Kıbrıs’ta kalıcı barış için, Britanya, Yunanistan ve Türkiye’nin çekilmesinin sağlanması mücadelesini destekler, Türkiyeli sosyalistleri böyle haklı bir mücadelenin sonuna kadar yanında olmaya çağırır.
DOĞANIN KURTULUŞU, SOSYALİST EKOLOJİDEDİR Tarihte kapitalizmden önce de var olan, onu yıktıktan sonra da var olma ihtimali olan, kapitalizmin kurulurken tarihte hazır bulduğu ve işine yaradığı sürece eklemlendiği, ondan ayrı bir süreç olarak da işleyen özgül çelişkiler, tahakküm ilişkileri vardır ve doğaya tahakküm de tam olarak böyledir. Doğaya tahakkümün boyutu bugün bütün dünyayı yok oluşa götürecek ekolojik kriz seviyesindedir ve kriz bütünüyle kapitalizmin kar hırsına dayalı doğal kaynakları talanının sonucudur. Kâr peşinde koşma ve özel servetler arayışı üzerine kurulu, rekabet, bencillik ve kısa vadeli ekonomik çıkarların egemen olduğu bir toplumda kaynaklar doğa üzerindeki uzun vadeli sonuçları dikkate alınmadan tüketilir. Kapitalizm sürdüğü sürece ekolojik kaygılardan esinlenen her yasal sınırlama, özel kâr biriktirmek için delinmekte, bir kapitalist böyle yaptığında, rekabetin doğası gereği diğerleri daha fazlasını yapmaktadır. Doğanın sistematik olarak savunulması için, sistemi karşısına alan bir mücadele gerekiyor. Tutarlı geri dönüşebilir kaynak araştırması ve bunların kullanımında tasarruf yapılması, yatırım ve üretim tekniklerinin seçimi kararlarının özel sektörün elinden alınması, demokratik planlamacı toplumsal kolektif, sermayeye odaklanmakla ve meseleye bütünsel bir bakışla mümkündür. Marksizm, kapitalist üretimin doğayı yıkıcı etkilerini açıkça ortaya koyduğu halde, kapitalizmin henüz çok kısa bir evresini izleyebildiğinden kaynaklı tarihsel sebeplerle, kuramın gelişim süreci içerisinde ekolojik maliyetin önemi yeterince dikkate alınmamıştır. Bu görev bugünün Marksistlerinindir, bizimdir.