin olmadığını söylüyordu. Aman söylemesin! Kanlı testerelerle parça parça böldüler, sen şuraya, o buraya derken satranç tahtasında amirallerin piyonları oluverdik. Ameliyat masasındaki hastayı sormayın… Yoğun bakımda şu an, hala bir yerleri bölünüyor, kanıyor, acı çekiyor… Şimdi narkozun verdiği keyif ve sarhoşlukla pembe rüyalar görüyoruz. Kan dökülen her yeri tozpembe düşlüyoruz. ‘Abartıdır bunlar’ deyiveriyoruz… Yüzyıllardır şahlanamayan, yaşlanmış, artık koşamayan yaralı bir kısrak gibi ölüm sırasının bir an önce bize gelmesini istiyoruz.

İsrail askerleri babasını çekiştiriyor, babası da incisini korumak için bir aslan edasıyla karşı çıkıyordu. Bir babanın zulme başkaldırışıydı bu. Yüzyıllardır, kanın, gözyaşının eksik olmadığı bu topraklarda bir can daha katledilecekti… Ayşe o günden beri konuşmuyor, belki de sessizce protesto ediyor…

Ortadoğu’da bu manzaralar olağanlaştı, eroin bağımlısı gençler gibi alıştı bünyeler bebek ölümlerine, hava saldırılarına, feryatlara, gözyaşlarına…

Peki ya ‘NEDEN?’ sorusunu hiç aklınıza getirdiniz mi?

Neden böyle duyarsızlaştık? Ölmeden mumyalanmış firavunlar gibi Tanrı’nın elinin değmesini mi bekliyoruz? Belki de, yüzyıllardır bizi kendi çöplüğümüzde yok etmeye çalışan Batı, oyununda başarılı oldu. Kimimize marka giyinmeyi, kimimize hamburgeri, kimimize kot pantolonu, rapi, rockı… Kısacası alıştıkça bırakamadık, sarhoşluğun verdiği çakır keyifle sağa, sola naralar attık… ‘Bölmek ve yönetmek’ belki de onların en büyük

Yeni umutlar

Peki, Gazze’yi, Irak’ı kısacası tüm Doğuyu kim kurtaracak? Yıllardır ameliyatın ısrarla devam etmesi gerektiğini savunan Batılılar mı? Yoksa herşeye rağmen son bir sıçrayışı bedeninde hisseden yaşlı Doğu mu? Bu sorunun cevabını ben bilemem. Benim bildiğim tek bir şey var: O da yarın yine tertemiz bir güneşin doğacak olması… Yeni umutlar, yeni zihinler yetişecek yarınlara… İşte bu yüzden, biz yapamamış, biz uyandıramamış olsak da içimizdeki devi, hiç olmazsa şahlanacak yeni nesiller yetiştirelim. Gözlerinde Mustafa Kemal’i gördüğümüz nesiller… İnadına, umutla ve gülümseyişle bakalım geleceğe. Amerikalı siyahîlerin efsanevi lideri

Martin Luter King’in bir zamanlar bir hayali vardı; belki o tam anlamıyla gerçekleştiremedi hayalini. Ama benim de bir hayalim var her şeye rağmen. İnanıyorum bir gün Gazze’de, Bağdat’ta, Kabil’de çocuklar özgürce oyunlar oynayabilecek… Anne ve babalarıyla birlikte, yarınları mutluca yaşayabilecek. Top sesleri, savaş çığlıkları, feryatları duymayacaklar. Her şeyden önemlisi artık ağlamayacaklar… II

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 43


PROJE

“KURTARABİLİRSİNİZ -

T

YOU CAN RESCUE” Projenin amacı; geleceğin mimar ve kent plancılarının, afet risklerinin azaltılmasında tasarımın rolü ve önemine ilişkin bilinçlenmesi ve farkındalığının artmasını sağlamak. yazı, YARD. DOÇ. DR. Z. GÜL ÜNAL / YTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ RESTORASYON ANABİLİM DALI, PROJE KOORDİNATÖRÜ

Türkiye, dünya üzerinde afete yatkın olarak tanımlanan, doğal afet riskinin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Bu gerçek göz önüne alındığında afet olarak tanımlanan “doğa olaylarının doğasını anlamak, bunlara karşı bilinçli ve hazırlıklı olmak” karşılaşılabilecek afetlerin yıkıcı etkilerinin azaltılmasında büyük önem taşıyor. Bilimsel araştırmalar; özellikle tasarım ve planlama alanında yapılan hataların, yerleşim alanlarında doğa olaylarının, doğal afetlere dönüşümde önemli pay sahibi olduğunu gösteriyor. Bu gerçekten yola çıkan YTÜ Uluslararası Kentsel Çalışmalar Araştırma Merkezi (ICUS) ile 1994 yılında kurulan ve bu tarihten beri ülkemizde ve dünyada meydana gelen tüm önemli afetlere müdahalede gönüllü görev alan GEASAR Arama Kurtarma Grubu bir araya gelerek uluslararası bir proje başlattı: “Kurtarabilirsiniz – You Can Rescue.” Projenin amacı; sergi, yayın ve konferanslar yoluyla, geleceğin mimar ve kent plancılarının afet risklerinin azaltılmasında tasarımın rolü ve önemine ilişkin bilinçlenmesi ve farkındalığının artmasını sağlamak.

Haiti Operasyonu

Kasım 2009’da ön çalışmalarına başlanan ve çerçevesi tanımlanan proje, YTÜ ICUS ve GEA-SAR arasında 13 Ocak 2010 tarihinde imzalanan bir protokolle başladı. Bu tarih, proje için unutulmaz bir başlangıç oldu: Protokolün imzalanmasından birkaç saat sonra Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi’nin 4 üyesi; GEA-Sar Koordinatörü Umut Dinçşahin, Takım Koordinatörü Kadir Erkan, Takım Lideri Cem Behar, ICUS Kurtarabilirsiniz Proje Koordinatörü ve GEA-SAR Üyesi Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal, GEA-SAR’ın aldığı yardım çağrısı üzerine Haiti’ye hareket etti. Ekip başarılı bir operasyondan

44 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 45


PROJE Konferanstaki konuşmacılar ve konuları

> Haiti Operasyonu’na katılan ve Kurtarabilirsiniz Proje ekibinde yer alan GEA Arama Kurtarma Grubu üyeleri, Umut Dinçşahin, Cem Behar, Kadir Erkan, İbrahim Doğru, Z.Gül Ünal, ortak kurtarma çalışmasını gerçekleştirdikleri Amerikan Florida Task Force II Ekibi ile Port Au Prince Carabian Market enkazında.

* YTÜ Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Dünyada Afet Eğilimlerinin Değişimi ve Yerküreye Etkileri” * İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü – Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuarı’ndan Doç. Dr Alper İlki “Afet Durumlarında Ülkemizde Sık Karşılaşılan Yapısal Riskler” * GEA-Arama Kurtarma Grubu Koordinatörü

Umut Dinçşahin “Bir Operasyon Güncesi”

CNN Muhabir Ivan Watson *Afet ve Medya / Olağandışı Durumların

Yönetiminde Medyanın Rolü

* Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi

*

Psikiyatri Kliniği’nden Dr. Bahadır Bakım

> Kurtarabilirsiniz Sergisi

>> Haiti Depremi’nden elde edilen veriler, Kurtarabilirsiniz proje

konseptinin sergi bölümünde “Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu” başlığı altında ayrı bir bölüm olarak değerlendirildi. sonra ülkeye dönerken, yanlarında Haiti Operasyonu sırasında oluşturdukları geniş bir görsel arşivi de beraberinde getirdi. 300 bin kişinin ölmesi ile sonuçlanan 21. yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biri olarak tanımlanan Haiti Depremi’nden elde edilen veriler, Kurtarabilirsiniz proje konseptinin sergi bölümünde “Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu” başlığı altında ayrı bir bölüm olarak değerlendirildi.

Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu Sergisi

4 Mayıs tarihinde YTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Sergi açılışı ve YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda konferans dizisi ile başlayan projenin sergi bölümü iki temayı bir arada işliyor. Birinci Tema; afet risklerinin azaltılması ve afet sonrasında iyileştirme çalışmalarında mimari tasarım ve kent planlama alanlarında gerçekleştirilen bilimsel çalışmaları ortaya koyuyor. Bu temaya, YTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri’nden; Ali Osman Kuruşçu, Canan Girgin, Deniz Erinsel Önder, Deniz Güney, F. Deniz Gündoğdu (doktora öğrencisi), Hülya Yakar, Meltem Vatan Kaptan, Nilgün Erkan, Nazire Diker, Tolga Akbulut, Z.Gül Ünal, Floransa Üniversitesi Sivil Savunma ve Risk Şartları Çalışma Merkezi

46 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Direktörü Prof. David Alexander ve Berkley-BFP Engineers Inc.’den Eduardo Fierro, posterleriyle katkıda bulundu. İkinci Tema; afet sonrasında karşılaşılan tabloları ve gerçekleştirilen kurtarma operasyonlarını Birleşmiş Milletler Uluslararası Arama Kurtarma Tavsiye Grubu (International Search and Rescue Advisory Group – INSARAG) bünyesinde yer alan uluslararası arama kurtarma gruplarının gözüyle ortaya koymakta. Türkiye’den, Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliği, GEA-SAR, Izlanda’dan Icelandic Association for Search and Rescue Team/ICE-SAR, Hollanda’dan Deusch Urban Search and Rescue Team/USAR.NL, Ispanya’dan Salvamenteo Ayuda Rescate Espanol/ SAR-ESPAÑA, İtalya’dan Corpo Nazionale Vigili Del Fuoco, ABD’den Fedaral Emergency Management Agency/FEMA ve Los Angeles Country Fire Department/LAFD arama kurtarma grupları, dünya üzerinde katıldıkları operasyonların fotoğraflarından oluşan posterleri ile bu temaya katkıda bulundu. Bu posterlerde yer alan fotoğrafların büyük bir kısmı, arama kurtarma dünyası dışında ilk defa paylaşılan ve arama kurtarma operasyonlarının ilk anlarında hasar gören yapıların da durumlarını gösteren çok önemli görsel belgeler.

“Afet Sonrası Travma ve Travmaya Yaklaşım”

YTÜ ICUS Ekibinden Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal, Yard. Doç. Dr. Nilgün Erkan, Yard. Doç. Dr. Tolga Akbulut ve Arş. Gör. Meltem Vatan Kaptan; GEA-SAR Ekibinden Koordinatör Umut Dinçşahin, Kadir Erkan, Cem Behar, Eda Ateş ve Hilal Kurt’tan oluşan Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi, Ankara’dan sonra yurt içinde ve dışında dolaşmaya devam edecek. Şu anki programa göre serginin dolaşacağı iller: Ankara, Antalya, Eskişehir, Kütahya, Isparta. Serginin yurt dışından davet aldığı ülkelerde, Ekim ayında Saraybosna’dan başlayarak, on günlük dönemler halinde 2012 yılına kadar dolaşması planlanıyor. Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi, aynı zamanda sergi ve konferans materyallerini kitap haline getirecek. “Kurtarabilirsiniz – You Can Rescue” Projesi’ne ilişkin ayrıntılı bilgiye,

www.youcanrescue.yildiz.edu.tr

Konferans

web adresinden ulaşabilirsiniz.

Projenin YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda gerçekleşen konferans bölümünde, afet öncesi ve sonrasında farklı alanlarda hizmet veren uzmanların sunumları yer aldı. Konferans; YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekai Görgülü, GEA-SAR Koordinatörü Sosyolog Umut Dinçşahin, Kurtarabilirsiz Proje Koordinatörü ve GEA-SAR Üyesi Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal’ın açılış konuşmaları ile başladı. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 47


ÂŽ ÂŽ ÂŽ Windows Windows 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU Windows 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU

ADVERTORIAL

WindowsÂŽ 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU

YTĂœ Ă–ÄžRENCÄ°LERÄ°

BÄ°R BÄ°LGÄ°SAYARDAN NELER BEKLÄ°YOR?

IntelÂŽ IntelÂŽ Core™ Core™ IntelÂŽ Core™ i5 560M i5 560M iĹ&#x;lemci iĹ&#x;lemci i5 560M iĹ&#x;lemci

B

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

Bir markanÄąn ĂśmrĂźnĂź, hedef kitlesinin ihtiyaçlarÄąna ve beklentilerine cevap verip vermemesi belirler. Ă–zellikle bilgisayar teknolojisi gibi sĂźrekli deÄ&#x;iĹ&#x;en ve geliĹ&#x;en bir alanda bu, çok daha Ăśnemlidir.

WindowsÂŽ 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU WindowsÂŽ 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU

Bilgi toplumu olma yolunda hÄązla ilerlediÄ&#x;imiz Ĺ&#x;u gĂźnlerde, bilgi ve teknolojinin Ăśnemi toplumun her kesiminde giderek artÄąyor. Ă–zellikle Ăźniversiteler için bilgi ve teknolojinin Ăźretimi ve geliĹ&#x;tirilmesi; uygulama ve kullanÄąmÄą vazgeçilmezdir. Bir Ăźlkenin ya da toplumun geliĹ&#x;im ve yenilik ĂśncĂźleri olan Ăźniversiteler, teknolojik ilerlemenin yĂśnĂźnĂź belirlediÄ&#x;i gibi kullanÄąmda olan trend ve standartlarÄą da sergiler. Ă–zellikle ĂśÄ&#x;retim Ăźyeleri ve ĂśÄ&#x;rencilerin ihtiyaç ve vizyonlarÄą, teknolojik ĂźrĂźnlerin popĂźlaritesini belirlediÄ&#x;i gibi, gelecek tasarÄąmÄąnda da etkin bir rol oynar.

haber, MEHMET SAÄ°T EKÄ°NCÄ° fotoÄ&#x;raflar, Ă–ZLEM ĹžAHÄ°N

AYĹžE BERNA BEDÄ°RHAN

Bilgisayar satÄąn alÄąrken tercih kriterlerimi, tasarÄąm ve kullanÄąm kolaylÄąÄ&#x;Äą belirliyor. Tabi teknik Ăśzelliklerin de belirli standartlarda olmasÄąna dikkat ediyorum. Bu anlamda tercihim, Exper’in ‘Karizma’tik yĂźzĂź NC82C’den yana oldu. Parmak izi tutmayan piano black kasasÄą bilgisayarÄąmÄą sĂźrekli temizlememin ĂśnĂźne geçerken, ekran çÜzĂźnĂźrlĂźÄ&#x;Ăź ve parlaklÄąÄ&#x;Äą da beklentilerimi tam anlamÄąyla karĹ&#x;ÄąladÄą. GßçlĂź donanÄąm Ăśzelliklerine sahip olmasÄąna raÄ&#x;men çok fazla aÄ&#x;Äąr da deÄ&#x;il. Intel’in yeni seri i3 iĹ&#x;lemcisi bulunan NC82C’de; 2 GB RRD3 RAM, 250 GB SATA harddisk, 15.6 inç bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăźnde parlak ekran, stereo hoparlĂśr ve gittiÄ&#x;im her yerde arkadaĹ&#x;larÄąmla sĂźrekli iletiĹ&#x;imde kalmamÄą saÄ&#x;layan kablosuz baÄ&#x;lantÄą Ăśzellikleri bulunuyor. YanÄąsÄąra yĂźzlerce fotoÄ&#x;rafÄąmÄą, mĂźzik ve film arĹ&#x;ivimi taĹ&#x;Äąyabilmem de ayrÄą bir keyif veriyor.

IntelÂŽ IntelÂŽ Core™ Core™ IntelÂŽ Core™ i5 560M i5 560M iĹ&#x;lemci iĹ&#x;lemci i5 560M iĹ&#x;lemci

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

CAN KIRAÇ YURDAKUL

Bilgisayarda hÄąz ve kapasite benim için çok Ăśnemli. Bir de tabi satÄąĹ&#x; sonrasÄą servis hizmeti. Daha Ăśnce bazÄą hoĹ&#x; olmayan Ĺ&#x;eyler yaĹ&#x;amÄąĹ&#x;tÄąm bir markayla. Bu sefer bilgisayar IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci alÄąrken çok iyi bir araĹ&#x;tÄąrma yaptÄąm. Ve Exper marka bilgisayar almaya karar verdim. GĂźn içinde tĂźm mobil ihtiyacÄąmÄą karĹ&#x;Äąlayacak hÄąz ve gßçlĂź kapasite Ăśzelliklerini Exper Karizma NC93M’de buldum. Benim gibi yĂźksek verimlilik ve sÄąnÄąrsÄąz eÄ&#x;lence isteyen bilgisayar tutkunlarÄą için geliĹ&#x;tirilen ve maksimum multimedya keyfi sunan Karizma NC93M, Intel’in Ăśzellikle dizĂźstĂźnde çĹÄ&#x;Äąr açan yeni iĹ&#x;lemcisi i5’e sahip. Orjinal WindowsÂŽ 7 Home Premium iĹ&#x;letim sistemi, 6 GB RRD3 RAM desteÄ&#x;i, 15.6 inç bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăźndeki 1366x768 Glare Parlak ekranÄą, 2 GB RRD3 128 BiT ATI HD 5470 ekran kartÄą, kablosuz aÄ&#x; baÄ&#x;lantÄą desteÄ&#x;i ile Exper Karizma NC93M, bence hem eÄ&#x;lence hem de iĹ&#x; için vazgeçilmez bir deneyim sunuyor.

Inte i5 560

Teknolojiye olan yakÄąnlÄąÄ&#x;Äąmdan, evde masaĂźstĂź bilgisayarlarÄąn verdiÄ&#x;i keyfi gĂśz ĂśnĂźnde bulundurarak, ikinci bir bilgisayar daha almaya karar verdim. YaptÄąÄ&#x;Äąm araĹ&#x;tÄąrmalarda Exper’in TĂźrkiye’de ilk defa Solid State Driver teknolojisine Action serisinde yer verdiÄ&#x;ini gĂśrĂźnce ve bu serinin gßçlĂź bileĹ&#x;enleri de Ăźzerinde taĹ&#x;ÄądÄąÄ&#x;ÄąnÄą ĂśÄ&#x;renince DC91U’yu satÄąn almaya karar verdim. DC91U, çok hÄązlÄą açĹlmakla kalmayÄąp oyun ve yazÄąlÄąmlarda da dakikalarca bilgisayar baĹ&#x;Äąnda bekletmiyor. Performans anlamÄąnda tĂźm beklentilerimi karĹ&#x;Äąlayan Action DC91U, hÄąz yarÄąĹ&#x;Äąna bir anlamda son noktayÄą koyarken, tasarÄąm açĹsÄąndan da odamla bir bĂźtĂźnlĂźk saÄ&#x;ladÄą. Maksimum veri gĂźvenliÄ&#x;i sunan, dĂźĹ&#x;Ăźk enerji tĂźketimi saÄ&#x;layan ve sessiz çalÄąĹ&#x;an DC91U, performans ve eÄ&#x;lence anlayÄąĹ&#x;Äąna bence yeni bir soluk getirdi.

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

Inte i5 560


WindowsÂŽ 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU

ADVERTORIAL

WindowsÂŽ 6Ă–QĂ–UVĂ–] <DĹ–DP ([SHU :LQGRZV Â UÂ QÂ QÂ |QHULU

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

YÄąldÄąz Teknik Ăœniversitesi bu anlamda Ăźlkemizin asÄąrlÄąk çĹnarlarÄąndan biridir. Kurumsal kimliÄ&#x;i, eÄ&#x;itimi, seçkin akademik kadrosu ve ĂśÄ&#x;rencileriyle TĂźrkiye’de en çok tercih edilen Ăźniversiteler arasÄąnda yer almaktadÄąr. BeĹ&#x;iktaĹ&#x;’taki merkez yerleĹ&#x;kesinin tarih ve tabiat bakÄąmÄąndan konumu ve durumu da benzersizdir.

Gençlerin teknoloji yorumlarĹ

Bu sayÄąmÄązda, bilgisayar teknolojileriyle ilgili eÄ&#x;ilimlerini ĂśÄ&#x;renmek ve sektĂśrdeki geliĹ&#x;melerle ilgili gĂśrĂźĹ&#x;lerini almak için ĂśÄ&#x;rencilerimizle biraraya geldik. Genç arkadaĹ&#x;larÄąmÄązÄąn içten, rahat ve bilinçli tutumlarÄą eĹ&#x;liÄ&#x;inde, samimi ve Ăźretken bir araĹ&#x;tÄąrma yaptÄąk. Bilgisayar, notebook ve netbooklarla ilgili dĂźĹ&#x;Ăźncelerini aldÄąÄ&#x;ÄąmÄąz ĂśÄ&#x;rencilerimizin, gĂźnlĂźk hayatlarÄąnda bilgisayarlarÄą hangi alanlarda kullandÄąklarÄąnÄą da ĂśÄ&#x;rendik. Ä°htiyaç ve beklentileri oluĹ&#x;turan noktalar, eÄ&#x;itim ve sosyal amaçta kesiĹ&#x;ti. Ă–Ä&#x;rencilerimiz, gĂźn içinde yoÄ&#x;un olarak kullandÄąklarÄą ĂźrĂźnlerde aradÄąklarÄą en Ăśnemli unsurlarÄąn; hÄąz, kapasite, rahat kullanÄąm ve satÄąĹ&#x; sonrasÄą servis kalitesi olduÄ&#x;unu dile getirdiler.

Hedef kitlenin Ăśnemi

Bir markanÄąn ĂśmrĂźnĂź, hedef kitlesinin ihtiyaçlarÄąna ve beklentilerine cevap verip vermemesi belirler. Ă–zellikle bilgisayar teknolojisi gibi sĂźrekli deÄ&#x;iĹ&#x;en ve geliĹ&#x;en bir alanda bu çok daha Ăśnemlidir. Ă–Ä&#x;rencilerimizle yaptÄąÄ&#x;ÄąmÄąz bu çalÄąĹ&#x;mada, Exper Bilgisayar’Ĺn bunun bilincinde olduÄ&#x;unu gĂśrdĂźk. Belli ki Exper, daha kalitelisi, daha hÄązlÄąsÄą ve daha kullanÄąĹ&#x;lÄąsÄą için, daha çok çalÄąĹ&#x;Äąyor. Bu tespiti nasÄąl mÄą yaptÄąk? Ä°Ĺ&#x;te ĂśÄ&#x;rencilerimizin gĂśrĂźĹ&#x;leri:

NESLÄ°HAN KILLI

Exper’le tanÄąĹ&#x;mam arkadaĹ&#x;larÄąmÄąn tavsiyesiyle oldu. MĂźhendislik okuduÄ&#x;umdan olsa gerek, gĂśrĂźnenin Ăśtesiyle ilgiliyim. Ă–zellikle proje ve Ăśdevlerimde kullandÄąÄ&#x;Äąm bilgisayarÄąn bana sorun yaĹ&#x;atmasÄąnÄą hiç istemem. Exper’in Style serisini tercih ediĹ&#x;im de sadece gĂśrĂźntĂź deÄ&#x;il, iĹ&#x;lemci ve donanÄąm olarak da çok iyi Ăśzellikleri barÄąndÄąrmasÄąndan kaynaklanÄąyor. HayatÄąma maksimum mobilite katan Exper Style’Ĺ 1.2 kg aÄ&#x;ÄąrlÄąÄ&#x;Äąyla gittiÄ&#x;im her yere gĂśtĂźrebiliyorum. 3G ĂśzelliÄ&#x;i ile maksimum ĂśzgĂźrlĂźk va’deden ĂźrĂźn, 10.2 inç bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăźndeki 1024x600 piksel LED ekranÄąyla da tĂźm beklentilerimi fazlasÄąyla karĹ&#x;ÄąlÄąyor. Exper Style, Intel’in Atom N450 iĹ&#x;lemcisi, 2 GB RRD2 RAM’i, Orjinal WindowsÂŽ 7 Starter iĹ&#x;letim sistemiyle beni yarÄą yolda bÄąrakmÄąyor. 1.3 megapiksel kamerasÄą, kart okuyucu yuvasÄą ve USB 2.0 hÄązlÄą çĹkÄąĹ&#x;larÄąyla Exper Style, VGA baÄ&#x;lantÄąsÄąyla da bence bir netbook’tan daha fazlasÄąnÄą sunuyor.

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci

IntelÂŽ Core™ i5 560M iĹ&#x;lemci


TARİHİ MEKÂNLAR

BİR OSMANLI ŞAHİDİ: YILDIZ SARAYI Yıldız’ın etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş; birçok köşkleri, camisi, saat kulesi, tiyatrosu, müzesi, atölyeleri, kütüphanesi, eczanesi ve parkları ile burası bütün ihtiyaçlara cevap veren 12.000 kişinin içinde yaşadığı bir şehir haline gelmiştir.

Y

derleyen, DİLEK KEKEÇ

Yıldız Sarayı, Beşiktaş Yıldız Tepesi`nde Türk Osmanlı Saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarındandır. Yeşil bir ormanı andıran Yıldız Koruluğu’nda, Topkapı Sarayı’nda olduğu gibi köşkler bulunmaktadır. Bütün bu köşkler topluluğu, Yıldız Sarayı’nı oluşturur. Sarayın bulunduğu “Hazine-i Hassa”ya kayıtlı bu arazi, Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri padişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı. Bu araziye ilk kasrı yaptıran Sultan I.Ahmet’tir (16031617). Sultan IV. Murat da (1617-1640) avlanmaya geldiği zaman bu kasırda istirahat ediyordu. Burada ilk köşkü III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan inşa ettirmiş, II. Mahmud da güzel bahçeli bu yerde bir köşk yaptırmıştır. Bu köşkü Abdülmecid dayayıp döşeyerek “Yıldız” adlı gözdesini yerleştirmiş, bu nedenle Sultan Abdülmecid zamanında daha çok değer kazanan bu yere Yıldız Sarayı denmiştir. Sultan Selim, sarayın iç bahçesinde Rokoko stilinde bir de çeşme yaptırmıştır. Sultan III. Selim`den sonra tahta çıkan Sultan II. Mahmut’da (1808-1839), Yıldız bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreş oyunlarını seyretmek için buraya gelirdi. Bu padişah, 1834-1835 yıllarında burada bir köşk yaptırarak etrafını da bir bahçeyle düzenletmişti. 1826`da Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldıran Sultan II. Mahmut “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla yeni kurulan ordunun Yıldız bahçesinde yaptığı talimleri bizzat buradan denetlerdi. Oğlu Sultan Abdülmecit (1839-1861) bu köşkleri yıktırarak, annesi Bezm-i Alem Sultan için 1842 yılında daha güzel bir üslupta olan “Kasr-ı Dilküşa” isimli köşkü yaptırmış ve Yıldız Sarayı’nın büyümesini sağlamıştır. Abdüla-

52 Yıldızlar TEMMUZ / 10

> Sale Köşkü

> Yıldız Sarayı


TARİHİ MEKÂNLAR

>> Sultan II. Abdülhamid, Dolmabahçe Sarayı’nın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak 1877 yılında Yıldız’a taşınmış, 33 yıllık saltanatını burada sürdürmüştür.

ziz devrinde ise Malta, Çadır ve Çit köşkleri yapılarak zaman zaman kalınabilen hale getirilmiş, Çırağan’la Yıldızı birbirine bağlayan bir de KöPage Rankingü yaptırılmıştır. Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü`ne oturmaya gelen Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise, Balyan ailesi mimarlarına Büyük Mabeyn Köşkü`nü inşa ettirmiştir. Daha sonra da, dış bahçe denilen kısma Malta ve Çadır köşklerini, asıl saray kısmına ise Çit Kasrı`nı ekletmiştir. Sultan Abdülaziz`in tahttan indirilmesinden sonra Sultan V. Murat (1876), 92 gün süren saltanat günlerinde Yıldız Sarayı’nda oturmuştur. Sultan II. Abdülhamid, amcası Sultan Abdülaziz`in ve ağabeyi Sultan V. Murat’ın birbirini takip eden ikametlerine sahne olan Dolmabahçe Sarayı’nın deniz kıyısında bulunması ve bu sarayın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak, 1877`de Dolmabahçe’yi emniyetli bulmadığından Yıldız’a taşınmış, 33 yıllık saltanatını burada sürdürmüştür. Daha sonraları 500.000 m2’lik bir alanı kaplayan Yıldız’ın etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş, içinde tiyatrosu, müzesi, atölyeleri, kütüphanesi, eczanesi ve parkları ile burası bütün ihtiyaçlara cevap veren bir

54 Yıldızlar TEMMUZ / 10

şehir haline gelmiştir. II. Abdülhamid adeta sur gibi olan ihata duvarlarının dışında kışlalar yaptırarak askeri birlikleri yerleştirmiş, böylece kendini ve tahtını korumak istemiştir. Yıldız’da yer alan bütün binalar üç bahçede toplanmakta ve binalara dört büyük kapı ile girilmekteydi. Birinci avluda Sultan Abdülaziz’in 1866 da yaptırdığı söylenen Büyük Mabeyn yer almaktadır. Çift taraflı merdivenle çıkılan bu binanın tavanı kapı ve duvarları altın yaldız tezyinatlıdır. Çini soba ve avizeleri görülmeğe değer eşyalardandır. Aynı bahçe üzerinde Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı ve sefillerin kabul edildiği Çit köşkü bulunur. Buradan ikinci büyük bir kapı ile Sultan Abdülhamid’in esas dairelerinin bulunduğu diğer avluya geçilir. İçeri girildiğinde sağda 1900 yılında II. Abdülhamid tarafından yaptırılan Küçük Mabeyn görülür. Padişahın nazırlarıyla görüştüğü bu bina iki katlı olup alt katta kendisinin bir çalışma odası vardır. Bu binada Sultan Abdülhamid’e tahttan indirildiği bildirilmiş, Vahidettin de Samsun’a giden Mustafa Kemal Paşa ile yine bu binanın üst katlarındaki bir odada görüşmüştür. Çit köşkü ile Küçük Mabeyn binaları arasında harem kapısı vardır. Bu kapıdan 10 m. yükseklikteki duvarların çevirdiği üçüncü avluya geçilir. Burası kadınefendilerin, sultanların ve şehzadelerin oturduğu köşklerin ve tiyatronun bulunduğu bir yerdir. Yıldız Sarayı birçok köşkleri, 1886 da yapılan camisi ve 1891 de yapılan saat kulesiyle 12.000 kişinin içinde yaşadığı bir şehir haline gelmiştir. İstanbul’a gelen yabancı toplulukların konser ve temsil verdiği tiyatronun tavanı, mavi zemin üzerine sarı yıldızlarla süslüdür. Sahnenin karşısındaki loca, padişaha ait olup üst kat locaları şehzadelerindi. Sarayda bir de müze vardır. Camiin yanındaki silâh köşkü denilen yerde, şimdi Askeri müzede bulunan saray silâhları da teşhir edilmekteydi. Çiçeğe benzeyen ve kuşlara son derece düşkün olan Sultan Abdülhamid, bir böcek ve kuş müzesi de kurmuştu. Yıldız Sarayı’nın bugün İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde bulunan zengin bir de kütüphanesi vardı. İç bahçe son derece bakımlı ve güzeldi, burada içinde kayıkların yüzdüğü 240.000 m2’lik bir havuz, bu görkemli bahçeye ayrı renk katardı. Burada en önemli yapı, son derece göz alıcı manzaraya sahip Cihannûma köşküdür. Dış bahçe, saray kadınlarının gezinti yeri olan bugünkü Yıldız Parkı’dır. İçinde Şâle, Malta, Çadır köşkleri bulunmaktadır. Şale Köşkü aynı zamanda, sarayın günümüze ulaşan en bakımlı bölümlerindendir. Çadır Köşkü, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış olup önünde bir havuzu vardır. Burada 1881 de Mithat Paşa ve arkadaşları Sultan Aziz’in katlinden sorumlu tutularak muhakeme edilmişlerdir. Yıldız Parkı içinde Abdülaziz’in yaptırdığı, Turing’in onarıp işlettiği Malta Köşkü bulunmaktadır. İki katlı olan

Malta Köşkü’nün üst katında bir salon ve buna açılan odalar bulunur. Nefis manzaralı Malta Köşkü’nün alt katında bir havuzlu salon bulunmaktadır. İyi bir marangoz ustası olan Abdülhamid’in marangozhanesi, tamirhane ve bıçkıhanesi de bugün artık yıkılmıştır. Yalnız Sarayı’na çini ve vazo yapan Yıldız Çini Fabrikası, Sümerbank’a bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Uzun süre Harp Akademileri binası olarak kullanılan saray, 1978 yılında, Kültür Bakanlığı’na devredilmiş ve daha sonra Yıldız Sarayı Müdürlüğü`ne tahsis edilmiştir. Saray`da ilk müzeleştirme çalışmaları 1994 yılında gerçekleştirilebilmiştir. 6 Ocak 1994 tarihinde Saray Tiyatrosu ve yeniden düzenlenen Sahne Sanatları Müzesi, 8 Nisan 1994`de ise Yıldız Sarayı Müzesi ziyarete açılmıştır. Müzede sergilenen eserler genellikle saraya aittir. Sergilemede Sultan II. Abdülhamid’in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objelerden başka, müzenin eski marangozhanede olmasından dolayı ahşap eserlere ve Yıldız Porselen Fabrikası ürünlerine de yer verilmiştir. Müzeleştirilen ikinci bina, günümüze ulaşabilen tek Saray Tiyatrosu’dur. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır. Restorasyon çalışmaları tamamlanan bu yapı, bitişiğinde bulunan Gedikli Cariyeler binasıyla birlikte Tiyatro ve Sahne Sanatları Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Tiyatro Müzesi’nin bir bölümünde de, kullanıldığı devre ait

orijinal kostümlerin sergilendiği bir seksiyon oluşturulmuştur. Sahne Sanatları Müzesi’nde ise, halen geleneksel ve batı etkisinde gelişen tiyatro tarihine ait ve arşiv değeri taşıyan belgeler ile ünlü sanatçılara ait bazı kişisel eşyalar sergilenmektedir. Böylece, çekirdeği oluşturan müzeler devredilecek ve satın alınacak yeni eserler ile daha da zenginleşecektir. II TEMMUZ/ 10

> Büyük Mabeyn Köşkü

Yıldızlar 55


ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

NEDEN ÖĞRETMEN OLACAĞIM? NASIL ÖĞRETMEN OLACAĞIM? SÜLEYMAN YERLİKAYA / BİLGİSAYAR ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ

ÖĞRENCİSİ

Bir öğrencinin günlüğünden SON SAYFA…

Bugün öğretmen okulundan mezun olduğum günün gecesi. Nasıl da heyecanlıyım daha öğretmenliğe başlamadığım halde. Hatırlıyorum da; okuyacağımız okulları tercih ederken en başta öğretmenliği nasıl da bir çırpıda yazmıştım. Çünkü öğretmenliği o kadar seviyordum. İlk öğretmenim bana “benim oğlum okuyacak, öğretmen olacak” derdi. Öğretmen olmak hep hayallerimdeyken, şimdi sıra bu hayalleri gerçekleştirmeye gelmişti. Peki, neden öğretmen olmayı bu kadar çok istiyordum? Başka bir meslek mi yoktu? Neden bir doktor veya hâkim veya

mühendis olmak bana cazip gelmiyordu. Sanırım bunu hem tüm öğretmenlerime borçluyum, hem de insanlara yardım etmek, onlara hizmet etmek ve onlara dair, hayatlarına dair bir şeyler öğretmek güdüsü belki de. Aslına bakarsan günlük, bu insanın içinde. Benim içimde…

Herşeyi bilmeme rağmen

Hâlbuki bilmiyor muyum öğretmenlerin ne zorluklarla mesleğini ifa ettiklerini? Şehirlerin en ücra köşelerine ne hayallerle gittiklerini, ne tecrübelerle döndüklerini bilmiyor muyum? Ne öğrencilerle uğraştıklarını, ne velilerle tartıştıklarını da biliyorum. Hepsini biliyorum ama insan yetiştirme isteği ne kadar da ağır basıyor. Düşünsenize bir öğrenciyi

doğru bilgilerle yavaş yavaş hayata hazırlıyorsunuz. Ne sabır değil mi? Bir çayın demlenmesini beklemekten çok da öte. Şimdi çay demleniyor da… Öğretmenlerin ye-

tiştirdikleri öğrenciler, hemen içilmiyor da çay gibi. Yıllar geçmesi gerekiyor. Hem de çok yıllar. Bilirsin günlük çok özel ağaçlar da hemen yetişmez, hemen meyvesini vermez. Hâlbuki öğretmen, meyvesini belki de hiç göremiyor öğrencisinin. Yine de bir

56 Yıldızlar TEMMUZ / 10

şeyler öğreterek onları hayata hazırlamak istiyor. Ne hedef ama! Biliyorum, bunların hepsini biliyorum. Başıma gelecekleri de, gelmeyecekleri de. Ama yine de öğretmen olmak istiyorum. Öğreten olarak, öğretirken de bir şeyler öğrenen olmak istiyorum. Öğrencilerimden daima bir şeyler öğrenerek yola devam etmek istiyorum.

Düşünüyorum da…

Öğretmenliğimin ilk günü, ilk haftası, ilk ayı, ilk yılı nasıl geçecek acaba? Ben öğrencilerime ısınırım da, öğrenciler bana ısınacak mı? Yoo! Bunlar için çok erken. Ben görevimi yapacağım. Öğrencilere

gerektiğinde öğretmen, gerektiğinde öğrenci, gerektiğinde arkadaş, gerektiğinde anne-baba olacağım. Hepsinin bir sırası ve hepsinin bir zamanı olduğunu biliyorum. Öğretirken öğrenen, öğrenirken de öğreten olacağım.

Öğrencilerin hepsi benim için özel olacak, iyisi de kötüsü de, hayır kötü diye bir şey yok. Hepsi benim için özel. Hepsine aynı yakınlıkta ve uzaklıkta. Biliyorum bunların zor olduğunu, ama düşünsenize yetiştirdiğiniz insanlar zamanı gelince öğretmen, doktor, vali, kaymakam, mühendis olacak ve ne öğrendiyse, nasıl öğrendiyse o şekilde hayatına geçirecek öğrendiklerini. Öğretmenin adaletli yaklaşımını, kendisine gelen insanlara uygulayacak. Ne meyve ama! İnsan hayatını verir bu yolda gerçekten. Ben de öğretmen olmak istiyorum. Artık tohumları toprağa atma zamanı geldi. Gerçekten çok işim var günlük. Öğrenciliğe son, öğretmenliğe

merhaba derken bile ölene kadar öğrenen olacağımı biliyorum.

Son Satır…

Öğrenciliğinin son sayfası be günlük, artık bir öğretmen yazacak sayfalarını, ne güzel değil mi senin için? Tüm öğretmenlere ve öğretmenlerin ilkine selam olsun. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 57


RÖPORTAJ

Prof. Dr. Güler Aras

ÖĞRENCİLERİMİZİ KÜRESEL REKABET ORTAMINA HAZIRLAYACAK DONANIMA SAHİBİZ Fakültemizin, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi aktarımının sağlanmasına yönelik ilişkiler kurmasına son derece önem veriyoruz.

Y

röportaj, MİNE ULUTAŞ fotoğraflar, VEDAT ÇOLAK / MİNE ATACAN

Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF)’nin yeni Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’dan Fakültenin yapısı, hedefleri, projeleri ve uluslararası ilişkileri hakkında bilgi aldık.

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

YTÜ ile ilişkim 1992 yılında asistan olarak başladı ve bu güne kadar çeşitli aşamaları katederek devam etti. Bu süreçte Fakültemizin kuruluşunda bulundum. İşletme bölümünün kurucu öğretim üyeleri arasında yer alma şansına sahip oldum. Bölümün kuruluş çalışmalarında fiilen yer aldım. Bu sürede gerek fakülte içerisinde, gerekse üniversite içinde, birçok yönetim görevini yürüttüm: Fakülte Yönetim Kurulu ve Fakülte Kurulu Üyeliği, Bölüm Başkan Yardımcılığı, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, çeşitli merkezlerin kuruculuğu ve yönetim kurulu üyeliği gibi... 2006 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü oldum. Dekanlık görevimle birlikte, bu görevime halen devam ediyorum. Şu ana kadar yayınlanmış 15’den fazla kitap olmak üzere ve 150’nin üzerinde akademik çalışmam var. Çok sayıda derneğin ve bir vakfın kuruculuğunu yaptım. Bir kısmının yönetim ve danışma kurullarında yer aldım, hala devam ediyorum. Bunların arasında benim için çok önemli olan; mesleğimle ilgili olarak Uluslararası Finansal Yönetim Enstitüsü Derneği’nin kuruculuğunu yapmış olmam. Aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyeliğini ve Başkanlığını yürüttüğüm bu

58 Yıldızlar TEMMUZ / 10

enstitünün danışma kurulunda bulunuyorum. Ayrıca Türkiye’de iç denetim mesleğinin temel meslek örgütü olan İç Denetim Enstitüsü Derneği, Türkiye Şeffaflık Derneği gibi bazı derneklerin Danışma Kurulu Üyesiyim. YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin yeni dekanı olarak misyonum ise, Fakültemizi uluslararası düzeyde eğitim öğretim ve sosyal olanaklara sahip bir fakülte haline getirmek.

Üniversitemiz teknik dalların ağırlıkta olduğu bir üniversite. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi hangi amaçlarla kuruldu?

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 11 Temmuz 1992 tarihinde tek bölüm ile kurulmuş, kısa bir süre içerisinde büyük bir ivme kaydetmiştir. İktisat İşletme ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler olmak üzere 3 ayrı bölüm ile eğitim ve öğretimi sürdürmektedir. Genç ve dinamik kadrosu ile alanında en iyi fakülteler arasında yer almayı ve başarılı öğrencileri bünyesine çekmeyi başarmıştır. Öğrencilerimize, İstanbul’un merkezindeki tarihi mekanlarda verdiğimiz çağdaş eğitimle, küresel rekabet ortamına hazırlayacak donanımı sunuyoruz. Lisans eğitiminin yanısıra, İşletme, Ekonomi ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında yürütülen 6 Yüksek Lisans ve 1 Doktora programımız var. 3 Doktora ve 2 Yüksek Lisans programımızın açılması için çalışmalar devam ediyor. Bunların arasında, İktisat Yüksek Lisans ve Doktora programını İngilizce olarak açacağız.


RÖPORTAJ

Öğretim kadrosuyla ilgili bilgi verir misiniz?

Fakültemizde 20 Profesör, 15 Doçent, 11 Yardımcı Doçent, 10 Öğretim Görevlisi, 14’ü doktorasını tamamlamış olan 40 Araştırma Görevlisi olmak üzere toplam 96 öğretim elemanı görev yapıyor. Mevcut kadro ile bütün bölümlerde yaklaşık olarak 2.000 öğrencimizin eğitimini sürdürüyoruz ve kuruluşumuzdan bu yana 2.000’in üzerinde öğrenci mezun ettik. Öğretim elemanlarının, özellikle fakültedeki genç akademisyenlerin büyük bir kısmı, yurt dışında iyi üniversitelerde doktoralarını tamamladılar; bir kısmı ise halen yurt dışında doktoralarına devam ediyor.

Diğer üniversitelerdeki muadilleri ile karşılaştırıldığında YTÜ İİBF nasıl bir görünüm arz ediyor?

Öğretim üyelerimizin çoğu, yurt dışında iyi üniversitelerden doktorasını almış akademisyenler. Mümkün olduğunca küçük sınıflarda az sayıda öğrenciyle eğitimlerimizi etkin bir şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Öğretim elemanlarımız, bu sayede öğrencilerle çok rahat bire bir iletişim kurabiliyor. Öğretim elemanları öğrencilere eğitim öğretimle ile ilgili her konuda danışmanlık veriyor. Diğer pek çok üniversiteden farklı olarak, öğrencinin öğretim üyesine her an ulaşabileceği bir sistem mevcut ve bu sistemi daha da ge-

60 Yıldızlar TEMMUZ / 10

liştirmeyi planlıyoruz. Biz öğrencilerimizi dinlemeye, anlamaya ve sorunlarını birlikte çözmeye önem veriyoruz. Hepimiz farkındayız ki; öğrenciler var olduğu için, üniversiteler, fakülteler ve bizler buradayız. 100 yıllık bir eğitim-öğretim kültürünün altında, modern eğitim araç ve yöntemleri ile çağı yakalamış öğretim elamanlarımızın verdiği bir eğitim kalitesine ulaştık. Ayrıca finans ve ekonomi dünyasının kalbinin attığı ortamın içerisindeyiz ve bunun avantajlarının, öğrencilerimiz de bizler de farkındayız. Öğrencilerimize birebir görüşmelerle Kariyer Danışmanlığı yapıyoruz. Staj zorunluluğu olmamakla birlikte, mutlaka staj yapmalarını teşvik ediyoruz ve staj olanakları sağlıyoruz. ERASMUS öğrenci değişim programları, çift diploma olanakları fakültemizin öğrencilerimize sunduğu olanaklar arasında. Fakültemizin, benzeri diğer fakültelere kıyasla öne çıkan özelliklerinden biri de, araştırmaya verdiğimiz önem. Fakültemizin öğretim elemanları tarafından kurulan dört araştırma merkezimiz var: İlk kurulan Stratejik Araştırmalar Merkezi, ardından sırasıyla, Küresel İncelemeler Merkezi, Türkiye Toplumsal Ekonomik Tarih Araştırmaları Merkezi, Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi fakültemiz bünyesinde doğan, ancak disiplinlerarası çalışmaların ve araştırmaların önemi ile hareket eden merkezler oldular.

>> Öğretim elemanları tarafından kurulan dört araştırma

merkezimiz var: Stratejik Araştırmalar Merkezi, Küresel İncelemeler Merkezi, Türkiye Toplumsal Ekonomik Tarih Araştırmaları Merkezi, Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi. İİBF bölümlerinde verilen eğitim programlarında nasıl bir mezun formasyonu hedefleniyor?

Fakültemiz öğrencilerinin kendi bölümleri dışında farklı bölümlerden aldıkları dersler ve esnek seçimlik dersler sayesinde disiplinlerarası bir eğitim almalarını amaçlıyoruz. Fakültemizin, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi aktarımının sağlanmasına yönelik ilişkiler kurmasına son derece önem veriyoruz. Bu şekilde, toplumla iç içe ve toplumsal sorunlara karşı duyarlı, ilgili kurum ve kuruluşlarla sürekli iletişim halinde olan ve bu çabalardan somut ortak yararlar sağlamayı hedefleyen farklı bir fakülte olma yolunda ilerliyoruz. Amacımız; toplumdan kopuk bir üniversite anlayışı yerine paydaşlarımızla ve ilgili kesimlerle sürekli iletişim halinde dinamik bir yapıya sahip olabilmek. Her bölümün kendi formasyonuna uygun olarak, özel kesimden ve kamu kurum ve kuruluşlarından, sivil toplum ku-

ruluşlarından başarılı, model olabilecek kişileri davet ediyoruz ve öğrencilerimizin onlardan ders almalarını sağlıyoruz. MATLAB ve SPSS gibi iş dünyasının iki aranılan bilgisayar programına ders planı içinde yer vererek, öğrencilerimizin üniversite dışındaki hayata daha hazır bir şekilde başlamalarına yardımcı oluyoruz. İngilizce ders ağırlıklı planlarımız ile öğrenciye hem kendi dilinde eğitim alma olanağını sağlamış oluyoruz; hem de yabancı dilde mesleki terminolojiyi öğrenme ve uluslararası literatürü takip etme imkanı veriyoruz. Bu bizim “hem bilime hem yabancı dile hâkim öğrenciler yetiştirme” hedefimizle örtüşmektedir. Öğrencilerimiz mezuniyet sonrası eğitime, akademik kariyere devam etmek ve kendi gelişimlerini sürdürmek için yurt dışındaki çok sayıda üniversiteden Master, Doktora programlarına kabul alıyorlar. Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi makale yarışmasında, öğrencilerimiz hemen her yıl dereceye giriyor ve ödül alıyorlar.

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 61


RÖPORTAJ

>> Öğrencilerimize birebir görüşmelerle, Kariyer

Danışmanlığı yapıyoruz. Öğrencinin öğretim üyesine her an ulaşabileceği bir sistem mevcut. Fakültenizin uluslararası eğitim işbirlikleri, öğrenci değişim programlarına katılımı var mı? Hangi ülkelerden öğrenciler, fakültenizi tercih edip burada öğrenim görmeye geliyor?

Şu an itibariyle 20 ülke, 48 üniversite ile ikili anlaşmamız bulunmakta. Önümüzdeki zamanlarda bu sayıyı daha da yukarıya taşımayı hedefliyoruz. Örneğin; geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında İtalya, Almanya, Finlandiya, Litvanya ve Çek Cumhuriyeti’nden 19 öğrenci, bu kapsamda Fakültemizden eğitim almaya geldi. 24 öğrencimiz de aralarında Almanya, İtalya, Fransa, Finlandiya ve İsveç’in bulunduğu ülkelere eğitim almak üzere gitti. Aynı şekilde, yurt dışından Fakültemiz bölümlerinde eğitim vermek üzere gelen ve eğitim vermek amacıyla giden öğretim üyelerimiz de oluyor. Fakültemizde İşletme bölümünün, İngiltere’de Leeds Metropolitan University ile ortak diploma programı mevcut. Öğrencilerimiz istedikleri takdirde, eğitimlerinin bir kısmını İngiltere’de yapabilir ve bu ortak diplomaya sahip olabilir.

Fakülte mezunlarının iş, siyaset ve bürokrasi platformlarında tercih edilme durumu hakkında bilgi verir misiniz?

Amacımız ve sloganımız: Üniversite dışındaki dünyaya aktif katılım. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak, bölümlerimizden mezun olan öğrencilerimiz gerek özel sektörde, gerekse kamu kurum ve kuruluşlarında iş bulma olanaklarına sahip oluyor. Örneğin; henüz çok genç bir fakülte olmamıza rağmen, Maliye Bakanlığı,

62 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Gelirler Kontrolörlüğü, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Merkez Bankası gibi kamu sektörünün önemli mevkilerinde mezunlarımız görev yapıyor. Bölümlerimiz aynı zamanda, girişimci öğrenciler yetiştirmek açısından da özel programlar uyguluyor. Bu konuda özellikle girişimcilik derslerinin bulunduğu İşletme bölümünde önümüzdeki eğitimöğretim döneminde “Girişimcilik Proje Yarışması” düzenlemeyi planlıyoruz. Öğretim üyelerimiz öğrencilerimize, bireysel kariyer yönlendirmesi yapıyorlar. Bunun için fakültemizde oluşturduğumuz farklı çalışma gurupları ve koordinatörlükler mevcut. Bunlardan biri; mezunlarla işbirliğini geliştirmek ve öğrencilere staj ve iş olanağı sağlamada yardımcı olmak üzere kurulan Mezunlar Koordinatörlüğü. Bir diğer koordinatörlüğümüz; öğrencilerin sorunlarını, talep ve beklentilerini her an takip edebilmek için oluşturduğumuz Öğrenci Koordinatörlüğü.

Hedeflerinizden bahseder misiniz?

Fakültemiz şu anda Türkiye’de alanında en prestijli fakülteler arasında yer alıyor. Genç bir fakülte olmamıza rağmen, gerek öğrencilerimizin başarı düzeyi, mevcut akademisyenlerimizin araştırma, yayın, eğitimöğretim faaliyetleri, gerekse öğrencilerimize sunduğumuz olanaklar açısından, diğer üniversitelerdeki muadillerimizle kıyaslandığımızda son derece başarılı olduğumuzu ifade edebilirim. Fakültemizin stratejik amaçları çerçevesinde gelişimini hızla ve sağlıklı bir şekilde tamamlaması için çalışıyoruz. Amacımız; lisans

ve lisansüstü programlar arasında en fazla tercih edilen, akademisyenlerin başarıları ve eğitim öğretimin niteliği ile uluslararası düzeyde tanınan bir fakülte olmak. Araştırılacak çok konu var ve biz bunların hepsinin peşinden koşmaya çalışıyoruz; tabii ki bu araştırma sonuçlarımızı da yayın olarak paylaşmak istiyoruz. Araştırma faaliyetlerimiz için daha fazla zaman ayırmak ve daha fazla fon bulabilmeyi hedefliyoruz. Fakültemizde oluşturduğumuz kurullar ve koordinatörlüklerin etkin çalışmasını sağlamak ve oluşturulma amaçlarına uygun şekilde somut sonuçlar elde edebilme çabasındayız. Özellikle, öğrenci, mezunlar ve araştırma görevlileri koordinatörlüklerimiz bizim için son derece önemli. Öğrencilerimizi ve fakültemizdeki genç akademisyenlerimizi, bizim geleceğimiz olarak görüyor ve onlara çok değer veriyoruz.

Yürüttüğünüz ulusal ya da uluslararası projeleriniz nelerdir?

Sanırım YTÜ bünyesinde en fazla araştırma merkezine sahip olan fakülteyiz. Bu bizim sosyal bilimci olarak ilgi alanlarımızın çeşitliliği ve bunların güncel sorunlarla çok yakından ilişkili olmasından kaynaklanıyor. Araştırma merkezlerimiz kendi alanları ile ilgili çok sayıda proje yürüttüğü gibi çok sayıda panel, konferans, seminer, çalıştay gerçekleştiriyor. Bu toplantılar, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen akademisyenleri, bilim insanları, iş ve siyaset dünyasından kamu kurum ve kuruluşlarından davet edilen konuşmacılar ile birlikte yapılıyor. Sonuçları da basılı eser halinde yayınlanıyor. Bunların yanı sıra; öğretim elemanlarımızın yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri ve araştırma projelerimiz var. Fakültemizin sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi aktarımının sağlanmasına yönelik çabalarımız çerçevesinde,

toplumsal duyarlılık projeleri yürütülmektedir. Bu projelerin ilki Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Toplum Merkezleriyle çalışmalar çerçevesinde yürütülmüş, daha sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Ergen Psikiyatr bölümü ile devam etmiştir. Bu gün aralarında Adalet Bakanlığı’na bağlı Ümraniye Cezaevi’nin de bulunduğu İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı pek çok kurumla işbirliği içerisindeyiz. Fakültemiz merkezleri tarafından yürütülen bir AB projesi yeni tamamlandı. Bunun yanısıra; gerek merkezlerimiz tarafından, gerekse bireysel olarak öğretim elemanlarımız tarafından tamamlanmış ve devam etmekte olan çeşitli bilimsel araştırma projeleri de mevcut. Örneğin; Ekolojik Ayakizi Projesi, doğrudan YTÜ’nün üniversite olarak biçimlenmesine destek olmak üzere geliştirilmiş ve tamamlanmıştır. Üniversitede kurum kültürünün tespitine ilişkin bir projeyi gerçekleştirmek için çalışıyoruz.

Öğrencilerimize mesajınız var mı?

Üniversite yılları insanın geleceği ile ilgili önemli ipuçları barındırır ve gelecek için bir altyapı oluşturur. Üniversite ortamı, kişiye bir formasyon vermeye çalışır; hayata dair, ona nasıl bakacaklarına ve onu nasıl koruyacaklarına ve nasıl sorgulayacaklarına dair... Bu ortam adeta üçlü bir sac ayağı üzerine kuruludur: Öğrenciler, Öğretim Elemanları ve Mekanlar... Bu üçünden birindeki bir aksama, yapının da bozulması anlamına gelir. Bizler üniversite yönetimimiz ile birlikte, bu iki ayağı sağlam ve kaliteli tutmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz de kendi üzerlerine düşeni yerine getirdikleri takdirde, en başta kazanan yine kendileri olacaktır. Çünkü bu ortam, ilerde onların kimlikleri haline gelecektir. Yıldızlı olacaklar, Yıldız İİBF’li olacaklar. En önemlisi; hedeflediğimiz gibi her biri alanlarında gelecekte birer Yıldız olacak... II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 63


ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

NERETVA...* ASLIGÜL TOPUZ / İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ

Hayat sonsuz bir evet, hayır oyunu. Evet: bir tercih, hayır: yoo, bu değil diğeri olsun; eşittir tercih. Dolayısıyla kişinin seçmesi, bu stresi yaşaması ve bu tercihlerin sonuçları ile mütemadiyen iç muhasebesi yapması, bitmek tükenmek bilmeyen bir süreç. Yal-

nızca evetler hayırlar da değil, cevabı evet ya da hayırla başlamayan bir sürü soru ve tabii yine evet ya da hayırla başlamayan bir sürü yanıt var karşımıza çıkan. Doğru mu

yaptım, doğruyu mu yapıyorum? Ne oldu, ne olacak? Ben bunu böyle yaptım ama karşılığında ne gördüm, göreceğim?… Sonsuz bir münakaşa. Bildiğim bir şey var ki o da bu münakaşaları bir karakter haline getiren kişilerin mutsuz olacağı. Şüphesiz bir “aşırı” duyarlılık belirtisi zira bu durum ve yine şüphesiz bir gerçek de şu; eğer kural, kuralsızlığa karşı kuralsızlık ise ahir zaman duyarlıları mutsuz olmaya mahkum. Mümkün olduğunca, bilerek isteyerek ya da bilmeyerek ve istemeyerek bir kenara bırakılan veya bırakılmaya çalışılan bencillik gömleği, ahir zaman insanının en önemli ve en gerekli savunma mekanizması çünkü.

Bencil olacaksın kardeşim!

Sadece kendini düşünen, tüm iyiler, tüm başarılar, tüm lüksler, tüm kalite, tüm popularite bende, benim olsun bencilliği değil ama bu. Başkalarının, başka bencillerin delicesine arzu ettiği bu iyilik, başarı, lüks, kalite ve popularite için kendininkilerden ödün vermeme bencilliği benim sözünü ettiğim. Aşırı duyarlı ve verimkâr insanların yaptıklarının aksine. İdare etmek (hadi canım, aslanım benim be! nev’inden sırt sıvazlamalardan da bahsetmiyorum tabii ki ), hoş tutmak ve dahi gönül yapmak günü-

64 Yıldızlar TEMMUZ / 10

> Mostar Köprüsü müz için “erdem” kategorisine alınabilecek davranışlar. “Sen elmayı seviyorsun diye elmanın

da seni sevmesi şart mı?” sorusu salt bir sorgu değil, çağın mottosu olmalı kanısındayım. Genişletilmeli hatta. “Sen elmaya bir iyilik yaptın diye elmanın da sana iyilikle mukabele etmesi şart mı?”, “Sen elma için

bir fedakarlık yaptın diye, elmanın da senin için bir fedakarlık yapması şart mı?”, “Elma senin için vazgeçilmez diye sen de elma için vazgeçilmez olmak zorunda mısın?” Cevapların istatistiğine girmeyeceğim zira bencilim bundan sonra, evet :) fakat gri dostlarım!.. “Hayır”ları bol olanlara göre daha iyi durumdasınız onu belirteyim!

Şimdi yüreğim Neretva

Siyahlar ile beyazları ayıran, zaman zaman coşup ikisini birbirine karan, coşmadığı zamanlarda da “gören”lerin, şu malum -coşkun- hallerini tahmin etmekte zorlanmadıkları, vasfı herşeye rağmen (ve ne yazık ki) ikiye bölmek olan nehir…Neretva Ve artık yukarıda kurguladığım tahlile tabi olarak, kişilerin kuracakları Mostarlara, bizzat kendi elimle inşa edeceğim Mostarları eklemeye “halâ” gönüllü olduğumu belirtmeliyim, biraz zamana ihtiyacım olsa da. Akıllanmamak -akılsızlık ise mevcut durum- evet.

Kırılmanın parçalanma değil çoğalma olduğu, öldürmeyen acının beni güçlendireceği düşünceleri yazının sonlarına doğru fısıldanmaya başladı sanki kulaklarıma… Acı müptelası bir bünyeye sahip değilim şükür ki, hayır ama yazmak kalbi yumuşatıyor sanırım. Madem öyle yeni kural… Dipnot: *Neretva dünyaca ünlü Mostar Köprüsü’nün üzerinde yer aldığı nehir. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 65


DIŞ İLİŞKİLER

YTÜ DIŞ İLİŞKİLER OFİSİ DÜNYA ÜNİVERSİTELERİYLE İŞBİRLİĞİ FIRSATI SUNUYOR YTÜ, yurt dışında dünyanın sayılı yükseköğretim kurumlarıyla ortak çalışmalarını geliştiriyor. yazı, EBRU ARMAN / ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

Y

Yıldız Teknik Üniversitesinin Rektörlüğe bağlı bir birimi olarak görev yapan Dış İlişkiler Ofisi; akademik ve kültürel çalışmalar, ortak proje hazırlama, öğretim/öğrenci/ araştırma görevlilerinin değişimi ve uluslararası işbirliği çalışmaları için Mart 2010 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır. Uluslararası politikası olan öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğini ve kurumsal bağlantıların oluşmasını desteklemek ve mevcut bilimsel araştırma etkinliklerini sağlamak için; * Almanya’da Kiel Üniversitesi ve İnşaat Mühendisliği Bölümü ile ortak Yüksek Lisans Programı, * İngiltere’de Leeds Metropolitan ile üniversite ve Yüksek Lisans Çift Diploma Programı, * İngiltere’de Brunel Üniversitesi ile öğrenci değişimi (Yüksek Lisans ve Doktora ), * Japonya’da Tokyo Institute of Technology ile öğrenci /öğretim görevlisi değişimi, * Çin’de NDTU National Defense Technology Üniversitesi ile öğretim elemanı değişimi anlaşması yapmıştır.

Protokol anlaşması imzalanan üniversiteler

Yurt içindeki tüm üniversitelerle çeşitli alanlarda işbirliği içinde olan Yıldız Teknik Üniversitesi, yurt dışında da dünyanın sayılı yükseköğretim kurumlarıyla ortak çalışmalarını geliştirmektedir.

* Baku State University * Azerbaijan University of Architecture and Construction * GL Cooperation Agreement * Cairo University * Mansoura University * King Adbulaziz University * Ball State University * Berlin Institute of Technology * Technische Universitat Dresden * Otto-Von Guericke-University Magdeburg * Leeds Metropolitan University * Nanyang Technological University * University of Kebangsaan Malaysia

YTÜ, öğrenci ve öğretim üyelerine, uluslararası platformda dünya üniversiteleriyle işbirliği fırsatını sunmaya devam edecektir.

Ortak çalışmalar yürütülen üniversitelerden bazıları UNIVERSITY OF BRUNEL / BRITAIN Öğrenci değişimi (MSc PhD): EEE TOKYO INSTITUTE OF TECHNOLOGY / JAPONYA Öğretim/Öğrenci değişimi (MSc PhD): EEE TOKYO DENKI UNIVERSITY / JAPONYA Öğretim elemanı değişimi: EEE NTDU (NATIONAL DEFENSE TECHNOLOGY UNIVERSITY) / CHINA Öğretim elemanı değişimi: EEE KAREL DE GROTE UNIVERSITY / BELGIUM Ortak proje çalışması: EEE PHOENIX CONTACT COMPANY / GERMANY Phoenix Contact Education Network with World Universities: EEE TOWNS ASSOCIATION FOR ENVIRONMENTAL QUALITY / ISRAIL Avrupa Birliği Life Projesi : İnşaat Fakültesi IOWA STATE UNIVERSITY / AMERICA 2 Ortak Proje: İnşaat Fakültesi TAMPERE TECHNICAL UNIVERSITY / FINLAND 2 Ortak Proje: İnşaat Fakültesi DRAMSTADT TECHNOLOGY UNIVERSITY / GERMANY Ortak proje çalışması: Harita Mühendisliği Bölümü KIEL UNIVERSITY / GERMANY Yüksek Lisans Ortak Programı: İnşaat Mühendisliği Bölümü UNIVERSITY OF GRAZ / AUSTRIA IP Sustainable Utilization of Renewable Resources: Bio Mühendislik Bölümü ROSLIND FRANKLINUNIVERSITY OF MEDICINE AND SCIENCE / AMERICA TÜBİTAK Projesi: Bio Mühendislik Bölümü

66 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 67


DIŞ İLİŞKİLER

>> YTÜ, öğrenci ve öğretim üyelerine, uluslararası platformda dünya üniversiteleriyle işbirliği fırsatını sunmaya devam edecek. Ortak çalışmalar yürütülen üniversitelerden bazıları UNIVERSITY OF KENTUCKY COLLEGE OF MEDICINE / AMERICA TÜBİTAK Projesi: Bio Mühendislik Bölümü STONY BROOK UNIVERSITY / AMERICA TÜBİTAK – USA Ortak Proje: Bio Mühendislik Bölümü UNIVERSITY OF BARCELONA / SPAIN BAPK Projesi : Bio Mühendislik Bölümü CNR / ITALY Araştırma: Matematik Mühendisliği UNIVERSITY OF OVIEDO / SPAIN Araştırma: Matematik Mühendisliği UNIVERSITY OF GÖTTINGEN / GERMANY Araştırma: Matematik Mühendisliği CORNELL UNIVERSITY / AMERICA Ortak Araştırma Projesi: Mekatronik Mühendisliği

68 Yıldızlar TEMMUZ / 10

LEEDS METROPOLITAN UNIVERSITY / BRITAIN Çift Diploma Üniversite, Yüksek Lisans: İşletme Bölümü UNIVERSITY OF GLASGOW AND STRATHCLYDE, DEPARTMENT OF NAVAL ARCHITECTURE / BRITAIN Doktora Eğitimi Değişimi: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi UNIVERSITY OF GLASGOW AND STRATHCLYDE, DEPARTMENT OF NAVAL ARCHITECTURE / BRITAIN Bilimsel Araştırma: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi UNIVERSITY OF NEW CASTLE SCHOOL OF MARINE SCIENCES AND TECHNOLOGY / BRITAIN Bilimsel Araştırma: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi PUKYONG NATIONAL UNIVERSITY DEPT. OF NAVAL ARCHITECTURE AND MARINE SYSTEMS ENGINEERING / GÜNEY KORE Bilimsel Araştırma ve Lisansüstü Eğitimi: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi II

Tarihi mekanlarda çağdaş eğitim


RÖPORTAJ

YTÜ Mezunu Doğan Aziz Demirtaş

GENÇLERE YAŞLANMAMALARINI TAVSİYE EDİYORUM. BEYİN OLARAK… Hayatımda mesleğim olarak, altın bilezik değerinde olan Makine Mühendisliğinin kolumda bir kelepçeye dönüşmesine asla izin vermedim. röportaj, ÖZLEM ŞAHİN

O

Okulumuz mezunlarından, Hera Mühendislik ve Çubuklu Hayal Kahvesi sahibi olan Doğan Aziz Demirtaş, renkli ve zengin bir kişiliğe sahip. Etrafta çok sık göremeyeceğiniz kimselerden. Röportajı okuduktan sonra siz de böyle düşüneceksiniz eminim. Gençlerin O’ndan öğreneceği çok şey var. Özellikle röportajın sonunda gençlere verdiği nasihatlere dikkat…

YTÜ Makine Fakültesi 1984 yılı mezunlarındansınız. Neler var belleğinizde öğrencilik yıllarınız ve YTÜ ile ilgili?

ÖSYM’de YTÜ Makine Mühendisliği bölümünü, İTÜ Elektrik ve Elektronik bölümünde öğrenim gören sevgili babamın ağabeyinin oğlu İzzet, iyi para kazandıran bir bölüm ve meslek olarak tavsiye etmişti. Tıp Fakültesine puanım yetmediği için Makine Mühendisi oldum. Para kazanma konusunu halletmiş olduğum halde, kız isteme safhasındaki “Oğlumuz doktor mu?” sorusu, kafamı uzun süre meşgul etti. Zaman ilerledikçe, YTÜ’lü mühendislerin bu konuda doktorlardan daha şanslı olduğunu ziyadesiyle gördüm. Bu konuda referanslarım vardır. 12 Eylül 1980 tarihine kadar İstanbul’da hayatta kalmayı başarabildim. İhtilalden bir ay sonra öğretim yılının başlamasıyla, sonsuza kadar devam edecek YTÜ günlerim de başladı. Başladı da ne mi oldu? İyi oldu. Öğrencilik yıllarım hali hazırda devam ediyor. Bu bölümde M.S. 1980 ile 1984 yıllarımı anlatmaya çalışayım. Beni ben değil de başkası anlatsaydı, daha enteresan olurdu. Bu ifadem aynı zamanda, beni yazmak isteyen arkadaşlarım için duyurudur.

70 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Okulun müfredatını ister istemez uygulamak zorundasınız. Bu süreçte müfredatın yanısıra ne kadar fazla etkinlik yaparsanız, hayata o kadar fazla özgüvenle başlarsınız. Okulda genellikle etkinlikleri ben organize ederdim. Başlıca futbol maçları ve turnuvalar, tiyatro ve sinema seyir organizasyonları, piknik ve kısa süreli çadır kampları, fabrika gezileri, vize sınavlarının organizasyonları, öğrenci ve öğretim üyelerinin iletişimi, ödev erteleme gibi faaliyetlerin büyük bir çoğunluğunu ben yapardım. Sınıftaki ve okuldaki arkadaşların kaynaşmasına doğal olarak katkıda bulunuyordum. Bu durum beraberinde, pek çok sorunu kolayca çözüyordu. Arkadaşlarla huzurlu bir dört yıl yaşadık. Şimdilerde 50 arkadaşımın iletişim bilgilerine sahibim. Belli zamanlarda arkadaşlarımızı bir araya getiriyorum. Yaşlandıkça daha çok bir araya geleceğimizi biliyorum. Dönemin Rektörü Prof. Dr. Süha TONER’le, belli zamanlarda bahçede sohbetler edip, kendilerine görüş ve dileklerimizi sunardım. Okul yıllarında öğrenim gördüğümüz konularda gerçek malzemeleri göremediğimiz için aslında çok kolay olan konuları çok zor öğrenmişiz. Hava Soğutmalı Kondenser projesini gözlerim kapalı gibi yapmışım. Kondenserin kendisini gördüğümde “bu kadar mı basitmiş” diyerek hayıflandım.

Mezuniyetten sonra nasıl bir kariyeriniz oldu anlatır mısınız? O yıllarda üniversite mezunlarının iş bulma sorunu var mıydı?

Mezun olduktan sonra, Fransız olan kız arkadaşımın yanına Paris’e gittim. Geleneksel Fransa bisiklet turunu takip ederek, Fransa’yı Fransızlarla bir güzel gezdim. 1010’uncu Tank Palet Fabrikası’nın AR-GE ve kalite kontrol bölümünde çalışarak, vatani görevimi yapma onuruna eriştim. Alarko Holding bünyesinde bulunan ALDAĞ A.Ş.’ye, sonradan öğrendiğim kadarı ile benimle birlikte 35 kişi iş başvurusunda bulunmuşuz. Buradaki yöneticiler, kendileri için çok doğru ve tarihi bir karar alarak, benimle çalışmayı seçtiler. Proje ve taahhüt bölümünde işe başladım. Isı ve proses bölümünden mezun olduğum için firmanın ürün gamının dışında kalan tüm teknik sorunların çözümü bana nasip olmuştur. Sorunların büyük kısmının çözüme kavuşması ve sorun azlığı, beni yeni sorun bulmaya sevk etti ve 28 ayın sonunda serbest piyasaya açılmama sebep oldu. İş çokluğundan mı mühendis azlığından mı bilemiyorum, niyetimi bilmeyen bazı firmalar o dönemde bana mühendisleri olarak çalışmam için tekliflerde bulunuyorlardı, ama nafile… Serbest piyasadaki 22 yılı aşkın sürede pek çok projeyi gerçekleştirerek, bu konuda insanlığa karşı görevimi fazlasıyla yaptım ve yapıyorum. Bu süre zarfında; yurtiçi ve yurtdışında beş yıldızlı oteller, hastaneler, iş merkezleri, bankalar, eğlence merkezleri AVM ve laboratuar gibi pek çok projeyi gerçekleştirdim ve gerçekleştirmeye devam ediyorum. Krizden etkilenmeyen bir sektör olarak laboratuarı keşfettim ve bu konuda çalışmalarımı sürdürüyorum. Pek çok üniversitenin yanısıra TÜBİTAK, TSE ve TOTAL gibi kuruluşların laboratuarlarının proje ve yapımlarını gerçekleştiriyorum. 1998 yılında inşaat müteahhitlerinin sayesinde, inşaat TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 71


RÖPORTAJ

müteahhidi oldum. TÜBİTAK’ta o dönem iki inşaat firmasının mekanik, tesisat proje ve uygulamalarını gerçekleştiriyordum. İşin zor kısmı mekanik olduğu halde iki tuğlayı üst üste koyup bir de sıvayı bildikleri için bu firmalar, başıma kral kesiliyorlar ve ödemeleri düzgün yapmıyorlardı. Ben de idarenin yetkililerine gidip, bir daha kurumla çalışmayacağımı bildirdim. Telaşlanan kurum yetkilileri, firmamın tanıtım dosyasını getirmem halinde ihalelere davet edeceklerini söylediler. Ben de dosyayı götürdüm ve ilk ihaleyi kazandım, işi teslim ederek % 100 müteahhit oldum. Bu ihale de TÜBİTAK için dönüm noktası olmuştur. Yaklaşık 25 yıl önce yapılmış olan laboratuarları yenilerken, hâlihazırda bugünde kullanılan laboratuar yapım tekniği ve kullanılan malzemenin seçim ve dizaynını yaptım.

Hayal Kahvesi’nin sahibisiniz. Neler hayal ediyorsunuz orada ya da ne tür organizasyonlar yapıyorsunuz? Hedef müşteri kitlenizi tarif eder misiniz?

Hayatımda mesleğim olarak, altın bilezik değerinde olan Makine Mühendisliğinin kolumda bir kelepçeye dönüşmesine asla izin vermedim. Başarının sırrının; bir işle adam akıllı, diğer binlercesiyle gerektiği kadar ilgilenmek olduğunu düşünerek ana mesleğimin dışındaki pek çok konuyla ilgilendim ve zaman ayırdım.

72 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Turizmin ülkemizde keşfedilmeye başlandığı 1970’li yıllarda Bodrum’da BIG BEN PUB isminde turistik tesisimizde yaz tatillerinde babama yardım ediyordum. Burada edindiğim bilgilerin bir kısmını bugün Çubuklu Hayal Kahvesinde kullanıyorum. Çubuklu Hayal Kahvesi, Balıkçı, Antep, meyhane ve Fol restoranların yanı sıra konser etkinliklerinin yapıldığı bir eğlence merkezidir. Hayal Kahvesi, tarzıyla pek çok eğlence mekânına öncü ve ilham kaynağı olmuştur. Türk Rock müziğinin ünlenmiş ve bu piyasada kalıcı olmuş pek çok sanatçı veya grubu mutlaka Hayal Kahvesi sahnesinden geçmiştir. Bu canlı rock müziği geleneği onbeş yıldan beri devam etmektedir. Günün değişik saatlerine göre yediden doksana kadar herkesin, Çubuklu Hayal Kahvesinde zevk alıp eğleneceği bir ortam vardır. Rıhtım ve tarihi taş yapı dokusuyla, mavi ve yeşilin kesiştiği ara kesitte bulunmaktadır. Boğazın en geniş açıklığında gece ve gündüz manzaraları farklı güzelliktedir. İstanbul’da yaşayan herkesin bu güzellikleri yaşaması şart. Yaptığım ısıtma havalandırma tesisatı ve güneşli havaların yardımıyla, bundan böyle yazlık mekânı oniki ay kullanılabilir hale getirdik. Yaklaşık dokuz yıldan beri güzellik yarışması faaliyetleri yürütmekteyim. Pek çok yarışmada jüri olarak görev yapıyorum. Rusya’da geleneksel olarak düzenlenen Miss Volga güzellik yarışmasının Türkiye temsilcisiyim. Miss Volga 2009 finalini İstanbul’da organize ettim. Otuz kişiyi turizm elçisi olarak yetiştirip görevlerini yapsınlar diye ülkelerine gönderdim. Güzellik yarışmaları tanıtım amaçlı etkinliklerdir. Ülkemizde bu tür yarışmalar fazla yapılmamaktadır.

Gençlere neler tavsiye etmek istersiniz?

* Gençlere yaşlanmamalarını tavsiye ediyorum. Beyin

olarak… * Geleceğinizden endişe etmeyin, çünkü endişelenseniz de endişelenmeseniz de gelecek gelecektir. Siz zamanında gerekeni yapın. * Her şeyi zamanında ve yerinde yapın. * Geriye dönüp baktığınızda keşkeleriniz hatalarınızdan az olsun. * Kendinizi bile kandırmayın. * Harcayamayacağınız paraları kazanmayın. * Çok para kazanmak istiyorsanız önce iyi para harcamayı öğrenin. * Sınırlarınızı tanıyın ve sürekli genişletmek için zorlayın. * Kuşun özgürlüğüne heveslenmeyin; ancak üretim ve özgüveninizle özgür olabilirsiniz. * Mutlak başarıyı, sorunlara karşı göstereceğiniz dirençle sağlarsınız. * Hayatınızı planlayın. Sorunlarınızı imkân ve önem sırasına göre çözün. Fırsat buldukça gezin, etrafınızda gözlem yapın. II

*


DIŞ İLİŞKİLER

JAPONYA’DA YILDIZ ESİNTİLERİ

Dünyadaki eğilimi erken fark eden üniversitelerimiz, uzak Asya’ya doğru yönelmeye başladı. yazı, YARD. DOÇ. DR. DENİZ GÜNEY / MİMARLIK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

S

Son yıllarda yapılan ekonomik analizler ve istatistikler, dünyanın ekonomik ekseninin Amerika-Avrupa ekseninden, ciddi bir hızla uzak Asya’ya doğru kaymaya başladığını gösteriyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya ekonomisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin payı %50’lere yaklaşırken, günümüzde bu pay %30’lara inmiş durumda. 2025’li yıllarda ise %20’li bir ağırlıktan bahsediliyor. Son ekonomik kriz ABD ve Avrupa Birliği’ne ağır hasar verirken, yapılan projeksiyonları destekleyen gelişmeler yaşanıyor. Dünyanın ekonomik merkezi, hızla uzak Asya’ya doğuya kayıyor. Ekonomik merkez olmak sadece parasal bir büyüklük değil, arkasından siyasi, bilimsel büyüme de hızla geliyor. Zira bu ekonomik gelişme, sadece hammadde veya ara mal satarak gerçekleşmiyor. Japonya, Kore, Çin, Hindistan gibi ülkelerin ciddi bir teknoloji geliştirmeleri söz konusu. Sony, Toyota, Honda, Samsung, LG gibi dev şirketler aynı zamanda büyük yatırımlar yaparak Ar-Ge’ye ağırlık veriyor ve yeni teknolojiler geliştiriyor. Keza Çin şirketleri de sadece taklit ürünler yapmıyor, artık kendileri de teknoloji geliştiriyor. Teknolojik gelişimin de öncüsü, tek başına şirketler değil. Bu alanda ivme yakalayan ülkeler aynı zamanda dünyaya açılmış, ciddi manada beyin göçü alan, üniversite sanayi işbirliği sağlamış ülkeler. Üniversiteler ise hem bilimsel olarak giderek hızlanıyor, hem de sanayiye ve teknolojiye doğrudan destek oluyorlar. Dünyada artık bizde varız diyen uzak Asya ülkeleri, üniversiteleri ve bilimsel projeleri ile de giderek daha fazla fark ediliyor.

Asya üniversiteleri

Dünyada ilk yüzdeki en iyi üniversiteler arasında, 16 tane Asya üniversitesi var. Daha önceki yıllara göre bir artış söz konusu. Asya’nın en iyisi ise dünyanın en iyisi listesinde 22. sırada olan Tokyo Üniversitesi. Üst sıralarda; Japonya, Çin, Singapur, Kore ve Hong Kong’dan üniversiteler var. Yakın döneme kadar ülkemizdeki üniversiteler hep

74 Yıldızlar TEMMUZ / 10


DIŞ İLİŞKİLER

> Tokyo Üniversitesi

büyük bir istekle gerekli hazırlıkları yaparak, mayıs ayı ortalarında 12 saatlik kesintisiz ve uzun bir uçuşla Tokyo’ya ulaştım. JICA’ nın Tokyo International Center’da çok farklı alanlarda dünyanın dört bir tarafındaki ülkelerden gelen üst düzey kamu görevlileri, yöneticiler ve genç araştırmacılarla aynı ortamda bulunmak büyük bir keyif oldu. Benim katıldığım programda, 9 farklı ülkeden 10 uzman vardı. Yaklaşık 45 gün boyunca çok yoğun ve üst düzey eğitimler aldık; saha gezileri yaptık, tartışmalarda bulunduk, sunumlar yaptık.

Japonya web sayfamız > YTÜ Japonca Web Sayfası

işbirliği için Avrupa ve ABD üniversitelerinin zorlarken; artık dünyadaki eğilimi erken fark eden üniversitelerimizden bazıları, uzak Asya’ya doğru yönelmeye başladı. Bu alanda öncü olan üniversiteleri; Yıldız Teknik Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü olarak sayabiliriz.

Japonya’ya davet

Bilindiği gibi bu yıl Türkiye’de Japon yılı. Ülkemizde, Japonya’yı tanıtıcı çok sayıda etkinlik düzenleniyor. Japonya’nın İstanbul konsolosluğunda gördüğüm broşüre göre, yüzlerce etkinlik yapıldı ve yapılacak. Tam bu gelişmeler yaşanırken JICA’nın (Japanese International Coorperation Agency) “Building Codes and Control Systems” programına davetli olarak yaklaşık bir buçuk aylık bir süreç için Japonya’ya gitmek gündeme geldi. Çalışma alanım olan “Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı” için Japonya’da çalışma yapmak ve eğitim almak bulunmaz bir fırsat olduğu için

76 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Profesör Okazaki başkanlığında üst düzey Japon yöneticiler ve uzmanlardan oluşan elit bir komiteye, üç kez sunum yapma şansım oldu. Bu sunumlarda belirlenmiş teknik konularda detayları anlatırken, aynı zamanda gerek ülkemiz gerekse üniversitemizden bahsetme şansı buldum. Özellikle Enformatik Bölüm Başkanımız Doç. Dr. Abdullah Bal hocamızın koordinasyonu ve üstün gayretleri ile hazırlamış olduğu Japonya web sayfamızın sunumu, izleyenlerde büyük bir etki yarattı. Zira şuana kadar kimse Türkiye’den hiçbir üniversitenin böyle bir çalışmasını ne görmüş ne de duymuştu. Ayrıca gerek Japon organizatörlere ve 9 ülkeden katılımcılara, Özel Kalem Müdürümüz Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erden hocamız tarafından sağlanan, Yıldız Teknik Üniversite’sini hatırlatan küçük hediyeler vererek üniversitemiz hakkında bilgi verme imkanı bulabildim.

Üniversitelerle işbirliğimiz

İlk geldiğim günlerde İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muham-

med Şahin’in Japonya’daki üniversitelerle bazı anlaşma ve işbirliği imkanlarını araştırmak üzere Tokyo’da olduğunu öğrendim. Uzaktan da olsa izlediğim gayretli girişimleri gördüğümde, YTÜ’nün bu konuda ne kadar mesafe kaydetmiş olduğunu anladım. Bu ilerlemede elbette Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek hocamızın Japonya’da çalışmalar yapmış olması ve Japonya’yı tanıması, ayrıca Koordinatörümüz Yrd. Doç. Dr. Kayhan Güzel hocamızın Japonya’da birkaç yıl süren Doktora sonrası çalışmalar yapması, Japonya’yı ve üniversitelerini çok yakından tanımış olmasının büyük bir avantaj olduğunu görme imkanım oldu. Kayhan Bey’in üstün gayretleri ile Tokyo Ins. of Tech. ile ön anlaşma imzalandı ve bir Araş. Gör. arkadaşımız Tokyo’da çalışmalara başlamış durumda, bir diğeri de bu yaz gidiyor. Tokyo Denki Üniversitesi ile her alanda anlaşmamız, Okayama Üniversitesi ile imzaya kalmış bir mutabakat olduğunu öğrendim. Bundan sonra en kısa zamanda Tokyo Metropolitan University ve Keio University ile anlaşma yapmak için çalışmaların sürdüğünü öğrendim.

Tokyo Üniversitesi gezisi

Dönüşümden bir gün önce İTÜ’deki araştırma görevliliği döneminde öğrencim olmuş Seda Şendir Torisu ile uzun yıllar sonra görüştük. Seda, İTÜ’de Lisans ve Lisansüstü eğitimini tamamlayıp Monbusho bursu ile Japonya’ya gelerek, Tokyo Üniversitesi’nde zemin mekaniği alanında Doktorasını yapmış genç ve başarılı bir arkadaşımız. Doktora sürecinde tanıştığı Yuki Torisu ile evlenerek yarı Japonyalı olan Seda ile doktora sonrası çalışma yaptığı Paris dönüşü Tokyo’da

buluştuk. Kendisi beni dünyada en iyi üniversiteler listesinden üst sırada, Asya’da ise birinci olan Tokyo Üniversitesi’ne davet etti. Metro ile giderken yolda tesadüfen Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümünü bitirerek Tokyo Üniversitesi Astrofizik Yüksek Lisansı yapan Özden ile tanıştık. Ayrıca metrodaki LCD ekranlarda, Türkiye’nin turizm reklamlarını seyrettik. Daha sonra Tokyo Üniversitesi’ni Seda ve Yuki ile birlikte gezdik. Seda’nın birlikte çalışma yaptığı hocaları ile tanıştık. Seda, birkaç hafta sonra Londra metrosunda zemin mekaniği alanında araştırmalar yapmak üzere İngiltere’ye gitme hazırlıklarına başladığı için hocalarından bazı tavsiyeler aldı. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ikuo Towhata ve yardımcısı Doç. Dr. Taro Uchimura, bana yaptıkları çalışmalardan bahsettiler. Ben de onlara YTÜ’den ve yapılan çalışmalardan bahsettim. Daha sonra İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Bölümlerini dolaşarak Bölümlerin Uluslararası İlişkiler bölümünü ziyaret ederek koordinatör memurlar Bayan Hayashi ve Bayan Sembokuya ile üniversitemizdeki ilgili bölümler ile yapılabilecek işbirliği çalışmalarını konuştuk. Ardından Tokyo Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü ziyaret ederek, üniversitemiz ölçeğinde yapılabilecek işbirliği alternatifleri konusunda uzun bir toplantı yaptık. Bu toplantı sırasında dar kapsamlı olmak üzere Tokyo Üniversitesi ile ODTÜ ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü arasında anlaşma olduğunu, ancak hali hazırda faaliyet olmadığını öğrendim. Ayrıca Tokyo Üniversitesi’nin yabancı öğrenciler için eğitim bursları verdiği, ancak Türkiye’den çok az öğrencinin başvuru yaptığını, zira haberdar olmadıklarını gözlemledim. Geliştirilecek işbirliği ile Yıldızlı öğrencilerin bu burslardan yararlanmasını sağlayabiliriz. II TEMMUZ/ 10

> Asimo

Yıldızlar 77


RÖPORTAJ

KENAN SOFUOĞLU

MOTOSİKLETE YETENEKLİ GENÇLER ARIYORUM! YTÜ’ nün pisti Avrupa’da bile yok.

M

röportaj, GÜLSÜM SONAL / BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ OKUTMANI fotoğraflar, ABDULLAH KARADUMAN

Motosiklet yarışmalarında Dünya Birinciliği kazanmış sporcumuz Kenan Sofuoğlu ile motor sporunun kendisi için ne ifade ettiğini, hedeflerini ve bu sporla ilgili Türkiye’de yaşanan sorunları konuştuk.

Sayın Sofuoğlu, sizi üniversitemizin Davutpaşa Yerleşkesi’nde görmek çok güzel. Hoş geldiniz. Teşekkür ederim, burada olmak benim için de çok güzel.

Üniversitemizin pistini ve tesislerimizi nasıl buldunuz?

Bu pistin varlığı nedeniyle bu üniversite benim için çok özel oldu. Bu spor, Türkiye de çok yapılan bir spor değil. Böyle bir pisti başka yerde bulamasınız. Üniversite olarak böyle bir alanı bu piste ayırmanız gerçekten çok önemli. Ben Kenan Sofuoğlu olarak gelip burada antrenman yapıyorum, çekimlerimde bu pisti kullanıyorum. Bu pistin burada olması benim için çok güzel. Gerçekten böyle bir pist, Türkiye’nin hiçbir üniversitesinde yok. Bırakın Türkiye’yi Avrupa’da bile yoktur. Bu açıdan üniversitenizi tebrik etmek istiyorum. Biraz daha kullanılırsa daha iyi olur. Üniversitenizin de bu konudan, çok fazla verim almasını isterim.

Motosiklet üzerinde olmak nasıl bir duygu?

Çocukluğumdan beri motosiklet üzerinde büyüdüm. Yani insan nasıl yürümeyi öğrenir, bu onun için çok normal olur, benim içinde motosiklet öyleydi, hayatımın bir parçasıydı. Çünkü babamın kendi tamirhanesi vardı. Aynı zamanda ağabeylerimin motosikletleri vardı, hep onlarla hareket ederlerdi. Böyle büyüyen bir insan için motosiklet insanın bir parçası gibi oluyor. Motosiklet sonradan hayatıma girseydi, belki farklı duygularda olurdum. Ama benim hayatımda motosiklet var ve şunu biliyorum ki; onsuz da olmaz. Yarış-

ları bıraksam da, motosiklet hayatımda hep olacaktır. Belki zevk olarak, üniversitenizdeki gibi pistlere gidip zevkine motosiklet kullanmak gibi hayatımda bir parça olacaktır.

Eskiden Türkler at üstünde uyurdu, sizde motosiklet üzerinde uyur musunuz?

Şöyle anlatayım: Sizin bir arabanız olması sizin için çok normaldir, benim için de motosiklet öyle. Motosikleti çok seviyorum ama yarışlarını daha çok seviyorum, o yüzden motosiklet benim için hobi olmaktan çıktı. Dünya Şampiyonasında yarıştığınız zaman, orada büyük bir stres yaşıyorsunuz; çünkü büyük hedefler, büyük sponsorlar, büyük takımlar arkanızdayken artık o işe hobi olarak bakamıyorsunuz.

Nasıl bir disiplindir motor sporu?

Sporcu olmak, Dünya Şampiyonasında başarılı bir TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 79


RÖPORTAJ

>> Bu spora verebileceğim en büyük

destek, Dünya Şampiyonasında alacağım derecedir.

>> Federasyonda, branşlarla

sporcu olmak, tabii ki disiplinli olmayı gerektiriyor. Her şeyden önce aile yaşantısına çok değer veriyorum. Türkiye’ye geldiğim zamanlarda hemen hemen tüm vaktimi ailem ile geçiririm. Gece dışarı çıkıp arkadaşlarımla eğlenmek bana çok cazip gelmiyor. Ben yarışlarda daha çok eğleniyorum. Bence bu, işime daha çok bağlanmamı sağlıyor.

ilgili olan insanların yer alması gerektiğine inanıyorum. Motor sporları ile ilgilenen insanların da aktif olarak federasyonda yer alması gerekir mi sizce?

Motosiklet sporu hız yapmak mıdır yoksa dengede kalmak mıdır?

Motor sporunu yapmak için insanın içinde adrenalin tutkusu olması lazım. Tutku olmadan bu sporu yapamazsınız. Motor sporuna yönlendirecek bir dalga, bir sebep olmalı. O duygu varsa, ondan aldığınız zevki hiçbir şeyden alamazsınız. Türkiye’de motor sporları çok gelişmiş değil. Sizin üniversitenize geldiğimde, pisti görünce çok şaşırdım. Çünkü Türkiye’de çok az sayıda olan pistlerden birinin üniversitenizde olduğunu gördüm. Kimlerin yaptırdığı konusunda bilgi edindiğimde, bazı kişiler ve öğrencilerin vesile olduğunu öğrendim. Türkiye’de motor sporlarının gelişmesini bu ortamda bekleyemeyiz. Belki ileriki yıllarda daha çok gündemde olursa, daha çok sporcusu ve seyircisi olan bir spor haline gelir. Ama şu anda bu çok zor. Çünkü alt yapısı gelişmemiş bir spor dalı. Bizde futbol oturmuş, basketbol biraz, diğer sporların yapılıp yapılmadığını kimse biliyor. Şöyle ki; sokağa çıkıp halka “Türkiye’de

80 Yıldızlar TEMMUZ / 10

motosiklet yarışması var mı?” veya “yok mu?” diye sorsak %90’ı haberim yok diye cevap verir. Biz şimdilik bu haldeyiz. Gelecekte daha ileri gideceğini umuyorum. Güzel bir federasyon ile başarılı sporcular ile bu durum değişecektir.

Motor sporları ile ilgili hedefleriniz nelerdir?

Şu anda benim bu spora verebileceğim en büyük destek, Dünya Şampiyonasında alacağım derecedir. Onun dışında, Sakarya’da bir pist yaptırıyorum. Sizin üniversitenizdeki pistin biraz daha büyüğü olacak. Bu pisti yapma amacım; motor sporlarına biraz da olsa katkı yaparak, altyapı için gerekli oluşumları sağlamak. Yetenekli gördüğüm gençleri bu pistlerde yetiştirerek, aynı zamanda ufak şampiyonalar yapıp buradan çıkan gençlerin, önce Türkiye sonra da Avrupa Şampiyona-

larında yarışmalarını sağlamak istiyorum. Ama bunun için altyapı şart. Bana kalırsa, ilk başta Türkiye’de olması gereken şeyler bunlar. Yani sizin üniversitenizdeki gibi pistlere ihtiyacımız var. Daha sonra da bu spordan anlayan insanlara ihtiyaç var. Türkiye’de bu sporla uğraşan insan sayısı, parmakla gösterilecek kadar az. Bu sayı zamanla artacaktır, artmalıdır da. Neden artmalıdır? Eğer bu ülke Dünya Şampiyonu çıkarmışsa, demek ki bunun arkası da gelecektir. Örneğin ben Dünya Şampiyonu olduktan sonra Türkiye’de 10’un üzerinde sporcu, Avrupa’da kendini denemeye gitti. Benden önce ise kimse bunu denememişti. Şimdi Avrupa’ya giden sporcular, “Kenan Sofuoğlu şampiyon olduysa bizde olabiliriz” düşüncesi ile kendilerini yurt dışında denemeye çıktılar. Bu kişilerden biri bile kendisini kabul ettirirse bence bu başarıdır.

Zaten bizim sıkıntımız da bu. Motosiklet Federasyonu ile ilgili çok sıkıntı yaşıyoruz. Federasyonda az sayıda insan motor sporlarından anlıyor. Birçoğu da normal memur olarak federasyona alınıyor. Bilgisi olmayan bazı insanlar masa başında çalışıp akşam evlerine gidiyorsa, Dünya Şampiyonasındaki pilotunun bir sonraki yarışından haberleri olmuyorsa, ayrıca bana yarışımın olduğu gün “Şu organizasyonda bulunur musun?” deniyorsa, insan bunlara çok şaşırıyor. Bu federasyonun tek sporcusu olmama rağmen, Dünya Şampiyonasındaki yarışma gününde Federasyon Başkanımızın beni arayıp bir fuar organizasyonunda yer almamı istemesi, bu konumdaki kişinin bile bu kadar ilgisiz olduğunu görmek beni şaşırtıyor. Dünya Şampiyonasının favori pilotu olmama rağmen, bu ilgisizlikler beni üzüyor. Böyle başkanlar olursa bu sporun gelişmesi, alt yapının oluşması zor olur. Bu yüzden de, branşlarla ilgili insanların federasyonda yer alması gerektiğine inanıyorum. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 81


ETKİNLİK

“EVLİYA ÇELEBİ’NİN YAZILI KAYNAKLARI” SEMPOZYUMU YAPILDI Üniversitemiz, dünyanın önde gelen Evliya Çelebi uzmanlarının bildiriler sunduğu uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yaptı. yazı, ALİ EMRE ÖZYILDIRIM / FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

T

Türk Tarih Kurumu’nun desteği ve üniversitemizin ev sahipliğiyle Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerimizden Prof. Dr. Hatice Aynur ile Chicago Üniversitesinden Doç. Dr. Hakan Karateke’nin düzenlediği “Evliya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” adlı sempozyum, UNESCO tarafından ilan edilen 2011 Evliya Çelebi yılı için önemli bir başlangıç ve katkı oldu. Evliya Çelebi (ö. 1611-1682) 17. yüzyılda geniş Osmanlı topraklarında ve devletin sınırlarının ötesinde 40 yıldan fazla seyahat etmiş ve eserini hayatının son yıllarında Kahire’de kaleme almıştır. Çelebi’nin Seyahatnamesi dünyanın en kapsamlı seyahat anlatılarından biri ve döneminin bir çok açıdan en önemli kaynağı olarak kabul ediliyor. Osmanlı’nın en büyük anlatıcılarından biri olan Evliya Çelebi’nin iyi bir yazma olduğu kabul edilen Topkapı Sarayı Kütüphanesi nüshasına ulaşmanın güçlüğünden dolayı, 10 ciltlik ve binlerce sayfalık “Seyahatnâmesi” üzerine araştırmalar için geç kalınmıştır. Yapı Kredi Yayınları tarafından 10 cildin 1996’dan itibaren yayınlamaya başlanmasıyla sevindirici gelişmeler olmuş, hem Evliya Çelebi’yi ve eserini odak alan yayın ve toplantıların sayısı ve çeşitliliği artmaya başlamıştır. Robert Dankoff tarafından hazırlanıp, Bilkent Üniversitesi’nin web sitesinde sürekli güncellenerek yayınlanan Evliya Çelebi Bibliyografyası (http://www.bilkent.edu. tr/~tebsite/kaynaklar/evliya.pdf), yazar ve eserinin dünya üzerinde gördüğü ilgiye önemli bir delildir. Ancak gördüğü bunca ilgiye rağmen Evliya Çelebi ve eseri üzerine yapılan çalışmalar hâlâ yetersizdir ve daha

>> Michigan Üniversitesi’nden Gottfried Hagen,

“Evliyâ Çelebi’nin Papamonta’sına Dair Mülahazat” başlıklı bildirisini internet üzerinden naklen sundu. başlangıç düzeyindedir. Bunun temel nedeni, Evliya Çelebi’nin 9 ciltlik kitabının araştırmacılar için ulaşılabilir bir yayının olmamasıydı. Başta merhum Dr.Yücel Dağlı (1963-2009) olmak üzere bir grup araştırmacı, uzun yıllar Seyahatname metninin yayınlaması için fedakarca çalıştı, YKY yayınladı ve 2007’de 10. ve sonuncu cildin yayınlamasıyla Seyahatname metni ilgili ve meraklıları için ulaşılabilir hale geldi. Bundan sonra hazırlanacak yüzlerce kitap, binlerce makale ve düzenlenecek sayısız toplantı sonrasında, Evliya Çelebi’nin bizlere sunduklarını anlamaya başlayabiliriz.

matsu “Seyahatname’deki Arapça Coğrafi Kaynaklar”; “Devlete Ait Belgeler” başlığını taşıyan üçüncü oturumda sunulan bildiriler: * İstanbul Üniversitesinden Feridun Emecen “Seyyah ve Belge” * Şahsen toplantıya katılamayan Michigan Üniversitesi’nden Gottfried Hagen, skype üzerinden “Evliyâ Çelebi’nin Papamonta’sına Dair Mülahazat” başlıklı bildirisini internet üzerinden naklen sunarak üniversitemizde bir ilki gerçekleştirdi.

Sempozyumun amacı

“Dinî Kaynaklar” başlığını taşıyan dördüncü oturumda sunulan bildiriler: * Chicago Üniversitesi’nden Robert Dankoff “Evliya’nın Kullandığı Semavî Kitaplar”, * Chicago Üniversitesi’nden Hakan Karateke “Popüler Dinî Kaynaklar”, * İstanbul Üniversitesi’nden Nurettin Gemici “Evliya Çelebi’nin Kaynaklarından Temel İslami Eserler” “Özel Oturum” başlığını taşıyan beşinci oturumda sunulan bildiri: * Evliya Çelebi’nin Kuzey Anadolu yolculuğunu at üstünde gerçekleştirmeyi amaçlayan “Hoofprinting with Evliya” adlı proje (http://hoofprinting.blogspot. com) ekibinden Caroline Finkel “From the Horses’s Mouth: Using Evliya Çelebi’s ‘Field Notes’ to his Route in Northwest Anatolia” “Müziğe Dair Kaynaklar” başlığını taşıyan altıncı oturumda sunulan bildiri: * Araştırmacı Ersu Pekin “Evliya Çelebi’nin Müzik Kaynakları” “Dil ve Edebiyat Kaynakları, Alıntı Usulleri” başlıklı yedinci oturumda sunulan bildiriler: * Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Hatice Aynur “Seyahatnâme’de Geçen Türkçe Edebî Kaynaklar”, * Chicago Üniversitesi’nden Helga Anetshofer “Dilbilime Dair Kaynaklar”, * Bilkent Üniversitesi’nden Nuran Tezcan “Kurmacanın Gücü: Alıntı mı, Yanılgı mı, Kurmaca mı?” II

Sempozyumun amacı, Evliya Çelebi’nin eserini kaleme alırken kullandığı yazılı kaynakları daha iyi tanıyıp ve değerlendirebilmektir. Sempozyumun “Evliya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” başlığını taşımasına rağmen, toplantının sadece Seyahatname’de geçen kitaplar ve Evliya’nın alıntı teknikleriyle sınırlanmamış, konunun uzmanları metinlerarası ilişkinin mükemmel bir örneği olan Seyahatname metnini referans dünyası, yeniden yazım, kitaplara dair anlatılan efsane, algı ve yorumlar gibi bağlamlarda ele alıp değerlendirmişlerdir.

Sempozyumun ilk gününde…

“Tarih” başlığını taşıyan birinci oturumunda sunulan bildiriler: * Paris, CNRS’dan Jean-Louis Bacqué-Grammont “Evliya Çelebi and the Chronicle of Bishop Mahbub”, * Princeton Üniversitesi’nden Nenad Filipoviç “Did Evliya use non-Turkic Historical Works?”, * İstanbul Üniversitesinden Fikret Sarıcaoğlu “Evliya Çelebi Seyâhatnâmesi’nin Kaynakları: Türkçe Tarihler”; “Coğrafya” başlığını taşıyan ikinci oturumda sunulan bildiriler: * Seattle Üniversitesi’nden Pierre MacKay “The Use of Ottoman Geographies in the Seyahatname”, Tokyo Yabancı Diller Üniversitesi’nden Yoichi Taka-

*

Sempozyumun ikinci gününde…

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 83


PROJE İSTANBUL TARİHİ YARIMADA

KÜLTÜREL SÜREKLİLİK BAĞLAMINDA CEPHE DÜZENLEMELERİ DİVANYOLU CADDESİ 2010

Fatih Belediyesi, İstanbul Tarihi Yarımada’da estetik kaygı duyulmadan oluşturulan anlayışları düzeltme gayreti içine girmiştir. yazı, DOÇ. DR. NAZLI FERAH AKINCI / YTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ

G

Günümüz kent uygulamalarında, farklı mimari hareketler kendini göstermektedir. Mimarların mesleki bilgileri ve yaratıcılıkları çerçevesinde oluşturdukları yapıların yanında, sadece rant kaygısı ile oluşturulmuş fiziki mekanlar ve tarihi yapılar bir yerleşim örüntüsü oluşturmaktadır. Bütün bu çerçeve, kentin imajını sergilemede önemli rol oynamaktadır. Fakat farklı hedefler ile oluşturulmuş yerleşimler, kültürel süreklilik endişesini doğurmaktadır. Kentlerin tarihi kimliklerini kaybetmesi kentin imajını zedelemekte-

dir. Toplumun bir yere ait olma ihtiyacını sağlayan tarihi yerler, kaçınılmaz bir şekilde korunmalı ve bulunduğu coğrafya o anlamda değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, günün şartlarını dengelemek ve kaliteli mekanlar ortaya çıkarmak önemli ve gereklidir. Kaliteli mekan oluşum hedefinde tarihe saygı, tarihi yaşam alanında bulacaktır.

Yarımada tektir ve özeldir

İstanbul kenti, yukarıda ifade edildiği gibi farklı mi-

mari hareketleri ile endişeler içermektedir. Özellikle İstanbul Tarihi Yarımada sit alanı olmasının yanında, uygulanmış kimliksiz mimarileri ile tedirgin edicidir. Oysa Tarihi Yarımada, açık alan müzesi konumuyla günümüz yaşam alanlarını da bünyesinde barındırabilecek nadir kent yerleşimlerindendir. Tarihe tanıklık eden eşsiz yapıların, kuşkusuz geleceğe taşınması gerekir. Son dönemlerde gündemde tartışmaları da beraberinde getiren UNESCO’nun Tarihi Yarımadayı korunacaklar listesinden çıkarma istemi bizleri üzmektedir. Çünkü bizim için tarihi yarımada tektir ve özeldir… Bunu dünyaya anlatmamız, ancak uygulamalarımız ile olacaktır.

Divanyolu Caddesi Projesi

İstanbul Tarihi Yarımada, Eminönü ve Fatih ilçelerinden oluşmaktadır. Bölge son dönemlerde tek yerel

84 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 85


PROJE

> Yeni hali

Kişisel girişimler önlenmelidir

>> Cephe sağlıklaştırma projesi

kullanıcılar tarafından önce olumsuz karşılandı, uygulamalar yapıldıkça tasarımlar sahiplenildi. yönetim anlayışıyla yönetilmeye başlamıştır. Tarihi Yarımada’nın Fatih Belediyesi ile yönetilmesi, coğrafyanın her yönden bütünlüğü için doğrudur. Fatih Belediyesi, İstanbul Tarihi Yarımada’da estetik kaygı duyulmadan oluşturulan anlayışları düzeltme gayreti içine girmiştir. Coğrafyada yapılmış ve yapılmakta olan tarihi yapıların restorasyon projeleri yanında, cephelerde iyileştirme/sağlıklaştırma projelerine de başlanmıştır. Bu bağlamda Fatih Belediyesi, AksaraySultanahmet yerleşimlerini birbirine bağlayan ve tarihi önemi olan Divanyolu Caddesi’ndeki cepheleri proje alanı olarak değerlendirmeye almıştır. Danışmanlığını ve tasarımını yaptığım Divanyolu Caddesi cephe yenileme projesi, hayata geçmeye başlamıştır. Müthiş bir yoğunluk yaşayan bölge, İstanbul kentinin önemli bir turizm potansiyelidir. Küçük işletmeler, oteller, atölyeler ve tarihi yapılardan oluşan kültür mozaiğine yapıcı yaklaşmak önemli ve gerekli bir çalışma olmuştur. Divanyolu Caddesi’nden geçen tramvay oluşumu ile araç trafiğine yolu kapatma projeleri yoğunluğu hafifletmiş, bu aynı zamanda tarihi yapıların olumsuz etkilenmesini (çevre kirliliği) önleyici adımlardan da biri olmuştur.

86 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Kat sahiplerinin keyfi uygulamaları

Cadde boyunca tarihi yapılar ile bazı yapıların dışında cepheler kimliksizdir. Ayrıca binalar inşa edildikten sonra yönetim planı oluşturulmadığı için bakımları gözardı edilmiştir. Kat mülkiyeti anlayışıyla, binalar daire adedi kadar malike sahiptir. Miras ile söz sahipliliği birden fazla kişiye de geçebilmektedir. Dolayısıyla binalarda yapılacak herhangi bir ortak müdahalede, tek bir ses sağlamak güç olmaktadır. Kat sahipleri gerekli tamiratları kendi düşüncelerine göre yapabilmektedir. Örneğin, balkonunu kapatabilmekte, ayrıca istediği malzeme ve renkleri de kullanabilmektedir. Dairesinin dışarıya bakan cephesinde istediği müdahaleleri oluşturabilmektedir. Özellikle vitrin oluşumu, Divanyolu Caddesi üzerinde çok fazladır. Vitrin arayışı için cepheden öne çıkılmış ya da taşıyıcı strürüktürü düşünmeksizin genişleterek çözmeye gidilmiştir. Cephelerde yaşanan kaos /kültürel sürekliliğe aykırı yaklaşımlar bağırmaktadır. Kullanıcılar topluma mal olmuş cephelerde bugüne kadar istedikleri fiziki müdahaleleri yapmışlardır. Cephelerde istenen renk uygulanmış, istenen malzeme kullanılmıştır. Tanıtıcı reklam panolarını rastgele bir anlayışta kurgulanmıştır.

Cephelerde yaşanan toplumun ortak benliğine aykırı yaklaşımları düzeltecek yer hukuktur. Toplumun menfaati göz önüne alınarak, kişisel girişimler önlenmelidir. Bu tutumu değerlendirecek mercii, Yerel Yönetimlerdir. Fakat dünyada da görüldüğü üzere, sadece yasak koruma mantığına göre yapılan projeler hayat bulmamıştır. Dolayısıyla cephe düzenlemeleri yaklaşımında, toplumun ortak menfaati temeline dayanan toplum projeleri kullanıcıların görüşüne sunulmuş ve karşılıklı görüşülen bir platformdaki değerlendirmeler sonucu, projeler uygulanmaya başlamıştır. Fatih Belediyesi’nin cephe sağlıklaştırma projesi ile bütün bu yapılan olumsuz yaklaşımları düzeltme gayretimiz, kullanıcılar tarafından ilk önceleri olumsuz karşılanmıştır. Sabırla ifade edilen süreçte, tasarımlar kullanıcılarla paylaşılmış ve bu projelerin toplum projesi olduğu ifade edilmiştir.

Tasarım ve uygulama süreci

Cephe sağlıklaştırma projesinin ilk aşaması, veri toplamadır. Binalara ait kimlik bilgileri ve ölçüler çıkarılmış, ihtiyaçlar belirlenmiştir. Olabilecek tasarım prensipleri çıkarılmıştır. “Mekanın kullanım amacına göre pencere büyüklüğü ne olabilir?” gibi tespitler ile tasarım kriterleri zaten zor olan bir konunun daha da kapsamı (olması gerektiği için) daraltılmıştı. Ayrıca projenin finansal desteği olmadığı ve kullanıcıların imkanı çerçevesinde yapıldığı için tasarım kriterlerini ekonomik veriler de kısıtlamıştır. Tasarım oldukça zorlayıcı bir yapıdaydı. Bu aşamada yılmadan tüm verileri oluşturduk ve cephelerin olabilecek eskizlerini hazırladım. Bu eskizleri, bağımsız bina birimleri şeklinde değerlendirmekten kaçındım. Cephe bir bütündü ve aradığımız bütüncül yaklaşım ile doğru olacaktı. Bu yüzden, cepheler siluet şeklinde oluşturuldu. Bu tutum da kullanıcılar tarafından ciddi duruşumuzun algılanmasını arttırdı. Mimar eskizden tasarımları anlar, cephe çizimlerini 3. boyutta algılar. Fakat konumuz; “binanız bittikten sonra bu şekilde olacak” görüntüsünü kullanıcılarla

> Eski hali

Projede rol alanlar FATİH BELEDİYESİ

*

Başkan Mustafa Demir, Başkan Yardımcısı Okan Erhan Oflaz, Etüd Proje Müdürü Sema Özyılmaz, Belediye adına kontrol Mimar Ali Üşenmez

UYGULAYAN FİRMA Mina İnşaat

TEKNİK EKİP

Tasarım Doç. Dr. Nazlı Ferah Akıncı

ÇİZİM

Fatma Fıçıcı Gökhan Kıyı Ayşe Aldemir

paylaşmaktı. Teknik ekip teknolojiden faydalanarak, çizimleri 3. boyutta çizdi. İmkanlarımızın kısıtlı olması kısa zaman faktörü ile birleşince bu yöntemi belirledik. Tasarımlar yapılıp 3. boyuta aktarıldı. Kullanıcılar ile görüşmemizde 3. boyutun faydasının çok olduğunu bizzat yaşadık. Kişiler “ben hiçbir değişiklik yapmam” derken, tasarımları sahiplendiler. Uygulamalar yapıldıkça, toplum projesinin yapılabilirliğindeki olumluk arttı. Fatih Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir’in cephe sağlıklaştırma projesi ile başlattığı bu toplum projesi, Yerel Yönetim, üniversite, kullanıcı ve özel şirket iletişiminde güzel bir örneğin yaşama geçirme fırsatını verdi.

Son söz…

Projeler; yerel yönetim, üniversite, özel şirket, halkın katılımı, sivil toplum örgütleri gibi duyarlı organlarca sahiplenerek oluşturulmalı ve yaşama kazandırılmalıdır. Sabırla ilerlenecek bu yol, geleceğimize mirasımız olacaktır. II TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 87


TARİHİ MEKÂNLAR

SU GİBİ AZİZ OL Yıldız yerleşkesindeki çeşmeler, üniversitemizin 100’üncü yılı nedeniyle yeniden gözden geçiriliyor ve bazıları restorasyon bölümü öğrencilerimiz tarafından onarılıyor. yazı, ÖZLEM ŞAHİN

İ

İstanbul, çok değişik kültürlere ve farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış eşsiz tarihi ve doğal güzelliklere sahip olan dünyanın sayılı şehirlerindendir. Şehrin her köşesinde geçmiş uygarlıkların izini görmek mümkündür. Özellikle, Osmanlı dönemine ait olan tarihi su tesisleri bunların içerisinde ayrı bir önem arz etmektedir. Bu tesislerin birçoğu, geçmiş yüzyıllardan bugüne dek işlevlerini devam ettirmektedir. Türkiye’de çeşme kültürünün binlerce yıllık mazisi vardır. Osmanlı’nın payitahtı İstanbul’da bulunan tarihi çeşmelerden bazıları aradan geçen yıllara rağmen bugün bile akıyor. Bu çeşmelerden her biri ya konumuna ya da mimari yapısına göre adlandırılmıştır: Köşe çeşmeleri, üç ve çok yüzlü çeşmeler, çukur çeşmeler, sütun çeşmeler, meydan çeşmeleri ve namazgâhlı çeşmeler. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Yıldız yerleşkesinde de geçmişten günümüze gayet iyi korunmuş çeşmeler var. Üniversitemizin 100’üncü yılı nedeniyle bu çeşmeler yeniden gözden geçiriliyor ve bazıları restorasyon bölümü öğrencilerimiz tarafından onarılıyor. Yıllardan günümüze emanet olan çeşmelerimize daha dikkatle göz atmanızı isteriz.

İSKİ’nin çalışmaları

İstanbul’u yeniden su medeniyetine erişmesi için su temin çalışmaları konusunda dev hamleler gerçekleştiren İSKİ, tarihi su tesislerinin ihya edilmesi konusunda üniversiteler ve diğer kurumlar ile işbirliği halinde çok kapsamlı bir restorasyon programı başlatmıştır. İSKİ, öncelikle tahrip olmaya yüz tutmuş bütün tarihi çeşmeleri restore ederek güzel şehrimizin neresinde olursa olsun akmayan çeşme bırakmamayı hedeflemektedir. İSKİ’nin projelerinde çeşme, sebil restorasyonunun yanında maksem, kemer, bent, su galerileri, su terazileri ve bunun gibi su ile ilgili bütün tarihi yapıların restorasyonu yapılarak, tarihi su yapıları tekrar İstanbullulara kazandırılacak. İSKİ, projesi bulunmayan tarihi su tesislerinin projelerini YTÜ, İTÜ ve MSÜ’den hocaların yanısıra; konuyla ilgili uzmanlıkları bulunan kişilere hazırlatarak restorasyonu gerçekleştirmektedir. Onarılan çeşmeler 1925 yılında Su Evkafı’nca sayısı 1553 olarak belirtilen ancak şu an sayısı 800’ü bulan çeşmelerden 30’a yakını İSKİ’ nin mülkiyetinde bulunmaktadır. Bunların dışında 1999 yılından itibaren İSKİ, mülkiyeti Vakıflar Müdürlüğü ve belediyelerde olan 17 çeşmenin restorasyon, restitüsyon projelerini hazırlayarak onarımını gerçekleştirmiştir.

88 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 89


TARİHİ MEKÂNLAR > Alman Çeşmesi Sultanahmet Meydanı

> III. Ahmet Çeşmesi Sultanahmet Meydanı

Bu çeşmeler; * III. Ahmet Çeşmesi * Boyacıköy Çeşmesi * Emin Sinan Camii Çeşmesi * Sultan II.Mahmut Bendi Kitabesiz Tuğrası * Kuruçeşme * Ömer Ağa Çeşmesi * Hatice Sultan Çeşmesi * Dörtyüzlü Çeşme (Cihannüma ) * Mahmut Çeşmesi * Eyüp Ağa Çeşmesi * Kitabesiz Çeşme ( İlyas Ağa Çeşmesi ) * Kaptan Hacı Hüseyin Çeşmesi * Ahmet Efendi Çeşmesi * Fesahat Usta Çeşmesi * Daye Kadın Çeşmesi * Tophanelioğlu Çeşmesi * Surp Nişanyan Kilisesi yanındaki çeşme 2003 yılında ise; Beyoğlu Fesahat Usta Çeşmesi, Üsküdar Daye Kadın Çeşmesi ve Üsküdar Tophanelioğlu çeşmelerinin restorasyon işlemleri tamamlanmıştır. Halen Berberbaşı Ali Efendi ve Kartal Soğanlık çeşmelerinde restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Edirnekapı-Topkapı yolunun kenarında, Sulukule kapısının karşısında bulunan Vezir Mehmet Paşa Çeşmesi ile ilgili de bir çalışma başlatılmıştır. Yol genişletmeleri ile imar çalışmaları sırasında toprak altında kalan çeşme, İSKİ tarafından yapılan bir arkeolojik kazı ile bulunmuştur. Yerin 7.80 m altından çıkarılan çeşmenin üst kısmı daha önce kimliği bilinmeyen kişilerce sökülerek atıl duruma getirilmiş halde bulundu. Bu kısım da İSKİ tarafından muhafaza altına alınmış-

90 Yıldızlar TEMMUZ / 10

> Tophane Çeşmesi

tır. Çeşme yıpranmış ve fonksiyonunu yitirmiş olmakla birlikte genel olarak temel elemanları mevcut olup, orijinal taşları ile yeniden restore edilebilecek haldedir. Açığa çıkarılan çeşme projelendirilerek, ilgili koruma kuruluna sunulmuştur. Taşların tümü koruma altında bulunmaktadır. İSKİ, mülkiyeti kendi bünyesinde olmayan eserlerin de bakım onarım ve restorasyon çalışmalarını aralıksız ve itinalı biçimde sürdürmektedir. II KAYNAK: İSKİ’nin web sitesindeki bilgilerden yararlanılmıştır.


SPOR

SPOR VE SPORDA ALTYAPI Ülkedeki sporcu sayısının artması, altyapının gelişmesi ile açıklanabilir. yazı, ÇETİN ERDEM SONAL / BEDEN EĞİTİMİ OKUTMANI BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ BAŞKAN YARDIMCISI

S

Spor, vücudun dengeli, estetik görünümlü ve sağlıklı olması için yapılan, vücutta organik ve fizyolojik değişiklikler oluşturan hareketler kompleksidir. Spor sadece yürümek, koşmak, yüzmek, sıçramak veya egzersizler topluluğu değildir. Güne iyi başlamak, gün içerisinde karşılaşılan olaylara karşı direncimizi arttırma ve zorluklara karşı koyabilme çabasıdır. Bu yolla vücudumuzu zinde tutmamız mümkün olur. Bunlarla birlikte; evrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, dini, ırkı faklı insanları birleştiren önemli bir araçtır. Günümüz anlayışına göre ise çok önemli bir kitle eğitim aracıdır. Spor insan bedenini fiziki yönüyle geliştirdiği gibi oyunlar, hareketler ve yarışmalar vasıtasıyla aynı zamanda insan egosunu, karakterini, davranış niteliğini, psişik yapısını da belirleyen yeni bir bilim dalıdır. Yeni bilim dalına göre spor; sistem, program, organizasyon ve rekoru temsil eder. Yani sistemini oluşturup programını yaptıktan sonra yapılan organizasyonda rekor kırarak sonuç almak demektir. Bu olay yani rekor, sporun son aşamasıdır ve hemen istenildiğinde olmaz. Bunun için çalışma ve çalıştırma gerektirir; doğru bilgi ve doğru uygulama gerektirir. Kısacası altyapı gerektirir.

Altyapının önemi

Üstyapının oluşturulabilmesi için gerekli olan fiziksel, zihinsel, sosyal, kültürel, eğitsel yapı çalışmalarının bütünü altyapıdır. Üstyapıdaki başarıların temelinde mutlaka altyapı gelmektedir. Bir ülkede herhangi bir branşta edinilen başarılara bakıldığında, altyapının önemini daha da fazla görebiliriz. Ülkemiz için geçmişten günümüze kadar bir değerlendirme yapıldığında, altyapıya gün geçtikçe daha fazla değer verildiği görülmektedir. Geçmişte sadece Güreş, Karate, Taekwando gibi çok az sayıdaki branşlarda altyapı eğitimi verilirken; bugünlerde bu branşların yanında Futbol, Basketbol, Voleybol, Tenis, Yüzme gibi birçok dalda altyapılara önem verilmeye başlandığına şahit olmaktayız. Sadece altyapı değil, altyapıya yardımcı olacak yaz ve kış spor okulları kurulmaya başlamıştır. Hatta bazı federasyonlar, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliğinde bulunarak, eğitim veren okulların açılmasını sağlamıştır. Bu sayede sporcunun hem okul hem de ilgili branşta eğitimi devam ettirilerek, altyapının gelişmesine katkıda bulunulmuştur. Tesis ihtiyacının karşılanması da, altyapının gelişmesindeki en önemli faktörlerden biridir. Ülkedeki sporcu sayısının artması, altyapının gelişmesi ile açıklanabilir. Geçmişte ülkemizin sporcu sayısı on binlerle belirtilirken, günümüzde bu sayının milyonlarla ifade edilmesi yine altyapının başarısından ileri gelmektedir. Panel: Türk Sporunda Alt Yapı ve Gençlere Verilen Önem Üniversitemiz öğrencilerinin altyapı konusunda daha fazla bilgi sahibi olabilmeleri için üniversitemizin Eğitim Fakültesinden Yard. Doç. Dr. Bülent Alcı hocamızın katkılarıyla, Beden Eğitimi Bölümümüz tarafından YTÜ Oditoryumu’nda bir panel düzenlendi. Panele, İstanbul Büyükşehir Spor Kulübü’nün Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Total Futbol Programı Ekibi’nden Mehmet Ayan, Ali Ece, Mustafa Sapmaz, İlker Duralı, Fırat İşbecer katıldı. Bu konferans sonucunda ortaya çıkan fikirler, altyapının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. II

92 Yıldızlar TEMMUZ / 10

TEMMUZ/ 10

Yıldızlar 93


HABER

“KADIN GÖZÜYLE HAYATTAN KARELER ’10”

haber, ESRA DAGÜLOĞLU

B

İKİNCİ

Ekin Onat von Merhart, İstanbul Eser: “Ben Kimim?” “Anadolu Hayat Emeklilik’in ‘Kadın Gözüyle Hayattan Kareler’ yarışması, yalnızca kadınlara söz hakkı tanıyan nadir bir platform olmasından dolayı yeri benim için biraz daha farklı… Bu fotoğraf, kimliğini ve varlığını sorgulayan, kendini ait hissettiği yerden ve şartlardan zorla yabancılaştırılmaya çalışan bir kadını anlatıyor. Kadın olmanın biraz daha zor olduğu bir ülke de, Fas’ta çekilen bu fotoğraf; ülkemde yaşayan her kadın adına çektiğim oto portrem… Bu nedenle böyle bir yarışmada ödül almak büyük bir onur; bir kadın olarak düşüncemin, bir fotoğraf sanatçısı olarak resmimin onaylanmış olması benim için büyük mutluluk.”

Kadın Gözüyle Hayattan Kareler ’10 fotoğraf yarışmasında dereceye giren eserler, 1 Eylül-1 Ekim 2010 tarihleri arasında City’s Nişantaşı Alışveriş Merkezi’nde sergilendi.

Bu yıl dördüncü kez, fotoğrafa ilgi duyan amatör ve profesyonel yüzlerce kadının katılımıyla gerçekleştirilen “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” fotoğraf yarışmasında ödüle ve sergilenmeye değer bulunan eserler, Mayıs ayındaki ilk sergilemenin ardından Avrupa yakasında sanatseverlerle buluştu. Anadolu Hayat Emeklilik’in Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) danışmanlığında düzenlediği ve teması geçtiğimiz yıl olduğu gibi “Hayata Dair” olarak belirlenen fotoğraf yarışmasına 1500’ü aşkın kadın yarışmacı, 7 bine yakın eserle katıldı. “Yaşıyorum, ama nasıl…” adlı eseriyle Bursa’dan Sevim Güler’in birinci, “Ben kimim?” adlı otoportre çalışmasıyla İstanbul’dan Ekin Onat von Merhart’ın ikinci ve “Emekle Bütünleşmek” adlı eseriyle Aydın’dan Funda Bekiş’in üçüncü olduğu yarışmada, 39 eser de sergilenmeye değer bulundu.

Kazananların ağzından Kadın Gözüyle Hayattan Kareler 2010…

BİRİNCİ

Sevim Güler, Bursa Eser: “Yaşıyorum, Ama Nasıl…” “Evinden çıkarken karşılaştık 80 yaşındaki Fadime Teyze ile. Sıcak bir tebessümle selamladı beni. Mahalle bakkalına gidiyormuş. Yol boyunca sohbeti eşlik etti bana. Yaşadıklarını, hayatını anlattı tüm samimiyetiyle. ‘Buraların ekmeği pek bi güzeldir’ deyip, aldığı ekmeğini pay etti bana. O anlattı ben dinledim, o anlattı ben sadece dinleyebildim… ‘Yaşıyordu, ama nasıl?’ diyebildim sadece içimden… Tekrar evinin önüne geldiğimizde, o ana kadar kapalı olan makinemi açtım ve birkaç kare fotoğraf istedim, utana sıkıla... Hayatlarının içine çok fazla dahil olduğum anda nedense çekiniyorum, sebepli sebepsiz… Ama Fadime Teyzem nasıl da rahatlattı beni. ‘Tabi kızım, seve seve’ dedi. Tüm saf ve temiz yüreğiyle objektifime baktı. Ve bana sadece deklanşöre basmak kaldı.”

ÜÇÜNCÜ

Funda Bekiş, Aydın Eser: “Emekle Bütünleşmek” “Hava, su, toprak ve ateş dört unsur evrenin yaradılışını anlatır ki; insanın çamurla şekillenip ateşle olgunlaşmasını insan evreleriyle eşleştirdiğinde bir an çekim sırasında hayattan alınan gerçek bir kare olarak gözlerime düştü önce, sonrası bu içgüdüyle deklanşörüme dokunmaya başladım, art arda çektiğim her kare yeni bir hayat gibi düştü kadrajıma… Zanaatın, sanatla buluştuğu noktada emeğe verilen bu ödül için ve seçkiye layık bulan jüri üyelerine ve hayata sanatsal bakan Anadolu Hayat Kurumu’na içten teşekkür eder saygılarımı sunarım.” II

> Gülnihal Bayındır Alkan - Renkli Dünyalar


YTÜ İLETİŞİM BİLGİLERİ REKTÖRLÜK

Tel: 0212 383 51 00

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 20 53 Faks: 0212 227 69 90 E-posta: ozelkalem@yildiz.edu.tr Web: www.yildiz.edu.tr

Faks: 0212 383 51 02

GENEL SEKRETERLİK

34210 Esenler, İstanbul

E-posta: ins@yildiz.edu.tr

Web: www.ins.yildiz.edu.tr

KİMYA-METALÜRJİ FAKÜLTESİ

Davutpaşa Kampüsü - Davutpaşa Cad.

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 20 62 Faks: 0212 261 43 60 E-posta: gsek@yildiz.edu.tr Web: www.gsek.yildiz.edu.tr

Tel: 0212 383 4551 / 4552

HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı

Faks: 0212 383 4557

E-posta: kimfkl@yildiz.edu.tr

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

34349 Yıldız-İstanbul

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 27 65-66 Faks: 0212 261 66 59 E-posta: makfak@yildiz.edu.tr Web: www.mak.yildiz.edu.tr

ELEKTRİK ELEKTRONİK FAKÜLTESİ

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 261 19 98 - 383 23 85 Faks: 0212 259 49 67 E-posta: elk-fkl@yildiz.edu.tr Web: www.elk.yildiz.edu.tr

İNŞAAT FAKÜLTESİ

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul

96 Yıldızlar TEMMUZ / 10

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Faks: 0212 383 29 89 - 236 41 65

YILDIZ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (YILDIZ-SEM)

MAKİNE FAKÜLTESİ

ENSTİTÜLER

34349 Yıldız-İstanbul

GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK FAKÜLTESİ Tel: 0212 383 29 80

FAKÜLTELER

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 2695/96/97 Faks: 0212 236 41 80 E-posta: sts@yildiz.edu.tr Web: www.sts.yildiz.edu.tr

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı Çukursaray Binası 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 31 08 Faks: 0212 227 44 70 E-posta: fbe-mdr@yildiz.edu.tr Web: www.fbe.yildiz.edu.tr

Web: www.kim.yildiz.edu.tr

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-Istanbul Tel: 0212 260 08 00 Faks: 0212 327 37 69 E-posta: hik@yildiz.edu.tr Web: www.bythi.yildiz.edu.tr

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 31 45 Faks: 0212 383 31 49 E-posta: sem@yildiz.edu.tr Web: www.sem.yildiz.edu.tr

SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ

E-posta: gidf@yildiz.edu.tr

Web: www.gidf.yildiz.edu.tr

MİMARLIK FAKÜLTESİ

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı Tel: 0212 383 70 70 / 2585 Faks: 0212 261 05 49

E-posta: mmrdekan@yildiz.edu.tr Web: www.mmr.yildiz.edu.tr

FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

Davutpaşa Kampusu - Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, İstanbul Tel: 0212 383 41 04

Faks: 0212 383 41 06

E-posta: www.fed.yildiz.edu.tr Web: www.fed.yildiz.edu.tr

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 259 52 21

Faks: 0212 259 42 02 383 20 00 / 2515-2516

E-posta: iibfkl@yildiz.edu.tr Web: www.iib.yildiz.edu.tr

EĞİTİM FAKÜLTESİ

Davutpaşa Kampusu Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, Istanbul Tel: 0212 383 48 03 Faks: 0212 383 48 08 E-posta: egf@yildiz.edu.tr Web: www.egf.yildiz.edu.tr

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı Çukursaray Binası 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 31 15-17 Faks: 0212 227 44 71 E-posta: sbemdr@yildiz.edu.tr Web: www.sbe.yildiz.edu.tr

YÜKSEKOKULLAR

MESLEK YÜKSEKOKULU

Büyükdere Cad. Maslak - İstanbul Tel: 0212 285 05 30 (4 Hat) Faks: 0212 276 68 88 E-posta: myo@yildiz.edu.tr Web: www.myo.yildiz.edu.tr

MİLLİ SARAYLAR VE TARİHİ YAPILAR MESLEK YÜKSEKOKULU

Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız-İstanbul Tel: 0212 383 20 84 Faks: 0212 327 37 82 E-posta: mst-mdr@yildiz.edu.tr Web: www.mst.yildiz.edu.tr

YABANCI DİLLER YÜKSEK OKULU

Davutpaşa Kampusu Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, İstanbul Tel: 0212 383 49 04 Faks: 0212 383 49 03 E-posta: ybdmdr@yildiz.edu.tr Web: www.ybd.yildiz.edu.tr




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.