Yarın 188

Page 1

Birleşiyoruz, kazanıyoruz Metal işçi haftalardır kararlılıkla direniyor. Sarı sendikaya karşı haklarını arayan metal işçilerinin direnişi fabrikadan fabrikaya yayılıyor. Metal işçilerinin direnişlerinden son gelişmeler, açıklamalar, röportajlar ve değerlendirmeler Yarın Gazetesi’nin metal işçileri için

özel hazırladığı Metal İşçisinin Yarını’nda. Metal İşçisinin ilk Metal direnişi sayısı “Birleşiyoruz, hakkında kazanıyoruz” manson gelişmeler şetiyle direnişin son Metal İşçisinin haberlerini okuruyYarınında la paylaşıyor. metal

İşçİsİnİn yarını

Esas Mesele’de bu hafta: Birleşik Metal İş Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar

Sarı sendikal yapı parçalanmıştır Güzel günlerin habercisi...

Bu hafta Birleşik Metal İş Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar ile metal direnişini konuştuk. esas Mesele 10

26 Mayıs 2015 Salı Sayı: 188 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

)

Erdogan'dan itiraf: Anadolu'dan ilgi yok Erdoğan kendisine olan ilginin giderek azaldığının farkına vardı. Seçmen artık AKP mitingine gitmiyor, televizyonda Erdoğan’ı dinlemiyor. Özellikle geçtiğimiz haftaya başta Erdoğan olmak üzere AKP’lilerin mitinglerinin boş kareleri damgasını vurdu. Gidişatın kötü olduğunu Erdoğan da farketmiş olacak ki, katıldığı bir televizyon programında Anadolu’da bir ilgisizlik ve sessizlik havası olmasından yakındı.

Burası Kayseri

Burası Van

Burası Sakarya

Burası Urfa

Burası Diyarbakır

güncel 03

Burası izmir

Mavi bir gökyüzü için

Erdek sanayi istemiyor Erdek Körfezi Dayanışma Platformu yaptığı toplantılar ve etkinliklerle sanayiye karşı olan dik duruşunu sürdürmeye devam ediyor. Platform son olarak “Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler” etkinliğini düzenledi. yeşİl sayfa 02

Açlık grevi sona erdi

Patronlara son uyarı

Nestle fabrikasında çalışan işçiler, uzun zamandan beri sürdürdükleri açlık grevine bir hafta önce son verdi. İşverene taleplerini kabul etmesi için ek süre veren Nestle işçileri,direnişlerini kararlı bir bekleyişe çevirdiler. güncel 05

Burası Siirt

3 milyar 300 milyon liraya çerez diyen Maliye Bakanı... Mehmet Şimşek gündeme oturan bir açıklama yaptı. Emekçinin asgarini ücretini 3 kuruş daha arttırmamak için herşeyi yapan hükümetin Bakanı Şimşek, bakanların makam araçlarının çerez parası olduğunu söyledi. Mehmet Şimşek Mercedes tartışmalarıyla ilgili, “Taş çatlasa 2 bin genel müdür var. Hadi 40 müsteşar ve 100 müsteşar yardımcısı olsa abartıyorum, 26 bakan bunların hepsini toplasanız Türkiye’nin milli gelirinde, çerez parası değil, çerez” dedi. güncel 04

Kadınlar Mutlu’ya sahip çıktı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Diyarbakır’da başından vurularak yaralanan Mutlu Kaya’nın ailesini ziyarete gitti. Diyarbakır’da öldürülen Emine Börü’nün kardeşi Fatma Güneş de Platform’ la beraber Mutlu’nun annesini ziyaret etti. kadın 07

Şili’de üniversite artık ücretsiz

Şilili öğrencilerin yıllardır ücretsiz eğitim talebiyle sürdürdükleri eylemler sonuç verdi. Şili’de artık üniversite ücretsiz. dünya 15

Sessizlik hile fırtınasının habercisidir

Aklın yolu

HAKAN ÖZTÜRK Barajı geçersek “dimdik” çözüm olur

SİBEL UZUN Bir Zamanlar Anadolu’da

GÜLSÜM KAV Asgari ücret mühim mi?

FADİK TEMİZYÜREK Merkez kimin merkezi?

KADİR DADAN

04

05

Uyanış 07

Ana fikir 08

Hakikat 02

Midas’ın altınları


YESiL SAYFA

02

26 Mayıs 2015

Kadir Dadan

Midas’ın Altınları

Merkez kimin merkezi?

Bu coğrafyada yaşayan ve hakları için mücadele etmek zorunda kalan insanların “merkez”lerle arası hoş değildir. Öyle ki, halkımız “merkez”lerle ile ilgili yaşadıklarını açıkça ifade edememiş, farklı yollarla dile getirmiştir. Bu yüzden argo literatürümüz “merkez” üzerine destanlar içerir. Sol siyasetin ana uğraşlarından birisi, peşine düşülecek bir siyasal merkez oluşturmaktır. Parti kurulur, MYK oluşur, yıllar geçer, ama bir türlü o siyasal merkez oluşmaz. Düşünülmez ki güçlü bir merkez, sol siyasetin özüne, eşitlik tezine aykırıdır. Sonra merkez-çevre çekişmesinden bahsedilir. Çevre gelir merkezi bastırır. Sonra kendisi merkez olur, başka bir çevre gelişir, o gelir yeni merkezi bastırır. Daha sonra başka bir çevre gelişir. Sürüp gider. Kısaca, siyasetinden belediyesine, şirketinden devletine, sivil toplumundan üniversitesine, esnafından din kurumlarına ömrümüz merkez inşa etmekle geçer ama o bir türlü tamamlanmaz o kerameti kendinden menkul merkezler. Oysa doğal olan ve doğal olanın üzerine kurulan yaşam merkezsizdir. Artık yaşadığımız evrene bile, “bilinen evren” diyoruz. Yani bilebildiğimiz bir bölümü tanımlıyoruz. Tam olarak bilemediğimiz bir şeyin merkezinde olduğumuzu ileri sürmenin ya da merkezini oluşturmaya çalışmanın ve bütün olanakları muğlak bir odağa yönlendirmenin anlamsızlığını yaşıyoruz. Gerçekte kim bu merkezi ya da merkezleri istiyor sorgulamak gerekir. İnsanları, konutlarını, üretim araçlarını, gerekli malzemeleri bir araya toplamak, yoğunlaştırmak, kime ne sağlıyor? Gerekçeye bakarsanız bunu insanlığın geleceği adına yaptıklarını iddia ederler. Daha konforlu yaşam biçimleri, daha çok para, daha çok tüketim kapasitesi, daha hızlı hareket vaatleriyle sizi bu merkeze çağırırlar. Sonuca bakarsanız, çağrıyı yapanların güç sahibi ve belirleyici olmasını görürsünüz. Tüm bunları elde edebilmek için tarifi mümkün olmayan tek taraflı bir bağımlılık gelişir. Emeğinizi güç sahibi olmak isteyen işverenin emrine sunarken, tüketiminizi de pazarı elinde tutmak isteyenin emrine verirsiniz. Merkez yükseldikçe, güç büyür ve daha acımasız hale gelir. Daha uzaklardan kendisine köle çeker ve etrafına hükmetmeye, onun olanaklarına el koymaya başlar. Bunun için zor aygıtları üretir. Dolayısıyla zaman içinde komşularını ya yok eder, ya da bağımlı kılar. Doğa ise başta komşularla ama genelde tüm canlılarla barışık olmayı, onlara saygı duymayı onlarla değişim ve işbirliği içinde olmayı gerektirir. Çünkü tüm canlılık birbirinden beslenir. Güneşi, toprağı, suyu, havayı paylaşmayı öğretir. Bir yaşam alanı belirlemeyi ve o alanı savunmayı, zor koşullarında bir araya gelmeyi ve yan yana durmayı gerektirir. Doğa için özgürlük budur ve her canlı için doğumla başlayan ölümle sonuçlanan ama bir ömür boyu süren mücadele… Bizim gelecek nesillere bırakacağımız gerçek miras da budur; özgürlük için merkezlerle mücadele…

26 MAYIS salı 2015

Erdek sanayi istemediğini göklere yazdı Erdek Körfezi Dayanışma Platformu yaptığı toplantılar, farkındalıklar ve etkinliklerle sanayiye karşı olan dik duruşunu sürdürmeye devam ediyor. Platform son olarak 23-24 Mayıs tarihlerinde “Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler” etkinliğini düzenledi. yeşil sayfa onur toper

Erdek Körfezi Dayanışma Platformu yaptığı toplantılar, farkındalıklar ve etkinliklerle sanayiye karşı olan dik duruşunu sürdürmeye devam ediyor. Platform son olarak 2324 Mayıs tarihlerinde “Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler” etkinliğini düzenledi.

Erdek Körfezi Dayanışma Platformu, iki gün boyunca süren “Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler” etkinliğinde söyleşi, sergi ve çeşitli gösterilerle toplum içerisinde farkındalık yarattı. Cumartesi günü başlayan etkinlikler Pazar gecesine kadar devam etti. Erdek Körfezi’nin sanayinin hızla doğal yaşam alanlarını talan ederek yayılması ve çarpık kentleşme ile nasıl tahrip edildiği tartışıldı.

Dadan açılışı yaparak neden hukuki bir yol tercih etmediklerini anlattı. Kadir Dadan açılış konuşmasında şunların altını çizdi “Biz hukuksal bir mücadele tercih etmedik. Bunun bir siyasi karar olduğunu ve başka bir siyasi kararla değişeceğini düşündük”dedi. Katılımcılardan Oktay Koynar ise seçimlerin öneminden şu cümlelerle bahsetti: “Bu işler alanlarda ve siyaseten çöxazülür. Çevre artık savaş alanına döndü. Çevre Ender Eren ve Oktay Konar artık dev bir sermaye alanına söyleşi yaptı geldi. Bir tarafta Jandarması, 23 Mayıs Cumartesi günü ilk Polisi, Cumhurbaşkanı, Başbaolarak Platform Başkanı Kadir kanı var; diğer tarafta halk var.” Dadan, Yeşil ve Sol’dan Ender Ender Eren de sanayi karşıtlığıEren ve Oktay Koynar’ın katı- na değinerek “Önemli olan bu lımıyla saat 15.00 - 17.00 saat- mücadelede ‘Sanayiniz batsın’ leri arasında, “Kırsal ve Kentsel sloganıdır. Sanayi karşıtlığının Alanlarda Mücadeleler ve De- vurgulanması tektir ve büyük bir neyimler” konulu bir söyleşi örnektir” dedi. gerçekleştirildi. Söyleşide Kadir Saat 17.00 ve 18.00 arasın-

editörler

tasarım

elif karan Birsen Kaplanseren Burcu Karefil Ece Berfin Karagöz Fatma çakır Hilal türkben Merve Asya onur toper Osman Erdem Özgün Başak Melih erdem Rıfat Çapar Sait Bağış sıla gemicioğlu

yusuf yasin yakşi fikriye yılmaz

dağıtım

Arhavi’nin ortasına HES planlanıyor

sayı: 188

imtiyaz sahibi sorumlu yazı işleri müdürü Yönetim adresi

basıldığı yer

osman erdem fadik temizyürek Tel: 0536 698 9397 ışıl kurt Ergenekon Mah. Tay Sok. No:4 Osmanbey / İstanbul Arslan Güneydoğu Gaz. Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Akçaburgaz Mah. Hadımköy Yolu San1 Bulvarı 169. Sokak No: 6 Kıraç / Esenyurt / İstanbul 02128861795

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

SANEM DENİZ KURAL adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: TR28 0001 0006 1557 7226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: TR90 0006 2000 0310 0006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/88735111 ıban:TR38 0006 7010 0000 0088 7351 11

Doğal Gaz Çevrim Santrali`nin batısında uçurtma ile protesto Erdek Körfezi Dayanışma Platformu tarafından gerçekleştirilen, “Kapıdağ Sanayi Karşıtı Günler” organizasyonun ikinci gününde ise 17.00 ve 20.00 saatleri arasında Doğalgaz Çevrim Santrali`nin batısında uçurtma ile protesto gösterisi yaptı. .

Erdekli çocuklar sanayi değil, rahatça uçurtma uçurabilecekleri mavi gökyüzü, yeşil kırlar istiyor.

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör

da ise yine platformun bürosu önünde “Uçurtmalar Konuşsun” isimli sergi düzenlendi. Aynı günün gecesinde ise saat 19.00 ve 23.00 arasında Ocaklar Mahallesinde, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği`nden Ayla Seyhun, Süheyla Doğan ve Mecit Ünal “Doğanın Rahminde İnsan” adlı bir gösteri sundular.

Aynı anda nükleer karşıtı protesto

Pek çok ülkeden çevreciler Nükleer enerjiye karşı doğalarına sahip çıktıklarını söylemek için eş zamanlı basın açıklaması yaptı. Türkiye’de Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Gazi Güz, bir alışveriş merkezi önünde yaptığı basın açıklamasında, “dünyada nükleere yer yok” demek için bir araya geldiklerini söyledi. Nükleer santrallerin çevreye verdiği tahribat yapılan basın açıklamaları ile anlatıldı. Yerel ve uluslararası boyutta nükleer karşıtı mücadele için Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Yunanistan ve Gürcistan’da eş zamanlı basın

açıklaması düzenlediklerini belirten Güz, şöyle devam etti: “Yapılması planlanan nükleer santraller, Karadeniz, Akdeniz ve Trakya’nın eşsiz doğasının yok olmasına sebep olacağı gibi başta tüm Türkiye topraklarını, Karadeniz ve Akdeniz ülkelerini radyasyon ve nükleer atıklarla zehirleyeceği ve tüm dünyayı tehdit edeceği bilinciyle eş zamanlı sokaklardayız. Bütün nükleer santrallerin saatli bomba olduğunu biliyoruz. Bu nedenle dünyadaki bütün nükleer santrallerin kapatılması gerektiğini, yeni nükleer santrallerin açılmasına izin vermeyeceğimizi söylüyoruz.” YARIN YEŞİL SAYFA

MNG tarafından Arhavi ilçesinin merkezinde yapılmak istenen “Çılgın HES” projesine protesto edildi. Kavak HES’in inşasının tamamlanması halinde, yasak olmasına rağmen bir ilçe merkezindeki ilk hidroelektrik santral haline gelecek. Yeni ÇED projesinde daha önce yüzde 11’de olan can suyu miktarı cüzi bir artışla yüzde 13’e çıkarılmış. Ancak proje buna rağmen onay almış. Arhavi Doğa Koruma Platformu’ndan Osman Kabak, tıpkı bir önceki ÇED raporunda olduğu gibi şirketin karının maksimuma çıkarıldığını belirterek, “bilimsellikten uzak, yalan yanlış hesaplar yapılmış. Bu derede yaşayan denizalası, kültürümüz, dere ile olan bağımız, projenin sosyal etkileri ve bizim dere sevdamız yok sayılmış. Yeniden ÇED iptal ve imar planı iptal davaları açıldı. Daha önce olduğu gibi bundan sonrada davaları kazanacağımıza inanıyoruz” dedi. Kabak projeye ön ayak olan Artvin Valiliği’ni de ağır bir dille eleştirdi.Y ARIN YEŞİL SAYFA


GUNCEL

03

26 Mayıs 2015

Erdoğan’dan itiraf: Anadolu’dan ilgi yok

Erdoğan, “Anadolu’da sessizlik ve ilgisizlik var” açıklamasıyla sizce ne kastediyor? Erdal Genç AKP Rize İl Başkan Yrd.

Yorum yapmak düşmez Rize’de böyle bir durum yok. Sayın Cumhurbaşkanımız dediyse bize yorum yapmak düşmez. Bu yüzden başka bir şey diyemeyeceğim. Gürsel Tekin CHP Genel Sekreteri

Saltanatları bitecek Seçimlere ilgisizlik var doğru ama bu ilgisizlik Anadolu’da değil; AKP iktidarında. Bakanları telaş içindeler. AKP iktidarının ve yandaşlarının saltanatı 7 Haziran’da bitecek.

Ağrı’da AKP mitingine 1 kişilik bile katılım olmadığı için miting iptal edilmişti

Seçimler yaklaşırken Erdoğan giderek kendisine ilginin azaldığının farkına vardı. İnsanlar artık AKP mitingine gitmiyor, televizyonda Erdoğan’ı dinlemiyor. Bu yüzden Erdoğan AKP’nin gerilemeye başladığını anladı ve giderek korkmaya başladı. Erdoğan seçimin sonucu süpriz olabilir derken AKP giderek geriliyor, oy ve seçmen kaybediyor. güncel burcu karefil

Seçim yaklaştıkça Erdoğan’ın korkusu artıyor. Seçim çalışmasına ilk olarak 400 vekil istediğini söyleyerek başlayan Erdoğan daha sonra sayıyı düşürmüştü. Şimdi ise AKP mitinglerine olan ilgisizlikten dolayı sitem etmeye başladı. Erdoğan çıktığı televizyon programında “Anadolu’da birçok yerlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgi şu; bir sükunet, rehavet var. Partilerin örgütlerinde de var, vatandaş da ilgisizlik var diyorlar. Bu ilgisizlik nasıl bir netice doğuracak onu bilemiyoruz. Arkadaşlar kamuoyu araştırmalarını benim de önüme getiriyorlar oradan işleri takip ediyorum. Son ana kadar sürprizlerle dolu bir seçim olacak” dedi. Erdoğan’ın bahsettiği Anadolu’da ki sükunet ise insanların seçime değil artık AKP’ye olan ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Halk AKP mitinglerine gitmediği için mititngler iptal edilirken Erdoğan bu durumdan son derece rahatsız

Erdoğan seçmene sitemli Erdoğan çıktığı seçim mitinglerinde siteminin de belli etmeden duramıyor. “Siz anlamıyorsunuz. Bizi bir anlasanız” diyen Erdoğan boşalan miting alanlarından oldukça rahatsız. Artık miting meydanlarında Erdoğan için bağıran, kefen giyip gezen insanlar yok. Halk artık Erdoğan’ı dinlemeye bile tahammül edemediği için Erdoğan’ın katıldığı programlar reyting sıralamasında en altta oluyor. İnsanlar artık Erdoğan’ın yalanlarını duymak istemediği için kimse gelmiyor diye mitingler iptal ediliyor. Ancak Erdoğan hala direk olarak halın ona olan ilgisizliğini dillendiremiyor. Ona göre hala ona 400 vekil verecek taban seçmeni var. Oysa AKP’nin taban eçmeni bile çıkıyor AKP’lilerle kavga ediyor. İnsanlar artık hırsızların, katillerin cirit attığı AKP’ye oy vermek istemiyor.

HDP Şırnak Milletvekili Bu ilgisizlik kendilerinedir. Bize ilgi çok yüksek durumda. AKP’nin hırsızlıklarıyla, yolsuzlarıyla artık inandırıcılığını ve heyecanını kaybetti. Kullanma süresi doldu. Onur Keşt EHP Eskişehir İl Başkanı

Diktatörün korkusu olacağız Erdoğan sonunun geldiğinin farkında ve devrik liderler gibi olacağından korkuyor. HDP ile ittifak yapanlar olarak barajı aşıp diktatörün korkusunun daha da arttıracağız. Muharrem Göksel AKP Samsun İl Başkanı

Bir bildiği vardır Erdoğan katıldığı programda kendisine ilginin azaldığını ve seçim sonuçlarında bir süpriz olabileceğini söyledi.

söylerken en büyük süpriz kendisine olacağa benziyor. Erdoğan çıktığı her yeren “Benim seçmenim beni seçecek” diyebiliyorken şimdi kendineden bu kadar emin konuşamıyor. Erdoğan’a yapılacak en büyük süpriz ise ona istediği sayıda vekil kazandırmamak, AKP’yi Halkın Süprizi Erdoğan’ı seçmemek geriletmek olarak duruyor. CumErdoğan seçim sonuçlarının halk hurbaşkanı adayı olduğu zaman tarafından süpriz olabileceğini “Ben koşan, terleyen bir Cumhur-

başkanı olacağım” diyen Erdoğan şimdi de terliyor ancak döktüğü bu ter insanların arasında koşturmaktan değil. Erdoğan’ın döktüğü ter telaşından, korkusundan. Erdoğan durumun farkına vardı, ecel terleri döküyor. Görünen o ki, seçim öncesi yapılan tüm provakasyonlar da AKP’yi kurtarmaya yetmeyecek, Erdoğan sandıkta gerileyecek.

Reytingleri hava durumunun gerisinde kaldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yandaş medyada birinci olan Fenerbahçe - Bursaspor kupa maçının hemen sonrasında yayınlanan programı ilgi görmedi. 21 Nisan tarihili reytinglerde ‘Total’de 1. sırada atv’de ekrana gelen ‘Fenerbahçe - Bursaspor Ziraat Türkiye Kupası Karşılaşması, Kurtlar Vadisi Pusu dizisini de geride bıraktı. En çok izlenen maç sonrası hemen başlayan Cumhurbaşkanı ile Gündem Özel programı ise ilgi görmedi. Cumhurbaşkanı Recep

Hasip Kaplan Cemil Kırbayır’ın abisi

Tayyip Erdoğan’ın katıldığı program 2.14 reyting ile Total’de 17’nci sırada yer aldı. Programın share’i ise 7.4 oldu. Erdoğan’ın katıldığı program ATV’deki hava durumunun bile gerisinde kaldı. 2. sırada Kanal D dizisi ‘Kurtlar Vadisi Pusu’, 3. sırada Show TV dizisi ‘Asla Vazgeçemem’ yer aldı. AB’de ise 1.’lik ‘Fenerbahçe - Bursaspor Ziraat Türkiye Kupası Karşılaşması’nın, 2.’lik Fox TV dizisi ‘Kocamın Ailesi’nin, 3.’lük ‘Kurtlar Vadisi Pusu’nun oldu. GÜNCEL

Bu söz Samsun için söylenmiş değil. Biz tam gaz çalışmaları sürdürüyoruz. Tabi Cumhurbaşkanımız dediyse bir bildiği vardır. Zaten Anadolu’da sakin olan yerler de var. İlhan Gök Dayanışma için +1 oy kampanyası imzacısı

Beklediği ilgiyi bulamadı

Anadolu’da geçmişte AKP’yi destekleyen iş adamlarından beklediği ilgiyi bulamadı. İkincisi kararsız seçmenin AKP dışında partilere oy vereceği kaygısını dile getiriyor. Özer Sencar MetroPOLL Araştırma şirketi

Oy kaybının tespiti

Siyaset bütün sesliliği ve renkliliği ile devam ediyor. Ancak AKP seçmeninde partisinden bir uzaklaşma var. 8 puanlık oy kaybının ifadesi sayılabilir bu tespit. Ahmet İnsel Cumhuriyet Gazetesi yazarı

Anadolu’yu gözlemlemedim Anadolu’daki seçmeni pek izleme fırsatım olmadı o açıdan bu sözle neyin kastedildiğine bir fikrim henüz yok.

Nuh Albayrak Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Bu soruya cevap vermeyeceğim

Seçim yasakları AKP’ye işlemiyor Genel seçimlerden 10 gün önce propaganda yasağının başlamasıyla 28 Mayıs’tan sonra miting yapmak yasak. Ancak YSK Erdoğan’ın 29 Mayıs’ta Adana’da miting yapmasına izin verdi. Diğer tüm partilere propoganda yasağı uygulanırken Erdoğan’a yasak koymaktan çekinen YSK sadece Erdoğan için yapılan Dombra şarkısının mitingde kullanılmasını yasakladı. Cumhurbaşkanı gibi değil adeta AKP Genel Başkanı gibi konuşan, mitinglere çıkan Er-

doğan hiçbir şekilde hukukun üstünlüğüne inanmadığıiçin seçimle ilgili hukuki kısmı da umursamadı. Erdoğan benim dediğim olur tavrındayken bir yandan da, Erdoğan’ın mitinglerine ilginin azaldığı gerçeği var. Erdoğan istediği kadar yolsuzluk yapsın, seçim yasaklarını delsin, diğer partilerin seçim çalışmasını engellmeye çalışsın yine de toplum bunu görüyor ve Erdoğan’a oy vermeyeceğini söylüyor. Erdoğan ise en çok bundan, oy kaybetmekten korkuyor. GÜNCEL

Bu soruya cevap veremeyeceğim. Müsait değilim.

İhsan Çaralan Evrensel Gazetesi yazarı

Rehavet AKP seçmeninde 400 milletvekili isteyen Erdoğan önce 330’da yeter dedi şimdi bu açıklaması gösteriyor ki umudunu kesmiş durumda. Aslında rehavet Anadolu’da değil AKP seçmeninde var.


GUNCEL

04

26 Mayıs 2015

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Sessizlik hile fırtınasının habercisidir Dilerim seçim sürecini sabote etme hamleleri HDP binalarına bombalı paket yollamış olmakla sınırlı kalır. AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı artık kontrol etmek mümkün değil. Zincirlerinden boşalmış bir haldeler. O kadar vahim bir haldeler ki yerleşik devlet eğilimlerinin bile bunları dizginlemesi kolay değil. Düşününüz genel kurmay başkanı rapor aldım deyip gidiyor, geliyor. Ordunun bile kabul edemediği neleri yapmaya çalışıyorlardır varın siz düşünün. Ol nedenle şunu çok net olarak söylemeliyim. Tayyip Erdoğan HDP’nin oyları çok yüksek çıkmadığı için tereddüttedir. Eğer oylar belirgin bir şekilde yüzde onun üzerinde çıkıyor olsaydı, çok daha şiddetli saldırılara tanık olabilirdik. Mevcut koşullar ve oy oranı itibarıyla benim bildiğim Erdoğan ve AKP zihniyeti kesinkes oylama sonuçlarında hile yapmayı planlıyorlardır. Çünkü onlara göre HDP’nin aldığı oy oranını boşa çıkaracak düzeyde hile yapmak hiç de zor değildir. Bu insanlar bu düzeyde bir hileyi lıkır lıkır su içer gibi yaparlar buna emin olunuz. * Hani paraları saklama halleri var ya, aynı onun gibi. İnşallah maşallahla. Huşu içerisinde. İbadet ediyormuş gibi. En hak ettikleri işi yapıyormuş gibi. Zaman zaman yaptıkları işin zorluğunu hafife alarak. Bakara suresiyle alay ederek. Şu milleti bilmem ne yapacağız diyerek. Bir düşünün. İnsan kendisine karşı olanlara kızabilir. Bir adi sağcı, faşist, örümcek kafalı bir solcuya çok kızabilir. Küfür de edebilir. Bu son derece normal. Gelgelelim bir insan kendisine karşı hiçbir sözü-sesi olmayan, gıkı bile çıkmayan bir millete neden-nasıl küfür eder-edebilir? Aklım havsalam almıyor. Bu nasıl bir sado-mazo bir kişilik olmaktır. Şu memleketteki kuzu gibi milletlere küfür edebilmek seviyesini tekrar dikkatlerinize sunmak istiyorum. AKP zihniyeti işte budur. Teorik olarak değil. En sıradan içeriğiyle bir milleti hem inek gibi sağmak, son damlasına kadar sömürmek ve sonra da o millete küfür etmek. Bütün bir millete küfür edenleri görünce hakikaten dağlara çıkmak çok uzak bir fikir gibi gözükmüyor. Sonra dağdan inip o adamın yakasına yapışmak. * Demem o ki eğer çok kanlı provokasyonlara girişmiyorsa bu alçaklar mutlaka ve mutlaka çok büyük hileler yapacaklar demektir. Buna karşılık biz de çok büyük bir müdahalede bulunmalıyız. Oyların sayılması çok önemli, daha sonra oylardan kümülatif bir sonuç çıkarma aşaması çok önemli. Gözümüzü dört açıp seçim günü için çok büyük bir mücadeleye hazırlanmalıyız. Kritik mesele şu: HDP büyük ihtimalle barajı ucu ucuna geçecek ve bunu geçersiz hale getirmek için çok büyük bir hile operasyonu yapılacak. Seçimde hile yapılmasını engelleme mücadelesi, genel seçim çalışmasından çok daha önemli bir hale gelmiş durumda. Hayat memat meselesi olan budur. Ne oy almış olursanız alın, AKP’liler bunu yok etmeyi planlıyor. Onlar için oylar konusunda hile yapmanın hiçbir ahlaki sorumluluğu yok. Nasıl IŞİD’ciler kadınlara tecavüzü ve onların pazarlarda satılmasını bir kalemde helal hale getiriyorlarsa, bunlar da aynen öyle. Onları durdurabilecek tek şey karşı, kararlı bir mücadeledir. Bu tartışma “işte efendim seçimler manipülatiftir, seçim sonuçları gerçeği yansıtmaz” entel muhabbeti değildir. Ucu ucuna kazanılabilecek bir zafer vardır. Bu zafer bütün temelleri sarsacak niteliktedir ve bunu engellemek için bu yobazlar sürüsü her şeyi ama her şeyi yapar. Bu durum kömür-makarna durumu ya da o aptalca ifadeyle “algı operasyonu” durumu değildir. Açıkça konuşmak gerekirse biraz daha ahlaksızlık yapabilirlerse bu ortaçağ insanları bir dünya kazanacak eğer olmazsa bir dünya kaybedeceklerdir. Yapılması planlanan hile çok küçük bir oy oranı üzerinden yapılması gereken bir hiledir. Deveyi havuduyla yutan yaratıklar için, bu işten bile sayılmaz. * HDP’ye oy verilmesi için çalışanların, bizzat HDP’nin kendisinin, “haksızlığa hiç dayanamam” lafını binlerce kere söylemiş bütün kardeşlerimizin konunun üstüne gitmesi icap eder. Oy verilmesi için çalışmamış olanlar bile, sadece bir gün, hiç olmazsa oyların çalınmaması için mücadele etmelidir. Şunu asla unutmayalım, eğer provokasyon yoksa, sessizlik varsa, kesinlikle hile olacaktır. Sessizlik hile fırtınasının habercisidir. hakanozturk17@gmail.com

Emekçi halkın parasını ‘Çerez’ olarak görüyor

Diyanet İşleri Başkanı’na Erdoğan tarafından tahsis edilen Mercedes marka makam aracıyla gündeme gelen tartışmalara Şimşek, “Araç saltanatı diye ortalıkta bu işin istismarını yapanlar, topu topuna genel müdür ve üstünden bahsediyor” dedi. Şimşek makam araçlarına harcanan parayı ‘çerez parası’ gördüğünü ifade etti. rası olarak küçümserken ‘’Taş çatlasa 2 bin genel müdür var. Gaziantep’te, Şehitkamil Hadi 40 müsteşar ve 100 müsteBelediyesi tarafından şar yardımcısı olsa abartıyorum, yaptırılan yapının açılışına ka- 26 bakan bunların hepsini toptılan Mehmet Şimşek konuş- lasanız Türkiye’nin milli gelirinmasında süregiden makam aracı de, bütçesinde çerez parası değil, tartışmalarına geniş yer ayırdı. çerez. Bakın 2014 yılında TürŞimşek makam araçlarına har- kiye’deki bütün araçların satın canan parayı alınması, kiralanması, bakımı, çerez onarımı ve yakıtı 3 milyar 300 pamilyon liradır. Türkiye’nin bütçesi 473 milyar liradır.’’açıklamasında bulundu.

güncel melih erdem

‘Çerez Parası’ dediğin miktar için işçiler grev yapıyor ‘’Binde 7’den bahsediyoruz. Bakın, şu anda bütün siyaset indirgenmiş, binde 7’ye indirgenmiş. Niye? Çünkü vizyon yok, program

yok, proje yok. Kusura bakmayın bunları söylemem lazım, çünkü programları olsa, vizyonları olsa bunları konuşurlardı. Gelip burada yapılmış bir cumhurbaşkanlığı yerleşkesinden, efendim araç konusuna bütün sermayeleri bu olmazdı” diyerek israfı aklamaya çalışırken otomobil üretim sektörü işçilerin üretimi durdurması ve greve çıkmasıyla durma noktasına gelmişti.Şimşek harcanan paraları küçümserken metal işçileri asıl ‘çerez parası’ için direnişlerini sürdürmeye devam etti. Ahmet Hoca Bakanın Kulağını çekmeli Bakan Şimşek’in sözleri akla Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun göreve yeni başladığı Eylül 2014’te kamu taşıtlarını da kapsayan ‘tasarruf uyarısı’nı getirdi. 26 Eylül 2014 tarihinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile konu hakkında 4 saatlik bir toplantı yapan Davutoğlu çıkışta yine bakanlarla birlikte açıklama şu açıklamayı yapmıştı: “Taşıt kiralanmasından bina kiralanmasına kadar israfa dönük olabilecek her türlü faaliyeti bu anlamda denetim altına almayı ve mümkün olduğu kadar kamu taşıtlarındaki sayısal artışın, kamu bi-

nalarındaki kiralanma bedellerindeki artışların ciddi şekilde aşağı çekilmesi ve o alın teriyle gelen vergi gelirlerinin en doğru yerde, en verimli şekilde kullanımın sağlanması için de iki ayaklı bir projeyi böylece hayata geçirmiş olacağız.” Arınç daha önce itiraf etmişti Arınç da bu konuyla ilgili önemli bir açıklama yapmış ,”İsrafın önünü alsak sizden vergi almamıza gerek kalmaz. 13 yıllık iktidarımızın her tarafı altın yazılarla,başarıyla doludur.Ama israf konusunda karnemiz kırıktır.’’ açıklaması ekonomi politikasına dair bir itiraf olarak değerlendirilmişti. Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e ait lüks makam aracı çok konuşulmuş daha sonra makam aracı diyanet işleri başkanınca geri iade edilmişti. Erdoğan bu durumdan memnun olmadığını mitinglerde belirtmiş Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e araç tahsis ettiklerini açıklayarak tartışmalara ilişkin “Ben de Diyanet İşleri Başkanı’nı dün sabah aradım. Dedim ki; Cumhurbaşkanlığı makamındaki zırhlı Mercedes’lerden bir tanesini makamınıza tahsis etmek istiyorum. Tahsisi yaptım. Diyanet İşleri Başkanlığı makamı böyle oyuncak mı? Altındaki bir tane lafta bir Mercedes’i, zırhlı falan olmayan, değeri 320 bin lira... Bunların çocuklarının altında Porsche’ler var, onlarla geziyorlar” dedi.

Demirtaş ‘Ahmet Hocayı’ akademiye iade etmek istiyor

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan

Metal sektöründe başlayan grev Türkiye’deki emekçilerin ekonomik olarak zor günler yaşadığını bir kere daha bize gösterdi. Özellikle otomotiv sektöründe ön plana çıkan işçilerin direnişi makam aracı tartışmalarının yaşandığı bir dönemde Babacan’ın komplocu imasının tam tersi anlamda gerçekten ‘’zamanlaması manidar’’ olarak açıklanabilir. Manşette haber ettiğimiz Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ait makam araçlarına harcanan parayı küçümseyen ‘çerez parası’ açıklaması AKP’nin bu meselenin neresinde olduğunu bir kez daha gösteriyor. AKP’nin ekonomiyle ilgilenen bu iki bakanının Türkiye emekçilerinin haklarını arayışlarına bakış açısı ve onların emekleriyle var olan kaynakları israf edip buna da ‘çerez parası’ demeleri nedeniyle bu ikiliye bu hafta oğlum bak git diyoruz.

HDP eş başkanı Selahttin Demirtaş partisinin Kadıköy Yoğurtçu parkında gerçekleştirdiği festivala katıldı ve festivalde esprili bir dille insanlara seslendi. Demirtaş, “Sizlerin çalışması, iknası için etrafında eşi, dostu, arkadaşı, İstanbul ‘da yaşıyor olması gerekmez.Eski dostunuz, eşiniz, ayrıldığınız sevgiliniz, ne varsa ikna etmeniz lazım” açıklamasında bulundu.Demirtaş’ın, esprili dili gülüşmelere neden oldu.Demirtaş buna, “Yürek acısı da baya da çokmuş. Öyle görünüyor” şeklinde karşılık verdi. Selahattin Demirtaş, “Eğer biz barajı yüksek bir puanla geçersek AKP dağılacak.Kendi içinden 3-4 partiye, harekete ayrılacak” diyerek açıklamasına şöyle devam etti.’’Ahmet Hoca Üniversitedeki kürsüsüne geri dönecek. Biz onun stratejik derinliğini özledik.Tekrar o stratejik derinlik günlerine dönsün. Akademi dünyası için haksızlık olacak ama kusura bakmasınlar, onlar bizi affetsinler. Akademi dünyası Ahmet Hocayı bize göndermişti, biz geri oraya iade ediyoruz.Biraz da siz uğraşın kardeşim.” GÜNCEL

Manisa milletvekili AKP’nin Soma’daki baskısını dile getirdi MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 24 Mayıs’taki Manisa mitingi öncesinde yazılı bir açıklama kaleme aldı.Açıklamasında “AKP’li bir Manisa milletvekili adayı ve Soma ilçe başkanı 20 Mayıs 2015 günü rödovans ve hizmet alımı sistemiyle faaliyet gösteren bazı maden şirketlerini ziyaret edip, 24 Mayıs Pazar günü yapılacak olan mitingleri için işçilerini göndermelerini istemiştir. Üstelik bu ilk olay da değildir. Maden işçilerine,’AKP kazanmazsa işsiz kalırsınız’ tehdidinde bulunulmuştur” dedi.301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciasından önceki yerel ve genel seçimlerde AKP aynı tehdit ve baskıyla madencileri baretleriyle miting alanına götürmüştü. GÜNCEL


GUNCEL

05

26 Mayıs 2015

Sibel Uzun UYANIŞ

Barajı geçersek “dimdik” çözüm olur

Şu aşamada AKP’nin geriye düştüğünü söyleyebiliriz. Anket verileri bunu gösteriyor. Erdoğan’ın Anadolu’nun sessizliğinden şikayetçi olması, yüzünün büklüm büklüm olması başlı başına bir veri. Bir yandan da bir Mercedes ve çerez davasına yerin dibine girecek bir daha da çıkmayacakmış gibi duruyorlar. Diyanet’in Mercedes ‘i için günlerce dava gütmeleri hem de Maliye Bakanı’nı ortaya atıp çerez parası açıklamaları, akıllara ziyan. Bu aşamaya HDP barajı geçemediğinde AKP’nin 312 milletvekili-tek başına iktidar alacak olma ihtimalini yıkarak gelinebildi. Şimdi HDP’nin barajı geçmesi ve AKP’nin 264’e düşmesi tek başına iktidarı alamaması aşamasındayız. Seçim ile ilgili pek çok konuya boylu boyunca girilmesiyle gelinebildi, nötronların protonları kavanozda tutarak değil defalarca çarpışması ile mümkün olabildi. Seçimlerin bayağı bir önemli olduğu apaçık ortada, bu dönemi (nasıl bir rahatlıksa) kendi haline bırakmış kesimlerde bundan memnun olacaktır ve faydasını görecektir. Bağımsızlaşma yolunda bu sayede bayağı bir yol kat edebilme imkanına kavuşacaklar. HDP’yi CHP olmadan asla almak istemeyenler, bağımsızlığı gerekçe göstererek AKP’yi bırakıp muhalefet ile uğraşanlar, ulusalcıların bir kesimi, neye dayandığı belli olmayan “HDP’nin AKP’ye sıcak baktığı” konusundan vazgeçemiyorlar. Dağa taşa “seni başkan yaptırmayacağız” yazılması da kesmiyor. Çünkü ellerinde başka bir dayanak noktaları kalmayacak. Bu komploların AKP’nin işine yaradığını bile görmek ve anlamak istemiyorlar. Fakat HDP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’ye gidip de Rıza Türmen’i aday göstermek için teklifte bulunduğunda bu kesimlerin hiç birinin olumlu yorumunu alamamıştı. Olmayan bir HDP-AKP’yi defalarca ağızlarına alanlar HDP’nin bu ileri adımını bir kere bile ağızlarına almadılar. Hiç şansımız yok, bu kesimlerin kendi durdukları yer dışında hiçbir yer bağımsız değil, kendileri dışında her şey bir tasarlama. Bakınız CHP ve MHP konuyu anlamış görünüyor. Başarılı bir muhalefet yapıyorlar. MHP pek çok açıklamasında HDP’nin barajı aşmasını olumlu bulduğunu söylüyor, Adana’daki patlama konusunda derhal tutum alıyor ve miting konuşmalarında (eski dönemler düşünüldüğünde) Kürt Halkı veya HDP üzerine bir düşmanlıktan ilerlemiyor. Ya zaten aklı başında bir insan düşündüğünde AKP’den neye sıra gelebilir ki. Bu da AKP’ye kaybettiriyor, HDP’nin barajı geçmesine kardeşlik ediyor. Ulusal mücadele zamanında Mustafa Kemal ve arkadaşları memleketi işgalden kurtarmak için kenara çekilip hiçbir temas olmadan nasıl bağımsız olsak daha güzel oluruz dememişler mesela. İstanbul Hükümeti’ni zorlamışlar, İtalyanlar’la görüşmüşler (anti emperyalist mücadelede emperyalistlerle görüşmüşler) bir yandan Anadolu’yu örgütlemişler, Sovyet Rusya ile temasa geçmişler. Nitekim Sovyet Rusya’da sonuna kadar ulus mücadelesinin başarıya ulaşması için yanlarında olmuş. Sosyalizmin Türkiye’de birden gelişmeyeceğini tespit etmelerine rağmen sonuna kadar ulusal mücadeleyi desteklemişler. Şimdi bir işgal tehlikesi ile karşı karşıya değiliz ama basbayağı AKP tehlikesi ile karşı karşıyayız. Halkımızın tasarım açıklamalarıyla aydınlanmaya değil öyle “dimdik” çözümlere ihtiyacı var. Tarihteki en bağımsız tavır alış bile bugün idealize edilmeye çalışılan şekilde olmamıştır. “Seçimler nedir ki” davası solu yiyip bitiriyor. Büyük felaketler yaşansın, kadınlar her gün acımasız şekillerde ölsün, çok büyük ayaklanmalar çıksın ondan sonra konuların başına geçeriz derekesinde alı koyuyor. Önemli gündemler toplumun üstünde bir fırtına gibi eserken maalesef bu eğilim kendine bir sığınak bulup fırtınanın geçmesini bekliyor. Ne diyelim alışmışlar bırakamıyorlar ama tarih onları beklemeyecek ve affetmeyecek. twitter: @sibeluzun_yarin

Yılmaz: Araç değil uçak verilsin

Tokat’ın Turhal ilçesini ziyaret eden Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Turhal’da kurulan makine fabrikasını inceledi. Burada Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis edilen zırhlı araçla ilgili konuşan Yılmaz zırhlı aracı dile getirmenin bir bardak suda fırtına koparmak olduğunu, Diyanet İşleri Başkanı’nın fonksiyonuna bakarak, gerekirse uçak tahsis edilmesinin gerekli olacağını söyledi. Hatta uçak alınırsa bunun bile konuşulmasının çok ayıp olacağını belirten Yılmaz Diyanet’in tüm bu tartışmalardan uzak tutulması gerektiğini belirtti. EMEK

Nestle işcisinden patronlara son uyarı

Bursa’nın Karacabey ilçesinde Nestle fabrikası işçileri haksız yere işten çıkarıldıkları için yaklaşık bir yıldır direnişlerini kararlılıkla sürdürüyor. Nestle fabrikası işçileri, uzun zamandan beri sürdürdükleri açlık grevine bir hafta önce son verdi. İşverene taleplerini kabul etmesi için ek süre vererek direnişlerini kararlı bir bekleyişe çevirdiler. zarfında taleplerinin hızlı bir şekil- çıkması durumunda eylemlerini de karara bağlanmasını ve işe geri daha farklı yöntemlerle sürüyor. Karacabey’de faaliyet gösteren alınmamaları takdir de eylemlerine ve yaklaşık bin işçinin çalıştı- devam edeceklerini bildirmişlerdi. ‘’Beklemeye tahammülümüz ğı Nestle fabrikasında hiçbir gerekçe kalmadı’’ gösterilmeden 23 işçinin işten atıl- İşçiler patronlara ek süre verdi Tek-Gıda İş Genel Teşkilatlanma ması sonrası başlayan direniş devam Nestle’nin yurt dışında bulunan Sekreteri İbrahim Ören, işten çıediyor. İş çıkışı verilen işçiler önce merkezinden çıkan karar işcilerin karılan işçilerin yeniden işe iade fabrikada temsil hakkı olan ve üyesi tekrar işe alınmaları yönünde fa- edilmesini istedi. Ören, yaptığı yaoldukları sendika ile görüşmüş ancak kat Türkiye’de ki fabrikadan çıkan zılı açıklamada, “Yaklaşık 11 aydır hak arama mücadelelerinde yalnız karar ise aksi yönde oldu. Fabrika; süren bir ekmek mücadelesinde bırakılınca Tek Gıda İş’e üye olarak işcilerin direniş ile işe geri alınmala- Nestle’den haksız yere atılan işçi kardireniş başlatmışlardır. Yaklaşık bir rının diğer işcilere de örnek olacağı deşlerimizin burada uğradığı haksızyıldır süren direniş açlık greviyle de- düşüncesiyle taleplerini ertelemekte lığın telafi edilmesini istiyoruz. Arvam etti. Mahkeme kararları ile de ısrarcı. Hatta işçileri başka iş ve yük- tık haksız yere işten atılmalara ‘dur’ işe iadeleri onaylanan işçiler, İşveren- sek miktarda tazminat bile teklif etti. demenin vaktidir. Artık bu ülkede lere Pazartesi gününe kadar verdikleri Direnen işçiler Çarşamba gününe emek ve alın terinin o kadar ucuz olsüreyi 2 gün daha uzatarak bu süre kadar verdikleri sürenin olumsuz madığını anlatmanın ve birleşmenin

güncel Hilal Türkben

vaktidir. Bugüne kadar hep barışçı olmaya ve 23 arkadaşımızla devam etmeye özen gösterdik. Ancak artık yanımızda eşlerimiz, çocuklarımız, annelerimiz, babalarımız ve bütün emekçi dostlarımız olacak. Yani herkese çağrı yapacağız. Artık bizim beklemeye tahammülümüz kalmadı. Aylardır söylediğimiz şeyi son olarak haykırıyoruz; 1 Temmuz günü İş Kanunu’nun 25/2 maddesinde, ortada disiplin kararı yokken, savunmalarını bile almadan çıkarttığınız işçi arkadaşlarımızı ne sebeple işten çıkarttığınızı açıklayın ya da ‘bir hata yaptık’ diyorsanız bu arkadaşlarımıza bir an önce iş başı yaptırın.

EHP Anadolu ve Trakya’da yola çıkıyor Pek çok ilde AKP saltanatına karşı, emekçilerin iktidarını kurmak için mücadele yürüten Emekçi Hareket Partisi Anadolu’nun diğer illeri ve Trakya’da da yola çıkıyor. Artık Gaziantep’te de varız Muktedirlerin saltanatına karşı, emekçilerin, kadınların, gençlerin bayrağını yükseltecek Antepliler, yayınladıkları açıklama ile mücadeleye omuz vermek isteyen herkesi davet ederek şöyle seslendiler: “Gelin, AKP saltanatına bir darbe daha vuralım, bu düzeni hep birlikte değiştirmek

için Gaziantep’te yola koyulalım.” Siyaset siyasi yerde yapılır Tekirdağ’daki çalışmaları anlatan Mustafa Taşkıran ise Parti Bürosu’nu açarak ilk adımı atacaklarını belirtti. “Siyaset siyasi yerde yapılır” diyen Taşkıran partinin diğer illerinin de desteği ile çalışmalarını büyüteceklerini belirtti. Taşkıran sözlerine şöyle devam etti: “EHP’nin önce ismine, sonra gençlerin çalışmalarına âşık oldum. Emekçiysen gel kardeşim partimize diyeceğiz Tekirdağ’da, hatta Trakya’da.” GÜNCEL

Ayşegül Özarslan: “ ölmek istemiyorum”

İzmir’de yaşayan ve ayrılmak üzere olduğu eşi tarafından, koruma kararı olmasına rağmen aracı 5 kez kurşunlanan Ayşegül Özarslan isimli kadın sosyal medyada yayınladığı çağrıyla “ölmek istemiyorum” dedi. “Ayrılmak üzere mahkemelik olduğum eşim salı günü arabama 5 el ateş etti. 3 gün kaçtıktan sonra bu sabah ifadeye geldi ve akşama serbest kaldı. Kamera görüntülerinde olduk-

ça belirgin teşhis etmeme rağmen net değil ve inkar etti diye hakim serbest bıraktı... Hakim kamera görüntülerini kriminalde netleştirtene kadar en azından tutuklayabilirdi. Ama denetimli serbest bıraktı. Benim pis bir hayatım yok ki. Başka bir düşmanım da yok. Başkası neden durup dururken arabamı tarasın. Yalvarıyorum beni ve çocuklarımı koruyun ölmemize izin vermeyin. Saygılar.” Güncel

Bilal Mısır pasaportuyla kaçtı Mursi’nin Mısır Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a ve birçok üst düzey Hamaslı yöneticiye Mısır vatandaşlığı verdiği iddia edildi. Ancak Bilal Erdoğan’ın Mısır vatandaşlığının geri alınması için dava açıldığı öğrenildi. Davayı açan Mısırlı avukatlar, Mursi’nin Bilal Erdoğan’ın da aralarında olduğu bazı Türklere ve Hamaslı yöneticilere vatandaşlık dağıttığını aktardı. Bilal Erdoğan’ın Mısır vatandaşı olmasının “Mısır için tehlike teşkil ettiği” gerekçesiyle açılan davanın 11 Ekim’e ertelendiği kaydedildi. Mısır mahkemesinin kararı vermek için müfettiş raporlarını beklediği vurgulandı. Mursi’nin düşürülmesinden yaklaşık 2 ay önce vatandaşlık alan Bilal Erdoğan’ın 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında bır cok tapesi ve başında bulunduğu Turgev’ınde usulsuzluklerının ortaya çıkmasından sonra Mısır pasaportuyla Gürcistan’a kaçtığı belirtildi. Güncel


06

EKONOMI

‘Fed faiz artışına Eylül’de başlar’

Dalga dalga yayılan metal grevi ekonomiyi de vurdu

26 Mayıs 2015

Şimdi patronlar düşünsün

Bursa’da Reno işçilerin üretimi durdurmasıyla başlayan grevler, dalga dalga yayılıyor. Direnişin ilk gününden bu yana fabrikaların zararı devasa olsa da işveren 3 kuruşluk zammı işçiden esirgiyor; çünkü bu direnişin emsal olmasından korkuyor.

Moody’s Analytics Direktörü Ryan Sweet, Fed’in işgücü piyasasındaki gelişmeleri büyüme verisinden daha çok önemsediğini belirterek, “Eğer istihdam artışındaki istikrarlı eğilim sürerse, Fed, artırımına büyüme rakamlarında dalgalanmalar olsa dahi Eylül’de başlar. Yetkililerinin ekonomiye yönelik güncel görüşleri, tutanaklarda tasvir edilenlerden biraz farklı olabilir. Çünkü, Mart ayına ilişkin inşaat harcamaları, fabrika siparişleri ve sanayi üretimi gibi verilere bakıldığında ilk çeyreğe ilişkin büyümenin negatif olacağını görüyoruz” diye konuştu. EKONOMİ

AKP, zengini daha da zengin etti! ekonomi fatma çakır

AKP hükümetleri döneminde en zengin daha daha zengin oldu. Türkiye’nin en zengin yüzde 1’inin toplam servetten aldığı pay yüzde 39.4’ten yüzde 54.3’e yükseldi. AKP iktidarının sürdüğü 2002 yılından bu yana Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim ile geri kalan yüzde 99 arasındaki makas da açıldı. New York merkezli Research Instute of Turkey’in yayımladığı rapor, AKP’nin seçim meydanlarında vurguladığı 12 yıllık ekonomik istikrarın en çok zenginlere yaradığını ortaya koydu. Türkiye ekonomisi geçen yıl hükümetin hedefinin altında yüzde 2.9 büyüyebilmişti. EKONOMİ

Türkiye gelir eşitsizliğinde üçüncü

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’nın (OECD) gelir adaletsizliği raporunda üye ülkeler arasında gelirin en adaletsiz dağıtıldığı beş ülkeden birisi Türkiye oldu. GINI katsayısı olarak tanımlanan ve toplumdaki en yüksek gelir grubu ile en düşük gelir grubu arasındaki farkı ölçen göstergeyi baz alan OECD raporunda ülkeler sınıflandırıldı. Sıfır ile bir arasında değişen GINI katsayısı ne kadar yüksekse, ülkede o kadar fazla gelir adaletsizliği olduğu anlamına geliyor. İlk sırada Meksika, ikinci sırada ise Şili, dördüncü sırada ise ABD var. EKONOMİ

ABD’den bankalara para cezası

ABD, dünyanın önde gelen beş bankasını, 5,6 milyar dolar para cezasına çarptırdı. ABD Adalet Bakanlığı ve FED tarafından yapılan yazılı açıklamalara göre, Çitigroup, JP Morgan Chase, Barclays ve İskoçya Kraliyet Bankası, küresel döviz piyasalarında manipülasyon yaptıklarına ilişkin suçlamaları kabul etti. Denetleyici kurumlara toplamda 5,6 milyar dolar ceza ödeyecek bankaların, günlük işlem hacmi 5 trilyon doları aşan küresel döviz piyasalarında 2007-2013 yılları arasında, yabancı para değerlerini ve döviz kurlarını manipüle ettiği belirtildi. EKONOMİ

Öncelikle belirtelim ki Bursa’da ve Kocaeli gibi illerde yaşananlar Türkiye açısından pek sık rastlanan direnişler değil. Üretimdeki bir günlük gecikmenin ana sanayiye maliyetinin 175 milyon TL olduğu tahmini yapıldı. İşçiler karşılarına sadece işvereni değil, patronlarla işbirliğine giren sarı sendikaları da almış durumdalar. Renault işçilerinin yüzde 80’i, Tofaş işçisinin ise yüzde 20’si sendikayı bıraktı. Son 5-6 günde sendikadan ayrılan işçilerin sayısı 7 bini aştı.

lenirken, krizin diğer otomotiv şirketlerine de yansıma riski de artıyor. İş bırakma eylemi ve tedarik sağlanamaması sonucu Bursa’da günde 3 bin araba eksik üretiliyor. Otomotiv yan sanayindeki üretimin de durması Türkiye’den yedek parça tedarik eden başta Renault’ın Romanya’da fabrikası olmak üzere birçok ülkede de risk yaratıyor.

satışları yüzde 50 artarak 184 bin adete yükselmişti. Otomotiv sektörü inşaat sektörü ile birlikte Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında gösteriliyor. Üretimde yaşanacak uzun vadeli bir kriz hem iç pazar hem de ihracat tarafında ciddi sorunlara neden olabilir.

İş bırakma eylemi şirket hisselerini nasıl etkiledi? Eylemlerin başladığı 14 Mayıs’tan bu yana Tofaş hisselerinde hisse başıEkonomiyi nasıl etkiler? Türkiye otomotiv sanayi toplam na gerileme 70 kuruş olurken, Ford üretimi bu yılın ilk çeyreğinde yüz- Otosan hisselerinde 40 kuruş olarak de 31 artarak 335 bin adet ile 7 yılın gerçekleşti. Analistler eylemin şirzirvesine çıkmıştı. Sektörün loko- ketlerin giderleri ve karlılıkları üzemotifi otomobil üretimi ise yüzde rinde etki gösterebileceği görüşünde. Bursa’da üretim kaybı ne kadar? 19 artışla, küresel finansal kriz önce- Burgan Yatırım Kıdemli Analisti Her geçen gün büyüyen iş bırak- si düzeyinin de üstüne tırmanmıştı. Burak İşyar, otomotiv satışlarının ma eyleminden en son Ford etki- Yine ilk çeyrekteki toplam otomotiv hareketli olduğu ve seçim dolayısıyla

Düşündürücü olan ise üretim durduğu için işçiler artı değer üretemiyor ve işverenler işçilerin istediği zamlardan daha büyük paralar kaybediyor.

taleplerin öne çekildiği bu dönemde üretimin durmasının satışlar üzerinde etkili olacağını ifade etti. Direnişi karşısında ekonomi yönetimi ne yapıyor? Oyak Renault, Tofaş, Coşkunöz ve Mako fabrikalarında yaşanan grevin sanayi üretim endeksi üzerinde de etkili olacağı öngörülüyor. Taşıt üretiminin imalat sanayisindeki payı yüzde 8 civarında. Yılın ilk 4 ayında toplam otomotiv üretimi 471 bin 729 olurken, bu rakamın 118 bin 724’ü Oyak Renault’dan, 91 bin 290’ı da Tofaş’tan gelmişti. Bu ağırlığa sahip şirketlerde eylemlerin devam etmesi durumunda Nisan ayı otomotiv üretim rakamlarında ciddi bir kayıp olması öngörülüyor.

Bursa’da Reno fabrikasında başlayan işçi grevleri, Türkiye’deki birçok sektöre de ışık tuttu. Devam eden eylemler patronlara çok pahalıya patladı.

Dolarda ‘gizemli’ düşüş

TL’nin geçen haftaki hızlı yükselişinin nedeni Türkiye’ye kayıt dışı döviz girişi olabilir. Veriler Şubat’ta rekor kıran gizemli para girişinin 2007 ve 2011 seçimlerinden önce de yükseldiğini gösteriyor. Geçen hafta döviz kurunda sert bir iniş yaşandı. ABD verilerindeki zayıflama ve Fed’in faiz artırım beklentilerinin ötelenmesi sonucunda küresel piyasalarda doların değer kaybetmesi ile tüm gelişen para birimlerindeki yükselişe Türk Lirası da katıldı. Pazartesi gününe 2.69 düzeyinde başlayan

dolar/TL serbest piyasada 2.5790’dan haftayı tamamladı. Yıl başından bu yana dolara karşı yaklaşık yüzde 14 değer yitiren TL, geçen hafta bu kayıpların yüzde 4’ünü geri verdi. Lira çok fazla değer yitirdiği için hızlı toparlanabileceğini belirten uzmanlar, son günlerde rekor üstüne rekor kıran ve ‘gizemli para’ olarak adlandırılan net hata noksan kalemine dikkat çekiyor. EKONOMİ

Tüketici güven endeksi azaldı Türkiye İstatistik Kurumu, Mayıs ayına ilişkin tüketici güven endeksini açıkladı. TÜİK ve Türkiye Merkez Bankası işbirliğiyle yürütülen anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 1,6 geriledi. Nisan’da 65,35 olan endeks, Mayıs’ta 64,29’a düştü. Nisan’da 86,16 olan hanenin

maddi durum beklentisi endeksi ise Mayıs’ta 86,18 oldu. Bu durum, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durumunda bir önceki aya göre önemli bir değişiklik beklenmemesinden kaynaklandı. Nisan’da 86,12 olan genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 0,7 azalarak, Mayıs’ta 85,50’ye geriledi. EKONOMİ


KADIN

07

26 Mayıs 2015

Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Bir zamanlar Anadolu’da

Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birine ramak kaldı. Ve kim bilir belki de çok büyük bir tehlikeyi durdurmamıza, Erdoğan’ı başkan yaptırmamaya da sadece günler kaldı. Erdoğan’ı rahatsız eden Anadolu’nun bu sefer ki sessizliği, belki de buna delalettir. “Bir Zamanlar Anadolu’da” diktatörlük durdurulur. Kim bilir. Bir toplum nefes alır. Her gün ölüm haberi yerine “iyi haber” de alır. Seçimler bu yüzden memleket meselesi, şakaya gelmez. Kimbilir’e bırakılamaz. 7 Haziran’a kadar, HDP’nin barajı aşması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. HDP’ye oy vermek için için birçok neden var ama sadece şunu düşünmek yeter; 60-70 milletvekilini Erdoğan’ın kucağına bırakmak ya da bırakmamak arasında karar verecek. Aslına bakarsanız, AKP seçmeni dahil oy kullanan herkesin düşünmesi gereken esas mesele budur. HDP’ye yakın olsun ya da olmasın Türkiye’de oy kullanan herkes, oy vermeye devam etmek ve verdiği oyun gerçek sonuçlarına kavuşmak istiyor ise, Yani parlamenter rejimin sürmesini isteyen herkes, Elini vicdanına koyup düşündüğünde, bu istediklerinin olabilmesi için, matematik bilimi gereğince HDP’ye oy vermesi gerektiğini son derece açık ve yalın biçimde görür. * 8 Haziran’da AKP’nin gerilemiş olması, kadınlar için ise tam bir nefes alma meselesi. Çalışır çırpınır isek belki de 2 hafta sonra kadın cinayetlerini durdurmanın siyasi yolu açılacak. Çözüm için yollardır öne sürdüğümüz taleplerin bir kısmının yerine gelmesi bile hızla tabloyu değiştirecek, kadınlar yaşayacak ve Türkiye iyileşecek. Önce, erkek şiddetini aklamanın sembolü olan ceza indirimleri kaldırılmalı diyoruz uzun zamandır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, aileler ile beraber ilk sahiplendiği davadan itibaren bunu söylüyor. Ayrıca “demekle” kalmıyor, yapıyor; kanun teklifleri hazırlayıp TBMM’ye ve ilgili makamlara sunuyor. Hem de defalarca ve giderek yayılan biçimde. AKP’nin reklamda söylediği gibi değil işler; biz hem konuşuyor hem de yapıyoruz ama AKP ne konuşuyor ne de yapıyor. Mesela ceza indirimlerinin kaldırılması için verdiğimiz mücadelenin tarihi bile, AKP’nin hükümet ettiği yıllar boyunca kadınlar için yaptıklarının tarihini fersah fersah geçiyor. Meclis ilk yasa teklifimizi verdiğimiz 2013 25 Kasım’ından itibaren, Defalarca aileler ile Meclis’e giderek, aynı içerikte öneriyi görüştük. Hem de tüm partilerin grup başkanlarından, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na, Adalet Komisyonu’ndan Şiddet Araştırma Komisyonu’na ayrı ayrı makamlara, konunun önemini defalarca anlattık. Mecliste, AKP dışındaki siyasi partilerden vekiller defalarca aynı içerikte önerge verdi, 2014 yılı 25 Kasım’ında ve Özgecan Aslan hayatını kaybettikten sonra, Türkiye’nin dört bir yanında farklı barolar defalarca benzer öneriyi meclise götürdü, 8 Mart 2015’te, tüm Türkiye’deki eylemlerde “indirimlerin kaldırılması, ağırlaştırılmış Müebbet cezası” talep ettik, “Özgecan Yasası” diye adlandırarak imza toplayan kadınlara destek verdik, Türkiye Yürütmesi toplantısını bu gündem ile yaptık, kararlar aldık ve aylardır tüm Türkiye’de eylem, panel ve faaliyetler devam ediyor. Meclis tatil de olsa mücadeleye devam eden kadınlar, seçim sonrasına da hazırlanıyor. Hem kadınların hayatına sahip çıkan bir meclis kazanabilmek için seçim mücadelesi veriyorlar. Hem de durum ne olursa olsun, yasayı çıkarmaya kararlı biçimde meclis açılışı için eylem planları yapıyorlar. gulsumkav@gmail.com

Kadınlar Mutlu Kaya’yı yalnız bırakmadı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Diyarbakır’da başından vurularak yaralanan Mutlu Kaya’nın ailesini ziyarete gitti. Diyarbakır’da öldürülen Emine Börü’nün kardeşi Fatma Güneş de Platformla beraber Mutlu’nun annesini ziyaret etti. Bu ziyarette toplumun kadın cinayetlerine karşı çözüm istediği ve sesini yükselttiği görüldü. kadın burcu karefil

Kadın cinayetleri, çıkarılmayan yasalar ve alınmayan önlemler yüzünden devam ederken 19 yaşındaki Mutlu Kaya Diyarbakır’da başından vurularak Diyarbakır Araştırma Hastanesi’nde komaya kaldırılmıştı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Mutlu Kaya’yı hastanede ziyaret ederek ailesiyle konuştu. Kadınlar öldürülürken toplum ayakta, Bakanlık uyuyor Toplum artık kadın cinayeti haberi almak istemediğini Özgecan Aslan cinayetinden bu yana yüksek sesle dile getiriyor. Toplumun bu makul talebine rağmen ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Mutlu Kaya’nın ailesini ziyaret etti

tek şey yalanlar söyleyerek kadın cinayetlerinin sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışmak oluyor. Toplumun isteği ise ortada. Mutlu’ların

Öldürülen Emine Börü’nün kardeşi Fatma Güneş de Mutlu’yu ziyaret etti

daha da artmamasını, başka Özgecanların öldürülmemesi, kadınların mutlu olması... Elbette kadınların ve toplumun tek problemi olarak öl-

dürülmek değil. Kadınların uğradığı hak ihlalleri ortaçağ karanlığından kalma şekilde ilerlerken kadınlar önce yaşam haklarını almakta kararlı.

Mutlu Kaya’nın annesi ve ziyareti gerçekleştirenlerle konuştuk Hanım Kaya- Mutlu Kaya’nın annesi- “Kızımı korumadılar, bu devletten bir şey beklemiyoruz” Devlet kadınlar ölmeden önce, onları korumak için çalışmalıdır. Benim kızım bu haLdeyse sebebi devletin bir şey yapmamasıdır. Ben kızımın hesabını soracağım. Artık kadınları öldürenlere, şiddet uygulayanlara en ağır ceza verilsin. Fatma Güneş- Öldürülen Emine Börü’nün kardeşi Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası

istiyoruz. Benim kardeşim öldürüldükten sonra kadın cinayetleri artarak devam etti. Benim kardeşim şu an toprağın altında ama katili rahat rahat nefes alıyor. Ben kardeşimin katiline ağırlaştırılmış müebbet verilmesini istiyorum. Mutlu’yu ve ailesini hastanede ziyarete gittik. Oarada da o ailenin nasıl perişan olduğunu gördüm. Gencecik kadın hükümetin bu tutumu yüzünden hastanede tedavi görüyor. Bu yüzden artık kadın katillerine

Hanım Kaya

Fatma Güneş

ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmelidir. Burcu Karefil- Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Mutlu’’nun ailesini ziyaret ettiği-

Burcu Karefil

mizde bir kez daha toplumun kadın cinayetlerinin durmasını istediğini gördük. Ayşenur İslam sorumluluklarından kaçmak için yalan söylemeyip yasayı kabul etmelidir.

Savcı hukuku çiğnedi Gezi Direnişi’nde polis tacizine uğrayan ve şikâyetçi olan kadının davasına “İffetli kadının beyanı esastır” gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. Son dönemde kadın katillerine verilen cezai indirimlerle gündemden düşmeyen yargının bu kararı, hukukun ezilenin temel haklarının temeli olmak yerine AKP’nin kadın düşmanı politikalarının temeli olduğunu bir kez daha gösterdi. Ankara’daki Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınıp, emniyet aracında polislerin

tacizine uğradığı için suç duyurusunda bulunan Eylem Karadağ olayında savcı şu gerekçeyle takipsizlik verdi: “İffetli kadının beyanı esas ama o olayı başka yere çekmeye çalışıyor!” Eylem Karadağ’ın şikâyetini reddeden savcının da tavrının gösterdiği gibi kendi hayatına dair karar almak isteyen, protesto hakkını kullanan, şiddet görmek istemediği için emniyete başvuran kadınlar Türkiye’de egemen kılınmak istenen erkek egemen hukuka göre “iffetsiz”. KADIN

Ölmek var dönmek yok Kadın Hareketi Mehtap Alçı Biz kadınlar geçmişten ,günümüze kadın olmamızdan kaynaklı her türlü ezilme biçimlerine karşı göğüs gerip mücadele ettik,ediyoruz.Kapitalist düzendeki her iktidarın,erkek egemen politikaları ve ezmek için tetiklediği erkek toplumu ile uğraşmak yetmezmiş gibi ,birde sermayenin kölesi olarak görülen her işçi gibi,ayrıca işçi kadın olarak var olma,yaşamaya çalışma mücadelesi veriyoruz. Bugün Türkiye’de kapitalist AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı, kadın mücadelesi veriyoruz. AKP kadını bir yandan eve kapatma ve sermayeye evden hizmet etme politikalarını

uygularken bir yandan da büyütüp geliştiremediği üretim sektörüne milyonlarca işsiz bırakıyor. Kadınları iş talep eden ve istihdam çarkını bozan potansiyel olarak görmekte. Kadınlar çalışmasın evde otursun 5 çocuk yapsın onlara baksın diye, kadınların “her iş yerine çocuklar için kreş istiyoruz“ talebini de hiç duymamakta. AKP iktidarın da, halka uygulanan her türlü adaletsizlik, baskı ve zulüm, gezi ayaklanmasını getirdi. Mücadelelerimiz gezi ile yeni bir sayfaya adım attı. Birlikte herşeyi başarabildiğini gören halk artık daha da güçlü. Kadınlarımız yaşam hakkını alabilmek için mücadelesini yükseltip tüm topluma yayarken, ezilen işçi sınıfı da artık birlikte güçlü olduğunun farkında ve fabrikalarda ve çalıştığı tüm iş yerlerinde patronlara ve sarı sendikalara karşı ayaklanmakta. Ey AKP ! Kadınlar Mirabel kardeşleri, İngiltere de fabrikada kat-

ledilen 120 dokuma işçisi kadını, Güldünya’yı, Münevver’i, Kader’i ve Özgecan’ı unutmadı. İşçiler iktidarın boyunca katledilen tüm işçileri ve Somayı unutmadı. Bunun için işçi sınıfı artık yeter diyor, senin patronlarla anlaşarak elbirliği ile sömürüp katlettiğin işçiler artık direnişte. Ey AKP! Türkiye’nin ekonomisini sağlayan baş sermayedar, patronlarının ocaklarına ateş düştü. Metal işçilerinin dimdik durarak MESS’e kafa tutmasıyla başlayan direniş,tüm metal işçilerinin yüreğine sıçradı. Patronlara ve partonlarla anlaşan sarı sendikaya karşı, kadını erkeği birlik olup, “üreten biziz ve yönetende biz olacağız” diyerek sarı sendika istemiyoruz, emeğimizin karşılığı ücret istiyoruz. Kendi yaşamına dair kararlarını kendi alan, konuşan, çalışan, üreten, hatta bu uğurda can veren dirayetli kadınlar var ya, hani şu yaşamasına bile tahammül edeme-

diğin kadınlar, metal direnişinde en başta yerini alıp, iş bırakarak Ford işçisi kardeşleriyle mücadelesini veriyor. Ford işçisi kadınların mücadelesi, tüm ezilen işçi sınıfına, kadın mücadelesi yürüten kadınlara ve tüm illere sıçrayan Metal işçisi direnişlerine örnek olmaktadır. Çok korktuğun kadınlar hem üretir, hem de yönetmeyi de iyi bilir. Kork bundan sonra sınıfını benimsemiş, seni karşısına almış işçi kadınlardan kork bundan sonra. Bayrağı elinde, fabrika önünde ekmeği için direnen kadınlardan, kork bundan sonra. Kendi kararını kendi alan kadınlardan kork. Tüm kadın hareketine örnektir, Ford İşçisi Kadınlar. Ne diyor bu kadınlar hiç duydun mu AKP? “ölmek var dönmek yok“ diyorlar. Selam olsun direnen fort işçisi kadınlara,selam olsun direnen tüm işlere,selam olsun tüm metal direnişçilerine.


genclık

08

26 Mayıs 2015

Fadik Temizyürek HAKİKAT

Asgari ücret mühim mi? Patronlar bizim memlette 949 Lira ödemek zorunda çalıştırdığı işçilere. Yasa böyle diyor. Yasalar pek ilgilendirmez patronları, işçiye ne kadar az öderse o kadar kar edeceğini bilir, pek oralı olmaz. Bu ücretin altında çalışanlar da var, tekstilde, oto tamirhanelerinde, kuaförlerde, pastahanelerde. Asgari ücret pek çok sektörde hikaye yani. Yasal zorunluluk pek çok patronun umurunda değil. Sigortasız çalıştırması bildik bir durum zaten. CHP’nin ilk kez ekonomi ile bu kadar gerçek bir ilişki kurması ve kuvvetli argümanlarla konuşması dikkat çekici. Kılıçdaroğlu’nun sürekli ne diyeceğini kestiremeyen, kekeleyen dili çözüldü, Erdoğan’ın hamaset dolu laflarına laf yetiştirmekten vazgeçip bir siyaset hattı yakalaması gayet iyi. Verdiği sözler, yapacağı icraatlar inandırıcı değil ama bu asgari ücret politasına toplum kulak kesiliyor. Neden böyle oluyor? Ne oldu da bu konu mühim mesele oluyor, tersine dönmüş bir şekilde Davutoğlu laf yetiştirmeye çalışıyor CHP’ye? Dikkat ederseniz CHP başka hiç bir konuda doğru siyaset yapmıyor. Barış, Kürtler, kadınlar, doğa konusunda sosyal demokrat hükümlerini yerine getirmiyor veya üstünkörü konuşuyor. Sosyal demokrasinin en temel maddesi tüm dünyanın kabul ettiği haliyle demokrat olmasıdır. Bizim memlekette CHP demokrat olmayı komünist olmak sandığı için toplumun sorunlarıyla uğraşamayı hep erteledi, devletin bekçisi olmayı sosyal demokrasi saydı. Taaki bu vakte kadar. Millet artık aman devletim, yaman devletim tekerlemesinden bıktı, aslı vardı MHP, zaman zaman AKP yeteri kadar ulusalcı ve Atatürkçüydü. Biraz sosyal olmaya karar verip “asgari ücet ne ola ki”demeye başladığı anda CHP’li olmayanlar ve sevmeyenler de ne dediğine bakar oldu. Koca dünya da bizim memleketin payına da sosyal demokrasiyi temsilen CHP gibi bir parti düştü, kader işte. Daha kötüsü de vardı fakat. Hala alakasız konularla ilgileniyor ve Atatürk ölmedi halüsülasyonlarına devam edebilirdi. Bu sefer böyle olmadı, toplumun çok ilgilendiği bir meseleye el attı ve konuya odaklandı. Gayet tutarlı ve anlaşılır bir dille halka asgari ücretin azlığını, kaynağı nasıl bulacağını anlattı. Bir kez daha en kaba gözlemle anlıyoruz ki toplumu ilgilendiren her şey siyaset yapanları da ilgilendirir. Toplumu yönetme iddiası var ise. Diğer taraftan ekonominin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz insanlarda. AKP şimdiye kadar kendi seçmenini ve büyük bir halk kesimini sadakaya mahkum etti ama bunun da sonu yok. Her şey maddi dünyamızda. Maneviyat her daim karın doyurmaz, doyurmadı da. Erdoğan’ın sarayının bir ampülü asgari ücretin iki katı oluyorsa maneviyat hoş bir sedadır. Az da olsa AKP’liler de sindiremedi bu hoş sedayı.Ve halkın konusu oldu, asgari ücret ve Erdoğan’ın paraları. Bertolt Brecht’in “önce ekmek sonra ahlak” sözü ne kadar maddeci ve evrensel. Bildiğiniz gibi Brecht bir Alman. HDP’nin bizim ekonomi politakımız solcudur, emekçinin, ezilenin insan gibi yaşaması siyasetidir demesi tartışmasız CHP ile kıyas bile kabul edilemez. HDP’nin ekonomi –politiğine CHP eline su bile dökemez. Bildiğimiz CHP’nin eski zamanlarına oranla toplumla buluşma çabalarıdır, atipik olan. Davutoğlu TÜSİAD’a sormak istiyor asgari ücreti, asgari ücret artarsa işyerleri kapanırmış. Büyük patronların paralarının derdine düşen başbakan ne kadar da maddeci düşünüyor. Televizyona her çıktığında çocukların başını okşarken gördüğümüz Davutoğlu hangi manevi değerlere sığınıyor acaba? Bir tarafta emekçileri sömürenler bir tarafta su gibi duru çocuklar. Sahtekar başbakanın maneviyatı da sahte. CHP’nin de seçim politikası Davutoğlu’na göre daha halkçı elbette. Görecelilik ne kadar da değerli bir kavram. HDP,CHP ile CHP, AKP ile eşit değildir. Hepsi de sistemin partileridir degildir. Arada dağlar kadar farklar vardır. Bu bizim solcuların en berbat en halk sevmez ve nihayetinde en mücadele kaçkını mide bulandırıcı laf kalabalığıdır. İlle debir eşitlik arayacaksak eşitlik, dünyanın bütün çocuklarının saçlarını okşama mücadelesidir. fadiktemizyurek@gmail.com

Palavra palavra palavra 7 Haziran yaklaşırken AKP seçimlerde oy almak için kılıktan kılığa giriyor. Gençliğin diktatöre ve kuklalarına karşı tavrını unutan Davutoğlu seçim çalışmaları kapsamında ilk oyunu kullanan gençlere mektup gönderdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu mektubunda gençlerin yeni Türkiye’de hiçbir zorluk çekmediğini ve çok şanslı olduklarını iddia ediyor. gençlik merve asya

‘Sevgili genç kardeşim ‘ diye başlayan mektupta gençlere yeni Türkiye’nin ne kadar yaşanılabilir olduğundan bahseden Davutoğlu günümüzde kimsenin ötekileştirilmediğini ve hiçbir babanın ‘aman ha siyasete karışma’ demediğini iddia ediyor. Oy almak için çırpınırken dahi cinsiyetçi söylemde bulunan AKP zihniyeti üniversite öğrencisi Özgecan’ı ,Ali İsmail Korkmaz’ı hafızalardan silmek istiyor. Mektup içerisinde’ Eski

Türkiye’de sizin yaşınızdaki genç insanlar siyasi görüşleri nedeniyle maalesef darağaçlarında asıldılar. Sevgili genç kardeşim, Yeni Türkiye büyük bir ideal. Yeni Türkiye: Gençler siyaset yapsın. Herkes her şeyi konuşabilsin’ ibareleri geçiyor. Davutoğlu’nun Ajda Pekkan şarkılarına özenmesi yönünde değerlendiriliyor. AKP her ne kadar bazı şeylerin farkında olmasa da gençler üniversitelerinde sokaklarında AKP’nin polisini, TOMA’sını , rektörünü , kısacası bozuk zihniyetini görmek istemiyor. AKP çocuk yaşta insanları öldürürken bir şeyi gözünden kaçırmış olmalı o gençlikten

çocuk kandırır gibi oy alamayacak. İşte o mektuptan kesitler: “Yeni Türkiye yolunda gençlerin enerjisine çok ihtiyacımız var.Sizler şanslı bir nesilsiniz. Eski Türkiye’de yaşamadınız. Vatandaşlarımızın doğal haklarını kullanırken karşılaştıkları engelleri görmediniz. Türk Kürt, Alevi Sünni, açık kapalı, dindar laik, doğulu batılı, köylü şehirli... İnsanlarımızı ötekileştiren bariyerlerle karşılaşmadınız. Tarihimizin aşağılandığına, uluslararası kuruluşlara el açtığımıza, yabancılar karşısında el pençe divan durduğumuz günlere şahit olmadınız.

Babalarınız size “aman ha siyasete karışma” demedi. Eski Türkiye’de öyle derlerdi. Çünkü eski Türkiye’de siyaset yapmak kavga demekti, kargaşa hatta bazen ölüm demekti.Eski Türkiye’de sizin yaşınızdaki genç insanlar siyasi görüşleri nedeniyle maalesef darağaçlarında asıldılar. Sevgili genç kardeşim, Yeni Türkiye büyük bir ideal. Yeni Türkiye: Gençler siyaset yapsın. Herkes her şeyi konuşabilsin. İnsanların önündeki her engel kaldırılsın. Millet kendi kaderine kendi karar versin. Ülkemizi, dış güçlerin değil milletin dediğini yapan iktidarlar yönetsin. Kimse kimseye silah çekmesin.”

Darbeci zihniyet: YÖK

Üniversiteye darbeyle gelen YÖK geleneğini sürdürüyor. YÖK rektörlere Suriyelilerle ilgili gizli yazı gönderdi. ‘Gizli damgalı’ yazıda ise Suriyeliler ile ilgili üniversitede araştırma yapmak için artık İçişleri bakanlığı izni gerekli.YÖK tarafından Nisan ayı sonunda rektörlere ‘gizli damgalı’ bir yazı gönderildiği ortaya çıktı. Gönderilen yazıda üniversitelerde Suriyelilerle ilgili yapılacak araştırmalar için İçişleri Bakanlığı’nın izninin gerektiği belirtildi. Üniversitede yapılacak bir bilimsel araştırma için dahi bakanlık onayı gerekiyor. Bakanlığın neye göre onay verdiği ise akıllara takılan sorular arasında.

YÖK ‘den Rektörüne: Suriyeli yabancılara yönelik kişisel verileri toplamayı da içeren saha çalışmaları yaptıkları, bu kapsamda bilgi topladıkları ve arşiv oluşturdukları konularında duyumlar alındığı,üniversiteler, akademisyenler, kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları tarafından koruma başvurusunda bulunan yabancılar ile geçici koruma sağlanan Suriyelilere yönelik bu tür çalışmalara bakanlıklarının onayı olmadan izin verilmemesi gerektiği İçişleri Bakanlığı’nın ilgili yazısı ile bildirilmiştir.’ GENÇLİK

Sana soruyorum, sevgili genç kardeşim sandık da sokak kadar cazip mi? Fatma Çakır Seçimlerde son 15 günün içine girdik. Şimdi iktidarından muhalefetine, medyasından vatandaşa kadar herkes bir şey diyor. Peki, gençlik ne diyor? Gezi direnişinden bu yana sokakları, meydanları zapt eden bizler sandığı da sokaklar kadar önemsiyor muyuz, önemsemeli miyiz? Başbakan Davutoğlu bile oy isterken üşenmedi, gençlere mektup gönderdi. ‘Sevgili genç kardeşim ‘ diye başlayan mektupta gençlerin ilk oylarına talip oldu. Eylemlerde siyaset yaptığı için öldürdükleri gençlere bakmadan, “Rahatça siyaset yapın” dedi, hiç utanmadan. Düşüncelerinden dolayı cezaevinde yatan gençlerden bahsetmedi; ama gençliğe ‘düşünce özgürlü-

ğünden’ bahsetti hiç gocunmadan. Kendi yüzde ellisini sokağa çıkaramadı belki ama senin sokaktaki direnişini kırmak için meclisteki tüm gücünü kullandı. Nasıl da geçiriverdi iç güvenlik paketini? Sırf sen o barikatları kuramayasın diye, polis saldırısı karşısında gaz maskesi takamayasın, savunmasız kalasın diye. Polis seni vurabilir, ama sen bu yasaya göre kendini korumak için baret bile takamazsın. Evet, bence de hukuksuz, bence de anayasaya aykırı; ama mecliste kimin borusu ötüyorsa yasayı da o çıkarıyor. Bak, birçok ilde metal işçileri ayaklandı, hak ettikleri ücreti yani insanca bir yaşam istiyor. İşçiden çok işverenin çıkarlarına hizmet eden Türk Metal ve MESS’e karşı direniyor. Her geçen gün hem sarı sendikalardan istifalar, hem de grevler büyüyor. Bizler sendikadan çok çete gibi davranan o sendikaların kimlerden

güç aldığını biliyoruz. İşçiye sırtını dönen, yeri geldiğinde tehdit eden o sendikaların güç aldığı kişiler, kısa bir süre önce de Birleşik Metal İş’in grevini yasaklamıştı. Gerekçe ise ‘milli güvenlikti’. Son rakamlar gösteriyor ki genç işsizlik yüzde yirmiye, üniversite mezunlarında ise yüzde 30’a kadar çıktı. Geleceksizlik kapımızda bizi bekliyor. O halde, Sevgili genç kardeşim sana sesleniyorum. AKP’yi sokakta olduğu kadar sandıkta da geriletmek boynumuzun borcu olmadı mı? Gençlik olarak mücadelemizi işçi sınıfından ayrı tutmuyorsak, o grevler yasaklanmasın, işçiler haklarını alabilsin. Özgecan kardeşimiz gibi her gün kadınlar öldürülmesin diyorsak, kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet yasalaşsın. Ali İsmail Korkmaz gibi gençler rahatça sokaklara inebilsin, rahatça

siyaset üretebilsin istiyorsak, ‘kahraman’ polislere emirler verilmesin. Yıllardır mücadelesini verdiğimiz; Bilimsel, eşit, laik, parasız, anadilinde eğitim talebini yükseltiyorsak; üniversiteler bizim olsun. AKP’nin ve ortalıkta parti başkanı gibi dolaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı nasıl da korku sarmış görüyorsun değil mi? Sırf baraj aşılmasın diye son olarak HDP’ye yönelik Mersin ve Adana’da yaşanan bombalı saldırı provokasyonların ne aşamaya geldiğini gösteriyor. E hani marjinal olan bizdik. Bizler bu sınavı geçebiliriz. Çözümü ise çok basit: HDP’ye +1 oy verirsek; barajı aşabilir ve her zaman bir ağızdan söylediğimiz gibi “Hırsız, katil AKP’yi” geriletebiliriz. Unutma ki bu süreçte önümüzde sadece iki seçenek var: Ya baraj aşılacak, ya da Erdoğan diktatör olacak.


09 Mazeret sınavları yapıldı

TEOG sistemi kapsamındaki ortak sınavlara katılamayan öğrenciler, mazeret sınavlarına girdi. TEOG kapsamında, ikinci dönem sınavları 29-30 Nisan’da gerçekleştirilmişti. Merkezi ortak sınavlarına mazeretlerinden dolayı giremeyen öğrenciler, 17-18 Mayıs tarihlerinde saat 08.30’dan itibaren sınav salonlarına alındı. Gerçekleştirilen yazılılarla, ikinci dönem mazeret sınavları tamamlanmış oldu. Sınavda öğrenci adına düzenlenmiş cevap kağıdı yer aldı. Sınav, 5 bin 242 öğrencinin katılımıyla yapıldı. Sınav sonuçları ise Haziran ayında açıklanacak. Eğitim

HDP reklamında oynayınca…

LISENIN GUNDEMI 26 Mayıs 2015

Mamak’taki bir okulda öğretmen öğrencisinin kafasını tahtaya sildi

Öğrenciyi şamar oğlanı yapan sistemdir! Bu hafta Ankara Mamak, Ali Şir Nevai Ortaokulu müdürü Süleyman Yiğit’in öğrenciye yaptığı bir çeşit işkenceyi işliyoruz. İstediği halde tahtanın silinmediğini gören öğretmen öğrencisinin kafasıyla tahtayı sildi. Olayın duyulması üzerine Ali Şir Nevai Ortaokulu müdür yardımcısı Mehmet Akın öğrenciyi odasına çağırarak bası uyguladığı da biliniyor. eğitim ece berfin karagöz

Ankara’nın Mamak ilçesinde bulunan Ali Şir Nevai Ortaokulu müdürü Süleyman Yiğit öğrencisinin kafasıyla tahta sildi. Bu olayın sosyal medya ve televizyonlarda duyulması üzerine okul müdürü büyük tepki çekti. Gazeteciler bu olayın büyük tepki çekmesi üzerine okul önüne gittiler. Fakat gazetecilerin okul önüne geldiğini duyan okul müdürü Süleyman Yiğit okula gelmedi. Okul Müdür Yardımcısı Mehmet Akın ise mağdur öğrenciyi odasına çağırarak baskı uyguladı. Görüntülerdeki olaya ilişkin basının sorularını yanıtsız bırakan Akın, kendisinin ise

öğrenciye baskı yapmadığını ifade etti. “Ben sana burayı sil demedim mi? Niye silmedin?” diyerek öğrencisinin kulağını çekerek tüm sınıfın gözü önünde öğrencinin kafasıyla tahtadaki yazıları silen Yiğit daha önce Keçiören’de bir imam hatip lisesinde Baş Müdür Yardımcılığı yapmıştı. Bu okula atandıktan sonraki ilk icraatı ise okula 2 tane mescit yaptırmak olmuştu. Laboratuvarı, spor salonu bulunmayan, kütüphanesi kapalı tutulan okula iki mescit birden açılmasına eğitimciler, veliler tepki göstermişti. Müdür Açığa Alındı Bu olayın sosyal medya üzerinde hızla yayılıp büyük tepki alması

üzerine okul müdürü Süleyman Yiğit açığa alındı. Bir öğrencinin cep telefonuyla çektiği görüntülerde Yiğit, tahtayı silmemesi nedeniyle öğrenciye sinirleniyor ve tahtayı öğrencinin kafasıyla siliyordu. Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt olayın meydana geldiği

okulun Mamak Ali Şirin Nevai Ortaokulu olduğunu söyledi. Bozkurt, çıkan haberler üzerine Bakanlık ve Valilik talimatıyla soruşturma başlatıldığını, okula iki tane müfettiş gönderildiğini açıkladı. İncelemeler sonucu okul müdürü bugün açığa alındı.

Hayret! Ayrımcı ifadeler kaldırılıyor Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin televizyon kanalları için hazırladığı reklamların birinde oynayan Yılmaz Yücel işten çıkarıldı. Ücretli olarak çalıştığı Bağcılar Aşık Veysel İlkokulu’ndaki işinden derslere düzensiz geldiği bahanesi gösterildi ve çıkarıldı. Okulda ders verdiği sırada okul müdürü tarafından çağrılan Yılmaz Yücel, “Reklamcı olmuşsun” diyerek alaycı olarak söze başlayan okul müdürü tarafından, “Öğrencilerin derslere düzensiz gelmeleri” bahane gösterilerek işten çıkarıldı. Eğitim

Milli Eğitim Bakanlığı, “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi” isimli bir proje başlattı. İki yıl sürecek proje kapsamında ders programları ve ders kitapları incelenecek. Buradaki cinsiyetçi ifadeler temizlenecek. Cinsiyet eşitliği ile ilgili üniteler eklenebilecek. Avcı, proje kapsamında 10 ders programı ve 80 ders kitabının gözden geçirileceğini, ders kitabı seçiminde görev yapanlara cinsiyet eşitliği konusunda eğitimlerin verileceğini söyledi. Avcı, toplantıdan ayrılırken “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine

Müdürün odası kundaklandı

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bir okulda müdürün odası kundaklandı. Remil Caddesindeki Suruç Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne giren kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, birinci katta okul müdürünün odasının bulunduğu kata çıktı. Odanın kapısını kırdıktan sonra eşyaları ateşe veren kişi ya da kişiler, yanlarına aldıkları güvenlik kamerası kayıt cihazıyla kaçtı. Çevredekilerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını söndürdü. Odadaki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Okulda inceleme yapıldı, olayla ilgili soruşturma başlattı. Eğitim

IŞİD bazukayla bir çocuğu vurdu

Gelecek yılın eğitim planı yapıldı

Sosyal öğrenciye ek puan

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), çalışma takvimine ilişkin hazırlanan genelgeyi illere gönderdi. Genelgede, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı her derece ve türdeki eğitim ve öğretim kurumlarında 2015-2016 eğitim ve öğretim yılının 14 Eylül 2015 Pazartesi günü başlayacağı, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı genelge ile belirlendiği

Milli Eğitim Bakanlığı(MEB)’nın çalışmalarını sürdürdüğü düzenleme, öğrencilere, liseye geçişte sosyal etkinlikler, sanat ve spor etkinlikleri üzerinden ek puan verilmesine olanak sağlayacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), TEOG sistemi kapsamında, sosyal etkinlikler ile sanat ve spor etkinliklerinde öğrencilerin kendilerini daha fazla geliştirecekleri mekanizmaları oluşturarak, liselere geçişte, bu faaliyetler üzerinden ek puan verilecek bir düzenleme için hazırlık yapıyor. Tekin, çocukların, her kademede okul değiştirebilmesini istediklerini, 4+4+4 eğitim sisteminde açık liselerden, temel liselerden, fen ve anadolu liselerinden geçirgenliği kolaylaştırdıklarını ifade etti. Eğitim

Öğretmene zorla miting Kafa keserek adını duyuran Kosovalı IŞİD komutanı Lavrdrim Muhaceri’nin, bir çocuğu bazukayla öldürdüğü öne sürüldü. Kosova’nın Bota Sot gazetesinin internet sitesinde yer alan sosyal medya görüntülerinde Lavdrim Muhaceri olduğu öne sürülen kişi, direğe bağlanmış bir çocuğu, uzaktan ateşlediği bazuka ile öldürüyor. Kosova’nın Kaçanik kentinden 2 buçuk yıl önce Suriye’ye ardından da Irak’a geçerek IŞİD’çi27 yaşındaki Lavdrim Muhaceri sosyal paylaşım sitesinde bir kişinin başını keserken fotoğraflarını yayınladıktan sonra adını dünyaya duyurmuştu. Eğitim

ilişkin dersin müfredata konulup konulmayacağı” sorusu üzerine şunları söyledi: “Bizim ortalama haftada 40 saat ders yapma şansımız var. Dolayısıyla her önemli konuyu ayrı bir ders konusu haline getirme imkanımız yok. Özellikle bu tip konular ayrıca bir ders konusu olduğu zaman biraz formalite icabı yapılır hale de dönüşebiliyor. Onun için biz bu tür konuları, diğer derslerin içerisine yedirerek diğer müfredatın içinde eriterek verdiğimiz zaman çok daha etkili olacağını düşünüyoruz.” Eğitim

Antalya Manavgat İlçe Milli Eğitim Müdürü Muammer Sarıdemir, Tayyip Erdoğan’ın Antalya Kepez Arena yanındaki alanda katılıp bir konuşma yapacağı toplu açılış törenine öğretmenlerin katılması için okullara yazı gönderdi. İlçe Müdürü Sarıdemir, okullara gönderdiği yazıda öğretmenlerin,23 Mayıs Kepez Arena yanında yapılacak toplu açılış töreni için “hassasiyetle katılımları sağlanmasını” istedi. Sarıdemir’in gönderdiği yazıda şu ifadeler yer aldı: “Manavgat Kay-

makamlığı İlçe Yazıişleri Müdürlüğü’nün 20 Mayıs 2015 tarih ve 521/20851 Sayılı yazısı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 23 Mayıs 2015 Cumartesi günü saat 17:00’de Antalya Kepez Arena yanındaki alanda toplu açılış töreni yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yüksek makamının teşrifleriyle yapılacak olan toplu açılış törenine hassasiyetle katılım sağlanması hususunda; bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.” Eğitim

hatırlatıldı. Bu eğitim ve öğretim yılına ait çalışma takviminin, Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda düzenlenmesinin uygun görüldüğü ifade edildi. Eğitim ve öğretime uyum programı, 7-11 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılacak. Eğitim


ESAS MESELE

10

26 Mayıs 2015

fotoğraf:Fikriye Yılmaz

Sarı sendikal yapı parçalanmıştır

Metal direnişi gün geçtikçe adım adım yayılıyor ve yayılmaya devam ediyor. Peki bu direniş nereye doğru gidiyor? Bazı fabrikalarda tekrar işbaşı yapılıyor olması, bir kazanım mı yoksa kayıp mı? AKP bu direnişin neresinde kalıyor? Neden özellikle metal işçilerinin direnişi bu çapta yayılıyor ve ses getiriyor? Birleşik Metal-İş Sendikası Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar bu direnişi MESS, Türk-Metal ve AKP Hükümeti ortaklığıyla çıkarılan grev yasağı kararına bağlıyor ve tüm soru işaretlerimize cevap veriyor.

RöPORTAJ özge doğan

Neden başka sektörde değilde metal sektöründe bu kadar büyük direnişler oluyor? Sizce sebebi

nedir? Şu an direnişte fabrikalarda olan arkadaşlarımız bugüne kadar dönem dönem kendileri bir araya gelerek bazı tepkisel eylemlilikler yaptılar. Bir diğer etken Aralık 2004 itibariylemetal iş kolunda yaklaşık 150 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme yüzdelikli olarak ücret artışları itibariyle hem de ilk kez 3 yıllık bir süreyi kapsamasından kaynaklı metal işçilerinde yoğun bir tepkiye neden oldu. Bir yandan da bu sözleşme Aralık

gibi Bursa’da Bosch fabrikasında yaklaşık 6bin işçiyi kapsayan bir sözleşme yapıldı. İşçilerin haklarını biraz daha geliştirecek toplu iş sözleşmesi imzalamak mecburiyetinde kaldılar. Çünkü Bosch işçileri Birleşik Metal İş’in mücadelesini yakından izleyen bir noktadaydı. Neticesinde böyle bir sözleşmenin ortaya çıkmasını sağladılar ve 13 Nisan 2015 tarihi itibariyle sözleşme imzalandı, kamuoyuna ilan edildi. Başta Renault işçileri olmak üzere diğer önemli otomotiv fabrikalarında çalışan işçiler de “madem ki bu iş kolunda farklı toplu iş sözleşmeleri imzalanabiliyor, o zaman biz de bu hakları talep ediyoruz” diyerek doğru bir tutum izlediler. Doğru bir hatta mücadele izlediler ve bir çok olumlu sonuç da ortaya çıktı.

Metal İşçilerinin bu mücadelesi yeni bir 15-16 Haziran mücadelesidir. ayı içerisinde bize de dayatıldı ve yaklaşık 10 bin kişi bu toplu sözleşme teklifini reddetti. Hepinizin bildiği gibi 29 Ocak 2015 tarihinde greve çıktık. Grevimiz AKP tarafından durduruldu. Ama bu süre zarfında mart, nisan ayı içerisinde önemli eylemler yapıldı. Bu mücadele metal iş kolundan diğer işçiler tarafından da ilgiyle izlendi ve o arkadaşlarımıza da ilham verdi, cesaret verdi. Arkasından hepinizin bildiği

Bu direniş sizce ne yöne evriliyor? Öncelikle yaklaşık 30 bini aşan işçinin bir fiili greviyle karşı karşıya şu anda ülke. Dünya tarihinde bile bu sayı pek azdır. Bir kere bunu tespit etmek lazım. Sarı sendikal anlayış ile 12 Eylül’den 30 yılı aşkın süre geçtikten sonra aslında var oldukları durumun sermaye güdümlü sarı sendikal anlayıştan kaynaklandığının tespitine dayanarak ilk adımları

Türk Metal’den istifa etmek oldu. Öncelikle bu esaret zincirlerini kırmaları yönünde bir adım attılar. Şu anda bakıldığı zaman önemli derecede grevle birlikte kendi sermayedarlarıyla masaya oturuyorlar ve burada önemli kazanımlar elde ediyorlar. Şu anda MESS, tüm işçilere biner lira ilave para dağıtacağını ilan etti. Bu işçilerin mücadelelerinin onlara kazanım getireceğinin bir göstergesidir. Birçok fabrikada işçiler böyle mücadele içerisine girdiğinde, işverenler işçileri atarak bu tür eylemlilikleri kırmıştı. Bu fabrikalarda işçi arkadaşlarımız üretimi durdurarak işçi atılmasını engellediler. Bir diğer kazanım da kendilerini bugüne kadar sermayenin açıkçası kırbacı noktasına dönüştürmüş olan, kendilerini zincirlemiş olan bu sarı sendikayı paramparça etmiş durumdalar. Şu anda bu direnişlerde son derece doğru ve önemli bir hatta ilerliyorlar. Faruk Çelik bu direnişe bir anlam veremediğini açıkladı. Sizce bu direnişin Hükümet’e etkisi nasıl oluyor? Bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarın böyle büyük bir işçi direnişinin dışında kalabilmesi ya da onu alakadar etmemesi mümkün olabilir mi? Haziran ayının ilk haftası içerisinde genel seçimler olacak Türkiye’de. Bu işçi direnişinin sadece işçilerle sendikalar arasındaki bir sürtüşmeymiş gibi açıklanması siyasi iktidarın şu anda işine geliyor. Kendini bu işin dışında tutuyor. Onlara o zaman şu soruyu sormak lazım 29 Ocak’ta 10binlerce DİSK Metal İş üyesi tamamıyla yasal bir grev başlatmışlardı. Bu yasal grevi daha başladığı gün 29 Ocak günü Bakanlar Kurulu kararıyla durdurdular ve yasakladılar. Bu durum gösteriyor ki siyasi iktidar aslında işçilerin hak arama

Sağlıklı bir örgütlülüğün ortaya çıkarılması, sınıf mücadelesini rehber edinmiş bir çatı altında gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar

Şu anda bakıldığı zaman önemli derecede grevle birlikte kendi sermayedarlarıyla masaya oturuyorlar ve burada önemli kazanımlar elde ediyorlar. mücadelelerine karşı tamamıyla yanlı ve gerektiğinde anayasayı çiğneyecek kadar pervasızlaşan noktada hareket edebilmektedir. Fakat şu anda böyle bir davranış içerisine girememektedir bunun birinci sebebi seçim atmosferi içerisinde bir tepkiyle karşılaşmak istememesi ikinci sebebi ise, işçi sınıfı kendinden emin bir şekilde ilerlemesidir. Direnen işçilerden birleşik metale yönelen oluyor mu? Metal işçilerinin 4 temel talebi var. Bu talepler; Türk Metal Sendikasından istifa etme, işçileri temsil edecek kişileri kendilerinin seçmesi, hiç bir işçinin işten atılmaması, ücretlerinde ve çalışma koşullarında iyileştirme. Şimdi metal işçileri bir sendika değişikliğini gündeme getirerek yeni bir sendikal örgütlenme gibi bir somut hedefi önlerine koymuş değiller. Ama onlar şunu çok iyi biliyorlar; mutlaka sağlıklı bir örgütlülüğün ortaya çıkarılması, sınıf mücadelesini rehber edinmiş bir çatı altında gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar, bizimle irtibat kuruyorlar. Olabildiği kadar arkadaşlarımızı destekliyoruz onların mücadelelerine katkı sunmaya çalışıyoruz. Fabrikalarında onlarca Birleşik Metal İş işçisi dayanışma eylemleri gerçekleştiriyor. Burada sürdürülen mücadele bir bütün olarak işçi sınıfının mücadelesidir bunu böyle dikkate almamız gerekir. O yüzden herkes kazanımlar elde edilmesi konusunda ellerinden gelen bütün çabayı sarf etmek mecburiyetindedir. Biz de Birleşik Metal İş Sendikası yönetimi olarak bu doğrultuda hareket ediyoruz, çabamızı ortaya koyuyoruz ve güçlerimizi hem fiili olarak hem örgütsel olarak birleştirebilmek için de sabırsızlanıyoruz.

Özkan Atar Kimdir?

1969 İzmir doğumlu. 1993 yılında işyeri temsilciliği 1995 yılında baştemsilcilik görevine seçildi. 1997 yılında İzmir Şube Sekreterliği’ne yine aynı yıl Genel Kurul’dan sonra İzmir Şube Başkanlığına seçildi. 2003 yılında 16. Genel Kurulunda Genel Örgütlenme sekreterliğine seçildi.

Doğru bir hatta mücadele izlediler ve bir çok olumlu sonuç da ortaya çıktı. Birleşik Metal İş direniş sürecinde neler yapmayı planlıyor? Üyelerimizle, başta Renault fabrikası, Bursa’daki otomotiv sektörü, Kocaeli’nde Ford, Türk Traktör Ankara ve Sakarya fabrikaları başta olmak üzere bütün mücadeleleri devam eden fabrikalarındaki arkadaşlarımızla dayanışma eylemleri gerçekleştirdi. O fabrikalardaki arkadaşlarımızla onların mücadelelerini destekleyen birer saatlik iş durdurma eylemleriyle fabrikalarımızda bu mücadeleleri sergilediler. İzmir’de, İstanbul’da MESS bölge temsilciliklerinin önüne kitlesel yürüyüşler gerçekleştirilerek işçi arkadaşlarımızın üzerindeki MESS baskısının ortadan kaldırılmasını, metal işçilerinin haklı taleplerinin kabul edilmesini ve durumlarının iyileştirilmesi konusundaki taleplerinin hayata geçirilmesi talepleriyle mücadeleler sergilendi, yürüyüşler gerçekleştirildi ve önümüzdeki günler içerisinde bu eylemlerimizi daha da artıracağız. Birleşik Metal-İş’in grevi yasaklandı ve sanki bir günde bitmiş gibi göründü. O yaptığınız grevin bu direnişe yol açtığını düşünüyor musunuz? 2014-2016 grup toplu iş sözleş-

melerinde Birleşik Metal-İş üyeleri yaklaşık 40’a yakın fabrikada grev kararı almıştır. Bu da yapılan bir mücadelenin ve kazanımın daha da cesaretle, daha da atak bir şekilde, daha ileri bir mücadelenin zeminini oluşturduğunu bize gösteriyor. O dönem siyasi iktidar grevimizi yasakladı. Aslında şu an hem MESS hem de bu grevin ertelenmesinin tazyikini ortaya koyan Türk Metal ve AKP iktidarı bir çözüm olmadığını umarım görmüşlerdir. Bu saatten sonra hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağının altını çizmek istiyorum. Metal İşçilerinin bu mücadelesi yeni bir 15-16 Haziran mücadelesidir. Sermayenin saldırılarını bertaraf etme noktasında tarihsel bir mücadeledir bu. Sarı sendikal yapının parçalanmasını beraberinde getirmiştir. Bundan sonra bu daha da ileri aşamalarında devam edecektir. İşçilerin kendislerine bir sınıf olarak özgüvenlerini sağlamıştır. Eksik olan tek şey; sınıfsal bir perspektifle işçi sınıfının mücadelesini rehber edinmiş bir sendikal örgütlülük içerisinde bunun taçlandırılması gerekir. Biz sendikamızın kapılarını bütünüyle bu arkadaşlarımıza açmış vaziyetteyiz. Birleşik Metal-İş Sendikası onların yuvasıdır.


DUNYA

11

26 Mayıs 2015

Dünya Turu

Şili’de öğrencilerin parasız eğitim mücadelesi kazandı

Şili’de üniversite ücretsiz olacak!

Fransa

Eyfel Kulesi’nde grev

Paris’in ünlü Eyfel Kulesi’nde çalışanlar kendilerini tehdit eden yankesiciler ve dolandırıcılar yüzünden greve gitti. Kulenin işletmeciliğini yürüten şirket, çalışanların güvenliğini sağlamak için polisle birlikte çalışma yaptıklarını açıkladı.Kule çalışanları, yankesicilerin Eyfel kulesi çevresinde genellikle 4-5 kişilik çeteler halinde çalıştıklarını, zaman zaman bu çetelerin büyüklüğünün 30 kişiye kadar çıktığını söyledi. Yankesici ve dolandırıcı çeteleri arasında kavgaların da çıkabildiğini kaydeden bir çalışan, kendilerinin de çetelerin tehditlerine maruz kaldıklarını dile getirdi. Louvre Müzesi çalışanları da yankesici çeteleri tarafından taciz ve tehdit edildikleri gerekçesiyle iş bırakmışlardı. DÜNYA

Şilili öğrencilerin yıllardır ücretsiz eğitim talebiyle sürdürdükleri eylemlerde yeni bir zafer daha elde edildi. Aylardır eğitim politikaları ve yolsuzluklara karşı yeniden örgütlenen öğrencilerin temel talepleri karşılık buldu. Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet, ilk aşamada öğrencilerin en yoksul yüzde 60’ı için ücretsiz üniversite eğitimi sözü verdi. dele ediyordu. Sosyalist, devrimci öğrencilerin önderlik ettiği dokuz Şili’de öğrenciler, ülkelerin- yıllık mücadelenin sonunda hüküdeki eğitim sisteminin yük- met öğrencilerin taleplerini kabul sek harç ücreti istenmesine karşı etti. yıllardır kitlesel eylemler ile parasız eğitim için mücadele ediyordu. Hedef herkese ücretsiz eğitim Yaklaşık dokuz yıllık mücadelenin Şili’de öğrencilerin aylardır eğitim sonunda hükümet öğrencilerin ta- politikaları ve yolsuzluklara karşı leplerini kabul etti. sürdürdüğü eylemler Şili devletiŞili’de öğrenciler, ülkelerindeki ni çeşitli sözler vermek zorunda eğitim sisteminin eşitlikçi olmadı- bıraktı. ğından, orta ve üst sınıf ailelerinin Şili Cumhurbaşkanı Michelle çocuklarının yurt dışında eğitim Bachelet, gelecek yıldan itibaren gördüklerini ancak yoksul öğrenci- yaklaşık 260 bin öğrenci için üclerin bütçe ayrılmayan devlet okul- retsiz yüksek öğrenimi göreceğini larında okumak zorunda kalması ve açıkladı. yüksek harç ücreti istenmesinden Kongre’de yaptığı konuşmada şikayetçiydi ve yıllardır kitlesel ey- Bachelet, 2016 itibarıyla yoksul ailemler ile parasız eğitim için müca- lelerden gelen üniversite öğrencileDünya Rıfat çapar

rinin yüzde 60’ının, 2017 yılında yüzde 70’inin ve 2020’ye kadar da yüzde 100’ünün ücretsiz eğitimden yararlanmasının planlandığını açıkladı. Böylece, yolsuzluk iddialarıyla bir hayli itibar kaybeden Bachelet 2013 yılındaki seçim vaatlerinden birini hayata geçirmeyi planlıyor. Öğrenci reformların yanı sıra, Bachelet grevleri yasallaştıran kapsamlı bir işçi reformu ve Pinochet’den yadigar darbe anayasasını da değiştirmeyi vaat etti.

mento binası yakınlarında öğrenci dernekleri ve sendikalardan yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı protesto eylemi düzenlendi. Ülkede geçen hafta iki öğrencinin öldürülmesine yönelik öfke de büyük.Göstericiler, ülkedeki yolsuzlukları protesto ederken, eğitim politikaları reformunda daha fazla söz sahibi olmayı da talep ediyor.Polis saldırılarında ise 20 kişinin yaralandığı ve 30’dan fazla kişinin de gözaltına alındığı bildiriliyor.Öğrenciler, Bachelet’in önerisini yetersiz buluyor. Protestolara katılanlar, Augusto Pinochet Öğrenci eylemleri sürüyor zamanında oluşturulan eğitim sisteCumhurbaşkanı Michelle minin ‘adaletsiz ve pahalı’ olduğuBachelet’in perşembe akşamı ko- nu vurgulayarak, yüksek öğrenim nuşmasını yaptığı sırada öğrencile- harcının kaldırılmasını ve sistemin rin protestoları da sürdüğü.Parla- sil baştan tasarlanmasını istiyor.

Demiryolu işçileri süresiz grevde Alman Makinistler Sendikası GDL, ilk kez “süresiz” grev ilan etti. 11 aydır devam eden TİS görüşmelerinde Alman Demiryolları DB AG’nin makinistleri sürekli oyaladığını ve makinistlerin artık buna tahammül etmek istemediğini söyleyen GDL Başkanı Claus Weselsky, “Uzun süredir üyelerimiz ‘neden kısa süreli grevler yapıyoruz, neden tekel yönetimi masaya ciddi bir teklif sununcaya kadar greve çıkmıyoruz’ diye bize baskı yapıyorlardı. Artık üyelerimize söyle-

yebilecek bir gerekçemiz, onları ikna edecek bir sözümüz kalmadı. Bir süre sonra bizde üyelerimizi oyalan sendika yönetimi konumuna gelecektik” dedi.Bu nedenle ne zaman sona ereceğini belirlemedikleri bir grev çağrısı yaptıklarını söyleyen Weselsky, “DB AG yönetiminin niyeti çok açık: 22 Mayıs günü TİS Birliği Yasası parlamentoda kararlaştırılacak, Temmuz ayında yürürlüğe girecek ve tekelin GDL ile yaşadığı sorunlar kendiliğinden çözülecek” dedi. DÜNYA

Fransa

Nitelikli eğitim istediler

Fransa’da yüzlerce eğitim emekçisi nitelikli bir eğitim talebiyle greve çıktı. Fransa’da eğitim emekçileri, hükümetin eğitimin daha da niteliksiz hale gelmesine neden olacak reform planına karşı greve çıktı. Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya gelen binlerce eğitim emekçisi, hükümetin tasarıyı geri çekmesini istedi. Hollande hükümeti, Latin ve Antik Yunan ders saatlerini azaltmayı, tarih derslerinde ise farklı bir müfredatın uygulanmasını planlıyor. Çeşitli araştırmalar genel olarak öğrencilerin performanslarında düşüş olduğunu ve okullar arasındaki eğitim kalitesi farkının açıldığını gözler önüne seriyor. Bahsi geçen reform, giderek niteliksiz hale gelen eğitimi daha da geriye götürecek. DÜNYA

Almanya

Schumacher iyileşiyor

FARC ateşkesi durdurdu Göçmen düşmanlığını protesto ettiler Göçmenlere yönelik ırkçı-faşist uygulamalar İsviçre Devrimci İnşa Örgütü’nün çağrısıyla “Frontex yerine Gemi, Avrupa’nın göçmen politikasına karşı yürüyüş“ şiarlı eylemle protesto edildi.22 Mayıs günü saat 18.30’da Dreirosenmatte’de iltica başvurularının yapıldığı (Empfangstelle) ve aynı zamanda sınırdışı etmek için göçmenlerin tutulduğu hapishaneye (Ausschaffungsgefängnis) doğru harekete geçen kitlenin büyük çoğunluğunu gençler oluşturdu. DÜNYA

FARC, 26 gerillasının katledilmesinin ardından ateşkesi askıya aldığını duyurdu.Yaklaşık bir aydır FARC’a yönelik hava saldırılarında 26 gerillanın katledilmesinin ardından FARC, ateşkesi askıya aldığını açıkladı.

FARC, karara “beş aydır ülke genelinde süren saldırılar” ifadeleriyle açıklık getirirken açıklamada şu ifadeler yer aldı:“Askerlerin yanı sıra aynı halkın ve yoksul ailelerin evlatları olan gerillalarımızın ölümümün acısını yaşıyoruz.” DÜNYA

Formula 1’in pilotu Michael Schumacher’den iyi haber geldi. Alman basınına konuşan Schumacher’in menajeri Sabine Kehm, İsviçre’deki evinde tedavi gören Schumacher’in durumunun iyiye doğru gittiğini açıkladı. 29 Aralık 2013’te Fransa’da kayak yaparken kaza geçiren Schumacher’in tedavisi yaklaşık 6 ay boyunca Grenoble Hastanesi’nde sürdürülmüştü. Yoğun bakım ünitesinden çıktıktan sonra bir kliniğe döndürülen ve İsviçre’deki evinde tedavi sürecini geçiren Schumacher ile ilgili menajeri Sabine Kehm, açıklama yaptı. Kehm, “Schumacher’in gelişim sağladığını büyük bir mutlulukla aktarabilirim. Ancak kafasından aldığı yaranın etkilerinin hala sürdüğünü de dile getirmem gerekiyor” ifadelerini kullandı. DÜNYA


65 yaş, 17 çocuk Almanya’da 13 çocuğu olan 65 yaşındaki kadının dördüz bebekleri oldu. Dünyada dördüz doğuran en yaşlı kadın olan Raunigk, küçük kardeş sahibi olmak isteyen

Erdoğan sevgisi vezir de ediyor rezil de

Daha önce hükümetin ‘yardım götürdüğünü’ iddia ettiği MİT TIR’larının cihatçı örgütlere silah taşıdığını itiraf etmesiyle gündeme gelen AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, bu kez de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sevgisini göstermek için çok tartışılacak bir türkü seslendirdi. Seçim bölgesi Siirt’te kadınlara yönelik bir programda Erdoğan için bir şarkı söyleyen Aktay, Peygamber için söylenen ‘salavat’ı Erdoğan’ın ismi ile birleştirerek “Recep Tayyip Erdoğan, Salli Ala Muhammed” dedi. Aktay, Twitter hesabından da paylaştığı görüntülerin devamında “Heval Tayyip Erdoğan, Resok Tayyip Erdoğan Salli Ala Muhammed, Ak Parti u Ak Parti Salli Ala Muhammed” ifadelerini kullandı. Aktay böylece Erdoğan’a sevgi gösterme yarışında önde gidiyor ama biraz komik hale geldiği de aşikar. toplum

18SORU SILA PEKDURU öğrenci - ankara

kızı Leila için hamile kalmış. Raunigk, Ukrayna’daki bir klinikte, bir erkekten alınan sperm ve bir kadından alınan yumurtalarla hamile kalmış. toplum

Kapı

Ağanın mitingi üstüne miting mi olur?

Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Meydan Köyü sakinleri, Fırtına Deresi üzerine yaptırdıkları köprüden geçen bazı kişilerin kırmızı renkli alabalıklara ve şimşir ağaçlarına zarar verdiğini görünce ilginç bir tedbir aldı. Köprü üzerine kilitli kapı yaptıran köylüler yabancıların köprüden geçmesini önledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her biri birer miting havasında geçen, hatta seçim öncesi oy isteme törenleri haline dönen toplu açılış törenleri tam gaz devam ediyor. Öyle ki bu “toplu açılış törenleri” yüzünden seçime girecek partilerin mitingleri dahi iptal edilir oldu artık. toplum birsen kaplanseren

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerine, pardon toplu açılış törenlerine, artık öylesine alıştık ki, bir Cumhurbaşkanın her yeni gün alanlardan seçim için oy isteme törenine dönen ama aslında sadece birer toplu açılış töreni oluveren masum mu masum toplu açılış törenlerini görmezsek hayal kırıklığına uğrayacak, kendimizi eksik hissedecek hale geldik. İtiraf edin Artık itiraf zamanı geldi çattı. Biz çok alıştık artık her gün ama her gün Cumhurbaşkanımızı meydanlarda bizlere hitap ederken görmeye. Kimse artık demesin nerede o eski Cumhurbaşkanları hiç görmezdik onları diye. Halka görünmeyen Cumhurbaşkanı

mı olurmuş? Tabi ki olmaz efendim. Cumhurbaşkanı dediğin her yeni güne bir miting, yine yanlış oldu, bir toplu açılış töreni ile başlar. Bizler de çok ama çok alıştık, halkıyla iç içe olan, onlarla meydanlarda buluşan, onlara açılışlar yapan Cumhurbaşkanı figürüne. O yüzden, yok efendim X partinin mitingi Cumhurbaşkanının mitingi yüzünden iptal olmuşmuş, yok Y partinin afişleri Cumhurbaşkanı gelmeden sökülmüşmüş falan filan bunların hepsini geçelim. Bize gerekli tek şey var bu dünyada o da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Geriye kalan her şey lafı güzaf. Düşünmek gerek Bir milletin akıl sağlığı söz konusu burada. Her gün görmeye alıştığın bir zatı muhteremin yüzünü göremezse ne olur bu milletin hali hiç düşündünüz

mü? Düşünmek lazım gelir bazen böyle şeyleri. O yüzden bırakalım partilerin iptal olan mitinglerini falan, asıl olan onun konuşmasıdır. Hem konuşmazsa halimiz nice olur bunların hepsini düşünmeliyiz. Zaten onun da halini bir düşünmek gerek konuşmaz ise patlar, patlarsa da bize patlar hem de. Patlarsa patlasın da diyenler olacaktır elbet ama uğraşmamak lazım şimdi seçim öncesi onun patlamalarıyla. Bırakın konuşsun, bir umut, konuşur da yorulur belki. Yani her şey boş efendim esas olan Sayın mı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingleridir. O konuşur, gittiği şehirlerdeki AKP haricindeki bütün partilerin afişleri sökülür, o konuşur AKP haricindeki bütün partilerin mitingleri iptal edilir. Kısacası işin özü onun mitingi üstüne miting olmaz.

“Diktatör geliyor” Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı ‘Diktatör geliyor’ sözüyle karşıladı. Avrupa Birliği Doğu Ortaklığı Zirvesi’ne, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker damga vurdu. Juncker, Macaristan Başbakanı Orban sahneye çıktığında, “Diktatör geliyor” dedi.

Tarihe çivi çakmak AKP, İstanbul Fatih’te bulunan 1637 yıllık tarihi Bozdoğan Kemeri’ne (Valens Su Kemeri) onlarca çivi ile tutturulmuş seçim pankartı astı. M.S. 378 yılında inşaatı tamamlanan 1637 yıllık tarihi Bozdoğan Kemeri, AKP’nin gazabına uğradı. Üzerinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun resmi bulunan “Türkiye’nin kararı büyümenin devamı” ve “Birlikte daha güçlü” yazılı dev pankart arkeologların tepkisine yol açtı. Her fırsatta tarihi değerlere sahip çıkmaktan bahseden AKP, söz konusu seçimler olunca tarihi değerlere çivi çakmaktan geri durmayacağını gözler önüne serdi.toplum

“Eşit mesafede”

Evet İrlanda’da eşcinsellerin evlenmesine izin veren yasa referandumda oylandı. Resmi olmayan sonuçlara göre evet oyu kullananlar açık ara kazandı. İrlanda Eşitlik Bakanı Aodhan O’Riordain açıklamasında “Sanıyorum kazandık” dedi. İrlanda, eşcinsellerin evlenmesini referandumla kabul eden ilk ülke olacak.

İki kavun 34 bin lira

Marx’ın kızlarıyla oynadığı oyundan alınmıştır

1. En sevdiğiniz erdem? Alçak gönüllülük 2. Başlıca özelliğiniz? Sabırsızlık 3. Mutluluk nedir? İstemediğini yapmama özgürlüğü 4. Mutsuzluk nedir? Bir yere hapsolmak 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Unutkanlık 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Merhametsizlik 7. En sevmediğiniz şey? Yüksek ses tonuyla konuşulması 8. En sevmediğiniz kişiler? Korkaklar 9. En sevdiğiniz iş? Yolculuğa çıkmak 10. En sevdiğiniz şair? Ahmed arif 11. En sevdiğiniz yazar? Hasan Ali Toptaş 12. Kahramanınız? 13. Kadın kahramanınız? 14. En sevdiğiniz çiçek? Papatya 15. En sevdiğiniz renk? Mor 16. En sevdiğiniz yemek? Patatesle yapılan her şey 17. En sevdiğiniz düstur? Su yolunu bulur 18. En sevdiğiniz söz? Hareket etmeyenler zincirlerini fark edemezler

Japonya’nın Saporra kentindeki Yubari kavunu üreticileri yılda yaklaşık 18 milyon euro ciro yapıyor. Japonya’nın Saporra kentindeki sebze-meyve halinde yapılan açık artırmada iki kavun için yaklaşık 34 bin lira ödendi. Ülkede bir prestij objesi olarak görülen Yubari kavunlarının ilk ürünleri değer görüyor. Normalde 50-150 Euro arası satılan lüks kavunlardan sezonun ilk ürününü satın almak zenginler için çok önemli. Yubari kavunu üreticisi yılda yaklaşık 18 milyon euro ciro yapıyor. toplum


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.