Yarin 189

Page 1

Türk Metal Sendikası ‘ağa’larının mal varlığını açıklıyoruz Metal işçilerinin direnişi kararlılıkla sürerken Yarın Gazetesi de direnişin nabzını tutmaya, tüm gelişmeleri açıklamaya devam ediyor. “Metal İşçisinin Yarını” 2. sayısıyla Türk Metal yöneticilerinin mal varlığına

ulaşarak, tüm gerçekleri gözler önüne seriyor. Belgeler de gösteriyor ki, Türk Metal yöneticilerinin işçilerin haklarının yanında olduğu çok uzak. Sendika yöneticilerinin mal varlıklarını sizler için yazdık. metal İşçİsİnİn yarını

Direniş 2. yaşında “Her yerde”

Güzel günlerin habercisi...

2 Haziran 2015 Salı Sayı: 189 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Gezi direnişi 2015’in 31 Mayıs’ında da hala hafızalarda olduğunu gösterdi. Türkiye’nin pek çok ilinde direnişin doğumgünü için buluşulurken İstanbul’daki buluşma adresleri olan Abbasağa ve Özgürlük parklarında tam anlamıyla Gezi ruhu esti. güncel 05

AKP geriliyor, HDP’ye destek artıyor

barajı asmaya ‘ ramak kaldı Kazlıçeşme

Yenikapı

Bu seçimlerde oy vermek kadar önemli olan bir diğer kritik konu da oylara sahip çıkılması. Bir önceki seçimlere AKP’nin hileleri damgasını vurdu. Seçim güvenliğinin bunca tartışıldığı bugünlerde AKP’ye karşı HDP ile dayanışma yürüten +1 kampanyası da sandıklara sahip çıkma ve müşahitlik yapma çağrısında bulunuyor. güncel 03

Oylara sahip çıkmalı

AKP %41.9

Andy-Ar

DĞR. Araştırma CHP %5.6 Şirketi %25.8 HDP %10.7 MHP %16

AKP %39.1

Gezici

AKP %42.8

DĞR. Araştırma CHP %2.5 Şirketi %28.7 HDP %12.5 MHP %17.1

İşte Türkmenlere giden “insani” yardım AKP’nin oyları geriliyor

Seçimlere çok az bir süre kala Erdoğan taraflı olmanın ötesinde AKP’nin seçim çalışmalarına da el attı. Erdoğanın bu çabasının altında AKP’nin gerilemesin anketlere yansıyan somut işaretlere dayandığı ortada, AKP her geçen gün oy kaybediyor. güncel 04

Eğitimsizlikte, işsizlikte birinci ‘Yeni Türkiye’ ekonomik alanda da bir birinciliğe daha imza atmış durumda. 34 üyeli OECD ülkeleri içinde en çok genç işsize sahip olan ülke Türkiye. Herhangi bir işle uğraşmayan ve ‘kaldırım mühendisi’ diye tabir edilen gençlerde oran yüzde 32. ekonomİ 06

AKP’nin “Türkmenlere yardım yapılıyor” savunmasıyla koruduğu MİT TIR’larının silah taşıdığı kanıtlandı. Cumhuriyet Gazetesi o fotoğrafları tüm kamuoyuna duyurdu. güncel 05

AYM’den kadın haklarını yok sayan imam nikahı kararı Anayasa Mahkemesi, resmi nikah olmadan dini nikah yapanlara 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren TCK 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralarını iptal etti.4’e karşı 12 oyla alınan kararda din ve vicdan özgürlüğü , özel hayatın korunması gerekçe gösterildi. kadın 07

AKP %41

Metropoll

DĞR. %3.9 Araştırma CHP Şirketi %27 HDP %9.2 MHP %17.1

Sonar

DĞR. Araştırma %4.5 Şirketi HDP %10.4 MHP %18.1

CHP %26

O metrobüsler Uzunçayır’a gidiyordu

04

Aklın yolu

HAKAN ÖZTÜRK

Erdoğan çalışmaya el atsa da

Türkiye’de gençlerin hali;

7 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimlere günler kaldı. Seçim gündemine hakim atmosfer ise Erdoğan’ın oy kaybettiği, HDP’nin ise barajı geçme ihtimalinin kuvvetlendiği yönünde. Erdoğan ve AKP’nin Türkiye geneli gerçekleştirdiği mitinglerdeki katılım AKP’nin çok övündüğü yüzde 50’lerden eser taşımazken, AKP’lilerin açıklamalarında da oy kaybının farkında olunduğu anlaşılıyor. Öte yandan HDP ise gerek seçim anketlerinin sonuçlarına göre gerekse de toplum tabanında ve mitinglerde estirdiği olumlu hava ile barajı aşacak görünüyor. Seçim sayılı günler kala en son seçim verilerini ve miting meydanlarını sizler için analiz ettik. güncel 03

Son perde

05

Uyanış

SİBEL UZUN

Afet değil ölüme sebebiyet

Hindistan’da insanlar aşırı sıcaktan ölüyor. Aşırı hava sıcaklığı nedeniyle ölen insanların sayısı 2200’ü geçti. yeşİl sayfa 02

Sürüleştirilmeye direnmek

06

Jendin

CEM KAPTANOĞLU Anayasa Mahkemesi neyi savunuyor

07

Ana fikir

GÜLSÜM KAV

Namlunun ucunda ömür boyu yaşamak

KADİR DADAN

Midas’ın altınları

İşçiler gangster sendika Türk Metal’i...

FERHAN UMRUK Gezi’nin hatırı

FADİK TEMİZYÜREK

02

08

Köstebek 09

Hakikat

68. Cannes Film Festivali’nde büyük ödül, tartışmalara neden oldu kültür sanat 11


YESiL SAYFA

02

2 Haziran 2015

Kadir Dadan

Midas’ın Altınları

Namlunun ucunda ömür boyu yaşamak BŞanlıurfa’da mesleğe başladığım ilk yıl, tecrübesiz bir hekim olarak Ortopedi uzmanı ile birlikte poliklinik yapıyordum. Odamızın personeli yerli bir aşirettendi. Sürekli olarak aşiretin işlerine koşturduğundan, onun yapması gereken işler ortada kalıyor, yaptığı ayrımcılık ve oldu bittiler diğer hastaların tepkisine neden oluyordu. Bir, iki, üç… uyarılara rağmen, “doktorum idare et” kabilinden bildiğini okumaya devam ediyordu. Sorunu hastane yönetimine taşıdığımda, konuyu ele alabilmeleri için yazılı müracaatıma gerek duyduklarını ifade ettiler. Ben de saf saf döşendim bir dilekçe verdim başhekim yardımcısına. Bir ay oldu, tık yok. “Ne oldu bizim dilekçe?” diyorum, “değerlendiriyoruz” diyorlar. Başhekim değişti, ben başka bir servise geçtim, adam yerinde duruyor. Derken bir gün hışımla içeri girdi ve “beni şikayet etmişsin, ben sana ne yaptım?” diye gürledi. Ben de o şikayetin birlikte çalıştığımız günlere ait olduğunu, bugüne ait olmadığını söyledim ama ne çare. Meğer sumen altı edilen benim dilekçe, yeni başhekimin tasarrufu ile işleme konmuş. Aylar geçti, bir gün kendisiyle boş bir yolda karşılaştık. Biraz da alkollüydü ve çekti silahını belinden, dayadı göğsüme. “Doktor, ver bakalım şimdi o şikayetin hesabını!” dedi. “Bunun için mi vuracaksın beni?” deyince duraladı, sonra da şakaya vurdu olayı. “Sen beni şikayet ettin ama, bak ben seni öldürmedim”e getirdi. Artık bu ülkede şikayetin neye yaradığını öğrendiğimden, polise falan gitmedim. Maalesef her meslektaşım benim gibi şanslı olmadı. 24 yılı bitirirken mezuniyet dönemizden kadın arkadaşlarımız dahil şiddete maruz kalmayan hekim yok gibidir. Sağlık çalışanlarından birçok kişi üstelik görevi başında silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. İstanbul’daki çalıştığım hastanemin başhekimi ölümden döndü. Acil servisteki saldırılar her dönem yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Güce ve paraya dayalı sistemin acısı, hep bu sistemin acımasızlığını açıklamak zorunda kalan acil hekimlerinin başında patlamaya devam ediyor. Öte yandan siyasi partiler, ne sağlık hizmetlerindeki tıkanıklıkları çözmek, ne de toplumsal şiddeti önlemek için ciddi bir adım atıyor. Meslek kuruluşları ve sendikalar ise popüler eylemler ile sorunları havaya savuruyor. Ülkede neredeyse herkesin belinde silah varken ve bu silahla kendi adaletinin peşine düşmüşken, Suriye’ye giden silahların görüntüsü üzerine fırtınalar kopuyor da, kimse Türkiye’deki silahları toplatmaktan bahsetmiyor. Silah, savunma değil bir saldırı aracıdır. Silah edinmek ve taşımak, suç kastını ortaya koyar ve bana göre bir insanlık suçudur. Silahların gölgesinde, namlunun ucunda; Barış görüşmesi olur mu? Adalet yerini bulur mu? Gerçek bir demokrasi ortaya çıkar mı? Doğa’yı korumanın anlamı kalır mı? Hekim, işini doğru yapabilir mi? Namludan çıkan kurşunla ölmekten beteri, o namlunun ucunda ömür boyu yaşamak zorunda kalmaktır. Toplayın artık şu silahları!

Yeşil Takvim:

Dünya Çevre Günü – 5 Haziran Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali – 22/25 Ekim

2 haziran salı 2015

Hindustan Times gazetesinin birinci sayfasında bir çizgili yaya geçidinin sıcaktan eridiğini gösteren fotoğraf yayımlandı.

Sıcak havadan en fazla etkilenen bölgelerde muson yağmurlarının başlamasından önce kuraklık yaşanacağından kaygı duyuluyor.

Doğal Afet değil ölüme sebebiyet yeşil sayfa onur toper

Hindistan’da binlerce kişinin sıcak havalardan dolayı ölmesi iklim değişikliğinin vardığı noktayı gözler önüne serdi. Ülkenin kimi bölgelerinde hava sıcaklığı bu hafta içerisinde 50 dereceye ulaştı. Ölümlerin çoğu ise güneydeki Telangana ve Andra Pradeş eyaletlerinde meydana geldi. Bu bölgelerde geçen haftadan bu yana 2000’den fazla insan sıcaklar yüzünden hayatını kaybetti. Batı Bengal ve Orissa’da da 24 kişinin öldüğü kaydedildi. Hastaneler güneş çarpmasından etkilenen kişileri tedavi etmek için hazır bekletilirken, yetkililer

halka evden çıkılmaması tavsiyesinde bulunuyor. Telangana ve Andra Pradeş eyaletlerinde Nisan ortasından bu yana sıcak hava dalgası etkisini sürdürüyor. Ancak ölümlerin çoğu son bir haftada meydana geldi. Sıcaklardan en fazla etkilenen Andra Pradeş’te ısı dün 47 dereceye çıkarken eyalette ölenlerin sayısı 852’ye ulaştı. AFP’nin haberine göre, eyaletteki felaket idare merkezi yetkilisi P. Tulsi Rani, sivil toplum örgütleri ve hükümet kuruluşlarından içme suyu kampları açmalarının istendiğini; böylece kentlerde herkese su dağıtılabileceğini kaydetti. Hafta sonunda ısının 48 de-

editörler

tasarım

elif karan Birsen Kaplanseren Burcu Karefil Ece Berfin Karagöz Fatma çakır hilal türkben onur toper Osman Erdem Özgün Başak Melih erdem Rıfat Çapar Sait Bağış sıla gemicioğlu yağşmur derin

eda derya toper esra coşkuner fikriye yılmaz Nida Ateş Ömer Kabakçı yusuf yasin yakşi

dağıtım imtiyaz sahibi sorumlu yazı işleri müdürü Yönetim adresi

Kuzey Ormanları Savunması 3. havalimanının yapıldığı Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinin köylerini ziyaret ederek rant projelerine karşı dün kampanya başlattı. Eylemde havalimanı projesiyle yapılan yoğun tahribat gözler önüne serildi. Havalimanı projesinden etkilenen Ağaçlı ve Yeniköy sakinleri “Tarımı, hayvancılığı bitiriyorlar. İstanbul’da yaşayanlar ne yiyecek? Bizler hayvanlarımızla nereye gideceğiz” diye isyan etti. Burada grup adına basın açıklamasını

basıldığı yer

fadik temizyürek Tel: 0536 698 9397 ışıl kurt

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

SANEM DENİZ KURAL adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: TR28 0001 0006 1557 7226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: TR90 0006 2000 0310 0006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/88735111 ıban:TR38 0006 7010 0000 0088 7351 11

bu ayın sonunda önce güneydeki Kerala eyaletinde başlaması ve daha sonra ülkenin diğer bölgelerine yayılması bekleniyor. Hindistan’da ölümlerin her geçen gün artması ancak bu koşullarda ancak iklim değişikliği ile açıklanabiliyor. İklim değişikliğini durdurabilmek için dünya genelinde fosil yakıtların %80’nin toprakta bırakılması, arazi yapısında radikal değişimlerin önüne geçilmesi gerekiyor. Bu adımları her bir ülkenin uygulaması bir zorunluluk. Oysa her bir ülke, kendi ekonomisinin çıkarları gereği, değil bu adımlara uymak karbon salım miktarlarını arttıracak hedeflerinden bile vazgeçmiş değil.

Rantın yeni adı: Demokrasi Adası

osman erdem

Arslan Güneydoğu Gaz. Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Akçaburgaz Mah. Hadımköy Yolu San1 Bulvarı 169. Sokak No: 6 Kıraç / Esenyurt / İstanbul 02128861795

receye ulaştığı komşu Telangana eyaletinde 266 kişi öldü. Başkent Delhi’de de dün hava sıcaklığı 45,5 dereceye çıkarak son iki yılın rekorunu kırmıştı. Hindustan Times gazetesinin birinci sayfasında bir çizgili yaya geçidinin sıcaktan eridiğini gösteren fotoğraf yayımlandı. Meteoroloji dairesi Orissa, Jarkhand ve Andra Pradeş eyaletlerinde ısının 45 derecenin üzerinde seyretmeye devam edeceği uyarısında bulundu. Sıcak hava dalgasından en fazla etkilenen bölgelerden bazılarında muson yağmurlarının başlamasından önce kuraklık yaşanacağından kaygı duyuluyor. Muson yağmurlarının

Ağaçlı köy sakini Nezih Beceral ve Validebağ Gönüllüleri’nden Özlem Çakman yaptı. Beceral, 29 Mayıs 2013’te dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3. Köprü’nün temeli attığını ve aynı tarihlerde Gezi Direnişi’nin de başladığını anımsatarak Türkiye’nin dört bir yanında rant projelerini anlatacakları kampanyalarını başlattı. Çakman da “Mega Projeler” adı altında kentin ve İstanbul’un son kalan ormanlarının talan edildiğini belirtti. YARIN YEŞİL SAYFA

sayı: 189

Ergenekon Mah. Tay Sok. No:4 Osmanbey / İstanbul

Hindistan’da şu an büyük bir felaket gerçekleşiyor, yüzlerce insan sıcaklardan ölüyor. Ülkelerin ekonomik çıkarları gereği yaydığı karbon salım miktarı bugün Hindistan’daki ölümlerin en önemli sebebi.

Ağaçlı köy betona teslim olmuyor

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör

Hastaneler güneş etkilenen kişileri tedavi etmek için hazır bekletilirken, yetkililer halka evden çıkılmaması tavsiyesinde bulunuyor.

Ekizce’de sedirler köylülerle yaşıyor

Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu, Ekizce’de yeni yapılan sedir kıyımına karşı “Ormanları koru” oankartıyla Orman Bölge Müdürlüğü önüne giderek basın açıklaması yaptı ve oturma eylemi gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında Platform, bu kıyımın durdurulmasını istedi ve Orman Bölge Müdürlüğü’ne dilekçesini verdi. Ekizce yaylasında aynı zamanda açılan mermer ocağına karşı köylülerin açtığı davada mahkemenin belirlediği bilirkişiler keşif yapmaya gitti. Keşif üzerine hemen olay yerine giden köylüler Ocağın önünde eylem gerçekleştirdi. YARIN YEŞİL SAYFA

Adalar Savunması, AKP’nin “demokrasi adası” ilan ederek imara açtığı Yassıada için bugün eylem yaptı. MESA binası önünde bir araya gelen grup üyeleri adanın imara açılmasına tepki gösterdi. Grup adına okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Buradan bir kez daha duyuruyoruz. Milyonlarca dolarlık bir inşaat rantına açılan Yassıada ve Sivriada’nın katilleri AKP,TOBB ve MESA Holding’tir! Adaları “demokrasi adası” yapıyoruz görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, helikopter pistleri, eğlence salonları ve otoparklarla dolduranları unutmayacağız. Yassıada ve Sivriada’dan Elinizi Çekin!” YARIN YEŞİL SAYFA


GUNCEL

03

2 Haziran 2015

Sandıklara sahip çıkmak seçim sonuçlarını nasıl etkileyecek? Mustafa Elitaş AKP Kayseri Milletvekili

Herkesin durması gerekmez 30 mayıs Kazlıçeşme HDP mitingi- Halk alana sığmıyor

30 mayıs Yenikapı AKP mitingi- Miting alanı doldurulamıyor

AKP geriliyor, HDP’ye destek artıyor

Barajı aşmaya ramak kaldı

Seçimlere çok az bir zaman kala seçim mücadelesi de giderek hız kazandı. Tabi bu seçimde bazı partiler halkın ilgisini çekmezken bazıları ise giderek güçleniyor. Bu hafta seçimden önce bir seçim analizi yapıyor ve sizlere sonucunu sunuyoruz; AKP geriliyor, HDP’ye destek artıyor. güncel burcu karefil

Bu seçim diğer seçimler gibi olmayacak. Her seçim kendi içerisinde halk için ve memleket geleceği için büyük önem taşırken bu seferki Başkanlık Sistemi ve bizler arasında duran bir çizgi. Eğer o çizgiyi görmez isek Başkanlık Sistemi’yle burun buruna kalacağız. AKP sandıkta geriler mi? AKP açısından bakıldığında seçim çalışmaları pek AKP’nin istediği gibi gitmiyor. Seçim mitingi için seçilen alan ister çok büyük olsun isterse küçük AKP o alanı dolduramıyor. Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasına rağmen hala parti Genel Başkanı gibi davranıp muhalefeti eleştirerek AKP’ye oy toplamaya çalışsa da görülüyor ki artık Er-

doğan da halktan istediği gibi ilgi görmüyor. Her seçim öncesi makarna ve kömür dağıtılırken insanlar ihtiyaçları olduğu için alıyor ve “En azından geceleri aç yatmayız” diyerek AKP’ye oy veriyorlardı. Ama artık insanlar aç kalmayı göze alıyorlar tıpkı işçilerin işten atılmayı göze alarak greve gitmesi, kadınların öldürülmeyi göze alarak hayat mücadelelerine devam etmesi gibi. Artık insanlar ya aç kalacağız ya diktatöre mecbur diyerek oy vermemeye karar vermiş gibi görünüyorlar. Erdoğan hala tabanına güvenerek “Halkımız bize oy verecektir” derken halktan istediği gibi ses almıyor. Çıkan sesler daha tek daha cılız. Dikatatör seçimle zayıflar mı? Sorusunun ise en net cevabı bu seçimler. Evet bir diktatör seçimle de zayıflatılıp geriletilebilir. Erdoğan şu an geriliyor, korkuyor,

tedirgin. O halde seçimden önceki şu son bir haftada yapılacak şeyler açık; oyuna sahip çık... Kapsayıcı siyaset oyları arttırıyor Bir diğer taraftan ise HDP’nin mitingleri AKP’nin karşısına çıkıyor. Bu seçimlerde görülüyor ki HDP’nin barajı geçmesi CHP veya MHP’nin oyunu yükseltmesi gibi olmayacak. CHP’nin yüzde 28 almasıyla 30 alması arasında bir fark yokken HDP’nin barajı geçmesi direk olarak AKP’nin koltuk sayısını etkileyecek. Şu an için halkın bu karanlık tünelin sonunda gördüğü ışık HDP olarak duruyor. Söylemlerinin tüm türkiye’yi kapsaması da bu noktada önemli. Kimlik siyaseti bir kenara bırakılarak kapsayıcı siyaset yapılmasıyla HDP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 9.8 oy almıştı. Şimdi

ise hem anket sonuçları hem de halkın tepkisi gösteriyorki HDP barajı geçecek. Yapılan seçim mitingleri de bunu doğrular nitelikte. Mitinglere olan ilgi meydanların dolmasını sağlıyor. Başkanlık Sistemi mi yoksa demokrasi mi? Seçimler yaklaşırken tekrar düşünmek de üzerimize düşüyor. Başkanlık Sistemi mi yoksa en kötü şekliyle bile olsa demokrasi mi? En kötü şekliyle bir demokrasi bile Başkanık Sistemi’nden daha ileridir tıpkı parlamentonun feodal sistemden daha ileri olduğu gibi. O halde demokrasi uzakta kalıyor, en temel hak ve özgürlükler bile hasretle anılıyor ve faşizm yasallaşıyor ise oyumuza sahip çıkmak öncelikli görevimiz. Son hafta ise görülüyor ki bir diktatörü sandıkta geriletmek için bir geri sayım.

Oylarımıza sahip çıkalım Seçimler yaklaşırken çalışmalar da hız kazandı. Bu seçim herkes için ayrı bir öneme sahip. Bu seçimde Başkanlık Sistemi mi yoksa demokrasi mi gelecek o belirlenecek. Bu karar ise elbette ki tüm hayatımızı etkileyecek. Yapmamız gereken ise net şekilde ortada duruyor. Her seçimde yaşandığı gibi oyların çalınmaması için yapılacaklar var. Bu seçimde yıllardır oy kullanmayanlar bile oy vermeye karar veriyor, insanlar müşahit olmak için baş-

Zaten tüm seçmenin sandık başında olması hukuka aykırı bir durum. Öyle olursa kargaşa olur. Her partinin görevlendirdiği müşahitler var onlar oyları takip edecektir. Ayşe Erdem HDP İstanbul İl Eşbaşkanı

Bu seçimde etkileyecek Aslında bu seçimlerde daha çok etkileyecek. Çünkü seçim süreci demokratik ve barış içerisinde geçmedi. Biz bunun önüne geçmek için kendi sistemimizle seçime hazırız. Özge Akman EHP İstanbul İl Başkanı

+1 oy çok önemli

Her +1 oy, hayati önem taşıyor. Hepimiz açısından durumu +1 oylar belirleyecek. AKP’nin yapabileceği düzenbazlıklara karşı oylara sahip çıkmak çok büyük önemli taşıyor. Levent Gök CHP Ankara Milletvekili

Oy hırsızlarını biliyoruz Biz bu iktidarın oy hırsızlığı yaptığını biliyoruz. O nedenle seçimlerde sandıklara sahip çıkmak demokrasiyi korumakla eş anlamlıdır. Oktay Öztürk MHP Genel Başkan Yardımcısı

Hakkımızı gasp ettirmeyiz Hiçbir kanuni sınır tanımayan bu yapı, seçim günü kanunsuzluklarını had safhaya çıkarırsa, bu sefer hakkımızın gasp edildiği yerde, sessiz duracağımızı kimse düşünmesin. Olcay Karabulut +1 için Dayanışma Kampanyası imzacısı

vuruda bulunuyor. O halde müşahit sayısını arttırmak ve AKP’ye oy çalmaları için fırsat bırakmamak için müşahit olunabilir. Enerji Bakanı Taner Yıldız “Bu sene elektrik kesilmesin diye önlemlerimizi aldık” diyerek başladığı konuşmalarına “Sandığa oturmak yasal olatrak suçtur” şeklinde son verirken anlıyoruz ki bu seçimde de oy çalmaya karar verilmiş. O halde oylarımızı kullanırken onlara sahip çıkılıp, müşahit de olunabilir. GÜNCEL

Şaibeli durumlara dikkat

Yaptıkları yapacaklarının teminatı çünkü önceki seçimlerde çaldılar. Bu seçimlerde de özellikle sandıklarda duran polislerin oy kullanımı şaibeli oluyor dikkat edilmeli Yüksel Güler Seçmen

Anketlere göre seçim sonuçları

Seçimler ve sonuçları herkesin tartışma konusuyken birçok araştırma ve anket şirketi de sonuç yayınlamaya başladı. Bu sonuçların neredeyse hepsi HDP’nin barajı geçtiğini, AKP’nin ise oyunun düştüğünü gösteriyor. Daha önce de yaptıkları anketlerle gerçek sonuca yakın oranlar çıkaran anket şirketlerinin araştırma sonuçları şu şekilde;

Andy- Ar araştırma şirketi:

Andy- Ar araştırma şirketi:

Andy- Ar araştırma şirketi:

Andy- Ar araştırma şirketi:

AKP: Yüzde 41,9

AKP: Yüzde 41,9

AKP: Yüzde 41,9

AKP: Yüzde 41,9

CHP: Yüzde 25,8

CHP: Yüzde 25,8

CHP: Yüzde 25,8

CHP: Yüzde 25,8

MHP: Yüzde 16

MHP: Yüzde 16

MHP: Yüzde 16

MHP: Yüzde 16

HDP:: Yüzde 10.7

HDP:: Yüzde 10.7

HDP:: Yüzde 10.7

HDP:: Yüzde 10.7

Diğer: Yüzde 5.6

Diğer: Yüzde 5.6

Diğer: Yüzde 5.6

Diğer: Yüzde 5.6

Umut için önemli Trafocu kedilerin terbiyecisi çöküşün (mü) şahidi. Zamanında noter ve emir subayları olan hakim, savcı ve emniyetçilerin umudu olmak kadar önemlidir. Levent Üzümcü Oyuncu

Sahip çıkmak önemli Şayet bir önceki seçimlere baktığımızda sonuçlar üzerinde kalem oynatıldığını düşünüyorum. Bizim babalarımız sandıklarına sahip çıksaydı şu anda farklı olurdu. Deniz Demirdöğen Birleşik Haziran Hareketi İstanbul Yürütmesi

Hırsızlık engellenmeli

AKP ‘nin her seçimde yaptığı hırsızlıklara engel olmak için sandığa sahip çıkmak büyük önem taşıyor. Hırsızlıkları engelleme için 7 Haziran’da sandık başında olunmalı. Tarkan Konar Oy ve Ötesi Gönüllüsü

Herkes üzerine düşeni yapmalı AKP’nin seçim dönemleri yaptıkları ortada bu açıdan seçmenin sandığa sahip çıkması önemli bir yer tutuyor. Siyasi partiler ve STK’lar üzerine düşeni yapmalı.


GUNCEL

04

02 Haziran 2015

Erdoğan çalışmalara el atsa da

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

O Metrobüsler Uzunçayır’a gidiyordu

Silahlar Bayır Bucak Türklerine gidiyordu. O kutulardan çıkan paralarla cami yaptıracaktık. Ses kayıtlarının hepsi dublaj-montaj ya da vıjvıj. Esnaf gerektiğinde askerdir-polistir. Ben tek dil demedim. Benim türbanlı bacıma saldırdılar. Kıyafet: Üst çıplak, deri eldiven, deri pantolon ve ağız köpüklü. Sebep: Fıtrat, solcuların kötü olması. Hastalık: İdrarını tutamama. * Berkin Elvan ekmek almaya gitmiyordu. Ölmeyi çoktan hak etmişti. Koskoca AKP sapana müsamaha mı gösterseydi? Sapana-maskeye sıfır tolerans. Oğlana alınan gemi çok büyük değildi. Küçüktü. Gemicikti. Cik desem ne olacak, cek desem ne olacak, hepiniz aptal değil misiniz? Evdeki paralar da fazla değildi. Neredeyse sıfırlanmak üzereydi. Sıfırın biraz üzerindeydi ya da sıfırdı. Biraz daha vaktimiz olsaydı keşke. Bir de bizim oğlan küçükken legoyla-megoyla daha çok oynamış olsaydı iyiydi. Biraz ağırdı sanki. * Siz kapıyı kırıp girin sonra yasasını yaparız. Sizin evin içine basın girin, bakın bakalım kızlı erkekli mi? Yasasını sonra yaparız. Siz insanların kafasına gaz fişeği atın, öldürün. Yasasını yaptık zaten. Siz parkların etrafını çevirip yasaklayın. Oradaki otlar ve karıncaların huzuru bozuluyor çünkü. Otlar ve karıncalar da gerektiğinde alperendir, polistir. Bunun yasasını bile yapmamıza gerek yok. Söylemem yeter. Hohirik. Yasa ne yav. Yani koskoca ülke yasa olmasa işlemez mi? Dünya neresi yuvarlak. Koskoca cumhurbaşkanı olarak ben niye fark edemiyorum. Yuvarlaklığı dünyadan öğrenecek değiliz. İnsan Hakları Beyannamesi, anayasa, hukuk paçavradır. Paça paça paç... Hiçbir şey yuvarlak değildir, olamaz. Her şey düzdür ve paçavradır. Yayında mıyız? * O metrobüsler Uzunçayır’a gidiyordu. Her yer metro, her yerde metroydu. O metrolar da Bayır Gülü’ne gidecekti. Evleneceklerdi. Üç çocukları olacaktı. Evlenmemek en büyük cinayetti. Öyle bir soydan eksik kalınır mıydı? Önemli olan soydu soy. Ama bunlar Zerdüşt’tü işte. Evlenmeseler de olurdu. Soyları kurusundu. Keşke Kobane de düşseydi. Zerdüşt’tü işte düşmeliydi. Biz bütün dinlere eşit mesafedeyiz ama Zerdüştlük hariç. Af edersiniz bir de Ermenilere. Seçerek hareket ediyoruz. Seçerek hakaret ediyoruz. Kimse kusura bakmasın ya da bakarsa baksın. Kusura bakan anasını da alıp gitsin. Beni sevmeyen ölsün. * Yiyoruz ama çalıyoruz ya da çalışıyoruz. Silah sevkiyatı yapıyoruz ama üstüne ilaç kutuları koyuyoruz. Ağaçları kesiyoruz ama başka yerde ekiyoruz. Makara diyoruz ama Bakara da diyoruz. Alnımız ak başımız tıntın. Hakimleri görevden alıyoruz ama hukuk varmış gibi de yapıyoruz. Madencileri öldürüyoruz ama kömür de çıkarıyoruz. Kadınların öldürülmesine göz yumuyoruz ama aileyi de koruyoruz. Gencecik insanların canını alıyoruz ama camı çerçeveyi sağlam tutuyoruz. Yalan söylüyoruz ama kuyruklu yalan da söylüyoruz. Aç olanın halinden anlamıyoruz ama oruç tutuyoruz. Mercedes’e çerez parası diyoruz ama asgari ücrete diyemiyoruz. Her şeye kaynak buluyoruz ama ücrete-maaşa kaynak bulamıyoruz. Bunları dinlemek ve böyle konuşmaya başlamak istiyorsanız devam ediniz. HDP’ye oy vermeyiniz. Deliriniz. Zıvanadan çıkınız ama çalışınız. Hak etmişsiniz demektir ama çalışıyorsunuzdur. hakanozturk17@gmail.com

AKP’nin oyları geriliyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan görevinin başından beri tarafsız cumhurbaşkanlığı kuralını ihlal ediyordu.Seçimlere çok az bir süre kala Erdoğan taraflı olmanın ötesinde AKP’nin seçim çalışmalarına da fiilen el attı.Erdoğanın bu çabasının altında AKP’nin gerilemesin anketlere yansıyan somut işaretlere dayandığı ortada.AKP gerilerken Davutoğlu’da stratejik güncel melih erdem

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘seçimler öncesi anadolu’da rehavet var’ açıklamasını yapıp AKP için mitinglerde muhalefete yüklenmesinin ardındaki somut nedenler ortaya çıkıyor.AKP teşkilatında morallerin bozuk olduğuna ilişkin saha raporu ve partinin anketlerde ilk kez yüzde 40’ın altını görmesi Erdoğan’ın daha önceden ihlal etmeye başladığı tarafsız cumhurbaşkanlığı uygulamasıyla AKP’nin seçim kampanyasına iyiden iyiye el attı.Partide artık yüzde 50 oranlarını telaffuz eden kalmazken yüzde 41­43 bandında olduğunu tespit eden AKP, 7 Haziran hedefini yüzde 40’lara kadar düşürerek HDP’nin meclis dışında kalması olarak belirledi. AKP gerileyince Erdoğan İşlere El atıyor Parti, kendi yaptırdığı anketlerde, yüzde 39 oy aldığı 2009’daki yerel seçimlerden sonra ilk kez yüzde 40’ın altına indi. AKP’nin yüzde 39’a düştüğünü gösteren anketler, CHP ve MHP’nin yükselişte olduklarını ama asıl olarak HDP’nin yüzde 10 barajını rahatlıkla aştığını ortaya koydu.Anketler, AKP’nin yeniden tek başına hükümet kurmasının imkânsız olduğunu açıkça ortaya koyunca Erdoğan da kampanyaya el koydu.Partide şu anda ulaşılabilecek en yüksek oy oranı olarak yüzde 45 görülüyor. AKP’de yüzde 45’i yakalayabilmek amacıyla son haftada Erdoğan’ın kampanyada ağırlığını daha da artırması bekleniyor. AKP’de hedef yalnızca yüzde 45 oy oranına ulaşmakla sınırlı değil. AKP, yüzde 45 oy oranıyla birlikte HDP’nin de mutlaka baraja takılmasını istiyor.

Seçim Güvenliğin Birinci Düşmanı AKP AKP’nin gerilediğinin işaretleri görülmeye başlandı.Davutoğlu her fırsatta bunları saklamaya çalıştığı seçim çalışmasını Ankara mitinginde devam ettirdi.Mitingde Cumhuriyet gazetesinin yayınladığı ‘silah taşıyan mit tırları’ ile ilgili açıklama yaparken gündemle ilgili diğer konular hakkında da konuştu. Konuşmaları ve tutumuyla seçim sürecinde HDP’ye yönelik saldırıları gerçekleştiren karanlık odakların motivasyon kaynağı olmuş ve saldırıların ilk elden sorumlusu olan Davutoğlu Siirt’te üç AKP’li kadının HDP’lilerce saldırıya uğradığını iddia etti.Daha önce de Erdoğan başbakanlik görevi sırasında ‘Kabataş iddiasını’ ortaya atmış ama ispatlayamamıştı.Konuşmasında muhalefeti eleştirmeye devam eden Davutoğlu Demirtaş ve Kılıçdaroğlu’nu İsraille işbirliği yapmakla suçlayarak CHP’li seçme-

AKP’nin içinde bir başkanlık karşıtı Cumhurbaşkanı Erdoğan görevinin başından beri tarafsız cumhurbaşkanlığı kuralını ihlal ediyordu.Seçimlere çok az bir süre kala Erdoğan taraflı olmanın ötesinde Seçimler yaklaşırken siyasetçiler televizyon programlarında yer almaya ve gündemle ilgili açıklamalarda bulunmaya devam ediyo r.Önümür.Önümür. Önümür.Önümür.Önümür.Önümüzdeki dönem için milletvekili adayıayı olmasada son hükümetin içinde yer alan hükümet sözcüsü Bülent Arınç katıldığı tv programınd olmasada son hükümetin içinde yer alan hükümet sözcüsü Bülent Arınç katıldığı tv programında gündemle ilgili açıklamalar yaptı.Daha önce de yaptığı açıklamalarla partisiyle fikri ayrışmalar yaşıyor , AKP içinde siyasi çelişkiler var dedirten Arınç ,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden düşürmediği başkanlık sistemidu. Arınç başkanlık sisyeminin parlamenter sistemden farklı Türkiye’ye kazandıracakları içim düşüncelerini şöyle ifade etti:’’Bilmiyorum. Başkanlık konusu açıldığı zaman

ben fikirlerimi çokça söyledim. Biz yeterli çoğunluğu sağladığımız takdirde yeni bir anayasa yapacağız. Birinci sözümüz budur. Birinci sözümüz başkanlık değil. Birinci sözümüz yeni anayasayı yğım” diyerek halktaki tepkiyi kanalize etmeye çalışıyor.’’. GÜNCEL

lere emperyaliz üzerinden şu şekilde şikayet etti:’’Sizlerden oy isteyen Demirtaş, o iman ve vicdan sahibi Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Böyle birine oy veren nasıl huzura çıkar? Emperyalizme karşı her zaman başını dik tutmuş CHP’li samimi seçmenlere de soruyorum. İsrail’le iş tutan Mısır’da darbecilerle iş tutan Kılıçdaroğlu’na nasıl oy vereceksiniz?” AKP Tırlarla Suriye’ye yardım değil savaş taşıyor Cumhuriyet Gazetesinin silah taşıyan MİT tırlarınının görüntülerini yayınlamasının ardından bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Davutoğlu “Seçim yaklaşıyor. Hemen bir gazete tekrar MİT TIR’larını haber konusu yaptı.Devlet sırrını ifşa edenle iş birliği yapılmaz. Bu bir casusluktur. Siz her yerde Türkmenlere sahip çıkalım derken bu hükümet Suriye, Bayırbucak Türkmenlerin sahip çıktığı için başına

bu işler geldi. Evet, hiç çekinmeden söylüyorum. O yardımlar Bayırbucak Türkmenleri’ne gidiyordu. Dibimizde bir savaş olacak, orada da Türkmen kardeşlerimiz, Arap kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz katledilecek; biz de seyredeceğiz öyle mi? Bu mu büyük Türkiye? Bu yayını yapanlar tam da seçime giderken daha önce onlarca kez yayınlanan şeyleri tekrar çıkaranlar kirli bir oyunun içindeler. Türkiye’yi uluslararası topluma şikayet ederek suçlu durumuna düşürmek istiyorlar. Uluslararası toplum dediklerine yaranabilirler de mazlum Suriye halkına bunu anlatabilirler mi? Kılıçdaroğlu hesap versin.” Açıklamasında bulundu. Davutoğlu’nun Türkmenler’e yardım dediği tırlardan füzeler çıkmış ve hiçbir halkın katledilirken seyirci kalamayacağını belirtmesine rağmen Kobane’ye karşı aldığı tutumla tepki toplamıştı.

Seçim güvenliği için Kılıçdaroğlu’ndan çağrı Ahmet Davutoğlu, dışişleri bakanı olduğu dönemde Gülen Cemaati’nin lideri Fethullah Gülen ile yaptığı görüşmeden haberdar olduğunu öne sürdüğü 11. Cumhurbabaşkanı Gül iu, “Fethullah Gülen ilk yaptığım görüşmeden Sayın Abdullah Gül’ün haberi vardı. Gitmeden önce de, dönüşte de kendisine bilgi verdim” dedi.Davutoğlu söz konusu ziyareti 2013te gerçekleştirmişti. Türkiye’ye dönmesini istediğini Gülen’den ‘şimdi vakti öndüğü gibi dönecekti” demişti. 11’nci Cumhurbaşkanı Gül ianı bekliyordu. Aralık ayında yapılacaktı darbe, neredeyse Humeyni’nin İran’a döndüğü gibi dönecekti” demişti.

11’nci Cumhurbaşkanı Gül in İran’a döndüğü gibi dönecekti” demişti. 11’nci Cumhurbaşkanı Gül ise, söz konusu görüşmeye ilişkin bir soruya, “Benimle ilgili kısmında bir yanlışlık var. Sonradan öğrenmiştim” yanısfdf fsfefefeftını vermişti. GÜNCEL

Grevlerden sonra seçimlerden önce sermaye ve Davutoğlu toplantısı MHP Başkanı Devlet Bahçeli,ilk mitingini Çankırı’da yaptı. Bahçeli konuşmasında Erdoğan’ı hedef alarak cumhurbaşkanının tarafsızlığı ve yolsuzluk oılışlarla halkın karşısına çıkmaktadır. Anayasanın kedkmkg ıemfkm ındisine çizdiği sınırları defalarca ihlal etmiştir. Bu sözleriyle bile AKP’yi işaret en Bahçeli Erdoğan’ı hedef alarak, “Montaj derken yüzleri hiç kızarmadı. AKP tarihin en büyük yolsuzluk suçunu işlemiştir’’açıklamasını yaptı. GÜNCEL


GUNCEL

05

2 Haziran 2015

Sibel Uzun

Son perde

UYANIŞ

7 Haziran geldi çattı, dört partiye yoğunlaşmış ama kader anında AKP HDP arasında ne olacağına soluksuz dikkat kesildiğimiz bir genel seçim süreci olacak. Bu arada her gün direniş her yer direnişle dolu. Binlerce işçinin her yerde metal iş kolunda iş bırakması greve çıkması çok büyük mücadelelere adım adım ilerlediğimizi gösteriyor, tam bir işaret fişeği diyebiliriz. Gezi’de bir perde kalktı diyorduk ya bana seçimle bir perde daha kalkacakmış gibi geliyor, size de AKP son perdeyi oynuyormuş gibi geliyor değil mi? Gezegenin öbür yanında haberler iyi değil bunu da bilelim. AKP’den her şey beklenir derken IŞİD’in Öncüpınar sınır kapısına doğru ilerlediği haberi düşüyor bugünkü manşetlere, AKP’nin seçimden hemen sonra tek başına iktidarı alırsa, savaş çıkarmak istediği gelen büyük krizi başka türlü örtemeyeceği gün geçtikçe burnumuza gelen kötü kokulardan anlaşılıyor. Biraz daha zaman geçse o kadar kötü kokular yayılacak ki muhalefet bile olması ihtimallere kalacak. Tır meselesine Erdoğan’ın bu kadar efelenmesi Cumhuriyet’e “ben bunu burada bırakmam” şeklinde açık tehditler savurması, savaş ortamı yaratmaya kafayı kırdıklarını ve oyunlarının bir yerde açık edildiğini yeniden düzenlemek zorunda kalacaklarını gösteriyor. “Bayırbucak Türkmenleri biz yardım almadık” diye açıklama yapıyor yine susmuyorlar. *** Yine dönelim iyi haberlere; Türkiye eylemlerle ve başkaldırı ile kaynıyor buradan sandığa sağlam bir cevap hazırlığı olduğunu anlayabiliyoruz, güvenebiliriz, sandık başlarına bu başı diklikle gidebiliriz. Sandık güvenliği sokak diyenin de seçim diyenin de temel görevi haline geldi. Gezi’nin tarihsel kitleselliği sandıklarda halkın oylarına sahip çıkan müşahitler olarak karşımıza çıkacak. O kararsızlar var ya bence onlar da kararlı bir AKP karşıtına dönüştü, HDP’nin barajı geçmesinin telaşı kafalarının bir yerine yerleşti bile. Metal işçilerinin canlılığı bir yandan, Gezi’nin ikinci yıldönümündeki canlılık bir yandan, HDP’nin mitinginin görkemi bir yandan, doktorların “beyaz öfkesi” bir yandan… Beklenen her türlü melanetin yanı sıra AKP’nin hükümet kuramayacağı çok ciddi bir ihtimal olarak görülüyor. Yolun başında 400 milletvekili ile ağzını açmıştı şimdi hükümet kurması için gereken 276 ciddi bir risk altında. Doğrusal bir AKP’nin oy oranı artışı ile değil depremli geri gidişle boğuşuyor. Ağrı’da provakasyon yapıyor açıkça ortaya seriliyor, Adana’da bomba yolluyorlar felaketten dönülüyor, HDP mitingini yasaklamak istiyor bunda da batıyor, Gezi yıldönümünü engellemeye çalışıyor mümkün olamıyor, Türk Metal’le “işçiyi bastırırım” diye hesaplamış boşa düşüyor. Taksim’i polisten kafes altına alıyor almasına da herkes içinden “Gezi her gün püfür püfür bizim ya sen ona bak” diyerek ikinci yılında daha bir kararlı meydanlara çıkıyor, “her yerdeyiz” diyor. Her yıl meydanına taşıdığımız bir ayaklanma, Gezi Şehitleri anması var. Nasıl 77’den beri 1 Mayıs Şehitlerimiz 38 yıldır unutulmadıysa. *** Bunlar, yaptıklarının halk tarafından anlaşılmadığını, her yerde halkı imkanları ile satın aldıklarını düşündükleri için gittikçe battıklarını da göremez durumdalar. “Din elden gidiyor” diyerek oy toplamak ve buradan karşısına çıkanları linç ettirmek için ağızlarının suyu akıyor. Memlekette “çalsa da inanıyor” diyen bir taban var ama artık o kadar da değil, devran döndü. Demirtaş’ın yaklaşımı inançlı insanları da sarıp sarmalamaya el verdiği için durmadan duvara tosluyorlar. Yaygarayı buradan koparmaları mümkün görünmüyor. AYM’nin İmam nikahı kararını öne atarak, kadınların haklarını ellerinden alarak, yeniden bir hamle yapmak yobazlık kanalına seslenmek istiyorlar, bunu da kadınlar boşa düşürecek. Durduramayacaklar kadınların esen yelini. twitter: @sibeluzun_yarin

Tırlarla ilgili gerçekler ortaya çıktı

Erdoğan savaş suçu işliyor Suriye’ye malzeme taşırken savcılar tarafından durdurulan MİT’e ait tırlarda yapılan aramaların kamera görüntüleri yayınlanmıştı. Hükümet kanadı tarafından açıklama üstüne açıklama yapılarak yalanlanan yardım tırları, görüntülerle de belgelenmiş oldu. Artık AKP bu konuda iyice köşeye sıkıştı, halk yalanlara inanmıyor. güncel nida ateş

MİT tırlarını durduran savcılar, mahkemede verdikleri ifadelerinde tırlarda hükümetin iddia ettiği gibi “insani yardım malzemesi” değil, silah ve mühimmat bulunduğunu, bunların görüntülerinin jandarma tarafından alındığını söylemişti. Bu görüntüler şimdi basına sızdı. Cumhuriyet’in haberine göre MİT’e ait olduğu söylenen TIR’larda, iktidarın ısrarla yalanladığı silahların ve mühimmatın bulunduğu ve üç kamera tarafından görüntülendiği ortaya çıktı. Jandarma görevlileri eşliğinde, savcının nezaretinde kapakları açılan çelik kasalardaki havan, top mermisi ve ağır makineli tüfek mermilerinin üstünün, antibiyotik dolu kutularla kapatıldığı anlaşıldı.

MİT tırlarının haberini yapanlara ceza İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT tırlarına ait olduğu belirtilen fotoğrafların yayınlandığı Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında soruşturma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, bugün Cumhuriyet gazetesinde Can Dündar imzasıyla manşetten MİT tırlarına ait olduğu fotoğraflarla verilen “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı haberi değerlendirdi. Savcılık, Dündar hakkında TMK kapsamında soruşturma başlatılmasına karar verdi. Soruşturmayı, Adana ve Hatay’da Ocak 2014’te MİT’e ait tırların durdurulmasıyla ilgili 26 askerin tutuklandığı tahkikata bakan İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan yürütecek.

Erdoğan’dan Dündar’ tehtid Erdoğan’ın katıldığı canlı yayında Can Dündar’ı açıkça tehdit etti. Ağzından salyalar akıtarak nefret saçan Erdoğan, TRT’de canlı yayında MİT tırları, tırların durdurulması ve MİT tırlarının içeriği ile Cumhuriyet Gazetesi’nde yapılan haber için Can Dündar’ı açıkça tehdit etti “Öyle bırakmam onu, bedelini ödeyecek” dedi. Davutoğlu, yalanlarında ısrarcı Diyarbakır’da seçim mitinginde konuşan Başbakan Davutoğlu, IŞİD’e gönderdikleri yardımları bir kez daha reddederek yalan söylemeye devam etti. ‘’ IŞİD’e yardım ettiğimiz iddiasıyla Türkiye’yi karalamaya çalışıyorlar. 2 yıl IŞİD’le yan yana yaşayan onlardı. Ama biz hiçbir terör örgütüne yardım etmedik, etmeyeceğiz. İnşallah bu suni sınırlar, aramızı ayıran bu duvarlar orta-

dan kalkdığında Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da bütün Ortadoğu’da kardeşi kardeşle buluşturacağız. Savcılara ihraç HSYK Başmüfettişi, Cumhuriyet’in görüntüleri yayınlaması nedeniyle yeniden büyük bir tartışmaya neden olan Adana’da MİT’e ait mühimmat yüklü TIR’larına ilişkin soruşturmayı yürüyen savcılar hakkındaki raporu tamamladı. Müfettiş, Süleyman Bağrıyanık, Aziz Takçı, Özcan Şişman, Ahmet Karaca ve Yaşar Kavalcıoğlu hakkında ihraç ve yargılama izni verilmesini istedi. Son olarak ise durdurdukları için tutuklanan askerlerin avukatları yeniden tahliye talebinde bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ‘’Başsavcı yaptığı açıklamayla müvekkilerimizin masumiyet karinesini ihlal etmiştir” diyerek HSYK’ya şikayet etti.

Gezi’nin 2. yılında: Her yerdeyiz Gezi direnişinin 2. Yıl dönümünde insanlar yine meydanlardaydı. Gezi Şehitleri’nin anıldığı eylemlerde yine halkın dilinde katil Erdoğan ve polisi vardı. Seçime ramak kala ülkenin dört bir yanında yapılan eylemlerde suçsuz insanları öldüren, yasaklarla halkı zapt etmeye çalışan diktatör Erdoğan’a karşı tepkiler büyüktü. Ülke çapında kitlesel eylemler gerçekleştirilirken bu yıl aynı zamanda

Gezi anmalarının gündemlerinden biri de direnen Metal işçileriydi. Meydanlardan seslerini duyuran halk Metal işçilerinin mücadelesine de destek verdi. Gezi abluka altına alındı Gezi Direnişi’nin ikinci yıl dönümü nedeniyle İstiklal Caddesi’nde toplanarak ellerindeki karanfil, pankart ve dövizlerle Gezi Parkı’na doğru yürüyüşe geçen Taksim

Dayanışması’na polis engel oldu. Çevik kuvvet ve TOMA’lar Fransız Konsolosluğu önünde kitlenin önünü kesti. Bunun üzerine sloganlarla tepki gösteren insanlar oturma eylemine başladı. Aileler sokaktan saraya seslendi Haziran Direnişi sırasında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan’ın aileleri “Daha önce ada-

leti adliyelerde arıyorduk. Şimdi saraylarda arıyoruz. Sarayda adalet olmaz. Saraylarda baskıcı diktatörlerin, kralların yönetimi dışında bir şey bulunmaz” dedi. Forumlarda buluştular İzmir, İstanbul, Bursa, Ankara gibi illerde yürüyüşlerin ardından parklarda bir araya gelenler, düzenledikleri forumlar, tartışmalar, konserlerle bir araya geldi.

Sağlıkçılar Dr. Kamil Furtun için sokakta Samsun’da görev yapan Op. Dr. Kamil Furtun, cuma günü hastanede hizmet verdiği sırada uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti. Buna karşılık Sağlık Bakanlığı valilikler aracılığıyla hastanelere gönderdiği yazıda 15 dakikalık “etkinlik” istedi. Hekimlere uygulanan şiddete karşı sağlık çalışanları ise iki günlük iş bırakma kararı aldı. İstanbul’da Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yanı sıra çok sayıda

sağlık meslek örgütü ve sağlık sendikasının çağrısı ile bir araya gelen binlerce sağlık emekçisi Op. Dr. Kamil Furtun’un silahlı saldırı sonucu katledilmesini protesto etti. Binlerce kişinin katıldığı eylemde “Yastayız yetti artık! / İTO” yazılı pankartın yanı sıra “Kaç kişi daha?”, “Öldürülmek için değil yaşatmak için varız!”, “Unutursak kalbimiz kurusun!” şiarlı dövizler taşındı. EMEK


EKONOMI

06

2 Haziran 2015

Cem Kaptanoğlu

JENDİN

Sürüleştirilmeye direnmek Hayvan türlerinin pek çoğu vahşi yaşamda sürüler

halinde yaşarlar. Belgesellerden de çok iyi bildiğimiz gibi sürü, ‘sürü başı’nın en tepede olduğu hiyerarşik bir düzene sahiptir. Genellikle, rakipleriyle dövüşerek liderliği kazanmış güçlü bir erkek, sürü başı olur. Sürü başı diğer erişkin erkekleri sürüden uzaklaştırır, çoğu kendi çocukları olan genç erkeklerin ise ergenlik çağına kadar sürüde kalmalarına izin verir çünkü sürüdeki tüm dişiler, kısaca sürü yalnız ona aittir. Sürüden topluma geçişin veya güçlünün acımasız iktidarına dayalı sürü düzeninin yıkılışının nasıl olduğuna değin çeşitli sosyolojik, antropolojik açıklamalar yapılır. S. Freud, “Totem ve Tabu” adlı eserinde erken insan topluluklarının sürü yaşamından toplum olmaya geçişlerini şöyle açıklar: “Bir gün kabileden uzaklaştırılan erkek kardeşler, bir araya gelir, babalarını öldürüp yer ve ataerkil kabile düzenine son verir. Birlikte oldukları zaman, bireysel anlamda imkansız olan şeyi yapacak cesareti bulurlar. Kuşkusuz, şiddet düşkünü ilkel baba erkek kardeşlerden her birisi için korkulan ve kıskanılan bir model olmuştur.” Cumhuriyetin kurucu “Atababa”larını, Freud’un, Totem ve Tabu’da sözünü ettiği “şiddet düşkünü, rekabete tahammülsüz, hepsini, her şeyi isteyen ilkel sürübaşı baba”ya benzetebiliriz. Onların, Rengarenk bir toplumdan “Sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle” yaratmak için pek çok toplumsal rengi toplum dışına sürerek, Türkiye toplumunu nasıl tekçi bir ideolojinin (Kemalizm) cenderesine soktuklarını biliyoruz. AKP, 2010 yılına kadar yürüttüğü hegemonya siyaseti ile, Kurucu Atababalar’ın baskı, zulüm, tedip, tenkil, tehcir ve soykırımla mağdur ettiği “kardeşleri” (Ermeniler, Aleviler, Müslümanlar, çeşitli dini-etnik azınlıklar, liberaller, sosyalistler vb.) yani halkın büyük kısmını bir araya getirdi. 2010 referandumuyla tamamlanan bu süreçte, mağdur “kardeşler” tek tek yapmaları “imkânsız olan şeyi yapacak cesareti buldular” ve “Atababa”nın katlini gerçekleştirdiler. Şimdi iktidar blokunda, “Yeni Türkiye”ye “Yeni Baba” arayışının mücadelesi yapılıyor. Freud’un anlattığı toplumsalın kuruluşu mitinde, Atababanın öldürülmesi gerekli ancak yeterli olmayan bir adımdır. Atılması gereken ikinci ve en önemli adım, herkesin ona bakarak yerini/haddini bildiği, itaatin veya isyanın muhatabı Atababa’nın “katlinden” sonra, “babasız” yani yasasız kalan topluluğun, onun yerine neyi, kimi koyacağıdır. Freud’un anlattığı mitte, baba katlinin ardından ilkel kabilenin çökmesini önleyen süreci günümüze uyarlayarak şöyle anlatabiliriz: “Erkek kardeşler, babalarını alt etmek için bir araya gelmiş olmalarına rağmen, kadınlar açısından (bunu “ideolojik, sınıfsal hayalleri açısından” şeklinde okuyabiliriz.) birbirlerine rakiptirler. Babaları gibi her birisi de bütün kadınları sahiplenmeyi (“Tek Adam”, tek egemen sınıf olmayı) arzulamıştır. Yeni örgütlenme topyekün bir savaşta çökecektir, çünkü hiç birisi babanın yerini başarıyla alacak güce sahip değildir. Bu nedenlerle kardeşlerin (farklı sosyal sınıfların, kimliklerin), birlikte yaşamak istedikleri taktirde, hepsinin de arzuladıkları ve babalarını ortadan kaldırmalarını istemelerine neden olan kadınlardan (mutlak sınıfsal, kimliksel, ideolojik arzu nesnelerinden) vazgeçmelerini gerektiren ensest yasağını (Bu kurucu yasağı da demokratik anayasa veya evrensel, demokratik hukuk ilkeleri olarak okuyabiliriz) benimsemekten başka çareleri kalmamıştır.” Türkiye toplumunun, eski rejimin yıkılmasının yani Atababa’nın katlinin ardından, birlikte yaşayabilmek için, tüm “kardeşlerin” karşısında eşit olduğu demokratik bir hukuk düzenini benimsemekten başka çaresi yok. Freud’a göre, kutsal totem ve dokunulmaz tabu da aynı işlevi görür yani kabilenin bir arada yaşayabilmesini sağlar. Türkiye toplumunun güncel ruh halini belirleyen, “Eski Türkiye”de kurulamayan “kardeşlik hukuku”nu “Yeni Türkiye”de de kuramama kaygısı veya “şiddet düşkünü ilkel baba”nın veya “Atababa”nın”ın yerine, “kardeşlerden” birinin geçme olasılığı karşısında yaşanan korku ve öfkedir. Bu nedenle güncel siyaset ve seçimler, rejimin olağanüstü bir “Tek Adam”/Başkanlık rejimine dönüşmesi tehlikesine kilitlenmiştir. HDP’nin barajı yıkması, halkın, zorlu bir mücadele ile “katlettiği” Atababa’nın yerine yeni bir “baba” istemediğinin ilanı olacaktır. Türkiye, “babasız”, özgür, demokratik bir toplum olma yolunda önemli bir adım atacaktır. HDP barajı aşamazsa, Erdoğan’ın, hızla faşistleşen olağanüstü rejimi yerleşiklik kazanacak ve sürüleşmeye, “sürü başına” direnenler, toplum dışına sürülmeye çalışılacaklardır. Ancak direnenler ne kadar bastırılırlarsa bastırılsınlar, şiddet düşkünü başkan babaları alaşağı etmek için geri gelirler.

Türkiye genç işsizliği ve eğitimsizliğinde birinci ‘Yeni Türkiye’ bir birinciliğe daha imza atmış durumda. 34 üyeli OECD ülkeleri içinde en çok genç işsize sahip olan ülke Türkiye. Yakın geçmişte iflas etmiş ve şu anda ekonomik krizle boğuşan Yunanistan bile Türkiye’den daha iyi durumda. Herhangi bir işle uğraşmayan ve ‘kaldırım mühendisi’ diye tabir edilen gençlerde oran ise yüzde 32.

takip etti. NEET gençlerin oranında OECD ortalaması ise yüzde Ekonomik Kalkınma ve İş- 16 ile Türkiye’nin yarısı düzeyinde. birliği Örgütü’nün (OECD) İstihdam, eğitim, öğretim içinde “Gençlik, Beceriler ve İstihdam Edi- yer almayan gençler içinde de lebilirlik” raporu, üye ülkelerdeki genç kadınların oranının erkekgenç nüfusun eğitim ve istihdam lere göre yüksek olduğu ülkelerin alanındaki kaybını ortaya koydu. başında Meksika’yla beraber Türkiye geliyor. Ne eğitim görüyor ne de staj yapıyor En iyi İskandinavlar ülkeleri OECD’nin açıkladığı rapora göre Türkiye’nin haricinde genç isTürkiye 15-29 yaş grubunda istih- tihdamı ve eğitimi sorunlu olan dam ve eğitim görmeyen gençlerin diğer ülkeler ise Meksika, Maoranında birinci oldu. Türkiye’de caristan, İrlanda, Slovak Cum15-29 yaş arası gençlerin yüzde huriyeti, Kore ve Portekiz oldu. 31.3’ü ne istihdam piyasasında yer NEET oranının en düşük oldualıyor, ne eğitim görüyor ne de staj ğu OECD ülkeleri ise Kuzey Avyapıyor. OECD’nin ortalaması ise rupa ve İskandinavya’dakiler oldu. yüzde 15.5. Türkiye’de gençlerin üçte biri istihdam ya da eğitim Genç kadınların oranı veya öğretim sisteminin içindaha yüksek de yer almazken bu gruptaki Türkiye’yi, ekonomik krizle bo- gençlerin sayısını en fazla azaltan ğuşan Yunanistan, İspanya, İtalya ikinci OECD ülkesi Türkiye oldu. ekonomi fatma çakır

Kimin ne dediği? Geçtiğimiz haftalardaki haberlerimizde son gelinen işsizlik rakamlarının kriz dönemlerini bile aştığından bahsetmiştik. Ne derece Faruk Çelik; TÜİK vb. kurumların işsizlik rakamlarının abarttığını söylese de uluslar arası raporlar da gerçekleri ortaya koydu: “Türkiye genç işsizlikte birinci sıradadır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ısrarla, asgari ücretin artması durumunda işsizliğin de artacağını söylüyor. Oysaki Yunanistan’ın yeni iktidar partisi Syriza, asgari ücreti oldukça arttırdı. Fakat ekonomik krizin vurduğu Yunanistan bile işsizlik oranında Türkiye’nin altında yer alıyor. Bu durumda kim gerçekleri söylüyor? Hükümetin açıklamaları mı, yoksa bilimsel raporların ortaya koyduğu kanıtlar mı?

Doların ateşi yine yükseldi

Genel seçim sonuçlarına ilişkin belirsizlikler ve küresel piyasalarda doların güçlenmesi liraya darbe vurmaya devam ediyor. Art arda açıklanan seçim anketleri nedeniyle iç piyasalarda belirsizlik sürerken dün güne 2.65’in hemen altında başlayan dolar/TL, gün içinde 2.6620’yi gördü. Serbest piyasada 2.6610 TL’den kapandı. Dolar, ABD Merkez Bankası faizleri bu yılın sonuna doğru artıracağı beklentileriyle gelişmekte olan para birimleri hatta Yen gibi gelişmiş ülke para birimlerine karşı da değer kazanıyor. Fed’in üst düzey yetkililerinden San Francis-

co Fed Başkanı, merkez bankasının bu yılın sonuna doğru faizleri artırmaya başlayabileceğini söyledi. Böylece ABD’de faiz artışına yaklaşıldığına dair işaretler daha da güçlendi. Yatırım bankası Credit Agricole, doların TL karşısında seçime kadar rekor seviyeye yükselebileceğini kaydetti. Banka, TL’de dolar karşısında, gelecek hafta sonuna kadar, rekor seviye olan 2.7433 hedefi ile “sat” tavsiyesinde bulundu. EKONOMİ

Konut fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 18.56’ya çıktı Türkiye konut fiyatları endeksi (TKFE) Mart ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18.56’ya yükselirken, en yüksek yıllık yükselişin gerçekleştiği il olan İstanbul’daki artış ise yüzde 28.76 oldu. Merkez Bankası verilerine göre, konut fiyatlarındaki yıllık artış Şubat sonu itibarıyla yüzde 17.57, İstanbul’daki artışlar da yüzde 27.74 düzeyindeydi. Türkiye genelinde, son iki yılda yapımı gerçekleşen konutların değerleme rapor-

ları analiz edilerek hesaplanan Türkiye Yeni Konutlar Fiyat Endeksi de Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 2.26 artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16.09 ve reel olarak da yüzde 7.88 arttı. İstanbul’da yüzde 28.76 olan fiyat artışları Ankara’da yüzde 11.41 ve İzmir’de yüzde 14.64’ü buldu. Yeni konut fiyatları da yıllık bazda İstanbul’da yüzde 23.67, Ankara’da yüzde 10.73 ve İzmir’de yüzde 19.88 yükseldi. EKONOMİ


KADIN

07

2 Haziran 2015

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Anayasa Mahkemesi neyi savunuyor? İstanbul’da toplu taşıma araçlarında “kadına şiddet, insanlığa ihanettir” diyen bir video gösteriliyor. Üstelik bu mesajı ve “kadına şiddet uygulamayın, yapmayın, etmeyin” gibi mesajları ünlü sanatçı ve sporcularla beraber, Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan seslendiriyor. Bilindiği gibi her gün kadın cinayeti haberi aldığımız Türkiye’de, kadın hareketi cinayetleri durdurmak için her gün herkesi göreve çağırdı. Yöneticiler ve toplumda sözünün etkisi olanlar şiddeti kınayan açıklama yapsın talep etti. İşte bu yüzden videoyu görünce buna bir yanıt diye düşünüyorsunuz. Gerçekten de böyle bir yönü var ve bu çalışmalar, şiddet ile mücadele eden bir kamuoyu oluşturulmasında önemli. Ama gelin görün ki, süresi hiç de uzun olmadığı halde, bu kısa video bir türlü bitmiyor, korkunç görüntü yönetmenliği bunalıma, içerik ise öfkeye sürüklüyor. O kadar konuşuyorlar ve bir kez bile kadınlar için “eşitimiz” diyemiyorlar ya, yazıklar olsun. Kadınlar için kurulan cümleler şöyle; “o benim eşim, arkadaşım vb. vb.” iyi, güzel. Ardından “biz bir’iz” diyor Erdoğan. “Biz bir’iz” diyor diğer erkekler ve kadınlar. Kadınların eşitliğini kabul etmemek, dile getirmemek için her yolu deniyorlar. Bir türlü “biz eşitiz” gelmiyor sözlerin ardından. Her ezilen gruba yapılan, bir kez daha yapılıyor; bir türlü eşit olamıyoruz. “Bir’iz” ama bir’in bir tarafı diğer tarafı öldürebilir. Bu “Bir’in” hep aynı tarafı, hep aynı diğer tarafı ezebilir ama “bir’iz” öyle mi? Hayır, “bir değiliz”. Kadın olarak erkekten, çocuktan ve aileden “ayrıyız”. Ama “eşit haklara sahibiz”. Bir tane video, kamu spotu TV dizisi vs. de bir kez de bunu söyleseler, inanın durum değişir. * Erdoğan ve AKP “eşitlik” fikri ile hep böyle ilişki kurdu, sıkıştığı yerde de “fıtrat” dedi, hayatımıza modernleşmeyle giren hakları inkâr etti. Türkiye tarihinde Tanzimat öncesine dönmek isteyen Erdoğan, gücü eline aldığı ilk andan itibaren toplumu modern hukukla değil, İslami kurallar ile yönetmek istiyor. Hukuku savunması gereken bütün kurumları da bu amaç için kullanıyor, istismar ediyor.. En son bu kurumlara Anayasa Mahkemesi de eklenmiş durumda. Anayasa Mahkemesi geçen hafta resmi nikah kıymadan dini nikah yaptıranlara ve evlilik cüzdanını görmeden bu nikahı kıyan din görevlisine iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilmesini öngören TCK’nın 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkralarını 4’e karşı 12 oyla iptal etti. Ve bu kararı eşitlik ve özgürlük ilkeleriyle temellendirmeye çalıştı. Şimdi bu gerçekten ne anlama geliyor? Kadınların özgürlüğünü savunanlar bu konuda ne demeli? Karşımızda gerçekten “karmaşık” bir durum var, neredeyse tablo yaparak açıklığa kavuşması gereken grift bir ilişkiler bütünü söz konusu. İşte AYM de bundan faydalanıp, bilerek kafaları karıştırıyor, sadece dini nikâh yaptırmış olanı cezalandıran maddeyi, hiçbir nikah olmadan birlikte yaşayanlara ceza uygulamadığı için “eşitlik” ilkesi uyarınca bozduğunu söylüyor, güya “özgürlüğü” savunuyor. Ama hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değil. Üstelik görünen de pek inandırıcı değil. AYM’nin önünde gerçekten özgürlük ve eşitlik ile ilgili toplumsal birçok dava duruyor iken, buradan başlaması ve bunu seçim döneminde yapması manidar. * İşin özeti şu; “nikah” ve “din” söz konusu olunca konunun laiklik, kadınların özgürlüğü, modern hukukla ve resmi evlilik akdiyle kazandıklarımız ve kaybettiklerimiz gibi bir çok yön devreye giriyor ve bunlar üzerine konuşmaya, tartışmaya devam etmeliyiz ama AYM’nin bu kararının siyaseten; -Tıpkı Eğitim Şurası’nda karma eğitimi yasaklamaya çalışmak gibi bir anlamı olduğu, ona benzediği, -Erdoğan ve AKP’nin İslami çevrelerden oy kazanmak için seçim döneminde gündeme gelmesini sağladığı(Erdoğan’ın AYM Başkanı’na nasıl telefon ettiği, neler söylediği hiç zorlanmadan gözlerimizin önüne geliyor değil mi?) -Elbette ki çocuk yaşta evlilikleri artıracağı(resmi nikah yasak olması sebebi ile dini nikaha en çok bu kuşakta başvurulduğunu biliyor ve bununla mücadele ediyoruz yıllardır). -Çocuk yaşta evlilikler, şiddet ve kadın cinayetleri, bu cezasızlık nedeniyle artmış iken, yeni bir aklama kapısı açtığı, buna bağlı olarak şiddeti, cinayetleri, intiharları da artıracağı(nitekim Kader Erten için dini nikah kıyan imamın yakalanırsa alacağı dün itibarıyla düşmüş durumda), -Kadın erkek ilişkilerinde ve tüm toplumsal ilişkilerde kuralsızlığı getireceği, -Kadınların medeni hukukla kazanılmış haklarına kast ettiği açıktır. Birilerinin kafasında aynen İŞID’ın düşündüğü gibi bir dünya tasavvuru olabilir. Ama buna kadınların mücadelesi izin vermeyeceği gibi, tüm Türkiye de sandıkta hesap soracak. Ramak kaldı, mücadeleye devam. gulsumkav@gmail.com

Kötü oyuncuların iyi hal indirimi son bulsun Kadın cinayetleri, kadına karşı şiddet ve istismar davalarında keyfi uygulanan tahrik indirimi, iyi hal indirimi gibi cezayı indiren ve caydırıcı olmaktan çıkaran suçu sıradanlaştıran kararların alınmasının önüne geçecek gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalıdır

kadın YAĞMUR derin

Bu cümlenin altına imzasını atan 1.000.000’u aşkın kişi , kadın katillerine indirim uygulanmasın diye haykırıyor. Change.org sitesinde başlatılan ve şu an dünyanın en büyük 6. imza kampanyası olan “Özgecan Yasası” olarak bilinen kampanyaya dünyanın her yanından destek yağıyor. HERKESİN ORTAK TALEBİ Sanatçılar şarkılarıyla , videolarıyla , tweetleriyle , mesajlarıyla yasanın çıkması için uğraşıyorlar. Son olarak oyuncu Mert Fırat’ın iyi hal indirimi isteyen bir kadın katilini canlandırdığı videoda, katillerin kötü bir oyunculukla hakim ve savcıları

kendilerine inandırıp indirim aldığı gerçeğine vurgu yapılıyor. Öte yandan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2009 yılından bu yana kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi ve iyi hal indirimi uygulanmaması için çalışıyor. TBMM’ye yasa teklifleri sunuyor , komisyonlarda görüş bildiriyor , davalara müdahil oluyor. PEKİ YA ÇÖZÜM ? Tüm bu toplumsal ayaklanmalara rağmen siyasiler hala 3 maymunu oynamaya devam ediyorlar. Hiçbir amaca hizmet etmeyen göstermelik çözümler öne sürülüyor. Oysa çözüm Emine Erdoğan’ın göründüğü kamu spotlarını İETT otobüsü ekranlarında döndürmek değildir , ‘fıtratımıza

ters’ diyerek erkek egemen zihniyeti pompalamak değildir, çözüm kadının evde oturması , susması , boyun eğmesi değildir. Çözüm ; kararlılıkla TCK’nın ilgili maddelerinin değiştirilerek, kadına şiddet uygulayanlara

haksız tahrik, iyi hal indirimi uygulamalarının kaldırılmasıdır. Çözüm , yalnızca kadın olduğu için şiddet gören, öldürülen tüm kadınlar için “kadın cinayeti” kavramını zihinlerde ve yasalarda kabul etmektir.

Kadını yok sayan imam nikahı kararı Anayasa Mahkemesi, resmi nikah olmadan dini nikah yapanlara 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren TCK 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralarını iptal etti.4’e karşı 12 oyla alınan kararda din ve vicdan özgürlüğü , özel hayatın korunması gerekçe gösterildi.Oysa 199 yılında aynı şekilde bir başvuru “dini nikâh birlikteliklerin özellikle kadın ve çocuklar yönünden doğuracağı olumsuzluklar dikkate alınarak” reddedilmişti. İçinde tek bir kadının olmadığı bir kurulun verdiği bu karar, kadınları miras dahil pek çok haktan mahrum bırakacak, var olan çokeşliliği ve çocuk gelin adıyla kendine kisve bulan çocuk cinsel istismarını arttıracak bir

kapı aralayacaktır. Her 4 evlilikten birinin çocuk yaştaki gelinlerle yapıldığı ülkemizde ,yasalarda kadının hak ettiği yeri bulması ve cinsiyet eşitliği adına daha kat etmemiz gereken uzun bir yol var. Şimdi ise bu kararla kadının insan olarak bir karşılık bulmadığı erkek egemen görüş, resmi ideolojide karşılığını bulmuştur. CHP İstanbul Mv. Aylin Nazlıaka’nın “Kadının bu kadar hiçleştirildiği bir dönem Türkiye tarihinde olmadı.” sözleriyle tepki gösterdiği karar pek çok sivil toplum örgütü , siyaset ve hukuk insanı tarafından eleştirildi. Anayasa Mahkemesi, 12 kabul oyuna karşılık toplumun vicdanında reddedilecek bir karara imza attı KADIN

‘‘Kadınlar Yaşasın’’ Diye Dayanışma Konseri

Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz’a Ödül Baskılara karşı direnişin sembolü olan sendika liderlerini seçmek için düzenlenen ‘Febe Elizabeth Velasquez Sendika Ödülleri`ni bu yıl EğitimSen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz ve önceki dönem Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik kazandı. 30 Mayıs 2015’te 13.’sü yapılan törene EğitimSen G.S. Sakine Esen Yılmaz ,ödüle layık görülmesine rağmen katılamadı. Sendikal çalış-

maları delil kabul edilerek 2012`de gözaltına alınan Sakine Esen Yılmaz aylarca cezaevinde tutulmuştu. Halen yurtdışı yasağı bulunan Esen’in laik , bilimsel , demokratik eğitim mücadelesi çalışmalarıyla kazandığı ödülü ,kendisini temsilen Mehmet Bozgeyik aldı .Tören için hazırladığı videoda Yılmaz , ödülü sendikal mücadelede bedel ödeyen , emek harcayan arkadaşları adına aldığını belirtti. KADIN

Müzisyen Ceylan Ertem ve konuk sanatçılar Dilara Sakpınar, Elif Çağlar ve Yasemin Mori en sevilen şarkılarını , Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na destek için seslendirilecekler. 10 Haziran Çarşamba saat 22.15’te Kadıköy Sahne’de gerçekleşecek olan konser için Ceylan ERTEM bir çağrı videosu hazırladı.Sosyal mesyada ve basında yoğun ilgi gören videoda Ertem “Ne kadar kalabalık olursak ne kadar çok ses çıkarırsak o kadar iyi. Tanımadığınız annelere , kız kardeşlerinize destek olun. Sizi bekliyoruz.” diyerek tüm izleyenleri konsere çağırdı. Öncesinde “Cadı Avı” projesiyle tüm kadın müzisyenlere bir saygı duruşu yaptığını ve en sevilen şarkıların hikayelerini yaşattığını bildiğimiz Ceylan Ertem ve konuk sanatçıları 10 Haziran’da kadınlar için kadın şarkıları seslendirecek. KADIN


genclık

08

2 Haziran 2015

Ferhan Umruk

KÖSTEBEK

İşçiler gangster sendika Türk Metal’i kovuyor Hani şu sınıf mücadelesi kavramını dile getirdiğinizde, bazıları size asarı atika müzesinin değersiz bir parçası muamelesi çekip burun kıvırır, Marksizmin aşıldığını, aşılması gerektiği üzerine vaaz verirler ya, şimdi ne diyeceklerdir acaba? Öyle ya, bu haklı bir sorudur, Bursa Reno işçilerinin üretimi durdurarak başlattığı direnişin dalga dalga yayılması kapitalist sınıflı toplumda değişimin içinde değişmeyenin sınıf mücadelesi olduğunu bir kez daha göstermiş olmalıdır. Gezi direnişinin ikinci yılında dipten gelen dalga sanayi işçilerinin direnişiyle taçlandı. Gangster sendika Türk Metal’in yıllarca boyunduruğu altında kalan işçiler fabrikaları işgal ederek, üretimi durdurarak sürdürdükleri direnişlerinin meşruluğunu yasalarla değil, haklılıklarıyla sağladılar. Bütün bu olanlar Elia Kazan’ın 1954 yapımı olan Marlon Brando’nun oynadığı Rıhtımlar Üzerinde filmini hatırlatıyor. Film, Kötü koşullarda çalışmakta rıhtım işçilerinin mücadelesini konu alıyor.Bu mücadelenin de patronla işbirliği içerisindeki sarı sendikaya karşı olduğunu görüyoruz.Sendika patrona karşı işçilerin haklarını korumak yerine silahlı fedaileri ve uyguladığı şiddetle işçileri sindirme görevini üstleniyor. Yasa dışı eylemlerle çeteleşen gangster sendikacılığın hikayesi anlatılıyor filmde.Sonuçta da işçiler zorlu mücadeleler vererek sarı sendikayı altediyorlar. İşe bakın ki, Rıhtımlar Üzerinde fimi 1954 yılında yapılmış, Amerikan sendikacılığı anlayışıyla biçimlendirilen Türk-İş de 1952 yılında kurulmuştur. Bilindiği üzere Amerikan tipi sendikacılığın en tipik özelliği sınıfın solla ilişkisini kesmek amacıyla ‘Partiler üstü politika’ yı temel almasıdır. Türk Metal Sendikası 1964 yılında Türk-İş çatısı altında kurularak Amerikan tipi sendikacılığın bir uzvu olarak metal sektöründe yerini alıyor. Sendika 60’lı, 70’li yıllarda Türk-İş’in genel karakteri olan sarı sendikacılığın ötesine de kayarak faşist hareketle eklemlerek gangster sendikacılık niteliğine bürünüyor.12 Eylül darbesiyle DİSK’in kapatılması üzerine devlet operasyonu ile DİSK-Maden-İş’in örgütlü olduğu yerler Türk-Metal’e geçiyor. Böylelikle metal işkolundaki en büyük sendika haline geliyor. Yakın tarih Türk Metal’in devlet içerisindeki güç çatışmasının bir parçası olduğunu su yüzüne çıkarıyor. Sendika muktedir kutupların çatışmasında ulusalcı derin güçlerle birlikte hareket edip ‘Avrasya’ televizyon kanalını kuruyor. 2009 yılında yapılan Ergenekon operasyonunda sendika polis tarafından basılarak dökümanlara el konuyor, sendika başkanı Mustafa Özbek ve sendika yöneticileri gözaltına alınıyor. Mustafa Özbek tutuklanıyor, diğerleri serbest bırakılıyor. Türk Metal şimdilerde AKP yanlısı ve Erdoğan’a övgüler düzmekle meşgul. Siyaseten değişti ancak iliklerine işleyen gangster sendikacılığı sürdürüyor. Direnen metal işçilerine karşı çeteleriyle saldırı düzenliyor. Yıllarca patronlarla işbirliği içerisindeki gangster Türk Metal’i fabrikalarından kovarak boyunduruktan kurtulmakta olan metal işçileri muazzam bir zafer kazanıyorlar. Rıhtım işçilerinin gangster sendikaya karşı mücadelesini film olarak izlemiştik. Şimdi 2015’te metal işçileri bizzat gerçekleştiriyorlar bu mücadeleyi. Şöyle diyelim, 7 Haziran’da gençler sandık müşahidi olun, oy hırsızlığını engelleyin.Gençler aynı zamanda da işçi sınıfının mücadelesinin yanında olun.

Üniversitelerde tacize özel birim

YÖK, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bir dizi karar aldı. Buna göre, üniversitede şiddete, tacize ve mobbinge uğrayan kadınlar için özel birim kurulacak, kadın erkek eşitliği ders olacak. Ancak 70 üniversiteden kadın akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katıldığı çalıştayda öğrencilere yer yoktu. Öldürülen üniversiteli kadınlarla ilgili olarak, Özgecan Aslan cinayetinden sonra bile hiçbir açıklama yapmayan YÖK, göstermelik bir karara daha imza attı. GENÇLİK

Yıldız Teknik Üniversitesi ‘Cumhurbaşkanlığı külliyesi’ oluyor

Geçtiğimiz günlerde Mehmet Barlas’ın programına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Beşiktaş kampüsünü cumhurbaşkanlığına ait bir külliye yapacaklarını söyledi. Üniversitenin özgür düşünce ortamına müdahale edemeyen Erdoğan çözümü üniversiteyi külliye yapmakta buldu. gençlik elif yağarkar

Var olan bir eğitim kurumunu, bir üniversiteyi yok sayarak “Muhteşem bir külliye teşekküle sunuyoruz” diyen Erdoğan devlet çıkarlarını yine eğitimden önde tuttu. “Biz oradan çıkmalarını istiyoruz tamamen çıksınlar ve orası tamamiyle cumhurbaşkanlığına ait bir yer haline gelsin” diyen Erdoğan’a bir destek de Mehmet Barlas’dan geldi. Barlas “Bizim devlet geleneğimizde, İslamda külliye var. Gelenekte var devlet başkanına ait külliye. Onun için sizi kutluyorum. Çok iyi bir şey yapıyorsunuz.” dedi. Aynı televizyon programında başkanlık sistemi ko-

nuşuldu, sistemden övgüyle bahsedildi. Erdoğan başkan olmadan eski devlet başkanları geleneğine de biat ettiğini gösterdi. Bir gazeteci ve bir cumhurbaşkanı yine geleneği överek gerici politikalarını meşrulaştırmaya çalıştılar. Külliye cami çevresinde medrese tarzı eğitim veren, ilk duyulduğunda da bunu çağrıştıran bir kelime iken kampüs yabancı kökenli ve daha çok bilime vurgu yapan bir kelime. Bir cumhurbaşkanı var olan ve dile yerleşmiş bir kelimeyi değiştirmek için neden bu kadar ısrar eder? Gerici faaliyetlerini gelenek maskesi altında halka sevimli göstermeye çalışıyorlar. Gelenek yaşatılması

gereken bir şeydir ancak gelenekle gerici faaliyetleri karıştırmamakta fayda var. Erdoğan’ın külliye ısrarı sürüyor Erdoğan bu senenin başında Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Kampüsü’nün temel atma töreninde “Acaba bu isim böyle mi olsa, yoksa bu ismi mahalle mi koysak... Sonra benim aklıma tarihimize gitmek, dönmek geldi. Herhalde buna ‘külliye’ daha güzel olur dedim. Bu yeni dönemde bir ilk olur, dolayısıyla Esenboğa Kampüsü yerine Esenboğa Külliyesi Temel Atma Töreni çok daha isabetli olur diye düşünüyorum” demişti. Aynı törende Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Uşan Erdoğan’ın elini öpmeye çalışmıştı. Üniversitenin özgür düşünce ortamına müdahale edemeyen Erdoğan çözümü üniversiteyi külliye yapmakta buldu. Külliye de olsa üniversite de olsa öğrenciler hükümete gereken cevabı fikirleri ve duruşlarıyla veriyorlar. Toplumun her kesiminde baskıcı gerici politikalarını dayatmaya alışmış AKP her üniversiteyi kuşatmaya çalışıyor. Bu gerici politikaların uygulayıcısı ise yine AKP’nin atadığı yandaş rektörler. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin kampüslerini cumhurbaşkanlığı külliyesi yaptırıp yaptırmayacaklarını zaman gösterecek.

Ak Gençlik bıçakla saldırdı, polis saldıranları korudu 29 Mayıs günü Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde AKP Gençlik Kolları üyesi bir grup bıçaklarla öğrencilere saldırdı. Anadolu Üniversitesi’nde öğrenciler, ‘Eski Türkiye’ isimli gazeteyi dağıtmaya çalışan bir grup AKP Gençlik Kolları üyesini engellemek istedi. AKP’lileri üniversiteden çıkarmak isteyen öğrenciler bıçaklı saldırıyla karşılaştılar. Açıköğretim Fakültesi önünde saldırıya uğrayan 18 öğrenci gözaltına alınırken, polisin AKP’lilere müdahale etmediği belirtildi. Gözaltına alınan öğrencilerin sağlık kontrolü için hastaneye sevk edildiği öğrenildi.

Anadolu Üniversitesi’nde olduğu gibi öğrenciler AKP’ye karşı her ses yükselttiğinde polis üniversiteye girerek muhalif öğrencileri gözaltına alıyor. AKP’ye karşı yükselen her seste, asılan her afişte AKP’nin kolluk kuvvetleri olan çevik kuvvet polisi üniversitelilerden daha rahat bir şekilde üniversiteye girip öğrencileri zor kullanarak gözaltına alıyor. AKP’li bakanlar her ne kadar eğitim reformu deseler de üniversitenin eğitim reformundan önce özgür bir ortama ihtiyacı var. Üniversiteliler eğitim reformu değil özerk bir üniversite istiyor. GENÇLİK

AKP ile işsizler ordusu büyüyor

Ankara DTCF’de faşistler saldırdı, polis korudu

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde çıkan olaylar yüzünden eğitime verilen aranın sona ermesiyle faşist gruplar öğrencilere olan taciz ve baskılarını sürdürdü. Geçtiğimiz günlerde iki öğrenciyi bıçaklayan faşist grubun provokasyon amaçlı “Geçmiş olsun” yazılı pankart asması üzerine okulda yeniden gerginlik çıktı. Gerginliği bahane eden çevik kuvvet öğrencilere biber gazı ve coplarla saldırdı. Çıkan son gerginliğin ardından üniversitede derslere son verildi, sınavlara dek lisans öğrencilerine kampüs yasaklandı. DTCF’de bu eğitim yılında 10. tatil kararı oldu. GENÇLİK

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, her 5 gençten birinin işsiz, her 4 işsizden 1’inin de üniversite mezunu olduğunu söyledi. Üniversiteli işsiz sayısı AKP döneminde yaklaşık üçe katlandı. 2002’de her 10 işsizden yaklaşık 1’ini üniversite mezunları oluştururken, artık her 4 işsizden 1’i üniversite mezunu. Üniversitelilere evliliğe teşvik primi olarak ücretsiz yurt ve burs vaadeden AKP hükümeti, genç işsizlik oranlarıyla ilgili herhangibir açıklamada bulunmuyor. AKP üniversitelilere evlilik ve çocuk çağrısı yaparken Türkiye’de gerileyen ekonomi ile de işsizler ordusu büyüyor. GENÇLİK


LISENIN GUNDEMI

09

2 Haziran 2015

TÜBİTAK Raporu Sonucu Soruların sızdırıldığı Ortaya Çıktı:

Fadik Temizyürek HAKİKAT

Gezi’nin hatrı Gazetenin bundan sonraki sayısı çıktığında seçim sonuçları belli olmuş olacak. Benim tahminim olağanüstü bir oy hırsızlığı olmazsa HDP’nin barajı aşacağı ve meclise gireceği yönünde. Geçtiğimiz hafta sonun Gezi Direnişi’nin ikinci yıldönümü idi. İstanbul , forum yaptığı parklarda Gezi Parkı’nda olduğu gibi şenlik havasında bir gün geçirdi. İyiydi, hayatımızda bir manası var bu direnişin diyenler forum yaptıkları parklardaydılar. Oy vermeye gittiklerinde HDP’ye oy verecekler var içlerinde. Gezi’nin hatırına,en çok özgürlük diyen partiyi tercih edecekler. Can Dündar, fena bir gazeteci değildir, popülist yaklaşımları hep para kazandırsa da bu sefer cesaret galip geldi ve Erdoğan’dan korkmadan s ilah taşıyan tırları gazetede ifşa etti. Erdoğan’ın başkan olmasını istemeyenler yalnız bırakmadı Can Dündar’ı, sahip çıktılar. Bu kesimden de HDP’ye oy verecekler olacak. Gezi’nin hatırına, “seni başkan yaptırmayacağız” diyen Demirtaş’ı tercih edecekler. Toplum vara- yoğa ses çıkarmaz, bildiğiniz üzre. Yıllarca denemeye devam eder, ne umudunu kaybeder ne de varlığını armağan eder. Sevgili bir arkadaşımın dediği gibi yavaş yavaş ayağa kalkan bir yaşlı gibİ çok ağır hareket eder ve belki sözünü söyler. Gezi’de söyledi, çocukları sakladı, tencere tava çaldı, onlarla beraber yürüdü. Sandıkta da HDP’ye evet diyenler olacak bu ağır hareket eden gövdenin bazı parçaları. Gezi’nin hatırına, çocuklar mutlu büyüsün diye. Yıllarca CHP’ye oy vermiş, her hatasını kabullenmiş ve vazgeçmemiş iyi kalpli teyzeler ve amcalar da HDP’nin meclise girmesini isteyecekler. Gezi’nin hatırına, bu çocuklar çok efendi ve gecegündüz çabalıyorlar Gezi zamanlarındaki çocuklar gibi diyecekler. Kürt arkadaşından hiç zarar görmemiş , ailesinin dediğinin tersine hain planlar içinde olmayan Kürtler ile kardeş olan Türk gençler de HDP kazansın isteyecekler. Gezi’nin hatırına, Türk bayrağı, Kürt bayrağı elele kaçarken Erdoğan’ın biber gazından, o fotoğrafı hatırlayacaklar. Gerçek eşitliği partinin her kademesinde sğlayan HDP’ ye kadınlar da oy verecekler. Eşbaşkanlığı bizim gibi bir memeleketin siyasetine sokan HDP’de kadınlar da erkekler gibi konuşuyor ve yönetiyor diye düşünecekler, erdoğan bile eşbaşkan sıfatını kullanmak zorunda kalıyor bu durumdan tiksinse bile. Ne şahane bir an. Gezi’nin hatırına, kadınlar bu partide özne ve erkeklerle eşit diye düşünecekler. Erdoğan’ın işine geldiğinde yere göğe sığdıramadığı işine gelmediğinde bie avuç kendini bilmez bulduğu aydınlar da HDP olsun diyecekler, parti önce barış lazım dediği için. Gezi zamanlarında gencecik kardeşlerimizin öldürülmesini, ağaçların kesilmesini içine sindiremeyen toplumun bir kesimini de hesaba katarsak HDP kazanır gibi görünüyor. Gezi’nin hatırını hiç saymayanlar da HDP’ye evet diyecekler. Erdoğan hırsız olduğu için. Davutoğlu, seçim meydanlarında sesini kaybettiği için insan üzülüyor, Davutoğlu’nun başbakan değil, akademi de hocalığına devam etmesi için. Daha haysiyetli olmaz mı? Erdoğan’ın bakanları yüce divanda yargılanmadığı için. Aklandılar birer birer. Soma’da ölen işçilerin katilleri serbest olduğu için. Davayı hangi ile kaçıracaklarını şaşırıyorlar. Kadınların öldürülmesini kendi karanlık fikrinde meşru bulduğu için. Kadın katillerini zihninde aklıyor. Diğer partilere değil de neden HDP’ ye versinler ki sorusunun cevabı, Erdoğan’ın ve AKP’nin gerçek panzehiri HDP diye görüyor toplum, beğense de beğenmese de. Bu partinin doğru konuştuğunu düşünüyor. Ağır hareket eden bu ihtiyar yani toplum bu kez yüzünü HDP’ye çevirecek. Ben bu topluma güveniyorum, yüzümüzü kara çıkarmayacak. fadiktemizyurek@gmail.com

Yandaş bizim soruları bizim sızdırırım sızdırmam!

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’ne yapılan baskında ele geçirilen bilgisayarın incelenmesi sonucu soruların sızdırıldığı ortaya çıktı. TÜBİTAK raporu ile LYS, TUS, ALES ve SBS gibi sınavların da soruların sızdırıldığı ortaya çıkarılmış oldu. Nasıl olması gerektiğine dair bir konuşma yaptı. eğitim ece berfin karagöz

ÖSYM’ye yapılan baskınlar sonucu el konulan bilgisayarlara yapılan araştırmalar sonucu TÜBİTAK raporu ortaya çıktı. LYS, TUS, SBS sorularının sızdırıldığıma raporda yer verilmiş. Baskınlarda el konulan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi çalışanları Haydar Altunay, Safiye Açıkgöz ve Mustafa Tütüncü’nün bilgisayarlarında yapılan incelemeler bitti ve bir rapor ile açıklandı. İki TÜBİTAK uzmanı 8 Mayıs tarihli 120 sayfalık inceleme raporu KPSS soruşturmasını da yürüten Savcı Yücel Erkman’a geçen hafta gönderilmişti. Gönderilen raporda ise birçok sınava ait kopya bulgusuna rastlandı. Eski ÖSYM Araştırma, Geliştirme ve Değerlendirme Müdürü Haydar Altunay’ın bilgisayarında yapılan incelemelerin anlatıldığı raporda 2008 yılında soruların sızdırıldığı ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen 7. Sınıf Seviye Belirleme Sınavı’nın 22 Haziran 2008 tarihinde ger-

çekleştiği belirtildi. Ancak bahsi geçen “TEST A.pdf ” dosyasının incelenen disk üzerinde 26 Mayıs 2008 tarihinde saat 16:45:08’te oluşturulduğu aktarılan raporda, “Bu dosyanın içerik olarak ilgili sınavın A kitapçık türünün birebir aynı içeriğine sahip olduğu ve sınav gerçekleştirilmeden 27 gün önce incelenen diskte bulunduğu belirlenmiştir” denildi. SBS sınavlarını Milli Eğitim Bakanlığı düzenliyor ve ÖSYM ile hiçbir ilgisi bulunmuyor. LYS ve TUS Soruları Çıktı Raporda asıl skandal bulgular ÖSYM Bilgi İşlem Müdürü Mustafa Tütüncü’nün bilgisayarında çıktı. Mustafa Tütüncü’nün eşi Gönül Tütüncü de o dönem ÖSYM’de çalışıyordu ve sınav komisyonunda görev alıyordu. KPSS soruşturması ilk başlatıldığında Gönül Tütüncü’nün aynı zamanda dershane sahibi olduğu ortaya çıkmıştı. Raporda, Mustafa Tütüncü’nün bilgisayarındaki bulgular şöyle sıralandı: “DİSK üzerinde “C: Usersmustafa.tu-

tuncuDesktop2010LYS2010 LYS SORULARI ve CEVAPLARI.docx” dosya yolunda yer alan “2010 LYS SORULARI VE CEVAPLARI.docx” dosyasının 19 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilen 2010 LYS sınavından 4 gün önce 15 Haziran 2010 günü saat 16:01’de oluşturulduğu belirlenmiş olup, ilgili dosyanın 20 Eylül 2010 günü saat 13:31’de kurtarılamaz şekilde silindiği tespit edilmiştir. Disk üzerinde silinmiş dosyalar arasında “TUS2010.docx” isimli bir dosyanın yer aldığı belirlenmiş olup, ilgili dosyanın 4 Şubat 2010 günü saat 17:22’de disk üzerinde oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu dosyanın 18 Nisan 2010 tarihli 2010 TUS İlbahar Dönemi sınavından yaklaşık olarak 2,5 ay önce oluşturulduğu belirlenmiştir. Yine aynı şekilde bu dosyanın da geri döndürülemez şekilde 20 Eylül 2010 günü saat 13:31’de silindiği tespit edilmiştir.” Sonuçlar Önceden Mail ile Gitmiş TÜBİTAK uzmanları, Mustafa Tütüncü’nün bilgisayarında çeşit-

li sınavlarda birçok öğrenciye ait cevap kağıdına ilişkin kayıtlara da ulaştı. Tütüncü’nün bu kayıtları neden bilgisayarında tuttuğu, cevap kağıtları üzerinde oynama yapılıp yapılmadığına ilişkin bir bilgiye ulaşılamadı. Tütüncü’nün mail trafiğine ilişkin yapılan incelemeye değinilen raporda, “İlgili diskteki e-posta kayıtları incelendiğinde sınavdan ve sınav sonuçlarının açıklanma tarihinden önce sınav sonuçlarına ait bilgilerin e-posta yardımıyla gönderildiği, atama işlemleri için bazı verilerin paylaşıldığı görülmüştür” denildi. Rapora göre, ÖSYM’de Şube Müdürü olan ve şuan yurt dışında olan Safiye Açıkgöz’ün bilgisayarında yapılan incelemede “test şablonu. doc” belgesine ulaşıldı. Belgenin sistem kayıtlarına göre incelenen bilgisayar diski üzerinde 6 Mart 2008 günü saat 16:11:54’te oluşturulduğu belirtilen raporda, yapılan inceleme bu sorunun 11 Mayıs 2008 tarihinde ÖSYM tarafından yapılan ALES bahar dönemine ait soru olduğu belirtildi.

Fetih şöleni için öğrenci talimatı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılacağı 30 Mayıs’taki Fetih Şöleni’ne İstanbullu öğrenciler de çağrıldı. İl MEB Müdürlükleri kanalıyla yapılan çağrıda, bazı ilçe milli eğitim müdürleri katılımın yüksek olması için belli sayıda öğrenci istedi, hatta servis bile verildi. İstanbul İl MEB Müdürlüğü’nün İlçe MEB Müdürlükleri’ne gönderdiği yazıda Erdoğan’ın da katılacağı İstanbul’un fethinin 562’nci yılı nedeniyle düzenlenen ‘Fetih Şöleni’ programına lise ve dengi okullardan öğrenci katılımı için okullarda duyuru yapılması istendi. İstanbul Valiliği Protokol Şube Müdürlüğü emriyle gönderilen yazıda, Yeni-

Öğrenciye köpek muamelesi Karaman’da Başyayla İlkokulu Müdürü Ümit İbrahim Öztürk, geçtiğimiz dönem başarılı öğrencilerin başından sınıf ortasında para saçtı. Öğrencileri teşvik amaçlı para attığını söyleyen müdür velilerden tepki aldı. Öğrenciler birbirleriyle yarışıp başarılı olsunlar diye başlarından para saçan ve sonra öğrencinin parayı toplamasını bekleyen Müdür Ümit İbrahim Öztürk velilerden tepki çekti. Ö öğrencilere Pavlov’un köpeğine yaptığı deneyi uygulayan Öztürk para saçtığı videoyu da okulun tanıtım vide-

osu olarak yayınladı. Videoda Öztürk’ün ‘Şöyle başına saçalım, bak bankadan gıcır gıcır getirttim bunları’ dediği duyuluyor. Başyayla İlkokulu Müdürü Ümit Öztürk, geçen dönem kitap okuma yarışması ve karnesinde not ortalaması ile sınıfında dereceye giren öğrencilere, diğer öğrencilere teşvik olması için para dağıttı. Birinciye 20, ikinciye 15 ve üçüncüye de 10 lira dağıtan müdür Öztürk, sınıflara tek tek gidip başarılı öğrencileri tek tek sınıfın ortasına çağırdı. Ardından da öğrencilere paraları, başlarından saçarak verdi. EĞİTİM

kapı miting alanında yapılacak törene öğrencilerin taşınması için araç tahsis edileceği de bildirildi. Bazı ilçelerde ise ‘Fetih Şöleni’ne katılan öğrencilerin pazartesi günü izinli sayılacağı söylendi. Konuyla ilgili konuşan Muammer Yıldız “İstanbul’un fethiyle ilgili Valiliğimiz ve büyükşehir belediyemizin düzenlediği bir faaliyet, yazıyı o yüzden gönderdik. Fetih ile ilgili bir şölenin okullarımızda duyurusunu yapıyoruz. Öğrenciler duysunlar, böyle bir şölenden haberleri olsun, isteyenler katılsınlar diye. Zorunlu olmadığı için velilerden muvafakatname almıyoruz. Mecbur tutuğumuz faaliyetle ilgili velilerden ayrıca bir onay alınıyor ama burada mecbur tutmuyoruz. EĞİTİM


DUNYA

10

2 Haziran 2015

Peru maden projesine karşı ayakta

Peru’da sıkıyönetim ve polis cinayetlerine rağmen, doğayı katledecek olan maden projesine karşı eylemler devam ediyor. Peru’nun güneyindeki Tambo Vadisi’nde, Arequipa bölgesinde Southern Copper tekeline ait Tia Maria bakır madeni çıkarma projesine karşı maden işçilerinin ve bölgedeki halkın direnişi sürüyor. Dünya Rıfat çapar

Maden, metal ve demir-çelik işçileri de sendikaların çağrısına Peru’da Tia Maria projesine uyarak 25 Mayıs’tan itibaren süresiz karşı sendikalar, sosyal ve greve başladı. Peru’nun 25 bölgesipolitik kurumlar ülkenin yedi böl- nin 10’unda sendikalar birliğinin gesinde 27 ve 28 Mayıs’ta 48 saatlik çağrısına uyan işçiler grevde bulungenel greve gitti. Genel greve katı- duğu ve grevin tüm ülkeye yayılma lım en az üç bölgede kitlesel oldu. potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor. İşyerleri kapalı kaldı, okullarda ders yapılmadı. Güney Pan-Amerikan İşçiler greve çıktı otoyolu da dahil olmak üzere ana Tekeller kârlarına kâr katmak için yollarda işçi ve emekçiler barikatlar ucuz işgücü çalıştırırken, Peru yasakurarak yolları ulaşıma kapadı. ları tekellere, taşeron işçiler ve kontBaşkent Lima’da gerçekleşen ratlı işçiler arasında farklı uygulama protesto eylemlerine binlerce kişi hakkı tanıyor. Peru’da maden işçikatıldı. Polisin halka saldırması lerinin yüzde 70’i taşeron işçi olanedeniyle gece boyunca Lima so- rak çalıştırılıyor. Ucuz işgücü olan kaklarında çatışmalar sürdü, 26 kişi taşeron işçi çalıştırılması işveren gözaltına alındı. tarafından kontratlı işçilere karşı

tehdit olarak kullanılırken, sendikal hakları da kısıtlıyor. Peru’da grevler ve protesto eylemleri Mart sonunda Arequipa bölgesinin İslay eyaletinde başlamıştı. Giderek Arequipa’nın yakın bölgelerine yayıldı ve Peru’nun diğer bölgelerine de sıçradı. Bölgede süren protesto eylemleri nedeniyle Güney Bakır Şirketi başkanı bir açıklama yaparak, bakır madeninin açılışını 2017’ye ertelediklerini duyurmak zorunda kaldı. Bu açıklama işçi ve emekçileri ikna etmeye yetmezken açıklamanın hemen ardından bir araya gelen sendikalar ve politik örgütler Haziran’dan itibaren grevi Arequipa bölgesinin yanında Cusco, Tacna

ve Puno gibi uzak şehirlere yayma kararı almıştı. Grev ve protesto eylemlerinin sürdüğü bölgelerdeki eylemcilerin ve işçilerin örgütlenme yapmak için bu bölgelere gönderileceği açıklandı. OHAL ilan edildi Peru hükümeti bölgeyi yeniden kontrol altına alabilmek, grevleri, blokaj eylemlerini ve eylemleri bastırabilmek için Islay eyaletinde 60 günlük olağanüstü hal ilan etti. Bu süre zarfında her türlü açık toplantı, yürüyüş ve grev yasaklanırken bireye ait demokratik hak ve özgürlükler, güvenlik, serbest dolaşım hakkı, ev dokunulmazlığı vb. de rafa kaldırıldı.

Almanya’da eğitim hizmetlerinde grev sürüyor Almanya’da üç haftadan bu yana grevdeki sosyal ve eğitim hizmetlerinde çalışan sosyal danışmanlar ve pedagoglarla, kreş ve anaokullarında çalışan eğitmenler 28 Mayıs günü Hamburg ve Frankfurt’ta protesto eylemleri düzenledi. Göstericiler eylemlilikleri ile şimdiye değin üç maymunları oynayan patron tarafının üzerinde basınç uygulamak istiyor. Binlerce kişinin katıldığı Hamburg ve Frankfurt’taki eylemlerde daha fazla ücret ve mesleklerinin nitelikli iş olarak görülmesi talepleri bir

kez daha yükseltildi. Frankfukt’taki eyleme 16 bin kişi katıldı. Patron temsilcileri talepler üzerine müzakerelerin de yapılacağı üye toplantısında Frankfurt’ta bir araya geldi. Frankfurt’taki gösteride konuşan Ver.di Başkanı Frank Bsirske, söz konusu toplantıda patron tarafının kabul edilebilir bir öneri sunmaması durumunda greve devam edileceğini ifade etti. Anaokulu ve kreşlerde çalışan eğitmen ve sosyal kurumlarda ve devlet dairelerinde çalışan sosyal danışman ve pedagoglar 8 Mayıs’tan bu yana grevdeler. DÜNYA

pazartesiden itibaren 1 hafta süreyle tatil edildi. Ülkenin değişik bölgelerinde ise 600’e yakın kişinin öldüğü ifade ediliyor. Yetkililerin açıklamalarına göre, ölenlerin çoğu inşaat işçisi, yaşlı ve evsiz insanlardan oluşuyor. Sıcaklığa bağlı ölüm nedenleri arasında ise uzun süre güneş ışığında durmak, susuzluk ve kalp krizinin geldiği belirtiliyor. DÜNYA

Ukrayna

İflasını ilan etti

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroshenko ülkenin dış borçlarının ödenmesi için moratoryum ilan eden yasayı onayladı. Poroshenko’nun resmi sitesinden yapılan açıklamada moratoryumun en az Temmuz 2016’ya kadar geçerli olacağı belirtildi. Rusya Ekonomi Bakanı Anton Siluanov daha önce yaptığı açıklamada Ukrayna’nın moratoryumu ilan etmesi halinde borçların ödenmesi için uluslararası bir mahkeme kurulabileceğini söylemişti. Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk’a göre, Ukrayna’nın borcu 30 milyon Dolar’ı dış borç 17 milyon Dolar’ı iç borç olmak üzere toplam 50 milyon Dolar. Moratoryum, bir ülkenin ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini açıklamasını ifade ediyor. DÜNYA

Bahreyn

Formula 1 protestosu

Bahreyn’de ülke genelinde yapılan eylemlerde Formula 1 yarışları protesto edildi. Bahreyn’de muhafazakar rejime karşı sokakları boş bırakmayan halk Formula 1 yarışlarını protesto etti. Başkent Manana’da yapılan eylemde yarışların iptal edilmesi talep edilirken diğer yandan da El-Vifak’ın Genel Sekreteri Ali Selman ve diğer siyasi tutukluların serbest bırakılması istendi. Öte yandan gerici rejim haklarında idam kararı verilen Muhammed Ramadan ve Hüseyin Ali Musa adlı iki Şii gencin infazını onayladı. İnsan hakları örgütleri, gençlerin ifadelerinin işkence altında alındığına dikkat çekmişti. Ülkede 2011 yılında ‘Arap Baharı’ sırasında yapılan eylemler Suudi Arabistan’ın askeri saldırısı ile bastırılmıştı. DÜNYA

Kamboçya

Aşırı sıcaklar nedeniyle 1400 kişi öldü Hindistan’da 50 dereceyi bulan sıcaklar nedeniyle ölü sayısı 1400’ü aştı. Ölüm vakıalarının en çok yaşandığı yerlerin başında ülkenin güneyindeki Andra Pradeş ve Telangana eyaletleri geliyor. Hava sıcaklığının 47 dereceyi bulduğu eyaletlerden Andra Pradeş’te 552 kişinin, Telangana’da ise 266 kişinin öldüğü kaydediliyor. Telangana’da okullar,

Dünya Turu

İşçilere saldırı

İntihara meyilli adamı infaz ettiler

ABD’li Justin Way, yatakta elinde bıçakla intihar etmeyi düşünürken, sevgilisi endişelenip acil durum hattını aradı. Sevgilisi Kaitlyn Christine Lyons, sarhoş olduğunu söylediği adamın kendisine zarar vereceği endişesiyle hastaneye kaldırılmasını isterken, eve polis geldi. Lyons tehdit altında olmadı-

ğını söylemesine rağmen polis, kadının dışarı çıkmasını isteyerek ağır silahlarla eve geldi. Gelen polis bir kaç dakika içerisinde Way’i öldürdü. Way’in annesi Denise Way, gazetecilere olayı anlatırken, polislerin oğlundan elindeki bıçağı bırakmasını istediğini, oğlu bunu yapmayınca da onu öldürdüklerini söyledi. DÜNYA

Kamboçya’da gümrük vergilerini protesto eden işçiler polis saldırısına uğradı. İşçileri gözaltına alan polis bir işçiyi hastanelik etti. Kamboçya’da Tayland sınırındaki Poipet kentinde iki gümrük arasında malzeme taşıyarak geçimlerini sağlayan işçiler, gümrük vergilerini protesto etti. Polis saldırısı üzerine eylemlerini Gümrük Müdürlüğü önüne taşıyan öfkeli işçiler, binayı taşladı ve içeriye girmek istedi. Kamboçya polisi bahçe kapısını devirerek binaya girmeye çalışan işçileri durdurmak için havaya ateş açtı. Saldırı sırasında eylemci işçilerin önderi olduğu belirtilen Mao Sun gözaltına alındı. İşçi, gözaltı saldırısına direnmesi sonucu şuurunu kaybedene dek dövüldü ve hastaneye kaldırıldı. DÜNYA


KULTUR-SANAT

11

2 Haziran 2015

68. Cannes Film Festivali’nde büyük ödül tartışmalara neden oldu

Ödül politik kaygılarla mı verildi? San Andreas Fayı Yönetmen: Brad Peyton Oyuncular: Dwayne Johnson, Carla Gugino, Alexandra Daddario Tür: Aksiyon , Macera , Gerilim

2009 yılında “Yeraltı Peygamberi” filmi ile yine Cannes’dan ödülle dönen Fransız yönetmen Jacques Audiard’ın Dheepan isimli filmi büyük ödül “Altın Palmiye’yi kucakladı. Ancak eleştirilerden kurtulamadı. Politik gerekçelerle göçmen karşıtlarının destekleyebileceği bir filme ödül verildiğine dair eleştiriler sürüyor.. kültür - sanat elif karan

Jacques Audiard’ın Dheepan filmi, Fransalı eleştirmenlerce bile beğenilmemesine rağmen Coen kardeşlerce Cannes film festivalini büyük ödülüne layık görüldü. Filmin jüri tarafından ödüle layık görülmesi birçok sinema eleştirmeni ve festival müdavimi tarafından garipsendi. Ünlü isimler büyük bir hayal kırıklığı olarak tanımlarken tamamen siyasi bir seçim yorumunda bulunuldu. Altın Palmiye’yi kazanan Jacques Audiard imzalı Dheepan, genellikle kendi filmlerine karşı bonkör olan Fransız eleştirmenleri bile pek heyecanlandırmamıştı. Filmin final bölümünün geri kalanından kopuk olduğuna ve Audiard’ın Fransa’daki göçmenlerin durumuna sorunlu bir noktadan yaklaştığına dair görüşler çoğunluktaydı. Aslında iyi çekilmiş ve oynanmış bir film olan, kimi ilgi çekici fikirler de barındıran Dheepan belki daha küçük bir ödüle layık görülebilirdi; fakat Altın Palmiye’yi hak eden bir film olduğunu savunmak çok zor. Ödülün açıklanması ile birlikte basın salonundan yükselen yuh sesleri

Son of Saul, Lászlò Nemes

de Dheepan’ın Altın Palmiye’sinin ne kadar yadırgandığının göstergesi.

gibi vuruyor. Baba bir gün kendi oğlunun cesedini fırınlara taşıyor. Nemes yapılan onlarca soykırım Kendi bile şaşırdı filminden sonra neden bu projeye Audiard’da ödül töreni sonrası ku- giriştiğini, “Bence yeni jenerasyona cağında Altın Palmiye Heykelciği nelerin yaşandığı sunulmalı ve buile euronews’a şu açıklamayı yaptı: nun hakkında açıkça konuşulmalı. “Bu benim için riskli ve tehlikeli O yüzden bu filmi yaptık.” şeklinde bir film. Bu benim filmi yaparken açıklıyor. hissettiğim şey. Sonunda gerçekten izlenen ve beğenilen bir film olma- carol ödülsüz dönmedi sı beni çok şaşırttı. Çok şaşkınım.” “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” “La Film Sri Lanka’dan Fransa’ya kaçan Loi du Marche” filmindeki rolüyle Tamil mültecilerinin hayatına ob- Vincent Lindon’a verildi. “En İyi jektif yöneltiyor. Dheepan’ın oyun- Kadın Oyuncu Ödülü“nü ise bu cu kadrosunda ise gerçek üç Tamil yıl iki oyuncu kazandı. Emmanusavaşçısı yer alıyor. elle Bercot, Maïwenn’in yönettiği Grand Prix ödülü Son of Saul’a Fransız filmi “Mon Roi” filmindeSon of Saul” ise festivalin en bü- ki rolüyle, Rooney Mara da “Carol” yük ikinci ödülü Grand Prix’e filmindeki rolüyle bu ödüle layık layık görüldü. Macar yönetmen görüldü. László Nemes, başrolünü Géza Röhrig’e emanet ettiği “Son of Güçlü filmler es geçildi Saul“da (Şaul’un Oğlu) farklı bir Jüri, yarışmanın en bütünlüklü ve soykırım filmine imza atıyor. 2. güçlü bir sinema hissi yaratan filDünya Savaşı’nda Naziler tarafın- mi Todd Haynes imzalı ‘Carol’ı dan yapılan soykırımın simgesi ha- sadece Rooney Maara ile Bercot line gelen Auschwitz’de geçen film, arasında paylaştırılan En İyi Kadın cesetlerin yakıldığı fırınlarda çalışan Oyuncu Ödülü ile sahneye çıkarYahudi bir tutsağın yaşamına odak- dı. ‘Carol’, Altın Palmiye’nin en lanıyor. Kendisi gibi tutsakların can- güçlü ve tartışılmayacak adayıydı. sız bedenlerini fırınlara taşıyan bir Ödül listesinin dışında bırakılmakişinin yaşadıkları yüzünüze tokat sı şaşkınlık yaratan film, İtalyan

The Lobster (Yorgos Lanthimos)

Hou Hsiao-Hsien, The Assassin

yönetmen Paolo Sorrentino’nun ‘Youth’u oldu. Michael Caine ve Harvey Keitel’in başrollerini paylaştıkları zamanın geçişini konu alan yapım, Sorrentino’nun bir önceki filmi ‘Muhteşem Güzellik’ gibi Cannes jürisi tarafından görmezden gelindi. Michel Franco’nun bir hastabakıcının hikâyesini anlatan dramı‘Chronic’in en zayıf bulunan yönü senaryosu olmasına rağmen En İyi Senaryo Ödülü’ne uzanması da takdir gören bir karar değildi. Jürinin isabetli denebilecek kararları ise genç Macar yönetmen Laszlo Nemes’in Auschwitz’de geçen filmi ‘Son of Saul’un Jüri Büyük Ödülü ve usta yönetmen Hou Hsiao-Hsien’in ‘The Assassin’le aldığı En İyi Yönetmen Ödülleri’ydi. Ancak ‘Dheepan’ın yerine bu iki filmden birinin Altın Palmiye’ye uzanması çok daha isabetli olabilirdi. Altın Palmiye: Dheepan (Jacques Audiard) Jüri Büyük Ödülü: Son of Saul (Lászlò Nemes) Jüri Ödülü: The Lobster (Yorgos Lanthimos) En İyi Yönetmen: Hou HsiaoHsien | The Assassin En İyi Erkek Oyuncu: Vincent Lindon | La loi du marché En İyi Kadın Oyuncu: Rooney Mara | Carol & Emmanuelle Bercot | Mon roi En İyi Senaryo: Chronic | Michel Franco Altın Kamera: Land and Shade (César Augusto)

Karikatürist Bedri Koraman yaşamını yitirdi Ünlü karikatürist Bedri Koraman Bodrum Torba’daki evinde saat 19.00 sıralarında hayatını kaybetti. 87 yaşında gözlerini yuman Koraman’ın bir süredir sağlık sorunları vardı. Karikatürist Bedri Koraman, eşi Nil Koraman ile yaşadığı Torba Mahallesi’ndeki evinde 13 Mayıs sabahı ayağının takılması sonucu dengesini kaybedip yere düşmüş, başını zemine çarpan Koraman, ambulansla Özel Bodrum

Hastanesi’ne kaldırılmıştı.Tetkiklerinde beyninde ödem oluştuğu tespit edilen Koraman, saat 19.00 sıralarında hayatını kaybetti. Bedri Koraman, politik karikatürleri ile yıllarca ulusal gazetelerde çalıştı. Silahlı saldırıya bile uğrayan Koraman, kalemini korkak alıştırmadı. Aynı zamanda, karikatürleri aracılığı ile foto muhabirlik de yaptı. Özal’ından, Erdoğan’ına gelmiş geçmiş tüm siyasetçileri resmetti. KÜLTÜR-SANAT

California’da yaşanan ve Batı Kıyı Şeridi’nin tamamını etkileyen büyük çaplı bir deprem faciasının ardından yaşanan arama kurtarma sürecinde, Tom’un yaşadıklarını ön plana alan film, genç adamın duygularıyla sorumluluklarını dengede tutma çabasına odaklanıyor. Kötü şöhreti ile bilinen San Andreas Fayı’nın kırılması ile 9 şiddetindeki bir depremle Kaliforniya sallanır. Hayalet Dayı Yönetmen: Ali Yorgancıoğlu Oyuncular: Settar Tanrıöğen, Ozan Özcan, Caner Özyurtlu Tür: Komedi

Ozan ve Caner, uzun arayışlar sonucunda hayallerindeki gibi bir evi oldukça uygun bir fiyata bulurlar ve yerleşirler. Zamanla evde yalnız olmadıklarını fark ederler ve gülünç olaylar birbirini izler. Yalnızca ikisinin görebildiği yaşlı bir ruh, evin içinde dolanıp durmaktadır! Arafta kaldığı için yardıma ihtiyacı olan bu hayalete yardım etmek Ozan’a ve Caner’e düşer.

Savaşçı Yönetmen: Toa Fraser Oyuncular: James Rolleston, Lawrence Makoare, Te Kohe Tuhaka Tür: Aksiyon

Maoriler’i perdeye taşıyan, etkileyici, epik ve yenilikçi bir aksiyon örneği! Eski bir dönemde geçen filmde babası ve tüm kabilesi öldürülen genç bir savaşçının intikam hikayesi anlatılıyor. Bu yolculukta genç savaşçı, kimsenin girmediği yasaklı topraklardan geçecek ve gizemli, korkusuz bir savaşçının da desteğini alacaktır. Ancak düşmanları sayıca kendilerinden çok fazladır. Asasız Musa Yönetmen: Aydın Orak Oyuncular: Turgay Tanülkü, Aydın Orak, Selamo TÜR: Biyografik

1992 yılında Diyarbakır’da öldürülen Kürt aydın Musa Anter’in hayatı ve hayatının dönüm noktaları ele alınıyor. Metaforlara dayalı bir anlatımla izleyiciye ulaşan film geniş bir oyuncu kadrosuna sahip. Zira Musa Anter, on farklı oyuncu tarafından canlandırılıyor. Musa Anter’in üç çocuğunun da rol aldığı filmin kadrosunda Turgay Tanülkü gibi pek çok isim var.

HAFTANIN AJANDASI Sanatta küçük farklılıklar

Kemanın efsanesi İstanbul’da

Bursa’dan mektupla

Çağdaş sanatın ikonik ismi Grayson Perry’nin “Küçük Farklılıklar” sergisi ve 20. yüzyılın çok yönlü fotoğrafçılarından Cecil Beaton’ın “Portreler”i 26 Temmuz’a kadar Pera Müzesi’nde. Kaçırmak istemeyenler, çağdaş sanatın farklı dallarını seyretmek isteyenlere duyurulur.

Anne Sophie Mutter konseri 6 Haziran’da saat 21.00’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi-Turkcell Sahnesi’nde. 13 yaşında efsanevi şef Herbert von Karajan tarafından sahneye çıkarılan, toplam satışı milyonları aşan albümleriyle tam bir süperstar Anne-Sophie Mutter İstanbul’da.

Nâzım Hikmet’in, Bursa Cezaevi’ndeki yaşamını ve eşi Piraye Hanım’a olan tutkusunu anlatan oyunda usta oyuncu Genco Erkal’a sahnede Tülay Günal eşlik ediyor. “Yaşamaya Dair – Bursa Cezaevi’nden Mektuplar” 4-5-6 Haziran’da saat 21.00’de Ali Paşa Hanı’nda sahnelenecek.

ww


Pilottan pizza ABD’de, Philadelphia’dan Atlanta’ya giden uçak, iki saatten fazla rötar yapınca pilot, koltuklarında beklemekte olan yolculara pizza ısmarlardı. Uçak, hava

Kim Jong Un’dan montajlar

muhalefeti nedeniyle, yolcularla birlikte uçuşa hazır olduğu halde bir türlü havalanamadı. Pilot da, çareyi yolculara pizza ısmarlamakta buldu. toplum

Balık fosili

Kuzey Kore denizaltıdan kıtalararası nükleer başlıklı füze fırlattığını iddia ediyor. Denizaltıdan yapılan nükleer füze denemesini Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un bizzat yönettiği görüntüler yayınlandı. Görüntülerin “montaj” olduğunu ileri süren uzmanlar, Kuzey Kore’nin nükleer pazarlıkta elini güçlendirmek için her zamanki oyunu yine sahnelediğini belirtiyor. Kuzey Kore devlet ajansı KCNA tarafından yayınlanan görüntülerde, test edildiği iddia edilen kıtalararası balistik füze, deniz yüzeyinden gökyüzüne doğru fırlatılırken Kuzey Kore lideri Kim de, kurmaylarıyla birlikte takip ediyor. Batılı uzmanlar, Kuzey Kore’nin denizaltıdan nükleer füze deneme kapasitesinin bulunmadığını, KCNA tarafından yayınlanan görüntülerin montaj olduğunu ileri sürüyor. toplum

18SORU Sedef beder öğrenci - istanbul

Bugün Cumhurbaşkanı için ne yaptın?

Kanada’nın Calgary kentinde bir inşaat kazısında 60 milyon yıllık olduğu belirtilen balık sürüsü fosilleri bulundu. Fosillerin bulunduğu kayaları inceleyen Calgary Üniversitesi paleontolojistlerinden Darla Zelenitsky kazıdan 5 balık fosili çıktığını ve bunların 60 milyon yıllık olduklarını açıkladı.

Ve, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sonunda başkumandan da oldu. Erzurum’da, İstanbul’un fethinin 562’nci yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte ‘Başkumandan Recep Tayyip Erdoğan’ yazan ‘gemi görünümlü otobüs’ tekbir getirilerek halatlarla çekildi. toplum birsen kaplanseren

İstanbul’un fethi için tüm imkanların seferber edildiği ve yalnızca İstanbul’da değil başka şehirlerde de kutlamaların organize edildiği bir haftayı geride bırakırken, akıllarda en çok Erzurum’da düzenlenen tören kaldı. Erzurum’da, üzerinde ‘Başkumandan Recep Tayyip Erdoğan’ yazılı ‘gemi görünümlü otobüs’ tekbir getirilerek halatlarla çekildi. İlginç olaylar ülkesi AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fetih sevdası zaten herkesce bilinen bir gerçek artık. Fetih sevdasının ulaştığı son noktaklardan biri de geçtiğimiz hafta Erzurum’da yaşandı. Kendini iyiden iyiye Osmanlı döneminde yaşıyormuş gibi hisseden AKP böyle

günlerde yaptığı ilginçliklerle kendini göstermiş oluyor. Tamamen bir ilginçlikler ülkesi haline dönmemizin asıl sebebi de işte bu tip fantastik olaylar. Aslında Erzurum’un AKP’li belediye başkanına da biraz hak vermek gerek. Çünkü ortada bir beklenti söz konusu. Kendisine ilginç şeyler yapılmasından hoşlanan Cumhurbaşkanımız bu türden ilginçlikler göremeyince hayal krıklığına uğrayabiliyor. Ve tabi ki herkes de biliyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan hayal kırıklığına uğradı mı hayal kırıklığına uğratan kişiyi hiç de hoş olaylar beklemiyordur. Onun için arada güzel şeyler yapmalı, gönlünü hoş tutmalı. Bugün Cumhurbaşkanım için ne yaptım? Ortalama her AKP’li her sabah uyandığında kendini şu soruyu sormalı bugün Cumhurbaşkanım için ne yaptım? Bu

soru çok önemli sormalı sordurtmalı ve cevaplar vermeli ve de pek tabi onun için bir şeyler yapmalı. Mesela işte şekil 1 A’da göründüğü gibi bir gemi yapmalı ve yazmalı üstüne kocaman yazılarla ‘Başkumandan Recep Tayyip Erdoğan’ ve koymalı bu gemiyi şehrin göbeğine, üç beş halat, bir kaç masum öğrenci, bir de mehter takımı tuttuk muydu oldu da bitti. Onun için hediyelerin en büyüğü ona kendini bir padişah gibi hissettirmektir. Zaten niye yaşıyoruz ki bu ülkede, yani Cumhurbaşkanına kendisini padişah gibi hissettiremeyeceksek ne yapıyoruz. Bunu yapamayan, kendine hergün ben cumhurun başkanıyım diyen bu uzun adamın cumhuru nasıl olabilir bir düşünsün. Unutmamak gerek soru şu olmalı “Bugün Cumhurbaşkanım için ne yaptım?”

Düğün Kırıkkale’de bir düğün salonunda elektriklerin kesilmesi sonucu komik mi komik bir olay yaşandı. Çareyi, jeneratörü olmayan düğün salonununa otomobil sokmakta bulan düğün sahipleri, otomobilin farlarını açıp salonu aydınlatırken, aracın müzik sistemini de açtıktan sonra, eğlencelerine devam ettiler.

Haydi Çocuklar Fetih Şölenine

Marx’ın kızlarıyla oynadığı oyundan alınmıştır

1. En sevdiğiniz erdem? Hoşgörü 2. Başlıca özelliğiniz? Çok konuşkan olmak 3. Mutluluk nedir? Yanında iyi hissettiğin insanın yanında olmak 4. Mutsuzluk nedir? Herkesten kazık yediğin andır 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Dağınıklılık,pasaklılık 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Yalan 7. En sevmediğiniz şey? Temizlik 8. En sevmediğiniz kişiler? Nankör insanlar 9. En sevdiğiniz iş? Gezmek 10. En sevdiğiniz şair? Didem Madak 11. En sevdiğiniz yazar? Nilgün Marmara 12. Kahramanınız? Annem 13. Kadın kahramanınız? Annem 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Yeşil 16. En sevdiğiniz yemek? Ayırt etmem 17. En sevdiğiniz düstur? Gün gelir devran döner 18. En sevdiğiniz söz? Ne ekersen onu biçersin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılacağı 30 Mayıs’taki Fetih Şöleni’ne İstanbullu öğrenciler de çağrıldı. İl Milli Eğitim Müdürlükleri kanalıyla yapılan çağrıda, bazı ilçe milli eğitim müdürleri katılımın yüksek olması için belli sayıda öğrenci istedi, hatta servis bile verildi. İstanbul Valiliği Protokol Şube Müdürlüğü emriyle gönderilen yazıda, Yenikapı miting alanında saat 17.30’da yapılacak törene öğrencilerin taşınması için araç tahsis edileceği de bildirildi. Bazı ilçelerde ise ‘Fetih Şöleni’ne katılan öğrencilerin pazartesi günü izinli sayılacağı iddia edildi. toplum

Sizi unutmadık

Şiddet İspanya’da bir mağarada bulunan iskeletlerde insana uygulanan şiddetin 430 bin yıllık izleri saptandı. En az 28 insanın iskeletinin bulunduğu alandan çıkan kafataslarından birini inceleyen araştırmacılar saptadıkları iki kırığın “öldürme amacıyla vurulmuş çok sayıda darbenin sonucu” olduğunu açıkladı.

İçki içme rekoru

Fransa’da bir barmen, 56 içki verdiği müşterisinin ölümüne neden olmaktan dört ay hapis cezasına çarptırıldı. Renaud Prudhomme adlı 56 yaşındaki müşteri, gittiği barın içki içme rekorunu kırmaya çalışıyordu. Prudhomme evine götürüldükten sonra hastaneye kaldırıldı, ertesi gün de öldü. 47 yaşındaki barmen Gilles Crepin, tabeladaki içki içme rekorlarını göstererek Prudhomme’u rekor denemesine teşvik ettiğini kabul etti. toplum


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.