Yarın 204

Page 1

Soma Holding 301 bir maden daha açıyor

301 madencinin can verdiği katliamdan sorumlu Soma Holding Merzifon’da yeni bir maden açtı. Merzifon’daki maden sahasının Soma Holding’e geçmesi nedeniyle Soma katliamından 12 gün önce Alp Gürkan’ın oğlu Can Gürkan’ın katılımıyla kurban kesilmişti. Bunlar yetmezmiş gibi Soma Holding Amasya’da termik santral kurmaya hazırlanıyor. emek 10

işçi ölümü yetmedi

Genel başkanlar heyeti Cizre halkı ile buluştu

Güzel günlerin habercisi...

15 Eylül 2015 Salı Sayı: 204 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

Siyasi parti ve kurumarın genel başkanlarından oluşan heyet, Cizre’ye yola çıktı. EHP, EMEP, BHH, Halkevleri, EğitimSen, Tümbel-Sen ve SES yöneticilerinden oluşan heyet, Cizre Belediyesi binasında HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız’dan Cizre’deki son durum hakkında bilgi aldı. güncel 05

HALK CAN DERDINDE AKP OY PESINDE ‘ AKP, Erdoğan’ın başkanlığı için herşeyi yapmayı göze aldı. Ülkede hergün, kadın, erkek, yaşlı, çocuk, gerilla, asker ve polislerin ölüm haberleri gelirken AKP’nin 5. olağan kongresi Erdoğan’ı başkan yaptırmak için kolları sıvamış durumda. Ancak Erdoğan’ın halkın tepkisiyle nasıl başkan olacağı merak konusu.

Sokağa çıkma yasağı önce kaldırılıp, sonra yeniden getirilen Cizre sokakları yangın yeri gibi

Davutoğlu’nun “Sivil ölüm yok” dediği Cizre’de halk, hergün yakınlarını kaybediyor

“Sivil ölüm yok” açıklamasının yalan olduğunun en büyük kanıtı: 35 günlük bebek Muhammed Tahir Yaramış

Cizre’de ocakları yangın yerine dönen, yakınlarını toprağa veren kadınların öfkesi

Savaşın, saray için yapıldığının en büyük kanıtı ise bu fotoğraf: Akraba ve yakın arkadaş olan gerilla ve asker babaları taziyeleri birlikte kabul ediyor

güncel 03

Davutoğlu’nun “açık” diye anlattığı dükkanlar, “savaş”tan çıkmış gibi

Trabzon’da polis evladını toprağa veren bir anne Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öfke kusuyor: “Bilal’e kimse birşey demiyor”

Öğrenciler yüzsüz afiş astı polisin aklına Erdoğan geldi İstanbul Üniversitesi’nde “Savaşıma feda ol” sloganıyla yüzsüz bir silüeti afiş olarak asan Emekçi Hareket Partisi Gençliği’ne Rektörlükten engelleme geldi. Afişteki yüzsüz silüete Erdoğan yakıştırması yapan ÖGB ve polis öğrencilere saldırdı. gençlİk 12

AKP yine “Gezi’ye susamış” Gezi ayaklanmasını ateşleyen ve iptal edilen plan Beyoğlu Belediyesi tarafından uygulamaya geçti. Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası, Taksim Cami ve Galatasaray’a otopark gibi projeler lediyesi topçu Kışlası, Talediyesi tarafından uygulamaya geçti. Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası, yeniden gündeme geldi. yeŞİl sayfa 02

Özgecan davasında katillere ağırlaştırılmış müebbet talebi Mersin’de öldürülen Özgecan Aslan davasının 2. duruşması görüldü. Duruşmada katiller hakkında ağırlaştırılmış müebbet talep edildi. kadın 09

Anlaşılması zor konular

HAKAN ÖZTÜRK Cizre unutulmaz

SİBEL UZUN

Polis, ‘Katil Erdoğan’ı duyunca saldırdı

İstanbul Barış Bloku, saldırı altındaki Cizre halkının direnişine destek vermek amacıyla Galatasaray’da toplantı. Sarayın savaş politikaları sonucu Cizre’de 21 kişinin öldüğünü vurgulayan Barış Bloku’nun eylemine katılanlar “Katil Erdoğan” sloganı atar atmaz polis saldırdı. güncel 06

Biz bitti der isek biter

GÜLSÜM KAV

04

Aklın yolu 05

Uyanış 06

Ana fikir

Cizre öz savunması

07

FERHAN UMRUK

Köstebek

İstanbul da alıştı

FADİK TEMİZYÜREK

08

Hakikat


YESiL SAYFA

02

15 Eylül 2015

Gümüşdereliler 3. Köprü yolunu kesti

Taksim’de eski plan yeniden gündemde

IGA-ICA şirketlerinin 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatlarını hızlandırmaları İstanbul’un kuzey köylerinde her gün yeni bir felakete ve köylülerin isyanına yol açıyor. Projelerin hafriyatlarını taşıyan kamyonların yolgeçen hanına çevirdikleri; 3. Köprü bağlantı yolları için patlatılan dinamitlerin sürekli sarsıntıya yol açtığı Sarıyer’e bağlı Gümüşdere köyünde, 8 Eylül günü halk şantiye yolunu kesti. Patlamayla sarsılan Gümüşdere’de sayısız binanın camları kırıldı; çok sayıda bina sarsıldı. Bunun üzerine Gümüşdereliler köyün giriş-çıkışlarını kamyon trafiğine kapatarak kamyonların şantiyeye gitmesini engelledi. Şirket yetkililerinin gelmesini isteyen köylüler, yeni bir güzergah bulunacağı ve hasar tespiti yapıp bütün masrafları karşılayacağı sözünü alana kadar yolu açmadı. YARIN YEŞİL SAYFA

Gezi ayaklanmasını ateşleyen ve iptal edilen plan Beyoğlu Belediyesi tarafından uygulamaya geçti. Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası, Taksim Cami ve Galatasaray’a otopark gibi projeler yeniden gündeme geldi. Planın yeniden gündeme gelmesini Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği başkanı Mustafa Cevdet Aslan ile değerlendirdik. yeşil sayfa melek önder

Balıkesir termiğe karşı imza topluyor Balıkesir’in Paşaköy Mahallesi yakınlarında bulunan eski SEKA fabrikasına Albayrak Grubu tarafından kurulmak istenen ’Kâğıt Üretim Tesisi ve Enerji Santrali’ne karşı mahalleli imza kampanyası başlattı. İmza sayısının 5 bine ulaştığı belirtildi. Paşaköy halkı ve mahalle muhtarı Mustafa İkiz, Toplu Taşıma Merkezi’nin önünde pankart açarak imza topladılar. Basın açıklaması yapan İkiz, “ Bu şirket kömür santrali almak için niye ruhsat almıyor. Niye belediyeler inşaata izin veriyor? Burada elde etmek istenilen enerji için kömür kullanılacak. Günde 525 ton kömür kullanacaklar. Bu kömür toprağımıza, suyumuza, arazilerimize, hayvancılığımıza, sağlımıza ve çocuklarımıza zarar verecek. Balıkesir kömür solusun istemiyoruz“ dedi. YARIN YEŞİL SAYFA

Danıştay 6. Dairesi Beyoğlu Koruma Amaçlı Uygulama İmar planı ile ilgili İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin verdiği iptal kararını bozmuştu. Bunun üzerine Beyoğlu Belediyesi bozulan plana göre uygulama yapmaya başladı. Danıştay aldığı kararla aslında mahkeme kararını usül yönünden bozmuş ve yeni bilirkişi ile kararın yeniden değerlendirilmesini istemişti. Eski planda Gezi Parkı’nda kışla, Taksim Meydanı’nda cami ve Galatasaray’a otopark gibi birçok sorunlu uygulama yer alıyordu. Beyoğlu Kentsel Sit alanına ilişkin 21.12.2010 onay tarihli 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı

Uygulama İmar planı yapılmıştı. Galata Derneği ve Cihangir Güzelleştirme Derneği dava açmıştı. 10. İdare Mahkemesinin planların bütünselliğinin olmadığını ve üst ölçekli planlarla uyumsuz olduğunu, yapılaşma koşullarını şehircilik ilkelerine uygunsuz şekilde belirlediğini ve ‘katılımcı alan yönetimi modellerini’ içermediğini iptal gerekçeleri arasında sıraladı. Mahkemenin iptal kararıyla birlikte Beyoğlu’na bakan İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu 12.02.2014 tarihinde aldığı karar ile geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarını belirlemişti. Danıştay 6. Dairesi yeni bilirkişi için davayı İdare Mahkemesi’ne geri göndermesiyle, İdare Mahkemesi yeni bilirkişi ile

Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmasıyla Gezi ayaklanmasının ateşi yakılmıştı.

Yeşil Takvim:

Üç Beş Ağaç Kervanı Yola Çıkıyor- 23 Ağustos/23 Eylül Bozcaada Yeşil Buluşması: 24/29 Ağustos Türkiye’nin İlk Vegan Festivali: Vegfest Türkiye-25/26 Eylül Sürdürülebilir Yaşam Konferansı: 2015 BURSA- 14 Ekim BozcaadaUluslararası Ekolojik Belgesel Festivali – 22/25 Ekim İklim Forumu- 12/13 Kasım

için değerlendirdi. Mustafa Cevdet Aslan, “Planın gündeme alınmasının iki boyutu var. Birincisi, gündemi değiştirmek. İkincisi ise kendilerine ve yandaşlarına moral kaynağı sağlamak, Erdoğan’ın yenilgisini atmak için bir hamle. Padişahlıklarını ilan etmek. Alınan kararlar ne ulusal ne evrensel hukuka uymuyor. Kararla Danıştay kararın bilimsel olmadığını söyleyerek, planın uygulanmasının önünü açmış oldu. Hem bilimsel kurul kararlarını, hem hukuku yok sayarak yapmaya çalışıyorlar. Bunu esas yapmaya çalışan, çete gibi örgütlenen Tayyip Erdoğan’dır. Hükümet bu planı uygulayamadı, şimdi Belediye üzerinden yaptırmaya çalışıyorlar” dedi.

Topçu Kışlası, Taksim Cami ve Galatasaray otoparkı yeniden gündeme getirdi

Samanlı’dan zehir akıyor

Kazdağları’nda RES protestosu! Kazdağları’nda bir şirketin Rüzgâr Enerji Santrali (RES) kurmasına izin verildi. Çanakkale Kazdağları’nda Dalaksuyu ve Tavşan Oyna arasına RES için rüzgâr ölçüm cihazı dikildi. Cihazın dikildiği alanda bile onlarca köknar ve kayın ağaçlarının sökülmesine karşı Çanakkale Çevre Platformu’nun öncülüğünde bir protesto gerçekleştirildi. 14 Eylül Pazartesi günü, 7 kilometre yürüyerek alana ulaşan yaklaşık 120 kişi ağaç katliamına karşı tepkilerini dile getirdi. Kazdağları’nın en bakir ormanlarının yer aldığı ve bitki çeşitliliğinin en verimli olduğu bölgede RES kurulmasının yanlış olduğu bir kez daha vurgulandı. YARIN YEŞİL SAYFA

birlikte yeni bir karar da alabilir. Bu aradaki süreçte Beyoğlu Belediyesi bu durumu fırsat bilerek geçiş dönemi yapılaşma şartlarına uymak yerine eski plana göre uygulama yapacağını bakanlıklara ve İBB’ye 4 Eylül tarihli bir yazıyla bildirdi. İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Kurulu da 7 Eylül’de toplanarak, Beyoğlu Belediyesini destekleyerek 1/1000 Ölçekli İmar Planı’nın uygulanabileceği yönünde karar aldı. Planın devreye sokulması Topçu Kışlası, Taksim Cami ve Galatasaray otoparkı ve 20’den fazla proje yeniden gündeme getirdi. Planın yeniden gündeme gelmesini Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği başkanı Mustafa Cevdet Aslan gazetemiz

Bursa Gürsu ve Kestel İlçelerindeki fabrikaların atıkları Yıldırım ilçesinde tarım alanlarının yoğun olduğu Samanlı Mahallesi’ndeki Samanlı Deresi’nin rengini değiştirdi. Tarım alanlarını tehdit eden Samanlı Deresi artık siyah akıyor. Fabrikaların boyamada kullanılan kimyasal maddeleri akıtmasıyla tarla ve bahçelerinde zehirli suları kullanmak zorunda kalan bölgedeki çiftçiler siyah akan suyla elma, armut, şeftali bahçelerini suluyor. Bölge halkı ve çiftçiler derenin bir an önce ıslah edilerek sorunun bir an önce çözülmesini istiyorlar. 15 yıldır Samanlı Mahallesi’nde

Salihli halkı HES’e karşı

Manisa Salihli’de Allahdiyen mahallesinde Bozburun, Kömürcü ve Kurşunlu derelerinin birleştirilerek yapılması planlanan HES’e ilişkin ÇED halk katılım toplantısı Allahdiyen, Gökköy, Çamurhamamı ve Bahçecik halkı ile siyasi partiler ve çevreci örgütlerin protestosuyla yaptırılmadı. Eyleme CHP Manisa Milletvekilleri Mazlum Nurlu ve Tur Yıldız Biçer, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, meslek oda temsilcileri de destek verdi. Nurlu, derelerin ku-

rumasının, bağ ve bahçelerin susuz kalmasına ve halkın yoksullaşmasına neden olacağını belirtti. Dere yataklarının değiştirilerek santral kurulmasının ileride facialara neden olacağını sözlerine ekledi. YARIN YEŞİL SAYFA

çiftçilikle uğraşan Murat Malkoç “Bu dere büyüklerimizin bize anlattığı kadarıyla tarım amaçlı sulama deresiydi. Tarımsal amaçlı kullanılmaktaydı. 25- 30 yıldır fabrikaların sanayi atıkları bu dereye karışmakta ve dereyi kirletmektedir. Şu anda burada hiçbir canlı türü yaşamamaktadır” dedi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Recep Altepe’nin derede önceden inceleme yaptığını belirten bölge halkı, fabrikaların dereye atık atmaması için kamera sisteminin kurulacağını ancak bir türlü bu sistemin yapılmadığını söyledi. YARIN YEŞİL SAYFA

Gümüşdereliler 3.Köprü yolunu kesti IGA-ICA şirketlerinin 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatlarını hızlandırmaları İstanbul’un kuzey köylerinde yeni bir felakete ve köylülerin isyanına yol açıyor. Projelerin hafriyatlarını taşıyan kamyonların yolgeçen hanına çevirdikleri; 3. Köprü bağlantı yolları için patlatılan dinamitlerin sarsıntıya yol açtığı Gümüşdere köyünde, 8 Eylül günü halk

şantiye yolunu kesti. Patlamayla sarsılan Gümüşdere’de sayısız binanın camları kırıldı. Bunun üzerine Gümüşdereliler köyün giriş-çıkışlarını kamyon trafiğine kapatarak kamyonların şantiyeye gitmesini engelledi. Şirket yetkililerinin gelmesini isteyen köylüler, yeni bir güzergah bulunması ve masrafların karşılanması sözüne kadar yolu açmadı. YARIN YEŞİL SAYFA


GUNCEL

03

15 Eylül 2015

Halk can derdinde; AKP oy peşinde

AKP, Erdoğan’ın başkanlığı için kullanılacak oylar için herşeyi yapmayı göze aldı. Çocukları, kadınları, sivil halkı katlediyor. Cizre halkının yüzde 85 oyla kendilerinin seçtiği temsilciler bile ilçeye sokulmuyor. Halk feda edilecek canların derdindeyken,Davutoğlu iktidarı için atılacak oyların peşine ‘’haydi sefere’’ diyerek düşüyor.

Sizce ülkedeki bu baskı ve olağanüstü hal koşulları Erdoğan’ı halkın tepkisinden kurtarabilecek mi? Faysal Sarıyıldız HDP Şırnak Milletvekili

Son onu da bulacak Bu ülkenin %70’inin büyük tepkisine neden oluyor. Halkı patlama noktasına getiriyor. Erdoğan bu şekilde iktidarının ömrünü biraz uzatıyor. Ancak kaçınılmaz son onu da bulacak. Sibel Uzun EHP Genel Başkanı

Erdoğan devrilecek Gezi’den biliyoruz ki halklar gerçek tepkisini zamanı geldiğinde verecek. Asker cenazelerinde duyduklarımız ve bölgede gördüğümüz halk tepkisi Erdoğan’ı devirmek yönündedir Sezgin Tanrıkulu CHP Genel Başkan Yardımcısı

Sandıkta gösterecekler Demokrasiye, insan haklarına aykırı bir ortam var Türkiye’de. Bir hukuk devleti demek mümkün değil. Halk bir sonraki seçimlerde tepkisini sandıkta da gösterecektir. güncel melih erdem

Geçtiğimiz hafta AKP kongresi yapıldı. Kongreye Erdoğan’a şartsız kayıtsız edilen itaat damgasını vurdu. Türkiye’de 7 haziran seçimlerinden sonra yüzlerce insan ölmüşken AKP kongresi sadece kendi iktidarına ve Erdoğan’ın başkanlığına adanan yeni seçim döneminin tanıtımı oldu. Öte yandan Kürt halkının yaşadığı şehirlerde olağanüstü hal ilan ediliyor, katliamlar yapılıyor. AKP, Erdoğan’ın başkanlık savaşına karşı çıkan ve barışı savunan demokratik basın açıklamalarına dahi saldırıyor. Toplumun her kesimi Erdoğan’ın başkanlık için çıkardığı savaşta kim olursa olsun insanların ölümüne karşı koymak düşüncesini taşıyor. Türkiye toplumunun bir diktatörün başkanlığı için feda edecek bir insanı dahi kalmamışken AKP, savaş politikalarını daha da arttıracak ve başkanlık sıfatıyla yaptığı katliamları kendi yapacağı diktatörlük hukukuna uyduracak

Erdoğan için yeniden seçime sefer nidalarıyla başladı.

vaşın politikalarını sürdüren AKP Genel Başkanı Davutoğludur.

AKP 12 eylül’ü sürdürüyor, Cizre halkı geçit vermiyor AKP 12 Eylül’ü aratmayan uygulamalarla savaş politikalarına devam ediyor. Son günlerde Cizre’de yaşanan katliamlar ve Kürt halkının yaşadığı diğer şehirlerde uygulanan olağanüstü hal bunun en somut örneği olarak karşımıza çıkıyor. Erdoğan bu savaşı bağlayacağı seçimlerle başkan olabileceğini sanıyor. Mirasını yediği Kenan Evren gibi olmak için onun gibi katliam emirleri veriyor. Bunları saklamak için de milletvekillerinin Cizre’ye girmesini engelliyor. Davutoğlu, Erdoğan’ın başkanlığı için insanları savaşta feda etmeye hazırız demişti. Bu savaşta ölen insanları Davutoğlu feda etti çünkü daha önce söylediğini şimdi gerçekleştiriyor. Bu yüzden Türkiye’de 12 Eylül’ün sürüyor olmasının sorumlusu başkanlık için bu savaşı çıkaran Erdoğan ve sa-

Kongrede başkanlığa kul olmaya sıraya girdiler AKP’nin bu hafta gerçekleştirdiği kongre halk can derdindeyken AKP’nin Erdoğanın başkanlığı için oy derdine düştüğünü gösterdi. Erdoğan’a biatın kongrenin her anına her karesine sindiği kongre de Hürriyet gazetesine saldıran AKP’li topluluğun içinde yer alan AKP Milletvekili Abdurrahim Boynukalın divana seçildi. Erdoğan başkanlığı için 400 kulun arandığı AKP’de çıkardıkları savaşı şiddetlendireceklerini kast ederek ‘’Seçimlerden sonra ne olursa olsun seni başkan yaptıracağız’’ diyen Boynukalın’ın divana seçilmesi kongreyi takip edenleri şaşırtmadı. Başkanlık için seçimleri savaşa çevirecekler Arınç’ın da son açıklamasında söylediği gibi AKP Erdoğan’ı

başkan seçtirecek seçimler için baştan yapılanıyor. Bunu için savaş çığırtkanlığı yapanlar her oyu insanlara sıkacakları bir mermi olarak görüyor. AKP’li Tokat Belediye Başkan Yardımcısı Osman Altunordu, kendisine ait sosyal medya hesabından yayımladığı mesajda “Tek başına iktidara gelmezsek Türkiye cehennem çukuruna dönüşecek.” ifadelerini kullandı ve şunları da ekledi: “Savaştan galip gelmenin tek yolu kullanacağımız oyların birer mermi gibi hainlere isabeti’’ AKP, Erdoğan’ın başkanlığı için kullanılacak oylar için herşeyi yapmayı göze aldı. Çocukları, kadınları, sivil halkı katlediyor. Savaş koşullarının dahi ötesinde, halkın kendi cenazesini kaldırmasına izin verilmiyor. Cizre halkının yüzde 85 oyla kendilerinin seçtiği temsilciler bile ilçeye sokulmuyor. Halk feda edilecek canların derdindeyken,Davutoğlu iktidarı için atılacak oyların peşine ‘’haydi sefere’’ diyerek düşüyor.

Davutoğlu katliamlardan önce iktidarını aklına getiriyor Cizre halkı katliamla burun buruna yaşıyor. Saray’ın savaşı, en ağır yüzünü Cizre’de gösterdi.Barış için beyaz bayraklarla Cizre’ye yürüyen insanlar silahlarla susturulmaya çalışıldı.Çocuklar, kadınlar, sivil halk katlediyor. Savaş koşullarının dahi ötesinde, halkın kendi cenazesini kaldırmasına izin verilmedi. Başkanlık için çıkan savaşta halk can derdine düşmüşken Davutoğlu iktidar planlarını katlettikleri bu halktan daha önce

aklına getiriyor.1 Kasım’da yapılacak genel seçimlerle ilgili konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ak Parti’ye dönük olarak anketlerde bir artış trendi var” dedi. Seçmenlerin büyük partilere yöneldiğini ve bu sebeple de AKP’nin oylarında artış görüldüğünü iddia eden Davutoğlu, “Biz bunu daha da tek parti iktidarın gidecek şekilde tahkim edilmesi, güçlendirilmesi için de elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz” ifadelerini kullandı. GÜNCEL

Selma Gürkan EMEP Genel Başkanı

Çöküşüne işaret AKP’nin baskı ve terörü bir politik çöküşe de işaret etmektedir. 1 Kasım’da 7 Haziran’ı aşan bir sonuçla çıkmak için dünden daha fazla görev ve sorumluluklar düşmektedir. Erkan Baş HTKP MYK Üyesi

Kurtaramayacak Mevcut ve artan baskılar, esas olarak Erdoğan’ın korkusunun yansıması. Zayıflayan bir iktidarın saldırısı ile karşı karşıyayız. Erdoğan kendisini kurtaramayacak. Alper Taş ÖDP Eş Genel Başkanı

Başarılı olamayacaklar Cumhurbaşkaı, Başbakan, Yargıtay Başkanı, Danıştay başkanı, YSK Başkanı, AKP genel Başkanı Erdoğan. Halklar böyle bir Türkiye tablosuna itiraz ediyor. Başarılı olamayacaklar. Akgün Irgat İzmir Barış Bloku, Kaldıraç okuru

Halk görüyor

Halklar kimin barış isteyip kimin istemediğini çok rahat görüyor. Yapacağı her şiddet eylemi kendisine olumsuz olarak geri döneceği için kesinlikle kurtaramayacak diye düşünüyorum. Güler Ümüt Birleşik Haziran Hareketi

Halk uyandı

Artık halk uyandı, Erdoğan diktatörlüğünün farkında, erdoğan ne yaparsa yapsın bu vebalin altından kalkması mümkün değil. AKP’nin bu vebalin altından kurtulması mümkün değil.

Erdoğan “açılış” mitinglerine başlıyor

1 Kasım yaklaşırken Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanlığını bir kenara bırakıp AKP’ye oy toplama görevine soyundu. 7 Haziran seçimleri öncesi “açılış” adı altında her gün mitingler yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım seçimleri için de yine maratona başladı. Erdoğan, 1 Kasım seçimleri için yurt içi ve yurt dışı gezilerine ağırlık verecek. İlk miting programı için Erdo-

ğan, gurbetçilerin en çok yaşadığı yer olan Brüksel’de olacak. Erdoğan’ın daha sonra Almanya’ya seyahat etmesi planlanıyor. Aynı zamanda, 1 Kasım öncesi de bazı illerde toplu açılış törenlerine katılacağı biliniyor. Savaş çıkarmaktan, hükümet kurdurmamaktan geri duran bir Cumhurbaşkanı’nın hazineden masraflarını karşılaştırarak seçim mitingi yapacak olması şaşırtmadı. GÜNCEL

Cengiz Çandar Radikal

AKP kaybetti 1 Kasım yolculuğunda, Erdoğan’ın “yoluna baş koyan” ve gücünü ondan aldığını ilan etmiş olan AKP, bu yolda, Türkiye’nin tüm demokrasi yanlılarını ve Kürtlerin tümüne yakınını kaybetti. Yasin Aktay Yenişafak

Akıl karı değil Erdoğan isminin kendisi, bazılarının aklını başından almaya yetiyor. Zira bu yapılanlar, bu söylenenler ne akıl kârı ne de bir nebze millet ve vatan endişesi taşıyan bir insanın yapabileceği şeyler.


04

GUNCEL 15 Eylül 2015

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Anlaşılması zor konular

Anlaşılması zor bazı konular var. Yalçın Akdoğan, başbakan yardımcısı olarak şöyle söylüyor: “Öcalan bunları yakalasa sopayla kovalar.” E iyi, güzel… O zaman bırak ta öyle olacak mı olmayacak mı görelim. Anladığımız kadarıyla Akdoğan Öcalan’ın birilerini sopayla kovalamasını istiyor ve buna emin. Öyleyse yapılması gereken Öcalan ile HDP heyetinin görüştürülmesidir. Neden olmuyor? AKP’liler ne kadar atmasyoncu olabilirler? Ne kadar mesnetsiz şeyler söyleyebilirler? Bir su kabağı gibi ne kadar içi boş olabilirler? Bütün bir ülke insanları olarak, bu denmeleri şaşarak takip ediyoruz. * Madem, devlet akıl sır erdirilemeyecek kadar güçlü. Madem, bölge halkı Kürt militanları hiç istemiyor, sevmiyor. Madem devletin karşısındakiler üç-beş çapulcu… O zaman devlet nasıl oluyor da, bu kadar basit bir meseleyi on gündür Cizre’de çözemiyor? Efendim hendek kazılmış. Sorun hendekse doldur o zaman geri toprakla. Ama ateş ediyorlar güvenlik kuvvetlerine. Nasıl ateş ediyorlar? Ölümü göze alarak ateş ediyorlar. Peki gepegenç insanlar ne oluyor da ölümü göze alarak silah kullanabilecek bir raddeye gelebiliyor? Geliyor işte. Geliyorsa sorun hendek olamaz. Sorun insanların bunca yıldır çektiği ıstıraptır. * Sandık kutsaldı. Sandık milli iradeydi. Herkes sandığa saygı duymalıydı. Ne oldu o iş? Şimdi seçim denilen mevhum AKP kazanana kadar oynanan bir oyuna dönüştü. Erdoğan 7 Haziran’da yapılmış seçimleri seçim olarak görmüyor. Neden? Çünkü o seçilemedi. O seçim değildi Erdoğan’a göre. Olsa olsa bir kamuoyu yoklamasıydı. Eğer galibiyet sağlanamazsa bütün seçimler AKP için bir ankettir. Yapılmış o anketin sonuçlarına göre AKP ne gibi hileler yapacağını, ne gibi karanlık yollara sapacağını belirler. 7 Haziran’da ki anket sonuçlarına göre: Eğer AKP denilen partini oyları düşük çıkmışsa bu sayılmaz, “halkımız koalisyonların ne kadar kötü bir şey olduğunu idrak edemedi” denir. Halkımız cahildir çünkü. AKP bile halkımızı cahil bulmaktadır. Koalisyon kurulması engellenir, “e olmadı ne yapalım” denilir. 7 Haziran anketi dışında anketler de yaptırılır. Eğer oylar yükselmiyorsa: Seçimlerin iptal edilmesi düşünülebilir. Diyarbakır, Hakkari, Cizre’de insanlar seçim sandığına gidemez hale getirilebilir. Çıldırmışçasına seçim hilelerine gidilebilir. Saçma sapan bir rakamı çıkıp arsızlıkla ilan edebilirler. Her açıdan pabuç pahalı görülürse; Erdoğan, Saadet Partisi’yle ittifaka gidilmesini de sağlayabilir. * Diyelim ki bütün bu yalan dolanlarla, ite kaka AKP yeniden tek başına hükümet oldu… Ne yapabilecekler çok merak ediyorum? On günde Cizre’de hiçbir sonuç alamayan hükümet, onlarca gün boyunca bütün bir ülkeyle ne yapacak. Bunun Cizre’si var, Diyarbakır’ı var, Kobane’si var. Bunun Gezisi, var, Karadeniz’in dereleri var. Fakirleşen, işsizleşen insanlar var. Soma’da, Ermenek’te toprağa gömülenler var. Mütemadiyen cinayete kurban giden kadınlar var. Cenaze törenlerinde en büyük gerçekleri bağrı yanarak bütün dünyaya haykıran analar-babalar var. Sarayın savaşını kabul etmediğini, amfileri çınlatarak anlatan üniversiteli gençler var. Düşen büyüme, yükselen dolar, fışkıran enflasyon var. Erdoğan’ı yargılamak için hazırlık yapan uluslararası mahkemeler var. AKP bu koşullarda tek başına hükümet olsa dahi, olduğuna olacağına bin pişman olacak. hakanozturk17@gmail.com

Erdoğan’la başladı Erdoğan’la bitti

bir şekilde iletti. MKYK listesi sil baştan hazırlandı. Davutoğlu’nun 12 Eylül darbesinin yıl dö- hazırladığı listenin yüzde 60’ından nümünde gerçekleşen AKP fazlası değişirken Binali Yıldırım, kongresinde Erdoğan’ın egemenliği listeye dahil oldu. Dikkat çeken kendini gösterdi. Başbakan Ahmet bir diğer ayrıntı ise kongrenin Davutoğlu hazırladığı Merkez Ka- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi rar Yönetim Kurulu listesinde Binali hayatını anlatan bir film ile başlaYıldırım’a yer vermedi. Yıldırım’ın ması oldu. duruma tepki göstermesi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Otobüslerle insan taşındı duyduğu rahatsızlığı iletmesi AKP kongrede adeta gövde gösterisi üzerine Erdoğan ipleri eline aldı. yaptı. AKP mitinglerinden de alışık Davutoğlu’nun listesinde görmek olduğumuz üzere kongreye katılistediği isimleri göremeyip, görmek mak üzere pek çok ilden otobüslerle istemediği bazı isimleri görünce insan taşındı. Milletin güçlü iktidar, listeye vize vermedi. Bu konuda- güçlü yönetim istediğini AKP’nin ki görüşlerini, Davutoğlu’na açık ise bu konuda vazifesini yaptığını güncel elif karan

söyleyen Davutoğlu 1 Kasım’ı da sefer olarak nitelendirdi. Davutoğlu, tek liste ile gidilen seçimlerde 1353 geçerli oyla yeniden Genel Başkan seçildi. Erdoğan talimatları bir bir uygulayarak yeniden Genel Başkan seçilen Davutoğlu’nu telgraf ile tebrik etti.

AKP 5. olağanüstü kongresi gerçekleşti. Kongre öncesi Davutoğlu’nun hazırladığı parti yönetimi listesine Erdoğan’dan vize çıkmadı. Liste Erdoğan’nın isteği ile değiştirildi.

ne sonuç çıkarsa çıksın seni başkan yaptıracağız” nidaları atmıştı.

Erdoğan yarı tanrı değil AKP MKYK listesinde yer almayan Bülent Arınç’ın Kongre öncesi katıldığı bir programda “Lideri yarı Tanrı gibi görmek doğru değil” ve “AK Parti’nin kuruluşunda ‘biz’dik, şimBoynukalın divanda di ‘ben’ olduk” sözleri dikkat çekti. İstanbul Milletvekili Abdurrahim Arınç’ın bu sözleri Ankara BüyükşeBoynukalın kongrede oy birliği ile hir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek divanda yer aldı. Hürriyet’e taşlı so- ile tartışmalarını da akıllara getirdi. palı saldırıda başıçeken AKP Gençlik Arınç Gökçek ile ilgili suçlamalarKolları Başkanı ve İstanbul Milletve- da bulunarak “Gökçek ile ilgili 100 kili Abdurrahim Boynukalın, saldı- konu hakkında 8 Haziran’dan sonra rının ardından tehditler yağdırarak konuşacağım.” demiş ve daha sonra yaptığı konuşmasında “1 Kasım ‘da hiç bir açıklamada bulunmamıştı.

Davutoğlu’ndan katledilen halklara müjde: Kürtçe ağıt yakabilirsiniz Başbakan Ahmet Davutoğlu, 90’lı yıllarda bir çok baskıyla kendi mezrasına giremeyenler, kendi ana dilinde ağıt yakamayanlar vardı diyerek, Türkiye’de sanki demokrasi varmış gibi konuştu. 7 Haziran genel seçimlerinden önce artık analar ağlamayacak diye yola çıkan Davutoğlu annelerin ağlamadığı, ağıtların yakılmadığı bir Türkiye’ye Başbakan olmakla övünemeyeceği için 90’lardaki gibi öldürdüklerini ama kaybetmedikleri ve nasıl

ağıt yakacağımıza karışmadıklarını vurguladı. “Türkiye kendi içindeki hainlerle de kendi dışındaki hasımlarla da mücadele etme güç ve kudretine sahiptir” diyen Davutoğlu, PKK’ye yönelik son operasyonları şöyle değerlendirdi: “Bu operasyonlarımız kesinlikle, hiçbir şekilde 90’lı yıllardaki uygulamalarla kıyaslanamaz. O dönemde faili meçhuller vardı, o dönem kendi anadilinde ağıt yakamayanlar vardı.” dedi. GÜNCEL

Davutoğlu yalan söylüyor

Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret görevden alındı 12 Eylül Darbesi’nin 35. yılında darbe yıllarını aratmayan uygulamalar devam ediyor. Günlerdir abluka altında olan ve sokağa çıkma yasağı uygulanan Cizre’de Belediye Eş Başkanı Leyla İmret, görevinden alındı.Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca, hakkında “halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik ve terör örgütünün propagandasını yapmak, halkı kin ve

düşmanlığa sevk etmek” iddiasıyla soruşturma açılan İmret, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı. İmret, Cizre’nin ilk kadın belediye başkanı olarak 2014’te göreve gelmişti. İmret ve BDP, 2014 yerel seçimlerinde Cizre’de yüzde 83 oy almıştı. Görevden alınmasıyla ilgili açıklama yapan İmret “Çarpıtılmış bir haberden dolayı bilmeden etmeden görevden alınmam kabul edilemez” dedi. GÜNCEL

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Selami Altınok’u yalanladı. “Yalan söylüyorlar” diyen Tanrıkulu, “Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın teyit ettiği verilere göre bir hafta içinde 14 sivil hayatını kaybetti. Hepsinin bende tek tek isimleri var” dedi. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sokağa çıkma yasağının olamayacağını belirten Tanrıkulu, “Bu tablonun son verilmesi için şu anda çalışıyoruz. Bazı şeyleri kamuoyuyla paylaşamıyoruz ama sokağa çıkma yasağının sonlanması için her şeyi yapıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde insanların ihtiyaçlarını yok sayarak bir şey yapamazsınız” diye konuştu.GÜNCEL


GUNCEL

05

15 Eylül 2015

Cenazelerinin gömülmesine, hastalarının tedavi edilmesine, çocuklarının ekmek yemesine izin verilmeyen Cizreliler tek bir şey söyledi:

Sibel Uzun

Cizre unutulmaz

UYANIŞ

Cizre’ye girerken yüzünüze üfleyen ağır hava çatışmalardan kalmış. Bölgedeki milletvekillerinin de söylediği gibi Silvan’da da gözlemlediğimiz gibi Cizre’de de yoksul sokak ve mahallerden üçü yerle bir edilmiş. O sokaklarda hiç bir canlı kalmayana kadar taranmış, bombalanmış, evler kül olana dek yakılmış. Keskin bir duman kokusu ile karışık arada büyük şehirlerde de alışkın olduğumuz polisin gazını da hatırlatan patlayıcıların kokusu her yeri sarmış. Arada çocukları görünce “geçmiş olsun” diyoruz ama hani Gezi zamanı çok sevdiğimiz “acımadı ki” vardı ya bizim Cizre’li küçük kardeşlerimiz de öyle “bir şey olmadı ki” diyor. Cizre’de sokağa çıkma yasağı denince o gün siviller de hedef altında şeklinde anlamalısınız. Kaç sivilin öleceği inanın her an belli değil. Cemile de sokakta çöp toplayarak geçinen 75 yaşındaki Mehmet amca da sokağa çıkma yasağı altında öldürüldü. Çoğumuz gibi ölebileceklerini hiç hesap etmemişlerdi. Bu da tam bir 90’lar yöntemi, keskin nişancılar tarafından öldürüldükleri açıkça ortada olmasına rağmen yandaş medya “PKK öldürdü” diyerek insanların kim vurdu ya gitmesine neden olmak istiyor. Şehir yasak kalktığında bile abluka altında, belediyeye ait olan kültür merkezi belediye yetkilileri ile hiç bir görüşme yapılmadan devletin bir takım kolluk güçleri tarafından işgal edilmiş, şehri tam gören yerde olduğu için keskin nişancılar oraya yerleştirilmiş. Bir takım diyorum çünkü anlatılan tipler bildiğiniz asker tipi değil. Halkın anlatımında hep IŞİD’e benzeyen tipler var. Sakallı sürekli tekbir getirerek Arapça konuşan, ortalığı tarayanlardan bahsediliyor. Keskin nişancılarla yaşamını yitirenler, evlerin harabeye dönmüş halleri, sokaklardaki hayvanların saatlerce taranması kesinlikle IŞİD’in Cizre katliamına katıldığını işaret ediyor. Halk “Kobane’ye gidemedik ama Kobane’nin aynısını yaşadık” diyor. Kobane’nin düşmesini isteyenler bu sefer de Cizre düşsün istemişler. IŞİD karşıtı olanlar Kobane’yi sahiplenip Cizre’nin yüzüne bakmıyorsanız Erdoğan’ın savaşına yardım ediyorsunuz anlamına gelir. Cizre’nin nedenini biliyorsunuz, Erdoğan HDP yüzünden başkan olamadı bu nedenle en yüksek HDP oyu alan Silvan’a, Sur’a, Cizre’ye savaş ilan etti. 90’ları Erdoğan yorumu ile uygulayan devlet o zaman ki köylerin boşaltılması sahnelerinin olmadığını gördükçe ne yapacağını şaşırıyor. Sokağa çıkma yasağı kalkar kalkmaz cenazelerini defnetmek için sokağa dökülenler neredeyse Cizre halkının tamamı diyebilirim. Yani Cizre Halkı “Ölürüm de yerimden yurdumdan gitmem diyor ve elime geçen ilk fırsatta bu savaşı yapanlardan hesap sorarım” diyor ve tüm şehir ayağa kalkıyor. 90’lardan bugüne güçlenen Kürt Siyasi hareketi bugünlerden daha fazla güçlenerek çıkacağını düşünebiliriz. Bundan sonra HDP’nin oylarının azaltılması için ölümler, operasyonlar, tutuklamalar arkası arkasına gelecek görünüyor. Memleketin dört bir yanına dağılmış Kürt Halkı için bu hiç yabana atılmayacaktır. Toplum olarak parti olarak ve aldığı oy oranı olarak demokrasi güçlerinin de birinci gündem maddesi haline gelerek mutlak bir büyüme ile Erdoğan’ın karşısına çıkacaktır. Asker yakınlarından da çok büyük tepki aldığı ortadadır. Geriye Erdoğan’ı ilelebet yollayacak gerçek bir barış ve demokrasi mücadelesinin büyütülmesi kalıyor. Önümüzdeki seçimin olmayacağı, olamayacağı AKP için önünde duran bir hamledir. Herkes bu ortamda seçimden vazgeçse ve fiili başkanlık dediği sürecin hukuk maddelerini de yazsa meclis sayfasını derhal kapatacak. Hale bakın ülkede kan gövdeyi götürüyor meclisin çalışmasını engelliyorlar. Bizler seçimin yapılabilmesi ve seçim hakkının sonuna kadar kullanılmasını sağlamaya mecburuz. En önemlisi batıyı da ikna edecek bir ölümlerin olmadığı süreci ne yapıp edip inşa etmek zorundayız. Barış mücadelesini de, Cizre Halkı’nın direnişini de, seçime kavuşarak diktatöre misliyle cevap verebilmemizi de sağlayacak olan budur. twitter: @sibeluzun_yarin

“Katil Erdoğan” Genel Başkanlar Cizre’ye ulaştı EHP, EMEP, BHH, Halkevleri, EğitimSen, Tümbelsen ve SES yöneticilerinden oluşan heyet, Cizre Belediyesi binasında HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız’dan Cizre’deki son durum hakkında bilgi aldı. Mardin’ uğrayarak Belediye Eş Başkanları Februniye Akyol Akay ve Ahmet Türk’le görüştükten sonra Cizre’ye yola çıkmıştı. EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, ziyarete dair şunları söyledi, “Mardin’e ulaşarak, Mardin Belediye Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Februniye Akyol Akay’ı ziyaret ederek Cizre’deki gelişmelerle ilgili bilgi aldık. Belediye Eşbaşkanları, silahların susması gerektiğini, Batı’daki demokrasi güçlerinin bu amaç için mücadele etmesinin önemli olduğunu belirttiler. Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ise “Bu savaş yalnız Kürtlere açılmış bir savaş değil, topyekun hepimize açılmış bir savaştır” dedi. KESK’e bağlı sendikalar adına konuşan Satı Buruncu Çalı ise “Sizin iyi olmadığınız koşulda biz de iyi değiliz. Belediye başkanlarına gözaltıların, baskı ve tutuklamaların son bulmasını talep ediyor ve bunun halkın iradesine darbe olduğunu savunuyoruz” dedi.

Sekiz günlük sokağa çıkma yasağı boyunca haber alınamayan, bakanların alınmadığı Cizre’de yasağın kalkması ile on biler cenazelerini uğurladı. Kolluk yeniden sokağa çıkma yasağı ilan etse de halkın iradesi karşısında geri adım atmak zorunda kaldı.

güncel onur toper

AKP hükümeti, 7 Haziran yenilgisinin intikamını çıkardığı savaşla almakta kararlı olsa da Erdoğan’ı başkan yaptırmayan halkın iradesi karşısında 1kasım yenilgisine emin adımlarla yürümekten başka bir sonuç elde edemiyor. Kürt illerinde üst üste ilan ettiği Özel Güvenlik Bölgeleri yetmezmiş gibi, sokağa çıkma yasakları da ilan etmeye başladı. Geçtiğimiz hafta Cizre’de ilan edilen ve tam gün sekiz gün sokağa çıkma yasağı boyunca, halk tüm temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmakla kalmayıp keskin nişancıların hedefi oldu. PKK’ye yönelik operasyon yaptığı iddia edilen Özel Harekât Polislerin sivil halkın evlerini taradığı, ekmek almaya giden yaşlıları ve çocukları vurduğu ortaya çıktı.

Kızımın cesedini koynumda yatırdım Evinin kapısında keskin nişancılar tarafından vurulan ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle cesedi günlerce dondurucuda bekletilen 10 yaşındaki Cemile Çağırga’nın annesi “Cemile bana son kez bakıp ‘Ay anne’ dedi ve gözlerini bir daha açmadı. Görümcelerim onu yıkadı. Önce etrafına buz koyduk. Sabaha kadar onu koynumda yatırdım. Sonra derin dondurucuya koyduk” dedi. 400 vekil için bu acılar yaşatıldı Sokağa çıkma yasağının 8. günün sonunda tüm kalkmasına saatler kala 75 yaşındaki Mehmet Erdoğan ekmek aramak için sokağa çıktığı ve araçların tarandığı, yakıldığı, sokakta başından vurularak öl- insanların katledildiği Cizre redürüldü.14 yaşındaki Bünyamin simlerden de görüldüğü gibi tam İzci hastaneye götürülemediği için bir savaş ortamına dönüşmüş duhayatını kaybetti. Keskin nişancı- rumda. ların vurduğu 10 yaşındaki Selman Cizre’de yaşananları İzmir BaAğar güçlükle hastaneye götürülse rış Bloku Heyeti içerisinde bulude kurtarılamadı. nan Emekçi Hareket Partisi İzmir İl Başkanı Sanem Deniz Kural İzmir Barış Bloku şöyle anlattı, “Cizre’de AKP’nin söz ettiği gibi bir “operasyon” ya Heyeti Cizre’deydi Sekiz günlük sokağa çıkma yasa- da “çatışma” yok. Direk sivil halka ğının kalktığı gün Cizre’ye giden yönelik tam bir savaş hali söz koİzmir Barış Bloku, yaşananları nusu. Evler, iş yerleri, trafolar, su yakından inceledi. Ev, iş yerleri tankları taranmış, obüslerle ve top

Türkiye’den yükselen tepkiler, Cizre’ye doğru günlerce yürüyerek ulaşmaya çalışan HDP ve Bakan heyetleri, ellerinde beyaz bayraklı annelerin yürüyüşleri AKP’yi geri adım atmak zorunda bıraktı. Cizre’de keskin nişancılar halkı kurşunlarken, Cizre kapısında da desteğe gelenlere gaz bombaları gerçek mermiler atılıyordu. Kalkan sokağa çıkma yasağı ardından on binlerin katıldığı cenaze töreninde konuşan HDP Milletvekili Sezai Temelli: “400 vekil için bize bu acıları yaşattılar” sözüyle durumu özetledi.

Olası saldırılara karşı nöbet tutuluyor Davutoğlu yalanlara doymadı İlçede bulunan 9 HDP milletvekili Başbakan Ahmet Davutoğlu, de farklı mahallelerdeki nöbetlere kentte tek bir sivil kaybın ol- katıldı. Polis ve özel harekâtçıların madığını savunmuştu. Bunun- saldırıları yeniden başladı. Bölge la birlikte Davutoğlu, kentteki halkı da mahallelerinde bir kez yurttaşların tüm ihtiyaçlarının daha direnişe geçti. Mahallelerden da karşılandığını söylemişti. AKP silah sesleriyle birlikte tencere-taKongresinde ise her şeyin olağan va sesleri ve “Katil Erdoğan”, “Bijî olduğunu söyleyerek gerçekleri berxwedana Cizîrê” (Yaşasın Cizre inkâr etmeye devam etti. direnişimiz) sloganları yükseldi.

atışlarıyla harabe haline getirilmiş. Bebek, yaşlı demeden 21 kişinin yaşamını yitirdiği Cizre sokakları Gazze’ye benziyor. Ancak Cizre halkı, sarayın yani Erdoğan’ın savaşına dur demek için direniyor. Halkın cenazelerini “Katil Erdoğan” sloganlarıyla uğurlaması, hedefi açık şekilde ortaya koyuyor” İstanbul’da Demokrasi ve Barış Konferansı yapıldı Demokrasi ve Barış Konferansı Daimi Koordinasyonu’nun düzenlediği konferansta açılış ko-

Diyarbakır da yangın yeri Sur ve Silvan’daki ablukaya karşı Diyarbakır’a giden ve yetkililerle temas halinde bulunan HDP ve DBP’liler, Diyarbakır Valisi ile görüştü. Heyet, Sur ve Silvan ilçelerinin hassas noktalar olduğunu belirterek, ablukanın kaldırılmasını istedi. Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy da, herkesin hassasiyet içerisinde olması gerektiğini belirterek yasağın kaldırılacağını açıkladı. Sur ilçesinde yönelik saldırıları protesto eden ve saldırıların olduğu mahalleye yü-

Sivil polisin ‘Daha yeni başlıyor’ tehdidi Halk cenazelerini kaldırır kaldırmaz yeniden sokağa çıkama yasağı ilan edildi. Market ve bakkallara yönelen ve ihtiyaçlarını gidermeye çalışan halk ile bir sivil polis arasında geçen diyalog ise saldırı ihtimalini ortaya koyan nitelikte oldu. Bir yurttaşın “Yetmedi mi bu savaşınız” sözleriyle sivil bir polise tepki göstermesi üzerine polisin “Hayır, daha yeni başlıyor” cevabı vermesi dikkat çekti.

rümek isteyen kitleye polis saldırmıştı. Saldırı sırasında HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel, ayağına isabet eden plastik mermi ile yaralandı. Saldırılar esnasında basın mensuplarının da gerçek mermilerle hedef alınarak vurulmak istendiği belirtildi. Diyarbakır’da sokağa çıkma yasaklarının ve saldırılarının durması için giden Demirtaş, çift taraflı ateşkes çağrısı yaparak AKP’nin Türkiye’yi 90’ların bile gerisine götürdüğü vurguladı. GÜNCEL

nuşmasını yapan Rakel Dink, “Ne mutlu barışı sağlayanlara. Tanrının yüzünü görmek istiyorsak barışı sağlayanlar olmalıyız, savaşı körükleyenler destekleyenler değil. Öyle öğretildiği gibi vatan toprağı kanla sahiplenilmez. Alın teri, emekle, doğruluk ve adaletle mülkün temeli oluşturulur. İki tarafa da sesleniyorum. Aslında yalvarıyorum. Amasız, koşulsuz silahları susturun. Yeter bu kadar dağlanmış yürek, bu kadar acı yeter. Bu kadar ölüm yeter, yeter. Edi Bese, Yutkunamıyoruz” diye konuştu.


GUNCEL

06

15 Eylül 2015

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Biz bitti der isek biter

Üniversitelerin açıldığı ilk gün, İstanbul Üniversitesi’nde gençlerin ifade özgürlüğüne yine saldırılırken, aynı saatlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin 15. Akademik Yılı açılışına katılmış ve demiş ki; “Üniversiteler bilim ve kültür yuvaları olmalıdır, ancak milletin değerlerini hassasiyetlerini, ihtiyaçlarını dikkate almak şartıyla”. “Üniversiteler bilimin ışığından gitmelidir, ancak din ve inancı dışlayan materyalizmin kucağına savrulmamak kaydıyla”. * Derler ki, “ancak” ile konuşmak, aslında bu kelimeyi kullandığın zamana kadar ki söylediklerini götürür, “ancak” dedikten sonra ne diyorsan onu diyorsundur. Çok doğru, şu bakanın sözlerindeki tutarsızlıklara bir bakın; Üniversite hem “kültür” yaratacakmış hem de değerlere hassas olacakmış. Yani mesela geleneksel değerler kadının yerinin ev olduğunu söylüyorsa, yanlışlıkla üniversiteye gelmiş olan genç kadınlar eve geri mi dönecekmiş? Keza, üniversiteler bilimin ışığından gitmeliymiş. Ama din ve inancı dışlamayacak, materyalizme savrulmayacakmış. Yani buna göre örneğin tıbbi olarak “mukedderat” dururken, kanserojen olduğu kesin bir faktörden kaçınmanın bir önemi yok imiş. Şu ferasete, şu özgür düşünceyi savunma tarzına bir bakın, vay be. Yeni bakan aynen partisinin son kongresine benziyor. Demokrasiyle, bilimle, fikir ile özgürlükler ile hiç bir alakası olmayıp, varmış gibi yapılan “zikir” kongresi gibi konuşmuş. Aslında “mış” gibi yapmanın bile geçerliliğini yitirdiği, yalan ve tutarsızlığın devam ettiği ama artık numara yapmanın bile sadece bir prosedür haline geldiği bir evre bu AKP için. Nereden baksanız bitmiş bir şarkı, bitmiş bir proje. Artık kendi kurucularının bile söylediği gibi, hiçbir şeyi becerememiş durumdalar. Çözüm süreci, kadın cinayetleri, işçi ölümleri, işsizlik ve kriz, eğitim sorunları devam ediyor. Örneğin atanamayan öğretmenler belki şimdi eskisi kadar eylem yapmıyorlar çünkü şimdi onlar neredeler biliyor musunuz? Cenaze törenlerinde, o tabutların içinde. Sessiz ve sitemsiz değiller, anneleri acı ile yaktıkları ağıtlarda bunları da söylüyor bir bir. “Benin oğlum öğretmen olacaktı, atamadılar polis oldu” diyor, sorumlusu AKP’yi cenazesine istemiyor halkımız. Peki “Şehit mi denir şimdi onlara?” Vatan savunması için değil, Saray savunması için feda edilen gencecik insanlara yakınlarını üzmemek için öyle de diyelim ama işin gerçeği durum bu bile değildir. Türkiye’yi böyle yangın yeri olmasında suç ortağı olan işbirlikci Davutoğlu bir de utanmadan artık ağıtlar Kürtçe de yakılabiliyor dedi ya, hadsizlikte bundan ötesi gerçekten yok. Nitekim kendi azılı bir yandaşları bile “Kendisi bile ‘Davutoğlu’cu değilken biz niye olalım?” diyor en son. Bu durum AKP için bir felaket ama korkularından herşeye kapattıkları gözlerini hiç bir biçimde açmıyor, tam gaz vurdulu kırdılı gidiyorlar. Son araştırmalara göre oyları düşse bile % 38 gibi bir oranın sağlam çekirdek olarak durmasını güveniyorlar bir de. Bu % 38’i oluşturan milyonların, diğer partilerin mesajlarına bu kadar kapalı olmaları hakikaten üzerinde durulması gereken bir veri. Muhtemelen AKP’nin sosyal yardım politikalarının bir sonucu bu; hayatında reel fayda görmesi elbette ki oy kullanmasını etkiliyor en ezilenlerin. Ezilenlerin gerçek temsilcileri olarak toplumun bu gerçeğini de anlamamız görmemiz lazım ki, önümüzdeki raundu daha sağlam kazanalım. Yoksa daha şimdiden 2017 seçimlerini planlamaya başlamış AKP karşısında güç kazanamayız. Evet daha önümüzde 1 Kasım seçimleri var, üzerindeki belirsizlik ve güvencesizik devam etse de biz her durumda seçimin yapılması ve yine HDP’nin en yüksek oyu alması için çalışmalıyız. Son veriler HDP’nin oylarının azalmayıp kısmen de artabileceğini gösteriyor ve ne iyi ki bu sefer daha fazla sosyalist parti ve kurum HDP için çalışacak. Önümüz çok açık, yolumuz açık olsun * Bir varmış bir yokmuş. Buzdolaplarının, derin dondurucuların kendi aralarında bir dünyaları varmış. Bir küçük kız çocuğu ile adı “çözüm süreci” olan barış umudu, işte o diyarda karşılaşmışlar. Cemile’nin cansız minik bedeni ilk gece annesinin koynunda, sonraki günler boyunca bir beyaz buzun içindeymiş, çözüm süreci kendisi çok büyük ve kalabalık olduğu halde bir tek kişinin elleriyle oraya kaldırılmış imiş. Cemile ile çözüm süreci birbirini hemen tanımış, anlamış, kaynaşmış. Çünkü onlar zaten bir bütün imiş, birinden birine zarar verirsen öbürü hemen yanında belirirmiş. İşte onları; barış umudunu, barışın kendisini ve çocukların hayatını derin donduruculardan koparıp çıkaracak olan, seçimlerin yapılması ve HDP’nin kazanarak ve güçlenerek çıkması olacaktır. Derin donduruculara sadece girmesi gerekenlerin; gıdaların, örneğin çocuklara dağıtacağımız dondurmaların girmesi için, hep birlikte seçim mücadelesi yürütmeliyiz. gulsumkav@gmail.com

Cizre’de öldürenler, Barış isteyenlere saldırdı

Sarayın savaş politikaları sonucu Cizre’de 21 kişinin öldüğünü vurgulayan Barış Bloku’nun eylemine katılanlar “Katil Erdoğan” sloganı atar atmaz polis saldırdı. gaz bombalarıyla saldırıya geçti. Saldırıda bir muhabir kafasından İstanbul Barış Bloku, saldı- yaralandı. rı altındaki Cizre halkının direnişine destek vermek amacıyla Bu ablukayı dağıtacağız Galatasaray Meydanı’nda bir basın Saldırının ardından Barış Bloku açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklama yayınladı. Açıklama bitaçıklamasında Cizre’deki saldırı- mek üzereyken saldırının gerçeknın direnişle püskürtüldüğü, buna leştiğini belirten Barış Bloku üyeleri karşın savaş politikaları kapsamın- binlerce insanın katıldığı eyleme da yeni saldırıların yaşandığı, Barış saldıran polisin ortalığı savaş alaBloku’nun tüm bu savaş politika- nına çevirdiğini belirtti. larına karşın barış istemeye devam edeceği ifade edildi. Polis saldırganların Aralarında HDP milletvekilleri çıkarını korumakla görevli Beyza Üstün, Saruhan Oluç, Ali Açıklamada şunlar belirtildi: Polis Kenanoğlu, EMEP Genel Başkanı bu ülkede halkın güvenliğini sağSelma Gürkan, EHP Genel Baş- lamakla mı görevlidir yoksa savaş kanı Sibel Uzun ile TTB Merkez isteyen, savaşı körükleyen CumhurKonsey İkinci Başkanı Prof. Dr. başkanı ve AKP iktidarının güdüRaşit Tükel’in de yer aldığı Barış mündeki saldırganların çıkarlarını Bloku üyeleri, açıklamanın ar- korumakla mı görevlidir? HDP dından oturma eylemine geçildi. binalarına, Hürriyet Gazetesi’ne Oturma eyleminin sürdüğü da- saldıranlara göstermelik gözaltı yakikalarda Galatasaray Lisesi’nin pılıyor, saldırganlar bir bir serbest önünü TOMA’lar ile ablukaya alan bırakılıyor, ama polis barış isteyenpolis önce tazyikli su, ardından da lere saldırıyor. güncel hilal türkben

Erdoğan diktatörlüğüne devam ediyor Nokta Dergisi, bu haftaki kapağında asker cenazesinin önünde Erdoğan’a selfie çektirdi. Erdoğan’ın, başkanlık uğruna ülkeyi savaşa sürüklemesini mizahi bir dille anlatan Nokta Dergisi’ne polis saldırısı yaşandı. Derginin Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Ve polis NOKTA’nın ofisinde..! 2007’de askeri vesayetin emriyle baskın yapılan NOKTA’ya bugün sivil vesayetin emriyle gece baskını yapılıyor” denildi. Nokta Dergisi haber müdürü Ertuğrul Erbaş, “Kapaktaki Erdoğan selfie’sini gördükten sonra mahkemeden ‘toplatma kararı’ çıkarmışlar. Önce

ofise sonra da matbaaya gitmişler. Ancak toplatılacak bir şey bulamamışlar. Sabah yaptığımız kontrollerde, derginin satış noktalarındaki raflarda yer almadığını gördük. Yeni sayısının dağıtım birimlerinden toplatıldığını düşünüyoruz” dedi. Gözaltına alınan Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Çapan’ın Cumhurbaşkanı’na hakaret ve terör örgütü propagandası yapmaktan’ tutuklanması istendi. Asker tabutları başında miting gibi konuşmalar yapan Cumhurbaşkanı, Selfie’li kapağa tahammül edemedi.GÜNCEL

Trabzon’daki polis cenazesinde Erdoğan ve AKP’ye tepkiler yükseldi Şırnak’ta polis noktasına bombalı araçla düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden polis Soner Yıldırım, Trabzon’un Tonya ilçesinde toprağa verildi. Cenazede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AKP’ye tepkiler dinmedi. Cenaze namazı için hazırlıkların yapıldığı sırada AKP Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu cenazeye katıldı. Soylu, halkın arasından geçerken kadınlar alkışlarla ve bağırarak tepkilerini ifade etti. “Açın gözünüzü ey millet, ey insanlar” diye bağıran bir kadın, şöyle

tepki gösterdi: Niye susuyorsunuz? Sadece ben dinlemiyorum, siz de dinliyorsunuz onu televizyonlarda. Bilal Erdoğan’a bir şey diyemiyorsun. Dediğinde hemen içeri tıkıyor milleti. Şehit babasına, ‘karaktersiz şehit babası’ diyor. Utanmaz, rezil. Cenaze namazı için son hazırlıklar yapıldığı sırada tabutun başına gelen polisin bir arkadaşı da “Siyasilerimiz de hoş gelmişler ama siyasiler ve bürokratlar bugün arka saflarda olsun. Bugünlük böyle olsun. Bu ailesinin ve arkadaşlarının isteğidir” dedi. GÜNCEL


GUNCEL

07

15 Eylül 2015

Ferhan Umruk

KÖSTEBEK

Cizre öz savunması

‘Hepiniz Ermenisiniz’ çığlıklarıyla Cizre halkına karşı saldırıya geçen polisler ırkçı zihniyetlerini ortalığa saçtılar. Kuşkusuz, memleketin cumhurbaşkanının ‘Afedersiniz Ermeni’ ifadesini sarfettiği bir yerde aşağıdakilerin bu ifadeyi tercüme ederek, durumdan vazife çıkarmaları da doğal bir sonuç oluyor. İşte aslında sarfedilen bu sözler, Cizre’de neler olup bittiğinin de özünü su yüzüne çıkarıyor. Türk ırkçı şovenistinin ve onun etrafında dolaşabilenlerin zihnindeki düşman Ermeni’dir, muktedire karşı direnen kim varsa o da Ermeni’dir. Bir ırkçının ilk işi direnişçinin sünnetli olup olmadığına bakmak olur. Çok meraklıdır bu konuda. Ermeni halkını 1915 soykırımıyla anadoludan yok edip, malını mülkünü gaspetmek yeterince tatmin etmemiş olacak ki düşmanı Ermenilikle özdeşleştirir. Bu niteleme kullanışlıdır da, çünkü farklı etnik kimliklerden oluşan Türkiye toplumunun, denildiği gibi yüzde 99’luk Müslümanlık kimliği ortak paydası olarak belirlenir, Hıristiyan kimliğe karşı Türk-İslam senteziyle seferber edileceğidüşünülür. İşte 9 gün boyunca Cizre halkı devletin resmi görevlisince düşman Ermeni olarak bellenmiş, keskin nişancılar tarafından bebek ,çocuk, genç, yaşlı, erkek, kadın olarak ayırt edilmeksizin vurulmuş, öldürülmüştür. Bir şehir güvenlik güçleri tarafından kuşatılmış, tanklarla, ağır silahlarla, kurşunlanmış, bombalanmıştır. Peki, askeriye ve AKP’nin bu operasyonlarda ittifak halinde olduğu görüldüğüne göre, bu şiddetin sebepi nedir? Bu ittifakın ortak amacı nedir? Aslında bu ittifakı sağlayan ortak amaç, Kürtlerin Ortadoğu’da ne biçimde olursa olsun statü elde etmelerini önlemektir. Devletin her aşamada kırmızı çizgi olarak ilan ettiği Kürt karşıtı ültimatomlar, artık yara bere içindedir, Rojava gerçeği ve IŞİD’e karşı verilen mücadele, PKK’nin Şengal’de oynadığı rol Kürt hareketinin uluslararası alanda itibar kazanması, bütün bunlara rağmen devlet kozlarını sonuna kadar kullanmakta beis görmemektedir. Askeriye de Türk-İslam sentezi damarından beslenen AKP de bu konuda uzlaşarak hareket etmekte, şiddetin tırmandırılarak HDP’nin itibarsızlaştırılması, baraj altında bırakılması, bu surette de AKP’nin politikalarının esas belirleyecisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık rejimi arzusuna yol açabileceği düşünülmektedir. Erdoğan bir taşla birkaç kuş vurmak peşindedir. İşte bu ittifakın stratejisini Cizre halkının gerçekleştirdiği özsavunma bugün engellemiş bulunuyor. Bir şehri adeta zaptetmeye yönelmiş olanlar bu amacına erişememiş, direniş karşısında geri çekilmişlerdir. Bu süreçte ortaya çıkan bir sonuç da, özsavunmanın olmadığı yerde özyönetimin de mümkün olamayacağıdır. Cizre halkının mücadelesi , 400’ü aşkın HDP binasının devlet destekli lümpenler, hırsızlar güruhunun saldırısıyla yıkılıp, yakılmasına engel olmanın yolunun polise çağrı yapmakla değil , kendi savunmanla mümkün olduğunu göstermiştir. Parti binalarına saldıran güruha polislerin bigane kaldıkları, zımni destek oldukları medyadaki görüntülerle sabittir. O halde parti tabelası astığında, burasını güvenlik güçlerinin koruyacağını düşünerek davranmak büyük bir yanılgıdır.

Asker ve gerilla aileleri barış istiyor

Erzurum’un Karaçoban ilçesinde cenazeleri aynı mezarlıkta defnedilen biri asker biri gerilla teyze çocuklarının babaları taziyeleri birlikte kabul ediyorlar.Asker babası olan Selahattin Beycur,oğlu ile gerilla Rıdvan İpek’in ‘kardeş kavgasına” kurban gittiğini belirterek, “Onların çocuklukları birlikte geçti. Biz barış istiyoruz. Kardeşler toprağa düşmesin. Kimsenin yüreği yanmasın. Bizim canımız yandı, artık kimsenin de canı yanmasın istiyoruz” dedi. Asker Rıdvan İpek’in babası da “Ben ve Recep’in babası yan yana geziyoruz. Savaşlar olmasın, savaştan hiç kimsenin bu güne kadar bir çıkarı olmamıştır ve olmayacaktır. İnşallah ölen son gençler bizim gençlerimiz olur. Anneler ağlayınca bizim de ciğerlerimiz yanıyor. Evlat, evlattır. Yerde bulunmamış, çöpten alınmamıştır. Evlatları büyütüp 20-25 yaşına getirene kadar neler çekiyorlar” diye konuştu. GÜNCEL

İstikrar sağlanmazsa batarız Maliye Bakanı Sarayın savaşını finanse edemez olmuş

güncel hilal türkben

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AKP’nin 7 Haziran’dan sonra savaş çıkardığı ile ilgili soruya “siyasi propaganda” diyerek, eleştirileri geçiştirdi. İktidarları süresinde Kürt kökenli vatandaşların, hiçbir dönemde olmadığı kadar demokrasi, özgürlükler anlamında kazanımlar elde ettiğini söyledi. Türkiye’nin siyasi belirsizlik içeren b i r dö-

Maliye Bakanı Şimşek, çözüm sürecinin boşa gittiğine yönelik ortaya çıkan algının yanlış olduğunu söyleyerek istikrarın sağlanmaması halinde Türkiye ekonomisini hiç de iyi şeylerin beklemediğini itiraf etti. Erken seçimden dolayı ekonomik programın da yapılamadığını belirten Şimşek alarm çanlarını çaldı.

nemde bulunduğuna dikkati dair eleştirilerin boş olmadığını çeken Şimşek, “Bütün bu ka- ortaya koydu. Ancak Şimşek, zanımlara rağmen Türkiye’nin gerçekleri inkar edemese bile içinden geçtiği süreç sıkıntılı açıkça ifade ederek Erdoğan ile bir süreç. Büyüme, potansiyelin ters düşmeyi göze alamadı. altında, enflasyonda yukarı yönlü bir trend var ve maalesef kur Barış olmazsa Türkiye batar anlamında çok ciddi bir lirada Şimşek, ekonomi ile ilgili değerdeğer kaybı var. Bunda siyasi lendirmesine şöyle devam etti risk priminin payı çok büyüktür” “Siyasi istikrarı sağlayıp reform şeklinde konuştu. yapamazsak bırakın 2023 hedeflerini biz mevcut kazanımları koBütçe kadük kalacak ruyamayız. Türkiye’nin küresel Şimşek ekonomik anlamda iş- rekabette elinin güçlü olabilmelerin yolunda olmadığını şöyle si için güçlü ve uzun soluklu bir ifade etti, “Türkiye’de siyasi be- hükümete ihtiyacı var. Gelişmeklirsizlik uzun süre devam ederse te olan ülkeler sıkıntıda ve bu sımali disiplin buna dayanamaz. kıntılar azalmayacak. Amerikan Başbakanımızın net bir talimatı Merkez Bankası eninde sonunda var, biz geçici bir hükümet gibi para politikasını normalleştiredeğil, normal bir hükümet gibi cek, faizi artıracak. Belki bu ay memleket sorunlarına eğilece- belki de yıl sonunda olacak ama ğiz, o nedenle bütçeyi de şimdi bu önemli değil. Amerika kendi o ciddiyetle hazırlayacağız ve menfaatlerine göre o kararı vezamanında göndereceğiz.” recek. Türkiye olarak kararın ne zaman verileceğinden bağımsız Hani seçimlerin ekonomiye şekilde, o kararlara, şoklara karşı bir zararı yoktu dayanıklılığımızı artırmamız laŞimşek’in değerlendirmesi, zım. Dayanıklılığı da konuşarak erken seçimin Türkiye eko- slogan atarak artıramayız. Slonomisine zarar vereceğine ganlar 5 kuruşa yaramıyor”

Genç işsizlik gizleniyor AA’dan Abdulselam Durak’ın yaptığı haberde, Türkiye’deki genç işsizlik oranın Avrupa’dan düşük olduğu iddia edildi. Haberde, AB ülkelerindeki %20,6 olarak hesaplanan genç işsizlik oranına karşı Türkiye’deki genç işsizliğin %18’e gerilediği iddia edildi. Avrupa’da üniversite ve lise okuyan gençler de işsiz olarak hesaplanırken, Türkiye’de öğretim gören gençler işsizlik rakamlarına

dahil edilmiyor. İş bulamamaktan umudunu kaybedip, resmi kurumlara 4 hafta iş başvurusu yapmayan gençlerin de oranlara dahil edilmemesiyle gizlenen işsizlik rakamları, %18’e gerileyebiliyor. DİSK-AR’ın yaptığı araştırmada, Avrupa’daki gibi öğretim gören ve iş bulamayan bütün öğrenciler de araştırmaya dahil edildiğinde Türkiye’deki genç işsizlik oranı %20’ye yükseldi. GÜNCEL

Polis ÖGB’ye eğitim verecek Üniversiteler açılmaya başlıyor. Devlet rektörler aracılığıyla üniversitelerdeki öğrenci eylemlerini engellemek için çalışmalara başladı. On gün önce Erdoğan ile rektörler arasında yapılan toplantıda bu konunun ele alındığını belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, öğrenci eylemlerini bastırmak için özel güvenlik elemanla-

rının polis tarafından eğitileceğini açıkladı. Üniversitede çok sayıda ÖGB olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Acer, eylemlerin önüne geçmek için ÖGB’lerin polis tarafından eğitileceğini söyledi. Acer, “tedbir” alacaklarını ifade ederek baskıcı bir müdahale olmayacağını söyledi. Konunun YÖK toplantısında da konuşulduğunu söyledi. GÜNCEL

Darbelere “hayır” diyenler Galatasaray’da buluştu 12 Eylül darbesinin üzerinden 35 yıl geçti. Ülkede sürdürülen 12 Eylül zihniyetine karşı 78’liler Girişimi’nin çağrısı ile Galatasaray’da buluşan partiler ve demokratik kitle örgütleri hem Evren’in hem de Erdoğan’ın darbesine “Hayır” dedi. Eylem 12 Eylül’ü lanetleyen sloganlarla başladı. 12 Eylül günlerini aratmayan AKP’nin icraatları da sık sık vurgulandı. Özellikle son günlerde Cizre’de yaşanan katliamlara karşı sık sık “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganı atıldı.

Galatasaray Meydanı’nda hem Kenan Evren Türkiye’sini hem de ona çok benzeyen Tayyip Erdoğan Türkiyesi’ni anlatan dövizler ve fotoğraflar taşındı. Sloganlar hem Kenan Evren’e hem de Erdoğan’a karşı atıldı. Eylemde basın açıklamasını 78’liler Girişimi’nden Yunus Bircan okudu. Açıklamada da 12 Eylül’ün bıraktığı yıkım ve AKP ile süren 12 Eylül zihniyetine dikkat çekildi. Basın açıklamasının ardından eylem sloganlarla sona erdi. EMEK


EKONOMI

08

15 Eylül 2015

Sanayinin çarkları durdu

Fadik Temizyürek

HAKİKAT

İstanbul da alıştı Nokta dergisi toplatıldı. Okullarına afiş asan öğrencilerin afişlerini sivil polisler indirdi. Basın açıklaması yapan insanlara çevik kuvvet TOMA’larla saldırdı. Son iki günün bu hafif vukuatları, İstanbul’un göbeğinde oldu. Neden? Tayyip Erdoğan yüzünden. Eleştiri yasak, katil demek yasak, mizah yasak. Toplumun eline bir kağıt ver bari, biz onları söyleyelim, sen de kurtul biz de. Hatta liste yap, ne dersek başımız belaya girer bilelim, boşu boşuna gaz, su yemeyelim. Erdoğan tam böyle bir toplum istiyor. Lakin kendi partisi bile tahammül edemedi, kişiliksiz genel başkanı kongreye başka isimler önerdi. Sonuç, hüsran. “Tek adam” ne derse o oldu. Bu diktatör AKP’nin de başını yiyecek, yakındır. Cizre yandı, çocuklar doktora gidemediği için öldü, insanlar aç, susuz kaldı. Gençleri, yaşlıları öldürdü. Bu hesap arşa kalır mı, kalmadı işte. Cizre’de hekim olan kardeşimiz Cizre’yi anlattı, herkes duydu. Siyasi parti genel başkanları gitti, herşeyi gördüler, sessiz kalmayacakları kesin. Televizyonlar vermese bile millet bundan da haberdar. AKP’li olanlar bile delik deşik evleri, sokaklardaki mermi kovanlarını televizyondan izlemeye dayanamadılar. Cizre, toplumun hafızasından silinmeyecek, bu toplum zalimliği unutmaz. *** Güzel ülkem, biz neler atlattık. Bu zamanlar da geçecek. Eşkiya dünyaya hakim olmaz, ilelebet. Cizre halkını düşün. Sokağa çıkar çıkmaz binler oldu, aktı. Sanki onlar değilmiş sekiz gün boyunca bombalalanlar, dimdik ve mağrur. Erdoğan’a el-aman demeden. Nokta Dergisi, cesaretle Tayyip ile dalga geçti, başına gelecekleri bile bile. EHP’li gençler, son zamanların en yaratıcı afişini astılar okullarına. Ne polis, ne rektör, ne de Tayyip ne diyeceğini bildi. Böyle olur partizanların mücadelesi, kutlarım. İstanbul, Gezi direnişinden gaza, fişeğe alıştı. Katil Erdoğan demekten kellesini kessen vazgeçmez. Yalnız değilsin güzel ülkem. Parlemontoda 80 vekilimiz var. Yeniden seçim diyen Erdoğan’a yeniden cevabımızı vereceğiz. Bu sefer bakalım ne yapacak? Elimizde iyi-kötü anayasa maddeleri var. Seçim hakkımız var. Bizler yine mecliste olacağız, hem de çoğalarak, meclise daha fazla bizlerin vekilleri gidecek, şüphen olmasın. Yalnızca bizim ülkemizde değil hak savaşı. İşte şimdi de Yunanistan’dan sonra İngiltere İşçi Partisi lideri başbakana kafa tutuyor, muhafazakar başbakan, solcu liderin çok tehlikeli olduğunu söylüyor. O da bizim başbakan müsvettesi kadar korkak. Bak, dünyada da yalnız değilsin. *** Zaman bizden yana. Hiç bir şey durduğu gibi durmaz, gelişir, başkalaşır. Eskiden ölen askerlerin aileleri devlete pek laf etmezdi. Şimdi öyle olmuyor. Bizzat Erdoğan’ın yönettiği bir iç savaş provası yaptığını bütün toplum biliyor, görüyor. Tayyip hala bizi ölüme göndererek sinebileceğimizi sanıyor. Ne kadar cani ruhluymuş, kardeşlerim. Adam en az bizim kadar iddialı. Biz, savaşmayacağız dedikçe o, “yakarım” diyor, pes doğrusu. Şimdi bu Erdoğan kaybedeceğini anladığı vakit 1 Kasım seçimleri n’olucak? Haziran seçimleri hezimetinden sonra memleketi kana buladı. Ee, 1 Kasım’da da başkan olamayacak. Partisi de eriyecek. Bunları nasıl ayarlayacak? Bakacağız bir çaresine siyaset yaparak. İşte güzel ülkem, bu adam başımıza daha beter çoraplar örmeden mutlaka seçimlerin olması için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Bu vazife en çok da biz solculara düşüyor. Seçimden daha kuvvetli bir silahımız yok çünkü. Emperyalizm, kapitalizm sonraki hesap. Somut koşulların somut tahlili lazım bize, gerisi laf-ı güzaf. fadiktemizyurek@gmail.com

Çin’de yaşanan durgunluk gibi Küresel ekonomide meydana gelen sorunların yanında siyasal belirsizliklerin yaşandığı, iç savaş ortamının giderek şiddetlendiği Türkiye’de ekonomi de bunalıma giriyor. Türkiye’de ekonomik büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi, yatay gelişme beklentilerine karşın temmuz ayında daraldı. ekonomi fatma çakır

Ekonomideki durgunluk temmuz ayı verileriyle bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı temmuz ayına ilişkin sanayi üretim endeksi verilerine göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 1,5 azaldı. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,3 artsa da bu artış son 6 ayın en düşük artışı olarak kaydedildi. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2015 yılı temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3,0 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde

0,2 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,4 arttı. En yüksek düşüş dayanıklı ürünler Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ana sanayi grupları (MIGs) sınıflamasına göre, 2015 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre en yüksek düşüş yüzde 11,3 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşti. İmalat sanayii alt sektörleri incelendiğinde, 2015 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre en yüksek düşüş yüzde 24,9 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatında gerçekleşti. Bu düşüşü, yüzde 13,2 ile elektrikli teçhizat imalatı ve yüzde 8,8 ile tütün ürünleri imalatı takip etti.

Bu daralma nereye kadar gider? Temmuz ayı AKPCHP koalisyonunun kurulabileceğine dair nispeten iyimser bir havanın hakim olduğu bir dönemdi. Yani dolar ve piyasalar sakindi. Buna rağmen Türkiye’nin sanayi üretimi yüzde 1,5 azaldı. Erdoğan’ın erken seçimin ilan etmesiyle siyasal belirsizliğin arttığı, iç savaşın çıktığı, TL’nin hızla değer kaybettiği, tüketici güven endeksinde ise büyük çapta düşüşlerin yaşandığı ağustos ayında büyük bir ihtimalle sanayi üretimi azalmaya devam etti. Uzmanlara göre bu öngörü doğrulanırsa sanayi üretimi iki çeyrek üst üste daralmış olacak ve tanım gereği sanayide durgunluk gerçekleşmiş olacak. Daha da vahimi giderek tırmanan iç savaş ortamında yatırımcıların ve tüketicilerin karamsarlığının derinleşmesi.

TL’deki değer kaybı şirketleri vurdu Türkiye ekonomisinin kırılgan yapısı ve ülkeye özgü iç riskler dış basında da geniş yer tutmaya başladı. İngiliz Financial Times gazetesi (FT), lirada yaşanan hızlı değer kaybının şirketlerin borçlarını büyük oranda artırdığı görüşüne yer verdi. “Bu yıl, Türk lirası için pek nazik bir yıl olmadı” sözleriyle başlayan analizde 7 Haziran seçimlerinin ülkede siyasi kriz haline geldiği ve Güneydoğu’da yaşanan ‘ihtilaf ’ nedeniyle liranın ‘keskin’ bir değer kaybına uğradığı belirtildi. ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artışının ufukta olduğuna işaret eden gazete, “Dış borç stoklarında bir artışla karşı karşıya bulunan

Türk şirketleri için daha fazla kötü haberler olabilir” tespitini yaptı. 170 milyar dolar borç Türkiyeli şirketlerinin 2009 yılında 70 milyar dolar olan net dış borcunun 170 milyar doların üzerine tırmandığına dikkat çeken gazete, “Türk şirketleri, özellikle gelirlerinin çoğu Türk lirası cinsinden olanları, hızla güçlenen dolarla başetmede gittikçe zorlanıyor” diye yazdı. Gazete, Türkiye’deki 1 Kasım seçimi öncesi gerçekleşmesi durumunda “siyasi belirsizlik arasında Türk varlıklarında yeni bir satış kaçınılmaz olacak” yönünde görüş bildirdi. EKONOMİ

Türkiye ekonomisi büyümüş!

Dolarda yeni rekor: 3,06’nın da üstüne çıktı

Dolar/TL, Brezilya’nın “yatırım yapılabilir” notunu kaybetmesinin gelişen ülke para birimleri üzerinde yarattığı baskıyla 3,0631 seviyesine ulaştı. Dolar/TL, Standard & Poor’s’un Brezilya’nın notunu düşürmesinin ardından gelişen ülke para birimleri üzerinde oluşan baskı nedeniyle bu sabah Asya piyasalarında 3,0631’e çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Çin’de beklentileri karşılamayan veriler sonrasında, büyümeyi destekleyici teşvik beklentilerinin artmasıyla dolar/TL, dün güne başladığı 3,01 seviyelerinden düşüşe geçerek 2,9880’e kadar gerilemiş, ancak bu seviyelerde tutunamayarak tekrar 3,02’nin üzerine çıkmıştı. Dolar/TL, bugün ise ABD piyasalarındaki negatif havayı devralan Asya piyasasında, Brezilya’nın “yatırım yapılabilir” notunu kaybetmesinin gelişen ülke para birimleri üzerinde yarattığı baskıyla 3,0631 seviyesine yükselerek tarihi zirvesini gördü. Avro/TL ise 3,4441 ile 24 Ağustos’tan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Avro ve dolardaki yükseliş doğrultusunda döviz sepeti ise rekorunu 3,2530’a taşıdı. EKONOMİ

Türkiye İstatistik Kurumu bu yılın ikinci çeyrek büyümesini açıkladı. Buna göre; Buna göre, Türkiye ekonomisi TL olarak 2015 yılının ikinci çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla yüzde 3.8’lik artışla 32 milyar 93 milyon TL oldu. Peki Türkiye ekonomisi büyüdü mü? Tarım sektörünü oluşturan faaliyetlerin toplam katma değeri, 2015 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, sabit fiyatlarla yüzde 6,7’lik artışla 2 milyar 357 milyon TL oldu. Sanayi sektörünü oluşturan faaliyetlerin toplam katma değeri, 2015 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, sabit fiyatlarla yüzde 4,1’lik artışla 11 milyar 118 milyon TL oldu. Ama dolar olarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 oranında küçüldü. Böylece son bir yılda milli gelir 799 milyar dolardan 772 milyar 337 milyon dolara geriledi. Böylece kişi başına gelir 10 bin 390 dolardan 9 bin 901 dolara düştü. İşte kişi başına gelir, on bin doların altına gerileyince, Türkiye orta gelirli ülkeler arasından çıkıp fakir ülke kategorisine doğru yol aldı. EKONOMİ


KADIN

09 Vecide Bakırcı’nın davası başladı

31 Temmuz 2013’te Gaziosmanpaşa’da şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Vecide Bakırcı’nın davası 10 Eylül’de Kartal Adliyesi görüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adliye önünde açıklama yaptı. Ölümü kayıtlara intihar olarak geçse de ailesi, Vecihe’nin eşinden sürekli şiddet gördüğünü, boşanmak istediğini fakat eşinin boşanmaya yanaşmadığını söyleyerek kızlarının ölümünden kocasını sorumlu tuttu. Duruşması 10 Aralık’a bırakılırken hakim, Adli Tıp Raporu’nun yeniden incelenmesine ve çocukların ifadelerine başvurulmasına karar verdi. KADIN

Gamze Uslu’nun şüpheli ölümü aydınlanmadı

Aydın Nazilli İlçesi’nde, nişanlısıyla kaldığı otelin dördüncü kat balkonundan düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi 27 yaşındaki Gamze Uslu’nun nişanlısı 30 yaşındaki B.C.G.’nin tutuksuz yargılandığı davanın bugün beşinci duruşması 12 Eylül’de görüldü. Düşme açısının belirlenmesi için yapılan bilirkişi incelemesinde; olayın itilme mi yoksa intihar mı olduğunun belirlenemezken, 10 dakika süren dava, 15 Ekim 2015’e ertelendi. Dava sonunda anne Fatma Uslu “Benim kızım cinayete kurban gitti. Bizim istediğimiz sadece adalet” dedi. KADIN

Berivan Turga’nın davası ertelendi

Bursa’da 8 Mart 2014’te şüpheli bir şekilde ateşli silah yaralanması ile ölen Berivan Yaprak Turga’nın davası görüldü. Berivan’ın erkek arkadaşı sanık Uğur Arat, Berivan’ın intihar amacıyla hem kendisini hem Uğur’u vurduğunu belirtmişti. Mahkeme, intihar olabileceği düşüncesi ile sanığın tutukluluk haline son vermişti. Son duruşmada ise ailenin avukatı sanığın sol elini kullanmış olabileceğini, ancak bununla ilgili hiçbir araştırma yapılmadığını belirtti. Yalçın’ın talebi doğrultusunda yeni bir bilirkişi raporu daha alınmasına karar verildi. KADIN

Yeni bir dergi : “Kadın Hareketi”

Yayın dünyamız yeni bir dergi ile buluşuyor. “Ülkemizde ve dünyada kadın meseleleri hakkında söyleyecek sözümüz var” diyen kadınlar, bir dergi etrafında birleşti. “Kadın Hareketi” isimli dergi Eylül ayından itibaren yayımlanmaya başlıyor. İlk sayıda kadın hareketinin ve edebiyatının önde gelen isimlerini, ülkemizde ve dünyada kadın sorunlarını çözüm önerileriyle paylaşan Kadın Hareketi, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesini yazılı basında destekleyen süreli yayınıdır. KADIN

15 Eylül 2015

Özgecan Aslan’ın 2. duruşmasında kadınlar yaşam hakkını aradı:

Özgecan Yasası’nı kazanacağız

Özgecan Aslan davasının 2. duruşması 10 Eylül’de Tarsus Adliyesi’nde gerçekleşti. Özgecan ve öldürülen tüm kadınlar için Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve birçok sivil toplum kuruluşu ilk duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da Tarsus Adliyesi önünde “Özgecan Yasası İstiyoruz” sloganıyla yer aldı. kadın yağmur derin

Özgecan Aslan davasının 2. duruşması 10 Eylül’de Tarsus Adliyesi’nde gerçekleşti. Özgecan ve öldürülen tüm kadınlar için Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve birçok sivil toplum kuruluşu ilk duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da Tarsus Adliyesi önünde “Özgecan Yasası İstiyoruz” sloganıyla yer aldı. Tarsus’ta bindiği dolmuşta cinsel saldırıya uğrayan ve tecavüz girişimine direnince vahşice öldürülen Özgecan Aslan davasının ikinci duruşması Tarsus Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İkinci duruşmaya Ahmet Suphi Altındöken Adana, babası Necmettin Altındöken Gaziantep ve arkadaşı Fatih Gökçe de Osmaniye’deki cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Fatih Gökçe kendisine yönelik iddiaları kabul etmedi, tüm suçun üzerine yıkılmaya çalışıldığını söyledi. Ahmet Suphi Altındöken de cinsel saldırı suçlamasını kabul etmedi. Necmettin Altındöken ise daha önceki ifadelerinde olduğu gibi olayla bir alakası olmadığını savunarak, sadece kendisine verilen minibüsteki koltuk başlıkları yıkatmak için eve götürdüğünü, masum olduğunu ileri sürdü. Savcı Mehmet Dilan mütalaasında “Canavarca hisle, eziyet çektirerek öldürmek” suçundan her üç sanık için de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Davada sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. 3 Aralık’ta görülecek üçüncü duruşmada sanıklar mahkeme salonunda hazır bulundurulacak. Dava sonrası Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yetkilileri, hukukçuları ve öldürülen kadınların aileleri açıklamalarda bulundular.

Kadın Hareketi Hatice Ayvaz Ben her gün kadınların şiddet gördüğü bir ülkede yaşayan öfkeli bir genç kadınım. Kadınların yaşam hakkını elinden alanları koruyan sistemin artık kadınları korumaya başlaması için daha ne kadar can vermemiz gerek? Koruma talep eden kadınları evlerine yollayıp ölüme terk eden sistemin değişmesi için daha kaç kadının ölmesi lazım? Ne zaman katiller gerçekten hakettikleri cezaları alacak? Benim dönüm noktam Özgecan’ın ölümüydü. Erkek egemen sistemin kadınlara uyguladığı baskı artık boğazıma kadar gelmişken, Özgecan’ı kaybettiğimiz gün doldum ve

GÜLSÜM KAV- Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Türkiye Temsilcisi Mütalaada olması gereken yerine getirildi; üst sınırdan ceza talep edildi. Eğer bu davada bir örnek karar çıkarsa, bilin ki bunun için mücadele eden başta kadınlar olmak üzere hepimizin ve Özgecan ile ayağa kalkan tüm toplumun eseri olacaktır. Emsal bir karar elde ettiğimizde bunun yasalaşması ve tüm kadın cinayetlerinde uygulanması için mücadele edersek; başarırız. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ne kadar acı olsa da bazı şeyleri değiştirebileceğimize dair inancımızı yitirmeyelim. Bugün bu duruşmada yeni tanık olduğumuz bazı şeyler var; mademki toplumun farklı kesiminden kadın örgütlerinin hepsi Özgecan Yasası istiyor, o zaman artık buradan bir kez daha asıl sorumlulara sesleniyoruz: Onlara oy veren, kendi tabanlarındaki kadınların sloganını da görsünler. Özgecan Yasası ya çıkacak ya çıkacak! İpek Bozkurt - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Hukukçusu Dosya da emeği geçen, çalışan pek

Zeki Ünlüer – Öldürülen Pınar Ünlüer’in Babası Özgecan Yasası’nı kadın platformuyla birlikte meclise götürdüğümüzde, 4 partinin vekilleri bize söz vermişlerdi. 2011- 2012 yıllarında. Bu yasa o zaman çıksaydı, kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yasalaşsaydı, Özgecan’ımız, çiçeğimiz bugün yaşıyor olacaktı. Ölmeyecekti!

çok kadın meslektaşım var; öncelikle onların emeğine sağlık diyorum. Dosya yine çok çalışılmış. Nitelikli cinsel saldırı üstüne ise hala araştırılıyor çünkü sanıklar Özgecan Aslan’ın bedenini yaktılar ve bu sebeple tespiti çok zor. Sanıkları aslında korumak isteyen, davanın içinden uzaklaştırmak isteyen de bir sistem var ve biz bu sistemle de mücadele ediyoruz. Sanıklar farklı illerden kamera ile bağlandılar. Ama onlar burada olmalılar; burada o utancı yaşamalılar. Savaş bir erkek egemen süreçtir ve insan hakları, kadın hakları ihlallerini arttırır. Bu sebeple biz savaşa karşı da mücadele ediyoruz. Kadınlar bu savaşa taraf olmayacak.

Sabri Us - Öldürülen Emine Baş’ın babası 550 milletvekili yolladık. Sayın parti başkanları, artık anlaşmanız gerekiyor. Ortalık kan gölüne döndü.

Leyla Süzen -Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Hukukçusu Meclisin artık çalışmasını bekliyoruz. Ülkenin, askerlerin, kadının, herkesin barışa ihtiyacı var. Bugün davada hala cinsel saldırı tartışılıyor. Aslında tartışılacak bir şey yok; Özgecan kadın olduğu için öldürüldü. Bu nedenle indirim kabul etmiyoruz; Özgecan Yasası’na destek istiyoruz.

Fikret Keskin -Öldürülen Dilber Keskin’in Babası Benim kızım temizlikçilik yapıyordu. Kocası elindeki parayı alıyordu, onu dövüyordu. 2 çocuğu vardı. Kızım öldü; benim içim yanıyor. Evladını kaybeden tüm babaların içi yanıyor. Biz Ankara’ya bakanlığa gittik; bizimle ilgilenmediler. Hiçbir yasa çıkartmadılar. Ben evladımın hakkını arayacağım, sonuna kadar mücadele edeceğim.

Özgecan Yasası kadınların yaşam umududur taştım. O gün benim gibi, herkesin vicdanı için milat gibi bir gündü. İnsanların bu ülkede kadının gördüğü baskıyı, tacizi ve şiddeti görmelerini sağlayan bir gündü. Sen de anlat hashtagleri yapıldı, kadınlar başlarına gelenleri anlattı. O zamana kadar hiç konuşamamış kadınlar konuştu. Yalnız olmadıklarını gördüler. Yaşlısından gencine, herkes o kadınlara desteklerini belli etti. Özgecan’ın yalnız olmadığını göstermek için sokaklara döküldüler. İnsanlar artık sokakta tacize uğrayan bir kadın gördüklerinde başlarını çevirmek yerine durup yardım etmeye başladı. Artık kadına şiddetin bir aile içi mesele olmadığını idrak etmeye başladı insanlar. Özgecan’dan sonra gelen her kadın cinayeti, her kadına şiddet haberinde öf-

kelenmeye başladılar tıpkı bizler gibi. Peki, toplumun vicdanının uyanması, kadınların öldürülmemesi için yeterli mi? Elbette hayır. Yasalar katillere caydırıcı cezalar vermediği sürece kadın cinayetlerinin önüne geçmenin mümkün olmayacağı bir ülkede yaşıyoruz. Katillere uygulanan tahrik indirimleri, serbest bırakılma kararları onları hiçbir şeyden korkmayan canavarlar haline getirmeye devam ediyor. Arkasında yasaların desteğini bulan cani erkekler kadınların hayatını cehenneme çevirmeye devam edecekler. Özgecan Yasası’nı kazandığımız gün öfkemin biraz daha dindiği, umudumun filizlendiği ilk gün olacak. Çünkü bana göre o gün kaybettiğimiz kadın

kardeşlerimizin ruhları huzura kavuşacak. Bizler daha fazla kardeşimizi kaybetmemek için yasaların desteğiyle bu düzene karşı mücadele edeceğiz. Özgecan Yasası’nı kazandığımız gün kadın katilleri, arkalarında yasaların olmadığının bilincine varacaktır ve bu onlar için bir nebze de olsa caydırıcı olacaktır. Kadınların korkmadan yaşayabildiği, korkmadan haklarını savunabildiği günler gelecektir. Kadınların hayatını cehenneme çevirenlerin yanına kalmayacağını, hakettileri en ağır cezayı aldıklarını göreceğiz. Özgecan Yasası tüm kadınlar için geleceğin, daha özgür bir yaşamın umududur. Bizler umutluyuz, bizler mücadele ediyoruz; Özgecan Yasası’nı kazanacağız!


EMEK

10

15 Eylül 2015

Soma Holding yeni maden açtı

Cam Keramik İş: Ölümleri durdurun

Cam Keramik İş Sendikası Genel Merkezi, yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Kardeş kavgası yeniden başladı. Ekonomi bozulmaya, işçi hakları geriye gitmeye başladı. Demokratik haklar kullanılamaz hale geldi. Toplum terörize edilerek sokağa çıkmaya tereddüt eder hale getirildi. Herkes komşusuna şüpheyle bakmaya başladı. Aynı fabrikada çalışan işçiler yan yana gelmez oldu. Cam Keramik İş Sendikası olarak burada taraf olduğumuzu, birlikten beraberlikten, kardeşlikten ve barıştan taraf olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. EMEK

İnşaat işçileri direnişle kazandı 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciadan sorumlu olan Soma Holding Merzifon’da yeni bir maden açtı. Merzifon’daki maden sahasının Soma Holding’e geçmesi nedeniyle Soma faciasından 12 gün önce Alp Gürkan’ın oğlu Can Gürkan’ın katılımıyla kurban kesilmişti. Bunlar yetmezmiş gibi Soma Holding Amasya’da termik santral kurmaya hazırlanıyor. madenin işletmesi, 1 Mayıs 2013 itibarıyla Soma Holding’in bir işSoma’da 2014 Mayısı’nda tiraki olan Gürmin Enerji ve Ma301 madencinin yaşamını yi- dencilik AŞ’ye geçti. Şirket 2015 tirdiği faciadan sorumlu olan Soma Mayısı’ndan bu yana bölgede köHolding’in sahibi Alp Gürkan’ın ye- mür çıkarıyor. ni bir icraatı ortaya çıktı. Yüzlerce işçinin ölümünün ardından ceza İşçilerin sigortalarını yatmıyor almayan Alp Gürkan’ın sahibi ol- Amasya’nın Merzifon İlçesi’nde alduğu Soma Holding, kömür çıkar- dığı yeni kömür maden sahasında maya devam ediyor. Holding bu kez çalışanların sigortalarını yatırmadığı Amasya’da çalışmalarını sürdürüyor. ortaya çıktı. Madende çalışan işçilere ölümü reva görenler bu sefer de Kömür çıkarmaya devam ediyor çalışanları açlıkla sınıyorlar. İşçilere Alp Gürkan, 1989 yılında kurup adeta ölmüyorsan aç kalırsın diye2006’da kapattığı Gürmin Madenci- rek sigorta primlerini yatırmamaya lik isimli şirketin unvanını Gürmin devam ediyorlar. Enerji ve Madencilik olarak revize Soma Holding’e bağlı Gürmin ettirdi. Soma Holding iştiraki şirket Enerji Madencilik Sanayi ve TiAmasya’nın Merzifon ve Suluova il- caret şirketinin Sosyal Güvenlik çeleri sınırında bulunan Yeni Çeltek Kurumu’na 1 milyar 127 bin 957 A.Ş.’ye ait iki adet maden ruhsatıyla lira 31 kuruş sigorta prim borcu ilgili olarak Nisan 2013’te 35 yıl- birikti. Aynı listede Soma Kömür lık rödovans sözleşmesi imzaladı. İşletmeleri AŞ’de 17 milyon 541 bin Anlaşma uyarınca Yeni Çeltek’teki 168 lira borç ile listede yer aldı. emek sıla gemicioğlu

İzmir’de Bayraklı Salhane Bölgesi’nde Miray İnşaat’ta çalışan tesisat işçileri 3-4 aydır alacaklarının ödenmemesi üzerine eylem başlattı. Üst işveren Miray İnşaat, kendisinin Baray firmasına ödeme yaptığını belirtirken, Türkiye’nin değişik bölgelerinde 9 ayrı yerde iş alan Baray firmasının ise buraların hepsinde işi bıraktığı belirtiliyor. Çoğu il dışından gelen gurbetçi işçiler, memleketlerine dönecek paralarının bile olmadığını ifade ederek, Miray’dan alacaklarını talep etti. Eylem üzerine işçilerin alacakları dağıtıldı ve direniş sona erdi. EMEK

IFF işçileri üretimi durdurdu

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan IFF aroma fabrikasında çalışan işçiler, sendikalaşma nedeniyle arkadaşlarının işten atılması üzerine üretimi durdurdu. Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlendiği fabrikada, sendikanın çoğunluğu elde edip Çalışma Bakanlığı’na başvurmasının ardından işçiler üzerindeki baskılar da arttı. Bunun üzerine iki işçi işten atılırken, atılan işçiler fabrika önünde direnişe başladı. Fabrikadaki arkadaşları da üretimi durdurdu. Vardiyaya çağırılmayan bir sonraki vardiya işçileri de fabrika önüne gelerek direnişe katıldı. EMEK

15 eylül SALI 2015

sayı: 204

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

elif karan Birsen Kaplanseren Didem Arıkan Ece Berfin Karagöz Elif yağarkar Fatma çakır gülçin çıvgın hilal türkben onur toper özgün Başak Mecit bozkan Melih erdem melek önder Rıfat Çapar sıla gemicioğlu yağmur derin eda derya toper fikriye yılmaz Nida Ateş Ömer Kabakçı yusuf yasin yakşi

dağıtım imtiyaz sahibi sorumlu yazı işleri müdürü Yönetim adresi

basıldığı yer

osman erdem Özge Akman Tel: 0507 701 8684 Özge Doğan Ergenekon Mh. Tay Sok. No:6 ŞİŞLİ/İSTANBUL Arslan Güneydoğu Gaz. Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Akçaburgaz Mah. Hadımköy Yolu San1 Bulvarı 169. Sokak No: 6 Kıraç / Esenyurt / İstanbul 02128861795

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

SANEM DENİZ KURAL adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: TR28 0001 0006 1557 7226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: TR90 0006 2000 0310 0006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/88735111 ıban:TR38 0006 7010 0000 0088 7351 11

Alp Gürkan hakkında inceleme istenmişti Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın ardından başlatılan adli soruşturmada, ‘’301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis istemiyle haklarında dava açılan ve aralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da bulunduğu yargılamanın son duruşmasında mahkemenin savcılıktan, şirketin patronu Alp Gürkan için ve daimi nezaretçi kayıtları için inceleme yapması istendi. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla soruşturma için iki çalışma birden yapıldı. Daha önce bu konuda yapılan suç duyuruları için kovuşturmaya yer olmadığına karar veren savcılık, elde edilen yeni bilgiler ve ifadeler doğrultusunda, dava açabilecek. Eğer savcılık dava açmaya karar verirse, Alp Gürkan hakkında hazırlanan, ek iddiana-

me de ana davayla birleştirilebilecek. Mahkemenin talimatı üzerine facianın yaşandığı maden ocağında ve şirket merkezinde bir kez daha arama yapan savcılık, daimi nezaretçi olduklarını duruşmada öğrenen kişilerle ilgili defterleri inceleyip göndermek üzere el koydu. Bu nasıl çelişki? 301 işçinin ölümünden sorumlu olan Soma Holding patronları tüm bunlar yetmezmiş şimdi de bölgede kömürle çalışan bir termik santral kurmak istiyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) şirkete önlisansı verdi. ÇED süreci tamamlanmak üzere, üretim lisansı da kapıda. Bir yanda 301 kişinin ölümünden sorumlu olduğu iddiasıyla yargılayanan kişilere öte yanda hiçbir şey olmamış gibi maden işletme lisansı, termik santral kurma izni veren yetkililer bu ülkede işçiye verilen değeri gözler önüne seriyor.

Amasra’da madencilerden grev yürüyüşü Bartın’ın Amasra ilçesinde faaliyet gösteren Hema Madeni’nde toplu iş sözleşmesinin imzalanmaması nedeniyle başlatılan grevin 10. gününde maden işçileri aileleriyle birlikte yürüyerek patrona tepki gösterdi. Maden şirketinde çalışan 500 işçinin üye olduğu Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile patron arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine 2 Eylül’de başlatılan grev sürüyor. Grevin 10. gününde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü önünde toplanan işçiler ilçe merkezine yürüdü. İşverene, patrona tepki gösteren grevdeki işçilere TTK işçileri ile bazı ilçe sakinleri de

destek verdi. GMİS Genel Başkanı Demirci, 69 yıllık bir tecrübeye sahip sendika olduklarını belirterek, şöyle konuştu: “Biz her türlü mücadeleye hazırız. Biz ne istediğimizi gayet açık ve net söyledik. Biz avans istemiyoruz. Biz yasada açıkça ifade edildiği gibi yer altında çalışan arkadaşlarımızın en düşük ücretinin iki asgari ücret olmasını istiyoruz. Yer üstünde çalışan arkadaşlarımız için de taleplerimiz son derece açık ve nettir. Gelin, bu süreci daha fazla uzatmayın. Yan yollara sapmayın. Bu gidişattan size bir yarar olmaz. Biz işimize, işyerimize sahip çıkmak, rızkımıza sahip çıkmak ve ülkemize hizmet etmek istiyoruz.” EMEK

ORS’de protokol imzalandı

Ankara Polatlı’da iki haftayı aşkın bir süredir direnişte olan ORS işçileri, Perşembe günü yapılan görüşmelerde varılan anlaşma sonucu işbaşı yaptı. İşçi sözcüleri ve fabrika yönetimi arasında yapılan görüşmelerin ardından işten atılan 177 işçi sayısının 30’a indirilmesi kararlaştırıldı. Patronun istemediği işçiler arasında işçi sözcüleri de bulunuyor. Patron adına Fabrika Müdürü Feridun Özhan ve işçiler adına Sözcü Polat Ünal arasında protokol imzalandı.

8 maddelik protokolün birkaçı şöyle: •İşçilerin herhangi bir sendikaya üye olma veya olmama hakkına saygı duyacak. •Grev süreci nedeniyle işbaşı yapmamış çalışanlara geriye dönük hiçbir yasal işlem yapmayacak. İşçiler de bu sürece ilişkin sosyal medyada yazı veya resim paylaşmayacaklar. •Yönetim tarafından yapılmasına karar verilmiş ek ödemeler planlanmış tarihte işten ayrılmayanlara ödenecektir. EMEK


EMEK

11 Demir-Çelik fabrikasında 1 işçi yaralı

İzmir’de Aliağa Bakırçay Havzasında kurulu olan ve Anadolu Yatırım Grubuna ait HABAŞ Demir Çelik fabrikasında, fırın kısmında bulunan ve bakımı düzgün yapılmayan vincin çökmesi sonucu, vinç operatörü enkazın altında kaldı. Enkazın altında öldüğü sanılan işçi, kurtarma ekiplerinin gelmesiyle enkazdan yaralı olarak çıkarıldı. Kafasından ve kolundan yaralanan işçi, Ege Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. İşçinin hayati tehlikesinin olmadığı belirtiliyor. İşçinin üyesi olduğu Türk Metal sendikası yaşanan olayla ilgili hiç bir açıklama yapmadı. EMEK

Türkiye işçi ölümlerinde Avrupa birincisi

İnsan Hakları Derneği (İHD) Çalışma Hayatı Komisyonu İstanbul Şubesi artan iş cinayetlerine dikkat çekmek için şube binasında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını yapan İstanbul İHD Yönetim Kurulu Üyesi Osman Özkan, Türkiye’de işçi ölümlerine yönelik hiçbir önlem alınmadığını ve yaşanan ölümlerin nedeninin patronların kar hırsı, devletin iş güvenliği denetimi yapmaması olduğunu söyleyerek işçi ölümlerinin yaşanmadığı tek bir günün bile olmadığını vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti işçi ölümleri konusunda Avrupa’da 1. Sırada yer almakta” dedi. EMEK

16 yaşındaki çocuk işçi hayatını kaybetti

Devletin denetimsizliği sonucunda çocuk işçiliği artıyor. İş güvenliği ihlalleri nedeniyle ölen işçilerin arasında çocuk işçiler de azınmayacak sayıda. 27 Ağustos’ta, Gaziosmanpaşa Küçükköy’deki parke imalathanesinde sanayi tüpünün patlaması sonucunda yaralanan 9 işçiden biri olan 16 yaşındaki Furkan Öztürk, Kocaeli Derince Devlet Hastanesi’nde yanık ünitesinde tedavi altına alınmıştı. 13 gün yaşam mücadelesi veren Furkan Öztürk, 9 Eylül tarihinde sabaha karşı hayatını kaybetti. Öztürk’ün cenazesi Seydiler İlçesi Yolkaya Köyü’nde toprağa verilecek. EMEK

DİSK üyesi emekçiler Cizre’ye gitti

15 Eylül 2015

Tarım işçilerinin ulaşım çilesi bitmiyor

Hatay’da 25 tarım işçisi hayatını kaybetti

Hatay’da tarım işçilerini taşıyan minibüsün şarampole yuvarlanmasıyla 6 tarım işçisi hayatını kaybetti 25 işçi de yaralandı. 2015’in ilk 6 ayında 168 işçinin ulaşımdaki güvenlik ihlallerinden kaynaklanan sebeplerden hayatını kaybetmesine rağmen devlet tarafından araştırma ve denetim yapılmıyor.

emek Mecitcan bozkan

Emek sömürüsünün, ağır çalışma koşullarının ve iş güvenliği ihlallerinin en yoğun yaşandığı sektörlerden biri olan tarım sektöründe ulaşım sebebiyle hayatını kaybedenler her geçen gün artıyor. Hatay’da AntakyaReyhanlı yolu üzerindeki Narlıca Kavşağı’nda tarım işçilerini taşıyan minibüsün lastiğinin patlaması sonucu şarampole yuvarlanmasıyla 6 kişinin hayatını kaybettiği 25 işçinin de yaralandığı katliam gibi bir kaza yaşandı. Yaralılar çevredeki hastanelere kaldırıldı. Neredeyse her hafta ulaşımdan kaynaklı olarak mevsimlik işçiler hayatını kaybetti veya yaralandı. Son yaşanan ölümler ve yaralanmalar gösteriyor Dünyadaki en tehlikeli iki sektör ki tarım sektöründe ciddi bir dene- olan tarım sektöründe, 1.3 milyar timsizlik ve iş güvenliği ihlalleri var. işçi bulunuyor ve her yıl 170 bin

tarım işçisi hayatını kaybediyor. İş şekilde emek sömürüsüne maruz güvenliği ve denetimsizliğin ya- kalıyor ve çok ağır çalışma koşulları nında, mevsimlik işçiler ciddi bir altında çalıştırılıyor.

Ulaşımlarında bile güvenlik önlemi yok Mevsimlik işçilerin iş güvenliği ve işçi sağlığı ihlallerinin başında, ulaşım var. İstatistik raporlarında, 2015 yılının ilk 6 ayında ulaşımdaki güvenlik ihlallerinden dolayı hayatını kaybeden işçilerin sayısı 227, çalışma alanındaki güvenlik ihlallerinden hayatını

kaybeden işçi sayısı ise 168. İşçilere, çok düşük standartlı ve kötü koşullarda ulaşım sağlanıyor. Tarım makinelerinden, kullanılan böcek ilaçları ve çeşitli kimyasallar yüzünden hayatını kaybeden ve hastalık geçiren mevsimlik işçilerinin sayısı da çok fazla.

Dayıbaşıların emek sömürüsü Mevsimlik işçilerin aldığı ücretlerde çok düşük, günlük ücret alan işçiler ortalama 40-45 lira yevmiye alıyorlar. Emek sömürüsünün ve güvenlik ihlallerinin en büyük sebebi olan taşeron da bu sektörde yaygın. Araştırmalara göre, yüzde 20lik bir kesim

Çocuk işçilerin %45’i tarım sektöründe Mevsimlik işçilerin neredeyse hepsi, yaşadıkları şehirden bir başka şehire çalışmaya gidiyor. İşveren tarafından veya dayıbaşılar tarafından kalacak bir ev imkanı sağlanmadığı için işçilerin %81’i çadırlarda kalıyor. Çoğu zaman bu çadırları işçilerin kendileri kuruyor.

Banyo, tuvalet gibi temizlik ihtiyaçları çok kötü koşullarda karşılanıyor. İşçilerin içtiği sular çoğu zaman çeşme suyu veya tanker suyu gibi sağlıksız oluyor. Çocuk işçiler de çok fazla, çocuk işçilerin %45’ini bu sektörde çalışan çocuklar oluşturuyor.

Tarımda devlet denetimi yok Tarım sektöründe, mevsimlik işçilerin emek sömürüsüne, çocuk işçiliğin yaygın olmasına, işçileirn barınma koşullarının çok kötü olmasına ve güvenlik ihlallerinden dolayı ölümlerin yaşanmasına rağmen devlet tarım sektöründe yeni bir uygulama yapmıyor, denet-

17 yaşındaki genç inşaattan düşerek hayatını kaybetti

DİSK Genel İş Sendikası’na bağlı bölge ve il başkanlarından oluşan 35 kişilik bir heyet, Diyarbakır’daki DİSK 1 No’lu Genel İş Sendikası’ndan Cizre’ye doğru harekete etti. Emekçiler adına konuşma yapan, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı “Bu savaş halkların savaşı değildir. Bu savaş sarayın savaşıdır. Biz, emekçiler olarak bu savaşı kabul etmiyoruz. Savaşa karşı yaşamı savunmaya, barışı savunmaya geldik. Biz emekçiler barış için buradayız Cizre’ye de barış için harekete geçiyoruz. Barış Bloku’nun içinde barışı savunmaya devam edeceğiz” dedi. EMEK

İşyerlerinde devletin denetimsizliği sonucu artan iş güvenliği ihlalleri nedeniyle işçi ölümleri artarak devam ediyor. Kayseri’nin Melikgazi İlçesi Nuri Has Mahallesi İstiklal Caddesi’ndeki bir inşaatta çalışmaya başlayan 17 yaşındaki Mehmet Bölükbaşı, asansörle yukarı çekilen malzemeleri almak için yük asansörüne uzandığı sırada dengesini yitir-

di. Güvenlik kemeri olmadığı için, inşaatın 9’uncu katından düşerek ağır yaralanan genç işçi, diğer işçilerin haber verilmesiyle olay yerine gelen 112 acil sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından genç işçi, ambulansla Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi acil servisine kaldırıldı. 17 yaşındaki Bölükbaşı acil serviste bir gün kaldıktan sonra hayatını kaybetti. EMEK

işvereni tanıyor, diğer yüzde 80’lik kesimse, dayıbaşı olarak adlandırılan aracı kişiler tarafından organize ediliyor. Aldıkları ücretin %10’unu dayıbaşılara veren mevsimlik işçiler, 11 saat ağır koşullar altında çalışmanın karşılığı olarak çok düşük bir ücret alıyorlar.

leme ise hiç yapmıyor. Yaşanan ölümler araştırılmıyor, tarlaların denetlenmemesi sonucunda iş güvenliği ihlali yapan işverenin ölümlerdeki sorumluluğu ortaya çıkmıyor. Tarımda denetleme yapılmaz ve güvenlik önlemleri alınmazsa tarım işçilerinin ölümleri artarak devam edecek.


genclık

12

15 Eylül 2015

İstanbul Üniversitesi dönemin ilk gününe saldırıyla başladı

Yüzsüzü herkesten iyi biliyorlarmış

GSÜ’den dayanışma

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim elemanları son günlerde basına yönelik şiddet içeren eylemlerle ilgili bir açıklamada bulundu. 33 öğretim elemanının imzasıyla yapılan açıklamada “Basın eleştirilemez değildir ancak eleştirinin bir linç hareketine dönüşmesi demokrasimizi tehdit etmektedir, medya özgürlüğünün bir ülkede demokrasinin düzeyinin göstergesi olduğunun altını çiziyor; kamunun bilgilenme hakkı adına basın özgürlüğü mücadelesi veren tüm basın emekçileriyle dayanışma içinde olduğumuzu vurguluyoruz.” ifadelerine yer verildi.GENÇLİK

Eli bıçaklılara soruşturma yok

İstanbul Üniversitesi’nde Saray’ın savaşını protesto etmek için “Savaşıma feda ol” sloganıyla yüzsüz bir silüeti afiş olarak asan Emekçi Hareket Partisi Gençliği üyesi öğrencilere Rektörlük’ten engelleme geldi. Afişteki yüzsüz silüete Rektörlük talimatıyla Erdoğan yakıştırması yapan ÖGB ve polis öğrencilere saldırdı. gençlik Elif Yağarkar

Üniversitelerin açılmasıyla, AKP yandaşı rektörlerin öğrenciler üzerindeki baskısı da arttı. Ülkede, Erdoğan’ın başkan olabilmek için başlattığı çatışma ortamını ve iç savaşı protesto etmek isteyen Emekçi Hareket Partisi Gençliği üyesi öğrenciler, İstanbul Üniversitesi’nde okula yüzsüz bir silüeti afiş olarak astılar ancak afişlere Erdoğan yakıştırması yapan Rektörlük, ÖGB ve polisleri devreye soktu. Bu nasıl hakaret? Ülkenin dört bir yanında darbe koşulları hayata geçirilmeye çalışılırken savaşa ve Erdoğan’ın

yürüttüğü politikalara karşı her faaliyet baskıyla engelleniyor. İstanbul Üniversitesi’nde asılan yüzsüz silüete dahi tahammül edilemeyerek Rektörlüğün polis ve ÖGB ile afişi asan öğrencilere saldırması gerçek suçluyu ortaya çıkardı. Asılan afişi “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla indiren ÖGB ve polis, “Savaşıma feda ol” sloganının yazdığı yüzü olmayan afişteki silüetin Erdoğan olduğunda ısrarcı oldular. Öğrencilerden ihbar var ÖGB ve polisin, yüzsüz silüetin Erdoğan olduğu konusundaki ısrarı karşısında EHP Gençliği üyeleri yine ironik bir cevapla karşılık verdi. AKP hükümetine karşı muhaliflerin

ihbarı konusuna önem veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini bu kez öğrenciler kullandı. “Yüzsüz afişteki silüete Erdoğan diyerek Cumhurbaşkanına “yüzsüz” yakıştırması yapan ÖGB’yi ihbar ediyoruz” diyen gençler, kendilerine saldıran polisi ve talimat veren Rektörlüğü kamuoyunda alt etti. Saray’da yapılan toplantı bugüne hazırlıkmış Geçtiğimiz günlerde Ak Saray’da YÖK ve rektörlerle biraraya gelerek toplantı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, üniversitelerde yükselecek savaş karşıtı muhalefeti bastırmak yönünde bir hazırlık gerçekleştirdiği İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan yasakla-

ma ve saldırıyla ortaya çıktı. Yaşananların ardından konuya ilişkin bir açıklama yayınlayan EHP Gençliği, üniversitelerde sıkıyönetim ilan edileceğini ve baskının artacağını beklediklerini, buna yönelik ise yılmayacakları mesajını verdi. Açıklamada, “Bugün bu afişlerin indirilmesi, Erdoğan’ın diktatörlüğünün ispatıdır. Savaş, ölüm, cinayet kelimelerinin herkesin aklında Erdoğan olarak kodlanması, yüzsüz bir afişe bile tahammül edememelerinin sebebidir. Biz, 400 vekil için sarayın savaşına feda olmuyoruz. Tüm üniversitelerde, amfilerde, meydanlarda savaşa karşı, Erdoğan’a karşı gençlik bu mücadeleyi büyütecek.” denildi.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde AKP’lilerin bıçaklarla saldırdığı öğrencilere üniversite rektörlüğü tarafından soruşturma açıldı. Anadolu Üniversitesi Hukuk Müşavirliği tarafından gönderilen tebligatlar ile 18 üniversiteli soruşturmaya çağrıldı. Sosyalist partilerin çalışmaları gerek ÖGB gerekse keyfiyen okula polis baskınlarıyla engellenenirken, üniversitelilere “siyasi parti faaliyeti” engellemekten soruşturma açıldı. Üniversitelilere bıçaklarla saldıran AKP Gençlik Kolları üyelerinden üniversite öğrencisi olanlara ise soruşturma açılmadı.GENÇLİK

Faşistler hedef gösterdi

Emekçi Hareket Partisi Gençliği:

Sarayın Savaşına Feda Olmuyoruz Sarayın savaşına feda edilen gençlerin cenazeleri her gün ülkenin dört bir yanından kalkıyor.Evet, savaş en can yakıcı biçimiyle yaşanıyor. Açık darbe koşulları, her gün televizyondan izlediğimiz ölüm haberleri, cenazeler… Sahne çok tanıdık: 90’ları anımsatıyor. Sahi, ne oldu da böyle oldu? Ne oldu da cenazelerin ardı arkası kesilmez oldu? Ne oldu da cenazeleri ailelerinden bile kaçırır hale geldiler? Ne oldu da gittikleri her cenazede protesto ile karşılaşır hale geldiler? Düne kadar çözüm diyenler, ne oldu da sonuna kadar savaş der oldu? Ölen askerin abisi sorduğunda bu soruyu, Tayyip Erdoğan beyninden vurulmuşa döndü. Elini o tabuta koydu bir kere, kaçışı yok. Artık cümle alem biliyor ve Yarbay Mehmet Alkan gibi hep bir ağızdan soruyor: “Başkan seçseydik böyle olmayacaktı değil mi?” BU SAVAŞ, SARAYIN SAVAŞI Şuan sorulacak tek doğru soru, bu savaşın ne için çıkarıldığıdır. Erdoğan, “400 vekili verseniz bunlar olmazdı” dedi mi, dedi. Artık açıkça topluma savaş açtığını ilan etti. Gerisi lafı güzaftır. Erdoğan başkan olabilmek için, halka savaş

açmıştır. Ölen askerlerin, ölen onlarca insanın yakınlarının çektiği acıların, onun için zerre kadar önemi yoktur. HALK SAVAŞIN KARŞISINDA Ancak iç savaş çıkararak son kozunu oynayan Saray ve çevresinin hesaba katmadıkları bir şey var: İzmir’den Diyarbakır’a, emekçisinden askerine kadar artık toplum “barış” istiyor. “Vatan sağ olmasın” diyen toplum, “karekteri bozuk” diye ilan ettiği asker aileleri, Erdoğan sarayında rahat etsin diye canını vermek istemeyenler bu savaşın karşısında duruyor. SURUÇ’TA ÖLEN KARDEŞLERİMİZİN DAVASININ PEŞİNDEYİZ Erdoğan savaşın hemen ardından yönetim sisteminin fiilen değiştiğini ilan etti ve yıllardır taktığı ‘darbe karşıtı’ maskesini çıkararak darbeyi bizzat kendisi indirdi. Gençleri tek kalemde feda etmeye hazır Erdoğan, iktidarda kalabilmek için Suruç’ta 33 devrimciyi katletti, gözünü bile kırpmadı. Ancak savaşı ve ölümü savunanlar hiç daimi olamadılar ve olamayacaklar ama barışı ve insanlığı savunanlar asla unutulmayacaklar. Suruç’ta katledilen kardeşlerimizin kardeşlik ve barış kavgasını sürdüreceğiz.

GENÇLİK AKP’NİN YAKASINI HİÇ BIRAKMADI Bizler, büyük bir halk ayaklanmasının ardından siyaset yapmaya başlamış bir kuşağız. Siyasetin tek bir merkezde yürütüldüğünde kazanım elde edildiğinin farkındayız. Emin olduğumuz bir şey var ki o da Gezi’de, AKP’ye karşı akıl yürütülerek yapılan siyaset kazandı. Bizler, “Ne yapmalı?” sorusuna cevap arayan gençleriz. Gezi’den sonra forumlardan bir an olsun ayrılmadık, AKP’nin yolsuzlukları ortaya saçıldığında, Berkin öldüğünde, meydanlara çıktık. Her seferinde doğru yöntemle, doğru eylemle AKP’ye karşı çıktık. Seçimlerde seçim çalışması yürüttük, seçim günü sandıkların başından ayrılmadık. AKP, biz gençlerden her fırsatta oy istedi ama vermedik.Gençlik Gezi’de de, sonrasında da, 7 Haziran seçimlerinde de AKP’nin yakasındaydı. Bundan sonra da bizlerden feda olmamızı isteyen AKP’nin peşinde olmaya devam edeceğiz. ERDOĞAN’IN KARŞISINDA DURMANIN TAM ZAMANI Sana sesleniyorum genç arkadaşım; bil ki bu savaş biz gözümüzü kapattığımızda bile durmayacak. Bizi teğet de geçmeyecek. Bizlerin

yaşamını bizzat etkileyecek. Onca çabayla kazandığımız üniversitelerdeki eğitimi etkileyecek. Mezun olduğumuzda iş bulmamızı etkileyecek. Üniversitelerde yaratmaya çalıştığımız demokratik ortamı etkileyecek. Bu yüzden biz gençlerin görevi bugün savaşın karşısında durmaktır. Okun ucunu kime çevireceğimizi biliyoruz. AKP’nin güçsüzlüğü ortadayken, şimdi Erdoğan’ın karşısında taraf olma zamanıdır. Barış ortamının sağlanması esastır. Eğer bir savaş verilecekse; bu kardeş halkların savaşı değil, halklara zulmeden Erdoğan ve AKP’ye karşı biz gençlerin vereceği bir savaş olmalıdır. Emekçilerin, gençlerin, kadınların, ezilen halkların ortak düşmanı savaşın sorumlusu Saray’dır. Barış için, sarayın saltanatına son vermek için, Suruç’ta katledilen 33 yoldaşımız için ve bu savaşa feda edilen tüm gençler ve çocuklar için savaşın karşısında durmalıyız. Unutma ki bugün seni başkanlık savaşı uğruna feda etmek isteyen Erdoğan’ı ancak birlik olup yenebiliriz, aynı Gezi’de olduğu gibi, beraber yaptığımız gibi. Sırf Erdoğan başkan olabilsin diye biz bu savaşa feda olmayalım AKP’yi durduralım, savaşı durduralım! Emekçi Hareket Partisi Gençliği

Konya’da Dağlıca saldırısını bahane eden faşistler, Selçuk Üniversitesi’nde Kürt öğrencileri hedef gösterdi, linç çağrısı yaptı. ‘Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Ülkücüleri’ isimli facebook sayfasında yapılan paylaşımlarla faşistler Kürt öğrencilerin isimleriyle birlikte bölümlerini de facebook sayfalarından yayınlayarak ifşa etmeye çalıştı. Yapılan tehdit paylaşımı şu şekilde: Açıkça tehdit ediyoruz: Dağlıca’da Iğdır’da canımızı yakan dalımızı kıran PKK terör örgütünün fakültemizde kaç tane uzantısı varsa hepsinin ağaçlarını kökünden sökeceğiz.GENÇLİK

“Paraları sıfırladım” cezası

Konya CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik’e, 23 Nisan 2015 tarihinde başkanlık binasına asılan “Paraları Sıfırladım Babacım” yazan pankart nedeniyle, Başbakan’a hakaret suçlamasıyla açılan dava, dün görüldü. Gençosman Killik’e 7 Ay 8 gün hapis ve 1500 TL para cezası verildi. Killik, Yolsuzluğu yapanlar cezalandırılmazken, protesto edenlere dava açılıyor” dedi. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız, “Bizlere açılan davaların haddi hesabı yok. Hürriyet Gazetesi’ne saldırı sonrası AKP’li bir kişi bile gözaltına alınmamıştır” dedi.GENÇLİK


LISENIN GUNDEMI

13

15 Eylül 2015

Yazın ne yapmalı? Ödül

Venedik Film Festivali- Abluka Venedik Film Festivali’nde Türk yönetmen Emin Alper “Abluka” isimli filmiyle gençlik jürisinin ödülüne layık görüldü. Aynı zamanda film Altın Aslan için de yarışıyor. 20 yılın ardından hapisten tahliye olan Kadir’in öyküsünü anlatan film bir çok dalda ödül adayı.

Fİlm

Mavi Gözlü Dev

Mavi Gözlü Dev, şair Nazım Hikmet’in 1941 yılından sonra Bursa Hapishanesi’nde geçirdiği dönemi anlatan 2007 yapımı film. Ünlü şairi Yetkin Dikinciler’in canlandırdığı filmin yönetmenliğini Biket İlhan üstlenmiş. Komünizm propagandası nedeniyle mahkum olan Nazım’ın ünü içeride kulaktan kulağa efsaneye dönüşür. Eğitim

İmam Hatipleştirme projesi! Milli Egitim Bakanlığı (MEB)’nın yeni düzenlenmesi proje okul uygulaması içine alınan Türkiye’nin en ünlü ve gözde okullarındaki öğretmenler bir gecede görevden alındı. Öğretmenler şu an da yeni eğitim ve öğretim yılınını bekliyor. Yeniden yapılandırılan öğretmen kadroları ise “siyasi” kadrolaşma olarak yorumlanıyor. eğitim ece berfin karagöz

Milli Eğitim Bakanlığ’nın yeni icadı proje okullar ilçe ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden alınarak direkt Milli Eğitim Bakanı’na bağlanan ve değişiklik yapmak için Bakanın her an değişiklik yapabileceği okullar. Yaz döneminde 200’e yakın Meslek ve İmam Hatip Lisesi’ni proje okuluna çeviren Bakanlık son olarak Türkiye’nin en gözde ve köklü Anadolu Liseleri ile Fen ve Sosyal Bilimler Liselerini de Proje okulu ilan etmiştir. MEB bu okulları proje okulu yaparak okulları özel kılmayı değil, bu okullarda keyfi atamaların yolunu açmayı amaçlamıştır. Öğretmenler Endişeli Proje okullardaki öğretmenler bir

atandı. Keyfi atamalar ve görevden almalar devam ediyor. İmam Hatip Modeli Aralarında İstanbul Erkek Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Vefa Lisesi, Çankaya Atatürk Lisesi gibi Türkiye’nin gözde okullarının da bulunduğu okullar geçen yıl proje okul kapsamına alınmıştı. Proje kapsamına alınan bu okullara üniversitelerin danışmanlık yapmasına ve de okullardaki eğitim personelinin teşkilat yönetmelikleri gözetilmeden direkt MEB tarafından atanabilmesi kararları verilmişti. Eğitim verilerinde “hükümetin eğitimin dinselleştirilmesi politikalarına” uygun müfredatın uygulanacağı endişesi yaratan bu okulların bazılarında, -proje üretmek bir

yana- idari ve eğitim kadrolarında bile büyük eksiklikler var. Okulların bir kısmı, bu sorunu, “okul aile birliği” üyelerinin yardımlarıyla çözmeye çalışıyor. Bu da Bakanlığın Türkiye’nin gözde okullarında eğitimi dinsellestirmeye çalışmasını gösteriyor. Öğrenciler bilimsel ve laik bir eğitim isterken MEB eğitimi din odaklı yapmak için yeni yönetmelikler getiriyor. Eğitim - Sen Ne diyor: Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, 19. Eğitim Şûrası’nda öngörüp, yetkililerle paylaştıkları, “siyasi içerikli” atamaların, bu sene gerçekleştiğine dikkat çekerken, bu okulların müfredatının imam hatip liselerine benzetilmesinin amaçlandığını söyledi.

Hayaller dünyasında yönetmelik MEB, “Eğitim Yapıları Asgari Tasarım Standartları Kılavuzu” hazırladı. Hiç bir okulun uymadığı yeni yönetmeliğin gerekçesi ise ihtiyaçların karşılanmaması. 15-20 yıl öncesinin koşullarına göre tasarlanmış binaların bugünün ihtiyaçlarına cevap vermemesi nedeniyle hazırlanan kılavuza göre, okullar artık trafik yoğunluğundan az etkilenen, toplu taşıma araçlarına rahat erişilebilen ve havaalanı, demiryolu, otoyol ve fabrika gibi gürültüye neden olan yerlerden uzak bölgelere inşa edilecek. Okulların giriş holleri öğrenci sayısına göre geniş ve aydınlık olarak

Orhan Pamuk Kar

Kİtap On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir söyleşi için kendini Kars şehrinde bulmasıyla başlayan roman fazlasıyla sürükleyici. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar...Eğitim

Erdal Eren Anma 2 Eylül askeri darbesinin yaşı büyütülerek astığı Erdal Eren’i saygı ile sayfamızda anıyoruz. Erdal Eren darbenin katlettiği, asılarak öldürülen onlarca insandan biri. Darbenin yaşını büyüterek katlettiği 17 yaşındaki bir fidan. Erdal Eren’in hesabını liseliler soracak. Erdal Eren yaşıyor!Eğitim

çok okuldaki ani görev alımının ardından tedirginlik yaşıyor. İlk olarak Üsküdar Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nde çalışan 26 öğretmen bir gece de görevinden alındı ve İl emrine çekildi. Bir gecede görevinden alınan öğretmenler proje okullarda çalışan tüm öğretmenleri tedirgin etti. Bu yüzden öğretmenler bir an önce yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasını bekliyor. Bu süre içinde, yine proje okullardan olan İzmir Bornova Lisesi’nde 7 öğretmen emekliye ayrılırken, Ankara Fen Lisesi’nde de 21 öğretmenin de tayini başka okullara alındı. Bu yıl proje okul kapsamına alınan ve Müdürü olmayan Kabataş Erkek Lisesi’ne ise doğrudan Bakanlık tarafından bir müdür

tasarlanacak. İnce uzun koridorlar yerine iç bahçeli yerleşim planları tercih edilecek. Derslikler 30 öğrenci kapasitesine göre planlanacak. Bunca yenilik yapılırken eğitim sisteminin eksiklikleri düşünülmüyor. Öğrenciler yeteneklerine göre eğitim almak için talepte bulunurken, milli eğitim bakanlığı okulların nasıl olacağına karar veriyor. Bu kararlar hayata geçecek olduğunda güzel olsa dahi şu an hiç bir okul bu kriterlere uygun değil. İstanbul gibi büyük şehirlerde trafik sesinin, demiryollarının her yerde olmasına rağmen kararlar bunun aksi yönde. EĞİTİM

Özel okul teşviki açıklanıyor Dershanelerin kapatılması, özel okula dönüşmeleri ve TEOG sisteminin bir getirisi olarak devlet geçen seneden itibaren özel okula gitmek isteyen öğrencilere teşvik bursu veriyor. Türkiye genelinde 6 bin 778 özel okul eğitim ve öğretim desteği kapsamına alındı. 661 bin 233 öğrenci de eğitim ve öğretim desteği için başvuru yaptı. 228 bin 160 öğrenci destekten yararlanacak. Yerleştirme sonuçlarına göre, bir özel

okula yerleştirilen öğrenciler 14-21 Eylül tarihleri arasında yerleştirildikleri özel okula nakil ve kayıt işlemlerini tamamlamaları gerekiyor. Öğrenci, yerleştirildiği okula nakil ve kayıt işlemlerini belirtilen tarihlerde yapmadığı takdirde teşvik hakkını kaybedecek. 22 Eylül 2015 tarihinde Ek Yerleştirme Sonuçları ilan edilerek bu öğrencilerin kayıt işlemleri 22-30 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. EĞİTİM

Cumhurbaşkanına hakaretten ceza

Konya’da 23 Aralık 2014 tarihinde, sosyal paylaşım siteleri üzerinden örgütlenen ve kendilerine ’Halkçı Liseliler Grubu’ olarak adlandıran gençler, Menemen’de 84 yıl önce gericiler tarafından katledilen şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı andı. Grup adına basın açıklamasını Meram Endüstri Meslek Lisesi 11’inci sınıf öğrencisi M.E.A. yaptı. İddiaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren sözler sarf eden M.E.A. hakkında

savcılık “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma başlattı. M.E.A’nın eğitim gördüğü liseye gelen polisler öğrenciyi sınıfından gözaltına aldı. Adalet Bakanlığı M.E.A.’nın yargılanması için izin verdi. Hakkında 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. Mahkemeyi heyeti, M.E.A.’nın duruşmadaki iyi halini de göz önüne alarak cezayı 11 ay 20 güne indirip, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verdi.EĞİTİM


DUNYA

14

15 Eylül 2015

Macaristan göçmenlere savaş açtı

Savaştan ve sefaletten kaçan göçmenlere karşı askeri tatbikat başlatan Macaristan devleti, 15 Eylül’den sonra da göçmenlerle ilgili birçok yasayı ağırlaştırmayı planlıyor. Makedonya’da da yüzlerce göçmen polisin coplu saldırısına uğradı. Öte yandan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, “Onları geldikleri yere geri gönderelim” şeklinde konuştu. Dünya Rıfat çapar

Emperyalistlerin körüklediği savaş ve sefaletten kaçan göçmenler Avrupa’da insanlık dışı uygulamalara maruz kalmaya devam ediyor. Sırbistan ile olan sınırına 175 km’lik duvar ören Macaristan hükümeti, şimdi de sınıra orduyu yerleştirmeyi ve sığınma başvurularına ilişkin yasaları ağırlaştırıp, ‘yasa dışı yollarla’ ülkeye giriş yapanlara yönelik ağır cezalar getirmeyi planlıyor. Tel örgünün çekildiği sınırda Macar ordusu tatbikata başlarken General Tibor Benkő, “askeri birliklerin güneyde muhtemel bir

müdahaleyi sınadığını” söyledi. “Macaristan’ın güvenini sağlamak bizim görevimiz” diyen General Benkő, tatbikata “Kararlı Eylem” (Decisive Action) adının verildiğini belirtti. Sınıra ordu konuşlandırılıyor Gerici Macaristan devletinin Başbakanı Viktor Orban, geçtiğimiz günlerde “Önümüzdeki haftalarda büyük mücadeleye hazır olun. Sınırı adım adım kontrol altına alacak, parlamentodan onay gelmesi halinde orduyu da sınırda konuşlandıracağız” demişti. Macaristan Devlet Bakanı Janos Lazar ise düzenlediği haftalık basın

toplantısında yaptığı konuşmada, 15 Eylül’den itibaren göçmenlerle ilgili yeni bir dönemin başlayacağını belirterek şunları söyledi: “15 Eylül’den sonra Macaristan güzergahını seçen sığınmacılar artık kanunlara saygı göstererek ülkeye resmi noktalardan giriş yapmak zorunda kalacak. Sınır kapılarında da iltica başvurusu yapılabilecek. Bu başvuru sonuçlanıncaya kadar -en fazla 12-14 gün- başvuru yapanlar hukuki koruma altına alınacaklar.” Lazar, “Sınırda iki grup olacak. Birincisi, iltica başvurusunda bulunduktan sonra onları mülteci kamplarına götüreceğiz. Bunlar ülkede serbest bir şekilde dolaşabile-

cekler. Diğer grup ise Macaristan’a giriş yapmadan Sırbistan sınırında bekleyecekler” ifadelerini kullandı. ‘Kriz durumu’ ilan edilecek İçişleri Bakanlığı’nın, sayıları her geçen gün artan sığınmacılardan dolayı hükümetten ‘kriz durumu’ ilan etmesini istediğini belirten Lazar, hükümetin bu teklifi haftaya salı günü görüşeceğini söyledi. Lazar, AB’de içinde tartışılmaya devam edilen kota uygulaması ile ilgili olarak “Avrupa’nın büyük güçlerinden bazılarının bu meseleyi, Macaristan’a dikte ettirmeye çalışmasını hükümetimiz kesinlikle kabul etmeyecektir” dedi.

Dünya Turu

Belçika

Çiftçiler Brüksel’e yürüdü

Avrupa ülkelerindeki çiftçiler, Avrupa Birliği’nin tarım ve hayvancılık politikalarını protesto etme amacıyla Brüksel’de toplandı. Yaklaşık bine yakın traktör Almanya, Belçika ve Hollanda’nın değişik şehirlerinden gelerek Avrupa Birliği kurumlarının bulunduğu Schuman meydanında trafiği kilitledi. Litre başına yaklaşık 0,25 avro kazanan çiftçiler, bunun 0,45 avro olmasını istiyor. Süt üreticilerinin lobi kuruluşu Avrupa Süt Kurulu’nun (EMB) Belçika Sözcüsü Erwin Schöpge Avrupa’dan ciddi bir çözüm gelmediği takdirde daha sert eylemlere hazırlanacaklarını belirtti. Alman süt üreticileri başkanı Romuald Schaber, “Bildiğimiz tarım ve hayvancılık tamamen yok olabilir.” diyerek tepkisini dile getirdi.DÜNYA

Japonya

Japonya’yı sel vurdu

Kabe’de vinç devrildi: 107 ölü Suudi Arabistan’ın Mekke şehrinde aşırı yağış su baskınlarına neden oldu. Kabe’de tavaf alanı kenarında bulunan genişletme çalışmalarında kullanılan bir vinç, yıldırım düşmesi sonucu devrildi. Kazada, 107 kişi yaşamını yitirdi, 238 kişi yaralandı. Suudi yetkililer, yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki vincin yoğun yağış ve şiddetli rüzgar nedeniyle düştüğünü açıkladı. Kum fırtınasıyla başlayan yağmurların aniden bastırmasıyla Mekke’nin cadde ve sokaklarında küçük çaplı su baskınları meydana gelmiş, şehir trafiğinde de aksamalar yaşanmıştı. Devrilen vincin, Kral’ın sarayının olduğu kısımdaki vinç olduğu öğrenildi.

Japonya’nın başkenti Tokyo’nun kuzeyindeki Kinugawa nehrinin taşmasıyla birlikte sel suları yaşamı imkansız hale getirdi, 100 binden fazla kişi evsiz kaldı. Japon yetkililer konu ile alakalı arama ve kurtarma ekiplerinin yetersiz kaldığını belirtti. Evinin etrafı sularla çevrili olduğu için çıkamayanları helikopterlerle her 20 dakikada 4 kişi olmak üzere kurtarmaya çalışan Japon ekipler destek bekliyor. Resmi kayıtlara göre ölen ya da yaralananın olmadığı sel baskınının öncesinde Japon kurtarma merkezinden Yuko Yoshida’nın verdiği bilgiye göre binlerce kişi sel bölgesinden tahliye edildi. İhbar ve uyarılara kulak asmayan kişiler ise arama kurtarma ekipleri tarafından bölgeden tahliye edilmeye devam ediyor.DÜNYA

Tonlarca ağırlıktaki vincin beton blokları yıktığı ifade edildi. Mekke’deki Diyanet yetkililerinden alınan bilgilere göre Kabe’deki vinç kazasında Trabzonlu hacı adayı Erol Karaağaçlı yaşamını yitirdi. 17 Türkiyeli yaralandı. Yaralılar Mekke’deki Diyanet Hastanesi’ne getirildi ve durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Hac tarihinin en büyük can kaybı 1990’da yaşanmış, tüneldeki izdiham sebebiyle 1426 hacı yaşamını yitirmişti. 2006’da Mina’daki izdihamda da 360’tan fazla hacı hayatını kaybetmişti. Hac dönemi olduğu için yüz binlerce Müslüman, Mekke’de bulunuyor. DÜNYA

Restoranda patlama: 82 ölü

Yüz binlerce insan bağımsızlık için yürüdü İspanya’nın Katalonya Özerk Bölgesi’nde yüz binlerce insan bağımsızlık için yürüdü. Madrid merkez yönetimiyle sorunun patlak verdiği 2012’den beri Katalonya Ulusal Günü’nde (Diada) sokakları dolduran bağımsızlık yanlıları, bu sene Meridiana caddesini doldurdu. Bağımsızlık yanlısı ‘Evet için Birlik’ koalisyonu tarafından seçim kampanyasına dönüştürülen Diada yürüyüşüne katılmak için 500 bine

yakın vatandaş kayıt yaptırdı. Katalan Ulusal Asamblesi’nin (ANC) organize ettiği ve Katalanca “La Via Lliure a la Republica Catalana” şeklinde adlandırılan yürüyüş, ‘Katalonya Cumhuriyeti’ne giden yol’ ya da ‘geçit’ anlamına geliyor. Barcelonalı defans oyuncusu Gerard Pique ve birçok tanınmış Katalan ismin katıldığı ‘Via Lliure’ yürüyüşü, renkli görüntülere sahne oldu. Programda bağımsızlık ile ilgili konuşmalar yapıldı, şarkılar söylendi.DÜNYA

Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinin Jhabua ilçesindeki bir restoranda tüp patlaması sonucu 82 kişi hayatını kaybederken, 150 kişi de yaralandı. Sabah saatlerinde yaşanan patlamanın etkisiyle iki binanın çöktüğü ve çevredeki binaların da büyük hasar gördüğü bildirildi. Yetkililer, birçok insanın hala enkaz altında olduğunu söylüyor. İlçe yetkilisi Aruna Gupta, patlamanın tam nedenini belirlemek için henüz çok

erken olduğunu, öncelikli işlerinin yaralıları yakın çevredeki hastanelere kaldırmak olduğunu söyledi. Madhya Pradesh Bakanı Shivraj Singh Chouhan yaptığı açıklamada, olayda yaşamını kaybedenlere 200 bin rupi ve yaralananlara ise 50 bin rupi tazminat ödeyeceklerini dile getirdi. Olay sonrası kurtarma operasyonları başlarken, bölge halkının enkazda mahsur kalanların çıkartılması için yoğun çaba harcadığı kaydedildi. DÜNYA

Nepal

Polis 4 kişiyi katletti

Nepal’de etnik grupların haklarını kısıtlayacağı belirtilen anayasa hazırlığına karşı yapılan eylemlerde 4 kişi hayatını kaybetti. Reuters’ın ülkedeki yetkililerden aktardığına göre, polisle çatışan göstericilere açılan ateş sonucu en az dört kişi öldü. Nepal’in güney bölgesinde yeni teklif edilen anayasaya karşı şiddetli protestolar yoğunlaştı. 2006’da iç savaşın çıktığı yedi federal bölgeden oluşan 28 milyonluk Nepal yeni bir anayasanın son aşamasında. Nepal’in güney bölgesindeki birçok insan bu plana, bölgelerini parçalayıp diğer etnik gruplarla beraber daha büyük bir alan yaratacağından karşı çıkıyor. Geçen ay anayasa taslağı açıklandığından bu yana otuz kişi öldürüldü.DÜNYA


KULTUR-SANAT 15 İstanbul’un farklı yerlerinde farklı düşünce biçimleri! 15 Eylül 2015

Merakla beklenen 14. Uluslararası İstanbul Bienali Koç Holding ve Eczacıbaşı sponsorluğunda, 5 Eylül’de “Tuzlu Su” başlığı ile 36 ayrı mekânda sergilenmeye başlandı. Açılış töreninin İstanbul Modern’de gerçekleştirildiği Bienal’de 1 Kasım’a kadar 1500’ün üzerinde yapıt sergilenecek. Bienal’in kavramsal çerçevesi ise; “Tuzlu Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori” kültür - sanat didem arıkan

Uluslararası İstanbul Bienali, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından iki yılda bir düzenlenen bir sanat etkinliğidir. Dünya sanat etkinlikleri arasında ise büyük bir öneme sahip. İstanbul Bienal’i, Türkiye’de bir önceki senelerde daha çok siyasi içerikli, politik bir duruşu olan bir etkinlik şeklinde gerçekleştirilmişti hep.13.Bienal “Anne ben barbar mıyım?” başlığı ile ve odak noktası ise siyasi bir forum olarak kamusal alan fikri ile bir etkinlik gerçekleştirmişti. Azınlıkların, kamusal alan içindeki yerlerinin sorgulandığı 13.Bienal’de mekân olarak kentsel dönüşüm sonucunda geçici olarak boş bırakılan kamusal yapılar kullanılmıştı. Bu mekânlar arasında, adliyeler, okullar, askeri yapılar, postaneler, tren istasyonları gibi eski ulaşım merkezleri, depo veya tersane gibi eski endüstriyel yapılar ve yoğun tartışmalara konu olan Taksim Meydanı ile Gezi Parkı yer aldı. Aynı şekilde 12.Bienal’de siyasi içerikli bir Bienal idi. Bu Bienal’in teması da “Siyasi bir hareketin başarılı olabilmesi için siyasi görünmemesi gerektiği” idi. 14.Bienal diğerler Bienallere göre biraz yüzeysel gibi, daha doğrusu yapıtlar verilmek is-

tenen fikri yeterince net anlatmıyor. Örneğin, “Şiddet Görmüş Kadınlar Atölyesi” sergisinde, mülteci kadınların ve şiddet görmüş kadınların çalışmaları yer alıyor. Sergi, şiddet görmüş kadınların sanatla hayata tutunma çabasını anlatması açısından iyi bir sergi ancak bu çalışmalar kadına şiddeti anlatmada ne kadar etkili? Bu çalışmalar insanların, kadına şiddet ile ilgili kafasında bir şeylerin dank etmesi için yeterli midir? Bienal’in diğer ilgi çekici sergilerinden bir diğeri de; Troçki ve Ziyaretçileri.

SONBAHAR(2008) Yönetmen: Özcan Alper Oyuncular: Onur Saylak, Serkan Keskin, Raife Yenigül

Troçki ve ziyaretçileri 14.İstanbul Bienali’nin en iddialı sergisi olarak görülen Büyükada’daki sergi Troçki’nin Büyükada’daki evinin karşısında denizin üstünde yer alan zürafa, gergedan, goril, at, köpek gibi- üstelikte birebir ölçütlerde ki- hayvanlardan oluşmaktadır. Siz hiç incir ağacının çiçek açtığını gördünüz mü? Cezayir Binası Adahan Otel’in birinci katında Cezayir Binasındaki Bienal ise, İs- Meriç Algün Ringborg’a ait “Siz panyol sanatçı Fernando Garcia hiç incir ağacının çiçek açtığını Dory’nin Güneydoğu’daki kadın- gördünüz mü?” isimli çalışmasını larla yaptıkları üretimleri sergiliyor. görebilirsiniz. Sanatçı çalışmasını bir otel odasında sergileme nedenini, Ermeni Tehciri ve Kuşlar “Galata’nın bir zamanlar incir ağaçTophane’deki eski tütün deposu, ları ile dolu olduğunu ancak şimdi Ermeni Tehcirinin 100.yılı ile ilgili sadece otel odaları ile dolu” şeklinde pek çok esere ev sahipliği yapıyor. açıklıyor.

Bienal, 1 Kasım’a kadar devam edecek. Bienal’i görebileceğiniz mekânlardan bazıları ise şöyle; İstanbul Modern, ARTER, Özel İtalyan Lisesi ve Galata Rum İlköğretim Okulu, Salt Galata, Vault Karaköy The House Hotel, Kasa Galeri, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, Masumiyet Müzesi, Özel İtalyan Lisesi, Cezayir Binası, Pera Müzesi, Mizzi Köşkü, Rizzo Palas, Rumeli Feneri…

Rojava için ezgiler Rojava ile dayanışmak için yıllardır söylediği ezgileri Adar albümünde derleyen Mahfuz Kızıl’a ilk albümü ve barış mücadelesi üzerine konuştuk. Kızıl albümünün Ezcacılar odasının Rojova için düzenlediği yardım kampanyasından ilham aldığını söyledi. Kendisi Eczacı olan Kızıl, üniversite yıllarında birlikte söyledikleri ezgileri yitirdiği dostları için Rojava şehitleri için söylemek istediğini belirtti. Kızıl: “Mesela ben birinci parçayı şehit düşen Mahmut Kavul adına adadım. Ne derece de anlatabildik bilmiyorum tabiî ki. Halk gerçekten bu mücadeleyi yürütenlerin bazen önünde oturur. Kadınlar özel-

likle daha önde daha mücadelecidiri. Özellikle Cizre’de ellerinde beyaz bayraklarla, göğüslerini kurşuna siper ede ede verdikleri mücadale aslında Kürt Hareketinin kadının verdiği değeri ve mücadele de getirdiği yeri gösteriyor” sözleri ile yapmak istediklerini özetledi. Kızıl’ın tüm dinleyicilerine çağrısı ise şöyle oldu: “ Herkesin maddi manevi katkı sürmesi mümkün. Mücadele sadece silahı alıp dağa çıkmak değildir. Bazen Kürtçe bir ezgi bile ezene sıkılan kurşun oluyor. Dinleyicilerime şunu söyleyebilirim kendi anadillerini konuşsunlar, çocuklarına kendi ana dillerini anlatsınlar” KÜLTÜR-SANAT

Hint asıllı İngiliz heykeltıraş Sör Anish Kapoor’un “Dirty Work” (Kirli İş) isimli heykeli, haziran ayından bu yana iki kez saldırıya uğradı. Üç ay önceki girişim üzerine heykelin temizlenmesi çağrısında bulunan Kapoor, toplumda-

ki hoşgörüsüzlüğe dikkati çekmek amacıyla bu kez heykel üzerindeki yazıları silmeyeceğini ifade etti. Heykel geçen sene beyaz boya ile boyanmıştı, bu sene ise heykelin üzerine Yahudi karşıtı sloganlarla bezendi.KÜLTÜR-SANAT

BEDENİN ZAFERİ: AÇLIK Yönetmen: Steve McQueen, Oyuncular: Michael Fassbender, Liam Cunningham

Tecrit, tek tip elbise, işkence… IRA mahkûmlarının Maze Hapisanesi’ndeki ‘battaniye’ ve ‘yıkanmama’ protestosunun son adımı, açlık grevidir. 1981’de Bobby Sands önderliğindeki direnişte mahkûmlar İngiliz hükümetine karşı bedenlerini siyasallaştırırlar. Sands ve Rahip Moran’ın açlık grevini tartıştıkları 17,5 dakikalık plan sekans sinema tarihine geçer, hazmı zordur. Bobby Sands’in insanlık dışı muamelelere maruz kalışı, Sands’in vücudunu yaşamının son savaş alanı olarak addetmesi filmde çok iyi bir şekilde anlatılmış. BELA(1971) Yönetmen: Steven Spielberg Oyuncular: Dennis Weaver, Eddie Firestone

Holokost: Vahşetin unutulan hikâyesi

Dırty Work’e ırkçı saldırı!

Özcan Alper’in ilk uzun metrajlı filmi olan “Sonbahar”, cezaevi ve ölüm orucu gerçeklerine insancıl bir açıdan yaklaşıyor. Türkçe, Hemşince ve Gürcü dillerinin kullanıldığı filmde, genç bir üniversite öğrencisiyken girdiği cezaevinde ölüm orucuna giren ve 10 yıl sonra özgürlüğüne kavuşan Yusuf ’un çocukluk ve ilk gençlik yıllarının izini sürerek geçirdiği son iki ayının öyküsü anlatılıyor. Yusuf, cezaevinde iken babası ölmüş ve ablası evlenip büyük kente yerleşmiştir. Yusuf, arkadaşı Mikail ile gittiği bir barda gürcü kızı Eka ile karşılaşır ve ona aşık olur. 90 sonrasını arka planına alarak bir dönemin ironisini, acımasızlığını ve gerçekliğini ele alan filmde, yakın tarih hem belgeleniyor hem de eleştirel bir süzgeçten geçiriliyor.

Amerikalı tarihçi Timothy Snyder, yeni kitabı Black Earth’da soykırımdan bahsediyor. Yahudi Soykırımı’nın tüm dünyaca bir uyarı olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Snyder, gelecekte yaşanması muhtemel soykırımları durdurmak için de tüm dünyanın seferber olması gerektiğini vurguluyor yeni kitabında. Snyder’e göre ırk, Hitler’in düşüncesinde, insan toplumunun en önemli özelliği olarak devletin yerini almıştır. Kitap, daha çok Hitler ve Yahudi Soykırımı üzerinden anlatıyor ırkçılığı. KÜLTÜR-SANAT

Bir tanker, bir araba ve çok az oyuncu ile çekilmiş mükemmel bir gerilim filmi Duel. Film, TV için çekilmiş ancak Türkiye’de ve birkaç ülkede daha sinemada da gösterilmiştir. California’da önemli bir toplantısına yetişmek için yolda yalnız başına araba kullanan David Mann’in, önündeki kamyonu geçmesinden dolayı kamyon sürücüsü tarafından tehdit edilmeye başlamasını konu alan ve neredeyse tamamının yolda geçtiği bir film Duel. Spielberg, film boyunca kamyonun için ve kamyon şoförünü göstermeyerek adeta kamyonu canavarlaştırması filmin gerilim dozunun daha da artmasını sağlamıştır. Filmin sonunda her ne kadar, “Bu kamyon şoförü kimdir?”, “Neden böyle davranmaktadır?”, “Adamı öldürme şansı varken neden öldürmemiştir?” gibi soruların cevabını alamayacak olsak da film gerilim dozu yüksek ve izlenmesi gereken filmlerden biri.

HAFTANIN AJANDASI 14.İstanbul Bienali Dünyanın en prestijli sanat etkinlikleri arasında yer alan İstanbul Bienal’i 14. kez İstanbul’da. Kuratörlüğünü Carolyn Christov- Bakargiev’in yaptığı ve “Tuzlu Su” temalı İstanbul Bienal’ini 5 Eylül – 1 Kasım tarihleri arasında Istanbul Modern, ARTER, Galata Rum Okulu, Liceo Italiano IMI ‘de ziyaret edebilirsiniz.

www

Biraz mola!

Ziya Tacir’den yeni sergi!

Anel Grup 13 Ağustos-22 Eylül tarihleri arasında “Teneffüs” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Merve Ertufan&Johanna Adebäck, Zeynep Solakoğlu ve Murat Yıldız’ın eserlerini görme fırsatı bulacağınız sergi, Anel İş Merkezi’nde siz sanatseverleri bekliyor olacak. Biraz mola vermek istiyorsanız bu sergiyi kaçırmayın!

Türk fotoğraf sanatının başarılı isimlerinden Ziya Tacir, “PEOPLE’S PALACES” adını verdiği ve mekân fotoğraflarından oluşan yeni sergisinin açılışını 5 Eylül 2015 tarihinde MERKUR organizasyonuyla Eski Bomonti Bira Fabrikası’nda yaptı. Sergi 19 Eylül’e kadar açık olacak.


Yeni insan türü “Homo Naledi” Johannesburg’da bir mağarada 15 farklı vücuda ait 1500 fosilleşmiş iskelet parçası bulundu. Daha önce varlığı bilinmeyen insan benzeri bir türe ait kalıntıların

bulunduğu bu mağara bilim dünyasını sarstı. Homo Naledi adı verilen yeni insan türü, insanlığın atalarına ait yeni bir gelişme olarak görülüyor. toplum

Einstein’dan zeki

Köpek tarafından emzirilen bebek hayata tutundu

Şili’de ailesi tarafından terk edildiği tamirhanede, köpek tarafından emzirilerek hayatta kaldığı anlaşılan bir çocuk bulundu. Şili’nin Arica kentinde bir kişinin, tamirci atölyesindeki 2 yaşındaki bebeği, Reina adlı köpek tarafından emzirildiği sırada buldu ve durumu polise bildirdi. Bebeğin bitlendiği ve bir deri hastalığına yakalandığını kaydeden polis müdürü Diego Gajardo, bebeğin hastaneden çıkarıldığını ve çocuk bakım yurduna yerleştirildiğini açıkladı. Bebeğin annesinin de hastaneye geldiğini belirten Gajardo, annenin sarhoş olduğunu ancak bebekte darp izine rastlanmadığı için hakkında işlem yapılmadığını söyledi.toplum

18SORU İlknur maral bursa - öğrenci

Git kendini çok sevdirmeden Gerard

İngiltere’de bir ay arayla 12 yaşındaki iki çocuk IQ testinden 162 puan alarak Albert Einstein ve Stephen Hawking’i geride bıraktı. Lydia Sebastian IQ testinden 162 alarak en yüksek puana ulaştı ve Mensa’nın “Cattell 3 B” testine girenler arasında en yüksek puanı tutturan yüzde 1’lik dilime girdi.

Sabah gazetesi internet sitesi, Fransız aktör Gerard Depardieu’nun Fransa’dan ayrılacağını “Ünlü oyuncudan şok sözler: Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum” başlığıyla verince sabah gazetesi okurları Fransız oyuncuyu Türk sandı ve yerden yere vurdu. TOPLUM BİRSEN KAPLANSEREN

İnanması kolay değil ama Fransız aktör Gerard Depardieu’nun ülkesini terk etme kararı bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu. Aşırı milliyetçilik duygularından gözleri kararan bir grup Sabah gazetesi okurunun Fransız aktöre oldukça sert hatta hakarete varan ve hatta küfürlü sözlerle saldırmalarına sebep oldu. Sabah gazetesi internet sitesinde çıkan haberde ünlü oyuncunun Fransa’dan ayrılacağını yazan haberin altına, haberin yalnızca başlığını okuyup oyuncuyu Türk sananlar hakaret ve küfür dolu cümlelerle dolu yorumlar yazdılar. Bir ihtimal daha var o da faşizm Faşizmin en yüksek mertebeden seslerinin duyulduğu, duymakla kalınmayıp faşizme direk maruz kalındığı, toplumun bir kesiminin aşırı milli-

yetçi duygularının sınır tanımayıp sokaklara döküldüğü şu günlerde faşizmin ne denli kör olduğunu görmemize sebebiyet veren trajikomik olaylar da yaşıyoruz. Olaylardan sadece biri, Fransız aktör Gerard Depardieu’nun başına gelenler. Tabi kendisi Türkiye’de yaşamadığı için bu olayı duymamıştır bile, duyduysa bile kahkalarla gülüp geçmiştir ya da Türkiye’de yaşayan ve Türk olmayan halklar için üzülmüştür. Trajikomik olaylar silsilesi Bu olayın en önemli ve trajik tarafı, bu yorumları yazan insanların haberin içeriğini dahi okumaya tahamülleri olmadan tüm faşist duyguları ve öfkeleriyle saldırıya geçmiş olmaları. Öylesine kör olmuş ki gözler, öylesine yükselmiş ki milliyetçi duygular, her şeyi herkesi yakıp yıkıyor, kırıp geçiyor. Peki söz konusu olayda ki insan Fransız bir oyuncu olmasaydı

da Türkiye’li bir oyuncu olsaydı ne değişirdi, yani sonradan başına neler gelebilirdi mesela. İşsiz kalır mıydı? Büyük ihtimalle kalırdı. Peki bir grup faşist toplanıp evine yürür müydü? Büyük ihtimalle yürürdü. Diyelim ki evini bilmiyorlar ya da bulamadılar o zaman ne yaparlardı? O zaman dizi çekimi yaptığı mekanlardan birine yürüyebilirlerdi. Yaptılar da; Oyuncu Beren Saat’in bir zamanlar oynadığı Aşk-ı Memnu dizisinin çekimlerinin yapıldığı köşke yürüyüp Beren Saat’i ‘protesto’ ettiler. Nedeni oyuncunun HDP’li olduğu söylentilerinin olmasıydı. Bu da yetmezmiş gibi bu çılgınlığa “Beren Saat’e inat teröre hayır mitingi” dediler. Yani faşizmin kör cehaleti bugünlerde ülkemizin her yerini sarmış durumda ve saymakla bitmiyor vukuatları. Bir yandan da aynı faşizmin güç elde etmiş hali bir halkı kurşunların önüne atıyor.

İnanılmaz cesaret ABD’de yayınlanan America’s Got Talent yetenek yarışmasında, 60 yaşındaki Silvia Silvia ve eşi Victor Ponce inanılmaz bir gösteri yaptılar. Silvia Silvia kendi başındaki elmayı, kendi attığı oku kurduğu düzeneklere çarptırarak vurdu. Bu tehlikeli şov ile jüri üyelerini ve izleyenleri oldukça korkuttu.

Göçmen kedi Zaytouna yani Zeytin

Marx’ın kızlarıyla oynadığı oyundan alınmıştır

1. En sevdiğiniz erdem? Sadakat 2. Başlıca özelliğiniz? Azimli olmak 3. Mutluluk nedir? Akışına bırakmak 4. Mutsuzluk nedir? Kendini yetersiz hissetmek 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Sabırsızlık 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Saygısızlık 7. En sevmediğiniz şey? Adaletsizlik 8. En sevmediğiniz kişiler? Otoriterler 9. En sevdiğiniz iş? Yolculuk 10. En sevdiğiniz şair? Turgut Uyar 11. En sevdiğiniz yazar? Sabahattin Ali 12. Kahramanınız? Emmanuel Joseph Sieyes 13. Kadın kahramanınız? Rosa Lüksemburg 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Mavi 16. En sevdiğiniz yemek? Tarhana çorbası 17. En sevdiğiniz düstur? Sen yolundan şaşma bırak ne derlerse desinler. 18. En sevdiğiniz söz? Bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar.

Suriye’den Avrupa’ya geçmeye çalışan Suriyeli genç adam, kedisini arkada bırakmak istemedi ve onu da yanına aldı. Artık, barışın simgesi olan göçmen kedi Zeytin, sahiplerinin kucağında Midilli’ye vardı. Arapçada “zeytin” anlamına gelen “Zaytouna” isimli kedi, sahibinin kucağında Ege denizini geçerek Yunanistan’ın Midilli adasına

Saray savaşta halklar barışta ısrarcı

vardı. Sahibinin geride bırakmak istemediği Zaytouna, Avrupa Birliği topraklarına ayak basan göçmen kafilesinin de umudu oldu. Savaştan kaçmanın zorluğu, bot üzerinde hayati risk ve kurtuluş umudu taşımanın ağırlığının yanında, ufak da olsa insanı gülümseten tek şey, kedilerini de kucaklarında getirmiş bu güzel aile oldu.toplum

58 saat vitrinde İki kadın rüyalarındaki gelinliğe sahip olmak için bir yarışmaya katıldılar. Ödül üstünde gelinlikle vitrin içinde en uzun süre kalana verilecekti. İki kadın 58 saat boyunca vitrinde durarak hem gelinlik hem de 5.000 euro para ödülü kazandılar ve birbirlerini düğünlerine davet etmeyi ihmal etmediler.

Yastık savaşında 30 kişi yaralandı

ABD’de askeri okul West Point’te mezuniyetlerini kutlayan öğrencilerin yastık savaşında 30 kişi yaralandı. Yaralılardan 24’ü yastıkların içine yerleştirilen sert cisimler nedeniyle bilinç kaybı yaşadı. Mezunlardan birinin ayağı kırıldı bazılarının da omzu çıktı. Geleneksel yastık savaşı, yaz eğitimi sonrasında stres atma yolu olarak görülüyor. Toplum


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.