Yarın211

Page 1

Tüm ülkede işçiler greve hazırlanıyor

Yurdun dört bir yanındaki fabrikalarda, farklı işkollarında çalışan işçiler direnişe başladı. Ortak karar almadan, birbirlerinden bağımsız ve habersiz bir şekilde greve başladı. Düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına mahkum edilen ve hakları için mücadele etmeleri engellenen işçiler greve çıktı. Farklı işkollarından ve yurdun dört bir yanından emekçiler; patronların yarattığı ve devletin desteklediği yoksulluğa karşı üretimden gelen gücü kullanarak aynı anda hayatı durdurmaya hazırlanıyor. emek 09

Sansürün bile bir adabı vardır

Güzel günlerin habercisi...

3 Kasım 2015 Salı Sayı: 211 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Esas Mesele’de bu hafta: Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka

AKP iktidarı ile gündemden düşmeyen medyaya sansürü uzun yıllardır iletişim ve sosyal medya alanında çalışmalarını sürdüren Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka ile birlikte değerlendireceğiz. esas mesele 12

AKP, savaş ve ölüm politikası ile %49’u aldı

KORKU IKTIDARINA KARSI

DIRENENLER KAZANACAK

HDP

AKP

MHP %10,7 %

11,9

%

49,3

CHP %

25,4

7 Kasım seçimlerinde AKP %49’luk oy oranı ile birinci parti olarak çıktı. Ancak bu birincilik zafer olarak adlandırılmak yerine, AKP’nin uyguladığı baskı politikalarının sonucu olarak değerlendiriliyor. Olağanüstü seçim döneminde, eşitsizliklere ve engellemeler rağmen HDP barajı yine aştı. Seçimlerde seferber olan, AKP’yi geriletmek için mücadele edenler için korku iktidarına karşı mücadele devam ediyor. Korku politikalarının sonucu

Başkanlığa geçit yok

AKP hükümeti seçimlerden önce çıktığı her yerde “Biz yoksak savaş var” demiş ve Başbakan Ahmet Davutoğlu miting yaptığı her meydanda halkı tehdit etmişti. En son olarak ise “AKP burada olmazsa beyaz Toros’lar sokaklarda dolaşır” diyerek halkı ölümle tehdit etmişti. Şimdi sandıklardan çıkan sonuç da gösteriyor ki AKP toplumda yarattığı bu korku ortamı ile halkın oylarını aldı.

AKP aldığı oy oranları ile Anayasa değişikliği yapamıyor. Hemen Başkanlık sistemi tartışmalarına rağmen, seçimlerde oyuna sahip çıkanlar için mücadele devam ediyor. Erdoğan’ın başkan olabilmesi için tüm korku politikalarına rağmen direnenleri yenmesi gerekiyor. Keza onca ölüme rağmen direnenler, AKP yine tek başına iktidarda iken filizlenen Gezi direnişini unutmayanları yenmek zor.

HDP: Hiç kimse yılgınlığa kapılmasın

Seçim sonuçlarını değerlendiren Demirtaş da mecliste güçlü bir muhalefet olacaklarını söyledi. Demirtaş: “Kimse kaygıya düşmesin, biz varız”. güncel 04

Uzun ince bir yoldayız

04

Aklın yolu

HAKAN ÖZTÜRK İttirme kuvveti

05

Seni sihirbaz yaptırtmayacağız

07

Ana fikir

Rotterdam’a gerek yok, Dilovası’na bak...

KADİR DADAN Kof kazanç

FADİK TEMİZYÜREK

02

Midas’ın Altınları 09

Hakikat

Davutoğlu balkon konuşmasında barışı, kardeşliği ihmal etmedi. 7 haziran’dan sonra kayıplara karışan Erdoğan ise bu seçim şakıdı. güncel 04

Hırsızların plakasız araçları iş başında

Uyanış

SİBEL UZUN

GÜLSÜM KAV

OHAL’de seçim

Davutoğlu sevgi saçtı, Erdoğan bülbül kesildi

Sokağa çıkma yasağı ilan edilen, sandıkların taşınması tartışılan ilçelerde OHAL şartlarında oy verildi. güncel 06

1 Kasım seçimlerinde usulsüzlükler yine yaşandı. Pek çok okulun önünde 7 Haziranda ilk defa gördüğümüz plakasız araçlar yine ortalarda dolandı. güncel 06

Bahçeli “hayır” istedi, halk da verdi

MHP’nin 7 Haziran’dan sonraki uzlaşmaz tutumu sandıklara yansıdı. Seçmenini AKP’ye kaptıran Bahçeli’nin MHP’si barajı kıl payı geçti. güncel 04


YESiL SAYFA

02

03 Kasım 2015

Kadir Dadan

Midas’ın Altınları

Rotterdam’a gerek yok, Dilovası’na bak yeter!

Geçen ay Balıkesir Sanayi Odası Bandırma’da Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur’un katılımıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda Bandırma’da yapılması düşünülen sanayi yatırımları ve bu yatırımların ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılacaklar konuşuldu. Biz de bu toplantıya bir yanıt olmak üzere Erdek Körfezi Dayanışma Platformu olarak “Güney Marmara’da Nasıl bir gelecek?” başlıklı bir forum düzenledik. Forumda, sözde iptal edilen ancak sanayi bakanlığında dosyaları bulunan sanayileşme yatırımlarının boyutu, muhatapların kimler olduğu ve tehlikenin büyüklüğü konusunda bilgilerimizi paylaştık. Forumda söz alan Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza, kendilerine ulaşan yatırım taleplerinin ayrıntılarını talep ettiklerini, Erdek körfezine büyük bir liman yapılmasının düşünüldüğünü, Büyükşehir belediyesinin bu limanın iki belediyenin ortaklığında işletilmesi için teklifte bulunduklarını ve dünya çapında örneklerin görülmesi için de Hollanda’nın Rotterdam limanına gezi düzenleneceğini ifade etti. Bunun üzerine söz alarak, Bandırma’nın bu sanayileşme yatırımları hakkında mücadele edip etmeyeceğine karar vermesi gerektiğini, merkezinin Bandırma olması gerektiğini, uygulamaya geçmeyen yatırımların durdurulmasının her zaman mümkün olduğunu, Bandırma’nın geleceğine sahip çıkması gerektiğini aksi takdirde Bandırma’nın Bandırmalıların kenti olarak kalamayacağını, bu yatırımcıların Bandırma’nın her şeyini kendi çıkarlarına göre belirleyeceğini buna Bandırma Belediyesinin de dahil olduğunu ifade ettim. Anlaşılıyor ki, ağır metalciler doğrudan harekete geçmiş. Erdek körfezinde stiren petrokimya kompleksi endüstri bölgesi ve bu bölge için büyük bir liman kurmak isteyen kimyacılar ise, Rotterdam üzerinden Bandırma’ya inmek istiyorlar. Siz bu kenti Rotterdam’a mı benzetmek istiyorsunuz? Bizi biraz aydınlatın o zaman! Kim yaşar bu Rotterdam’da? Rotterdamlılar mı, yoksa 777 milletten insan mı? Türkiye’den gelenler şöyle dursun, Surinamlısı, Faslısı, uzak doğulusu, Pakistanlısı, Afrikalısı, dünyanın 155 farklı ülkesinden on binlerce insan, uyuşturucu ve fuhuşun serbest olduğu, Hollanda’nın suç, pahalılık ve işsizlik oranı en yüksek olan bu şehrinde ne iş yaparlar örneğin? Bandırma’ya da bunlar mı gelecek? Rotterdam’da olduğu gibi Türkler arasındaki ahlaki çöküntüyü durdurmak için, devlet Bandırma’da da mı aşırı dindarlığa sarılacak? İçme suyu nereden gelir Rotterdam’ın? Kullanma suyu nereden? Rotterdam büyüklüğündeki bir Bandırma’nın içme ve kullanma suyu ne olacak? Asit yağacak coğrafyanın suyunu mu içecek? Rotterdam’da kabul edilemez yoğunluğa ulaşan toprak ve yer altı suyundaki kirliliğinin kaynağını tespit edebilmişler midir? Liman idaresinin kuralları, Avrupa Birliği kurallarını karşılayabilmiş midir? Yıllık 125 milyon avroyu bulan temizleme maliyetlerini karşılayacak bir muhatap bulabilmişler midir? Bandırma’nın mevcut çevre kirliliği tespit edilmemişken, yenilerinin kirliliklerini nasıl tespit edeceğiz. Rotterdam yakınlarında en büyük deprem ne zaman ve ne büyüklükte olmuştur? Rotterdama en yakın fay hattı kaç kilometre ötededir? Bandırma’da Edincik fay hattına ve devrinin en büyük iki limanına birden sahip iken, depremle üç kez yok olmuş bir kentin dibine böyle tehlikeli bir sanayi ve liman inşa edilir mi? Rotterdam limanını kim yönetiyor? Belediye mi? Hollanda devleti mi? Avrupa Birliği mi? Yoksa şirketler mi? Bandırma limanının özelleştirilmesine engel olamayanlar, uluslararası nitelikte olacak bu limanın yönetiminde söz sahibi olabilir mi? Bizce olacakları görmek için Rotterdam’a kadar gitmeye gerek yok. En iyisi Dilovası’nda inmek ve gerçeği, yalnızca gerçeği görmektir. Bu gerçek; yoksulluk, işsizlik, şiddet, korku, kölelik, aşırı dindarlık, kanser, bronşit ve ölümdür. Bu gerçek, Erdek Körfezine göz koyanların, daha önce İzmit körfezini yok ettikleridir. Tercihin nedir Bandırma Halkı? Şehrini yaşanmaz hale getirecekler! Boyun mu eğeceksin? Bandırma’yı terk mi edeceksin? Yoksa yaşamın ve geleceğin için mücadele mi edeceksin?

Yeşil Takvim:

İklim Forumu- 12/13 Kasım Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali- 20/22 Kasım Türkiye’nin İlk Vegan Festivali: Vegfest Türkiye- 31 Aralık/1 Ocak

Danıştay karar verdi, 3. Köprü’ye ÇED yapılacak

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), Anayasa Mahkemesi’nin 3 Temmuz 2014’te “büyük ölçekli ve çevre için riskli projelere ÇED muafiyeti getiren yasa değişikliğinin iptaline” dayanarak 3. Köprü’nün ÇED’den muaf tutulması kararını bozdu. Kararla, çevreyle doğrudan ilgisi olan büyük projelerde ÇED zorunlu hale geldi. yeşil sayfa melek önder

İstanbul’un kuzeyindeki yaşamı bütünüyle değiştiren 3. Köprü Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) muafiyeti tanınmasıyla ilgili tartışma, Danıştay’ın en üst karar organı olan İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararıyla sona erdi. Kurul, Danıştay 14. Dairesi’nin İstanbul’un kuzeyindeki yaşamı bütünüyle değiştiren 3. Boğaz Köprüsü’nü ÇED’den muaf tutan kararını oy birliğiyle bozdu. Anayasa Mahkemesi 3 Temmuz 2014’te verdiği kararla, çevre için risk oluşturabilecek projelere ÇED muafiyeti getiren yasa değişikliğini iptal etmişti. Bu karara dikkat çeken DİDDK, Ana-

yasa Mahkemesi’nin kararının göz önünde bulundurularak yeniden görülmesini istedi. Karar başkan ve 14 üyenin oybirliği ile alındı. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının ardından Danıştay 14. Dairesi’nin verdiği kararın yeniden değerlendirilmesini talep eden DİDDK, “Düzenlemenin dayanağı olan 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Geçici 3.maddesi ‘planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan’ ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiğinden, Daire tarafından bu husus göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.”ifadelerine ka-

rarında yer verdi. Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay, Kurul’un kararını yorumlayarak ÇED süreçlerinin bir an önce ve amaçlarına uygun olarak bir an önce başlatılması gerektiğini vurgulayarak, “İstanbul’un kuzey ormanlarını ciddi anlamda tahrip eden 3. Köprü için ÇED süreçleri hiç uygulanmadı. 3. Köprü, 3. Havalimanı gibi ÇED süreci uygulanmayan tüm projelerde ÇED süreçleri bir an önce başlatılmalıdır” dedi. Danıştay 14. Daire, 27 Ekim 2013’te 3. Köprü’yü ÇED süreci dışında tutan yönetmelik maddesinin ‘hukuka aykırı olmadığına’ karar vermişti. Danıştay’ın bu kararı, Mimarlar Odası, Şehir

Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi Derneği tarafından temyiz edilerek yargıya taşınmıştı. ÇED sürecini es geçmek için torba yasaya “...planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan...” şeklinde ifade edilerek geçirilen 3. Madde, Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildi. Böylece Akkuyu Nükleer Santrali, Ilısu Barajı, 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi henüz üretim ve henüz üretim veya işletmeye alınmamış yani tamamlanmamış çevreyle doğruda ilgisi olan, bu büyük projelerde ÇED zorunlu hale gelmiş oldu.

Hacı Hüsrev Mahallesi’nde rantsal dönüşüme hayır! Beyoğlu ilçesine bağlı İstiklal Mahallesi diğer ismiyle Hacı Hüsrev Mahallesi kentsel dönüşüme kurban edilmek isteniyor. İstanbul’un tarihi roman yerleşkelerinden Hacıhüsrev Mahallesi sakinleri, 29 Ekim Perşembe günü Polat Holding önünde yıkımları protesto ederek bir basın açıklaması yaptı. Mahalle sakinlerinin bir arada yaşayabileceği bir projeden çok, yoksulların şehrin dışına, zenginlerin ise şehrin merkezine yerleştirileceği uygulamanın temsilciliğinin yapıldığı ifade edildi.“Şahin Balat’la birlikte bin bir hilebazlıkla tapuları ele geçirin, sıra gariplerin evine mi geldi Polat Holding”, “Polat Holding Hacı Hüsrev’de

ikinci Sulu Kule olayını gerçekleştiriyor basının desteğiyle” yazılı pankartları taşıdı. Açıklamada, “Boş araziyi ‘riskli alan’ ilan ettirip sonra da kanun sopasıyla haklarımız elimizden alınmaya çalışıldığı için, rant amaçlı projeler için 7 ayda 3 defa imar planı değişikliği yapıldığı için, örnek dönüşüm projesi değil de örnek tasfiye anlamına geldiğini göstermek ve rantsal dönüşüme hayır demek için buradayız. Yıllardır yaşadığımız Beyoğlu/İstiklal (Hacı Hüsrev) Mahallesinde yaşayanlar olarak evlerimize, komşularımıza, mahallemize hayatımıza, haklarımıza sahip çıktığımız için”” denildi. YARIN YEŞİL SAYFA

Ereğli’ye termik ilanıı

Tarım ve orman alanlarına yandaşa özel proje

11 Nisan 2015’te Bakanlar Kurulu kararıyla, Sakarya’nın Karasu ilçesinde 5 köyü kapsayan, tarım ve orman alanlarının da içinde bulunduğu 222 hektar büyüklüğündeki arazi “Karasu Otomotiv İhtisas Endüstri Bölgesi” ilan edildi. TMMOB’un Bakanlar Kurulu’nun aldığı karara açtığı dava tamamlanmadan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AKP’ye yakınlığıyla bilinen Ethem Sancak’a ait BMC Otomotiv Şirketi’nin başvurusunu kabul ederek, arazinin BMC’ye özel “Münferit Endüstri Bölgesi” ilan edilmesi

için harekete geçti. Araziye akrep, TOMA, kirpi gibi savunma sanayi araçları üretimi için kuracağı tesislerin ÇED süreci başladı. 27 Ekim’de Halkın Katılım Toplantısı düzenlenerek, otomotiv fabrikası hakkında bilgi verildi. TMMOB’un açtığı davada, endüstri bölgesinin yapı ve tesislerinin kurulacağı sahada bulunan tarıma elverişli alüvyon zeminin yok olacağı; Acarlar Gölü ve Longoz Ormanını da kapsayan alanda kurulacak tesislerlealanların topoğrafyasının değişeceği ve ekolojisinin yok olacağı belirtildi. YARIN YEŞİL SAYFA

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı skandal bir karara daha imza attı. Tekirdağ Marmara Ereğlisi ilçesine yapılması planlanan taşıma kömürle termik santraline karşı mahkeme süreci devam ederken, plan notunda değişikliğe giderek, yeni çevre planında 2 bölgeyi termik santral alanı ilan etti.TMMOB Avukatı Bülent Kaçar, 24 Ağustos 2009 günü onaylanan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı’na itiraz etmişti. Yasal sürede yanıt alamayınca, planın ve 1 Temmuz

2010 tarihli onayla yapılan değişikliklerin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay 6. Dairesi’nde dava açmıştı. Danıştay, 3 Temmuz 2012’de planın yürütmesini durdurdu. Davalı bakanlık kararı uygulamak yerine, itiraz edilen içeriğe dokunmayan küçük değişikliklerle 5 Haziran 2013’te planı onayladı. Danıştay TMMOB ve Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği adına bu plana açılan davada 1 Ekim 2013 günü bir kez daha durdurma kararı verdi. Planlara Trakya Çevre Platformu itiraz edecek. YARIN YEŞİL SAYFA


GUNCEL

03

03 Kasım 2015

AKP, savaş ve ölüm politikası ile %49’u aldı

Korku iktidarına karşı direnenler kazanacak

1 Kasım seçimleri AKP’nin büyük bir oy almasıyla sonuçlandı. Çoğu sandıkta hileler yapılırken, henüz sandıklar YSK’ya gitmeden sonuçlar açıklanırken bir yandan da AKP’nin “Zaferi” halkta yarattığı korkunun zaferi oldu. Halk öldürülmemek için AKP’ye oy verirken bir yandan da sandıklarda nöbetler sürdü ve seçim sonuçlarından sonra da ‘Yılgınlık yok’ denildi. güncel burcu karefil

AKP seçimlerden önce çıktığı her yerde “Biz yoksak savaş var” demiş ve Davutoğlu miting yaptığı her meydanda halkı tehdit etmişti. En son olarak ise “AKP burada olmazsa beyaz Toros’lar sokaklarda dolaşır” diyerek halkı ölümle tehdit etmişti. Şimdi sandıklardan çıkan sonuç da gösteriyor ki AKP bir korku ortamı yaratarak halkın oylarını aldı. Halk nefes almak istedi 7 Haziran’dan sonra sarayın yarattığı savaşta yüzlerce insan hayatını kaybederken halk artık patlayan bombalardan ve kurulan baskıdan kurtulmak için AKP’ye oy verdi. Ancak AKP’nin yarattığı bu korku hükümeti fazla uzun sürmeyeceğe benziyor. AKP’ye bir yandan da sağcı kesimlerin oylarının kaydığı görülüyor. AKP’nin kirli politikaları karşısında nefes almak isteyen halk oyunu AKP’ye verdi ancak hiçbir diktatörlük de korku politikalarıyla sonsuza kadar yürümez.

MHP seçmeni AKP’ye oy verdi MHP’nin seçmeninin MHP’nin koalisyona katılmamasını doğru bulmayan daha ılımlı büyük bir kesimi AKP’ye oy verdi. Ayrıca Kürt Halkı’ndan savaştan sitemeyen bir kesim oy verdi.

Tehdit, şantaj, korku Tehdit, şantaj, korku. Bu üç neden AKP’nin oylarının 7 Haziran seçimlerine göre artmasına sebep olmuştur.

AKP çıkardığı savaşla sağ kesime göz kırptı AKP’nin çıkardığı savaş ve Kürtlere karşı takındığı düşmanca tavır, bir yandan da çözüm sürecini yok etmesi MHP’lilerin oylarını AKP’ye vermesine sebep oldu. Çözüm sürecinin Erdoğan’ın deyimiyle buzdolabına kaldırılması sonucu Cizre’de ve birçok doğu ilinde başlatılan OHAL’de insanlar evlerinden çıkamamış, hayatını kaybeden yakınlarını dondurucu-

da saklamak zorunda kalmış ve özel hareketin şiddetine maruz kalmıştı. MHP’den AKP’ye oy akışı ise bununla çok net ortaya konurken AKP seçime kadar sağcı kesime de göz kırptı.

ları kadar etkili olmadı. Halkın patlayan bombalar karşısında seçimde tavrını değiştirmesi ve kaygan bir zemine geçmesi ise artık daha fazla ölüm vermek istememesinden kaynaklanıyor. Ancak bir yandan da AKP’ye oy vermeyen ve muhaSadece hile değil aynı zamanda lefetin güçlenmesi için mücadele korku politikası eden kesim yılmayacaklarını söylüSandıklarda yapılan hileler, YSK’ya yor. AKP korku politikalarıyla tek bile ulaştırılmadan ortadan kaybe- başına iktidar olurken yaptıklarını dilen oylar ne kadar çok olsa da temize çekmiş değil ve çekebilecek AKP’nin yarattığı korku politika- gibi de değil.

1 Kasım seçimleri AKP’nin lehine sonuçlandı. Emekçi Hareket Partisi yayınladığı açıklamada AKP’nin korku üzerine kurduğu bu hükümetin kalıcı olmayacağını, AKP’nin hiçbir sorunu çözmeyip aksine derinleştirerek iktidar olduğunu yazdı. Emekçi Hareket Partisi Merkez Komitesi’nin yazdığı açıklamayı sizlerle paylaşıyoruz.

AKP’nin Ölüm ve Korku Üzerine Kurulu Zaferi Çökecek Gelecek, Israrla Direnenlerin Olacak! AKP’nin 1 Kasım seçimlerinden tek başına iktidar olarak çıkmasının sebebi, 7 Haziran’dan bu yana halkları içine hapsettiği baskı, savaş, ölüm ve korku atmosferidir. Buradan çıkarılması gereken önemli sonuçlar bulunmaktadır; Seçim sonuçlarını AKP açısından değerlendirdiğimizde, ölüm ve korku üzerine kurulu bu zafer uzun sürmeyecektir. AKP, sorunları çözerek değil derinleştirerek iktidar olmuştur. 7 Haziran’dan bu yana yüzlerce insan sarayın savaşında canını vermiştir. Suruç’ta, Ankara’da, Cizre’de ve birçok Kürt ilinde insanlar katledilmiştir. Çözüm süreci askıya alınmıştır, Kürt sorunu derinleşmiştir. Bu olumsuz durum sadece demokrasi ala-

fadik temizyürek EHP Merkez Komite Üyesi

İdris Baluken HDP Bingöl Milletvekili

AKP’nin Ölüm ve Korku Üzerine Kurulu Zaferi Çökecek; Gelecek, Israrla Direnenlerin Olacak! 1 Kasım’da AKP’nin tek başına iktidara gelmesinin ardından, seçimlerde Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) desteklemiş olan Emekçi Hareket Partisi (EHP) bir açıklama yayımlayarak “ülkede istikrar yalanına kanmayan milyonlar” adına “Gelecek, diktatörlüğe karşı ısrarla direnenlerin olacaktır” dedi. EHP Merkez Komitesi tarafından yapılan açıklama metni şu şekilde :

Sizce 1 Kasım seçimlerinde neden AKP’nin oyları arttı?

nında değil, ekonomi alanında da kendisini, göstermektedir. İşsizlik giderek artmaktadır. İşçi ölümlerine hala somut bir çözüm üretilememektedir. Enflasyon kontrol altında tutulamamaktadır. Üretim giderek küçülmektedir. Tüm bu verili durum ışığında AKP iktidarını zorlu bir süreç beklemektedir. AKP, yarattığı sorunları çözebilecek yapıya da artık sahip değildir. “Fabrika ayarlarına geri dönmek” diye bahsedilen yenilenme de yeterli olmayacaktır çünkü artık bu toplum fabrika ayarlarında değildir. Hiçbir şey yoktan var olmadığı gibi vardan da yok olmayacaktır. AKP’nin 13 yıllık iktidarında geride bıraktığı her zulüm, her sömürü bu halkın hafızasındadır. Toplum, baskı altında AKP’ye son bir şans vermiştir. AKP, toplumdan yana atmadığı her adım ile bu şansı tepecektir. Bu sebeple artık yolsuzluk yapmak, ihaleleri kendi yararına düzenlemek tek başına iktidar da olsa AKP açısından kolay olmayacaktır. AKP’yi faşizmi körükleyerek sağdan aldığı oylar da kurtarmayacaktır. MHP, SP ve BBP’den AKP’ye kayan oylar, savaş ile milliyetçiliğin yükseltilmesi sonucu alınmıştır. Ülkenin sağı AKP’de vücut bulmuş durumdadır. Milliyetçi tabandan oy alan AKP artık çözüm süreci diyemeyecektir, Kürt sorununu çözemeyen bir

AKP ekonomide de amacına ulaşamayacaktır. Yani burada da kriz AKP açısından devam edecektir. Bütün bunlara bir sünger çekmek AKP için başkanlık sistemi ile mümkündür. Bu sebeple başkanlık tartışmaları yakında başlayacaktır. AKP, referanduma gidecek yeterli sayıyı elde edememiştir. Başkanlık sistemine geçiş AKP için hala cepte değildir. Tek adamlığa karşı mücadele sürmelidir. HDP açısından bakıldığında; bu kanlı atmosferde barajın aşılması emekçiler ve ezilen halklar için önemli bir sonuçtur. Seçim sürecinde diktatörlüğe karşı geniş bir dayanışma zemini elde edilmiş, Kürt halkının önemli bir kısmı ve sosyalistler oylarını HDP’de birleştirmiştir. Önümüzdeki günlerde de bu gelinen noktadan geriye düşülmemelidir. Diktatörlüğe karşı mücadele devam etmelidir. Yüzde 13’ü önemsemenin ne kadar önemli olduğu, 1 Kasım sonuçlarında ortaya çıkmıştır. Şimdi de barajı aşmış olma durumu önemsenmelidir. 1 Kasım seçimleri muhalefetin bütünü açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur. Ulusalcılık ve liberalizm kendini açıkça belli etmiştir. Bu toplam neredeyse AKP’nin tek başına iktidar haline gelmesine sevinecek vaziyete gelmiştir. CNN’in iki seçim arasındaki yayın farkı ortadadır.

Tüsiad gibi güya demokrasiyi savunan sermaye grupları derhal AKP saflarına çekilmiştir. Ulusalcılar ise AKP’nin savaşına tek laf etmezken sorunu savaşa karşı çıkanlarda aramaktadır. AKP’yi tek başına iktidar yapmamak için çabalayan, sandık başlarında nöbet tutan halkımız artık bu kesimlere bel bağlamamalıdır. Artık saflar netleşmiştir. Halklarımız için çözüm sosyalistlerin safında yer almak olacaktır. AKP’nin tek başına iktidar olması, devrimcilerin seçim siyaseti yürütmesinin bir sonucu değildir. 1 Kasım seçimleri AKP diktatörlüğünü ortadan kaldırma mücadelemizin bir ayağı oldu. Şimdi seçimlerde seferber olan, siyasetten kaçmayan, oylarını demokrasiden ve özgürlükten yana kullanan herkes için saraya ve AKP’ye karşı birleşik ve etkili bir mücadele yürütme zamanıdır. Unutulmamalıdır ki, Gezi direnişi de AKP’nin tek başına iktidar olduğu dönemde gerçekleşmiştir. AKP şunu iyi bilmelidir; bu ülkede onların “istikrar” yalanına kanmayan milyonlar vardır. Ve bu milyonlar AKP’nin sonunu er ya da geç getirecektir. Partimiz, AKP’nin sonunu getirme mücadelesinde herkesi göreve çağırmaktadır. Gelecek, diktatörlüğe karşı ısrarla direnenlerin olacaktır. Emekçi Hareket Partisi Merkez Komitesi

Erden Erdem CHP İstanbul Milletvekili

Kaos doktrininin zaferidir AKP’nin zaferi kaos doktrininin zaferidir.Biz halkı suçlamak yerine halkın bu sağduyu beklentisini karşılamak zorundayız. Muhalefetin uzlaşmama eğiliminin de payı olduğunu düşünüyorum. Mustafa Elitaş AKP Kayseri Miletvekili

Gönüllerde eski yerini aldı 7 Haziran seçimlerini en iyi okuyan parti Ak Parti. 1 Kasım seçim beyannamesini ona göre düzenledi ve vatandaşın gönlündeki eski yerini aldı. Oktay Vural MHP Genel Başkan Yardımcısı

Yorum yapmak istemiyorum Şuanda seçimler hakkında yorum yapmak istemiyorum.

Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin sahibi Faruk Acar

Seçmen istikrardan yana oldu Muhalefetin başarısızlığını fırsata çeviren Ak Parti oylarını arttı. Seçmenler 7 Haziran’dan sonra ürktü korktu ve istikrardan yana oy kullandı. Gökçer Tahincioğlu Gazeteci

Her yerden kazan projesi “Her yerden kazan” projesi rol oynuyor.Ekonomi ve güvenlik odaklı seçmeni MHP’de iktidar projeksiyonu göremedi. Güneydoğu’da ise operasyonlar ve ticari yaşamın bitme noktasına geldi. Veysi Sarısözen Özgür Gündem Yazarı

Savaş, tehdit, baskı AKP’nin oylarını arttırmasının biricik nedeni savaş, baskı, tehdit ve şantajla seçmeni rehin almasıdır. Silahların patladığı,insanların öldüğü bu ortamda yapılan seçim antidemokratiktir. Ergün Babahan Millet Gazetesi yazarı

Korku, milliyetçilik ve istikrar Korku, milliyetçilik ve istikrara dayanan bin soslu formülle tek başına iktidara erişmeyi başardı.

Mümtazer Türköne Zaman Gazetesi yazarı

Diğer partilerin oyu azaldı Seçmen elindeki seçeneklere göre tercihte bulunuyor. Ak Parti’nin oylarının artmasının sebebi diğer partilerin oyunun azalması.


04

GUNCEL 03 Kasım 2015

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Uzun ince bir yoldayız

Efendim, halkımız neden AKP’ye oy verdi? Toplum, yapılan bir şantaja nasıl böyle bir yanıt verebilir? Bazen insanlar nasıl yapılan şantajlara, ayartmalara şövalyece yanıt vermezlerse, halkımız da böyle yapabilir. Bu çok doğru bir hareket olmayabilir ama mümkündür. Toplumlar her zaman her şeyin en doğrusunu yapmazlar. Yapamayabilirler. Kendilerini köşeye sıkışmış hissedebilirler. Toplumu bir hamur gibi kolayca yoğuramazsınız. Kolayca istediğiniz şekli veremezsiniz. Toplum bir mermerdir. Toplum yanardağdan akıp gelen magmadır. Toplum dalgalı bir denizdir. Şekil vermek, yanmadan tutmak, içinde boğulmamak zordur. Biz yine de şekil vermeye çalışalım, tutalım ve içine dalmaya çalışalım ama bilelim ki zordur. * Hafife almayalım diye söylüyorum. Dikkatli olalım diye söylüyorum. Çabucak karamsarlığa kapılmayalım diye söylüyorum. Öyle yapılıyor da o nedenle söylüyorum. Dayanılamıyormuş. İsveç, Norveç, Danimarkalara gidilmek isteniyormuş. Bu ne lapacılık yahu? Toplumun AKP’ye doğru kaçmasına kızanlar, İskandinav ülkelerine doğru koşarken herkese ahlak taslamaya kalkışıyor. Hadi onlar halk, en uygun dozda solcu olma konusunda uzman olan arkadaşlara hiç uyuyor mu bu hareket? * Sakin ve sabırlı olmalıyız. Bu yollar uzundur, incedir, engebelidir, dolambaçlıdır. Mahir yoldaş bu sözünü, bu gibi anlarda sakin ve sabırlı olabilelim diye söylemişti. Dikkatli bakarsak, onun elimizde kalan resimlerinde ne kadar sakin ve sabırlı olduğunu görebiliriz. Paniğe kapılmak, şoke olmak onun izinden gitmeye çalışanlara yakışmaz. Onun resimlerini sosyal medyada paylaşanlar için dahi geçerlidir bu sözüm. Madem suretini paylaşıyorsunuz ruhuna da uyun. * Toplum geniş bir tepsinin içindeki cıva damlasıdır. Hava cıva değildir. Cıvadır. Onu zapt etmek, belirlemek, bilmek zordur. En büyük ilim kendini bilmekse; toplumu bilmek, kesinlikle ondan bir kademe daha büyük bir ilimdir. O nedenle toplumu belirlemekten önce kendimizde belirleyebileceğimiz konulara eğilebiliriz. Örneğin çatışmasızlık tutumunun sürdürülmesi Kürt hareketinin inisiyatifindeydi. Bunu yapabilirdi. Halkın korkması, yılgınlığa düşmesi ve bunun sonucunda AKP’ye sarılma ihtimalini önlemeye çalışabilirdi. Bu sağlanamıyorken, halkın korkuya kapılmamasını sağlamaya çalışmak yüz kat daha zordur. Biri belirlenebilir öteki ise neredeyse kendi doğası içerisinde işler gider. Kızarsak kendimize kızabiliriz. Halkın yaşamaya çalışma refleksine, eşyanın tabiatına kızılmaz. Toplum size şöyle der “elbette, bazen çiçek açıp bazen solacağım”. * Her şeye rağmen, politik önderler ve hareket bile yanlış yapmışken… Çatışmasızlık tutumu sürdürülememişken, Kürt halkı hiç hata yapmasaydı da AKP’ye oy vermeseydi. Kim bu serzenişte bulunuyor? Hemen hemen herkes. Bence keşke politik önderler hata yapmasaydı. Anlaşılıyor ki onlar hata yaparsa halk daha büyük bir hata yapabilir. Delilli ve ispatlı. Zulüm tam da ona yapılıyorken, bombalar en çok onun üstünde patlıyorken nasıl oluyor da Kürt halkı hala AKP’ye oy verebiliyor. Yoksa şu bizim Kürt halkı hep hata mı yapıyor? Hiç de değil. Maden ocaklarında yüzlerce madenci ölünce bütün işçi sınıfı sosyalist örgütlere mi akıyor? Her gün kadın cinayetlerinin işlendiğini gören kadınlar hemen kadın kurtuluş mücadelesine mi katılıyor? Elbette ki hayır. Her toplumsal kategori kendi kurtuluş yolunu çok zor buluyor. Çoğu kez şaşırıyor ya da bazen kılını dahi kıpırdatmayabiliyor. Her şeye rağmen Kürt halkının demokrasi mücadelesindeki sevabı herkesten çok; AKP’ye oy vermek şeklindeki kusuru son derece azdır. hakanozturk17@gmail.com

Seçim sonuçlandı siyasiler ne dedi? 7 Haziran seçimlerinin ardından halkın Erdoğan’a istediği 400 vekili vermemesi ve başkanlık hevesinin gerçekleşmemesi üzerine savaş politikalarıyla, bombalarla, sivil katliamlarlaErdoğan seçim sürecinde ülkeyi kana boğdu. Seçim sonrası AKP’den gelen her açıklamada her şeyin iktidar uğruna yapıldığını gözler önüne serdi.

güncel gülçin çıvgın

Seçimlerin ardından Davutoğlu ilk konuşmasını Konya’da yaptı. İktidar olmak için her şeyi yapabileceklerini kanıtlayan ve başlattıkları savaşta insanlar öldürülmeye devam ederken Davutoğlu Erdoğan’dan miras kaldığını söylediği balkon konuşmasında “barışı, bizi seçtiniz” diyerek daha da adileşti.

çıkardıkları savaşıda bitireceklerini ilan etti. Savaşın tek sebebi Erdoğan’ın başkanlık hevesi AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican “Artık ülkemize şehit gelmeyecek, o şehitlerimizden Allah razı olsun, o şehitlerimiz bize büyük bir emanet bıraktı” diyerek sırf tekrar iktidar için savaş çıkardıklarını itiraf etmiş oldu. “Karanlık günlerin” ve sürdürülen savaşın tek sebebinin Erdoğan’ın başkan olma hevesi olduğunu da ortaya koyan Delican “Bugün büyük bir zafer yaşadık hepinize helal olsun artık karanlık tabloya son. Artık onun bunun kapısına gitmeye gerek yok. 7 Haziran seçimlerinden sonra milletimiz bize sahip çıktı. Yarın sabah yepyeni bir Türkiye’ye uyanıyoruz” dedi ve itirfda bulunmuş oldu.

Herkesin hukuku mu, AKP’nin hukuku mu güvence altında? AKP 13 yıllık iktidarı boyunca yasaları sadece kendileri için işletirken Davutoğlu “Herkesin hukuku güvence altındadır. Herkesin hukuku 78 milyonun hukuku mutlak şekilde korunacaktır” şeklinde konuştu. Kendilerine karşı yükselen her sesi susturmaya çalışırken bir yandan da “Güvenliği özgürlüğe, özgürlüğü güvenliğe asla feda etmeyeceğiz. Özgürlü- Seçim sonuçlarının ardından da ğü de güvenliği de teminat altına tehditlere devam alan yeni Türkiye’yi hep birlikte 1 Kasım seçimlerinde tekrar tek inşa edeceğiz” diyerek yaptıklarını başına iktidar olan AKP’den yemeşru göstermeye çalıştı. niden Mardin milletvekili seçilen Orhan Miroğlu 1 Kasım seçimleKendi çıkardığı savaşı rinden sonra Star’da yazdığı yazısında Erdoğan’ı “Sultan” ilan etti bitireceğini ilan etti Davutoğlu konuşmasında ve HDP’nin bedel ödeyeceğini “Türkiye’yi her türlü kutuplaşma- söyledi. Miroğlu “Ne diyordu dan, gerilimden çıkaracağız. Oy haddini bilmez bir yeni oryanveren tüm kardeşlerimize teşekkür talist: HDP; Sultan’ı iktidardan ediyorum, bugün coşku sizin hak- düşürecek. Hayır, HDP, ‘Sultanla’ kınız ama coşkuyu vakarla yaşaya- bu kadar insafsızca uğraşmasının caksınız. Bizi bağrına basan bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bugün değilse bile gelecek seçimde AKP’ye oy verecek olan seçmenlerimize de diğer vatandaşlarımıza selamlarımı iletiyorum” diyerek 7 Haziran’da kaybettikleri iktidarları için

bedelini ödeyecek. Kürt halkının nucun ülkemizde huzur ve istikrarın o ‘Sultan’a minnet borcu var, ama tesisi için önemli bir fırsat olduğuna asla bir düşmanlığı yok” diyerek inanıyorum’’ ifadesini kullandı. Gül bir AKP geleneği haline gelen teh- ‘’Seçim sonuçları milletimize ve ülditlere devam etti. kemize hayırlı olsun. AK Parti’yi bu büyük başarıdan dolayı tebrik ediBahçeli: Ortada iradesine ket yorum” şeklinde konuştu. vurulmuş sosyolojik yapı var Seçim sonuçlarının ardından AKP’nin tek amacı HDP’yi baraj yaptığı yazılı açıklamada “Ortada altında bırakmaktı AKP’nin bir zaferinden ziyade, be- Bir yandan zafer sarhoşluğuyla yaz Toroslarla gözü korkutulmuş, açıklamalar yapan AKP kutlaterörle yıldırılmış, canlı bomba- malarına devam ederken bir larla huzuru kaçırılmış, ekonomik yandan da darbe koşullarında setehlikelerle aklı çelinmiş, anti de- çim çalışması yürütmeye çalışan, mokratik uygulamalarla iradesine yaptıkları her faaliyet engellenen, ket vurulmuş bir sosyolojik yapı barış mitinglerinde bombalar patvardır ve her yönüyle de açıktadır” layan HDP umutlu olduklarını diyen Devlet Bahçeli oy ve vekil ifade ederek seçim sonuçlarını sayısı yeterli olmasa da mecliste değerlendirdi. Eş başkanlar yapolacaklarını ifade etti. tıkları konuşmalarında yılgın olmadıklarını belirttiler. Yüksekdağ Kılıçdaroğlu: Seçim öncesi “Seçimde bizimle birlikte çalışma yaşananlar sonuçları etkiledi yürüten genç, yaşlı, kadın, erkek Seçim sonuçlarını değerlendiren herkese teşekkür ediyoruz. Biz Kılıçdaroğlu “7 Haziran’da nasıl başarımızı el ele beraber var ettik. milli iradeye saygılı olduysak 1 AKP’nin neredeyse seçimle ilgili Kasım’da ortaya çıkan tabloya da tek politiası bizi baraj altında bıaynen saygılıyız” dedi. Seçim ko- rakmaktı ama başaramadı” dedi. şullarının normal olmadığını ve 400 kişinin öldüğünü vurgulayan AKP’ye karşı barış demeye devam Kılıçdaroğlu sonuçların buna gö- edeceğiz re okunması gerektiğini ifade etti. Seçim sonuçlarını değerlendiren Selahattin Demirtaş da mecliste Abdullah Gül çark etti güçlü bir muhalefet olacaklarını Daha önce Erdoğan’la gerginlikler söyledi. Demirtaş “Bu ülkede bir yaşayan ve neredeyse HDP’yi des- parti yüzde 50’ye yakın oy almasına tekler konuma düşen eski rağmen seçim sonuçları halk taraCumhurbaşkanı Abdullah fından şenlik havasında karşılanmaGül, AKP iktidar olunca dı. Toplum kaygılı Erdoğan daha ağız değiştirdi. ne kadar ileri gidebilir diye. Ama Gül, ‘’Bu sokimse kaygıya düşmesin, biz varız. Aydınlık geleceğimizi hep beraber kuracağız” diyerek 2019 seçimlerine daha güçlü gireceklerini söyledi. “Bizim için sadece parlamento değil tarlalar, iş yerleri, meydanlar, üniversiteler mücadele alanıdır. Bu yüzden hiç kimsenin yılgınlığa kapılmasına gerek yok” diyen Demirtaş AKP’nin savaş politikalarına karşı barış demeye devam edeceklerini belirtti.


GUNCEL

05

03 Kasım 2015

1 Kasım seçim sonuçları

Sibel Uzun

İttirme kuvveti

UYANIŞ

Önemli bir seçim süreci geçirdik. Beş ayda yaşanan acıların haddi hesabı yok diyebiliriz.Seçim sonucunu doğru okumanın yolunu bulmalıyız. Ama bilelim ki çok farklı da, yalan yanlış da değerlendirmeler de olacaktır. İşine geldiği yerden bakan değerlendirmeler ile karşılaşabileceğizdir. Gördüğünüz gibi bazı kesimler,mesela ana medya hemen AKP’nin otoriteriğini kabul edecektir, hazırola geçecektir.Sanki Hürriyet binasına saldırı olmamış gibi hükümete övgüler, muhalefete yergiler sıra sıra dizilecektir. AKP’nin “adamlarına” her seferinde düzine düzine ekranlarda yer açılacaktır. Ulusalcılar da AKP’yi izlemeye devam edecektir. Oturduğu yerden konuşmak bir alışkanlıktır, işte onlarında sırtında yumurta küfesi yoktur aman dikkat edelim. En bizden yana en etkili nesnellik, Gezi Direnişi’nin okunması bile işine geldiği gibi olagelmiştir. Bu kadarıyla anlaştıysak işimize geldiği gibi değil nesnellik üzerine, kendimize en sorumluluk yükleyen kısmı ile değerlendirmekten yola çıkalım derim. Bizden yana tarihin akışı yavaş geliyor olabilir sinirden krizlere girebiliriz ama ittirme imkanının her zaman var olduğunu bilirsek durum değişecektir. İttirme imkanlarını nasıl büyüteceğimize bakacağızdır. Gezi Direnişi çözüm süreci ilerlediği için gerçekleşmişti, bu pek anılan bir olgu değildir. Toplum sistem karşıtı, hükümet karşıtı meseleye ölümler ortadan kalktığı için bakabilmiştir. Bu nedenle Gezi Direnişi’nin kıymetini bildiğimiz kadar çözüm sürecinin de kıymetini bilmeliyiz. Seçimin genel mesajında ölümlerin olmaması çatışmalı ortamın bitmesi mesajını görebildiysek şu çıkarsamayı da yapabiliriz Kürt Sorunu’nun çözümünün nasıl ilerleyeceği neredeyse her şeyi belirlemektedir. En geniş kesimleri düşünerek siyaset yapıyor isek çözüm süreci konusundaki yaklaşımın da evrimleştiğini görmemiz iyi olacaktır. Asker cenazelerinde de gördük karşıtlık Kürt Hareketi üzerinden değil Erdoğan üzerinden yapıldı öfke ona karşı kabardı.O esnada AKP Kürt illerinde klasik sağcı, katliamcı, Kürt düşmanı politikayı izliyordu. Buna ne batı ne de Kürt Halkı onay vermedi başkanlığı için savaşı körükleyen Erdoğan’a itiraz etti. Toplum Erdoğan’ın uzun süre çözüm derken Kürt Halkı’na başkanlığı için düşmanlık yaptığını, evlatların kolayca feda edilmek istendiğini gördü. Bu nedenle “başkanlığı vermiyoruz ama ölümlerin durması için yol veriyoruz” gibi birsonuca vardık. Ölümlerin ortadan kalkması için hem korku hem zorunluluk olarak görülen AKP’de oylar toplanmış oldu. Bir anlamda 1 Kasım AKP’nin yürüttüğü siyasete değil çözüm sürecinin ölümsüz bir dönemin oluşabilmesine onaydı. Bu nedenle halklara kızmanın hiç bir manası yoktur, çok ilkel kalmaktadır. Çözümsüzlüğün Kürt Sorunu’nda en çağ dışı kalmış tutumu alan MHP’nin oy oranı çok geride kalmıştır. Cizre, Silvan, Nusaybin, Suruç, Ankara arkası kesilmeyen ölümler beklemeli, düşünmeli, olgunlaşmalı, kaynaşmalı, akıllıca hareket emeye karar veren bir muhalefet sürecine değil en kestirme seçeneğe AKP’nin iktidar olması seçeneğine götürdü. Cenazelerden gözünü açamayan halklara doğru bir muhalefet çizgisine yerleşmesi için zaman tanımak istedi de denilebilir.Muhalefet bunu 1 Kasım öncesinde daha fazla hesap edebilirdi, o zaman 7 Haziran’daki gibi tablo değişebilirdi. 7 Haziran öncesinde de HDP’ye yapılan saldırıların haddi hesabı yoktu Diyarbakır mitingine koyulan bombalar ve tutuklamalar devam etmişti. Ama o dönemin çatışmasız yönetilebilmesi Erdoğan’ın oyununu bozmuştu. Genele geneli kapsayarak bir yol çizen HDP %13 oy almıştı,baraj yıkılmıştı 1 Kasım’da AKP kazanmış olabilir ama mutlak kazanan, tek kazanan değildir, en istediği başkanlığı alamamıştır. HDP’nin ağır saldırılar karşısında barajı geçmesi CHP’den sonraki en fazla vekille meclisin önemli muhalefetine yerleşmesi başarıdır. Bizim gerçek gücümüzü %13’de ve Gezi Direnişi’nde aramalıyız. 50 milyon kişinin kararını verirken zorunlu göreceği muhalefet çizgisini yaratabiliriz. AKP hiç olmadığı kadar güçlü değildir biz ne güçlüler gördük, tarih ne devrilen diktatörler gördü ve görmeye gebedir. Sarayından yapayalnız el sallayan Erdoğan aynı anda üflediğimizde bir anda yok olacak kadar hafiftir. Görünen ve yaygın söylem o ki %60 sağdaki tarihsel birikme en çok bu sefer, 2011’deki gibi AKP’nin işine yaradı. Muhalefetin de biriktirdiğini asla unutmayalım, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Kürt Halkı’nın siyasi partisi ve sol toplamda %7 iken şimdi HDP ile %10 ve %13 oranında ifade edilebiliyor. Tarihi ittirmeye devam arkadaşlar, yoldaşlar. twitter: @sibeluzun_yarin

1 Kasım erken seçim sonuçları sandıkların kapanmasının ardından AA ve Cihan haber ajansının verilerine göre ekranlarda paylaşılmaya başlandı. Sonuçlar anket şirketlerini yalanladı. AKP %49’lara ulaşıp özellikle sağ partilerden ciddi oy kayışları ile oylarını arttırdığı görülürken, CHP yerini korudu, HDP ve MHP’nin ise oyları düştü.

TÜRKİYE GENELİ 1 KASIM ERKEN SEÇİM SONUÇLARI: Toplam milletvekili sayısı: 550 Toplam seçmen sayısı: 57.554.764 Katılım oranı: %84.09 Kullanılan Oy: 48.398.138 Geçerli Oy: 47.542.990 ERKEN SEÇİM oy oranları ve milletvekili sayıları: AKP: %49.34, 315 Vekil CHP: %25.42, 134 Vekil HDP: %10.77, 61 Vekil MHP: %11.96, 40 Velik

güncel elif karan

54 milyon seçmenin oy kullandığı erken seçimlerin sonuçları, AKP’yi ve en önemlisi Erdoğan’ı başkanlık sistemine bir adım yaklaştırmış gibi gözükse de olağanüstü koşullarda, toplumun savaş baskısı ile sandığa gitmeye zorlandığı bir seçim döneminde AKP sadece tek başına iktidara gelebildi, anayasa değişikliği için yeterli oyu alamadı. Buna karşın AKP karşıtlarının pozisyonunu koruduğunu söylemek mümkün. HDP barajı yine aşarak artık baraj sorunu olmadığını gösterirken, MHP barajın altında kalma ihtimali olan partiler arasına kendini yazdırdı. AKP’nin, Türkiye’nin hemen hemen bütün illerinde oy oranı yükselirken, milletvekili sayısını

en fazla artırdığı il İstanbul oldu. AKP, İstanbul 1. ve 2. bölgelerde 2’şer, 3. bölgede 3 olmak üzere toplam 7 yeni milletvekilliği aldı. İstanbul genelinden bir önceki seçimde 39 milletvekilliği bulunan AKP’nin bu seçimdeki milletvekili sayısı 46’ya yükseldi. AKP, HDP’den 18, MHP’den 37, CHP’den ise 4 milletvekilliği aldı.

1 Kasım 2015 Genel Seçim sonuçları

CHP’de yükselme var Bir önceki seçimlerde yüzde 24,95 oy alarak ikinci parti olan CHP’nin bu seçimdeki oy oranı, kesin olmayan sonuçlara göre, yüzde 25,43 olarak belirlendi. Bu sonuçlara göre, yeniden ikinci parti olan CHP’nin milletvekili sayısı 2 artarak, 132’den 134’e çıktı. CHP, AKP’ye kaybettiği 4 milletvekiline karşılık MHP ve HDP’den 3’er milletvekilliği kazandı.

7 Haziran 2015 Genel Seçim sonuçları

1 Kasım seçim sonuçlarında illere göre milletvekilleri Şu andaki oy oranlarına göre AKP 312, CHP 135, HDP 60, MHP 43 vekil çıkarıyor. İZMİR İZMİR’de oylarını 2.4 puan artıran CHP milletvekili sayısını 12’den 14’e çıkardı. Oylarını 4.8 puan artışı milletvekili sayısına yansıtamayan AKP 8 milletvekilini korudu. Seçimin kaybedeni MHP oylarını 2.3 puan eritirken vekil sayısını 4’ten 2’ye düşürdü. HDP ise 1.7 puan gerilerken 2 olan milletvekili sayısını korudu. AĞRI AĞRI’daki seçimlerde HDP 3 milletvekili, AKP ise 1 milletvekilli elde etti.

MUŞ MUŞ’ta milletvekili seçimlerinde kesin olmayan sonuçlara göre HDP 2, AKP de 1 milletvekili kazandı. ARDAHAN ARDAHAN’da milletvekili seçimlerinde AKP adayı Orhan Atalay ile eski Musul Başkansolosu CHP adayı Öztürk Yılmaz, milletvekili seçildi. ESKİŞEHİR ESKİŞEHİR’de AKP 3, CHP 3 milletvekili çıkardı. ANTALYA ANTALYA’da 14 milletvekilliğinin dağılımı AKP 7, CHP 5 ve MHP 2 olarak gerçekleşti.

VAN Van’da HDP 6, AKP ise 2 milletvekili çıkardı. BURSA BURSA’da, AKP 11, CHP 5, MHP 2 milletvekili kazandı. ADANA ADANA’da 14 vekilin 6’sını AKP, 4’ünü CHP, 3’ünü MHP ve 1’ini de HDP kazandı. HAKKARİ HAKKARİ’de resmi olmayan sonuçlara 3 milletvekilliğini HDP çıkardı. BİTLİS BİTLİS’te resmi olmayan sonuçlara milletvekilliklerinden 2’sini

HDP, 1’ini AKP kazandı. MERSİN MERSİN’de 7 Haziran’a göre milletvekili dağılımı değişti; AKP 4, CHP 4, MHP 2 ve HDP 1 milletvekili çıkardı. ANTEP ANTEP’te, resmi olmayan seçim sonuçlarına göre 12 milletvekilliğinden 8’ini AKP, 2’si CHP, 1’ini MHP, 1’ini ise HDP kazandı. ŞIRNAK ŞIRNAK’ta 4 milletvekilinin tamamını HDP kazandı. DERSİM Dersim’de 2 milletvekilliğini, CHP ve HDP paylaştı.

Yurt dışı katılım oranları yüksekti Resmi olmayan sonuçlara göre, yurt dışındaki 2 milyon 899 bin 59 seçmen için 54 ülke ve 113 temsilcilikte oluşturulan sandıklarda, yaklaşık 1 milyon 160 bin 38 oy kullanıldı. Buna göre, sayılan yurt dışı oylarının yüzde 56,22’sini AKP, yüzde 18,20’sini HDP, yüzde 16,38’ini CHP ve yüzde 7,12’sini MHP alırken, diğer partilerin aldığı oy oranı ise yüzde 2,08 oldu. AKP, aralarında Almanya, Fransa, Hollanda, Suudi Arabistan ve Azerbaycan bulunan 25 ülkede

sandıktan birinci parti olarak çıktı. CHP ise Türk seçmenlerin oy kullandığı 20 ülkede birinci parti oldu. CHP’nin birinci olduğu ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Umman, İsrail ve Çin’in bulunması dikkat çekti. HDP 9 ülkede birinci parti olmayı başardı. HDP İngiltere, Japonya ve Ukrayna’da seçmenin ilk tercihi oldu. MHP ise 54 ülke arasında hiçbir ülkede en çok oyu alan parti olamadı. GÜNCEL


GUNCEL

06 EHP Gaziantep İl Örgütü Açılıyor

03 Kasım 2015

A’dan Z’ye seçim ihlalleri

Erdoğan’ın başkanlık planlarının 7 Haziran’da bozulması üzerine gidilen 1 Kasım erken seçimi sonuçlandı. AKP %49 ile tek başına iktidar amacına ulaşsa da halkın sandıklarda canla başla sağladığı güvenlik 1 Kasım’a damgasını vurdu. Kimi bölgelerde yaşanan usulsüzlükler ve hile şüpheleri de yine sandık başlarındaki halkın gözünden kaçmadı.

Emekçi Hareket Partisi bir süredir çalışmalarını yürüttüğü Gaziantep’te parti binasının açılışına hazırlanıyor. Partinin devrimci siyaseti ışık saçıyor şairi ile çalışmalarını yürüten EHP, Gaziantep’de kadın cinayetlerine karşı yürüttüğü çalışmalarla, seçim gündemli toplantılarıyla, kısa sürede adından Antep’te de söz ettirmeyi başlayan EHP il binasının açılışı ile birlikte çalışmalarına hız verecek. 8 Kasım Pazar günü 15:00’te Gaziantep İl binasında yapılacak açılış etkinliği için Adres: Bey Mahallesi Kayacık Ara Sokak No:24 Şahinbey. GÜNCEL

AKP yan çizme açılışını Babacan’la yaptı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yurttaşlar seçimlere özel harekat birimlerinin gölgesi altında girdi.

kasız araçların kime ait olduğunu öğrenmeye çalıştı. Gelen tepkileAKP ve Erdoğan’ın kaybet- rin ardından Valiliklerden gelen tiği iktidarı geri almak için açıklamada 6 ilçede plakasız araçdayattığı 1 Kasım seçimlerinde ların tespit edildiği ve yasal işlem başta Doğu iller olmak üzere bir uygulandığı açıklandı. Antalya’da çok yerde seçim usulsüzlükleri ile ise bir sandık görevlisinin göreve karşı karşıya kalındı. En yoğun ih- plakasız araçla geldiği tespit edildi. lallerin yaşandığı İstanbul’da HDP müşahitlerinin tehdit edilmesi ya- Özel Harekat Gölgesinde nı sıra bir çok okulda polis saldırı- Oy Kullanmak sı yaşandı. Halkların Demokratik HDP’nin en yüksek oy aldığı ilPartisi seçim süresi boyunca yaşa- lerden biri olan Diyarbakır’da halk nan ihlallerin haritasını çıkarrtı. özel harekatçıların gölgesinde oyHaritada; ihlalerinin tamamının larını kullanmaya çalışan halk, oy HDP’ye oy atılan yerlerde oldu- kullandıkları bölgede nöbet tutğu görünüyor. Seçim yasaklarını tarken; bir çok okulda askerler sihiçe sayarak bir çok okulda stand lahlar köyülülerin oy kullanmaaçıp AKP’ye oy isteyen görevliler sını engellmeye çalıştı. İhlallerin yoğun olduğu bölgede; Lice yolu iş başındaydı. mayın var gerekçesi ile kapatılırPlakasız Araçlar Yine Meydanda ken, Van Gürpınar’da AKP ilçe İlk defa 7 Haziran seçimlerinde başkanı Halit Toktaş, sandık kuortaya çıkan plakasız araçlar 1 rulu üyesine polisin yanında silah Kasım seçimlerinde yine mey- çekerek tehditler savurdu. Polisler danlardaydı.Vatandaşlar oylarını oy kullanılan okulların bahçelekullandıkları okullardaki plakasız rinde yoğun güvenlik önlemleriyle otomobilleri görünce polise haber beklerken zırhlı araçlarda bahçede verdi. Oy hırsızlığı nedeniyle te- tutulurken; bazı yerlerde seçmendirginlik yaşayan vatandaşlar pla- ler oy kullanacakları okullara üst güncel hilal türkben

TRT Haber’de konuşan Babacan “Asgari ücret komisyon tarafından belirleniyor. Orada işveren kesimi de var işçi kesimi de var. Beraberce oturulup konuşuyor. Fakat hükümetin görüşü çok etkili. Hükümet bir şey söylediği zaman o, komisyonda çok etkiliyor. Biz ne açıkladık. Dedik ki, 2016 yılında 1300 TL olacak şekilde tavsiyede bulunacağız dedik. Ama o bulunduğumuz komisyon…” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu seçimlerden önce “asgari ücret” vaatlerine ilişkin olarak “Asgari ücreti önümüzdeki dönemde 1300 TL’ye çıkarıyoruz.” demişti. GÜNCEL

Silvan’da 22 yaşındaki genç öldü

Silvan’da hendeklerin kapatılması gerekçe gösterilerek halka saldırıldı. 6. kez sokağa çıkma yasağının ilan edildiği ilçe de 22 yaşındaki Müslüm Tayyar vurularak öldürüldü. Tekel, Mescit ve Konak Mahalleleri’nde sabahın erken saatlerinden itibaren çatışmalar başladı. 3 mahalleden de silah ve patlama sesleri duyulurken, dumanların yükseldiği de görüldü. Silvan İlçesi’nin etrafındaki yüksek tepelere jandarma konuşlandırıldı. Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin ardından zırhlı paletli askeri araçların da ilçeye geldiği belirtildi. GÜNCEL

AKP’li vekilden Bahçeli’ye teşekkür

araması ve kimlik sorgulamasının ardından alındı.

lesindeki okulun yanına gelerek çalışmalar boyunca trafonun önünde bekledi. Diyarbakır’da Trafolar Görevde isehaftalardır elektirik kesintisi Geçtiğimiz yerel seçimlerde yaşa- yaşanmazken oyların kullanıldınan elektrik kesintinleri 1 Kasım ğı Sur mahallesindeki okullarda seçimlerinde de yine devam etti. güvenlik önlemleri dikkat çekti. İstanbul’un Başakşehir, Bağcılar ve Güngören ilçelerinde kesin- Halk Oyuna Sahip Çıktı tilerin olduğu ortaya çıkarken; Biten seçiminin ardından vaDiyarbakır’da kent merkezinde, tandaşlar oylarına sahip çıkarak Bağlar ve Sur ilçelerinde de ke- bulundukları ilin ilçe seçim kusintiler devam etti. Seçim güven- rullarına akın etti. Geçtiğimiz liğinin hiçe sayıldığı kesintilerde dönemlerde bir çok ilde yaşanan vatandaşların ihbarı üzerine olay olaylar sonrasında seçim güvenliği yerine gelen BEDAŞ görevlille- konusunda şüpheye düşen vatanri arızayı gidermek için çalışma daşlar oylarına sahip çıkarak kenbaşlattı. CHP Milletvekili Eren di elleriyle oy pusulalarını seçim Erdem Güngören Sanayi mahal- kurullarına teslim etti.

Sandıkların kapanmasına kısa bir süre kala okul çevrelerindeki plakasız araçlar tedirginlik yarattı.

Havuz medyasına geri dönüş Seçim öncesinde bir çok gazeteci Akp muhalefeti yaparken; seçim sonuçlarının ardından bir çok yazar ‘’U Dönüşü’’ yaptı. Seçimlerden önce bir çok tv programcısı ve yazarlar Akp’ye karşı muhalif açıklamalarda bulunurken seçim sonuçlarının ardından Akp yandaşlığına devam etme kararı alındı.Özellikle Ahmet Hakan’ın saldırıya uğramasının ardından Akp ile geçirmiş olduğu tartışmaları günlere seçimlerden sonra nokta koyan Hakan; Akp yandaşlığıa kaldığı yerden devam etmeye başladı. Seçim akşamı yapılan programların bir çoğunda havuz medya geri dönerken seçim sonuçlarının tv programlarına erken gelmesi de dikkat çekti. Hürriyet Havuz’a Geri Döndü Hürriyet Gazetesi Erdoğan ve AKP ile geçirdiği

AKP Manisa Milletvekili Recai Berber, MHP’ye oy veren birçok kişinin bu seçimde AKP’yi desteklediğini belirterek, “Bize destek verenlere, Devlet Bahçeli’ye çok teşekkür ediyorum. Onların sayesinde bunlar oldu. Bize destek verenlere, Devlet Bahçeli’ye çok teşekkür ediyorum. Onların sayesinde bunlar oldu. Allah bazen ummadığınız yerden destek verir” dedi. AKP’nin oylarının yükselmesinin temel nedenlerinden birinin MHP’den kayan seçmen olduğu iddia ediliyor. MHP’de seçimlerin ardından yoğun tartışmalar başladı. Bahçeli’nin istifası gündemde. GÜNCEL

Seçim günü İstanbul Güngören’de elektiriklerin kesilmesiyle Okul önlerinden ayrılmayan yurttaşlar, oy hırsızlığına vatandaşlar Bedaş’ı arayarak ihbarda bulundular. karşı sandık çevrelerinde adeta etten duvar ördü.

tartışmalı günlerin ardından seçim sonuçlarının açıklanmaya başlamasıyla birlikte havuz medyasına geri dönmeye karar vermiş gibi görünüyor. Hürriyet gazetesinin internet sitesinde “Yeni bir lider doğdu: Ahmet Davutoğlu” manşeti atıldı. Ahmet Hakan seçim öncesi yaptığı muhalif açıklamalarıyla dikkat çekerken; seçimlerden sonra U dönüşü yaparak çark etti .Kaybedenler listesinde HDP, CHP ve MHP’yi sıralayan Hakan ; AK Parti’yi kazanan ilan etti. Saz çaldırıp türkü söylettiği Demirtaş’ı ise özeleştiri verip istifaya çağırdı.Hürriyet gazetesi Ankara temsilcisi Deniz Zeyrek’in yazdığı yazıda ise Ahmet Davutoğlu’nun son dönemde ‘yükselen grafiği’ anlatılırken ; Zeyrek’in yazısında şu ifadeler yer aldı:”AK Parti’nin 1 Kasım zaferi, AK Parti’nin bölüneceği, ya

da başka lider çıkaracağı beklentilerini de suya düşürdü. Seçmen, Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki modele onay verdi. 1 Kasım’ın en önemli sonuçlarından biri, parti içi liderlik tartışmasının bitmesi ve Davutoğlu’nun siyasi yelpazedeki geniş bir alanı kaplayan siyasi bir lidere dönüşmesi oldu.” NTV yayınladığı sonuçları nereden alıyor? Anadolu Ajansı ve Cihan Haber Ajansı HDP’yi baraj üstünde gösterirken NTV’nin sonuçlarına göre HDP baraj altında kaldı. Anadolu Ajansı HDP’yi 10,4, Cihan Haber Ajansı 10,8 gösterirken NTV ise HDP’yi 9,9 oranında göstererek baraj altında bıraktı.NTV’nin sonuçları nereden aldığı sorusu sorulmaya başlayınca, NTV oy oranlarını ajansların seviyesine çekti. GÜNCEL


EKONOMI

07

03 Kasım 2015

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Seni sihirbaz yaptırtmayacağız

Sabahın seherinde gelmişler, sandığın açılmasını, oy kullanma işleminin başlamasını bekliyorlar. Yaşları en az 75-80 olan bu seçmenlerimiz, zorlukla o kabinlere girip, büyük bir dikkatle oylarını kullandılar. Seçimler onlar için, onlar da bizim için çok kıymetliydi. İçlerinden bir teyze kimliğini geri alırken, yalvaran gözlerle yüzüme bakıp sordu; “Kızım, bir daha hemen gelmeyeceğiz değil mi”? Yani yine seçim olsa gelmeye kararlı ama başka bir şey arıyor; “eskisi gibi olsun, huzur olsun” diyor giderken. İşte seçim sonuçlarının özeti bu. Toplumlar da bazen yaşlı insanlara benzer, çok korkutur yorarsanız, çevresinde gördüğü en güçlü-yerleşik korunacağı yere sığınır. Korunma içgüdüsü insanın evriminde ilk oluşan en eski, en köklü içgüdüdür ne de olsa. Bir de eğer Ortadoğu’da yaşıyorsanız, coğrafi ve tarihsel nedenlerle durumumuz budur. Buna ne kızabiliriz, ne de halka küsebiliriz. Sadece an-

lamak zorundayız. Anlamak aynen kabul etmek değildir ama değiştirebilmenin yarısıdır. Asıl mücadele de ondan sonra başlar. Ayrıca Türkiye’de yine de bu oranlar hiç fena değildir, bunu da görmeli, modern bir dünya isteyen herkesin kıymetini bilmeliyiz. * Evet, Türkiye tarihinin en adaletsiz seçim sürecini yaşadık. Sonuçları itibarıyla toplumun yarısının sığındığı güç; yani Erdoğan ve AKP de öyle böyle bir güç değil, olabilecek bütün enstrümanları ve silahları, elindeki avucundakini kullanmış durumda. Bir tarafta IŞİD bombacıları, silahlar, Ergenekon, Sedat Peker, Trabzonspor Başkanı, Mehmet Ağar gibileri, sıkıyönetimler, ablukalar, polis ve silahlı kuvvetler, yargı, 600 TV kanalı, diyelim ki TV izlemeyip markete gelip kendi halinde alışveriş yapan halka bile “ Ankara katliamını PKK’nin yaptığı anlaşıldı” gibi kuyruklu yalanlarla yayın yapan radyo kanalları(buna bizzat kendim rastladım), Öte yanda sürekli birilerinin ağırlandığı saray sofraları ve “kutuplaştırmayı” direk diğer kutbu bombalamaya kadar vardırmış iken “kardeşlik” söylemi ile yapılan seçim propagandası , Yani saymakla bitmeyecek olanakları iyi ve kötü şeylerde sonuna kadar kullanan, adeta aşırı doping almış bir sporcunun yarıştığı gibi yarışan bir AKP kazandı. Evet, HDP ve Ankara Katliamında şehit veren CHP de, sosyalistler de, demokrasi ve barış isteyen tüm Türkiye halkları, çok adaletsizliğe ve zulme maruz kaldık. Ama oy kaybını sadece “biz çok mağdur olduk” ile açıklamaya çalışır isek, o hiç kabul edemeyeceğimiz

“mağdur” siyasetine saplanır ve bu rolleri sabitlemiş oluruz. Dış basın bile Erdoğan’ı bir sihirbaza benzetiyor ise, onu başkan yaptırtmayanlar olarak, “onu sihirbaz da yaptırtmamanın” yollarını bulabilseydik, yapsaydık iyiydi. Bu da bize ders olsun. Tabi idama giderken görüşü sorulan ve “bu da bana ders olsun” diyen temel fıkrası gibi de olmasın maazallah. Durumu değerlendirmeye, sonuçlar ve dersler çıkarmaya ve önümüzdeki görevler bakalım. Şimdi AKP’nin dopingli vücudu yeni müsabakalarla karşı karşıya. Yani bu haliyle baş başa kaldığı sorunları nasıl çözecek, o yaşlı teyzelerin istediği “huzur” ne kadar vuku bulacak? Hiç belli değil. Daha önemlisi o tuhaf hormonlu bünye yine başkan olmak isteyecek. Önümüzde duran bu ilk meseleye karşı kuvvetimizi ve hazırlıklılığımızı bu sefer ziyan etmemeliyiz. %13’ün ve “emanet oyların” kıymeti tam bilinemedi. Bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Ne yapalım herkes hata yapabilir demeli ama bu sefer hala %10.7 olmamızın kıymetini bilmeliyiz. 1 tek oyu bile ziyan etmeden, hatalarımızı kabul ederek ve dersler çıkararak, önümüzdeki mücadeleye, en geniş muhalefet ile odaklanmalıyız. * Biz kırıldık, biz kırıldık, öldük de, hangi dağda menekşeler çoğaldı? Hiçbir yerde, iyi hiçbir şey olmadı. Menekşeler çoğalmadı. Emekçinin dertleri, demokrasi ihtiyacı, laiklik ihtiyacı, işçi ölümleri, kadın cinayetleri olduğu gibi duruyor. Daha da kötüsü, bu haksızlığın, “zorla güzellik olur” zulmünün, şirretliğin arttığı ortamda hepsinin artması, kötüye gitmesi tehlikesi var. Bu yüzden derlenip toplanmalı,

Yurtdışına gidecekler bir an önce gitmeli-ortalık temizlenmeli, Halkı aptal bulup kendini ondan ayırarak “artık üzülmeyeceğim ne halleri varsa görsünler” diyen- zaten politik olarak örgütlenmeyip sadece “duygusal” direnenler geriye çekilmeli, Sağlam bir %10.7 ile önümüze bakmalıyız. Biz öldürülünce menekşeler çoğalmadı. Onları ancak biz çoğaltırız. Tüm toplumun acılarını samimiyetle sahiplenenler- henüz halkımız tam teveccüh etmemiş olsa da- biziz. * Bütün bunlar kadınlara kadın cinayetlerin artması ve 7 Haziran’a göre kadın vekil sayısının düşmesi ile yansıdı. Bu arada iki seçim arasında, seçilen kadın oranının en çok azaldığı parti de AKP. Yani kadınlar açısından istikrar AKP de değil. Önümüzde bu yüzden çetin bir mücadele var, son iki günde erkekler birinde ailesiyle beraber, birinde polis nezaretinde kadın öldürdüler. Son iki ayda kırk beş kadın kardeşimizi de kadın cinayeti ile toprağa verdik. Çözümde büyük rolü olacak “Özgecan Yasası” hala bekliyor. Madem artık nihayet meclis açılacak, kadın vekilleri ve tüm meclisi görev bekliyor. 3 sene önce 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet İle Mücadele Günü’nde Meclis’e sunduğumuz bu yasa teklifinin, hiç değilse bu sene 25 Kasım’da yıldönümünde yasalaşması için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. gulsumkav@gmail.com

Kışın 300 bin kişi işsiz

Turizmin 12 aya yayılamamasından dolayı kış sezonunda 300 bin kişi işsiz kalıyor. Türkiye Otelciler Federasyon Başkanı Osman Ayık, her yıl yüzde 70 civarında tesisin kış dönemini kapalı geçirdiğini belirterek, “Bu da çalışanların işsiz kalmasına, sezonluk çalışmasına neden oluyor” dedi. Ayık, kış sezonunda 300 bin kişinin işsiz kaldığını, yaz sezonunun tamamlanmasıyla birlikte kıyı bölgelerinde, otelcilerin eğitimli, kalifiye elemanlarını çıkartmak zorunda kaldığını, yeni sezonda yenilerinin alınarak, tekrar eğitmek zorunda kaldıklarını dile getirdi. EKONOMİ

Açlık sınırı: dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcamaları Yoksulluk sınırı: Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamalar

Fed’den ‘faiz’ açıklaması

AKP, asgari ücrette bin 300 lirayı vaat ededursun

Piyasaların yakından takip ettiği karar açıklandı. ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini yüzde 0 ile 0,25 aralığında bırakma kararı aldı. Reuters anketine katılan 46 ekonomistin tamamı Fed’in politika faizini değiştirmeyeceğini tahmin ediyordu. Banka, 16 Aralık 2008’den bu yana faizi aynı seviyede tutuyor. Faizlerin sabit tutulması kararı 9’a karşı 1 oyla alındı. Jeffrey Lacker karara muhalefet etti. Fed’in toplantı metninden küresel gelişmelerin ekonomik büyümeyi sınırladığına yönelik ifade çıkarıldı.EKONOMİ

Rusya mandalinaları Türkiye’ye iade etti

Rusya, Türkiye’den ithal edilen 24,5 ton mandalinada Akdeniz sineği bulunduğu gerekçesiyle ülkeye girişine izin vermedi. Rusya Tarım Kontrol Servisi (Rosselhoznadzor) Başkanı Danışmanı Aleksey Alekseyenko, Türkiye’den Gelencik limanına getirilen 24,5 ton mandalinayı kontrol ettiklerini, sağlıksız oldukları gerekçesi ile girişine izin vermediklerini belirtti. Alekseyenko, “Krasnodar Laboratuvarı’nda yapılan incelemelerde mandalinada tehlikeli haşaratlardan sayılan Akdeniz sineği tespit edildi. Bu gerekçeyle 24,5 ton ürünün Türkiye’ye geri gönderilmesine karar verdik.” dedi.EKONOMİ

Yoksulluk sınırı 4 bin 500 liraya dayandı

Ekonomik vaatlerin ilk sıraları aldığı seçim haftasında yeni yoksulluk ve açlık sınırı açıklandı. Türkiye’de dört kişilik ailenin asgari gıda ve geçinme giderlerinden oluşan yoksulluk sınırı Ekim ayı itibarıyla 4,500 liraya, açlık sınırı 1,379 liraya çıktı. AKP’nin ise asgari ücret vaadi bin 300 lira. ekonomi fatma çakır

sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için dört kişilik bir ailenin yapTürkiye İşçi Sendikaları Kon- ması gereken aylık gıda harcamafederasyonu (TÜRK-İŞ) ta- sı tutarı son bir ayda 18 lira arttı. rafından yirmi sekiz yıldan bu yana 2015 yılının ilk on ayı sonunda her ay düzenli olarak yapılan “açlık ise ailenin mutfak harcamasına ve yoksulluk sınırı” araştırması 2015 147 lira ek yük geldi. Ailenin ayEkim ayı sonucuna göre; açlık sınırı, lık yaşam maliyetindeki artış ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde yılbaşına göre 458 lirayı buldu. 14.4 artışla 1,379 liraya çıktı. Gıda fiyatları ne kadar arttı Yoksulluk sınırı 4 bin 500 lira Bekar olan bir çalışanın aylık Gıda harcaması ile birlikte giyim, yaşama maliyeti ise bugün itikonut (kira, elektrik, su, yakıt), bariyle 1,664 liraya yükseldi ve ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ih- yılbaşına göre 206 lira arttı. Butiyaçlar için yapılması zorunlu di- na karşılık aynı dönem itibariyğer harcamaların “yoksulluk sınırı” le net asgari ücret artışı sadece olarak nitelendirilen toplam tutarı 110 lirada kaldı. Araştırmadaki da yüzde 14.0 artışla 4 bin 473 li- verilerine göre ekim ayı gıda harraya yükselerek 4 bin 500 sınırına camaları aylık yüzde 1,31, yıllık dayandı. ise yüzde 14,41 arttı. Açıklamaya göre rekabet yoğunluğu ve ürün Aylık gıda harcaması ayda 18 lira çokluğu nedeniyle süt, yoğurt, arttı peynir grubunda fiyatlar bu ay TÜRK-İŞ hesaplamasına göre, yine değişmedi.

Seçim sonrası ne olacak? Ancak seçim sonrası bu grupta da fiyat artışı bekleniyor. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta kırmızı et ve balık fiyatı artarken tavuk, yumurta ve sakatat fiyatı aynı kaldı. Bakliyat (nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya vb) ürünlerinden nohut ile yeşil ve kırmızı mercimek fiyatı artış gösterirken geçen ay artan kuru fasulye ve barbunya fiyatı ise değişmedi. Gıda fiyatları nasıl değişti? Yaş sebze-meyve fiyatları bu ay mutfak harcamasını biraz rahatlattı. Özellikle mevsim sebzemeyvelerinin pazarda çoğalması ve bazı yüksek fiyatlı ürünlerin tezgahlarda yer almamasının bunda etkisi oldu. Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta bulgur fiyatının biraz artması dışında bir değişiklik olmadı.

Açlık ve yoksulluk neden arttı?

Dünyada gıda fiyatları son bir yılda yüzde 20’ye yakın gerilerken Türkiye’de mutfak enflasyonu yüzde 14’ten fazla artış gösterdi. Bu artışta, doların son bir yılda yüzde 30’a yakın değer kazanmasıyla artan ithal girdi maliyetleri etkili oldu. Ayrıca ham petrol fiyatlarının gerilemesine rağmen vergilerin yüksekliği nedeniyle çiftçilerin bundan yararlanamaması da gıda fiyatlarının artışında önemli rol oynadı. Mutfak masraflarının ciddi artış kaydetmesi açlık ve yoksulluk sınırını uçurdu.


08

KADIN Kadın mücadelesi iktidarın yakasını bırakmayacak 03 Kasım 2015

Mahkemeden kadın katiline emsal karar

Türkiye geçtiğimiz hafta seçim öncesi kaos, tehdit, baskı ve şiddet ortamıyla 1 Kasım’da sandık başına gitti. “Korkunun sosyolojisi” olarak nitelendirilebilecek, AKP’nin aylardır kanlı bir senaryoyla hazırladığı seçim sonuçlarının ardından, özellikle kadınlar için yaşam, hak ve hukuk mücadelesinin daha etkili ve ısrarcı bir şekilde sürdürülmesinin gerektiği ortaya çıktı. Eskişehir’de geçtiğimiz yıl 18 Ekim’de Kızılay İş Merkezi’nde eşi Halil Kara tarafından öldürülen Huriye Kara’nın karar duruşması 28 Ekim’de Eskişehir Adliyesi’nde görüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Eskişehir Barosu Kadın Hakları Komisyonu’nda müdahil olduğu davada katil ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Kendisini aldattığını söylediği karısı Huriye Kara’dan boşanmak yerine onu öldüren ve aylardır cezai ehliyeti olmadığına dair rapor isteyen Halil Kara’ya verilen ceza emsal niteliği taşıyor. KADIN

Hatun Sürücü davasında tekrar yargılama kararı

Almanya’da 2005 yılında erkek kardeşi Ayhan Sürücü tarafından öldürülen Hatun Sürücü davasında dosyanın yeniden açılmasına karar verildi. Hatun Sürücü’nün ölümünden 8 yıl sonra Almanya, Sürücü’nün iki erkek kardeşi hakkında soruşturma başlatarak, Türkiye ‘den yardım istedi. Cinayetten sonra yakalanan 3 ağabeyi Hatun Sürücü’nün bağımsız yaşamaya karar verdiği için öldürüldüğü söylemişlerdi. Hatun Sürücü’nün öldürülmesinin ardından Almanya’da, Türkiye’deki ahlak anlayışı ve göçmen kadınların korunmasına kadar birçok konu tartışılmıştı. KADIN

Polis nezaretinde kadın cinayeti

editörler

tasarım

elif karan Birsen Kaplanseren Didem Arıkan Ece Berfin Karagöz Fatma çakır gülçin çıvgın hilal türkben onur toper özgün Başak Mecit bozkan Melih erdem melek önder Rıfat Çapar sıla gemicioğlu yağmur derin

eda derya toper fikriye yılmaz Ömer Kabakçı yusuf yasin yakşi

Yalova’da eski eşi tarafından sokak ortasında 9 yerinden bıçaklanarak öldürülen Seda Camgöz’ün davası 27 Ekim’de görüldü. Duruşma esnasında Mağdur Boşanmış Babalar Derneği de davaya müdahil olmak için dilekçe verdi; ancak bu talep hakim tarafından reddedildi. Duruşma çıkışında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına basına açıklama

imtiyaz sahibi sorumlu yazı işleri müdürü Yönetim adresi

basıldığı yer

TS - FB - GÜRCAN - DAVUTOĞLU ile 1 hafta Kadınlar öldürülürken Türkiye’nin en fazla taraftara sahip 4 büyük kulübünden birinin başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu “Kadın gibi yaşamaktansa erkek gibi ölürüz!” diye bağırmaktaydı. Ve 1 Kasım sonrası Fenerbahçe taraftarları GS-FB AKP tek başına iktidar oldu;

osman erdem

Sanem Kural

Özge Akman Tel: 0507 701 8684 Özge Doğan Ergenekon Mh. Tay Sok. No:6 ŞİŞLİ/İSTANBUL Arslan Güneydoğu Gaz. Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Akçaburgaz Mah. Hadımköy Yolu San1 Bulvarı 169. Sokak No: 6 Kıraç / Esenyurt / İstanbul 02128861795

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

SANEM DENİZ KURAL adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: TR28 0001 0006 1557 7226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: TR90 0006 2000 0310 0006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/88735111 ıban:TR38 0006 7010 0000 0088 7351 11

mecliste kadın milletvekili sayısı 96’dan 75’e düştü. İstikrar sözcüğünün ardına gizlenen korku ve baskının gölgesinde yaşanan bu seçimler ve sonuçları, kadınlar açısından, daha ısrarlı bir mücadelenin başlangıcı oldu. Yaşam hakkı için, barış için, eşitlik için, Özgecan Yasası için mücadele bir kez daha ve çok daha etkili bir şekilde başlamıştır. Kadınlar, şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da direnişin kaynağı olacaktır.

yapıldığı esnada İzmir Mağdur Boşanmış Babalar Derneği Başkanı Muhammet Özen, basın açıklamasına: “Biz de babanın yanındayız. Ona destek veriyoruz… Sanığın beraatını istiyoruz” sözleriyle tacizde bulunması üzerine aile yakınlarından birisi ile dernek başkanı arasında tartışma çıktı. Seda’nın babası Hüseyin Camgöz de Muhammet Özen’e tepki gösterdi. KADIN

Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Gaziantepspor ile 2-2 berabere kaldıkları mücadelenin ardından canlı yayınında “…Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez” diyerek cinsiyetçi açıklamalarda bulundu. Sosyal medyadan gelen

tepkiler, siyasilerin de katıldığı kınamalar, imza kampanyaları sonunda sözleri için özür dileyen Hacıosmanoğlu “Beni doğuran annem de kadın” diyerek kendini savundu. Hacıosmanoğlu, özür bile dilerken kadınlardan neden tepki gördüğünü hiç anlamamış olduğu, kendini kurtarma çabası ortada idi. KADIN

Biz haklıyız, biz kazanacağız! Kadın Hareketi

dağıtım

derbisi sonrası, sahada plastik bir “kadın bedenine sarılmış” Galatasaray bayrağı yakmaktaydı. Aileden sorumlu kadın bakanı bunları eleştirmek bir yana yok sayar bir tavırla geçiştirmekte; Başbakanın eşi ise kadınlarla ilgili yasalarda eksik bir nokta olmadığını savunmaktaydı. İşte bu ortamda 6 kadın öldü, aynı ortamda tüm ülke sandık başına gitti.

Hacıosmanoğlu’ndan kadınlara hakaret

sayı: 211

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör

Türkiye 7 Haziran’dan bu yana, özellikle 1 Kasım seçimleri haftasında bir şiddet sarmalıyla sımsıkı çevrelendi. Kadınlar, çocuklar, gençler bir yandan bu şiddete karşı koymaya çalışırken, bir yandan da şiddetin en fazla etkileneni oldular. 1 Kasım seçimleri öncesi, 1 haftada “6 kadın cinayeti” yaşandı. Hayatını kaybeden 6 kadın da -Rahime Yaşar, Şenay Öz, Selma inan, Ayşe

Bilgehan Ü, Nurcan G., Zübeyde Yüksel- eşi, eski eşi, akrabası gibi tanıdığı bir erkek tarafından öldürüldü.

Kadın katiline destek çıktılar

Eşi ile aralarında boşanma davası bulunan ve ayrı yaşayan 1 çocuk annesi Nil Turan, polislerle birlikte eşyalarını almak için Gökgün Apartmanı’nın 2’nci katındaki evine gitti. Kapıyı açan Erkan Turan içeri giren eşi Nil Turan’ı polislerin gözü önünde tüfekle öldürdü. Kalbine isabet eden saçmalarla hayatını kaybeden Nil Turan’dan sonra Erkan Turan, polislere de ateş attı. Erkan Turan gözaltına alınırken yaralı 2 polis ile komiser yardımcısı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. KADIN

03 kasım 2015

kadın yağmur derin

Tarihe dönüp baktığınızda, bir kara leke olarak hatırlanan dönemler vardır. 7 Haziran seçimlerinde boyunun ölçüsünü alan AKP, Erdoğan’ı başkan yaptırmayanlara karşı Türkiye tarihinin en kanlı savaşlarından birini açtı. Kendi kaybettiği seçimi seçimden saymayıp, yeniden seçimi dayatan AKP’nin katliam politikaları da hazırdı. Hepi topu 5 ay içerisinde, tarihe kara leke olarak düşen günleri yaşadık. Suruç, Cizre, derken Ankara… Kadın Bakanlığı’nı kaldıran, hükümetteki tek kadın bakanı da Aile Bakanı olan, kadınlar yaşasın diye meclise sunduğumuz “Özge-

can yasası”nı gündeme dahi almayan AKP’nin 1 Kasım’da yeniden iktidar olması; meclisteki kadın vekil sayısının azalması elbette kadınlar cephesinde kayıptır. Biz kadınlar AKP’yi iyi tanıyoruz. AKP’nin 13 yılda kadınlar lehine tek bir icraatı olmadı. Elde ettiğimiz kazanımların tamamını dişle, tırnakla, çelik bir iradeyle ve sürekli mücadele ile söküp kopardık. Yaşam hakkı mücadelemiz açısından, bu kez daha çetin bir savaş bizi bekliyor. AKP, tüm diğer baskı politikalarında olduğu gibi kadın düşmanı politikalarda da kendini geliştirdi. Vakti zamanında “3 çocuk” diyenler, şimdi de “Zorla güzellik olur” diyerek karşımıza dikiliyor. Zor ile, korku ile iktidarını sürdüreceğini sanıyor. Ama, bu böyle gidecek demek değil bu işler! Yalnızca AKP değil, onun karşısında mücadele edenler de kendini geliştiriyor. Gezi’de toplumun tüm kesimleri AKP’yi

tir tir titretmedi mi? Soma katliamında 301 işçi kardeşimizi, kadın cinayeti ile Özgecan kardeşimizi, Kobane’de Kürt kardeşlerimizi kaybettiğimizde tüm toplum ayağa kalkmadı mı? Tüm bunlar olup biterken AKP iktidar koltuğunda tek başına değil miydi? Şimdi karamsarlığın değil, umut olmak üzere yollara yeniden düşmenin vaktidir. Kadınların kurtuluşu için mücadele edenler olarak kadın düşmanlarından, katillerden ve hırsızlardan daha sağlam iradeli olma, inandığımız güzel günler için onlardan daha çok çalışma zamanıdır. Önümüz 25 Kasım. Kadın katillerine ceza indirimleri verilmesini kaldıracak ve ağırlaştırılmış müebbeti yasalaştıracak olan Özgecan yasamızın mecliste kabul edilmesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. 1 Kasım’da seçilen tüm milletvekilleri Özgecan yasasının çıkmasından sorumludur.

Mücadele yoldaşımız, kaybettiğimiz kadın kardeşimiz Gülay Yaşar’ın babası Duran amcamız hayatını kaybettiğinde ona bir söz vermiştik. “Sana söz olsun Duran amca, kadın cinayetlerini durduracağız!” demiştik. Soma’da 301 işçi kardeşimizi kaybettiğimizde, Özgecan’ın cenazesinde, Suruç’ta, Ankara’da yüzlerce canımızı yitirdiğimizde de verdik aynı sözleri. Sizlere söz olsun; bu topraklarda eşitliğin, kardeşliğin, hürlüğün havasını daha gür sesle tutturacağız dedik. Unuttuk sanılmasın! Sözümüzün peşinde, kadın cinayetlerini durdurmak üzere görevimizin başındayız. Tekel direnişçisi işçiler, Ankara’nın o buz gibi soğuk günlerinde insanın içini sımsıcak ısıtan bir slogan atıyorlardı en gür sesleriyle. İşte o sloganda söylendiği gibi inancımızla yürüyeceğiz biz de: Biz haklıyız, biz kazanacağız!


EMEK

09

03 Kasım 2015

Yurdun dört bir yanında direniş yükseliyor

Fadik Temizyürek

HAKİKAT

Kof kazanç Seçimler bitti. Geçen hafta ne yapacağımızı pazardan sonra konuşuruz demiştim. Söz verdiğim gibi konuşmaya başlayalım: Hepimiz gibi ben de seçim sonuçlarına şaşırdım. Sonuçların bizim beklediğimiz gibi olmaması üzücü. Ne oldu da AKP %49 oy aldı? 7 Haziran’dan 1 Kasım’a ne değişti? 7 Haziran’da toplum, AKP’yetek başına hükümet olma mührünü vermemişti. Hatırlarsanız,7 Haziran’dan önce ekonomi bugünkü kadar oynar vaziyette değildi. Dolar belli bir istikamette gidiyordu. Yine işsizlik vardı, yine işçiler ölüyordu, yine grevler vardı fakat borsada gün gün ne olacağını bilemeyeceğimiz düşüşler olmuyordu. Kürt Hareketi ile de görüşülüyordu, Dolmabahçe fotoğraflarında hükümet ve Kürt Hareketi sözcüleri tokalaşıyordu. Savaş yok, ölümler yok, ekonomi henüz iflas etmemiş. Toplum Gezi’den de aldığı kuvvetle Erdoğan’ı başkan yapmadı. Bizim gibi muhafazakar ve sağ ağırlıklı olan bir ülkede ilk kez HDP’ye sempati duydu ve demokrasi, hak, hukukdemeye başladı. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi ve bizim memleketin %60’ı sağcıdır. Ama HDP, AKP’liler dahil her kesimden oy aldı. O vakitlerde memleket meselesiacil olarak demokrasi idi. Ve AKP, %4O oy aldı. 7 Haziran gecesi MHP, koşullarını kabul etmezse AKP ile koalisyon yapmayacağını ilan etti. Erken seçim olur, dedi ve herşeye “hayır” diyen Bahçeli kendi tabanında hayal kırıklığı yarattı. Suruç’ta gencecik devrimcilerin bombayla paramparça edilmesi, barışa darbe vurdu. Doğuda ve güneydoğuda askerlerin ölmesi, “artık ölümler olmuyor ne iyi” diyen toplumu tedirgin etmeye yetti. PKK’nin savunma çizgisinde olması bile yüzlerce Kürt ‘ün ve askerin ölümü ile sonuçlandı. Hergün illerde sokağa çıkma yasağı, çocukların, yaşlıların sokaklarda öldürülmesi, cansız bedenlerin çırılçıplak soyulması, zırhlı araç arkasında sürüklenmesi iç savaş işaretleriydi. Barış süreci bitti, gitti. Erdoğan, milletin gözünü iyice korkutmak, sindirmek için bir hamle daha yaparak Ankara’da hepimizi bombaladı ve tesadüfen yaşayanlar kaldı. Gazetelere yapılan baskınlar, tutuklamalar mevzu bahis bile değildi, insanlar her yerde öldürülüyordu. 5 ayda bayağı bir şey olmuş.Savaş çıkmış, ekonomi tepetaklak olmuş, batıda da bombalar patlamaya, infazlar olmaya başlamıştı. MHP’nin kurucu tabanı elbette faşist. Fakat MHP’de daha ılımlı,milliyetçi, haram yemeyen üyeler, sempatizanlar davar. Bizim memleketin ağırlıklı profili yani. Devletin bekasını savunan, gücü seven ama zorba olmayan daha da ötesi “bu kan dursun” diyen bu kesim oy verdi AKP’ ye. AKP’nin en az kendileri kadar ırkçı olduğunu düşünen “kemik oylar” değil yani. Yoksa neden Bahçeli, “çözüm süreci olursa olmaz” diye faşist ideolojisinde ısrar etsin, koalisyon kurardı. İşte, bu toplam hem koalisyon kurmadı, devletimize sahip çıkmadı hem de Kürtleri kıtır kıtır kesemeyiz ya dedi ve AKP’yi tercih etti. Sonuç ortada, 40 milletvekili. Toplum, herşeyi izler ve mutlaka kendi çıkarına göre hareket eder, pek hatalı olmasa gerek. HDP, gerçek bir savaş ortamından sağ- salim çıkmayı başardı, meclise girdi. Kürt Hareketi’nin onurlu mücadelesi partiyi meclise taşıdı. Başarı kuşkusuz. Ama oy kaybederek. Kürt Halkı’nın bir bölümü de artık yaşadığı illerde savaş istemiyor, bu kadar zulme yeteri kadar dayandığını düşünüyor, umudunu barışa bağlamak istiyor. HDP’nin, sahiden barışı tesis edeceğine inanmak istiyor ama temkinli davranıyor ve AKP’den yana oluyor. Kürt Halkı’nın bir kesimi deilelebet savaş istemeyebilir. Savaş bir çıkarsa gelecek zamanların ne kadar korkunç bir yıkım olacağından korkabilir. Kerelerce kez ve yıllarca böyle yaşamıştır, beyaz toroslarla, gözaltında kayıplarla, insanlık dışı işkencelerle. Bu da bir nesnellik. Kazanan AKP oldu ama işte böyle kazandı. Seçim hilesi pek geçerli değil, miting yapamamak herşey değil AKP’nin oylarını arttırmasında. Fakat kof bir kazanç bu. Katil ve hırsız bir hükümet hala var, başkan olmak isteyen bir diktatör hala var. AKP , daha zalim olacak, hangi açıdan bakarsanız bakın bu kesin. Gırtlağına kadar batağa batmış bir hükümet asla istikrar sağlayamaz. Toplum bu hükümeti de dikkatle izleyecek. Biz de soğukkanlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Sabır ve akıl bizimle olsun. fadiktemizyurek@gmail.com

İşçiler hayatı durdurmaya hazırlanıyor Yurdun dört bir yanındaki fabrikalarda, farklı işkollarında çalışan işçiler direnişe başladı. Ortak karar almadan, birbirlerinden bağımsız bir şekilde eşzamanlı greve başlayan işçilerin tek ortak yanı var; devletin ve patronların dayattığı düşük ücretler, ağır çalışma koşulları ve bu dayatmalara karşı sahip oldukları üretim gücü. emek Mecitcan bozkan

Düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına mahkum edilen ve hakları için mücadele etmeleri engellenen işçiler greve çıktı. Farklı işkollarından ve yurdun dört bir yanından emekçiler; patronların yarattığı ve devletin desteklediği yoksulluğa karşı üretimden gelen gücü kullanarak hayatı durdurmaya hazırlanıyor. Marmara’da, Karadeniz’de, Ege’de ve Doğu Anadolu’daki fabrikalarda, farklı kimliklere ve kültürlere rağmen tek bir sesin “İşçiyiz haklıyız kazanacağız” sesinin yükselmesi “işçi mücadelesinde ne yapmalı?” sorusunun cevabını ve üretimden gelen gücün rüzgarının niteliğini ortaya koyuyor.

Türk Telekom işçileri: İletişim altyapısını keseriz

Tayyip hemşerilerin de one minute dedi

İstanbul’da Türk Telekom’a bağlı çalışan taşeron işçileri, patronların keyfi dayatmalarına karşı greve çıktı. Türk Telekom Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü önünde toplanan işçiler, ücretlerinde yapılan keyfi kesintileri ve iş güvenliği sağlanmadığı için yaşa-

Rize’de Çayeli Bakır İşletmelerinde ait madende çalışan 320 işçi daha önce aldıkları grev kararını uygulamaya koydu. Toplu İş Sözleşmesinde patronun sıfır zam dayatmasını reddeden maden işçileri “Tayyip hemşerilerin de one minute dedi” yazılı dövizlerle Çayeli Bakır

dıkları hayati tehlikeyi protesto etti. İşçiler adına açıklama yapan Fetullah Sarıca, 470 işçinin haklarını alamadığını söyledi. Sarıca,”Arkadaşlarımız tehdit ediliyor. Tehditler devam ederse Anadolu Yakası’ndaki telefon ve internet alt yapısını keseriz.” dedi.

İnsanca ücret için direniş

Kent Ekmek’te zam yoksa üretim de yok İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kent Ekmek fabrikasında çalışan işçiler, ücretlerine zam istediği için greve çıktı. Tek-Gıda İş Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Akyürek direnen işçiler adına açıklama yaptı. Akyürek, patronun yüzde 8 zam dayatması-

na karşı, taleplerinin yüzde 16 zam olduğunu belirterek “Hedefimiz elde edebileceğimiz en iyi noktaya ulaşmak ve üyelerimizin beklentilerini karşılayan bir aşamaya ulaşmaktır” dedi. HDP İzmir Milletvekili adayları Eylem Yıldız ile Hüseyin Az da greve destek verdi.

İşten çıkarılan cam işçileri imza topluyor

Şişecam fabrikasının 200 işçiyi işten atma kararına karşı, Şişecam işçileri imza kampanyası başlattı. Change.org internet sitesinde imza kampanyası başlatan işçiler, işten atmalara karşı destek istediklerini belirtti. Şişecam işçileri verdikleri mücadeleye ilişkin “Şişecam fabrikası, Kristal-İş sendikasının örgütlü olduğu Mersin bölgesindeki 3 fabrikasında (ACS - Paşabahçe - Trakyacam) fırın kapatma, bölüm kapatma, ekonomik kriz bahane edilerek toplamda 200’e yakın işçiyi 6 Kasım 2015 tari-

İşletmeleri önünde toplandı.. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Bölge Başkanı Zekeriya Gültekin, daha önceki grevlerin bazı girişimlerle kırıldığını ve yine aynı girişimler yapılacağını belirterek “Kim ne hesap yaparsa yapsın bu grevden başarılı çıkacağız.” dedi.

Dersim’de Munzur Su A.Ş. fabrikasında çalışan DİSK Gıda-İş üyesi işçiler, işverenin taleplerini yok sayması üzerine greve başladı. Fabrika yönetiminin kendilerini oyaladığını belirten işçiler, başta ücret artışı olmak üzere talepleri kabul edilene kadar mücadele-

hinde işten çıkarma kararı aldı. Şişecam, iş bilgisi ve iş ahlakı gözetmeksizin kanunun kendisine vermiş olduğu hakkı lehine kullanarak 6, 7 ay sonra kapattığı fırını daha büyük bir tonajla açıp, saat ücreti düşük işçi alımı yapıp, işçi ücret ortalamalarını aşağıya çekmek istiyor. Sizden istediğimiz, yıllarını, alın terini, emeğini, sağlığını Şişecam’a vermiş, emeklilik kendisine çok görülmüş bu 200 işçi ve 200 aileye desteğinizi esirgemeyin. Bu imza kampanyasına destek verin.” açıklaması yaptı. EMEK

de kararlı olduklarını söyledi. Gıda-İş Sendikası ise greve ilişkin “İşçilerin yüzde 70’i asgari ücret ücret almakta ve yaşamlarını zor koşullar altında sürdürmektedir. İşçilerin talepleri doğrultusunda bir adım atılmadığı sürece haklı direnişimiz devam edecektir.” dedi.


genclık

10

03 Kasım 2015

1 Kasım AKP’nin iktidarı ile sonuçlandı, peki üniversitelerde ne değişecek?

Üniversitelerde direniş sürüyor

Faşist akademisyen okuldan kovuldu

Almanya’daki Ilmenau Teknik Üniversitesi, Şırnak’ta polis tarafından öldürüldükten sonra, zırhlı polis aracının arkasında sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in cenazesine hakaret eden doktora öğrencisi ve akademisyen Cemal Aydoğan’la ilişkisini kestiğini açıkladı. Yürütülen soruşturma ile ilgili açıklama yapan üniversite, “Twitter’da Kürtleri aşağılayacı açıklamalar yapan doktora öğrencisinin geçmişte de yine Kürtlere yönelik insan onurunu çiğneyen benzer paylaşımlar yaptığı tespit edildiğinden görevden derhal uzaklaştırılmasına karar verilmiştir,” dedi. GENÇLİK

1 Kasım seçimleri, AKP’nin tek başına iktidar olması ile sonuçlandı. AKP’nin üniversite siciline baktığımızda, muhalif siyasetin engellendiğini, mezun olan gençlerin işsiz kaldığını, cinsiyetçi ve bilimsel olmayan eğitimin yaygınlaştığını görüyoruz. 13 yıllık AKP iktidarında gençlerin AKP politikalarına karşı tutumu ise açık; her alanda direniş. gençlik MEcitcan bozkan

1 Kasım seçimleri sonuçlandı. AKP’nin 7 Haziran’da kaybettiği oyları korkuyla, baskıyla geri almak için hazırlandığı seçimlerden şaibeli bir AKP zaferi çıktı. AKP’nin tekrar iktidar olmasının genç kesime nasıl yansıyacağı ise belli. AKP’nin 13 yıllık siciline bakarak bütün bunları görebiliriz. 13 senedir iktidarda olan AKP’nin üniversitelerde ve üniversite dışında gençlere dayattığı geleceksizlik 4 sene daha sürecek. Üniversitelerde muhalif siyaset engellenmeye, iktidarın ideolijisi yayılmaya devam edecek. Üniversiteden mezun olanlar için istihdam ise AKP’nin seçim vaatlerine rağmen maalesef yaratılmayacak. Öğrencilerin muhalif siyaseti engellenecek 13 yıldır iktidarda olan AKP, üniversitelerde yapılan her muhalif siyasete meydanlarda da olduğu gibi baskıyla, zorbalıkla karşılık verdi. Önümüzdeki 4 senelik AKP

iktidarında da öğrencilerin muhalif siyaset yapması engellenecek. AKP karşıtı asılan her afiş, Özel Güvenlik Birimi tarafından indirilmeye çalışılacak. ÖGB indiremezse okula polis girecek ve öğrencilere saldıracak. Ak Gençlik, Anadolu Gençlik Derneği gibi iktidar yandaşı ve IŞİD sempatizanı öğrenciler okullarda propaganda yaparken, siyaset yapması engellenen muhalif öğrenciler duruma tepki gösterirse veya muhalif öğrencilere saldırırsa polis ve ÖGB yine muhalif öğrencilere saldıracak. Sokaklarda ve meydanlarda da olduğu gibi, üniversitelerde de AKP’nin demokrasiye ve muhalefete baskıları devam edecek. Üniversitelerin bilimsizliği, gençlerin işsizliği büyüyecek AKP’nin 81 ile 81 üniversite projesinin gençlere “sağladıklarına” baktığımızda ise, üniversitelerde anadilde ve bilimsel bir eğitim de göremeyeceğiz. Daha önceki senelerde de üniversite mezunlarını istihdam sağlamayıp, patronların

ucuz iş gücünü üniversite mezunlarıyla karşılayan AKP, yeni işe giren gençlerin ücretlerini şirketlerin değil, kendilerinin ödeyeceğini söylese de esas sorunu çözemeyecek. 13 yıldır gençlere istihdam sağlamayan ve seçim bildirgesinde de bunun köklü çözümünden bahsetmeyen AKP, 6 milyon olan genç işsiz sayısını, arttıracak. Gençler patronların dayattığı ve AKP’nin belli bir süre kendisinin karşılayacağını söylediği düşük ücretlere mahkum olarak çalışacak. Mezun öğretmenlerin ataması yine yapılamayacak ve öğretmenler uzmanlaştığı alanda değil, başka alanlarda çalışmaya mecbur bırakılacak. Cinsiyetçi eğitime devam AKP’nin 13 yıllık eğitim sicilinin sadece gençlere değil, bütün topluma etkileri oldu. AKP iktidarlarından önce de var olan cinsiyetçi eğitim, AKP iktidarında da devam etti. Gençlere devamlı evlenmelerinin tembih edilmesi, evlenene burs bağlanması ve hatta kadınların tek “kariyerinin” annelik olduğunu söy-

İTÜ’de polisler ve ÖGB yine saldırdı

lemeleri, kadın cinayerlerinde yaşın düşmesinin etkenlerinden biri oldu. AKP iktidarı bitmediyse, gençliğin direnişi de bitmedi AKP’nin üniversite siciline baktığımızda yine baskı ve zorbalık görüyoruz. Üniversite gençliğinin siciline baktığımızda ise, AKP’nin bütün bu politikalarına karşı direnişlerin büyüyeceği açık açık ortada. Daha önce yolsuzluklara, yandaş rektör atamalarına ve rantları protesto ettiği için “terörist ve ateist” diye ötekileştirmek istediği öğrenciler, AKP’nin üniversitelerde yaptığı yandaş atamalara, rant planlarına ve AKP’nin genel politikalarına karşı direnişlerini sürdürecek. AKP iktidar olduğu dönem boyunca, meydanlarda, sandıklarda muhalefet edenler ve AKP’nin bütün baskılarına rağmen direnenler azalmayacak. Korkuyla iktidar olan AKP’ye 13 yılda büyüyen muhalefet üniversitelerde de büyüyecek, gençler AKP’nin yaptığı her yolsuzluğa, sebep olduğu her ölüme karşı mücadelelerini sürdürecek.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğrencilerin kampüse astıkları “SOMA’dan Ankara’ya Katilleri Biliyoruz! Hesap Soracağız Pankartı”na önce ÖGB ardından ise çevik kuvvet saldırmaya çalıştı. Gün boyu süren ÖGB ve çevik kuvvetin saldırıları akademisyenlerinde araya girmesiyle birlikte son buldu. ÖGB tarafından tehdit edilen ve saldırı altında kalan öğrenciler, ÖGB saldırısının son bulmasının ardından; Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenler için çizdikleri ancak faşistler tarafından üstleri karalanan duvar resimlerini yeniden çizdiler.GENÇLİK

ODTÜ’de IŞİD geziyor

Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Ağı kuruldu Gençlik örgütleri, tutuklanan öğrencilerle dayanışmak amacıyla kurdukları Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Ağı (TÖDA)’nın kuruluşunu İstanbul Tabip Odası’nda gerçekleştirilen basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu. Açıklamaya HDP İstanbul Milletvekili Beyza Üstün, CHP İstanbul milletvekili adayı Melda Onur, Eğitim Sen 6 No’lu Şube’sinden Görkem Doğan, Sosyolog Nükhet Sirman ve ÖHD avukatı Hüseyin Boğatekin katıldı. Yapılan basın açıklamasında AKP iktidarının, havuz medyasının da desteğiyle gençlerin kriminalize ettiğini belirtilerek “Gençlerin örgütlenme,

ifade ve protesto hakları “suç” olarak gösteriliyor. Bizler, aşağıda imzası bulunan kurumlar ve bağımsız aktivistler olarak tutuklu öğrencilerle dayanışmak, öğrencilerin uğradıkları hak gaspını kamuoyunun gündemine taşımak,üniversitelerde tutuklamalarla paralel olarak işletilen uzaklaştırma ve soruşturmalara karşı ortak bir tavır geliştirmek, ve “öğrencilere özgürlük” için bir araya geliyor, Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Ağı’nı kuruyoruz. Arkadaşlarımız özgür olana dek kampanyamızı sürdürmeye, dayanışma ağını büyütmeye çağırıyoruz.” denildi. GENÇLİK

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’de faaliyet gösteren bir öğrenci klüplerinden Mescid Topluluğu önceki gün okul içindeki mescitte bir etkinlik yaptı. Yapılan etkinlik, Mescid Topluluğu’nun Facebook sayfasında paylaşıldı. Etkinliğe konuşmacı olarak katılan uzun sakallı bir kişinin IŞİD militanı olduğu iddia edildi. IŞİD üyesi olduğu iddia edilen kişinin, IŞİD’e katılan ODTÜ öğrencisi ile silahlı fotoğrafları olduğu ortaya çıktı. Mescitteki etkinliğin fotoğrafı yayınlandıktan photoshopla IŞİD üyesinin silinerek tekrar paylaşılması, şüpheleri arttırdı.GENÇLİK

ÖGB’lere “polise direnmekten” dava

Yekta Saraç muhalif öğrencileri hedef aldı

Hiç bir alanda muhalefete tahammül edemeyen, her muhalif harekete saldıran, hedef gösteren AKP’nin üniversitelerdeki yansıması YÖK, muhalefetin önünü kapatmaya çalışmaktan vazgeçmiyor. YÖK Başkanı Yekta Saraç son yaptığı açıklamasında, muhalif öğrencilerin okullarda siyaset yapmasını hedef aldı. Muhalif siyaseti “terör” olarak niteleyen Saraç, “Terörün hedefi, öğrencilere ve

akademisyenlere ve eğitim hayatına yöneldiğinde, bu tehdit ülkenin istiklaline değil, ülkenin istikbaline yönelik oluyor.” şeklinde konuştu. Özellikle AKP’nin üniversitelerde kendi maşası gibi kullandığı YÖK Başkanı Saraç: “YÖK’ün eski imajını sırtımızda taşımak istemiyoruz” dedi. Fakat öğrenciler 13 yıllık AKP iktidarı boyunca YÖK’ün üniversitelerde “baskı imajını” bizzat yaşıyor.GENÇLİK

Akdeniz Üniversitesi’nde iki yıl önce yapılan YÖK protestosunda polis ve ÖGB’nin çıkan olaylarla ilgili başlatılan soruşturma fıkra gibi sonuçlandı. İddianameyi iki yılda hazırlayan savcı, sanıkları karıştırdı. Savcı, öğrencilerden şikayetçi olan özel güvenlik görevlilerine de “polise direnmekten” dava açtı. Öğrencilerin avukatı Hakan Evcin, davanın bu şekilde devam edeceğini belirterek hakimin ÖGB’leri öğrenci zannettiğini ve “Siz öğrenciyken YÖK’ü protesto ettiniz, mezun oldunuz, sonra da güvenlik görevlisi mi oldunuz?” diye sorduğunu söyledi. GENÇLİK


11 Tatilde ücret kesintisi yok

LISENIN GUNDEMI 03 Kasım 2015

Seçimlerde eğitim için ne dendi?

MEB’e bağlı örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler, 30 Ekim ve 2 Kasım idari tatillerdeki ders ve ek-ders ücretlerini kesinti olmadan alacak. MEB İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nün yaptığı açıklama şöyle: “Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarında görev yapan yönetici ve öğretmenler, gerek idari izinli oldukları 30 Ekim Cuma günü, gerekse 26’ıncı dönem milletvekili genel seçimi nedeniyle eğitim kurumlarının tatil edildiği 2 Kasım Pazartesi günü üzerlerinde bulunan aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğindeki yönetim, hazırlık ve planlama görevlerini yapmış sayılacak.” EĞİTİM

Bölümlere başarı sıralaması getirildi

1 l 1 Kasım seçimlerine asgari ücret tartışmaları başta olmak üzere ekonomik talepler damgasını vursa da AKP iktidarı ile birlikte tartışmalı halen eğitim politikalarını bir kez daha inceledi. Meclise muhalefeti, solu, ezilenleri, azınlığı temsil eden HDP girmiş oldu. Gelecek dönemde partilerin eğitim politikalarına dair vaatleri neler sizler için inceledik. eğitim ece berfin karagöz

YÖK Başkanı Yekta Saraç, “Ziraat, su ürünleri ve orman dışında mühendislikteki başarı sıralamasını, ilgili puan türünde 240 bin olarak belirledik. Mimarlıkla da ilgili buna münhasır bir karar alacağız” dedi. Başarı sıralaması sınırı getirdikleri programların ortak bir özelliğinin bulunduğuna işaret eden Saraç, “Bütün bu uygulamalarımız daha üst düzeydeki bir master, nazım plana göre yürüyor. Bunların hepsi meslek üreten programlar. Birçok ülkede mezun olunduktan sonra, tıpta, hukukta vesaire meslek sınavları var ama Türkiye’de yok” diye konuştu. EĞİTİM

İş güvenliği okullarda

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu artık okullarda da uygulanacak. 2016’dan itibaren 50’den fazla öğretmen ve personelin bulunduğu okullarda işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları bulunması gerekecek. Oluşabilecek kazalardan okul yönetimi sorumlu olacak. Olası kazaların önlenmesi için okul içi tasarımların önemine dikkat çeken uzmanlar “Okullardaki kapı kolları yuvarlak, masa ve sandalye uçları keskin olmayacak şekilde tasarlanmalıdır” dedi. Peki şantiyelerde uygulanmayan, okullarda mı uygulanacak? EĞİTİM

Sömestr ne zaman?

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklama kapsamında 28 Eylül 2015 günü başlayan eğitim ve öğretim yılı birinci kanaat döneminin 22 Ocak 2016 Cuma günü sona ereceği belirtildi. 22 Ocak 2016 günü başlayacak olan 15 tatilin 5 Şubat 2016’da sona ereceği ve ikinci kanaat döneminin 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacağı açıklandı. 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacak olan ikinci kanaat döneminin ise 10 Haziran 2016 Cuma günü sona ereceği belirtiliyor. EĞİTİM

İlk olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin seçim bildirgesinde eğitim için nelerden bahsediliyor onlara bakalım. Halkların Demokratik Partisi’nin bir çok değişikliği var. Bunlar: Eğitim kamu hizmeti olarak ücretsiz sağlanacak. Bu madde de parasız eğitime giden ilk ve en temel yol olacaktır. Okulun ve öğrencilerin temel ihtiyaçları okul bütçesinden karşılanacak, her ne ad altında olursa olsun velilerden asla para talep edilmeyecek. Ekonomik olarak eğitim ailelere

büyük yük olmaktan çıkacak. Eğitim müfredatı, ders kitapları ve diğer materyaller tekçi, cinsiyetçi ve şoven içerikten ayrılacak. Kadın öğrencilere karşı cinsiyetçi söylemler için önemli bir adım olacaktır. İdeolojik saiklerle ve özgürlükçü laiklik ilkesini ortadan kaldıran bir anlayışla okulları ayrıştıran 4+4+4 uygulamasına son verilecek. Eğitim sistemi en baştan yapılandırılacak. İleriye gideceğine, gericiliği baş tacı yapan 4+4+4 eğitim sistemi de HDP geleceğinde son buluyor. Eğitim sistemi özgürlükçü, laik ve bilimsel bir içerikte yapılandırılacak, anadil temelinde çok dilli

hale gelecek. Halkların Demokratik Partisi’nin eğitim sistem, şimdiki gibi gerici değil, özgürlükçü olduğunun işareti. Yani bu seçim sonuçlarından sonra asla olmayacak şeylerin hepsi Halkların Demokratik Partisi’nin seçim bildirgesinde vardı. Dezavantajlı ve ezilen cinsiyet gruplarının, sosyal sınıfların, halkların ve engellilerin üniversite eğitiminden eşit olarak yararlanabilmeleri için pozitif ayrımcılık ve kota politikası uygulanacak. Peki Öğrenciler? Aslında yıllardır AKP’ye karşı ve-

rilen mücadelelerde öğrenciler, Halkların Demokratik Partisi vaatlerini talep ediyorlardı. Bunların başında eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim talebi geliyor. Halkların Demokratik Partisi ise bu talepleri seçim bildirgesinde genişçe ele almış. Aynı zamanda okul kitaplarında cinsiyetçi söylemlere karşı cinsiyet eşitliğini öne çıkaran bir bildirge hazırlayan Halkların Demokratik Partisi, liselilerin isteklerini gerçekleştirmek için yola çıkmış. Yani her açıdan Halkların Demokratik Partisi Eğitim sisteminde büyük, güçlü bir değişiklik bir o kadar da ilerici ve özgürlükçü bir eğitim sistemi vaat ediyordu.

Gene TEOG gene skandal !

Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı Tercih ve Yerleştirme Klavuzu’nda yılsonu başarı puanı hesaplaması 34 saat yerine 28 ders saati üzerinden yapılmış. Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü 19 Eylül 2014 tarihinde bir genelge yayınladı. Genelgede öğrencilerin toplam 6 saatlik seçmeli derslerden aldıkları puanların da yılsonu başarı puanında olması gerekirken puanlamaya alınmadı. Yani 28 saat zorunlu, 6 saat seçmeli toplam 34 saat üzerinden hesaplanması gereken puanlar, 28 saat üzerinden hesaplanmış. MEB, TEOG Tercih ve Yerleştirme Klavuzu’nda yer alan birkaç yeni değişiklik şu şekilde: Sınavlarda örnek işaretlemeye uy-

gun işaretleme yapılmazsa cevap doğru kabul edilmeyecek. Soru iptalinde o soru herkes için doğru kabul edilecek. Uygulanan son iki yıldır bunlara hiç dikkat edilmeden milyonlarca öğrencinin puanları değiştirildi. Cevap kâğıdının okunmasını engelleyen gereksiz karalamalardan dolayı optik okuyucu kâğıdı okuyamazsa sınav geçersiz sayılacak. Her sene milyonlarca öğrenci liseye geçmek için sınava giriyor. Fakat sürekli farklı skandallarla konu olan TEOG, öğrencilerin hayatlarında büyük bir öneme sahiptir. Buna rağmen devamlı skandallar çıkıyor, sayısız haberler yapılıyor. EĞİTİM

Eğitimin her yerinde kâr var Özel okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların da uyguladığı “ hazırlık ödeneği” uygulamasına başlıyor. Özel okullar bu yıldan itibaren öğretmenlerine devlette olduğu gibi yılda bir kez ‘hazırlık ödeneği’ ödemekle yükümlü oldu. Milli Eğitim Bakanlığı yılda bir kez öğretmenlere 950 TL veriyor. Özel okullar bu yıl “hazırlık ödeneği” sürprizi ile karşılaştı. Tıpkı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) gibi özel okullar da öğretmenlerine bu yıldan başlayarak “Öğretime Hazırlık Ödeneği” ödeyecek. Mili Eğitim Bakanlığı yılda bir kez öğretmenlere bu ödeneği veriyor. Bu yıl öğretmenler 950 TL aldı. Özel okullar 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda 657 sayılı Kanun’la dü-

zenlenen öğretime hazırlık ödeneğinin özel okullarda görev yapan eğitim personeline de ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığını belirtiyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eğitimin her alanından farklı şekillerde para kazanmayı iyi biliyor. AKP zihniyeti eğitim alanında eğitimden, öğrencilerin taleplerinden çok kendi menfaatini düşünüyor. Eğitimdeki reformlar yerine kimin ne için para aldığı, ne kadar ödendiği konuşuluyor. Öğrencilerin gelecekleri, topluma kazandırılmaları konusunda hiçbir adım atılmamasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) sadece maddi unsurları düşünüyor. Bundan sonraki dönemlerde de AKP zihniyeti ile birlikte MEB’in durumu da devam edeceğe benziyor. EĞİTİM

s l H b

ü

g

i ş s e

b


ESAS MESELE

12

03 Kasım 2015

Sansürün bile bir adabı olmalı Bu hafta İpek yayın grubuna kayyumun atanması ile sansür tartışmaları yeniden gündeme oturdu. AKP iktidarı ile gündemden düşmeyen sansürü uzun yıllardır iletişim ve sosyal medya alanında çalışmalarını sürdüren Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka ile birlikte değerlendireceğiz. Sansürün toplumun üzerindeki etkisini, internetin nasıl bir haber kaynağı olduğunu konuştuk.

Erkan Saka Kimdir?

Bence orada sorunu başka bir yerde aramak lazım. Bence halk cahil değil ama, vicdansız. Kimin ne yaptığını gayet görüyorlar. Ama bir tercih meselesi. Bu durumda da sosyal medya bir şeyi değiştirmez.

Erdoğan’ın “Burası hukuk devleti” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Erdoğan kendi oğlunu hukuka teslim ederse bir hukuk devletinden bahsedebilir. Hukuk devleti değil, bir tür tek parti yönetimi var. Ve çok iyi bir taktisyen oldukları için bugün cemaati gasp ediyorlar, yarın başka bir kurumu gasp edecekler. Hukuk devletinden söz ediyorlar ama bilirkişinin daha önce dolandırıcılıktan hüküm giydiği ortaya çıktı.

bir gasp varsa kim olursa olsun, buna muhalefet etmek o yapıdan olmayı gerektirmiyor. Ya da eski defterleri açmak da tam da iktidarın taktiği. Eski defterleri açtırarak insanları birbirlerine düşüyor ve böyle ortak tavır alınamıyor. Onları sevdiğimizden değil, tutum gereği yapılmalı. Ortak tavır alınmazsa bu tüm medyayı vuracaktır. Sokağa çıkmayan ekiplerin direnişçi olması ilginç bir olay. İleride iktidara tek teşekkür edeceğimiz şey her halde bu olacak. Hiç-

bir şey eskisi gibi olmayacak. Ama tabi dönem değiştiğinde o hakim kodlar geri gelecektir. Çünkü o kod değişikliği daha derin bir değişim gerektiriyor. Şimdi daha taktiksel değişiklikler var.

Kayyum atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhalif görünen medya kuruluşlarına hep bu şekilde el konuldu. Bu Uzan’ın kanallarından Show TV’ye ATV’ye kadar uzandı. Kendi medyası yok, var olan medyanın üstüne çöküyor. Yeni değil. Kaç kanala el konuluyor, sonra gayet şaibeli bir şekilde havuz medyasının eline veriliyor. Sıfırdan kurulan Yeni Şafak ve Yeni Akit var sanırım. Onun dışındakilerin hepsi el konularak kuruldu. Diğerlerinde maddi bir sorun var gibi görünüyordu ciddi ciddi. Bunda o da yok.

Ankara Katliamı haberlerinin topluma ulaşmasında sansürün nasıl bir etkisi oldu? Bence zerre kadar etkisi olmadı. Daha geniş kitlelere ulaşalım sorunu var ama o geniş kitleler o haberleri pek görmek istemeyen geniş kitleler. Yani vicdanı ile hareket edenlere haber ulaşıyor, diğerlerine ulaşıyor. Sansür aşılıyor. Yeni medyayı kontrol altına almak çok zor. Sansür getirse bile o haber her türlü sızıyor. Hatta sansür daha geniş kitleye ulaşmasını sağlıyor o bilginin. Kurumsal olarak bir takım sorunlar olabilir ama haberin ulaşmasında bir sorun olmuyor. Sansürün bile bir adabı olmalı. En ufak bir eleştiriye bile tahammülü olamayan bir iktidar ile karşı karşıyayız.

Bir direniş gördük baskının ardından. “Bir gün herkes mağdur olacaktır” sözünün yansıması bu diye düşünüyorum. Genelde demokrat insanlar demokratlıkları gereği bunu yapıyorlar. Burada

Bu iktidarı diğerleri ile kıyasladığımızda? Genelde bir süreklilik var. Ama en görünür en somut halini aldı. Ben darbe dönemini yaşamadım bilmiyorum 12 Eylül’ü. Ama sivil darbelerin olduğu bir

dönemde AKP rekoru kırdı. Şuanda bir parti devleti var ve o partiden değilseniz hiç şansınız yok. Medya günah keçisi olamaya en müsait alan. O yüzden her başı sıkışan rejim medyayı suçlar. Medya demokratik bir toplum için hayati öneme sahiptir. Vatandaşın haber alma hakkında tabii ki egemenlerin bir etkisi olacak. Medyanın suçlanması hep iktidarın işe gelen bir şey. Gezi direnişinden bu yana ana kaynak dijital iletişim kaynakları. Sadece iktidar bunu engellemeyi beceremiyor. Ciddi bir niteliksizlik var. Url tabanlı yapabilmesi bile yeni oldu. Ya da mesela BTK’nın çok büyük bir bütçesi var aslında. Muhtemelen url tabanlı engellemek için dışarıdan hizmet aldılar. Ama gerçekten diktatörlüğün bile nitelikli elmana ihtiyacı var. Aktrolleri filan düşündüğümüzde gerçekten hegemonyayı sağlayamıyorlar. Bir de internet iletişimi doğası gereği kontrolü daha zor. Öyle fişini çekmek kolay değil. Tabii ki zorluk çıkarıyorlar. Ama tamamen yok edemiyorlar. Burada aktivistler her zaman bir yolunu bulacaklar o haberi ulaştıracaklar. Tamamen fişini çekmeleri gerekir. Ama öyle bir panikleme havası da var. Biz daha dramatik engellemelerle karşılaşabiliriz. Panik haliyle yapacaklardır. Eskiden uluslar arası kamuoyuna çok dikkat ederlerdi. Ama Gezi’den beri dikkat etmiyorlar. Bu, üçüncü dünyacılığa, kendi içine dönemeye başlıyor. Pek öyle dostu kalan bir ülkeden söz edemiyoruz. Yabancı gazetecileri darp ediyorlar. Fuat Avni gibi doğru bilgi verdiği şüpheli kaynaklar da var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni medyada bir sürü aktör var. Fuat Avnilerin bu kadar ön plana çıkması şeffaf olmayan medyadan kaynaklanıyor. Devlet devletlikten çıktı. Kurumlarda bir laçkalık var. Bu kadar görev değişikliği yapmak istihbarat zaaflarına neden oluyor. Fuat Avnilerin çıkması bu kadar zor değil. En son yayınladığı bu sandık hırsızları listesi, AKP’nin sandık listesi anladığım kadarıyla. Bu da o kadar gizli bir bilgi değil. Twiter üzerinden gözaltılar var ama bu isimler alınamıyor. Mümkün değil, bu iktidarla

kurduğu ilişkiden kaynaklanıyor. Sen bugün iktidar yanlısı isen karşılık görmüyorsun. Normalde nefret suçları vb. şeyleri işleyenler serbest kalabiliyor. Aleni olarak hukuk dışılığa geçilmiş bir dönem olarak tarihe geçecek. TRT’nin ekim ayında partilere ayırdığı sürelere baktığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz? TRT iktidarın çiftliğidir. Bence iktidarı çıldırtan, o 18 dakika onların 30 saatine bedel oluyor. Bu onların yüzüne ileride çarpacak bir şey. Bir de senin benim vergimle yapılan bir şey. Özerk gibi görünen bir kuruluşta bu kadar dengesizlik olması... Güçler ayrılığı kalmadığı için bunun hesabını soracak seçim dışında bir şey kalmadı. Hangi kaynak HDP’ye yetiyor? HDP gücünü sosyal medyadan alıyor. Bunu da merkezi bir yerden yapmıyorlar. Gönüllülerin networkü ile yapıyorlar. Ortalama bir HDP seçmeni buna sosyal medya üzerinden pozitif bir yerden yaklaşıyor. O da gücünü arttırıyor. Aşağıdan gelen güç önemli, çok dinamik bir kitle var. Bence bunu CHP de biraz yakaladı. Alttan orada da bir gönüllük var. TRT Türkiye’nin her tarafına ulaşıyor ama pasif bir izleyici kitlesi var. Televizyonun daha aktif izlendiği yerlere nasıl ulaşılabiliyor? İktidar her zaman kafa sayısına göre hareket ediyor. Gezi direnişi de o kadar kitlesel olsa iktidar ona da bir bakardı. Digital divide diye bir şey var. Bazı bölgelerde sosyal medya daha az etkili. Kullanmama bir iktidar yanlılığının göstergesi olabilir. Türkiye’de erişemem diye bir sorun kalmadı. Bence orada sorunu başka bir yerde aramak lazım. Bence halk kimin ne yaptığını gayet görüyor. Ama bir tercih meselesi. Bu durumda da sosyal medya bir şeyi değiştirmez. Gereçten aleni işleyişle ilgili sorunlar var ama bence çoğu insanın karar değiştirmesini sağlayan şey ekonomi. İnsan hakları filan değil. Ekonomik açıdan bir duraklama dönemine girildiğini görüyorum. Şu anda tek aktif sektör inşaat sektörü. Yerel seçimlerde bile halk adalet ölçüsüne göre karar verseydi,

değişirdi. Devletin bu gidişatından rahatsız olanlar da AKP’yi terk ediyorlardır. HDP’nin getirdiği bir coşku var, bir toplumsal hareketlilik var. Bu böyle devam ederse daha büyük bir sosyal hareketliğinin bir parçası olabilir. Ben biraz daha zaman geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Vaatler tutulacak mı,

HDP gücünü sosyal medyadan alıyor. Bunu da merkezi bir yerden yapmıyorlar. Gönüllülerin networkü ile yapıyorlar. Ortalama bir HDP seçmeni buna sosyal medya üzerinden pozitif bir yerden yaklaşıyor.

Yıllardır sansür tartışmaları sürüyor. Ancak bu sefer İpek Medya gruRöPORTAJ buna yapıonur toper lan baskınla canlı yayında yayın kesildi. Evet, çok da dramatik bir etkisi oldu. Daha önce özellikle Kürt medyasına yönelik bu tür baskıların olduğu görüldü. Ama canlı yayında böyle büyük çaplı ilk defa oluyor. Bu nedenle dramatik etkisi arttı. Kitabına uydurma vardı. Ama bu kitabına uydurmadan da çıkıldı. Gasp düzeyine geldi. Kapitalizmin temel prensipleri bile çiğnendi. Sonuçta bu özel mülkiyet. Özel mülkiyete dönük somut bir delil bulunamayıp yapıldı. Zaten terör iddiası hep Türkiye’de böyle şaibeli bir zeminde kullanılmıştır.

bu özel bir coşku mu görmek lazım. Bence ekonominin gidişi gibi makro sebepler daha etkili. İnsanlar sosyal medyayı kullansa da sokağa çıkmıyor deniyor. Bunu diyen, kendisi çıkmıyor bence. Benim gördüğüm aktif sosyal medya kullanıcıları sosyal insanlar. Bilgisayar başından kalkmayan insan modeli yok. Her yeni teknolojiye karşı böyle bir panik havası olur. Buradan ne çıkarırız? Bence medya devrimi yaşıyoruz. Hepimizin medyacı olabileceği dev bir zemin. Yeni bir araç çıktığında önce bir heyecan yaparız sonra azalır. Bir heyecan var tabi, sonra kendinize de bakarsanız o heyecan kalmıyor. Medya hayatın içinde anlam kazanıyor. Oturduğu yerden devrim yapamazsınız. Ama o kadar çok kişi var ki bu süreçte politikleşen. Genelde muhaliflerin hemen bu yeni teknolojileri kapması gerekirken bunu göremiyorlar. Gönüllü muhabirliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence güzel bir şey. Bu çok büyük ve baş edilemez bir kaynak. Bu müthiş bir bilgi kaynağı. Ama tabii ki bu evrensel gazetecilik ilkelerini lav etmiyor. O bilginlin editöryel bir elden geçmesi gerekiyor. Ham enformansyonu senin işlemem gerekiyor. Gazetecilik bitmiyor ama sen kendini yeniden konumlandıracaksın. Her habere aynı düzeyde bakmıyoruz.

Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi. Yeni Medya kültürü ve siber antropoloji alanında ders veriyor. Lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden aldı. Orada daha itibarlı kaynaklar var. Sosyal medya kullanımında da bir tür hiyerarşi oluşuyor. O yönde bir zenginlik olacak. Daha büyük bir enformasyon olacak ama bunun filitrelenmesi gerekiyor. Bence bir zararı yok çünkü onu filitreleyebiliyor. Eskiden geleneksel medyaya bağlı kaldığımız zaman kaynaklar belli idi, hiyerarşi belli idi. Sen muhteşem bir iş yapsan bile haberleştirme şansın yoktu. En azından ihtimaller arttı. Haberlerin iki ülke arasındaki ilişkiyi bozduğu durumlara hiç rastladınız mı? Benim gözlemin tek bir haber üzerinden olmaz zaten. Çıkacak savaş için o haber kullanılır. ABD zaten Irak’a müdahale edecekti. O yüzden kitlesel imha silahlarını kullandılar. O bir haber de değil, o bir propaganda aracı. Haberin doğruluğu yanlışlığı da önemli değil. Bizim de doğrulama imkanlarımız arttı. Suriye de kimyasal kullanıldığı iddiaları vardı. O kadar bariz ki orada bir şey var. Medya okur yazarlığınız varsa zaten görüyorsunuz. Kobane haberlerini öyle gördük, devletin başındaki kişiye kalsa iki güne düşüyordu. Kendi kaynaklarımızdan öyle olmadığını gördük. Erdoğan’ın yurtdışı basını bizimle uğraşıyor iddiası var. Bu olabilir mi? Her zaman olabilir. Ama Ekonomist’in onu kapağa koyduğu zaman bir şey dedi mi? Eğer onun için de bir şey söylüyorsa beni de onlar getirdi gibi o zaman bir tutarlılık olabilir. Gezi’de niye CNN canlı yayın yaptı denildi. Eğer bir şehrin merkezinde bir şey varsa ben 24 sat canlı yayın yaparım. Türk devletlerinin yurt dışına kapatmak durumu var. Ya da farklı manevralar yapmak. Şuan da çok kaynak var, onların verdiği enformasyona da bağlı değiliz. Çok güzel bir medya ile karşı karşıyayız internette, daha iyi ne yapabiliriz kafa yormalıyız insani güç olmadan, kolektif çalışmadan ilerletemeyiz.


DUNYA

13

03 Kasım 2015

Dünya basını: Erdoğan’ın partisi kazandı

Dünya basını, Türkiye’deki seçimleri yakından izlerken, sonuçları da kısa aralıklarla güncelleyerek okuyucularına iletti. İngiltere ve ABD’deki basın ve yayın kuruluşları seçimlerin sonuçlarını “iktidar partisinin beklenmedik bir zaferi” diye nitelendirerek, bu sonuçların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yerini sağlamlaştıracağı” şeklinde yorumladı. Kürt sorunuyla yüzleşirken, son yılların en mühim seçimlerinden Türkiye’de gerçekleşen 1 Ka- birine gittiğini” yazdı. sım 2015 genel seçimlerini yakından takip eden dünyanın en AP: Davutoğlu zaferini ilan etti büyük basın ve yayın kuruluşları se- Amerikan Ajansı Associated Press çim sonuçlarını son dakika haberi (AP) “Türkiye’deki seçimlerin arolarak dünyaya duyurdular. dından Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin zaferini ilan etti” NY Times: Erdoğan’ın zaferi başlığını attı. Amerikan Ajansı, New York Times’ın “Erdoğan’ın sabah saatlerinde geçtiği habepartisi Türkiye’de yeniden par- rinde, “Türkler, iktidar partisinin lamento çoğunluğunu kazandı” son 13 yıldır elinde bulundurbaşlıklı haberinde, 1 Kasım seçim duğu parlamento çoğunluğunu sonuçlarının, partisi 2002’den bu tekrar sağlayıp sağlayamayacağını yana dört seçim kazanan Cum- belirleyecek kritik seçimler için hurbaşkanı Erdoğan için önemli sandığa gidiyor” ifadesine yer bir zafer olduğu belirtildi. vermişti.

bildirildi. Merkel’in görüşmede, Başbakan Davutoğlu’nu seçimdeki başarısından dolayı tebrik ettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Sayın Başbakanımız, tebriki için ŞanABD: Endişeliyiz sölye Merkel’e teşekkür etmiş, Beyaz Saray’dan yapılan açıkla- seçimlerin barışçıl bir ortamda, mada; Türkiye seçim sonucundan yüzde 85’in üzerinde bir katıdolayı tebrik edilirken, seçim sü- lım oranıyla gerçekleştiğini, bu reci boyunca medyaya ve gazete- durumun Türk demokrasisinin cilere karşı uygulanan baskılardan olgunluğunu gösterdiğini, Türk dolayı endişe duyulduğu belirtildi. halkının siyasi, demokratik ve Açıklamada ayrıca Türkiye’de ekonomik istikrardan yana teruluslararası hukuk kurallarının cihte bulunduğunu ifade etmiştir.” gözetilmesi gerektiği vurgusu yapıldı, “Türk yetkililere, Türk Hollandalı ırkçı lider: AKP’ye oy Anayasası’nda var olan evrensel verenler ülkeyi terketsin değerlere saygı duyma çağrısında Hollanda’daki aşırı sağcı ve göçbulunuyoruz” ifadeleri kullanıldı. men karşıtı Özgürlük Partisi’nin AFP: Son yılların en BBC: Yeniden kazandı mühim seçimi İngiliz yayın kuruluşu British lideri Geert Wilders, AKP’nin AFP, seçimlere ilişkin geniş bir Broadcasting Corporation (BBC) Merkel’den tebrik geldi Hollanda’da yüzde 69 oy aldıanaliz yayımlarken, bugüne nasıl internet sitesinin manşetinden Başbakanlık Basın ğının açıklanmasının ardından gelindiğine dair kapsamlı bir kro- duyurduğu haberde, “Oyların Müşavirliği’nden yapılan ya- “Hollanda’da diktatör Erdoğan’ın noloji yayınladı. Ajans, “derinden çoğu sayıldı, Türkiye’nin iktidarı zılı açıklamada, Almanya Baş- partisini seçen Türkler, Türkiye’ye kutuplaşmış ülkenin, kanlı cihat- Adalet ve Kalkınma Partisi, kritik bakanı Merkel’in, Başbakan gidin ve İslamofaşizmin tadını çıçı saldırıları ve yeniden başlayan seçimlerde, parlamento çoğunlu- Davutoğlu’nu telefonla aradığı karın” diye tweet attı. Dünya Rıfat çapar

Almanya Başbakanı Merkel, Davutoğlunu telefonla tebrik etti

ğunu sağlayacak gibi görünüyor” ifadesine yer verdi. BBC hem televizyon yayınında hem de internet sitesinde 1 Kasım seçimlerine geniş yer verdi.

ABD, hem endişesini hem de tebriklerini dile getirdi

Dünya Turu

Mısır

Uçak düştü: 224 ölü

Rusya Kogalımaviya Havayolu şirketine ait uçak Mısır’da düştü. Toplam 224 kişinin bulunduğu uçaktan kurtulan olmadı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin taziye mesajı yayınlarken, 1 Kasım’ı milli yas günü ilan etti. Mısırlı yetkililer uçağın teknik bir arızadan dolayı düştüğünü açıkladı. Rusya’nın St. Petersburg kentine giden Rus Kogalımaviya (Kolavia) Havayolları’na ait uçakla irtibatın, Şarm El Şeyh kentinden kalkışından kısa süre sonra Sina Yarımadası üzerinde kesildiği belirtildi. Rusya Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre uçakta 217 yolcu ve 7 mürettebat bulunuyordu. Mısır güvenlik güçleri kazan kurtulan kimsenin olmadığını açıkladı. Uçakta 214 Rus, 3 de Ukrayna vatandaşı vardı. Arama kurtarma ekipleri 17 çocuğun cansız bedenine ulaştı. DÜNYA

Somali

Somali’de bombalı saldırı

Somali’nin başkenti Mogadişu’da devlet ve hükümet yetkililerinin konakladığı es-Sahafi Oteli yakınlarında bombalı saldırılar düzenlendi. Güvenlik güçleriyle saldırganlar arasında yaklaşık üç saat çatışma yaşandı. Çatışmada 11 kişi hayatını kaybetti. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre; saldırıda aralarında yerel bir radyo için çalışan gazeteci ile otel sahibinin de bulunduğu en az 11 kişi öldü, hükümet yetkilileri ve Reuters haber ajansı kameramanının da bulunduğu pek çok kişi de yaralandı. AP’ye konuşan Mogadişu Belediye Başkanı Hussein, “İlk olayın sabahın erken saatlerinde, bir intihar bombacısının bomba yüklü aracı patlatmasıyla ve sonrasında silahlı kişilerin oteldekilere ateş açmasıyla yaşandığını” aktardı. DÜNYA

Rusya’dan IŞİD ve El Nusra’ya ağır darbe Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov düzenlediği bir basın toplantısında, Rus savaş uçaklarının Suriye’nin Hama, Lazkiye, Şam, Halep ve Rakka kentlerinde IŞİD ve El Nusra hedeflerini vurduğunu söyledi. Rus jetlerinin Hama’da IŞİD’in elindeki bir mühimmat deposunu imha ettiğini belirten Konaşenkov, Humus yakınlarında da örgütün güçlendi-

Çipras isyan etti: Utanıyorum Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Avrupa ülkelerinin sığınmacı krizini çözmek için yeterli çabayı göstermediğini söyleyerek “Utanıyorum” dedi. Çipras, bugün Yunan Parlamentosu’nda yaptığı konuşmasının büyük bölümünü Ege Denizi’nde yaşanan sığınmacı dramına ayırdı. “Ege Denizi’nde kıyıya vuran sadece (cansız) çocuk bedenleri değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin kültürü” diyen Çipras,

“Avrupa’nın bu dramı çözmekteki yetersizliğinden dolayı utanıyorum” ifadelerini kullandı. Avrupalı liderlerin, Ege’deki kazalarda hayatını kaybeden çocuklar için döktüğü gözyaşlarının ikiyüzlülük olduğunu da söyleyen Yunanistan Başbakanı Çipras, “Herkes ölen çocuklara üzülür. Peki ya hayatta olan, sokakları dolduran binlerce çocuğa ne olacak?” diye sordu. DÜNYA

rilmiş bir sığınağının vurulduğunu paylaştı. Bununla birlikte Lazkiye’de de El Nusra’ya ait bir komuta merkezinin imha edildiğini aktaran Konaşenkov, ‘’Bu komuta merkezi üzerinden Suriye ordusunun telsiz bağlantıları engelleniyordu’’ ifadelerini kullandı. Konaşenkov, Halep’te de IŞİD’e ait bir eğitim kampının bütünüyle imha edildiğini de ekledi. DÜNYA

Brezilya

Brezilya matematikten kaldı

Brezilya’nın Federal Rio Grande do Sul Üniversitesi (UFRGS) tarafından yürütülen bir anket, 25 yaşın üstündeki Brezilyalıların büyük bölümünün basit matematik problemlerini çözemediğini gösterdi. Ankete göre, Brezilyalıların %75’i aritmetik ortalama hesabı yapamıyor ve ‘kesir’in ne olduğunu da bilmiyor. Ayrıca nüfusun yüzde 63’ü de yüzde hesaplamasında başarılı değil.Anket katılımcılarının yüzde 43’ü ilköğretim yıllarında en sevmedikleri dersin matematik dersi olduğunu, yüzde 60’ı ise derslere girmeyi sevmediklerini söyledi. Araştırmanın koordinatörü olan UFRGS’den Doçent Doktor Flavio Komim de, eğitimdeki bu sıkıntının ülkeyi olumsuz ekonomik ve sosyal sonuçlara götüreceği yorumunda bulundu. DÜNYA


YAKLASIMLAR

14

03 Kasım 2015

Direnişe inanmıyorsak, gerisi teferruattır Timur Danış yazdı

1 Kasım seçimlerinde Yeşil Yol’u durdurmakta en çok emeği geçen partiye oy verdiğini anlatan Danış, direnişe inanmadan, direnmeden ilerlenemeyeceğini anlatıyor yazısında. Seçimlerin ardından ise yapacaklarını sıralıyor.

Seçimlerde dayanışmaya oy verdim ve sonuçları beklemeden direnişi seçtim. Bugün 1 Kasım 2015 Pazar. Saat 16.10 itibariyle seçim sürüyor. İstanbul’da kimi görsem seçimle ilgili. Benim ise aklım fikrim Yeşil Yol’da. İstanbul’da her konuşmanın seçime çıkmasından çok rahatsız olmuştum ki, Ekolojist dostum Mustafa Cevdet Arslan aradı. Beni Beyoğlu’nda bir mekâna davet ediyordu: ekolojist kaygı taşıyan bir grup insan, özellikle Karadeniz ‘deki gelişmeler ile ilgili söyleşi düzenlemişler. Mustafa benden Yeşil Yol’a karşı direnişi anlatmamı istedi. Toplantıya oğlum Yunus ile birlikte katıldık. Ben Samistal Direnişi ile ilgili fotoğrafları gösterime hazırlamıştım. Konuşma başlamadan önce, Yeşiller ve

Sol Gelecek’den Ender Eren, Erdek’den ekolojistlerin ürettiği şarap ve rakıyı sundu. Emektar Yeşiller’den Enver dostumuz Ezine’den peynir ikram etti. Yunus da manavdan güzel bir üzüm getirerek, masamızı renklendirdi. Gergin seçim beklentisi, el yapımı şarap ve rakı ile bir az olsu gevşemişti. Ben söz aldım ve seçimde sonuç ne olursa olsun, direnmeden hiçbir şeyin kazanılamayacağını söyledim. Sonra da Yeşil Yol’a karşı Samistal Direnişi’ni anlatmaya başladım. Samistal’den ekskavatörü gönderişimizi, kepçenin içine girip, direnen Süreyya’yı. İneklerine nöbetleşe bakıp, direnişe katılan Ayşe ile Emine’yi, direnişi görünür kılan Gönül hanım ile Rabia Bekâr’ın nasıl Havva Ana olduğunu anlattım. Konuş-

mamın ortalarına doğru, katılımcılarda gözle görünür bir paylaşım ve meseleye odaklanma hissettim. Ekolojist içeceklerin de etkisi ile seçim gündemini direniş gündemine çevirmiştik. Hatta genellikle olduğu gibi hızımızı alamayıp, eleştirmekten de kendimizi alamadık. Meslek gruplarının (avukat, gazeteci, mühendis gibi) ekoloji hareketine katkılarını yönlendirmeye açık davranmalarını eleştirdim. Özellikle bu sözlerim karşı eleştiri aldı. Kendi payıma düşen eleştirileri dinleyip, not aldım ama bir tek söze katlanmadığı söyledim. Adının bir çeşit Ayşe olduğunu söyleyen kızımıza “Bu Yeşil Yol’u nasılsa yapacaklar” sözünü sarf ettiği için kendisi ile konuşmayacağımı söyledim; Direnişte anlaşmıyorsak, gerisi

teferruattır. Konuşma sırasında ekolojist olarak seçim sonrası gündemimin, Yeşil Yol’dan İğneada’ya Direniş olarak açıkladım. Aslında İstanbul’a geldiğim ilk günlerinde aldığım bir duyuru beni çok heyecanlandırmıştı. “ İKLİM FORUMU BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’nde! Yeşil Yol’a karşı canla başla mücadele eden 4 direniş kadınımız iklim forumunda sizlerle buluşuyor.13 Kasım 2015 / 11.00 ve 13.30 saatlerinde iki ayrı oturum olacaktır.” 13 Kasım Yeşil Yol Karşıtı oturum ve Ekolojist arkadaşların Beyoğlu daveti, Yeşil Yol Karşıtı Direnişi dinlemek istemeleri, Yeşil Yol’a karşı direnişi anlatacağım bir kitap üzerinde çalışmak, seçim öncesi ve sonrası günlerimi doldurdu bile. Bu arada unutmadan söyleyeyim, oyumu, 28 Ağustos’da Samistal’den gönderdiğimiz ekskavatörün gidişine çok net katkı koyan partiye, bir teşekkür olarak verdim. Ben Direnişi seçtim.

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Hasan Cemal T24

Cemal, seçim sonuçlarını değerlendirirken, mücadelenin bitmediğinin altını çiziyor. Cemal: “Türkiye, demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerlemeden, hem kendi Kürtleriyle, hem başta Suriye Kürtleri olmak üzere bütün bölge Kürtleriyle barış yapmadan düze çıkamaz. Ama şimdi bu noktalardan ne yazık ki epeyce uzağa düşmüş durumdayız. Ne demokrasi, ne de barış yolundayız. Bu iki yolu da kendi eliyle kapatmış olan Tayyip Erdoğan şimdi seçimi kazanmış durumda... Anlaşılan, daha tam dibe vurmadık. Anlaşılan, iyice kötülemeden düzelmeyecek Türkiye. Kemerlerinizi sıkı bağlayın. Ama kuşkunuz olmasın: Barış ve demokrasi mücadelesi her türlü olumsuzluğa rağmen devam edecek.”

Kötü

Karahasanoğlu oldukça dürüst. Artık tokata, savaşa, bombaya gerek yok diyor: “Halk iktidarda demiş Seçmenin sandıkta attığı yumruktan sonra.. Artık sokakta, kimseye yumruk atmaya gerek kalmadı.. Hatta Kandil’e operasyon yapmaya.. Uçak kaldırıp, terörist yuvalarına bomba atmaya falan da gerek yok.. Bu sonuçlar, Kandil’i de yerle bir eder; Washington’u da.. Artık Pensilvanya’daki zat için, kırmızı bülten üzerine kırmızı bülten çıkartmaya gerek yok! Pensilvanya’nın sahibi soracak şimdi, “Buradaki zatı, ne zaman yollamamızı istersiniz?” Doları göreceğiz.. Borsayı göreceğiz.. Halkın % 52 oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı’na “Diktatör” diyenlerin nasıl utanmazca tornistan ettiklerini göreceğiz...

Çirkin

Enseyi karartmayın Kadri Gürsel yazdı

Kadri Güresel Diken’de yayımlanan yazısında 1 Kasım seçimlerini ele aldı ve Erdoğan’ı başkan yaptırmamak için mücadele edenlere seslendi: Enseyi karartmayın. Demokrasiden ve dolayısıyla Türkiye’den umudu kesmeme çağrısında bulundu.

1 Kasım 2015 akşamı seçim sonuçlarının üç aşağı beş yukarı belli olduğu anda başına oturduğum yazıya, rahmetli Çetin Altan’ı dilinden düşürmediği tavsiyesiyle anarak başlıyorum: Enseyi karartmayın! Büyük yazarın uzun ve meşakkatli ömrü ülkesinde demokrasinin yerleştiğini görmeye yetmemiş olabilir… Ama onun için daha kötüsü, demokrasi umudunu yitirmiş olarak ölmekti. Çetin Altan umutsuzluğu reddetti. Biz de onun gibi yapmalıyız. Demokrasiden ve dolayısıyla ülkemizden umudu kesmemeliyiz. Kof ve dayanıksız bir zafer Biliyorum, Erdoğan rejiminin partisi AKP’nin yüzde 49 küsur oy alarak yeniden tek başına iktidar olduğu bir seçimin akşamında bu yazdıklarım birçoğuna içi boş bir iyimserlik tavsiyesi gibi gelebilir… Hatta rejimin, bu zaferinden aldığı güçle susturmak için geriye bıraktığı bağımsız medyanın da üzerine çullanacağı ve kendisini rahatsız eden bütün özgürlükleri boğmaya yelteneceği belliyken, yani daha koyu karanlıklar çok yakında iken, kimileri şimdi “Enseyi karatmayın” demeyi gerçeklikle alakası sorunlu bir iyimserlik olarak da görebilir. Ama benim iyimserliğim, öyle olunması gerektiğini bilmenin de ötesinde, rejim partisinin kazandığı zaferin kofluğunu ve dayanıksızlığını görmekten ileri geliyor. Ne değişti?

O halde şimdi soralım: AKP, ne değişti de 7 Haziran’da yüzde 40,8’e düşen oy oranını beş ay gibi çok kısa bir süre içinde yüzde 49,4’e yükseltti? Türkiye’ye yeni bir vizyon ve paradigma sunarak mı? Yeni bir ‘hikaye’anlatarak mı? Yıllardır düşük seyreden büyümemi şaha kaldırarak mı? İşsizliği düşürerek mi? Enflasyon ve hayat pahalılığını aşağıya çekerek mi? Yolsuzlukların üzerine giderek mi? Hatta, bir ara lafını çok ettikleri AKP’yi o ‘fabrika ayarları’na geri döndürerek mi? Hayır. AKP bu beş ayda bunların hiçbirini yapmadı. Zaten yapamazdı. Paradigması çöktüğü, vizyonunu yitirdiği, hikayesi kalmadığı, yolsuzluklarla anılır olduğu, ekonomideki başarıları geçmişte kaldığı için yüzde 40’lara geriledi AKP… AKP düştüğü yerde duruyor Bu arada düşülen yer de yüzde 40’tı ve bu aslında hiç fena değildi böyle bir parti için. Geçmişteki başarılar, sosyal politikalar, sadakatle bağlanılan kudretli lider, güçlü ideoloji ve seçim barajlarının da neden olduğu sağdaki alternatifsizlik faktörlerinin toplamı, AKP’yi düştüğü yerde bile birinci parti konumunda tutuyordu. “Yiğit düştüğü yerden kalkar” demişler ama AKP düştüğü yerden

kalkmadı. AKP aslında hala düştüğü yerde duruyor. 1 Kasım akşamı herkesin görmesi gereken gerçek de bu… İşsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, velhasıl ekonomideki kötüye gidiş, 7 Haziran seçimleri öncesinde yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında açık ara ‘Türkiye’nin en önemli sorunu’ olarak algılanmaktaydı. Ve AKP’deki düşüşe yol açan başlıca faktör de buydu. AKP 7 Haziran’dan sonra kötüye giden ekonomiyi düzeltmedi. Bilakis, sorunlar daha da ağırlaştı. İki seçim arasındaki tek fark Ne oldu peki? 7 Haziran seçimleri öncesinde olmayan, PKK ile çatışma ve IŞİD terörüydü. O zaman Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomiydi. 1 Kasım seçimleri öncesinde, PKK ile hükümet güçleri arasında kanlı çatışmalar patlak verdi. Ülkenin doğusundan batısına tabutlar geldi; analar yine ağladı. Güneydoğuda ise kasabalar ve şehirler savaş alanına döndü. IŞİD’e atfedilen Suruç ve Ankara saldırılarında da 134 kişi öldü. Ve 1 Kasım öncesinde yapılan anketler, bu kez ‘terör’ün ezici biçimde Türkiye’nin en önemli sorunu olarak algılandığını gösterir oldu. İki seçim arasındaki tek fark budur. Muhalefetin kifayetsizliğinde fark CHP’den yana azalmış, MHP’den

yana artmış olabilir… Ama kimse sorunu muhalefette aramasın. 1 Kasım genel seçimleri öncesinde, terör ve kaos ortamı yaratılarak siyasi değişim talep etmeye başlamış olan muhafazakar ve milliyetçi seçmen kitlesi bu tutumundan otoriter statüko lehine vazgeçmeye zorlanmış ve bunda başarılı olunmuştur. Hadise bundan ibarettir. Sorunları azaltarak değil çoğaltarak… Dolayısıyla, şimdi rejim PKK ile çatışmanın nasıl sona erdirileceği gibi devasa bir sorunu çözmek zorundadır. Çünkü bölgesel çıta yükselmiştir ve ‘İmralı süreci’nin parametrelerine bir daha dönülemeyecektir. Bir de tabii her nedense düzenlediği intihar saldırıları hep seçim gündemiyle ilişkili ‘bir IŞİD sorunu’ var ama o kolay… Gerçek IŞİD sorununu ise bu rejim halledemez. Uzun lafın kısası, rejim bu ülkenin sorunlarını azaltarak değil çoğaltarak seçim kazanmıştır. Seçim sonrasındaki süreçte terör sorunu azaltılmadığı takdirde rejim ve partisi bundan 1 Kasım’daki gibi fayda değil zarar görür. Terör sorunu azaltıldığı takdirde ise bunun neticesi de Türkiye’nin, sabit sorunlarının gündemine dönmesi olacaktır. Bu sorunlarla baş etme kifayetini zaten yitirmiş bulunan AKP’nin 1 Kasım ürünü hormonlu oy oranını koruması her şekilde imkansızdır. Düşüş trendi şu veya bu şekilde devam edecektir.

Ali Karahasanoğlu Yeni akit

İbrahim Karagül Yeni şafak

Karagül’e seçin “vatan savunması” Erdoğan ise “devrimci”: “PKK da olsanız, DHKP-C de olsanız, Paralel örgüt de olsanız, renkli devrimci de olsanız, “Truva Atı” aydın tayfasından da olsanız, Aydın Doğan da olsanız, bu ülkeyi asla rehin alamayacaksınız. Erdoğan gibi devrimci, Davutoğlu gibi devlet aklı oldukça, her alanda dev ilerleme adımları atan bir devlet anlayışı oldukça, milletimizi çepeçevre saran bu özgüven oldukça, yüz yıllık uykudan sonra uyanan milletimiz bu büyük davaya sahip çıktıkça sizler rezil olacaksınız. Kaybedeceksiniz. “Acımasız direniş”le ayaklarımızı daha da sabitlerken bizler, siz hep yenileceksiniz. Her kirli ortaklığa girdiniz.

elif karan

madı.

günlüğü

#SeniYineBaşkanYaptırmayacağız dediler, AKP anayasa değişkiliği için yeter sonuç ala-

Fukara Bey@VinceDepeche seçimi kazanmış olabilirsin ama aklından hiç çıkarma #SeniYineBaskanYaptırmayacağız @RT_Erdogan @Ahmet_Davutoglu Sr Yorgun @cicser anneme akpye verme chpye bas sana küçük altın takacam dedim kabul etti #SeniYineBaskanYaptırmayacağız Mehmet Emin Kurnaz@m_emin_kurnaz Diktatörü sandıkta geriletip sokakta devirecegiz.. Bunun için: sandikta HDP, sokakta Haziran.. Mehmet Emin Kurnaz@m_emin_kurnaz Klozeti altin kaplamalı kacAk Saray’da halkini 300 mt uzaktan selamlayan kibrine inat #SeniYineBaskanYaptırmayacağız Ömer Köşem @MaviGiyenBey Ağlasanda sızlasanda #SeniYineBaskanYaptırmayacağız Nisanur Efsa @nisanurefsa Bak Beyim. Sana iki çift lafımız var. #1KasımdaOyumHDPye #SeniYineBaşkanYaptırmayacağız @ RT_Erdogan


e.

KULTUR-SANAT

15

03 Kasım 2015

Antalya Film Festivali’ne ‘‘Sansür’’ Boykotu KAZANMA SANATI(2011) Yönetmen: Bennet Miller Oyuncular: Brad Pitt, Robin Wright

151 sinemacı Antalya Uluslararası Film Festivali’nin programından Ulusal Belgesel Yarışması’nı çıkararak belgeselcilere toplu ambargo uygulandığını belirterek boykot kararı aldılar. Tepkiler üzerine festivalin yaptığı ‘Belgesel filmlerin ulusal ve uluslararası ana yarışmalara katılabileceği, özel gösterim altında yer alabileceği yönündeki açıklama ise “kandırmaca” olarak yorumlandı. kültür - sanat didem arıkan

Gezi belgeseli ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ nedeniyle geçen yıl yaşanan sansüre bir de bu sene, Antalya Film Festivali’nde ulusal belgesel yarışmasının kaldırılması sinemacılardan büyük tepki aldı. 151 sinemacı, Antalya Uluslararası Film Festivali’nin programından Ulusal Belgesel Yarışması’nı çıkarılmasını boykot ederek festivale katılmayacaklarını duyurdu. Boykota ilişkin basın metninde, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeseli yarışma programından çıkararak ‘aleni bir sansür uyguladığı’ belirtilirken; “Bizim açımızdan bu ambargonun nedeni açık ve nettir: Belgesellerin siyasi içeriğinden korkulması ve yerli belgesellere toplu sansür uygulayarak bu baş belasından hepten kurtulma hevesidir,” denildi. Söz konusu açıklama şöyle devam etti: “Festivaller, belgesellerin yegâne gösterim olanağı yakalayabildiği, bilhassa Antalya seyircisinin yoğun ilgi gösterdiği, ele aldıkları konular hakkında bir tartışma ortamının yaratılmasına vesile olan kamusal etkinliklerdir. “Tüm zorluklara rağmen her yıl yüzden fazla belgeselin üretildiği bir ülkede, kamusal kaynaklarla gerçekleştiri-

len festivallerin bu şekilde belgesel sinemayı dışlayarak belgeselcilere kapılarını kapatması, belgesellerin seyirci ile buluşmasını engellemesi kabul edilemez. “Bizler biliyoruz ki festivalin bu tutumu, senelerdir muhalif gazetecileri baskılayan, hapislere tıkan, sadece son bir yılda çoğunluğu muhalif ve Kürt haber siteleri olmak üzere toplam 52 bin internet sitesini karartan, dergileri matbaalardan toplatan yasakçı zihniyetin bir devamıdır. “Bu şartlar altında, biz aşağıda imzası olanlar, festival yönetimi söz konusu sansürcü yaklaşımını terk edene kadar Uluslararası Antalya Film Festivali’nin hiç bir etkinliğine katılmayacağımızı bildiriyor ve tüm sinemacı meslektaşlarımızı bizimle bu konuda dayanışmaya çağırıyoruz.”

belgeseline sansür uygulamaması tuhaf olurdu zaten. 1977’de de, Yeşilçam’ın sansüre karşı üç günlük yürüyüşünü anlatan “Yollara Düştük” belgeseli 3 kez sansüre takılmıştı. Sansürler, yasaklar ülkesiyiz artık nede olsa. Ancak şöyle bir gerçek var ki; insanlar artık SUSMUYORLAR!

AŞKIN 500 GÜNÜ(2009) Yönetmen: Marc Webb Oyuncular: Zooey Deschanel, Joseph Gordon-Levitt

Sansürcü İktidar! Yakın bir zamanda görülen “Gezi Parkı Ana Davası”nda da 255 sanıktan 244 sanık suçlu bulunmuş ve 2 ay 15 gün ile 1 yıl 2 ay 16 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştı. İkisi asistan doktor 4 sanık ise, “ibadethaneyi kirletmek” ten suçlu bulundu. Sanıklar 10’ar ay hapis cezasına çarptırıldı. Yaralananlara yardım ettikleri için ceza aldı bu insanlar! İktidar kendilerine muhalif her duruştan, her söylemden, her hareketten böylesi nefret ederken gezi parkı

İskender Pala Devlet Tiyatrosu’nda

Gezici Festival’in Rotası Belli Oldu Ankara Sinema Derneği tarafından düzenlenen ve 20 yıldır Türkiye’yi şehir şehir gezen Gezici Festival’in bu yılki rotası belli oldu. 27 Kasım’ta Ankara’da başlayacak 21. Gezici Festival, 4-7 Aralık’ta en son 10 yıl önce gittiği Bursa’da seyircileriyle özlem giderecek, ardından da 9-10 Aralık’ta ilk kez Kastamonu’ya uğrayacak. 20 yıldır Türkiye ’yi şehir şehir gezen, Artvin, Sinop gibi sinemanın bile olmadığı

İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ‘16+’ uyarısıyla sahnelenen ‘Günlük Müstehcen Sırlar’ isimli aslen bir politik komedi olan oyunu ‘teşhircilik’le yaftalayıp dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat Danışmanı Kenan Işık’a şikâyet ettiği yazısıyla yazısı hayli tartışma kopartan ünlü yazar İskender Pala, Devlet Tiyatroları’nın edebi kurul üyeliğine

‘Oakland A’ beysbol takımının başındaki isim olan Billy Beane, kısıtlı bir bütçe ile resmen yoktan bir takım var ederek zengin kulüplere meydan okuyor. Fakat bunu yaparken de beysbol sporunun temel inançlarını baştan aşağıya sarsıyor. Onun yöntemleri kabul görmese, hatta delilik diye nitelendirilse de, Beane inancını ve azmini yitirmeden bildiği yönde ilerlemeye devam ediyor. Michael Lewis’in “Moneyball”:The Art of Winning an Unfair Game” adlı eserinden uyarlanan film gerçek bir hikayeye dayanıyor. Film Miller’in ikinci uzun metrajli filmidir ve film dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde gerçekleştirmiştir.

atandı. Kurulda aynı zaman da Profesör Bozkurt Kuruç ve Prof.Nazmi Özturna’da yer alıyor. Oyun ihbar eden Pala’nın Devlet Tiyatroları’nda olması biraz ürkütücü bir durum -özellikle de izlemediği oyunları ihbar ediyor olması!-. Pala, umarım ilerleyen günlerde başka oyunları da “Müstehcen” diye ihbar etmez! KÜLTÜR-SANAT

kentlere uğrayan Gezici Festival, 21’inci yolculuğuna hazırlanıyor. Ankara Sinema Derneği tarafından Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen 21. Gezici Festival, her yıl olduğu gibi Ankara’dan yola çıkacak. 27 Kasım - 3 Aralık’ta başkentteki gösterimlerinin ardından, 4-7 Aralık tarihleri arasında Bursa’ya konuk olacak. Gezici Festival yolculuğunu, 9 - 10 Aralık’ta Kastamonu’da tamamlayacak. KÜLTÜR-SANAT

Alışılmamış türde bir romantik komedi olan film, aşkın gerçek olduğuna inanmayan bir kadın ve ona aşık olan bir adamın hikayesini anlatıyor. Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer Finn ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Tom, kıza ilk gördüğü anda aşık olur. Hayatının geri kalan kısmını bu kızla birlikte geçirmesi gerektiğini biliyordur. Ne var ki Summer ne aşka ne ilişkilere inanmamaktadır. Filmin ilk gosterimi Sundance Film Festivali’nde yapilmistir. Film aynı zamanda En Iyi Orjinal Senaryo ödülünün de sahibi olmuştur. ZİNDAN ADASI(2010) Yönetmen: Martin Scorsese Oyuncular: Leonardo Dicaprio, Emily Mortimer

Yıl 1954, Soğuk Savaş zirve noktasında, adli polis Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve yeni ortağı Chuck Aule (Mark Ruffalo) çok sayıda cinayet işlemiş zeki bir kadın katilin kaçmanın imkansız olduğu Aschecliffe Hastahanesi’ndeki son derece güvenlikli bir odadan esrarengiz bir biçimde kayboluşunu araştırmak üzere Zindan Adası’na çağrılırlar. Bu uzak, fırtınaların dövdüğü adada araştırma yapan psikiyatrlar ve tehlikeli psikopat hastalar bulunmaktadır. Bu ürkütücü ortamda hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Film Dennis Lehanne’nin romanından uyarlama.

HAFTANIN AJANDASI Globe To Globe Hamlet Shakespeare’in dünyaca ünlü başyapıtı HAMLET, ödüllü ekibiyle Zorlu’da! Shakespeare’in oyunlarını en iyi şekilde sahneye koyan topluluklardan birisi olarak kabul edilen Shakespeare’s Globe’un Türkiye’de ilk kez 10-11 Kasım’da Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde!

www

Bach Kennedy Buluşması

Ölü Adamın Cep Telefonu

Bach ve Kennedy’nin muhteşem buluşmasına hazır mısınız? Dünyanın önde gelen keman virtüözlerinden biri olan Nigel Kennedy, “BACH meets KENNEDY” adlı müzik programıyla 13 Kasım’da Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde! Bu performansı kaçırmayın.

Ansızın ölen bir adam ve tüm hayatını kontrol eden bir cep telefonu. Eğer cep telefonunuz yaşadığınız süre içinde tüm hayatınızı kontrol etmeye başlamışsa, kendi varlığınızı gerçekten ispat edebilir misiniz? Bu ilginç oyunu 6 Kasım 2015’de 20:30 ‘da seyredebilirsiniz. Sakın kaçırmayın!


‘Atacama Çölü’ Güney Amerika ülkesi Şili’de bulunan ve dünyanın en kurak bölgesi olarak bilinen ‘Atacama Çölü’, 20 yılın en yüksek yağış miktarının görülmesinin

Korkma la biziz, halk

54 yıl sonra

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın balkonundan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla halka seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet Bayramı’nın 92. yıl dönümünde gösterdiğiniz bu ilgiye, coşkunuza minnettarım” diyerek vatandaşları selamladı. Ama işin garip olan tarafı Cumhurbaşkanının halkı selamladığı o balkondan halk görünmüyordu bile. toplum birsen kaplanseren

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla sarayının balkonundan halka seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkın coşkusuna minnettar olduğunu dile getirdi getirmesine ama halkın coşkusunu, o mesafeden görmesi neredeyse imkansızdı. Başbakan olduğu dönemden beri başka partileri ve liderleri halkla iç içe olmadıkları için suçlayan, kendisinin ise halkın içinden gelen, adeta bir halk çocuğu olduğunu dilinden düşürmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkı metrelerce uzaktan selamladı ve ses-

lendi. Halk onu duydu mu, gördü mü bilinmez çünkü o mesafeden görülmesi ve duyulması çok mümkün değildi. Cumhurbaşkanı ve haleti ruhiyesi Cumhurbaşkanının birçok garip davranışından sonra, onun haleti ruhiyesini anlamaya biraz daha yaklaşıyor insanlar ve ona biraz daha yakınlaşıyorlar. Belkide bu yüzdendir tüm olanlar, o güvercini şemsiyeyle dürtmeler, sarayının balkonundan çok uzağında duran halka seslenip, selam vermeler. Hepsi anlaşılma isteğinin birer yansımasıdır belki. Peki ama ya halkaların halet-i ruhuyiseni anlamak? Ya da halkların onu

anlamaya çalışmak gibi bir isteği var mıdır işte bu da bir soru. Belkide insanların tek istediği şey,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onlara dokunmamasıdır. Mesela hiçkimse yanında bombalar patlasın istemiyordur ya da bir akşam evini polisler bassın ve o polislerden biri onu öldürsün istemiyordur. Yani istenilen şey birazcık huzurdur belkide. İnsanların çoğu onun uzakta durmasından ama gerçekten uzakta durmasından memnun bile olabilirler. Orada bir korku var uzakta Bir başka seçenek de, halklara uzak sarayının, uzak köşesindeki, uzak bal-

18SORU

Koyunlar şehre indi

Marx’ın kızlarıyla oynadığı oyundan alınmıştır

konundan selam vermesinin sebebi hissettiği korku olabilir. Kısa bir süre önce asansöre bile koruma ordusuyla binmesinin sebebi bu olabilir diye gelebilir insanların aklına. Peki niye korkar uzun adam o çok sevdiğini söylediği halkından? Acaba o çok sevdiği halkına zulüm ettiğini mi düşünüyordur içten içe? Yaptığı haksızlıkların hesabının sorulacağından mı korkuyordur? Uzun adamın içine bu korku belki de, Soma’da halkın tepkisinden kaçmak için saklanmak zorunda kaldığı marketten sonra girmiştir. Ya da Gezi ayaklanmasından sonra oluşmuştur korku.

Dubai’de mutsuzluk yasak Birleşik Arap Emirlikleri ‘akıllı kent ajandası’

Berna köksal İSTANBUL - öğrenci

1. En sevdiğiniz erdem? Hakkaniyet 2. Başlıca özelliğiniz? Uyumluluk 3. Mutluluk nedir? Emeklerinin sonuç verdiğini görmek 4. Mutsuzluk nedir? Etkisiz ve yetersiz hissetmek 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Patavatsızlık 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Kibir 7. En sevmediğiniz şey? İradenin yok sayılması 8. En sevmediğiniz kişiler? Sorgulamayanlar ve baskıcılar 9. En sevdiğiniz iş? Araştırma yapmak 10. En sevdiğiniz şair? Pablo Neruda 11. En sevdiğiniz yazar? Eduardo Galeano 12. Kahramanınız? 13. Kadın kahramanınız? 14. En sevdiğiniz çiçek? Yasemin 15. En sevdiğiniz renk? Yeşil 16. En sevdiğiniz yemek? Taze Fasulye 17. En sevdiğiniz düstur? 18. En sevdiğiniz söz? “Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir”

İspanya’nın başkenti Madrid’de, “Trashumancia Şenliği” dolayısıyla binden fazla koyun kent merkezine yürütüldü. İspanya Tarım Bakanlığının düzenlediği hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmek ve çobanları onurlandırmak amacıyla düzenlenen “Trashumancia Şenliği” dolayısıyla şehir merkezindeki sokaklar trafiğe geçici olarak kapatıldı. “Trashumancia Şenliği” Orta Çağ’dan kalma bir etkinlik ve 1994 yılından bu yana tekrar düzenlenmeye başlandı. Koyun sürülerinin çobanları, kent merkezindeki Sol Meydanı’na gelindiğinde 1418 yılındaki geleneğe atfen sembolik olarak koyunlarını geçirmek için belediye yetkililerine antik İspanyol parasıyla geçiş ücreti ödedi. toplum

Hırsızlık Endişesi

ardından, çiçeklerle kaplandı. Tek bir yağmur damlası olmadan 173 ay geçiren Atacama dünyanın en kuru bölgesi olma rekorunu elinde tutuyordu. toplum

kapsamında Dubai’yi 2021’e kadar dünyanın en mutlu kentleri arasında ilk 10’a girmesi için çalışma başlattı. Dubai’yi dünyanın en mutlu 10 şehri arasına sokmak için elinden geleni yapan Dubai polisi, hazırlanan çevrimiçi mutluluk anketinde ‘mutsuz’ olduğunu belirten vatandaşları arayıp “Neden mutsuzsunuz?” diye soruyor. İçinde bir linkin yer aldığı mesajlar vatandaşlara gönderiliyor. O linke tıklandığında vatandaşları içinde anket olan internet sitesine yönlendiriyor. Sitedeki ankette İngilizce ve Arapça olarak bir soru soruluyor: Dubai’de mutlu musunuz? Mutsuz olduğunu ifade eden vatandaşlar ise polis tarafından aranıyor ve neden mutsuz oldukları soruluyor. toplum

Bennet ve Lisa Keeler 1960 yılında İtalya’nın Palermo kentinde İtalyan bir ailenin ikiz çocukları olarak dünyaya geldi. Annelerinin doğumdan kısa bir süre sonra ölmesinden sonra ikizleri Amerikalı bir aile evlatlık edindi. İkizler, 54 yıl sonra İtalya’daki gerçek ailesine Facebook üzerinden ulaştı.

Kanser bombası Bilim insanları, kanser tedavisinde istenmeyen etkilerin kaldırılması için tümörü hedef alan mikroskobik “el bombaları” tasarladı. Manchester Üniversitesi Nanotıp Laboratuvarı ısı seviyesi yükseldiğinde “el bombası” gibi patlayan ve taşıdığı ilacı kanserli hücrelere ulaştıran minik kesecikler geliştirdi.

Mart’a kadar Çin Ulusal Sağlık ve Aile Planlaması Komisyonu, çiftlerin yalnızca bir çocuk sahibi olmasını öngören kuralların Mart ayında kaldırılana dek tek çocuk politikasının süreceği uyarısında bulundu. Yerel yetkililerden Mart ayında değişiklik onaylanana dek mevcut kuralları uygulamaya devam etmeleri istendi.

Görme engelliler için pornografi İsveçli yazar Lina Linde görme engelliler için pornografik kitap çıkardı. Kitap görme engellilerin parmak uçları ile hissedebilecekleri cinsel birleşme resimlerinden oluşuyor. Linde “Kitapta bir çiftin cinsel yaşantısını dile getiriyorum, biraz ilham almak için herhangi bir sayfadan başlanabilir” dedi. Toplum


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.